sağlıklı yaşam bülten - 5

8
Mayıs - Haziran 2011 / Sayı: 05 / ücretsizdir Özel Antalya Yaşam Hastanesi Sağlık Bülteni SAĞLIKLI YAŞAM Özel Yaşam Hastanesi olarak, 25 - 26 Mart 2011 tarihlerinde Chef Club tarafından bu yıl ikincisi düzenlenen “Best School&Hotel Adwards Turkey” yarışmasına sağlık sponsoru olarak destek verdik. Best School & Hotel Adwars Turkey yarışması Özel Antalya Yaşam Hastanesi olarak “İşgücü Yetiştirme Programı” çerçevesinde Türkiye İş Kurumu Antalya İl Müdürlüğü ile yaptığımız ortak çalışmalar doğrultusunda istihdama devam ediyoruz. 01.10. 2010 tarihi ile 31.12.2010 tarihleri arasında gerçekleştirdiğimiz ilk staj programında iş hayatında tecrübesi olmayan genç arkadaşlarımızın mezuniyetlerine göre mesleklerini geliştirmeleri amacıyla üç aylık staj programının sonunda 18 adet kursiyerimizden 14’ünün hastanemiz bünyesinde istihdamı sağlanmıştır. Aynı zamanda kursiyerlerimize, meslekleri ile ilgili sertifikaları verilerek tecrübeleri belgelenmiştir. Mesleklerinde kalifiye personel yetiştirmek amaçlı Türkiye İş Kurumu Antalya İl Müdürlüğü ile ortaklaşa yapılan bu çalışmamız, iş hayatına yeni atılacak genç arkadaşlarımızın yoğun talebi üzerine ikinci kez 01. 04. 2011 tarihi ile 30.09.2011 tarihleri arasında 6 aylık staj programı düzenlenmiştir. Staj programı sonunda 18 kişilik kursiyerlerimizin %100’ünün istihdamını hedeflemekteyiz. 5-6 Nisan 2011 tarihlerinde Antalya Cam Piramit’te gerçekleştirilen Akdeniz Üniversitesi Girişimcilik ve İş Geliştirme Araştırma ve Uygulama Merkezi (AKGİM) tarafından bu yıl dördüncüsü düzenlenen “Akdeniz İş Fırsatları Zirvesi”ne sağlık sponsoru olarak fuarda yerimizi aldık. Akdeniz İş Fırsatları Zirvesi İstihdama Devam... S3’TE S6’DA S2’DE ÇOCUKLARDA ATEŞ VE ATEŞ DÜŞÜRÜCÜLER YAZ DİYETLERİNDE DOĞRU BİLİNEN YANLIŞLAR... HEPATİT A VİRÜSÜNE DİKKAT! Antalya Büyükşehir Belediyesi Kütür ve Sosyal İşler Daire Başkanlığı’nın Atatürk Kültür Merkezi (AKM) Parkı’nda düzenlediği “Antalya Çocuk ve Oyun Şenliği” etkinliğinde 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nı kutladık. “Antalya Çocuk ve Oyun Şenliği” etkinliğinin sponsoru olarak sağlık hizmetlerinin yanı sıra palyaçolar eşliğinde çocuklara yüz boyama yapılarak, uçan balon, çikolata ve t-shirtler hediye edildi. Antalya Çocuk ve Oyun Şenliği

Upload: yasamhastaneleri

Post on 22-Mar-2016

241 views

Category:

Documents


3 download

DESCRIPTION

Yaşam hastaneler grubu tarafından yayınlanan Sağlıklı Yaşam Bültenidir.

TRANSCRIPT

Page 1: Sağlıklı Yaşam Bülten - 5

Mayıs - Haziran 2011 / Sayı: 05 / ücretsizdir

Özel Antalya Yaşam Hastanesi Sağlık BülteniSAĞLIKLI YAŞAM

Özel Yaşam Hastanesi olarak, 25 - 26 Mart 2011 tarihlerinde Chef Club tarafından bu yıl ikincisi düzenlenen “Best School&Hotel Adwards Turkey” yarışmasına sağlık sponsoru olarak destek verdik.

Best School & Hotel Adwars Turkey yarışması

Özel Antalya Yaşam Hastanesi olarak “İşgücü Yetiştirme Programı” çerçevesinde Türkiye İş Kurumu Antalya İl Müdürlüğü ile yaptığımız ortak çalışmalar doğrultusunda istihdama devam ediyoruz.

01.10. 2010 tarihi ile 31.12.2010 tarihleri arasında gerçekleştirdiğimiz ilk staj programında iş hayatında tecrübesi olmayan genç arkadaşlarımızın mezuniyetlerine göre mesleklerini geliştirmeleri amacıyla üç aylık staj programının sonunda 18 adet kursiyerimizden 14’ünün hastanemiz bünyesinde istihdamı sağlanmıştır. Aynı zamanda kursiyerlerimize, meslekleri ile ilgili sertifikaları verilerek tecrübeleri belgelenmiştir.

Mesleklerinde kalifiye personel yetiştirmek amaçlı Türkiye İş Kurumu Antalya İl Müdürlüğü ile ortaklaşa yapılan bu çalışmamız, iş hayatına yeni atılacak genç arkadaşlarımızın yoğun talebi üzerine ikinci kez 01. 04. 2011 tarihi ile 30.09.2011 tarihleri arasında 6 aylık staj programı düzenlenmiştir. Staj programı sonunda 18 kişilik kursiyerlerimizin %100’ünün istihdamını hedeflemekteyiz.

5-6 Nisan 2011 tarihlerinde Antalya Cam Piramit’te gerçekleştirilen Akdeniz Üniversitesi Girişimcilik ve İş Geliştirme Araştırma ve Uygulama Merkezi (AKGİM) tarafından bu yıl dördüncüsü düzenlenen “Akdeniz İş Fırsatları Zirvesi”ne sağlık sponsoru olarak fuarda yerimizi aldık.

Akdeniz İş Fırsatları Zirvesi

İstihdama Devam...

S3’TE S6’DAS2’DE

ÇOCUKLARDA ATEŞ VE ATEŞ DÜŞÜRÜCÜLER

YAZ DİYETLERİNDE DOĞRU BİLİNEN YANLIŞLAR...

HEPATİT A VİRÜSÜNE DİKKAT!

Antalya Büyükşehir Belediyesi Kütür ve Sosyal İşler Daire Başkanlığı’nın Atatürk Kültür Merkezi (AKM) Parkı’nda düzenlediği “Antalya Çocuk ve Oyun Şenliği” etkinliğinde 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nı kutladık.

“Antalya Çocuk ve Oyun Şenliği” etkinliğinin sponsoru olarak sağlık hizmetlerinin yanı sıra palyaçolar eşliğinde çocuklara yüz boyama yapılarak, uçan balon, çikolata ve t-shirtler hediye edildi.

Antalya Çocuk ve Oyun Şenliği

Page 2: Sağlıklı Yaşam Bülten - 5

Ö Z E L Y A Ş A M H A S T A N E S İ B Ü L T E N M A Y I S - H A Z İ R A N 2 0 1 1

2

Uzm. Dr. Oğuz ERMİŞÖzel Antalya Yaşam Hastanesi

Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı

ÇOCUKLARDA ATEŞ VE ATEŞ DÜŞÜRÜCÜLER

Ateş genel olarak vücut ısısının normal sınırların üzerine yükselmesi olarak tanım-lanabilir. Ateş, bebek ve çocukların acil servise başvuru nedenlerinin en önde gelenlerinden birisidir. Bilindiği üzere normal vücut ısısı ölçüm yerine göre değiş-mekle birlikte koltuk altında 37,4 0C, ağız içinde 37,5 0C, makatta 38 0C , kulak zarında 37,8 0C ‘nin altındadır. Vücut ısısı bu değerlerin üzerine çıktığı zaman yani ateş yükseldiğinde bebek ve çocukların keyfi kaçmakta halsizlik, kırgınlık, huzursuzluk, titreme, havale gibi şikayetlere neden olabilmektedir.

Ateş birçok hastalığın ilk belirtisi olması nedeniyle önemli bir işaret olmasının yanısıra hastalığın seyrinin ve tedaviye cevabın değerlendirilebilmesi, gelişebilecek istenmeyen durumların engellenebilmesi açısından da çok önemli bir takip parametresidir. Ateş yükselmesine neden olan faktör (sıklıkla infeksiyonlar ya da infeksiyon dışı nedenler) vücutta bir dizi zincirleme reaksiyona neden olur. Başlangıç evresinde çocukta her zamankinden farklı bir düşkünlük ve halsizlik dikkat çekerken vücut ısısı normal sınırlardadır. Titreme evresinde çocukta üşüme ve titreme ile birlikte vücut ısısı yükselir. Kızarma evresinde deri sıcak ve kurudur, üşüme titreme evresine göre çocuk kendini daha iyi hisseder. Son evrede ise terlemeyle birlikte vücut ısısı düşmeye başlar.

Hipokrat döneminden günümüze gelinceye kadar uzun yıllar boyunca ateş ölçümü elle alın bölgesinden yapılmış olup günümüzde bebek ve çocuklarda ateşi farklı yerlerden farklı aletlerle ölçebilmektedir. Farklı ateşölçerlerin de kendilerine göre avantaj ve dezavantajları bilinmektedir.

Civalı cam termometreler ucuz, kolay kullanılabilir, güvenilir olmasına karşın ölçüm için gereken sürenin uzunluğu (ideal süre 3-8 dk.) ve kırıldığında civa zehirlenmesi gibi problemler son yıllarda kullanımlarını oldukça kısıtlamıştır. Elektronik termometreler son yıllarda daha sık kullanılmakta olup sesli uyarı vermeleri, 2-3 dk. gibi makul sürede ölçüm yapabilmeleri, ateşin ekran vasıtasıyla kolay okunabilmesi avantajlarıdır. İnfrared termometreler elektromanyetik esaslara göre çalışan aletler olup en

bilinen örneği kulak zarından ölçüm yapanlarıdır. Kulak zarı vücut merkez sıcaklığını en iyi yansıtan odaklardan birisidir. Bu aletlerle yapılan ölçümlerdeki en önemli problem aletin dış kulak yoluna uygun olmayan şekilde yerleştirilmesine bağlı hatalı ölçümlerdir. Ayrıca kulak kiri ve orta kulak infeksiyonları da ölçüm sonuçlarında hataya neden olabilmektedir. Bu cihazlarla farklı yerlerden ölçüm yapılabilmektedir. Ağız içinden ölçüm çocuğun kooperasyonunu gerektirdiği için küçük çocuklarda ve bebeklerde tercih edilmememektedir. Makattan ölçüm sonuçları genelde güvenilir olmasına karşın özellikle küçük çocuk ve bebeklerde makat bölgesinde yaralanmalara neden olabileceği için günlük yaşamda çok tercih edilmemektedir. Koltukaltı bölgesi ateş ölçümünde genellikle en sık kullanılan bölgedir. Son yıllarda kulaktan ölçüm giderek artan oranlarda kullanılmakta olup ancak beraberinde ölçüm hatalarıyla sık karşılaşılmaktadır.

Ateş düşürücüler çocuklarda ateş denince de akla ilk gelen ilaçlardır. Asetil salisilik asit (aspirin) uzun yıllar en sık kullanılan ateş düşürücü olarak kullanılmış olup 1980 li yılların başından itibaren Reye Sendromu ile aspirin kullanımı arasındaki potansiyel birlikteliği gösteren çalışmalardan sonra dünyada ve ülkemizde kullanımı giderek düşmüştür. Bugün ülkemizde ve dünyada parasetamol ve ibuprofen en sık kullanılan ateş düşürücülerin başında gelmektedir.

Parasetamol bebek ve çocuklarda tüm yaş gruplarında en sık kullandığımız ateş düşürücü olup vücut ısısını verildikten sonraki iki saat içinde 1-2 0C kadar düşürmektedir. Etkinliği 3-4 saat devam eder. Bu

nedenlerle bebek ve çocuklarda 4-6 saatlik aralarla verilmelidir. Verilecek miktar çocuğunuzun kilosuna göre doktorunuz tarafından hesaplanmalıdır. Genellikle parasetamol şurupları tatlı ve güzel bir tada sahip olduğundan çocuklar tarafından severek içilmektedir. Hatta bazen ailenin bilgisi dışında kazayla aşırı miktar içilebilmekte ve acil uygun müdahale yapılmadığında ağır karaciğer rahatsızlıklarına neden olabilmektedir. Bu yüzden evde özenle çocukların erişemeyeceği şekilde saklanmalıdır. Likit süspansiyon, süppozutuar, tablet şeklinde kullanılabilir. Hastanede yatan çocuklar için damar yoluyla verilebilen formu da bulunmaktadır.

İbuprofen ise parasetamolden sonra en sık kullandığımız ateş düşürücü ilaç olup en az parasetamol kadar sık tercih edilmektedir. Özellikle 6 aydan büyük bebek ve çocuklarda 6-8 saat aralarla günde 3-4 kez verilebilir. Verilecek miktar çocuğunuzun kilosuna göre doktorunuz tarafından hesaplanmalıdır. Bir diğer benzer ateş düşürücü ketoprofen olup benzer şekilde 6 aylıktan büyük bebeklerde ateş düşürücü olarak 6-8 saatlik aralarla günde 3-4 kez doktorunuzun önereceği miktarlarda kullanılabilir. Şurup, tablet, draje, süppozutuar şeklinde kullanılabilir.

Bazen tek başına kullanılan parasetamol veya ibuprofen ile vücut ısısı istenilen düzeye indirilememektedir. Böyle durumlarda özellikle havale (febril konvülzyon) endişesiyle çocuk hekimleri ailelere iki ateş düşürücüyle ardışık ateş düşürücü tedavi önermektedir. Genellikle her üç saatte bir sırayla bir parasetamol bir ibuprofen şeklinde ardışık tedavi uygulanabilir. Verilecek ateş düşürücü miktarları çocuğunuzun kilosuna göre doktorunuz tarafından hesaplanmalıdır. Ancak iki ateş düşürücünün kullanılmasının getireceği yan etkiler de düşünülmeli mümkün olduğunca ateş düşücüler tek başına kullanılmalıdır.

Page 3: Sağlıklı Yaşam Bülten - 5

Ö Z E L Y A Ş A M H A S T A N E S İ B Ü L T E N M A Y I S - H A Z İ R A N 2 0 1 1

3

“DOKTORLARIMIZDAN YAŞAM HİKAYELERİ”

Dr. Tülin ÖZKANÖzel Kemer –Antalya Yaşam Hastaneleri

BABALAR VE KIZLARI

1974 yazında küçük bir kızdım. İlkokulun ilk sınıfını bitirmiştim. Yaz tatilinin en heyecanlı kısmı deniz kenarında bir yere gidip sabahtan akşama kadar yüzmekti.

Öğretmen olan annem - babam temmuz maaşlarını aldıkları gibi ailece yola koyulduk. Orta Karadeniz’ deki şehrimizden Ankara’ ya, Ankara’dan Marmaris’e uzun ve zor bir otobüs yolculuğundan sonra ulaştık. Berrak denizi, kumsalı, kocaman palmiyelerin gölgelediği kordon boyu, öbek öbek zakkumların süslediği bahçeleriyle bizi karşılayan Marmaris “tüm bu yorgunluklara değerim” diyordu adeta.

O gün pansiyona yerleştik, güneş batmadan önce biraz yüzdük. Sabah olunca tekrar gelip, akşama kadar yüzeceğiz diyerek plajdan zorla ayrıldık. Sabah olduğunda heyecanla sahile indiğimizde bir de ne görelim? Marmaris koyu kocaman gri renkli savaş gemileri ve denizaltılarla dolmuştu. Babam kıyıda bekleyen insanlarla konuşmaya gitti. Döndüğünde yüzünde heyecanlı bir ifade vardı. “Hemen eve dönmemiz gerekiyor” dedi. Bunu öyle bir ifadeyle söyledi ki itiraz bile edemedik ve aynı gün ilk otobüsle evimize geri döndük.

Eve vardıktan iki gün sonra sabah radyonun sesiyle uyandım. Radyodaki spiker; şanlı ordumuz havadan ve denizden yavru vatan Kıbrıs’a asker çıkarmaya başladı. Annemle babam hem ağlıyor hem de Türk askerine dualar ediyorlardı.

Öğleye doğru mahalledeki çocuklarla bir araya geldik. Kırtasiyeden aldığımız Türk Bayrakları ile “ya ya ya şa şa şa Türk Ordusu çok yaşa” diyerek sokaklarda dolaşmaya başladık. Büyükler balkonlardan alkışladıkça daha da coşup marşlar söyledik.

Kıbrıs Barış Harekatı sürerken edebiyat öğretmeni olan babama Mersin’de bir eğitim seminerine katılması için davet geldi. Eş ve çocukların da katılımının mümkün olduğu söyleniyordu. Yarım kalan tatilimizi tamamlamak üzere sevinçle yola koyulduk. Mersin’de Öğretmen Okulu’nun sahilinden denize giriyorduk. Deniz dalgalı ve bulanıktı. Yüzme bilmeme rağmen annem ancak can simidi ile denize girmeme izin veriyordu. Marmaris’ten sonra hiç güzel değildi bu deniz ama olsun yüzmek güzeldi.

Öğretmenler bir araya geldiğinde biraz endişeli, çokça da gururlu bir ruh hali içinde Kıbrıs Barış Harekatı’ndan bahsediyorlardı. Hatta şehit olan bir albayın kızının, öğretmen halasıyla birlikte buraya tatile geldiğini ve çocuğun babasının şehit olduğunu henüz bilmediğini konuşuyorlardı.

Babamın kursu bittikten sonra hep beraber sahile indiğimiz birgün, denizde tek başıma can simidimle yüzüyordum. Yanıma benden daha büyükçe bir kız geldi. “Bu can simidi varken hiç batmaz mısın?” diye sordu. Ben de “bunun içindeki hava, beni suyun üstünde tutabiliyor” diye bilgiçlik tasladım. Biraz sonra can simidinden tutan bir elin beni suyun içine çektiğini hissettim. Kurtulmaya çalıştım başaramadım. Son bir gayretle “babaaaa kurtar beni” diye bağırabildim. Babamın beni kurtaracağından o kadar emindim ki, hiç korkmuyordum. Suyun içine doğru çekildikçe su yutmaya ve yorulmaya başlamıştım. Başımı suyun üstünde tutmaya çalışıyor bir yandan da babamı arıyordum. Kıyıda insanlar birikmişti ama kimse yardıma gelmiyordu. Son anda babamın “sakın korkma kızım, sakın korkma!” diye bağırarak tepedeki çardaktan aşağı doğru koştuğunu gördüm ve yorgun bedenimi sulara bıraktım.

Bir müddet sonra babamın beni belimden kavrayarak sudan çıkardığını hissettim. Bulanık, karanlık deniz dibinden sonra yüzüme çarpan güneş ışığı yaşamın ta kendisiydi. Babam öteki eliyle de beni dibe çeken kızı kavrayıp denizden çıkarmıştı. Kıyıda toplanan kalabalık babamı alkışlıyordu. Onca insanın içinde sadece annemin yüzünü gördüm. Hemen bana sarıldı, “yaramaz kızım benim” diyerek ağlamaya başladı.

Biraz kendime geldikten sonra, beni suyun içine çeken kıza müthiş bir öfke duydum. Kumsalda, yan tarafımızda ailesiyle rahatlamaya çalışan kıza doğru gidip tekmelemeye çalıştım. “Az kalsın beni boğuyordun” diye bağırıyordum. Arkamdan yetişen annem- babam “ Tülin çok ayıp, yapmamalısın” diyorlardı. Ben de babama; “neden onu kurtardın? O bana kötülük yaptı. Onu da kendi babası kurtarsaydı” diye ağlıyordum. Babam beni omuzlarımdan tutup gözlerimin içine bakarak “onun babası Kıbrıs’ta bizim için savaşıyor” dedi. Babamın bakışlarından mı ses tonundan mı anladım şimdi hatırlamıyorum. O anda nefret ettiğim küçük kız Şehit Albay’ın kızıydı. “Anladım baba” dedim. Utanç içinde, süklüm püklüm o sahili terk ettim ve Mersin’in denizini ömrüm boyunca sevemedim.

Kim olduğunu, nereden geldiğini bilmediğim o küçük kızı hiç unutmadım. Her şehit haberi duyduğumda aklıma “ o ” geldi. Babamla birlikte büyüyebildiğim için hep şükrettim. O küçük kızın Şehit Albay babası gibi niceleri sayesinde onurlu, özgür ve mutlu yaşayabildiğimiz gerçeğini hiç aklımdan çıkarmadım.

Dyt. Mine ŞATANAÖzel Antalya Yaşam HastanesiBeslenme ve Diyetetik Uzmanı

YAZ DİYETLERİNDE DOĞRU BİLİNEN YANLIŞLAR...

Yaz meyvelerinin fazla tüketilmesi:

Yazın kilo vermek için en çok meyvelere yöneliriz. Ancak yaz meyvelerinin şeker ve dolayısıyla kalori içerikleri yüksek olduğundan fazla tüketilmeleri kilo vermenizi güçleştirir. Hatta bazen kilo alımınıza bile neden olabilir. Bu sebeple meyveleri ana öğün alternatifi olarak düşünmemelisiniz (karpuz+peynir+ekmek gibi). Çünkü doygunluk hissetmek için hem fazla yemeniz gerekecek; hem de meyve şekeri, kan şekerinizi önce yükseltecek, sonra da düşürecektir. Bu durum ise kısa bir süre içinde tekrar acıkmanıza neden olacaktır. Dolayısıyla yediğiniz meyve ile hem fazlaca kalori alacak; hem de doygunluk hissedemeyeceksiniz.

Her gün dondurma tüketimi:

Dondurma yaz ayları için meyvelerden sonra gelen ikinci bir tehlikedir. Sıcakların artması dondurma tüketimini ciddi oranda artırmaktadır. Dondurma her ne kadar masum bir tatlı gibi görünse de; içeriğindeki yağ, krema ve şeker sütün masumiyetini bozmaktadır. Dondurma yenileceği zaman sade ya da meyveli olanları 1-2 topu geçmeyecek şekilde ve külahsız tercih edilirse daha az kalori alımı söz konusu olabilir.

Susuzluğu gidermek için alkollü içecek veya meyve kokteyllerinin kullanılması:

Yazla birlikte hafif alkollü içecek tüketiminde gözle görülür bir artış olmaktadır. Bu içeceklerin alkol oranları düşük olsa da (bira veya meyve kokteylleri gibi) karbonhidrat içerikleri yüksek olduğundan ciddi oranda kalori içerirler ve bunların da fazlası kilo alımına sebep olur. Bu tarz içecekleri susadığınızda serinlemek maksadıyla kullanmayın. Susuzluğu giderecek en iyi içecek sudur.

Kolalı içecekler ve hazır meyve suları da miktarlarına dikkat etmeniz gereken içeceklerdendir. Bunların da kalori içerikleri fazladır. Light ya da şekersiz olanları da çok masum değildir. Yazın maden suyu tüketiminin 1-2 şişeyi aşması hem benzer bir etkiye neden olmakta; hem de vücudunuz için gereksiz bir elektrolit yükü oluşturmaktadır.

Dönemsel önlemler yerine uzun vadeli planlarla, sürekli olarak sağlıklı ve formda kalmanız mümkün olacaktır.

• Yazın ana öğünleriniz zeytinyağlı sebze yemekleri (az yağlı), ızgara et, tavuk veya balık olmalıdır.

• Meyve seçeneklerini ara öğünlerde ve belli miktarlarda kullanmalısınız. Günde 3 ya da 4 porsiyon meyve yetişkin bir birey için yeterli olacaktır.

• Bazı kişiler meyve yedikten hemen sonra açlık hissederler. Bu durumda meyve ile birlikte tüketilecek süt, yoğurt veya peynir uzun süre tok kalmanızı sağlayacaktır.

• Sıcaklarda su tüketimi mutlaka artırılmalıdır. Açık havada geçirilen zaman dilimine bağlı olarak günlük su ihtiyacı 2-3 lt’yi bulmaktadır.

• Suyla birlikte açık limonlu çay, ayran ve kefir, az yağlı süt , limon ve naneli hafif içecekler yaz için iyi alternatiflerdir.

• Yaz meyveleriyle yapılmış ve şeker eklenmemiş kompostolar da yemeklere eşlik edebilir. Ancak tüketim miktarına dikkat edilmelidir.

• Hergün düzenli aktivite yapılmalıdır. Aktivite gösterdiğimiz tüm bu çabalara destek olacaktır.

Yaz aylarının gelmesiyle birlikte havalar ısındı ve deniz sezonu da açıldı. Üzerimize giydiğimiz ince ve açık renk giysiler fazla kilolarımızı saklayamıyor ne yazık ki.. Bu durumda kilo vermek öncelikli konu oluyor herkes için.. Sıcaklarla birlikte iştah azalması kişileri kilo verme konusunda cesaretlendiriyor. Ancak iyi niyetle, farkında olmadan yaptığımız bazı hatalar kilo vermemizi engelleyip motivasyonumuzu kaybetmemize neden olabiliyor. Bunlar neler olabilir birlikte bakalım:

Page 4: Sağlıklı Yaşam Bülten - 5

Ö Z E L Y A Ş A M H A S T A N E S İ B Ü L T E N M A Y I S - H A Z İ R A N 2 0 1 1

4

Uzm. Dr. Esin ŞANLIÖzel Antalya Yaşam Hastanesi

İç Hastalıkları, Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Uzmanı

TİROİD HASTALIKLARITiroid bezi boynun ön kısmında yer alan ve salgıladığı hormonlarla metaboliz-mayı düzenleyen endokrin bir organdır. Salgıladığı hormonlar T3 ve T4 olarak

adlandırılır. Ülkemizde oldukça sık görülen tiroid bezi hastalıkları, basit guatrdan tiroid kanserine kadar değişir. En sık görülen tiroid bezi hastalıkları hormon üreti-

mindeki düzensizliğe bağlı olarak gelişen hipotiroidi veya hipertiroididir.

Hipotiroidi:

Tiroid bezinin az çalışması sonucu tiroid hormon üretimi yetersizdir.

Belirtiler:

1. Deride kuruma

2. Saçlarda dökülme

3. Hipertansiyon

4. Kabızlık

5. Kilo alma

6. Soğuğa karşı tahammülsüzlük

7. Halsizlik, yorgunluk, sürekli uyuma isteği

8. Depresyon

9. Horlama, seste kalınlaşma

10. Hafıza kusurları, konsantrasyon güçlüğü

11. Kas ağrıları, kramplar

12. Adet düzensizliği, erkeklerde kısırlık

13. Özellikle göz kapaklarında şişlik

14.Kalp hızında azalma

Tedavi: Ömür boyu levotiroksin ile yerine koyma tedavisi uygulanır.

Nodüler Guatr:

Tiroid nodülleri tiroid bezi içinde, bezin normal dokusuna benzemeyen leblebi veya ceviz büyüklüğünde olabilen anormal dokulardır. Nodüller % 50 tek olabileceği gibi % 50 oranında birden fazla bulunur. Klinik açıdan nodüllerin önemi tiroid kanseri olup olmadığıdır. Kanser tüm nodüllerin % 5’inde görülür. Özellikle soğuk nodüllerde kanser oranı fazladır. Kanser olasılığını ortadan kaldırmak için 1cm’nin üzerinde olan soğuk nodüllere mutlaka tiroid ince iğne aspirasyon biopsisi yapılmalıdır.

Şikayet ve belirtiler : Genelde herhangi bir şikayet yaratmaz. Ancak nodül içine kanama olursa ağrı yapabilir. Nodül boyutunun çok arttığı durumlarda nefes borusuna baskı yaparak nefes darlığı veya yutma güçlüğü yaratabilir.

Tedavi: Nodüllerin tedavi ile küçülüp küçülmediği konusu tartışmalıdır. Uygun hastalar da nodülleri küçültmek için levotiroksin tedavisi verilir. 6 ay - 1 yılda bir tiroid ultrasonu ile nodüllerde büyüme olup olmadığı takip edilmelidir.

Tiroid Bezinin Hastalıkları Nelerdir?Hipertiroidi:

Tiroid bezinden fazla miktarda tiroid hormon üretimi sonucu meydana gelir.

Belirtiler:

1. Artmış iştaha rağmen kilo kaybı

2. Çarpıntı, aşırı terleme, ellerde titreme

3. Sinirlilik

4. Halsizlik, çabuk yorulma ve kas güçsüzlüğü

5. Sıcağa tahammülsüzlük

6. Adet düzensizlikleri

7. Saç dökülmesi, tırnaklarda kırılma

8. İshal

Tedavi: Hipertiroidi yapan sebebe göre ilaç tedavisi, cerrahi veya halk arasında atom tedavisi olarak da bilinen radyoaktif iyot tedavisi verilir.Guatr:

Tiroid bezinin normalden daha büyük olmasına guatr denilmektedir. Basit diffüz guatrda tiroid bezi normalden büyüktür ancak nodül (tiroid bezi içinde anormal doku) gelişmemiştir. Tiroid bezi içinde nodül oluşması ile karakterize hastalık nodüler guatr olarak adlandırılmaktadır.

Hipertiroidi:

Tiroid bezinden fazla miktarda tiroid hormon salınımı ile meydana gelir. Hipertiroidi halk arasında zehirli guatr olarak bilinir.

Hipotiroidi:

Tiroid hormonlarının yetersiz salgılanması durumudur.

Tiroid Hastalığı Gelişme Riski Kimlerde Vardır?

1. İyod eksikliği olan bölgede yaşayan veya yeterli iyod almayanlarda

2. Ailesinde tiroid hastalığı olanlarda

3. Şeker, romatizmal hastalık gibi diğer otoimmün hastalığı olanlarda

4. Gebe ve yeni doğum yapan bayanlarda

5. 40 yaşın üzerindeki bireylerde

6.Baş ve boyuna ışın tedavisi yapılanlarda

7. Lityum, amiadorone veya interferone gibi ilaçları kullananlarda

Page 5: Sağlıklı Yaşam Bülten - 5

Ö Z E L Y A Ş A M H A S T A N E S İ B Ü L T E N M A Y I S - H A Z İ R A N 2 0 1 1

5

Selülit deri altı yağ dokusunda artış ve lenfatik dolaşı-mın bozulmasına bağlı olarak özellikle bacaklar ve ba-senlerde kendisini portakal kabuğu görünümü ile belli eden ve sık görülen bir sağlık problemidir.

Bölgesel yağlanma ve selülit için çok sayıda tedavi se-çeneği bulunmakta ancak cerrahi tedaviler hem kişinin belirli bir süre sosyal hayattan ve iş hayatından uzak kalmasına hem de yağ embolisi gibi ciddi sağlık prob-lemlerine yol açmaktadır.

AWT tedavisi şok dalgalarının başka hiçbir dokuya za-rar vermeden hedef dokuya (selülitli bölgeye) ulaşması prensibi ile çalışmaktadır. Selülit tedavisinde yeni bir

Akustik Dalga Terapisiyle Selülit Tedavisi

Doç. Dr. Semih TATLICANÖzel Antalya Yaşam Hastanesi

Deri ve Zührevi Hastalıklar Uzmanı

yöntem olmasına karşın böbrek taşlarının etkili bir şe-kilde vücut dışından şok dalgalar yöntemi ile kırılması AWT ile aynı prensipte çalışmaktadır. Ayrıca AWT te-davisi ilk olarak ünlü şarkıcı Madonna’da kullanılmış dünya çapında popüler bir yöntemdir.

AWT tedavisi yaklaşık 30 dakika süren, 3 - 4 gün ara-lıklarla uygulanan 6 - 8 seansta belirgin etkisi görülen ve 3 - 4 hafta içerisinde tamamlanan bir tedavidir. Uy-gulama tamamen ağrısızdır. Uygulama ertesinde bol su tüketilmesi uygulamanın başarısını artırmaktadır.

AWT tedavisi ile selülitli dokunun tedavisinin yanı sıra uygulama yapılan bölgede bağ dokuların sıkılaşması, deri elastikiyetinde artış, derinin daha gergin ve pürüz-süz bir hale gelmesi ve yağ depolarında azalma ortaya çıkmaktadır.

AWT uygulamaları karın, basen, bacaklar, kolların üst kısımları ve yüze yapılabilmektedir. Uygulamalar her yaşta hastaya rahatlıkla yapılabilir. AWT tedavisi her-hangi bir ilaçla olumsuz bir etkileşime girmez.

Sonuç olarak AWT selülit tedavisinde hem güvenli hem de etkili bir tedavi yöntemi olarak karşımızda dur-maktadır.

Yaz aylarına girerken bayanların kabusu selülit kişinin hayat kalitesini düşürmek-tedir. Bu nedenle selülit tedavisinde elde edilecek bir başarı kişinin mutluluğunu ve sağlığını da olumlu yönde etkileyecektir. Acoustic Wave Therapy (Akustik Dalga Tedavisi) selülit tedavisinde en yeni teknolojik ürünlerden birisi olarak bu hastalığın tedavisinde önemli bir ilerleme sağlamaktadır.

Page 6: Sağlıklı Yaşam Bülten - 5

Ö Z E L Y A Ş A M H A S T A N E S İ B Ü L T E N M A Y I S - H A Z İ R A N 2 0 1 1

6

Hepatit A virüsü kişiden kişiye kontamine su ve gıdalar ile bulaşır. Hastalığa yakalanmada en önemli risk faktörü hastalığın yaygın olarak görüldüğü bölgelere seyahat etmektir. Hepatit A virüs enfeksiyonu; Asya, Hindistan, Uzakdoğu ülkeleri ve Güney Amerika’nın bazı bölümlerinde, ülkemizde ise Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde daha sık görülmektedir. Kötü hijyenik koşullar ve kalabalık yaşam, hastalığın yayılmasında önemlidir. Özellikle alt yapı hizmetlerinin yetersiz olduğu bölgelerde su kaynakları enfeksiyonun bulaşmasında önemli bir etkendir. Yine pişmemiş ya da az pişmiş gıdalar, piştikten sonra ellenen yiyecekler, iyi pişirilmeden tüketilen deniz kabukluları bulaşta önemlidir.

Hepatit A virüsü vücuda alındıktan 15-50 gün sonra hastalık belirtileri ortaya çıkar. Hastalık çocuklarda özellikle 6 yaşın altında genellikle belirti ve bulgu vermeden ya da sarılık görülmeden nezle benzeri

Uzm. Dr. Hicran GÜLERÖzel Antalya Yaşam Hastanesi

Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı

Hepatit A Virüsüne Dikkat!Hepatit A virüsü, iştahsızlık, halsizlik, yorgunluk, bulantı, kusma, karın ağrısı, çay rengi idrar yapma ve sarılık, hastalığın en sık görülen belirtileri olup, virüs kaynaklı karaciğer iltihabının en yaygın nedenidir.

bulgularla seyrederken, 15 yaşın üzerinde daha ağır bir klinik seyir gösterir.

Erişkinlerde; iştahsızlık, halsizlik, yorgunluk, bulantı, kusma, karın ağrısı, çay rengi idrar yapma ve sarılık, hastalığın en sık görülen belirtileridir. Hastalık belirtileri başlamadan 1-2 hafta önce ve belirtiler başladıktan 1 hafta sonrasına kadar enfekte kişiler bulaştırıcıdırlar. Bulaşta yakın kişisel temas son derece önemlidir.

Çocuklarda enfeksiyon belirti ve bulgu vermeden seyrettiği için bulaşta önemli bir faktördür. Hastalık özellikle; bağışıklık sistemi baskılanmış hastalarda, kronik karaciğer hastalığı olanlarda ve nadiren sağlıklı kişilerde karaciğer yetmezliğine neden olabilmektedir. Akut gelişen ve kendi kendini sınırlayan bir hastalıktır, kronikleşmez. Hastalığın iyileşmesi 2-4 hafta sürmektedir. İyileşme süresi 3-12 aya uzayan vakalar tespit edilmiştir.

Hastalıktan korunmak için bağışık olmayan kişilere riskli bölgelere seyahatten 4 hafta önce hepatit A aşısı yaptırması, 4 haftadan daha kısa sürede planlanan seyahatler için hepatit A aşısı ile birlikte immünglobulin uygulanması önerilmektedir. Hepatit A aşısının erişkin dozu üretici firmaya göre farklılıklar gösterdiğinden uygun dozun yapılabilmesi için aşının Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı tarafından reçete edilmesi önerilir. Hepatit A aşısının 12 ay arayla 2 doz uygulanması önerilmektedir.

Hepatit A’ ya karşı bağışıklığı olmayan; kronik hepatit

hastaları, pıhtılaşma faktörü konsantresi kullanan hastalar, solid organ ve kemik iliği nakli adayları, gıda hazırlama sektöründe çalışan kişiler, mesleksel olarak enfeksiyon riski artmış kişiler ( çocuk klinikleri, yuva ve kreşte çalışan personel), özel bakım gerektiren hastalara bakım veren kurumlarda çalışan sağlık/bakım personeli, temizlik personeli, alt yapı hizmeti veren kişiler ve ülkemizin riskli bölgelerine ataması yapılan asker/öğretmen ve diğer personelin aşı yaptırması hastalık için koruyucudur.

Kronik karaciğer hastalığı olan ve pıhtılaşma faktörü konsantresi kullanan hastalarda, hastalıklarını belirten sağlık raporuna dayanarak reçete edilmesi halinde aşı bedeli Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından ödenmektedir.

Havuz ya da denizde ç›rp›nmakta olan kişiye, kişilerin yüzme bilseler dahi yaklaşmamas› gerekir. Bir tekne ile yaklaşmak mümkün değil ise, ipe bağl› bir can simidi ya da tahta parças›, ç›rp›nan kişiye yard›m amac› ile at›labilir. Uzun bir s›r›k ya da ip ile kişiye ulaşmak denenebilir. Bunlar yap›lam›yorsa, ç›rp›nmalar›n bitme-si beklenir. Boğulmalarda ilk yard›m›n temel amac›, akciğerlere hava girmesini sağlamakt›r. ‹lk yard›ma mümkün olduğunca zaman geçirmeden başlanmal›d›r. Tekneye ya da sahile ç›kar›lan kazazedenin solunu-mu ve kalp at›m› kontrol edilir. Öncelikle omuzuna dokunun, kişiyi yavaşça sars›n ve ‘iyimisin’ diye sorun. Bilinç kapal› ise sağl›k kuruluşuna / ambulansa haber verin. Hastan›n baş›n› ve boynunu koruyarak s›rtüstü yat›r›n, baş›n› geriye doğru çekin. Ağ›z içinde yabanc› cisim varsa temizleyin. Hasta nefes alam›yorsa ağ›z ve burundan 2 tam nefes verin. Nab›z›n at›p atmad›ğ›n› şah damar›ndan kontrol edin. Nab›z yoksa kalp masaj›na başlay›n. Nefes almaya başlay›nca ve nabz› al›n›ncaya kadar devam edin.

ilk yardım - boğulma

Page 7: Sağlıklı Yaşam Bülten - 5

Ö Z E L Y A Ş A M H A S T A N E S İ B Ü L T E N M A Y I S - H A Z İ R A N 2 0 1 1

7

Göz içerisinde göz içi basıncını dengelemek için devamlı olarak üretilen ve küçük kanalcıklar ile gözü terk eden aköz adı verilen bir sıvı mevcuttur. Göz içi hastalıklarında oluşan bazı parçacıklar bu kanalcıkları tıkayarak sıvının dışa akışını engeller ve göz içi basıncının artmasına ve dolayısıyla glokom hastalığına neden olurlar.

SLT ile düşük dozda lazer enerjisi, tıkalı olan kanalcıklara gönderilerek pigment içeren hücreler tahrip edilir ve parçacıkların yok olmaları sağlanır. Böylece tıkalı kanalcıklar açılarak, göz içinden dışına sıvı akışı normalleştirilir böylece göz içi basıncı normal seviyesine düşer. Bu işlem yapılırken önceki yıllarda uygulanan ve ALT adı verilen lazer tedavisinin aksine kanalcıklar etrafındaki pigment içermeyen hücreler lazer enerjisinden hiçbir zarar görmez. Bu nedenle tedavinin yan etkisi yok denecek kadar azdır ve birden fazla sefer uygulanabilir. Diğer tedavi yöntemlerinden hiçbirine cevap vermeyen glokom hastalarında bile hayli etkin bir tedavi sağlar.

SLT tedavisinin uygulanabileceği hastalar, • Daha önce lazer tedavisi uygulanmış ve etkinin yetersiz kaldığı hastalar,

• Oküler hipertansiyonda glokom gelişme riski yüksek ise ve ilaç kullanılmaksızın göz içi basıncı kontrolü sağlanması istendiğinde,

• Açık açılı glokomda ilk tedavi olarak veya mevcut ilaç tedavisine uyum göstermeyen veya yan etki görülen hastalarda ilaç tedavisinin yerine veya ilaç tedavisine yeterli yanıt alınamayan hastalarda ilaç tedavisine ek olarak uygulanabilir.

SLT uygulaması, SLT tedavisi poliklinik şartlarında, muayene odasında yapılır. Herhangi bir ameliyat koşulu gerektirmez. Tedaviye başlamadan önce anestezik bir damla ile göz uyuşturulur. Sonra özel bir mikroskop kullanılarak lazer tedavisine başlanır. İşlem birkaç dakikada biter ve hasta herhangi bir ağrı veya acı duymaz. İşlem tamamlandıktan sonra hastanın gözüne anti-inflamatuar bir göz damlası damlatılır. Bu damlalar doktorunuzun önerisi ile işlem sonrasında uygulanmak üzere reçete edilir. Hastanede yatmak, günlük aktiviteleri kısıtlamak gerekmez. Bir kaç günde göz tansiyonu belirgin şekilde düşer. Bu arada hastalar belirli aralıklarda kontrole çağırılır. İşlem sonrasında göz tansiyonu için kullanılan ilaçlar kesilir ve hastalar ilaçsız olarak takip edilir.

Hastalarda en sık görülen yan etki, işlemden 1-2 saat sonra görülen geçici göziçi basınç artışı olup, ağrı, ışık hassasiyeti, çok nadiren de kendiliğinden düzelebilen göz içi kanaması bildirilmiştir.

Kısaca, SLT kısa sürede yapılan, göziçi basıncını etkin olarak düşürebilen ilaç tedavisine alternatif olabilecek gibi görünen, gerektiğinde tekrarlanabilen güvenilir bir lazer tedavi yöntemidir.

Gözlerimizin sağlığını devam ettirmesi, gözün ön kısmının beslenmesi ve gözü enfeksiyonlardan koruması amacıyla gün içerisinde düzenli olarak gözyaşı bezleri tarafından göz yaşı üretimi yapılmaktadır. Üretilen bu gözyaşı sıvısı göz kapak hareketleri yardımı ile gözyaşı kanalı denen bir sistem sayesinde burnumuza akmaktadır. Bu nedenle üretilen bu gözyaşının varlığı kişiler tarafından farkedilmezler.

Gözyaşı kanal seviyesinde oluşan tıkanıklıklarda ise gözyaşı gözlerde sulanma şikayetine neden olur. Kanal sisteminin orta bölgesinde yer alan bir kese mevcuttur. Bunun altında yer alan tıkanıklıklarda gözyaşı burada birikmekte ve enfeksiyon oluşturmaktadır. Bu da

gözlerde çapaklanma şikayetine neden olur. Bu konuda endişelenmemiz gereken nokta eğer kanal tıkanıklığı tedavi edilmezse bu enfeksiyon ilerleyebilir ve çevre dokulara yayılmaya başlar ve hatta beyine doğru ilerleyerek menenjit oluşumuna neden olabilir.

Şunu unutmamak gerekir ki gözyaşı kanal tıkanıklığının tek tedavisi cerrahidir. Son yıllara kadar uygulanan iki tedavi şekli mevcuttu. Birincisinde burun üzerine kesi yapılarak cilt açılıp gözyaşı kesesine ulaşılır kesenin yanındaki burun kemiği kırılarak yeni gözyaşı kanalı oluşturmaktır. İkinci tedavide ise işlem burun içerisinden endoskopik yolla yapılmakta, burun içerisinden kemik kırılarak keseye ulaşılmaktadır.

Multidiode lazer tedavisinde ise lazer probu göz kapağımızda yer alan punktum adı verilen deliklerden ilerletilerek keseye ulaştırılmakta bu sırada burun içerisinden endoskop yardımı ile bölge izlenerek kese ve kemik yapı lazerle delinip yeni kanal oluşturulmaktadır.

Multidiode Lazer DSR ameliyatlarının di-ğer gözyaşı kanal ameliyatlarına avan-tajları nelerdir? * Multidiode operasyonun en önemli avantajı diğer yöntemlere göre ameliyatın 8 – 10 dk. gibi çok kısa sürede gerçekleşebilmesidir.

* Multidiode lazerde genel anestezi gerekmemektedir.

* Multidiode lazerde kanama yok denecek kadar azdır.

* Ameliyatta doku zedelenmesi multidiode lazerin

özelliğinden yok denecek kadar az olmaktadır.

* İyileşme süresi çabuktur. Hasta ameliyattan hemen sonra hastaneden çıkabilir. Multidiode lazer operasyonun ertesi günü sosyal yaşantısına dönebilir.

* Ciltten kesi yapılmaması ve gözyaşı kesesi etrafındaki kasların zarar görmemesi diğer avantajlarını oluşturur.

* Daha önce gözyaşı kanalında ameliyat olmuş hastalara ikinci ameliyatın “MultiDiode Lazer” ile yapılması diğer yöntemlere göre daha başarılı olmasını sağlamaktadır.

* Multidiode lazer tedavisinde tüm işlem endoskopi ile burun içinden izlenebilir. Gerektiğinde burun içinden de müdahale edilebilirler.

Op. Dr. Onursal GÖZKAYAÖzel Antalya Yaşam Hastanesi

Göz Hastalıkları Uzmanı

Glokom Tedavisinde Lazer Dönemi: SLTSelektif Lazer Trabeküloplasti (SLT), açık açılı glokom (göz tansiyonu hastalığı) hastalığında göz içi basıncını düşürmekte kullanılan yeni geliştirilmiş bir lazer te-davi yöntemidir.

Gözyaşı kanal tıkanıklığında yeni tedavi yöntemi Multidiode Lazer

Page 8: Sağlıklı Yaşam Bülten - 5

Ö Z E L Y A Ş A M H A S T A N E S İ B Ü L T E N M A Y I S - H A Z İ R A N 2 0 1 1

8

İmtiyaz SahibiÖzel Antalya Yaşam Hastanesi adına Dr. Cemal ÖZKAN

Yazı İşleri SorumlusuAyşe TUNÇHalkla İlişkiler Müdürü

Bültende yer alan yazı ve fotoğraflar izinsiz kullanılamaz.

Özel Antalya Yaşam Hastanesi Sağlık BülteniSAĞLIKLI YAŞAM

Tasarım: Yediiletişim0242 324 79 77

Duru CandeğerDoğum Tarihi : 29.03.2011 Anne Adı : Öznur Baba Adı : BertanCinsiyet : Kız Boy : 50 cm. Kilo : 3.300 gr.

Nur KahyaoğluDoğum Tarihi : 24.03.2011 Anne Adı : Gizem Baba Adı : HüseyinCinsiyet : Kız Boy : 51 cm Kilo : 3.750 gr.

Zeynep Zülal KavalDoğum Tarihi : 24.02.2011 Anne Adı : Şerif Baba Adı : AbdullahCinsiyet : Kız Boy : 50 cm Kilo : 3.150 gr.

Ada SoydanDoğum Tarihi : 17.03.2011 Anne Adı : Özlem Baba Adı : EnginCinsiyet : Kız Boy : 51 cm Kilo : 3.680 gr.

Muhittin Kuzey DemirbaşDoğum Tarihi : 24.03.2011 Anne Adı : Buket Baba Adı : AkınCinsiyet : Erkek Boy : 49 cm Kilo : 2.810 gr.

Nisa Deniz YeşildağDoğum Tarihi : 02.04.2011 Anne Adı : Bahar Baba Adı : CemilCinsiyet : Kız Boy : 48 cm Kilo : 2.930 gr.

Tesekkür mektuplarıTesekkür mektuplarıTesekkür mektuplarıTesekkür mektuplarıTesekkür mektuplarıTesekkür mektuplarıTesekkür mektuplarıTesekkür mektuplarıTesekkür mektuplarıTesekkür mektuplarıTesekkür mektuplarıTesekkür mektuplarıTesekkür mektuplarıTesekkür mektuplarıTesekkür mektuplarıTesekkür mektuplarıTesekkür mektuplarıTesekkür mektupları.Tesekkür mektuplarıTesekkür mektuplarıTesekkür mektupları.Tesekkür mektuplarıTesekkür mektuplarıTesekkür mektupları.Tesekkür mektuplarıTesekkür mektuplarıTesekkür mektuplarıTesekkür mektuplarıTesekkür mektuplarıTesekkür mektupları.Tesekkür mektuplarıTesekkür mektuplarıTesekkür mektupları.Tesekkür mektuplarıTesekkür mektuplarıTesekkür mektupları.Tesekkür mektuplarıTesekkür mektuplarıTesekkür mektupları

Baskı: Kutlu Avcı Ofset0242 346 85 85