kabizlik (konstİpasyon)esaglikonline.com/e-saglik online/hastaliklar bilgisi/3...• eksternal...

45
KABIZLIK (KONSTİPASYON) Konstipasyon (Kabızlık hali), bağırsak hareketlerinin normale göre azalması anlamına gelir. Bağırsak fonksiyonu, normal olarak bireyden bireye farklılık gösterir. Bir kişi için günde 3 defa dışkılama normal iken başka birisi için haftada 3 defa dışkılama normal sayılabilir. Tanım olarak kabızlık dışkılama işleminin haftada 2 yada daha az olmasına denir. Bazı insanlar kabızlığın anlamını dışkılama güçlüğü veya sert dışkı diye kabul ederler. Bu yanlış bir inanıştır.

Upload: others

Post on 09-Mar-2020

11 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

KABIZLIK (KONSTİPASYON)Konstipasyon (Kabızlık hali),

bağırsak hareketlerinin normale göre azalması anlamına gelir. Bağırsak fonksiyonu, normal olarak bireyden bireye farklılık gösterir. Bir kişi için günde 3 defa dışkılama normal iken başka birisi için haftada 3 defa dışkılama normal sayılabilir. Tanım olarak kabızlık dışkılama işleminin haftada 2 yada daha az olmasına denir. Bazı insanlar kabızlığın anlamını dışkılama güçlüğü veya sert dışkı diye kabul ederler. Bu yanlış bir inanıştır.

Yemeklerden sonra sindirilmeyen besinler ince bağırsakları geçip 2-3 saat içinde kalın bağırsağa ulaşır. Kalın bağırsak içine gelen artıklar ancak 2-5 gün içinde dışkı olarak dışarı atılırlar. Normalde kalın bağırsağa gelen atıklar sıvı haldedir. Kalın bağırsak içinde ilerlerken su emilir ve bağırsağın sağ tarafında katılaşmaya başlar. Kalın bağırsağın sol tarafı ise depo görevi görür. Kişi yemek yediğinde midesine gelen gıdalar bağırsak içindeki özel bir refleks yolu ile (Gastrokolik Refleks) kalın bağırsağa uyarı gönderir. Bu refleks yol kalın bağırsakta kasılma meydana getirir Gıda artıkları kalın bağırsağın en son kısmına (rektum) geldiğinde dışkılama ihtiyacı oluşur.

KONSTİPASYONUN NEDENLERİ

• Kötü beslenme alışkanlığı (Fazla miktarda kafein alımı, düzensiz beslenme zamanları v.b)

• Diyetteki yetersiz fiber (Lif)• Egzersiz eksikliği• Sıvı gıdaların tüketimindeki azlık• Bağırsak hareketlerinin kendi isteğiyle

engellenmesi• Stres ve anksiyete bozuklukları• Rutin hayattaki bazı değişiklikler. (Hamilelik,

seyahat v.b)• İlaçların yan etkileri• Tıkanıklığa neden olan bağırsak hastalıkları

(Kanser, Crohn hastalığı, divertikül v.b)• Bazı operatif komlikasyonlar (Karın içi

yapışıklıklar)

KONSTİPASYONUN PATOFİZYOLOJİSİ

• Kalınbağırsakların belli başlı üç işlevi vardır.

1) İncebağırsaktan gelen sindirilmiş besin artıklarını bir yandan sıkıştırırken, diğer yandan da içlerindeki fazlalık suyun bir bölümünü emerek bunların katılaşmasını sağlamak.

2) Besin artıklarını ileriye rektuma doğru itmek.

3) Rektumun gerilmesiyle dışkılama olayını gerçekleştirmektir.

Eğer besin artıkları kalınbağırsaklar içinde yeterli bir hızla ilerleyerek, rektuma doğru gönderilmezlerse, uzun süre kolonlar içinde kalarak fazla miktarda suyun kalınbağırsaklar tarafından emilmesine, böylece de dışkının sertleşmesine yol açacaklardır.

KONSTİPASYONUN KLİNİK BELİRTİLERİ

• Baş ağrısı, • İştahsızlık, • Dilde paslanma • Haftada 3’ten dışkılama,• Dışkılamaların % 25’inden fazlasında,

1) Aşırı ıkınma ve zorlanma,

2) Sert, kitle şeklinde dışkı,

3) Tam boşalamama hissi,

4) Anorektal tıkanıklık hissi,

Kabızlıktan yakınan hastalar, dışkılama sırasında aşırı derecede ıkındıklarından, hemoroid riskiyle daha fazla karşı karşıyadırlar.

Sıklıkla da kabızlık ve hemoroit bir arada görülür.

KONSTİPASYONUN TEDAVİSİ• Daha fazla fiber (Lifli gıda) tüketilmesi• Meyvelerin kabuklarını soymadan yenmesi• Kurutulmuş meyve yenmesi (Kayısı, üzüm, erik

vs)• Kabuklu çiğ sebze tüketilmesi• Daha fazla su içilmesi (Günde 8-10 bardak sıvı

veya su )• Düzenli egzersiz yapılması (Düzenli yürüyüş,

karın egzersizleri)• Düzenli dışkılama alışkanlığı kazanılması• Dışkılama uyarılarının engellenmemesi.

(Dışkılama gelince ertelenmemeli. Acele etmeden, rahatça gevşeyerek zorlamadan dışkılama yapılması. Geciktirmek ileride daha fazla gerilime neden olur.)

• Düzenli yemek yenmesi. (Yiyeceklerin iyi ve yavaş çiğnenmesi)

• Stresin azaltılması

KONSTİPASYONUN MEDİKAL TEDAVİSİ

Dışkı miktarını artıran (Lif İçeren Ürünler) Laksatifler

Dışkıdaki lif oranını arttırırlar. Bağırsak içeriğindeki sıvıyı emerek etki ederler. Bu da yumuşak kıvamda dışkı oluşturur ve bağırsak hareketlerini artırır. Beraberinde kullanılan ilaç emilimini etkileyebilirler. Vücudun normal işlevini taklit ettikleri için doğal yollarla çalışırlar. Laksatifler arasında en güvenilir olanıdırlar. Ancak artmış gaz üretimine yol açabilirler.

Piyasada bulunanlar: Psyllium seed husk (GNC), Metamucil®, Citrucel®, Serutan®

Dışkı Yumuşatıcılar

Bağırsak hareketlerini artırmaz fakat sert dışkının sebep olduğu zorlu geçişi kolaylaştırırlar. Kalın bağırsaktan su ve elektrolit salgılatırlar. Kuru ve sert dışkıyı yumuşatırlar ve ishal meydana gelir. Kısa dönem tedaviler için iyidir. Ikınma yapmanın sakıncalı olduğu durumlarda (Hamilelik, makat (anorektal) cerrahi, makat ağrıları sırasında) tercih edilebilir. Uzun dönem kabızlıkta kullanımları pek iyi sonuç vermez.

Piyasada bulunanlar: Colacel®, Dialose®, Surfak®• Diğer bir dışkı yumuşatıcısı dışkıyı

kayganlaştırarak ilerlemesini sağlayan mineral yağıdır. Uzun süre yatmaya bağlı kabızlıkta tercih edilebilir. Kullanım sırasında ilacın solunum yollarına kaçmamasına dikkat etmek gerekir.

Uyarıcı Laksatifler

Su ve elektrolit salgılanmasını arttırmanın yanında bağırsaktaki kas kasılmalarını da arttırarak etki gösterir.

Kramplara, bulantı ve kusmalara neden olabilirler. Bu ilaçlar antrakin türevleri (Kaskara, senosid, kastor yağı, risinoleik asit) ve difenilmethane türevlerini (bisakodil) içerirler. Uzun süre kullanılmaları tavsiye edilmez.• Antrakin türlerini kullananlarda bağırsakta

kahverengi pigment birikimi olur. Bu ilaçlar şiddetli kabızlık durumlarında ve diğer ilaçlara cevap alınamayan durumlarda tercih edilmelidir. Uzun süre bu ilaçları kullananlarda bağımlılık olabilir. Yavaş yavaş kesilmelidir.

• Piyasada bulunanlar: Dulcolax®, Senokot®

Ozmotik Laksatifler • Suyu bağırsak içine emerek basıncın artışına ve

bağırsağa boşalması yönünde mesaj gönderilmesine neden olurlar. Çok fazla suyun emilmesi bağırsak hareketlerinin kaybına ve vücudun su dengesinin bozulmasına neden olur.

• İki tipi vardır. Zayıf emilen iyonlar ( Magnesyum sitrat®, fleet fosfo soda) ve zayıf emilen şekerlerden (laktüloz, polietilen glikol, sorbitol solüsyonu %70) oluşur.

• Uzun süreli yatmaya bağlı kabızlık sorunu olanlarda kısa süreli kullanılabilir. Bu ilaçları kalp yetmezliği ve sıvı kaybı olan hastalarda kullanmamak gerekir. Yine böbrek yetmezliği olan hastalarda fosfat veya magnezyum zehirlenmesi gelişebileceği akılda tutulmalıdır.

• Polietilen glikol solüsyonu (Golytely) ve sodyum fosfat (fleet fosfo soda) hızlı bağırsak boşalması gerektiğinde (kolonoskopi öncesi, cerrahi öncesi) tercih edilmelidir.

Lavmanlar (Enemalar)

Rektal yolla uygulanırlar. Kalın bağırsağı sıvı ile doldurur. Dışkının yumuşatılması ve bağırsak hareketlerinin arttırılması sağlanır. Bu amaçla musluk suyu veya fosfo-soda kullanılmaktadır.

Problemi, doğal yollarla çözümlemek ve uzun süre ilaç alımından kaçınmak doğru olan yoldur. Uyarıcı laksatiflerin uzun süre kullanımı kalın bağırsağın normal tonusunun kaybolmasına yol açarak kasılma yeteneğinin kaybolmasına, kabızlığa ve bağımlılığa neden olur.

DİYARE (İSHAL)

Normalden daha sık ve sulu ya da yumuşak kıvamlı dışkı çıkarılmasına İshal (Diyare) denir. Günde 2 ya da 3 kez normal kıvamlı dışkılama ishal sayılmaz.

İshal bağırsak hareketlerinin hızlanması, dolayısıyla da içindeki maddelerin hızlı ilerlemesi sonucu oluşur. Bu sırada bağırsaklardan sıvı emilimi azalır.

İSHALİN NEDENLERİ

• Beslenme alışkanlıklarındaki ani değişiklikler (Örneğin yolculuk nedeniyle),• Zehirli enfeksiyonlar (Tifo, para tifo enfeksiyonları, basilli ya da amipli dizanteri, kolera)• Besinlere karşı gelişen alerjiler (Süt ve süt ürünleri, meyve ve kabuklu deniz hayvanları)• Zehirlenmeler (Alkol, tütün, kokmuş et, mantar, civa, arsenik),• Sindirim kanalı ya da bezlerindeki yangılanmanın yol açtığı bozukluklar (Kalın bağırsak, ince bağırsak, on iki parmak bağırsağı, mide, pankreas ve safra kesesi yangıları)• Vitamin yetersizlikleri• Paraziter etkenler

DİYARENİN PATOFİZYOLOJİSİ

• Diyare süresinin uzaması, elektrolit ve su emilimini azaltır. Diyarenin oluşumunda 3 temel mekanizma söz konusudur.

1) Emilimin azalması sonucu oluşan diyare,

– Anormal bağırsak hareketliliği,

– Bağırsak yüzey hücrelerinin hastalıkları,

– Bağırsak lümeninde emilimi zayıf organik maddelerin bulunması,

2) Sekrasyonun artması sonucu oluşan diyare,

3) Distal kolon ve rektumun fonksiyonel ve yangısal hastalıklarında oluşan eksudatif diyare.

DİYARENİN KLİNİK BELİRTİLERİ

• Karın ağrıları ve krampları, • Gaz, • Bulantı • Sürekli sıkışma hissi ishale sıklıkla eşlik

etmektedir.• Nedene bağlı olarak ateş ve kanlı dışkılama da

bu belirtilere eklenebilir.• İshal Akut ve Kronik olarak iki kısımda

incelenmektedir. Akut tip 3 haftadan kısa sürer ve nedenigenellikle mikrobik kökenlidir.

Kronik tip ishal ise ishal durumunun 3 haftadan uzun sürmesi ile karakterizedir. Nedeni genellikle bağırsağın fonksiyonel hastalıklarıdır.

DİYARENİN RİSK TEŞKİL ETTİĞİ HALLER

Genellikle zararsız olsa da ishal bazen tehlikeli durumlara yol açabilir ve bazı ciddi hastalıkların belirtisi olabilir.

1. İshaliniz üç günden fazla sürdüyse,

2. Karnınızda veya makatınızda şiddetli ağrı varsa,

3. 38,8 °C veya üstü ateşiniz oluyorsa,

4. Dışkınızda kan veya katran rengi varsa,

5. Dehidratasyon (Aşırı sıvı kaybı) bulgularınız varsa,

acil bir şekilde doktora başvurmak gereklidir.

DİYARENİN TANISI

Öncelikle tıbbi hikaye (anemnez, öykü) alındıktan ve fizik muayene yapıldıktan sonra hekimin duruma göre aşağıdaki testlerden bir veya birkaç tanesinin yapılmasını isteyebilir1) Dışkı kültürü ile bakteri ve parazit gibi infeksiyon etkenlerinin aranması,2) Bazı hastalıkları dışlamak için kan testleri,3) Gıda tahammülsüzlüğünü ortaya koymak için açlık testi,4) Bağırsaklarınızın bir bölümünü doğrudan gözle incelemek için sigmoidoskopi veya kolonoskopi gibi endoskopik muayeneler.

DİYARENİN TEDAVİSİ

• Diyarenin tedavisi, buna neden olan faktöre göre değişmektedir.

BAKTERİYEL DİYAREDE;• Bakterinin neden olduğu ishal durumunda,

sağlık kuruluşunda tıbbi tedavi yapılmalıdır. Bebekler için tehlikeli olabildiğinden hemen tedavi edilmesi gerekir. Bu durumda uygun antibiyotik tedavisi yapılır. Bakterinin yol açtığı ishalde ateş yükselir ve genelde ishal kanlıdır.

NON-BAKTERİYEL DİYAREDE;

Mikrobun neden olmadığı ishal genelde hafif seyirlidir. Ateş yükselmesi ya da dışkıda kan görülmez. Antibiyotik ya da herhangi bir ilaç tedavisine gerek yoktur. Bu ishal, beslenme ya da hava değişiminden dolayı olmuştur. Bu gibi vakalarda kaybedilen sıvının yerine verilmesi hastanın eski haline dönmesi için yeterli görülmektedir. Bu tip durumlarda sıvı gıdaların sıklıkla tüketilmesi ve yiyeceklere dikkat edilmesi gerekmektedir.

Bazı durumlarda ishal kesici ilaçların kullanılması gerekebilir. Ancak bir enfeksiyona ya da parazite bağlı ishallerde ishal kesici ilaçları kullanmak, organizmaların bağırsak içinde kalmasına neden olarak sorunu derinleştirmekten başka bir işe yaramaz. Bu durumlarda hekimler genellikle bu organizmalara karşı etkili olan spesifik antibiyotikleri reçete ederler.

Viral nedenlere bağlı ishaller ise virüsün tipine ve klinik tablonun ağırlığına göre genellikle kendi seyrine bırakılırlar veya destekleyici ilaçlar kullanılır.

HEMOROİD (BASUR) HASTALIĞI

• Normalde doğan her canlıda kalın bağırsağın dışarı açılan en son kısmında damar ağları mevcuttur. Anüs (makat) ve rektumda (kalın bağırsağın en son bölümü) bulunan ve hemoroidal damarlar denilen bu damar ağlarının vücudumuzda çok önemli görevleri vardır.

1) Normalde bu damar ağlarında biriken kan anüsün tam kapanmasını sağlar. Böylelikle hemoroidal damarlar, kişi istemli olarak anüsü kontrol eden kaslarını kasmadığı zamanlarda dışkılama kontrolünün sağlanmasına yardımcı olmaktadır.

2) Anüsü çevreleyen kas kitlesinin (sfinkter) üzerinde koruyucu bir yastık tabakası işlevi sağlar. Dışkı anal kanaldan geçerken bu kasların direkt olarak dışkı ile teması hemoroidal damarlar ile korunur. Böylelikle her dışkılamada bu kasların hasar görmesi engellenmiş olur.

HEMOROİDAL DAMARLAR KAÇA AYRILIR?

Hemoroidal damarlar yerleşim yerine göre eksternal (dış) ve internal (iç) olmak üzere ikiye ayrılırlar.• Eksternal (dış) hemoroidler anüsün çevresinde

gelişir ve ince bir deri ile kaplıdır..• İnternal (iç) hemoroidler anüsün içinde gelişir.

• Eksternal (dış) hemoroid; Anüsün çevresinde gelişir ve ince bir deri ile kaplıdır. Eğer bu damarların içinde bir kan pıhtısı oluşursa oldukça ağrılı olur. Hasta, anüsünün hemen yanında eline sert ve ağrılı şişliğin (memelerin) geldiğini söyler. Yırtıldıkları zaman kanama şikayetine neden olur.

• İnternal (iç) hemoroid; Anüsün içinde gelişir. Ağrısız kanama en önemli belirtisidir. Bazen iç hemoroidler dışkılama sırasında anüsten dışarı çıkarlar ve hasta eline bir şişlik geldiğinden şikayet eder. Buna ek olarak dışkılama sırasında dışarı çıkan ve içeri girmeyen iç hemoroidler ağrıya neden olabilir.

HEMOROİD HASTALIĞI NEDİR?• Bazı kişilerde anüs (makat) ve rektum (kalın

bağırsağın son bölümü) çevresinde bulunan hemoroidal damarlar aşırı derecede genişler ve anüsten dışarıya taşarlar. Örneğin kabızlık şikayeti olan bireylerde dışkı sertleşir ve dışkılama işlevi zorlaşır. Birey bu sert dışkıyı boşaltmak için aşırı ıkınma ve zorlanmaya gereksinim duyar. Bu sırada anal kanalı örten tabaka ve damarlar zedelenir. Bu da damarlarda genişleme ve şişmeye neden olur. Bu duruma hemoroidal hastalık ya da kısaca Hemoroid denir.

HEMOROİDİN NEDENLERİ

• Kesin nedeni bilinmemekle birlikte insanın, diğer canlılardan farklı olarak ayakta dik durması, anüsteki toplardamarlara büyük bir basınç ve hacimde kan dolmasına neden olmaktadır. Bu da hastalığın gelişmesini kolaylaştıran bir etkendir.

• Önemli diğer bir nedeni, beslenme alışkanlığıdır. Son dönemlerde yiyeceklerdeki lifli (posalı) yiyecekler azalmıştır. Oysa vücutta sindirilemeyen lifler, emilinceye kadar kitlesinin 30 katı kadar su çekmekte böylece bu kitlenin sindirimi zorlaşmaktadır. Böylelikle, kolay, zorlamadan ve ıkınmadan dışkılama yapılabilir. Aksi takdirde ıkınma ve zorlama bu bölgedeki basıncı daha artırır. Bunun sonucunda hemoroidal hastalık gelişebilir. Diyetsel lifli besinlerin kullanılmaması durumunda, hemoroid hastalığının görülme sıklığı da artmaktadır.

• Çoğu insan, hemoroidi olmasına rağmen alışkanlıklarını değiştirmemektedir. Dışkılama alışkanlığının düzenli olmaması, dışkının sertleşmesine neden olur. Dışkılama sırasında ıkınma, tuvalette uzun zaman beklenmesi bu damarlardaki genişlemeyi arttırır. Katı ve sert olan dışkının anüsten geçmesi sırasında bu damarlarda hasar oluşur. Bu nedenle de ağrı ve bazen de kanama meydana gelir.

• Dışkılama alışkanlığını düzenlemede diğer önemli bir etken de içilen su miktarıdır. Günde en az 8-10 bardak su içilmesi gereklidir. Az miktarda su içmek kabızlığa neden olabilir. Kabızlık da ıkınmaya neden olacağı için hemoroide ait şikayetler artabilir.

HEMOROİDİ TETİKLEYEN FAKTÖRLER• Yaş

• Kronik (uzun süreli) konstipasyon veya diyare

• Hamilelik

• Genetik nedenler (kalıtsal)

• Dışkılamayı kolaylaştıran ilaçların (laksatiflerin ve lavmanların) sık kullanımı

• Dışkılamak için zorlu ve uzun süreli ıkınmalar

• Tuvalette uzun zaman oturulması (gazete, kitap okunması, vb)

• Ağır yük kaldırılması

• Hastalığın şiddetlenmesine neden olan besin maddelerinin tüketilmesi (alkol, baharatlı yiyecekler)

Nedeni ne olursa olsun bu damar ağlarını (makat kanalındaki toplar damarları) destekleyen dokular gerilir ve sonuçta bu damarlar genişler, çevre destek dokusu ve duvarları incelir ve kanama meydana gelir. Eğer gerginlik artar, basınç devam ederse incelmiş olan bu damarlar makattan dışarı çıkarlar.

HEMOROİDİN KLİNİK BELİRTİLERİ

• DIŞKILAMA ESNASINDA KANAMA

En önemli belirtisidir. Sıklıkla damla damla burun kanaması gibi taze parlak kırmızı renktedir. Dışkının üzerinde olabileceği gibi temizlik sırasında fark edilebilmektedir veya tuvalet kan ile kirlenebilir. Genelde kanama ağrısızdır.• DIŞKILAMADA ANÜSÜN DIŞARI ÇIKMASI VE

ŞİŞLİKLERİN ELLE HİSSEDİLMESİ

Hasta anüsten dışarı doğru çıkan yumuşak bir şişlikten, kitleden şikayet eder. Bazı hastalar bu dışarı çıkan şişliği anüs içine doğru geri itebilirler.

• ANAL BÖLGEDE KAŞINTI

Hemoroidal damarların normal işlevlerini yapamaması ile anüs bölgesinin hijyeni de bozulur. Anüsün tam kapanmaması ile dışkı ve akıntı kaçağı olur. Buna bağlı kaşıntı ihtiyacı oluşur.• AĞRI

Hastalar bu şikayetlerini tam olarak ifade edemezler. Sancı, sızlama veya yanma şeklinde bir his olarak tanımlayabilirler. Özellikle dış hemoroidlerin tromboze (damar içinde kan pıhtısı oluşması) olması şiddetli ağrıya neden olur.

HEMOROİDDE KLİNİK MUAYENE NASIL YAPILIR?

1) ANAMNEZ: Doktor hastanın şikayetlerini dikkatle dinler. Bu görüşmenin amacı hastaya ait özellikler ve hastalığın seyrini ortaya koymaktır. Hastanın diyet şekli, dışkılama ve tuvalet alışkanlığı, hastalığın şiddetlenmesine neden olabilecek etkenler ve ailesel hikayesi değerlendirilir.

2) MUAYENE: Bu muayene sırasında doktorun anüs bölgesini ve kalın bağırsağın son kısmı olan rektumu da parmakla muayene etmesi gerekir. Bu şekilde ayırıcı tanıda akla gelebilecek diğer hastalıkların varlığı da araştırılır.

3) ENDOSKOPİK MUAYENE (ANOSKOPİ-REKTOSİGMOİDOSKOPİ-KOLONOSKOPİ): Kalın bağırsağın içini örten tabakanın direkt gözle incelenmesine endoskopi denir. Bu işlem sadece anüs için yapılırsa anoskopi, rektum ve sigmoid kolon için yapılırsa rektosigmoidoskopi ve tüm kalın bağırsak için yapılırsa kolonoskopi denir.

Dışkıdan kan gelmesi şikayeti olan bir hastada ayırıcı tanı için en az rektosigmoidoskopi yapılmalıdır. Aksi takdirde kanamaya neden olabilen diğer hastalıklar gözden kaçabilir. Örneğin dışkılama sırasında kanamaya neden olan erken evredeki bir kalın bağırsak kanserinin farkına varılmazsa ve hemoroid hastalığı diye yanlış tedavi edilirse, ileride ciddi sağlık sorunlarına neden olabileceği unutulmamalıdır. Bu nedenle ayırıcı tanı için mutlaka endoskopik tetkiklerden yararlanılmalıdır.

HEMOROİDİN KARIŞABİLECEĞİ HASTALIKLAR

• Anüsten kan gelmesine neden olan tüm anüs ve kalın bağırsak hastalıklarını ayırıcı tanıda düşünmek gerekir.

• Bir çok rahatsızlık ilk belirti olarak dışkılama sırasında kanama ile ortaya çıkabilir.

• Kalın Bağırsak kanseri (kolon ve rektum kanseri),

• Kalın Bağırsak Polipleri, • Anüs ağzında çatlak (Anal Fissür), iltihaplanma

(apse), fistül oluşumu, • İltihabi Bağırsak Hastalığı (Ülseratif kolit ve

Crohn Hastalığı), • Bağırsak Sarkması (prolapsus), • Dışkı Kaçırma (inkontinans), • Kaşıntılı Anüs Hastalığı, • İrritabıl Bağırsak Sendromu, • Cinsel Yolla Bulaşan Hastalıklar ve daha bir çok

durum bu bölgeyi etkileyebilir.

HEMOROİDLERİN TEDAVİSİ

Tedavinin doktorun önerileri doğrultusunda yapılması gerekmektedir.

Tedavi yöntemlerine karar verirken,

1) Hastalığın etkilediği bölge (iç dış hemoroidal hastalık)

2) Hastalığın evresi

3) Şikayetlerin şiddeti, göz önüne alınarak karar verilmelidir.

1) İNTERNAL HEMOROİDLERİN TEDAVİSİ

A) Konservatif (Koruyucu) tedavi

Hastaya bazı önerilerde bulunulur. Bu konservatif öneriler ile bir çok hasta herhangi bir girişime veya ameliyata gerek duymadan iyileşir.

- Dışkılama alışkanlığının düzenlemesi: Tuvalette uzun zaman oturma (sigara içme, gazete okuma v.b.) ve aşırı ıkınmalardan kaçınma hemoroidal damarlardaki gerginliği ve basıncı azaltarak hemoroidlerin anüsten dışarı çıkmaları önleneyebilir.

- Hijyenik şartların sağlanması: Dışkılama sonrası anüs bölgesinin tahriş edilmeden temizlenmesi gerekir.

- Dışarı çıkan hemoroid memelerinin içeriye geri itilmesi: Dışkılama sırasında anüsten dışarıya doğru çıkan hemoroidal şişliklerin (memelerin) tekrar geri itilmesi gerekir. Aksi takdirde dışarıda kalan hemoroidal memeler ağrı, kanama ve iltihaplanmaya neden olabilir.

- Diyetin düzenlenmesi: Yemeklerdeki lifli (posalı) gıda oranlarının arttırılması ve düzenli dışkılama alışkanlığı edinilmesi tedaviye yardımcı olabilir. Yemeklerdeki meyve-sebzelerin arttırılması ve yemeklerin üzerine kepek tozu eklenmesi de etkili olmaktadır. Diğer önemli bir konu da yeterli su içilmesidir. Günde en az 10-12 bardak su içilmesi gerekir. Meyve suyu, kahve ve çay gibi sıvı maddeler su yerine geçmez.

- Oturma banyosu: Günde birkaç kez, ılık bir suda 10 dakika oturmak semptomları (belirtileri, şikayetleri) azaltır. Oturma banyosundan sonra anüs bölgesinin ıslak bırakılmaması ve kuru tutulması gerekir. Bu tedaviyle en şiddetli hemoroidlerde bile 2-7 gün içinde ağrı azalır ve anüs etrafında ele gelen sert şişlikler 4-6 hafta içinde geriler.

- Krem-Pomad uygulamaları: Hemoroidal hastalığın tedavisinde kullanılan bir çok pomad vardır. Hastalığın durumuna göre topikal uygulamalar gerekebilir.

- Flebotropik ilaçlar: Anüs bölgesindeki damarların kan akımını kontrol eden ve aşırı şişmesini önleyen, hemoroidal hastalığın kısa zamanda normal hale dönmesini kolaylaştıran ilaçlar vardır. Bu ilaçlar doktor kontrolünde kullanılması gerekmektedir.

B) Girişimsel Tedavi Teknikleri:

1) Lastik Bant Yöntemi ile Bağlama (Band Ligasyon):

İç hemoroidlerin tedavisinde kullanılır. Dışarı doğru sarkan ve kanayan hemoroid pakelerinde uygulanır. Hemoroid pakelerinin (keselerinin) köklerinden bağlanması oldukça iyi bir yöntemdir. Basit bir uygulamadır ve günübirlik poliklinik şartlarında yapılabilir. Hemoroid ve bant birkaç gün içinde kendiliğinden düşmekte ve yara bir iki hafta içinde iyileşmektedir. Bu uygulama sonrası bazı hastalarda rahatsızlık hissi ve kanama görülebilmektedir.

2) Enjeksiyon (Skleroterapi): Anüsten dışarıya çıkmayan ve kanama şikayetine neden olan internal (iç) hemoroidlerin tedavisinde kullanılmaktadır. Hemoroidal damarlar içine bir sıvı (fenol solüsyonu) enjekte edilir. Böylece kanama önlenebileceği gibi damar genişlemesi ve dışarıya doğru sarkması da engellenebilir

3) Isı ile Koagülasyon: Anüsten dışarıya çıkmayan ve kanama şikayetine neden olan internal (iç) hemoroidlerin tedavisinde kullanılmaktadır. Bir ışık kaynağı yardımı ile şikayete neden olan hemoroidal damarların üzerinde ısı uygulaması ile kanama önlenir ve hemoroidal pakelerin küçülmesi sağlanır.

• Bahsini ettiğimiz bu üç uygulamadan sonra hafif, orta derecede künt bir ağrı olabilir. Bu tedaviler sonrasında tuvalete gitme hissi olabilir. İşlem sonrası ağrı tekrar hissedilebilir. Bu durumlarda oral yolla kullanılan ağrı kesici bir ilaç verebilir. Aspirin kanamayı arttıracağı için ilk bir haftalık süre kullanılmamalıdır. Bunun yerine etken maddesi asetaminofen veya ibuprofen olan analjezikler (ağrı kesiciler) kullanılabilir. Lokal etkili anestezik (ağrı giderici) pomadlar da ağrının giderilmesinde yararlı olabilir. Ilık oturma banyosu (10-15dk) rahatlama sağlayabilir.

• Bu üç tedavi yöntemi ile her seferinde bir veya iki hemoroidal damar tedavi edilir. 3-5 hafta aralıklarla bir kaç kez daha aynı işlemin yapılması gerekebilir.

C) Operatif Tedavi:

- Kanamaya neden olan ve anüsten dışarı sarkan memeler cerrahi teknik ile çıkarılır veya makat içine tespit edilirler. Uzun süreli ve konservatif yöntemlere cevap vermeyen hemoroid hastalığının tedavisinde en iyi yöntemdir. Hemoroidektomi ameliyatı, şikayetlere neden olan hastalıklı hemoroid memelerinin çıkarılması işlemidir. Hemoroidektomi, anestezi gerektirmektedir ve hastanede yatmayı gerektirebilir.

- Hemoroid pakeler (memelerin) açık veya kapalı bir cerrahi yöntemle çıkarılabileceği gibi stapler adı verilen özel bir cihazla da yapılabilir. Bu yöntem açık cerrahi yönteme göre daha ağrısız bir yöntem olup hastaların kısa sürede eski aktivitelerine dönmelerini sağlar. Bu tekniğe Stapler Hemoroidektomi yöntemi denir.

2) EKSTERNAL (TROMBOZE) HEMOROİDİN TEDAVİSİ

Tromboze (kan pıhtısı ile) eksternal (dış) hemoroid, anüs kenarında bulunan hemoroid memelerinden (pakelerinden) birinin veya bir kaçının içinde pıhtı birikimi ile olur. Bunlar anüs etrafında cilt altında mavi renkli kabarıklıklar olarak görülür ve elle hissedilebilir. Genellikle orta derecede veya şiddetli ağrı, kaşınma ile günlük yaşamı etkileyebilecek rahatsızlık hissine neden olabilir.

Hastanın şiddetli ağrı şikayeti var ise hemoroid pakesinin içindeki pıhtıyı boşaltmak gerekir. Bu nedenle bölgesel anestezi (lokal anestezi) altında hemoroid pakesi üzerindeki deri kesilip içindeki pıhtı çıkarılmalıdır. Yara açık bırakılabileceği gibi bir dikiş ile de kapatılabilir. Yapılan pansuman ile kanama ve dışarı akıntı önlenir.