kurtuluş cephesi, sayı: 89, ocak-Şubat 2006

41
KURTULUÞ CEPHESÝ Anti-Emperyalist ve Anti-Oligarþik Mücadelede Zafer Bizim Olacaktýr ! http://www.k urtuluscephesi.com YIL: 16 SAYI: 89 Ocak-Þubat 2006 0 26 Ocak 1976 Beylerderesi Türkiye Halk Kurtuluþ Partisi-Cephesi Ulaþ Bardakçý  Yüksel Eriþ, Nedim Atýlgan, Mustafa Atmaca Mevcut Durum Tahlili ve Yöntem Devrimin Yolu (II) Devrimci Mücadele ve Mücadele Biçimleri Orta Sýnýflarý Þok Etmek [TKP nin .okoculuðu] Milli Katil , Derin Devlet ve Sýr Kurþun Geçirmez Yelek  Arkasýndaki Korku Bahçesinde Ebruliiiii Haným Eli Açan Ev, Kýzarmýþ Ekmekler vs Uluslarýn Kaderlerini Tayin Hakký Perspektifsiz Sol a Perspektif Satan Köþe Yazarý Kuþ Gribi: Köy Tavuðunun Sonu, Unakýtanlarýn Vurgunu

Upload: kurtuluscephesi

Post on 30-May-2018

229 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: Kurtuluş Cephesi, Sayı: 89, Ocak-Şubat 2006

8/9/2019 Kurtuluş Cephesi, Sayı: 89, Ocak-Şubat 2006

http://slidepdf.com/reader/full/kurtulus-cephesi-sayi-89-ocak-subat-2006 1/40

KURTULUÞ CEPHESÝAnti-Emperyalist ve Anti-Oligarþik Mücadelede

Zafer Bizim Olacaktýr !

http://www.kurtuluscephesi.com YIL: 16 SAYI: 89 Ocak-Þubat 2006

0

26 Ocak 1976Beylerderesi

Türkiye Halk Kurtuluþ Partisi-CephesiUlaþ Bardakçý Yüksel Eriþ, Nedim Atýlgan, Mustafa Atmaca

Mevcut Durum Tahlili ve Yöntem

Devrimin Yolu (II)Devrimci Mücadele ve Mücadele Biçimleri

Orta Sýnýflarý Þok Etmek

[T K P nin .okoculuðu]Milli Katil ,

Derin Devlet ve Sýr

Kurþun Geçirmez Yelek Arkasýndaki Korku

Bahçesinde Ebruliiiii Haným Eli Açan Ev,Kýzarmýþ Ekmekler vs

Uluslarýn Kaderlerini Tayin HakkýPerspektifsiz Sol a Perspektif Satan Köþe Yazarý

Kuþ Gribi:Köy Tavuðunun Sonu, Unakýtanlarýn Vurgunu

Page 2: Kurtuluş Cephesi, Sayı: 89, Ocak-Şubat 2006

8/9/2019 Kurtuluş Cephesi, Sayı: 89, Ocak-Şubat 2006

http://slidepdf.com/reader/full/kurtulus-cephesi-sayi-89-ocak-subat-2006 2/40

Page 3: Kurtuluş Cephesi, Sayı: 89, Ocak-Şubat 2006

8/9/2019 Kurtuluş Cephesi, Sayı: 89, Ocak-Şubat 2006

http://slidepdf.com/reader/full/kurtulus-cephesi-sayi-89-ocak-subat-2006 3/40

Ocak-Þubat 2006 KURTULUÞ CEPHESÝ

!

rafýndan öldürüldülerBöyle bir ortamda, kaçýnýlmaz olarak,

kendisine devrimciyim diyen her kiþi, bi-reysel olsa bile bir karar vermek zorunda-dýr

Böyle bir ortamda, devrimci örgüt için,gerek planlý, programlý ve sistemli olarakiktidarýn ele geçirilmesi yönündeki devrimcimücadelenin yürütülmesi, gerekse ülkedegeliþen politik olaylara tavýr almak ve busomut siyasi gerçekleri teþhir ederek kit-leleri bilinçlendirip örgütlemek için ÖncüSavaþýnýn baþlatýlmasý kaçýnýlmazdý

Ve tarihler 20-21 Ocak 1976 yý gösterir-ken, Ýlker Akman, Hasan Basri Temizalp ve Yusuf Ziya Güneþ ilk silahlý eylemleri ger-çekleþtirmek üzere Sivas a gitmek üzere yola çýktýlar

Sivas ta MHP ye yönelik üç bombalamaeylemi gerçekleþtirildikten sonra Malatya yageçen yoldaþlarýmýz, akþam saatlerinde ka-lacaklarý yere doðru giderken kimlik kont-rolu yapan polislerle karþýlaþtýlar Polislerlesilahlý çatýþmaya girdiler ve çatýþmada birpolis ile bir bekçi öldürüldü Olay yerinden

26 Ocak 1976Beylerderesi

Bundan otuz yýl önce, 26 Ocak 1976 gü-nü Malatya-Beylerderesi nde Ýlker Akman,Hasan Basri Temizalp ve Yusuf Ziya Güneþoligarþinin resmi zor güçleri tarafýndan kat-ledildiler

Beylerderesi bir dönemin sonu, yeni birdönemin baþlangýcý oldu

28 Mart 1975 tarihinde AP, MHP, MSP ve CGP nin Milliyetçi Cephe hükümetini (IMC) kurmalarýyla birlikte, hemen her yer-de faþist milis saldýrýlar yoðunlaþmaya baþ-lamýþtý 8 Kasým 1974 tarihinde ODTÜ veHacettepe baskýnýyla birlikte yeniden baþ-layan faþist milis saldýrýlar, MC hükümeti-nin kuruluþuyla birlikte, ülkenin her yanýna yayýlmaya baþ-ladý 19 Aralýk 1974 de Þahin Aydýn, 23 Ocak 1975 de Kerim Yaman, 24Nisan 1975 de Abdi Gönen, 25 Nisan 1975 -de Yükseliþ de 2 yaþýnda bir çocuðun öldü-rülmesi, 27 Nisan 1975 de Kars ta MehmetToprak, 13 Mayýs 1975 de Sivas da HüseyinEsen, 12 Haziran 1975 de Artvin-Þavþat taHasan Þimþek, 11 Temmuz 1975 de Bur-sa da Ahmet Kýrbulak, 15 Aðustos 1975 deKýrþehir de Ahmet Deveci faþist milisler ta-

Page 4: Kurtuluş Cephesi, Sayı: 89, Ocak-Şubat 2006

8/9/2019 Kurtuluş Cephesi, Sayı: 89, Ocak-Şubat 2006

http://slidepdf.com/reader/full/kurtulus-cephesi-sayi-89-ocak-subat-2006 4/40

KURTULUÞ CEPHESÝ Ocak-Þubat 2006

"

hýzla uzaklaþýlmýþ olmasýna raðmen, bölge-den çýkýlmasý gerekliydi Bu amaçla, Ma-latya dýþýna çýktýlar Aðýr kýþ koþullarýndaBeylerderesi bölgesine zorlukla ulaþtýlarBuradan tren yolunu kullanarak çýkmayýdüþünüyorlardý Ancak Kýzýldere öncesinde-kine benzer boyutta bir insan avý baþlatýl-mýþtý Harekâtý, 12 Mart döneminin ÝçiþleriBakanlarýndan .erit Kubat yönetiyordu1972 deki Ünye olayý sonrasýnda sürdürü-len harekâta benzer bir harekât yürütüldü

Gerek Malatya içine, gerekse Malatyaçevresine yoðun asker ve polis sevkiyatý ya-pýldý Hemen her yer denetime alýndý Bunabaðlý olarak, demiryolu hattý asker ve po-

lisler tarafýndan denetleniyordu Ýþte bu sý-rada bir askeri tim, Beylerderesi bölgesindedemiryolu hattý üzerinde yoldaþlarýmýzlakarþýlaþtý Bunun üzerine yoldaþlar, hýzla en yakýndaki kaysý kurutma evlerinden birisi-ne girerek, çatýþmaya hazýrlandýlar Yüzler-ce polis ve asker tarafýndan kuþatýlan evdeçatýþma üç saat sürdü Havadan helikop-terlerle bombalanan ev, yerden açýlan yo-ðun ateþ altýnda Kýzýldere deki gibi yýkýntýhaline getirildi Yoldaþlarýmýzýn ellerinde tekbir tabanca bulunmasýna raðmen, teslim

olmadýlarÜç saat sonunda Hasan Basri Temizalp ve Yusuf Ziya Güneþ yoldaþlar öldürülmüþ,Ýlker Akman yoldaþ aðýr yaralý olarak elegeçirilmiþti Ancak yaralý bile olsa, onlartehlikeliydiler ve Ýlker yoldaþ orada öldü-rüldü Daha sonra, yoldaþlarýmýzýn cesetle-ri, polis arabalarýnýn arkasýna baðlanarak,kilometrelerce sürüklenip götürüldü

Ve böylece, 30 Mart 1972 Kýzýldere den

sonra, oligarþi bir kez daha silahlý devrim-ci mücadeleyi sürdüren kadrolara karþý im-ha eylemini tamamlamýþ oluyordu Yinede, Beylerderesi nin, Kýzýldere nin bir deva-mý olduðu gerçeðini ortadan kaldýrama-dýlar

Beylerderesi olayý, ülkemizdeki silahlýdevrimci mücadelenin, özel olarak daTHKP-C nin savaþýnda bir dönüm noktasý-dýr

Beylerderesi, devrimci mücadelede za-fer ve ölümde baþka seçeneðin olmadýðýnýsomut olarak ortaya koymuþtur

Beylerderesi, sadece ideolojik-teoriksözler söyleyerek, ideolojik-teorik konular-

la ilgilenerek, entelektüel tartýþmalar yapa-rak devrimcilik yapýlamayacaðýnýn gerçek-liði olmuþtur Devrim için savaþmayana ko-münist denilemeyeceði, bir kez daha Bey-lerderesi ile gösterilmiþtir

Beylerderesi, bir dönemin bitiþi, yeni birdönemin baþlangýcý olmuþtur

Ýlker Akman, Hasan Basri Temizalp ve Yusuf Ziya Güneþ, 26 Ocak 1976 günü Ma-latya-Beylerderesi bölgesinde oligarþininzor güçleriyle giriþtikleri çatýþmayla, bir dö-nemin sona erdiðini ilan etmiþlerdir

Bu öyle bir dönemdir ki, 1960 larýn or-talarýndan itibaren geliþerek yükselen dev-rimci mücadelenin 1971 de THKO veTHKP-C nin silahlý eylemleriyle ulaþtýðý dü-zey karþýsýnda emperyalizmin ve oligarþinin12 Mart muhtýrasýyla baþlattýðý karþý-devrim-ci saldýrý, imha ve pasifikasyon dönemidir

Beylerderesi bu dönemi sona erdirmiþ-tir

Page 5: Kurtuluş Cephesi, Sayı: 89, Ocak-Şubat 2006

8/9/2019 Kurtuluş Cephesi, Sayı: 89, Ocak-Şubat 2006

http://slidepdf.com/reader/full/kurtulus-cephesi-sayi-89-ocak-subat-2006 5/40

Ocak-Þubat 2006 KURTULUÞ CEPHESÝ

#

YÜKSEL ERÝÞ1951 Tekirdað/Þarköy21 Ocak 1977/Trabzon

1951 yýlýnda Tekirdað ýn Þarköy ilçesinde doðdu. Devrimci mü-cadeleye, Ankara Gazi Eðitim Enstitüsü nün Müzik bölümüne gir-dikten sonra aktif olarak katýldý. 30 Mart 1972 deki Kýzýldere olayýn-dan sonra THKP-C nin yeniden örgütlenmesinde etkin olarak çalýþtý.1974 yýlýna kadar ülkenin deðiþik yerlerinde örgütlenme çalýþmalarýnýsürdürdü. Türkiye Halk Kurtuluþ Partisi-Cephesi/Halkýn Devrimci Ön-cüleri nin kurucularýndan olan Yüksel yoldaþ, ülkenin deðiþik böl-gelerinde örgütcü ve yönetici olarak görev yaptý. 1976 yýlýna kadar sürdürdüðü Güney Anadolu bölge yöneticiliðinden Karadeniz bölgeyöneticiliðine atandý ve kýr gerillasýnýn stratejik hazýrlýklarýný yönetti.THKP-C/HDÖ Merkez Yönetim Komitesi üyesi olarak 26 Ocak Ha-rekâtý için bulunduðu Trabzon da 21 Ocak 1977 günü þehit düþtü.

NEDÝM ATILGAN1959 Uþak/Karahallý-25 Þubat 1981 Selendi

1959 yýlýnda Uþak ilinin Karahallý ilçesinde doðdu. Küçük yaþtaailesi Ýstanbul a taþýndý. Ýlkokulu bitirdikten sonra iþçi olarak çalýþ-maya baþladý. 1979 dan itibaren THKP-C/HDÖ üyesi olarak örgüt-sel faaliyetlerde bulundu. 1980 Kasým ýnda gözaltýna alýndýktan son-ra hiçbir suçlamayý kabul etmedi. Bir süre sonra zorla askere alýn-dý. Halkýn silahlý devrimcilere ihtiyacý varken, oligarþiye askerlik

yapmak olanaksýzdýr diyerek birlikten firar etti. Profesyonel olarakörgütsel faaliyetlere katýldý.1981 Þubat ayýnda oligarþinin kuþatma ve imha operasyonla-

rýndan kurtulmak amacýyla çýktýklarý Selendi-Kula daðlarýnda, bir grup yoldaþý ile birlikte çembere alýndýlar. Bir hafta süren kuþatmasonunda 25 Þubat 1981 günü meydana gelen bir çatýþmada þehitdüþtü.

MUSTA.A ATMACA1948 Sivas/Kangal-29 Þubat 1992 Ýstanbul

1948 Sivas/Kangal doðumlu Mustafa Atmaca, iþçi olarak deðiþikiþyerlerinde ve fabrikalarda çalýþmýþ ve 1976 yýlýnda Sefaköy de me-tal iþkolunda çalýþtýðý fabrikada iþçi olarak çalýþan Mehmet Yýldýrýmyoldaþla tanýþarak THKP-C/HDÖ örgütsel iliþkileri içine girmiþtir. Butarihten sonra sendikal faaliyetlerde bulunan Mustafa yoldaþ, 1978yýlýnda baðýmsýz Çaðdaþ Maden-Ýþ Sendikasý Genel Baþkanlýðýnaseçilmiþtir. 12 Eylül askeri darbesiyle birlikte, tüm sendikalar gibi,Çaðdaþ Maden-Ýþ de kapatýlmýþ ve Mustafa yoldaþ ve diðer sendi-ka yöneticileri hakkýnda deðiþik davalar açýlmýþtýr.

1981 Mart ayýnda örgüte yönelik bir operasyonda gözaltýna alýn-mýþ ve birbuçuk ay sonra tutuklanarak Alemdað cezaevine gönde-rilmiþtir. 1983 yýlýnda tutsaklýðý sona erdikten sonra iki yýl Tekirdaðda zorunlu ikamete tabi tutulmuþtur. Ýþkence ve tutsaklýk koþullarýn-

dan kaynaklanan hastalýk, etkin bir biçimde devrimci faaliyetlerekatýlmasýný engellemiþ ve her türlü olanaksýzlýklar içinde sürdürü-len tedavisi baþarýlý olmamýþ ve 29 Þubat 1992 günü yaþamýný yitir-miþtir.

Page 6: Kurtuluş Cephesi, Sayı: 89, Ocak-Şubat 2006

8/9/2019 Kurtuluş Cephesi, Sayı: 89, Ocak-Şubat 2006

http://slidepdf.com/reader/full/kurtulus-cephesi-sayi-89-ocak-subat-2006 6/40

KURTULUÞ CEPHESÝ Ocak-Þubat 2006

$

ULAÞ BARDAKÇI1947 Hacýbektaþ

19 Þubat 1972 Ýstanbul

Hele Ulaþ a Ulaþ aUlaþ benzerdi güneþe

Ulaþ gardaþ can veriyor Yüreðim düþtü ateþe.

Ulaþ ýn elinde mavzerMavzeri türküye benzer,

Bizimkiler böyle ölürBöyle ölür bizimkiler

Tohumlar düþtü topraða

Donandý yeþil yapraðaKurban olam kurban olam

Seni yaratan topraða.

Page 7: Kurtuluş Cephesi, Sayı: 89, Ocak-Şubat 2006

8/9/2019 Kurtuluş Cephesi, Sayı: 89, Ocak-Şubat 2006

http://slidepdf.com/reader/full/kurtulus-cephesi-sayi-89-ocak-subat-2006 7/40

Ocak-Þubat 2006 KURTULUÞ CEPHESÝ

%

Marksizm-Leninizm, geliþen olaylarý etkileyen çeliþmeleri yakalayan ve ge-nel geliþme dinamiðine baðlý olarak ön plana çýkaran unsuru, çözücü eylemiöne çýkaran bir eylem kýlavuzudur. Buna uygun düþen ve içinde bulunulandurumu sergileyen tahliller, her þeyden önce, içinde bulunulan durumun tarihiköklerini içinde bulunulan an ýn pratiði ile olan baðlarýný açýða çýkaracak biçimdeolmalýdýr. Durum tahlilleri, toplumdaki sýnýflararasý iliþki ve çeliþkileri, genele(sisteme) baðlý bir biçimde deðiþimini (içinde bulunulan pratiði de kapsayacak

biçimde) kýsa bir tarihi dilimde inceler. Tahliller analitik bir metodla, geliþen ol-gularý (unsurlarý) tespit eder, bu unsurlar arasýndaki iliþkiyi kurar ve geliþimçizgisini tayin eder. Ne var ki, sadece olgularý yakalayýp aralarýndaki iliþkileritespit etmek yetmez. Bu kadarý ile yetinmek yüzeyseldir ve antimarksistir. Esasolan, olaylar içinde geliþen unsurlarýn (olgularýn) iç çeliþkilerini yakalamak vebu çeliþkilerin ortaya çýkardýðý o döneme iliþkin öne çýkan çeliþmeyi ve hare-ketin yönünü tayin etmektir. Pratiðe yönelmeyen ve salt dýþsal gözlemciliði ta-þýyan durum tahlilleri, gözlemciliðin (amprizmin) pasifizmini taþýr ve devrimcihareketi yönlendiremez. Durum tahlilleri özünde sýnýfsal tahlillerdir ve toplumukavrayýþýn ürünleridir. Olaylarýn geliþimi, ülkenin (özel olarak Türkiye nin) em-peryalist sistemin belirleyiciliðinde sýnýflarýn alacaðý tavra göre biçimlenir. Ülke-deki ekonomik, sosyal ve siyasal yapý nasýl sýnýflarýn hareketini yönlendirirse,

sýnýflarýn tavrý da ülkenin yapýsýný ayný þekilde etkiler. Devrimci proletarya içinönemli olan, ülkenin içinde bulunduðu durumu doðru tespit ederek ona uygundüþen (devrimci hareketi yönlendiren ve bu hareket içindeki sýnýfsal öncülüðükoruyan) sýnýfsal taktik tavrýný belirlemektir. Nasýl ki durum tahlilleri sýnýflar arasýiliþki ve çeliþkilerin kavranmasýný ifade ederse, her tavýr da sýnýfsal bir karak-ter taþýr. Proletarya adýna hareket ettiðini söylemek ve proletaryaya sahipçýkmak (uvriyerizm) proletarya öncülüðünü getirmez. Esas olan, mevcut duru-mu, geliþmenin temel hareketini kavradýktan sonra ona uygun düþen proleter tavrý geliþtirmektir.

Olaylarýn görüntüsünde kalan vulgar tahlillere dayanarak alýnacak tavýr, olgu-larýn iç dinamiðini kavrayamadýðýndan olaylarýn gerisinde kalmaya mahkum-dur. Olaylarýn ardýndan gelecek aktivist tavýr ise, gerçek bir aktivizmi (doðru

ve çözücü olan) deðil, sahte, sol a açýk ve özde sað bir görüþü ifade eder.Sonuç, söz konusu olan politik pasifizme varýþtýr.Yanlýþ tahlil ve tavýrlarýn (istenildiði kadar olgulara dayandýrýlsýn ve sýnýfsal

olduðu iddia edilsin) bizi Marksizm-Leninizmden uzaklaþtýracaðý, proletaryanýn

Mevcut DurumTahlili ve Yöntem

Page 8: Kurtuluş Cephesi, Sayı: 89, Ocak-Şubat 2006

8/9/2019 Kurtuluş Cephesi, Sayı: 89, Ocak-Şubat 2006

http://slidepdf.com/reader/full/kurtulus-cephesi-sayi-89-ocak-subat-2006 8/40

KURTULUÞ CEPHESÝ Ocak-Þubat 2006

&

öncülüðünden saptýracaðý ve bizi diðer sýnýflarýn (özellikle küçük-burjuvazinin)seviyesine indireceði bilinmelidir.

Devrimimize proletarya dýþýndaki diðer emekçi sýnýflarýn da katýlacaðý düþü-nülürse, proletaryanýn öncülüðünün titizlikle korunmasý da o derece önem kaza-nýr. Proletaryanýn öncülüðü de (bu konudaki stratejik çözümleme yapýldýktansonra) taktik meselelerde ortaya çýkar ve somutlaþýr.

Taktik meseleler pratiðe ýþýk tutucu somut çözümlemeler olmasý nedeniyledevrimci pratiðin turnosoludur. Taktik sorunlarýn pratiðin yönlenmesinde ortayaçýkmasý, devrimciler arasýndaki teorik ve pratik tartýþmalarýn, farklý görüþlerinçarpýþtýðý bir alan olmasýna neden olur. Devrim adýna hareket eden her fraksi-yon veya her ideolojik-politik görüþ, olaylarýn öne çýkardýðý taktik sorunlardakýyasýya çarpýþýr. Olaylarýn nasýl geliþeceði ve götürücü dinamiðin ne olduðuönceden kesin olarak bilinemeyeceðinden (elbette bu bilinemezlik , pratiðinnasýl þekilleneceðinin pratik ortaya çýkmadan bilinemeyeceði anlamýnda bir bi-linemezliktir, yoksa olaylarýn ne yönde geliþeceði bilimsel olarak bilinebilir) tak-tik sorunlar oportünizme ve revizyonizme açýktýr. Ve revizyonistler taktik mesele-lerde ahkam kesmekten pek hoþlanýrlar. Pratiðin canlý pýnarýnda ise revizyo-nist görüþler açýða çýkar. Ne var ki, Marksist-Leninistler için bu durumlardakigörev, devrimci savaþýn rotasýný düzenlemek olduðu kadar, revizyonizmin yüzü-nü açýða çýkarmaktýr da. Bu görev son derece önemlidir. Zira revizyonizminegemen olduðu bir görüþle geliþtirilecek taktik tavýr, stratejik bir önem taþýyabilir ve devrimci hareketin kesin yenilgisine neden olabilir. Biz, her taktik mesele-de, karþý-devrime karþý baþarýlý olacaðýmýzý iddia edemeyiz. Böylesi bir görüþidealizme saplanmak olur. Ancak, bazen öyle taktik meseleler vardýr ki, strate-

jik öneme sahiptir ve stratejiyi belirler. Böylesine stratejik öneme haiz taktikmeselelerde ise revizyonizme kesin darbeler indirmek ve insiyatifi kaptýrmamakgerekmektedir. Taktik meselelerde devrimci pratiðin ve özellikle proletaryanýngörevi, gerek tahlilleriyle ve gerekse politikayý belirleyen tavrýyla diðer sýnýflarýn

seviyesine inmek deðil, aksine diðer sýnýflarý proletaryanýn yanýna yükseltmekolmalýdýr. Revizyonist görüþler ve taktikler bizi, diðer sýnýflarýn seviyesine indi-rir, proletaryanýn ittifaklarýný parçalar. Oysa doðru taktik tavýrlar ve þiarlar, itti-faklarýn temelini teþkil eder.

* * *

Ülkemizde feodalizmin hemen hemen tasfiye edilmiþ olmasý, ancak bu tasfi-yeye uygun düþen bir nitelikte kapitalizmin geliþmemiþ olmasý, hem yarý-feo-dal üretim iliþkilerinin kýsmen yaþamakta olmasýnýn, hem de sýnýfsal olarakfeodallerin üst-yapýdaki etkinliklerinin maddi temelini oluþturmaktadýr. Bu çözüm-lemelerden, ülkedeki ekonomik ve siyasi kargaþanýn nedeninin, emperyalist-

kapitalist üretim iliþkilerinin devamýný saðlayan hareket ile feodal üretim iliþkile-rinin (üst-yapýsý ve hatta siyasi etkinlikleri de dahil) hareketi arasýnda çeliþmeolduðu yanýlgýsýna varýlmamalýdýr. Böylesine bir yanýlgý, temel çeliþmeyi göz-den kaçýrmak olduðu gibi, tekelci burjuvaziye misyon yüklemek olur. Bu görüþ,devrim sorunlarýnda karþýmýza tehlikeli (saptýrýcý) bir biçimde çýkar...

Emperyalist-kapitalist üretim iliþkilerinin, ülkenin iktisadi evrimi ile çatýþmave uyum durumu, sýnýfsal plana, oligarþinin baþta proletarya olmak üzere,emekçi yýðýnlarla çatýþmasý, feodallerle uyum lu çatýþmasý, köylülükle iktisa-di uyum çerçevesinde uyum u þeklinde yansýr. Oligarþinin feodallerle ve köy-lülükle olan uyumu, ülkedeki nispi demokratik ortamýn temelini oluþturur.

Ülkedeki nispi demokratik ortam, feodallerin üst yapýsal olarak varlýklarýnýsürdürmeleri için gerekli bir demokratik ortam olduðu gibi, köylülüðe de o ik-

tisadi uyum için gereklidir.Tarihi geliþim içinde bu nispi demokratik ortamýn yaþatýlmasýnda feodalle-rin varlýklarýný üst yapýda devam ettirme gerekçesi, emperyalist-kapitalist üre-tim iliþkilerinin feodal üretim iliþkisi ile çatýþmasýnýn artmasý ve feodallerin tasfi-

Page 9: Kurtuluş Cephesi, Sayı: 89, Ocak-Şubat 2006

8/9/2019 Kurtuluş Cephesi, Sayı: 89, Ocak-Şubat 2006

http://slidepdf.com/reader/full/kurtulus-cephesi-sayi-89-ocak-subat-2006 9/40

Ocak-Þubat 2006 KURTULUÞ CEPHESÝ

'

yesi oranýnda ortadan kalkmaktadýr. Ancak, bu durumdan dolayý, nispi demok-ratik ortamýn kaldýrýlma durumlarýnda, tekelci burjuvazinin feodallere tavýr alýþýný

tek baþýna ele almak, hele hele uyum için buna baþvurduðunu söylemek,son derece büyük hatadýr. Böylesine bir hata içinde olmak, bizi oligarþinin ya-nýna savurur. (Ülkemiz devrimci pratiðinde bunlarý gördük ve görmekteyiz.) Bu-gün ülkemizde nispi demokratik ortamýn yaþamasýnýn temel nedeni, köylülü-ðün (ve ülkemizde tarihi bir etkinliði olan þehir küçük burjuvazisinin sosyal vesiyasal olarak) iktisadi uyum içinde siyasal olarak yedeklenmesindendir. Bir baþka deyiþle, ülkemizdeki nispi demokratik ortamýn yaþamasýnýn sýnýfsal teme-linde, köylülüðün ikili tavrý yatar. Köylülüðün bu ikili karakterinin kavranama-masý, bizi daima sapmalara sürükler...

Toplumumuzda da köylülüðün ikili karakteri, onun hem tekelci burjuvaziyehem de proletaryaya yedeklenmesinin temelini oluþturur. Köylülüðün oligarþiyeyedeklenmesinin subjektif temelini, mevcut üretim iliþkilerinin kapitalist karak-teri, objektif temelini de feodal üretim iliþkilerinin çözülmesi ve üretici güçler-deki nispi geliþme teþkil eder. Bu uyum , köylülüðün oligarþiye siyasal olarakyedeklenmesinin ve nispi demokratik ortamýn maddi temelidir. Bu ayný zaman-da, sosyal reformizmin de maddi temelidir. Ne var ki, bu yedeklenme mutlaklaþ-týrýlmamalýdýr...

Sýnýfsal olarak oligarþinin hareketine karþýlýk proletaryanýn, köylülüðün veþehir küçük burjuvazisinin (genel olarak geniþ emekçi yýðýnlarýnýn) hareketi te-melde çatýþtýðýndan, mevcut üretim iliþkileri içinde toplumsal dengeden sözedilemez. Söz konusu olan, sürekli bir dengesizliktir. Bu durum, ülkedeki buna-lýmýn sürekliliði demektir.

Ülkede sürekli bir dengesizliðin olmasý, emperyalist-kapitalist üretim iliþkile-rinin mevcut durumu devam ettirebilmek için güç lerini kullanmasýnýn ve den-ge yi bu þekilde kurmaya yönelmesinin objektif temelidir.

Ülkedeki üretici güçlerin geliþme seviyesi, dengesini metropollerde bulduðun-

dan, oligarþi, üretim iliþkilerini devam ettirme görevini, siyasal zoru askeri biçim-de maddeleþtirmenin þartlarý içinde yerine getirebilir. Bu durum, geri-býraktýrýlmýþülkelerin ayný zamanda emperyalizmin zayýf halkalarý olmalarý da demektir.

Emperyalizmin dünya ölçeðinde uygulamak zorunda olduðu zor, ülkede oli-garþinin siyasal zoru olarak somutlaþýr. Ve emperyalist-kapitalist üretim iliþkileriyaþadýðý sürece, bu siyasal zor da varlýðýný devam ettirecektir. Ve kendisineyönelen her sýnýfsal tavra karþý askeri bir biçimde maddeleþecektir. Siyasalzorun askeri biçimde maddeleþmesi, ülkedeki dengesizlik nedeniyle, aslýndasürekli bir niteliktir. Emperyalizmin Türkiye de bulunmasýndan (gizli iþgalinden)dolayý, iktisadi yapýdaki dengesizlik, sosyal ve siyasal plana da yansýr. Ýktisadiplanda en rahat bir biçimde mallar üzerinde gözleyebileceðimiz bu durum, sos-yal planda, ülkedeki üst yapý kurumlarýnda ve kültüründe, siyasal planda da

siyasal zorda somutlaþýr.Marks, maddi hayatýn üretim tarzý sosyal, siyasal ve genel olarak entel-lektüel hayat sürecini þartlandýrýr der.

Ülkedeki emperyalist-kapitalist üretim iliþkilerine uygun olarak geliþen üre-tim, kendi hayat sürecini de þartlandýrýr. Bu þartlandýrma içinde ortaya çýkançeliþkilere ve sýnýflarýn tepkilerine karþý, oligarþinin bir üst belirlenme olan siya-sal yaþantýsýný sürdürme þartý, siyasal zorunu kullanmasý (onu kullanmaya zo-runlu kýlýnmasý) þeklindedir.

Siyasal zor, oligarþinin elinde ilk þart olarak, oligarþinin siyasal hakimiyetinikorumasý þeklinde görevini somutlaþtýrýr. Kuþkusuz en önemli araç, devlet aygý-týdýr. Devlet, bu dönemde, hakim sýnýflarýn karakterine bürünerek, oligarþik devletniteliðini almýþtýr. Siyasal zorun bu biçimdeki görevi ona, üretim iliþkileri tara-

fýndan verilmiþtir. Ve temel görevi, mevcut üretim iliþkilerinin devamýný saðla-mayý yerine getirmektir. Bu görevin yerine getiriliþinde zor un askeri bir biçimdemaddeleþmesi ve görünür olmasý, a) Hakim sýnýflarýn kendi iç çeliþkileri yü-zünden idare edememeleri, b) Geliþen sýnýfsal muhalefetlerin mevcut üretim

Page 10: Kurtuluş Cephesi, Sayı: 89, Ocak-Şubat 2006

8/9/2019 Kurtuluş Cephesi, Sayı: 89, Ocak-Şubat 2006

http://slidepdf.com/reader/full/kurtulus-cephesi-sayi-89-ocak-subat-2006 10/40

KURTULUÞ CEPHESÝ Ocak-Þubat 2006

iliþkilerini tehdit eder bir nitelik almalarý, c) Doðrudan doðruya iktidara yönelikbir siyasal alternatifin ortaya çýkmasý durumlarýnda olur. Ülkemizde özellikle12 Mart ertesi uygulamalardan sonra, hakim sýnýflarýn kendi iç çeliþkilerindendolayý yönetimin askerileþmesi beklenemez. Bu nedenle, siyasal zorun askeribir biçimde kendini göstermesi, mevcut üretim iliþkilerine yönelik muhalefetingörüldüðü yerlerde ve oligarþiye alternatif bir gücün ortaya çýkmasý zamanla-rýnda olacaktýr. Bir baþka deyiþle, oligarþi emekçi yýðýnlarýn muhalefetinin top-yekün muhalefete dönüþmesine hiçbir zaman izin vermek istemeyecek ve dahamevzi durumlarda iken uygulayacaðý zor ile onu sindirerek, kitleleri pasifize et-meye çalýþacaktýr. Ülkedeki þekli demokratik ortam içinde gündemde olan buuygulamada oligarþi, gerek nispi demokratik ortamýn maddi koþullarýný kulla-narak yapacaðý ideolojik ve politik saptýrmalarla, gerekse de geliþen muhale-feti icazetli sosyalistler ve küçük-burjuva demokratlarýna kanalize ederek, mevcutüretim iliþkilerine ve iktidara yönelik siyasal bir nitelik almasýný engellemeyeçalýþacaktýr. Ne var ki, bu nispi demokratik ortam içinde, ilk bakýþta demokra-tik mevzi ve haklar mücadelesi þeklinde görülen bu demokratik muhalefet dahi,bir süre sonra oligarþinin kaçýnýlmaz bunalýmlarý gereði, varlýðý devam ettiril-memesi gereken bir unsur haline dönüþmektedir. Bu halde oligarþinin siyasalzorunu askeri bir biçimde görüntülemesi, þaþýrtýcý olmayacaktýr. Böyle bir du-rumda þaþýranlar ise, yalnýzca bütün bu uygulamalarý provokasyon olarak gö-ren küçük-burjuva demokratlarý olacaktýr.

Oligarþinin, proletaryanýn siyasal özgürlüðünü ortadan kaldýrarak ve emekçiyýðýnlarýn tepkilerini siyasal zoru ile pasifize ederek yaþantýsýný devam ettirdiðiyönetime, oligarþik yönetim veya sömürge tipi faþizm adý verilir.

Bu yönetim biçimi, metropollerde görülen, ne demokratik ne de faþist yöne-timlere benzer. Onlardan gerek biçim, gerekse de muhteva olarak farklýdýr.Geri-býraktýrýlmýþ ülkelerin karakterine özgüdür.

Bizim gibi ülkelerde maddi üretimin ve mevcut üretim iliþkilerinin seviyesi-

ne uygun olarak ortaya çýkan oligarþik yönetim, proleter devrimci hareketin dekarakterini belirler. Bizim gibi geri-býraktýrýlmýþ ülkelerin karakteri, devrimci savaþý,politikleþmiþ askeri savaþ olarak karakterize eder.

[Ýlker Akman,Mevcut Durum ve Devrimci Taktiðimiz .]

Page 11: Kurtuluş Cephesi, Sayı: 89, Ocak-Şubat 2006

8/9/2019 Kurtuluş Cephesi, Sayı: 89, Ocak-Şubat 2006

http://slidepdf.com/reader/full/kurtulus-cephesi-sayi-89-ocak-subat-2006 11/40

Page 12: Kurtuluş Cephesi, Sayı: 89, Ocak-Şubat 2006

8/9/2019 Kurtuluş Cephesi, Sayı: 89, Ocak-Şubat 2006

http://slidepdf.com/reader/full/kurtulus-cephesi-sayi-89-ocak-subat-2006 12/40

Page 13: Kurtuluş Cephesi, Sayı: 89, Ocak-Şubat 2006

8/9/2019 Kurtuluş Cephesi, Sayı: 89, Ocak-Şubat 2006

http://slidepdf.com/reader/full/kurtulus-cephesi-sayi-89-ocak-subat-2006 13/40

Ocak-Þubat 2006 KURTULUÞ CEPHESÝ

!

suç sayýlmaktadýr (bazan da bir siya-sal suç!) Böylece, bizdeki durum,bir yandan iktisadi mücadeleyi yürü-ten iþçileri siyasal sorunlarla uðraþ-maya iterken , öte yandan sosyal-demokratlarý da, sendikacýlýkla sos- yal-demokrasiyi birbirine karýþtýrma- ya itmektedir 4

Lenin in belirttiði bu durum, burjuva de-mokratik devrimin tamamlanmadýðý tümülkeler için geçerlidir Bu, ekonomik müca-delenin, ayný zamanda, demokratik nitelik-te olmasý, demokratik hak ve istemlerinekonomik mücadele çerçevesinde yürütül-mesi demektir Keza ayný durum, ekono-

mik mücadelenin, bizzat polis tarafýndan,politik bir nitelik almasýna neden olur An-cak bu mücadele, politik mücadele deðil-dir Devrimci politik mücadele olabilmesiiçin, mücadelenin tek tek patronlara karþýmücadele olmaktan çýkmasý gerekir

Sosyal-demokrasinin siyasal mü-cadelesi, iþçilerin iþverenlere ve hü-kümete karþý iktisadi mücadelesin-den çok daha geniþ ve karmaþýk birmücadeledir Ayný biçimde (ve bun-dan ötürü), devrimci sosyal-demok-

rat partinin örgütlenmesi, kaçýnýlmazolarak, iþçilerin iktisadi mücadeleiçin örgütlenmesinden, ayrý türde birörgütlenme olmak zorundadýr 5

Bizim gibi ülkelerde, emekçi kitlelerin(iþçilerin ve köylülerin) ekonomik hak vetalepler mücadelesi, demokratik bir müca-dele olduðu için, nesnel deðer ve kapsa-mý bakýmýndan anti-emperyalist, anti-oligar-þik bir niteliktedir Ancak mücadele, eko-nomik mücadele temelinde sürdürüldü-ðünden, devrimci politik mücadele deðildirÜlkede sürekli ekonomik bunalýmýn mev-cudiyeti ve ekonominin dengesini metro-pollerde bulmasý nedeniyle, ekonomik-de-mokratik mücadele, oligarþinin siyasal zoru(askeri biçimde maddeleþme koþullarýndasürdürülen bir zordur) ile yüzyüzedir Bunedenle, en masum bir ekonomik isteklihareket bile kitlelerin polisle çatýþmasýna(silahlý devrimci mücadelenin geliþmesineparalel olarak silahlý çatýþmaya) yol açar, yani siyasi niteliðe dönüþür

Bu gerçekler kavranýlmazsa (hangi bi-

çimde olursa olsun) politik mücadele, eko-nomik-demokratik mücadele düzeyine in-dirgenir ve kaçýnýlmaz olarak devrimci mü-cadeleyi engeller Lenin, bu karýþtýrmalarýnnelere sebebiyet verdiðini þöyle ifade edi- yor:

Gerçekten de, gözümüzün önü-ne, iþverenlere ve hükümete karþýiktisadi mücadele ye yüzde doksan-dokuz gömülmüþ olan kimseleri ge-tiriniz Bunlardan bazýlarý, eylemleri-nin tamamý süresince (dört ila altýay) daha çapraþýk bir devrimciler ör-gütünün gereðini düþünmek zorun-luluðunu hiç bir zaman duymaya-

caktýr Baþkalarý, belki de, oldukçageniþ ölçüde daðýtýlan bernþtayncý yazýna raslayacaklar ve, bunun etki-si altýnda günlük tek düze mücade-lenin ileriye hareketinin derin anlamtaþýdýðý inancýna varacaklardýr Baþ-kalarý da, belki, proletaryanýn müca-delesiyle sýký ve organik baðlar kur-ma , sendika hareketiyle sosyal-de-mokrat hareket arasýnda baðlar kur-ma örneðini bütün dünyaya göster-me gibi çekici bir düþünceye kapýla-

caklardýr6

Þu, mutlak suretle kavranýlmalýdýr: Poli-tik mücadele, kýsa dönemde elle tutulur,somut sonuçlar vaat etmez ve veremez;onun somut sonucu, politik iktidarýn elegeçirilmesidir

Politik mücadelenin bu niteliði açýklýkkazandýðýnda, oportünizm bu sefer de bu-günkü hareketin zorunlu kýldýðý biçim ka-bul edilmelidir diyerek ekonomik-demok-ratik mücadeleyi temel almayý haklý göster-meye çalýþmaktadýr Oportünistlere göre,Özlemi duyulacak olan mücadele, müm-

kün olan mücadeledir, ve mümkün olan mücadele belli bir anda verilmekte olan mücadeledir Lenin in açýk biçimde ken-diliðindencilik ve ekonomizm olarak taným-ladýðý bu oportünist düþünceler, politik mü-cadele ile ekonomik-demokratik mücade-lenin birbirine karýþtýrýlmasýnýn en tipik ör-neðidir

Akla-uygun olmak koþuluyla,bütün mücadele araçlarýný, bütünmücadele plan ve yöntemlerini ilkeolarak kabul etmek ile belirli bir si-

4 Lenin, Ne Yapmalý? , s 1405 Lenin, age, s 139 6 Lenin, Ne Yapmalý? , s 140

Page 14: Kurtuluş Cephesi, Sayı: 89, Ocak-Şubat 2006

8/9/2019 Kurtuluş Cephesi, Sayı: 89, Ocak-Şubat 2006

http://slidepdf.com/reader/full/kurtulus-cephesi-sayi-89-ocak-subat-2006 14/40

KURTULUÞ CEPHESÝ Ocak-Þubat 2006

"

yasal anda sýký sýkýya uygulanan birplan gereðince hareket yönünü be-lirleme istemini birbirine karýþtýrmak,eðer taktikten sözediyorsak, hastalýk-larý tedavi etmenin çeþitli yöntemle-rinin týp tarafýndan tanýnmasý ile bellibir hastalýða belli bir tedavi yöntemi-nin uygulanmasý gereðini birbirinekarýþtýrmayla ayný þeydir7

Politik mücadele, politik iktidarýn ele ge-çirilmesi mücadelesidir Ancak her müca-dele gibi, politik mücadelenin yürütülüþ tar-zý, mücadelenin biçimlerini belirler Bu bi-çimler öznel bir tercih deðil, nesnel koþul-larýn ortaya çýkardýðý biçimlerdir

Mücadele biçimleri sorunununincelenmesinde, her marksistin te-mel istemleri nelerdir? Ýlk önce,marksizm, öteki tüm ilkel sosyalizmbiçimlerinden tek bir özel mücade-le biçimine baðlý kalmamakla ayrý-lýr En deðiþik mücadele biçimlerinikabul eder, ve onlarý uydurmaz ,ama devrimci sýnýflarýn, hareketingeliþimi içinde kendisini gösterenmücadele biçimlerini sadece genel-leþtirir, örgütler ve bunlara bilinçli bir

ifade verirÝkinci olarak, marksizm, mücade-le biçimleri sorununun kesenkes ta-rihsel bir incelenmesini ister Busorunla, somut tarihsel durumdanuzak olarak uðraþmak, diyalektikmateryalizmin esas ilkelerinin anla-þýlmadýðýný gösterir Ýktisadi evriminfarklý aþamalarýnda, siyasal, ulusal-kültürel, yaþam ve öteki koþullardakifarklýlýða baðlý olarak, farklý mücade-le biçimleri öne geçer Ve mücade-lenin baþlýca biçimlerihalini alýr; vebununla baðýntýlý olarak,ikincil, ye-dek mücadele biçimleri de deði-þikliðe uðrar Belirli bir hareketin,belirli bir aþamasýndaki somut duru-mun ayrýntýlý bir incelemesini yap-maksýzýn, herhangi bir özel mücade-le aracýnýn kullanýlýp kullanýlmaya-caðý sorununa evet ya da hayýr biçi-minde verilecek bir yanýt, marksisttutumu tümden býrakmak anlamýnagelir 8 (abç)

Mahir Çayan yoldaþýn ifade ettiði gibi,Oportünizmin her türü ile devrimci çizgi

arasýndaki temel farklýlýk, temel mücadelebiçiminin seçiliþinde ortaya çýkar

Devrimci mücadele, politik iktidar mü-cadelesi olarak çok yönlüdür Bu çok yön-lülük Marksist-Leninist yazýnda iki ana baþ-lýk altýnda toplanýr:

a) Barýþçýl mücadele metodlarý (uzlaþýcýdemek deðildir)

b) Silahlý aksiyon metodlarýLenin in ifade ettiði gibi, iktisadi evrimin

farklý aþamalarýnda, siyasal, ulusal-kültürel, yaþam ve öteki koþullardaki farklýlýða baðlýolarak, farklý mücadele biçimleri öne geçer

Ve mücadelenin baþlýca biçimleri halinialýr Sorun, politik iktidar mücadelesinin te-mel ve ikincil (tali) biçimlerini doðru biçim-de saptamadadýr Bu saptamayý yapabil-mek için eldeki tek ölçü, devrimci durum, yani milli krizdir

Milli kriz, mevcut düzenin ekonomik,toplumsal ve siyasal bunalýmlarýnýn derin-leþmesi ve tek bir bunalým olarak ortayaçýkmasýdýr Bu koþullarda, egemen sýnýflarkendi iktidarlarýný sürdürebilmek için siya-sal zora baþvururlar Siyasal zor , milli kriz

koþullarýnda egemen sýnýflarýn egemen-liklerini ve varlýklarýný sürdürebilmelerinintemel aracýdýr (Temel araç, tek araç de-ðil- dir Siyasal zor dýþýndaki her türlü pasi-fikas-yon araçlarý da gündemdedir Ancakikincil niteliktedir ) Siyasal zorun giderekgenel, maddi ve askeri nitelik almasý ise,milli krizin derinleþmesine baðlýdýr

Egemen sýnýflarýn kendi düzenlerini ko-rumak ve sürdürmek için siyasal zora baþ vurduklarý koþullarda, devrimci politik mü-cadele kaçýnýlmaz olarak bu siyasal zorakarþý mücadele haline dönüþür Bu ise,si-lahlý eylem yöntemlerinin temel olmasýdemektir

Her mücadele biçimi, kendisi-ne uygun bir tekniði ve uygun me-kanizmayý gerektirir Nesnel koþul-lara göre parlamenter mücadelebaþlýca mücadele þekli haline geldi-ði zaman partide kaçýnýlmaz olarakparlamenter mücadele mekanizma-sýnýn karakteristik çizgileri daha güç-lü bir biçimde ortaya çýkar Bunakarþýlýk nesnel koþullar, yýðýnlarýnmücadelesini siyasal grevler veayaklanmalar þeklinde ortaya çýkart-

7 Lenin, Ne Yapmalý? , s 628 Lenin, Gerilla Savaþý

Page 15: Kurtuluş Cephesi, Sayı: 89, Ocak-Şubat 2006

8/9/2019 Kurtuluş Cephesi, Sayı: 89, Ocak-Şubat 2006

http://slidepdf.com/reader/full/kurtulus-cephesi-sayi-89-ocak-subat-2006 15/40

Ocak-Þubat 2006 KURTULUÞ CEPHESÝ

#

týðýnda proletaryanýn partisi, bu mü-cadele biçimlerine hizmet edecekbir mekanizma ya sahip olmalýdýrSöylemeye gerek yok ki, bu parla-menter mekanizmalardan farklý ola-rak biçimlendirilmiþ özel bir meka-nizma olacaktýr

Öte yandan, sadece proletaryadeðil, her sýnýfýn politik bakýmdan yönetici öncülerinin bileþimi, hembu sýnýfýn durumuna, hem de müca-delenin temel biçimine baðlýdýr9

(abç)Demek ki, bir mücadele biçimi, içinden

çýktýðý nesnel koþullara uygun olarak, be-

lirli bir mekanizmayý gerektirir Mücadelebiçimi, salt bir mekanizmayla kalmayýp,parti yönetiminin bileþimini de belirlemek-tedir Bu nedenle, bir mücadele biçiminin yerine yenisinin konmasý, en alt kadrodanen üst yöneticiye kadar, tüm partiyi veiþleyiþini deðiþtiren bir niteliðe sahiptir Bunedenle, farklý mücadele biçimlerini kabuleden ve yürüten örgütlerin yapýsý ve karak-teri birbirinden ayrýdýr

Bir mücadele biçiminin mekanizmasý,temel olarak mücadele biçiminin araçla-

rýna göre þekillenir Parlamenter mücade-le, parlamento ve seçim çalýþmalarý üzerine yükselir; genel ayaklanma, silahlý kitle ey-lemleri üzerine yükselir Ayný þekilde silahlýpropaganda, gerilla savaþýna dayanýr Bu yüzden kaçýnýlmaz olarak, birisine ait me-kanizma diðerine uymaz Ancak herbir mü-cadele biçimi kendini karakterize edenaraçla nitelenmesine raðmen, kullanýlantek araç deðildir Temel araca baðlý olarak ve onunla uyum halinde baþka araçlar dakullanýlýr .akat bu araçlar ikincildir, talidir ve temel mücadele biçimine baðlýdýr

Örneðin parlamenter mücadele barýþçýlmücadeledir Ancak baþlý baþýna parlamen-tonun araç olarak kullanýlmasý ile sýnýrla-namaz Tersine parlamento kürsüsünden,kitle toplantýlarýna, mitinglere kadar pekçok aracý gerektirir Ancak bu araçlarýn kul-lanýmý ve hizmet ettikleri amaç, parlamen-to çalýþmasý çerçevesi içinde bu çalýþmayýgeliþtirmek içindir Kitle toplantýlarý, miting-ler vb araçlar, temelde, parlamenter görev-lere tabidir ve parlamenter olanaklarla kul-

lanýlabilir Bunlar anlaþýlabilir þeydir, parla-menter mücadele biçimi de, siyasi gerçek-leri açýklama, kitleleri bilinçlendirme, politikhedef gösterme, eyleme sokma ve örgütle-me faaliyetlerinin bütününü kapsar

Bir mücadele biçiminin örgütleyiciliði,doðrudan kendi faaliyet çizgisinin bir sonu-cudur Bir baþka deyiþle mücadele biçimi,kitleleri bilinçlendirmek, örgütlemek vemücadeleye kanalize etmek amacýyla ya-pýlmasý gereken görevler bütünüdür Bunedenle, örgütleme ve mücadeleye kana-lize etme, mücadele biçiminin bir sonucu ve amacýdýr Örgütlenme amacý gütmeyenmücadele biçimi düþünülemeyeceði gibi;

örgütlemeye ulaþmayan mücadele biçimiolamaz Ancak örgütleme konusunda enönemli nokta, mücadele biçiminin, hayatýnher alanýný kapsayan ve her alana yönelenbir faaliyet olmasýna raðmen, örgütleme,parçadan (belirli bir alandan) baþlayarak,bütüne yönelir Bu, etkinin yaratýlmasý ileetkinin örgütlenmesi arasýndaki çeliþkiyi ifa-de eder

Klâsik politik kitle çalýþmasý olarak ifa-de edilen barýþçýl mücadele biçimi, kitlele-rin içine girerek, kitlelerin acil gereksinme-

leri etrafýnda, kitleleri örgütleyip eylemesokma ve kitlelere siyasi bilinç götürüp ör-gütleme, yani emekçi kitlelerin ekonomik ve demokratik hak ve istemleri etrafýndakitleleri örgütleyip, siyasi hedefe yönlendir-me çalýþmalarýnýn bütünüdür Bu çizgi, si- yasi gerçekleri açýklama kampanyasýnýntemel aracý olarak, merkezi periyodik yayýnorganýný (siyasi gazete) ele alýr

Bu mücadele biçimi ekonomik-demok-ratik mücadeleyi zorunlu kýlar Ancak bumücadelenin içinde yer alýnarak, bu müca-dele içinde kitlelerle bað kurulur (araç si- yasi gazete), kitle ile temas saðlanýr Bu bað ve temasýn sonucunda kitle içinde partiçalýþmasý ile, mahaller birim alýnarak ör-gütün teþkilat yapýsý oluþturulur Merkezi yayýn organý (siyasi gazete) ile mücadelesiyasi mücadeleye dönüþtürülür Kýsacasý,bu mücadele biçiminde, kitle baðýný sað-layan ve kuran kadro, kitlelerin ekonomik-demokratik mücadelesini (temel olarak) yürütmek ve yönlendirmek zorundadýr

Demokratik hak ve özgürlükle-rin kullanýlmadýðý rafa kaldýrýldýðýdaha doðru deyiþle oligarþi tarafýn-dan kullanýlmasýna izin verilmediði,

9 Lenin, The Crisis of Menshevism, Proletary, No 9,7 Aralýk 1906, Collected Works, Cilt: 11, s 354

Page 16: Kurtuluş Cephesi, Sayı: 89, Ocak-Şubat 2006

8/9/2019 Kurtuluş Cephesi, Sayı: 89, Ocak-Şubat 2006

http://slidepdf.com/reader/full/kurtulus-cephesi-sayi-89-ocak-subat-2006 16/40

KURTULUÞ CEPHESÝ Ocak-Þubat 2006

$

ordusu, polisi ve diðer güçleri ileemekçi kitlelere tam bir tenkil poli-tikasýnýn izlendiði bütün geri-býraktý-rýlmýþ ülkelerde, bu tip klâsik kitleçalýþmasý ile ekonomik ve demok-ratik mücadeleyi, politik mücadeleyedönüþtürmek isteyen örgütler, düþ-manýn askeri üstünlüðü ve baskýsýkarþýsýnda, güçsüzlüðe düþecekler,giderek de iyice saða kayacaklar-dýr 10

Görüldüðü gibi, temel ve ikincil müca-dele biçimlerinin belirlenmesinde esasolan ülkedeki nesnel koþullardýr Eðer ülke-de milli kriz mevcut ise, egemen sýnýflar

egemenliklerini siyasal zorla sürdürüyor de-mektir Bu koþullarda egemen sýnýflarýn si- yasal zorunu görmezlikten gelmek, onuönemsememek ya da ikincil bir olgu ola-rak deðerlendirmek, halk kitlelerini ege-men sýnýflarýn siyasal zoru karþýsýnda yalnýzbýrakmakla özdeþtir Milli kriz tam anlamýy-la olgun olmasa da mevcut olduðu koþul-larda egemen sýnýflarýn siyasal zoruna karþýmücadele temeldir, dolayýsýyla temel mü-cadele biçimi de buna göre belirlenir

Engels in deyiþiyle, zor, ordu ve donan-

ma demektir11

Egemen sýnýflarýn siyasalzoruna karþý mücadele, bu güçlere karþýmücadeledir, dolayýsýyla askeri savaþtýr

Bir savaþ iki silahlý gücün karþýlýklý ha-reketidir Ve her silahlý güç, savaþýn kuralla-rýna baðlý olarak, düþman gücünü nasýl ye-nebileceðini planlar ve buna uygun hare-

kâtlar düzenler, manevralar yapar, güçleri-ni mevzilendirir vb Savaþýn ciddi bir iþ, birsanat olduðunu kavrayamamýþ bireylerinher akýl yürütmesi, kaçýnýlmaz olarak savaþgerçeði ile çatýþacaktýr Hiç bir ciddi ve ger-çek siyasal örgüt, belli bir komuta merke-zi olmadan var olamaz ve bu komuta mer-kezinin saptadýðý plan ve program olmadan var olamaz ve amacýna ulaþamaz Eðer bir yerde plan ve programdan (genel olarakdevrim teorisinden) söz ediliyorsa, orada,örgütlü bir mücadele; kendiliðindencilikdeðil, bilinçli eylem söz konusudur Bura-da da, sürecin bütünü açýsýndan, temel-tali,birincil-ikincil durumlar, görevler, güçler,

mücadeleler vb olacaktýr Bu devrimcimücadelenin ABC sidirHiç bir örgüt, savaþ planlarýný yapmadan

savaþa giremez ve zafere ulaþamaz Bu dauzun vadeli olarak görevleri, hedefleri sap-tamak, buna yönelik güçlerin düzenlenme-sini gerçekleþtirmek (mevzilenme) demek-tir Bunlar, her mücadele biçimi gerek-tiðinde kullanýlýr ya da hiç bir mücadelebiçimi ilke olarak reddedilmez türündensoyutlamalardan ve oportünist manevralar-dan farklýdýr Gerçek bir savaþ örgütü, hiç

bir devrimci mücadele biçimini ilke olarakda, somut olarak da reddetmez, ama cid-di bir savaþ örgütü, hangi mücadele biçi-minin ne zaman, nerede ve nasýl kullanýla-caðýný saptayan ve buna göre savaþan ör-güttür

10 Mahir Çayan, Kesintisiz Devrim II-III 11 . Engels, Anti-Dühring, s 251

Page 17: Kurtuluş Cephesi, Sayı: 89, Ocak-Şubat 2006

8/9/2019 Kurtuluş Cephesi, Sayı: 89, Ocak-Şubat 2006

http://slidepdf.com/reader/full/kurtulus-cephesi-sayi-89-ocak-subat-2006 17/40

Ocak-Þubat 2006 KURTULUÞ CEPHESÝ

%

M Çulhaoðlu, geliþen olaylarla ilgilen-memektedir, o teorisyen kimliði ile, geliþ-melerin kütlesel sonuçlarýyla ilgilenmek-tedir Bunun için de Marksizmi sosyolojizannedenlerin anlayacaðý bir dil kullan-maktadýr:

Son dönem Türkiye toplumu-nun en belirgin özelliklerinden biritempoculuktur Türkiye halký tempotutmayý çok sevmekte, her vesileyle

tempo tutmaktadýr Çoðu kez alkýþ-larla, zaman zaman da sloganlarlaCenazeler, iþçi eylemleri, futbolmaçlarý ve elbette konserler halkýmý-zýn tempo tutma arzusunu sýnýrsýz bi-çimde gerçekleþtirdiði kimi etkin-liklerdir 1

Ülkede geliþen son olaylarýn en belir-gin özelliði ni böyle tanýmlamaktadýr ko-münist teorisyen Ama burada kullandýðýdilin, apolitik bir dil ve marksist terminolo- jiyle bir ilgisi olmadýðýnýn da bilincindedir

Sýnýflardan söz etmeden, top-lum gibi, halk gibi genellemelerebaþvurmanýn kimi durumlarda sa-kýncasý olabilir Ne var ki, tempocu-luk artýk sýnýflarý kesen bir alýþkanlýkhaline gelmiþtir Tek bir açýklamasý vardýr: Halk,edilgenliðini, olup bi-tenlerin kendine giderek daha dýþsalhale geldiðini bilmekte, ancak bunuörtbas etmeye çalýþmaktadýr Tem-po tutmak, edilgenliði ve dýþlanmýþlý-ðý bilinç altýna itecek, katýlýmý ve

Türkiye de bir þeyler oluyorDünün en hýzlý globalizm yandaþlarý,

gönüldaþlarý hýzla aðýz deðiþtirmeye baþla-dýlar Emperyalizm, kapitalizm gibi sözcük-lerin hiç kullanýlmadýðý, kullananlarýn dýþ-landýðý ve aþaðýlandýðý bir dönem sona er-miþ görünüyor Ülkenin üzerinde oynananoyunlardan söz edenler, emperyalizmden,emperyalist sömürüden söz edenler git-tikçe artýyor Hemen herkes söze emperya-

lizmle baþlýyor, emperyalizmle bitiriyorTürkiye de bir þeyler oluyorKendisini en marjinal konulara bað-

lamýþ sol kesimler de, her türden legalist-ler de bir þeyler olduðunu görüyor ve birþeyler söylüyor En keskin sloganlar üre-tiliyor, herkesten hesap soruluyor , hattasilahlý aktivite ler bile iþin içine giriyor

Kendilerini ÖDP, SDP gibi yerlerde top-lamýþ olan liberal sol , halkçý bütçe slo-ganlarýyla meydanlara çýkýyor Sol-legalist-lerin her çeþidi eylem yapabilmek içinhiç bir fýrsatý kaçýrmýyor Politik olarak ak-tif kesimleri ve devrimci mücadeleye katýl-mak isteyenleri kafakola alabilmek içinakla gelmedik yollar ve yöntemler geliþtiri- yorlar

Türkiye de bir þeyler oluyor Ve neler olduðuna iliþkin her türden

tahlil ve yorum ortalýkta kol geziyorMedya nýn köþe yazarlarýndan legal solun

tüm kalemþörlerine kadar herkes birþeyler yazýp çiziyor Ama bunlarýn içinde en de-rin i ve en keskin i, adý Komünist olanbir tabloit gazetenin, adý komünist olanbir partinin kýdemli teorisyeni Metin Çul-haoðlu nun eline su dökememiþtir

1 M Çulhaoðlu, Tempocu Toplum , Komünist (!),6 Ocak 2006

Orta SýnýflarýÞok Etmek

[T K P nin okoculuðu]

Page 18: Kurtuluş Cephesi, Sayı: 89, Ocak-Şubat 2006

8/9/2019 Kurtuluş Cephesi, Sayı: 89, Ocak-Şubat 2006

http://slidepdf.com/reader/full/kurtulus-cephesi-sayi-89-ocak-subat-2006 18/40

KURTULUÞ CEPHESÝ Ocak-Þubat 2006

&

aktivizmi ön plana çýkaracak tek yol olarak görülmektedir 2

Bu apolitik, sosyolojik ve psikolojik söz-lerden anlaþýlan odur ki, Metin Çulhaoðlu -nun ülkede bir þeyler olduðu konusuna aklýpek yatmamaktadýr Ona göre, olan bir þey varsa, toplumun tempo tutmaktan baþkabir þey yapmadýðýdýr Bu yüzden, asýl vur-guyu tempocu toplumun edilgenliðine(pasiflik) yapmaktadýr

Ama ayný kýdemli teorisyen þu sapta-maya yýllar boyunca þiddetle karþý çýkmýþtýr:

Osmanlý feodal bünyenin ayýrtedici özelliklerinden (katý merkezi- yetçiliði, güçlü devlet aygýtý ve zayýf

oto-dinamizmi) dolayý, Anadolu insa-nýnýn kafasýnda devlet mefhumukarþý konulmaz, yýkýlmaz bir kavramolarak yerleþmiþtir Keza ülkede1950 ye kadar yönetimi elinde tutanküçük-burjuvazi diktatörlüðünün,geniþ bürokratik mekanizmasý ve tekparti anlayýþýnýn küçük-burjuva yu-kardan aþaðýya tahakkümü, devletotoritesinin karþý-konulmaz, yenil-mez ve yýkýlmaz bir güç olduðunailiþkin yüzyýllarýn yerleþmiþ düþün-

cesini perçinlemiþtir Ayrýca merkezi devlet otoritesininbaskýsý altýnda ezilmiþ, bunalmýþ Anadolu insaný, kaderci bir düþünce-nin rijid kalýplarý içinde, böyle gel-miþ, böyle gider düþüncesi ile politikpasiflik içindedir (Emperyalizmin IIIbunalým döneminde, geri-býraktýrýl-mýþ ülkelerde oligarþi ile halk kitle-lerinin düzene karþý tepkileri arasýn-da kurulmuþ olan suni denge, ülke-mizin tarihi, sosyal özelliklerindendolayý, çok daha fazladýr)3

Ama bunun hiç önemi yoktur O, ký-demli teorisyen olarak, halkýn edilgenli-ðini yeni saptamýþtýr!

Daha sýnýfsal deðinmeye baþvuran M

Çulhaoðlu, bu durumun orta sýnýflara öz-gü olduðunu da keþfetmiþtir:

Daha sýnýfsal deðinmelere baþ- vurursak, ön plana çýkacak kesimherhalde orta sýnýflar olacaktýr Bura-da tempoculukla örneklenen dav-ranýþ ve tepki biçiminin daha ziyadeorta sýnýflara özgü olduðu düþünüle-bilir 4

Böylece meydana gelen geliþmelerinneredeyse klasik denilebilecek bir ortasýnýflar davranýþýndan baþka bir þey olma-dýðýný ortaya koyan kýdemli teorisyen , yi-ne de herþeyin eskisi gibi olduðu düþün-cesine saplanýp, umutsuzluða düþülmesi-

ni de istemezAncak unutmamak gerekir: Tür-kiye de orta sýnýflar, baþka toplum-larda olduðundan daha fazla geçir-gen ve iletken özellikler taþýr Ortasýnýflar, yozlaþmýþ kültürün veya kit-le kültürünün saldýrýsýna çok açýk ol-duðu gibi, bu saldýrýnýn deðerlerinialtýna ve üstüne aktarma açýsýndanda stratejik bir konumdadýr Bu, sondönemlerin bir gerçeðidir Ayný sý-nýflarýn, bu kez emekten yana, eþit-

likçi ve adaletçi deðerleri toplayýp dý-þa yansýttýðý dönemler de olabilir Birdönem Türkiye de olduðu gibi5

Buradan da anlýyoruz ki, umutsuzlukkötü bir þeydir Umut vardýr, yeterki ortasýnýflar emekten yana, eþitlikçi ve adaletçideðerleri toplayýp dýþa yansýt sýnlar! Bununiçin de bir koþul getirir:

Gerekli olan, orta sýnýflarýnsarsýlmasý, deyim yerindeyse þok edilmesidir 6 (abç)

Herþey açýklýða kavuþmuþtur: Orta sý-nýflar iletken özelliklere sahiptir, eðer on-lar bir kez emekten yana, eþitlikçi ve ada-letçi deðerleri toplayýp dýþa yansýtýr larsabirþeyler deðiþecektir ve bunun için de on-larýn sarsýlmasý , þok edilmesi gerek-mektedir!

Adýnda komünist sözcüðü yer alantabloit bir gazetenin ve parti nin kýdemliteorisyeni nin iþçi sýnýfýný bir tarafa býraka-rak, orta sýnýflar a böylesine önemli birmisyon biçmesinin ve bu misyonun yerine

2 M Çulhaoðlu, agy3 Mahir Çayan, Kesintisiz Devrim II-III

Mahir Çayan yoldaþ halkýn politik pasiflik için-de oluþunun ortadan kaldýrýlmasýna iliþkin olarak daþöyle yazar: Silahlý propaganda, herþeyden önce,günlük maiþet derdi, vs içinde kaybolan, emperya-

list yayýnla þartlanmýþ, düzenin þu veya bu partisineumudunu baðlamýþ kitlelerin dikkatini devrim ha-reketine çeker, uyuþturulmuþ, pasifize edilmiþ kit-lelerde kýpýrdanma yaratýr

4 M Çulhaoðlu, agy5 M Çulhaoðlu, agy6 M Çulhaoðlu, agy

Page 19: Kurtuluş Cephesi, Sayı: 89, Ocak-Şubat 2006

8/9/2019 Kurtuluş Cephesi, Sayı: 89, Ocak-Şubat 2006

http://slidepdf.com/reader/full/kurtulus-cephesi-sayi-89-ocak-subat-2006 19/40

Ocak-Þubat 2006 KURTULUÞ CEPHESÝ

'

getirilmesini onlarýn þok edilmesi ne bað-lamasýnýn elbette bir nedeni vardýr:

üretim süreci içindeki ayrýksýkonumu bir yana, iþçi sýnýfýþu andaideolojik ve kültürel açýdan büyükölçüde orta sýnýflaþmýþtýr 7

Dolayýsýyla iþçi sýnýfýndan umut yok-tur 8 Bütün umut , orta sýnýflaþmýþ iþçi-lerin de içinde yer aldýðý orta sýnýflarý sars-makta, þok etmektedir

Þimdi sorun, orta sýnýflarýn nasýl sarsý-lacaðý , þok edileceði dir Ama kýdemliteorisyen bu konuya girmek yerine, bu iþikimin yapacaðýný öne çýkarýr:

Sarsýcý özneler kimler olabilir?

Türkiye, burjuva devrimlerinitamamlamýþtýr Ne bir dönem budevrimlerin öncülüðünü yapan seç-kin bürokratlarýn, ne de sýnýfýn (ser-maye sýnýfýnýn) kendisinin bu sarsýcý-lýk iþlevini yerine getirecek hamlele-re yönelmesi beklenemez Kuram-sal açýdan bakýldýðýnda, orta sýnýflarýsarsacak tek öznenin iþçi sýnýfý veonun eylemliliði olmasý gerekir Ne var ki Türkiye de iþçi sýnýfý 1989-91döneminden bu yana bu anlamda

sarsýcý bir eylemlilik içinde deðildirDahasý, üretim süreci içindeki ayrýksýkonumu bir yana, iþçi sýnýfý þu andaideolojik ve kültürel açýdan büyükölçüde orta sýnýflaþmýþtýr9

O halde sarsýntý nasýl gerçekleþecek?diye sorar kýdemli teorisyen

Bunun yanýtýný Lenin devrimci du-rum a iliþkin deðerlendirmesinde ortayakoymuþtur

Devrimin temel yasasý, bütündevrimler tarafýndan ve özellikle 20 yüzyýldaki üç Rus devrimi tarafýndandoðrulanan devrimin temel yasasýþudur: devrim olabilmesi için sömü-rülen ve ezilen yýðýnlarýn, eskiden ol-duðu gibi yaþamanýn olanaksýz oldu-

ðu bilincine varmalarý ve deðiþiklikistemeleri yetmez Devrimin olmasýiçin, sömürücülerin eskiden olduðugibi yaþayamaz ve hükümeti yürüte-mez duruma düþmeleri gerekir An-cak aþaðýdakilerin, eski tarzda yaþa- mak istemedikleri ve yukarýdakilerin de eski tarzda yaþayamadýklarý du-rumdadýr ki, ancak bu durumdadýrki, devrim baþarýya ulaþabilir Bu ger-çeði baþka þekilde þöyle ifade ede-biliriz: (sömürüleni de sömüreni deetkileyen) bir ulusal bunalým olma-dan devrim olanaksýzdýr Böylece birdevrimin olabilmesi için; ilkönce,

iþçilerin çoðunluðunun (hiç deðilse,bilinçlenmiþ olan ve aklý eren, siya-si bakýmdan etkin iþçilerin çoðunlu-ðunun) devrimin gereðini tam olarakanlamýþ olmalarý ve devrim uðrunahayatlarýný feda etmeye hazýr olma-larý gerekir; bundan baþka, yöneticisýnýflarýn, en geri yýðýnlarý bile siyasihayata sürükleyen, hükümeti zayýf düþüren ve devrimcilerin onu devir-mesini mümkün kýlan bir hükümetbunalýmýndan geçmekte olmasý ge-

rekir (her gerçek devrimi belirleyenþey, o zamana kadar bilinçsiz olan,ezilen emekçi yýðýnlar arasýnda siyasimücadeleye atýlmaya hazýr insan sa- yýsýnýn hýzla on misline ve belki de yüz misline yükselmesidir)10

Görüldüðü gibi Lenin, ilkönce iþçi sýný-fýnýn bilinçli ve örgütlü olmasý gerektiðin-den ve bunun yanýnda yönetici sýnýflarýn,en geri yýðýnlarý bile siyasi hayata sürükle- yen, hükümeti zayýf düþüren ve devrimci-lerin onu devirmesini mümkün kýlan birhükümet bunalýmýndan geçmekte olma-sý ndan söz eder Bir baþka ifadeyle, barýþ-ta soyulmalarýna hiç seslerini çýkartmadankatlanan ama, ortalýðýn karýþtýðý zamanlar-da hem buhranýn yarattýðý þartlarla ve hem

7 M Çulhaoðlu, agy8 Benzer bir deðerlendirme Atýlýmçevresi tarafýndanda yapýlmýþtýr: Türk burjuvazisinin, Türk iþçi veemekçilerini bölücü terör demagojisiyle zehirleyipkendine yedeklediðinden kimsenin kuþkusu yoktur( Atýlým, An ý yakalamak , Sayý: 70, 2 Eylül 2005 )9 M Çulhaoðlu, agy

Burada Çulhaoðlu, tamamlandýðýný iddia ettiðiburjuva devrim ler inin kaç tane ve neler olduðu-nu belirtmemiþtir Umarýz birgün bunlarý da yaza-cak zaman bulur

10 Lenin, Sol Komünizm, Bir Çocukluk Hastalýðý,s 91

Lenin in en çok bilinen devrimci durum sapta-masý II. Enternasyonalizmin Ýflasýyazýsýnda yer al-maktadýr Ancak Sol Komünizm , T K P li ya daT K P geleneðinden olduklarýný kabul edenlerin baþucu kitabý durumundadýr Legalizmlerini ve oportü-

nistliklerini gizlemek için her zaman Lenin in bu ki-tabýný kullanmýþlardýr Bu nedenle Lenin in millikriz ve devrimci durum a iliþkin belirlemesini debu kitaptan aktarmayý gerekli gördük

Page 20: Kurtuluş Cephesi, Sayı: 89, Ocak-Şubat 2006

8/9/2019 Kurtuluş Cephesi, Sayı: 89, Ocak-Şubat 2006

http://slidepdf.com/reader/full/kurtulus-cephesi-sayi-89-ocak-subat-2006 20/40

KURTULUÞ CEPHESÝ Ocak-Þubat 2006

de bizzat üstteki sýnýflarýn baðýmsýz tarihibir eyleme sürüklemeleriyle kitlelerin faa-liyetinde oldukça büyük artýþ olduðu za-man 11 söz konusudur

Metin Çulhaoðlu gibi kýdemli teoris- yen in bunlarý bilmemesi elbette düþünüle-mez Ama devir , baþka devirdir

Her ne kadar Lenin, alttakiler in üst-teki sýnýflar tarafýndan baðýmsýz tarihi bireyleme sürüklenmelerinden söz ediyorsada, bizim yerli teorisyenimizi fazlaca iknaedememiþ görünmektedir Onun istediði

orta sýnýflar ýn sarsýlmasý , þok edilme-si dir Alttakiler i eyleme sürükleyecekolan üsttekiler deðil, ortadakiler dir!

O halde sarsýntý nasýl gerçekle-þecek?Önce nesnel koþullara bakalým

Türkiye þu anda örtük de olsa, alt-tan alta da geliþse bir toplumsal vekültürel kriz yaþamaktadýr Ekono-mik krizler döneminin artýk geridebýrakýldýðý söylenmektedir; ama yenibir ekonomik kriz hiç de uzak birolasýlýk deðildir Siyasal kriz ise on-dan da yakýn görünmektedir Bukrizlerin birbirini besleyen bir sar-

malla toplumu sarsabileceðinden,geniþ kesimleri tempo tutma dýþýnda yeni aranýþlara yöneltebileceðindensöz edebilir miyiz?

Salt kendi baþlarýna deðil. Butür krizlerin, mutlaka ve mutlakaöne çýkan siyasal özneler ve somuthedeflerle eþleþmesi gerekiyor Üste-lik, bu öznelliðin ve hedeflerin çokama çok büyük bir kitleselliðe ulaþ-masý da gerekmiyor Kritik kütlekavramý ve bunun karþýlýðý, düne gö-re bugünün toplumlarýnda ve siya-setinde daha büyük önem kazan-mýþtýr O haldeçözüm, kriz ortam-larýna müdahale etmek üzere kritikkütleye ulaþan bir siyasal özneninetkinliðindedir 12 (abç)

Görüldüðü gibi, kýdemli teorisyen açý-sýndan nesnel koþullar, yani ekonomik, top-lumsal, siyasal ve kültürel krizler salt kendibaþlarýna iletken orta sýnýflarý þok ede-cek bir sonuç yaratmamaktadýr Bunun yanýnda, mutlaka ve mutlaka siyasal öz-

neler ve somut hedefler le nesnel koþulla-rýn eþleþmesi gerekmektedir Üstelik bu

öznelliðin ve hedeflerin çok büyük birkitleselliðe ulaþmasý da gerekmemektedir !

Kritik kütle nin hareketi yeterli olacaktýr! Artýk kriz ortamlarý nda yapýlacak tek

þey, kritik kütleye ulaþan siyasal özneninetkinliðidir Bu siyasal özne ise, kimse-nin kulu olmayan özneler den ibarettir13

Tüm bu boþ ve apolitik sözleri bir yanabýrakýr, kýdemli teorisyen in kýdem inidikkate alarak Marksist-Leninist dilden

devrim durumunu ifade edersek:Bir marksist için, devrimci bir durum ol-

madýkça devrimin olanaksýz olduðu kuþku-

suzdur, ama her devrimci durum da dev-rime yol açmaz Nesnel deðiþikliklerin ya-nýnda öznel deðiþikliklerin de olmasý þarttýr Yani devrim, nesnel deðiþikliðe, devrimcisýnýfa iliþkin olarak, hatta bunalýmlar çaðýn-da bile, eðer düþürülmez se, hiçbir zaman

düþmeyecek olan eski hükümeti tama-men (ya da kýsmen) yýkacak denli güçlü yýðýnsal devrimci eylemler yürütme yetene-ðinin de gelip eklendiði durumdan do-ðar 14

Ama kýdemli teorisyen kafayý orta sý-

nýflar a takmýþtýr Onun düþüncesine göre,eðer orta sýnýflar , emekten yana, eþitlikçi ve adaletçi deðerleri toplayýp dýþa yansýttý-ðý bir sarsýntý geçirirlerse, þok edilirlerse

sorun (devrim) halledilmiþ olacaktýr Nede olsa þok olan orta sýnýflar , þokun etki-siyle harekete geçecekler, yýðýnsal eylem-lere giriþeceklerdir Bu sonucu doðurabil-mek için ise, kritik kütle ye yönelik kim-senin kulu olmayan siyasal öznelerin et-kinliði yeterli olacaktýr Bu kimsenin kuluolmayan siyasal özne nin görevi, orta sý-nýflar ý sarsmak, þok etmektir ve bu amaçla

kritik kütle ye ulaþmaktýrBurada yeni bir kavram la karþýlaþýyo-

ruz kritik kütle !Kýdemli teorisyen e göre, iþin özü bu

kavramda yatmaktadýr Siyasal özne nin(ki bunun ne olduðuna iliþkin tek söylediði

kimsenin kulu olmayan özneler dir), çokama çok büyük bir kitleselliðe ulaþmasý dagerekmemektedir, kritik kütleye ulaþmasý yeterlidir Bir kez kritik kütle ye ulaþýldý mý,

orta sýnýflarý sarsmak, þok etmek iþten bi-

11 Lenin, II. Enternasyonalin Ýflasý12 M Çulhaoðlu, agy

13 M Çulhaoðlu, agy14 Lenin, II. Enternasyonalin Ýflasý

Page 21: Kurtuluş Cephesi, Sayı: 89, Ocak-Şubat 2006

8/9/2019 Kurtuluş Cephesi, Sayı: 89, Ocak-Şubat 2006

http://slidepdf.com/reader/full/kurtulus-cephesi-sayi-89-ocak-subat-2006 21/40

Ocak-Þubat 2006 KURTULUÞ CEPHESÝ

le deðildir Çünkü bu iþi siyasal özne ninulaþtýðý kritik kütle yapacaktýr

O halde kritik kütle nedir?Kritik kütle , fizikten burjuva iktisadýna,

özel olarak pazarlamacýlýða ve þirket yöne-timine devþirilmiþ bir kavramdýr

En basit tanýmýyla, bir patlamaya yol aç-mak için gerekli füzyonu yapabilen malze-me miktarýna kritik kütle denir .iziktekidiðer karþýlýðý ise tetikleme miktarý dýr

Nükleer fizikte bu durum þöyle açýklan-maktadýr:

Uranyumdan (ya da plutonyum) oluþankritik kütleden küçük bir parça ( kurþunola-rak adlandýrýlýr) ayrýlýr ve bu küçük parça

konvansiyonel bir patlayýcý ile büyük küt- leye doðru ateþlenir Ýki kütle bir araya gel-diðinde kritik kütle oluþmuþ olur

1 TNT vb konvansiyonel patlayýcý ateþ-lenerek bir þok dalgasý yaratýlýr,

2 Þok dalgasý içteki malzemeleri sýkýþ-týrmasýyla kritik kütle bir araya gelir

3 .üzyon reaksiyonu baþlar ve nükleerpatlama gerçekleþir

Pazarlamacýlarýn ve þirket yöneticilerininçok sevdikleri kritik kütle , küçük parçaile büyük kütle arasýndaki ara halkadýr ve

büyük kütlenin patlamasýna yol açarÞimdi bu nükleer fizik dersinin bilgileri-ni kýdemli teorisyen in belirlemeleriyle bir-leþtirelim

Siyasal özne , yani küçük parça yada kurþun , büyük kütle , yani orta sý-nýflar ý sarsmak, þok etmek için hareketegeçtiðinde hedef, kritik kütle dir Eðer

kurþun kritik kütleyi harekete geçirebi-lirse (füzyon) büyük kütle patlar, orta sý-nýflar sarsýlýr, þok olur

Þok olan orta sýnýflar, emekten yana,eþitlikçi ve adaletçi deðerleri toplar , dýþa yansýtýr , orta sýnýflaþmýþ iþçi sýnýfý ný etki-ler ve devrim olur!

Biraz dünya devrimci mücadelelerinintarihini bilen, biraz devrim stratejileri hak-kýnda bilgisi olan her kiþi, bu sözleri bir yer-lerden anýmsadýðýný düþünecektir

Evet, bir yerlerde buna benzer tanýmla-ma vardýr Kýdemli teorisyen in ve temsilettiði çizginin yýllar boyunca tahrif ederek

goþizm olarak suçladýklarý bir tanýmlama-dýr bu

Bizlere düþen iþ, silahý ateþle-mek deðildir Onu ateþleyecek olansizlersiniz Bizim payýmýza düþen da-

ha az Biz fünye görevini bile yükle-nemeyiz .ünye sizsiniz Biz bu fün- yenin içinde bulunan ve ateþlemeyihýzlandýran civa fülminat tabakasýnýteþkil edebiliriz ancak 15

Che nin bu sözlerini fokoculuðun teoris- yeni R Debray þöyle açýklar:

Patlamayý baþlatýcý patlayýcýmaddeler kategorisinden olan ve ba-kýrdan imal edilmiþ kapsüllerin için-deki civa fülminat, esas patlayýcýmadde olan tetril ya da heksojen -in dýþ yüzünü kaplar Civa fülminat,onu doðrudan tahrik etmez, bizzatkapsülün patlamasýný garantiler, sa-

dece; o da sýrasý gelince, içine yer-leþtirilmiþ bulunduðu patlayýcý mad-de yükünün patlamasýný saðlar Böy-lece, zincirleme bir reaksiyon mey-dana gelir 16

Görüldüðü gibi, M Çulhaoðlu nun siya-sal özne si fünyenin içindeki civa fülminattabakasýdýr Kritik kütle ise, fünyenin için-deki patlayýcý kütledir

Ama bunlar küçük-burjuva maceracýsýChe Guevara ile fokoculuðun teorisyeni RDebray a ait düþünce ve yorumlardýr Hiç-

bir zaman Che nin düþünceleri ile Deb-ray ýn fokocu yorumlarýný birbirinden ayýrtetmeye bile çalýþmamýþ revizyonist komü-nist partilerin þiddetle karþý çýktýklarý, go-þizm diyerek suçladýklarý düþünceler ve yorumlardýr Kýdemli teorisyen M Çulha-oðlu nun, bunca kýdeminden sonra birdenbire goþizm in, özel olarak da fokoculu-ðun tanýmlarýný kullanýyor olmasý ise, hiçhayra alamet görünmemektedir 17

Evet, Türkiye de bir þeyler oluyor Yýllarýn revizyonisti, legalizmin en sadýk

izleyicisi ve teorisyeni bile, fokocu bir teo-rinin dilini kullanmaya baþlamýþtýr Bu bile,Türkiye de bir þeylerin olduðunu, olanlarýnherþeyi ve herkesi deðiþtirmeye baþladýðýnýgöstermeye yeterlidir

15 Akt R Debray,Che nin Gerillasý, s 2616 R Debray,Che nin Gerillasý, s 2617 M Çulhaoðlu nun R Debray ýn fokocu dilini kul-lanmasý ilk deðildir Evrensel Kültür de yayýnlanmýþolan Büyük Kentler ve Sýnýf baþlýklý yazýsýnda RDebray ýn ünlü kent burjuvalaþtýrýr sözlerine özel

bir önem atfetmiþtir Bu yazýsýnda iþçi sýnýfýnýn ortasýnýflaþmasý ný da Debray ýn bu deðerlendirmesinedayandýrmaktadýr (Bkz Evrensel Kültür , Sayý: 129,Eylül 2003 )

Page 22: Kurtuluş Cephesi, Sayı: 89, Ocak-Şubat 2006

8/9/2019 Kurtuluş Cephesi, Sayı: 89, Ocak-Şubat 2006

http://slidepdf.com/reader/full/kurtulus-cephesi-sayi-89-ocak-subat-2006 22/40

KURTULUÞ CEPHESÝ Ocak-Þubat 2006

M Çulhaoðlu gibi, Yalçýn Küçük ün ya-nýnda tedrisat yapmýþ, gelenek çi, SÝP teo-risyeni, ÖDP müdavimi ve nihayetinde ye-niden SÝP ten türetilme T K P nin þef teo-risyeninin fokocu söylemi ve siyaset yap-maya18 soyunmasý bile bir geliþme sayýlýr

Kýdemli teorisyen siyaset yapmakta-dýr Orta sýnýflarýn kritik kütle si içinde çalý-þan siyasal özne üzerinden siyaset yap-maktadýr Tek eksiði, orta sýnýflarýn þokolmasýdýr Bir kez orta sýnýflar þok edil-dikten sonra, kritik kütle içinde çalýþan

siyasal özne , þu kimsenin kulu olma- yan siyasal özne , devrim bile yapabilecek-tir Ama tek sorun, orta sýnýflarýnnasýl

þok edileceðidir Ama kýdemli teorisyen için bu özel birsorun deðildir O, yýllarýn revizyonist veoportünisti olarak, fýrsatlardan yararlanmakonusunda uzmanlaþmýþtýr Nasýl olsa biri-leri orta sýnýflarý þok edecektir Bundanhiç þüphesi yoktur, dolayýsýyla bunu kimin yapacaðýyla ilgilenmeye gerek duymamak-tadýr Bir dönem Türkiye de olduðu gibibirileri birþeyler yapacaktýr ve kýdemli teo-risyen için yeni fýrsatlar ortaya çýkacaktýr

Bunun Türkçesi, silahlý devrimci müca-

delenin geliþtiði koþullarda orta sýnýflarýnkarþý-devrimin terörü ile nasýl olsa þokolacaklarý ve kritik kütle içinde çalýþan

siyasal özne ye gün doðacaðýdýr Tek yap-malarý gereken, karþý-devrimci terörün so-rumluluðunu silahlý devrimci mücadeleye yüklemekten ibarettir Eðer devrimcilersilaha sarýlmasalardý karþý-devrimci terörortaya çýkmazdý mantýðýyla orta sýnýflar si- yasal özne nin saflarýna çekilecektir! Öz-ne, verili formasyonun yansýmalarýný seçer,

seçtiklerini kendince yeniden üretip baþka-laþtýrarak geldikleri yere geri yansýtýr, kar-maþýk yapýnýn özelliklerini, kendi siyasalkurgusunda farklý baðlamlara yerleþtirir

Orta sýnýflar bir kez emekten yana, eþit-likçi ve adaletçi deðerler den yana geçtimiydi, orta sýnýflaþmýþ iþçi sýnýfý da safagelecek ve devrim kapýyý çalacaktýr!

Küçük-burjuvalara küçük-burjuva de-mekten korkan, onlarý orta sýnýflar diye

onore eden, bu sayede kendi saflarýnakatýlmalarýný saðlayacaðýný hesaplayan venihayetinde terörün saðý solu olmaz diye-rek kendilerini kurtarýcý (mesih) olaraksunma hesaplarý yapan müzmin revizyonist

kafa yapýsý için her yol mübahtýr Yeter kiþu goþistler ortalýða çýksýnlar, sol terör yapsýnlar, orta sýnýflarýn þok olmasý içinkoþullarý oluþtursunlar Gerisi kýdemli te-orisyen in siyaset yapma ustalýðýna kalmýþolacaktýr!

Yine de bu aþamaya gelene kadar boþdurmamalýdýrlar Her bulunan fýrsatta orta-lýða çýkýp birþeyler yapýyormuþ gibi de gö-rünmeleri gerekir Burada savaþýyormuþgibi görünmenin özel bir önemi vardýr Ga-latasaray dan Beyoðlu na eylem yaparak

boy göstermek yeterli olmazsa, Kadýköy belediyesinin tahsis ettiði mekan larda mi-ting düzenlemek de gerekecektir Ara sýraucuz kabadayýlýk yapýlmasý gerekirse bunuda yapacaklardýr Tek hedefleri vardýr, ortasýnýflar þok olduðunda sýðýnacaklarý gü- venli liman olarak görünmek

Ah! Bir de þu goþistler ülke çapýndasilahlý eylemlere bir baþlasalar Ýþler ne ka-dar da kolay olacak!

18 M Çulhaoðlu siyaset yapmak ý þöyle tanýmlamak-tadýr: Özne, verili formasyonun yansýmalarýný seçer,seçtiklerini kendince yeniden üretip baþkalaþtýrarakgeldikleri yere geri yansýtýr; karmaþýk yapýnýn özel-liklerini, kendi siyasal kurgusunda farklý baðlamlara yerleþtirir; varlýk nedenini oluþturan ilkeleri ve doðru-larý somut durum ýþýðýnda zenginleþtirerek ve aðýr-

lýk kaydýrmalarýyla vurgular; özetle, kendini bu an-lamda verili toplumsal formasyonun içine yerleþti-rir ( Eþitsiz geliþme: Bir tartýþma çerçevesi ,Gele- nek, Sayý: 84, Mayýs 2005 )

Page 23: Kurtuluş Cephesi, Sayı: 89, Ocak-Şubat 2006

8/9/2019 Kurtuluş Cephesi, Sayı: 89, Ocak-Şubat 2006

http://slidepdf.com/reader/full/kurtulus-cephesi-sayi-89-ocak-subat-2006 23/40

Ocak-Þubat 2006 KURTULUÞ CEPHESÝ

!

Medya nýn milli katil olarak lanse et-tiði M Ali Aðca, tahliye edilmesiyle birlikte Abdi Ýpekçi cinayetinden Papa suikastinekadar milli katil sýfatýyla yer aldýðý olaylarbir kez daha gündeme getirildi Abdi Ýpek-çi nin kýzý Nükhet Ýpekçi nin aðzýndan cina- yetin sýr olarak kaldýðý, hala sýr ýn çözü-lemediði yine medya sayfalarýnda yer al-dý

Diðer taraftan ise, milli katil in birdenbire nasýl tahliye edildiðine iliþkin derindevlet edebiyatýna dayalý yorumlar yapýl-maya baþlandý Her önüne gelen, birer in-faz koruma memuru sýfatýyla milli katil innasýl tahliye edildiðine iliþkin deðerlendir-meler yaparken, herþeyin arkasýnda derindevlet in yer aldýðýný yineleyip durdular

Böylece milli katil , derin devlet ve Abdi Ýpekçi cinayetinin sýr rý günlerce yazý-lýp çizildi

Tüm bu medya yayýnlarý içinde söy-lenmeyen, söylenmekten özenle kaçýnýlan

ise, M Ali Aðca nýnfaþist olduðu, MHP lifaþistlerden olduðu, oligarþinin faþist milisgücünün bir elemaný olarak faaliyet yürüt-tüðüydü

M Ali Aðca ya faþist katil demektenözenle kaçýnan medya nýn eski solcu la-rýndan globalist liberallerine kadar herke-sin korkularý ise, Yalçýn Doðan ýn Böyle va-tanda yaþamak istemiyorum sözlerindeifadesini buluyordu1

Abdi Ýpekçi cinayetinin de, Papa suikas-tinin de hiçbir sýr ra sahip olmadýðý açýktýr

Bunun için öncelikle derin devlet edebi-

yatýyla üstü örtülen, Kurtlar Vadisi dizisiylemeþrulaþtýrýlan derin devlet in, olaðan dev-letin kendisinden baþka bir þey olmadýðýnýnanlaþýlmýþ olmasý gerekir

En bilinen tanýmýyla devlet, her sýnýflýtoplumda varolan, egemen sýnýfýn kendi varlýðýný korumak ve kollamak için hareketeden baský aygýtýdýr

devlet, bir sýnýf egemenliði or-ganý, bir sýnýfýn bir baþka sýnýf üze-rindeki baský organýdýr; sýnýflar ara-sýndaki çatýþmayý hafifleterek, bubaskýyý yasallaþtýrýp pekiþtiren bir

düzen in kurulmasýdýr2

Devlet, bir kamu gücüdür Bu güç, el-leri altýnda hapishaneler vb bulunanözelsilahlý adam müfrezelerine dayanýr

Bunlarý bilmeyen neredeyse hiç kimse yok gibidir Ancak bilinmesine karþýn, tü-müyle görmezlikten gelinen, çarpýtýlan ger-çek de budur

Evet, devlet, ellerinin altýnda hapishane-

ler vb bulunan özel silahlý adam müfreze-lerine dayanýr Bu özel silahlý adam müfre-zeleri, devlet baskýsýný yerine getirirler Birdiðer ifadeyle, devletin baskýsýný, þiddet uy-gulamasýný özel silahlý adam müfrezeleri yerine getirir

Kimi zaman polis üniformasý altýnda,kimi zaman askeri üniforma altýnda, kimizaman gizli birimler olarak faaliyet göste-ren bu özel silahlý adam müfrezelerinin gö-revi, egemen sýnýfýn egemenliðini korumak ve kollamaktýr Bu baðlamda, mevcut dü-

zene karþý olan her toplumsal ve siyasal

Milli Katil ,Derin Devlet

ve Sýr

1 Yalçýn Doðan, Milliyet, 14 Ocak 2006 2 Lenin, Devlet ve Devrim,s 16

Page 24: Kurtuluş Cephesi, Sayı: 89, Ocak-Şubat 2006

8/9/2019 Kurtuluş Cephesi, Sayı: 89, Ocak-Şubat 2006

http://slidepdf.com/reader/full/kurtulus-cephesi-sayi-89-ocak-subat-2006 24/40

KURTULUÞ CEPHESÝ Ocak-Þubat 2006

"

muhalefet, þu ya da bu biçimde özel silahlýadam müfrezeleriyle karþý karþýya gelir Birtoplumsal ve siyasal hareketin ne ölçüdedüzenin yasalarýna uyup uymadýðý deðil,düzenin iþleyiþini ne ölçüde engellediðinebaðlý olarak özel silahlý adam müfrezeleri-nin þiddetine mazur kalýr Herhangi bir top-lumsal ve siyasal hareket, burjuva anlamda

liberal bir niteliðe sahip olsa da, mevcutdüzenin iþleyiþini engellediði kabul edildiðiher durumda devletin baský gücüyle karþýkarþýya gelir

Ýþte Abdi Ýpekçi, ülkemiz koþullarýndaliberal burjuva diyebileceðimiz bir ke-

simin medya daki temsilcisi olarak orta-

ya çýkmýþtýr Abdi Ýpekçi nin yönetimi altýn-daki Milliyetgazetesi, bu dönemde emper- yalizmin ve iþbirlikçi-tekelci burjuvazinin te-orisinin yapýldýðý bir yayýn organý durumun-da olmuþtur Abdi Ýpekçi nin Milliyetgaze-tesinin liberal burjuva düþünceleri ise,feodal kalýntýlarýn oligarþi içinden tasfiyeedilmesine yönelik reformlar ýn savunul-masýndan ibarettir

12 Mart döneminde I Erim hükümetiaracýlýðýyla uygulamaya sokulmaya çalýþýlan

ilerici, Atatürkçü, reformist politikalarýn en

büyük destekçisi Abdi Ýpekçi ve onun yö-netimindeki Milliyetgazetesi olmuþtur Budönemde Abdi Ýpekçi ve Milliyetgazetesi-nin temel iþlevi, küçük-burjuva aydýnlarýnýn,özellikle kontrol kulesinde yer alan ortakesimlerinin emperyalizme ve iþbirlikçi bur- juvaziye yedeklenmesini saðlamaktan iba-retti Ancak silahlý devrimci mücadele, Erimhükümetinin gerçek yüzünü ve amaçlarýnýaçýða çýkartmýþ, maskesini alaþaðý etmiþ,kademeli planýný bozmuþtur Ýlerici, refor-mist, Atatürkçü görünümü altýndaki açýkfaþizmin erken doðum yapmasýný saðlaya-rak, küçük-burjuva aydýn çevreler de dahilolmak üzere kamuoyunun gözlerini açmýþ-týr

Bu geliþme karþýsýnda Abdi Ýpekçi yö-netimindeki Milliyetgazetesi Ýlerici, refor-mist, Atatürkçü liberalizm in sözcüsüolarak 12 Mart yönetimiyle arasýna belli birmesafe koymuþ, ancak iþbirlikçi tekelciburjuvazinin yayýn organý olarak yayýnýnýsürdürmüþtür Özellikle Dünya Bankasý nýngeri-býraktýrýlmýþ ülkelerde kýr gerillasýnýntoplumsal ve siyasal temelini ortadan kal-dýrmak amacýyla geliþtirdiði küçük üreti-ciliði destekleme politikalarý nýn en hara-

retli savunucusu olmuþtur Ancak 12 Mart döneminde iþbirlikçi-te-

kelci burjuvazi, iktidarý paylaþtýðý feodal sý-nýflarý tasfiye edememiþ, yeniden bu sýnýf-larla uzlaþma ya gitmek zorunda kalmýþtýr.eodal kalýntýlar, geçmiþe göre gücü önem-li ölçüde zayýflamýþ da olsa, oligarþi içinde varlýklarýný sürdürmüþlerdir

1975-1977 yýllarý arasýnda Milliyetçi Cep-he (I MC) hükümeti karþýsýnda liberaltutumunu sürdüren Abdi Ýpekçi ve Milliyetgazetesi, özellikle 1976 yýlýndan itibaren gi-derek artan faþist milis saldýrýlar karþýsýnda

toplumsal uzlaþma nýn savunuculuðunuüstlenmiþtir Bu çerçevede 1978 yýlýndan iti-

baren Ecevit in azýnlýk hükümetinin des-tekçisi olmuþtur Ecevit hükümetinin top-lumsal uzlaþma saðlamak amacýyla MESS ve DÝSK arasýnda görüþmeler baþlatmasýnýnen hararetli savunucusu yine Abdi Ýpekçi ve Milliyetgazetesidir

Sýnýf mücadelesinin giderek keskinleþ-tiði, faþist milis saldýrýlarýn katliam boyutla-rýna ulaþtýðý ve Maraþ katliamý ile en üst bo- yuta týrmandýðý tarihte Abdi Ýpekçi, Ecevithükümetine mesafeli duran küçük-burjuva-zinin sað ve orta kesimleri ile Ecevit hükü-

meti arasýnda arabulucu olarak ortayaçýkmýþtýr Abdi Ýpekçi nin bu arabuluculu-ðu , giderek liberal düþünce sahibi küçük ve orta sermaye kesimlerini içine alacakgeniþ bir ittifak kurmaya yönelmiþtir

Ýþte bu aþamada Abdi Ýpekçi öldürül-müþtür Abdi Ýpekçi cinayetinin ardýndaki

sýr budur Abdi Ýpekçi cinayeti, oligarþi ve oligarþi

dýþýndaki sömürücü sýnýflar arasýndaki çeliþ-kinin keskinleþtiði bir evrede iþlenmiþtirSömürücü sýnýflar içindeki ayrýþmanýn veparçalanmanýn bir ürünüdür

Dönemin en tipik özelliði, sömürücü sý-nýflarýn kendi içindekiparçalanmýþlýðýveher bir parçanýn kendi özel çýkarlarý için so-nuna kadar çatýþmaya giriþmiþ olmalarýdýr

Abdi Ýpekçi nin tüm günahý , bu par-çalanmýþlýk ve çatýþma ortamýnda, belli ke-simlerin ittifaký içinaktif olarak devreyegirmesidir

Abdi Ýpekçi nin giriþimi, aðýrlýklý olarakküçük-burjuvazinin sað ve orta kesimleri ileiþbirlikçi-tekelci burjuvazinin bir bölümüarasýnda ittifak kurmayý amaçlamýþtýr Özel-likle Milliyetgazetesinin finansmanýný sað-layan Koçlar bu giriþimin odak noktasýnda

Page 25: Kurtuluş Cephesi, Sayı: 89, Ocak-Şubat 2006

8/9/2019 Kurtuluş Cephesi, Sayı: 89, Ocak-Şubat 2006

http://slidepdf.com/reader/full/kurtulus-cephesi-sayi-89-ocak-subat-2006 25/40

Ocak-Þubat 2006 KURTULUÞ CEPHESÝ

#

yer almýþlardýr Ancak Abdi Ýpekçi nin giriþiminde yer

almayan ve dýþlanan tekelleþememiþ bur- juva kesimler ile küçük sermaye kesimle-ri, devlet kurumlarýndaki adamlarý ve MHParacýlýðýyla bu giriþimi engellemeye yönel-miþlerdir

Bugün adýna derin devlet denilen, sö-mürücü sýnýflarýn devlet kurumlarýndaki

özel adamlarý ndan baþka bir þey deðil-dir Ve bu durum, sýnýf mücadelesinin yük-seldiði, sýnýflar arasýndaki çeliþkilerin kes-kinleþtiði her durumda, devlet kurumlarýnýnparçalanmýþlýðýnýn bir yansýsý olmuþtur

Abdi Ýpekçi cinayetini sýr haline geti-

ren ise, bu dönemde kamuoyundan gizliolarak yürütülen siyasal ittifak arayýþlarý-dýr Bu ittifak arayýþlarý ve bunun içinde yeralanlar kamuoyundan gizlendiði için, AbdiÝpekçi, uzlaþmacý kiþiliðe sahip bir gaze-teci olarak sunulabilmektedir

Abdi Ýpekçi cinayetinin sýr haline dö-nüþtürülmesini saðlayan diðer bir olgu ise,bu dönemdeki siyasal olaylar içinde Ame-rikan emperyalizminin yeri ve rolüdür

Bilinen sözlerle ifade edersek, Ameri-kan emperyalizmi doðrudan CIA aracýlýðýy-

la ülkedeki siyasal olaylarýn içinde yer al-mýþtýr CIA nýn düþük yoðunluklu çatýþmakonsepti çerçevesinde yürütülen kitle pasi-fikasyonunun ana unsuru MHP li faþist mi-lisler olmuþtur Dolayýsýyla Abdi Ýpekçi ningiriþimini zararlý bulan kesimler için vu-rucu güç ün, yine MHP li faþist milislerdenbaþkasý olmasý beklenemez

Abdi Ýpekçi, küçük-burjuva muhalefetizayýflatmak ve bu muhalefete gözdaðý ver-mek için öldürülmüþtür Bu sayede, olay-larý kontrol kulesi nden izleyen küçük-bur- juvazinin orta kesiminin siyasal güç den-gesini deðiþtirebilecek hareketi engellenil-miþ ve sindirilmiþtir3

Görüldüðü gibi ortada bir sýr yoktur

Ortada sýr gibi görünen, Abdi Ýpekçi ningiriþimlerini yakýndan izleyen ve zararlýolduðu deðerlendirmesini kimlerin yaptýðý-dýr Bunlarýn Abdi Ýpekçi nin öldürülmedenönce Ankara da Bülent Ecevit le görüþme yaptýðýný da bildikleri açýktýr4 Bu nedenle,Ýstanbul daki tetikçiler e Abdi Ýpekçi yeiliþkin bilgi ve talimatý gönderenlerin An-kara da olduklarý kesindir Ancak bu bilgi-ler için derin devlet e de hiç ihtiyaç yok-tur Bunlar Ankara da muhkim herhangibir gazeteci ve politikacýnýn çok iyi bildiðiolaylardýr

Sýr olarak sunulan Abdi Ýpekçi nin gi-riþimlerinin zararlý olduðu deðerlendirme-

sini kimlerin yaptýðý konusu ise, döneminTercüman gazetesinde yazýlanlara, Nazlý Ilý-cak, Güneri Civaoðlu, Rauf Tamer vb kiþi-lerin Halit Narin, Murat Bayrak vb faþist iþ-adamlarýyla yaptýklarý sohbetler e bakýlýn-ca kolayca anlaþýlabilir

Papa suikastine gelince, burada da an-laþýlmaz ve bilinmeyen bir sýr mevcut de-ðildir

Papa suikasti, doðrudan doðruya Vati-kan üst yönetimi ile üst düzey Ýtalyan yöne-ticilerinin içinde yer aldýklarý P2 ( Propagan-

da Due) mason locasý adý verilen bir örgü-tün darbe giriþimiyle baðlantýlý olduðu açýk-ça kanýtlanmasýna raðmen, kamuoyundangizlenmeye çalýþýlmýþtýr Darbe giriþimininiçinde NATO bünyesinde faaliyet gösteren ve doðrudan CIA e baðlý Gladio adlý örgü-tün de yer aldýðý pek çok araþtýrmada açýk-ça saptanmýþtýr

Papa suikastinin sýr laþtýrýlmasýnýn ne-deni ise, hýristiyanlar için kutsal olan bir ku-

3 Abdi Ýpekçi cinayeti ile 10 Ocak 1978 de Nikara-gua da La Prensa gazetesinin yazarý ve sahibi Cha-morro nun öldürülmesi büyük bir benzerlik taþýmak-tadýr Chamorro, Somoza ya karþý burjuva muhale-fetin birleþtirici bir unsuru olmasý nedeniyle ölümmangalarý tarafýndan öldürülmüþtür Nikaragua da.SLN, bu oyunu bozmuþ ve devrimci mücadeleningeliþmesini saðlamýþtýr Ayný geliþme ülkemizde ger-

çekleþmemiþ ve pek çok küçük-burjuva aydýný AbdiÝpekçi, Tütengil, Doðanay vb cinayetlerinden sonrapolitik alandan çekilmiþler ve hatta bir kýsmý (YaþarKemal gibi) ülke dýþýna kaçmýþtýr

4 Can Dündar, Abdi Ýpekçi nin öldürülmesine iliþkinyazý dizisi nde þöyle yazmaktadýr: Ankara da Baþ-

bakan Bülent Ecevit le bir görüþme yaptýktan sonraÝstanbul a dönmüþ, gazeteye uðramýþ ve evine doðru yola çýkmýþtý Niþantaþý nda eve 300 metre kala ara-basý yavaþladýðýnda sað camda beliren bir karaltý za-maný durdurdu Ve Ýpekçi yi vurdu Suikastçý, 20 ya-þýndaki Mehmet Ali Aðca ydý ( Milliyet, 18 Ocak2006 ) Ayný Can Dündar, dokuz yýl önce olayý þöyleaktarmaktadýr: Usta gazeteci 18 yýl önce bugün saat15 00 sýralarýnda evinden AP lideri Demirel i aramýþ ve bir süre konuþmuþtu Karþýlýklý hal hatýr sormuþ ve þakalaþmýþlardý Bu konuþmadan tam 5 saatsonra evine 300 metre kala arabasýnýn camýndansýkýlan bir kurþun, sol iç cebindeki kalemi ikiye bö-

lüp, Ýpekçi nin kalbine -Türkiye nin kalbine- saplan-dý ( Milliyet, 1 Þubat 1997 ) Ýþte bu ve benzeri yayýn-lar yoluyla Abdi Ýpekçi cinayeti karmakarýþýk edile-rek sýr laþtýrýlmýþtýr

Page 26: Kurtuluş Cephesi, Sayı: 89, Ocak-Şubat 2006

8/9/2019 Kurtuluş Cephesi, Sayı: 89, Ocak-Şubat 2006

http://slidepdf.com/reader/full/kurtulus-cephesi-sayi-89-ocak-subat-2006 26/40

KURTULUÞ CEPHESÝ Ocak-Þubat 2006

$

rumun, Papalýðýn yýpratýlmamasý dýr Bugerekçeyle, tüm iliþkiler Avrupa nýn tümemperyalist ülkelerinin çabalarýyla gizlen-miþtir (Bu darbe giriþiminde yer alan bazýkiþiler, özellikle Vatikan bankasý olarak bi-linen Banco Ambrosiano nun yöneticileri, Avrupa nýn deðiþik kentlerinde faili meç-hul bir biçimde öldürülmüþlerdir )

P2 mason locasýna yönelik ilk operas- yon Mart 1981 de yapýlmýþ, ancak locanýnbaþkaný Licio Gelli yakalanamamýþtýr Dahasonraki aylarda darbe çalýþmalarý sürdü-rülmüþ ve bunun için 8 Mayýs 1981 de C-locasý kurulmuþtur Aðca nýn Papa yý vur-duðu tarih ise 13 Mayýs 1981 dir

Papa suikastinden sonra P2 mason lo-casýna yönelik operasyon baþlatýlmýþ veBüyük Ýtalya kurmayý amaçlayan darbe-

ciler yakalanmýþtýr Darbeciler arasýnda 175 yüksek rütbeli subay yanýnda pek çok poli-tikacý ve bürokratýn da yer aldýðý saptanmýþ-týr

Aðca nýn Papa ya yönelik saldýrýsý, doð-rudan MÝT tarafýndan icra edilmiþtir Öyleki, MÝT burada taþeron olarak devreyegirmiþ ve saldýrýyý gerçekleþtirmeyi üstlen-miþtir Saldýrýnýn hedefi, Ýtalya da anti-ko-

münist bir iktidarýn iþbaþýna getirilmesidirÝtalyan Komünist Partisi nin güçlendiði veoy oranlarýný artýrdýðý bir dönemde gerçek-leþtirilmiþ olmasýnýn yanýnda, SovyetlerBirliði ne yönelik topyekün saldýrýnýn yeni-den yükseltildiði Regan döneminde yapýl-masý bu gerçeði açýk biçimde ortaya koy-maktadýr

Gerek Abdi Ýpekçi cinayetinde, gerek-se Papa suikastinde sýr arayanlarýn bir bö-lümü dikkatlerini daha çok mafya iliþki-lerine yöneltmiþlerdir

Susurluk olayýyla birlikte kontra-gerillaörgütlenmesinin polis yapýlanmasýyla bað-lantýlý olarak oluþturulduðu ve parasal kay-naklarýný yasadýþý iliþkilerden saðladýðý açýðaçýkmýþtýr Adýna mafya denilen yasadýþýfaaliyetlerden elde edilen paralar, gerçek-leþtirilen bir dizi faþist milis cinayetlerin fi-nansmanýnda kullanýlmýþtýr

Yasadýþý operasyonlarý yasadýþý iliþki-lerden saðlanan paralarla finanse etmek,.BI ve CIA in klâsik yöntemlerinden birisi-dir .BI ve CIA in Amerikan mafya sý ilekurduðu iliþkiler ve onlarý çeþitli anti-komü-nist faaliyetlerde kullanmasý öylesine uzunbir tarihe sahiptir ki, bu süreçte büyük de-

neyimler kazanmýþlar ve yöntemlerini geliþ-tirmiþlerdir Daha 1930 larda iþçi sendika-larýna yönelik saldýrýlarda polis (.BI) maf- ya yý geniþ ölçüde kullanmýþ ve pek çokgrevin kýrýlmasýnda bunlardan yararlanmýþ-týr Böylece kendilerinin ne denli yasalar a

saygýlý olduklarýný göstermiþlerdir Öte yandan, CIA, ayný yasadýþý kesimleri Küba - ya yönelik saldýrýlarda ve komplolarda kul-lanmýþ ve bunlarýn finansmanýný bu kesim-lerden saðlamýþtýr

Bu konuda en popüler olay ise, ABD li yarbay Oliver Nord olayýdýr

Oliver Nord, Nikaragua daki kontralarýnörgütlenmesinden ve finansmanýndan gö-

revli bir Amerikan subayýdýr Nikaragua daki.SLN iktidarýna karþý oluþturulan kontralar,dünya kamuoyunun tepkisini çekmemekiçin Amerikan hükümeti tarafýndan doðru-dan finanse edilmemiþtir Bunun için bul-duklarý finansman yolu ise, uluslararasý si-lah kaçakçýlýðý olmuþtur Amerikan ambar-gosu karþýsýnda Irak a karþý sürdürdüðüsavaþ için gerekli silahlarý uluslararasý silahkaçakçýlarýndan temin eden Ýran a, çeþitli Amerikan silahlarýnýn yedek parçalarý Oli- ver Nord tarafýndan satýlarak büyük bir para

saðlanmýþtýr Bu parçalar, doðrudan Ame-rika dan deðil, Ýsrail üzerinden saðlanmýþ ve böylece ABD kamuoyunun, özellikle debasýnýnýn dikkatleri baþka yöne çekilmiþtirElde edilen parayla, yine uluslararasý silahkaçakçýlarý aracýlýðýyla büyük oranda Sovyet yapýsý silahlar alýnarak Nikaragua daki kont-ralara aktarýlmýþtýr Olay, bir süre sonra açý-ða çýktýðýnda, Oliver Nord görevden alýnmýþ ve yargýlanmýþtýr Ancak yine de ABD deRegan yönetimi tarafýndan ulusal kahra-man ilan edilmiþtir

Burada önemli olan sýr olduðu söyle-nenler deðil, kendisini hukuk devleti ola-rak tanýmlayan bir devletin bu türden gizli ve yasadýþý örgütler aracýlýðýyla, hukuk dýþý-na çýkmasýnýn getireceði sonuçlardýr Böy-le bir devlette, hiç kimsenin can güvenliði yoktur Herhangi bir kesimin çýkarýna gel-mediði sürece, herkes devlet tarafýndan ku-rulmuþ ve yönetilen bu yasadýþý örgütünhedefi olmak durumundadýr Özellikle po-litik faaliyet içinde bulunan herkes, bu ya-sadýþý örgütün hedefi olacaktýr Hedef ola-bilmek için, kiþinin devrimci bir iliþki için-de olmasý bile gerekli deðildir Yaptýðý her-hangi bir açýklama ya da giriþimin, bu ör-

Page 27: Kurtuluş Cephesi, Sayı: 89, Ocak-Şubat 2006

8/9/2019 Kurtuluş Cephesi, Sayı: 89, Ocak-Şubat 2006

http://slidepdf.com/reader/full/kurtulus-cephesi-sayi-89-ocak-subat-2006 27/40

Ocak-Þubat 2006 KURTULUÞ CEPHESÝ

%

güt yöneticileri tarafýndan benimsenmeme-si ya da hoþlanýlmamasý bile hedef olmakiçin yeterlidir Bu da, siyasal iktidarlarýnkendi keyfi yönetimlerini önemli bir muha-lefetle karþýlaþmaksýzýn sürdürmeleri içinuygun bir zemin oluþturmaktadýr

Bu koþullar altýnda, deðil ilerici, devrim-ci bir politik faaliyet içinde bulunmak, mev-cut hükümete muhalif konumda bulunmakbile, bireyler için önemli bir tehlike taþýya-bilmektedir Bu tehlikenin, ister politikacýolsunlar, ister medya mensubu olsunlar,her türden düzen içi kurum ve kuruluþmensubu bireyleri kapsamasý, ayný zaman-da, mevcut düzenin ne denli çaresiz ve tec-

rit olma koþullarý içinde olduðunun göster-gesidirÝster istemez, böyle bir tehdit ve tehlike

altýnda bulunan bireyler için fazla bir seçe-nek bulunmamaktadýr: Ya düzen içindebile olsalar, siyasal iktidarla ters düþmeyigöze almayacaklardýr; ya da bu tehlikeyekarþý örgütleneceklerdir Küçük-burjuva ay-dýnlarýnýn ve politikacýlarýnýn böylesinesilahlý bir tehdide karþý örgütlenme yete-nekleri yoktur Dolayýsýyla bu tehdit karþý-sýnda, ya ülkeyi terk etmek ya da sessiz

sedasýz bir kenarda oturmak durumunda-dýrlar Baþka seçenekleri yoktur Aðca nýn sekiz günlük tahliye günle-

rinde görüldüðü gibi, küçük-burjuvazininsadece sol kesimi deðil, orta ve sað kanat-larý da büyük bir korkuya kapýlmýþlardýrPek çok medya mensubu, özellikle neo-liberal ve globalizm yandaþý olanlar kýsatatil adý altýnda kapaðý yurtdýþýna atmýþlar-dýr

Devrimci örgüt, böylesine bir tehdit al-

týnda olan bireyleri korumayý görev olaraküstlenmez

Devrimci örgütler, her zaman, devletinher türlü yasadýþý faaliyetleriyle yüzyüzeolmuþlardýr Devletin her türlü zor aygýtý,her zaman devrimcilere karþý kullanýlmýþ ve bunda hiçbir yasallýk gözetilmemiþtirDevrimci örgütler, bu yasatanýmaz gücekarþý mücadelelerini sürdürürken, binlerceinsanýný yitirmiþtir Yapýlan polis operasyon-larýnda devrimciler sorgusuz sualsiz katle-dilmiþ, kaybedilmiþ, iþkencelere maruz bý-rakýlmýþtýr Bütün bunlar olurken, küçük-burjuva aydýnlarý, ülkemizin demokratikleþ-mesini beklemiþ ve katledilen devrimciler

için onlar da silaha sarýlmasalardý diyerekoperasyonlarý haklý ve mazur göstermeyeçalýþmýþlardýr Ama bunlarýn da kendilerinikurtarmadýðý açýktýr

Susurluk olayýndan sonra Aðca nýn tah-liye edilmesi, bir kez daha küçük-burju- valarý korkutmuþtur Yeniden eski günlerianýmsamýþlar, yükselen milliyetçilik dal-gasý karþýsýnda korkularý daha da büyük ol-muþtur

Bugün için Aðca yeniden tutuklanarakcezaevine konulmuþtur Böylece küçük-

burjuvalarýn korkularý bir ölçüde giderilmiþ ve rahatlatýlmýþlardýr Ama Aðca nýn sekizgünlük tahliyesi , küçük-burjuvalara abaaltýndan sopa gösterilmesi için yeterli ol-muþtur Gelecek günler, bu sopa nýn nekadar eðitici olduðunu gösterecektir

Herkesin görmek zorunda olduðu ger-çek, yasadýþý devlet, ancak bir devrimledevrilebilir ve ancak bir devrimle demokra-tikleþebilir Bunun dýþýndaki herþey hayal-dir, aldatmacadýr

Page 28: Kurtuluş Cephesi, Sayı: 89, Ocak-Şubat 2006

8/9/2019 Kurtuluş Cephesi, Sayı: 89, Ocak-Şubat 2006

http://slidepdf.com/reader/full/kurtulus-cephesi-sayi-89-ocak-subat-2006 28/40

KURTULUÞ CEPHESÝ Ocak-Þubat 2006

&

Kurþun Geçirmez Yelek ArkasýndakiKorku

Türklere yüzlerce çelik yelek sattýk

Türkiye den çok sayýda iþadamý, siyasetçi ve sanatçýnýn son bir yýliçinde Kolombiya dan yüzlerce kurþun geçirmez yelek satýn aldýðý ortayýçýktý. Kolombiyalý iþadamý Miguel Caballero, Meksika da yayýnlananVan-guardia gazetesine yaptýðý açýklamada, Türkiye den son bir yýl içindeçok sayýda siyasetçi, iþadamý ve sanatçýnýn kendilerine müracaat ederekkurþun geçirmez yelek satýn almak istediðini söyledi.

Türkiye deki bu talebi karþýlamakta güçlük çektiklerini vurgulayan Ca-

ballero, son 4 ayda Türkiye ye gönderdikleri yeleklerin Avrupa ve Orta-Doðu ya satýlanlardan daha fazla olduðuna dikkat çekti.Caballero, Bizim ürettiðimiz yelekler 1,2 kg aðýrlýðýnda, oysa polis-

lerin kullandýðý yelekler yaklaþýk 4,8 kg. Ayrýca bizim yelekleri rahatçakatlayýp bavulunuzda istediðiniz yere götürebiliyorsunuz, kimse fark etmi-yor.

Caballero nun verdiði bilgiye göre, 22-9 milimetrelik kurþunlara ka-dar dayanýklý olan çelik yelekler klasik, altýn, VIP ve platin olmak üzeredört modelde üretiliyor. Yeleklerin fiyatý 290-2.900 dolar arasýnda. Türk-ler, en fazla VIP ve platin modellerini tercih ediyor.

[Hürriyet, Milliyet, Radikal, Akþam , 22 Ocak 2006.]

Page 29: Kurtuluş Cephesi, Sayı: 89, Ocak-Şubat 2006

8/9/2019 Kurtuluş Cephesi, Sayı: 89, Ocak-Şubat 2006

http://slidepdf.com/reader/full/kurtulus-cephesi-sayi-89-ocak-subat-2006 29/40

Ocak-Þubat 2006 KURTULUÞ CEPHESÝ

'

liklerini koruyarak birey leþirken, bir yan-dan da her türlü sýnýfsal tahlilden ve bakýþaçýsýndan uzak oportünizmini, ideolojikplanda egemen unsur haline getirdi Bubaþarýda en büyük pay, emperyalizminiþbirlikçisi burjuvazinin güdümünde, hertürlü iletiþim teknolojisi nden faydalanan ve bu yoldan, kendi sýnýfsal kavrayýþlarýnýn

ve yaþam tarzlarýnýn propagandasýný yapmaolanaðýna sahip olan kent küçük-burjuva-zisinin elit lerine aitti

Burada, kendi sýnýfsal özelliklerine ve çý-karlarýna uygun olarak ülkenin içinde bu-lunduðu siyasal konjonktüre göre rota vekonum deðiþtiren küçük-burjuva reformistaydýnlarýný, özellikle de küçük-burjuvazininkadýn aydýnlarýný ele alacaðýz

Bu kadýnlar, seksenlerin sonlarýna doð-ru, Turgut Özal ýn transformasyon söyle-miyle üstü örtülen döneklik e yedeklen-miþ eski sol aydýnlarý referans alarak, solgörünüm altýnda düzenin kökten deðiþiminiengellemenin, böylece olduðu gibi kalma- yý meþrulaþtýrmanýn yolunu bulan, yüzü-nü batý ya dönmüþ çaðdaþ görünümlü,eðitim görmüþ, tercihan birkaç yabancý dilbilen küçük-burjuva kadýnlardýr

Bu kadýnlar, sevimli zararsýz görünüm-leri arkasýnda gizlenmiþ, oligarþi tarafýndancömertçe ödüllendirilen bir görev üstlen-miþlerdir: yüzlerine taktýklarý sol maske ile,devrimci geliþmeyi engellemek, derinleþ-mekte olan ekonomik, toplumsal ve siya-sal bunalýmlarý birey in kafa karýþýklýðý ilegeçiþtirilmesini saðlamak

Bahçesinde Ebruliiiii Haným Eli Açan Ev,Kýzarmýþ Ekmekler

vs.

12 Eylül 1980 sabahý 04 00 te spikerinTürkiye Radyolarý ndan yankýlanan sesidevrimci, ilerici, demokrat olarak görülenherkese ve her þeye karþý, yeni bir baský ve þiddet dönemini baþlatýyordu:Türk Si- lahlý Kuvvetleri ... yönetime bütünüyle el koymuþtur.

Bu bütünüyle el koyma , yalnýz devlet

aygýtýný deðil, teker teker yurttaþlarý, onla-rýn sýnýf perspektifini, tarih bilincini, dünya- ya bakýþýný ve dünyayý algýlayýþýný da hedef-liyordu 12 Eylül sabahýnýn hemen ardýndanbaþlatýlan sindirme, baský, yalnýzlaþtýrma,tepkisizleþtirme, kýsacasý pasifikasyon vedepolitizasyon operasyonu, az sayýda dev-rimci dýþýnda, halk kitlelerinin, mutlak oto-riteye kayýtsýz þartsýz boyun eðmesiyle veeðdirilmesiyle sonuçlandý 1987 de iç tep-kiler ve dýþ baskýlar sonucu sýkýyönetim uy-gulamasýnýn sonlandýrýlmasý ile birlikte yo-ðun bir medya bombardýmaný eþliðindepiyasaya sürülen demokratikleþme oyunu( project democracy), düzenin istediði bi-reyleþmiþ insan ý yaratmayý hedefliyordu

Bu karþý-devrim dönemi boyunca, dev-rim cephesinde büyük bir daðýnýklýk yaþan-dý Solun bir bölümündeki ideolojisizleþme,perspektif yitimi, halkýn devrimci örgütlereolan güvenini ve inancýný ortadan kaldýrdýDevrimci kadrolar büyük ölçüde tasfiyeedildiðinden, korunmasýz kalan kitleler,devlet teröründen kaçmanýn yolu olarak al-gýladýklarý bireyciliði hýzla benimsediler Ni-celik olarak nüfusun çoðunluðunu oluþtu-ran küçük-burjuvazi ise, sýnýfýnýn tüm özel-

Page 30: Kurtuluş Cephesi, Sayı: 89, Ocak-Şubat 2006

8/9/2019 Kurtuluş Cephesi, Sayı: 89, Ocak-Şubat 2006

http://slidepdf.com/reader/full/kurtulus-cephesi-sayi-89-ocak-subat-2006 30/40

KURTULUÞ CEPHESÝ Ocak-Þubat 2006

!

Bundan sonrasý, Marks ýn kitlelerin alýk-laþtýrýlmasý olarak adlandýrdýðý durumun,kalýn bir cam kütlesinden yansýyan eðribüðrü görüntülerinden ibaretti

Lisa Minelli nin baþrolünü oynadýðý ünlüfilm ve þarkýsý hala taptaze belleklerdedir:Cabaret 1

Sally Bowles in öyküsü, Alman kabare-lerinden birinde baþlar Alman kabareleri( kneipe denilen meyhaneler, barlar) kalýncamlý, bir bakýma þiþelerin tabanýna ben-zer camlarla kaplý olduðundan, ilk görüntübu camlarýn üzerinden, eðri büðrü salonungörüntüsüdür Cama yansýyan, 1930 lu yýl-larýn moda giysileriyle erkekler ve kadýn-

lar Sahnede þarký söylenmektedir, life isa cabarett ! Ve son sahnede, ayný cam-larda, ayný kabarenin görüntüsü Bu kez ga-malý haçlý, kahverengi üniformalý faþist SA -lar Þarký yine ayný þarký: Hayat bir kaba- redir

13 Ocak gecesi Türkiye, özenle hazýr-lanmýþ kýrmýzý rengin hakim olduðu ve bel-ki de bu yüzden Cabaret yi çaðrýþtýran birsalon dekorundan Sezen Aksu yu izlemeyekoyuldu Ünlü kadýn, popüler kültür sanatfalan deðildir Ben aðzýma bir kere bile sa-

natçýyým kelimesini almadým diyordu sa-de bilge liði içinde ve ekliyordu: ben sa-dece þarký söyledim, beni rahatlattýðý içinHerkes þarký söylemeli Aslýnda onun gel-diði yer, sanatçý düzeyinin çok ötesindebir yerlerdeydi Belki bu yüzdendi sanatçýolmakla fazlaca ilgilenmemesi O, birkaçkuþak kadýnýn kadýn kimliði, cinsellik, baþ-kaldýrý, kýsaca kadýn olma durumuyla ilgilisesi, sözcüsü ve düþünce yapýcýsý olmuþtuKýsaca o bir öncü idi Türkiye krizlerdengeçerken, hükümetler peþ peþe deðiþirken,kadýnlar çuvaldýz eylemi yaparken, Irakiþgali yaþanýrken, dünya global köy olur-ken, borsa dibe vururken ve þiþerken, O ,narin yüzü, yanýk sesi, her sýnýftan kadýnýnnabzýný tutan hassas elleriyle 1980 sonrasýdönemin fonundaydý hep Bu kez, beyazcama yansýyan loþ ve hoþ salon görün-tüleri daha aþina, daha yakýn, daha kýþkýrtý-cýydý

Birkaç gün sonra, bir baþka kanalda,globalizm in armaðaný üniversitelerimiz-

den birinin salonundan yayýnlanan SiyasetMeydaný , silikleþmeye baþlayan anýlarý bir

kez daha canlandýrdý Konu önemsizdiSöylenenler çok anlamlý bulunabilir ya daincir çekirdeðini doldurmayabilir, ama gözgörüntüye takýlýr, izler Önemli olan, be- yaz camdan yansýyan eðri büðrü salon gö-rüntüleri Ýzleyenler konuþmalarla fazlailgili deðil, ama emperyalizm üzerine yapý-lan her gönderme alkýþlanmakta Üstelik

tempocu toplum alýþkanlýðýyla deðil, songünlerde toplumu saran huzursuzluðun, çö-züm arayýþýnýn toplum belleðinden silin-mekte olan o en temel refleksten, anti-em-peryalist tepkiden yansýyan görüntüsüyleHem de globalizm in armaðaný üniversi-telerimizden birinin salonunda Yani bir

özel üniversitede okuma þansýný yakalaya-bilmiþ olanlardan, yani tuzu kuru lardanama gençlerden: kent küçük burjuvazisininen dinamik katmanýndan

Zaman zaman içindeIþýk duman içinde 2

Seksen sonrasýnýn siyasal, düþünsel vekültürel ortamýný kýsaca anýmsayalým:

Marksizm-Leninizm, ideolojiler öldüsöylemiyle birlikte devreden çýkartýlmýþ Ar-dýndan sýnýfsal bakýþ açýsý çaðdýþý , klasik-lerden alýntý yapmak tükaka ilan edilmiþ

M Belge gibi tipler, býrakýn, bu konuda daMarks benim gibi düþünmeyiversin diye-cek kadar ileriye gidebilmiþ Hiçbir kurala,ölçüye, ölçüte, otoriteye baðlý olmaksýzýnsöz söylemenin adý düþünce üretmek ol-muþ Küçük-burjuvazinin dünya görüþü her yana bulaþmýþ Bilimsellik bir yana, birey-sel açýdan bile deðersiz olan pek çok gö-rüþ geçer akçe olmuþ Sýnýfsal mücadele-nin yerine, çevrecilik in, feminizm in ko-nulduðu bir bakýþ açýsý, egemen anlayýþolarak sola dayatýlmýþ Marksist-Leninist dil ve terminoloji giderek kullanýlmaz olmuþ

Bu ortamda solda yeni bir dil geliþtirildi:Geliþmeleri, kendi bireysel somut-güncel-likleri içinde deðerlendirmek için kullanýlan

köþe yazarlýðý dili Böylece ister istemezMarksizm-Leninizmden boþaltýlan yerlerher türden bireysel düþünceler le doldu-ruldu Kent küçük-burjuvazisinin sað kana-dý, daha da saða kayarak kendi yolundailerlemeye devam etti Sol kanadý, hýzla sa-ða kayarak 1990 sonrasý globalizm aþký nakucak açarak emperyalist-kapitalist siste-min yandaþlarý haline geldi ve bu konum-

1 Cabaret, Bob .osse, 1972 2 Enver Gökçe, Baþlangýç

Page 31: Kurtuluş Cephesi, Sayı: 89, Ocak-Şubat 2006

8/9/2019 Kurtuluş Cephesi, Sayı: 89, Ocak-Şubat 2006

http://slidepdf.com/reader/full/kurtulus-cephesi-sayi-89-ocak-subat-2006 31/40

Ocak-Þubat 2006 KURTULUÞ CEPHESÝ

!

larýnda halký pasifize etme görevini üstlen-di

Önce birey ve ardýndan kimlik ko-nularý ortaya atýlmýþ, her yerde deðiþimrüzgarlarý esiyordu Yükselen deðerlerdensöz ediliyordu, güneydoðuda savaþ sürüyor-du ve sol umudu büyütmek ten söz edi- yordu .eminizm, adý anýlmaksýzýn ege-menliðini kurmuþtu Ama egemen lerin

kafasý karýþýk tý

Sezen Aksu söylüyoooor!

Seksenlerin sonlarýnda, Ünzile nin3 öy-küsünü haykýrdý Sezen Aksu On ikisinde

ana olan, horlanan, ezilen, sömürülenköylü çocuk-kadýnlarýn öyküsüydü bu:Yaðmuru kim döküyor/Ünzile kaç koyun

ediyor/Dayaktan uslanalý/Hiçbir þey sormu- yor

Gerçi büyük kentlerin küçük-burjuva ay-dýnlarý yetmiþlerde kadýn sorununu eleþ-tirel! bakýþla deðerlendirmiþler ve AsiyeNasýl Kurtulur? u4 uzun uzun düþünmüþler-di Bu epik oyunla, küçük-burjuva ideoloji-si, Vasýf Öngören in kaleminden Asiye leredüzenin içinde, onun kurallarýyla var olup

onunla iþbirliði yapmayý önerirken, Asiye yedayatýlan sadece seçeneksizlikti, patlamanoktasýna gelen çalkantýlý topluma da do-laylý bir mesaj iletmekteydi: Bireysel kur-tuluþ mümkündür ve üzerinde düþünülme-si gerekmektedir

12 Eylül sonrasýnda ilk çýkýþ Duygu Ase-na ile oldu Bu keskin sözlü kadýn, düþün-mekle yetinmiyor, bir adým öte geçip, er-keklere açýkça saldýrýyordu Kadýnýn AdýYokadlý romaný, Ekim 1987 de 37 baskýsý-ný yaptý Böylece kitapçýlarýn raflarý her dö-nemde çok satan larla süslendi:

Kadýnýn Adý Yok Aslýnda Aþk da YokDeðiþen Bir þey YokKahramanlar Hep Erkek Aynada Aþk Vardý Aþk Gidiyorum Demez Aslýnda ÖzgürsünBöylece feminist söylem manileþirken

çok satan lar, küçük-burjuva aydýn kadý-nýn yoksunluðunun ve yanýlsamasýnýn baþ- yapýt larý olarak yazýn piyasasýna sunuldu

Çok okundular, çok tüketildiler ve okun-duklarý ölçüde kafalarý karýþtýrdýlar, kafala-rý karýþtý Artýk sýnýfsallýðýndan arýndýrýlmýþtoplum cinsiyet temelinde ikiye bölündü,kadýnlara yeni bir öncü bulundu

Popüler kültür yapýcýsý küçük-burjuvaerkekler kendilerinden emin, yumuþakbaþlý (light) muhalefetlerini sürdürürken,nerdeyse her söyledikleri bir slogana dönü-þüyordu: Uyusun da büyüsün ninni/Týpýþtýpýþ yürüsün ninni/Danalar girmiþ bostana/ Gücün yetiyorsa kovalasana 5

Sevgiliye söylenmiþ sözlerle toplumamesaj veriliyordu: Beni Kategorize Etmebenle oynama/ Yaftayý yapýþtýrýp bana isim

koyma/ Ben seni öyle sevdim, böyle misevdim? 6 Bu sözlerdeki küçük sevimli uya-rý, kadýn-egemen küçük-burjuva iliþkilerde,en azýndan evde, erkeðin gizli egemenliðinidile getiriyordu

Çok geçmeden, Sezen Aksu bu küçükuyarý nýn ahýný aldý: Ben senin hayatýn-

dan gittim oðlum/Hadi yerime koy birini ko- yabilirsen7 dedi ve efeler gibi çekip gittiSkor, eþitlenmiþti Ana-babalar, bu iki pop-çunun þarkýlarý ile didiþirken, hem kentmerkezlerindeki site yaþamlarýnda, hem

varoþlarda, bahçesinde ebruliii hanýmeliaçan ev lerde,8 kýz çocuklarý büyümektey-di Bakarak, izleyerek Ünzile ler henüzhesaplarýn dýþýndaydýlar

2000 lerin baþýnda, Zaman zaman için-de, ýþýk duman içinde kalmaya devam etti,

bahçesinde ebruliii hanýmeli açan ev ler-de kýz çocuklarý büyüdüler Her çocuk gibibakarak, izleyerek Küçük burjuva dünyagörüþü her yana bulaþmýþ, her eve sýzmýþolduðundan, egemen ideoloji ve onun tümaraçlarý sistemli saldýrýlarýný genç beyinle-re yöneltirken fazla zorlanmadýlar Küçükmuttarid, muhteriz darbeler le9 iþlerini yap-maya koyuldular

Ýyi tasarlanmýþ bir eðitim planý ve yete-rince tekrar!

Eðitimin bu basit ve temel kuralýnýn þaþ-mazlýkla olumlu sonuç verdiði bilinmektey-di Varoþlarýn genç kuþaðý kültür evleri, halkevleri arasýnda gidip geldiler Bu steril me-

3 Ünzile/Git, 1986, Aysel Gürel-Onno Tunç4 Epik oyun, Vasýf Öngören, 1997

5 Kýzýlok-Ortaçgil,/Pencere Önü Çiçeði, 19866 Bülent Ortaçgil/Ýkinci Perde, 19907 Sezen Aksu/ Sarý Odalar, single, 19998 Nazým Hikmet, Mavi gözlü dev9 Küçük, tekdüze, çekingen darbeler , Tevfik .ik-ret, Yaðmur

Page 32: Kurtuluş Cephesi, Sayı: 89, Ocak-Şubat 2006

8/9/2019 Kurtuluş Cephesi, Sayı: 89, Ocak-Şubat 2006

http://slidepdf.com/reader/full/kurtulus-cephesi-sayi-89-ocak-subat-2006 32/40

KURTULUÞ CEPHESÝ Ocak-Þubat 2006

!

kanlar da sosyalleþmeye çalýþan, sýnýf bilin-cinden uzak bu birey leþmiþ gençlerinapolitikleþtirilmesinde bu mekanlar ökseotu olarak kullanýldýlar Onlarýn büyük kýs-mýnýn hayali, bu mekanlarda hayranlýkla iz-ledikleri beyaz Türkler in kýzlarý-oðlanlarýgibi yaþayabilmek ve bir gün mutlaka kö-þeyi dönmek! ti Kendisi için sýnýf olmak,onlar henüz doðmadan terkedilmiþ ve birköþeye atýlmýþ bir kavramdý

Sitelerde yaþayan kredi kartlý kamuemekçileri nin çocuklarý olarak büyüyenlerde benzer þeyler yaþadýlar

Eðitim görmüþ yeni kuþak küçük-burju- valar yeni talepler geliþtirdiler Ortak hedef,

plaza lardý, genç kadýnlarýn fazladan er-keklerden talepleri vardý: yaþamýmda ola-bilirsin ama benim istediðim kadarýyla, be-nim istediðim þartlarda, benim istediðimsürece

Erkekler bunlarý duymazdan gelip, gaze-telerin spor sayfalarýný okumayý, televoleciekonomistlerden borsayý izlemeyi ve geyikmuhabbetleri yapmayý sürdürdüler Önce

in lerle out lar belirlendi Bireye, kariye-re, para ve statüye yönelik her þey in ol-du; topluma, birlikte deðiþtirmeye, aydýn

sorumluluðuna dair her þey out idi Ama beklenilen olmadýKüçük-burjuvalarýn salt cinsiyete dayalý

kadýn mücadelesi kendi mantýki sonuçla-rýna ulaþtý Brigitte Jones çýka geldi Otuzmumluk pastalar hüzün taþýyordu Kariyersahibi kadýn olarak elde ettikleri son er-keði elde tutabilmek için kýzarmýþ ekmek-lerin soðumasýný dert edinmeye baþlamýþ-lardý10 Ya töreye boyun eðeceklerdi, gö-rücü usulüyle de olsa evleneceklerdi, ya datöre cinayeti iþleyeceklerdi Ýkisi de oldu11

Þimdi onlara, izleyecekleri, örnek ala-caklarý, taklit edecekleri ve böylece küçük-burjuva egemen ideolojiyi içselleþtirmele-rine ve sürdürmelerine yardým edecek yeni

öncü ler gerekiyor Romanlarýn ve roman-cýlarýn devri tamamlandý Artýk güç, med- ya da Bu yüzden yeni öncü, medya danbulunmalýydý Genç, iyi eðitimli, bakýmlý,güleç yüzlü bir öncü

Okurun beklentisi, öyle bir öncü ki, bir yolunu bulup onlarý bir üst sýnýfa taþýyabil-sin ; medya patronlarýnýn beklentisi, Öy-le biri ki, hem tirajý arttýrsýn, hem kýpýrdan-maya baþlayan halk kitlelerine kendilerin-den biri olarak yol göstersin, onlarýn hak-

larýný, çýkarlarýný savunuyormuþ gibi yapsýn, yani sol gösterip sað vursunOrhan Pamuk yýpranmýþ ve yaþlanmýþtý;

Altan kardeþlerin sakallarý fazla uzamýþtýPerihan Maðden çaptan düþmüþ ve düþ-künleri oynuyordu12 Yeni bir yüz lazýmdý

Adaylarýn en parlaðý, Ece Temelkurangörünüyordu Çok satan kitaplarý vardý veölçülere de uyuyordu Yazdýðý popüler kül-tür eleþtirileri ilgiyle karþýlanýyordu Ara-nan bulunmuþ gibiydi

2004 baþlarýnda, Popüler kültürün,

eleþtirmek için bile olsa kenarýndan tutma- ya çalýþmanýn, bu büyük eðlencede bu yol-la görünür olmaya çalýþmanýn da modasýgeçti Artýk, Baþka bir hayat mümkündürdemenin bile zamaný geçti Evet mümkün-dür de, nedir bunun oluru? sorusunu ya-nýtlamanýn zamaný geldi Artýk insanlara,eðer varsa böyle bir þey, daha mutlu, dahaiyi, daha temiz bir hayatýn nasýl olacaðýn-dan söz etmenin zamaný 13 diye yazýyor-du Dünya Sosyal .ormu ndan yazdýðý yazý-larla yeni bir dünya mümkündür mesaj-larý veriyordu Sanki kendisine biçilen mis- yonu reddeder gibiydi

Ama o da bir kadýndý ve bütün kadýn-larýn kafasý karýþýktý !

Bir yandan Milliyet teki köþesinin gerek-lerini yaparken, otuz mumluk pasta cýlarýndertlerine tercüman oluyor, diðer yandan

Bana sorarsanýz, niye bilmiyorum, bu yý-

10 Ece Temelkuran Arýzasýz Kadýnlar baþlýklý yazý-sýnda kendisi gibi küçük-burjuva elit kadýnlarýnýndurumunu þöyle ifade etmektedir:

Kýzarmýþ ekmeðin soðumasýný ancak kadýnlardert eder Adam kahvaltý masasýna doðru anda gel-meyip sallandýðý için ekmekler soður

Kadýnýn sinirleri bozulur Adam ekmeklerin soðu-duðunun farkýna bile varmayabilir ama o sýrada ka-dýn, yaptýðý zamanlama ayarlarý altüst olduðu içinsinirlenir

Daha kötüsü sahanda yumurtanýn, adamýn ban- yodan çýkýþýna göre hazýrlanmasý ancak fazladan ge-çirilen iki dakikanýn yarattýðý faciadýr ( Milliyet, 30 Aralýk 2005 )11 24 Ocak tarihli bir gazete haberi: Tiyatro ve sine-ma oyuncusu Mümtaz Sevinç, Üsküdar daki evin-de, bir süredir ayrý yaþadýðý felsefeci kýz arkadaþý ta-

rafýndan býçaklanarak öldürüldü Gece 01 30 sýrala-rýnda mutfaða giden kýz arkadaþý, kahvaltý býçaðýnýalarak, yüzüstü uyuyan Mümtaz Sevinç i sýrtýndan bý-çakladý12 Bir dönemin radikal yýldýzý Perihan Maðden e göre

kadýn, pasif inektir13 Ece Temelkuran, Milliyet, 4 Þubat 2004

Page 33: Kurtuluş Cephesi, Sayı: 89, Ocak-Şubat 2006

8/9/2019 Kurtuluş Cephesi, Sayı: 89, Ocak-Şubat 2006

http://slidepdf.com/reader/full/kurtulus-cephesi-sayi-89-ocak-subat-2006 33/40

Ocak-Þubat 2006 KURTULUÞ CEPHESÝ

!!

lýn bütün dünya, Türkiye ve bizler için birisyan yýlý olacaðýný düþünüyorum diye ya-zabiliyordu Ama bir bildiði olduðunu dasöylemeden geçemiyordu: Bundan birkaç yýl önce Wallerstein ayaklanmanýn bütün yeryüzünü elli yýl içinde saracaðýný yazmýþtýNegri ve Hardt yazdýklarý Yoksulluk kita-býnda, yeryüzü yoksullarýnýn, bu sözcüklerleolmasa da, kimliksiz bulutlar olarak ayak-lanacaðýný söylemiþti14

Globalizm in teorisyenleri Wallerstein,Negri ve Hardt ile düzeni deðiþtirmekle kü-çük dertleri rötuþlarla düzeltmek arasýndagidip geliniyor Venezüella yüzyýlýn ilk dev-rimi diye kutsanýrken, diðer yandan Þili se-

çimlerinin ardýndan kýlýçsýz intikam düþle-ri görülüyor:Bu seçim zaferi, kendi deyiþiy-le boþanmýþ, sosyalist ve dindar olmayanbir kadýn tarafýndan kazanýlýyor, bütün gü-nahlarý kendinde toplayan bu kadýn, ABD -nin intikam çaðýnýn bitmek üzere olduðu-nu, artýk düþünen çocuklarýn öldürüldüðü

bütün o tarihi günlerin, 11 ya da 12 Eylül le-rin intikamýnýn seçim zaferleriyle alýnabile-ceðini gösteriyordu Bu intikam kýlýçsýzolacak 15

Güzel gözlü okurlar a anti-deprasanhaplarýndan kurtuluþ çaðrýsý yapýlýrken, 11Eylül 1973, Pinochet darbesi, bombalananbaþkanlýk sarayý ve Allende nin öldürülüþüçoktan unutulmuþtu

Ama koþullar deðiþiyor Biraz devrim-den söz edip reformlarda karar kýlmak, bi-raz yeni bir hayat mümkündür deyip kýzar-mýþ ekmeklerin soðumasýný dert edinmek,

medya nýn kitle pasifikasyonu görevini ye-rine getirmesi için yeterli görülmüyor16

Medya yeni yüzler bulmalýydý Þimdilik ký-zarmýþ ekmeklerin soðumasýna aldýrmaya-cak bir erkek bulunmuþ görünüyor: CanDündar Bu eskimiþ yüz, yeniden cilalana-rak piyasaya sürüldü Bunun da derinleþenbunalýmlar ortamýnda kaç ay, kaç gün da- yanacaðý ise belirsiz

16 USA Todaygazetesinin haberine göre, Pentagon,psikolojik harekât çerçevesinde kullanýlmak üzere400 milyon dolarlýk bir bütçe ayýrmýþtýr Bu bütçey-le yürütülecek kampanyalarla, terörist ideolojilerhedef alýnacak ve okuyucularýn ABD politikalarýnýdesteklemeleri hedeflenecek USA Today e bilgi ve-ren Psikolojik Operasyonlar Destek Birimi baþkan yardýmcýsý Mike .urlong, Ürün üzerinde elbette

Made in USA ibaresi yer almayacak demiþtirUSAToday, .urlong un, ürün ün ne olduðuna iliþkin be-lirli örnekler vermekten kaçýndýðýný, bunlarýn maka-leler, reklamlar ve kamusal hizmet ilanlarýný dakapsayacaðýný belirttiðini kaydetti

14 Ece Temelkuran, Yeryüzü ayaklanacak! , Milliyet,9 Kasým 200515 Ece Temelkuran, 11 Eylül ün intikamý , Milliyet,20 Ocak 2006

Page 34: Kurtuluş Cephesi, Sayı: 89, Ocak-Şubat 2006

8/9/2019 Kurtuluş Cephesi, Sayı: 89, Ocak-Şubat 2006

http://slidepdf.com/reader/full/kurtulus-cephesi-sayi-89-ocak-subat-2006 34/40

KURTULUÞ CEPHESÝ Ocak-Þubat 2006

!"

Uluslarýn Kaderlerini Tayin HakkýPerspektifsiz Sol aPerspektif Satan Köþe Yazarý

burjuva aydýnýnýn ver-kurtul mantýðý, kimizaman vur-kurtul anlayýþý solda ve ken-disini solda kabul edenler arasýnda raðbetgörmüþtür PKK tarafýndan temsil edildiðikabul edilen Kürt ulusal hareketinin, ulus-larýn kendi kaderlerini tayin hakký ný bir ta-rafa iterek geliþtirdiði her türden milliyetçi ve ayrýcalýk talep eden istemleri ve düþün-celerinin bile arkasýna kolayca takýlabilmiþ-tir

Kimi zaman her türden bakýþ açýsý, siya-sal düþünce, ilke bir tarafa býrakýlmýþ, ulu-sal sorun, yalýn bir hümanizm çerçevesi-ne oturtulmuþ bir demokratik hak ve öz-gürlük olarak ele alýnmýþtýr

Soldaki bu ideolojisizleþmenin sonuçlarýkarþýsýnda, ulusal sorun karþýsýnda da tutarlýbir çizgi ortaya konulmasý elbette beklene-mezdi Ancak bundan daha da kötüsü,Marksizm-Leninizmin ulusal sorun konu-sundaki yüzyýllýk deneyime sahip saptama-larý bir yana itilmiþ ve inandýrýcý lýðýný tü-müyle yitirmiþ olmasýdýr

Doða boþluðu sevmezÝdeolojisizleþmiþ, perspektifsiz kalmýþ

sol, artýk uluslarýn kaderlerini tayin hakkýný

Bize þöyle deniyor: uluslarýn ayrýlma hakkýný desteklemekle, ezilenuluslarýn burjuva milliyetçiliðine de destek olmaktasýnýz.

Bizim buna yanýtýmýz þudur: hayýr, bu sorunda pratik bir çözüm,burjuvazi için önemlidir. Ýþçiler için önemli olan, iki akýmýnilkelerini ayýr-detmektir. Eðer ezilen ulusun burjuvazisi, ezen burjuvaziye karþý sa-vaþýrsa, biz, her zaman ve her durumda, herkesten daha kararlý olarakbu savaþtan yanayýz ; çünkü biz, zulmün en amansýz ve en tutarlý düþ-manlarýyýz. Ama ezilen ulusun burjuvazisi,kendi öz burjuva milliyetçi-liðinin çýkarlarýný savunuyorsa, biz ona karþýyýz. Ezen ulusun ayrýca-lýklarýna ve zulmüne karþý savaþýrýz, ama ezilen ulusun kendisi için ayrý-calýklar saðlama yolunda çabalarýna destek olmayýz. (Lenin,UluslarýnKaderlerini Tayin Hakký , s. 72.)

Oligarþinin 12 Eylül askeri darbesindensonraki süreçte en tipik olgular, kitle pasi-fikasyonu, depolitizasyon ve ideolojisizleþ-me olmuþtur Bunlar içinde solu en fazlaetkileyen olgu ise, ideolojisizleþmedir Bu-nun sonucu olarak, Marksizm-Leninizmibenimsediðini söyleyen solda, sýnýf pers-pektifi tümüyle yitirilmiþ, Marksist-Leninistteori ve deneyim anlamýný kaybetmiþtir

Doða boþluðu sevmez Dolayýsýyla boþ-luðun her ortaya çýktýðý yerde, bunu dol-duracak bir geliþme ortaya çýkar

Soldaki ideolojisizleþmenin yarattýðýboþluk, kaçýnýlmaz olarak küçük-burjuvaaydýnlarýnýn bireysel perspektifleriyle doldu-rulmaya çalýþýlmýþtýr Neyin neden ve han-gi bilimsel öncüllerden yola çýkarak ortayakonulduðuna bakýlmaksýzýn, küçük-burjuvabireysel aydýnýn aklýna uygun olan herþey sol tarafýndan benimsenir olmuþtur

Böylesi bir ortamda solun Kürt ulusalsorunu karþýsýndaki tutumu ve konumu daküçük-burjuva bireysel aydýnýnýn demok-ratik mantýðýnýn bir adým ötesine geçeme-miþtir Kimi zaman ulusal sorunun yaratmýþolduðu terör den dehþete düþen küçük-

Page 35: Kurtuluş Cephesi, Sayı: 89, Ocak-Şubat 2006

8/9/2019 Kurtuluş Cephesi, Sayı: 89, Ocak-Şubat 2006

http://slidepdf.com/reader/full/kurtulus-cephesi-sayi-89-ocak-subat-2006 35/40

Page 36: Kurtuluş Cephesi, Sayı: 89, Ocak-Şubat 2006

8/9/2019 Kurtuluş Cephesi, Sayı: 89, Ocak-Şubat 2006

http://slidepdf.com/reader/full/kurtulus-cephesi-sayi-89-ocak-subat-2006 36/40

KURTULUÞ CEPHESÝ Ocak-Þubat 2006

!$

leyen solda yapýlmasý ise, ayný rahatlýkla birtarafa býrakýlamaz

Ulus, Stalin in tanýmýyla, tarihsel olarakoluþmuþ, kararlý bir dil, toprak, iktisadi ya-þam ve kendini kültür ortaklýðýnda dile ge-tiren ruhsal biçimlenme birliðidir

Halk ise, siyasi bir kavramdýr Ýçindebulunulan devrimci aþamaya göre bir ara- ya gelen, çýkarlarý mevcut hakim sýnýflarakarþý olan sýnýflarýn kompozisyonudur3

Halk, her tarihi dönemde devrimdenmenfaati olan, devrim safýnda yer alan sý-nýf ve tabakalarý ifade eder Halk, belirli birtarihi dönemde ortaya çýkan ve sonra yokolan bir topluluk olmayýp, her tarihi dö-

nemde mevcut olan bir topluluktur Oysamillet, kapitalizmle birlikte, kapitalizmin yükselme çaðý nda ortaya çýkmýþtýr; sosya-lizmin ileri bir aþamasýnda yok olacaktýr

Kürt halký kavramýna Kürt iþçileri, Kürt yoksul ve orta halli köylüleri, þehir yarý-pro-leterleri, þehir küçük-burjuvazisi ve kürtburjuvazisinin demokratik halk devrimi saf-larýna katýlacak olan devrimci kanadý girerOysa Kürt milleti kavramýna, bu sýnýf ve ta-bakalardan baþka, Kürt burjuvalarýnýn di-ðer bütün kesimleri ve Kürt toprak aðalarý

da girer4

Lenin, Buharin in, uluslarýn kendi ka-derlerini tayin hakký yerin dibine batsýn! Biz

yalnýzca emekçi halka kendi kaderini tayinhakký tanýrýz sözlerini eleþtirirken ulus ilehalk (emekçi halk) kavramlarý arasýndakifarka dikkati çeker5

Ulus ile halký ya da emekçi halký birbi-rinden ayýramayan ve bu ayrýmý önemse-meyen solun ulusal sorun konusunda birperspektifinin olduðunu, bir programýnýnolduðunu söylemek olanaksýzdýr

Evet, sol perspektifini yitirmiþtir Ulusalsorun karþýsýnda hümanizm ile protestoeylemleri nin arasýna sýkýþmýþtýr Þimdi ge-liþen olaylar karþýsýnda giderek sola yöne-len küçük-burjuva aydýnlarý ulu orta konuþ-maya, perspektifler sunmaya baþlamýþlar-

dýr Bu koþullarda, Marksist-Leninist ilkele-ri titizlikle korumak ve savunmak, her za-mankinden çok daha önem fazla kazan-mýþtýr Ulusal sorun konusunda, uluslarýnkendi kaderlerini tayin hakký ile bu hakkýnhangi koþullarda, nasýl kullanýlacaðýnailiþkin Marksist-Leninist görüþ açýk biçim-de ortaya konulmalýdýr Bunu yapabilmekiçin, öncelikle küçük-burjuva aydýnlarýnýnsola kayýþlarýyla ortaya çýkan popüler akýlhocalýðýndan uzak durulmalý ve bu akýl ho-calarýnýn simyacý lýklarýna tavýr alýnmalýdýr

Bunun yolu ise, kavram karýþýklýðýný orta-dan kaldýrmak ve içeriði boþaltýlmýþ kav-ramlarý yerli yerine oturtmaktýr

3 Mahir Çayan, Kesintisiz Devrim I.4 Ý Kaypakkaya, Milli Mesele.5 Bkz Lenin, RKP (B) 8 Kongre Raporu6 Lenin, Uluslarýn Kaderini Tayin Hakký, s 55

Demek ki, eðer biz, uluslarýn kendi kaderlerini tayin etmesi kavra-mýnýn anlamýný, hukuksal tanýmlamalarla cambazlýklar yaparak ya dasoyut tanýmlamalar icat ederek deðil de, ulusal hareketlerin tarihsel veiktisadi koþullarýný inceleyerek öðrenmek istiyorsak, varacaðýmýz sonuç,kaçýnýlmaz olarak, uluslarýn kendi kaderlerini tayin etmesinin o uluslarýnyabancý ulusal bütünlerden siyasal bakýmdan ayrýlma ve baðýmsýz bir ulusal devlet oluþturmalarý anlamýna geldiði sonucudur.

Ezilen uluslarýn burjuvazisi, istemlerinin pratik olduðu iddiasýyla, pro-letaryayý, özlemlerini kayýtsýz þartsýz desteklemeye çaðýracaktýr.

Proletarya, bu tür pratikliðin karþýsýndadýr. Proletarya, eþitliði ve ulu-sal devlet kurma hakký eþitliðini tanýrken, bütün uluslarýn proleterlerininbirliðine pek büyük deðer verir, ve her ulusal istemi, her ulusun ayrýl-ma hakkýný iþçilerin sýnýf savaþýmý açýsýndan deðerlendirir. Pratikliðe çað-rý, burjuva özlemlerinin kayýtsýz þartsýz kabulüne çaðrýsýndan baþka bir þey, deðildir. 6

Page 37: Kurtuluş Cephesi, Sayı: 89, Ocak-Şubat 2006

8/9/2019 Kurtuluş Cephesi, Sayı: 89, Ocak-Şubat 2006

http://slidepdf.com/reader/full/kurtulus-cephesi-sayi-89-ocak-subat-2006 37/40

Ocak-Þubat 2006 KURTULUÞ CEPHESÝ

!%

Kuþ Gribi:Köy Tavuðunun Sonu

Unakýtanlarýn Vurgunu

Türkiye kuþ gribiyle tanýþtýLüks tavuk kanadý lokantalarýnýn açýldý-

ðý, herkesin tavuk kanadý yediði bir ülke-de, ilk kez kuþ gribiyle tanýþýldý

Kuþ gribiyle ilk kez tanýþýldýðý için,günlerce tavuklarýn nasýl piþirileceði, hangi virüsün nasýl etkili olduðu, kuþ gribinin in-sandan insana geçmesinin nasýl bir felaketoluþturacaðý yazýldý, çizildi

H5N1 virüsünün nasýl ölümcül olacaðýise, Van da üç çocuðun ölüm haberiyle ta- vuk kanadý seven Türkiye insanlarýna gös-terildi

Her zaman olduðu gibi, toplumu aydýn-latmak diye bir sorunu olmayan medya ,bu olaydan nasýl reyting alacaðýnýn hesabýný yaparken, bir baþkalarý da bu fýrsat tannasýl yararlanacaðýnýn hesabýný yapýyordu

Burasý Türkiye ydi, Türkiye fýrsatlar ül-kesi ydi

.ýrsatlar ülkesi Türkiye , kuþ gribi söz-cüðünü ilk kez doðu Asya ülkelerindeki

Yumurtayý kabuklu deðil pastörize tüketiyorlar Pek çok Avrupa ve Amerika ülkesinde, kabuktaki mikroplar nedeniy-

le endüstriyel kullanýcýlarýn kabuklu yumurta tüketmesi yasak. Türkiye'deise pastörize yumurta fabrikalarý yeni kuruluyor.

Türkiye'de pastörize yumurta üretimi konusunda ilk adým, Ýzmir'in Urlailçesinde Özbek Köyü sýnýrlarýnda kurulan ÝPAY (Ýzmir Pastörize Yumur-ta A.Þ) ile atýldý. ÝPAÞ'ýn büyük ortaðý Hollandalý þirket Primera. Þirketinen büyük yatýrýmý Kuzey Amerika'da. Avrupa ülkeleri ve Ýsrail'de de yatý-rýmlarý var. Türkiye'deki büyük ortak ise Ýzmirli Gürel Ailesi.

Türkiye'de pastörize yumurta üreten ikinci firma da Bandýrma'daki ABGýda. Ýki yýl önce ransýz uzmanlarýn desteðiyle kurulan AB Gýda, kendiyumurtasýný iþliyor. Maliye Bakaný Kemal Unakýtan'ýn oðlu Abdullah Un-akýtan'a ait olan þirket, Calve, Tat, Assan, Ülker ve Golf'e satýþ yapýyor.[Sabah , 25 Þubat 2004.]

salgýnla tanýþtý Ancak bu, egzotik bir ha-ber olmaktan öteye geçmedi

Ülke somutluðunda ilk kuþ gribi sözcük-leri 2005 in Ekim ayýnda kullanýlmaya baþ-landý Ýlk kuþ gribi vakasý , 5 Ekim 2005tarihinde Manyas kuþ cenneti nde saptan-dý Manyas ýn Kýzýksa ilçesi karantina altý-na alýndý ve birçok hayvan itlaf edildi Birsüre sonra karantina kalktý ve hayat nor-male döndü Tayyip Erdoðan gazetecilerekendi elleriyle tavuk yedirerek hiçbir tehli-kenin olmadýðýný kanýtlamaya çalýþtý

Tarým ve Köyiþleri Bakaný Mehdi Eker2006 bütçesi görüþülürken Meclis te yaptý-ðý konuþmada Avrupa ülkelerinden dahahýzlý bir þekilde, 48 saat içinde virüsü izoleettik Kýzýksa da kuþ gribi gözüken iþletme,açýkta hindi palazý yetiþtiren bir þahsa ait Aldýðýmýz tedbirlerle, bu vaka dýþýnda hiç-bir yerde hastalýk görülmedi dedi

Kuþ gribinin Türkiye de tamamen orta-dan kaldýrýldýðýna iliþkin Avian Influenza

Page 38: Kurtuluş Cephesi, Sayı: 89, Ocak-Şubat 2006

8/9/2019 Kurtuluş Cephesi, Sayı: 89, Ocak-Şubat 2006

http://slidepdf.com/reader/full/kurtulus-cephesi-sayi-89-ocak-subat-2006 38/40

KURTULUÞ CEPHESÝ Ocak-Þubat 2006

!&

(Tavuk Vebasý, Kuþ Gribi) Hastalýðýnýn .i-nal Raporu 8 Aralýk 2005 te AB ye gönde-rildi

Böylece Bandýrma-Manyas bölgesindeortaya çýkan ilk kuþ gribi-tavuk vebasýtehlikesi ortadan kaldýrýlmýþ oldu!

Kuþ gribi tehlikesi nin ortadan kalk-masýyla birlikte, bu bölgede faaliyet göste-ren tavukçular, Banvit, Þeker Piliç, Bozlar,Bu Piliç derin bir soluk aldýlar Ama olayýnen ilginç tarafý Maliye Bakaný Kemal Una-kýtan ýn oðlu Abdullah Unakýtan ýn A B GýdaSanayi ve Ticaret A Þ nin Bandýrma da 3 ta- vuk ve yumurta fabrikasýnýn bulunmasýydý

Daha da ilginç olaný Kemal Unakýtan -

ýn kýzlarýnýn da tavukçuluk sektörüne girmiþolmalarýydý 18 Aðustos 2005 tarihli gazete-lerde, Unakýtan ýn kýzlarý da tavukçu oldubaþlýðýyla, Kemal Unakýtan ýn kýzlarý tica-rette hýzla büyüyor Bakan Unakýtan ýn ikikýzý .atma Unakýtan ve Zeynep Basutçu, Ýs-tanbul da .AB Gýda Sanayi Ticaret adlý birgýda þirketi kurdu haberleri yer alýyordu

Manyas kuþ cenneti bir çýrpýda kurta-rýlýrken, asýl kurtulanlarýn tavukçuluk sek-törü olduðu ayan beyan ortadaydý

Tarihler 1 Ocak 2006 yi gösterdiðinde

Van da bir çocuðun ölümüyle birlikte kuþgribi yeniden fýrsatlar ülkesi nin gündemi-ne girdi Ayný aileden iki çocuðun daha öl-mesinin ardýndan, Saðlýk Bakanlýðý kuþ gribiolduðunu istemeye istemeye kabul etti Veülke çapýnda kuþ gribi patlamasý yaþandý

Ülkenin her yerinden sürekli kuþ gribihaberleri geliyordu Artýk kuþ gribi ülkeyi birað gibi sarmýþtý Daha bir ay önce Türki- ye de kuþ gribi olmadýðýný .inal Raporuile ilan eden Saðlýk Bakanlýðý, þimdi kuþ gri-binin ne denli tehlikeli ve yaygýn olduðun-dan söz etmeye baþlamýþtý

Ama burasý Türkiye ydi, fýrsatlar ülke-si ydi

10 Ocak günü, Saðlýk Bakaný Recep Ak-dað, Doðubayazýt ta, Artýk köy yumurtasý veya tavuðu kavramý tarihe karýþmak zo-rundadýr Kesinlikle kümesten vazgeçme-liyiz diyordu

Ardýndan Maliye Bakanýnýn Saðlýk Baka-

nýnýn hijyenik koþullarda üretilmiþ, enteg-re tesislerin tavuklarý nýn tüketilmesini þid-detle tavsiye ettiði haberleri geldi

Bir taraftan entegre tesisler e dokunul-mazken, halkýn elindeki her türlü kanatlýhayvan itlaf edildi

Kuþ gribine iliþkin son haber 31 Ocakgünü haber ajanslarýndan geçti:

Baþbakan Erdoðan kuþ gribi ne-deniyle kriz yaþayan tavukçuluk sek-törüne destek için TBMM Tören Sa-lonu nda düzenlenen Güvenli Tavuk ve Tavuk Ürünleri Resepsiyonu nakatýldý Erdoðan Bir þey olmaz afi- yetle yiyin dedi

Her zaman olduðu gibi, medyatik herolayda ortaya çýkan %5 komisyoncusu Er-tuðrul Özkök iþin akýl hocasý olmuþtuBay %5 e göre, güvenilir biri çýkýp enteg-re tesis ürünlerinden korkmayýn mesajý verirse, beyaz Türkler yeniden tavuk ka-nadý yemeye baþlarlardý ve böylece devtesisler iflastan kurtarýlabilirdi

Ve Tayyip Erdoðan, Bay %5 in kýlavuz-luðunda birþey olmaz afiyetle yiyin diye-rek tavuk kanadý düþkünü küçük-burjuvala-rýn yüreðine su serpti

Þimdi sýra, Unakýtan larýn bu fýrsat tan yararlanarak kazanacaklarý paralarý sayma- ya geldi

Her zaman olduðu gibi, sel gitti, kumukaldý

Milyonlarca itlaf edilmiþ kanatlý hay- van ve birkaç milyon dolar uðruna ölümegönderilmiþ dört çocuk

.ýrsatlar ülkesi Türkiye nin en son fýr-sat ý böylece deðerlendirildi

Beyaz Türkler , þu adýyla sanýyla kü-çük-burjuvalar afiyetle Unakýtanlarýn pastö-rize yumurtalarýyla yapýlmýþ yiyecekleri veentegre tesislerinde üretilmiþ tavuklarýnkanatlarýný yemeye devam ederken, AKP -nin mehteran takýmý da ceplerini doldur-maya devam ediyor

Yiyin efendiler yiyin, bu han-ý iþtiha sizin,Doyuncaya, týksýrýncaya, çatlayýncaya

kadar yiyin!

Page 39: Kurtuluş Cephesi, Sayı: 89, Ocak-Şubat 2006

8/9/2019 Kurtuluş Cephesi, Sayı: 89, Ocak-Şubat 2006

http://slidepdf.com/reader/full/kurtulus-cephesi-sayi-89-ocak-subat-2006 39/40

Ocak-Þubat 2006 KURTULUÞ CEPHESÝERÝÞ YAYINLARI Ýnternet Adresi: www.kurtuluscephesi.com www.kurtuluscephesi.org www.kurtuluscephesi.net

E-Posta Adresi:kurcephe@kurtuluscephesi orgerisyayinlari@kurtuluscephesi org

MAHÝR ÇAYAN :KESÝNTÝSÝZ DEVRÝM II-IIITHKP-C/HDÖ :TÜRKÝYE DEVRÝMÝNÝN ACÝL SORUNLARI-IÝLKER AKMAN:MEVCUT DURUM VE DEVRÝMCÝ TAKTÝÐÝMÝZTHKP-C/HDÖ :OLÝGARÞÝ NEDÝR?THKP-C/HDÖ :MARKSÝZM-LENÝNÝZM BÝR DOGMA DEÐÝL, EYLEM KILAVUZUDUR-IIITHKP-C/HDÖ :THKP-C/HDÖ VE 15 YILTHKP-C/HDÖ :POLÝTÝKLEÞMÝÞ ASKERÝ SAVAÞ STRATEJÝSÝ VE DEVRÝMCÝ TAKTÝÐÝMÝZTHKP-C/HDÖ :GRAMSCÝ ÜZERÝNETHKP-C/HDÖ :REVÝZYONÝZMÝN REVÝZYONUTHKP-C/HDÖ :ULUSAL SORUN ÜZERÝNETHKP-C/HDÖ : BDS : BÝR PRAGMATÝK SAPMA THKP-C/HDÖ : YENÝ OPORTÜNÝZM ÜZERÝNETHKP-C/HDÖ :ZA ER BÝZÝM OLACAKTIR! [Ankara Davasý Savunmasý]THKP-C/HDÖ :DEVRÝM PROGRAMLARITHKP-C/HDÖ :RUS DEVRÝMÝNDEN ÇIKAN DERSLER

THKP-C/HDÖ :ESKÝ BÝR GERÝLLANIN EMEK ÝTHKP-C/HDÖ :PASS VE YENÝ ÇÖZÜM ÜN IRSATÇILIÐI

DEVRÝMCÝ MARÞLAR VE EZGÝLER DÜNYADA VE TÜRKÝYE DE EKONOMÝK BUNALIM[Kurtuluþ Cephesi Seçmeler-I]LAÝKLÝK VE ÞERÝATÇILIK ÜZERÝNE[Kurtuluþ Cephesi Seçmeler-II]

Page 40: Kurtuluş Cephesi, Sayı: 89, Ocak-Şubat 2006

8/9/2019 Kurtuluş Cephesi, Sayı: 89, Ocak-Şubat 2006

http://slidepdf.com/reader/full/kurtulus-cephesi-sayi-89-ocak-subat-2006 40/40