1990 sonrası moğolistan dış politikası
TRANSCRIPT
T.C ANKARA ÜNİVERSİTESİ
SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ ULUSLARARASI İLİŞKİLER
ANABİLİM DALI
1990 SONRASI MOĞOLİSTAN DIŞ POLİTİKASI
YÜKSEK LİSANS TEZİ
Divaaragchaa BYAMBAJAV
Ankara-2004
T.C ANKARA ÜNİVERSİTESİ
SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ ULUSLARARASI İLİŞKİLER
ANABİLİM DALI
1990 SONRASI MOĞOLİSTAN DIŞ POLİTİKASI
YÜKSEK LİSANS TEZİ
Divaaragchaa BYAMBAJAV
Tez Danışmanı Y.Doç.Dr. Erel Tellal
Ankara-2004
T.C ANKARA ÜNİVERSİTESİ
ULUSLARARASI İLİŞKİLER ANABİLİM DALI
1990 SONRASI MOĞOLİSTAN DIŞ POLİTİKASI
Yüksek Lisans Tezi
Tez Danışmanı: Tez Jürisi Üyeleri Adı ve Soyadı İmzası …………………………………………. ………………. …………………………………………. ………………. …………………………………………. ………………. …………………………………………. ………………. …………………………………………. ………………. …………………………………………. ………………. Tez Sınavı Tarihi…………………………..
İÇİNDEKİLER
KISALTMALAR………………………………………………………………v
GİRİŞ…………………………………………………………………………..1
I. BÖLÜM:
DIŞ POLİTİKANIN OLUŞUMU………………………………………………9
A. DIŞ POLİTİKAYI ETKİLEYEN ANA ETKENLER
1. Coğrafi Konum……………………………………………..………...9
2. Ekonomi……………………………………………………….…….12
3. Nüfus ve Kültür……………………………………………………...20
B. 1990 SONRASI MOĞOLİSTAN'DA DIŞ POLİTİKAYI ETKİLEYEN
İÇ GELİŞMELER……………………………………………………....25
1. Kimlik Arayışı………………………………………………………25
a. Moğolistan’ın Konumu Üzerine Tartışma……………...……….25
b. Komşulara Karşı Üçüncü Devlet………………………………..29
2. Yasal Değişikler……………………………………………………..32
a. Anayasa……………………………………………………........32
i. 1924 Anayasası…………………………………...……..32
ii. 1940 Anayasası……………………………...…………..33
iii. 1960 Anayasası……………………………...…………..34
iv. 1992 Anayasası………………………………………….34
b. Dış Politikada Karar Verme Mekanizmasındaki Değişiklikler…37
c. Dışişleri Bakanlığı………………………………………………39
d. Siyasi Partiler ve Dış Politika Programları……………………...43
e. Dış Politika Konsepti………………………………....…………48
f. Ulusal Güvenlik Konsepti ………………………………………51
II. BÖLÜM:
İKİLİ İLİŞKİLER…………………………………………………………...54
A. KOMŞU ÜLKELER.………………………………………………........54
1. Rusya Federasyonu………………………………………………….54
a. 1911-1990 Dönemi……………………………………………...54
b. Durgunluk Dönemi……………………………………………...58
c. İlişkinin Canlanması…………………………………………….69
2. Çin Halk Cumhuriyeti……………………………………………….77
a. Soğuk Savaş Dönemi...………………………………………….77
b. İlişkilerin Yeniden Şekillenmesi..……………………………….79
i. Siyasi Diyalog…………...………………………………79
ii. Ticari ve Ekonomik İlişkiler..…………………………...85
iii. Yardımlar ve Yatırımlar…….…………………………...88
iv. Kültürel ve İnsani Bağlar……...………………………...89
c. Sorunlar……………………………...………………………….90
i. Tayvan ………………………..…………………………91
ii. Dalai Lama ve Tibet…………..…………………………94
iii. İç Moğolistan’daki Asimilasyon..……………………….96
iv. Batı ile Moğolistan Arasındaki İlişkilerin Gelişmesi........99
v. Nükleer Silah Denemeleri...………………………..…..100
B. MOĞOLİSTAN'IN YENİ İLİŞKİLERİ…………………………….....102
1. Amerika Birleşik Devletleri………………………………………..102
a. ABD'nin Diplomatik İlişkisi Bulunmayan Tek Ülke…………..106
b. 1987 Sonrasında İlişkiler………………………………………106
i. Siyasi Diyalog……………………………………….....106
ii. Yardım……………………………………....................110
iii. Ticari İlişki……………………………………………..112
iv. Eğitim ve Askeri İşbirliği……………………………....113
2. Japonya……………………………………………………………114
a. 1990 Öncesinde Moğolistan Japonya İlişkileri………………...114
b. Kapsamlı Ortaklığa Doğru……………………………………..118
i. Siyasi Diyalog……………………………………………..118
ii. Ekonomik İşbirliği, Ticaret ve Yardım……………………124
iii. Kültürel İlişkiler………………………………………….128
3. Güney Kore………………………………………………………130
a. Siyasi İlişki…………………………………………………….130
b. Ticari İlişki ve Yatırım…………………………………………135
c. Kuzey Kore ……………………………………………………138
d. Kültürel İlişkiler………………………………………………..140
III. BÖLÜM:
ULUSLARARASI ÖRGÜTLER VE BÖLGESEL BÜTÜNLEŞME……….141
A. MOĞOLİSTAN-AB İLİŞKİLERİ……………………………………141
1. ALA ve TACIS Programları……………………………………...144
2. Ticari İlişkiler……………………………………………………..148
3. AB Yardımları………………………………………………….....150
B. MOĞOLİSTAN-BİRLEŞMİŞ MİLLETLER İLİŞKİLERİ………….153
1. 1961-1990 Dönemi………………………………………………..153
2. 1990'dan Bugüne.…………………………………………………156
a. Silahsızlanma Sorunları………………………………………160
b. Ekonomik ve Sosyal Kalkınma Sorunu………………………161
c. Çevre………………………………………………………….163
d. İnsan Hakları………………………………………………….164
e. Askeri İşbirliği………………………………………………..165
f. Yardım………………………………………………………..166
g. Nükleer Silahsız Serbest Bölge Statüsü………………………168
h. Ülke Kategorisi Sorunu……………………………………….170
C. ASYA PASİFİK BÖLGESİ VE KUZEY DOĞU ASYA…………….173
1. APEC……………………………………………………………...173
2. ASEAN Bölgesel Forumu (ABF)………………………………...176
3. Kuzey Doğu Asya Ekonomik Forumu……………………………178
a. Tumen Nehir Havzasının Kalkınma Projesi (TNHKP)………183
b. Kuzey Doğu Asya’nın Güvenliği…………………………….189
c. Ticari ve Ekonomik İlişkiler. ………………………………...191
d. Kültür, Eğitim ve Bilim……………………………………....193
e. Çevre………………………………………………………….195
SONUÇ………………………………………………………………………197
EK……………………………………………………………………………203
KAYNAKÇA………………………………………………………………...205
ÖZET………………………………………………………………………...212
SUMMARY………………………………………………………………….213
KISALTMALAR
ABD Amerika Birleşik Devletleri
ABF Güney Doğu Asya Ülkeler Birliği Bölgesel Forumu
AKB Asya Kalkınma Bankası
ALA Asya, Latin Amerika ve Afrika
APEK Asya Pasifik Ekonomik İşbirliği Örgütü
ASEAN Güney Doğu Asya Ülkeler Birliği
BM Birleşmiş Milletler
BMKP Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı
ÇHC Çin Halk Cumhuriyeti
DTÖ Dünya Ticaret Örgütü
IRI Uluslararası Cumhuriyetçiler Enstitüsü
KDAEAE Kuzey Doğu Asya ekonomik Araştırma Enstitüsü
NSSB Nükleer Silahsız Serbest Bölge
MDHP Moğolistan Devrimci Halk Partisi
MHC Moğolistan Halk Cumhuriyeti
RF Rusya Federasyonu
ODA Resmi Gelişme Yardımı
SAARC Güney Asya Bölgesel İşbirliği
SSCB Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği
TACIS Bağımsız Devletler Topluluğuna Teknik Yardım
TNHKP Tumen Nehir Havzasını Kalkındırma Projesi
USAID Amerika Birleşik Devletleri Uluslararası Yardım Programı
GİRİŞ
1990’larla birlikte dünya tarihi büyük bir dönüşümünün içine girmiştir.
1990 sonrası Moğolistan dış politikasını anlamak için 1990 sonrası oluşturulmaya
çalışılan yeni dünya düzenin ana hatlarıyla hatırlanması yararlı olacaktır. Tarihte
büyük imparatorlukların birdenbire ve savaş olmaksızın ortadan kalkmasına hiç
rastlanmamaktadır. Daha yakın tarihlerde Alman, Avusturya, Rusya ve Osmanlı
İmparatorluklarının yıkılmaları için bir dünya savaş çıkması gerektiği
belleklerimizde hala tazedir. Dolayısıyla, tarihteki örnekleriyle karşılaştırıldığında,
Sovyetler Birliği’nin dağılmasının bugüne kadar göreli olarak “masum” ve “az
sorunlu” sonuçlar doğurduğu söylenebilir.1
Almanyaların barışçı biçimde birleşmesi, Varşova Paktı’nın ortadan
kalkması, Avrupa’ya yönelik komünist tehdidin sona ermesi ve Sovyetlerin
dağılması her ne kadar Soğuk Savaş’ın sonunu getirmişse de ondokuzuncu
yüzyıldaki kalıba uygun yeni çatışma ve istikrarsızlık kaynaklarını da ortaya
çıkarmıştır. Moskova denetiminin ve komünist ideolojinin bıraktığı boşluğu
saldırgan milliyetçilik ve köktendincilik doldurmaktadır. Avrupa’nın doğusu ve
batısı arasında ekonomik “uçurum”, kitlesel göç ve siyasal sığınma tehdidini de
birliğinde getirmiştir. Kuzey ile Güney arasındaki büyük ekonomik kalkınmışlık ve
siyasal bütünlük farklılıklarından da kaynaklanan uluslararası terörizm, Avrupa ve
dünyadaki istikrarsızlık kaynaklarına yenilerini eklemektedir.2
Uluslar bağımsızlığını kazanma mücadelesi verirken bir yandan da bölgesel
örgütlere katılma çabaları artmıştır. Doğu Avrupa ülkeleri ve Eski Yugoslavya’dan
bağımsızlığını kazanan Hırvatistan ve Slovenya AB’ne girme çabası içerisindedir.
1 Oral Sander, “Siyasi Tarih 1918-1994,” 5. Baskı, Ankara, İmge Kitabevi, 1994 s. 523. 2 Idem. .
SSCB’nin dağılması sonucu bağımsızlığını kazanan devletler BDT’yi (Bağımsız
Devletler Topluluğu) kurmuştur. Kuzey Doğu Asya da bölgesel örgüt kurma uğraşı
içindedir.
Bunun yanı sıra iç savaşlar da artmıştır. Somali, Doğu Timor, Bosna gibi
birçok ülkede yaşanan iç savaşa uluslararası örgütlerin müdahalesi geç ve eksik
kalmıştır. ABD’nin tek süper güç olarak kalmasını ve NATO’nun genişlemesini
istemeyen Çin ile Rusya Federasyonu birbirlerini “Stratejik Ortak” olarak ilan
etmişlerdir. Japonya ise yıllardır kendisine yapılan haksızlığın giderilmesi gerektiğini
ve uluslararası toplulukta hak ettiği yetkiye sahip olmadığını düşünmektedir.
Uluslararası terörizm çirkin yüzünü göstermeye başlamıştır. Teröristlerin
gerçekleştirdiği hunharca saldırılar uluslararası toplumu birbirine kenetlemiş, fakat
uluslararası terörizm ile nasıl müdahale edeceği konusunda ayrılıklara düşülmüştür.
Uluslararası terörizmin güçlenmesini İslam dini ile bağdaştıran bir takım insanlar
bunu Samuel Huntington’un “Medeniyetler Çatışması” tezine dayandırmaya
çalışmaktadır.3
SSCB’nin çökmesiyle stratejik önemini kaybettiğini ve uluslararası
toplulukta yalnız kaldığını düşündüğü sırada Orta Asya’daki Türki Cumhuriyetlerin
bağımsızlıklarını kazanması Türkiye için büyük kazanç sağlamıştır. Türkiye hem
akraba toplulukları olması hem de yeni pazar olanaklarının açılmış olması sebebiyle
Orta Asya Cumhuriyetleri’ne büyük ilgi duymuştur. Zengin doğal kaynaklara sahip
Orta Asya’ya bölge güçleri dikkatlerini yoğunlaştırmıştır. Türkiye’de daha önce
hemen hiç araştırma konusu olmayan Orta Asya bölgesi geniş çaplı araştırmalara
tabii tutulmuştur. Bu amaca yönelik birçok kuruluşlar kurulmuş, fakat bu
3 Samuel Huntington, Medeniyetler Çatışması, 8. Baskı, Ankara, Vadi Yayınevi, 2003, s. 13.
araştırmalar devam ederken Orta Asya’nın doğusunda yer alan Moğolistan bu
araştırmaların dışında kalmıştır. Moğolistan’ın coğrafi olarak Türkiye’den uzak
olması, din, kültür gibi bazı unsurların Türklerden farklı olması bu araştırmaların
dışında bırakılmasına sebep olmuştur. Bugün Moğolistan’da Türkiye Cumhuriyeti
Başbakanlığı’na bağlı TİKA (Türk İşbirliği Kalkınma Ajansı), Orhun Vadisi’ndeki
Tonyukük Anıtı ve Bilge Kagan’ın eşyaları üzerinde araştırmalarda bulunmaktadır.
1990’lardan itibaren Türkiye ile Moğolistan arasındaki ilişkiler özellikle eğitim ve
askeri alanlarda gelişmiştir. 1992’den itibaren on iki yıl boyunca Türkiye’nin çeşitli
üniversitelerinde birçok Moğol öğrenci Türk hükümetinin sağladığı burslarla lisans
ve yüksek lisans eğitimini tamamlamıştır.
Moğolistan Türklerin “unuttukları” anavatanıdır. Yirminci yüzyılda
bağımsızlığını kazansa da Soğuk Savaş’ta SSCB ile ÇHC (günümüzde Rusya
Federasyonu ile ÇHC) arasında sıkışıp kalan coğrafyasıyla Moğolistan Türkiye’deki
akademik çevrelerin ilgisinden uzak kalmıştır. Soğuk Savaş’ın ardından
“küreselleşme” sürecinde uluslararası sisteme eklemlenme çabası içindeki
Moğolistan Türkiye’yle de ilişkilerini geliştirmektedir. Yine de Türkiye’de
Moğolistan üzerine özellikle de Moğolistan dış politikası üzerine yapılan araştırma
yoktur. Bu bağlamda “1990 Sonrası Moğolistan Dış Politikası” tezi Türkiye’de
hazırlanan ilk bilimsel araştırma olma özelliğini taşımaktadır. Bundan sonra
yapılacak çalışmalara dayanak noktası olmayı hedeflemektedir.
Bu tez daha çok kütüphane çalışmaları üzerine inşa edilmiştir. Belgelerden
oluşan birincil kaynaklara ulaşılamamıştır. Yukarıda da değinildiği gibi Türkiye’de
Moğolistan üzerine yapılan çalışmalar yok denilecek kadar azdır. Bu konudaki
kaynak sıkıntısı Moğolca ve İngilizce kaynaklar aracılığıyla aşılmaya çalışılmıştır.
Bunun için Ankara’da SBF kütüphanesinin yanı sıra ODTÜ ve Bilkent
kütüphanelerinden de yararlanılmıştır.
Devletlerin dış politikaları değişik düzlem ve kapsamlarda incelenebilir. Bu
konuda geliştirilmiş çeşitli kuramlara dayandırılabilir ya da karşılaştırmalı yöntemle
ele alınabilir. Bu çalışma, bir ilk olduğu ve yöntem / kaynak konusundaki kısıtlıklar
da göz önünde bulundurulduğunda daha çok betimlemeye dönük olacaktır: 1990’lı
yıllarda Moğol dış politikası nasıl belirlenmiştir; komşularıyla ve bölge devletleriyle
ilişkileri nasıl seyretmiştir; uluslararası ve bölgesel işbirliği girişimlerindeki yeri
nedir?
Çalışma adından da anlaşıldığı gibi 1990 yılından günümüze ondört yıl gibi
bir zaman dilimini kapsamaktadır. 1990’ların başında uluslararası alanda yarım
asırdır devam eden Soğuk Savaş sona ermiş, SSCB kendi içinde gerçek sorunlarla
yüzleşmeye başlamıştır. Bu dönem büyük bir imparatorluğun çöküşü, yeni bir dünya
düzen oluşumunun başlangıcına tekabül eder.
Ulusal düzeyde 1989 yılında Moğolistan’da başlayan demokratik süreç
1990 yılında hız kazanmıştır. Kuşkusuz ki SSCB’de uygulanmaya başlayan
“Perestroika” ve “Glasnost” politikaları Moğolistan’ı da etkilemiştir. 1924 yılında
iktidara gelen, ondan sonra da hep iktidarda kalan MDHP ilk defa 1990 yılında
gücünü muhalefet partisi ile paylaşmak zorunda kalmıştır. Ondört yıl gibi kısa (ama
bir o kadar da uzun) bir zaman diliminde Moğolistan birçok şeyi başarmıştır. Kısa,
çünkü Moğolistan halkı daha ilk defa tanıştığı demokrasiyi çok çabuk benimsemiştir.
Moğolistan tarihinde demokrasi hiçbir zaman uygulanmamıştır. 1921 yılında
bağımsızlığını kazandığında feodal sisteme sahip olan Moğolistan 1924 yılında
SSCB’nin etkisiyle “kapitalizmi atlamış”, hemen “sosyalizme” geçmiştir. Yetmiş
yıla yakın devam eden baskıcı rejimden sonra gelen demokrasi Moğol halkı için daha
önce tanımadıkları bir yaşam biçimi getirmiştir. Diğer sosyalist ülkelerin tersine
Moğolistan tek bir damla kan akıtmadan barışçıl yollarla demokrasiyi kabullenmiştir.
İktidar partisi muhalefet partilerinin kurulmasını olumlu karşılamış ve onlara her
alanda geniş yetkiler tanımıştır.
Uzun, çünkü Moğolistan hala merkezi sistemden piyasa ekonomisine
geçme uğraşı içindedir. Sistem değişikliğinin meydana getirdiği sosyal sorunlarla
boğuşmaktadır. Yeni sistemin yerleşmesi ve ekonominin kendi kendine yetmesi için
daha uzunca bir zamanın geçmesi beklenmektedir.
Bu çalışma üç bölümden oluşmaktadır. Birinci bölüm Moğolistan dış
politikasını etkileyen ana etkenler ve iç yasal gelişmelerden oluşmaktadır. Her
toplumda olduğu gibi birçok etken dış politikayı etkilemektedir. Belli başlı etkenler
diğerlerinden daha ağır basmaktadır. Bunlar ekonomi, kültür, gelenek, tarih, nüfus,
askeri ve coğrafi konum gibi etkenlerdir. Bunların hangisinin daha önemli etken
olduğu ülkeden ülkeye farklılık göstermektedir. Çoğu zaman ekonomi en ağır basan
etken olmaktadır. Hiç kuşkusuz her ülkenin iklimi ve doğal kaynakları o ülkenin
ekonomisini şekillendirmektedir. Buna bağlı olarak insanların yaşam biçimi, kültürü,
geleneği değişiklik göstermektedir. Moğolistan açısından baktığımızda belki de
bunlardan en önemlisi coğrafi konumudur.
Yeni sisteme geçilmesiyle bütün kanunlar gözden geçirilmiştir. Dış
politikanın oluşturulmasında ve uygulanmasında dikkat edilmesi gereken çıkarlar ve
kurallar yenilenmiş buna bağlı olarak dış politika mekanizmasında da değişiklikler
meydana gelmiştir.
İkinci bölüm Moğolistan’ın en eski iki komşusundan biri olan Rusya’yla
ilişkisinin ele alınmasıyla başlamaktadır. Moğolistan ile Rusya arasında günümüzde
varolan ilişkiyi anlamak için 1990 öncesine göz atmakta yarar görülmüştür. Bugün
yaşanmakta olan gelişmeler ve sorunların temeli 1990 öncesinde yatmaktadır. Rusya
ile ilişkiden sonra Moğolistan’ın diğer eski komşusu Çin ile ilişkiler ele alınacaktır.
Moğolların Çinlilerle derin münasebetleri vardır. Bugün Moğol halkının Çinlilere
karşı güvensizliği devam etse de siyasi ve ekonomik alanda birçok gelişmeler
kaydedilmiştir.
Moğolistan’ın ikili ilişkilerinin ele alındığı bu bölümde, komşularıyla
ilişkilerinin ardından, Moğolistan için mutlak bir yenilik olan ABD ile ilişkileri ele
alınacaktır. Soğuk Savaş sonrasında tüm dünyaya “tek süper güç” olduğunu
dayatmaya çabalayan ABD, bu çerçevede Moğolistan ile de ilişki kurmuş ve
Uzakdoğu politikasının bileşenleri içine Moğolistan’ı da eklemiştir.
Komşu ülkeler ve ABD’nin ardından bölge ülkeleri Japonya ve Kore(ler)
Moğolistan’ın yer aldığı coğrafyada önemli roller oynamaktadır. Bu nedenle ikili
ilişkiler incelenirken son olarak bu bölge devletlerine değinilecektir. Başlarken altı
çizilmelidir ki, bu ülkelerle ilişkiler 1990’da Moğolistan’da demokrasinin gelmesiyle
başlamış olduğu için nispeten yeni sayılır.
Üçüncü bölümde Moğolistan’ın bölgesel ve uluslararası düzeydeki
faaliyetlerine yer verilmiştir. Soğuk Savaş sonrası yeni kurulmakta olan dünya
düzeninde bir güç odağı olarak AB’nin önemi artmıştır. Maastricht Antlaşması
çerçevesinde Moğolistan’a olan yardım programını genişletmesi AB ile Moğolistan
arasındaki ilişkiyi genişletmiştir. AB’nin doğuya doğru genişlemesi doğal olarak
Moğolistan’ın AB ile olan ilişkisinin gelişmesi anlamına gelmektedir.
Moğolistan’ın AB ile ilişkileri ele alındıktan sonra evrensel örgüt olan BM
ile ilişkileri incelenecektir. Oluşturulmaya çalışılan yeni dünya düzeninde BM de
kendine uygun rol oynamaya çalışmaktadır. BM bunun için gereken reform sürecini
başlatmıştır. Büyük İmparatorluğun çökmesi, birçok bağımsız devletlerin kurulması,
iç savaşların yaşanması BM’in önemini hiç olmadığı kadar arttırmıştır. BM’i en
büyük güvenlik güvencesi olarak gören Moğolistan bu örgütün barış ve güvenliği
sağlamak için yaptıklarına ortak olmuştur. BM’in Moğolistan’da gerçekleşmekte
olan geçiş sürecini aktif olarak desteklemesi Moğolistan’ın uluslararası alanda daha
aktif olarak faaliyette bulunmasını sağlamaktadır.
Üçüncü bölüm Moğolistan’ın içinde bulunduğu ve içinde bulunmak istediği
bölgesel örgütlerle olan ilişkileriyle devam edecektir. Soğuk Savaş’ın sona ermesiyle
Uzakdoğu’da yaşanan gelişmeler bölgesel bir ekonomik işbirliği örgütünü
doğurmuştur: APEC. Kuruluşundan bu yana kısa süre geçmesine rağmen APEC çok
yol kat etmiş ve Uzakdoğu’daki güvenliğin uzantısı olmuştur. Moğolistan’ın bu
bölgede yer alması ve APEC’e üye olmak istemesi nedeniyle bu örgüt ile olan ilişki
inceleme kapsamına alınmıştır. Ardından Moğolistan’ın üyesi olduğu ASEAN
Bölgesel Forumu ele alınacaktır. Asya Pasifik bölgesinde güvenliğin, barışın ve
istikrarın sağlanması için Moğolistan’ın gösterdiği çabalar bu Foruma katılmasıyla
daha da anlam kazanmıştır. Son olarak Moğolistan’ı yakından ilgilendiren Kuzey
Doğu Asya Ekonomik Forumu incelenecektir. Dünyada söz sahibi olan büyük
devletlerin bu bölgede yer alması Moğolistan açısından önem taşımaktadır. Bu
bağlamda Moğolistan’ın katıldığı projeler ve en önemlisi olan Tumen Nehir
Havzasının Kalkınma Projesi mercek altına alınacaktır.
Başka pek çok devlet gibi Moğolistan’ın dış politikası incelenirken de farklı
boyutlar gündeme gelecektir. Bu çalışmada Moğol dış politikası öncelikle iç
etkenleri açısından ele alınacak, ardından ikili ilişkiler gözden geçirilecek ve bölgesel
oluşumlar içinde Moğolistan’ın varlığı aranacaktır.
Soğuk Savaş sonrasında, “Küreselleşme” adı altında yaşanan süreçte tüm
dünyanın küresel bir “köy” halini aldığı yorumları söz konusudur. Oysa karşı
yorumlar “Kuzey-Güney” ayrımının altını çizerek buna karşı çıkmaktadır.
1990’lardan günümüze Moğolistan dış politikasını ele alacak bu çalışma bu iki tezin
sınandığı bir “örnek olay” olarak da görülebilir.
I. BÖLÜM
DIŞ POLİTİKANIN OLUŞUMU
A. DIŞ POLİTİKAYI ETKİLEYEN ANA ETKENLER
1. Coğrafî Konum
1.564.000 km² gibi geniş toprağa sahip olan Moğolistan Asya'nın yedinci
büyük ülkesidir. Toplam sınır uzunluğu 8168 km 896 metredir. Bunun 3485 km'si
kuzey komşusu Rusya Federasyonu ile, kalan 4776 km 896 metresi ise güney
komşusu Çin Halk Cumhuriyeti ile sınırdır.4 Asya'nın tam merkezinde yer alan ve
denize çıkışı olmayan Moğolistan'ın, dünya politikasını belirlemesinde büyük rol
oynayan iki büyük devlet Rusya Federasyonu ve Çin Halk Cumhuriyeti arasında
olması Moğolistan dış politikasını olumsuz yönde etkilemektedir.
17. Yüzyılın sonlarına doğru güneyden Çin, kuzeyden Rusya'nın
genişlemesi sonucu Moğolistan iki ülke arasındaki "sandwich" ülke haline gelmiştir.5
1691 yılında Manchu İmparatorluğu tarafından işgal edilen Moğolistan ancak
Manchu İmparatorluğun çökmesi sonucu 1911 yılında egemen devlet olarak
bağımsızlığını kazanabilmiş fakat o dönemin şartları gereği ne Rusya ne de diğer
devletler Moğolistan'ın bağımsızlığını tanımışlardır.6 Moğolistan coğrafi
konumundan dolayı aktif bir dış politika izlemekte yetersiz kalmıştır. Manchu
İmparatorluğu'nun yıkılmasıyla Çin, Tibet ve Moğolistan kendi ulusların
4(2000) “Concept of Mongolia’s Foreign Policy.” <http://www.extmin.mn/concept_of_foreign_policy.htm> (02.09.2003). 5Tsedendamba Batbayar, Mongolia's Foreign Policy in the 1990’s, Ulaanbaatar, The Institute for Strategic Studies, 2002, s. 19. 6 Tom Ginsburg, "Political Reform in Mongolia," Asia Survey, 35/5 (May 1995), s. 460.
geleceklerini belirleme hakkını elde etmişlerdir. Bu dönemde diğer ikisinden daha
güçlü durumda olan ve kendini Manchu İmparatorluğu’nun ardılı sayan Çin bu iki
devleti kendi egemenliği altında olduğunu iddia etmiş ve Manchu döneminden farklı
olarak asimilasyon politikası uygulamaya başlamıştır. Çinlilerin hakimiyeti ve
asimilasyon politikası Moğolların en büyük korkusu haline gelmiş; bu durum
Ruslardan yardım istemenin ve Ruslara yaklaşmanın sebebi olmuştur.
Moğolistan, 1921 yılında Bolşeviklerin yardımıyla bağımsızlığını kazanmış
fakat bunun sonucunda Moğolistan'da Sovyet etkisi artmaya başlamıştır. 1921-1990
döneminde Moğolistan SSCB'nin etkisi altında, Sovyet Bloğu’nun en sadık üyesi
olmuştur. Moskova'nın Moğolistan'a yönelik politikası temelde coğrafi ve stratejik
mecburiyetinden kaynaklanmaktaydı.7 1930'larda SSCB’nin, doğudan Japonya
batıdan Almanya'dan tehdit algılamaya başlamasıyla Moğolistan'ın coğrafi konumu
SSCB için önemli hale gelmiştir. Stalin güvenlik açıdan Moğolistan'ın Sibirya'nın
doğal uzantısı olduğunu anlamış ve 1936 yılında Moğolistan ile Savunma protokolü
imzalamıştır. Bu protokol sayesinde 1939 yılında Japonya’nın Moğolistan’ın doğu
sınırını ihlal eden Khalkhyn Gol savaşında Moğol-Sovyet askerleri Japon ordusunu
yenilgiye uğratmış ve böylece Stalin doğuda Japon genişlemesini önleyebilmiştir.
1960'lı ve 70'li yıllarda Çin-Sovyet anlaşmazlığının alevlenmeye başlamasıyla
Moğolistan'ın coğrafi konumu Sovyetler için bir kez daha önemli hale gelmiştir.
Stratejik öneminden dolayı Moğolistan Sovyetler Birliği'ne hem savunma hem de
saldırı avantajı sağlamaktaydı. ÇHC, Sovyetler Birliği'nin Moğolistan'a asker
sokmaya başlamasıyla Moğolistan'dan tehdit algılamaya başlamıştır. Bu gerginlik
7 Batbayar, op. cit., 2002, s. 21.
1992 yılında Sovyet askerlerinin Moğolistan'dan tamamen çekilmesiyle sona
ermiştir.8
Tarihsel süreç açıkça göstermektedir ki, Moğolistan'ın coğrafi konumu dış
politikasını etkilemiştir ve onun oluşturulmasında her zaman göz önünde
bulundurulması gereken en önemli faktör olmuştur. Bazı araştırmacılara göre
Moğolistan'ın coğrafi konumu Moğolistan'ın güvenliğini her zaman kötü yönde
etkilemiştir ve pasif bir dış politika izlemesine sebep olmuştur. Bu görüşe göre,
ileride de bu durum Moğolistan'ın güvenliğini kötü yönde etkilemeye devam
edecektir:
“Moğolistan, jeopolitik açıdan hassas bölgede yer almaktadır ve iki
komşu arasındaki anlaşmazlık ve çekişmeden Moğolistan'ın güvenlik
durumu sürekli etkilenmektedir. Soğuk Savaş döneminde büyük
devletler arasındaki ideolojik ayrılık ve anlaşmazlık diğer taraftan
ulusal çıkar ve güç dengesi Moğolistan'ın güvenlik güvencesi
olmuştur. SSCB kendi güvenliği için Moğolistan'ın güvenliğini
sağlamaktaydı. "9
Moğolistan'ın şimdiki Dışişleri Bakanı L. Erdenechuluun Moğolistan'ın
dezavantajlarını ve güvensizlik durumlarını belirtmişti: "Birçok ülkede olduğu gibi
Moğolistan'ın coğrafi konumu da Moğolistan'ın iç ve dış politikasını etkilemektedir.
Çok az devlet Moğolistan gibi iki devlet arasında sıkışmış kalmıştır. Moğolistan'ın
iki komşusu nükleer silaha sahip ve BM Güvenlik Konseyi'nin daimi üyeleridir.
8 Ibid., s. 22. 9 Dashdorj Bayarkhuu, Olon Ulsyn Kharıltsaa, Delkhiin Shine Deg Juram, Ulaanbaatar, Interpress, 1998, s. 171.
Moğolistan'ın denize çıkışı olmayışı Moğolistan'a bir dezavantaj daha
sağlamaktadır."10
Buna karşılık, bazı yazarlar ise coğrafi konumunu iyi değerlendirebilirse
Moğolistan'ın bir medeniyetler ekseni oluşturabileceğini savunmaktadırlar. Çünkü
Moğolistan'ın güneyinde Çinli Konfüçyüs dünyası, kuzeyinde Rus Ortodoks dünyası
ve batısında İslam dünyası bulunmaktadır. Moğolistan'ın batısında İslamiyet değer
kazanmakta ve bağımsızlığını yeni kazanan Orta Asya Cumhuriyetleri İslam dininin
değerlerini yüceltmektedir. Özellikle Tacikistan bu konuda gelişme göstermektedir.
Bu üç büyük medeniyet arasında Moğolistan köprü gibi durmaktadır. Aynı zamanda
piyasa ekonomisine yönelmiş küreselleşen bugünün dünyasında coğrafi konum eskisi
gibi önemli değildir. Önemli olan iki komşuyu dengeleyebilecek büyük devletlerin
somut çıkarlarını Moğolistan'da oluşturabilmektir. Dünyadaki iki büyük devletin
ortasında bulunması Moğolistan ekonomisi için büyük bir avantaj sağlamaktadır.
Güneyde 1,3 milyar nüfusa sahip ÇHC, kuzeyde 150 milyon nüfusa sahip Rusya
Federasyonu yer almaktadır. Bu, iki büyük piyasa demektedir. Fakat bu avantaj
hiçbir zaman kullanılmamıştır.11
2. Ekonomi
Moğolistan yaklaşık 70 yıl boyunca sosyalist ideoloji ve doktrinine uygun
korumacı ekonomi politikası izlemiştir. Özel mülkiyet tamamen yasaklanmış olsa da
diğer taraftan hükümet halkın gıda, konut, ısınma, iletişim, sağlık ve eğitim
koşullarını minimum düzeyde sağlamaktaydı. Böyle bir hayat tarzı hükümetin
10 Batbayar, op. cit., 2002, s. 42.'den L. Erdenechuluun, "Northeast Asia Towards 2000: Interdependence and Conflict?," Mongolia's Strategic Options, Ulaanbaatar, Kyongsoo Lho, 1999, s. 46. 11 Bayarkhuu, op. cit., 1998, s. 23.
kendisi için çok maliyetliydi. Bu maliyeti hükümet aynı blokta yer alan devletler ve
Soğuk Savaş sayesinde karşılayabiliyordu. Bu hayat tarzı göçebelerin zaten zayıf
olan ekonomik düşüncesini iyice sınırlandırıp girişimciliği önlemiştir. Böyle bir
toplumda halk temel ihtiyaçlarını dışardan kolaylıkla gelen kredilerle karşıladığı için
herhangi bir güçlü işletmeye ihtiyaçları yoktu ve insanlar hazıra alıştıkları için devlet
tarafından beslenmeyi tercih etmekteydi.
Sosyalist sistemde "ekonomik kazanç", "ideolojik kazanç" gibi bambaşka
anlam içermekteydi. İdeolojik olarak sosyalizmin ününü salarak geçen seneden daha
çok üretebiliyorsa kalite önemli değildi. Bu ülkede yıllardır yaşanmış ve geçen
yüzyılda daha çok kök salan "psiko ekonomi" düşüncesi bugün de geçerliliğini
korumaktadır. Ekonomik kazanç ve gelişme neyi, nasıl ve ne kadar yapabildiğiyle
ölçülürken psiko ekonomide çok fazla duygusallık ve psikolojik rekabet gibi etkenler
toplam ekonomiyi belirlemektedir.12
Moğolistan ulusal bütçesinin % 70’ini ideolojik birlikteliğinden dolayı
komünist ülkelerden borçlanıyordu. Kişi başına düşen milli gelir diğer komünist
ülkelerinkiyle kıyaslandığında en düşük olanıydı ve nüfusu ile kıyaslandığında
dünyanın en büyük dış borca sahip ülkeleri arasında yer almaktaydı. Moğolistan’da
özel mülkiyetin hiç sınırlandırılmayıp tamamen yasaklanması diğer komünist
ülkeleri bile şaşırtabilmişti.13 20. Yüzyıl boyunca dış dünyadan ayrı, kapalı yaşadığı
için Moğolistan halkının piyasa ekonomisi hakkında bilgisi yoktu ve dış göçmenlerin
sayısı sıfırdı. Hür dünyada eğitim görmüş insanlar yoktu, bir bakıma dünyadan
ayrılmış sürrealist bir ülkeydi.14
12 Bat-Erdene Baabar, Altan Gurvaljin, Ulaanbaatar, Interpress, 1999, s. 20. 13 Ibid., s. 29. 14 Ibid., s. 30.
1989’da Moğolistan’da başlayan reform sayesinde Moğolistan piyasa
ekonomisine geçme çalışmaları başlatmıştır. Dünyada piyasa ekonomisine geçişin iki
temel şekli bulunmaktadır. Birincisi, IMF ve Dünya Bankası’nın kabul ettiği,
gelişmekte olan ülkelerin reformunu yapısal değişikliklerle beraber uygulayan ve
makro ekonominin istikrarını temel alan Doğu Avrupa modelidir. Doğu Avrupa
modeli siyasi ve ekonomik alanda reformu somut, geri dönüşü olmayacak şekilde
uygulamaya çalışmaktadır. Bunun için özelleştirme, özel sektör ve banka sistemini
geliştirmesinde devlet denetiminin azaltılması gerektiğini savunmaktadır. İkincisi,
Asya modelidir. Bu model mikro ekonomiyi temel alan reformu benimsemektedir.
Asya modeli ekonomiyi denetleyecek siyasi sistemin gerekliliğini vurgulamaktadır.
Moğolistan coğrafi bakımından Asya kıtasında yer alsa da Doğu Avrupa ülkelerin
modelini uygulamaktadır. Bu durum eskiden aynı siyasi ve ekonomik sisteme sahip
olmasından kaynaklanmaktadır.15
1991’de SSCB’nin Moğolistan’a yardımını kesmesi sonucu Moğolistan
ekonomisinde büyük kriz yaşanmıştır. Bunu izleyen serbest piyasa ekonomisine
geçme çalışmaları, fiyatların serbest bırakılması politikası mağaza raflarında sadece
tuzun satılmasına sebep olmuştur. 1991’de Moğolistan’daki 6000’e yakın fabrika ve
işletme iflas etmiş ve buna bağlı olarak bütün diğer faaliyetler durdurulmuştur. Bu
dönemin anahtar sözlükleri liberalleşme ve istikrar olmuştur. Liberalleşmenin amacı,
fiyat ve ticareti devlet denetiminden uzak tutmak ve serbestleştirmektir. İstikrarın
amacı ise bütçe açığını kapatmak ve enflasyonu aşağıya çekmektir.16
15 MUİS-iin Edin Zasgiin Surguuli, Mongol Ulsyn Ediin Zasag, Ulaanbaatar, Admond Pres, 1999, s. 79. 16 Ibid., s. 22.
Ocak 1991’den beri hükümet çeşitli kategorideki mal ve hizmet üzerindeki
fiyat denetimini kaldırdı. Un (ekmek), kamu hizmetleri, ulaşım, sağlık, ev kirası ve
içki gibi malların fiyatlarını arttırdı. 1989’a kadar neredeyse sabit olan enflasyon
1991’de % 121.2’e fırladı. Dış ticari açığı 40 milyon dolar oldu. Şubat ayında 30 bin
olan işsizlik sayısı Eylül ayında 80 bine ulaştı. Temmuz ayında Moğolistan Merkez
Bankası doları 7 tugrik olarak devalüe etti.17
1992 yılına gelindiğinde hükümetin en önemli politikası ticaret ve fiyatların
serbest bırakılması ve banka reformların gerçekleştirilmesi olmuştur.18 1992 yılın ilk
yarısı bir önceki yılın aynı dönemiyle kıyasladığında endüstriyel üretim % 23.7
oranında gerilemiştir.19 Eylül ayında hükümet un, ekmek, et, elektrik, ulaşım ve
hayvan fiyatını serbestleştirmiştir. Enflasyon daha önce hiç görülmemiş seviyesine
yükselerek % 321 olmuştur.20 1993 başında hükümet istikrar politikası çerçevesinde
anti-enflasyonist önlemler uygulamaya başlamıştır. Ocak 1993’te dolar 150 turgik
olmuştur. 1993 yılı önceki yıllarla kıyasladığında ev kirası 6.3, içme suyu 8 ve
elektrik 5 kat artmış olmasına rağmen reel anlamda maaşlarda hiçbir artış
görülmemiştir. Endüstriyel üretim % 20 gerilemiştir. Mayıs ayında yenilenen Dış
Yatırım Kanunu birçok ortak girişimlerin kurulmasını kolaylaştırmıştır. Enflasyon
biraz düşüş göstererek % 268.4 seviyesine inmiştir. Moğolistan ekonomisi bu
dönemde 13 yıl öncesine gerileyerek 1980 yılı seviyesine düşmüştür.21
1994’e geldiğinde 1991’de başlayan büyük kriz dönemi sona ermiş,
Moğolistan ekonomisi büyümeye başlamıştır. Büyüme dönemi 1998’deki Asya
17 Heaton R. William, “Mongolia in 1991,” Asian Survey, Vol.32/1 (January 1992), s. 53. 18 MUİS-iin Edin Zasgiin Surguuli, op. cit., s. 84. 19 Tsedendamba Batbayar, “Mongolia in 1992,” Asian Survey, Vol.33/1 (January 1993), s. 63. 20 Hari D. Goyal, “A Development Perspective on Mongolia,” Asian Survey, Vol.39/4 (July/August 1999), s. 644. 21 MUİS-iin Edin Zasgiin Surguuli, op. cit., s. 60.
krizine kadar devam etmiştir. 1994’te enflasyon % 70’e inmiş, 4 yıllık gerileyişten
sonra GSMH % 2.5 artış göstermiş ve ticari fazla 85.9 milyon dolar olarak
kaydedilmiştir.22 Özel sektörün gelişmeye başlamasıyla üretimde artışlar başlamıştır.
1990’da sıfır noktasındaki özel sektör dört yıl içerisinde mülkiyetin % 63.7’sine
sahip olmuştur.23 1990’dan önce Moğolistan dış ticaretinin % 94.2'si sosyalist
ülkelerle yapılırken bu oran 1994 yılında % 48.9 olarak gerçekleşmiştir. Bununla
birlikte 1990'dan önce kapitalist ülkelerle yapılan ticaret sadece % 5.8 iken 1994
yılında % 51.1 olarak saptanmıştır. Böylelikle dış ticareti liberalleştirmek yoluyla bir
ya da birkaç ülkeye bağlı olan ulusal ekonominin güvenliğini artıracak stratejik
amaçlar gerçekleşmeye başlamıştır.24 Bu olumlu gelişmelere rağmen bazı sorunlar da
kendini göstermektedir. İşsizlik 1991’den beri ikiye katlanmış durumdadır ve 2.2
milyon nüfusun dörtte biri fakirlik çizgisinin altında yaşamaktaydı. Petrol ve doğal
gaz fiyatları yaklaşık % 30 arttırıldı. Buna bağlı olarak tüketim malları ve hizmetlerin
fiyatları da arttırılmıştır.25
1994’te % 66 olan enflasyon oranı 1995’te % 50’ye inmiştir. Genel
göstergeler 1995’te de Moğolistan ekonomisinin büyüdüğünü göstermektedir.
GSMH, tasarruf ve döviz rezervleri artmıştır. İlk ayda ticari fazlası 96.3 milyon
dolar, toplam ticaret hacmi 728.9 milyon dolar olmuştur. 1995 yılında dünya
piyasasında Moğolistan’ın ana ihraç malları bakır ve kaşmirin fiyatlarının artması ve
petrol fiyatının düşmesi Moğolistan ihracatının artmasına sebep olmuştur.26 Buradan
baktığımızda Moğolistan ekonomisi dış etkenlerden çok etkilenmektedir. 1996 yılı
büyük gerilimden sonra yükselişe geçen üçüncü yıldır. İhracat artmakla beraber 22 Sheldon R. Severinghaus, “Mongolia in 1994,” Asian Survey, Vol.35/1 (January 1995), s. 72. 23 MUİS-iin Edin Zasgiin Surguuli, op. cit., s. 48. 24 Ibid., s. 50. 25 Severinghaus, loc. cit. 26 MUİS-iin Edin Zasgiin Surguuli, op. cit., s. 84.
ithalat da artmaktadır. Yılın ilk kısmında enflasyon hükümetin kontrolü altındadır.
Fakat 1 Eylül’de yeni hükümetin enerji fiyatını arttırması enflasyonun % 53’e
yükselmesine sebep olmuştur. Yılın başında dolar 450 tugrik iken yılın sonuna doğru
660 tugrik olmuştur.27 1997 yılında bütçe açık vermeye başlamıştır. Dünya
piyasasında Moğolistan’ın ana ihraç mallarının fiyatının düşmesi Moğolistan
ekonomisini derinden etkilemiştir. Hükümetin makro ekonomik istikrar politikası
meyvesini vermeye başlamış, enflasyon % 15.6’a gerilemiştir. Mineral sektörüne
olan yabancıların ilgisi her geçen gün artmaktadır. Parlamentonun serbest mineral
kanununu kabul etmesiyle petrol ve altın işletmelerinin sayısı artmış, maden arama,
çinko ve gümüş üzerine araştırmalar genişletilmiştir.28
1998 ve 1999 yıllarında bütçe açık vermeye devam etmiş ve 73.8 milyon
dolara ulaşmıştır, 1998’de Asya’da yaşanan ekonomik kriz de Moğolistan’ı kötü
yönde etkilemiştir.29 2000 yılı Moğolistan işadamlarına uygun ortam hazırlamıştır.
Bu dönemde ekonominin % 70’i özel sektörlerin elindedir. Bu, piyasa ekonomisine
geçiş yapan bir ülke için iyi bir orandır. Enerji sektöründe petrol fiyatının serbest
bırakılması gerçek piyasa fiyatını yansıtması açısından önemli olmuştur. Eylül
2000’e geldiğinde 1996 yılında özelleştirmeye başlayan lojmanların % 90-95’i
özelleştirilmiştir. Buna bağlı olarak inşaat, hizmet ve endüstri sektöründe patlama
yaşanmıştır. Yeni hükümetin eylem programı her alanda geniş çaplı makro ekonomik
reformları içermektedir.30
27 Ibid., s. 62. 28 Ibid., s. 66. 29 Sheldon R. Severinghaus, “Mongolia in 1998&1999,” Asian Survey, Vol.40/1 (January/February 2000), s. 135. 30 Sheldon R. Severinghaus, “Mongolia in 2000,” Asian Survey, Vol.41/1 (January/February 2001), s. 66.
Küçük piyasaya, sert iklime, seyrek nüfusa sahip, denize çıkışı olmayan,
altyapısı gelişmemiş Moğolistan için kişi başına düşen milli gelir miktarını hızla
arttırabilecek uygun koşul pek mevcut değildir. Bir başka deyişle GSMH’ın
arttırılması için muazzam oranda yatırım gerekmektedir. Moğolistan için bu
neredeyse % 100 dış yatırım demektir. Önemli olan, yatırımcıların burada faaliyette
bulunabilmesi için uygun iç koşulların yaratılmasıdır. İç koşullardan en önemlisi her
şeyden önce hükümetin istikrarı ve tahmin edilebilirliğidir. 1996-2000 hükümet
döneminde dört yıl boyunca istikrarsızlık ve ileriye dönük tahminin bulunmayışı dış
ticaret ve yatırımı engellemekteydi. Yeni hükümetin bütün bakanlarının tek partiden
olması istikrarı sağlamıştır.31
1999-2000 ve 2000-2001 kışı Moğolistan’da yaşanan doğa felaketi, aşırı
kar yağışı ve tipi ana sektörü hayvancılık olan Moğolistan’a büyük darbe vurmuştur.
Hayvansal ürünler Moğolistan nüfusunun % 50’den fazlasını geçindirmektedir. 2001
yılı istatistik raporuna göre Moğolistan kişi başına milli gelir 447 608.4 tugrikdir
(yaklaşık 400 dolar).32 2001 kışında yaşanan olumsuz hava koşullarına rağmen 2002
ve 2003 yıllarında Moğolistan ekonomisi büyüme göstermeye devam etmiştir.
Doğrudan dış yatırımlarda artış gözlenmektedir. Bunun sebebi yukarda da belirtildiği
gibi hükümetin istikrarlılığıdır. Nev Delhi’deki Asya Pasifik Ekonomik Araştırma
Enstitüsü’nün Başkanı Hari D. Goyal’a göre, “uzun dönemde Moğolistan’ın zengin
31 2000 yılında gerçekleştirilen genel seçimde MDHP parlamentodaki 76 sandalyeden 72’sini kazanmıştır. Başbakan Enkhbayar MDHP’nin genç neslini temsil etmekte ve partinin geçmişini parti başkanlarının kişiselliğine bağlayabildiği için başarılı olmuştur. Mongol Ulsyn Undesnii Statistikiin Gazar, Mongol Ulsyn Statistikiin Emkhtgel 2001, Ulaanbaatar, MUUSG Khevlel, 2002, s. 32. 32 Ibid., s. 83.
mineral kaynakları ve değeri yüksek mallarının ihracatı ve ekoturizmin gelişmesi ile
birleşince Moğolistan ekonomisi yüksek düzeye gelecektir.”33
Bugün ÇHC ve RF, Moğolistan ekonomisi34 üzerinde hala önemli ölçüde
etkinliğe sahiptir. Moğolistan ekonomik açıdan sadece bu iki büyük devlete bağlı
kalmaması için üçüncü devletlerin Moğolistan piyasasına girmesini sağlamalıdır.
Bunun için demokrasi ve serbest piyasa ekonomisinin Moğolistan'da yerleşmesi ve
bütün halkın bunu benimsemesi gerekmektedir. Yine de zorluklar mevcuttur. Rusya
Federasyonu'nda demokrasi alanında sorunlar yaşanmaktadır ve uzun bir süreye
gereksinim vardır. Güney komşu Çin'de ise durumun Rusya Federasyonu'ndan iyi
olduğu söylenemez. Burada hala tek parti iktidarı sürmektedir. İnsan hakları
uygulamaları uluslararası düzeyde kabul edilen normlar ve ilkelerin çok altında
seyretmektedir. Bununla beraber hem Rusya hem de Çin'in yanı başlarında üçüncü
bir büyük devletin varlığını hissetmek istemedikleri kesin bir gerçektir. Duma'nın
jeopolitikacısı olduğunu iddia eden Başkan Yardımcısı Vengerovskii, 1995 yılında
Moğolistan'ı ziyaret ederken Rusya Federasyonu'nun Moğolistan'a yönelik
politikasını açıklamıştır: "Moğolistan'ın piyasasını başka devletler dolduracak olursa
‘ücretsiz et fare kapanında’ sözünü unutmasınlar. ABD Moğolistan'a askerlerini veya
33 Goyal, op. cit., s. 643 34 Bugün Moğolistan'ın ihracatın yüzde 50'sini madenler, yüzde 20'sini dokuma sanayi ürünleri, yüzde 10'unu koyun ve inek derileri, çeşitli hammaddeler, işlenmiş deriler, kürk ve onlardan yapılan ürünleri, yüzde 5'ini demir veya demir ürünler, yüzde 5'ini hayvan, et ve et ürünleri oluşturmaktadır. Bütün bu ürünler Moğolistan'ın toplam ihracatın yüzde 90'ına sahiptir. İhracat ile ilgili araştırmaya göre Moğolistan'da ihracata yönelik gelişmekte olan sanayiler ise maden, köy işleri ve onun içinden hayvancılık ve hafif sanayi yer almaktadır. Bat-Erdene Batbayar, op. cit., s. 64. Moğolistan ithalatında maden yüzde 30, makine teknoloji ve onların parçaları elektrik aletleri ve onların parçaları, radyo televizyon ve onların parçaları yüzde 20, otomobil, hava ve su araçları ve onların parçaları yüzde 10, demir ürünleri, kimyasal ürünleri, dokuma ürünleri, bitkisel ürünleri her biri yüzde 7-8’i oluşturmaktadır. Toplam bu ürünler ithalatın yüzde 90'una sahiptir. İthalat ile ilgili araştırmasına göre Moğolistan'da ithalat ikame sanayilerine siyah renkli demir, köy işleri ve nakliyat araçları, aletleri, yakıt malzemeleri, kimyasal ürünleri özellikle gübre, inşaat malzemeleri ve gıda dahil edilmektedir. Bat-Erdene Baabar, op. cit., s. 65.
silahlarını sokmasına biz asla izin vermeyiz."35 Çin Milli Güvenlik Bakanlığı'na
bağlı Uluslararası İlişkiler Araştırma Enstitüsü tarafından Mayıs 2002'de yayınlanan,
Çin'in uluslararası güvenlik ve strateji ortamı ile ilgili yıllık raporunda da benzer bir
yaklaşım göze çarpmaktadır: "Geçen yıldan itibaren ABD'nin yürütmekte olduğu tek
dünya düzeni küresel stratejisi, Çin'in yükselişi ve çıkarlarıyla ters düşmektedir.
ABD, terörizme karşı operasyonundan dolayı Çin'e yönelik kuşatma politikasını
değiştirmemiştir. ABD'nin jeostratejik alanını Asya-Pasifik bölgesine kaydırması ve
bölgede askeri gücünü arttırması, Çin'i askeri bir baskıyla karşı karşıya
bırakmaktadır."36
3. Nüfus ve Kültür
Moğolistan nüfusu toprağıyla kıyaslandığında çok azdır. 2001 yılında
Moğolistan nüfusu 2 milyon 442 bin olarak sayılmıştır. Moğolistan etnik
bakımından fazla karışık değildir. Nüfusun yüzde 80'ı Khalkha Moğol, yüzde 5.9
Kazaklar kalanını ise diğer küçük etnik gruplar oluşturmaktadır.37 Kazaklar hariç
bütün diğer etnik gruplar Moğolca konuşmaktadırlar.38
Din bakımından halkın % 92'si Budist, % 5.9’u Müslüman, % 2.1’i ise
Hıristiyan'dır.39 Moğollar kendilerini Çin Konfüçyüs dünyasının parçasından daha
çok Hint-Tibet Budist dünyasının parçası olarak görmektedir. 16. Yüzyıl sonlarında
Moğollar Tibet Budizminin Sarı Şapka akımını benimsemişlerdir ve bunun
öğretilmesiyle Moğol kültürü geleneği bundan etkilenmeye başlamıştır. Manchu
35 Bayarkhuu, op.cit., 1998, s. 14. 36 Avrasya Analizi, No.1, Kasım 2002, s. 2. 37 Bu etnik gruplar: Durvudlar, Bayadlar, Buryatlar, Darigangalar, Zakhchinlar, Urainkhailar, Darkhadlar, Torguudlar, Uuldler, Khotonlar, Myangadlar, Bargalar, Uzumchinler. (2000), “Mongolyn Undesnii Medeelel.” <http://www.extmin.mn/mongol_bodlogo/html> (02.09.2003). 38 (2000), “Mongolyn Undesnii Medeelel.” <http://www.extmin.mn/mongol_bodlogo/html> (02.09.2003). 39 Avrasya Analizi, No.1, Kasım 2002, s. 3.
İmparatorluğu döneminde İmparator Moğolistan'ı elinde tutabilmek için dinsel
temalara daha fazla ağırlık vermiştir. Moğol askerler tapınaklarda Budist dinini
öğrenmeyi teşvik etmiştir. Bunun sonucunda Manchu İmparatorluğa karşı baş
kaldırma olayları azalmıştır. Moğolistan bağımsızlığını kazandığında erkeklerin üçte
ikisi din adamıdır. 1921'de Bolşevikler iktidara geldikten sonra yaklaşık 70 yıl gibi
uzun bir süre Moğolistan'da dini faaliyetler tamamen yasaklanmıştır. 1990'da
demokrasinin gelmesiyle dini ibadetlerini serbestçe yerine getirme, inanma ve
öğretme gibi insan haklarının temel ilkelerinin uygulanmaya başlamasıyla
Moğolistan'da Budizm, İslam ve Hıristiyan dinlerinin öğretimi yaygınlaşmaya
başlamıştır. Çin'den ve Hindistan'dan çok sayıda din adamları (lama) gelmektedir ve
bu ülkelere de Budist okuluna öğrenciler gönderilmektedir. Müslümanlar da kendi
dinini öğrenmeye başlamıştır. Daha çok İslam Kalkınma Bankası Kazak çocukların
dinini öğrenmesi için burs sağlamakta ve Orta Doğu ülkelerine Kur'an kursuna
göndermektedir. 1990'dan önce Moğolistan'da hiçbir Hıristiyan bulunmazken bugün
nüfusun % 2.1'ini40 Hıristiyanların oluşturması dini faaliyetlerin serbestleşmeye
başlamasıyla Batıdan gelen misyonerlerin faaliyetlerinin etkisiyle gerçekleşmektedir.
10 yıl gibi kısa süre içerisinde gelinen nokta misyonerlerin görevlerini ne kadar iyi
yapmış olduğunun göstergesidir.
Moğol kültürü göçebelikten gelmektedir. Moğolistan'ın sert ve soğuk
iklimi, çok geniş Gobi çölün varlığı bu topraklarda göçebe topluluğu dışında
başkalarının yaşamasına pek olanak vermemiştir. Göçebeler sert iklimine kendilerini
uyarlamak zorundadır. Hayvanlara yem bulabilmek için yüzlerce kilometre uzaklara
gidebilmektedirler. Göçebeler istediği yere gitme ve herhangi bir kapalı şehir
40 Batbayar, op. cit., 2002, s. 26.
tarafından sınırlandırılmadan özgürce yaşama alışkanlıklarına sahiptirler. 17.
Yüzyılın sonundan 20. Yüzyılın başına kadar iki yüz yılı aşkın süre boyunca
Moğolistan'ı kendi egemenliği altında bulunduran Manchu İmparatorluğu Moğolların
göçebe kimliğini bozacak herhangi bir faaliyette bulunmamıştır. Moğolistan işgal
edilmiş ülkeden daha çok vassal41 ülke statüsündedir. İmparatorluğun egemenliği
altında Moğol askerleri bir yandan dindarlaştırılırken diğer yandan da Manchular için
askeri bakımından önem taşımaktadır. Cesur, pratik, yüksek savaş taktiğine sahip
olan Moğol askerler bir bakıma Manchu İmparatorluğun güvenliğini sağlıyordu.
Manchu İmparatoru Çin halkın Moğollarla evlenmelerini, Moğolistan topraklarında
yerleşmelerini ve orada tarımla uğraşmalarını yasaklıyordu. Böylece Moğol göçebe
kimliği olduğu gibi kalabilmiştir. 1911 yılında Manchu İmparatorluğu'nun çökmesi,
Moğolistan'ın bağımsızlığını ilan etmesi ve uluslararası alanda tanınmak için
Ruslardan yardım istemesi Moğol kültürünü etkileyen bir unsur olmuştur. Temel
olarak kendi göçebe kimliğini kaybetmemiş olsa da 70 yıl boyunca Rus kültürünü
öğrenmek ve öğrendiğini hayata geçirmek zorunda kalmıştır. Rus dilini SSCB'ni
oluşturan 15 Cumhuriyeti'nde öğretme politikası Sovyet uydusu olan Moğolistan'da
da uygulanmıştır. Böylelikle Moğolistan diğer Asya ülkelerinden farklı olarak
Avrupa kültürleriyle erkenden tanışmaya başlamıştır. Rus dilinin öğretilmeye
başlamasıyla Moğollar, Rus ve dünya edebiyatını okumaya, yeni teknolojiler
hakkında bilgi sahibi olmaya başlamış ve bütün bunlar Moğolistan'da hayat
standardın yükselmesine sebep olmuştur. Rus teknolojisinin Moğol halkın günlük
hayatında vazgeçilmez hale gelmesi Rus kültürünün de Moğolistan'da kök salmasına
sebep olmuştur. Göçebeler yavaş yavaş şehir hayatına alışmaya başlamışlardır. 41 Birinin vassalı olan bir ülke, ötekine belli miktarda gelirinin bir kısmını vermek zorunda, ayrıca askerlerini de hazır tutmak zorundadır. (2002), “Vassal.” < http://sozluk.sourtimes.org/show.asp?t=vassal> (02.03.2004).
1990'dan başlayarak demokrasinin gelişmesi Moğol kültürünün
değişmesine sebep olan bir başka unsurdur. Medyada sansürün azalmasıyla Batı
kültürü televizyon, radyo, dergi, gazete ve internet aracılığıyla Moğolistan'da
yayılmaya başlamıştır. Moğol kültürüne uygun olmayan aşırı açık seçik filmlerin
gösterilmesi, gazetelerde boy boy çıplak kadın resimlerinin basılması bazı insanların
tepkisini çekmektedir. Bunun yanı sıra bütün bu araçlar Moğolistan'da demokrasinin
yeşermesine yardımcı olmaktadır. İnsanlar istediği haberi dünya ile aynı anda
öğrenme fırsatına sahip olmuştur.
70 yıldır sosyalist toplumda yaşamış olmasına rağmen bugün Moğollar
demokrasiyi sağlayacak dört ana ilkeyi iyice kavramış bulunmaktadır: Katılımcı
hükümet (participatory goverment), hukuk düzeni, kanun önünde eşitlik ve kişisel
özgürlük. Komünist yönetim ekonomik eşitliği sağlamaya çalışır. İnsanlar ekonomik
olarak eşit olmadıkça eşit değildir. İnsan onuru kendinde varolanı paylaşmakla
gelişir. Bu görüş Doğu Bloğu ülkelerinde benimsenmekteydi. 1980'lerde Doğu
Bloğu'nda Batı demokrasisi aleyhine, Batı demokrasinin siyasi eşitliği savunduğunu,
ekonomik eşitliği sağlayamadığını, dolayısıyla adil olmadığını halka inandırılmaya
çalışılıyordu. Batı demokrasisi siyasi ve yasal eşitliği savunmaktadır. Bugün
Amerikan vatandaşlarına göre demokrasi, kanun önünde bütün insanların eşit olması,
kendi hükümetinin kurulmasına katılması, kanun koyucuların seçiminde bir vatandaş
olarak sorumluluklarını yerine getirmesi ve kanunun yorumlanması, uygulanması
için gereken kurumların kurulmasıdır. Amerikan antropolog Paula L. W. Sabloff’ın
Moğol ve Amerikan vatandaşlarının demokrasi anlayışı üzerine yaptığı araştırmaya
867 Moğolistan vatandaşı katılmış ve sonuç olarak Moğolistan vatandaşlarının
Amerikan vatandaşlarından bu konuda eksik olmadıkları görülmüştür. 1990
sonrasında Moğol halkının demokrasi anlayışında artık sosyalist sistemde olduğu
ekonomik eşitlik, eşit dağılım gibi kavramlar yoktur.42
21. Yüzyılda Moğolların göçebe kimliği konusunda halk arasında iki görüş
mevcuttur. Birincisi ulusal görüşü savunanlardır. Bu grup "Moğollar Moğol
kalmalıdır" demektedir. Onlar Moğolların göçebe mirasın saf kalması ve göçebe
kimliğin temel özelliklerini kolayca yok edebilecek Batılılaştırma politikasına karşı
çıkması gerektiğini savunmaktadırlar. İkinci görüşü savunanlar B. Baabar ve
diğerleridir. Bunlara göre 21. Yüzyılda Batı medeniyeti Rus medeniyetinden daha
çok Moğolları etkileyecektir ve Moğollar 21. Yüzyılda rekabet edebilmek için bu
göçebe kimliğini bırakmalıdır.43 Onlara göre Moğollar göçebe kimliğini terk
etmezlerse "yaşayan müze" haline geleceklerdir. Bu son görüş Moğolistan'ın üst
düzey yöneticileri tarafından da kabul görmeye başlamıştır. Başbakan N. Enkhbayar
"Far Eastern Economic Review" dergisinde "Moğolların temel kimliğini yıkmak
benim isteğim değil, fakat hayatta kalabilmek için göçebeliği durdurmalıyız"
demiştir.44 Enkhbayar bu görüşü doğrultusunda "Milleniyum Projesi"ni
(Moğolistan'ın doğusunu batısıyla birleştiren 2400 km uzunluğundaki kara yolunun
döşenmesini) kabul etmiştir. Böylelikle 30 yıl içerisinde 2,5 milyon Moğol'un %
90'ının şehirleşmiş olacağı tahmin edilmektedir.
B. 1990 SONRASI MOĞOLİSTAN'DA DIŞ POLİTİKAYI
ETKİLEYEN İÇ GELİŞMELER
42 Batbayar, loc. cit.'den Paula L.W. Sabloff, Modern Mongolia: Reclaiming Chinggis Khan, Pennsylvania, University of Pennsylvania, 2001. 43 Ibid., s. 33. 44 David Murphy, "No Room for Nomads," Far Eastern Economic Review, 31 Mayıs 2001, s. 56.
1. Kimlik Arayışı
a. Moğolistan'ın Konumu Üzerine Tartışma
1990'dan itibaren Moğolistan'ın hangi bölgeye dahil olduğu tartışma konusu
olmaya başlamıştır. Bu sadece akademik bir çalışma konusu değildir, aynı zamanda
Moğolistan'ın ekonomik açıdan bağımsız bir ülke konumuna yükselebilmesi için
hayati bir önem taşımaktadır. Soğuk Savaş döneminde Moğolistan Sovyet
öncülüğündeki Doğu Bloğu'nun güvenlik çemberine dahildi. Bu güvenlik çemberi
Moğolistan'ın doğusundan Berlin duvarına kadar uzanmaktaydı. Moğolistan coğrafi
olarak Asya'da yer almasına rağmen siyasi, ekonomik ve ticari olarak Varşova Paktı
ülkelerine bağlıydı. SSCB kendi dost ve kardeş ülkelerine de önemli güvenlik
güvencesini sağlamaktaydı. SSCB'nin yıkılmasıyla Moğolistan en yakın müttefikini
kaybetmiş ve Moğolistan yeni müttefik arayışlarına yönelmiştir. Moğolistan
SSCB'nin yarattığı boşluğu doldurmak için büyük devletler dışında bölgesel
örgütlere de büyük önem vermektedir.
Moğolistan coğrafi bakımından Orta Asya'da yer almaktadır. Orta Asya
bölgesini belirleyen etkenler soy, coğrafya, tarih ve göçmen kültürüdür. Bütün bu
unsurlar Moğolistan'ın Orta Asya bölgesine dahil olduğunun kanıtıdır. Orta Asya
bölgesi çok eskiden beri kendinden söz ettirmekte ise de Asya Pasifik bölgesi, Kuzey
Doğu Asya ile kıyasla Orta Asya bölgesinin sosyal, siyasal ve ekonomik işbirliğini
düzenleyen mekanizması daha istikrarlı hale gelememiştir. Moğolistan Orta Asya'nın
bağımsızlığını yeni kazanan ülkelerle işbirliğini geliştirmektir.45 Bunun sonucunda
ticari, ekonomik, kültür ve turizm alanlarında işbirliğinin yeni boyutlara ulaşmıştır.
Otoyolları ve iletişim konusunda da bazı gelişmeler yaşanmıştır fakat bazı
45 Badamtor Baldoo, Mongol Ulsyn Gadaad Khariltsaa, Ulaanbaatar, Interpress, 2003, s. 251.
nedenlerden46 dolayı Orta Asya bölgesinde aktif, geniş çaplı büyük bir sistem
oluşturma ihtimali düşüktür.
Bazı Moğol akademisyenler ve devlet adamları Moğolistan'ın coğrafi, tarihi
ve kültürel bakımdan Orta Asya'ya bağlı olduğunu vurgulayarak bu bölge ülkeleriyle
yakın ilişki geliştirmesi gerektiğini belirtmektedir. Bu düşünürlerin öncüsü olan
B. Baabar'a göre Moğolistan Türkiye ile birlikte Orta Asya güvenliğin
sağlanmasında aktif rol oynamalıdır ve Moğolistan ile Türkiye bu bölgedeki yeni
bağımsızlığını kazanan devletlere bağımsız devletlerin örneğini sergilemelidir.
Bunun nedeni ise Moğolların uzun yıllar önce Türk devletlerine liderlik yapmış
olmasıdır. Ona göre Orta Asya bölgesine yeni bağımsızlıklarını kazanan beş
Cumhuriyet'in (Özbekistan, Kazakistan, Kırgızistan, Tacikistan ve Türkmenistan)
yanı sıra Afganistan, Azerbaycan ve Moğolistan dahildir. Baabar, yeni şekillenen
Orta Asya'da Japonya ve Almanya'nın faaliyetlerini daha etkinleştirmesi gerektiğini,
bunu yapabilmek için de bölgedeki en önemli dostun Moğolistan'ın olabileceğini
söylemektedir.47 Yine Baabar'a göre Japonya'nın, Doğu Sibirya ve Kuzey Çin'in
piyasasına girebilmesi için de Moğolistan önemlidir; bu yüzden Moğolistan,
Japonya'nın Orta Asya'daki en önemli dostudur.
1990'ların ortasından itibaren Orta Asya devletleri, Bağımsız Devletler
Topluluğu ve Rusya Federasyonu ile ikili antlaşmalar dışında güvenlik ilişkilerini
çeşitlendirme arayışı içindedirler. Rusya ile eski bağları azaldıkça Orta Asya liderleri
için bağımsız dış politika izlemek ve ulusal güvenlik önceliklerini belirlemek daha
kolay olmuştur. Bu durum ABD ve diğer Batılı devletlerin yanı sıra bölgesel güçler
46 Bu nedenlerin başında bu ülkelerin bağımsızlığını yeni kazanmış olması, ekonominin gelişmemişliği, sınır ve etnik sorunların yaşanabileceği ihtimalin yüksekliği ve bazı iç sorunların varlığı gelmektedir. Ibid., s. 252. 47 Batbayar, op. cit., 2002, s. 32.
ÇHC, Türkiye ve İran'ın Orta Asya'daki büyüyen önemini göstermektedir. Hazar
bölgesindeki zengin petrol ve doğal gaz rezervleri Batı ve Asya yatırımcılarının ve
hükümetlerinin dikkatini ister istemez çekmektedir. Hindistanlı yazar Stobdan48 da
Moğolistan'ın dünyadaki en eski uygarlıklarından biri olduğunu dolayısıyla Asya'da
özellikle de Orta Asya'da jeopolitik düzenin şekillenmesinde merkezi rol oynaması
gerektiğini düşünmektedir.
Moğolistan'ın Kuzey Doğu Asya bölgesine dahil olduğunu veya olması
gerektiğini düşünen bir kısım siyasetçiler ve akademisyenler mevcuttur. Büyükelçi
Olzvay bunlardan biridir: "Moğolistan Orta Asya devletlerinden daha çok Kuzey
Doğu Asya ülkeleriyle işbirliği yapmalıdır. Çünkü Orta Asya denize çıkışı olmayan
ülkelerden oluşmaktadır ve bu konuda Moğolistan'a yardım sağlaması zordur.”49
Yine bu düşünürlerden biri olan Büyükelçi Baldoo Moğolistan'ın Kuzey
Doğu Asya bölgesine dahil edilmesi gerektiğinin gerekçesi olarak şunları
söylemektedir:
"Coğrafi olarak Moğolistan'ın doğusu tamamıyla Asya Pasifik
bölgesine dahil edilmektedir. Moğolistan'ın coğrafi konumu
tamamıyla Asya Pasifik bölgesine doğru eğri konumunda
olduğundan bütün nehirler ona doğru akmaktadır. Moğolistan'ın
doğal kaynakları, hayvancılık, iklim gibi etkenler nedeniyle Kuzey
Doğu Asya bölgesiyle sıkı bağlı ve karşılıklı bağımlılık içerisindedir.
Moğolistan'ın ekolojisi Kuzey Doğu Asya'nın ekolojisi ile
bağlantılıdır. Diğer taraftan Moğolistan, Çin ve Rusya ikisini hatta
Doğu Asya'yı Avrupa ile en kısa yoldan bağlayan kavşaktır, hava
yolları, demiryolları ve otoyolları nakliyatı, iletişimin merkezi olan
48 Ibid., s. 33.'den Stobdan P., "Mongolia and Asian Security," The Mongolian Journal of International Affairs, No 7, 2000, s. 75. 49 Ibid., s. 34.
konumuna sahiptir. Bu bağlamda Moğolistan Doğu ve Batı’nın
kültürünü birleştiren köprüdür. Moğolistan denize çıkışını bu
bölgeden sağlayacaktır. Moğolistan'ın gelişmesi için gereken
sermaye, yatırım, teknik teknolojinin kaynağı bu bölgede
bulunmaktadır. Bölge ülkeleri Moğolistan'ın zengin doğal kaynakları
ve geniş arazisine ihtiyaç duymaktadır. Bu yüzden Moğolistan'a
gelecek vaat eden bu bölgeyi güçlendirmesi ve ikili ilişkilerin ve
işbirliğin bütün yönlerini geliştirmesi gerekmektedir ve bölgesel
güvenliğin sağlanması için bütünleşme sürecine katılmalıdır."50
Kuzey Doğu Asya'nın dahil olduğu Asya Pasifik bölgesi 21. Yüzyılda
büyük önem kazanma olanağına sahiptir. Bu bölgede dünya ekonomisinde önde
gelen iki lider ABD ve Japonya, dünya politikasının belirlenmesinde söz sahibi olan
ÇHC, Rusya Federasyonu ve Güney Kore yer almaktadır. Moğolistan stratejik olarak
endüstrileşmiş gelişmiş Japonya, Güney Kore ve ABD gibi ülkelerin ekonomik
şemsiyesi altına girebilecektir. Kuzey Doğu Asya'ya yakınlaşmanın ikinci sebebi
ulusal güvenliktir. Denize çıkışı olmayan, nüfusu az, toprağı geniş Moğolistan, ÇHC
ve Rusya Federasyonu’nun hiçbirine bağlı kalmamalıdır. Akademisyen D. Batbayar
durumu şöyle değerlendirmektedir:
"Moğolistan'ın güvenliği, iki komşu arasındaki ilişki ve iki komşu
ile Moğolistan arasındaki ilişkiden etkilenmektedir. Bir büyük
devletin çıkarları doğrultusunda hareket etmenin ne kadar zararlı
olduğunu 70 yıllık Moğolistan Halk Cumhuriyeti-SSCB ilişkileri
göstermektedir. Enerji, yakıt ve petrol bakımından Rusya'ya olan
bağımlılık buna bir örnektir. Bugün ise günlük ihtiyaç ve gıda
maddelerini bile ÇHC'den ithal etmekteyiz. Bu yüzden Moğolistan
büyük devletlerin çıkarları arasında denge kurmalıdır. Diğer taraftan
büyük devletlerin çok sayıda katıldığı uluslararası, hükümetlerarası
50 Baldoo, op. cit., s. 253.
ve bölgesel örgütlere katılmalıyız. Bu durumda Kuzey Doğu Asya
bölgesi bizim için daha büyük avantaj sağlamaktadır."51
b. Komşulara Karşı Üçüncü Devletler
1990'larda siyasi tartışma iki komşu devlete karşı nasıl bir politika
izleyeceği üzerine odaklanmıştı. Moğolistan, SSCB'ne olan aşırı bağımlılığına benzer
bir politika izlemeyi geçmiş deneyiminden dolayı reddetti. 1968-1992 Çin-Sovyet
anlaşmazlığının gerçekleştiği bu dönemde Sovyet askerleri Moğolistan'da
konuşlandırılmıştı. Böylelikle Moğolistan Çin-Sovyet anlaşmazlığına bir nevi ev
sahipliği yapmıştı. Bundan ders alan Moğolistan, Çin ile Rusya arasında çıkabilecek
herhangi anlaşmazlık kendisinin ulusal çıkarını herhangi bir şekilde etkilemedikçe
tarafsız kalmayı tercih etmektedir. Öte yandan Moğolistan'ın tam anlamıyla
tarafsızlık politikası izlemesini doğru bulmayanlar vardır. Bu görüş uyarınca
ekonomisi zayıf, denize çıkışı olmayan, yarışan büyük güçler arasındaki bir ülke için
uygun olmayacağı gerekçesine dayandırılarak sıkı tarafsızlık politikası
reddedilmelidir. Sıkı tarafsızlık (İsviçre'de uygulandığı gibi) ilkesinin kabul edilmesi
için siyasi ve ekonomik ağırlığa sahip olunması gerekmektedir. Moğolistan için en
doğru politika Moğolistan'ın jeopolitik gerçeği ve menfaatinden herhangi bir
fedakârlıkta bulunmadan komşularının menfaatlerini gözönünde bulundurarak
hazırlanan politika olacaktır. İki komşu devlet ile dengeli ilişki demek Moğolistan'ın
güvenliğini sağlayan iyi komşuluk ilkesinin uygulanması ve her ikisi ile karşılıklı
kazançlı işbirliğinin geliştirilmesi demektir. Rus akademisyen Yurii V. Tsygonav’a
göre:
51 Bayarkhuu, op.cit., 1998, s. 146.
"Moğolistan'ın yeni dış politikası iki komşu ülke arasında denge
sağlamaya yöneliktir. Üç ülke (Moğolistan, Rusya ve ÇHC)
arasındaki tarihi gerçekler biraz karışıktır. Rusya Moğolistan'ı 70
yıldır yönetti, Çin ise bir zamanlar Moğolistan'ın yönetimi
altındaydı ve daha sonra 17. Yüzyılda hem Moğolistan hem de Çin
Manchu İmparatorluğu’nun egemenliği altındaydı. Kaçınılmaz
olarak Moğolistan dış politikasını belirlerken iki komşu ülkesinin
menfaatlerini gözönünde bulundurması gerekmektedir. Bunun yanı
sıra Moğolistan Batı ve her şeyden önce ABD ile ilişkilerini
geliştirerek komşularına karşı dış dengeyi sağlamaya çalışmalıdır."52
Moğolistan komşularının egemenliğine saygı göstermekte ve içişlerine
karışmama ilkesini uygulamaktadır. Yani ÇHC veya Rusya Federasyonu'nda yaşayan
Moğol kökenlilerin herhangi bir bağımsızlık hareketi ile uzaktan yakından ilgisi
olmadığını göstermek istemektedir. Bu sorun 1992 yılında Çin'deki otonom bölge
olan İç Moğolistan'ın bağımsızlığını destekleyen Moğollara karşı yapılan zulmünün
arttırılması konusunda Komünist Parti’nin gizli belgelerini ÇHC'in yayınlanmasıyla
su yüzüne çıkmıştır. Moğolistan resmi olarak İç Moğolistan'ın bağımsızlık hareketini
desteklemeyeceğini açıklamış olsa da ÇHC'de ayrılık endişesi hala mevcudiyetini
korumaktadır.53
Moğol akademisyenlere göre Moğolistan ulusal güvenlik politikasını
uygulayacak siyasi ve ekonomik ağırlıktan yoksun olduğu için komşularıyla
ilişkilerini dengeleyecek üçüncü güçlü devlete ihtiyaç duymaktadır. Moğolistan
Dışişleri Bakanı L. Erdenechuluun'a göre: "Bu üçüncü güç Moğolistan'ın
demokrasisini destekleyen ve Moğolistan'ın iki komşu devlet ile ilişkisini
dengeleyebilecek güçlü devlet olmalıdır. Dolayısıyla Moğolistan'ın en büyük
52 Ibid., s. 42.'den Yurii Tsyganov , Russia and China, Oxford University, 1999, s. 313-314. 53 Batbayar, op.cit., 2002, s. 41.
destekçisi Japonya'ya dikkatimizi yoğunlaştırmalıyız. Almanya da yine bu
doğrultuda önemli rol oynamaktadır."54
Moğol siyasetçilerin ve hükümet görevlilerin çoğu ABD'ni yeni
Moğolistan'ın koruyucusu ve ulusal güvenliğinin en büyük güvencesi olarak
görmektedir. Moğolistan'ın şimdiki liderleri Batı ülkelerinden yatırım ve daha
gelişmiş teknolojileri davet etmekte ve onların katılımlarını Moğolistan'ın geleceğini
korumada etken olarak görmektedir. Başbakan Enkhbayar "Far Eastern Economic
Review" dergisinde "Bu tür ülkelerle ilişkiler Moğolların siyasi, ekonomik ve
psikolojik olarak kendilerini iyi hissetmelerini sağlayacaktır" demiştir.55 Aynı dergi
şöyle bir yorum yapmaktadır: "Moğolistan'ın coğrafi özelliği, komşularının
Moğolistan'a karşı tutumları ve özellikle Moğolların Çin'e şüphe ile yaklaşmaları
Ulaanbaatar'ı diğer ülkelerle sıkı ilişki geliştirecek çok yönlü politika izlemeye
zorlamaktadır."56 Bu çok yönlü politikalardan biri de askeri işbirliğidir.
Moğolistan'ın küçük ordusu ÇHC, Rusya Federasyonu, ABD, Güney Kore, Japonya,
Hindistan, Almanya ve Türkiye gibi ülkeler ile geniş çaplı ilişkiler kurabilmiştir.
2001 yılında Kazakistan'da barış gücü tatbikatına Orta Asya ülkeleri, Rusya
Federasyonu ve NATO askerleri ile birlikte katılmıştır. Moğolistan NATO ile
diyalog içerisindedir. Bu askeri bağları özellikle de ABD ile olanı ÇHC'ni rahatsız
etse de bu Moğolistan'ın iki komşu devletini dengeleme politikasının sonucudur.
Kasım 2001'de ABD'i ziyareti sırasında Başbakan N. Enkhbayar Birleşik
Devletler Barış Enstitüsü'nde "Moğolistan'ın terörizme karşı evrensel mücadelesi"
konuşmasını yapmıştır. Bu konuşmasında Başbakan Moğolistan'ın üçüncü güçlerinin
54 Ibid., s. 43. 55 Murphy, loc. cit. 56 Idem. .
sadece Batılı ülkelerle sınırlı kalmadığını aynı zamanda Doğulu ülkelerin de
olabileceğini vurgulamıştır. Kültürel olarak Hindistan, ekonomik olarak Japonya ve
Güney Kore ve stratejik olarak da ABD Moğolistan'ın üçüncü müttefik güçleri
olabilecektir.57
2. Yasal Değişiklikler
a. Anayasa
i. 1924 Anayasası
Ağustos 1924’te toplanan Moğolistan Halk Partisi'nin 3. Kongresi Lenin'in
"kapitalizmi atlama" formülünü kabul etmiş ve kendi ismini Moğolistan Devrimci
Halk Partisi olarak değiştirmiştir. Üç ay sonra da Moğolistan Büyük Hural
(Moğolistan parlamentosunun üst kanadı) ilk defa Moğolistan'ı yönetme gücünün
halkın elinde olduğunu belirten anayasayı onaylamıştır. İlk anayasa altı bölümden
oluşmaktaydı. Birinci bölüm Moğolistan Halkı’nın Hakları Bildirgesi'ni, ikincisi
Büyük ve Küçük Hural'ın (Moğolistan parlamentosunun alt kanadı) içtüzük ve
görevlerini, üçüncüsü Sovyet Orta Asya'da uyguladığı kendi kendini yönetme
sistemine benzeyen yönetimi, dördüncüsü seçim sistemini, beşincisi ulusal bütçeyi ve
nihayet altıncısı devletin bayrak ve armasını belirtmiştir.58
ii. 1940 Anayasası
1940'ta 8. Büyük Kongre’de 1936 Sovyet anayasasını örnek alan
Moğolistan'ın ikinci anayasası kabul edildi. Anayasa taslağını oluştururken
Moğolistan Devrimci Halk Partisi’nin Birinci Sekreteri Mareşal Choibalsan "Biz
görevlerimizi yerine getirirken Büyük Sosyalist devletin ve SSCB'nin deneyiminden 57 Batbayar, op.cit., 2002, s. 44. 58 Alan J.K.Sanders, "Mongolia's New Constitution," Asian Survey, Vol.32/6 (June 1992), s. 508.
yararlanmaktayız. Sonuç olarak anayasamızı oluştururken sadece Sovyet anayasası
modelimiz olabilir."59 diyordu.
İkinci anayasa Moğolistan Halk Cumhuriyeti’ni çalışan halkın (işçiler,
köylüler) devleti olarak tanımladı. İkinci anayasa yapılmadan hemen önce MDHP'nin
10. Kongresi'nde "feodalizmin kalıntılarını kökünden kazma"yı hedefleyen parti
programı kabul edildi. Anayasanın 95. maddesi MDHP'nin çalışan halkın güvencesi
ve onların tek örgütü olarak partinin iktidarını pekiştirdi.60
iii. 1960 Anayasası
Üçüncü anayasa Temmuz 1960'ta kabul edildi. 1940'ta Moğolistan'da
hayvancılık diğer sektörlere kıyasla başat konumdaydı fakat 1960'lara geldiğinde
artık endüstri gelişmiş ve işçi sınıfı ortaya çıkmıştı. Yine 1960'ta bütün mallar
devletleştirildi özel mülkiyet tasfiye edildi. İşçilerin oranı 1951-1960 döneminde %
13.6'dan % 28.3'e çıktı. Üçüncü anayasa Moğolistan Halk Cumhuriyeti'nin işçileri
kolektifleştirmiş köylüler ve çalışan entelektüellerin sosyalist devleti haline geldiğini
belirtiyordu. "Büyük Hural", "Halkın Büyük Huralı" olarak değiştirildi.61
iv. 1992 Anayasası
12 Şubat 1992'de Moğolistan Halk Cumhuriyeti yeni anayasasını, yeni
ismini ve armasını kabul etti. Demokrasi, adalet, özgürlük, eşitlik ve ulusal birliği
sağlayacak bağımsız, egemen devlet olduğunu vurgulayan 1992 anayasası 1924'te
Moğolistan'ın bağımsızlığını ilan etmesinden bu yana yapılan dördüncü anayasadır.
Her türlü özelleştirmeyi kabul eden anayasa dünyadaki ekonomik kalkınmanın
59 Ibid., s. 509. 60 Idem. . 61 Ibid., s. 510.
evrensel yönünü ve ulusal koşulları dikkate alan çok yapılı ekonomiyi kabul etti.
Yeni anayasa Fransa’nın Beşinci Cumhuriyeti’nin anayasasına benzemektedir.62
1992 anayasası altı bölümden oluşmaktadır. Birinci bölüm Moğolistan'ın
egemenliği ile ilgilidir. Birinci madde Moğolistan'ın bağımsız, egemen devlet
olduğunu ve adalet, demokrasi, özgürlük, eşitlik, ulusal birlik ve hukuka saygınlık
ilkelerinin devletin temel ilkeleri olduğunu vurgulamaktadır. Sonraki üç madde
Moğolistan'ın birlik, egemenlik ve bütünlüğü ile ilgilidir ve yabancı askerlerin
Moğolistan topraklarında konuşlandırılması ve geçmesini yasaklamaktadır.
1992 anayasası diğer üç anayasadan farklı olarak serbest piyasa
ekonomisini benimsemekte ve toprak dahil her türlü özelleştirmeyi kabul etmektedir.
Bütün Moğolistan vatandaşların toprak sahibi olabileceğini yalnız herhangi bir
şekilde toprak mülkünü yabancıya devir edemeyeceğini belirtmektedir. Yeni anayasa
demokrasinin gelişmesi için de uygun yasal ortamı hazırlamaktadır. Anayasa
Moğolca'nın resmi dil olduğunu vurgulamakla beraber anadili Moğolca'dan farklı
olan etnik grupların kendi ana dillerinde eğitim görme, iletişim kurma, kültürel ve
bilimsel faaliyetlerde bulunmasına izin vermektedir. Anayasanın dokuzuncu maddesi
Moğolistan'ın laik cumhuriyet olduğunu, tapınak ve diğer dini kurumların devlet
işlerini yürütemeyeceğini ve devletin ise bütün dini kurumlara saygı göstereceğini
belirtmiştir.63
Anayasanın ikinci bölümü insan hakları ve özgürlüğün temel
ilkelerini düzenlemektedir. Din, dil, ırk, soy, renk, cinsiyet, meslek, eğitim, mülk,
mevki ve düşünce ayrımı gözetmeksizin herkes kanun önünde eşittir. Bu bölümle
62 Ginsburg, op. cit., s. 466. 63 L. Choijilsuren, Mongol Ulsyn Undsen Khuuli, Ulaanbaatar, Mongol Ulsyn İkh Khural Khevlel, 2002, s. 6.
ilgili olarak 1992 anayasasının diğer üç anayasadan en önemli farkı ise herkesin
kendi dini ibadetlerini serbestçe yerine getirebilmesi ve öğretebilmesidir. İkinci
bölüm ayrıca Moğolistan'da bulunan yabancıların hak ve görevlerini düzenler.
Bunlar, Moğolistan anayasasının yanı sıra yabancının anavatanıyla bu yönde yapılan
anlaşmalar tarafından belirlenecektir.64 Üçüncü bölüm Moğolistan'ın ana organları
ile ilgili yasaları düzenlemektedir.
Moğolistan Büyük Hural (Moğolistan parlamentosu, MBH) devletin en üst
yasal organıdır ve yasa yapma yetkisi yalnızca onundur. MBH 76 milletvekiliden
oluşmaktadır. MBH Başkanı ve Başkan Yardımcısı MBH milletvekilleri arasından
aday gösterilerek gizli oylama yöntemiyle seçilir. MBH yasa yapma, onaylama,
ekleme veya değiştirme, Cumhurbaşkanı ve MBH milletvekillerinin seçim günlerini
belirleme, MBH'a karşı sorumlu olan MBH Daimi Komiteleri, hükümet ve diğer
kuruluşların yapısını belirleme, Cumhurbaşkanı kabul etme, Cumhurbaşkanı’nın
görevine başlama veya son verme ile ilgili yasa çıkarma, iç, para ve dış politika ile
ilgili kanunlar yapma ve onların uygulamalarını denetleme, bütçeleri onaylama,
Ulusal Güvenlik Konsey'in rol ve organizasyonunu belirleme, ulusal referandumu
yapma, uluslararası anlaşmaları onaylama ve veto etme, diplomatik ilişkilerin
kurulması veya kesilmesini kararlaştırma, savaş veya olağanüstü hal ilan etme gibi
yetkilere sahiptir.65
Moğolistan Cumhurbaşkanı devletin başı ve ulusal birliğin simgesidir.
Cumhurbaşkanı MBH tarafından yapılmış yasaların tümünü veya bir kısmını veto
etme hakkına sahiptir. Yasanın MBH'da tekrar kabul edilebilmesi için o gün oturuma
64 Ibid., s. 7. 65 Ibid., s. 11.
katılan milletvekillerinin üçte ikisinin olumlu oyu gerekmektedir. Uluslararası alanda
ülkesini tam yetki ile temsil etmekte ve MBH ile anlaşarak Moğolistan adına
uluslararası anlaşma yapma, diplomatik temsilcilerini MBH ile anlaşarak atama veya
geri çağırma, Moğolistan'daki yabancı diplomatik temsilcilerinin güven mektubunu
kabul etme veya reddetme ile savaş ilan etme yetkisine sahiptir. Cumhurbaşkanı
Moğolistan Silahlı Kuvvetleri’nin başıdır.
Hükümet, anayasa ve diğer kanunların bütün yurtta uygulayışını denetler,
bilim ve teknolojinin birleşmiş politikasını, ekonomi ve sosyal kalkınmanın temel
yönlerini belirleyerek, bütçe ve mali taslaklarını oluşturarak MBH'a sunma, MBH'nın
kararlarını uygulama, ulusal güvenliği sağlama, dış politikayı uygulama, MBH ile
anlaşarak sonradan onaylatmak üzere uluslararası anlaşmaları yapma ve uygulama,
hükümetlerarası anlaşma yapma ve iptal etme yetkilerine sahiptir.66
Anayasanın dördüncü, beşinci ve altıncı bölümleri sırasıyla Moğolistan'ın
idari birimleri ve yönetimi, Anayasa Mahkemesi’nin yetki, sorumluluğu ve
anayasada yapılacak değişiklikler ile eklenmelerle ilgili düzenlemeleri içermektedir.
b. Dış Politikada Karar Verme Mekanizmasındaki Değişiklikler
Anayasaya göre MBH devletin iç ve dış politikaların temelini belirleme,
Moğolistan'ın taraf olduğu uluslararası anlaşmaları onaylama veya fesih etme,
yabancı devletlerle diplomatik ilişki kurma veya kesme ve savaş ilan etme tam
yetkisine sahiptir. MBH’daki Dış Politika ve Ulusal Güvenlik Daimi Komitesi çoğu
dış politika belgelerini yeniden gözden geçirme ve dış politika kararlarını denetleme
yetkisine sahip bir kurumdur.
66 Ibid., s. 16.
Cumhurbaşkanı bazı önemli yasal yetkileri MBH ile paylaşmaktadır.
Cumhurbaşkanı uluslararası alanda Moğolistan'ı temsil etme, MBH ile anlaştıktan
sonra Moğolistan adına uluslararası anlaşmaları yapma yetkisine sahiptir.
Cumhurbaşkanı aynı zamanda Ulusal Güvenlik Konseyi'nin başıdır, MBH ile
anlaşarak dış ülkelere gönderilecek diplomatik temsilcileri atama veya geri çağırma,
yedi günlüğüne MBH'ın onayıyla olağanüstü hal ve savaş ilan etme yetkilerine
sahiptir.
Hükümet MBH'ın belirlediği dış politikayı uygulamakla sorumludur ve en
üst yürütme organıdır. Hükümetlerarası anlaşma yapma veya iptal etme yetkisine
sahip olmakla beraber MBH'ın izniyle veya MBH tarafından sonradan onaylatmak
üzere uluslararası anlaşmaları yapma veya uygulama yetkisine sahiptir. Anayasa dış
politikayı belirleme konusunda MBH'a cumhurbaşkanı ve hükümetten daha çok yetki
tanımaktadır. Hükümet dış politikasını Dışişleri Bakanlığın aracılığıyla uygular.67
Karar verme mekanizmasındaki en önemli değişiklik ise Temmuz 1992’de
Ulusal Güvenlik Konseyi'nin kurulması olmuştur. Anayasaya göre Moğolistan
Cumhurbaşkanı, Ulusal Güvenlik Konseyi'nin başıdır. Başbakan ve Parlamento
sözcüsü Ulusal Güvenlik Konseyi'nin en önemli üyelerindendir. Şartlar
gerektiriyorsa kanuna uygun olarak Cumhurbaşkanı Konseyi oluşturan üyeler
arasında değişiklik yapma yetkisine sahiptir. Kanuna göre Ulusal Güvenlik Konseyi
tavsiyelerde bulunur ve faaliyetlerinden dolayı MBH'a karşı sorumludur. Ulusal
67 Infra., s. 39.
Güvenlik Konseyi faaliyetlerini Ulusal Güvenlik Konsepti'nin68 belirlediği temelleri
doğrultusunda yürütür.
Yukarıda belirtilen üç üyenin yanı sıra Konsey'de, Konsey Sekreteri,
danışmanları, raporcuları ve uzmanlar grubu bulunmaktadır. Moğolistan
Cumhurbaşkanı tarafından atanan Konsey Sekreteri, Konsey'in araştırma işlerini
düzenler, organize eder, Konsey toplantıları için hazırlık çalışmaları yapar ve
Konsey'in günlük faaliyetlerini yürütür. MBH Başkan yardımcısı, daimi komitelerin
başkanları ve Moğolistan Cumhurbaşkanı danışmanları Konsey'in ofis
danışmanlarıdır. Onlar Konsey'in karar taslağının incelenmesine katılırlar ve kendi
uzman oldukları alanlarda Konsey üyelerine danışmanlık yaparlar.69
Hükümet üyeleri, hükümetin özel daire başkanları ve Silahlı Kuvvetleri
Genel Kurmay Başkanı Konsey'in ofis raporcularıdır ve onlar güvenlikle ilgili
sorunlar üzerine araştırma yaparlar, rapor hazırlarlar, öneri ve tavsiyelerde
bulunurlar. Karar alındıktan sonra kararları uygulamakla yükümlüdürler. Yüksek
kaliteli akademisyenler ve uzmanlar özel sorunlar ve taslak önerileri üzerine
araştırma veya analiz yapmakla yükümlüdürler ve konseyin tam zamanlı veya yarı
zamanlı uzmanları olarak atanırlar.70
Dış politika ve savunma politikası Konsey’in en önemli gündemini
oluşturmaktadır. Ulusal Güvenlik Konseyi, askeri doktrin gibi ulusal güvenlik ve dış
politika ile ilgili taslakları inceler. Konsey Ulusal Güvenlik ve Dış Politika
68 Ulusal Güvenlik Konsepti 1994’te Moğolistan parlamentosunca onaylanarak yürürlüğe girmiştir. Ulusal güvenliğin sağlanması için gereken ulusal çıkarlar ve temel ilkeleri vurgulamakla beraber Moğolistan’ın güvenliğini tehdit eden iç ve dış etkenleri belirtmiştir. Infra., s. 51. 69 Batbayar, op. cit., s. 53. 70 Ibid., s. 54.
Konsepti’nin71 nasıl uygulandığı hakkında hükümete bilgi verir. Üst düzeydeki
ziyaretler ele alınır ve Konsey tarafından incelenir.
c. Dışişleri Bakanlığı
2000 yılındaki genel seçimin ardından kurulan yeni hükümetin, Dışişleri
Bakanı’nın görevinde bir takım değişiklikler getirmesi Dışişleri Bakanlığı’nda da
bazı yapısal değişikliklere sebep olmuştur. Bu değişiklikler bakanlığın faaliyetinin
daha verimli hale getirmesine yöneliktir. Buna bağlı olarak daireler ve masaların
çalışma programlarını yeniden düzenlemiş, bakanlıkta çalışan memur sayısını
139’dan 117’ye düşürmüş ve yurtdışındaki temsilciliklerde çalışan 161 ve diplomat
kuruluşlarda çalışan 175 memurla toplam 453 personele sahip olmuştur.72
Moğolistan’ın dış politikasını uygulayan devletin en üst kurumu olarak Dışişleri
Bakanlığı’nın mesleki memurlarının kalitesinin yüksek olması kaçınılmazdır. Bu
yüzden Bakanlık son on iki yılda Dışişleri Bakanlığı’nda çalışmakta olan mesleki
memurlarını mesleki sınava tabi tutmuş ve buna bağlı olarak bazı personelin
meslekte yükselmesini sağlamıştır.73
Moğolistan Dışişleri Bakanlığı toplam sekiz birimden oluşmaktadır.
Bunlardan birincisi, politika tasarlama, haber ve değerlendirme birimidir. Bu birim
tasarı, denetim, analiz, değerlendirme, basın ve çevri dairelerinden oluşmaktadır.
İkincisi, komşu devletler birimidir. İki komşu devlet konusunda Dış Politika
Konsepti’nde belirtilen maddeye uygun olarak Dışişleri Bakanlığı ayrı bir birim
kurmuştur. Üçüncüsü, Asya ve Amerika birimidir. Dördüncüsü, Avrupa, Orta Doğu,
71 Dış Politika Konsepti Temmuz 1994’te Moğolistan parlamentosunca onaylanarak yürürlüğe girmiştir. Konsept Moğolistan dış politikasının amaçlarını ve dış politikanın uygulanması için gereken ilkeleri belirtmektedir. Infra., s. 48. 72 Gadaad Khergiin Yamny Medeelliin Tovkhimol, No.01 (1/2001), s. 8. 73 Idem. .
Afrika birimidir. Beşincisi, çok taraflı işbirliği birimidir. Bu birim kendi içinde
siyaset, güvenlik gibi alanlarla ilgilenen Birinci Şube ve ekonomi, toplum ve insan
hakları gibi alanlarla ilgilenen İkinci Şube’den oluşmaktadır. Altıncısı, idari
birimidir. İdari birim insan kaynakları, yönetim, iletişim ve mali dairelerinden
oluşmaktadır. Yedinci birim hukuk, konsolosluk ve gümrük dairelerinden oluşan
Hukuk ve Konsolosluk birimidir. Sekizinci birim Protokol Dairesidir.74
2000 yılında Moğolistan Diploması Kanunu’nun onaylanarak yürürlüğe
girmesiyle Dışişleri Bakanlığın eski prensipleri yeni kanuna uyarlanmıştır.75 Söz
konusu kanun yedi bölümden oluşmaktadır. Birinci bölüm kanunun amacını
belirlemektedir. Buna göre Moğolistan Diploması Kanunu Moğolistan Dışişleri
Bakanlığın yapısını, organizasyonunu, yurt içinde ve dışında yürütecek faaliyetleri,
diplomatik temsilcileri ve bakanlığın diğer memurlarının yetkilerini
düzenlemektedir.76 İkinci bölüm Dışişleri Bakanlığı’nın yapı ve amacını
belirlemektedir. Kanunun 5. Maddesinde Moğolistan’ın dış politikasını uygulama
yetkisinin Moğolistan Dışişleri Bakanlığı’na ait olduğunu vurgulamaktadır. Bu
görevler, Moğolistan’ın bağımsızlık, egemenlik ve ülkesel bütünlüğünü uluslararası
hukuk ve onun genel ilkelerine uygun olarak kuvvetlendirmek; ulusal güvenlik ve
kalkınmasını sağlayacak uygun dış ortamı hazırlamak; Moğolistan’ın ulusal çıkarı ve
konumunu uluslararası alanda diplomatik yollarla korumak; Moğolistan’ın yabancı
ülkelerle olan diplomatik ve konsolosluk ilişkilerini gerçekleştirmek; Moğolistan’ın
mensup olduğu uluslararası örgütlerde Moğolistan’ın aktif temsilciliğini sağlamak ve
çıkarlarını korumak; Moğolistan’ın geleneksel dış politikasını gerçekleştirme
74 Ibid., s. 26. 75 Ibid., s. 4. 76 Law of Mongolia on Diplomatic Service, Ulaanbaatar, Ministry of Foreign Affairs, 2002, s. 3.
faaliyetini düzenleyerek resmi tutumunu belirlemek; dış politikanın oluşturulması
için öneride bulunmak; dış siyasi politika ve faaliyetini, ekonomi, bilim, teknik,
ticaret ve insani işbirliği faaliyetleriyle uyumlaştırmak; uluslararası alanda resmi
kuruluşlar yoluyla uygulanacak faaliyetlere iletişim, araştırma, yöntem, danışmanlık
sağlamak; yabancı ülkede çalışmakta olan diplomatik temsilciliklerinin faaliyetlerini
yönetmek, onların organizasyonunu zamana uyarlayarak geliştirmek ve tavsiyelerde
bulunmak; uluslararası anlaşmaları yapmak, uygulanması için gereken yöntem,
uzman danışmanları sağlamak; anlaşmalardan doğan yükümlülüklerin yerine
getirilişini denetlemek, uygulanış süreci hakkında hükümeti bilgilendirmek; arşiv
oluşturmak; Moğolistan’ı yabancı ülkelerde tanıtmak, resmi açıklamalarda
bulunmak; halkını diplomatik faaliyetler ve uluslararası durum hakkında
bilgilendirmektir.77
Kanun yabancı ülke ve uluslararası örgütler nezdinde Moğolistan’ı temsil
eden diplomatik temsilcilerini (büyükelçi, uluslararası örgütlerdeki daimi temsilci,
konsolos ve fahri konsolos) haklarını ve yetkilerini de düzenlemektedir. Buna göre
diplomatik temsilciler yurtdışında Moğolistan’ı temsil etmektedirler. Temsilciler
gönderildikleri ülke ve bakmakla yükümlü olduğu ülkelerle uluslararası örgütlerle
işbirliği geliştirme konusunda fikir yürütmek ve kararlaştırmak, onaylanan
uluslararası anlaşma ve kararın uygulanması için gereken yardımı sağlamak,
Moğolistan’ın kalkınması için gereken araştırmayı yapmak ve yapılan araştırma
sonucu elde edilen bilgileri gereken kurumlara göndermek, yabancı ülkedeki
Moğolistan vatandaşları ve tüzel kişilerin hak ve hukuksal çıkarını uluslararası
77 Ibid., s. 4.
hukuka uygun olarak diplomatik yollarla korumak gibi görevleri yerine
getirecektir.78
Üçüncü bölüm Dışişleri Bakanlığı’ndaki memurların haklarını
düzenlemektedir. Buna göre bakanlık mensupları “diplomat” denen meslek
memurları ve diğer mensuplar olarak ayrılmaktadır. Dördüncü bölüm bakanlığın
yurtdışındaki temsilciliklerinin yapısı, oradaki memur sayısı ve diplomatların unvanı
ile ilgilidir. Buna göre yurtdışındaki temsilciliklerinin yapısı ve memur sayısı
Dışişleri Bakanlığın önerisi üzerine hükümet tarafından belirlenecektir. Beşinci
bölüm, diplomat temsilcilerin görevini yerine getirirken takip etmesi gereken ilkeleri
belirlemektedir. Diplomatik temsilcilerin uluslararası hukuk, ekonomi, siyaset
bilgisine sahip olması, deneyimli ve üniversite mezunu olması ve en az iki dil
bilmesi şarttır. İki dilden biri uluslararası alanda en çok konuşulan dillerden biri
olacaktır. Büyükelçi ve uluslararası örgütlerdeki daimi temsilcileri Cumhurbaşkanı
atar ve geri çeker. Konsolos, büyükelçi danışmanları ve daimi temsilcilerinin
yardımcılarını hükümet atar ve geri çeker. Askeri ataşeyi Dışişleri Bakanlığı’nın
önerisi üzerine hükümet atar ve geri çeker.79
Altıncı bölüm diplomatik temsilciliklerde çalışanların iş güvencesi ve
çalışma ortamı ile ilgilidir. Buna göre diplomat temsilcilerinin görevlerini rahatlıkla
yerine getirebilmesi için gereken bütün önlemleri hükümet alacaktır. Yedinci bölüm
diplomatik temsilcilerle ilgili diğer konuları ele almıştır. Bunlar diplomatik
temsilcinin görevini ihlali durumu, Moğolistan vatandaşlarına yardım fonu ve vergi
78 Ibid., s. 6. 79 Ibid., s. 8.
indirimi gibi konulardır.80 Moğolistan’ın onayladığı uluslararası anlaşma, bu
kanunda belirtilenlerden farklı olması durumda uluslararası anlaşma geçerli olacaktır.
d. Siyasi Partiler ve Dış Politika Programları
Tek bir parti tarafından 70 yıldır aralıksız yönetilen Moğolistan 1990'da
sosyalist rejimin yıkılmasıyla nihayet çok partili siyasi sisteme geçebilmiştir. 1924'te
Moğolistan Devrimci Halk Partisi (MDHP) iktidara geldiğinde diğer tüm muhalif
düşünceleri ve partileri tamamen yasaklamıştı. Çok partili siyasi sistemi savunan
kişilerin 1937 yılında SSCB'nin lideri Stalin'in de kışkırtmasıyla idam edilmesi bu
düşüncenin sona ermesini sağlamıştır.
1990 başında dünyada esen küreselleşme rüzgarı ve Moğolistan'a gelen
demokrasi sayesinde çok sayıda siyasi parti kurulmuştur, fakat bugün bunların çok
azı faaliyetlerini sürdürebilmektedir. Örneğin 2000 yılındaki parlamento seçiminden
önce 24 parti resmi olarak kaydedilmişti. Seçimde birçok parti başarısız olunca
faaliyetlerini durdurdu ve seçimden hemen sonra sadece 18'i faaliyetlerini
sürdürmekteydi.81
MDHP 75 yıldır hiç ara vermeden iktidarda kalmayı başaran dünyadaki tek
parti olabilmiştir. İkinci dünya savaşından sonra Sovyetler Birliği'nden gelen yüklü
miktardaki ekonomik yardım MDHP’nin ülke içinde hayat standartının
yükseltmesine, iyi sağlık ve eğitim programları getirmesine, hatta göçebeliği
kaldırmasına yardımcı olmuştur. Özellikle kırsal kesimde refah ve istikrarın simgesi
haline gelmiş olan MDHP’nin meşruluğuna daha iyi yaşam koşulları katkıda
bulunmuştur. Parti aynı zamanda Çin işgalinden ülkeyi kurtaran 1921 Devrimi'ni
80 Ibid., s. 13. 81 Batbayar, op.cit., 2002, s. 62.
yöneten ulusal kahramanı Sukhbaatar ile bağlarını kuvvetlendirmektedir. MDHP
kamu sektörünün her alanında kendi ağını örmüş ve bütün herkesi sıkı denetime tabii
tutmuştur.82
1990 yılında ilk parlamento ve 1992 yılında da Cumhurbaşkanlığı
seçimlerinin gerçekleştirilmesi MDHP’nin gücünü kırmıştır. Yine de Doğu Avrupa
ülkelerindekinin aksine MDHP çözülmemiş bunun yerine liderlerinde genel
değişikliğe gidilmiş ve muhalefet partilerine olanak tanımıştır.83 Temmuz 1990
tarihinde yapılan seçimden sonra MDHP yeni ortaya çıkan partilerle iktidarı
paylaşmayı ve koalisyon hükümeti kurmayı kabul etmiştir. Bugün MDHP'nin hala
güçlü olmanın sebebi ise parti liderlerinin iyi derecede eğitilmiş ve hükümeti
yönetebilecek beceriye sahip olduğuna halkı inandırmış olmasıdır.
Şubat 1997'de MDHP 22. Kongresi'nde resmi olarak "demokratik merkezi
sol" parti olduğunu açıkladı. Kasım 1999'da Paris'te yapılan Sosyalistlerin
Uluslararası 21. Kongresi'ne MDHP gözlemci statüsü ile katıldı. 1997'de Parti
Başkanı olarak atanan N. Enkhbayar MDHP liderliğinin yeni neslini temsil etmekte
ve 2000 yılındaki parlamento seçiminde kendisine Tony Blair imajını çizmeye
çalıştı.84
2000 yılında yapılan seçimle parlamentoda en çok milletvekiliyle temsil
edilmeyi başaran parti MDHP olmuştur. Parlamento’daki 76 sandalyeden 72'sini
kazanabilmiş ve tek başına anayasayı değiştirme olanağına sahip olmuştur. Bu
yüksek sayı neredeyse eskiyi anımsatmaktadır. Muhalefet partilerin denetleme
gücünü büyük oranda kıran bir seçim olmuştur. Ekim 2000'de gerçekleştirilen yerel
82 Ginsburg, op.cit., s. 462. 83 Ibid., s. 463. 84 Batbayar, op.cit., 2002, s. 63.
seçimde de MDHP 21 ildeki yerel kurulların büyük çoğunluğunu kazandı. Böylece
MDHP 2000-2004 seçim döneminde kendi programını uygulamak için iyi bir fırsat
elde edebilmiştir. MDHP ülkenin her bölgesinde kendi temsilcilerini bulundurmakta
ve 121 bin üyesi var.85
Ana muhalefet partisi Demokrat Parti'dir. Bu parti beş büyük muhalif
partinin birleşmesi sonucu kurulmuştur. Parti, 2000 genel seçiminde parlamentoda
sadece bir milletvekili ile temsil edilebildi. Demokrat Parti'yi oluşturan bu beş
partiden en önemli ikisi Moğolistan Ulusal Demokratik Partisi ve Sosyal Demokrat
Parti'dir. Bu iki parti 1996-2000 döneminde parlamentoda milletvekili sandalyesinin
% 75'ine sahipti.86
Demokratik Parti liderleri özellikle 1990'da ülkeye demokrasi ve liberal
reformu getiren demokratik devrimde önemli rol oynadıklarını iddia etmektedirler.
Bu koalisyon hükümeti devlet malların özelleştirilmesi, hayvanların ücretsiz olarak
gerçek kişilere dağıtılması, üniversite öğrencilerine devlet kredisi sağlanması,
Moğolistan'ın Dünya Ticaret Örgütüne (DTÖ) üye olması gibi büyük çaptaki
reformları başlatmış ve gerçekleştirmiştir. Fakat Demokratik Koalisyon'un 1996-
2000 döneminde performansı düşüktü ve seçmenlerin beklentilerini karşılayamadı.
Beş büyük partinin birleşmesi sonucu 160 binden fazla üyesi olan Demokratik Parti
"merkezi sağ" siyasi platformu savunmakta, şeffaf politika ve serbest rekabetiyle
piyasa ekonomisinin gerçekleşmesi için çalışmaktadır. 2000 yılı genel seçiminde
parti liderlerin en büyük hatası ortak amacından önce kendi kişisel çıkarlarını öne
sürmeleri olmuştur.87
85 Idem. . 86 Ginsburg, loc. cit. 87 Batbayar, op. cit., 2002, s. 64.
MDHP ve DP her ikisi de hayati ulusal çıkarları koruma konusunda
anayasada belirtilen barışçıl yolları savunmaktadırlar. Her iki parti de Moğolistan'ın
Ulusal Güvenlik ve Dış Politika Konsepti’nde belirlenen amaç ve ilkelerine
bağlılığını belirtmektedir. Siyasi partilerin seçim sonucu ne olursa olsun dış
politikanın devamlılığı ve birliğini koruyacaklarına dair yemin ettiler. Yabancı
gözlemcilerine göre iki parti altında birkaç farklı hükümet kurulmuş ve içişleri ile
ilgili tartışmalar yaşansa da “açık kapı” dış politikada temel oybirliği eskisi gibi
devam etmektedir.
Demokratik Koalisyon Hükümeti 1996-2000 Eylem programında ikili
ilişkiler arasında en önemlisinin iki komşu devlet ve ABD ile olan ilişkinin olduğunu
açıklamıştır. Programda "Rusya Federasyonu, ÇHC ve ABD ile olan Moğolistan'ın
ilişkileri Moğolistan dış politikası için birinci önceliğe sahiptir. Moğolistan'ın
bağımsızlık ve ulusal güvenliğinin korunması, piyasa ekonomisi ve demokrasiye
geçişini kolaylaştırması için dış politikamızın temeli olarak ABD ile olan
işbirliğimizi genişletmeliyiz"88 deniyordu. DP'nin ABD ile olan ilişkilerini iki komşu
devletle olan ilişkiler düzeyine çıkarması Moğolistan'ın güçlendirilmiş uluslararası
statüsünde olduğu gibi ikili ilişkilerde de bazı somut sonuçlar getirmiştir. Moğolistan
1997'de DTÖ'ye ve 1998'de ASEAN Bölgesel Forumu’na katılmıştır. 1998'de
dönemin ABD Dışişleri Bakanı M.Albright'in Moğolistan’ı ziyareti sırasında "Ortak
Bildirge" imzalanmıştır. Bildirgede ABD, Moğolistan'ın bağımsızlığını, siyasi ve
ekonomik reformunu açıkça desteklemeyi önermiş ve demokratik ideallerini
paylaşmıştır.
88 Ibid., s. 66.
2000 yılında Moğolistan'ın dış politika önceliklerinde bazı değişikler
meydana geldi. MDHP Hükümeti 2000-2004 programında iki komşu devlet ile iyi
komşuluk ve dostane ilişkileri koruyarak, her alanda işbirliği gerçekleştireceğini ve
teşvik edeceğini belirtti. Aynı zamanda ABD ile olan ilişkisini Moğolistan'ın
demokratik ve ekonomik reformunu güçlendirecek "önemli öncelik" olarak
nitelendirdi. Böyle yaparak MDHP hükümeti önceki hükümetin ABD ve Batı
ülkeleriyle olan "tam güven" deklârasyonundan kendini uzaklaştırmaya çalıştı ve iki
komşu ile olan ilişkisine daha fazla önem verdi.89
e. Dış Politika Konsepti
Temmuz 1994'te MBH tarafından onaylanan Dış Politika Konsepti’nin asıl
amacı dış politikasını tasarlarken göz önünde bulundurması gereken hususları
belirtmektir. Belgeye göre Moğolistan dış politikası tasarlanırken anayasada
belirtilen ulusal çıkarlar temel alınacak ve dış politikanın amaçları, ilkeleri ve
önceliklerini belirtmede ülkenin özel dış ve iç koşulları temel oluşturacaktır.
Moğolistan dış politikasının amacı ise insani gelişmeyi dikkate alarak ve
bütün ülkelerle dostane ilişkileri sürdürerek, uluslararası toplulukta ulusal konumunu
güçlendirmek, siyasi, ekonomik ve diğer çıkarların karşılıklı bağlılık üzerinde
temellenmiş ilişkiler ağını bölgede ve dünyada nüfuz sahibi ülkeleriyle oluşturarak
bağımsızlığını ve egemenliğini sağlamaktır. Moğolistan “açık kapı”, tarafsız dış
politika izlemektedir. Gelişmiş ülkelerin somut çıkarlarını Moğolistan’da oluşturma
politikası izlemekle beraber herhangi bir ülkeye bağımlı kalmaktan kaçınmaktadır.
Moğolistan dış politikasını belirlerken uluslararası ilişkilerin gelişimi ile evrensel ve
bölgesel siyasi koşulları da dikkat almakta ve amaçlarını belirlerken esnek
89 Ibid., s. 67.
davranmaktadır. Moğolistan güvenlik ve ulusal çıkarını siyasi ve diplomatik yollarla
sağlamak, ekonomi, bilim ve teknolojiyi geliştirecek uygun dış ortamın oluşturulması
dış politikanın önemli amaçlarındandır. Moğolistan bu belgeyle diğer ülkelerle
ilişkilerini geliştirirken karşılıklı egemenlik, ülkesel bütünlük ve sınırların ihlal
edilmezliği ilkelerine saygı gösterme, içişlerine karışmama ve sorunların kuvvet
kullanmadan barışçıl yollarla çözümü, insan hakları ve özgürlüklere saygı gösterme,
eşit ve karşılıklı kazançlı işbirliği geliştirme gibi BM Şartı'nda belirtilen evrensel
norm ve ilkelere bağlı kalacağını açıklamıştır.90
Moğolistan çok yönlü dış politika izleme uğraşındadır. Moğolistan'ın ulusal
çıkarına herhangi bir şekilde zararı dokunmadıkça iki komşu arasındaki herhangi bir
anlaşmazlığa Moğolistan tarafsız kalacaktır. Herhangi bir askeri ittifaka katılmamak,
toprak ve hava sahasını herhangi bir ülke aleyhine kullandırtmamak, yabancı silahlı
kuvvetler ve silahların kendi ülkesinde bulundurmasını yasaklamak ilkelerine
sadıktır.
Moğolistan dış siyasi politikasını uygularken göz önünde bulundurulması
gereken temel yönler Konsept’te saptanmıştır. Buna göre birincisi, Rusya
Federasyonu ve ÇHC ile dostane ilişkileri sürdürmek Moğolistan dış politika
faaliyetlerinin birinci yönü olacaktır. İki komşu devletin herhangi birinin tutumunu
benimsemeden her ikisiyle dengeli ilişkiyi sürdürmeli ve iyi komşuluk ilkesine
uygun olarak da geniş çaplı işbirliğini gerçekleştirmelidir. Bunu gerçekleştirirken
geleneksel ilişkileri ve ekonomik işbirliğini de dikkate alacaklardır. Moğolistan dış
politikasının ikinci yönü ise ABD, Japonya, Almanya gibi batı ve doğunun gelişmiş
90(2000) “Concept of Mongolia’s Foreign Policy.” <http://www.extmin.mn/concept_of_foreign_policy.htm> (02.09.2003).
ülkeleriyle dostane ilişkileri geliştirmektir. Bununla beraber Hindistan, Güney Kore,
Tayland, Singapur, Türkiye, Danimarka, İrlanda, Finlandiya, Avusturya, İsveç ve
İsviçre gibi ülkelerle dostane ilişkileri geliştirerek, bu ülkelerin ekonomik ve diğer
somut menfaatlerini Moğolistan'da oluşturacak uygun koşulları yaratmayı
hedeflemektedir. Üçüncüsü, Asya kıtasında kendi konumunu güçlendirerek
bölgedeki siyasi ve ekonomik entegrasyona katılmaktır. Bu amaç doğrultusunda
Asya Pasifik onun içinde özellikle Kuzey Doğu ve Orta Asya'ya daha çok dikkatini
yoğunlaştırmayı ve Asya Pasifik Ekonomik İşbirliği örgütüne üye olmayı
hedeflemektedir. Bölgesel entegrasyona katılmak için herşeyden önce bu bölgeye
dahil olan ülkelerle ikili ilişkilerini geliştirmeyi amaçlamaktadır. Dördüncüsü, BM
veya onun uzman kuruluşları, IMF, Dünya Bankası, Asya Kalkınma Bankası gibi
finansal ve ekonomik kuruluşlarla işbirliği yapmaktır. Beşinci yönü eski sosyalist
ülkeler, yeni bağımsızlığını kazanan ülkelerle dostane ilişkileri geliştirmektir. Bu
ülkelerle ilişkilerini geliştirirken eski dostane ilişkileri canlandırmakla beraber bu
ilişkiyi yeni ortama uyarlayacak somut imkanları yaratmayı hedeflemektedir.
Özellikle Doğu Avrupa ülkelerinden Polonya, Macaristan, Çek Cumhuriyeti aynı
zamanda Kazakistan, Ukrayna, Belarus, Kırgızistan, Özbekistan gibi ülkelerle olan
ilişkilerini daha da derinleştirmeye çalışmaktadır. Altıncı yönü ise gelişmekte olan
ülkelerle dostane ilişkilerini geliştirerek ortak amaçlarını geliştirmek için mümkün
olduğunca işbirliği yapmaktır. Bu amacı ikili ilişkiler dışında uluslararası örgütler ve
faaliyetleri çerçevesinde özellikle BM 77 Grubu, Bağlantısızlar Grubu gibi
oluşumlarla işbirliği yapmaktadır. Dış ekonomi politikasının en önemli amacı
Moğolistan ekonomisinin istikrarlı bir şekilde gelişmesi için gereken dış etkenlerin
doğru bir şekilde belirlenmesi ve bölgesel ekonomiyle bütünleşmesini sağlamaktır.91
Moğolistan dış ekonomik ilişkilerini geliştirirken birkaç temel ilke göz önünde
bulundurulmaktadır. Bunlar ithal ikameci sanayiyi geliştirmek; Moğolistan’ın
hammaddeye dayalı ihracatının azaltılması, mineral ve hayvansal hammaddelerin
işletimini arttırarak dünya piyasasında rekabet edebilecek düzeye getirmek; sahip
olduğu hammaddelere dayalı olarak şimdiki fabrikaları modern teknik, teknoloji ile
donatmayı ve gıda, hafif sanayi, madeni kimya bioteknoloji gibi ihracata yönelik
fabrikaları geliştirmeyi amaçlamak; ihracatın çeşidini çoğaltmak, altın, bakır ve
molibden gibi madenleri işletmek ve dünya piyasasında rekabet edebilecek
üretimi gerçekleştirmek için yabancı ülkelerle işbirliği yapmak; Moğolistan ihracat
piyasasını genişletmek, altyapı ve uluslararası nakliyatı geliştirmek; ithal ikameci
küçük ve orta girişimciliğin geliştirilmesinde yabancı teknoloji ve yardımı almaktır.
f. Ulusal Güvenlik Konsepti
Ulusal Güvenlik Konsepti 1994 yılında MBH tarafından onaylanarak
yürürlüğe girmiştir. Bu Konseptin oluşturulmasının sebebi bir yandan değişen dünya,
diğer yandan sosyalist ülkelerin siyasi ve ekonomik işbirliği kuruluşları ve güvenlik
sistemin yıkılmasıyla ulusal güvenliğini kendi gücüyle sağlaması kaygısıdır.
Sosyalist ülkelerde "tehlike", "tehdit" gibi sözler yabancı askerlerin saldırısı veya
saldırıya hazırlanması, ideolojik düşmanlığı ve iç muhalefet olarak tanımlanıyordu.92
Moğolistan'ın Ulusal Güvenlik Konsepti'nde "Ulusal güvenlik,
Moğolistan'ın temel çıkarlarının sağlanması, bunun için gereken dış ve iç ortamının
hazırlanması" biçimde tanımlanmıştır. Ulusal Güvenlik Konsepti'nde Moğolistan'ın
91 Idem. . 92 Ch. Naidansuren ba D. Sodnomgombo, Mongol Ulsyn Undesnii Ayulgui Baidal, Tuuniig Khangah Zarim Asuudal, Ulaanbaatar, Urlah Erdem Khevlel, 2000, s. 52.
ulusal çıkarları arasında Moğolistan halk ve medeniyetin varolması, Moğolistan'ın
bağımsızlığı, egemenliği, ülkesel bütünlüğü, sınırın ihlal edilmezliği, ekonominin
göreceli bağımsızlığı, ekolojinin dengelenmesi ve ulusal bütünlüğün sağlanması gibi
hususlar sayılmaktadır. Moğolistan ulusal güvenliğini sosyal, siyasal organizasyonu,
ekonomik, diplomatik, askeri, istihbarat ve hukuksal yollarla kendi başına veya
uluslararası işbirliğiyle sağlayacaktır. Ulusal güvenliğin temel güvencesi ise
Moğolistan halkının kendisidir.93
Ulusal Güvenlik Konsepti Moğolistan'ın varlığını tehdit eden etkenleri dış
ve iç olmak üzere ikiye ayırmaktadır. Dış etkenler Konseptin 21. maddesinde
düzenlenmiştir. Buna göre birincisi, herhangi ülke veya kuruluş Moğolistan aleyhine
silahlı saldırıda bulunmak veya bulunmaya hazırlanması; ikincisi, Moğolistan'ı
siyasi, askeri ve ekonomik olarak kendi egemenliği altına almak istemesi; üçüncüsü,
herhangi bir ülke kendi ulusal çıkarını ve ideolojisini Moğolistan'a dayatmak ve
herhangi bir sorunu güç kullanma yoluyla halletmeye çalışması; dördüncüsü,
Moğolistan'ın uluslararası hukuka uygun olarak diğer ülkeleriyle serbestçe ilişki
kurmasını engelleme veya baskıda bulunması; beşincisi, doğal afetlerin yaşanması,
salgın hastalıkların yayılması gibi etkenler tehdit olarak algılanmaktadır.94
İç etkenler ise Konseptin 22. maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre
Moğolistan’ın bağımsızlığının ortadan kaldırılmaya çalışılması, ulusal bütünlüğünü
yok edecek ve egemenliğini sarsacak siyasi, askeri ve ekonomik politikalar
yürütülmesi, farklı dinlere mensup kişiler veya etnik gruplar arasında çatışmanın
çıkmasının teşvik edilmesi, Moğolistan’ın gücünü kaybetmesi için çalışılması, Silahlı
93 Dashdorj Bayarkhuu, Mongol Ulsyn Gadaad Bodlogo, Olon Ulsyn Khariltsany Tuukhen Zarim Asuudal, Ulaanbaatar, MUIS Olon Ulsyn Khariltsaany Surguuli, 1996, s. 127. 94 Ibid., s. 128.
Kuvvetlerin kendi arasında bölünmesini sağlanması gibi etkenler iç tehdit olarak
belirtilmiştir.95
Moğolistan, nükleer silahsız ülke statüsünü uluslararası alanda kabul
ettirerek ulusal güvenliğini siyasi yollarla sağlamayı, Orta Asya'yı nükleer silahsız
bölge haline getirmeyi, Moğolistan'ın ulusal çıkarına zarar veren ve Moğolistan'ın
onurunu zedeleyen herhangi bir faaliyete anında müdahale edebilmeyi, Moğolistan'ı
yabancı ülkelerde tanıtmayı, Moğolistan'da yasal olmayan yollarla ikamet edenleri,
mültecileri geri gönderme kanunlarını gözden geçirmeyi, denetlemeyi, diğer
ülkelerle her konuda işbirliği yapma yollarıyla güvenliğini sağlamayı
hedeflemektedir. Aynı zamanda askeri alanda da yabancı devlet ve uluslararası
örgütlerle işbirliği yapmak mümkündür. Moğolistan askeri alanda ülkesel ve bölgesel
güvenliği sağlayacak mekanizmayı oluşturacak, uluslararası faaliyetler ve
işbirliğine mümkün olduğunca katılmaya çaba göstermektedir.96
95 Ibid., s. 129. 96 Naidansuren ba Sodnomgombo, op. cit., s. 53.
II. BÖLÜM
İKİLİ İLİŞKİLER
A. KOMŞU ÜLKELER
1. Rusya Federasyonu
a. 1911-1990 Dönemi
1911 yılında Moğolistan bağımsızlığını ilan etmiş fakat o dönemde Çin'in
parçalanması, büyük devletlerin çıkarına olmadığından hiçbiri Moğolistan'ın
bağımsızlığını tanımamıştır. Moğolistan'da nüfuzunu artırmayı amaçlayan ve
1907 yılında Japonya ile yapılan gizli antlaşma97 sayesinde bu amacına ulaşma
imkanına sahip olan Çarlık Rusyası da Moğolistan'ın bağımsızlığını tanımamıştır.
5 Kasım 1913'te Pekin'de Çin ve Rus yetkililer, Dış Moğolistan'ın Çin'in otonom
bölgesi olduğunu kabul eden belgeyi imzalamışlardır. Moğolistan'ın tanımadığı bu
belge 1915 yılında Khiagt'ta (Rusya'nın Moğolistan ile olan sınır bölgesi) her üç
tarafın katıldığı görüşmeler sırasında Moğolistan'a zorla dayatılmıştır. Khiagt
antlaşması uyarınca her üç taraf Dış Moğolistan'ın Çin'in otonom bölgesi
olduğunu kabul etmektedir. Ayrıca Çin, Dış Moğolistan'ın içişlerine herhangi bir
şekilde karışmayacak ve Moğolistan'a askerlerini sokmayacaktır. Böylece 1911
yılından beri bağımsız olan Moğolistan Çin'in otonom bölgesi haline gelmiştir.
1917 yılında Bolşevikler Rusya'da devrim ile iktidara geldikten sonra
Çarlık Rusyası döneminde yapılan bütün anlaşmaların geçersiz olduğunu ilan
etmiştir. Bu fırsattan faydalanan Çin Moğolistan'a askerlerini sokmuştur.
Moğolistan'da nüfuzunu arttırmak isteyen Bolşevikler, Çarlık döneminin 97 Bu antlaşma ile Rusya, Japonya'nın Mançurya'da nüfuzunu artırmasını, Japonya ise Rusya'nın Dış Moğolistan'da nüfuzunu arttırmasını karşılıklı olarak kabul etmişlerdir. Baldoo Badamtor, Mongol Ulsyn Gadaad Khariltsaa, Ulaanbaatar, Interpress, 2003, s. 12.
politikasını devam ettirerek 1921 yılında Moğolistan'ın Çin işgalinden
kurtulmasına yardımcı olmuştur. 1921 yılında Moğolistan ile Dostluk
Antlaşması98 imzalayan Bolşevikler 1924 yılında da Moğolistan'ın Çin'in ayrılmaz
parçası olduğunu kabul eden anlaşmayı Çin ile imzalamıştır. Bu durum daha önce
imzalanan 1921 Antlaşması’na aykırı düşmektedir.
1929 yılında Moğolistan Halk Cumhuriyeti (MHC) ve SSCB arasındaki
ilişkileri düzenlemek amacıyla görüşmeler yapılmıştır. Bu görüşmeler sonrasında
imzalanan anlaşmayla Moğolistan'ın ekonomik, siyasal ve kültürel gelişiminin
temeli atılmış olsa da, üçüncü ülkelerle ihracat veya ithalatını SSCB aracılığıyla
yapmayı sürdürmüştür. SSCB'nin böyle bir anlaşma imzalatmasının sebebi ise
1928 yılında Komintern’in Moğolistan liderlerinin kapitalist ülkelerle ilişkilerini
geliştirdiği yönündeki değerlendirmesi olmuştur.99 SSCB, Moğolistan'ın Batılı
devletlerle ilişki kurmasına keskinlikle karşı çıkmaktaydı. O dönemde Moğolistan
ile Almanya arasında gelişen ilişkiler SSCB'nin tepkisini çekmeye başlamıştır.
1920'lerin sonunda Moğolistan Almanya'da açmış olduğu ticari temsilciliğini
kapatmak, 1930'da Almanya ve Fransa'da okuyan Moğol öğrencileri geri çekmek
zorunda kalmıştır.100 Bununla yetinmeyen Kremlin, Moğolistan'ın iç sorunlarıyla
yakından ilgilenmekteydi. Moğolistan'da halk düşmanı saydıkları din adamları ve
Moğolistan'ın SSCB'ne bağlı kalmasını istemeyen, büyük devletlerce tanınmasını
ve bu ülkelerle diplomatik ilişki kurmasını isteyen Moğol siyasetçiler ve 98 Antlaşmanın en önemli maddesi olan 1. madde uyarınca "Sovyet Rusya Hükümeti Moğolistan Halk Hükümeti’ni (People’s Goverment of Mongolia) resmen tanır." 5. maddesinde ise iki ülke tam yetkili büyükelçileri karşılıklı olarak gönderme kararı alınmıştır. Bunun üzerine 1922 yılı Haziran ayında Moğolistan Büyükelçisi Davaa, Ağustos ayında da SSCB Büyükelçisi H.M. Lyubarskii görevlerine başlamıştır. Mangal Dugersuren, "External Environment and Foreign Relations of Mongolia From 1921-1990," Mongolia in the World, Ulaanbaatar, Ministry of Foreign Affairs of Mongolia, 2002, s. 34. 99 Mangal Dugersuren ba O. Khosbayar, Diplomat Ajillagaa, Diplomat Albany Undes, Ulaanbaatar, MUİS Olon Ulsyn Khariltsaany Deed Surguuli, 1988, s. 28. 100 Dugersuren, op. cit., s. 39.
düşünürler Kremlin'in baskısıyla öldürülmüştür. Bu dönemde öldürülen insanların
sayısı 37 bine yakındır (Daha fazla olduğunu iddia eden kaynaklar da
bulunmaktadır).101 O dönemde Moğolistan'ın 600 bin nüfusa sahip ve üstelik bu
öldürülen insanların Moğolistan'ın okumuş entelektüel kısım olduğunu
düşünürsek, Moğolistan için çok büyük bir kayıp olduğu tartışılmazdır.
1930'larda Uzak Doğu’da Japonya'nın genişlemesi bölge ülkelerine büyük
tehlike oluşturmaktaydı. Bunun üzerine SSCB ve Moğolistan 1936 yılında
Karşılıklı Yardımlaşma Protokolü’nü imzalamıştır. Protokolün 2. maddesi ittifakı
öngörmüştür: "İşbu protokole imza atan taraflara herhangi bir üçüncü tarafın
saldırması durumunda taraflar askeri yardım dahil her türlü yardımda
bulunacaktır."102 1939 yılında Japonya'nın Moğolistan'ın doğu sınırını ihlal ederek
saldırması üzerine SSCB, protokol gereği Moğolistan'a askeri yardımda
bulunmuştur. Bu protokol daha sonra SSCB'nin İkinci Dünya Savaşı’na
katılmasıyla da kendini göstermiştir.
Aralık 1944’te Stalin Moskova'daki Amerikan Büyükelçisi’ne
Moğolistan'ın bağımsızlığının tanınması şartıyla Japonya'ya karşı savaşa
katılabileceğini söylemiştir.103 11 Şubat 1945'te Yalta Konferansı’nda Stalin bu
çekincesini bir kez daha öne sürmüş ve ardından üç büyük devlet lideri (İngiltere,
Amerika ve SSCB) Moğolistan'ın statüsünün korunması kararını almıştır. Şubat
1946'da SSCB, Moğolistan'ı resmen tanımıştır.
101 O dönemde öldürülen kişilerin sayısı yaklaşık 100 bindir ve bu sayı nüfusun % 15’ini oluşturmaktadır. Tom Ginsburg, “Political Reform in Mongolia,” Asian Survey, Vol.35/1 (May 1995), s. 461.’den D. Dashpurev and S.K.Soni, Reign of Terror in Mongolia, 1920-1990, (Absencon-Highlands, NJ.: International Book Company, 1992), pp. 44-45. 102 Dugersuren, op. cit., s. 47. 103 Ibid., s. 51.
1949'da Çin'de Komünistler iktidara geldikten bir yıl sonra Çin Halk
Cumhuriyeti (ÇHC) ve SSCB arasında ittifak anlaşmanın imzalanması her konuda
Moğolistan'a büyük güvence sağlamıştır. İki komşunun dostane ilişkileri
geliştikçe her iki ülkeden Moğolistan'a olan ekonomik yardımlar artmıştır.
1960'ların ortasında Çin ile SSCB arasındaki ideolojik anlaşmazlık keskinleşince
Moğolistan liderleri Sovyet tarafını tutmaya başlamış ve bunun bir göstergesi
olarak da 1966 yılında Sovyetler Birliği’yle yirmi yıllığına Dostluk, İşbirliği ve
Karşılıklı Yardım Antlaşması imzalamıştır. SSCB'nin Moğolistan ile böyle bir
antlaşma imzalamasının sebebi ise Çin'den gelebilecek muhtemel saldırıyı
önlemek ve karşı atağa geçebilmektir. Moğolistan kendi ülkesinde Sovyet
askerlerinin konuşlandırılmasına izin vermiştir. Yirmi yıldan uzun bir süre devam
eden Çin-Sovyet anlaşmazlığına Moğolistan adeta ev sahipliği yapmıştır.
Çin-Sovyet anlaşmazlığı sayesinde SSCB'nin Moğolistan'a olan ekonomik
yardımı büyük oranda artış göstermiştir. Moğolistan'ın coğrafi konumunun
öneminden dolayı bu yardımlar kayıtsız koşulsuz ülkeye aktarılmakta ve SSCB,
Moğolistan'a büyük yatırımlarda bulunmaktaydı. Bunlardan en önemlisi (bugün
iki ülke arasında anlaşmazlık yaratan) Moğolistan'ın kuzeyinde Sovyet sınırına
yakın Erdenet şehrinde inşa edilen bakır fabrikasıdır. 1973-1981 yılları arasında
Sovyet tarafı toplam 600 milyon rublelik yatırım yapmıştır. Bu Sovyetler
Birliği’nin Moğolistan'da gerçekleştirdiği en büyük projedir.104
1980'lerde Çin-Sovyet anlaşmazlığı yumuşama havasına girmeye
başlamıştır. ÇHC'de Deng Xiaopin reformlarının başarılı olmaya başlamasıyla ve
Moskova'da Leonid Brejnev'in hayata gözlerini yummasıyla Çin ile SSCB
104 Hari D.Goyal, "A Development Perspective on Mongolia," Asian Survey, 39/4 (July/August 1999), s. 634.
arasındaki buzlar yavaş yavaş erimeye başlamış, fakat Moğolistan Komünist
Partisi Genel Sekreteri Tsedenbal Moğolistan'ın etrafında esmekte olan bahar
havasını anlamakta zorlanmış ve Moskova'dan daha fazla yardım alabilmek için
Çin karşıtı politikayı ısrarla sürdürmüştür. Kremlin'in yeni lideri Mihail Gorbaçov
da dahil olmak üzere pek çok kişi Tsedenbal'ın bu politikasını beğenmemekte ve
onun hastalığını öne sürerek görevinden uzaklaştırılması gerektiğini Ulaanbaatar'a
bildirmekteydi. Tsedenbal 1984 yılında görevinden uzaklaştırılmıştır.105
Moğolistan Soğuk Savaş boyunca Kremlin ile sıkı işbirliği içinde
olmuştur. Sovyet Dışişleri Bakanı Gromiko'nun döneminde Moskova'nın
Ulaanbaatar üzerindeki denetimi sıkıydı ve Moğolistan'ın ABD ile diplomatik
ilişki kurmasına karşı çıkmaktaydı. Gorbaçov'un 1986’da Vladivostok'ta yaptığı
konuşmada askerlerini çekeceğini belirtmesi Moğolistan'da şok etki yaratmıştır.
Ocak 1986 tarihinde Sovyet Dışişleri Bakanı Edward Şevardnadze'nin
Moğolistan'ı ziyareti Moğolistan'ın ABD ile diplomatik ilişki kurmasına yeşil ışık
yakmış ve Moğolistan Ocak 1987'de ABD ile diplomatik ilişki kurmuştur.106
b. Durgunluk Dönemi
1989'da Sovyet Hükümeti müttefiklerinden çok iç sorunlarıyla ilgilenmek
zorunda kalınca Kremlin'in Moğolistan'daki siyasi etkisi azalmaya başlamıştır.
Burada belirtilmesi gereken önemli bir nokta ise Moğolistan'daki genç
demokratların "demokrasiyi halka nasıl benimseteceğiz?" sorusundan çok "Sovyet
etkisinden nasıl kurtulacağız?" sorusuna yanıt aramalarıdır.107 Sovyet
ekonomisinin çöküşünün etkileri Moğolistan'da yoğun biçimde hissedilmiştir.
105 Ginsburg, loc. cit. 106Tsedendamba Batbayar, Mongolia’s Foreign Policy in the 1990’s, Ulaanbaatar, Institute for Stratejic Studies, 2002, s. 94. 107 Ibid., s. 97.
Çoğu Sovyet teknisyen ve uzmanları Moğolistan'ı terk etmiştir. Sovyet desteğinin
çekilmesi pek çok fabrikanın kapanmasına, inşaatların durmasına, işsizliğin
artmasına yol açmıştır. Moğolistan Hükümeti takas usulüyle SSCB ile ticaretini
devam ettirmek istemiş fakat görüşmeler sonuçsuz kalmıştır. Moğolistan
Hükümeti aynı zamanda Sovyetler Birliği’ne olan 11 milyar dolar borcunun
yeniden yapılandırılması için kollarını sıvamıştır.108 1970-1990 dönemleri
arasında SSCB tarafından sağlanan krediler Moğolistan ve Rusya arasındaki en
büyük sorun haline gelmiştir. Moğolistan tarafı borçların alındığı dönemin
şartlarını ve Sovyetler’in Moğolistan'dan ithal ettiği hayvansal ürünlerinin o
zamanın piyasa fiyatından ucuza aldıkları gibi bazı koşulların göz önünde
bulundurulması gerektiğini öne sürmüştür. İki taraf toplam borcun o günkü
değerinin belirlenmesi ile ilgili görüş farklılıklarını azaltmış ve SSCB lehine adil
olmayan ticaretten kaynaklanan bazı aksaklıkların giderilmesi konusunda
anlaşmışlardır.109
1990-1992 arasında Moskova ile her düzeyde müzakereler
gerçekleştirilmiştir. Fakat bu dönemde yapılan anlaşmaların çoğu
uygulanamamıştır. Bunun sebebi ise bir taraftan her iki tarafın borçlarını ve ticari
ödemelerini nasıl yapacağı konusunda anlaşamaması diğer taraftan ise RF’nda
siyasi istikrarsızlığın yaşanmasıdır.110 Bu dönemde iki ülkenin gündemini meşgul
eden borç sorunun yanı sıra kaçakçılık, sınırdaki askerlerin öldürülmesi gibi bir
çok sınır sorunları da kendilerini göstermekteydi. Rusya'daki Moğol etnik
108 Dugersuren, op. cit., s. 54. 109 Batbayar, op.cit., 2002, s. 102. 110 1990'dan önce Moğolistan dış ticaretinin % 90'ını COMECON ülkeleriyle yapılmaktaydı. Bunun % 80'i ise SSCB ile yapılmaktaydı. Dış ticaretteki açık, genelde SSCB tarafından verilen yıllık kredilerle kapatılmaktaydı. 1990'a kadar Moğolistan Halk Cumhuriyeti’nin SSCB'ne olan borcu 9.7 milyar dönüştürebilir rubleydi. MUİS-iin Ediin Zasgiin Surguuli, Mongol Ulsyn Ediin Zasag, Ulaanbaatar, Admon Press, 1999, s. 45.
grupların da dahil olduğu Pan-Moğol hareketlerinin canlanması yerel topluluklar
arasında çekişmelere sebebiyet vermiştir.
Bu dönemde Moğolistan dış politikasındaki en önemli önceliklerinden biri
ise Sovyetler Birliği’nin dağılmasıyla dış politikasında oluşan boşluğu doldurmak
ve yeni bağımsızlığını kazanan Cumhuriyetler ile siyasi ve ekonomik işbirliğini
geliştirmekti. SSCB dağılmadan 10 ay önce Şubat 1991'de Moğolistan Başbakanı
D. Byambasuren Moskova'yı ziyaret etmiş ve hem SSCB Başbakanı V. S. Pavlov
ve hem de Rusya Federasyonu Bakanlar Kurulu Başkanı İ. S. Sylaev ile
görüşmüştür. Ziyaretin amacı Moğolistan ile SSCB arasında Dostluk ve İyi
Komşuluk İşbirliği Deklarasyonu’nun imzalanmasıydı.111 5 Kasım 1921'de
imzalanan antlaşmadan 70 yıl sonra Moğolistan ile SSCB arasındaki ilişkilerin
temelini eşitlik ve egemenliklere saygının oluşturduğu doğrulanmakta, iyi
komşuluk ilkesi uyarınca işbirliğinin yeni istikameti belirlenmekteydi.
Başbakan Byambasuren'in ziyareti sırasında Moğolistan'ın SSCB'ne olan
borcunun ödenmesi, Moğolistan'daki Moğol-Sovyet ortak sanayilerinin
faaliyetlerinin arttırılması ve Moğolistan tarafına Rus ürünlerinin transferi ile ilgili
konular ele alınmıştır. Sovyet tarzı merkezi ekonomik sisteminin terk edilmesi
gibi önemli sorunların çözümlenmesi çağrısında bulunan ekonomik işbirliği
protokolü kabul edilmiş, borç konusunda anlaşma sağlanamamıştır.
Ulaanbaatar, Moğolistan'daki eski komünistlerin elinde olan medyaya
rağmen 1991’de Sovyetler Birliği’nde yaşanan darbe ile ilgilenmekteydi ve bunu
olumlu bir gelişme olarak tanımlamıştı. Moğolistan’ın ilk Cumhurbaşkanı
Ochirbat, darbenin Moğolistan açısından negatif sonuçlar doğurabileceği
111 Batbayar, op. cit., 2002, s. 97.
konusunda kamuoyunu uyarmıştı. Ordu ise hükümete karşı darbe girişiminde
bulunmayacağına dair taahhütte bulunmuştu. Darbeden sonra bağımsızlığını ilan
eden Baltık Cumhuriyetleri’ni Moğolistan hemen tanımıştır.112 Darbenin başarısız
kalmasının ardından Moğolistan Hükümet heyeti Moskova'yı ziyaret etmiş ve iki
hükümet arasındaki eski antlaşmaların 1991 sonuna kadar geçerli kalması
konusunda İ. Sylaev yönetimindeki Rus Hükümeti ile anlaşmıştır.113
1992 yılında Moğolistan'ın Rusya politikasındaki en önemli öncelikleri
ticaretin normalleşmesi ve iki başkan arasında zirve görüşmenin tasarlanması
olmuştur. Şubat ayında yaptığı ziyareti sırasında Başbakan Byambasuren Rus
petrolünün aksamadan Moğolistan'a gelmesi konusunda Rusya ile anlaşmıştır.
Rus petrolü, Moğolistan'ın hayatta kalabilmesi için vazgeçilmez bir unsur haline
gelmiştir. 1992 yılının ilk dört ayında Moğolistan gerekli olan petrol ve petrol
ürünlerinin ancak % 21’ini ithal edebilmiştir. Moğol-Rus Zirve görüşmesi konusu
1992 Mayıs ayında Rusya Federasyonu Başkanı Yeltsin'in Moğolistan'ın komşu
bölgesi Sibirya'yı ziyaret etmesiyle yeniden gündeme gelmiştir. Rus tarafı iki ülke
arasında yeni anlaşmanın imzalanmasını zirve görüşmesi için önkoşul olarak öne
sürmekteydi.114
15 Eylül 1992'de SSCB askerlerinin Moğolistan'dan tamamen
çekilmesiyle Moğolistan, Rusya ile olduğu gibi Çin ile de dengeli politika
izleyeceğini duyurmuştur. Hem Rusya hem de Çin, Moğolistan'ın iki ülke
arasında izleyeceği tarafsız politikayı memnuniyetle karşılamıştır ve kendi
112 Idem. . 113 Ibid., s. 100. 114 Tsedendamba Batbayar, "Mongolia in 1992," Asian Survey, 33/1 (January 1993), s. 65.
toprağını komşu devletleri aleyhine kullandırtmayacağını açıklayan Moğolistan’ın
bu politikasına saygı duyacaklarını belirtmişlerdir.115
Moğolistan’ın uzun süredir istediği zirve görüşmesi Ocak 1993'te
Moğolistan'ın Cumhurbaşkanı P. Ochirbat ve Rusya Federasyonu Başkanı Yeltsin
arasında Moskova'da gerçekleştirilmiştir ve bir çok önemli belge ve anlaşmalar
imzalanmıştır. Karşılıklı askeri yardımı öngören 1966 Antlaşması’nın yerine yeni
bir anlaşmanın imzalanması ziyaretin en önemli gelişmelerinden biri olmuştur.
Anlaşmanın 4. maddesi uyarınca: "Taraflar birbirleri aleyhine herhangi bir askeri
veya siyasi ittifaka katılmayacak ve birbirinin egemenlik ve bağımsızlığı aleyhine
herhangi bir anlaşma veya sözleşmeyi üçüncü taraf ile imzalamayacaktır."116
Rusya, Moğolistan'ın nükleer silahsız serbest bölge statüsünü kabul etmiş,
egemenlik ve bağımsızlığına saygı duyacağını belirtmiştir. İki başkanın
görüşmeleri samimi ve sıcak hava içerisinde geçmiş olsa da 1990'dan beri iki ülke
arasındaki ilişkiyi zedeleyen borç sorunu halledilememiştir.117
Bu dönemdeki Moğolistan ile olan ilişkilerini değerlendiren Rus
akademisyenlere göre Moğolistan'da şiddetli ekonomik krizlerin yaşanması ve
eski komünist partinin yeniden iktidara gelmesi Moğolistan'ın Rusya ile olan
ilişkisinde Moğolistan çıkarına olmuştur.118 İktidarın demokrasi ve piyasa
ekonomisine bağlı kalması Yeltsin'in Rusyası ile ilişkilerin gelişmesini
sağlamıştır. Rusya, Moğolistan için en önemli ticaret ortağı sıfatını hala
koruyabilmekte, fakat iki ülke arasındaki ticaret hacmi giderek daralmaktadır.
Rusya Moğolistan'daki önemli endüstrilerin özelleştirilmesi ile yakından 115 Batbayar, op.cit., 2002, s. 101. 116 Tsedendamba Batbayar, "Mongolia in 1993," Asian Survey, 34/1 (January 1994), s. 44. 117 Idem. . 118 Eugene Bazhanov and Natasha Bazhanov, "Russia and Asia in 1993," Asian Survey, 34/1 (January 1994), s. 95.
ilgilenmekte ve petrol araştırmalarında bulunmaktadır. Geçmişte Sovyetler
tarafından inşa edilen bazı fabrikalar bugün ortak mal haline gelmiştir. Moğolistan
içinde bulunduğu derin ekonomik krizin üstesinden sadece Rusya Federasyonu ile
işbirliğini sürdürerek gelebileceğinin farkındadır. Rusya'da eğitim görmüş
Moğolistan'ın eski yöneticileri Ulaanbaatar ve Moskova arasında normal ilişkinin
sürdürülmesine yardımcı olacaktır.
Rusya ile Moğolistan ilişkileri değerlendiren Moğol akademisyenler ise
Moğolistan’ın, Rusya Federasyonu için en az kazanç sağlayan ülke konumunda
olduğunu işaret ederler.119 1993'ten beri Rusya Federasyonu’nda uygulanan dış
politika bunun bir kanıtıdır. Rusya Federasyonu’nun Dış Politika Konsepti’nin
üçüncü bölümünde dış politika faaliyetlerinin temel yönleri belirlenmiştir. Birinci
sırada çok önem verilen Bağımsız Devletler Topluluğu yer almaktadır. İkinci
sırada silahsızlanma, onun denetlenmesi ve uluslararası güvenlik konusu yer
almaktadır. Üçüncüsünde ekonomik reformun denetlenmesi, dördüncüsünde ABD
ile olan ilişkileri, beşincisinde Avrupa kıtası ve nihayet altıncısında Asya-Pasifik
ile ilgili olarak yürütecek politikalar yer almıştır. Altıncı kısmında sırasıyla ABD,
Çin, Japonya, Kore Adaları, ASEAN ülkeleri ve Moğolistan ve Vietnam yer
almaktadır. 3485 km uzunluğundaki sınıra rağmen Vietnam ile aynı kategoride
yer alması Rusya Federasyonu’nun SSCB'nin Moğolistan'a verdiği önemi
vermediğini göstermektedir.
Rusya Federasyonu (RF) başlangıçta yaşadığı kargaşanın da etkisiyle
ABD ve Avrupa’ya yalnızca uyumlu değil bağımlı politikalar izledi. Fakat
1994’ten itibaren Asya’ya yönelerek kendisini “tek yönlü” bağımlılıktan
119 Dashdorj Bayarkhuu, Olon Ulsyn Khariltsaa, Delkhiin Shien Deg Juram, Ulaanbaatar, MUİS Olon Ulsyn Khariltsany Surguuli, 1998, s. 69.
kurtarmaya çalıştı. RF dış politikasındaki dönüşümün en çarpıcı göstergelerinden
biri, izlediği “Yakın Çevre” politikası oldu (Şubat 1993). “RF’nin Monroe
doktrini” olarak adlandırılan bu politika, eski SSCB topraklarının RF’nin ekonomi
ve güvenlik açılarından yaşamsal çıkar alanı olduğunu ileri sürerek buralardaki
gelişmeleri denetlemeyi öngörüyordu.120 Moğolistan ise 1990'da Rusya ile olan
ilişkinin ciddi bir şekilde değişmesinden bu yana ilk defa bakanlar düzeyinde
özlü, aktif ilişkileri yeniden kurmayı kararlaştırmıştı. Anayasa Mahkemesi
Başkanı 1994 başında Rus meslektaşını ziyaret etmiş ve Başbakanın Rusya'yı
ziyaret etmesi konusunda anlaşmışlardı.121 Bunun üzerine Moğolistan Başbakanı
P. Jasrai (1992-1996 MDHP Hükümeti) 1995 Nisanı’nda Moskova'yı ziyaret
etmiş ve Rusya Başbakanı V. S. Çernomırdin ile müzakerede bulunmuştur. Bu
ziyaret sırasında MDHP Hükümeti Moskova ile bilimsel ve kültürel işbirliği,
karşılıklı geziler, posta ve iletişim alanında işbirliği ve 1995 yılı için ticari ve
ekonomik protokolü olmak üzere toplam on tane anlaşma imzalamıştır. Her iki
taraf da ticaretin istikrara kavuşması için acil önlemlerin önemini vurgulamış ve
Rusya, altın ve inşaat işleri de dahil olmak üzere bazı yatırım projelerine
katılabileceğini, bunların bazılarına kredi vermeye hazır olduğunu belirtmiştir.122
Fakat bu gelişmelere rağmen iki ülke arasındaki durgunluk devam
etmekteydi. Uzun zamandan beri iki ülke arasında en büyük sorunu teşkil eden
borç sorunun123 yanına bir yenisi eklendi. Jasrai hükümetinin (1992-1996) izlediği
120 Erel Tellal, Rusya Federasyonunun Dış Politikası: “Yakın Çevre ve “Askeri Doktrin”, Baskın Oran (ed.), Türk Dış Politikası, Kurtuluş Savaşından Bugüne Olgular, Belgeler, Yorumlar, cilt II, 6. Baskı, İstanbul, İletişim Yayınları, 2002, s. 542. 121 Sheldon Severinghaus, "Mongolia in 1994," Asian Survey, 35/1 (January 1995), s. 74. 122 Batbayar, op. cit., 2002, s. 104. 123 Rus Başbakan Yardımcısı Oleg Davydov, Kasım 1995'te Moğolistan'ı ziyareti sırasında taraflar uzlaşmaya varırlarsa Rus Hükümeti’nin toplam borcun önemli bir kısmından vazgeçmeye hazır olduğunu belirtmiştir. Davydov Rusya'nın borcun % 80'ini affetmeye hazır olduğunu ve Moğolistan'ın kalan borcunu Amerikan doları üzerinden (1:1 oranıyla 2 milyar dolar) ödemesi gerektiğini
dış politika, Moğolistan ile Rusya arasındaki vizesiz serbest seyahat anlaşmasının
sona ermesine katkıda bulunmuştur. Nisan 1995’ten itibaren normal (E kategori)
pasaport taşıyan Moğolistan vatandaşlarının Rusya'ya vizesiz girmesi
yasaklanmıştır. Resmi (A) ve diplomat (D) pasaportu taşıyanlar vizesiz olarak
Rusya'ya giriş yapabilmektedir. Bir sonraki Moğolistan Hükümeti Rusya'nın bu
yeni politikası ile yakından ilgilenmiştir. Çünkü Moğolistan vatandaşların büyük
bir kısmı bunu eleştirmiştir. Bu kısıtlamayla Moğolistan vatandaşlarının Rusya ve
Avrupa'ya geçişi engellenmiş bulunmaktadır.
Böylece vize konusu iki ülke arasında en önemli ikinci sorunu haline
gelmiştir. Moğolistan Hükümeti iki ülke vatandaşların seyahatine engel teşkil
eden vize uygulamasının kaldırılması ile ilgili anlaşma taslağını biri Şubat 1997'de
diğeri de Aralık 1998'de olmak üzere iki kere Moskova'ya sunmuştur. Rus
Dışişleri Bakanı, 1999 Martı’nda Moğol meslektaşına vize politikasının gözden
geçirilmesine henüz hazır olmadığını belirtmiştir. Bununla birlikte Rusya birkaç
uzlaşıcı öneri sunmuştur. Rusya ve Avrupa'da okuyan Moğol öğrencilerin,
Rusya'da tedavi görmeye gidecek kişilerin vizeden muaf tutulması gibi önerilerde
bulunmuştur.124 Bugün bundan hala bir sonuç alınamamıştır ve görüşmeler devam
etmektedir.
Bu olumsuzlukları değerlendiren Moğol akademisyenler "Moğolistan ile
Rusya arasındaki borç sorunu, tarihteki lekeleri (1937 katliamı) yok etme
konusunda eksik bırakılan çalışmalar, SSCB askerlerinin Moğolistan'da iken
Moğolistan'a verdiği zararların tazminatı gibi sorunlar başıboş bırakılmıştır. Bütün
belirtmiştir. Ulaanbaatar bunu adil bulmamakta ve borcun % 95'inin affedilmesi gerektiğini düşünmektedir. Ibid., s. 102. 124Idem. .
bu sorunların giderilmesi konusunda Rusya hazır olmamakla beraber isteksizliği
gözlenmektedir" şeklinde eleştirilerde bulunmuştur.125
1996’da Dışişleri Bakanı olan Yevgeni Primakov, Rusya’nın yeni dış
politikasında pozitif partnerler olarak Çin’e ve Hindistan’a yönelmesi gereğini
vurguladı ve ayrıca Asya Pasifik ve ASEAN üyesi devletleri Japonya ve Latin
Amerika’ya da özel önem verilmesi üzerinde durdu.126 Primakov'un Kasım
1996'daki Moğolistan'ı ziyaretine Moğol-Rus ilişkilerinde devam etmekte olan
durgunluğa son verecek umuduyla bakılmaktaydı. Primakov Moğolistan'ın
SSCB'ye olan borç miktarının belirlenmesi konusunda borç alındığı dönemin
koşullarını da dikkate alacağını, borcun ödenmesi için baskıda bulunmayacağını
ve uzlaşmaya varıldığında 2000 yılından itibaren ödemelerin başlayabileceğini
belirtmişti. Primakov'un ziyareti Kremlin'in Moğolistan'a olan yeni aktif tutumunu
yansıtmıştır.127 Fakat Dışişleri Bakanı Primakov'un ziyareti ikili ilişkilerde
beklenen gelişmeyi sağlayamamıştır.
Aynı yıl iki ülke Dışişleri Bakanlığı 1921-1991 arasında yapılan iki taraflı
bütün yasal belgeleri (1075 anlaşma) gözden geçirme çalışmalarını başlatmıştır.
Moğol-Rus sınır çizgilerini belirleme ortak çalışmaları 1990'ların ilk yarısında
başlamış ve 1996 yılında Moğolistan, Rusya Federasyonu ve ÇHC arasında
Pekin'de Moğolistan'ın batı ve doğu sınır çizgilerini belirleyen üç taraflı protokol
imzalanmıştır. Bu çalışma sınır noktaları belirleyen ilk ortak çalışmadır. Şu anda
3485 km uzunluğundaki Moğol-Rus ortak sınırı boyunca 29 hudut kapısı
bulunmaktadır. Bunlardan dördü uluslararası trafik ve kargo için, dokuzu ikili 125 Dashdorj Bayarkhuu, Mongol Ulsyn Gadaad Bodlogo, Olon Ulsyn Khariltsany Tuukhen Zarim Asuudal, Ulaanbaatar, MUİS Olon Ulsyn Khariltsaany Deed Surguuli, 1996, s. 26. 126 Erhan Yarar, “Çin,” Yeni Türkiye, C. I, No. 6, Ekim 2000, s. 2155. 127 Tom Ginsburg, "Mongolia in 1996," Asian Survey, 37/1 (January 1997), s. 63.
transit geçiş için amaçlanmıştır. Fakat bu geçiş kapıların geçişe uygun, rahat ve
güvenilir olması için yeni düzenlemelere ihtiyacı vardır.128
1996 yılında Moğolistan’da gerçekleştirilen genel seçimle ilk defa iktidara
gelen Moğolistan Demokratik Koalisyonun Hükümeti dış politika programında
ABD ile olan ikili ilişkilerini iki komşu ile olan ikili ilişkiler düzeyine çıkarması
Kremlin'i rahatsız etmiştir.129 Demokratik Koalisyon Hükümeti borçlar dahil
Rusya Federasyonu ile olan bütün sorunların giderilmesi için gereken programı
gayretle izlemeye başlamıştır. Moğolistan Hükümeti Rusya tarafından empoze
edilen vize uygulamasının kaldırılması, geleneksel Moğol ihraç mallarına
uygulanan kotaların ve vergilerin azaltılması, Moğol trenlerinin Rus
topraklarından geçmesi üzerine uygulanan demiryolları geçiş tarifesinin
indirilmesi gerektiğini düşünmektedir. DTÖ üyesi olarak Moğolistan 1997'den
itibaren Moğol ihraç mallarına uygulanan adil olmayan vergi ve tarifelerin
azaltılması için Rusya'yı ikna eden "Ticareti Serbestleştirme" ikili görüşmelerini
başlatmıştır.130 Bu görüşmeler Cenevre'de Ekim 1999 ve Mayıs 2000’de olmak
üzere iki kez yapılmıştır.
Demokratik Koalisyon kamu şirketlerinin özelleştirilmesini en önemli
ekonomik öncelik olarak öngörmüştür. Bunların arasında Rusya ile ortak Erdenet
Bakır Fabrikası da yerini almaktadır.131 Hükümet, Erdenet Fabrikasının
işletmesini geliştirmek için yıllardır Erdenet'in genel menajeri olarak çalışan
128 H. Ariunzaya, "Mongolian Russian Relations," Mongolia in the World, Ulaanbaatar, Ministry of Foreign Affairs of Mongolia, 2002, s. 92. 129 Batbayar, op. cit., 2002, s. 107. 130 Ginsburg, op. cit., 1997, s. 64. 131 Erdenet'in inşaatı 1974 yılında başlamıştır. Birinci kısmı 1978 yılında ikinci kısmı 1983 yılında tamamlanmıştır. Moğolistan tarafı fabrikanın % 51'ine, Sovyetler Birliği de % 49'una sahiptir. 1991-1996 arasında fabrika Moğolistan'ın bütçesine 220 milyon dolar kazandırmıştır. 1990'ların sonu itibariyle bine yakın Rus vatandaşı Erdenet'te çalışmaktadır. Sheldon Severinghaus, "Mongolia in 1998 & 1999," Asian Survey, 40/1 (January/February 2000), s. 135.
Otgonbileg'in yerine genç teknokrat D. Dorligjav’ı atamıştır (1992-1996
Başbakan Yardımcısı). Bu atama içeride muhalefetle karşılaşmakla beraber aynı
zamanda Moğol-Rus ilişkilerinde de sorun haline gelmiştir. Erdenet'in
özelleştirilmesi çok hassas bir konu haline gelmiştir. Rus tarafı tek taraflı olarak
kendisinin sahip olduğu kısmını 1994'te özelleştirmiştir. Moğolistan Hükümeti
Rus tarafını Erdenet'in ortak yönetimi ile ilgili 1991 yılında yapılan
hükümetlerarası antlaşmayı ihlal etmekle suçlamaktadır. Rus tarafı ise bu olayı,
Rus-Moğol ortak yönetime sahip önemli kuruluşlarda Rusya'nın katılımını
azaltarak buralarda tam denetime ulaşmaya çalışan Moğolistan Demokratik
Koalisyonu’nun stratejik kampanyalarından biri olarak nitelendirmektedir. 132
Rusya Dışişleri Bakanlığı Asya Bölüm Başkanı Leonid Moiseev şu
açıklamayı yapmıştır:
"Rusya Moğolistan ilişkilerinde 1990'dan itibaren geriliminin
yaşandığını herkes bilmektedir. Gerilimin yaşanmasına sebep olan
beş tane sebep bulunmaktadır. Birincisi, Erdenet Fabrikası’na Rus
katılımını azaltmaya çalışan Moğolistan'daki siyasi kampanyası,
ikincisi iki tarafın askeri işbirliğindeki keskin çekişme (Moğolistan
başta ABD olmak üzere bir çok ülkelerle askeri işbirliğini
geliştirmektedir), üçüncüsü SSCB'ye olan borcun ödenmesi
konusunda Moğolistan Hükümeti’nin tutumu, dördüncüsü ticari
anlaşmazlıklar ve nihayet Tuva ve Moğolistan'ın ortak sınırındaki
sorunlardır."133
Bu açıklamadan da anlaşılacağı üzere Moskova Erdenet sorununu en
önemli sorun olarak görmektedir. Yine bu açıklamada önemli olan ikinci sorun
1990'ların başından itibaren savunma ve askeri işbirliğindeki çekişmelerdir. Nisan
132 Idem. . 133 Batbayar, op. cit., 2002, s. 108.
1993'te iki ülke arasında askeri teknik işbirliği ile ilgili anlaşma imzalanmış ve aynı
yılın Temmuz ayında Savunma Bakanlıkları arasında başlayan yazışmalar 1999'da
tamamlanmıştır. Bu yıllarda her iki tarafın askeri ve savunma işbirliğini teşvik eden
anlamlı kaynakları yoktur. Moğol Savunma Bakanı’nın Mart 1997'deki Moskova'yı
ziyareti somut sonuçlar getirememiştir.134 Moğolistan'ın askeri ve savunma
işbirliğini ÇHC, ABD, Güney Kore, Japonya, Hindistan ve Almanya gibi ülkelerle
çeşitlendirmesi Moskova'yı endişelendirmektedir. Bu ülkelerle özellikle de ABD ile
olan askeri işbirliği 1996'dan itibaren hızlıca gelişmeye başlamıştır. İki ülke
arasındaki karşılıklı askeri işbirliği sivil-asker ilişkileri, sivil savunma, felâketi
önleme ve insani yardım gibi alanlarda gelişmektedir.
c. İlişkilerin Canlanması
Moğol-Rus ikili ilişkilerdeki durgunluk 1999'dan itibaren yerini
canlanmaya bırakmıştır. Şubat 1999’da Rus Dışişleri Bakanı İgor İvanov
Ulaanbaatar'ı ziyaret etmiş, aynı yıl Moğol meslektaşı Tuya bu ziyarete karşılık
vermiştir. Görüşmeler sırasında en çok ele alınan konu ticari ilişkilerinin
genişletilmesi için uygun koşulların yaratılması olmuştur. İki ülke ticaretini
serbestleştirecek Ortak Komite oluşturmuştur. Komite’nin ilk görüşmesine Ekim
1999’da Moskova ev sahipliği yapmıştır.
Bu dönemdeki bir diğer önemli gelişme ise Moğolistan'ın yerel bölgeleri
ile Rusya Federasyonu’nun coğrafi olarak Moğolistan'a yakın eyaletleri veya sınır
bölgeleri arasındaki ilişkilerin gelişmeye başlamasıdır. Rusya Federasyonu’nun
Buryatya Cumhurbaşkanı ile İrkutsk ve Kemerova eyaletlerin yöneticileri 1999'da
134 Ariunzaya, op. cit., s. 91.
Ulaanbaatar'ı ziyaret etmiş, ekonomik ve gümrük işbirliği anlaşmaları
imzalamıştır. Moskova ikili ilişkilerdeki bu yeni trendini desteklemektedir.135
Uzun zamandan beri beklenen B. Yelstin ve N. Bagabandi Zirve
görüşmesi136 Cumhurbaşkanı’nın Avrupa turundan dönüşte Moskova'yı ziyareti
sırasında Aralık 1999’da gerçekleşmiştir. Zirve görüşmeleri iki ülkenin ilişkileri
için çok önemli olmuştur. Çünkü bu görüşme ertesi yıl Başkan Putin'in
Moğolistan'ı ziyaret etmesi için gereken temel taşını koymuştur. İki başkan
1990'dan beri ikili ilişkilerin merkezinde yer alan önemli konuları ele almıştır. İki
lider borçlarla ilgili olarak müzakerenin devam edeceği üzerine anlaşmışlardır.137
1999 yılına gelindiğinde Rusya, Moğolistan piyasasından büyük oranda
çekilmiş durumdadır. Rusya 1990'ların başında piyasanın % 85'ine sahipken bu
oran 1990'ların sonunda % 25'e düşmüştür. Rusya ile olan dış ticareti 1980'lerin
sonunda 800-900 milyon dolar iken, 1999'da 180-190 milyon dolara düşmüştür.138
1990'lar boyunca Moğolistan'ın Rusya'ya ihracatı, yüksek gümrük vergileri ve
geçiş tarifeleri, Rus girişimcilerin beceriksizlik ve yetersizliğinden beş kat daha
azalmış durumdadır. Rusya petrol ve petrol ürünlerinin temin etmesi, elektrik
transferi gibi konularda Moğolistan'da hala başatlığını korumaktadır. Yakın
gelecekte Rusya olumlu ekonomik işbirliğini garantileyecek (uzmanlar, yardım,
kredi ve yatırım yapma) güçte değildir. Rusça Moğolistan'daki popülaritesini de
kaybetmektedir. Orta okul ve liselerde Rusça zorunlu olmaktan çıkmıştır ve
birçok Rusça öğretmeni İngilizce öğrenmeye yabancı ülkelere gönderilmektedir.
135 Idem. . 136 1990’dan sonra iki ülke başkanları arasında gerçekleştirilen ikinci zirve görüşmesidir. Birincisi 1993’te Moğolistan Cumhurbaşkanı Ochirbat ile Rusya Federasyonu Başkanı Yeltsin arasında Moskova’da gerçekleştirilmişti. supra., s. 6. 137 Batbayar, op. cit., 2002, s. 111. 138 Mongol Ulsyn Undesnii Statistikiin Gazar, Mongol Ulsyn Statistikiin Emkhtgel 2001, Ulaanbaatar, 2002, s. 247.
İngilizce bu okullarda zorunlu hale getirilmiştir. Seyahat, vize uygulanmasından
dolayı sınırlandırılmış olsa da Rus televizyon kanalları Moğolistan'da
izlenmektedir. Moğol entelektüelleri ve onların çocukları şimdi İngilizce ve Rusça
öğrenmektedirler.
Federal Güvenlik Bürosu Başkanı ve Güvenlik Konseyi Sekreteri iken
Ağustos 1999’da Başkan Yeltsin tarafından başbakanlık makamına getirilen
Vladimir Putin, 31 Aralık 1999’da Yeltsin’in istifasından sonra başkanlığa vekalet
etmiştir. 26 Mart 2000’de gerçekleştirilen başkanlık seçiminde tüm seçmenlerin
% 52.94’ünün oyunu alarak Rusya Federasyon’un ikinci Başkanı olmuştur. Daha
önce KGB ajanı olan Putin’in geçmişi pek bilinmemekle beraber hızlı bir yükseliş
yakalaması uluslararası kamuoyunun ona olan ilgisini arttırmıştır. Genç, dinamik
ve katı bir kişiliğe sahip olan Putin ülke içinde ve dışında çok taktir görmektedir.
Ülkenin bütün sorunlarıyla yakından ilgilenmeye başlayan Putin dış politika
bağlamında da dinamiktir. Mart ayında başkan olan Putin Kasım ayında
Moğolistan’ı ziyaret etme kararı kalmıştır.139
Başkan Putin'in Moğolistan'ı ziyareti iki ülke ilişkilerinde olumlu hava
yaratmıştır. Bu olumlu hava Haziran 2000'de MDHP'nin iktidara gelmesiyle daha
da ısınmaya başlamıştı. Moskova MDHP'ni daha güvenilir bulmakta ve Rus-
Moğol ilişkilerini geliştirmesinde iyi bir ortak olabileceğini düşünmektedir.
Nezavisimaya gazetesi Başkan Putin'in 13-14 Kasım 2000 tarihleri arasındaki
Moğolistan'ı ziyaretini "Kremlin Moğolistan'a Geri Döndü" başlığıyla
yayınlamıştı ve Vladimir Putin'in ikili ilişkilerini elinden geldiğince üstlenmeyi
kabul ettiğini yazmaktaydı. Bir önceki Rus liderin Moğolistan'ı ziyareti Soğuk
139 (2004), “His Career.” http://www. geocities.com/CapitolHill/Parliament/5160/Putin/career.html (01.03.2004).
Savaş döneminde Çin-Sovyet anlaşmazlığının dorukta olduğu 1974 yılında
Leonid Brejnev tarafından gerçekleştirilmişti. Yorumcular Başkan Putin'in bu
ziyaretin 10 yıldır ikili ilişkilerde devam etmekte olan gerilime son vermek için
tasarlandığını, ticari ve ekonomik ilişkilere ivme kazandıracağını yazmaktaydı.140
2000 yılının bitimindeki Başkan Putin'in ziyareti iki ülke arasındaki donuk
ilişkiye hayat getirmiştir. Ziyareti tasarlayanlar ikili ilişkilerin "gerçek sorunları"
üzerine odaklanmaya gayret etmişlerdir. Örneğin, Rus Parlamentosu Başkan
Yardımcısı Alexei Gordeev, masada tıkanmış sorunların ele alınması ve
çözümlenmesi için yapılan hükümetlerarası komisyonun ekonomik işbirliği
oturumuna katılmak için Başkan Putin'den birkaç gün önce Moğolistan'a
gelmiştir. Putin ile birlikte Moğolistan'a gelenler sadece Kremlin'deki yetkililer
değildi. Aynı zamanda resmi kuruluşların başkanları ve Moğolistan ile komşu
bölge ve eyaletlerin yöneticileri de yer almaktaydı. Ziyaretin sonunda iki taraf 25
noktayı içeren “Ulaanbaatar Deklârasyonu”nu imzalamıştır. Bu deklarasyon
Temmuz 2000'de Pekin'de Başkan Putin tarafından imzalanan Pekin
Deklarasyonu’na benzemektedir. Rus Dışişleri Bakanı uluslararası konularda iki
ülkenin ortak tutumunu göstermek için “Ulaanbaatar Deklârasyon”na mümkün
olduğunca uluslararası konuları sığdırmaya çalışmaktaydı. Sonunda "Ulaanbaatar
Deklârasyonu" iki farklı programın uzlaşması sonucu doğmuştur. Moskova
Moğolistan’ı "Orta Asya'daki istikrarın faktörü" olarak görmeye ve BM'in saygı
değer üyesiyle önemli uluslararası konular üzerine odaklanmaya hazırdı. Rus
Dışişleri Bakanı "uluslararası sistemdeki BM'in yegane ve evrensel rolü","stratejik
istikrarın temel taşı olan 1972 Füze Savunma Antlaşmasının korunması" ve
140 Batbayar, op. cit., 2002, s. 115.
"Şangay Beşli bölgesel grubunun faaliyetlerine şu veya bu şekilde katılması" gibi
evrensel konularda Moğol meslektaşının desteğini almaya çalışmıştır.141
Moğolistan Hükümeti ise Kremlin’in müdahalesi olmadan çözümlenmesi zor olan
ikili ilişkilerdeki “gerçek sorunları” masaya yatırmayı amaçlamaktaydı.
Rus yakıtı ile ilgili olarak iki taraf bu konuyu istikrarlı hale getirmek için
ticari ve ekonomik işbirliğini yıllık protokole yansıtmayı kararlaştırmıştır.
Rusya'nın yakıt ihracatındaki aksaklıklar Moğolistan'da özellikle kırsal kesimlerde
büyük sorunlara yol açmaktadır. Sınır ihlali sorunu iki ülkenin baş ağrısı haline
gelmiştir. Özellikle Moğolistan'ın Tuva Cumhuriyeti ile olan ortak sınırında
kaçakçılık her geçen gün artmaktadır. İki hükümet sınır ihlallerini azaltmak için
gerekli önlemlerin alınacağı ve kaçakçılıkla mücadele edileceği üzerine
anlaşmıştır.142
Erdenet Bakır Fabrikası, MonRosTsvetment ve Ulaanbaatar Demiryolları
gibi Moğol-Rus ortak şirketlerinin teknik modernizasyonu ve etkinliğinin
arttırılması her iki ülkenin ilgi alanındadır. Sovyet döneminde kurulan bu ortak
şirketlerin teknolojilerinin eskimesi ve piyasanın küçülmesi ikili ilişkileri kötü
etkilemiştir. 1997 yılında uluslararası alanda bakır fiyatı daha önce hiç olmadığı
kadar düşmeye başlayınca 1990'ların sonunda Erdenet'in mali durumu ciddi
sorunlarla karşılaşmaya başlamıştır.
Rus Hükümeti tarım alanında Moğolistan ile işbirliği yapmaya ve
Moğolistan'ın sanayi ve fabrikalarının özelleştirilmesine katılmaya hazır olduğunu
belirtmiştir. Borç sorunuyla ilgili olarak Başkan Putin “Rusya bugünkü
Moğolistan'ın ekonomik durumunu iyi bilmektedir, dolayısıyla borcun ödenmesi
141 Ariunzaya, op. cit., s. 94. 142 Batbayar, op. cit., 2002, s. 116.
konusunda Moğolistan'a herhangi bir baskıda bulunmayacaktır” diyerek,
Moğolistan ekonomisinin geleceğini kötü etkilemeden bu sorunun çözümlenmesi
için bir yol bulacağına dair söz vermiştir.143
Uluslararası enerji konusu Putin'in ziyareti sırasında yer alan önemli
konulardan biri olmuştur. Gelecek 20-30 yıl içerisinde enerji sektöründe Rusya ve
Çin arasında büyük işbirliği beklenildiğinden Moğolistan, Çin'de Rusya'nın inşa
edeceği elektrik santralın inşaatında olduğu gibi kendi ülkesinden petrol ve gaz
boru hattının geçmesi için büyük çaba harcamaktadır.144 Ulaanbaatar
Deklarasyonu 21. Yüzyılda Kuzey Doğu Asya'daki bu enerji projelerine iki
ülkenin verdiği önemi de vurgulamıştır. Rusya, coğrafi konumundan dolayı bu
projelerin gerçekleşmesinde Moğolistan'ın katılımını destekleyeceğini belirtmiştir.
25-26 Mart 2002 tarihleri arasında Moğolistan Başbakanı N. Enkhbayar'in
davetiyle Rusya Başbakanı Mikhail Kasyanov Moğolistan'a resmi ziyarette
bulunmuştur. Ziyaretin en önemli amacı ise iki ülke arasında 1995’ten beri
neredeyse sabit olan ticaretin canlanmasını sağlamaktır (1995’te iki ülke
arasındaki ticaret hacmi 208 milyon dolar iken bu sayı 2001 yılında 201.9 milyon
dolardır).145 İki taraf ekonomik işbirliği ile ilgili acil sorunların yakın zamanda
çözümlenmesi için iki yıllık bir program geliştirmeyi kabul etmiştir. Başbakan M.
Kasyonov, Rus Hükümeti’nin Moğolistan ile olan mevcut ticari ilişkisini 500
milyon dolara çıkarmak istediğini belirtmiştir. Aynı zamanda iki taraf Moğolistan
ekonomisinde önemli rol oynayan ve Moğol-Rus işbirliği için ortak zemin
hazırlayan Erdenet, MonRosTsvetmet, Ulaanbaatar Demiryolları gibi Moğol-Rus
ortak girişimlerin modernizasyonunun esas olduğunu vurgulamıştır. Kasyanov, 143 Ariunzaya, loc. cit. 144 Ibid., s. 89. 145 Mongol Ulsyn Undesnii Statisitkiin Gazar, op. cit., s. 196.
gaz projelerinde ve "Millenium Highway" (Moğolistan'ın batısını doğusuyla
birleştiren karayolu projesi) projesinde Rus özel yatırımlarıyla Moğolistan'dan et
ve kömür ithalatının artacağı konusunda umutludur.146
2003 yılı Moğolistan-Rusya arasında canlanan ilişkinin pekişmesine ivme
kazandıran “Büyük Yıl” olmuştur. İki ülke arasında ne zamandan beri en büyük
sorunu teşkil eden borç sorun çözümlenmiştir. 31 Aralık 2003’te Rus Hükümeti
Moğolistan’ın SSCB’ne olan 11 milyar dolar borcu (yaklaşık olarak Moğolistan
GSMH’nın on misli) tamamen kapatmıştır.147 Moğolistan sadece 300 milyon
dolar ödeyecektir. Bu durum Moğolistan’da büyük bir sevinçle karşılanmıştır. Bir
çok kişi bu gelişmenin yaşanacağını tahmin bile edememiştir. Bir bakıma Rus
Hükümeti 2004 yılında Moğolistan’da gerçekleştirilecek olan genel seçimde
MDHP’nin eline büyük koz sağlamıştır.
1990'ların sonunda Rus-Moğol ilişkilerinde lobicilik yapan iki çıkar
grubu ortaya çıkmıştır. Birinci grubunu Kemerovo'dan Aman Tuleev, İrkutsk
eyalet yöneticisi B. Govorin, Buryatya Cumhurbaşkanı Leoned Potapov ve Tuva
Cumhurbaşkanı Sherig-ool Oorjik gibi bölgesel yöneticileri oluşturmaktadır.148
Bu koalisyon sadece Buryatya Cumhuriyeti, İrkutsk eyaleti, Chita eyaleti, Altai ve
Tuva Cumhuriyetleri gibi komşu bölgelerle sınırlı değildir; Kemerovo,
Sverdlovsk, Novosibirsk, Saha (Yakut) Cumhuriyeti, Tataristan ve Kalmykiya
gibi bölgeleri de kapsamaktadır.
Eyalet yöneticilerinin bu ortak hareketliliği coğrafi olarak Moğolistan'a
yakın olması, ekonomisinin karşılıklı tamamlayıcı yapısına sahip olması, uzun
146 Ariunzaya, loc. cit. 147 (2004), “Russia Writes off Mongolian Debt for Fraction.” <http://www.gateway2russya.com/st/art_188880.php > (29.03.2004). 148 Batbayar, op. cit., 2002, s. 119.
süreli ekonomik işbirliği deneyimi, Moğolistan piyasasının özelliklerinin
bilinmesi, kişilerarası bağlar ve Moğolistan vatandaşların Rus yapımı tüketim
mallarına yönelik olumlu tutumu gibi nedenlerden kaynaklanmaktadır. Buryatlar
ve Moğollar, Kalmyklar ve Batı Moğollar, Tuvalar ve Batı Moğollar arasındaki
kültürel ve etnik bağlar bu ilişkileri daha özel ve güvenilir kılmaktadır. Bu
bölgeler Rusya'nın Moğolistan'a olan ihracatının % 80'ini tüketmektedir. İrkutsk
eyaleti Moğolistan'a elektrik sağladığı gibi petrol ve petrol ürünleri de ihraç
etmektedir. Moğolistan'da özellikle inşaat işlerinde, makine ve tarım araçlarının
onarılmasında, tarımsal ürünlerin işletmeciliğinde de yukarıda belirtilen bölgeler
ve eyaletlerin katıldığı 200'ü aşkın ortak işletme bulunmaktadır.
Sibirya'nın Rus yöneticileri bu bölgelerin ekonomik ve ticari çıkarları
adına Kremlin'i etkileyecek güçlü lobi kurmak için bölgelerarası kurum olan
Sibirya Antlaşması’nı kurmuştur. Kemerovo'dan Aman Tuleev gibi bazı
yöneticileri kendi seslerini Kremlin ve Devlet Duması’nda duyurarak Rusya'da
tanınır hale gelmiştir. Onlar her şeyden önce zayıf endüstrilerini kuvvetlendirmek
için Moğolistan ile ekonomik ve ticari bağlarını canlandırmak istemektedir.149
Örneğin Rus Başkanı’nın Sibirya'daki temsilcisi L. Drachurski Kasım 2001'de
İrkutsk'in Sibirya şehrinde bölgesel liderlerin katıldığı ortak hükümetlerarası
komitenin görüşmelerini genişletme organizasyonunda önemli rol oynamıştır. Bu
görüşmelere Moğolistan Altyapı Bakanı B. Jigjid'in başkanlığındaki Moğol heyeti
ve Rusya Federasyonu Başkan Yardımcısı ve Tarım Bakanı A. Gordeev'in
149 Ibid., s. 120.
başkanlığındaki Rus heyeti katılmıştır. Görüşmenin sonunda Sibirya bölgesinde
ekonomik bağlarını geliştirecek ortak memorandum imzalanmıştır.150
İkinci çıkar grubu ise Rusya'nın özellikle enerji sektörlerindeki
işadamlarından oluşmaktadır. Rusya ve Çin arasındaki ortak enerji projelerinin
yakın gelecekte gerçekleştirilecek olması Moğolistan ile ilgili olarak bazı Rus
şirketlerin ticari çıkarını etkileyecektir. "Yukos" şirketinin temsilcileri
Moğolistan'ı ziyaret etmiş ve Moğolistan'ın Altyapı Bakanlığı’yla petrol boru
hattıyla ilgili olarak memorandum imzalamıştır. Bir diğer büyük şirket olan
"Gazprom" Moğolistan'da gaz istasyonu inşa etmek, gaz tüketicileri için şebeke
oluşturmak ve Moğolistan'a otomobil nakliyatı, gaz-işletme modelini tanıştırmak
için Moğolistan hükümeti ile çalışma memorandumu imzalamıştır.151
2. Çin Halk Cumhuriyeti
a. Soğuk Savaş Dönemi
1911 yılında Manchu İmparatorluğu’nun çökmesi üzerine bağımsızlığını
ilan eden Moğolistan'ı Çin tanımamıştır. 1913 yılında Manchu İmparatorluğu’nun
ardılı olan Çin, Moğolistan'ın Çin'in otonom bölgesi olduğu konusunda Rusya ile
anlaşmıştır. Daha önce de belirtildiği üzere 1915 yılında Khiagt antlaşmasıyla
Moğolistan'ın otonom bölge statüsünü iyice garantileyen Çin, 1917 yılında
Rusya'da Bolşeviklerin iktidara gelmesiyle Moğolistan'da tam yetkiye sahip
olmak için askerlerini sokmuştur. Çin Hükümeti, Manchu İmparatorluğu’nun son
döneminde uygulamaya başlayan asimilasyon politikasını tekrar hayata geçirmeye
150 Rus medyası bu görüşme ile ilgili olarak, “Sibirya bölgeleri Moğolistan'dan et ithalatını 15 bin tondan 50-60 bin tona çıkartmak istemektedir. Karşılığında Sibirya bölgeleri buğday, tarım aletleri, kimyasal ve veteriner biolojik maddeleri ihraç etmek istiyor” şeklinde yazmaktadır. Idem. . 151 Ariunzaya, op. cit., 2002, s. 93.
çalışınca zaten bir kere bağımsızlığını kazanmış sonradan otonom bölge haline
gelmiş olan Moğolistan halkı Çinlilere karşı çıkmıştır. Moğolistan Hükümeti 1921
yılında Rus askerleri sayesinde ülkedeki en son gaminleri (Çin askerleri)
kovabilmiştir. Çin Hükümeti iç savaş, yabancı istilası gibi nedenlerle uluslararası
hukuk bakımından hala Çin'in bir parçası olan Moğolistan ile ilgilenememiştir.
Giderek Moğolistan'da Çin etkisi azalmıştır.
Moğolistan 1945'te SSCB'nin desteğiyle uluslararası alanda egemen devlet
olarak tanınca Çin Hükümeti, Moğolistan'da bağımsızlık için halk oylaması
yapılırsa ve sonuç bağımsızlıktan yana çıkarsa Moğolistan'ın bağımsızlığını
tanıyacağını belirtmiştir. Bunun üzerine Moğolistan'da yapılan halk oylaması
sonucu Moğol halkı % 100 bağımsızlığını kabul etmiştir. Çin 13 Şubat 1945’te
Moğolistan tanımıştır.152
1949 yılında Çin'de iktidara komünist partinin gelmesi ve Chan Khai Shek
önderliğindeki milliyetçilerin Tayvan adasına kaçmasıyla SSCB-ÇHC ilişkileri
hızla gelişmeye başlamıştır. Bu ilişki Marksist-Leninist ideolojinin gelişmesi ve
yaygınlaşması için uygun bir ortam hazırlamıştır. Bu ortam MHC'ın kalkınmasına
çok büyük katkıda bulunmuştur. Her iki taraf da Marksist-Leninist ideolojiye
bağlılığını kanıtlamak için gelişmemiş fakir sosyalist ülkeye ekonomik
yardımlarını arttırmıştır. Moğolistan, ÇHC ile uzman ve işçi çalıştırma konusunda
anlaşmıştır. Fakat bu olumlu havanın pek uzun süre devam ettiği söylenemez.
1950'lerin sonunda iki büyük devlet arasındaki ideoloji ayrılığı Moğolistan'ı bir
tarafa bağlı kalmaya zorlamıştır. Böylece Çin'in Moğolistan'ı tanımasıyla başlayan
152 Dugersuren ba Khosbayar, op. cit., s. 33.
ilişki 1966 yılında SBKP Birinci Sekreteri Leoned Brejnev'in bizzat kendisinin
Moğolistan'ı ziyaret etmesiyle bozulmuştur.
1989 yılından itibaren SSCB, Moğolistan'dan askerlerini çekmeye
başlayınca 30 yıllık buz erimeye başlamış ve bunun sonucu olarak resmi ziyaretler
yoğunlaşmıştır. Bir anda böyle bir olumlu hava esmeye başlamış olsa da 30 yıldır
bu olumsuz havadan etkilenmiş olan halkın bu psikolojiden kurtulması pek kolay
olmamıştır. SSCB'nin yıkılması ve Moğolistan'ın “de facto” bağımsızlığını
kazanması ÇHC liderleri tarafından zor da olsa kabullenilmiştir. SSCB'nin
dağılması demek ÇHC’nin kuzeyinde istikrarsızlığın baş göstermeye başlaması
demektir. 20. Yüzyıl boyunca Moğolistan-Çin ilişkileri Çin-SSCB arasındaki
ilişkiden kaynaklanarak değişiklikler göstermiştir.
b. İlişkilerin Yeniden Şekillenmesi
i. Siyasi Diyalog
Sovyet askerleri Moğolistan topraklarından çekilmeye başladıktan kısa
süre sonra Moğolistan-Çin ilişkileri normalleşme seyrine girmiştir. İki ülke
arasındaki siyasi diyalog dört evreden oluşmaktadır. Birinci evre (1986-1991) iki
ülke arasındaki ilişkinin tamamen normalleşmesi; ikinci evre (1991-1994) iki ülke
arasındaki ilişkiyi düzenleyen yeni yasal düzenlemelerin getirilmesi; üçüncü evre
(1994-1999) yeni yüzyıla yönelik uzun dönemli istikrarlı ilişkinin tasarlandığı, üst
düzey karşılıklı ziyaretlerinin şekillendirdiği evre; dördüncü evre (1999-2004)
daha önceki dönemde alınan kararların uygulandığı evredir.153
Mihail Gorbaçov 28 Temmuz 1986'da Vladivostok'ta yaptığı
konuşmasında Moğolistan'dan askerlerini çekeceğini belirtmiştir. Bu fırsatı
153 Batbayar, op. cit., 2002, s. 124.
değerlendirmek ve Moğolistan’ın durumuyla yakından tanışmak için Çin Dışişleri
Bakan Yardımcısı Liu Shuqing Ağustos 1986'da Ulaanbaatar'ı ziyaret etmiştir.154
İki ülke arasında uzun süreden beri devam etmekte olan anlaşmazlık yüzünden bir
türlü ele alınamayan sınır rejimi ve denetimi konusu Kasım 1988’de Moğolistan
Dışişleri Bakan Yardımcısı D. Yondon’un Çinli meslektaşını ziyareti sırasında
gündeme gelmiş ve bu konuda hükümetlerarası anlaşma imzalanmıştır. Böylece
iki ülke arasındaki 4600 km uzunluğundaki sınırda gerilimine son vererek
karşılıklı güven sağlanmıştır. Bu olumlu gelişmeler yaşanırken iki ülke
parlamentosu ve komünist partiler arasındaki ilişkiler de yeniden başlamıştır.
Moğolistan Halk Devriminin 68. yıldönümü dolayısıyla Çin Komünist Partisi
Merkez Komitesi’nin Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkanı Zhu Lian MDHP
tarafından davet edilmiştir.
İki ülke Dışişleri Bakanlığı’nın çabaları sonucu 1989’da ikili ilişki
tamamen normalleşme seyrine girmiştir. Moğolistan Dışişleri Bakanı Tserenpiliin
Gombosuren’in 30 Mart-3 Nisan 1989 tarihlerindeki ziyareti sırasında birçok
önemli anlaşma imzalanmıştır.155 İlki 30 yıl sonra Ekonomik, Ticari ve Bilimsel
ve Teknik İşbirliği Hükümetlerarası Komisyonu’nun yeniden kurulması ile
ilgilidir. İkinci anlaşma ise İç Moğolistan Otonom Bölgesi’nin başkenti Huhhot'ta
Genel Konsolosluğun yeniden açılması konusundadır. (Huhhot sınır bölgede
dostane ilişkilerin sembolü olarak 1950'lerde faaliyette bulunmaktaydı). İki
hükümet, işadamları ve diğer ziyaretçilerin sayısını arttıracak "vatandaşların
karşılıklı ziyareti" protokolünü imzalamıştır. Nisan 1989'da Pekin-Ulaanbaatar
arasında direk uçuşun gerçekleşmesini sağlayan ikili anlaşma imzalanmıştır. 154 H. Ariunzaya, "Mongolian Chinese Relations," Mongolia in the World, Ulaanbaatar, Ministry of Foreign Affairs of Mongolia, 2002, s. 97. 155 Batbayar, op. cit., 2002, s. 125.
Tiananmen olaylarından sonra “kendine özgü sosyalizm”e devam
edeceğini açıklayan Çin Moğolistan’da gerçekleştirilmekte olan demokratik süreci
sessizce izlemiştir. Bunun kanıtı ise Cumhurbaşkanlığı’na yeni seçilen P.
Ochirbat’ın Mayıs 1990'da Pekin'i ziyareti sırasında Çin Komünist Partisi Birinci
Sekreteri Jiang Zemin’in "biz komşumuz Moğolistan'daki iç gelişmeleri dikkatle
izliyoruz. Sadece Moğolistan Hükümeti ve partisi ülke içindeki iç sorunlarını
halledebilecektir" demesidir. Bu ziyaret 1962'de Yumjaagiin Tsedenbal'ın Çin'i
ziyaret etmesinden 28 yıl sonra Moğolistan'ın üst düzey yetkililerince
gerçekleştirilen ilk ziyarettir.156 Ochirbat'ın ziyareti sonunda imzalanan Ortak
Bildirge, 1960'ta ÇHC Başbakanı Choi Enlai'nin Moğolistan'ı ziyaret ederek
Dostluk Antlaşması imzalamasından o yana ikili ilişkilerin temel prensiplerini
yeniden düzenleyen ilk çalışmadır. Ortak Bildirge ikili ilişkinin yasal temeli olan
1960 Antlaşması’nı doğrudan yansıtmaktadır. İçişlerine karışmama, eşitlik
karşılıklı kazanç ve barış için birarada yaşama ilkelerine bağlılık yenilenmiştir.
Çin’in bağımsızlık ve ülkesel bütünlüğe saygı göstereceğini bildirmesi, 1964'te
Moğolistan'ın bağımsızlık ve egemenliğini sorgulayan Mao Zedung'un
yaklaşımının tam tersidir. Cumhurbaşkanı’nın ziyaretiyle iki ülke ilişkileri
tamamen normalleşmiştir.
SSCB’nin dağılmasıyla birlikte Moskova’nın Moğolistan ve Orta Asya
bölgesindeki konumunun zayıflaması ve Çin’e sınır bölgede negatif tesirli
potansiyel tehlikelerin oluşmaya başlaması, Çin hükümetinin hem dış hem de iç
politikasını gözden geçirmesini zorunlu kılmıştı. Bu politika çerçevesinde ÇHC,
Rusya ve Orta Asya devletleriyle başta ekonomik boyutu ve sınır güvenliğini
156 Ariunzaya, op. cit., Mongolian Chinese Relations, s. 98.
içeren bir ilişki süreci içine girmiştir.157 Çin, ekonomik kalkınma, ülke güvenliği
ve 21. Yüzyılda süper güç haline gelme yolundaki “Büyük Strateji”sinin
gerçekleşmesi için Moğolistan ile olan iyi ilişkisini sürdürmeyi, en önemlisi de
Moğolistan’ın Çin içindeki İç Moğolların bağımsızlığını desteklememesini ve
Taipei ile ilişkilerini resmileştirmemesini istemektedir. Çin Başbakanı Li Peng’in,
Nisan 1994'te Moğolistan'ı ziyareti sırasında 1960'ta yapılan antlaşmanın yerine
barış içinde bir arada yaşama, eşitlik ve egemenlik ilkelerini içeren Dostane
İlişkiler ve İşbirliği Antlaşması’nı imzalaması “Büyük Strateji”nin sonucudur. Bu
antlaşma iki ülke arasındaki ilişkinin yasal temelini oluşturmaktadır. Yeni
antlaşma Çin'in, Moğolistan'ın bağımsızlık ve egemenliğini tanıdığını tekrarlamış,
hatta Moğolistan'a çeşitli teknik yardımlarda bulunan Tayvan ile resmi olmayan
ilişkisini sürdürmesini kabul etmiştir.158 Antlaşmanın 4. maddesi Çin-Sovyet
anlaşmazlığından çıkarılan dersi yansıtmaktadır: "Taraflar birbirleri aleyhine
herhangi askeri ve siyasi ittifaka katılmayacaktır ve birbirinin egemenlik ve
güvenliği aleyhine üçüncü devletlerce ülkesini kullandırtmayacaktır." Li Peng
ziyareti sırasında Çin'in Moğolistan politikasının altını çizmiştir: Moğolistan'ın
bağımsızlık, egemenlik, ülkesel bütünlük ve kendi yönetim sistemini belirleme
hakkına saygı; eşit ve karşılıklı kazanç ilkeleri üzerine temellenmiş ticari ve
ekonomik işbirliğinin gelişmesini destekleme; Moğolistan'ın nükleer silahsız
serbest bölge statüsünü ve nihayet Moğolistan'ın diğer ülkeleriyle ilişkilerini
geliştirme politikasını destekleme.159
1990'lar boyunca Pekin hem MDHP hem de Demokratik Koalisyon
hükümetleriyle ilişkilerini geliştirmek ve tutarlı olabilmek için çaba 157 Avrasya Stratejik Araştırmalar Merkezi, Avrasya Analizi, No.1, Kasım 2002, s. 22. 158 Severinghaus, op. cit., 1995, s. 73. 159 Idem. .
harcamıştır.160 Başbakan P. Jasrai Mart 1996 Pekin'i ziyaret etmiştir. İki durum bu
ziyaretin çerçevesini şekillendirmekteydi. Birincisi, Jasrai'nin Pekin'i ziyaret
etmesinin amacı 1995 başında Pekin'deki Moğolistan Büyükelçilik binasının
yapımında usulsüzlük yapılmasıyla yaklaşık bir yıl süren donuk ilişkiyi sona
erdirmektir. İkincisi, Jasrai’nin, Tayvan ile Pekin arasında o dönemde ortaya
çıkan gerilimden hemen sonra Pekin'i ziyaret eden ilk yabancı lider olmasıdır.
Çin, Moğolistan'ın Taipai ile resmi ilişki kurmayacağı sözünü tekrarlamasını
istemiştir.161 Ziyaret sırasında Jasrai, ekonomik, bilimsel ve teknik işbirliği, eğitim
ve kültür anlaşmaları dahil çeşitli anlaşmalar imzalamıştır. Pekin, Jasrai
Hükümeti’ne 20 milyon yuan tutarında yardım sağlamıştır. En önemlisi Çin,
Moğolistan uçaklarına kendi hava koridorunu açmayı, Tavan Tolgoi Kömür
Madenciliği gibi Moğolistan'daki bazı büyük madencilik projelerinin ortak
işletilmesini ve Moğolistan'ın batısındaki maden yatağının jeolojik incelemesini
yapmayı kabul etmiştir.162
Nisan 1996’da Yeltsin’in Çin’i ziyareti sırasında yapıcı ortaklık içinde
bulunan iki ülke arasında, stratejik ortaklık kurulmasına karar verilmiştir. Çin-
Rusya Stratejik Ortaklığın Sınırı adlı kitabın yazarı Jennifer Anderson’a göre iki
ülke arasındaki stratejik ortaklık, Asya-Pasifik bölgesinde yeni bir güvenlik
mekanizması oluşturmayı amaçlamaktadır. Batı’nın bölgede artan etkinliğine
karşı bir güç birliği oluşturma isteği iki ülkeyi birbirine yaklaştırmaktadır.
Stratejik ortaklık sonrası Rusya’nın Çin’e askeri teknoloji satışının nedeni de,
160 Batbayar, op. cit., 2002, s. 130. 161 Ginsburg, op. cit., 1997, s. 63. 162 Batbayar, op. cit., 2002, s. 125.
Asya-Pasifik bölgesinde istikrar ve güvenliğin Çin ve Rusya tarafından sağlanmak
isteğidir.163
Temmuz 1996'da yeni oluşturulan Demokratik Koalisyon Hükümeti’nin
ABD ile olan ikili ilişkilerini iki komşu devlet ile olan ilişkiler düzeyine
çıkartması Moskova’yı olduğu kadar Pekin’i de pek memnun etmemiştir.
Hükümet enerji ve diğer önemli sektörlerde ABD ve diğer Batılı ülkelerin özel
şirketleriyle işbirliği yapmak için reform politikasının uygulanmasını teşvik
etmekteydi. Hükümet maden yasasında değişiklikler yaparak, kamu mallarının
özelleştirilmesini hızlandırarak mümkün olduğunca çok Batı yatırımını
Moğolistan'a çekmeye çalışmaktaydı. Moğolistan'da petrol üretimi ve ihracatı için
yabancı petrol arama şirketlerini davet etmişti. Amerikan şirketi Soco, iki
araştırma projesine 30 milyon dolar yatırımda bulunmuştu. Aynı yıl Soco şirketi
araştırma alanını birkaç bin metre genişletmek ve buna 21.4 milyon dolar
yatırmayı kararlaştırmıştı.164 Haziran 1997'de yapılan Cumhurbaşkanlığı
seçiminde MDHP'nin adayı N. Bagabandi'nin galip gelmesinin ardından Pekin'in
Moğolistan'a olan tavrı yine yumuşamaya başladı.165
1994 Antlaşması’nı kuvvetlendirmek için Cumhurbaşkanı N. Bagabandi
10-15 Aralık 1998'de ÇHC'i ziyaret etmiştir.166 Ziyaret sırasında yaptığı
konuşmasında Bagabandi "Moğolistan çok yönlü dış politikasında ÇHC'ne büyük
önem vermektedir. Bağımsızlık, şeffaflık ve ikili ilişkilerin siyasi ve yasal
çerçevesi her geçen gün daha güçlü hala gelmektedir" sözlerine yer verdi. Jiang
163 Hasan Kanbolat ve Kamil Ağacan, “ÇHC’nin Kafkasya’ya Artan İlgisi ve Ekonomik Boyutları,” Stratejik Analiz, C. I, No. 7, Kasım 2000, s. 57.’den Jennifer Anderson, The Limits of Sino-Russian Stretegic Partnership, s. 10. 164 Nate Thayer, "Black Gold," Far Eastern Economic Review, 31 October 1996, s. 49. 165 Tom Ginsburg, "Mongolia in 1997," Asian Survey, 38/1 (January 1998), s. 68. 166 Severinghaus, op. cit., 2000, s. 136.
Zemin ise "iki ülke arasında siyasi, yasal ve tarihi hiçbir problem yoktur ve
dostane ilişkilerin ve işbirliğinin gelişmesi için engel teşkil eden herhangi bir
çıkar çatışması yoktur" dedi. Başbakan Zhu Rongji ile görüşmeleri sırasında
Cumhurbaşkanı Bagabandi, Çin'e Moğolistan'daki yatırımın arttırılması ve
ekonomik ve ticari ilişkilerini yoğunlaştıracak yeni yolların aranması önerisinde
bulundu. Ziyaretin sonunda 21. Yüzyıla yönelik ikili ilişkilerin temel ilkelerini
belirleyen "Ortak Bildirge" imzalandı. Bildirgede uzun dönemli, istikrarlı, sağlıklı
ve karşılıklı güvene dayanan ilişkilerin gelecek yüzyılda iki ülke ilişkilerini
belirleyeceğinin altı çizildi. Ardından Ulaanbaatar'ın Tayvan, Tibet ve diğer
sorunlarda Çin'in çizgisini sıkı bir şekilde takip edeceği belirtildi.167
Jiang Zemin'in Moskova'yı sürekli ziyaret etmesi ve 1990'ların sonunda
Rusya'yı stratejik partner olarak ilan etmesi kuşkusuz Pekin'in Moğolistan'a
yönelik tutumunu değiştirmiştir. Diğer taraftan Pekin, Moğolistan ve Rusya
arasındaki ilişkinin mevcut durumunu öğrenmeye çok isteklidir ve Rusya
Başkanı’nın ziyareti öncesinde Jiang Zemin Temmuz 1999’da Ulaanbaatar'ı
ziyaret etmiştir. Bu ziyaret Pekin'in, Moğolistan'ın bağımsız ve egemen devlet
olduğunu kabul ettiğinin ve iki ülke arasındaki ilişkinin iyi komşuluk ilkesine
bağlı olduğunun bir göstergesidir.168
Temmuz 2000'de iktidara gelen MDHP hükümetin Başbakanı N.
Enkhbayar Ocak 2002'de Çin'i ziyareti sırasında hükümetin eylem programında
Çin'e verilen önemin korunduğunu ve MDHP'nin başlatmış olduğu ekonomik
167 Ch. Naidansuren ba D. Sodnomgombo, Mongol Ulsyn Undesnii Ayulgui Baidal, Tuuniig Khangakh Zarım Asuudal, Ulaanbaatar, Urlah Erdem, 2000, s. 104. 168 Gadaad Khergiin Yam, Mongol Ulsyn Gadaad Bodlogyn Khukh Nom, Ulaanbaatar, Gadaad Khergiin Yam, 2002, s. 25.
projelere Çin'in yapacağı ekonomik yardım güvencesinin sağlanmasını istediğini
belirtmiştir.
ii. Ticari ve Ekonomik İlişkiler
Moğolistan’da yaşanan derin ekonomik krizin önlenmesine yardımcı
olmak için Ağustos 1991'de ÇHC Başkanı Yang Shangkin ikili ekonomik ve ticari
bağları teşvik edecek ekonomik paketi getirmiştir. Yang’ın ziyaretini önemli kılan
Çin Hükümeti’nin Moğolistan’ın Tianjin limanından denize çıkışını kabul eden,
çifte vergilendirmeyi önleyen ve dış yatırımı teşvik eden birçok anlaşmayı
imzalaması olmuştur. Aynı zamanda Yang bir çok küçük çaplı projelerin
gerçekleşmesi için Çin Hükümeti’nden 50 milyon yuan tutarında kredi
sağlayacağını duyurmuştur.169
Moğolistan'ın ilk demokratik hükümeti olan MDHP ve Demokratik Parti
Koalisyonu’nu temsil eden Başbakan D. Byambasuren Mayıs 1992'de ÇHC'ni
ziyaret etmiştir. O dönemde hükümeti Sovyet ekonomik yardımının kesilmesiyle
ortaya çıkan sorunları gidermekle meşguldü ve çok gerekli olan ekonomik
yatırımlar için yeni ortak ve yatırımcı aramaktaydı. Byambasuren dört anlaşma
imzalamıştır. Çin, petrol ihracatı karşılığında Moğolistan'dan bakır derişimi
(konsantrasyon) almayı kabul etmiştir. Her iki ülke ticareti kolaylaştırmak için
birkaç gümrük kapısı daha açmayı kabul etmiştir.170
Derin ekonomik krizinin üstesinden gelebilmek için Moğolistan
vatandaşları Çin ile bavul ticareti yapmaya başlamıştır. Bavul ticareti yapanlar
hayvansal hammaddeleri karşılığında gıda ve üretim malları satın almıştır. Nisan
1994'te Ulaanbaatar'da gerçekleştirilen Ekonomi, Ticaret, Bilim ve Teknik
169 William R. Heaton, "Mongolia in 1991," Asian Survey, 32/1 (January 1992), s. 55. 170 Idem. .t
Hükümetlerarası Komisyonu’nun üçüncü toplantısında iki hükümet sınır ticareti
konusunda nota değişiminde bulunmuştur. Bu nota değişimi ve diğer anlaşmalara
göre sınır ticareti biri daimi (Zamyn Uud-Erlian) ve diğerleri dönemlik olmak
üzere on sınır kapısı üzerinden yapılacaktır.171
Çin 1995’te Moğolistan’ın ikinci büyük, 1999’da en büyük ticari ortağı
haline gelmiştir. Çin Moğolistan'ın hem ihracatında hem de ithalatında büyük
artışlar göstermeye devam etmektedir. 1993 yılında Çin Moğolistan ihracatının %
24.7 oranına sahipti ve 2000 yılında ise bu oran % 58.9'a yükselmiştir. 1993
yılında Çin, Moğolistan ithalatının % 17.6 oranına sahipti ve 2000 yılında ise bu
oran % 20.5'e yükselmiştir. İthalatının ihracatından az olması Çin malların
kalitesiz olmasıyla bağlantılıdır.172
Temmuz 1999’da Jiang Zemin'in ziyareti sırasında Moğolistan ve Çin
hükümetleri arasında ekonomik ve teknik işbirliği, 1998 yılında Çin hükümeti
tarafından Moğolistan hükümetine sağlanan yardımın kullanılması konusunda
mektup değişimlerinin yapılması gibi hükümetlerarası anlaşmalar imzalanmıştır.
Cumhurbaşkanlarının görüşmeleri sırasında Moğolistan'ın isteği üzerine Rusya ve
Çin arasında döşenecek enerji ve gaz boru hattının Moğolistan topraklarından
geçirilmesi, Çin demiryollarından geçmekte olan Moğol mallarının geçiş ücretinin
171 Severinghaus, op. cit., 1995, s. 73. 172 2000 yılında Çin, Moğolistan'ın maden ve mal ihracatının % 58.9’una, ABD % 19.9, Rusya % 9.7 ve diğerleri % 11.5’una sahip olmuştur. Moğolistan'ın Çin'e olan ihracatının % 80-90'ını hayvansal ürünler ve hammadde oluşturmaktadır. Çin'den ithalatı ise genellikle gıda, tüketim ürünleri ve inşaat malzemeleri oluşturmaktadır. 2000 yılında bakır, flourspar ve molibden derişimi (konsantrasyon) gibi maden ürünleri Moğolistan ihracatının % 40.5'ini oluşturmuştur. Ham ya da işlenmiş hayvan derileri ve diğer hayvansal ürünlerinin ihracatı % 14.1'ini oluşturmuştur. İlk defa tekstil ürünleri madenlerden fazla olarak ihracatın % 41.3'ünü oluşturmuştur. Mongol Ulsyn undesnii statistikiin Gazar, loc. cit.
azaltılması ve Ulaanbaatar ile Tianjin arasında anayolun kurulması gibi konular
ele alınmıştır.173
Temmuz 2002’de Moğolistan hükümeti Moğolistan'da yapılacak
"Millenium Anayolu"na, ülkedeki maden projelerin işletmesindeki işbirliğine,
Moğolistan'ın Dornod ili ve Çin'in kuzey doğu illeri arasında kurulacak demiryolu
yapımına ekonomik yardımda bulunmasını istemiştir. Hükümet aynı zamanda
Çin'in Moğolistan'a ihraç ettiği petrol ürünlerini arttırması talebinde
bulunmuştur.174
Moğolistan ile Çin arasında ticaret gelişmekle beraber kaçakçılık da baş
göstermektedir. Tonlarca mal gümrükten kaçak olarak ülkeye sokulmakta ya da
dışarıya çıkartılmaktadır. Bu kadar çok malın gümrük vergisi ödenmeden ülkeye
giriş çıkış yapması ülkeyi büyük zarara uğratmaktadır. Üstelik bu tür mallarda
sağlık kontrolü yapılmadığından satılan mallardan zehirlenme gibi durumlar söz
konusu olmaktadır. Moğolistan ile Çin arasındaki ticaret sınır bölgelerle sınırlı
kalmaktadır. Moğolistan ile ticari ilişkilerde bulunan bu bölgeler Çin'in en fakir
bölgeleridir.
iii. Yardımlar ve Yatırımlar
Ağustos 1991'de Başkan Yang Shangkun'ın ziyaretinden bu yana Çin
hükümeti, Çin'den gıda ürünleri satın almak şartıyla yardımları taksit halinde
Moğolistan'a temin etmiştir. Bu doğrultuda 1991’de 50 milyon yuan, 1992'de 30
milyon yuan, 1994’te de 50 milyon yuanı üç taksit halinde sağlamıştır. Ağustos
1995'te iki taraf Çin'in sağladığı krediyle 15 projeyi finanse etmeyi
kararlaştırmıştır.
173 Gadaad Khergiin Yam, loc. cit. 174 Batbayar, op. cit., 2002, s. 135.
Aralık 1998'de Moğolistan Cumhurbaşkanı N. Bagabandi'nin Çin'i ziyareti
sırasında Çin hükümeti 30 milyon yuan yardımı ve 100 milyon yuan indirimli
krediyi Moğolistan'a sağlayacağını belirtmiştir. Her iki taraf da bu paraların
Ulaanbaatar'daki yatırımlarda kullanılması üzerine anlaşmıştır.
1990-1999 arasında 413 Çin şirketi 66.5 milyon dolar tutarında yatırımda
bulunmuştur. Bu Moğolistan’daki dış yatırımın % 30’u demektir.175 Çin
yatırımlarının çoğu inşaat, restoran ve “fast food” gibi alanlara yöneliktir. Son
zamanlarda yatırımlar köy işlerine (hayvan ve tarım) yönelmektedir. Çin
yatırımcıları Moğolistan'daki dış yatırımcıları arasında birinciliğini korumaktadır,
fakat Çinli yatırımcıların bazı zayıf noktaları bulunmaktadır. Bunlardan birincisi
çoğu küçük yatırımcının Moğolistan'da yatırım yapmaktan ziyade uzun süreli
oturma izni almaya çalışmasıdır. İkincisi, ortak şirketlerin kurulması için gerekli
olan asgari sermayenin 10 milyon tugrik olması (yaklaşık 8000 dolar) Çin
şirketlerinin kayıt olmasını kolaylaştırmaktadır. Çoğu Çinli işadamı Moğolistan'da
küçük çaplı, düşük kaliteli teknolojiye sahip işletmeler kurmakta ve daha pahalıya
üçüncü ülkelere satmak üzere Moğolistan'dan hammaddeler satın almaktadır. Çin,
Moğolistan'ın zayıf ekonomisini destekleyen büyük yatırımlarda
bulunmamaktadır.
iv. Kültürel ve İnsani Bağlar
Moğolistan Çin ilişkisine baktığımızda en zayıf nokta kültürel ve eğitim
alanındaki ilişkileridir. Ocak 2002'de Moğolistan Başbakanı N. Enkhbayar ile Çin
Başbakanı Zhu Rongji arasındaki görüşmeler sırasında iki ülke arasında kültürel
175 Mongol Ulsyn Undesnii Statistikiin Gazar, op. cit., s. 194.
ve eğitim alanında işbirliğinin geliştirilmesi gerektiği, özellikle de genç kuşaklar
arasındaki iletişimin (değişimin) eksik olduğu vurgulamıştır.176
Sovyet-Çin anlaşmazlığı yüzünden süren 30 yıllık düşmanlık, iki halk
arasındaki yanlış anlama ve güvensizlik, Moğolistan'da Çince eğitim eksikliği
kültürel boşluğun derinleşmesine yol açmıştır. Moğollar Sovyet dönemi boyunca
Çin'den uzak kaldığı için 1990'a kadar Çin medyası ve Çin eğitim
kolaylıklarından yararlanamamıştır. Mart 1996'da Moğolistan Başbakanı
Jasrai'nin Çin'i ziyareti sırasında iki hükümet arasında 1996-2000 dönemi için
eğitim değişimi ile ilgili anlaşma imzalanmıştır. Bu anlaşmaya göre Çin tarafı her
yıl 50 öğrenciye bilimsel araştırma için burs sağlayacaktır. 2000 yılına kadar 170
Moğol öğrenci Çin'in on şehrinde mevcut olan çeşitli üniversitelere kayıt
olmuştur.
Aralık 1999'da iki ülke arasında spor ve eğitim konusunda anlaşma
imzalanmıştır. Çince bazı Moğol üniversitelerinde öğretilmeye ve Çince gazeteler
yayınlanmaya başlamıştır. İki ülkenin çeşitli bölge ve iller arasında direk
bağlantıları ve kardeşlik ilişkileri kurulmuştur.
c. Sorunlar
Bazı siyasetçiler Moğolistan-Çin ilişkilerinin bugünkü gelişimini takdir
etse de Çin'in Moğolistan'a olan politikasının asıl amacının Moğolistan'ı
ekonomik ve demografik yollarla zayıflatmaya yönelik olduğunu düşünenler de
vardır. Sodnomgombo bunlardan biridir:
"Moğolistan-Çin Dostane İlişkiler ve İşbirliği Antlaşması’nın Siyasi
İşbirliği ile ilgili bölümü ihtiyatlı bir şekilde düzenlenmediğinden
bazı olumsuz etkiler doğurabilecektir. Bu antlaşmayı uluslararası
176 Batbayar, op. cit., 2002, s. 143.
hukuk açısından değerlendirdiğimizde Moğolistan'ın çıkarını
zedeleyen bir antlaşma olmuştur. İkili ilişkilerde ortaya çıkabilecek
anlaşmazlıkların çözümlenmesinde Çin’in keyfi davranması, baskıda
bulunması gibi bir tehlike bulunmaktadır. Aynı zamanda Çin'in
yatırımı Moğolistan'ın ekonomisinde önemli bir yer tutmaktadır, bir
bakıma Moğolistan'ın ekonomisinin güvenliğini tehdit etmektedir.
Özellikle Moğolistan'ın doğal kaynak piyasasını kendine bağlamak,
onun içinde ihracatın en önemli ürünü olan altın ve kaşmirin
piyasasına sahip olmak, Moğolistan'ı kalitesiz ürünlerinin piyasası
haline getirmek, gıda maddeleriyle insanların sağlığını zehirlemek ve
evlilikler yoluyla Moğol ırkını yok etmek gibi tehlikeler Moğolların
endişelendiği konulardır. İllegal yollarla Moğolistan vatandaşı
olanların, veya geçici olarak Moğolistan'a gelip yerleşenlerin, sınır
vizesiyle Moğolistan'ın içine geçenlerin, vize süresi bitenler ve
izinsiz olarak üretimde bulunanların sayısı son zamanlarda giderek
artmaktadır."177
Bazı araştırmacılara göre 1995'lerde Moğolistan'da yerleşmiş olan
Çinlilerin sayısı bugün 90 bin civarındadır. Çok sayıda Çinli Moğolistan sınırı
civarında yerleşmiş durumdadır.178 Moğolistan Çin ilişkilerinin gelişmesi ve
Çin'in iç istikrarının sağlanması Moğolistan'ın güvenliğiyle doğrudan ilintilidir.
i. Tayvan
Tayvan adası 390 km uzunluğunda, 140 km genişliğinde olup, 35.780
kilometrekarelik bir yüzölçüme sahiptir. Tayvan, Çin’i kuşatan adalar zincirinin
ortasında yer almaktadır.179 Chan Kayshek önderliğindeki Milliyetçi Parti Çin’de
Mao’nun önderliğindeki komünistlere yenilmesinden sonra, Tayvan Adası’na
çekilerek (1949) Milliyetçi Çin Cumhuriyeti’ni devam ettirmiştir. Tayvan, ABD’nin
177 Ch. Naidansuren ba D. Sodnomgombo, op. cit., s. 105. 178 Batbayar, op. cit., 2002, s. 106. 179 Nuraniye Hidayet Ekrem, “Çin-ABD İlişkilerinde Tayvan Sorunu: Eski Sorunun Yeni Gündemi,” Stratejik Analiz, No. 29, Eylül 2002, s. 76.
desteğiyle 1971 yılına kadar BM’de Çin’in tek temsilcisi sayılmıştır. Tayvan
Cumhurbaşkanı Li Denghui, demokrasi hareketini sürdürürken Çin ile yeniden
birleşmenin yollarını da araştırmış, 1991’de Çin’le savaş durumunun sona erdiğini
açıklamıştır.180
Tayvanlı stratejist Ouyang Fu, Tayvan’ın Çin için önemini şu şekilde
açıklamıştır. Birincisi, Tayvan, Çin için güvenlik konusunda hayati önem
taşımaktadır; ikincisi, Tayvan Çin’in Doğu Denizi ve Güney Denizi’yle olan
stratejik ilişkilerini kontrolü altında tutmaktadır, üçüncüsü, Tayvan, Çin’in Pasifik
Denizi’ne egemen ülke olmasını engellemektedir, dördüncüsü, Tayvan, Çin’in
ekonomik gelişmesini derinden ilgilendirmektedir.181
1991'de Taipai'deki Moğol ve Tibet İşleri Komisyon Başkanı’nın
Moğolistan'ı ziyaret etmesi Pekin'in Ulaanbaatar üzerine baskıda bulunmasına
sebep olmuştur. Tayvanlı ve Moğol yetkililerin karşılıklı resmi olmayan
ziyaretlerde bulunması, kültürel ve insani ilişkilerini geliştirmesi Pekin'i son
derece rahatsız etmiştir. Taipai Yönetimi’nde yetkisi bakan düzeyinde olan Moğol
ve Tibet İşleri Komisyon Başkanı, 1990'ın başından itibaren Moğolistan'da
gerçekleştirilen demokratikleşme sürecinin sağladığı fırsatlardan yararlanmak
istemiştir. Taipai, Tayvan'ı ziyaret etmesi ve dil öğrenmesi için Moğol
akademisyenleri, işadamları ve Çince öğretmenlerini Tayvan'a davet
etmektedir.182 Tayvan'ın hükümet dışı kuruluşu olan Moğol-Tibet Fonu
180 Ibid., s. 78. 181 Ibid., s. 77.’den Ouyang Fu. (1998) “Dolu Gung Zuo Jian Bao.”
<http//.www.mac.gov.tw/mlpolicy/mwreport/880715/8811/index.htm,> (
11Kasım,1999). 182 Batbayar, op. cit., 2002, s. 145.
Ulaanbaatar'da kendi ofisini açmıştır. Bu ofis Taipai ve Ulaanbaatar arasındaki
kardeş şehirler ilişkisini sürdürmeye çalışmaktadır.
Taipai Moğolistan'ın eski bakanları ve milletvekillerini sürekli davet
etmektedir. D. Byambasuren ve J. Narantsatsralt gibi eski Moğol Başbakanları da
Taipai'yi ziyaret etmiştir. Karşılığında Moğol ve Tibet İşleri Komisyon Başkanı
ve Taipai Belediye Başkanı dahil olmak üzere birçok Tayvan yetkili Ulaanbaatar'ı
ziyaret etmiştir. "Central News Agency”nın 16 Mart 1996 raporuna göre
Komisyonun yeni başkanı, en büyük isteğinin şu anda kendi ana topraklarında
yaşamakta olan 4.5 milyon Moğol ve 4.8 milyon Tibetli ile ilişkilerini
kuvvetlendirmek ve değişimlerini teşvik etmek olduğunu vurgulamıştır.
Tayvan'da Moğolistan'ın bağımsızlığının tanınması konusu zaman zaman
tartışmalara neden olmaktadır. Bağımsızlık yanlısı Demokratik İlerleme Partisi
(DİP) 1993 yılında muhalefetteyken Moğolistan'ın tanınması konusunda ısrar
etmeye başlamıştır. "Central News Agency”nın 22 Nisan 1993 tarihli raporuna
göre DİP, hükümetinin Moğolistan'ın bağımsız ülke olduğu gerçeğini
kabullenmesi gerektiğini bildirmektedir. Bunun karşılığında Milliyetçi Parti (MP),
Moğolistan'ın bağımsızlığını Tayvan'ın bağımsızlık konusunu uyandırmakta
kullanmakla DİP'lileri suçlamıştır. Pekin, Tayvan ve Ulaanbaatar arasındaki
ekonomik ve eğitim işbirliğine karşı çıkmamakla beraber bu konuyu çok hassas
bulmaktadır. Moğolistan hükümeti "İki Çin" politikası yada onun herhangi bir
benzeri politikadan kaçınmaktadır. 183
Aralık 1998'de Moğolistan Cumhurbaşkanı’nın Çin'i ziyareti sırasında Çin
tarafı Tayvan konusunu gündeme getirmiş ve "Tek Çin" politikasının Ortak
183 Ibid., s. 146.
Bildirgede yer alması gerektiğini belirtmiştir. Moğolistan hükümeti, "Tayvan
Çin'in ayrılmaz parçasıdır", "ÇHC Hükümeti Çin'i temsil eden tek yasal
hükümetidir" sloganları çerçevesinde ÇHC'nin izlediği "tek devlet, iki sistem" ve
"yeniden barışçıl birleşme" politikalarını desteklemektir. Moğolistan Tayvan'ın
sözde bağımsızlığını desteklememektedir.184
Tayvan medyasına göre Chen Shui-Bian Hükümeti Moğolistan ile
ilişkilerini geliştirmeyi amaçlamaktadır. 1999 yılında Chen, Taipai Belediye
Başkanı ile Ulaanbaatar'ı ziyaret etmiş ve Ulaanbaatar ve Taipai arasındaki kardeş
şehirler anlaşmasını imzalamıştır. Chen, Moğolistan eski Başbakanı J.
Narantsatsralt'ı Ekim 2000'de Taipai'ye davet etmiştir. Aynı tarihlerde China Post
gazetesinde "Taipai ve Ulaanbaatar muhtemelen ilişkilerini geliştirmek için
başkentlerinde ticari ofislerini açacaktır. Taipai, Moğol işçilerini Tayvan'a kabul
edecek imkanları araştıracaktır" şeklinde yazmaktaydı.185
Ocak 2002'de Tayvan, Çin Cumhuriyeti’nin egemenliğindeki topraklar
listesinden Moğolistan'ı çıkartmıştır. Bundan böyle bir Moğolistan vatandaşı,
"mevcut olmayan Çin" vatandaşı olarak değil, bir yabancı olarak Tayvan'ı ziyaret
edebilecektir. New York Times gazetesi bunu gerçeği geç gören geç kalmış tanıma
olarak nitelemiş ve "Moğolistan bağımsızlığını Çin'den 1911 yılında kazanmıştır,
Pekin de Moğolistan'ı yıllar önce tanımıştır" şeklinde yazmaktaydı. Bugünün
ulusal sınırlarını kabul etmekle Tayvan, milliyetçiler tarafından yönetilecek tek
Çin idealini terk etmektedir. Açık olarak da Komünistler tarafından yönetilen tek
Çin'in politikasını reddetmektedir.
184 Ch. Naidansuren ba D. Sodnomgombo, op. cit., s. 96. 185 Batbayar, op. cit., 2002, s. 147.
Mart 2002'de Tayvan yürütme organı Moğol ve Tibet İşleri Komisyonu’nu
feshetme kararını almıştır. Komisyonun feshedilmesi Moğolistan ve Tibet’in ayrı
birer ulus devletler olarak görülmesi, Çin Cumhuriyeti’nin parçaları olmadığının
kabulü, kısaca Tayvan'ın resmi olarak bu devletleri tanıması olarak
görülmektedir.186
ii. Dalai Lama ve Tibet
1980'lerin ikinci yarısında Çin-Moğol ilişkilerinin normalleşmeye
başlamasıyla Tibet ve Dalai Lama meselesi iki ülke arasında çekişmeli konu
haline gelmiştir. Moğol uzmanı Alan Sanders’e göre Moğolistan-Çin arasında
şimdi iki büyük sorun kalmıştır: Birincisi Dalai Lama, ikincisi de Çin'deki Moğol
milliyetçiliğidir. Çin'in engellemeye çalışmasına rağmen Dalai Lama 1990'larda
Moğolistan'daki demokratikleşme sürecinin yarattığı fırsattan yararlanmak için
Moğolistan'a birkaç kez resmi olmayan ziyarette bulunmuştur (1979,1982, 1991,
1994 ve 1995).187 Moğolistan'da Dalai Lama Budistler tarafından büyük hevesle
karşılanmaktadır. Moğol Budistleri tarafından dini lider olarak tanınan Dalai
Lama'nın dini amaçlı ziyaretlerini Moğolistan Hükümeti yasaklayamaz.188 Her
ziyaretin öncesinde ve sonrasında Pekin Moğolistan'ı protesto etmekte ve bundan
Moğolistan-Çin ilişkileri hasar görmektedir. Moğolistan Hükümeti 1991'de
olduğu gibi Dalai Lama’yı kendinden uzaklaştırmak için her defasında bildirge
yayınlamakla kendini yükümlü hissetmektedir. 1991 bildirgesinde dini kurumlar
ve inananların isteği üzerine Moğolistan'ı ziyaret eden Dalai Lama’nın bu
ziyaretlerinin Moğolistan dış politikasında veya onun tutumunda herhangi bir
değişikliğin yaşandığı şeklinde yorumlanması için herhangi bir geçerli sebep 186 Ibid., s. 148. 187 Lincoln Kaye, "Leading Spirit," Far Eastern Economic Review, September14, 1995, s. 54. 188 Idem. .
olmadığının altı çizilmektedir.189 Reuters haber ajansın haberine göre Mart
1992'de ÇHC Ulusal Güvenlik Bürosu İç Moğolistan Masası tarafından
yayınlanan belge Moğolistan, İç Moğolistan ve Buryatya Cumhuriyeti’nin Çin'e
ait olduğunu iddia etmekte ve Dalai Lama’yı Japon akademisyenleri ve ABD
Hükümeti’nin desteğiyle bu üç Moğolları birleştirerek Çin'den ayırmaya
çalışmakla suçlamaktadır. Yine aynı belge 1991'de Huhhot'ta tutuklanan İç
Moğolistan'ın muhaliflerini Ulaanbaatar'dan kitaplar kaçırmakla suçlamıştır.
Birkaç Moğol gazete belgeyi yayınlamış ve Moğolistan Dışişleri Bakanlığı
açıklama istediği sırada Ulaanbaatar'daki Çin Büyükelçiliği böyle bir belgenin
mevcudiyetini inkar etmiştir.190
Ağustos 1995'te beşinci ziyaretini gerçekleştirdiği sırada Dalai Lama
Ulaanbaatar'daki Gandan Tapınağı’nda 1990'dan beri düzenlenen en büyük dini
törene başkanlık etmiştir. Moğolistan'ın her bir yanından gelen 40 bine yakın
dinleyicinin önünde Dalai Lama: "Özgürlük, toplumun her bir bireyinin
sorumluluğunu aktifçe üstlendiği zaman yararlı olur. Moğollar bu kritik
döneminde inancını kaybetmemelidir" demiştir.191
Tibetliler Moğolistan'da Tibet Araştırma Merkezi, Tibet Dostluk Kurumu
gibi hükümet dışı organizasyonlar kurmuştur. Tibetli öğrenciler, Moğolistan ve
Tibet arasındaki güçlü kültürel bağları yeniden kurmak, Moğolistan'ın yeni
demokratik toplumunda okumak ve siyasi özgürlüğe katılmak için Moğolistan'a
gelmektedir.
iii. İç Moğolistan'daki Asimilasyon
189 Batbayar, op. cit., 2002, s. 148. 190 Batbayar, op. cit., 1993, s. 66. 191 Kaye, loc. cit.
ÇHC'nin İç Moğolistan Otonom Bölgesi’ndeki Moğolların durumu
Ulaanbaatar ile Pekin arasında uzun zamandan beri sorun oluşturmaktadır. 1911
yılında Manchu İmparatorluğu yıkıldıktan sonra Çin Hükümeti İç Moğolistan
üzerindeki kontrolünü kaybetmemiştir ve 1947 yılında Çin Komünistleri İç
Moğolistan'ı Çin'in bir parçası, otonom bölgesi haline getirmiştir. Otonom bölge
statüsünü kabul ederken Moğol dil, kültür ve değerlerinin korunacağını
belirtmesine rağmen bugün İç Moğolistan'da Han Çinlileri’nin yerleşmelerini
sağlamaktadır. 21.600.000 nüfusa sahip olan İç Moğolistan'da 3.5 milyon Moğol
yaşamaktadır. Bu sayı bölgedeki nüfusun altıda biri demektir. 1960'larda Kültür
Devrimi sırasında binlerce Moğol'un öldürülmesine yol açan ayrımcılık politikası
uygulanmıştır. Amaç ise Moğol bilincini yok ederek yerel Moğolların ulusal
onurunu kırmaktır. Ayrımcı politikasını İç Moğolistan'dan Şincan, Qinghai,
Gansu ve Kuzey Doğu Çin'in üç iline kadar genişletmiştir. İşkenceye maruz kalan
kişilerin sayısı tam olarak bilinmemekle beraber yaklaşık 500-600 bin olarak
tahmin edilmektedir. Bunlardan 200 bini sakat kalmış ve 16 bini katledilmiştir. Bu
insanlar "milliyetçilik" ve "anavatanı bölme" gibi suçlardan yargılanmıştır. Bu
ayrımcılık politikası 1981 yılında sona ermiş olsa da 1989 yılında Tiananmen
Olayları’nın yaşanmasının ardından yeniden uygulanmaya başlamıştır.
Komünistlerin Çinlileştirme politikası İç Moğolistan'da direnişle karşılanmaktadır
ve İç Moğolistan'da Çinlilerle evlenme oranı çok düşüktür.192
1990'da Moğolistan'da demokratik sürecin başlaması yıllardır Han
Çinlileri’nin hakimiyetine direnen İç Moğolistan Otonom Bölgesi’ndeki
Moğollara şüphesiz ki ilham ve umut kaynağı olmuştur. Yine bu dönemde İç
192 Morris Rossab, "Mongolia: A New Opening," Current History, 91/566 (September 1992), s. 282.
Moğolistan ve Moğolistan arasındaki ilişkilerin gelişmesi Çin komünistleri
tarafından "ruh kirliliği" olarak korku ile karşılanmıştır.193 İç Moğolistan'daki
Moğol milliyetçileri ile Çin Hükümeti arasındaki gerilimler 1990'ın başından beri
artmaktadır ve Pekin "ulusal bölücüler" olarak adlandırdıkları bu kişilere karşı
sürekli olarak uyarıda bulunmaktadır. İç Moğolistan'daki yeraltı ayrılıkçı
hareketlerinin kimi liderleri Moğolistan'a mültecilik yolunu araştırırken, kimisi
üçüncü ülkelere göç etmiş, kimisi de tutuklanmıştır. Çin Hükümeti
Moğolistan'daki gelişmelerden etkilenen İç Moğolistan Otonom Bölgesi’ndeki
ayrılıkçı gruplarla ilgili gizli belgeleri yayınlayan İngiltere'nin The Independent
gazetesinin saygın yazarı Andrew Higgins'i ülkesinden kovmuştur.194
1930'larda komünist yönetim altındaki Enternasyonalistler tarafından
ortaya atılan ve izlenmeye başlayan Pan-Moğolizm hareketi Eylül 1993'te
Ulaanbaatar'da toplanan Dünya Moğollar Konferansı sırasında yeniden gündeme
gelmiştir. Denizaşırı Moğollardan destek ve yardım alabilmek için eski Başbakan
D. Byambasuren tarafından düzenlenen bu konferanstan sonra Huhhot'taki İç
Moğolistan Araştırma Enstitüsü, "Amerika ve Japonya'nın desteğini alan Pan-
Moğolizm hareketi Çin'in bölünmesi anlamına gelir" uyarısında bulunmuştur. İç
Moğolların, Dış Moğolların ve Rusya Federasyonundaki Tannu, Tuva ve
Buryatların birleşme hareketlerine (Pan-Moğol) olan ilginin artması, Çin
Hükümeti’nin herhangi bir ayrılıkçı hareketin ufak bir kıvılcımını söndürmesine
sebep olmuştur. Fakat bu bölgelerdeki Moğollar arasındaki ilişkiler sınırlıdır.
Moğolistan'daki Moğollar, İç Moğolistan'daki Moğolların Çinlileştirildiklerini,
Moğol değerlerini kaybettiklerini düşünürken Güneydeki Moğollar ise Kuzeydeki
193 Idem. . 194 Batbayar, op. cit., 1993, s. 55.
Moğolları ikiyüzlü, hiddetli tüccarlar olarak değerlendirmektedir. Bu ayrı
Moğolların birleşmesi Çin'in korktuğu kadar kolay olmayacaktır.195
Şubat 1996 tarihli Reuters raporuna göre Ulaanbaatar'daki insan hakları
dernekleri, Çin'in komünist yönetimine muhalefet ettiği gerekçesiyle tutuklanan İç
Moğolistan ve diğer bölgelerdeki etnik azınlıkların serbest bırakılması konusunda
Pekin'e çağrıda bulunmuştur. İnsan hakları grupları ve İl Tovchoo gazetesi insan
hakları için mücadele eden Ulaanshuvuu, Hada ve yüzlerce İç Moğolların serbest
bırakılmasını istemiştir. İl Tovchoo gazetesi, Ulanshuvuu'nun 1991'de tutuklanan
tarih profesörü, Hada'nın ise kitap satıcısı ve 1995'te kapatılan Güney Moğol
Demokratik İttifakı’nın kurucusu olduğunu yazmaktadır. Wall Street Journal'ın
yazdığına göre İç Moğolistan olayı, Çin medyasının sınır bölgelerindeki ayrılıkçı
hareketlerle ilgili olarak en çok yer ayırdığı konudur. Gazete, bir çok yerel
faaliyetin gerçek bağımsızlık için çağrıda bulunmadığını, sadece bölgesel
güvenlik ve özgürlük, ek verginin önlenmesi, nükleer denemelerin yasaklanması
ve çocuk sayısı üzerindeki sınırlandırmanın kaldırılması gibi konular için çağrıda
bulunduklarını belirtmektedir. Moğol öğrenciler Ekim 2001'de Ulaanbaatar'daki
Çin Büyükelçiliği önünde eylem düzenlemiştir. Amaç siyasi mahkumların serbest
bırakılması ve 3.5 milyon Moğol'a (Çin istatistiklerine göre 1990'da Moğollar
bölge halkın % 15.6'sini oluşturmaktadır) karşı uyguladıkları asimilasyon
politikasının terk edilmesidir.196
iv. Batı ile Moğolistan Arasındaki İlişkilerin Gelişmesi
1978 yılından beri uygulanmakta olan reformun mimarı olan Den
Xiaoping, "düşük profil" dış politikası izlemekle Çin’in dünya ve bölge işlerinde
195 Morris Rossab, op. cit., s. 283. 196 Batbayar, op. cit., 2002, s. 153.
önderlik edemeyeceğini belirtmiştir. Bu fikir 1978 yılından beri Çin dış
politikasında rehberlik etmektedir. Soğuk Savaş’ın sona ermesi ve özellikle
1990’ların ortasından başlayarak ABD’nin (tüm dünyada hegemonyasını kurma
çabası çerçevesinde) Asya’da da etkinliğini arttırmasıyla bu politika sona ermiştir.
Süper güç olmaya yönelen Çin, günümüzün tek süper gücü olan ABD’nin
oluşturmaya çalıştığı tek kutuplu dünyaya ve Amerikan değerler sistemine karşı
durmaya başlamıştır. Çin, ABD’nin başını çektiği küreselleşme akımını dengesiz
ve eşitsiz bulmakta, küçük ve azgelişmiş devletlerin küreselleşme akımı
karşısında gelişme ve yaşama hakkı bulamadığını iddia etmektedir. Çin ABD’nin
sürekliliğini sağlamaya çalıştığı Pax Americana197 fikrine karşı durabilmek için,
SSCB’nin dağılmasından sonrası süper güç kimliğini kaybeden Rusya
Federasyonu ile stratejik ortaklığa yönelmektedir.198 Yine Çin'in girişimi üzerine
Rusya ve Orta Asya'nın dört ülkesi (Kazakistan, Kırgızistan, Tacikistan ve
Özbekistan) bölgesel bir güvenlik örgütünü kurmuşlardır. Şangay İşbirliği Örgütü
bu ülkeler arasındaki ekonomik işbirliği ile teröristler, ayrılıkçılar ve aşırı
dincilerle mücadelesini kolaylaştırma amacını gütmektedir.199 Çin, Rusya ile
askeri ittifakı andıran Dostluk Antlaşması’nı Temmuz 2001'de imzalamıştır.
Çinli akademisyen Ma Min World Affairs'de şöyle yazmaktadır: "ABD tek
kutuplu dünya politikasını gerçekleştirmek için eskiden Sovyetler Birliği’nin
koruması altında olan Orta Asya'ya ve Çin'in kuzeyindeki az nüfus ve geniş
197 Amerikan değerlerinin kabul edildiği, hukuksal, ekonomik, siyasal ve kültürel boyutları Amerikan değerlerine göre çizilmiş tek kutuplu dünyanın yarattığı barış ortamı. Kanbolat ve Ağacan, op. cit., s. 55. 198 Idem. . 199Ibid., s. 57.
toprağa sahip Moğolistan'a da nüfuz etmektedir. Çin bu durumu asla kabul
etmeyecektir."200
Çin medyası ABD ile Moğolistan arasında gelişen ilişkiyle Çin'in yakından
ilgilendiğini yazmaktadır. Jilin ilindeki Kuzey Doğu Asya Araştırma Merkezi
tarafından desteklenen "Kuzey Doğu Asya Araştırmaları" dergisinin öne
sürdüğüne göre ABD, Rusya ve Çin'in etkisini kontrol etmek için temel olarak
Moğolistan'ı kullanmayı düşünmektedir. Çin yöneticileri özellikle 1990'ların
yarısından itibaren Moğolistan ve ABD askeri ilişkilerinin somut gelişme
kaydettiğini not etmektedir.
v. Nükleer Silah Denemeleri
22 Ekim 1992'de Çin Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Moğolistan'ın nükleer
silahsız serbest bölge olma politikasına saygı duyduğunu ve desteklediğini
açıklamıştır. Çin'in Moğolistan gibi nükleer silahsız serbest bölge statüsüne sahip
ülkelere veya bölgelere karşı nükleer silah kullanmayacaklarını yada nükleer
silahla tehdit etmeyeceklerini duyurmuştur.
Rusya ve Çin'in, Moğolistan'ın nükleer silahsız serbest bölge statüsünü
desteklemesinin çeşitli sebepleri vardır. Bir kere, her iki ülke birbirlerine karşı
çekişmeleri bırakıp geniş çaplı işbirliğine yönelmiştir. İkincisi, her üç devlet de
bundan böyle anlaşmazlıkların barışçıl yollarla çözümlenmesini desteklerini,
komşu devletin ülkesi aleyhine doğrudan ve dolaylı olarak güç
kullanmayacaklarını veya tehdit etmeyeceklerini açıklamıştır. Aynı zamanda Çin
ve Rusya bir diğerinin egemenlik ve güvenliğine zarar verecek antlaşma ve
sözleşmeyi üçüncü tarafla imzalamayacaklarını ve bir diğeri aleyhine herhangi bir
200Batbayar, op. cit., 2002, s. 155.’den The Washington Post, October 18, 2001.
siyasi ve askeri ittifaka katılmayacaklarını da ilan etmiştir. Nükleer alanda ise iki
ülke Eylül 1994'te birbirlerine karşı ilk saldırıda bulunmayacaklarını bildirmiştir.
İkili antlaşmalar o zamandan beri karşılıklı güven, anlayış ve geniş işbirliği
havasında siyasi, askeri, ticari ve ekonomik alanda gelişmektedir.201
Gelişen ilişkilere rağmen Çin 1994'te Moğolistan'ın güney sınırı boyunca
nükleer deneme yapmaya devam etmiştir.202 ÇHC'nin Haziran ve Ekim 1994'te iki
kere nükleer deneme yapması Moğolistan Dışişleri Bakanlığı’nın protestosuna ve
Çin'den bu denemeyi durdurmasını istemesine yol açmıştır. Bu durum hala devam
etmektedir ve iki ülke arasındaki çekişmeye sebebiyet vermektedir. Yine Çin’in
Moğolistan'ın güney sınırı boyunca nükleer atık depolama yeri oluşturmayı
planlaması Moğolistan'ı endişelendirmektedir.203 1995'te de Çin iki nükleer
silahını Moğolistan'a yakın bölgede denemiştir. Çin Hükümeti Ulaanbaatar'ın
protestosuna rağmen Moğolistan'ın güney sınırı boyunca nükleer atıklarını
gömmeyi planlamaktadır.204 Aynı yıl Sincan'da nükleer silahın denenmesi
Moğolistan yetkililerince kınanmıştır.205
ÇHC bir çok kez protesto edilmesine ve kınanmasına rağmen nükleer
denemelere devam etmektedir. Nükleer silahın Moğolistan'a yakın bölgede
denenmesi her açıdan Moğolistan'ın geleceğine büyük zarar vermektedir.
B. MOĞOLİSTAN'IN YENİ İLİŞKİLERİ
1. Amerika Birleşik Devletleri
201 J.Enkhsaikhan, "Mongolia's Nuclear Weapon Free Status," Asian Survey, 40/2 (March/April 2000), s. 347. 202 Severinghaus, op. cit., 1995, s. 73. 203 Ibid., s. 74. 204 Severinghaus, op. cit., 1996, s. 39. 205 Ibid., s. 63.
a. ABD'nin Diplomatik İlişkisi Bulunmayan Tek Ülke
1910'larda büyük devletlerin daha fazla nüfuz alanına sahip olmak için
birbiriyle rekabet ettikleri sırada ABD de Mançurya ve Moğolistan'da nüfuz sahibi
olmak istemiştir. Moğolistan'ın bağımsızlığını ilan etmesi ve Moğolistan ile Rusya
arasında 1912'de anlaşmanın206 imzalanması, ABD'nin Asya'daki çıkarlarına ters
düşeceğinden Washington endişelenmiştir.207 Diğer büyük devletler gibi
(İngiltere, Fransa, Almanya) ABD de Moğolistan'ın diplomatik ilişki kurma
isteğine geç cevap vermiştir. Pekin'deki ABD Büyükelçisi ABD'nin Moğolistan'ın
bağımsızlığını tanımayacağı konusunda Yuan Shikai hükümetine güvence
vermiştir. Arşiv belgelerine göre aynı zamanda ABD yetkilileri, Rus diplomatlara
ABD’nin Rusya'nın Moğolistan'daki faaliyetine engel olmayacağı garantisini
vermiştir.208 Moğol akademisyenlere göre, Birleşik Devletlerin bu çifte
politikasının sebebi Çin'in, Moğolistan üzerindeki Rus etkenliğini kırabilecek
güce sahip oluncaya dek Moğolistan sorununun çözümsüz kalması isteğidir. O
dönemde Rusya her bakımdan (siyasi, ekonomik ve askeri) Çin'den daha
güçlüydü dolayısıyla Çin ve Rusya arasındaki savaştan ABD'nin bir şeyler
kazanamayacağı açıktı. Bu sebeple ABD Başkanı Wilson, Yuan Shikai'ya
Moğolistan'a karşı herhangi bir askeri saldırıda bulunmaması konusunda tavsiyede
bulunmuştur.209 Fransa, İngiltere ve ABD gibi büyük devletler, Çin'in
bütünlüğünü savunmakta ve Rus-Japon savaşından sonra Uzak Doğu’da oluşan
statükoyu bozmak istememekteydi. Yine de Fransa ve İngiltere Rusya'nın
206 Bu anlaşmaya göre Rusya, Moğolistan'ın otonom statüsünü kabul etmekte ve Moğolistan'a Çin askerlerinin girmesine izin vermeyeceğini belirtmektedir. Moğolistan tarafı ise Moğolistan'daki Rus tüccarlara özel imtiyaz tanımaktadır. Baldoo, op. cit., s. 33. 207 T.Tumerhuleg, "The Proclamation of Independence of Mongolia Under Bogdo Jhavzandamba Khutagt," Mongolia in the World, Ulaanbaatar, Ministry of Foreign Affairs of Mongolia, 2002, s. 27. 208 Ibid., s. 29. 209 Idem. .
Moğolistan'daki hareketini açıkça kınamamıştır, Almanya ve ABD ise Rusya'nın
Moğolistan politikasını eleştirmekteyse de Çin'i destekleyen hiçbir somut
harekette bulunmamışlardır. Bu durum açıkça göstermektedir ki, büyük devletler,
Çin ve Rusya arasındaki Moğolistan ile ilgili konulara tarafsız kalmayı tercih
etmekteydi. Moğolistan'da etki alanını genişletmek isteyen Çarlık Rusyası'nın
politikasıyla, Çin'den bağımsızlığını kazanmak isteyen Khalkha Moğol
liderlerinin Rusya'ya dayanma politikası birbirlerini tamamlamaktaydı.
4 Nisan 1920'de Pekin'deki ABD Konsolosu Charles Ederhardt beş
günlüğüne Moğolistan'ı ziyaret etmiştir. Moğol liderleri Washington'a ulaştırması
için Moğolca belgeleri Ederhardt'a iletmiştir. İlk iki belge Moğolistan'ın
imzaladığı anlaşmaların kopyası ve üçüncüsü Moğolistan'ın tarihini yeniden
anlatan ve ABD Hükümeti’nden Moğolistan'ın yeniden bağımsızlığını
kazanmasına yardımcı olmasını isteyen Bogdo Kaan'ın bildirgesiydi. Ederhardt,
ABD'ye yolladığı raporunda “Ülkede Japonlar çok aktifler ve iç savaş nedeniyle
Beyaz Ruslar güçsüz durumdalar. Bu yüzden Amerika, temsilcilerini göndererek
boş yeri doldurmalıdır" diyordu.210
14 Kasım 1921'de Moğolistan bağımsızlığını ilan etmiş ve Moğolistan
üzerindeki Çin’in egemenliğini tanımadığını, yabancı ülkelerle yasal ilişki kurmak
ve ticari ilişkilerini geliştirmek isteyen egemen halk devletinin kurulduğunu
belirtmiştir. Aynı gün Moğolistan Başbakanı ve Dışişleri Bakanı Bodoo,
Moğolistan Hükümeti’nin, Moğolistan Halk Cumhuriyeti (MHC) ve ABD
arasında diplomatik ilişkilerin kurulması, karşılıklı büyükelçilerin gönderilmesi ve
ticari bağların arttırılması isteğini ABD'ye iletmiştir.211
210 Batbayar, op. cit., 2002, s. 175. 211 Dugersuren, op. cit., 2002, s. 43.
1922'de Washington Antlaşması’yla dokuz büyük devlet Çin'in
bağımsızlık, egemenlik ve toprak bütünlüğüne saygı duyma yükümlülüğü altına
girmişti. Aynı yıl Kalgan'daki (Kuzey Çin'de yer almaktadır. Çin limanları ve
Moğolistan arasındaki ticari şehirdir.) Amerikan Konsolosu S. Sokobin
Moğolistan'ı ziyaret etmiş ve liderleriyle görüşmüştür. Ziyaretin amacı ise
sonradan anlaşıldığı üzere Moğolistan ile gelişen ekonomik ilişkilerin olanaklarını
araştırmak ve Washington Antlaşması’na uygun olarak Moğolistan ile Çin
arasında arabuluculuk yapmaktı. 1922 yılın başında Çin'deki ABD temsilcisi
ABD'nin, Çin'in çıkarlarına saygı duyduğunu ve Çin'in bölünmesine izin
vermeyeceğini belirtmiştir.212
Temmuz 1944'te Birleşik Devletleri Başkan Yardımcısı Henry A.Wallace
Çin'den SSCB'ye yolculuğu sırasında Ulaanbaatar'a gelmiş ve Moğolistan
yöneticileriyle görüşmüştür. Bu ziyaret, Roosevelt Hükümeti’nin Moğolistan'a
yönelik yeni politik tutumunun göstergesi olarak değerlendirilmiştir. Başkan
Yardımcısı H.A.Wallace ile birlikte bu yolculuğa katılan Moğol uzmanı Owen
Lattimore şu şekilde yazmaktadır:
"Bu ziyaret Birleşik Devletleri’nin gerçeği anlaması için önem
taşımaktadır. Gerçekte ise MHC uzun zamandan beri bağımsız
devlet olarak varlığını sürdürmektedir ve modern siyasi, ekonomik
yapısını geliştirmeye, güçlendirmeye çalışmaktadır. Moğolistan ile
SSCB arasındaki dostane ilişki ve askeri ittifak (1936 Paktı) bütün
dünyayı kapsayan savaş zamanında ABD'nin çıkarları ile uyum
içerisindedir. MHC güney komşusu ile karşılıklı anlayış içerisinde
eşit ilişki kurmaya çabalamaktadır. Bu ülke Uzak Doğu’da savaşı
önlemek için her şeyi yapmaya hazırdır ve bu yüzden saldırgan
212 Ibid., s. 45.
güçlere karşı küresel savaşın sonuçlanmasına katkıda
bulunmaktadır."213
1945 Yalta Konferansı’nda Stalin Japonya'ya karşı savaşa katılabilmesi
için birkaç çekince öne sürmüştür. Bu çekincelerden biri de Dış Moğolistan'ın
tanınmasıdır. ABD ve İngiltere’nin Stalin'in bu çekincesini kabul etmesiyle
Moğolistan dünyadaki büyük devletler tarafından tanınmaya başlamıştır.
ABD-SSCB arasında ideoloji ayrımı keskinleşmesiyle Moğolistan-ABD
arasındaki ilişki daha başlamadan sona ermiştir. Moğolistan’ın BM’e başvuruları
(1946, 1948, 55, 56, 57 ve 60) ABD tarafından sürekli olarak veto edilmiştir.
ABD 1961 yılında, Moğolistan ile diplomatik ilişki kurmaya hazır
olduğunu belirtmişti. Bu Batılı ülkelerle kuracağı ilk ilişki olacağı için kayda
değerdi. Moğolistan Hükümeti bunu olumlu karşılamıştır ve Moskova'da
görüşmelere başlamıştır. Fakat Ağustos'ta ABD "hayati ulusal çıkarları"
gerekçesiyle görüşmelerin ertelenmesi kararını almıştır. Chiang Kaishek
Yönetimi’nin ricası ve hilesi üzerine ABD görüşmelerden vazgeçmiştir. Çünkü bu
erteleme kararı, Tayvan Başkanı’nın ABD'yi ziyaretinden hemen sonra alınmıştır.
Moğolistan Hükümeti 10 Ekim 1972’de konuyu ilk olarak Amerikan tarafının ele
alması üzerine görüşmeleri başlatabileceği yönünde Dışişleri Bakanlığı’na talimat
vermiştir.
SSCB'nin Moğolistan ve ABD arasında diplomatik ilişkinin kurulmasına
karşı çıkmaması ve uluslararası ilişkilerdeki atmosferin yumuşamasıyla 1986
yılında ABD, Moğolistan ile diplomatik ilişki kurmak için harekete geçmiştir. İki
taraf uygun koşullar altında müzakerelerde bulunmuş ve 27 Ocak 1987 tarihinde
iki ülke arasında diplomatik ilişkinin kurulduğu resmen açıklanmıştır. 1987'de
213 Ibid., s. 51.
diplomatik ilişkinin kurulması ile ilgili 20 sayılı Politbüro kararı özellikle şunu
belirtmektedir: "Moğolistan 1970'lilerin ortasından 1980'lilerin ortasına kadar
müzakere başlatma sürecini ertelemiştir. Çünkü bu dönemde ABD, sosyalist
sisteminin üyesi Vietnam Demokratik Cumhuriyeti’ne saldırmıştır. Diğer bir
neden ise ABD ve ÇHC’nin, SSCB aleyhine işbirliği içerisinde olmasıdır."214
Moğolistan 1988 yılının sonunda Washington'da Büyükelçiliğini açmıştır ve G.
Nyamdoo Moğolistan'ın ABD'deki ilk Büyükelçisi olarak atanmıştır.215
b. 1987 Sonrasında İlişkiler
i. Siyasi Diyalog
1987'de iki ülke arasında diplomatik ilişki kurulduktan sonra ikili ilişkiler
hızla gelişmeye başlamıştır. ABD, Moğolistan'a her türlü desteği sağlayarak üst
düzey siyasi diyalogları arttırmaktadır. Moğolistan'da demokratikleşme süreci
geliştikçe Moğolistan'ı destekleyen ABD'nin tutumu güçlenmekte, aktifleşmekte,
ikili ilişkilerin çerçevesi genişlemekte ve siyasi diyaloglar sürekli olarak üst düzey
yetkililer arasında gerçekleşmektedir. 1991 yılında Moğolistan'ın yardım
konusunda yabancı ülkelere yaptığı çağrı karşısında ABD gıda, tıbbi malzeme ve
mali yardımda bulunmuştur.216
İki ülke arasındaki en önemli görüşme Moğolistan'ın ilk seçilmiş
Cumhurbaşkanı Punsalmaagiin Ochirbat’ın Ocak 1991'de ABD'yi ziyaret etmesi
ve Başkan George Bush ile görüşmesi olmuştur. İki başkan Moğolistan'ın Rusya
ve Çin ile iyi komşuluk ilişkilerini sürdürebilmesi çerçevesinde kendi çıkarlarını
ilgilendiren uluslararası konuları ele almıştır. Ziyaret sırasında ticari, bilimsel ve
214 Ibid., s. 77. 215 Idem. . 216 William, loc. cit.
eğitim anlaşmaları imzalanmıştır.217 Washington, Moğolistan'ın IMF ve Dünya
Bankasına üyeliğini desteklemektedir. P. Ochirbat ziyaret ile ilgili olarak yaptığı
basın toplantısında "Amerikan halkı, merkezi ekonomiden piyasa ekonomisine
geçişin mükemmel örneği olduğuna inandığı Moğolistan'ın demokratik
reformlarına büyük önem vermekte ve desteklemektedir. ABD, Moğolistan'ın
siyasi ve ekonomik reformlarını tutarlı ve devamlı bir şekilde desteklemektedir"
demiştir.218 Ocak 1991’de ABD Kongresi Moğolistan’ın En Çok Tercih Edilen
Devlet Statüsünü garantilemiştir.219 Temmuz 1991’de Moğolistan'ı ziyaret eden
Dışişleri Bakanı James Baker (1990’daki Moğolistan’ı ziyareti Ağustos 1990’daki
Irak’ın Kuveyt’i işgali ile yarıda kesilmişti), Bush Hükümeti’nin Moğolistan’ın
demokrasiye geçişine tam desteğini dünya kamuoyuna göstermeyi amaçlamıştı.
Bu amaç doğrultusunda diğer ülkelere Ulaanbaatar'a çeşitli yardımlarda bulunma
çağrısında bulunmuştur. James Baker yaptığı konuşmasında "Siyasi ve stratejik
açıdan ABD, ikili ilişkilerin ana trendini önceden belirleyebileceğine inandığım
Moğolistan'ın en önemli üçüncü komşusu olabilecektir” sözlerine yer vermiştir.220
Moğolistan Başbakanı Jasrai Haziran 1993'te ABD-Moğolistan İş Konseyi
Sempozyuma katılmaya ABD'ye gittiği sırada Clinton Hükümeti’nin üst düzey
yetkilileri, Senato, Beyaz Saray Dış İlişkiler ve Dışişleri Komiteleri’nin
başkanlarıyla görüşmüştür. Sempozyumda Jasrai "Demokrasi Moğolistan'da
sağlıklı bir şekilde yerleşmektedir ve Moğolistan güvenli yatırım ve ticaret ortağı
217 Idem. . 218 Batbayar, op. cit., 2002, s. 184. 219 Ibid., s.192. 220 Dugersuren, op. cit., 2002, s. 85.
olabilecektir" açıklamasında bulunarak ABD şirketlerine Moğolistan’a daha çok
yatırımda bulunması çağrısında bulunmuştur.221
Aralık 1993’te yayınlanan ABD Dışişleri Bakanlığı’nın bildirgesi uyarınca
ABD Silahların Önlenmesi Antlaşması’nın sözüne ve ruhuna sadık kalarak,
nükleer silahsız egemen Moğolistan devletini dostu saymaktadır. Silahların
Önlenmesi Antlaşması’na taraf olan nükleer silahsız ülkeler ABD'nin, nükleer
silahsız ülkelere karşı nükleer silah kullanmayacağı, nükleer silaha sahip olan
ülkelerle ittifak yapmayacağı güvencesinden yararlanabilecektir. Eğer Moğolistan
tehdit edilirse ve sorunun BM Güvenlik Konseyi’nce çözülmesini kararlaştırırsa,
ABD diğer konsey üyeleriyle beraber sorunun çözülmesi için elinden gelen her
şeyi yapacağını duyurmuştur. 222
Moğolistan ve ABD arasındaki ilişki açısından 1995'te gerçekleşen en
önemli olay belki de ABD Başkanı Bill Clinton'un eşi Hillary Rodham Clinton'un
Pekin Kadınlar Konferansı’na katıldıktan sonra Moğolistan'ı ziyaret etmesidir.
Hillary Clinton Moğolistan’a enerji sektörü için 3.5 milyon dolar ve çocuk sağlığı
için 1 milyon dolar yardım paketi getirmiştir. 7 Eylül 1995'te Moğolistan Devlet
Üniversitesi’nde yaptığı konuşmasında Moğolistan'ın siyasi ve ekonomik geçiş
sürecine harcadığı çabayı övmüş ve "Ben buraya Moğolistan'ın demokrasi,
bağımsızlık ve refahına ABD'nin güçlü desteğini iletmeye geldim" demiştir. Bu
konuşmanın yapıldığı sırada ABD Temsilciler Meclisi, temsilci hükümetini
geliştirmek için demokratik reform ve insan hakların güçlendirilmesi ve
derinleştirilmesi gerektiği yönünde karar almış ve Moğolistan'daki demokrasi,
insan hakları ve serbest piyasa ekonomisinin gelişmesi için desteğini devam
221 Batbayar, op. cit., 1994, s. 44. 222 Enkhsaikhan, op.cit., s. 350.
ettireceğini belirtmiştir.223 1995'te Cumhurbaşkanı Ochirbat'ın New York'ta BM'in
50. Yıldönümünü kutlamaları sırasında ABD Başkanı Clinton ile görüşmesi, ABD
senatör heyeti ve ABD Dışişleri Bakanlığı’nın Asya Bölümü Başkanı Vinston
Lord’un Moğolistan’ı ziyaret etmesi Moğolistan-ABD ilişkilerini
şekillendirmiştir.224
1996 yılında iktidara gelen Demokratik Koalisyon Hükümeti’nin ABD ile
olan ilişkilerini iki komşu ile olan ilişkiler düzeyine çıkarması kuşkusuz ABD’yi
memnun etmiştir. Clinton, Avustralya ve Tayland'a yaptığı ziyareti sırasında
Moğolistan'ın Asya'daki demokrasi örneği olduğunu belirtmiştir.225 Pasifik'teki
ABD askeri komutanı, Moğolistan Savunma Bakanı’na ABD'nin Moğolistan'ın
üçüncü komşusu olabileceğini belirtmiştir. Pasifik'teki ABD Askeri Birliği’nin
sorumlu olduğu bölgeleri arasında Moğolistan'ın hava sahası da yer almaktadır.226
ABD’nin Moğolistan’a olan ilgisi burada gelişen demokrasi, insan hakları,
hükümet dışı örgütler, seçmenlerin eğitimi, kadınlara karşı işlenen suçlarla
mücadele gibi konularda yoğunlaşmaktadır. Bu bağlamda 1998'de Moğolistan'ı
ziyaret eden ABD Dışişleri Bakanı M. Albright Moğolistan'ın demokratikleşme
çabasına ABD desteğinin devam ettiğini belirtmiştir. Albright'in Moğolistan
ziyaretini özel kılan ise çeşitli alanlardaki kadın liderlerle görüşmesi ve kadınların
siyasi karar alma sürecine katılmasının önemini ve değerini vurgulaması
olmuştur.227
ABD'nin bu tür üst düzey ziyaretlerine Moğolistan'ın iki komşusu şüphe
ile yaklaşmaktadır. SSCB'nin dağılmasından sonra oluşan boşluğu doldurmaya 223 Severinghaus, op. cit., 1996, s. 98. 224 Idem. . 225 Bayarkhuu, op. cit., 1996, s. 14. 226 Ibid., s. 15. 227 Gadaad Khergiin Yam, op. cit., s. 28.
çalıştığını düşünmektedir. Moğolistan'ın ÇHC ve Rusya Federasyonu arasında yer
alması ve son zamanlarda ABD ile yakın askeri işbirliği içinde olması bu iki
ülkeyi endişelendirmektedir.
11 Eylül 2001’de ABD’nin terörist saldırıya maruz kalmasını şiddetle
kınayan Moğolistan terörizme karşı mücadelede ABD ile birlikte hareket
edeceğini belirtmiştir. 2004 yılın ikinci yarısında Moğolistan Cumhurbaşkanı
ABD’yi ziyaret edecektir. Ziyaret sırasında iki ülke arasındaki ilişkiye temel teşkil
edecek Moğol-Amerikan Ortak Bildirgesi’nin imzalanması beklenmektedir.228
ii. Yardım
1991'de Moğolistan'ı ziyaretinden sonra James Baker, ABD’de
Cumhuriyetçi Parti ve onun ortak kurumu Uluslararası Cumhuriyetçiler Enstitüsü
(IRI)’ye Moğolistan'ın demokratikleşme sürecine yardımda bulunması için
birşeylerin yapılması gerektiğini söylemiştir. Bunun üzerine IRI uzmanları
Moğolistan'a gönderilmiştir. Onların amacı derin anlaşmazlık içerisinde olan
muhalif partilere koalisyonun oluşturulması gerektiğine inandırmaktı. IRI
stratejistleri, Demokratik Koalisyonun birleşmiş platformunun gerekliliğini, seçim
bildirgesinin tasarlanmasını ve Amerikan tipi seçim kampanyasını öğretmiştir.229
Moğolistan, Soğuk Savaş sonrasında içine düştüğü ekonomik bunalımdan
çıkmak için dış yardım arayışına yönelmiştir. 1991-1996 yılları arasında ABD,
Moğolistan'ın kalkınmasına yardımcı olacak programların uygulanmasıyla
ilgilenmekteydi. Barış Gönülleri 1991'de faaliyetlerine başlamıştır ve bugün yılda
yaklaşık 100 gönüllü çalıştırmaktadır. USAID (ABD uluslararası yardım
228 (2004), “Mongol Ulsyn Gadaad Bodlogo.” < http://www.extmin.mn/statement-LErdenechuluun.htm/ > (28.03.2004). 229 Nate Thayer, "Forward Steppes," Far Eastern Economic Review, March 27, 1997, s. 19.
programı) ilk olarak acil enerji yardımında ve ekonomik politik tavsiyelerde
bulunmayı önermiştir. Şimdi ise iktisadi büyüme, özel sektörlerin kalkınması,
özelleştirme, ABD yatırımı ve kırsal altyapısını geliştirme konularıyla
ilgilenmektedir. Eğitim alanında Moğol öğrencilerin ABD'ye gönderilmesini
teşvik etmektedir. Gıda yardım paketi acil ihtiyaçların karşılanması için
oluşturulmuş ve 1997-1998'de 20 bin ton buğday sağlamıştır. USAID yardımı
yıllık 12 milyon dolara ulaşmıştır. Bunun yanı sıra 5 milyon dolar da gıda yardımı
ve daha fazlası uluslararası konuları içeren programlara ayrılmaktadır. 230
ABD yardımlarının çoğu bağış şeklinde sağlanmaktadır. Yeni USAID
programları Moğolistan'ın kırsal kalkınmasını maddi yollarla geliştirme şeklinde
tasarlanmıştır. Örneğin bu programlarından biri olan Çiftçi programı, çobanların
ekonomik kararın alınmasına katılmasını sağlamak ve piyasanın kalkınmasında
kurumsal kapasitenin oluşturulmasıdır. Program, yerel kaşmir keçilerinin
çoğaltılmasına yardımcı olmakta, yeni tarım teknoloji ve işletme yöntemlerini
tanıtmaktadır. Diğer USAID projeleri Gobi Bölgesel Ekonomik Büyümenin
Teşviki, "Gobi İş Haberleri" yerel gazetesinin ve yerel radyo istasyonunun
çiftçilere daha fazla ticari bilgileri sağlamasına, çiftçilerin serbest piyasa
sisteminden yararlanmasını arttırmasına ve piyasaya entegre olmasına yardımcı
olmaktır. USAID aynı zamanda çiftçilerin ticaretini modernleştirmek ve
çeşitlendirmek için sermaye sağlayan banka dışı mali kuruluşların kurulmasına
yardımcı olmuştur.
iii. Ticari İlişki
230 Batbayar, op. cit., 2002, s. 184.
1991'de Moğolistan ve ABD hükümetleri arasında Ticari Anlaşmanın
sonuçlanması iki ülke arasındaki ticari ilişkinin genişlemesi için uygun ortam
yaratmıştır. Washington, Moğolistan'ın ekonomik kalkınmasına yardımcı olmak
amacı ile ABD tekstil piyasasına girmesini kolaylaştırmak için Moğolistan'ın
serbest kotasını kabul etmiştir, fakat Amerikan ticari yetkililerinin korktukları ise
Çin ve Hong Kong şirketlerinin çok sayıda tekstil ürünlerini "Moğolistan'da
üretilmiştir" etiketiyle Amerika'ya sokmak istemesidir. Nisan 1993'te Moğolistan
ve Amerikan gümrük yetkilileri Moğolistan'ın kuzeyindeki Darkhan kentinde
ABD'ne nakil etmek üzere binlerce dolar değerinde Çin'de üretilmiş ürünler
bulmuştur. Yasal olmayan bu durumun devam etmesi halinde ABD hükümeti
çareyi Moğolistan’ın serbest kotayı kaldırmakta bulacağını belirtmektedir.231
1999'da ABD Kongresi, Moğolistan ile olan ticari ilişkisini daimi hale
getirme ve Temmuz ayında da ABD Başkanı, Moğolistan'ı Tercihli Ticari Sisteme
dahil etme kararını almıştır. Bu yüzden Moğolistan, ABD ile ticari ilişkisini
genişletecek en uygun koşula sahip olmuştur. Böylece Moğol malların (tekstil
ürünleri üzerindeki kota 1991’de kaldırılmıştı) ABD piyasasına girmesi için kota
limiti kaldırılmış bulunmaktadır. 232
1999'da ABD ile olan ticaret hacmi Moğolistan'ın toplam ticaret hacminin
% 8.9'una 2001 yılında % 10.4’üne denk düşmektedir. Bu oran 1995'in oranından
2.5 kat daha fazladır (ABD ile Moğolistan arasındaki ticaret hacmi Tablo I’de
gösterilmiştir). Moğol ihracatçıları ABD'ye 1995’te 25.8 milyon dolar değerinde
ihracat yaparken ihracatını çok çabuk arttırmıştır ve 2001'de 84.7 milyon dolar
231 Peter Hannam, "Dragons Breath," Far Eastern Economic Review, June 17, 1993, s. 52. 232 Gadaad Khergiin Yam, loc. cit.
tutarında ihracat yapabilmiştir (toplam ihracatın % 22’si). Kaşmir işletmeciliği,
petrol arama, maden ve tekstil gibi alanlarda yaklaşık 52 Amerikan ve Amerikan-
Moğol ortak şirketi faaliyette bulunmaktadır. Geçtiğimiz yıllarda Moğol tekstil
ürünleri ABD piyasasında istikrarlı konum elde etmiştir.233
Tablo I: Moğolistan-ABD Ticaret Hacmi milyon dolar
1995 1999 2000 2001
Toplam dönüşüm 40.3 77.8 121.3 98.6
İhracat 25.8 46.3 92.9 84.5
İthalat 14.5 31.5 28.4 13.9
Kaynak: Mongol Ulsyn Undesnii Statistikiin Gazar, Mongol Ulsyn Statistikiin Emkhtgel 2001, Ulaanbaatar, Mongol Ulsyn Undesnii Statistikiin Gazar, 2001, s. 196.
Moğolistan ile ABD arasındaki ilişkileri genişletmek için iki ülke arasında
siyasi diyaloga uygun ortamların oluşturulması, ikili ilişkilerin yasal temelinin
güçlendirilmesi, ticareti genişletme ve doğrudan yatırımın arttırılması gibi
politikalar uygulanmalıdır. 234
iv. Eğitim ve Askeri İşbirliği
İki ülkenin akademik kuruluşları arasındaki işbirliği gelişmektedir.
Moğolistan bilim adamları, Amerikan jeolojik araştırma grupları, NASA ve diğer
programlarla işbirliği içinde çalışmaktadır. Birleşik Devletler Asya Çevre
Programı’nın yeni anlaşması şehir planlama, bölgesel ve mali işletmeciliği üzerine
odaklanmıştır. Moğolistan, genç Moğol uzmanlarının eğitimi, sosyal alanda
233 Idem. . 234 Ibid., s. 29.
bilimsel ve teknik keşiflerin tanıtılması ve işbirliğine büyük önem vermektedir.235
Askeri işbirliğinin başlangıcı İngilizce öğretme, askeri adalet, tıp bilimi, sivil-
asker ilişkileri, sivil savunma, felaketi önleme ve insani yardım şeklinde
gerçekleşmeye başlamıştır.
Moğolistan ile ABD arasında askeri eğitim ve tatbikatlar çerçevesinde
savunma işbirliği yeni programların uygulanmasıyla her geçen gün gelişmektedir.
Moğolistan, Barış Gücü Operasyonu’na katılmak için elit bir ordunun kurulması
ve Moğolistan Silahlı Kuvvetleri’nin modernizasyonu için ABD'den yardım
istemiştir.236
2. Japonya
a. 1990 Öncesinde Moğolistan Japonya İlişkileri
1904-1905’de Çarlık Rusyası’nı yenilgiye uğratan Japonya, Asya’da
Moğolistan’ın bağımsızlığını kazanabilmesi için tek umut olmuştur. Moğol
liderleri, bağımsızlıklarını destekleyebilecek tek ülke olduğuna inandıkları Japon
Hükümeti’ne savunma ve ticari işbirliği için 1912-1914 arasında talepte
bulunmuştur. Fakat Japon Hükümeti Moğolistan'ın bu talebine ret cevabı
vermiştir.237 Bunun nedeni 1907 ve 1912'de Çarlık Rusyası ile yapmış olduğu
gizli anlaşmalardır.238
1931’de Japonya Mançurya’yı işgal ederek Moğolistan’ın komşusu haline
gelmiştir. 1935 yılında Japonya ve Moğolistan arasında Mançurya’da
gerçekleştirilen müzakereler sırasında Japon tarafı sınır sorunlarının çözümüne
yanaşmamıştır. Bunun yerine Japonya'nın askeri planlarını gerçekleştirilmesi için
235 Idem. . 236 Batbayar, op. cit., 2002, s. 185. 237 Ibid., s. 187. 238 Dugersuren, , op. cit., 2002, s. 78.
uygun olan Moğolistan toprağında birkaç üssün kurulması için bütün olanaklarını
kullanmıştır. Gerçekte ise Japon tarafı Ulaanbaatar, Bayantumen ve diğer yerlerde
yarı diplomatik statüye sahip beş tane temsilciliğin açılma talebinde bulunmuştur.
Moğolistan'ın reddetmesi durumunda Moğolistan büyük tehlike ile karşı karşıya
kalacaktı. Moğolistan bu talebi reddetmiştir ve sınır görüşmeleri herhangi sonuç
getiremeden sona ermiştir.239
SSCB yöneticileri, Japonya'nın bu durumunu SSCB'nin Uzak Doğusu ve
Sibirya'ya doğrudan tehdit olarak algılamıştır ve 1936 yılında SSCB, Moğolistan
ile Savunma Protokolü imzalamıştır. Moğolistan-Japonya ortak sınırında artan
gerilim 1939 yılında patlak vermiştir ve Japon askerleri Moğolistan'ın doğu
sınırına saldırıya geçmiştir. Moğolistan, SSCB askerleri sayesinde Japon
askerlerini ülkesinden çıkartabilmiştir.240 1941'de Sovyetler ve Japonya arasında
imzalanan Ortak Beyannamede Japon tarafı Moğolistan'ın ülkesel bütünlük ve
sınır ihlal edilmezliğine saygı duyacağını belirtmiştir.241 1945’te İkinci Dünya
Savaşı’nın bitmesine birkaç ay kala Moğolistan, Japonya'ya savaş ilan etmiştir ve
Sovyet askerleriyle birlikte Mançurya ve Tibet’te saldırılar düzenlemiştir.
1957 yılında Moğolistan Hükümeti, ilk defa Japonya ile ilişkilerin
düzelmesine hazır olduğunu belirtmiştir. Bunun nedenini belki de SBKP’nin 20.
Kongresi’nden aramalıyız. Kruşçev’e göre sosyalist ve kapitalist sistemlerinin
yanyana varoldukları tartışma götürmez bir gerçektir. Kongre’de sosyalizmin
kapitalist ülkelere şiddet ve savaş olmaksızın da girebileceğini söyleyerek Sovyet
dış politikasını “barış içinde bir arada yaşama” ilkesi ve kapitalizm ile sosyalizm
arasında bir savaşın kaçınılmaz olduğu görüşünü reddeden bir temel üzerine 239 Ibid., s. 46. 240 Batbayar, op. cit., 2002, s. 188. 241 Dugersuren, op. cit., 2002, s. 46.
oturtmuştur.242 1960'ların başında Japon tarafı da ilişkilerin kurulmasının uygun
olduğunu söylemiştir. Haziran 1961'de ABD'nin Moğolistan ile diplomatik ilişki
kurmak için görüşmelerde bulunmak istediği sıralarda Moskova'daki Japon
Büyükelçiliği aynı amaç için iki kişiyi Moğolistan'a göndermek istemiştir.
Moğolistan Hükümeti ise iki ülke arasında varolan savaş durumunu durdurmak,
diplomatik ilişki kurmak ve ilk görüşmelerin büyükelçilikler düzeyinde
yapılmasını istediğini belirtmiştir. ABD'nin "hayati ulusal çıkarları" gereği
Moğolistan ile yapılmasını kararlaştıran görüşmelerini iptal etmesi Japonya'yı da
çıkmaza sokmuştur.243
1971 yılında iki ülke arasında diplomatik ilişki kurma müzakereleri
Moskova'daki Moğolistan ve Japon Büyükelçileri arasında başlamıştır.244
Görüşmelerin başlaması için Moğolistan tarafı 1971 başında Japonya'ya önemli
bir memorandum iletmiştir. Memorandumun içeriğine bakıldığında iki ülke
arasında karşılıklı kazançlı ekonomik ilişkilerin gelişmesinin iki ülke arasında
diplomatik ilişkinin kurulmasına katkıda bulunacağı yorumu göze çarpmaktadır.
Eğer Japon tarafı bu tür bağların gelişmesini istiyorsa Moğolistan karşılıklı
kazancın somut sorunları üzerine fikir alışverişinde bulunmaya hazırdır. 11 Şubat
1971'de Halkın Büyük Huralı iki ülke arasındaki savaş durumunu sona erdiren
kararı almıştır. Moğolistan dış politikası barış içinde bir arada yaşama ilkesine
uygun olarak farklı sosyo-politik sisteme sahip ülkelerle ilişkiyi geliştirmeyi
amaçladığını belirtmiştir.
Müzakereler sırasında Moğolistan tarafı 1939 Khalkhyn Gol savaşının
tazminatının ödenmesi konusunu gündeme getirmemeyi ve Japon tarafı ise 242 Oral Sander, “Siyasi Tarih 1918-1994,” 5. Baskı, Ankara, İmge Kitabevi, 1994, s. 337. 243 Dugersuren, op. cit., 2002, s. 78. 244 Ibid., s. 79.
ekonomik işbirliği yoluyla Moğolistan’a yardımda bulunmayı kabul etmiştir.
Böylece 24 Şubat 1972'de iki ülke arasında diplomatik ilişki kurulmuştur. Aynı yıl
Moğol-Japon Ekonomik Komisyonu ekonomik işbirliği için görüşmelere
başlamıştır. 1977 yılında ekonomik işbirliği anlaşması tazminatın ödenmesi
sorununu hemen hemen çözmüştür ve iki ülke arasında ekonomik işbirliğinin
gelişmesi için temel taşını koymuştur.245
1980'li yılların sonunda iktisadi planlama ve dış ticaret ile yakından
ilgilenen Moğolistan Hükümeti, Japonya ile ilişkinin geliştirilmesinin
Moğolistan’ın yararına olacağını vurgulamıştır. Aralık 1987’de, hangi sürecin
Moğolistan'ın Japonya ile olan ilişkilerini geliştireceği konusunda hükümete
somut tavsiyelerde bulunmak üzere Hükümetlerarası Çalışma Grubu
oluşturulmuştur. Bu Çalışma Grubu’nun ortaya attığı, Japonya’yla aktif ekonomik
ilişki kurma çağrısında bulunan öneriyi Başbakan D. Sodnom Ekim 1988’de
onaylamıştır.
1988 yılın sonunda İktisadi Planlama Devlet Komitesi’nin Başkan
Yardımcısı T. Namjin Japonya’yı ziyaret etmiş ve iki ülke arasındaki ekonomik-
ticari ilişkilerin teşviki için önerilerde bulunmuştur. T. Namjin, Moğol
Hükümeti’nin temel amacının yüksek teknolojiyle Moğolistan’ın hammaddelerini
işletebilecek endüstrinin geliştirilmesi ve yüksek değere sahip tüketim malını
dünya piyasasına sürebilmesi olduğunu açıklamıştır. T. Namjin özellikle çelik ve
bakır fabrikasının kurulması, iletişim araçların üretilmesi, madenlerin ortaklaşa
araştırılması, küçük ve orta ölçekli girişimlerin kurulmasını önermiştir. Bunun
yanı sıra iki taraf Moğolistan’ın turistik potansiyelinin nasıl araştırılacağı ve Japon
245 Ibid., s. 80.
turistlerini Moğolistan’a nasıl çekeceği konusunda fikir alış verişinde
bulunmuşlardır.
İki ülke arasındaki siyasi ilişkiler de üst düzeyde gelişmeye başlamıştır.
Mayıs 1987’de Moğolistan Dışişleri Bakanı M. Dugersuren Japonya’yı ziyaret
etmiş ve Mayıs 1989’da da Japon meslektaşı Moğolistan’a resmi ziyarette
bulunmuştur. 1972’den beri ilk defa Dışişleri Bakanları karşılıklı ziyaretlerde
bulunmaktadır. Ulaanbaatar’ın isteği üzerine Japon Hükümeti ekonomik işbirliği
potansiyelinin belirlemesi için özel heyet göndermeyi kabul etmiştir.
Moğolistan’daki Japon Büyükelçisi başkanlığındaki özel heyet Ağustos 1989’da
Moğolistan’a gelmiştir ve yakın gelecekte Japonya'nın yardım yapabileceği
alanlarını belirleyerek Japon Hükümeti’ne göndermiştir.246
b. Kapsamlı Ortaklığa Doğru
i. Siyasi Diyalog
Soğuk Savas’ın bitmesi her iki ülke için büyük fayda sağlamıştır.
Moğolistan “de facto” olarak bağımsızlığını kazanmış ve uluslararası alanda daha
fazla ülkeyle işbirliği yapma imkanına sahip olmuştur. Bu bağlamda Moğolistan,
demokratik reform ve piyasa ekonomisine geçişini destekleyecek Asya’nın en
etkin ülkesi Japonya’ya yönelmiştir. Japonya için Soğuk Savaş’ın bitmesi ve
SSCB’nin süper güç kimliğini yitirmesi ABD’nin denetiminden kurtulma,
kendine özgü bir devlet yapılanmasıyla Asya’da gerçek bir Japon varlığını
sürdürebilme fırsatının ortaya çıkması biçiminde değerlendirilmiştir. Bunun için
Japonya çevredeki diğer devletlerden destek kazanmak, onların Japonya’ya olan
güvenlerini artırmak ve yakın ilişkiye girmek yoluyla yavaş yavaş hedefine
246(2003), “Bilateral Relations.” <http://www.mofa.go.jp/region/asia-paci/mongolia/index.html> (30.11.2003).
ulaşmaktan başka çözüm yolu olmadığının farkına varmıştır.247 İki ülkenin
örtüşen ortak çıkarı Moğolistan ve Japonya’yı birbirlerine yaklaştırmış ve
işbirliğine yeni bir ivme kazandırmasını sağlamıştır.
Ağustos 1991’deki Japon Başbakanı Toshiki Kaifu’nun Moğolistan’ı
ziyareti bu amacın gerçekleştirilmesi için atılan ilk somut adım olmuştur. Japonya,
uluslararası toplulukların ve G-7’nin tek etkin Asya ülkesi olarak Moğolistan’ın
reform sürecini desteklemekte, Moğolistan’ın geçiş dönemin zorluklarını
aşabilmesi için G-7 ülkelerine ve geniş çaplı uluslararası topluluklara yardım
çağrısında bulunmaktadır. Başbakan Toshiki Kaifu’nun kişisel desteğiyle G-7,
1990’daki Houston ve 1991'deki Londra toplantılarında Moğolistan'ın reformunu
desteklemişti.248 Japon tarafı Moğolistan'daki demokratikleşme süreci ve serbest
piyasa ekonomisine geçişin başarısı, Doğu Asya bölgesinde barış ve istikrarın
sağlanmasına katkıda bulunduğuna inanmaktadır.249 Moğolistan için Başbakan
Kaifu’nu ziyareti demokratik, endüstrileşmiş ülke lideri tarafından gerçekleştirilen
ilk ziyaret ve Japon Hükümeti’nin Moğolistan’a olan desteğinin göstergesi olarak
önem taşımaktadır.250
Japon Dışişleri Bakanlığı’nın Asya Bölüm Başkanı R. Kato ikili
ilişkilerini “Kapsamlı Ortaklık" çerçevesinde gelişmesi gerektiğini
düşünmektedir. Bu düşüncesini Kato 1996’da Moğolistan’ı ziyareti sırasında dile
getirmiştir. Kato’ya göre "Kapsamlı Ortaklık", ikili ilişkilerin ekonomik, eğitim
247 Ömer Sıdık, “Soğuk Savaş Sonrası Japon Dış Politikası: Hegemonya’ya Geri Dönüş mü?,” Stratejik Analiz, C. I, No. 5, Eylül 2000, s. 52. 248 Bayarkhuu, op. cit., 1998, s. 62. 249(2003), “Bilateral Relations.” <http.//www.mofa.go.jp/region/asia-paci/mongolia/index.html> (30.11.2003). 250(2003), “Bilateral Relations.” <http://www.mofa.go.jp/region/asia-paci/mongolia/index.html> (30.11.2003).
yönlerinin yanı sıra siyasi ve güvenlik yönlerini da kapsayacaktır.251 Başbakan
Mendsaikhanıy Enkhsaihan Şubat 1997’de iki ülke arasında diplomatik ilişki
kurulmasının 25. Yıldönümü nedeniyle Japonya’yı ziyareti sırasında252 “Kapsamlı
Ortaklık" çerçevesinde ikili ilişkilerin aktif bir şekilde gelişmesini kabul etmiştir.
"Kapsamlı Ortaklık", siyasi ilişkilerin karşılıklı anlayış, güven, ticari ve ekonomik
ilişkilerde eşitlik ve karşılıklı kazanç üzerine temellenmesi, kültürel, eğitim ve
bilimsel bağlarını içeren geniş çaplı insani hareketlilik, hükümet düzeyinde aktif
siyasi diyalog, savunma ve güvenlik konularda anlaşma, uluslararası örgütler
dahil uluslararası arenada ortak katılım gibi hususları içermektedir.
İki hükümet arasında savunma ve güvenlik konularını içeren siyasi diyalog
1997’de başlamıştır. Savunma Bakanı D. Dorligjav Japonya’yı ziyaret ederek
bölgedeki askeri ve siyasi durum ile ilgili fikir alışverişinde bulunmuştur. Japon
Savunma Güçleri Başkan Yardımcısı A. Hozuki aynı sene Moğolistan’ı ziyaret
ederek Moğol yetkililerini ilk defa Japon Askeri Koleji’ne davet etmiştir.
Moğolistan Ulusal Güvenlik Konseyi Sekreteri, Savunma Bakanlığı Dışişleri
Bölüm Başkanı ve Moğolistan Askeri Kolejin Rektörü 1998’de Japonya’yı ziyaret
etmiş, askeri tatbikat ve diğer konuları ele almıştır.253
Moğolistan ve Japonya Dışişleri Bakanlıkları 1997’de Çin, Rusya, Kore
Adaları ve Orta Asya'nın bölgesel durumları, Kuzey Doğu Asya’daki güvenlik
diyalogu ve BM’de Japonya ile Moğolistan arasındaki işbirliği gibi konuları
içeren siyasi diyalogu başlatmıştır.254 Bu siyasi diyalog, Japonya ve Moğolistan
Dışişleri Bakanlıkları’nın geniş çaplı ve serbestçe fikir alışverişinde bulunmasına, 251 Batbayar, op. cit., 2002, s. 195. 252(2003), “Bilateral Relations.” <http://www.mofa.go.jp/region/asia-paci/mongolia/index.html> (30.11.2003). 253 Batbayar, op. cit., 2002, s. 198. 254 Idem. .
uluslararası durumlarla ilgili bilgi değişiminin sağlanmasına, karşılıklı güvenin
derinleşmesine ve iki ülke arasında "Kapsamlı Ortaklık"ın kurulmasına yardımcı
olmaktadır.255
Mayıs 1998’de Moğolistan Cumhurbaşkanı Natsagiin Bagabandi
Japonya'yı ziyareti sırasında İmparator Akihito, Başbakan R. Hashimoto ve
Japonya’nın diğer üst düzey yetkilileriyle görüşmüştür. 14 Mayıs 1998’de
imzaladığı “Ortak Beyanname”de Cumhurbaşkanı Bagabandi, uluslararası barış
ve güvenliğin sağlanmasına daha aktif katılması ve uluslararası toplulukta kendi
konumuna uygun rol oynaması için Japonya’nın BM Güvenlik Konseyi’ne daimi
üyeliğini desteklediğini belirtmiştir.256
Soğuk Savaş’ın sona ermesinin ardından Japonya, uluslararası alandaki
siyasi statüsünü yükseltmek için BM Güvenlik Konseyi’ne daimi üye olmak gibi
ciddi istekte bulunmuştur. 1999’un başlarında dönemin Japon Dışişleri Bakanı
Takamura bu arzusunu dile getirerek: “Japonya’nın bir daimi üye devleti gibi,
BM’de rolünü yerine getirebilecek kapasitesi vardır” demiştir ve 1999’dan
itibaren Tokyo üç yönden BM ile ilgili dış politikasını uygulamaya
hazırlanmıştır.257 Birincisi, Japonya’nın BM Güvenlik Konseyi Temsilcisi Satou,
BM üyesi olan 189 ülkeyi tek tek ziyaret ederek, Japonya’nın daimi üyeliğine
destek olmalarını sağlamaya çalışmıştır. İkincisi, BM’de etkileyici güce sahip
kişisel güçleri kullanarak (örneğin BM Ekonomi Komitesi Başkanı veya BM
Geliştirme Komitesi Başkanı gibi kişileri kullanarak), onların gücüyle BM’e baskı
yapmaya girişmiştir. Üçüncüsü, BM’deki geçici üyelerin mevkisini yükseltmek ve 255 (2003), “Comprehensive Partnership.” <http://www.mofa.go.jp/announce/event/2001/7/0712html> (30.11.2003). 256(2003), “Bilateral Relations.” <http://www.mofa.go.jp/region/asia-paci/mongolia/index.html> (30.11.2003). 257 Sıddık, op. cit., s. 56.
sayısını arttırmayı hedeflemiştir. Günümüzde Japonya BM daimi üyesi
olmamasına rağmen, BM’ye maddi katkıda bulunma konusunda ABD’den sonra
ikinci sırada yer almaktadır. (ABD % 25’ini, Japonya % 17.9’unu sağlamaktadır)
Japonya katkı payını % 10 indirerek BM’e baskıda bulunmayı düşünmektedir.258
Moğolistan’ın geçiş sürecine Japonya’nın desteği kuvvetli bir şekilde
devam etmektedir. Bunun en büyük göstergesi Temmuz 1999’da Başbakan Keizo
Obuchi’nin Moğolistan'ı ziyaretidir. Bu ziyaret Moğolistan’da demokratik
reformun başlamasından bu yana Japon Başbakanı tarafından gerçekleştirilen
ikinci ziyarettir. Japonya Başbakanı Obuchi, bu ziyaretin barış ve demokrasi
değerleri üzerine temellenmiş ikili ilişkilerin yeni aşamasının başlangıcı olduğunu
vurgulamış ve Moğolistan’ın reform ve yenileme çabalarına Japonya’nın aktif
desteğini yenilemiştir. Obuchi gelecek yüzyılda "Kapsamlı Ortaklık”ın
oluşturulması için Japonya’nın daha fazla çaba harcayacağını kuvvetle
vurgulamıştır. Başbakan Obuchi ve Moğol meslektaşı Kore ile ilgili fikir
alışverişinde bulunmuştur. Başbakan Obuchi, Kuzey Kore ile ilgili olarak kuşatma
ve diyalog arasındaki dengeyi sağlama politikasını devam ettireceğini ve şu anda
Kuzey Kore'nin güdümlü silah sorununun çok büyük ilgi odağı olduğunu
belirtmiştir. Obuchi, Kuzey Kore ile geleneksel bağları olan Moğolistan’ın roket
fırlatma ve diğer konulara karşı saygılı, ileri dönük tutum sergilemesi konusunda
baskıda bulunması istemiştir.259
Japonya-Kuzey Kore ilişkisinde Soğuk Savaş’ın sona ermesinden hemen
sonraki uluslararası değişim döneminde, normalleşme çabaları gösterilmiş
olmasına rağmen, olumlu sonuca varamamıştır. Japonya-Kuzey Kore ilişkisinin
258 Ibid., s. 57. 259 Batbayar, op. cit., 2002, s. 199.
normalleşmesini amaçlayan görüşme, 1997 yılında Çin’in başkenti Pekin’de
yapılmıştır. Japonya’nın bu ilişkiden en önemli beklentisi, Kore yarımadasındaki
gergin duruma son vererek biraz rahatlamak olmuştur. Kuzey Kore’yi Japonya ile
ilişki kurmaya zorlayan sebeplerin başında, Kuzey Kore’deki kıtlık sorunu yer
almaktadır. Fakat Kuzey Kore’nin Ağustos 1998’de Japon Denizi’ne fırlattığı,
nedeni belirsiz 2000 km menzilli balistik Tepodong deneme füzesi ile işler yine
karışmıştır. Olaydan sonra Japonya, Kuzey Kore’yi cezalandırma politikası
uygulayıp, bütün yardımlarını dondurmuştur. 1999’un sonlarına doğru iki devlet
yetkilileri tekrar biraraya gelerek, ilişkinin normal hale gelmesi hakkında
anlaşmışlardır. Anlaşmaya göre, Japonya dondurduğu bazı maddi yardımları
yeniden vermeye başlamıştır.260
Haziran 2000’de iktidara geldikten sonra Başbakan Nambaryn Enkhbayar
ilk dış ülke ziyaretini Şubat 2001’de Japonya’ya gerçekleştirerek uluslararası
alanda Moğolistan’ın Japonya’ya olan desteğinin devam ettiğini göstermiştir.
Japonya başbakanın bu ziyaretinden pek memnun kalmıştır. İki ülke arasında
diplomatik ilişki kurulmasının 30. Yıldönümü nedeniyle Japonya 2002’de
Moğolistan Dışişleri Bakanı’nı davet etmiş. Bu vesileyle Japon tarafı üst düzey
ziyaretler aracılığıyla Moğolistan ile Japonya'nın işbirliğini genişletmek
istemiştir.261 Bu amaç doğrultusunda 4 Aralık 2003'te Başbakan Junichiro
Koizumi Ulaanbaatar'ı ziyareti etmiş ve Moğolistan Cumhurbaşkanı Natsagiin
Bagabandi görüşmüştür. Görüşme sırasında Moğolistan, Kuzey Kore ile ilgili
260 Sıddık, op. cit., s. 58. 261(2003) “Visit to Japan by Minister of Foriegn Affairs Luvsangiin Erdenechuluun of Mongolia.” <http://www.mofa.go.jp/region/asia-paci/mongolia/fmv0207.html> (30.11.2003).
olarak altı taraflı görüşmelerin devamı dahil diyalog yoluyla bu sorunların barışçıl
yollarla çözülmesinin gerekliliği üzerine durmuştur.262
ii. Ekonomik İşbirliği, Ticaret ve Yardım
Japonya 1990'ların başında Moğolistan'da ekonominin kötüleşmesiyle zor
duruma düşen insanlara insani yardım yapmaktaydı. Sonrasında ise ekonominin
kendi kendine yeterli olabilmesi için ekonomik yardımını altyapının
genişletilmesine kaydırmıştır. Başbakan Kaifu 1991’de Moğolistan’ı ziyareti
sırasında Japon Hükümeti’nin Moğolistan’ın yapısal ekonomik reformları için 2
milyar yen kredi açmayı kabul ettiği kararını iletmiştir. 1991’de Japonya’nın
Moğolistan’a olan toplam yardım miktarı 10 kat daha artmış, 640 milyon yenden
8.2 milyar yene ulaşmıştır. Eylül 1991’de Moğolistan’ı destekleyen uluslararası
grup toplantısının ilki Japon Hükümeti’nin girişimiyle ve Dünya Bankası’nın
işbirliğiyle Tokyo’da gerçekleşmiştir.263 IMF, Dünya Bankası, Asya Kalkınma
Bankası ve UNDP gibi dört uluslararası örgüt ile 14 ülke heyeti katılmıştır.
Katılan örgüt ve devletler Moğolistan Hükümeti’nin faaliyetlerini desteklemekte
ve 55 milyon dolar Japonya’dan olmak üzere toplam 150 milyon dolar yardımda
bulunmuştur.264
Japonya üçüncü dünya ülkelerine yardımda bulunmak amacıyla Resmi
Gelişme Yardım (ODA) programını 30 Haziran 1992’de başlatmıştır.265 Japonya
bu yardım programına Moğolistan’ı da dahil etmiştir. Japonya’nın sağladığı
kredilerin çoğu 1993 ve 1994’te demiryolları ulaşımı için sağlanmıştır. Kasım
1993’te Başbakan Jasrai’nın ziyareti sırasında Japon Hükümeti Moğolistan’ın 262(2003), “Japan-Mongolia Summit Meeting.” <http://www.kantei.go.jp/foriegn/koizumiphoto/2003/12/04mongol_e.html> (28.12.2003). 263 Batbayar, op. cit., 2002, s. 193. 264 William, op.cit., s. 54. 265 Sıddık, op. cit., s. 57.
ödemeler dengesi açığını kapatması için 2 milyar yen yardım yapmıştır. Yardım
paketi acil gıda yardımı, eğitim ve kültürel organizasyonlar için diğer teçhizatı da
kapsamaktadır.266 Teknik yardımı Japon Uluslararası İşbirliği Ajansı adlı hükümet
kuruluşlarıyla yürütülmektedir.
İkinci olarak Mart 1997'de iki ülke hükümeti, Japonya tarafından
Moğolistan'a sağlanacak orta ve uzun vadeli yardım politikaları üzerine durmuşlar
ve ekonomik işbirliğinin öncelikli alanlarını belirlemişlerdir. Birincisi, ekonomik
ve endüstriyel temellerini geliştirmesi için teşvik etmek (enerji, nakliyat ve
iletişim alanları); ikincisi, piyasa ekonomisine geçişi için yardım ve insan
kaynakların geliştirilmesi, üçüncüsü tarım ve hayvansal endüstrilerine yardım,
dördüncüsü temel insani ihtiyaçlarına yardım (eğitim, sağlık, tıp ve temiz su).267
Bu dört alana ek olarak sonradan çevre sorunu eklenmiştir.
Bugün Japon Hükümeti’nin gelişmekte olan ülkelere verdiği, 150 ülkeyi
kapsayan yardımdan kişi başına düşen pay oranı açısından Moğolistan ilk
sıralarda yer almaktadır. Japonya'nın yardım paketi enerji, iletişim, hidroloji,
maden, ulaşım, hayvancılık, eğitim ve sağlık gibi alanlarda verimli olmaktadır.268
1991'den beri Moğolistan'ı destekleyen uluslararası grup toplantısı 10 kere
gerçekleştirilmiştir. Bunlardan sekizi Tokyo'da düzenlenmiştir.269
2001'de Moğolistan Başbakanı ile görüştüğü sırada Japon Başbakanı
Yoshiro Mori Moğolistan’da iki yıldır ardarda yaşanan doğal felaketleri üzüntü ile
karşıladığını ve Japon Hükümeti’nin bu felaketlerin meydana getirdiği zararın
266 Batbayar, op. cit., 2002, s. 203. 267(2003), “Bilateral Relations.” <http://www.mofa.go.jp/region/asia-paci/mongolia/index.html> (30.11.2003). 268 Bayarkhuu, op. cit., 1998, s. 62. 269(2003), “Pledge of Japan on İts Assistance to Mongolia.” <http://www.mofa.go.jp/policy/economy/it/asia/coop0107html> (28.12.2003).
giderilmesi için uzun vadeli işbirliği paketi önermek istediğini belirtmiştir. Mori,
Moğolistan’ın kırsal kısımda yaşayan insanların hayat standardını yükseltmek için
ek olarak 300 milyon yen acil yardımda bulunmayı önermiştir. Ekim 2000’de aynı
amaçlar için 1.04 milyar yen sağlamıştır. 27 Mayıs 2003'te Japon Hükümeti ve
BM, Dzud (aşırı kar yağışı nedeniyle oluşan durum) durumunda olan illerdeki
öğretmenlerin eğitim düzeyini yükseltme ve okulların genişletilme projesine
toplam 504 bin dolar sağlama kararı almıştır. Proje UNESCO (BM Eğitim, Bilim
ve Kültürel Örgütü) tarafından uygulanacaktır.270
Soğuk Savaş sonrasında Japonya’nın dış politikasına göz atılacak olursa,
bu dönem Japon yatırımlarının dışa açılma dönemi olup, Japon işadamları daha
ucuz işgücü ve enerji kaynakları bol olan Pasifik bölgesine doğru kaymıştır. Japon
dış politikasının ana hedefi, ilk önce bölgedeki üstünlüğünü ekonomik yatırım ve
yardım stratejisiyle kazanmak olmuştur. Japon ekonomik dış politikasının bir
başka hedefi, Japon Yeninin uluslararası arenada Dolar ve Mark gibi itibar
kazanması ve bölgesel ekonomik işbirliğini genişletmesi olmuştur.
Moğolistan-Japonya ilişkilerindeki gelişmeler ticarette de kayda değerdir.
Moğolistan ve Japonya arasındaki ticaret, 1970’ler ve 1980’lerin sonu arasında 30
kat daha artmıştır. İki ülke arasındaki toplam ticari hacmi 1972’de 1.3 milyon
dolar iken, 1989’de bu sayı 31.4 milyon dolara ulaşmıştır. Başbakan Dumaagiin
Sodnom Şubat 1990’da Japonya’yı ziyareti sırasında iki ülke arasındaki ticari
ilişkiyi düzenleyen anlaşma imzalamıştır.271 Ek olarak Japonya ticareti teşvik
etmek için Moğolistan’ın En Çok Tercih Edilen Devlet Statüsünü garantilemiştir.
Japon Hükümeti aynı zamanda Moğolistan’daki çelik fabrikasının inşaatı için 270 (2003), “Emergency Assistance to Mongolia for Snow and Drought Disaster.” <http://www.mofa.go.jp/announce/announce/2003/5/0527.html> (28.12.2003). 271 Batbayar, op. cit., 2002, s. 191.
Japon İhracat ve İthalat Bankası’nın kredisini garantilemeyi kabul etmiştir.
Moğolistan Japonya’ya bakır derişimi (konsantrasyon) gibi madenlere ek olarak
geleneksel ihracat ürünlerini (kaşmir) ihraç etmeye başlamıştır. 1992’de 49.000
ton ve 1994’te 43.000 ton bakır ihraç etmiştir. Bu sayı 1994’te Moğolistan’ın
bakır ihracatının % 10'una eşittir.272 Japonya tarafından finanse edilen en büyük
proje ise iki çelik rafinesinin kurulmasıdır (Endüstri şehri Darhan'ın yakınlardadır
ve Mayıs 1994’de faaliyete geçmiştir). Fakat Japonya’nın Moğolistan’a olan
yardım miktarının artmasına rağmen iki ülke arasındaki ticari hacmi 1995’ten
itibaren gerilemiştir. 1995’te Moğolistan’ın Japonya ile ticareti Moğolistan’ın
toplam ticari hacminin % 10.3’üne sahip iken bu oran 2001 yılına geldiğinde %
6.9’a düşmüştür. Bunun sebebi iki ülke arasında yapılan görüşmelerin çoğunda
ticaretin teşvikinden daha çok yardım konusunun öne çıkmasıdır.
Tablo II: Moğolistan-Japonya Ticaret Hacmi milyon dolar
1995 1999 2000 2001
Toplam dönüşüm 92.0 125.9 81.4 65.4
İhracat 46.7 10.9 8.1 12.6
İthalat 45.3 115.0 73.3 52.8
Kaynak: Mongol Ulsyn Undesnii Statistikiin Gazar, Mongol Ulsyn Statistikiin Emkhtgel 2001, Ulaanbaatar, Mongol Ulsyn Undesnii Statistikiin Gazar, 2001, s. 199.
iii. Kültürel İlişkiler
272 Ibid., s. 201.
Japonya kendi ülkesinde çok kişiye eğitim imkanı vermektense az sayıda,
ama ekonomi alanında Japonlarla birlikte çalışacak uzman stratejistlerin
yetiştirilmelerine ağırlık vermektedir. Bu proje kapsamda her ülkeden sayıları on
ile yirmi arasında değişen uzman yetiştirilmektedir. Ayrıca her ülkede Japon
ticaret usullerinin geliştirilmesi için teşviklerde bulunmaktadır. Özetle Japonlar
büyük ölçekli eğitim ve teknoloji paylaşımından ziyade daha küçük fakat işlevsel
teşviklere, daha az sayıda fakat kalifiye eleman yetiştirilmesine öncelik
tanımaktadır. Bunun yanı sıra Japonya, yardım yaptığı ülkelerinin devlet
üniversitelerine, milli operalarına ve kültür merkezlerine altyapı yardımında
bulunmaktadır.273
İki ülke arasında kültürel değişikler son yıllarda hükümet ve özel düzeyde
gelişmektedir. 1994 itibariyle Japonya'nın çeşitli üniversitelerinde kayıt olan
sadece 84 Moğol öğrenci bulunurken bu sayı 1998'de 308'e ulaşmıştır (üç kat
daha artmıştır). 1997'de çay töreni gösterimi, Japon müzik dahil çeşitli kültürel
etkinlikleri olan festival düzenlenmiştir. Bu festival iki ülke halkın birbirlerini
anlamasını kolaylaştırmaktadır. Haziran 2002'da Ayaka Sana'nın başkanlığındaki
kültürel heyet karşılıklı değişimin nasıl teşvik edileceğini ve geliştirileceğini
araştırmak amacıyla Moğolistan'a gelmiştir. 274
1990’larda Moğolistan'da reformlar gerçekleştirilene kadar Japonlar,
Moğolistan’ın Sovyet denetiminde kapalı bir ülke olduğunu düşünmekteydi. Belki
de onlar bu durumun bu kadar çabuk değişebileceğini asla tahmin edememiştir.
Japon halkının Moğolistan hakkındaki bu düşüncesi çabuk değiştiği ve
Moğolistan’daki değişikliklerden olumlu bahsedildiği bilinmektedir. Japon 273 Selçuk Esenbel, Şamil Ünsal ve Ferda Gelegen, “Japonya,” Yeni Türkiye, No. 16, 1997, s. 2165. 274 (2003), “Bilateral Relations.” <http://www.mofa.go.jp/region/asia-paci/mongolia/index.html> (30.11.2003)
vatandaşları şimdi Moğolistan hakkında derin bilgilere sahiptir ve Moğolistan'ı
ziyaretleri her yıl giderek artmaktadır.
Sovyet döneminde Moğolistan'da Japonya imajı “düşman” şeklindeydi.
Japonya hakkındaki bu kötü imaj ideolojik farklılık ve 1939 Khalkhın Gol275
savaşından kaynaklanmaktaydı (edebiyat, film ve TV programları da buna neden
olmuştur). Her yıl Ağustos ayında Khalkhın Gol savaşının yıldönümleri büyük
propaganda kampanyasıyla kutlanmaktaydı. 1980’lerin sonunda başlayan Japonya
ile yakınlaşma ve Japonya'nın Moğolistan'a bu kadar çok yardımda bulunması
özellikle İkinci Dünya Savaşı sırasında doğan, büyüyen insanların kafasını
karıştırmıştır. Moğolistan’da iki farklı görüş belirmiştir. Birincisi, Moğolistan’ın
Japonya ile Konfederasyon oluşturmasını savunan grup. Bunların başını
gazeteciler çekmektedir. Tarihçilerin başını çektiği ikinci görüş, Japonya'nın
bugün uygulamakta olduğu Moğolistan politikasını 1930'larda uygulanan "Doğu
Asya Ortak Gönenç Alanı" politikasına benzemektedir.
Moğolistan halkı son zamanlarda Japonya ve Japon halkı hakkında çok şey
öğrenmektedir. Ekim 1992'de Japon gazetesi Asahi Shimbun ve Moğolistan
Devlet Üniversitesi ilginç bir anket yapmıştır. Buna göre Moğol halkında ve
özellikle gençler arasında Japonya'ya karşı büyük ilgi uyanmaktadır. Japonya,
Moğolistan halkı tarafından en çok ziyaret edilmek istenen ülkeler listesinde ilk
sıralarda yer almaktadır. Eğitim, sağlık, yeni fabrikaların inşaatı ve gıda
üretiminin arttırılması konusunda Japon yardımını beklemektedir.276
275 1931 yılında Japonya Mançurya’yı işgal ederek Moğolistan’ın komşusu haline geldikten sonra batıya doğru genişleme politikası çerçevesinde 1939 yılında Moğolistan’ın doğu sınırını ihlal ederek saldırıda bulunmuştur. SSCB’nin güvenliğini tehdit eden bu durum Stalin’i endişelendirmiştir. SSCB 1936 Protokolü uyarınca Moğolistan ile birlikte hareket ederek Moğolistan’dan Japon askerlerini çıkartmıştır. 276 Batbayar, op. cit., 2002, s. 205.
1990'dan bu yana bir çok faktör ikili ilişkilerin gelişmesini sağlamıştır.
İlkin, Moğolistan Hükümeti’nin demokrasi ve piyasa ekonomisine sıkı bağlılığı
1972 yılından beri durgunlaşmış olan ikili ilişkilerin güçlendirmesi için yeni
ortam yaratmıştır. Moğolistan'ın bu geçiş süreci Japonya tarafından
desteklenmektedir. İkincisi, Moğolistan'ın "üçüncü dost" arayışı 1990'dan itibaren
canlanmaya başlamıştır. Japonya da ABD, Almanya ve diğer ülkeler gibi önemli
ülkelerinden biridir. Sonuç olarak Moğolistan İkinci Dünya Savaşı sırasında Japon
askerlerine işkence yapmamış birkaç ülkeden biridir. Aynı zamanda Japonya'nın
eski kuşağı Moğolistan'a sempati ile yaklaşmakta ve İkinci Dünya Savaşı’nda
harap olan Japon ekonomisine benzettikleri zorlu geçiş dönemindeki Moğolistan
halkına yardımda bulunmaya çalışmaktadır.
3. Güney Kore
a. Siyasi İlişki
Birkaç yıl öncesine kadar Moğol halkı Güney Kore'nin tarihi, geleneği,
ekonomisi ve dış politikası hakkında çok fazla bir şey bilmiyordu. Sosyalizmin
hakim olduğu dönemde Ulaanbaatar, Moskova ve Pyangong'un aracılığıyla bu
ülkeyi tanımaya çalışıyordu ve ideoloji farklılığından dolayı her zaman eleştiri
yağmuruna tutmaktaydı.277 1989 yılında Doğu Avrupa ülkeleri birer birer Güney
Kore'yi tanımaya başlamıştı. 1990'a gelindiğinde Kuzey Doğu Asya'da Güney
Kore'yi tanımayan dört ülke kalmıştı: SSCB, ÇHC, Kuzey Kore ve Moğolistan
(MHC). Güney Korelilerin tahminine göre daha çok nüfuz sahibi olan büyük
devletler Güney Kore'yi tanıyacaklardı. Ama durum tam tersine Moğolistan'dan
başladı. Bu ülkelerden Moğolistan ilk defa cesur adım atarak Güney Kore'yi
277 Bayarkhuu, op. cit., 1998, s. 115.
tanıdı. Diplomatik ilişki kurmak isteyen Moğolistan'ın teklifini Güney Kore,
Moğolistan'ın tek başına aldığı bir karar değil, SSCB'nin baskısıyla alınan bir
karar olarak değerlendirmekteydi.278
Güney Kore'de yıllardır var olan durumu değiştirmek, serbest düşünce
tarzını kabullenmek, çok partili siyasi sisteme geçmek, demokratik anayasa
oluşturmak, dış politikasını yenilemek gibi liberalleşme ve demokratikleşme
süreci 1980'lerin ortasından itibaren gelişme imkanı bulmuştur. Güney Kore
tarihinde 1987 yılı önemli yer tutmaktadır. 1987 yılındaki demokratik seçimden
sonra Güney Kore üç önemli amaç belirlemiştir. Birincisi demokratikleşme,
ikincisi ekonominin sağlamlaştırılması ve nihayet üçüncüsü, Kuzey Kore ile
ilişkilerin düzeltilmesidir.
Çok taraflı dış politika ve uygun yöntemlerin birleşmesi 1980'lerin
sonunda Güney Kore'yi başarıya götürmüştür. Bu politikalardan en önemlisi
"Kuzey Politikası"dır. Bu politika Güney Kore dış politikasının yeni aşamasını
oluşturmaktadır. 1988 yılında Başkan Ro De U iktidara gelirken "Kuzey
Politikası"nı ilk defa ortaya atmıştır. Bu politika Brandt'ın ünlü "Ostpolitik"ine
benzemektedir. İkinci Dünya Savaşı sonrası Alman dış politikasını kendisine
örnek alması Ro De U'yu başarıya götürmüştür. "Kuzey Politika"sı iki ayrı Kore
devletinin kurulmasından bu yana uygulanan birleştirme politikaları arasından en
olumlu sonuç verenidir. Kuzey Politikası’nın amacı ise Kuzey Kore ve onun
yakınlarıyla ilişkisini geliştirmektir. Kuzey Kore'nin yakınlarından kastı ise
SSCB, Doğu Avrupa, Çin ve Moğolistan'dır. İlişkiyi geliştirmek için kullanacak
birinci yöntem, bu ülkelerle diplomatik ilişkinin kurulmasıydı. Diplomatik ilişki
278 Janchivdorj Lombo, Mongol Uls, Bugd Nairamdah Solongos Ulsyn Khariltsaa 10 Jil, Ulaanbaatar, The Kore Post, 2000, s. 284.
kurarak dönemin sosyalist ülkeleri tarafından tanınmak isterken aynı zamanda
kendini doğru şekilde tanıtmayı ve Kuzey Kore'deki akrabalarını yalnız
bırakmamayı hedeflemişti. Kendini en iyi şekilde tanıtmanın en seçkin yolu Seul
Olimpiyatları oldu. Olimpiyatlardan hemen önce 7 Temmuz 1988'de bir bildiri
yayınlayarak ideolojik ve siyasi sistemi ne olursa olsun fark etmeden yabancı
devletlerle işbirliği yapabileceğini bütün dünyaya duyurdu. Amacı Güney
Kore'nin, Kuzey Kore'nin önemli dostları olan SSCB ve Çin tarafından tanınması
ve Kuzey Kore'nin, Güney Kore'nin yakın dostları olan ABD ve Japonya
tarafından tanınmasını sağlamaktı. Karşılıklı tanınmaların Kore adalarında barışın
sağlanmasına temel oluşturacağına inanmıştı.279
Moğolistan'da daha komünist totalitarizm yıkılmadan Hükümet Güney
Kore'yi tanımıştır. Moğolistan'da ortaya çıkan yeni siyasi sistem, yenilikler,
demokrasi bu ülkenin gerçek yüzünü tanımasına yardımcı olmuştur. Moğolistan
Kuzey Kore ilişkileri durgunlaşırken, Moğolistan Güney Kore ilişkileri gelişmeye
başlamıştır. Kore adalarında bağımsız ve egemen iki ayrı devletin varlığı kabul
edilmiştir. 26 Mart 1990'da Moğolistan ve Güney Kore arasında diplomatik ilişki
kurulmuştur. İki ülke ilişkileri diplomatik olarak doğrudan kurulduğu için Güney
Kore'nin SSCB, ÇHC ile kurduğu ilişkiden daha farklıdır. Güney Kore'nin
Moğolistan tarafından tanınması için Doğu Avrupa ülkeleri gibi başlangıçta kredi
ve dış ticari ilişkilerin kurulma şartı koşulmamıştır. Seul'u ilk defa ziyaret eden üst
düzey yetkilileri arasında Moğolistan Cumhurbaşkanı ve Dışişleri Bakanı
bulunmaktadır. Cumhurbaşkanı diplomatik ilişki kurulduktan bir yıl sonra Güney
Kore'yi ziyaret etmiştir. Dolayısıyla Moğolistan-Güney Kore ilişkileri baştan beri
279 Bayarkhuu, loc. cit.
sağlam temele oturtulmuştur. Moğolistan-Güney Kore ilişkileri, Güney Kore ile
Rusya arasındaki ilişkilerle kıyasladığında da bazı konularda açıkça ilerdedir.
Örneğin, Moğolistan ekonomik ve ticari bakımından büyük olmasa da güvenilir
dost olduğunu kanıtlamıştır. Moğolistan liderleri Kore adalarının durumunu tam
olarak kavrayabilmiştir.280 Moğolistan'ı ziyaret eden Güney Kore'nin Uluslararası
İlişkiler Bölüm Başkanı Prof. Dr. Rı Sang U Moğolistan-Güney Kore ilişkileri
için "Bir yıl bile olmadan bu kadar yakın ilişki kurabilen ülkelerin örneği dünyada
yoktur" demiştir.281
1991'de Moğolistan Cumhurbaşkanı’nın Güney Kore'ye resmi ziyarette
bulunduğu sırada Zirve görüşmeleri gerçekleşmiştir. Ziyaretin sonunda 25 Ekim
1991'de Ortak Beyanname imzalanmıştır. Ortak Beyanname, Moğolistan'ın iki
Kore'nin barışçıl yollarla birleşme çabasını desteklediğini, iki Cumhurbaşkanı’nın
gelecek yüzyıl için ikili ilişki ve işbirliğini BM'in temel ilkelerine dayanarak
çeşitli sektörlerde geliştirmek istediklerini, Güney Kore Cumhurbaşkanı’nın
Moğolistan'daki demokrasi ve piyasa ekonomisine geçiş sürecini taktir ettiğini ve
Moğolistan'ın gerçekleştirmekte olduğu reform sürecine elinden geldiğince
yardımcı olacağına dair söz verdiğini belirtmektedir.282
Güney Kore Cumhurbaşkanı Kim De Jun Moğolistan Cumhurbaşkanı N.
Bagabandi'nin davetiyle 30 Mayıs-1 Haziran 1999 tarihleri arasında Moğolistan'a
resmi ziyarette bulunmuştur. Ziyaret sırasında iki başkan Mart 1990'da imzalanan
"Diplomatik İlişki Kurma Protokolü" ve Ekim 1991'de imzalanan Ortak
Beyanname’nin temeli üzerine siyaset, ekonomi, kültür gibi alanlarda işbirliğinin
280 Idem. . 281 Bayarkhuu, op. cit., 1998, s. 117. 282 Lombo, op.cit., s. 52.
devamlı gelişmesini memnuniyetle karşılamıştır. Bu ziyaret sırasında her iki taraf
ikili ilişkiyi 21. Yüzyılda yeni aşamaya götürmesi ve birbirini tamamlayan
işbirliğinin gelişmesi için çabalayacaklarını belirtmiştir. İki Cumhurbaşkanı
bölgesel güvenlikle ilgili olarak Kuzey Kore'nin uluslararası ve bölgesel örgütlere
katılmasını sağlama ve bölge ülkelerinin çok taraflı işbirliği mekanizmasını
oluşturma politikası ile Ekim 1994'te Cenevre'de alınan nükleer silahın
yasaklanması kararlarının bölgesel güvenlik için önemli olduğunu
vurgulamıştır.283 Moğolistan'ın APEC ve ASEM'a üye olma isteğini Kore tarafı
dikkate alacağını dile getirmiştir. Cumhurbaşkanı Kim De Jun Moğolistan'ın
piyasa ekonomisine geçiş sürecinde hem ekonomik hem de siyasi reformunu aynı
anda aktif bir şekilde geliştirmesini taktir etmiştir ve Moğolistan'ın buna olan
çabasını destekleyeceklerini, Güney Kore'nin kalkınma deneyimini
paylaşacaklarını, eleman yetiştirmesine katkıda bulunacaklarını, üstyapının
oluşturulmasında Ekonomik İşbirliği Fonu’ndan kredi sağlayacaklarını
belirtmiştir.284 Özel sektörler arasındaki işbirliğinin yetersizliğinden yakınan iki
başkan bu işbirliğinin gelişmesini sağlayacak somut adımlar atılması gerektiğini
dile getirmişlerdir. Bu ziyaret sırasında ikili ilişkiyi geliştirmek amacıyla kültür,
bilim, eğitim ve spor alanlarında değişimin önemi vurgulanmıştır. Adli suçlarla
ortaklaşa mücadele etme konusunda anlaşma imzalanmıştır. Asker ve silah
sayısının azaltılması, doğanın korunması, uyuşturucu maddelerin ticareti ve
uluslararası terörizm ile mücadele, nüfusun ani artışı ve fakirlik gibi evrensel
283 Ibid., s. 55. 284 Ibid., s. 56.
sorunların giderilmesi için iki ülke arasında, BM ve uluslararası diğer örgütler
çerçevesinde işbirliği yapmayı kararlaştırmıştır. 285
Moğolistan Başbakanı’nın Kasım 1999'da Güney Kore'ye yaptığı resmi
ziyaret, Zirve görüşmelerinde alınan kararların uygulanması ve ekonomik
işbirliğinin yeni yüzyılda gelişmesi için önem teşkil etmektedir.286 Bu ziyaretler
ikili ilişki ve işbirliğin derinleşmesini sağlayarak 21. Yüzyılda yeni aşamaya
geçmesine katkıda bulunmuştur.287
b. Ticari İlişki ve Yatırım
Güney Kore ile ekonomik ve ticari ilişkinin kurulması ve geliştirilmesi
Moğolistan için büyük fayda sağlamaktadır. İki ülke arasındaki ticaret hacmi
1989-1998 tarihleri arasında yaklaşık % 73 artış göstermiştir.288 1989'da ticaret
hacmi 600 bin dolar iken, 1998'de bu sayı 44 milyon dolara ulaşmıştır.289
Moğolistan ve Güney Kore'nin işbirliğini yoğunlaştırabilecekleri en önemli
sektörler madencilik, köy işleri ve hayvancılıktır. Madencilik sektöründe Ağustos
1999'da Kore "Maden İşleri" ve Moğol "Maden İşletme" kurumları arasında
"Teknik İşbirliği Sözleşmesi" imzalanmıştır ve Ekim ayında Kore Uluslararası
İşbirliği (KOİKA) maden araştırma uzmanları Moğolistan'a gelip araştırmalarını
ortaklaşa gerçekleştirme konusunda anlaşmıştır.290 Kasım 1999'da R.
Amarjargal’ın Güney Kore'yi ziyareti sırasında Hükümetler arasında "Enerji,
doğal kaynaklar konusunda işbirliği" sözleşmesi imzalanmıştır. Aralık ayında da
Ulaanbaatar'da, Moğolistan ve Güney Kore Enerji ve Doğal Kaynakları
285 Ibid., s. 57. 286 Gadaad Khergiin Yam, op.cit., s. 34. 287 Ibid., s. 33. 288 Lombo, op.cit., s. 301. 289 Ibid., s. 309. 290 Ibid., s. 271.
Komiteleri arasında görüşmeler gerçekleşmiştir. Mayıs ayında Güney Kore
Cumhurbaşkanı Kim De Jun Moğolistan'ı ziyareti sonucu bu alandaki işbirliği
gelişmektedir.291 Köy işleri sektöründe, Moğolistan'da birkaç Kore vatandaşı
serada sebze, buğday, patates yetiştirmeye çalışmakta ve Moğolistan'ın geniş
topraklarında Güney Kore'nin teknolojilerini kullanarak istihdam yaratmak, gelir
ve gıda çeşitlerini arttırmak gibi katkılarda bulunmaktadır. Önemli olan
Moğolistan'ın köy işlerine yatırım yapmak isteyen bir çok Kore şirketinin
bulunmasıdır fakat Moğolistan'ın arsa kanunu yabancı vatandaşlara arsa kiralama
süresini beş yıl ile sınırlandırdığı için uzun süreyle arsa kiralamak imkansızdır. Bu
durum yatırım yapılması için en büyük engeli oluşturmaktadır. Güney Kore’nin
ekonomik kriz döneminde bile Moğolistan'a olan yardımını arttırması
Moğolistan'da gerçekleşmekte olan demokratik reforma ne kadar çok önem
verdiğinin kanıtıdır.292
Tablo III: Moğolistan-Güney Kore Ticari İlişkileri milyon dolar
1995 1999 2000 2001
Toplam dönüşüm 47.6 38.3 58.3 57.0
İhracat 26.1 2.1 2.7 3.4
İthalat 21.5 36.2 55.6 53.6
Kaynak: Mongol Ulsyn Undesnii Statistikiin Gazar, Mongol Ulsyn Statistikiin Emkhtgel 2001, Ulaanbaatar, Mongol Ulsyn Undesnii Statistikiin Gazar, 2001, s. 248.
1994 yılında iki ülke arasında doğrudan uçak seferlerinin başlatılması iki
ülke arasında ticaretin hızlanmasına ivme kazandırmıştır. Böylece Moğol
291 Idem. . 292 Ibid., s. 273
vatandaşları hemen yanı başlarında bulunan Güney Kore'ye iki günde ulaşma gibi
zorluklardan kurtulmuştur. Resmi rakamlara göre her hafta yaklaşık 80 Moğol
vatandaşı Güney Kore'yi ziyaret etmektedir (Kore uçağı haftada bir kere, Moğol
uçakları iki kere sefer düzenlemektedir).293
Güney Kore yatırımı 1999 yılı itibarıyla 14 milyon dolar olmuştur.
Böylece Güney Kore Moğolistan'a en çok yatırım yapan ülkeler arasında ilk beşe
girmeyi başarmıştır.294 Moğolistan'ın Asya Kalkınma Bankası gibi bölgesel
örgütlere üye olabilmesi için Güney Kore'nin desteğine ihtiyacı vardır.
Ulaanbaatar'daki eski Kore Büyükelçisi (1990-1993) Kvön En Suny,
"Moğolistan'da fabrikalaşma süreci her geçen gün gelişmekteyse de
yurt içi teknoloji ve işgücünün azlığı, piyasanın sınırlılığı gibi
sebeplerden dolayı bu süreç sınırlı kalmaktadır. Dolayısıyla Çin ile
Rusya arasındaki coğrafi konumunun özelliğinden yararlanarak
Singapur gibi arabulucu nakliyat ticaretini geliştirmelidir.
Uyuşturucu maddeleri dışında diğer malların ticaretini
serbestleştirmeli ve yabancı turistlerin sayısını arttırmak için
Moğolistan Hava Yolları istikametini değiştirmelidir. Choibalsan,
Murun, Ölgii illerinin hava alanlarını yabancı hava şirketlerine
açmalıdır" demiştir.295
Güney Kore, Japonya’dan sonra Moğolistan'a ekonomik yardımda bulunan
Asya'nın ikinci büyük devletidir.296 1991-2000 arasında toplam 6 milyon dolar
yardım, 2000-2002 yılları arasında 3.1 milyon dolar yardım yapmıştır. Şırınga
fabrikası ve ısıtma istasyonunun kurulması için 14 milyon dolar indirimli kredi
sağlanmıştır. 1999 sonu itibariyle Güney Kore özel şirketlerinin Moğolistan'a
293 Lombo, op.cit., s. 309. 294 Ibid., s. 301. 295 Ibid., s. 247. 296 Bayarkhuu, op.cit., 1998, s. 117.
yaptığı yatırım 22.5 milyon dolara ulaşarak Çin ve Japonya'dan sonra üçüncü
sırada yer almayı başarmıştır.297
Kore yatırımına sahip 100'den fazla şirket Moğolistan'da faaliyetlerini
sürdürmektedir. İleride üstyapı, maden, turizm gibi sektörlerde de işbirliği yapma
isteği her iki tarafta mevcuttur. 1999'da Güney Kore ile enerji ve madencilik
sektörlerinde işbirliği yapmak için hükümetlerarası anlaşma imzalanmıştır.
Moğolistan'ın doğal kaynaklarını Güney Kore'nin teknolojisiyle birleştirmesi
halinde her iki taraf daha fazla kazanç elde edecektir.298
c. Kuzey Kore
1953 Kore savaşından sonra Moğol halkı Kuzey Kore halkına insani
yardımlarda bulunmuştur ve savaştan sonra yetim kalan 200'e yakın çocuğu
Moğolistan'a getirip bakmıştır. 1990'ların başında Moğolistan Kuzey Kore
ilişkileri durgunluk dönemine girmiştir ve ikili ilişkinin gelişmesi için somut adım
atılmamıştır. 1990'ların ortasından itibaren Moğolistan tarafından Kuzey Kore’yi
ziyaretler yoğunlaşmıştır. Üç yıl içerisinde Moğolistan Cumhurbaşkanı, Dışişleri
Bakanı, Dışişleri’nden Sorumlu Devlet Bakanı Kuzey Kore'ye, Kuzey Kore'nin
Dışişleri Bakan Yardımcısı Moğolistan'a ziyarette bulunmuştur. İki ülke arasında
diplomatik ilişki kurulmasının 50. Yıldönümü dolayısıyla Moğolistan
Parlamentosu ve Siyasi Parti temsilcileri Kuzey Kore'yi ziyaret etmiştir. Böylece
sürekli görüşmelerde bulunması iki ülke arasındaki ilişkinin sağlamlaşmasına ve
Kuzey Doğu Asya'daki istikrarın pekişmesine katkıda bulunmaktadır.299 Kuzey
297 Lombo, loc. cit. 298 Ibid., s. 248. 299 Gadaad Khergiin Yam, op.cit., s. 35.
Doğu Asya'nın istikrarı Moğolistan'ın istikrarı ve gelişimini etkilemektedir ve
özellikle Kore adaları sorunu bu bölgenin en önemli siyasi sorunudur.
Moğolistan her iki Kore ile iyi ilişki kurmayı amaçlamaktadır. Güney Kore
ile siyasi ekonomik ve sosyal her alanda ilişkiyi aktifleştirmeyi önemsemektedir.
Kuzey Kore ile istikrarlı ve geleneksel ilişkilerini sürdürmekle beraber bu ülkenin
çeşitli uluslararası ve bölgesel örgütlere katılmasını sağlamanın bu ülkenin
güvenliği açısından önemli olacağını düşünmektedir. Bu politika çerçevesinde
Moğolistan tarafı Güney Kore'nin, Kuzey Kore ile ilgili olarak uluslararası ve
bölgesel örgütlere katılmasını sağlama politikasını desteklediğini belirtmiştir.300
Moğolistan iki Kore arasındaki anlaşma ve sözleşmeleri desteklemekte ve Kuzey
Kore'nin uluslararası alanda yalnızlığa terk edilmesini istememektedir.301
Moğolistan, Kore adalarının durumu ile ilgili olarak gerçekleştirilmesi istenen
dörtlü görüşmeler gerçekleşirse bunun kendisinin büyük bir başarısı olacağını
düşünmektedir. Moğolistan hem Güney Kore hem de Kuzey Kore ile ilişkisi
bulunan birkaç ülkeden biridir. Dolayısıyla iki Kore arasında arabulucu olabilecek
niteliğe sahiptir.302 Moğolistan'ın, Güney Kore'yi tanıma ve büyükelçilerini
karşılıklı olarak gönderme kararını Kuzey Kore iki Kore'nin birleşmesine karşı
somut engel olarak görmüştür.303 Moğolistan ve Güney Kore arasında diplomatik
ilişki kurulduktan hemen sonra Kuzey Kore Hükümeti, Moğolistan Hükümeti’ni
eleştiren mektup göndermiştir. Mektupta birkaç dolar yüzünden Moğolistan'ın
Kuzey Kore'yi “sattığı” yazılmaktadır.304 Ağustos 1999'da Kuzey Kore
Ulaanbaatar'daki Büyükelçiliği’ni kapatmıştır. Moğolistan tarafı, Kuzey Kore'nin 300 Ibid., s. 33. 301 Bayarkhuu, loc. cit. 302 Lombo, op. cit., s. 271. 303 Ibid., s. 284. 304 Ibid., s. 287.
ekonomik sıkıntısı yüzünden büyükelçiliğini kapattığını düşünürken Kuzey Kore
tarafı Moğolistan'ın Güney Kore ile ilişkilerini geliştirmesi yüzünden kapattığını
iddia etmektedir.
d. Kültürel İlişkiler
1995 yılında Moğolistan, Kore ile arasında kültürel ilişkilerin
kurulmasının 1000. Yıldönümünü kutlamıştır. Moğolistan ve Kore eski yıllardan
beri kültürel olarak birbirine bağlı kalmıştır. 1990'dan önce Kuzey Kore ile
kültürel bağları kuvvetliydi. Öğrenci değişimi, festivaller ve sirk gibi her türlü
faaliyetler düzenlenmekteydi. 1990'dan sonra bu ilişki Kuzey Kore'den daha çok
Güney Kore ile gelişmeye başlamıştır. Yine öğrenci değişimi
gerçekleştirilmektedir. Hem ekonomik nedenlerle hem de Kore'ye olan ilgi
yüzünden son zamanlarda Moğol gençleri Korece öğrenmektedir. Ekim 1990'da
Uzak Doğu Akademisi’nde Korece kursları açılmıştır. Sonradan Yabancı Dil
Enstitüsü, Politeknik Üniversitesi ve Moğolistan Devlet Üniversitesi’nde Kore
Dili sınıfları açılmıştır.305 Kültürel ve fiziki yapının benzerliği gibi bir çok etken
Moğol gençlerinin Batı’dan daha çok Doğu’ya özenmesine sebep olmaktadır.
Bugün Moğol gençleri Kore filmlerini izlemekte ve onların yaşam tarzına eğilim
göstermektedir. Kore vatandaşı, Moğolistan'a geldiğinde kendi memleketini
aramayacak kadar büyük benzerlikler bulunmaktadır.
305 Ibid., s. 310.
III. BÖLÜM
ULUSLARARASI ÖRGÜTLER VE
BÖLGESEL BÜTÜNLEŞME
A. MOĞOLİSTAN-AB İLİŞKİLERİ
1 Ağustos 1989'da Moğolistan AT ile diplomatik ilişki kurmuştur.306 Bir
çok husus bu ilişkinin kurulmasını sağlamıştır. Moğolistan'ın 1960'lardan itibaren
AET üye devletlerle özellikle Fransa, Almanya, İtalya, Belçika ve Avusturya gibi
ülkelerle ticaret yapmaya başlaması ilişkinin kurulması için önemli faktör
olmuştur.307 1980'lerden itibaren Asya ülkelerinin dünya ekonomisine katkısının
artması ve 1980’lerin sonunda Moğolistan'da gerçekleşen iç gelişmeler,
Moğolistan'ın coğrafi konumu, doğal kaynakları ve nüfus azlığı AB ve diğer
ülkelerin dikkatini çekmiştir.308
Moğolistan Dış Politika Konsepti, AB ülkeleri ile ilişkileri Moğolistan dış
politikasının ikinci önemli amacı olduğunu belirtmiştir. Moğolistan için AB ile ilişki
ve işbirliğini geliştirmesi her konuda çok büyük fayda sağlamaktadır. Birincisi, AB
Moğolistan'daki yatırımları desteklemektedir. İkincisi, AB sağladığı yardım ve
kredilerle Moğolistan ekonomisinin en büyük destekleyicilerinden biridir. Üçüncüsü,
AB Moğolistan'ın altıncı ticari ortağıdır. Dördüncüsü, AB ekonomi ile sınırlı
kalmayarak siyaset ve güvenlik alanlarında da işbirliğini geliştirmektedir. AB 306 Gadaad Khergiin Yam, Mongol Ulsyn Gadaad Bodlogyn Khukh Nom, Ulaanbaatar, 2000, s. 46. 307 L.Erdenechuluun,"Global Yortonts ba Mongol Ulsyn Gadaad Bodlogo," Altan Argamj Journel of Foreign Affairs and Studies, 4/2001, s. 5. 308 Dashdorj Bayarkhuu, Olon Ulsiin Khariltsaa, Delkhiin Shine Deg Juram, Ulaanbaatar, MIUS Olon Ulsyn Kharıltsaany Deed Surguuli, 1998, s. 197.
Moğolistan'da demokrasi, insan hakları ve özgürlüğün benimsenmesini ve piyasa
ekonomisine geçiş sürecini baştan beri desteklemektedir. Moğolistan'ın nükleer
silahsız serbest bölge statüsüne saygı duymaktadır.309 Maastrihct Antlaşması’nda
"AB, işbirliği politikasını gerçekleştirmek için gelişmekte olan ülkelere yardım ve
kredi sağlayacaktır" ifadesi yer almaktadır. Bu temel üzerinde diğer gelişmekte olan
ülkeleri gibi Moğolistan ile de diplomatik ilişki kurarak işbirliğinin gelişmesine
önem vermiştir.310
AB eski sosyalist ülkelere demokrasi ve piyasa ekonomisine geçmeleri için
büyük katkıda bulunmaktadır ve onlara teknik yardım sağlayacak programlar
izlemeye başlamıştır. Moğolistan'ın demokrasi, insan hakları ve özgürlüğün temel
ilkelerini gerçek anlamda uygulamaya çalışması AB'nin Moğolistan ile ilişki ve
işbirliğini geliştirmesi için en büyük koz olmuştur.311
Başbakan Byambasuren 1992’nin Haziran ayında Rio de Jenerio'daki
Evrensel Çevre Görüşmesi’ne katılmış ve dönüşte Luxemburg'da Moğolistan ile AB
arasında Ticari, Ekonomik İşbirliği Anlaşmasını imzalamıştır. Anlaşmanın
imzalanmasından iki ay sonra Moğolistan Brüksel'de büyükelçiliğini açmıştır.312
Moğolistan ve AB parlamentoları arasındaki ilişki aktif bir şekilde
gelişmekte ve geçtiğimiz süre içerisinde Moğolistan Parlamentosu’nda Moğolistan-
AB İlişkileri Grubu ve Avrupa Parlamentosu’nda Orta Asya Bağımsız Devletleri ve
Moğolistan Grubu faaliyetlerini başlatmıştır. İki tarafın parlamento temsilcileri,
birbirlerini ziyaret ederek, deneyimlerini paylaşarak ve fikir alışverişinde bulunarak
faaliyetlerini göstermektedirler. Moğolistan ve AB Ortak Komitesi’nin ilk görüşmesi
309 Ibid., s. 6. 310 Ibid., s. 8. 311 Ibid., s. 9. 312 Tsedendamba Batbayar, “Mongolia in 1992,” Asian Survey, 33/1 (January 1993), s. 65.
Temmuz 1993'te Ulaanbaatar'da gerçekleştirilmiştir. Görüşme sırasında işbirliği
konusu ele alınmıştır.313
1995'te Moğolistan Cumhurbaşkanı Ochirbat AB'ini ziyareti sırasında AB,
Almanya, Macaristan ve Belçika'nın üst düzey yetkilileriyle görüşmüştür. Bu ziyaret
Moğolistan'da demokratik reformların uygulanmaya başlamasından bu yana AB’ne
gerçekleştirilen ilk cumhurbaşkanlık ziyareti olma özelliğini taşımaktadır.314 AB'nin
Pekin'deki büyükelçisi Moğolistan'a da bakmakla yükümlü kılınmıştır ve AB
Büyükelçisi Endiman Vilkinson 1995'te Moğolistan Cumhurbaşkanı’na güven
mektubunu sunmuştur.315 AB Komiseri Hans Van Den Brus 1996 Kasımındaki
Moğolistan’ı ziyareti sırasında Moğolistan'ın coğrafi konumunun önemine değinerek
AB'nin, Moğolistan ile ilişki ve işbirliğini geliştirmek istediğini söylemiştir.
“Moğolistan'ın coğrafi konumu Rusya ve Çin gibi büyük pazar için önemsiz fakat
Kuzey Doğu Asya'yı Avrupa ile birleştiren köprü olma bakımından önem
taşımaktadır.”316
Moğolistan Dışişleri Bakanı Tuya, Başbakanı N. Enkhbayar AB’ni
ziyaretleri sırasında AB'nin TACIS programına uygun olarak Moğolistan'a 2000-
2006 yılları arasında sağlanacak yardım çerçevesinde özel sektörlerin desteklenmesi,
ekonominin kalkınması, geçiş dönemi bunalımlarının giderilmesine yardımcı olma,
kırsal ekonominin kalkındırılmasını destekleme gibi projelerin olumlu sonuç
vermekte olduğunu belirtti. Ayrıca görüşmeler sırasında AB'ne et ihraç etme
imkanının Moğolistan’a tanınması, tekstil ürünlerine uygulanan gümrük tarifenin
313 Tsedendamba Batbayar, “Mongolia in 1993,” Asian Survey, 34/1 (January 1994), s. 45. 314 Sheldon R. Severinghaus, Mongolia in 1994,” Asian Survey, 36/1 (January 1995), s.98. 315 Erdenechuluun, op.cit., s. 11. 316 Ibid., s. 15.
azaltılması, Avrupa Yatırım Bankası’ndan indirimli kredinin sağlanması, sert iklim
ve soğuk kışın meydana getirdiği felâketin giderilmesi için yardımda bulunulması
gibi konular ele alındı.317
Moğolistan, AB arasındaki ilişki ve işbirliğini özellikle siyasi ilişkiyi yeni
aşamaya taşımak için AB ile Dostluk ve İşbirliği Anlaşması’nın imzalanmasına
büyük çaba harcamakta ve AB böyle bir anlaşmaya henüz hazır olmadığını
belirtmektedir. Moğolistan, Dostluk ve İşbirliği Anlaşması’nı AB ile oluşturursa,
Ortak Komisyonu ve Komitesi, parlamentonun ortak komitesinin siyasi
mekanizmasını oluşturacak, siyasi ilişkiyi derinleştirecek imkana sahip olacaktır.318
1. ALA ve TACIS Programları
AB'nin Asya-Pasifik, Afrika, Latin Amerika ülkelerine olan politikasını
belirleyen sözleşme, Lome Sözleşmesi’dir. Lome Sözleşmesi’nin ilkini 1975'te
Togo'nun başkenti Lome'de dönemin AET'sinin 9 üyesi ile Asya Pasifik, Afrika ve
Latin Amerika'nın 46 ülkesi onaylamıştır. Dördüncü sözleşmesini 1989'da AT'nın 12
üye devleti ve gelişmekte olan 68 ülke onaylamıştır. Sözleşmeye göre Avrupa
İşbirliği Komisyonu ALA programını (Asya, Latin Amerika ve Afrika Programı)
onaylamaktadır. Moğolistan 1989'da AT ile diplomatik ilişki kurduğunda otomatik
olarak ALA Programı’na dahil edilmiştir. Moğolistan 1992'den itibaren AB ile
işbirliğini aktifleştirerek ALA Programı çerçevesinde veterinerlik alanında birkaç
proje gerçekleştirmiştir, fakat Moğolistan’ın ALA programı uzun sürmemiştir.319
Moğolistan'ın durumu Asya, Afrika, Latin Amerika ülkeleriyle kıyasla çok
farklıydı. ALA programı tasarlanırken AT üye devletleri, kendilerinin eskiden
317 Erdenechuluun, op.cit., s. 16. 318 Ibid., s. 18. 319 Dashdorj Bayarkhuu, Delkhiin Bodlogo ba Olon Ulsyn Khariltsaa, Ulaanbaatar, Uls Turiin Bolovsrolyn Akademi, 1995, s. 196.
sömürge ve manda yönetimi altında olan ülkelere yardımda bulunmayı amaçlamıştı.
Moğolistan için böyle bir durum söz konusu değildi. Diğer taraftan Moğolistan 70
yıldır Sovyet tarzı ekonomi sistemi uygulamaktaydı. Moğolistan'ın, SSCB ile sınır
olması, yeni bağımsızlığını kazanan Orta Asya Cumhuriyetleriyle benzer özelliklerin
bulunması, bu ülkelerle gelişme düzeyinin birbirlerine yakın olması, piyasa
ekonomisi ve demokrasiye geçişi benzer yollardan geçmesi, yabancı sermaye
yatırımlarından aynı miktarda yararlanamaması gibi özellikler Moğolistan’ı Asya,
Latin Amerika ve Afrika ülkelerinden farklılaştırmaktadır.320 Bu farklılıklar
Moğolistan'ın ALA programına değil, TACIS (Bağımsız Devletler Topluluğuna
Teknik Yardım) programına dahil olması gerektiğini düşündürmekteydi. O dönemde
TACIS yeni yeni uygulanmaya başlanmıştı. Dolayısıyla AB'de TACIS programına
Moğolistan'ı da dahil etme görüşmeleri 1992-1993 döneminde başlamıştır.321
Moğolistan Hükümeti TACIS Programı’na katılmanın Moğolistan'ın yararına
olacağını düşünmüştür. Görüşmelerin sonucunda Büyük Britanya ve Fransa,
Moğolistan'ın TACIS programına katılmasını reddetmiş, fakat Almanya, Hollanda,
Danimarka desteklemiştir. Sonuçta Moğolistan TACIS programına dahil edilmiş ve
1994'ten itibaren Moğolistan bazı programlar çerçevesinde projelere katılmaya
başlamıştır.322
1990 yılı Aralık ayında (iki Almanya'nın birleşmesi ve Birleşmiş
Almanya'daki ilk serbest seçimden sonra) Roma’da Avrupa Konseyi görüşmeleri
sırasında SSCB'nin ekonomik reformunu destekleme kararı alınmıştır. Böylece
TACIS programı SSCB dağılmadan önce başlatılmıştır. Bu görüşme TACIS
programının başlangıç noktasını oluşturmaktadır. 1991 yılı Temmuz ayında 1991- 320 Ibid., s. 197. 321 Gadaad Khergiin Yam, loc. cit. 322 Dashdorj Bayarkhuu, op. cit., 1995, s. 198.
1992 TACIS programını gerçekleştirecek mekanizmasının belirlenmesi ve yasal
temelini oluşturan kanunun onaylanmasıyla bu program uygulanmaya başlamıştır.
SSCB dağıldıktan sonra TACIS programı yeni koşullara uyarlanarak yenilenmiştir.
Bundan böyle TACIS, SSCB'nin dağılmasından sonra kurulan 12 yeni devlet ve
Moğolistan'da gerçekleştirilen siyasi ve ekonomik geçiş sürecini desteklemek
amacıyla yürütülmektedir.323
TACIS programın üç ana amacı bulunmaktadır. Birincisi, gelişmekte olan
ülkelerin ekonomik ve sosyal kalkınmasına katkıda bulunmak, ikincisi, gelişmekte
olan ülkeleri dünya ekonomik sistemine katılmasını sağlamak ve üçüncüsü fakirlikle
mücadele etmektir.324 Bu amaçların gerçekleştirilmesi için işbirliği çerçevesinde
teknik ve mali yardım sağlamak, acil gıda yardımı, indirimli kredi sağlamak gibi
çeşitli projeler hazırlanmıştır.325
Yardım bütçesi her yıl onayladığı için mutlaka uzun süreli olması
gerekmemektedir. Yardım tahsisi, BDT üye ülkeleri ve Moğolistan'ın güncel
durumları, özellikle ekonomik sorunları, geçiş döneminin farklılıkları göz önünde
bulundurularak sağlanmaktadır. AB bu ülkelere yardım yapacak altı sektör
belirlemiştir: Fabrikaların yenilenmesi, insan kaynaklarının geliştirilmesi, enerji, gıda
fabrikası ve gıda dağıtımı, nakliyat ve iletişim. Sektörler kendi içinde ana ve ikincil
diye ayrılmaktadır. Örneğin, Ermenistan bugün enerjiye ihtiyaç duyduğundan enerji
sektörü ana sektör diğerleri ise ikincil sektördür. Bu ana sektörün belirlenmesi için
söz konusu ülkenin bütün verileri incelenir. Ekonomik reform sürecinin gidişatı,
ekonomik göstergeler, borç, hükümet politikası (hükümetin hangi konu üzerine
323 Fuad Hüseyinov, "TACIS Programı ve Azerbaycan," Avrasya Etüdleri, T.C Başkanlık TİKA, No. 19, (İlkbahar/Yaz 2001), s. 75. 324 Idem. . 325 Bayarkhuu, op. cit., 1995, s. 196.
yoğunlaştığı), daha önce sağlanan yardımın nasıl kullanıldığı, IMF, Dünya Bankası,
Avrupa Yatırım ve Kalkınma Bankası ve AB ülkeleriyle olan ikili ilişkiler, sponsor
ülkeleriyle yapılan düzenlemelerin hepsi göz önünde bulundurulmaktadır. Bu
sektörlere Moğolistan ve Tacikistan sonradan katılmıştır.326 Moğolistan için ana
sektör gıda fabrikalarının kurulması ve dağıtım sektörüdür. Piyasa ekonomisine
mümkün olduğunca az zararla geçmesi, insan kaynaklarının geliştirilmesi, piyasa
ekonomisine uygun ortam sağlayacak yasal temelin oluşturulması gibi konularda
Moğolistan TACIS programına ihtiyaç duymaktadır.
1991-1996 yılları arasında program çerçevesinde söz konusu ülkelere 3
milyar 390 milyon ECU tutarında karşılıksız yardım yapılmış ve 2500'den fazla proje
gerçekleştirilmiştir. TACIS klasik bir teknik yardımıdır. Sağlanan yardım özellikle
uzmanlık ve bilgi aktarımı (devlet ve özel sektör kuruluşlarına yönetim konusunda da
danışmanlık yapmak, uzman grupları göndermek, eğitim vermek, uluslararası
kuruluşlarla işbirliği halinde pilot projeleri desteklemek) şeklinde gerçekleşmektedir.
Aksi taktirde yatırımlara katılım veya makine teçhizat gibi yatırım mallarının temini
olmamaktadır. Ancak TACIS paralarının büyük bölümü, bu projeleri yeni bağımsız
devletlerdeki ortakları ile işbirliği kurmak suretiyle gerçekleştiren Avrupa
şirketlerine aktarılmaktadır. Bu sebeple finansman kaynaklarının verimsiz
kullanıldığı ve söz konusu devletlere tam olarak ulaşamadığı yolunda eleştiriler de
yapılmaktadır. Bununla birlikte TACIS programı, AB'nin BDT ülkeleriyle mali
işbirliğinin temel aracıdır. Diğer taraftan program, Ortaklık ve İşbirliği
Anlaşmalarının uygulanmasına yardımcı olma fonksiyonunu da üstelemiştir.327
326 Ibid., s. 199. 327 Hüseyinov, loc. cit.
2000-2006 yıllarını kapsayan yeni düzenleme 29 Aralık 1999'da yürürlüğe
girmiştir. Yeni düzenleme, talepten diyaloga doğru hareketin teşvik edilmesi anlayışı
üzerine temellenmiştir. TACIS programının 2000 yılı düzenlemesi birkaç alanda
yoğunlaşmıştır. Bunlar kurumsal, yasal ve yönetim reformu, özel sektör ve
ekonominin kalkındırılması, doğanın korunması, kırsal ekonomi ve nihayet nükleer
güvensizliğin giderilmesidir. Program üç düzeyde uygulanmaktadır: ulusal, bölgesel
ve yerel projeler.328 TACIS programının belirlediği bu alanların her biri
uygulanabilir fakat ulusal veya çok taraflı programlarında bu alanlardan en az üçü
dahil edilmelidir. Böylece daha etkileyici olabilecektir.329
2. Ticari İlişkiler
1992 Ticari ve Ekonomik İşbirliği Anlaşması’nın önemi, Moğolistan
ekonomisine en büyük katkıyı sağlayan sektörlerde AT ile işbirliği geliştirmesine
yardım sağlamak, yasal temelini güvenilir kılmaktır. Diğer taraftan bu anlaşma iki
tarafın ilişkilerinin yasal temelini belirlediği için önemlidir. Anlaşmanın amacı AB'in
Moğolistan'ın endüstri ve köy işlerinin kalkındırılmasına, ekonomik işbirliğini
genişletmesine, bilim ve teknolojik gelişmenin hızlandırılmasına, yardım grubun
oluşturulmasına, ekonominin kalkınmasına ve hayat standardının yükselmesine
katkıda bulunmaktır. Bu amacın gerçekleştirilmesi için iki taraf ekonomik işbirliğini
her yönüyle geliştirmeyi kararlaştırmıştır: Endüstri ve madencilik, köy ve orman
işleri, bilim ve teknoloji, enerji ve iletişim, çevrenin korunması, turizm, fikir ve
fabrika patenti standardı ve istatistik. AET 1983 Gümrük Birliği Anlaşması gereği
AET'a ihraç edilen Moğol mallarına uygulanan kotanın kaldırılması, Moğolistan ve
328 L. Udval, "The Interaction of Past and Future," Mongolia in the World, Ulaanbaatar, The Ministry of Foreign Affairs of Mongolia, 2002, s. 105. 329 (2002), “TACIS Regional Co-operation.” < http://europa.eu.int/comm/external-relations/tacis/index.htm > (27.01.2004).
AET'un kömür, nikel hariç bütün mallar ve ürünlerinin satılmasında karşılıklı olumlu
ortamın oluşturulması kararlaştırılmıştır. İki taraf ticaret ve hizmet karşılığına piyasa
fiyatını uygulayacak, bu karşılığı serbestçe dönüştürebilir döviz üzerinden
gerçekleştirecektir. Bu anlaşmanın uygulanışını denetlemek, yeni öneriler, teklifler
sunmak için Moğolistan ve AB Ortak Komitenin kurulması kararlaştırılmıştır. Ortak
Komite Moğolistan ve AB temsilcilerinin katılımıyla yılda bir kere Ulaanbaatar ve
Brüksel'de sırayla toplanacaktır. Herhangi bir tarafın önerisi üzerine karşılıklı
anlaştıktan sonra olağandışı toplantılarının gerçekleştirilmesi mümkündür. Ortak
Komite’ye taraflar sırayla başkanlık edecektir ve komite işlerine yardımcı olmak
bakımından çalışma grubu belirlerken birincisi, bu anlaşmanın gerçekleşmesini ve
ekonomik işbirliğinin uygulayışını denetleyecek, ikincisi, anlaşmada belirlenen
herhangi bir sektörde oluşabilecek sorunları önceden engelleyecek, üçüncüsü, ticari
ve ekonomik işbirliğinin geliştirilmesi ve çeşitlendirilmesi için gereken yöntemleri
uygulayacak ve en son iki taraf istediği konuda birbirlerini bilgilendirecektir.
Anlaşmanın geçerlilik süresi beş yıldır. Anlaşma süresi bitmeden altı ay önce
herhangi bir taraf anlaşmanın feshini belirtmedikçe anlaşma otomatik olarak birer yıl
uzatılacaktır. Moğolistan 15 ülkeye serbestçe mallarını satabilecektir.330
ÇHC, İsviçre, Rusya Federasyonu, Güney Kore ve Japonya'dan sonra AB
Moğolistan'ın altıncı büyük ticari ortağıdır.331 AB 1991'den itibaren Moğolistan'ı,
ticaretin indirimli genel sisteminden yararlanabilecek ve Avrupa Yatırım
Bankası’ndan kredi sağlanacak ülkeler listesine dahil etmiştir.332 1998'de Moğolistan
330 Erdenechuluun, op. cit., s. 21. 331 (2002), “Mongolia: EU Set to Enhance Bilateral Relations and Support to Development.” <http://europa.eu.int/comm/external_relations/mongolia/intro/index.htm > (27.01.2004). 332 Gadaad Khergiin Yam, loc. cit.
ithalatının % 13.4’ünü, ihracatının % 9.5’ini AB ülkeleriyle yapılmıştır.333 İki tarafın
ticari toplamı 1993'te 46.8 milyon dolara yakın iken 1999'de 83.5 milyon dolara
yükselerek neredeyse ikiye katlanmıştır. Böylelikle AB Moğolistan'ın dış ticaret
hacminin % 10'una sahip olmuştur.334 2000 yılında Moğolistan ile AB arasındaki
ticaret hacmi 115 milyon eurodur. Moğolistan'ın AB'ne ihraç ettiği malların
çoğunluğunu kaşmir ve kaşmir ürünler (özellikle İtalya ve İngiltere ithal etmektedir)
oluşturmaktadır. AB'den ithalatın çoğunu makine, tarımsal ve kimyasal ürünleri
(özellikle Fransa ve Almanya'dan gelmektedir) kapsamaktadır.335
20 Kasım 2002'de Brüksel'de gerçekleştirilen AB ve Moğolistan 6. İşbirliği
Konseyi toplantısında her iki taraf ticaret, ekonomik kalkınma ve yatırımın beklenen
düzeyde gerçekleşmediğini saptayarak sürecin işlemesi için somut adım atacakları
taahhüdünde bulunmuştur. Moğolistan heyeti ihraç edebileceği et ve hayvansal
ürünleri için potansiyel ortak eylem hakkında bilgi vermiştir. Bunun için
Moğolistan’ın et ve hayvansal ürünlerini uluslararası standarta getirmesi şarttır. Bunu
başarabilirse Moğolistan hemen yanı başında bulunan Sibirya'ya et ürünlerini de
ihraç edebilme imkanına sahip olacaktır.
3. AB Yardımları
1992-1993 yılları arasında Moğolistan ALA programları çerçevesinde
teknik alanda yaklaşık 8 milyon ECU almıştır.336 1992-1996 yılları arasında AB,
Moğolistan'a toplam 36 milyon euro yardımında bulunmuştur ve 60'tan fazla projeyi
333 (2002), “Mongolia: EU Set to Enhance Bilateral Relations and Support to Development.” <http://europa.eu.int/comm/external_relations/mongolia/intro/index.htm > (27.01.2004). 334 Gadaad Khergiin Yam, loc. cit. 335(2002), “Mongolia: EU Set to Enhance Bilateral Relations and Support to Development.” <http://europa.eu.int/comm/external_relations/mongolia/intro/index.htm > (27.01.2004). 336 (2002), “TACIS Regional Co-operation.” < http://europa.eu.int/comm/external-relations/tacis/index.htm > (27.01.2004).
gerçekleştirmiştir.337 1994'ten beri Moğolistan, TACIS'ın küçük proje programlarına
aktif olarak katılmaktadır.338
1996-2001 yılları arasında TACIS dağılımı 26.5 milyon euroydu. 1998-
1999 yıllarında Eylem programı bütçesi 11 milyon euroydu. Bu para yapısal ve
kurumsal reformun (2.8 milyon euro), girişimcilik ve mali gelişmenin desteklenmesi
(3.1 milyon euro) ve altyapı kalkınması (3 milyon euro) projelerini kapsamaktaydı.
2000'de Moğolistan, Avrupa Yeniden Yapılanma ve Kalkınma Bankası’na üye
olmuştur.339
2000-2001 Eylem programı 2000 yılı sonunda Komisyon tarafından kabul
edilmiştir. Program 2000-2003 için yeni belirlenen program çerçevesinde
hazırlanmıştır. İşbirliğindeki iki önemli öncelik alanını Konsey 29 Aralık 1999
tarihinde belirlemiştir. Bunlardan birincisi kırsal ekonominin kalkındırılması, ikincisi
özel sektörün desteklenmesi ve ekonominin kalkındırılmasıdır. Kırsal ekonominin
kalkınması için 2.9 milyon euro, özel sektörün desteklenmesi ve ekonominin
kalkındırılması için 10 milyon euro ve ek olarak 1.7 milyon euroyu küçük
programlara tahsis etmiştir.340 2000'de gıda yardımı için 1.875 milyon euro, 2001
yılında soğuk kışın meydana getirdiği zararların giderilmesi için 1.03 milyon euro
sağlanmıştır. ALA ve TACIS programları çerçevesinde 1992-2001 yılları arasında
Moğolistan'da 48.5 milyon euro değerinde 80 proje uygulanmıştır.341
2000 yılında Asya ülkeleriyle AB ilişkileri yeni aşamaya geçmiştir. Ekim
2000'de Seul'de düzenlenen 3. Asya Avrupa Görüşmesi ilişkilere ivme
337 Gadaad Khergiin Yam, loc. cit. 338 (2002), “TACIS Regional Co-operation.” < http://europa.eu.int/comm/external-relations/tacis/index.htm > (27.01.2004). 339 Udval, op. cit., s. 102. 340 (2002), “TACIS Regional Co-operation.” < http://europa.eu.int/comm/external-relations/tacis/index.htm > (27.01.2004). 341 Udval, loc. cit.
kazandırmıştır. Asya ülkelerine AB yardımı 2000 yılında 300 milyon eurodur. Asıl
amacı fakirlikle mücadele, bilim ve araştırmanın teşviki, ağaçlandırma, yönetimin
geliştirilmesi, kırsal kalkınma ve endüstrinin genişlemesidir. 100 milyon euro yüksek
eğitim, sivil havacılık, ekonomik reform ve enerji programları için tahsis
edilmiştir.342
20 Kasım 2002'de Brüksel'de gerçekleştirilen AB-Moğolistan 6. İşbirliği
Konseyi toplantısında iki taraf arasındaki işbirliğinin geliştirmesi için önemli
çabaların gösterilmesinin gerekliliği belirtilmiştir. Özellikle yardım için daha uygun
çerçevenin oluşturulması gerekmektedir. Bunun sonucunda Moğolistan Asya ve
Latin Amerika (ALA) Komisyon Programı’ndan yararlanacaktır. Moğolistan şimdiye
kadar TACIS Komisyon Programı’ndan yaralanmaktaydı. AB yardımına olan
yaklaşımındaki bu değişiklik Moğolistan'ın uzun dönemli ekonomik kalkınmasının
desteklenmesini amaçlamaktadır. Moğolistan heyeti uluslararası mali kurumlar
tarafından sağlanan desteğin arttıracağına inandığını da belirtmiştir.343 Bundan kastı
Moğolistan'ın Avrupa Yeniden Yapılanma ve Kalkınma Bankasının kredisi için
seçilmesine karşı çıkan Bankanın mevcut üyelerinin değiştirilmesidir. Ayrıca
Moğolistan heyeti Avrupa Yeniden Yapılanma ve Kalkınma Bankası tarafından
kurulan Moğolistan İşbirliği Fonunun yardımı ile gerçekleştirecek faaliyetlerini
özetlemiştir. Avrupa Komisyonu Moğolistan'ın Avrupa Yatırım Bankası ile
işbirliğinin genişletilmesine ve Avrupa Yatırım Bankasının projelerinin
gerçekleştirilmesine yardımcı olacağına söz vermiştir. Uygulamanın takip edilmesini
342 J.Bor, “Mongol Uls, Yovropiin Holboony Khariltsaa Hamtyn Ajillagaany Erkh Zuin Undes Tavigdsan ni,” Altan Argamj Journal of Foreign Affairs and Studies, 4/2001, s. 44. 343 Ibid., s. 55.
geliştirme önerisi üzerine Avrupa Komisyonu, Pekin'deki daimi yetkilisini
Moğolistan'dan da tam sorumlu olarak atamıştır.344
AB ve Moğolistan ilişkileri son birkaç yıl içerisinde pekiştirilmiştir ve AB
doğuya doğru genişledikçe ilişkileri derinleşecektir. 2002-2006 yıllarını kapsayan
yeni TACIS programı, yardım programı için yeni öncelikler belirlemiş ve
genişledikten sonra özellikle ticari akımındaki artış, genişletilmiş ulaşım ağının
gerekliliği, yeni yatırım olanakları, çevreyi koruma işbirliğini arttırma talebi, sınır
ötesi işbirliği ile adalet ve içişleri alanlarında işbirliği dikkate alınacaktır.345
B. MOĞOLİSTAN-BİRLEŞMİŞ MİLLETLER İLİŞKİLERİ
1. 1961-1990 Dönemi
Moğolistan 24 Temmuz 1946'da, Birleşmiş Milletler’e üyelik için
başvuruda bulunmuştur. Şubat 1946'da Moğolistan'ın bağımsızlığını tanıyan ve
diplomatik ilişki kuran Çin, Moğolistan'ın uluslararası ilişkilerde deneyiminin
olmadığını öne sürerek üyeliğinin bir yıllığına ertelenmesi önerisinde bulunmuştur.
Gerçek neden ise kısa süre içinde anlaşılmıştır. Ertesi yıl, Moğolistan-Çin ortak sınır
bölgesinde yer alan Baitag Bogdo dağı yakınlarında olaylar çıkmış ve Moğolistan
saldırgan olmakla suçlanmıştır. Güvenlik Konseyi’ndeki Çin temsilcisi
Moğolistan’ın üyeliğini veto etmiştir. Bu tutumu Batılılar desteklemiş ve
Moğolistan’ın BM’e üyeliği 15 yıllığına engellenmiştir. 346
344 Idem. . 345 Udval, loc. cit. 346 M. Dugersuren, “External Environment and Foreign Relations of Mongolia From 1921-1990,” Mongolia in the World, Ulaanbaatar, Ministry of Foreign Affairs of Mongolia, 2002, s. 59.
Moğolistan 27 Ekim 1961'de BM üyesi olmuştur. Bu olay Moğolistan
tarihinde bir dönüm noktasıdır.347 Böylece yalnızlıktan kurtulmuş ve eşit haklara
sahip egemen devletlerin uluslararası topluluğuna katılmıştır. Bu, dünyada
Moğolistan'ın yeri ve rolü için çok değerli birkaç sonucu meydana getirmiştir.
Birincisi, Moğolistan BM üyesi olduğunda “de facto” olarak yüze yakın ülke
tarafından tanınmıştır ve bağımsızlığı, egemenliği paha biçilmez biçimde
güçlenmiştir. Moğolistan'ın bağımsızlığı ve egemenliği için hayati önem taşıyan
güvenceyi sağlamıştır. Moğolistan'a ve Moğolistan'ın ülkesel bütünlüğüne karşı güç
kullanmak veya onu tehdit etmek imkansız hale gelmiştir.348 Bu bağlamda
Moğolistan, BM şartı ve uluslararası yasal belgelerde yüceltilmiş ilkelere bağlılığını
belirterek barışçıl politikayı desteklemektedir.349 İkincisi, BM'e üyeliği Moğolistan'ın
uluslararası konumunu güçlendirmiş ve faaliyetlerini çeşitlendirmiştir. Moğolistan
BM üyeliğine kabul edilmeden önce sadece 19 sosyalist ülke ve gelişmekte olan
ülkelerle diplomatik ilişki kurabilmişti. Geniş çaplı ikili ilişkilerden yoksun olan
Moğolistan, BM çerçevesinde işbirliğini geliştirme imkanı bulmuştur. Bu yüzden
Moğolistan BM'in bütün faaliyetlerine aktif biçimde katılmaktadır. Uluslararası barış
ve güvenliğin güçlendirilmesi, silahlanmanın azaltılması, silahsızlanmanın teşvik
edilmesi, çevrenin korunması, kültür ve eğitime olan çabanın yoğunlaştırılması,
kalkınmada uzman kadroların rollerinin arttırılması, kamu hayatına kadınların
katılımının sağlanması gibi birçok uluslararası konularla ilgilenmektedir.350
Üçüncüsü, Moğolistan'ın BM'e kabul edilmesi, diğer BM örgütlerine ve uluslararası
347 Ibid., s. 74. 348 L. Erdenechuluun, "Mongolia: Four Decades at the United Nations," Mongolia in the World, Ulaanbaatar, Ministry of Foreign Affairs of Mongolia, 2002, s. 152. 349 Ibid., s. 151. 350 Dugersuren, loc. cit.
anlaşmalara kapıyı açmıştır. 1961'den bu yana Moğolistan 33 hükümetlerarası örgüte
ve yaklaşık 20 bölgesel veya ajanslararası örgüte tam üye olmuştur. Bazı belirli
bölgesel gruplaşmalar dışında Moğolistan'ın katılmadığı uluslararası örgüt yoktur.351
Moğolistan BM’e üye olmasından bu yana birçok önemli önerilerde
bulunmuş ve birçok faaliyetlere aktif olarak katılmıştır. 1962'de BM Genel Konseyi,
Moğolistan'ın önerisi üzerine ekonomik kalkınma ve çevrenin korunması konusunu
kabul etmiştir. Moğolistan BM himayesi altında faaliyette bulunan iki önemli
uluslararası örgütün işlerine aktif olarak katılmaktadır. Birincisi, Uzayın Barışçıl
Amaçlarla Araştırma ve Kullanımı Komitesi (1961'de seçilmiştir) ikincisi,
Silahsızlanma Konferansı’dır (1969'da katılmıştır). 1973-1975 yılları arasında,
Moğolistan BM'in ana organlardan biri olan Ekonomik ve Sosyal Konsey’in
(ECOSOC) üyesi seçilmiştir.352 Her yıl 24-31 Ekim tarihleri arasında düzenlenmekte
olan Silahsızlanma Haftası Moğolistan'ın girişimiyle 1978 yılında başlatılmıştır. Bu
önemli girişim, Moğolistan'ın barış ve silahsızlanmanın aktif savunucusu olduğunu
uluslararası kamuoyunda kanıtlamıştır.353 Politikacı L. İder, Kadınlara Karşı Her
Türlü Ayrımcılığın Yok Edilmesi BM Sözleşmesi’nin (1982-1984) uygulanmasını
denetlemiştir. Böylelikle L. İder Komite Başkanlığına seçilen ilk Moğol kadın
olmuştur. 1984'te Moğolistan BM'in önemli organı olan Güvenlik Konseyi’ne geçici
üyelik için adaylığını koymuş, fakat dönemin şartları gereği bu mümkün
olmamıştır.354 1984'te BM, Soğuk Savaş döneminde uluslararası topluluk tarafından
kabul edilen "Barış İçin İnsan Hakları Bildirgesi"ni Moğolistan'ın girişimiyle kabul
351 Erdenechuluun, op. cit., 2002, s. 152. 352 Dugersuren, loc. cit. 353 Erdenechuluun, op. cit., 2002, s. 153. 354 Dugersuren, loc. cit.
etmiştir. 1989'da, Büyükelçi H. Olzvai, ESCAP'a (BM Asya ve Pasifik Ekonomik ve
Sosyal Komisyonu) başkanlık etmiştir.355
1960'larda dünya bir çok devletin bağımsızlığını kazanmasına tanık
olmuştur ve uluslararası ilişkilerin yapısında radikal değişiklikler meydana gelmiştir.
O dönemde Moğolistan'ın en önemli amaçlarından biri ulusların kendi kaderini tayin
hakkını desteklemek ve bağımsızlığını yeni kazanan devletlerle dostane ilişkiler ve
işbirliğini geliştirmektir. Baştan beri BM'deki Afrika ve Asya ülkeleri grubuna
katılarak, bu ülkelerle bağlarını genişletmek istemiştir. Moğolistan 1961'de resmi
olarak kurulan Bağlantısızlar Hareketi’nin amacını ve ilkelerini desteklemiştir.356
Birbirlerine karşı olan iki sistemin ideolojik mücadelesine katılarak, kendi ağırlığı,
somut imkan ve ulusal çıkarlarını dikkate almadan emperyalizme karşı savaşta aktif
rol oynamak Moğolistan'ın en büyük amaçlarından bir diğeri olmuştur. Bu bağlamda
Moğolistan BM'i emperyalizme karşı savaşta önemli bir platform olarak görmüştür.
Ekonomik ve sosyal alanlarda uluslararası örgütlere sunulan istatistik bilgilerini
yanlış sunmak, rakamları arttırmak ve ideolojik nitelikli kararların BM’de
onaylatmak için çaba harcamıştır. Başka ülkeler tarafından sunulan tekliflere hep
sınıf ayrımcılığı gözüyle bakmıştır ve bunları gereksiz bulmuştur. Bütün bunlar
1990'a kadar Moğolistan'ın BM politikasının zayıf yanını oluşturmuştur.357
Geriye bakıldığında Moğolistan BM'de kapitalist olmayan yollarla
kalkınma, sosyalizm avantajını kullanma konularında propaganda yapmıştır. Çoğu
girişimi ideolojik nitelik taşımıştır. Kısacası 1990'dan önceki BM çerçevesinde
Moğolistan'ın çalışma metodu propaganda eğilimli olmuştur.358
355 Erdenechuluun, loc. cit. 356 Dugersuren, op. cit., 2002, s. 75. 357 Bayarkhuu, op. cit., 1995, s. 271. 358 Dugersuren, loc. cit.
2. 1990'dan Bugüne
1990'da Moğolistan'da liberal ve demokratik reformların yaşanmasıyla
Moğolistan'ın BM politikasında da değişiklikler meydana gelmiştir. Hem BM hem
Moğolistan'ın kendi içinde gerçekleştirdikleri reform sürecinde Moğolistan’ın kendi
önüne koyduğu hedefler söz konusudur: Birincisi, Moğolistan, BM'i yeniden
incelemeye ve onun amaçlarını yeniden kavramaya çalışmaktadır; ikincisi,
Moğolistan, BM ile örtüşen ve çatışan politikalarını ve aynı zamanda Moğolistan'ın
hangi konuda ve sektörlerde BM'e yardım edebileceğini ve hangi konuda BM'den
yardım alabileceğini belirlemeyi ve son olarak bu konularda işbirliğini başlatmayı
amaçlamaktadır.359 BM, Moğolistan'ın uluslararası arenada çalışması için bir fırsattır.
Moğolistan Dış Politika Konsepti’nin dördüncü amacının BM ve ona bağlı
uluslararası örgütleri, uluslararası mali ve ekonomik örgütlerle işbirliği yapmak
olduğunu belirtmiştir.360 BM'i Moğolistan'ın kalkınmasında ve uluslararası alanda
ilerlemesinde güçlü partner olarak görmektedir. BM ile olan işbirliğini güvenliğinin
ve kalkınmasının önemli unsuru ve çok taraflı dış politikanın önceliği olduğu için
önemsemektedir. Uluslararası barış, güvenlik, ekonomi, sosyal kalkınma, demokrasi,
insan hakları ve çevre gibi alanlardaki acil sorunların uluslararası alanda giderilmesi
amacıyla işbirliği geliştirmeye çalışmaktadır. Bazı Moğol akademisyenleri Soğuk
Savaş’ın bitmesiyle BM'in dünyada daha etkileyici bir konuma ulaştığını
savunmaktadır:
"Bugün Güvenlik Konseyi’nden alınan kararlar daha uzlaşıcı nitelik
taşımaktadır. Soğuk Savaş döneminde ABD ve SSCB'nin ideolojik
farklılıklarından dolayı bu iki ülke her zaman veto yetkisini kullanmaktaydı.
Bu yüzden BM'in faaliyetleri engellenmişti. Bugün ise Soğuk Savaş’ın sona 359 Bayarkhuu, loc. cit. 360 Ibid., s. 270.
ermesiyle bu iki büyük devletin birbirlerine karşı olumsuz tavırları yavaş
yavaş erimektedir. Bu gelişme Güvenlik Konseyi'nde de hissedilmektedir."361
Diğer bir kısım akademisyenler ise Soğuk Savaş sonrasında BM'in daha
etkin olmasını umarken birçok konuda başarısız kaldığını dile getirmektedir:
"BM'in kendi içinde birçok konuda değişiklik yapmalıdır. Örneğin
BM kararların bağlayıcılığı, kuvvet kullanma, Güvenlik Konseyi daimi
üyelerinde değişiklik gibi sorunların halledilmesi gerek. 11 Eylül olayından
sonra Amerika'nın BM'i devre dışı bırakması uluslararası alanda BM'in
prestijini ve güvenirliğini sarsmıştır."362
BM'i 21. Yüzyılda üye devletleriyle karşılaşan sorunları başarıyla giderme
imkanına, faaliyetlerini aktifçe gerçekleştirme kapasitesine sahip, ekonomik olarak
istikrarlı örgüt yapma isteklerini Moğolistan desteklemektedir.363 Moğolistan'ın
BM'deki aktif katılımı ve önemli rolü diğer üye devletleri tarafından kutlanmıştır.
Moğolistan kadın statüsü ile ilgili ECOSOC Komisyonu’nun (1999-2002) ve Daimi
Kalkınma Komisyonu’nun (2001-2003) aktif üyesi olmuştur. Moğolistan'ın BM ve
BM özel örgütlerine üyeliği ve Moğolistan'ın bu örgütlerdeki faaliyetlerine aktif
katılımı bir yandan ülke içinde demokrasinin ve piyasa ekonomisinin yeşermesine
katkıda bulunmuştur.364 BM, Moğolistan gibi bir ülkenin çıkarlarını koruyacak
güçlü bir uluslararası örgüttür. Bu yüzden Moğolistan BM'in rolünün ve
güvenirliğinin artması için çalışmaktadır ve demokratikleşmektedir.365
Moğolistan Hükümeti güvenlik, barışın korunması, ekonomik, sosyal ve
insan kaynaklarının kalkınması alanlarındaki uluslararası faaliyetlere katılımı
361 Erdenechuluun, op. cit., 2002, s. 155. 362 Ibid., s. 156. 363 Gadaad Khergiin Yam, op. cit., s. 59. 364 Erdenechuluun, op. cit., 2002, s. 153. 365 Ibid., s. 155.
sağlamak için yasal düzenlemelerde bulunmaktadır.366 Moğolistan, Dünya Çocuk
Zirvesi (New York 1990), Çevre ve Kalkınma BM Konferansı (Rio de Jenerio 1992),
Dünya Konferansı (Viyana 1993), Nüfus ve Kalkınma Uluslararası Konferansı
(Riyad 1994), Sosyal Kalkınma Dünya Zirvesi (Kopenhag 1995), Kadınlar Dünya
Konferansı (Pekin 1995) ve Dünya Gıda Zirvesi (Roma 1996) gibi BM'in evrensel
konferanslarını takip ederek "Bir Dünya" konferanslar dizisinin düzenlenmesinde
öncü rol oynamaktadır. BM Genel Sekreteri Kofi Annan, BM sistemiyle önerinin ve
çabalarının tutarlılığını sağlamayı amaçlayan yoğun ve uzağı gören reformlar dizisini
başlatmıştır. Bu reformlar, BM'i yeni yüzyıla uyarlamayı amaçlamıştır. BM Genel
Sekreteri’nin istediği birbirlerine bağlı ve tutarlı programların uygulanması için BM
tarafından düzenlenen Zirve görüşmelerinin ve konferanslarının takip edilmesidir. Bu
amaçla Moğolistan, uluslararası alanda Ulusal Gençler Konferanslar dizisini
başlatmıştır. "Bir Dünya" Konferanslar dizisi olan Ulusal Gençler Konferansları
Moğol gençleri, vatandaşları ve nihayet liderlerini güçlendirmeyi amaçlamıştır.367
Moğolistan Cumhurbaşkanı’nın 2000 BM Milenyum Zirvesi’ne katılması
Moğolistan'ın BM'e olan taahhüdünün bir başka güçlü göstergesidir.
Cumhurbaşkanı’nın izlenimine göre, benzeri görülmemiş bu dünya liderleri toplantısı
Moğolistan'a BM'deki inancını doğrulaması için yegane olanak sunmuştur.368
Üyeliğinin 40 yılı boyunca Moğolistan BM'in çeşitli organlarında
pasiflikten aktifliğe doğru kendini değiştirebilmiştir. Moğolistan sosyal ve ekonomik
konuları ile ilgili BM ve onun çeşitli örgütler tarafından kabul edilen 50 küsur karara
366 Dugersuren, op. cit., 2002, s. 75. 367 Erdenechuluun, op. cit., 2002, s. 154. 368 Ibid., s. 155.
katkıda bulunmuştur ve 500 kararı desteklemiştir. Moğolistan borç ve silahsızlanma,
barış içinde birarada yaşama, insan hakları, uluslararası evrensel okuma yazma,
kamu sektörü ve kooperatif, personel ve kırsal kadın, denize çıkışı olmayan ülkelerin
durumu gibi konularla yakından ilgilenmektedir.
BM bugünün artan bağımlılık ve hızlı değişen dünyanın zorluklarına
yetirince cevap verebilirse, çevreye kendini uyarlayabilirse, kurucuları tarafından
tasarlanandan çok daha etkin olacaktır. Küçük devletlerin güvenliğinin sağlanması
konusunda BM'in rolünü arttırması için Moğolistan Hükümeti ayrıntılı araştırmada
bulunmaktadır. Yenilenmiş ve canlandırılmış BM, Moğolistan'ın küreselleşme
sürecinden eşit bir şekilde yararlanmasına yardımcı olabileceğine kimsenin kuşkusu
yoktur.
Moğolistan Hükümeti, piyasa ekonomisine geçiş sürecinden doğan sosyal
krizleriyle ilgilenmedikçe kalkınma ve ilerlemenin sağlanamayacağını bilmektedir.
Bu yüzden Moğolistan fakirliğin hızlı düşüşü, sağlık, eğitim ve hayat standartının
iyileştirilmesi gibi sorunlara olumlu çözüm bulmak için BM ile işbirliğini aktif
olarak devam ettirmektedir.369
a. Silahsızlanma Sorunları
Silahların azaltılması sorunlarıyla yakından ilgilenmek, silah çeşitlerini
azaltmak, ilgili uluslararası anlaşma ve sözleşmeleri uygulamak, onların
uygulanışında gereken denetim mekanizmasını pekiştirmek Moğolistan için
önemlidir. Nükleer silahların denenmesini yasaklayan anlaşmanın imzalanması, kitle
imha silahlarını yok etmek ve nükleer savaş tehlikesini azaltmak için büyük bir adım
olmuştur. Moğolistan bu anlaşmaya taraftır. Bu anlaşma nükleer denemeleri
369 Idem. .
tamamen yasaklamakla beraber anlaşmanın uygulayışını denetleyecek uluslararası
denetim şebekesine katılma imkanı sağlayarak nükleer güce sahip iki ülkenin
ortasında yer alan Moğolistan'a büyük fayda sağlamıştır. Moğolistan nükleer silah ve
patlayıcıların yapımı için kullanılan maddelerin üretimini denetleyecek uluslararası
anlaşmanın imzalanmasının önemli olduğunu savunmaktadır.
Moğolistan güvenlik konusunda çok taraflı anlaşma ve sözleşmelerin
imzalanmasını isteyen devletlerin çabalarını desteklemekte ve nükleer silaha sahip
ülkelerin, nükleer silahsız serbest bölgeye dahil olan ve nükleer silahların
yayılmasını engelleme anlaşmasına taraf olan ülkelerin güvenliğinin sağlanması
konusunda güvence vermesi gerektiğine inanmaktadır.370 Bu doğrultuda 8 Ağustos
1963'te nükleer silahla tehdidin azaltılması için havada, su altında ve uzayda nükleer
silah denemesinin yasaklanmasını öngören ilk uluslararası anlaşmayı imzalamıştır.
1990'a gelindiğinde Moğolistan kitle imha silahlarının azaltılması ile ilgili 10, insan
haklarıyla ilgili 20 ve hava, açık deniz ve uzay ile ilgili 10 anlaşmaya taraf
olmuştur.371 Moğolistan, aynı zamanda çeşitli bölgelerde nükleer silahtan
arındırılmış alanın oluşturulmasına yönelik adımların, bütün dünya ve bölgenin
güvenliği ve barışın pekiştirilmesine katkıda bulunacağını düşünmekte ve
desteklemektedir. 1992 yılında Moğolistan kendi ülkesini nükleer silahsız serbest
bölge olarak ilan etmiştir.
Moğolistan 1969 yılında Silahsızlanma Komitesi’ne üye olduğundan beri
Silahsızlanma Konferanslarına aksatmadan, aktif olarak katılmakta ve silahsızlanma
konusundaki anlaşma ve sözleşmelere taraf olmaktadır.372 Kimyasal ve Biyolojik
370 Gadaad Khergiin Yam, loc. cit. 371 Dugersuren, loc. cit. 372 Gadaad Khergiin Yam, loc. cit.
Silahları İmha Sözleşmeleri tarafından öngörülen silahsızlandırma ve denetlemenin
güçlendirilmesini desteklemektedir. Moğolistan aynı zamanda konvansyonel silah,
özellikle küçük ve hafif silahların yayılmasını sınırlandırmaya çalışan uluslararası
çabalara katılmaktadır. Kara kuvvetlerini engellemek için kullanılan insancıl
olmayan ve tehlikeli sayılan bombaların yasaklanması için çalışan uluslararası
topluluğun çalışmalarını ve önerilerini Moğolistan içtenlikle kabullenmektedir.
Moğolistan henüz bu Sözleşmeye katılmamıştır fakat bu sorunun halledilmesi için
istikrarlı tutum sergilemektedir.
b. Ekonomik ve Sosyal Kalkınma Sorunu
BM çerçevesinde sosyal ve ekonomik sorunlara olan ilginin arttırılması, bu
konuda BM'in katılımını sağlama ve uluslararası işbirliğini pekiştirme çabalarını
Moğolistan doğru bulmaktadır.373 Ekonomik kalkınma, çevre koruma sorunu,
kooperatiflerin geliştirilmesi, kırsal kadınlar ve eğitim gibi konularda Moğolistan
öneride bulunmuştur ve BM Genel Kurulu'nda bu öneriler onaylanmıştır. BM, onun
özel örgütleri ve uluslararası ticari ve mali kuruluşların bu sektörlerde faaliyetlerini
yoğunlaştırılması ve koordinasyonun iyileştirilmesi gerektiğini düşünmektedir.
Moğolistan denize çıkışı olmayan ülkelerin sorunlarıyla BM çerçevesinde
aktif olarak ilgilenmektedir. BM Genel Kurul 54. Toplantısında Moğolistan’ın
denize çıkışı olmayan ve gelişmekte olan ülkelerin zorluk ve engellerinin giderilmesi
için belirli yöntemleri teklif etmiş ve 77’ler Grubu374 üye ülkeleri ile birlikte öneriyi
onaylamıştır.
373 Ibid., s. 60. 374 77 Grubu, Cenevre’de toplanan BM Ticari ve Kalkınma Konferansı sırasında gelişmekte olan 77 ülke tarafından 1964’te kurulmuştur. Grubun amacı BM’deki en büyük Üçüncü Dünya Koalisyonu olarak gelişmekte olan dünyaya kendi ortak çıkarlarını açıklamak, BM sistemde uluslararası ekonomik konulara daha fazla katılmak ve gelişmekte olan ülkelerarasında ekonomik ve teknik işbirliği teşvik
BM Ticaret ve Kalkınma Konferansı ve BM Kalkınma Programı (BMKP)
ile işbirliği içinde 1997'de Ulaanbaatar'da "Denize çıkışı olmayan ve gelişmekte olan
ülkelerin transit nakliyatı" konusunda gerçekleştirilen Kuzey Doğu Asya ülkelerinin
danışma toplantılarının ardından Mayıs 2000'de Transit Nakliyatı Anlaşma taslağını
geliştirmek için ÇHC, Moğolistan ve Rusya Federasyonu uzmanlarının ilk müzakere
toplantısına Moğolistan ev sahipliğini yapmıştır. 1963'ten beri Moğolistan, BMKP
ile verimli işbirliği içindedir. 1997-2001 yılları arası programa göre BMKP ve BM
Nüfus Fonu Moğolistan'da çeşitli projelerinin uygulanması için 27 milyon dolar
kendi fonundan sağlanmıştır.375 Bölgesel örgütlerle devam eden işbirliği
Moğolistan'ın faaliyetleri üzerine yoğunlaşmış durumdadır. Moğolistan'ı Asya
Otoban Kalkınma Programı’na dahil eden ESCAP (Moğolistan Asya ve Pasifik
Ekonomik ve Sosyal Komisyonu’na 1962 yılında katılmıştır) kararını takiben
Moğolistan, Asya Kalkınma Bankası tarafından sağlanan kredi ile Otoban Kalkınma
Projesi’ni 1996'dan beri uygulamaktadır. Bölgesel işbirliği çerçevesinde Moğolistan,
Asya Pasifik bölgesinin alt bölgesi olan Kuzey Doğu Asya'ya özel ilgi duymaktadır.
Moğolistan aynı zamanda BM'in desteğiyle uygulanmakta olan Tumen Nehir
Havzası Kalkınma Projesi’ne katılmaktadır. 1999'da Ulaanbaatar bu projeye
katılanlara ev sahipliği yapmıştır.
Moğolistan, Dünya Sağlık Örgütü, Gıda ve Tarım Örgütü, Dünya
Entelektüel Refah Örgütü, Uluslararası Çalışma Örgütü ve Uluslararası Atom Enerji
Ajansı gibi BM'in diğer özel örgütleriyle iyi ilişki ve işbirliği içindedir, farklı
projeleri bu örgütlerle uygulamaktadır. Şu anda Uluslararası Atom Enerji Ajansı ve
BM Endüstri Kalkınması ile işbirliği programı hazırlama çalışmaları içerisindedir. etmektir. Bugün grubun 134 üyesi bulunmaktadır. Moğolistan Gruba 1989 yılında üye olmuştur. (2003), “What is the Group of 77?.” <http://www.g77.org/main/main.htm. > (02.03.2004). 375 Gadaad Khergiin Yam, op. cit., s. 61.
Moğolistan, BM himayesi altında çocuk, kadın, engelliler, yaşlılar, nüfus ve sosyal
gelişme gibi konuları 1990'larda ele alan, Viyana, Riyad, Kopenhag, Pekin ve
İstanbul konferanslarında kararlaştırılan politika ve stratejilerin uygulanmasına
büyük önem vermektedir. Bu Konferanslarda alınan kararların ulusal düzeyde
uygulanması için BMKP ile beraber "Bir Dünya" programını uygulamakta ve bu
çerçevede nüfus ve kalkınma, kadın ve kalkınma, insan hakları, çocuk hakları ve
sosyal kalkınma gibi konularda bir dizi toplantılar düzenlemiştir.376
Uyuşturucu ile mücadele etme ve adil suç özellikle de organize suçların
önceden engellenmesi çerçevesinde BM'in ilgili kuruluşlarıyla işbirliği yapmak ve bu
konuda programın oluşturulması ile ilgili yasal düzenlemelerin hazırlanması için
yardım almak, kanun, denetim ve polis gibi ilgili alanlara maddi yardım sağlamak
gibi konuları kapsayan proje gerçekleştirilmektedir.377
c. Çevre
Çevrenin korunması sorunu Moğolistan Hükümeti’nin en çok önem verdiği
sorunlardan biridir. Moğolistan bu sektörde uluslararası örgütler ve büyük
devletlerinin yardımıyla toplam ona yakın proje ve ulusal program
gerçekleştirmektedir: 21. Yüzyılda istikrarlı kalkınma programı, hükümetin ekoloji
politikası, halka ekoloji bilgisini sağlayacak ulusal program, biyolojik çeşitlerini
koruma ulusal programı, toprağın özel korunması ulusal programı, çevre yönetimin
kapasitesini pekiştirme projesi, doğal afetlerin tehlikesini azaltma ulusal programıdır.
Çevre sorunuyla ilgili olarak Moğolistan, BM Çevre Programı, BMKP, Dünya
Meteoroloji Kurumu, Asya Pasifik Ekonomik Sosyal Komitesi gibi uluslararası
örgütlerle işbirliği yapmaktadır. Moğolistan'ın çevre koruması sorunuyla ilgili
376 Ibid., s. 62. 377 Idem. .
uluslararası anlaşmalar ve sözleşmelere katılması bunları gerçekleştirecek
uluslararası ve bölgesel işbirliğine katılma imkanı sağlamaktadır.378
d. İnsan Hakları
Demokrasi ve insan hakları alanında Moğolistan, BM Şartı, insan hakları
uluslararası evrensel ilkelerini özellikle İnsan Hakların Evrensel Bildirgesi, Siyaset
ve Vatandaşlık Hakları, Ekonomi, Toplum Kültür Hakları, 1993 Viyana Bildirgesi,
Eylem Programı’nın maddelerini kendine örnek almaktadır. Moğolistan taraf olduğu
insan hakları anlaşmasını ve sözleşmelerinin yükümlülüklerini nasıl yerine
getirdiğini açıklayan ulusal raporunu sürekli yayınlamakta ve ilgili komitelere
iletmektedir. Anayasayı uluslararası standarda uygun hale getirmek, yargı, polis ve
kanunun ilgili elemanlarını hazırlamak, insan haklarını sağlayacak ulusal kapasitesini
yaratmak ve arttırmak için profesyonel danışma, mali ve teknik yardım alma
yollarıyla BM'in ilgili kurumlarıyla işbirliği yapmaktadır.379
e. Askeri İşbirliği
Moğolistan yabancı devlet ve uluslararası örgütlerle askeri sektörde
işbirliği yapmaktadır.380 1991'de imzalanan "Moğolistan Askeri Rehber" belgesi
Moğolistan'ın BM'in ilkelerine uygun olarak gözlemci statüsüne sahip olmak,
yardımda bulunmak ve arabuluculuk yapmak gibi BM'in faaliyetlerine katkıda
bulunabileceğini ve BM'in silahlı kuvvetleri, uluslararası askeri örgütler ve nüfuz
sahibi ülkelerle askeri işbirliği geliştirebileceğini belirmektedir.381
Moğolistan BM Barış Gücü Operasyonlarına katılmak istemektedir. Diğer
taraftan Moğolistan ekonomisi de bunu gerektirmektedir. Bugün Moğolistan
378 Ibid., s. 63. 379 Ibid., s. 64. 380 Bayarkhuu, op. cit., 1995, s. 272. 381 Ibid., s. 273.
askerlerini finanse etmekte zorlanmaktadır. Bütçe nedeniyle askeri birlikleri ayakları
üstünde zor durmaktadır. Askeri tatbikat, yüksek lisans ve yeni teknik teknolojilerle
donatmak gibi engeller bulunmaktadır. Bütün bunları karşılamanın yollarından biri
BM askeri gücüne katılmaktır. Bazı küçük devletler BM'e olan borçlarını Barış Gücü
Operasyonu’na katılarak ödemektedir. Moğol askerleri üç alanda Barış Gücü
Operasyonu’na katılabilecektir. Birincisi destek gücü-nakliyat, ikincisi mühendis-
inşaat askerleri ve üçüncüsü kimyasal savunmadır.382 1999'dan beri Moğolistan,
Barış Gücü Operasyonu’na katılmak için hazırlık çalışmaları başlatmıştır.
Moğolistan'ın askerleri insani operasyon çerçevesinde eğitimini tamamlamaktadır.383
Bu politika çerçevesinde bugün Moğol askerleri Afganistan'da ve Irak’ta
bulunmaktadır. Afganistan’da Afgan askerlerine eğitim vermek üzere 13, Irak’ın
kalkınmasına katılmak üzere ilk önce 173, sonra 130 asker gönderilmiştir.
Moğolistan Uluslararası Barış Gücü’ne katılarak askeri uzmanlarını 2002’den
itibaren Sahar’a üç, Kongo’ya iki gözlemci göndermiştir.384
f. Yardım
BM, özellikle BMKP, Moğolistan'ın ekonomik ve sosyal reformlarında
hayati rol oynamaktadır. Mayıs 1991'de BMKP, ekonomik ve mali desteğini
kaybetmiş Moğolistan'ın durumuyla tanışması için Avrupa, Asya ve Pasifik'in 24
gelişmiş ülkelerinin daimi temsilcilerine mektup göndermiştir. Mektup Moğolistan'a
kısa ve uzun vadeli yardımın sağlanması için işbirliğinin gerekliliğini
vurgulamaktaydı. Aynı zamanda BMKP, Moğolistan'ın ilk koalisyon hükümet
382 Ibid., s. 271. 383 Erdenechuluun, op. cit., 2002, s. 154. 384 (2004), “Mongol Ulsyn Gadaad Bodlogo.” < http://www.extmin.mn/statement-
L.Erdenechuluun.htm/> (02.03.2004).
başkanı Byambasuren ile bu ülkelerin temsilcileri arasında New York'ta görüşmeler
düzenlemiştir.385 Bunun dışında BMKP, Kuzey Doğu Asya'da ekonomik işbirliğinin
oluşturulması için Moğol, Rus, Kuzey Kore, Güney Kore ve Çin akademisyenlerinin
araştırması için 1991'de dört projenin temelini geliştirmiştir. Beş ülke Tumen Nehir
Havzasının Kalkınma Projesini seçmiştir ve projenin uygulanması için Yürütme
Komitesi kurmuştur. Moğolistan bu bölge ile direk ticari ve nakliyat bağlarının
oluşturulması ve daha etkin deniz nakliyatının gerçekleştirilmesi için ek olanakların
sağlanması gibi Asya ve Avrupa'yı bağlayan yolların döşenmesi ile
ilgilenmektedir.386
Demokrasi ve insan hakların korunması, güvenlik ve kalkınmanın
vazgeçilmez unsurlarıdır. Mayıs 2002'de Moğolistan Hükümeti’nin BMKP ile
Ulaanbaatar'da düzenlendiği İnsan Güvenliği Uluslararası Konferansı, ülkedeki sivil
toplum örgütlerin rolünü belirlemiştir. Moğolistan Hükümeti’nin girişimiyle
BMKP'ın desteklediği "İnsan Güvenliği İçin İyi Yönetim" 2001 yılı başında
başlatılmıştır. Moğolistan bu alanda BM ile işbirliğini sürdürecektir.387
2001-2002 Moğolistan’ı vuran soğuk kışın meydana getirdiği zararların
giderilmesi için BM büyük katkıda bulunmuştu. 2003 yılında Moğolistan, şiddetli kış
sonrasında Moğolistan'a yaptığı yardımından dolayı BM'e teşekkür etmiştir.
Moğolistan felâketin etkisini azaltmak ve bundan sonraki felaketlere hazırlıklı
olabilmek için gerekli olan mekanizma ve kurumsal kapasitesini güçlendirmeye
BM’nin katkılarıyla çalışmaktadır.
385 Dugersuren, op. cit., 2002, s. 83. 386 Ibid., s. 76. 387 Erdenechuluun, op. cit., 2002, s. 157.
BM iletişim teknolojisinin sağlanması, bireyin, yönetimin her düzeyine
katılabilmesi, eğitim düzeyinin arttırılması, kent ve kırsal kesim arasındaki uçurumun
giderilmesi, halkın hayat standardının yükselmesi ve etkin para politikalarının
tasarlanması gibi sosyo-ekonomik sorunlara çözüm arayışlarına da yardımda
bulunmaktadır. Moğolistan, geniş alanda dağılmış halkın iletişimini sağlayabilmek
için Moğolistan'ın özel ihtiyaçlarını karşılayacak enformasyon ve iletişim
şebekesinin kurulması için BM'in yardımını istemektedir. Moğolistan bölgesel
kalkınma için ulusal politikasını geliştirmektedir. Kendi teknik yardımıyla BM,
bölgesel ekonomik kalkınma stratejisini geliştirmesine, yasal çerçevenin
oluşturulmasına ve yerel düzeyde kalkınma kapasitesini güçlendirmesine katkıda
bulunmuştur.
Günümüzde Moğolistan on dört özel kuruluşla (BM’in dört ajansı ve
ESCAP ile) çeşitli alanlarda işbirliği yapmaktadır. Bu örgütlerden sağlanan mali ve
teknik yardımları gelişmiş teknolojileri ve dövizin artması için yeterli kaynak
oluşturmaktadır. 1995 verilerine göre BM'in özel ajansları ve BMKP'dan sağlanan
yardım miktarı 100 milyon dolar olmuştur.388
g. Nükleer Silahsız Serbest Bölge Statüsü
Coğrafi olarak Moğolistan, iki komşu devletinin nükleer silah deneme
bölgeleri arasında yer almaktadır: Rusya'da Semipalatinsk, Çin'de Lop Nor bölgesi.
1992'de SSCB askerlerini tamamen geri çektiğinde Moğolistan Nükleer Silahsız
Serbest Bölge statüsünü ilan etmiştir. 1994 Ulusal Güvenlik Konsepti Moğolistan'ın
nükleer silahsız serbest bölge statüsünün uluslararası düzeyde korunması, siyasi ve
diplomatik yollarla ülkenin güvenliğinin güçlendirilmesi için önemli faktör olacağı
388 Dugersuren, op. cit., 2002, s. 74.
çağrısında bulunmuştur.389 Moğolistan'ın bu girişimini nükleer silaha sahip beş ülke
dahil uluslararası topluluk tarafından olumlu karşılamıştır. Rusya Moğolistan'ın bu
girişimini destekleyen ilk nükleer silaha sahip ülke olmuştur ve 1993'te Moğolistan
ile imzaladığı anlaşmayla bu devletin ülkesinde yabancı asker ve kitle imha
silahlarının bulundurulmasını ve geçmesini yasaklayan kararına saygı duyacağını
belirtmiştir. Ekim 1993'te Çin Moğolistan'ın nükleer silahsız serbest bölge statüsünü
kabul ettiğini ve buna saygı duyacağını açıklamıştır.
4 Aralık 1998’de, BM Genel Kurulu’nun 53/77D kararıyla Moğolistan'ın
Uluslararası Güvenlik ve Nükleer Silahsız Serbest Bölge (NSSB) statüsü
onaylanmıştır. Bu karar bölgesel barış, güvenlik ve istikrarın güçlendirilmesinin
önemli unsuru olarak Moğolistan'ın komşularıyla iyi ilişki sürdürmesine Genel
Kurul’un desteğini vurgulamış ve nükleer silaha sahip beş daimi üye devlete
Moğolistan’ın güvenliğinin güçlendirilmesi ve bağımsız dış politika izlenmesinde
Moğolistan ile işbirliği yapması için çağrıda bulunmuştur. Genel Kurul aynı zamanda
BM Genel Sekreteri ve ilgili BM organlarının Moğolistan'ın dış güvenliği ve
NSSB'in güçlendirilmesi için Moğolistan'a gerekli yardımın sağlanmasını ve bu
kararın uygulanışını denetlemesini rica etmiştir.390
Şubat 2000'de Moğolistan Parlamentosu Moğolistan'ın Nükleer Silahsız
Serbest Bölge statüsü ile ilgili ulusal yasayı onaylamıştır. Bu yasa yasaklanan bütün
eylemleri tek tek saymakta ve özel hükümlerinin uygulanması veya denetlenmesi
için ulusal yetkililerini atamaktadır. Parlamento kararı da bu kişilerin kanunun
uygulanmasında parlamentoya sürekli olarak rapor verilmesi gerektiğini de
389 JH. Enkhsaikhan, "External Aspects of Mongolia's Security," Mongolia in the World, Ulaanbaatar, Ministry of Foreign Affairs of Mongolia, 2002, s. 140. 390 (2000), “General Assembly Resolutions 53/77.” <http:// www.un.org/Depts/dhl/resguide/r53.htm> (02.03.2004).
belirtmektedir. Ek olarak Moğolistan, uluslararası düzeyde statüsünün tanınması ve
güçlendirilmesi konusunda nükleer silaha sahip beş devlet ile bir dizi görüşmelerde
bulunmuştur. Görüşmelerin sonucunda 5 Ekim 2000 tarihinde nükleer silaha sahip
beş devlet, statü bağlamında Moğolistan'ın güvenlikle ilgili güvencesini sağladığı
konusunda ortak bildirge yayınlamıştır. Örneğin nükleer silaha sahip beş devlet,
Moğolistan'ın hem negatif hem de pozitif nükleer güvenlikle ilgili güvencesini
sağlayacaktır ve Genel Kurul kararının uygulanmasında Moğolistan ile işbirliğini
devam ettirecektir.391
20 Kasım 2000'de Genel Kurul 55. Oturumunda 53/77 D kararının ulusal ve
uluslararası düzeyde uygulanması için alınacak önlemleri onaylayan 55/33 S kararı
kabul etmiş ve BM’e Moğolistan’ın güvenlik ve NSSB statüsünün
güçlendirilmesinde Moğolistan ile işbirliğini devam ettirmesi çağrısında
bulunmuştur. Karar aynı zamanda nükleer silaha sahip beş devletin 53/77 D kararının
uygulanması için imzalayan ortak bildirgeyi olumlu karşılamıştır. Aynı zamanda BM
Genel Sekreteri ve ilgili BM organlarının 53/77 D kararını uygulamasında
Moğolistan'a yardımda bulunmaya devam etmesini istemiştir. Moğolistan, NSSB
statüsünü uluslararası düzeyde tanımlamak için BM üye devletleri ve organlarıyla
birlikte çalışacaktır. Ekonomik ve ekolojik güvenlik araştırmasında bulunacaktır.392
Eylül 2001’de, BM destekli nükleer silaha sahip beş devlet ve Moğolistan
temsilcilerinin hükümet dışı uzmanlar grubu toplantısı Moğolistan'ın statüsünü
güçlendirecek yollar ve yöntemler bulmak için Japonya'nın Sappora kentinde
toplanmıştır. Toplantı Moğolistan'ın NSSB statüsünün kurumsallaşması için
uluslararası anlaşmanın yapılmasını tavsiye etmiştir. Uzmanlar grubu anlaşmada 391 Enkhsaikhan, op. cit., s. 142. 392(2001), “General Assembly Resolutions 55/33.” <http:// www.un.org/Depts/dhl/resguide/r55.htm> (02.03.2004).
hangi konunun dahil edileceğini belirtmiştir. Ocak 2002'de, 55/33 S kararının
uygulanmasının teşviki için BM ajanslarının yürütme komiteleri üstte belirtilen iki
araştırmayı üstlenmeyi kabul etmiştir.
Ek olarak Moğolistan'ın nükleer silahsız serbest bölge olabilmesi için
bölgedeki nükleer silahın yayılmamasını teşvik etmenin önemini vurgulamaktadır.
Bu bağlamda Moğolistan, BM nezdinde Orta Asya bölgesinin NSSB haline gelmesi
için sürekli destekte bulunmaktadır. 393
h. Ülke Kategorisi Sorunu
BM, 186 üye devleti gelişmiş, gelişmekte olan ve az gelişmiş olarak üçe
ayırmaktadır. Moğolistan her türlü göstergeleriyle az gelişmiş ülkeler kategorisine
girmekte ise de gelişmekte olan ülkeler kategorisine dahil edilmiştir. Dünyada fakir
denilebilecek 49 ülke bulunmaktadır. "Az gelişmiş ülkeler" terimi BM'de 1971'de
kullanılmaya başlanmıştır ve üç kriter az gelişmiş ülkeler statüsünü belirlemektedir:
Kişi başına düşen milli gelir 900 dolardan düşükse; ikincisi, İnsan Kaynakları
İndeksi % 59'dan düşükse; üçüncüsü, Ekonominin Hassas Göstergesi % 36'dan
yüksek olduğunda. Bunların dışında 2003 yılından itibaren nüfusun 75 milyondan az
olması ölçütü de eklenmiştir.
BMKP komitesi her üç yılda yukarıda belirtilen kriterlerle ülkelerin hangi
kategoriye dahil edileceğini belirlemektedir. 2001 yılının istatistiğine göre
Moğolistan'da kişi başına düşen milli gelir 400 dolar, İnsan Kaynakları Endeksi (Kişi
başına düşen yemeğin kalorisi, bebek ölüm oranı, orta okul ve lisede okuyan öğrenci
sayısı, yetişkinlerde okuma yazma oranı) % 60.99, Ekonominin Hassas Göstergesi %
49.73'tür. Bütün bu göstergelere baktığımızda Moğolistan az gelişmiş ülkeler
393 Enkhsaikhan, op. cit., s. 143.
kategorisine giren 49 ülkenin on beşinden de daha fakir, bir başka deyişle onların kişi
başına düşen milli geliri Moğolistan'ınkinden daha fazladır. Ekonominin Hassas
Göstergesiyle bu ülkelerin 25'i Moğolistan'dan daha iyi durumdadır. İnsan
Kaynakları Endeksi bakımından bu ülkelerden 6'sı Moğolistan'dan daha iyi duruma
sahiptir. Bütün bunlara baktığımızda Moğolistan az gelişmiş ülkeler kategorisine
dahil edilmelidir. 75 milyon nüfus kriteri dışında bir ülke üstte belirtilen üç kriterden
ikisine uyuyorsa o ülke az gelişmiş ülkeler kategorisine dahil edilmektedir. Her ne
kadar Moğolistan'ın durumu böyle olsa da Moğolistan 30 yıldır bu az gelişmiş
ülkeler kategorisi dışında yer almış ve onların yararlandığı imkanlardan
yararlanamamıştır.394
Durum böyle iken Moğolistan’ın az gelişmiş ülkeler kategorisine dahil
edilmemesini 1990 öncesinde aramalıyız. Komünizm yolunda ilerleyen ve
ilerlemekte olan ülkelerin bu kategoriye dahil edilmesi ideolojik bakımdan büyük
leke oluşturacaktı. Fakat bu durum bugün de devam etmektedir. Eski sosyalist
kampına dahil olan ülkeler bugün "geçiş dönemi" nedeniyle gelişmenin belirli bir
statüsüne sahip değildir. Bu ülkelerden sadece Laos ve Kamboçya az gelişmiş ülkeler
kategorisine dahil edilmiştir.
Az gelişmiş ülkeler statüsüne dahil edilmenin olumlu sonuçları vardır:
Birincisi, Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ), az gelişmiş ülkelerin ticaretlerinde kendi
piyasa ve üreticilerini koruma politikası izlemesini kabul etmektedir. İhracat vergisi
DTÖ üye ülkelerine yasaklanırken az gelişmiş ülkelerde bu durum geçersizdir.
Teknoloji transferi bununla ilgili olarak eğitim seminerlerinin düzenlenmesi ve diğer
faaliyetlerin organize edilmesine uygun ortamı hazırlamaktadır. İkincisi, gelişmiş ve
394 Ts.Elbegdorj, Khokh Devter, Ulaanbaatar, Interpress, 2001, s. 5.
gelişmekte olan ülkeler az gelişmiş ülkelere olan yardımını her geçen gün
arttırmaktadır. Örneğin, AB az gelişmiş ülkelerden gelen mallarına vergi sistemi ve
silah dışında kota uygulamaktadır. Japonya az gelişmiş ülkelerde üretilen malların
ithalatını çeşitlendirip bu malların % 99'unda vergi ve kota gibi engelleri kaldırmıştır.
ABD ve Kanada da bu konuda bazı kolaylıkların sağlanması yönünde çalışmalarda
bulunmaktadır. Üçüncüsü, gelişmiş ülkeler az gelişmiş ülkelere sağlanan yardım
miktarını GSMH'nın % 0.15'ine, ilerde % 0.20'sine ulaştırmayı amaçlamaktadır.
Dördüncüsü, teknik yardımı bakımından uluslararası örgütler (IMF, Dünya Bankası,
UNIDO, FAO) karşılıklı uyum programını uygulamaktadırlar. Bunun içinde altyapı,
gıda stoku, ticaret, köy işleri sektörleri daha fazla dikkate alınmaktadır. Son olarak
BM çerçevesinde az gelişmiş ülkelere yönelik özel politikalar uygulanmaktadır. Bu
ülkelere teknik yardımından mali desteğine kadar bir çok konuda geniş yardımda
bulunmaktadır. Bu ülkeler Barış Gücü Operasyonu’na katıldığı taktirde söz konusu
ülkeye % 90’a varan indirimler sağlanmaktadır. Aynı zamanda BM Genel Kurul
toplantılarına katılacak temsilcilerin masrafları da karşılamaktadır.
Gelişmekte olan ülkeler statüsüne 128 ülke dahil edilmektedir. Bu ülkeler
bir çok kriterler bakımından birbirlerine uymamaktadırlar. Çin, Hindistan gibi
milyarın üzerinde nüfusa sahip ülkeler, anakaranın altıda birine sahip olan Rusya
gibiler ve petrol zengini küçük Arap ülkeleri aynı kategoride yer almaktadır.395
C. ASYA PASİFİK BÖLGESİ VE KUZEY DOĞU ASYA
1. APEC
395 Ibid., s. 7.
Bölgesel ekonomik işbirliği sadece bölgenin ekonomik kalkınmasını
sağlamamakta aynı zamanda bütün dünya üretimi ve ticaretin artmasına katkıda
bulunmaktadır. Dolayısıyla bölgesel bütünleşmenin kendisi, dünya ekonomik
bütünleşmesini sağlamaktadır. Deneyimlere bakılırsa bütünleşme sürecine katılan
ülkelerin her türlü yapısal değişiklikte bulunmaları şarttır. Bu durum rekabet gücü
zayıf olan ve teknoloji bakımından geri kalmış fabrikaların kapanmasına ve yeni
donanımları gerektirdiği için insanların sosyal hayatı ile ilgili sorunların ortaya
çıkmasına sebep olmakta ve bu tür sorunların giderilmesi görevi hükümetlere
düşmektedir.
1980'lerin sonunda bölgesel bütünleşmenin gerçekleşmesi için
gereken koşullar oluşmuş ve bölgedeki önemli örgütler kurulmuştur. Dönemin
gerekliliği ve bölge ülkelerin liderlerinin isteği üzerine Pasifik ülkelerinin dışişleri,
ticaret ve endüstri bakanları Avustralya'nın Kanberra kentinde Kasım 1989'da
toplanarak bölgesel ekonomik işbirliği örgütünün kurulmasını kararlaştırmışlardır.
Örgüt Asya Pasifik Ekonomik İşbirliği (APEC) adında kurulmuştur. Toplantıları ve
forumları her yıl düzenli olarak gerçekleştirilecektir. Yeni örgüte Avustralya, Brunei,
Kanada, Endonezya, Japonya, Malezya, ABD gibi 12 ülke katılmıştır. Sonradan Çin,
Hong Kong, Meksika, Şili, Papua Yeni Gine, Vietnam, Peru, Rusya gibi ülkeler
katılarak üye sayısı 21'e yükselmiştir.396 APEC ilk başlarda bölge ekonomisinin
kalkınmasıyla ilgilenmekteydi. Sonradan Asya Pasifik bölgesinin serbest ticaretine,
yatırımına ve ekonomik işbirliğine katkıda bulunacak önemli bir kuruluş haline
getirilmiştir. Görüşmeler bakanlar düzeyinden devlet başkanları ve başbakanlar
düzeyine çıkarılmıştır. 396 Avustralya, Brunei, Kanada, Endonezya, Japonya, Malezya, ABD, ÇHC, Hong Kong, Meksika, Şili, Yeni Gine, Vietnam, Peru, Rusya, Yeni Zelanda, Tayland, Singapur, Filipin, Tayvan ve Güney Kore. (2004), “About APEC.” < http://www.apecsec.org.sg/apec/about-apec.htm/> (02.03.2004).
APEC Amerika, Avustralya ve Asya kıtasındaki ülkelerin çıkarlarını
dengeleyen, Güney ve Kuzey arasındaki farkı azaltmaya çalışan, serbest ticareti
geliştirerek serbest bölgenin kurulmasını sağlayan geniş çaplı uluslararası örgüttür.397
APEC bölge dışındaki diğer ülkelerin de katılımına açıktır. Kuruluşun temel amacı
serbest ticaret sisteminin geliştirilmesidir. 1991 Seul görüşmesi forumunun ana
amacının Asya Pasifik bölgesinde ekonomik kalkınmayı desteklemek yoluyla dünya
ekonomik kalkınmasında katkıda bulunmak olduğunu açıklamıştır. 1994'teki altıncı
forum, ticaret ve yatırımı liberalleştirme çerçevesini belirleyen bildirgeyi
yayınlamıştır. Bildirgede bölgedeki gelişmiş ülkelerin 2010, gelişmekte olan
ülkelerin 2020 yılına kadar serbest ticaret ve yatırımı ortamını gerçekleştireceği
konusunda üye devletler anlaşmaya varmışlardır. Bu bildirgeye göre APEC, ticaret
ve yatırımın serbest bölgesi haline gelecektir.398 APEC'in 2001 Zirve görüşmeleri
Çin'in Şangay kentinde gerçekleştirilmiştir. Bölge ve dünyadaki makro ekonomi
bölgesel bütünleşme yapısı ve APEC'in gelişmelerini konu almıştır. Forumun en
önemli konularından biri de uluslararası terörizm ile mücadele olmuştur.399
Bugün Asya Pasifik bölge ülkelerinin ekonomilerinin hızlı büyümesi
sonucu bu bölge ekonomik olarak diğer bölgeleri geçmiş ve dünya ekonomisinin
gelişme merkezi haline gelmiştir. Asya Pasifik bölge ülkeleri dünyadaki toplam
üretimin % 60'ını gerçekleştirmektedir. Dış ticareti toplam ticaret hacminin % 47'sine
sahiptir. Bu bölgede 2.6 milyar insan yaşamaktadır.400 Asya Pasifik ekonomik
bütünleşme süreci başarıyla geliştikçe bölgedeki ülkeler arasında güven arttırmakta
397 Badamtaryn Baldoo, Mongol Ulsyn Gadaad Khariltsaa, Ulaanbaatar, Interpress, 2003, s. 104. 398 Ibid., s. 94. 399 Ibid., s. 95. 400 (2004), “About APEC.” < http://www.apecsec.org.sg/apec/about-apec.htm/> (02.03.2004).
ve güvenliğin sağlanması konusuyla daha yoğun ilgilenilmektedir. Soğuk Savaş’ın
bitmesinden bu yana bölge ülkelerini meşgul eden bu konu, uzun vadede çeşitli
düzeyde görüşülmektedir.
Moğolistan APEC üyeliği için başvuruda bulunmuştur ve kendisi ile aynı
kaderi paylaşan 14 ülke ile beraber bu konunun görüşülmesini beklemektedir. APEC
1997 yılında genişleme konusunu on yıllık süre ile ertelediğini duyurmuştur. Üye
olmak isteyen devletlerin liderleri ile yapılan görüşmelerde bu devletlerin APEC'in
faaliyetlerine sınırlı olarak katılmalarına izin vermiştir. Ayrıca APEC, Moğolistan'ın
12 çalışma grubundan dördüne katılmasını kabul etmiştir. Bu bağlamda 1994'ten
itibaren enerji ve ticaret gruplarının çalışmalarına katılmaktadır.401
Moğolistan eğer APEC'e üye olursa bazı yükümlülükleri üsteleneceği
kesindir. Örneğin ticaret ve yatırımının serbestleştirilmesi, yabancı ülkelerin
Moğolistan'ın piyasasına girme imkanının sağlanması ve gerektiğinde teknik ve
ekonomik yardım sağlaması gibi. Tabii ki bu Moğolistan piyasasının kayıtsız
koşulsuz açılması anlamına gelmez. APEC'in istikrarlaşmış, kökleşmiş yapısına
katılmak için forum içinde gerçekleştirilecek faaliyetlerinde hangi yolun izlenmesi
gerektiğini üyelerinin zorunlu olarak veya seçerek yerine getirecekleri görevlerini
nasıl yerine getireceğini şimdiden tasarlamalıdır. Moğolistan Asya Pasifik bölgesine
yönelik politikasını ayrıntılaştırmak için araştırma ve değerlendirmeyi
yoğunlaştırmayı amaçlamaktadır. Bunun için APEC'in bütünleşme sürecindeki
değişimi, bütünleşmedeki ana sorunu, organizasyonun yapısı gibi çok sayıdaki
önemli konuların incelenmesi gereklidir.402
2. ASEAN Bölgesel Forumu (ABF)
401 Baldoo, op. cit., s. 100. 402 Ibid., s. 101.
Soğuk Savaş sonrasında Asya Pasifik bölgesindeki ülkeler ekonomik ve
siyasi konularda ortaklaşa çalışmaya başlamıştır ve bunun en güzel örneği 1994
yılında faaliyetlerini başlatmış olan ASEAN Bölgesel Forumudur (ABF). ABF'nun
amacı güvenliği sağlayan ikili anlaşmaların yerine geçmek değil, onları ikame etmek
ve bu anlaşmalara destek sağlamaktır.403
Bölgesel Forum faaliyetlerine başladığında ekonomik ve sosyal konuları da
içeren güvenlik konseptinin saptanması gerektiğini kararlaştırmıştır. ABF'nun Eylem
Konsepti Ağustos 1998'de kabul edilmiştir. Konsept, ABF'nun amaçlarının bölgede
barış, kalkınma ve istikrarın sağlanması olduğunu belirterek bunun gerçekleşmesi
için üç aşamalı evrimsel yaklaşımı benimsemiştir. Bunlardan birincisi, Asya Pasifik
bölgesinde güvenlik önlemlerinin oluşturulmasında katkıda bulunmak, ikincisi
çatışmayı önleyecek diplomatik mekanizmanın oluşturulması ve nihayet üçüncüsü,
oluşacak muhtemel rekabeti düzenleme mekanizmasının kurulmasıdır. ABF
çerçevesinde bölgenin güvenliği konusunda çeşitli görüşmeler gerçekleştirilmektedir.
Forum kurulduğundan bu yana dışişleri bakanları düzeyinde bir çok görüşmeler
düzenlenmiş ve son zamanlarda bölgedeki güvenlik konusunu görüşmeye
başlamıştır. Bu görüşmeler, bölgedeki güvenin sağlanmasına büyük katkıda
bulunmaktadır.404
Asya Pasifik bölgesine aktif politika izleyen Moğolistan'ın Temmuz
1998'de ABF'nun faaliyetlerine katılması Moğolistan dış politikasının bir başarısı
olmuştur. Bu süreç Moğolistan'ı Asya Pasifik bölgesi ile bağlayacak kurumsal araç
olmakta ve Moğolistan'a bölgenin bir parçası olma ve bölgede dost ülkelerin sayısını
arttırma fırsatı vermektedir. Moğolistan, ABF'da faydalı, aktif, istikrarlı ve kendi
403 Gadaad Khergiin Yam, op. cit., s. 65. 404 Baldoo, op. cit., s. 109.
somut çıkarlarına uygun politika izlemeye çalışmaktadır. ABF çerçevesinde bölgenin
güvenliğini sağlamak ve çatışmaları önlemek gibi faaliyetler Moğolistan'ın en önemli
amaçlarıdır. Askeri ve askeri olmayan alanlarda güvenin sağlanması için dikkat
etmektedir. Moğolistan bölgesel çatışmalardan kaçınmak ve anlaşmazlıkların barışçıl
yollarla çözümlenmesinin önemli olduğunu düşünmektedir. Bu bağlamda çatışmayı
önceden önlemek için diplomatik yollar ve başka yöntemlerin geliştirilmesi
konusundaki çalışmalar bu konuda büyük ilerleme kaydetmesine katkıda
bulunmuştur.405
Söz konusu faaliyete katıldığından beri bu işin temel mekanizması olan üst
düzey görüşmelerine Moğol temsilcileri sürekli katılmaktadır. Temmuz 1999'da
Moğolistan Dışişleri Bakanı Tuya ABF görüşmelerine ilk defa katılmıştır. ABF'nun
Savunma Okullarının rektörleri arasındaki görüşmelerin üçüncüsü Ulaanbaatar'da
Eylül 1999'da düzenlenmiştir. Bu görüşme Moğolistan için ABF çerçevesinde
düzenlenmekte olan ilk görüşmedir. Askeri alanda şeffaflık ve güvenliğin
sağlanmasına ve Moğolistan Savunma Okulları ile yetkililerin Asya Pasifik
bölgesiyle kurumsal olarak bağlanmasına büyük katkıda bulunmuştur.406
3. Kuzey Doğu Asya Ekonomik Forumu
Asya kıtası, Pasifik denizine çıkışı olan kıyı devletlerini, coğrafi
bakımından kuzey doğu, doğu, güney doğu, güney şeklinde ayırmaktadır. Güney
Doğu Asya'nın beş ülkesi 1967 yılında Güney Doğu Asya Ülkeleri Birliğini
(ASEAN)407, Güney Asya'nın yedi ülkesi 1985 yılında Güney Asya Bölgesel İşbirliği
405 Gadaad Khergiin Yam, loc. cit. 406 Ibid., s. 66. 407 Üye devletleri Brunei, Kamboçya, Endonezya, Laos, Malezya, Myanmar, Filipinler, Singapur, Tayland ve Vietnam. (2004), “ About ASEAN.” < http://www. aseansec.org/home.htm. > (02.03.2004).
Birliğini (SAARC)408, Asya kıtası ve Pasifik havzasındaki 12 ülke 1989 yılında Asya
Pasifik Ekonomik İşbirliği Örgütünü (APEC) kurmuştur. Söz konusu örgütlere üye
olan devletler bölgede ekonomik işbirliğini oluşturma ve bütünleşme sürecini
başlatmıştır fakat bu dönemde Asya Pasifik bölgesinin kuzey doğu kısmında
herhangi bir bütünleşme süreci ve işbirliği söz konusu değildi. Bu bölgede yer alan
ülkeler ekonomik ve siyasi bakımdan farklı sistemlere dahil, birbirlerinden farklı
ideolojiyi benimsemekte, dünyaya açılma bakımından birbirlerinden farklı yöntemler
izlemekle beraber ekonomik gelişmeleri de farklı düzeylerdeydi. Kuzey Doğu Asya
bölgesi nüfusun kalabalıklığı, doğal kaynak zenginliği, kültürel değerleri bakımından
diğer bölgelerden farklıdır.409 Kuzey Doğu Asya bölgesine Çin'in kuzey doğusu,
güney doğusu ve kuzeyi, Rusya'nın uzak doğu bölgesi ve doğu Sibirya, Kuzey ve
Güney Kore, Japonya ve Moğolistan dahil edilmektedir. Kuzey doğu Çin ve Kuzey
Kore'nin işgücü, Rusya'nın uzak doğusu ve Moğolistan'ın doğal kaynakları, Japonya
ve Güney Kore'nin sermaye ve teknolojisi bölgenin kalkınması için büyük önem
taşımaktadır.410
Kuzey Doğu Asya'daki ülkelerin sosyal ve siyasi hayatında meydana gelen
değişiklikler sayesinde siyaset, ekonomi ve kültür gibi bir çok alanda ülkeler
arasındaki işbirliği oluşturacak ve devletleri birbirlerine yakınlaştıracak imkan
sağlanmıştır.411 Hal böyle olunca Kuzey Doğu Asya bölgesinde ekonomik
işbirliğinin gelişmesi için gereken uygun ortam, karşılaşabilecek siyasi ve diğer
engeller hakkında geniş çaplı araştırmanın yapılması en acil sorun haline gelmiştir.
408 Bangladeş, Butan, Hindistan, Nepal, Pakistan, Srilanka, ve Maldiv Adaları SAARC’ın kurucu üyeleridir. (2004), “South Asian Associotion for Regional Cooperation.” < www.saarc-sec.org > (02.03.2004). 409 Baldoo, loc. cit. 410 Ibid., s. 113. 411 Jeffrey Lilley, "Tumen Teeters," Far Eastern Economic Review, November 10, 1994, s. 46.
Bu yöndeki ilk uluslararası çalışmayı ABD'nin Havai adasındaki Doğu Batı Merkezi
gerçekleştirmiştir. Hükümetin ayırdığı bütçe ile faaliyetlerini yerine getiren bu
merkez ABD'nin Doğu ve Asya Pasifik ülkeleriyle olan ilişkilerini özellikle de
ekonomik ilişkilerini incelemekteydi. Aynı zamanda ayrı bir bölgesel kuruluş kurma
kararı alan Kuzey Doğu Asya ile de yakından ilgilenmeye başlamıştır. Doğu Batı
Merkezi 1980'lerin sonu 1990'ların başında Rus, Çin ve Japon akademisyenlerle
beraber bölge ile ilgili incelemelerde bulunmuştur. 1990 yılında ÇHC, Chanchun
kentinde Kuzey Doğu Asya bölgesinin kalkınması konusunda ilk toplantıyı
düzenlemiştir. Toplantıda Kuzey Doğu Asya bölgesini kurma ve orada bölgesel
ekonomik işbirliğini geliştirme fikrini gerçekleştirme kararı alınmıştır.412 Bir yıl
sonra, Ağustos 1991'de Chanchun'un ikinci toplantısı düzenlenmiştir. Toplantıda
dönemin en büyük sorununu teşkil eden Kuzey Doğu Asya Ekonomik İşbirliğinin
temeli, Tumen Nehir Havzasının Kalkınma Projesi (TNHKP) ve onun faydaları,
SSCB ile ekonomik işbirliği ve SSCB'nin uzak doğusu, Kuzey Doğu Asya'daki deniz
kaynakları ve işbirliği, Batı Avrupa'nın deneyimleri gibi konular ele alınmıştır.413
Toplantıda Kuzey Doğu Asya Ekonomik Forumu’nun oluşturulması
kararlaştırılmıştır.
ABD'nin Doğu Batı Merkezi 1992 yılında Kuzey Doğu Asya Ekonomik
Forumu’nu oluşturarak ABD'nin Havai adasındaki Honolulu kentinde merkezini
açmıştır. Forumun amacı, Kuzey Doğu Asya ile ilgili araştırmaları organize etmek,
bölgenin ekonomik kalkınma, ekonomik işbirliğinin bugünkü durumu ve gelecekteki
durumu hakkında bilgi toplamak, araştırma yapmak, araştırma sonucunda
tartışmaları başlatmak ve bunun sonucunu değerlendirerek proje hazırlamak,
412 Ibid., s. 47. 413 Idem. .
tartışmaları düzenlemek ve Kuzey Doğu Asya'daki ekonomik kalkınma ve işbirliği
hakkında fikir alışverişinde bulunmak gibi faaliyetleri düzenlemektir. Forum bölge
ülkelerin akademik kuruluşlarıyla işbirliği yapmaktadır.414 Son zamanlarda forum
faaliyetlerini genişleterek, araştırmanın çok taraflı ve belirli bir amaca yönelmesi için
bölgesel komite ile foruma katılan ülkelerin faaliyetlerini arttırma ve bölgenin
ekonomik sektörlerini geliştirme toplantılarını düzenlemektedir. Kuzey Doğu Asya
Ekonomik Forumu bölge ülkeleri ve bölgeler arasındaki bağları geliştirmek ve bağlı
kuruluşlarıyla beraber forumun faaliyetlerini etkin hale getirmek için bölgesel komite
tarafından düzenlemekte olan görüşmelere bölge ülkelerin temsilcilerinin katılmasını
sağlamaya çalışmaktadır.
Forum, bölge için yedi ana sektörün geliştirilmesinin önemli olduğunu
vurgulamıştır. Birincisi bölgenin işbirliği planı; ikincisi bölgenin nakliyat sistemi;
üçüncüsü bölgenin enerji şebekesinin özellikle de doğal gaz boru hattının döşenmesi,
doğal gazın kullanımı, enerji ve çevre arasındaki bağlantı; dördüncüsü
telekomünikasyon; beşincisi Tumen Nehir Havzasının Kalkınma Projesi; altıncısı
sermayenin sağlanması, Kuzey Doğu Asya Kalkınma Bankası’nın kurulma önerisini
hayata geçirme ve nihayet yedincisi sosyal ve insani kaynakları geliştirme
konularıdır.415
Kuzey Doğu Asya Ekonomik Forumunun bir başka amacı ise bölgesel
kalkınmaya katkıda bulunmak, kalkınma projelerinin uygulanmasına hız
kazandırmıştır. Forum sosyal, ekonomik ve mali nitelikli projelerin faydalı ve eksik
414 Baldoo, op. cit., s. 115. 415 Ibid., s. 117.
yanlarını belirleyerek onlara katkıda bulunmaktadır. Yatırım gerektiren bazı önemli
projelere kamu ve özel şirketlerle işbirliği yapma olanaklarını araştırmaktadır.416
Kuzey Doğu Asya Ekonomik Araştırma Enstitüsünün (KDAEAE)
hazırladığı araştırma belgeleri Kuzey Doğu Asya'nın nakliyat, çevre, ticaret, yatırım,
enerji ve mali sektörlerine yöneliktir. KDAEAE'nin son zamanlarda yaptığı en
önemli araştırma Kuzey Doğu Asya'da taşımacılıktır. 2000 yılında gerçekleştirilen
Kuzey Doğu Asya Ekonomik toplantısında KDAEAE bölgesel otoyolları arasında
taşımacılığın yedi koridorunu (onların içinde Tumen Nehir nakliyat koridoru da
dahildir) uluslararası ticareti geliştiren ve karayı denize bağlayan bağlantı olarak
önermiştir. Sonra Kuzey Doğu Asya Ekonomik toplantısında bu koridorlara ek
olarak Kore adasının batı ve doğu kıyılarındaki iki koridor da eklenmiştir. Bu
koridorları, sadece karayı denize bağlamak için değil, ilerde bu yolların Orta Asya'yı
Avrupa ile bağlama olasılıkları da göz önünde bulundurarak hazırlamıştır. Koridor
sadece otoyol, otoban, demiryolunu değil, hukuksal ve diğer düzenlemeleri de
içermektedir. Üstte belirtilen bu 9 koridordan Moğolistan'ı ilgilendireni ise dördüncü
koridorudur. Bu Tumen Nehir taşımacılığı koridorudur (Sibirya kara köprüsü-
Ulaanbaatar-Pekin-Tyanzin) Kuzey Doğu Asya Ekonomik Forumu Moğolistan'ın
gelişmesi için gerekli olan altyapı ve mali gereksinimi hakkındaki raporu Moğolistan
Hükümeti ile birlikte hazırlanmıştır.417
Japon büyükelçisi T. Endo Asya Pasifik bölge ülkelerinin bugünkü siyasi
ve ekonomik ilişkilerini ve işbirliğini bir bütün olarak ele almış ve Asya Pasifik
bölge ülkelerinin bugünkü durumu hakkında dört sonuca varmıştır. Birincisi, bölge
ülkelerin ekonomik kalkınması, siyasi sistem ve istikrarı birbirlerine benzemektedir;
416 Ibid., s. 118. 417 Idem. .
kültür, din ve sosyal psikoloji birbirinden çok farklıdır; ikincisi, bölgede hızla
gelişmekte olan ekonomiyi özel sektör idare etmektedir (doğrudan yatırım, ticaret
üzerine temellenmektedir); üçüncüsü, siyasi ve güvenlik yapısı belli değildir;
dördüncüsü, ekonomik kalkınma, siyasi istikrarlı ilişki ile bağlantılıdır.418
Kuzey Doğu Asya bölgesinin siyasi işbirliği konusu bugün çok hassas
durumdadır. Kuzey Doğu Asya bölgesi (Japon Denizi’nin kıyıları dahil) yüksek
kapasiteye sahip olsa da Asya Pasifik bölgesinin diğer alt bölgelerinden geri kalmış
durumdadır. Bunun ana nedeni ise bugünün siyasi durumu ve altyapının
gelişmemişliğidir. Her ne kadar bu bölgenin siyasi havası yumuşayarak ABD ve eski
SSCB arasındaki siyasi gerginlikler ve ÇHC ve Rusya arasındaki anlaşmazlıklar sona
erse de ilişkiler belli ölçüde gerginliğini korumaktadır. Bu gerginlikler ise Rusya'nın
içinde bulunduğu ekonomik bunalım, Kuzey Kore'nin iç siyasi sorunu, Japonya ile
Rusya arasındaki Kuril adaları sorunu, Japonya ve Kuzey Kore arasındaki sorunlar
(diplomatik ilişkilerini normal düzeye getirmek, nükleer silahla ilgili hükmün
uygulanması) ile Kuzey ve Güney Kore arasındaki ilişkilerdir. Büyükelçi T. Endo
Kuzey Doğu Asya bölgesinin işbirliğinin gelişmesi için katkıda bulunacak bazı
konulara dikkatleri çekmiştir. Bunlar, APEC ile ilişkileri geliştirmek, bunun için
APEC'e üye olmayan devletlerin bir an önce üye olması, siyasi sorunların
çözümlenmesi, kendi bölgesine uygun AB'e benzer işbirliği örgütünün kurulması,
bölgesel altyapının oluşturulmasıdır.419
1990'lardan sonra Moğolistan'ın yenilenmiş dış politikasında Asya Pasifik
bölgesi önemli yere sahip olmuştur ve politikanın bu amaçları cumhurbaşkanının
bildirgeleri ve hükümetin eylem programlarında da yansıtılmaktadır. Bu politika
418 Ibid., s. 137. 419 Ibid., s. 139.
çerçevesinde Moğolistan Asya Pasifik bölgesi ve onun bir alt bölgesi olan Kuzey
Doğu Asya'daki ülkelerle ticaretini arttırmıştır. Bunun sonucunda son 10 yılda
Rusya, Çin, ABD, Japonya ve Güney Kore Moğolistan'ın en önemli ticari ortakları
haline gelmiştir. Moğolistan, Asya Pasifik bölgesel örgütleriyle ilişki kurarak onların
faaliyetlerini dikkatle izlemeye başlamıştır ve onlara katılma isteğini iletmiştir.
a. Tumen Nehir Havzasının Kalkınma Projesi (TNHKP)
Çok uluslu proje fikri ilk kez Kuzey Doğu Asya Ekonomik Forumu’nun
akademisyenleri tarafından 1990'da ortaya atılmıştır. Proje Rusya, Çin ve Kuzey
Kore'yi birleştiren üçgende büyük transit ticaret, nakliyat ve endüstri merkezinin
kurulmasını öngörmektedir. TNHKP Kuzey Doğu Asya Ekonomik İşbirliği’nin
kurulması için önem teşkil etmektedir. Tumen Nehir ekonomik bölgesini Kuzey
Kore, ÇHC ve Rusya topraklarının belirli bir kısmında oluşturmayı planlamaktaydı
fakat sonradan Tumen Nehir Ekonomik Kalkınma Havzası adı altında bu üç ülkeyi
birleştiren üçgen bölgeyi geliştirmesine, her üç devletin bu bölge içinde kendi
kalkınma bölgesini oluşturmasına karar kıldılar. Bu üç ülke, Moğolistan ve Güney
Kore ile birleşerek Tumen Nehir Bölgesini kalkındıracaktır.420
Tumen Nehir projesi iki kısımdan oluşmaktadır. Birinci kısım "Tumen
Nehrinin Ekonomik Bölgesi"dir. Bu bölge Çin'in Hunchin, Rusya'nın Posyet, Kuzey
Kore'nin Ranjun limanlarından oluşmaktadır ve toplam 1000 km² alanı
kapsamaktadır. Bu Tumen nehrinin "Küçük Üçgenidir". İkinci kısım "Tumen'in
Ekonomik Kalkınma Bölgesi"dir. Bu bölge Çin'in Tyanzin, Rusya'nın Vladivostok ,
Kuzey Kore'nin Chonjun limanlarından oluşmakta ve 10.000 km² alanı
kapsamaktadır. Bu Tumen nehrinin "Büyük Üçgeni"dir. Projeye Kuzey Doğu Asya
420 Lilley, op. cit., s. 46.
bölgesinde Kuzey Kore, Güney Kore, Moğolistan, Çin'in kuzey doğusundaki üç
eyalet, Rusya'nın denize kıyısı olan üç eyaleti dahil edilmiştir. Japonya, Kanada ve
Finlandiya gözlemci statüye sahiptir. Projenin uygulanması için toplam 30 milyar
dolar gerekmektedir. Bu para Asya Kalkınma Bankası, Uluslararası Yenileştirme
Kalkınma Bankası, BM'in ilgili kuruluşlarından temin edilecektir. Projenin
gerçekleştirme süresi 20 yıldır.421
Tumen havzasının kalkınma stratejisini belirlemek için önce Pekin'de sonra
Moskova'da olmak üzere iki kere görüşmelerde bulunulmuştur. Görüşmeler sırasında
imzalanan belge, bölgenin kalkınması için bir taraftan hükümetlerin işbirliğinin
kalkınma stratejisini kabul etmesi diğer taraftan yabancı kuruluş ve yatırımcıların
desteğini sağlaması olduğunu belirtmiştir. Üye devletlerin stratejilerinin uygulanması
için dört hususun gerekli olduğunu kararlaştırmışlardır: Uygun ortamın hazırlanması,
hizmetin iyileştirilmesi, ticaretin kolaylaştırılması ve yatırıma dikkatin
yoğunlaştırılmasıdır. Bunların gerçekleşmesiyle Tumen Nehir havzası ve Kuzey
Doğu Asya bölgesi kalkınabilecek ve diğer bölgelerle rekabet edebilme kapasitesine
sahip olacaktır. Tumen Nehri’nin kalkınması için gereken paranın sağlanması için
uluslararası ticari bir bankanın kurulması gerektiğini foruma katılan üye devletler
kabul etmiştir. Fakat bu bankanın kurulması için bölgenin dışından başka ülkelerin
de katılımı sağlanmalıdır.422
Kuzey Doğu Asya bölgesine dahil olan Moğolistan'ın en önemli amacı
istikrarlı kalkınma, sosyal ve kültürel gelişimi sağlayacak koşulların
oluşturulmasıdır. Bu amacın gerçekleşmesi için Moğolistan 2000 yılına kadar,
421 (2004), “Tumen River Regional Development Progresses.” <http://www.kimsoft.com/korea/ab-rajin.htm > (01.03.2004). 422 Lilley, op.cit., s. 48.
2010'a kadar ve 2010’dan sonra olmak üzere üç aşama belirlemiştir. Günümüzde
yaşanan krizini atlatmak, ekonomik kalkınmayı sağlamak için önemli olan
Moğolistan'ın ekonomik noksanlarını belirlemektir. Kuzey Doğu Asya'nın işbirliği
için bir çok imkan sağlayan TNHKP'e Moğolistan etkin biçimde katılmaktadır.
Moğolistan 1991 yılından beri TNHKP'sinin Organizasyon Komitesi onun Çalışma
Grupları ve 1995'ten itibaren Tumen bölgesinin Danışma Komisyonu’na, 1997'den
itibaren Tumen Sekreterlerine katılmıştır ve diğer üye devletlerle beraber Tumen
projesinin uygulanması için gereken özeni göstermektedir. Bu proje Moğolistan'ın
bölge ülkeleriyle işbirliğini geliştirmesine imkan sağlamaktadır. Örnek olarak,
endüstrilerin kurulması, denize çıkışın sağlanması, ekonomik serbest bölgenin
oluşturulması, liman ve hava alanın kullanılması, iletişim, otoyol ve nakliyat
merkezlerinin kurulması gibi imkanlar sayılabilir.
Moğolistan’ın Tumen Nehir Projesi’ne yönelik politikası ise bölgenin bilgi,
iletişim ve nakliyat sistemine katılmak, otoyol ve nakliyatı kalkındırmak,
Moğolistan'ın doğusunda ekonominin serbest bölgesini kurarak TNHKP'nin bir
noktası haline getirmek, Moğolistan'ın doğusunu Kuzey Doğu Asya'nın demiryolları
ve otoyollar şebekesiyle bağlamak, Asya ve Avrupa'yı bağlayan "kara yolları
köprüsünün" kurulması için uygun ortamı hazırlamaktır.423
Tumen projesi gereği Moğolistan Hükümeti içerde de gereken değişiklikleri
yapmaktadır. Tumen Projesi’ne katılmak ve ilgili düzenlemeleri yapmak için Altyapı
Bakanlığı sorumlu tutulmuştur ve diğer bakanlıklar bu projenin uygulanmasına
katkıda bulunacaktır. 1998'de Altyapı Kalkınma Bakanlığı Moğolistan Ulusal
Takımını kurmuş ve "Tumen bölge projesine Moğolistan'ın katılma amaçları"
423 Ibid., s. 47.
belgesini onaylanmıştır. Bununla birlikte Moğolistan Tumen projesi çerçevesinde
araştırmalarda bulunmakta, turizm ve nakliyatın çalışma gruplarını Moğolistan'da
oluşturmuştur. Asya Kalkınma Bankası, Avustralya ve diğer fonların desteğiyle ile
kısa süreli araştırmaları gerçekleştirmektedir.424
Asya Kalkınma Bankası, ÇHC İç Moğolistan Otonom Bölgesinin
Hyangon, Moğolistan'ın doğu bölgelerinin işbirliği stratejisini belirlemiş ve
uzmanların dikkatine sunmuştur. Dünya turizm kuruluşları bölge ülkelerinde turizm
için uygun olan yerlerin araştırılması sonucu Moğolistan'ın doğu bölgesinde turizmin
gelişmesini sağlayacak 40'a yakın yer belirlenmiştir. Oto ve demiryollarının
şebekesi, mali, enerji ve doğal gaz gibi sektörlerinde gerçekleştirilmekte olan
araştırmalar Moğolistan'ın Kuzey Doğu Asya ülkeleri ile işbirliğine ve Moğolistan'ın
ilerdeki kalkınmasına büyük katkıda bulunacağı kesindir.425
TNHKP birinci aşaması Eylül 1993'te resmi olarak başlamıştır. Bu birinci
aşamanın amacı Çin, Rusya ve Kuzey Kore'nin belirttiği bölgelerde özel ve
ekonomik bölgenin kurulmasıdır. BM'in himayesinde gerçekleştirilen TNHKP
görüşmeleri üç yıl sonra Zarubino (Rusya'nın uzak doğusu) ve çevre bölgelerinde
sonuçsuz kalmıştır. Tumen Projesini oluşturanlar Kuzey Doğu Asya'da yıllardır
devam ede gelen siyasi sorunun ekonomik kalkınmayla çözümleneceğine
inanmışlardı. Fakat gerçek durum tersini kanıtlamaktadır. Bölgedeki siyasi duvar
yıkılana kadar Tumen havzası sermaye ve çok taraflı işbirliğini çekmek için zor
zamanlar geçireceğe benzemektedir. Dünya Bankası veya Asya Kalkındırma Bankası
(AKB) gibi uluslararası kuruluşlardan borç almak gibi durum söz konusu değildir.
Bu kuruluşlar, uluslararası projelere değil ülkelere borç vermektedir. Üstelik Rusya
424 Baldoo, op. cit., s. 190. 425 Ibid., s. 191.
AKB'nın, Kuzey Kore ise hem AKB hem Dünya Bankası’nın üyesi değildir.
BMKP'de gözlemci statüsüne sahip olan Japonya bölgede yatırımın en büyük
kaynağıdır. Fakat Rusya ile arasında adalar sorununun bulunması ve Kuzey Kore ile
diplomatik ilişkinin kurulmayışı finans desteğini zorlaştırmaktadır. Güney Kore ile
Rusya arasında borç konusu sorun yaratmaktadır. Moskova, SSCB döneminde
Güney Kore ile diplomatik ilişki kurmanın karşılığında 1.5 milyar dolar borç
almıştır. BMKP programcısı, Tumen Nehir projesi ile ilgili olarak "Programı
yönlendirecek herhangi bir mekanizma veya gerçek mali kurum yoktur" demiştir.426
En büyük engel Kuzey Kore, Pyongyang dış yatırımı istemektedir fakat kendi
yoluyla. Güney Koreliler bunun faturasını ödeyecek gibi gözükmektedir. İki Kore
arasındaki inişli çıkışlı ilişkileri bugün için yatırımı engellemiş durumdadır.
Japonya'nın Rusya Federasyonu’na karşı Kuril adalarında hak iddia etmesi bölgesel
kalkınmayı da etkilemektedir. Taraflardan sadece Çin, altyapının kalkınmasında en
son süreci izlemektedir. Çok taraflı cephede BMKP ve projeye katılan beş ülke
arasındaki işbirliğini teşvik edecek önemli anlaşmalar imzalanmıştır. Sınır geçişini
kolaylaştıran ilk uluslararası anlaşmayı Kuzey Kore imzalamayı reddetmiştir.427
Rusya da bu projeyi engellemektedir. Moskova endüstriyel kalkınmanın Zarubino'da
su altındaki kaynaklarını zedeleyeceğinden korkmaktadır. Bazı Rus ekonomistleri de
projenin Çin lehine olacağını ve kalkınmanın Rusya bölgesinden çok Çin'de
gerçekleşeceğini düşünmekte ve projeye karşı çıkmaktadır. Ek olarak BMKP,
Moskova'nın çok taraflı işbirliği sonucunda yıllardır Tumen Nehir havzasında ikame
etmekte olan Çinli ve Kuzey Korelilerin bölgeye göç edeceğinden endişelendiğini
426 Lilley, op. cit., s. 48. 427 Ibid., s. 46.
belirtmektedir.428 Hal böyle olunca üye ülkeleri arasında diyaloglar çoğaltılmış,
işbirliği arttırılmıştır ve projede bir takım değişikliklerin yapılması
kararlaştırılmıştır.429 1995-1996 yılları arasında onarım çalışmaları başlamış ve
projenin amaçlarında değişiklikler yapılmıştır. Projedeki değişiklikler, bölgenin
ihtiyaçlarını karşılayacak kıyı devletlerde yatırımda bulunmak ve Moğolistan'ın
gelişimini sağlamaktır.
İkinci aşama 1997 yılında başlayıp 2000 yılının Aralık ayında bitmiştir.
İkinci aşama bölge ülkelerin işbirliğini sağlamıştır. Bölgenin işbirliği, komite ve
komisyonun daimi toplantıları sayesinde kurumsallaşmaya başlamıştır. Çevrenin
korunması sorunu her geçen gün başarıyla gerçekleştirilmektedir. Sınırdan geçme
imkanın bulunmasıyla otoyollar döşenmiş, demiryolu istasyonları inşa edilmiş ve
bazı yasal engellerin kalkmasıyla transit nakliyatlar çoğalmıştır. Bununla birlikte
turistlerin sayısı da artmıştır.430 Fakat projenin ikinci aşamasında eksiklikler ve
eleştiriye tabii tutulacak konular mevcuttur. TNHKP Sekreterlerinin belirttiğine göre
Kuzey Doğu Asya bölgesi dünyanın diğer ekonomik işbirliğinde ve entegrasyonunda
geç kalmış durumdadır. Alınan kararların uygulanmaması, alınan kararlar arasındaki
uyumsuzluk, somut sonuçlar elde etmek için çabaları eksiktir. Bunun üzerine
bölgedeki devletler birbirinden ayrı politikalar izlemektedir.
Aralık 2000 yılında Tumen Nehir Projesi’nin fikir babaları Pekin'de üçüncü
aşamanın başlaması ve ikinci aşamanın değerlendirilmesi için bir araya gelmiştir.
Görüşmeler sırasında Tumen projesinin uygulanma alanının küçük olduğu dolaysıyla
bu projeye Japonya'yı alacak şekilde genişletilmesi gerektiğini belirtilmiştir. BMKP
428 Ibid., s. 47. 429 Baldoo, op. cit., s. 178. 430 (2004), “Tumen Region.” < http://www.tumenprogramme.org/tumen/region > (01.03.2004).
projeye katılmaya devam etmeli fakat bu üçüncü aşamada rol değişikliği
yapılmalıdır. Üye devletlerin kendileri ana rolü üstlenmeli, BMKP katkıda
bulunmalıdır. Üçüncü aşamada çevre, ticaret ve yatırım, enerji, nakliyat, iletişim ve
turizm gibi beş sektörü ele almış ve iki ana amacı gerçekleştirmeyi
kararlaştırmışlardır. Birincisi kurumsallaşmış yapıyı güçlendirmek, ikincisi onun
faaliyetleri ve mali engellerini aşabilme kapasitesine kavuşmasına katkıda
bulunmaktır.431
b. Kuzey Doğu Asya'nın Güvenliği
Kuzey Doğu Asya alt bölgesi Asya Pasifik bölgesinde en çok silaha sahip
bölgedir. 1990’dan beri Çin’in Rusya’dan silah alımları devamlı artış
göstermektedir.Kuzey Kore kendi ülkesinin güvenliği için her geçen gün
silahlanmakta ve nükleer denemelerde bulunmaktadır. Dolayısıyla muhtemel
çıkabilecek silahlı çatışmaları önlemek, çıkan çatışmaları durdurmak, silah ve askeri
sayısını azaltmak, nükleer silahın yayılmasını önlemek gibi önlemlerin alınması
şarttır. Yine bölgedeki büyük devletlerin stratejik çıkarları çakışmaktadır. Bunların
dengelenmesi en büyük sorunlardan biridir. Din ve milletlerarası çatışmaların da
yaşanabileceği düşünülmektedir. Dolayısıyla bölgenin güvenliğini sağlayabilecek
mekanizmasının oluşturulması, anlaşmazlıkların varolan yöntemlerle barışçıl yollarla
çözümlenmesi gerekmektedir.
Bugün Kuzey Doğu Asya güvenliği iki taraflı anlaşmalarla sağlanmaktadır.
Fakat gerçek hayatta bu anlaşmalar söz konusu ülkelerin güvenliğini sağlamakta ve
bölgesel güvenliğin sağlanmasında yetersiz kalmaktadır. Moğolistan'ın Kuzey Doğu
431 Baldoo, op. cit., s. 187.
Asya bölgesinin güvenlik sistemine dahil edilmesi hem Moğolistan'ın güvenliği için
hem de sosyo-ekonominin hareketlenmesi için gerekmektedir.
Son zamanlarda RF ve ÇHC arasında silah alım satımının artması bölge
ülkeleri ve Moğolistan'ı tedirgin etmektedir. İki Kore, Kuzey Kore ve Japonya,
Japonya ve Rusya arasında sorunlar mevcuttur. Bunun yanı sıra Japonya ve Güney
Kore'de Birleşik Devletlerin 100 bin askeri bulunmaktadır. Birleşik Devletler bu
askerlerin varlığını bölgenin güvenliğini ve eşit durumunu sağladığını iddia
etmektedir. Japonya’da 48 bin Amerikan askeri bulunmaktadır. Bunun yanı sıra
yaklaşık 27 bin kişilik tamamen profesyonel olan modern Japon ordusu vardır.432
Amerikan askerlerinin Japonya'dan çıkarılması, Japonya'daki Amerikan askerlerinin
bazı masraflarını Japonya'nın karşılamaması ve tasarrufta bulunması, tasarrufta
bulunulan parayı Japon savunmasının kuvvetlendirmesine harcaması iki ülke
arasında anlaşmazlık yaratmaktadır. ÇHC ve ABD arasındaki Tayvan sorunu, Çin
ABD ticareti, Çin'deki insan hakları sorunu gibi sorunlar iki ülke arasındaki ilişkiyi
zedelemektedir. Batı kaynaklı insan hakları anlayışını birleştirici değil parçalayıcı
bulan Çin’e göre, “İnsan hakları bireysel değil kolektiftir. Birey ile devlet karşı
karşıya gelirse, karşılaşan olay bireyseldir, bütün toplumu kapsayamaz. İnsan
haklarının evrensel boyutları yanında yerel boyutları da vardır. Her ülke için insan
haklarının farklı yorumları olabilir. Batı’nın insan haklarını her devletin
egemenliğinin üstünde tutarak o ülkenin içişlerine karışması kabul edilemez bir
yaklaşımdır”. 433
c. Ticari ve Ekonomik İlişkiler
432 Sıddık, op. cit., s. 57. 433 Hasan Kanbolat ve Kamil Ağacan, “ÇHC’nin Kafkasya’ya Artan İlgisi ve Ekonomik Boyutları,” Stratejik Analiz, C. I, No. 7, Kasım 2000, s. 58.
Moğolistan Kuzey Doğu Asya ülkeleriyle işbirliğini gerçek anlamda
1990'da başlatmıştır. Bu işbirliği son yıllarda genişlemekte, siyasi, ekonomik, sosyal-
kültürel hayatın yönlerini de içine alarak daha derin anlam kazanmaktadır.
Moğolistan Hükümeti bölgesel ekonomik işbirliğine katılmak için eylem
programında Asya, Pasifik bölgesinde aktif dış politika izlenmesi gerektiğini
belirtmiştir. Bu amacı gerçekleştirmek için bölgesel ekonomik kuruluşlarla ilişki
kurarak faaliyetlerine katılmaya önem göstermektedir.
Geçtiğimiz yıllarda Moğolistan ticari ve ekonomik işbirliği, yatırımını
destekleyecek, karşılıklı koruyacak ve çifte vergiyi önleyecek ticari ve ekonomik
ilişkileri düzenleyen hukuksal belgeleri imzalamıştır. Kuzey Doğu Asya'nın hemen
hemen her ülkesiyle Moğolistan bu konuda anlaşma imzalamıştır. Dış ticaret ve
ekonomik işbirliğinin eşit ve karşılıklı kazançlı ilkeyi temel alarak mümkün
olduğunca serbest, açık, uluslararası standarda uygun politikanın izlenmesi Kuzey
Doğu Asya ülkeleriyle ticari ve ekonomik ilişkileri genişletecek uygun ortamı
hazırlamıştır.434
Kuzey Doğu Asya bölge ülkeleriyle yapılan ticarette ikili ilişkiler ve
işbirliği daha çok yer almaktadır. Dış ticarette yeni ortaklarının çoğalmasına rağmen
iki komşu ile yapılmakta olan ticaret Moğolistan dış ticaretin % 50'den fazlasını
oluşturmaktadır. Yine bu süre içerisinde Moğolistan turizm sektöründe bölge
ülkeleriyle işbirliğini genişletmiştir.
Moğolistan'ın doğa güzellikleri, Moğol halkının ilginç geleneği, kültürü ve
göçebe kimliği Kuzey Doğu Asya bölge ülkelerinin özellikle de tarımla uğraşan
Japon ve Güney Kore halkının dikkatlerini çekmektedir. Turizm sektörünün
434 Baldoo, op. cit., s. 206.
Moğolistan'da gelişmesi Moğolistan'ın ekonomisine büyük katkıda bulunacaktır.
Dolayısıyla turizmi geliştirmek için hükümet büyük önem vermektedir.435
Japonya'nın girişimiyle Asya Ticareti Destekleme Kuruluşlarının Beşinci
Toplantısı Ağustos 1995'te Ulaanbaatar'da düzenlenmiştir. Bu faaliyet bölgesel
ticareti geliştirmesinde Moğolistan'ın katılımını sağlaması bakımından önemli
olmuştur. Dünya ticaretinin çok rekabetli olduğu bu dönemde bu kuruluş bölge
ülkelerinin rekabeti aşabilmesi için uzman yardımı sağlamakta ve memur yetiştirmesi
için katkıda bulunmaktadır. Yabancıların Moğolistan'da yatırım yapmasına söz
konusu kuruluş yardımcı olmaktadır.436
Bugün Moğolistan'da en büyük yatırımların çoğunu Kuzey Doğu Asya
ülkeleri yapmaktadır. Kuzey Doğu Asya işbirliğine Moğolistan'ın katılımını
sağlayacak çeşitli imkan ve fırsatları hakkında akademisyenler ve araştırmacılar
önerilerde bulunmaktadır. Örneğin Doğu Batı Merkezi araştırmacısı B. Campbelli
Moğolistan'ın bölgesel işbirliğine geleneksel ürün olan hayvan derisini işleterek ve
cam üretimini artırarak daha etkin katılabileceğini belirtmektedir. Japon araştırmacı
Takashi Sugimoto bakır ve diğer madenlerin işletilmesi, turizmin geliştirilmesi ilerde
Moğolistan'ın bölge işbirliğine katılmasını kolaylaştıracağını belirtmektedir. Güney
Koreli araştırmacı Park Ki An, Moğolistan'da endüstrilerinin kurulması gerektiğini
bunu gerçekleştirirken de Güney Kore ile teknik işbirliğinin geliştirilmesi gerektiğini
vurgulamıştır. Bunlar gibi bir çok yabancı uzman ve araştırmacılar Moğolistan'ın
siyasi, ekonomik, stratejik durumunu inceleyerek hangi sektörün geliştirilmesi
gerektiği konusunda Moğolistan hükümetine tavsiyelerde bulunmuştur.437
435 Gadaad Khergiin Yam, op. cit., s. 65. 436 Baldoo, op. cit., s. 208. 437 Ibid., s. 210.
Moğolistan’ın, Kuzey Doğu Asya ülkeleriyle ikili işbirliği geliştirmesi,
vatandaşların serbestçe karşılıklı ziyarette bulunabilmesi ve ticari ve ekonomik
işbirliğini derinleştirecek uygun ortamın oluşturmasına somut katkılarda
bulunmuştur. Örneğin Moğolistan Erkhuu, Çita eyaleti, Yakutistan, Tuva ve Altay
Cumhuriyetlerin temsilcileriyle beraber bölgesel işbirliği mekanizmasının
oluşturulması gerektiğini kararlaştırmıştır. Moğolistan'ın doğusundaki üç il, Çita
eyaleti ile işbirliğini derinleştirmek özellikle ekonomik güncel ilişkilerini geliştirmek
için pek çok konuyu ele almıştır.438
d. Kültür, Eğitim ve Bilim
Moğolistan kültür, eğitim ve bilim alanlarında bölge ülkeleriyle işbirliğine
ticari ve ekonomik işbirliğine verdiği önemi vermekte ve bu yönde işbirliği
genişletmeyi amaçlamaktadır. Moğolistan'ın bu geçiş döneminde Moğolistan'ı
yönetecek genç, yetenekli, bilgili insanlara sahip olması her şeyden önemlidir.
Moğolistan'da daha önce eğitim görmüş elemanları piyasa ekonomisinin koşullarına
uyarlamak, toplumun yeni ilişkilerini düzenleyecek deneyimine sahip olması için
Moğolistan gelişmiş ülkelerin desteğini almalıdır. Bu amaç doğrultusunda küçük orta
endüstrileri, kamu yönetimi, işletme, banka, mali ve bilgisayar gibi alanlarda yüksek
eğitimli memurları yetiştirmek için Japonya, ABD ve Güney Kore gibi gelişmiş
ülkelere öğrenci göndermektedir. Bu ülkelerin yanı sıra BM, Asya Pasifik Ekonomik
ve Sosyal Komisyonu ve Asya Kalkındırma Bankası gibi uluslararası kuruluşlar da
katkıda bulunmaktadır. Eğitim alanında Moğolistan Kuzey Doğu Asya ülkelerinin
akademik kuruluşları ile doğrudan ilişkilerini genişletmektedir. İşbirliği sonucunda
Moğol üniversiteleri Amerikan, Japon, Rus, Çin ve Güney Kore üniversiteleriyle
438 Ibid., s. 211.
doğrudan ilişki kurmaya başlamıştır. Bu ülkelerden Moğolistan üniversitelerine
gerekli malzemeler, kitaplar, bilgisayar ve diğer teknolojiler sağlanmaktadır.
Son yıllarda Kuzey Doğu Asya ülkelerinde kültürel ilişkilerde hissedilir
derecede ilerlemeler kaydedilmekte, şarkıcıların ve grupların ülkeleri ziyareti, fuar ve
film festivallerinin düzenlenmesi bu ülke halklarının birbirlerinin kültürlerini,
tarihini, geleneğini tanıması için büyük katkıda bulunmuştur. Moğolistan'ın dünyada
tanınması için kültür, spor ve sanat eserleri büyük rol oynamaktadır. Moğolistan'ın
Kuzey Doğu Asya ülkelerinin kurduğu kültürel ilişkileri içinde bilim alanındaki
işbirliği önemlidir.
Moğolistan enstitüleri bölge ülkelerinin bu tür enstitülerle de işbirliğini
genişletmektedir. Son yıllarda bölge ülkeleri Kuzey Doğu Asya bölgesinin sorununa
dikkat etmekte özel enstitülerin ve merkezlerin kurulması ve elemanların
yetiştirilmesine büyük önem vermektedir. Sadece Çin'de bu konuda 20'e yakın
enstitü bulunmaktadır. Bölgesel Araştırma Kuruluşları, dünya ekonomisine Kuzey
Doğu Asya bölgesinin katkısı ve onun rolü, bölgenin bugünkü ve ilerdeki durumu,
ülkelerarası ilişkiler, mali, ticari, teknik, teknolojik, ekolojik güvenliğini sağlama
yöntemleri, altyapının kalkınması, insan kaynakları, sosyal sorunlar, iki ve çok taraflı
işbirliğini geliştirme sorunu, ekonominin serbest bölgesi, ortaklaşa gerçekleştirilecek
projelerin oluşturulması, bölge ülkelerin tarihi, kültürü, hava durumu, siyasi
sistemdeki değişiklikleri, sosyo-ekonomik durumu ve eko politik gibi konuları ele
almaktadır. Fakat gerçek şudur ki, Moğolistan yeni ilişki kuran ülkeler ve iki
komşusu hakkında bilgileri zayıftır. Dolaysıyla bugün Moğolistan'da ülke araştırma
enstitülerin kurulması şarttır.439
439 Ibid., s. 214.
Moğolistan, Kuzey Doğu Asya ile ilgili olarak araştırma merkezi
kurmuştur. Bu merkez bölge ülkelerinin akademik kuruluşları özellikle Rusya, Çin,
ABD, Japonya ve Güney Kore'nin birkaç enstitüsü ve merkezi ile işbirliği yapmakta,
temsilcileri göndermekte, anlaşmalara varmakta ve bunlar arasındaki görüşmeleri
düzenlemektedir.440
e. Çevre
Japon Hükümeti Ekim 1992'de "Doğu, Kuzey Doğu Asya'nın Çevre
İşbirliği" konusunda uluslararası toplantıyı Niigata şehrinde düzenlemiştir. Bu
toplantıya üye devletlerin Çevre Bakanı ve Bakan Yardımcıları da katılmıştır. Aynı
zamanda BM Çevre Programı, BMKP, Asya Pasifik Ekonomik ve Sosyal
Komisyonu gibi kuruluşlar gözlemci statüsüyle katılmıştır. Bundan böyle Kuzey
Doğu Asya'nın çevre işbirliği toplantısı her yıl düzenlenmekte, çevreyi korumak ve
işbirliği geliştirmek gibi konularda karşılıklı bilgi alışverişinde bulunulmaktadır.
Toplantılara BM ve Asya, Pasifik bölgesinin bu amaçla kurulmuş kuruluşların
temsilcilerinin katılmasını sağlanmalıdır. Çevreyi koruma sorunu bugün bir iç sorun
olmaktan çıkmıştır. Bu yüzden Moğolistan çevre sorunuyla ilgili olarak her şeyden
önce iki komşu devletle ikili ve üç taraflı görüşmelere katılmakta ve bu konuda fikir
alışverişinde bulunmaktadır. Moğolistan bu tür toplantılara sürekli katılmaktadır.
Moğolistan doğa ve ekolojik sorunları, kirlenme ve çöp sorunu, orman, hava ve su
gibi bir çok konuda fikir alışverişinde bulunmaktadır. Rusya ve Çin ile bu konudaki
işbirliğini genişleterek Japonya ve Güney Kore ile ikili işbirliğini genişletecek
faaliyetlere aktif olarak katılmaktadır. Moğolistan bu faaliyetler sayesinde ekolojik
440 Ibid., s. 215.
güvenliğini Kuzey Doğu Asya'nın bölgesel ekolojik güvenliğinin bir parçası haline
getirmeye çalışmaktadır.441
441 Gadaad Khergiin Yam, op. cit., s. 67.
SONUÇ
Yerküre yeni bir yüzyıla yeni bir uluslararası sistem arayışıyla girmiştir.
Soğuk Savaş’ın ardından kapitalist ekonomik sistemin dışında kalmış coğrafyalar da
bu sisteme eklemlenmektedir. Moğolistan da bu coğrafyanın içinde yet almaktadır.
Moğolistan 1990’da bir sistemden diğerine geçerken oluşan ekonomik
bunalım, sosyal sorunlarla boğuşurken diğer yandan da yeni sistemin temel ilkeleri
olan demokrasi, hukuk devlet, insan hakları ilkelerini halka benimsetmekle meşgul
olmuştur. Yetmiş yıllık müttefiki aynı zamanda deyim yerindeyse “para kaynağı”nı
kaybeden Moğolistan ekonomik bunalımdan kurtulmak için yabancı devlet,
uluslararası örgüt ve mali kuruluşlara ekonomik yardım çağrısında bulunmuştur.
İçerdeki ekonomik bunalım yüzünden 1994’ e kadar Moğolistan dış politikası acil
ekonomik yardım üzerine temellenmiştir. Gelişmiş, endüstrileşmiş ülkelerden yardım
ve yatırım sağlamak aslında pek kolay değildir. Bunun için her şeyden önce
Moğolistan’da demokrasinin benimsenmesi, insan haklarının temel ilkelerinin
uygulanması gerekmektedir. Bununla birlikte bu ülkelerin Moğolistan’da yatırım
yapması için gereken uygun ortamın hazırlanması şarttır. Bu bağlamda
Moğolistan’ın uyguladığı özelleştirme ve dış yatırım kanunları bu ülkelerin
yatırımlarını Moğolistan’a çekmesi açısından başarılı bir çalışma olmuştur.
1990’larda Moğolistan dış politikası incelendiğinde kökten bir değişim
göze çarpmaktadır. Dış politikayı belirleyen unsurlar içinde belki de en az değişime
uğrayan coğrafi konumdur. Moğolistan’ın iki büyük devlet arasında sıkışmış konumu
sürmektedir. Ama bu bile belli ölçülerde değişime uğramıştır. Söz konusu iki
devletten biri değişmiştir. SSCB’nin yerini Rusya Federasyonu almıştır. Üstelik
Soğuk Savaş döneminde iki büyük komşu arasında yaşanan “ideolojik savaş” sona
ermiş ve Moğolistan dış politikasında ideoloji belirleyici bir unsur olmaktan
çıkmıştır. Dış politikayı belirleyen bir diğer unsur olan ekonomi kökten bir değişim
içindedir. Sovyet tipi ve SSCB yardımları üzerine inşa edilmiş merkezi ekonomiye
son verilmiş, piyasa ekonomisine geçiş süreci başlatılmıştır. Hiç kuşkusuz Moğol
halkının yaşam biçiminin bugünden yarına bir bıçakla kesilmişçesine değişmesi
beklenemez. Yine de, bir yandan Moğol vatandaşlarının dış dünyayla ilişkisi daha
önce olmadığı kadar artmış ve çeşitlenmiş, diğer yandan “piyasa ekonomisi”yle
birlikte tüm dünyada yaşanan bir örnekleşme süreci Moğolistan’ı da etkilemiştir
(gelecekte bu etkinin artması beklenir).
Tüm dünyayı saran bu büyük dönüşümün Moğolistan üzerindeki etkileri
çarpıcı olmuştur. Moğol halkı belki de daha önce yaşamadığı denli keskin bir kimlik
arayışına yönelmiştir. Kimdir sıradan Moğol? Demokrat, insan haklarına saygılı,
piyasa ekonomisine inanmış bir “Kuzeyli” mi, yoksa göçebe, yüzyılların getirdiği
gelenekleri doğrultusunda yaşayan ve “küresel” istatistiklerin de onayladığı gibi
“Güneyli” mi? Asyalı mı, Avrasyalı mı, küreselleşme süreci içinde bir dünyalı mı?
Soğuk Savaş’ın ardından Moğolistan’ın izlediği politikalara bakıldığında
açıkça görülecektir ki bu ülke yüzünü eklemlenme sürecine dönmüştür. 1992
Anayasası bunun açık bir işaretidir. Ülke içindeki yasal düzenlemeler bu görüşü
pekiştirir niteliktedir. Bu çalışmanın konusu olan dış politika açısından da böyledir.
Moğolistan, dış politikada karar verme sürecinde değişime uğramıştır. Dışişleri
Bakanlığı yeniden örgütlenmiştir. “Dış Politika Konsepti” ve “Ulusal Güvenlik
Konsepti” yeni duruma uyum sağlayacak biçimde saptanmıştır.
Komşu ülkeleriyle ilişkileri iniş çıkışlar yaşasa da Moğolistan dış
politikasının ana eksenini belirlemeyi sürdürmektedir. SSCB’de siyasi bunalımların
yaşanması ve ardından dağılma sürecinin başlamasıyla Moğolistan ve Rusya
arasındaki ilişki durgunluk dönemine girmiştir. Bu durgunluk dönemi Rusya’da
iktidara Putin’in gelmesine kadar devam etmiştir. Bu on yıl içinde, Pan-Moğol
hareketleri, borç, vize uygulaması, sınır kaçakçılığı, ticaretin aksaması, askeri
alandaki anlaşmazlık gibi birçok sorun baş göstermiştir. Kasım 2000’deki Putin’in
Moğolistan’a ziyareti hem bu sorunların çözülmesine ışık tutmuş hem de yeni bir
yüzyılda iki ülke arasındaki ilişkiyi şekillendirecek yeni anlaşmalar imzalanmasını
sağlamıştır. Moğolistan yıllardır Rus petrolüne bağlı kalmış ona ihtiyaç duymuştur.
Moğolistan’da yaşanan derin ekonomik bunalımı sırasında Moğolistan Rus petrolüne
ne kadar bağlı kaldığını anlamıştır. Bu dönemde Rus petrolünün sürekli aksaması
zaten kötü olan Moğolistan ekonomisini derinden sarsmıştır. Bugün Moğolistan hala
Rus petrolüne ihtiyaç duymaktadır. Buradan yola çıkarak Moğolistan hemen
batısında bulunan, bağımsızlıklarını yeni kazanan petrol zengini Orta Asya
ülkeleriyle ilişkilerini geliştirmektedir. Rus petrolüne bağlı kalması demek
Moğolistan ekonomisinin Rusya’ya bağlı kalması demektir. Bununla birlikte
Moğolistan hemen yanı başında bulunan Rus eyaletlere ve cumhuriyetlere dikkatini
yoğunlaştırmaktadır. Rusya’nın Moğolistan’a ihracatının % 80’ini bu eyaletlerden
sağlanmaktadır. Moğolistan da bu eyaletlerin ihtiyaç duyduğu et ürünlerini karşılama
imkanına sahip olmasına rağmen bugün bazı teknik engeller yüzünden bu isteğine
kavuşamamaktadır.
ÇHC ile Moğolistan ilişkileri beklenen düzeyde olmasa da 1980’li yılların
sonuyla kıyasla uzun bir yol kat etmiş sayılır. Çinlilerin Moğolistan’ın kendisine
bağlı kalmasını istediğini düşünen Moğol halkı asırlardır Çinlilerden
şüphelenmektedir. Bir çok üst düzey ziyaretlerin gerçekleşmesine ve her defasında
Çinli üst düzey yetkililerinin Moğolistan’ın bağımsızlık ve egemenliğine saygı
duyduğunu belirtmesine rağmen bu şüphe giderilememiştir. İki ülke arasında gelişen
ilişkiye rağmen Moğolistan’da bugün hala Çin Araştırma Merkezi kurulmamıştır. Bir
çok Moğol gencinin Çin’e gidip Çin’de lisans ve lisans üstü eğitimini
tamamlamasına rağmen Çin üzerine yapılan kapsamlı araştırmaların eksikliği göze
çarpmaktadır. Moğolistan olumsuz coğrafi konumu ve dünyada söz sahibi iki ülke
arasında sıkışıp kalma gerçeğinden yola çıkarak iki komşu üzerindeki araştırmalarını
yoğunlaştırmaktadır.
Yeni dönemde Moğolistan için yeni ilişkiler de söz konusudur. Bunların
başında ABD gelmektedir. ABD ile olan ilişki her geçen gün artmakta, ABD
Moğolistan’a her türlü yardımda bulunmaktadır. Fakat gerçek şu ki ABD açısından
ÇHC ve RF arasında yer alan Moğolistan’ın konumu stratejik önem taşımaktadır. Bu
durum ABD için önemli olduğu kadar iki komşu için de önemlidir. Moğolistan iki
komşu devletin hiçbir zaman bu hassas bölgede üçüncü büyük devletin varlığını
hissetmek istemeyeceği gerçeğini de unutmamalıdır. Hiç kuşkusuz “dünya
egemenliği”ne soyunan ABD’nin bu yolda alacağı başarı ve / ya da başarısızlıklar
Moğolistan dış politikasını ve onun ABD ile ilişkisini de etkileyecektir.
Moğol dış politikasında en önemli yeni ilişki ABD ile olansa da bu tek
değildir. Özellikle Japonya’yla kurulan ilişkiler 1990’lı yıllarda Moğolistan’ın iç ve
dış politikasını derinden etkilemiştir. Japonya, geçiş döneminde Moğolistan’a en çok
ekonomik yardımı sağlayarak derin bunalımlarını daha az zamanda atlamasına
katkıda bulunmuştur. Bölgedeki diğer önemli devlet(ler) olan Kore(ler)’le ilişkiler
ise deyimi yerindeyse tepetaklak olmuştur. Soğuk Savaş döneminde Kuzey’le yakın
ilişkide olan ve Güney’den uzak Moğolistan sınırlı ölçülerde de olsa Güney’le tam
bir işbirliği içine girmiş ve Kuzey’den uzaklaşmıştır. Her ne kadar günümüzdeki
tutumu Kuzey tarafından olumsuz biçimde değerlendirilse de Moğolistan iki
Kore’nin birleşme sürecini desteklemektedir. Üstelik olası birleşme sürecinde
“tarafsız” bir bölge devleti olarak arabuluculuk rolü oynamaya da hazırdır.
Dünya yeni bir düzenleme içindeyken bir yandan eski düzenden kalan
unsurlar, diğer yandan yeni oluşumlar ortaya çıkmaktadır. Yeni dünya düzeninde
olası güç odaklarından biri de AB’dir. Moğolistan 1990’larda AB ile ilişkilerinin
genellikle ALA ve TACIS programları çerçevesinde yürütmüştür. Uzak coğrafi
konumlar ve farklı ekonomik kültürel birikimler Avrupa devletleriyle ikili ilişkilerin
gelişmesine olanak vermemiştir. Yine de içinde bulunduğumuz yeni yüzyılda bu
konuda yeni olanakların çıkmasını beklemek hiç de hayalcilik olarak
değerlendirilemez.
Yeni dünya düzeninde eskisinin, sürekliliğin temsilcisi olarak BM
karşımıza çıkmaktadır. Moğolistan Soğuk Savaş boyunca BM’i SSCB’nin yanında
bir propaganda platformu olarak görmüş ve bu yönde politikalar izlemiştir. Bu,
BM’de pasif bir tutum takındığı anlamına gelmez. Ancak, Soğuk Savaş’ın ertesinde
BM’in örgütsel ve işlevsel yapısının gözden geçirdiği ölçüde Moğolistan’da bu yapı
içerisinde yeni bir oluşum sergilemiştir.
Bugün Moğolistan’ın BM faaliyetlerine aktif olarak katılması takdire
değerdir. Moğolistan’ın bir çok yeni önerilerde bulunması ve bunların kabul edilmesi
uluslararası alanda Moğolistan’ın konumunu güçlendirmektedir. Barış Gücü
Operasyonuna katılması Moğolistan’ın askeri birliğini güçlendirmekte ve bir çok
yeni teknik teknoloji ile tanıştırmaktadır.
Son olarak Moğolistan’ın bölgesel gelişmeler çerçevesinde ortaya çıkan
oluşumları da yakından izlediğine değinilmiştir. Uzakdoğu Asya’daki en önemli
bölgesel platformlardan biri APEC’tir. Moğolistan bu oluşuma dahil olma
çabasındadır. Bir diğer oluşum olan ASEAN Bölgesel Forumu’nun ise içerisinde yer
almaktadır. Yine de Moğolistan açısından en işlevsel olanı Kuzey Doğu Asya
Ekonomik Forumu’dur. Bu bağlamda gerçekleştirilen Tumen Nehir Havzası’nın
Kalkınma Projesi pratik yararları açısından Moğolistan’a olumlu yönde katkı
sunacak bir projedir. Yine aynı platformda pek çok alanda işbirliği girişimi söz
konusudur.
Sonuç olarak, yeni bir dünya düzeninin kurulduğu süreçte, daha önce
olmadığı kadar sürecin içinde yer alan Moğolistan iç politikasının yanı sıra dış
politikasını buna uyarlama çabası içindedir. 1990’lı yıllar bu çabaya sahne olmuştur.
Yeni yüzyılın getireceği yenilikler ışığında Moğolistan bu çabasını sürdürecektir.
Çabanın başarıya ulaşması ise ancak yapılanların sağlıklı saptanması /
değerlendirmesiyle mümkündür.
EK-I Moğolistan Siyasi Haritası
EK-II
Tumen Nehir Haritası
KAYNAKÇA
KİTAPLAR
BALDOO, Badamtor, Mongol Ulsyn Gadaad Khariltsaa, Ulaanbaatar, Interpress,
2003.
BATBAYAR, Bat-Erdene, Altan Gurvaljin, Ulaanbaatar, Interpress, 1999.
BATBAYAR, Tsedendamba, Mongolia's Foreign Policy in the 1990's,
Ulaanbaatar, Institute for Strategic Studies, 2002.
BAYARKHUU, Dashdorj, Mongol Ulsiin Gadaad Bodlogo, Olon Ulsiin
Khariltsaany Tuukhen Zarim Asuudal, Ulaanbaatar, MUIS Olon Ulsiin
Khariltsanii Deed Surguuli, 1996.
BAYARKHUU, Dashdorj, Olon Ulsiin Khariltsaa Delkhiin Shine Deg Juram,
Ulaanbaatar, MUIS Olon Ulsiin Khariltsanii Deed Surguuli, 1998.
BAYARKHUU, Dashdorj, Delkhiin Bodlogo ba Olon Ulsiin Khariltsaa,
Ulaanbaatar, Uls Turiin Bolovsrolyn Akademi, 1995.
BOR, Jugder, Bilguun Diplomat Chinggis, Ulaanbaatar, Zasgiin Gazriin Khevlel,
1994.
BOR, Jugder, Mongol Ulsyn Toriin Gadaad Bodlogo, Diplomatyn Ulamjlalyn
Zarım Asuudal, Ulaanbaatar, Ulsyn Khevleliin Gazar, 1988.
DUGERSUN, M ba KHOSBAYAR.O., Diplomat Ajillagaa, Diplomat Albany
Undes, Ulaanbaatar, MUIS Olon Ulsyn Khariltsaany Deed Surguuli, 1998.
ELBEGDORJ, Ts., Khokh Devter, Ulaanbaatar, Interpress, 2001.
Gadaad Khergiin Yam, Mongol Ulsyn Gadaad Bodlogyn Khukh Nom,
Ulaanbaatar, Gadaad Khergiin Yam Khevlel, 2002.
HUNTİNGTON, Samuel, Medeniyetler Çatışması, 8. Baskı, Ankara, Vadi
Yayınevi, 2003.
GANDI, Togsjargal, Uls Tor Setgel Zui Medeelel Shuteltsee, Ulaanbaatar,
Naranbulag Printing, 2000.
Law of Mongolia on Diplomatic Service, Ulaanbaatar, Ministry of Foreign Affairs,
2002.
LOMBO, Janchivdorj, Mongol Uls, Bugd Nairamdah Solongos Ulsiin Khariltsaa
10 jil, Ulaanbaatar, The Kore Post, 2000.
Mongol Ulsyn Undsen Khuuli, Ulaanbaatar, Mongol Ulsyn İkh Khural Khevlel,
1992.
Mongol Ulsyn Undesnii Statistikiin Gazar, Mongol Ulsyn Emegteichuud,
Khuukhed, Ulaanbaatar, MUUSG Khevlel, 1995.
Mongol Ulsyn Undesnii Statistikiin Gazar, Mongol Ulsyn Statistikiin Emkhtgel
2001, Ulaanbaatar, 2002.
MUIS-iin Ediin Zasgiin Surguuli, Mongol Ulsyn Ediin Zasag, Ulaanbaatar,
Admond Press, 1999.
NAİDANSUREN Ch ba SODNOMGOMBO, Mongol Ulsyn Undesnii Ayulgui
Baidal, tuuniig Khangakh Zarım Asuudal, Ulaanbaatar, Urlah Erdem, 2000.
ORAL, Sander, Siyasi Tarih 1918-1994, 5. Baskı, Ankara, İmge Kitabevi, 1994.
ORAN, Baskın (ed.), Türk Dış Politikası, Kurtuluş Savaşından Bugüne Olgular,
Belgeler, Yorumlar, cilt II, 6. Baskı, İstanbul, İletişim Yayınları, 2002.
TSERENCHİMED, Ts., Mongol Ulsyn Ediin Zasag, Ulaanbaatar, Niigmiin
Khogjiliin Sudalgaa, Uria, 2000.
MAKALELER
AYURZANA, H., "Mongolia Russian Relations," Mongolia in the World,
Ulaanbaatar, Ministry of Foreign Affairs of Mongolia, 2002, s. 88-94.
AYURZANA, H., "Mongolia Chinese Relations," Mongolia in the World,
Ulaanbaatar, Ministry of Foreign Affairs of Mongolia, 2002, s. 95-100.
BATBAYAR, Tsedendamba, "Mongolia in 1992," Asian Survey, 33/1 (January
1993), s. 61-66.
BATBAYAR, Tsedendamba, "Mongolia in 1993," Asian Survey, 34/1 (January
1994), s. 41-45.
BAZHANOV, Eugene and BAZHANOV, Natasha, "Russia and Asia in 1993,"
Asian Survey, 34/1 (January 1994), s. 87-97.
BAZHANOV, Eugene and BAZHANOV, Natasha, "Russia and Asia in 1992,"
Asian Survey, 33/1 (January 1993), s. 91-102.
BOR, Jugder, "Mongol Uls ba Evropiin Kholboony Khariltsaa, Khamtyn Ajillagaany
Erkh Zuin Undes Tavigdsan ni," Altan Argamj Journal of Foreign Affairs and
Studies, Ulaanbaatar, 4/2001, s. 36-54.
CHEN, Edward K.Y., "Foreign Direct Investment in East Asia," Asian
Development Review, 5/3 (March 1992), s. 24-59.
DUGERSUREN, M., "External Environment and Foreign Relations of Mongolia
From 1921-1990," Mongolia in the World, Ulaanbaatar, Ministry of Foreign Affairs
of Mongolia, 2002, s. 32-87.
EKREM, Nuraniye Hidayet, “Çin-ABD İlişkilerinde Tayvan Sorunu: Eski
Sorununun Yeni Gündemi,” Stratejik Analiz, III/29 (Eylül 2000), s. 76-81.
ENKHSAİHAN, J., "Mongolia's Nuclear Weapon Free Status," Asian Survey, 40/2
(March/April 2000), s. 342-359.
ENKHSAİHAN, J., "External Aspects of Mongolia's Security," Mongolia in the
World, Ulaanbaatar, Ministry of Foreign Affairs of Mongolia, 2002, s. 131-150.
ERDENECHULUUN, L., “Global Yortonts ba Mongol Ulsyn Gadaad Bodlogo,”
Atlan Argamj Journal of Foreign Affairs and Studies, 4/2001, s. 1-13.
ERDENECHULUUN, L., "Mongolia: Four Decades at the United Nations,"
Mongolia in the World, Ulaanbaatar, Ministry of Foreign Affairs of Mongolia,
2002, s. 151-157.
ESENBEL, Selçuk, ÜNSAL, Şamil ve GELEGEN, Ferde, “Japonya,” Yeni Türkiye,
No. 16, 1997, s. 2162-2165.
HAMULECKA, İwona, "Aid Policy of the EU," The Polish Quaterly of
International Relations, 10/3 (Summer 2001), s. 100-114.
HANNAM, Peter, "Dragon's Breath," Far Eastern Economic Review, (June
17,1993), s. 52.
HANNAM, Peter, "Benath the Steppes," Far Eastern Economic Review, (August
03, 1996) s. 27-28.
HÜSEYİNOV, Fuad, " TACIS Programı ve Azerbaycan," Avrasya Etüdleri, No.19,
(İlkbahar/Yaz 2001), s. 63-93.
GINSBURG, Tom, "Mongolia in 1996," Asian Survey, 37/1 (January 1997), s. 60-
64.
GINSBURG, Tom, "Mongolia in 1997," Asian Survey, 38/1 (January 1998), s. 64-
68.
GINSBURG, Tom, "Political Reform in Mongolia," Asian Survey, 35/1 (May
1995), s. 459-471.
GLASER, Bonnie S., "China's Security Perceptions," Asian Survey, 35/3 (March
1993), s. 252-271.
GOYAL, Hari D., "A Development Perspective on Mongolia," Asian Survey, 39/4
(July/August 1999), s. 633-655.
GULGOU, J., "External Economic Relations," Mongolia in the World, Ulaanbaatar,
Ministry of Foreign Affairs of Mongolia, 2002, s. 121-130.
KANBOLAT, Hasan, ve AĞACAN, Kamil, “ÇHC’nin Kafkasya’ya Artan İlgisi ve
Ekonomik Boyutları,” Stratejik Analiz, C. I, No. 7, Kasım 2000, s. 55-61.
KAYE, Lincoln, "Leading Spirit," Far Eastern Economic Review, (September 14,
1995), s. 54-55.
KORSUN, George and MURRELL, Peter, "Politics and Economics of Mongolia's
Privatization Programme," Asian Survey, 35/5 (May 1995), s. 472-483.
LILLEY, Jeffrey "Tumen Teeters," Far Eastern Economic Review, (November
10,1994), s. 46-49.
LINTNER, Bertil, "Mongols Fear Hordes," Far Eastern Economic Review, (May
18, 1995), s. 30.
MURPHY, David, “No Room for Nomads,” Far Eastern Economic Review, (May
31. 2001), s. 56.
PRABHAKAR H.S., "Japan and Developing Asia: Paradox of Unrealized Power,"
Journal of the School of International Studies, Jawaharlal Nehru University, (June
1999), s. 111-128.
ROSSAB, Morris, "Mongolia: A New Opening?," Current History, 91/566
(September 1992), s. 278-283.
SANDERS, Alan J.K., "Mongolia's New Constitution," Asian Survey, 32/6 (June
1992), s. 506-520.
SESEER, G., "Mongolians Abroad," Mongolia in the World, Ulaanbaatar, Ministry
of Foreign Affairs of Mongolia, 2002, s. 158-163.
SEVERINGHAUS, Sheldon R., "Mongolia in 1994," Asian Survey, 35/1 (January
1995), s. 70-75.
SEVERINGHAUS, Sheldon R., "Mongolia in 1995," Asian Survey, 36/1 (January
1996), s. 95-99.
SEVERINGHAUS, Sheldon R., "Mongolia in 1998 and 1999," Asian Survey, 40/1
(January/February 2000), s. 130-139.
SEVERINGHAUS, Sheldon R., "Mongolia in 2000," Asian Survey, 41/1
(January/February 2001), s. 61-70.
SIDIK, Ömer, “Soğuk Savaş Sonrası Japon Dış Politikası: Hegemonya’ya Geri
Dönüş mü?,” Stratejik Analiz, I/5 (Eylül 2000), s. 51-61.
THAYER, Nate, "Black Gold," Far Eastern Economic Review, (October 31, 1996),
s. 48-49.
THAYER, Nate, "Forward Steppes," Far Eastern Economic Review, (March 27,
1997), s. 18-23.
TUMURHULEG, T., "The Proclamation of Independence of Mongolia Under Bogdo
Jhavzandamba Khutagt," Mongolia in the World, Ulaanbaatar, Ministry of Foreign
Affairs of Mongolia, 2002, s. 22-31.
ZIEGLER, Charles E., "Russia in the Asia-Pasific," Asian Survey, 34/6 (June 1994),
s. 529-543.
UDVAL,L., "Interaction of Past and Future," Mongolia in the World, Ulaanbaatar,
Ministry of Foreign Affairs of Mongolia, 2002, s. 101-114.
URTNASAN, N., "International Cooperation in Culture, Education and Science,"
Mongolia in the World, Ulaanbaatar, Ministry of Foreign Affairs of Mongolia,
2002, s. 115-120.
WILLIAM, Heaton R., "Mongolia in 1991," Asian Survey, 32/1 (January 1992), s.
50-55.
YADAMSUREN, J., "Manai Uls Valyut Sankhuugiin Khyamrald Urtsen Uu, Yakh
Yostoi Ve?," Manai Mongol, No.1, 2000, s. 42-50.
YARAR, Erhan, “Çin,” Yeni Türkiye, C. I, No. 6, Ekim 2000, s. 2153-2156.
SÜRELİ YAYINLAR
Avrasya Analizi, (Ankara)
Gadaad Khergiin Yamny Medeelliin Tovkhimol, (Ulaanbaatar)
ÖZET
Bu çalışmada 1990 sonrası Moğolistan dış politikası incelenmiştir.
Moğolistan dış politika oluşumunu etkileyen coğrafi konum, ekonomi, nüfus ve
kültür gibi etkenler ince ayrıntılarla ele alınmıştır. 1990’dan itibaren Moğolistan’ın
Kuzey Doğu veya Orta Asya bölgelerinden hangisine dahil olduğu, hangi ülkenin
Moğolistan’daki Rusya ve Çin çıkarlarını dengeleyecek üçüncü bir güç olabileceği
tartışmaları gündeme gelmiştir. 1990’da Moğolistan’da başlayan demokratik reform
süreciyle birlikte hukuk düzeninde de değişiklikler meydana gelmiştir. Buna bağlı
olarak dış politikada karar verme mekanizmasında da değişikler yaşanmıştır. İkili
ilişkiler düzeyinde Moğolistan’ın geleneksel ilişkileri bulunan Rusya ve ÇHC dışında
ABD, Japonya ve Güney Kore ile yeni kurulan ilişkiler incelenmiştir. Uluslararası
ilişkiler düzeyinde büyük güç odağı olan bölgesel örgüt AB, evrensel örgüt BM,
Asya Pasifik bölgesinde ekonomik işbirliği sağlayan APEC, istikrarı sağlayan
ASEAN Bölgesel Forum ve Kuzey Doğu Asya Ekonomik Forum ile Moğolistan‘ın
ilişkileri incelenmiştir.
SUMMARY
Mongolia’s foreign policy after 1990 is examined in this study. Aspects that
influenced Mongolia’s foreign policy are also investigated in detail, such as
geographical location, economy, population and culture. Starting from 1990’s there
have been significant debates within the country whether Mongolia belongs to
Northeast region or Central Asia, or which third power could balance the Russian
and Chinese interest in Mongolia. The democratic reform that started in 1990
together with the changes in law and order brought about changes in Mongolia. The
changes in the international system and inside Mongolia had its effects on the foreign
making process as well. Mongolia’s traditional relations with Russia and China, and
newly established relations with the USA, Japon and South Korea are examined. At
the level of international system, Mongolia’s relations with a the rising regional
power EU, UN, APEC which promotes economic co-operation in Asia Pasific
region, ASEAN Regional Forum and Northeast Asian Economic Forum are
examined.