y.g. tekniği
TRANSCRIPT
1
Yüksek Gerilim Yalıtım Malzemeleri dersi, Enerji alanını seçen öğrenciler için 7. Dönem
Seçmeli dersidir. Dersin amacı yüksek gerilim yalıtım malzemelerinin tanıtılması, yüksek
gerilim tekniğinde kullanılan yalıtkanlardan oluşabilecek problemlerin incelenmesidir.
Bu ders kapsamında incelenecek konu başlıkları;
Dielektrik malzemelerin karakteristik özelliklerin tanımlanması.
Gaz dielektriklerde iyonizasyon, deiyonizasyon prosesleri, gaz dielektriklerde delinme
teorilerinin tanımlanması.
Hava yalıtkanının delinme gerilimine etki eden faktörlerin verilmesi, Düzgün, Az düzgün ve
Düzgün olmayan elektrik alan altında delinme davranışının verilmesi, koronanın
tanımlanması ve korona etkisi.
SF6 gazının genel özellikleri, delinme davranışı, kullanım yerlerinin tanıtılması.
Sıvı dielektrikler, genel özelliklerinin verilmesi, sıvı dielektriklerde delinme teorileri ve
delinme gerilimine etki eden faktörlerin tanımlanması
Katı dielektrikler, sınıflanması, katı dieleketrik malzemelerin özelliklerinin verilmesi, katı
dielektriklerde bozulmanın tanımlanması ve türlerinin açıklanması.
Kompozit dielektrikler genel özelliklerinin tanımlanması, kompozitlerde gözlenen delinme
türlerinin incelenmesi.
Vakum dielektrik, genel özellikleri, delinme gerilimine etki eden faktörlerin incelenmesi,
kullanım yerlerinin verilmesi.
olarak özetlenebilir.
2
Dielektrik malzemelerde yapı içinde serbest elektron yoktur. Valans band ile iletim bandı
arasındaki enerji aralığı 4 eV’tan büyüktür. Dielektrik malzemelerin elektriksel yalıtkanlık
özellikleri iyidir. Elektriği iletmede elektriksel yalıtkan olarak kullanılmaktadır. Yarıiletkenler
gibi ilave katkılarla iletken kılınamaz. Dielektrik malzemelerin özgül direnci 104 (ohm-m)‘nin
üzerindedir. Elektriği iletmemelerine karşın uygun elektrik alandan etkilenirler. Elektrik alan
etkisi ile atomlar ve elektronlar yer değiştirirler ve dipoller oluşur. Bu yer değiştirme
sonucunda yük merkezleri kaydığı için kutuplaşma (polarizasyon) oluşur.
Dielektrik malzemeler elektrik güç sistemlerinde oldukça yaygın olarak kullanılmaktadır. Đyi
bir dielektrik malzemenin yüksek delinme dayanımının yanı sıra düşük dielektrik kayıp,
yüksek mekanik dayanım ve sertliğe sahip olması, gaz katkıları ve nem içermemesi, ısıl ve
kimyasal etkileşmelere dayanıklı olması istenir. Bunların yanı sıra kullanıldığı bölgedeki
ortam koşullarından etkilenmemeli, ozona, düşük su emilimine ve radyasyona karşı dayanıklı
olmalı, higroskopik esnekliğe sahip olmalı ve sıvı sızdırmaması istenir. Dielektrik
sınıflandırma Tablo 1’de görülmektedir.
Tablo 1: Dielektriklerin sınıflandırılması. Örnekler
Gazlar
Katılar
Sıvılar
Vakum
Kompozitler
Dielektrik Özellikler :
Dielektrik malzemenin dört karakterist ik özell iğ i vardır. Bu özell ik lere bağ l ı
olarak da dielektrik malzeme farklı kullanım alanı bulmaktadır. Bu
karakteristik özell ikler aşağıda veri lmişt i r.
* Dielektrik sabiti * Kayıp Faktörü * Đletkenlik * Kompleks Dielektrik Katsayısı
Dielektrik Sabiti
Maddenin dielektrik geçirgenliğinin bir ölçüsüdür. Havanın dielektrik geçirgenliği ε0=8,86x10-12 F/cm ‘dir. Bütün dielektrik
özellik gösterebilecek maddeler havaya göre değerlendirilerek dielektrik sabiti değeri bulunur. Dielektrik sabiti bir maddeyi
3
oluşturan moleküllerin polarizasyonunun fiziksel ölçümüdür. Elektrik alan içine konulan bir dielektrik
malzeme alan etkisi ile elektriksel olarak kutuplaşır. Elektriksel kutuplaşma malzeme
yüzeyinde elektriksel yük birikimine neden olur. Yüzeyde biriken yükler bir kapasite
oluşmasına neden olur. Yüzeydeki elektriksel yük yoğunluğu nedeni ile oluşan kapasite C ile
yük miktarı arasındaki ilişki
V
QC = (1)
bağıntısı ile verilmektedir. Kapasitenin birimi Farad (F)‘tır.
Diğer yandan aralarında vakum olan paralel plakalı bir kapasitede dielektrik geçirgenlik -
kapasite ilişkisini veren ifade ,
l
AC 0ε= (2)
(2) bağıntısı ile verilmektedir. Şekil 1‘e paralel plakalı bir kapasite şematik olarak
gösterilmiştir. Metal plakalar arasında hava ve dielektrik madde olması durumunda yük
birikimi farklı olacaktır. Burada A plakaların alanını, l plakalar arası uzaklığı, ε0 vakumun
(boşluğun) dielektrik geçirgenliğini (permittivity) göstermektedir.
Şekil 1 Plakalar arasında vakum ve dielektrik malzeme olması durumunda yük birikiminin şematik gösterimi. Boşluğun dielektrik geçirgenlik değeri 8.85x10-12 F/m dir. Plakalar arasında dielektrik malzeme olduğunda oluşacak kapasitenin değeri ise
l
AC ε= (3)
eşitli ği ile ifade edilmektedir. Burada (ε) ortamın dielektrik geçirgenliğidir. Plakalar
arasındaki malzemenin dielektrik değeri vakumun dielektrik değerinden daha büyüktür.
4
Dielektrik maddenin dielektrik geçirgenliği hakkında daha kolay fikir edinebilmek için
maddenin dielektrik geçirgenliğinin (εm) değerinin, boşluğun dielektrik geçirgenliği (ε0)
değerine bölünmesi ile elde edilen büyüklüğe bağıl (rölatif) dielektrik değerine dielektrik
sabiti denilmektedir ve εr ile gösterilmektedir εr = (εm / ε0).
Bağıl dielektrik sabiti boyutsuz bir sayı olup sıcaklığa ve frekansa bağlıdır. Tablo 1’de bazı
malzemelerin dielektrik özellikleri görülmektedir.
Tablo 1 Bazı maddelerin dielektrik özellikleri
Malzeme Dielektrik Sabiti ε
Özgül Direnç (Ω-m)
Dielektrik Dayanıklılık
kV/mm Polietilen 2,3 1014 20
Teflon 2,1 1012 - PVC 7 1014 - Cam 7 1013 10
Baryumtitanat 1700 - - BaTiO3+PbTiO3 6500 - -
Dielektrik sabitine etki eden faktörler 1. Polarizasyonun Dielektrik Sabitine Etkisi Kayda değer bir yönlenme polarizasyonu ve hatta bozulma polarizasyonu göstermeyen maddelerin dielektrik katsayıları 2 civarındadır. Buna örnek olarak birçok simetrik kutupsuz moleküllü termoplastik madde gösterilebilir.
Şekil 2 : Dielektrik katsayısının frekans bağımlılığı, elektroteknik ve optik açısından polarizasyon kayıpları. Karmaşık ve daha kuvvetli kutuplanabilir moleküle ve gruba sahip olan birçok organik yalıtım maddesi yönlenme polarizasyonu sebebiyle yaklaşık εr = 7 mertebesinde dielektrik
5
katsayısına sahiptirler. Önemli örnekler olarak selüloz, dökme reçine ve bir dizi termoplastik madde gösterilebilir. Sıra dışı değerlere örneğin suda (εr = 81) veya gliserinde (εr =40) ulaşılır. Bir çok anorganik yalıtım maddesinde bozulma polarizasyonu oldukça yüksek olan dielektrik katsayıları sağlar(εr = 10 ‘a kadar). Enine yerleştirilmi ş dielektriklerde (örneğin kondansatörlerde veya yağlı transformatörlerde), dolgu malzemeli yalıtkan maddelerde (örneğin kuartz tozlu epoksi reçine) ve karışık dielektriklerde kısmı kapasiteler arasında farklı zaman sabitlerine ε/κ sahip sınır yüzeyler meydana gelir. Çok düşük frekanslarda sadece daha yüksek yalıtan kapasiteler yüklenir. Böylece daha yüksek bir kapasite değeri buna bağlı olarak da daha yüksek bir dielektrik katsayısı ortaya çıkar. Sınır yüzeylerinde yoğunlaşan yükten dolayı sınır yüzey polarizasyonundan bahsedilir. 2. Frekansın Dielektrik Sabitine Etkisi
Yukarıdaki şekilde dielektrik katsayısının εr ‘nin temel davranışını ve frekans karşısındaki
kutuplaşma kaybını elektroteknik ve optik açısından göstermektedir. Yüzey polarizasyonuna
sahip karma dielektriklerde (daha iyi yalıtılmış kısmı kapasitelerin boşalması) artan frekansla
birlikte akım kayıpları oluşur, çünkü daha iyi izole eden kısmi kapasiteler iletkenliği daha
yüksek olan kısmi kapasiteler üzerinden boşalırlar. Sonuç olarak eğer bütün kısmi
kapasitelerde bu kapasitelerin seri bağlanması çalışacak şekilde deplasman akımı iletim
akımın üzerine çıkarsa, toplam kapasite, bunun sonucu olan toplam dielektrik katsayısı ve
kayıplar tekrar artar.
Artan frekansla birlikte dipoller, alan herhangi bir dirençle karşılaşmadan takip edemezler ve
dielektrik katsayısı azalır. Dielektrik özellikler iyileşir.
Polarizasyon mekanizmaları biçimleri farklı frekanslarda yönlenme polarizasyonundan
bozulma polarizasyonuna oradan atom polarizasyonuna kadar basmak basamak ortaya çıkar.
Özellikle yönlenme polarizasyonunun oluşumu, kutuplanabilir molekül gruplarının
büyüklüklerine hareket yeteneklerine göre bir çok basamakta olabilir.
Çok yüksek frekanslarda frekans bağımlılığı frekansın bir fonksiyonu olarak dielektrik
katsayısı ile değil de optik büyüklerle kırılma indisi n olacak şekilde dalga boyu ile ifade
edilir. Çok yüksek frekanslarda εr = n2 geçerlidir.
Örnek :
6
Su görünebilir ışık bölgesinde n = 1,333 şeklinde bir kırılma indisine sahiptir. Bu εr = n2 =1,8
şeklinde bir dielektrik katsayısına karşılık gelir. Düşük (elektroteknik) frekanslarda su
moleküllerinin çok kolay şekil alan yönlenme polarizasyonu sayesinde εr = 81 geçerlidir.
3. Sıcaklığın Dielektrik Sabitine Etkisi
Dielektrik katsayısı εr ‘nin sıcaklıkla değişimi temel olarak yönlenme polarizasyonu sebebi ile
olşur. Artan sıcaklık ile birlikte ilk olarak “hareketsiz” olan dipoller yönlenme polarizasyonun
başlamasına olanak sağlayacak şekilde hareketlenirler. Dielektrik katsayısı bir çok basamakta
farklı polarizasyom mekanizmalarına bağlı kalarak yükselir. Bu sırada iletkenlik
yeteneklerinde değişimler ve sınır yüzey polarizasyonları oluşabilir.
Dielektrik katsayısının basamak basamak artışı sısrasında kayıp faktörü tan δ ortaya çıkar,
ancak toplam eğride etkisi görünmeyecek kadar azdır. Yüksek sıcaklıklarda kuvvetli bir
şekilde artan iletkenliğin etkisi ön plandadır. Sıcaklık artışının devam etmesi durumunda ısı
hareketi dipollerin oluşumunu etkiler ve εr tekrar azalmaya başlar. Maddenin halinin
dönüşmesi durumunda (örneğin kristalleşme sıcaklığı Tg yakınında) dielektrik katsayısında
sık artışlar görülür.
. Şekil 3 Camın ve polimerlerin dielektrik sabitinin sıcaklık ve frekansla değişimi
Örnek :
Tg ‘nin üzerindeki sıcaklıklarda duroplastik epoksi reçine, erimeden mekanik sıkılığını
kaybetmeye başlar. Yumuşama sonucunda polar molekül grupları daha kolay hareket edebilir
hale gelirler, εr açıkça artar. Epoksi reçinenin tipine göre Tg yaklaşık olarak 100 C ‘nin
7
üzerindedir. Sıcaklığın 20 C’den 80 C’ye çıkması sırasında bile dielektrik katsayısında
%20’lik artış oluşur.
4. Alan Şiddetinin Dielektrik Sabitine Etkisi
Birçok durumda dielektrik katsayısı ve kayıp faktörü artan alan şiddeti ile birlikte açıkça artar.
Örnek olarak dolgusuz epoksi reçinelerde 42 kV/mm’de başlayan alan şiddetlerinde (delinme
alan gücünün %20 ila %50 ‘sinde) dielektrik katsayısındaki artışın %10 ila %12 civarında
olduğu gözlemlenmiştir(T=20 C). 80 C’de bu değereler %15 ila %20 mertebesine kadar çıkar.
Dolgu malzemelerinin kullanımıyla alan şiddeti etkileri azaltılabilir.
5. Karma Dielektriklerde Dielektrik Sabiti
Tabakalı dielektriklerde ve karma maddelerden meydana gelen dielektriklerde toplam
dielektrik katsayısı εr top komponentlerin dielektrik katsayılarından hesaplanabilir.
n adet yatay tabakalı bir dielektrik için εr top şu şekilde hesaplanır.
εr top =d/(d1/ε1 +….+ dn/εn1 ) (4)
karma maddelerde toplam dielektrik katsayısı içerdiği hacimler oranına göre ampirik bir
formülle yaklaşık olarak hesaplanır.
ln εr top = v1. ln εr1 +……..+ vn. ln εn1 (5)
Not: bu eşitliklerin yardımıyla εr top ‘nin sıcaklık çarpanı da içerdiği maddelerin sıcaklık
çarpanlarından hesaplanabilir. Artı ve eksi sıcaklık çarpanına sahip malzemeler seçilerek
sıcaklık etkisine karşı bir kompanzasyon yapılabilir. Buna sıcaklık karşısında kararlı
kondansatörlerin yapımında ihtiyaç duyulur.
(4) ve (5) eşitlikleri etkin bir dielektrik deplasman alanı etkisinin bulunduğu göz önüne
alınırsa geçerlidir. Eğer daha iyi ileten kısmi kapasiteler kısa devre olarak kabul edilirse, çok
yavaş değişen olaylarda (iyi iletkenliğe sahip yapı parçalarında) daha yüksek kapasiteler (daha
8
yüksek toplam dielektrik katsayıları) oluşur. Bu sınır durumu (4) eşitli ğinde ∞→rkε alınarak
görülebilir. (5) eşitli ğinde ise ∞→rkε alındığında mantıklı bir sonuç elde edilmez.
KAYIP FAKTÖRÜ
Alternatif gerilim altındaki bir yalıtkanda akım (I) gerilimden (U) yaklaşık olarak tanφ =90
ileridedir Şekil 4. polarizasyon ve iletkenlik yeteneğindeki kayıplar sebebiyle faz açısı φ , 90
‘den “kayıp açısı” δ kadar sapma gösterir. Akım bileşeni Iδ (işletme akımı) U ile aynı fazdadır
ve yalıtkanda dönüştürülen etki gücünü diğer bir deyişle dielektrik kayıp gücü (Pδ) meydana
getirir. Akım bileşeni Ic , U ‘ya göre 90 ileridedir ve kapasitif tepkin güç Qc ‘yi meydana
getirir.
Şekil 4
Kayıp açısı δ için şekle göre
cI
I δδ =tan (6)
geçerlidir. Güç büyüklükleri ile
δδ IUP .= (7)
ve cc IUQ .= (8)
sonuç olarak
cQ
Pδδ =tan (9)
elde edilir.
Kayıp faktörü tanδ ek olarak bir yalıtkandaki dielektrik kayıp güç Pδ ile kapasitif tepki gücü
Qc ararsındaki ilişkiyi de verir. Kapasitif tepki gücü biliniyorsa kayıp faktörü yardımıyla
dielektrik kayıp gücü hesaplamak mümkündür.
9
cQP ).(tanδδ = (10)
Kayıp faktörü tanδ materyale ait bir büyüklüktür ve (10) eşitli ğine göre polarizasyon kayıpları
ve iletkenlik kayıpları tarafından belirlenir. Kayıp faktörleri doğru akım geçirebilirliğe göre
beklenenden daha büyüktür. Bunun sebebi alternatif akım geçirebilme yeteneğinin doğru
akım geçirebilme yeteneğinin doğru akım geçirebilme yeteneğine nazaran daha büyük
olmasıdır. Ayrıca kayıp faktörü ek olarak yönlenme polarizasyonu yüzünden oluşan
polarizasyon kayıplarını da içermektedir.
Yüksek gerilim yalıtımları için genel olarak kayıp faktörü 10-2 den küçük malzemeler seçilir.
Bu yüzden termik problemler ortaya çıkabilir.
Yüksek dielektrik katsayısına sahip malzemelerde (örneğin PVC, poliamid, selüloz, sert kağıt)
yönlenme polarizasyonu ile oldukça yüksek polarizasyon kayıpları ortaya çıkar. Nem çok iyi
polarize olabilen su molekülleri ve iletkenlik yeteneğini arttırıcı özelliği ile kuvvetli bir kayıp
arttırıcıdır. Bu nedenle neme karşı hassas olan malzemelerde, örneğin kağıt, mukavva,
poliamid ve kuvvetlendirilmiş veya doldurulmuş plastik malzemelerde kritik bir önem taşır.
Frekans ve sıcaklık parametreleride kayıplar üzerinde kuvvetli etki yaratır. Kayıp faktörü,
iletkenlik ve buna bağlı olarak alan şiddeti ile birlikte artar. Kuvvetli kısmi boşalmalarda ani
bir kayıp artışı meydana gelir.
KOMPLEKS D ĐELEKTR ĐK KATSAYISI
Bir malzeme için, iletkenlik ve yönlenme polarizasyonu sebebi ile oluşan kayıplar ile birlikte,
elektrik alanın E(t) zayıflatıcı etkisi altındaki elektriksel polarizasyon için aşağıdaki eşitlik
geçerlidir.
)](.[1 tPPt
Pstat −=
∂∂ −τ (11)
relaksiyon zamanı τ olan tek bir polarizasyon mekanizması için örneğin )()( tEtE statσ=
şeklindeki bir alan sıçramasında, sabit son değer Pstat için aşağıdaki gibi bir üstel yaklaşım
elde edilir.
]1[)( τDstat ePtP −= (12)
Not: Polarizasyon P, kayıp güç Pδ ile karıştırmamalıdır.
Elektriksel değişken alanda polarizasyon zayıflaması elektrik alan E(t) buna bağlı olarak
gerilim u(t) ile deplasman yoğunluğu D(t) arasındaki faz kayması şeklinde kendini gösterir.
10
Bunun anlamı kompleks bir vektör diyagramında kompleks efektif değer D için vektör, E ‘nin
kompleks efektif değeri buna bağlı olarak U için olan vektörden, daha ileridedir.
Not : homojen bir alan ele alındığında veya çok ufak alanlar incelendiğinde alan büyüklükleri
E, D ve I’nın vektörel karakterlerinin göz önüne alınmasına gerek yoktur.
Şekil 5:
D’nin geri kalışı Er'
0εε ve Ej r''
0εε− şeklinde iki vektör ile ifade edilebilir. Burada birinci
vektör varolan, faz kaymasına uğramamış deplasman yoğunluğuna tekabül eder. Đkinci vektör
–j ile çarpımı sonucu -90 kadar geridedir. Aşağıdaki eşitlikten yola çıkarak
ED r*
0εε= (13)
faz kayması bir kompleks dielektrik katsayısı ile ifade edilmiş olur.
'''*rrr jεεε −= (14)
Reel kısmı 'rε var olan (rölatif) dielektrik katsayısı'rε ’ye karşılık gelirken, imajiner kısmı ''
rε ,
akım yoğunluğu vektörel diyagramından yola çıkılarak polarizasyon kayıpları ile
ili şkilendirilebilir.
D’den 90 farklı olan deplasman akım yoğunluğu jwD , Ej r'
0εωε ‘nin saf kapasitif kısmından
ve polarizasyon (kayıp) akım yoğunluğu Er''
0εωε ’den meydana gelir. Kayıp güç akım
yoğunluğu vektörü EJ κ= ’den toplama akım yoğunluğu J+jwD oluşur.
Kayıp faktörü için şekilden
)/()(tan '0
''0 rr εωεεωεκδ +=
(15)
pPolL δδδ tantantan +=
11
geçerlidir. Đletkenlik ve polarizasyon kayıplarından meydana gelen kayıp faktörü kısımları için ayrıca
)/(tan '0 rL εωεκδ =
ve (16)
''' /tan rrPol εεδ =
eşitlikleri geçerlidir.
Şekil 6: Yönlü Polarizasyona sahip bir yalıtkan için dielektrik katsayısı ve kayıp faktörünün
sıcaklık ve frekansla değişimi
Şekil 6de kayıp faktörü tanδ ‘nın ve rölatif dielektrik katsayısı 'rr εε = ’nin frekans ve
sıcaklıkla olan ilişkisini ortaya koymaktadır. (10) eşitli ğine bağlı olarak bir dipol zayıflama
etkisinin varolduğu kabul edilir ve analitik bir türev çıkarılırsa
])(1/[)( 2' ωτεεεε +−+= ∞∞ statr
ve (17)
])(1/[).( 2'' ωτεεωτε +−= ∞statr
elde edilir.
Bunun için 'rε nin frekans ile azalması görülebilmektedir. Kayıpları belirleyen kısmı ''
rε
maksimum değerine f=1/τ frekansında sahiptir.
12
Teorik bir türev yerine ortaya konan eğriler fiziksel açıdan anlamlı olacak şekilde
yapılmalıdır.
Frekans etkileri
Düşük frekanslarda dipoller elektrik alanı pratikte engellenmeden takip ederler. Sıcaklığa
bağlı olarak statik dielektrik katsayısı statε ortaya çıkar. Şekil (sol üst). f=1/t frekansının
üzerinde dipoller çabuk değişen alanı takip edemezler, dielektrik katsayısı ∞ε ’a düşer.
Polarizasyon kayıplarının f=1/t frekansı bölgesinde bir maksimum vardır, çünkü dipoller alanı
hala takip edebilmektedir, ancak çarpışmalar ve diğer değişken etkiler yüzünden bir zayıflama
(faz kayması) mevcuttur. Düşük frekanslarda f<<1/t D ve E ararsında bir faz kayması
yoktur, yüksek frekanslarda f>>1/t dipoller kesinlikle hareket edemezler. Şekil (sol alt). Artan
sıcaklık ile birlikte dipoller daha kolay hareket edebilir hale gelirler,reaksiyon süresi t azalır
ve kaybın maksimumu daha yüksek frekanslara kayar.
Polarizasyon kayıpları iletkenlik kayıplarının üzerinde olmalıdır. kayıp faktörü Lδtan (17)
eşitli ği uyarınca artan frekans ile birlikte kuvvetli şekilde yükselir, çünkü kayıp güç-tepkin
güç arasındaki oran 0→ω için sonsuza gider.
Sıcaklık etkileri
Dielektrik katsayısı artan sıcaklıkla birlikte ilk önce artar, çünkü dipoller daha kolay hareket
edebilir hale gelmişlerdir. Artan frekans ile birlikte "donmuş" dipolleri hareketli hale getirmek
için sıcaklığın da artması gereklidir. Şekil (sağ üst). Sıcaklığın artmaya devam etmesi ile
birlikte sıcaklık hareketi dielektrik katsayısının tekrar düşmesine neden olacak şekilde
dipollerin yönünü bozar. dipol hareketlerinin arttığı bölgede polarizasyon kayıpları
maksimuma ulaşır. Şekil (sağ alt).
Đletkenlik yeteneği kayıpları (1) eşitli ğine göre iletkenlik )(Tκ ile birlikte kayıp faktörünün
sıcaklıkla üstel bir şekilde artması sonucunu doğurur. (17) eşitli ğine göre düşük frekanslarda
daha kuvvetli bir yükseliş beklenmelidir.
Pratikte eğriler
Pratikte eğriler birçok polarizasyon mekanizmasının etkilerini taşır. Bunun dışında farklı
materyaller ve materyal durumları(örneğin nem basınç) ve farklı yalıtkan yapıları (yüzey
13
polarizasyonu) arasında çok büyük farklar vardır. Kayıp maksimumu ve dielektrik katsayısını
oluşturan basamaklar genellikle çok net bir biçimde tanımlanamazlar.
YALITKANLARIN E ŞDEĞER BAĞLAMA ŞEMALARI ĐLE ĐFADE EDĐLMESĐ
Yalıtkanlar eşdeğer bağlama şemalarında dirençler ve kapasiteler ile ancak çok eksik bir
biçimde ifade edilebilirler.
Basit paralel ve seri bağlama şemaları eğer belli bir frekans yada frekans aralığı için
sınırlanırlarsa, hesaplar için değerli bir yardım teşkil ederler. Daha yüksek mertebeden
eşdeğer şemalar daha iyi bir yalıtım sağlayabilirler.
PARALEL VE SER Đ EŞDEĞER BAĞLAMA ŞEMALARI
Paralel ve seri eşdeğer bağlama şemalarının her biri bir eşdeğer kapasite ve eşdeğer dirençten
oluşur. Kayıp faktörleri (8) eşitli ğine göre etkin güç ile (direnç ile ifade edilen) tepkin güç
(kapasite ile ifade edilen) arasındaki orandan elde edilir.
Şekil 7: Paralel ve seri eşdeğer şema.
paralel eşdeğer şema için
cQP /tan δδ =
[ ] [ ]22 // UCRU pp ω=
)/(1 ppRCω=
ω/1≈ (18)
14
eşitliklerinden, kayıp faktörünün frekansa karşı olan fonksiyonu, hiperbolik formda ortaya
çıkar.
seri eşdeğer devre için
cQP /tan δδ =
[ ] [ ])/(/ 22sp CIIR ω=
ssRCω=
ω≈ (19)
eşitliklerinden, kayıp faktörünün frekansa karşı olan fonksiyonu, lineer formda ortaya çıkar.
Her iki eşdeğer şema da frekansın kayıp faktörü üzerine etkisini doğru olarak tanımlayacak
durumda değillerdir.
Buna rağmen paralel eşdeğer bağlama şeması iletkenlik yeteneği kayıpların fiziksel olarak
doğru ifade etmeyi mümkün kılmaktadır. Bu yüzden çok düşük frekanslar için gerçek
olaylarla örtüşmektedir.
Seri eşdeğer bağlama şemasının fiziksel açıklaması ideal bir kapasite ve buna seri bağlı
ihmale edilemeyecek bir dirençten oluşmaktadır. Özellikle çok yüksek frekanslarda kapasite
empedansı sCω/1 kuvvetli olarak azalmaktadır. Rδ skin efekti yüzünden artar ve ihmal
edilmesine izin verilmez.
Herhangi bir yalıtkanın kayıpları sabit frekansta gerek seri gerekse paralel bağlama şemaları
ile ifade edilebilir. Bağlama şemalarının elemanları Cp , Rp , ve Cs , Rs 'in değerleri ancak
incelenen frekans için geçerlidir. Bu elemanlar uygun bir şekilde değiştirilmeden yapılacak
bir frekans değişikli ği yanlış sonuçlara varılmasına yol açar.
Belli bir w frekansı için bu elemanların kompleks empedansları, [ ]ppp CjRZ ω+= /1 ve
)/(1 sss CjRZ ω+= ’den ve kayıp faktörü (18) ve (19) denklemlerinde yerine konarak
yeniden hesaplamaları mümkündür. Bu iki şarttan eşdeğer kapasiteler için
)tan1/( 2 δ+= sp CC
ve (20)
)tan1/( 2 δ+= ps CC
eşdeğer dirençler için
)tan/(1 δω pp CR =
15
ve (21)
)/()(tan ss CR ωδ=
eşitlikleri geçerlidir.
Eşdeğer kapasiteler Cs ve Cp de tam olarak aynı değildir. Ancak kayıp faktörü tanδ<10-1 olan
yalıtkanlar için pratikte bu fark çoğunlukla ihmal edilebilir.
Kayıpları az olan bir yalıtkanda paralel eşdeğer direnç Rp , (18) eşitli ğine göre çok büyüktür.
Seri eşdeğer direnç Rs için daha küçük değerler elde edilir.
Bir yalıtkanın kayıp gücü Pδ hesaplanmak istendiğinde bir çok ilişki kullanılabilir.
Genel olarak (10) eşitli ği uyarınca CCC sp ≈= kabul edilerek,
δδ tanCQP =
δω tan2CU= (22)
eşdeğer bağlama şemaları (18)’den kayıp güç için
pR
UP
2
=δ
ve (23)
2IRP s=δ
kayıp güç yoğunluğu için (23) eşitli ğinde sonsuz hacmin xAV ∆∆=∆ homojen bir alan
x
UE
∆∆= ile incelenmesinden aşağıdaki genel ifade elde edilir.
V
PP
∆∆
= δδ
)//()(tan))(/( 2' xAxExA ∆∆∆∆∆= δεω
2' .tan Eδωε=
2'' .Eωε=
16
GAZ DĐELEKTR ĐKLER
Gazlar en basit ve en yaygın kullanılan dielektriklerdir. Bu dielektriklerin en verimli şekilde
kullanılması için elektriksel davranışların özellikle iyonizasyona neden olan ve farklı elektrot
sistemindeki delinme değerlerinin bilinmesi gerekir. Deşarjın oluştuğu anda uygulanan
gerilimin maximum değerine deşarj gerilimi denir.
SIFIR ELEKTR ĐK ALAN ALTINDA GAZ DAVRANI ŞI
Elektrik alan olmadığı durumda gaz Boyle Yasasına uyar; formülle ifade edilirse,
PV=C (2.1)
olur. Burada P; gaz basıncı, V; gazın hacmi, C; m kütlesine ve T sıcaklığına bağlı bir sabittir.
V hacim değeri T sıcaklığı ile Gay Lussac Yasasına bağlı olarak değişir.
00 T
T
V
V = (2.2)
(2.2) denkleminde V0 ve T0 başlangıçtaki hacim ve sıcaklıktır. Đki ifade birleştirilirse
PV=nkRT (2.3)
olur. Burada nk gazın kilomole olarak değeri, R ise gaz sabiti olup 8314 J/ oK dir.
N0 =6,02*1023 molekül/mol, N ise gaz yoğunluk sayısıdır. N’=gaz içindeki moleküllerin
sayısı ve N’=Nv diyelim. nk yerine N’/N0 ve N’ yerinede Nv yazarsak eşitlik
RTN
NRT
N
NPV v
00
'
== (2.4)
olur. Buradan
P=NvkT (2.5)
yazılabilir.
Bağıntıda k Boltzman sabiti olup değeri k=R/N0 =1,3806*10-3 OK dir. Buradan şu sonuca
varılabilir. Gazın kinetik enerjisi, termal enerjisi ile ili şkilidir .
kTmv2
3
2
1 2 = (2.6)
Burada v moleküler hızdır.
17
Şekil 1 : Moleküler bağıl hız için Maxwell dağılım Fonksiyonu
Elektrik alan olmadığı durumda gaz moleküllerinin rasgele hızları sıfırdan sonsuza kadar
değişen aralıklarda olacaktır. Sabit bir gaz sıcaklığı için Maxwell moleküllerin hızların
dağılım fonksiyonlarını veren formül şu şekilde ifade edilir. (Şekil 1)
)exp(4
)( 22rrr vvvf −=
π (2.7)
Burada vr : relatif hız, vp : en sık olası hız, v :ortalama hız, ve veff : efektif veya rms hız olmak
üzere vp ile ilişkisi şu şekilde verilmiştir:
v=1,128vp (2.8)
veff =1,224vp (2.9)
Đki çarpışma arasında hiç çarpışma gerçeklenmeden parçacığın aldığı yola serbest yol (λ)
denir. Serbest yollar birbirinden farklılık göstereceği için ortalama serbest yol daha (λ )
pratiktir.
Eğer r1 ve r2 yarıçaplı Np tane çift parçacık varsa
δπ
λ 1
)(
12
21
=+
=pNrr
(2.10)
δ : çarpışmanın efektif değeri (effective collision cross section)
λ : ifadesi gazın sıcaklığı ile doğru, basıncı ile ters orantılıdır.
2.3 UYARILMI Ş PARÇACIKLARIN OLU ŞUMU
Yalıtkan bir gaz tarafından ayrılmış iki elektrot arasına bir gerilim uygulandığında, eğer
ortamda uyarılmış bir parçacıklar varsa bir akım geçer. Bu parçacıklar şunları içerebilir;
1. Elektron e- (Negatif değerli)
18
2. Pozitif Đyon (Bir elektronunu kaybetmiş nötr atom) A+=A-e-
3. Negatif Đyon (Dışarıdan bir e almış nötr atom) A-=A+e-
Gaz deşarjı sırasında yüklü parçacık oluşumu
A- e- e- ve A+
Gaz ortamında Katod yüzeyinde Gaz ortamında
Eklenme Fotoiyonizasyon Termal iyanizasyon
Đyon çifti oluşumu Alan emisyonu Fotoiyonizasyon
Elektron Çarpışması Çarpma ile iyonizasyon
Đyon bombardımanı
Bu parçacıklar çeşitli şekilde oluşabilir. (Tablo 1). Ancak bunlara geçmeden önce atomik yapı
ve enerji seviyelerini içeren Bohr Teorisini özetlemekte fayda vardır:
1. Elektronlar, nukleusun etrafında ayrı ve stabil orbitlerde enerji yaymadan bulunurlar. Bu
stabil yörüngeler nukleusun merkezinden r kadar uzaklıkta bulunurlar;
eevm
qhr
π2= (2.11)
Burada q : kuantum sayısı (Tam sayı),
h : Planck Sabiti (6,62*10-34 js),
ve : elektronun hızı
me : elektronun kütlesidir.
2. Bir atomun enerjisi W1 ’den daha az olan W2 ’ye değişirse, fazla enerji, frekansı fp olan
radyasyon kuantum (foton) şeklinde yayılır. Planck sabiti ile ilişkilidir;
hfp =W1 –W2 (2.12)
Serbest elektronlar, nötr atomların iyonizasyonu veya negatif iyonların ayrılması
(detachment) sonucunda oluşur. Đyonizasyon prosesi için minimum bir enerjiye gereksinim
vardır. Eğer atomun absorbe ettiği enerji bu değerin altında ise, bu uyarılmaya sebep
olacaktır. Böylece e atomdan ayrılmayacak fakat bir üst enerji seviyesine çıkacaktır. Genelde
uyarılmış durumlar stabil değildir ve atom ya daha fazla enerji olarak iyonize olacak veya
daha fazla enerjiyi saçarak eski stabil durumuna dönecektir. Đyonizasyon türleri şöyle
sıralanabilir.
19
2.3.1. ÇARPMA ĐLE ĐYONIZASYON
Đki elektrot arasında bir elektrik alan uygulandığında ve boşlukta bir serbest elektron varsa bu
elektron anoda doğru ilerlerken bir enerji kazanacaktır.
Eğer elektronun enerjisi, iyonizasyon enerjisinden az ise elastik çarpışma gerçekleşir veya gaz
içindeki atomlar uyarılır. Eğer elektronun enerjisi, iyonizasyon enerjisinden fazla ise inelastik
çarpışma olur ve gaz içindeki atom veya molekül uyarılır. Bu şekilde gerçekleşen inelastik
çarpışmalarda, her çarpışma sonucunda bir pozitif iyon ve extra bir elektron oluşur. Bu proses
stabil bir durum oluşana kadar devam eder.
−−−+ +→+ AeeA 2
−−−+ +→+ AeeA 2422 (2.13)
gibi devam eder.
2.3.2. FOTOIYONIZASYON
Uyarılmış bir atomun ömrü 10-9 ile 10-7 saniye arasındadır. Atom temel haline geri
döndüğünde foton şeklinde fazla enerjisini yayar. Bu düşük enerjili fotonlar için iyonizasyon
şu şekildedir:
phfAA +→∗
−− +→+ eBhfB p (2,14)
olur.
Burada A* A atomunun uyarılmış hali, hfp B atomunun iyonizasyon enerjisinden daha fazla
enerjiye sahip A atomunun yaydığı fotonun enerjisidir.
X ışınları, nükleer radyasyon veya kozmik ışınlarda moleküllerde fotoiyonizasyona neden
olabilirler.
2.3.3. TERMAL ĐYONIZASYON
Gaz sıcaklığındaki artış parçacıkların daha hızlı hareket etmesine ve çarpışma sonucunda
iyonizasyona neden olur. Termal enerji (Wt) nin kendisi ark ve alev sırasındaki gibi yüksek
sıcaklıklarda iyonizasyona neden olabilir.
−− +→+ eAWA t (2.15)
2.3.4. ELEKTRON AYRILMASI (DETACHMENT)
Negatif iyondan e ayrıldığında
−− +→ eAA (2.16)
20
olur. Bu durumda uyarılmış parçacık sayısı değişmez, ayrılma iyonizasyon prosesi gibi
görülebilir. Çünkü ağır ve yavaş hareket eden negatif iyonlar yerini hafif ve hızlı hareket eden
e- lar almıştır. Bu sayede elektronlar, negatif iyonlardan daha efektif olarak iyonizasyon
sağlayacaklardır.
2.3.5. KATOT PROSESLERI
Uyarılmış parçacıklar, elektrot yüzeylerinden özellikle katottan da sağlanabilirler. Normal
durumda elektronlar katı elektroda elektrostatik kuvvetlerle bağlıdır. Katottan ayrılan
elektron, malzemeye bağlı olan ve çıkış işi olarak bilinen bir minimum enerjiye gereksinimi
vardır. Bu enerjinin kaynağı ise aşağıda belirtilenlerin bir veya birkaçıdır.
Pozitif Đyon ve Uyarılmış Atom Bombardımanı
Pozitif Đyon katot yüzeyine çarptığında, katot çıkış işine eşit veya iki katı çarpışma enerjisine
sahip elektron serbest kalır. En az 2 e serbest kalır; biri pozitif iyonu nötrler, diğeri gaz
ortamına geçer. Nötr uyarılmış atom ve moleküllerin katodu bombardıman etmesi ile de
elektron açığa çıkar.
Fotoemisyon
Eğer katot yüzeyine çarpan fotonun enerjisi katodun çıkış işinden büyükse katottan bir e
ayrılacaktır.
Termoiyonik Emisyon
Katodun sıcaklığı arttırılarak (2000 K) termal titreşimle yüzeyden e koparılır.
Alan Emisyon
Yüksek elektrostatik alanlar elektron ve protonların birbirleri ile olan bağlarını koparır ve bir
veya daha fazla elektronun katottan ayrılmasını sağlar. 10-7_10-9 V/cm lik elektrik alanlar
oluştuğunda görülür. Güç sistem parçalarının çoğu daha alt seviyelerde strese tabi olurlar.
Faakat mikrohatalar ve çıkıntılarda alanın değeri bu seviyeler çıkabilir.
21
2.4. DEIYONIZASYON PROSESLERI
Deiyonizasyon gaz içinde uyarılmış parçacıkların özellikle elektronların azalmasıdır. Bunlar
iyonizasyona zıt olaylardır ve ark oluşumu ve çığ gelişimi gibi uygulamalarda önemli yer
tutar. Ana deiyonizasyon prosesleri şu şekilde özetlenebilir.
2.4.1. DIFÜZYON
Genel difüzyon eşitli ği
nDJ ∇−= (2.17)
J : akış yoğunluğu, n∇ : konsantrasyon gradyenti, D : difüzyon sabiti v : en yüksek hız.
3
.vD
λ= (2.18)
nDJt
n 2∇=−∇=∂∂
(2.19)
olup n iyon yoğunluğundaki değişim oranıdır. Bu ifade (2.19) herhangi bir an ve noktadaki
iyon konsantrasyonunu verir. Eğer bunu silindirik konsantrasyon için ifadeyi tekrar yazarsak
Dtrd 4= (2.20)
olur.
2.4.2. TEKRAR BIRLEŞME (RECOMBINATION)
Pozitif ve negatif iyonlar nötr atom oluşturmak için birleşirse;
phfABBA +→+ −+ (2.21)
olur. Tekrar birleşme oranı negatif ve pozitif iyonların konsantrasyonu ile orantılıdır.
−+−+ −== nn
dt
dn
dt
dn ρ (2.22)
burada ρ : yeniden birleşme katsayısıdır. Genelde nnn == −+ şeklindedir. O halde
22
2ndt
dn ρ−= (2.23)
eğer bu ifadenin zamana göre integrali alınırsa, herhangi bir andaki yük yoğunluğu
tn
ntn
ρ0
0
1)(
+= (2.24)
bu ifadede n0 : başlangıçtaki iyon konsantrasyonu
2.4.3. ELEKTRON EKLENMESI (ELECTRON ATACHMENT)
Bazı elektronegatif gazlar (örneğin O2, CO2, SF6 gibi) yavaş hareket eden serbest
elektronları alarak, ağır negatif iyonlar oluştururlar. Elektron eklenmesi, deiyonizasyon
prosesidir ve şu şekilde yazılabilir. −− →+ AeA
2.5. DÜZGÜN ALANDA GAZ DELINMESI
Elektrot seçimine bağlı olarak alan düzgün veya düzgün olmayandır. Düzgün alanda
iyonizasyon ve deiyonizasyon parametreleri sabittir. En çok kullanılan iki teori Townsend
Teorisi (1910)ve Kanal (Streamer) Teorisi (1940) dir.
Şekil 2.3 : Gaz yalıtkanlarda olası deşarj prosesleri
2.5.1. TOWNSEND DELINME TEORISI
Townsend DC gerilim altında delinme ve iyonizasyonu araştırmış ve deneysel sonuçlarını bir
teori ile açıklamıştır. n0 tane elektronun ultraviyole ışığı ile bir saniyede katottan yayıldığını
23
düşünelim. α 1. iyonizasyon katsayısı, alan doğrultusunda hareket eden e nun birim mesafe de
yaptığı iyonizasyon çarpışması sayısıdır. Gaz basıncına ve elektrik alana bağlıdır. Katottan x
kadar uzaklıktaki elektron sayısı nx ve d uzaklığındaki anoda erişen elektron sayısı nd olsun.
Şekil 2.4 : Townsend deşarjı için deney devresi
xx n
dx
dn α= (2.25)
ise )exp(0 xnnx α= (2.26)
benzer olarak, nd , d kadar uzaklığa yerleştirilmi ş anoda erişen elektron sayısı olmak üzere;
)exp(0 dnnd α= (2.27)
ifade edilebilir. Katottan ayrılan her bir elektronun oluşturduğu ortalama yeni elektronun
sayısı; 1)exp(0
0 −=−d
n
nnd α dır. (2.28)
Bir saniyede dolaşan elektron sayısı ile orantılı olarak, aralıkta oluşan ortalama akımın değeri
;
I=I0 exp(αd) (2.29)
Burada I0 katottaki başlangıç akımdır. Yukarıdaki ifadeler tek bir çığ prosesini açıklar. Fakat
α prosesi boyunca alan içerisinde genişleyen elektronların yanı sıra diğer(ikincil) prosesler
yardımı ile boşluk içerisinde yeni elektronlar açığa çıkacaktır. Oluşan bu ikinci elektronlar da
kendi çığlarını üretecektir. Đkinci prosesler katotta pozitif iyon bombardımanı,
fotoiyonizasyon ve (detachment) ayrılma ile elektron açığa çıkaracaktır. γ , Townsend ikinci
iyonizasyon katsayısıdır ve katottan ayrılan her bir elektronun oluşturduğu ikinci elektronların
24
net sayısını tanımlar. γ , E/P ‘nin bir fonksiyonu, aynı zamanda elektrod malzemesi gibi
parametrelere bağlıdır. Đkincil proseslerin akımın değerine olan etkisi şu şekilde ifade
edilebilir;
ns :katotta 1 saniyede oluşturulan ikincil elektronların sayısı,
st nnn += 0 1 saniyede katottan ayrılan toplam elektron sayısı olursa;
Anoda erişen e- sayısı ;
)exp()()exp( 0 dnndnn std αα +== (2.30)
olur. Yukarıdaki tanımdan ;
)( tds nnn −= γ (2.31)
olduğundan
)]([ 0 sds nnnn +−= γ (2.32)
ve sonuçta (2.30) ve (2.32) ifadelerinden yararlanarak toplam elektron sayısı;
]1)[exp(1
)exp(0
−−=
d
dnnd αγ
α (2.33)
olur. γ ve α prosesleri sonrasında akan akım;
]1)[exp(1
)exp(0
−−=
d
dII
αγα
(2.34)
olur.
Delinmede I=∞ olur, çünkü bu durumda akımı sadece dış devrenin direnci sınırlar. Bu duruma
Townsend Delinme Kriteri denir ve şu şekilde ifade edilir:
1]1)[exp( =−dαγ (2.35)
ve normalde exp(αd)>>1 dır. Bu durumda yukarıdaki ifade;
1)exp( =dαγ (2.36)
α ve γ prosesleri, E ve P değerine bağlıdır, belirli bir d mesafesi için Townsend Delinme
Kriterini sağlayan bir E ve V değeri vardır. Delinme kriteri V değerini sağlayan gerilime,
delinme (sparkover) gerilimi Vs , d mesafesine ise atlama (sparking) mesafesi denir.
Elektronegatif gazlarda α ve γ proseslerinin yanı sıra elektron eklenmesi de söz konusudur.
Bu nedenle akımın artışını veren eşitlikte eklenme katsayısı da göz önüne alınmalıdır. Bu
25
durumlar için Townsend delinme kriteri değiştirilmelidir. Townsend mekanizması düşük
basınçlarda Pd<=1,5 bar-cm (hava için) değeri içingeçerlidir. Daha büyük aralıklarda ve daha
büyük Pd değerlerinde gazlarda delinme kanal teorisi ile açıklanır.
2.5.2. KANAL TEORISI
Townsend Teorisi deneysel çalışmalar sırasında görülen kıvılcım kanalı boyunca yer alan
dallanmaları ve zigzagları, ve aşırı gerilim veya yüksek Pd değerlerine sahip aralıklardaki kısa
süreli delinme sürelerini açıklamada yetersizdir. Bu ve diğer sınırlandırmalar kanal teorisinin
ortaya çıkmasına neden olmuştur. Bu teaoriyi kısaca özetlersek;
1. Düzgün elektrik alanda bir çığı içerisinde hızlı hareket eden elektronlar ve yavaş hareket
eden pozitif iyonlar mevcuttur(Şekil 2.5a). Bu nedenle ana alana ters, bir yüklü alan
oluşacaktır. Burada anot tarafından elektronlar absorbe edilecek ve pozitif iyonlar
birikecektir. Bu çığ sonrasında çarpışmalar sonucunda uyarılmış atomlarda oluşacak ve bu
uyarılmış atomlar fotonlar yayacaktır.
2. Bu fotonlar gaz atomları tarafından absorbe edilecekler ve çığdan çeşitli uzaklıklarda gaz
içinde fotoelektronlar oluşturacaklardır. Bu fotoelektronlar daha sonra uygun noktalardan
ikincil çığların oluşumuna neden olacaktır.
3. Yardımcı çığlarda oluştuktan sonra daha çok sayıda foton ve fotoelektronlar oluşur.
Böylece üçüncü kuşak yardımcı çığlar oluşur(Şekil 2.5b). Elektronlar uzun süre ana alan
çizgisini, uzay yüklerinin oluşturduğu alan nedeniyle takip edemez. Sonrasında çığda
görülen zigzaglar ve dallanmalar oluşur(Şekil 2.5c). Bu dallanmalar pozitif iyonlarla
besleneceğinden kendilerine bir süreklilik sağlar ve anottan katoda doğru iyonize olmuş
bir kanal oluşur.
26
4. Bir çığ bittiğinde hemen onu besleyen yeni çığlar oluşur. Ve bu proses devam ederse
sonuçta anot ile katot arasında delinmeyi gerçekleştirecek büyüklükte bir kanal oluşur.
Oluşan kanal Şekil 2.5d de verilen tamamlanmamış pek çok dala sahip bir kanala benzer.
Kanal bir kez oluştuktan hemen sonra delinme gerçekleşecektir. Düzgün elektrik alan
altındaki aralıklarda kanal delinme kriterini matematiksel olarak şöyle ifade edebiliriz.
c
d
ndx=∫0
.α (2.37)
Burada nc çığın kanala dönüşmesi için çığda yer alabilecek kritik e- ve iyon sayısıdır.
Genelde hava ve diğer gazlar için nc ≈108 kabul edilir.
2.5.3. PASCHEN YASASI
Townsend delinme kriterine bağlı olarak, delinme gerilimi Vs ile, elektrotlar arasındaki d
mesafesi ile basıncın çarpımı P arasında bir ilişki söz konusudur. Bu ilişki şu şekilde ifade
edilebilir.
α ve γ proseslerinin her ikisi de, elektrik alan E ve gaz basıncı P’ye bağlıdır.
=P
Ef
P 1
α ve
=P
Ef2γ (2.38)
ve düzgün elektrik alanda,d
VE = ,
=Pd
Vf
P 1
α ve
=Pd
Vf2γ (2.39)
(2.35) ifadesinde (2.39) da yer alan eşitlikleri yerine yazarsak;
11exp 12 =
−
Pd
VPdf
Pd
Vf (2.40)
olur. Burada belli bir P.d değeri için bir adet V değeri vardır ve bu değer Vs delinme gerilimi
değerine eşittir.
27
Şekil 2.6. Paschen Eğrisi (hava için)
)(PdfVs = (2.41)
(2.41) ifadesi Paschen Yasası olarak adlandırılır. Şekil 2.6 ‘da hava için Paschen eğrisi
verilmiştir. Bu eğri belirli bir Pd değeri için minimum Vs değerlerini göstermektedir.
28
2.6. DÜZGÜN OLMAYAN ALANDA GAZ DELINMESI
Düzgün olmayan alanlarda, gazın dielektrik dayanımından daha fazla stressin olduğu
noktalarda delinme gerçekleşir ve bölgesel delinme (Partial discharge, Pd) olarak bilinir.
KORONA OLU ŞUMU
Korona oluşumu için gerekli kritik stres değerine korona başlangıç alanı denir. Korona
oluşumunu açıklamak için aşağıdaki bağıntılardan yararlanılır.
1) Topraktan yukarıda tek bir iletkende stabil bir korona oluşması için kritik Ec alanı vardır.
)301,0
1(30rRAD
RADmE sc −+= (kVpeak/cm) (2.42)
Burada r : iletkenin yarıçapı,
RAD : rölatif hava yoğunluğu ve
ms : yüzey düzgünsüzlük faktörüdür.
H elektrotun yerden yüksekliği ise
=r
HrEV cc
2ln (2.43)
2) Đç yarıçapı r1 ve dış yarıçapı r2 olan koaksiyel silindir için
)308,0
1(31rRAD
RADmE sc −+= (2.44)
=
1
21 ln
r
rrEV cc (2.45)
olur. P (mbar), T(K) olarak verildiğinde
=T
PRAD
293
1013 (2.46)
29
2.6.2. KORONA DEŞARJI (DC VEYA - + YARIM DALGA AC)
Korona deşarjları en iyi küre (veya çubuk)- düzlem elektrod konfigürasyonlarında gözlenirler.
Seçilen küre (veya çubuk) yarıçapı istenilen düzgün olmayan alana değerine göre
seçilir.Uygulana gerilim ve elektrod şekline göre 6 farklı korona söz konusudur. Bunların üç
tanesi pozitif DC veya + yarım dalga AC ve üç tanesi negatif DC veya – yarı dalga AC
gerilimde gözlenir. Tablo 2.3 de Korona türleri özetlenmiştir. Şekil 2.7 de ise artan uygulanan
gerilim ile görülen farklı korona türleri verilmiştir.
Pozitif ve negatif korona oluşumu için gerilim değerleri mutlak değer alındığında yaklaşık
olarak aynıdır. Kullanılan çubuğun çapına ve elektrodlar arası mesafeye bağlı olarak bu
verilen korona oluşumlarının bazıları gözlenemeyebilir ya da her iki türde aynı anda
gözlenebilir.
Negatif Korona
Trichel Darbeleri
e lar zayıf alan bölgesine geldiğinde, negatif iyonlar oluştururlar. Uygulanan elektrostatik alan
E0 ve yüklere bağlı olan alan Es olarak kabul edilirse, desarj keskin elektrot üzerinde (E0 –Es )
kritik değerinin altına indiğinde biter.
Şekil 2.9 : Negatif Korona akımı (Trichel darbesi)
Negatif Glow
Deşarjın sürekli ve akan akımın darbesiz olduğu durumdur.
Negatif Öncü Kanallar
Gerilimi arttırarak elektrotlar arsında tam olmayan kanallar oluşur.
Pozitif Korona
30
Onset Kanallar
Bunlar yavaş yükselme süreleri olan ve düşük değerdeki darbeler oluşur.
Pozitif Glow
Bu durumda sürekli bir akım akabilir.
Pozitif Öncül Delinme Kanalları
Delinmenin gerçeklenmesi için gerilim arttırıldığında tam olmayan kanallar oluşur.
DÜZGÜN OLMAYAN ALANDA DELINME
Düzgün olmayan alanda α ve γ sabit değildir. Eğer alan faktörü 5maxp
ortE
Ef = ise yarı düzgün
(quasi uniform) elektrik alan denir ve deşarj davranışı düzgün alandakine benzerdir. Eğer f>5
ise alan, düzgün olmayan davranışı gösterir. Düzgün olmayan alanda korona, delinmenin
davranışı için önemli rol oynar.
Korona başladığında, uygulanan elektrik alan, yüklerden oluşan alan nedeni ile daha
kompleks hale gelir.
Düzgün olmayan alanlarda negatif polariteye göre pozitif polaritenin delinme gerilimi daha
düşüktür.
2.7. DELINME SÜRESI
fs ttt += formülünde ts statistical süre, tf formative süredir(Đlk elektronun koptuğu süre).
si VVV −=∆ formülünde ise Vi darbe delinme gerilimi , Vs delinme gerilimi olmak üzere ∆V
arttıkça t süresi azalır.
2.8. NANOSECOND DARBE GERILIMINDE DE ŞARJ
Elektrik alanı varlığında elektronlar )exp(0 xnnx α= formülüne göre artar. Çığın oluşması için
Xc mesafesindeki e sayısı 108 kadardır. n0 =1 olduğu durum çığın oluşacağı kritik mesafe;
αc
c
nX
ln= (2.47)
31
Eğer Xc >d ise delinme gerçekleşir, eğer Xc <d ise delinmenin gerçekleşmesi için yeterince
fotonun iyonize olması istenir.
e
ce V
nT
αln= (2.48)
dn
X cc p
αln= ve dex
e
ce T
V
nT f
αln= (2.49)
şeklinde de formülle ifade edilebilir.
Bu koşullar nanosaniye mertebesinde darbe gerilimi uygulandığı durumlar için geçerlidir. Bu
gerilim türünün avantajı düşük enerji ile gereksinimidir. Çünkü burada sadece elektronlar
hızlandırılmakta, gaz sıcaklığı düşük olmaktadır.
32
3. HAVA YALITKANI
Havanın elektriksel olarak delinme davranışının bilinmesi yüksek gerilim tasarımcı ve
operatörleri için oldukça önemlidir. Hava yalıtım amacıyla iletim hatlarında faz-faz ve faz-
toprak arası yalıtımda kullanılır. Ayrıca kesmede, kıvılcım ve kullanılan hava aralığı
ölçümünde kullanılır. Yüksek gerilim sistemlerinde gaz yalıtkan olarak hava kullanılmasının
nedenleri havanın bol, ucuz ve delinmeden sonra kendi kendini onarabilmesidir.
Yüksek gerilim sistemlerinde kullanılan hava yalıtımı için önemli bazı büyüklükler aşağıda
tanımlanmaktadır.
Gerilim stresi
Yüksek gerilim sistemleri anahtarlama hataları veya atmosferik nedenlerle geçici yüksek
gerilimlere maruz kalırlar. Yalıtım sisteminin ölçülendirmesi yapılırken hava aralığının bir
yıldırım darbesine yada standart anahtarlama darbeleri karşısında delinme davranışı
bilinmelidir. Özellikle ≤300 kV’un altındaki iletim hatları için yıldırım darbeleri kritik öneme
sahiptir. Bu nedenle hava yalıtımlı bir eleman tasarımı için darbe delinme gerilimini bilmek
önemlidir.
Darbe gerilimi uygulanan elektrot sistemleri için delinme olasılığı
Sıcaklığın sabit tutulduğu düzgün bir elektrik alan altında AC ve DC delinme gerilimi, gaz
basıncı (P) ve elektrotlar arası mesafenin (d) bir fonksiyonu olduğunu gaz yalıtkanlar
bölümünde görülmüştü. Eğer elektrotlara arasında alan dağılımı düzgün değil ise elektrotlar
arasındaki delinme gerilimi ayrıca korona ve bölgesel yüklenmelerden de etkilenecektir.
Böylece asimetrik alan dağılımına sahip elektrotlar arasında delinme gerilimi polariteden de
etkilenmiş olacaktır. Pozitif stres uygulanmış elektrotların darbe gerilim değeri negatif stres
uygulanmış elektrotun darbe gerilim değerinden daha düşüktür. Dolayısıyla elektrotlara
uygulanan pozitif polariteli delinme gerilim değerinin bilinmesi daha önemlidir.
Sabit değerde bir darbe gerilimi elektrotlara uygulandığında belli bir zaman sonra delinme
gerçekleşecektir. Dolayısıyla verilen bir elektrotlar arası mesafe için delinme olasılığını veren
darbe gerilimi değerini bilmek önemlidir. Bunun için bazı parametreler bilinmelidir.
V50 = %50 delinme gerilimi seviyesi (Delinmenin % 50 olasılıkla gerçekleştiği gerilim değeri)
V0 = %0 delinme gerilimi seviyesi (Delinmenin gerçekleşmediği maksimum gerilim değeri)
33
V100 = %100 delinme gerilimi seviyesi (Delinmenin her uygulamada gerçekleştiği en düşük
gerilim değeri)
σ = delinme geriliminin standart sapması
COV = 50/Vσ = delinme gerilimindeki değişme katsayısı
Hava kullanılan elektrotlar arasında delinme gerilimi olasılığı genelde Gausian veya normal
olasılıklı dağılım gösterir. Bu nedenle gerilim ile delinme olasılığı arasındaki ilişki düz bir
çizgi şeklindedir(Şekil 3.1). Eğer olasılık fonksiyonu dağılımı normal iseσ şu şekilde
hesaplanır;
16505084 VVVV −=−=σ
Eğer delinme gerilimi eğrisi normal dağılımlı ise daha da ileri giderek yaklaşık olarak
σ3500 −≈ VV ve σ350
100
VV ≈ yazabiliriz. Yalıtkan olarak havanın kullanıldığı sistemlerde V50
delinme gerilimi değerini bilmek önemlidir.
Şekil 3.1 Normal delinme gerilimi olasılığı dağılımı
3.1. DELINME GERILIMI KARAKTERISTIKLERI
Pek çok uygulamada görülmüştür ki hava yalıtkanlı elektrot sistemlerinde elektrik alan
dağılımı düzgün olarak gerçekleşmemektedir. Pratikte kullanılan hava yalıtkanlı yalıtım
sistemlerinde delinme davranışını simule etmek için farklı elektrot konfigürasyonlarından
yararlanılır. Fakat tek başına elektrot konfigürasyonu delinme davranışını tanımlamakta
34
yeterli olmamakta bunu yanı sıra gerilimin dalga formu, gerilimin polaritesi, hava basıncı,
sıcaklık rutubet ve atmosferik kirlilik gibi parametrelerinde göz önüne alınması gerektiği
yapılan çalışmalar ile görülmüştür.
Kullanılan elektrot çeşitleri :
Küre-küre elektrotlar: Simetrik ve düzgün bir elektrik alan oluşur. En yüksek ortalama
delinme dayanımı bu küre-küre elektrot sistemlerinde görülür. Delinme gerilimine etki eden
faktörler; küre çapı, elektrotlar arası mesafe, gerilimin polaritesi ve dalga şeklidir. (Şekil3.2.a)
Çubuk-çubuk elektrotlar : Simetrik fakat düzgün olmayan elektrik alan görülür. (Şekil 3.2.b)
Çubuk-düzlem elektrotlar : Asimetrik ve düzgün olmayan elektrik alan oluşur. En düşük
ortalama delinme gerilimi değeri bu elektrot sisteminde gözlenir. (Şekil 3.2.c)
Şekil 3.2 :Çeşitli elektrot şekilleri (a) Küre-küre elektrotlar, (b) Çubuk-çubuk elektrotlar, (c)
Çubuk-düzlem elektrotlar. r : çubuk veya küre elektrot çapı; d: elektrotlar arası mesafe.
Çubuk-düzlem elektrot aralığında delinme gerilimi karakteristiği
Đletim hatlarında faz-faz, faz-direk arası mesafeler belirlenirken çubuk-düzlem elektrot
sistemlerinden elde edilen delinme gerilimi verilerinden yararlanılır. Orta ve yüksek gerilim
hatlarında delinme olmaması için minimum hava aralığı mesafesi, AC gerilim stresi, korona
etkileri ve yıldırım darbe gerilimi seviyesi ile belirlenirken, Ekstra yüksek gerilim hatlarında
minimum hava aralığı mesafesini belirlemede pozitif anahtarlama darbe gerilimi değeri kritik
önem kazanmaktadır. Bu nedenle çubuk-düzlem elektrot aralığındaki pozitif anahtarlama
darbe gerilimleri önemlidir. V50 delinme gerilimi değeri ve d hava aralığının uzunluğu
35
arasındaki bağıntıyı d<30 m için pozitif anahtarlama gerilimlerinde veren çok sayıda ampirik
formül araştırmacılar tarafından ortaya atılmıştır(Tablo 3.1). Bu formüller ile çıkan sonuçlar
ve deney sonuçları birbirine yakındır. d<30 m için ortaya atılan formüller belli bir elektrotlar
arası mesafe için geçerli olmakta 30 m’ye kadar olan açıklığın tamamı için pozitif
anahtarlama darbe gerilimini veren tek bir ifade yapılan çalışmalar arasında yer almamaktadır.
d>30 m olan hava aralıkları için çalışmalar ise sürdürülmektedir.
Şekil 3.3 : Hava yalıtkanı kullanılan farklı elektrot açıklıklarına sahip elektrot sistemleri için
%50 delinme gerilimi seviyesi grafiği
Yukarıdaki şekil 3.3 de kullanılan ampirik formüller şöyledir;
Tablo 3.1 : çubuk-düzlem elektrotları arasında pozitif anahtarlama darbe ergilimi değerlerini
veren bazı formüller.
V50 (kV) d (m) Referans Eğri No
6,0.500d 2≤d≤8 Paris 1
)/81/(3400 d+ d≤15 Gallet et al 2
[ ])lnln(33,11450 dd −+ d≤10 Lemke 3
[ ] 350.102,3105,15,056 −+ dxx d≤20 Waters 4
[ ] )/(1tanh)/(11260 15,0 drdr −− − d≤20 Aleksandrov 5
1400+55d 13≤d≤30 Pigini et al 6
( ) ( )[ ][ ]78/89,31/501556 +++ dd d≥4 Rizk 7
)146,0ln(1080 +d d≤25 Kishizima et al. 8
36
3.2. HAVA YALITKANIN DELINME GERILIMINE ETKI EDEN F AKTÖRLER
1. Elektrot şeklinin etkisi
Paris yaptığı çalışmalarda Hava yalıtkanı kullanılan bir elektrot sistemi için V50 değeri ile aynı
elektrotlar arası mesafeye sahip çubuk-düzlem elektrotun V50 değeri arasında aşağıdaki ifade
de verildiği gibi orantılı olduğunu göstermiştir.
prx KVV −= 5050
xV50 = bilinmeyen x hava aralığına sahip sistemin V50 değeri
prV −50 = çubuk-düzlem elektrot sisteminin aynı elektrotlar arası mesafe için V50 değeri
K = elektrotlar arası mesafeye bağlı bir faktör
Tablo 3.2: Çeşitli elektrot konfigürasyonları için K faktörü değerleri
Elektrotlar arası konfigürasyon K faktörü
Çubuk-düzlem 1
Đletken-düzlem 1,12-1,25 (d’ye bağlı olarak değişir)
Toprak üzerinde yatay çubuk-çubuk 1,35-(d/H1-0,5 )
Topraktan H1 kadar yüksekte dikey çubuk-
çubuk dH
H
++ 6,01
Đletken-çubuk (1,1’den 1,15)exp[0,7H/(H/H+d)]
Paralel iletkenler 1,6-1,75 (d’ye bağlı olarak değişir)
H: topraklanan çubuğun uzunluğu, d : elektrotlar arası mesafe
Tablo 3.2’de sık kullanılan elektrot konfigürasyonları için K değerleri verilmiştir.
Elektrotların simetrisizliği arttıkça K değeri de artacaktır. K>1,6 olduğu durumda negatif
polariteli anahtarlama darbe gerilim değerleri önem kazanacaktır.
2. Gerilimin dalga şeklinin etkisi
Atlama gerilimi değeri uygulanan gerilimin dalga şekline bağlıdır. Çünkü delinme öncesi
dönemde yüklerin birikip atlamanın gerçekleşeceği zamana kadar geçecek süre gerilimin
dalga şekline bağlıdır. Deşarj öncesi aralıkta biriken yükler hızlanır, aralıktaki elektrik alan
37
dağılımını değiştirir ve atlama mekanizmasını etkiler. Elektrotlar arası aralıktaki yüklerin
davranışı uygulanan gerilimin dalga şekline bağlıdır. Şekil 3.3 ve şekil 3.4 te çubuk-düzlem,
çubuk-çubuk elektrot sistemleri için delinme geriliminin dalga şekli ile elektrotlar arası
mesafe arasındaki ilişki verilmiştir. Aynı elektrotlar arası mesafeye sahip çubuk-düzlem
elektrot sistemi için delinme gerilimi çubuk-çubuk elektrot sisteminden düşüktür. Aynı
şekilde pozitif darbe delinme gerilimi negatif darbe delinme geriliminden düşüktür. Bazı özel
durumlarda (ortamda aşırı nem olması gibi) negatif delinme gerilimi pozitif delinme
geriliminden düşüktür.
Şekil 3.3 : Çubuk-düzlem elektrot sistemi için delinme gerilimi karakteristiği
Şekil 3.4’den de görüleceği üzere çubuk düzlem elektrot sistemi için darbenin ön süresinin
arttırılması ile delinme gerilimi kritik bir değere kadar azalır. Eğer ön süre biraz daha
arttırılırsa delinme gerilimi de artar. Dolayısıyla delinme gerilimi ile darbe süresi arasındaki
ili şki U şeklindedir. Tipik U eğrileri Şekil 3.6 da verilmiştir.
38
Şekil 3.5: Çubuk-çubuk elektrot sistemi için delinme gerilimi karakteristikleri
En düşük delinme gerilimi değeri çubuk düzlem elektrot sistemine tcr yükselme süreli pozitif
anahtarlama darbe gerilimi uygulanması durumunda elde edilir.
( )[ ]dKtcr .13550 −−=
tcr yükselme süresi µs ‘ler mertebesinde olup elektrotlar arası mesafe ve elektrot şekline bağlı
olarak değişir.
EHV ve UHV hatlarda darbelerin yükselme süresi, tcr ye eşittir.
39
Şekil 3.6 : Çubuk-düzlem elektrot sistemi için darbe gerilimi yükselme süresinin pozitif
delinme gerilimine etkisi
3. Atmosferik parametrelerin etkisi
Sıcaklık, basınç, nem, yağmur(veya kar) ve rüzgar gibi atmosferik parametreler delinme
gerilimini etkiler. Sıcaklığın (T) artması sırasında gerçekleşen moleküller arasında mesafenin
artması durumu basıncın (P) azalması sırasında da gözleneceğini temel fizik yasalarından
bilmekteyiz. Bu iki değişkenin (P ve T) etkisi birlikte bağıl hava yoğunluğu (RAD : Relative
Air Density) ifadesinde şu şekilde ifade edilir.
++
=
=
0
0
0 273
20273
1013 T
P
T
T
P
PRAD
Burada P0 : standart atmosferik basınç deniz seviyesinde 1013 mbar;
T0 : standart ortam sıcaklığı 293 K (20 C)
Bağıl hava yoğunluğu değerindeki artış delinme gerilimini de arttırır. Rutubet deşarj
parametreleri olan iyonizasyon ve iyon eklenme katsayılarını etkiler. Rutubet (Humidity)
2<H<25g/m3 aralığının dışında delinme gerilimi artar. Bu artış aynı zamanda alanın
konfigürasyonuna, elektrotlar arası aralığın uzunluğuna, gerilimin dalga şekline, uygulanan
gerilimin polaritesine ve H rutubet değerine bağlıdır. Ayrıca standartlarda verilen rutubet
düzeltme faktörüne (kh ) de bağlıdır.
40
IEC 60-1 ‘e bağlı olarak, standart olmayan atmosferik koşullarda delinme gerilimlerine
aşağıda verilen düzeltme faktörleri uygulanabilir.
1) Hava yoğunluğu düzeltme faktörü mRADk )(1 =
m : elektrot geometrisi, aralığın uzunluğu ve uygulanan gerilimin dalga formuna bağlı bir
üsttür.
2) Eğer H=11 g/m3 den daha farklı bir rutubet değeri ise aşağıdaki rutubet düzeltme faktörü
kullanılır. Rutubet düzeltme faktörü wkk =2 dır. Burada
−=
1
1
RAD
HA
k
A = 0,01 ; 0,012 ve 0,014 sırasıyla darbe, AC ve DC gerilimler için katsayı
).(..50050
RADkd
Vg =
Şekil 3.7 g fonksiyonuna bağlı m ve w değerlerini göstermektedir.
Şekil 3.7 : m ve w değerlerinin g fonksiyonuna göre değişimi.
Va ; hava aralığındaki delinme gerilimi ile Vs ; standart atmosfer koşullarındaki delinme
gerilimi değeri arasındaki bağıntı ;
)( 211 kkVkVV sa ==
Rüzgar delinme gerilimine çok az etkir fakat korona karakteristiklerini etkiler. Fakat rüzgar
iletim hatların hareket edip birbirlerine yaklaşmasına neden olabilir. Bunun sonucunda da
delinme olasılığı artacaktır. Rüzgar etkisi ile gerilim atlamalarını belirgin olarak azaldığı
41
yapılan çalışmalarda gözlenmiştir. Dolayısıyla hat tasarımında iletim hatlarının her birinin
direklere yerleştirilmesi sırasında göz önüne alınması gereken bir parametredir.
Yağmur açık havada elektrotlar arasındaki delinme karakteristiklerini etkiler. Açık havada
büyük elektrot açıklıklarında yağmur delinme gerilimini azaltır. Yağmur damlaları elektrot
yüzeylerinde sivri uçlar oluştururlar bu uçlar elektrot yüzeyinde düzgün olmayan alanların
oluşmasına ve sonuçta delinme geriliminin düşmesine neden olur.
4. Kum/kir parçacıkların etkisi
Kum ve kir partikülleri yalıtkanın açık havadaki davranışını ciddi şekilde etkilemektedir. Bu
etkinin incelenmesi ilk yıllarda pratik uygulamalardan çok uzak olan kısa aralıklarda
yapılırken günümüzde H<11 g/m3 için ≤1000 kV 'luk yıldırım darbeleri ve ≤850 kV'luk
anahtarlama darbelerinin etkisi çubuk-çubuk, çubuk-düzlem, küre-küre ve küre-düzlem
şeklindeki elektrotlar için çalışmalar yapılabilmektedir.
4.a. Çubuk -düzlem elektrot sistemleri
Kir ve kum partikülleri çubuk-düzlem elektrotlar arasında pozitif darbe gerilimlerinin delinme
gerilimi değerini biraz azaltır. Yapılan çalışmalarda pozitif darbe gerilimi için en fazla azalma
değeri %3 olarak ölçülmüştür.
Buna karşılık toz ve kir partikülleri negatif darbe gerilimi uygulanan çubuk-düzlem elektrot
sisteminde elektrotlar arası mesafe küçük olduğunda %35, elektrotlar arası mesafe mesafesi
orta uzunlukta ise %75 artırmaktadır. Fakat elektrotlar arası mesafe arttığında atmosferik
kirlilik delinme gerilimini azaltıcı yönde etki eder(Şekil 3.8).
42
Şekil 3.8 : Temiz ve kirli elektrotlarda elektrotlar arası mesafe ile V50 delinme gerilimi
arasındaki ilişki
Ayrıca sonuçlar göstermiştir ki aşırı partikül kirliliği olan güç hatlarında negatif polaritedeki
delinme gerilimi, pozitif polaritedeki delinme geriliminden fazla veya yakın değerdedir.
Yalnızca çok az kirlilik olan elektrotlar arasında negatif polarite delinme gerilimi, pozitif
polarite delinme geriliminden azdır. Açık havada kullanılacak elemanlarda korona etkilerini
azaltmak ve/veya gerilim dağılımının düzgün bir şekilde olması için geniş yüzeyli elektrotlar
kullanılır. Bu tür elektrotlarda (quasi-uniform) yarı düzgün bir alan oluşur ve şekilde
görüldüğü gibi kirlilik negatif polaritedeki delinme gerilimi seviyesini düşürür. Sonuç olarak,
kirlenmiş elemanlarda negatif polariteli delinme gerilimi değeri, pozitif polariteli delinme
gerilimlerinden daha düşüktür. Bu yüzden açık havada kullanılacak olan elemanların
tasarımında birincil olarak önemlidir. Şekil 3.8’de temiz ve kirli elektrotlarda elektrotlar arası
mesafe ile V50 delinme gerilimi arasındaki ilişki verilmiştir.
4. b. Çubuk-çubuk elektrot sistemleri
Çubuk-çubuk elektrot sistemlerinde toz ve kirlilik delinme gerilimi değerini oldukça
değiştirmektedir. Bu etki gerilimin polaritesine, elektrot şekline ve aralığın uzunluğuna
bağlıdır. Şekil 3.9 da çubuk-çubuk elektrot sistemlerinde temiz ve kirli elektrot yüzeyleri için
V50 değerleri karşılaştırılmıştır. Şekil 3.9’dan da görüldüğü gibi kirlilik etkisi elektrotlar arası
mesafenin genişliğine göre 3 gruba ayrılabilir: Küçük, orta, büyük.
43
Şekil 3.9 : Çubuk-çubuk elektrot sistemlerinde temiz ve kirli elektrot yüzeyleri için V50
değerleri.
Kirlilik küçük elektrotlar arası açıklıkta V50 değerini azaltmakta, orta seviyede elektrotlar
arası açıklıkta V50 değerini arttırmakta ve geniş elektrotlar arası açıklıkta kirliliğin V50
değerine bir etkisi olmamaktadır. Kirliliğin olumsuz şiddetli etkileri < 450 kV kadar olan
darbe gerilimleri ile sınırlıdır. Dolayısıyla 33 ve 66 kV 'luk orta gerilim işletme sistemlerinde
kirlilikten ötürü performans karakteristikleri sapmaktadır. Bu durum aynı şekilde kare kesimli
çubuk ve yarı küre kesimli çubuk-çubuk elektrot sistemlerinde de görülebilir.
d/r>30 tutarak yapılan V50 değeri için Tb delinme süresi kirli olan elektrot yüzeyi ile temiz
olan elektrot yüzeyi arasında ±%10 şeklindedir. Amerikan standartlarında V50 değerinin 20 ile
240 mm elektrotlara arası açıklığa sahip çubuk-çubuk elektrotları için bu değer ±%8 olarak
verilmiştir. Geniş elektrotlar arası mesafeli çubuk-çubuk elektrot sistemleri için delinme
gerilimi kirlilik nedeni ile ±%2 değişir ve bu değerde tasarım aşamasında göz önüne alınmaz.
4.c. Küre-küre elektrot sistemleri
±%3 yaklaşıklıkla en yüksek delinme gerilimini bulmada kullanılır. Şekil 3.10 da (Vp/Vc)
nin d/D ye bağlı eğrisi verilmiştir.
d :aralığın uzunluğu
D : küre elektrotun çapı
d/D ≤ 0,5 olduğunda hava kirliliği küre-küre elektrot sisteminde delinme gerilimini
düşürmektedir. Bilindiği üzere ±%3 yaklaşıkla delinme gerilimini elde etmek için, küreler
44
arasındaki elektrotlar arası açıklık mor ötesi ışıklarla aydınlatılır. Eğer yeterli ultraviyole ışık
uygulanırsa toz ve kirin etkisi delinme gerilimini değiştirmeyecektir. Aksi durumda V50
delinme gerilimi değeri toz ve kir nedeni ile düşecektir.
Şekil 3.10: Küre-küre elektrot sisteminde kirliliğin, d/D değeri ile değişimi.
Gerilim zaman eğrisi ve yalıtkan koordinasyonu
Bir yalıtkanda delinmenin gerçekleşebilmesi için şu koşulların yerine getirilmesi
gerekmektedir.
1. Đyonizasyonun başlayabilmesi için en az bir adet serbest elektron olmalıdır.
2. Đyonizasyonun ve çığ oluşumunun gerçekleşmesi için yeterli gerilim
3. Delinme işleminin tamamlanması için yeterli zaman
Delinme gerilimi değeri, delinmenin gerçekleştiği zamanla orantılıdır. Bu ilişkiye gerilim-
zaman karakteristiği veya kısaca V-t eğrisi denir. Bu eğri yalıtkan malzemeye, gerilimin dalga
şekline ve elektrot şekline ek olarak basınca, neme, vs. bağlıdır.
Aşırı gerilim koruma devrelerinin tasarımında V-t eğrileri önemlidir. Şekil 3.11 de basit bir
yüksek gerilim koruma devresi verilmiştir. Korunacak elemanın önüne konan koruyucu aygıt
bir çubuk-çubuk elektrot sistemi gibi davranır. Böylece aşırı gerilimler karşısında daima daha
önce delinerek eleman korunabilir.
45
Şekil 3.11 : Yüksek gerilim koruma devresi modeli
Aşırı gerilim korumada elektrotlar arası mesafelerin seçiminde, çubuk sonlu profilinin türü, uç
kısmının yarıçapı, elektrot aralığının uzunluğu ve aralık konfigürasyonun (tekil aralık veya
çoklu aralık) ve dikey veya yatay elektrotlar arası mesafeler önemli tasarım parametreleridir.
Şekil 3.12’ den de görüldüğü gibi büyük çaplı elektrot ve elektrotlar arası açıklığın dar
olduğu, kirli ve temiz elektrotlar için uygulanan (+) ve (-) polariteli gerilimler sonucunda
ortaya çıkan delinme gerilimi değerleri verilmiştir. Elde edilen sonuçlar birbirinden oldukça
farklıdır. Sonuçta çubuk-çubuk elektrot sistemlerinde kirliliğin etkisini azaltmak ve böylece
aşırı gerilim koruma performansını arttırmak için çubuk elektrotların yarıçapı küçük
tutulmalıdır.
46
Şekil 3.12: Elektrotlar arasında havanın kirli ve temiz olduğu durumlar için delinme gerilimi-
zaman eğrisi.
Tablo 3.5 de yarı-kurak iklimlerde kullanılan transformatör buşingler için tipik koruma
aralıkları değerleri verilmiştir.
Tablo 3.5 : Yarı-Kuru iklimlerde kullanılacak transformatör buşingleri için tavsiye edilen
elektrotlar arası açıklık ve delinme gerilimi arasındaki ilişki
Nominal
sistem
gerilimi
(kV)
BIL
(kV)
Tavsiye edilen
tekil elektrotlara
arası açıklık
(cm)
Maksimum
delinme
gerilimi
aralığı
(kV)
Tavsiye edilen
çoklu çubuklar
arasındaki
mesafe
(cm)
Maksimum
delinme
gerilimi
aralığı
(kV)
13,8 95 6,5 58-83 1,5+1,5 64-86
33 170 16 106-145 5,5+5,5 110-150
3.3 FAZ-FAZ DELINME KARAKTERISTIKLERI
UHV hatların tasarımında ilk zamanlarda faz-faz arası mesafeler belirlenirken yalnızca
korona etkisi göz önüne alınır ve hatlardaki gerilim atlamaları ihmal edilirdi. Yüksek gerilim
hatlarının tasarımında faz-faz arası iletken mesafesinin yanı sıra aralıkta yer alan havanın
47
özellikleri de önem kazanmaktadır. Yüksek gerilim hattının davranışı kısa ve orta uzunlukta
iletken mesafelerine sahip hatlardan oldukça farklı davranışlar sergilemektedir.
Pratikte sıkça kullanılan hatlar arası geometrik dizilimlerde pozitif polariteli anahtarlama
darbelerinin davranışını elektrotlar arası mesafenin uzun tutulduğu durum için 3 adımda
incelenebilir;
Korona oluşumu, Öncü gelişimi ve Son atlama
Genelde korona oluşumu gerilim seviyesi, delinme gerilimi seviyesi değerinden daha
düşüktür. Korona oluşumundan sonra ortaya çıkan deşarj yükleri, elektrotlar arası hava
aralığında elektrik alan değerini etkiler. Uygulanan gerilimin dalga şekline bağlı olarak,
iyonizasyon bir zaman sonra tamamlanır(karanlık periyot) ve bu periyodun sonunda ikincil
koronalar oluşur. Pozitif elektrotta koronadan sonra genelde çok yüksek iyonize olmuş bir
kanal oluşur ve buna öncü denir. Öncünün davranışı elektrotların geometrisine ve uygulanan
gerilimin şekline bağlıdır. Eğer gerilim seviyesi yeterli değil ise öncünün gelişimi durur ve
aralıkta delinme gerçekleşmez. Benzer olarak eğer uygulanan gerilim o elektrotlar arası
mesafede öncünün gelişimini sağlayabilecek kadar yüksek ise elektrotlar arsındaki öncünün
genişlemesi ile elektrotlar arası temas son atlama ile tamamlanır. Delinme gerçekleştiği bu
ana kadar geçen sürecrt son atlamaya kadar olan öncünün gelişimi süresi ile ilişkilidir.
+− )()( crcr tt p olmasının nedeni negatif öncü yayılma hızın pozitif öncü yayılma hızından
daha hızlı olmasıdır. Ayrıca crt değeri elektrotlar arası mesafenin uzunluğu ile artar ve
kullanılan elektrot şeklinden özellikle katodun elektrot şeklinden etkilenir.
Genelde pozitif anahtarlama geriliminin elektrotlar arası mesafenin uzun olduğu durumlardaki
delinme olasılığı normal dağılımlı bir fonksiyon ile belirlenebilir. Fakat pek çok durumda
delinme sırasında iki yada daha çok sayıda koşulun bir arada bulunması nedeni ile delinme
olasılık dağılımını normal olmayan eğriler ile ifade etme yoluna gidilir. Öncü gelişiminin
etkin olduğu uzun aralıklı sistemler için delinme süresi (TBD) normal dağılım gösterir. Öncü
korona başlangıç süresinin, delinme gerilimi süresine oranının belirgin olduğu d<5 m olan
elektrotlar arası mesafelerde normal olmayan dağılım gözlenir.
Faz-faz arasındaki delinme davranışı faz-toprak arası delinme davranışından daha
komplekstir. Bunun nedeni iki faz arasındaki yeri ve zamanı belli olmayan dalgalanmalardır.
Faz-faz arasındaki yalıtkanın dayanımı, fazlar arasındaki ve faz-toprak arasındaki gerilimlerin
toplamının bir fonksiyonudur. Faz-toprak arası delinme gerilimi faz-faz arası delinme
geriliminden her zaman yüksektir. Bunun nedeni faz-toprak arası mesafenin fazlar arası
48
mesafeden daha uzundur. Bunun yanı sıra faz-faz arasında görülen aşırı gerilimlerin faz-
toprak arasında görülen aşırı gerilimlerden 1,4-1,8 kat kadar büyüktür.
Faz-faz arasındaki delinme gerilimini incelerken, iki fazdaki +V pozitif ve −V negatif darbe
gerilimlerinin bağıl değerleri bilinmelidir. Bu iki darbe gerilimi değeri ile delinme gerilimi
arasında yaklaşık olarak α değeri kadar senkronize artışların gerçekleştiğini kabul edelim.
−+
−
+=
VV
Vα
α değer olarak 0,3 ile 0,7 arasında değişir, fakat pratikte bu değer 0,3 ile 0,5 arasında tutulur.
Çünkü α≥0,5 olduğu durumda +− ≥ VV olur ve bu değer tasarımcıları −+ ≤ 5050 VV olduğu için
ilgilendirmez.
Ark deşarjları
Yalıtkan bir gaz tarafından ayrılmış iki elektrot arasında köprü vazifesi gören plazma kanala
kıvılcım denir. Eğer bu kıvılcım sürekli olursa buna ark deşarjı adı verilir. Güç sistemlerinde
arklar, koşullara bağlı olarak sınıflanır.
1. Yüksek kısa devre akım arkları
2. Kısa elektrotlar arası mesafeli ark, burada ark sütunu elektrotlara bağlıdır.
3. Uzun elektrotlar arası mesafeli ark, burada ark elektrotlardan bağımsızdır (yıldırım gibi).
Arkı tanımlama yolları; ark direnci R, endüktansı L, ve geri gerilim E, arkın uzunluğuna arkın
akımına ve zamana bağlı akımdaki değişim oranına bağlıdır. (Şekil 3.12)
3.4. KORONANIN ISTENMEYEN ETKILERI
KORONA KAYIPLARI
Küçük yarıçaplı elektrotlarda görünen tam olmayan fakat kendi kendini besleyen deşarja
korana deşarjı denir.
Đletim hatlarında bakır kayıpları (I2R) 20 ile 200 kW/km aralığındadır. Đyi havalarda korona
kayıpları %10 kadardır ve yük akımından bağımsız olarak tasarlanır. Kirli havalarda korona
kayıpları iyi havalara oranla en az 10 kat fazladır. Havanın etkisi yanı sıra korona için
başlangıç gerilimi; Vc ye etki eden faktörler, işletmedeki gerilimler arasındaki farklar(veya
dalgalanmalar)ın yanı sıra, , iletken yüzey eğimi, iletkenin yüzey düzgünlüğü, sistem frekansı
ve iletkenin boyutlarıdır. Đletken eğimi az ise korona kayıpları ihmal edilebilir ve iletkenlerin
kabul edilebilir gürültüleri vardır.
49
UHV aralığındaki 3 fazlı (kW/km) sistem için kirli havadaki toplam bölgesel korona kaybını,
PL veren ifade şu şekilde tanımlanmıştır.
5
1
2 )101ln(...3
i
n
iFWL ERrJ
VPP ∑
=
++=
Burada PFW = 3 fazın iyi havalardaki toplam korona kaybı (kW, km)
V =rms hat gerilimi (kV)
J =kayıp akım sabiti (400 kV ‘un üzeri hatlar için 7,04x10-10
500-700 kV arası hatlar için 5,35x10-10 )
r = iletken yarıçapı (cm)
n =hat destesindeki toplam iletken sayısı
Ei =iletkendeki i'nin maksimum eğimi
R =yağmur oranı (mm/h)
DUYULABILIR GÜRÜLTÜ (Audible Noise, AN)
Genelde iyi havalarda iletim hatlarındaki gürültü ihmal edilebilir. Fakat aşırı yağış olduğu
durumda gürültü iletim hattı yakınında 60 dB'e çıkar ve bu aşırı rahatsız edicidir. Bu değer
pratikte 52 dB civarında tutulmaya çalışılmaktadır. Aşağıdaki ampirik formül 3 fazlı demet
iletkenli hattın yağışlı havada gürültüsünü hesaplamada kullanılır. Bu formülde gürültü dB
olarak bulunur.
−++−−+−+=D
DnBADDKEDnAN s
nNlmlmns )1(9,2202,0log10/665log44log20
n = demetteki iletken sayısı
Ds = demetteki iletkenin çapı
D = demetin çapı
E = iletkenin yüzey eğimi
Dlm = hatla ölçülen uzaklık arasındaki mesafe
Kn = (n=1 için 7,5); (n=2 için 2,6); (n≥3 için 0)
AN = (n=1 için75,2); (n=2 için75,2) ; (n≥3 için 67,9)
Bn = (n=1 için 0); (n≥3 için 1)
50
4. SF6 YALITKANI
Periyodik cetvelde 7.grupta yer alan ağır gazların, havaya nazaran daha yüksek bir dielektrik
dayanımı olduğu aynı koşullarda yapılan deneylerde görülmüştür. Serbest elektronları
yakalayıp bu şekilde ağır negatif iyonlar haline gelmeleri ile yüksek delinme dayanımı
kazanırlar. Bu özelliklere sahip gazlara elektronegatif gazlar denir. Bunların içinde SF6
kimyasal stabilitesi ve yüksek delinme dayanımı ile en önemlilerindendir.
4.1 SF6 'nın Genel Özellikleri
Kükürt hekzaflorür(SF6) gazı, endüstride sülfür ve florun doğrudan birleştirilmesiyle elde
edilir. Ürün içindeki oksijen, azot, karbon tetraflorür gibi yabancı maddelerin temizlenmesi
için SF6’nın sıkıştırılarak sıvı hale getirilmesi gerekmektedir. SF6’nın özellikleri IEC
60376’ya uygun olmalıdır. SF6 gazı içinde bulunmasına izin verilen yabancı maddeler
maksimum değerleri Tablo 4.1 de verilmiştir.
Tablo 4.1: SF6 Đçinde bulunmasına izin verilen yabancı maddeler
Yabancı Madde Đzin verilen en büyük kütlesel yoğunluk
Karbon tetraflorür
Hava (Oksijen + Azot)
Su
Asit (HF)
Suda çözülebilen flüorlar (HF ile ifade edilen )
Madeni yağ
0,05 %
0,05%
15 ppm
0,3 ppm
1 ppm
10 ppm
SF6 renksiz, kokusuz, toksik almayan, alev almayan ve inert bir gazdır. Bazı özellikleri Tablo
4.2'de verilmiştir. SF6 0 C'de sıvılaşır, aynı şekilde 3,5 barda -40 C'de sıvılaşır. Yüksek gaz
basıncı gerektiren noktalar da aşırı soğuk koşullar altında SF6 gazının sıvılaşması önemli
problemdir.
51
Tablo 4.2: SF6 gazının fiziksel ve kimyasal özellikleri
Molekül ağırlığı
Ergime sıcaklığı
Kaynama sıcaklığı
Kritik sıcaklık
Yoğunluk at 21,10C, 1 atm
146,06 g/mol
222,35 0K
205,05 0K
318,15 0K
6,139 g/L
Kritik Basınç
Kritik yoğunluk (sıvı halde)
20 0C de yoğunluk (gaz halde)
Bağıl dielektrik katsayısı
(760 mmHg, 19,4 0C )
Isıl iletkenlik
Đyonizasyon gerilimi
Özgül ısı
36,75 g/mol
0,79 g/ cm3
6,15 g/ dm3
1,0021
18,8. 10-3 W/0K.m
15,9 V
633 J/kg. 0K
SF6 atmosferik basınçta 500 C'ye kadar stabildir. Daha yüksek sıcaklıklarda, çeşitli parçalara
ayrılır. Gazın kendisi inerttir ve elektrik ekipmanlarında kullanılan metallere (bakır,
alüminyum ve çelik) işletme sıcaklığında korozyona neden olmaz. Fakat SF6, bir elektrik
deşarjı sırasında ortamda oksijen ve su buharı bulunması halinde kimyasal olarak
dekomposizyona ve oxidasyona uğrar. SF6'nın dekomposizyonu ile ortaya çıkan ürünlerin
bazıları aşırı toksik veya korozyona yatkındır ve sisteminin güvenirliğini ve güvenliğini
etkiler. Fakat SF6 elektrik deşarjı ile parçalandıktan sonra oluşan ürünler hızla yeniden SF6
oluşturmaya başlarlar.Đşte bu yüzden SF6 iyi bir ark-söndürücü ortamdır. Tablo 4.3'de SF6'nın,
oksijenin ve su buharının ortamda bulunması halinde bir elektrik deşarjında ortaya çıkan
ürünleri verilmiştir.
Tablo 4.3 : SF6'nın olası reaksiyonları sonucu ortaya çıkabilecek ürünler
SF6 + e → SF4 + 2F + e
SF6 + e → SF2 + 4F + e
SF6 + e → SF5 + F + e
SF5 + SF5 → S2F10
SF4 + H2O → SOF2 + 2HF
SF4 + O → SOF4
SOF2 + H2O → SO2 + 2HF
52
Camili ve Champman, iki saat süre ile %80 SF6, %20 O2 karışımına maruz kalan farelerin
gazdan etkilenmediklerini gözlemlemiştir. Ancak SF6 gazı içinde meydana gelen elektriksel
bir boşalma sonucunda zehirli bir bileşen olan kükürt dekafflüorür (S2F10) açığa çıkar. SF6
gazı çok yoğun olduğu için alçak kesimlerde yer alır. Atmosferde SF6'nın ürünleri toksiktir ve
atmosferde belirli pp mikron üzerine çıktığında tehlikelidir. Belli bir süre kullanılan SF6 gazı
zehirli ürünler içerebilir, dikkat edilmelidir. Ortamdan oksijen ve rutubet uzak tutulursa, SF6
gazının içinde bulunan metalin, metal floridlerinin (deşarjı başlatan ürünlerdir) SF6'ya bir
etkisi yoktur denir. Ayrıca SF6'ya sodalime ve alumina gibi kimyasal katkılar katılarak, oluşan
deşarj ürünlerinin gaza olan etkisi azaltılmaya çalışılmaktadır..
SF6'nın ısı transfer karakteristikleri oldukça iyidir. SF6'nın spesifik sıcaklığı, termal
iletkenliği, moleküler ağırlığı ve hızı göz önüne alındığında, ısı dağılımı havadan 4 kat daha
iyidir. Ayrıca SF6 da ark oluştuktan sonraki soğuma karakteristiği oldukça iyidir.
SF6 gazının delinme dayanımının yüksek ve dolayısıyla iyonlaştırma sayısının havanınkine
oranla çok küçük olmasının nedeni; elektrik alanı içinde hızlanan gaz moleküllerinin,
iyonizasyon sonucu ortaya çıkan serbest elektronları yakalaması ve böylece meydana gelen
negatif iyonların büyük kütleye sahip olması nedeniyle hız kazanamamalarıdır. Dolayısıyla
bunlar çarpma suretiyle iyonizasyona neden olamazlar.
Howard ile Malik ve Qureshi, SF6 gazındaki iyonizasyon işleminin birkaç türünün aşağıdaki
gibi olabileceğini ileri sürmüşlerdir.
SF6 + e → SF5+ + F- + 2e
SF6 da, düşük enerjili elektronlar, nötr faz molekülleri tarafından yakalanır ve negatif iyonlar
oluşur ve bu da ya elektronun,
SF6 + e → SF6- şeklinde doğrudan gaz moleküllerine bağlanması ile; veya gaz molekülünün
bir serbest elektronu yakalaması sonucu molekülün,
SF6 + e → SF5 + F- şeklinde ayrışması sonucunda , elektronun molekül elementlerinden bir
tanesine bağlanması ile olur.
53
Yukarıda sözü edilen iyonizasyon işleminin elektron sayısında meydana getireceği artış,
ancak serbest elektronların enerjilerinin, iyonizasyon enerjisine eşit veya daha büyük
olmalarına bağlıdır. SF6 molekülünün elektronlara doymuş olması ve F atomlarının
kararlılıkları nedeniyle elektron sayısının çığ oluşumuna kadar artışı güçleşmektedir. SF6 gazı
ülkemizde üretilmemekte olup, Avrupa’da Almanya Đngiltere, Đtalya’da uluslararası pazara
göre üretim yapılmaktadır.
4.1.1 Kapasitif Akımlarda SF6 Gazının Davranışı
SF6 gazlı kesiciler açma kapama sırasında kendi kendini besleyemeyen boşalma veya
çoklu yeniden tutuşma yaşamazlar. Dolayısıyla kendi kendini besleyemeyen boşalma veya
çoklu yeniden tutuşmanın yarattığı aşırı gerilimler bu teknolojide söz konusu değildir. Bu
yüzden kapasitif akımlar bağlı oldukları sistemleri zarar vermeksizin ve aşırı gerilimler için
gerekli ilave parafudurlar kullanılmaksızın kesilirler.
4.1.2. Endüktif Akımlarda SF6 Gazının Davranışı
Yine SF6 gazlı teknoloji, düşük akımlarda oluşan arkların kararsızlığının yarattığı darbe
akımlarını çok düşük seviyelerde çeker. Dolayısıyla bu akımların yarattığı aşırı gerilimler
ihmal edilebilir düzeydedir.
4.1.3. Kısa Devre Akımlarında SF6 Gazının Davranışı
Kesme hücresindeki ark süresinin kısa olması ve SF6 dielektrik özelliklerinin hızla geri
kazanılması sayesinde 50kA seviyesinde akımlar kesilebilmektedir.
4.2. SF6 'da Delinme Prosesi
Diğer gazlarda olduğu gibi birincil iyonizasyon prosesi elektron/gaz molekülleri çarpışması
54
ile gerçekleşir ve Townsend'in birinci iyonizasyon katsayısı α ile tanımlanır. SF6'daki önemli
ikincil prosesler gazın fotoiyonizasyonu, elektrodlardan fotoemisyon ve ark durumunda
termal iyonizasyondur. SF6'da negatif iyonlar, direkt ve direkt olmayan eklenme prosesleriyle
oluşur. Eklenme prosesleri elektron ekleme kat sayısı η tarafından tanımlanır. α ve η
katsayılarının her ikisi de uygulanan E elektik alana P gaz basıncına bağlıdır. Net iyonizasyon
katsayısı η−α=α_
’dir. Şöyle tanımlanır.
−=η−α=α
crit
_
P
E
P
EK
PP (cm kPa)-1 (4.1)
Burada K=27 ve (E/P)crit. = 877.5 V (cm kPa)-1
Ecrit kritik veya limit alan dayanımıdır. Eğer E>Ecrit ve α >η ise gaz iyonizasyonu deşarja
doğru gerçekleşir. Diğer yandan E<Ecrit ve α <η ise iyonizasyon ve deşarj gerçekleşmez.
Elektrik alanın Ecrit=(E/P)crit.P'den az olan değerlerinde SF6 'da delinme olmaz.. 1 bar'da
SF6'nın dielektrik dayanımı ≈90 kV/cm ve 3,5 barda dayanımı 300kV/cm' den fazladır.SF6‘
daki elektriksel delinme kanal(streamer) formasyonunun bir sonucudur. Kanal
mekanizmasında tek elektron çığının gelişmesinin anoda varmadan önceye kadar değişken
olduğu varsayılır. Kanaldaki alan değeri yaklaşık olarak Ecrit delinme kriterini veren eşitlik,
( ) M)Nln(dx c
x
0
c
==η−α∫ (4.2)
Nc=Xc mesafesine kadar giden çığıdaki iyonların kritik sayısı
Xc=kritik çığ sayısı
M=10 ila 20 arasındaki bir sabit
Bir çığın gelişerek kanal olduğu gaz hacmine, kritik hacim denir. Denklem 2.14’ deki ifade
kanal oluşumu ve delinmenin gerçekleşmesini açıklar.Kritik analiz gösterir ki denklem 2.14
ile 0.6≤Pd≤100 kPa cm aralığında iyi doğrulukla düzgün alan boşluğunda ölçülen delinme
gerilimi tahmin edilebilir.
55
4.2.1. Düzgün Olmayan Elektrik Alanında Delinme
Keskin olan elektrodun yakınındaki alan değeri aralıktaki alan değerinden daha yüksektir.
Düzgün olmayan aralıklarda, kanal delinme kriteri, korona oluşum değerini yüksek düzgün
olmayan alan boşluklarında verir. .Bu tip delinmeye korona tabanlı delinme denir.
Şekil 4.1: SF6 gaz basıncının doğru gerilim altında delinme gerilimine olan etkisi
Gaz basıncı arttıkça, delinmenin modu değişir ve belirli bir basınç değerinde, oluşan ilk çığ,
yeterince büyük bir kanala dönüşür ve stabil bir korona olmadan delinme gerçekleşir. Bu tür
delinmeye direkt veya korona tabansız delinme denir.Bu fenomen lineer olmayan sivri uç
elektrottan etkilenen V-P karakteristiklerine neden olur. Şekil 4.1. bize delinme ve korona
delinme karakteristikleri pozitif ve negatif direk gerilim altındaki durumunu gösterir. Darbe
ve AC gerilimler lineer olmayan gerilim-basınç karakteristikleri üretir. Belirli deneysel
durumlarda korona-tabanlıdan korona-tabansız delinmeye geçiş aniden olur. Geçişin oluştuğu
basınç değeri gaz niteliğinden oldukça etkilenir. Düzgün olmayan alandaki delinme
karakteristiğini etkileyen bir başka faktör ise gerilim dalga şeklidir. Böylece pratik
sistemlerdeki delinme gerilimi karakteristikleri birçok parametreden etkilenir ve gaz
basıncındaki artış her zaman delinme gerilimini arttırmaz.
56
4.2.3. Delinme Gerilimine Etki Eden Faktörler
4.2.3.1. Kirlilik
SF6 gazında bulunan herhangi karışım veya serbest metal partikülleri SF6'nın korona oluşum
ve delinme gerilimini düşürür. Delinme gerilimi parçacığın şekline, boyutu malzemesine,
yerine, hareketine, gaz basıncına ve uygulanan gerilimin şekline bağlıdır.
Yalıtkan parçacıkların örneğin cam ve fiberin, delinme gerilimine önemli bir etkisi yoktur.
Fakat toz (dust) parçacıkları delinme gerilimini %30 kadar azaltabilir. Bu etki AC gerilimde
görülür. Çünkü burada toz parçacıkları SF6'nın yalıtımını çok etkiler. Serbest iletken
partiküllerin, dielektrik dayanıma etkisi hafifletmek için iletkenlerin yüzeyi yalıtkanla
kaplanır.
4.2.3.2 Elektrot Faktörü
Elektrot yüzeyinin malzemesi, alanı ve durumu, SF6'nın dielektrik dayanımını etkiler.
Uygulanan alanın değeri 100 kV' un üzerine çıktığında , delinme dayanımı, artan elektrot
alanı ile azalır.Çünkü elektrodun alanı büyüdükçe yüzeydeki zayıf noktaları artacak bu da
dayanımı azaltacaktır.Yapılan deneyler göstermiştir ki yarıçapı R olan bir yarımküre elektrot
yüzey pürüzlülüğü, PR<0,4 kPa cm için delinmenin eşik değerine etkimez. PR değeri arttıkça,
ortalama delinme gerilimi, temiz ve düzgün olana göre %30 kadar azaltır.
Paschen yasasının geçerli olduğu değerlerde dielektrik dayanıma, elektrot malzemesi etkimez.
Elektrot malzemesi dielektrik dayanıma, yüksek basınçlarda uygulanan gerilim 200 kV' un
üzerine çıktığında etkir. Bu koşullarda bakır yerine paslanmaz çelikten elektrot kullanmak
dielektrik dayanım açısından daha iyidir. Elektrodun malzemesi ve alanı,düzgün alanlarda
dielektrik dayanımı bulmada önemlidir
57
4.2.3.3. Gazın Saflığı
Gaz Saflığı SF6 nın kimyasal ve biyolojik özelliklerinden etkilenir., SF6‘ nın CO2 ve N2O ile
olan karışımlarındaki delinme gerilimindeki değişim benzerdir. Hava, N2 ve CO2 küçük
oranlarda SF6'ya karıştırılırsa dielektrik dayanım fazla etkilenmez.
4.2.3.4. Gazın Sıcaklığı
SF6 yalıtımlı aletler çok yüksek yada çok düşük ortam sıcaklıklarına maruz kalabilir. Bazı dış
aletler -50 0C nin altındaki sıcaklılara maruz kalabilir. Bu nedenle SF6‘ nın düşük sıcaklık
delinme davranışları oldukça önemlidir.
SF6 gazı normal basınçta -50 0C' de sıvılaşabilir. ve bu düşük sıcaklıkta SF6 kullanımı için
oldukça önemlidir. 20 ila 50 0C aralığında gazın yoğunluğu sabit olduğu sürece dielektrik
dayanımına sabittir. Sıcaklık 50 ila 325 0C arasında yoğunluk (N), SF6‘ nın kritik alan
dayanımını azaltır. (E/N)crit oranı %10 kadar artar. Bu artış yüksek sıcaklıklarda elektron
eklenmesinin artmasına bağlanır. Diğer bir çalışma düşük sıcaklıklardaki SF6 yalıtım
sistemlerindeki DC delinmeyi -50 0C den 240C ye kadar incelemiştir. Düzgün olmayan
delinme etkilenmese de, SF6 yalıtım sistemlerinde düzgün alanda delinme gerilimi sıcaklığa
bağlıdır ve sıcaklık azalırken %10 kadar azalır. Bu düşme -25 ve - 300C başlar ve -50 0C ye
kadar sabit kalır.
Minimum Deşarj Geriliminin Hesaplanması
Deşarj gerilimi hesaplama metotları iki kategoriye ayrılır. Kanal delinme teorisine dayananlar
ve kritik olan dayanımına bağlı olanlar
Kanal teorisi, boşluktaki alanın düzgünlük derecesine bağlı olarak görülen, yalıtkanda
bölgesel veya tam deşarjlara neden olan kanal oluşumunu açıklar. SF6'lı yalıtkan sistemlerde
minimum delinme deşarj gerilimini veren ifade;
Vb=0,8775 Mf Sf Cf Pf
Mf=olan düzgünlük faktörü P=gaz basıncı (kPa) d=boşluğun uzunluğu (cm) Sf>1 elektrotun
58
yüzeyinin pürüzsüzlük faktörü (iletkenin yüzeyine ve gaz basınca bağlıdır, deneylerde
tanımlanabilir.)
4.3. SF6 Gazının Kullanıldığı Yerler
4.3.1 SF6 Gazlı Kesicilerin Yapısı (Gas Insulated Switchgear : GIS)
Orta gerilimden 800 kV kadar olan aralıkta metalle temas eden gaz yalıtkanlı anahtarlarda SF6
kullanılmaktadır. SF6 Gazlı kesicileri kullanıldığında kesici yağmur, kar, atmosferik kirlenme,
kimyasallar gibi etkilerden modüler bir yapıya sahip olduğu için tam olarak korunur. Güvenli,
gürültüsüz, güvenilirdir.
GIS' de sürekli olarak gaz takip edilmeli, basıncına dikkat edilmelidir. SF6'nın dielektrik
dayanımının hassaslığı nedeniyle üretimde, yerleştirilmesinde ve kullanımında çok fazla
dikkat gerektirir.
Genel Tasarımı
GIS, iki farklı türde tasarlanır.200 kV'un altındaki gerilim seviyelerinde hatların 9'u bir arada
yalıtılır ve daha yüksek gerilim seviyelerinde her bir hat tek başına yalıtılır.
Her bir eleman normal ve arıza koşullarında, elektriksel, termal ve mekaniksel streslere
dayanacak şekilde tasarlanır.
Tüm kesiciler gibi SF6 gazlı kesiciler de iki ana bölümden oluşur: Kontakların ve ark
söndürme hücresinin içinde bulunduğu kutup kısmı ve açma-kapama mekanizması. SF6 gazlı
kesicilerde ark söndürme hücresi SF6 gazıyla doldurulmuştur. Açma-kapama mekanizması ise
yaylı veya çeşitli elektro mekanik sistemler olabilir(Şekil 4.2).
59
Şekil 4.2: SF6 gazlı kesicilerin yapısı
Şekil 4.2 ‘de genel olarak verilen SF6 gazlı kesicisinin parçaları Şekil 4.3 ‘de ayrıntılı olarak
gösterilmiştir.
1. Yardımcı Şalter 11. W-Otomat 21. Açma Yayı
2. El Kurma Kolu Yatağı 12. Motor 22. Mekanik Kilit
3. Kurma Grubu 13. Açma Bobini 23. Antipompaj Röle
Đç Kilitleme Anahtarı Operasyon Sayıcı
Kapama Yayı Pompalama Rölesi
Terminal
Açma Bobini Kapama Bobini Motor Yardımcı Düğme
60
4. Şase 14. Kapama Butonu ve Soketi
5. Teker 15. Açma Butonu 24. Kutup
6. Numaratör 16. Kapama Bobini 25. Yere Montaj Parçası
7. Kapama Yayı 17. Hareket Sonu anahtarı 26. Açma Tırnağı Ayar
8. Gösterge Plakası 18. O-I Gösterge Civatası
9. Redüktör 19. Açma Kilit Yatağı 27. Kol Pimi
10. Klemens-Terminal 20. Kapama Yayı Konum 28. O.G. teminali
anahtarı
Şekil 4.3: SF6 gazlı kesicilerin parçaları
Tahrik mekanizması, kurulabilen açma ve kapama yayları ile donatılmıştır. Mekanizma,
elektrik motoru ile veya elle kurulabilir. Kurulan kapama yayları, üzerlerinde enerji depolar
ve bu enerjiyi kapama kumandası ile hareket iletim kolları vasıtasıyla kutuplara iletir. Kapama
yayı, kapama yaparken aynı anda açma yayını da kurar. Açma yayı da üzerinde depolanan
enerjiyi hareket iletim kolları vasıtasıyla kutuplara iletir. Kesici kumandası yakından kumanda
da, butonlara basarak, uzaktan kumanda da, açma ve kapama bobinleri ile yapılır.
Tahrik mekanizması 3 ana bölümden oluşmaktadır.
1. Kapama Yayı Kurma Sistemi
2. Açma – Kapama Sistemi
3. Elektrik Donanım
Şekil 4.4: SF6 gazlı kesicilerin tahrik mekanizması
61
Kapama Yayı Kurma Sistemi: Mekanizma gövdesinin her iki yanına monte edilmiştir.
Elektrik motoru (12) ile veya bir kol yardımıyla elle kurulur. Herhangi bir nedenle gerilimi
kesilse bile kapama yayı (7) kol yardımıyla elle kurulabilir. Açma yayı (21) kesici gövdesine
bağlı olup kapama işlemi tamamlandığında kendiliğinden kurulur. Kapama işlemi
tamamlandığında boşalan kapama yayı motor tarafından tekrar kurulur. Bu durumda,
mekanizma açma-kapama-açma yapabilecek pozisyondadır.
Açma – Kapama Sistemi: Mekanizma gövdesine mekanik tırnak ve buna kumanda eden
mekanik kollardan ibarettir. Üzerinde uzaktan kapama (16) – Açma (13) bobinler vardır.
Ayrıca yakından mekanik olarak kendi aralarında kilitlenmiştir. Kesici açma esnasında
kapama kumandası almaz.
Elektrik Donanım: Tahrik mekanizmasının kapama yaylarını kurmak için şanzıman grubunu
çalıştıran bir adet seri motor (12) vardır. Buna bağlı olarak hareket sonu anahtarı (17), açma
ve kapama bobinleri yardımcı şalter (1) ve antipompaj (23) rölesinden oluşmaktadır.
Elektrik Motoru (12) : Tahrik mekanizmasının kapama yayını kurar.
Hareket Sonu Anahtarı (17) : Motorun kurma işlemi bitince durmasını sağlar, ayrıca yayın
kurulması esnasında mekanizmaya kapama kumandası verilmesini (Elektriki olarak) önler
Açma – Kapama Bobinleri (13,16) : Kesicinin uzaktan açma ve kapama yapmasını sağlar.
Anti-pompaj rölesi (23) : Đşletmede meydana gelen arızi açmalarda tekrar kapama rölesinin
arıza üzerine bir defadan fazla kapama yaptırmasını önler.
SF6 Gazlı kesicileri Test Etme
Darbe Gerilim Testi
245 kV altında yıldırım darbe ve AC gerilim testleri yapılır.Eğer GIS gerilim seviyesi 300 kV
büyükse bu testlerin yanı sıra anahtarlama darbe testleri yapılır.
Ayrıca GIS'de kullanılan elemanlar (kesici, izolatör, topraklama direnci...vs.) için süreklilik,
dayanım ve gerilim düşüm testleri yapılır. Ayrıca yüksek gerilim ve bölgesel deşarj (Partial
discharge, PD) testleri de yapılabilir.
62
Yüksek Frekanslı Geçici Gerilimler
Yüksek frekanslı geçici gerilimlerde SF6 gazında delinme çok hızlıdır. Bu
delinmelerde gerilim 4-15 ns arasında yükselir ve bir kaç yüz milisaniyede
sonlanır. Bu gerilimlerin yükselme oranı 200 kV/ns' dir.
Aşırı Gerilim Koruması
Hatlarda açma kapama ve arıza durumlarında ortaya çıkan aşırı gerilimler SF6 gazı ile
yalıtılan sistemlerde delinmelere yol açabilir. Bu sebeple aşırı gerilimleri azaltmak için direnç
eklemesi ve anahtar konulması uygundur. Fakat SF6'lı kesicilerde, direnç eklenmesi
durumunda ortaya çıkan kesici hem daha pahalı hem de daha az güvenilir olur. Bunun için
anahtarlama sırasında oluşan aşırı gerilimleri azaltmada metal oksit dalga yakalayıcı (MOA)
kullanılması uygundur. Böylece sistemde güvenirlik artar ve ekonomik olur.
4.5. SF6 Gaz Yalıtkanlı Kablolar
SF6 yalıtkanlı kablolar 1000-5000 MVA'lık iletim potansiyeline sahiptir. SF6 yalıtkanlı
kablolar;
1-) Düşük kapasitesi, düşük şarj akımı ve reaktif gücü vardır.
2-) Düşük direnci ve dielektrik kaybı vardır. Isı transferi ve termal performansı iyidir.
3-) Akımın bir fonksiyonu olarak MVAR kayıplar oluşur. Toplam reaktif güç kaybı, güç
faktörünün uygun bir değer seçilmesiyle sıfırlanabilir.
4-) Kablonun işletimdeki gerilim seviyesi, gazın basıncı arttırılarak, arttırılabilir. Diğer
elemanların değişmesi gerekmez.
Kablolar tek fazlı veya 3 faz aynı ortamda olacak şekilde tasarlanır. Kullanım alanları diğer
kablolara göre daha fazladır.
63
SF6 Gazının Diğer Uygulamaları
Yüksek gerilim gaz yalıtkanlı kapasiteler, hızlı hareket eden yüksek gerilim anahtarları, güç
transformatörleri, Van de Graff jeneratörleri, yarı iletken endüstrisi
SF6 Gazının Kontrolü
Gazın düşük saklama basıncı onun güvenilir bir şekilde saklanması ve maliyeti azalmaktadır.
SF6'nın kendisi toksik değildir. Fakat yan ürünleri toksiktir. Bunun içinde bu yan ürünleri
emmesi için gaz ağırlığının %10 kadar ağırlıkça 50-50 soda-lime (Na OH +CaO) ve alümina
gazla temas halinde tutulması uygundur. Aksi halde gazla temas edebilecek şahıslara uygun
elbise, maske ve solunum aygıtı verilmelidir.
SF6'daki su buharı oranı 1 kg SF6 için=300 mg' dır. Fazlası olduğunda yalıtkanda iz oluşumu
ve delinme gerçekleşir
SF6, GIS ve kablolardan sızabilir, bunun için sızan gazı tespitte tracer gazlar kullanılır. En çok
tracer gazlar, hidrojen gazlardır. (Freon), Helyum veya bazı radyoaktif gazlardır.
64
5. Sıvı Dielektrik Malzemeler
Sıvı dielektrik malzemeler yada yalıtkan yağlar daha çok transformatörde, yüksek gerilim
kesicilerinde, yüksek gerilim kablolarında, yüksek gerilim kondansatörlerinde kullanılır. Sıvı
dielektrikler tek olarak veya katı yalıtkanlarla birlikte cihazları ve cihazların birbirlerine karşı
yalıtılması amacıyla kullanılabilir. Sıvı dielektrikler elektrik endüstrisinde soğutma
özelliklerinden, kompozit dielektriklerdeki boşlukları doldurmak için, ince kağıt yalıtkanların
yalıtkanlığının artması için kağıtlara emdirilerek, yüksek gerilim anahtar/devre kesicilerinde
ark oluşumunu kontrol etmek gibi çeşitli amaçlarla yaygın olarak kullanılmaktadır. Elektrik
endüstrisinde kullanılan yalıtkan yağlar, mineral yağların damıtılması ile elde edilen sıvı
dielektriklerdir. Ortalama molekül ağırlıkları 300 civarındadır.
5.1 Yaygın Kullanılan Yalıtım Yağları ve Özellikleri
Yalıtkan yağlar iki madeni, reçineli, klorlu, silikonlu, florürlü yağlar olarak çok çeşitlidir.
Kullanma yerine ve amacına göre seçilirler.. En yaygın kullanılan sıvı dielektrik malzeme
organik madeni yağlardır.
Madeni Yağlar: Rafinasyon metodu vasıtasıyla ham petrolden elde edilir. Madeni yağlar
daima aromatik, parafinik ve naftanik hidrokarbonlardan oluşur.
Aromatik hidrokarbonlar, CnH2n-6 şeklinde gösterilen doymamış hidrokarbonlardır ve
izolasyon yağında %10 civarında olması tercih edilir. Gaz absorblama özelliği ve yağın
stabilitesi yönünden arzu edilirse de bazı kimyasal özellikleri nedeniyle yağın izolasyon
özelliklerini zayıflattığından pek istenmez. Şekil 5.1‘de aromatik ve naftanik yağa örnek
görülmektedir.
Şekil 5.1 (a): Benzen (Aromatik) (b): Siklenoksan (Naftanik)
65
Parafinik hidrokarbonlar, doymuş hidrokarbonlardandır. Kapalı formülleri CnH2n+2
şeklindedir. Kararlı bileşiklerden olduğundan kimyasal reaksiyonlara ilgisizdirler. Yüksek
oranda vaxlar ihtiva ederler.
Naftanik hidrokarbonlar, tek bağlı kararlı bileşiklerlerdendir. Kapalı formülleri CnH2n
şeklindedir.
Madeni yağın içinde bulunan aromatik, parafinik ve naftanik hidrokarbonlar, bulundukları
yüzdelere göre madeni yağları, Parafinik Madeni Yağlar ve Naftanik Madeni Yağlar şeklinde
ikiye ayrılırlar.
1925 yılına dek yalıtkan yağ olarak parafinik yağlar kullanılmaktaydı. Fakat bu yağın bazı
dezavantajları karşısında naftanik yağlar kullanılmaya başlandı. Parafinik ve naftanik yağlar
arasındaki belirgin farklılıklar Tablo 7.3‘de verilmiştir:
Tablo 5.1 Naftanik ve Parafinik yağların bazı özellikleri
Karakteristik Naftanik Parafinik
Asit Etkili Zararsız
Maksimum asit sayısı 0,1mg KOH/gr 1,0 mg KOH/gr
Çamurlaşmadan önce Yumuşak Katı
Çamurlar Erir Erimez aşındırır
Akma noktası -40 ºC -10 ºC
Reçineli Yağlar: Bunlar kolofonyum adı verilen bir maddenin damıtılmasıyla elde edilir ve
oldukça kalın yağlardır. Bu nedenle kablolarda madeni yağlarla birlikte kullanılır. Bir kablo
yağında reçineli yağ, madeni yağın yaklaşık 1/3'ü kadarıdır. Elektriksel dayanımları yüksek
olan bu yağların, ısı iletimleri çok düşük olduğundan trafo ve kesicilerde pek kullanılmazlar.
Klorlu Yağlar (Askareller): Transformatör ve kesicilerde kullanılan madeni yağların okside
olmaya müsait ve yanabilirlik özelliğinden dolayı klorlu yağlar önem kazanmıştır. Klorlu
yağlar daha uzun ömürlüdür ve yanma noktaları çok yüksektir. Dielektrik sabiteleri madeni
yağlara oranla 2-2.5 kat daha fazladır. Bu sebeple kondansatörlerde kapasiteyi büyütmek
66
amacıyla kullanılır. Yüksek dielektrik sabiti ve aleve karşı dayanıklılığı önemli avantajlarıdır.
Çok uzun ömürlü olmalarına rağmen, klorlu yağlar insan sağlığı ve çevre kirlenmesi açısından
bazı problemlere sebebiyet verirler. Dolayısıyla tamir ve bakım gerektiren bazı teçhizatlarda
(transformatör, kesici vb.) pek kullanılmazlar.
Silikonlu Yağlar: Klorlu yağlara alternatif olarak kullanılabilirler, fakat maliyetleri oldukça
yüksektir. Havanın bulunduğu ortamlarda 150 oC‘den daha fazla bir ısı dayanımı vardır.
Yangına karşı madeni yağlara oranla çok daha emniyetlidir.
Ayrıca yanma sonucu ortaya çıkan ürünlerin zehirl i olmadığı tespit edilmişt ir.
Sil ikonlu yağların güç tutuşma özell iği nedeniyle, lokomotif
transformatörlerinde ve büyük yerleş im merkezlerindeki konutların dağıt ım
transformatörlerinde kullanılması yoluna gidi lmişt ir.
Silikonlu yağların kayıp faktörü, delinme gerilimi, dielektrik sabitesi diğer yağ çeşitlerine
göre yüksektir. Silikonlu yağların kayıp faktörü frekans ve sıcaklıktan bağımsızdır. Ayrıca
içine su almama özelliği yüksektir. Pek çok kimyasala karşı dayanıklıdır.
Silikonlu yağların genleşme katsayısı diğer yağlara oranla daha büyük olduğundan bu yağı
barındıran teçhizatlarda genleşme kabı %30 daha büyüktür. Bu yağların yaşlanma
dayanımlarının iyi oluşu nedeniyle diğer yağları barındıran transformatörler gibi bakım
gerektirmez.
Florürlü Yağlar: Hemen hemen klorlu yağın özelliklerini taşımaktadır. Isı iletimi madeni
yağlara oranla pek iyi değildir. Bu sebepten ötürü kayıp faktörü tanδ yüksektir. En önemli
özelliği yanıcı olmamasıdır.
Transformatör yağlarının genel özellikleri ve sağladığı yararlar
Elektriksel delinme gerilimi yüksektir. Bakır iletkenlerden ve nüveden açığa çıkan ısıyı
absorbe edip soğutucu yüzeylere ileten ve oralarda harcanmasını sağlayan iyi bir soğutma
elemanıdır. Sıvı olma özelliğinden dolayı katı yalıtkan maddeleri hava ve nemin tahrip edici
tesirlerinden korur. Ark söndürücü bir ortam olarak vazife görür. Darbe gerilimlerine karşı
büyük bir delinme dayanımı gösterir. Yukarıda belirtilen faydaları yanında transformatör
yağlarının iki önemli sakıncası vardır; içinde nemi barındırır, yanıcı bir maddedir.
67
5.2. Sıvı Dielektriklerde Delinme Teorileri
Yalıtkan yağlardaki delinme olayı gazlardakine benzer şekildedir. Tıpkı
gazlarda olduğu gibi alan şiddetinin belirli değerine ulaşması sonucunda,
elektrotlar arasında ilk önce bir ışınlama ve bunu takip eden yüzeysel
boşalmalar olur. Bu boşalmaların başlangıcından itibaren elektrik alanının
daha da artması sistemi delinmeye götürür.
Sıvı yalıtkanların delinmesinin birçok halleri son birkaç on yılda araştırılmıştır. Fakat sıvı
yalıtkanlar için uygulanabilir genel bir teori ortaya koymak için birçok araştırıcı ve bilim
adamlarının yapmış olduğu incelemeler farklı ve birbiriyle tamamen zıt bulguları ortaya
çıkarmıştır. Bu durumun asıl nedeni sıvı durumunun fiziksel temellerini içeren geniş kapsamlı
bir teorinin eksikliğidir. Benzer bulguları birarada toplarsak delinme teorilerini üç ana grupta
inceleyebiliriz:
Termik Delinme Teorisi: Yalıtkan sıvı içerisinde hemen hemen daima su buharı, toz, is,
elyaflı parçacık ve benzeri yabancı maddeler bulunduğundan, bir elektrik alanın etkisi altında
bu parçacıklar polarize olurlar ve elektrik alanının büyük olduğu bölgede iletken bir köprü
teşkil ederek yalıtkan sıvının kolaylıkla delinmesine neden olurlar. Doğru ve alternatif
gerilimde yalıtkan sıvıların 1 dakikalık delinme dayanımlarının tayininde en çok meydana
gelen delinme olayı termik delinmedir. Termik delinmede yağın kendi fiziksel özelliklerinden
çok yabancı maddelerin cinsi, miktarı, büyüklükleri vb. rol oynar.
Mekanik Delinme Teorisi: Yalıtkan sıvı içerisinde gaz habbecikleri ve hava boşlukları
olduğu zaman, deşarj olayı daha çok mekanik delinme teorisiyle açıklanabilir.
Bu teori, sıvının delinme dayanımının sıvıya uygulanan hidrostatik basınçla sıkı bir ilişkisi
olduğunu ortaya çıkarmıştır.
Elektrotlara bir gerilim uygulanmadığı sürece yalıtkan sıvı elektrotlara PD-PH basıncı ile
etkir. Buradaki PD dış basınç, PH ise gaz habbeciklerinin basıncıdır. Ayrıca yalıtkan sıvının
elektrotlara olan yapışma basıncını da hesaba katarsak elektrotlara bir gerilim uygulanmadığı
sürece yalıtkan sıvının elektrotlara yüklediği toplam basınç PD+PA-PH ‘dır.
68
Elektrotlara herhangi bir gerilim uygulandığında elektrotlar arası çekme kuvvetinden dolayı
bir basınç söz konusudur. Bu da;
2
2
1EP ε= [N/m2] (5.1)
şeklinde ifade edilir. Delinmenin olabilmesi için:
HDA PPPP ++≥ (5.2)
koşulunun gerçekleşmesi gerekir.
2
2
1EPPPP HDA ε==++ (5.3)
formülünden yola çıkarsak,
εP
E2= (V/m) (5.4)
değerini buluruz. Bu da delinmenin başladığı elektriksel alandır.
Elektriksel Delinme Teorisi: Sıvı içine giren elektronların elektriksel alan içinde iyonize olup
bir çığ oluşturması ve bu çığın elektrotlar arasında bir iletken köprü kurmasına dayanan bir
teoridir (Şekil 5.2).
Şekil 5.2. Elektrotlar arasındaki çığın oluşması
69
Elektriksel delinme, kayıp faktörü küçük olan saf yalıtkan malzemelerde örneğin gazlarda
görülür. Bunlarda gerilimin tesir süresinin etkisi azdır.
5.2.1. Sıvılarda delinme dayanımına etki eden faktörler
Nem: Bir yalıtım yağının delinme dayanımı, yağın nemliliğine bağlı olarak çok düşer.
Örneğin %0.01 mertebesindeki su buharı yalıtkan sıvının delinme dayanımını 300 kV/cm’den
30 kV/cm’ye indirebilmektedir. Ayrıca neme ilaveten sıvının içinde yabancı maddelerde
mevcut ise (toz, is, elyaflı parçacıklar, vb.) sıvının delinme dayanımı daha da düşmektedir.
Bundan dolayı transformatör yağlarının kurutulması ve süzülerek yabancı maddelerden
arındırılması gerekmektedir. Şekil 5.3’te yağdaki su miktarı ile delinme dayanımı arasındaki
değişim görülmektedir.
Şekil 5.3 : Delinme dayanımının yağın nemi ile olan değişimi
Su miktarı: Su miktarını düşüren diğer önemli bir faktör de yağda suyun bulunmasıdır. Bir
yağda %0.05 oranında su bulunması halinde delinme dayanımı %20 düşmektedir. Ayrıca yağ
içinde bulunan toz, is, elyaflı parçacıklar vb.yabancı maddelerin bulunması halinde su miktarı
daha da etkili olmaktadır. Bu cisimler yağdaki suyu emmekte ve yüksek alan şiddetleri
oluşturarak delinmeyi kolaylaştırmaktadır. Suyun yağ içindeki yağ sıcaklığına bağlı olarak
maksimum çözünebilirliği Şekil 5.4’de görülmektedir.
70
0
100
200
300
400
500
600
-10 0 10 20 30 40 50 60 70 80
Yağın Sıcaklığı
gr/to
n yağ
Şekil 5.4 Suyun yağ içerisinde yağ sıcaklığına bağlı olarak maksimum eriyebilirliği
Gaz Habbecikleri ve Hava Boşlukları: Yağ içinde bulunan elektrotlara yüksekçe bir gerilim
uygulanmışsa yabancı maddeler daha önce açıklandığı gibi elektrik alanının en büyük olduğu
bölgede iletken bir köprü teşkil ederler ve joule kanununa göre ısınırlar. Eğer devrenin direnci
büyük değilse, bu sırada iletken köprüden büyük akım geçer. Bu akım yağın köprü oluşturan
bölgesinde kuvvetle ısınmasına neden olur ve dolayısıyla köprü parçalanır. Bu olay
sonucunda yağ içinde gaz habbecikleri oluşur ve korona deşarjı başlar. Korona deşarjı, küçük
yarıçaplı elektrotlarda görülen, tam olmayan fakat kendi kendini besleyen bir boşalma
olayıdır. Koronanın başlamasından sonra eğer gerilim yükseltilirse ancak o zaman tam
anlamıyla delinme meydana gelebilir. Korona deşarjı, gaz habbecikleri ve hava
boşluklarından başka elektrotların biri tarafından emilmiş olan bir gaz tabakasında veya
üzerinde elektrik yükleri bulunan serbest bir gaz habbeciğinde de meydana gelebilir.
Basınç: Basınç arttıkça delinme dayanımı artmaktadır. Daha önce de anlatıldığı gibi basınçla
delinme dayanımındaki artış yağdaki gaz miktarını azaltmaktadır. Şekil 5.5‘de çeşitli elektrot
şekilleri ile basıncın delinme gerilimine etkisi incelenmiştir.
71
0
10
20
30
40
50
60
70
80
0 1 2 3 4 5 6 7 8
Yüksek Basınç kg/cm³
Del
inm
e G
erili
mi k
V
sivri uçlu elektrot
küresel elektrot
Şekil 5.5. Sıvı yalıtkanlarda (Transformatör yağları) farklı elektrotlarda basınç-delinme
gerilimi ili şkisi
Sıcaklık: Yapılan deneyler sonucu yalıtkan sıvıların delinme dayanımına büyük bir etkisi
olmadığı görülmüştür. Transformatör yağları için izin verilen maksimum sıcaklık 90-95
°C’dir. Yüksek sıcaklıkla oksijen ile yağ reaksiyona girmekte, delinme dayanımını düşüren
katı, sıvı, gaz şeklinde maddeler ortaya çıkarmaktadır. Yağın kaynama noktasına yakın
sıcaklıklarda delinme dayanımı çok fazla düşmektedir.
Frekans: Delinme gerilimi frekansın yükselmesi ile artar. Birkaç yüz Hz'de maksimuma
erişir. 0 ile 50 Hz arasındaki fark ancak %1 kaç mertebesindedir. Maksimum delinme
geriliminden sonra delinme gerilimi azalır (Şekil 5.6).
F r e k a n s ( H z )
Del
inm
e G
erili
mi
(kV
)
72
Şekil 5.6 Farklı frekanslar için delinme gerilimin değişimi
Elektrot şekilleri ve elektrotlar arasındaki açıklık: Yalıtkan sıvılarda delinme dayanımı
elektrot şekillerine ve elektrotlar arasındaki açıklığa bağlıdır. Düzgün olmayan bir elektrik
alanda farklı elektrotlar için elektrotlar arasındaki açıklık ile delinme gerilimi artar.
Gerilimin uygulanma şekli ve süresi: Bir yalıtkan sıvının delinme dayanımı, gerilimin
uygulanma süresine ve şekline bağlıdır. Gerilimin yavaş ve hızlı yükselmesi arasında %30
delinme dayanımı farkı vardır. Gerilim yükseltme hızı yavaşlatılırsa delinme maksimum
değerde olur. Delinme dayanımının ölçülmesinde 2 kV/s‘lik bir yükselme hızı tavsiye
edilmektedir. Şekil 5.7‘de delinme dayanımının gerilimin uygulanma süresine bağlı olarak
değişimi gösterilmiştir:
Şekil 5.7 Delinme dayanımının gerilimin uygulanma süresine bağlı olarak değişimi
Yapılan araştırmalar sonucunda gerilimin uygulanma süresi arttıkça delinme dayanımının
adtEE −=
formülüne göre küçüldüğü tespit edilmiştir. Burada,
Ed ; geril imin çok küçük sürede uygulanması halindeki delinme dayanımı,
E; gerilimin t süresince uygulanması halindeki delinme dayanımı,
a; yağın temizliğine bağlı bir sabitedir.
73
6. KATI D ĐELEKTR ĐKLER
Katı yalıtkan malzemeler elektrik güç sistemlerinde oldukça yaygın olarak kullanılmaktadır.
Katı dielektriklerin delinme dayanımı sıvı ve gazlara oranla daha yüksektir. Đyi bir dielektrik
malzemenin yüksek delinme dayanımının yanı sıra düşük dielektrik kayıp, yüksek mekanik
dayanım ve sertliğe sahip olması, gaz katkıları ve nem içermemesi, ısıl ve kimyasal
etkileşmelere dayanıklı olması istenir. Bunların yanı sıra kullanıldığı bölgedeki ortam
koşullarından etkilenmemeli, ozona, düşük su emilimine ve radyasyona karşı dayanıklı
olmalı, higroskopik esnekliğe sahip olmalı ve sıvı sızdırmaması istenir. Katı yalıtkanlar en
kolay kimyasal kompozisyonlarına göre sınıflandırılır. Bu sınıflandırma Tablo 6.1’de
görülmektedir.
Tablo 6.1: Katı yalıtkanların sınıflandırılması.
Đnorganik Organik Sentetik Polimerler
Termoplastik Termoset
Seramik Kehribar Perspeks Epoksi Reçine
Cam Kağıt Polietilen Fenolikler
Mika Mukavva Polipropilen Melamin
Fiberglas Kauçuk Polisitren Ürefermaldehid
Seramik Tahta Polivinilklorür (PVC) XLPE
Alüminyum
oksit
Reçine Poliamid Elastomerler
Magnezyum
oksit
Polikarbonat
Emaye
6.1.1 Đnorganik Katı Yalıtkan Malzemeler
Đnorganik malzemeler 650°C ye kadar elektriksel ve mekanik özelliklerini yitirmeden
kullanılabilen malzemelerdir. Kompakt yapıları nedeniyle yağ ve verniği emmezler. Đnorganik
katı yalıtkanların üretimi çok güç olmasına karşın genelde oldukça iyi yalıtım sağlarlar ve
elektrik endüstrisinde kullanılan ilk yalıtkan seramik malzemelerdir. Bu grubun en yaygın
kullanılan elemanları cam, seramik ve porselendir.
74
6.1.1.1 Seramik
Seramik inorganik malzemeler, yüksek sıcaklıkta monolitik yapılara mineral katılması ile
gerçekleştirilir. Dielektrik sabitlerine göre iki gruba ayrılırlar, εr<16 olanlar düşük
geçirgenlikli seramiklerdir, küçük değerde yalıtım amaçlı kullanılır. εr>16 olanlar ise yüksek
geçirgenlikli seramiklerdir, kapasitelerde ve algılayıcılarda kullanılır.
Şekil 6.1: Havai hatlarda kullanılan seramik izolatörler
6.1.1.2. Alüminyum oksit
Aluminyum oksit inorganik katı dielektrik malzemedir. Yüksek mekanik dayanımı, iyi yalıtım
özellikleri ve ısıl iletkenliği nedeniyle yaygın olarak tercih edilirler. Alüminyum oksit
vakumlu yüksek akım kesicilerinde ve çeşitli elektriksel – seramik parçaların yapımında
kullanılır. Toz hali çeşitli kompozit yalıtkan ve zırhların yapımında kullanılır. Günümüzde
alüminyum oksit tabanlı porselenler oldukça yaygın bir şekilde gecikmeli tip yalıtkanlarda,
istasyon tipi yalıtkanlarda ve yüksek mekanik dayanıklılık gerektiren tüm yalıtım
malzemelerinde kullanılırlar. Plastiklerin ısıl iletkenliği 0.15 – 0.3 W/mK , porselen ve
camların ısıl iletkenliği ise 1.6 - 1.7 W/mK arasında değişirken alüminyum oksitte bu değer
35 W/mK dir. Kayıp faktörü 1 MHz için 0.0006 değeri ile seramiklerdeki en düşük
değerdir . Bu değer diğer dielektrik malzemeler içerisinde de en düşük değerdir.
75
6.1.1.3. Porselen
Porselenler, içinde gaz habbecikleri bulundurmama özelliği, korozyona dayanıklılık ve tüm
alkalilere ve asitlerin pek çoğuna karşı kimyasal olarak reaksiyona girmemeleri ve çevresel
kirliliklere karşı dayanıklılıkları ile bilinirler. Yüksek mekanik dayanımları ve düşük
dielektrik geçirgenlikleri ile elektronik malzemelerin yapımı için de uygundurlar. Porselen,
Alüminyum silikatın (3Al6O3-6SiO3) mulit fazına dönüşene kadar ısıtılmasıyla elde edilen
çok fazlı bir seramik malzemedir. Porselenin yüzeyi gözenekli olduğundan yüzeyi cilalanır,
çok kullanışlı bir malzemedir.
Şekil 6.2: Havai hatlarda kullanılan porselen izolatör
Şekil 6.3: Elektrik porselen için dielektrik sabiti-sıcaklık eğrisi.
76
6.1.1.4.Magnezyum Oksit
Magnezyum oksit yaygın olarak kullanılan inorganik izolasyon malzemesidir. Isıl geçirgenliği
yüksektir. Đnorganik malzemeler içerisinde 60 Hz frekansta dielektrik sabiti en yüksek
malzemedir. 1 MHz frekansta kayıp faktörü 0.03 ve dielektrik sabiti 5.4 tür.
6.1.1.5. Cam
Bilinen en eski yalıtım malzemesidir. Katılaştırma sırasında kristalleşmez. Yüzey akımları
düşüktür ve yüksek sıcaklıklarda güneş ışığını geçirdiği için ısıya karşı dayanıklıdır. Camın
dielektrik sabiti 3.7 ila 10 arasında ve yoğunluğu 6.6 ila 6 gr/cm3 arasında değişir. Oda
sıcaklığında direnci 1014 – 1066 Ωm arasındadır. Camın dielektrik kayıp faktörü frekansa bağlı
olarak 0.004 ile 0.06 arasında değişir. Düşük frekanslarda kayıplar minimuma inmektedir.
Camların dielektrik dayanımı 3 ila 5 MV/cm arasında değişir ve artan sıcaklıkla dayanımı
düşer, 100ºC civarında yarı değerine iner. Günümüzde en yaygın uygulama alanı fiberglass
yapımıdır. Havai hat izolatörlerinde, transformatörlerde, kapasite ve devre kesicilerinde
kullanılmaktadır.
Yalıtım amacıyla kullanılan kağıt formundaki camlar mikro fiberlerden oluşurlar ve 538ºC ye
kadar ısıl stabilitesini korurlar. Yüksek ısıl iletkenliği, düşük miktarda nemlenmesi ve iyi
kimyasal rezistans gibi özellikleri vardır.
6.1.1.6. Mika
Doğal inorganik malzemeler sınıfına aittir. Kristal yapısı itibariyle ince tabakalar haline
dönüştürülebilmektedir, üst üste getirilen bu tabakalar hava boşluklarını ve dolayısıyla kısmi
boşalmaları önlerler, oda sıcaklığında 1000 kV/mm’ye kadar yüksek dielektrik dayanıma
sahiptir. Dielektrik kayıp değeri oldukça düşük bir değere sahiptir 0.001, yüksek sıcaklıklara
dayanım 650ºC (sentetik mika için bu değer 980ºC ) ve iyi mekanik dayanıklılık gibi
özellikleri vardır. Yüksek sıcaklıkların yer aldığı ortamlarda güvenle yalıtkan olarak
kullanılırlar. Mika ve mika tozu rotorlu döner makinalarda stator izolasyonunda,
77
transformatör sargılarında, devre kesicilerde, anahtarlarda, ark bariyerlerinde ve fincanlarda
kullanılırlar.
Tablo 6.2 : Đnorganik katı yalıtkan malzemelerin dielektrik özellikleri
Đnorganik katı
yalıtkan
Dielektrik sabiti Kayıp faktörü Sıcaklık dayanımı
( oC max)
Seramik 6 -20 (1 MHz) 0,035(1 MHz) 650
Porselen 8,5 (1 MHz) 0,005 1200
Aluminyum oksit 10,1 (1 MHz) 0,0002 2200
Magnezyum oksit 5,4 (1 MHz) <0,0003 (1 MHz) 1700
Cam 3,7-10 0,004-0,06 ---
Mika (doğal) 6,5-8,7 (1 MHz) 0,001 540
Şekil 6.4 : Katı dielektrikler için kayıp faktörünün sıcaklıkla değişimi (f=50 Hz, AC gerilim)
6.1.2. Organik Katı Yalıtkan Malzemeler
Organik katı yalıtkan malzemeler bitkisel veya hayvansal kökenli malzemelerdir. Đyi yalıtım
özelliklerine sahip olmalarına karşın 100ºC’nin üzerindeki çalışma sıcaklıklarında bu
özelliklerini yitirirler. Yağ emdirilmiş kağıt yalıtkan ve mukavvalar kablolar, kapasiteler,
transformatörler ve panellerde kullanılırlar.
6.1.2.1. Kağıt ve Mukavvalar
78
Kağıt ve mukavva arasındaki en önemli fark tam olarak belirtilemese de 8 mm den düşük
kalınlıktaki malzemelere kağıt ve 8 mm den fazla kalınlıktaki malzemelere mukavva adı
verilir. 6 mm’nin üzerindeki kalınlık için mukavvalar üst üste konarak istenen kalınlık elde
edilir.
Yalıtkan amaçlı kullanılan kağıtlar, genelde Kraft kağıdı olarak tanımlanmaktadır. Kalınlığı
ve yoğunluğu uygulanacak yere göre farklılık gösterir. Düşük yoğunluklu kağıtlar (0,8
gr/cm3) yüksek frekans kapasite ve kablolarında kullanılırlar. Orta yoğunluklu kağıtlar güç
kapasitelerinde, yüksek yoğunluklu kağıtlar ise enerji depolama kapasitelerinde ve DC
makinelerin yalıtımında kullanılmaktadırlar.
Şekil 6.5: Yağ emdirilmiş kağıt yalıtkanlar için su oranının kayıp faktörüne etkisi.
Kağıt sıvı emme özelliğine sahip bir malzemedir. Bu nedenle kurutulmalı ve mineral yağ,
sentetik yağ veya bitkisel yağlar emdirilerek kullanılmalıdır. Yağ emdirilmiş kağıdın bağıl
dilektrik sabiti, onun yapıldığı selülozun ve emdirilen yağın geçirgenliğine ve kağıdın
yoğunluğuna bağlıdır. Kağıtlar sert kağıtlar ve yumuşak kağıtlar olarak üretilirler. Sert
kağıtlar, kağıdın epoksi ve fenolik reçinelerle kompres yapılmasıyla elde edilirler. Malzemeyi
desteklemek veya yalıtkan bariyer olarak kullanılırlar. Yumuşak kağıtlar, emdirme işleminden
sonra trafolarda ve fincanlarda kullanılırlar.
79
Şekil 6.6 : Yağ emdirilmiş kağıt dielektrikler için darbe delinme dayanımının kağıtın kalınlığı
ile değişimi
6.1.2.2. Tahta
Tahta kolay işlenebilen ve mekanik dayanımı yüksek olan bir yalıtkan maddedir. Kurutulmuş,
laklanmış ve yağ emdirilmiş olarak kullanılırlar.
6.1.3. Sentetik Polimer Katı Yalıtkan Malzemeler
Sentetik polimerler endüstride kullanılan tüm polimerik malzemeleri içerirler. Polimerler
genelde iki grupta incelenirler. Termoplastikler ve termosetler. Erime sıcaklıkları düşüktür
(100–160ºC) buna karşın esnek olmaları sebebi ile erime sıcaklıklarının altındaki sıcaklıklarda
kalıplanabilir ve işlenebilirler. Bu özellikleri nedeniyle termoplastikler yüksek gerilim
kablolarının yalıtımında kullanılırlar. Termoset polimerler ise ısı ile bir kez şekil alırlar ve
şekil aldıktan sonra işlenemezler. Mekanik dayanımları ve sertlikleri termoplastiklere göre
daha iyidir. Epoksi 1947 de yalıtkan olarak kullanılmaya başlanmıştır. Fenoliklerle
kombinasyonları epoksileri daha kullanışlı termoset bileşikleri haline getirmiştir. 1950 de
mükemmel dielektrik özellikleri ve korona dayanımı ile polikarbonat kullanılmaya
başlanmıştır. 1973 yılında polietersülfon reçineler 180ºC ye kadar olan çalışma sıcaklığı (bu
değer termoplastikler için en yüksek değerdir) ile yalıtımda kullanılan dielektrik malzemeler
arasına girmiştir. 1980 yılında poliakrilat ve polietereterketon (PEEK) içeren 600ºC ye kadar
olan çalışma sıcaklığı ve su geçirgenliğine karşı yüksek dayanımları ile özel reçineler
kullanılmaya başlanmıştır.
80
6.1.3.1. Polietilen (PE)
Polietilenler kablo endüstrisinde yaygın olarak kullanılan termoplastik polimerlerdir. Etilenin
(C6H4) polimerizasyonu ile elde edilirler. Uzun zincir halindeki polietilen molekülleri
birbirleri ile kimyasal olarak bağlı değildirler. Bu nedenle oda sıcaklığında sert, fakat daha
yüksek sıcaklıklarda akışkan sıvı haldedirler. %95 kristallenmeye sahip amorf katıdırlar.
Kristallenmenin artması ile çekme dayanımları, rijitlikleri, kimyasal dayanımları artar.
Polietilenin özellikleri çeşitli katkılayıcılar ve dolgu malzemeleri kullanılarak değiştirilebilir.
Bunlar aminler, fenoller ve fosfitlerdir. Kablolarda kullanılan polietilenler kabloda yer alan
iletken kısım ile temas halinde olduğu için polietilenin metalle reaksiyona girmesini önleyen
katkı maddeleri içerirler. Böylece bakır iletken ve ekranla temas halideki polietilenin
reaksiyona girmesi önlenir. Alev önleyici özelliklerini arttırmak amacı ile antimonoksit,
alüminyumtrihidrat ve halojen bileşikler katkı maddesi olarak kullanılır. Reaksiyon
proseslerine bağlı olarak polietilenler düşük yoğunluklu polietilen (LDPE) veya yüksek
yoğunluklu polietilen (HDPE) olarak üretilirler. LDPE nin tipik kristallenmesi %45 – 55
arasında gerçekleşirken bu değer HDPE için %70-80 arasındadır. HDPE nin delinme
dayanımı ve dielektrik sabiti LDPE den daha yüksektir. Đnce film halindeki HDPE için
delinme dayanımı seviyesi 600 KV/mm den daha fazladır.
PE polar gruplar içermediği için dielektrik sabiti düşüktür ve kayıp faktörü de oldukça
düşüktür. Direnci 1014 Ωm dir ve çalışma sıcaklığı -50ºC – 75ºC arasındadır.
6.1.3.2. Çapraz Bağlı Polietilen (XLPE)
Polietilenin moleküllerinin çapraz bağlanmasıyla elde edilir. 165ºC ye kadar çalışma
sıcaklığına sahiptirler. Yüksek akım taşıyan kabloların yapımında kullanılırlar. 650ºC
civarında özelliklerini yitirirler. Polietilene nazaran aşınmaya karşı daha dayanıklıdırlar.
Polietilenden bir diğer farkı da fiziksel özelliklerini yitirmeden daha fazla oranda katkı
yapılabilir. Bölgesel deşarjlara karşı daha dayanıklı ve uzun ömürlüdürler. Üretim aşaması
sırasında 1-30 µm boyutlarındaki boşlukların oluşması kaçınılmazdır ve görülen bölgesel
deşarjların oluşma sebebi de bunlardır.
81
6.1.3.3. Polivinilklorür (PVC)
PVC’ler, 1930’lu yıllardan beri kablo yalıtkanı olarak ve son dönemde de dolgu malzemesi
olarak kullanılmaktadır. Vinilklorürün polimerizasyonu ile elde edilirler. PVC nin tipik olarak
%56.8’i klorür içerir ve bu değer % 67’ye kadar çıkartılabilir. PVC nin elektriksel endüstride
kullanılan türünde %50 PVC, %65-35 arası plastikler ve kalan kısmı da katkılayıcılardan
oluşur. Çalışma sıcaklığı 105ºC’ye kadar uygundur ve delinme dayanımı 30 kV/mm’den
küçüktür. Oda sıcaklığında kayıp faktörü kullanılan katkılayıcıya bağlı olarak 0.006-0.1
arasında değişir. Bu zayıf karakteristik özelliği nedeniyle PVC orta gerilim kablo
yalıtkanlarında 10 KV mertebesinde uygulama alanı bulmuştur. Bına karşın 1 KV çalışma
geriliminin altındaki değerlerde oldukça yaygın olarak kullanılmakatadır. Bunların yanısıra
yüksek gerilim kablolarında da iç ve dış koruyucu zırhı olarak ta kullanılan türleri vardır.
Şekil 6.7: XLPE ve EPR için dielektrik sabitinin sıcaklıkla değişimi (f=60 Hz)
6.1.3.4. Elastomerler
Elastomerler kauçuğa benzer elastik özellikler gösteren polimerik malzemelerdir. Güç
sistemlerinde en çok kullanılanları silikon kauçuk, Etilen Propilen Kauçuk (EPR), Etilen
Propilen Dien Monomer (EPDM)’dir. Diğer bir elastomer olan silikon kauçuk yüksek gerilim
yalıtkanlarında ve kablolarında yüksek sıcaklık yalıtkanı olarak kullanılırlar. Silkon kauçuka
silika gibi dolgu malzemeleri kullanılarak fiziksel özellikleri arttırılabilir. Silikon kauçuk –
55ºC ile 600ºC arasındaki çalışma sıcaklıklarında güvenle kullanılabilirler. Ozona koronoya
82
ve hava koşullarına karşı oldukça iyi bir dayanımı vardır. Ayrıca alkollere, alkalilere, tuzlara
ve hemen hemen bütün yağ ve wax lara karşı dayanıklıdırlar. Buna karşın halojen
hidrokarbonlar konsantire asitler ve aromatik çözeltilere karşı zayıftırlar .
Kablo yalıtkanları olmasının yanı sıra HTV silikon kauçuklar dış yüksek gerilim hatlarında
seramik yalıtkanların üzerine kılıf olarak konurlar ve böylece yalıtkanın kirli havalardaki
performansını arttırırlar. Silikon kauçuk kılıf kullanılarak üretilen fiberglaslar 765 kV AC ve
±500 kV DC gerilime dayanabilirler.
Bir başka tür silikon kauçuk ta oda sıcaklığında vulkanize edilen (RTV) silikon kauçuktur.
Genelde seramik yalıtkanların üzerinde koruyucu tabaka olarak kaplama yapılır. Ticari RTV
kaplamalarında Polidimetilsiloksan (PDMS) polimeri, silika ve alüminyumtrihidrat (ATH)
kullanılır. Bunların en karakteristik özelliği hidrofobik özellikleridir ki bu sayede ortamda
kirlilik ve rutubet olması durumunda dahi oldukça yüksek bir yüzey dayanımı elde ederler.
Etilenpropilen kauçuk, orta ve yüksek gerilim kablolarında kullanılır, oldukça iyi elektriksel
özellikler ve ıslak elektriksel kararlılığa sahiptir, esnektir, su ağaçlarına ve koronaya karşı
oldukça dayanıklı bir malzemedir. Günümüzde hat başı elektriksel yalıtkan olarak üç tip EPR
kullanılır. Bunlar etilenpropilenmonomer (EPM), etilenpropilendienmonomer (EPDM) ve
kopolimer olarak etilenpropilen ve silikon içeren (ESP)’dir. Dağıtım ve iletim sınıfındaki
yalıtkanlarda 765 kV’a kadar güvenle kullanılabilirler.
83
Şekil 6.8: XLPE ve EPR için kayıp faktörünün sıcaklıkla değişimi
6.1.3.5. Epoksi Reçineler
Epoksi reçineler termoset polimerler sınıfında yer alırlar, suya karşı dayanımları oldukça
iyidir. Uzun zincirleri ve çapraz bağlı yapıları nedeni ile yüksek mekanik dayanıklılık
gösterirler. Sıkıştırıcı, hızlandırıcı, doldurucu, renklendirici ve esnekleştirici dolgu
malzemeleri karışımın %50’sini oluşturur. 130ºC civarında güvenli bir şekilde
çalıştırılabilirler, fakat cam dolgu malzemesi kullanılarak bu çalışma sıcaklığı 650ºC’ye kadar
yükseltilebilir. Epoksi polimerlerin su emmeleri % 0.05 – 0.5 arasında değişir ve bu değer
oldukça düşüktür. Bağıl dielektrik sabitleri 3.5 – 5 arasındadır. Cam katkılı epoksilerde bu
değer 4-8 arasında değişir. Kayıp faktörleri sıcaklıkla artarlar ve genelde 130ºC civarında bir
düşme görülür, bu düşüş yapı içerisindeki dipol yönlenmesine bağlanır. Genelde yüksek
mekanik dayanımları ve kullanılacak malzemeye ve metale oldukça iyi yapışması, rutubete
karşı dayanıklılığı nedeniyle epoksi reçineler tercih edilirler. Günümüzde 69 kV altındaki
gerilim seviyelerinde kullanılırlar. Normal atmosfer koşullarında uzun süreli performansları
oldukça iyidir, fakat kirli atmosferik koşullarda performansları oldukça kötüdür.
Şekil 6.9: Epoksi Reçine kullanılarak izole edilmiş bir akım transformatörü
84
6.1.3.6. Polyesterler
Polyesterler genellikle bir dialkolün bir diesterle reaksiyonu sonucu elde edilirler. Üç grupta
incelenirler; esnek yapıya sahip olan sentetik kauçuklar, bunlar kolay şekil değiştirebilirler.
Düşük erime sıcaklığına sahip (100 – 160ºC) termoplastikler, soğukta kristalize olabilen ve
olamayan olmak üzere iki alt grupa ayrılırlar. Termosetler ise ısıya dayanıklı malzemeler olup
mekanik darbelere karşı dayanıklıdırlar. Elektrik endüstrisinde termoset polyester olan
alkidler kullanılır. Elektrik yalıtım malzemesi olarak kullanılan polyester bileşikleri aşağıdaki
gibidir.
• MAG Tipi mineral katkılı bileşiklerdir, dielektrik özellikleri iyidir ve ark
dayanıklılıkları istenilen düzeydedir.
• MAI-60 Tipi cam-fiber katkılı bileşiklerdir, yüksek darbe dayanımı,iyi dielektrik
özellikleri ve ark dayanımları mevcuttur.
• MAT-30 Tipi ısıya dayanıklı, iz oluşumuna dayanıklı, aleve dayanıklı, yüksek
darbelere dayanıklı, cam dolgulu mineral katkılı bileşiklerdir.
• MAI-30 Tipi mineral katkılı, cam-fiber katkılı bileşiklerdir. Mükemmel şekil alma ve
kalıplanma özellikleri mevcuttur. Elektriksel arka, aleve, ısıya ve yüksek darbelere
karşı dayanıklı olan bu bileşikler bunların yanı sıra oldukça iyi mekanik ve elektriksel
özelliklere sahiptirler.
MAI-60 Tipi polyesterin 1 MHz te dielektrik sabiti εr=4.6 kayıp faktörü 0.06 ve oda
sıcaklığında direnci 1x 1013 Ωcm olarak ölçülmüştür.
Elektrik–Elektronik endüstrisinde polyesterler devre kesicilerde, rölelerde, anahtarlarda,
konnektörlerde ve panolarda kullanılırlar.
85
Şekil 6.10: Polyester izolatör
Tablo 6.3 : Sentetik polimer katı yalıtkan malzemelerin dielektrik özellikleri
Sentetik Polimer
katı yalıtkan
Dielektrik sabiti Kayıp faktörü Kullanım sıcaklı ğı
( oC max)
PE 2,28 (1 MHz) 0,0005(1 MHz) 80
XLPE 2,3 (1 MHz) 0,0003 (1 MHz) 165
PVC 6,2 (1 MHz) -- 60-105
Elastomerler 2,5-3,5 (1 MHz) 0,007(1 MHz) 177
Epoksi reçine 4,6(1 MHz) 0,01(1 MHz) 204
Polyester 5,6 (1 MHz) 0,02 204
6.2. KATI YALITKANLARDA BOZULMA Katı yalıtkanlarda bozulma, sıvılardan ve gazlardan farklıdır. Gazlar bozulma gerçekleştikten
sonra tamamen eski hallerine dönebilirler. Sıvılar bozulma olduktan sonra bir kısmı eski
haline dönebilir, katılar ise eski haline geri dönemezler. Katılarda delinme, yalıtkana
uygulanan stresin süresine bağlıdır.
86
Şekil 6.11: Katı yalıtkanlarda bozulma
Katılarda bozulma elektronik bozulma mekanizmaları, ısıl bozulma mekanizmaları ve
elektromekanik bozulma mekanizmaları olarak üç farklı grupta gerçekleşirler. Bozulma olayı
bu proseslerin her birine ve/veya toplu olarak etkimesi sonucu oluşur.
Katı yalıtkanlarda bozulma malzemenin moleküler yapısına ve morfolojisine bağlı olduğu
kadar, malzemenin geometrisine, sıcaklığına ve çeşitli çevresel faktörlere de bağlıdır. Katı
yalıtkanlarda bozulma yapıları birbiri ile ilişkilidir.
6.2.1. Yaşlanma
Tüm yalıtkanlar kullanım süreleri boyunca çeşitli elektriksel, termal ve mekanik streslerin
yanı sıra aşırı akım ve gerilimlere maruz kalırlar. Nem, ısıl değişiklik, güneş ışını UV etkisi,
mekaniksel gerilmeler ve benzeri çevresel faktörler yalıtkanlarda yaşlanmayı
hızlandırmaktadır. Bunların yanı sıra izolatörlerde titreşim etkisi de izolatör üzerinde
mekaniksel ve elektriksel bozukluklar oluşturur. Yaşlanma yüksek gerilim izolatörlerinde
kanal oluşumu, kısmi deşarjlar ve ısınma gibi olumsuz etkileri ile yalıtkanın kullanım ömrünü
kısaltır. Başlıca yaşlanma deneyleri dört grup altında gerçekleşir. Bunlar:
• Gerilim yaşlanması: Bu deneyler orta gerilim kablolarının ve alçak gerilim
kablolarının ömür sürelerini kestirmek amacıyla yalıtkana uygulanan gerilim
seviyesi ve süresi göz önüne alınarak yapılan yaşlandırma testidir.
87
• Frekans yaşlanması: Burada yalıtkana uygulanan gerilim sabit tutularak kaynağın
frekansı değiştirilip örnekteki bölgesel deşarjlar gözlenir ve buradan yola çıkarak
frekans yaşlanması gerçekleştirilir.
• Termal yaşlanma: Yalıtkan belirli gerilim seviyesinde iken ortamın sıcaklığı
değiştirilerek her bir sıcaklık durumu için kullanım ömrü tespit edilir. Genel olarak
kablo yalıtkanları için her 8-10ºK lik sıcaklık artışı için kablo yalıtkanının
ömrünün yarı yarıya azaldığı düşünülür.
• Çok faktörlü stres yaşlandırması: Burada aynı anda elektriksel, termal, mekanik ve
kimyasal etkilere maruz bırakılan yalıtkanın değiştirilen koşullar karşısındaki
ömrü tespit edilerek ömür analizi gerçekleştirilir.
6.2.2. Kısmi De şarj (Korona)
Korona, tam olmayan fakat kendi kendini besleyen deşarja denir. Đzolasyonun kısmi delinmesi
olarak ta tanımlanabilir. Üç biçimde oluşmaktadır.
• Đzolatördeki sivri uçlu elektrotta oluşan elektriksel alanın oluşturduğu bozulma,
• Farklı izolasyon malzemelerinden oluşmuş izolatörlerde bileşenlerden bir
tanesinde meydana gelen bozulma,
• Yüksek alanın meydana getirdiği bozulma.
Bunların dışında malzemenin içinde oluşan hava boşluklarında gerçekleşen, koronolar ve
yüzeyde meydana gelen deşarjlar da bu tanımın içine katılabilir. Polimerik yalıtkanları, içinde
hava boşluğu olmaksızın üretmek mümkün değildir. Üretim esnasında poyesterin içine
yerleşen ve dielektrik geçirgenliği polyesterden daha az olan, hava kabarcıkları, gaz basıncına
ve diğer faktörlere bağlı kalarak bir yüksek alan oluşturmaktadır. Bu alan boşluktaki gazın
iyonize olmasına ve boşlukta başlayan deşarjlara ve hatta delinmelere neden olmaktadır. Bu
tür deşarjlar izolatörün bozulmasına hemen etki etmezler, fakat servis ömrünü kısaltırlar.
6.2.3. Kanal Olu şumu
Katı yalıtkanlarda kanal oluşumu, elektriksel ön boşalma olayı ile açıklanabilir. Kontrol
altında hazırlanmış örnek içerisine tam olarak gömülmüş elektrotlar ile tek bir çığın
geçişinden sonra delinme tamamlanabilir. Katottan yalıtkanın iletim bandına giren bir
elektron alanın etkisi ile çarpışmalar yaparak enerji kazanır ve bu enerjiyi anoda ilerleyerek
88
kullanır. Ortaya çıkan başka serbest elektronlarla da birlikte bu işlem sürer ve bir elektron çığı
oluşur, bu çığ eğer belirli bir kritik boyu aşarsa delinme gerçekelşir.
6.2.4. Termik Delinme
Elektrik ve elektronik elemanları üzerinde görülen termal etki, aşırı akım yüklenmesi ve
ortam sıcaklığının artması nedeniyle tahribat gerçekleşir. Bunun nedeni, termal etkiye tabi
tutulan yalıtkanın polarizasyona bağlı olarak oluşan akım ve dielektrik kayıplarına bağlanır.
Herbir malzeme için belirli sıcaklık düzeyinin üzerine çıkıldığı zaman kimyasal ve fiziksel
bozunma hızlanır. Bir yalıtkana oda sıcaklığında iken bir alan uygulanırsa iletim akımı
genellikle düşüktür fakat bunun değeri ortamın sıcaklığının artması ile iletkenliği de artar. Bu
sırada akım tarafından üretilen ısı kısmen çevreye verilip atılırken kısmen de yalıtkan içinde
yutulup bu sıcaklığı üreten akımı, dolayısıyla da sıcaklığı arttırır. Eğer yalıtkan içinde
herhangi bir noktada üretilen ısı o yalıtkan için belirli bir değeri aşarsa kararsız bir durum
ortaya çıkar ve yalıtkan örnek termik delinme ile bozulur. Malzeme, içinde kalan hava
boşluları nedeniyle ısınır. Bu boşluklarda oluşan deşarjlar iç sıcaklığı arttırmaktadır. Yüzey
alanı A olan bir dielektrik küpte ısı akışı Şekil 6.6’da gösterildiği gibi x doğrultusunda
olduğunda, termal delinmeyi ifade eden denklem aşağıdadır.
Şekil 6.12: Isı giriş çıkışını bulmada kullanılan blok diagram
89
Yüzeyinden ısı akışı dx
dTKA= (6.1)
Burada K, malzemenin termal iletkenliği.
Yüzeyinden ısı akışı xdx
dT
dx
dKA
dx
dTK ∆
−= (6.2)
(6.2) nolu eşitlikteki ikinci terim dielektrik blok içerisine doğru ısı girişini ifade eder. Buradan
hareketle;
Isı akış hızı / hacim )(KgradTdivdx
dT
dx
dK =
= (6.3)
Enerjinin korunumu yasasına göre elemanın içine giren ısı miktarı, malzemenin ilettiği ısı
miktarı artı malzemenin içindeki sıcaklığı yükseltmek için harcanan ısı miktarı şeklinde veya
üretilen ısı = yutulan ısı + kaybedilen ısı
)(2 KgradTdivdx
dTCE v +=σ (6.4)
Burada Cv dielektriğin termal kapasitesini, σ elektriksel iletkenlik T son sıcaklığı t, ısının
uygulanma süresi.
Deneysel çalışmalar göstermiştir ki, termal delinme malzemeye uygulanan gerilimin süresine
de aynı oranda bağlıdır.
6.2.5. Elektromekaniksel Delinme
Yalıtkan malzemenin kiyasal birleşim konfigürasyonları, üretim teknikleri, merkezkaç
kuvvetleri ve vibrasyon nedeni ile malzemenin fiziksel açıdan etkilenmesi ile görülen
bozulma türüdür.
Oksidasyon, ozon, radyasyon, nem ve kimyasallar yalıtkanın ömrünü fiziksel olarak bozan
etmenler arasındadır. Yalıtım malzemelerinin birçok kimyasallara karşı dirençleri çok iyi
kaydedilmiş ve böylece yalıtım malzemelerinin karşılaşılabilecekleri kimyasal maddelere
karşı dirençleri arttırılmaya çalışılmıştır. Fiziksel bozulmaya yol açan malzemelerden olan
90
rutubet, su formunda veya yüksek nem olarak karşımıza çıkar. En büyük etkisi yalıtım
sisteminin dielektrik özelliklerini düşürmesi veya dielektrik arızaya yol açmasıdır. Bazı
yalıtım malzemeleri, özellikle kağıt yalıtkanlar ve organik bazlılar nem emici özelliktedir ve
yüksek oranda rutubet gözlenen çevre şartlarındaki elektriksel yalıtım sistemlerinde yalnız
olarak kullanılmaya müsait değillerdir. Rutubet bu malzemenin liflerinin şişmesine sebep olur
ve malzemenin kalınlığını arttırarak daha fazla yer kaplamasına neden olur. Bununla birlikte
%6 oranında rutubet bu malzemelerin ideal mekanik özelliklerini gösterebilmesi için gerekli
bir düzeydir. Bu malzemelerin herbiri kritik su içeriğine sahiptir ve bu içeriğin altına
düşüldüğünde kullanışlılıkları hızla bozulur bu sebeple kullanımdan önce tamamen
kurutulmazlar. Genellikle bu malzemelere yalıtkan sıvılar veya cilalar emdirilerek veya
kaplanarak rutubete karşı direnci arttırılır.
Rutubeti çekme özelliği kağıtlar ve organik üretimlerle aynı derecede olmasa da bazı
plastikler diğerlerine oranla rutubeti daha kolay emer. Örnek olarak poliamidler (naylonlar),
poliimidler, akrilikler, polisülfonlar ve bazı poliüretanlar gösterilebilir. Bir dereceye kadar
düşük dielektrik özellikleri çoğu durumda bunların kullanımını engellemez.
Rutubet dirençli malzemelerin yüzeyinde, iletken bir yol olarak şekillenir. Bu hareket yüzeyde
iletken kirliliğin bulunduğu durumlarda daha da şiddetlenir. Çoğunlukla enerji nakil hattı
yalıtkanlarında gözlenir.
Belirli koşullarda ve yüksek sıcaklıklarda rutubet bazı polimerleri özellikle poliüretanları
aktive eder ve kimyasal bozunmaya neden olur. Bu şekilde dielektrik özelliğini bozar. Bu
hidrolize olma eğilimi daha az yalıtkan olan polimerlerle karıştırılarak veya katkılanarak
kontrol edilebilir.
Yalıtım malzemesindeki boşluklar ve kirlilik diğer çevre koşullarında olduğu gibi
malzemenin fiziksel olarak bozulmasına neden olur.
6.2.6. Erozyon
Elektriksel malzemelerde kullanım sırasında özellikle yüksek gerilim kablolarındaki başlıca
bozulma nedenlerinden biridir. Malzemenin üretimi sırasında içinde kalan boşluk ve hava
kanallarında elektriksel deşarjların oluşması sonucu gerçekleşir. Genelde bu boşluk ve
91
kanalların içindeki hava veya diğer gazların dielektrik dayanımı katı yalıtkanın dayanımından
daha az olması nedeniyle boşluktaki veya kanaldaki elektrik alanın değeri yükselir ve bunun
sonucunda yalıtkanda erozyon görünür. Şekil 6.7’de içinde disk şekilli bir boşluk bulunan
dielektrik bir malzeme verilmiştir, burada malzeme Ed elektrik alanına maruz bırakılmıştır. Bu
durumda boşluktaki elektrik alan değerini hesaplamak istersek
dc
dc EE
εε=
(6.5)
Şekil 6.13: Đçinde disk şeklinde bir boşluk bulunan yalıtkan malzeme
Đfadesinden yararlanılır. Burada sırasıyla εd ve εc dielektriğin ve boşluğun geçirgenliğidir.
Hava için εc ≅ 1 ve pekçok katı yalıtkan malzeme için εd 6 ile 3 arasında değişir. Yukarıdaki
ifadeden görüleceği üzere boşluktaki alan değeri dielektriğe uygulanan alan değerinden daha
fazla olacağı için boşluktaki alan değeri havanın delinme değeri seviyesine geldiğinde deşarj
oluşur ve alternatif akımın her sıfırdan geçişinde bu tekrarlanır. Tekrarlanan deşarjlar
sonucunda boşluğun yüzeyinde erozyon ve kimyasal bir bozulma gerçekleşir.
Boşluklardan kaynaklı sorunlar genelde katı dielektrik kabloların en önemli problemidir.
Polimerik yalıtkanların üretimi aşamasında bu boşlukların (1 – 30 µm) önüne geçilemediği
için ticari polimerik kablo yalıtkanları 138 kV ile ve yağ emdirilmiş polimer katkılı kablo
yalıtkanları 400 kV ile sınırlıdır.
6.2.7. Yüzey Aşınımı (Surface Tracking)
Yüzey aşınımı daha çok polimerik izolatörlerde gözlemlenen bir bozulma biçimidir. Yüzey
aşınımı sonucunda, izolatörün yüzeyi yanmaya bağlı olarak karbonlaşır ve o bölgede bir iz
meydana gelir. Yüzeyde oluşan iz ve oluşum süresi, izolatörde kullanılan polimerin moleküler
92
yapısına, uygulanan gerilime, elektrot tipine, test sırasında yüzeyden akan suyun akış hızına
bağlıdır. Yüzey aşınımı oldukça karmaşık bir yapıya sahiptir(Şekil 6.8).
Şekil 6.14: Yüzey aşınımının (surface tracking) mekanizmaları
Katı yalıtkanlardaki yüzeyde oluşan kaçak akım, yüzeydeki nem ve kirlilikten
kaynaklanmaktadır. Bu da doğal olarak yüzeyin bozulmasına ve bir karbonize yolun
oluşmasına neden olmaktadır. Bu olaya yüzey aşınımı veya yüzey iş oluşumu denir.
Karbonize yol toprak elektrottan yüksek gerilim elektrotuna doğrudur. Bu yolun
tamamlanmasıyla bozulma tamamen gerçekleşmiş olur.
93
Yüzey aşınımı, düşük şiddetli deşarjların oluşumu ile başlar. Bu deşarjlar yüzeyden akan
suyun iyonize bir tabaka oluşturmasından meydana gelmektedir.
6.3. KOMPOZĐT DĐELEKTR ĐKLER
Đletim hatlarında ve güç sistemlerinde tek malzemeden üretilmiş yalıtkan malzemelere nadir
olarak rastlanır. 2 veya daha fazla sayıda yalıtım malzemesinin birlikte kullanılması ise
yapılan tasarımın veya üretim sırasında oluşacak pratik zorluklar göz önüne alınarak
gerçeklenir. Bu malzemeler birbirine paralel hava-katı yalıtkan veya yağ-mukavva gibi
olabilir. Laminantlarda olduğu gibi birbirine seri de olabilir. Bunların dışında epoksi reçine
veya emdirilmiş katılarda olduğu gibi iki farklı granül haldeki malzemenin karışımında veya
polietilen karışımında olduğu gibi mikroskopik hacimlerde farklı fazlar içeren katkılanmış
(doldurulmuş) veya desteklenmiş yalıtkan malzemelerde bu sınıfta yer alırlar.
Kompozit yalıtkan sistemlerin davranışları bazı durumlarda bileşenlerin özelliklerinde
bulunabileceği gibi genelde sistemin bütün olarak göz önüne alınması daha sağlıklı verilerin
elde edilmesi için gereklidir. Kompozit sistemlerin özellikleri şu faktörler incelenerek
çıkartılabilir.
(1) Yalıtkan malzemelerin farklı noktalarındaki stres dağılımı
(2) Kompozit malzemenin sınır noktalarına stres uygulandığında yüzeyde gözlenecek delinme
karakteristiği
(3) Bölgesel deşarj (partial discharge) ve/veya yaşlanma sonrası kompozitte yer alan bir
bileşenin diğer bileşen ile reaksiyona girmesi ile oluşan ürünler (PVC, HCl gibi).
Kompozit sistemlerin ekonomik ömrü de göz önüne alınmalıdır. Çünkü uzun süreli
kullanımdan sonra çeşitli bozulma mekanizmaları (elektronik, elektromekanik veya termal
bozulma mekanizmalarının yanı sıra elektriksel polarizasyon, moleküler polarizasyon, yüksek
gerilim altındaki ısıl kayıplar gibi bozucu etkiler) bir arada veya ayrı ayrı etkili olacaktır.
6.3.1. KOMPOZĐTLER ĐN DĐELEKTR ĐK ÖZELL ĐKLER Đ
AC elektrik alan uygulanan iki katmanlı bir dielektrik malzemede, dielektriklerin birbirine
etkimediğini ve kompozit sistemde nem ve gaz katkıların olmadığı durumda, bu iki
tabakadaki elektrik alan dağılımı bu iki farklı malzemenin dielektrik sabiti ile ters orantılıdır.
2211 εε EE =
94
Benzer olarak kompozite gerilim uygulandığında bu iki katman arasındaki alan dağılımı
resistiviteleri ile değişir. Şekilde görülen kompozit sistem birbirine birbirine seri bağlanmış
kapasite gibi düşünülebilir. bu durumda gerilim dağılımı, d1 kalınlığındaki malzeme için
+=
)/(1 12211 dd
VV
εε [6.1.1]
Burada V, uygulanan toplam gerilim
d2 , diğer bileşenin kalınlığıdır.
Şekil 6.15 : Đki tabakalı kompozit dielektrik
Bir diğer sıkça kullanılan kompozit türü ise fiber katkılı reçineler veya inorganik katkılı
polimer matrislerinde olduğu gibi iki fazlı karışımlardır. bu sistemlerde üretim sırasında olası
yetersizlikler örneğin küçük boşluklar yer alabilir. Böylece her boşluk ve her katkı partikülü
veya fiberin etrafında bir ara yüzey oluşur. Karışımdaki bileşenlerin her birinin hacimce
büzülme ve termal genişleme katsayıları farklı olduğundan boşluklar oluşur. Katkılı
malzemelerin nem emme eğilimleri fazladır. Eğer bu katılar arasında kimyasal bağ yoksa, su
molekülleri rahatça difüze olur ve su katmanlarını oluşturur. Su katmanları dielektrik
dayanımı ve DC resistiviteyi azaltırken kompozitin dielektrik sabitini yavaşca arttırır. Buna
karşılık kayıp faktörü hatırı sayılır miktarda artar. Buradan hareketle kompozitin dielektrik
özelliklerinin ölçüm yapılan zaman aralığında partiküllerin davranışlarına bağlıdır diyebiliriz.
Şekil 6.16 : Kompozit karışımların iç bağları (a) mika düzlemleri (b) fibarglass paralel
çubukları
95
Kompozitin dielektrik sabitinin, içindeki bileşenlerin dielektrik sabitlerine ve hacimce
oranlarına bağlı olduğu görülmektedir. Eğer bir kompozit iki bileşenden oluşuyorsa bu
bileşenlerin hiçbiri diğerinin özelliklerini etkilemiyorsa ve bu kompozit nem, gaz katkıları
veya benzeri faktörlerden etkilenmiyorsa, kompozitin ε ve δtan değerleri şu şekilde
hesaplanabilir.
1221
21
vv εεεεε+
= [6.1.2]
)/(1
tan)./(tantan
1221
212211
vv
vv
εεδεεδδ
++
= [6.1.3]
6.3.2. KOMPOZĐTLERDE ARAYÜZEY POLAR ĐZASYONU
Eğer bir yalıtkan malzeme iki veya daha fazla sayıda farklı malzemeden oluşuyorsa, bu
malzemelerin içerdiği dağınık mikroskopik safsızlık bölgelerinde, iletkenlik ve permitivite
farklılıklarından dolayı malzemeye bir elektrik alan uygulandığında mikroskopik
arayüzeylerde bir bölgesel yüklenme oluşması ile sonuçlanır. Buna arayüzey (interfacial)
polarizasyonu denir. Bu durum dielektrik kayıpların artmasına ve malzemede alan
düzgünsüzlüğüne neden olur.
Şekil 6.17 : Kompozit dielektrikte arayüzey polarizasyonu
Kompozitteki bileşenlerin birinin iyonik iletkenliği fazla ise, bu hareketli (mobile) yükler
(genellikle safsızlık iyonları) uygulanan elektrik alan etkisi altında iletken bölgeden daha az
iletken olan arayüzeye doğru difüze olurlar. Bu yeni arayüzeyde yükler kalır ve yüzey
yüklenmesine neden olur. Bu etki alternatif gerilimde, alanın yönünün değişmesi ile kalkar.
DC gerilimde ve uzun süreli stress uygulamasından sonra burada yüzey yükleri birikir ve
küçük bir akımın akmasına neden olur. Bu tip polarizasyonlara yalıtkanlarda oldukça yaygın
96
olarak rastlanır. Çünkü yapıda bu tür arayüzeyler dağınık olarak yer almaktadır. Yakın
zamanda yapılan bir çalışmada DC gerilim testi yapılan polimerik kabloların ömürlerinin
kısaldığı bunun nedeninin çok sayıda faktörden kaynaklandığı ve bunlardan en önemlisinin
çapraz bağlı polietilenin yarı-kristal yapıda oluşan yüzey yükleri olduğu görülmüştür. Bu
testler sonrası kristal-amorf arayüzeyde yüksek konsantrasyonlarda tuzaklar(traps)
bulunmuştur.
6.3.3. UÇ DELĐNMESĐ (EDGE BREAKDOWN)
Şekil 6.18 : Uç etkisi ile katı dielektriğin delinmesi
Pratik uygulamalarda bazı durumlarda elektrotlar yalıtkan yüzeyine şekildeki gibi temas
ederler. Burada elektrotların temas ettiği noktada dış ortam ve katı yalıtkan beraber bir
kompozit gibi davranır. Elektrotlara U gerilimi uygulandığına, yüzeyin dA alanına sahip
olduğunu düşünürsek elektrottan x kadar mesafe uzakta havada U1 kadar bir potansiyel
ölçülebilir. Enerji sistemlerinde kullanılan katıların dielektrik sabiti rε = 2-3 arasındadır.
Buradan görüleceği üzere hava ortamının etkisi ihmal edilmemelidir. x mesafesinin değeri
azaldıkça stress değeri artacaktır. d1 yeterince küçüldüğünde düşük gerilim değerlerinde de
hava ortamında delinme gerçekleşecektir. Elektrot ucunda meydana gelen boşalmalar elektrot
yüzeyinde düzgün olmayan bir alan oluşturacaktır. Bunun sonucunda katı yalıtkan yüzeyinde
elektrottan katı yalıtkan yüzeyi boyunca bir deşarj kanalı oluşacaktır. Bu da yalıtkan
yüzeyinde erozyona neden olur. Bu tür delinme kanalları sonuçta yalıtkanın içinde bir
ağaçlanmaya neden olurlar ve yalıtkan delinir. Ağaca benzer delinmeler sadece uç
delinmesinde gözlenmez aynı şekilde diğer bozulma mekanizmalarında da gözlenebilir.
6.3.4. BOŞLUK DEL ĐNMESĐ
Katı yalıtkan ve sıvı dielektriklerin bir kısmında, dış ortamda elektrot ve dielektrik arasında
ve dielektrik içerisinde, boşluk veya habbeciklere rastlanır. Örnek olarak amorf polimerde
97
moleküller arasında boşluk hacmi (free space) adı verilen boşluk ve delikler (holes) yer
almaktadır.
Şekil 6.19 : Dielektrik içerisindeki boşluk ve eşdeğer devresi
Polietilende camsı geçiş sıcaklığının altında (Tg) boşluk hacmi, toplam hacmin %2,5 'u
kadardır. Tg sıcaklığının üzerinde sıcaklık arttıkça bu boşluk hacmide artar. Epoksi reçine
kompozitlerde çok sayıda katkı kullanılır ve bunlarda genelde arayüzeyde kimyasal veya yarı-
kimyasal bir (adsorption-type bonding) toplama-tipi bağlanma görülür. Bu duruma üretim
sırasında dikkat edilmezse pek çok arayüzeyde kimyasal bağ oluşmaz ve boşluk hacmi artar.
Bu boşluklar dielektriğe göre daha düşük dielektrik dayanıma ve dielektrik sabitine sahiptir.
Dolayısıyla normal çalışma koşullarında bu boşluklar delinmenin daha kolay gerçekleşmesine
neden olurlar.
Şekilde d kalınlığındaki bir dielektrik içerisindeki t kalınlığında disk şeklinde bir boşluk
olduğunu düşünelim. Boşluğun abc eşdeğer devresi şekildeki gibidir. Cc boşluğun, Cb
dielektriğin, Ca da dielektriğin tamamının kapasitesini göstermektedir. t<<d olduğu durumda
boşluğunda gaz dolu olduğunu düşünelim, bu durumda Cc üzerindeki alan dağılımı Ecxxxxx
olur. Burada rε dielektriğin bağıl dielektrik geçirgenliğidir. Gaz dolu boşluğun kapasitesini
dielektrik sağlam kısmının kapasitesi ile seri bağlı olduğunu düşünürsek
td
AC r
b −=
εε 0
t
ACc
0ε=
Boşluktan geçen gerilim;
−+=
+=
11
1t
d
VV
CC
CV
r
bc
bc
ε
Boşlukta deşarjın başlaması için dielektriğe uygulanması gereken gerilim
V i boşluğun delinmesi için gerekli elektrik alan değeri
98
−+= 11
1t
dtEV
rcbi ε
[6.1.4]
Boşluğun küresel olduğu durumda boşluğun içerisindeki elektrik alan değeri;
rrc
rc
EE
εεε
2
3
+= [6.1.5]
ile hesaplanır.
bu ifadede boşluğun dielektrik sabiti
E : dielektrikteki ortalama alan değeridir.
rcr εε ff ise bu ifade EEc 2/3≈ olarak kullanılabilir. Görüldüğü gibi boşluktaki alan değeri
dielektriğe uygulanan alanın 1,5 katı kadar fazladır.
Boşluktaki gaz delindiğinde yalıtkanın yüzeyi katot ve anot gibi davranır. Anoda ulaşan bazı
elektronlar yalıtkan yüzeyindeki kimyasal bağları koparacak kadar enerjiye sahiptir. Benzer
olarak katodun pozitif iyon bombardımanına tabi tutulması ile de boşluğun iç yüzeyi yüzey
sıcaklığının artması ve bölgesel ısıl dengesizlikler yaratılması ile zarar görür. Bunlara ilave
olarak havada oluşan O3 veya NO2 gibi aktif deşarj ürünleri, kimyasal bozulma ile yalıtkana
zarar verir. Zarar veren etki hangisi olursa olsun sonuçta katı yalıtkanda bir erozyon gözlenir
ve katı yalıtkanın kalınlığı azalır. Bölgesel deşarjlarda (Pd) yalıtkana zarar veren bir etkendir.
Boşluğun çapı arttıkça sadece çok düşük gerilimlerde deşarjlar gerçeklenmez aynı zamanda
daha fazla enerji açığa çıkar ve yalıtkan daha hızlı olarak bozulur. Yüksek gerilim kablo
yalıtkanlarında boşluk çapı >50 µm den büyükse bu delinme ısıl nedenlidir.
EROZYON VE ĐZ OLUŞUMUNA BAĞLI DEL ĐNME
Polimerik katı yalıtkanlar, üretimlerinin kolaylığı, şekil verilebilmesi, tok olmaları, hafif
olmaları ve çok iyi dielektrik özellikleri nedeni ile uygulamalarında erozyon ve iz oluşumuna
bağlı olarak kullanım ömürleri oldukça kısalmaktadır. Yalıtkan yüzeyinde deşarjlar
görülmeye başladığında, erozyon oldukça geniş bir alanda etkin olmaya başlar.
Erozyon yüzeyi pürüzlü hale getirir ve çukurların (pitting) oluşmasına ve bu nedenle yüzeyde
kirlilik birikmesine ve en sonunda iz oluşumuna yol açar. Erozyon ve çukurların oluşması
daha önce anlatılan uç mekanizmasına bağlı olarak ilerler.
Sürekli deşarjlar ve erozyona bağlı olarak yalıtkan yüzeyinde oluşan genellikle karbon yapıda
iletken yolun oluşumuna "iz oluşumu" denir. Kullanımları sırasında yalıtkan yüzeyleri
kirlenir. Biriken kirler atmosferdeki nemi tutar ve bu ıslak kirli tabaka yüksek gerilimi
99
elektrotu ile toprak arasında sürekli ve iletken bir yol oluşturur. Nem ve kirliliğin olduğu
durumda yüzey direnci azalır. Düşük direnç ise yüzey kaçak akımlarının yükselmesine ve
kayıp faktörünün artmasına; bu da yüzeydeki nemin azalmasına neden olur. Bu azalma
düzgün olarak gerçekleşmez ve yalıtkan yüzeyinde kuru bantların oluşmasına neden olur.
Kuru bant oluştuğunda yüzeyden akan kaçak akım kesilir. Sistemin endüktansı yüksek gerilim
dalgalanmaları üretir ve bu etki kontaklardaki devre kesildiği andaki durumun aynıdır. Bu
kuru bantlar ve elektriksel deşarjlar yalıtkan yüzeyinde ark noktalarında sıcaklığın bölgesel
olarak artmasına, dolayısıyla erozyonun gerçekleşmesine ve karbonlu kalıntıların oluşmasına
neden olur. Đletken karbon yol oluştuğunda yalıtkan tam olarak bozulur.
Đz oluşumu dayanımını veren çok sayıda uluslar arası standart test metodu mevcuttur.
Günümüzde en yaygın olarak kullanılanlar IEC 587 ve ASTM D2303'dür. IEC metodunda iz
oluşumu süresini belirlemek için iki prosedür önerilir; (1) sabit gerilim altında (2) adım adım
artan gerilim kullanılarak IEC metodu tercih edilir. Çünkü burada aynı iz oluşumu gerilimine
sahip farklı iz oluşumu dayanımı olan malzemeler için farklı iz oluşumu süreleri elde edilir.
Bir diğer metot olan ASTM D495'de ise herhangi bir sıvı akışı olmadan iki tungsten elektrot
kullanılarak gerilim uygulanır.
Đz oluşumunun başladığı gerilime "iz oluşumu indisi (tracking index)" denir ve dielektriğin
yüzey özelliklerini belirtir.
KĐMYASAL VE ELEKTROK ĐMYASAL BOZULMA VE DEL ĐNME
Yalıtkan malzemeler birden fazla malzemenin bir araya gelmesi ile oluşurlar veya farklı
yapıda malzemelerle temas halindedir. Bu da bu farklı malzemeler arasında kimyasal
reaksiyonların gelişmesini kaçınılmaz hale getirmektedir. Sürekli elektrik stres uygulanması
yüksek sıcaklığında katalizör gibi davranması ile kimyasal reaksiyonların sayısını arttırır.
Kimyasal olarak bozulan kompozitin elektrik ve mekanik dayanımını azaltmaktadır. En büyük
bozucu etkiler ise O2 'nin olduğu durumda ultravioyle ışıma olması ve nem /suyla temas gibi.
Hava (O2 ) olduğu durumda, kauçuk ve PE oksidasyona uğrar, yüzey çatlakların oluşması
hızlanır. Havadaki elektrik deşarjı sırasında NO oluşur ve nemin bulunduğu ortamlarda da
nitrikoksitin (HNO3 ) oluşmasına neden olur ki bu da dielektriği bozar. Benzer olarak
rutubetin olduğu ortamlarda kağıt, selüloz, gibi yalıtkanlar hidrolizise bağlı olarak bozulurlar.
Örneğin iki farklı malzemenin karışımı ile kompozitte malzemelerin termal genişleme
katsayıları farklı olduğu durumda sıcaklığın artması ile ara yüzeydeki kimyasal bağlar kopar
ve burada mikroçatlak ve boşlukların oluşmasına neden olur. Pek çok katkı malzemesinin de
100
su emme yeteneği fazla olduğundan su molekülleri bu boşluk ve katmanları sızar ve
elektrokimyasal bozluma hızlanır. Elektriksel iletkenlik ve dielektrik kayıplar artar. (epoksi
içerisindeki fiberler gibi)
ELEKTRIK ENDÜSTRISINDE KULLANILAN KOMPOZIT DIELEKTR IKLER
Sıvı –katı film etkileşimleri
Sıvı katı film etkileşimlerinde sıvının katı içerisine difüzyonu katının yüzeysel gerginlik
kuvveti (surface tension force) ile sınırlıdır. Sıvıyı emdirme işlemine etki eden faktörler
emdirilen sıvının viskositesi, yüzey gerginliği(surfece tension) ve dielektrikle temas açısıdır.
Küçük temas açısı sıvının yalıtkan katı içerisindeki deliklerden hızlı bir şekilde emilmesini
sağlar. Yüzey gerginlik kuvveti θη cos ile tanımlanır. Burada η , sıvının yüzey gerginlik
değeridir ve kullanılan sıvıya bağlıdır. Sıvı-katı film etkileşimleri katı içerisindeki deliklerin
doldurulması açısından oldukça önemlidir ve katı içerisindeki delikleirn büyüklüğü ve
kullanılan sıvının emilme özelliği ile doğrudan etkilenir. Aşırı miktarda sıvının emilmesinin
de çeşitli sakıncaları vardır. Örneğin mekanik dayanımın zayıflaması ve eleketrik dayanımın
ani olarak düşmesi gibi.
Katı ve sıvı dielektrik arasında kimyasal reaksiyonların gerçekleşmesi kaçınılmazdır. Katı
dielektrikten kopan düşük moleküler ağırlığa sahip kirlilikler veya iyonik bileşikler sıvı
dielektriğin iletkenliğinin veya kayıp faktörünün artmasına neden olur(Şekil 8.6). bu da AC
gerilim kullanılan elemanlarda ısıl sınırlamalar neden olacaktır.
101
Şekil 6.20 : Kağıt ve çeşitli sentetik polimerler için kayıp faktörünün sıcaklıkla değişimi
102
7. VAKUM D ĐELEKTR ĐKLER
Diğer dielektrik malzemelerle karşılaştırıldığında, ideal bir vakum, en yüksek olası dielektrik
dayanıma sahip olmalıdır. Çünkü içerisinde akım iletken taşıyıcılar yer almaktadır. Vakumda
basıncın 0.01 Pa’dan ve içerisinde 3x10-12 molekül/cm3 ’ den daha az molekül bulunmalı ve
serbest yolun uzunluğu metreler mertebesinde olmalıdır. Böyle bir vakumda elektrotlar
arasındaki bir elektron hiçbir çarpışma yaşanmadan birkaç cm ilerleyebilir. Çarpışma
proseslerinin gerçekleşmediği için vakum ideal bir yalıtkan gibi davranır.Buna karşın pratikte
vakumda metalik ve yalıtkan yüzeyler ve tutulan gaz ve yağ buharı vakumu kirletir. Vakumun
bir delinme eşiği mevcuttur çünkü elektrotlardan kopan ve kirlilik nedeni ile oluşan
taşıyıcılar, elektrik alanla hızla artarlar ve vakumu delerler. Buna karşın iyi bir tasarım
yapılarak vakumun delinme dayanımı diğer dielektrikler arasında yinede oldukça yüksek
noktalarda tutulabilirler. Đşte bu nedenle vakumlar hala daha çok yüksek elektrik alanların yer
aldığı uygulamalarda oldukça yaygın olarak kullanılmaktadır.
Şekil 7.1 : Çeşitli dielektriklere uygulanan gerilimle zaman arasındaki ilişki.
Vakumun yalıtkan olarak uygulamada kullanıldığı yerler, elektron mikroskopları, X- ışını
tüpleri, parçacık hızlandırıcıları, ve elektriksel yalıtkan olarak kullanılmaktadır. En önemli ve
yaygın kullanım alanı güç sistemlerinde vakum devre kesicilerinde kullanılan vakum
kesicilerdir.
Vakumdaki elektron emisyonu ile öncül delinme çok küçük bir aralıkta (<2mm) sürekli bir
şekilde vakuma uygulanan gerilim arttırılırsa, ortamdaki elektronların hareketi ile küçük bir
akım akmaya başlar. Daha büyük aralıklarda (>10mm) küçük akımların yanı sıra
microcoulomb seviyesinde darbe akımları da görülür. Gerilim seviyesi biraz daha arttırılırsa
103
bu mikro deşarjlar kaybolur ve sürekli bir akım akmaya başlar. Hem küçük hem de büyük
aralıklarda geriliminde sonradan oluşan bir artma vakumun delinmesine neden olur. 2-10 mm
aralığındaki elektrotlarda delinme öncül delinme etkisiyle veya ayrı ayrı etkir.
Uzun yıllar yapılan çalışmaların sonucunda öncül delinmenin elektrot yüzeyinde bulunan
metalik sivri uçlardan başladığı ve akım belli değeri aştıktan sonrada delinmeye neden olduğu
görülmüştür. Fakat son yıllardaki deneysel çalışmalar bu sivri uçların yanı sıra elektrot
yüzeyine yapışmış kirlilik veya yalıtkan yüzey oksitlerinin oluşturduğu elektron emisyonu da
delinmeye neden olduğu gözlenmiştir. Burada aynı şekilde öncül delinmeyi açıklamak için bir
nonmetalik emisyon mekanizması da kullanılmaktadır.
7.1 METAL ĐK YÜZEYLERDEN ELEKTRON EM ĐSYONU MEKAN ĐZMASI
Metalik yüzeylerden elektron emisyonuna sebep olan pek çok mekanizma mevcuttur. Bunlar
termoiyonik emisyon, Schottky emisyonu foeler soğuk alan emisyonu, foto elektron
emisyonu, ikincil elektron emisyonu mekanizmaları gibi. Günümüzde en yaygın kabul gören
model Fowler ve Nordheim tarafından bulunan soğuk alan emisyonu modelidir. Bu modele
göre E elektrik alanın bir fonksiyonu olan sivri elektrottaki akım yoğunluğu J kabul edersek
keskin uçlu elektrottaki akım yoğunluğu
−=
E
yvBAEJ
)(exp
5,12 φ
[7.1] A/m2
Burada [ ])(/)1054,1( 22 ytxA φ−=
910831,6 xB −= ve =φ metale bağlı olarak değişen çıkış işidir.
t(y) ve v(y) ifadeleri çok yavaş değişen fonksiyonlardır ve sabit olarak alınabilirler. Bu halde
yukarıdaki ifade şu hale gelir;
3026,2
)/1)((1loglog
5,1
2'2
EyvB
AAV
J φβ
−
−=
[7.2]
A, φ ve v(y) sabit alınır. LogJ/E, E’ye göre çizdirildiğinde negatif eğimli bir doğru elde
edilir. Elde edilen bu doğru deneysel sonuçların Fowler-Nordheim bağıntısına uygulanabilir
olduğunu görmede kullanılır. Fakat geniş alanlı elektrotlarda bu sivri noktalar zorluk
çıkarmaktadır. Bu zorlukları göze alarak Albert yukarıdaki ifadeyi şu hale getirmiştir.
βφ
β 3026,2
)/)((1loglog
5,1
2'2
VdyvB
AAV
J −
−=
[7.3]
104
Burada A’ elektrot yüzeyi d elektrotlar arası mesafedir. Yüzey pürüzlülüğünden kaynaklanan
elektrik alan değeri için (enhancement) faktörü beta yeterince büyükse vakum delinir.
Elektron emisyonunun diğer kaynakları, katod yüzeyindeki yapışmış partiküller, oksit filmler,
pozitif yüzey yükleri bölgesel sıcak noktalar ve düşük çıkış işine sahip bölgelerden alan
etkisinde termoiyonik emisyon ve katod mikro projeksiyonlarıdır.
7.2. METAL OLMAYAN YÜZEYLERDE ELEKTRON EMISYONU
MEKANIZMALARI
Elektronik akım ve darbe öncül delinme mekanizmaları nadir olarak metal olmayan
yüzeylerden kaynaklanırlar. Bunlar yüzeydeki yalıtkan yarı iletken oksit tabakaları veya
safsızlık konsantrasyonu ile ilişkilidir. Elektrot yüzeyinde yer alan mikro katkılar çok yüksek
elektron emisyonuna neden olabilirler ve buda vakumun delinme seviyesini oldukça düşürür.
Büyük yüzeyli elektrotlara sahip vakumlarda oksitler, yapışmış partiküle ve kirliliğe
kaçınılmazdır.vakumda oksidasyon normal basıncın altında bir basınca sahip olduğu için daha
hızlı yayılır. 0,0001 Pa da elektrot yüzeyindeki oksit tabakası 60ms de oluşur.yapılan
çalışmalarda vakumlarda elektrot yüzeyinde 5nm kalınlığında oksit tabakası ve 10nm
kalınlığında yapışmış elemanlar bulunduğu gösterilmiştir. Yüksek elektrik alan altında bu
tabakalar kimyasal değişime uğrar ve vakum delinir. Elektrot yüzeyindeki yapışmış elemanlar
çeşitli gazlarla ve yağ buharlarına ait atom ve moleküllerdir. En sık görülenler H2, He , O2,
N2 , CO/N2 ,H2O ,CO2 ve çeşitli hidro karbonlardır. Yüksek elektrik alan altında bu
partiküller mikro deşarj adı verilen zayıf bir deşarjın oluşmasına neden olurlar.
7.3. MĐKRODEŞARJLAR
Daha öncede belirttiğimiz gibi katot yüzeyindeki pürüzler veya metal olmayan kirliliklerdeki
elektrik alan nedeniyle elektron emisyonu gerçekleşmekte idi. Bu öncül delinme alan
akımlarının yanı sıra mikro deşarj adı verilen uzun aralıklı elektrot yüzeylerinde görülen
düşük güçlü darbelerde delinmeye etki eder. Bu darbelerin süreleri 0,1 ila 100ms , frekansları
0,1 ila 100s-1 ve genlikleri ≤10 mA’ den daha küçüktür.
Mikrodeşarjlar elektrod kirliliğine bağlı olarak bir gerilim eşik değerinden sonra gözlenir.
Sabit basınç altında gerilim arttıkça mikrodeşarjların görülme sıklığı da artar.
7.4. VAKUMDAK Đ DELĐNME GERĐLĐMĐNE ETK Đ EDEN FAKTÖRLER
Vakumun elektrik dayanımı pek çok farklı yolla tanımlanabilir. Vakum yalıtkanlı bir
anahtarda delinmeye etki eden ilk ve en önemli parametre uygulana gerilimin şiddetidir.
105
Şekil 7.1 : d=3 mm elektrod açıklığına sahip b.r vakum dielektrikte kıvılcım sayısı ile
delinme geriliminin değişimi.
7.4.1. Elektrotlar arası mesafenin etkisi
<2mm den küçük aralıklarda, çok temiz elektrot yüzeyine sahip vakumlarda delinme gerilimi
Vb aralığın d uzaklığın bir fonksiyonudur.
Vb=kd (7.4)
burada k bir sabittir. Bu tür mesafelerde delinme gerilimi 108 V/cm’in katlarıdır ve oldukça
yüksektir. Burada elektronların alan emisyonları delinme prosesinde etkilidir.
>1cm’den uzun mesafeye sahip vakumlarda alan emisyon akımları düşüktür. Bölgesel
kıvılcım kanallarıyla delinme gerçekleşir. Delinme 104 V/cm’in katlarıdır ve düşüktür. Non
lineer bir ifade kullanılır.
Vb=kdⁿ (7.5)
k ve n , d mesafesine bağlı olarak değişen sabitleredir. Bu durumda delinme gerilimine
elektrod yüzeyi üzerinde yer alan mikroboyutlardaki yapıların dominant etkiye sahip olduğu
söylenebilir.
106
Şekil 7.2 : Farklı dielektrikler için darbe delinme gerilimi ile elektrotlar arasındaki mesafe
arasındaki ilişki
7.4.2 Elektrot malzemesinin etkisi
Kontak metalinin fiziksel özellikleri ve mikro kayıpları vakum yalıtkanlarının delinme
dayanımını ciddi anlamda etkiler. Tablo 7.1 de 1mm aralıklı elektrotların malzemelere bağlı
delinme gerilimleri verilmiştir.
Tablo 7.1 : 1 mm aralıklı vakum elektrotlarda deneysel olarak ölçülen delinme geriliminin
kullanılan malzemeye göre değişimi
Elektrod malzemesi Gerilim (kV)
Paslanmaz çelik 179
Krom kaplı bakır (500 C pişirilmi ş) 143
Krom kaplı bakır (pişirilmemiş) 89,4
Nikel 89,5
Alüminyum 57
Gümüş 27
107
Elektrotun, şekli ve boyutları da delinme dayanımına önemli ölçüde etkir. En büyük alanlı
elektrotun delinme seviyesi en azdır. Aynı şekilde farklı malzemelerden oluşan elektrotlarda
da polarite etkisi görülür.
7.4.3 Basıncın etkisi
Gaz basıncının delinme dayanımına etkisi elektrotlar arası açıklığın bir fonksiyonudur. Küçük
aralıklarda 10-2 Pa’ın altında delinme dayanımına fazla etki etmez. Uzun aralıklarda basınç
oldukça etkindir. Önceleri basınç artışı ile delinme dayanımı artar ve belli bir değerden sonra
keskin bir şekilde azalmaktadır.
Şelil 7.3 : Vakum ortamında paslanmaz çelikten yapılmış küre –düzlem elektrot sisteminde
basıncın delinme gerilimine etkisi
7.4.4 Gerilimin dalga formuna etkisi
Geniş alanlı elektrotları ve uzun aralıklara sahip vakum kesicilersistemlerinde
kullanılmaktadır. AC ve yıldırım darbeleri ile oldukça az çalışma olmasına karşın AC
gerilimde her bir yarım dalgada görülen davranış aynı polariteli Dc gerilimdeki davranışın
aynısını göstermektedir. Buna karşın 1,5 cm aralıklı vakumda 1,2/50mikrosaniue darbe
geriliminin delinme dayanımı AC gerilim dayanımının %30-40 fazlasıdır.
108
Şekil 7.4 : Paslanmaz çelikten yapılmış elektrotlar arası açıklıkta delinme gerilimine AC ve
darbe gerilimlerin etkisi
7.5. VAKUM DEVRE KES ĐCĐLER
Vakumlu kesicilerde elektrik kontakları dış ortama temas olmadığı için kullanım süreleri
boyunca kontak direnci çok az değişir. Diğer yandan SF6 ‘lı kesicilerde ark sonrası oluşan
ürünler iç elemanlarla reaksiyona girer. Vakumlu kesiciler zehirsizdir. Vakumlu kesiciler gaz
veya yağ dolumu gerektirmez. Ek bir gaz veya yağ doldurma düzeneğine ihtiyaç duyulmaz.
Uzun süreli kullanımda vakumlu kesiciler daha ekonomiktir. Patlama ve toksik ürün sızıntısı
riski yoktur. Sessiz çalışırlar. Kontak erozyonu çok azdır. Normal akımları 30000 kez keser.
Vakumlu devre kesicilerde vakum özelliği bozulduktan sonra tamir yapılamaz. Vakumlu
devre kesicinin her bir fazına paralel ek bir kaçak akım yakalayıcı koymak gerekir.
109
SORULAR :
1. Şekilde verilen 4 tabakalı düzlemsel elektrot sistemine U = 180 kV gerilim
uygulanmaktadır.
a) Sistemin toplam dielektrik geçirgenliğini hesaplayınız.
b) Tabakadaki gerilimleri ve elektrik alanları hesaplayınız.
c) Sistemin delinip delinmeyeceğini belirleyiniz
d) Hiçbir tabakada delinme olmaksızın uygulanabilecek maksimum gerilim değerini
hesaplayınız. (ε0=8,854x10-12 F/m)
2. a) Düzgün alanda gazların delinmesi ne şekilde gerçekleşir?
b) Paschen Yasasını şekil çizerek açıklayınız.
3. Schering köprüsünde elektriksel eşdeğer devresi seri direnç ve kapasite ile gösterilen bir
deney düzeneğinde Cn=1400pF (hava εr =1) olan bir deney cismi için denge durumunda
C2=1000 pF olup köprünün bu kolundaki alçak gerilim kapasitesi C4 =185 nF alçak gerilim
direnci R4 =25 Ω ve köprünün diğer kolundaki alçak gerilim direnci R3 =10Ω olarak
belirlenmiştir. Deney cismi yerinden çıkarılarak et kalınlığı bilinmeyen ve çapı 10 cm olan bir
yüksek gerilim kablo numunesi yerleştirilmi ştir.
a) Kablo numunesinin direncini ve kapasitesini veren eşitlikleri ve değerlerini bulunuz.
b) Kablo numunesinin dielektrik sabitini ve kayıp faktörünü ve bulunuz.
c) Numunenin et kalınlığını bulunuz.
d) Böyle bir numuneyi üzerinden maksimum 400 uC geçecek şekilde delmeden test
edebilmek için uygulanması gereken maksimum gerilimin değerini bulunuz.
Hesaplarda işletme frekansını 50 Hz alınız.
110
4. Darbe gerilimi uygulanan elektrot sistemi için delinme olasılığını şekil çizerek açıklayınız.
5. Aşağıdaki grafikte A=6 cm2 elektrot yüzey alanına sahip bir düzlemsel elektrotta elektrotlar
arası açıklık (d) ile delinme gerilimi (U) arasındaki deney sonuçları verilmiştir. Bu yalıtkanın
d=2 mm olduğu durum için kapasitesi 27 pF olarak ölçüldüğüne göre
6. Yüksek gerilim sistemlerinde kullanılan elektrotları kısaca anlatınız. Elektrot seçimi neden
önemlidir? Açıklayınız.
7. Şekil 1’de verilen üç tabakalı düzlemsel elektrot sisteminde V=200 kV;
8. Yüzey alanı 33 cm2 ve elektrotlar arası açıklığı 6 mm olan bir düzlemsel elektrot sisteminin
dielektrik sabiti 2 ve kayıp faktörü 4x10-5 olduğuna göre;
a) Sistemin seri eşdeğer devresi için Cs ve Rs değerlerini hesaplayınız.
b) Aynı sistemin paralel eşdeğer devresi için Cp ve Rp değerini hesaplayınız.
9. Bir işyerinde 45 C sıcaklık, 21 g/m rutubet ve 1200 mbar basınç altında kullanılan d=20 cm
açıklığa sahip küre-küre elektrot sistemine sahip bir yalıtım düzeneği fabrikada gerilim
a) Dielektrik geçirgenliğini hesaplayınız.
b) Elektriksel yükünü hesaplayınız.
c) Elektrik alan şiddetini hesaplayınız.
d) Elektriksel akı yoğunluğunu hesaplayınız.
e) Yüzeysel yük yoğunluğunu hesaplayınız
a) Tabakalardaki gerilimleri ve
alan şiddetlerini hesaplayınız.
Sistemin delinip delinmeyeceğini
belirleyiniz.
b) Sistemin delinme dayanımını
belirleyiniz. (ε =8,854x10-12 F/m)
111
seviyesi 400 kV olan başka bir noktada kullanılmak isteniyor. Fakat düzeneğe ait katalog
parametreleri okunamadığı için sistem devreye alınamamaktadır. Şekil 2’de m ve w
değerlerinin g fonksiyonuna göre değişimi verilmiştir.
10.Havanın delinmesine gerilim etkisini şekil çizerek açıklayınız.
11. Yalıtkanlardaki delinme davranışını veren temel delinme teorilerini kısaca anlatınız.
12. SF6 ‘nın yalıtkan olarak genel özellikleri nelerdir? açıklayınız. SF6 gazının kapasitif,
endüktif ve aşırı akımlar karşısında davranışı nasıldır?
13. Yarıçapı 2 cm olan dairesel kesitli bir iletken, yarıçapı 6 cm olan metal bir borunun içine
eş eksenli olarak yerleştirilmi ştir. Metal boru ile iletken malzeme arası yalıtılmak
istenmektedir. Bu amaçla kullanılacak olan yalıtkanın dielektrik özellikleri Schering köprüsü
yöntemi ile belirlenecektir. Bunun için 6x5 cm2 yüzey ve 2 mm kalınlıkta bir örnek
kullanılmıştır. Kullanılan yalıtkanın seri eşdeğer devresi için denge koşulu sağlanan köprüde
Cn=4000 pF (etalon kondansatör) , R4=300 ohm, C2=800 pF, R3=10 ohm ve C4=90 pF olarak
ölçülmüştür.
a) Yalıtkanın dielektrik karakteristikleri Cx , Rx , εrx ve tanδx değerlerini hesaplayınız.
(Hesaplarda metal borunun et kalınlığını ihmal edilecektir.)
c) Oluşturduğunuz bu yeni sisteme 50 Hz frekansa sahip 10 kV’luk bir alternatif gerilim
uygulanırsa b şıkkında bulduğunuz uzunluk için hatta oluşacak dielektrik kayıp kaç Wattır?
14. Havanın delinmesine etki eden faktörler nelerdir? Bunlardan herhangi birini şekil çizerek
açıklayınız
a) Katalogdan okunabilen parametreler
m=w=0,5 ise V50 değerini hesaplayınız.
b) Buna göre bu düzenek yeni yerinde
kullanılabilir mi?
b) Elimizde bu dielektrik malzemeden 250 m3
olduğuna göre bu sistem için kaç km’lik yalıtım
sağlarız?
112
15. Aşağıda şekli verilen 3 fazlı bir demet iletkende her bir iletkenin çapı 2,5 mm ve hattın
eğimi 11 olarak verilmiştir. Yağışlı hava koşulları için bu hatta korona nedeni ile oluşan
duyulabilir gürültüyü hattan 2,5 m uzaklıktaki bir nokta için hesaplayınız. Elde ettiğiniz
gürültü seviyesinin standartlara uyup uymadığını belirtiniz.
16. Dielektrik olarak mika ve polipropilen kullanılan bir elektrod sisteminde sistemin
kapasitesi 0,2 F, uygulanan gerilim 1,25 kV depolanan enerji 2
2
1CVW = [J] ve
dielektrik dayanıklılık sırasıyla 50x106 V/m ve 7x106 V/m olduğuna göre;
a) Mikanın ve Polipropilenin kalınlığını bulunuz.
b) Mika ve Polipropilen plakaların alanını bulunuz.
c) Mikada ve Polipropilende oluşan enerjiyi bulnuz.
d) Mikada ve Polipropilende 3 s’de açığa çıkan gücü bulunuz.
e) açıklayınız. 100 N/m2 basınçta 30 kV/mm ‘lik elektrik alanda kullanılmak istenen
yağın dielektrik sabitini bulunuz.
17. Termoset ve termoplastik kavramlarını açıklayınız. Birer örnek veriniz.
18. Bir katı dielektrik 5 mm2 yüzey alanına sahip olsun, plakalar arasındaki mesafe 1 µm
olduğu durumda 20 kV ‘luk bir gerilim uygularsak plakalar üzerindeki yüzey yük
yoğunluğunu, kapasitesini ve polarizasyonu hasaplayınız. Katı yalıtkanın εr= 2,3
ε0=8.86x10-12F/m.
19. Vakumdaki ark nasıl gerçekleşir, özetle yazınız.
20. Dielektrik geçirgenliği 2,1 olan 3 mm kalınlığında bir dielektrik ile dielektrik
geçirgenliği 2,6 olan 2 mm kalınlığındaki iki dielektrik arasında hava boşluğu
kalmayacak şekilde üst üste yerleştiriliyor. 10 kV’luk bir gerilim uygulanıyor oluşan
Hatırlatma :
−++−−+−+=D
DnBADDKEDnAN s
nNlmlmns )1(9,2202,0log10/665log44log20
Kn = (n=1 için 7,5); (n=2 için 2,6); (n≥3 için 0)
AN = (n=1 için75,2); (n=2 için75,2) ; (n≥3 için 67,9)
113
yeni malzemenin her bir katmanındaki gerilim dağılımını bulunuz. Oluşan yeni
malzemenin dielektrik geçirgenliğini bulunuz.
21. Kompozitlerin avantajları ve dezavantajların nelerdir? Kısaca özetleyiniz.
22. 10 mm kalınlığında bir yalıtkana 5 kV gerilim uygulanıyor ve yalıtkanın içerisinde bir
gaz habbeciği tespit ediliyor. Ve bu habbecik üzerindeki gerilim 4 kV olarak
ölçülüyor. Yalıtkanın bağıl dielektrik geçirgenliği 3 olduğuna göre genleşme katsayısı
A=25x10-6 m/oC olduğuna göre boşluğun çapını bulunuz.
(Boşluğun dielektrik geçirgenliği ε0 = 8.86x10-12 F/m.)
td
AC r0
b −εε
= t
AC 0
cε
= VCC
CV
bc
bc +
= .
23. a) Gaz ve SF6 yalıtkanlarda sıcaklığın ve basıncın dielektrik özelliklere etkisini şekil
çizerek açıklayınız.
b) Sıvı dielektriklerde mekanik delinme teorisini açıklayınız. 120 N basınçta 3 kV/mm
‘lik elektrik alanda kullanılmak istenen yağın dielektrik sabitini hesaplayınız.
24. a) Kompozitlerin avantajları ve dezavantajların nelerdir? Kısaca özetleyiniz.
b) Ortam sıcaklığının ortalama 60 C olduğu bir noktaya 10 A ve üzeri akımları
kesmek üzere bir kesici satın alınmak isteniyor? Aşırı nem ve su buharının olduğu
işletmenin bu noktası için alınması gereken kesicinin iç yalıtım malzemesi ne
olmalıdır? Nedenlerini kısaca açıklayınız.
25. Schering köprüsünde elektriksel eşdeğer devresi paralel direnç ve kapasite ile
gösterilen bir deney düzeneğinde Cn=1600pF (hava εr =1) olan bir deney cismi için
denge durumunda C2=1000 pF olup köprünün bu kolundaki alçak gerilim kapasitesi
C4 =1 mF alçak gerilim direnci R4 =360 Ω ve köprünün diğer kolundaki alçak gerilim
direnci R3 =80Ω olarak belirlenmiştir. Deney cismi yerinden çıkarılarak et kalınlığı
bilinmeyen ve çapı 10 cm olan bir yüksek gerilim kablo numunesi yerleştirilmi ştir.
a) Kablo numunesinin direncini ve kapasitesini veren eşitlikleri ve değerlerini
bulunuz.
b) Kablo numunesinin dielektrik sabitini ve kayıp faktörünü ve bulunuz.
c) Numunenin et kalınlığını bulunuz.
114
d) Böyle bir numuneyi üzerinden maksimum 400 uC geçecek şekilde delmeden test
edebilmek için uygulanması gereken maksimum gerilimin değerini bulunuz.
Hesaplarda işletme frekansını 50 Hz alınız.
26. Bir yüksek gerilim yalıtkanı için sıcaklıkla dielektrik sabiti ve sıcaklıkla kayıp faktörü tan
δ ne şekilde değişir? Grafik çizerek gösteriniz.
27. 8 mm kalınlığında bir yalıtkanda 2 µm çapında bir gaz habbeciği saptanıyor. Yalıtkanın
bağıl dielektrik geçirgenliği 3 ve genleşme katsayısı A=25x10-6 m/oC olduğuna göre
a) Yalıtkana 180 kV gerilim uygulandığında habbecik üzerindeki gerilim ne kadardır?
b) Gaz habbeciğinin içerisinde hava olduğunu göz önüne alarak habbeciğin delinmesi için
yalıtkana uygulanması gereken gerilim ne kadardır? Hesaplayınız.
Hatırlatma: Boşluğun dielektrik geçirgenliği ε0 = 8.86x10-12 F/m. Havanın delinme
dayanımı 80 kV/cm olarak alınız. td
AC r0
b −εε
= t
AC 0
cε
= VCC
CV
bc
bc +
=
28. Bağıl dielektrik sabiti 3 olan bir malzeme elektrot yüzey alanı 400 cm2 olan bir düzlemsel
elektrot sistemine yerleştiriliyor. Elektrotlara 1 kV gerilim uygulanıyor. Elektrotlar arası
açıklığın 10 mm olduğu bu sistem için;
a) Sistemin kapasitesini, biriken elektrik yükünü, elektriksel deplasmanı ve elektrik alan
değerini hesaplayınız.
b) Elektrotlar arası mesafe 20 mm’ye çıkarıldığında ve 5 mm ‘ye indirildiğinde oluşan yeni
sistem için sistemin kapasitesini, biriken elektrik yükünü, elektriksel deplasmanı ve elektrik
alan değerini hesaplayınız ve elde ettiğiniz sonuçları elektrotlara arası açıklığın değişimi ile
yorumlayınız.
29. a) Gazlar için delinme dayanımının basınçla değişimini ne şekilde gerçekleşir? Grafik
çizerek açıklayınız.
b) Vakum ortamını SF6 gazlı ortamla yalıtım bakımından karşılaştırınız. Grafik çizerek
açıklayınız.
c) Şekilde verilen 3 tabakalı düzlemsel elektrot sistemine U= 130kV gerilim
uygulanmaktadır.
d) Sistemin toplam dielektrik geçirgenliğini hesaplayınız.
e) Tabakadaki gerilimleri ve elektrik alanları hesaplayınız.
f) Sistemin delinip delinmeyeceğini belirleyiniz
g) Hiçbir tabakada delinme olmaksızın uygulanabilecek maksimum gerilim değerini
hesaplayınız. (ε0=8,854x10-12 F/m)
115