tÜrk dİlİ ve edebİyati ÖĞretmenlİĞİ · 2018. 6. 21. · 4 tÜrk dİlİ ve edebİyati 5....

55
MODÜL -1 TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI ÖĞRETMENLİĞİ Eski Türk Dili Yeni Türk Dili

Upload: others

Post on 05-Sep-2020

16 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI ÖĞRETMENLİĞİ · 2018. 6. 21. · 4 TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI 5. Güneş-Dil Kuramı Güneş-dil kuramına göre dillerin ortaya çıkması; dil felsefesi,

MODÜL -1

TÜRK DİLİ VE EDEBİYATIÖĞRETMENLİĞİ

Eski Türk DiliYeni Türk Dili

Page 2: TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI ÖĞRETMENLİĞİ · 2018. 6. 21. · 4 TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI 5. Güneş-Dil Kuramı Güneş-dil kuramına göre dillerin ortaya çıkması; dil felsefesi,

ÖABT YAYINLARI

Genel Yayın YönetmeniSavaş DOĞAN

Genel Yayın Yönetmen YardımcısıArzu ALAN

YazarlarHarun KAYA

İrem BİLSAN

ISBN978-605-308-321-4

Sayfa DüzeniAYMİR Yayınevi Dizgi Birimi

Baskı TarihiAnkara, 2017

BASKI

Sistem Ofset Basım Yayım

Tic. Ltd. Şti.

Strazburg Caddesi No: 31/17

Sıhhiye / Çankaya / ANKARA

Tel: 0312 395 81 12

İletişim AdresiSerhat Mah. Mehmet Akif

Ersoy Cad. No: 33 Yenimahalle / ANKARA

Cep: (0549) 435 3355

[email protected]

© COPYRIGHT AYMİR YAYINEVİ

Yayım Hakkı

Bu kitabın her türlü yayım hakkı Aymir Yayın Basım Dağıtım Ltd. Şti.’ye aittir. Bu kitabın baskısından 5846 ve 2936 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasası hü-kümleri gereğince kaynak gösterilerek bile olsa alıntı yapılamaz, herhangi bir şekilde çoğaltılamaz, genel ağ ve diğer elektronik ortamlarda yayımlanamaz.

BU KİTAP T.C. KÜLTÜR BAKANLIĞI BANDROLÜ İLE SATILMAKTADIR.

Page 3: TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI ÖĞRETMENLİĞİ · 2018. 6. 21. · 4 TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI 5. Güneş-Dil Kuramı Güneş-dil kuramına göre dillerin ortaya çıkması; dil felsefesi,

Değerli Öğretmen Adayları;Milli Eğitim Bakanlığı her yıl öğretmen ihtiyacını, adayların KPSS so-

nuçlarına göre yaptığı atamalarla sağlamaktadır. Atamalarda referans alınan başarı puanları üç farklı testin sonuçlarına göre elde edilmekte ve adayların KPSS-121 puanı hesaplanmaktadır.

KPSS – 121 puanı aşağıdaki bölümler ve ağırlıklandırmalardan oluşmaktadır:

Genel Yetenek Testi % 15Genel Kültür Testi % 15Eğitim Bilimleri Testi % 20Öğretmenlik Alan Bilgisi Testi % 50

Atama puanlarında en büyük etkiye sahip olan Öğretmenlik Alan Bilgisi Testi’nin genel yapısını Eğitim Fakültelerinde verilmekte olan akademik müfredat, ilgili alanının öğretim programı ve öğretim yöntemleri oluştur-maktadır. Bu doğrultuda yayınımız, alanında uzman yazar kadromuz ta-rafından sınavın kapsamı, akademik yapısı ve soru tarzları dikkate alına-rak titiz bir çalışma sonucu hazırlanmıştır.

Kitabın hazırlanmasında ve yayımlanmasında desteğini esirgemeyen, Dizgi Bölümü Sorumlusu Zeliha DEMİRKAYA’ya, Lider Yayınevi redaksi-yon ekibine ve Kurumsallaşma Koordinatörümüz Engin POLAT’a teşek-kür ederim.

Tüm adayların yaşamında ve eğitim sürecinde başarı dileklerimle...

Genel Yayın Yönetmeni

Savaş DOĞAN

Page 4: TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI ÖĞRETMENLİĞİ · 2018. 6. 21. · 4 TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI 5. Güneş-Dil Kuramı Güneş-dil kuramına göre dillerin ortaya çıkması; dil felsefesi,
Page 5: TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI ÖĞRETMENLİĞİ · 2018. 6. 21. · 4 TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI 5. Güneş-Dil Kuramı Güneş-dil kuramına göre dillerin ortaya çıkması; dil felsefesi,

İÇİNDEKİLER

1. BÖLÜM

ESKİ TÜRK DİLİ

1. ÜNİTE / DİL VE DİLLERİN SINIFLANDIRILMASI .....................................................................3

2. ÜNİTE / EN ESKİ TÜRKÇE, İLK TÜRKÇE VE ESKİ TÜRKÇE ÇAĞI .......................................26

3. ÜNİTE / ORTA TÜRKÇE ÇAĞI ................................................................................................89

Eski Türk Dili Test - 1 .................................................................................................................166

Eski Türk Dili Test - 2 .................................................................................................................169

Eski Türk Dili Test - 3 .................................................................................................................172

Eski Türk Dili Test - 4 .................................................................................................................175

2. BÖLÜM

YENİ TÜRK DİLİ

1. ÜNİTE / SES BİLGİSİ ............................................................................................................181

2. ÜNİTE / ŞEKİL BİLGİSİ .........................................................................................................195

3. ÜNİTE / SÖZCÜK BİLGİSİ ....................................................................................................202

4. ÜNİTE / CÜMLE BİLGİSİ ......................................................................................................218

5. ÜNİTE / YAZIM KURALLARI ................................................................................................236

Yeni Türk Dili / Bölüm Testi.......................................................................................................251

Page 6: TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI ÖĞRETMENLİĞİ · 2018. 6. 21. · 4 TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI 5. Güneş-Dil Kuramı Güneş-dil kuramına göre dillerin ortaya çıkması; dil felsefesi,
Page 7: TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI ÖĞRETMENLİĞİ · 2018. 6. 21. · 4 TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI 5. Güneş-Dil Kuramı Güneş-dil kuramına göre dillerin ortaya çıkması; dil felsefesi,

1. BÖLÜM

ESKİ TÜRK DİLİ

Page 8: TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI ÖĞRETMENLİĞİ · 2018. 6. 21. · 4 TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI 5. Güneş-Dil Kuramı Güneş-dil kuramına göre dillerin ortaya çıkması; dil felsefesi,
Page 9: TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI ÖĞRETMENLİĞİ · 2018. 6. 21. · 4 TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI 5. Güneş-Dil Kuramı Güneş-dil kuramına göre dillerin ortaya çıkması; dil felsefesi,

3

TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI

1. ÜNİTEDİL VE DİLLERİN SINIFLANDIRILMASI

GİRİŞ

DİL NEDİR?Dil, iletilmek istenen duygu ve düşüncelerin ya da verilmek istenen mesajların, konuşurun oluşturduğu ses dalgalarıile dinleyen kişi tarafından algılanarak anlamlandırılması süreçlerinin birleştirilmesinden oluşmaktadır. Dil,varlığın insan algısı içindeki bilgisini işaret eder ve toplumların eşyayı, varlığı algılama, anlamlandırma ve anlatmaözelliklerine göre değişiklikler gösterir. İnsanlar arasında doğal bir iletişim aracı olan dil, bireyler ve nesillerarasında anlaşma aracı olarak işlevini yerine getirmektedir. Seslerin yan yana gelerek kelimeleri ve kelime dizelerinioluşturması nedeniyle dilin sesler sistemi olduğu ifade edilebilir.

Dil Kavramının Çeşitli Tanımları ¯ Dil, insanlar arasında anlaşmayı sağlayan doğal bir vasıta, kendisine mahsus kanunları olan ve ancak bu kanunlar

çerçevesinde gelişen canlı bir varlık, temeli bilinmeyen zamanlarda atılmış bir gizli antlaşmalar sistemi, seslerden örülmüş toplumsal bir müessesedir (M. Ergin).

¯ Dil, insanlar arasında karşılıklı haberleşme aracı olarak kullanılan; duygu, düşünce ve isteklerin ses, şekil ve anlam bakımından her toplumun kendi değer yargılarına göre şekillenmiş ortak kurallarının yardımı ile başkalarına aktarıl-masını sağlayan, seslerden örülü çok yönlü ve gelişmiş bir sistemdir (Z. Korkmaz).

¯ Dil; düşünce, duygu ve isteklerin, bir toplumda ses ve anlam yönünden ortak olan öğeler ve kurallardan yararlanıla-rak başkalarına aktarılmasını sağlayan çok yönlü, çok gelişmiş bir sistemdir (D. Aksan).

¯ Duygu, düşünce ve dileklerimizi anlatmaya yarayan imlerin (işaret) -daha çok ses imlerinin- hepsine birden dil denir (T. N. Gencan).

¯ Dil, insanların meramlarını anlatmak için kullandıkları sesli işaretler sistemidir (T. Banguoğlu). ¯ Dil, zihinsel bir organdır (N. Chomsky). ¯ Dil, yalnızca insana özgü olan, ülkülerin, duyguların ve arzuların isteyerek üretilen simgeler yoluyla aktarılmasını

sağlayan, içgüdüsel olmayan iletişim yöntemidir (E. Sapir). ¯ Dil, sınırlı anlamın sınırsız kullanımıdır (W. von Humboldt). ¯ Dil, kendi düşüncelerini sesin yardımıyla, özne ve yüklem aracılığıyla anlaşılır duruma getirmektir (Eflatun).

DİLLERİN DOĞUŞU İLE İLGİLİ KURAMLAR1. Yansıma KuramıYansıma kuramına göre dil, doğadaki varlıkların çıkardığı seslerden meydana gelmiştir. Doğada bulunan seslerin in-sanlar tarafından tekrarlanması da konuşmayı oluşturmuştur. Bu kurama göre hayvanların çıkardığı sesler, rüzgârın ya da suyun sesi, bu varlıklarla ilgili kelimeleri ortaya çıkararak dili doğurmuştur.

2. Ünlem KuramıDilin, insanın duygusal yapısı ile bağlantısının olduğunu ileri süren ünlem kuramına göre dil, duyguları belirten sesler ile ortaya çıkmıştır. Dilin doğuşunu insanın duygularını ifade etmesiyle ilişkilendiren ünlem kuramında, insanın birtakım davranışlarla duygularını ifade edemediği noktada, duygularını belirttiği seslerle yani ünlemlerle dili oluşturduğu savu-nulmuştur.

3. İş Kuramıİş kuramına göre dil, insanların birlikte iş yaptığı zamanlarda, ortak çalışmanın etkisiyle çıkarılan seslerden doğmuştur. Bu kurama göre ilk insanın uğraştığı bazı işlerde çıkardığı sesler de dilin ilk kelimelerini ortaya çıkarmıştır.

4. Ruh Bilimsel KuramRuh bilim verilerinden yararlanılarak ortaya atılan ruh bilimsel kurama göre dil, sesli mimiklerden ve jestlerden doğmuş-tur. İnsanın düşüncesini ifade edebilmek amacıyla bazı yansıma sesler ve her ses için ayrı jest ve mimik çıkarmıştır. Bu jest dilinin ortaya çıkmasıyla da dildeki kelimeler meydana gelmiştir. Mimik, semboller ve benzetme olmak üzere üç aşamadan geçen dilin doğuşunu bu kuramla ortaya atan kişinin Wundt olduğu ileri sürülmüştür.

Page 10: TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI ÖĞRETMENLİĞİ · 2018. 6. 21. · 4 TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI 5. Güneş-Dil Kuramı Güneş-dil kuramına göre dillerin ortaya çıkması; dil felsefesi,

4

TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI

5. Güneş-Dil KuramıGüneş-dil kuramına göre dillerin ortaya çıkması; dil felsefesi, psikolojisi ve sosyolojisine ilişkin olarak öne sürülmüştür. Bu kurama göre dillerin doğmasında güneşin gücü, büyüklüğü, ısı ve ışık kaynağı olması, hareketi gibi özellikleri etkili olmuştur. İlk sözcüklerin ve genel kavramların güneşten kaynaklandığını savunan bu kuramda, dilin doğuşu insanın güneş karşısındaki duygularını dile getirdiği a/ağ seslerinde görülmüş ve bu seslerin de güneşin adı olduğu kabul edilmiştir. Ayrıca bu kurama göre dillerin ilk kökleri Sümerceden türemiştir. 1935 yılında Türk dilciler tarafından ortaya atılan bu kuram, Atatürk tarafından da desteklenmiş ve 1936 yılında da Türk Dil Kurumu kurultayında kabul edilmiştir.

DİLİN TÜRLERİ1. Ana dilAna dil, bir dilin veya dil ailesinin tarihî gelişim sürecinde kuramsal olarak var olduğu düşünülen en eski şeklidir. Yapı ve anlam bakımından farklılık gösteren lehçelerin köken bakımından birleştikleri ortak dil olarak da tanımlanabilir. Örneğin, bütün Türk yazı dilleri veya lehçeleri kuramsal İlk Türkçe ve Ana Türkçe dönemlerinden gelişmiştir. Avrupa, Hindistan ve İran’da konuşulan bütün modern diller binlerce yıl önce konuşulduğu tahmin edilen Hint-Avrupa ana dilinden gelişmiştir.

2. Ana diliAna dili, insanların doğuştan itibaren doğup büyüdüğü aile ve yakın çevresinden öğrenerek geliştirdiği dildir. İnsan ana dilini, genellikle annesi veya bebeklik döneminden itibaren birlikte olduğu kişilerle etkileşim aracılığıyla edinir.

3. Yazı diliYazı dili, bir dilde tespit edilen ses, anlam ve söz dizimi kurallarına bire bir uyularak oluşturulan dildir. Türkiye Türkçesi-ne kaynaklık eden (İstanbul ağzı gibi) bir bölgedeki konuşma dilinin o dile esas alınmasıyla meydana gelir.

4. Konuşma diliFarklı söyleyiş özellikleri gösteren konuşma dili, günlük hayatta kullanılmaktadır. Sözlü ve karşılıklı iletişimdeki ses tonu, jestler ve mimikler, yüz ifadesi, vücut duruşu gibi dil dışı öğelerin de önemli rolü vardır.

5. Yapma dilYapay dil, doğal oluşum içerisinde ortaya çıkmayan, insanlar tarafından oluşturulan dildir. Genellikle Latince, Grekçe ortak ve yaygın sözcüklerle ve basitleştirilmiş dil bilgisi kurallarıyla öğrenme kolaylığı, yaygın ana dillere yakınlık ve işlevsellik sağlamak için 1880 yılında Johann Martin Schleyer tarafından oluşturulan Volapük dili (Dünya Dili) ilk yapay dillerdendir. 1887 yılında da Ludwig Lazarus Zamenhof tarafından Esperanto (Ümit Dili) oluşturulmuştur. Bunların dı-şında da yapay diller oluşturulmuş; ancak bu iki yapay dilde de olduğu gibi başarı gösterilememiştir.

DİLİN ALT BİRİMLERİ1. LehçeDilin önemli ses, kelime ve şekil bakımından farklılıklar gösteren ve yazılı metinlerle takip edilemeyen çok eski bir dö-neminde ayrılan koludur. Türkçenin, Çuvaşça ve Yakutça olmak üzere iki lehçesi vardır. Son zamanlarda bu lehçelere Halaçça da eklenmektedir. Ayrıca uzak lehçe ve yakın lehçe terimleri de son dönemlerde kullanılmaktadır.

2. ŞiveMetinlerle takip edilebilen dönemde ayrılan ve lehçeye göre daha az sesbilgisi ve şekilbilgisi farklılıkları gösteren kolu-dur. Azeri Türkçesi, Özbek Türkçesi, Kırgız Türkçesi, Balkan Türkçesi Türkçenin şivelerine örnek olarak gösterilebilir.

3. AğızBir şive, bir yazı dili alanı içinde mevcut olan farklı konuşma biçimleridir. (Gaziantep, Muğla, Aydın ağzı gibi).

ÖĞRETEN SORU

“Bir dilin yazılı metinlerle takip edilemeyen çok eski bir döneminde ayrılan ve önemli ses, kelime ve şekil bakımından farklılıklar gösteren koluna … denir.”

Bu cümlede boş bırakılan yere aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?A) AğızB) LehçeC) Konuşma diliD) ŞiveE) Yazı dili

Page 11: TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI ÖĞRETMENLİĞİ · 2018. 6. 21. · 4 TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI 5. Güneş-Dil Kuramı Güneş-dil kuramına göre dillerin ortaya çıkması; dil felsefesi,

5

DİL VE DİLLERİN SINIFLANDIRILMASI

ÖĞRETEN CEVAP

¯ Lehçe, bir dilin önemli ses, kelime ve şekil bakımından farklılıklar gösteren ve yazılı metinlerle takip edilemeyen çok eski bir döneminde ayrılan koludur.

¯ Yazı dili, bir dilde tespit edilen ses, anlam ve söz dizimi kurallarına bire bir uyularak oluşturulan dildir. ¯ Konuşma dili, farklı söyleyiş özellikleri gösterir ve günlük hayatta kullanılmaktadır. ¯ Şive, bir dilin metinlerle takip edilebilen dönemde ayrılan ve lehçeye göre daha az sesbilgisi ve şekilbilgisi farklı-

lıkları gösteren koludur. ¯ Ağız; bir şive, bir yazı dili alanı içinde mevcut olan farklı konuşma biçimleridir.

CEVAP: B

DİLLERİN SINIFLANDIRILMASI

A) Yapı Bakımından Diller1. Tek Heceli DillerTek heceli dillerde kelime tek heceden ibarettir. Kelimeler her zaman daima kök durumunda olup, çekimli şekilleri yoktur. Cümleler çekimsiz kelimelerin bir araya gelmesiyle oluşturulur. Cümlenin anlamı genellikle kelimelerin sıralanı-şından anlaşılır. Bununla birlikte konuşurken birbirine benzeyen kelimeleri ayırt etmek için çok zengin bir vurgu sistemi oluşturulmuştur

2. Eklemeli DillerTek veya çok heceli kelime kökleri ile eklerin bulunduğu eklemeli dillerde köklere ekler getirilir. Bu diller ön ekli olabile-ceği gibi son ekli de olabilir. Türkçe, Moğolca, Mançu-Tunguzca, Korece, Japonca, Fince, Macarca, Ugorca gibi diller bu gruba girerler. Türkçe sondan eklemeli bir dildir.

3. Bükümlü/Çekimli DillerTek ve çok heceli köklerle birtakım ekler ile yeni kelimeler yaparken çekim sırasında kelime köklerinde değişikliğin görüldüğü dillerdir. Genellikle Hami-Sami dil ailesine mensup olan diller kök bükümlü, Hint-Avrupa dil ailesine mensup olanlar ise gövde bükümlüdür. Almanca, Flemenkçe, İngilizce, İskandinav dilleri, Latince ve onların bugünkü temsilcileri olan Fransızca, İspanyolca, İtalyanca, Portekizce, Rumence; Slav kökenli dillerden Rusça, Bulgarca, Sırpça, Lehçe; Yunanca, Arnavutça, Keltçe, Litvanca, tarihî dillerden Hititçe ve Hint-İran dilleri, tarihî Sanskritçe, Orta ve yeni Farsça ile yaşayan dillerden Ermenice bu grupta yer alan belli başlı dillerdir. Bantu dillerinden Güney ve Orta Afrika’da konuşulan Bantu dilleri ve Sami dillerinden Akadca, İbranice, Arapça bu grubu oluşturur.

Ural-Altay Dilleri Hint-Avrupa DilleriHami-Sami

DilleriÇin-Tibet

DilleriBantuDilleri

KafkasDilleri

Ural Dilleri

AltayDilleri

Asya Kolu Avrupa KoluArapçaİbraniceAkadcaAramiceFenikeceBerberîdilleri

ÇinceTibetçe

Orta veGüney

Afrika’dakonuşulan

diller

GürcüceAvarcaİnguşçaÇeçenceAbhazca

MacarcaFince

Ugorca Samoyed

dilleri

TürkçeMoğolcaMançucaTunguzca

KoreceJaponca

HintçeUrducaFarsçaTacikçe

SanskritçeErmenice

Germen Dilleri

Slav Dilleri

Roman/Latin

Dilleri

Almancaİngilizce

Flemenkçeİskandinav

dilleri

RusçaBulgarca

SırpçaÇekçeLehçe

Slovakça

FransızcaİspanyolcaRumenceİtalyanca

Portekizce

Page 12: TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI ÖĞRETMENLİĞİ · 2018. 6. 21. · 4 TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI 5. Güneş-Dil Kuramı Güneş-dil kuramına göre dillerin ortaya çıkması; dil felsefesi,

6

TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI

ÖĞRETEN SORU

Aşağıdaki eşleştirilmiş dillerden hangileri yapı bakımından benzer değildir? (2013 – ÖABT/ TDE)A) Çince-TibetçeB) Arapça-FarsçaC) Bulgarca-LehçeD) Portekizce-RumenceE) İngilizce-Flemenkçe

ÖĞRETEN CEVAP

Yapıları bakımından diller incelendiğinde Çince ve Tibetçe yalınlayan yani tek heceli diller grubundadır. Bulgarca- Lehçe Slav dillerinde, Portekizce-Rumence Latin dillerinde, İngilizce-Flemenkçe Germen dillerinde yer alır; bu dillerin hepsi gövde bükümlü ve yapı bakımından benzer dillerdir. Arapçanın kök bükümlü, Farsçanın ise gövde bükümlü olması nedeniyle bu iki dil arasında yapı bakımından benzerlik yoktur.

CEVAP: B

URAL-ALTAY DİLLERİ KURAMI

Asya’nın Büyük Okyanus kıyılarından, Orta Avrupa’ya ve Akdeniz kıyılarına kadar uzanan alanda konuşulan Ural-Altay dil ailesi, Ural ve Altay dilleri olmak üzere iki gruba ayrılır. Türk dili, Altay grubundadır.Altay dilleri hakkında çalışmalar Daniel Gottlieb Messerschmidt (1685-1735)’in yanına yardımcı olarak verilen Philipp Johann Tabbert von Strahlanberg ile başlamıştır. Strahlanberg Sibirya’da toplamış olduğu bilgi ve göz-lemlerle ülkesine dönünce kısa adı Türkiye Türkçesine Asya ve Avrupa’nın Kuzey ve Doğu Kısımları olarak çevrilen bir kitap yayımlar. (Das Nord und Östliche Theil von Europa und Asia, Stockholm 1730) Strahlanberg eserinde 32 dilden 35 kelimenin karşılıklı listesini vermiştir. Bununla birlikte araştırma yaptığı sahalaradaki dilleri bir araya toplayıp, birleştirdiği bu 32 dili Tatar şeklinde adlandırmış ve 6 gruba (Tabula Polyglotta ) ayırmıştır:

1) Fin-Ugor > Macar, Fin, Vugol, Çeremiş, Permyak, Votyak, Ostyal2) Türk-Tatar > Tatar, Yakut, Çuvaş3) Samoyed4) Moğol-Mançu > Kalmuk, Mançur, Tangut5) Tunguz s> Kamasin, Arin, Karyak, Kuril6) Karadeniz ve Hazar Denizi arasındaki halklar.

Strahlanberg’in eserinin 13. bölümünde Türkler’den kalan mezar taşları ve yazıtlardan bahsedilmiş bununla bir-likte bazı çizimlere yer verilmiştir. Bu yönleri eserin Türkoloji açısından önemli kılınmasını sağlamıştır. Bu yazıtlar, bugün bilim çevresinde Yenisey yazıtları olarak tanınır. Strahlanberg’in eserinin en önemli özelliği yazıtlardan ziyade Çuvaşça ve Yakutça’dan bahsediyor olmasıdır. Zira Çuvaşça ve Yakutça’nın tesbiti Strahlanberg ile ol-muş ve uzun süre ortaya konmasına rağmen gözden kaçmıştır. Strahlanberg eserinde ek olarak Vocabularium Calmucko-Mungalicum (Kalmukça-Moğolca Söz Varlığı) isimli 1500 kelimelik bir Moğolca sözlük de neşretmiştir. Ural-Altay Dillerinin kategorilendirilmesi şu şekildedir.

Ural Dilleri1. Fin-Ugor Dilleri

¯ Fince ¯ Ugorca ¯ Macarca

Page 13: TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI ÖĞRETMENLİĞİ · 2018. 6. 21. · 4 TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI 5. Güneş-Dil Kuramı Güneş-dil kuramına göre dillerin ortaya çıkması; dil felsefesi,

7

DİL VE DİLLERİN SINIFLANDIRILMASI

2. Samoyed DilleriAltay Dilleri1. Türkçe2. Moğolca3. Mançu-Tunguz4. Korece (?)5. Japonca (?)

Ural-Altay Dilleri hakkında çalışmaların gelişimi 1838 yılında Estonyalı ilim adamı Ferdinand Johann Wiedemann (1805- 1887), Ural-Altay dil ailesinin ortak özellikleri üzerinde yaptığı çalışmayla başlamı, bu dil ailesinin Hint- Avrupa dillerinden farklı özelliklerini aşağıda verilen 14 maddede toplamıştır:

1. Ural-Altay dillerinin en başta gelen özelliği ‘ses uyumu’dur.2. Bu dillerin sözcüklerinde gramatikal cinsiyet yoktur; yani sözcükler eril, dişil ve nötr diye ayrılmaz. Mesela:

‘kātib’= yazıcı (eril) - ‘kātibe’= kadın müdür (dişil); İng. he (eril) - she (dişil)3. Sözcük belirleyici (belirtme edatı) işleviyle sözcüğün başına yazılan Arapçadaki لا ‘el-tarif harfi ( ‘el kitâbu) veya

İngilizcedeki ‘the’ artikeli gibi ulamalar yoktur.4. Sözcük yapımı eklerledir; Ural-Altay dil ailesine giren dillerin hepsi bağlantılı (=eklemeli) dillerdendir. Türetme ve

çekim eklerle yapılırken köklerde değişme olmaz.5. İsimlerin çekiminde iyelik ekleri kullanılır. İng. his father = Tü. onun baba-sı.6. Fiil şekilleri zengindir.7. Hint-Avrupa dillerindeki ön-ek (=preposition) yerine son-ek (=postposition) kullanılır. Farsça: bî-çāre = Türkçe:

çaresiz.8. Sıfatlar isimlerden önce gelir.9. Sayı sözlerinden sonra çokluk eki kullanılmaz (beş elma, üç kişi gibi). Türkçede üç silahşörler, kırk haramiler, yedi

cüceler gibi tamlamalar istisnaî örneklerdir. 10. Karşılaştırma, -den çıkma durumu (=ablative) eki ile yapılır11. Yardımcı fiil olarak i- kullanılır.12. Ural-Altay dillerinin çoğunda olumsuz hareket için ayrı bir fiil vardır.13. Soru eki bulunmaktadır.14. Bağlar yerine fiil şekilleri kullanılır.

Buna göre, Türk dilini dünya dillerinden ayırt eden bir özellik sayılan ses uyumunun sadece Türkçe için değil, Türkçenin içinde yer aldığı dil ailesine bağlı diğer diller için de geçerli olduğu anlaşılmaktadır.

UYARIUYARIWiedemann’ın ortaya koyduğu 14 madde sayı açısından yüksek olduğu için sınavlarda soru olarak veya kuvvetli bir çeldirici olarak gelebilir.

Rasmus Rask İskit Dilleri başlığında Strahlanberg listesine ek olarak Arî öncesi İspanya ve Galya, Paleozyatik, Kuzey Kafkasya, Grönland ve bazı Kuzey Afrika dillerini katarak genişletmeye çalışmıştır.Max Müller Turani diller adlı çalışmasıyla Siyam, G. Hindistan ve Tibet dillerini de Ural-Altay dilleri arasına katar. Finli dil bilimci Matias Aleksanteri Castrén, Ural-Altay dil grubu içerisinde yer alan, grupla ilgisi olmayan birçok dili gruptan çıkarmış ve Ural-Altay dil grubunu “Ural” ve “Altay” olmak üzere ikiye ayırmıştır. Böylelikle Ural-Altay dil grubu iki ana kola ayrılarak incelenmiştir.

Castrén’in çalışmasından sonra Ural-Altay dil ailesi alanında teknik açıdan morfolojik unsurlara dayalı olarak gerçek karşılaştırmalı araştırma yapan dil bilimci Wilhelm Schott olmuştur. Schott, Ural-Altay dil ailesini Ural (Çud) ve Altay (Tatar) olmak üzere ikiye ayırmış; daha sonra çalışmalarını Tatar dilleri üzerinde yoğunlaştırmıştır. “Tatar” grubunun benzer yönlerini ve akrabalık bağlarını, kelime ve ekler arasındaki ilişkiler üzerinden irdele-miştir. Schott, bu çalışmasının sonucunda Çuvaşça “r” ve “l”nin Genel Türkçede “z” ve “ş”ye denk düştüğünü ve Çuvaşçanın Türk lehçelerinden biri olduğunu keşfetmiştir.

Page 14: TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI ÖĞRETMENLİĞİ · 2018. 6. 21. · 4 TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI 5. Güneş-Dil Kuramı Güneş-dil kuramına göre dillerin ortaya çıkması; dil felsefesi,

8

TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI

URAL-ALTAY DİL AİLESİ

Altay (Tatar) DilleriUral (Çud) Dilleri

Fin-Ugor Dilleri Mançu-Tunguz

Türk Dilleri

Moğol Dilleri

Samoyed Dilleri

Schott ile Altay Dilleri kavramı oturmuştur denilebilir. Schott’a, Altay dil grubuna yapmış olduğu çalışma ve grup-lamalarda “Tatar dilleri” olarak adlandırdığı diller arasındaki yakınlık ve benzerlikleri tespit etmeye çalıştığı için Altayist diyebiliriz. Schott, bu konudaki eserini 1836’da neşretmiştir: Versuch Über Tatarischen Sprachen (Tatar Dilleri Üzerine Tecrübe), Berlin 1836Schott çalışmasında Altay dillerininin akrabalık derecelerini tesbit etmeye, bu dillerdeki fonetik ve morfolojik geliş-meleri ve benzerlikleri tesbit etmeye çalışmıştır. Bu noktada Schott’un tesbit ettiği Türkçe /z/ Çuvaşça /r/; Türkçe /ş/ Çuvaşça /l/ ses denklikleri çok önemlidir.

ÇUVAŞÇA TÜRKÇEr zl ş

LİR TÜRKÇESİ (l/r)(ÇUVAŞÇA)

ŞAZ TÜRKÇESİ (ş/z)(GENEL TÜRKÇE)

pillĭk beşşĭl dişalĭk eşikvĭkĭr öküz

huran kazanamar omuzṣur yazhur kaz

Page 15: TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI ÖĞRETMENLİĞİ · 2018. 6. 21. · 4 TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI 5. Güneş-Dil Kuramı Güneş-dil kuramına göre dillerin ortaya çıkması; dil felsefesi,

9

DİL VE DİLLERİN SINIFLANDIRILMASI

ÖĞRETEN SORU

Türkçe Çuvaşça arasındaki ses denkliği, aşağıdakilerin hangisinde doğru olarak verilmiştir? (2014 AÖF)A) Türkçe /l/ = Çuvaşça /r/, Türkçe /ş/ = Çuvaşça /l/B) Türkçe /z/ = Çuvaşça /l/, Türkçe /ş/ = Çuvaşça /r/C) Türkçe /r/ = Çuvaşça /z/, Türkçe /l/ = Çuvaşça /ş/D) Türkçe /z/ = Çuvaşça /r/, Türkçe /ş/ = Çuvaşça /l/E) Türkçe /z/ = Çuvaşça /ş/, Türkçe /r/ = Çuvaşça /l/

ÖĞRETEN CEVAP

R-z, ş-l ses denkliklerinde Türkçe /z/ Çuvaşça /r/’ye (tuz > tıvar), Türkçe /ş/ Çuvaşça /l/’ye (eşik > elik) karşılık gelir.CEVAP: D

NOT NOT:

Türkçe ~ Çuvaşça ~ Moğolca r - z, l - ş denklikleri her ne kadar net bir bilgi olsa da sınava yönelik olarak gözden kaçırılmaması gereken bir bilgidir.

Altay Dilleri teorisini gerçekten sistematiğe oturtan isim G.J. Ramsted olmuştur. Ramsted Schott’un tesbit ettiği /z/ = /r/ ve /ş/ = /l/ denkliklerinin yalnızca Çuvaşça’da olmayıp, Moğol ve Tunguz dillerinde de olduğunu tesbit etmiş, bununla da Çuvaşça’nın diğer Türk dillerinden ayrılıp Moğolca ve Tunguz dillerine yaklaştığını ortaya koymuştur. Burada esas nokta İsa’nın doğumu esnasında Ana Türkçe’den ayrılan Çuvaşça’nın Moğol ve Tunguz dilleriyle böyle bir denkliğe sahip olması Altayistlerin görüşlerini güçlendiren en önemli unsur olmuştur. Finli ilim adamı Matthias Alexander Castren Altay dilleri teorisi için önemli bir isimdir. Esasen Altay dilleri kavramının oturmasını sağlayan kişi Castren’dir diyebiliriz. Castren yaptığı ilmi gezilerde birçok materyal toplamış. Türk dilleri üzerinde de durmuş, Kızıl, Sagay, Beltir, Kaça, Kobal, Soyot ve Karagaslar hakkında bilgiler toplamış ve bunları yayın-lamıştır. Bu kitap Karagas ve Koybal diyalektleri için yapılan ilk gramer çalışmasıdır. Castren yaptığı en önemli çalışma zamirler hakkındadır. Türk, Moğol ve Mançu-Tunguz dillerindeki zamirleri karşılaştırmış ve benzerlikleri ortaya koymuştur. Bu noktada özellikle Türkçe ben zamirinin Moğol ve Mançu-Tunguz dillerinde ben zamirinin bi, sen zamirinin de si şeklinde geçiyor olması önemlidir. Zira Türkiye’de güneydoğuda özellikle Urfa ağızlarında bu zamirler için direkt olarak bi ve si şekilleri kullanılmaktadır. Ramsted’in ölümünden sonra Ramsted’in öğrencileri olan N. Poppe ve Aalto Altayistiğin gelişimi için çalışan isimlerdir. Aalto Ramsted’in Einführung in die altaische Sprachwissenschaft (Altay Dil Bilimine Giriş I-II-III) eserini ölümünden sonra yayınlamıştır. Aalto’nun da çalış-maları doğumunun 70. yılında Studies in Altaic and Comparative Philology, Studia Orientalia 59, 1987 adıyla yayınlanmıştır.İlişkilendirelim: r-z, ş-l denkliklerinin Çuvaşça’da varlığını Schott, Moğolca’da varlığını da Ramstedt tesbit etmiştir. Do-layısıyla bu iki isim aynı denklikler üzerinde çalışan isimlerdir.

ÖĞRETEN SORU

Bir Türk dili olmasına rağmen r/z ve l/ş ses denklikleri bakımından Moğolcayla paralellik göstermesi ve çok erken dönemlerde Genel Türkçeden ayrılması ile de Altayistik ve Tür-koloji çalışmalarında önemli bir yere sahip olan Türk dili aşağıdakilerden hangisidir? (2013 - ÖABT / TDE)A) Halaçça

B) Altayca

C) HakasçaD) Çuvaşça

E) Yakutça

Page 16: TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI ÖĞRETMENLİĞİ · 2018. 6. 21. · 4 TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI 5. Güneş-Dil Kuramı Güneş-dil kuramına göre dillerin ortaya çıkması; dil felsefesi,

10

TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI

ÖĞRETEN CEVAP

Çuvaşça, bir Türk dilidir; ancak r/z ve l/ş ses denklikleri bakımından Moğolca ile benzerlik göstermektedir. Dil bilimcilere göre en eski Türk dillerinden biri olan Çuvaşça çok erken dönemde Genel Türkçeden ayrılarak bir Türk lehçesi hâline gelmiştir. Dil çalışmalarında önemli bir yer tutan Çuvaşçada, “r” ve “l”nin Genel Türkçede “z” ve “ş”ye denk düştüğü, daha sonra da Türkçedeki z/ş fonemlerinin Moğolca ve Çuvaşçada r/l fonemlerine denk geldiği dil bilimciler tarafından belirtilmiş ve Ana Altaycada bu yapının r/l olduğunu öne sürülmüştür.

CEVAP: D

Türkçe ~ Çuvaşça ~ Moğolca r-z, l-ş denklikleri meselesi bu seslerden hangisinin asli olup hangisinin ikincil oldu-ğu gibi bir tartışmayı da beraberinde getirmiştir. Bu konuda Ramstedt’in görüşleri asli olan seslerin neler olduğu kabulünde önemli rol oynamıştır. Başlangıçta Türkologlar z’nin asli olup r’ye gelişim (Rotasizm) olduğunu ileri sürmüş olsalar da, Ramstedt’in itirazı ve açıklamalarıyla başlangıçta r’nin asli olup z’ye gelişim olduğu (Zetasizm) kabul edilmiştir. Aynı durum l ~ ş denkliği için de geçerlidir. Başlangıçta ş’nin asli olduğu ve l’ye gelişim olduğu kabul edilse de, Ramstedt’le l’nin asli olup ş’ye gelişimin (Sigmatizm) olduğu kabul edilmiştir.Not: Asli seslerin kabulüne baktığımızda Ramstedt Türkçe ~ Çuvaşça ses denkliklerinde Çuvaşça’daki kullanım-ların (Dolayısıla Moğolca’da bulunan şekillerin) daha arkaik olduğunu ve bu seslerden gelişim olduğu fikrini ileri sürdüğü görülmektedir. Dolayısıyla r ~ z, l ~ ş denkliklerinde Türk dilinde asli olan sesler Çuvaşça’daki seslerdir.

Rotasizm (r’leşme): Türkçe z’nin asli olduğunu, Çuvaşça ve Moğolcadaki r’nin ise bu asli sesten türediğini sa-vunan görüştür.Lambdasizm (l’leşme): Türkçe ş’nin asli olduğunu, Çuvaşça ve Moğolcadaki l’nin ise bu asli sesten türediğini savunan görüştür.Zetasizm (z’leşme): Çuvaşça ve Moğolcadaki r’nin asli olduğunu, Türkçe z’nin ise bu asli sesten türediğini sa-vunan görüştür.Sigmatizm (ş’leşme): Çuvaşça ve Moğolcadaki l’nin asli olduğunu, Türkçe ş’nin ise bu asli sesten türediğini savunan görüştür.

ÖĞRETEN SORU

Türkçe z’nin aslî olduğunu, Çuvaşça ve Moğolcadakinin ise bu aslî sesten türediğini savunangörüş aşağıdakilerden hangisidir?A) RotasizmB) LambdasizmC) ZetasizmD) SigmatizmE) Yansıma Kuramı

ÖĞRETEN CEVAP

Rotasizm (r’leşme), Türkçe z’nin aslî olduğunu, Çuvaşça ve Moğolcadaki r’nin ise bu aslî sesten türediğini; lamb-dasizm (l’leşme) Türkçe ş’nin aslî olduğunu, Çuvaşça ve Moğolcadaki l’nin ise bu aslî sesten türediğini; zetasizm (z’leşme), Çuvaşça ve Moğolcadaki r’nin aslî olduğunu, Türkçe z’nin ise bu aslî sesten türediğini; sigmatizm (ş’leşme) ise Çuvaşça ve Moğolcadaki l’nin aslî olduğunu, Türkçe ş’nin ise bu aslî sesten türediğini savunan görüştür.

CEVAP: A

Poppe de Altayist, Mongolist ve Türkolog’dur. Poppe’nin Moğolve Tunguz diyalektleri hakkında önemli çalış-maları vardır. Ayrıca Moğolca’yı öğretnek için İngilizce, Rusça ve Almanca gramer kitapları yazmıştır. Poppe Çuvaşça’yla da ilgilenmiştir. Fundamenta’nın Yakutça kısmını yazmıştır. Bunula birlikte 1960-65 yıllarında Altay dillerinin karşılaştırmalı ses bilimi çalışmasını gerçekleştirmiştir (Vergleichende Grammatik der altaischen Sprac-hen, Wiesbaden 1960); (Introduction to Altaic Linguistics, Wiesbaden 1965). 1965 yılındaki çalışması Zeki Kay-maz tarafından 1994 yılında Türkçeye tercüme edilerek neşredilmiştir (Altay Dillerinin Karşılaştırmalı Grameri 1. Kısım, Karşılaştırmalı Ses Bilgisi, İstanbul 1994). Poppe Altay dilleri teorisinde Ramsted’in arkasından gitmesiyle birlikte Ramsted’in görüşlerine karşı çıktığı noktalar da olmuştur. Son olarak J. Gyula Nemeth Altayistik üzerine çalışan ilim adamlarındandır. Nemeth önceleri Moğol-Türk akrabalığına şüphe ile bakarken, sonradan fikrini de-ğiştirmiş ve Altay dillerni dört evrede incelemiştir:

Page 17: TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI ÖĞRETMENLİĞİ · 2018. 6. 21. · 4 TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI 5. Güneş-Dil Kuramı Güneş-dil kuramına göre dillerin ortaya çıkması; dil felsefesi,

MODÜL - 2

TÜRK DİLİ VE EDEBİYATIÖĞRETMENLİĞİ

Türk Halk EdebiyatıEski Türk Edebiyatı

Page 18: TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI ÖĞRETMENLİĞİ · 2018. 6. 21. · 4 TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI 5. Güneş-Dil Kuramı Güneş-dil kuramına göre dillerin ortaya çıkması; dil felsefesi,

ÖABT YAYINLARI

Genel Yayın YönetmeniSavaş DOĞAN

Genel Yayın Yönetmen YardımcısıArzu ALAN

YazarKomisyon

ISBN978-605-308-321-4

Sayfa DüzeniAYMİR Yayınevi Dizgi Birimi

Baskı TarihiAnkara, 2017

BASKI

Sistem Ofset Basım Yayım

Tic. Ltd. Şti.

Strazburg Caddesi No: 31/17

Sıhhiye / Çankaya / ANKARA

Tel: 0312 395 81 12

İletişim Adresi

Serhat Mah. Mehmet Akif Ersoy Cad. No: 33

Yenimahalle / ANKARA

Cep: (0549) 435 3355

[email protected]

© COPYRIGHT AYMİR YAYINEVİ

Yayım Hakkı

Bu kitabın her türlü yayım hakkı Aymir Yayın Basım Dağıtım Ltd. Şti.’ye aittir. Bu kitabın baskısından 5846 ve 2936 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasası hü-kümleri gereğince kaynak gösterilerek bile olsa alıntı yapılamaz, herhangi bir şekilde çoğaltılamaz, genel ağ ve diğer elektronik ortamlarda yayımlanamaz.

BU KİTAP T.C. KÜLTÜR BAKANLIĞI BANDROLÜ İLE SATILMAKTADIR.

Page 19: TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI ÖĞRETMENLİĞİ · 2018. 6. 21. · 4 TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI 5. Güneş-Dil Kuramı Güneş-dil kuramına göre dillerin ortaya çıkması; dil felsefesi,

Değerli Öğretmen Adayları;Milli Eğitim Bakanlığı her yıl öğretmen ihtiyacını, adayların KPSS so-

nuçlarına göre yaptığı atamalarla sağlamaktadır. Atamalarda referans alınan başarı puanları üç farklı testin sonuçlarına göre elde edilmekte ve adayların KPSS-121 puanı hesaplanmaktadır.

KPSS – 121 puanı aşağıdaki bölümler ve ağırlıklandırmalardan oluşmaktadır:

Genel Yetenek Testi % 15Genel Kültür Testi % 15Eğitim Bilimleri Testi % 20Öğretmenlik Alan Bilgisi Testi % 50

Atama puanlarında en büyük etkiye sahip olan Öğretmenlik Alan Bilgisi Testi’nin genel yapısını Eğitim Fakültelerinde verilmekte olan akademik müfredat, ilgili alanının öğretim programı ve öğretim yöntemleri oluştur-maktadır. Bu doğrultuda yayınımız, alanında uzman yazar kadromuz ta-rafından sınavın kapsamı, akademik yapısı ve soru tarzları dikkate alına-rak titiz bir çalışma sonucu hazırlanmıştır.

Kitabın hazırlanmasında ve yayımlanmasında desteğini esirgemeyen Dizgi Bölümü Sorumlusu Zeliha DEMİRKAYA’ya, Lider Yayınevi redaksi-yon ekibine ve Kurumsallaşma Koordinatörümüz Engin POLAT’a teşek-kür ederim.

Tüm adayların yaşamında ve eğitim sürecinde başarı dileklerimle...

Genel Yayın Yönetmeni

Savaş DOĞAN

Page 20: TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI ÖĞRETMENLİĞİ · 2018. 6. 21. · 4 TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI 5. Güneş-Dil Kuramı Güneş-dil kuramına göre dillerin ortaya çıkması; dil felsefesi,
Page 21: TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI ÖĞRETMENLİĞİ · 2018. 6. 21. · 4 TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI 5. Güneş-Dil Kuramı Güneş-dil kuramına göre dillerin ortaya çıkması; dil felsefesi,

İÇİNDEKİLER

1. BÖLÜM

TÜRK HALK EDEBİYATI

1. ÜNİTE / HALK EDEBİYATINA GİRİŞ ................................................................................................................................................. 3

2. ÜNİTE / ANONİM HALK EDEBİYATI .............................................................................................................................................. 10

3. ÜNİTE / TEKKE EDEBİYATI ............................................................................................................................................................ 44

4. ÜNİTE / ÂŞIK EDEBİYATI ............................................................................................................................................................... 64

TÜRK HALK EDEBİYATI / BÖLÜM TESTİ ............................................................................................................................................ 96

2. BÖLÜM

ESKİ TÜRK EDEBİYATI

1. ÜNİTE / GÖKTÜRK SAHASI TÜRK EDEBİYATI............................................................................................................................. 101

1. ÜNİTE / GÖKTÜRK SAHASI TÜRK EDEBİYATI / KONU TESTİ ..................................................................................................... 106

2. ÜNİTE / UYGUR SAHASI TÜRK EDEBİYATI ................................................................................................................................. 108

2. ÜNİTE / UYGUR SAHASI TÜRK EDEBİYATI / KONU TESTİ ......................................................................................................... 113

3 . ÜNİTE / GEÇİŞ DÖNEMİ TÜRK EDEBİYATI................................................................................................................................. 115

3. ÜNİTE / GEÇİŞ DÖNEMİ TÜRK EDEBİYATI / KONU TESTİ .......................................................................................................... 123

4. ÜNİTE / ESKİ TÜRK EDEBİYATINA GİRİŞ .................................................................................................................................... 125

4. ÜNİTE / ESKİ TÜRK EDEBİYATINA GİRİŞ / KONU TESTİ ............................................................................................................ 127

5. ÜNİTE / ESKİ TÜRK ŞİİRİNE GİRİŞ .............................................................................................................................................. 129

5. ÜNİTE / ESKİ TÜRK ŞİİRİNE GİRİŞ / KONU TESTİ ...................................................................................................................... 136

6. ÜNİTE / ESKİ TÜRK ŞİİRİNDE MUHTEVA ................................................................................................................................... 138

6. ÜNİTE / ESKİ TÜRK ŞİİRİNDE MUHTEVA / KONU TESTİ ............................................................................................................ 154

7. ÜNİTE / ESKİ TÜRK ŞİİRİ: ŞEKİL, TÜR VE AHENK ...................................................................................................................... 156

7. ÜNİTE / ESKİ TÜRK ŞİİRİ: ŞEKİL, TÜR VE AHENK / KONU TESTİ - 1 ......................................................................................... 204

7. ÜNİTE / ESKİ TÜRK ŞİİRİ: ŞEKİL, TÜR VE AHENK / KONU TESTİ - 2 ......................................................................................... 206

8. ÜNİTE / ESKİ TÜRK EDEBİYATINDA SÖZ SANATLARI ................................................................................................................ 208

8. ÜNİTE / ESKİ TÜRK EDEBİYATINDA SÖZ SANATLARI / KONU TESTİ ........................................................................................ 250

9. ÜNİTE / ESKİ TÜRK ŞİİRİNDE ARUZ ÖLÇÜSÜ ............................................................................................................................ 251

9. ÜNİTE / ESKİ TÜRK ŞİİRİNDE ARUZ ÖLÇÜSÜ/ KONU TESTİ ...................................................................................................... 266

10. ÜNİTE / ESKİ TÜRK EDEBİYATINDA NESİR (DÜZYAZI) ............................................................................................................. 268

10. ÜNİTE / ESKİ TÜRK EDEBİYATINDA NESİR (DÜZYAZI) / KONU TESTİ ..................................................................................... 286

11. ÜNİTE / KIPÇAK-HAREZM SAHASI ESKİ TÜRK EDEBİYATI ...................................................................................................... 288

11. ÜNİTE / KIPÇAK-HAREZM SAHASI ESKİ TÜRK EDEBİYATI / KONU TESTİ .............................................................................. 292

12. ÜNİTE / ÇAĞATAY SAHASI TÜRK EDEBİYATI ........................................................................................................................... 294

12. ÜNİTE / ÇAĞATAY SAHASI TÜRK EDEBİYATI / KONU TESTİ ................................................................................................... 298

13. ÜNİTE / ANADOLU-OSMANLI SAHASI TÜRK EDEBİYATI ........................................................................................................ 300

13. ÜNİTE / ANADOLU-OSMANLI SAHASI TÜRK EDEBİYATI / KONU TESTİ ................................................................................ 331

Page 22: TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI ÖĞRETMENLİĞİ · 2018. 6. 21. · 4 TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI 5. Güneş-Dil Kuramı Güneş-dil kuramına göre dillerin ortaya çıkması; dil felsefesi,
Page 23: TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI ÖĞRETMENLİĞİ · 2018. 6. 21. · 4 TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI 5. Güneş-Dil Kuramı Güneş-dil kuramına göre dillerin ortaya çıkması; dil felsefesi,

1. BÖLÜM

TÜRK HALK EDEBİYATI

Page 24: TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI ÖĞRETMENLİĞİ · 2018. 6. 21. · 4 TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI 5. Güneş-Dil Kuramı Güneş-dil kuramına göre dillerin ortaya çıkması; dil felsefesi,
Page 25: TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI ÖĞRETMENLİĞİ · 2018. 6. 21. · 4 TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI 5. Güneş-Dil Kuramı Güneş-dil kuramına göre dillerin ortaya çıkması; dil felsefesi,

3

TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI

1. ÜNİTEHALK EDEBİYATINA GİRİŞ

HALK BİLİMİBelli bir zaman diliminde belli bir yerde yaşayan insan topluluğuna halk denir. Halk bilimi ise bir ülke ya da belirli bir bölge halkına ilişkin maddi ve manevi alandaki kültürel ürünleri konu edinen, bunları kendine özgü yöntemlerle derleyen, sınıflandıran, çözümleyen, yorumlayan bilimdir. Başka bir deyişle halk bilimi, bir ülkede yaşayan halkın, töre, gelenek-görenek, müzik, dans, sanat, inanç, oyun, yemek gibi kültürel ürünlerini inceleyen bilim dalıdır.

NOT :NOT:

Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de “halk bilimi” yerine uzun yıllar “folklor” terimi kullanılmıştır. Folklor İngilizcede halk anlamına gelen “folk” sözcüğü ve bilim anlamına gelen “lor” sözcüklerinin birleşmesinden oluşan bir terimdir.

TÜRKİYE’DE HALK BİLİMİHalk bilimi alanındaki ilk çalışmaları Tanzimat döneminde Şinasi, Ahmet Vefik Paşa ve Şemsettin Sami yapmıştır.

� Folklor sözcüğüne karşılık ilk defa Ziya Gökalp “halkiyat” sözcüğünü kullanmıştır. Ardından Fuat Köprülü ve Rıza Tevfik Bölükbaşı’nın yaptığı çalışmalar gelir.

� Cumhuriyet döneminde etkin olan halkevleri, Türkiyat Enstitüsü, Türk Dil Kurumu, Türk Kültürünün Araştırma Enstitüsü gibi kurumların bünyesinde yapılan çalışmalarla bu alanda önemli mesafe kat edilmiştir.

� 1980 yılında Dursun Yıldırım’ın katkısıyla “halk bilimi” üniversitelerin bünyesinde kurumsal bir hale gelebil-miştir.

NOT :NOT:

Bugün Türk halk biliminin konuları içerisinde yer alan konuların çoğunun kökeni İslamiyet öncesi inanç sistemlerine dayanır. Totemizm, Animizm, Şamanizm gibi inançların içinde yer alan pek çok kült, sihir, tören ve ayinler dönemin inançsal ve kültürel unsurlarının temelini oluşturmaktadır. Bu değer yargıları sözlü kültürden beslenip günümüze kadar aktarılarak gelmiştir.

HALK BİLİMİ VE HALK EDEBİYATININ KAYNAKLARI

1. Sözlü Kaynaklar 2. Maddi Kültür Kaynakları � Destanlar � Masallar � Ninniler � Tekerlemeler � Alkışlar � Kargışlar � Bilmeceler � Atasözleri

� Camiler � Medreseler � Türbeler � Kervansaraylar � Hanlar � Hamamlar � Müzik enstrümanları � Mutfak eşyaları � Elbiseler

Page 26: TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI ÖĞRETMENLİĞİ · 2018. 6. 21. · 4 TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI 5. Güneş-Dil Kuramı Güneş-dil kuramına göre dillerin ortaya çıkması; dil felsefesi,

TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI

4

3. Yazılı Kaynaklar � Çin Yıllıkları (Tarihleri): Eski Çin kaynaklarında yer alan Hunlar, Göktürkler, Uygurlar gibi Türk boyları ve

kültürleri hakkında bilgi veren kaynaklardır. � Orhun ve Yenisey Yazıtları: Türk tarihinin en eski yazılı kaynaklarından olan Orhun ve Yenisey Yazıtları;

Türk gelenekleri, inancı, devlet anlayışı gibi bilgileri içeren önemli yazılı kaynaklardır. Alp Er Tunga destanı hakkında bilgi bulunmaktadır.

� Eski Uygur Metinleri: Uygur harfli “Oğuz Kağan Destanı”, Aprınçur Tigin’in şiirleri, “Altun Yaruk”, “Prens Kalyanamkara ve Papamkara Hikâyesi” gibi eski Uygur metinleri Türk Halk edebiyatının İslâm öncesi dö-nemine ışık tutan önemli yazılı kaynaklardır.

� Kutadgu Bilig: Yusuf Has Hacib’in 11. yüzyılda yazdığı ve Tabgaç Buğra Han’a sunduğu “Kutadgu Bilig”; devlet yönetimi, yasa ve töre bilgisi, avcılık gibi halk bilimine ait konularla ilgili bilgi veren yazılı kaynaktır. Alp Er Tunga destanı hakkında bilgi bulunmaktadır.

� Dîvânu Lügati’t-Türk: Türkçenin Arapçadan daha üstün bir dil olduğunu göstermek ve Araplara Türkçeyi öğretmek amacıyla Kaşgarlı Mahmud tarafından 1072–1074 yılları arasında yazılan “Dîvânu Lügati’t-Türk”, Türk kültür tarihinin önemli sözlüklerinden biridir. Alp Er Tunga destanı hakkında bilgi bulunmaktadır.

� Atabetü’l-Hakâyık: XII. yüzyılda Edip Ahmet Yükneki tarafından yazılan eser, şiir geleneğinin araştırılması bakımından önemlidir.

� Dîvân-ı Hikmet: Hoca Ahmet Yesevî tarafından XII. yüzyılda yazılan eser, dinî ve tasavvufî konuları işleyen şiir kitabıdır.

� Codex Cumanicus: İçerisinde bilmece türünün en eski örneklerini barındırması bakımından önemli yazılı kaynaklardan biri olan eserde; Kıpçakların dili hakkında bilgiler, Türkçe kelime listeleri ve Türkçe metinler yer almaktadır.

� Dede Korkut Kitabı: Katkısız bir Türkçe ile yazılan “Dede Korkut Kitabı”, Oğuzların geleneklerini, inanışla-rını anlatmaktadır. Oğuz-nâme de denilen bu eserde atasözlerine, deyimlere, alkışlara, kargışlara ait birçok örnek bulunmaktadır. On iki hikâyeden oluşan “Dede Korkut Kitabı”, Türk Halk edebiyatı çalışmaları açısın-dan en önemli yazılı kaynaklarından biridir.

� Tarih Kitapları: � Dürerü’t-Ticân ve Gureru Tevârîhî’l Ezmân

� Câmiü’t-Tevârih

� Târih-i Cihan Güşa

� Ebulgazi Bahadır Han’ın Eserleri (Şecere-i Terâkime, Şecere-i Türkî)

� Tevârih-i Âl-i Selçuk

� Âşık Paşaoğlu Tarihi

� Mevâidü’n-Nefâis fî Kavâidi’l Mecâlis

� Hannâme � Atasözü Kitapları: Türk geleneği içerisinde önemli yer tutan atasözlerinin bilinen en eski örnekleri Uygur

metinleri, Orhun Yazıtları ve “Dîvânu Lügati’t-Türk” gibi eserlerde yer almaktadır. Ayrıca “Kitab-ı Atalar”, “Pendnâme”, “Manzûme-i Durûb-ı Emsal” gibi eserler de Halk edebiyatında atasözleri ile ilgili bilgiler veren yazılı kaynaklardır.

� Masal Kitapları: Çeşitli dillerden Türkçeye tercüme edilen; “Kelile ve Dimne”, “Bin Bir Gece Masalları”, “Bin Bir Gündüz Masalları”, “Mantıku’t-Tayr” gibi masal kitapları Halk edebiyatı araştırmaları açısından önemli yazılı kaynaklardır.

� Fıkra Kitapları: Nasreddin Hoca fıkraları Türk fıkralarının içerisinde en çok derlenen ve yazıya geçirilen fıkralardır. Derlenerek yazıya geçirilen Nasreddin Hoca fıkralarının bilinen en eski yazması, XVI. yüzyılda “Hikâyet-i Kitâb-ı Nasreddin” adıyla yazıya geçirilmiştir.

� Menâkıb-nâmeler: Tekke-tasavvuf edebiyatını aydınlatmada önemli bir yere sahip olan menâkıb-nâmeler, velilerin kerametlerini anlatan kısa hikâyelerden oluşan kitaplardır.

� Şâir-nâmeler: Halk şairleri hakkında bilgileri içeren şâir-nâmelerin en bilinen örneği XVII. yüzyılda Âşık Ömer tarafından yazılmıştır.

Page 27: TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI ÖĞRETMENLİĞİ · 2018. 6. 21. · 4 TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI 5. Güneş-Dil Kuramı Güneş-dil kuramına göre dillerin ortaya çıkması; dil felsefesi,

HALK EDEBİYATINA GİRİŞ

5

� Seyahat-nâmeler: Yazarların gezip gördükleri yerler hakkında bilgi veren seyahat-nâmelerden İbn Fazlân Seyahat-nâmesi, Evliya Çelebi Seyahat-nâmesi, İbn Batuta Seyahat-nâmesi, Rubruk Seyahat-nâmesi ve Ebu Dülef’in Risalesi önemli yazılı kaynaklar arasında yer alır.

� Destan Kitapları / Tekke – Tasavvuf Kaynaklı Eserler: � Battal-nâme

� Dânişmend-nâme

� Hamza-nâme

� Saltuk-nâme

� Cengiz-nâme

� Hz. Ali Cenk-nâmeleri

� Hızır-nâmeler

� Divân Edebiyatı Eserleri: � Divânlar

� Tezkireler

� Şehrengizler

� Mesnevîler

� Sur-nâmeler

� Fütüvvet-nâmeler

� Cönkler ve Mecmualar: Klasik kültürü yansıtan mecmualara kıyasla daha çok halk kültürünü yansıtan cönk-ler “sığırdili” ya da “sefine” adları ile bilinirler. Cönkler; halk şiirleri, mani, destan, fıkra, türkü, hikâye, bilme-ce, koşma, menkıbe gibi halk kültürünün yanı sıra halk hekimliği, büyü, tarihî olaylar, cönk sahibinin hayatı hakkında da bilgiler vermektedir. Ayrıca kimi divân şiirlerine de yer vererek klasik Türk edebiyatına ait örnek-leri de içerisinde barındırır.

ÖĞRETEN SORU

Cönklerle ilgili aşağıdakilerden hangisi yanlıştır?A) Türk halk edebiyatının önemli yazılı kaynakları arasındadır.B) Sefine ve sığırdili gibi adlarla da anılır.C) Genellikle düzenleyeni belli değildir.D) Şiir ve hikayelerin yanında hastalıkların tedavisinden yemek tariflerine kadar pek çok konu

kaydedilmiştir.E) Daha çok yedili hece ölçüsü ile yazılmış şiirler derlenmiştir.

ÖĞRETEN CEVAP

Cönklerle ilgili şunlar söylenebilir: µ Türk halk edebiyatının önemli yazılı kaynakları arasındadır. µ Sefine ve sığırdili gibi adlarla da anılır. µ Genellikle düzenleyeni belli değildir. µ Şiir ve hikayelerin yanında hastalıkların tedavisinden yemek tariflerine kadar pek çok konu kaydedilmiştir.

CEVAP: E

Page 28: TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI ÖĞRETMENLİĞİ · 2018. 6. 21. · 4 TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI 5. Güneş-Dil Kuramı Güneş-dil kuramına göre dillerin ortaya çıkması; dil felsefesi,

TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI

6

ÖĞRETEN SORU

Alp Er Tunga Destanı hakkında bilgi barındıran Türk destanlarının önemli kaynakları kabul edilen eserler aşağıdakilerden hangisinde bir arada verilmiştir?A) Orhun Yazıtları – Kutadgu Bilig – Divanü Lügati’t- TürkB) Atabetü’l Hakayık – Kutadgu Bilig – Orhun YazıtlarıC) Kutadgu Bilig – Atabetü’lHakayık – Divanü Lügati’t- TürkD) Dede Korku Hikayeleri - Kutadgu Bilig – Divanü Lügati’t- TürkE) Atabetü’l Hakayık – Kutadgu Bilig - Dede Korku Hikayeleri

ÖĞRETEN CEVAP

Türk destanlarının önemli kaynakları arasında kabul edilen Orhun Yazıtları, Kutadgu Bilig ve Divanü Lügati’t- Türk’te hakkında bilgi bulunabilecek destan Alp Er Tunga destanıdır. Dîvânu Lügâti’t-Türk’te ünlü yiğit Alp Er Tunga için söylenmiş bir “sagu”dan parçalar vardır. Aynı şekilde, Orhun Yazıtları’nda da Göktürk kağanlarının ölümü üzerine yuğ töreninde ağıt (sığıt) yakan “sığıtçı”ların varlığı anlatılmaktadır. Yusuf Has Hacip’in Kutadgu Bilig adlı yapıtında da bu kahramanla ilgili beyitler bulunmaktadır.

CEVAP: A

HALK BİLİMİ ARAŞTIRMA KURAM VE YÖNTEMLERİHalk bilim araştırma-inceleme kuram ve yöntemleri iki ana grupta toplanmaktadır. Bu iki ana grup, alt başlıklarıyla birlikte şöyle sıralanabilir:

1. Metin Merkezli Halk Bilimi Kuramları � Halk edebiyatını temel alırlar. � Yöntem bakımından daha eskidirler ve eskiye dönüktürler. � Kültür olgusunu inceler, bu incelemeyi yaparken de halk edebiyatı ürünlerinden yararlanırlar. � Folklor tamamlanmıştır ve derlenip toparlanması gerekir. � Metinler incelenirken fonetik yöntemler, motif ve epizotlardan yararlanılır. � Benzer metinlerin farklı toplumlarda bulunması normal karşılanır. Amaç bu metinlerden hareketle tek doğruyu

bulmaktır.

a) Gelişme Kuramı: Bu kuramın öncüsü İngiliz Edwar B. Taylor’dur. Kuram, kültürlerin nasıl oluştuğu ve geliştiği üzerinde durur. Dünya üzerindeki kültür ve medeniyetlerin benzerlik ve farklılıklarının nedenlerini ortaya koymaya çalışır. Bu kuramın özünde farklı toplumların benzer özellikler göstermesi esastır. Birbirinden habersiz yaşayan bazı toplumlarda benzer özellikler görülebilir. Farklı ulusların destan ve masallarında ortak noktaların bulunması bu kuramın savunduğu bir görüştür.

b) Yayılma Kuramı: Gelişme kuramının iddiasıyla paralellik gösterir. Bunun yanında “dünyada bir ilk kültür merkezinin bulunup bulunmadığını”, “diğer kültürlerin bu ilk kültür merkezinden yayılıp yayılmadığını” açıklamaya çalışır. Örneğin, Elliot Smith ve arkadaşları ilk kültür merkezinin Mısır olduğunu savunur. F. Ratzel de göç olgusu üzerinde durur. Ona göre insanlar yaptıkları göçlerle kültürel değerlerini taşırlar. Farklı toplumlarda benzer özelliklerin görülmesinin nedeni, göçlerle ortaya çıkan bu yayılma olgusudur.

c) Tarihî-Coğrafî Fin Kuramı: Kuramın öncüleri “Herder” ve “Julius Krohn”tur. Başta Finlandiya olmak üzere, İsveç, Norveç, Danimarka gibi ülkelerde ortaya çıkan halk edebiyatı faaliyetlerini konu alan bir kuramdır. Temel amacı, metinlerdeki motifleri esas kabul ederek herhangi bir metnin ne zaman, nerede ortaya çıktığını ve ilk şeklinin nasıl olduğunu belirlemektir. Yöntem olarak eş metinlerin incelenip bir karşılaştırma yöntemiyle o metnin ilk şeklini bulmak esasına dayanır. Bu yöntemde folklorik malzemelerin kaynaklarını tespit etmek için malzeme-nin varyantları coğrafi ve kronolojik bir sıraya konur. Bu yolla, orijinal olanlar ile ona daha sonradan eklenenler birbirinden ayrılır. Edebiyatımızda gerek halk bilimi çalışmalarında gerekse divanların incelenmesinde kullanılan edisyon kritik çalışmalarında bu yöntemden yararlanılır.

d) Psikonalitik Kuram ve Yöntem: Bu kuramın temeli Sigmund Freud tarafından atılmış, Freud’un görüşlerini takip edenler kuramı geliştirmiştir. Freud ve bu görüşü savunanlar, halk bilimi ürünlerinin kaynağını insanın düş ve imge gibi psikolojik yönleriyle açıklamaktadırlar. Ayin, tören, mit ve diğer halk anlatılarında bazı sembollerin geçmesinin nedenini doğa olaylarına, çocukluk döneminde arzu edilip de gerçekleştirilemeyen bazı istek ve kor-kulara bağlamaktadırlar. “S. Freud”, “W. Wundt”, “Carl G. Jung” bu kuramın başlıca temsilcileridir.

Page 29: TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI ÖĞRETMENLİĞİ · 2018. 6. 21. · 4 TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI 5. Güneş-Dil Kuramı Güneş-dil kuramına göre dillerin ortaya çıkması; dil felsefesi,

HALK EDEBİYATINA GİRİŞ

7

e) Yapısalcı Kuram ve Yöntem: Halk edebiyatının yapısal özelliklerini inceleyen yapısalcı kuram, bir anlatı grubu üzerinde veya belli bir bölgede inceleme yaparak meydana gelen yapıyı formülleştirmektedir. Aynı zamanda or-taya çıkarılan yapısal formülün evrensel seviyede uygulanabilmesi amaçlanır.

2. Bağlam Merkezli Halk Bilimi Yöntemleri � Bağlam merkezli yöntemde halk bir bütün olarak ele alınır. � Folklor, bitmiş bir süreç değil; anlatılan, dinlenen yaratıcı bir süreçtir. � Sadece geçmişe yönelik eski kültür unsurları değil, şimdiye dayanan yeni kültürel unsurlar da ele alınmalıdır. � Folklor içinde sadece metin değil, metnin içinde var olan sosyal çevre gibi diğer unsurlar da ele alınmalıdır.

a) İşlevsel Halk Bilimi Kuramı: Bu kuramın temeli antropolojiye dayanır. Bu nedenle “antropolojik yöntem” diye de adlandırılır.

� Temsilcileri “B. K. Malinoviski”, “Franz Boas”, “M. Herkovist” ve “Margerat”tır. � Bu yöntemde esas olan metin değil; bu metinlerin oluşturulduğu, yaratıldığı bağlamdır. � Folklor olaylarının derlenip yazıya geçirilen kısmıyla birlikte onu anlatma, dinleme eylemleri ve rolleriyle, kül-

türel ve fiziki şartlarıyla değerlendirir.

b) Sözlü Kompozisyon Kuram ve Yöntemi: 20. yüzyılda ortaya çıkan ve Batı dünyasında hayli tartışılan bir ku-ramdır. “Homer (Homeros) Meselesi” olarak da bilinir. Temelde Homeros’un İlyada ve Odysseia adlı eserleri nasıl oluşturduğuyla ilgili bir kuramdır. Bu teorinin en önemli yönü Homeros’un bu destanları “sözlü” olarak öğrendiği ve daha sonra yazıya geçirmiş olduğudur. Kuramın temsilcileri “Milmen Parry” ve “Albert Batesiord”tur.

c) Performans (İcra) Yöntemi: Bu yönteme göre folklor dinamik bir iletişim süreci ve sanatsal bir eylemdir. Folk-lor ürünlerinin geçtiği çevre kültürel olarak ele alınır. Bu yöntemle halk bilimi ürünlerinin anlatımında yeniden yararlanma değil, kültürel yeniden üretim vardır. Yani bir metin hem anlatma hem de dinleme esnasında yeniden yaratılmakta ve metnin kültürel aktarımı yapılmaktadır.

TÜRK HALK EDEBİYATI ÇALIŞMALARININ TARİHÇESİ � “Halk Edebiyatı” terimini ilk kez 1908 yılından sonra Türkçülük akımının önde gelen isimleri olan Ziya Gö-

kalp, Fuat Köprülü ve Rıza Tevfik Bölükbaşı, İngiliz ve Fransız edebiyatlarından yola çıkarak kullanmışlardır.

� Mehmet Fuat Köprülü’nün Bilgi Mecmuası’nda yayımladığı “Türk Edebiyatı Tarihinde Usul” adlı makalesiy-le, tezkirecilik yaklaşımı sona ermiş, çağdaş edebiyat tarihçiliğinin yolu açılmıştır.

� Âşık edebiyatı alanında yapılan ilk çalışma, Mehmet Fuat Köprülü’nün 1915 yılında Milli Tetebbular Mecmuası’nda yayımladığı “Âşık Tarzının Menşei ve Tekâmülü” adlı makalesidir.

� Tekke ve Tasavvuf edebiyatına yönelik ilk önemli eser, Mehmet Fuat Köprülü’ye ait olan “Türk Edebiyatında İlk Mutasavvuflar” adlı yapıtıdır.

� Çağdaş bakış açısıyla hazırlanan ilk edebiyat tarihi çalışması, Mehmet Fuat Köprülü’nün 1920 yılında yayım-ladığı “Türk Edebiyatı Tarihi” adlı yapıtıdır.

� Mehmet Fuat Köprülü, sırasıyla, 1929 yılında “XVII. Asır Saz Şâirlerin den Gevheri” ve “XIX. Asır Saz Şâirlerinden Erzurumlu Emrah”, 1930 yılında “XVI. Asrın Sonuna Kadar Türk Saz Şâirleri” ve “XVII. Asır Saz Şâirlerinden Ka yıkçı Kul Mustafa ve Genç Osman Hikâyesi”, 1939 yılında “XVII. Asır Saz Şâirleri” ve 1962-1965 yılları arasında beş cilt hâlinde daha önceki çalışmaları nı da değerlendirdiği “Saz Şâirleri Antolojisi” adlı eserini yayımlamıştır.

� Âşık tarzı Halk Edebiyatı çalışmaları yaklaşık 2000 yılına kadar ağırlıklı olarak Köprülü’nün yayın ladığı me-tinlere yeni metinler ve isimler eklemek ve çok büyük ölçüde onun yo rumlarını aynen tekrar etmek çizgisinde gelişmiştir, denebilir.

Page 30: TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI ÖĞRETMENLİĞİ · 2018. 6. 21. · 4 TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI 5. Güneş-Dil Kuramı Güneş-dil kuramına göre dillerin ortaya çıkması; dil felsefesi,

TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI

8

BİLGİ KÜPÜ

Masal ve derlemelerde takip edilecek yol ve yöntemler konusunda ilk çalışmayı Ziya Gökalp yapmıştır. Onun ‘’Küçük Mecmua”da yayımlanan “Usullere Dair – Halkiyat 1 Masallar” adlı makalesi bu alanda yapılmış ilk çalışmadır. Sanatçı, daha sonra “Usüllere Dair” başlığı altında bu konuyu inceleyen birçok makale yazmıştır.

� Ziya Gökalp’in “Altın Işık” adlı şiir kitabı, folklordan yararlanılarak ortaya daha modern ve çağdaş eserler koymanın ülkemizdeki ilk örneği sayılmaktadır.

� Cumhuriyet’in ilk yıllarından başlanarak, halk edebiyatı ürünlerini derlemeye ulusal bir görev anlayışı içinde önem verilmiş ve bu derleme çalışmaları teşvik edilmiştir. Az da olsa daha önce başlamış olan sözlü edebiyat ürünlerini derleme ve yayımlama işi bu süreçte daha da hızlanıp yaygınlık kazanmıştır. Özellikle bu amaca yönelik olarak kurulan “Ana dolu Halkbilgisi Derneği” ve “Türkiyat Enstitüsü” gibi kurumlar, sözlü edebi-yat ürün lerini derleme ve yayımlama işini dönemin evrensel kurumları ölçüsünde akademik ve sistematik bir hâle dönüştürmeyi kısa bir sürede başarmışlardır.

� Sadettin Nüzhet Ergün, M. Ferit Uğur, Ferit Mehmet Uğur ve Hüseyin Ayan’ın birlikte hazırladıkları “Konya Halkiyatı ve Harsiyatı” adlı yapıt, alan araştırmasına dayalı önemli bir yöre monografisi örneğidir.

� Halk edebiyatı ürünlerinin tür ve şekil özellikleri üzerine Çankırılı Ahmet Talat Onay’ın hazırladığı “Halk Şiir-lerinin Şekil ve Nev’i” bu alanda yapılmış önemli bir çalışmadır.

HALK EDEBİYATI VE ÖZELLİKLERİHalkın içinden sözlü olarak ortaya çıkan ve zamanla halkın arasında dilden dile gelişen, kendine özgü dili ve üslu-bu olan bir edebiyat koludur. Bu edebiyat, halkın diliyle oluşturulduğu, halkın duygu ve düşüncelerini; sorunlarını, dünyaya bakış açısını yansıttığı için “halk edebiyatı” olarak adlandırılmıştır.

Halk Edebiyatının Genel Özellikleri � İslamiyet’in kabulünden önceki dönemden büyük izler taşır. � Halk hikâyelerinde eski destanların, şiirlerde ise koşuk ve saguların etkileri görülür. � Gözleme dayalı “somut” bir edebiyattır. Benzetmeler somut kavramlar aracılığıyla yapılır. � Anlatılan konular günlük yaşamdan alındığı için şiirlerde somutluğun hâkim olduğu görülür. � Edebiyat ürünlerinde biçimden çok öz (konu) önemsenmiştir. � Aşk, doğa sevgisi, ayrılık, gurbet, özlem, yiğitlik, din ve tasavvuf en çok işlenen konulardır. � Dil konuşma dilidir; ancak divan ve tekke şiirinden etkilenen kimi halk şairlerinin eserlerinde yabancı sözcük-

lere de yer verilmiştir. � Hem şiir hem nesir alanında ürünler verilmiştir; nazım-nesir karışık yazılan eserler de vardır. � Şiir biçiminde yazılan eserler ağırlıktadır. � Ürünlerin bir çoğunda şiir ve müzik iç içedir. � Şiirlerde nazım birimi dörtlüktür. Ölçü, hece ölçüsüdür. � En çok 7’li, 8’li, 11’li kalıplar kullanılmıştır. � Divan şiirinden etkilenmeler sonucu bazı Halk şairleri aruz ölçüsünü de kullanmışlardır. � Şiirlerde en çok yarım uyak kullanılmış, cinaslara ve rediflere de yer verilmiştir. � Şiirlerde söz sanatlarına ve kalıplaşmış söyleyişlere de (abartılı olmayacak kadar) yer verilmiştir. � Halk şairleri genellikle okuma yazma bilmediklerinden şiirler doğaçlama (irticalen) ve saz eşliğinde söylen-

miştir. � Anlatım canlı, içten ve yalındır. � Bir edebi metnin tarihi ve kültürel süreç içerisinde farklı zamanlarda ve farklı coğrafyalarda anlatılmasıyla

kazandığı yeni ya da değişmiş haline “varyant, eş metin, versiyon, benzer metin” gibi adlar verilmiştir.

Page 31: TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI ÖĞRETMENLİĞİ · 2018. 6. 21. · 4 TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI 5. Güneş-Dil Kuramı Güneş-dil kuramına göre dillerin ortaya çıkması; dil felsefesi,

HALK EDEBİYATINA GİRİŞ

9

ÖĞRETEN SORU

Bir edebi metnin tarihi ve kültürel süreç içerisinde farklı zamanlarda ve farklı coğrafyalarda anlatıl-masıyla kazandığı yeni ya da değişmiş haline çeşitli adlar verilmiştir.Bu adlar arasında;I. VaryantII. VersiyonIII. Rivayet IV. Benzer metingibi terimlerden hangileri yer almaz?A) I ve IV B) III ve IV C) Yalnız III

D) II ve IV E) II, III ve IV

ÖĞRETEN CEVAP

Bir edebi metnin tarihi ve kültürel süreç içerisinde farklı zamanlarda ve farklı coğrafyalarda anlatılmasıyla ka-zandığı yeni ya da değişmiş haline “varyant, eş metin, versiyon, benzer metin” gibi adlar verilmiştir.

CEVAP: C

BİLGİ KÜPÜ

Halk edebiyatı doğal gelişim çizgisi içerisinde birbirine paralel olarak aşağıdaki üç koldan gelişmiştir: � Anonim Halk Edebiyatı

� Tekke Edebiyatı

� Âşık Edebiyatı

Page 32: TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI ÖĞRETMENLİĞİ · 2018. 6. 21. · 4 TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI 5. Güneş-Dil Kuramı Güneş-dil kuramına göre dillerin ortaya çıkması; dil felsefesi,

10

TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI

2. ÜNİTEANONİM HALK EDEBİYATI

ANONİM HALK EDEBİYATIAnonim halk edebiyatı, halk arasında gelişen ve büyük ölçüde İslamiyet öncesindeki sözlü edebiyat geleneğini sürdüren bir edebiyattır. Bu edebiyatta ürünlerin söyleyeni belli değildir, ürünler halkın ortak yaratımıdır.

Anonim Halk Edebiyatının Genel Özellikleri � Bu edebiyatta, birçok ürün estetik olarak tam bir sanat eseri özelliği taşımamakla birlikte ulusal bir karaktere

sahiptir. � Bu edebiyatın nazma dayalı ürünlerinin başlıcaları maniler, türküler, ağıtlar, ninniler ve tekerlemelerdir. � Anlatmaya dayalı ürünler efsaneler, masallar, destanlar, halk hikâyeleri ve fıkralardır. � Göstermeye dayalı ürünler Karagöz, orta oyunu, meddah, kukla ve köy seyirlik oyunlarıdır. � Hem nazım hem nesir özelliği gösteren ürünler bilmece, deyim, atasözü, alkış ve kargışlardır.

ANONİM ÜRÜNLERİN SINIFLANDIRILMASI

1. Anonim Halk Edebiyatında Manzum Ürünler: Türküler, Maniler, Ninniler, Ağıtlar, Tekerlemeler.

2. Anonim Halk Edebiyatında Mensur Ürünler

a) Anlatmaya Dayalı Ürünler: Mitler, Destanlar, Masallar, Halk Hikâyeleri, Memoratlar, Efsaneler, Fıkralar.

b) Göstermeye Dayalı Ürünler: Karagöz, Orta Oyunu, Meddah, Kukla Oyunu, Köy Seyirlik Oyunları.

3. Nazım-Nesir Özelliği Gösterebilen Ürünler: Bilmeceler, Deyimler, Atasözleri, Alkışlar, Kargışlar.

A) ANONİM HALK EDEBİYATI NAZIM ÜRÜNLERİ1. TÜRKÜLER

� Türlü ezgilerle ve genellikle hece ölçüsünün 7’li, 8’li 11’li kalıplarıyla söylenen bir nazım biçimidir. � Türkü sözcüğü köken olarak “Türk” sözcüğünden gelmektedir. Türk sözcüğüne nisbet eki eklenerek “Türk’e

ait” anlamında “Türkî” sözcüğü elde edilmiştir. Bu söz de zamanla “Türkü” biçimine dönüşmüştür.

BİLGİ KÜPÜ

Türküler, bugün çeşitli Türk topluluklarında “kojon”, “yürrisem”, “takmak”, “peyit”, “neşide”, “türük”, “nahşa”; Anadolu’nun çeşitli bölgelerinde ise “şarkı”, “deyiş”, “deme” gibi adlarla da anılır.

� Türkü nazım biçimi, Türk halkının hayatında var olan aşk, sevgi, ayrılık, özlem, mutluluk, mutsuzluk gibi ya-şama dair hemen her duygusunu “kendine özgü ezgileriyle” yansıtan bir araçtır.

� Türküler, “yapılarına göre”, “konularına göre”, “ezgilerine göre” ve “yörelerine göre” dört ana grupta sınıflandırılabilir.

a) Yapılarına Göre Türküler � Türküyü diğer halk edebiyatı nazım biçimlerinden ayıran en önemli özellik yapısal özelliktir. � Türküler genellikle “bent” ve “kavuştak” ya da “bağlama” denen iki bölümden oluşur. Halk edebiyatının

diğer nazım biçimlerinde böyle bir özellik yoktur. � Bent, türkünün asıl sözlerinin bulunduğu bölümdür. � Kavuştak her bendin sonunda tekrarlanan bölümdür. � Bent ve kavuştaklardaki dize sayıları türküden türküye değişebilir. � Kavuştaksız oluşturulan türküler de vardır.

Page 33: TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI ÖĞRETMENLİĞİ · 2018. 6. 21. · 4 TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI 5. Güneş-Dil Kuramı Güneş-dil kuramına göre dillerin ortaya çıkması; dil felsefesi,

ANONİM HALK EDEBİYATI

11

Türküler, bentlerinin ve kavuştaklarının kümelenişi bakımından çok değişik yapılarda oluşturulabilirler: Bunların hepsini teker teker sınıflandırıp kavram kargaşası yaratmamak için, türkülerin bu yapısal özelliklerini eksiksiz bir şekilde ve basite indirgeyerek şöyle özetleyebiliriz:

1. Bentleri Dörtlükleden Oluşan Türküler: � Bentleri mani biçiminde dörtlük olup kavuştaksız olanlar. � Bentleri normal dörtlük olup kavuştaksız olanlar. � Bentleri dörtlük olup kavuştakları mani biçiminde olanlar. � Bentleri dörtlük olup kavuştakları bir dizeden, iki dizeden, üç dizeden ya da dört dizeden oluşanlar.

2. Bentleri Üçlüklerden Oluşan Türküler � Bentleri üçlük olup kavuştakları olanlar. � Bentleri üçlük olup kavuştakları bir dizeden, iki dizeden, üç dizeden, dört dizeden oluşanlar.

3. Bentleri Beyitlerden Oluşan Türküler: � Bentleri beyit olup kavuştaksız olanlar. � Bentleri beyit olup kavuştakları bir dizeden, iki dizeden ya da dört dizeden oluşanlar.

b) Konularına Göre Türküler

1. Lirik Türküler: Aşk ve Sevda Türküleri, Gurbet Türküleri, Ağıtlar, Ninniler.

2. Satirik Türküler: Mizahi Türküler, Taşlamalar

3. Olay Türküleri:  Tarihi Türküler, Eşkiya Türküleri, Hapishane Türküleri

4. Tören ve Mevsim Türküleri: Düğün ve Kına Türküleri, Tarikat Türküleri

5. İş ve Meslek Türküleri: Esnaf Türküleri

6. Pastoral Türküler:  Doğa Türküleri

7. Didaktik Türküler

8. Oyun Türküleri

9. Karşılıklı Türküler

c) Ezgilerine Göre Türküler

1. Usüllü Türküler: Usullü türküler “oyun havaları”dır. Bu oyun havaları değişik yörelerde değişik adlarla anılır. Urfa’da “kırık hava”, Harput’ta “şıkıltım”, Konya’da “oturak”, Karadeniz’in bir bölümünde “horon”, Ege’de “zey-bek”, Trakya’da “karşılama”, Erzurum’da “sümmani”, Isparta yöresinde “datdiri” gibi.

2. Usulsüz Türküler: Usulsüz türküler “uzun hava”lardır. Uzun havalara değişik yörelere göre “bozlak”, “divan”, “hoyrat”, “maya” “dağbaşı” “kayabaşı”, “kalenderi”, “Türkmani”, “aydos”, “kerem” “kesik kerem” “garip” gibi adlar verilmiştir.

d) Yörelerine Göre Türküler: Türküler, ait oldukları bölgeye ve şehre göre adlandırılır: “Rumeli türküsü”, “Ka-radeniz türküsü”, “Ege türküsü”; “Sivas türküsü”, “Urfa türküsü”, “İstanbul türküsü” gibi.

Page 34: TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI ÖĞRETMENLİĞİ · 2018. 6. 21. · 4 TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI 5. Güneş-Dil Kuramı Güneş-dil kuramına göre dillerin ortaya çıkması; dil felsefesi,

TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI

12

Örnek

BURÇAK TARLASISabahtan kalktım da ezan sesi varEzan da sesi değil yar yar burçak yası varBakın şu adamın kaç tarlası var Amanın kızlar ne zorumuş burçak yolması Burçak tarlasında yar yar gelin olması Eğdirme fesini yar yar kalkar da giderim Evini başına yar yar yıkar da giderimSabahtan kalktım da süt pişirdimSütün de köpüğünü yar yar yere taşırdımBurçak tarlasında aklım şaşırdım Aman da kızlar ne zorumuş burçak yolması Burçak tarlasında yar yar gelin olması Eğdirme fesini yar yar kalkar da giderim Evini başına yar yar yıkar da giderimElimi salladım değdi dikeneİntizar eylerim burçak ekeneİlahi kaynana ömrün tükene Amanın kızlar ne zorumuş burçak yolması Burçak tarlasında yar yar gelin olması Eğdirme fesini yar yar kalkar da giderim Evini başına yar yar yıkar da giderim

Yapısına göre : Bentleri üç, kavuştakları dörder dize Konusuna göre : İş türküsüEzgisine göre : Usullü türküYöresine göre : Tokat türküsü

Örnek

TELGRAFIN TELLERİNE KUŞLAR MI KONARTelgrafın tellerine kuşlar mı konarHerkes sevdiğine böyle mi yanar Gel yanıma yanıma da yanı yanı başıma Şu gençlikte neler geldi garip başımaTelgrafın tellerini arşınlamalıYar üstüne yar seveni kurşunlamalı Gel yanıma yanıma da yanı yanı başıma Şu gençlikte neler geldi garip başımaTelgrafın direkleri semaya bakarSenin o ahu bakışın çok canlar yakar Gel yanıma yanıma da yanı yanı başıma Şu gençlikte neler geldi garip başımaYapısına göre : Bentleri iki, kavuştakları iki dize Ezgisine göre : Usullü türküKonusuna göre : Aşk türküsüYöresine göre : İstanbul türküsü

Page 35: TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI ÖĞRETMENLİĞİ · 2018. 6. 21. · 4 TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI 5. Güneş-Dil Kuramı Güneş-dil kuramına göre dillerin ortaya çıkması; dil felsefesi,

MODÜL - 3

TÜRK DİLİ VE EDEBİYATIÖĞRETMENLİĞİ

Yeni Türk EdebiyatıAlan Eğitimi

Page 36: TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI ÖĞRETMENLİĞİ · 2018. 6. 21. · 4 TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI 5. Güneş-Dil Kuramı Güneş-dil kuramına göre dillerin ortaya çıkması; dil felsefesi,

ÖABT YAYINLARI

Genel Yayın YönetmeniSavaş DOĞAN

Genel Yayın Yönetmen YardımcısıArzu ALAN

YazarlarKomisyon

Alan EğitimiGazi KARABULUT

ISBN978-605-308-321-4

Sayfa DüzeniAYMİR Yayınevi Dizgi Birimi

Baskı TarihiAnkara, 2017

BASKI

Sistem Ofset Basım Yayım

Tic. Ltd. Şti.

Strazburg Caddesi No: 31/17

Sıhhiye / Çankaya / ANKARA

Tel: 0312 395 81 12

İletişim Adresi

Serhat Mah. Mehmet Akif Ersoy Cad. No: 33

Yenimahalle / ANKARA

Cep: (0549) 435 3355

[email protected]

© COPYRIGHT AYMİR YAYINEVİ

Yayım Hakkı

Bu kitabın her türlü yayım hakkı Aymir Yayın Basım Dağıtım Ltd. Şti.’ye aittir. Bu kitabın baskısından 5846 ve 2936 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasası hü-kümleri gereğince kaynak gösterilerek bile olsa alıntı yapılamaz, herhangi bir şekilde çoğaltılamaz, genel ağ ve diğer elektronik ortamlarda yayımlanamaz.

BU KİTAP T.C. KÜLTÜR BAKANLIĞI BANDROLÜ İLE SATILMAKTADIR.

Page 37: TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI ÖĞRETMENLİĞİ · 2018. 6. 21. · 4 TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI 5. Güneş-Dil Kuramı Güneş-dil kuramına göre dillerin ortaya çıkması; dil felsefesi,

Değerli Öğretmen Adayları;Milli Eğitim Bakanlığı her yıl öğretmen ihtiyacını, adayların KPSS so-

nuçlarına göre yaptığı atamalarla sağlamaktadır. Atamalarda referans alınan başarı puanları üç farklı testin sonuçlarına göre elde edilmekte ve adayların KPSS-121 puanı hesaplanmaktadır.

KPSS – 121 puanı aşağıdaki bölümler ve ağırlıklandırmalardan oluşmaktadır:

Genel Yetenek Testi % 15Genel Kültür Testi % 15Eğitim Bilimleri Testi % 20Öğretmenlik Alan Bilgisi Testi % 50

Atama puanlarında en büyük etkiye sahip olan Öğretmenlik Alan Bilgisi Testi’nin genel yapısını Eğitim Fakültelerinde verilmekte olan akademik müfredat, ilgili alanının öğretim programı ve öğretim yöntemleri oluştur-maktadır. Bu doğrultuda yayınımız, alanında uzman yazar kadromuz ta-rafından sınavın kapsamı, akademik yapısı ve soru tarzları dikkate alına-rak titiz bir çalışma sonucu hazırlanmıştır.

Kitabın hazırlanmasında ve yayımlanmasında desteğini esirgemeyen, Dizgi Bölümü Sorumlusu Zeliha DEMİRKAYA'ya, Lider Yayınevi redaksi-yon ekibine ve Kurumsallaşma Koordinatörümüz Engin POLAT’a teşek-kür ederim.

Tüm adayların yaşamında ve eğitim sürecinde başarı dileklerimle...

Genel Yayın Yönetmeni

Savaş DOĞAN

Page 38: TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI ÖĞRETMENLİĞİ · 2018. 6. 21. · 4 TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI 5. Güneş-Dil Kuramı Güneş-dil kuramına göre dillerin ortaya çıkması; dil felsefesi,

İÇİNDEKİLER

1. BÖLÜM

YENİ TÜRK EDEBİYATI

1. ÜNİTE / YENİ TÜRK EDEBİYATINA GİRİŞ ...............................................................................3

KONU TESTİ ................................................................................................................................15

2. ÜNİTE / BİRİNCİ DÖNEM TANZİMAT EDEBİYATI..................................................................18

KONU TESTİ ................................................................................................................................35

3. ÜNİTE / İKİNCİ DÖNEM TANZİMAT EDEBİYATI ....................................................................37

KONU TESTİ ................................................................................................................................48

4. ÜNİTE / ARA NESİL TANZİMAT EDEBİYATI...........................................................................51

KONU TESTİ ................................................................................................................................54

5. ÜNİTE / SERVETİFÜNUN DÖNEMİ EDEBİYATI (EDEBİYATICEDİDE) ..................................56

KONU TESTİ ................................................................................................................................69

6. ÜNİTE / FECRİÂTİ TOPLULUĞU .............................................................................................72

KONU TESTİ ................................................................................................................................76

7. ÜNİTE / MİLLİ EDEBİYAT DÖNEMİ.........................................................................................78

KONU TESTİ ................................................................................................................................96

8. ÜNİTE / CUMHURİYET DÖNEMİ TÜRK ŞİİRİ ........................................................................98

KONU TESTİ ..............................................................................................................................138

9. ÜNİTE / CUMHURİYET DÖNEMİNDE ROMAN VE HİKAYE ...............................................141

KONU TESTİ ..............................................................................................................................194

10. ÜNİTE / CUMHURİYET DÖNEMİ TÜRK TİYATROSU .........................................................197

KONU TESTİ ..............................................................................................................................203

11. ÜNİTE / CUMHURİYET DÖNEMİNDE ÖĞRETİCİ TÜRLER ................................................206

KONU TESTİ ..............................................................................................................................212

Page 39: TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI ÖĞRETMENLİĞİ · 2018. 6. 21. · 4 TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI 5. Güneş-Dil Kuramı Güneş-dil kuramına göre dillerin ortaya çıkması; dil felsefesi,

2. BÖLÜM

ALAN EĞİTİMİ

1. ÜNİTE / PROGRAM ...............................................................................................................217

2. ÜNİTE / BİLİŞSEL ALAN SINIFLANDIRMASI ......................................................................261

3. ÜNİTE / DERSİN İŞLENİŞ BASAMAKLARI ..........................................................................264

4. ÜNİTE /METİNLERİN SINIFLANDIRILMASI ........................................................................268

5. ÜNİTE / TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI DİL ÖĞRETİMİ

ÖZEL ÖĞRETİM YÖNTEM - TEKNİKLERİ ...............................................................309

6. ÜNİTE / ÖLÇME VE DEĞERLENDİRME ..............................................................................323

Alan Eğitimi / Test - 1 ...............................................................................................................370

Alan Eğitimi / Test - 2 ...............................................................................................................374

Alan Eğitimi / Test - 3 ...............................................................................................................378

Alan Eğitimi / Test - 4 ...............................................................................................................382

Page 40: TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI ÖĞRETMENLİĞİ · 2018. 6. 21. · 4 TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI 5. Güneş-Dil Kuramı Güneş-dil kuramına göre dillerin ortaya çıkması; dil felsefesi,
Page 41: TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI ÖĞRETMENLİĞİ · 2018. 6. 21. · 4 TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI 5. Güneş-Dil Kuramı Güneş-dil kuramına göre dillerin ortaya çıkması; dil felsefesi,

1. BÖLÜM

YENİ TÜRK EDEBİYATI

Page 42: TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI ÖĞRETMENLİĞİ · 2018. 6. 21. · 4 TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI 5. Güneş-Dil Kuramı Güneş-dil kuramına göre dillerin ortaya çıkması; dil felsefesi,
Page 43: TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI ÖĞRETMENLİĞİ · 2018. 6. 21. · 4 TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI 5. Güneş-Dil Kuramı Güneş-dil kuramına göre dillerin ortaya çıkması; dil felsefesi,

3

TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI

1. ÜNİTEYENİ TÜRK EDEBİYATINA GİRİŞ

YENİ TÜRK EDEBİYATI KAVRAMIBir dönemdeki dinî, siyasi, ahlaki, sosyal, ekonomik, sivil ve askeri hayatın oluşturduğu duygu, anlayış ve zevk bütünlüğüne “zihniyet” denir. Toplumun zihniyetini oluşturan bu değerlerde köklü değişiklikler meydana gelirse bu değişiklikler o toplumun zihniyetinin de değişmesine neden olur. Zihniyetteki bu değişme kaçınılmaz olarak o toplumun sanat ve edebiyatına da yansır.

Türk edebiyatı tarihi ile ilgili ilk bilimsel çalışmaları yapan Fuat Köprülü, edebiyat tarihini, medeniyet tarihinin bir kolu olarak değerlendirir. Bu değerlendirmeye göre Türk medeniyet tarihi üç ana dönemden oluşur. Bunlardan birincisi, “İslamiyet öncesi Türk medeniyeti”; ikincisi, “İslami devir Türk medeniyeti”; üçüncüsü ise “Batı etkisinde gelişen Türk medeniyeti”dir. Bu medeniyet dönemlerinin her birinin, birbirinden farklı ve kendilerine özgü zihniyetleri vardır. Bu nedenle, bu dönemlerde oluşturulan sanat ve edebiyat eserlerinin de birbirinden farklı ve kendilerine özgü nitelikler taşıması, doğal ve kaçınılmaz bir sonuçtur. Buna Göre Türk edebiyatının bütünü üç ana devreden oluşur:

1. İslamiyet Öncesi Türk Edebiyatı2. İslami Dönem Türk Edebiyatı3. Batı Etkisinde Gelişen Türk EdebiyatıYeni Türk edebiyatı dönemi, Batı etkisinde gelişen Türk edebiyatının tamamını kapsayan ve Osmanlı İmparatorluğu’nda, 1700’lü yıllarda başlayıp günümüze kadar devam eden “medeniyet değiştirme” çabalarının bir sonucudur. Bu medeniyet değiştirme çabaları, “Batılılaşma çalışmaları” olarak da özetlenebilir. Batılılaşma sürecinde ortaya çıkan zihniyet değişimi birçok alanda olduğu gibi sanat ve edebiyata da yansımış, sanat ve ede-biyat da Batılılaşma ve yenileşme gayreti içerisine girmiştir. Türk edebiyatının Batılılaşma ve yenileşme çabaları kendi içinde bir seyir izlemiş ve değişik bölümlere ayrılmıştır. Bu bölümler şunlardır:1. Tanzimat Dönemi Türk Edebiyatı (1860-1896)2. Servetifünûn Edebiyatı (1896-1901)3. Ferciâti Topluluğu (1909-1912)4. Millî Edebiyat Dönemi (1911-1923)5. Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatı (1923 - …)

I. YENİ TÜRK EDEBİYATINI HAZIRLAYAN ŞARTLAR � Osmanlı’nın Gerileme Dönemine Girmesi � Tanzimat’a Kadar Yapılan Yenileşme Hareketleri � Tanzimat Fermanı

A) OSMANLI’NIN GERİLEME DÖNEMİNE GİRMESİ16. yüzyıl Avrupa’da Reform ve Rönesans hareketlerinin yaşandığı yüzyıldır. Avrupa, bu yüzyılda kilise kaynaklı skolâstik düşünceyi terk ederek aklı, bilimi ve deneyi merkeze alır. “Aydınlanma Çağı” olarak adlandırılan bir dönemin temellerini atar. Coğrafi keşiflerle başlayan sömürgecilik hareketleriyle zenginleşir. Teknik gelişmelerin üretim alanına uygulanmasıyla da 18. yüzyılda Sanayi Devrimi gerçekleştirilir. İngiltere’de başlayan sanayileşme Avrupa’ya yayılır. Böylece Avrupa zenginleşir ve her alanda güçlenir.

17. yüzyıla dek dünyanın büyük devletleri arasında yer alan Osmanlı İmparatorluğu, Avrupa’dan geri kalmaya başlar. Osmanlı’nın Avrupa’dan geri kalmasının temel nedeni bilimi, tekniği ve sanayileşmeyi ihmal etmesidir. Bu alanları ihmal etmesinin nedeni ise kurmuş olduğu ekonomik sistemdir. Osmanlı’nın ekonomik sistemi, “toprak-larını genişletmek ve bu topraklarda yaşayanlardan vergi toplamak” üzerine kurulu bir sistemdir. Yüzyıllar boyunca bu sistemden çok iyi beslenen Osmanlı, doğal olarak bilime, tekniğe ve sanayileşmeye ihtiyaç duyma-mıştır. Ancak zamanla, yeni topraklar fethedemeyen Osmanlı’nın ekonomisi zayıflamaya, düzeni bozulmaya başlar.

Page 44: TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI ÖĞRETMENLİĞİ · 2018. 6. 21. · 4 TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI 5. Güneş-Dil Kuramı Güneş-dil kuramına göre dillerin ortaya çıkması; dil felsefesi,

TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI

4

Osmanlı’nın ekonomik bakımdan zayıflamaya başlaması, birçok alanda çöküşü de beraberinde getirir. O döne-me kadar hiç toprak kaybetmeyen Osmanlı İmparatorluğu, 1699’daki Karlofça Antlaşması ile ilk defa büyük çapta toprak kaybeder. Ardından 1718’de imzalanan Pasarofça Antlaşması da benzer sonuçlar doğurur. Bu tarihten sonra devlet adamları ve aydınlar, Batılılaşmanın gerekliliğini kesin olarak kavramış olurlar.

B) OSMANLI’DA YENİLEŞME HAREKETLERİOsmanlı Devleti 1699 Karlofça ve 1718 Pasorafça Antlaşmalarıyla Batı’ya kaptırdığı üstünlüklerine yeniden ka-vuşmak için çareyi Batı’nın fikrî birikiminden ve teknolojideki gelişimlerinden yararlanma çalışmalarına başla-makta bulur. Bu çalışmalar, kesintilerle devam eden bir yenileşme sürecidir. Bu süreç içerisinde gerçekleştirilen yeniliklere de “yenileşme hareketleri” denmiştir. 1700’lü yıllarda başlayan bu yenileşme hareketlerinin çeşitli toplumsal, siyasal ve ekonomik dinamikleri vardır. Bu dinamiklerle gerçekleştirilen yenileşme hareketleri, süreç içerisinde Tanzimat Fermanı’na kadar devam etmiştir. Tanzimat Fermanı ise yenileşme hareketlerinin doruk nok-tası olmuştur.

Tanzimat Fermanı’na gelinceye kadar yapılan yenileşme hareketleri şu başlıklar altında incelenebilir: � Lale Devri’nde Yapılan Yenilikler � Birinci Mahmut Döneminde Yapılan Yenilikler � Üçüncü Mustafa Döneminde Yapılan Yenilikler � Birinci Abdülhamit Döneminde Yapılan Yenilikler � Üçüncü Selim Döneminde Yapılan Yenilikler � İkinci Mahmut Döneminde Yapılan Yenilikler

1. Lale Devri’nde Yapılan YeniliklerOsmanlı’da 1718-1730 yılları arasına “Lale Devri” denmiştir. Lale Devri’nin Padişahı III. Ahmet, sadrazamı ise “Nevşehirli Damat İbrahim Paşa”dır.

Lale Devri'ndeki yenileşme hareketleri şunlardır: � Avrupa ülkelerine ilk kez elçiler ve öğrenciler gönderilmeye başlanması � 1727 yılında ilk yerli matbaanın İbrahim Müteferrika tarafından kurulması ve matbaanın kurulmasıyla bir ter-

cüme heyetinin oluşturulması � İlk itfaiye teşkilatı olan tulumbacı ocağının, ilk kumaş fabrikası ve ilk kâğıt fabrikasının kurulması � Dönemin modern sanatı olan Avrupa sanatının, Osmanlı’nın özellikle mimari eserlerinde görülmeye başlan-

ması

2. Birinci Mahmut Döneminde Yapılan YeniliklerBirinci Mahmut, Lale Devri’nde (1718-1730) büyük bir hız kazanan Osmanlı reform hareketinin Patrona Halil İsyanı ile kesintiye uğradığı bir siyasi ortamda tahta çıkmış, amcası III. Ahmed’in başlattığı reform hareketlerini daha çekingen bir üslupla da olsa sürdürmeye gayret etmiştir.

1730-1754 yılları arasında padişahlık yapan Birinci Mahmut dönemindeki yenilik hareketleri şunlardır: � Fransa’dan gelen Kont De Bonnevale’in, Müslüman olup Humbaracı Ahmed Paşa adını alıp Topçu Ocağı'nı

ve bozulmaya yüz tutmuş olan Humbaracı Ocağı'nı yeniden düzenlemesi � Osmanlı ordusunun Avusturya ve Fransa orduları tarzında teşkilatlandırılıp ordu sisteminin bölük, alay, tabur

sistemine göre düzenlenmesi � Ayasofya Kütüphanesi’nin açılması

3. Üçüncü Mustafa Döneminde Yapılan YeniliklerÜçüncü Mustafa 1757-1774 yılları arasında hüküm sürmüş bir padişahtır. Onun döneminde de yenilşeme hare-ketleri devam etmiştir. Bu dönemde yenileşme hareketlerini Fransa’dan getirtilen Baron De Tot ve Koca Ragıp Paşa organize etmiştir.

Page 45: TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI ÖĞRETMENLİĞİ · 2018. 6. 21. · 4 TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI 5. Güneş-Dil Kuramı Güneş-dil kuramına göre dillerin ortaya çıkması; dil felsefesi,

YENİ TÜRK EDEBİYATINA GİRİŞ

5

Dönemin yenileşme hareketleri şunlardır: � Topçu Ocağı'nın ıslah edilerek ağır toplar yerine daha hızlı hareket eden hafif topların dökülmesi � Çeşme faciasından hemen sonra tersanenin ıslah edilerek yeni bir donanmanın kurulması; deniz subayı ye-

tiştirmek amacıyla Avrupa tarzındaki ilk teknik okul olan Hendes-hane’nin (Deniz Mühendishanesi) açılması � Maliyede ıslahatlar yapılarak tasarrufa gidilmesi, ilk kez ilk borçlanma sisteminin (esham) uygulanması � Fransızcadan matematik ve astronomiyle ilgili kitapların tercüme edilmesi

4. Birinci Abdülhamit Döneminde Yapılan YeniliklerBirinci Abdülhamit 1774-1789 yılları arasında hüküm sürmüş bir padişahtır.

Dönemindeki yenileşme hareketleri şunlardır: � Avrupa’dan danışmanlar getirilmesi, bu danışmaların öncülüğünde İstihkâm Okulu’nun açılması, Sürat Top-

çuları Ocağı ile Lağımcı Ocağı’nın geliştirilip modernleştirilmesi � Deniz kuvvetlerine subay yetiştirmek amacıyla III. Mustafa döneminde açılmış olan Hendeshane’nin,

“Mühendishane-i Bahr-i Hümayun” adıyla modernleştirilmesi � Yeniçerilerin sayımının yapılıp yeniçerilere eğitim zorunluluğu getirilmesi � Ulufe alım-satımının yasaklanması, cülus bahşişinin kaldırılması ve tımar sisteminde düzenlemeler yapılması � Haliç, Karadeniz ve Ege’de yeni tersanelerin açılması

5. Üçüncü Selim Döneminde Yapılan YeniliklerÜçüncü Selim, 1789-1807 yılları arasında hüküm sürmüş Osmanlı padişahıdır. Osmanlı İmparatorluğu’nda en köklü ve sistemli yenileşme hareketlerini yapan padişahlardan biridir. Onun döneminde yapılan ıslahatların tümü-ne “Nizam-ı Cedid” adını verenler de vardır. Üçüncü Selim, yaptığı yeniliklere tepki duyanlar tarafından Kabakçı Mustafa İsyanı ile tahttan indirilmiştir. Üçüncü Selim’in idari, askeri ve ekonomik alanda giriştiği bu köklü ıslahat-lar devleti içinde bulunduğu kötü durumdan kurtarmaya yetmemiş fakat çağdaşlaşma yolunda atılan bu adımlar kendisinden sonra gelen devlet yöneticilerine örnek olmuştur.

Üçüncü Selim döneminde yapılan yenileşme hareketleri şunlardır: � Köklü ıslahatlar yapmak için “Meclisimeşveret” adlı bir danışma meclisi oluşturulması � Nizam-ı Cedid adlı yeni bir ordu kurulması, bu ordunun giderlerini karşılamak için İrad-ı Cedid adında bir

hazine oluşturulması � Ordunun eğitimi için Levent ve Selimiye kışlalarının kurulması � Yabancı dil eğitimine önem verilmesi, birçok kitabın Türkçeye tercüme edilerek kültürel gelişime sağlanması � Paranın değerini koruması için tedbirler alınması ve vergi sisteminde düzenlemler yapılması � Yerli malı kullanımının özendirilmesi � Avrupalı devletlerin önemli başkentlerinde (Londra, Paris, Viyana, Berlin) daimi elçiliklerin açılması � Vezirlerin sayısının azaltılması ve görev sürelerinin yeniden düzenlenmesi � Kadıların görev yerlerine gitmelerinin sağlanması � Mühendishaneiberrihümayun’un yani Kara Mühendis Okulu’nun açılması � Avrupa’dan yabancı uzmanlar getirilerek, lağımcı, topçu, humbaracı ocaklarının teknik sınıf olarak yeniden

düzenlenmesi � Yeniçeri ocağınının aşamalı olarak kaldırılması için çalışmalara başlanması � Darü’t Tıbatü’l Amire adıyla bir devlet matbaası kurulması

Page 46: TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI ÖĞRETMENLİĞİ · 2018. 6. 21. · 4 TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI 5. Güneş-Dil Kuramı Güneş-dil kuramına göre dillerin ortaya çıkması; dil felsefesi,

TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI

6

6. İkinci Mahmut Döneminde Yapılan Yeniliklerİkinci Mahmut, 1808-1839 yılları arasında hüküm sürmüş bir padişahtır. Sultan Mahmut’tan önce yapılan yeni düzenleme çalışmaları daha çok ordu ve toplumun bazı kurumlarıyla sınırlı kalmış fakat hükümet kurumlarının yapısına ve şekillerine dokunulmamıştı. Bu itibarla Sultan Mahmut’un hükümet kurumlarında yaptığı düzen, Ba-tılılaşma yolunda yapılan çalışmaların önemli bir merhalesidir. Sultan Mahmut, devletin içte ve dışta karşılaştığı son derece ciddî ve hayatî tehlikelerle karşı karşıya gelmesine rağmen, giriştiği ıslahat etkinliklerinde büyük çabalar göstermiştir.

Özellikle 1826’da Yeniçeri Ocağı’nı kapattıktan sonra kendini daha güçlü hisseden Sultan Mahmut ömrünün son yıllarında merkezî idare ve hükümet teşkilatında büyük düzenlemelere giderek “modern” bir devlet teşkilatı ve bürokrasisi kurmaya çalışmış, bu doğrultudaki çalışmalarıyla Avrupa tarzında bir hükümet teşkilinin ilk örneklerini vermiştir.

İkinci Mahmut döneminde yapılan yenilikler şunlardır: � Tarihlere “Vaka-i Hayriyye” adıyla geçen Yeniçeri Ocağı’nın kanlı bir şekilde kaldırılıp bunun yerine “Asakir-i

Mensure-i Muhammediye” adlı yeni bir ordunun kurulması

� 1828 yılında yayımlanan Kıyafet Nizamnamesi ile sarık, kavuk ve biniş giyilmesinin yasaklanıp ceket, panto-lon ve fes giyilmesi kuralının getirilmesi

� Devlet ve saray teşkilatında geniş ölçüde değişiklikler yapılarak Tımar Sistemi, Enderun ve Divan-ı Humayun’un lağvedilmesi

� Divan-ı Humayun’un yerine “Meclis-i Vükela”; adalet işlerine bakması için de “Meclis-i Vala”nın kurulması

� Mecli-i Vükela içinde çeşitli bakanlıkların kurulması

� Topkapı Sarayı’nın terk edilerek Batılı tarzda döşenmiş Beylerbeyi ve Çırağan saraylarının yaptırılması

� 1831 yılında modern anlamda ilk nüfus sayımınının gerçekleştirilmesi

� İlk posta teşkilatının kurulması

� Osmanlı tarihindeki ilk resmi Türkçe gazete olan Takvim-i Vekayi’nin çıkartılması

� İlköğretimin zorunlu hale getirilerek bugünkü ilkokula denk rüştiye okullarının kurulması

� Avrupai tarzda eğitim vermek amacıyla İstanbul’da ilk modern tıp okulu olan “Mekteb-i Tıbbiye-i Şahane”nin kurulması

� Modern anlamda ilk harp okulu olan “Mekteb-i Harbiye” nin kurulması

SENED-İ İTTİFAK � 29 Eylül 1808 tarihinde Sultan II. Mahmut’un Sadrazamı Alemdar Mustafa Paşa'nın Rumeli ve Anadolu ayan-

ları ile İstanbul'da yapmış olduğu anayasa niteliğindeki bir anlaşmadır. � Sadrazam Alemdar Mustafa Paşa’nın yapılmasında rol oynadığı Sened-i İttifak’a göre, ayanlar merkezi oto-

riteyi kabul edecek, yapılacak ıslahatları destekleyecek, padişaha bağlı kalacak, devletin eyaletlerden asker ve vergi toplanmasına yardım edecek, İstanbul’da askerlerin çıkardığı isyanların bastırılmasında rol alacaktır. Hükümetin yasalara uygun emirlerine uyulacaktır. Bu emirlere uymayanlar cezalandırılacaktır. Padişah aşırı vergi koymayacak, eşit ve adaletli vergi alacaktır.

� Senet-i İttifak devletin iktidarını sınırlandırması bakımından önemli bir belgedir. Halkın katılımı olmadan ha-zırlanmıştır. Katılımcıları ne halktır ne de toplumun temsilcileridir.

� Tarihimizde işkenceyi yasaklayan ilk belge olması önem arz etmektedir. � Anayasa hukukçuları Türk tarihindeki ilk anayasal belge olarak genellikle Sened-i İttifak’ı kabul ederler ve

Türkiye’deki anayasacılık hareketlerini bununla başlatırlar. � “Devlet iktidarını sınırlandırmayı amaçlayan bir girişim olarak” bu belgeyi İngiliz Magna Carta’sına ben-

zetenler de vardır. � Senet-i İttifak’ın en önemli sonucu varlıklı devlet adamlarının ve ayanların mal varlıklarını garantiye alabilmek

amacıyla Roma Hukukunun bir sonucu olan evrensel tapu sahibi olmalarıdır.

Page 47: TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI ÖĞRETMENLİĞİ · 2018. 6. 21. · 4 TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI 5. Güneş-Dil Kuramı Güneş-dil kuramına göre dillerin ortaya çıkması; dil felsefesi,

YENİ TÜRK EDEBİYATINA GİRİŞ

7

7. Abdülmecid Dönemi Yenilikleri

a) Tanzimat FermanıTanzimat Fermanı, o güne kadar yapılan bütün reformları hukuki bir zemine oturtması ve çok önemli yeni ya-salar da içermesi bakımından Osmanlı’daki yenileşme hareketlerinin doruk noktası olarak değerlendirilebilir. Bu nedenle yenileşme hareketleri içinde ayrı bir öneme sahiptir ve tarafımızdan ayrı bir başlık altında ele alınmıştır. II. Mahmut döneminde köklü reformlara resmi bir bildiriyle hukuki bir biçim verme arzusu sık sık dile getirilmesine rağmen, iç siyasi dengelerin müsait olmaması nedeniyle bu durum bir türlü gerçekleştirilememiştir. II. Mahmut’un vefatından sonra 1839’da tahta oğlu Abdülmecit geçmiştir. Abdülmecit’in tahta getirilmesiyle sadrazamlığa re-form yanlısı Mehmet Hüsrev Paşa getirilmiştir. Bunun yanı sıra uzun süre İngiltere ve Fransa’da kalmış olan Mustafa Reşit Paşa da Hariciye Nazırlığı’na atanmıştır. Kendisi de ateşli bir reform taraftarı olan Mustafa Reşit Paşa, henüz 17 yaşındaki Padişah Abdülmecit’i ikna ederek “Tanzimat Fermanı” denen yasalar bütününü ha-zırlamış ve 3 Kasım 1839 yılında Gülhane Meydanı’nda okuyarak ilan etmiştir. Gülhane Meydanı’nda okunması nedeniyle bu fermana “Gülhane-i Hatt-ı Humayun” da denir.Tanzimat Fermanı’yla askeri, hukuki, idari, mali alanlarda olduğu gibi eğitim alanında da birçok düzenleme ya-pılmıştır.

Bu düzenlemeleri içeren yasa maddelerinin birkaçı şöyledir: � Müslim ve gayrimüslim bütün Osmanlı vatandaşlarının can, mal, ırz ve namus güvenliği yasalarla garanti altı-

na alınacaktır. (Bu hükümle Osmanlı halkına din ayrımı yapmaksızın eşitlik tanınmış, yaşama hakkı güvence altına alınmıştır.)

� Kimse yargılanmadan cezalandırılmayacak, idam edilmeyecek; mahkemeler herkese açık olacak ve yasalar eşit olarak uygulanacaktır. (Bu hükümle yasaların üstünlüğü ön plana çıkarılmış, kanun önünde eşitlik ilkesi getirilmiş ve batılı tarz hukuk kuralları geçerli olmaya başlamıştır.)

� Vergiler herkesin kazancına göre ve belirli yöntemlere göre toplanacaktır. (Bu hükümle vergi adaletsizliği ortadan kaldırılmıştır.)

� Askere alma ve terhis işlemleri belirli esaslara göre yapılacaktır. (Tanzimat Fermanı’yla askerlik ocak usülü olmaktan çıkarılıp vatan hizmetine dönüştürülmüştür. Gayrimüslimlerin de askere gitme zorunluluğu ortaya çıkmıştır. Tepkiler üzerine bu zorunluluk, daha sonra bedelli askerliğe dönüştürülmüştür.)

� Herkes mal-mülk edinebilecek, dilerse bunları satabilecek ya da miras bırakabilecektir. (Bu hükümle bütün Osmanlı vatandaşlarının mülkiyet hakkı güvence altına alınmış ve kişilerin zenginleşebilmesine imkân tanın-mıştır.)

� Rüşvet ve iltimas (adam kayırma) yasaklanmıştır. (Bu hükümle halkın yöneticilere güven duyması sağlanma-ya çalışılmıştır.)

� Padişah ve diğer devlet yetkilileri de bu yasalara uyacaklarına dair yemin edeceklerdir. (Bu hüküm sonrasında ilk kez padişahın da isteğiyle padişahların yetkileri kısıtlanmış ve yasaların altında kalmıştır.)

Tanzimat Fermanı’nın Sonuçları � Tanzimat Fermanı, Osmanlı’nın ilk anayasası olma özelliğini taşımaktadır. � Halk hareketiyle değil padişah eliyle verilen haklardan oluştuğu için halk arasında anlaşılıp benimseneme-

miştir. Hatta Müslüman halkın büyük bir kısmı bu yeniliklere karşı çıkmıştır. Verilen haklardan daha çok gay-rimüslimler yararlanmıştır.

� Ferman sonrasında Osmanlı devleti amaçladığı gibi uluslararası olaylarda Batılı devletlerin desteğini görmüş-tür.

� Kılık, kıyafet alanında ve sosyal yaşam alanlarında Batılı yaşam tarzını (alafranga) benimseyenlerle gelenek-sel tarzı (alaturka) benimseyenler iki farklı görüntü oluşturmuştur. Bütün bunlara paralel olarak ortaya çıkan özgür düşünce akımı sayesinde, Osmanlı İmparatorluğu’nda özgür düşünceli aydınlar yetişmeye başlamıştır.

� Toplumumuzda 1700’lü yılların başlarında ortaya çıkan yenileşme ve Batılılaşma hareketleri, kesintilerle ve çalkantılarla da olsa Tanzimat Fermanı ile en somut halini yaşamıştır.

Page 48: TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI ÖĞRETMENLİĞİ · 2018. 6. 21. · 4 TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI 5. Güneş-Dil Kuramı Güneş-dil kuramına göre dillerin ortaya çıkması; dil felsefesi,

TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI

8

� Ferman sonrasında halk içinde olmasa da aydınlar arsında Batılı değerleri benimseyen bir “aydınlar grubu” oluşmuştur. Bu aydınlar, kendisini kul olarak gören, kadere boyun eğmekten başka yol düşünmeyen Doğulu insan tipini eleştirmiş; öğrenen, düşünen, sorumluluk alan yeni bir insan tipi yaratmak istemişlerdir. Bunun için edebiyatı da bir tür halk eğitim aracı olarak düşünmüşler ve önce bu yolda şiir, roman, tiyatro çevirileri yapmışlar; gazeteler çıkararak halka yönelmişlerdir. Daha sonra da bu alanlarda telif eserler oluşturarak Batılı tarzda bir edebiyatın temellerini atmışlardır.

� Tanzimat edebiyatı dediğimiz edebiyat, bütün yenileşme hareketlerinin oluşturduğu zihniyetin ve bu zihniyeti benimseyen aydınların oluşturduğu Batılı değerlere yönelmiş bir edebiyattır.

b) Islahat Fermanı � Islahat Fermanı, Osmanlı İmparatorluğu'nun çöküş döneminde devletin yıkılmaktan kurtarılması için; siyasî

kuruluşlar, kişi hakları, yeni kurumların kurulması konularında yapılması düşünülen köklü değişiklikler için Sultan Abdülmecit zamanında 18 Şubat 1856’da yayımlanan fermandır.

� Bu fermanın amacı, Müslüman ve gayrimüslim Osmanlı tebaası arasında tam bir eşitlik sağlamaktır. � Bu fermanla, gayrimüslimlere de devlet kademelerine memur olma yolu açılmıştır. � Din değiştirme hakkı kabul edilmiş, İslâm’dan çıkmanın ölüm cezasıyla cezalandırılması usulüne son veril-

miştir. � Gayrimüslimlere askeri okullara gitme hakkı tanınmıştır. � Ayrıca uygulanan vergilerde de bir eşitlik sağlanmıştır. Bu anlamda 15. madde ile “eşit haklar beraberinde

eşit yükümlülükler getirir” düşüncesi getirilmiştir. Böylece gayrimüslimlerin de askerlik yapma yükümlü-lüğü doğmuş, askerlik yapmak istemeyenlere de askerlik vergisi olan (bedel-i askerî) olanağı sunulmuştur. Bu madde ile Müslüman tebaa da para karşılığında (bedel-i nakdî) askerlik görevinden muaf olma şansını yakalamıştır.

� Islahat Fermanı ile gayrimüslimler kendi meclislerini oluşturarak kendi meselelerini (ağırlıklı olarak yönetimsel ve dinsel) yönetmiş ve o konularda kararlar alabilmişlerdir.

I. TANZİMAT EDEBİYATININ HAZIRLIK DÖNEMİ

A) Öncü Kurumlar

1. Tercüme Odası’nın KurulmasıOsmanlı İmparatorluğu’nda tercümanlık görevi 1821 yılına kadar Fenerli Rum Divan-ı Humayun tercümanları tarafından yapılmakta idi. Divan-ı Rum tercümanlarının 1821 yılındaki Yunan isyanında taraf olmaları üzerine “Tercüme Odası” kurulmuştur. Bu kurum, başta diplomatik ilişkiler olmak üzere yabancı dil bilgisi gerektiren her durumda Avrupa dillerinden çevirilerin sorumluluğunu üstlenmek üzere Müslüman tercümanların eğitildiği ve gö-rev yaptığı bir kurumdur. Tercüme Odası zamanla Türk dilini ve düşüncesini etkileyen bir okul haline gelmiştir. Bu kurumdan yetişen tercümanların çevirileri ile sorunlu dilde yeni bir üslup gelişmeye başlamıştır. Osmanlıcadaki uzun başlangıç cümleleri, dualar, övgüler, çift sözcükler giderek bırakılmış; sanat yapma düşüncesiyle yazılan süslü nesrin yerini, düşünceye öncelik veren, kısa cümlelerden oluşan sade, yalın anlatımlar almıştır. Ayrıca Tanzimat döneminin bazı reformcu devlet adamları ve aydınları bu kurumdan yetişmiştir. (Ali Paşa, Fuat Paşa, Ahmet Vefik Paşa ve Namık Kemal gibi.) Özellikle Tercüme Odası’nın çeviri faaliyetleri aydınlarımızın Fransızca ile tanışmasını sağlamış ve Fransızcaya karşı özel bir ilgi duymalarına neden olmuştur. Bu nedenle o dönem aydınlarının en çok etkilendiği edebiyat Fransız edebiyatıdır.

BİLGİ KÜPÜ

Tanzimat sonrası Türk Edebiyatı’na Avrupa etkisi büyük ölçüde, neredeyse tamamen Fransız edebiyatı aracılığı ile gelmiştir. Tanzimat edebiyatı sanatçıları tarafından Fransız edebiyatının romantik sanatçılarının örnek alındığı görül-mektedir. Örneğin; romantik Victor Hugo Tanzimat sanatçılarını realist Flaubert’e göre daha çok etkilemiştir.

Page 49: TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI ÖĞRETMENLİĞİ · 2018. 6. 21. · 4 TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI 5. Güneş-Dil Kuramı Güneş-dil kuramına göre dillerin ortaya çıkması; dil felsefesi,

YENİ TÜRK EDEBİYATINA GİRİŞ

9

ÖĞRETEN SORU

I. Tanzimat sonrası Türk edebiyatında Avrupa etkisi neredeyse tamamen Fransız edebiyatı ara-cılığıyla gelmiştir.

II. Fransız edebiyatı dışındaki Avrupa edebiyatları ile daha çok çevirililer yolu ile bağlantı kurul-muştur.

III. Tanzimat sanatçıları realistlerden çok romantiklerden etkilenmişlerdir.IV. Tanzimat sanatçıları örnek olarak Victor Hugo’dan çok romantik olan Flaubert’i örnek almışlar-

dır.Yukarıda Tanzimat edebiyatı ile ilgili verilen bilgilerden hangileri yanlıştır?A) I ve IIB) II ve IIIC) Yalnız IID) II ve IVE) Yalnız IV

ÖĞRETEN CEVAP

Tanzimat sonrası Türk Edebiyatı’na Avrupa etkisi büyük ölçüde, neredeyse tamamen Fransız edebiyatı aracılığı ile gelmiştir. Tanzimat edebiyatı sanatçıları tarafından Fransız edebiyatının romantik sanatçılarının örnek alındığı görül-mektedir. Örneğin; romantik Victor Hugo Tanzimat sanatçılarını realist Flaubert’e göre daha çok etkilemiştir.

CEVAP: E

2. Encüme-i Dâniş’in KurulmasıFransız Akademisi örnek alınarak, 1851’de Mustafa Reşit Paşa tarafından, Türkçeye sade dille yazılmış ve ter-cüme edilmiş bilimsel eserler kazandırma, ülkede genel kültür seviyesini yükseltme, kuruluş aşamasında olan Darülfünun (bugünkü İstanbul Üniversitesi) için kitap hazırlama gibi amaçlarla kurulmuştur. İlk bilim ve fen ku-ruludur. Ayda bir kez toplanan ve her biri bir bilim dalında uzman 40 asil üyeden oluşmuştur. Kurulun çok büyük faaliyetleri olmasa da bilim ve fen alanında atılan bir adım olması bakımından önemlidir. Ahmet Cevdet Paşa, Ahmet Vefik Paşa, Arif Hikmet Bey, Ethem Paşa, Yusuf Kamil Paşa gibi devlet adamı ve sanatçılar bu kurulun üyeliğini yapmıştır.

3. Çeşitli Eğitim Kurumlarının OluşturulmasıEğitim-öğretim alanında modernleşmeyi sağlamak amacıyla 1847’de “Maarif-i Umumiyye Nezareti” (Milli Eği-tim Bakanlığı) kurulmuştır. Açılan yeni okullara öğretmen yetiştirmek amacıyla 1848’de “Dârülmuallimîn” (Erkek Öğretmen Okulu) kurulmuştur. Modern bilgilere sahip idareciler yetiştirmek için de 1859’da “Mekteb-i Mülkiyye” (Devlet Memurları Yetiştime Okulu) kurulmuştur. Bütün bu kurumlar, Batı kültürününün tanınmasında ve benim-senmesinde etkili olmuş, zamanla meyvelerini vermiş ve bir “zihniyet değişimi” sağlamıştır.

B) Öncü Gazeteler

1. Takvim-i Vakayi Gazetesinin ÇıkarılmasıOsmanlı İmparatorluğu bünyesinde çıkarılan ilk gazete, 1828 yılında, Mısır’da, Mısır Valisi Kavalalı Mehmet Ali Paşa tarafından çıkarılan “Vakayi-i Mısriyye” adlı gazetedir. Bu gazete Mısır’ın Osmanlı devletine karşı etkin bir propaganda aracı olarak çıkarılmıştır. Sultan II. Mahmut ve Bab-ı Âli, yürütmekte oldukları merkeziyetçi reformlar doğrultusunda, devlet idaresinin sesini daha etkin duyurabilmek amacıyla, resmi bir gazetenin çıkarılmasını zo-runlu görmüşlerdir. Bu amaçla, daha önce İzmir’de yerel bir Fransızca gazete yayımlamış olan Alexandre Blac-que ile anlaşmak suretiyle 11 Kasım 1831’de ilk resmi gazete olan “Takvim-i Vakayi” çıkarılmıştır. Bu gazetede, resmî ilânlar ve gayrı resmî duyurular dışında, iç ve dış gelişmelere ilişkin haberler de yayımlanmıştır. Devletin resmi gazetesi olmasına rağmen Osmanlı aydınının ve halkının gazeteyle tanışması bakımından büyük önem taşır. Türkiye Cumhuriyeti kurulduktan sonra yerini “Resmî Gazete”ye bırakmıştır.

Page 50: TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI ÖĞRETMENLİĞİ · 2018. 6. 21. · 4 TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI 5. Güneş-Dil Kuramı Güneş-dil kuramına göre dillerin ortaya çıkması; dil felsefesi,

TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI

10

2. Ceride-i Havâdis Gazetesinin ÇıkarılmasıOsmanlı’daki ilk yarı resmi gazetedir. William Churchill adında bir İngiliz tarafından 1840 yılında çıkarılmıştır. Devletten yardım teşviği aldığı için yarı resmi bir kimliği vardır. Bu gazeteye İskenderiye’den haber gönderen bir muhabir, Türk basın tarihinin ilk muhabiri sayılmaktadır. İlk ölüm ilanları bu gazetede yer almıştır. Ayrıca 1854’te Kırım Savaşı’na ilk savaş muhabirlerini bu gazete göndermiştir. 1864’te kapanmıştır. Bu gazete fazla ilgi görme-mesine rağmen Osmanlı’da özel gazeteye giden yolu açması bakımından önem taşır.

C) Öncü Dergi

Vakâ-i Tıbbiye(1850) “Tıp vakaları” anlamındadır. Osmanlı döneminde çıkan ilk dergidir. “Meslek dergisi” olarak da anılır. Fransızca ve Türkçe olarak iki dilde çıkarılmıştır. Tıp ve fen konularının ele alındığı bu dergi, toplumun dergi ile tanışması bakımından önemlidir.

D) Batı’ya Gönderilen Öncü ÖğrencilerBatılı ülkelere öğrenci gönderilmesine Tanzimat Fermanı’ndan önce başlanmıştır. Ancak Tanzimat Fermanı’ndan sonra bu eğilim oldukça güç kazanmıştır. Özellikle Fransa’ya, çeşitli meslek dallarında yetiştirilmek üzere birçok öğrenci gönderilmiştir. Bu öğrenciler, meslek öğrenimi yanında Batı kültürü, bilimi ve sanatını da tanıyarak yurda dönmüş ve devletin çeşitli kademelerinde görev almışlardır. Böylece Osmanlı’da Batı tarzı yaşamı benimseyen yeni bir kuşak oluşmuştur. Tanzimat Ferman’ından sonra İbrahim Şinasi Batı’ya gönderilen ilk öğrenciler arasın-dadır. Şinasi Batı’dan edindiği edebiyat birikimini ülkeye döndükten sonra dışa vuran ve Tanzimat edebiyatını kuran sanatçı olmuştur.

E) Öncü Çeviri Faaliyetleri

1.İlk Fabl ÇevirileriEdebiyatımızda ilk fabl çevirileri, 1858’de Kayserili Dr. Mehmet Rüştü Efendi tarafından yapılmıştır. Rüştü Efendi, ço-cuklar için yazdığı Arapça alfabe kitabı olan “Nuhbetü’l Etfal”in sonuna bazı fabl tercümeleri de koyarak bu alanda bir ilke imza atmıştır.

2. İlk Şiir Çevirileri 1859 yılında İbrahim Şinasi, La Fontaine, Racine ve Fenelon’dan çevirdiği şiirleri “Tercüme-i Manzume” adı altında toplayarak yayımlamıştır. Bu eser Batı edebiyatından yapılan ilk şiir çevirilerini içerir. Bu şiir çevirileri ede-biyatımızın Batı tarzı şiirle tanışmasını sağlaması bakımından oldukça önemlidir. Ayrıca Ethem Pertev Paşa’nın Voltaire, J. J. Rousseau ve Victor Hugo’dan yaptığı şiir çevirileri de o dönemde Batı tarzı şiirin tanıtılması ba-kımından oldukça önemlidir. Yine bu dönemde, Sadullah Paşa’nın “Göl” adlı şiir çevirisi Türk edebiyatındaki en başarılı çevirilerden biri olarak kabul edilmiş ve Batı tarzı şiirin sevilmesine katkıda bulunmuştur.

3. İlk Roman Çevirileri Yusuf Kamil Paşa’nın 1859 yılında, Fransız romancı Fenelon’dan yaptığı “Telemak” çevirisi, edebiyatımızda Batı edebiyatından yapılan ilk roman çevirisidir. Bu eser, Yunan mitolojisindeki bir hikâyeye dayanarak ideal devlet adamının nasıl olacağını anlatır. Divan edebiyatının süslü nesir tarzına yakın bir anlayışla, ağdalı bir dille çevrilmiş olsa da Türk okurunun Türkçe olarak gördüğü ilk romandır. Bu roman çevirisi, Türk okurunda mitoloji merakı oluşturması bakımından da önemlidir. (Bu roman, Ahmet Vefik Paşa tarafından 1879 yılında sade bir dille yeniden çevrilmiştir.)

Türk edebiyatında ilk yerli telif roman, Şemsettin Sami’nin 1872’nin Kasım ayı ve 1873’ün yaz ayları arasında, Hadika gazetesinde tefrika halinde yayımlanan “Taaşşuk-ı Talat ve Fıtnat” adlı romanıdır. Bu romanın yayım-lanmasına dek edebiyatımızda çeşitli roman çevirileri yapılmış ve Türk okuru, roman türünü bu çeviri romanlar aracılığıyla tanıyıp sevmiştir.

Page 51: TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI ÖĞRETMENLİĞİ · 2018. 6. 21. · 4 TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI 5. Güneş-Dil Kuramı Güneş-dil kuramına göre dillerin ortaya çıkması; dil felsefesi,

YENİ TÜRK EDEBİYATINA GİRİŞ

11

Telemak’tan sonra Türk okuruna roman türünü sevdiren roman çevirileri şunlardır: � 1862 yılında, Münif Paşa tarafından “Hikâye-i Mağdurîn” adıyla Victor Hugo’dan özetlenerek yapılan Sefiller

çevirisi. (Bu roman 1880’de Şemsettin Sami tarafında “Sefiller” adıyla tekrar çevrilmiştir.) � Ahmet Lütfi Efend’nin 1862 yılında Daniel Defoe’den yaptığı “Robinson Crusoe” çevirisi. (Bu roman, Şem-

settin Sami tarafından dilimize tekrar çevrilmiştir.) � Teodor Kasap tarafından, Alexander Dumas Pere’den 1864’te yapılan “Monte Kristo Kontu” çevirisi.

Bu çevirileri izleyen yıllarda, Voltaire, Jonathan Swift, Lamartine ve Eugenie Sue gibi romancılardan da çeşitli roman çevirileri yapılmıştır.

F) Öncü Tiyatro FaaliyetleriBu dönemde İtalya ve Fransa’dan İstanbul’a tiyatro ekipleri gelmiş ve Batı tarzı tiyatrolar sahnelemişlerdir. Batı tarzı bu tiyatronun beklenenin üzerinde ilgi görmesiyle yabancı tiyatro şirketleri İstanbul’da birçok tiyatro binası yaptırarak tiyatro faaliyetlerini bu binalarda sürdürmüşlerdir. Bu durum hem Osmanlı toplumunda Batılı tiyatro-nun ilgi görmesini hem de ileride bu tiyatro tarzının edebiyatımıza yerleşmesini sağlaması bakımından oldukça önemlidir.

G) Öncü Yazarlar

GİRİTLİ ALİ AZİZ EFENDİ (1749-1798)Diplomat, büyükelçi, yazar ve şairdir. Tahsilini Girit’te yapmıştır. Birçok devlet memurluğunda bulunmuş ve sefirlik de yapmıştır. Kısa bir Sefaretnamesi olduğu söylenir. “Muhayyelat” adlı eseriyle edebiyatımızda önemli bir yere sahiptir. Muhayyelat:

� Orijinal adı "Muhayyelât-ı ledünni-i ilahi-i Giridî Ali Aziz Efendi"dir. Kısaca Muhayyelat veya "Muhayyelat-ı Aziz Efendi" şeklinde de anılır.

� Yazar bu eserinde, çeşitli hikâyeleri kendine has bir üslupla kaleme almıştır. � Eserin, 1797'de tamamlandığı düşünülmektedir. � Hayal ile gerçeğin, sözlü kültürle yazılı kültürün ve maceralı hikâyelerin iç içe geçtiği, efsunların, ifritlerin,

dervişlerin, âşıkların yer aldığı fantastik özelliklere sahip olan bir eserdir. � Eser, geleneksel hikâye ile modern anlatma tarzı arasında bir yere sahiptir. Türk edebiyatında modern çağa

geçişte önemli bir mihenk taşı olarak kabul edilir. � "Birinci Hayal, İkinci Hayal, Üçüncü Hayal" başlıkları altında bağımsız üç bölüm halinde yazılmıştır. � Sade bir dil ve yalın bir üslup kullanılan eser ilk defa 1852'de, daha sonra Muhayyelat-ı Aziz Efendi başlığı

altında 1867'de, ardından da 1873'te yayımlanmıştır. � Muhayyelat’ın Tanzimat Dönemi sanatçıları üzerinde önemli etkileri olmuştur. Örneğin, Ahmet Mithat

Efendi'nin 1877 tarihli "Çengi" adlı romanının temelinde "Muhayyelât"a göndermeler yer alır ve romanın kah-ramanı Daniş Çelebi'nin gerçeklerden kopmasına "Muhayyelât"ı okuması sebep olur.

� 19. yüzyıl Türk şiirinin en önemli isimlerinden Muallim Naci'nin şiirlerinde "Naci" takma adını kullanmasına da Muhayyelat'ta yer alan bölümlerden biri olan "Kıssa-ı Naci" hikâyesinden derinden etkilenmesi sebep olmuştur.

HAYRULLAH EFENDİ (1820-1869)Tıp alanında birçok eser vermiş ve bu alanda önemli görevlerde bulunmuş bir kişidir. Abdülhak Hamit Tarhan’ın baba-sıdır. Aynı zamanda şair, seyahatname ve tarih yazarıdır. Hayrullah Efendi’nin inceleme-araştırma, tarih, seyahatname, tarım, çeviri alanlarında birçok eseri vardır. Ancak onun edebiyatımızdaki asıl önemi, Batılı tarzda ilk tiyatro eseri olan “Hikâye-i İbrahim Paşa be-İbrâhim-i Gülşenî” adlı oyunu yazmış olmasından gelir. Hayrullah Efendi’nin, bu eseri 1844 tarihinde yazdığı fakat yayımlamadığı bilinmektedir. Eser, Türklük adlı dergide 1939 yılında yayımlanmıştır. Bu nedenle, edebiyatımızda Batılı anlamda yayımlanan ilk tiyatro oyunu olma unvanını, 1859 yayımlanan ve Şinasi’ye ait olan “Şair Evlenmesi” adlı oyuna kaptırmıştır.

Page 52: TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI ÖĞRETMENLİĞİ · 2018. 6. 21. · 4 TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI 5. Güneş-Dil Kuramı Güneş-dil kuramına göre dillerin ortaya çıkması; dil felsefesi,

TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI

12

Hikâye-i İbrahim Paşa be-Ibrâhim-i Gülşenî: � Tanzimat edebiyatından önce yazılan Batılı anlamdaki ilk tiyatro eseridir. � Konusunu Kanuni devrinden alan ve 4 perde, 11 tablodan oluşan küçük bir dramdır. � Eserde, üç İbrahim birbirine karıştırılarak anlatılmaktadır. Birinci İbrahim, Kanuni tarafından 1536’da haksız

yere idam edilen sadrazam Pargalı İbrahim Paşa’dır. İkinci İbrahim, aynı devirde Mısır’da ün salmış mutasav-vıf İbrahim Gülşeni’dir. Üçüncü İbrahim ise Mısır valisinin oğlu İbrahim Paşa’dır.

� Oyuna göre Osmanlı imparatorluğu için asıl tehlike, üçüncü sırada söylenen İbrahim’dir. Oyunda, tarihi at-mosferi tamamlamak için dil ve üslubun 16. yüzyıla uygun olması oldukça etkileyicidir.

AKİF PAŞA (1787-1845) � Tanzimatçılar tarafından yeni Türk nesrinin ve şiirinin habercisi sayılan bir sanatçıdır. � “Tabsıra” adlı ünlü yapıtı Türk edebiyatındaki anı türünün hazırlayıcısı olarak kabul edilir. Döneminde ilgi

görüp beş kez basılmış hatta 1892’de Fransızcaya çevrilmiştir. � Sanatçı, divan nesri anlayışını yıkmış ve yeni düzyazı anlatımının öncüsü sayılmıştır. � Namık Kemal, onu “Kalemimize Türkçe yazmayı öğretenlerin en büyüklerinden biri” olarak gösterir. � Şiirde biçim olarak eski tarzı sürdüren Akif Paşa önemli bir şair sayılmaz. Ancak torununun ölümü ile 11’li

hece ölçüsüyle yazdığı mersiye o dönemde bir yenilik sayılır. Ayrıca sürgündeyken yazdığı ve psikolojik du-rumunu yansıtan, yokluk kavramını ele alan, yaşam ve ölümü karşılaştıran, insanlığın kötü yazgısına başkal-dıran “Adem Kasidesi”, döneminde konu yönünden bir yenilik olarak kabul edilmiştir.

� "Adem Kasidesi" şiirindeki temaları daha sonra Abdülhak Hamit Tarhan, Recaizade Mahmut Ekrem ve başka sanatçılar da kullanmıştır.

VARTAN PAŞA (1813-1879) � Vartan Paşa (Hovsep Vartanyan), Osmanlı Ermenisi yazar, gazeteci ve devlet adamıdır. Bahriye Nezaretin-

de (Denizcilik Bakanlığı) 25 sene hizmet ederek paşa rütbesine yükselmiş, "Vartan Paşa" olarak anılmıştır. Edebiyatımızdaki önemi 1851 yılında yayımladığı ve gayrimüslimler arasındaki mezhep çatışmalarını işlediği “Akabi Hikâyesi” adlı romanından gelir. Bu romanından sonra, 1852’de “Boşboğaz Bir Âdem, Lafazanlık ile Husule Gelen Fenalıkların Muhtasar Risalesi" adlı kısa bir roman daha yayımlamış, bu romanında da gayri-müslimler arasındaki mezhep çatışmaları konusunu farklı bir açıdan ele almıştır. Yazarımız ayrıca, 1862’deki emekliliğinin ardından Türkçe-Ermenice "Mecmua-i Havadis" gazetesini çıkarmıştır.

Akabi Hikâyesi � Mezhepler arasındaki düşmanlığın kurbanı olan Akabi ile Hagop'un aşkını anlatan bir romandır. Akabi, Os-

manlı Ortodoks (Gregoryen) Ermenilerinden genç bir kızdır. Hagop ise Osmanlı Katolik Ermeni cemaatine mensuptur.

� Mezhep ayrılığını umursamayan bu iki genç birbirlerine âşık olmuştur. Fakat bu iki gencin aşkı mezhep farklı-lığı nedeni ile aileleri tarafından çok olumsuz karşılanır. Akabi, amcası tarafından tehdit edilir. Hagop'un baba-sı ise oğluna Akabi'nin bir başkasıyla evlendiği yalanını söyler. Gelişen olaylar sonucunda Akabi intihar edip ölür. Sevgilisinin ölümünün ardından Hagop üzüntüsünden hastalanır ve yirmi gün sonra o da ölür. Böylece mezhepler arası düşmanlık trajik bir sona neden olur.

� Bu romanın en önemli özelliklerinden biri Ermeni harfleriyle fakat Türkçe yazılmış olmasıdır. Roman, Ermeni harfleriyle yazılmış olması ve yerli hayatı değil de azınlıkların hayatını konu alması nedeniyle edebiyatımız-daki ilk yerli roman olarak kabul edilmemektedir.

YUSUF KAMİL PAŞA (1808-1876) � Devlet adamı, vezir, şair ve yazardır. � Ünlü eseri “Telemak”, Türk edebiyatındaki ilk roman çevirisidir. Sanatçı bu eseri 1859 yılında “Arapçadan”

çevirmiş ve 1862 yılında yayımlamıştır. � Fransız yazar Fenelon’un 1699’da yayımlanan Telemaque eseri, Yunan mitolojisindeki bir hikâyeye dayana-

rak ideal devlet adamının nasıl olacağını anlatır. � Yusuf Kamil Paşa, Tanzimat Fermanı’yla ivme kazanan yenileşmenin eğitimle ilgisini fark ederek bu romanı

çevirmiştir. � Telemak, divan edebiyatının süslü nesir tarzına yakın bir anlayışla ağdalı bir dille çevrilmiş olsa da Türk okuru-

nun Türkçe olarak gördüğü ilk romandır. (Bu roman Ahmet Mithat Efendi tarafından 1879 yılında sade bir ya-zıyla tekrar çevrilmiştir.) Bu roman çevirisi, Türk okurunda mitoloji merakı oluşturması bakımından da önemlidir.

� Yusuf Kamil Paşa’nın Telemak eseri dışında şiirleri ve mektupları da vardır.

Page 53: TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI ÖĞRETMENLİĞİ · 2018. 6. 21. · 4 TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI 5. Güneş-Dil Kuramı Güneş-dil kuramına göre dillerin ortaya çıkması; dil felsefesi,

YENİ TÜRK EDEBİYATINA GİRİŞ

13

II. TANZİMAT EDEBİYATININ BAŞLAMASI Tanzimat edebiyatı, Tanzimat Fermanı’yla her alanda Batılılaşmaya çalışan Osmanlı’nın, edebiyat alanında da batıyı örnek almasıyla oluşmuş bir edebiyat dönemidir. Tanzimat Fermanı’nın oluşturduğu ortamda geliştiği için adını Tanzimat Fermanı’ndan almıştır. Batı etkisinde gelişen Türk edebiyatının, yani yeni Türk edebiyatının ilk evresidir. Özetle denebilir ki 1839’dan 1860 yılına kadar bir hazırlık dönemi yaşamış; 1860’ta Şinasi ile Agah Efendi’nin birlikte çıkardıkları, ilk özel gazete olan “Tercümân-ı Ahval” ile başlamış, 1896’da Servetifünun ede-biyatının başlamasıyla sona ermiş bir edebiyat dönemidir. Kendi içinde “birinci dönem”, “ikinci dönem” ve “ara nesil dönemi” olmak üzere üç bölümden oluşur.

III. TANZİMAT EDEBİYATININ GENEL ÖZELLİKLERİ � Türk edebiyatı her şeyin tartışılmaz din kurallarına, geleneklere göre biçimlendiği Doğu kaynağından bilimi

rehber edinen Batı kaynağına geçiş yapmıştır. � Osmanlı sisteminin etkisiyle gelişemeyen eleştirel düşünce, Tanzimat Fermanı’nın getirdiği görece özgürlük

ortamında gelişme olanağı bulmuştur. � “Doğulu kaderci insan” tipi yerini “Batılı, akılcı, devlet sorunlarına kafa yoran, dünyayı değiştirebilece-

ğine inanan yeni insan” tipine bırakmıştır. � Batı’dan gelen yeni düşünceler anlatım yolu olarak nesir türünü öne çıkarmış, Tanzimat öncesi gelişim gös-

termeyen Türkçe düzyazı gelişmeye başlamıştır. � Gazeteciliğin gelişmesiyle birlikte yeni düşünceleri anlatmaya uygun olan roman, hikâye, makale, eleştiri gibi

nesir türleri kullanılmaya başlanmıştır. � Düşünce ve anlamın öne çıkması şiirde konu birliğinin sağlanmasına yaramış, şiirlere konuya göre adlar

verilmesi bu dönemde başlamıştır. � Şiirde konu tamamen yenileştirilirken nazım biçimi olarak divan edebiyatı nazım biçimlerinin kullanılmasına

devam edilmiştir. � Sanatçılar birden çok edebi türde ürünler vermeye çalışmışlardır. � Dönem sanatçıları Batı’daki edebiyat akımlarından etkilenmişlerdir. � Tanzimat edebiyatı, dönemi kendi içinde üçe ayrılmıştır. “Toplum için sanat” anlayışının benimsendiği dö-

neme “Birinci Dönem”; “Sanat için sanat” anlayışının benimsendiği döneme “İkinci Dönem”; ikinci döne-min sonu ile Servetifünun dönemi arasındaki döneme ise “ara nesil dönemi” denmiştir.

� Birinci dönem 1860 yılında başlamış ve 1876 yılına kadar devam etmiştir. İkinci dönem, 1876 yılında başla-mış ve 1896 yılına kadar devam etmiştir. İkinci dönem ile Servetifünun dönemi arasındaki “ara nesil döne-mi” ise daha çok 1884 ila 1886 yılları arasında etkin olmuştur.

IV. TANZİMAT DÖNEMİNDE GAZETE VE DERGİLER � Mecmuâ-i Fünun (1862-1883): “Fenlerin Dergisi” anlamına gelir. Osmanlı İmparatorluğu bünyesinde Vaka-i

Tıbbiye’den sonra çıkarılan ikinci dergidir. “İlk Türkçe bilim dergisi” olarak da kabul edilir. Bu dergi, Münif Paşa’nın kurduğu ve Osmanlı İmparatorluğunda “ilk sivil bilim kurumu” olma özelliğini taşıyan Cemiyet-i İlmiye-i Osmaniye (Osmanlı İlim Topluluğu) tarafından çıkarılmıştır. Dergide özellikle bilim, teknik, fen konu-larına yer verilmiştir. Derginin en önemli özelliği, felsefe, pedagoji ve antropoloji konularında yankı uyandıran yazılar yayımlamasıdır. Dergi, bu doğrultuda çok sayıda çeviriye ve derleme yazıya da yer vermiştir. Mecmua-i Fünun’un bu özellikleriyle kendisinden sonra çıkarılacak olan birçok dergiye ilham verdiği kabul edilir.

� Mümeyyiz (1869-1870): Daha önce değindiğimiz "Mümeyyiz adlı gazetenin eki” olarak, Kırım-lı Türk eğitimci Sıtkı Efendi tarafından çıkarılmıştır. Türk basın tarihinde “ilk çocuk dergisi” olarak kabul edilir. Toplam 49 sayı çıkmıştır. Her sayısı farklı renkte basılmıştır.

� Diyojen(1870): Teodor Kasap tarafından Fransızca ve Rumca olarak çıkarılırken 25 Kasım 1870 tarihinden itibaren Türkçe yayınlanmaya başlayan “ilk siyasi mizah dergisi”dir. Fıçıya girmiş Diyojen’in Romalı as-kerlerle karşı karşıya resimlendiği logosunun üzerinde eski harflerle Diyojen, altında ise "Gölge etme başka ihsan istemem" sloganı yazıyordu. İlk yayınlandığında haftalık olan dergi 23. sayısından itibaren haftada iki kez, 148.sayısından itibaren de üç kez yayınlanmıştır. Türkiye'de modern mizahın ilk örneklerinin yayınlandı-ğı dergi, Ali Bey, Ebuzziya Tevfik ve Namık Kemal’in imzasız yazılarına da yer vermiştir. Dergi, politik mizah yazılarından dolayı üç kez geçici sürelerle kapatılmış, kesintili süren yayını 11 Ocak 1873'de yayınlanan 183. sayısından sonra kesin kapatma kararıyla sona ermişti.

� Çıngıraklı Tatar (1873): İlk mizah dergisi olan Diyojen’in kapatılmasından sonra Teodor Kasap’ın yayımladığı

Page 54: TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI ÖĞRETMENLİĞİ · 2018. 6. 21. · 4 TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI 5. Güneş-Dil Kuramı Güneş-dil kuramına göre dillerin ortaya çıkması; dil felsefesi,

TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI

14

ikinci mizah dergisidir. 5 Nisan 1873-18 Temmuz 1873 arasında 29 sayı olarak yayımlanmıştır. Kudunatosi-se adında bir de Yunanca nüshası vardır. Haftada iki gün çıkarılmıştır. Başta Ebuzziya Tevfik olmak üzere Tanzimat’ın birçok önemli yazarı dergide isimsiz olarak ya da takma isimlerle yazmıştır. Çıngıraklı Tatar, içe-riğiyle takipçisi olduğu Diyojen gibi sisteme ilişkin kapsamlı eleştirilerde bulunan bir dergi olmuştur. Bu dergi kapatıldıktan sonra Teodor Kasap, “Hayalî” ve “İstikbal” adlı iki dergi daha çıkarmıştır.

� Kırk Ambar (1874-1877): Rodos’ta sürgünde bulunan Ahmed Midhat Efendi’nin Mehmed Cevdet’in imtiyaz sa-hipliği altında çıkmış olan bir dergidir. Eğitim, ede¬biyat ve çeviri alanlarında faaliyet göstermiştir. Yayımlanan yazıların imzasız olmasına karşın, hemen hepsinin Ahmed Midhat tarafından kaleme aldığı bilinmekte¬dir. Ahmed Midhat’ın Batı edebiyatından yaptığı çevirilerin de yer aldığı Kırk Ambar, yayımcılıkta yeni sayılacak bir uygulamayla her 10 sayıda bir dizin vermiştir. Dergi, Ahmed Midhat’ın sürgünden dönmesinden sonra kapanmıştır.

� Mecmua-i Ebüzziya (1880-1912): Ebüzziya Tevfik tarafından çıkarılmıştır. On beş günde bir yayımlanmıştır. Ebuzziya Tevfik, mecmuaların basılmadan evvel Maarif Nezareti’ne gösterilip incelenmesi kararı üzerine 53. sayıda tepki olarak dergiyi kapatmış, 1896’da yeniden yayınlamaya başlamıştır. Bu dergide Namık Kemal’in önemli mektupları yayımlanmıştır.

BİLGİ KÜPÜ

1880-1895 yılları arasında irili ufaklı elliye yakın dergi çıkarılmıştır. Bu dergilerden bazıları Bahçe, Mecmua-i Asarı Edebiye, Şark, Hazine-i Evrak, Hayfa, Afak, Güneş, Hazine-i Funun, Malumat gibi dergilerdir.

� Takvim-i Vakayi (1831): Tanzimat edebiyatı başlamadan, 1831 yılında çıkarılmıştır. Saray tarafından çıka-rılan bu gazete ilk resmi gazetedir.

� Ceride-i Havadis (1840): Tanzimat edebiyatı başlamadan 1840 yılında çıkarılmıştır. İngilizlerle ortak çıkarıl-mıştır ve ilk yarı resmi gazetedir.

� Tercüman-ı Ahval (1860): Şinasi ve Agâh Efendi’nin birlikte çıkardıkları ilk özel gazetedir. Tanzimat edebi-yatı bu gazetenin çıkmasıyla başlamıştır.

� Tasvir-i Efkâr (1862): Şinasi’nin tek başına çıkardığı ikinci özel gazetedir. Şinasi’nin yurt dışına gitmesi ne-deniyle 1865’te gazetenin başına Namık Kemal geçmiş ve bu gazeteyi iki yıl süreyle çıkarmıştır.

� Ayine-i Vatan (1866): Eğribozlu Mehmet Akif Bey’e aittir. İlk resimli gazetedir. Kapatıldıktan sonra İstanbul adıyla yeniden çıkarılmıştır.

� Muhbir (1866): Ali Suavi tarafından çıkarılmıştır. Ali Suavi, Londra’ya kaçtıktan sonra bu gazeteyi Londra’da çıkarmaya devam etmiştir.

� Terakki (1868): Ali Reşit ve Filip Efendi tarafından çıkarılmıştır. Bu gazete, haftada bir kadınlara yönelik bir ek ve bir de haftalık mizah nüshası çıkarmıştır.

� Hürriyet (1868): Londra’da Ziya Paşa ve Namık Kemal tarafından çıkarılmıştır. Daha sonra Ziya Paşa Cenevre’de bu gazeteyi tek başına çıkarmaya devam etmiştir.

� İbret (1871): Avrupa’dan dönen Namık Kemal tarafından çıkarılmıştır. Sanatçı en önemli düşünce ve siyaset yazılarını bu gazetede yayımlamıştır.

� Devir (1872): Ahmet Mithat Efendi tarafından çıkarılmıştır. İlk sayısından sonra kapatılmıştır. � Bedir (1872): Devir gazetesi kapatıldıktan sonra Ahmet Mithat Efendi tarafından çıkarılmıştır. � Musavver (1872): Tercümelere yer veren ve fotoğraflı olarak yayımlanan ilk gazete olma özelliğini gösterir. � Sabah (1876): Şemsettin Sami tarafından çıkarılmıştır. � Tercüman-ı Hakikat (1878): Ahmet Mithat Efendi tarafından çıkarılmıştır. Döneminin en uzun soluklu ve en

etkili gazetelerinden biri olmuştur. Ahmet Mithat’la birlikte birçok Tanzimat sanatçısı eserlerini ve yazılarını bu gazetede yayımlamıştır.

� Tercüman-ı Şark (1878): Şemsettin Sami tarafından çıkarılmıştır. � Mizan (1886): Haftalık bir gazete olarak çıkmıştır. Gazeteyi Mizancı Murat çıkarmıştır. Murat Bey’in lakabı bu

yüzden Mizancı’dır. Döneminde oldukça etkili olmuştur. 1897 yılında kapatılmıştır.

Page 55: TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI ÖĞRETMENLİĞİ · 2018. 6. 21. · 4 TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI 5. Güneş-Dil Kuramı Güneş-dil kuramına göre dillerin ortaya çıkması; dil felsefesi,

15

TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI

KONU TESTİ

1. Bir siyaset adamı, yazar ve şair olan, metafi-zik karakterli Kaside-i Adem’de varlığa karşı yokluğu yüceltmesiyle şiirimize yeni bir tema getiren isim aşağıdakilerden hangisidir?A) A. Vefik PaşaB) Ahmet PaşaC) Ziya PaşaD) Kazım PaşaE) Akif Paşa

2. � Akabi Hikâyesi � Boşboğaz Bir Âdem � Lafazanlık ile Husule Gelen Fenalıkların Muh-tasar Risalesi

Bu eserler aşağıdaki isimlerden hangisine ait-tir?A) Yusuf Kamil PaşaB) Vartan PaşaC) Sadullah PaşaD) Hayrullah EfendiE) Akif Paşa

3. Münif Paşa’nın Volter, Fenelon ve Fontenel’den seçilmiş felsefi diyalogları içeren, yenileşme hareketlerinin düşünsel zeminini oluşturan eserler arasında yer alan çevirisi aşağıdakiler-den hangisidir?A) Riyanın EncamıB) Ruhiyyat RisaleleriC) Muheverat-ı HikemiyyeD) Gayet el-İdrakE) Tartuffe

4. Türk edebiyatında modern çağa geçişte önem-li bir mihenk taşı olarak kabul edilen, “Birinci Hayal, İkinci Hayal, Üçüncü Hayal” başlıkları altında bağımsız üç bölüm halinde yazılan Gi-ritli Ali Aziz Efendi’ye ait eser aşağıdakilerden hangisidir?A) Mecmua-i HavadisB) TabsıraC) Akabi Hikâyesi D) MuhayyelatE) Nuhbetü’l Etfal

5. Şinasi’nin Batı edebiyatından ilk şiir tercüme-lerini yaptığı eseri aşağıdakilerden hangisidir?A) Tercüme- i ManzumeB) Emrü’l-Acîb fî Târih-i Ehl-i SalîbC) Eş’ar-ı ZiyâD) GarâmE) Şerâre

6. Aşağıdaki isimlerden hangisinin “Tabsıra” adlı ünlü yapıtı Türk edebiyatındaki anı türünün hazırlayıcısı olarak kabul edilir?A) Sadullah PaşaB) Yusuf Kamil PaşaC) Münif PaşaD) Akif PaşaE) Ahmet Cevdet Paşa

1. ÜNİTEYENİ TÜRK EDEBİYATINA GİRİŞ / KONU TESTİ