uluslararasiisamveri.org/pdfdrg/d138879/2004/2004_mermera.pdfenver behnan Şapolyo. mezhepler ve...

19
ULUSLARARASI .. .. . TURK DUNYASI INANÇ . . . MERKEZLERI KONGRESI . . BILDIRILERI 23-27 EYLÜL 2002 ANKARA - 2004

Upload: others

Post on 03-Feb-2020

19 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: ULUSLARARASIisamveri.org/pdfdrg/D138879/2004/2004_MERMERA.pdfEnver Behnan Şapolyo. Mezhepler ve Tarikatlar, Istanbul 1964, ... "Osmanlı larda Ta~avvuf ve Tarikatlar" Osmanlı Ansiklopedisi,

ULUSLARARASI .. .. .

TURK DUNYASI INANÇ . . .

MERKEZLERI KONGRESI . .

BILDIRILERI

23-27 EYLÜL 2002

MERSİN

ANKARA - 2004

Page 2: ULUSLARARASIisamveri.org/pdfdrg/D138879/2004/2004_MERMERA.pdfEnver Behnan Şapolyo. Mezhepler ve Tarikatlar, Istanbul 1964, ... "Osmanlı larda Ta~avvuf ve Tarikatlar" Osmanlı Ansiklopedisi,

OSMANLIKÜLTÜR VE EDEBiYATINA KAYNAKLIK

EDEN BİR İNANÇ MERKEZi: MEVLEVİLİK

Doç. Dr. Ahmet MER1v1ER*

Tasavvuf ve Osmanlılar

Tasavvuf, İslam dininin bünyesinde kendine özgü teorileri ve anlayışla­

n olan bir inanç sistemidir. Tasavvuf tarihinde Arap ve Türk kökenli bir çok

tarikat vardır. Tasavvufun en temel noktası insan ve birliktir. Tasavvuf ehli,

tarikatlar aracılığıyla bir yandan kişinin kendi dünyasına, bir yandan da, kişi­

nin sosyal varlık yapısındaki birlik anlayışına halk kitlelerini peşine düşür­

meyi başarmıştır. B undan dolayı inanç merkezlerini toplumun dinamikleri ve

moral unsurlan arasında saymak yerinde olur1.

Tasavvuf, sadece dinle ilgili bir olgu değil, siyası, askeri, ilmi, sosyal ve

kültürel unsurlan da bünyesinde taşır. Bu bakımdan tasavvuf, çok yönlü bir

kavramdır. Türk tarihinde, Osmanlılardan önce de, Osmanlılar zamanında

da, çeşitli inanç merkezleri bulunmaktaydı. Anadolu'nun Türkleşmesinde ve

İslam'ın yayılmasında; Osmanlı devletinin kuruluşunda ve Rumeli'nin iska­

nında Horasan erenlerinin, bir başka deyişle kolonizatör Ti.irk dervişlerinin

rolü çok bi.iyi.iktür2.

>ı< ÇJazi Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakiiltesi Öğretim Üyesi.

Enver Behnan Şapolyo. Mezhepler ve Tarikatlar, Istanbul 1964, s.448 ;Abdülbaki Gölpı­

nıırlı. Mevlana Celiileddin, Istanbul 1959. s.l40-152; Annemaric Schimmel, Ta~avvufun Boyutlan, lsranbul 1982, s.279 ; Musrafa Kara, Tasavvuf ve Tarikatlar Tarihi, Istanbul

1985. Ya~ai- Nuri Özrurk, Tasavvufun Ruhu ve Tarikatlar, Istanbul 1988, s. 104; Musrafa

Kara. "Osmanlı larda Ta~avvuf ve Tarikatlar" Osmanlı Ansiklopedisi, C. I. Istanbul 1996.

s.l91 ; Suraıya Faroqhı, Osmanlı Külrurü ve Gündelik Yaşam , Istanbul 2002, s.29.

2 Fuad Köprülü, Türk Edebiyatında Uk Muta~avvuflar, Istanbul, s.20 1-203 ; Ömer Lütfi Bar­

kan, "Kolonizatör Türk Dervişleri" Vakıflar Dergisi, Istanbul 1942, C.Il, S. 2, s.279-304:

Fuad Köprülü, Osmanlı Imparatorluğunun Kuruluşu, Istanbul ı 98 ı, s.l61 ; Mehmet Şeker,

Fetihlerle Anadolu'nun Türkleşmesi ve lslll.mlaşması, Ankara 1991 ; Mehmed İbrahim. "Eski Yugoslavya Sınırlan Dahilinde Tarikat Hareketlerinin Tarih Içindeki Gelişimi ve

Önemi" Vakıflar Dergisi, S.24, Ankara 1994,s.291-306 ; Selçuk Eraydın. Tasavvuf ve Ta­

rikatlar, Istanbul 1997, s.299-301

813

Page 3: ULUSLARARASIisamveri.org/pdfdrg/D138879/2004/2004_MERMERA.pdfEnver Behnan Şapolyo. Mezhepler ve Tarikatlar, Istanbul 1964, ... "Osmanlı larda Ta~avvuf ve Tarikatlar" Osmanlı Ansiklopedisi,

Osmanlı devleti, Türk ve dünya tarihinde önemli bir yeri olan cihan dev­

letidir. Bu devletin aşiretten cihan devleti haline gelmesinde, tarihi, sosyal,

askeri ve din.i unsurlann payı olduğu kadar, tasavvufun da büyük rolü olmuş­

tur. Fuad Köprülü, Batılı bilim adamlanndan H. A. Gibbons'un, Osmanlıia­

nn kuruluşundaki "Devlet-Tarikat" ilişkisi görüşünü eleştiriise de, kendisi

Horasan erenlerinin Osmanlı sultanlarıyla ilişkide olduğunu belirtıneden ge­

çememiştir3. Osmanlı Devletinin "Devlet-Tarikat" konusu çok açık olma­

makla beraber, I. Murad'ın son senelerinden itibaren Osmanlı devlet adamla­

n ile Mevlevilerin arasında iyi ilişkilerin olduğu bilinmektedi.f4.

Osmanlılar devrinde ve coğrafyasında Halvetiyye; Nakşibendiyye, Kadi­

riyye, Bayramiyye, Mevlev!yye ve Bektaşiyye gibi büyük inanç m~rkezleri

yer alrnıştır5. Bu tarikatlar yaşamış, gelişmiş ve yayılmış ise de, Osmanlı

devletinin sosyal ve siyası hayatını doğrudan etkisi altına alan Türk kökenli

iki büyük inanç merkezi öne çıkmıştır. Bunlardan biri Bektaşilik, diğeri Mev­

levilik. Bektaşilik, daha çok halk tarikatı olmuş, Yeniçerilerce; Mevlevilik

ise, aydınlann inanç merkezi olmuş, Sultanlar ve devlet adamlannca destek­

lenrnişlerdir6.

3 Fuad Köprlilü, a.g.e., s.40-41. 4 Hasan Küçük. Osmanlı Devletini Tarih Sahnesine Çıkaran Kuvvetlerden Biri: Tarikatlar ve

Türkler Üzerine Müsbet Tesirleri, Istanbul 1976, s.I50-191Mustafa Kara, Tekkeler ve Za­viyeler, lst!!nbul 1980, Alıdülbaki Gölpınarlı , Mevlana'dan Sonra Mevlevilik, Istanbul 1983, s.335 ; lrfan Gündüz, Osmanlılarda Devlet-Tekke Münasebetleri, Istanbul 1984, s.J4-69; Nejat Göyünç, "Osmanlı Devlet.inde Mevleviler" Belleten, C. LV/213, (Agtlstos 1991) Ankara, s.352 ; .. A. Yaşar Ocak, ''Türkiye Tarihinde Merkezi iktidar ve Mevleviler" S.Ü. Türkiyat Araşurmalan Dergisi, C.l Konya ~996, s.l7-22; Reşat Öngören, Osmanlı­larda Tasavvuf, Istanbul 2000, s. 235-402 ; Necdet Yılmaz, Osmanlı Toplumunda Tasav­vuf, Istanbul 2001, s. 429-479 ;

5 Bu konuda bilgi ve önemli dipnotlar için Bkz. Reşat Öngören, a.g.e., s.27-229; Necdet Yıl­maz. a.g.e., s.53-425, Selçuk Eraydın, a.g.e., s. 299-301.

6 Yılmaz Öztuna, Büyük Türkiye Tarihi, C.X. lstanbul 1983, s.368 ; !smail Hakkı Uzunçar­şılı. Osmanlı Tarihi. C.Ill, Ankara 1983, Ss.l27.

814

Page 4: ULUSLARARASIisamveri.org/pdfdrg/D138879/2004/2004_MERMERA.pdfEnver Behnan Şapolyo. Mezhepler ve Tarikatlar, Istanbul 1964, ... "Osmanlı larda Ta~avvuf ve Tarikatlar" Osmanlı Ansiklopedisi,

Osmanlı Kültürü ve Mevlevflik

Büyük devletler, maddi güçleri yanında sahip olduklan kültür değerle­Iiyle ün yapar·ve yaşarlar. Osmanlı devleti de, bir cihan devleti olarak birçok kültür varlıklarına sahiptir. Bunlardan biri de Mevlevlliktir.

' Mevlevllik, konusu itibariyle çok geniştir. Bu tarikat, Çelebilik, dergah-lar, dergahlardaki usul-erkan ve bu dergahlarda yetişen önemli şahsiyetler hakkında bugüne kadar yerli ve yabancı bilim adamlarınca pek çok araştır­malar yapılmıştrr. Biz, bu tebliğimizde Mevlevtliğin Osmanlı kültür ve ede­

biyatina yansımalarını bugüne kadar satır arası kalmış konulan üzerinde dur­maya çalışacağız.

Mevlevilik, MevHina'nın manevi mirası üzerine oğlu Sultan Veled tara­fından kurulan ve mu Arif Çelebiyle yayılmaya başlayan bir tarikat olduğun­da bütün kaynaklar hem fikirdir?. Bu görüşün kanaatlınce eksik olduğuna

inarunaktayım . Şöyle ki, Mevlana'nın Şems ile ilişkisi, Şeyh Selahaddin'den sonra kendisine hemdem ve halife olarak Çelebi Hüsarneddin'i seçmesi&; et­rafındakilere "Ona baş eğin, önünde acizcesine kanatlarını yere gerin, bütün buynıklannı yerini getirin, sevgisini canıruzm ta içine ekin, o rahmet made­nidir, Allah nurudur"9 sözlerini, Mevlana'nın "Kerem sahibi olan Siilih kim­sele~l~ olmanızı vasiyet. ederim" 10 rivayetlerini; Çelebi Hi.isarneddin'in on

beş sene Mevlana'nın sohbetinde bulunduğunu, Mevlana'dan sonra dokuz sene irşad makarrunda, MevHina'nın postunda oturduğunu göz önüne alacak olursak, bu tarikatın temelleri daha Mevlana'nın zamanında manevi olarak atıldığını, daha sonra oğlu Sultan Veled tarafından sistemleştirilip geliştiğini söy.lemek daha doğru olur düşüncesindeyim.

7 Abdülbaki Gölpınarlt, "Mevlevilik" Islam Ansiklopedisi, C. VIII, Istanbul 1971, s. 167 ; Abdülbaki Göl pınarlı, a.g.e .. s. 18-52 ; Asaf Hal et Çelebi, Mevlana ve Mevlevilik. Istanbul 1957, s.l47-201 ; Emine Yeni Terzi, MevHina Celfileddin ROmt, Ankara 1995, s.l-18; Os­man Hordta, "MevHina ve Divan Şairleri" Hacettepe Üniversitesi Edebiyat Fakülıesi Der­gisi,Osmanlı Devleti'nin .Kuruluşunun 700. Yılı Özel Sayısı (Ekim 1999) Ankara, s.43-56.

8 A. Selahaddin Hidayetoglu, Hazret-i MevHlna Muhammed CeUUeddin-i ROmt, Konya , s.38-40.

9 Sultan Veled, lbtida-name, (Çev. Abdülbaki Gölpınarlı). Ankara 1976. s.93; A. Selahaddin Hidayetogıu. a.g.e .. s.43.

10 Ahmed EfHl.kt. Ariflerin Menkıbeleri .. (Çev. Tahsin Yazıcı).C.Il. Istanbul 1964, .~.3/574

815

Page 5: ULUSLARARASIisamveri.org/pdfdrg/D138879/2004/2004_MERMERA.pdfEnver Behnan Şapolyo. Mezhepler ve Tarikatlar, Istanbul 1964, ... "Osmanlı larda Ta~avvuf ve Tarikatlar" Osmanlı Ansiklopedisi,

Mevlevllik, başlangıçta Konya merkezli ve bu bölgeye yakın Kütahya,

Amasya gibi yerleşim bölgelerin~öy ve kasabalarda Şeyhleri tarafından

kurulmuş bir inanç merkeziydi. Osmanlı devletinin kuruluş devresinden son­

ra, bu inanç merkezi köyde, kasaba değil, şehirlerde kurulmaya başlamıştır.

OsmanWarın zaptettikleri, yerleştikleri yerler neresiyse, Mevlevi dergahları

da, oralara kadar uzanrruştır. Bu inanç merkezi, Osmanlı devleti süresince

Anadolu, Balkanlar, Ortadoğu, Arabistan ve Afrika'nm kuzeyine kadar uza­

nan geniş bir coğrafyayı kapsamıştır11.

Mevlevllik ile Mevlana'yı birbirinden ayırmak zordur. Mevlevilik Mev­lana, Mevlana da Mevlevlliktir. Mevlevilik, Mevlana'nın hayat çizgisi ve te­

fekki.iri.i üzerine kurulmuştur. Mevlana, Müsliimariıı.ğı kuru kuralcılıktan, Kur' an' ı yasaklar manzumesi şeklinde yorumlamaktan kurtaran büyük şair

ve ınütefekkirdir. Mevlana, tefekkür dünyasında insanın ve hayatın bütün gü­

zellik unsurlannı insanlığa yaymaya çalışnuştır. Bir araştırmacının dediği gi­

bi, Mevlana'nın en büyük tarafı, bi.iti.in zıtlıkları banştırarak birliği kucakla­

masıdır. Dünya zıtlıklar a.Ierni değil midir?

Mevlana'nın dünya görüşünün merkezinde insanı buluyoruz. Bunun için

O büyük insan manevi yokuluğunu ve olgunluğa ermesini şu sözüyle dile ge­

tirmiştir:

Hamdcm, piştim, yandım 12

Mevlana'nın tasavvufu, irfan, aşk ve cezbe aleminde olgunlaşmadır. On­

da insan toplum içindeki ferttir. Iradesine sahip, sorumluluğu olan kişilerdir.

İnsanı kaderine hapseden fatalizmin yeri Mevlana'da yoktur. Sebepler aıe­

minde çalışmak gerekir. İnsana yakışan da, budur. Mevlana, daima hayatın gerçeklerini görür ve o gerçeklerden kaçmaz. O, miskinliği reddeden hayatın

içinde yaşamıştır. MevHina, tefekkUr olarak vizyon, yani hik.rnetin derinliği-

. ne giden yolu keşfetmeye çalışnuştır. Tasavvuf ehli de, insanın kemalini üç

11 Erdem Yücel, "Istanbul Mevlevlhiine1eri" Hayat Tarih MecmOası, S. 1 ı. Aralık 1969. s.28· 33 ; Abdülbaki Göl pınarlı, a.g.e., s.244-266 ; Mehmet Önder, "Konya Mev1evl Dergahı ve

Mev1evlhaneler" IX. Vakıf Haftası Kitabı, Ankara 1992. s.2S; Reşat Öngören, a.g.e.,s.205·

218 ; Necdet Yılmaz. a.g.e., s.2S 1-252 ; 12 Midhm Bahari Beytur. Mesnevi Gözüyle Mevlana Şiirler. Aşk ve Felsefesi. Istanbul 1965.

s .96

816

Page 6: ULUSLARARASIisamveri.org/pdfdrg/D138879/2004/2004_MERMERA.pdfEnver Behnan Şapolyo. Mezhepler ve Tarikatlar, Istanbul 1964, ... "Osmanlı larda Ta~avvuf ve Tarikatlar" Osmanlı Ansiklopedisi,

mana üzerine oturtrnarruş mıdır? Bilmek, bulmak ve olmak. Büyük tefekkür

sahibi Mevlana da, ömrünü bu üç manaya adamamış mıy&l3?

İnsana saygıyı Hakk' a saygı bilen o yüce insan, ilim ve sanatı kendisin­

de toplayandır. Uim teoriye dayanan, vasıtalı olarak edindiğimiz bilgiler. Sa­

nat ise, vasıtasız duyu verilerinin, yani estetik. yanında din ve ahlakı da, içi­

ne alacak kadar geniştirl4_ Buna göre, insanı tanımanın yolu ilim ve sanattan

geçmektedir. Bir yabancı yazar da, "Sanat daimi bir haldir" der. Derdimiz bu

muhtasar sözlerle Mevlana'yı anlatmak değil, asıl maksadırruz Mevlevlliğin

temelind~kileri sergilemektir.

Mevlevlliğin diğer tarikatlar gibi kendine özgü usul ve erkarn vardır.

Mevlevi ayininin bütün sembollerini, Mevlevi macerasını Şeyh Gilib'in şu

sözleriyle sunalıml5:

Bu şeb pe11ev salıp nagô.h ô.h-L subhgiihtler

Açıldı nur-ı çeşmüm Ruşen oldu hep siytihller

Hilal ii'bedr olup derya-yı istiğraka mtihfler

Tecelli kıldı birden intiziir-ı gtih- gahfler

Gözü m düş oldu gördüm bir güruhu hep küliihtler

Aceb heybet aceb şevket aceb tarz-ı Ilahller

lşôrllt-ı dakfki lllem-i alevtilden bfrun

Maktımat-ı garfbi fikr-i ehl-i halden bfrun

lmamc'ln ile gavs aktab ile abdaldan biran

Huliisa tilem-i digerde hal u kalden bfrun

Gözüm düş oldu gördüm bir güruhu hep küliihfler

Aceb heybet aceb şevket aceb tarz-ı lldhfler

13 Abdülbaki Gölpınarlı, Mevlana Celaleddin, lstanbull959, s.l68-188.

14 Erol Güngör, Islamın Bugünkü Meseleleri, Istanbul ı 983, s.l ı 3-1 15. 15 Şeyh Galib, Divan, (Haz. Naci Okçu), C. I, Ankara ı 993, s.348-350.

817

Page 7: ULUSLARARASIisamveri.org/pdfdrg/D138879/2004/2004_MERMERA.pdfEnver Behnan Şapolyo. Mezhepler ve Tarikatlar, Istanbul 1964, ... "Osmanlı larda Ta~avvuf ve Tarikatlar" Osmanlı Ansiklopedisi,

818

Kimi mest-i mahabbet /ıilne-i hamrnlirdan gelmiş

Kimi medhuş-ı hayret şu'lrrdfdôrdan gelmiş

Kimi hurşide benzer cilem-i enviırdan gelmiş

Kimi varmış diyeir-ı vahdete tekrardan gelmiş

Gözüm düş oldu gördüm bir güruhu hep külclhfler

Aceb heybel ace~ şevket aceb tarz-ı Ilahller

Ketlim-ı samtı de1yalar gibi pür-cuş söylerler

Mahabbet razmı birbirine hamuş söylerler

Be-her dem huş der hem sırrını bf-hCtş söylerler

Rumuz-ı aşkı cümle bf-zeban u guş söylerler

Gözüm düş oldu gördüm bir gürlihu hep külahfler

Aceb heybet aceb şevket aceb tarz-1 Ilahller

, Zerafet sebkına (fr/iğ edip keşf ü keranu1tı

Tecellaya çıkarmışlar vetayet ii makamatı

Götürmüşler harim-i ziihde vermişler harliblitı

Libas-ı.fakr içinde gizlemişler vecd ü halatı

Gözilm düş oldu gördüm bir giiruhu hep külahfler

Aceb heybet aceb şevket aceb ta17.-ı lllihfler

Melekler reşk ederbir tavr u adiıb u rüsumu var

M elikler môlik olmaz de.ff üney tabi u kudumu var

Senıli' meydtuwıın hem mihr ü me h çarh u nücunıu var

Hususa içlerinde zat-ı M evilinli-yı Rumi var

Gözüm düş oldu gördüm bir gürıihu hep külahfler

Aceb heybel aceb şevket aceb ta17.-ı lla/ıfler

Page 8: ULUSLARARASIisamveri.org/pdfdrg/D138879/2004/2004_MERMERA.pdfEnver Behnan Şapolyo. Mezhepler ve Tarikatlar, Istanbul 1964, ... "Osmanlı larda Ta~avvuf ve Tarikatlar" Osmanlı Ansiklopedisi,

Vücud-ı mutlak üzre devrederler ayn-ı vahdetde

Kamu hurşldveş tenha gezer kesretde halvetde

Medar-ı pay-ı seyri nokta-i gayb-ı hüviyyetde

Visal-i .w.f bulmuşlar biday~tde nihii.yetde

Gözilm düş oldu gördüm bir güruhu hep küllihfler

Aceb heybet aceb şevket aceb tarz-ı Ilahller

Şeh-i mülk-i kanaat her biri anka hümayız der

Vücud-ı pute-i ikstre koyduk ktyayız der

Zer-i mahbub- ı aşkız sikkemiz var bt-recayız der

Cemi'li Hazret-i Monlaya onlar htlk-i payız der

Gözilm düş oldu gördüm bir güruhu hep killahller

Aceb heybet aceb şevket aceb tarz-ı llahfler

Çü oldum can u dilden mahzar-z aşk olmağa tô.lib

Düşüp bir ateşe seyr eyledim her su vü her canib

Harfnı-i htls-ı bezmi vasla oldu htltırım calib

Bu beyti okudu ol meclisin bir mahremi Galib

Gözilm düş oldu gördüm bir güruhu hep külô.hfler

Aceb heybet aceb şevket aceb tarz-ı Ilaht/er

Mevlevllerin evi anlamına gelen Mevlevihaneler, bu tarikatın icra yerle­

ndir. Osmanlı coğrafyasında önemli merkezlerde bulunan ve "Matbah, sema­

hane, mutrib-hane, selamlık, harem dairesi, meşk-hane, hücre, türbe ve ha­

muşan" bölümlerinden oluşan külliye şeklindeki Mevlevihanelerde Mevla­

na'nın hayatı, düşünceleri aktanlmış, dıvfuıı ve bilhassa Mesnevisi okutul­muştur16.

l6 Abdülbaki Gölpınarlı, MevHina'dan Sonra Mevlevtlik, Istanbul 1983, s.389-408.

819

Page 9: ULUSLARARASIisamveri.org/pdfdrg/D138879/2004/2004_MERMERA.pdfEnver Behnan Şapolyo. Mezhepler ve Tarikatlar, Istanbul 1964, ... "Osmanlı larda Ta~avvuf ve Tarikatlar" Osmanlı Ansiklopedisi,

Mevlevi'haneler bir terbiye, bir eğitim yuvasıdır. İnsanı maddi' ve mane­vi' olgunluğa eriştirme dergahlan~ gayesidir. "Adalet, iyilik, hoş görü merhamet, şefkat, vefalılık, fedakarlık, yardımlaşma" gibi kavramlar dini' inançlarla şekillenir, zenginleşir. Bir çok inanç merkezlerinde görülen bu eği­tim, Mevlevi dergahlarında daha ön plandadır. Mevlevi'leri diğer inanç mer­kezlerinden ayıran en önemli vasillardan biri de, şudur: Mevlevi'hanelerde çekilen çile, halvet ve riyazet şeklinde değil, hizmet şeklindedir.

Başlangıçta Mevlevihanelerin yapılışı, gelir gid~rleri o dergahı kuran şeyh ve ona yapılan yardın;ılarla karşılanıyordu. Daha sonra bunların yapılı­şı, gelir gideri, Osmanlılar devrinde kurulan vakıflar ve devlet tarafından kar­şılanır olmuştur17.1nanç merkezlerinin halk üzerinde çok büyük etkisini gö­ren zamanın Osmanlı idarecileri, Mevlevi şeyhlerine araziler bağışiayarak kendi bölgelerinde onların yerleşmesini isternişlerdir. Türk devlet geleneğin­de evliyalann türbeleri ve zaviyeleri çok değerli miras sayılmıştır. Osmanlı­lar da, fethettikleri yerlerde Mevlevt dergahlan kurarak, kısa zamanda bu bölgeleri, dinl, sosyal ve kültürel merkez haline getirmişlerdir. Belirli bir der­

gahın derviş ve muhibleri de, evliyalarla özdeştirildiğinde kurulan dergahın bulunduğu kent kısa yoldan ün, aynı zamanda Osmanlı kentine diğerlerinden

farklı bi.r kimlik ka.zandınyordu. Küreselleşen dünyarrıızda kültür ve inanç merkezlerinin ve kimlik çizgisinin ne kadar önemli olduğunun delili ve gös­tergesini de, Osmanlının bu siyasetinde görmemiz mümkündür.

Mevlevihaneler, Osmanlı devleti zamanında her ülke ve bölgesinde as·ır­

larca edebiyatın, sanatın, kültürün feyz açan ocaklan olmuştur. Dar ve katı

görüşlü din adamlarına karşı, fikir ve sanat adamlan Mevlevi'lerce konınmuş­

lardır. Mevlana'nın "Eski erenler öz varlığı aşağılatmak için, dilenmeyi hoş görmüşlerdir, ama biz, bizi sevenlere bu kapıyı kapattık. Herkes iş tutmalı, emeğiyle geçinmelidir. Böyle davranmayanlar bizden değildir" 18 sözleri Mevlana'ya tabi olanlan herhalde çalışmaya zorlarınş ve bu arada Mevlevi­hanelerde sanat ala.Il!llda verimli çalışmalar yapılmıştır. Edebiyat ve sanayi­nin bütün şubeleri bu feyizli ocaklarda gösterilmekte idi. Bu kibar ve asil ta­rikat evlerinde yüzlerce alim, şair, hattat, müzehhib, nakkaş, musikişinas,

mücellid, oymacı, tabib dervişler manevi feyizleri maddi hünerlerle tamam-

17 Abdülbaki Gölpınarlı, a.g.e., s.244-266.

1.8 Hamit Arba~, "Mevlevl Sanatçılar) Türkler, C . XI, Ankara 2002, 93;

820

Page 10: ULUSLARARASIisamveri.org/pdfdrg/D138879/2004/2004_MERMERA.pdfEnver Behnan Şapolyo. Mezhepler ve Tarikatlar, Istanbul 1964, ... "Osmanlı larda Ta~avvuf ve Tarikatlar" Osmanlı Ansiklopedisi,

larnışlardır19. Osmanlı devrindeki bu sanatkarları yüzyıllara ve sanatıarına

göre şöyle sıralayabiliriz20:

Hattatlar: (XIII. Ve YJV.yy.) Ahmed Efiili Dede, Hacı el-Mevlevt, Ha­

san Dede, Mahmud Muhanuned el-Mevlevt, Mehmed bin Abdullah el-Kone­

vt, Mehmed bin Hüseyin el-Mev1evi, Abdullahoğlu Muhanuned el-Mevlevi,

Nizameddin Dede, Nizameddin-i Hattat; (X.V.yy.) Ahmed bin Ali el-Mevle­

vi, Konyalı Yusuf~ (XVI. yy.) Abdtilbaki el-Mevlevi, Bali Dede, Bursalı Fah­

ri, Mesud bin Mahmud el-Mevlevt; (XVTI. yy.) Derviş Abdi, Şeyh Ahmed

Gavsi p ede, Cevri Dede, Fasih Ahmed Dede, Derviş Hüseyin, Hüseyin bin

Muhammed el-Mevlevi, Derviş Hüseyin bin Sinan, Mehmed Dede, Derviş

Mehmed el- Mevlevi, Receb Dede, Şeyh Sunuilah Amasi; (XVITI. yy.) Ab­

dullah Efendi (Enis Mevlevi), Abdtilbaki Arif, II. Derviş Ali (Anbarcızade), Ali Dede Hüdhüd, Emini Mehmed Bey, Seyyid Feyzullah bin Mehmed, Der­

viş İbrahim bin Ramazan, İbrahim Daimi, Lutfullalı Efendi, Mehmed Arif el­

Mevlevf, Mustafa Dede bin mehmed, Mustafa Itri' (Buhurizade), Mustafa Sa­

mi (Arpaeminizade), Nak.kaşzade Mehmed Taib, Şeyh Osman Nayi Dede tb­

ni İbrahim, Hacı Raşid Lutfullah, Süleyman Nahifi, Seyyid Yusuf Nesib De­

de.

M üzehhipler: Mesneviyi ilk tezhibleyen Muhlis bin Abdullah, Sultan

Veled dervişlerinden olan Muhammed bin Abdullah el-Konevi el-Veledl, II. Mahmud dönemi .müzehhiblerinden Hacı Dede, Mevlevi Süleyman Efendi,

Nakşi Dede, Haşim Dede.

Mücellidler: Ebubekir el-Cildi el-Mevlevi, Mehmed Said Hemdem Çe­

lebi.

Makta' İmal edenler: Cevı:i, Fikrl, Resmi, Sırrı, Hakkı

19 Şehabeddin "Türk Nakış Tarihinde Mevleviler" Milli MecmOa, S.42-54. İstanbul 134l,s.680.

20 Süheyl Ünver, "Selçuklularda ve Osmanlılarda Resim, Tezhib ve Minyattlr" Türk Tarihi­nin Anahatları, XI ( 1934), s.3-32; Şehabeddin Uzluk, Mevlevilikte Resim Resimde Mev­leviler. Ankara 1957, s.53 ; Şevket Rado, Türk hattatları, Istanbul 1984, s.93 ; Ali Haydar Bayat, "Hüsn-i hat sanatında Mevlevilik ve Mevleviler" S.Ü. IV. Milli Mevlana Kongresi, Konya 1989. s.81-l01 ;

Harnit Arbaş, a.g.md., s.95-97.

821

Page 11: ULUSLARARASIisamveri.org/pdfdrg/D138879/2004/2004_MERMERA.pdfEnver Behnan Şapolyo. Mezhepler ve Tarikatlar, Istanbul 1964, ... "Osmanlı larda Ta~avvuf ve Tarikatlar" Osmanlı Ansiklopedisi,

Kağıt Oyma Sanatkarlan: Bursalı Fahri, Bursa muhibbi Mevlev1 Ema­

netçi Hacı Halil Hilmi Efendi, Eyyubi(Derviş Hasan Dede), Konyalı Hacı

Raşid Lutfullah, Mehmed bin Gazanfer Süleymanü'l-Mevlevl.

Duvar Resmi Yapanlar: Abdürrahmanü'l-Mevlevi, Konyalı Mahbub

Efendi.

Ressamlar: (XIII. yy.) Konyalı Ressam Ahmed, Alaeddin Siryanus, Ay­

nüddevle-i Rı1m1, Şeyh Bedreddin-i Yavaş el-Marı1f bin Nakkaş; (XIV. yy.)

Hacıyü'l-Mevlevi, (XV., XVI. ve XVII. yy.) Abdürrahmanü'l-Mevlev1, Ah­

med (Faslhl), Asar1 (Esedi), Mevlev! Behzad, Fasih, Derviş Haşirni, Medarı

Mustafa, Mehmed Dede (Fenni Dede). Nakleaş Dede; (XVTII. yy.) Derviş

Abi, Hasib Dede, Hüsnü Yusuf, Mustafa Ağa, Müsahib Said Efendi:

Ağaç İşleriyle Uğraşanlar: Bedreddin-i Neccar-ı Mevlev!, Sinaeddin-i

Neccar, Mahmud-ı Neccar, Hümamüddin Muhammed bin Künlk el- Konevl.

Mimarlar: Abdülvahid bin Selim, Kaluyan el- Mevlevi, Kölük bin Ab­

dullah.

Cam Ustalan: Mevlev! Mehmed Dede

Çini Ustalan: Ahmed bin Abdullah bin Aslihl.

Hakkakler: Nazif Dede, Fethi Dede, De b bab Ahmed dede, Mevlev1 mu­

hibbi Fenill.

Kalemtıraşçılar: Şeyh Osman Mevlevi', Galatalı Recru, Resmi', Değir­

menci İbrahim Recru.

Saatçiler: Ahmed Gülşeni el-Mevlevi, Es-Seyyid Hüseyin Haki bin Ah­

med Efllli, Mehmed Şükrü, Ahmed Efiili Dede. Bu listeyi verınemizin se­

bebi, Mevleviliğin ı::ürk plastik sanatıanna olan etkisini göstermek, Mevlevi­

hanelerin ne denli görev yaptıklarına işaret etmektir. Mevlevilikte musikl,

Mevlana'nın onu aşk ve düşünce unsuru olarak tanımasından doğmuştur.

MOsiki tarihinde bir Mevlevı mOsiki ortaya çıkmıştır. MOsikiye teksif müzi­

ği kazandıran Mevleviler olmuştur. Bu konu, başlı başına ayn bir inceleme

gerektiren bir · husus olduğu için, burada M ev levi musiklşinasların meşhur

822

Page 12: ULUSLARARASIisamveri.org/pdfdrg/D138879/2004/2004_MERMERA.pdfEnver Behnan Şapolyo. Mezhepler ve Tarikatlar, Istanbul 1964, ... "Osmanlı larda Ta~avvuf ve Tarikatlar" Osmanlı Ansiklopedisi,

olanlarının adlanın vermekle yetineceğiz21: İlk Mevlev1 ayinini besteleyen,

Edirne Mevlevihanesinin aşçıbaşısı olarak bilinen Kılçek Mustafa Efendi,

başlı başına e~ol olan Im, Abdülbaki Nasır Dede, Nay1 Osman dede, Ali Nut­

kl Dede ...

Satır arası bir nokta da, Tanpı~ar'ın şu tespitidir: "Tarikat olarak Mevle­

vlliği esas çizgileriyle Sultan Veled kurar. Fakat teşrWitı, nezaketi, terbiyesi,

sülGkun ve ayinin erkanı tıpkı müsikisi gibi daha sonraki zamanın, Osmanlı

devrinin ve biraz da, İstanbul' und ur. Ve şüphesiz ki kültürümüzün en yüksek

tarafıdır"~2. Bu ifadeden de, anlaşılacağı üzere, Mevlevilik ile Osmanlı kül­

türü adeta iç içe geçmiş; Mevlevililc gelişmişliğini, yaygınlığını ve usullerin­

deki değişikliği Osmanlı devlet i~aresine, Osmanlılar da, hoş göri.isünü, sa­

natını, ki.iltiiri.ini.i, edebiyatını Mevleviliğe borçludur desek herhalde mübala­

ğa etmiş olmayız. Bunun bir örneğini de, Osmanlı'nın "Modernleşme" döne­

mi sayılan III. Selim ile ŞeyhGalibarasındaki dostluktur. Mevlevlliğin mo­

dernleşme hareketi karşısında aldığı ikili tavnn hikayesi uzundur. Burada şu­

nu belirtmekte büyük yarar var sanırım. Şeyh Gilib bu kritik dönemde, ken­

disini yetiştiren Ebubekir Dede ailesinin modernleşme yanlısı çizgisini refe­

rans alan kişiliğiyle ön plana çıkmış, aralannda kan bağı olmadığı halde, ai­

lenin doğal bir üyesi gibi, Galata Mevlev1hanesi şeyhliğini üstlenmiştir23. Yılmaz Öztuna, bir eserinde24 "Osmanlı Türk kültürünün oluştuğu sosyal

toplum ilim ve sanatı seven, onlara saygılı bir toplum" olarak kaydeder. Böy­

le bir tespitte herhalde M ev leviliğin payı az değildir. Tan pınar' dan söz etmiş­

ken, O, Mevlevilik,eşitler arasında geçen bir maceradır" der ve Şeyh Ga­

lib 'den şu örneği verir:

Hoşca bak ztitına kim zübde-i tilemsilı sen

lvierdiim-i dfde-i ekvô.n olan lllemsin sen

. 2 1 Laika Karabey, "Mevlana MOsikl" Türk Yurdu, C.III, 8-10 (Temmuz 1964) Ankara, s. 90-

91; Abdiiibaki Gölpınarlı, a.g.e .. s.455-465 ; Ayhan Songar, "Hazret-i MevlAnA ve MOsi­

ktmiz" S. Ü. 2. Millt Mevlana Kongresi, 3-5 Mayıs 1986, Konya, s.3-7 22 Ahmed Harndi Tanpınar, Beş şehir, İstanbul 1969, s.lOO.

23 Ekrem Işın, "Mevlevtliğin Osmanlı Modernleşmesindeki Yeri ve Şeyh Galib" Şeyh Galib

Kitabı, İstanbul 1995, s.52-53. 24 Yılmaz Özuına, Biiyük Türkiye Tarihi, C.X, İstanbul 1983, s.458.

823

Page 13: ULUSLARARASIisamveri.org/pdfdrg/D138879/2004/2004_MERMERA.pdfEnver Behnan Şapolyo. Mezhepler ve Tarikatlar, Istanbul 1964, ... "Osmanlı larda Ta~avvuf ve Tarikatlar" Osmanlı Ansiklopedisi,

Buraya kadar Mevlana, Mevlevilik ve Mevlevthaneler üzerinde durduk. Osmanlı sultanlan hem şair hem de padişahular. Bunların çoğu sanattan an­layan, sanatçılara değer veren insanlardı. Yukanda belirttiğimiz gibi sanatı, edebiyatı, terbiyeyi ve aydınların düşünce ve yaşamasım ön planda olan Mevlevilik, Osmanlı sultanlannın büyük sevgi ve saygı besledikleri bir inanç merkezidir. Bu inanç merkezinin devlet tarikatı olmasında Mevleviliğin payı olduğu kadar, Mevlana'nın büyüklüğünün de, rolü vardır. Mesela, Kanüni Konya'yı ziyaret etmiş, Mevlana'nın sandukasım öpmüş, Mesnevi-i şerif

okuyup sema eden dervişlere katılmıştır. Yine Kanuni, döneminde Şeyhülis­lam olan Çivizade Muhyiddin Mehmed Efendi Mevlana'nın kafır olduğuna dair bir fetva yazması üzerine onu Şeyhülislamlıktan azletmiştir. Yavuz Sul­tan selim, Arabistan ve Mısır seferlerine giderken Mevlana türbes~ ziyaret edip türbeyanına su getirterek bir şad.ırvan yaptumıştır. Bu örnekleri çoğalt­mak mümkündür25.

Mevlevflikte Şiir, Şiirde Mevlevllik

Büyük ~utasavvuf ve düşünür Mevlana'nın düşünce sistemi üç esas üzerine. kurulmuştur: Şiir, sema ve müsiki. Bu büyük insan, duygu ve düşün­celerini insanlara şiirle duyurmuştur. Mevlana'nın bütün eserleri, özellikle

Divan-ı Kebir ve Mesnevisi Osmanlı aydınını etkilediği gibi, şairlerini de et­ki altına almıştır. Osmanlı şairlerinin bir kısmı divan geleneği içerisinde Mevlana' dan etkilenmiş, bir kısmı ise, Mevlevi kültürünü merkez tutarak Di­van edebiyatı geleneğinden yararlanmıştır. Konumuzun başlığı da, bunun

işaretidir.

Mevlevihanelerini yöneten Mevlevi şeyhlerinin şiirden anlamalan yap­tıklan görev gereği zorunluluktu. Çünkü, Mevlana'nın Mesnevisini ve Di­van-ı Kebirini okurken ve onların şerhlerini yaparken şiirden anlamak ve be­lagatın inceliklerine vukuf olmak gerekiyordu26. Esrar Dede, yaşadığı böyle bir ortamı Tezkiresinin dibacesinde dile getirmiştir. Yine Esrar Dede'nin

25 Bu konuda yapılan son çalışmalardan XVI. yüzy ı l için Bkz. Reşat Öngören, a.g.e., s.235-331 ;XVII. yüzyıl için Bkz. Necdet Yılmaz, a.g.e., s.435-442.

26 Abdülbaki Gölpınarlı, a.g.e., s.441-454; llhan Genç, "Mevlevl Edebiyatı Üzerine Bir De­gerlendirme" Türk Dili ve Edebiyatı Araştınnalan Dergisi (E.Ü.), C.VIT, !zmir 1993, s. 129-143.

824

Page 14: ULUSLARARASIisamveri.org/pdfdrg/D138879/2004/2004_MERMERA.pdfEnver Behnan Şapolyo. Mezhepler ve Tarikatlar, Istanbul 1964, ... "Osmanlı larda Ta~avvuf ve Tarikatlar" Osmanlı Ansiklopedisi,

Tezkiresinde "Dede Davud" maddesinde şairden bahsederken "Şiir ve inşaya

adem-i meşguliyetleri varid iken sünnet-i seniyye-i Mevleviyye olan kelam­

ı mevzfiundatı tamamen vazgeçmeye ruhsat olmadığını ima ve Mevlevf der­

vişinin şiir v~ inşa mesleğinin siliki olmasını beyan-ferma etmiştir"27 ifade­

ierine bakılacak olursa, şiir, Mevl~vilerce "Sünnet-i seniyye-i Mevleviyyedir.

Ali Enver de, Semahane-i Edeb adlı eserinin mukaddimesinde "Doğrusu

Mevlevi' tekyelerine birer Mekteb-i edeb demek daha ziyade yakışık , alır. Şi­

ir, mı1sikl, sükı1t bu tarlk-i şeritinahz-ı şeraitindendir. Bu cihetle dahil-i tari­

kat olanlar şair olmaziarsa bile mutlaka şür okuyacak veyahut şiirden müte­

lezziz olacak mez1ika sahip bulunurlar"28 ifadesine bakarak Mevlevi' muhi­

tinin varlığına birer delil sayılmalıdır. I:'levlevi' dergahlarından yetişen şairler,

duyuş,düşünüş ve hayal edişt<?ki Mevlevi' edasıyla uzun asırlar içerisinde Os­

manlı edebiyatı bünyesinde bir Mevlevi' edebiyatı meydana getirmişlerdir.

Mevlevlhaneler birer terbiye ocağı olduğu kadar, ayın zamanda birer Mev­

levi' muhiti idi. Devrin meşhur şairleri bu muhitten uzak kalmamış, onların

da, bulunduğu şiir sohbet geleneği devam etmiştir. Bu şiir sohbetleri, dersler,

şerhler, şeyh-şairler ve nazirecilik gibi şiir besleyen ve geliştiren unsurlar,

Mevlevllerin edebi' muhitinde genç şairlerin yeteneklerini kullanınada ve

kendilerini gösterınede önemli kazançlar ~ağlarnışlardır. Bir zümre edebiyatı

oluşturan Mevlevi' şairlerinsayıları az değildir. Bu konuyla ilgili bir çalışma­

da29 Mevlevi' şairlerin sayısının yaklaşık 220 olduğu belirtilerek şöyle bir

tablo oluşturulmuştur: Mevlevi' 220-% 68, Halverı 27-% 9, Nakşi' 30-% 8,

Gülşem 17- % 5, Bekt3.ş17- % 2, Kadirl 6- % 2, Bayramı 5- % 2, Celveti' 4-

% 1, Hamzavi'l, Hurı1fi 1, Şaharn 1, Üveysi' 1. Verilen bu tabloya bakıldığın­

d~. Divan şairlerini en çok etkileyen inanç merkezinin Mevlevilik olduğu

açıkça görülmektedir. Mevlevi' şairlerinin yüzyıllara göre dağılımı şöyle­dir30:

27 Esrar Dede, Tezkire-i Şuara-yı Mevlevtyye, Süleymaniye (Halet Efendi) Ktp. No. 109, vr.17a ; İlhan Genç, a.g.m., s. 13 J.

28 İlhan Genç, a.g.m., s.l3 I.

29 Mustafa !sen, "Divan Şairlerinin Tasavvuf ve Tarikat İlişkileri" Ötelerden Bir Ses. Ankara

1197. s.216.

30 Necip Fazı! Duru, Mevleviyane-Şiir Güldestesi, !stanbul 2000 ; Nilgün Açık, Divan Edebiyatında Mevlevllik Etkisi ve Mevlevi Şil.irler. Gazi Üniversitesi Sosyal bilimler ens­titüsü, (Basılmamış Doktora Tezi), Ankara 2001, s.l54-318.

. 825

Page 15: ULUSLARARASIisamveri.org/pdfdrg/D138879/2004/2004_MERMERA.pdfEnver Behnan Şapolyo. Mezhepler ve Tarikatlar, Istanbul 1964, ... "Osmanlı larda Ta~avvuf ve Tarikatlar" Osmanlı Ansiklopedisi,

[XIII. yy.] Mevlana Celaleddin-i ROınl (ö.l273), Sultan Veled (ö.l312),

Ulu Arif Çelebi (ö.l320); (XIV. yy.] Ahl Sadık (ö. ?), Bedreddin (ö.l397),

Burhan (ö.l394), Celaleddin Ergun (Ö.l373), Davud (ö.?), Efiili (ö.l359),

Emir Alim Çelebi (ö.l395). Feyzi (ö.?), Hızır Çelebi (ö.l349), Şah Çelebi

(ö.l378), Zeyneddin (ö.1397); [XV. yy.] Abapfiş (ö.l485), Abm (ö.?), Adil

(ö.1460?), Cem§.l! (ö.?), Fani (ö.l504). Fenayı (ö.1519), Hudayı (ö.l480),

İlmi (ö.l517), Lo kınani (ö. 1519), Muini (ö. ?), Niyazi (ö.l5 18), Zamiri (ö. ?);

[XVI. yy.] Abdülvehhab-ı Hemedani (ö.l547), Arşi (ö.1591), Aşkl (ö.1576),

Azml(ö. ?), Bahti (1. Ahmed ö.l617), Bekayt (ö.l592), Cü n Oru (ö. ı 620), Da­

ll (ö.I601), DerOru (ö.1566?), Derviş (ö.1572), Derviş! (ö.l591), Fa.kri

(ö.l543), Fedayl (ö.l577), Ferriıh Çelebi (ö.l601), Femıhl (ö.1536?), Fevri

(ö.1570), Garibi (ö.I547), Günarn (ö.I580), Güneş Han (ö. ?), Hafız (ö. 1543),

Haleti (ö.l063), Husrev (ö.l562?), İlınl (ö.1612), Karnı (ö.1579), Kan-i Ve­

fayt (ö.1596), Kemal Dede (ö.I601), Ulli (ö.1572), Mahremi (ö.l543), Ma­

nevi (ö.1591), Manevi (ö.1572), Melaınl (ö.l552), Meşami (ö.1585), Necahl

(ö.1591), Nigaru (ö.1534), Penaru (ö.l563), Pervane (ö.l543), Ruhi (ö.l605),

Sadıki (ö.1529), Safayı (ö.l534), Safi (ö. 1529), Safi-i Hatayı (ö. 1529), Semru

(ö.l587}, Senayi (ö.l543), Servi (ö.1591), Sultan Dlvaru (ö. 1530), Su­

ru(ö.1596), Şah Çelebi (ö.1591), Şahidi (ö.l550), Şemi (ö.l529), Şeyda

(ö.I529), Şeyh Mehmed (ö.?), Şinası (ö.?), Şuhfidl (ö.I591), Şiiri (ö.l582),

Ubeyd (ö. 1586), Ünst (ö. ?), Vasık (ö. 1529), Vefa yi (ö.l538), Yakin (ö. 1591),

Yusuf-ı Sineçak (ö.l546), Zafi (ö.?), Zihni (ö.1614), Zünnun (ö.?); [XVII.

yy.] Abdiillatif (ö.1688), Adem (ö.l652), Adru (ö.l683), Ağazii.de/Hakikl

(ö.1652), Aramı (ö.l630), Arzt (ö.I664), Aşık (ö.I701), Ayşt (ö.1650), Birn

(ö.1709), CamJ (ö.l671), Cevri (ö.l650), Danişi (ö.l683), Derviş! (ö.l672),

Derviş (ö.1645), Deşti' (ö.l630), Edib (ö.1640), Fasih (ö.1699), Fazıl

(ö.1677), Fennt (ö. l 708), Fennt-i Sük1.1t1 (ö.l666), Fevzi (ö.1688), Ganem

(ö.1626), Gavst Dede (ö.I697), Halim (ö.l679), Hasib (ö.l709), Hayati'

(ö.1640), Hemdemi Dede (ö.1679), Heyeti (ö.1698), Hicazt (ö. 1669), Hil­

mi/Bostan Çelebi (ö.1630), Hüsam (ö.168S), Itri (ö.l711), İsmet! (ö.l665),

Kadri (ö. ?), Kalender/Divane (ö. ?), K§.rnili (ö.l657), Kara Bostan (ö. 1 705),

Kan Ahmed (ö.l708), Kasım (ö.?), Katibi (ö.l667), Kel§.ml (ö.1640), Kenm

(ö.l669), Külhant (ö.?), Lebtb (ö.l714), Lisanf (ö.l716), Lutfi (ö.?), Lutful­

lalı Dede (ö.1701), Mazlum (ö.1661), Meyyal/ Şehla (ö.1669), Miri (ö.l715),

826

Page 16: ULUSLARARASIisamveri.org/pdfdrg/D138879/2004/2004_MERMERA.pdfEnver Behnan Şapolyo. Mezhepler ve Tarikatlar, Istanbul 1964, ... "Osmanlı larda Ta~avvuf ve Tarikatlar" Osmanlı Ansiklopedisi,

Muhlis (ö.l712), Mukiın (ö.l717), MGsa (ö.l718), Nacl (ö.l711), Nasira

(ö.l640), Nazmt (ö.l713), Nehci (ö.1715), Nesib (ö.l714), Neşati' (ö.l674),

Rahmeti (ö.l620), Receb (ö.l688), Reşkl (ö.l696), RusOru (ö.l631), Sabir

(ö.l680), SabGhl (ö. 1647), Safayi (ö.l688), Safi (ö.l688), SahibiSilih

(ö.1718), Saib (ö.l654), Sfunl (ö.1685), Samti (ö.l630), Sıdkl (ö.l640), Siya­

hi (ö.l 710), Suzi (ö.l674), Şefi (ö.l671), Şehldt (ö.l671), Şeyda (ö. ?), Şeyh­

zade (ö.1633), Şifayi (ö.l671), Tabi (ö.l688), Tahir (ö.?), Taib (ö.l 714), Ta­

libi (ö.l717), Taıik:ati (ö.l689), Tevekküü (ö.?), Togani (ö.1630), Uzleu

(ö.l669), Üveysi (ö.l669), Vecdl (ö.l669), Vehbi (ö.l 700), Yahya (ö.l688),

Yusuf Çeng1 Dede (ö.l669), Zihnl (ö.l715), Zihnl (ö.l662) ; [XVIII. yy.]

Ahmed (ö.1763), Ahmed (ö.1794), Ali (ö.1776), Am (ö.?), Arif (ö.1725),

Arif (ö.l746), Arifi (ö.l724), Azizi (ö.l737), Azizi (ö.l 727), Derviş Hüseyin

(ö.l737), Elif (ö.l772), Enis Mustafa (ö.l746), Enis Receb (ö.l734), Esad

(ö.1793), Eslf/ Sıdkl (ö.1732), Esrar Dede (ö.l796), Firlli (ö.l742), Garibi

(ö.l783), Gavsi (ö.l804), Habibil Hasib (ö.l740), Hafız-ı Manastıri (ö.l803),

Hiifız (ö.l803), Hiifız (ö.l783), Halis (ö.1798), Halis (ö.l777), Hazin (ö.?),

Hızır/Handi (ö.l727), Hilmi (ö.l766), HulOs (ö.l805), İlhfunl (ID. Selim

ö.l808), İlmt (ö.?), Kani (ö.l791), Kudı1m1 (ö.l710), Ki.inhl Dede (ö.l831),

Lutfi (ö.l737), Mehmed (1723), Muhib/ Mfınis Dede (ö. 1732), Muhyi'

(ö.l737), MOsa (ö.l728), Nahifi (ö.ı738), Nasır (ö.1820), Nayt (ö.l729), Na­

zım (ö.l726), Neşet (ö.1807), Neyyir (ö.l800), Niyaz (ö.l793), Nuri

(ö.ı 786), Nu tki (ö.l805), Nu tki (ö. ı 727), Rfuniz (ö.l 787), Resima (ö. ı803),

Rifat (ö. ı 797), Sadık (ö. ?), Sadri' (ö. ı 722), Safiyullah (ö. ı 744), Sahlb

(ö.~ 727), Said/Saida (ö. ı727), Silik (ö.ı 722), Sakıb Dede (ö. ı 735), Semahat

(ö.ı 789), Sım (ö.ı 750), Şant (ö.l766), Şeklb (ö.l 722), Şeyda (ö.l 799), Şeyh

Gilib (ö. 1 799), Şey hi Mehrned (ö. ı 738), Şeyhl Memiş (ö.l723), Yahya

(ö.ı767), Zühdt (ö.ı767) ; [XIX yy. Tanzimata kadar] Adli (II. Mahmud

ö.ı839), Ayni (ö.ı838), Hfunid (ö.ı832), Hemdem Çelebi (ö.l859), İsmail

dede Efendi (ö.ı846), Leyla Hanım (ö.ı848), Mihri (ö.l859), Muharrem

(ö.?), Naleşi (ö.l853), NazifHasan (ö.ı860), Şilir (ö.l859), Şeınl (ö.1839),

ŞerefHanım (ö.1861), Şevket (ö.?), Vasfi (ö.l862), Ziver (ö.ı862). Bunların

dışında yaşadığı yüzyılı tespit edilemeyen Mevlevi' şairleri de, şunlardır:

Alayi', Gedayi, Hasan, Hasan, Rru, Recai, Seltmi. Yüzyıllara göre dağılımını

verdiğimiz Mevlevi şairlerin dışında bunun yansıkadar da Mevlevi' muhibbi

827

Page 17: ULUSLARARASIisamveri.org/pdfdrg/D138879/2004/2004_MERMERA.pdfEnver Behnan Şapolyo. Mezhepler ve Tarikatlar, Istanbul 1964, ... "Osmanlı larda Ta~avvuf ve Tarikatlar" Osmanlı Ansiklopedisi,

şairin olduğunu belirtmek gerekir. Bu şairlerin çokluğu ve zümre bir edebiy­

at oluşturan Mevlevi' şairlerinin .Qiy.Qgrafilerini ihtiva eden Tezkireler de,

yazılmıştır: Sakıb Dede'nin Sef'ıne-i Mevleviyyesi ile Esrar Dede'nin Tez­

kire-i Şuara-yı Mevleviyye'si.

Mevlevr şairleri ayın zamanda Dtvan şairleridir. Mevlevi' şairleri, bu

edebiyatın mazmunlanna, kavramıanna ve terimlerine sahip olduklan gibi,

bundan ayn Mevlevllik adab, erkan, gelenek, terimler ve bu teri.rnlerin

dayandığı kültürü tammaktadırlar .. Buna göre, bu şairler iki kaynaktan et­

kilenrniş oluyorlar. Di'van edebiyatı geleneğinin sıkı bir takipçisi olan Mev­levi' şairleri, bu edebiyatın şürini, özellikle iç yapısını etkilerniştir3 ı. Di'van

edebiyatma giren deyim, kavram ve terimler şunlardır32: "Agah olmak,

Allah derdini artırsın, Allah feyzini artırsın, Allah eyvallah, Ana baci, Astan,

arakiyye, Aşk olsun, Aşk u niyaz, Ateş-baz, Ayak mühürlemek, Ayi'n!Aytn­

han, Aynü'l-Cem; Baş kesmek; Can, Ceıaı, Cemaat-hane, Cünbüşlemek;

Çark, Çelebi, Çerağ/Çırak, çile, Çilekeş, Çivi, Çivi tutmak; Daire, Dal sikke,

Dal tennure, Dede, Dem, Dergah, Derviş, Deste-gül, Destür, Dışan vermek,

Dinlendirmek, Direk, Düşkün; Eksikli, Elifi nemed, Er, Erenler, Eşik, Eyval­

lah; Fahir, Fakir; Gani', Göçmek, Görmek, Görüşmek, Gönül etmek, Gül­

hang; Habbe, Hak vere, Hak erenler, Halife, Hankah!Astfuı, Hamuşan, Hamuşan-hane, Haydarr, Hırka, Hu, Hücre; İcazet, İhvan, İkrar, İsm-i Ceıaı,

İstiva; Kadem, Kafesçi hacı, Kanını içine akıtmak, Kapıdan geçmek, Kemer,

Kudüm, Kıdem, Kilıflı maşa, Köçek, Kurban tığlamak, Küstah; Mangır, Mat­

balı, Matbalı canı, Meydancı, Muhib, Mutrib/Mutribfuı, Mutrib-hane;

Ney/Nay, Naz, Nazar, Neztr, Niyaz, Niyaz penceresi; Ocak örtmek; Paşmak,

. Paşmak çevirmek, Peymançe, Post, Post-nişi'n, Resim hırkası, Rıza; Safa­nazar, Seccade-niştn, Seede-i şükr, Sema, Ser-pa etmek, Seyyah vermek, Ser­

tabbah, Sır olmak, Sikke, Somat, Soyunmak, Sülilk; Şeb-i Arils, Şeb-külah;

Tennilre, Tiğ-bend; uyandırmak; Yolsuzluk; Zahme, Züvvar".

Di'vfuı edebiyatında önemli bir yeri olan ve mesnevi' nazım şekliyle

yazılan pek çok mesnevi'ye Mevlana'mn; özellikle Mesnevl'sinin önemli

31 Abdiiibaki Göl pınarlı, a.g.e., 452; İlhan Genç, a.g.m., s. 133.

32 Nilgün Açık, a.g.t., s. 133-134.

33 Amil Çelebioglu, "XIII-XV (İlk yarısı) Yüzyıl Mesnevilerinde Mevlana Tesiri" Mevlana ve Yaşama Sevinci, Konya 1978,s.99-126

828

Page 18: ULUSLARARASIisamveri.org/pdfdrg/D138879/2004/2004_MERMERA.pdfEnver Behnan Şapolyo. Mezhepler ve Tarikatlar, Istanbul 1964, ... "Osmanlı larda Ta~avvuf ve Tarikatlar" Osmanlı Ansiklopedisi,

etkisi vardır. Bu mesnevllerin bir kısmı Mevlana'yı öven, bir kısmı Mev­lana'nın hayatı ve Mesnevl tercümeleri, bir kısmı da, Mesnevl tesiri içeren eserlerdir3 3.

Aşağıda örneklerini sunacağırruz Mevlana ve Mevlevilikle ilgili kelimelerin redif yapıldığı ve belge redif niteliği taşıyan şiirler de, az değil­dir. Bu örnekler sayesinde Divan şiirinin redif dünyası zenginleşmiştir. Hat­ta bu tip şiirlerin bir araya toplandığı mecmualar bile yazılrruştır34.

Görilnse her ne tarafdan cemal-i Mevlana

Gelir zebô.nlara ism-i celal-i Mevlana

Galib

Sema-yı ma 'rifetde neyyirandır Şems ü Mevldntı

Kemal-i ab u tab-ı dü cihandır Şems ü MevLana

Niyazi

Hele bağ-ı behişt-asa durur dergah-ı M ev/antı

Harim-i cemıetü'l-me'va durur dergt1h-ı Mevlilna

Mahmttd

Demcl.dem andmr ahd-i elesti nay-ı Mevlana

Kılar ilşıkları dfdôr-ı mesti nay-ı M eviantı

Adnf

Dil mürdeyim ihya fal ya Hazret-i Mevlfinll

Lutfunla müdava kıl ya Hazret-i Mevlô.na

Avnt

34 Ali Vasıf Dede, Medayıh-ı Hazret-i Mevlana, Mevlana Müzesi, Nu. 4923. Bu mecmuanın bundan başka üç yazma nüshası vardır. Bu tebli~n son tarafında verilen örnek beyitler bu mecmOadan alınmıştır.

829

Page 19: ULUSLARARASIisamveri.org/pdfdrg/D138879/2004/2004_MERMERA.pdfEnver Behnan Şapolyo. Mezhepler ve Tarikatlar, Istanbul 1964, ... "Osmanlı larda Ta~avvuf ve Tarikatlar" Osmanlı Ansiklopedisi,

Beyzci-ı tavu.H cennetdir küla/1-l Mevlevf

Kule-i serv-i hakikatdir külal:ı::tN!evlevf

Arif

Nüsha-i dfvan-ı ithanı-t Hudadır Mesnevf

Hamil-i esrar- ı şah-ı enbiyôdır Mesnevf

Sakıb

Beni mest eyledi bezm-i mahabbetde sada-yı ney

Gamı mahv eyledi bir demde gönülden nidô-yıney

Fazı i

Biz môsivayı hiçe satan Mevlevfleriz

Yar ile canı cana katan Mevlevfleriz

Nazff

Sonuç olarak Osmanlılar, o devir siyası ve toplum anlayışına göre, mad­

di gücün yanında . manev1 güç olarak inanç merkezlerinden Mevleviliği ön

planda tutmuş ve onlara fazlaca değer vermelerinin sonuçlarını kendi

idareleri zamanında görmüşler ve kendilerinden sonra gelen nesillere kültür

yönüyle birçok eser bırakmışlardır. Bu gün için, biz araştırmacıların görevi,

Türk insanını yeni bir zevk, hassasiyet, güzellik, asalet, hatta kültür iklimine

taşımanın yollarından biri de, MevHlııa gibi mütefekkir kişi veya kişileri yeni

nesillere tanıtmaktır.

830