yapım –sunum , snkisi.deu.edu.tr/zerrin.toprak/zerrin toprak afet...1 yapım –sunum , sn....
TRANSCRIPT
1
Yapım –Sunum , Sn. İlhami Arslan
HAYATA DAİR/DOĞAYA AÇILAN PENCERE- AFET YÖNETİMİ KONUSU
TRT KENT RADYO İZMİR FM 99.1
6. Eylül.2016,
Bugün penceremizi doğal olanı, insan kaynaklı olanıyla AFETLER konusuna açıyoruz.. Son
yıllarda gezegen ölçeğinde karşılaştığımız afet sayısında ve bu afetlerin yol açtığı can ve mal
kayıplarında belirgin bir artış var. Birleşmiş Milletler Afet Risklerinin Azaltılması Dairesi
(UNISDR) tarafından yayınlanan raporda son 20 yılda kayıtlara geçen 6,457 doğal afetin
yüzde 90’ının sel, fırtına, sıcak hava dalgası, kuraklık ve diğer aşırı iklim hareketlerinden
kaynaklandığı belirtildi.
İklim Kaynaklı Afetlerin İnsanlar Üzerindeki Maliyeti başlıklı raporda doğal afetlerden en
fazla etkilenen 5 ülkenin ABD, Çin, Hindistan, Filipinler ve Endonezya olduğu belirtiliyor.
Rapora göre, hava ve iklim, afet riskini artıran iki ana unsur. Ve dünya bu riskler karşısında
büyük bedeller ödüyor. En çok da fakir, azgelişmiş ülkeler ödüyor bu bedeli. Bu ülkeler için
afetlerin yol açtığı ekonomik kayıplar büyük bir sorun teşkil ediyor. Can ve mal kayıplarının
yanına doğanın gördüğü tahribatı da eklediğimizde maliyetin boyutları daha çok artıyor.
-Sayın Toprak hoş geldiniz..
Değerli dinleyiciler Prof Dr Zerrin Toprak, Karaman DEÜ İktisadi ve İdari Bilimler
Fakültesi Kamu Yönetimi Bölümü Başkanı ve üniversitenin Sosyal Bilimler Enstitüsü Afet
Yönetimi Anabilim Dalı’nın da kurucu başkanı.
-Öncelikle “Disiplinler arası” dediğiniz Afet Yönetimi programı hakkında özet bilgi alalım
sizden.. Neden yüksek öğretimde bir bölümün veya lisansüstü programların konusu
olabiliyor ve neden disiplinlerarası?
-Afet Yönetimi öncelikle, Kamu Yönetiminin kontrolü altında bir alandır. Devlet
teşkilatlanmasının ilçe, il (yerel) ve ülke(merkez) kademelenmesinde bir bütün olarak
sistemin yönetimi, bir yönetim ustalığı işidir. Profesyonel memur gerektirir. Bu bakımdan
öncelikle kamu personelinin kariyerine esas teşkil edecek, afet yönetimi ve bağlantılı kamu
yönetimi programının konuları desteğinde eğitimi, öncelikle lisans eğitimi açısından
önemlidir. Kamu Yönetiminde Yüksek Lisans programları açısından afet yönetimi
konusunun, kamuda afet yönetimi olarak eğitim alanı olması kuşkusuz idari olarak da
desteklenmektedir. Kamu personelinin afet yönetimine ilişkin ilk öğrenme ve kapasite artırıcı
eğitimlerinin, disiplinlerarası eğitim ile ilişkilendirilmesi hizmet etkinliğini artıracak bir katkı
olarak önemlidir. Ayrıca kamu yönetimi dışında diğer disiplinlerin de bütünleşik afet
yönetiminin ilgi grupları olarak, afet yönetiminin süreçlerinden haberdar olması ve bilgi
birikimi ile afet hazırlık/öncesi ve afet sırası ve afet sonrası çalışmalarında nasıl sorumluluk
alabileceğini ve birlikte çalışabileceğini bilmesi açısından disiplinlerarası çalışmalar
önemlidir. Artık afetlerin giderek artması, çeşitlenmesi ve birkaç afetin birlikte geldiği
2
günümüzde, kamu ve özel kurum ve kuruluşların her zamankinden daha fazla niteliksel ve
niceliksel olarak, acil durum ve afet konularıyla, başa çıkabilecek bilgili ve yetenekli
yöneticilere ve uzmanlara ihtiyacı bulunmaktadır.
-Az önce Birleşmiş Milletlerin bir raporundan söz ettim. Raporda özellikle doğal afetlerin
sayısında ve yol açtığı can ve mal kayıplarında çok ciddi artışlar olduğu vurgulanıyor.
Türkiye’mizin de bu artıştan payını aldığını söyleyebilir miyiz ?
Türkiye afetlerin artıştan payını aldı mı evet. Hatta yeni yeni hortum gibi (Mersin) olgularla
karşılaşılmaktadır. 2005–2013 döneminde 8 yıllık süreçte toplam ekonomik kayıp Türkiye’de
93.925.628.74 US$ değerindedir. (http://www.preventionweb.net/countries/tur/data/).
Dünya üzerinde, 2008–2013 tarihleri içinde afet olaylarından; Fırtına 44.9 milyon (%27),
Deprem 23.8 milyon (%14), Sel 93.8 milyon (%57), Aşırı sıcaklar ve Yangın 1.1 milyon(%1),
Toprak kayması 589.000 kişi ile yaklaşık %1 ve yine Volkan patlaması sonucunda 567.000
(%1) yerinden edilen nüfus belirlemesi yapılmıştır. Devam edecek olursak, Dünya’da 1990-
2014 dönemindeki kayıplar(ölüm, sakatlanmış ve kaybolmuş insanlar, yok olmuş ve hasar
görmüş konutlar ile ekonomik kayıplar) incelendiğinde: Deprem %36.8, Sel %32.2, Toprak
kayması %9.2, Fırtına %9,2, Aşırı ısınma %6.9, daha küçük oranlarda yaban hayatı içinde
Yangınlar ve Çığ vb diğerlerinin oransal olarak öne çıktığı anlaşılmaktadır. Bu tespitler erken
uyarının ne kadar önemli olduğunu ortaya koymaktadır. Nitekim sız Birleşmiş Milletlerin
Afet Risklerinin Azaltılması Biriminden bahsettiniz. Kuşkusuz erken uyarı kayıpların en aza
indirilmesi açısından önem taşımaktadır. Türkiye’de beklenen afet tipleri uluslar arası bilgi
bankalarında yer almaktadır.
Kaynak: http://www.inform-index.org/,
3
Türkiye afet riskleri için Risk Yönetimi İndeksi (INFORM)’dan alınan verilere göre
Türkiye bu indeks sıralamasına göre, en çok sırası ile deprem, çatışmalar, tsunami, sel ve
kuraklık riskleri ile karşı karşıya kalmaktadır (http://www.inform-index.org/, 2016).
Tsunaminin Türkiye’de yaşanmamasına rağmen olması muhtemel afet riskleri arasında en
başlarda olması afet yöneticileri için dikkat çekilmesi gereken bir durumdur. Bunun yanı sıra
savaş, terörist atak gibi insan kaynaklı afetlerin çatışma grubunda aldığı dilimin%30 olması
önemli bir orandır.
TÜRKİYE’DE GÜNDEMDEKİ AFET TİPLERİ
Deprem, Sel ve taşkınlar, kütle hareketleri(kaya düşmesi, heyelan) , orman yangınları, çığ
(doğal) , göçler insan eliyle terörist ataklar Türkiye’de en çok rastlanan afet tipleridir.
Şimdilik volkan patlaması yok, uyuyan yanardağlarımız var, aktif olabilir. Hazırlık yapılması
önem taşımaktadır.
AFAD resmi sitesine bakıldığında afet yönetimi çalışmalarına ilişkin önem taşıyan birtakım
raporlamalar yer almaktadır. Deprem risk haritası tamamlanmak üzere bilgisi bunlardan
birisidir. Ancak yaşanan afet olgularına ilişkin bütünleşik tarihi bilgiler de olsa iyi olur. Ne
demek istiyorum. Türkiye’de deprem tarihi bilgileri, önemli kütle hareketleri, sel, çığ vb
sayısal bilgiler hep bir arada olursa bilimsel hafızanın oluşması ve bilgilerin el altında
bulundurulması yönüyle faydası açıktır. Örneğin Amerika Birleşik Devletlerinin en etkili afet
olayları fırtına gibi sürekli aktif bilgi veren, nasıl davranılacağını gösteren, yaşanmış bilgilerin
de yer aldığı aktif web sayfaları mevcuttur.
-Biz “doğal afet” dedik ama insan etkinliklerinin sonucunda hızlandığı kabul edilen küresel
ısınma ve iklim değişikliğinin yol açtığı aşırı yağışlar ve seller, (ya da tam tersi) kuraklıklar,
susuzluk ve açlık afetleri ne kadar “doğal” sayılabilir ki ?
Afetler doğadan kaynaklanıyor, tabiî ki doğal değil. Tabiî ki de bilimsel çalışmalar dünyanın
rutini mi diye örneğin iklim değişikliklerini inceliyor. Dünya döne döne soğudu bilgisinden
yola çıkarsak soğuyor ama neticede dönemsel ve kıtasal ısınma var. Bunun sonucunda
kuraklık, susuzluk ve açlık, yukarıda belirtilen önlemlerle afete dönüşmeden azaltılabilir.
Nasıl nüfus planlaması, teknolojik gelişmelerle gıda artışı, ancak yeni bilinmedik GDO gibi
sorun alanları da ortaya çıkabiliyor. İnsanların aç gözlülüğü ile komşunun doğal kaynaklarına
göz dikmesi, şu anda bu durumu Türkiye yaşıyor mesela. Etik felsefe ile insan aklını doğru
yolda çalıştırarak çözüm aranması mümkün bence. Ahlaki çöküş yolu ve kısa devre mutluluk,
çıkarlar , konuyu, yokuş yukarı bir mücadeleye dönüştürmektedir.
Her afet beraberinde başka bir afete veya afet riskinin oluşumuna sebep olabilmektedir. İklim
değişikliğinin sellere, açlığa sebep olması, ormanların tahribatı sonucu erozyonların oluşması,
şiddetli yağmur nedeni ile heyelanların gerçekleşmesi, aktif bir volkanik dağın eteğinde veya
dere yataklarında yerleşim yerlerin kurulması ve burada volkanik patlama veya sel felaketinin
gerçekleşmesi karma afetlere örnek gösterilebilir. İnsan kaynaklı afet olarak sınıflandırılan
4
baraj yıkılmaları; sel, aşırı yağış veya tsunami gibi doğal nedenler sonucu da meydana
gelebilmektedir. Aynı şekilde göçlerin sebepleri yaşanan savaş, terör olayları olabilirken,
doğal afetlerin sebep olduğu hasarlar sonucunda da olabilmektedir.
-Şimdi bazı kavramların neler anlattığına ya da ne anlama geldiğine bakalım.. “Afet”
deyince anlamamız gereken nedir Sn Toprak ?
Afet ve diğer afet terimlerinin tanımlanması kamu yönetimi açısından ve taşıdığı
sorumlulukların belirlenmesi yönüyle önemlidir. Afet Tanımı gerek AFAD tarafından
hazırlanmış sözlükte, gerekse 2009 tarihli 5902 sayılı Afet ve Acil Durum Yönetimi
Başkanlığının Teşkilat ve Görevleri hakkındaki kanunda da benzer ifadelerle yer almıştır.
Buna göre Afet : “Toplumun tamamı veya belli kesimleri için fiziksel,ekonomik ve sosyal
kayıplar doğuran, normal hayatı ve insan faaliyetlerini durduran veya kesintiye uğratan,
etkilenen toplumun baş etme kapasitesinin yeterli olmadığı doğa, teknoloji veya insan
kaynaklı olay.Afet bir olayın kendisi değil, doğurduğu sonuçtur”. Bu tanımdaki sorun alanı
insan merkezli olmasıdır. Oysa afetin varlık merkezli, olması önemlidir. Yani olgu ile insan
karşılaştığında “afet” tanımına alınmaktadır.
-AFAD’ın yayımladığı bir sözlük var :Açıklamalı Afet Yönetimi Terimleri Sözlüğü. Bu
sözlüğün, ayrıntılarını az sonra konuşacağımız afet ve afet yönetimi konusundaki kavram
karışıklıklarını ortadan kaldırmak amacıyla yayımlandığı ifade ediliyor. Nasıl bir kavram
karışıklığı var ve bu durumun sakıncaları neler ?
Öncelikle, Disiplinlerarası bir alan olduğu için her disiplinin kullandığı terminoloji az çok
farklılaşabilmektedir. Dolayısıyla terminoloji ortaklığı açısından bir sözlük gerekliliği
anlaşılmıştır. Ayrıca yeni yeni olgular, değişmeler ve farkındalıklarla afet yönetimi süreci
aşamalarında kavramları ifade edecek gerekli sözcükler veya sözcük kalıpları
geliştirilmektedir. Özetle, afet yönetimi sözlüğü, olguların anlamlandırma ortaklığı için bir
sözlük hazırlanması, gereklilik haline gelmiştir. Nitekim basit bir örnek vermek gerekirse,
kamu yönetimi terminolojisinde “aktör” sözcüğü ilgi grupları için kullanılır. Kamusal aktör
denildiğinde “sanat ve sanata dair” bir durumu ifade edilmemektedir. Yine, günün getirdiği
koşullarda, yeni yeni sözcükler türetilebilir. Örneğin “message broker”, borsa simsarından
esinlenen “mesaj simsarı” gibi. Bir mesaj broker/komisyoncusu mesaj doğrulama, dönüşüm
ve yönlendirme için bir mimari modeldir. Mamafih afetlerde iletişim konusunda böyle bir
hizmet alındığında, güvenirlilik protokollerinin yapılması önem taşımaktadır. Afetlerde Hızlı
Çevresel Etki Değerlendirmesi gibi. Bu bahsettiğim sözcükler, söz konusu sözlükte yer
almamaktadır. Ancak uluslar arası literatürde bahsi geçmektedir.
-Afet Yönetimi ? Ne anlama gelmektedir. Bu kavram bazı afetlerin meydana gelmeden
önlenmesini / engellenmesini de içeriyor mu ?
Sürekli değişim gösteren karmaşık teknolojiler, nüfus hareketleri ve kamu politikaları afet
olgusundan etkilendiği gibi aynı zamanda etkilemektedir. Bu karşılıklı etkileşim, kamu ve
özel sektör yönetim stratejilerinde acil durum planlaması ve müdahale aşamalarının
programlanması gereğini ortaya çıkarmıştır.
5
Afet Yönetimi, toplumun sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşamasını zorlaştıran veya ortadan
kaldıran bu sürecin tanısından başlayarak planlanması ve yönetimidir. Afetler yerleşim
alanlarıyla ilişkilendirilmekte ve çok yönlü güvenlik tehdidi yaratmaktadır. Söz konusu
sözlükte, “afet ve acil durum yönetimi” konusu, “Afetlerin önlenmesi ve zararlarının
azaltılması amacıyla bir afet olayının öncesi, sırası ve sonrasında yapılması gereken
çalışmaların planlanması,yönlendirilmesi, koordine edilmesi, desteklenmesi ve
uygulanabilmesi için toplumun tüm kurum ve kuruluşlarıyla kaynaklarının bu ortak hedefler
doğrultusunda yönetilmesi” olarak tanımlanmıştır.
-Doğal afetler başta olmak üzere sık sık afetlerin yaşandığı ülkemizde afet yönetimi (dünden
bugüne) yasal ve kurumsal anlamda nasıl bir seyir izlemiştir ?
Değerlendirmeyi, 1668 Anadolu’da 8 şiddeti, 27 Aralık 1939 Erzincan depremi, 32.962 ölü ve
100.000 yaralı ile 7.8 şiddeti ve 7.4 şiddetiyle gelen 17. Ağustos 1999 İzmit depremi ile
açarsak , Türkiye açısından depremin önemli bir konu olduğu görülmektedir. Konuya ilişkin
tespitlerin yapıldığı ve önlem planlarının oluşturulduğu temel dokuman 1960’lı yıllarda
kalkınma planlarıdır. Buna göre; Birinci Beş Yıllık Plan Dönemi (1963-1967) ve ikinci Beş
Yıllık Plan Dönemi (1968-1972) konut yatırımları , işsizlik ve bölgelerarası dengesizliklerin
giderilmesi, mekansal planlama ve Üçüncü Plan Dönemi (1973-1977) ise sanayi planları ile
imar planları ve düzenli kentleşme konularını kapsamaktadır. Düzenli kentleşme ve inşaat
faaliyetlerinin kontrolü konusu afet tehditleri açısından önleyici çalışmalar olarak
değerlendirilebilir. Nitekim 4.Beş Yıllık Kalkınma Planı (1979-1983) bu yönüyle
değerlendirilebilir. 5. Beş Yıllık Kalkınma Planı (1985-1989) Kırsal alanda ve köy
yerleşimlerindeki imara aykırı yerleşimlerin öne çıktığı evler ile sınırlı öncelik, kırsal alandaki,
köy konutlarının iyileştirilmesi ilişkin hükümler, teşvikler ve bu tip evler için standart
projelerin geliştirilmesi ile ilgilenmiştir. Afet yönetimi ile ilgili doğrudan ilişkilendirme 6. Beş
Yıllık Kalkınma Planından itibaren öne çıkmıştır. 1999 depremini yaşadığımız, 7. Beş Yıllık
Kalkınma Planı (1996-2000) sürecinde, Risk haritalarının hazırlanması ve bölgesel ve
fiziksel planlamada kullanılması, 8. Beş Yıllık Kalkınma Planı (2001-2005) sürecinde, Afet
zararlarının azaltılması için yeni politikalar ve yöntemler oluşturulması, sosyal, hukuki,
kurumsal ve teknik yapılarının gözden geçirilmesi yanında, toplumsal bilincin oluşturulması
için eğitim programlarına önem verilmesi ve özelikle yerel yönetimler, özel sektör ve sivil
toplum kuruluşları arasında işbirliği ve koordinasyona dikkat çekilmesi, 9. Beş Yıllık
Kalkınma Planı (2007-2013)Afet yönetiminde, kamu , kurum ve kuruluşlar arasında yetki-
görev karmaşasının önlenmesi;Kırsal yerleşim planlamasının esasve kriterleri, kırsal alanın
özelliklerine ve kırsal toplumun ihtiyaçlarına göre belirlenecek,plan yapımında gelişmekte
olan merkezi yerleşim birimlerine, turizm bölgelerine,koruma alanlarına ve afet riskiyüksek
yörelere öncelik verilmesi konuları önemsenmiştir.
9. Plan Dönemini modern anlamda afet yönetiminin hazırlık çalışmalarına önem veren
sürecine yönelik çalışmalar itibariyle ayrı bir öneme sahip olduğunu vurgulamak gerekir.
Daha önce de belirtildiği gibi stratejik öngörüler açısından 2009 tarihi önemli bir başlangıç
olarak kabul edilebilir. Nitekim, 10. Beş Yıllık Kalkınma Planında bu dönemde yer alan
faaliyetlere yer verilmiştir.
10. Beş Yıllık Kalkınma Planı(2014-2018)
6
Planda Afet Yönetimi başlığı yer almaktadır. Yine plan içeriğinde, afet risklerinin azaltılması
ile ilgili eylem planlarının oluşturulması hedefi ile bağlantılı doğal afet kaynaklı risklerin
azaltılması yönünde mevcut şehir dokusunun yenilenmesi ve kentsel dönüşüm projeleri,
Yurtiçi ve yurtdışındaki kültür mirasımız, toplumun kültür, tarih ve estetik bilincini
geliştirecek, kültür turizmine katkı sağlayacak ve afet riskini dikkate alacak şekilde
korunması; Akıllı uygulamaların sağlık, ulaştırma, bina, enerji ile afet ve su yönetimi gibi
alanlar başta olmak üzere kullanımı yaygınlaştırılacağı, Bütünleşik afet tehlike ve risk
haritalarının hazırlanarak, yerleşme düzeni ve imar planlaması süreçlerine dâhil edilmesi ihti-
yacının devam ettiğine yapılan vurgular öne çıkmaktadır.
Afet sonrası müdahaleye yönelik politikalar yerine, afet öncesi risk azaltmaya yönelik
politikalar önemi tespiti (s.151); Başbakanlığa bağlı, Afet ve Acil Durum Yönetimi
Başkanlığı (AFAD) ve il özel idarelerine bağlı İl Afet ve Acil Durum Müdürlükleri oluşturul-
ması(2009); Afet öncesi risk azaltmanın önemli bir unsuru olarak dayanıksız ve mevzuata
aykırı yapıların dönüştürülmesi, güvenli ve kaliteli yerleşimlerin kurulması için 2012 yılında
Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Kanununun yürürlüğe girmesi önemli
konulardır.
2012 yılında Afet Sigortaları Kanunu çıkarılmıştır. Afet riski yüksek alanların iyileştirilmesi,
deprem yanında diğer afet tiplerinin de önemsenmesi, Afetler konusunda risk azaltma, ha-
zırlık, müdahale ve afet sonrası iyileştirme çalışmalarının bir bütünlük içinde yürütülebilmesi
için kılavuz olarak kullanılabilecek Ulusal Afet Stratejisinin hazırlık çalışmaları bağlantılı,
Ulusal Deprem Stratejisi ve Eylem Planı hazırlanmıştır(2012), Türkiye Afet Müdahale
Planı(2014) TAMP, afet risklerinin azaltılmasına yönelik hedefler (örneğin Türkiye’nin İklim
Değişikliği ile ilgili Uyum Stratejisi Eylem Planı(2011-2023) ve hatta destek talep eden
ülkelerde, afet yönetim sistemlerinin geliştirilmesi ve afete hazırlık ve risk azaltmaya yönelik
faaliyetlerin gerçekleştirilebilirliği de yer almaktadır.
Afet sonrası yaraları sarma üzerinden gelişmiş 2000’li yıllar senaryolarını eleştirebiliriz ancak
bu olguyu Türkiye ile sınırlandırmamak gerekir. Afet öncesini de dikkate alan çalışmaların
gelişmesi dünyada 2005 yılından bu yana Hyogo Protokolü ile öne çıkmıştır. Türkiye için
idari silkiniş açısından 2009 yılını esas alabiliriz. Bu siyasi tutumda kuşkusuz dünyada ve
Türkiye’de “afetlerin tırmanması da etkili olmuştur”. Afet yönetimi konusu, eğitimin ve
uluslar arası çalışmaların merkezine alınmıştır. Türkiye de bu çalışmaların içindedir.
Günümüz afet yönetimi sisteminde afet ve acil durumlara ilişkin temel mevzuata
incelendiğinde7 Kanun, 14 yönetmelik, 5 Bakanlar Kurulu Kararları, yönerge ve genelgeler
mevcuttur
Mevzuat düzenlemelerinde eksiklikler vardır tabiî ki de, örneğin 2009 tarihli ve 5902 sayılı
kanunun “Afet ve Acil Durum Yüksek Kurulu MADDE 3 – (1) (Değişik cümle: 6/2/2014-
6518/107 md.) Afet ve acil durumlarla ilgili olarak hazırlanan plan, program ve raporları
onaylamakla görevli, Başbakan veya görevlendireceği Başbakan Yardımcısının başkanlığında
Millî Savunma Bakanı, İçişleri Bakanı, Dışişleri Bakanı, Maliye Bakanı, Millî Eğitim Bakanı,
Çevre ve Şehircilik Bakanı, Sağlık Bakanı, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı, Aile
7
ve Sosyal Politikalar Bakanı, Kalkınma Bakanı, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı, Gıda,
Tarım ve Hayvancılık Bakanı ile Orman ve Su İşleri Bakanından oluşan Afet ve Acil Durum
Yüksek Kurulu kurulmuştur.Kurul toplantılarına, ilgili bakan, kurum ve kuruluş, sivil toplum
kuruluşları temsilcileri ve konu ile ilgili uzmanlar çağırılabilir. Hükmü içinde çok önemli:
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı , Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Gençlik
Bakanlığı gibi bakanlıklar yer almamaktadır. Oysa ki, uluslar arası modellerde bütün
bakanlıklar strateji ve durum tespiti hususlarında afet yönetimi modeli içinde yer almaktadır.
Türkiye’de halihazırda 21 Bakanlık bulunduğunu hatırlatmak istiyorum.
-Afetlerin giderek arttığı, daha çok can ve mal kayıplarına yol açtığı bir gezegende
yaşıyoruz.. Öyle ki bazen bir büyük afet en güçlü ekonomilere sahip ülkeleri bile sarsıyor.
Gelişmekte olan ya da azgelişmiş ülkelerin kalkınma çabalarını sekteye uğratıyor..
Türkiye’miz dahil aklınıza gelen örnekler var mı ? (ABD, Japonya, Türkiye, Bengladeş, Çin
vb..)
Afet Yönetimi konusunda tecrübeli ülkelerin, öğrenilmiş derslerini incelemek önemlidir.
Gelişmiş ülkeler daha az hata yapmaktadır. Ancak afet olgusu idari dikkatsizliği
affetmemektedir. Nitekim afetler konusunda çok tecrübeli Japonya’da 27 Eylül 2014yılında
Ontake yanardağı patladı, , 47 ölü ile bir başarısızlıktan söz edebiliriz. Çünkü basının
sorgulamalarından birkaç gün önce yanardağın patlayacağına dair işaretler verdiği ama
idarecilerin gerekli önemi göstermediği anlaşılmıştır.
Afet öncesi hazırlık provaları da önemlidir. Bu provaları yapan Fransa’da afet provasından
hemen hemen 1 hafta sonra sel ile karşılaşılmıştır. 3 Haziran 2016 tarihinde, 4 Ölü , 24 yaralı
ile sonuçlanan sel olayında, Seine Nehri seviyesinin aşırı yağışlardan 6.5 metre üzerine çıktığı
tahminlenmektedir. Paris’in merkezinde Seine kıyısından geçen tren seferleri iptal edilmiştir.
Paris’te ve Fransa’nın orta kesimlerinde 25.000 kişi elektriksiz kalmıştır. 4 Haziran 2016
hemen bir kriz masası oluşturulmuştur. Seine Nehri kıyısına acil önlem bariyerleri
konulmasına karşın bazı bölümlerde nehir setinden taşma olmuştur. Seine nehrinin geçmiş
yıllarda 9 metre üzerine çıktığı bilgisi karşısında yeniden bir risk analizinin yapılmasının
önemi açıktır.
Hindistan, Çin , Amerika Birleşik Devletlerinde karşılaşılan afet örnekleri incelendiğinde ,
afet olgusunun olabilir yönetiminin önemi açıktır. Metorolojik vakalar açısından daha ümitli
durum bulunmaktadır. Erken uyarı ile , ülkeler duruma göre geliştirdikleri stratejilerle, afet
kayıplarını azaltılabilmektedir. Ancak gelişmiş ülkeler kuşkusuz çok daha başarılı
olabilmektedir ama yine de doğanın verdiği hasardan tamamen sakınmak mümkün
olamamaktadir. Amerika Birleşik Devletlerinin Florida Eyaleti, 2 Eylül 2016 Cuma günü 11
yıl sonra hızı yer yer 130 km’ye yükselen kasırga felaketi ile karşılaşmıştır. Yüzlerce ev sel
basmış, 70 bin ev elektriksiz kalmıştır. Halka, yerleşim düşük seviyede olduğu için yüksek
yerlere çekilmeleri için bilgilendirmeler yapılmıştır. Tabiî ki de daha az kayıplar temel idari
reflekslerdir.
Türkiye’de de Karadeniz Bölgesi, seller ile boğuşmaktadır. Düzensiz yerleşme, vadilerde
suyun akışı önünde kurulan siteler, yıkılmalara ve ölümlere davetiye çıkarmaktadır. Yakın
günlerde Rize’de 1 Eylül’de sel felaketi , 7 Tem 2016 - Rize'nin Çayeli İlçesi Armutlu
Köyü'nde aşırı yağış sonrası heyelan meydana gelmiştir. Duvarı yıkarak eve dolan toprak
8
kütlesi altında insanlar hayatlarını kaybettiğini biliyoruz. Mersin’de hortum günlük vakalar
haline gelmiştir. Bu konularda risk analizleri, eylem planları yapılması gerekmektedir. 2015
yılı itibariyle her İlin “afet risk planlarını” yapmasına ilişkin Genelge yayınlanmıştır. Kaç il
bugüne kadar bu konuda çalışmıştır, merak ediyorum. Valiliklerin, Üniversitelerin ve ildeki
uzman insan kaynağından istifade etmesi çok zor bir konu değildir.
-Afet yönetimi konusunda üniversiteler neler yapıyor ? Bildiğimiz kadarıyla birçok
üniversitede ön lisans ve lisans düzeyinde eğitim veren Acil Yardım ve Afet Yönetimi
bölümleri/ programları var
ÖN LİSANS EĞİTİMİ
Ön Lisans Programları Acil Durum ve Afet Yönetimi olarak geçmektedir. 2 yıllık olan bu
programlardan 6’sı vakıf 3’ ü devlet üniversitesinde yer almaktadır. Devlet üniversitelerinde
Atatürk Üniversitesi açık öğretim, İstanbul Üniversitesi de uzaktan öğretim olarak eğitim
verirken diğer üniversiteler örgün eğitim vermektedir. Bu programları başarıyla tamamlayan
öğrenciler, Acil Durum ve Afet Yönetimi ön lisans derecesi almaya hak kazanmaktadırlar.
Mezunlar Acil Durum ve Afet Yönetimi Teknikeri, Afet Yöneticisi, Acil Yardım ve Afet
Yöneticisi unvanını alır. Lise de Acil Tıp Teknisyenliği ve İlk Yardım ve Acil Bakım
Teknisyenliği mezunu öğrenciler bu ön lisans programlarına sınavsız geçiş hakkına sahiptir.
Ayrıca bu ön lisans programlarını başarı ile tamamlayarak mezun olan öğrenciler isterlerse
ÖSYM tarafından yapılacak olan Dikey Geçiş Sınavına (DGS) girerek aşağıdaki lisans
programlarında lisans öğrenimlerine devam edebilirler;
Acil Yardım ve Afet Yönetimi
Hemşirelik
Hemşirelik ve Sağlık Hizmetleri
LİSANS EĞİTİMİ
Acil durum, arama-kurtarma gibi başlıklar altında eğitim çalışmalarının yer aldığı lisans
eğitimleri Türkiye’de hızla gelişmektedir. Bu çalışmalar daha ziyade afet sonrasındaki en
önemli sorun olan insan ve toplum sağlığına yönelik tehditleri ortadan kaldırmayı hedefleyen
bir anlamda hazırlıklı olma eğitimidir.
Acil Yardım ve Afet Yönetimi Lisans Programı adı altında ülkemizde 10üniversitede lisans
eğitimi verilmektedir. Bu programlardan 8 i örgün eğitim verirken 2 (İstanbul Üni. Ve
Erzurum Üni.) si de lisans tamamlama programı olarak uzaktan ve açık öğretim olarak eğitim
vermektedir. Acil yardım ve afet Yönetimi lisans tamamlama programlarına sağlık alanında
ön lisans programlarından mezun olanlar Mezuniyet Programı ve Ön lisans Mezuniyet Not
Ortalamasına göre öğrenci alımı yapılmaktadır.Bu programdan mezun olanlara ‘Acil Yardım
ve Afet Yöneticisi’ unvanı verilir.
9
- Açık ve Uzaktan Eğitim Fakülteleri daha çok önlisans ve lisans programı mı uyguluyor ?
Açık ve uzaktan eğitim fakülteleri ön lisans ve lisans tamamlama programları
uygulamaktadır. Ön lisan programı “Acil Durum ve Afet Yönetimi Ön Lisans Programı”
olarak geçerken lisans ve lisans tamamlama programları “ Acil Yardım ve Afet Yönetimi”
olarak geçmektedir.
Ön Lisans eğitimi veren 6’sı vakıf ve 3’ü devlet üniversitesi olan 9 Eğitim Kuruluşunun
yalnızca 2’si açık ve uzaktan eğitim metodunu kullanmaktadır. Diğerleri örgün eğitim
vermektedir. Lisans düzeyinde afet eğitimi veren 10 üniversitenin 8’i örgün eğitim
vermektedir. Yüksek Lisans düzeyinde ise 8 Üniversitenin hepsi, Dokuz Eylül Üniversitesi
Sosyal Bilimler Enstitüsü bu programın içindedir, örgün eğitim vermektedir. Esasen stratejik
konumu olan personel açısından uzaktan eğitim öne çıkmaktadır. İdare amirleri ve arkadaşlar
eğitim alan personele destek çıkmasıyla büyük ölçüde örgün eğitimler sürdürülebilmektedir.
Mamafih konunun özelliğinden dolayı örgün eğitim de bir gerçekliktir.
-DEÜ’nin bu konuda neler yaptığını, diğer yüksek öğretim kurumlarından farkını anlatır
mısınız ? (Yüksek Lisans ve Doktora programlarını başlatan ilk üniversite sizinki mi
Dokuz Eylül Üniversitesinde, 2014-2015 eğitim yılında disiplinlerarası Yüksek Lisans
programı açıldı. 2015-2016 eğitim yılında da doktora programı açılmıştır. 1999 yılı
sonrasında yüksek lisans ve doktora eğitimlerinin öne çıktığını görmekteyiz. 2002 yılında
İstanbul Üniversitesi ve 2014 yılında TODAİE’de sertifika eğitimi başlatılmıştır.
Detaylandırmak gerekirse;
YÜKSEK LİSANS
Türkiye’de afet yönetimi alanında yüksek lisans eğitimi veren 8 üniversite bulunmaktadır.
Afet yönetimi eğitimi sağlık, sosyal, fen ve eğitim ensititüsü gibi farklı enstitülerde eğitim
verilmektedir. Bu yönüyle afet yönetimi disiplinlerarası bir alandır. Ancak Dokuz Eylül
Üniversitesinde Afet Yönetimi Programı, Sosyal Bilimler Enstitüsü bünyesinde
yürütülmekle birlikte sağlık, fen, bilimlerinin de dahil olduğu bir disiplinlerarası programdır.
Bu bakımdan Türkiye’de bir ilktir.
Nitekim DEÜ, SBE bünyesindeki bu program kamu yönetimi yanında, mühendis, tıp,
mimarlık ve hukuk fakültelerinden katkı yanında iktisadi ve idari bilimler fakültesinin kamu
yönetimin yanında maliye , işletme ve sosyal politika bölümlerinden de afet yönetimin çeşitli
ekonomik, mali, sosyal , iletişim gibi farklı konularında öğretim üyesi desteği verilmektedir.
Hatta uzaktan eğitim çalışmalarını da önümüzdeki yıl yürürlüğe alacak şekilde
planlamaktayız. Bu çalışmalarda gerek merkezi yönetimin, gerekse Üniversite yönetiminin
özellikle rektörlerimizin desteği bulunmaktadır.
Karar verici roller açısından incelendiğinde, Kamu Yönetimi Bölümlerinin Lisans
Eğitiminde hala, Dokuz Eylül Kamu Yönetimi Bölümü dışında, doğrudan ders
bulunmamaktadır. Bu büyük bir eksikliktir. Mamafih “afet yönetimi dersleri” yüksek lisans ve
doktora dersleri arasında artık yer almaktadır. Kamu Personeli özellikle niye önemlidir.
10
Çünkü il düzeyinde Afet ve Acil Durum Yönetiminden (AFAD) vali nihai karar alıcıdır.
AFAD il müdürü ise bütünleşik afet yönetiminin yapısal araçlarını en üst düzeyde hazırlayan,
kontrol eden ve kullanıma hazır tutandır. Kamu yönetimi eğitimi veren eğitim kurumlarının
öğrenme çıktıları içinde afet yönetiminin yer alması gerekir. Afet ve Acil Durum Yönetimi ,
AFAD il düzeyindeki kurumsal yapılar içinde yer alan personelin disiplinlerarası ortaklığı
önem taşımaktadır.
LİSANS PROGRAMINDA KAMU YÖNETİMİ ÖNCELİĞİ
Bu seviyeye kolay gelinmedi, neden Dokuz Eylül Üniversitesi önceliği:
2006 yılından beri Türkiye’de sadece ve ilk defa Dokuz Eylül Üniversitesi Kamu Yönetimi
Bölümünde lisans derslerinde zorunlu ders olarak yer almıştır. 2004 yılında da yine
Türkiye’de ilk defa afet yönetimi konusunda Kamu Yönetimi Bölümünde , benim
danışmanlığımda bir doktora tezi yazılmıştır. Bu farkındalıkta İzmir Yerel Gündem 21 ,
yönetişim temellik, demokrasi projesi çalışmalarının da etkisi olmuştur. Daha önce de
belirtildiği gibi; kamu, özel ve sivil kurumsal birlikteliklerin önemini ilk defa 1996’lı yıllarda
Habitat II sürecinde fark edilmiştir. Bu tarihe kadar afet yönetimi konusu yalnızca bir
mühendislik konusu olarak düşünülmekteydi. Oysaki bu çalışmalar sırasında ve uluslarararası
gelişmelerin de geldiği husus Kamu Yönetimi merkezli, kamu yönetimi teşkilatlanması içinde
Afet öncesi, Sırası ve Sonrasındaki bütünleşik afet yönetiminde kamu, özel ve sivil bütün
aktörlerin: kurumsal, sektörel kullanılan ve bireysel edinilmiş bilgilerin kullanımında
disiplinlerarası ortaklık gerekmektedir. Dayanışma ve işbirliği ile disiplinlerarası katkı
vermeden ve dolayısıyla bilgiyi ortaklaşa kullanabilme becerisine sahip olmadan başarı
sağlamak mümkün görülmemektedir. Nihai karar alıcı kamu yönetimidir. Bu kararın
oluşturulmasında etik, doğru kararın sağlanmasında ve uygulanmasında disiplinlerarası
bütünleşikliği görebilmek kabiliyeti günümüzde önem kazanmıştır.
Bu nedenle de Üniversitelerimizin 4 yıllık lisans eğitimini tamamlayarak mezun olmuş
öğrencilerimiz, bu programa katılması hedeflenmiş ve Afet Yönetimi yüksek lisans ve
doktora programı yapılandırılmıştır.
-Gerek önlisans ve lisans gerekse lisansüstü programları bitirenler nerelerde istihdam
edilmektedir ?
Acil Yardım ve Afet Yönetimi Lisans Programından mezun olanlar ‘Acil Yardım ve Afet
Yöneticisi’ unvanı verilir. Ayrıca AFAD birimlerinde, kurumların lojistik , stratejik planlama
, risk analizi gibi personel tanımına uyan yerlerde geniş bir istihdam alanı bulunmaktadır.
-Son olarak afetlerle mücadele ve afet yönetimi konusunda (dünyadaki örnekleri de dikkate
alarak) ülkemizde (kısa ve uzun vadede) neler yapılması gerekiyor ? (Hani ifade yerindeyse
“sonuç ve öneriler” demek istiyorum)
11
Bütünleşik afet yönetiminin hazırlık, mukavemet (önleme), kurtarma ve iyileştirme temel
süreçleri bulunmaktadır. Hazırlık çalışmalarını gerektiren erken uyarı ile azaltma giderek
ayrı bir önem kazanmıştır. Erken uyarıda, birbiriyle kesişen ana eksenler: sorunlar ve sorun
etrafındaki ilgi grupları olarak değerlendirilebilir. Erken uyarının dört önemli unsuru
bulunmaktadır. Risk bilgisi, teknik gözetleme ve uyarı hizmeti, iletişim ve uyarının
yaygınlaştırılarak erişimin sağlanması, toplumun bu uyarılara cevap verme kapasitesi. Dört
elemana ek olarak konuya göre yerel katılımcılık, cinsiyeti dikkate alan bakış ile uygulamayı
biçimlendirme ve kültürel çeşitlilik gibi birçok konu ile afet yönetimi ile ilişkilendirilebilir .
Bu yöntemsel modelin işlemesi açısından şu hususları önemsemekteyim.
1. Mevzuatı sürekli gözden geçirmek ve süreçlerin başarısını öğrenilmiş derslerden
yola çıkarak denetlemek, hızla güncellemek,
2. Mevcut mevzuatın uygulanmasını ve afet yönetimine ilişkin gerekli verilerin
toplanmasının ilgi gruplarınca ve nihai sorumluluk makamı olarak AFAD’IN
her kademede sürekli denetlemek. Bilgi Envanterinin oluşturulmasında görevli
AFAD’ın Bu görevi ne kadar etkinlikle uyguladığının izlenebilirliğini sağlamak,
3. Yerel Yönetimlerin kendi kanunları açısından sorumluluklarının sonuçlarının
yer aldığı kontrolleri yapmak ve yapılandırmak; bağlantılı olarak Afet Bilgi
Bankası oluşturmak,
4. Teknolojik gelişmelerin takip etmek ve erişilmesini sağlamak,
5. Mevcut yapılanları da bozmamak lazım, ne demek istiyorum, afetlerde toplanma
mekanları tespit edilmişti, basından amacı dışında yeni imar fonksiyonları
verilmiş demekki geçmişten ders almamışız , esasen toplantı yerlerinin
muhtarlıklar aracılığıyla belediyelerin sürekli bilgilendirme yapması gerekiyor.
Tabiî ki de bu alanlarda su , tuvalet gibi fonksiyonların işlevselliğinin
denetlenmesi önem taşıyor. Halk Sağlığı konusunun temel bir konu olduğunu
unutmamak,
6. Dağlık Alanlar Belediyeler Birliği gibi kritik alanlarda güç birliği yapacak konu
odaklı organizasyonlar kurumak, var olan organizasyonları işler halde tutmak,
7. Hizmet içi ve halk Eğitimlerini yaygın hale getirici çalışmaları cesaretlendirmek,
hizmet içi eğitimleri artırmak,
Hizmet içi eğitim, : afet tipleri ve kurumsal , bireysel sorumluluk ilişki ağlarının
afete özel biçimlendirilmesine yönelik eğitimlerdir.
Halkın Eğitimi, afet tiplerine göre nasıl davranılacağı ve bireysel sorumluluk ilişki
ağlarının afete özel biçimlendirilmesine yönelik eğitimlerdir.
7. AFAD ve destekleyici ilgili birimlerce afet gönüllüsü çalışmaları için ciddi
eğitimlerin verilmesi önemlidir. Örneğin İzmir, Karşıyaka Belediyesinde afet
konusunda eğitim odaklı çok stratejik çalışmalar yürütülmektedir.
12
Sürdürülebilirliğinin cesaretlendirilmesi, teknik teçhizat gerekliliğinin yerine
getirilmesi ve afet araç ve gereçlerinin gereksiz bir masraf diye görülmemesi gibi
unsurlara dikkat edilmesi önem taşımaktadır.
AYRICA İDARENİN , YÖNETSEL SORUMLULUKLARI
Ekonomik kalkınma ve sürdürülebilirliği sağlama, toplum kalkınmasını sağlama,
kadın-erkek toplumsal eğitimi sağlama gibi çalışmalar AFETLERDE önemlidir.
Örneğin internetten erişilebilir Jamaika raporunu okudum. Kadın ve erkeğin çok
yönlü eğitimsiz olduğu, kadınların, kız çocuklarının okutulmadığı ve eve
kapandığı/kapatıldığı , erkeklerin eğitimsiz, bağnaz ve Jamaika örneğinde “ içki,
kumar, vb” profil tanıtımının olduğu toplumlarda kadınıyla, erkeğiyle toplumda
güvenlik açığının yüksek olduğunu görmekteyiz. Bu bakımdan gelişmemiş
toplumlarda afetler karşısında, toplumun dirençsiz olacağını, başka bir ifade ile
gerek afetin kendisinden gerekse bu süreç içinde insan kaynağından çok olumsuz
etkilenebileceğini de görmek gerekir.
Toplumsal güven eşiğinin yükseltilmesinin afetlerde daha çok önem kazandığı,
liyakatın önemli olduğunu ve afet yönetim sürecinin başarısının , demokrasi ile
ilişkilendirildiğini de bilmek gerekmektedir.
Teşekkür ederim. Basınımızın bu çalışmalarının çok faydalı olduğunu
düşünüyorum.