uluslararasi€¦ · baskı, cilt: nesil matbaacılık a.Ş. ... 2. kur’ân tefsirinde disiplinli...

35
ULUSLARARASI •• BEDIUZZAMAN SEMPOZYUMU-III 20. Asırda İslâm Düşüncesinin Yeniden Yapılanması ve Bediüzzaman Said Nursî

Upload: others

Post on 29-Oct-2020

4 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: ULUSLARARASI€¦ · Baskı, Cilt: Nesil Matbaacılık A.Ş. ... 2. Kur’ân Tefsirinde Disiplinli Metod. 284 m ULUSLARARASI BEDİÜZZAMAN SEMPOZYUMU - !ll niz.” “O'nun mu’ciziğinin

ULUSLARARASI• • •

BEDIUZZAMAN SEMPOZYUMU-III

20. Asırda İslâm Düşüncesinin Yeniden Yapılanması ve Bediüzzaman Said Nursî

Page 2: ULUSLARARASI€¦ · Baskı, Cilt: Nesil Matbaacılık A.Ş. ... 2. Kur’ân Tefsirinde Disiplinli Metod. 284 m ULUSLARARASI BEDİÜZZAMAN SEMPOZYUMU - !ll niz.” “O'nun mu’ciziğinin

İlmi H eyet

Prof. Dr. Nevzat Yalçıntaş, Prof. Dr. İbrahim Canan,

Prof. Dr.Suat Yıldırım, Prof. Dr. Ahmet Akgündüz, Prof. Dr.Faris Kaya

Yaym a Hazırlayan

M ehmet Pakşu

Tercüm eler

A r a p ç a

Veli Sırım, Abdülaziz Hatip, Kenan Demirtaş

İn g i l iz c e

Metin Karabaşoğlu

A l m a n c a

Nuriye Uşşak

Dizgi

Nesil Basım Yayın

5 5 1 3 2 2 5

Baskı, Cilt:

Nesil Matbaacılık A .Ş.

5 5 1 3 2 2 7

ISBN 9 7 5 -4 0 8 -2 7 1 -5

©Bu eserin yayın hakkı Nesil Basım Yayın A .Ş .'ye aittir.

Sanayi Cad. Bilge Sk.No; 2

Yenibsona / İSTANBUL

Tel: (0212) 5 5 1 3 2 2 5 pbx

Page 3: ULUSLARARASI€¦ · Baskı, Cilt: Nesil Matbaacılık A.Ş. ... 2. Kur’ân Tefsirinde Disiplinli Metod. 284 m ULUSLARARASI BEDİÜZZAMAN SEMPOZYUMU - !ll niz.” “O'nun mu’ciziğinin

BEDİÜZZAMAN SAİD NURSÎ’YE GÖRE

KUR’ÂN’IN MÛCİZELİGİNİ AÇIKLAMA METODU

ZİYAD HALİL MUHAMMED ED-DEĞAMİN*

BtSMtLLAHİRRAHMANİ'R-RAHİM

MukaddimeA lem lerin R a b b in e ham d , en b iy an ın ön deri ve p ey g am b erlerin so nu ncu su o la n

Efendim iz M u h am m ed ’e , on un bütün âl ve sah ab ilerin e ve k ıy am ete k ad ar o n a gü­

zelce tabi o lan lara salat ve selâm olsun.

E sk id en olduğu gibi günüm üzde de âlim ler K u r’ân-ı K erim i in ce liy o r ve o n u n

her ça ğ d a h ay atın bütün m üsbet yeniliklerin i m uhtevi, b e ş e r i s istem le re karşı k oy ­

m aya m u kted ir ve faydalı m esa jla rla dolu bir hazin e olduğunu g örü y orlar. B u g ü n

de K u r’ân-ı K erim in m eyd an oku m a kapısı ard ına kad ar açıktır. O , g e rç e k m arife t

yolunu çizm e, hak ik î düşü nce m etodunu ortay a koym a, faydalı m e d en iy etin te m e l­

lerini kurm a ve ideal h ayatın p ren sip lerin i b e lirlem e konusunda in san lara ve c in le re

m ey d an o k u m ay a devam e tm ek ted ir, A lim ler, h e r g e ç e n gün on u n i ’câ z v e c ih le -

rin den bir yen isin i k eşfe tm ek ted irler. E sk id en derlerdi ki: “F e sa h a t insanları h ay ran

bırakıp akıllarını ç e le n , o n u n beyan ındaki güzellik tir.’’ “O , ihtiva ettiği gay b î h a b e r ­

leri ve g e le ce k le ilgili ihb arlarıy la m u ’c iz e d ir .” “O ’nu n m u ’cizelik y ö n lerin d en biri

de, kalbleri etk ilem esi, ruhl&rı ce z b e tm e sid ir .” “K u r’ân g ibi, d in ienildiğinde sesi ku ­

lağa d eğ e r d eğm ez kalbe d am lay an n e n esir, n e de şiir başka bir söz g o re m e z s i-

*D oç. Dr. ZİYAD HALİL MUHAMMED ED-DEĞAMİN1 9 6 2 ’de Amman’da doğdu. 1 9 8 7 c le masterini ve 1 9 9 1 ’de doktorasını tamamladı. Halen

Malezya'da Uluslararası İslâm Üniversitesinde öğretim üyesidir.Yayınlanmış eserlerinden bazıları-, t , M euzuî T efs ir ’d e A raştırm a M etodu.2. K ur’ân T efsirinde Disiplinli M etod.

Page 4: ULUSLARARASI€¦ · Baskı, Cilt: Nesil Matbaacılık A.Ş. ... 2. Kur’ân Tefsirinde Disiplinli Metod. 284 m ULUSLARARASI BEDİÜZZAMAN SEMPOZYUMU - !ll niz.” “O'nun mu’ciziğinin

284 m ULUSLARARASI BEDİÜZZAMAN SEMPOZYUMU - !ll

n iz .” “O 'n u n m u ’ciziğinin bir yönü de kâinat ve kanunları hakkın da ihtiva ettiğ i ilrnî g erçek lerd ir. Y e n i âlim ler o n u n te rb iy e ve te ş r i ’ a lan ın d a ihtiva ettiğ i p re n sip lerle

m u ’cize olduğunu sö ylü yorlar. S o n o la ra k on u n yeni b ir m u ’cizelik y ön ü n d en sö z

ediliyor, O da, m etod ve öğretim ile ilgili eşsizliğidir. B ed iü zzam an ise bütün bu i ’- caz yön lerin i özlü o larak şöyle dile getiriyor: “K u r’â n , m u’cizelerin d eryası v e m e n -

b a ’ıd ır .”

B e n so n d e re c e üzüntüm ü ifad e e tm e k isterim . Ç ü n kü , gü nü m ü zd e K u r’ân -ı

K erim in m u ’cizeliği konusunda e se r yazanların tam am ı o lm asa bile büyük bir kısm ı

B ediü zzam an Said N ursî m erhu m u n konuyla ilgili yazdıklarından h ab erd ar d eğ iller­

dir. O y sa B ed iü zzam an İ ’c â z ü T K u r ’ân alan ın d a n e v ’i şa h sın a m ü n h a sır ve c id d en

ilgi ve araştırm ay a d e ğ e r bir m edod takip etm iştir, I ’câz konusund aki sözlerin in eşi

ve b en zeri yoktur. B ü tü n ü m m et içerisin d e on un hayatı k ap k aran lık bir o r ta m a ve

zifiri g e ce le re tesadüf etm iştir. H ilafetin çöküşü nü görm ü ş, İslâm ın in a n ç ve ahlâkın ı

yok e tm ey e , M üslüm anları d in inden ve kültüründen k op arıp m uasır B a tı m e d e n iy e ­

tin e p ey k e tm ey e kararlı b ir güruhun faa liy etlerin e şahit olm uştu r. K end isi de b o ş

d urm am ış, bu n lara karşı K u r’ân ile m eydan oku m u ştur. M ü cad ele B ed iü z z a m a n ’a

g ö re , bir fikir, m arifet, in an ç ve m ed en iy et m ücadelesid ir.

B ed iü zzam an d iğer ilm iyle amil âlim ler ve salih evliyalar gibi K u r’ând a yaşam ış,

bir an olsun onu bırakm am ış ve o n d a n ayrı bulunm am ıştır. B irin ci D ünya H arbi e s ­

nasın da savaş m eydanlarında d ü şm ana karşı silahla bir kez m ü cad ele etm işse , K u r’ân

kılıncıyla ço k k ere m ü cad ele etm iştir. N itekim d eğerli eseri I ş â r â t ü ’î-î ’c â z 'ı c e p h e d e

kalem e alm ıştır. H ayatı ön em li hadiselerle dolu o lm ak la b e ra b e r , bu k ısa sü re iç e r i­

sinde, h ay atın d an , ufkunun genişliğini, fikrinin olgunluğunu, bakışın ın derinliğin i ve

görüşünün ileriliğini kesin o larak g ö s te re n birkaç p arlak n o k tay a d ikkatinizi çe k m e k

isterim :

M e d re se tü ’z-Z eh ra ad ıyla bir İslâm î ü n iv ersiten in kuru lm asına yetk ilileri d âv et

etm iş, h a ttâ bu na bilfiil teşeb b ü s etm iş. K urm asını p lanlad ığı bu ü n iv ersite , ilim ler

arasınd a te fr ik y ap m am a esas ın a dayanıyordu. D olayisiyle, çağ d aş ilim lerin y an ısıra ,

K u r’ân-ı K erim ve sü n n et-i N eb eviye ilim leri de tedris ed ilecek ti. B u ü n iv ersiten in

ö n em in i an lattığ ı m illetvekillerine şöyle sesleniyord u : “V ilâyat-ı Şa rk ıy y e  !em -i İs-

lâm ın m erkezidir. D in î ilim lerin y anınd a tecrü b î ilim ler de oku tu lm alıd ır." O bu ü n i­

v ersiten in , B a tıy a ve m ateryalist fe lse fe y e karşı sözkonu su fikri m ü cad ele n in m in ­

beri o lm asın ı am açlıyord u. İngiliz sö m ü rg eler bak an ın ın , K u r’â n ’ın ortad an kaldırıl­

m ası g erek tiğ in e ilişkin bey an atı ak ab in d e B ed iü zzam an şöyle d em iştir: “K u r’â n ’m

sö n m ez ve sönd ürülm ez m an ev î bir g ü n eş olduğunu bü tün d ünyaya g ö s te re c e ğ im

ve isb at e d e c e ğ im !’’ Büyük ihtim alle B ed iü zzam an , bö y le bir ün iv ersiten in k u ru l­

m ası d ü şü n cesin e d avet e d e rk e n “e l-M a ’h e d ü ’l-A lem î L i ,l-F ik ri’l-İs lâm i"n in , teşv ik

ettiğ i “B ilg in in Îslâm îleştirilm esi” düşüncesin in farkındaydı. B u nu n delili, m atem atik ,

a s tro n o m i, k im ya, fe ls e fe , je o lo ji ve co ğ ra fy a gibi ilim lerin ö n em in i idrak e d e re k

on ları ö ğ ren m esi ve onları K u r’â n î asıllarm a dayandırm asıdır, R isale-i N û r’u y a z a r­

k en te fs ir ettiğ i ây et-i k e rim e le r bu g e rçe ğ i t e ’yid ed iyor. H a tta B ed iü zzam an bu

d üşüncenin belli başlı öncü leri arasınd a yer alır.

T ü rk iy e’nin B irin ci D ü nya Sav aşm a g irm em esin i daha doğru buluyordu. B u n u n ­

la birlikte, savaş p atlak v erin ce gönüllülerden m eydan a g elen bir alay teşkil e d e re k

Page 5: ULUSLARARASI€¦ · Baskı, Cilt: Nesil Matbaacılık A.Ş. ... 2. Kur’ân Tefsirinde Disiplinli Metod. 284 m ULUSLARARASI BEDİÜZZAMAN SEMPOZYUMU - !ll niz.” “O'nun mu’ciziğinin

DOÇ. DR. ZİVAD ED-DEĞAMİN S 285

R u s ’lara karşı sav aştı. A ynı zam an d a İslâm d ünyasını da cih ad a d avet etti. İslâm

dinini ve M üslüm anları m üdafaa yolunda güzel bir im tihan verdi. B a şk a türlü d e y a ­

p am azdı. Ç ü nkü o . bütün bir ü m m etin d ertlerin i om uzlayan v e acılarım yü reğ in de h issed en bir zattı,

B ed iü zzam an, yaşad ığı asrın ve içinde bulunduğu ortam ın şartların ı ço k iyi bili­

yordu. K urnaz d üşm anın bu din ve m en su p ların a karşı giriştiği savaş ve m ü ca d ele ­

nin farkındaydı. H e r teh lik ey i ö n ce d e n sezeb iliy or ve so n d e re ce m üteyakkız dav­

ranıyordu. O nun için vaktini ve kalem ini bu dini savu nm aya ve uğrunda m ü cad ele

e tm ey e adam ış ve b ö y le sin e m ü cad ele dolu bir o rtam ın ürünü o lan R isa le-i N û r’u telif etm iştir. B u n ed en led ir ki e serleri, G arb ın m ateryalist fe lse fe sin e v e zararlı m e ­

d en iy etin e karşı tam ik na ed ici bir cev ap niteliğindedir. O nu n K u r’ân-ı K erim i a n la ­

yıp olduğu gibi tan ıtm ay a ça lışm ası, kendisine K u r’â n ’ın esrar ve hak ikatlerine vakıf

olm a im kânını verm iştir. O n a g ö re K ur a n . “Şu kitab-ı kebîr-i kâ inatın b ir te rcü m e-i

ezeliyesi ve âyat-ı tekvîniyeyi oku yan m ütenevvi d illerinin tercü m ân -ı ebedîsi v e şu

âlem -i gayb ve şeh â d et k itab ının m üfessiri ve zem in de ve g ö k te gizli E sm â -i İlâhiy-

yenin m an ev î h âz in elerin in k eşşa fı ve sutûr-u h âd isatın altında m uzm er h ak âik in

m iftahı ve â lem -i şeh a d e tte âlem -i gaybın lisânı ve şu âlem -i şeh â d et p erd esi a r k a ­

sında o lan ve â lem -i gayb c ih e tin d en g e len iltifâtât-ı eb ed iye-i R a h m a n iy e ve hitâ-

bât-ı ezeliye-i Sü b h ân iy en in hâzin esi ve şu İslâm iyet â lem -i m anevîsin in gü n eşi, te ­

m eli h e n d esesi ve avâlim -i uhreviyen in m ukaddes h aritası ve şu âlem -i in san iy etin

m ürebbisi ve İnsaniyet-i kübra o lan İslâm iyetin m â ve ziyası ve in sa n la ra h e m bir

kitab-ı şeria t, h em bir kitab-ı dua, h e m bir kitab-ı h ikm et, h em b ir k itab -ı ubudiyet,

hem bir kitab-ı em ir ve davet, h em bir kitab-ı zikir, h e m bir k itab-ı fikir, hem İn sa ­

nın bü tün h a c a t-ı m a n ev iy esin e m erci o la ca k ço k k itap ları ta z a m m u n ed en te k ,

c a m i’ bir kitab-ı m u k a d d e stir ...” H iç şü phesiz bu, K u r’ân -ı K erim in g ay e , h e d ef ve

m aksatlarını kavrayan ç o k kapsam lı ve d erin bir anlayışdır. B ö y le bir an layışın , K u r ’-

ân-ı K erim in m ucizeliğini açık lam a konusunda ço k açık bir etkisi vardır.

B ed iüzzam an, K u r’ân-ı K erim in , A llah ’ı tam o larak tan ım ay a g ötü ren altı c e h iti-

nin olduğunu belirtir. B u c ihetlerin birincisi, K u r’â n ’ın nok ta-ı istinadıdır ki, vahiydir.

İkincisi, hedeflediği iki dünya saadetid ir. Çünkü K u r’â n ’ın irtibat ve alakaları so n su z­

luğa ve â h ire te kadar u zanm aktad ır, Ü çüncü sü, a p a çık m u ’cize oluşudur. D ö rd ü n ­

cüsü, kesin deiil ve k a ti’î b ü rh an d irek lerin e d ayan m asıd ır. B e ş in c is i, v icdan ı şa h it

tutm asıdır. Ö yle ki, kalbe saçtığ ı ruhî n e fh alara karşı hayran lığ ın ı g iz ley em ey en v ic ­

dan, “M a şa a lia h !” d em ek ten kendisini alam az, A ltıncısı, ihtiva ettiği ço k sayıda “D ü ­

şü nm ez m isin iz?” gibi ifad elerle aklı konuşturup tasd ike sev k etm esid ir, "K u r ’â n ’m

verdiği m ey v eler, h e m m ü kem m eld ir, h e m h ayattard ır. ö y le ise , K u r’â n ağ a cın ın

kökü h ak ik attad ır, h ay a tta rd ır . Ç ü nkü m ey v en in hay atı, a ğ a c ın h a y a tın a d elâ le t

eder, İşte bak; h e r asırda n e kadar asfiya ve evliya gibi m ükem m el ve kâm il zıhayat ve zînûr m ey v eler v e rm iş .”

K u r’ân-ı K erim in bu şümullü tan ım ım B ed iü zzam an K u r’ân âyetleri üzerinde in ­

ced en in cey e düşünüp tefek k ü r e tm ek le , h atta K u r’ân a tm o sferin d e y aşam ak la eld e

edebilm iştir. M u ’cizelik yön lerin i o rtay a çıkarm ası da yine aynı in ce tefekkü r v a sıta ­

sıyla olm uştu r. B u da B ed iü zzam an m eto d u nu n, m u h ak em e ve te fe k k ü r te m e lle ­

rine dayandığını isb atlam akta ve o n a orijinallik ve bağım sızlık kazandırm aktad ır.

Page 6: ULUSLARARASI€¦ · Baskı, Cilt: Nesil Matbaacılık A.Ş. ... 2. Kur’ân Tefsirinde Disiplinli Metod. 284 m ULUSLARARASI BEDİÜZZAMAN SEMPOZYUMU - !ll niz.” “O'nun mu’ciziğinin

286 rn ULUSLARARASI BEDİÜZZAMAN SEMPOZYUMU - II!

H iç kuşkusuz B ed İü zzam an ’m sah ip olduğu g en iş kültür birikim inin ve tahsil e t ­

tiği p ek ço k m od ern ilim lerin, onun K u r’ân 'ı an lam ası, m u ’cizeliğin i o rtay a k oym ası

ve o n u yorum lam ası konusunda büyük etkisi olm uştur.

İ’caz konusundaki m etodu yla ilgili o larak ö n c e dağınık bir b içim d e risa le ler h a ­

linde neşred ilen , daha so n ra S ö z le r , L e m ’a lar , M ek tu b a t ve I ş â r â t ü ’l-İ’câz m e c m u ­

alarında to p la n a n p ek ço k eserlerin d e tek ra r ed ilen uzun izahların ı in celed im . B u konudaki sözlerini derleyip te rtip ettim . B ed İü zzam an , A bduülkahir e l-C ü rcâ n î, ez-

Z a m eh şeri ve e s -S e k k a k î’den etk ilen d iğ in e g ö re , sözkon u su âlim lerin de sözlerin i

açık lam ayı ve B ed iü zzam anın izahlarıyla karşılaştırm ayı uygun gördü m . B u a m a çla

m üstakil bir başlık altında, bazı ây etlerin izahı kon usund a kend isiy le e z -Z a m e h şe rî

arasınd a bir m u k ay ese y ap tım . B ö y le c e B e d İü z z a m a n ’m i’câzı ta m o la ra k tan ıy ıp

zevkettiğ ini ve eski â lim lerin konuyla ilgili açık lam aların ın sın ırlarınd a d u rm ay arak

fark lı ve orijin a l n o k ta la r o r ta y a koyduğunu g ö s te rm e y e ça lıştım . B u n d a n ö n c e

m u ’cize ve i ’câz ın tan ım ın ı yap tım . N azm ı i ’câz kon u su nd a d etaylı açık la m a la rd a

bulundum . S o n r a , risalelerinde işaret ettiği i ’câz vecih lerin in sayısıyla bağlı k a lm ay a­

rak B ed İü zzam an ’a g ö re i ’câz vecih lerin i ele aldım . E le aldığım i ’câz v ech in in m u h ­

tev asın a uygun o larak yeni başlıklar koydum . Y a sözlerini k ısaca nak lettim veya fikir ve anlayışın ı kendi ifad elerim le aktardım . B a z ı m eseleleri ta rtışm ay a tab i tutup k a ­

n aatim i b e lirttim . S o n u ç bölüm ünde d e, vardığım ço k sayıd a n e tice y i ö z e t o larak

kay d ettim ,

B e d iü z z a m a n ın e se r le r in i A ra p ç a y a te rc ü m e ettiğ in d en d olay ı Ih sa n K asım

B e y ’d en ve bu sem p ozyu m u d ü zenleyen kard eşlerim izd en A llah razı o lsu n. B a şa r ı

A llah ’tandır. O bize kâfi ve n e güzel vekildir!

Mucize ve i’cazın sözlük ve terim anlamıR ağıb e l-İsfah an î, el-M üfred ât isim li e serin d e şö y le d em ek ted ir: “A c z ” kelim esi

“A czü ’l-insan (İnsanın ark ası)” terim inden alınm ıştır. Acz kelim esi başk a varlıklar için

kullanıldığında h ep in san ın bu y ö n ü n e b e n z e tile re k k u llan ılm ak tad ır. Y ü c e A llah

K u r 'â n -ı K erim d e bu k e lim e n in çoğu lu o la n k e lim esin i k u llan m ak tad ır:

y t i . » jU tP İ p-f-ıbS" “O rüzgâr on ları sökülm üş hurm a kütükleri gibi y ere s e r i­

y o rd u ” 1

“A cz ” aslında bir şey d en g eri k a lm ak ve b ir işe u lu şam am ak d em ek tir. D übur

kelim esi açık lan ırk en de bu no k tay a tem a s edilm iştir. H alk arasınd a, bir şeyi yerin e

g e tirm ey e gücü y e tm e m e k o larak örf h a line gelm iştir. A cz, kudretin zıttıdır. K u r’-

ân-ı K erim d e ö\ “olam adım m ı?” 2 ây etin d e de ku llanılm ıştır. A ra p ­

ç a ’da, “A ’c e z t ü f ü l a n e n ”, “A c e z t ü h ü ”, “C e a l t ü h ü a c ib e n ” d eyim leri de kullanılır. Y aş lı kadınlar için " A c û z ” ifad esin in kullanılm ası bir ço k İşten aciz bu lu n m asınd an dolayıdır.

1 Kamer Sûresi: 20.

2Mâide Suresi: 31.

Page 7: ULUSLARARASI€¦ · Baskı, Cilt: Nesil Matbaacılık A.Ş. ... 2. Kur’ân Tefsirinde Disiplinli Metod. 284 m ULUSLARARASI BEDİÜZZAMAN SEMPOZYUMU - !ll niz.” “O'nun mu’ciziğinin

DOÇ. DR, ZİYAD ED-DEĞAMİN ■ 287

T e rim o la ra k “m u ’c iz e ” ise, p ey g am b erlik iddiasiyle birlikte vukua g e len , b e n ­

zerini g etirm ek m üm kün o lm ay an harikulade olay d em ektir, M u ’cize, A llah ’ın p ey ­

gam b erlik iddia ed en k im seyi d o ğ ru lam ak için on u n eliyle m ey d a n a g etird iğ i bir delildir.

B ed iü zzam an ’ın m u ’cizey e getirdiği tan ım da bu anlam dadır, O bu konu d a şö y le

d em ek ted ir; “M u ’cize ise , H alık-ı K â in a t tara fın d an o n u n d âv asın a b ir tasd ik tir;

‘S a d a k te (kulum doğru söyled i o n a itaa t edin) hü km ü ne g e ç e r ” B ed iü zzam an m u 1-

ç izen in , inkarcıları ikna am acıy la p ey g am berlik iddiasını tasdik için geldiğini, yoksa

onları im an a zorlam ak için olm adığını belirtir, B u ço k in ce bir işaret o lu p , on u n g e ­

nel o la ra k İs lâm a, özel o larak m u ’c izey e o la n y ak laşım ın d a kullandığı m eto d u nu

y an sıtm ak tad ır , B ed iü z z a m a n , bu ölçüyü K u r’â n ’dan alm ış ve bü tün risa lelerin d e harfi harfin e uygulam ıştır.

Kur’ân-ı Kerimin mu’cizeliğini isbat metoduB ed iü zzam an , tıpkı e l-C ü rcâ n î, ez -Z a m eh şerî ve e s-S e k k â k î’n in b e lirttik leri gibi

K u r’â n ’ın m u ’cize oluşunun üç yolla b iiineb iliceğ ine işaret eder. B u yollard an b irin ­

cisi, K u r’â n 'ın hay ret uyandırıcı belağatiyle A rapların üzerine bir güneş gibi d oğm ası

ve kendilerinin o n a karşı m uaraza ed em em eleri, İkincisi, b in lerce ehl-i ilim ve te tk i­

kin, on un b e şe r sö zlerind e birarada bulunm ası m üm kün o lm ay an m eziyet, güzellik

ve h ak ikatleri top lad ığ ın a ilişkin şeh ad etleri. U çü n cü sü :— C a h ız ’ın b e lirttiğ i g ib i—

p ey g am berlik iddiasını çü rü tm aya şiddetle m u h taç oldukları hald e A rap fe sa h a t ve

b e lağ atçıların ın o n a m u araza e tm ey e y an aşm am aları.

B ediü zzam an, K u r 'â n ’m m u’cizeliğini isbat konusunda risalelerin in b irço k y erin d e

bu yollan zikretm iş ve şunu ilave etm iştir; “K u r’â n ’m, kendisini h e r c ih e tte n in c e le ­

yen b in lerce âlim lerin ih tim am ların a m azh ar o lm ası, on u n bir m u ’cize-i İlâhiye o l ­duğuna kesin bir d elild ir.”

O , K u r’â n ’ın m u ’cize oluşunu şu sözleriyle belirtm ekted ir: “Bil ki; K u r a n ’ın i ’câzı

onu ta h rifte n m u h afaza etm iştir. H içb ir m ü fessir, m üellif, m ü tercim veya m uharrifin

sö zleri, sair sem av î kitap larla karışıp on ları m u h arref kıldıkları g ibi ây etlerle k a r ış a ­

m ıyor ve on ların k isvesine b ü rü n em iy o r.”

Sarfa yoluyla i’câz konusundaki g ö rü şü

B ed iü zzam an , bazı m u ’tezilî ve şiî âlim lerin iddia ettik leri g ibi, K u r’ân -ı K erim in

m u ’cizeliğ in in sa rfa yoluyla olduğunu kabul e tm e z . S a r fa kon usun d a e n d oğ u ru

yak laşım ın C ü rcâ n î, Z e m a h şe r î v e S e k k a k î’nin g örü şü olduğunu b e lirtir, O d a,

“B e ş e r kud retin in K u r’â n ’ın yüksek n azm ın ın d e re c e s in e u laşam ad ığ ı” g erçeğ id ir .

B ed iü zzam an , bazı âlim lerin , K u r’â n ’a bir kelim eyle olsun m u araza ed ilem em esin in

sebebi, A llah ’ın insanlara bu im kânı verm em esi ve bundan çev irm esin d en dolayıdır,

şeklindeki sözlerine d eğ in erek şöyle d eğerlend irir; “K u r’â n ’ın i ’câz ın ın sa r fa yoluyla

olm ası ise m ercu h (zayıf) b ir g ö rü ştü r .” B ed iü zzam an , âlim lerin büyük ço ğu n lu ğu ­

nun görü şü nü te rc ih ed er. O d a şudur; “K u r’â n ’daki letaif-i be lag at v e m ez a y a -y ı

m ean î, kudret-i b e şe rin fevkindedir. (...) Çünkü, K u r’ân-ı H akîm in cü m leleri, k e li­

m eleri birbirine bakar. B azı olur ki, bir kelim e on y e re b ak ar; o n d a , on nü kte-i b e ­

lagat, o n m ü n a seb et bu lu n u y or.”

Page 8: ULUSLARARASI€¦ · Baskı, Cilt: Nesil Matbaacılık A.Ş. ... 2. Kur’ân Tefsirinde Disiplinli Metod. 284 m ULUSLARARASI BEDİÜZZAMAN SEMPOZYUMU - !ll niz.” “O'nun mu’ciziğinin

288 ■ ULUSLARARASI BEDİÜZZAMAN SEMPOZYUMU - III

M eydan o k u m a sa fh a la rıB ed iü zzam an, K u r’â n ’ın ben zerin i g e tirm e konusunda in san lara m eyd an oku m a

m erhalelerin i açık lar, bir eserin d e bu m erh aleleri dokuza ç ık a rırk en , b aşk a bir e s e ­

rinde sekiz m erh aley i be lirtm ekle yetin ir. B u m erh a le ler şunlardır:

1) Şu K u r’â n ’ın, M u h am m ed ü T E m în gibi bir üm m îden nazîrinin getirilm esi.

2) O zat üm m î olm asın , g ayet âlim ve kâtib olsun.

3) B ir kişi bunu y a p a m ıy o rsa , b ir te k zat o lm asın , h ep in iz birleşin iz de ö y le ce

g etirm ey e çalışınız.

4 ) B u n u da y a p a m a y a c a k s a n ız , esk id en yazılm ış belîğ e se r le rd e n de istifad e

edip , hatta g e lecek leri de yard ım a çağ ırıp , K u r’â n ’m nazîrinı g österin iz , yapınız.

5) E ğ er bunu da yap am ıyorsan ız , K u r’â r im yalnız o n sûresin in nazîrini getiriniz,

6) E ğ e r bunu da y ap am ıy o rsan ız , haydi h ik ay elerd en , asılsız k ıssa lard an terk ib

ediniz.

7) B unu da yap am ıyorsanız , kısa bir te k sûresin in nazirini getiriniz.

S) Y o k sa , din, ca n , m al ve iyalieriniz, dünyada da ah irette de teh lik ey e d ü şe c e k ­

ler.

D ah a ö n c e de belirttiğim iz gibi başk a bir eserin d e bu sekiz m erh a ley e bir m e r­h ale daha ekler. Burad aki yedinci m addeyi ikiye ayırır: Ö n c e uzun bir sû ren in b e n ­

zerini g etirm ey i istem ek le m ey d a n a o k u m a, so n ra da k ısa bir sû ren in b e n zerin i

g etirm ey i istem ek le m eyd an oku m a.

Î ş â râ tü ’h î ’c â z isimli eserin d e de bu m erh a le lerin doku2 olduğunu belirtir. F ak at

orad aki taksim i bu rad akin den birazcık farklılık g österir . Ş ö y le ki: B irin ci m erh a led e ,

m eydan oku m anın yüksek nazm ının yan ısıra , ihtiva ettiği hak ikatler, ilim ler ve gaybî

h a b erleriy le üm m i bir zattan g e tir ilecek bütün b ir K u r’ân m ey d an a g e tirm ey e ç a ­

ğırıldığını belirtir. İkinci m erh a led e , uydurm a sözlerle de olsa K u r’ân gibi bir k itabın

getirilm esin in istenildiğini zikreder. B u durum da zam ir d ah a ö n c e o n sû rey e g ö n ­

d erilirken bu rad a ise , “H a k a ik ”a g ön d erilir . S o n r a h e rh a n g i b ir sû rey i, ok u m a

yazm a b ilm eyen bir in san d an g etirem iy orlarsa , haydi bunu m â h ir bir âlim y ap sın ,

der. B ü tü n cin ve in san lard an yard ım istem ey i ayrı b ir m e rh a le y e k oy ar. D o k u ­

zuncu m erh a led e ise şöyle der: “B izim şah itlerim iz yoktur, e ğ e r m u arazay a g iriş ­

sek , bizi d e s te k le y e ce k k im se y o k tu r’ d iye g ö sterd ik leri o b a h a n ey i de d efe tm e k

için, ‘Şü hed anıza da m ü saad e edilm iştir. O n ları da çağırın , size yardım e tsin ler”

B u m erh a le ler arasın d a büyük bir iç içelik g öze çarp m aktad ır. B ed iü z z a m a n ’ı bu

m erh a le leri b ö y le sin e detaylı b ir b içim d e açık lam aya sev k ed en sır, K u r 'â n 'ın m u ’-

cize olduğu fikrini insanların , özellikle de m u asırların ın ru hlarına d erin lem esin e n a k ­

şe tm e k ve K u r’â n ’a m u araza ed em ey ip kılınçla m u k abeley e m ecb u r kalan k im s e le ­

rin n e d erece aciz olduklarını o rtay a koym aktır. D iğ er âlim ler ise , sa d e ce K u r’â n ’ın

sa ra h e te n belirttiği dört veya beş m erhaley i zikretm ekle yetinm işlerd ir.

B e d iü z z a m a n ’a g ö re K u r ’â n ’ın î’c â z y ö n leri

B ed iü zzam an K u r’â n ’m i’câz y ö n lerin i açık lark en b ir te k g örü şle y e tin m e m iş ,

aksine sayısız v ecih lere işaret etm iştir. K ur an-ı K erim in h e r bir asırdaki bütün insan

tabakaları için m u ’cize olduğunu belirtm iştir. B a z ı eserlerin d e sa d e c e “n a z m ” d e n i­

Page 9: ULUSLARARASI€¦ · Baskı, Cilt: Nesil Matbaacılık A.Ş. ... 2. Kur’ân Tefsirinde Disiplinli Metod. 284 m ULUSLARARASI BEDİÜZZAMAN SEMPOZYUMU - !ll niz.” “O'nun mu’ciziğinin

DOÇ. DR. ZİYAD ED-DEĞAMİN m 289

len bir tek vecih üzerind e durur. B a z e n , K u r’â n ’m yedi küllî v ecih le m u c iz e oldu­

ğunu ifade ed er. B a z e n o n küllî v ec ih ten söz ed er. P e k ço k d efa da, insan ların de­

ğişik tab ak aların a g ö re kırk v ecih i ’câz yön ün ün bulunduğunu belirtir, K u r’â n ’m , i’ -

câzım m uhtelif m e şre b sa h ip le rin e gösterd iğ in i, h e r bir m eşreb in d iğeri ta ra fın d an

fa rk e d ile m e y e n b ir i ’câ z yön ü n ü gördü ğü nü sö y ler. B e d iü z z a m a n ’a g ö re bu nd a

g a r ip se n e c e k h içb ir şey yoktu r. Ç ünkü K u r’â n , m ad en -i m u’cizat, N übuvvet-i A h-

m ediyyeyi ve vah daniyyet-i İlâhiyyeyi tam olarak isbat ed en m u 'cize-i kübradır.

B e d iü z z a m a n , H z. P e y g a m b e r ile K u r’â n arasınd ak i ilişkiden h a r e k e tle de,

K u r’â n ’ın m u ’cize oluşunu isb at e d erek şö y le der: “N asıl ki, K u r’ân bütün m u ’cizat

ve hakaıkiy le H z. M u h am m ed ’in (a ,s .m ) bir m u ’cizesid ir, Hz. M u ham m ed (a .s .m )

de bütün m u ’cizeleri, delail-i nübüvveti ve kem âlât-ı İlm iyesiyle K ur an-ı K erim in bir

m u ’cizesi ve on u n R a b b ü T A le m în ’in kelam ı olduğuna bir h ü ccet-i k a tıasıd ır,’’ “K u r ’­

ân , nübüvveti i ’câz ile, i c a z ı tahaddi ile, tahaddiyi ise on ların sükutuyla isbat e t t i . . .”

B e n , B ed iü z z a m a n ’m p ek ço k eserlerin d e zikrettiği i ’câz v ecih lerin i, verdiği say ı­

larla bağlı kalm aksızın ve görebildiğim ölçü de açık layacağ ım .

B irin ci v e cih : K u r’ân nazm ının m u cizeliğ î

B ed iü zzam an ’a g ö re K u r’ân nazm ın ın m u ’cize oluşuna dair b ir giriş:

B ed iü zzam an , K ur an nazm ın ın m u ’cize olduğunu açık lam aya b aşlam ad an Ö nce,

kelâm -ı beliğ in ön em li özelliklerini ihtiva ed en o n iki m ese led en m eyd an a g elen bir

m u kad d im eye y er v erm iştir. Ç ü nkü B ed iü z z a m a n bu m e se le le r in İ ’c â z ü ’l-K u r’ân

konusunda en ön em li yönü teşkil ettiği k anaatın d ad ır. B u m ukaddim eyi özet o larak

zikred eceğ im . D ah a detaylı bilgi için dileyen kaynağına başvurabilir.

B ir in c is i : K elam ın nazm ı, e fk âr ve hissiyatın tabii m ecrası, be lagat nak ışların ın da

m enşeid ir. K â in a t, y a ra tıc ı ta ra fın d a n fesîh ve beliğ yaratıldığı gibi, sû re tle rin d en

h e r biri de bir kudret m u ’cizesid ir. İşte , k elâm da vakıaya tıp a tıp uygunluk a rz e tti-

ğinde ve sözün nazm ı, â lem in nizam ın a m u tabakat g österd iğ in d e, bütün yön leriy le

tam bir cez â le t kazanır.

İkincisi: S ih r - İ beyân ı, belîğ teşb ih leri ve tasvirleriyle hak îkata m ebnîdir.

Ü ç ü n c ü sü : K elâm ın cem âl ve kem âli üslûbuyladır. U slub ise , hakâik in sureti ve

eşya arasınd aki m ü n a se b e t sırrına d ayan an istiare-i tim sîliyyeden alın an kahb-ı m e -

han îd ir. T em sîl üslubunun faydası, ince m ânâları ve d erin kökleri d in leyiciye u la ş tır ­

m aktır. Ü slûb çeşitliliği ve renkliliğinin h ikm eti, kalbin köşelerin d e durgun m ân âları u yandırm aktır.

D ö r d ü n c ü s ü : K eiâm -ı beliğ in , nazm ın ın kayıt ve heyetleri birbiriyle uyumludur,

herbiri d iğerin in elinden tutar ve birbirini d estekler.

B e ş i n c i s i : N azm -ı kelâm ın , keyfiyetleri, heyetleri ve m ü stetbeatı, h e d e f ve m a k ­sadın levazım ına, te v a b i’ ve furuuna rem izde bulunur. T ıpkı kelam ın aslı bu nlara i ş a ­

ret ettiği gibi. B u da kelâm ın zenginlik , serv et ve gen işliğ ine delildir,

A lhnas i : B e liğ in ş e ’ni, kelâm ın sarih iyle, g araza taallu k ed en i, m akam ın g e r e k ­

tird iğini, m u h atab ın isted iğ in i ifade e tm e s i, so n ra da bu kalıba d öktü ğü m â n â d a , m ân ân ın d iğer tab ak a ların a işaret ed en delillere y er v erm esid ir . Ç ü nkü, te h a ssü r ,

Page 10: ULUSLARARASI€¦ · Baskı, Cilt: Nesil Matbaacılık A.Ş. ... 2. Kur’ân Tefsirinde Disiplinli Metod. 284 m ULUSLARARASI BEDİÜZZAMAN SEMPOZYUMU - !ll niz.” “O'nun mu’ciziğinin

290 m ULUSLARARASI BEDİÜZZAMAN SEMPOZYUMU - İÜ

teessü f, iştiyak, tem ed d ü h, h itap , işaret, teellü m , tahayyür, ta a ccü b ve te fa h u r gibi

öy lesin e in ce m ânâlar vardır ki, onları ifade e d e ce k husûsi lafızlar bu lunm am aktadır.

Yedincis i: Ü slub, hayale-— teşb ih ve tasvir-— m ebni olduğunda e k se n o la ra k h ak i­

kati a lm ası lâzım . Ç ünkü nahvin felsefesi bu kabildendir,

S e k iz in c is i : M ânâları teaddüd ed en “B â ” , “M in” , “İlâ” gibi harflerin asıl m ân âsı

tektir ve bu aslî m ânâ on dan ayrılm az, fakat m akam ve m aksad a g ö re b azen tâlî bir

m ân â teşerrü b ed er ve o m ânâyı iç in e çek er.

D o k u z u n c u s u : B e la g a tın en yüksek m erteb es i, m ütekellim in aynı an d a , herbiri

kardeşleriy le om uz om uza v ere rek en büyük n akş-ı a ’zam a doğru m ü tese lsilen uza­n a n bir nakşı izhar ed en cüm lelerin m üvazenesi ve kelim e kay ıtların ın m ü n a se b e tle ­

rini m u h afaza ve m ü raat e tm ek tir . B ö y le c e , san ki m ü tek ellim b irço k a k ıllan da

kendi aklına k a tarak İstihdam etm iş gibi olsun. Y in e , kelâm ın yüksekliğinin bir başk a

seb eb i d e, m ak am ve m aksad a d oğru sark an m aksatlara d oğru tese lsü len g itm esi

ve tıpkı Hz. M u sa’nın kıssası gibi, b irçok füru’ ve vücûhun istin batın a elverişli o lm a ­

sıdır.

O n u n cu su : Sözü n selaseti, m ân â ve h issiyatın y a birbiriyle kay naşıp b irleşm esin i

veya m uhtelif olm akla birlikte intizam lı olm asın ı gerektirir. B ö y le c e m erk ez e tra fta n kuvvet alır. M aksadın belirlen ip , unsurların ın bir n o k ta d a b irb irin i d este k le m e si de

kelâm ın se lase tin in gereğid ir.

O nbırindsi.' Sö zü n se la m eti, ev h am ı d e f ’ ve şü beh atı red iç in in tizam e tm esin i

g erek tirir .

Onifcincisi; Ü slub üç çeşittir . M ü cerred üslûb: B u n u n m isali Seyyid C ü rc â n î’n in

kitaplarıd ır. M ü zeyyen üslûb: D e lâ ilü T İ’câz ve E sra ru ’l-B e lâ ğ a g ibi. A lî üslûb: B u

üslûbun Özelliği şiddet, kuvvet, h e y b et ve ulviyyettir. B u üslubun m ün asib m akam ı,

İlâhiyyat, Usûl ve h ikm et konularıdır, K u r’ân gibi.

B ed iü zzam an , I ş â r â t ü ’i- İ ’c â z isim li eserin i K u r’â n ’m n azm î i ’câzın ı o rtay a k o y ­

m aya tah sis etm iştir. B u eseri yazm asındaki am acın ı şöyle dile getirir: “Şu Işârâtü’i- İ ’câz adlı eserd en m aksadım ız; K u r’â n ’m nazm ın a, lafzına ve ib aresin e ait i ’câz işa ­retlerini ve rem izlerini b eyan etm ek tir. Ç ünkü, i ’câzın m ühim bir v ech i, nazm ın d an

tecelli eder. V e en p arlak i ’câz K u r’â n ’ın nazm ındaki nakışlardan ib a re ttir .’’

N azm konusunda B ed iü z z a m a n ’ın görüşünü e le a lm ad an ö n c e , İm am A bd ulka-

h ir e l-C ü rc â n î’n in N azm u ’l-K u r’ân konusund aki görüşü nü su nm ayı gerek li g ö rü y o ­

rum , Ç ünkü K u r’â n ’ın en ö n em li m u ’cizelik yön ü n azm ıd ır. B ed iü z z a m a n da bu

noktad a C ü rca n î’ye katılm akta ve bu nazariyesini oldukça övm ektedir. A ynı şekilde,

Z em a h şe rî’nin bu konudaki g ay reterin e de d eğin eceğ iz .

C ü rc a n i ’y e g ö re n azım n a z a riy e s i

C ü rcân î m erhu m şöyle der: “N azım , a n c a k kelam ın ı nahv ilm inin g erek tird iğ i

b içim d e orta y a k oy m an , sözkon usu ilmin kanu n ve usu llerine uygun d av ran m an ,

belirlediği m etod ları bilip o n lard an sap m am an , çizdiği p ren sip leri gözetip o n lard an

h içb irin i ihlal e tm em en d ir. B iz e g ö re , nazım ın n azm ın d a g ö z e tm e si g e re k e n tek

şey, h er babın vecih ve farklarına b ak m asıd ır.” C ü rcan î şöy le devam ed er: "İşte yol

budur. H a ta olsun sev ab olsun nazım ile ilgili n e varsa h e p si nah iv le ilgilidir ve bu

ism in altına girer. Y a söz, tam yerind e kullanılm ıştır ve hakkı verilm iştir veya bunun

Page 11: ULUSLARARASI€¦ · Baskı, Cilt: Nesil Matbaacılık A.Ş. ... 2. Kur’ân Tefsirinde Disiplinli Metod. 284 m ULUSLARARASI BEDİÜZZAMAN SEMPOZYUMU - !ll niz.” “O'nun mu’ciziğinin

DOÇ. DR. ZİYAD ED-DEĞAMİN H 291

tersin a davranılm ış, y erin d en saptırılm ış ve kullanılm ası g e re k e n yerd e k u llan ılm a­

m ıştır. N azm ın sıhhat; veya fesadı ile nitelendirilm iş ya da, bir m eziyet veya üstü n­

lükle tavsif edilm iş bir söz yoktur ki, o sıh h at ve fesad ın , o m eziyet ve üstünlüğün

kaynağı nahv ilm inin m ânâ ve hüküm lerine d ayan m asın , sozkonusu ilm in aşikarından

birinin altına g irm esin veya babiarından birine dahil o lm asın ...

C ü rc a n î’ye g ö re , istiare , k inaye, ternsîl ve bütün çeşitleriy le m eca z , nazm ın g e ­

reklerindendir, N azım bu nlardan m eydana gelir ve bunlarla ayakta durur. B u nlard an

biri ihlal edildiğinde, bu ihlalin sa d e ce o n a m ü nhasır kalm ası v e konuya nah vin ah ­

kam ınd an birine taalluk e tm em esi düşünülem ez. K u r’ân , an cak nazm ı ve uyum uyla m u ’cize olm uştur.

C ü rcân iy e g ö re k elam ın unsurları üçtür: L afız , m â n â ve n azm . N azım için iki

am eliye gerek ir. B ir in cisi: M an aların n e fiste (zihinde) tertib ed ilm esi. İkincisi: L afız­

ların nu tu kta te rtib ed ilm esi. B u n azariyed e iki y ön a ç ık ça g ö z e ça rp ıy o r: N efsî

(zihnî, ruhî) y ön ve fikri yön . N efsî y ö n , oku yucu nun k e la m -ı beliği teem m ü l ve

te fek k ü r ed erk en h issettiğ i tesirin terinliğinde ortay a çıkar. F ikrî yön ise , bir açıd an

m ânâların birbiriyle o lan a lakasın d an , d iğer açıd an m ânâlarla lafızlar arasınd aki iliş­

kide görülür. B u ilişki de, sad ece v a z ’ itibariyle değil, bilakis h em vaz’ h e m de tertib açısınd an bulunm alıdır.

Z em a h şe rî’y e g e lin ce , bu nazariyeyi tefsirin de am elî ve tafsîlî bir b içim d e uygu­

layarak onu n etleştirm e şerefi kend isine aittir.

B ed iü zzam an da, i ’câz konusunda n azm ın rolü üzerinde sık ıca durur ve d e r ki:

“B e la g a t n ak ışların ın m e n şe i, n azm -ı m ean îd ir, y ok sa m ü tefa lsıf la fız p e re stle r in

yaptıkları gibi lafzın nazm ı değildir. O n larda hubb-u lafız öyle m üzm in bir h asta lık

olm uş ki, A b d u ’l-K ahir C ü rcân î, D elâilü ’i-Î’câz ve E sra ru ’l-B e la ğ a ’da o n la ra cev a p

verm eye m ecb u r olm uş ve yüzden fazla sahifeyi on larla m ü n azaraya ta h sis e tm iş ”

Şu sözleriyle de bunu örneklendirir: “Nasıl ki, insanın başınd aki g ö zb ebeğ in i y e­

rinde y erleştirm ek , bütün cesed in m ün asebâtın ı ve vezaif-i acib esin i ve gözün o ve-

zaife karşı vaziyetini bilm ekle o lu r .”

A bdulkahir ve B ed iü zzam an, lafızların fesh atın ı inkâr etm iyorlar. B u n u n bu ş e ­

kilde an laşılm ası g erek tiğ in e dikkat çe k m e k isteriz. A n cak on la ra g ö re , bu lafızlara

nazım dan h ariç bir b içim de bakılm am alıd ır.

B ed iü zzam an , K u r’â n ’daki nazm ın esrarın ı açak la m a k için beyan ve m ea n î ilim ­

lerine d ay an m ak kon u su nd a C ü rcân î ve Z e m a h şe rî’n in g ö rü şlerin e katılır ve şö y le

der:

“Kur’ân-ı Kerimin ¡’cazının esası, nazmının beiağatmdadır, Nazmın belagatı da iki kısımdır: Bir kısmı ziynet gibidir, diğer kısmı ise, libas gibidir. Birinci kısmın beyanını, ilm-i beyan taahhüd etmiştir ki, gümüş taşlar arasına altın eritir gibi ke­limeler arasında nahvî ve harfî mânâların yerleştirmektir. İkincisini beyan etmeyi ise, ilm-i beyan taahhüd etmiştir ki, mânâların kametine göre üslubdan biçilmiş ve muntazam parçalardan dikilip d efaten m a’na, kıssa veya maksada giydirilen kıymetli bir hülle ve alî bir libastır.”

Nazım daki n e fs î ve fikri cih etlere dikkati ç e k e re k şunları sö y ler: “K elam -ı B e lîğ , akıl ve vicdanın aynı an d a k end isind en istifad e ittiği sözdür. Ö yle ki, ak la girdiği

anda vicdana da tek a ttu r etsin . B u iki v ech i tekeffü l ed e n ise tem sild ir. N itekim ,

Page 12: ULUSLARARASI€¦ · Baskı, Cilt: Nesil Matbaacılık A.Ş. ... 2. Kur’ân Tefsirinde Disiplinli Metod. 284 m ULUSLARARASI BEDİÜZZAMAN SEMPOZYUMU - !ll niz.” “O'nun mu’ciziğinin

292 ■ ULUSLARARASI BEDİÜZZAMAN SEMPOZYUMU - III

i’câz-ı K u r a n ’ı a k sed en en p arlak ay n a ad d ed ilm iştir.” , “O n u n e sa s ı da te şb ih tir .

T eşb ih in ş e ’ni de n e fre t, rağ b et, m ey elan , ten fir, k e ra h e t, h ay ret veya h e y b e t h is­

sini tah rik etm esid ir. B a z e n de ta z im veya tah k ir, terğ îb veya te n fîr , ieşv îh veya

tezyîn ya da ta ltif... ilh, için olur. Ü slubun sû retin e g ö re v icdan uyandırılır, his m eyil

veya n e fre tle ten b ih edilir.

K u r’ân b e la g a tın ın k ay n ağ ı

B ed iü zzam an m erhu m , K u r 'â n ’m m u ’ciz b e lag atın ın , “n azm ın cez a le tin d e n ve

hüsn-ü m eta n etin d en ve üslupların ın b ed aatin d en , g arib ve m ü sta h sen liğ in d e n ve

b eyan ın b eraatin d en , faik ve safvetind en ve m eanisin in kuvvet ve hak k an iy etin d en

ve lafzının fe sa h a tin d en , se lase tin d en tevellüd ettiğ in i” sö y ler. K u r’â n ic a z ın ın bu

vech in i aşağıdaki beş hususla tafsil ed er. İşaret e tm ek gerek ir ki, bu husu slardan h er

birisi İ’c â z u T K u r’â n ’ın vecih lerin den m üstakil bir vecihtir. B u hususlar şunlardır:

1) N azm ındaki cezalet-i harikad ır. B ed iüzzam an bunu şöyle ö rnek lend irir: “N asıl

ki, saatin san iye, dakika ve saatleri sayan m illerinden her biri d iğerin i ikm al ed er.

K ur an cü m lelerin d en h erb irin in h e y etlerin in nazm ı, ke lim eleri a ras ın d ak i n izam ,

herb ir cü m len in d iğerin e m ü tev eccih m ü n asebetin d ek i intizam da a y n en böyledir.

B a k a ra sû resin in baş tarafın ı te fs ir ed erk en K u r’ân kelam ın ın e cza ların ın birbiriyle

o lan irtibatı üzerinde durm uştur. O n a g ö re m ü n aseb etler üç çeşittir: A yetlerin m a-

kablleriyle m ü n aseb eti, cü m leleri arasındaki nazım ve her bir cü m len in h e y etlerin in

birbirine bakm asıd ır.

2) M ân âsın d aki be la ğ a t-ı h arikad ır. Şö y lek İ, K u r’ân , b e lag atın ın re s a n e tin e ve

ifadesin in yüksekliğine ilave olarak kelam ın m ânâların a da kuvvet verm iştir,

3) Lafzındaki fesa h a t-ı harikadır. K u r’â n ’m lafzı n ih ayet d e re ce d e selis ve fe s ih -

dir. B u nu n delili u sanç ve bıkkınlık v erm em esi ve âlim lerin buna şahitlik etm elerid ir.

B u n a Al-i İm ran sû resin in 1 4 5 , âyeti ö rn ek verilm iştir. B u âyetin , bütün h e c a h a r f ­

lerini içinde bulundurduğu halde, güzelliğine güzellik katm asıdır.

Bed iü zzam an K u r’ân kelim elerin in de i ’cazın m azharların d an biri olduğunu vu r­

gulayarak şöy le der: “K u r’â n ’da h içb ir kelim e bu lunm uyor ki, m evkiiy le m ü n a se -

b e td ar o lm asın . V ey ah u t m evkiin in başka bir kelim eye m ü n aseb eti d ah a ço k olsun.

Evet, K u r 'â n ’ın h erh an g i bir yerinde bulunan bir kelim e, o m evkiin başın d a bir ta c-ı

zerrin gibi görünü r. V e ara ların d aki m ü n aseb etlerd en dolayı, ara larınd a g eçim sizlik

yeri y o k tu r.” B unu n için de tercü m esi m üm kün değildir,

4) B eyan ın d ak i b eraat-ı faikadır. K u r’ân h itab tabak aların ın ve terğ ib ve terh ib ,

ırıedh ve zem , isbat ve irşad, ifhâm ve ifh am gibi kelam kısım ların ın en yükseğinde bu lunm aktadır.

5) Ü slubundaki harika güzelliktir. B ed iü zzam an bu na M u k attaat H arflerin i ö rn e k

verm iş, bunların İlâhî şifre ve rem izler olduğunu ve h e ca h arflerin in bütün çe ş itle ri­

nin yarısını aldığını belirtir. “Elif L am M îm ”in bed î bir üslup ve g arib bir tarz o ld u­ğunu ifade ed er.

B ed iüzzam an , icazın kaynağın ın , i’câzm da k ay nağ ı olduğu g örü şü n d ed ir. O n a

g ö re , be lag at m u tabakat-ı m uktaza-yı haldir. G e rç e k te , K u r’ân m u h atap ları değişik

tabakalarda ve m uhtelif asırlard a bu lunm aktad ırlar.— H e r nevi m u h atab ın k end isine

ayrılan hissesini alm ası için— bu tabakaları m üraat e tm ek ve asırları göz ön ü n d e bu­

Page 13: ULUSLARARASI€¦ · Baskı, Cilt: Nesil Matbaacılık A.Ş. ... 2. Kur’ân Tefsirinde Disiplinli Metod. 284 m ULUSLARARASI BEDİÜZZAMAN SEMPOZYUMU - !ll niz.” “O'nun mu’ciziğinin

DOÇ. DR. ZİYAD ED-DEĞAMIN S 293

lundurm ak ve tam im ve tevzi’ g ay esiy le K u r’â n , ço ğu yerd e h az iflerd e bulunm uş.

T eşm îl ve taksim için b irçok y erd e m utlak söylem iş. B e la g a t nazarın d a m ü stah sen

ve ilm -i a ra b îce m akbul ihtim alleri ihtiva e tm ek ve v ecih leri ço ğ a ltm a k için nazm ı

irsal e tm iş . B ö y le c e h e r z ihn e kend i zevki ö lçü sü n d e feyiz v erm ey i g e rç e k le ş t ir ­m iştir. F e te e m m e l!

B ed iü zzam an . K u r’â n ’ın beliğ irşad üslubunun, onun İ ’câz v ecih ierin d en biri o l ­d uğuna d ikkat ç e k e r ve K u r’â n ’m fıtri se lase tin i m u h afaza e ttiğ in i ve tekellü f elinin

kend isine u laşm asınd an m ü nezzeh bulunduğunu belirtir.

K u r an d a te k r a r

B e d iü z z a m a n ,— cah ille rin bir kusur ve m edar-ı tenk id za n n ettik leri— K u r’â n ’ın

üslubundaki tek rarı i ’câz v ecih ierin d en birisi say ar ve tek rarın h ikm etlerin i açık lar. B u h ik m etler şunlardır:

1) K u r’ân bir kitab-ı zikir, dua ve davettir. D ua tek rar, davet de terdid ve t e ’kid edilir.

2) H er bir sûre küçük bir K u r’ân hükm ündedir. O nun için, K u r a n ’m ek ser m a k ­

satları e k se r sü resin e d erced ilm iştir. B ö y le c e , h e rk esin bütün K u r’â n ’d an istifadesi

sağ lan m ış, h iç k im se bu nd an m ahru m bırakılm am ıştır. B u gay ey le tevh id , h a ş r ve

Hz. M u sa ’n ın k ıssa sı... tek ra r edilm iştir. B ed iü zzam an ’a g ö re , K u r’â n ’m m aksatları

d örttür: T ev h id , nübüvvet, haşir ve ad alet.

3) Kur a n ’m tek rarı, insanın m anevi ihtiyaçlarının tecedd ü d ün e m ü n asib d ü şm ek ­ted ir.

4) K u r’ân , bu dinin m üessisidir. M üessisi, tesb it e tm ek için tek ra r lâzım dır. T e ’kid

için terdad lâzım dır. T e ’yid için takrir, tahkik , tekrir lâzımdır.

5) H em K u r’ân , öyle m esail-i az îm e ve hakaik-i dakikadan b ah sed iy o r ki: U m u ­

m un kalblerinde y erleştirm ek için ço k d efa m uhtelif su retlerde tek ra r lâzım dır.

B ed iü zzam an m erh u m , hü lasa o la ra k K u r’â n ’da g e rç e k te te k ra r bu lunm adığım ,

h e r bir âyetin ço k m â n â la rı, ç o k fa id eleri, ç o k vücuh ve tab ak a ları bulunduğunu,

h e r bir m akam d a ayrı bir m â n â , faide ve m aksatlar için zikredildiğini, dolayısiyle

tek rarın a n c a k sû reten olduğunu söyler.

K u r’â n ’m h e p si b e la g a t b ak ım ın d an aynı d e re c e d e m id ir?

A lim ler, K u r’â n ’ın , b e la g a tın zirvesinde olduğunda birleşiyorlar. A n c a k İzz ibn

A bdüsselam ve Ebu N asr el-K uşeyrî, K u r’â n ’m fesah at m ertebeleri bakım ından farklı

olduğunu söylem işlerd ir. K adı ise, bu görüşün tersin i savu nm aktad ır.

İm am Ebu Sü ley m an e l-H attab î şu görüşted ir: İ ’câz beliğ kelam d a gizlidir. M u '-

ciz kelam şu üç sınıftan h ariç o lam az: B irin cisi: B e liğ , rasın ve ceziî. İk incisi: F esih ,

karib ve seh l. Ü çüncü sü: C âiz, talîk ve rasl, K u r’â n , bütün bunları ihtiva e tm ek ted ir .

Ç ünkü m u h atap lar eşit değildirler. Dilini tehzib ed en şehirli bulunduğu gibi, b e d ev i­

liğin k end isine kuvvet ve re sa n e t kazandırdığı bedevi de vardır.

M u h tem elen B ed iü zzam an m erhu m bu sözd en etk ilen m iştir. Ç ü nkü , i ’câz b a k ı­

m ından M ekkî üslubun, M ed en î üsluptan farklı olduğu görüşü nü ileri sü rer. Ç ü nkü

on a g ö re , m u h atab ve m u arızların ta b ia tlar ı m u hteliftir. M ekkî üslup âlî, kaviyy,

Page 14: ULUSLARARASI€¦ · Baskı, Cilt: Nesil Matbaacılık A.Ş. ... 2. Kur’ân Tefsirinde Disiplinli Metod. 284 m ULUSLARARASI BEDİÜZZAMAN SEMPOZYUMU - !ll niz.” “O'nun mu’ciziğinin

294 rn ULUSLARARASI BEDİÜZZAMAN SEMPOZYUMU - !ll

m u 'ciz ve m u k n i’ gelm iştir. M ed en î üslupta ise, sadelik , açık lık ve tafsilli oluşuyla

m u c iz e bir hava hakim dir,

B ed iüzzam an, K u r’â n d a ed eb î tasviri k avram ış, büyüleyici güzelliğini zevketm iş

ve şu n e ticey e varm ıştır; t:S ih r-i b eyân î, kelam d a tecelli ettiği vakit, arazları c e v h e r '

lere , m ânâları cis im lere , cem ad atı zî ru hlara , n e b a ta tı akıllı varlık lara d önü ştü rür.

A raların a m u h av ere a tar. B u m u h av ere b azan m u h a se m e y e , b aze n de m u h a b b ete

varır. C em ad at hayalin n azarınd a raksederler. ”, 0 .1 O Jt ,J , „

3 O je y d i ¿ İ j Lp (y^5- ây e tin i a ç ık la rk e n şö y le d iy o r:

‘;Â yet, şu te şb ih ile sem an ın yeşil p erd esi arkasınd a güya bir a ğ a ç bu lunuyor gibi

beyaz, sivri, nû ran î bir dalı, perdeyi yırtıp başın ı çıkarıp , süreyya o dalın bir salkım ı

gibi ve sa ir yıldızlar o gizli h ilkat ağ acın ın b irer m ünevver m eyv esi o la ra k işite n in

h ayalî o lan gözü ne g ö s te r m e k le ..."

K u r’ân -ı K erim ve şiirÖzellikle B akıllan î d önem ind e K u r’â n ’m üslûbu bazı m ü lh id ierce tartışm a konusu

edilm iş o la ca k ki, K u r’â n 'ı bazı şiirlerle m u k ay esey e k alk ışm ışlar, bu yüzden de

B ak ıllan î özel o larak şö y le d em iştir; K u r’â n ü n i ’câzı kon su nd a te rc ih e d e ğ e r görü ş,

on u n , b e şe r kelam ındaki m u ’tad bütün nazım çeşitleri d ışında bir nazım o lm ası ve

bütün h ita p ü slu p ların d an farklı bu lunm asıdır. K u r’ân , n e şiir, n e s e c i ’ , n e de

kafiyeli o lm ay an m ev zu n k elam tü rü n d en d eğild ir. B u y ü zd en de m u a ra z a s ı

m üm kün o lm am ıştır ."

B ed iü zzam an ise , K u r’â n ’ın şiir o lm ak tan m ü nezzeh bu lunm asın ın h ik m etlerin i

açık lar ve bunları üç noktad a özetler:

Bir inc is i : K u r’ân-ı H akîm , nihayetsiz parlak, yüksek hakikatleri cam i o ld uğundan ,

şiirin hayalatm dan m üstağnidir.

/kincisi; Â yetlerin herbir n ecm i, vezin kaydı altına g irm eyip tâ e k se r ây etlere bir

nevi m erk ez olsun ve kard eşi o lsu n ve m abey n lerin d e m evcud m ü n a se b e t '! m a n e -

viyeye rab ıta o lm ak için , o dâire-İ m uhîta içind eki â y etlere b irer hatt-ı m ü n a seb et

teşkil etm esid ir. G üya, serb es t h e r bir âyetin , ek ser ây etlere b ak ar b irer gözü, m ü '

tev eccih b irer yüzü v ar... İşte intizam sızlık içinde kem âl-i intizam ı gör!

ü ç ü n c ü s ü : Ş iir in ş e ’ni küçük ve sö nü k h akikatlan , büyük ve p arlak h ay allerle

süslendirip b eğen d irm ek ister. H albuki K u r’â n ’ın hak ikatleri, o kadar büyük, âlî v e

revnaktard ır ki, en büyük ve p arlak hayal, o hak ikatlere n isb et ed ilse, g a y et küçük

ve sönü k kalır,

B ed iü zzam an ’m bu yaklaşım ı, B ak ılian î’ninkinden ço k daha güçlü ve sağlam dır.

K u r’â n ’d a fasıla

Bed iü zzam an, K u r’â n ’daki fasılan ın m ucizelik yönünü açık lam aya özel bir bah is

tahsis etm iştir. B u fasıla lara , “hu lasât ve fe z le k â t’’ adını verir, bu nların , ya E s m a -i

H ü snâyı veya m ânâların ı tazam m u n ettiğini veya aklı tefek k ü re sev k etm ek için akla hav ale ettiğ in i, veyahu t m akasıd -ı Kur an îy ed en bir kaide-i külliyeyi tazam m u n e tti­

3YâsIn Sûresi: 39.

Page 15: ULUSLARARASI€¦ · Baskı, Cilt: Nesil Matbaacılık A.Ş. ... 2. Kur’ân Tefsirinde Disiplinli Metod. 284 m ULUSLARARASI BEDİÜZZAMAN SEMPOZYUMU - !ll niz.” “O'nun mu’ciziğinin

DOÇ. DR. ZİYAD ED-DEĞAMİN 9 295

ğ ini, b ö y le ce ây etin t e ’kid ve te y id i için fez lek eler yapıld ığ ın ı sö y ler. S o z k o n u su

fez lek eler bu özellik leriyle K u r’ân-ı K erim in m u ’ciz b irer m azharıd ır, B ed iü zzam an K u r’â n ’ın fasılaların ı e le alırken şu netice leri ortaya çıkarır:

1) K u r’â n , S a n i-i Z ü lce la l’in e f ’al ve e se r le r in i n a z a ra k arşı s e r e r , b a s te d e r .

S o n r a o â sa r ve e f ’alinde esm a-i İlahiyyeyi istih raç ed er; veya h aşir ve tevhid gibi

bir m akasıd -ı asliyye-i K ur an îy eyi isb at ed iyo r. B u n u n m isali, B a k a ra S û res i 2 9 .

â y e ttir .

2) K ur an , b e şerin nazarına s a n ’at-ı İlâhiyyenin m ensû câtın ı a ça r , g österir . S o n ra

fez lek ed e o m en su ca tı, esm a içinde tayyed er veyahut akla hav ale ed er. M isâl: Y û ­nus Sû resi 3 1 - 3 2 , ây etler ve B a k a ra Sû resi 1 6 4 , âyet.

3) B a z e n K u r’ân , C en ab -ı H a k k ’ın fiillerini tafsîl ed iyor. S o n r a bir fezleke ile ic­

m al ed er. T afsiliy le k a n a a t verir, icm al ile hıfzettirir, bağlar. M isâl: Y û su f S û re s i, 6

ve Ai-i İm ran Sû resi 2 7 . âyet.

4 ) K ur a n , g âh olur m ahlûkat-ı İlahiyyeyi bir tertip le zikreder; so n ra o m ahlukat

içinde bir n izam , bir m izan olduğunu ve o n u n se m e re le r i olduğunu g ö s te rm e k le

güya bir şe ffa fiy e t, b ir parlaklık v eriyor ki, so n ra o ay in e m isal tertib in d en cilvesi

b u lun an E sm â -i İlah iyyeyi g ö s te r iy o r . G ü ya o m ahlu kat-ı m ezk û re , e lfazd ııç şu

e sm a o n u n m ân âları, yah u t o m ey v elerin çek ird ek leri, yahut hu lasalarıd ırlar. M e­

selâ: M u ’m inûn Sû resi 1 2 - 1 4 , âyetler; A ’raf Sû res i 5 4 . âyet.

5) K u r’ân , b azen tagayyu ra m aruz ve m uhtelif keyfiyyata m ed ar m add î c ü z ’ıyâtı

z ikreder. O n ları hakaik -i sa b ite sû retin e çev irm ek için , sabit, nûranî, küllî e sm a ile

icm al ed er, bağ lar. V ey ah u t, te fek k ü re ve ibre te teşvik ed er bir fez lek e ile h a tim e

verir. M isâl: B a k a ra S û resi: 3 1 - 3 2 , N ahl Sû resi: 6 6 - 6 9 . âyetler.

6 } G âh oluyor ki ây et, g en iş bir k e sre te ahkâm -ı R ubû biyyeti se re r , so n ra birlik

c ih e ti hü km ünde bir rab ıta-i v ah d et ile birleştirir, veyahu t bir kaide-i külliye içinde

yerleştirir. M eselâ ; “V e s i ’a kürsiyyuhu’s-sem âv âti ve T a rd a velâ yeûdühü hıfzuhüm a ve h ü v e ’l-aliyyü’l-a z îm ”4

7) G âh olu yor ki ây et, zahirî seb eb i, ıcadm kabiliyetinden azletm ek v e uzak g ö s ­

te rm e k için m ü seb b eb in g ayelerin i, sem ere lerin i g österiy o r. T â an laşılsın ki, se b e p yalnız zâhirî bir perdedir.

A yet g ö steriy o r ki, se b e p le r çen d a n nazar-ı zahirîde ve vücudda m ü se b b e b â t ile

m uttasıl ve bitişik görünü r. F a k a t, h ak ik atte beyn lerîn d e uzak bir m e sa fe var. S e ­

b e p ten m ü seb b eb in icad ına kad ar o d e re ce uzaklık var ki, e n büyük bir se b e b in eli,

en ed nâ bir m ü sebbeb in icad ına yetişem ez. İşte seb ep ve m ü seb b eb arasınd aki uzak

m e sa fed e E sm â-i İlâhiyye b irer yıldız gibi tu lu ’ e d e r ... E sbâb ile m ü se b b e b â t m a ­

beynind e öy le bir m e sa fe -i m aneviyye var ki, im anın dürbiniyle, K u r’â n ’ın nûriyie

görünü r. M eselâ ; A b ese S û resi: 2 4 - 3 2 , âyetler; Nûr S û resi: 4 3 - 4 5 , ây etler,

S} K u r’â n , g âh olu yor ki, C en ab -ı H a k k ’m a h ire te b ak an h ârika e f ’allerini kalbe

kabul e ttirm ek için izhariye hükm ünde ve zihni tasdika m üheyya e tm ek için bir id a ­

diye sü rerin d e d ünyadaki a ca ib e f ’alini zikreder veyahu t, istikb ali ve u h rev î o lan

e f ’al-i a cib e-i İlahiyyeyi öyle bir sû rette zikreder kİ m eşhudum uz o lan ç o k n az ire le -

4 Bakara Sûresi; 255. âyet; İbrahim Sûresi: 32-34. âyetler.

Page 16: ULUSLARARASI€¦ · Baskı, Cilt: Nesil Matbaacılık A.Ş. ... 2. Kur’ân Tefsirinde Disiplinli Metod. 284 m ULUSLARARASI BEDİÜZZAMAN SEMPOZYUMU - !ll niz.” “O'nun mu’ciziğinin

296 Ü ULUSLARARASI BEDİÜZZAMAN SEMPOZYUMU - II!

riyle on lara k a n a a tim e gelir. M eselâ : Y a sîn Sû resin in so n âyetleri, T ek v îr v e İn şik ak

Sû re leri gibi.

9} K u r’ân-ı H akîm , gâh olur cü z ’î bazı m aksatları zikreder. S o n r a o cü z ’iyat vası-

tasiy le küllî m akam d a zihinleri sev k etm ek için , o cü z ’î m aksad ı, b ir kaide-i külliye

hükm ünde o la n esm a-i hü sn a ile ta k rir e d e re k tesb it ed er, tahkik ed ip isb a t ed er.

M eselâ ; M ü cadele, İsra ve Fatır Sû relelerin in ilk âyetleri gibi,

1 0 } G âh oluyor; ây et, insanın isyankârane am ellerin i zikreder, şedîd bir teh d it ile

z ecred er. S o n r a şiddet-i tehd it, y e ’se ve üm itsizliğe a tm a m a k için , ra h m e tin e işa re t

ed en bir kısım esm a ile ha tim e verir, teselli verir. M eselâ : İsrâ S û res i: 4 2 - 4 4 . â y e t­

ler.

B u n lar, K u r’ân î fasıla ların t e s i r i ve K u r’ân nazm ın ın be lag atı kon usundaki ro lle ­

rini açık layan güzel yorum lard ır. B e n , B ed iü z z a m a n ’ın fasıla lar kon u su nd a yazdıkla­

rıyla Dr. A h m ed B e d e v i’nin yazdıklarını karşılaştırd ım , B e d e v i’n in gen ellik le h erb ir

fasılan ın sonu nd a y er aldığı âyetle o lan m ü n eseb eti açık lam akla yetindiğini ve S u -

yû tî’n in e l-İ tk a n ’da yazdıkları çe rç e v e s in d e d önü p d olaştığ ın ı gördü m . B ed iü z z a -

m a n , sözkonusu fasılalara kap sam lı bir n azarla bakar, içinde bulundukları âyetle m ü ­naseb etlerin i belirtir, İnsanın ruh, akıl ve vicdanı üzerinde etkili olan im anı tesirlerin i

o rtay a koyar. B unu da, A llah ’ın isim ve sıfatların ı t a ’rif e d erek , s a n ’at-ı İlâhiyyenin enfü s v e a tak tak i eserlerin i açık lay arak y ap ar. B u açık lam aların d a, D â ire tü ’l-M eari-

f i ’l-B irİtaniyyenİn aynı alandaki iddialarına ço k etkili ve parlak bir cev ap vardır.

I’c â z ı z e v k e tm e

B ed iü zzam an şu k an a a tted ir: K u r’â n ’m i ’câzın ı tam o la ra k zev k etm ek istey en

kişi, kendisini K u r’â n ’ın nüzûlünden evvel o lan o asr-ı ca h iliy ette ve sa h ra -ı bed evi-

y e tte fa rz e ts ’ın ki, h e r şey p erd e-i ceh il v e g afle t altında p erd e-i cü m û d-u ta b ia ta

sarılm ış olduğu bir and a bird en K u r’â n ’ın lisan-ı Ulvîsinden:o - ö - ̂ £ ' i t * * '

5 ^ L ¿1) gibi ây etleri işitsin, bak sın : o ölm üş veya y atm ış' £ - ̂' J»

m evcu d at-ı â lem . . sadasiyle işiten lerin zihninde nasıl d iriliyorlar,

hü şyar olu yorlar, kıyam ed ip zikrediyorlar. B ö y le c e o a sra şu uren g itm ek le i ’câzm

dakaikın ı zevkedebilirsin. F ak a t şim di o ây etlere ü lfet ve p erd esi a rk a s ın d a n b a k ­

m akla herbir âyettek i m u ’ciz güzelliğin d erecesin i hakiki m ân âd a g ö re m e z s in .”

B e n de derim ki: H e r n e kadar tab ia tler körelm iş ve ülfet g a le b e e tm iş o lsa da,

K u r’ân , m u ’ciz güzelliğiyle feyizlerini akıtm aya devam e tm e k te d ir . M erhu m Seyy id

K u tu b ’un ed eb î tasvir konusundaki eseri, bu m u’ciz güzelliği isbat e tm ek ted ir. D iğ er

ta ra fta n p aslı yü rek ler, cah iliyet d ön em in d e de o lsa , K u r’â n ’m güzelliğin i y a n s ıta ­m azlar.

K u r’â n ’daki nazım güzelliğini zevketm e kon usund a ise , B ed iü zzam an A bdulkahir

C ü rcâ n î’nin görüşünü b e n im ser, C ü rcan î, ¡’cazın bu yön ü n ü , e d e b î zevke ve sa n a t

duygusuna sah ip o lan lard an başk asın ın zev k ed em ey eceğ in i söy ler.

^Cum'a Sûresi: 1.

Page 17: ULUSLARARASI€¦ · Baskı, Cilt: Nesil Matbaacılık A.Ş. ... 2. Kur’ân Tefsirinde Disiplinli Metod. 284 m ULUSLARARASI BEDİÜZZAMAN SEMPOZYUMU - !ll niz.” “O'nun mu’ciziğinin

DOÇ. DR. ZİYAD ED-DEĞAMİN ■ 297

B ed iü zzam an , i'ca z ın ifad e ed ileb ileceğ i konusunda da A bd ulkahir’in g ö rü şü n ü

b e n im ser. M erhu m bu kon ud a şu nları söy ler: “S e k k a k î d em iştir ki: ‘İ ’câz zevkidir;

ta rif ve ta b ir ed ilem ez. ‘M en lem yezuk lem y ed ri’ Y a n i; fikri ile i ’câz ı z e v k e tm e -

y en , ta rif ile vakıf o la m a z .,, ba! g ib id ir’ L âk in A bd u lk ah ir’in iltizam ettiğ i v e ç h e

g ö re , i ’câzı tarif ve tasvir e tm ek m üm kündür. B iz de bu vechi kabul ed iy o ru z .”

D iğ e r i ’câ z v e c ih le r in e g e lin c e , gü n d ü zü n o r ta s ın d a k i g ü n e ş g ib i a ç ık t ır ,

p a rm a k la rın ı k u lak ların a tık a y a n , k a fa la r ın ı ku m a s o k a n , k ib ir ve in a tla rın d a n inkârlarında ıs ra r ed en lerd en başkası onları inkâr etm iyor.

Neden b e la g a t i’câzı?B eid ü zzam an K u r’â n nazm ın ın i caz ın a ve be lagatın ın harikalıg ına bu kadar ihti­

m am g ö ste rm e s in in sırrı b e lag at ve ed eb in , in san ın h asiyeti olduğunu idrak e tm e ­

sidir, O bu konuda şö y le der: B e şe r in ruhunu terbiye ed en en a ’la, vicdanını tasfiy e

ed en e n latif, fikrini tezyin ed en en güzel, kalbini tev si’ ed en e n g en iş şey bir nevi

ed ebiyattır. S e n bu n e v ’i, fen lerin a lan bak ım ın d an g en iş , te s ir bak ım ın d an n afiz , b e şe r kalbine en alakadar ve sanki on ların sultanı olarak g örü rsü n ,”

B ediü zzam an, K u r’â n ’ın başka bir sö zle m u k ay ese ed ilm esin in m üm kün o lm ad ı­ğını sö y ler. “Ç ünkü kelam ın tab ak a ları, ulviyyet ve kuvvet ve hü sn-ü cem al c ih e ­

tinden dört m enb aı var: B iri m ütekellim , biri m u h atab , biri m aksad , biri m akam d ır.

Y a n i, kim sö y lem iş, k im e sö y lem iş, n e için sö y lem iş ve n e m ak am d a sö y lem iş?

K u r’â n ’ın m en b a ın a dikkat ed ilse, K u r’â n ’ın d erece-i be lagatı, ulviyet ve hüsnü a n la ­şılır .”

Kur’ân nazmının m n ’ç iz d iğ in i açıklama konusunda Bediüz­zaman ile Zemahşeri arasında bir mukayese

K a n a a tım a g ö re , nazım nazariyyesin in ây etlere u ygulanm ası kon u su nd a Z em a h -

şerî ile B ed iü zzam an ’ı karşılaştırm a, B ed iü zzam an ’m m eân î ve b e y a n ilim lerini kulla­

n a ra k K u r’ân nazırım daki h arika v ecih leri a çık lam asın ı n ak le tm ek le y e tin m e k te n

daha yararlı o lacak tır . B u m u k ay esed en m aksadım ız, B e d iü z z a m a n ’m orijinallik ve

istiklaliyetini, K u r’â n n azm ın ın m u ’cizeliğini idrak konusundaki derinliğini ve nazım

n azariyesin i ây e tle re ta tb ik etm esin d eki şümul ve ihatasın ı g ö sterm ek tir. M isal o la ­

rak, B a k a ra S û res in in ilk b e ş âyetin i e le alalım . B u nu n iki seb eb i vardır. B ir in c is i:

Ç ünkü bir m ü fessir, tefs irin in ilk cü zlerin d e fikrin in bü tün yüklerini o r ta y a d ö k e r,

bütün m ah aretin i g österirler . İkincisi: Ç ü nkü B ediü zzam an fş â r d tü ’ i-f ’c â z ’d a sa d e c e

Fatiha Sû resin i ve B a k a ra Sû resin in ilk otuz üç âyetin i tefsir etm iştir,

İşte m u k ay esey e başlıyoru z:

G e re k Z e m a h şe r i ve g e re k se B ed iü zzam an , bu ây etlerin nazm ın d aki p ek ç o k

ifade sırlarını o rtay a çıkarm ışlardır. H e r n e kadar ikisi de, bu nü ktelerde ittifak ed i­

y orlarsa da, bunları g erek çe len d irm ed e ve açık lam a üslubunda farklılık g ö s te r m iş ­

ti çv* Zd iZJ jl J . . . u g j V dJU S pJIÖ n ce şu âyetlerin açık lam asın a bakalım :

si J ö -i J ̂ a s s *

Page 18: ULUSLARARASI€¦ · Baskı, Cilt: Nesil Matbaacılık A.Ş. ... 2. Kur’ân Tefsirinde Disiplinli Metod. 284 m ULUSLARARASI BEDİÜZZAMAN SEMPOZYUMU - !ll niz.” “O'nun mu’ciziğinin

298 ■ ULUSLARARASI BEDİÜZZAMAN SEMPOZYUMU - II!

lerdir. Z e m a h şe rfy e g ö re , uzaklar için kullanılan bir ism -i işaret o lan ¿Jü'i nin ku l­

lanılm asındaki sır, tam am lanm ış bir sö ze işaret etm esidir. O nun İçin böyle bir kelam a

uzaklar için kullanılan zalike ism -i işaretiy le işa re tte bulunulm uştur. Z a m e h şe rî, bu

kelam uzak olm adığı halde n e d en , kend isine ¿JlJ'j ile işa re t ed ilebild iğini, m üşarun

ileyh o lan “sû re ” m ü en n es olduğu halde n e d en m ü zekker bir ism -i işa re t kullanıldı­

ğını açıklar. B ed iü zzam an ise, ¿ Jd 'i n in t a ’zim v e eh em m iy ete işa re e ttiğ in i, K u r’ -

â n ’ın, m ıknatıs gibi zihinleri kend isine çek tiğ in e , h ay ale m ü ra ca a t ettiğ in takdirde

gözler, arkasm dakini g ö r e c e k d e reced e tezahü r e ttiğ in e işaret ed er. L isan -ı haliy le,

K u r’â n ’m d oğru lu ğuna o lan g ü v en ine, hile ve zaaftan m ün ezzeh olduğuna re m z e -

der. Y in e bu ism -i işare t, K u r’â n ’m m ükem m elliğin i ifade ed en yüksek m erteb esin i

g österd iğ i gibi, em sallarin in yürüdükleri y o ld an uzak olduğunu b e lirtm ek le de bu

iddiasının deliline im a eder.J ̂ Û ^ fi S <1 S

Z em ah şeri, d JJ 'i m ile o lan m ün asebetin i açık lar ve ¿11 'i m

şunu ifade ettiğ ini biliri ir : “K am il kitab işte budur. Sa n k i d iğerleri o n u n k arşısın d a

eksiktirler, K itab ism ine a n c a k bu lay ıktır.”

B ed iü zzam an ise , ilave o larak “K ita b ” tabirin in kullanılm asındaki sırrı k eşfed e r.

B u tabirin , K u r’â n ’m, okum a yazm a ehli o lm ay an bir üm m inin e seri o la m a y a ca ğ ın a

işaret ettiğ in i belirtir,

Z em a h şeri, N deki zarfın takdim ed ilm em esin in sırrın a d eğ in ip , bunu48 Ö -h

<uj V örn eğ i ile açık lark en , B ed iü zzam an ’m başka bir inceliğ i yakalad ığın ı g ö ­

rüyoruz. O da, d iğer zarf ed atların ın değil de ^ nin kullanılm ası ve V deki zarfi-

yettir. B u konuda şö y le der: “V e keza zarfiyyeti ifade ed en ls® tabiri, K u r’â n ’m

sath ın a ve zahirine k o n a n şek ve şü p he v arsa, içerisindeki h ak aik ile d efed ileb ilece -

ğ in e işa re ttir .”✓ 53 S a t fi

Z em ah şeri, ^ A a in sırrını açık lar. M ü ttakîlerin z a ten doğru yolda oldu-

" jr i ¿fiğunu, ned en îJ A a denilm ediğini so ra r ve cev ab ın ı verir. A y rıca , m asd arm

ism -i fail y erin e kullanılm asın ın , m asdarın n e k re o larak g etirilm esin in ,

ve deki İcazın ve cü m leler arasınd a atıf ed atın ın bu lunm am asın ın sırrını açık lar. B e ­

diüzzam an da bu incelikleri vurgular. F ak at onları daha ziyada tafsil ve izah ed er.fi t f i O J l s a , , £ * s s $ fi fi ' ° fi o fi s i -

Û jİ â l j ö b U J! Ü J ^ J İ ây etin e bakalım .

Z em ah şeri, nahiv açısınd an âyetlerin m akablleriyle o la n m ü n a seb et sırrın ı açık lar

ve “eî-*mânu bi’l-ğayb” ile n ite len d irm esi ü zerinde şu so ru la n so ru r: “A ca b a ,- 5 * &

m üttakîleri keşf ve b e y an e tm ek için mİ gelm iş, y ok sa ile birlikte g e tir ile ­

rek o n u n k in d en farklı bir m â n â m ı ifade ed iyor veya m ed ih olsun diye m i getiril­

m iş ? ” B u kaydın, b e y an o lm a ihtim alini d e, m üstakil bir sıfat o lm a ihtim alini de ve

m evsû f için bir m edih olm a ihtim alini de te k te k açık lıyor. B ed iü zzam an da bu bu

Page 19: ULUSLARARASI€¦ · Baskı, Cilt: Nesil Matbaacılık A.Ş. ... 2. Kur’ân Tefsirinde Disiplinli Metod. 284 m ULUSLARARASI BEDİÜZZAMAN SEMPOZYUMU - !ll niz.” “O'nun mu’ciziğinin

DOÇ. DR. 2İYAD ED-DEĞAMİN ■ 2gg

n o k ta la r ü zerind e duru yor. A y rıca ây etin m akabliy le m ü n a se b e t inceliğ in i a çık la r­

k en , ön cek i âyetin K u r’â n ’m m edhi olduğunu, bu âyetin ise m üttakîleri m eth ettiğ in i ve ikinci m eth in b irincisin in n e ticesi olduğunu belirtir. S o n r a da şöyle d er:

Eri dil i|e arasındaki münasebete gelince-.

Bunların biri tahliye “VAJ diğeri tahliye dır.

Tahliye, tathir etmek ve temizlemektir.

Tahliye İse, tezyin etmek ve süslendirmek manasınadır. Bunlar birbiriyle

arkadaş olup, burada olduğu gibi, daima birbirini takip ediyorlar. Onun için kalb, takva ile seyyiattan temizlenir temizlenmez, hemen onun ardında imanla tezyin edilmiş ve süsiendirilmiştir,

Kur’ân-ı Kerim, takvayı üç mertebesiyle zikretmiştir:

Birincisi, şirki terk,

İkincisi, maâsiyi terk,

Üçüncüsü, mâsivâullahı terk etmektir.

Tahliye ise, hasenat ile olur. Hasenat da, ya kalble olur veya kalıp ve

bedenle olur veyahut malla olur.

A’mâî-i kalbinin şemsi, imandır,

A’mal-i bedeniyenin fihristesi, namazdır.

A’mâl-i mâliyenin kutbu, zekâttır."/ İ i J , J O , ¡¡y

B ed iü zzam an Z e m a h şe ri’d en fazla o larak ^ y ° y yerin e nin te rc ihJ e Jt

ed ilm esind eki sırrı açık lay arak şö y le diyor: “ ^j ^ y k e lim esin e bedel, fiil sigasiyle ̂ ̂ M

fiilinin te rc ih i, İm an fiilini hayal nazarına g ö sterip , keyfiyetin tasv ir ed ilm e­

sine ve harici delillerin tecellisiy le im an istim rar ve devam ile tecedd üt e tm es in e iş a ­rettir . ”

$ fi Jt ^

Y in e B ed iü zzam an ziyade o larak ifad esin deki m u zari’ sigasın ın

sırrım açık la y a ra k şö y le d er: “R u h a h a y a t v e re n n am azın o g en iş h a re k e tin i ve

A lem -i İslam a yayılm ış o la n o in tibah -ı rûhânîyi m u h atab a ih tar edip g ö s te rm e k tir .

V e o güzel vaziyeti ve o m u n tazam haleti h ay a le götürüp tasv ir e tm ek le Sam i’lerin

n am aza m eylini ikaz edip artırm ak tır."fi o fi a fi s 5 ^

Z em a h şeri, da rızkın azam et n ûn ’u olan b 'y a isnad ed il­

m esind ek i sırrı, kendi i ’tizal m ez h eb i y ararı doğru ltusunda a ç ık la r. A y rıca , t a b ’îz

ifade ed en tabirin in ve fiilin faline takdim inin sırrını açık lar. O ysa B ed iü zzam an ,

ây etin n azm ın d aki sırları d a h a üstü n bir şümul ve ih atay la a ç ık la y a ra k asrın d ak i

p ro b lem lerin çözüm ü doğru ltusunda ince lik ler o rtay a çıkarır. Z ek â t m ü e sseses iy le ,

çağım ız m ed en iy etin d ek i iktisadı ve ic tim â ’î nazariyelere k arşı m eyd an okur. D a h a so n ra şunları kayded er:

“Zekât ile sadakanın lâyık oldukları mevkilerini bulmak için birkaç şart vardır:

Page 20: ULUSLARARASI€¦ · Baskı, Cilt: Nesil Matbaacılık A.Ş. ... 2. Kur’ân Tefsirinde Disiplinli Metod. 284 m ULUSLARARASI BEDİÜZZAMAN SEMPOZYUMU - !ll niz.” “O'nun mu’ciziğinin

300 ■ ULUSLARARASI BEDİÜZZAMAN SEMPOZYUMU - III

“1) Sadakayı vermekte israf etmemesi. Tâ ki, zelil ve çaresiz olarak muhtaç durama düşmesin. Bunu tab’îz mânâsına gelen 'rniri ifade ediyor,

“2) Başkasından alıp başkasına vermek suretiyle halkın malından olmayıp

kendi malından olması. Bunu da, t i* nın takdim edilmesinden anlıyoruz.

“3) Minnetle iriamın bozulmaması. Bunu da ‘rızk’ın azamet o una isnad edil­

mesi ifade ediyor. Çünkü veren Allah’tır. Kul ise bir vasıtadır.

"4) Fakir olmak korkusuyla sadakanın terkedilmemesi. Bunu da, rızkın azamet

L> na isnadından anlaşılıyor.

“5) Sadakanın yalnız mala ve paraya münhasır olmadığı bilinmesiyle, ilim, fikir, kuvvet, amel gibi şeylerde de muhtaç olanlara sadakanın verilmesi. Bu da, fiilin mutlak bırakılmasından anlaşılıyor.

“6) Sadakayı alan adam, o sadakayı sefahette değil, hacat-ı zaruriyesinde

sarfetmesi lâzımdır. İşte maddesiyle, sadakanın zarurî ihtiyaçlara sarfe-

dilmesi şartı getirilmiştir."

Şim di de şu âyet-i k erim eye bakalım ;^ j f a jı , _ « k- ^ £>^o «i / / / o- - oj ^ s o f i * g -

Z em ah şerî, burada sözü ed ilen k im selerin , ön cek ilerin aynısı m ı, yok sa başkaları

m ı olduğu sorusunu so ru y o r ve h e r iki ih tim ale d e ce v a p v eriy or. “V â v ” ile a tıf

yapılm asındaki sırrı ve m ân âsın ı açıklıyor. Y in e , bunların Ö ncekilerden farklı k im seler

o lm ası ih tim alin e g ö re , bu nlard ın da m ü ttak ilerin k a p sa m ın a g irip g irm ed ik lerin i

so ru y o r ve bunun a tfe bağlı olduğunu sö ylü yor. A y rıca , henüz K u r’â n ’m ta m a m ıs S 0 *

inm ediği hald e J f jJİd e k i g e çm iş zam an sığası İle tab ir ed ilm esind eki sırrı, ^> J o >

k elim esin in takdim in deki inceliğ i ve ü j& j i nun zam irin e b in a ed ilm esind ek i

hikm eti açıklıyor.

Bediü zzam an ise bunlara ilave o larak şu incelikleri de b e y an ed iyor; ta b i­

rinin kullanılm ası, hükm ün m edarı ve m aksadın esasın ın im an sıfatı olduğuna işaret- ̂ J a jt

tir. nin m uzari’ ge lm esi, nüzüi ve zuhur tek errü r e ttik çe im an ın tecedd üd e t­

tiğ ine işarettir, U daki ibham ın , im an-ı icm alinin kâfi geldiğine ve İm anın H adîs gibi

batm î ve K u r’ân gibi zahiri vah iy lere şâm il olduğuna işarettir. J j> ! nin m addesi iti­

bariyle, K u r’â r ia im an, K u r’â n ’ın A llah ’ta n nüzûlüne im an d em ek olduğunu g ö s te r i­

yor. Mazi siygasiy le ge lm esi, henüz nazil o lm ay anın nüzulu, nazil o lan ın nüzulu k a ­

dar m uhakkak olduğuna işarettir. ¿ L İ p ye b ed el, ¿ U t n in zikri, R esû l-i E k r e m ’in

teklif edilen risalet vazifesini cü z’-i ihtiyarisiyle ham ! ve kabul etm iş o ld u ğ u n a ... işa ­re ttir .

Page 21: ULUSLARARASI€¦ · Baskı, Cilt: Nesil Matbaacılık A.Ş. ... 2. Kur’ân Tefsirinde Disiplinli Metod. 284 m ULUSLARARASI BEDİÜZZAMAN SEMPOZYUMU - !ll niz.” “O'nun mu’ciziğinin

DOÇ. DR. ZİYAD ED-DEĞAMİN ü 301

B ed iü zzam an y in e , Z e m a h şe r î’nin İzah larınd an ziyade o larak , d ik S ^ J j j i U j

nin nazım inceliklerini açıklayarak şu nlan söy lem iştir: “B u cü m len in m a k abline atfı,

m edlulün delile o la n bir atfıdır. Ş ö y le ki: ‘Ey insanlar! K u r’â n ’a im an ettiğiniz gibi,

kütûb-u sab ıkaya da im an ed in iz ,’ (...) Y a h u t o a tf, delilin m edlûle olan atfıdır. Ş ö y le

ki: ‘Ey Ehi-i K itab ! g e çm iş o lan en b iy a ve k itab lara im an ettiğ in iz g ibi, Hz. M m

h am m ed ile K u r’â n ’a da im an ed in iz .’ ( ...) Y in e bu cü m lede şöy le bir işaret vardır.

Ş ö y le ki: ‘Z am an-ı S a a d e tte K u r’â n ’d an n e ş ’e t ed en İslâm iyet, sanki b ir şecered ir .

K ökü zam an-ı S a a d e tte sabit o lm akla , dam arları o zam anın âb-ı hayat m en b aların - dan kuvvet ve h ayat a larak h er ta ra fa intişar ettikleri g ibi, dal ve bu daklan da istik ­

bal sem a sın a kad ar u zan arak âlem -i b e şe re m addî ve m anev î sem ere leri y e tiş tir iy o r .

E v et, İslâm iyet m azî ile istikbali k a n a tla n a ltına a lm ıştır... ( . . . ) ” Y in e o cü m led e,

Ehl-i K itabı im an a teşvik vardır. O n lara bir ünsiyet, bir sühûlet g ö steriy o r.fi fi a fi s

B ed iü zzam an, cüm lesindeki incelikleri açık layan Z em ah şerîn in

teşd itlerini tey it e tm ek le b e ra b e r , cüm ledeki atfın , e \ in başındaki lâm -ı t a ’rifin,

l tabirinin ve a bedel kelim esin in kullanılm asının sırrını da fa z ­

ladan o larak açıklıyor.s fi a f i o f i f i s fi ^ o ^ * a ¿ f i s ^ fi

d k Z Jjlı j p-g-jj ¿ y ¿ E - J j l âyet-i k erim esin e g e lin c e , Z e-

m a h şeri, i ’rab v ecih lerin i, ZJa Zİj I ism-İ şaretin in kullanılm asın ın sırrın ı, ¿j Aa

î ; fideki is tilâ n ın m ânâsın ı, ^ A a nin n ek ire gelm esin deki inceliğ i, ¿ E Z J j l nin n e d e n

fi û f i a f i f i s f i s & j

tek ra r edildiğini, ^ a ¿ U J J j l j un ned en atıfla m akab lin e bağlandığını,fi a fi o fi fi

fasıl zam irinin kullanılış seb ebin i, ve Âj j -UjL JI ,*a un m a ’rife g e lm esin in sırrını a ç ık ­

lam ıştır.

B ed iü zzam an ise , aynı n o k ta ları vurgulam akla b e ra b er , ay rıca ây etin m akabliy le/ fi a fi ey fi j:

vech-i ittisalini ve şu n o k ta lara işaret ed en 0 j j t L i J l ^a deki sırrı açıklıyor: H id a y e t­

lerind eki halk ve tevfik A lla h ’tand ır. H id ayet R ubûbiyyetin ş e ’nidir. O n ları rızıklar

terb iy e ettiği gibi h id ayetle de besliyor. B ed iüzzam an, “e]-m üfühûn”deki m utlakiığın

sırrını da, m u h atap ların ta b a k a ta b a k a olduklarını, herbirisin in fe lah ın b ir vech in i is ­ted iğin i sö y ley erek açık lıyor.

B ö y le c e , B ed iü z z a m a n ’m K u r’â n ’m nazm ı konusundaki derin idraki ve bunu ne

d e re c e şumullü ve g en iş bir b içim d e zevkedip açıkladığı o rtay a çık ıyor. Y in e B ed i-

ü z z a m a n ’m , nazm ın sırların ı açık lark en , yaşadığı asırda İslâm iyete c e p h e alan m a ­

tery alist ve ladinî ak ım lara k arşı İslâm iyet y ararın a bu in celik lerd en istifad e e ttiğ i

a ç ık ça belli oluyor, Z e m a h ş e r în in bakış açısı ise, bu incelikleri m ezh eb i olan İ ’tizai

leh in e kullanm ak istem esi cihetiy le oldukça dar görü nü yor, B ed iü zzam an bu n ü k te ­

leri açık lark en , sözlerin in d aha iyi an laşılm ası için, kolay ve açık tabirleri tercih e d i­

yor. Y in e , aynı â y e tte cü m lelerin birbiriyle o lan bağ ve m ü n a se b e tle r in e özellik le

Page 22: ULUSLARARASI€¦ · Baskı, Cilt: Nesil Matbaacılık A.Ş. ... 2. Kur’ân Tefsirinde Disiplinli Metod. 284 m ULUSLARARASI BEDİÜZZAMAN SEMPOZYUMU - !ll niz.” “O'nun mu’ciziğinin

302 ■ ULUSLARARASI BEDİÜZZAMAN SEMPOZYUMU - ¡11

dikkat çekiyor. B ö y le c e , sö zkon u su cü m lelerin kendi ara larınd a ve m akab lleri o lan

d iğer ây etler arasınd aki m ükem m el ten asü b ü ve p arlak uyum u g ö steriy o r.

Bu rad a, P ro f. Dr. M uhsin A bd ulham id ’in, İ ş â r â t ü ’l-I’c â z te fs iri için yazdığı m u ­

kaddim ede söyledikleri şu tesb itlere a y n en katıld ığım ı be lirtm ek isterim : “B ed iü zza­m an , g e çm iş m ü fessirlerin , n azm n azariy es in i, tam bir ta fs ila tla K u r’â n ’m bütün

sû re, ây e t, lafız ve ke lim elerin i k a p sa y a ca k şekilde ve m ütekam il b ir bütün o la ra k

uygulam adıklarını g örm ü ş ve bir te fs ir yazarak nazım nazariyesin i detaylı b ir b iç im ­

de ta tb ik e tm ek istem iştir.”

A llah , Z em ah şeriy e d e, B ed iü z z a m a n ’a da ve bütün İslâm âlim lerin e de ra h m e t

ey lesin .

İkinci v e cih : K u r’â n -ı K erim in ca m iiy e ti

K u r’ân-ı K erim in cam iiyeti şu b eş noktad a kendisini g ö sterir :

1) L afzındaki harika cam iiyettir. Elfaz-ı K u r’ân iy e öy le bir tarzda v a z ’edilm iş kİ,

h e r b ir k e lam ın , h a tta h e r b ir h arfin ç o k vecih leri bulunuyor. B ed iü zzam an bunu0 X İt * S S Û y

6 b l j j i âyetin i m isal veriyor. H e rb ir âm în in , şa irin , be lîğ be d ev in in , ed ıb

c o ğ ra fy a ca n ın , m ed en iy et ve h eyet-i ictim aiyye ilmi m ü teh assısın ın , h ik m et-i tab i- iyye fey lesofu n u n bu lafızdan b irer nasibi bulunduğunu belirtir.

B ed iüzzam an bu v e çh e terettü b ed e ce k genişlik ve şüm ûlün fark ınd ad ır. B u n e ­

d en le âyetin an laşılm ası konusunda h e r söz ve yaklaşım İçin bazı şartlar o rtay a k o ­

y ar ki, âyet heva ve hev es sah ip lerin in keyfî m ü d ahelelerine konu o lm asın ve o n ları

uygun o lm ay an bir söz sö y lem ey e sev k etm esin . O şa rtla r da şu nlard ır: “N azar-ı

be lağ atta m ü stah sen , a rab iy ece sah ih o lm ası ve sırr-ı te şr i’in layık g ö r m e s i.”

2) M ân âsın daki cam ıiyet-i harikad ır. E vet K u r’â n , bütün m ü cteh id ierin m e ’hazie-

rini, m ân âsın ın hâzinesind en ihsan etm ekted ir.

3) İlm indeki cam iiyyet-i harikad ır. E vet K u r’ân , şeria tın m üteadd it ve ço k ilim le­

rini kendi ilm inin denizinden akıttığı gibi, daire-i m üm kinatın hak ik î h ikm etin i, d aire-i

vü cubun u lu m -u hak ik iy esin i ve d aire-i ah ire tin m aarif-i g am ızasım o d en iz in d en

m u n tazam an ve k esretle akıtıyor.

4 ) M eb ah isin d ek i cam iiy et-i harikadır. E vet, insan ve in san ın v azifesi, k â in at ve

H aiık-ı kâinatın , arz ve sem avatm , dünya ve ah iretin , m âzî ve m ü stak b elin , ezel ve

e b ed in m eb ah is-i külliyelerin i ce m e tm e k le b e ra b e r , n u tfed en h a lk e tm e k , tâ k a b re

g irin cey e kadar; y e m ek , y atm ak ad abın dan tu t, ta kaza ve k ad er m e b h a slerin e k a­

dar h erşey i beyan ed er.

5) K u r’â n ’m üslûb ve icazındaki cam iiyyet-i harikad ır. B u da y ine beş n oktay ı ih­

tiva ed iyor:

a - Üslûb-u K u r’â n ’ın o kadar acîb bir cam iiyeti var ki, bir te k sû re, k â inatı için e

a lan bir b ah r-ı m uhit-i K u r’â n î’yi içine alır. B ir tek ây et, o sû ren in hâzin esin i için e

alır. A y etlerin ço ğu , herb irisi b ire r küçük sû re, sû relerin ço ğ u herb iri b ire r kü çü k K u r’â n ’dır.

®Nebe’ Sûresi; 7.

Page 23: ULUSLARARASI€¦ · Baskı, Cilt: Nesil Matbaacılık A.Ş. ... 2. Kur’ân Tefsirinde Disiplinli Metod. 284 m ULUSLARARASI BEDİÜZZAMAN SEMPOZYUMU - !ll niz.” “O'nun mu’ciziğinin

DOÇ. DR. ZİYAD ED-DEĞAMİN ■ 303

b- A yât-ı K u r’a n iy e , em ir ve n eh y , vaad ve vaîd, te rğ îb v e te rh ıb , zecr v e ir-

şad , k asas ve em sa l, ah k â m ve m aarif-i îlâhiyye ve ulûm-u kevniye ve k avanîn ve

şera it-i hay at-ı şah siye ve h ay at-ı ictim aiyye ve hayat-ı kalbiye ve hayat-ı m aneviye

ve hayat-ı u hreviyye gibi um um tabak at-ı kelam iye ve m aarif-i hakikiye va h a c a t-ı

beşeriy ey e d elalâtiy le, işaratiy le c a m i’dir. ( ....} A yât-ı K u r’ân iy ed e öy le bir ca m iiy e t var ki, h e r d erde deva, h e r h a c e te gıda olabilir.

c - K ur a n ’m i ’c â z k â ra n e îcâzidir. G â h olur ki, uzun bir silsilenin iki tarafın ı öyle

bir tarzda zikreder ki, güzelce silsileyi g österir . H em g â h olur ki, bir k elim en in içine

sarih an , işa re ten , rem zen , im aen bir d âvanın ço k bürhaniarın ı d erced er,

d- İcâz-ı K ur an î, o d e re ce c a m i’ ve harıkdır, dikkat edilse g örü nü y or ki: B a z e n

bir denizi b ir ıbrıkta g ö s te r iy o r g ibi p e k g en iş ve ço k uzun ve küllî d üsturları ve

um ûm î kanu nları, b a s it v e am î feh im lere m e rh a m e te n basit bir cü z’iy le, husûsî bir

h ad ise ile g ö steriy o r, (...) M eselâ , Ş a h s-ı A d e m ’e t a ’lim -i e sm a ünvaniyle n e v ’-i b e n î âd em e ilham o lu nan bütün ulûm ve fünûnun talim ini ifade eder.

e - K u r’â n ’ın m akasıd ve m esâ il, m a a n î ve esâ lib ve ietâif ve m eh â sin cih etiy le

cam iiyet-i harikasıd ır, E ih ak , o kadar ecn âs-ı m uhtelifeyi bir yerd e top lay ıp , b ir m ü­n ak aşa , bir kanşıklık çıkm am ak, k ah h ar bir nizâm -ı i ’câzîn in işi olabilir,

B ed iü zzam an m erhu m gibi bu v ech î bu kadar güzel ve h arika bir tarzda b e y an

ed e n k im seyi g ö rm ed im .

Ü çü n cü v e cih : M a ’rife t v e m e d e n iy e tle ilgili i ’câ z

B ed iü zzam an, b eşeriy etin inkılab ve ıstırab ın dan h arek etle bir tah m in d e bulunu­

yor ve bu infilak ve inkılabda K u r’ân hidayetinin h er ta ra fta yükselip hakim o lacağ ın ı

h a b e r veriyor. Ç ünkü, K u r’â n , h e r asırda taze nazil o luyor gibi tazeliğ in i, g en çliğ in i

m uh afaza ed iyor. Ö zellikle şu asr-ı h azır insanları K u r’â n ’ın h itab ın a ç o k m u h taçtır­

lar. Çünkü K u r’ân bütün b e şe r tab ak a ların a tev eccü h ed en bir hitab-ı ezelîdir.

M eselâ , “E n ziyade kend ine güven en ve K u r’â n ’m sözlerine karşı kulağım k a p a ­

y an şu a sr -ı h a z ır ve şu a sr ın e h l-i k itab in sa n la rı K u r’â n ’m J a I b

J j &I b h itab-i m ü rşid an esine o kadar m u h ta çtır ki, gü ya o h itab d oğru d an

doğru ya şu asra m ü tev eccih d ir ve J a I b lafzı “Y â ehle’l-mekteb! ’ m â n â ­

sını dahi tazam m u n e d e r .” B u n lara karşı K u r’ân nasıl i ’câzın ı g ö s ter iy o r? Şim d i, şu

m üthiş yeni m u arazacıy a karşı i ’câz-ı K ur a n ’ı isb at e tm e k için m ed en iy et m u araza

suretiyle vaz’ettiği esa sa tı ve d esatirin i, esasa t-ı K u r’âniye ile k arşılaştıracağ ız .”

B ed iü zzam an ’a g ö re , m od ern m ed en iyetin K u r’ân karşısındaki acizliği üç c ih e t­ten ileri geliyor:

B ir in c i c ih e t : B u c ih e tte , K u r’â n ’ın, beşerin dünya ve ah iret saad etin i tem in için

getird ik leriyle, günüm üz m ed en iy etin in insanı m utlu e tm e k için getird ik leri m u k a ­y ese edilir ve b e şe r m ed en iy etin in acizliği ortaya konur. M üsiüm anın a ç ık ve k esin

o larak doğru yolu bulduğu bir ç o k konu d a, günüm üz m ed en iy etin in büyük s a p m a ­

lar g ö s te re re k yolunu k ay b ettiğ in i görüyoruz. M ese lâ , M ü siüm anın bü tün hal ve

harek etlerin d e kend isine reh b er edindiği “B ism illah (A llah’ın adıyla h a re k e t e d e rim )”

Page 24: ULUSLARARASI€¦ · Baskı, Cilt: Nesil Matbaacılık A.Ş. ... 2. Kur’ân Tefsirinde Disiplinli Metod. 284 m ULUSLARARASI BEDİÜZZAMAN SEMPOZYUMU - !ll niz.” “O'nun mu’ciziğinin

304 M ULUSLARARASI BEDİÜZZAMAN SEMPOZYUMU - III

şiarı, im an , m ü m in in dünyaya bakışı, A llah ’ın birliği, b aşta nam az olm ak üzere ib a ­

d et, in san ın g e rç e k vazifesi, m alını ve can ın ı C en ab -ı H akka sa tm ak , k âin atın m u­am m asın ı çö zen A llah ’a ve âh ire t gününe İm an, d ünyanın hakikati ve in san ın d ü n­

yadaki görev i, haşir ve âh ire t esasları ve dünya hay atın a tesirleri, â lem ve in san ın

yaratılış hikm et ve m u am m asın ın halli, n e fs in t e ’dib ve terb iy esi, R isa le t-i A hm ed i-

yen in isbatı, kaza ve kader k o n u ları... gibi. B ü tü n bu m ese le lerd e günüm üz m e d e ­

niyeti yolunu şaşırm ış ve K u r’ân m u ’cizeliği sabit olm uştur./kinci c ih e t: B u c ih e t, K u r’â n ’ın kâinat ve hayata bakışı, ah lak î terb iy e k on u su n ­

daki düsturları; esası, hedefi, p rensip leri, rab ıtası, gayesi ve n e ticesi itibariyle h ay at-ı

içtim aiyyeye bak ısı ve bu konudaki kanu nları ile günüm üz m ed en iyetin in aynı k o n u ­

lara bak ışı ve düsturu m u kayese ediliyor. B ö y le c e , K u r 'â n ’m üstünlüğü ve m ed en i-

y et-i b e şe r iy e y e g a le b e s i g ö s te r iliy o r . B e d iü z z a m a n 'ın so sy a l h a y a t a c ıs ın d a n

yap m ış olduğu m ukayese şem atik o larak şöy le açıklanabilir:

K u ran ı B akış A çısı H ayat-ı İçtim aiyede Avrupa Medeniyetinin Bakış Açısı

Beserin Büyük çoğunluğuna hakiki saadeti bahşetmek

Beşerin % 2 0 ’sine zahiri bir saadet vermek, % SO’ini ise

şekavet ve sefalete atmak

Ü çü n cü c ih e t : B u c ih e t, d esatir-i K u r’ân iy en in ezeld en geldiği iç in e b e d e g id e­

ceğ in i, m ed en iy et kanu nları gibi ih tiyarlam adığını belirtiyor. M eselâ , günüm üz m e ­

d en iyeti taaddüd-ü zevcatı kabul e tm e m e k le b irço k fa h işe h a n e le ri a çm a y a m ecb u r

olm uştur. İktisad, m iras ve ben zeri konularda K ur a n ’ın kanu nları sab it ve e b e d î o l­

Page 25: ULUSLARARASI€¦ · Baskı, Cilt: Nesil Matbaacılık A.Ş. ... 2. Kur’ân Tefsirinde Disiplinli Metod. 284 m ULUSLARARASI BEDİÜZZAMAN SEMPOZYUMU - !ll niz.” “O'nun mu’ciziğinin

DOÇ, DR. ZİYAD ED-DEĞAMİN n 305

m aya devam ediyor. Y in e m eselâ , günüm üz m ed en iy etin in bü tün c e m ’iyyat-ı hay-

riyeleri ile, bütün ce b b a ra n e şedid inzibat ve nizam larıyla, bü tün ah lak î terb iy eg ah -

lariy le, K ur an-ı K erim in iki m e se le s in e karşı m uaraza ed em ey ip m ağlu b d ü şm ü ş­

lerdir; B u iki m e se le , vücûb-u zek ât ve hü rm et-İ ribadır. B ed iü zzam an a ç ık la m a la ­

rına devam la şunları söylüyor: “B ütü n ihtilalat-ı beşeriy y en in m adeni b ir kelim e o l­

duğu gibi, bü tün ahlak-ı seyy ien in m en b aı dahi b ir kelim edir. B irin ci kelim e, ‘B e n

to k olayım , başkası açlık tan ö lse ban a n e . ’ İkinci kelim e ise, ‘S e n çalış b e n y iy e y im .’

S e n yorul ki b e n İstirahat içinde yaşayayım . İşte m ed en iy et, b e şerin hav as ve avam

(zengin ve fakir) tabak a ların ı m ü salah a ed em ed iği halde, K u r’ân , bu iki düsturu k ö ­künden k esm iştir ."

K ısaca , nasıl A vru pa fe lse fe s i ve m o d e m m ed en iy eti h ikm et-i K u r’â n ’ın ilm î ve

am elî i ’câzm a karşı m ağlu b olu yor. Ö yle de, m ed en iy etin ed ebiy at ve b e la ğ a tı da, K u r’â n ’m ed eb ve b e lağ atm a karşı m ağlub oluyor.

K u r’ân-ı K erim , h e rk e se saad eti te m in ed en bir m ed en iy eti kabul ed iyor. O y sa

şu m edin iyet-i h azıra , ek seriy etin rah atın ı se lb ed erek on ları b ir m eşak k at ve şe k a -

v ete atm ıştır.

O n u n içind ir ki B ed iü zzam an , v a tan g en ç lerin i, hak ikati k ara lay an v e bu din in

m en su p ların a türlü türlü sıkıntılar çe k tire n A v ru p a’yı tak litten sakındırm ış ve ik inci

bozuk A vrupa dediği k ısm ın a şöy le ses le n m iştir : “Bil ey ikinci A vru pa! S e n sağ

elinle sakîm ve dalaletli bir felsefeyi ve sol elinle sefih ve muzır b ir m ed en iyeti tutup

dâva ed ersin ki, b e şerin saad eti bu ikisi iledir. S e n in bu İki elin kırılsın ve şu iki pis hediyen sen in başını y esin ve y iyecek "

B ed iü zzam an , K u r’ân-ı K erim in , Hz, Â d e m ’e bütün isim lerin Ö ğretilm esi, H z.

M usa k ıssasında bak aran ın kesilm esi, İsrailoğullarının kalblerinin ta ş gibi, hatta ta şta n

daha sert o lm akla nitelendirilm esi gibi cü z’ı had iseleri z ikrederek , bu nların arkasınd a

b e şe r hayatı için şümullü kan u n lar vazetm eyi h ed efled iğ in i b e lir te re k şö y le d iyor:

“K u r'ân -ı H a k îm ’de bazı had isat-ı tarih iye sû retind e zikredilen c ü z ’î h a d ise ler, küllî

düsturların u ç larıd ır.” “H e rk esin h er zam an m uh taç olduğu bir ders-i h ik m ettir ,"

B ed iüzzam an , bu üslubun sırrını da şöyle açıklıyor:

“Evet, i’câz-ı Kur’ân'ın bir esası olan îcâz, hem hidayet-i Kur’ân'm bir nûru olan iiitf-u irşad ve hüsn-ü ifhâm, iktiza ediyorlar ki: Kur’ân'ın muhatabları içinde ekseriyeti teşkil eden avama karşı küllî hakikatları ve derin ve umûmî düsturları, rne’luf ve cüzî sûretler ile gösterilsin ve fikirleri basit olan umûmî avama karşı, muazzam hakikatlerin yalnız uçları ve basit bir sureti gösterilsin.”

D ö rd ü n cü v e cih : B e d iü z z a m a n ve bilginin İslâmîleştirilmesiÖ yle gö rü n ü y o r ki, B ed iü z z a m a n ’m K u r’ân-ı K erim e o la n g en iş b ak ışı ve ü m ­

m etin şah it olduğu dış kaynaklı m eydan oku m a d önem in d e y aşam ası o n a , kesin ilm î

ve im an î yakine sev k etm iştir ki: K u r’ân m uhtelif İlim lerin tem el m erciid ir. Bütü n bu

ilim ler, K u r’â n ’ın nur k ayn ağın d an çıkm ışlardır. O nların g e rç e k kaynağı K u r’â n ’dır,

K ısaca, B ed iü zzam an ’ın fikirlerinde, e l 'M a ’h e d ü ’S-Alemî L i !l-F ikr i ’l - l s l â m fn m d ünya­nın d ört bir yanındaki şubeleriy le tahk ik in e çağırdığı “B ilg inin İslâm îleştirilm esi” k o ­

nusunda ço k verim li bir zem in bulunm aktadır. K u r’â n ’m bah islerindeki h arika ca m i-

iyeti-, m a k sa t, m e se le , m a ’n a , üslup ve güzelliklerindeki ih atası kon u su nd a B edİü z-

z am an ’m açık lam aları, sözkonusu fikrin, yani “B ilg in in İslâm îleştirilm esi" fikrinin g e ­

Page 26: ULUSLARARASI€¦ · Baskı, Cilt: Nesil Matbaacılık A.Ş. ... 2. Kur’ân Tefsirinde Disiplinli Metod. 284 m ULUSLARARASI BEDİÜZZAMAN SEMPOZYUMU - !ll niz.” “O'nun mu’ciziğinin

306 m ULUSLARARASI BEDİÜZZAMAN SEMPOZYUMU - III

lişip boy atm ası için ço k zen gin ve verim li bir top raktır . B e d iü z z a m a n ’m bu k on u ­

daki orijinal görüşlerinden birisi de şu açıklam alarıdır:

“Sair enbiya (a .sj’m mu’cizatları, birer havank-ı san ata işaret ediyor ve Hz.Âdem’in (a.s) mu’cizesi İse; esasat-ı san’at İle beraber, ulûm ve fünûnun havank ve kenıâlahnın fihristesini bir süret-i icmâlîde işaret ediyor ve teşvik ediyor.Amma mu’cize-i kübra-i Ahmediye olan Kur’ân-ı Mu'cizü’l-Beyan ise, taîim-i e s ­manın hakikatına mufassalan mazhariyetini; hak ve hakikat olan ulûm ve fünû­nun doğru hedeflerini ve dünyevî, uhrevî kamâlaiı ve saadâtı vazıhan gösteriyor.Hem pek çok azîm teşvikatla, beşeri onlara sevkediyor. Hem öyle bir tarzda sevkeder, teşvik eder ki; o tarz ile şöyle anlattırıyor: ‘Ey insan! Şu kâinattan maksad-t a'la, tezahür-ü Rububiyyete karşı, ubûdiyet-i külliye-i insaniyedir ve in­sanın gaye-i aksası, o ubudiyete ulûm ve kemaiat ile yetişmektir.’ Hem öyle bir sûrette ifade ediyor ki, o ifade ile şöyle işaret eder ki; ‘Elbette nev’-i beşer ahir vakitte ulûm ve fünûna dökülecektir.’ (....) Netice: Madem enbiyaya dâir olan âyetler, şimdiki terakkiyat-ı beşeriyyenin harikalarına birer nevi işaretle beraber, daha ilerideki hududunu çiziyor gibi bir tarz-ı ifadesi var ve madem her bîr âyetin müteaddit mânâlara delaleti muhakkaktır; belki müttefakun aleyhtir ve madem enbiyaya ittiba etmek ve iktida etmeye dâir evamir-i mutlaka var. Öyle ise, şu geçmiş âyetlerin maani-i sarihalarına delaletle beraber, san’at ve fünûn-u beşe­riyyenin mühimlerine işârî bir tarzda delalet, hem teşvik ediliyor denilebilir...”

Y in e m eselâ B ed iü zzam an ’ın,% O s -■ -5 ^ * s t> £ □ s o ft -

7 j -ö j Vt aJ j j J Uj ¿u jIİS - Udüp Nl ü i j âyetin i z ik red e rk en , ism -i H a-

k îm ’in tecelli-i a ’zam ından o lan , bütün kâinatı ih ata ed en um ûm î h ikm etin , iktisad ve

israfsızlık m ih veri e tra fın d a dönd ü ğü nü , h a tta iktisadı e m re ttiğ in e işa re t e ttiğ in i

görüyoruz. R a h m â n S û re s in ’de d ört d efa “m izan ” kelim esin in g e çm e sin d e n şu n e ­

ticey i çıkard ığım m ü şah ed e ediyoruz: “İşte , hakaik-ı K u r’ân iy ed en ve d esatir-i İsla -

m iyeden o lan , ad alet, iktisad, n e z a fe t hay at-ı b eşeriy ed e n e d e re c e esaslı bir düstur

olduğunu an la . V e ah k âm -ı K u r’ân iy e n e d e re ce kâinatla a lak ad ar ve k â in a t iç in e

kök salm ış ve sarm ış bulunduğunu ve o hakaik ı bozm ak, kâinatı b o zm ak ve sûretini

d eğiştirm ek gibi m üm kün olm adığını b il!”£ ^ - s o r - o s o s s

s £ İL ° j j j^Lj <u î ûj Jjs-Jf L ü jJİ j âyetin i a ç ık lark en de şö y le d e m e k ­

tedir:

B ed iüzzam an şunları da söylü yor: “A llah T e a lâ , şah s-ı A d e m ’e t a ’lim -i e sm â ü n -

van iyle n e v ’-i b e n î a d e m e ilham o lu n an bütün ulûm ve fü n û nu n ta lim in i ifad e

e d e r .” “ ...M e s e lâ , h e n d e se ilm i, C e n â b -ı H akkın ‘Adi ve M ukaddir’ is im lerin e d a ­

yanıyor. T ıb İlmi, A llah ’ın ‘Ş â fî' ism ine d ayanıyor. F izyoloji, kim ya, b o tan ik ve b iy o-

loji gibi hakîkat-ı m evcûdatdan bah sed en ilim ler, A llah ’ın H akîm ism ine dayanır,

B e d iü z z a m a n , R is a le le r in in p e k ç o k y e rin d e , şu g e rç e ğ i v u rg u lam ak tad ır:

“A yât-i K u r’an îy e, enva-i ulûm ve m earif-i hakikiye ve bütün hü lasat-ı ulûm -u kev-

niye ve kavanîn ve şera it-i hayat-ı şah siy e ve hayat-ı içtim aiye ve hayat-ı kalb iye ve

hayat-ı m anev iye ve hayat-ı uhreviye gibi um um m earif-i h akikiye ve h a c a t-ı b e şe -

ÂHİcr Sûresi: 217.

s Hadîd Sûresi: 25.

Page 27: ULUSLARARASI€¦ · Baskı, Cilt: Nesil Matbaacılık A.Ş. ... 2. Kur’ân Tefsirinde Disiplinli Metod. 284 m ULUSLARARASI BEDİÜZZAMAN SEMPOZYUMU - !ll niz.” “O'nun mu’ciziğinin

DOÇ. DR. ZİYAD ED-DEĞAMİN * 307

riyeye d elaletiyle, işaretiy le c a m i’d ir .” H atta , kelim at-ı Kur an iy en in b ile bu hu su si­yeti bu lunm aktadır.

9 ^ ¡ j CeUİS" AÂzJ Ol J - j o U i i O b!u^> I OİS" j J J i â y e tin i a ç ık ­

larken bu m ânây a dikkat çe k m e k te ve o U b Ü l d en m aksadın “K u r’â n ” o ld u ­

ğunu belirtm ekted ir, K u r’ân , h ay attar olu p , h ayat fışkırm aktadır.

Bediü zzam an m erhu m u n bu bakış açısı, tab irlere kadar uzanır. Ç ünkü o , e tra f ın ­

daki her şeye K u r’ân -ı K e rim ’in m efhum larıyla bakar. B ö y le ce , dışı süslü, içi ise kof bir ce h a le t o la n G a rb fe lse fe s in in bu m efh u m ları k ara lam asın ı red d ed er. M ese lâ ,

sersem ve g ev eze fe lse fe şöy le d er: “G ü n eş b îr kitle-i azîm e-i m âiy e-i nâriyed ir.

H em m erkez ve m edarınd a d ön er. B ire r kıvılcım gibi o n d an fırlam ış o la n dünyam ız

ve d iğer seyyaratı, e trafınd a d ö n d ü rü r...” O ysa B ediüzzam an, g ü n eşi, b ir m e 'm u r-u

m u sa h h a r ve bir s ıra c-ı m ü n ev v er o la ra k g örü r, O n a g ö re ,

âyet-i k erim esin d e azam et-i R ubu biyet içind e H alik ’ın ra h m e tin e , v ü s’at-ı ra h m eti

içinde ihsanının ifh am ın a , azam et-i sa ltan atı içind e k erem en in ih sasın a işaret vardır.

Y in e B ed iü zzam an , bu m ev cu d attan zat ve m ahiyetleri için bah sed ilm ed iğ i, bilakis

m a 'rifeM S a n İ’a a la m et o lm aları cih etiy le bahsedild iği görüşündedir. D olayısiy le bu

m efh u m ların , bir kem al-i İlmî, bir zev k -i rûhî, g aye-i insaniye ve fevaid-i diniyyeyi n e tice verm esi gerek ir,

B ed iü z z a m a n 'm , i’câ z ü ’l-K u r’â n ’m bu yönü ü zerinde ö n e m le durduğunu g ö rü ­yoruz, O bu konuda şöyle diyor:

“Şeriat-ı İsiâmiye, aklî bürhanlar üzerinde müessestir. Bu şeriat ulûm-u esâsi- yenin hayatî noktalarını tamamiyle tazammun etmiş olan ulûm ve fünûndan mü - iahhastır. Evet, tehzîbu’r-ruh, riyâzetü’l-kalb, terbiyetü’I-vicdan, tedbiru’l-cesed, tedvîru’l-menzil, siyasetü’I-medeniye, nizamatü’i-âlem, hukuk, muamelat, hadâb-ı içtimaiye ve saire ve saire gibi ulûm ve fünûnun ihtiva ettikleri esasatm fihristesi,Şeriat~ı İslâmiyedir. {....) Binaenaleyh, vicdanı insaf ile müzeyyen olan zat, bu şeriatın hakikatinin bütün zamanlarda, bilhassa eski zamanda, takat-ı beşeriye- den hariç bir hakikat olduğunu tasdik eder.”

Ş u halde K u r’ân , an cak kâinat kitabının ışığında anlaşılabilir. K âin at kitabi da a n ­

cak K u r’â n ’ın esasların a g öre fehm edilebilir. B ediü zzam an, K u r’â n ’ın an laşılm ası k o ­

nusunda bu g e rç e ğ e ve bu e sa sa dikkat ç e k e re k şöy le d er: “E v et, K u r’ân -ı H a k îm ,

şu K u r’ân-ı azîm -i kâinatın e n âlî bir m üfessiridir ve en belîğ bir tercü m a n ıd ır .”

B e şin ci v ecih : K u r’â n ’ın b ey an ın d ak i birlikB ed iü zzam an 'ın bu konudaki sö z lerin d en anlaşılıyor ki: K u r’ân-ı K erim , ta m bir

bütünlük içindedir. B ir kısm ı bir kısm ını tasdik için inm iştir. B irbirin i te fs ir e tm e k te ­

dir. İçinde en ufak bir şü p he ve ihtilafa y er yoktur:

“Kur'ânu Mübîn, yirmi senede hacetlerin mevkileri itibariyle necim olarak, mü­teferrik parça parça nüzul ettiği halde, öyle bir kemâl-i tenasübü vardır ki, güya bir defada nazil olmuş gibi bir tenasüb gösteriyor. Hem yirmi senede, mütebâyin esbâb-ı nüzûle göre geldiği halde, tesânüdün kemalini öyle gösteriyor-, güya bir sebep-i vahidle nüzûi etmiştir. Hem mütefavit ve mükerrer suallerin cevabı olarak

®Kehf Sûresi: 109.

Page 28: ULUSLARARASI€¦ · Baskı, Cilt: Nesil Matbaacılık A.Ş. ... 2. Kur’ân Tefsirinde Disiplinli Metod. 284 m ULUSLARARASI BEDİÜZZAMAN SEMPOZYUMU - !ll niz.” “O'nun mu’ciziğinin

308 ■ ULUSLARARASI BEDİÜZZAMAN SEMPOZYUMU - III

geldiği halde, nihayet imtizaç ve ittihadı gösteriyor. Güya bir sual-i vahidin c e ­vabıdır. Hem mütegayyir, müteaddit hadısatm ahkâmını beyan için geldiği halde, öyle bir kemal-i intizamı gösteriyor ki, güya bir hadise-i vahidenin beyanıdır.Hem, muhtelif, mütefavit halette hadsiz muhatabların fehimlerine münasib üslüb- larda tenezzülat-ı kelamiye ile nazil olduğu halde, öyle bir hüsn-ü temasül ve gü­zel bir selaset gösteriyor ki, güya halet birdir, bir derece-i fehimdir, su gibi akar bir selaset gösteriyor. Hem, mütebaid, müteaddid muhatabın esnafına m ütevec­cihen mütekellim olduğu halde, öyle bir sühûlet-i beyanı, bir cezalet-i nizamı, bir vıızûh-u ifhamı var ki; güya muhatabı bir sınıftır. Hatta her bir sınıf zanneder ki, bit asale muhatab yalnız kendisidir. Hem mütefavit, mütederric irşâdî bazı gayeler isal ve hidayet etmek için nazil olduğu halde, öyle bir kemal-i istikamet, öyle bir dikkat-i muvazenet, öyle bir hüsn-ü intizam vardır ki, güya maksat birdir."

B u , K u r’â n ’ın b e d i’ ve em salsiz bir i ’câz vech id ir. B ed iü zzam an m erh u m d a n

başka bu i ’câz v e ch in e dikkat çe k e n i görm ed im . G e rç e k te n de K u r a n , m u n tazam

bir vah det teşkil e tm ek ted ir. N e ön ü n d en , n e de arkasın d an h içb ir batıl ken d isin e

yanaşam az. H akîm ve H am îd o lan A llah T e a la tarafınd an indirilm iştir. O n d a niza ve çek işm ey e d ü şm ek asla d oğru değildir. B u n o k ta , K itab-ı Azız o la n K u r’â n ’la m u ­

am elen in ön em li esaslarınd an biridir.

A ltın cı v e cih : D en g eli b ir y o l o r ta y a k o y m a sıB ediüzzam an, İ ’câzın bu vech in i m üstakil bir bah iste ele alm ıştır. B u i ’câz v ec-

hiyle şunu k astetm ek ted ir:

’‘Kur’ân, bütün aksam-ı tevhidin bütün meratibini, bütün levazımatiyle muha­faza ederek beyan edip muvazenesini bozmamış, muhafaza etmiş. Hem bütün hakaik-i aliye-i İlâhiyyenin muvazenesini muhafaza etmiş; hem bütün Esmâ-i Hüsnâ’nın iktiza ettikleri ahkâmları cem ’etmiş, o ahkamın tenasübünü muhafaza etmiş. Hem Rubûbiyet ve Ulûhiyyetin şuunatmı kemâl-i muvazene ile cem'etmiş- tir. İşte şu muhafaza ve muvazene ve cem ’ bir hasiyettir. K at’iyen beşerin ese­rinde mevcut değil..."

“Kur’ân, bütün uhrevî ve dünyevî, iimî ve amelî erkân-ı sitte-i imaniyenin herbi- risini tafsilen, erkân-ı hamse-i İslâmiyenin herbirisini kasden ve cidden ve saadet-i dareyni te ’min eden bütün düsturları görür, gösterir. Muvazenesini muhafaza edip, tenasübünü idame edip o hakaikın hey’et-i mecmuasının tenasübünden hasıl olan hüsün ve cemalin menbaından Kur’â n ’m bir i’câz-ı manevîsi neş’et eder. İşte şu strrı-ı azimdendir ki, ulemâ-i ilm-i kelâm, bir kısmı onar cild o la­rak erkân-ı imaniyeye dâir binler eser yazdıkları halde, aklı nakle tercih ettikleri için Kur’ân’ın on âyeti kadar vuzuh ile ifade ve kat’î isbat ve ciddi ikna edememiş­ler.”

B ediü zzam an, o büyük m ü sad em eler ve o acib inkılab ile birlikte,

"Hz. Muhammed (a.s.m) getirdiği şeriatın hakaiki, fıtratın kanunlarındaki mu­vazeneyi muhafaza etmiştir. İçtimaiyatın rabıtalarına lâzım gelen münasebetleri ihlal etmemiştir. Zaman uzadıkça, aralarında ittisal peyda olmuştur. Bundan da anlaşılır ki; İslâmiyet nev’-i beşer için fıtrî bir dindir ve içtimaiyatı tezelzülden vi - kaye eden yegane bir amildir” der.

"O Kur’ân-ı camiin nusus ve vücuhundan ve işarat ve rumuzundun çıkan şeri- at-ı kübra-yı İsJâmiyetin kemal-i İntizamı ve muvazeneti ve hüsn-ü tenasübü ve resaneti; cerhedilmez bir şahid-i adil, şüphe getirmez bir bürhan-ı katı’dır. Demek oluyor ki: Beyanat-ı Kur’âniye, beşerin ilm-i cüz’îsine müstenid olamaz.”

Page 29: ULUSLARARASI€¦ · Baskı, Cilt: Nesil Matbaacılık A.Ş. ... 2. Kur’ân Tefsirinde Disiplinli Metod. 284 m ULUSLARARASI BEDİÜZZAMAN SEMPOZYUMU - !ll niz.” “O'nun mu’ciziğinin

DOÇ. DR. ZİYAD ED-DEĞAMİN M 309

B ilem iy o ru m , bu h a rik a izah lar v ark en , ez -Z erk ân î, İ ’câzu 1-Kur’â n konu su nd a bu v ech i, n e d en m a ’lul v ecih lerd en saym ıştır?

Y e d in ci v ecih : K u r’ân-ı K erim in h ak em liği ve m u rak ab eciliğ iB ed iüzzam an i ’caz ın bu yönü hakkında şöyle diyor:

“Kur’ân’ın bir cenahı mazide, bir cenahı müstakbelde, kökü ve bir kanadı eski peygamberlerin ittifaklı hakikatleri olduğu ve bu, onları tasdik ve te ’yid ettiği ve onlar dahi tevafukun lisan-ı haiiyie bunu tasdik ettikleri gibi, öyle de: Evliya ve asfiya gibi ondan hayat alan semereleri, hayattar tekemmülleriyle, şecer-i müba- rekelerinin hayatdar, feyizdar ve hakikatmedar olduğuna delalet ediyorlar"

•Kur'an, bütün kütûb-u sâ lifen in güzelliklerini ve esk i şeria tların kavaid-i e sa s iy e - lerini c e m ’etm iş olduğundan, usulde m uaddil ve m ükem m eldir,

K u r’â n ’ın m azi ve m üstakbeli k a n atlan altına alm ası, on un m u rak eb esin e delildir.

G eçm iş sem avî kitablardaki hakikatleri t a ’dil ve ikm al e tm esi o n u n hakem liğin i isbat ed er. A lim lerin ve ev liyaların büyük çoğu nlu ğunu n on d an d erslerin i a lm aları y ine

on u n hak im iyetin i g ö s te r ir . B u m u ra k a b e ve h ak em liğ in sö zk o n u su olduğu en

ön em li n o k ta , h ay atî ve a m elî yönün yanısıra, ilim ve m a ’rifet cihetidir.

S ek iz in ci v e c ih : G aybi ih b a rla rıK u r’â n ’ın ihtiva ettiğ i ih b ara t-ı gaybiye üç çeş ittir . (e l-M e k tû b ât’ın 1 4 3 s a y fa ­

sında belirttiği gibi d ört çe ş it değildir): M aziye ait ih b ara t-ı gaybiye: K ur an , H z.

A d em ’den tâ en hayırlı asır olan A sr-ı S a a d e te kadar p ek ço k h ab erleri n ak letm iştir,

İstikbale ait ihbarat-ı gaybiye: Hz. M u ham m ed ’in k oru n acağ ın a , düşm anların ın h e ­

zim ete u ğ ratılacağ ın a , R um ların S a sa n île re gaüb g e lecek lerin e , M üslüm anların M e k ­

k e ’yi feth ed ip M escid-i H a r a m ’a g ire ce ğ in e dair ihbarlar bu n e v ’e g irer. H akaik-ı

İlah iyeye, hakaik -ı kevniyeye ve um ûr-u u hreviyeye dair ihb arat-ı gaybiyesidir.

B ed iü zzam an , F e tih Sû resin in ihtiva e ttiğ i g ay b î hab erleri zikrederken şu d e ğ e r ­

lendirm eyi yapar-. “İşte K u r’â n ’m en va-ı i ’câzm d an o lan ihbar-ı gayb n e v ‘inin le-

m eat-ı i ’câz iyesi ayat-ı K u r’ân iy ed e o kadar çoktu r ki, h a sra g e lm ez. E h l-i zahirin

kırk elli ây ete h a sre tm e ler i, nazır-ı zahiri iledir. H ak ik atte ise b in den g e ç e r . B a z e n

bir â y ette dört beş v ecih le ihbar-ı gaybî bu lunur.’’

K u r’â n ’ın i ’câzın ı isb at ed en ihbarat-ı gaybiyenin d iğer bir çeşid in i de B ed iü zza-

m an nazım sürerindeki L e m e a t risalesin de şöyle açık lar: “Nakil ve h ikâyatınd a, ih-

bar-ı sad ıkad a h azır m üşahid gibi bir üslûb-u bedi-i pür m e a n î n a k led erek , b e şeri

onunla ikaz ed er. M enkulatı şunlardır: İhbar-ı evvelini, ahval-i ah irin i, esra r-ı c e h e n ­

n em ve cin an ı. H akaik -ı g aybiye, h e m esrar-ı şeh ad et, serair-i İlâhî, revabıt-ı k e v -

niye dair hikayatıdır, h ikayet-i iyânî ki n e v ak i’ reddeylem iş, ne m antık tekzib e tm iş. M antık kabul e tm ezse redd de bile ed em ez . S e m a v î k itab iarın ki m atm ah -ı c ih â n î,

İttifak î n o k ta lard a m u sed d ik an e n ak led er. İh tilâfî y erlerin d e m u sa h h ih a n e b a h s e ­

d er. ’’

B u açık lam aların ö n cek i vecih le d e m ü n asebeti bulunm aktadır.

Ş u kadar var ki: B e n , B e d iü zzam an ’ım “U lem â-i batın için K u r’ân b a şta n b a ş a

ih b arat-ı gaybiye n e v ’in d en d ir” d erk en k end isine katılm ıyorum . Ç ünkü, “U le m a -i

b a tın ’’ tabiri, âlim ler nezdinde m azbut değildir, A yrıca bu gibi ikiliklerden uzak d u r­

m ak gerek ir. Ç ünkü bu ü m m eti yanlış an lam aya sev k ed en hususlardandır. B u n d an

Page 30: ULUSLARARASI€¦ · Baskı, Cilt: Nesil Matbaacılık A.Ş. ... 2. Kur’ân Tefsirinde Disiplinli Metod. 284 m ULUSLARARASI BEDİÜZZAMAN SEMPOZYUMU - !ll niz.” “O'nun mu’ciziğinin

310 ' ■ ULUSLARARASI BEDİÜZZAMAN SEMPOZYUMU - lil

dolayı biz M üslüm anlarda şu gibi ikilikler o rtay a çıkm ış: U lem â-i zahir-U lem â-i batın ,

d ü nya-ah iret, ilim -d in...

D okuzuncu v e cih : B ü tü n in san ta b a k a la r ın a h itab e tm e siB ed iü zzam an ’a K u r’ân terk ib yön leri konusunda m ü fessirlerin ihtilaf e tm elerin in

sırrı sorulm uş, o da şu şekilde cev ap verm iştir:

“K u r’â n ’ın i ’câz v ecih lerin d en biri odur ki; nazm ı öyle b ir üslu p tad ır ki, bü tün

asırlara, tab ak alara intibak ed eb ilir ,”

K u r’ân gençliğ in i ve tazeliğini m uhafaza etm iş ve “h e r asırdaki tab a k a t-ı b e şerin

her bir tab a k a sın a güya d oğru dan doğruya husûsî m ü teveccihd ir, h itab ediyor. E vet

bütün ben î A d em e bütün tabakatiy le en yüksek ve en dakik ilim o lan im an a ve en

g en iş ve n u ran î fe n o la n m a ’rifetu llah a ve en eh em m iyetli ve m ü tenev v i m aarif

o lan ahkh am -ı Islâm iyeye d avet ed en , ders v eren K u r’ân ise . h e r neve h e r ta ifey e

m uvafık g e le ce k bir ders v erm ek elzem dir. H albuki ders birdir, ayrı ayrı değil. Ö yle

ise , aynı d erste tab a k a t bulunm ak lâzım dır. D e re c â ta g ö re herb iri, K u r’â n ’m p e rd e ­

lerin d en bir p erd ed en hisse-İ d ersin i a lır ,” K u r’ân , h iç k im seyi i ’câz ın d an m ahru m

bırakm ıyor.

"İşte T e ’nis-i ezhan için akl-ı beşere karşı İlâhî tenezzülat, Tenzîlin üslubunda tenevvüü, mûnisliğidir mahbhub-u ins-u cânnı.” "Hatta yalnız gözü bulunan, ku­laksız, kalbsiz, iiimsiz tabakasına karşı da, Kur’ân’ın bir nevi alamet-i i’câzı vardır.Şöyle ki: Kur’ân-! Mu’cizü’l-Beyamn yazılan kelimeleri birbirine bakıyor,Meselâ Söre-i Kehf’de ‘Ve sâminuhum kelbuhum’ kelimesi, altında yapraklar d e ­linse, Sûre-i Fatır’daki ‘Kıtmîr’ kelimesi, az bir inhirafla görünecek ve o kelbin ismi de anlaşılacak”

B a n a öyle geliyor ki, gözü nd en başka bir şeyi o lm ayan k im seye i’câzın isb atında

bir nevi tekellü f ve m ü balağa vardır. Çünkü, m u sh aflan n ta b ’ ve bask ısı ü zerind e

y ap ılacak bir m üdahale bu gibi delilleri ortad an kaldırır. Ö te yand an, bu gibi şeylerle

m eşgul olm ak , B ed iüzzam an m erhu m u n da bizzat belirttiği m akasıd -ı K u r’ân îy ed en

d eğild ir.

O n u n cu v ecih : B ir din t e ’sis e tm e si ve h a y a tı d e ğ iş tirm e siK u r’ân öyle bir din t e ’sis etm iştir ki, n e g eçm işte o n u n misli var, n e de g e le ­

ce k te o la ca k . “A rzım ızı, se n e v î yevm î d a iresin d e şu hayt-ı sem av îd ir; tu tm u ş da

döndürüyor. K üreye ağır basm ış, h em dahi o n a binm iş. B ırak m ıy or isy a n ı.”

"Kur’ân, bu dünyada öyle nuranî ve saadetli ve hakikatli bir surette bir tebdîl-i hayat-ı içtimaiye ile beraber, insanların; hem nefislerinde, hem kalblerînde, hem ruhlarında, hem akıllarında, hem hayat-ı şahsiyelerinde, hem hayat-ı ictimaiyele- rinde, hem hayat-ı siyasiyelerinde bir inkılab yapmış ve idame etmiş ve idare et­m iştir...”

O n b irin ci v e cih : U zun z a m a n g e ç m e s in e ra ğ m e n k e n d is in e m u a ra z a ed ilm em esi

"On üç asır müddette meylü’t-tehaddi varmış Kur’ân’ın a ’dasında, şevk-i taklid uyanmış Kur’ân ’ın ahbabında. Şu iki meyl-i şeditle milyonlarca kütub-u arabiye yazılmıştır, meydanda. Onlar ile Tenzil muvazene edilse, en amî adam bile onların beşeri kitaplar, Kur’ân'ın ise semavî olduğuna hükmedecek. Kur’ân, beşerin önünde kapıları açık bırakmış, bu uzun zaman zarfında kendi mazmun ve muhte-

Page 31: ULUSLARARASI€¦ · Baskı, Cilt: Nesil Matbaacılık A.Ş. ... 2. Kur’ân Tefsirinde Disiplinli Metod. 284 m ULUSLARARASI BEDİÜZZAMAN SEMPOZYUMU - !ll niz.” “O'nun mu’ciziğinin

DOÇ. DR. ZİYAD ED-DEĞAMÎN S 311

vasini neşretmiş. Ruhları ve zihinleri de kendine davet etmiş. Buna rağmen be­şer onun muarazasına muktedir olamamış. İmtihan zamanı artık geçti.”

B e n ise d iyorum ki: K ıy a m ete k ad ar bu m ey d an ok u m a s o n a e r m e y e c e k ve

devam e d e ce k tir .

O n ikinci v ecih : İ ’câz-ı ilmiB ed iü zzam an, m od ern ilm in keşfiyatından da bah sed er. K ur a n ’ın bu konuyu da

ihm al etm ed iğ i görü şü nd ed ir. Ç ü nkü K u r’ân , bütün b e şe r iy e te h itab e tm e k te d ir .

K u r’ân buna iki c ih e tle işaret etm iştir: B irin cisi: M u’cizat-ı enbiya suretiyle. İkincisi:

B azı h ad isat-ı tarih iy ey i se rd e d e rk e n . B ed iü zzam an ay rıca bu k on u d a a ra ş tırm a

y ap m anın ço k büyük bir dikkat gerektirdiği kanaatındadır.

“R a ’d ” ve ,:B e r k ” k elim elerin i te fs ir e d e rk e n bu kon u ya te m a s e d e re k şö y le

d er:

“Onlar (ra’d ve berk) âlem-i gayb cihetinden bulutlar âlemindeki kanunlarının tanzimi için müvekkel kılınmış meleklerin elinde iki açık delildir. Sonra, hikmet-i İlâhiye sebepleri müsebbelere bağlamıştır. Bulut, havada dağınık bulunan su bu­harından teşekkül edince, bir kısmı negatif elektrikle, bir kısmı da pozitif elektrikle yüklü olur. Bunlar birbirine yaklaşınca aniden çarpışır ve şimşek meydana gelir.Sonra birbirine girme, anî yer değişikliği ve— âlemde boşluk bulunamayacağı için— yerinin başkasıyla dolması sebebiyle de titreme olur, tabakaları dalgalanır ve gök gürültüsü doğar, Bu durumlar, ancak R a’d ve Berk meleklerinin temsil ettikleri bir nizam ve kanun altında cereyan eder.”

B e d iü zzam an ’ın risaleleri i ’c â z ’m bu n e v ’inin örnekleriy le doludur.

O n ü çü n cü v e c ih : A llah T e a l a ’nın m a rife tin e u la ş tıra n y o l K u r’â n ’d ır

“ . . . 1 0 5 . . . ”

B ed iü zzam an R ab b im izi bize ta rif ed en üç büyük küllî m u arrif bu lun d uğu nu

söy ler ve bunları şöy le sıralar: B irisi: Şu kitab-ı kâinattır. İkincisi: Ş u k itab-ı kebîrin

âyet-i kübrası o lan Hz. M uham m ed (a .s,m )'d ır. Ü çüncü sü ise : K u r’ân-ı H a k îm ’dir.

B un d an anlaşılıyor ki: Bütü n m a ’rifetlerin e n m ühim m i, A llah ’ın kulları üzerind eki

en büyük hakkı ve d iğer hakikatleri b ilm enin kaynağı olan m a ’rifet-i H aiık ’ın k ay n ağ ı

ikidir: B irin cisi; V ah iy ; İkincisi ise: K â in at, yani duyular, tecrü b e ve m ü şah ed e. B u ,

ta ’lim ve terb iy e a lan ın d a yararlan ılm ası için g e rçe k te n an laşılm ası ve g e liş tir ilm esi g erek en bir yaklaşım dır.

B ed iü zzam an m erhu m , i ’câz yolları arasınd a bir tezahu m bulunm adığını belirtir,

I ’câz v ed h lerin in bitm ez tü k en m ez o ld uğuna, anlattık ların ı İ ’câ z ü ’l-K u r’â n ’ın sa d e ce bir p arçasın ı k eşfed en kısa b ir b ah is olduğuna ve konuyu layık olduğu şek ild e izah

etm ed iğ in e inanır.

K u r’ân , dünya durdukça d u racak ve y en i yeni m u ’cizeleri de o rtay a ç ık a ca k tır .

Kur a n ’ın d iğer i ’câz v ecih lerin i sa d e ce zam an o rtay a ç ık a rm a y a ca k , â y e tle r i ü z e ­

rinde derin te fek k ü r ve teem m ü l, özellikle de K u r a n a tm o sferin d e y a şa m a da bu hizm eti ifa d ecektir.

İ’c â z ü ’l-K u r’â n ’a d a ir şü p h e le rB ed iü zzam an, asrın m ülhidlerinin K u r’ân-ı K erim hakkında uyandırdıkları ş ü p h e ­

leri g ö rm ezlik ten g elm em iş, ak sin e , bu nlara karşı so n d e re c e uyanık d av ranm ıştır .

Page 32: ULUSLARARASI€¦ · Baskı, Cilt: Nesil Matbaacılık A.Ş. ... 2. Kur’ân Tefsirinde Disiplinli Metod. 284 m ULUSLARARASI BEDİÜZZAMAN SEMPOZYUMU - !ll niz.” “O'nun mu’ciziğinin

312 rn ULUSLARARASI BEDİÜZZAMAN SEMPOZYUMU - III

K ur a n ’m kendi kend isin i m üd afaa ettiğ in i ve hükm ünü icra ettiğ in i ö n e m le b e lir t ­

m iştir.

B ed iüzzam an sözkonusu şü p helerin en önem lilerin i ele alır. Ş ö y le ki:

B ir in c is i : K ur a n ’da m ü teşab ih at ve m üşkilat denilen , hakîkî m ânaları an la ş ılm a ­

yan, bazı şey lerin bu lunm ası, i’câz ın a m ünâfidir. Zira K u r’â n ’m i’câzı, b e la g a t ü ze­

rin e m ü essestir. B e la g a t da a n c a k ifadenin zuhur ve vüzûhuna m ebnîdir.

İk incisi: Y a ra tılışa ait m e se le le r , m übh em ve m utlak b ırakılm ıştır. V e keza k â ­

inata dair fünundan p ek az bahsed ilm iştir. B u ise talim ve irşad m esleğ in e m ü n afi-

dir.

Ü ç ü n c ü s ü : K u r’â n ’ın bazı ây etleri zah iren ak lî d elillere m u haliftir. B u n d a n o

âyetlerin hilaf-ı vaki oldukları zihne geliyor. B u ise, K u r’â n ’ın sıdkm a m uhaliftir.

B ed iüzzam an bu şü p h elere şö y le cev ap verir: K u r’â n h n üslup larında cu m h ûr-u

nasın fehim leri m üraat edilm iştir. B e şe rin akıl seviyesine tenezzü latta bu lunulm u ştur.

T a ki, avam onları idrak v e fehm ed ebilsin . O nun için m ü teşabih gelm iştir.

10 ¿rfiD-ds kaydın ı te fs ir e d e rk e n aynı g e rç e ğ i şö y le t e ’yid e t ­

m ekted ir: “P e k g en iş o la n K u r’ân-ı H ak îm in h itab ların a , m ân âların a , işa re tle rin e

dikkat ed ilm ekle bir am îd en tut bir veliye kadar bütün tab ak at-ı n âsa ve um um e f-

kâr-ı a m m ey e o la n m ü raatları, o k şam aları fev kalad e h a y re te , ta a c c ü b e m u cib tir.

H e r bir kısım insan lar, ( O İ h a k k ı n d a ) İstidatlarına g ö re feyz-i K u r’â n ’d an

h isselerini a lm ışlard ır,”

B ed iü zzam an ’ın “İşkâl dedikleri şey, ya üslubun p ek yüksek ve m u h ta sa r o lm a-

siyle m ânân ın ço k derin ve İnceliğ ind en ileri gelir, K u r’â n ’m m üşkilatı bu k ab ild en ­

dir" sözün de ise bir îth am vardır. Ç ünkü, zorluk anlayışlardan k ay n ak lan m ak tad ır,

K u r’â n ’ın k end isind en değil. M eselâ , müşkil diye iddia ettik leri â y e tlere b a k ın . B u

k im selerin , sözkonusu âyetlerin sayıları ve ned en müşkil sayıldıkları konusunda farklı

g örü şler ileri sürdüklerini görürsünüz. Ö y ley se , her işkâl, ilm inin azlığ ından ve bu

konudaki y etersiliğ in d en dolayı sah ib in in anlayışınd an k ay n ak lan m ak tad ır. K u r’ân ,

lafzını m uğlaklaştırm aktan ve ibaresin i g ü çleştirm ek ten m ünezzehtir.

B ed iü zzam an , ikinci şü p h ey e ise şö y le ce v a p v erm ek ted ir: E ğ e r K u r ’ân ta o

zam and a kevnî ilim lerde ta fs ila ta girseydi, cu m hur-u nasın zihinlerini teşv iş ed erd i.

E n iyisi insanlarla akıllarının d erecesin e g ö re konuşm asıdır.

Ü çü n cü şüpeyi ise şöyle cevap landırıyor: “K u r’â n ’ın m aksatları d örttür. K u r’â n ’-

da kâin atın bahsi, s a n ’at-ı İlâhiyye ve nazm -ı nizam -ı bedi* ile N azzam -ı H a k ik î’ye

istidlal e tm ek için a n c a k te b e ’î ve istitradîdir. ’’

“Hülasa: Madem ki Kur’ân bütün zamanlardaki bütün insanlara nazil olmuştur, şu şüphe addettikleri umûr-u selase, Kur’ân’a nakîsa değil, Kur’ân'm yüksek i’câ- zına delillerdir. Evet Kur’ân-ı Mu’cizü’l-Beyanı talim eden Cenab-ı Hakka kasem ederim ki; o Beşîr ve Nezîr’in basar ve basireti, hakikati hayalden tefrik ed em e­mekten münezzehtir, celîldir, celidir; veya insanları kandırarak mugalatalara dü­şürtmekten, meslek-i alileri ganîdir, alîdir, temizdir, tahirdir,”

10 Bakara Sûresi, 29

Page 33: ULUSLARARASI€¦ · Baskı, Cilt: Nesil Matbaacılık A.Ş. ... 2. Kur’ân Tefsirinde Disiplinli Metod. 284 m ULUSLARARASI BEDİÜZZAMAN SEMPOZYUMU - !ll niz.” “O'nun mu’ciziğinin

DOÇ, DR. ZİYAD ED-DEĞAMİN ■ 313

B ed iü zzam an . aynı şekilde K u r’â n ’ın üslubu ile İlgili o larak da bazı şü p h elere yer v eriyor ve bunları k esin cev ap larla çürütüyor:

M eselâ , “A llah , celal ve azam etiy le in san ların konuştukları gibi nasıl in san lar ile

tekellüm e tm e y e tenezzü l ed er? V e cü z ’î ve h ak ir şey lerd en n asıl b a h se d e r? A za- m atin e yakışır m ı? ”

B ed iü zzam an bu şü p h ey e şöyle cev ap veriyor;

“Allah’ın iradesi, ilmi, kudreti, kullî, umumî, muhit ve şamildir. Cenab-ı Hakkın azametine mikyas, ancak mecmu’ asandır. Meselâ, şems ziyasını bütün âleme neşrettiği bir sırada, pis müievves bir zerre de onun ziyasından istifade ettiği va­kit, şemse karşı: ‘Ne için bu pis, bu müievves zerre ile meşgul oldu ve ne için ona ziyasını verdi?’ diye itiraz edilebilir mİ? (....) Hülasa-, zerre gibi küçük şeyler veya adî fiiller, Halik’ın halkıyla vücûda geldikleri için, O ’nun dâire-i ilminde dahil olduk­ları bedîhıdir. Bu itibarla, onlardan bahsetmekte bilbedahe, müşahhat (münakaşa etmek) yoktur. (....) Kur’ân’m muhatabı beşer olduğuna göre, Kur’ân beşerin hissiyatiyle memzuc olan üsluplarını giyer ve şivesiyle söyler ki, beşerin fehmi söylenilen sözden tevahhuş edip ürkmesin. Evet yüksek bir insan bir çocukla konuştuğu zaman, çocuğun şivesiyle konuşursa, çocuğun zihnini okşamış olur.(....) Kur’ân’ı inzal etmekten maksat, cumhur-u nası irşad etmektir. Cumhur ise avamdır. Avam-ı nas çıplak olan hakaikı göremez; ülfet peyda etmedikleri akliyat-ı mahzayı ve mücerredâtı fehimleri alamaz. Bunun için Cenab-ı Hak, lütuf ve ih- saniyle hakikatları onların ülfet ettikleri bir libas ile, bir şive ile göstermiştir ki, tevahhuş edip ürkmesinler,”

A ra ş tırm a n ın s o n u ç la r ıB ed iü z z a m a n ’ın K u r’â n ’ın m u ’cizeiiğ in i isbat v e b e y a n kon usund aki m eto d u n d a

gözlen ebilen bazı Önemli hu suslar vardır. Ö n ce lik le İ ’câ z ü ’i-K u r’â n ’ı açık la rk en ü z e­

rinde durduğu arka p lana bak m ak g erek ir. D ah a ö n ce de belirttiğim iz g ib i, h iç ku ş­

kusuz o K u r’â n ’a yap ılan h ü cu m lard an ve bu hü cum lara karşı K u r’a n ’ın bizzat v er­

diği cev ap lard an h a re k e t etm iştir. A lim lerim iz, K u r’â n ’m m u ’cizeliğin i A ra p la ra d e ­

taylı o larak , A rap o lm ayanlara ise icm âlî b ir b içim d e açık lam aya Özen g ö ste rm iş le r .

B ed iü zzam an ise , K u r’â n ’ın m u ’c iz e y ön lerin i bütün in san lara tasüath bir b iç im d e

açık lam aya büyük ihtim am g österm iştir.

B ed iü z z a m a n ’m , İ ’câzü ’l-K u r’â n ’ı açık lam a konusunda k end isind en ö n ce k i â lim ­

lerd en etk ilendiği doğru dur, A n c a k , bu konud a daha ö n c e h iç te m a s ed ilm ey en

Önemli bir tak ım çizgiler belirlediğini de itiraf etm eliyiz, A bdulkahir C ü rcân î ve on u n

n azm u ’l-K ur’ân konusund aki nazariyesin i takdir e tm ek le b irlikte, A bd u lkah ir’in v a r ­

dığı çizgid e k a lm am ış, a k sin e bu n azariy ed en çık an b a şk a bir m ese le d e ta fs ila tta

bulunm uştur. O da, m ü n a se b e tle r m eselesid ir. B ed iü zzam an , b u n a bü yük Ö nem

verm iş v e te fs ir ettiğ i ây e tlere kap sam lı b ir şekilde uygulam ıştır. O kadar ki, bu uy­

g u lam asın d a Z e m a h şe r i’yi aşm ıştır , Sö z k o n u su m ü n a se b e tle r üçtü r: A y etin â y etle

m ü n asebeti. A ynı ây etin cü m leleri arasınd aki m ü n aseb et. H e r bir cü m len in k eyfiyet

ve unsurları arasınd aki m ü n aseb et. Y a n i aynı cü m len in , lafız ve ecza ları arasınd aki

ilişki, m ânâsınd aki m ü n a seb etler. B u K ur an-ı K erim d eki i ’câz sırrın ı a n la m a k iç in “nazım n a z a r iy e s i”n e B ed iü z z a m a n ta ra fın d a n g e tir ilen ç o k güzel ve Ö nem li b ir

yeniliktir.

A ynı şek ild e A bd u lkah ir C ü rc a n î’ye takdir ve h ay ran lığ ın ı b ild irm ek le birlik te

B ed iü z z a m a n ’ın, K u r’â n ’m i ’câz v ecih lerin d en sa d e ce bir tan esiy le y etin m ek k o n u ­

Page 34: ULUSLARARASI€¦ · Baskı, Cilt: Nesil Matbaacılık A.Ş. ... 2. Kur’ân Tefsirinde Disiplinli Metod. 284 m ULUSLARARASI BEDİÜZZAMAN SEMPOZYUMU - !ll niz.” “O'nun mu’ciziğinin

314 ■ ULUSLARARASI BEDİÜZZAMAN SEMPOZYUMU - III

sunda onu taklit etm ediğin i, yani “N azım N azariye”sini i ’câz konusund a tek ö lçü k a ­

bul e tm ed iğ in i görüyoruz.

B ed iü zzam an ’ın başk a bir y ö n ü n e daha dikkat çe k m e k g erek ir, O da, İ ’câz k o ­

nusunda bazı o rijin a l ve y e n i v ec ih le r g etirm esid ir. M ese lâ : K u r’â n ’ın m a rife t ve

m ed en iyet konusundaki i’câzına dikkat çek m esi, K u r’â n ’daki ilim lerin birliğini v u rg u ­

lam ası, K u r’â r im ilim ve m a ’rifetin tem el bir kaynağı olduğunu b e lirtm esi, K u r’â n ’ın

yapısındaki bütünlük ve ah en g i açık lam ası, K u r’â r im bütün sem avî k itap lara m urak ıb

ve h ak em olduğunu ifade e tm e s i... gibi konular B e d iü zzam an ’ın i’câ z ü ’l-K u r’ân k o ­

nusunda getirdiği yeniliklerdir.

B ed iü zzam an, i ’câz v ecih lerin d en h er birisine ve hatta bu v ecih lerin şıklarına ori­

jinal ve güzel m isaller getirm iş ve bu açık lam alarınd a eski âlim ler tara fın d a n te k ra r

ed ilen m isallerle yetin m em iştir,

İ ’câz konusunu e le a lan k itap lara göz attığım ızda, m üelliflerinin K u r’â n 'ın m u 'c i-

zeliğini âlim ler seviyesindeki k im selere g ö ste rm e y e çalıştık ların ı görü yoru z. D o layı-

siyle on ların m uh atapları sa d ece âlim lerdir, başkalarını n azara alm azlar. F a k a t, B ed i- ü z z a m a n ’ın on lard an farklı o larak , i’câ z ü ’l-K u r’ân konusund a avam -ı n a sa özel b ir

itina g österd iğ in i gördüm . B u g e rçe k , avam ın da K u r’â n ’ı an la y a b ileceğ i ve K u r’-

â n ’m avam ta b ak ası için de m u ’cize teşkil e ttiğ ini te k ra r te k ra r ifad e e tm e s in d e

aç ık ça göze çarp ıyor. A ca b a , avam a gösterdiği bu itinanın sırrı n e olabilir? H iç şü p ­

hesiz B ed iü zzam an “alim -i m ürşid”e güzei bir ö rn ek tir. Ç ü nkü, avam ın sev iy esin i

y ü kseltm eye çalışm ış, bö y ie ce bir çokların ın K u r’â n ’ı anlayıp m ânâların ı idrak e tm e ­

lerin e, dolayısiyle iki dünya saad etin i kazanm aların a ve K u r’â n ’a m u h atap o lm a s e ­

v iyesine çıkm aların a im kân sağlam ıştır.

B ed iü zzam an İ’câz konusund a— özellikle— iki n o k ta üzerinde açık lam aların ı tek sif

etm iştir. B irin cisi: B e y a n i’câzı, İkincisi ise: B a tı ve m ateryalist fe lse fe karşısındaki

m a ’rife t ve m ed en iy et i ’câzı. A ca b a , bizzat B ed iü z z a m a n ’ın da belirttiğ i gibi A rap

o lm ayanların A rap laşıp , A rap ların arasına karışınca lafız san atın ın galeb e e tm esi s e ­

b eb iy le in san ların dil kon u su nd eki selikaları bo zulm u şken b e y an i’c lz ın m rolü ne

olab ilir? B ir âlim -i m ürşid o lan B ed iü zzam an , terb iy en in en evvel m eto d ve usule

ih tiy ac ı olduğu in an cın d ad ır. B u n u n e n güzel yolu ise , b e la g a t ve ed eb iy a ttır .

Çünkü, bu insanın hassasıd ır. İnsanın ruhunu en güzel şekilde terb iye, v icdan ın ı en . okşayıcı o larak tasfiy e, fikrini en güzel b içim de tezyin ed en ve kalbini e n iyi şekilde

g en işle ten bir nevi ed ebiyattır. B und an dolayıdır ki, bu nevi ed eb iy atı, bütün ilim le­

rin su ltanıym ış gibi, h ep sind en daha yaygın, daha geniş, daha nafiz ve b e şer kalbine d ah a yak ın o la ra k görürsünüz. B ed iü zzam an , b e la g a tın e h e m m iy e tin e ve akıl ve

v icdan a o lan t e s ir in e ö n e m le dikkat çek er. B u seb ep lerd en dolayıdır ki, B ed iü z z a ­

m a n bu i ’câz v ech in e so n d e re ce ö n em verir,

B ed iü zzam an, “B e y a n î i ’câ z ’ü açık lark en iki m etod tak ip etiğin i görüyoruz. B i­

rincisi: B u n a yeterli d ereced e delik ve bü rhan g etirm esi. F a tih a Sû resin in ta m a m ı ile

B a k a ra Sû resin in ilk otuz üç âyetin i içine alan parlak tefsiriyle bu m e to d a g özel bir

ö rn e k serg ilem iştir. İk incisi: İ ’c â z ü ’l-K u r’ân konusundaki bu v e çh e y ö n e ltile b ile ce k

bütün şü p h eleri d e fe tm ek . M eselâ , K u r’â n ’daki tek rarların sırları ve K u r’ân ü n şiir o lm aktan m ünezzeh olduğu konusundaki ikna edici izahlarını gördük. B a n a öy le g e ­

liyor ki B ed iü zzam an, bu konud a, İ ’câ z ü ’l-K ur’ân isim li k itab ın ın büyük bir k ısm ını

şiirin tenkidi, tahlili ve K u r’â n ’m şiire o lan üstünülüğüne tah sis ed en e l-B a k illâ n î’den

Page 35: ULUSLARARASI€¦ · Baskı, Cilt: Nesil Matbaacılık A.Ş. ... 2. Kur’ân Tefsirinde Disiplinli Metod. 284 m ULUSLARARASI BEDİÜZZAMAN SEMPOZYUMU - !ll niz.” “O'nun mu’ciziğinin

DOÇ. DR. ZİYAD ED-DEĞAMİN ■ 315

daha iyi yap m ıştır. Ç ünkü B akıllân î, bu n o ktad a israfa kaçm ıştır. E ğer, K u r’ân n az­

m ın ın güzelliğini açık lam ay a y ö n elsey d i daha ön em li ve üstü n bir h izm et y ap m ış olu rdu .

Y in e B ed iü zzam an ’m, K u r’â n ’ın fasılaları (ayet sonlan) konusunda n e güzel a ç ık ­

lam alar yaptığ ın ı gördük. B u açık lam aları y a p a rk e n , sa d e ce ây et so nu nu n ây etle

o lan m ü n aseb etin i b e lirtm ekle y etin m em iş, ak sin e , bu fez lek elerin A lla h ’a im an ve

sıfatullahla İlgili tem el kaideler ihfiva ettiğini, K ur a n ’m külli m aksatlarını isbat ettiğ ini

belirtm iş ve K u r’ân fasılaların ın insanın vicdanı ve kalbi üzerindeki im an î ve p s ik o lo ­

jik tesirlerin i açık lam ıştır. B u güzel ve orijinal açık lam aları B e d iü z z a m a n ’dan başk a bir kim senin yap tığ ın ı görm ed im .

K u r’â n ’m m arife t ve m ed en iy et konusundaki i’câzm a g elin ce , B ed iü zzam an bu

i ’câz yönünü kavrayıp el atabilm iş, onu isbat edebilm iş ve K u r’â n ’a hücum edildiği

bu asırda bununla K u r’ân m uarızlarına karşı koyabilm iş, ve bundan h a rek etle B a tın ın

bozuk m ed en iyetin in çürüklüğünü ve bu m eden iyetin nasıl beşeriy eti d alalete sü rü k ­

leyip hak ve h ak ikati g ö rm e s in e en gel olduğunu isbat ed ebilm iştir. B ed iü z z a m a n

bunu y ap a rk en , realitey i konuştu rm uş ve İslâm Ü m m etin in , A lla h ’ın Ş e r ia t v e n i­

zam ını terk ed erek harfi h arfin e ve adım ı ad ım ına B atıy ı taklid e tm esi karşısında duy­

duğu te e ssü f ve üzüntü haliy le g e rçe k le ri dile g etirm iştir. O n u n sö z leri, K u r’ân -ı

K erim i yen id en hay at ve m arife t a lan ın a ak tarm ay a, Ü m m etin in an ç ve kültürünü

tash ih ve m ed en iy etin i k u rm a kon u su nd a K u r’â n ’ı te k ra r en büyük m erciiy e t m a ­kam ına iade e tm ey e aç ık bir davettir.

M edİüzzam an m erhu m u n, İçtim aî, b e şe r i ve tabii ilim lerin K u r’ân-ı K erim in nur

kaynağın d an çıktığını ve özellikle de A lla h ’ın güzel isim lerine dayandığını a ç ık la m a ­sıyla “bilginin İs lâm îleştirilm esi” fikrinin en büyük ön cü lerin d en birisi o lm uştu r. B u

n e d en le , B ed iü z z a m a n ’m fikirleriyle “e l-M a ’h e d ü ’l-A lem î L i ’l-F ik ri’l-İslâm î” arasın d a bir köprü kurulm asını zaruri görüyorum .

B ed iü z z a m a n ’m İ ’c â z ü ’l-K u r’ân konusundaki fikirleri öylesine g e rçe k çi ve canlıdır

ki, günlük hay ata aktarılm aya rah atlık la im kân verir. B u da, on u n fkirlerin i a ra ştır­

m ak, onları geliştirm ek, üzerinde y en i fik irler b ina e tm ek ve bu nların üzerind e d o ­

nup kalm am akla olur, İslâm ın san cağ ın ı asırlarca taşıyan bu m illet, B a tın ın m a te ry a ­

lis t'm e d e n iy e tin e karşı k oyab ilen B e d iü zzam an ’ı ö rn ek alarak K u r’ân-ı K erim in e sa s

ve düsturları üzerinde eski şanlı tarih in i yeniden kurabilir ve buna m uktedirdir.

H ü l a s a : K u r’ân , âlim lere en erji kaynağı o lm aya devam e d e c e k , hayranlık u y a n ­

dırıcı sırları bitip tü k e n m e y e ce k , bütün k itap lara ve bilcüm le m a ’rife tle re olan h a ­kem liği sü re ce k ve âlim ler: “K u r’ân h âlâ tap tazed irl" d e m e y e devam ed ecek lerd ir.

B e n , B e d iü z z a m a n ’ın eserlerin d e zen gin bir fik ir m ad en i buldum . H e r fikri,

K u r’ân-ı K erim in i'ca z vech ind en biri sayılabilir. B u açık lam alarım la m aksadım ı ifad e

edip ed em ed iğim i bilem iyoru m .

R ab b im , h a m d ed erek S e n i h e r türlü n a k san d an tenzih ed erim . S e n d e n b aşk a

hiçb ir ilah olm adığına şeh ad et ed erim . S e n d e n af diler ve S a n a tev b e ederim .