Çağdaş Örgüt teorileri

39
Genel Sistem Yaklaşımı & Yapısal Koşul Bağımlılık (Durumsallık) Yaklaşımı ÇAĞDAŞ ÖRGÜT TEORİLERİ Gizem TURGUT

Upload: gizemturgut

Post on 24-Jan-2017

549 views

Category:

Education


1 download

TRANSCRIPT

Page 1: Çağdaş Örgüt Teorileri

Genel Sistem Yaklaşımı & Yapısal Koşul Bağımlılık (Durumsallık) Yaklaşımı

ÇAĞDAŞ ÖRGÜT TEORİLERİ

Gizem TURGUT

Page 2: Çağdaş Örgüt Teorileri

Genel Sistem Yaklaşımı ve Yapısal Koşul Bağımlılık (Durumsallık) Yaklaşımı Planı

1. Genel Sistem Yaklaşımı1.1. Sistem Nedir?1.2. Genel Sistem Yaklaşımının Doğuşu, Amacı, Soruları, Ayırıcı Özelliği ve Yararları1.3. Genel Sistem Yaklaşımının Temel Kavramları1.3.1. Sistem ve Alt Sistemler1.3.2. Kapalı ve Açık Sistemler1.3.3. Çevre (Dış Çevre)1.3.4. Sistemin Sınırları1.3.5. Entropi ve Negatif Entropi1.3.6. Değişkenler ve Parametreler1.3.7. Dengeli Durum ve Dinamik Denge1.3.8. Input, Output ve Geri Besleme1.3.9. Değişik Input ve Output İlişkisi1.4. Çeşitli Sistemler ve Sistemlerin İncelenmesine İlişkin Yaklaşımlar1.4.1. Mekanik - Biyolojik - Sosyal Sistemler1.4.2. Deterministik ve Probabilistik Sistemler1.4.3. Uyumcu – Öğrenen Sistemler1.5. Bir Sistem Olarak Organizasyon1.5.1. Bütüncü Görüş1.5.2. Organizasyon – Çevre İlişkisi1.5.3. Bilgi Akışının Önemli Rolü

Page 3: Çağdaş Örgüt Teorileri

Genel Sistem Yaklaşımı ve Yapısal Koşul Bağımlılık (Durumsallık) Yaklaşımı Planı

(Devam)2. Yapısal Koşul Bağımlılık (Durumsallık) Yaklaşımının Özellikleri2.1. Organizasyon ve Yapısal Koşul Bağımlılık (Durumsallık) Yaklaşımı2.1.1. Organizasyon ve Teknoloji2.1.1.1. Woodwart Çalışması2.1.1.2. Aston Grubu Çalışması2.1.1.3. Tavistock Enstitüsü Çalışmaları (İngiliz Kömür Madeni)2.1.1.4. James Thompson’un Temel Teknolojiler Sınıflaması2.1.1.5. Charles Perrow’un Rutin/Rutin Olmayan İş Sınıflaması2.1.2. Organizasyon ve Çevre2.1.2.1. Burns ve Stalker Çalışması2.1.2.2. Lawrence – Lorsch Çalışması2.1.2.3. Emery – Trist Çalışması2.1.2.4. James Thompson’un Çalışması2.1.2.5. Robert Duncan’ın Çalışması2.1.3. Organizasyon ve Büyüklük2.1.3.1. Aston Grubu Çalışması2.1.3.2. Peter M. Blau’nun Çalışması2.1.4. Organizasyon ve Strateji2.1.4.1. Alfred D. Chadler’in Çalışması2.1.4.2. Raymond E Miles ve Charles Snow’un Çalışması

Page 4: Çağdaş Örgüt Teorileri

Sistem Nedir?Sistem;a)Belirli parçalardan oluşan,b)Bu parçalar arasında belirli ilişkiler olan,c)Bu parçaların aynı zamanda dış çevre ile ilişkisi olan, bir bütündür (Koçel 2014).«Sistem» kavramı doğa bilimlerinde, özellikle fizik ve biyoloji bilimlerinde çok kullanılmaktadır. Sosyal bilimciler, bu kavramı doğa bilimlerinden almış ve sosyal olaylara uygulamaya çalışmışlardır. Sosyal olayların kompleks, çok boyutlu, kesin tanım ve ölçümlerde zorluk arz etmesi gibi hususlar, sistem kavramının sosyal olgulara uygulanmasında güçlük çıkarmıştır (Koçel 2014).

Page 5: Çağdaş Örgüt Teorileri

Genel Sistem Yaklaşımının Doğuşu, Amacı, Soruları, Ayırıcı Özelliği ve Yararları

• «Sistemler Yaklaşımı» Bertalanffy’nin 1920’lerde başlattığı «Genel Sistemler Teorisi»nden kaynaklanmaktadır. 1972 tarihindeki ölümüne kadar işlemeyi sürdürdüğü Genel Sistemler Teorisi, her türlü sisteme uygulanabilecek genel ilke ve prensipleri bulmayı ve geliştirmeyi amaçlayan disiplinler arası matematiksel bir çalışma alanıdır (Koçel, 2014).

• Biyoloji, matematik, fizik, kimya, ekonomi gibi bilim dallarının birleşiminden oluşan ve özellikle büyüme ve gelişme gibi konulara uygulanabilecek ilke, prensip ve teoriler geliştirmek Genel Sistemler Teorisi’nin ilk amacı olmuştur (Koçel 2014).

Page 6: Çağdaş Örgüt Teorileri

Genel Sistem Yaklaşımının Doğuşu, Amacı, Soruları, Ayırıcı Özelliği ve Yararları

(Devam)Böyle bir «bütüncü» veya «genelci» görüşün yönetim

konularına uygulanması ile yönetimde Sistemler Yaklaşımı adı verilen yeni bir yaklaşım tarzı ortaya çıkmış bulunmaktadır (Koçel, 2014).

Sistemler Yaklaşımı veya Sistemler Teorisi tek başına yeni bir bilimsel disiplin olmaktan çok, belirli olayların, durumların ve gelişmelerin incelenmesinde kullanılan bir düşünce tarzı, bir bakış açısı, bir metot, bir yaklaşımdır (Koçel, 2014).

Amacı, yönetim olaylarının ve birimlerinin birbirleriyle olan ilişkilerini ve bu ilişkilerin niteliğini incelemek, belirli bir birimdeki gelişmelerin diğer birimler üzerindeki etkilerini araştırmaktır (Koçel, 2014).

Page 7: Çağdaş Örgüt Teorileri

Genel Sistem Yaklaşımının Doğuşu, Amacı, Soruları, Ayırıcı Özelliği ve Yararları

(Devam)Soruları:a)Bu sistemin önemli parçaları nelerdir?b)Bu parçaları birbirine bağlayan ve birbirine uyumunu

sağlayan başlıca süreçler nelerdir?c)Sistemin gerçekleştirmek istediği amaçlar nelerdir

(Koçel, 2014).• Önemli olan; bütünü oluşturan bu parçaların her

birinin kendine has işleyiş özelliği olması, fakat her birinin etkinliğinin de birbirlerine bağlı olmasıdır. İşte sistemler yaklaşımı bütünü oluşturan bu parçaları, bunların birbirleri ile olan ilişkilerini bir arada incelemektedir. Sistem yaklaşımını diğer yaklaşımlardan ayıran özellik budur (Koçel, 2014).

Page 8: Çağdaş Örgüt Teorileri

Genel Sistem Yaklaşımının Doğuşu, Amacı, Soruları, Ayırıcı Özelliği ve Yararları

(Devam)Yönetimde sistemler yaklaşımı denildiği zaman, yönetim

olaylarını ve bu olayların cereyan ettiği birimleri birbirleri ile ilişkili bir şekilde ele alan yaklaşım anlaşılmaktadır. Böyle bir yaklaşım Klasik Yönetim Teorisinin «en iyi» anlayışı şeklindeki katılığı ve kapalılığından kurtulmak için gerekli olmuştur. Organizasyonlara esneklik sağlamış ve organizasyonları daha kapsamlı bir şekilde incelemek mümkün olmuştur. Neo – Klasik Yönetim teorisinin bulgularını daha etkin bir şekilde uygulamaya olanak sağlamıştır. Ayrıca yöneticiye de yararlar sağlamıştır (Koçel, 2014).

Page 9: Çağdaş Örgüt Teorileri

Sistem Yaklaşımının Temel Kavramları

Sistem ve Alt Sistemler: Tanım gereği, bir sistem çeşitli parçalardan oluşmaktadır. Bu parçalar alt sistem olarak adlandırılmaktadır. Önemi; bir sistemin faaliyeti o sistemin alt – sistemleri arasındaki fonksiyonel bağlılığın bir sonucu olarak ortaya çıkar. Bir sistemin başarılı çalışması, ancak alt – sistemlerinin başarılı çalışması ile mümkündür. Dolayısıyla alt – sistemler, bir sistemin incelenmesinde ele alınacak temel birimlerdir (Koçel, 2014).

Kapalı ve Açık Sistemler: Her sistem belirli bir ortamda faaliyet göstermektedir. Eğer sistem ile sistemin faaliyette bulunduğu çevre arasında enerji, bilgi ve materyal alış verişi varsa bu tür sistemler açık sistem olarak adlandırılır. Eğer sistem ile çevresi arasında bu tür bir ilişki yoksa sistem kapalı sistemdir (Koçel, 2014).

Çevre (Dış Çevre): Bütün sistemler belirli bir ortamda faaliyet gösterirler. Sistemin sınırları dışında kalan her şey dış çevreyi oluşturur. Açık sistemler için çevre son derece önemlidir. Çevrenin önemi, sistemi ve işleyişini etkileyecek potansiyeli taşımasından ileri gelmektedir. Bir sistemin başarılı olabilmesi için çevresi ve çevresini oluşturan faktörler hakkında bilgi sahibi olması gerekir. Çevre ile ilgili pek çok faktör saymak mümkündür. Bu faktörlerin hepsi, belli bir sistemi aynı şekilde etkilemeyecektir (Koçel, 2014).

Sistemin Sınırları: Sistemin çevresi ile yakından ilgili bir diğer özellik sistemin sınırları kavramıdır. Sınır, sistemin iç bünyesine ilişkin değişkenleri, sistemin dış çevresine ilişkin faktörlerden ayırır. Sınır, sistemin nerede başlayıp nerede bittiğini gösterir ve her sistemin bir sınırı vardır. Sistem sınırını fiziksel bir engelden çok, sistem içi unsurları sistemin dış çevre unsurlarından ayıran hayali bir çizgi olarak düşünmek gerekir. Kapalı sistemlerde sınırlar katı ve çevre ile alış verişe imkan vermediği halde, açık sistemlerde sınır çevre ile alış verişe müsaittir. Kapalı sistemlerde bu tür bir etkilenme azdır. Oysa açık sistemlerde, özellikle belirsizlik ve çevreden bilgi almanın zorunlu olduğu durumlarda sınırlar aşılabilir bir özellik gösterecektir. Organizasyonlarda üretim birimlerinin kapalı sistem eğilimi göstermesine karşılık pazarlama veya araştırma geliştirme birimleri açık sistem özelliği gösterecek, dolayısıyla bu tür alt – sistemlerin sınırları dışarıdan bilgi vs. akışına müsaade edecektir. Organizasyonlarda, çevrelerine ilişkin faktörler hakkında bilgi ve verilerin sistemin sınırlarını aşarak, sistemin karar organlarına ulaşması gerekir. Açık sistemlerde bu tür ulaşımı sağlayan özel «sınırsal birimler» vardır. Bu tür birimlerin esas fonksiyonu, dış çevreye ilişkin faktörlerdeki değişmelerle ilgili bilgi ve verileri sistemin içine aktararak karar organlarına ulaştırmaktır. Sınırsal birim rolü oynayan bu tür örgüt birimlerinin önemi büyüktür. Bu birimler sürekli olarak dış çevredeki değişmelerle karşı karşıyadırlar. Bu değişmeler bazen, sistemin içindeki diğer üniteler için tehlike arz edici ve onların amaçları ile çatışma halinde olabilir. Bu nedenle, sınırsal birimler, bu gibi değişmelerden sistemin karar organlarını haberdar etmek durumundadırlar. Fiziksel ve biyolojik sistemlerde sınırları tanımlamak nispeten kolay olduğu halde sosyal sistemlerde sınırları belirlemek son derece zordur. Bu nedenle sosyal sistemlerde sınır, incelemenin amacına göre belirli değişkenleri içine alacak şekilde çizilebilecek «hayali bir çizgi» olarak anlaşılmalıdır (Koçel, 2014).

Page 10: Çağdaş Örgüt Teorileri

Sistem Yaklaşımının Temel Kavramları (Devam)

Entropi ve Negatif Entropi: Entropi kavramı Termodinamik’ten alınmıştır. Bu kavram sistem olarak nitelenen bütündeki bir eğilimi ifade eder. Her sistemde, enerjinin tükenmesi, faaliyetlerin bozulması, dengenin kaybolması, karışıklık ve aksamaların belirmesi ve sonunda sistemin faaliyetlerinin durması yönünde bir eğilim vardır. İşte «entropi» bu eğilimi ifade eden kavramdır. Sosyal, mekanik veya kavramsal bütün sistemler aşırı kullanım, aşınma, yıpranma ve yanlış faaliyet ile maluldür. Kapalı sistemlerde entropi kuvvetlidir ve belirli bir süre sonunda sistemi durduran en önemli faktördür. Oysa açık sistemlerde entropi durdurulabilir. Dolayısıyla açık sistemlerde negatif – entropi vardır (Koçel, 2014).

Değişkenler ve Parametreler: Bütün sistemlerde, sistemin yapısını ve işleyişini etkileyen faktörler vardır. Bu faktörlerden sistem sınırları içinde olanlar değişken olarak adlandırılır. Kapalı sistemler değişkenler tarafından etkilenir. Bu faktörlerden sistem sınırları dışında olanlar ise parametre olarak adlandırılır. Açık sistemler hem değişkenler hem parametreler tarafından etkilenir (Koçel, 2014).

Dengeli Durum ve Dinamik Denge: Açık sistemlerin en önemli özelliklerinden biri dengeli durumlarını korumalarıdır. Açık sistemler çevrelerinden aldıkları materyal, enerji ve bilgi ile bu entropinin olumsuz etkilerini ortadan kaldırır ve faaliyetlerini çevre koşulları ile dengeli bir şekilde sürdürürler. Eğer bu koşullarda bir değişme olursa, açık sistem yeni bir düzeyde çevresi ile denge kurar. Böyle dinamik bir denge içinde faaliyetini sürdüremeyen bir sistem kapalı sistem özelliği gösterir ve entropi tarafından olumsuz bir şekilde etkilenir (Koçel, 2014).

Input, Output ve Geri Besleme: Açık sistemlerde sürekli bir input, output ve geri besleme akışı vardır. Oysa kapalı sistemde inputlar bir defaya mahsus olmak üzere belirlenir. Input, sistemin belirli bir düzeyde faaliyet gösterebilmek için çevresinden aldığı her şeydir. Outputlar da tekrar sistemin dışındaki çevre faktörlerine verilir. Geri besleme, yukarıdaki akışın normal ve kesintisiz olmasını sağlamak amacıyla output ve süreç safhalarından input safhasına doğru olan bir bilgi ve veri akışını ifade eder. Geri besleme sayesinde sistem faaliyetlerini değerleme ve gerekirse ayarlama imkanını bulur. Geri besleme formal veya informal olabileceği gibi pozitif veya negatif de olabilir. Negatif geri besleme sistemin daha önce belirlenen amaçlardan ne kadar saptığını gösteren bilgi akışını ifade eder. Pozitif geri besleme ise sistemin belirlenen doğrultuda faaliyet gösterdiğini belirtir (Koçel, 2014).

Değişik Input – Output İlişkisi: Bu açık sistemlerin bir özelliğidir. Açık sistemlerde, aynı sonuçlar değişik inputlarla veya değişik süreçlerin kullanılması ile elde edilebilir. Dolayısıyla biyolojik ve sosyal sistemler çok çeşitli ve değişik inputlar ve değişik süreçler kullanarak amaçlarını gerçekleştirebilirler (Koçel, 2014).

Page 11: Çağdaş Örgüt Teorileri

Çeşitli Sistemler ve Sistemlerin İncelenmesine İlişkin Yaklaşımlar

Mekanik – Biyolojik (Organik) – Sosyal Sistemler: Mekanik sistemler kapalı sistemlerdir. Bu sistemler genelde entropi ile maluldür. Biyolojik ve sosyal sistemler ise açık sistemlerdir. Biyolojik sistemler, açık sistemler olmasına rağmen, belirli bir süre sonunda entropi etkisi ile faaliyetlerini durdururlar. Oysa sosyal sistemler faaliyetlerini sonsuza kadar sürdürebilirler (Koçel, 2014).

Organizasyon tasarım seçimleri mekanistik ve organik yapıları ortaya çıkarır. Mekanik yapılar tahmin edilebilir ve düzenli ya da istikrarlı ortamlarda uygundur. Organik yapılar ise esneklik gerektiren belirsiz ve dinamik ortamlarda daha uygundur. Çoğu organizasyon bu iki örgütsel yapı tasarımının bir kombinasyonudur (Torlak, 2008).

Mekanik organizasyon yapılarında roller açık ve düzgün bir biçimde tanımlanmıştır ve karar verme son derece merkezidir. Temel bütünleştirici mekanizma hiyerarşidir veya sıra düzenidir. Mekanistik bir organizasyon yapısının özellikleri:

- Bireysel uzmanlaşma- Basit bütünleştirici mekanizma- Merkeziyet- Standartlaştırma- Pozisyona Odaklanma (Torlak, 2008).

Organik organizasyon yapıları esnekliği teşvik eder ve karar verme yetkisini merkezden uzaklaştırır. Organik organizasyon yapısının özellikleri:

- Müşterek uzmanlaşma- Karmaşık bütünleştirici mekanizmalar- Ademi merkeziyet- Karşılıklı anlayış ile düzeltme- Uzmanlığa odaklanma (Torlak, 2008).

Page 12: Çağdaş Örgüt Teorileri

Çeşitli Sistemler ve Sistemlerin İncelenmesine İlişkin Yaklaşımlar(Devam)

Deterministik ve Probabilistik Sistemler: Eğer bir sistem belirlenen input – süreç – output akışı doğrultusunda faaliyetini sürdürüyorsa, output önceden tahmin edilebiliyor ise ve bu outputda bir değişme beklenmiyorsa bu tür sistemler deterministik sistem olarak adlandırılır. Oysa probabilistik sistemlerde output değişir bir özellik gösterir (Koçel, 2014).

Uyumcu – Öğrenen Sistemler: Eğer bir sistem çevresi ile olan bilgi alış verişi sonucu çevredeki değişmelere göre kendi işleyişini değiştirip çevresi ile dengeyi koruyorsa uyumcu – öğrenen sistemlerden söz edilir (Koçel, 2014).

Page 13: Çağdaş Örgüt Teorileri

Bir Sistem Olarak Organizasyon Bütüncü Görüş: Sistem yaklaşımında esas ağırlık «bütün» üzerindedir. Organizasyon

artık çeşitli bölümlerin bir toplamı olarak değil, çevresi ile input – output ilişkisi olan açık sistem olarak ele alınır. Farklılaşma bir sistemin alt sistemlere ayrılma durumunu ifade eder. Bütüncü görüş ile ilgili olarak belirtmek istediğimiz husus, sistemin bir bütün olarak ele alındığı, alt – sistemlerin sinerji yaratacak bir şekilde oluşturulduğu hususudur (Koçel, 2014).

Organizasyon – Çevre İlişkisi: Organizasyonlar açık sistem olarak ele alındığında ikinci özellik olarak bu sistemlerin çevresel faktörlerle olan ilişkileri önem kazanır (Koçel, 2014).

Bilgi Akışının Önemli Rolü: Açık sistem olarak bir organizasyonun başarısı, bilgi akışının düzenlemesine yakından bağlıdır. Bilgi, sistemin iç değişkenleri ve dış parametrelerinin özellikleriyle ilgili ve sistemin davranışını sağlayan mesajlar topluluğu olarak ele alınabilir. Dolayısıyla sistem bu değişkenler ve özellikle parametreler hakkında ne kadar bilgi sahibi ise belirsizlik o kadar azalmış demektir. Açık sistemler bu tür belirsizliği azaltmak için çeşitli uygulamalar geliştirmişlerdir. Bilgi akışının sistemin işleyişinde anahtar rolü oynaması nedeniyle açık sistemler birer bilgi işleme sistemi olarak da düşünülebilir (Koçel, 2014).

Page 14: Çağdaş Örgüt Teorileri

Yapısal Koşul Bağımlılık (Durumsallık) Yaklaşımının Özellikleri

Koşulsallık yaklaşımı yönetim teori ve uygulamasına kolayca tatbik edilebilecek pratik ve spesifik bir nitelik taşımaktadır. Koşulsallık yaklaşımı, organizasyonun içinde bulunduğu çevrenin unsurları ile belirli yönetim kavram ve teknikleri arasında fonksiyonel bir ilişki araştırmaktadır (Koçel, 2014)

Selami Sargut Türkçe yönetim yazımına kazandırdığı zengin içerikli «Kültürlerarası Farklılaşma ve Yönetim» isimli eserinde bu kavramı Türkçemizde «koşul bağımlılık» olarak ifade etmenin daha uygun olacağını belirtmektedir. Yani Durumsallık = Koşul Bağımlılık (Koçel, 2014).

Daha önceki yaklaşımların temel fikri olan «en iyi organizasyon yapısı» oluşturmak ve her yerde geçerli «uyulması gerekli yönetim ilkeleri» geliştirmek yerine bu yeni bakış açıları doğrultusunda geliştirilen yaklaşımlar her yer ve zamanda geçerli «en iyi» bir organizasyon yapısı ve kurallar olmadığı, yönetim ve organizasyon ile ilgili konuların içinde bulunulan ortam koşullarına bağlı olduğu temel fikrini esas almıştır (Koçel, 2014).

Durumsallık yaklaşımı işletmenin içinde bulunduğu «durum»la ve belli bir «durum»daki koşulları açıklamakla ilgilidir ve ön görücü bir nitelik taşımamaktadır (Koçel, 2014).

Durumsallık yaklaşımına göre organizasyon yapısı bir bağımlı değişkendir. Organizasyon yapısının nasıl olması gerektiği, bağımsız değişken durumundaki içsel ve dışsal koşulların durumuna göre belirlenecektir (Koçel, 2014).

Page 15: Çağdaş Örgüt Teorileri

Yapısal Koşul Bağımlılık (Durumsallık) Yaklaşımının Özellikleri (Devam)

Durumsallık yaklaşımına göre değişik durumlar ve koşullar, yönetimde başarılı olmak için değişik kavramları, tekniklerin kullanılmasını ve davranışları gerektirir. «En iyi» durumdan duruma değişecektir. Durumsallık yaklaşımı, daha önceki yönetim yaklaşımlarını uygun bir çerçeve içine koyarak onları daha yararlı bir duruma getirmektedir (Koçel, 2014).

Durumsallık yaklaşımının diğer bir özelliği de organizasyonu bir sistem olarak ele almasıdır. Bu yaklaşımın temel özelliği, bir yandan organizasyon içindeki alt – sistemlerin kendi aralarındaki ilişkiler, bir yandan da bu alt – sistemlerin dış çevredeki unsurlarla ilişkileri üzerinde durmasıdır (Koçel, 2014).

Klasik ve katılımcı yaklaşımlar uç durumları temsil etmektedir. Bu iki uç durum arasında, yönetim uygulamalarının değişik içsel ve dışsal unsurlara göre farklı şekil alacağı geniş bir bölge bulunmaktadır. İşte bu bölge durumsallık yaklaşımının üzerinde durduğu bölgedir (Koçel, 2014).

Durumsallık yaklaşımının diğer bir özelliği de büyük ölçüde saha araştırması sonuçlarına dayanmasıdır. (Koçel, 2014).

Page 16: Çağdaş Örgüt Teorileri

Organizasyon ve Yapısal Koşul Bağımlılık (Durumsallık) Yaklaşımı

Durumsallık yaklaşımı, bir organizasyon yapısını karakterize eden belli başlı boyutlarla organizasyonun içinde bulunduğu durum ve koşullar arasında ilişkiyi araştırmaktadır (Koçel, 2014).

Durumsallık yaklaşımı, içinde bulunulan durum ve koşullara göre hangi ilkelere ne zaman ve nasıl uyulması gerektiğini araştırmaktadır. Durumsallık yaklaşımı hangi durum ve koşulların bu ilkenin uygulanmasına elverişli olduğunu ve hangi durum ve koşullarda bu ilkeye uyulmasının sorunlar yaratacağını araştırmaktadır. Durumsallık yaklaşımına göre, eğer durum ve koşullar matriks yapıyı daha etkin kılacaksa, muhakkak emir – komuta birliği ilkesine uyulacak diye matriks yapıdan vazgeçilmesi hatalı olacaktır (Koçel, 2014).

Durumsallık yaklaşımı ile organizasyon yapısı arasındaki ilişkilere daha geniş bir çerçeveden bakmak gerekirse, ilk yapılması gereken bir organizasyon yapısını karakterize eden unsurları belirlemek olacaktır. Organizasyon yapısı denildiğinde «… organizasyondaki işler ile bunları yapacak olanlar arasındaki ilişkilerin açık ve seçik olarak belirlenmesi…» anlaşılmalıdır. Bu ilişkilerin açık olarak önceden belirlenmesi, yazılı olarak organizasyon el kitaplarının (manuel) oluşturulması ve organizasyon şemasının geliştirilmesi ile formal organizasyon yapısı meydana gelir. Burada önemli olan bütün bu ilişkilerin önceden belirlenerek belirli kalıp, şekil, prosedür ve yöntemlere bağlanmış olmasıdır. Informal organizasyonda yani bu tür ilişkilerin «formalleştirilemediği» yapılarda, bu tür ilişkileri önceden belirlemek mümkün değildir ve bu ilişkiler kendiliğinden ve çoğu kez işin kendisine ilişkin olmayan faktörlerin etkisi ile şekillenir (Koçel, 2014).

Page 17: Çağdaş Örgüt Teorileri

Organizasyon ve Yapısal Koşul Bağımlılık (Durumsallık) Yaklaşımı (Devam)

Şu halde bir formal organizasyonu karakterize eden başlıca unsurlar (boyutlar):- Organizasyondaki yönetim kademeleri sayısı- Organizasyonu oluşturan alt sistemlerin sayısı- Kontrol alanı- Her örgütsel pozisyonun otoritesi- İş bölümü ve ihtisaslaşma derecesi- Formalleşme derecesi- Merkezleşme derecesi- Yönetim yoğunluğu- Organizasyonun büyüklüğü- Karar verme yetkisinin kullanılma tarzı – komiteler, vs.- İletişim kanalları ve şekli (Koçel, 2014)• Bir organizasyonu karakterize eden organizasyon içi süreçler de vardır. Liderlik, performans değerleme,

iletişim, karar süreci, bilgi akış sistemi, motivasyon, çatışma çözümleme, değişim süreçleri (Koçel, 2014).• Sorun; organizasyon yapı ve süreçlerini etkileyen «durum» ve «koşul»ların neler olduğu, bunların nasıl

kavramsallaştırılacağı ve incelenebileceğidir (Koçel, 2014).

Page 18: Çağdaş Örgüt Teorileri

Organizasyon ve Teknoloji Teknoloji bir organizasyonda;- Çalışanları- Gurupları- Örgütsel İlişkileri- Yönetim Süreç ve Tekniklerini etkiler (Koçel, 2014).• Teknoloji, insanların girdileri çıktıya dönüştürmek için kullandıkları

yetenek, beceri, teknik, metot, malzeme, makine ve diğer ekipmanların bir birleşimidir. Teknoloji organizasyonlarda üç seviyede bulunmaktadır: bireysel; kişisel beceriler ve bilgi, işlevsel veya bölümsel; iş yapmak ve değer yaratmak için grup teknikleri, örgütsel; girdilerin çıktıya dönüştürülmesi (Torlak, 2008).

Page 19: Çağdaş Örgüt Teorileri

Woodward Çalışması Amaç: Woodward’ın ilk amacı, klasik yaklaşımın öne sürdüğü iddiayı, yani her yer ve koşulda geçerli en iyi

organizasyon yapısı ve yönetim sistemi bulunduğu iddiasını test etmektir ancak iddia gerçekleşmemiştir. Woodward’ın araştırması organizasyon yapı ve işleyişini teknoloji koşuluna bağlayan önemli bir durumsallık yaklaşımı çalışması olmuştur (Koçel, 2014)

Method: Bu çalışmada Essex bölgesindeki 100 imalat işletmesinden aşağıdaki konularla ilgili veriler toplanmıştır:- İşletmenin geçmişi, amaçları- Kullanılan imalat süreç ve methodları- İşletmenin organizasyonu ve yönetiminde kullanılan çeşitli formlar ve rutin süreçler- İşletmelerin ticari başarısını değerlemeye yarayacak çeşitli rakamlar

Bu konularda toplanan verilerin analizi ile klasik yaklaşımın öne sürdüğü «ilkeler»in İngiliz Endüstrisinde ne ölçüde kullanıldığı araştırılmıştır (Koçel, 2014).

İşletmelerin başarıları ile organizasyon yapıları karşılaştırılmıştır ancak ikisi arasında düzenli bir ilişki bulunamamıştır (Koçel, 2014).

Araştırmacılar dikkatlerini işletmelerin kullandıkları teknoloji üzerinde yoğunlaştırmışlardır. Woodward ve ekibi araştırma konusu olan işletmelerin kullandıkları imalat, method ve süreçlerini;

- Bunların işletme içindeki tarihsel gelişimine- Bu süreçlerle kullanılan teçhizat ve donanım arasındaki ilişkilere- Süreçlerde yapılan faaliyetlerin tekrarlanan cinsten olup olmadığına ve birbirleri ile ilişkilerine göre gruplamışlar ve

bunun sonucu olarak 3 ayrı teknolojik düzeyi belirlemişlerdir: 1) Birim veya küçük partiler üretimi 2) Kitle üretimi veya büyük partiler üretimi 3) Süreç üretimi (Koçel, 2014)

Page 20: Çağdaş Örgüt Teorileri

Woodward Çalışması (Devam) Sonuç: - Organizasyon yapısını karakterize eden unsurlar organizasyonda kullanılan

teknoloji türüne göre değişmektedir. Birim teknolojide küçük ve samimi grupların mevcudiyetini katılmanın yüksek olduğunu, iş ilişkilerinde katılığın olmadığını ve hoşgörülü bir ortamın bulunduğunu; kitle üretiminde ise görevlerin açık seçik belirlendiğini, emir komuta kurmay çatışmasının bulunduğunu ve endüstriyel ilişkilerin genellikle iyi olmadığını; süreç teknolojide ise durumun birim teknolojiye benzediğini belirlemiştir (Koçel, 2014).

- Birim teknoloji kullanan ve en başarılı olan organizasyonların organik bir yapıya, en başarısız olanların da mekanik bir yapıya sahip olduklarını belirlemiştir. Kitle üretiminde ise durum bunun tamamen tersidir. Süreç teknolojisi kullanan ve başarılı olan işletmelerin de organik bir organizasyon yapısına sahip oldukları belirlenmiştir (Koçel, 2014).

Page 21: Çağdaş Örgüt Teorileri

Aston Grubu Çalışması Method: Organizasyon yapıları ile ilgili olarak 3 ana değişken üzerinde durmuştur:- Faaliyetlerin yapılandırılması- Otorite yoğunlaşması- İş akışının kontrolü (Koçel, 2014).Aston Grubu’na göre organizasyon yapıları; organizasyonun amaçları, kaynakları, kullandığı

teknoloji, çevre ile ilişkisi ve sahiplik durumu gibi faktörler tarafından etkilenmektedir (Koçel, 2014)

Aston Grubu teknolojiyi iş akışının entegrasyonu şeklinde tanımlamıştır (Koçel, 2014).• Sonuç:- Ulaşılan sonuçlar Woodward çalışmasının sonuçlarını destekler niteliktedir (Koçel, 2014).- Aston Grubu çalışmalarını daha da önemli hale getiren başka bir faktör olmuştur. Teknoloji

ile organizasyon yapısı arasındaki ilişkiye ek olarak, organizasyonun büyüklüğü ile organizasyon yapısı arasında önemli ilişkiler olduğu belirlenmiştir (Koçel, 2014).

- Aston Grubu organizasyonun büyüklüğü arttıkça organizasyonda uzmanlaşma ve formalleşmenin de arttığını belirlemiştir (Koçel, 2014).

Page 22: Çağdaş Örgüt Teorileri

Tavistock Enstitüsü Çalışmaları (İngiliz Kömür Madeni)

Enstitü adına E. L. Trist ve K. W. Bamforth 1950’lerde bir çalışma yapmış, İngiltere’de kömür madenlerindeki teknolojik değişmelerin organizasyon yapısı ve işleyişi üzerindeki etkilerini araştırmışlardır (Koçel, 2014).

Değişikliklerden önce işçiler 2 veya 4 kişilik gruplar halinde çalışmakta, kömür elle kazılmakta, kazılan kömür maden içinde belirli merkezi bir yere taşınmakta ve buradan da dışarı alınmaktaydı. Yeni uygulama ile kömür kazma işi makinalara devredilmiş, koridor halinde kazma işine geçilmiş, kazılan kömür bantlarla taşınmaya başlamıştır (Koçel, 2014).

Sonuç:- Bu değişiklikler işçiler arasında devamsızlıkların artmasından, yeni sistemin

dayandığı ilkelerin eleştirilmesi hatta çiğnenmesine kadar çeşitli tepkiler yaratmıştır. Bu tepkilerin hafifletilmesi için çeşitli değişiklikler yapılmış yeni teknolojiye uygun yeni bir sosyo teknik sistem oluşturulmuştur (Koçel, 2014).

Page 23: Çağdaş Örgüt Teorileri

James Thompson’un Temel Teknolojiler Sınıflaması

Thompson organizasyonların kullandığı teknolojileri 3 temel grupta sınıflamıştır. Uygulamalı değil teorik bir çalışmadır. Thompson’a göre kullanılan temel teknoloji bir organizasyonun yapısını belirleyen önemli bir unsurdur. Bu teknolojiler 3 şekilde olabilir:

- Çözümleyici Teknoloji: En önemli özelliği, yapılan faaliyetlerin belirli grup veya kişileri birbirine bağlamasıdır. Bu teknolojide faaliyetler arası ilişkiler bütünleyici karşılıklı ilişki şeklindedir. Bu iki özellik kullanılıyorsa bu organizasyonlarda standartlaşma son derece önemli olacaktır.

- Bağlı Teknoloji: En önemli özelliği faaliyetlerin birbirine bağlı olmasıdır. Bu teknolojide faaliyetler arası ilişkiler sıralı, karşılıklı bağlılık şeklindedir. Bu teknolojiyi kullanan organizasyonlarda standartlaşma ve özellikle planlama önem kazanmaktadır.

- Yoğun Teknoloji: En önemli özelliği faaliyetlerin hepsinin karşılıklı olarak birbirine bağlı olmasıdır. Bu teknolojide faaliyetler arası ilişkiler çok yönlü karşılıklı bağlılık şeklindedir. Yoğun teknoloji kullanan organizasyonlar için en uygun yapı organik organizasyon yapısıdır (Koçel, 2014).

Page 24: Çağdaş Örgüt Teorileri

Charles Perrow’un Rutin/Rutin Olmayan İş Sınıflaması

Teorik bir çalışmadır. Perrow’a göre bir organizasyonda amaçları gerçekleştirmek için yapılan işler iki ana grupta toplanabilir; rutin işler ve rutin olmayan işler (Koçel, 2014). Perrow rutin olan ve rutin olmayan teknolojiler arasındaki farkın görev değişkenliği ve görev analizinden kaynaklandığını ileri sürmektedir. Görev değişkenliği; görevi gerçekleştirirken karşılaşılan yeni ve beklenmeyen durumların sayısıdır. Değer – yaratma sürecinin herhangi bir aşamasındaki istisnalar ve yeni durumlar görev değişkenliğini artırmakta, standartlaşma ve tekrarlanmalar görev değişkenliğini azaltmaktadır. Görev analizi; problem çözümünde araştırma faaliyeti için olan ihtiyaçtır. Prosedürler rutin görevlerin analizini kolaylaştırırken, programlanmamış görevler analizi zorlaştırmaktadır. Perrow, teknolojiyi görev değişkenliği ve görev analizine göre dikkate almaktadır. Bu çerçevede teknolojinin dört çeşidini tanımlamıştır. Bunlar; rutin imalat, el işçiliği, mühendislik üretimi ve rutin olmayan araştırmadır (Torlak, 2008). Perrow’a göre rutin ve rutin olmayan sınıflama iki boyutun daha eklenmesiyle bir matrikse dönüştürülebilir; yapılacak işlerin çeşitlilik sayısı ile bunları yapmak için araştırma yapmanın gerekip gerekmediğidir. Yeni ve çeşitli sorunlarla karşılaşan ve bu sorunları çözmek için hazır teknik methodlara sahip olmayan organizasyonlar rutin olmayan teknolojileri kullanacaklardır ve yapıları da organik türde olacaktır. Eğer yapılacak işler az işi yapacaklar gerekli bilgi ve tekniklere sahipse, sonuçları önceden kestirmek mümkünse bu durumda mekanik organizasyon yapısı daha uygun olacaktır (Koçel, 2014).

Page 25: Çağdaş Örgüt Teorileri

Organizasyon ve Çevre Durumsallık yaklaşımının üzerinde önemle durduğu diğer bir koşul,

organizasyonların içinde faaliyette bulundukları çevre olmuştur (Koçel, 2014). Çevre Anlamı ve Kavramlaştırılması: Durumsallık yaklaşımı organizasyonları

birer açık sistem olarak ele aldığından, sorun çevresel koşulların bu açık sistemi nasıl etkilediği sorunu olmaktadır. Organizasyon sınırının dışında kalan her türlü fiziksel ve sosyal faktör dış çevreyi oluşturan birer unsurdur. Demografik yapı, ekonomik koşullar, siyasal koşullar, kültürel yapı, hukuki koşullar, coğrafi ve teknolojik koşullar gibi. Bu koşullardan hangileri organizasyondaki karar sürecinde dikkate alınıyorsa o koşulları organizasyonu direk olarak etkileyen koşullar olarak ele almak mümkündür. Çevre ile ilgili çalışmalarda, çevredeki değişim durumu önemli bir boyut olarak ele alınmış ve çevrenin hızla değişen, yavaş değişen veya değişmeyen durumlarda olabileceği gibi bir gruplama yapılarak bununla organizasyon yapıları ve yönetim süreçleri arasındaki ilişkiler incelenmiştir. Ancak çevresel değişim sadece hıza göre algılanamaz hız yanında «değişimin yönü» de dikkate alınmalıdır. Değişim esasında bu iki değişkenin belirlediği bir bileşke vektördür görüşü son zamanlarda öne çıkmıştır (Koçel, 2014).

Page 26: Çağdaş Örgüt Teorileri

Burns ve Stalker Çalışması Amaç: İşletmelerin organizasyon yapıları ve yönetim uygulamaları dış çevre koşulları tarafından nasıl etkilenmektedir

(Koçel, 2014)? Method: Burns ve Stalker İskoçya’da 20 işletmeyi ayrıntılı bir şekilde incelemiş ve araştırma methodu olarak herhangi

bir ölçme yapmayıp ayrıntılı mülakat kullanmışlardır. Suni ipek işletmesi bir aşırı ucu oluştururken elektronik işletmeleri de öbür aşırı ucu oluşturmuştur. Burns ve Stalker «çevre» unsurunu «teknoloji ve pazardaki değişme hızı» boyutuna göre incelemişlerdir. Bu çalışmalar sonucu organizasyon yapılarını «mekanik» ve «organik» olmak üzere iki grupta sınıflamışlardır. Çevre koşullarının durgun ve dengeli, değişim hızının çok az olduğu durumlarda mekanik yapının; çevre koşullarının sürekli ve hızlı olarak değiştiği durumlarda organik yapının en uygun yapı olduğunu belirtmişlerdir (Koçel, 2014).

Sonuç: - Çevre koşullarının özelliklerine göre uygun olan organizasyon yapısı farklı olacaktır (Koçel, 2014).- Burns ve Stalker organik yapılara sahip firmaların düzensiz ve değişen ortamlarda daha etkili olduğunu buna karşılık

mekanistik yapılara sahip firmaların düzenli ve durağan bir çevrede daha etkili olduğunu tespit etmişlerdir (Torlak, 2008).

- Burns ve Stalker organizasyon yapısının çevrenin belirsizliğine ve dinamizmine göre tasarlanmasını önermişlerdir. Onlara göre, istikrarlı çevrelerde basit, az bölümleri olan ve bölümlerinin birbiriyle az koordine olduğu, karar vermenin merkezde toplandığı ve problemlerin çözümünde daha çok kural ve yönergeler kullanan mekanistik yapılar başarılı olurken, belirsiz çevrelerde karmaşık, çok bölümleri olan ve bölümlerinin birbiri ile iyi koordine olduğu, karar verme yetkisinin alt birimlere verildiği ve problemlerin üst kademelere aktarılmadan ilgili birimde yüz yüze çözüldüğü organik yapılar başarılı olmaktadır. En başarılı firmalar bu iki yapı arasında aynı anda dengeyi sağlayabilecek olanlardır (Torlak, 2008).

Page 27: Çağdaş Örgüt Teorileri

Lawrence ve Lorsch Çalışması Amaç: Değişik çevre koşulları altında hangi tür organizasyon yapıları daha etkindir (Koçel, 2014)? Method: Lawrence ve Lorsch bu araştırmalarında 3 önemli kavram kullanmışlardır; farklılaşma (organizasyon

yapısının formalliği, amaçlar karşısındaki yönelim, zaman karşısındaki yönelim ve kişilerarası ilişkilerdeki yönelim), birleştirme – koordinasyon, çevre ve belirsizlik. Çevre esas itibariyle belirsizlik boyutuna göre değerlenmiştir (Koçel, 2014).

Çevresel belirsizliği oluşturan 3 faktör çevresel karmaşıklık, çevresel dinamizm ve çevresel zenginliktir. Çevresel karmaşıklık bir organizasyonun belirli ve genel çevrelerindeki kuvvetlerin gücü, sayısı ve birbiri ile olan bağlantılarıdır. Çevresel dinamizm bu kuvvetlerin belirli bir zaman aralığında değişme derecesidir. Çevresel zenginlik ise faaliyette bulunduğu pazarda kaynakların miktarını gösterir (Torlak, 2008).

Sonuç: - Bir organizasyon biriminin iç yapısı ilgili çevre koşullarının durumuna bağlı olarak şekil alacaktır. Dinamik, değişken

ve belirsiz bir ortamda organizasyonun farklılaşmış ve rutinleşmiş olması uygun olurken durgun ve belirli bir ortam fazla bir farklılaşma gerektirmeyecektir. Bu araştırma «en iyi organizasyon yapısı»nın mevcut olmadığını, «en iyi»nin çevre koşullarına göre değiştiğini göstermiştir (Koçel, 2014).

- Karmaşık ve düzensiz ortamlarda davranışlar büyük oranda çeşitlilik gösterir (Torlak, 2008).- Belirsiz ve dinamik ortamlarda karşılıklı anlama yolu ile düzeltme mekanizmasını kullanan ademi merkeziyeti

benimsemiş ve biçimsel olmayan firmalar daha etkili olmuşlardır (Torlak, 2008).- Düzenli ve durağan ortamlarda merkezi yapı, biçimsellik ve standartlaşma daha etkili olmuştur (Torlak, 2008).- Etkili şirketler bütünleştirme seviyelerini ve farklılaştırma seviyelerini uyumlaştırırlar (Torlak, 2008).

Page 28: Çağdaş Örgüt Teorileri

Emery ve Trist’in Çalışması Amaç: Çalışmanın ağırlık noktası, çevrelerin sınıflandırılması ve özelliklerinin

belirlenmesi ile bu çevrelerle ilişkileri yürütebilmek için ne tür stratejilerin uygun olacağı üzerinedir (Koçel, 2014).

Method: Çalışmada 4 tür ilişki üzerinde durmuşlar ve en önemli ve güç olanının 4. tür olduğunu belirtmişlerdir. Bunlar: 1) İçsel karşılıklı bağlılık ilişkileri 2) Input alış veriş karşılıklı bağlılık ilişkileri 3) Output alış veriş karşılıklı bağlılık ilişkileri 4) Çevresel karşılıklı bağlılık ilişkileri. Bu 4 ilişkiyi L kodu ile göstermişlerdir.

Page 29: Çağdaş Örgüt Teorileri

Emery ve Trist’in Çalışması (Devam)

L11 türü ilişkiler departmanlar arası koordinasyon, anlaşmazlıklar, otorite ve güç ilişkleri, bütçeleme vs. şeklinde beliren ilişkilerdir. L21 ve L12 türü ilişkiler, organizasyonun birinci derecedeki dış çevre unsurları ile olan direk ilişkilerini ifade eder. L22 türü ilişkiler organizasyon için anlaşılması ve izlenmesi en güç olan organizasyonun etkileme gücü en az olan ilişkilerdir. L22 türü ilişkilerin bulunduğu çevreler 4 çeşit özellik gösterebilir: 1) Durgun, dağınık 2) Durgun, yoğunlaşmış, kümelenmiş 3) Dengesiz, tepki gösterici 4) Çalkantılı (Koçel, 2014)•Sonuç: İlişki kurma tekniği olarak taktik, strateji, faaliyetleri esas alan düzenleme ve çok taraflı anlaşma yaklaşımlarına göre 4 tane çevre tipi vardır. Bunlar sebep sonuç ilişkisi ve sonuç tercihi bakımından sırasıyla belirliden belirsize doğru giderler. Karar verme stratejisi bakımından ise sırasıyla hesaba dayanandan sezgiye dayanana doğru gitme eğilimindedirler (Koçel, 2014).

Page 30: Çağdaş Örgüt Teorileri

James Thompson’un Çalışması Thompson sentezci niteliği ağır basan bir model geliştirmiştir. Bu çalışmasında iki ana konu üzerinde

durmuştur: 1) Organizasyonun çevresini sınıflama ve özelliklerini belirleyerek bunun organizasyon yapısı ile ilişkisini göstermektir. 2) Organizasyonların çevre unsurları ile ilişki kurarken izleyebilecekleri stratejiler ile ilgilidir (Koçel, 2014)

Method: Formal organizasyon yapısı hangi esasa dayanırsa dayansın, her organizasyonda sorunları, teknikleri, yaklaşımları birbirinden farklı 3 ayrı alt sistem görmek mümkündür. 1) Teknik alt sistem 2) Koordinatif alt sistem 3) Kurumsal alt sistem. Thompson’a göre kapalı sisteme en yakın olanı teknik alt sistemdir. Her organizasyon teknik alt sistemini çevredeki değişikliklerden mümkün olduğu ölçüde korumak ister. Bunu sağlamazsa büyük ölçüde koordinatif alt sisteme düşmektedir. Kurumsal alt sistem belirsizlik esasına göre çalışır çünkü bu sistemin kendisini etkileyen çevre unsurları üzerinde kontrolü yoktur. Thompson çevre unsurlarını iki boyut üzerinde incelemiştir. Bunlar; durgun – değişken ve basit – karmaşık kavramlarıdır (Koçel, 2014).

Sonuç: - Basit – durgunda mekanik; karmaşık – değişkende organik; basit – değişkenle karmaşık – durgunda

hem mekanik hem organik olacaktır (Koçel, 2014).- Strateji olarak adlandırılan, hangi çevresel unsurlarla nasıl ve ne zaman ilişki kurulacağı konusundaki

kararlardır. Thompson’a göre organizasyonlar çevrelerindeki değişmelere uymaya çalışırken 3 ayrı yol izleyebilir. 1)Organizasyon içi stratejiler 2) Çalışma alanı seçimi stratejileri 3) Organizasyonlar arası stratejiler (Koçel, 2014).

Page 31: Çağdaş Örgüt Teorileri

Robert Duncan’ın Çalışması Robert Duncan da organizasyon çevre ilişkilerini incelerken, «çevre»nin nasıl kavramsal

ve operasyonel hale getirilebileceği, belirli çevresel özelliklerin belirlenmesi ile bunların nasıl ölçülebilecekleri üzerinde durmuştur (Koçel, 2014).

Method: Çevrenin kavramlaştırılmasında basit – karmaşık ve statik – dinamik boyutları kullanılmıştır. Bu iki ana boyuta ek olarak algılanan belirsizlik boyutu da incelenmiştir. Belirsizlik tanımı 3 unsuru kapsamaktadır. 1) Belirli bir karar konusunda ilgili çevresel faktörlerin neler olduğunun tam olarak bilinmemesi 2) Kararın yanlış olması halinde sonuçların ne olacağının tam olarak bilinmemesi 3) Çevresel faktörlerin, kararların başarı ve başarısızlığını hangi ihtimalle etkileyeceklerinin tayininde güçlük (Koçel, 2014).

Hipotez: Bu araştırmaya göre katı bir şekilde formal veya mekanik karar organlarının aşağıdaki hallerde etkin olacakları ileri sürülmüştür: 1) Zaman önemli ise 2) Çözülmesi gereken problemler rutin nitelikteyse 3) Çevrenin organizasyondan talepleri açık ve seçik, bunların ilgili departmanlar üzerindeki etkisi belirli ise 4) Çevresel unsurlar değişmiyorsa ve organizasyon nispeten kapalı ise (Koçel, 2014).

Sonuç: Bir organizasyonun etkinliğinin, kullandığı karar mekanizmaları ile karar organlarının yapısının, çevresel unsurların özelliklerine uygun olmasına bağlı olduğunu vurgulamasıdır (Koçel, 2014).

Page 32: Çağdaş Örgüt Teorileri

Büyüklük Odaklı Çalışmalar

Büyüklük odaklı çalışmalara Aston Grubu’nun ve Peter M. Blau’nun çalışmaları damgasını vurmuştur (Taşçı & Erdemir, 2013).

Page 33: Çağdaş Örgüt Teorileri

Aston Grubu Çalışması Method: İngiltere’nin Birmingham şehrindeki Aston Üniversitesi’nden bir

grup akademisyen, yöneticilerle görüşmeler yapmış ve çeşitli endüstrilerdeki örgütlerde rollerin uzmanlaşmasını, kural ve yöntemlerin standartlaşmasını, biçimselleşmeyi, karar almanın merkezileşmesini ve örgütsel yapının şeklini incelemiştir (Taşçı & Erdemir, 2013).

Sonuç: Aston Grubu, örgütün teknolojisinin değil büyüklüğünün en önemli koşul-bağımlılık etmeni olduğu sonucuna ulaşmıştır. Aston Grubu, daha büyük örgütlerde, daha fazla rol uzlaşması ve daha biçimsel ve standartlaşmış kurallar olduğunu gözlemlemiştir. Daha büyük örgütlerin daha az merkezileştikleri ortaya çıkmıştır. Bu durum çoğunlukla örgütsel görevlerin üst düzey yöneticilerin başa çıkamayacağı hacme ulaşmasıyla yetki devrine uğraması sonucu gerçekleşmektedir. Aston Grubu’na göre, daha büyük örgütler uzmanlaşma, biçimselleşme ve standartlaşma anlamında daha fazla bürokratik yapılanmaya gitme eğilimindedir. Çünkü istikrar ve başarıyı rutin hale getirme arzusu zamanla artmaktadır (Taşçı & Erdemir, 2013).

Page 34: Çağdaş Örgüt Teorileri

Peter M. Blau’nun Çalışması Method: Peter M. Blau, örgütsel yapının belirleyicilerini kamu kuruluşları ve

bu kuruluşlara bağlı örgütler üzerinde araştırmıştır (Taşçı & Erdemir, 2013). Sonuç: Blau, yapısal farklılaşma ile idari yoğunluğun büyüklük tarafından

belirlendiği sonucuna ulaşmıştır. Yapısal farklılaşma, örgütü herhangi bir temelde parçalara ayırmadır. Örgütteki bölümlerin, bölümlerdeki kısımların, çalışanların iş unvanlarının ya da hiyerarşideki düzeylerin sayısı yapısal farklılaşmanın birer göstergesidir. İdari yoğunluk, örgütteki yöneticilerin ve personel işleri gibi destek faaliyetlerinde çalışanların sayısının diğer çalışanların sayısına oranıdır. Blau, büyüklük arttıkça yapısal farklılaşmanın beklenildiği gibi arttığını ancak bu artışın, doğru orantılı değil beklenmedik şekilde azalan orantılı olduğunu bulmuştur. Büyüklüğün amasıyla idari yoğunluğun beklenmedik şekilde düştüğü ve bu düşüşün, yine azalan orantılı olduğu gözlemlenmiştir. Blau, bu bulguyu idari ölçek ekonomileri kavramıyla açıklamıştır (Taşçı & Erdemir, 2013).

Page 35: Çağdaş Örgüt Teorileri

Strateji Odaklı Çalışmalar

Strateji odaklı çalışmalara Alfred D. Chandler’in ve Raymond E. Miles ve Charles C. Snow’un çalışmaları dangasını vurmuştur (Taşçı & Erdemir, 2013).

Page 36: Çağdaş Örgüt Teorileri

Alfred D. Chandler’in Çalışması Amaç: Alfred D. Chandler, Jr., strateji ve örgütsel yapı ilişkisini dört büyük Amerikan

şirketinin tarihleri üzerinden incelemiştir. Chandler, bu şirketlerin stratejilerini değiştirdikten sonra yapılarını değiştirdiklerini gözlemlemiştir (Taşçı & Erdemir, 2013).

Method: Şirketler, önce yeni ürünler geliştirme anlamına gelen çeşitlendirmeye gitmiştir. Ardından işlerin imalat, pazarlama ve muhasebe gibi farklı işlevlere bölündüğü ve merkezi bir yönetim altındaki işlevsel yapının terk edilip işlerin ürün ya da coğrafi bölge temelli olarak bölündüğü ve bu bölümlerin bir merkezi yönetim birimine bağlı olduğu çok bölümlü yapı benimsemiştir. Çok bölümlü yapıdaki bölümler, işlevsel olarak farklılaşmış kısımlara ve kısımlar da coğrafi bölge ya da ürün temelli olarak iş birimlerine bölünmüştür (Taşçı & Erdemir, 2013).

Sonuç: Chandler, yetmiş büyük Amerikan şirketini incelediği daha geniş çaplı bir araştırmada da aynı sonuca ulaşmıştır. Çeşitlendirmeye gitmeyen şirketler, işlevsel yapı altında etkili bir şekilde yönetilirken çeşitlendirmeye giden şirketler, çok bölümlü yapıya gereksinim duymaktadır. Sonuç olarak yapı stratejiyi izlemektedir ve çok bölümlü yapı ile bir koşul- bağımlılık değişkeni olarak çeşitlendirme arasında uyum söz konusu olduğunda yüksek örgütsel performansa ulaşılmaktadır. Çeşitlendirmeye gitmeyen bir işletme ile işlevsel yapı ve çeşitlendirmeye giden bir işletme ile çok bölümlü yapı uyum içerisindedir. Bu kurumsal model, strateji- yapı uyumu ve performans ilişkisini inceleyen çeşitli araştırmaların sonuçlarıyla desteklenmiştir (Taşçı & Erdemir, 2013).

Page 37: Çağdaş Örgüt Teorileri

Raymond E. Miles ve Charles C. Snow’un Çalışması

Amaç: Strateji – yapı ilişkisinde üzerinde durulması gereken bir başka çalışma, Raymond E. Miles ve Charles C. Snow’un örgütleri benimsedikleri stratejilere göre gruplandıran çalışmasıdır (Taşçı & Erdemir, 2013).

Method: Ders kitapları yayıncılığı, elektronik, işlenmiş gıda ve sağlık endüstrilerinde gerçekleştirilen araştırmaları temel alan Miles ve Snow, örgütleri savunmacı, arayışçı ve analizci stratejileri benimseyenler olarak üçe ayırmaktadır. Savunmacı stratejiyi benimseyen örgütler, ürünler ve müşterilerden oluşan istikrarlı bir küme yaratmak için pazarın bir bölümünün nasıl denetim altına alınacağına odaklanırlar. Arayışçı stratejiyi benimseyen örgütler, yeni ürün ve pazar fırsatlarının nasıl tespit edileceğine ve kullanılacağına odaklanırlar. Analizci stratejiyi benimseyen örgütler, geleneksel ürün ve müşteri tabanını koruyarak yeni ürün ve pazar fırsatlarının nasıl tespit edileceğine ve kullanılacağına odaklanırlar (Taşçı & Erdemir, 2013).

Sonuç: Miles ve Snow, savunmacı strateji ile mekanik, arayışçı strateji ile organik örgüt yapısının uyum durumuna ulaşarak yüksek performans sağladığını vurgulamışlardır. Başarılı savunmacı örgütlerde, yoğun bir işbölümünün olduğu işlevsel yapılar, yüksek düzeyde merkezileşme ve net bir hiyerarşi ve başarılı arayışçı örgütlerde, düşük derecede biçimselleşme, yüksek düzeyde merkezilikten uzaklaşma ve basık bir hiyerarşi söz konusudur. Analizci strateji, işlevsel – ürün temelli matris örgüt yapısı ile uyum duruma gelerek yüksek performans sağlamaktadır. Matris örgüt yapısındaki bir çalışan, bir üst düzey yöneticinin altındaki iki ayrı yöneticiye bağlı olarak çalışmaktadır. İşlevsel – ürün temelli matris yapısında hem mekanik hem de organik örgüt yapısından unsurlar bir aradadır (Taşçı & Erdemir, 2013).

Page 38: Çağdaş Örgüt Teorileri

Kaynakça

Koçel, T. (2014). İşletme Yöneticiliği. Beta Yayıncılık Taşçı, D. & Erdemir, E. (2013). Örgüt Kuramı. Anadolu Üniversitesi Torlak, N. G. (2008). Organizasyon Teorileri. Beta Yayıncılık

Page 39: Çağdaş Örgüt Teorileri

Teşekkür…