fİzİksel etkenler - fsosgb.com · gelen kozmik ışınlar ile mikro dalgalar ve radyo...
TRANSCRIPT
Gürültü:
Ses Nedir?
1- Mekanik bir titreşim dalgasıdır
2- İki temel belirleyicisi, frekansı ve şiddetidir.
Sesin fiziksel özellikleri:
✓ Sesin şiddeti doğrudan kulak zarına ulaşan mekanik basınç ile ilişkilidir ve
DESİBEL ( dB ) olarak ölçülür. İnsan kulağı 0 ile140 dB arası sesleri algılayabilir.
✓ Frekans ise saniyede geçen frekans sayısıdır ve birimi Herzt ( Hz ) dir. İnsan
kulağı 20 ile 20.000 Hz arasındaki sesleri duyabilir.
✓ 16Hz altındaki seslere infrason, 20 000 Hz üzerindeki seslere ultrason
denilmektedir.
Gürültü:
•1977 yılında yayınlanan ILO 148 sayılı gürültü ve titreşim hakkında sözleşme
kararında; “ gürültü, işitme duyusunun azalmasına veya sağlığın bozulmasına veya
başka tehlikelerin meydana gelmesine neden olan seslerdir.
•Her hangi bir maddenin titreşmesi sonucu meydana gelen titreşimin hava, sıvı
veya gaz ortamda yayılması ile ortaya çıkan enerji dalgasına ses denir.
Sinüzoidal yayılım gösteren ses dalgasının atmosfer basıncında yaptığı
değişiklikler genlik olarak adlandırılmakta; ses kaynağının birim zamanda çevreye
yayılan enerjiye de sesin gücü denilmekte ve Watt ile ölçülmektedir.
Gürültü:
SESİN FİZİKSEL ÖZELLİKLERİ:
•Ses şiddetindeki 1 desibellik artış, ses enerjisinde 1.26 katlık artışa denktir.
Gürültü düzeyinin 3 dB artması ya da azalması, ses kaynağından çıkan ses şiddeti
düzeyinin iki katına çıkması ya da yarıya inmesi anlamına gelmektedir. (Bir sesin
şiddeti 2 katına çıkarsa dB cinsinden artma 3 dB olur.)
dB(A): İnsan kulağının en çok hassas olduğu orta ve yüksek frekansların özellikle
vurgulandığı bir ses değerlendirmesi birimidir .
• Gürültü düzeyi ölçülürken kullanılan desibel (dB) birimi, sesin şiddet özelliğine
karşılık gelmektedir.
• Leq : Eş değer ses düzeyi
Gürültü
✓ Gürültülü alanlar “Gürültü Yönetmeliği”(23/12/2003 tarih ve 25325 sayılı
Resmi Gazetede yayımlanmıştır)’ inde tanımlanmış, en yüksek ses basıncı
yönünden maruziyet sınır değerleri ve maruziyet etkin değerleri, aşağıda
verilmiştir;
✓ Yasal mevzuat ve sağlık Gürültü zararlarının “meslek hastalığı” sayılabilmesi
için; – gürültülü işte en az iki yıl, – gürültü şiddeti sürekli olarak 85 dB’nin
üstünde olan işlerde en az 30 gün (1 ay) çalışma gereklidir. Gürültüye bağlı
işitme kayıplarına ilişkin “yükümlülük süresi” 6 aydır.
1) Maruziyet sınır değerleri : LEX, 8h = 87 dB (A)
( Bu sınır kesinlikle aşılmamalıdır.)
2) En yüksek maruziyet etkin değerleri : LEX, 8h = 85 dB (A)
( Bu sese ulaşıldığı zaman mutlaka kulaklık kullanılması gerekmektedir.)
3) En düşük maruziyet etkin değerleri : LEX, 8h = 80 dB (A)
Gürültü:
Gürültülü işyerleri maruziyet üst düzeylerinin ( 8st=85
dB(A) veya LCpeak=137 dB(C)) olduğu veya aşıldığı
işyerleridir. Bu tür gürültülü alanlar uygun işretlerle
işaretlenmelidir.
İşitme hasarı: günlük 85 dB(A) veya daha fazla gürültü
düzeylerine maruz kalma nedeniyle oluşabilir.
85 ile 89 dB(A) günlük gürültü düzeyleri yalnızca uzun süreli
maruziyetlerden sonra oluşabilirken, 90 dB(A) ve
üzerindeki düzeylerde hasar riski belirgin olarak daha
yüksektir.
Sağlıklı kulakları olan kişilerde,
✓ 90 dB(A)’ de günlük gürültü maruziyet düzeyi süresi 6
yılı,
✓ 87 dB(A)’ de 10 yılı ve
✓ 85 dB(A)’ de 15 yılı aşmazsa genellikle gürültü-ilişkili
işitme hasarının oluşmayacağı varsayılabilir.
Gürültü:
Gürültü Tipleri:
Gürültünün tipi onun sahip frekans bantlarına, ses düzeyinin zamanla
değişmesine, ses alanlarının yapısına bağlıdır.
A) Frekans Bandı (Spektrum):
1. Sürekli Bant Gürültüsü (Beyaz gürültü):
Tüm frekanslarda aynı enerjiyi taşır, en iyi örnek, makine gürültüsüdür.
2. Sürekli dar bant gürültüsü:
Böyle seslerde birkaç frekans yoğun olarak yer alır. Dönen daire testlere buna
güzel bir örnektir.
Gürültü
B) Zamana Bağımlılık:
1. Kararlı Gürültü (Sabit Gürültü): Gürültü seviyesi, ölçüm süresince önemli
değişmeler göstermeyen gürültülerdir.
2. Kararsız Gürültü: Ölçme süresince, seviyesinde önemli ölçüde değişiklikler
olan gürültülerdir.
3. Dalgalı Gürültü: Ölçme süresince, seviyesinde sürekli ve önemli ölçüde
değişiklikler olan gürültüdür.
4. Kesikli Gürültü: (Trafik gürültüsü gibi)
5. Vurma Gürültüsü (Anlık Gürültü): Herbiri bir saniyeden daha az süren bir
veya birden fazla vuruşun çıkardığı
✓ Endüstriyel çalışma koşullarında en sık; sabit, sürekli gürültü üzerine eklenen
impakt geçici gürültüye rastlanılmaktadır.
Gürültü:
Sağlığa olan etkileri:
Fiziksel etkiler : Geçici, sürekli veya ani (birden) işitme kaybı
Somatik etkiler : Vücut etkinliklerindeki değişiklikler; kan basıncı artışı, dolaşım
bozuklukları, takipne, taşikardi, ani refleksler
Psikolojik etkiler : Davranış bozuklukları, öfkelenme, sıkılma, genel rahatsızlık
duygusu
Performans etkileri : İş veriminin düşmesi, konsantrasyon bozukluğu, hareketlerin
engellenmesi.
Gürültü:
Gürültü-ilişkili işitme kaybı:
Gürültü-ilişkili işitme kaybı genellikle 1 kHz üzerinde frekanslarda gelişen
odyometrik olarak tespit edilebilen işitme keskinliğinin kaybıdır.
Odyometride en az 3 ile 6 kHz arasında karekteristiktir..
Geçici eşik kayması:Geçici eşik kayması (GEK) günlük gürültü maruziyetinin
bitmesinden sonra geriye dönen işitme eşiğindeki bir değişimdir.
Kalıcı eşik kayması:Kalıcı eşik kaymaları (KEK) geri dönmeyen işitme eşiğindeki bir
değişimdir.
Akustik travma: Çok şiddetli gürültülerin ya da birden patlamaların neden olduğu
işitme yitiğidir. Tek kulakta olabilir. Sensörinöral işitme yitiği tek başına ya da
iletim tipi işitme yitiği ile birlikte görülebilir. Çınlama süreklidir. Kimi kalıcı işitme
yitikleri akustik travma sonucu oluşur
Gürültü:
İşitmenin düzelmesi:İşitmenin düzelmesi işitme kaybının
gerilemesidir. Genel olarak, işitmenin yeterince düzelmesi,
düzelme dönemindeki ortalama ses basıncı düzeyinin 70 dB’
den daha büyük olmamasını ve düzelme döneminin en
azından10 saat sürmesini gerektirir.
Gürültü-ilişkili işitme hasarı:
Gürültü-ilişkili işitme hasarı, iç kulaktaki tüysü hücre
hasarının odyometrik olarak tespit edilebilir belirtilerinin
eşlik ettiği, 40 db’de 3kHz’ in üzerinde işitme kaybı olan
gürültü-aracılı işitme kaybıdır.
Akut işitme hasarı:
İşitme kaybı, aşırı derecede yüksek 137 dB(C)’ den daha fazla
LC,peak ses basıncı düzeylerinde, tek bir gürültülü olaydan
(örneğin, infilak, patlama) kaynaklanmış olabilir.
Gürültü:
Gürültünün Ölçülmesi
Gürültü ölçümünde kullanılan
araçların genel adı “sonometre”
dir. Bu araçlar ikiye ayrılır:
Gürültü düzeyi ölçüm aygıtları ve
gürültü dozimetresi.
Gürültü:
Odyolojik değerlendirme Testi;
çalışan gürültülü ortamdan en az 14 saat (ideali 48 saat) uzak kaldıktan sonra,
bunun sağlanamadığı durumlarda ise 80 dB(A)’in üzerindeki gürültü düzeylerinde
standart kulak koruyucusu (tüm mesai boyunca) kullanılıyor olması koşuluyla
yapılmalı ve ölçüm her bir frekansta en az 3 defa tekrarlanmalıdır
Titreşim:
EL-KOL TİTREŞİMİ-VİBRASYONU:
El-Kol titreşiminde 1 ile 1000 Hz frekanslar hissedilir.
✓ 8 Saatlik çalışma süresi için titreşimin günlük
- Maruziyet sınır değeri 5 m/s²
- Maruziyet etkin değeri 2,5 m/s²
BÜTÜN VÜCUT TİTREŞİMİ-VİBRASYONU:
Tüm vücut titreşiminde 1-80 Hz frekanslar hissedilir.
8 Saatlik çalışma süresi için titreşimin günlük
- Maruziyet sınır değeri 1,15 m/s²
- Maruziyet etkin değeri 0,5 m/s²
Titreşim,
Titreşimin vücuda etkileri:
1.Fiziksel
2.Biyomekanik
3.Psikolojik (Sensoryel)
4.Fizyolojik
5.Patolojik
«Titreşimin tıbbi ve biyolojik etkisi büyük ölçüde titreşimin şiddetine ve maruziyet
süresine bağlıdır.»
«İnsan vücuduna belirgin etkisi olan titreşimin frekansı aralığı 1 ile 100 Hz’dir.»
Titreşim
DÜŞÜK FREKANSLARDA (2-30 Hz)
SEMPTOMLAR :
Klinik belirtiler genel olarak titreşimli el aleti
kullanan işçilerde, elde dolaşım bozuklukları,
hipersensitivite ve daha sonra uyuşukluk
şeklinde olur.
Titreşimle birlikte, 8-10 derece ısıya kısa süre
maruziyette parmaklarda ve avuç içinde
beyazlaşma, «Beyaz el - Ölü el - Anjionörotik
Bozukluk» olur. ( REYNOUD SENDROMU)
Titreşime maruziyet sürerse omuz başlarında
ağrı, yorgunluk, soğuğa karşı hassasiyet olabilir.
Ön kol ve omuz kaslarında ağrılar görülebilir.
Titreşim:
ÖLÇÜM:
İşçi sağlığı bakımından önemli olan titreşim, frekans bantlarına ayrılarak vibrasyon
detektörü (oktav bantları) ile ölçülür.
MEVZUAT:
Titreşim sonucu kemik-eklem zararları ve anijionörotik bozukluklar” olarak, Sosyal
Sigortalar Sağlık İşlemleri Tüzüğü’ne ekli listede belirtilmiştir.
SGK yıllık istatistiklerinde, titreşimden ileri gelen meslek hastalıklarına
rastlanılmamaktadır.
Titreşimden oluşan meslek hastalığının yükümlülük süresi 2 yıldır.
Yüksek basınç:
Hiperbarik basınç koşullarında çalışılan işler:
• Atmosferik basınçtan 10 kPa (0.1 bar) fazla basınçlı havada çalışma
• Solunumun dalma donanımı ile yapıldığı su altında çalışma
Muayene edilmesi gereken kişiler:
• Hava gereksinimi dalış donanımı yoluyla sağlanan dalgıçlar (su altında çalışma)
• Atmosferik basınçtan 10 kPa (0.1 bar) fazla basınçtaki hava basıncında çalışma
✓ Kısa süreli veya nadiren hiperbarik koşullarda çalışan kişiler için bile mesleki
tıbbi korunma gereklidir.
✓ Normalde 4,5 N/cm 2 kadar basınç değişimi organizmada rahatsızlık hissi
dışında sağlık sorunu yaratmaz.
Yüksek Basınç:
Vücuda Etkisi:
Balon ve uçak gibi araçlarla süratle yükseklere çıkılması halinde, doğal olarak atmosfer
basıncının düşmesi nedeniyle, normal atmosfer basıncı altında dokularda erimiş olan
gazların serbest hale gelmesi ile karıncalanma, kol ve bacaklarda ağrılar ile bulanık
görme, kulaklarının iç ve dış tarafındaki basınç farkından dolayı kulak ağrıları gibi
belirtiler meydana gelir. Vücuttaki oksijenin parsiyel basıncının düşmesi sonucu
anoksemi, taşikardi görülebilir.
Denizaltı personeli, dalgıçlar, gemi kurtarıcılarında ise; deniz dibine inildikçe vücut
üzerindeki basınç artması olur. Bu basıncın 4 atmosferi aşması halinde, kişi solunum ile
fazla azot alacağından, azot narkozu içine düşebilir. Karar verme, düşünme ve istemli
hareketler kötüleşebilir ve su üstüne çıkılmazsa, şuur çekilmesi baş gösterebilir. Kişi
normal basınca döndüğü takdirde bu belirtiler hemen kaybolur.
Yüksek basınç:
Artan basınçtan kaynaklanan akut durumlar
• Normal basınçtan hiperbarik basınca çok hızlı bir geçiş kulak ağrısı, baş ağrısı,
denge bozuklukları ve diş ağrısına neden olabilir.
• Hava dolu kavitelerle basınç eşitlenmesi engellenirse sorunlar oluşur. Örneğin
Östaki borusu bloke olursa, timpanik zar perfore olabilir.
Azalan basınçtan kaynklanan akut hastalıklar
• Hiperbarik basınçtan normal basınca geçiş az veya çok ciddi dekomprasyon
hastalığına neden olabilir.
En sık eklem ve kas ağrıları görülür. Bazen kişiler deri kaşıntısından yakınır:
Özellikle göğüste, karında ve kalçalarda derite damarlanma oluşabilir.
Merkezi sinir sistemi bulguları baş dönmesi, nistagmus, kulak çınlaması, sağırlık,
görme ve konuşma bozukluğu, solunum zorluğu, paralizi, nöbetleri içerebilir.
Yüksek basınç:
Kronik etkiler
• Geç sekeller görece olarak nadirdir. Özellikle kalça ve omuz kemikleri
veya eklemlerinde değişiklikler olarak ortaya çıkabilirler. Genelde bulgu
vermezler, ancak eklem ağrısına neden olabilirler. Ayrıca bu tür bulgular
hiperbarik basınç maruziyetinden aylar sonra gelişebilir.
✓ Kuvvetin tatbik edildiği her noktada bir basınç vardır.
✓ İş Sağlığı ve Güvenliği konusunda basınç ise; normal hava basıncının 7atmosfer
daha fazla veya daha az olması gereken veya olan işyerlerindeki basınçtır.
Normal şartlarda hava basıncı 76 cm cıva basıncına eşittir.
Isı-nem:
A. Sıcak çalışma koşulları:
Hava sıcaklığı (kuru termometre değeri) (°C)
• Nem (su buharı basıncı hPa şeklinde veya görece
% nem olarak ifade edilir)
• Hava akımı (rüzgar hızı) (m/sn)
• Isı akışı yoğunluğu (ısı radyasyonu) W/m2
Isı stresinin değerlendirilmesi ayrıca şu kişisel
parametreleri içerir:
• Yapılan iş (gereken enerji) (W veya kJ)
• Giysilerden ısı transferi
• Maruziyetin süresi (dakika)
1)Hava ısısı : Hafif fiziksel iş 18.3°
Büro işleri 19.4°- 22.8°
Ağır endüstriyel iş 12.8° - 15.6°
2)Nemlilik : Rölatif nem %70
Isı-nem:
Vücuda Girişi ve Etkisi
İnsan termal konforu temelde ısı üretimi ve kaybı ile belirlenir.
Isı kaybı konveksiyon, kondüksiyon, radyasyon ve terin buharlaşması yoluyla
meydana gelir. Isı kaybı iki ana yolla artabilir:
• Periferal kan akışında artış ile
• Terin buharlaşmasındaki artış ile
Konfor ve sağlık üzerine kötü etkiler genellikle ısı kaybı ve üretimi arasındaki
dengesizliğin etkisidir.
Fonksiyonel bozukluklar, belirtiler
• Dolaşım şoku (ısı şoku)
• Isı krampı
• Sıcak çarpması
Radyasyon:
• X-ışınları, ışık ışınları, ısı, radyoaktif maddelerin saldığı ışınlar ve evrenden
gelen kozmik ışınlar ile mikro dalgalar ve radyo dalgalarının hepsi birer
radyasyon biçimidir
• Radyasyon vücuda yüksek dozda girdiğinde insan sağlığı için zararlıdır. Bütün
dokulardan kolayca geçerek derine işleyen ışınlar ise en tehlikeli olanlarıdır.
• Kozmik ışınlar, Alfa ışınları, Beta ışınları, Nötron ve Proton ışınları, X-Işınları ile
Gamma ışınları bir ortamdan geçerken ortamla etkileşerek, doğrudan veya
dolaylı olarak iyon çiftleri oluştururlar, bu nedenle bu ışınlara iyonlayıcı ışınlar
da denir.
• İyonizan ışınların biyolojik tesirleri çok çeşitlidir. Dışarıdan gelebilecek ışınların
zararları, ışının cinsine, enerji miktarına ve etkiye maruz kalan yere bağlı olarak
değişir. Radyoaktif maddelerin vücuda girmesi ve bazı organlara yerleşmesi
neticesinde ise organizma iç radyasyona maruz kalabilir.
Radyasyon:
• Bu tür ışınlar deri, troid ve kan yapıcı organlar başta olmak üzere diğer bütün
organlar üzerinde olumsuz etkilere sahiptirler. Canlılığın azalmasına, halsizliğe,
baş ağrısına, anemi ve lösemiye yol açarlar. Ayrıca, genetik etkileri de vardır.
Bu ışınlar tohum hücreleri üzerinde kromozom sayısında değişme, parçalanma,
ikiye bölünme ve inversiyon halleri gibi değişmeler sonucunda hayati tehlikeye
sahiptirler.
• İYONİZAN OLMAYAN IŞINLAR Mor Ötesi (Ültraviyole) Işınlar Görünür Işık
Kızılötesi (İnfrared) Işınları Kısa Dalga Işınları − Mikro Dalgalar − Televizyon
Dalgaları − Radyo Dalgaları
• Uzun süre bu ışınlara maruziyet sonucunda bazı organlarda (kırmızı kemik iliği)
ısı yükselmesi meydana gelir. Bu ışınlara uzun süre maruziyet halinde katarakt
da görülebilir.
Ekranlı Araçlarla Çalışmalar:
Sağlık Üzerine Olumsuz Etkiler:
Ekranlı araçla çalışmanın yoğunluğu ve süresine bağlı
olarak, yetersiz görme yeteneğine sahip olan veya
ergonomik olarak kötü tasarlanmış EA olan işyerlerinde
çalışan kişiler; baş ağrıları, gözlerdeyanma ve
sulanma,titrek görüş gibi astenopik semptomlar ve kötü
çalışma pozisyonlarından kaynaklanan semptomlar
geliştirebilir.
Ekranlı Araçlarla Çalışmalar:
İlk işe giriş muayenesi, kullanma, kontrol etme ve ekran izleme işinin
başlamasından önce yapılmalıdır.
Muayeneler arası önerilen süreler:
40’ lı yaşlara kadar; 36 ile 60 ay sonra
40’ lı yaşlardan 60’ lı yaşlara kadar 24 ile 36 ay sonra
60’ lı yaşlardan itibaren 12 ile 24 ay sonra olmalıdır.
Biyolojik etmenler:
TANIMLAR BİYOLOJİK ETKENLERE MARUZİYET RİSKLERİNİN ÖNLENMESİ HAKKINDA
YÖNETMELİK
Biyolojik etkenler: Herhangi bir enfeksiyona, alerjiye veya zehirlenmeye neden
olabilen, genetik olarak değiştirilmiş olanlar da dâhil mikroorganizmaları, hücre
kültürlerini ve insan endoparazitlerini ifade eder.
Hücre kültürü: Çok hücreli organizmalardan türetilmiş hücrelerin in–vitro olarak
geliştirilmesini.
Mikroorganizma: Genetik materyali replikasyon veya aktarma yeteneğinde olan
hücresel veya hücresel yapıda olmayan mikrobiyolojik varlığı, ifade eder
Biyolojik etmenler:
BİYOLOJİK RİSK ETMENLERİ
1. BAKTERİLER VE BENZER ORGANİZMALAR
2. VİRÜSLER
3. PARAZİTLER
4. MANTARLAR
Biyolojik etmenler:
Enfeksiyon etkenlerinin bulaşma yolları
✓ .Çalışma ortamı ve hava temas
✓ .Ortak kullanılan giysi, araç ve gereçler..
✓ .Vektörler(etkeni taşıyan canlı konakçılar)
✓ .Kan ve kan ürünleri çalışma ortamı,
enfeksiyon zincirinin tüm halkalarını içeren önemli bir rol oynamaktadır
Biyolojik etmenler:
ENFEKSİYON RİSK GRUBUNA GÖRE 4 RİSK GRUBU:
✓ Grup 1 biyolojik etmenler;
✓ Grup 2 biyolojik etmenler;
✓ Grup 3 biyolojik etmenler;
✓ Grup 4 biyolojik etmenler;
Biyolojik etmenler:
SINIFLANDIRMA
Grup 1 biyolojik etkenler: İnsanda hastalığa yol açma ihtimali bulunmayan
biyolojik etkenler.
Grup 2 biyolojik etkenler: İnsanda hastalığa neden olabilen, çalışanlara zarar
verebilecek, ancak topluma yayılma olasılığı olmayan, genellikle etkili korunma
veya tedavi imkanı bulunan biyolojik etkenler.
Grup 3 biyolojik etkenler: İnsanda ağır hastalıklara neden olan, çalışanlar için
ciddi tehlike oluşturan, topluma yayılma riski bulunabilen ancak genellikle etkili
korunma veya tedavi imkanı olan biyolojik etkenler.
Grup 4 biyolojik etkenler: İnsanda ağır hastalıklara neden olan, çalışanlar için
ciddi tehlike oluşturan, topluma yayılma riski yüksek olan ancak etkili korunma ve
tedavi yöntemi bulunmayan biyolojik etkenler
Biyolojik etmenler:
RİSKLERİN BELİRLENMESİ VE DEĞERLENDİRİLMESİ
(1)Biyolojik etkenlere maruz kalma riski bulunan herhangi bir çalışmada, çalışanın
sağlık ve güvenliğine yönelik herhangi bir riski değerlendirmek ve alınması gereken
önlemleri belirlemek için, çalışanın maruziyetinin türü, düzeyi ve süresi belirlenir.
(2) Birden fazla grupta yer alan biyolojik etkenlere maruziyetin söz konusu olduğu
işlerde risk değerlendirmesi, zararlı biyolojik etkenlerin tümünün oluşturduğu
tehlike dikkate alınarak yapılır.
(3) Risk değerlendirmesi, çalışanın biyolojik etkenlere maruziyet koşullarını
etkileyebilecek herhangi bir değişiklik olduğunda yenilenir
Biyolojik etmenler:
Birinci, ikinci ve üçüncü fıkralarında belirtilen risk değerlendirmesinde İş Sağlığı ve
Güvenliği Risk Değerlendirmesi Yönetmeliğinde yer alan hükümler ile aşağıda
sayılan hususlar dikkate alınarak risk değerlendirmesi yapılır:
a-) İnsan sağlığına zararlı olan veya olabilecek biyolojik etkenlerin
sınıflandırılması.
b-) Yetkili makamların, çalışanların sağlığını korumak için biyolojik etkenlerin
denetim altına alınması hakkındaki önerileri.
c) Çalışanların yaptıkları işler sonucunda ortaya çıkabilecek hastalıklarla ilgili
bilgiler.
ç) Çalışanların yaptıkları işler sonucunda ortaya çıkabilecek alerjik veya toksik
etkiler.
d) Yaptıkları işle doğrudan bağlantılı olarak çalışanların yakalandığı hastalıklar ile
ilgili bilgiler
Biyolojik etmenler:
İŞVERENİN YÜKÜMLÜLÜĞÜ
İkâme: İşveren, yapılan işin özelliğine göre zararlı biyolojik etkenleri kullanmaktan
kaçınır ve mevcut bilgiler ışığında, biyolojik etkenleri kullanım şartlarında
durumuna uygun olarak çalışanların sağlığı için tehlikeli olmayan veya daha az
tehlikeli olanlar ile ikame eder.
Biyolojik etmenler:
Biyolojik Risklerin Önlenmesinde
Kullanılan Dört Temel Yöntem
✓ . Tehlikenin yok edilmesi
✓ . Tehlike yalıtımı
✓ . Çalışanın ortamdan uzaklaştırılması
✓ . Çalışanın yalıtımı
Biyolojik etmenler:
Enfeksiyon zincirinin aşamaları:
Enfeksiyon zinciri, mikroorganizmanın enfeksiyon oluşturabilmesi için geçmesi
gereken aşamalar olup bu aşamalar şunlardır:
1. Enfeksiyon etkeni
2. Enfeksiyon kaynağı
3. Çıkış kapısı
4. Bulaşma yolu
5. Giriş kapısı
6. Uygun kişi (konakçı)
Biyolojik etmenler:
Enfeksiyonların bulaşma yolları şunlardır:
1. Doğrudan temas
2. Dolaylı temas
3. Hava ile
4. Araçlarla
5. Vektörlerle
Mesleki bulaşıcı hastalıklar:
1. Bruselüoz
2. Şarbon
3. Tüberküloz
4. Sağlık çalışanlarında: bakteriler (Tüberküloz, meningokoksik menenjit,
lejyoner hastalığı, difteri, boğmaca) , virüsler
Biyolojik etmenler:
• Biyolojik Etkenlere Maruziyet Risklerinin Önlenmesi Hakkında Yönetmeliğin 4.
maddesine göre; mikroorganizma, genetik materyali replikasyon veya aktarma
yeteneğinde olan hücresel veya hücresel olmayan mikrobiyolojik varlığı ifade
eder.
• Biyolojik Etkenlere Maruziyet Risklerinin Önlenmesi Hakkında Yönetmeliğin 4.
maddesine göre; hücre kültürü, çok hücreli organizmalardan türetilmiş
hücrelerin in-vitro olarak geliştirilmesini ifade eder.
• Genetik materyali replikasyon veya aktarma yeteneğinde olan hücresel veya
hücresel olmayan mikrobiyolojik varlıklara; mikroorganizma denir.
• İşverenler, Grup 3 ve/veya Grup 4 biyolojik etkenlere maruz kalan işçilerin
listesini, yapılan işin türünü, mümkünse hangi biyolojik etkene maruz
kaldıklarını ve maruziyetler, kazalar ve olaylarla ilgili kayıtları, uygun bir şekilde
tutmalıdır. Bu liste ve kayıtlar maruziyet sona erdikten sonra en az 20 yıl
saklanır
Biyolojik etmenler:
• Biyolojik Etkenlere Maruziyet Risklerinin Önlenmesi Hakkında Yönetmeliğin 13. maddesine göre;
aşağıda belirtilen enfeksiyonlara neden olabilecek biyolojik etkenlere maruziyette, biyolojik
etkenlere maruziyet ile ilgili liste ve kayıtlar, bilinen son maruziyetten sonra en az 40 yıl boyunca
saklanır.
• Biyolojik Etkenlere Maruziyet Risklerinin Önlenmesi Hakkında Yönetmeliğin 16.maddesine göre;
sağlık gözetiminin yapıldığı bu durumlarda, kişisel tıbbi kayıtlar, maruziyetin son bulmasından sonra
en az 10 yıl süre ile saklanır.
Biyolojik etmenler:
Biyolojik Etkenlere Maruziyet Risklerinin Önlenmesi Hakkında Yönetmeliğinde
listeye göre biyolojik etkenlere maruziyetin olabileceği işler şunlardır:
• Gıda üretilen fabrikalarda çalışma
• Tarımda çalışma
• Hayvanlarla ve/veya hayvan kaynaklı ürünlerle çalışma
• Sağlık hizmetlerinin verildiği yerlerde, karantina dâhil morglarda çalışma
• Mikrobiyolojik teşhis laboratuvarları dışındaki kliniklerde, veterinerlik ve teşhis
• laboratuvarlarında çalışma
• Atıkları yok eden fabrikalarda çalışma
• Kanalizasyon, arıtma tesislerindeki çalışma
Hastalıklar ve etmenler
Özgün enfeksiyonlar:
✓ ADENOVİRÜS: ( grup 2 )
Adenovirüsler dünyanın her yerinde yaygın olup (insan/hayvan) tüm barsak
enfeksiyonlarının %7-17’sinden, solunum enfeksiyonlarının % 5- 10’undan sorumludur,
Enfeksiyon kaynağı: Akut olarak enfekte kişiler (tükrük, gaita, idrar, kan), gizli enfeksiyona
sahip kişiler (tükrükte değişen düzeyler); havayolları (damlacık enfeksiyonu), fekal-oral
(dolaylı enfeksiyon), cinsel temas yolu, nozokomiyal, iyatrojenik; konjonktiva (dolaylı
enfeksiyon).
Çoğunlukla lokalizedir; ağır immünsüpresyonu olan kişilerde yaşamı tehdit eden çoklu organ
tutulumu gelişir.
Akut febril farenjit, Akut hemorajik sistit, Akut solunumsal sendrom, Faringokonjonktival ateş
Epidemik keratokonjonktivit, Gastroenterit izlenir.
Hastalıklar ve etmenler
Aspergillus fumigatus:( grup 2 )
Dünyada yaygındır, insanda sporadik, at, koyun, sığır, kuş ve kümes hayvanlarında
epidemik (tüyler, dışkı, yuvalar); nemli organik materyal, örneğin yiyecek
maddeleri (aşırı olgun meyve); konsantre yemler, sorguç otu, saman, hint keneviri,
kendir, hububat, ağaç (bıçkı tozu), kağıt (kayıtlar), çöp (özellikle organik çöp);
inşaat tozu (çömlekçilik, selüloz bazlı izolasyon materyali); özellikle doğru şekilde
bakımı yapılmıyorsa, hava koşullandırma sistemlerinin nemli bölümleri, kontamine
toprak, örneğin saksı bitkileri; semptomlara neden olmadan sağlıklı insan
vücudunu invaze eder (allokton), örneğin paranazal sinüsler, deri, barsak sistemi,
örneğin küflü yiyecek maddeleri. Tedavi edilmez ise öldürücüdür..
Wegner’s triadı :
(pulmoner infarkt, hemorajik diyatez, trombositopeni), hemoptizi akciğer
kanaması).
Hastalıklar ve etmenler
Basillus antraks ( şarbon ): ( grup 3 )
• Genelde ot yiyen hayvanlarda görülen, bu hayvanlarla temas ya da bunları
besin olarak tüketmekle insana bulaşan, bakterilerin yol açtığı bir hastalıktır.
Patojen rezervuarı topraktır, sporlar on yıllarca canlı kalabilir; otçul hayvanlarda
primer enfeksiyon, örneğin otlayan çiftlik hayvanları; hayvan ürünleri (tüy,
deriler, post) ve ithal yemler yoluyla oluşan enfeksiyon.
• Kontakt ve dolaylı enfeksiyon, en sık giriş yolu enfekte hayvanlardan
kaynaklanan patojen veya sporların deri lezyonları yoluyla inoküle olmasıdır
• Sepsis (birkaç saat içinde öldürücü) ve/veya hemorajik menenjit
(konvülziyonlar/bilinç kaybı) şeklinde; tipik otopsi bulguları: genişlemiş, siyah
kırmızı renk değişikliğine uğramış (nekrotizan) dalak;
• İnsanlarda akciğer, deri ve sindirim sistemi şarbonu olmak üzere 3 tip şarbon
hastalığı vardır. Hayvanlarda görülen belirtilerle insanlarda görülen belirtiler
benzerdir.
Hastalıklar ve etmenler
✓ Dünya çapında, insan tek doğal konakçıdır.İnsandan insana bulaşmaz.
✓ Akciğer şarbonunda; solunum yoluyla alınan mikrop, akciğerlere yerleşir.
Burada yara oluşur ve nefes almada problemler ortaya çıkar. Bakteri vücuda
girdikten sonra, bir hafta içerisinde belirtiler görülür. Başta soğuk algınlığı gibi
görünür. Birkaç gün sonra ateş iyice yükselir. Lenf bezleri şişer ve nefes
almada zorluk görülür. Hastada şok ve koma gelişebilir. Akciğer şarbonuna
yakalanan kişiler, erken tedavi edilmediği takdirde menenjit meydana gelir.
✓ Deri şarbonu; hayvanlardaki bakterilerin deriyle temas etmesi sonucu ortaya
çıkan ve en çok görülen şarbon tipidir. Deride bir yara varsa mikrop, vücuda
girer. Deride yaralar meydana getirir. Ateş yükselmiş, bulantı ve kusma
görülmektedir. Antibiyotikler tedavi amacıyla kullanılabilir.
✓ Sindirim sistemi şarbonu; şarbonlu hayvanların etlerinin yenmesiyle ortaya
çıkar. Etlerin iyi pişmemiş olması ya da çiğ tüketilmesi, önemli bir faktördür.
En çok öldüren şarbon tipidir. Çünkü sindirim sisteminde kanamalara yol açar.
Kan kusma ve kanlı dışkı görülür.
Hastalıklar ve etmenler
Brusella melitensis:( grup 3 )
Brucella, bakterilerin neden olduğu bir enfeksiyon hastalığıdır. Aslında brusella
koyun, domuz, köpek, inek ve deve gibi memeli hayvanların hastalığıdır. İnsanlarda
görülmesi ise brusella taşıyıcısı olan hayvanlarla temas sonucu ya da bu
hayvanlardan elde edilen ürünlerin tüketimiyle olmaktadır. Brusella semptonları
genellikle soğuk algınlığı semptonları ile karıştığından dolayı tanısı tıbben
önemlidir.
1887 yılında bir İngiliz doktor tarafından Malta adasında ki bir salgın incelenmiş ve
hastalığa malta ateşi adı verilmiştir..
Brusella nasıl bulaşır; Brucella, enfekte hayvanların ürünlerinin gelmesiyle
insanlara geçer. En çok süt ve peynir ürünleri ile geçiş söz konusudur. Ayrıca
brusella enfekte hayvan sekresyonlarının solunması ile de bulaşır. Bu nedenle
hayvan yetiştiricileri kasaplar, avcılar, veterinerler ve labaratuvar personelleri risk
altında ki gruplar da yer almaktadır. İnsandan insana geçiş çok nadirdir.
Hastalıklar ve etmenler
Belirtileri: Ateş, terleme, eklem ağrıları, güçsüzlük, baş ağrısı, depresyon, karın
ağrısı gibi bir çok belirti ile ortaya çıkabilir. Karaciğer ve dalakta büyüme ve diğer iç
organlarda fonksiyon kayıpları oluşturabilir. Teşhisde ki en önemli nokta hastanın
risk grubunda yer alıp almadığı ve hayvan temasının olup olmadığıdır. Ayrıca ateş
ile birlikte görülen büyük eklem ağrıların da brusella hastalığı mutlaka akla
getirmeli
Brusella tanısı; Brusella şüphesi olan hastadan alınan kan örneğinde brusella
antijeninin olup olmadığı araştırılır. Genellikle hastalığın tanısı için bu test
yeterlidir. Karaciğer fonksiyon testlerinde bir anormallik gelişmiş ise karaciğer
biyopsisi yapılır ve biyopsi materyalinde brusella bakterisi aranır.
Hastalıklar ve etmenler
Borrelia burgdorferi: ( Grup 2 )
• Küresel dağılım, sert kene/koyun kenesi vektörü ile yakından ilişkilidir.
• Çiftçilik, ormancılık ve kereste endüstrisi, bahçıvanlık, ağaçlık alanlarda ve alçak
bitki örtüsünde düzenli çalışma.
• Lyme hastalığı; Hastalığın yayılmasında öncelikli vektör Ixodes keneleridir.
İnsanlarda Lyme hastalığı, deriyi, eklemleri, sinir sistemini ve diğer organ
sistemlerini etkileyerek yangısal hastalıklara sebep olur. Semptomlar genellikle
enfeksiyonun ilk haftasında oluşur ancak kene ısırdıktan sonra 30 gün içinde de
gelişebilir.
• kırmızı halkalı boğa gözü diye tarif edilen şekilde kızarık (erythema migrans) ile
kendini gösteren tipik semptom görülür. Lenf bezlerinde şişkinlik, yorgunluk,
baş ağrısı, ağrı, eklem ağrısı, titreme-ürperti olur.
Hastalıklar ve etmenler
Biyolojik Etkenlere Maruziyet Risklerinin Önlenmesi Hakkında Yönetmeliğin 15.
maddesine göre; aşağıda belirtilen biyolojik etkenlerin ilk kez kullanımında ön
bildirimde bulunulur;
✓ Grup 2 biyolojik etkenler
✓ Grup 3 biyolojik etkenler
✓ Grup 4 biyolojik etkenler
Bu bildirim işin başlamasından en az 30 gün önce yapılır……!
Hastalıklar ve etmenler
Biyolojik Etkenlere Maruziyet Risklerinin Önlenmesi Hakkında Yönetmeliğin Eklerine
göre; Grup 3 veya grup 4 biyolojik etkenlerle enfekte olan veya olduğundan
şüphelenilen hasta insanların veya hayvanların bulunduğu karantina yerlerinde,
enfeksiyon riskini en aza indirmek için alınacak önlemler şunlardır.
✓ Çalışma birimi, aynı bina içinde yürütülen diğer etkinliklerden ayrı İmiş
olmalıdır.
✓ Çalışma birimine giren ve çıkan hava HEPA veya benzeri filtrelerle filtre edilmeli.
✓ Çalışma birimine yalnızca görevli işçilerin girmesine izin verilmelidir.
✓ Çalışma birimi, dezenfeksiyon yapılmasına olanak sağlayacak yapıda olmalıdır,
✓ Özel dezenfeksiyon yöntemleri uygulanmalıdır.
✓ Çalışma birimindeki hava negatif basınçta tutulmalıdır.
✓ Etkili vektör kontrolü yapılmalıdır.
Hastalıklar ve etmenler:
✓ Yüzeyler temizlemesi kolay ve su geçirmez olmalıdır.
✓ Yüzeyler asit, alkali, çözücü ve dezenfektanlara dayanıklı olmalıdır.
✓ Biyolojik etken için güvenli depolama yapılmalıdır.
✓ Çalışma biriminde bulunanların görülebildiği gözetleme penceresi yapılmalıdır.
✓ Bir laboratuvarda yalnızca kendi malzemeleri kullanılmalıdır.
✓ Herhangi bir hayvanın da dâhil olduğu bütün enfekte maddeler bir güvenlik
veya yalıtım kabininde veya diğer uygun bir kapta işleme tabi tutulmalıdır.
✓ Hayvan leşlerinin yok edilmesi için yakma fırını kullanılmalıdır.
Hastalıklar ve etmenler
Hepatit B : ( GRUP 3 )
✓ etkeni bir DNA virüsüdür.
✓ Hastalığın en yaygın bulaşma yolları, kan ve kan ürünleri ile temas ve cinsel
ilişkidir, Hepatit B, üreyen virüse karşı vücudun bağışıklık sisteminin cevabı
sonucu karaciğer hücrelerinin yok olmasına neden olur.
✓ Kuluçka süresi 1 ile 6 ay arasında olup ortalama 3 aydır.
✓ Hastalığın akut dönemde özgün bir tedavisi yoktur. Ancak kronik aktif
hepatitlerde, bazı koşullarda alfa interferon tedavisi ile kısmen başarılı sonuçlar
alındığı bilinmektedir. Özellikle; kan bankaları, diyaliz üniteleri, laboratuvarlar,
diş klinikleri, hematoloji ve onkoloji bölümleri, ameliyathane gibi birimlerde
çalışanlar.Bütün bulaşıcı hastalıklarda olduğu gibi korunma yöntemlerini iki ana
başlık altında toplanabilir:
• Kaynak ve bulaşma yollarına yönelik olanlar
• Sağlam insanlara yönelik olanlar
Hastalılar ve etmenler:
Hepatit B: İlk grupta yer alan önlemler arasında; iyi hijyenik koşulların sağlanması,
kan ve kan ürünlerinin kontrolü, virüs taramaları, bulaşma yollan ve korunma
yöntemleri konusunda sağlık çalışanları ve riskli grupların eğitimi, bildirim
zorunluluğu, sağlık kurumlarında tek kullanımlık eldiven, şırınga ve iğne gibi
malzemelerin kullanımı sayılabilir.
Bu önlemler dikkatlice uygulandığında, hem toplumun bütününde, hem de sağlık
çalışanlarında Hepatit B riski azalır.
Sağlam insanlara yönelik önlemlerin en başında ise aktif bağ ışıklama gelmektedir.
Hastalık ve etmenler:
Legionella bakterileri: ( GRUP 2 )
✓ Durgun sularda üreyen ve suyun havaya saçılması sırasında solunum yoluyla
akciğerlere girerek zatürreeye yol açan bakterilerdir.
✓ Bu nedenle, Legionella bakterilerinin neden olduğu zatürree, insanların su ve
klimalarla temaslarının fazla olduğu yaz aylarında daha sık görülür.
✓ Legionella bakterileri İki farklı tipte hastalığa yol açarlar. Bunlardan biri Pontiac
Ateşi ve diğeri de Lejyon er Hastalığı'dır. Pontiac Ateşi, tehlikeli değildir ve
tedavi edilmese bile bir hafta içinde tamamen geçer. Lejyoner Hastalığı ise, çok
ağır ve özelliklede vaktinde tanınıp tedavi edilmediğinde ölüm ihtimali yüksek
olan bir zatürree türüdür, Legionella bakterilerine karşı çok etkili antibiyotikler
vardır. Önemli olan tanının gecikilmeden konması ve uygun tedaviye hemen
başlanmasıdır.
✓ Bu ciddi ve ölümcül zatürreelerin önlenebilmesi için, bakterilerin
bulunabileceği ortamların saptanması ve uygun şekilde dezenfekte edilmesi
gerekir.
Hastalıklar ve etmenler:
✓ Havalandırma sistemlerinin su bulunan kısımları, su depoları, kapalı alanlardaki
havuzlar, duş başlıkları ile bazı tıbbi aletler bulaşıcılık açısından dikkatle kontrol
edilmelidir.
✓ Suyun 70 CC üzerinde ısıtılması ve musluklar ile duş başlıklarının basınçlı sıcak
su ile 30 dakika süreyle yıkanması, acil durumlarda başvurulan yöntemler
arasındadır. En etkili temizleme yöntemi ise metalik iyonizasyon yöntemidir
Hastalıklar ve etmenler:
Tüberküloz: ( GRUP 3 )
✓ İnsanlara kızamık ve suçiçeği virüsleri gibi solunum yoluyla bulaşır.
✓ Hasta kişi konuşurken, öksürürken veya hapşırırken havaya küçük damlacıklar
saçılır. Çapları 5 mikrondan büyük olan damlacıklar, çok uzağa gidemeden
etraftaki yüzeylere çökerler ve bir daha da tekrar havaya karışamazlar. Bazıları
insanlar tarafından solunum yoluyla alınabilirlerse de, bunlar büyüklüklerinden
dolayı ancak üst solunum yollarına yerleşebilirler.
✓ Üst solunum yolları ise tüberküloz mikroplarına karşı çok dirençlidir. Bu nedenle,
bu damlacıklar bulaşıcılık bakımından önemli değildirler. Bulaşıcılık bakımından
asıl önemli olanlar, damlacıkların parçalanmasıyla oluşan ve 1 – 5 mikron
çaplarında olan damlacık çekirdekleridir.
✓ Bir damlacık çekirdeğinde bir veya daha fazla sayıda tüberküloz mikrobu
bulunur. Damlacık çekirdekleri bulaşma açısından çok önemlidirler, çünkü
havada uzun süre çökmeden kalabilir ve hava akımı ile yer değiştirebilirler
Hastalıklar ve etmenler:
Clostridium tetani ( tetanoz ): ( grup 2 )
✓ Hareketli bir bakteridir
✓ Yüksek ısıya dirençli
✓ Rezervuar toprak, otçul hayvanların bağırsaklarıdır, toprakla veya dışkı ile
kontamine sıyrık ve çizikle veya ısırıklar yoluyla; ağır yanıklar, yabancı cisimler
toksin üretimini destekler; doğal enfeksiyondan sonra ve hastalıktan iyileşme
sonrasında antitoksik bağışıklık gelişmez.
✓ Kişiden kişiye bulaşıcı değildir;
✓ Terleme, yaranın yakınındaki kaslarda hafif gerilme, hiperrefleksi, başlayan
katılık, afebril veya subfebril gidiş; progresif tonik kasılmalar (iskelet kasları):
çene kilitlenmesi ile birlikte çene ve çiğneme kasları (trismus), sızlanan ifade
veya sabit gülüş ile birlikte yüz kasları, ağrılı, aşırı gerilmiş duruş ile birlikte
boyun ve sırt kasları, tahta sertliğinde karın kasları, interkostal kaslar/nefes
alma pozisyonunda diafram; eş zamanlı fleksor ve ekstansör spazmından
kaynaklanan omurga kırıkları; aynı zamanda klonik konvulziyonlar.
Hastalık ve etmenler:
GRUP 2:
✓ E.Coli, kabakulak, kızamık, kızamıkçık, adenovirüs, tetanoz, EBV, HAV, CMV,
Difteri, H.pylori, candida, borrelia, influenza A-B, Dermatofitler, menengit
GRUP 3:
✓ Şarbon, brucella, psödomas, CEE, HBV, HCV, HDV, HIV, JEV, Hanta virüs,
tüberküloz, kuduz, salmonella tifo, sarı humma, yernisia pestis
GRUP 4:
✓ Ebola Virüs, Lassa Virüs, Marburg virüsü ( viral kanamalı ateş )
Psikososyal etmenler:
Psikososyal tehlike;
✓ iş tasarımının,
✓ İş örgütlenmesinin
✓ iş yönetiminin gerçekleştirildiği toplumsal ve çevresel koşulların psikolojik,
toplumsal veya fiziksel hasara yol açma potansiyeli taşıyan boyutları olarak
tanımlanmaktadır.
İşin gerekleri işçinin bilgi, beceri ve gereksinimleriyle çatıştığında ve işçinin işi
üzerindeki denetimi ve işi ile ilgili sosyal desteği yetersiz olduğunda, iş ve yarattığı
psikososyal tehlikeler stres yapıcı özellik kazanarak sağlığı etkilemeye başlar. Bu da
psikososyal risklerin oluşmasına neden olur.
Psikososyal etmenler:
Psikososyal kuramsal modeller :
I. İş yükü - kontrol - sosyal destek modeli
II. Çaba – ödül uyumsuzluğu modeli
İş yükünün ve kontrolün yüksek olduğu durumlarda; yüksek motivasyon ve ustalık
duygusu oluşmakta, yüksek iş yükünün gerilim ortaya çıkaran etkisi inhibe
olmaktadır.
İş yükünün ve kontrolün düşük olduğu durumlarda ise; pasif işler ortaya çıkmakta,
öğrenme gereksiniminin zaman içinde yok olmasına ve "kazanılmış umutsuzlukla"
sonuçlanmasına neden olabilmektedir.
Kuramsal olarak iş yükünün düşük ve karar serbestliğinin yüksek olduğu çalışma
koşulları : ideal "düşük gerilimli " işleri oluşturmaktadır.
Psikososyal etmenler:
Örgütsel rol ile ilgili psikososyal tehlikeler :
I. Rol belirsizliği: İşçi rolü hakkında yeterince bilgilendirilmediğinde ortaya çıkar.
Amaçlar, beklentiler, hedefler ve sorumluluklardaki belirsizlikler de bu durumu
destekler. Bu sorunu yaşayan işçilerde iş doyumunun azaldığı, işe bağlı gerilimin
arttığı ve sıklaştığı, öz güvenin azaldığı, iş güdüsünün azaldığı, kan basıncının ve
kalp hızının arttığı, depresyonun sıklaştığı ve işten ayrılma eğiliminin arttığı
görülür.
II. Rol çatışması: İşçiden değerleriyle çatışan bir rolü yada birbiriyle uyuşmayan
rolleri üstlenmesi istendiğinde ortaya çıkar. Çatışma arttıkça iş doyumu azalır, iş
gerilimi ve kalp hızı artar.
III. Rol yetersizliği: Örgütün işçinin yeteneklerinden ve eğitiminden yararlanamadığı
durumlarda ortaya çıkar. İş doyumunu azaltır ve gerilimi artırır.
IV. Sorumluluk: İşçilerin sorumlulukları artırıldığında kalp basıncının, kolesterol
düzeyinin, duygulanımsal tükenmenin ve ilişkilerde kişiliksizleşmenin de arttığı
görülür.
Psikososyal etmenler:
MOBBİNG: Latincede psikolojik şiddet, baskı, kuşatma, taciz, rahatsız etme veya
sıkıntı verme anlamlarına gelen, özellikle hiyerarşik yapılanmış gruplarda ve
kontrolün zayıf olduğu örgütlerde, gücü elinde bulunduran kişinin ya da grubun,
diğerlerine psikolojik yollardan uzun süreli sistematik baskı uygulamasıdır
Mobbinge uğrayanların genel özellikleri şunlardır:
• İşini çok iyi yapanlar
• Çevresindekilerce sevilen ve ilişkileri olumlu olanlar
• Çalışma ilkeleri ve değerleri sağlam olup bunlardan ödün vermeyenler
• Dürüst ve güvenilir olanlar
• Bağımsız ve yaratıcı olanlar
• Diğerlerine göre üstün özelliklere sahip olanlar
Psikososyal etmenler:
Başarısızlığın kişiye özgü nedenleri :
• Zekâ ve işe ilişkin bilgi: Yetersiz sözel beceri, özel beceri ve iş bilgisi, yargılama
ve bellek yetersizliği
• Bireysel motivasyon: Çalışırken engellenen güçlü güdüler, güdüleri tatmin
etmek için bütünleştirilmemiş araçlar, aşırı düşük kişisel iş standartları,
genellenmiş düşük iş motivasyonu
• Duygular ve duygusal hastalıklar: Sık yaşanan yıkıcı duygular, psikozlar, kişilik
bozuklukları, alkol ve uyuşturucu sorunları
• Fiziksel özellik ve rahatsızlıklar: Fiziksel hastalıklar ve engeller, duygusal
kaynaklı fiziksel hastalıklar, uygun olmayan fiziksel özellikler, yetersiz kas gücü
ya da duyusal beceriler
Psikososyal etmenler:
Başarısızlığın gruba özgü nedenleri :
• İşyerindeki gruplar: Grup saygınlığı ile ilgili olumsuz sonuçlar, etkin olmayan
yönetim, uygun olmayan yönetimsel standart ve ölçütler
• Aile bağları: Aile krizleri, aileden uzak olma, aileye ilişkin endişelerin baskınlığı
• Kuruma ait nedenler: Yetersiz kurumsal eylemler, işe yerleştirme hataları,
uygun olmaya örgütsel tarz
• Topluma ait nedenler: Yasal yaptırımların ve toplumsal değerlerin
uygulanması, işin değerleri ile değerler arası çatışma
• İşe ait nedenler: Ekonomik güçlüklerin ve coğrafi bölgenin olumsuz sonuçlan, iş
düzenindeki bozucu koşullar, aşırı tehlike
Psikososyal etmenler:
Zihinsel iş yükünün ölçülmesi ile ilgili yaklaşımlar dört ana grupta toplanır:
I. Temel veya davranışsal görev ölçümleri
II. İkinci görev ölçümleri
III. Psikofizyolojik ölçümler
IV. Sübjektif ölçümler
Psikososyal etmenler:
STRES: Bireyler üzerinde etki yapan ve onların davranışlarını, iş verimini, diğer
bireylerle ilişkilerini etkiyen karmaşık bir kavramdır. Bireyin duygularında, bilişsel
süreçlerinde veya fizik koşullarında oluşan ve bireyin çevresi ile baş edebilme
gücünü tehdit eden bir gerilim durumudur. Stres, aşırı ve genellikle istenmeyen
uyarılara ve çevredeki tehdit edici olaylara karşı bireyde gelişen fizyolojik ve
psikolojik tepkileri içerir.
Çalışanlar çaba gösterirlerken bunun karşılığında statülerinin olumlu yönde
değişmesi ister ve beklerler. Bu karşılığın alınmaması durumunda, iş stresi
oluşmaktadır. Bu model daha çok hizmet sektörü çalışanlarında, çalışma
koşullarının sağlık etkilerinin açıklanmasında kullanılmıştır. Model, kişiye özgü
özelikleri dışsal etkenlerle birlikte değerlendirir. Bu iki etken çaba ve karşılığın
dengede kalmasını sağlayacak kaynakları oluşturur. Kendini işine adama, çaba ve
ödül arasındaki dengesizliğin tolere edilmesinde tampon oluşturur. Bu kişiler aşırı
bir onaylanma ve saygınlık beklerler. Bu durum yüksek iş yüküne karşılık düşük
karşılık (güvence, ücret vb.) ile birlikte iş stresini oluşturmaktadır.
Psikolojik etmenler:
STRES:
Stresin bilimsel olarak ortaya konulmasında en önemli isimlerden biri olan Hans
Selye stresin fizyolojisi üzerinde çalışmalarıyla tanınmıştır. 1936'da yaptığı bir dizi
deneyden sonra genel uyum sendromu (selye) adını verdiği bir süreci
tanımlamıştır. Bu sendrom, bedenin stres karşısında 3 aşamada tepki gösterdiğini
açıklamaktadır. Bunlar:
1. alarm,
2. direnme
3. tükenme aşamalarıdır.
Psikolojik etmenler:
Stres araştırmalarında kişilik tipleri, A ve B tipi olmak üzere ikiye ayrılır.
A tipi kişiler; rekabetçi, aceleci, sabırsız, yüksek sesle ve hızlı konuşan, hızlı yemek
yiyen ve sürekli zamana karşı yanlış özellikler gösterirler. Bu kişiler, kendilerini hiç
bitmeyen bir mücadele içinde hissederler ve bu mücadele sonucunda mümkün olan
en kısa zamanda çok fazla şey elde etmek isterler.
B tipi kişiler ise bu davranışların tam tersine; gevşek, sakin, esnek, olayları olduğu
gibi kabul eden, zaman baskısı yaşamayan, kolay sinirlenmeyen, sakin ve düzenli
çalışan özellikler gösterirler. Doğal olarak bu kişiler, stresle kolay başa çıkabildikleri
için stresli mesleklerde daha başarılıdırlar.
Psikososyal etmenler:
Stres: Stres üç yaklaşım temelinde tanımlanır:
I. Mühendislik yaklaşımı: Mühendislik yaklaşımına göre stres;
✓ Kişinin çevresinin kişiye yüklediği yüktür.
✓ Kişide olan değil, kişiye olandır.
✓ Bir semptomlar dizisi değil, nedenler dizisidir.
✓ Sıklıkla geri dönüşümlüdür.
II. Fizyolojik yaklaşım
III. Psikolojik yaklaşım
Psikososyal etmenler:
Stres:
Gelişmiş ülkelerdeki çalışanların en temel stres kaynakları;
I. Uzun çalışma saatleri,
II. Zaman baskısı
III. İş bitirme tarihinin belli olmasını kapsayan ağır iş yüküdür.
Psikososyal etmenler:
Stres:
İşyerinde strese yol açan iş ile ilgili özellikler şunlardır:
İşyeri ortamı ve iş çevresi bakımından:
✓ Örgütsel kültür ve işlev: İletişim, sorun çözme ve kişisel gelişim olanaklarının
yetersizliği, örgütsel amaçların belirsizliği
✓ Örgütsel rol: Rol belirsizliği ve çatışması, sorumluluk
✓ Kariyer gelişimi: Kariyerin durgun, belirsiz ve yetersiz olması, düşük ücret,
güvencesiz iş, işe verilen toplumsal değerin yetersizliği Karar serbestisi ve
denetim: Katılımın yetersizliği, iş üzerinde denetimin olmaması
✓ İşyerinde kişiler arası ilişkiler: Sosyal ve fiziksel yalıtılmışlık, kişiler arası
çatışma, üstlerle ilişkilerdeki kopukluk, sosyal desteğin yetersizliği
Psikososyal etmenler:
Stres:
İşin içeriği bakımından:
✓ İş çevresi ve ekipmanlar: Tesis ve ekipmanların güvenilirliği, işe uygunluğu ve
ulaşılabilirliği, bakım ve onarımı ile ilgili sorunlar
✓ Görev tanımı: Tekdüze, tekrarlayıcı, parçalanmış ve anlamsız iş, işve işte
gelecek belirsizliği
✓ İş yükü ve hızı: Zaman baskısı, iş hızını denetleyememe, aşırı yüklenme
✓ Çalışma süresi: Vardiyalı çalışma, uzun belirsiz veya kesintisiz çalışma saatleri,
asosyal çalışma süreleri
Psikososyal etmenler:
Stres:
Stresin başlıca nedenleri şunlardır:
I. Yavaş değişimlerden hızlı değişimlere geçiş
II. İzole yaşamdan birbirine bağlı yaşama geçi
III. Kırsal yaşamdan kentsel yaşama geçiş
IV. Durağan yaşamdan değişken yaşama geçiş
V. Aktif yaşamdan hareketsizliğe geçiş
VI. Kendine yeterlilikten bağımlı hale gelme
Psikososyal etmenler:
Günümüz iş hayatında, ekonomik koşulların ağırlaşması ve rekabetin artması
sonucu,çalışanların performanslarda ilgili beklentiler de yükselmektedir. İnsanlar,
zamanlarının büyük çoğunluklarını iş yerinde geçirdiği gibi, mesai saatleri dışındaki
zamanlarda da, işle ilgili mevcut olumsuzlukları ve problemleri düşünmektedir. Bu
durumun bir süre sonra, "kronik strese ' dönüşmesi de kaçınılmazdır.
İş nedeniyle yaşanan stres, artık birçok uzman ve sağlık kuruluşuna göre, bir
hastalıktır. Bunun sonucunda, çalışanların performansları düşmekte, birbirleriyle
olan ilişkileri bozulmakta, depresyon ve kaygı bozuklukları oluşmaktadır. Öte
yandan, iş yaşamında strese yol açabilecek faktörler, işin yapılış şekli ile ilgili
olabileceği gibi, şirketin yapısından, fiziksel çevre şartlarından veya çalışanların kendi
özelliklerinden kaynaklanabilmektedir. Ancak eğer, işyerinde strese yol açan neden
veya nedenler bulunursa, bununla başa çıkılabilmek de kolaylaşmaktadır. Her
insanın strese gösterdiği tolerans farklı olmasına rağmen, yapılan birçok araştırma
göstermektedir.
Psikososyal etmenler:
işyerinde stres yaratan faktörlerin çoğu ortaktır.
✓ Yönetim tarzı
✓ İşyerindeki rollerin belirsizliği
✓ Uzun çalışma saatleri
✓ Çalışma arkadaşları ve yöneticilerle kötü ilişkiler
✓ Yanlış alanda kariyer planı
✓ Yapılan işte tatminsizlik
✓ Şirket içindeki karar verme sürecine katılmama
✓ İşini kaybetme korkusu
✓ Çok fazla sorumluluk
✓ Yoğun iş yükü
✓ Fiziki mekân ve çevre şartları
Psikososyal etmenler:
Stres:
İşyerlerindeki kronik stresin nedenleri şunlardır;
✓ Yönetim tarzı,
✓ rol belirsizliği, rol çatışması, sorumluluk,
✓ katılım, kariyer engeli, emeklilik,
✓ kişiler arası çatışma, yıldırma (mobbing),
✓ fiziki mekân ve çevre şartları, çalışma şekilleri, vardiyalı çalışma düzeni,
✓ tekdüze çalışma,
✓ yoğun iş yükü,
✓ zaman yetersizliği,
✓ iş güvenliği, düşük ücret..
Psikososyal etmenler:
Stres:
Stres belirtileri şunlardır
✓ Psikolojik sorunların fiziksel etkiler
✓ Bunalım ve gerginlik
✓ Sıkıntı, kaygı, üzüntü ve gerginlik süresinin uzaması
✓ içten veya dıştan gelen etkilerle duygu ve davranışlarda ortaya çıkan rahatsız
edici bir durum ve bundan duyulan rahatsızlık
✓ Genelde anlamlı olan şeylerin anlamsız gelmesi
✓ Bir şey yapmak istememe
✓ Günlük yaşamda kişinin üzerinde baskı yapan etmenlerin bileşkesi
Psikososyal etmenler:
Stresin insanların davranışları, duyguları ve biyolojik yapıları üzerindeki sonuçları
şu şekilde sıralanabilir:
✓ Fizyolojik sorunlar: Kalp atışlarının artması, çarpıntı, hipertansiyon, nefes
darlığı, göğüs ağrısı, boğazda yutkunma güçlüğü, ateş basması, titreme, baş
dönmesi, baş ağrısı, migren ve kronik baş ağrıları, mide ve kaslarda gerginlik,
hazımsızlık, kireçlenme, yorgunluk, cinsel iktidarsızlık, şeker hastalığı, egzama,
sedef hastalıkları, saç ve kıl dökülmesi
✓ Zihinsel ve duygusal sorunlar: Stres ve gerilim fazla enerji tüketmeye neden
olduğu için bir süre sonra birey kendisini zayıf, güçsüz, her an kötü bir şey
olacakmış duygusunu yaşayan, nedeni belirsiz yoğun bir endişe duyan,
uykusuzluk çeken, sinirli ve çabuk heyecanlanan bir kişi durumunda
hissedebilir. Dikkatini toplamakta güçlük çekebilir, hafıza sorunları
yaşayabilirve öğrendiği konuları unuttuğu endişesine kapılabilir.
✓ Davranışsal sorunlar: İçe kapanma, uykusuzluk, uyuma isteği, iştahsızlık,
yemede artış, konuşma güçlükleri, bir maddeye (sigara, alkol vb.) aşırı
düşkünlük, sakarlık, gevşemede güçlükler
Psikososyal etmenler:
Stresin yol açtığı fizyolojik rahatsızlıkların başında;
✓ kalp hastalıkları, yüksek tansiyon,
✓ migren,
✓ ülser ve kanser gelmektedir.
Stresin sonucunda bireylerde ortaya çıkan psikolojik sonuçlardan en belirginleri ise
✓ endişe,
✓ depresyon,
✓ uyku problemleri,
✓ psikolojik yorgunluk ve tükenmedir.
Psikolojik etmenler:
Stresi yönetmede en etkili yollar şunlardır:
• Bedene yönelik: Sağlıklı beslenme, fiziksel egzersizler, nefes egzersizleri,
gevşeme, meditasyon
• Duygulara ve zihne yönelik: Stresli durumları mücadele olanağı gibi görme,
hayata deneyimci yaklaşma, duyguları paylaşma, bilişse yeniden yapılandırma
• Davranışlara yönelik: Zamanı iyi kullanma, sosyal destek sistemlerini kullanma,
etkili iletişim ve problem çözme becerileri geliştirme, stresin kaynağı hakkında
bilgilenme, sosyal karşılaştırmalar yapma