mimarlik, planlama akademik Çalismalardoksanlı yıllar hem sermayelerin giderek güç kazandığı...

47

Upload: others

Post on 01-Sep-2020

1 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: MIMARLIK, PLANLAMA AKADEMIK ÇALISMALARDoksanlı yıllar hem sermayelerin giderek güç kazandığı hem de devletin doğrudan girişimci rolü üstlendiği bir süreç olarak açıklanır
Page 2: MIMARLIK, PLANLAMA AKADEMIK ÇALISMALARDoksanlı yıllar hem sermayelerin giderek güç kazandığı hem de devletin doğrudan girişimci rolü üstlendiği bir süreç olarak açıklanır

MIMARLIK, PLANLAMA

VE TASARIM ALANINDA

AKADEMIK ÇALISMALAR.

.

Page 3: MIMARLIK, PLANLAMA AKADEMIK ÇALISMALARDoksanlı yıllar hem sermayelerin giderek güç kazandığı hem de devletin doğrudan girişimci rolü üstlendiği bir süreç olarak açıklanır

İmtiyaz Sahibi / Publisher • Gece KitaplığıGenel Yayın Yönetmeni / Editor in Chief • Doç. Dr. Atilla ATİK Proje Koordinatörü / Project Coordinator • B. Pelin TEMANA

Editör / Editors • Prof. Dr. Latif Gürkan KAYADr. Öğr. Üyesi Hüseyin Samet AŞIKKUTLU

Kapak & İç Tasarım / Cover & Interior Design • Gece Akademi Sosyal Medya / Social Media • Arzu ÇUHACIOĞLU

Birinci Basım / First Edition • © EKİM 2018

ISBN • 978-605-288-621-2

© copyright Bu kitabın yayın hakkı Gece Kitaplığı’na aittir.

Kaynak gösterilmeden alıntı yapılamaz, izin almadan hiçbir yolla çoğaltılamaz.

The right to publish this book belongs to Gece Kitaplığı. Citation can not be shown without the source, reproduced in any way

without permission.

Gece Kitaplığı / Gece Publishing ABD Adres/ USA Address: 387 Park Avenue South, 5th Floor,

New York, 10016, USA Telefon / Phone: +1 347 355 10 70

Türkiye Adres / Turkey Address: Kızılay Mah. Fevzi Çakmak 1. Sokak Ümit Apt. No: 22/A Çankaya / Ankara / TR

Telefon / Phone: +90 312 384 80 40 +90 555 888 24 26

web: www.gecekitapligi.com e-mail: [email protected]

Baskı & Cilt / Printing & VolumeSertifika / Certificate No: 26649

Page 4: MIMARLIK, PLANLAMA AKADEMIK ÇALISMALARDoksanlı yıllar hem sermayelerin giderek güç kazandığı hem de devletin doğrudan girişimci rolü üstlendiği bir süreç olarak açıklanır

MIMARLIK, PLANLAMA

VE TASARIM ALANINDA

AKADEMIK ÇALISMALAR.

.

Page 5: MIMARLIK, PLANLAMA AKADEMIK ÇALISMALARDoksanlı yıllar hem sermayelerin giderek güç kazandığı hem de devletin doğrudan girişimci rolü üstlendiği bir süreç olarak açıklanır
Page 6: MIMARLIK, PLANLAMA AKADEMIK ÇALISMALARDoksanlı yıllar hem sermayelerin giderek güç kazandığı hem de devletin doğrudan girişimci rolü üstlendiği bir süreç olarak açıklanır

İÇİNDEKİLER

CHAPTER 1SOYLULAŞTIRMA KAVRAMININ ORTAYA ÇIKIŞI YAYILIŞI VE ETKİLERİFigen ALTINER, Tülay CENGİZ TAŞLI ...................................................................................7

CHAPTER 2ENDÜSTRİ DEVRİMİ ÖNCESİ VE SONRASI İNGİLTERE PEYZAJLARINDAN KESİTLERAbdullah ÇİĞDEM, Duygu AKYOL, Doruk Görkem ÖZKAN ........................................ 19

CHAPTER 3HATAY KENT MERKEZİNİN KENTSEL AÇIK VE YEŞİL ALANLARIN UZAKTAN ALGILAMA YARDIMIYLA TESPİT EDİLMESİAysel GÜRKAN, Aylin SALICI ................................................................................................. 27

CHAPTER 4PİKTOGRAM VE PİKTOGRAM TASARIMIBanu AKGÜN ............................................................................................................................... 39

Page 7: MIMARLIK, PLANLAMA AKADEMIK ÇALISMALARDoksanlı yıllar hem sermayelerin giderek güç kazandığı hem de devletin doğrudan girişimci rolü üstlendiği bir süreç olarak açıklanır
Page 8: MIMARLIK, PLANLAMA AKADEMIK ÇALISMALARDoksanlı yıllar hem sermayelerin giderek güç kazandığı hem de devletin doğrudan girişimci rolü üstlendiği bir süreç olarak açıklanır

Figen ALTINER, Tülay CENGİZ TAŞLI 7

SOYLULAŞTIRMA KAVRAMININ ORTAYA ÇIKIŞI YAYILIŞI VE ETKİLERİ

Figen ALTINER, Tülay CENGİZ TAŞLI

SOYLULAŞTIRMA KAVRAMISoylulaştırma İngilizce gentrification kelimesine karşılık gelmektedir (Cowie,

1989). Gentry İngiltere’de soyluların bir alt sınıfı olan toprak sahibi itibarlı sınıf anlamında kullanılmaktadır. Gentrify kelimesi ise bir fiildir ve gelişim, kalkınma ve imar etme anlamında kullanılır (Kütükoğlu, 2006).

Soylulaştırma, en genel tanımıyla gerilemiş olan eski kent içi mekanlardaki yeni bir sınıfsal ve mekansal ayrışmayı ifade eder; çok yönlü bir dönüşümün so-nucu olarak kentsel olarak yeniden yapılanmanın bir parçası ve aynı zamanda da sonucudur (Şen, 2006).

Soylulaştırma (seçkinleştirme) kavramı sosyo-kültürel açıdan bozulmuş ve tahrip olmuş alanların özellikle de tarihi kent alanlarında ıslah edilmesi şeklinde tanımlanır (Narlı, 2006).

Ergün (2006)’e göre, soylulaştırma (gentrification), kavramı ilk kez 1964 yı-lında sosyolog Ruth Glass tarafından, Londra’nın işçi mahallelerindeki konutları orta ve üst sınıfın satın alması, eski konutların kaldırılıp yerine daha lüks ko-nutlar yapılarak bu bölgelerin sosyal ve kültürel yapısının değiştirilmesi olarak kullanılmıştır (Uysal, 2006).

Soylulaştırma kavramı özellikle son elli yılda değişime uğramıştır. Ruth Glass işçi sınıfının yaşadığı alanları satın alan orta ve üst sınıfın bu alanlardaki sosyal ve kültürel olarak kurdukları yeni yaşam alanları olarak tanımlasa da günümüz batı dünyasında bu kavram kentsel mekanların yeniden değerlendirilmesi olarak tanımlanmaktadır (Diecjobst et al., 2012).

Soylulaştırmanın ilk örnekleri sanayi devriminden sonra Batı Avrupa ve Ame-rika’da görülmeye başlanmıştır. Soylulaştırma tarihi 50 yılı aşsa da küreselleş-meyle birlikte son yıllarda hız kazanmıştır (Uğur & Aliağaoğlu, 2013).

Erden (2006) ‘e göre soylulaştırma kentsel dönüşüm ekseninde iki farklı açıdan değerlendirilmektedir. İlk yaklaşımda soylulaştırma kentsel dönüşüm politikası olarak kabul edilirken, ikinci yaklaşım kentsel dönüşümün sonucu olan bir yan etki olarak değerlendirilmektedir. Soylulaştırmayı kentsel dönüşüm politikası olarak değerlendiren yaklaşıma göre kentsel dönüşüm kavramı yerine soylulaştırma kav-ramı kullanılarak “rasyonalize” edilmektedir. Soylulaştırmayı kentsel dönüşümün sonucu olarak ortaya çıkan yan etkisi olarak savunan yaklaşıma göre, yenileme alanlarında yapılan çalışmalar sonucu yeni yaşam alanlarının oluşması ve soylu-laştırmanın kendiliğinden yaşanması görüşü savunulmaktadır (Akalın, 2016).

Hamnett ve Williams (1980)’a göre, soylulaştırma süreçlerinin ortaya çıkışın-da rol oynayan temel etmenler aşağıdaki gibi sıralanabilir.

CHAPTER 1

Page 9: MIMARLIK, PLANLAMA AKADEMIK ÇALISMALARDoksanlı yıllar hem sermayelerin giderek güç kazandığı hem de devletin doğrudan girişimci rolü üstlendiği bir süreç olarak açıklanır

Mimarlık, Planlama ve Tasarım Alanında Akademik Çalışmalar8

• Kentlerin giderek büyümesi ve değişimi ile mekansal erişilebilirlik teme-lindeki tercihlerin değişimi,

• Nüfusun demografik ve hane halkı yapısındaki değişimi,• Yaşam biçimi ve tercihlerdeki değişim,• Enflasyon ve yatırımlara bağlı olarak konut fiyatlarındaki göreli değişim,• Büyük kentlerdeki istihdam ve mesleki yapının değişimi (Sam, 2010).Soylulaştırma 20. yüzyılın sonunda devletlerin kent planlamasında ana hedef

olmuştur. 1960’lardaki işçi mahallelerine gelen orta ve üst-orta sınıf iken, bugün temel aktörler hükümet, şirketler ve hükümet-şirket ortaklıklarıdır. 1960’lı yıl-larda, profesyonel bir planlama anlayışı ve hedefi ortaya koymazken, günümüzde yetkili organlarca kent planlaması kapsamında sistemli bir şekilde planlanan ve hedeflenen bir süreçtir. Geçmişte soylulaştırma sadece konut düzeninde değişim iken şu an tek başına konut değişimi olmaktan çıkmış daha bütüncül bir politika-nın ürünü haline gelmiştir. Soylulaştırma başlangıçta, önemli kapitalist kentlerde planlanan, yerel bir olgu iken, bugün fiilen küresel bir olgudur ve coğrafi olarak yayılmıştır (Sönmez, 2014). Sosyal ve mekânsal soylulaştırma süreçleri zamana ve ülkelere göre farklılıklar içerdiği gibi benzer özellikler de gösterebilir. Tablo 1 ‘de sosyal ve mekânsal yenilenme süreçlerinin özelikleri farklı ülkelerdeki oluş biçimlerine göre gösterilmiştir.

Tablo 1. Uzun (2001)’e göre, sosyal ve mekânsal yenilenme örnekleri (Kütükoğlu, 2006)

ÜlkeSosyal ve mekansal yenilenme sürecinin özellikleri

Yer Zaman Başlangıç şekli Yeni gelen nüfus

İngiltere Kent merkezine yakın kent içi bölgeler 1970-1980ler Kendiliğinden,

yönetimin etkisi ile Yeni orta sınıf

ABD Merkezi iş alanına yakın alanlar

1970ler- halen devam etmekte Kendiliğinden Yeni orta sınıf

Kanada Merkeze yakın alanlar 1980ler halen devam etmekte Kendiliğinden Sanatçılar ve yeni

orta sınıf

Avustralya Kent merkezine yakın kent içi bölgeler 1960-1980ler Kendiliğinden Yeni orta sınıf

Hollanda Tarihi merkez ve kent içi bölgeler

1970ler- halen devam etmekte

Kendiliğinden, yönetimin etkisi ile

Yeni orta sınıf ve sanatçılar

Meksika Tarihi merkez 1980ler Yönetimin etkisi ile Yeni orta sınıfGüney Afrika

Merkezi iş alanına yakın bir alan

Geç 1980ler-1990lar

Kendiliğinden, yönetimin etkisi ile

Mevcut yaşayanlar ve yeni orta sınıf

Macaristan Kent içi bir alan Geç 1970ler Yönetimin etkisi ile Üst gelir grupları

Finlandiya Kent içi bir alan 1980-1990larSivil toplum örgütünün etkisi ile, yönetimin etkisi ile

Orta sınıf

Fransa Kent içi bir alan 1970-1990lar Kendiliğinden, yönetimin etkisi ile Yeni orta sınıf

İspanya Kent içine yakın bir alan

1980lerin ortaları Yönetimin etkisi ile Üst gelir grupları

Page 10: MIMARLIK, PLANLAMA AKADEMIK ÇALISMALARDoksanlı yıllar hem sermayelerin giderek güç kazandığı hem de devletin doğrudan girişimci rolü üstlendiği bir süreç olarak açıklanır

Figen ALTINER, Tülay CENGİZ TAŞLI 9

Soylulaştırma kavramının kentsel politikalar ile birlikte zaman içerisinde de-ğişimlere ve çeşitlenmelere uğradığına yönelik görüşler mevcuttur. Bu görüşler ışığında soylulaştırma üç dönemde yaşadığı değişimlerle açıklanmaktadır. 1950-1973 yılları arasında çoğunlukla kent merkezlerinde tek tek görülen çalışmaları kapsamaktadır. Bu dönemde devlet belirli bölgelerdeki soylulaştırma çalışmalarını desteklerken belirli bölgelerde aşırı kira artışına sebep olacak dönüşümleri des-teklememektedir. 1974-1988 yıllarını kapsayan ikinci dönemde ise, soylulaştırma giderek yayılmaya başlamıştır. Tek başına Avrupa’da değil dünyanın birçok ülke-sinde soylulaştırma projesi kapsamında birçok çalışmalar başlamıştır ve artık soy-lulaştırma sermayenin tekeline geçmiş ve sermayenin biçimlendirdiği çalışmalar haline dönüşmüştür. Doksanlı yıllar hem sermayelerin giderek güç kazandığı hem de devletin doğrudan girişimci rolü üstlendiği bir süreç olarak açıklanır ve bu sü-reçte soylulaştırma devlet eliyle ve büyük sermaye gruplarının desteğiyle yaygınlı-ğını giderek arttırmaktadır (Yenigül, 2016). Soylulaştırmanın yaygınlaşmasını sağ-layan birçok boyut vardır. Bunlar birbirleriyle ilişkili beş bileşenden oluşmaktadır.

1. Devletin dönüştürülmüş rolü2. Küresel sermayenin nüfuzu3. Siyasi muhalefetin değişen düzeyleri4. Coğrafi yayılma5. Soylulaştırmanın sektörel yaygınlaştırılması (Smith, 2002).

2000’lerden günümüze soylulaştırmanın süper soylulaştırma ve öğrencileş-tirme gibi farklı türlere ayrıldığı tartışılmaktadır. Lees (2010)’e göre süper soylu-laştırma kavramını küreselleşen kentlerde finans, emlak, sigorta gibi sektörlerde çalışan oldukça yüksek varlığa sahip grupların soylulaştırmaya sebep olması du-rumu belirli çevrelerce tartışılmıştır ve bu yeni sürece yeniden -soylulaştırma adı verilmiştir. Smith (2005)’ e göre öğrencileştirme ise, belirli mahallelerde yaşamaya başlayan öğrenci nüfusunun artması ile bu mahallelerin genç nüfusu da artmıştır. Genç nüfustaki artış mahallelerin ekonomik, sosyal, kültürel ve fiziksel yapısında değişimlere sebep olmuştur ve bu değişimler mahallelerin ya daha iyi bir duruma gelmesine ya da çöküşüne sebep olmaktadır (Kayasü & Yetişgül, 2013).

Kentler coğrafi yapısına bağlı kalarak tarih boyunca askeri, dini, siyasi, ticari ve kültürel açıdan birçok işleve sahip olmuştur. Endüstriyel kapitalizmin geliş-meye başlamasıyla kentler sermayenin güçlü bir şekilde merkezileşmesinin yan-sıması olmuştur. Kentin askeri, dini, siyasi, ticari gibi hangi işlevini yerine getirse getirsin değişmeyen üretim ve yeniden üretim arasındaki toplumsal iş bölümü aynı zamanda bir mekânsal bölüşümü de beraberinde getirmektedir. Üretimin toplumsal ve mekânsal örgütlenmesi işçi sınıfı nüfusunun temini ve barınması kentlerin işlevlerinden olmazsa olmazı olmuştur. Toplumsal iş bölümü ve be-raberinde getirdiği mekânsal bölüşüm soylulaştırma bağlamında temel etmeni oluşturmaktadır (Smith, 1990).

TÜRKİYE’DE SOYLULAŞTIRMAİslam (2009)’a göre, Osmanlı Dönemi’nde özellikle gayrimüslim nüfusun sa-

hibi olduğu mimari değeri yüksek kent merkezindeki konutlar, Cumhuriyet Dö-nemi’ndeki mübadele süreci ve siyasal sebeplerden kaynaklı boşaltılmış ve bir

Page 11: MIMARLIK, PLANLAMA AKADEMIK ÇALISMALARDoksanlı yıllar hem sermayelerin giderek güç kazandığı hem de devletin doğrudan girişimci rolü üstlendiği bir süreç olarak açıklanır

Mimarlık, Planlama ve Tasarım Alanında Akademik Çalışmalar10

kısmı zamanla sahipsiz kalmıştır (İslam & Markoç, 2014). Gayrimüslimlerin göç etmelerine sebep olan süreçleri kabaca şu şekilde sıralayabiliriz.

• Azınlık nüfusunun siyasal nedenlerle ülkeyi terk etmesi (1914-1924).• Yunanistan ile zorunlu nüfus mübadelesi (1923-1924).• Varlık vergisi uygulaması ve buna bağlı olarak mülkiyetin el değiştirmesi

(1942).• İsrail devletinin kuruluşu ve Yahudi grupların İsrail’e göç etmesi (1948).• Kırsal alandan göçün artışı ve 6-7 Eylül olayları (1950’ler).• Kıbrıs olayları sebebiyle Rumların bir kısmının İstanbul’u terk etmesi

(1960’lar).• Kıbrıs harekâtı ile Rumların göçü (1974) (Şen, 2005).

Gayrimüslimlerin göçü ile 1960 ve 1970’li yıllarda kırsal alanlardan göç edip İstanbul’a yerleşen yoksul insanların bazıları boşaltılan bu binalarda barınma ihti-yacını karşılamışlardır. 1980’li yıllara gelindiğinde Arnavutköy, Cihangir, Tarlabaşı gibi semtler sosyo-ekonomik seviyesi oldukça düşük genellikle hizmet sektöründe çalışan kişilerin yaşadığı semtler olmuştur. Küreselleşmenin hız kazandığı 1990’lı yıllarda ekonomik ve sektörel değişimlerin olmasıyla Şişli, Mecidiyeköy, Büyükde-re Caddesi civarı önemli ticaret ve finans merkezlerine dönüşmüştür. Zaman içeri-sinde Şişli, Mecidiyeköy ve Büyükdere caddesi orta sınıf için ideal yaşam merkezle-ri olmuştur (İslam & Markoç, 2014). İstanbul’da Arnavutköy, Cihangir, Balat-Fener, Kuzguncuk, Galata, Ortaköy ve Sulukule soylulaştırma kapsamında yeniden inşa edilen semtler arasındadır. Soylulaştırma kapsamında sadece İstanbul değil An-kara, İzmir, Bursa, Diyarbakır, Adana, Çanakkale gibi Türkiye’nin her bölgesinden birçok il ve ilçelerde planlamalar yapılmakta ve uygulanmaktadır. Temel hedef var olan mekânsal kültürel ve sosyal yapıyı yıkıp yeni bir yaşam alanı ortaya çıkarmak-tır. Fakat öncesinde özellikle işçilerin yaşadığı bu bölgeler orta ve üst gelir grupla-rının gelmesiyle bütünüyle değişime uğramıştır.

İstanbul Türkiye’de soylulaştırmanın yapıldığı ilk şehirdir. 1999 yılında mey-dana gelen 17 Ağustos depreminden sonra riskli alan ve yapıların kentsel dö-nüşüm kapsamında yenilenmesiyle devlet eliyle soylulaştırma projeleri de ivme kazanmıştır. Kentsel dönüşüm kapsamında çöküntü alanları olarak tabir edilen yenileme alanları soylulaştırma sürecinden geçmiştir. Bu alanlarda yaşayan dü-şük gelirli gruplar farklı alanlara giderek yerlerine yüksek gelirli insanlar yer-leşmiştir (Çeker & Belge,2015). TÜİK verilerine göre 1970 yılında 3 milyon olan İstanbul nüfusu 2014 yılında 14 milyona ulaşmış tahmini rakamlara göre 2020 yılında 16 milyon, 2030 yılında 20 milyon, 2040 yılında 23 milyon, 2050 yılında 26 milyon olacağı öngörülmektedir (Avcı, 2010). Nüfus artışındaki bu ilerleme İstanbul için soylulaştırma çalışmalarının gelecek yıllarda daha da artacağı ve yaygınlaşacağı öngörüle bilinir. Bu durum sadece İstanbul için değil Türkiye’nin bir çok kentinde görülebilinir.

Soylulaştırılan alanların mekânsal değeri arttığı için gayrimenkuldeki fiyat-larda ciddi oranda artış göstermiştir. Bu durum yaşadığı bölgeleri bırakmak zo-runda kalan düşük gelir seviyesine sahip insanlar için bu alanlara geri dönüşü-münü imkânsız kılmıştır.

Page 12: MIMARLIK, PLANLAMA AKADEMIK ÇALISMALARDoksanlı yıllar hem sermayelerin giderek güç kazandığı hem de devletin doğrudan girişimci rolü üstlendiği bir süreç olarak açıklanır

Figen ALTINER, Tülay CENGİZ TAŞLI 11

KIRSAL SOYLULAŞTIRMASoylulaştırma Batılı ülkelerde ortaya çıkmaya başlasa da coğrafi olarak za-

manla çeşitli kıtalarda yaygınlaşmaya başlamıştır. Soylulaştırma üzerine çalış-malar dünyada ve ülkemizde tek başına kent merkezlerinde değil aynı zamanda kırsal alanlarda da yaygınlaşmıştır.

Özellikle “Kırsal Alanlarda Soylulaştırma” (Rural Gentrification) kavramıyla yeni bir literatür ve çalışma alanı doğmuştur (Sönmez, 2014). Philips’e (2009) göre kentsel ve kırsal soylulaştırma arasında belirli farklılıklar olduğu gibi ben-zer özellikler de mevcuttur. Hem kentsel hem de kırsal soylulaştırmada sınıf kolonizasyonu ve yerinden etme süreci yaşanmaktadır; sermaye yatırımında mekânın yeniden şekillenmesi, farklılaşan cinsiyet ve kimlik rollerinin ürünleri görülmektedir. Philips (1993) kırsal soylulaştırma sürecini “kentli yeni orta sını-fın kırsalı sömürgeleştirmesi” olarak tanımlamıştır (Başaran & Sakarya, 2012).

Kırsal soylulaştırma terimi, günümüzde kentsel soylulaştırma terimiyle bir-likte incelenmekte ve tartışılmaktadır. İşçi sınıfının yaşadığı alanlara burjuva sınıfının yerleşmesi ve aynı zamanda bir sermaye yatırımı süreci olarak ya da belirli yaşam tarzlarını satın alma aracı olarak olarak tanımlanır (Phillips, 1993).

Kırsal soylulaştırma terimi 19. yüzyıl sonlarında Amerika Birleşik Devlet-leri’nde kentte yaşayan elit insanların kent çevresindeki kırsal alanlara sportif faaliyetler ve doğal yaşam ihtiyaçları için göç etmeye başlamasıyla başlayan bir süreçtir. 1929 ekonomik krizi, daha ucuz bir yaşam sunan kırsal alanlara göçü tetiklemiştir. Nathan Whitten’in 1939 yılında yayınladığı ve New York City kır-salındaki değişimi incelediği çalışması, kırsal soylulaştırma üzerine yapılan ilk sistematik çalışma olarak kabul edilmektedir (Südaş, 2018).

Kırsal alanlar küresel ekonomide ve küresel tüm süreçlerde gün geçtikçe et-kin rol almaya başlamıştır. Fakat kırsal alanların kendine özgü fırsatları ve deza-vantajları olduğu için kentlerden bu alanlara doğru göç olmakta ama yoğun bir göç durumu söz konusu değildir (Nelson, 2010).

Tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de nüfus giderek artmaktadır. TÜİK ve-rilerine göre, Türkiye’de nüfus 2017 yılında, bir önceki yıla göre 995 bin 654 kişi arttırmıştır. Tablo 2’de 1927’den günümüze kent ve köy nüfus oranlarındaki değişimler verilmiştir.

Tablo 2. TÜİK verilerine göre yıllar içinde değişen kent ve köy nüfusu ve oranları (TÜİK, 2018)

Yıl Toplam Nüfus Kent Nüfusu Köy Nüfusu Kent Nüfus Oranı (%)

Köy Nüfus Oranı (%)

1927 13 648 270 3 305 879 10 342 391 24,2 75,81935 16 158 018 3 802 642 12 355 376 23,5 76,51940 17 820 950 4 346 249 13 474 701 24,4 75,61945 18 790 174 4 687 102 14 103 072 24,9 75,11950 20 947 188 5 244 337 15 702 851 25,0 75,01955 24 064 763 6 927 343 17 137 420 28,8 71,2

Page 13: MIMARLIK, PLANLAMA AKADEMIK ÇALISMALARDoksanlı yıllar hem sermayelerin giderek güç kazandığı hem de devletin doğrudan girişimci rolü üstlendiği bir süreç olarak açıklanır

Mimarlık, Planlama ve Tasarım Alanında Akademik Çalışmalar12

1960 27 754 820 8 859 731 18 895 089 31,9 68,11965 31 391 421 10 805 817 20 585 604 34,4 65,61970 35 605 176 13 691 101 21 914 075 38,5 61,51975 40 347 719 16 869 068 23 478 651 41,8 58,21980 44 736 957 19 645 007 25 091 950 43,9 56,11985 50 664 458 26 865 757 23 798 701 53,0 47,01990 56 473 035 33 326 351 23 146 684 59,0 41,02000 67 803 927 44 006 274 23 797 653 64,9 35,12007 70 586 256 49 747 859 20 838 397 70,5 29,52014 77 695 904 71 286 182 6 409 722 91,8 8,22017 80 810 525 74 749 735 6 060 789 92,5 7,5

Kentlerdeki aşırı nüfus yoğunluğu ve buna bağlı olarak artan gayrimenkul ar-tışının getirdiği betonlaşma, açık ve yeşil alan miktarlarındaki azalma, yoğun ça-lışma koşulları, hava kirliliği gibi sayılabilecek birçok nedenlerden kaynaklı kent yaşamı insanların yaşam kalitesini olumsuz yönde etkilemektedir. İnsanlarda, doğaya ve doğal olana olan özlem gün geçtikçe artmaktadır. Mevcut rekreasyon ve açık yeşil alanların yetersizliğinden ve kentin yoğun temposundan kurtulmak isteyen insanlar kırsal alanlara göç etme ihtiyacı duymaktadır. Aynı zamanda kentlerde artan fiziksel ve ruhsal sağlık problemleri insanların kırsal alanlara göç etme isteğini tetiklemiştir çünkü kentlerde insanların fiziksel ve ruhsal sağ-lıklarını etkileyecek çok fazla etken vardır. Bu etkenlerin başında yoğun trafik, çarpık kentleşme, insan ilişkilerindeki yabancılaşma, gelecek kaygısı insanları kırsala göç etmesinde önemli etkenlerdir.

Her ne kadar Tablo 2’de nüfusun kentlerde yoğunlaştığı görülse de özellikle ikincil konut kullanımında son dönemlerde kentlerden kırsal alanlara doğru göç-ler artmaktadır. Göç edenlerin büyük bir kısmı orta- üst gelir gruplarıdır.

Türkiye’de tarımsal üretimin hala çok fazla gelişmemesi ve büyük sanayi üre-timlerinin kentlerde yapılıyor olması işçi ve düşük gelirli insanların kentlerde ya-şamaya devam ettiğini göstermektedir. Ülkemizde kırsal soylulaştırma çoğunluk-la Akdeniz, Ege ve Marmara Bölgelerinde görülmektedir. Coğrafi yapısı ve iklim özellikleri bu bölgedeki kırsal alanlara olan göçü tetiklemiştir. Özellikle İstanbul ve Ankara’dan Çanakkale (Şekil 1), Balıkesir, Bursa, İzmir, Muğla, Antalya’nın kır-sal alanlarına doğru göçler artmıştır.

Şekil 1. ‘de Çanakkale ilinde soylulaştırılan bazı köylere ait fotoğraflara yer verilmiştir. Çanakkale ili Marmara Bölgesinde yer almakla birlikte sanayileşme ve kentleşme oranı en düşük ildir (Başaran & Sakarya, 2012). Doğa güzellikleri, tarihi önemi ve sakinliği şehri önemli kılan etkenlerdir.

Page 14: MIMARLIK, PLANLAMA AKADEMIK ÇALISMALARDoksanlı yıllar hem sermayelerin giderek güç kazandığı hem de devletin doğrudan girişimci rolü üstlendiği bir süreç olarak açıklanır

Figen ALTINER, Tülay CENGİZ TAŞLI 13

Şekil 1. Çanakkale’ de soylulaştırılan köylere ait fotoğraflar (Adatepe, Yeşilyurt ve

Büyükhüsun) (Altıner & Cengiz, 2018)

Altıner ve Cengiz ‘in Kentlerdeki Dönüşüm Etkilerinin Kırsala Yansımasına Soylulaştırma Kavramı” adlı çalışmasında kırsal soylulaştırma çerçevesinde son yıllarda kırsal alanlara doğru artan göçlerin bu alanlardaki doğal ve kültürel de-ğişimler üzerindeki etkilerini araştırmışlardır. Araştırmada Çanakkale ili Ayvacık ilçe sınırları içerisinde olan Büyükhüsun, Yeşilyurt ve Adatepe köylerini seçmiş-lerdir. Araştırmada peyzaj karakter analizi yaklaşımı temelinde alanın yerleşim deseni analizi, jeomorfolojik özellikler, ekonomik yapı, arazi kullanımındaki da-ğılım ve değişimler, nüfus analizi, göç oranı, kültürel değişimler ve arazi mülkiye-tindeki değişimler incelemişlerdir. Araştırma sonucunda;

• Büyükhüsun, Yeşilyurt ve Adatepe köylerinin doğal yaşam özellikleri za-man içerisinde kaybolmuştur. Artan altyapı ve otopark ihtiyacı, restore edilen evlerin doğal yapısına uygun olmaması, yaşam tarzındaki deği-şimler, yeni yelenler ve yerel halk arasındaki gelir farklılıkları ve kültürel farklılıklar, doğal yaşam özelliklerinin kaybolmasında önemli etkenlerdir.

• Doğal ekosistemin zarar gördüğü ve ilerleyen zamanlarda zararlı etkile-rin artabileceği öngörülmüştür.

Page 15: MIMARLIK, PLANLAMA AKADEMIK ÇALISMALARDoksanlı yıllar hem sermayelerin giderek güç kazandığı hem de devletin doğrudan girişimci rolü üstlendiği bir süreç olarak açıklanır

Mimarlık, Planlama ve Tasarım Alanında Akademik Çalışmalar14

• Bu köyler doğal köy yapısını kaybedip turizm köylerine dönüşmüştür. Fa-kat yerel halk turizm gelirlerinden yararlanamamaktadır. Turizmden ya-rarlananlar ise dışarıdan gelen büyük ve küçük işletme sahipleri olmuştur.

• Özellikle Adatepe ve Yeşilyurt köylerinde yerel halk ve yeni gelenler ara-sında kültürel ve sosyal anlamda farklılıkların olması aradaki ilişkileri olumsuz yönde etkilemiştir.

• 1967 yılında Adatepe köyünde 200 hane mevcut iken 2011 yılında 22’si yerel halka ait toplam 82 haneye sahipti. Günümüzde ise 13’ü yerel halka ait olan toplam 80 hane bulunmaktadır. Günümüzde Yeşilyurt köyünde 65’i yerel halka ait olan toplam 155 hane bulunmaktadır. Büyükhüsun kö-yünde ise 160 adeti yerel halka ait olan toplam 250 hane bulunmaktadır.

• Hayvancılık çalışmaları yeni gelenlerin koku ve gürültü oluşması şika-yetiyle minimum düzeye indirilmiş hatta durma noktasına getirilmiştir (Altıner & Cengiz, 2018).

Kentlerden kırsal alanlara doğru yapılan göçün gerek kırsalda yaşayan yerel halka gerekse kırsal alanların doğal yapısına etkileri doğrudan veya dolaylı bi-çimde zaman içerisinde ortaya çıkmaktadır. Yeni gelenlerin kültürlerini ve ya-şam biçimlerini göç ettikleri kırsal alanlarda yaşatmaya çalışmaları bu alanlarda yaşayan yerel halkın birtakım problemler yaşamasına sebep olmaktadır. Örneğin Adatepe ve Yeşilyurt köylerinde yeni gelenler yerel halkın temizlik anlayışından ve gürültülerinden, yerel halk ise kendi köylerinde yaşamlarına müdahale edil-mesinden şikayetçi olmaktadır. Yerel halk ve yeni gelenler arasında ortaya çıkan kültürel çatışmanın yanında doğal kaynakların kullanımı ve alt yapı konusunda da sorunlar oluşmaktadır. Temiz su, kanalizasyon, çöp toplama gibi alt yapı ihti-yacı artmıştır. Yerel halk zamanla mülksüzleşmiştir. Tüm bu durumlar yerel halk ve yeni gelenler arasında uyuşmazlıkların oluşmasına sebep olmuştur. (Başaran & Sakarya, 2012; Altıner & Cengiz, 2018). Uzun yıllardır kırsal yaşam biçimine alışmış ve bu yaşam biçimiyle varlığını korumuş yerel halk biranda hayatlarına yapılan tüm sosyal ve kültürel dayatmalardan olumsuz etkilenmektedir. Yerel halk ve kırsal alan arasında kökeni yüzyıllara dayanan çok yönlü bir etkileşim söz konusudur. Kırsal alanlara ait doğal ve kültürel özelliklerin oluşumunda ve değişiminde kısaca kırsal alan kimliğinin belirlenmesinde insan etkisi oldukça önemlidir. Proshansky (1978) yer kimliğini, “insanın çevresiyle (doğal ve yapı-landırılmış çevre) ve diğer insanlarla ilişkilerinde beklentileri, tercihleri, duygu-ları ve değerleri tarafından belirlenen, yerin ve kişinin kimliğini kendi yapısında birleştiren karmaşık bir olgu” şeklinde tanımlar (Südaş, 2018). Yeni gelenlerin kırsal alanlardan beklentileri, tercihleri ve değer yargıları bu alanların yer kim-liğinde değişimlere yol açmaktadır. Bu değişimlerin etkilerinin belirlenmesi ve gözlemlemesi bazen kısa sürede görülse de bazen yıllar sonra ortaya çıkmak-tadır. Yeni gelenleri sayısı, ekonomik, sosyal ve kültürel yapısı, yaş dağılımları, kalma süreleri aynı zamanda yerel halkın nüfus oranı, geçim kaynakları, eğitim ve sosyal yapısı yer kimliğinin değişiminde etkili unsurlardır. Örneğin yeni gelen-lerin sayısı yerel halktan fazla ise yer kimliğindeki değişim hızlı görülmektedir (Proshanksy, 1978; Altıner & Cengiz, 2018).

Şekil 2’de Balıkesir ilinde soylulaştırılan bazı alanlara ait fotoğraflara yer ve-rilmiştir. Balıkesir, içerisinde barındırdığı ekolojik, tarihi ve kültürel zenginliği

Page 16: MIMARLIK, PLANLAMA AKADEMIK ÇALISMALARDoksanlı yıllar hem sermayelerin giderek güç kazandığı hem de devletin doğrudan girişimci rolü üstlendiği bir süreç olarak açıklanır

Figen ALTINER, Tülay CENGİZ TAŞLI 15

sebebiyle özellikle son zamanlarda soylulaştırmanın yoğun yaşandığı iller ara-sındadır.

Şekil 2. Balıkesir’ de soylulaştırılan alanlara ait fotoğraflar (Altınoluk, Zeytinli, Çamlıbel)

(Orijinal, 2018)

Kentten göç etmek isteyen insanların yani yeni gelenlerin rotaları, bazen ken-tin yerleşim dokusuyla zıtlık oluşturacak şekilde, bazen kente çok yakın yerler-de, bazense kente kolay erişilebilen, “kente hem yakın hem de kentten uzak” bir mesafede bulunabilir. Göç edilen yer bir kırsal alan ise, köylülerden satın alınan geleneksel evlerin restorasyonuyla bir “kırsal soylulaştırma” (rural gentrificati-on) süreci ortaya çıkabileceği gibi, yeni gelenlerin kendi evlerini inşa etmeleriyle karşı-şehirleşme (counterurbanisation) olgusu da gözlenebilir (Südaş, 2018).

Kırsal alanlara yönelik üst ölçekli ve alt ölçekli planlama önerileri, uygulama-ları ve politikaları kırsal soylulaştırmanın ileri dönük çerçevesini oluşturmak-tadır. Soylulaştırılan ve soylulaştırılacak alanların sit alanları kapsamında olup olmaması, sürdürülebilirlik ilkesi temelinde koruma ve kullanım dengesinin oluşturulabilmesi için bakanlıkların ve yerel güçlerin ne derecede önlem alıp almadığı oldukça önemli bir noktadadır çünkü kırsal soylulaştırmada, ekolojik yapının bozulmasına sebep olacak birçok etken vardır.

Page 17: MIMARLIK, PLANLAMA AKADEMIK ÇALISMALARDoksanlı yıllar hem sermayelerin giderek güç kazandığı hem de devletin doğrudan girişimci rolü üstlendiği bir süreç olarak açıklanır

Mimarlık, Planlama ve Tasarım Alanında Akademik Çalışmalar16

KAYNAKLAR1. A. Başaran-Uysal, İ. Sakarya, “Kırsal Soylulaştırma ve Turizmin Kırsal Yerleşimlere

Etkileri: Adatepe ve Yeşilyurt Köyleri”, 8 Kasım Dünya Şehircilik Günü 36. Kolokyumu, Ankara, 7-9 Kasım 2012, cilt.1, ss.579-598, 2012.

2. A. Çeker, R. Belge, “İstanbul’da Kentsel Dönüşüm Kapsamında Gerçekleşen Bir Olgu: Soylulaştırma”, Türk Coğrafya Dergisi, Doi; 1017211, 77-86, 2015.

3. A. Diecjobst, A. Froidaux, L. Jüssen, “Social and Political Key Terms of the Americas: Politics, Inequalities, and North-South Relations”, Online Dictionary, Version 1.0, Germany, 2012.

4. A.P. Cowie, “Oxford Advanced Learner’s Dictionary of Current Englişh”, Oxford University Press, Oxford, 1989.

5. A. Uğur, A. Aliağaoğlu, “Şehir Coğrafyası”, (3. Baskı), s 60, Nobel, Ankara, 2013.

6. B. Şen, “Soylulaştırma: Kentsel Mekânda Yeni Bir Ayrışma Biçimi”, İstanbul’da Kentsel Ayrışma Mekânsal Dönüşümde Farklı Boyutlar İçinde, Hazırlayan (Hatice Kurtuluş), Bağlam Yayınları, 2005.

7. B. Şen, “Kentsel Gerilemeyi Aşmada Çelişkili Bir Süreç Olarak Soylulaştırma: Galata Örneği”, Doktora Tezi, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Fakültesi Fen Bilimleri Enstitüsü Şehir ve Bölge Planlama Anabilim Dalı, İstanbul, 2006.

8. B. Sönmez, “Soylulaştırmanın Yeni Biçimleriyle Yerinden Edilmeyi Yeniden Düşünmek”, Planlama Dergisi, 24(1), 42-53, 2014.

9. C. Yalçın, “Göç Sosyolojisi”, Anı Yayıncılık, ISBN:9789756376386, 192s, Ankara, 2004.

10. E. Yılmaz, S. Çiftçi, “Kentlerin Ortaya Çıkışı ve Sosyo- Politik Açıdan Türkiye’de Kentleşme Dönemleri”, Elektronik Sosyal Bilimler Dergisi, 35(35), 2011.

11. F. Altıner, T. T. Cengiz, “Kentlerdeki Dönüşüm Etkilerinin Kırsala Yansımasına Soylulaştırma Kavramı” ISUEP 2018 Uluslararası Kentleşme ve Çevre Sempozyumu- Değişim, Dönüşüm Özgünlük, 28- 30 Haziran 2018, Eskişehir, 2018.

12. H. Bostan, “Türkiye’de İç Göçlerin Toplumsal Yapıda Neden Olduğu Değişimler, Meydana Getirdiği Sorunlar ve Çözüm Önerileri”, Coğrafya Dergisi, Doi: 10.26650/JGEOG295515, 1-16, Ankara, 2017.

13. H. M. Proshansky, “The City and Self İdentity”, Environment & Behavior, 10, 140-170, 1978.

14. İ. Kütükoğlu, Mimarlıkta Seçkinleştirme: Cihangir Örneği. Yüksek Lisans Tezi, İstanbul Teknik Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Mimarlık Anabilim Dalı, İstanbul, 2006.

15. İ. Südaş, “Şehirli Nüfusun İzmir Çevresine Göçü”, Araştırma Raporu, Ege Üniversitesi Bilimsel Araştırma Projesi. Pn:13-EDB-014, İzmir, 2018.

16. M. Akalın, “Kentsel Dönüşümün Karanlık Yüzü: Soylulaştırma, Yerinden Edilme ve Dışlanma” Bartın Üniversitesi İ.İ.B.F. Dergisi, Cilt: 7, Sayı:14, 2016.

17. M. Phillips, “Rural Gentrification and the Process of Class Colonization”, Journal of Rural Studies. VL.9. pp:123-140, 1993.

18. N. Narlı, “Tecride Uğrayan Bir Bölgede Yaşayan Ailelerin Soylulaştırma Projesine Yaklaşımı. Balat-Fener Vaka Çalışması, İstanbul’da Soylulaştırma Eski Kentin Yeni Sahipleri”, İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, 113-125, 2006.

Page 18: MIMARLIK, PLANLAMA AKADEMIK ÇALISMALARDoksanlı yıllar hem sermayelerin giderek güç kazandığı hem de devletin doğrudan girişimci rolü üstlendiği bir süreç olarak açıklanır

Figen ALTINER, Tülay CENGİZ TAŞLI 17

19. N. Sam, “Soylulaştırma Süreçlerine Ekonomik Bir Yaklaşım: Rant Farkı”, Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, 29 (2): s. 133-151,2010.

20. N. Smith, “Uneven Development: Nature, Capital and the Prodiction of Space”, Oxford: Basil Blackwel,1990.

21. N. Smith, “New Globalism New Urbanism: Gentrification as Global Urban Strategy”, Antipode Editorial Board, Blackwell Publisher,34(3), 437-457, USA, 2002.

22. L. Nelson, P. Nelson, The Global Rural: Gentrification and Linked Migration in the Rural USA. Progress in Human Geography. N:1-19. USA, (2010).

23. R. Keleş, “Kentleşme Politikası”, İmge Yayınları, ISBN: 9789755330532, 767s, Ankara, 1984.

24. S. Avcı, “İstanbul’un Nüfus Özellikleri ve Afettlerden Zarar Görebilirlik”, İstanbul’un Afetlerden Zarar Görebilirliği Sempozyumu, 1-4 Aralık, 94-116, İstanbul, 2010.

25. S. B. Yenigül, “Kırsal soylulaştırma: Soylulaştırma Sürecinin Kırsala Yansıması”, Mimarlık dergisi, Eylül- Ekim 391, 2016.

26. S. Kayasü, E. Yetişgül, “Bir Araştırma Çerçevesi: Soylulaştırma 2.0”, Planlama Dergisi, 23(3), 147-152, 2013.

27. S. Sağlam, “Türkiye’de iç Göç Olgusu ve Kentleşme”, Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları dergisi, Sayı.5. Sayfa 33-44. Ankara,2006.

28. T. İslam, İ. Malkoç, “Sosyal-Mekânsal Biçimlenmeler Bağlamında Soylulaşma: Türkiye Örneği”, Yıldız Teknik Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Doktora Dersi, İstanbul, 2014.

29. TÜİK 2018, Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi, http://www.tuik.gov.tr. (Accessed Date: 01.08.2018).

30. Ü. E. Uysal, “Soylulaştırma Kuramlarının İstanbul’da Uygulanabilirliği: Cihangir Örneği”, Planlama Dergisi 2, s. 77-92.2006.

Page 19: MIMARLIK, PLANLAMA AKADEMIK ÇALISMALARDoksanlı yıllar hem sermayelerin giderek güç kazandığı hem de devletin doğrudan girişimci rolü üstlendiği bir süreç olarak açıklanır
Page 20: MIMARLIK, PLANLAMA AKADEMIK ÇALISMALARDoksanlı yıllar hem sermayelerin giderek güç kazandığı hem de devletin doğrudan girişimci rolü üstlendiği bir süreç olarak açıklanır

Abdullah ÇİĞDEM, Duygu AKYOL, Doruk Görkem ÖZKAN 19

ENDÜSTRİ DEVRİMİ ÖNCESİ VE SONRASI İNGİLTERE PEYZAJLARINDAN KESİTLER

Abdullah ÇİĞDEM, Duygu AKYOL, Doruk Görkem ÖZKAN

GirişRönesans ve reform hareketlerinin düşünsel getirileri “Aydınlanma Çağı”nı

ortaya çıkarmış, Akıl ve bilimle toplum düzenin kurulması yolunda ilerlenmiş-tir. Bu durumun bir sonucu ve bir başlangıç olarak 1765’de James Watt’ın buhar makinesini endüstride kullanılabilecek biçimde geliştirmesi ile sanayi devrimi-nin miladı olmuş ve kent ve kentleşme kavramları ortaya çıkmış, dolayısıyla in-san-çevre etkileşimi farklı bir boyutta yol almaya başlamıştır.

Tasarlanmış bir peyzaj- park- bahçe kavramı, 19. yüzyılın endüstri kentine kadar ağırlık, yapıların yakın çevresindeki çoğunlukla özel dış mekanlara ve kent düze-yinde de meydanlara rasgelmiştir. Endüstri devrimini en erken yaşayan İngiltere’de daha 17. ve 18. yüzyıllarda şair, yazar ve sanatçıların doğaya özlemi, kentlerde bir ihtiyaç olarak doğaya benzer alanlar oluşturulması gerekliliğini ifade etmişlerdir. Bu hareketin etkisiyle oluşturulan, çok geniş ölçülerde de olsa, gene özel park-bahçeler-dir ve kent dışında yer alırlar. İngiliz kasabalarında öteden beri var olan “ortak yeşil” in ve hatta kraliyete ait malikane bahçelerinin halka kısıtlı açılımının büyük kentler-de karşılığı yoktur. Bu hareket paralelinde oluşturulan park-meydanlar da üst orta sınıf kullanımı içindir. Kısaca, kentteki insan kalabalığını meydana getiren alt sınıf işçi kesiminin gereksinimleri tatmin edilmez (Evyapan,1993).

Gene de böylece başlayan “Doğaya Dönüş” hareketi, bazen spekülatif neden-lerle (Regent’s Parkı’nın, veliaht prensin geniş arazisine değer kazandırmayı amaçlaması gibi) orta ve alt düzeydeki kentliye bazı pratik yararlar sağlayacaktır (Şekil 1). 1840’larda Liverpool’un Birkenhead Parkı, kalabalık bir endüstri ken-tinin yanı başında, geniş halk grupları için düzenlenen ilk park olması nedeniyle, sözü edilen hareketin gerçek bir ürünü sayılır (Evyapan,1993).

Şekil 1. Birkenhead Park Planı (Url1).

CHAPTER 2

Page 21: MIMARLIK, PLANLAMA AKADEMIK ÇALISMALARDoksanlı yıllar hem sermayelerin giderek güç kazandığı hem de devletin doğrudan girişimci rolü üstlendiği bir süreç olarak açıklanır

Mimarlık, Planlama ve Tasarım Alanında Akademik Çalışmalar20

Endüstri Devrimi ve İngiltere’de Peyzaja EtkileriEndüstri devrimi, “teknolojinin, endüstriyel üretimin ve ulaşım olanaklarının

gelişmesi ile birlikte birçok alanda yaşanan köklü değişim” olarak tanımlanmak-tadır. Endüstri devrimi, birçok konuda (teknoloji, üretim, kültür, ekonomi, toplu-mun sosyal yapısı, sanat ve mimarlık) önemli değişimlere ve yeni yaklaşımların ortaya çıkmasına yol açmıştır (Birol, 2006).

Endüstri Devrimi ile:

- Hızla gelişen yeni kentler,

- Hızlı nüfus artışı (Kentsel alanlarda) (Şekil 2- 3),

- Yeni yapı malzemeleri kullanma imkânı olmuştur (Çok büyük miktarda cam, dökme ve dövme demir gibi yeni malzemeler),

- Yeni yapı türleri ortaya çıkmıştır (Köprüler, Tren İstasyonları, Pazar Yerleri, Ticari Binalar, Kültürel Binalar, Expo-Sergi Binaları) (Şekil 4),

- Kent planlama ve tasarım alanında, Modern Şehircilik doğmuştur.

- Ulaşım vb. gelişmeler dolayısıyla fırsatlar çoğalmış, Peyzaj tasarımı ile ilgili fikir ve materyal alış-veriş imkânı artmıştır.

Şekil 2. Londra Kenti Gelişimi (Url2).

Şekil 3. Londra Kentinde aynı bölgeden iki resim (Sağda 1827 ve solda 1872 tarihli)

(Url2).

Page 22: MIMARLIK, PLANLAMA AKADEMIK ÇALISMALARDoksanlı yıllar hem sermayelerin giderek güç kazandığı hem de devletin doğrudan girişimci rolü üstlendiği bir süreç olarak açıklanır

Abdullah ÇİĞDEM, Duygu AKYOL, Doruk Görkem ÖZKAN 21

Şekil 4. Kristal Saray ve ön bahçesi tasarımı (Url3).

Endüstri Devrimi, devamında oluşan yaygın kentleşme, kırsal alanlardaki doğanın kaybediliyor olması yeşil alanlarda doğal peyzaj stiline olan ilgiyi artır-mış, doğal alanların tasarımda tekrar yaratılması birçok insan tarafından doğa ile yeniden pozitif bir ilişkinin kurulması isteğinin yansıması ve doğanın günlük yaşamdan kaybolmasının telafisi olarak görülmüştür.

İngiltere’de Peyzaj Tasarım YaklaşımlarıBu ülke de doğal elemanların belli kurallara göre biçimlendirilmesini ve ko-

runmasının kolay olmadığı iklim koşullarına rağmen, formal bahçe tasarımının etkisini yaşamıştı (Şekil 5). Buna rağmen, kendi koşullarında geliştirdiği biçimsel kuralcılıktan uzak (informal) tasarım anlayışını da yayabildi. İngiltere, endüstri-yel devrimin getirdiği mekanik yaşam tarzı dolayısıyla, biçimsel kurallara kar-şı özgür biçimlerin, doğal hatların savunucusu olmaya hazırdı. Düşünürler “asil vahşi”yi övüp yüceltiyor ve hemen her konuda “doğal”a özlemi dile getiriyorlar-dı (Evyapan, 1988).

Şekil 5. Blenheim Sarayından formal bir bahçe (Url4).

İnformal bahçeye yaklaşım şöyleydi: doğallık, çevrenin hiç insan eli değme-miş gibi gözükecek biçimde yeni baştan düzenlenmesiyle elde edilebilir ve bu da yeni ekol doğa ressamlarının örneğin Nicholas ve Claude Lorrain, Gaspar Pous-sin, Salvator Rosa’nın yapıtlarını, doğanın kendisinde canlandıracak, bu tablolara benzeyen yorumlarla görsel terimlere dökülebilirdi (Şekil 6) (Evyapan, 1988).

Page 23: MIMARLIK, PLANLAMA AKADEMIK ÇALISMALARDoksanlı yıllar hem sermayelerin giderek güç kazandığı hem de devletin doğrudan girişimci rolü üstlendiği bir süreç olarak açıklanır

Mimarlık, Planlama ve Tasarım Alanında Akademik Çalışmalar22

Ana düşünce, bahçe tasarımının bir tür doğa resmi olduğu, bahçe ögelerini gölge-lendirerek, ya da ışıklandırarak, bir tablodaki gibi ta geri planda veya ön planda göstermenin mümkün olabileceği şeklindeydi.

Şekil 6. Claude Lorrain’den bir peyzaj (Url5).

Doğa resimlerini taklit eden bu bahçe tasarım yaklaşımı pitoresk denilirdi. Bunun yanı sıra, öğelerinin şiirsel anlam taşıyan belirli bir sahneyi canlandırmak üzere düzenlendiği “şiirsel” bahçeler de tasarlanmıştır (Erdoğan, 2018). Bu saye-de 1710-1730 arası dönemde entelektüel ve sanatçılar tarafından yeni bir bahçe tasarımı ortaya çıkmıştır. Bu stil’de, ressam ve şairlerin tanımladığı kompozisyon uygulama aşamasında mimar veya bahçıvanın uzmanlığına bırakılıyordu.

Buckinghamshire’daki Stowe Avrupa’nın en önemli manzara bahçelerinden-dir. 18.yüzyıl boyunca, Temple ailesi tarafından dönüştürülüp büyütülmüştür. Bu aile üyeleri “picturesque” “pitoresk” üslubun en önemli yaratıcılarına başvur-muştur. Söz konusu park, manzara üslubunun gelişim evrelerine ve çağın zevkin-deki değişime eksiksiz bir biçimde örnek oluşturur (Zuylen, 2015).

Şekil 7. Stowe bahçeleri (Url6).

Bu yaklaşım da arazi mümkün olan en doğalı ve daha fazlasını yakalamak amacı ile, yapay tepecik ve göllerle yeni baştan düzenlenebiliyordu (Şekil 7). Eğri çizgi daha doğal kabul ediliyordu ve daha sık kullanılıyordu; öyle ki S- eğrisi “gü-

Page 24: MIMARLIK, PLANLAMA AKADEMIK ÇALISMALARDoksanlı yıllar hem sermayelerin giderek güç kazandığı hem de devletin doğrudan girişimci rolü üstlendiği bir süreç olarak açıklanır

Abdullah ÇİĞDEM, Duygu AKYOL, Doruk Görkem ÖZKAN 23

zellik çizgisi” diye anılıyordu üstelik doğallığı daha da ileri götürmek ve çevrede-ki tarlaları da bahçenin bir parçasıymış gibi göstermek için ha-ha kullanılmaya başlandı (Evyapan, 1988) (Şekil 8).

Şekil 8. Stourhead bahçeleri (Url7).

Şekil 9. Ha-ha duvar örneği (Url8).

Duvarın yıkılması ve ha-ha’nın kullanımıyla bahçenin çevreye açılması ile in-formal stilin olgunluk dönemine geçişi sağlanmıştır. İlk kez Charles Bridgeman’in Rousham bahçelerinde yüzü tarlalara dönük heykeller, İngiliz bahçesinde dışa yönelmenin işareti olmuştur (Şekil 9). Ha-ha, daha ileriye, dışa açılma ve ufka dalmanın aracı olmuştur.

Page 25: MIMARLIK, PLANLAMA AKADEMIK ÇALISMALARDoksanlı yıllar hem sermayelerin giderek güç kazandığı hem de devletin doğrudan girişimci rolü üstlendiği bir süreç olarak açıklanır

Mimarlık, Planlama ve Tasarım Alanında Akademik Çalışmalar24

Şekil 10. Rousham Garden dışa dönük heykel (Url9).

Bu dönemde, yani 18. Yüzyılın son çeyreğinde klasik tapınaklar, gotik yıkıntı-lar, Mısır piramitleri, Çin köprüleri, Trük camileri ve Tahiti barakaları yeni bahçe modasıyla Avrupa kıtasında da her yere yayılmıştı bile. Dergilerden ve örnek ka-taloglardan her vesileyle süs yapıları seçilebiliyordu (Buttlar, 1998) (Şekil 10).

Şekil 11. Prior Park’da Palladiyen Köprü (Url10).

On sekizinci yüzyılın ikinci yarısında Lancelot “Capability” Brown, arazi bah-çeciliğinde önemli bir isim olarak ortaya çıkar. Brown 1750’lerden, 1790’lar arası meslek hayatında pek çok malikane arazisinin tasarımında yer almıştır, Sir Wil-liam Chambers, “(Brown’ın) bahçeleri doğadan öylesine tıpatıp kopya edilmişler ki, bildiğimiz tarlalardan pek az değişik...” demiştir. Biraz da Brown’ın olumsuz etkisi sonucu, informal’e karşı bir tutum gelişerek bahçe tasarımında formal yeniden gündeme gelmiştir. Pevsner’e göre bu eğilimi ilk dile getirenlerden biri Humphrey Repton olmuş ve İnformal bahçe ile ilgili olumsuz düşüncelerini ifade etmiştir (Evyapan, 1988).

Kısaca, on dokuzuncu yüzyıl boyunca informal arazi-bahçeciliğinin yanısıra formal yaklaşım da bazen tek başına, bazen informal ile karmaşık bir düzen oluş-turarak, geçerli olmuştur. Formal stilin bir türevi olan “geometrik bahçe” bu yüz-yılın ortalarında, örneğin Crystal Palace’ın mimarı Joseph Paxton tarafından da benimsenerek uygulanmıştır. Paxton, diğer bahçe stillerinden biri olan ve bitki

Page 26: MIMARLIK, PLANLAMA AKADEMIK ÇALISMALARDoksanlı yıllar hem sermayelerin giderek güç kazandığı hem de devletin doğrudan girişimci rolü üstlendiği bir süreç olarak açıklanır

Abdullah ÇİĞDEM, Duygu AKYOL, Doruk Görkem ÖZKAN 25

türlerini iyi bilen bahçıvanlarca geliştirilen “gardenesk” çiçek bahçesini, geomet-rik olarak tasarlayıp, ağaçlık ve mazılıkta serbest biçimler kullanıyordu.

“Yabani pitoresk” yaklaşım ise, belirli bir stili izlemeye ya da belirli bir biçime bağlı olmaksızın, bitkilerin bahçe içinde en doğru yerde ve doğal formuyla yetiş-tirilmesini öneriyordu. Viktorya çağında aile kavramı önem kazanmış, sıradan kentliler için de bahçeli ev formülü düşünülmüştür. Böylece geniş malikane ara-zi-bahçelerinin, yanı sıra, ufak konut bahçelerine de sık rastlanır oldu. Bir yandan da doğal ile geometrik arasındaki ikilem sürmekteydi. Bazı bahçelerde doğal yak-laşımla düzenlenirken, diğerlerinde geometrik düzen kullanılıyordu.

Doğal ile geometrik ya da informal ile formal olanı en başarılı olarak denge-leyen yaklaşıma bahçe tasarımcısı Gertrude Jeckyll ile mimar Edwin Lutyens’in ortak çalışmalarında ulaşıldığı söylenebilir. “Mimari-botanik- doğal” ile, “roman-tik- kırsal- duygusal- formal”in karışımı olan bu stil, bitki türü sayısını azaltmakla beraber, her bitkinin doğal formunda ve tüm kapasitesince büyümesine olanak tanımakta, yer yer kırpılmış mazı, saksı, vazo ve geometrik biçimli su elemanla-rını kullanmaktaydı. Sonuçta, bir yanda salt informal arazi-bahçe, öte yanda salt formal bahçenin aksine, içinde yaşanılır nitelikte çevreler yaratılmaktaydı (Re-sim 11). Öyle ki, formal olandan informal olana kadar değişen bir yelpaze için-deki İngiliz bahçelerini, Jekyll-Lutyens düzenlemelerindeki dengeye yaklaştığı ölçüde başarıya ulaştığını söylemek yanlış olmayacaktır (Evyapan, 1988).

Şekil 12. Folly Farm’dan bir görüntü (Url.11)

Sonuç

İngiliz bahçelerinin kaynağı, İngiliz tüccarların, devlet adamlarının, mimar-ların ülke dışına yaptıkları geziler esnasında karşılaştıkları ve etkilendikleri res-samların eserleri ve diğer sanatsal eserler ile o dönemde etkili olan formal bah-çelere bir alternatif tepki olarak başladığı görülmektedir. Endüstri devri kendi çevresini ve ihtiyaçlarını doğuran en önemli faktörlerden birisi olarak çevreyi dolayısıyla peyzaj tasarımını etkilemiştir. Sonrası tasarım ve felsefe ise tam an-lamıyla formal ve informal arasında “git-gel”ler ile ve nihayet birbiri içerisinde yerli yerinde harmanlandığı bahçe tasarımı anlayışı ile ifade edilebilir.

Page 27: MIMARLIK, PLANLAMA AKADEMIK ÇALISMALARDoksanlı yıllar hem sermayelerin giderek güç kazandığı hem de devletin doğrudan girişimci rolü üstlendiği bir süreç olarak açıklanır

Mimarlık, Planlama ve Tasarım Alanında Akademik Çalışmalar26

Kaynaklar1. Birol, G. (2006). Modern Mimarlığın Ortaya Çıkışı ve Gelişimi. Megaron, Mimarlar

Odası Balıkesir Şubesi Yayını, Ekim 2006, s.3-6.

2. Buttlar, A.V.(2003). İngiliz Bahçesi. Bahçelerin ve Parkların Tarihi, Dost kitabevi Yayınları, Ankara.

3. Evyapan, A. (1988). İngiliz Bahçe Anlayışına Kısa Bir Bakış. ODTÜ MFD, 8(2), 189-194.

4. Evyapan, A. (1993). Peyzaj Tasarımı: Deyim Olarak Anlam Ve Kapsamı. Mimarlık Dergisi, 254.

5. Zuylen, G.V. (2015). “Bitkilerle Resim Yapmak” İngiliz Bahçesi.Dünyanın Tüm Park ve Bahçeleri, Yapı Kredi Kültür Sanat yayıncılık, İstanbul.

6. Url1. https://goo.gl/images/66Ptwf

7. Url2. http://www.yildiz.edu.tr/~enlil/KPT/DERS5.pdf

8. Url3 https://goo.gl/images/Mvwsfs

9. Url4. https://www.blenheimpalace.com/visit-us/park-and-gardens/

10. Url5. http://lelorrain.louvre.fr/en/html/ll09.html

11. Url6. https://goo.gl/images/dbA6mx

12. Url7. https://goo.gl/images/tbyWGM

13. Url8. https://goo.gl/images/pPoR7t

14. Url9. https://goo.gl/images/vEq47u

15. Url10. https://goo.gl/images/VP7xwc

16. Url11. https://goo.gl/images/jvCzzh

Page 28: MIMARLIK, PLANLAMA AKADEMIK ÇALISMALARDoksanlı yıllar hem sermayelerin giderek güç kazandığı hem de devletin doğrudan girişimci rolü üstlendiği bir süreç olarak açıklanır

Aysel GÜRKAN, Aylin SALICI 27

HATAY KENT MERKEZİNİN KENTSEL AÇIK VE YEŞİL ALANLARIN UZAKTAN

ALGILAMA YARDIMIYLA TESPİT EDİLMESİ

Aysel GÜRKAN, Aylin SALICI

GİRİŞKentsel alandaki parklar, çocuk oyun alanları, spor tesisleri, büyük refüjler,

mezarlıklar kentsel açık ve yeşil alanlar olarak ifade edilmektedir. Kentsel alan-lardaki açık ve yeşil alanların işlevleri ile ilgili pek çok çalışma bulunmaktadır. Genel olarak sınıflandırıldığında kent içi açık ve yeşil alanların ekonomik (Ener-ji tasarrufu sağlama, turizm ve iş imkanı sağlama, mülk değeri, üretim işlevi), ekolojik (oksijen üretimi, kirli havanın filtre edilmesine katkı, serinlik ve sıcaklık etkisi, nispi hava nemi üzerine etkisi, atmosferdeki karbonun tutulması ve sera etkisinin azaltılması, erozyon önleme ve su dengesini sağlama, ekolojik restoras-yon ve biyolojik çeşitliliği koruma, gürültü kontrolü) sosyal (eğitim ve kültürel faaliyetlere imkan sağlama, suç oranını azaltma, rekreasyonel faaliyetlere olanak sağlama, toplumsal gelişmeye katkı, kamu sağlığı koruma) planlama yönünden fiziksel işlevleri (dolaşım-erişim işlevi, alan koruma, ölçek, estetik, tampon böl-ge oluşturma, tarihi koruma, mimari etkileri) vardır (Önder ve Polat, 2012). Dış mekân etkinlikleri için açık ve yeşil alanlar, bir kentin yapısındaki çeşitli kulla-nımlar için fiziksel ve sosyal yapı arasında önemli bir denge unsurudur. Modern dünyanın gösterişe önem veren, planlamayı göz ardı eden düşünce sistemi yü-zünden bu denge bozulmuştur. Geçmişte fazlaca gereksinim duyulan açık ve yeşil alanlar, bozulan bu denge ve artan çevresel sorunlar nedeniyle kentsel mekânlar yeniden önem kazanmış ve bu alanların arttırılması yönünde çalışmalara başlan-mıştır (Dunnet ve ark., 2002).

Kentlerdeki hızlı nüfus atışı ve göç doğal dengeyi tehdit etmekle beraber, sür-dürülebilir kentsel alanların oluşumuna engel olmaktadır. Bu durum, doğal kay-nakların verimsiz kullanılması ile kentlerin yer aldıkları ekosistemlerin düzeni bozulmakta, tarım alanlarının yapılaşmaya açılması gibi doğal kaynaklara tahrip vermektedir. Böylelikle üretim sağlayan ekosistemler azalarak diğer bölgelere bağımlılık artmakta, karbon salınımından küresel ve yerel ölçekte iklim değişik-liğine kadar birçok konuda sorunların ortaya çıkmasına sebep olmaktadır. The World Bank (2017) verilerine göre 1960 yılında dünyada nüfusun %33,6’sı, Tür-kiye’de ise %32’si kentlerde yaşarken, 2016 yılına gelindiğinde aynı oran dünya genelinde %54,3’e, Türkiye’de ise %74’e yükselmiştir. Bu veriler doğrultusunda farklı ekonomik, sosyal faktörler ve göç nedeni ile nüfusun kentlerde yığılma eği-limi, açık ve yeşil alanlar açısından literatürde tartışılan üç temel sorun kümesini gündeme getirdiği görülmektedir; 1) kontrolsüzce büyüyen ve yayılan kentsel alanlarda ekosistemlerin parçaları olan açık ve yeşil alanların baskı altına alına-rak yapılaşma riski ile karşı karşıya kalmasıdır (Bhatta, 2010; Mensah, 2014). 2) kentsel açık ve yeşil alanların sürdürülebilir olmayan yöntemlerle tasarlanması-nın dolaylı ya da doğrudan doğal kaynaklar ve kent üzerinde yarattığı olumsuz

CHAPTER 3

Page 29: MIMARLIK, PLANLAMA AKADEMIK ÇALISMALARDoksanlı yıllar hem sermayelerin giderek güç kazandığı hem de devletin doğrudan girişimci rolü üstlendiği bir süreç olarak açıklanır

Mimarlık, Planlama ve Tasarım Alanında Akademik Çalışmalar28

etkiler ve üretken özelliğinin yitirilmesine odaklanmaktadır (Hall, 2011; Magigi, 2013; Zeeuw ve Drechsel, 2015). Kentsel açık ve yeşil alanlar her ne kadar ulaşım, konut, sanayi alanlarındaki gibi doğrudan çevreye zarar vermese de, verimsiz ta-sarlandığında tüketici durumuna gelerek; enerji, su gibi kaynakların gereğinden fazla kullanıldığı ya da atık üretici alanlara dönüşebilmektedir. 3) kaynaklarının üçte ikisinden fazlasının tüketilmekte olduğu kentlerde yukarıda bahsedilen iki temel sorun ve diğer kentsel alan kullanımların neden olduğu olumsuz etkiler sonucunda enerji, su, gıda gibi temel ihtiyaçların karşılanmasında yetersiz kalı-narak dışa (diğer yöre ya da bölgelere) bağımlılığın artmasıdır (Najafidashtape ve Hamamcıoğlu, 2018).

Konu ile ilgili olarak gerek Antakya kenti için, gerekse diğer kentlerle ilgili pek çok çalışma yapılmıştır. Bozkurt (1994), Çinçinoğlu (2001), Güzelmansur ve Ark (2007)’de Antakya kenti ile ilgili yaptıkları çalışmalarda bariz farklılıklar çıkmıştır. Bu çalışma kapsamında da Antakya’nın Büyükşehir statüsüne kavuş-muş olması, Suriye’deki iç savaştan dolayı sınırda olan bu kente yaklaşık 500.000 nüfusun göç etmiş olması, kent ile ilgili yeni bir çalışma yapma gerekliliğini do-ğurmuştur. Tüm ülkelerdeki kentsel alanlarla ilgili yapılan çalışmalar, artan kent nüfusuna paralel olarak yapılaşmanın artması ve diğer kentsel plansız gelişme-ler, yanlış yer seçimleri, kentlerin kırsal alanlarla olan ilişkilerinin kopmasına, kentteki açık ve yeşil alanların azalmasına sebebiyet verdiğini ortaya çıkarmıştır. Plansız kentleşmenin doğal bir sonucu olarak, çeşitli kullanışlar için elverişli ve yeteri kadar arazi tahsis edilmemiş olması, değişik karakterli bölgelerin birbiri içerisine girmesine ve aralarında tampon yeşil alanların yer almamasına neden olmuştur (Keleş, 1994).

Bu çalışmada da Hatay Büyükşehir Belediyesi merkez ilçeleri olan Antakya ve Defne ilçelerindeki kentsel gelişim alanları ve kent içindeki açık yeşil alanlarının uzaktan algılama yardımıyla saptanması amaçlanmış ve buna paralel olarak da nüfus verileri doğrultusunda kişi başına düşen yeşil alan miktarının hesaplan-ması hedeflenmiştir. Bu doğrultuda 3 temel hedef belirlenmiştir; 1) Antakya ve Defne ilçelerinin kentsel yeşil alanlarının mahalle bazında sayısallaştırılması 2) Mahalle bazında TÜİK’ten nüfus sayım verilerinin elde edilmesi 3) Kişi başına düşen yeşil alan miktarının hesaplanması.

MATERYAL VE YÖNTEM

Çalışma AlanıAraştırma alanı olarak Türkiye’nin Akdeniz kıyısında yer alan Hatay il mer-

kezi seçilmiştir. Hatay, 35° 47’- 36° 24’ E ile 35° 48’ - 36° 37’ N arasında yer almaktadır (Şekil 1).

Page 30: MIMARLIK, PLANLAMA AKADEMIK ÇALISMALARDoksanlı yıllar hem sermayelerin giderek güç kazandığı hem de devletin doğrudan girişimci rolü üstlendiği bir süreç olarak açıklanır

Aysel GÜRKAN, Aylin SALICI 29

Şekil 1. Araştırma alanı

Araştırma, 13.429,25 hektarlık alanda, 2017 nüfusuna göre 517.288 nüfusu barındıran Hatay Büyükşehir Belediyesi merkez ilçeleri olan Antakya ve Def-ne’de yürütülmüştür.

Araştırma materyali olarak şu veriler kullanılmıştır; Antakya Belediyesi, Def-ne Belediyesi ve Büyükşehir belediyesinden alınan nazım imar planları, 2015 yılı-na ait Worldview uydu görüntüleri, güncel Google earth görüntüleri ve 1/25.000 ölçekli topoğrafik haritalar. Bunlara ilaveten demografik yapı için TÜİK verileri kullanılmıştır. Bunlar dışında konu ile ilgili önceden yapılan tüm çalışmalar ve veriler bu çalışma kapsamında değerlendirilmiştir.

Çalışmada kullanılan Worldview uydu görüntüsü Eylül 2015 tarihinde çekil-miş olup, Worldview Ortoready pansharpened, özelliğine sahiptir. Görüntünün çözünürlüğü 50 cm olup, 3 bantlı ve 16 bit özelliğindedir.

Çalışma 3 aşamada gerçekleştirilmiştir (Şekil 2). Çalışmanın birinci aşaması veri toplama, ikinci aşaması analiz, üçüncü aşaması sonuç ve önerilerden oluş-muştur.

Birinci aşama olan veri toplamada literatür taraması ile konu ile ilgili veriler olan nazım imar planları, worldview uydu görüntüleri, Google earth görüntüleri, topoğrafik haritalar ile TÜİK verileri temin edilmiştir.

İkinci aşamasında ise rektifikasyon (gometrik düzeltme), sayısallaştırma, arazi kontrolleri, TÜİK verilerinin tablolaştırılması ve kişi başına düşen yeşil alan miktarının belirlenmesi aşamalarından oluşmuştur.

Page 31: MIMARLIK, PLANLAMA AKADEMIK ÇALISMALARDoksanlı yıllar hem sermayelerin giderek güç kazandığı hem de devletin doğrudan girişimci rolü üstlendiği bir süreç olarak açıklanır

Mimarlık, Planlama ve Tasarım Alanında Akademik Çalışmalar30

Veri Toplama

Analiz

Sonuç ve Öneriler

Nazım İmar Planları

Rektifikasyon

Elde Edilen Veriler Doğ-rultusunda Öneriler

Worldview Uydu Görün.

Sayısallaştırma

Kişi Başına Düşen YA Miktarının Belirlenmesi

TÜİK Verileri

Google earth Görün.

Arazi kontrolleri

Topoğrafik Haritalar

Şekil 2. Araştırmada izlenen yol

Rektifikasyon: Temin edilen sayısal görüntüler NetCAD 7 ortamında geo-metrik düzeltmesi yapılmıştır. Uydu görüntüsü, nazım imar planları ve topoğra-fik haritalar Universal Transverse Mercator (UTM-3°) projeksiyonundaki, ITRF -96 datum, 30 meridyen koordinat sistemine dönüştürülmüştür. Her görüntü üzerinden serbest dağılım gösteren en az 10 yer kontrol noktası (GCP) belirlen-miştir. “En yakın komşu algoritması” kullanılarak uydu görüntüsünün geometrik düzeltmesi yapılmıştır. Bu geometrik düzeltme sırasında “Ortalama Hataların Karekökü” (a root mean square (RMS) <0.5 pikselden daha küçük bir hata payı vermiştir. sayısallaştırılarak kentsel açık ve yeşil alanlar belirlenmiştir.

Arazi kontrolleri: Kentsel açık ve yeşil alanlar sayısallaştırıldıktan sonra, doğruluğunu saptamak amacıyla arazi kontrolleri yapılmıştır. Arazi kontrolle-rinde, her bir yeşil alan sınırlarının harita üzerinde doğru olup olmadığı araziye çıkılarak kontrol edilmiştir. Bu aşamada, topoğrafik haritalar, uydu görüntüleri ve GPS kullanılmıştır.

Bu aşamada TÜİK’ten alınan demografik veriler de tablolaştırılmıştır. Daha sonra sayısallaştırma doğrultusunda yeşil alana yönelik mekânsal bilginin oluş-turulmuş ve kişi başına düşen yeşil alan miktarının belirlenmiştir.

Üçüncü aşamada ise alana ilişkin oluşturulan mekânsal veriler değerlendiri-lerek konu ile ilgili öneriler geliştirilmiştir.

ARAŞTIRMA BULGULARIBu çalışma kapsamında araştırma bulguları nüfus, sayısal olarak yeşil alan ve

parkların dağılımı, kişi başına düşen yeşil alanların dağılışı olarak üç ana başlık altında irdelenmiştir.

Page 32: MIMARLIK, PLANLAMA AKADEMIK ÇALISMALARDoksanlı yıllar hem sermayelerin giderek güç kazandığı hem de devletin doğrudan girişimci rolü üstlendiği bir süreç olarak açıklanır

Aysel GÜRKAN, Aylin SALICI 31

NüfusHatay, Kurtuluş Savaşı’ndan sonra Hatay Cumhuriyeti iken 23.06.1938 ta-

rihinde yapılan referandumla Türkiye Cumhuriyeti’ne katılmıştır. Bu nedenle Hatay’ın merkez ilçesi olan Antakya’nın ilk nüfus analizleri 1940 yılından, 2013 yılında Antakya’dan ayrılan Defne ilçesinin nüfus sayımları ilk olarak 2013 yılında başlayarak yapılmıştır. Şekil 3’te TÜİK’ten alınan Antakya ve D e f n e i l ç e l e r i genel nüfus sayımları itibarıyla nüfus değişimi görülmektedir.

Şekil 3’e göre il merkezinin nüfus artışı belirli bir çizgiyi izlememekle beraber, ülkenin siyasi durumuna göre şekillenmektedir. 2013 yılında çıkarılan 5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Yasasından sonra Antakya büyükşehir kapsamına alınmış ve merkez ilçe olan Antakya’ya Defne ilçesi de dahil olmuştur. 2013 yılındaki An-takya ilçesinin nüfusu 347.974 iken Defne ilçesinin nüfusu 134.570’dir. 2017 yılı itibariyle Antakya’nın nüfusu 365.402’e, Defne’nin nüfusu 142.876’ya yükselmiş ve toplamda 508.278 nüfusa ulaşmıştır. Şekil 3’te TÜİK’ten alınan Antakya ve Defne ilçeleri genel nüfus sayımları itibarıyla nüfus değişimi görülmektedir.

Şekil 3. Hatay merkezin yıllara göre nüfus artışı

Sayısal Olarak Yeşil Alanlar ve Parkların Dağılımı12.11.2012 tarih ve 6360 sayılı Büyükşehir Belediye Kanunu çerçevesinde

Antakya ilçesinden Defne ilçesine 8 belde, 15 köy ve 4 mahalle, Yayladağı ilçesine ise 1 belde ve 7 köy bağlanmıştır. Dolayısıyla Antakya ilçesinin güney kısımlarını oluşturan mahalle, köy ve beldelerin Yayladağı ve Defne ilçelerine bağlanması sonucu Antakya ilçe sınırları bir daralma göstermiştir. Diğer yandan Antakya ilçesine başka bir ilçeden herhangi bir yerleşme bağlanmamıştır. Antakya ilçe sınırlarının tayininde dikkati çeken bir diğer husus, Antakya ilçesinin, kuzeyin-deki ilçelerle olan sınırlarında herhangi bir değişikliğin yapılmamış olmasıdır. Kuzeyde Maraş boğazına kadar olan sahada yer alan köy ve beldeler mahalle sta-tüsü kazanmışlar, ancak idari açıdan yine Antakya ilçesi hizmet sahası içerisinde kalmışlardır. Bu durum Antakya şehrinin kuzeye doğru hızlı bir mekânsal geliş-

Page 33: MIMARLIK, PLANLAMA AKADEMIK ÇALISMALARDoksanlı yıllar hem sermayelerin giderek güç kazandığı hem de devletin doğrudan girişimci rolü üstlendiği bir süreç olarak açıklanır

Mimarlık, Planlama ve Tasarım Alanında Akademik Çalışmalar32

me göstermesiyle yakından ilgilidir. Serinyol sınırları içerisinde Mustafa Kemal Üniversitesinin bulunması, Serinyol’un kuzeydoğusunda Hatay Havaalanının yer alması ve Antakya-Serinyol karayolunun her iki yakasında yer alan ticarethane-lerin hızlı bir artış göstermesi gibi sebepler şehrin kuzeye doğru gelişme gös-termesinde önem teşkil etmiştir. Dolayısıyla bu alanda yer alan ve Büyükşehir Belediye Kanunu ile mahalle statüsü kazanan köy ve beldeler zamanla Antakya şehriyle beraber bir mekânsal bütünlük arz edecektir.

Nüfusa paralel olarak Hatay kent merkezinin kentsel yayılımı 1972-2008 yıl-ları arasındaki durumu Şekil 4’te verilmiştir. Buna göre 1972 ‘de kentsel yayılım alanı 783,714 ha iken, 2008 yılında 2.747,701 ha olarak belirlenmiştir (Şekil 4) (Güzelmansur ve Kılıç, 2010). Kentsel yayılımın bu kadar hızlı olduğu bir şehirde kentsel yeşil alanların önemi artmaktadır.

Şekil 4. Hatay kentsel yayılım (1972-2008) (Güzelmansur ve Kılıç,2010)

Sayısal olarak yeşil alan ve parkların dağılımıAraştırma alanı Hatay Büyükşehir Belediyesi’nin merkez ilçeleri olan Antakya

ve Defne’nin kentsel gelişim alanını kapsamaktadır. Bu çalışmada da kentsel yeşil alanlar NetCAD 7 ortamında sayısallaştırılmıştır. Sayısallaştırma yapılırken kent-sel yeşil alanlar; parklar, kent içinden geçen sulak alanlar, spor tesisleri, orta ve yan refüjler ile Antakya’nın en büyük yeşil dokusunu oluşturan mezarlıklar göz önünde bulundurulmuştur (Şekil 5). Buna göre kentsel yeşil alanlar, eski Antakya yerleşiminin olduğu alanlarda son derece azdır. Yeni kentsel gelişim alanlarında daha yoğundur. Buradan yola çıkarak çalışma alanı toplamda 13.429,25 hektar-dan oluşurken, yeşil alanlar toplamı 355,90 hektardan oluşmuştur.

Buna paralel olarak da Antakya ve Defne Belediyeleri sınırları içindeki parklar sayılarına göz atılırsa, Antakya Belediyesi sınırları içinde 156 park varken, Def-ne belediyesi sınırları içinde 29 adet park mevcuttur. Toplam park alanları 35,64 hektar yapmaktadır. Ancak bunlara mezarlık kompleksi, spor alanları ve refüjler eklendiğinde 355,90 hektara ulaşmaktadır.

Page 34: MIMARLIK, PLANLAMA AKADEMIK ÇALISMALARDoksanlı yıllar hem sermayelerin giderek güç kazandığı hem de devletin doğrudan girişimci rolü üstlendiği bir süreç olarak açıklanır

Aysel GÜRKAN, Aylin SALICI 33

Kişi başına düşen (m2) yeşil alanların mekânsal dağılışıKişi başına düşen yeşil alan miktarı, şehirlerin gelişmişlik düzeyini belirle-

mektedir. Türkiye’de ilk olarak 6785 sayılı İmar Kanunu’nun 20.07.1972/1605 sayılı yasanın 25. Maddesinde değişiklik yapılmış ve buna göre kişi başına dü-şen minimum 7 m2 olarak öngörülmüştür. Türkiye’de kişi başına düşen yeşil alan miktarı, 1999 depreminden sonra güncellenerek 3194 sayılı imar yasası ile bir-likte yürürlüğe giren “imar planı yapılması ve değişikliklerine ait esaslara dair yönetmelik” 2 Eylül 1999 yılı Resmi Gazetede yayınlanan imar yasasında değişik-lik öngören yönetmelikle yeniden düzenlenmiş ve aktif yeşil alan miktarı 10 m²/kişi olarak belirtilmiştir (Demir, 2004).

Şekil 5. Araştırma alanı sınırları içindeki açık ve yeşil alanlar.

Page 35: MIMARLIK, PLANLAMA AKADEMIK ÇALISMALARDoksanlı yıllar hem sermayelerin giderek güç kazandığı hem de devletin doğrudan girişimci rolü üstlendiği bir süreç olarak açıklanır

Mimarlık, Planlama ve Tasarım Alanında Akademik Çalışmalar34

Dünya sağlık örgütü bir kente kişi başına düşen yeşil alan miktarının, nüfusa bakılmaksızın en az 9 m2 olması gerektiğini ancak bunun idealinin 10-15 m2 ol-duğunu belirtmiştir. Avrupa ve Amerika’da bazı kentlerin kişi başına düşen yeşil alan miktarı; Stockholm 87.50 m, m2 Newyork 23.10 m2, Roma 45.30 m2, Paris 4.50 m2, Londra 27 m2’dir (Şekil 6). Türkiye genelinde ise rakamlar oldukça dü-şüktür; İstanbul 6 m2, Bursa 10 m2, İzmir 5 m2, Samsun 5.60 m2’dir (Benek ve Şahap, 2017). Mart 2018 itibariyle Hatay kent merkezindeki yeşil alan miktarı 355,90 ha olup, kişi başına düşen yeşil alan miktarı 6,88 m2’dir.

Kent içindeki yeşil alanların mekânsal dağılımına bakılacak olursa; Antakya İlçesinin toplamda 95, Defne İlçesinin ise toplamda 37 mahallesi bulunmaktadır. Antakya İlçesine bağlı mahallelerin fazla olmasının sebebi, Büyükşehir statüsü kazanmadan önceki Antakya kent merkezinin konumlandığı mahalleleri kapsa-masından kaynaklanmaktadır. Büyükşehir statüsü kazandıktan sonra kent mer-kezi çevresindeki tüm belediyeler birleştirilerek bir kısmı Antakya merkez ilçe, bir kısmı da Defne merkez ilçeye bağlanmıştır.

Şekil 6. Dünyada ve Türkiye’de şehirlere göre yeşil alan dağılımı (Benek ve Şahap, 2017)

Antakya merkez ilçesine genel olarak bakıldığında, ilçe merkezini Asi Nehri ikiye bölmektedir. Asi Nehri’nin doğusu ile batısı arasındaki yerleşim arasında büyük farklar bulunmaktadır. Antik Antakya’nın olduğu alanlar, nehrin doğusun-da olup, buradaki kentsel yeşil alan miktarı oldukça azdır (Şekil 7). Ancak evlerin genelde az katlı ve avlulu olmaları sebebiyle yoğun yapılaşma pek hissedilme-mektedir.

Şekil 7. Asi Nehrinin doğusunda konumlanan antik Antakya mahalleleri ile solunda

konumlanan mahallelerden görünüm.

Page 36: MIMARLIK, PLANLAMA AKADEMIK ÇALISMALARDoksanlı yıllar hem sermayelerin giderek güç kazandığı hem de devletin doğrudan girişimci rolü üstlendiği bir süreç olarak açıklanır

Aysel GÜRKAN, Aylin SALICI 35

Mahallelerin nüfusuna bağlı olarak kentsel yeşil alanlarına bakıldığında, TÜİK 2017 verilerine göre Antakya ilçesinin en büyük nüfusa sahip mahallesi 27.129 ile Akasya Mahallesidir. Buna paralel olarak kentsel yeşil alanı en fazla olan mahalle de 40.541 m2 oranı ile Akasya Mahallesidir. Akasya Mahallesi, An-takya’nın kentsel gelişimin yayıldığı yani yeni yapıların olduğu mahallelerden biridir. Yeşil alan miktarının bu kadar çok olması buna bağlanabilir. Kentsel ye-şil alanın en çok olduğu ikinci mahalle ise 14.506 nüfusa rağmen, 26.726 m2 ‘lik yeşil alan sahip olan Akevler Mahallesidir. Buralardaki mahalleler olan Zengin-ler Mahallesi, Meydan Mahallesi ve Haraparası Mahallesinin nüfusları sırasıyla 727, 767 ve 434 olmasına rağmen, Meydan Mahallesindeki yeşil alan miktarı 601 m2, Haraparası mahallesinin yeşil alan miktarı da 2.975 m2 dir. Haraparası Mahallesindeki yeşil alan miktarının çok olması, askeriye, eski devlet hastanesi gibi kamu kurumlarını barındırmasından kaynaklanmaktadır. Kent merkezinin çekirdeğini buralar oluşturmaktadır.

Antakya İlçesinin diğer mahallelerine bakıldığında, nüfusuna oranla kentsel yeşil alanın fazla olduğu mahalleler ise şunlardır; Odabaşı mahallesi 18.641 nü-fusa sahipken kentsel yeşil alan miktarı 25.914 m2’dir. Bu mahalle Asi Nehri’nin doğu kısmında konumlanmış olmasına rağmen, büyükşehir yasasından önce Belediye olması sebebiyle açık ve yeşil alanla miktarı fazladır. Narlıca Mahallesi 17.600 nüfusa sahipken, 21.184 m2’lik yeşil alanı barındırmaktadır. Bunun gibi Saraykent Mahallesi 17.323 nüfusa sahip olup, 23.008 m2’lik yeşil alan, Esenlik Mahallesi 9.585 nüfus, 15.050 m2’lik yeşil alan, Esentepe Mahallesi 7.277 nü-fus, 13.367 m2 yeşil alan, Akhisar Mahallesi 1.875 nüfusa 2.713 m2’lik yeşil alan, Alçaova Mahallesi 1.5741 nüfusa 1.908 m2’lik alan, Kuyulu Mahallesi 1.317 nü-fusa 2.186 m2’lik yeşil alan, Havuzlar mahallesi 1.124 nüfusa 5.182 m2’lik alan, Sofular Mahallesi 840 nüfusa 5.852 m2, Suvatlı Mahallesi 822 nüfus 2.556 m2, Bitiren mahallesi 759 nüfusa 1.105 m2, Saraycık Mahallesi 526 nüfusa 6.505 m2 yeşil alan sahiptir. Bütün bu veriler NetCAD-7 ortamına işlenmiş olup, harita ölçeğinin küçük olması sebebiyle makaleye eklenmemiştir.

Defne merkez ilçesinin durumu Antakya’ya göre farklıdır. Defne, kent mer-kezine oldukça mesafeli belediyeleri de bünyesinde barındırması nedeniyle kentsel yeşil alanlarda Antakya ilçesinden oldukça farklı bir dağılım göstermek-tedir. Harbiye, Çekmece, Subaşı, Tavla, Yeşilpınar Mahalleri önceden Belediye statüsündelerdi. Aralarındaki mekânsal mesafe de oldukça fazladır. Yukarıda da belirtildiği gibi Defne ilçesine bağlı 37 mahalle bulunmaktadır. Bu mahalleler-den en fazla nüfusa sahip olan 26.311 ile Harbiye Mahallesidir (TÜİK, 2017). Bunu 25.628 ile Çekmece Mahallesi, 12.064 Sümerler Mahallesi, 8.230 ile Dur-sunlu Mahallesi, 8.127 ile Armutlu, 6.344 ile Turunçlu Mahallesi takip etmekte-dir. Geri kalan mahallelerin nüfus sayıları bu rakamlardan daha düşüktür. Buna rağmen kentsel yeşil alan miktarı olarak en yüksek yeşil alan sahip olan 37.318 m2 ile Sümerler Mahallesi, bunu 7.504 m2 ile Harbiye, 6.307 m2 ile Çekmece Ma-hallesi takip etmektedir. Diğer mahallelerin yeşil alan miktarı bunlardan daha azdır.

Page 37: MIMARLIK, PLANLAMA AKADEMIK ÇALISMALARDoksanlı yıllar hem sermayelerin giderek güç kazandığı hem de devletin doğrudan girişimci rolü üstlendiği bir süreç olarak açıklanır

Mimarlık, Planlama ve Tasarım Alanında Akademik Çalışmalar36

SONUÇ ve ÖNERİLERÇalışmada, Hatay kent merkezindeki yeşil alanların sayısallaştırılarak kişi başı-

na düşen yeşil alan miktarının hesaplanması amaçlanmıştır. Bu doğrultuda 3 temel hedef belirlenmiştir; 1) Antakya ve Defne ilçelerinin kentsel yeşil alanlarının ma-halle bazında sayısallaştırılması 2) Mahalle bazında TÜİK’ten nüfus sayım verileri-nin elde edilmesi 3) Kişi başına düşen yeşil alan miktarının hesaplanması.

Araştırma alanı sınırları içindeki kentsel yeşil alanların uzaktan algılama yar-dımıyla sayısallaştırılmasının birçok avantajı vardır. NetCAD-7 yazılımı yardımıyla sayısallaştırma işlemi kısa süre içinde yapılabilmiştir. Alanın oldukça geniş olduğu düşünülürse bu tarz alanlarda uzaktan algılama yardımıyla bu tür sayısallaştırma işlemlerinin yapılması kısa süre içinde yapılabilmektedir. Uzaktan algılama yardı-mıyla bu tür çalışmaların yapılması, alana hâkimiyeti gerektirmektedir. Alana ha-kim olunduktan sonra masa başında sayısallaştırma büyük avantaj sağlamaktadır. Ancak bu sayısallaştırma işleminden sonra arazi kontrollerinin de mutlaka yapıl-ması gerekmektedir.

Bunun yanında bir takım dezavantajları vardır. Bunlardan en önemlisi, sayısal-laştırma için kullanılan yazılımların maliyetinin yüksek olmasıdır. Ayrıca NetCAD-7 gibi yazılımlar, ancak, donanımlı ve kapasitesi yüksek bilgisayarlara yüklenebil-mektedir. Bütün bunlara ilaveten, yazılım ve donanım temin edilse bile yazılımı kullanabilen yetişmiş eleman ihtiyacı vardır ki bu da en önemli unsurdur.

Çalışma kapsamında Worldview uydu görüntüsü ile Google earth görüntüsü kullanılmıştır. Sayısallaştırmada kullanılan görüntülerden biri olan Worldview uydu görüntüsünün çözünürlüğünün yüksek olması, kentsel yeşil alanların sap-tanmasında büyük kolaylık sağlamıştır. Dolayısıyla kentsel yeşil alan ile ilgili çalış-malarda yüksek yersel çözünürlüğe sahip olan Worldview görüntülerin kullanımı uygundur. Ancak tek dezavantajı büyük alanların sınıflandırılmasında çok yer kap-laması nedeniyle donanımlı bir bilgisayar kullanımını gerektirmesi ve maliyetinin de diğer uydu görüntülerine göre oldukça fazla olmasıdır.

Çalışmanın sonucunda, kişi başına düşen yeşil alan miktarı 6,880 m2/kişi olarak belirlenmiştir. Kent merkezinde yoğun yapılaşma olmasına rağmen, kent merke-zinden Asi Nehri’nin olması ve nehri besleyen derelerin de kentin içinden geçmesi yeşil alan miktarını arttırmıştır. Buna rağmen, kent içindeki yeşil dokunun daha arttırılması, kent yaşam konforu için son derece önemlidir. Ancak Güzelmansur ve Ark. (2007)’de yaptıkları çalışmada, kent içindeki kişi başına düşen yeşil alan mik-tarı 1,99 olarak belirlenmiş, son on yıllık zaman içinde kentsel alanların gelişimiyle beraber kentsel yeşil alanların da artış göstermesi, Hatay Büyükşehir belediyesi için olumlu bir gelişme sayılabilir.

Çalışma kapsamında Benek ve Şahap, (2017)’ın yaptıkları çalışmada yurt içi ve yurt dışından örnekler verilmiştir. Bu örnekler irdelendiğinde, yurt dışında Sto-ckholm, Roma, Amsterdam gibi gelişmiş ülkelerin büyükşehirlerindeki kişi başına düşen yeşil alan miktarının oldukça yüksek olduğu anlaşılmaktadır. Buna paralel olarak ülkemizde Bursa’da yapılan çalışmada kişi başına düşen yeşil alan miktarı ideal oran olan 10 m2 olarak çıkmıştır. Ancak bu çalışma kapsamında araştırma ala-nı olan Hatay Büyükşehir belediyesi sınırlarındaki Antakya ve Defne ilçelerinin kişi başına düşen yeşil alan miktarı 6,880 m2/kişi ile standardın altında olduğu ortaya çıkmıştır.

Page 38: MIMARLIK, PLANLAMA AKADEMIK ÇALISMALARDoksanlı yıllar hem sermayelerin giderek güç kazandığı hem de devletin doğrudan girişimci rolü üstlendiği bir süreç olarak açıklanır

Aysel GÜRKAN, Aylin SALICI 37

KAYNAKLAR1. BENEK, S, ŞAHAP, A, (2017), “Şanlıurfa Şehrinde coğrafi bilgi sistemleri (CBS)

ve uzaktan algılama (UA) kullanılarak yeşil alanların yeterliliğinin belirlenmesi”. Marmara Coğrafya Dergisi, 36, 304-314.

2. BHATTA, B, (2010), “Analysis of Urban Growth and Sprawl from Remote Sensing data”, Chapter 2 Causes and Consequences of Urban Growth and Sprawl, Springer-International Publisher Science, Technology, Medicine.

3. BOZKURT, N, (1994), “Antakya Kenti Açık ve Yeşil Alan Alanların Belirlenmesinde Analitik Yaklaşımlar”, ÇÜ Fen Bilimleri Enstitüsü, Peyzaj Mimarlığı Anabilim Dalı Yüksek Lisans tezi.

4. ÇİNÇİNOĞLU, A, (2001), “Antakya Kenti Açık ve yeşil Alan Sisteminin Saptanması ve Peyzaj Mimarlığı Açısından Değerlendirilmesi”, Mustafa Kemal Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Peyzaj Mimarlığı Anabilim Dalı, Yüksek Lisans tezi.

5. DEMIR, Z, (2004), “Düzce’nin yeni kentleşme sürecinde açık ve yeşil alanlara yeni fonksiyonlar kazandırılması”, Doktora tezi, Peyzaj Mimarlığı Bölümü, İstanbul Üniversitesi, İstanbul, Türkiye.

6. DUNNETT,N, SWANWİCK, C. WOOLLEY,H, (2002), Improving Urban Parks, Play Areas and Green Spaces, Department of Landscape, University of Sheffield Department for Transport, Local Government and the Regions, London.

7. GUZELMANSUR, A, KILIÇ, Ş, (2013), “Land-Cover Classification Using Advanced Land Observation Satellite İmagery: A Case Study of the Peri-Urban Region of Antakya”. Journal Of Food Agriculture & Environment, 11(2), 1178-1181

8. GÜZELMANSUR, A, SALICI, A, ALTUNKASA, MF, (2007), “Kentleşme ve Kentsel Yaşam Niteliği Arasındaki Etkileşimlerin Dış Mekanlar Açısından İrdelenmesi; Antakya Örneği”, Uluslararası Asya ve Kuzey Afrika Çalışmaları Kongresi, Ankara.

9. KELEŞ, R, (1984), ‘’Kentleşme ve kent politikası,’’ Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Dergisi, Yayın No: 540, Ankara.

10. HALL, P, (2011), “Design for Social Sustainability, A Framework for Creating Thriving New Communities”, London.MAGİGİ, W, (2013), “Urbanization and Its Impacts to Food Systems and Environmental Sustainability in Urban Space: Evidence from Urban Agriculture Livelihoods in Dar es Salaam, Tanzania”, Journal of Environmental Protection, pp. ISBN: 4, 1137-1148, P. 1139 – 1142.

11. MENSAH, CA, (2014), “Destruction of Urban Green Spaces: A Problem Beyond Urbanization in Kumasi City (Ghana)”, American Journal of Environmental Protection, pp. Vol. 3, No. 1, P. 5-7.

12. ÖNDER, S, POLAT, AT, (2012), “Kentsel açık ve yeşil alanların kent yaşamındaki yeri”. Kentsel peyzaj alanlarının oluşumu ve bakım esasları semineri, 19 Mayıs 2012, Konya.

13. NAJAFİDASHTAPE, A, HAMAMCIOĞLU, C, (2018), “Sorumlu üretim ve Tüketim Bağlamında Permakültür ve Kentsel Açık ve Yeşil Alan İlişkisi”, Suleyman Demirel University, Journal of Architecture Sciences and Applications, 3(1):1-17.

14. ZEEUW, H, Drechsel, P, (2015), “Cities and Agriculture, Developing Resilient Urban Food Systems”, London.

Page 39: MIMARLIK, PLANLAMA AKADEMIK ÇALISMALARDoksanlı yıllar hem sermayelerin giderek güç kazandığı hem de devletin doğrudan girişimci rolü üstlendiği bir süreç olarak açıklanır
Page 40: MIMARLIK, PLANLAMA AKADEMIK ÇALISMALARDoksanlı yıllar hem sermayelerin giderek güç kazandığı hem de devletin doğrudan girişimci rolü üstlendiği bir süreç olarak açıklanır

Banu AKGÜN 39

PİKTOGRAM VE PİKTOGRAM TASARIMI

Banu AKGÜN

GirişEski devirlerde mağara döneminde duvarlara çizilen işlevsel resimlerden günü-

müze kadar süregelen ve görsel iletişimi sağlayan çeşitli araçlar bir takım toplum-sal ihtiyaçlardan dolayı ortaya çıkmıştır. Yazı öncesi dönemde resimsel yaklaşımın ve benzeştirme yolu ile verilmek istenen mesajları kurgulama biçiminin ne kadar etkin olduğu gözlenebilmektedir. Günümüzde insanlar toplumsal yaşam içinde ge-lişen teknolojik sistemlere ayak uydurmak ve evrensel düzeyde etkili iletişim sağ-lamak amacıyla çeşitli sembol ve işaretler kullanmaktadırlar. Görselliğin medya gü-cüyle buluşmasıyla birlikte, iletişim alanında yeni durumlar ve kavramlar gelişmeye başlamıştır. Görsel iletişim dili içerisinde çeşitli semboller, eylemler, vücut dilleri ve obje dillerinin kullanıldıkları görülmektedir. Sembol ve işaretler, çevreyi anlamada, toplumsal ilişkilerde ve nesnelerin doğru biçimde kullanılmasında önemli bir yere sahiptir. Görsel iletişim şeklinde oluşturulmuş olan mesajların işitsel mesajlardan iletişimden en önemli farkı ise kalıcı olması ve farklı zamanlarda etkinliğini sürdü-rebilmesidir. Görsel iletişim simgeleri, farklı kültürlerden insanların birbirlerini an-layabilmesi ve daha etkili iletişim kurmaları bakımından oldukça önemli bir yere sa-hiptirler. Görsel iletişimin temelini oluşturan görme yeteneği algılamada çok önemli bir rol oynamaktadır. Çünkü görme yeteneğimiz sayesinde bizi çevreleyen dünyada kendi yerimizi görerek buluruz ve bu dünyayı sözcükler ile anlatırız (Uçar, 2016: 18-21; Güler, 2016: 1523-1525; Yazar, 2012: 1305-1306; Denli, 2016: 1475-1476).

PiktogramPiktogram, görsel bir işaret olup sözel metinler veya sözcükler olmadan ile-

tişim sağlamak için oluşturulan bir görüntüdür. Piktogram, insanlar tarafından metin veya kelimeler olmadan iletişimin hızlandırılması ve netleştirilmesi ama-cıyla oluşturulan görsel bir imza imajıdır.

Görsel bir algı, insan beyninde işitme hissine oranla daha fazla alanda sinirsel aktivasyon oluşturabilmektedir. Bu nedenle görsel bir işaretleyicinin insan du-yuları üzerinde güçlü bir etkisi vardır. Piktogramlar, verilmek istenen mesaj veya mesajları yazıyla desteklenmeyi gerektirmeyecek berraklıkta verebilme niteliğine sahiptirler. Piktogramlar, okuma yazma bilmeyen veya bulunduğu ortamda konuşu-lan dili bilmeyenler için taşıdıkları mesajların herkes tarafından algılanabilmesini sağlamaktadırlar. Piktogramlar, kitlelerle anında iletişim kurabilme gücü nedeniyle günümüzde kamu ve özel kurumlar gibi ortak kullanılan kalabalık mekanların baş-lıca görsel dili haline gelmiştir. Piktogramlar; gündelik iletişimi, hayatı ve insanlar arasında bilgi alışverişini kolaylaştıran görsel öğelerdir.

Bilgilendirme tasarımı, bilginin ve tasarımın birlikteliğinden ortaya çıkan ve bilgi-nin gereksiz tüm ayrıntılardan arındırılarak tasarlanması ve kullanıcıya aktarılması olarak tanımlanabilir. Bilgilendirme tasarımı uygulama alanlarından biri de pik-

CHAPTER 4

Page 41: MIMARLIK, PLANLAMA AKADEMIK ÇALISMALARDoksanlı yıllar hem sermayelerin giderek güç kazandığı hem de devletin doğrudan girişimci rolü üstlendiği bir süreç olarak açıklanır

Mimarlık, Planlama ve Tasarım Alanında Akademik Çalışmalar40

togramlardır. Yazı ile piktogramın ortaklığı uzun bir süre devam etmiştir. Ancak yazının yaşadığı gelişim sıçraması, piktogramların uzun bir süre sahneden çekil-mesine neden olmuştur. Erken piktogram örneklerinin zamanla kaybolması ile armalar ortaya çıkmıştır. Armalar, dolaylı anlatıma başvurmadan illüstratif gös-terimin gücünden yararlanmıştır. Ayrıca armalar, temsil ettikleri zümreye ilişkin detaylı ipuçları vermekte ve bulunduğu dönemi başarıyla temsil etmektedirler. Fakat günümüzde armalar gibi görsel yoğunlukta detaya sahip semboller ve işa-retler mesaj iletiminde tercih edilmemektedir. Modern piktogramlar ilk olarak yirminci yüzyılın başında kullanılmaya başlanmıştır. Çok çabuk algılanabilirler. Elektronik ortamlardan olimpiyat oyunlarına kadar çok geniş bir yelpazede kul-lanım alanları vardır. Çok kültürlü alanlarda yazıya göre daha başarılı iletişim ku-rabildiği için piktogramların gerekliliği tartışılmazdır. Günümüzde artan mesaj kalabalığını sadeleştirme konusunda piktogramlar görevlerini başarıyla yerine getirmektedirler. Bir nesnenin yalınlaştırılarak birebir gösterimiyle oluşturulan piktogramlar artan iletişim gereksinimlerine paralel olarak etki alanlarını geliş-tirmişlerdir. Piktogram olarak kullanılan görseller belirli bir anlayışla şekillendi-rilmeye başlanmıştır (İlisulu, 2017: 196-197; Clara ve Swasty, 2017: 169; Güler, 2016: 1522-1523).

Piktogramın ÖnemiPiktogramlar, yazı için kullanılacak alandan tasarruf edebilmesine yardımcı

olmakta, dil engelini aşabilmekte ve görsel olarak iletişim kurarak kelimelerden daha açık bir şekilde yardımcı olabilmektedirler. Bu nedenlerden dolayı piktog-ramlar çok kullanışlıdırlar. Başarılı bir piktogram iki önemli özelliği vardır; ya-lınlık ve anlaşılabilirlik. İyi bir piktogramın yalın dengeli ve tutarlı olmalı ve bu sayede göz tarafından kolay takip ederek kullanıcı hızlı bir zihinsel sürecin ar-dından mesajı algılayabilmelidir. Bu nedenle, tasarımın görselleştirme biçimleri, anlama katkıda bulunmalı ve anlaşılmayı kolaylaştırmalıdır. Kullanıcının görsel algısını fazladan öğelerle meşgul etmemelidir. İyi bir piktogram tasarımında an-lam ve kimlik görselleştirmeleri dengeli bir harman oluşturmalıdır. Anlatılmak istenen kavramın ya da gösterilmek istenen nesnenin şu ya da bu şekilde kul-lanıcılar tarafından önceden bilinir olması tasarımcıya piktogram tasarlamada önemli bir avantaj sağlamaktadır. Çünkü insanların önceden tanımadığı “şeyle-rin” görselleştirmelerini anlaması mümkün olamayabilmektedir. Piktogramlar günümüz dünyasındaki hız, çeşitlilik ve sınırlamalardan kaynaklı iletişim kopuk-luklarını giderme gücüne sahiptirler. Bundan dolayı piktogram tasarımının doğ-ru yapılmasına büyük özen gösterilmelidir

Piktogram Tasarımı Tasarım Yaparken Dikkat Edilecek Noktalar• Nesneler sadeleştirilerek çizilir,• Nesnenin formuna göre stilize edilmiş silüetler veya stilize edilmiş kon-

tur çizgileri ile ifade edilir,• Kullanım alanları dikkate alınmalıdır,• Siyah-beyaz veya az renkli olmalıdır,• Değişik yüzey ve boyutlarda fark edilebilir olmalıdır,

Page 42: MIMARLIK, PLANLAMA AKADEMIK ÇALISMALARDoksanlı yıllar hem sermayelerin giderek güç kazandığı hem de devletin doğrudan girişimci rolü üstlendiği bir süreç olarak açıklanır

Banu AKGÜN 41

• Kullanılan görsel unsurlar bilgiyi açık ve anlaşılır bir şekilde iletmelidir,• Yeni bir şey söylenecek ve kullanıcı bununla ilk kez karşılaşacaksa mutla-

ka yalın tasarım çözümleri tercih edilmeli ve odak gruplar üzerinde test çalışmaları yapılmalıdır,

• Eğitim düzeyi, toplumdaki konumu gibi özellikler dikkate alınarak kulla-nılacak görsel öğelere karar verilmelidir,

• Bütünlük özelliği olmalı, boyutları küçüldüğü zaman detaylarını kaybet-memelidir.

Piktogram tasarımı ile amaç kişilere en kısa yoldan ve direkt olarak bilgi ver-mektir. Sigara içilmez, tuvalet (WC), tekerlekli sandalye, telefon, piknik alanı, trafik işaretleri anlamına gelen ve tüm dünyada kullanılan piktogramlara örnek olarak verilebilir (Güler, 2016: 1533-1536; Clara ve Swasty, 2017: 172-173; T.C. Millî Eğitim Bakanlığı, 2012: 18-22; Kovačević, Brozović ve Bota, 2014: 1-4)

Page 43: MIMARLIK, PLANLAMA AKADEMIK ÇALISMALARDoksanlı yıllar hem sermayelerin giderek güç kazandığı hem de devletin doğrudan girişimci rolü üstlendiği bir süreç olarak açıklanır

Mimarlık, Planlama ve Tasarım Alanında Akademik Çalışmalar42

Şekil 1. Tüm Dünyada Kullanılan Piktogram Örnekleri (T.C. Millî Eğitim Bakanlığı, 2012: 21; Paulo, Correia, 2008: 68-69)

Page 44: MIMARLIK, PLANLAMA AKADEMIK ÇALISMALARDoksanlı yıllar hem sermayelerin giderek güç kazandığı hem de devletin doğrudan girişimci rolü üstlendiği bir süreç olarak açıklanır

Banu AKGÜN 43

SonuçYaşamı etkileyen işaretler ve semboller insan gereksinmelerinin bir sonucu

olarak ortaya çıkmışlardır. Evrensel ortak bir dil olarak görsel bildirim simge-lerinden etkin şekilde yararlanılmaktadır. Kitle iletişimde önemli bir yere sahip olan piktogramlar, farklı diller arasındaki iletişim engelini ortadan kaldırmaya yönelik simgesel işaretlerdir. Piktogramlar oluşturulurken özgün tasarım tercih-leri ön plana alınmalıdır. Biçim ve içerik ilişkisi bir tasarımın ana unsurlarıdır. Bu nedenle biçim ve içerik birbiriyle ayrı gibi olsalar da tasarım alanında etkileşim halindedirler. Görsel iletişim sürecinin sağlıklı olabilmesi için her alanda doğru tasarlanmış piktogramlara ihtiyaç duyulmaktadır.

KAYNAKLAR

1. Clara, S.ve Swasty, W. 2017. “Pictogram on Signage as an Effective Communication”, Jurnal Sosioteknologi, 16(2): 167-177.

2. Denli, S. 2016. “Görsel İletişimde İnfografik”, Uluslararası Sosyal Araştırmalar Dergisi, 9(42): 1475-1479.

3. Güler, T. 2016. “Yazılı Tarihin Başlangıcından Günümüz Dünyasına Piktogramların İşlevi Üzerine Bir Değerlendirme”, İdil, 5(25): 1521-1538.

4. İlisu, T.İ. 2017. “Bilgilendirme Tasarımı ve Eğitimdeki Yeri”, Eğitim ve Öğretim Araştırmaları Dergisi, 6(1): 195-213.

5. Kovačević, D., Brozović, M., Bota, J. 2014. “Legibility of Pictograms on Coloured Surfaces Under Different Illuminants”, Acta Graphica, 25(1–2):1-10.

6. Paulo, F.C. ve Correia, P.L. 2008. “Traffic Sign Recognition Based on Pictogram Contours”, Ninth International Workshop on Image Analysis for Multimedia Interactive Services, 67-70.

7. T.C. Millî Eğitim Bakanlığı. 2012. Grafik ve Fotoğraf Fikir ve Mesajı Sembolleştirme, Ankara: Megep Modül Kitapları.

8. Uçar, T.F. 2016. Görsel İletişim ve Grafik Tasarım, İstanbul: İnkılap Kitabevi Yayınları.

9. Yazar, T. 2012. “Görsel İletişim Aracı Olarak İşaret, Piktogram ve Sembollerin Kullanım Alanlarına Göre İnsan Davranışları Üzerindeki Etkileri ve Semiyotik Açıdan Değerlendirme”, The Journal of Academic Social Science Studies, 5(8): 1303-1316.

Page 45: MIMARLIK, PLANLAMA AKADEMIK ÇALISMALARDoksanlı yıllar hem sermayelerin giderek güç kazandığı hem de devletin doğrudan girişimci rolü üstlendiği bir süreç olarak açıklanır
Page 46: MIMARLIK, PLANLAMA AKADEMIK ÇALISMALARDoksanlı yıllar hem sermayelerin giderek güç kazandığı hem de devletin doğrudan girişimci rolü üstlendiği bir süreç olarak açıklanır

CHAPTER 1

Figen ALTINER

Tülay CENGI�Z TAŞLI

CHAPTER 2

Abdullah ÇİĞDEM

1988 yılında Sivas’ta doğdu. 2006 yılında Akdeniz Üniversitesi Peyzaj Mimarlığı Bölümüne başladı ve bu bölümden 2011 yılında Peyzaj Mimarı olarak mezun oldu. Askerlik görevini tamamladıktan sonra, 2012 yılı Eylül ayında Öğretim Üyesi Yerleştirme Programı kapsamında kazandığı Karadeniz Teknik Üniversitesi Peyzaj Mimarlığı Bölümü Tasarım ve Planlama Anabilim Dalında, 2016 yılında Klasik Dönem Osmanlı Mimarisinde Avlu Tipolojilerinin İncelenmesi başlıklı Yüksek lisans çalışmasını tamamladı halen doktora çalışmasını sürdürmekte olup, Araştırma Görevlisi olarak çalışmaktadır.

Duygu AKYOL

2015 yılından beri Karadeniz Teknik Üniversitesi, Peyzaj Mimarlığı Bölümü Araştırma Görevlisidir . Lisans Eğitimi Ege Üniversitesi Peyzaj Mimarlığı Bölümü’nde tamamlandı ve Dokuz Eylül Üniversitesi Şehir ve Bölge Planlama Bölümü’nde Yüksek Lisans eğitimi tamamlandı. Halen Karadeniz Teknik Üniversitesi Peyzaj Mimarlığı Bölümü’nde doktora eğitimine devam etmektedir.Bazı güncel yayınlar şöyle sıralanabilir: Stratejik Mekânsal Planlama Yaklaşımının Temel Özellikleri ve Diğer Planlama Yaklaşımlarından Ayrılan Yönleri(2018), Kent Yönetiminde Ekolojik Yaklaşımlar: Ankara, İstanbul ve İzmir Davalarının Değerlendirilmesi(2018). Yerel Yönetişim Sistemlerinde Ekolojik Yaklaşımların Önemi, (2016).

Doruk Görkem ÖZKAN

1987 yılında Şebinkarahisar’da doğdu. İlk ve orta öğrenimini Mimar Sinan İlkokulu’nda ve lise eğitimini Trabzon Lisesi’nde tamamladı. Lisans eğitimine Karadeniz Teknik Üniversitesi Orman Fakültesi Peyzaj Mimarlığı Bölümü’nde 2004 yılında başlamış ve 2008 yılında en yüksek öğrenci olarak mezun olmuştur. Aynı yıl K.T.Ü. 2011 yılında Kentsel Açık Mekanlar: Trabzon Kıyı Şeridi’nde Post doluluk değerlendirmesini içeren tez çalışması ile yüksek lisans eğitimine Peyzaj Mimarlığı Bölümü’nde başladı. 2012 yılında doktora eğitimine devam etti.2009 -2017 yılları arasında K.T.Ü. Peyzaj Mimarlığı Bölümü’nde araştırma görevlisi olarak çalıştı. Peyzaj Planlama ve Tasarım Bölümünde Yardımcı Doçent olarak görev yapmaktadır.

CHAPTER 3

Aysel GÜRKAN

20 Şubat 1976 tarihinde doğmuştur. Çukurova Üniversitesi Ziraat Fakültesi Peyzaj Mimarlığı Bölümü’nden Lisans düzeyinde 1996 yılında mezun olmuştur. Aynı yıl Çukurova Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Peyzaj Mimarlığı Anabilim Dalı’nda Yüksek Lisansa başlamıştır. 2001 yılında Çukurova Üniversitesi Ziraat Fakültesi Peyzaj Mimarlığı Anabilim Dalı Yüksek Lisans programından mezun olmuş ve 2002 yılında Mustafa Kemal Üniversitesi Ziraat Fakültesi, Peyzaj Mimarlığı Bölümü’ne Araştırma Görevlisi olarak atanmıştır. Bu süreç içinde yüksek lisans programı dahilinde 1 dönem Erasmus programı ile Varşova-Polonyadaki Yaşam Bilimleri Üniversitesinde eğitim almıştır.

Page 47: MIMARLIK, PLANLAMA AKADEMIK ÇALISMALARDoksanlı yıllar hem sermayelerin giderek güç kazandığı hem de devletin doğrudan girişimci rolü üstlendiği bir süreç olarak açıklanır

Daha sonra doktorasını yapmak üzere Çukurova Üniversitesi Ziraat Fakültesi Peyzaj Mimarlığı Bölümü’ne görevlendirilmiştir. Doktora süresi içinde CIHEAM (Uluslararası Akdeniz Yüksek Tarım Araştırma Merkezi)’in bursuyla bir yıl süreyle Girit Hania’daki MAICH Enstitüsü’nde peyzaj planlama (Geoinformation in Landscape Planning) eğitim aldı. 2012 yılında doktorasını bitirmiş ve aynı yıl Mustafa Kemal Üniversitesi Mimarlık Fakültesi Peyzaj Mimarlığı Bölümü’nde Dr. Araştırma Görevlisi olarak çalışmış ve kısa süre içinde aynı üniversitede Yardımcı Doçent ünvanını almıştır.

Aylin SALICI

20 Eylül 1972 tarihinde doğmuştur. Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Peyzaj Mimarlığı Bölümü’nden Lisans düzeyinde 1997 yılında mezun olmuştur. Aynı yıl Mustafa Kemal Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Peyzaj Mimarlığı Anabilim Dalı’nda Yüksek Lisansa başlamıştır. 2001 yılında mezun olmuş ve 2002 daha sonra doktorasını yapmak üzere Çukurova Üniversitesi Ziraat Fakültesi Peyzaj Mimarlığı Bölümü’ne görevlendirilmiştir. 2009 yılında doktorasını bitirmiş ve aynı yıl Mustafa Kemal Üniversitesi Mimarlık Fakültesi Peyzaj Mimarlığı Bölümü’nde Dr. Araştırma Görevlisi olarak çalışmış ve kısa süre içinde aynı üniversitede Yardımcı Doçent ünvanını almıştır.

CHAPTER 4

Banu AKGU� NÖğr. Gör. Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi Polatlı Sosyal Bilimler Meslek Yüksekokulu Görsel İşitsel Teknikler ve Medya Yapımcılığı Bölümü