1990 sonrası moğolistan dış politikası

225
T.C ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ ULUSLARARASI İLİŞKİLER ANABİLİM DALI 1990 SONRASI MOĞOLİSTAN DIŞ POLİTİKASI YÜKSEK LİSANS TEZİ Divaaragchaa BYAMBAJAV Ankara-2004

Upload: lenhi

Post on 28-Jan-2017

299 views

Category:

Documents


6 download

TRANSCRIPT

Page 1: 1990 sonrası moğolistan dış politikası

T.C ANKARA ÜNİVERSİTESİ

SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ ULUSLARARASI İLİŞKİLER

ANABİLİM DALI

1990 SONRASI MOĞOLİSTAN DIŞ POLİTİKASI

YÜKSEK LİSANS TEZİ

Divaaragchaa BYAMBAJAV

Ankara-2004

Page 2: 1990 sonrası moğolistan dış politikası

T.C ANKARA ÜNİVERSİTESİ

SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ ULUSLARARASI İLİŞKİLER

ANABİLİM DALI

1990 SONRASI MOĞOLİSTAN DIŞ POLİTİKASI

YÜKSEK LİSANS TEZİ

Divaaragchaa BYAMBAJAV

Tez Danışmanı Y.Doç.Dr. Erel Tellal

Ankara-2004

Page 3: 1990 sonrası moğolistan dış politikası

T.C ANKARA ÜNİVERSİTESİ

ULUSLARARASI İLİŞKİLER ANABİLİM DALI

1990 SONRASI MOĞOLİSTAN DIŞ POLİTİKASI

Yüksek Lisans Tezi

Tez Danışmanı: Tez Jürisi Üyeleri Adı ve Soyadı İmzası …………………………………………. ………………. …………………………………………. ………………. …………………………………………. ………………. …………………………………………. ………………. …………………………………………. ………………. …………………………………………. ………………. Tez Sınavı Tarihi…………………………..

Page 4: 1990 sonrası moğolistan dış politikası

İÇİNDEKİLER

KISALTMALAR………………………………………………………………v

GİRİŞ…………………………………………………………………………..1

I. BÖLÜM:

DIŞ POLİTİKANIN OLUŞUMU………………………………………………9

A. DIŞ POLİTİKAYI ETKİLEYEN ANA ETKENLER

1. Coğrafi Konum……………………………………………..………...9

2. Ekonomi……………………………………………………….…….12

3. Nüfus ve Kültür……………………………………………………...20

B. 1990 SONRASI MOĞOLİSTAN'DA DIŞ POLİTİKAYI ETKİLEYEN

İÇ GELİŞMELER……………………………………………………....25

1. Kimlik Arayışı………………………………………………………25

a. Moğolistan’ın Konumu Üzerine Tartışma……………...……….25

b. Komşulara Karşı Üçüncü Devlet………………………………..29

2. Yasal Değişikler……………………………………………………..32

a. Anayasa……………………………………………………........32

i. 1924 Anayasası…………………………………...……..32

ii. 1940 Anayasası……………………………...…………..33

iii. 1960 Anayasası……………………………...…………..34

iv. 1992 Anayasası………………………………………….34

b. Dış Politikada Karar Verme Mekanizmasındaki Değişiklikler…37

c. Dışişleri Bakanlığı………………………………………………39

d. Siyasi Partiler ve Dış Politika Programları……………………...43

Page 5: 1990 sonrası moğolistan dış politikası

e. Dış Politika Konsepti………………………………....…………48

f. Ulusal Güvenlik Konsepti ………………………………………51

II. BÖLÜM:

İKİLİ İLİŞKİLER…………………………………………………………...54

A. KOMŞU ÜLKELER.………………………………………………........54

1. Rusya Federasyonu………………………………………………….54

a. 1911-1990 Dönemi……………………………………………...54

b. Durgunluk Dönemi……………………………………………...58

c. İlişkinin Canlanması…………………………………………….69

2. Çin Halk Cumhuriyeti……………………………………………….77

a. Soğuk Savaş Dönemi...………………………………………….77

b. İlişkilerin Yeniden Şekillenmesi..……………………………….79

i. Siyasi Diyalog…………...………………………………79

ii. Ticari ve Ekonomik İlişkiler..…………………………...85

iii. Yardımlar ve Yatırımlar…….…………………………...88

iv. Kültürel ve İnsani Bağlar……...………………………...89

c. Sorunlar……………………………...………………………….90

i. Tayvan ………………………..…………………………91

ii. Dalai Lama ve Tibet…………..…………………………94

iii. İç Moğolistan’daki Asimilasyon..……………………….96

iv. Batı ile Moğolistan Arasındaki İlişkilerin Gelişmesi........99

v. Nükleer Silah Denemeleri...………………………..…..100

B. MOĞOLİSTAN'IN YENİ İLİŞKİLERİ…………………………….....102

1. Amerika Birleşik Devletleri………………………………………..102

Page 6: 1990 sonrası moğolistan dış politikası

a. ABD'nin Diplomatik İlişkisi Bulunmayan Tek Ülke…………..106

b. 1987 Sonrasında İlişkiler………………………………………106

i. Siyasi Diyalog……………………………………….....106

ii. Yardım……………………………………....................110

iii. Ticari İlişki……………………………………………..112

iv. Eğitim ve Askeri İşbirliği……………………………....113

2. Japonya……………………………………………………………114

a. 1990 Öncesinde Moğolistan Japonya İlişkileri………………...114

b. Kapsamlı Ortaklığa Doğru……………………………………..118

i. Siyasi Diyalog……………………………………………..118

ii. Ekonomik İşbirliği, Ticaret ve Yardım……………………124

iii. Kültürel İlişkiler………………………………………….128

3. Güney Kore………………………………………………………130

a. Siyasi İlişki…………………………………………………….130

b. Ticari İlişki ve Yatırım…………………………………………135

c. Kuzey Kore ……………………………………………………138

d. Kültürel İlişkiler………………………………………………..140

III. BÖLÜM:

ULUSLARARASI ÖRGÜTLER VE BÖLGESEL BÜTÜNLEŞME……….141

A. MOĞOLİSTAN-AB İLİŞKİLERİ……………………………………141

1. ALA ve TACIS Programları……………………………………...144

2. Ticari İlişkiler……………………………………………………..148

3. AB Yardımları………………………………………………….....150

B. MOĞOLİSTAN-BİRLEŞMİŞ MİLLETLER İLİŞKİLERİ………….153

Page 7: 1990 sonrası moğolistan dış politikası

1. 1961-1990 Dönemi………………………………………………..153

2. 1990'dan Bugüne.…………………………………………………156

a. Silahsızlanma Sorunları………………………………………160

b. Ekonomik ve Sosyal Kalkınma Sorunu………………………161

c. Çevre………………………………………………………….163

d. İnsan Hakları………………………………………………….164

e. Askeri İşbirliği………………………………………………..165

f. Yardım………………………………………………………..166

g. Nükleer Silahsız Serbest Bölge Statüsü………………………168

h. Ülke Kategorisi Sorunu……………………………………….170

C. ASYA PASİFİK BÖLGESİ VE KUZEY DOĞU ASYA…………….173

1. APEC……………………………………………………………...173

2. ASEAN Bölgesel Forumu (ABF)………………………………...176

3. Kuzey Doğu Asya Ekonomik Forumu……………………………178

a. Tumen Nehir Havzasının Kalkınma Projesi (TNHKP)………183

b. Kuzey Doğu Asya’nın Güvenliği…………………………….189

c. Ticari ve Ekonomik İlişkiler. ………………………………...191

d. Kültür, Eğitim ve Bilim……………………………………....193

e. Çevre………………………………………………………….195

SONUÇ………………………………………………………………………197

EK……………………………………………………………………………203

KAYNAKÇA………………………………………………………………...205

ÖZET………………………………………………………………………...212

SUMMARY………………………………………………………………….213

Page 8: 1990 sonrası moğolistan dış politikası

KISALTMALAR

ABD Amerika Birleşik Devletleri

ABF Güney Doğu Asya Ülkeler Birliği Bölgesel Forumu

AKB Asya Kalkınma Bankası

ALA Asya, Latin Amerika ve Afrika

APEK Asya Pasifik Ekonomik İşbirliği Örgütü

ASEAN Güney Doğu Asya Ülkeler Birliği

BM Birleşmiş Milletler

BMKP Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı

ÇHC Çin Halk Cumhuriyeti

DTÖ Dünya Ticaret Örgütü

IRI Uluslararası Cumhuriyetçiler Enstitüsü

KDAEAE Kuzey Doğu Asya ekonomik Araştırma Enstitüsü

NSSB Nükleer Silahsız Serbest Bölge

MDHP Moğolistan Devrimci Halk Partisi

MHC Moğolistan Halk Cumhuriyeti

RF Rusya Federasyonu

ODA Resmi Gelişme Yardımı

SAARC Güney Asya Bölgesel İşbirliği

SSCB Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği

TACIS Bağımsız Devletler Topluluğuna Teknik Yardım

TNHKP Tumen Nehir Havzasını Kalkındırma Projesi

USAID Amerika Birleşik Devletleri Uluslararası Yardım Programı

Page 9: 1990 sonrası moğolistan dış politikası

GİRİŞ

1990’larla birlikte dünya tarihi büyük bir dönüşümünün içine girmiştir.

1990 sonrası Moğolistan dış politikasını anlamak için 1990 sonrası oluşturulmaya

çalışılan yeni dünya düzenin ana hatlarıyla hatırlanması yararlı olacaktır. Tarihte

büyük imparatorlukların birdenbire ve savaş olmaksızın ortadan kalkmasına hiç

rastlanmamaktadır. Daha yakın tarihlerde Alman, Avusturya, Rusya ve Osmanlı

İmparatorluklarının yıkılmaları için bir dünya savaş çıkması gerektiği

belleklerimizde hala tazedir. Dolayısıyla, tarihteki örnekleriyle karşılaştırıldığında,

Sovyetler Birliği’nin dağılmasının bugüne kadar göreli olarak “masum” ve “az

sorunlu” sonuçlar doğurduğu söylenebilir.1

Almanyaların barışçı biçimde birleşmesi, Varşova Paktı’nın ortadan

kalkması, Avrupa’ya yönelik komünist tehdidin sona ermesi ve Sovyetlerin

dağılması her ne kadar Soğuk Savaş’ın sonunu getirmişse de ondokuzuncu

yüzyıldaki kalıba uygun yeni çatışma ve istikrarsızlık kaynaklarını da ortaya

çıkarmıştır. Moskova denetiminin ve komünist ideolojinin bıraktığı boşluğu

saldırgan milliyetçilik ve köktendincilik doldurmaktadır. Avrupa’nın doğusu ve

batısı arasında ekonomik “uçurum”, kitlesel göç ve siyasal sığınma tehdidini de

birliğinde getirmiştir. Kuzey ile Güney arasındaki büyük ekonomik kalkınmışlık ve

siyasal bütünlük farklılıklarından da kaynaklanan uluslararası terörizm, Avrupa ve

dünyadaki istikrarsızlık kaynaklarına yenilerini eklemektedir.2

Uluslar bağımsızlığını kazanma mücadelesi verirken bir yandan da bölgesel

örgütlere katılma çabaları artmıştır. Doğu Avrupa ülkeleri ve Eski Yugoslavya’dan

bağımsızlığını kazanan Hırvatistan ve Slovenya AB’ne girme çabası içerisindedir.

1 Oral Sander, “Siyasi Tarih 1918-1994,” 5. Baskı, Ankara, İmge Kitabevi, 1994 s. 523. 2 Idem. .

Page 10: 1990 sonrası moğolistan dış politikası

SSCB’nin dağılması sonucu bağımsızlığını kazanan devletler BDT’yi (Bağımsız

Devletler Topluluğu) kurmuştur. Kuzey Doğu Asya da bölgesel örgüt kurma uğraşı

içindedir.

Bunun yanı sıra iç savaşlar da artmıştır. Somali, Doğu Timor, Bosna gibi

birçok ülkede yaşanan iç savaşa uluslararası örgütlerin müdahalesi geç ve eksik

kalmıştır. ABD’nin tek süper güç olarak kalmasını ve NATO’nun genişlemesini

istemeyen Çin ile Rusya Federasyonu birbirlerini “Stratejik Ortak” olarak ilan

etmişlerdir. Japonya ise yıllardır kendisine yapılan haksızlığın giderilmesi gerektiğini

ve uluslararası toplulukta hak ettiği yetkiye sahip olmadığını düşünmektedir.

Uluslararası terörizm çirkin yüzünü göstermeye başlamıştır. Teröristlerin

gerçekleştirdiği hunharca saldırılar uluslararası toplumu birbirine kenetlemiş, fakat

uluslararası terörizm ile nasıl müdahale edeceği konusunda ayrılıklara düşülmüştür.

Uluslararası terörizmin güçlenmesini İslam dini ile bağdaştıran bir takım insanlar

bunu Samuel Huntington’un “Medeniyetler Çatışması” tezine dayandırmaya

çalışmaktadır.3

SSCB’nin çökmesiyle stratejik önemini kaybettiğini ve uluslararası

toplulukta yalnız kaldığını düşündüğü sırada Orta Asya’daki Türki Cumhuriyetlerin

bağımsızlıklarını kazanması Türkiye için büyük kazanç sağlamıştır. Türkiye hem

akraba toplulukları olması hem de yeni pazar olanaklarının açılmış olması sebebiyle

Orta Asya Cumhuriyetleri’ne büyük ilgi duymuştur. Zengin doğal kaynaklara sahip

Orta Asya’ya bölge güçleri dikkatlerini yoğunlaştırmıştır. Türkiye’de daha önce

hemen hiç araştırma konusu olmayan Orta Asya bölgesi geniş çaplı araştırmalara

tabii tutulmuştur. Bu amaca yönelik birçok kuruluşlar kurulmuş, fakat bu

3 Samuel Huntington, Medeniyetler Çatışması, 8. Baskı, Ankara, Vadi Yayınevi, 2003, s. 13.

Page 11: 1990 sonrası moğolistan dış politikası

araştırmalar devam ederken Orta Asya’nın doğusunda yer alan Moğolistan bu

araştırmaların dışında kalmıştır. Moğolistan’ın coğrafi olarak Türkiye’den uzak

olması, din, kültür gibi bazı unsurların Türklerden farklı olması bu araştırmaların

dışında bırakılmasına sebep olmuştur. Bugün Moğolistan’da Türkiye Cumhuriyeti

Başbakanlığı’na bağlı TİKA (Türk İşbirliği Kalkınma Ajansı), Orhun Vadisi’ndeki

Tonyukük Anıtı ve Bilge Kagan’ın eşyaları üzerinde araştırmalarda bulunmaktadır.

1990’lardan itibaren Türkiye ile Moğolistan arasındaki ilişkiler özellikle eğitim ve

askeri alanlarda gelişmiştir. 1992’den itibaren on iki yıl boyunca Türkiye’nin çeşitli

üniversitelerinde birçok Moğol öğrenci Türk hükümetinin sağladığı burslarla lisans

ve yüksek lisans eğitimini tamamlamıştır.

Moğolistan Türklerin “unuttukları” anavatanıdır. Yirminci yüzyılda

bağımsızlığını kazansa da Soğuk Savaş’ta SSCB ile ÇHC (günümüzde Rusya

Federasyonu ile ÇHC) arasında sıkışıp kalan coğrafyasıyla Moğolistan Türkiye’deki

akademik çevrelerin ilgisinden uzak kalmıştır. Soğuk Savaş’ın ardından

“küreselleşme” sürecinde uluslararası sisteme eklemlenme çabası içindeki

Moğolistan Türkiye’yle de ilişkilerini geliştirmektedir. Yine de Türkiye’de

Moğolistan üzerine özellikle de Moğolistan dış politikası üzerine yapılan araştırma

yoktur. Bu bağlamda “1990 Sonrası Moğolistan Dış Politikası” tezi Türkiye’de

hazırlanan ilk bilimsel araştırma olma özelliğini taşımaktadır. Bundan sonra

yapılacak çalışmalara dayanak noktası olmayı hedeflemektedir.

Bu tez daha çok kütüphane çalışmaları üzerine inşa edilmiştir. Belgelerden

oluşan birincil kaynaklara ulaşılamamıştır. Yukarıda da değinildiği gibi Türkiye’de

Moğolistan üzerine yapılan çalışmalar yok denilecek kadar azdır. Bu konudaki

kaynak sıkıntısı Moğolca ve İngilizce kaynaklar aracılığıyla aşılmaya çalışılmıştır.

Page 12: 1990 sonrası moğolistan dış politikası

Bunun için Ankara’da SBF kütüphanesinin yanı sıra ODTÜ ve Bilkent

kütüphanelerinden de yararlanılmıştır.

Devletlerin dış politikaları değişik düzlem ve kapsamlarda incelenebilir. Bu

konuda geliştirilmiş çeşitli kuramlara dayandırılabilir ya da karşılaştırmalı yöntemle

ele alınabilir. Bu çalışma, bir ilk olduğu ve yöntem / kaynak konusundaki kısıtlıklar

da göz önünde bulundurulduğunda daha çok betimlemeye dönük olacaktır: 1990’lı

yıllarda Moğol dış politikası nasıl belirlenmiştir; komşularıyla ve bölge devletleriyle

ilişkileri nasıl seyretmiştir; uluslararası ve bölgesel işbirliği girişimlerindeki yeri

nedir?

Çalışma adından da anlaşıldığı gibi 1990 yılından günümüze ondört yıl gibi

bir zaman dilimini kapsamaktadır. 1990’ların başında uluslararası alanda yarım

asırdır devam eden Soğuk Savaş sona ermiş, SSCB kendi içinde gerçek sorunlarla

yüzleşmeye başlamıştır. Bu dönem büyük bir imparatorluğun çöküşü, yeni bir dünya

düzen oluşumunun başlangıcına tekabül eder.

Ulusal düzeyde 1989 yılında Moğolistan’da başlayan demokratik süreç

1990 yılında hız kazanmıştır. Kuşkusuz ki SSCB’de uygulanmaya başlayan

“Perestroika” ve “Glasnost” politikaları Moğolistan’ı da etkilemiştir. 1924 yılında

iktidara gelen, ondan sonra da hep iktidarda kalan MDHP ilk defa 1990 yılında

gücünü muhalefet partisi ile paylaşmak zorunda kalmıştır. Ondört yıl gibi kısa (ama

bir o kadar da uzun) bir zaman diliminde Moğolistan birçok şeyi başarmıştır. Kısa,

çünkü Moğolistan halkı daha ilk defa tanıştığı demokrasiyi çok çabuk benimsemiştir.

Moğolistan tarihinde demokrasi hiçbir zaman uygulanmamıştır. 1921 yılında

bağımsızlığını kazandığında feodal sisteme sahip olan Moğolistan 1924 yılında

SSCB’nin etkisiyle “kapitalizmi atlamış”, hemen “sosyalizme” geçmiştir. Yetmiş

Page 13: 1990 sonrası moğolistan dış politikası

yıla yakın devam eden baskıcı rejimden sonra gelen demokrasi Moğol halkı için daha

önce tanımadıkları bir yaşam biçimi getirmiştir. Diğer sosyalist ülkelerin tersine

Moğolistan tek bir damla kan akıtmadan barışçıl yollarla demokrasiyi kabullenmiştir.

İktidar partisi muhalefet partilerinin kurulmasını olumlu karşılamış ve onlara her

alanda geniş yetkiler tanımıştır.

Uzun, çünkü Moğolistan hala merkezi sistemden piyasa ekonomisine

geçme uğraşı içindedir. Sistem değişikliğinin meydana getirdiği sosyal sorunlarla

boğuşmaktadır. Yeni sistemin yerleşmesi ve ekonominin kendi kendine yetmesi için

daha uzunca bir zamanın geçmesi beklenmektedir.

Bu çalışma üç bölümden oluşmaktadır. Birinci bölüm Moğolistan dış

politikasını etkileyen ana etkenler ve iç yasal gelişmelerden oluşmaktadır. Her

toplumda olduğu gibi birçok etken dış politikayı etkilemektedir. Belli başlı etkenler

diğerlerinden daha ağır basmaktadır. Bunlar ekonomi, kültür, gelenek, tarih, nüfus,

askeri ve coğrafi konum gibi etkenlerdir. Bunların hangisinin daha önemli etken

olduğu ülkeden ülkeye farklılık göstermektedir. Çoğu zaman ekonomi en ağır basan

etken olmaktadır. Hiç kuşkusuz her ülkenin iklimi ve doğal kaynakları o ülkenin

ekonomisini şekillendirmektedir. Buna bağlı olarak insanların yaşam biçimi, kültürü,

geleneği değişiklik göstermektedir. Moğolistan açısından baktığımızda belki de

bunlardan en önemlisi coğrafi konumudur.

Yeni sisteme geçilmesiyle bütün kanunlar gözden geçirilmiştir. Dış

politikanın oluşturulmasında ve uygulanmasında dikkat edilmesi gereken çıkarlar ve

kurallar yenilenmiş buna bağlı olarak dış politika mekanizmasında da değişiklikler

meydana gelmiştir.

Page 14: 1990 sonrası moğolistan dış politikası

İkinci bölüm Moğolistan’ın en eski iki komşusundan biri olan Rusya’yla

ilişkisinin ele alınmasıyla başlamaktadır. Moğolistan ile Rusya arasında günümüzde

varolan ilişkiyi anlamak için 1990 öncesine göz atmakta yarar görülmüştür. Bugün

yaşanmakta olan gelişmeler ve sorunların temeli 1990 öncesinde yatmaktadır. Rusya

ile ilişkiden sonra Moğolistan’ın diğer eski komşusu Çin ile ilişkiler ele alınacaktır.

Moğolların Çinlilerle derin münasebetleri vardır. Bugün Moğol halkının Çinlilere

karşı güvensizliği devam etse de siyasi ve ekonomik alanda birçok gelişmeler

kaydedilmiştir.

Moğolistan’ın ikili ilişkilerinin ele alındığı bu bölümde, komşularıyla

ilişkilerinin ardından, Moğolistan için mutlak bir yenilik olan ABD ile ilişkileri ele

alınacaktır. Soğuk Savaş sonrasında tüm dünyaya “tek süper güç” olduğunu

dayatmaya çabalayan ABD, bu çerçevede Moğolistan ile de ilişki kurmuş ve

Uzakdoğu politikasının bileşenleri içine Moğolistan’ı da eklemiştir.

Komşu ülkeler ve ABD’nin ardından bölge ülkeleri Japonya ve Kore(ler)

Moğolistan’ın yer aldığı coğrafyada önemli roller oynamaktadır. Bu nedenle ikili

ilişkiler incelenirken son olarak bu bölge devletlerine değinilecektir. Başlarken altı

çizilmelidir ki, bu ülkelerle ilişkiler 1990’da Moğolistan’da demokrasinin gelmesiyle

başlamış olduğu için nispeten yeni sayılır.

Üçüncü bölümde Moğolistan’ın bölgesel ve uluslararası düzeydeki

faaliyetlerine yer verilmiştir. Soğuk Savaş sonrası yeni kurulmakta olan dünya

düzeninde bir güç odağı olarak AB’nin önemi artmıştır. Maastricht Antlaşması

çerçevesinde Moğolistan’a olan yardım programını genişletmesi AB ile Moğolistan

arasındaki ilişkiyi genişletmiştir. AB’nin doğuya doğru genişlemesi doğal olarak

Moğolistan’ın AB ile olan ilişkisinin gelişmesi anlamına gelmektedir.

Page 15: 1990 sonrası moğolistan dış politikası

Moğolistan’ın AB ile ilişkileri ele alındıktan sonra evrensel örgüt olan BM

ile ilişkileri incelenecektir. Oluşturulmaya çalışılan yeni dünya düzeninde BM de

kendine uygun rol oynamaya çalışmaktadır. BM bunun için gereken reform sürecini

başlatmıştır. Büyük İmparatorluğun çökmesi, birçok bağımsız devletlerin kurulması,

iç savaşların yaşanması BM’in önemini hiç olmadığı kadar arttırmıştır. BM’i en

büyük güvenlik güvencesi olarak gören Moğolistan bu örgütün barış ve güvenliği

sağlamak için yaptıklarına ortak olmuştur. BM’in Moğolistan’da gerçekleşmekte

olan geçiş sürecini aktif olarak desteklemesi Moğolistan’ın uluslararası alanda daha

aktif olarak faaliyette bulunmasını sağlamaktadır.

Üçüncü bölüm Moğolistan’ın içinde bulunduğu ve içinde bulunmak istediği

bölgesel örgütlerle olan ilişkileriyle devam edecektir. Soğuk Savaş’ın sona ermesiyle

Uzakdoğu’da yaşanan gelişmeler bölgesel bir ekonomik işbirliği örgütünü

doğurmuştur: APEC. Kuruluşundan bu yana kısa süre geçmesine rağmen APEC çok

yol kat etmiş ve Uzakdoğu’daki güvenliğin uzantısı olmuştur. Moğolistan’ın bu

bölgede yer alması ve APEC’e üye olmak istemesi nedeniyle bu örgüt ile olan ilişki

inceleme kapsamına alınmıştır. Ardından Moğolistan’ın üyesi olduğu ASEAN

Bölgesel Forumu ele alınacaktır. Asya Pasifik bölgesinde güvenliğin, barışın ve

istikrarın sağlanması için Moğolistan’ın gösterdiği çabalar bu Foruma katılmasıyla

daha da anlam kazanmıştır. Son olarak Moğolistan’ı yakından ilgilendiren Kuzey

Doğu Asya Ekonomik Forumu incelenecektir. Dünyada söz sahibi olan büyük

devletlerin bu bölgede yer alması Moğolistan açısından önem taşımaktadır. Bu

bağlamda Moğolistan’ın katıldığı projeler ve en önemlisi olan Tumen Nehir

Havzasının Kalkınma Projesi mercek altına alınacaktır.

Page 16: 1990 sonrası moğolistan dış politikası

Başka pek çok devlet gibi Moğolistan’ın dış politikası incelenirken de farklı

boyutlar gündeme gelecektir. Bu çalışmada Moğol dış politikası öncelikle iç

etkenleri açısından ele alınacak, ardından ikili ilişkiler gözden geçirilecek ve bölgesel

oluşumlar içinde Moğolistan’ın varlığı aranacaktır.

Soğuk Savaş sonrasında, “Küreselleşme” adı altında yaşanan süreçte tüm

dünyanın küresel bir “köy” halini aldığı yorumları söz konusudur. Oysa karşı

yorumlar “Kuzey-Güney” ayrımının altını çizerek buna karşı çıkmaktadır.

1990’lardan günümüze Moğolistan dış politikasını ele alacak bu çalışma bu iki tezin

sınandığı bir “örnek olay” olarak da görülebilir.

Page 17: 1990 sonrası moğolistan dış politikası

I. BÖLÜM

DIŞ POLİTİKANIN OLUŞUMU

A. DIŞ POLİTİKAYI ETKİLEYEN ANA ETKENLER

1. Coğrafî Konum

1.564.000 km² gibi geniş toprağa sahip olan Moğolistan Asya'nın yedinci

büyük ülkesidir. Toplam sınır uzunluğu 8168 km 896 metredir. Bunun 3485 km'si

kuzey komşusu Rusya Federasyonu ile, kalan 4776 km 896 metresi ise güney

komşusu Çin Halk Cumhuriyeti ile sınırdır.4 Asya'nın tam merkezinde yer alan ve

denize çıkışı olmayan Moğolistan'ın, dünya politikasını belirlemesinde büyük rol

oynayan iki büyük devlet Rusya Federasyonu ve Çin Halk Cumhuriyeti arasında

olması Moğolistan dış politikasını olumsuz yönde etkilemektedir.

17. Yüzyılın sonlarına doğru güneyden Çin, kuzeyden Rusya'nın

genişlemesi sonucu Moğolistan iki ülke arasındaki "sandwich" ülke haline gelmiştir.5

1691 yılında Manchu İmparatorluğu tarafından işgal edilen Moğolistan ancak

Manchu İmparatorluğun çökmesi sonucu 1911 yılında egemen devlet olarak

bağımsızlığını kazanabilmiş fakat o dönemin şartları gereği ne Rusya ne de diğer

devletler Moğolistan'ın bağımsızlığını tanımışlardır.6 Moğolistan coğrafi

konumundan dolayı aktif bir dış politika izlemekte yetersiz kalmıştır. Manchu

İmparatorluğu'nun yıkılmasıyla Çin, Tibet ve Moğolistan kendi ulusların

4(2000) “Concept of Mongolia’s Foreign Policy.” <http://www.extmin.mn/concept_of_foreign_policy.htm> (02.09.2003). 5Tsedendamba Batbayar, Mongolia's Foreign Policy in the 1990’s, Ulaanbaatar, The Institute for Strategic Studies, 2002, s. 19. 6 Tom Ginsburg, "Political Reform in Mongolia," Asia Survey, 35/5 (May 1995), s. 460.

Page 18: 1990 sonrası moğolistan dış politikası

geleceklerini belirleme hakkını elde etmişlerdir. Bu dönemde diğer ikisinden daha

güçlü durumda olan ve kendini Manchu İmparatorluğu’nun ardılı sayan Çin bu iki

devleti kendi egemenliği altında olduğunu iddia etmiş ve Manchu döneminden farklı

olarak asimilasyon politikası uygulamaya başlamıştır. Çinlilerin hakimiyeti ve

asimilasyon politikası Moğolların en büyük korkusu haline gelmiş; bu durum

Ruslardan yardım istemenin ve Ruslara yaklaşmanın sebebi olmuştur.

Moğolistan, 1921 yılında Bolşeviklerin yardımıyla bağımsızlığını kazanmış

fakat bunun sonucunda Moğolistan'da Sovyet etkisi artmaya başlamıştır. 1921-1990

döneminde Moğolistan SSCB'nin etkisi altında, Sovyet Bloğu’nun en sadık üyesi

olmuştur. Moskova'nın Moğolistan'a yönelik politikası temelde coğrafi ve stratejik

mecburiyetinden kaynaklanmaktaydı.7 1930'larda SSCB’nin, doğudan Japonya

batıdan Almanya'dan tehdit algılamaya başlamasıyla Moğolistan'ın coğrafi konumu

SSCB için önemli hale gelmiştir. Stalin güvenlik açıdan Moğolistan'ın Sibirya'nın

doğal uzantısı olduğunu anlamış ve 1936 yılında Moğolistan ile Savunma protokolü

imzalamıştır. Bu protokol sayesinde 1939 yılında Japonya’nın Moğolistan’ın doğu

sınırını ihlal eden Khalkhyn Gol savaşında Moğol-Sovyet askerleri Japon ordusunu

yenilgiye uğratmış ve böylece Stalin doğuda Japon genişlemesini önleyebilmiştir.

1960'lı ve 70'li yıllarda Çin-Sovyet anlaşmazlığının alevlenmeye başlamasıyla

Moğolistan'ın coğrafi konumu Sovyetler için bir kez daha önemli hale gelmiştir.

Stratejik öneminden dolayı Moğolistan Sovyetler Birliği'ne hem savunma hem de

saldırı avantajı sağlamaktaydı. ÇHC, Sovyetler Birliği'nin Moğolistan'a asker

sokmaya başlamasıyla Moğolistan'dan tehdit algılamaya başlamıştır. Bu gerginlik

7 Batbayar, op. cit., 2002, s. 21.

Page 19: 1990 sonrası moğolistan dış politikası

1992 yılında Sovyet askerlerinin Moğolistan'dan tamamen çekilmesiyle sona

ermiştir.8

Tarihsel süreç açıkça göstermektedir ki, Moğolistan'ın coğrafi konumu dış

politikasını etkilemiştir ve onun oluşturulmasında her zaman göz önünde

bulundurulması gereken en önemli faktör olmuştur. Bazı araştırmacılara göre

Moğolistan'ın coğrafi konumu Moğolistan'ın güvenliğini her zaman kötü yönde

etkilemiştir ve pasif bir dış politika izlemesine sebep olmuştur. Bu görüşe göre,

ileride de bu durum Moğolistan'ın güvenliğini kötü yönde etkilemeye devam

edecektir:

“Moğolistan, jeopolitik açıdan hassas bölgede yer almaktadır ve iki

komşu arasındaki anlaşmazlık ve çekişmeden Moğolistan'ın güvenlik

durumu sürekli etkilenmektedir. Soğuk Savaş döneminde büyük

devletler arasındaki ideolojik ayrılık ve anlaşmazlık diğer taraftan

ulusal çıkar ve güç dengesi Moğolistan'ın güvenlik güvencesi

olmuştur. SSCB kendi güvenliği için Moğolistan'ın güvenliğini

sağlamaktaydı. "9

Moğolistan'ın şimdiki Dışişleri Bakanı L. Erdenechuluun Moğolistan'ın

dezavantajlarını ve güvensizlik durumlarını belirtmişti: "Birçok ülkede olduğu gibi

Moğolistan'ın coğrafi konumu da Moğolistan'ın iç ve dış politikasını etkilemektedir.

Çok az devlet Moğolistan gibi iki devlet arasında sıkışmış kalmıştır. Moğolistan'ın

iki komşusu nükleer silaha sahip ve BM Güvenlik Konseyi'nin daimi üyeleridir.

8 Ibid., s. 22. 9 Dashdorj Bayarkhuu, Olon Ulsyn Kharıltsaa, Delkhiin Shine Deg Juram, Ulaanbaatar, Interpress, 1998, s. 171.

Page 20: 1990 sonrası moğolistan dış politikası

Moğolistan'ın denize çıkışı olmayışı Moğolistan'a bir dezavantaj daha

sağlamaktadır."10

Buna karşılık, bazı yazarlar ise coğrafi konumunu iyi değerlendirebilirse

Moğolistan'ın bir medeniyetler ekseni oluşturabileceğini savunmaktadırlar. Çünkü

Moğolistan'ın güneyinde Çinli Konfüçyüs dünyası, kuzeyinde Rus Ortodoks dünyası

ve batısında İslam dünyası bulunmaktadır. Moğolistan'ın batısında İslamiyet değer

kazanmakta ve bağımsızlığını yeni kazanan Orta Asya Cumhuriyetleri İslam dininin

değerlerini yüceltmektedir. Özellikle Tacikistan bu konuda gelişme göstermektedir.

Bu üç büyük medeniyet arasında Moğolistan köprü gibi durmaktadır. Aynı zamanda

piyasa ekonomisine yönelmiş küreselleşen bugünün dünyasında coğrafi konum eskisi

gibi önemli değildir. Önemli olan iki komşuyu dengeleyebilecek büyük devletlerin

somut çıkarlarını Moğolistan'da oluşturabilmektir. Dünyadaki iki büyük devletin

ortasında bulunması Moğolistan ekonomisi için büyük bir avantaj sağlamaktadır.

Güneyde 1,3 milyar nüfusa sahip ÇHC, kuzeyde 150 milyon nüfusa sahip Rusya

Federasyonu yer almaktadır. Bu, iki büyük piyasa demektedir. Fakat bu avantaj

hiçbir zaman kullanılmamıştır.11

2. Ekonomi

Moğolistan yaklaşık 70 yıl boyunca sosyalist ideoloji ve doktrinine uygun

korumacı ekonomi politikası izlemiştir. Özel mülkiyet tamamen yasaklanmış olsa da

diğer taraftan hükümet halkın gıda, konut, ısınma, iletişim, sağlık ve eğitim

koşullarını minimum düzeyde sağlamaktaydı. Böyle bir hayat tarzı hükümetin

10 Batbayar, op. cit., 2002, s. 42.'den L. Erdenechuluun, "Northeast Asia Towards 2000: Interdependence and Conflict?," Mongolia's Strategic Options, Ulaanbaatar, Kyongsoo Lho, 1999, s. 46. 11 Bayarkhuu, op. cit., 1998, s. 23.

Page 21: 1990 sonrası moğolistan dış politikası

kendisi için çok maliyetliydi. Bu maliyeti hükümet aynı blokta yer alan devletler ve

Soğuk Savaş sayesinde karşılayabiliyordu. Bu hayat tarzı göçebelerin zaten zayıf

olan ekonomik düşüncesini iyice sınırlandırıp girişimciliği önlemiştir. Böyle bir

toplumda halk temel ihtiyaçlarını dışardan kolaylıkla gelen kredilerle karşıladığı için

herhangi bir güçlü işletmeye ihtiyaçları yoktu ve insanlar hazıra alıştıkları için devlet

tarafından beslenmeyi tercih etmekteydi.

Sosyalist sistemde "ekonomik kazanç", "ideolojik kazanç" gibi bambaşka

anlam içermekteydi. İdeolojik olarak sosyalizmin ününü salarak geçen seneden daha

çok üretebiliyorsa kalite önemli değildi. Bu ülkede yıllardır yaşanmış ve geçen

yüzyılda daha çok kök salan "psiko ekonomi" düşüncesi bugün de geçerliliğini

korumaktadır. Ekonomik kazanç ve gelişme neyi, nasıl ve ne kadar yapabildiğiyle

ölçülürken psiko ekonomide çok fazla duygusallık ve psikolojik rekabet gibi etkenler

toplam ekonomiyi belirlemektedir.12

Moğolistan ulusal bütçesinin % 70’ini ideolojik birlikteliğinden dolayı

komünist ülkelerden borçlanıyordu. Kişi başına düşen milli gelir diğer komünist

ülkelerinkiyle kıyaslandığında en düşük olanıydı ve nüfusu ile kıyaslandığında

dünyanın en büyük dış borca sahip ülkeleri arasında yer almaktaydı. Moğolistan’da

özel mülkiyetin hiç sınırlandırılmayıp tamamen yasaklanması diğer komünist

ülkeleri bile şaşırtabilmişti.13 20. Yüzyıl boyunca dış dünyadan ayrı, kapalı yaşadığı

için Moğolistan halkının piyasa ekonomisi hakkında bilgisi yoktu ve dış göçmenlerin

sayısı sıfırdı. Hür dünyada eğitim görmüş insanlar yoktu, bir bakıma dünyadan

ayrılmış sürrealist bir ülkeydi.14

12 Bat-Erdene Baabar, Altan Gurvaljin, Ulaanbaatar, Interpress, 1999, s. 20. 13 Ibid., s. 29. 14 Ibid., s. 30.

Page 22: 1990 sonrası moğolistan dış politikası

1989’da Moğolistan’da başlayan reform sayesinde Moğolistan piyasa

ekonomisine geçme çalışmaları başlatmıştır. Dünyada piyasa ekonomisine geçişin iki

temel şekli bulunmaktadır. Birincisi, IMF ve Dünya Bankası’nın kabul ettiği,

gelişmekte olan ülkelerin reformunu yapısal değişikliklerle beraber uygulayan ve

makro ekonominin istikrarını temel alan Doğu Avrupa modelidir. Doğu Avrupa

modeli siyasi ve ekonomik alanda reformu somut, geri dönüşü olmayacak şekilde

uygulamaya çalışmaktadır. Bunun için özelleştirme, özel sektör ve banka sistemini

geliştirmesinde devlet denetiminin azaltılması gerektiğini savunmaktadır. İkincisi,

Asya modelidir. Bu model mikro ekonomiyi temel alan reformu benimsemektedir.

Asya modeli ekonomiyi denetleyecek siyasi sistemin gerekliliğini vurgulamaktadır.

Moğolistan coğrafi bakımından Asya kıtasında yer alsa da Doğu Avrupa ülkelerin

modelini uygulamaktadır. Bu durum eskiden aynı siyasi ve ekonomik sisteme sahip

olmasından kaynaklanmaktadır.15

1991’de SSCB’nin Moğolistan’a yardımını kesmesi sonucu Moğolistan

ekonomisinde büyük kriz yaşanmıştır. Bunu izleyen serbest piyasa ekonomisine

geçme çalışmaları, fiyatların serbest bırakılması politikası mağaza raflarında sadece

tuzun satılmasına sebep olmuştur. 1991’de Moğolistan’daki 6000’e yakın fabrika ve

işletme iflas etmiş ve buna bağlı olarak bütün diğer faaliyetler durdurulmuştur. Bu

dönemin anahtar sözlükleri liberalleşme ve istikrar olmuştur. Liberalleşmenin amacı,

fiyat ve ticareti devlet denetiminden uzak tutmak ve serbestleştirmektir. İstikrarın

amacı ise bütçe açığını kapatmak ve enflasyonu aşağıya çekmektir.16

15 MUİS-iin Edin Zasgiin Surguuli, Mongol Ulsyn Ediin Zasag, Ulaanbaatar, Admond Pres, 1999, s. 79. 16 Ibid., s. 22.

Page 23: 1990 sonrası moğolistan dış politikası

Ocak 1991’den beri hükümet çeşitli kategorideki mal ve hizmet üzerindeki

fiyat denetimini kaldırdı. Un (ekmek), kamu hizmetleri, ulaşım, sağlık, ev kirası ve

içki gibi malların fiyatlarını arttırdı. 1989’a kadar neredeyse sabit olan enflasyon

1991’de % 121.2’e fırladı. Dış ticari açığı 40 milyon dolar oldu. Şubat ayında 30 bin

olan işsizlik sayısı Eylül ayında 80 bine ulaştı. Temmuz ayında Moğolistan Merkez

Bankası doları 7 tugrik olarak devalüe etti.17

1992 yılına gelindiğinde hükümetin en önemli politikası ticaret ve fiyatların

serbest bırakılması ve banka reformların gerçekleştirilmesi olmuştur.18 1992 yılın ilk

yarısı bir önceki yılın aynı dönemiyle kıyasladığında endüstriyel üretim % 23.7

oranında gerilemiştir.19 Eylül ayında hükümet un, ekmek, et, elektrik, ulaşım ve

hayvan fiyatını serbestleştirmiştir. Enflasyon daha önce hiç görülmemiş seviyesine

yükselerek % 321 olmuştur.20 1993 başında hükümet istikrar politikası çerçevesinde

anti-enflasyonist önlemler uygulamaya başlamıştır. Ocak 1993’te dolar 150 turgik

olmuştur. 1993 yılı önceki yıllarla kıyasladığında ev kirası 6.3, içme suyu 8 ve

elektrik 5 kat artmış olmasına rağmen reel anlamda maaşlarda hiçbir artış

görülmemiştir. Endüstriyel üretim % 20 gerilemiştir. Mayıs ayında yenilenen Dış

Yatırım Kanunu birçok ortak girişimlerin kurulmasını kolaylaştırmıştır. Enflasyon

biraz düşüş göstererek % 268.4 seviyesine inmiştir. Moğolistan ekonomisi bu

dönemde 13 yıl öncesine gerileyerek 1980 yılı seviyesine düşmüştür.21

1994’e geldiğinde 1991’de başlayan büyük kriz dönemi sona ermiş,

Moğolistan ekonomisi büyümeye başlamıştır. Büyüme dönemi 1998’deki Asya

17 Heaton R. William, “Mongolia in 1991,” Asian Survey, Vol.32/1 (January 1992), s. 53. 18 MUİS-iin Edin Zasgiin Surguuli, op. cit., s. 84. 19 Tsedendamba Batbayar, “Mongolia in 1992,” Asian Survey, Vol.33/1 (January 1993), s. 63. 20 Hari D. Goyal, “A Development Perspective on Mongolia,” Asian Survey, Vol.39/4 (July/August 1999), s. 644. 21 MUİS-iin Edin Zasgiin Surguuli, op. cit., s. 60.

Page 24: 1990 sonrası moğolistan dış politikası

krizine kadar devam etmiştir. 1994’te enflasyon % 70’e inmiş, 4 yıllık gerileyişten

sonra GSMH % 2.5 artış göstermiş ve ticari fazla 85.9 milyon dolar olarak

kaydedilmiştir.22 Özel sektörün gelişmeye başlamasıyla üretimde artışlar başlamıştır.

1990’da sıfır noktasındaki özel sektör dört yıl içerisinde mülkiyetin % 63.7’sine

sahip olmuştur.23 1990’dan önce Moğolistan dış ticaretinin % 94.2'si sosyalist

ülkelerle yapılırken bu oran 1994 yılında % 48.9 olarak gerçekleşmiştir. Bununla

birlikte 1990'dan önce kapitalist ülkelerle yapılan ticaret sadece % 5.8 iken 1994

yılında % 51.1 olarak saptanmıştır. Böylelikle dış ticareti liberalleştirmek yoluyla bir

ya da birkaç ülkeye bağlı olan ulusal ekonominin güvenliğini artıracak stratejik

amaçlar gerçekleşmeye başlamıştır.24 Bu olumlu gelişmelere rağmen bazı sorunlar da

kendini göstermektedir. İşsizlik 1991’den beri ikiye katlanmış durumdadır ve 2.2

milyon nüfusun dörtte biri fakirlik çizgisinin altında yaşamaktaydı. Petrol ve doğal

gaz fiyatları yaklaşık % 30 arttırıldı. Buna bağlı olarak tüketim malları ve hizmetlerin

fiyatları da arttırılmıştır.25

1994’te % 66 olan enflasyon oranı 1995’te % 50’ye inmiştir. Genel

göstergeler 1995’te de Moğolistan ekonomisinin büyüdüğünü göstermektedir.

GSMH, tasarruf ve döviz rezervleri artmıştır. İlk ayda ticari fazlası 96.3 milyon

dolar, toplam ticaret hacmi 728.9 milyon dolar olmuştur. 1995 yılında dünya

piyasasında Moğolistan’ın ana ihraç malları bakır ve kaşmirin fiyatlarının artması ve

petrol fiyatının düşmesi Moğolistan ihracatının artmasına sebep olmuştur.26 Buradan

baktığımızda Moğolistan ekonomisi dış etkenlerden çok etkilenmektedir. 1996 yılı

büyük gerilimden sonra yükselişe geçen üçüncü yıldır. İhracat artmakla beraber 22 Sheldon R. Severinghaus, “Mongolia in 1994,” Asian Survey, Vol.35/1 (January 1995), s. 72. 23 MUİS-iin Edin Zasgiin Surguuli, op. cit., s. 48. 24 Ibid., s. 50. 25 Severinghaus, loc. cit. 26 MUİS-iin Edin Zasgiin Surguuli, op. cit., s. 84.

Page 25: 1990 sonrası moğolistan dış politikası

ithalat da artmaktadır. Yılın ilk kısmında enflasyon hükümetin kontrolü altındadır.

Fakat 1 Eylül’de yeni hükümetin enerji fiyatını arttırması enflasyonun % 53’e

yükselmesine sebep olmuştur. Yılın başında dolar 450 tugrik iken yılın sonuna doğru

660 tugrik olmuştur.27 1997 yılında bütçe açık vermeye başlamıştır. Dünya

piyasasında Moğolistan’ın ana ihraç mallarının fiyatının düşmesi Moğolistan

ekonomisini derinden etkilemiştir. Hükümetin makro ekonomik istikrar politikası

meyvesini vermeye başlamış, enflasyon % 15.6’a gerilemiştir. Mineral sektörüne

olan yabancıların ilgisi her geçen gün artmaktadır. Parlamentonun serbest mineral

kanununu kabul etmesiyle petrol ve altın işletmelerinin sayısı artmış, maden arama,

çinko ve gümüş üzerine araştırmalar genişletilmiştir.28

1998 ve 1999 yıllarında bütçe açık vermeye devam etmiş ve 73.8 milyon

dolara ulaşmıştır, 1998’de Asya’da yaşanan ekonomik kriz de Moğolistan’ı kötü

yönde etkilemiştir.29 2000 yılı Moğolistan işadamlarına uygun ortam hazırlamıştır.

Bu dönemde ekonominin % 70’i özel sektörlerin elindedir. Bu, piyasa ekonomisine

geçiş yapan bir ülke için iyi bir orandır. Enerji sektöründe petrol fiyatının serbest

bırakılması gerçek piyasa fiyatını yansıtması açısından önemli olmuştur. Eylül

2000’e geldiğinde 1996 yılında özelleştirmeye başlayan lojmanların % 90-95’i

özelleştirilmiştir. Buna bağlı olarak inşaat, hizmet ve endüstri sektöründe patlama

yaşanmıştır. Yeni hükümetin eylem programı her alanda geniş çaplı makro ekonomik

reformları içermektedir.30

27 Ibid., s. 62. 28 Ibid., s. 66. 29 Sheldon R. Severinghaus, “Mongolia in 1998&1999,” Asian Survey, Vol.40/1 (January/February 2000), s. 135. 30 Sheldon R. Severinghaus, “Mongolia in 2000,” Asian Survey, Vol.41/1 (January/February 2001), s. 66.

Page 26: 1990 sonrası moğolistan dış politikası

Küçük piyasaya, sert iklime, seyrek nüfusa sahip, denize çıkışı olmayan,

altyapısı gelişmemiş Moğolistan için kişi başına düşen milli gelir miktarını hızla

arttırabilecek uygun koşul pek mevcut değildir. Bir başka deyişle GSMH’ın

arttırılması için muazzam oranda yatırım gerekmektedir. Moğolistan için bu

neredeyse % 100 dış yatırım demektir. Önemli olan, yatırımcıların burada faaliyette

bulunabilmesi için uygun iç koşulların yaratılmasıdır. İç koşullardan en önemlisi her

şeyden önce hükümetin istikrarı ve tahmin edilebilirliğidir. 1996-2000 hükümet

döneminde dört yıl boyunca istikrarsızlık ve ileriye dönük tahminin bulunmayışı dış

ticaret ve yatırımı engellemekteydi. Yeni hükümetin bütün bakanlarının tek partiden

olması istikrarı sağlamıştır.31

1999-2000 ve 2000-2001 kışı Moğolistan’da yaşanan doğa felaketi, aşırı

kar yağışı ve tipi ana sektörü hayvancılık olan Moğolistan’a büyük darbe vurmuştur.

Hayvansal ürünler Moğolistan nüfusunun % 50’den fazlasını geçindirmektedir. 2001

yılı istatistik raporuna göre Moğolistan kişi başına milli gelir 447 608.4 tugrikdir

(yaklaşık 400 dolar).32 2001 kışında yaşanan olumsuz hava koşullarına rağmen 2002

ve 2003 yıllarında Moğolistan ekonomisi büyüme göstermeye devam etmiştir.

Doğrudan dış yatırımlarda artış gözlenmektedir. Bunun sebebi yukarda da belirtildiği

gibi hükümetin istikrarlılığıdır. Nev Delhi’deki Asya Pasifik Ekonomik Araştırma

Enstitüsü’nün Başkanı Hari D. Goyal’a göre, “uzun dönemde Moğolistan’ın zengin

31 2000 yılında gerçekleştirilen genel seçimde MDHP parlamentodaki 76 sandalyeden 72’sini kazanmıştır. Başbakan Enkhbayar MDHP’nin genç neslini temsil etmekte ve partinin geçmişini parti başkanlarının kişiselliğine bağlayabildiği için başarılı olmuştur. Mongol Ulsyn Undesnii Statistikiin Gazar, Mongol Ulsyn Statistikiin Emkhtgel 2001, Ulaanbaatar, MUUSG Khevlel, 2002, s. 32. 32 Ibid., s. 83.

Page 27: 1990 sonrası moğolistan dış politikası

mineral kaynakları ve değeri yüksek mallarının ihracatı ve ekoturizmin gelişmesi ile

birleşince Moğolistan ekonomisi yüksek düzeye gelecektir.”33

Bugün ÇHC ve RF, Moğolistan ekonomisi34 üzerinde hala önemli ölçüde

etkinliğe sahiptir. Moğolistan ekonomik açıdan sadece bu iki büyük devlete bağlı

kalmaması için üçüncü devletlerin Moğolistan piyasasına girmesini sağlamalıdır.

Bunun için demokrasi ve serbest piyasa ekonomisinin Moğolistan'da yerleşmesi ve

bütün halkın bunu benimsemesi gerekmektedir. Yine de zorluklar mevcuttur. Rusya

Federasyonu'nda demokrasi alanında sorunlar yaşanmaktadır ve uzun bir süreye

gereksinim vardır. Güney komşu Çin'de ise durumun Rusya Federasyonu'ndan iyi

olduğu söylenemez. Burada hala tek parti iktidarı sürmektedir. İnsan hakları

uygulamaları uluslararası düzeyde kabul edilen normlar ve ilkelerin çok altında

seyretmektedir. Bununla beraber hem Rusya hem de Çin'in yanı başlarında üçüncü

bir büyük devletin varlığını hissetmek istemedikleri kesin bir gerçektir. Duma'nın

jeopolitikacısı olduğunu iddia eden Başkan Yardımcısı Vengerovskii, 1995 yılında

Moğolistan'ı ziyaret ederken Rusya Federasyonu'nun Moğolistan'a yönelik

politikasını açıklamıştır: "Moğolistan'ın piyasasını başka devletler dolduracak olursa

‘ücretsiz et fare kapanında’ sözünü unutmasınlar. ABD Moğolistan'a askerlerini veya

33 Goyal, op. cit., s. 643 34 Bugün Moğolistan'ın ihracatın yüzde 50'sini madenler, yüzde 20'sini dokuma sanayi ürünleri, yüzde 10'unu koyun ve inek derileri, çeşitli hammaddeler, işlenmiş deriler, kürk ve onlardan yapılan ürünleri, yüzde 5'ini demir veya demir ürünler, yüzde 5'ini hayvan, et ve et ürünleri oluşturmaktadır. Bütün bu ürünler Moğolistan'ın toplam ihracatın yüzde 90'ına sahiptir. İhracat ile ilgili araştırmaya göre Moğolistan'da ihracata yönelik gelişmekte olan sanayiler ise maden, köy işleri ve onun içinden hayvancılık ve hafif sanayi yer almaktadır. Bat-Erdene Batbayar, op. cit., s. 64. Moğolistan ithalatında maden yüzde 30, makine teknoloji ve onların parçaları elektrik aletleri ve onların parçaları, radyo televizyon ve onların parçaları yüzde 20, otomobil, hava ve su araçları ve onların parçaları yüzde 10, demir ürünleri, kimyasal ürünleri, dokuma ürünleri, bitkisel ürünleri her biri yüzde 7-8’i oluşturmaktadır. Toplam bu ürünler ithalatın yüzde 90'una sahiptir. İthalat ile ilgili araştırmasına göre Moğolistan'da ithalat ikame sanayilerine siyah renkli demir, köy işleri ve nakliyat araçları, aletleri, yakıt malzemeleri, kimyasal ürünleri özellikle gübre, inşaat malzemeleri ve gıda dahil edilmektedir. Bat-Erdene Baabar, op. cit., s. 65.

Page 28: 1990 sonrası moğolistan dış politikası

silahlarını sokmasına biz asla izin vermeyiz."35 Çin Milli Güvenlik Bakanlığı'na

bağlı Uluslararası İlişkiler Araştırma Enstitüsü tarafından Mayıs 2002'de yayınlanan,

Çin'in uluslararası güvenlik ve strateji ortamı ile ilgili yıllık raporunda da benzer bir

yaklaşım göze çarpmaktadır: "Geçen yıldan itibaren ABD'nin yürütmekte olduğu tek

dünya düzeni küresel stratejisi, Çin'in yükselişi ve çıkarlarıyla ters düşmektedir.

ABD, terörizme karşı operasyonundan dolayı Çin'e yönelik kuşatma politikasını

değiştirmemiştir. ABD'nin jeostratejik alanını Asya-Pasifik bölgesine kaydırması ve

bölgede askeri gücünü arttırması, Çin'i askeri bir baskıyla karşı karşıya

bırakmaktadır."36

3. Nüfus ve Kültür

Moğolistan nüfusu toprağıyla kıyaslandığında çok azdır. 2001 yılında

Moğolistan nüfusu 2 milyon 442 bin olarak sayılmıştır. Moğolistan etnik

bakımından fazla karışık değildir. Nüfusun yüzde 80'ı Khalkha Moğol, yüzde 5.9

Kazaklar kalanını ise diğer küçük etnik gruplar oluşturmaktadır.37 Kazaklar hariç

bütün diğer etnik gruplar Moğolca konuşmaktadırlar.38

Din bakımından halkın % 92'si Budist, % 5.9’u Müslüman, % 2.1’i ise

Hıristiyan'dır.39 Moğollar kendilerini Çin Konfüçyüs dünyasının parçasından daha

çok Hint-Tibet Budist dünyasının parçası olarak görmektedir. 16. Yüzyıl sonlarında

Moğollar Tibet Budizminin Sarı Şapka akımını benimsemişlerdir ve bunun

öğretilmesiyle Moğol kültürü geleneği bundan etkilenmeye başlamıştır. Manchu

35 Bayarkhuu, op.cit., 1998, s. 14. 36 Avrasya Analizi, No.1, Kasım 2002, s. 2. 37 Bu etnik gruplar: Durvudlar, Bayadlar, Buryatlar, Darigangalar, Zakhchinlar, Urainkhailar, Darkhadlar, Torguudlar, Uuldler, Khotonlar, Myangadlar, Bargalar, Uzumchinler. (2000), “Mongolyn Undesnii Medeelel.” <http://www.extmin.mn/mongol_bodlogo/html> (02.09.2003). 38 (2000), “Mongolyn Undesnii Medeelel.” <http://www.extmin.mn/mongol_bodlogo/html> (02.09.2003). 39 Avrasya Analizi, No.1, Kasım 2002, s. 3.

Page 29: 1990 sonrası moğolistan dış politikası

İmparatorluğu döneminde İmparator Moğolistan'ı elinde tutabilmek için dinsel

temalara daha fazla ağırlık vermiştir. Moğol askerler tapınaklarda Budist dinini

öğrenmeyi teşvik etmiştir. Bunun sonucunda Manchu İmparatorluğa karşı baş

kaldırma olayları azalmıştır. Moğolistan bağımsızlığını kazandığında erkeklerin üçte

ikisi din adamıdır. 1921'de Bolşevikler iktidara geldikten sonra yaklaşık 70 yıl gibi

uzun bir süre Moğolistan'da dini faaliyetler tamamen yasaklanmıştır. 1990'da

demokrasinin gelmesiyle dini ibadetlerini serbestçe yerine getirme, inanma ve

öğretme gibi insan haklarının temel ilkelerinin uygulanmaya başlamasıyla

Moğolistan'da Budizm, İslam ve Hıristiyan dinlerinin öğretimi yaygınlaşmaya

başlamıştır. Çin'den ve Hindistan'dan çok sayıda din adamları (lama) gelmektedir ve

bu ülkelere de Budist okuluna öğrenciler gönderilmektedir. Müslümanlar da kendi

dinini öğrenmeye başlamıştır. Daha çok İslam Kalkınma Bankası Kazak çocukların

dinini öğrenmesi için burs sağlamakta ve Orta Doğu ülkelerine Kur'an kursuna

göndermektedir. 1990'dan önce Moğolistan'da hiçbir Hıristiyan bulunmazken bugün

nüfusun % 2.1'ini40 Hıristiyanların oluşturması dini faaliyetlerin serbestleşmeye

başlamasıyla Batıdan gelen misyonerlerin faaliyetlerinin etkisiyle gerçekleşmektedir.

10 yıl gibi kısa süre içerisinde gelinen nokta misyonerlerin görevlerini ne kadar iyi

yapmış olduğunun göstergesidir.

Moğol kültürü göçebelikten gelmektedir. Moğolistan'ın sert ve soğuk

iklimi, çok geniş Gobi çölün varlığı bu topraklarda göçebe topluluğu dışında

başkalarının yaşamasına pek olanak vermemiştir. Göçebeler sert iklimine kendilerini

uyarlamak zorundadır. Hayvanlara yem bulabilmek için yüzlerce kilometre uzaklara

gidebilmektedirler. Göçebeler istediği yere gitme ve herhangi bir kapalı şehir

40 Batbayar, op. cit., 2002, s. 26.

Page 30: 1990 sonrası moğolistan dış politikası

tarafından sınırlandırılmadan özgürce yaşama alışkanlıklarına sahiptirler. 17.

Yüzyılın sonundan 20. Yüzyılın başına kadar iki yüz yılı aşkın süre boyunca

Moğolistan'ı kendi egemenliği altında bulunduran Manchu İmparatorluğu Moğolların

göçebe kimliğini bozacak herhangi bir faaliyette bulunmamıştır. Moğolistan işgal

edilmiş ülkeden daha çok vassal41 ülke statüsündedir. İmparatorluğun egemenliği

altında Moğol askerleri bir yandan dindarlaştırılırken diğer yandan da Manchular için

askeri bakımından önem taşımaktadır. Cesur, pratik, yüksek savaş taktiğine sahip

olan Moğol askerler bir bakıma Manchu İmparatorluğun güvenliğini sağlıyordu.

Manchu İmparatoru Çin halkın Moğollarla evlenmelerini, Moğolistan topraklarında

yerleşmelerini ve orada tarımla uğraşmalarını yasaklıyordu. Böylece Moğol göçebe

kimliği olduğu gibi kalabilmiştir. 1911 yılında Manchu İmparatorluğu'nun çökmesi,

Moğolistan'ın bağımsızlığını ilan etmesi ve uluslararası alanda tanınmak için

Ruslardan yardım istemesi Moğol kültürünü etkileyen bir unsur olmuştur. Temel

olarak kendi göçebe kimliğini kaybetmemiş olsa da 70 yıl boyunca Rus kültürünü

öğrenmek ve öğrendiğini hayata geçirmek zorunda kalmıştır. Rus dilini SSCB'ni

oluşturan 15 Cumhuriyeti'nde öğretme politikası Sovyet uydusu olan Moğolistan'da

da uygulanmıştır. Böylelikle Moğolistan diğer Asya ülkelerinden farklı olarak

Avrupa kültürleriyle erkenden tanışmaya başlamıştır. Rus dilinin öğretilmeye

başlamasıyla Moğollar, Rus ve dünya edebiyatını okumaya, yeni teknolojiler

hakkında bilgi sahibi olmaya başlamış ve bütün bunlar Moğolistan'da hayat

standardın yükselmesine sebep olmuştur. Rus teknolojisinin Moğol halkın günlük

hayatında vazgeçilmez hale gelmesi Rus kültürünün de Moğolistan'da kök salmasına

sebep olmuştur. Göçebeler yavaş yavaş şehir hayatına alışmaya başlamışlardır. 41 Birinin vassalı olan bir ülke, ötekine belli miktarda gelirinin bir kısmını vermek zorunda, ayrıca askerlerini de hazır tutmak zorundadır. (2002), “Vassal.” < http://sozluk.sourtimes.org/show.asp?t=vassal> (02.03.2004).

Page 31: 1990 sonrası moğolistan dış politikası

1990'dan başlayarak demokrasinin gelişmesi Moğol kültürünün

değişmesine sebep olan bir başka unsurdur. Medyada sansürün azalmasıyla Batı

kültürü televizyon, radyo, dergi, gazete ve internet aracılığıyla Moğolistan'da

yayılmaya başlamıştır. Moğol kültürüne uygun olmayan aşırı açık seçik filmlerin

gösterilmesi, gazetelerde boy boy çıplak kadın resimlerinin basılması bazı insanların

tepkisini çekmektedir. Bunun yanı sıra bütün bu araçlar Moğolistan'da demokrasinin

yeşermesine yardımcı olmaktadır. İnsanlar istediği haberi dünya ile aynı anda

öğrenme fırsatına sahip olmuştur.

70 yıldır sosyalist toplumda yaşamış olmasına rağmen bugün Moğollar

demokrasiyi sağlayacak dört ana ilkeyi iyice kavramış bulunmaktadır: Katılımcı

hükümet (participatory goverment), hukuk düzeni, kanun önünde eşitlik ve kişisel

özgürlük. Komünist yönetim ekonomik eşitliği sağlamaya çalışır. İnsanlar ekonomik

olarak eşit olmadıkça eşit değildir. İnsan onuru kendinde varolanı paylaşmakla

gelişir. Bu görüş Doğu Bloğu ülkelerinde benimsenmekteydi. 1980'lerde Doğu

Bloğu'nda Batı demokrasisi aleyhine, Batı demokrasinin siyasi eşitliği savunduğunu,

ekonomik eşitliği sağlayamadığını, dolayısıyla adil olmadığını halka inandırılmaya

çalışılıyordu. Batı demokrasisi siyasi ve yasal eşitliği savunmaktadır. Bugün

Amerikan vatandaşlarına göre demokrasi, kanun önünde bütün insanların eşit olması,

kendi hükümetinin kurulmasına katılması, kanun koyucuların seçiminde bir vatandaş

olarak sorumluluklarını yerine getirmesi ve kanunun yorumlanması, uygulanması

için gereken kurumların kurulmasıdır. Amerikan antropolog Paula L. W. Sabloff’ın

Moğol ve Amerikan vatandaşlarının demokrasi anlayışı üzerine yaptığı araştırmaya

867 Moğolistan vatandaşı katılmış ve sonuç olarak Moğolistan vatandaşlarının

Amerikan vatandaşlarından bu konuda eksik olmadıkları görülmüştür. 1990

Page 32: 1990 sonrası moğolistan dış politikası

sonrasında Moğol halkının demokrasi anlayışında artık sosyalist sistemde olduğu

ekonomik eşitlik, eşit dağılım gibi kavramlar yoktur.42

21. Yüzyılda Moğolların göçebe kimliği konusunda halk arasında iki görüş

mevcuttur. Birincisi ulusal görüşü savunanlardır. Bu grup "Moğollar Moğol

kalmalıdır" demektedir. Onlar Moğolların göçebe mirasın saf kalması ve göçebe

kimliğin temel özelliklerini kolayca yok edebilecek Batılılaştırma politikasına karşı

çıkması gerektiğini savunmaktadırlar. İkinci görüşü savunanlar B. Baabar ve

diğerleridir. Bunlara göre 21. Yüzyılda Batı medeniyeti Rus medeniyetinden daha

çok Moğolları etkileyecektir ve Moğollar 21. Yüzyılda rekabet edebilmek için bu

göçebe kimliğini bırakmalıdır.43 Onlara göre Moğollar göçebe kimliğini terk

etmezlerse "yaşayan müze" haline geleceklerdir. Bu son görüş Moğolistan'ın üst

düzey yöneticileri tarafından da kabul görmeye başlamıştır. Başbakan N. Enkhbayar

"Far Eastern Economic Review" dergisinde "Moğolların temel kimliğini yıkmak

benim isteğim değil, fakat hayatta kalabilmek için göçebeliği durdurmalıyız"

demiştir.44 Enkhbayar bu görüşü doğrultusunda "Milleniyum Projesi"ni

(Moğolistan'ın doğusunu batısıyla birleştiren 2400 km uzunluğundaki kara yolunun

döşenmesini) kabul etmiştir. Böylelikle 30 yıl içerisinde 2,5 milyon Moğol'un %

90'ının şehirleşmiş olacağı tahmin edilmektedir.

B. 1990 SONRASI MOĞOLİSTAN'DA DIŞ POLİTİKAYI

ETKİLEYEN İÇ GELİŞMELER

42 Batbayar, loc. cit.'den Paula L.W. Sabloff, Modern Mongolia: Reclaiming Chinggis Khan, Pennsylvania, University of Pennsylvania, 2001. 43 Ibid., s. 33. 44 David Murphy, "No Room for Nomads," Far Eastern Economic Review, 31 Mayıs 2001, s. 56.

Page 33: 1990 sonrası moğolistan dış politikası

1. Kimlik Arayışı

a. Moğolistan'ın Konumu Üzerine Tartışma

1990'dan itibaren Moğolistan'ın hangi bölgeye dahil olduğu tartışma konusu

olmaya başlamıştır. Bu sadece akademik bir çalışma konusu değildir, aynı zamanda

Moğolistan'ın ekonomik açıdan bağımsız bir ülke konumuna yükselebilmesi için

hayati bir önem taşımaktadır. Soğuk Savaş döneminde Moğolistan Sovyet

öncülüğündeki Doğu Bloğu'nun güvenlik çemberine dahildi. Bu güvenlik çemberi

Moğolistan'ın doğusundan Berlin duvarına kadar uzanmaktaydı. Moğolistan coğrafi

olarak Asya'da yer almasına rağmen siyasi, ekonomik ve ticari olarak Varşova Paktı

ülkelerine bağlıydı. SSCB kendi dost ve kardeş ülkelerine de önemli güvenlik

güvencesini sağlamaktaydı. SSCB'nin yıkılmasıyla Moğolistan en yakın müttefikini

kaybetmiş ve Moğolistan yeni müttefik arayışlarına yönelmiştir. Moğolistan

SSCB'nin yarattığı boşluğu doldurmak için büyük devletler dışında bölgesel

örgütlere de büyük önem vermektedir.

Moğolistan coğrafi bakımından Orta Asya'da yer almaktadır. Orta Asya

bölgesini belirleyen etkenler soy, coğrafya, tarih ve göçmen kültürüdür. Bütün bu

unsurlar Moğolistan'ın Orta Asya bölgesine dahil olduğunun kanıtıdır. Orta Asya

bölgesi çok eskiden beri kendinden söz ettirmekte ise de Asya Pasifik bölgesi, Kuzey

Doğu Asya ile kıyasla Orta Asya bölgesinin sosyal, siyasal ve ekonomik işbirliğini

düzenleyen mekanizması daha istikrarlı hale gelememiştir. Moğolistan Orta Asya'nın

bağımsızlığını yeni kazanan ülkelerle işbirliğini geliştirmektir.45 Bunun sonucunda

ticari, ekonomik, kültür ve turizm alanlarında işbirliğinin yeni boyutlara ulaşmıştır.

Otoyolları ve iletişim konusunda da bazı gelişmeler yaşanmıştır fakat bazı

45 Badamtor Baldoo, Mongol Ulsyn Gadaad Khariltsaa, Ulaanbaatar, Interpress, 2003, s. 251.

Page 34: 1990 sonrası moğolistan dış politikası

nedenlerden46 dolayı Orta Asya bölgesinde aktif, geniş çaplı büyük bir sistem

oluşturma ihtimali düşüktür.

Bazı Moğol akademisyenler ve devlet adamları Moğolistan'ın coğrafi, tarihi

ve kültürel bakımdan Orta Asya'ya bağlı olduğunu vurgulayarak bu bölge ülkeleriyle

yakın ilişki geliştirmesi gerektiğini belirtmektedir. Bu düşünürlerin öncüsü olan

B. Baabar'a göre Moğolistan Türkiye ile birlikte Orta Asya güvenliğin

sağlanmasında aktif rol oynamalıdır ve Moğolistan ile Türkiye bu bölgedeki yeni

bağımsızlığını kazanan devletlere bağımsız devletlerin örneğini sergilemelidir.

Bunun nedeni ise Moğolların uzun yıllar önce Türk devletlerine liderlik yapmış

olmasıdır. Ona göre Orta Asya bölgesine yeni bağımsızlıklarını kazanan beş

Cumhuriyet'in (Özbekistan, Kazakistan, Kırgızistan, Tacikistan ve Türkmenistan)

yanı sıra Afganistan, Azerbaycan ve Moğolistan dahildir. Baabar, yeni şekillenen

Orta Asya'da Japonya ve Almanya'nın faaliyetlerini daha etkinleştirmesi gerektiğini,

bunu yapabilmek için de bölgedeki en önemli dostun Moğolistan'ın olabileceğini

söylemektedir.47 Yine Baabar'a göre Japonya'nın, Doğu Sibirya ve Kuzey Çin'in

piyasasına girebilmesi için de Moğolistan önemlidir; bu yüzden Moğolistan,

Japonya'nın Orta Asya'daki en önemli dostudur.

1990'ların ortasından itibaren Orta Asya devletleri, Bağımsız Devletler

Topluluğu ve Rusya Federasyonu ile ikili antlaşmalar dışında güvenlik ilişkilerini

çeşitlendirme arayışı içindedirler. Rusya ile eski bağları azaldıkça Orta Asya liderleri

için bağımsız dış politika izlemek ve ulusal güvenlik önceliklerini belirlemek daha

kolay olmuştur. Bu durum ABD ve diğer Batılı devletlerin yanı sıra bölgesel güçler

46 Bu nedenlerin başında bu ülkelerin bağımsızlığını yeni kazanmış olması, ekonominin gelişmemişliği, sınır ve etnik sorunların yaşanabileceği ihtimalin yüksekliği ve bazı iç sorunların varlığı gelmektedir. Ibid., s. 252. 47 Batbayar, op. cit., 2002, s. 32.

Page 35: 1990 sonrası moğolistan dış politikası

ÇHC, Türkiye ve İran'ın Orta Asya'daki büyüyen önemini göstermektedir. Hazar

bölgesindeki zengin petrol ve doğal gaz rezervleri Batı ve Asya yatırımcılarının ve

hükümetlerinin dikkatini ister istemez çekmektedir. Hindistanlı yazar Stobdan48 da

Moğolistan'ın dünyadaki en eski uygarlıklarından biri olduğunu dolayısıyla Asya'da

özellikle de Orta Asya'da jeopolitik düzenin şekillenmesinde merkezi rol oynaması

gerektiğini düşünmektedir.

Moğolistan'ın Kuzey Doğu Asya bölgesine dahil olduğunu veya olması

gerektiğini düşünen bir kısım siyasetçiler ve akademisyenler mevcuttur. Büyükelçi

Olzvay bunlardan biridir: "Moğolistan Orta Asya devletlerinden daha çok Kuzey

Doğu Asya ülkeleriyle işbirliği yapmalıdır. Çünkü Orta Asya denize çıkışı olmayan

ülkelerden oluşmaktadır ve bu konuda Moğolistan'a yardım sağlaması zordur.”49

Yine bu düşünürlerden biri olan Büyükelçi Baldoo Moğolistan'ın Kuzey

Doğu Asya bölgesine dahil edilmesi gerektiğinin gerekçesi olarak şunları

söylemektedir:

"Coğrafi olarak Moğolistan'ın doğusu tamamıyla Asya Pasifik

bölgesine dahil edilmektedir. Moğolistan'ın coğrafi konumu

tamamıyla Asya Pasifik bölgesine doğru eğri konumunda

olduğundan bütün nehirler ona doğru akmaktadır. Moğolistan'ın

doğal kaynakları, hayvancılık, iklim gibi etkenler nedeniyle Kuzey

Doğu Asya bölgesiyle sıkı bağlı ve karşılıklı bağımlılık içerisindedir.

Moğolistan'ın ekolojisi Kuzey Doğu Asya'nın ekolojisi ile

bağlantılıdır. Diğer taraftan Moğolistan, Çin ve Rusya ikisini hatta

Doğu Asya'yı Avrupa ile en kısa yoldan bağlayan kavşaktır, hava

yolları, demiryolları ve otoyolları nakliyatı, iletişimin merkezi olan

48 Ibid., s. 33.'den Stobdan P., "Mongolia and Asian Security," The Mongolian Journal of International Affairs, No 7, 2000, s. 75. 49 Ibid., s. 34.

Page 36: 1990 sonrası moğolistan dış politikası

konumuna sahiptir. Bu bağlamda Moğolistan Doğu ve Batı’nın

kültürünü birleştiren köprüdür. Moğolistan denize çıkışını bu

bölgeden sağlayacaktır. Moğolistan'ın gelişmesi için gereken

sermaye, yatırım, teknik teknolojinin kaynağı bu bölgede

bulunmaktadır. Bölge ülkeleri Moğolistan'ın zengin doğal kaynakları

ve geniş arazisine ihtiyaç duymaktadır. Bu yüzden Moğolistan'a

gelecek vaat eden bu bölgeyi güçlendirmesi ve ikili ilişkilerin ve

işbirliğin bütün yönlerini geliştirmesi gerekmektedir ve bölgesel

güvenliğin sağlanması için bütünleşme sürecine katılmalıdır."50

Kuzey Doğu Asya'nın dahil olduğu Asya Pasifik bölgesi 21. Yüzyılda

büyük önem kazanma olanağına sahiptir. Bu bölgede dünya ekonomisinde önde

gelen iki lider ABD ve Japonya, dünya politikasının belirlenmesinde söz sahibi olan

ÇHC, Rusya Federasyonu ve Güney Kore yer almaktadır. Moğolistan stratejik olarak

endüstrileşmiş gelişmiş Japonya, Güney Kore ve ABD gibi ülkelerin ekonomik

şemsiyesi altına girebilecektir. Kuzey Doğu Asya'ya yakınlaşmanın ikinci sebebi

ulusal güvenliktir. Denize çıkışı olmayan, nüfusu az, toprağı geniş Moğolistan, ÇHC

ve Rusya Federasyonu’nun hiçbirine bağlı kalmamalıdır. Akademisyen D. Batbayar

durumu şöyle değerlendirmektedir:

"Moğolistan'ın güvenliği, iki komşu arasındaki ilişki ve iki komşu

ile Moğolistan arasındaki ilişkiden etkilenmektedir. Bir büyük

devletin çıkarları doğrultusunda hareket etmenin ne kadar zararlı

olduğunu 70 yıllık Moğolistan Halk Cumhuriyeti-SSCB ilişkileri

göstermektedir. Enerji, yakıt ve petrol bakımından Rusya'ya olan

bağımlılık buna bir örnektir. Bugün ise günlük ihtiyaç ve gıda

maddelerini bile ÇHC'den ithal etmekteyiz. Bu yüzden Moğolistan

büyük devletlerin çıkarları arasında denge kurmalıdır. Diğer taraftan

büyük devletlerin çok sayıda katıldığı uluslararası, hükümetlerarası

50 Baldoo, op. cit., s. 253.

Page 37: 1990 sonrası moğolistan dış politikası

ve bölgesel örgütlere katılmalıyız. Bu durumda Kuzey Doğu Asya

bölgesi bizim için daha büyük avantaj sağlamaktadır."51

b. Komşulara Karşı Üçüncü Devletler

1990'larda siyasi tartışma iki komşu devlete karşı nasıl bir politika

izleyeceği üzerine odaklanmıştı. Moğolistan, SSCB'ne olan aşırı bağımlılığına benzer

bir politika izlemeyi geçmiş deneyiminden dolayı reddetti. 1968-1992 Çin-Sovyet

anlaşmazlığının gerçekleştiği bu dönemde Sovyet askerleri Moğolistan'da

konuşlandırılmıştı. Böylelikle Moğolistan Çin-Sovyet anlaşmazlığına bir nevi ev

sahipliği yapmıştı. Bundan ders alan Moğolistan, Çin ile Rusya arasında çıkabilecek

herhangi anlaşmazlık kendisinin ulusal çıkarını herhangi bir şekilde etkilemedikçe

tarafsız kalmayı tercih etmektedir. Öte yandan Moğolistan'ın tam anlamıyla

tarafsızlık politikası izlemesini doğru bulmayanlar vardır. Bu görüş uyarınca

ekonomisi zayıf, denize çıkışı olmayan, yarışan büyük güçler arasındaki bir ülke için

uygun olmayacağı gerekçesine dayandırılarak sıkı tarafsızlık politikası

reddedilmelidir. Sıkı tarafsızlık (İsviçre'de uygulandığı gibi) ilkesinin kabul edilmesi

için siyasi ve ekonomik ağırlığa sahip olunması gerekmektedir. Moğolistan için en

doğru politika Moğolistan'ın jeopolitik gerçeği ve menfaatinden herhangi bir

fedakârlıkta bulunmadan komşularının menfaatlerini gözönünde bulundurarak

hazırlanan politika olacaktır. İki komşu devlet ile dengeli ilişki demek Moğolistan'ın

güvenliğini sağlayan iyi komşuluk ilkesinin uygulanması ve her ikisi ile karşılıklı

kazançlı işbirliğinin geliştirilmesi demektir. Rus akademisyen Yurii V. Tsygonav’a

göre:

51 Bayarkhuu, op.cit., 1998, s. 146.

Page 38: 1990 sonrası moğolistan dış politikası

"Moğolistan'ın yeni dış politikası iki komşu ülke arasında denge

sağlamaya yöneliktir. Üç ülke (Moğolistan, Rusya ve ÇHC)

arasındaki tarihi gerçekler biraz karışıktır. Rusya Moğolistan'ı 70

yıldır yönetti, Çin ise bir zamanlar Moğolistan'ın yönetimi

altındaydı ve daha sonra 17. Yüzyılda hem Moğolistan hem de Çin

Manchu İmparatorluğu’nun egemenliği altındaydı. Kaçınılmaz

olarak Moğolistan dış politikasını belirlerken iki komşu ülkesinin

menfaatlerini gözönünde bulundurması gerekmektedir. Bunun yanı

sıra Moğolistan Batı ve her şeyden önce ABD ile ilişkilerini

geliştirerek komşularına karşı dış dengeyi sağlamaya çalışmalıdır."52

Moğolistan komşularının egemenliğine saygı göstermekte ve içişlerine

karışmama ilkesini uygulamaktadır. Yani ÇHC veya Rusya Federasyonu'nda yaşayan

Moğol kökenlilerin herhangi bir bağımsızlık hareketi ile uzaktan yakından ilgisi

olmadığını göstermek istemektedir. Bu sorun 1992 yılında Çin'deki otonom bölge

olan İç Moğolistan'ın bağımsızlığını destekleyen Moğollara karşı yapılan zulmünün

arttırılması konusunda Komünist Parti’nin gizli belgelerini ÇHC'in yayınlanmasıyla

su yüzüne çıkmıştır. Moğolistan resmi olarak İç Moğolistan'ın bağımsızlık hareketini

desteklemeyeceğini açıklamış olsa da ÇHC'de ayrılık endişesi hala mevcudiyetini

korumaktadır.53

Moğol akademisyenlere göre Moğolistan ulusal güvenlik politikasını

uygulayacak siyasi ve ekonomik ağırlıktan yoksun olduğu için komşularıyla

ilişkilerini dengeleyecek üçüncü güçlü devlete ihtiyaç duymaktadır. Moğolistan

Dışişleri Bakanı L. Erdenechuluun'a göre: "Bu üçüncü güç Moğolistan'ın

demokrasisini destekleyen ve Moğolistan'ın iki komşu devlet ile ilişkisini

dengeleyebilecek güçlü devlet olmalıdır. Dolayısıyla Moğolistan'ın en büyük

52 Ibid., s. 42.'den Yurii Tsyganov , Russia and China, Oxford University, 1999, s. 313-314. 53 Batbayar, op.cit., 2002, s. 41.

Page 39: 1990 sonrası moğolistan dış politikası

destekçisi Japonya'ya dikkatimizi yoğunlaştırmalıyız. Almanya da yine bu

doğrultuda önemli rol oynamaktadır."54

Moğol siyasetçilerin ve hükümet görevlilerin çoğu ABD'ni yeni

Moğolistan'ın koruyucusu ve ulusal güvenliğinin en büyük güvencesi olarak

görmektedir. Moğolistan'ın şimdiki liderleri Batı ülkelerinden yatırım ve daha

gelişmiş teknolojileri davet etmekte ve onların katılımlarını Moğolistan'ın geleceğini

korumada etken olarak görmektedir. Başbakan Enkhbayar "Far Eastern Economic

Review" dergisinde "Bu tür ülkelerle ilişkiler Moğolların siyasi, ekonomik ve

psikolojik olarak kendilerini iyi hissetmelerini sağlayacaktır" demiştir.55 Aynı dergi

şöyle bir yorum yapmaktadır: "Moğolistan'ın coğrafi özelliği, komşularının

Moğolistan'a karşı tutumları ve özellikle Moğolların Çin'e şüphe ile yaklaşmaları

Ulaanbaatar'ı diğer ülkelerle sıkı ilişki geliştirecek çok yönlü politika izlemeye

zorlamaktadır."56 Bu çok yönlü politikalardan biri de askeri işbirliğidir.

Moğolistan'ın küçük ordusu ÇHC, Rusya Federasyonu, ABD, Güney Kore, Japonya,

Hindistan, Almanya ve Türkiye gibi ülkeler ile geniş çaplı ilişkiler kurabilmiştir.

2001 yılında Kazakistan'da barış gücü tatbikatına Orta Asya ülkeleri, Rusya

Federasyonu ve NATO askerleri ile birlikte katılmıştır. Moğolistan NATO ile

diyalog içerisindedir. Bu askeri bağları özellikle de ABD ile olanı ÇHC'ni rahatsız

etse de bu Moğolistan'ın iki komşu devletini dengeleme politikasının sonucudur.

Kasım 2001'de ABD'i ziyareti sırasında Başbakan N. Enkhbayar Birleşik

Devletler Barış Enstitüsü'nde "Moğolistan'ın terörizme karşı evrensel mücadelesi"

konuşmasını yapmıştır. Bu konuşmasında Başbakan Moğolistan'ın üçüncü güçlerinin

54 Ibid., s. 43. 55 Murphy, loc. cit. 56 Idem. .

Page 40: 1990 sonrası moğolistan dış politikası

sadece Batılı ülkelerle sınırlı kalmadığını aynı zamanda Doğulu ülkelerin de

olabileceğini vurgulamıştır. Kültürel olarak Hindistan, ekonomik olarak Japonya ve

Güney Kore ve stratejik olarak da ABD Moğolistan'ın üçüncü müttefik güçleri

olabilecektir.57

2. Yasal Değişiklikler

a. Anayasa

i. 1924 Anayasası

Ağustos 1924’te toplanan Moğolistan Halk Partisi'nin 3. Kongresi Lenin'in

"kapitalizmi atlama" formülünü kabul etmiş ve kendi ismini Moğolistan Devrimci

Halk Partisi olarak değiştirmiştir. Üç ay sonra da Moğolistan Büyük Hural

(Moğolistan parlamentosunun üst kanadı) ilk defa Moğolistan'ı yönetme gücünün

halkın elinde olduğunu belirten anayasayı onaylamıştır. İlk anayasa altı bölümden

oluşmaktaydı. Birinci bölüm Moğolistan Halkı’nın Hakları Bildirgesi'ni, ikincisi

Büyük ve Küçük Hural'ın (Moğolistan parlamentosunun alt kanadı) içtüzük ve

görevlerini, üçüncüsü Sovyet Orta Asya'da uyguladığı kendi kendini yönetme

sistemine benzeyen yönetimi, dördüncüsü seçim sistemini, beşincisi ulusal bütçeyi ve

nihayet altıncısı devletin bayrak ve armasını belirtmiştir.58

ii. 1940 Anayasası

1940'ta 8. Büyük Kongre’de 1936 Sovyet anayasasını örnek alan

Moğolistan'ın ikinci anayasası kabul edildi. Anayasa taslağını oluştururken

Moğolistan Devrimci Halk Partisi’nin Birinci Sekreteri Mareşal Choibalsan "Biz

görevlerimizi yerine getirirken Büyük Sosyalist devletin ve SSCB'nin deneyiminden 57 Batbayar, op.cit., 2002, s. 44. 58 Alan J.K.Sanders, "Mongolia's New Constitution," Asian Survey, Vol.32/6 (June 1992), s. 508.

Page 41: 1990 sonrası moğolistan dış politikası

yararlanmaktayız. Sonuç olarak anayasamızı oluştururken sadece Sovyet anayasası

modelimiz olabilir."59 diyordu.

İkinci anayasa Moğolistan Halk Cumhuriyeti’ni çalışan halkın (işçiler,

köylüler) devleti olarak tanımladı. İkinci anayasa yapılmadan hemen önce MDHP'nin

10. Kongresi'nde "feodalizmin kalıntılarını kökünden kazma"yı hedefleyen parti

programı kabul edildi. Anayasanın 95. maddesi MDHP'nin çalışan halkın güvencesi

ve onların tek örgütü olarak partinin iktidarını pekiştirdi.60

iii. 1960 Anayasası

Üçüncü anayasa Temmuz 1960'ta kabul edildi. 1940'ta Moğolistan'da

hayvancılık diğer sektörlere kıyasla başat konumdaydı fakat 1960'lara geldiğinde

artık endüstri gelişmiş ve işçi sınıfı ortaya çıkmıştı. Yine 1960'ta bütün mallar

devletleştirildi özel mülkiyet tasfiye edildi. İşçilerin oranı 1951-1960 döneminde %

13.6'dan % 28.3'e çıktı. Üçüncü anayasa Moğolistan Halk Cumhuriyeti'nin işçileri

kolektifleştirmiş köylüler ve çalışan entelektüellerin sosyalist devleti haline geldiğini

belirtiyordu. "Büyük Hural", "Halkın Büyük Huralı" olarak değiştirildi.61

iv. 1992 Anayasası

12 Şubat 1992'de Moğolistan Halk Cumhuriyeti yeni anayasasını, yeni

ismini ve armasını kabul etti. Demokrasi, adalet, özgürlük, eşitlik ve ulusal birliği

sağlayacak bağımsız, egemen devlet olduğunu vurgulayan 1992 anayasası 1924'te

Moğolistan'ın bağımsızlığını ilan etmesinden bu yana yapılan dördüncü anayasadır.

Her türlü özelleştirmeyi kabul eden anayasa dünyadaki ekonomik kalkınmanın

59 Ibid., s. 509. 60 Idem. . 61 Ibid., s. 510.

Page 42: 1990 sonrası moğolistan dış politikası

evrensel yönünü ve ulusal koşulları dikkate alan çok yapılı ekonomiyi kabul etti.

Yeni anayasa Fransa’nın Beşinci Cumhuriyeti’nin anayasasına benzemektedir.62

1992 anayasası altı bölümden oluşmaktadır. Birinci bölüm Moğolistan'ın

egemenliği ile ilgilidir. Birinci madde Moğolistan'ın bağımsız, egemen devlet

olduğunu ve adalet, demokrasi, özgürlük, eşitlik, ulusal birlik ve hukuka saygınlık

ilkelerinin devletin temel ilkeleri olduğunu vurgulamaktadır. Sonraki üç madde

Moğolistan'ın birlik, egemenlik ve bütünlüğü ile ilgilidir ve yabancı askerlerin

Moğolistan topraklarında konuşlandırılması ve geçmesini yasaklamaktadır.

1992 anayasası diğer üç anayasadan farklı olarak serbest piyasa

ekonomisini benimsemekte ve toprak dahil her türlü özelleştirmeyi kabul etmektedir.

Bütün Moğolistan vatandaşların toprak sahibi olabileceğini yalnız herhangi bir

şekilde toprak mülkünü yabancıya devir edemeyeceğini belirtmektedir. Yeni anayasa

demokrasinin gelişmesi için de uygun yasal ortamı hazırlamaktadır. Anayasa

Moğolca'nın resmi dil olduğunu vurgulamakla beraber anadili Moğolca'dan farklı

olan etnik grupların kendi ana dillerinde eğitim görme, iletişim kurma, kültürel ve

bilimsel faaliyetlerde bulunmasına izin vermektedir. Anayasanın dokuzuncu maddesi

Moğolistan'ın laik cumhuriyet olduğunu, tapınak ve diğer dini kurumların devlet

işlerini yürütemeyeceğini ve devletin ise bütün dini kurumlara saygı göstereceğini

belirtmiştir.63

Anayasanın ikinci bölümü insan hakları ve özgürlüğün temel

ilkelerini düzenlemektedir. Din, dil, ırk, soy, renk, cinsiyet, meslek, eğitim, mülk,

mevki ve düşünce ayrımı gözetmeksizin herkes kanun önünde eşittir. Bu bölümle

62 Ginsburg, op. cit., s. 466. 63 L. Choijilsuren, Mongol Ulsyn Undsen Khuuli, Ulaanbaatar, Mongol Ulsyn İkh Khural Khevlel, 2002, s. 6.

Page 43: 1990 sonrası moğolistan dış politikası

ilgili olarak 1992 anayasasının diğer üç anayasadan en önemli farkı ise herkesin

kendi dini ibadetlerini serbestçe yerine getirebilmesi ve öğretebilmesidir. İkinci

bölüm ayrıca Moğolistan'da bulunan yabancıların hak ve görevlerini düzenler.

Bunlar, Moğolistan anayasasının yanı sıra yabancının anavatanıyla bu yönde yapılan

anlaşmalar tarafından belirlenecektir.64 Üçüncü bölüm Moğolistan'ın ana organları

ile ilgili yasaları düzenlemektedir.

Moğolistan Büyük Hural (Moğolistan parlamentosu, MBH) devletin en üst

yasal organıdır ve yasa yapma yetkisi yalnızca onundur. MBH 76 milletvekiliden

oluşmaktadır. MBH Başkanı ve Başkan Yardımcısı MBH milletvekilleri arasından

aday gösterilerek gizli oylama yöntemiyle seçilir. MBH yasa yapma, onaylama,

ekleme veya değiştirme, Cumhurbaşkanı ve MBH milletvekillerinin seçim günlerini

belirleme, MBH'a karşı sorumlu olan MBH Daimi Komiteleri, hükümet ve diğer

kuruluşların yapısını belirleme, Cumhurbaşkanı kabul etme, Cumhurbaşkanı’nın

görevine başlama veya son verme ile ilgili yasa çıkarma, iç, para ve dış politika ile

ilgili kanunlar yapma ve onların uygulamalarını denetleme, bütçeleri onaylama,

Ulusal Güvenlik Konsey'in rol ve organizasyonunu belirleme, ulusal referandumu

yapma, uluslararası anlaşmaları onaylama ve veto etme, diplomatik ilişkilerin

kurulması veya kesilmesini kararlaştırma, savaş veya olağanüstü hal ilan etme gibi

yetkilere sahiptir.65

Moğolistan Cumhurbaşkanı devletin başı ve ulusal birliğin simgesidir.

Cumhurbaşkanı MBH tarafından yapılmış yasaların tümünü veya bir kısmını veto

etme hakkına sahiptir. Yasanın MBH'da tekrar kabul edilebilmesi için o gün oturuma

64 Ibid., s. 7. 65 Ibid., s. 11.

Page 44: 1990 sonrası moğolistan dış politikası

katılan milletvekillerinin üçte ikisinin olumlu oyu gerekmektedir. Uluslararası alanda

ülkesini tam yetki ile temsil etmekte ve MBH ile anlaşarak Moğolistan adına

uluslararası anlaşma yapma, diplomatik temsilcilerini MBH ile anlaşarak atama veya

geri çağırma, Moğolistan'daki yabancı diplomatik temsilcilerinin güven mektubunu

kabul etme veya reddetme ile savaş ilan etme yetkisine sahiptir. Cumhurbaşkanı

Moğolistan Silahlı Kuvvetleri’nin başıdır.

Hükümet, anayasa ve diğer kanunların bütün yurtta uygulayışını denetler,

bilim ve teknolojinin birleşmiş politikasını, ekonomi ve sosyal kalkınmanın temel

yönlerini belirleyerek, bütçe ve mali taslaklarını oluşturarak MBH'a sunma, MBH'nın

kararlarını uygulama, ulusal güvenliği sağlama, dış politikayı uygulama, MBH ile

anlaşarak sonradan onaylatmak üzere uluslararası anlaşmaları yapma ve uygulama,

hükümetlerarası anlaşma yapma ve iptal etme yetkilerine sahiptir.66

Anayasanın dördüncü, beşinci ve altıncı bölümleri sırasıyla Moğolistan'ın

idari birimleri ve yönetimi, Anayasa Mahkemesi’nin yetki, sorumluluğu ve

anayasada yapılacak değişiklikler ile eklenmelerle ilgili düzenlemeleri içermektedir.

b. Dış Politikada Karar Verme Mekanizmasındaki Değişiklikler

Anayasaya göre MBH devletin iç ve dış politikaların temelini belirleme,

Moğolistan'ın taraf olduğu uluslararası anlaşmaları onaylama veya fesih etme,

yabancı devletlerle diplomatik ilişki kurma veya kesme ve savaş ilan etme tam

yetkisine sahiptir. MBH’daki Dış Politika ve Ulusal Güvenlik Daimi Komitesi çoğu

dış politika belgelerini yeniden gözden geçirme ve dış politika kararlarını denetleme

yetkisine sahip bir kurumdur.

66 Ibid., s. 16.

Page 45: 1990 sonrası moğolistan dış politikası

Cumhurbaşkanı bazı önemli yasal yetkileri MBH ile paylaşmaktadır.

Cumhurbaşkanı uluslararası alanda Moğolistan'ı temsil etme, MBH ile anlaştıktan

sonra Moğolistan adına uluslararası anlaşmaları yapma yetkisine sahiptir.

Cumhurbaşkanı aynı zamanda Ulusal Güvenlik Konseyi'nin başıdır, MBH ile

anlaşarak dış ülkelere gönderilecek diplomatik temsilcileri atama veya geri çağırma,

yedi günlüğüne MBH'ın onayıyla olağanüstü hal ve savaş ilan etme yetkilerine

sahiptir.

Hükümet MBH'ın belirlediği dış politikayı uygulamakla sorumludur ve en

üst yürütme organıdır. Hükümetlerarası anlaşma yapma veya iptal etme yetkisine

sahip olmakla beraber MBH'ın izniyle veya MBH tarafından sonradan onaylatmak

üzere uluslararası anlaşmaları yapma veya uygulama yetkisine sahiptir. Anayasa dış

politikayı belirleme konusunda MBH'a cumhurbaşkanı ve hükümetten daha çok yetki

tanımaktadır. Hükümet dış politikasını Dışişleri Bakanlığın aracılığıyla uygular.67

Karar verme mekanizmasındaki en önemli değişiklik ise Temmuz 1992’de

Ulusal Güvenlik Konseyi'nin kurulması olmuştur. Anayasaya göre Moğolistan

Cumhurbaşkanı, Ulusal Güvenlik Konseyi'nin başıdır. Başbakan ve Parlamento

sözcüsü Ulusal Güvenlik Konseyi'nin en önemli üyelerindendir. Şartlar

gerektiriyorsa kanuna uygun olarak Cumhurbaşkanı Konseyi oluşturan üyeler

arasında değişiklik yapma yetkisine sahiptir. Kanuna göre Ulusal Güvenlik Konseyi

tavsiyelerde bulunur ve faaliyetlerinden dolayı MBH'a karşı sorumludur. Ulusal

67 Infra., s. 39.

Page 46: 1990 sonrası moğolistan dış politikası

Güvenlik Konseyi faaliyetlerini Ulusal Güvenlik Konsepti'nin68 belirlediği temelleri

doğrultusunda yürütür.

Yukarıda belirtilen üç üyenin yanı sıra Konsey'de, Konsey Sekreteri,

danışmanları, raporcuları ve uzmanlar grubu bulunmaktadır. Moğolistan

Cumhurbaşkanı tarafından atanan Konsey Sekreteri, Konsey'in araştırma işlerini

düzenler, organize eder, Konsey toplantıları için hazırlık çalışmaları yapar ve

Konsey'in günlük faaliyetlerini yürütür. MBH Başkan yardımcısı, daimi komitelerin

başkanları ve Moğolistan Cumhurbaşkanı danışmanları Konsey'in ofis

danışmanlarıdır. Onlar Konsey'in karar taslağının incelenmesine katılırlar ve kendi

uzman oldukları alanlarda Konsey üyelerine danışmanlık yaparlar.69

Hükümet üyeleri, hükümetin özel daire başkanları ve Silahlı Kuvvetleri

Genel Kurmay Başkanı Konsey'in ofis raporcularıdır ve onlar güvenlikle ilgili

sorunlar üzerine araştırma yaparlar, rapor hazırlarlar, öneri ve tavsiyelerde

bulunurlar. Karar alındıktan sonra kararları uygulamakla yükümlüdürler. Yüksek

kaliteli akademisyenler ve uzmanlar özel sorunlar ve taslak önerileri üzerine

araştırma veya analiz yapmakla yükümlüdürler ve konseyin tam zamanlı veya yarı

zamanlı uzmanları olarak atanırlar.70

Dış politika ve savunma politikası Konsey’in en önemli gündemini

oluşturmaktadır. Ulusal Güvenlik Konseyi, askeri doktrin gibi ulusal güvenlik ve dış

politika ile ilgili taslakları inceler. Konsey Ulusal Güvenlik ve Dış Politika

68 Ulusal Güvenlik Konsepti 1994’te Moğolistan parlamentosunca onaylanarak yürürlüğe girmiştir. Ulusal güvenliğin sağlanması için gereken ulusal çıkarlar ve temel ilkeleri vurgulamakla beraber Moğolistan’ın güvenliğini tehdit eden iç ve dış etkenleri belirtmiştir. Infra., s. 51. 69 Batbayar, op. cit., s. 53. 70 Ibid., s. 54.

Page 47: 1990 sonrası moğolistan dış politikası

Konsepti’nin71 nasıl uygulandığı hakkında hükümete bilgi verir. Üst düzeydeki

ziyaretler ele alınır ve Konsey tarafından incelenir.

c. Dışişleri Bakanlığı

2000 yılındaki genel seçimin ardından kurulan yeni hükümetin, Dışişleri

Bakanı’nın görevinde bir takım değişiklikler getirmesi Dışişleri Bakanlığı’nda da

bazı yapısal değişikliklere sebep olmuştur. Bu değişiklikler bakanlığın faaliyetinin

daha verimli hale getirmesine yöneliktir. Buna bağlı olarak daireler ve masaların

çalışma programlarını yeniden düzenlemiş, bakanlıkta çalışan memur sayısını

139’dan 117’ye düşürmüş ve yurtdışındaki temsilciliklerde çalışan 161 ve diplomat

kuruluşlarda çalışan 175 memurla toplam 453 personele sahip olmuştur.72

Moğolistan’ın dış politikasını uygulayan devletin en üst kurumu olarak Dışişleri

Bakanlığı’nın mesleki memurlarının kalitesinin yüksek olması kaçınılmazdır. Bu

yüzden Bakanlık son on iki yılda Dışişleri Bakanlığı’nda çalışmakta olan mesleki

memurlarını mesleki sınava tabi tutmuş ve buna bağlı olarak bazı personelin

meslekte yükselmesini sağlamıştır.73

Moğolistan Dışişleri Bakanlığı toplam sekiz birimden oluşmaktadır.

Bunlardan birincisi, politika tasarlama, haber ve değerlendirme birimidir. Bu birim

tasarı, denetim, analiz, değerlendirme, basın ve çevri dairelerinden oluşmaktadır.

İkincisi, komşu devletler birimidir. İki komşu devlet konusunda Dış Politika

Konsepti’nde belirtilen maddeye uygun olarak Dışişleri Bakanlığı ayrı bir birim

kurmuştur. Üçüncüsü, Asya ve Amerika birimidir. Dördüncüsü, Avrupa, Orta Doğu,

71 Dış Politika Konsepti Temmuz 1994’te Moğolistan parlamentosunca onaylanarak yürürlüğe girmiştir. Konsept Moğolistan dış politikasının amaçlarını ve dış politikanın uygulanması için gereken ilkeleri belirtmektedir. Infra., s. 48. 72 Gadaad Khergiin Yamny Medeelliin Tovkhimol, No.01 (1/2001), s. 8. 73 Idem. .

Page 48: 1990 sonrası moğolistan dış politikası

Afrika birimidir. Beşincisi, çok taraflı işbirliği birimidir. Bu birim kendi içinde

siyaset, güvenlik gibi alanlarla ilgilenen Birinci Şube ve ekonomi, toplum ve insan

hakları gibi alanlarla ilgilenen İkinci Şube’den oluşmaktadır. Altıncısı, idari

birimidir. İdari birim insan kaynakları, yönetim, iletişim ve mali dairelerinden

oluşmaktadır. Yedinci birim hukuk, konsolosluk ve gümrük dairelerinden oluşan

Hukuk ve Konsolosluk birimidir. Sekizinci birim Protokol Dairesidir.74

2000 yılında Moğolistan Diploması Kanunu’nun onaylanarak yürürlüğe

girmesiyle Dışişleri Bakanlığın eski prensipleri yeni kanuna uyarlanmıştır.75 Söz

konusu kanun yedi bölümden oluşmaktadır. Birinci bölüm kanunun amacını

belirlemektedir. Buna göre Moğolistan Diploması Kanunu Moğolistan Dışişleri

Bakanlığın yapısını, organizasyonunu, yurt içinde ve dışında yürütecek faaliyetleri,

diplomatik temsilcileri ve bakanlığın diğer memurlarının yetkilerini

düzenlemektedir.76 İkinci bölüm Dışişleri Bakanlığı’nın yapı ve amacını

belirlemektedir. Kanunun 5. Maddesinde Moğolistan’ın dış politikasını uygulama

yetkisinin Moğolistan Dışişleri Bakanlığı’na ait olduğunu vurgulamaktadır. Bu

görevler, Moğolistan’ın bağımsızlık, egemenlik ve ülkesel bütünlüğünü uluslararası

hukuk ve onun genel ilkelerine uygun olarak kuvvetlendirmek; ulusal güvenlik ve

kalkınmasını sağlayacak uygun dış ortamı hazırlamak; Moğolistan’ın ulusal çıkarı ve

konumunu uluslararası alanda diplomatik yollarla korumak; Moğolistan’ın yabancı

ülkelerle olan diplomatik ve konsolosluk ilişkilerini gerçekleştirmek; Moğolistan’ın

mensup olduğu uluslararası örgütlerde Moğolistan’ın aktif temsilciliğini sağlamak ve

çıkarlarını korumak; Moğolistan’ın geleneksel dış politikasını gerçekleştirme

74 Ibid., s. 26. 75 Ibid., s. 4. 76 Law of Mongolia on Diplomatic Service, Ulaanbaatar, Ministry of Foreign Affairs, 2002, s. 3.

Page 49: 1990 sonrası moğolistan dış politikası

faaliyetini düzenleyerek resmi tutumunu belirlemek; dış politikanın oluşturulması

için öneride bulunmak; dış siyasi politika ve faaliyetini, ekonomi, bilim, teknik,

ticaret ve insani işbirliği faaliyetleriyle uyumlaştırmak; uluslararası alanda resmi

kuruluşlar yoluyla uygulanacak faaliyetlere iletişim, araştırma, yöntem, danışmanlık

sağlamak; yabancı ülkede çalışmakta olan diplomatik temsilciliklerinin faaliyetlerini

yönetmek, onların organizasyonunu zamana uyarlayarak geliştirmek ve tavsiyelerde

bulunmak; uluslararası anlaşmaları yapmak, uygulanması için gereken yöntem,

uzman danışmanları sağlamak; anlaşmalardan doğan yükümlülüklerin yerine

getirilişini denetlemek, uygulanış süreci hakkında hükümeti bilgilendirmek; arşiv

oluşturmak; Moğolistan’ı yabancı ülkelerde tanıtmak, resmi açıklamalarda

bulunmak; halkını diplomatik faaliyetler ve uluslararası durum hakkında

bilgilendirmektir.77

Kanun yabancı ülke ve uluslararası örgütler nezdinde Moğolistan’ı temsil

eden diplomatik temsilcilerini (büyükelçi, uluslararası örgütlerdeki daimi temsilci,

konsolos ve fahri konsolos) haklarını ve yetkilerini de düzenlemektedir. Buna göre

diplomatik temsilciler yurtdışında Moğolistan’ı temsil etmektedirler. Temsilciler

gönderildikleri ülke ve bakmakla yükümlü olduğu ülkelerle uluslararası örgütlerle

işbirliği geliştirme konusunda fikir yürütmek ve kararlaştırmak, onaylanan

uluslararası anlaşma ve kararın uygulanması için gereken yardımı sağlamak,

Moğolistan’ın kalkınması için gereken araştırmayı yapmak ve yapılan araştırma

sonucu elde edilen bilgileri gereken kurumlara göndermek, yabancı ülkedeki

Moğolistan vatandaşları ve tüzel kişilerin hak ve hukuksal çıkarını uluslararası

77 Ibid., s. 4.

Page 50: 1990 sonrası moğolistan dış politikası

hukuka uygun olarak diplomatik yollarla korumak gibi görevleri yerine

getirecektir.78

Üçüncü bölüm Dışişleri Bakanlığı’ndaki memurların haklarını

düzenlemektedir. Buna göre bakanlık mensupları “diplomat” denen meslek

memurları ve diğer mensuplar olarak ayrılmaktadır. Dördüncü bölüm bakanlığın

yurtdışındaki temsilciliklerinin yapısı, oradaki memur sayısı ve diplomatların unvanı

ile ilgilidir. Buna göre yurtdışındaki temsilciliklerinin yapısı ve memur sayısı

Dışişleri Bakanlığın önerisi üzerine hükümet tarafından belirlenecektir. Beşinci

bölüm, diplomat temsilcilerin görevini yerine getirirken takip etmesi gereken ilkeleri

belirlemektedir. Diplomatik temsilcilerin uluslararası hukuk, ekonomi, siyaset

bilgisine sahip olması, deneyimli ve üniversite mezunu olması ve en az iki dil

bilmesi şarttır. İki dilden biri uluslararası alanda en çok konuşulan dillerden biri

olacaktır. Büyükelçi ve uluslararası örgütlerdeki daimi temsilcileri Cumhurbaşkanı

atar ve geri çeker. Konsolos, büyükelçi danışmanları ve daimi temsilcilerinin

yardımcılarını hükümet atar ve geri çeker. Askeri ataşeyi Dışişleri Bakanlığı’nın

önerisi üzerine hükümet atar ve geri çeker.79

Altıncı bölüm diplomatik temsilciliklerde çalışanların iş güvencesi ve

çalışma ortamı ile ilgilidir. Buna göre diplomat temsilcilerinin görevlerini rahatlıkla

yerine getirebilmesi için gereken bütün önlemleri hükümet alacaktır. Yedinci bölüm

diplomatik temsilcilerle ilgili diğer konuları ele almıştır. Bunlar diplomatik

temsilcinin görevini ihlali durumu, Moğolistan vatandaşlarına yardım fonu ve vergi

78 Ibid., s. 6. 79 Ibid., s. 8.

Page 51: 1990 sonrası moğolistan dış politikası

indirimi gibi konulardır.80 Moğolistan’ın onayladığı uluslararası anlaşma, bu

kanunda belirtilenlerden farklı olması durumda uluslararası anlaşma geçerli olacaktır.

d. Siyasi Partiler ve Dış Politika Programları

Tek bir parti tarafından 70 yıldır aralıksız yönetilen Moğolistan 1990'da

sosyalist rejimin yıkılmasıyla nihayet çok partili siyasi sisteme geçebilmiştir. 1924'te

Moğolistan Devrimci Halk Partisi (MDHP) iktidara geldiğinde diğer tüm muhalif

düşünceleri ve partileri tamamen yasaklamıştı. Çok partili siyasi sistemi savunan

kişilerin 1937 yılında SSCB'nin lideri Stalin'in de kışkırtmasıyla idam edilmesi bu

düşüncenin sona ermesini sağlamıştır.

1990 başında dünyada esen küreselleşme rüzgarı ve Moğolistan'a gelen

demokrasi sayesinde çok sayıda siyasi parti kurulmuştur, fakat bugün bunların çok

azı faaliyetlerini sürdürebilmektedir. Örneğin 2000 yılındaki parlamento seçiminden

önce 24 parti resmi olarak kaydedilmişti. Seçimde birçok parti başarısız olunca

faaliyetlerini durdurdu ve seçimden hemen sonra sadece 18'i faaliyetlerini

sürdürmekteydi.81

MDHP 75 yıldır hiç ara vermeden iktidarda kalmayı başaran dünyadaki tek

parti olabilmiştir. İkinci dünya savaşından sonra Sovyetler Birliği'nden gelen yüklü

miktardaki ekonomik yardım MDHP’nin ülke içinde hayat standartının

yükseltmesine, iyi sağlık ve eğitim programları getirmesine, hatta göçebeliği

kaldırmasına yardımcı olmuştur. Özellikle kırsal kesimde refah ve istikrarın simgesi

haline gelmiş olan MDHP’nin meşruluğuna daha iyi yaşam koşulları katkıda

bulunmuştur. Parti aynı zamanda Çin işgalinden ülkeyi kurtaran 1921 Devrimi'ni

80 Ibid., s. 13. 81 Batbayar, op.cit., 2002, s. 62.

Page 52: 1990 sonrası moğolistan dış politikası

yöneten ulusal kahramanı Sukhbaatar ile bağlarını kuvvetlendirmektedir. MDHP

kamu sektörünün her alanında kendi ağını örmüş ve bütün herkesi sıkı denetime tabii

tutmuştur.82

1990 yılında ilk parlamento ve 1992 yılında da Cumhurbaşkanlığı

seçimlerinin gerçekleştirilmesi MDHP’nin gücünü kırmıştır. Yine de Doğu Avrupa

ülkelerindekinin aksine MDHP çözülmemiş bunun yerine liderlerinde genel

değişikliğe gidilmiş ve muhalefet partilerine olanak tanımıştır.83 Temmuz 1990

tarihinde yapılan seçimden sonra MDHP yeni ortaya çıkan partilerle iktidarı

paylaşmayı ve koalisyon hükümeti kurmayı kabul etmiştir. Bugün MDHP'nin hala

güçlü olmanın sebebi ise parti liderlerinin iyi derecede eğitilmiş ve hükümeti

yönetebilecek beceriye sahip olduğuna halkı inandırmış olmasıdır.

Şubat 1997'de MDHP 22. Kongresi'nde resmi olarak "demokratik merkezi

sol" parti olduğunu açıkladı. Kasım 1999'da Paris'te yapılan Sosyalistlerin

Uluslararası 21. Kongresi'ne MDHP gözlemci statüsü ile katıldı. 1997'de Parti

Başkanı olarak atanan N. Enkhbayar MDHP liderliğinin yeni neslini temsil etmekte

ve 2000 yılındaki parlamento seçiminde kendisine Tony Blair imajını çizmeye

çalıştı.84

2000 yılında yapılan seçimle parlamentoda en çok milletvekiliyle temsil

edilmeyi başaran parti MDHP olmuştur. Parlamento’daki 76 sandalyeden 72'sini

kazanabilmiş ve tek başına anayasayı değiştirme olanağına sahip olmuştur. Bu

yüksek sayı neredeyse eskiyi anımsatmaktadır. Muhalefet partilerin denetleme

gücünü büyük oranda kıran bir seçim olmuştur. Ekim 2000'de gerçekleştirilen yerel

82 Ginsburg, op.cit., s. 462. 83 Ibid., s. 463. 84 Batbayar, op.cit., 2002, s. 63.

Page 53: 1990 sonrası moğolistan dış politikası

seçimde de MDHP 21 ildeki yerel kurulların büyük çoğunluğunu kazandı. Böylece

MDHP 2000-2004 seçim döneminde kendi programını uygulamak için iyi bir fırsat

elde edebilmiştir. MDHP ülkenin her bölgesinde kendi temsilcilerini bulundurmakta

ve 121 bin üyesi var.85

Ana muhalefet partisi Demokrat Parti'dir. Bu parti beş büyük muhalif

partinin birleşmesi sonucu kurulmuştur. Parti, 2000 genel seçiminde parlamentoda

sadece bir milletvekili ile temsil edilebildi. Demokrat Parti'yi oluşturan bu beş

partiden en önemli ikisi Moğolistan Ulusal Demokratik Partisi ve Sosyal Demokrat

Parti'dir. Bu iki parti 1996-2000 döneminde parlamentoda milletvekili sandalyesinin

% 75'ine sahipti.86

Demokratik Parti liderleri özellikle 1990'da ülkeye demokrasi ve liberal

reformu getiren demokratik devrimde önemli rol oynadıklarını iddia etmektedirler.

Bu koalisyon hükümeti devlet malların özelleştirilmesi, hayvanların ücretsiz olarak

gerçek kişilere dağıtılması, üniversite öğrencilerine devlet kredisi sağlanması,

Moğolistan'ın Dünya Ticaret Örgütüne (DTÖ) üye olması gibi büyük çaptaki

reformları başlatmış ve gerçekleştirmiştir. Fakat Demokratik Koalisyon'un 1996-

2000 döneminde performansı düşüktü ve seçmenlerin beklentilerini karşılayamadı.

Beş büyük partinin birleşmesi sonucu 160 binden fazla üyesi olan Demokratik Parti

"merkezi sağ" siyasi platformu savunmakta, şeffaf politika ve serbest rekabetiyle

piyasa ekonomisinin gerçekleşmesi için çalışmaktadır. 2000 yılı genel seçiminde

parti liderlerin en büyük hatası ortak amacından önce kendi kişisel çıkarlarını öne

sürmeleri olmuştur.87

85 Idem. . 86 Ginsburg, loc. cit. 87 Batbayar, op. cit., 2002, s. 64.

Page 54: 1990 sonrası moğolistan dış politikası

MDHP ve DP her ikisi de hayati ulusal çıkarları koruma konusunda

anayasada belirtilen barışçıl yolları savunmaktadırlar. Her iki parti de Moğolistan'ın

Ulusal Güvenlik ve Dış Politika Konsepti’nde belirlenen amaç ve ilkelerine

bağlılığını belirtmektedir. Siyasi partilerin seçim sonucu ne olursa olsun dış

politikanın devamlılığı ve birliğini koruyacaklarına dair yemin ettiler. Yabancı

gözlemcilerine göre iki parti altında birkaç farklı hükümet kurulmuş ve içişleri ile

ilgili tartışmalar yaşansa da “açık kapı” dış politikada temel oybirliği eskisi gibi

devam etmektedir.

Demokratik Koalisyon Hükümeti 1996-2000 Eylem programında ikili

ilişkiler arasında en önemlisinin iki komşu devlet ve ABD ile olan ilişkinin olduğunu

açıklamıştır. Programda "Rusya Federasyonu, ÇHC ve ABD ile olan Moğolistan'ın

ilişkileri Moğolistan dış politikası için birinci önceliğe sahiptir. Moğolistan'ın

bağımsızlık ve ulusal güvenliğinin korunması, piyasa ekonomisi ve demokrasiye

geçişini kolaylaştırması için dış politikamızın temeli olarak ABD ile olan

işbirliğimizi genişletmeliyiz"88 deniyordu. DP'nin ABD ile olan ilişkilerini iki komşu

devletle olan ilişkiler düzeyine çıkarması Moğolistan'ın güçlendirilmiş uluslararası

statüsünde olduğu gibi ikili ilişkilerde de bazı somut sonuçlar getirmiştir. Moğolistan

1997'de DTÖ'ye ve 1998'de ASEAN Bölgesel Forumu’na katılmıştır. 1998'de

dönemin ABD Dışişleri Bakanı M.Albright'in Moğolistan’ı ziyareti sırasında "Ortak

Bildirge" imzalanmıştır. Bildirgede ABD, Moğolistan'ın bağımsızlığını, siyasi ve

ekonomik reformunu açıkça desteklemeyi önermiş ve demokratik ideallerini

paylaşmıştır.

88 Ibid., s. 66.

Page 55: 1990 sonrası moğolistan dış politikası

2000 yılında Moğolistan'ın dış politika önceliklerinde bazı değişikler

meydana geldi. MDHP Hükümeti 2000-2004 programında iki komşu devlet ile iyi

komşuluk ve dostane ilişkileri koruyarak, her alanda işbirliği gerçekleştireceğini ve

teşvik edeceğini belirtti. Aynı zamanda ABD ile olan ilişkisini Moğolistan'ın

demokratik ve ekonomik reformunu güçlendirecek "önemli öncelik" olarak

nitelendirdi. Böyle yaparak MDHP hükümeti önceki hükümetin ABD ve Batı

ülkeleriyle olan "tam güven" deklârasyonundan kendini uzaklaştırmaya çalıştı ve iki

komşu ile olan ilişkisine daha fazla önem verdi.89

e. Dış Politika Konsepti

Temmuz 1994'te MBH tarafından onaylanan Dış Politika Konsepti’nin asıl

amacı dış politikasını tasarlarken göz önünde bulundurması gereken hususları

belirtmektir. Belgeye göre Moğolistan dış politikası tasarlanırken anayasada

belirtilen ulusal çıkarlar temel alınacak ve dış politikanın amaçları, ilkeleri ve

önceliklerini belirtmede ülkenin özel dış ve iç koşulları temel oluşturacaktır.

Moğolistan dış politikasının amacı ise insani gelişmeyi dikkate alarak ve

bütün ülkelerle dostane ilişkileri sürdürerek, uluslararası toplulukta ulusal konumunu

güçlendirmek, siyasi, ekonomik ve diğer çıkarların karşılıklı bağlılık üzerinde

temellenmiş ilişkiler ağını bölgede ve dünyada nüfuz sahibi ülkeleriyle oluşturarak

bağımsızlığını ve egemenliğini sağlamaktır. Moğolistan “açık kapı”, tarafsız dış

politika izlemektedir. Gelişmiş ülkelerin somut çıkarlarını Moğolistan’da oluşturma

politikası izlemekle beraber herhangi bir ülkeye bağımlı kalmaktan kaçınmaktadır.

Moğolistan dış politikasını belirlerken uluslararası ilişkilerin gelişimi ile evrensel ve

bölgesel siyasi koşulları da dikkat almakta ve amaçlarını belirlerken esnek

89 Ibid., s. 67.

Page 56: 1990 sonrası moğolistan dış politikası

davranmaktadır. Moğolistan güvenlik ve ulusal çıkarını siyasi ve diplomatik yollarla

sağlamak, ekonomi, bilim ve teknolojiyi geliştirecek uygun dış ortamın oluşturulması

dış politikanın önemli amaçlarındandır. Moğolistan bu belgeyle diğer ülkelerle

ilişkilerini geliştirirken karşılıklı egemenlik, ülkesel bütünlük ve sınırların ihlal

edilmezliği ilkelerine saygı gösterme, içişlerine karışmama ve sorunların kuvvet

kullanmadan barışçıl yollarla çözümü, insan hakları ve özgürlüklere saygı gösterme,

eşit ve karşılıklı kazançlı işbirliği geliştirme gibi BM Şartı'nda belirtilen evrensel

norm ve ilkelere bağlı kalacağını açıklamıştır.90

Moğolistan çok yönlü dış politika izleme uğraşındadır. Moğolistan'ın ulusal

çıkarına herhangi bir şekilde zararı dokunmadıkça iki komşu arasındaki herhangi bir

anlaşmazlığa Moğolistan tarafsız kalacaktır. Herhangi bir askeri ittifaka katılmamak,

toprak ve hava sahasını herhangi bir ülke aleyhine kullandırtmamak, yabancı silahlı

kuvvetler ve silahların kendi ülkesinde bulundurmasını yasaklamak ilkelerine

sadıktır.

Moğolistan dış siyasi politikasını uygularken göz önünde bulundurulması

gereken temel yönler Konsept’te saptanmıştır. Buna göre birincisi, Rusya

Federasyonu ve ÇHC ile dostane ilişkileri sürdürmek Moğolistan dış politika

faaliyetlerinin birinci yönü olacaktır. İki komşu devletin herhangi birinin tutumunu

benimsemeden her ikisiyle dengeli ilişkiyi sürdürmeli ve iyi komşuluk ilkesine

uygun olarak da geniş çaplı işbirliğini gerçekleştirmelidir. Bunu gerçekleştirirken

geleneksel ilişkileri ve ekonomik işbirliğini de dikkate alacaklardır. Moğolistan dış

politikasının ikinci yönü ise ABD, Japonya, Almanya gibi batı ve doğunun gelişmiş

90(2000) “Concept of Mongolia’s Foreign Policy.” <http://www.extmin.mn/concept_of_foreign_policy.htm> (02.09.2003).

Page 57: 1990 sonrası moğolistan dış politikası

ülkeleriyle dostane ilişkileri geliştirmektir. Bununla beraber Hindistan, Güney Kore,

Tayland, Singapur, Türkiye, Danimarka, İrlanda, Finlandiya, Avusturya, İsveç ve

İsviçre gibi ülkelerle dostane ilişkileri geliştirerek, bu ülkelerin ekonomik ve diğer

somut menfaatlerini Moğolistan'da oluşturacak uygun koşulları yaratmayı

hedeflemektedir. Üçüncüsü, Asya kıtasında kendi konumunu güçlendirerek

bölgedeki siyasi ve ekonomik entegrasyona katılmaktır. Bu amaç doğrultusunda

Asya Pasifik onun içinde özellikle Kuzey Doğu ve Orta Asya'ya daha çok dikkatini

yoğunlaştırmayı ve Asya Pasifik Ekonomik İşbirliği örgütüne üye olmayı

hedeflemektedir. Bölgesel entegrasyona katılmak için herşeyden önce bu bölgeye

dahil olan ülkelerle ikili ilişkilerini geliştirmeyi amaçlamaktadır. Dördüncüsü, BM

veya onun uzman kuruluşları, IMF, Dünya Bankası, Asya Kalkınma Bankası gibi

finansal ve ekonomik kuruluşlarla işbirliği yapmaktır. Beşinci yönü eski sosyalist

ülkeler, yeni bağımsızlığını kazanan ülkelerle dostane ilişkileri geliştirmektir. Bu

ülkelerle ilişkilerini geliştirirken eski dostane ilişkileri canlandırmakla beraber bu

ilişkiyi yeni ortama uyarlayacak somut imkanları yaratmayı hedeflemektedir.

Özellikle Doğu Avrupa ülkelerinden Polonya, Macaristan, Çek Cumhuriyeti aynı

zamanda Kazakistan, Ukrayna, Belarus, Kırgızistan, Özbekistan gibi ülkelerle olan

ilişkilerini daha da derinleştirmeye çalışmaktadır. Altıncı yönü ise gelişmekte olan

ülkelerle dostane ilişkilerini geliştirerek ortak amaçlarını geliştirmek için mümkün

olduğunca işbirliği yapmaktır. Bu amacı ikili ilişkiler dışında uluslararası örgütler ve

faaliyetleri çerçevesinde özellikle BM 77 Grubu, Bağlantısızlar Grubu gibi

oluşumlarla işbirliği yapmaktadır. Dış ekonomi politikasının en önemli amacı

Moğolistan ekonomisinin istikrarlı bir şekilde gelişmesi için gereken dış etkenlerin

Page 58: 1990 sonrası moğolistan dış politikası

doğru bir şekilde belirlenmesi ve bölgesel ekonomiyle bütünleşmesini sağlamaktır.91

Moğolistan dış ekonomik ilişkilerini geliştirirken birkaç temel ilke göz önünde

bulundurulmaktadır. Bunlar ithal ikameci sanayiyi geliştirmek; Moğolistan’ın

hammaddeye dayalı ihracatının azaltılması, mineral ve hayvansal hammaddelerin

işletimini arttırarak dünya piyasasında rekabet edebilecek düzeye getirmek; sahip

olduğu hammaddelere dayalı olarak şimdiki fabrikaları modern teknik, teknoloji ile

donatmayı ve gıda, hafif sanayi, madeni kimya bioteknoloji gibi ihracata yönelik

fabrikaları geliştirmeyi amaçlamak; ihracatın çeşidini çoğaltmak, altın, bakır ve

molibden gibi madenleri işletmek ve dünya piyasasında rekabet edebilecek

üretimi gerçekleştirmek için yabancı ülkelerle işbirliği yapmak; Moğolistan ihracat

piyasasını genişletmek, altyapı ve uluslararası nakliyatı geliştirmek; ithal ikameci

küçük ve orta girişimciliğin geliştirilmesinde yabancı teknoloji ve yardımı almaktır.

f. Ulusal Güvenlik Konsepti

Ulusal Güvenlik Konsepti 1994 yılında MBH tarafından onaylanarak

yürürlüğe girmiştir. Bu Konseptin oluşturulmasının sebebi bir yandan değişen dünya,

diğer yandan sosyalist ülkelerin siyasi ve ekonomik işbirliği kuruluşları ve güvenlik

sistemin yıkılmasıyla ulusal güvenliğini kendi gücüyle sağlaması kaygısıdır.

Sosyalist ülkelerde "tehlike", "tehdit" gibi sözler yabancı askerlerin saldırısı veya

saldırıya hazırlanması, ideolojik düşmanlığı ve iç muhalefet olarak tanımlanıyordu.92

Moğolistan'ın Ulusal Güvenlik Konsepti'nde "Ulusal güvenlik,

Moğolistan'ın temel çıkarlarının sağlanması, bunun için gereken dış ve iç ortamının

hazırlanması" biçimde tanımlanmıştır. Ulusal Güvenlik Konsepti'nde Moğolistan'ın

91 Idem. . 92 Ch. Naidansuren ba D. Sodnomgombo, Mongol Ulsyn Undesnii Ayulgui Baidal, Tuuniig Khangah Zarim Asuudal, Ulaanbaatar, Urlah Erdem Khevlel, 2000, s. 52.

Page 59: 1990 sonrası moğolistan dış politikası

ulusal çıkarları arasında Moğolistan halk ve medeniyetin varolması, Moğolistan'ın

bağımsızlığı, egemenliği, ülkesel bütünlüğü, sınırın ihlal edilmezliği, ekonominin

göreceli bağımsızlığı, ekolojinin dengelenmesi ve ulusal bütünlüğün sağlanması gibi

hususlar sayılmaktadır. Moğolistan ulusal güvenliğini sosyal, siyasal organizasyonu,

ekonomik, diplomatik, askeri, istihbarat ve hukuksal yollarla kendi başına veya

uluslararası işbirliğiyle sağlayacaktır. Ulusal güvenliğin temel güvencesi ise

Moğolistan halkının kendisidir.93

Ulusal Güvenlik Konsepti Moğolistan'ın varlığını tehdit eden etkenleri dış

ve iç olmak üzere ikiye ayırmaktadır. Dış etkenler Konseptin 21. maddesinde

düzenlenmiştir. Buna göre birincisi, herhangi ülke veya kuruluş Moğolistan aleyhine

silahlı saldırıda bulunmak veya bulunmaya hazırlanması; ikincisi, Moğolistan'ı

siyasi, askeri ve ekonomik olarak kendi egemenliği altına almak istemesi; üçüncüsü,

herhangi bir ülke kendi ulusal çıkarını ve ideolojisini Moğolistan'a dayatmak ve

herhangi bir sorunu güç kullanma yoluyla halletmeye çalışması; dördüncüsü,

Moğolistan'ın uluslararası hukuka uygun olarak diğer ülkeleriyle serbestçe ilişki

kurmasını engelleme veya baskıda bulunması; beşincisi, doğal afetlerin yaşanması,

salgın hastalıkların yayılması gibi etkenler tehdit olarak algılanmaktadır.94

İç etkenler ise Konseptin 22. maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre

Moğolistan’ın bağımsızlığının ortadan kaldırılmaya çalışılması, ulusal bütünlüğünü

yok edecek ve egemenliğini sarsacak siyasi, askeri ve ekonomik politikalar

yürütülmesi, farklı dinlere mensup kişiler veya etnik gruplar arasında çatışmanın

çıkmasının teşvik edilmesi, Moğolistan’ın gücünü kaybetmesi için çalışılması, Silahlı

93 Dashdorj Bayarkhuu, Mongol Ulsyn Gadaad Bodlogo, Olon Ulsyn Khariltsany Tuukhen Zarim Asuudal, Ulaanbaatar, MUIS Olon Ulsyn Khariltsaany Surguuli, 1996, s. 127. 94 Ibid., s. 128.

Page 60: 1990 sonrası moğolistan dış politikası

Kuvvetlerin kendi arasında bölünmesini sağlanması gibi etkenler iç tehdit olarak

belirtilmiştir.95

Moğolistan, nükleer silahsız ülke statüsünü uluslararası alanda kabul

ettirerek ulusal güvenliğini siyasi yollarla sağlamayı, Orta Asya'yı nükleer silahsız

bölge haline getirmeyi, Moğolistan'ın ulusal çıkarına zarar veren ve Moğolistan'ın

onurunu zedeleyen herhangi bir faaliyete anında müdahale edebilmeyi, Moğolistan'ı

yabancı ülkelerde tanıtmayı, Moğolistan'da yasal olmayan yollarla ikamet edenleri,

mültecileri geri gönderme kanunlarını gözden geçirmeyi, denetlemeyi, diğer

ülkelerle her konuda işbirliği yapma yollarıyla güvenliğini sağlamayı

hedeflemektedir. Aynı zamanda askeri alanda da yabancı devlet ve uluslararası

örgütlerle işbirliği yapmak mümkündür. Moğolistan askeri alanda ülkesel ve bölgesel

güvenliği sağlayacak mekanizmayı oluşturacak, uluslararası faaliyetler ve

işbirliğine mümkün olduğunca katılmaya çaba göstermektedir.96

95 Ibid., s. 129. 96 Naidansuren ba Sodnomgombo, op. cit., s. 53.

Page 61: 1990 sonrası moğolistan dış politikası

II. BÖLÜM

İKİLİ İLİŞKİLER

A. KOMŞU ÜLKELER

1. Rusya Federasyonu

a. 1911-1990 Dönemi

1911 yılında Moğolistan bağımsızlığını ilan etmiş fakat o dönemde Çin'in

parçalanması, büyük devletlerin çıkarına olmadığından hiçbiri Moğolistan'ın

bağımsızlığını tanımamıştır. Moğolistan'da nüfuzunu artırmayı amaçlayan ve

1907 yılında Japonya ile yapılan gizli antlaşma97 sayesinde bu amacına ulaşma

imkanına sahip olan Çarlık Rusyası da Moğolistan'ın bağımsızlığını tanımamıştır.

5 Kasım 1913'te Pekin'de Çin ve Rus yetkililer, Dış Moğolistan'ın Çin'in otonom

bölgesi olduğunu kabul eden belgeyi imzalamışlardır. Moğolistan'ın tanımadığı bu

belge 1915 yılında Khiagt'ta (Rusya'nın Moğolistan ile olan sınır bölgesi) her üç

tarafın katıldığı görüşmeler sırasında Moğolistan'a zorla dayatılmıştır. Khiagt

antlaşması uyarınca her üç taraf Dış Moğolistan'ın Çin'in otonom bölgesi

olduğunu kabul etmektedir. Ayrıca Çin, Dış Moğolistan'ın içişlerine herhangi bir

şekilde karışmayacak ve Moğolistan'a askerlerini sokmayacaktır. Böylece 1911

yılından beri bağımsız olan Moğolistan Çin'in otonom bölgesi haline gelmiştir.

1917 yılında Bolşevikler Rusya'da devrim ile iktidara geldikten sonra

Çarlık Rusyası döneminde yapılan bütün anlaşmaların geçersiz olduğunu ilan

etmiştir. Bu fırsattan faydalanan Çin Moğolistan'a askerlerini sokmuştur.

Moğolistan'da nüfuzunu arttırmak isteyen Bolşevikler, Çarlık döneminin 97 Bu antlaşma ile Rusya, Japonya'nın Mançurya'da nüfuzunu artırmasını, Japonya ise Rusya'nın Dış Moğolistan'da nüfuzunu arttırmasını karşılıklı olarak kabul etmişlerdir. Baldoo Badamtor, Mongol Ulsyn Gadaad Khariltsaa, Ulaanbaatar, Interpress, 2003, s. 12.

Page 62: 1990 sonrası moğolistan dış politikası

politikasını devam ettirerek 1921 yılında Moğolistan'ın Çin işgalinden

kurtulmasına yardımcı olmuştur. 1921 yılında Moğolistan ile Dostluk

Antlaşması98 imzalayan Bolşevikler 1924 yılında da Moğolistan'ın Çin'in ayrılmaz

parçası olduğunu kabul eden anlaşmayı Çin ile imzalamıştır. Bu durum daha önce

imzalanan 1921 Antlaşması’na aykırı düşmektedir.

1929 yılında Moğolistan Halk Cumhuriyeti (MHC) ve SSCB arasındaki

ilişkileri düzenlemek amacıyla görüşmeler yapılmıştır. Bu görüşmeler sonrasında

imzalanan anlaşmayla Moğolistan'ın ekonomik, siyasal ve kültürel gelişiminin

temeli atılmış olsa da, üçüncü ülkelerle ihracat veya ithalatını SSCB aracılığıyla

yapmayı sürdürmüştür. SSCB'nin böyle bir anlaşma imzalatmasının sebebi ise

1928 yılında Komintern’in Moğolistan liderlerinin kapitalist ülkelerle ilişkilerini

geliştirdiği yönündeki değerlendirmesi olmuştur.99 SSCB, Moğolistan'ın Batılı

devletlerle ilişki kurmasına keskinlikle karşı çıkmaktaydı. O dönemde Moğolistan

ile Almanya arasında gelişen ilişkiler SSCB'nin tepkisini çekmeye başlamıştır.

1920'lerin sonunda Moğolistan Almanya'da açmış olduğu ticari temsilciliğini

kapatmak, 1930'da Almanya ve Fransa'da okuyan Moğol öğrencileri geri çekmek

zorunda kalmıştır.100 Bununla yetinmeyen Kremlin, Moğolistan'ın iç sorunlarıyla

yakından ilgilenmekteydi. Moğolistan'da halk düşmanı saydıkları din adamları ve

Moğolistan'ın SSCB'ne bağlı kalmasını istemeyen, büyük devletlerce tanınmasını

ve bu ülkelerle diplomatik ilişki kurmasını isteyen Moğol siyasetçiler ve 98 Antlaşmanın en önemli maddesi olan 1. madde uyarınca "Sovyet Rusya Hükümeti Moğolistan Halk Hükümeti’ni (People’s Goverment of Mongolia) resmen tanır." 5. maddesinde ise iki ülke tam yetkili büyükelçileri karşılıklı olarak gönderme kararı alınmıştır. Bunun üzerine 1922 yılı Haziran ayında Moğolistan Büyükelçisi Davaa, Ağustos ayında da SSCB Büyükelçisi H.M. Lyubarskii görevlerine başlamıştır. Mangal Dugersuren, "External Environment and Foreign Relations of Mongolia From 1921-1990," Mongolia in the World, Ulaanbaatar, Ministry of Foreign Affairs of Mongolia, 2002, s. 34. 99 Mangal Dugersuren ba O. Khosbayar, Diplomat Ajillagaa, Diplomat Albany Undes, Ulaanbaatar, MUİS Olon Ulsyn Khariltsaany Deed Surguuli, 1988, s. 28. 100 Dugersuren, op. cit., s. 39.

Page 63: 1990 sonrası moğolistan dış politikası

düşünürler Kremlin'in baskısıyla öldürülmüştür. Bu dönemde öldürülen insanların

sayısı 37 bine yakındır (Daha fazla olduğunu iddia eden kaynaklar da

bulunmaktadır).101 O dönemde Moğolistan'ın 600 bin nüfusa sahip ve üstelik bu

öldürülen insanların Moğolistan'ın okumuş entelektüel kısım olduğunu

düşünürsek, Moğolistan için çok büyük bir kayıp olduğu tartışılmazdır.

1930'larda Uzak Doğu’da Japonya'nın genişlemesi bölge ülkelerine büyük

tehlike oluşturmaktaydı. Bunun üzerine SSCB ve Moğolistan 1936 yılında

Karşılıklı Yardımlaşma Protokolü’nü imzalamıştır. Protokolün 2. maddesi ittifakı

öngörmüştür: "İşbu protokole imza atan taraflara herhangi bir üçüncü tarafın

saldırması durumunda taraflar askeri yardım dahil her türlü yardımda

bulunacaktır."102 1939 yılında Japonya'nın Moğolistan'ın doğu sınırını ihlal ederek

saldırması üzerine SSCB, protokol gereği Moğolistan'a askeri yardımda

bulunmuştur. Bu protokol daha sonra SSCB'nin İkinci Dünya Savaşı’na

katılmasıyla da kendini göstermiştir.

Aralık 1944’te Stalin Moskova'daki Amerikan Büyükelçisi’ne

Moğolistan'ın bağımsızlığının tanınması şartıyla Japonya'ya karşı savaşa

katılabileceğini söylemiştir.103 11 Şubat 1945'te Yalta Konferansı’nda Stalin bu

çekincesini bir kez daha öne sürmüş ve ardından üç büyük devlet lideri (İngiltere,

Amerika ve SSCB) Moğolistan'ın statüsünün korunması kararını almıştır. Şubat

1946'da SSCB, Moğolistan'ı resmen tanımıştır.

101 O dönemde öldürülen kişilerin sayısı yaklaşık 100 bindir ve bu sayı nüfusun % 15’ini oluşturmaktadır. Tom Ginsburg, “Political Reform in Mongolia,” Asian Survey, Vol.35/1 (May 1995), s. 461.’den D. Dashpurev and S.K.Soni, Reign of Terror in Mongolia, 1920-1990, (Absencon-Highlands, NJ.: International Book Company, 1992), pp. 44-45. 102 Dugersuren, op. cit., s. 47. 103 Ibid., s. 51.

Page 64: 1990 sonrası moğolistan dış politikası

1949'da Çin'de Komünistler iktidara geldikten bir yıl sonra Çin Halk

Cumhuriyeti (ÇHC) ve SSCB arasında ittifak anlaşmanın imzalanması her konuda

Moğolistan'a büyük güvence sağlamıştır. İki komşunun dostane ilişkileri

geliştikçe her iki ülkeden Moğolistan'a olan ekonomik yardımlar artmıştır.

1960'ların ortasında Çin ile SSCB arasındaki ideolojik anlaşmazlık keskinleşince

Moğolistan liderleri Sovyet tarafını tutmaya başlamış ve bunun bir göstergesi

olarak da 1966 yılında Sovyetler Birliği’yle yirmi yıllığına Dostluk, İşbirliği ve

Karşılıklı Yardım Antlaşması imzalamıştır. SSCB'nin Moğolistan ile böyle bir

antlaşma imzalamasının sebebi ise Çin'den gelebilecek muhtemel saldırıyı

önlemek ve karşı atağa geçebilmektir. Moğolistan kendi ülkesinde Sovyet

askerlerinin konuşlandırılmasına izin vermiştir. Yirmi yıldan uzun bir süre devam

eden Çin-Sovyet anlaşmazlığına Moğolistan adeta ev sahipliği yapmıştır.

Çin-Sovyet anlaşmazlığı sayesinde SSCB'nin Moğolistan'a olan ekonomik

yardımı büyük oranda artış göstermiştir. Moğolistan'ın coğrafi konumunun

öneminden dolayı bu yardımlar kayıtsız koşulsuz ülkeye aktarılmakta ve SSCB,

Moğolistan'a büyük yatırımlarda bulunmaktaydı. Bunlardan en önemlisi (bugün

iki ülke arasında anlaşmazlık yaratan) Moğolistan'ın kuzeyinde Sovyet sınırına

yakın Erdenet şehrinde inşa edilen bakır fabrikasıdır. 1973-1981 yılları arasında

Sovyet tarafı toplam 600 milyon rublelik yatırım yapmıştır. Bu Sovyetler

Birliği’nin Moğolistan'da gerçekleştirdiği en büyük projedir.104

1980'lerde Çin-Sovyet anlaşmazlığı yumuşama havasına girmeye

başlamıştır. ÇHC'de Deng Xiaopin reformlarının başarılı olmaya başlamasıyla ve

Moskova'da Leonid Brejnev'in hayata gözlerini yummasıyla Çin ile SSCB

104 Hari D.Goyal, "A Development Perspective on Mongolia," Asian Survey, 39/4 (July/August 1999), s. 634.

Page 65: 1990 sonrası moğolistan dış politikası

arasındaki buzlar yavaş yavaş erimeye başlamış, fakat Moğolistan Komünist

Partisi Genel Sekreteri Tsedenbal Moğolistan'ın etrafında esmekte olan bahar

havasını anlamakta zorlanmış ve Moskova'dan daha fazla yardım alabilmek için

Çin karşıtı politikayı ısrarla sürdürmüştür. Kremlin'in yeni lideri Mihail Gorbaçov

da dahil olmak üzere pek çok kişi Tsedenbal'ın bu politikasını beğenmemekte ve

onun hastalığını öne sürerek görevinden uzaklaştırılması gerektiğini Ulaanbaatar'a

bildirmekteydi. Tsedenbal 1984 yılında görevinden uzaklaştırılmıştır.105

Moğolistan Soğuk Savaş boyunca Kremlin ile sıkı işbirliği içinde

olmuştur. Sovyet Dışişleri Bakanı Gromiko'nun döneminde Moskova'nın

Ulaanbaatar üzerindeki denetimi sıkıydı ve Moğolistan'ın ABD ile diplomatik

ilişki kurmasına karşı çıkmaktaydı. Gorbaçov'un 1986’da Vladivostok'ta yaptığı

konuşmada askerlerini çekeceğini belirtmesi Moğolistan'da şok etki yaratmıştır.

Ocak 1986 tarihinde Sovyet Dışişleri Bakanı Edward Şevardnadze'nin

Moğolistan'ı ziyareti Moğolistan'ın ABD ile diplomatik ilişki kurmasına yeşil ışık

yakmış ve Moğolistan Ocak 1987'de ABD ile diplomatik ilişki kurmuştur.106

b. Durgunluk Dönemi

1989'da Sovyet Hükümeti müttefiklerinden çok iç sorunlarıyla ilgilenmek

zorunda kalınca Kremlin'in Moğolistan'daki siyasi etkisi azalmaya başlamıştır.

Burada belirtilmesi gereken önemli bir nokta ise Moğolistan'daki genç

demokratların "demokrasiyi halka nasıl benimseteceğiz?" sorusundan çok "Sovyet

etkisinden nasıl kurtulacağız?" sorusuna yanıt aramalarıdır.107 Sovyet

ekonomisinin çöküşünün etkileri Moğolistan'da yoğun biçimde hissedilmiştir.

105 Ginsburg, loc. cit. 106Tsedendamba Batbayar, Mongolia’s Foreign Policy in the 1990’s, Ulaanbaatar, Institute for Stratejic Studies, 2002, s. 94. 107 Ibid., s. 97.

Page 66: 1990 sonrası moğolistan dış politikası

Çoğu Sovyet teknisyen ve uzmanları Moğolistan'ı terk etmiştir. Sovyet desteğinin

çekilmesi pek çok fabrikanın kapanmasına, inşaatların durmasına, işsizliğin

artmasına yol açmıştır. Moğolistan Hükümeti takas usulüyle SSCB ile ticaretini

devam ettirmek istemiş fakat görüşmeler sonuçsuz kalmıştır. Moğolistan

Hükümeti aynı zamanda Sovyetler Birliği’ne olan 11 milyar dolar borcunun

yeniden yapılandırılması için kollarını sıvamıştır.108 1970-1990 dönemleri

arasında SSCB tarafından sağlanan krediler Moğolistan ve Rusya arasındaki en

büyük sorun haline gelmiştir. Moğolistan tarafı borçların alındığı dönemin

şartlarını ve Sovyetler’in Moğolistan'dan ithal ettiği hayvansal ürünlerinin o

zamanın piyasa fiyatından ucuza aldıkları gibi bazı koşulların göz önünde

bulundurulması gerektiğini öne sürmüştür. İki taraf toplam borcun o günkü

değerinin belirlenmesi ile ilgili görüş farklılıklarını azaltmış ve SSCB lehine adil

olmayan ticaretten kaynaklanan bazı aksaklıkların giderilmesi konusunda

anlaşmışlardır.109

1990-1992 arasında Moskova ile her düzeyde müzakereler

gerçekleştirilmiştir. Fakat bu dönemde yapılan anlaşmaların çoğu

uygulanamamıştır. Bunun sebebi ise bir taraftan her iki tarafın borçlarını ve ticari

ödemelerini nasıl yapacağı konusunda anlaşamaması diğer taraftan ise RF’nda

siyasi istikrarsızlığın yaşanmasıdır.110 Bu dönemde iki ülkenin gündemini meşgul

eden borç sorunun yanı sıra kaçakçılık, sınırdaki askerlerin öldürülmesi gibi bir

çok sınır sorunları da kendilerini göstermekteydi. Rusya'daki Moğol etnik

108 Dugersuren, op. cit., s. 54. 109 Batbayar, op.cit., 2002, s. 102. 110 1990'dan önce Moğolistan dış ticaretinin % 90'ını COMECON ülkeleriyle yapılmaktaydı. Bunun % 80'i ise SSCB ile yapılmaktaydı. Dış ticaretteki açık, genelde SSCB tarafından verilen yıllık kredilerle kapatılmaktaydı. 1990'a kadar Moğolistan Halk Cumhuriyeti’nin SSCB'ne olan borcu 9.7 milyar dönüştürebilir rubleydi. MUİS-iin Ediin Zasgiin Surguuli, Mongol Ulsyn Ediin Zasag, Ulaanbaatar, Admon Press, 1999, s. 45.

Page 67: 1990 sonrası moğolistan dış politikası

grupların da dahil olduğu Pan-Moğol hareketlerinin canlanması yerel topluluklar

arasında çekişmelere sebebiyet vermiştir.

Bu dönemde Moğolistan dış politikasındaki en önemli önceliklerinden biri

ise Sovyetler Birliği’nin dağılmasıyla dış politikasında oluşan boşluğu doldurmak

ve yeni bağımsızlığını kazanan Cumhuriyetler ile siyasi ve ekonomik işbirliğini

geliştirmekti. SSCB dağılmadan 10 ay önce Şubat 1991'de Moğolistan Başbakanı

D. Byambasuren Moskova'yı ziyaret etmiş ve hem SSCB Başbakanı V. S. Pavlov

ve hem de Rusya Federasyonu Bakanlar Kurulu Başkanı İ. S. Sylaev ile

görüşmüştür. Ziyaretin amacı Moğolistan ile SSCB arasında Dostluk ve İyi

Komşuluk İşbirliği Deklarasyonu’nun imzalanmasıydı.111 5 Kasım 1921'de

imzalanan antlaşmadan 70 yıl sonra Moğolistan ile SSCB arasındaki ilişkilerin

temelini eşitlik ve egemenliklere saygının oluşturduğu doğrulanmakta, iyi

komşuluk ilkesi uyarınca işbirliğinin yeni istikameti belirlenmekteydi.

Başbakan Byambasuren'in ziyareti sırasında Moğolistan'ın SSCB'ne olan

borcunun ödenmesi, Moğolistan'daki Moğol-Sovyet ortak sanayilerinin

faaliyetlerinin arttırılması ve Moğolistan tarafına Rus ürünlerinin transferi ile ilgili

konular ele alınmıştır. Sovyet tarzı merkezi ekonomik sisteminin terk edilmesi

gibi önemli sorunların çözümlenmesi çağrısında bulunan ekonomik işbirliği

protokolü kabul edilmiş, borç konusunda anlaşma sağlanamamıştır.

Ulaanbaatar, Moğolistan'daki eski komünistlerin elinde olan medyaya

rağmen 1991’de Sovyetler Birliği’nde yaşanan darbe ile ilgilenmekteydi ve bunu

olumlu bir gelişme olarak tanımlamıştı. Moğolistan’ın ilk Cumhurbaşkanı

Ochirbat, darbenin Moğolistan açısından negatif sonuçlar doğurabileceği

111 Batbayar, op. cit., 2002, s. 97.

Page 68: 1990 sonrası moğolistan dış politikası

konusunda kamuoyunu uyarmıştı. Ordu ise hükümete karşı darbe girişiminde

bulunmayacağına dair taahhütte bulunmuştu. Darbeden sonra bağımsızlığını ilan

eden Baltık Cumhuriyetleri’ni Moğolistan hemen tanımıştır.112 Darbenin başarısız

kalmasının ardından Moğolistan Hükümet heyeti Moskova'yı ziyaret etmiş ve iki

hükümet arasındaki eski antlaşmaların 1991 sonuna kadar geçerli kalması

konusunda İ. Sylaev yönetimindeki Rus Hükümeti ile anlaşmıştır.113

1992 yılında Moğolistan'ın Rusya politikasındaki en önemli öncelikleri

ticaretin normalleşmesi ve iki başkan arasında zirve görüşmenin tasarlanması

olmuştur. Şubat ayında yaptığı ziyareti sırasında Başbakan Byambasuren Rus

petrolünün aksamadan Moğolistan'a gelmesi konusunda Rusya ile anlaşmıştır.

Rus petrolü, Moğolistan'ın hayatta kalabilmesi için vazgeçilmez bir unsur haline

gelmiştir. 1992 yılının ilk dört ayında Moğolistan gerekli olan petrol ve petrol

ürünlerinin ancak % 21’ini ithal edebilmiştir. Moğol-Rus Zirve görüşmesi konusu

1992 Mayıs ayında Rusya Federasyonu Başkanı Yeltsin'in Moğolistan'ın komşu

bölgesi Sibirya'yı ziyaret etmesiyle yeniden gündeme gelmiştir. Rus tarafı iki ülke

arasında yeni anlaşmanın imzalanmasını zirve görüşmesi için önkoşul olarak öne

sürmekteydi.114

15 Eylül 1992'de SSCB askerlerinin Moğolistan'dan tamamen

çekilmesiyle Moğolistan, Rusya ile olduğu gibi Çin ile de dengeli politika

izleyeceğini duyurmuştur. Hem Rusya hem de Çin, Moğolistan'ın iki ülke

arasında izleyeceği tarafsız politikayı memnuniyetle karşılamıştır ve kendi

112 Idem. . 113 Ibid., s. 100. 114 Tsedendamba Batbayar, "Mongolia in 1992," Asian Survey, 33/1 (January 1993), s. 65.

Page 69: 1990 sonrası moğolistan dış politikası

toprağını komşu devletleri aleyhine kullandırtmayacağını açıklayan Moğolistan’ın

bu politikasına saygı duyacaklarını belirtmişlerdir.115

Moğolistan’ın uzun süredir istediği zirve görüşmesi Ocak 1993'te

Moğolistan'ın Cumhurbaşkanı P. Ochirbat ve Rusya Federasyonu Başkanı Yeltsin

arasında Moskova'da gerçekleştirilmiştir ve bir çok önemli belge ve anlaşmalar

imzalanmıştır. Karşılıklı askeri yardımı öngören 1966 Antlaşması’nın yerine yeni

bir anlaşmanın imzalanması ziyaretin en önemli gelişmelerinden biri olmuştur.

Anlaşmanın 4. maddesi uyarınca: "Taraflar birbirleri aleyhine herhangi bir askeri

veya siyasi ittifaka katılmayacak ve birbirinin egemenlik ve bağımsızlığı aleyhine

herhangi bir anlaşma veya sözleşmeyi üçüncü taraf ile imzalamayacaktır."116

Rusya, Moğolistan'ın nükleer silahsız serbest bölge statüsünü kabul etmiş,

egemenlik ve bağımsızlığına saygı duyacağını belirtmiştir. İki başkanın

görüşmeleri samimi ve sıcak hava içerisinde geçmiş olsa da 1990'dan beri iki ülke

arasındaki ilişkiyi zedeleyen borç sorunu halledilememiştir.117

Bu dönemdeki Moğolistan ile olan ilişkilerini değerlendiren Rus

akademisyenlere göre Moğolistan'da şiddetli ekonomik krizlerin yaşanması ve

eski komünist partinin yeniden iktidara gelmesi Moğolistan'ın Rusya ile olan

ilişkisinde Moğolistan çıkarına olmuştur.118 İktidarın demokrasi ve piyasa

ekonomisine bağlı kalması Yeltsin'in Rusyası ile ilişkilerin gelişmesini

sağlamıştır. Rusya, Moğolistan için en önemli ticaret ortağı sıfatını hala

koruyabilmekte, fakat iki ülke arasındaki ticaret hacmi giderek daralmaktadır.

Rusya Moğolistan'daki önemli endüstrilerin özelleştirilmesi ile yakından 115 Batbayar, op.cit., 2002, s. 101. 116 Tsedendamba Batbayar, "Mongolia in 1993," Asian Survey, 34/1 (January 1994), s. 44. 117 Idem. . 118 Eugene Bazhanov and Natasha Bazhanov, "Russia and Asia in 1993," Asian Survey, 34/1 (January 1994), s. 95.

Page 70: 1990 sonrası moğolistan dış politikası

ilgilenmekte ve petrol araştırmalarında bulunmaktadır. Geçmişte Sovyetler

tarafından inşa edilen bazı fabrikalar bugün ortak mal haline gelmiştir. Moğolistan

içinde bulunduğu derin ekonomik krizin üstesinden sadece Rusya Federasyonu ile

işbirliğini sürdürerek gelebileceğinin farkındadır. Rusya'da eğitim görmüş

Moğolistan'ın eski yöneticileri Ulaanbaatar ve Moskova arasında normal ilişkinin

sürdürülmesine yardımcı olacaktır.

Rusya ile Moğolistan ilişkileri değerlendiren Moğol akademisyenler ise

Moğolistan’ın, Rusya Federasyonu için en az kazanç sağlayan ülke konumunda

olduğunu işaret ederler.119 1993'ten beri Rusya Federasyonu’nda uygulanan dış

politika bunun bir kanıtıdır. Rusya Federasyonu’nun Dış Politika Konsepti’nin

üçüncü bölümünde dış politika faaliyetlerinin temel yönleri belirlenmiştir. Birinci

sırada çok önem verilen Bağımsız Devletler Topluluğu yer almaktadır. İkinci

sırada silahsızlanma, onun denetlenmesi ve uluslararası güvenlik konusu yer

almaktadır. Üçüncüsünde ekonomik reformun denetlenmesi, dördüncüsünde ABD

ile olan ilişkileri, beşincisinde Avrupa kıtası ve nihayet altıncısında Asya-Pasifik

ile ilgili olarak yürütecek politikalar yer almıştır. Altıncı kısmında sırasıyla ABD,

Çin, Japonya, Kore Adaları, ASEAN ülkeleri ve Moğolistan ve Vietnam yer

almaktadır. 3485 km uzunluğundaki sınıra rağmen Vietnam ile aynı kategoride

yer alması Rusya Federasyonu’nun SSCB'nin Moğolistan'a verdiği önemi

vermediğini göstermektedir.

Rusya Federasyonu (RF) başlangıçta yaşadığı kargaşanın da etkisiyle

ABD ve Avrupa’ya yalnızca uyumlu değil bağımlı politikalar izledi. Fakat

1994’ten itibaren Asya’ya yönelerek kendisini “tek yönlü” bağımlılıktan

119 Dashdorj Bayarkhuu, Olon Ulsyn Khariltsaa, Delkhiin Shien Deg Juram, Ulaanbaatar, MUİS Olon Ulsyn Khariltsany Surguuli, 1998, s. 69.

Page 71: 1990 sonrası moğolistan dış politikası

kurtarmaya çalıştı. RF dış politikasındaki dönüşümün en çarpıcı göstergelerinden

biri, izlediği “Yakın Çevre” politikası oldu (Şubat 1993). “RF’nin Monroe

doktrini” olarak adlandırılan bu politika, eski SSCB topraklarının RF’nin ekonomi

ve güvenlik açılarından yaşamsal çıkar alanı olduğunu ileri sürerek buralardaki

gelişmeleri denetlemeyi öngörüyordu.120 Moğolistan ise 1990'da Rusya ile olan

ilişkinin ciddi bir şekilde değişmesinden bu yana ilk defa bakanlar düzeyinde

özlü, aktif ilişkileri yeniden kurmayı kararlaştırmıştı. Anayasa Mahkemesi

Başkanı 1994 başında Rus meslektaşını ziyaret etmiş ve Başbakanın Rusya'yı

ziyaret etmesi konusunda anlaşmışlardı.121 Bunun üzerine Moğolistan Başbakanı

P. Jasrai (1992-1996 MDHP Hükümeti) 1995 Nisanı’nda Moskova'yı ziyaret

etmiş ve Rusya Başbakanı V. S. Çernomırdin ile müzakerede bulunmuştur. Bu

ziyaret sırasında MDHP Hükümeti Moskova ile bilimsel ve kültürel işbirliği,

karşılıklı geziler, posta ve iletişim alanında işbirliği ve 1995 yılı için ticari ve

ekonomik protokolü olmak üzere toplam on tane anlaşma imzalamıştır. Her iki

taraf da ticaretin istikrara kavuşması için acil önlemlerin önemini vurgulamış ve

Rusya, altın ve inşaat işleri de dahil olmak üzere bazı yatırım projelerine

katılabileceğini, bunların bazılarına kredi vermeye hazır olduğunu belirtmiştir.122

Fakat bu gelişmelere rağmen iki ülke arasındaki durgunluk devam

etmekteydi. Uzun zamandan beri iki ülke arasında en büyük sorunu teşkil eden

borç sorunun123 yanına bir yenisi eklendi. Jasrai hükümetinin (1992-1996) izlediği

120 Erel Tellal, Rusya Federasyonunun Dış Politikası: “Yakın Çevre ve “Askeri Doktrin”, Baskın Oran (ed.), Türk Dış Politikası, Kurtuluş Savaşından Bugüne Olgular, Belgeler, Yorumlar, cilt II, 6. Baskı, İstanbul, İletişim Yayınları, 2002, s. 542. 121 Sheldon Severinghaus, "Mongolia in 1994," Asian Survey, 35/1 (January 1995), s. 74. 122 Batbayar, op. cit., 2002, s. 104. 123 Rus Başbakan Yardımcısı Oleg Davydov, Kasım 1995'te Moğolistan'ı ziyareti sırasında taraflar uzlaşmaya varırlarsa Rus Hükümeti’nin toplam borcun önemli bir kısmından vazgeçmeye hazır olduğunu belirtmiştir. Davydov Rusya'nın borcun % 80'ini affetmeye hazır olduğunu ve Moğolistan'ın kalan borcunu Amerikan doları üzerinden (1:1 oranıyla 2 milyar dolar) ödemesi gerektiğini

Page 72: 1990 sonrası moğolistan dış politikası

dış politika, Moğolistan ile Rusya arasındaki vizesiz serbest seyahat anlaşmasının

sona ermesine katkıda bulunmuştur. Nisan 1995’ten itibaren normal (E kategori)

pasaport taşıyan Moğolistan vatandaşlarının Rusya'ya vizesiz girmesi

yasaklanmıştır. Resmi (A) ve diplomat (D) pasaportu taşıyanlar vizesiz olarak

Rusya'ya giriş yapabilmektedir. Bir sonraki Moğolistan Hükümeti Rusya'nın bu

yeni politikası ile yakından ilgilenmiştir. Çünkü Moğolistan vatandaşların büyük

bir kısmı bunu eleştirmiştir. Bu kısıtlamayla Moğolistan vatandaşlarının Rusya ve

Avrupa'ya geçişi engellenmiş bulunmaktadır.

Böylece vize konusu iki ülke arasında en önemli ikinci sorunu haline

gelmiştir. Moğolistan Hükümeti iki ülke vatandaşların seyahatine engel teşkil

eden vize uygulamasının kaldırılması ile ilgili anlaşma taslağını biri Şubat 1997'de

diğeri de Aralık 1998'de olmak üzere iki kere Moskova'ya sunmuştur. Rus

Dışişleri Bakanı, 1999 Martı’nda Moğol meslektaşına vize politikasının gözden

geçirilmesine henüz hazır olmadığını belirtmiştir. Bununla birlikte Rusya birkaç

uzlaşıcı öneri sunmuştur. Rusya ve Avrupa'da okuyan Moğol öğrencilerin,

Rusya'da tedavi görmeye gidecek kişilerin vizeden muaf tutulması gibi önerilerde

bulunmuştur.124 Bugün bundan hala bir sonuç alınamamıştır ve görüşmeler devam

etmektedir.

Bu olumsuzlukları değerlendiren Moğol akademisyenler "Moğolistan ile

Rusya arasındaki borç sorunu, tarihteki lekeleri (1937 katliamı) yok etme

konusunda eksik bırakılan çalışmalar, SSCB askerlerinin Moğolistan'da iken

Moğolistan'a verdiği zararların tazminatı gibi sorunlar başıboş bırakılmıştır. Bütün

belirtmiştir. Ulaanbaatar bunu adil bulmamakta ve borcun % 95'inin affedilmesi gerektiğini düşünmektedir. Ibid., s. 102. 124Idem. .

Page 73: 1990 sonrası moğolistan dış politikası

bu sorunların giderilmesi konusunda Rusya hazır olmamakla beraber isteksizliği

gözlenmektedir" şeklinde eleştirilerde bulunmuştur.125

1996’da Dışişleri Bakanı olan Yevgeni Primakov, Rusya’nın yeni dış

politikasında pozitif partnerler olarak Çin’e ve Hindistan’a yönelmesi gereğini

vurguladı ve ayrıca Asya Pasifik ve ASEAN üyesi devletleri Japonya ve Latin

Amerika’ya da özel önem verilmesi üzerinde durdu.126 Primakov'un Kasım

1996'daki Moğolistan'ı ziyaretine Moğol-Rus ilişkilerinde devam etmekte olan

durgunluğa son verecek umuduyla bakılmaktaydı. Primakov Moğolistan'ın

SSCB'ye olan borç miktarının belirlenmesi konusunda borç alındığı dönemin

koşullarını da dikkate alacağını, borcun ödenmesi için baskıda bulunmayacağını

ve uzlaşmaya varıldığında 2000 yılından itibaren ödemelerin başlayabileceğini

belirtmişti. Primakov'un ziyareti Kremlin'in Moğolistan'a olan yeni aktif tutumunu

yansıtmıştır.127 Fakat Dışişleri Bakanı Primakov'un ziyareti ikili ilişkilerde

beklenen gelişmeyi sağlayamamıştır.

Aynı yıl iki ülke Dışişleri Bakanlığı 1921-1991 arasında yapılan iki taraflı

bütün yasal belgeleri (1075 anlaşma) gözden geçirme çalışmalarını başlatmıştır.

Moğol-Rus sınır çizgilerini belirleme ortak çalışmaları 1990'ların ilk yarısında

başlamış ve 1996 yılında Moğolistan, Rusya Federasyonu ve ÇHC arasında

Pekin'de Moğolistan'ın batı ve doğu sınır çizgilerini belirleyen üç taraflı protokol

imzalanmıştır. Bu çalışma sınır noktaları belirleyen ilk ortak çalışmadır. Şu anda

3485 km uzunluğundaki Moğol-Rus ortak sınırı boyunca 29 hudut kapısı

bulunmaktadır. Bunlardan dördü uluslararası trafik ve kargo için, dokuzu ikili 125 Dashdorj Bayarkhuu, Mongol Ulsyn Gadaad Bodlogo, Olon Ulsyn Khariltsany Tuukhen Zarim Asuudal, Ulaanbaatar, MUİS Olon Ulsyn Khariltsaany Deed Surguuli, 1996, s. 26. 126 Erhan Yarar, “Çin,” Yeni Türkiye, C. I, No. 6, Ekim 2000, s. 2155. 127 Tom Ginsburg, "Mongolia in 1996," Asian Survey, 37/1 (January 1997), s. 63.

Page 74: 1990 sonrası moğolistan dış politikası

transit geçiş için amaçlanmıştır. Fakat bu geçiş kapıların geçişe uygun, rahat ve

güvenilir olması için yeni düzenlemelere ihtiyacı vardır.128

1996 yılında Moğolistan’da gerçekleştirilen genel seçimle ilk defa iktidara

gelen Moğolistan Demokratik Koalisyonun Hükümeti dış politika programında

ABD ile olan ikili ilişkilerini iki komşu ile olan ikili ilişkiler düzeyine çıkarması

Kremlin'i rahatsız etmiştir.129 Demokratik Koalisyon Hükümeti borçlar dahil

Rusya Federasyonu ile olan bütün sorunların giderilmesi için gereken programı

gayretle izlemeye başlamıştır. Moğolistan Hükümeti Rusya tarafından empoze

edilen vize uygulamasının kaldırılması, geleneksel Moğol ihraç mallarına

uygulanan kotaların ve vergilerin azaltılması, Moğol trenlerinin Rus

topraklarından geçmesi üzerine uygulanan demiryolları geçiş tarifesinin

indirilmesi gerektiğini düşünmektedir. DTÖ üyesi olarak Moğolistan 1997'den

itibaren Moğol ihraç mallarına uygulanan adil olmayan vergi ve tarifelerin

azaltılması için Rusya'yı ikna eden "Ticareti Serbestleştirme" ikili görüşmelerini

başlatmıştır.130 Bu görüşmeler Cenevre'de Ekim 1999 ve Mayıs 2000’de olmak

üzere iki kez yapılmıştır.

Demokratik Koalisyon kamu şirketlerinin özelleştirilmesini en önemli

ekonomik öncelik olarak öngörmüştür. Bunların arasında Rusya ile ortak Erdenet

Bakır Fabrikası da yerini almaktadır.131 Hükümet, Erdenet Fabrikasının

işletmesini geliştirmek için yıllardır Erdenet'in genel menajeri olarak çalışan

128 H. Ariunzaya, "Mongolian Russian Relations," Mongolia in the World, Ulaanbaatar, Ministry of Foreign Affairs of Mongolia, 2002, s. 92. 129 Batbayar, op. cit., 2002, s. 107. 130 Ginsburg, op. cit., 1997, s. 64. 131 Erdenet'in inşaatı 1974 yılında başlamıştır. Birinci kısmı 1978 yılında ikinci kısmı 1983 yılında tamamlanmıştır. Moğolistan tarafı fabrikanın % 51'ine, Sovyetler Birliği de % 49'una sahiptir. 1991-1996 arasında fabrika Moğolistan'ın bütçesine 220 milyon dolar kazandırmıştır. 1990'ların sonu itibariyle bine yakın Rus vatandaşı Erdenet'te çalışmaktadır. Sheldon Severinghaus, "Mongolia in 1998 & 1999," Asian Survey, 40/1 (January/February 2000), s. 135.

Page 75: 1990 sonrası moğolistan dış politikası

Otgonbileg'in yerine genç teknokrat D. Dorligjav’ı atamıştır (1992-1996

Başbakan Yardımcısı). Bu atama içeride muhalefetle karşılaşmakla beraber aynı

zamanda Moğol-Rus ilişkilerinde de sorun haline gelmiştir. Erdenet'in

özelleştirilmesi çok hassas bir konu haline gelmiştir. Rus tarafı tek taraflı olarak

kendisinin sahip olduğu kısmını 1994'te özelleştirmiştir. Moğolistan Hükümeti

Rus tarafını Erdenet'in ortak yönetimi ile ilgili 1991 yılında yapılan

hükümetlerarası antlaşmayı ihlal etmekle suçlamaktadır. Rus tarafı ise bu olayı,

Rus-Moğol ortak yönetime sahip önemli kuruluşlarda Rusya'nın katılımını

azaltarak buralarda tam denetime ulaşmaya çalışan Moğolistan Demokratik

Koalisyonu’nun stratejik kampanyalarından biri olarak nitelendirmektedir. 132

Rusya Dışişleri Bakanlığı Asya Bölüm Başkanı Leonid Moiseev şu

açıklamayı yapmıştır:

"Rusya Moğolistan ilişkilerinde 1990'dan itibaren geriliminin

yaşandığını herkes bilmektedir. Gerilimin yaşanmasına sebep olan

beş tane sebep bulunmaktadır. Birincisi, Erdenet Fabrikası’na Rus

katılımını azaltmaya çalışan Moğolistan'daki siyasi kampanyası,

ikincisi iki tarafın askeri işbirliğindeki keskin çekişme (Moğolistan

başta ABD olmak üzere bir çok ülkelerle askeri işbirliğini

geliştirmektedir), üçüncüsü SSCB'ye olan borcun ödenmesi

konusunda Moğolistan Hükümeti’nin tutumu, dördüncüsü ticari

anlaşmazlıklar ve nihayet Tuva ve Moğolistan'ın ortak sınırındaki

sorunlardır."133

Bu açıklamadan da anlaşılacağı üzere Moskova Erdenet sorununu en

önemli sorun olarak görmektedir. Yine bu açıklamada önemli olan ikinci sorun

1990'ların başından itibaren savunma ve askeri işbirliğindeki çekişmelerdir. Nisan

132 Idem. . 133 Batbayar, op. cit., 2002, s. 108.

Page 76: 1990 sonrası moğolistan dış politikası

1993'te iki ülke arasında askeri teknik işbirliği ile ilgili anlaşma imzalanmış ve aynı

yılın Temmuz ayında Savunma Bakanlıkları arasında başlayan yazışmalar 1999'da

tamamlanmıştır. Bu yıllarda her iki tarafın askeri ve savunma işbirliğini teşvik eden

anlamlı kaynakları yoktur. Moğol Savunma Bakanı’nın Mart 1997'deki Moskova'yı

ziyareti somut sonuçlar getirememiştir.134 Moğolistan'ın askeri ve savunma

işbirliğini ÇHC, ABD, Güney Kore, Japonya, Hindistan ve Almanya gibi ülkelerle

çeşitlendirmesi Moskova'yı endişelendirmektedir. Bu ülkelerle özellikle de ABD ile

olan askeri işbirliği 1996'dan itibaren hızlıca gelişmeye başlamıştır. İki ülke

arasındaki karşılıklı askeri işbirliği sivil-asker ilişkileri, sivil savunma, felâketi

önleme ve insani yardım gibi alanlarda gelişmektedir.

c. İlişkilerin Canlanması

Moğol-Rus ikili ilişkilerdeki durgunluk 1999'dan itibaren yerini

canlanmaya bırakmıştır. Şubat 1999’da Rus Dışişleri Bakanı İgor İvanov

Ulaanbaatar'ı ziyaret etmiş, aynı yıl Moğol meslektaşı Tuya bu ziyarete karşılık

vermiştir. Görüşmeler sırasında en çok ele alınan konu ticari ilişkilerinin

genişletilmesi için uygun koşulların yaratılması olmuştur. İki ülke ticaretini

serbestleştirecek Ortak Komite oluşturmuştur. Komite’nin ilk görüşmesine Ekim

1999’da Moskova ev sahipliği yapmıştır.

Bu dönemdeki bir diğer önemli gelişme ise Moğolistan'ın yerel bölgeleri

ile Rusya Federasyonu’nun coğrafi olarak Moğolistan'a yakın eyaletleri veya sınır

bölgeleri arasındaki ilişkilerin gelişmeye başlamasıdır. Rusya Federasyonu’nun

Buryatya Cumhurbaşkanı ile İrkutsk ve Kemerova eyaletlerin yöneticileri 1999'da

134 Ariunzaya, op. cit., s. 91.

Page 77: 1990 sonrası moğolistan dış politikası

Ulaanbaatar'ı ziyaret etmiş, ekonomik ve gümrük işbirliği anlaşmaları

imzalamıştır. Moskova ikili ilişkilerdeki bu yeni trendini desteklemektedir.135

Uzun zamandan beri beklenen B. Yelstin ve N. Bagabandi Zirve

görüşmesi136 Cumhurbaşkanı’nın Avrupa turundan dönüşte Moskova'yı ziyareti

sırasında Aralık 1999’da gerçekleşmiştir. Zirve görüşmeleri iki ülkenin ilişkileri

için çok önemli olmuştur. Çünkü bu görüşme ertesi yıl Başkan Putin'in

Moğolistan'ı ziyaret etmesi için gereken temel taşını koymuştur. İki başkan

1990'dan beri ikili ilişkilerin merkezinde yer alan önemli konuları ele almıştır. İki

lider borçlarla ilgili olarak müzakerenin devam edeceği üzerine anlaşmışlardır.137

1999 yılına gelindiğinde Rusya, Moğolistan piyasasından büyük oranda

çekilmiş durumdadır. Rusya 1990'ların başında piyasanın % 85'ine sahipken bu

oran 1990'ların sonunda % 25'e düşmüştür. Rusya ile olan dış ticareti 1980'lerin

sonunda 800-900 milyon dolar iken, 1999'da 180-190 milyon dolara düşmüştür.138

1990'lar boyunca Moğolistan'ın Rusya'ya ihracatı, yüksek gümrük vergileri ve

geçiş tarifeleri, Rus girişimcilerin beceriksizlik ve yetersizliğinden beş kat daha

azalmış durumdadır. Rusya petrol ve petrol ürünlerinin temin etmesi, elektrik

transferi gibi konularda Moğolistan'da hala başatlığını korumaktadır. Yakın

gelecekte Rusya olumlu ekonomik işbirliğini garantileyecek (uzmanlar, yardım,

kredi ve yatırım yapma) güçte değildir. Rusça Moğolistan'daki popülaritesini de

kaybetmektedir. Orta okul ve liselerde Rusça zorunlu olmaktan çıkmıştır ve

birçok Rusça öğretmeni İngilizce öğrenmeye yabancı ülkelere gönderilmektedir.

135 Idem. . 136 1990’dan sonra iki ülke başkanları arasında gerçekleştirilen ikinci zirve görüşmesidir. Birincisi 1993’te Moğolistan Cumhurbaşkanı Ochirbat ile Rusya Federasyonu Başkanı Yeltsin arasında Moskova’da gerçekleştirilmişti. supra., s. 6. 137 Batbayar, op. cit., 2002, s. 111. 138 Mongol Ulsyn Undesnii Statistikiin Gazar, Mongol Ulsyn Statistikiin Emkhtgel 2001, Ulaanbaatar, 2002, s. 247.

Page 78: 1990 sonrası moğolistan dış politikası

İngilizce bu okullarda zorunlu hale getirilmiştir. Seyahat, vize uygulanmasından

dolayı sınırlandırılmış olsa da Rus televizyon kanalları Moğolistan'da

izlenmektedir. Moğol entelektüelleri ve onların çocukları şimdi İngilizce ve Rusça

öğrenmektedirler.

Federal Güvenlik Bürosu Başkanı ve Güvenlik Konseyi Sekreteri iken

Ağustos 1999’da Başkan Yeltsin tarafından başbakanlık makamına getirilen

Vladimir Putin, 31 Aralık 1999’da Yeltsin’in istifasından sonra başkanlığa vekalet

etmiştir. 26 Mart 2000’de gerçekleştirilen başkanlık seçiminde tüm seçmenlerin

% 52.94’ünün oyunu alarak Rusya Federasyon’un ikinci Başkanı olmuştur. Daha

önce KGB ajanı olan Putin’in geçmişi pek bilinmemekle beraber hızlı bir yükseliş

yakalaması uluslararası kamuoyunun ona olan ilgisini arttırmıştır. Genç, dinamik

ve katı bir kişiliğe sahip olan Putin ülke içinde ve dışında çok taktir görmektedir.

Ülkenin bütün sorunlarıyla yakından ilgilenmeye başlayan Putin dış politika

bağlamında da dinamiktir. Mart ayında başkan olan Putin Kasım ayında

Moğolistan’ı ziyaret etme kararı kalmıştır.139

Başkan Putin'in Moğolistan'ı ziyareti iki ülke ilişkilerinde olumlu hava

yaratmıştır. Bu olumlu hava Haziran 2000'de MDHP'nin iktidara gelmesiyle daha

da ısınmaya başlamıştı. Moskova MDHP'ni daha güvenilir bulmakta ve Rus-

Moğol ilişkilerini geliştirmesinde iyi bir ortak olabileceğini düşünmektedir.

Nezavisimaya gazetesi Başkan Putin'in 13-14 Kasım 2000 tarihleri arasındaki

Moğolistan'ı ziyaretini "Kremlin Moğolistan'a Geri Döndü" başlığıyla

yayınlamıştı ve Vladimir Putin'in ikili ilişkilerini elinden geldiğince üstlenmeyi

kabul ettiğini yazmaktaydı. Bir önceki Rus liderin Moğolistan'ı ziyareti Soğuk

139 (2004), “His Career.” http://www. geocities.com/CapitolHill/Parliament/5160/Putin/career.html (01.03.2004).

Page 79: 1990 sonrası moğolistan dış politikası

Savaş döneminde Çin-Sovyet anlaşmazlığının dorukta olduğu 1974 yılında

Leonid Brejnev tarafından gerçekleştirilmişti. Yorumcular Başkan Putin'in bu

ziyaretin 10 yıldır ikili ilişkilerde devam etmekte olan gerilime son vermek için

tasarlandığını, ticari ve ekonomik ilişkilere ivme kazandıracağını yazmaktaydı.140

2000 yılının bitimindeki Başkan Putin'in ziyareti iki ülke arasındaki donuk

ilişkiye hayat getirmiştir. Ziyareti tasarlayanlar ikili ilişkilerin "gerçek sorunları"

üzerine odaklanmaya gayret etmişlerdir. Örneğin, Rus Parlamentosu Başkan

Yardımcısı Alexei Gordeev, masada tıkanmış sorunların ele alınması ve

çözümlenmesi için yapılan hükümetlerarası komisyonun ekonomik işbirliği

oturumuna katılmak için Başkan Putin'den birkaç gün önce Moğolistan'a

gelmiştir. Putin ile birlikte Moğolistan'a gelenler sadece Kremlin'deki yetkililer

değildi. Aynı zamanda resmi kuruluşların başkanları ve Moğolistan ile komşu

bölge ve eyaletlerin yöneticileri de yer almaktaydı. Ziyaretin sonunda iki taraf 25

noktayı içeren “Ulaanbaatar Deklârasyonu”nu imzalamıştır. Bu deklarasyon

Temmuz 2000'de Pekin'de Başkan Putin tarafından imzalanan Pekin

Deklarasyonu’na benzemektedir. Rus Dışişleri Bakanı uluslararası konularda iki

ülkenin ortak tutumunu göstermek için “Ulaanbaatar Deklârasyon”na mümkün

olduğunca uluslararası konuları sığdırmaya çalışmaktaydı. Sonunda "Ulaanbaatar

Deklârasyonu" iki farklı programın uzlaşması sonucu doğmuştur. Moskova

Moğolistan’ı "Orta Asya'daki istikrarın faktörü" olarak görmeye ve BM'in saygı

değer üyesiyle önemli uluslararası konular üzerine odaklanmaya hazırdı. Rus

Dışişleri Bakanı "uluslararası sistemdeki BM'in yegane ve evrensel rolü","stratejik

istikrarın temel taşı olan 1972 Füze Savunma Antlaşmasının korunması" ve

140 Batbayar, op. cit., 2002, s. 115.

Page 80: 1990 sonrası moğolistan dış politikası

"Şangay Beşli bölgesel grubunun faaliyetlerine şu veya bu şekilde katılması" gibi

evrensel konularda Moğol meslektaşının desteğini almaya çalışmıştır.141

Moğolistan Hükümeti ise Kremlin’in müdahalesi olmadan çözümlenmesi zor olan

ikili ilişkilerdeki “gerçek sorunları” masaya yatırmayı amaçlamaktaydı.

Rus yakıtı ile ilgili olarak iki taraf bu konuyu istikrarlı hale getirmek için

ticari ve ekonomik işbirliğini yıllık protokole yansıtmayı kararlaştırmıştır.

Rusya'nın yakıt ihracatındaki aksaklıklar Moğolistan'da özellikle kırsal kesimlerde

büyük sorunlara yol açmaktadır. Sınır ihlali sorunu iki ülkenin baş ağrısı haline

gelmiştir. Özellikle Moğolistan'ın Tuva Cumhuriyeti ile olan ortak sınırında

kaçakçılık her geçen gün artmaktadır. İki hükümet sınır ihlallerini azaltmak için

gerekli önlemlerin alınacağı ve kaçakçılıkla mücadele edileceği üzerine

anlaşmıştır.142

Erdenet Bakır Fabrikası, MonRosTsvetment ve Ulaanbaatar Demiryolları

gibi Moğol-Rus ortak şirketlerinin teknik modernizasyonu ve etkinliğinin

arttırılması her iki ülkenin ilgi alanındadır. Sovyet döneminde kurulan bu ortak

şirketlerin teknolojilerinin eskimesi ve piyasanın küçülmesi ikili ilişkileri kötü

etkilemiştir. 1997 yılında uluslararası alanda bakır fiyatı daha önce hiç olmadığı

kadar düşmeye başlayınca 1990'ların sonunda Erdenet'in mali durumu ciddi

sorunlarla karşılaşmaya başlamıştır.

Rus Hükümeti tarım alanında Moğolistan ile işbirliği yapmaya ve

Moğolistan'ın sanayi ve fabrikalarının özelleştirilmesine katılmaya hazır olduğunu

belirtmiştir. Borç sorunuyla ilgili olarak Başkan Putin “Rusya bugünkü

Moğolistan'ın ekonomik durumunu iyi bilmektedir, dolayısıyla borcun ödenmesi

141 Ariunzaya, op. cit., s. 94. 142 Batbayar, op. cit., 2002, s. 116.

Page 81: 1990 sonrası moğolistan dış politikası

konusunda Moğolistan'a herhangi bir baskıda bulunmayacaktır” diyerek,

Moğolistan ekonomisinin geleceğini kötü etkilemeden bu sorunun çözümlenmesi

için bir yol bulacağına dair söz vermiştir.143

Uluslararası enerji konusu Putin'in ziyareti sırasında yer alan önemli

konulardan biri olmuştur. Gelecek 20-30 yıl içerisinde enerji sektöründe Rusya ve

Çin arasında büyük işbirliği beklenildiğinden Moğolistan, Çin'de Rusya'nın inşa

edeceği elektrik santralın inşaatında olduğu gibi kendi ülkesinden petrol ve gaz

boru hattının geçmesi için büyük çaba harcamaktadır.144 Ulaanbaatar

Deklarasyonu 21. Yüzyılda Kuzey Doğu Asya'daki bu enerji projelerine iki

ülkenin verdiği önemi de vurgulamıştır. Rusya, coğrafi konumundan dolayı bu

projelerin gerçekleşmesinde Moğolistan'ın katılımını destekleyeceğini belirtmiştir.

25-26 Mart 2002 tarihleri arasında Moğolistan Başbakanı N. Enkhbayar'in

davetiyle Rusya Başbakanı Mikhail Kasyanov Moğolistan'a resmi ziyarette

bulunmuştur. Ziyaretin en önemli amacı ise iki ülke arasında 1995’ten beri

neredeyse sabit olan ticaretin canlanmasını sağlamaktır (1995’te iki ülke

arasındaki ticaret hacmi 208 milyon dolar iken bu sayı 2001 yılında 201.9 milyon

dolardır).145 İki taraf ekonomik işbirliği ile ilgili acil sorunların yakın zamanda

çözümlenmesi için iki yıllık bir program geliştirmeyi kabul etmiştir. Başbakan M.

Kasyonov, Rus Hükümeti’nin Moğolistan ile olan mevcut ticari ilişkisini 500

milyon dolara çıkarmak istediğini belirtmiştir. Aynı zamanda iki taraf Moğolistan

ekonomisinde önemli rol oynayan ve Moğol-Rus işbirliği için ortak zemin

hazırlayan Erdenet, MonRosTsvetmet, Ulaanbaatar Demiryolları gibi Moğol-Rus

ortak girişimlerin modernizasyonunun esas olduğunu vurgulamıştır. Kasyanov, 143 Ariunzaya, loc. cit. 144 Ibid., s. 89. 145 Mongol Ulsyn Undesnii Statisitkiin Gazar, op. cit., s. 196.

Page 82: 1990 sonrası moğolistan dış politikası

gaz projelerinde ve "Millenium Highway" (Moğolistan'ın batısını doğusuyla

birleştiren karayolu projesi) projesinde Rus özel yatırımlarıyla Moğolistan'dan et

ve kömür ithalatının artacağı konusunda umutludur.146

2003 yılı Moğolistan-Rusya arasında canlanan ilişkinin pekişmesine ivme

kazandıran “Büyük Yıl” olmuştur. İki ülke arasında ne zamandan beri en büyük

sorunu teşkil eden borç sorun çözümlenmiştir. 31 Aralık 2003’te Rus Hükümeti

Moğolistan’ın SSCB’ne olan 11 milyar dolar borcu (yaklaşık olarak Moğolistan

GSMH’nın on misli) tamamen kapatmıştır.147 Moğolistan sadece 300 milyon

dolar ödeyecektir. Bu durum Moğolistan’da büyük bir sevinçle karşılanmıştır. Bir

çok kişi bu gelişmenin yaşanacağını tahmin bile edememiştir. Bir bakıma Rus

Hükümeti 2004 yılında Moğolistan’da gerçekleştirilecek olan genel seçimde

MDHP’nin eline büyük koz sağlamıştır.

1990'ların sonunda Rus-Moğol ilişkilerinde lobicilik yapan iki çıkar

grubu ortaya çıkmıştır. Birinci grubunu Kemerovo'dan Aman Tuleev, İrkutsk

eyalet yöneticisi B. Govorin, Buryatya Cumhurbaşkanı Leoned Potapov ve Tuva

Cumhurbaşkanı Sherig-ool Oorjik gibi bölgesel yöneticileri oluşturmaktadır.148

Bu koalisyon sadece Buryatya Cumhuriyeti, İrkutsk eyaleti, Chita eyaleti, Altai ve

Tuva Cumhuriyetleri gibi komşu bölgelerle sınırlı değildir; Kemerovo,

Sverdlovsk, Novosibirsk, Saha (Yakut) Cumhuriyeti, Tataristan ve Kalmykiya

gibi bölgeleri de kapsamaktadır.

Eyalet yöneticilerinin bu ortak hareketliliği coğrafi olarak Moğolistan'a

yakın olması, ekonomisinin karşılıklı tamamlayıcı yapısına sahip olması, uzun

146 Ariunzaya, loc. cit. 147 (2004), “Russia Writes off Mongolian Debt for Fraction.” <http://www.gateway2russya.com/st/art_188880.php > (29.03.2004). 148 Batbayar, op. cit., 2002, s. 119.

Page 83: 1990 sonrası moğolistan dış politikası

süreli ekonomik işbirliği deneyimi, Moğolistan piyasasının özelliklerinin

bilinmesi, kişilerarası bağlar ve Moğolistan vatandaşların Rus yapımı tüketim

mallarına yönelik olumlu tutumu gibi nedenlerden kaynaklanmaktadır. Buryatlar

ve Moğollar, Kalmyklar ve Batı Moğollar, Tuvalar ve Batı Moğollar arasındaki

kültürel ve etnik bağlar bu ilişkileri daha özel ve güvenilir kılmaktadır. Bu

bölgeler Rusya'nın Moğolistan'a olan ihracatının % 80'ini tüketmektedir. İrkutsk

eyaleti Moğolistan'a elektrik sağladığı gibi petrol ve petrol ürünleri de ihraç

etmektedir. Moğolistan'da özellikle inşaat işlerinde, makine ve tarım araçlarının

onarılmasında, tarımsal ürünlerin işletmeciliğinde de yukarıda belirtilen bölgeler

ve eyaletlerin katıldığı 200'ü aşkın ortak işletme bulunmaktadır.

Sibirya'nın Rus yöneticileri bu bölgelerin ekonomik ve ticari çıkarları

adına Kremlin'i etkileyecek güçlü lobi kurmak için bölgelerarası kurum olan

Sibirya Antlaşması’nı kurmuştur. Kemerovo'dan Aman Tuleev gibi bazı

yöneticileri kendi seslerini Kremlin ve Devlet Duması’nda duyurarak Rusya'da

tanınır hale gelmiştir. Onlar her şeyden önce zayıf endüstrilerini kuvvetlendirmek

için Moğolistan ile ekonomik ve ticari bağlarını canlandırmak istemektedir.149

Örneğin Rus Başkanı’nın Sibirya'daki temsilcisi L. Drachurski Kasım 2001'de

İrkutsk'in Sibirya şehrinde bölgesel liderlerin katıldığı ortak hükümetlerarası

komitenin görüşmelerini genişletme organizasyonunda önemli rol oynamıştır. Bu

görüşmelere Moğolistan Altyapı Bakanı B. Jigjid'in başkanlığındaki Moğol heyeti

ve Rusya Federasyonu Başkan Yardımcısı ve Tarım Bakanı A. Gordeev'in

149 Ibid., s. 120.

Page 84: 1990 sonrası moğolistan dış politikası

başkanlığındaki Rus heyeti katılmıştır. Görüşmenin sonunda Sibirya bölgesinde

ekonomik bağlarını geliştirecek ortak memorandum imzalanmıştır.150

İkinci çıkar grubu ise Rusya'nın özellikle enerji sektörlerindeki

işadamlarından oluşmaktadır. Rusya ve Çin arasındaki ortak enerji projelerinin

yakın gelecekte gerçekleştirilecek olması Moğolistan ile ilgili olarak bazı Rus

şirketlerin ticari çıkarını etkileyecektir. "Yukos" şirketinin temsilcileri

Moğolistan'ı ziyaret etmiş ve Moğolistan'ın Altyapı Bakanlığı’yla petrol boru

hattıyla ilgili olarak memorandum imzalamıştır. Bir diğer büyük şirket olan

"Gazprom" Moğolistan'da gaz istasyonu inşa etmek, gaz tüketicileri için şebeke

oluşturmak ve Moğolistan'a otomobil nakliyatı, gaz-işletme modelini tanıştırmak

için Moğolistan hükümeti ile çalışma memorandumu imzalamıştır.151

2. Çin Halk Cumhuriyeti

a. Soğuk Savaş Dönemi

1911 yılında Manchu İmparatorluğu’nun çökmesi üzerine bağımsızlığını

ilan eden Moğolistan'ı Çin tanımamıştır. 1913 yılında Manchu İmparatorluğu’nun

ardılı olan Çin, Moğolistan'ın Çin'in otonom bölgesi olduğu konusunda Rusya ile

anlaşmıştır. Daha önce de belirtildiği üzere 1915 yılında Khiagt antlaşmasıyla

Moğolistan'ın otonom bölge statüsünü iyice garantileyen Çin, 1917 yılında

Rusya'da Bolşeviklerin iktidara gelmesiyle Moğolistan'da tam yetkiye sahip

olmak için askerlerini sokmuştur. Çin Hükümeti, Manchu İmparatorluğu’nun son

döneminde uygulamaya başlayan asimilasyon politikasını tekrar hayata geçirmeye

150 Rus medyası bu görüşme ile ilgili olarak, “Sibirya bölgeleri Moğolistan'dan et ithalatını 15 bin tondan 50-60 bin tona çıkartmak istemektedir. Karşılığında Sibirya bölgeleri buğday, tarım aletleri, kimyasal ve veteriner biolojik maddeleri ihraç etmek istiyor” şeklinde yazmaktadır. Idem. . 151 Ariunzaya, op. cit., 2002, s. 93.

Page 85: 1990 sonrası moğolistan dış politikası

çalışınca zaten bir kere bağımsızlığını kazanmış sonradan otonom bölge haline

gelmiş olan Moğolistan halkı Çinlilere karşı çıkmıştır. Moğolistan Hükümeti 1921

yılında Rus askerleri sayesinde ülkedeki en son gaminleri (Çin askerleri)

kovabilmiştir. Çin Hükümeti iç savaş, yabancı istilası gibi nedenlerle uluslararası

hukuk bakımından hala Çin'in bir parçası olan Moğolistan ile ilgilenememiştir.

Giderek Moğolistan'da Çin etkisi azalmıştır.

Moğolistan 1945'te SSCB'nin desteğiyle uluslararası alanda egemen devlet

olarak tanınca Çin Hükümeti, Moğolistan'da bağımsızlık için halk oylaması

yapılırsa ve sonuç bağımsızlıktan yana çıkarsa Moğolistan'ın bağımsızlığını

tanıyacağını belirtmiştir. Bunun üzerine Moğolistan'da yapılan halk oylaması

sonucu Moğol halkı % 100 bağımsızlığını kabul etmiştir. Çin 13 Şubat 1945’te

Moğolistan tanımıştır.152

1949 yılında Çin'de iktidara komünist partinin gelmesi ve Chan Khai Shek

önderliğindeki milliyetçilerin Tayvan adasına kaçmasıyla SSCB-ÇHC ilişkileri

hızla gelişmeye başlamıştır. Bu ilişki Marksist-Leninist ideolojinin gelişmesi ve

yaygınlaşması için uygun bir ortam hazırlamıştır. Bu ortam MHC'ın kalkınmasına

çok büyük katkıda bulunmuştur. Her iki taraf da Marksist-Leninist ideolojiye

bağlılığını kanıtlamak için gelişmemiş fakir sosyalist ülkeye ekonomik

yardımlarını arttırmıştır. Moğolistan, ÇHC ile uzman ve işçi çalıştırma konusunda

anlaşmıştır. Fakat bu olumlu havanın pek uzun süre devam ettiği söylenemez.

1950'lerin sonunda iki büyük devlet arasındaki ideoloji ayrılığı Moğolistan'ı bir

tarafa bağlı kalmaya zorlamıştır. Böylece Çin'in Moğolistan'ı tanımasıyla başlayan

152 Dugersuren ba Khosbayar, op. cit., s. 33.

Page 86: 1990 sonrası moğolistan dış politikası

ilişki 1966 yılında SBKP Birinci Sekreteri Leoned Brejnev'in bizzat kendisinin

Moğolistan'ı ziyaret etmesiyle bozulmuştur.

1989 yılından itibaren SSCB, Moğolistan'dan askerlerini çekmeye

başlayınca 30 yıllık buz erimeye başlamış ve bunun sonucu olarak resmi ziyaretler

yoğunlaşmıştır. Bir anda böyle bir olumlu hava esmeye başlamış olsa da 30 yıldır

bu olumsuz havadan etkilenmiş olan halkın bu psikolojiden kurtulması pek kolay

olmamıştır. SSCB'nin yıkılması ve Moğolistan'ın “de facto” bağımsızlığını

kazanması ÇHC liderleri tarafından zor da olsa kabullenilmiştir. SSCB'nin

dağılması demek ÇHC’nin kuzeyinde istikrarsızlığın baş göstermeye başlaması

demektir. 20. Yüzyıl boyunca Moğolistan-Çin ilişkileri Çin-SSCB arasındaki

ilişkiden kaynaklanarak değişiklikler göstermiştir.

b. İlişkilerin Yeniden Şekillenmesi

i. Siyasi Diyalog

Sovyet askerleri Moğolistan topraklarından çekilmeye başladıktan kısa

süre sonra Moğolistan-Çin ilişkileri normalleşme seyrine girmiştir. İki ülke

arasındaki siyasi diyalog dört evreden oluşmaktadır. Birinci evre (1986-1991) iki

ülke arasındaki ilişkinin tamamen normalleşmesi; ikinci evre (1991-1994) iki ülke

arasındaki ilişkiyi düzenleyen yeni yasal düzenlemelerin getirilmesi; üçüncü evre

(1994-1999) yeni yüzyıla yönelik uzun dönemli istikrarlı ilişkinin tasarlandığı, üst

düzey karşılıklı ziyaretlerinin şekillendirdiği evre; dördüncü evre (1999-2004)

daha önceki dönemde alınan kararların uygulandığı evredir.153

Mihail Gorbaçov 28 Temmuz 1986'da Vladivostok'ta yaptığı

konuşmasında Moğolistan'dan askerlerini çekeceğini belirtmiştir. Bu fırsatı

153 Batbayar, op. cit., 2002, s. 124.

Page 87: 1990 sonrası moğolistan dış politikası

değerlendirmek ve Moğolistan’ın durumuyla yakından tanışmak için Çin Dışişleri

Bakan Yardımcısı Liu Shuqing Ağustos 1986'da Ulaanbaatar'ı ziyaret etmiştir.154

İki ülke arasında uzun süreden beri devam etmekte olan anlaşmazlık yüzünden bir

türlü ele alınamayan sınır rejimi ve denetimi konusu Kasım 1988’de Moğolistan

Dışişleri Bakan Yardımcısı D. Yondon’un Çinli meslektaşını ziyareti sırasında

gündeme gelmiş ve bu konuda hükümetlerarası anlaşma imzalanmıştır. Böylece

iki ülke arasındaki 4600 km uzunluğundaki sınırda gerilimine son vererek

karşılıklı güven sağlanmıştır. Bu olumlu gelişmeler yaşanırken iki ülke

parlamentosu ve komünist partiler arasındaki ilişkiler de yeniden başlamıştır.

Moğolistan Halk Devriminin 68. yıldönümü dolayısıyla Çin Komünist Partisi

Merkez Komitesi’nin Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkanı Zhu Lian MDHP

tarafından davet edilmiştir.

İki ülke Dışişleri Bakanlığı’nın çabaları sonucu 1989’da ikili ilişki

tamamen normalleşme seyrine girmiştir. Moğolistan Dışişleri Bakanı Tserenpiliin

Gombosuren’in 30 Mart-3 Nisan 1989 tarihlerindeki ziyareti sırasında birçok

önemli anlaşma imzalanmıştır.155 İlki 30 yıl sonra Ekonomik, Ticari ve Bilimsel

ve Teknik İşbirliği Hükümetlerarası Komisyonu’nun yeniden kurulması ile

ilgilidir. İkinci anlaşma ise İç Moğolistan Otonom Bölgesi’nin başkenti Huhhot'ta

Genel Konsolosluğun yeniden açılması konusundadır. (Huhhot sınır bölgede

dostane ilişkilerin sembolü olarak 1950'lerde faaliyette bulunmaktaydı). İki

hükümet, işadamları ve diğer ziyaretçilerin sayısını arttıracak "vatandaşların

karşılıklı ziyareti" protokolünü imzalamıştır. Nisan 1989'da Pekin-Ulaanbaatar

arasında direk uçuşun gerçekleşmesini sağlayan ikili anlaşma imzalanmıştır. 154 H. Ariunzaya, "Mongolian Chinese Relations," Mongolia in the World, Ulaanbaatar, Ministry of Foreign Affairs of Mongolia, 2002, s. 97. 155 Batbayar, op. cit., 2002, s. 125.

Page 88: 1990 sonrası moğolistan dış politikası

Tiananmen olaylarından sonra “kendine özgü sosyalizm”e devam

edeceğini açıklayan Çin Moğolistan’da gerçekleştirilmekte olan demokratik süreci

sessizce izlemiştir. Bunun kanıtı ise Cumhurbaşkanlığı’na yeni seçilen P.

Ochirbat’ın Mayıs 1990'da Pekin'i ziyareti sırasında Çin Komünist Partisi Birinci

Sekreteri Jiang Zemin’in "biz komşumuz Moğolistan'daki iç gelişmeleri dikkatle

izliyoruz. Sadece Moğolistan Hükümeti ve partisi ülke içindeki iç sorunlarını

halledebilecektir" demesidir. Bu ziyaret 1962'de Yumjaagiin Tsedenbal'ın Çin'i

ziyaret etmesinden 28 yıl sonra Moğolistan'ın üst düzey yetkililerince

gerçekleştirilen ilk ziyarettir.156 Ochirbat'ın ziyareti sonunda imzalanan Ortak

Bildirge, 1960'ta ÇHC Başbakanı Choi Enlai'nin Moğolistan'ı ziyaret ederek

Dostluk Antlaşması imzalamasından o yana ikili ilişkilerin temel prensiplerini

yeniden düzenleyen ilk çalışmadır. Ortak Bildirge ikili ilişkinin yasal temeli olan

1960 Antlaşması’nı doğrudan yansıtmaktadır. İçişlerine karışmama, eşitlik

karşılıklı kazanç ve barış için birarada yaşama ilkelerine bağlılık yenilenmiştir.

Çin’in bağımsızlık ve ülkesel bütünlüğe saygı göstereceğini bildirmesi, 1964'te

Moğolistan'ın bağımsızlık ve egemenliğini sorgulayan Mao Zedung'un

yaklaşımının tam tersidir. Cumhurbaşkanı’nın ziyaretiyle iki ülke ilişkileri

tamamen normalleşmiştir.

SSCB’nin dağılmasıyla birlikte Moskova’nın Moğolistan ve Orta Asya

bölgesindeki konumunun zayıflaması ve Çin’e sınır bölgede negatif tesirli

potansiyel tehlikelerin oluşmaya başlaması, Çin hükümetinin hem dış hem de iç

politikasını gözden geçirmesini zorunlu kılmıştı. Bu politika çerçevesinde ÇHC,

Rusya ve Orta Asya devletleriyle başta ekonomik boyutu ve sınır güvenliğini

156 Ariunzaya, op. cit., Mongolian Chinese Relations, s. 98.

Page 89: 1990 sonrası moğolistan dış politikası

içeren bir ilişki süreci içine girmiştir.157 Çin, ekonomik kalkınma, ülke güvenliği

ve 21. Yüzyılda süper güç haline gelme yolundaki “Büyük Strateji”sinin

gerçekleşmesi için Moğolistan ile olan iyi ilişkisini sürdürmeyi, en önemlisi de

Moğolistan’ın Çin içindeki İç Moğolların bağımsızlığını desteklememesini ve

Taipei ile ilişkilerini resmileştirmemesini istemektedir. Çin Başbakanı Li Peng’in,

Nisan 1994'te Moğolistan'ı ziyareti sırasında 1960'ta yapılan antlaşmanın yerine

barış içinde bir arada yaşama, eşitlik ve egemenlik ilkelerini içeren Dostane

İlişkiler ve İşbirliği Antlaşması’nı imzalaması “Büyük Strateji”nin sonucudur. Bu

antlaşma iki ülke arasındaki ilişkinin yasal temelini oluşturmaktadır. Yeni

antlaşma Çin'in, Moğolistan'ın bağımsızlık ve egemenliğini tanıdığını tekrarlamış,

hatta Moğolistan'a çeşitli teknik yardımlarda bulunan Tayvan ile resmi olmayan

ilişkisini sürdürmesini kabul etmiştir.158 Antlaşmanın 4. maddesi Çin-Sovyet

anlaşmazlığından çıkarılan dersi yansıtmaktadır: "Taraflar birbirleri aleyhine

herhangi askeri ve siyasi ittifaka katılmayacaktır ve birbirinin egemenlik ve

güvenliği aleyhine üçüncü devletlerce ülkesini kullandırtmayacaktır." Li Peng

ziyareti sırasında Çin'in Moğolistan politikasının altını çizmiştir: Moğolistan'ın

bağımsızlık, egemenlik, ülkesel bütünlük ve kendi yönetim sistemini belirleme

hakkına saygı; eşit ve karşılıklı kazanç ilkeleri üzerine temellenmiş ticari ve

ekonomik işbirliğinin gelişmesini destekleme; Moğolistan'ın nükleer silahsız

serbest bölge statüsünü ve nihayet Moğolistan'ın diğer ülkeleriyle ilişkilerini

geliştirme politikasını destekleme.159

1990'lar boyunca Pekin hem MDHP hem de Demokratik Koalisyon

hükümetleriyle ilişkilerini geliştirmek ve tutarlı olabilmek için çaba 157 Avrasya Stratejik Araştırmalar Merkezi, Avrasya Analizi, No.1, Kasım 2002, s. 22. 158 Severinghaus, op. cit., 1995, s. 73. 159 Idem. .

Page 90: 1990 sonrası moğolistan dış politikası

harcamıştır.160 Başbakan P. Jasrai Mart 1996 Pekin'i ziyaret etmiştir. İki durum bu

ziyaretin çerçevesini şekillendirmekteydi. Birincisi, Jasrai'nin Pekin'i ziyaret

etmesinin amacı 1995 başında Pekin'deki Moğolistan Büyükelçilik binasının

yapımında usulsüzlük yapılmasıyla yaklaşık bir yıl süren donuk ilişkiyi sona

erdirmektir. İkincisi, Jasrai’nin, Tayvan ile Pekin arasında o dönemde ortaya

çıkan gerilimden hemen sonra Pekin'i ziyaret eden ilk yabancı lider olmasıdır.

Çin, Moğolistan'ın Taipai ile resmi ilişki kurmayacağı sözünü tekrarlamasını

istemiştir.161 Ziyaret sırasında Jasrai, ekonomik, bilimsel ve teknik işbirliği, eğitim

ve kültür anlaşmaları dahil çeşitli anlaşmalar imzalamıştır. Pekin, Jasrai

Hükümeti’ne 20 milyon yuan tutarında yardım sağlamıştır. En önemlisi Çin,

Moğolistan uçaklarına kendi hava koridorunu açmayı, Tavan Tolgoi Kömür

Madenciliği gibi Moğolistan'daki bazı büyük madencilik projelerinin ortak

işletilmesini ve Moğolistan'ın batısındaki maden yatağının jeolojik incelemesini

yapmayı kabul etmiştir.162

Nisan 1996’da Yeltsin’in Çin’i ziyareti sırasında yapıcı ortaklık içinde

bulunan iki ülke arasında, stratejik ortaklık kurulmasına karar verilmiştir. Çin-

Rusya Stratejik Ortaklığın Sınırı adlı kitabın yazarı Jennifer Anderson’a göre iki

ülke arasındaki stratejik ortaklık, Asya-Pasifik bölgesinde yeni bir güvenlik

mekanizması oluşturmayı amaçlamaktadır. Batı’nın bölgede artan etkinliğine

karşı bir güç birliği oluşturma isteği iki ülkeyi birbirine yaklaştırmaktadır.

Stratejik ortaklık sonrası Rusya’nın Çin’e askeri teknoloji satışının nedeni de,

160 Batbayar, op. cit., 2002, s. 130. 161 Ginsburg, op. cit., 1997, s. 63. 162 Batbayar, op. cit., 2002, s. 125.

Page 91: 1990 sonrası moğolistan dış politikası

Asya-Pasifik bölgesinde istikrar ve güvenliğin Çin ve Rusya tarafından sağlanmak

isteğidir.163

Temmuz 1996'da yeni oluşturulan Demokratik Koalisyon Hükümeti’nin

ABD ile olan ikili ilişkilerini iki komşu devlet ile olan ilişkiler düzeyine

çıkartması Moskova’yı olduğu kadar Pekin’i de pek memnun etmemiştir.

Hükümet enerji ve diğer önemli sektörlerde ABD ve diğer Batılı ülkelerin özel

şirketleriyle işbirliği yapmak için reform politikasının uygulanmasını teşvik

etmekteydi. Hükümet maden yasasında değişiklikler yaparak, kamu mallarının

özelleştirilmesini hızlandırarak mümkün olduğunca çok Batı yatırımını

Moğolistan'a çekmeye çalışmaktaydı. Moğolistan'da petrol üretimi ve ihracatı için

yabancı petrol arama şirketlerini davet etmişti. Amerikan şirketi Soco, iki

araştırma projesine 30 milyon dolar yatırımda bulunmuştu. Aynı yıl Soco şirketi

araştırma alanını birkaç bin metre genişletmek ve buna 21.4 milyon dolar

yatırmayı kararlaştırmıştı.164 Haziran 1997'de yapılan Cumhurbaşkanlığı

seçiminde MDHP'nin adayı N. Bagabandi'nin galip gelmesinin ardından Pekin'in

Moğolistan'a olan tavrı yine yumuşamaya başladı.165

1994 Antlaşması’nı kuvvetlendirmek için Cumhurbaşkanı N. Bagabandi

10-15 Aralık 1998'de ÇHC'i ziyaret etmiştir.166 Ziyaret sırasında yaptığı

konuşmasında Bagabandi "Moğolistan çok yönlü dış politikasında ÇHC'ne büyük

önem vermektedir. Bağımsızlık, şeffaflık ve ikili ilişkilerin siyasi ve yasal

çerçevesi her geçen gün daha güçlü hala gelmektedir" sözlerine yer verdi. Jiang

163 Hasan Kanbolat ve Kamil Ağacan, “ÇHC’nin Kafkasya’ya Artan İlgisi ve Ekonomik Boyutları,” Stratejik Analiz, C. I, No. 7, Kasım 2000, s. 57.’den Jennifer Anderson, The Limits of Sino-Russian Stretegic Partnership, s. 10. 164 Nate Thayer, "Black Gold," Far Eastern Economic Review, 31 October 1996, s. 49. 165 Tom Ginsburg, "Mongolia in 1997," Asian Survey, 38/1 (January 1998), s. 68. 166 Severinghaus, op. cit., 2000, s. 136.

Page 92: 1990 sonrası moğolistan dış politikası

Zemin ise "iki ülke arasında siyasi, yasal ve tarihi hiçbir problem yoktur ve

dostane ilişkilerin ve işbirliğinin gelişmesi için engel teşkil eden herhangi bir

çıkar çatışması yoktur" dedi. Başbakan Zhu Rongji ile görüşmeleri sırasında

Cumhurbaşkanı Bagabandi, Çin'e Moğolistan'daki yatırımın arttırılması ve

ekonomik ve ticari ilişkilerini yoğunlaştıracak yeni yolların aranması önerisinde

bulundu. Ziyaretin sonunda 21. Yüzyıla yönelik ikili ilişkilerin temel ilkelerini

belirleyen "Ortak Bildirge" imzalandı. Bildirgede uzun dönemli, istikrarlı, sağlıklı

ve karşılıklı güvene dayanan ilişkilerin gelecek yüzyılda iki ülke ilişkilerini

belirleyeceğinin altı çizildi. Ardından Ulaanbaatar'ın Tayvan, Tibet ve diğer

sorunlarda Çin'in çizgisini sıkı bir şekilde takip edeceği belirtildi.167

Jiang Zemin'in Moskova'yı sürekli ziyaret etmesi ve 1990'ların sonunda

Rusya'yı stratejik partner olarak ilan etmesi kuşkusuz Pekin'in Moğolistan'a

yönelik tutumunu değiştirmiştir. Diğer taraftan Pekin, Moğolistan ve Rusya

arasındaki ilişkinin mevcut durumunu öğrenmeye çok isteklidir ve Rusya

Başkanı’nın ziyareti öncesinde Jiang Zemin Temmuz 1999’da Ulaanbaatar'ı

ziyaret etmiştir. Bu ziyaret Pekin'in, Moğolistan'ın bağımsız ve egemen devlet

olduğunu kabul ettiğinin ve iki ülke arasındaki ilişkinin iyi komşuluk ilkesine

bağlı olduğunun bir göstergesidir.168

Temmuz 2000'de iktidara gelen MDHP hükümetin Başbakanı N.

Enkhbayar Ocak 2002'de Çin'i ziyareti sırasında hükümetin eylem programında

Çin'e verilen önemin korunduğunu ve MDHP'nin başlatmış olduğu ekonomik

167 Ch. Naidansuren ba D. Sodnomgombo, Mongol Ulsyn Undesnii Ayulgui Baidal, Tuuniig Khangakh Zarım Asuudal, Ulaanbaatar, Urlah Erdem, 2000, s. 104. 168 Gadaad Khergiin Yam, Mongol Ulsyn Gadaad Bodlogyn Khukh Nom, Ulaanbaatar, Gadaad Khergiin Yam, 2002, s. 25.

Page 93: 1990 sonrası moğolistan dış politikası

projelere Çin'in yapacağı ekonomik yardım güvencesinin sağlanmasını istediğini

belirtmiştir.

ii. Ticari ve Ekonomik İlişkiler

Moğolistan’da yaşanan derin ekonomik krizin önlenmesine yardımcı

olmak için Ağustos 1991'de ÇHC Başkanı Yang Shangkin ikili ekonomik ve ticari

bağları teşvik edecek ekonomik paketi getirmiştir. Yang’ın ziyaretini önemli kılan

Çin Hükümeti’nin Moğolistan’ın Tianjin limanından denize çıkışını kabul eden,

çifte vergilendirmeyi önleyen ve dış yatırımı teşvik eden birçok anlaşmayı

imzalaması olmuştur. Aynı zamanda Yang bir çok küçük çaplı projelerin

gerçekleşmesi için Çin Hükümeti’nden 50 milyon yuan tutarında kredi

sağlayacağını duyurmuştur.169

Moğolistan'ın ilk demokratik hükümeti olan MDHP ve Demokratik Parti

Koalisyonu’nu temsil eden Başbakan D. Byambasuren Mayıs 1992'de ÇHC'ni

ziyaret etmiştir. O dönemde hükümeti Sovyet ekonomik yardımının kesilmesiyle

ortaya çıkan sorunları gidermekle meşguldü ve çok gerekli olan ekonomik

yatırımlar için yeni ortak ve yatırımcı aramaktaydı. Byambasuren dört anlaşma

imzalamıştır. Çin, petrol ihracatı karşılığında Moğolistan'dan bakır derişimi

(konsantrasyon) almayı kabul etmiştir. Her iki ülke ticareti kolaylaştırmak için

birkaç gümrük kapısı daha açmayı kabul etmiştir.170

Derin ekonomik krizinin üstesinden gelebilmek için Moğolistan

vatandaşları Çin ile bavul ticareti yapmaya başlamıştır. Bavul ticareti yapanlar

hayvansal hammaddeleri karşılığında gıda ve üretim malları satın almıştır. Nisan

1994'te Ulaanbaatar'da gerçekleştirilen Ekonomi, Ticaret, Bilim ve Teknik

169 William R. Heaton, "Mongolia in 1991," Asian Survey, 32/1 (January 1992), s. 55. 170 Idem. .t

Page 94: 1990 sonrası moğolistan dış politikası

Hükümetlerarası Komisyonu’nun üçüncü toplantısında iki hükümet sınır ticareti

konusunda nota değişiminde bulunmuştur. Bu nota değişimi ve diğer anlaşmalara

göre sınır ticareti biri daimi (Zamyn Uud-Erlian) ve diğerleri dönemlik olmak

üzere on sınır kapısı üzerinden yapılacaktır.171

Çin 1995’te Moğolistan’ın ikinci büyük, 1999’da en büyük ticari ortağı

haline gelmiştir. Çin Moğolistan'ın hem ihracatında hem de ithalatında büyük

artışlar göstermeye devam etmektedir. 1993 yılında Çin Moğolistan ihracatının %

24.7 oranına sahipti ve 2000 yılında ise bu oran % 58.9'a yükselmiştir. 1993

yılında Çin, Moğolistan ithalatının % 17.6 oranına sahipti ve 2000 yılında ise bu

oran % 20.5'e yükselmiştir. İthalatının ihracatından az olması Çin malların

kalitesiz olmasıyla bağlantılıdır.172

Temmuz 1999’da Jiang Zemin'in ziyareti sırasında Moğolistan ve Çin

hükümetleri arasında ekonomik ve teknik işbirliği, 1998 yılında Çin hükümeti

tarafından Moğolistan hükümetine sağlanan yardımın kullanılması konusunda

mektup değişimlerinin yapılması gibi hükümetlerarası anlaşmalar imzalanmıştır.

Cumhurbaşkanlarının görüşmeleri sırasında Moğolistan'ın isteği üzerine Rusya ve

Çin arasında döşenecek enerji ve gaz boru hattının Moğolistan topraklarından

geçirilmesi, Çin demiryollarından geçmekte olan Moğol mallarının geçiş ücretinin

171 Severinghaus, op. cit., 1995, s. 73. 172 2000 yılında Çin, Moğolistan'ın maden ve mal ihracatının % 58.9’una, ABD % 19.9, Rusya % 9.7 ve diğerleri % 11.5’una sahip olmuştur. Moğolistan'ın Çin'e olan ihracatının % 80-90'ını hayvansal ürünler ve hammadde oluşturmaktadır. Çin'den ithalatı ise genellikle gıda, tüketim ürünleri ve inşaat malzemeleri oluşturmaktadır. 2000 yılında bakır, flourspar ve molibden derişimi (konsantrasyon) gibi maden ürünleri Moğolistan ihracatının % 40.5'ini oluşturmuştur. Ham ya da işlenmiş hayvan derileri ve diğer hayvansal ürünlerinin ihracatı % 14.1'ini oluşturmuştur. İlk defa tekstil ürünleri madenlerden fazla olarak ihracatın % 41.3'ünü oluşturmuştur. Mongol Ulsyn undesnii statistikiin Gazar, loc. cit.

Page 95: 1990 sonrası moğolistan dış politikası

azaltılması ve Ulaanbaatar ile Tianjin arasında anayolun kurulması gibi konular

ele alınmıştır.173

Temmuz 2002’de Moğolistan hükümeti Moğolistan'da yapılacak

"Millenium Anayolu"na, ülkedeki maden projelerin işletmesindeki işbirliğine,

Moğolistan'ın Dornod ili ve Çin'in kuzey doğu illeri arasında kurulacak demiryolu

yapımına ekonomik yardımda bulunmasını istemiştir. Hükümet aynı zamanda

Çin'in Moğolistan'a ihraç ettiği petrol ürünlerini arttırması talebinde

bulunmuştur.174

Moğolistan ile Çin arasında ticaret gelişmekle beraber kaçakçılık da baş

göstermektedir. Tonlarca mal gümrükten kaçak olarak ülkeye sokulmakta ya da

dışarıya çıkartılmaktadır. Bu kadar çok malın gümrük vergisi ödenmeden ülkeye

giriş çıkış yapması ülkeyi büyük zarara uğratmaktadır. Üstelik bu tür mallarda

sağlık kontrolü yapılmadığından satılan mallardan zehirlenme gibi durumlar söz

konusu olmaktadır. Moğolistan ile Çin arasındaki ticaret sınır bölgelerle sınırlı

kalmaktadır. Moğolistan ile ticari ilişkilerde bulunan bu bölgeler Çin'in en fakir

bölgeleridir.

iii. Yardımlar ve Yatırımlar

Ağustos 1991'de Başkan Yang Shangkun'ın ziyaretinden bu yana Çin

hükümeti, Çin'den gıda ürünleri satın almak şartıyla yardımları taksit halinde

Moğolistan'a temin etmiştir. Bu doğrultuda 1991’de 50 milyon yuan, 1992'de 30

milyon yuan, 1994’te de 50 milyon yuanı üç taksit halinde sağlamıştır. Ağustos

1995'te iki taraf Çin'in sağladığı krediyle 15 projeyi finanse etmeyi

kararlaştırmıştır.

173 Gadaad Khergiin Yam, loc. cit. 174 Batbayar, op. cit., 2002, s. 135.

Page 96: 1990 sonrası moğolistan dış politikası

Aralık 1998'de Moğolistan Cumhurbaşkanı N. Bagabandi'nin Çin'i ziyareti

sırasında Çin hükümeti 30 milyon yuan yardımı ve 100 milyon yuan indirimli

krediyi Moğolistan'a sağlayacağını belirtmiştir. Her iki taraf da bu paraların

Ulaanbaatar'daki yatırımlarda kullanılması üzerine anlaşmıştır.

1990-1999 arasında 413 Çin şirketi 66.5 milyon dolar tutarında yatırımda

bulunmuştur. Bu Moğolistan’daki dış yatırımın % 30’u demektir.175 Çin

yatırımlarının çoğu inşaat, restoran ve “fast food” gibi alanlara yöneliktir. Son

zamanlarda yatırımlar köy işlerine (hayvan ve tarım) yönelmektedir. Çin

yatırımcıları Moğolistan'daki dış yatırımcıları arasında birinciliğini korumaktadır,

fakat Çinli yatırımcıların bazı zayıf noktaları bulunmaktadır. Bunlardan birincisi

çoğu küçük yatırımcının Moğolistan'da yatırım yapmaktan ziyade uzun süreli

oturma izni almaya çalışmasıdır. İkincisi, ortak şirketlerin kurulması için gerekli

olan asgari sermayenin 10 milyon tugrik olması (yaklaşık 8000 dolar) Çin

şirketlerinin kayıt olmasını kolaylaştırmaktadır. Çoğu Çinli işadamı Moğolistan'da

küçük çaplı, düşük kaliteli teknolojiye sahip işletmeler kurmakta ve daha pahalıya

üçüncü ülkelere satmak üzere Moğolistan'dan hammaddeler satın almaktadır. Çin,

Moğolistan'ın zayıf ekonomisini destekleyen büyük yatırımlarda

bulunmamaktadır.

iv. Kültürel ve İnsani Bağlar

Moğolistan Çin ilişkisine baktığımızda en zayıf nokta kültürel ve eğitim

alanındaki ilişkileridir. Ocak 2002'de Moğolistan Başbakanı N. Enkhbayar ile Çin

Başbakanı Zhu Rongji arasındaki görüşmeler sırasında iki ülke arasında kültürel

175 Mongol Ulsyn Undesnii Statistikiin Gazar, op. cit., s. 194.

Page 97: 1990 sonrası moğolistan dış politikası

ve eğitim alanında işbirliğinin geliştirilmesi gerektiği, özellikle de genç kuşaklar

arasındaki iletişimin (değişimin) eksik olduğu vurgulamıştır.176

Sovyet-Çin anlaşmazlığı yüzünden süren 30 yıllık düşmanlık, iki halk

arasındaki yanlış anlama ve güvensizlik, Moğolistan'da Çince eğitim eksikliği

kültürel boşluğun derinleşmesine yol açmıştır. Moğollar Sovyet dönemi boyunca

Çin'den uzak kaldığı için 1990'a kadar Çin medyası ve Çin eğitim

kolaylıklarından yararlanamamıştır. Mart 1996'da Moğolistan Başbakanı

Jasrai'nin Çin'i ziyareti sırasında iki hükümet arasında 1996-2000 dönemi için

eğitim değişimi ile ilgili anlaşma imzalanmıştır. Bu anlaşmaya göre Çin tarafı her

yıl 50 öğrenciye bilimsel araştırma için burs sağlayacaktır. 2000 yılına kadar 170

Moğol öğrenci Çin'in on şehrinde mevcut olan çeşitli üniversitelere kayıt

olmuştur.

Aralık 1999'da iki ülke arasında spor ve eğitim konusunda anlaşma

imzalanmıştır. Çince bazı Moğol üniversitelerinde öğretilmeye ve Çince gazeteler

yayınlanmaya başlamıştır. İki ülkenin çeşitli bölge ve iller arasında direk

bağlantıları ve kardeşlik ilişkileri kurulmuştur.

c. Sorunlar

Bazı siyasetçiler Moğolistan-Çin ilişkilerinin bugünkü gelişimini takdir

etse de Çin'in Moğolistan'a olan politikasının asıl amacının Moğolistan'ı

ekonomik ve demografik yollarla zayıflatmaya yönelik olduğunu düşünenler de

vardır. Sodnomgombo bunlardan biridir:

"Moğolistan-Çin Dostane İlişkiler ve İşbirliği Antlaşması’nın Siyasi

İşbirliği ile ilgili bölümü ihtiyatlı bir şekilde düzenlenmediğinden

bazı olumsuz etkiler doğurabilecektir. Bu antlaşmayı uluslararası

176 Batbayar, op. cit., 2002, s. 143.

Page 98: 1990 sonrası moğolistan dış politikası

hukuk açısından değerlendirdiğimizde Moğolistan'ın çıkarını

zedeleyen bir antlaşma olmuştur. İkili ilişkilerde ortaya çıkabilecek

anlaşmazlıkların çözümlenmesinde Çin’in keyfi davranması, baskıda

bulunması gibi bir tehlike bulunmaktadır. Aynı zamanda Çin'in

yatırımı Moğolistan'ın ekonomisinde önemli bir yer tutmaktadır, bir

bakıma Moğolistan'ın ekonomisinin güvenliğini tehdit etmektedir.

Özellikle Moğolistan'ın doğal kaynak piyasasını kendine bağlamak,

onun içinde ihracatın en önemli ürünü olan altın ve kaşmirin

piyasasına sahip olmak, Moğolistan'ı kalitesiz ürünlerinin piyasası

haline getirmek, gıda maddeleriyle insanların sağlığını zehirlemek ve

evlilikler yoluyla Moğol ırkını yok etmek gibi tehlikeler Moğolların

endişelendiği konulardır. İllegal yollarla Moğolistan vatandaşı

olanların, veya geçici olarak Moğolistan'a gelip yerleşenlerin, sınır

vizesiyle Moğolistan'ın içine geçenlerin, vize süresi bitenler ve

izinsiz olarak üretimde bulunanların sayısı son zamanlarda giderek

artmaktadır."177

Bazı araştırmacılara göre 1995'lerde Moğolistan'da yerleşmiş olan

Çinlilerin sayısı bugün 90 bin civarındadır. Çok sayıda Çinli Moğolistan sınırı

civarında yerleşmiş durumdadır.178 Moğolistan Çin ilişkilerinin gelişmesi ve

Çin'in iç istikrarının sağlanması Moğolistan'ın güvenliğiyle doğrudan ilintilidir.

i. Tayvan

Tayvan adası 390 km uzunluğunda, 140 km genişliğinde olup, 35.780

kilometrekarelik bir yüzölçüme sahiptir. Tayvan, Çin’i kuşatan adalar zincirinin

ortasında yer almaktadır.179 Chan Kayshek önderliğindeki Milliyetçi Parti Çin’de

Mao’nun önderliğindeki komünistlere yenilmesinden sonra, Tayvan Adası’na

çekilerek (1949) Milliyetçi Çin Cumhuriyeti’ni devam ettirmiştir. Tayvan, ABD’nin

177 Ch. Naidansuren ba D. Sodnomgombo, op. cit., s. 105. 178 Batbayar, op. cit., 2002, s. 106. 179 Nuraniye Hidayet Ekrem, “Çin-ABD İlişkilerinde Tayvan Sorunu: Eski Sorunun Yeni Gündemi,” Stratejik Analiz, No. 29, Eylül 2002, s. 76.

Page 99: 1990 sonrası moğolistan dış politikası

desteğiyle 1971 yılına kadar BM’de Çin’in tek temsilcisi sayılmıştır. Tayvan

Cumhurbaşkanı Li Denghui, demokrasi hareketini sürdürürken Çin ile yeniden

birleşmenin yollarını da araştırmış, 1991’de Çin’le savaş durumunun sona erdiğini

açıklamıştır.180

Tayvanlı stratejist Ouyang Fu, Tayvan’ın Çin için önemini şu şekilde

açıklamıştır. Birincisi, Tayvan, Çin için güvenlik konusunda hayati önem

taşımaktadır; ikincisi, Tayvan Çin’in Doğu Denizi ve Güney Denizi’yle olan

stratejik ilişkilerini kontrolü altında tutmaktadır, üçüncüsü, Tayvan, Çin’in Pasifik

Denizi’ne egemen ülke olmasını engellemektedir, dördüncüsü, Tayvan, Çin’in

ekonomik gelişmesini derinden ilgilendirmektedir.181

1991'de Taipai'deki Moğol ve Tibet İşleri Komisyon Başkanı’nın

Moğolistan'ı ziyaret etmesi Pekin'in Ulaanbaatar üzerine baskıda bulunmasına

sebep olmuştur. Tayvanlı ve Moğol yetkililerin karşılıklı resmi olmayan

ziyaretlerde bulunması, kültürel ve insani ilişkilerini geliştirmesi Pekin'i son

derece rahatsız etmiştir. Taipai Yönetimi’nde yetkisi bakan düzeyinde olan Moğol

ve Tibet İşleri Komisyon Başkanı, 1990'ın başından itibaren Moğolistan'da

gerçekleştirilen demokratikleşme sürecinin sağladığı fırsatlardan yararlanmak

istemiştir. Taipai, Tayvan'ı ziyaret etmesi ve dil öğrenmesi için Moğol

akademisyenleri, işadamları ve Çince öğretmenlerini Tayvan'a davet

etmektedir.182 Tayvan'ın hükümet dışı kuruluşu olan Moğol-Tibet Fonu

180 Ibid., s. 78. 181 Ibid., s. 77.’den Ouyang Fu. (1998) “Dolu Gung Zuo Jian Bao.”

<http//.www.mac.gov.tw/mlpolicy/mwreport/880715/8811/index.htm,> (

11Kasım,1999). 182 Batbayar, op. cit., 2002, s. 145.

Page 100: 1990 sonrası moğolistan dış politikası

Ulaanbaatar'da kendi ofisini açmıştır. Bu ofis Taipai ve Ulaanbaatar arasındaki

kardeş şehirler ilişkisini sürdürmeye çalışmaktadır.

Taipai Moğolistan'ın eski bakanları ve milletvekillerini sürekli davet

etmektedir. D. Byambasuren ve J. Narantsatsralt gibi eski Moğol Başbakanları da

Taipai'yi ziyaret etmiştir. Karşılığında Moğol ve Tibet İşleri Komisyon Başkanı

ve Taipai Belediye Başkanı dahil olmak üzere birçok Tayvan yetkili Ulaanbaatar'ı

ziyaret etmiştir. "Central News Agency”nın 16 Mart 1996 raporuna göre

Komisyonun yeni başkanı, en büyük isteğinin şu anda kendi ana topraklarında

yaşamakta olan 4.5 milyon Moğol ve 4.8 milyon Tibetli ile ilişkilerini

kuvvetlendirmek ve değişimlerini teşvik etmek olduğunu vurgulamıştır.

Tayvan'da Moğolistan'ın bağımsızlığının tanınması konusu zaman zaman

tartışmalara neden olmaktadır. Bağımsızlık yanlısı Demokratik İlerleme Partisi

(DİP) 1993 yılında muhalefetteyken Moğolistan'ın tanınması konusunda ısrar

etmeye başlamıştır. "Central News Agency”nın 22 Nisan 1993 tarihli raporuna

göre DİP, hükümetinin Moğolistan'ın bağımsız ülke olduğu gerçeğini

kabullenmesi gerektiğini bildirmektedir. Bunun karşılığında Milliyetçi Parti (MP),

Moğolistan'ın bağımsızlığını Tayvan'ın bağımsızlık konusunu uyandırmakta

kullanmakla DİP'lileri suçlamıştır. Pekin, Tayvan ve Ulaanbaatar arasındaki

ekonomik ve eğitim işbirliğine karşı çıkmamakla beraber bu konuyu çok hassas

bulmaktadır. Moğolistan hükümeti "İki Çin" politikası yada onun herhangi bir

benzeri politikadan kaçınmaktadır. 183

Aralık 1998'de Moğolistan Cumhurbaşkanı’nın Çin'i ziyareti sırasında Çin

tarafı Tayvan konusunu gündeme getirmiş ve "Tek Çin" politikasının Ortak

183 Ibid., s. 146.

Page 101: 1990 sonrası moğolistan dış politikası

Bildirgede yer alması gerektiğini belirtmiştir. Moğolistan hükümeti, "Tayvan

Çin'in ayrılmaz parçasıdır", "ÇHC Hükümeti Çin'i temsil eden tek yasal

hükümetidir" sloganları çerçevesinde ÇHC'nin izlediği "tek devlet, iki sistem" ve

"yeniden barışçıl birleşme" politikalarını desteklemektir. Moğolistan Tayvan'ın

sözde bağımsızlığını desteklememektedir.184

Tayvan medyasına göre Chen Shui-Bian Hükümeti Moğolistan ile

ilişkilerini geliştirmeyi amaçlamaktadır. 1999 yılında Chen, Taipai Belediye

Başkanı ile Ulaanbaatar'ı ziyaret etmiş ve Ulaanbaatar ve Taipai arasındaki kardeş

şehirler anlaşmasını imzalamıştır. Chen, Moğolistan eski Başbakanı J.

Narantsatsralt'ı Ekim 2000'de Taipai'ye davet etmiştir. Aynı tarihlerde China Post

gazetesinde "Taipai ve Ulaanbaatar muhtemelen ilişkilerini geliştirmek için

başkentlerinde ticari ofislerini açacaktır. Taipai, Moğol işçilerini Tayvan'a kabul

edecek imkanları araştıracaktır" şeklinde yazmaktaydı.185

Ocak 2002'de Tayvan, Çin Cumhuriyeti’nin egemenliğindeki topraklar

listesinden Moğolistan'ı çıkartmıştır. Bundan böyle bir Moğolistan vatandaşı,

"mevcut olmayan Çin" vatandaşı olarak değil, bir yabancı olarak Tayvan'ı ziyaret

edebilecektir. New York Times gazetesi bunu gerçeği geç gören geç kalmış tanıma

olarak nitelemiş ve "Moğolistan bağımsızlığını Çin'den 1911 yılında kazanmıştır,

Pekin de Moğolistan'ı yıllar önce tanımıştır" şeklinde yazmaktaydı. Bugünün

ulusal sınırlarını kabul etmekle Tayvan, milliyetçiler tarafından yönetilecek tek

Çin idealini terk etmektedir. Açık olarak da Komünistler tarafından yönetilen tek

Çin'in politikasını reddetmektedir.

184 Ch. Naidansuren ba D. Sodnomgombo, op. cit., s. 96. 185 Batbayar, op. cit., 2002, s. 147.

Page 102: 1990 sonrası moğolistan dış politikası

Mart 2002'de Tayvan yürütme organı Moğol ve Tibet İşleri Komisyonu’nu

feshetme kararını almıştır. Komisyonun feshedilmesi Moğolistan ve Tibet’in ayrı

birer ulus devletler olarak görülmesi, Çin Cumhuriyeti’nin parçaları olmadığının

kabulü, kısaca Tayvan'ın resmi olarak bu devletleri tanıması olarak

görülmektedir.186

ii. Dalai Lama ve Tibet

1980'lerin ikinci yarısında Çin-Moğol ilişkilerinin normalleşmeye

başlamasıyla Tibet ve Dalai Lama meselesi iki ülke arasında çekişmeli konu

haline gelmiştir. Moğol uzmanı Alan Sanders’e göre Moğolistan-Çin arasında

şimdi iki büyük sorun kalmıştır: Birincisi Dalai Lama, ikincisi de Çin'deki Moğol

milliyetçiliğidir. Çin'in engellemeye çalışmasına rağmen Dalai Lama 1990'larda

Moğolistan'daki demokratikleşme sürecinin yarattığı fırsattan yararlanmak için

Moğolistan'a birkaç kez resmi olmayan ziyarette bulunmuştur (1979,1982, 1991,

1994 ve 1995).187 Moğolistan'da Dalai Lama Budistler tarafından büyük hevesle

karşılanmaktadır. Moğol Budistleri tarafından dini lider olarak tanınan Dalai

Lama'nın dini amaçlı ziyaretlerini Moğolistan Hükümeti yasaklayamaz.188 Her

ziyaretin öncesinde ve sonrasında Pekin Moğolistan'ı protesto etmekte ve bundan

Moğolistan-Çin ilişkileri hasar görmektedir. Moğolistan Hükümeti 1991'de

olduğu gibi Dalai Lama’yı kendinden uzaklaştırmak için her defasında bildirge

yayınlamakla kendini yükümlü hissetmektedir. 1991 bildirgesinde dini kurumlar

ve inananların isteği üzerine Moğolistan'ı ziyaret eden Dalai Lama’nın bu

ziyaretlerinin Moğolistan dış politikasında veya onun tutumunda herhangi bir

değişikliğin yaşandığı şeklinde yorumlanması için herhangi bir geçerli sebep 186 Ibid., s. 148. 187 Lincoln Kaye, "Leading Spirit," Far Eastern Economic Review, September14, 1995, s. 54. 188 Idem. .

Page 103: 1990 sonrası moğolistan dış politikası

olmadığının altı çizilmektedir.189 Reuters haber ajansın haberine göre Mart

1992'de ÇHC Ulusal Güvenlik Bürosu İç Moğolistan Masası tarafından

yayınlanan belge Moğolistan, İç Moğolistan ve Buryatya Cumhuriyeti’nin Çin'e

ait olduğunu iddia etmekte ve Dalai Lama’yı Japon akademisyenleri ve ABD

Hükümeti’nin desteğiyle bu üç Moğolları birleştirerek Çin'den ayırmaya

çalışmakla suçlamaktadır. Yine aynı belge 1991'de Huhhot'ta tutuklanan İç

Moğolistan'ın muhaliflerini Ulaanbaatar'dan kitaplar kaçırmakla suçlamıştır.

Birkaç Moğol gazete belgeyi yayınlamış ve Moğolistan Dışişleri Bakanlığı

açıklama istediği sırada Ulaanbaatar'daki Çin Büyükelçiliği böyle bir belgenin

mevcudiyetini inkar etmiştir.190

Ağustos 1995'te beşinci ziyaretini gerçekleştirdiği sırada Dalai Lama

Ulaanbaatar'daki Gandan Tapınağı’nda 1990'dan beri düzenlenen en büyük dini

törene başkanlık etmiştir. Moğolistan'ın her bir yanından gelen 40 bine yakın

dinleyicinin önünde Dalai Lama: "Özgürlük, toplumun her bir bireyinin

sorumluluğunu aktifçe üstlendiği zaman yararlı olur. Moğollar bu kritik

döneminde inancını kaybetmemelidir" demiştir.191

Tibetliler Moğolistan'da Tibet Araştırma Merkezi, Tibet Dostluk Kurumu

gibi hükümet dışı organizasyonlar kurmuştur. Tibetli öğrenciler, Moğolistan ve

Tibet arasındaki güçlü kültürel bağları yeniden kurmak, Moğolistan'ın yeni

demokratik toplumunda okumak ve siyasi özgürlüğe katılmak için Moğolistan'a

gelmektedir.

iii. İç Moğolistan'daki Asimilasyon

189 Batbayar, op. cit., 2002, s. 148. 190 Batbayar, op. cit., 1993, s. 66. 191 Kaye, loc. cit.

Page 104: 1990 sonrası moğolistan dış politikası

ÇHC'nin İç Moğolistan Otonom Bölgesi’ndeki Moğolların durumu

Ulaanbaatar ile Pekin arasında uzun zamandan beri sorun oluşturmaktadır. 1911

yılında Manchu İmparatorluğu yıkıldıktan sonra Çin Hükümeti İç Moğolistan

üzerindeki kontrolünü kaybetmemiştir ve 1947 yılında Çin Komünistleri İç

Moğolistan'ı Çin'in bir parçası, otonom bölgesi haline getirmiştir. Otonom bölge

statüsünü kabul ederken Moğol dil, kültür ve değerlerinin korunacağını

belirtmesine rağmen bugün İç Moğolistan'da Han Çinlileri’nin yerleşmelerini

sağlamaktadır. 21.600.000 nüfusa sahip olan İç Moğolistan'da 3.5 milyon Moğol

yaşamaktadır. Bu sayı bölgedeki nüfusun altıda biri demektir. 1960'larda Kültür

Devrimi sırasında binlerce Moğol'un öldürülmesine yol açan ayrımcılık politikası

uygulanmıştır. Amaç ise Moğol bilincini yok ederek yerel Moğolların ulusal

onurunu kırmaktır. Ayrımcı politikasını İç Moğolistan'dan Şincan, Qinghai,

Gansu ve Kuzey Doğu Çin'in üç iline kadar genişletmiştir. İşkenceye maruz kalan

kişilerin sayısı tam olarak bilinmemekle beraber yaklaşık 500-600 bin olarak

tahmin edilmektedir. Bunlardan 200 bini sakat kalmış ve 16 bini katledilmiştir. Bu

insanlar "milliyetçilik" ve "anavatanı bölme" gibi suçlardan yargılanmıştır. Bu

ayrımcılık politikası 1981 yılında sona ermiş olsa da 1989 yılında Tiananmen

Olayları’nın yaşanmasının ardından yeniden uygulanmaya başlamıştır.

Komünistlerin Çinlileştirme politikası İç Moğolistan'da direnişle karşılanmaktadır

ve İç Moğolistan'da Çinlilerle evlenme oranı çok düşüktür.192

1990'da Moğolistan'da demokratik sürecin başlaması yıllardır Han

Çinlileri’nin hakimiyetine direnen İç Moğolistan Otonom Bölgesi’ndeki

Moğollara şüphesiz ki ilham ve umut kaynağı olmuştur. Yine bu dönemde İç

192 Morris Rossab, "Mongolia: A New Opening," Current History, 91/566 (September 1992), s. 282.

Page 105: 1990 sonrası moğolistan dış politikası

Moğolistan ve Moğolistan arasındaki ilişkilerin gelişmesi Çin komünistleri

tarafından "ruh kirliliği" olarak korku ile karşılanmıştır.193 İç Moğolistan'daki

Moğol milliyetçileri ile Çin Hükümeti arasındaki gerilimler 1990'ın başından beri

artmaktadır ve Pekin "ulusal bölücüler" olarak adlandırdıkları bu kişilere karşı

sürekli olarak uyarıda bulunmaktadır. İç Moğolistan'daki yeraltı ayrılıkçı

hareketlerinin kimi liderleri Moğolistan'a mültecilik yolunu araştırırken, kimisi

üçüncü ülkelere göç etmiş, kimisi de tutuklanmıştır. Çin Hükümeti

Moğolistan'daki gelişmelerden etkilenen İç Moğolistan Otonom Bölgesi’ndeki

ayrılıkçı gruplarla ilgili gizli belgeleri yayınlayan İngiltere'nin The Independent

gazetesinin saygın yazarı Andrew Higgins'i ülkesinden kovmuştur.194

1930'larda komünist yönetim altındaki Enternasyonalistler tarafından

ortaya atılan ve izlenmeye başlayan Pan-Moğolizm hareketi Eylül 1993'te

Ulaanbaatar'da toplanan Dünya Moğollar Konferansı sırasında yeniden gündeme

gelmiştir. Denizaşırı Moğollardan destek ve yardım alabilmek için eski Başbakan

D. Byambasuren tarafından düzenlenen bu konferanstan sonra Huhhot'taki İç

Moğolistan Araştırma Enstitüsü, "Amerika ve Japonya'nın desteğini alan Pan-

Moğolizm hareketi Çin'in bölünmesi anlamına gelir" uyarısında bulunmuştur. İç

Moğolların, Dış Moğolların ve Rusya Federasyonundaki Tannu, Tuva ve

Buryatların birleşme hareketlerine (Pan-Moğol) olan ilginin artması, Çin

Hükümeti’nin herhangi bir ayrılıkçı hareketin ufak bir kıvılcımını söndürmesine

sebep olmuştur. Fakat bu bölgelerdeki Moğollar arasındaki ilişkiler sınırlıdır.

Moğolistan'daki Moğollar, İç Moğolistan'daki Moğolların Çinlileştirildiklerini,

Moğol değerlerini kaybettiklerini düşünürken Güneydeki Moğollar ise Kuzeydeki

193 Idem. . 194 Batbayar, op. cit., 1993, s. 55.

Page 106: 1990 sonrası moğolistan dış politikası

Moğolları ikiyüzlü, hiddetli tüccarlar olarak değerlendirmektedir. Bu ayrı

Moğolların birleşmesi Çin'in korktuğu kadar kolay olmayacaktır.195

Şubat 1996 tarihli Reuters raporuna göre Ulaanbaatar'daki insan hakları

dernekleri, Çin'in komünist yönetimine muhalefet ettiği gerekçesiyle tutuklanan İç

Moğolistan ve diğer bölgelerdeki etnik azınlıkların serbest bırakılması konusunda

Pekin'e çağrıda bulunmuştur. İnsan hakları grupları ve İl Tovchoo gazetesi insan

hakları için mücadele eden Ulaanshuvuu, Hada ve yüzlerce İç Moğolların serbest

bırakılmasını istemiştir. İl Tovchoo gazetesi, Ulanshuvuu'nun 1991'de tutuklanan

tarih profesörü, Hada'nın ise kitap satıcısı ve 1995'te kapatılan Güney Moğol

Demokratik İttifakı’nın kurucusu olduğunu yazmaktadır. Wall Street Journal'ın

yazdığına göre İç Moğolistan olayı, Çin medyasının sınır bölgelerindeki ayrılıkçı

hareketlerle ilgili olarak en çok yer ayırdığı konudur. Gazete, bir çok yerel

faaliyetin gerçek bağımsızlık için çağrıda bulunmadığını, sadece bölgesel

güvenlik ve özgürlük, ek verginin önlenmesi, nükleer denemelerin yasaklanması

ve çocuk sayısı üzerindeki sınırlandırmanın kaldırılması gibi konular için çağrıda

bulunduklarını belirtmektedir. Moğol öğrenciler Ekim 2001'de Ulaanbaatar'daki

Çin Büyükelçiliği önünde eylem düzenlemiştir. Amaç siyasi mahkumların serbest

bırakılması ve 3.5 milyon Moğol'a (Çin istatistiklerine göre 1990'da Moğollar

bölge halkın % 15.6'sini oluşturmaktadır) karşı uyguladıkları asimilasyon

politikasının terk edilmesidir.196

iv. Batı ile Moğolistan Arasındaki İlişkilerin Gelişmesi

1978 yılından beri uygulanmakta olan reformun mimarı olan Den

Xiaoping, "düşük profil" dış politikası izlemekle Çin’in dünya ve bölge işlerinde

195 Morris Rossab, op. cit., s. 283. 196 Batbayar, op. cit., 2002, s. 153.

Page 107: 1990 sonrası moğolistan dış politikası

önderlik edemeyeceğini belirtmiştir. Bu fikir 1978 yılından beri Çin dış

politikasında rehberlik etmektedir. Soğuk Savaş’ın sona ermesi ve özellikle

1990’ların ortasından başlayarak ABD’nin (tüm dünyada hegemonyasını kurma

çabası çerçevesinde) Asya’da da etkinliğini arttırmasıyla bu politika sona ermiştir.

Süper güç olmaya yönelen Çin, günümüzün tek süper gücü olan ABD’nin

oluşturmaya çalıştığı tek kutuplu dünyaya ve Amerikan değerler sistemine karşı

durmaya başlamıştır. Çin, ABD’nin başını çektiği küreselleşme akımını dengesiz

ve eşitsiz bulmakta, küçük ve azgelişmiş devletlerin küreselleşme akımı

karşısında gelişme ve yaşama hakkı bulamadığını iddia etmektedir. Çin ABD’nin

sürekliliğini sağlamaya çalıştığı Pax Americana197 fikrine karşı durabilmek için,

SSCB’nin dağılmasından sonrası süper güç kimliğini kaybeden Rusya

Federasyonu ile stratejik ortaklığa yönelmektedir.198 Yine Çin'in girişimi üzerine

Rusya ve Orta Asya'nın dört ülkesi (Kazakistan, Kırgızistan, Tacikistan ve

Özbekistan) bölgesel bir güvenlik örgütünü kurmuşlardır. Şangay İşbirliği Örgütü

bu ülkeler arasındaki ekonomik işbirliği ile teröristler, ayrılıkçılar ve aşırı

dincilerle mücadelesini kolaylaştırma amacını gütmektedir.199 Çin, Rusya ile

askeri ittifakı andıran Dostluk Antlaşması’nı Temmuz 2001'de imzalamıştır.

Çinli akademisyen Ma Min World Affairs'de şöyle yazmaktadır: "ABD tek

kutuplu dünya politikasını gerçekleştirmek için eskiden Sovyetler Birliği’nin

koruması altında olan Orta Asya'ya ve Çin'in kuzeyindeki az nüfus ve geniş

197 Amerikan değerlerinin kabul edildiği, hukuksal, ekonomik, siyasal ve kültürel boyutları Amerikan değerlerine göre çizilmiş tek kutuplu dünyanın yarattığı barış ortamı. Kanbolat ve Ağacan, op. cit., s. 55. 198 Idem. . 199Ibid., s. 57.

Page 108: 1990 sonrası moğolistan dış politikası

toprağa sahip Moğolistan'a da nüfuz etmektedir. Çin bu durumu asla kabul

etmeyecektir."200

Çin medyası ABD ile Moğolistan arasında gelişen ilişkiyle Çin'in yakından

ilgilendiğini yazmaktadır. Jilin ilindeki Kuzey Doğu Asya Araştırma Merkezi

tarafından desteklenen "Kuzey Doğu Asya Araştırmaları" dergisinin öne

sürdüğüne göre ABD, Rusya ve Çin'in etkisini kontrol etmek için temel olarak

Moğolistan'ı kullanmayı düşünmektedir. Çin yöneticileri özellikle 1990'ların

yarısından itibaren Moğolistan ve ABD askeri ilişkilerinin somut gelişme

kaydettiğini not etmektedir.

v. Nükleer Silah Denemeleri

22 Ekim 1992'de Çin Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Moğolistan'ın nükleer

silahsız serbest bölge olma politikasına saygı duyduğunu ve desteklediğini

açıklamıştır. Çin'in Moğolistan gibi nükleer silahsız serbest bölge statüsüne sahip

ülkelere veya bölgelere karşı nükleer silah kullanmayacaklarını yada nükleer

silahla tehdit etmeyeceklerini duyurmuştur.

Rusya ve Çin'in, Moğolistan'ın nükleer silahsız serbest bölge statüsünü

desteklemesinin çeşitli sebepleri vardır. Bir kere, her iki ülke birbirlerine karşı

çekişmeleri bırakıp geniş çaplı işbirliğine yönelmiştir. İkincisi, her üç devlet de

bundan böyle anlaşmazlıkların barışçıl yollarla çözümlenmesini desteklerini,

komşu devletin ülkesi aleyhine doğrudan ve dolaylı olarak güç

kullanmayacaklarını veya tehdit etmeyeceklerini açıklamıştır. Aynı zamanda Çin

ve Rusya bir diğerinin egemenlik ve güvenliğine zarar verecek antlaşma ve

sözleşmeyi üçüncü tarafla imzalamayacaklarını ve bir diğeri aleyhine herhangi bir

200Batbayar, op. cit., 2002, s. 155.’den The Washington Post, October 18, 2001.

Page 109: 1990 sonrası moğolistan dış politikası

siyasi ve askeri ittifaka katılmayacaklarını da ilan etmiştir. Nükleer alanda ise iki

ülke Eylül 1994'te birbirlerine karşı ilk saldırıda bulunmayacaklarını bildirmiştir.

İkili antlaşmalar o zamandan beri karşılıklı güven, anlayış ve geniş işbirliği

havasında siyasi, askeri, ticari ve ekonomik alanda gelişmektedir.201

Gelişen ilişkilere rağmen Çin 1994'te Moğolistan'ın güney sınırı boyunca

nükleer deneme yapmaya devam etmiştir.202 ÇHC'nin Haziran ve Ekim 1994'te iki

kere nükleer deneme yapması Moğolistan Dışişleri Bakanlığı’nın protestosuna ve

Çin'den bu denemeyi durdurmasını istemesine yol açmıştır. Bu durum hala devam

etmektedir ve iki ülke arasındaki çekişmeye sebebiyet vermektedir. Yine Çin’in

Moğolistan'ın güney sınırı boyunca nükleer atık depolama yeri oluşturmayı

planlaması Moğolistan'ı endişelendirmektedir.203 1995'te de Çin iki nükleer

silahını Moğolistan'a yakın bölgede denemiştir. Çin Hükümeti Ulaanbaatar'ın

protestosuna rağmen Moğolistan'ın güney sınırı boyunca nükleer atıklarını

gömmeyi planlamaktadır.204 Aynı yıl Sincan'da nükleer silahın denenmesi

Moğolistan yetkililerince kınanmıştır.205

ÇHC bir çok kez protesto edilmesine ve kınanmasına rağmen nükleer

denemelere devam etmektedir. Nükleer silahın Moğolistan'a yakın bölgede

denenmesi her açıdan Moğolistan'ın geleceğine büyük zarar vermektedir.

B. MOĞOLİSTAN'IN YENİ İLİŞKİLERİ

1. Amerika Birleşik Devletleri

201 J.Enkhsaikhan, "Mongolia's Nuclear Weapon Free Status," Asian Survey, 40/2 (March/April 2000), s. 347. 202 Severinghaus, op. cit., 1995, s. 73. 203 Ibid., s. 74. 204 Severinghaus, op. cit., 1996, s. 39. 205 Ibid., s. 63.

Page 110: 1990 sonrası moğolistan dış politikası

a. ABD'nin Diplomatik İlişkisi Bulunmayan Tek Ülke

1910'larda büyük devletlerin daha fazla nüfuz alanına sahip olmak için

birbiriyle rekabet ettikleri sırada ABD de Mançurya ve Moğolistan'da nüfuz sahibi

olmak istemiştir. Moğolistan'ın bağımsızlığını ilan etmesi ve Moğolistan ile Rusya

arasında 1912'de anlaşmanın206 imzalanması, ABD'nin Asya'daki çıkarlarına ters

düşeceğinden Washington endişelenmiştir.207 Diğer büyük devletler gibi

(İngiltere, Fransa, Almanya) ABD de Moğolistan'ın diplomatik ilişki kurma

isteğine geç cevap vermiştir. Pekin'deki ABD Büyükelçisi ABD'nin Moğolistan'ın

bağımsızlığını tanımayacağı konusunda Yuan Shikai hükümetine güvence

vermiştir. Arşiv belgelerine göre aynı zamanda ABD yetkilileri, Rus diplomatlara

ABD’nin Rusya'nın Moğolistan'daki faaliyetine engel olmayacağı garantisini

vermiştir.208 Moğol akademisyenlere göre, Birleşik Devletlerin bu çifte

politikasının sebebi Çin'in, Moğolistan üzerindeki Rus etkenliğini kırabilecek

güce sahip oluncaya dek Moğolistan sorununun çözümsüz kalması isteğidir. O

dönemde Rusya her bakımdan (siyasi, ekonomik ve askeri) Çin'den daha

güçlüydü dolayısıyla Çin ve Rusya arasındaki savaştan ABD'nin bir şeyler

kazanamayacağı açıktı. Bu sebeple ABD Başkanı Wilson, Yuan Shikai'ya

Moğolistan'a karşı herhangi bir askeri saldırıda bulunmaması konusunda tavsiyede

bulunmuştur.209 Fransa, İngiltere ve ABD gibi büyük devletler, Çin'in

bütünlüğünü savunmakta ve Rus-Japon savaşından sonra Uzak Doğu’da oluşan

statükoyu bozmak istememekteydi. Yine de Fransa ve İngiltere Rusya'nın

206 Bu anlaşmaya göre Rusya, Moğolistan'ın otonom statüsünü kabul etmekte ve Moğolistan'a Çin askerlerinin girmesine izin vermeyeceğini belirtmektedir. Moğolistan tarafı ise Moğolistan'daki Rus tüccarlara özel imtiyaz tanımaktadır. Baldoo, op. cit., s. 33. 207 T.Tumerhuleg, "The Proclamation of Independence of Mongolia Under Bogdo Jhavzandamba Khutagt," Mongolia in the World, Ulaanbaatar, Ministry of Foreign Affairs of Mongolia, 2002, s. 27. 208 Ibid., s. 29. 209 Idem. .

Page 111: 1990 sonrası moğolistan dış politikası

Moğolistan'daki hareketini açıkça kınamamıştır, Almanya ve ABD ise Rusya'nın

Moğolistan politikasını eleştirmekteyse de Çin'i destekleyen hiçbir somut

harekette bulunmamışlardır. Bu durum açıkça göstermektedir ki, büyük devletler,

Çin ve Rusya arasındaki Moğolistan ile ilgili konulara tarafsız kalmayı tercih

etmekteydi. Moğolistan'da etki alanını genişletmek isteyen Çarlık Rusyası'nın

politikasıyla, Çin'den bağımsızlığını kazanmak isteyen Khalkha Moğol

liderlerinin Rusya'ya dayanma politikası birbirlerini tamamlamaktaydı.

4 Nisan 1920'de Pekin'deki ABD Konsolosu Charles Ederhardt beş

günlüğüne Moğolistan'ı ziyaret etmiştir. Moğol liderleri Washington'a ulaştırması

için Moğolca belgeleri Ederhardt'a iletmiştir. İlk iki belge Moğolistan'ın

imzaladığı anlaşmaların kopyası ve üçüncüsü Moğolistan'ın tarihini yeniden

anlatan ve ABD Hükümeti’nden Moğolistan'ın yeniden bağımsızlığını

kazanmasına yardımcı olmasını isteyen Bogdo Kaan'ın bildirgesiydi. Ederhardt,

ABD'ye yolladığı raporunda “Ülkede Japonlar çok aktifler ve iç savaş nedeniyle

Beyaz Ruslar güçsüz durumdalar. Bu yüzden Amerika, temsilcilerini göndererek

boş yeri doldurmalıdır" diyordu.210

14 Kasım 1921'de Moğolistan bağımsızlığını ilan etmiş ve Moğolistan

üzerindeki Çin’in egemenliğini tanımadığını, yabancı ülkelerle yasal ilişki kurmak

ve ticari ilişkilerini geliştirmek isteyen egemen halk devletinin kurulduğunu

belirtmiştir. Aynı gün Moğolistan Başbakanı ve Dışişleri Bakanı Bodoo,

Moğolistan Hükümeti’nin, Moğolistan Halk Cumhuriyeti (MHC) ve ABD

arasında diplomatik ilişkilerin kurulması, karşılıklı büyükelçilerin gönderilmesi ve

ticari bağların arttırılması isteğini ABD'ye iletmiştir.211

210 Batbayar, op. cit., 2002, s. 175. 211 Dugersuren, op. cit., 2002, s. 43.

Page 112: 1990 sonrası moğolistan dış politikası

1922'de Washington Antlaşması’yla dokuz büyük devlet Çin'in

bağımsızlık, egemenlik ve toprak bütünlüğüne saygı duyma yükümlülüğü altına

girmişti. Aynı yıl Kalgan'daki (Kuzey Çin'de yer almaktadır. Çin limanları ve

Moğolistan arasındaki ticari şehirdir.) Amerikan Konsolosu S. Sokobin

Moğolistan'ı ziyaret etmiş ve liderleriyle görüşmüştür. Ziyaretin amacı ise

sonradan anlaşıldığı üzere Moğolistan ile gelişen ekonomik ilişkilerin olanaklarını

araştırmak ve Washington Antlaşması’na uygun olarak Moğolistan ile Çin

arasında arabuluculuk yapmaktı. 1922 yılın başında Çin'deki ABD temsilcisi

ABD'nin, Çin'in çıkarlarına saygı duyduğunu ve Çin'in bölünmesine izin

vermeyeceğini belirtmiştir.212

Temmuz 1944'te Birleşik Devletleri Başkan Yardımcısı Henry A.Wallace

Çin'den SSCB'ye yolculuğu sırasında Ulaanbaatar'a gelmiş ve Moğolistan

yöneticileriyle görüşmüştür. Bu ziyaret, Roosevelt Hükümeti’nin Moğolistan'a

yönelik yeni politik tutumunun göstergesi olarak değerlendirilmiştir. Başkan

Yardımcısı H.A.Wallace ile birlikte bu yolculuğa katılan Moğol uzmanı Owen

Lattimore şu şekilde yazmaktadır:

"Bu ziyaret Birleşik Devletleri’nin gerçeği anlaması için önem

taşımaktadır. Gerçekte ise MHC uzun zamandan beri bağımsız

devlet olarak varlığını sürdürmektedir ve modern siyasi, ekonomik

yapısını geliştirmeye, güçlendirmeye çalışmaktadır. Moğolistan ile

SSCB arasındaki dostane ilişki ve askeri ittifak (1936 Paktı) bütün

dünyayı kapsayan savaş zamanında ABD'nin çıkarları ile uyum

içerisindedir. MHC güney komşusu ile karşılıklı anlayış içerisinde

eşit ilişki kurmaya çabalamaktadır. Bu ülke Uzak Doğu’da savaşı

önlemek için her şeyi yapmaya hazırdır ve bu yüzden saldırgan

212 Ibid., s. 45.

Page 113: 1990 sonrası moğolistan dış politikası

güçlere karşı küresel savaşın sonuçlanmasına katkıda

bulunmaktadır."213

1945 Yalta Konferansı’nda Stalin Japonya'ya karşı savaşa katılabilmesi

için birkaç çekince öne sürmüştür. Bu çekincelerden biri de Dış Moğolistan'ın

tanınmasıdır. ABD ve İngiltere’nin Stalin'in bu çekincesini kabul etmesiyle

Moğolistan dünyadaki büyük devletler tarafından tanınmaya başlamıştır.

ABD-SSCB arasında ideoloji ayrımı keskinleşmesiyle Moğolistan-ABD

arasındaki ilişki daha başlamadan sona ermiştir. Moğolistan’ın BM’e başvuruları

(1946, 1948, 55, 56, 57 ve 60) ABD tarafından sürekli olarak veto edilmiştir.

ABD 1961 yılında, Moğolistan ile diplomatik ilişki kurmaya hazır

olduğunu belirtmişti. Bu Batılı ülkelerle kuracağı ilk ilişki olacağı için kayda

değerdi. Moğolistan Hükümeti bunu olumlu karşılamıştır ve Moskova'da

görüşmelere başlamıştır. Fakat Ağustos'ta ABD "hayati ulusal çıkarları"

gerekçesiyle görüşmelerin ertelenmesi kararını almıştır. Chiang Kaishek

Yönetimi’nin ricası ve hilesi üzerine ABD görüşmelerden vazgeçmiştir. Çünkü bu

erteleme kararı, Tayvan Başkanı’nın ABD'yi ziyaretinden hemen sonra alınmıştır.

Moğolistan Hükümeti 10 Ekim 1972’de konuyu ilk olarak Amerikan tarafının ele

alması üzerine görüşmeleri başlatabileceği yönünde Dışişleri Bakanlığı’na talimat

vermiştir.

SSCB'nin Moğolistan ve ABD arasında diplomatik ilişkinin kurulmasına

karşı çıkmaması ve uluslararası ilişkilerdeki atmosferin yumuşamasıyla 1986

yılında ABD, Moğolistan ile diplomatik ilişki kurmak için harekete geçmiştir. İki

taraf uygun koşullar altında müzakerelerde bulunmuş ve 27 Ocak 1987 tarihinde

iki ülke arasında diplomatik ilişkinin kurulduğu resmen açıklanmıştır. 1987'de

213 Ibid., s. 51.

Page 114: 1990 sonrası moğolistan dış politikası

diplomatik ilişkinin kurulması ile ilgili 20 sayılı Politbüro kararı özellikle şunu

belirtmektedir: "Moğolistan 1970'lilerin ortasından 1980'lilerin ortasına kadar

müzakere başlatma sürecini ertelemiştir. Çünkü bu dönemde ABD, sosyalist

sisteminin üyesi Vietnam Demokratik Cumhuriyeti’ne saldırmıştır. Diğer bir

neden ise ABD ve ÇHC’nin, SSCB aleyhine işbirliği içerisinde olmasıdır."214

Moğolistan 1988 yılının sonunda Washington'da Büyükelçiliğini açmıştır ve G.

Nyamdoo Moğolistan'ın ABD'deki ilk Büyükelçisi olarak atanmıştır.215

b. 1987 Sonrasında İlişkiler

i. Siyasi Diyalog

1987'de iki ülke arasında diplomatik ilişki kurulduktan sonra ikili ilişkiler

hızla gelişmeye başlamıştır. ABD, Moğolistan'a her türlü desteği sağlayarak üst

düzey siyasi diyalogları arttırmaktadır. Moğolistan'da demokratikleşme süreci

geliştikçe Moğolistan'ı destekleyen ABD'nin tutumu güçlenmekte, aktifleşmekte,

ikili ilişkilerin çerçevesi genişlemekte ve siyasi diyaloglar sürekli olarak üst düzey

yetkililer arasında gerçekleşmektedir. 1991 yılında Moğolistan'ın yardım

konusunda yabancı ülkelere yaptığı çağrı karşısında ABD gıda, tıbbi malzeme ve

mali yardımda bulunmuştur.216

İki ülke arasındaki en önemli görüşme Moğolistan'ın ilk seçilmiş

Cumhurbaşkanı Punsalmaagiin Ochirbat’ın Ocak 1991'de ABD'yi ziyaret etmesi

ve Başkan George Bush ile görüşmesi olmuştur. İki başkan Moğolistan'ın Rusya

ve Çin ile iyi komşuluk ilişkilerini sürdürebilmesi çerçevesinde kendi çıkarlarını

ilgilendiren uluslararası konuları ele almıştır. Ziyaret sırasında ticari, bilimsel ve

214 Ibid., s. 77. 215 Idem. . 216 William, loc. cit.

Page 115: 1990 sonrası moğolistan dış politikası

eğitim anlaşmaları imzalanmıştır.217 Washington, Moğolistan'ın IMF ve Dünya

Bankasına üyeliğini desteklemektedir. P. Ochirbat ziyaret ile ilgili olarak yaptığı

basın toplantısında "Amerikan halkı, merkezi ekonomiden piyasa ekonomisine

geçişin mükemmel örneği olduğuna inandığı Moğolistan'ın demokratik

reformlarına büyük önem vermekte ve desteklemektedir. ABD, Moğolistan'ın

siyasi ve ekonomik reformlarını tutarlı ve devamlı bir şekilde desteklemektedir"

demiştir.218 Ocak 1991’de ABD Kongresi Moğolistan’ın En Çok Tercih Edilen

Devlet Statüsünü garantilemiştir.219 Temmuz 1991’de Moğolistan'ı ziyaret eden

Dışişleri Bakanı James Baker (1990’daki Moğolistan’ı ziyareti Ağustos 1990’daki

Irak’ın Kuveyt’i işgali ile yarıda kesilmişti), Bush Hükümeti’nin Moğolistan’ın

demokrasiye geçişine tam desteğini dünya kamuoyuna göstermeyi amaçlamıştı.

Bu amaç doğrultusunda diğer ülkelere Ulaanbaatar'a çeşitli yardımlarda bulunma

çağrısında bulunmuştur. James Baker yaptığı konuşmasında "Siyasi ve stratejik

açıdan ABD, ikili ilişkilerin ana trendini önceden belirleyebileceğine inandığım

Moğolistan'ın en önemli üçüncü komşusu olabilecektir” sözlerine yer vermiştir.220

Moğolistan Başbakanı Jasrai Haziran 1993'te ABD-Moğolistan İş Konseyi

Sempozyuma katılmaya ABD'ye gittiği sırada Clinton Hükümeti’nin üst düzey

yetkilileri, Senato, Beyaz Saray Dış İlişkiler ve Dışişleri Komiteleri’nin

başkanlarıyla görüşmüştür. Sempozyumda Jasrai "Demokrasi Moğolistan'da

sağlıklı bir şekilde yerleşmektedir ve Moğolistan güvenli yatırım ve ticaret ortağı

217 Idem. . 218 Batbayar, op. cit., 2002, s. 184. 219 Ibid., s.192. 220 Dugersuren, op. cit., 2002, s. 85.

Page 116: 1990 sonrası moğolistan dış politikası

olabilecektir" açıklamasında bulunarak ABD şirketlerine Moğolistan’a daha çok

yatırımda bulunması çağrısında bulunmuştur.221

Aralık 1993’te yayınlanan ABD Dışişleri Bakanlığı’nın bildirgesi uyarınca

ABD Silahların Önlenmesi Antlaşması’nın sözüne ve ruhuna sadık kalarak,

nükleer silahsız egemen Moğolistan devletini dostu saymaktadır. Silahların

Önlenmesi Antlaşması’na taraf olan nükleer silahsız ülkeler ABD'nin, nükleer

silahsız ülkelere karşı nükleer silah kullanmayacağı, nükleer silaha sahip olan

ülkelerle ittifak yapmayacağı güvencesinden yararlanabilecektir. Eğer Moğolistan

tehdit edilirse ve sorunun BM Güvenlik Konseyi’nce çözülmesini kararlaştırırsa,

ABD diğer konsey üyeleriyle beraber sorunun çözülmesi için elinden gelen her

şeyi yapacağını duyurmuştur. 222

Moğolistan ve ABD arasındaki ilişki açısından 1995'te gerçekleşen en

önemli olay belki de ABD Başkanı Bill Clinton'un eşi Hillary Rodham Clinton'un

Pekin Kadınlar Konferansı’na katıldıktan sonra Moğolistan'ı ziyaret etmesidir.

Hillary Clinton Moğolistan’a enerji sektörü için 3.5 milyon dolar ve çocuk sağlığı

için 1 milyon dolar yardım paketi getirmiştir. 7 Eylül 1995'te Moğolistan Devlet

Üniversitesi’nde yaptığı konuşmasında Moğolistan'ın siyasi ve ekonomik geçiş

sürecine harcadığı çabayı övmüş ve "Ben buraya Moğolistan'ın demokrasi,

bağımsızlık ve refahına ABD'nin güçlü desteğini iletmeye geldim" demiştir. Bu

konuşmanın yapıldığı sırada ABD Temsilciler Meclisi, temsilci hükümetini

geliştirmek için demokratik reform ve insan hakların güçlendirilmesi ve

derinleştirilmesi gerektiği yönünde karar almış ve Moğolistan'daki demokrasi,

insan hakları ve serbest piyasa ekonomisinin gelişmesi için desteğini devam

221 Batbayar, op. cit., 1994, s. 44. 222 Enkhsaikhan, op.cit., s. 350.

Page 117: 1990 sonrası moğolistan dış politikası

ettireceğini belirtmiştir.223 1995'te Cumhurbaşkanı Ochirbat'ın New York'ta BM'in

50. Yıldönümünü kutlamaları sırasında ABD Başkanı Clinton ile görüşmesi, ABD

senatör heyeti ve ABD Dışişleri Bakanlığı’nın Asya Bölümü Başkanı Vinston

Lord’un Moğolistan’ı ziyaret etmesi Moğolistan-ABD ilişkilerini

şekillendirmiştir.224

1996 yılında iktidara gelen Demokratik Koalisyon Hükümeti’nin ABD ile

olan ilişkilerini iki komşu ile olan ilişkiler düzeyine çıkarması kuşkusuz ABD’yi

memnun etmiştir. Clinton, Avustralya ve Tayland'a yaptığı ziyareti sırasında

Moğolistan'ın Asya'daki demokrasi örneği olduğunu belirtmiştir.225 Pasifik'teki

ABD askeri komutanı, Moğolistan Savunma Bakanı’na ABD'nin Moğolistan'ın

üçüncü komşusu olabileceğini belirtmiştir. Pasifik'teki ABD Askeri Birliği’nin

sorumlu olduğu bölgeleri arasında Moğolistan'ın hava sahası da yer almaktadır.226

ABD’nin Moğolistan’a olan ilgisi burada gelişen demokrasi, insan hakları,

hükümet dışı örgütler, seçmenlerin eğitimi, kadınlara karşı işlenen suçlarla

mücadele gibi konularda yoğunlaşmaktadır. Bu bağlamda 1998'de Moğolistan'ı

ziyaret eden ABD Dışişleri Bakanı M. Albright Moğolistan'ın demokratikleşme

çabasına ABD desteğinin devam ettiğini belirtmiştir. Albright'in Moğolistan

ziyaretini özel kılan ise çeşitli alanlardaki kadın liderlerle görüşmesi ve kadınların

siyasi karar alma sürecine katılmasının önemini ve değerini vurgulaması

olmuştur.227

ABD'nin bu tür üst düzey ziyaretlerine Moğolistan'ın iki komşusu şüphe

ile yaklaşmaktadır. SSCB'nin dağılmasından sonra oluşan boşluğu doldurmaya 223 Severinghaus, op. cit., 1996, s. 98. 224 Idem. . 225 Bayarkhuu, op. cit., 1996, s. 14. 226 Ibid., s. 15. 227 Gadaad Khergiin Yam, op. cit., s. 28.

Page 118: 1990 sonrası moğolistan dış politikası

çalıştığını düşünmektedir. Moğolistan'ın ÇHC ve Rusya Federasyonu arasında yer

alması ve son zamanlarda ABD ile yakın askeri işbirliği içinde olması bu iki

ülkeyi endişelendirmektedir.

11 Eylül 2001’de ABD’nin terörist saldırıya maruz kalmasını şiddetle

kınayan Moğolistan terörizme karşı mücadelede ABD ile birlikte hareket

edeceğini belirtmiştir. 2004 yılın ikinci yarısında Moğolistan Cumhurbaşkanı

ABD’yi ziyaret edecektir. Ziyaret sırasında iki ülke arasındaki ilişkiye temel teşkil

edecek Moğol-Amerikan Ortak Bildirgesi’nin imzalanması beklenmektedir.228

ii. Yardım

1991'de Moğolistan'ı ziyaretinden sonra James Baker, ABD’de

Cumhuriyetçi Parti ve onun ortak kurumu Uluslararası Cumhuriyetçiler Enstitüsü

(IRI)’ye Moğolistan'ın demokratikleşme sürecine yardımda bulunması için

birşeylerin yapılması gerektiğini söylemiştir. Bunun üzerine IRI uzmanları

Moğolistan'a gönderilmiştir. Onların amacı derin anlaşmazlık içerisinde olan

muhalif partilere koalisyonun oluşturulması gerektiğine inandırmaktı. IRI

stratejistleri, Demokratik Koalisyonun birleşmiş platformunun gerekliliğini, seçim

bildirgesinin tasarlanmasını ve Amerikan tipi seçim kampanyasını öğretmiştir.229

Moğolistan, Soğuk Savaş sonrasında içine düştüğü ekonomik bunalımdan

çıkmak için dış yardım arayışına yönelmiştir. 1991-1996 yılları arasında ABD,

Moğolistan'ın kalkınmasına yardımcı olacak programların uygulanmasıyla

ilgilenmekteydi. Barış Gönülleri 1991'de faaliyetlerine başlamıştır ve bugün yılda

yaklaşık 100 gönüllü çalıştırmaktadır. USAID (ABD uluslararası yardım

228 (2004), “Mongol Ulsyn Gadaad Bodlogo.” < http://www.extmin.mn/statement-LErdenechuluun.htm/ > (28.03.2004). 229 Nate Thayer, "Forward Steppes," Far Eastern Economic Review, March 27, 1997, s. 19.

Page 119: 1990 sonrası moğolistan dış politikası

programı) ilk olarak acil enerji yardımında ve ekonomik politik tavsiyelerde

bulunmayı önermiştir. Şimdi ise iktisadi büyüme, özel sektörlerin kalkınması,

özelleştirme, ABD yatırımı ve kırsal altyapısını geliştirme konularıyla

ilgilenmektedir. Eğitim alanında Moğol öğrencilerin ABD'ye gönderilmesini

teşvik etmektedir. Gıda yardım paketi acil ihtiyaçların karşılanması için

oluşturulmuş ve 1997-1998'de 20 bin ton buğday sağlamıştır. USAID yardımı

yıllık 12 milyon dolara ulaşmıştır. Bunun yanı sıra 5 milyon dolar da gıda yardımı

ve daha fazlası uluslararası konuları içeren programlara ayrılmaktadır. 230

ABD yardımlarının çoğu bağış şeklinde sağlanmaktadır. Yeni USAID

programları Moğolistan'ın kırsal kalkınmasını maddi yollarla geliştirme şeklinde

tasarlanmıştır. Örneğin bu programlarından biri olan Çiftçi programı, çobanların

ekonomik kararın alınmasına katılmasını sağlamak ve piyasanın kalkınmasında

kurumsal kapasitenin oluşturulmasıdır. Program, yerel kaşmir keçilerinin

çoğaltılmasına yardımcı olmakta, yeni tarım teknoloji ve işletme yöntemlerini

tanıtmaktadır. Diğer USAID projeleri Gobi Bölgesel Ekonomik Büyümenin

Teşviki, "Gobi İş Haberleri" yerel gazetesinin ve yerel radyo istasyonunun

çiftçilere daha fazla ticari bilgileri sağlamasına, çiftçilerin serbest piyasa

sisteminden yararlanmasını arttırmasına ve piyasaya entegre olmasına yardımcı

olmaktır. USAID aynı zamanda çiftçilerin ticaretini modernleştirmek ve

çeşitlendirmek için sermaye sağlayan banka dışı mali kuruluşların kurulmasına

yardımcı olmuştur.

iii. Ticari İlişki

230 Batbayar, op. cit., 2002, s. 184.

Page 120: 1990 sonrası moğolistan dış politikası

1991'de Moğolistan ve ABD hükümetleri arasında Ticari Anlaşmanın

sonuçlanması iki ülke arasındaki ticari ilişkinin genişlemesi için uygun ortam

yaratmıştır. Washington, Moğolistan'ın ekonomik kalkınmasına yardımcı olmak

amacı ile ABD tekstil piyasasına girmesini kolaylaştırmak için Moğolistan'ın

serbest kotasını kabul etmiştir, fakat Amerikan ticari yetkililerinin korktukları ise

Çin ve Hong Kong şirketlerinin çok sayıda tekstil ürünlerini "Moğolistan'da

üretilmiştir" etiketiyle Amerika'ya sokmak istemesidir. Nisan 1993'te Moğolistan

ve Amerikan gümrük yetkilileri Moğolistan'ın kuzeyindeki Darkhan kentinde

ABD'ne nakil etmek üzere binlerce dolar değerinde Çin'de üretilmiş ürünler

bulmuştur. Yasal olmayan bu durumun devam etmesi halinde ABD hükümeti

çareyi Moğolistan’ın serbest kotayı kaldırmakta bulacağını belirtmektedir.231

1999'da ABD Kongresi, Moğolistan ile olan ticari ilişkisini daimi hale

getirme ve Temmuz ayında da ABD Başkanı, Moğolistan'ı Tercihli Ticari Sisteme

dahil etme kararını almıştır. Bu yüzden Moğolistan, ABD ile ticari ilişkisini

genişletecek en uygun koşula sahip olmuştur. Böylece Moğol malların (tekstil

ürünleri üzerindeki kota 1991’de kaldırılmıştı) ABD piyasasına girmesi için kota

limiti kaldırılmış bulunmaktadır. 232

1999'da ABD ile olan ticaret hacmi Moğolistan'ın toplam ticaret hacminin

% 8.9'una 2001 yılında % 10.4’üne denk düşmektedir. Bu oran 1995'in oranından

2.5 kat daha fazladır (ABD ile Moğolistan arasındaki ticaret hacmi Tablo I’de

gösterilmiştir). Moğol ihracatçıları ABD'ye 1995’te 25.8 milyon dolar değerinde

ihracat yaparken ihracatını çok çabuk arttırmıştır ve 2001'de 84.7 milyon dolar

231 Peter Hannam, "Dragons Breath," Far Eastern Economic Review, June 17, 1993, s. 52. 232 Gadaad Khergiin Yam, loc. cit.

Page 121: 1990 sonrası moğolistan dış politikası

tutarında ihracat yapabilmiştir (toplam ihracatın % 22’si). Kaşmir işletmeciliği,

petrol arama, maden ve tekstil gibi alanlarda yaklaşık 52 Amerikan ve Amerikan-

Moğol ortak şirketi faaliyette bulunmaktadır. Geçtiğimiz yıllarda Moğol tekstil

ürünleri ABD piyasasında istikrarlı konum elde etmiştir.233

Tablo I: Moğolistan-ABD Ticaret Hacmi milyon dolar

1995 1999 2000 2001

Toplam dönüşüm 40.3 77.8 121.3 98.6

İhracat 25.8 46.3 92.9 84.5

İthalat 14.5 31.5 28.4 13.9

Kaynak: Mongol Ulsyn Undesnii Statistikiin Gazar, Mongol Ulsyn Statistikiin Emkhtgel 2001, Ulaanbaatar, Mongol Ulsyn Undesnii Statistikiin Gazar, 2001, s. 196.

Moğolistan ile ABD arasındaki ilişkileri genişletmek için iki ülke arasında

siyasi diyaloga uygun ortamların oluşturulması, ikili ilişkilerin yasal temelinin

güçlendirilmesi, ticareti genişletme ve doğrudan yatırımın arttırılması gibi

politikalar uygulanmalıdır. 234

iv. Eğitim ve Askeri İşbirliği

İki ülkenin akademik kuruluşları arasındaki işbirliği gelişmektedir.

Moğolistan bilim adamları, Amerikan jeolojik araştırma grupları, NASA ve diğer

programlarla işbirliği içinde çalışmaktadır. Birleşik Devletler Asya Çevre

Programı’nın yeni anlaşması şehir planlama, bölgesel ve mali işletmeciliği üzerine

odaklanmıştır. Moğolistan, genç Moğol uzmanlarının eğitimi, sosyal alanda

233 Idem. . 234 Ibid., s. 29.

Page 122: 1990 sonrası moğolistan dış politikası

bilimsel ve teknik keşiflerin tanıtılması ve işbirliğine büyük önem vermektedir.235

Askeri işbirliğinin başlangıcı İngilizce öğretme, askeri adalet, tıp bilimi, sivil-

asker ilişkileri, sivil savunma, felaketi önleme ve insani yardım şeklinde

gerçekleşmeye başlamıştır.

Moğolistan ile ABD arasında askeri eğitim ve tatbikatlar çerçevesinde

savunma işbirliği yeni programların uygulanmasıyla her geçen gün gelişmektedir.

Moğolistan, Barış Gücü Operasyonu’na katılmak için elit bir ordunun kurulması

ve Moğolistan Silahlı Kuvvetleri’nin modernizasyonu için ABD'den yardım

istemiştir.236

2. Japonya

a. 1990 Öncesinde Moğolistan Japonya İlişkileri

1904-1905’de Çarlık Rusyası’nı yenilgiye uğratan Japonya, Asya’da

Moğolistan’ın bağımsızlığını kazanabilmesi için tek umut olmuştur. Moğol

liderleri, bağımsızlıklarını destekleyebilecek tek ülke olduğuna inandıkları Japon

Hükümeti’ne savunma ve ticari işbirliği için 1912-1914 arasında talepte

bulunmuştur. Fakat Japon Hükümeti Moğolistan'ın bu talebine ret cevabı

vermiştir.237 Bunun nedeni 1907 ve 1912'de Çarlık Rusyası ile yapmış olduğu

gizli anlaşmalardır.238

1931’de Japonya Mançurya’yı işgal ederek Moğolistan’ın komşusu haline

gelmiştir. 1935 yılında Japonya ve Moğolistan arasında Mançurya’da

gerçekleştirilen müzakereler sırasında Japon tarafı sınır sorunlarının çözümüne

yanaşmamıştır. Bunun yerine Japonya'nın askeri planlarını gerçekleştirilmesi için

235 Idem. . 236 Batbayar, op. cit., 2002, s. 185. 237 Ibid., s. 187. 238 Dugersuren, , op. cit., 2002, s. 78.

Page 123: 1990 sonrası moğolistan dış politikası

uygun olan Moğolistan toprağında birkaç üssün kurulması için bütün olanaklarını

kullanmıştır. Gerçekte ise Japon tarafı Ulaanbaatar, Bayantumen ve diğer yerlerde

yarı diplomatik statüye sahip beş tane temsilciliğin açılma talebinde bulunmuştur.

Moğolistan'ın reddetmesi durumunda Moğolistan büyük tehlike ile karşı karşıya

kalacaktı. Moğolistan bu talebi reddetmiştir ve sınır görüşmeleri herhangi sonuç

getiremeden sona ermiştir.239

SSCB yöneticileri, Japonya'nın bu durumunu SSCB'nin Uzak Doğusu ve

Sibirya'ya doğrudan tehdit olarak algılamıştır ve 1936 yılında SSCB, Moğolistan

ile Savunma Protokolü imzalamıştır. Moğolistan-Japonya ortak sınırında artan

gerilim 1939 yılında patlak vermiştir ve Japon askerleri Moğolistan'ın doğu

sınırına saldırıya geçmiştir. Moğolistan, SSCB askerleri sayesinde Japon

askerlerini ülkesinden çıkartabilmiştir.240 1941'de Sovyetler ve Japonya arasında

imzalanan Ortak Beyannamede Japon tarafı Moğolistan'ın ülkesel bütünlük ve

sınır ihlal edilmezliğine saygı duyacağını belirtmiştir.241 1945’te İkinci Dünya

Savaşı’nın bitmesine birkaç ay kala Moğolistan, Japonya'ya savaş ilan etmiştir ve

Sovyet askerleriyle birlikte Mançurya ve Tibet’te saldırılar düzenlemiştir.

1957 yılında Moğolistan Hükümeti, ilk defa Japonya ile ilişkilerin

düzelmesine hazır olduğunu belirtmiştir. Bunun nedenini belki de SBKP’nin 20.

Kongresi’nden aramalıyız. Kruşçev’e göre sosyalist ve kapitalist sistemlerinin

yanyana varoldukları tartışma götürmez bir gerçektir. Kongre’de sosyalizmin

kapitalist ülkelere şiddet ve savaş olmaksızın da girebileceğini söyleyerek Sovyet

dış politikasını “barış içinde bir arada yaşama” ilkesi ve kapitalizm ile sosyalizm

arasında bir savaşın kaçınılmaz olduğu görüşünü reddeden bir temel üzerine 239 Ibid., s. 46. 240 Batbayar, op. cit., 2002, s. 188. 241 Dugersuren, op. cit., 2002, s. 46.

Page 124: 1990 sonrası moğolistan dış politikası

oturtmuştur.242 1960'ların başında Japon tarafı da ilişkilerin kurulmasının uygun

olduğunu söylemiştir. Haziran 1961'de ABD'nin Moğolistan ile diplomatik ilişki

kurmak için görüşmelerde bulunmak istediği sıralarda Moskova'daki Japon

Büyükelçiliği aynı amaç için iki kişiyi Moğolistan'a göndermek istemiştir.

Moğolistan Hükümeti ise iki ülke arasında varolan savaş durumunu durdurmak,

diplomatik ilişki kurmak ve ilk görüşmelerin büyükelçilikler düzeyinde

yapılmasını istediğini belirtmiştir. ABD'nin "hayati ulusal çıkarları" gereği

Moğolistan ile yapılmasını kararlaştıran görüşmelerini iptal etmesi Japonya'yı da

çıkmaza sokmuştur.243

1971 yılında iki ülke arasında diplomatik ilişki kurma müzakereleri

Moskova'daki Moğolistan ve Japon Büyükelçileri arasında başlamıştır.244

Görüşmelerin başlaması için Moğolistan tarafı 1971 başında Japonya'ya önemli

bir memorandum iletmiştir. Memorandumun içeriğine bakıldığında iki ülke

arasında karşılıklı kazançlı ekonomik ilişkilerin gelişmesinin iki ülke arasında

diplomatik ilişkinin kurulmasına katkıda bulunacağı yorumu göze çarpmaktadır.

Eğer Japon tarafı bu tür bağların gelişmesini istiyorsa Moğolistan karşılıklı

kazancın somut sorunları üzerine fikir alışverişinde bulunmaya hazırdır. 11 Şubat

1971'de Halkın Büyük Huralı iki ülke arasındaki savaş durumunu sona erdiren

kararı almıştır. Moğolistan dış politikası barış içinde bir arada yaşama ilkesine

uygun olarak farklı sosyo-politik sisteme sahip ülkelerle ilişkiyi geliştirmeyi

amaçladığını belirtmiştir.

Müzakereler sırasında Moğolistan tarafı 1939 Khalkhyn Gol savaşının

tazminatının ödenmesi konusunu gündeme getirmemeyi ve Japon tarafı ise 242 Oral Sander, “Siyasi Tarih 1918-1994,” 5. Baskı, Ankara, İmge Kitabevi, 1994, s. 337. 243 Dugersuren, op. cit., 2002, s. 78. 244 Ibid., s. 79.

Page 125: 1990 sonrası moğolistan dış politikası

ekonomik işbirliği yoluyla Moğolistan’a yardımda bulunmayı kabul etmiştir.

Böylece 24 Şubat 1972'de iki ülke arasında diplomatik ilişki kurulmuştur. Aynı yıl

Moğol-Japon Ekonomik Komisyonu ekonomik işbirliği için görüşmelere

başlamıştır. 1977 yılında ekonomik işbirliği anlaşması tazminatın ödenmesi

sorununu hemen hemen çözmüştür ve iki ülke arasında ekonomik işbirliğinin

gelişmesi için temel taşını koymuştur.245

1980'li yılların sonunda iktisadi planlama ve dış ticaret ile yakından

ilgilenen Moğolistan Hükümeti, Japonya ile ilişkinin geliştirilmesinin

Moğolistan’ın yararına olacağını vurgulamıştır. Aralık 1987’de, hangi sürecin

Moğolistan'ın Japonya ile olan ilişkilerini geliştireceği konusunda hükümete

somut tavsiyelerde bulunmak üzere Hükümetlerarası Çalışma Grubu

oluşturulmuştur. Bu Çalışma Grubu’nun ortaya attığı, Japonya’yla aktif ekonomik

ilişki kurma çağrısında bulunan öneriyi Başbakan D. Sodnom Ekim 1988’de

onaylamıştır.

1988 yılın sonunda İktisadi Planlama Devlet Komitesi’nin Başkan

Yardımcısı T. Namjin Japonya’yı ziyaret etmiş ve iki ülke arasındaki ekonomik-

ticari ilişkilerin teşviki için önerilerde bulunmuştur. T. Namjin, Moğol

Hükümeti’nin temel amacının yüksek teknolojiyle Moğolistan’ın hammaddelerini

işletebilecek endüstrinin geliştirilmesi ve yüksek değere sahip tüketim malını

dünya piyasasına sürebilmesi olduğunu açıklamıştır. T. Namjin özellikle çelik ve

bakır fabrikasının kurulması, iletişim araçların üretilmesi, madenlerin ortaklaşa

araştırılması, küçük ve orta ölçekli girişimlerin kurulmasını önermiştir. Bunun

yanı sıra iki taraf Moğolistan’ın turistik potansiyelinin nasıl araştırılacağı ve Japon

245 Ibid., s. 80.

Page 126: 1990 sonrası moğolistan dış politikası

turistlerini Moğolistan’a nasıl çekeceği konusunda fikir alış verişinde

bulunmuşlardır.

İki ülke arasındaki siyasi ilişkiler de üst düzeyde gelişmeye başlamıştır.

Mayıs 1987’de Moğolistan Dışişleri Bakanı M. Dugersuren Japonya’yı ziyaret

etmiş ve Mayıs 1989’da da Japon meslektaşı Moğolistan’a resmi ziyarette

bulunmuştur. 1972’den beri ilk defa Dışişleri Bakanları karşılıklı ziyaretlerde

bulunmaktadır. Ulaanbaatar’ın isteği üzerine Japon Hükümeti ekonomik işbirliği

potansiyelinin belirlemesi için özel heyet göndermeyi kabul etmiştir.

Moğolistan’daki Japon Büyükelçisi başkanlığındaki özel heyet Ağustos 1989’da

Moğolistan’a gelmiştir ve yakın gelecekte Japonya'nın yardım yapabileceği

alanlarını belirleyerek Japon Hükümeti’ne göndermiştir.246

b. Kapsamlı Ortaklığa Doğru

i. Siyasi Diyalog

Soğuk Savas’ın bitmesi her iki ülke için büyük fayda sağlamıştır.

Moğolistan “de facto” olarak bağımsızlığını kazanmış ve uluslararası alanda daha

fazla ülkeyle işbirliği yapma imkanına sahip olmuştur. Bu bağlamda Moğolistan,

demokratik reform ve piyasa ekonomisine geçişini destekleyecek Asya’nın en

etkin ülkesi Japonya’ya yönelmiştir. Japonya için Soğuk Savaş’ın bitmesi ve

SSCB’nin süper güç kimliğini yitirmesi ABD’nin denetiminden kurtulma,

kendine özgü bir devlet yapılanmasıyla Asya’da gerçek bir Japon varlığını

sürdürebilme fırsatının ortaya çıkması biçiminde değerlendirilmiştir. Bunun için

Japonya çevredeki diğer devletlerden destek kazanmak, onların Japonya’ya olan

güvenlerini artırmak ve yakın ilişkiye girmek yoluyla yavaş yavaş hedefine

246(2003), “Bilateral Relations.” <http://www.mofa.go.jp/region/asia-paci/mongolia/index.html> (30.11.2003).

Page 127: 1990 sonrası moğolistan dış politikası

ulaşmaktan başka çözüm yolu olmadığının farkına varmıştır.247 İki ülkenin

örtüşen ortak çıkarı Moğolistan ve Japonya’yı birbirlerine yaklaştırmış ve

işbirliğine yeni bir ivme kazandırmasını sağlamıştır.

Ağustos 1991’deki Japon Başbakanı Toshiki Kaifu’nun Moğolistan’ı

ziyareti bu amacın gerçekleştirilmesi için atılan ilk somut adım olmuştur. Japonya,

uluslararası toplulukların ve G-7’nin tek etkin Asya ülkesi olarak Moğolistan’ın

reform sürecini desteklemekte, Moğolistan’ın geçiş dönemin zorluklarını

aşabilmesi için G-7 ülkelerine ve geniş çaplı uluslararası topluluklara yardım

çağrısında bulunmaktadır. Başbakan Toshiki Kaifu’nun kişisel desteğiyle G-7,

1990’daki Houston ve 1991'deki Londra toplantılarında Moğolistan'ın reformunu

desteklemişti.248 Japon tarafı Moğolistan'daki demokratikleşme süreci ve serbest

piyasa ekonomisine geçişin başarısı, Doğu Asya bölgesinde barış ve istikrarın

sağlanmasına katkıda bulunduğuna inanmaktadır.249 Moğolistan için Başbakan

Kaifu’nu ziyareti demokratik, endüstrileşmiş ülke lideri tarafından gerçekleştirilen

ilk ziyaret ve Japon Hükümeti’nin Moğolistan’a olan desteğinin göstergesi olarak

önem taşımaktadır.250

Japon Dışişleri Bakanlığı’nın Asya Bölüm Başkanı R. Kato ikili

ilişkilerini “Kapsamlı Ortaklık" çerçevesinde gelişmesi gerektiğini

düşünmektedir. Bu düşüncesini Kato 1996’da Moğolistan’ı ziyareti sırasında dile

getirmiştir. Kato’ya göre "Kapsamlı Ortaklık", ikili ilişkilerin ekonomik, eğitim

247 Ömer Sıdık, “Soğuk Savaş Sonrası Japon Dış Politikası: Hegemonya’ya Geri Dönüş mü?,” Stratejik Analiz, C. I, No. 5, Eylül 2000, s. 52. 248 Bayarkhuu, op. cit., 1998, s. 62. 249(2003), “Bilateral Relations.” <http.//www.mofa.go.jp/region/asia-paci/mongolia/index.html> (30.11.2003). 250(2003), “Bilateral Relations.” <http://www.mofa.go.jp/region/asia-paci/mongolia/index.html> (30.11.2003).

Page 128: 1990 sonrası moğolistan dış politikası

yönlerinin yanı sıra siyasi ve güvenlik yönlerini da kapsayacaktır.251 Başbakan

Mendsaikhanıy Enkhsaihan Şubat 1997’de iki ülke arasında diplomatik ilişki

kurulmasının 25. Yıldönümü nedeniyle Japonya’yı ziyareti sırasında252 “Kapsamlı

Ortaklık" çerçevesinde ikili ilişkilerin aktif bir şekilde gelişmesini kabul etmiştir.

"Kapsamlı Ortaklık", siyasi ilişkilerin karşılıklı anlayış, güven, ticari ve ekonomik

ilişkilerde eşitlik ve karşılıklı kazanç üzerine temellenmesi, kültürel, eğitim ve

bilimsel bağlarını içeren geniş çaplı insani hareketlilik, hükümet düzeyinde aktif

siyasi diyalog, savunma ve güvenlik konularda anlaşma, uluslararası örgütler

dahil uluslararası arenada ortak katılım gibi hususları içermektedir.

İki hükümet arasında savunma ve güvenlik konularını içeren siyasi diyalog

1997’de başlamıştır. Savunma Bakanı D. Dorligjav Japonya’yı ziyaret ederek

bölgedeki askeri ve siyasi durum ile ilgili fikir alışverişinde bulunmuştur. Japon

Savunma Güçleri Başkan Yardımcısı A. Hozuki aynı sene Moğolistan’ı ziyaret

ederek Moğol yetkililerini ilk defa Japon Askeri Koleji’ne davet etmiştir.

Moğolistan Ulusal Güvenlik Konseyi Sekreteri, Savunma Bakanlığı Dışişleri

Bölüm Başkanı ve Moğolistan Askeri Kolejin Rektörü 1998’de Japonya’yı ziyaret

etmiş, askeri tatbikat ve diğer konuları ele almıştır.253

Moğolistan ve Japonya Dışişleri Bakanlıkları 1997’de Çin, Rusya, Kore

Adaları ve Orta Asya'nın bölgesel durumları, Kuzey Doğu Asya’daki güvenlik

diyalogu ve BM’de Japonya ile Moğolistan arasındaki işbirliği gibi konuları

içeren siyasi diyalogu başlatmıştır.254 Bu siyasi diyalog, Japonya ve Moğolistan

Dışişleri Bakanlıkları’nın geniş çaplı ve serbestçe fikir alışverişinde bulunmasına, 251 Batbayar, op. cit., 2002, s. 195. 252(2003), “Bilateral Relations.” <http://www.mofa.go.jp/region/asia-paci/mongolia/index.html> (30.11.2003). 253 Batbayar, op. cit., 2002, s. 198. 254 Idem. .

Page 129: 1990 sonrası moğolistan dış politikası

uluslararası durumlarla ilgili bilgi değişiminin sağlanmasına, karşılıklı güvenin

derinleşmesine ve iki ülke arasında "Kapsamlı Ortaklık"ın kurulmasına yardımcı

olmaktadır.255

Mayıs 1998’de Moğolistan Cumhurbaşkanı Natsagiin Bagabandi

Japonya'yı ziyareti sırasında İmparator Akihito, Başbakan R. Hashimoto ve

Japonya’nın diğer üst düzey yetkilileriyle görüşmüştür. 14 Mayıs 1998’de

imzaladığı “Ortak Beyanname”de Cumhurbaşkanı Bagabandi, uluslararası barış

ve güvenliğin sağlanmasına daha aktif katılması ve uluslararası toplulukta kendi

konumuna uygun rol oynaması için Japonya’nın BM Güvenlik Konseyi’ne daimi

üyeliğini desteklediğini belirtmiştir.256

Soğuk Savaş’ın sona ermesinin ardından Japonya, uluslararası alandaki

siyasi statüsünü yükseltmek için BM Güvenlik Konseyi’ne daimi üye olmak gibi

ciddi istekte bulunmuştur. 1999’un başlarında dönemin Japon Dışişleri Bakanı

Takamura bu arzusunu dile getirerek: “Japonya’nın bir daimi üye devleti gibi,

BM’de rolünü yerine getirebilecek kapasitesi vardır” demiştir ve 1999’dan

itibaren Tokyo üç yönden BM ile ilgili dış politikasını uygulamaya

hazırlanmıştır.257 Birincisi, Japonya’nın BM Güvenlik Konseyi Temsilcisi Satou,

BM üyesi olan 189 ülkeyi tek tek ziyaret ederek, Japonya’nın daimi üyeliğine

destek olmalarını sağlamaya çalışmıştır. İkincisi, BM’de etkileyici güce sahip

kişisel güçleri kullanarak (örneğin BM Ekonomi Komitesi Başkanı veya BM

Geliştirme Komitesi Başkanı gibi kişileri kullanarak), onların gücüyle BM’e baskı

yapmaya girişmiştir. Üçüncüsü, BM’deki geçici üyelerin mevkisini yükseltmek ve 255 (2003), “Comprehensive Partnership.” <http://www.mofa.go.jp/announce/event/2001/7/0712html> (30.11.2003). 256(2003), “Bilateral Relations.” <http://www.mofa.go.jp/region/asia-paci/mongolia/index.html> (30.11.2003). 257 Sıddık, op. cit., s. 56.

Page 130: 1990 sonrası moğolistan dış politikası

sayısını arttırmayı hedeflemiştir. Günümüzde Japonya BM daimi üyesi

olmamasına rağmen, BM’ye maddi katkıda bulunma konusunda ABD’den sonra

ikinci sırada yer almaktadır. (ABD % 25’ini, Japonya % 17.9’unu sağlamaktadır)

Japonya katkı payını % 10 indirerek BM’e baskıda bulunmayı düşünmektedir.258

Moğolistan’ın geçiş sürecine Japonya’nın desteği kuvvetli bir şekilde

devam etmektedir. Bunun en büyük göstergesi Temmuz 1999’da Başbakan Keizo

Obuchi’nin Moğolistan'ı ziyaretidir. Bu ziyaret Moğolistan’da demokratik

reformun başlamasından bu yana Japon Başbakanı tarafından gerçekleştirilen

ikinci ziyarettir. Japonya Başbakanı Obuchi, bu ziyaretin barış ve demokrasi

değerleri üzerine temellenmiş ikili ilişkilerin yeni aşamasının başlangıcı olduğunu

vurgulamış ve Moğolistan’ın reform ve yenileme çabalarına Japonya’nın aktif

desteğini yenilemiştir. Obuchi gelecek yüzyılda "Kapsamlı Ortaklık”ın

oluşturulması için Japonya’nın daha fazla çaba harcayacağını kuvvetle

vurgulamıştır. Başbakan Obuchi ve Moğol meslektaşı Kore ile ilgili fikir

alışverişinde bulunmuştur. Başbakan Obuchi, Kuzey Kore ile ilgili olarak kuşatma

ve diyalog arasındaki dengeyi sağlama politikasını devam ettireceğini ve şu anda

Kuzey Kore'nin güdümlü silah sorununun çok büyük ilgi odağı olduğunu

belirtmiştir. Obuchi, Kuzey Kore ile geleneksel bağları olan Moğolistan’ın roket

fırlatma ve diğer konulara karşı saygılı, ileri dönük tutum sergilemesi konusunda

baskıda bulunması istemiştir.259

Japonya-Kuzey Kore ilişkisinde Soğuk Savaş’ın sona ermesinden hemen

sonraki uluslararası değişim döneminde, normalleşme çabaları gösterilmiş

olmasına rağmen, olumlu sonuca varamamıştır. Japonya-Kuzey Kore ilişkisinin

258 Ibid., s. 57. 259 Batbayar, op. cit., 2002, s. 199.

Page 131: 1990 sonrası moğolistan dış politikası

normalleşmesini amaçlayan görüşme, 1997 yılında Çin’in başkenti Pekin’de

yapılmıştır. Japonya’nın bu ilişkiden en önemli beklentisi, Kore yarımadasındaki

gergin duruma son vererek biraz rahatlamak olmuştur. Kuzey Kore’yi Japonya ile

ilişki kurmaya zorlayan sebeplerin başında, Kuzey Kore’deki kıtlık sorunu yer

almaktadır. Fakat Kuzey Kore’nin Ağustos 1998’de Japon Denizi’ne fırlattığı,

nedeni belirsiz 2000 km menzilli balistik Tepodong deneme füzesi ile işler yine

karışmıştır. Olaydan sonra Japonya, Kuzey Kore’yi cezalandırma politikası

uygulayıp, bütün yardımlarını dondurmuştur. 1999’un sonlarına doğru iki devlet

yetkilileri tekrar biraraya gelerek, ilişkinin normal hale gelmesi hakkında

anlaşmışlardır. Anlaşmaya göre, Japonya dondurduğu bazı maddi yardımları

yeniden vermeye başlamıştır.260

Haziran 2000’de iktidara geldikten sonra Başbakan Nambaryn Enkhbayar

ilk dış ülke ziyaretini Şubat 2001’de Japonya’ya gerçekleştirerek uluslararası

alanda Moğolistan’ın Japonya’ya olan desteğinin devam ettiğini göstermiştir.

Japonya başbakanın bu ziyaretinden pek memnun kalmıştır. İki ülke arasında

diplomatik ilişki kurulmasının 30. Yıldönümü nedeniyle Japonya 2002’de

Moğolistan Dışişleri Bakanı’nı davet etmiş. Bu vesileyle Japon tarafı üst düzey

ziyaretler aracılığıyla Moğolistan ile Japonya'nın işbirliğini genişletmek

istemiştir.261 Bu amaç doğrultusunda 4 Aralık 2003'te Başbakan Junichiro

Koizumi Ulaanbaatar'ı ziyareti etmiş ve Moğolistan Cumhurbaşkanı Natsagiin

Bagabandi görüşmüştür. Görüşme sırasında Moğolistan, Kuzey Kore ile ilgili

260 Sıddık, op. cit., s. 58. 261(2003) “Visit to Japan by Minister of Foriegn Affairs Luvsangiin Erdenechuluun of Mongolia.” <http://www.mofa.go.jp/region/asia-paci/mongolia/fmv0207.html> (30.11.2003).

Page 132: 1990 sonrası moğolistan dış politikası

olarak altı taraflı görüşmelerin devamı dahil diyalog yoluyla bu sorunların barışçıl

yollarla çözülmesinin gerekliliği üzerine durmuştur.262

ii. Ekonomik İşbirliği, Ticaret ve Yardım

Japonya 1990'ların başında Moğolistan'da ekonominin kötüleşmesiyle zor

duruma düşen insanlara insani yardım yapmaktaydı. Sonrasında ise ekonominin

kendi kendine yeterli olabilmesi için ekonomik yardımını altyapının

genişletilmesine kaydırmıştır. Başbakan Kaifu 1991’de Moğolistan’ı ziyareti

sırasında Japon Hükümeti’nin Moğolistan’ın yapısal ekonomik reformları için 2

milyar yen kredi açmayı kabul ettiği kararını iletmiştir. 1991’de Japonya’nın

Moğolistan’a olan toplam yardım miktarı 10 kat daha artmış, 640 milyon yenden

8.2 milyar yene ulaşmıştır. Eylül 1991’de Moğolistan’ı destekleyen uluslararası

grup toplantısının ilki Japon Hükümeti’nin girişimiyle ve Dünya Bankası’nın

işbirliğiyle Tokyo’da gerçekleşmiştir.263 IMF, Dünya Bankası, Asya Kalkınma

Bankası ve UNDP gibi dört uluslararası örgüt ile 14 ülke heyeti katılmıştır.

Katılan örgüt ve devletler Moğolistan Hükümeti’nin faaliyetlerini desteklemekte

ve 55 milyon dolar Japonya’dan olmak üzere toplam 150 milyon dolar yardımda

bulunmuştur.264

Japonya üçüncü dünya ülkelerine yardımda bulunmak amacıyla Resmi

Gelişme Yardım (ODA) programını 30 Haziran 1992’de başlatmıştır.265 Japonya

bu yardım programına Moğolistan’ı da dahil etmiştir. Japonya’nın sağladığı

kredilerin çoğu 1993 ve 1994’te demiryolları ulaşımı için sağlanmıştır. Kasım

1993’te Başbakan Jasrai’nın ziyareti sırasında Japon Hükümeti Moğolistan’ın 262(2003), “Japan-Mongolia Summit Meeting.” <http://www.kantei.go.jp/foriegn/koizumiphoto/2003/12/04mongol_e.html> (28.12.2003). 263 Batbayar, op. cit., 2002, s. 193. 264 William, op.cit., s. 54. 265 Sıddık, op. cit., s. 57.

Page 133: 1990 sonrası moğolistan dış politikası

ödemeler dengesi açığını kapatması için 2 milyar yen yardım yapmıştır. Yardım

paketi acil gıda yardımı, eğitim ve kültürel organizasyonlar için diğer teçhizatı da

kapsamaktadır.266 Teknik yardımı Japon Uluslararası İşbirliği Ajansı adlı hükümet

kuruluşlarıyla yürütülmektedir.

İkinci olarak Mart 1997'de iki ülke hükümeti, Japonya tarafından

Moğolistan'a sağlanacak orta ve uzun vadeli yardım politikaları üzerine durmuşlar

ve ekonomik işbirliğinin öncelikli alanlarını belirlemişlerdir. Birincisi, ekonomik

ve endüstriyel temellerini geliştirmesi için teşvik etmek (enerji, nakliyat ve

iletişim alanları); ikincisi, piyasa ekonomisine geçişi için yardım ve insan

kaynakların geliştirilmesi, üçüncüsü tarım ve hayvansal endüstrilerine yardım,

dördüncüsü temel insani ihtiyaçlarına yardım (eğitim, sağlık, tıp ve temiz su).267

Bu dört alana ek olarak sonradan çevre sorunu eklenmiştir.

Bugün Japon Hükümeti’nin gelişmekte olan ülkelere verdiği, 150 ülkeyi

kapsayan yardımdan kişi başına düşen pay oranı açısından Moğolistan ilk

sıralarda yer almaktadır. Japonya'nın yardım paketi enerji, iletişim, hidroloji,

maden, ulaşım, hayvancılık, eğitim ve sağlık gibi alanlarda verimli olmaktadır.268

1991'den beri Moğolistan'ı destekleyen uluslararası grup toplantısı 10 kere

gerçekleştirilmiştir. Bunlardan sekizi Tokyo'da düzenlenmiştir.269

2001'de Moğolistan Başbakanı ile görüştüğü sırada Japon Başbakanı

Yoshiro Mori Moğolistan’da iki yıldır ardarda yaşanan doğal felaketleri üzüntü ile

karşıladığını ve Japon Hükümeti’nin bu felaketlerin meydana getirdiği zararın

266 Batbayar, op. cit., 2002, s. 203. 267(2003), “Bilateral Relations.” <http://www.mofa.go.jp/region/asia-paci/mongolia/index.html> (30.11.2003). 268 Bayarkhuu, op. cit., 1998, s. 62. 269(2003), “Pledge of Japan on İts Assistance to Mongolia.” <http://www.mofa.go.jp/policy/economy/it/asia/coop0107html> (28.12.2003).

Page 134: 1990 sonrası moğolistan dış politikası

giderilmesi için uzun vadeli işbirliği paketi önermek istediğini belirtmiştir. Mori,

Moğolistan’ın kırsal kısımda yaşayan insanların hayat standardını yükseltmek için

ek olarak 300 milyon yen acil yardımda bulunmayı önermiştir. Ekim 2000’de aynı

amaçlar için 1.04 milyar yen sağlamıştır. 27 Mayıs 2003'te Japon Hükümeti ve

BM, Dzud (aşırı kar yağışı nedeniyle oluşan durum) durumunda olan illerdeki

öğretmenlerin eğitim düzeyini yükseltme ve okulların genişletilme projesine

toplam 504 bin dolar sağlama kararı almıştır. Proje UNESCO (BM Eğitim, Bilim

ve Kültürel Örgütü) tarafından uygulanacaktır.270

Soğuk Savaş sonrasında Japonya’nın dış politikasına göz atılacak olursa,

bu dönem Japon yatırımlarının dışa açılma dönemi olup, Japon işadamları daha

ucuz işgücü ve enerji kaynakları bol olan Pasifik bölgesine doğru kaymıştır. Japon

dış politikasının ana hedefi, ilk önce bölgedeki üstünlüğünü ekonomik yatırım ve

yardım stratejisiyle kazanmak olmuştur. Japon ekonomik dış politikasının bir

başka hedefi, Japon Yeninin uluslararası arenada Dolar ve Mark gibi itibar

kazanması ve bölgesel ekonomik işbirliğini genişletmesi olmuştur.

Moğolistan-Japonya ilişkilerindeki gelişmeler ticarette de kayda değerdir.

Moğolistan ve Japonya arasındaki ticaret, 1970’ler ve 1980’lerin sonu arasında 30

kat daha artmıştır. İki ülke arasındaki toplam ticari hacmi 1972’de 1.3 milyon

dolar iken, 1989’de bu sayı 31.4 milyon dolara ulaşmıştır. Başbakan Dumaagiin

Sodnom Şubat 1990’da Japonya’yı ziyareti sırasında iki ülke arasındaki ticari

ilişkiyi düzenleyen anlaşma imzalamıştır.271 Ek olarak Japonya ticareti teşvik

etmek için Moğolistan’ın En Çok Tercih Edilen Devlet Statüsünü garantilemiştir.

Japon Hükümeti aynı zamanda Moğolistan’daki çelik fabrikasının inşaatı için 270 (2003), “Emergency Assistance to Mongolia for Snow and Drought Disaster.” <http://www.mofa.go.jp/announce/announce/2003/5/0527.html> (28.12.2003). 271 Batbayar, op. cit., 2002, s. 191.

Page 135: 1990 sonrası moğolistan dış politikası

Japon İhracat ve İthalat Bankası’nın kredisini garantilemeyi kabul etmiştir.

Moğolistan Japonya’ya bakır derişimi (konsantrasyon) gibi madenlere ek olarak

geleneksel ihracat ürünlerini (kaşmir) ihraç etmeye başlamıştır. 1992’de 49.000

ton ve 1994’te 43.000 ton bakır ihraç etmiştir. Bu sayı 1994’te Moğolistan’ın

bakır ihracatının % 10'una eşittir.272 Japonya tarafından finanse edilen en büyük

proje ise iki çelik rafinesinin kurulmasıdır (Endüstri şehri Darhan'ın yakınlardadır

ve Mayıs 1994’de faaliyete geçmiştir). Fakat Japonya’nın Moğolistan’a olan

yardım miktarının artmasına rağmen iki ülke arasındaki ticari hacmi 1995’ten

itibaren gerilemiştir. 1995’te Moğolistan’ın Japonya ile ticareti Moğolistan’ın

toplam ticari hacminin % 10.3’üne sahip iken bu oran 2001 yılına geldiğinde %

6.9’a düşmüştür. Bunun sebebi iki ülke arasında yapılan görüşmelerin çoğunda

ticaretin teşvikinden daha çok yardım konusunun öne çıkmasıdır.

Tablo II: Moğolistan-Japonya Ticaret Hacmi milyon dolar

1995 1999 2000 2001

Toplam dönüşüm 92.0 125.9 81.4 65.4

İhracat 46.7 10.9 8.1 12.6

İthalat 45.3 115.0 73.3 52.8

Kaynak: Mongol Ulsyn Undesnii Statistikiin Gazar, Mongol Ulsyn Statistikiin Emkhtgel 2001, Ulaanbaatar, Mongol Ulsyn Undesnii Statistikiin Gazar, 2001, s. 199.

iii. Kültürel İlişkiler

272 Ibid., s. 201.

Page 136: 1990 sonrası moğolistan dış politikası

Japonya kendi ülkesinde çok kişiye eğitim imkanı vermektense az sayıda,

ama ekonomi alanında Japonlarla birlikte çalışacak uzman stratejistlerin

yetiştirilmelerine ağırlık vermektedir. Bu proje kapsamda her ülkeden sayıları on

ile yirmi arasında değişen uzman yetiştirilmektedir. Ayrıca her ülkede Japon

ticaret usullerinin geliştirilmesi için teşviklerde bulunmaktadır. Özetle Japonlar

büyük ölçekli eğitim ve teknoloji paylaşımından ziyade daha küçük fakat işlevsel

teşviklere, daha az sayıda fakat kalifiye eleman yetiştirilmesine öncelik

tanımaktadır. Bunun yanı sıra Japonya, yardım yaptığı ülkelerinin devlet

üniversitelerine, milli operalarına ve kültür merkezlerine altyapı yardımında

bulunmaktadır.273

İki ülke arasında kültürel değişikler son yıllarda hükümet ve özel düzeyde

gelişmektedir. 1994 itibariyle Japonya'nın çeşitli üniversitelerinde kayıt olan

sadece 84 Moğol öğrenci bulunurken bu sayı 1998'de 308'e ulaşmıştır (üç kat

daha artmıştır). 1997'de çay töreni gösterimi, Japon müzik dahil çeşitli kültürel

etkinlikleri olan festival düzenlenmiştir. Bu festival iki ülke halkın birbirlerini

anlamasını kolaylaştırmaktadır. Haziran 2002'da Ayaka Sana'nın başkanlığındaki

kültürel heyet karşılıklı değişimin nasıl teşvik edileceğini ve geliştirileceğini

araştırmak amacıyla Moğolistan'a gelmiştir. 274

1990’larda Moğolistan'da reformlar gerçekleştirilene kadar Japonlar,

Moğolistan’ın Sovyet denetiminde kapalı bir ülke olduğunu düşünmekteydi. Belki

de onlar bu durumun bu kadar çabuk değişebileceğini asla tahmin edememiştir.

Japon halkının Moğolistan hakkındaki bu düşüncesi çabuk değiştiği ve

Moğolistan’daki değişikliklerden olumlu bahsedildiği bilinmektedir. Japon 273 Selçuk Esenbel, Şamil Ünsal ve Ferda Gelegen, “Japonya,” Yeni Türkiye, No. 16, 1997, s. 2165. 274 (2003), “Bilateral Relations.” <http://www.mofa.go.jp/region/asia-paci/mongolia/index.html> (30.11.2003)

Page 137: 1990 sonrası moğolistan dış politikası

vatandaşları şimdi Moğolistan hakkında derin bilgilere sahiptir ve Moğolistan'ı

ziyaretleri her yıl giderek artmaktadır.

Sovyet döneminde Moğolistan'da Japonya imajı “düşman” şeklindeydi.

Japonya hakkındaki bu kötü imaj ideolojik farklılık ve 1939 Khalkhın Gol275

savaşından kaynaklanmaktaydı (edebiyat, film ve TV programları da buna neden

olmuştur). Her yıl Ağustos ayında Khalkhın Gol savaşının yıldönümleri büyük

propaganda kampanyasıyla kutlanmaktaydı. 1980’lerin sonunda başlayan Japonya

ile yakınlaşma ve Japonya'nın Moğolistan'a bu kadar çok yardımda bulunması

özellikle İkinci Dünya Savaşı sırasında doğan, büyüyen insanların kafasını

karıştırmıştır. Moğolistan’da iki farklı görüş belirmiştir. Birincisi, Moğolistan’ın

Japonya ile Konfederasyon oluşturmasını savunan grup. Bunların başını

gazeteciler çekmektedir. Tarihçilerin başını çektiği ikinci görüş, Japonya'nın

bugün uygulamakta olduğu Moğolistan politikasını 1930'larda uygulanan "Doğu

Asya Ortak Gönenç Alanı" politikasına benzemektedir.

Moğolistan halkı son zamanlarda Japonya ve Japon halkı hakkında çok şey

öğrenmektedir. Ekim 1992'de Japon gazetesi Asahi Shimbun ve Moğolistan

Devlet Üniversitesi ilginç bir anket yapmıştır. Buna göre Moğol halkında ve

özellikle gençler arasında Japonya'ya karşı büyük ilgi uyanmaktadır. Japonya,

Moğolistan halkı tarafından en çok ziyaret edilmek istenen ülkeler listesinde ilk

sıralarda yer almaktadır. Eğitim, sağlık, yeni fabrikaların inşaatı ve gıda

üretiminin arttırılması konusunda Japon yardımını beklemektedir.276

275 1931 yılında Japonya Mançurya’yı işgal ederek Moğolistan’ın komşusu haline geldikten sonra batıya doğru genişleme politikası çerçevesinde 1939 yılında Moğolistan’ın doğu sınırını ihlal ederek saldırıda bulunmuştur. SSCB’nin güvenliğini tehdit eden bu durum Stalin’i endişelendirmiştir. SSCB 1936 Protokolü uyarınca Moğolistan ile birlikte hareket ederek Moğolistan’dan Japon askerlerini çıkartmıştır. 276 Batbayar, op. cit., 2002, s. 205.

Page 138: 1990 sonrası moğolistan dış politikası

1990'dan bu yana bir çok faktör ikili ilişkilerin gelişmesini sağlamıştır.

İlkin, Moğolistan Hükümeti’nin demokrasi ve piyasa ekonomisine sıkı bağlılığı

1972 yılından beri durgunlaşmış olan ikili ilişkilerin güçlendirmesi için yeni

ortam yaratmıştır. Moğolistan'ın bu geçiş süreci Japonya tarafından

desteklenmektedir. İkincisi, Moğolistan'ın "üçüncü dost" arayışı 1990'dan itibaren

canlanmaya başlamıştır. Japonya da ABD, Almanya ve diğer ülkeler gibi önemli

ülkelerinden biridir. Sonuç olarak Moğolistan İkinci Dünya Savaşı sırasında Japon

askerlerine işkence yapmamış birkaç ülkeden biridir. Aynı zamanda Japonya'nın

eski kuşağı Moğolistan'a sempati ile yaklaşmakta ve İkinci Dünya Savaşı’nda

harap olan Japon ekonomisine benzettikleri zorlu geçiş dönemindeki Moğolistan

halkına yardımda bulunmaya çalışmaktadır.

3. Güney Kore

a. Siyasi İlişki

Birkaç yıl öncesine kadar Moğol halkı Güney Kore'nin tarihi, geleneği,

ekonomisi ve dış politikası hakkında çok fazla bir şey bilmiyordu. Sosyalizmin

hakim olduğu dönemde Ulaanbaatar, Moskova ve Pyangong'un aracılığıyla bu

ülkeyi tanımaya çalışıyordu ve ideoloji farklılığından dolayı her zaman eleştiri

yağmuruna tutmaktaydı.277 1989 yılında Doğu Avrupa ülkeleri birer birer Güney

Kore'yi tanımaya başlamıştı. 1990'a gelindiğinde Kuzey Doğu Asya'da Güney

Kore'yi tanımayan dört ülke kalmıştı: SSCB, ÇHC, Kuzey Kore ve Moğolistan

(MHC). Güney Korelilerin tahminine göre daha çok nüfuz sahibi olan büyük

devletler Güney Kore'yi tanıyacaklardı. Ama durum tam tersine Moğolistan'dan

başladı. Bu ülkelerden Moğolistan ilk defa cesur adım atarak Güney Kore'yi

277 Bayarkhuu, op. cit., 1998, s. 115.

Page 139: 1990 sonrası moğolistan dış politikası

tanıdı. Diplomatik ilişki kurmak isteyen Moğolistan'ın teklifini Güney Kore,

Moğolistan'ın tek başına aldığı bir karar değil, SSCB'nin baskısıyla alınan bir

karar olarak değerlendirmekteydi.278

Güney Kore'de yıllardır var olan durumu değiştirmek, serbest düşünce

tarzını kabullenmek, çok partili siyasi sisteme geçmek, demokratik anayasa

oluşturmak, dış politikasını yenilemek gibi liberalleşme ve demokratikleşme

süreci 1980'lerin ortasından itibaren gelişme imkanı bulmuştur. Güney Kore

tarihinde 1987 yılı önemli yer tutmaktadır. 1987 yılındaki demokratik seçimden

sonra Güney Kore üç önemli amaç belirlemiştir. Birincisi demokratikleşme,

ikincisi ekonominin sağlamlaştırılması ve nihayet üçüncüsü, Kuzey Kore ile

ilişkilerin düzeltilmesidir.

Çok taraflı dış politika ve uygun yöntemlerin birleşmesi 1980'lerin

sonunda Güney Kore'yi başarıya götürmüştür. Bu politikalardan en önemlisi

"Kuzey Politikası"dır. Bu politika Güney Kore dış politikasının yeni aşamasını

oluşturmaktadır. 1988 yılında Başkan Ro De U iktidara gelirken "Kuzey

Politikası"nı ilk defa ortaya atmıştır. Bu politika Brandt'ın ünlü "Ostpolitik"ine

benzemektedir. İkinci Dünya Savaşı sonrası Alman dış politikasını kendisine

örnek alması Ro De U'yu başarıya götürmüştür. "Kuzey Politika"sı iki ayrı Kore

devletinin kurulmasından bu yana uygulanan birleştirme politikaları arasından en

olumlu sonuç verenidir. Kuzey Politikası’nın amacı ise Kuzey Kore ve onun

yakınlarıyla ilişkisini geliştirmektir. Kuzey Kore'nin yakınlarından kastı ise

SSCB, Doğu Avrupa, Çin ve Moğolistan'dır. İlişkiyi geliştirmek için kullanacak

birinci yöntem, bu ülkelerle diplomatik ilişkinin kurulmasıydı. Diplomatik ilişki

278 Janchivdorj Lombo, Mongol Uls, Bugd Nairamdah Solongos Ulsyn Khariltsaa 10 Jil, Ulaanbaatar, The Kore Post, 2000, s. 284.

Page 140: 1990 sonrası moğolistan dış politikası

kurarak dönemin sosyalist ülkeleri tarafından tanınmak isterken aynı zamanda

kendini doğru şekilde tanıtmayı ve Kuzey Kore'deki akrabalarını yalnız

bırakmamayı hedeflemişti. Kendini en iyi şekilde tanıtmanın en seçkin yolu Seul

Olimpiyatları oldu. Olimpiyatlardan hemen önce 7 Temmuz 1988'de bir bildiri

yayınlayarak ideolojik ve siyasi sistemi ne olursa olsun fark etmeden yabancı

devletlerle işbirliği yapabileceğini bütün dünyaya duyurdu. Amacı Güney

Kore'nin, Kuzey Kore'nin önemli dostları olan SSCB ve Çin tarafından tanınması

ve Kuzey Kore'nin, Güney Kore'nin yakın dostları olan ABD ve Japonya

tarafından tanınmasını sağlamaktı. Karşılıklı tanınmaların Kore adalarında barışın

sağlanmasına temel oluşturacağına inanmıştı.279

Moğolistan'da daha komünist totalitarizm yıkılmadan Hükümet Güney

Kore'yi tanımıştır. Moğolistan'da ortaya çıkan yeni siyasi sistem, yenilikler,

demokrasi bu ülkenin gerçek yüzünü tanımasına yardımcı olmuştur. Moğolistan

Kuzey Kore ilişkileri durgunlaşırken, Moğolistan Güney Kore ilişkileri gelişmeye

başlamıştır. Kore adalarında bağımsız ve egemen iki ayrı devletin varlığı kabul

edilmiştir. 26 Mart 1990'da Moğolistan ve Güney Kore arasında diplomatik ilişki

kurulmuştur. İki ülke ilişkileri diplomatik olarak doğrudan kurulduğu için Güney

Kore'nin SSCB, ÇHC ile kurduğu ilişkiden daha farklıdır. Güney Kore'nin

Moğolistan tarafından tanınması için Doğu Avrupa ülkeleri gibi başlangıçta kredi

ve dış ticari ilişkilerin kurulma şartı koşulmamıştır. Seul'u ilk defa ziyaret eden üst

düzey yetkilileri arasında Moğolistan Cumhurbaşkanı ve Dışişleri Bakanı

bulunmaktadır. Cumhurbaşkanı diplomatik ilişki kurulduktan bir yıl sonra Güney

Kore'yi ziyaret etmiştir. Dolayısıyla Moğolistan-Güney Kore ilişkileri baştan beri

279 Bayarkhuu, loc. cit.

Page 141: 1990 sonrası moğolistan dış politikası

sağlam temele oturtulmuştur. Moğolistan-Güney Kore ilişkileri, Güney Kore ile

Rusya arasındaki ilişkilerle kıyasladığında da bazı konularda açıkça ilerdedir.

Örneğin, Moğolistan ekonomik ve ticari bakımından büyük olmasa da güvenilir

dost olduğunu kanıtlamıştır. Moğolistan liderleri Kore adalarının durumunu tam

olarak kavrayabilmiştir.280 Moğolistan'ı ziyaret eden Güney Kore'nin Uluslararası

İlişkiler Bölüm Başkanı Prof. Dr. Rı Sang U Moğolistan-Güney Kore ilişkileri

için "Bir yıl bile olmadan bu kadar yakın ilişki kurabilen ülkelerin örneği dünyada

yoktur" demiştir.281

1991'de Moğolistan Cumhurbaşkanı’nın Güney Kore'ye resmi ziyarette

bulunduğu sırada Zirve görüşmeleri gerçekleşmiştir. Ziyaretin sonunda 25 Ekim

1991'de Ortak Beyanname imzalanmıştır. Ortak Beyanname, Moğolistan'ın iki

Kore'nin barışçıl yollarla birleşme çabasını desteklediğini, iki Cumhurbaşkanı’nın

gelecek yüzyıl için ikili ilişki ve işbirliğini BM'in temel ilkelerine dayanarak

çeşitli sektörlerde geliştirmek istediklerini, Güney Kore Cumhurbaşkanı’nın

Moğolistan'daki demokrasi ve piyasa ekonomisine geçiş sürecini taktir ettiğini ve

Moğolistan'ın gerçekleştirmekte olduğu reform sürecine elinden geldiğince

yardımcı olacağına dair söz verdiğini belirtmektedir.282

Güney Kore Cumhurbaşkanı Kim De Jun Moğolistan Cumhurbaşkanı N.

Bagabandi'nin davetiyle 30 Mayıs-1 Haziran 1999 tarihleri arasında Moğolistan'a

resmi ziyarette bulunmuştur. Ziyaret sırasında iki başkan Mart 1990'da imzalanan

"Diplomatik İlişki Kurma Protokolü" ve Ekim 1991'de imzalanan Ortak

Beyanname’nin temeli üzerine siyaset, ekonomi, kültür gibi alanlarda işbirliğinin

280 Idem. . 281 Bayarkhuu, op. cit., 1998, s. 117. 282 Lombo, op.cit., s. 52.

Page 142: 1990 sonrası moğolistan dış politikası

devamlı gelişmesini memnuniyetle karşılamıştır. Bu ziyaret sırasında her iki taraf

ikili ilişkiyi 21. Yüzyılda yeni aşamaya götürmesi ve birbirini tamamlayan

işbirliğinin gelişmesi için çabalayacaklarını belirtmiştir. İki Cumhurbaşkanı

bölgesel güvenlikle ilgili olarak Kuzey Kore'nin uluslararası ve bölgesel örgütlere

katılmasını sağlama ve bölge ülkelerinin çok taraflı işbirliği mekanizmasını

oluşturma politikası ile Ekim 1994'te Cenevre'de alınan nükleer silahın

yasaklanması kararlarının bölgesel güvenlik için önemli olduğunu

vurgulamıştır.283 Moğolistan'ın APEC ve ASEM'a üye olma isteğini Kore tarafı

dikkate alacağını dile getirmiştir. Cumhurbaşkanı Kim De Jun Moğolistan'ın

piyasa ekonomisine geçiş sürecinde hem ekonomik hem de siyasi reformunu aynı

anda aktif bir şekilde geliştirmesini taktir etmiştir ve Moğolistan'ın buna olan

çabasını destekleyeceklerini, Güney Kore'nin kalkınma deneyimini

paylaşacaklarını, eleman yetiştirmesine katkıda bulunacaklarını, üstyapının

oluşturulmasında Ekonomik İşbirliği Fonu’ndan kredi sağlayacaklarını

belirtmiştir.284 Özel sektörler arasındaki işbirliğinin yetersizliğinden yakınan iki

başkan bu işbirliğinin gelişmesini sağlayacak somut adımlar atılması gerektiğini

dile getirmişlerdir. Bu ziyaret sırasında ikili ilişkiyi geliştirmek amacıyla kültür,

bilim, eğitim ve spor alanlarında değişimin önemi vurgulanmıştır. Adli suçlarla

ortaklaşa mücadele etme konusunda anlaşma imzalanmıştır. Asker ve silah

sayısının azaltılması, doğanın korunması, uyuşturucu maddelerin ticareti ve

uluslararası terörizm ile mücadele, nüfusun ani artışı ve fakirlik gibi evrensel

283 Ibid., s. 55. 284 Ibid., s. 56.

Page 143: 1990 sonrası moğolistan dış politikası

sorunların giderilmesi için iki ülke arasında, BM ve uluslararası diğer örgütler

çerçevesinde işbirliği yapmayı kararlaştırmıştır. 285

Moğolistan Başbakanı’nın Kasım 1999'da Güney Kore'ye yaptığı resmi

ziyaret, Zirve görüşmelerinde alınan kararların uygulanması ve ekonomik

işbirliğinin yeni yüzyılda gelişmesi için önem teşkil etmektedir.286 Bu ziyaretler

ikili ilişki ve işbirliğin derinleşmesini sağlayarak 21. Yüzyılda yeni aşamaya

geçmesine katkıda bulunmuştur.287

b. Ticari İlişki ve Yatırım

Güney Kore ile ekonomik ve ticari ilişkinin kurulması ve geliştirilmesi

Moğolistan için büyük fayda sağlamaktadır. İki ülke arasındaki ticaret hacmi

1989-1998 tarihleri arasında yaklaşık % 73 artış göstermiştir.288 1989'da ticaret

hacmi 600 bin dolar iken, 1998'de bu sayı 44 milyon dolara ulaşmıştır.289

Moğolistan ve Güney Kore'nin işbirliğini yoğunlaştırabilecekleri en önemli

sektörler madencilik, köy işleri ve hayvancılıktır. Madencilik sektöründe Ağustos

1999'da Kore "Maden İşleri" ve Moğol "Maden İşletme" kurumları arasında

"Teknik İşbirliği Sözleşmesi" imzalanmıştır ve Ekim ayında Kore Uluslararası

İşbirliği (KOİKA) maden araştırma uzmanları Moğolistan'a gelip araştırmalarını

ortaklaşa gerçekleştirme konusunda anlaşmıştır.290 Kasım 1999'da R.

Amarjargal’ın Güney Kore'yi ziyareti sırasında Hükümetler arasında "Enerji,

doğal kaynaklar konusunda işbirliği" sözleşmesi imzalanmıştır. Aralık ayında da

Ulaanbaatar'da, Moğolistan ve Güney Kore Enerji ve Doğal Kaynakları

285 Ibid., s. 57. 286 Gadaad Khergiin Yam, op.cit., s. 34. 287 Ibid., s. 33. 288 Lombo, op.cit., s. 301. 289 Ibid., s. 309. 290 Ibid., s. 271.

Page 144: 1990 sonrası moğolistan dış politikası

Komiteleri arasında görüşmeler gerçekleşmiştir. Mayıs ayında Güney Kore

Cumhurbaşkanı Kim De Jun Moğolistan'ı ziyareti sonucu bu alandaki işbirliği

gelişmektedir.291 Köy işleri sektöründe, Moğolistan'da birkaç Kore vatandaşı

serada sebze, buğday, patates yetiştirmeye çalışmakta ve Moğolistan'ın geniş

topraklarında Güney Kore'nin teknolojilerini kullanarak istihdam yaratmak, gelir

ve gıda çeşitlerini arttırmak gibi katkılarda bulunmaktadır. Önemli olan

Moğolistan'ın köy işlerine yatırım yapmak isteyen bir çok Kore şirketinin

bulunmasıdır fakat Moğolistan'ın arsa kanunu yabancı vatandaşlara arsa kiralama

süresini beş yıl ile sınırlandırdığı için uzun süreyle arsa kiralamak imkansızdır. Bu

durum yatırım yapılması için en büyük engeli oluşturmaktadır. Güney Kore’nin

ekonomik kriz döneminde bile Moğolistan'a olan yardımını arttırması

Moğolistan'da gerçekleşmekte olan demokratik reforma ne kadar çok önem

verdiğinin kanıtıdır.292

Tablo III: Moğolistan-Güney Kore Ticari İlişkileri milyon dolar

1995 1999 2000 2001

Toplam dönüşüm 47.6 38.3 58.3 57.0

İhracat 26.1 2.1 2.7 3.4

İthalat 21.5 36.2 55.6 53.6

Kaynak: Mongol Ulsyn Undesnii Statistikiin Gazar, Mongol Ulsyn Statistikiin Emkhtgel 2001, Ulaanbaatar, Mongol Ulsyn Undesnii Statistikiin Gazar, 2001, s. 248.

1994 yılında iki ülke arasında doğrudan uçak seferlerinin başlatılması iki

ülke arasında ticaretin hızlanmasına ivme kazandırmıştır. Böylece Moğol

291 Idem. . 292 Ibid., s. 273

Page 145: 1990 sonrası moğolistan dış politikası

vatandaşları hemen yanı başlarında bulunan Güney Kore'ye iki günde ulaşma gibi

zorluklardan kurtulmuştur. Resmi rakamlara göre her hafta yaklaşık 80 Moğol

vatandaşı Güney Kore'yi ziyaret etmektedir (Kore uçağı haftada bir kere, Moğol

uçakları iki kere sefer düzenlemektedir).293

Güney Kore yatırımı 1999 yılı itibarıyla 14 milyon dolar olmuştur.

Böylece Güney Kore Moğolistan'a en çok yatırım yapan ülkeler arasında ilk beşe

girmeyi başarmıştır.294 Moğolistan'ın Asya Kalkınma Bankası gibi bölgesel

örgütlere üye olabilmesi için Güney Kore'nin desteğine ihtiyacı vardır.

Ulaanbaatar'daki eski Kore Büyükelçisi (1990-1993) Kvön En Suny,

"Moğolistan'da fabrikalaşma süreci her geçen gün gelişmekteyse de

yurt içi teknoloji ve işgücünün azlığı, piyasanın sınırlılığı gibi

sebeplerden dolayı bu süreç sınırlı kalmaktadır. Dolayısıyla Çin ile

Rusya arasındaki coğrafi konumunun özelliğinden yararlanarak

Singapur gibi arabulucu nakliyat ticaretini geliştirmelidir.

Uyuşturucu maddeleri dışında diğer malların ticaretini

serbestleştirmeli ve yabancı turistlerin sayısını arttırmak için

Moğolistan Hava Yolları istikametini değiştirmelidir. Choibalsan,

Murun, Ölgii illerinin hava alanlarını yabancı hava şirketlerine

açmalıdır" demiştir.295

Güney Kore, Japonya’dan sonra Moğolistan'a ekonomik yardımda bulunan

Asya'nın ikinci büyük devletidir.296 1991-2000 arasında toplam 6 milyon dolar

yardım, 2000-2002 yılları arasında 3.1 milyon dolar yardım yapmıştır. Şırınga

fabrikası ve ısıtma istasyonunun kurulması için 14 milyon dolar indirimli kredi

sağlanmıştır. 1999 sonu itibariyle Güney Kore özel şirketlerinin Moğolistan'a

293 Lombo, op.cit., s. 309. 294 Ibid., s. 301. 295 Ibid., s. 247. 296 Bayarkhuu, op.cit., 1998, s. 117.

Page 146: 1990 sonrası moğolistan dış politikası

yaptığı yatırım 22.5 milyon dolara ulaşarak Çin ve Japonya'dan sonra üçüncü

sırada yer almayı başarmıştır.297

Kore yatırımına sahip 100'den fazla şirket Moğolistan'da faaliyetlerini

sürdürmektedir. İleride üstyapı, maden, turizm gibi sektörlerde de işbirliği yapma

isteği her iki tarafta mevcuttur. 1999'da Güney Kore ile enerji ve madencilik

sektörlerinde işbirliği yapmak için hükümetlerarası anlaşma imzalanmıştır.

Moğolistan'ın doğal kaynaklarını Güney Kore'nin teknolojisiyle birleştirmesi

halinde her iki taraf daha fazla kazanç elde edecektir.298

c. Kuzey Kore

1953 Kore savaşından sonra Moğol halkı Kuzey Kore halkına insani

yardımlarda bulunmuştur ve savaştan sonra yetim kalan 200'e yakın çocuğu

Moğolistan'a getirip bakmıştır. 1990'ların başında Moğolistan Kuzey Kore

ilişkileri durgunluk dönemine girmiştir ve ikili ilişkinin gelişmesi için somut adım

atılmamıştır. 1990'ların ortasından itibaren Moğolistan tarafından Kuzey Kore’yi

ziyaretler yoğunlaşmıştır. Üç yıl içerisinde Moğolistan Cumhurbaşkanı, Dışişleri

Bakanı, Dışişleri’nden Sorumlu Devlet Bakanı Kuzey Kore'ye, Kuzey Kore'nin

Dışişleri Bakan Yardımcısı Moğolistan'a ziyarette bulunmuştur. İki ülke arasında

diplomatik ilişki kurulmasının 50. Yıldönümü dolayısıyla Moğolistan

Parlamentosu ve Siyasi Parti temsilcileri Kuzey Kore'yi ziyaret etmiştir. Böylece

sürekli görüşmelerde bulunması iki ülke arasındaki ilişkinin sağlamlaşmasına ve

Kuzey Doğu Asya'daki istikrarın pekişmesine katkıda bulunmaktadır.299 Kuzey

297 Lombo, loc. cit. 298 Ibid., s. 248. 299 Gadaad Khergiin Yam, op.cit., s. 35.

Page 147: 1990 sonrası moğolistan dış politikası

Doğu Asya'nın istikrarı Moğolistan'ın istikrarı ve gelişimini etkilemektedir ve

özellikle Kore adaları sorunu bu bölgenin en önemli siyasi sorunudur.

Moğolistan her iki Kore ile iyi ilişki kurmayı amaçlamaktadır. Güney Kore

ile siyasi ekonomik ve sosyal her alanda ilişkiyi aktifleştirmeyi önemsemektedir.

Kuzey Kore ile istikrarlı ve geleneksel ilişkilerini sürdürmekle beraber bu ülkenin

çeşitli uluslararası ve bölgesel örgütlere katılmasını sağlamanın bu ülkenin

güvenliği açısından önemli olacağını düşünmektedir. Bu politika çerçevesinde

Moğolistan tarafı Güney Kore'nin, Kuzey Kore ile ilgili olarak uluslararası ve

bölgesel örgütlere katılmasını sağlama politikasını desteklediğini belirtmiştir.300

Moğolistan iki Kore arasındaki anlaşma ve sözleşmeleri desteklemekte ve Kuzey

Kore'nin uluslararası alanda yalnızlığa terk edilmesini istememektedir.301

Moğolistan, Kore adalarının durumu ile ilgili olarak gerçekleştirilmesi istenen

dörtlü görüşmeler gerçekleşirse bunun kendisinin büyük bir başarısı olacağını

düşünmektedir. Moğolistan hem Güney Kore hem de Kuzey Kore ile ilişkisi

bulunan birkaç ülkeden biridir. Dolayısıyla iki Kore arasında arabulucu olabilecek

niteliğe sahiptir.302 Moğolistan'ın, Güney Kore'yi tanıma ve büyükelçilerini

karşılıklı olarak gönderme kararını Kuzey Kore iki Kore'nin birleşmesine karşı

somut engel olarak görmüştür.303 Moğolistan ve Güney Kore arasında diplomatik

ilişki kurulduktan hemen sonra Kuzey Kore Hükümeti, Moğolistan Hükümeti’ni

eleştiren mektup göndermiştir. Mektupta birkaç dolar yüzünden Moğolistan'ın

Kuzey Kore'yi “sattığı” yazılmaktadır.304 Ağustos 1999'da Kuzey Kore

Ulaanbaatar'daki Büyükelçiliği’ni kapatmıştır. Moğolistan tarafı, Kuzey Kore'nin 300 Ibid., s. 33. 301 Bayarkhuu, loc. cit. 302 Lombo, op. cit., s. 271. 303 Ibid., s. 284. 304 Ibid., s. 287.

Page 148: 1990 sonrası moğolistan dış politikası

ekonomik sıkıntısı yüzünden büyükelçiliğini kapattığını düşünürken Kuzey Kore

tarafı Moğolistan'ın Güney Kore ile ilişkilerini geliştirmesi yüzünden kapattığını

iddia etmektedir.

d. Kültürel İlişkiler

1995 yılında Moğolistan, Kore ile arasında kültürel ilişkilerin

kurulmasının 1000. Yıldönümünü kutlamıştır. Moğolistan ve Kore eski yıllardan

beri kültürel olarak birbirine bağlı kalmıştır. 1990'dan önce Kuzey Kore ile

kültürel bağları kuvvetliydi. Öğrenci değişimi, festivaller ve sirk gibi her türlü

faaliyetler düzenlenmekteydi. 1990'dan sonra bu ilişki Kuzey Kore'den daha çok

Güney Kore ile gelişmeye başlamıştır. Yine öğrenci değişimi

gerçekleştirilmektedir. Hem ekonomik nedenlerle hem de Kore'ye olan ilgi

yüzünden son zamanlarda Moğol gençleri Korece öğrenmektedir. Ekim 1990'da

Uzak Doğu Akademisi’nde Korece kursları açılmıştır. Sonradan Yabancı Dil

Enstitüsü, Politeknik Üniversitesi ve Moğolistan Devlet Üniversitesi’nde Kore

Dili sınıfları açılmıştır.305 Kültürel ve fiziki yapının benzerliği gibi bir çok etken

Moğol gençlerinin Batı’dan daha çok Doğu’ya özenmesine sebep olmaktadır.

Bugün Moğol gençleri Kore filmlerini izlemekte ve onların yaşam tarzına eğilim

göstermektedir. Kore vatandaşı, Moğolistan'a geldiğinde kendi memleketini

aramayacak kadar büyük benzerlikler bulunmaktadır.

305 Ibid., s. 310.

Page 149: 1990 sonrası moğolistan dış politikası

III. BÖLÜM

ULUSLARARASI ÖRGÜTLER VE

BÖLGESEL BÜTÜNLEŞME

A. MOĞOLİSTAN-AB İLİŞKİLERİ

1 Ağustos 1989'da Moğolistan AT ile diplomatik ilişki kurmuştur.306 Bir

çok husus bu ilişkinin kurulmasını sağlamıştır. Moğolistan'ın 1960'lardan itibaren

AET üye devletlerle özellikle Fransa, Almanya, İtalya, Belçika ve Avusturya gibi

ülkelerle ticaret yapmaya başlaması ilişkinin kurulması için önemli faktör

olmuştur.307 1980'lerden itibaren Asya ülkelerinin dünya ekonomisine katkısının

artması ve 1980’lerin sonunda Moğolistan'da gerçekleşen iç gelişmeler,

Moğolistan'ın coğrafi konumu, doğal kaynakları ve nüfus azlığı AB ve diğer

ülkelerin dikkatini çekmiştir.308

Moğolistan Dış Politika Konsepti, AB ülkeleri ile ilişkileri Moğolistan dış

politikasının ikinci önemli amacı olduğunu belirtmiştir. Moğolistan için AB ile ilişki

ve işbirliğini geliştirmesi her konuda çok büyük fayda sağlamaktadır. Birincisi, AB

Moğolistan'daki yatırımları desteklemektedir. İkincisi, AB sağladığı yardım ve

kredilerle Moğolistan ekonomisinin en büyük destekleyicilerinden biridir. Üçüncüsü,

AB Moğolistan'ın altıncı ticari ortağıdır. Dördüncüsü, AB ekonomi ile sınırlı

kalmayarak siyaset ve güvenlik alanlarında da işbirliğini geliştirmektedir. AB 306 Gadaad Khergiin Yam, Mongol Ulsyn Gadaad Bodlogyn Khukh Nom, Ulaanbaatar, 2000, s. 46. 307 L.Erdenechuluun,"Global Yortonts ba Mongol Ulsyn Gadaad Bodlogo," Altan Argamj Journel of Foreign Affairs and Studies, 4/2001, s. 5. 308 Dashdorj Bayarkhuu, Olon Ulsiin Khariltsaa, Delkhiin Shine Deg Juram, Ulaanbaatar, MIUS Olon Ulsyn Kharıltsaany Deed Surguuli, 1998, s. 197.

Page 150: 1990 sonrası moğolistan dış politikası

Moğolistan'da demokrasi, insan hakları ve özgürlüğün benimsenmesini ve piyasa

ekonomisine geçiş sürecini baştan beri desteklemektedir. Moğolistan'ın nükleer

silahsız serbest bölge statüsüne saygı duymaktadır.309 Maastrihct Antlaşması’nda

"AB, işbirliği politikasını gerçekleştirmek için gelişmekte olan ülkelere yardım ve

kredi sağlayacaktır" ifadesi yer almaktadır. Bu temel üzerinde diğer gelişmekte olan

ülkeleri gibi Moğolistan ile de diplomatik ilişki kurarak işbirliğinin gelişmesine

önem vermiştir.310

AB eski sosyalist ülkelere demokrasi ve piyasa ekonomisine geçmeleri için

büyük katkıda bulunmaktadır ve onlara teknik yardım sağlayacak programlar

izlemeye başlamıştır. Moğolistan'ın demokrasi, insan hakları ve özgürlüğün temel

ilkelerini gerçek anlamda uygulamaya çalışması AB'nin Moğolistan ile ilişki ve

işbirliğini geliştirmesi için en büyük koz olmuştur.311

Başbakan Byambasuren 1992’nin Haziran ayında Rio de Jenerio'daki

Evrensel Çevre Görüşmesi’ne katılmış ve dönüşte Luxemburg'da Moğolistan ile AB

arasında Ticari, Ekonomik İşbirliği Anlaşmasını imzalamıştır. Anlaşmanın

imzalanmasından iki ay sonra Moğolistan Brüksel'de büyükelçiliğini açmıştır.312

Moğolistan ve AB parlamentoları arasındaki ilişki aktif bir şekilde

gelişmekte ve geçtiğimiz süre içerisinde Moğolistan Parlamentosu’nda Moğolistan-

AB İlişkileri Grubu ve Avrupa Parlamentosu’nda Orta Asya Bağımsız Devletleri ve

Moğolistan Grubu faaliyetlerini başlatmıştır. İki tarafın parlamento temsilcileri,

birbirlerini ziyaret ederek, deneyimlerini paylaşarak ve fikir alışverişinde bulunarak

faaliyetlerini göstermektedirler. Moğolistan ve AB Ortak Komitesi’nin ilk görüşmesi

309 Ibid., s. 6. 310 Ibid., s. 8. 311 Ibid., s. 9. 312 Tsedendamba Batbayar, “Mongolia in 1992,” Asian Survey, 33/1 (January 1993), s. 65.

Page 151: 1990 sonrası moğolistan dış politikası

Temmuz 1993'te Ulaanbaatar'da gerçekleştirilmiştir. Görüşme sırasında işbirliği

konusu ele alınmıştır.313

1995'te Moğolistan Cumhurbaşkanı Ochirbat AB'ini ziyareti sırasında AB,

Almanya, Macaristan ve Belçika'nın üst düzey yetkilileriyle görüşmüştür. Bu ziyaret

Moğolistan'da demokratik reformların uygulanmaya başlamasından bu yana AB’ne

gerçekleştirilen ilk cumhurbaşkanlık ziyareti olma özelliğini taşımaktadır.314 AB'nin

Pekin'deki büyükelçisi Moğolistan'a da bakmakla yükümlü kılınmıştır ve AB

Büyükelçisi Endiman Vilkinson 1995'te Moğolistan Cumhurbaşkanı’na güven

mektubunu sunmuştur.315 AB Komiseri Hans Van Den Brus 1996 Kasımındaki

Moğolistan’ı ziyareti sırasında Moğolistan'ın coğrafi konumunun önemine değinerek

AB'nin, Moğolistan ile ilişki ve işbirliğini geliştirmek istediğini söylemiştir.

“Moğolistan'ın coğrafi konumu Rusya ve Çin gibi büyük pazar için önemsiz fakat

Kuzey Doğu Asya'yı Avrupa ile birleştiren köprü olma bakımından önem

taşımaktadır.”316

Moğolistan Dışişleri Bakanı Tuya, Başbakanı N. Enkhbayar AB’ni

ziyaretleri sırasında AB'nin TACIS programına uygun olarak Moğolistan'a 2000-

2006 yılları arasında sağlanacak yardım çerçevesinde özel sektörlerin desteklenmesi,

ekonominin kalkınması, geçiş dönemi bunalımlarının giderilmesine yardımcı olma,

kırsal ekonominin kalkındırılmasını destekleme gibi projelerin olumlu sonuç

vermekte olduğunu belirtti. Ayrıca görüşmeler sırasında AB'ne et ihraç etme

imkanının Moğolistan’a tanınması, tekstil ürünlerine uygulanan gümrük tarifenin

313 Tsedendamba Batbayar, “Mongolia in 1993,” Asian Survey, 34/1 (January 1994), s. 45. 314 Sheldon R. Severinghaus, Mongolia in 1994,” Asian Survey, 36/1 (January 1995), s.98. 315 Erdenechuluun, op.cit., s. 11. 316 Ibid., s. 15.

Page 152: 1990 sonrası moğolistan dış politikası

azaltılması, Avrupa Yatırım Bankası’ndan indirimli kredinin sağlanması, sert iklim

ve soğuk kışın meydana getirdiği felâketin giderilmesi için yardımda bulunulması

gibi konular ele alındı.317

Moğolistan, AB arasındaki ilişki ve işbirliğini özellikle siyasi ilişkiyi yeni

aşamaya taşımak için AB ile Dostluk ve İşbirliği Anlaşması’nın imzalanmasına

büyük çaba harcamakta ve AB böyle bir anlaşmaya henüz hazır olmadığını

belirtmektedir. Moğolistan, Dostluk ve İşbirliği Anlaşması’nı AB ile oluşturursa,

Ortak Komisyonu ve Komitesi, parlamentonun ortak komitesinin siyasi

mekanizmasını oluşturacak, siyasi ilişkiyi derinleştirecek imkana sahip olacaktır.318

1. ALA ve TACIS Programları

AB'nin Asya-Pasifik, Afrika, Latin Amerika ülkelerine olan politikasını

belirleyen sözleşme, Lome Sözleşmesi’dir. Lome Sözleşmesi’nin ilkini 1975'te

Togo'nun başkenti Lome'de dönemin AET'sinin 9 üyesi ile Asya Pasifik, Afrika ve

Latin Amerika'nın 46 ülkesi onaylamıştır. Dördüncü sözleşmesini 1989'da AT'nın 12

üye devleti ve gelişmekte olan 68 ülke onaylamıştır. Sözleşmeye göre Avrupa

İşbirliği Komisyonu ALA programını (Asya, Latin Amerika ve Afrika Programı)

onaylamaktadır. Moğolistan 1989'da AT ile diplomatik ilişki kurduğunda otomatik

olarak ALA Programı’na dahil edilmiştir. Moğolistan 1992'den itibaren AB ile

işbirliğini aktifleştirerek ALA Programı çerçevesinde veterinerlik alanında birkaç

proje gerçekleştirmiştir, fakat Moğolistan’ın ALA programı uzun sürmemiştir.319

Moğolistan'ın durumu Asya, Afrika, Latin Amerika ülkeleriyle kıyasla çok

farklıydı. ALA programı tasarlanırken AT üye devletleri, kendilerinin eskiden

317 Erdenechuluun, op.cit., s. 16. 318 Ibid., s. 18. 319 Dashdorj Bayarkhuu, Delkhiin Bodlogo ba Olon Ulsyn Khariltsaa, Ulaanbaatar, Uls Turiin Bolovsrolyn Akademi, 1995, s. 196.

Page 153: 1990 sonrası moğolistan dış politikası

sömürge ve manda yönetimi altında olan ülkelere yardımda bulunmayı amaçlamıştı.

Moğolistan için böyle bir durum söz konusu değildi. Diğer taraftan Moğolistan 70

yıldır Sovyet tarzı ekonomi sistemi uygulamaktaydı. Moğolistan'ın, SSCB ile sınır

olması, yeni bağımsızlığını kazanan Orta Asya Cumhuriyetleriyle benzer özelliklerin

bulunması, bu ülkelerle gelişme düzeyinin birbirlerine yakın olması, piyasa

ekonomisi ve demokrasiye geçişi benzer yollardan geçmesi, yabancı sermaye

yatırımlarından aynı miktarda yararlanamaması gibi özellikler Moğolistan’ı Asya,

Latin Amerika ve Afrika ülkelerinden farklılaştırmaktadır.320 Bu farklılıklar

Moğolistan'ın ALA programına değil, TACIS (Bağımsız Devletler Topluluğuna

Teknik Yardım) programına dahil olması gerektiğini düşündürmekteydi. O dönemde

TACIS yeni yeni uygulanmaya başlanmıştı. Dolayısıyla AB'de TACIS programına

Moğolistan'ı da dahil etme görüşmeleri 1992-1993 döneminde başlamıştır.321

Moğolistan Hükümeti TACIS Programı’na katılmanın Moğolistan'ın yararına

olacağını düşünmüştür. Görüşmelerin sonucunda Büyük Britanya ve Fransa,

Moğolistan'ın TACIS programına katılmasını reddetmiş, fakat Almanya, Hollanda,

Danimarka desteklemiştir. Sonuçta Moğolistan TACIS programına dahil edilmiş ve

1994'ten itibaren Moğolistan bazı programlar çerçevesinde projelere katılmaya

başlamıştır.322

1990 yılı Aralık ayında (iki Almanya'nın birleşmesi ve Birleşmiş

Almanya'daki ilk serbest seçimden sonra) Roma’da Avrupa Konseyi görüşmeleri

sırasında SSCB'nin ekonomik reformunu destekleme kararı alınmıştır. Böylece

TACIS programı SSCB dağılmadan önce başlatılmıştır. Bu görüşme TACIS

programının başlangıç noktasını oluşturmaktadır. 1991 yılı Temmuz ayında 1991- 320 Ibid., s. 197. 321 Gadaad Khergiin Yam, loc. cit. 322 Dashdorj Bayarkhuu, op. cit., 1995, s. 198.

Page 154: 1990 sonrası moğolistan dış politikası

1992 TACIS programını gerçekleştirecek mekanizmasının belirlenmesi ve yasal

temelini oluşturan kanunun onaylanmasıyla bu program uygulanmaya başlamıştır.

SSCB dağıldıktan sonra TACIS programı yeni koşullara uyarlanarak yenilenmiştir.

Bundan böyle TACIS, SSCB'nin dağılmasından sonra kurulan 12 yeni devlet ve

Moğolistan'da gerçekleştirilen siyasi ve ekonomik geçiş sürecini desteklemek

amacıyla yürütülmektedir.323

TACIS programın üç ana amacı bulunmaktadır. Birincisi, gelişmekte olan

ülkelerin ekonomik ve sosyal kalkınmasına katkıda bulunmak, ikincisi, gelişmekte

olan ülkeleri dünya ekonomik sistemine katılmasını sağlamak ve üçüncüsü fakirlikle

mücadele etmektir.324 Bu amaçların gerçekleştirilmesi için işbirliği çerçevesinde

teknik ve mali yardım sağlamak, acil gıda yardımı, indirimli kredi sağlamak gibi

çeşitli projeler hazırlanmıştır.325

Yardım bütçesi her yıl onayladığı için mutlaka uzun süreli olması

gerekmemektedir. Yardım tahsisi, BDT üye ülkeleri ve Moğolistan'ın güncel

durumları, özellikle ekonomik sorunları, geçiş döneminin farklılıkları göz önünde

bulundurularak sağlanmaktadır. AB bu ülkelere yardım yapacak altı sektör

belirlemiştir: Fabrikaların yenilenmesi, insan kaynaklarının geliştirilmesi, enerji, gıda

fabrikası ve gıda dağıtımı, nakliyat ve iletişim. Sektörler kendi içinde ana ve ikincil

diye ayrılmaktadır. Örneğin, Ermenistan bugün enerjiye ihtiyaç duyduğundan enerji

sektörü ana sektör diğerleri ise ikincil sektördür. Bu ana sektörün belirlenmesi için

söz konusu ülkenin bütün verileri incelenir. Ekonomik reform sürecinin gidişatı,

ekonomik göstergeler, borç, hükümet politikası (hükümetin hangi konu üzerine

323 Fuad Hüseyinov, "TACIS Programı ve Azerbaycan," Avrasya Etüdleri, T.C Başkanlık TİKA, No. 19, (İlkbahar/Yaz 2001), s. 75. 324 Idem. . 325 Bayarkhuu, op. cit., 1995, s. 196.

Page 155: 1990 sonrası moğolistan dış politikası

yoğunlaştığı), daha önce sağlanan yardımın nasıl kullanıldığı, IMF, Dünya Bankası,

Avrupa Yatırım ve Kalkınma Bankası ve AB ülkeleriyle olan ikili ilişkiler, sponsor

ülkeleriyle yapılan düzenlemelerin hepsi göz önünde bulundurulmaktadır. Bu

sektörlere Moğolistan ve Tacikistan sonradan katılmıştır.326 Moğolistan için ana

sektör gıda fabrikalarının kurulması ve dağıtım sektörüdür. Piyasa ekonomisine

mümkün olduğunca az zararla geçmesi, insan kaynaklarının geliştirilmesi, piyasa

ekonomisine uygun ortam sağlayacak yasal temelin oluşturulması gibi konularda

Moğolistan TACIS programına ihtiyaç duymaktadır.

1991-1996 yılları arasında program çerçevesinde söz konusu ülkelere 3

milyar 390 milyon ECU tutarında karşılıksız yardım yapılmış ve 2500'den fazla proje

gerçekleştirilmiştir. TACIS klasik bir teknik yardımıdır. Sağlanan yardım özellikle

uzmanlık ve bilgi aktarımı (devlet ve özel sektör kuruluşlarına yönetim konusunda da

danışmanlık yapmak, uzman grupları göndermek, eğitim vermek, uluslararası

kuruluşlarla işbirliği halinde pilot projeleri desteklemek) şeklinde gerçekleşmektedir.

Aksi taktirde yatırımlara katılım veya makine teçhizat gibi yatırım mallarının temini

olmamaktadır. Ancak TACIS paralarının büyük bölümü, bu projeleri yeni bağımsız

devletlerdeki ortakları ile işbirliği kurmak suretiyle gerçekleştiren Avrupa

şirketlerine aktarılmaktadır. Bu sebeple finansman kaynaklarının verimsiz

kullanıldığı ve söz konusu devletlere tam olarak ulaşamadığı yolunda eleştiriler de

yapılmaktadır. Bununla birlikte TACIS programı, AB'nin BDT ülkeleriyle mali

işbirliğinin temel aracıdır. Diğer taraftan program, Ortaklık ve İşbirliği

Anlaşmalarının uygulanmasına yardımcı olma fonksiyonunu da üstelemiştir.327

326 Ibid., s. 199. 327 Hüseyinov, loc. cit.

Page 156: 1990 sonrası moğolistan dış politikası

2000-2006 yıllarını kapsayan yeni düzenleme 29 Aralık 1999'da yürürlüğe

girmiştir. Yeni düzenleme, talepten diyaloga doğru hareketin teşvik edilmesi anlayışı

üzerine temellenmiştir. TACIS programının 2000 yılı düzenlemesi birkaç alanda

yoğunlaşmıştır. Bunlar kurumsal, yasal ve yönetim reformu, özel sektör ve

ekonominin kalkındırılması, doğanın korunması, kırsal ekonomi ve nihayet nükleer

güvensizliğin giderilmesidir. Program üç düzeyde uygulanmaktadır: ulusal, bölgesel

ve yerel projeler.328 TACIS programının belirlediği bu alanların her biri

uygulanabilir fakat ulusal veya çok taraflı programlarında bu alanlardan en az üçü

dahil edilmelidir. Böylece daha etkileyici olabilecektir.329

2. Ticari İlişkiler

1992 Ticari ve Ekonomik İşbirliği Anlaşması’nın önemi, Moğolistan

ekonomisine en büyük katkıyı sağlayan sektörlerde AT ile işbirliği geliştirmesine

yardım sağlamak, yasal temelini güvenilir kılmaktır. Diğer taraftan bu anlaşma iki

tarafın ilişkilerinin yasal temelini belirlediği için önemlidir. Anlaşmanın amacı AB'in

Moğolistan'ın endüstri ve köy işlerinin kalkındırılmasına, ekonomik işbirliğini

genişletmesine, bilim ve teknolojik gelişmenin hızlandırılmasına, yardım grubun

oluşturulmasına, ekonominin kalkınmasına ve hayat standardının yükselmesine

katkıda bulunmaktır. Bu amacın gerçekleştirilmesi için iki taraf ekonomik işbirliğini

her yönüyle geliştirmeyi kararlaştırmıştır: Endüstri ve madencilik, köy ve orman

işleri, bilim ve teknoloji, enerji ve iletişim, çevrenin korunması, turizm, fikir ve

fabrika patenti standardı ve istatistik. AET 1983 Gümrük Birliği Anlaşması gereği

AET'a ihraç edilen Moğol mallarına uygulanan kotanın kaldırılması, Moğolistan ve

328 L. Udval, "The Interaction of Past and Future," Mongolia in the World, Ulaanbaatar, The Ministry of Foreign Affairs of Mongolia, 2002, s. 105. 329 (2002), “TACIS Regional Co-operation.” < http://europa.eu.int/comm/external-relations/tacis/index.htm > (27.01.2004).

Page 157: 1990 sonrası moğolistan dış politikası

AET'un kömür, nikel hariç bütün mallar ve ürünlerinin satılmasında karşılıklı olumlu

ortamın oluşturulması kararlaştırılmıştır. İki taraf ticaret ve hizmet karşılığına piyasa

fiyatını uygulayacak, bu karşılığı serbestçe dönüştürebilir döviz üzerinden

gerçekleştirecektir. Bu anlaşmanın uygulanışını denetlemek, yeni öneriler, teklifler

sunmak için Moğolistan ve AB Ortak Komitenin kurulması kararlaştırılmıştır. Ortak

Komite Moğolistan ve AB temsilcilerinin katılımıyla yılda bir kere Ulaanbaatar ve

Brüksel'de sırayla toplanacaktır. Herhangi bir tarafın önerisi üzerine karşılıklı

anlaştıktan sonra olağandışı toplantılarının gerçekleştirilmesi mümkündür. Ortak

Komite’ye taraflar sırayla başkanlık edecektir ve komite işlerine yardımcı olmak

bakımından çalışma grubu belirlerken birincisi, bu anlaşmanın gerçekleşmesini ve

ekonomik işbirliğinin uygulayışını denetleyecek, ikincisi, anlaşmada belirlenen

herhangi bir sektörde oluşabilecek sorunları önceden engelleyecek, üçüncüsü, ticari

ve ekonomik işbirliğinin geliştirilmesi ve çeşitlendirilmesi için gereken yöntemleri

uygulayacak ve en son iki taraf istediği konuda birbirlerini bilgilendirecektir.

Anlaşmanın geçerlilik süresi beş yıldır. Anlaşma süresi bitmeden altı ay önce

herhangi bir taraf anlaşmanın feshini belirtmedikçe anlaşma otomatik olarak birer yıl

uzatılacaktır. Moğolistan 15 ülkeye serbestçe mallarını satabilecektir.330

ÇHC, İsviçre, Rusya Federasyonu, Güney Kore ve Japonya'dan sonra AB

Moğolistan'ın altıncı büyük ticari ortağıdır.331 AB 1991'den itibaren Moğolistan'ı,

ticaretin indirimli genel sisteminden yararlanabilecek ve Avrupa Yatırım

Bankası’ndan kredi sağlanacak ülkeler listesine dahil etmiştir.332 1998'de Moğolistan

330 Erdenechuluun, op. cit., s. 21. 331 (2002), “Mongolia: EU Set to Enhance Bilateral Relations and Support to Development.” <http://europa.eu.int/comm/external_relations/mongolia/intro/index.htm > (27.01.2004). 332 Gadaad Khergiin Yam, loc. cit.

Page 158: 1990 sonrası moğolistan dış politikası

ithalatının % 13.4’ünü, ihracatının % 9.5’ini AB ülkeleriyle yapılmıştır.333 İki tarafın

ticari toplamı 1993'te 46.8 milyon dolara yakın iken 1999'de 83.5 milyon dolara

yükselerek neredeyse ikiye katlanmıştır. Böylelikle AB Moğolistan'ın dış ticaret

hacminin % 10'una sahip olmuştur.334 2000 yılında Moğolistan ile AB arasındaki

ticaret hacmi 115 milyon eurodur. Moğolistan'ın AB'ne ihraç ettiği malların

çoğunluğunu kaşmir ve kaşmir ürünler (özellikle İtalya ve İngiltere ithal etmektedir)

oluşturmaktadır. AB'den ithalatın çoğunu makine, tarımsal ve kimyasal ürünleri

(özellikle Fransa ve Almanya'dan gelmektedir) kapsamaktadır.335

20 Kasım 2002'de Brüksel'de gerçekleştirilen AB ve Moğolistan 6. İşbirliği

Konseyi toplantısında her iki taraf ticaret, ekonomik kalkınma ve yatırımın beklenen

düzeyde gerçekleşmediğini saptayarak sürecin işlemesi için somut adım atacakları

taahhüdünde bulunmuştur. Moğolistan heyeti ihraç edebileceği et ve hayvansal

ürünleri için potansiyel ortak eylem hakkında bilgi vermiştir. Bunun için

Moğolistan’ın et ve hayvansal ürünlerini uluslararası standarta getirmesi şarttır. Bunu

başarabilirse Moğolistan hemen yanı başında bulunan Sibirya'ya et ürünlerini de

ihraç edebilme imkanına sahip olacaktır.

3. AB Yardımları

1992-1993 yılları arasında Moğolistan ALA programları çerçevesinde

teknik alanda yaklaşık 8 milyon ECU almıştır.336 1992-1996 yılları arasında AB,

Moğolistan'a toplam 36 milyon euro yardımında bulunmuştur ve 60'tan fazla projeyi

333 (2002), “Mongolia: EU Set to Enhance Bilateral Relations and Support to Development.” <http://europa.eu.int/comm/external_relations/mongolia/intro/index.htm > (27.01.2004). 334 Gadaad Khergiin Yam, loc. cit. 335(2002), “Mongolia: EU Set to Enhance Bilateral Relations and Support to Development.” <http://europa.eu.int/comm/external_relations/mongolia/intro/index.htm > (27.01.2004). 336 (2002), “TACIS Regional Co-operation.” < http://europa.eu.int/comm/external-relations/tacis/index.htm > (27.01.2004).

Page 159: 1990 sonrası moğolistan dış politikası

gerçekleştirmiştir.337 1994'ten beri Moğolistan, TACIS'ın küçük proje programlarına

aktif olarak katılmaktadır.338

1996-2001 yılları arasında TACIS dağılımı 26.5 milyon euroydu. 1998-

1999 yıllarında Eylem programı bütçesi 11 milyon euroydu. Bu para yapısal ve

kurumsal reformun (2.8 milyon euro), girişimcilik ve mali gelişmenin desteklenmesi

(3.1 milyon euro) ve altyapı kalkınması (3 milyon euro) projelerini kapsamaktaydı.

2000'de Moğolistan, Avrupa Yeniden Yapılanma ve Kalkınma Bankası’na üye

olmuştur.339

2000-2001 Eylem programı 2000 yılı sonunda Komisyon tarafından kabul

edilmiştir. Program 2000-2003 için yeni belirlenen program çerçevesinde

hazırlanmıştır. İşbirliğindeki iki önemli öncelik alanını Konsey 29 Aralık 1999

tarihinde belirlemiştir. Bunlardan birincisi kırsal ekonominin kalkındırılması, ikincisi

özel sektörün desteklenmesi ve ekonominin kalkındırılmasıdır. Kırsal ekonominin

kalkınması için 2.9 milyon euro, özel sektörün desteklenmesi ve ekonominin

kalkındırılması için 10 milyon euro ve ek olarak 1.7 milyon euroyu küçük

programlara tahsis etmiştir.340 2000'de gıda yardımı için 1.875 milyon euro, 2001

yılında soğuk kışın meydana getirdiği zararların giderilmesi için 1.03 milyon euro

sağlanmıştır. ALA ve TACIS programları çerçevesinde 1992-2001 yılları arasında

Moğolistan'da 48.5 milyon euro değerinde 80 proje uygulanmıştır.341

2000 yılında Asya ülkeleriyle AB ilişkileri yeni aşamaya geçmiştir. Ekim

2000'de Seul'de düzenlenen 3. Asya Avrupa Görüşmesi ilişkilere ivme

337 Gadaad Khergiin Yam, loc. cit. 338 (2002), “TACIS Regional Co-operation.” < http://europa.eu.int/comm/external-relations/tacis/index.htm > (27.01.2004). 339 Udval, op. cit., s. 102. 340 (2002), “TACIS Regional Co-operation.” < http://europa.eu.int/comm/external-relations/tacis/index.htm > (27.01.2004). 341 Udval, loc. cit.

Page 160: 1990 sonrası moğolistan dış politikası

kazandırmıştır. Asya ülkelerine AB yardımı 2000 yılında 300 milyon eurodur. Asıl

amacı fakirlikle mücadele, bilim ve araştırmanın teşviki, ağaçlandırma, yönetimin

geliştirilmesi, kırsal kalkınma ve endüstrinin genişlemesidir. 100 milyon euro yüksek

eğitim, sivil havacılık, ekonomik reform ve enerji programları için tahsis

edilmiştir.342

20 Kasım 2002'de Brüksel'de gerçekleştirilen AB-Moğolistan 6. İşbirliği

Konseyi toplantısında iki taraf arasındaki işbirliğinin geliştirmesi için önemli

çabaların gösterilmesinin gerekliliği belirtilmiştir. Özellikle yardım için daha uygun

çerçevenin oluşturulması gerekmektedir. Bunun sonucunda Moğolistan Asya ve

Latin Amerika (ALA) Komisyon Programı’ndan yararlanacaktır. Moğolistan şimdiye

kadar TACIS Komisyon Programı’ndan yaralanmaktaydı. AB yardımına olan

yaklaşımındaki bu değişiklik Moğolistan'ın uzun dönemli ekonomik kalkınmasının

desteklenmesini amaçlamaktadır. Moğolistan heyeti uluslararası mali kurumlar

tarafından sağlanan desteğin arttıracağına inandığını da belirtmiştir.343 Bundan kastı

Moğolistan'ın Avrupa Yeniden Yapılanma ve Kalkınma Bankasının kredisi için

seçilmesine karşı çıkan Bankanın mevcut üyelerinin değiştirilmesidir. Ayrıca

Moğolistan heyeti Avrupa Yeniden Yapılanma ve Kalkınma Bankası tarafından

kurulan Moğolistan İşbirliği Fonunun yardımı ile gerçekleştirecek faaliyetlerini

özetlemiştir. Avrupa Komisyonu Moğolistan'ın Avrupa Yatırım Bankası ile

işbirliğinin genişletilmesine ve Avrupa Yatırım Bankasının projelerinin

gerçekleştirilmesine yardımcı olacağına söz vermiştir. Uygulamanın takip edilmesini

342 J.Bor, “Mongol Uls, Yovropiin Holboony Khariltsaa Hamtyn Ajillagaany Erkh Zuin Undes Tavigdsan ni,” Altan Argamj Journal of Foreign Affairs and Studies, 4/2001, s. 44. 343 Ibid., s. 55.

Page 161: 1990 sonrası moğolistan dış politikası

geliştirme önerisi üzerine Avrupa Komisyonu, Pekin'deki daimi yetkilisini

Moğolistan'dan da tam sorumlu olarak atamıştır.344

AB ve Moğolistan ilişkileri son birkaç yıl içerisinde pekiştirilmiştir ve AB

doğuya doğru genişledikçe ilişkileri derinleşecektir. 2002-2006 yıllarını kapsayan

yeni TACIS programı, yardım programı için yeni öncelikler belirlemiş ve

genişledikten sonra özellikle ticari akımındaki artış, genişletilmiş ulaşım ağının

gerekliliği, yeni yatırım olanakları, çevreyi koruma işbirliğini arttırma talebi, sınır

ötesi işbirliği ile adalet ve içişleri alanlarında işbirliği dikkate alınacaktır.345

B. MOĞOLİSTAN-BİRLEŞMİŞ MİLLETLER İLİŞKİLERİ

1. 1961-1990 Dönemi

Moğolistan 24 Temmuz 1946'da, Birleşmiş Milletler’e üyelik için

başvuruda bulunmuştur. Şubat 1946'da Moğolistan'ın bağımsızlığını tanıyan ve

diplomatik ilişki kuran Çin, Moğolistan'ın uluslararası ilişkilerde deneyiminin

olmadığını öne sürerek üyeliğinin bir yıllığına ertelenmesi önerisinde bulunmuştur.

Gerçek neden ise kısa süre içinde anlaşılmıştır. Ertesi yıl, Moğolistan-Çin ortak sınır

bölgesinde yer alan Baitag Bogdo dağı yakınlarında olaylar çıkmış ve Moğolistan

saldırgan olmakla suçlanmıştır. Güvenlik Konseyi’ndeki Çin temsilcisi

Moğolistan’ın üyeliğini veto etmiştir. Bu tutumu Batılılar desteklemiş ve

Moğolistan’ın BM’e üyeliği 15 yıllığına engellenmiştir. 346

344 Idem. . 345 Udval, loc. cit. 346 M. Dugersuren, “External Environment and Foreign Relations of Mongolia From 1921-1990,” Mongolia in the World, Ulaanbaatar, Ministry of Foreign Affairs of Mongolia, 2002, s. 59.

Page 162: 1990 sonrası moğolistan dış politikası

Moğolistan 27 Ekim 1961'de BM üyesi olmuştur. Bu olay Moğolistan

tarihinde bir dönüm noktasıdır.347 Böylece yalnızlıktan kurtulmuş ve eşit haklara

sahip egemen devletlerin uluslararası topluluğuna katılmıştır. Bu, dünyada

Moğolistan'ın yeri ve rolü için çok değerli birkaç sonucu meydana getirmiştir.

Birincisi, Moğolistan BM üyesi olduğunda “de facto” olarak yüze yakın ülke

tarafından tanınmıştır ve bağımsızlığı, egemenliği paha biçilmez biçimde

güçlenmiştir. Moğolistan'ın bağımsızlığı ve egemenliği için hayati önem taşıyan

güvenceyi sağlamıştır. Moğolistan'a ve Moğolistan'ın ülkesel bütünlüğüne karşı güç

kullanmak veya onu tehdit etmek imkansız hale gelmiştir.348 Bu bağlamda

Moğolistan, BM şartı ve uluslararası yasal belgelerde yüceltilmiş ilkelere bağlılığını

belirterek barışçıl politikayı desteklemektedir.349 İkincisi, BM'e üyeliği Moğolistan'ın

uluslararası konumunu güçlendirmiş ve faaliyetlerini çeşitlendirmiştir. Moğolistan

BM üyeliğine kabul edilmeden önce sadece 19 sosyalist ülke ve gelişmekte olan

ülkelerle diplomatik ilişki kurabilmişti. Geniş çaplı ikili ilişkilerden yoksun olan

Moğolistan, BM çerçevesinde işbirliğini geliştirme imkanı bulmuştur. Bu yüzden

Moğolistan BM'in bütün faaliyetlerine aktif biçimde katılmaktadır. Uluslararası barış

ve güvenliğin güçlendirilmesi, silahlanmanın azaltılması, silahsızlanmanın teşvik

edilmesi, çevrenin korunması, kültür ve eğitime olan çabanın yoğunlaştırılması,

kalkınmada uzman kadroların rollerinin arttırılması, kamu hayatına kadınların

katılımının sağlanması gibi birçok uluslararası konularla ilgilenmektedir.350

Üçüncüsü, Moğolistan'ın BM'e kabul edilmesi, diğer BM örgütlerine ve uluslararası

347 Ibid., s. 74. 348 L. Erdenechuluun, "Mongolia: Four Decades at the United Nations," Mongolia in the World, Ulaanbaatar, Ministry of Foreign Affairs of Mongolia, 2002, s. 152. 349 Ibid., s. 151. 350 Dugersuren, loc. cit.

Page 163: 1990 sonrası moğolistan dış politikası

anlaşmalara kapıyı açmıştır. 1961'den bu yana Moğolistan 33 hükümetlerarası örgüte

ve yaklaşık 20 bölgesel veya ajanslararası örgüte tam üye olmuştur. Bazı belirli

bölgesel gruplaşmalar dışında Moğolistan'ın katılmadığı uluslararası örgüt yoktur.351

Moğolistan BM’e üye olmasından bu yana birçok önemli önerilerde

bulunmuş ve birçok faaliyetlere aktif olarak katılmıştır. 1962'de BM Genel Konseyi,

Moğolistan'ın önerisi üzerine ekonomik kalkınma ve çevrenin korunması konusunu

kabul etmiştir. Moğolistan BM himayesi altında faaliyette bulunan iki önemli

uluslararası örgütün işlerine aktif olarak katılmaktadır. Birincisi, Uzayın Barışçıl

Amaçlarla Araştırma ve Kullanımı Komitesi (1961'de seçilmiştir) ikincisi,

Silahsızlanma Konferansı’dır (1969'da katılmıştır). 1973-1975 yılları arasında,

Moğolistan BM'in ana organlardan biri olan Ekonomik ve Sosyal Konsey’in

(ECOSOC) üyesi seçilmiştir.352 Her yıl 24-31 Ekim tarihleri arasında düzenlenmekte

olan Silahsızlanma Haftası Moğolistan'ın girişimiyle 1978 yılında başlatılmıştır. Bu

önemli girişim, Moğolistan'ın barış ve silahsızlanmanın aktif savunucusu olduğunu

uluslararası kamuoyunda kanıtlamıştır.353 Politikacı L. İder, Kadınlara Karşı Her

Türlü Ayrımcılığın Yok Edilmesi BM Sözleşmesi’nin (1982-1984) uygulanmasını

denetlemiştir. Böylelikle L. İder Komite Başkanlığına seçilen ilk Moğol kadın

olmuştur. 1984'te Moğolistan BM'in önemli organı olan Güvenlik Konseyi’ne geçici

üyelik için adaylığını koymuş, fakat dönemin şartları gereği bu mümkün

olmamıştır.354 1984'te BM, Soğuk Savaş döneminde uluslararası topluluk tarafından

kabul edilen "Barış İçin İnsan Hakları Bildirgesi"ni Moğolistan'ın girişimiyle kabul

351 Erdenechuluun, op. cit., 2002, s. 152. 352 Dugersuren, loc. cit. 353 Erdenechuluun, op. cit., 2002, s. 153. 354 Dugersuren, loc. cit.

Page 164: 1990 sonrası moğolistan dış politikası

etmiştir. 1989'da, Büyükelçi H. Olzvai, ESCAP'a (BM Asya ve Pasifik Ekonomik ve

Sosyal Komisyonu) başkanlık etmiştir.355

1960'larda dünya bir çok devletin bağımsızlığını kazanmasına tanık

olmuştur ve uluslararası ilişkilerin yapısında radikal değişiklikler meydana gelmiştir.

O dönemde Moğolistan'ın en önemli amaçlarından biri ulusların kendi kaderini tayin

hakkını desteklemek ve bağımsızlığını yeni kazanan devletlerle dostane ilişkiler ve

işbirliğini geliştirmektir. Baştan beri BM'deki Afrika ve Asya ülkeleri grubuna

katılarak, bu ülkelerle bağlarını genişletmek istemiştir. Moğolistan 1961'de resmi

olarak kurulan Bağlantısızlar Hareketi’nin amacını ve ilkelerini desteklemiştir.356

Birbirlerine karşı olan iki sistemin ideolojik mücadelesine katılarak, kendi ağırlığı,

somut imkan ve ulusal çıkarlarını dikkate almadan emperyalizme karşı savaşta aktif

rol oynamak Moğolistan'ın en büyük amaçlarından bir diğeri olmuştur. Bu bağlamda

Moğolistan BM'i emperyalizme karşı savaşta önemli bir platform olarak görmüştür.

Ekonomik ve sosyal alanlarda uluslararası örgütlere sunulan istatistik bilgilerini

yanlış sunmak, rakamları arttırmak ve ideolojik nitelikli kararların BM’de

onaylatmak için çaba harcamıştır. Başka ülkeler tarafından sunulan tekliflere hep

sınıf ayrımcılığı gözüyle bakmıştır ve bunları gereksiz bulmuştur. Bütün bunlar

1990'a kadar Moğolistan'ın BM politikasının zayıf yanını oluşturmuştur.357

Geriye bakıldığında Moğolistan BM'de kapitalist olmayan yollarla

kalkınma, sosyalizm avantajını kullanma konularında propaganda yapmıştır. Çoğu

girişimi ideolojik nitelik taşımıştır. Kısacası 1990'dan önceki BM çerçevesinde

Moğolistan'ın çalışma metodu propaganda eğilimli olmuştur.358

355 Erdenechuluun, loc. cit. 356 Dugersuren, op. cit., 2002, s. 75. 357 Bayarkhuu, op. cit., 1995, s. 271. 358 Dugersuren, loc. cit.

Page 165: 1990 sonrası moğolistan dış politikası

2. 1990'dan Bugüne

1990'da Moğolistan'da liberal ve demokratik reformların yaşanmasıyla

Moğolistan'ın BM politikasında da değişiklikler meydana gelmiştir. Hem BM hem

Moğolistan'ın kendi içinde gerçekleştirdikleri reform sürecinde Moğolistan’ın kendi

önüne koyduğu hedefler söz konusudur: Birincisi, Moğolistan, BM'i yeniden

incelemeye ve onun amaçlarını yeniden kavramaya çalışmaktadır; ikincisi,

Moğolistan, BM ile örtüşen ve çatışan politikalarını ve aynı zamanda Moğolistan'ın

hangi konuda ve sektörlerde BM'e yardım edebileceğini ve hangi konuda BM'den

yardım alabileceğini belirlemeyi ve son olarak bu konularda işbirliğini başlatmayı

amaçlamaktadır.359 BM, Moğolistan'ın uluslararası arenada çalışması için bir fırsattır.

Moğolistan Dış Politika Konsepti’nin dördüncü amacının BM ve ona bağlı

uluslararası örgütleri, uluslararası mali ve ekonomik örgütlerle işbirliği yapmak

olduğunu belirtmiştir.360 BM'i Moğolistan'ın kalkınmasında ve uluslararası alanda

ilerlemesinde güçlü partner olarak görmektedir. BM ile olan işbirliğini güvenliğinin

ve kalkınmasının önemli unsuru ve çok taraflı dış politikanın önceliği olduğu için

önemsemektedir. Uluslararası barış, güvenlik, ekonomi, sosyal kalkınma, demokrasi,

insan hakları ve çevre gibi alanlardaki acil sorunların uluslararası alanda giderilmesi

amacıyla işbirliği geliştirmeye çalışmaktadır. Bazı Moğol akademisyenleri Soğuk

Savaş’ın bitmesiyle BM'in dünyada daha etkileyici bir konuma ulaştığını

savunmaktadır:

"Bugün Güvenlik Konseyi’nden alınan kararlar daha uzlaşıcı nitelik

taşımaktadır. Soğuk Savaş döneminde ABD ve SSCB'nin ideolojik

farklılıklarından dolayı bu iki ülke her zaman veto yetkisini kullanmaktaydı.

Bu yüzden BM'in faaliyetleri engellenmişti. Bugün ise Soğuk Savaş’ın sona 359 Bayarkhuu, loc. cit. 360 Ibid., s. 270.

Page 166: 1990 sonrası moğolistan dış politikası

ermesiyle bu iki büyük devletin birbirlerine karşı olumsuz tavırları yavaş

yavaş erimektedir. Bu gelişme Güvenlik Konseyi'nde de hissedilmektedir."361

Diğer bir kısım akademisyenler ise Soğuk Savaş sonrasında BM'in daha

etkin olmasını umarken birçok konuda başarısız kaldığını dile getirmektedir:

"BM'in kendi içinde birçok konuda değişiklik yapmalıdır. Örneğin

BM kararların bağlayıcılığı, kuvvet kullanma, Güvenlik Konseyi daimi

üyelerinde değişiklik gibi sorunların halledilmesi gerek. 11 Eylül olayından

sonra Amerika'nın BM'i devre dışı bırakması uluslararası alanda BM'in

prestijini ve güvenirliğini sarsmıştır."362

BM'i 21. Yüzyılda üye devletleriyle karşılaşan sorunları başarıyla giderme

imkanına, faaliyetlerini aktifçe gerçekleştirme kapasitesine sahip, ekonomik olarak

istikrarlı örgüt yapma isteklerini Moğolistan desteklemektedir.363 Moğolistan'ın

BM'deki aktif katılımı ve önemli rolü diğer üye devletleri tarafından kutlanmıştır.

Moğolistan kadın statüsü ile ilgili ECOSOC Komisyonu’nun (1999-2002) ve Daimi

Kalkınma Komisyonu’nun (2001-2003) aktif üyesi olmuştur. Moğolistan'ın BM ve

BM özel örgütlerine üyeliği ve Moğolistan'ın bu örgütlerdeki faaliyetlerine aktif

katılımı bir yandan ülke içinde demokrasinin ve piyasa ekonomisinin yeşermesine

katkıda bulunmuştur.364 BM, Moğolistan gibi bir ülkenin çıkarlarını koruyacak

güçlü bir uluslararası örgüttür. Bu yüzden Moğolistan BM'in rolünün ve

güvenirliğinin artması için çalışmaktadır ve demokratikleşmektedir.365

Moğolistan Hükümeti güvenlik, barışın korunması, ekonomik, sosyal ve

insan kaynaklarının kalkınması alanlarındaki uluslararası faaliyetlere katılımı

361 Erdenechuluun, op. cit., 2002, s. 155. 362 Ibid., s. 156. 363 Gadaad Khergiin Yam, op. cit., s. 59. 364 Erdenechuluun, op. cit., 2002, s. 153. 365 Ibid., s. 155.

Page 167: 1990 sonrası moğolistan dış politikası

sağlamak için yasal düzenlemelerde bulunmaktadır.366 Moğolistan, Dünya Çocuk

Zirvesi (New York 1990), Çevre ve Kalkınma BM Konferansı (Rio de Jenerio 1992),

Dünya Konferansı (Viyana 1993), Nüfus ve Kalkınma Uluslararası Konferansı

(Riyad 1994), Sosyal Kalkınma Dünya Zirvesi (Kopenhag 1995), Kadınlar Dünya

Konferansı (Pekin 1995) ve Dünya Gıda Zirvesi (Roma 1996) gibi BM'in evrensel

konferanslarını takip ederek "Bir Dünya" konferanslar dizisinin düzenlenmesinde

öncü rol oynamaktadır. BM Genel Sekreteri Kofi Annan, BM sistemiyle önerinin ve

çabalarının tutarlılığını sağlamayı amaçlayan yoğun ve uzağı gören reformlar dizisini

başlatmıştır. Bu reformlar, BM'i yeni yüzyıla uyarlamayı amaçlamıştır. BM Genel

Sekreteri’nin istediği birbirlerine bağlı ve tutarlı programların uygulanması için BM

tarafından düzenlenen Zirve görüşmelerinin ve konferanslarının takip edilmesidir. Bu

amaçla Moğolistan, uluslararası alanda Ulusal Gençler Konferanslar dizisini

başlatmıştır. "Bir Dünya" Konferanslar dizisi olan Ulusal Gençler Konferansları

Moğol gençleri, vatandaşları ve nihayet liderlerini güçlendirmeyi amaçlamıştır.367

Moğolistan Cumhurbaşkanı’nın 2000 BM Milenyum Zirvesi’ne katılması

Moğolistan'ın BM'e olan taahhüdünün bir başka güçlü göstergesidir.

Cumhurbaşkanı’nın izlenimine göre, benzeri görülmemiş bu dünya liderleri toplantısı

Moğolistan'a BM'deki inancını doğrulaması için yegane olanak sunmuştur.368

Üyeliğinin 40 yılı boyunca Moğolistan BM'in çeşitli organlarında

pasiflikten aktifliğe doğru kendini değiştirebilmiştir. Moğolistan sosyal ve ekonomik

konuları ile ilgili BM ve onun çeşitli örgütler tarafından kabul edilen 50 küsur karara

366 Dugersuren, op. cit., 2002, s. 75. 367 Erdenechuluun, op. cit., 2002, s. 154. 368 Ibid., s. 155.

Page 168: 1990 sonrası moğolistan dış politikası

katkıda bulunmuştur ve 500 kararı desteklemiştir. Moğolistan borç ve silahsızlanma,

barış içinde birarada yaşama, insan hakları, uluslararası evrensel okuma yazma,

kamu sektörü ve kooperatif, personel ve kırsal kadın, denize çıkışı olmayan ülkelerin

durumu gibi konularla yakından ilgilenmektedir.

BM bugünün artan bağımlılık ve hızlı değişen dünyanın zorluklarına

yetirince cevap verebilirse, çevreye kendini uyarlayabilirse, kurucuları tarafından

tasarlanandan çok daha etkin olacaktır. Küçük devletlerin güvenliğinin sağlanması

konusunda BM'in rolünü arttırması için Moğolistan Hükümeti ayrıntılı araştırmada

bulunmaktadır. Yenilenmiş ve canlandırılmış BM, Moğolistan'ın küreselleşme

sürecinden eşit bir şekilde yararlanmasına yardımcı olabileceğine kimsenin kuşkusu

yoktur.

Moğolistan Hükümeti, piyasa ekonomisine geçiş sürecinden doğan sosyal

krizleriyle ilgilenmedikçe kalkınma ve ilerlemenin sağlanamayacağını bilmektedir.

Bu yüzden Moğolistan fakirliğin hızlı düşüşü, sağlık, eğitim ve hayat standartının

iyileştirilmesi gibi sorunlara olumlu çözüm bulmak için BM ile işbirliğini aktif

olarak devam ettirmektedir.369

a. Silahsızlanma Sorunları

Silahların azaltılması sorunlarıyla yakından ilgilenmek, silah çeşitlerini

azaltmak, ilgili uluslararası anlaşma ve sözleşmeleri uygulamak, onların

uygulanışında gereken denetim mekanizmasını pekiştirmek Moğolistan için

önemlidir. Nükleer silahların denenmesini yasaklayan anlaşmanın imzalanması, kitle

imha silahlarını yok etmek ve nükleer savaş tehlikesini azaltmak için büyük bir adım

olmuştur. Moğolistan bu anlaşmaya taraftır. Bu anlaşma nükleer denemeleri

369 Idem. .

Page 169: 1990 sonrası moğolistan dış politikası

tamamen yasaklamakla beraber anlaşmanın uygulayışını denetleyecek uluslararası

denetim şebekesine katılma imkanı sağlayarak nükleer güce sahip iki ülkenin

ortasında yer alan Moğolistan'a büyük fayda sağlamıştır. Moğolistan nükleer silah ve

patlayıcıların yapımı için kullanılan maddelerin üretimini denetleyecek uluslararası

anlaşmanın imzalanmasının önemli olduğunu savunmaktadır.

Moğolistan güvenlik konusunda çok taraflı anlaşma ve sözleşmelerin

imzalanmasını isteyen devletlerin çabalarını desteklemekte ve nükleer silaha sahip

ülkelerin, nükleer silahsız serbest bölgeye dahil olan ve nükleer silahların

yayılmasını engelleme anlaşmasına taraf olan ülkelerin güvenliğinin sağlanması

konusunda güvence vermesi gerektiğine inanmaktadır.370 Bu doğrultuda 8 Ağustos

1963'te nükleer silahla tehdidin azaltılması için havada, su altında ve uzayda nükleer

silah denemesinin yasaklanmasını öngören ilk uluslararası anlaşmayı imzalamıştır.

1990'a gelindiğinde Moğolistan kitle imha silahlarının azaltılması ile ilgili 10, insan

haklarıyla ilgili 20 ve hava, açık deniz ve uzay ile ilgili 10 anlaşmaya taraf

olmuştur.371 Moğolistan, aynı zamanda çeşitli bölgelerde nükleer silahtan

arındırılmış alanın oluşturulmasına yönelik adımların, bütün dünya ve bölgenin

güvenliği ve barışın pekiştirilmesine katkıda bulunacağını düşünmekte ve

desteklemektedir. 1992 yılında Moğolistan kendi ülkesini nükleer silahsız serbest

bölge olarak ilan etmiştir.

Moğolistan 1969 yılında Silahsızlanma Komitesi’ne üye olduğundan beri

Silahsızlanma Konferanslarına aksatmadan, aktif olarak katılmakta ve silahsızlanma

konusundaki anlaşma ve sözleşmelere taraf olmaktadır.372 Kimyasal ve Biyolojik

370 Gadaad Khergiin Yam, loc. cit. 371 Dugersuren, loc. cit. 372 Gadaad Khergiin Yam, loc. cit.

Page 170: 1990 sonrası moğolistan dış politikası

Silahları İmha Sözleşmeleri tarafından öngörülen silahsızlandırma ve denetlemenin

güçlendirilmesini desteklemektedir. Moğolistan aynı zamanda konvansyonel silah,

özellikle küçük ve hafif silahların yayılmasını sınırlandırmaya çalışan uluslararası

çabalara katılmaktadır. Kara kuvvetlerini engellemek için kullanılan insancıl

olmayan ve tehlikeli sayılan bombaların yasaklanması için çalışan uluslararası

topluluğun çalışmalarını ve önerilerini Moğolistan içtenlikle kabullenmektedir.

Moğolistan henüz bu Sözleşmeye katılmamıştır fakat bu sorunun halledilmesi için

istikrarlı tutum sergilemektedir.

b. Ekonomik ve Sosyal Kalkınma Sorunu

BM çerçevesinde sosyal ve ekonomik sorunlara olan ilginin arttırılması, bu

konuda BM'in katılımını sağlama ve uluslararası işbirliğini pekiştirme çabalarını

Moğolistan doğru bulmaktadır.373 Ekonomik kalkınma, çevre koruma sorunu,

kooperatiflerin geliştirilmesi, kırsal kadınlar ve eğitim gibi konularda Moğolistan

öneride bulunmuştur ve BM Genel Kurulu'nda bu öneriler onaylanmıştır. BM, onun

özel örgütleri ve uluslararası ticari ve mali kuruluşların bu sektörlerde faaliyetlerini

yoğunlaştırılması ve koordinasyonun iyileştirilmesi gerektiğini düşünmektedir.

Moğolistan denize çıkışı olmayan ülkelerin sorunlarıyla BM çerçevesinde

aktif olarak ilgilenmektedir. BM Genel Kurul 54. Toplantısında Moğolistan’ın

denize çıkışı olmayan ve gelişmekte olan ülkelerin zorluk ve engellerinin giderilmesi

için belirli yöntemleri teklif etmiş ve 77’ler Grubu374 üye ülkeleri ile birlikte öneriyi

onaylamıştır.

373 Ibid., s. 60. 374 77 Grubu, Cenevre’de toplanan BM Ticari ve Kalkınma Konferansı sırasında gelişmekte olan 77 ülke tarafından 1964’te kurulmuştur. Grubun amacı BM’deki en büyük Üçüncü Dünya Koalisyonu olarak gelişmekte olan dünyaya kendi ortak çıkarlarını açıklamak, BM sistemde uluslararası ekonomik konulara daha fazla katılmak ve gelişmekte olan ülkelerarasında ekonomik ve teknik işbirliği teşvik

Page 171: 1990 sonrası moğolistan dış politikası

BM Ticaret ve Kalkınma Konferansı ve BM Kalkınma Programı (BMKP)

ile işbirliği içinde 1997'de Ulaanbaatar'da "Denize çıkışı olmayan ve gelişmekte olan

ülkelerin transit nakliyatı" konusunda gerçekleştirilen Kuzey Doğu Asya ülkelerinin

danışma toplantılarının ardından Mayıs 2000'de Transit Nakliyatı Anlaşma taslağını

geliştirmek için ÇHC, Moğolistan ve Rusya Federasyonu uzmanlarının ilk müzakere

toplantısına Moğolistan ev sahipliğini yapmıştır. 1963'ten beri Moğolistan, BMKP

ile verimli işbirliği içindedir. 1997-2001 yılları arası programa göre BMKP ve BM

Nüfus Fonu Moğolistan'da çeşitli projelerinin uygulanması için 27 milyon dolar

kendi fonundan sağlanmıştır.375 Bölgesel örgütlerle devam eden işbirliği

Moğolistan'ın faaliyetleri üzerine yoğunlaşmış durumdadır. Moğolistan'ı Asya

Otoban Kalkınma Programı’na dahil eden ESCAP (Moğolistan Asya ve Pasifik

Ekonomik ve Sosyal Komisyonu’na 1962 yılında katılmıştır) kararını takiben

Moğolistan, Asya Kalkınma Bankası tarafından sağlanan kredi ile Otoban Kalkınma

Projesi’ni 1996'dan beri uygulamaktadır. Bölgesel işbirliği çerçevesinde Moğolistan,

Asya Pasifik bölgesinin alt bölgesi olan Kuzey Doğu Asya'ya özel ilgi duymaktadır.

Moğolistan aynı zamanda BM'in desteğiyle uygulanmakta olan Tumen Nehir

Havzası Kalkınma Projesi’ne katılmaktadır. 1999'da Ulaanbaatar bu projeye

katılanlara ev sahipliği yapmıştır.

Moğolistan, Dünya Sağlık Örgütü, Gıda ve Tarım Örgütü, Dünya

Entelektüel Refah Örgütü, Uluslararası Çalışma Örgütü ve Uluslararası Atom Enerji

Ajansı gibi BM'in diğer özel örgütleriyle iyi ilişki ve işbirliği içindedir, farklı

projeleri bu örgütlerle uygulamaktadır. Şu anda Uluslararası Atom Enerji Ajansı ve

BM Endüstri Kalkınması ile işbirliği programı hazırlama çalışmaları içerisindedir. etmektir. Bugün grubun 134 üyesi bulunmaktadır. Moğolistan Gruba 1989 yılında üye olmuştur. (2003), “What is the Group of 77?.” <http://www.g77.org/main/main.htm. > (02.03.2004). 375 Gadaad Khergiin Yam, op. cit., s. 61.

Page 172: 1990 sonrası moğolistan dış politikası

Moğolistan, BM himayesi altında çocuk, kadın, engelliler, yaşlılar, nüfus ve sosyal

gelişme gibi konuları 1990'larda ele alan, Viyana, Riyad, Kopenhag, Pekin ve

İstanbul konferanslarında kararlaştırılan politika ve stratejilerin uygulanmasına

büyük önem vermektedir. Bu Konferanslarda alınan kararların ulusal düzeyde

uygulanması için BMKP ile beraber "Bir Dünya" programını uygulamakta ve bu

çerçevede nüfus ve kalkınma, kadın ve kalkınma, insan hakları, çocuk hakları ve

sosyal kalkınma gibi konularda bir dizi toplantılar düzenlemiştir.376

Uyuşturucu ile mücadele etme ve adil suç özellikle de organize suçların

önceden engellenmesi çerçevesinde BM'in ilgili kuruluşlarıyla işbirliği yapmak ve bu

konuda programın oluşturulması ile ilgili yasal düzenlemelerin hazırlanması için

yardım almak, kanun, denetim ve polis gibi ilgili alanlara maddi yardım sağlamak

gibi konuları kapsayan proje gerçekleştirilmektedir.377

c. Çevre

Çevrenin korunması sorunu Moğolistan Hükümeti’nin en çok önem verdiği

sorunlardan biridir. Moğolistan bu sektörde uluslararası örgütler ve büyük

devletlerinin yardımıyla toplam ona yakın proje ve ulusal program

gerçekleştirmektedir: 21. Yüzyılda istikrarlı kalkınma programı, hükümetin ekoloji

politikası, halka ekoloji bilgisini sağlayacak ulusal program, biyolojik çeşitlerini

koruma ulusal programı, toprağın özel korunması ulusal programı, çevre yönetimin

kapasitesini pekiştirme projesi, doğal afetlerin tehlikesini azaltma ulusal programıdır.

Çevre sorunuyla ilgili olarak Moğolistan, BM Çevre Programı, BMKP, Dünya

Meteoroloji Kurumu, Asya Pasifik Ekonomik Sosyal Komitesi gibi uluslararası

örgütlerle işbirliği yapmaktadır. Moğolistan'ın çevre koruması sorunuyla ilgili

376 Ibid., s. 62. 377 Idem. .

Page 173: 1990 sonrası moğolistan dış politikası

uluslararası anlaşmalar ve sözleşmelere katılması bunları gerçekleştirecek

uluslararası ve bölgesel işbirliğine katılma imkanı sağlamaktadır.378

d. İnsan Hakları

Demokrasi ve insan hakları alanında Moğolistan, BM Şartı, insan hakları

uluslararası evrensel ilkelerini özellikle İnsan Hakların Evrensel Bildirgesi, Siyaset

ve Vatandaşlık Hakları, Ekonomi, Toplum Kültür Hakları, 1993 Viyana Bildirgesi,

Eylem Programı’nın maddelerini kendine örnek almaktadır. Moğolistan taraf olduğu

insan hakları anlaşmasını ve sözleşmelerinin yükümlülüklerini nasıl yerine

getirdiğini açıklayan ulusal raporunu sürekli yayınlamakta ve ilgili komitelere

iletmektedir. Anayasayı uluslararası standarda uygun hale getirmek, yargı, polis ve

kanunun ilgili elemanlarını hazırlamak, insan haklarını sağlayacak ulusal kapasitesini

yaratmak ve arttırmak için profesyonel danışma, mali ve teknik yardım alma

yollarıyla BM'in ilgili kurumlarıyla işbirliği yapmaktadır.379

e. Askeri İşbirliği

Moğolistan yabancı devlet ve uluslararası örgütlerle askeri sektörde

işbirliği yapmaktadır.380 1991'de imzalanan "Moğolistan Askeri Rehber" belgesi

Moğolistan'ın BM'in ilkelerine uygun olarak gözlemci statüsüne sahip olmak,

yardımda bulunmak ve arabuluculuk yapmak gibi BM'in faaliyetlerine katkıda

bulunabileceğini ve BM'in silahlı kuvvetleri, uluslararası askeri örgütler ve nüfuz

sahibi ülkelerle askeri işbirliği geliştirebileceğini belirmektedir.381

Moğolistan BM Barış Gücü Operasyonlarına katılmak istemektedir. Diğer

taraftan Moğolistan ekonomisi de bunu gerektirmektedir. Bugün Moğolistan

378 Ibid., s. 63. 379 Ibid., s. 64. 380 Bayarkhuu, op. cit., 1995, s. 272. 381 Ibid., s. 273.

Page 174: 1990 sonrası moğolistan dış politikası

askerlerini finanse etmekte zorlanmaktadır. Bütçe nedeniyle askeri birlikleri ayakları

üstünde zor durmaktadır. Askeri tatbikat, yüksek lisans ve yeni teknik teknolojilerle

donatmak gibi engeller bulunmaktadır. Bütün bunları karşılamanın yollarından biri

BM askeri gücüne katılmaktır. Bazı küçük devletler BM'e olan borçlarını Barış Gücü

Operasyonu’na katılarak ödemektedir. Moğol askerleri üç alanda Barış Gücü

Operasyonu’na katılabilecektir. Birincisi destek gücü-nakliyat, ikincisi mühendis-

inşaat askerleri ve üçüncüsü kimyasal savunmadır.382 1999'dan beri Moğolistan,

Barış Gücü Operasyonu’na katılmak için hazırlık çalışmaları başlatmıştır.

Moğolistan'ın askerleri insani operasyon çerçevesinde eğitimini tamamlamaktadır.383

Bu politika çerçevesinde bugün Moğol askerleri Afganistan'da ve Irak’ta

bulunmaktadır. Afganistan’da Afgan askerlerine eğitim vermek üzere 13, Irak’ın

kalkınmasına katılmak üzere ilk önce 173, sonra 130 asker gönderilmiştir.

Moğolistan Uluslararası Barış Gücü’ne katılarak askeri uzmanlarını 2002’den

itibaren Sahar’a üç, Kongo’ya iki gözlemci göndermiştir.384

f. Yardım

BM, özellikle BMKP, Moğolistan'ın ekonomik ve sosyal reformlarında

hayati rol oynamaktadır. Mayıs 1991'de BMKP, ekonomik ve mali desteğini

kaybetmiş Moğolistan'ın durumuyla tanışması için Avrupa, Asya ve Pasifik'in 24

gelişmiş ülkelerinin daimi temsilcilerine mektup göndermiştir. Mektup Moğolistan'a

kısa ve uzun vadeli yardımın sağlanması için işbirliğinin gerekliliğini

vurgulamaktaydı. Aynı zamanda BMKP, Moğolistan'ın ilk koalisyon hükümet

382 Ibid., s. 271. 383 Erdenechuluun, op. cit., 2002, s. 154. 384 (2004), “Mongol Ulsyn Gadaad Bodlogo.” < http://www.extmin.mn/statement-

L.Erdenechuluun.htm/> (02.03.2004).

Page 175: 1990 sonrası moğolistan dış politikası

başkanı Byambasuren ile bu ülkelerin temsilcileri arasında New York'ta görüşmeler

düzenlemiştir.385 Bunun dışında BMKP, Kuzey Doğu Asya'da ekonomik işbirliğinin

oluşturulması için Moğol, Rus, Kuzey Kore, Güney Kore ve Çin akademisyenlerinin

araştırması için 1991'de dört projenin temelini geliştirmiştir. Beş ülke Tumen Nehir

Havzasının Kalkınma Projesini seçmiştir ve projenin uygulanması için Yürütme

Komitesi kurmuştur. Moğolistan bu bölge ile direk ticari ve nakliyat bağlarının

oluşturulması ve daha etkin deniz nakliyatının gerçekleştirilmesi için ek olanakların

sağlanması gibi Asya ve Avrupa'yı bağlayan yolların döşenmesi ile

ilgilenmektedir.386

Demokrasi ve insan hakların korunması, güvenlik ve kalkınmanın

vazgeçilmez unsurlarıdır. Mayıs 2002'de Moğolistan Hükümeti’nin BMKP ile

Ulaanbaatar'da düzenlendiği İnsan Güvenliği Uluslararası Konferansı, ülkedeki sivil

toplum örgütlerin rolünü belirlemiştir. Moğolistan Hükümeti’nin girişimiyle

BMKP'ın desteklediği "İnsan Güvenliği İçin İyi Yönetim" 2001 yılı başında

başlatılmıştır. Moğolistan bu alanda BM ile işbirliğini sürdürecektir.387

2001-2002 Moğolistan’ı vuran soğuk kışın meydana getirdiği zararların

giderilmesi için BM büyük katkıda bulunmuştu. 2003 yılında Moğolistan, şiddetli kış

sonrasında Moğolistan'a yaptığı yardımından dolayı BM'e teşekkür etmiştir.

Moğolistan felâketin etkisini azaltmak ve bundan sonraki felaketlere hazırlıklı

olabilmek için gerekli olan mekanizma ve kurumsal kapasitesini güçlendirmeye

BM’nin katkılarıyla çalışmaktadır.

385 Dugersuren, op. cit., 2002, s. 83. 386 Ibid., s. 76. 387 Erdenechuluun, op. cit., 2002, s. 157.

Page 176: 1990 sonrası moğolistan dış politikası

BM iletişim teknolojisinin sağlanması, bireyin, yönetimin her düzeyine

katılabilmesi, eğitim düzeyinin arttırılması, kent ve kırsal kesim arasındaki uçurumun

giderilmesi, halkın hayat standardının yükselmesi ve etkin para politikalarının

tasarlanması gibi sosyo-ekonomik sorunlara çözüm arayışlarına da yardımda

bulunmaktadır. Moğolistan, geniş alanda dağılmış halkın iletişimini sağlayabilmek

için Moğolistan'ın özel ihtiyaçlarını karşılayacak enformasyon ve iletişim

şebekesinin kurulması için BM'in yardımını istemektedir. Moğolistan bölgesel

kalkınma için ulusal politikasını geliştirmektedir. Kendi teknik yardımıyla BM,

bölgesel ekonomik kalkınma stratejisini geliştirmesine, yasal çerçevenin

oluşturulmasına ve yerel düzeyde kalkınma kapasitesini güçlendirmesine katkıda

bulunmuştur.

Günümüzde Moğolistan on dört özel kuruluşla (BM’in dört ajansı ve

ESCAP ile) çeşitli alanlarda işbirliği yapmaktadır. Bu örgütlerden sağlanan mali ve

teknik yardımları gelişmiş teknolojileri ve dövizin artması için yeterli kaynak

oluşturmaktadır. 1995 verilerine göre BM'in özel ajansları ve BMKP'dan sağlanan

yardım miktarı 100 milyon dolar olmuştur.388

g. Nükleer Silahsız Serbest Bölge Statüsü

Coğrafi olarak Moğolistan, iki komşu devletinin nükleer silah deneme

bölgeleri arasında yer almaktadır: Rusya'da Semipalatinsk, Çin'de Lop Nor bölgesi.

1992'de SSCB askerlerini tamamen geri çektiğinde Moğolistan Nükleer Silahsız

Serbest Bölge statüsünü ilan etmiştir. 1994 Ulusal Güvenlik Konsepti Moğolistan'ın

nükleer silahsız serbest bölge statüsünün uluslararası düzeyde korunması, siyasi ve

diplomatik yollarla ülkenin güvenliğinin güçlendirilmesi için önemli faktör olacağı

388 Dugersuren, op. cit., 2002, s. 74.

Page 177: 1990 sonrası moğolistan dış politikası

çağrısında bulunmuştur.389 Moğolistan'ın bu girişimini nükleer silaha sahip beş ülke

dahil uluslararası topluluk tarafından olumlu karşılamıştır. Rusya Moğolistan'ın bu

girişimini destekleyen ilk nükleer silaha sahip ülke olmuştur ve 1993'te Moğolistan

ile imzaladığı anlaşmayla bu devletin ülkesinde yabancı asker ve kitle imha

silahlarının bulundurulmasını ve geçmesini yasaklayan kararına saygı duyacağını

belirtmiştir. Ekim 1993'te Çin Moğolistan'ın nükleer silahsız serbest bölge statüsünü

kabul ettiğini ve buna saygı duyacağını açıklamıştır.

4 Aralık 1998’de, BM Genel Kurulu’nun 53/77D kararıyla Moğolistan'ın

Uluslararası Güvenlik ve Nükleer Silahsız Serbest Bölge (NSSB) statüsü

onaylanmıştır. Bu karar bölgesel barış, güvenlik ve istikrarın güçlendirilmesinin

önemli unsuru olarak Moğolistan'ın komşularıyla iyi ilişki sürdürmesine Genel

Kurul’un desteğini vurgulamış ve nükleer silaha sahip beş daimi üye devlete

Moğolistan’ın güvenliğinin güçlendirilmesi ve bağımsız dış politika izlenmesinde

Moğolistan ile işbirliği yapması için çağrıda bulunmuştur. Genel Kurul aynı zamanda

BM Genel Sekreteri ve ilgili BM organlarının Moğolistan'ın dış güvenliği ve

NSSB'in güçlendirilmesi için Moğolistan'a gerekli yardımın sağlanmasını ve bu

kararın uygulanışını denetlemesini rica etmiştir.390

Şubat 2000'de Moğolistan Parlamentosu Moğolistan'ın Nükleer Silahsız

Serbest Bölge statüsü ile ilgili ulusal yasayı onaylamıştır. Bu yasa yasaklanan bütün

eylemleri tek tek saymakta ve özel hükümlerinin uygulanması veya denetlenmesi

için ulusal yetkililerini atamaktadır. Parlamento kararı da bu kişilerin kanunun

uygulanmasında parlamentoya sürekli olarak rapor verilmesi gerektiğini de

389 JH. Enkhsaikhan, "External Aspects of Mongolia's Security," Mongolia in the World, Ulaanbaatar, Ministry of Foreign Affairs of Mongolia, 2002, s. 140. 390 (2000), “General Assembly Resolutions 53/77.” <http:// www.un.org/Depts/dhl/resguide/r53.htm> (02.03.2004).

Page 178: 1990 sonrası moğolistan dış politikası

belirtmektedir. Ek olarak Moğolistan, uluslararası düzeyde statüsünün tanınması ve

güçlendirilmesi konusunda nükleer silaha sahip beş devlet ile bir dizi görüşmelerde

bulunmuştur. Görüşmelerin sonucunda 5 Ekim 2000 tarihinde nükleer silaha sahip

beş devlet, statü bağlamında Moğolistan'ın güvenlikle ilgili güvencesini sağladığı

konusunda ortak bildirge yayınlamıştır. Örneğin nükleer silaha sahip beş devlet,

Moğolistan'ın hem negatif hem de pozitif nükleer güvenlikle ilgili güvencesini

sağlayacaktır ve Genel Kurul kararının uygulanmasında Moğolistan ile işbirliğini

devam ettirecektir.391

20 Kasım 2000'de Genel Kurul 55. Oturumunda 53/77 D kararının ulusal ve

uluslararası düzeyde uygulanması için alınacak önlemleri onaylayan 55/33 S kararı

kabul etmiş ve BM’e Moğolistan’ın güvenlik ve NSSB statüsünün

güçlendirilmesinde Moğolistan ile işbirliğini devam ettirmesi çağrısında

bulunmuştur. Karar aynı zamanda nükleer silaha sahip beş devletin 53/77 D kararının

uygulanması için imzalayan ortak bildirgeyi olumlu karşılamıştır. Aynı zamanda BM

Genel Sekreteri ve ilgili BM organlarının 53/77 D kararını uygulamasında

Moğolistan'a yardımda bulunmaya devam etmesini istemiştir. Moğolistan, NSSB

statüsünü uluslararası düzeyde tanımlamak için BM üye devletleri ve organlarıyla

birlikte çalışacaktır. Ekonomik ve ekolojik güvenlik araştırmasında bulunacaktır.392

Eylül 2001’de, BM destekli nükleer silaha sahip beş devlet ve Moğolistan

temsilcilerinin hükümet dışı uzmanlar grubu toplantısı Moğolistan'ın statüsünü

güçlendirecek yollar ve yöntemler bulmak için Japonya'nın Sappora kentinde

toplanmıştır. Toplantı Moğolistan'ın NSSB statüsünün kurumsallaşması için

uluslararası anlaşmanın yapılmasını tavsiye etmiştir. Uzmanlar grubu anlaşmada 391 Enkhsaikhan, op. cit., s. 142. 392(2001), “General Assembly Resolutions 55/33.” <http:// www.un.org/Depts/dhl/resguide/r55.htm> (02.03.2004).

Page 179: 1990 sonrası moğolistan dış politikası

hangi konunun dahil edileceğini belirtmiştir. Ocak 2002'de, 55/33 S kararının

uygulanmasının teşviki için BM ajanslarının yürütme komiteleri üstte belirtilen iki

araştırmayı üstlenmeyi kabul etmiştir.

Ek olarak Moğolistan'ın nükleer silahsız serbest bölge olabilmesi için

bölgedeki nükleer silahın yayılmamasını teşvik etmenin önemini vurgulamaktadır.

Bu bağlamda Moğolistan, BM nezdinde Orta Asya bölgesinin NSSB haline gelmesi

için sürekli destekte bulunmaktadır. 393

h. Ülke Kategorisi Sorunu

BM, 186 üye devleti gelişmiş, gelişmekte olan ve az gelişmiş olarak üçe

ayırmaktadır. Moğolistan her türlü göstergeleriyle az gelişmiş ülkeler kategorisine

girmekte ise de gelişmekte olan ülkeler kategorisine dahil edilmiştir. Dünyada fakir

denilebilecek 49 ülke bulunmaktadır. "Az gelişmiş ülkeler" terimi BM'de 1971'de

kullanılmaya başlanmıştır ve üç kriter az gelişmiş ülkeler statüsünü belirlemektedir:

Kişi başına düşen milli gelir 900 dolardan düşükse; ikincisi, İnsan Kaynakları

İndeksi % 59'dan düşükse; üçüncüsü, Ekonominin Hassas Göstergesi % 36'dan

yüksek olduğunda. Bunların dışında 2003 yılından itibaren nüfusun 75 milyondan az

olması ölçütü de eklenmiştir.

BMKP komitesi her üç yılda yukarıda belirtilen kriterlerle ülkelerin hangi

kategoriye dahil edileceğini belirlemektedir. 2001 yılının istatistiğine göre

Moğolistan'da kişi başına düşen milli gelir 400 dolar, İnsan Kaynakları Endeksi (Kişi

başına düşen yemeğin kalorisi, bebek ölüm oranı, orta okul ve lisede okuyan öğrenci

sayısı, yetişkinlerde okuma yazma oranı) % 60.99, Ekonominin Hassas Göstergesi %

49.73'tür. Bütün bu göstergelere baktığımızda Moğolistan az gelişmiş ülkeler

393 Enkhsaikhan, op. cit., s. 143.

Page 180: 1990 sonrası moğolistan dış politikası

kategorisine giren 49 ülkenin on beşinden de daha fakir, bir başka deyişle onların kişi

başına düşen milli geliri Moğolistan'ınkinden daha fazladır. Ekonominin Hassas

Göstergesiyle bu ülkelerin 25'i Moğolistan'dan daha iyi durumdadır. İnsan

Kaynakları Endeksi bakımından bu ülkelerden 6'sı Moğolistan'dan daha iyi duruma

sahiptir. Bütün bunlara baktığımızda Moğolistan az gelişmiş ülkeler kategorisine

dahil edilmelidir. 75 milyon nüfus kriteri dışında bir ülke üstte belirtilen üç kriterden

ikisine uyuyorsa o ülke az gelişmiş ülkeler kategorisine dahil edilmektedir. Her ne

kadar Moğolistan'ın durumu böyle olsa da Moğolistan 30 yıldır bu az gelişmiş

ülkeler kategorisi dışında yer almış ve onların yararlandığı imkanlardan

yararlanamamıştır.394

Durum böyle iken Moğolistan’ın az gelişmiş ülkeler kategorisine dahil

edilmemesini 1990 öncesinde aramalıyız. Komünizm yolunda ilerleyen ve

ilerlemekte olan ülkelerin bu kategoriye dahil edilmesi ideolojik bakımdan büyük

leke oluşturacaktı. Fakat bu durum bugün de devam etmektedir. Eski sosyalist

kampına dahil olan ülkeler bugün "geçiş dönemi" nedeniyle gelişmenin belirli bir

statüsüne sahip değildir. Bu ülkelerden sadece Laos ve Kamboçya az gelişmiş ülkeler

kategorisine dahil edilmiştir.

Az gelişmiş ülkeler statüsüne dahil edilmenin olumlu sonuçları vardır:

Birincisi, Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ), az gelişmiş ülkelerin ticaretlerinde kendi

piyasa ve üreticilerini koruma politikası izlemesini kabul etmektedir. İhracat vergisi

DTÖ üye ülkelerine yasaklanırken az gelişmiş ülkelerde bu durum geçersizdir.

Teknoloji transferi bununla ilgili olarak eğitim seminerlerinin düzenlenmesi ve diğer

faaliyetlerin organize edilmesine uygun ortamı hazırlamaktadır. İkincisi, gelişmiş ve

394 Ts.Elbegdorj, Khokh Devter, Ulaanbaatar, Interpress, 2001, s. 5.

Page 181: 1990 sonrası moğolistan dış politikası

gelişmekte olan ülkeler az gelişmiş ülkelere olan yardımını her geçen gün

arttırmaktadır. Örneğin, AB az gelişmiş ülkelerden gelen mallarına vergi sistemi ve

silah dışında kota uygulamaktadır. Japonya az gelişmiş ülkelerde üretilen malların

ithalatını çeşitlendirip bu malların % 99'unda vergi ve kota gibi engelleri kaldırmıştır.

ABD ve Kanada da bu konuda bazı kolaylıkların sağlanması yönünde çalışmalarda

bulunmaktadır. Üçüncüsü, gelişmiş ülkeler az gelişmiş ülkelere sağlanan yardım

miktarını GSMH'nın % 0.15'ine, ilerde % 0.20'sine ulaştırmayı amaçlamaktadır.

Dördüncüsü, teknik yardımı bakımından uluslararası örgütler (IMF, Dünya Bankası,

UNIDO, FAO) karşılıklı uyum programını uygulamaktadırlar. Bunun içinde altyapı,

gıda stoku, ticaret, köy işleri sektörleri daha fazla dikkate alınmaktadır. Son olarak

BM çerçevesinde az gelişmiş ülkelere yönelik özel politikalar uygulanmaktadır. Bu

ülkelere teknik yardımından mali desteğine kadar bir çok konuda geniş yardımda

bulunmaktadır. Bu ülkeler Barış Gücü Operasyonu’na katıldığı taktirde söz konusu

ülkeye % 90’a varan indirimler sağlanmaktadır. Aynı zamanda BM Genel Kurul

toplantılarına katılacak temsilcilerin masrafları da karşılamaktadır.

Gelişmekte olan ülkeler statüsüne 128 ülke dahil edilmektedir. Bu ülkeler

bir çok kriterler bakımından birbirlerine uymamaktadırlar. Çin, Hindistan gibi

milyarın üzerinde nüfusa sahip ülkeler, anakaranın altıda birine sahip olan Rusya

gibiler ve petrol zengini küçük Arap ülkeleri aynı kategoride yer almaktadır.395

C. ASYA PASİFİK BÖLGESİ VE KUZEY DOĞU ASYA

1. APEC

395 Ibid., s. 7.

Page 182: 1990 sonrası moğolistan dış politikası

Bölgesel ekonomik işbirliği sadece bölgenin ekonomik kalkınmasını

sağlamamakta aynı zamanda bütün dünya üretimi ve ticaretin artmasına katkıda

bulunmaktadır. Dolayısıyla bölgesel bütünleşmenin kendisi, dünya ekonomik

bütünleşmesini sağlamaktadır. Deneyimlere bakılırsa bütünleşme sürecine katılan

ülkelerin her türlü yapısal değişiklikte bulunmaları şarttır. Bu durum rekabet gücü

zayıf olan ve teknoloji bakımından geri kalmış fabrikaların kapanmasına ve yeni

donanımları gerektirdiği için insanların sosyal hayatı ile ilgili sorunların ortaya

çıkmasına sebep olmakta ve bu tür sorunların giderilmesi görevi hükümetlere

düşmektedir.

1980'lerin sonunda bölgesel bütünleşmenin gerçekleşmesi için

gereken koşullar oluşmuş ve bölgedeki önemli örgütler kurulmuştur. Dönemin

gerekliliği ve bölge ülkelerin liderlerinin isteği üzerine Pasifik ülkelerinin dışişleri,

ticaret ve endüstri bakanları Avustralya'nın Kanberra kentinde Kasım 1989'da

toplanarak bölgesel ekonomik işbirliği örgütünün kurulmasını kararlaştırmışlardır.

Örgüt Asya Pasifik Ekonomik İşbirliği (APEC) adında kurulmuştur. Toplantıları ve

forumları her yıl düzenli olarak gerçekleştirilecektir. Yeni örgüte Avustralya, Brunei,

Kanada, Endonezya, Japonya, Malezya, ABD gibi 12 ülke katılmıştır. Sonradan Çin,

Hong Kong, Meksika, Şili, Papua Yeni Gine, Vietnam, Peru, Rusya gibi ülkeler

katılarak üye sayısı 21'e yükselmiştir.396 APEC ilk başlarda bölge ekonomisinin

kalkınmasıyla ilgilenmekteydi. Sonradan Asya Pasifik bölgesinin serbest ticaretine,

yatırımına ve ekonomik işbirliğine katkıda bulunacak önemli bir kuruluş haline

getirilmiştir. Görüşmeler bakanlar düzeyinden devlet başkanları ve başbakanlar

düzeyine çıkarılmıştır. 396 Avustralya, Brunei, Kanada, Endonezya, Japonya, Malezya, ABD, ÇHC, Hong Kong, Meksika, Şili, Yeni Gine, Vietnam, Peru, Rusya, Yeni Zelanda, Tayland, Singapur, Filipin, Tayvan ve Güney Kore. (2004), “About APEC.” < http://www.apecsec.org.sg/apec/about-apec.htm/> (02.03.2004).

Page 183: 1990 sonrası moğolistan dış politikası

APEC Amerika, Avustralya ve Asya kıtasındaki ülkelerin çıkarlarını

dengeleyen, Güney ve Kuzey arasındaki farkı azaltmaya çalışan, serbest ticareti

geliştirerek serbest bölgenin kurulmasını sağlayan geniş çaplı uluslararası örgüttür.397

APEC bölge dışındaki diğer ülkelerin de katılımına açıktır. Kuruluşun temel amacı

serbest ticaret sisteminin geliştirilmesidir. 1991 Seul görüşmesi forumunun ana

amacının Asya Pasifik bölgesinde ekonomik kalkınmayı desteklemek yoluyla dünya

ekonomik kalkınmasında katkıda bulunmak olduğunu açıklamıştır. 1994'teki altıncı

forum, ticaret ve yatırımı liberalleştirme çerçevesini belirleyen bildirgeyi

yayınlamıştır. Bildirgede bölgedeki gelişmiş ülkelerin 2010, gelişmekte olan

ülkelerin 2020 yılına kadar serbest ticaret ve yatırımı ortamını gerçekleştireceği

konusunda üye devletler anlaşmaya varmışlardır. Bu bildirgeye göre APEC, ticaret

ve yatırımın serbest bölgesi haline gelecektir.398 APEC'in 2001 Zirve görüşmeleri

Çin'in Şangay kentinde gerçekleştirilmiştir. Bölge ve dünyadaki makro ekonomi

bölgesel bütünleşme yapısı ve APEC'in gelişmelerini konu almıştır. Forumun en

önemli konularından biri de uluslararası terörizm ile mücadele olmuştur.399

Bugün Asya Pasifik bölge ülkelerinin ekonomilerinin hızlı büyümesi

sonucu bu bölge ekonomik olarak diğer bölgeleri geçmiş ve dünya ekonomisinin

gelişme merkezi haline gelmiştir. Asya Pasifik bölge ülkeleri dünyadaki toplam

üretimin % 60'ını gerçekleştirmektedir. Dış ticareti toplam ticaret hacminin % 47'sine

sahiptir. Bu bölgede 2.6 milyar insan yaşamaktadır.400 Asya Pasifik ekonomik

bütünleşme süreci başarıyla geliştikçe bölgedeki ülkeler arasında güven arttırmakta

397 Badamtaryn Baldoo, Mongol Ulsyn Gadaad Khariltsaa, Ulaanbaatar, Interpress, 2003, s. 104. 398 Ibid., s. 94. 399 Ibid., s. 95. 400 (2004), “About APEC.” < http://www.apecsec.org.sg/apec/about-apec.htm/> (02.03.2004).

Page 184: 1990 sonrası moğolistan dış politikası

ve güvenliğin sağlanması konusuyla daha yoğun ilgilenilmektedir. Soğuk Savaş’ın

bitmesinden bu yana bölge ülkelerini meşgul eden bu konu, uzun vadede çeşitli

düzeyde görüşülmektedir.

Moğolistan APEC üyeliği için başvuruda bulunmuştur ve kendisi ile aynı

kaderi paylaşan 14 ülke ile beraber bu konunun görüşülmesini beklemektedir. APEC

1997 yılında genişleme konusunu on yıllık süre ile ertelediğini duyurmuştur. Üye

olmak isteyen devletlerin liderleri ile yapılan görüşmelerde bu devletlerin APEC'in

faaliyetlerine sınırlı olarak katılmalarına izin vermiştir. Ayrıca APEC, Moğolistan'ın

12 çalışma grubundan dördüne katılmasını kabul etmiştir. Bu bağlamda 1994'ten

itibaren enerji ve ticaret gruplarının çalışmalarına katılmaktadır.401

Moğolistan eğer APEC'e üye olursa bazı yükümlülükleri üsteleneceği

kesindir. Örneğin ticaret ve yatırımının serbestleştirilmesi, yabancı ülkelerin

Moğolistan'ın piyasasına girme imkanının sağlanması ve gerektiğinde teknik ve

ekonomik yardım sağlaması gibi. Tabii ki bu Moğolistan piyasasının kayıtsız

koşulsuz açılması anlamına gelmez. APEC'in istikrarlaşmış, kökleşmiş yapısına

katılmak için forum içinde gerçekleştirilecek faaliyetlerinde hangi yolun izlenmesi

gerektiğini üyelerinin zorunlu olarak veya seçerek yerine getirecekleri görevlerini

nasıl yerine getireceğini şimdiden tasarlamalıdır. Moğolistan Asya Pasifik bölgesine

yönelik politikasını ayrıntılaştırmak için araştırma ve değerlendirmeyi

yoğunlaştırmayı amaçlamaktadır. Bunun için APEC'in bütünleşme sürecindeki

değişimi, bütünleşmedeki ana sorunu, organizasyonun yapısı gibi çok sayıdaki

önemli konuların incelenmesi gereklidir.402

2. ASEAN Bölgesel Forumu (ABF)

401 Baldoo, op. cit., s. 100. 402 Ibid., s. 101.

Page 185: 1990 sonrası moğolistan dış politikası

Soğuk Savaş sonrasında Asya Pasifik bölgesindeki ülkeler ekonomik ve

siyasi konularda ortaklaşa çalışmaya başlamıştır ve bunun en güzel örneği 1994

yılında faaliyetlerini başlatmış olan ASEAN Bölgesel Forumudur (ABF). ABF'nun

amacı güvenliği sağlayan ikili anlaşmaların yerine geçmek değil, onları ikame etmek

ve bu anlaşmalara destek sağlamaktır.403

Bölgesel Forum faaliyetlerine başladığında ekonomik ve sosyal konuları da

içeren güvenlik konseptinin saptanması gerektiğini kararlaştırmıştır. ABF'nun Eylem

Konsepti Ağustos 1998'de kabul edilmiştir. Konsept, ABF'nun amaçlarının bölgede

barış, kalkınma ve istikrarın sağlanması olduğunu belirterek bunun gerçekleşmesi

için üç aşamalı evrimsel yaklaşımı benimsemiştir. Bunlardan birincisi, Asya Pasifik

bölgesinde güvenlik önlemlerinin oluşturulmasında katkıda bulunmak, ikincisi

çatışmayı önleyecek diplomatik mekanizmanın oluşturulması ve nihayet üçüncüsü,

oluşacak muhtemel rekabeti düzenleme mekanizmasının kurulmasıdır. ABF

çerçevesinde bölgenin güvenliği konusunda çeşitli görüşmeler gerçekleştirilmektedir.

Forum kurulduğundan bu yana dışişleri bakanları düzeyinde bir çok görüşmeler

düzenlenmiş ve son zamanlarda bölgedeki güvenlik konusunu görüşmeye

başlamıştır. Bu görüşmeler, bölgedeki güvenin sağlanmasına büyük katkıda

bulunmaktadır.404

Asya Pasifik bölgesine aktif politika izleyen Moğolistan'ın Temmuz

1998'de ABF'nun faaliyetlerine katılması Moğolistan dış politikasının bir başarısı

olmuştur. Bu süreç Moğolistan'ı Asya Pasifik bölgesi ile bağlayacak kurumsal araç

olmakta ve Moğolistan'a bölgenin bir parçası olma ve bölgede dost ülkelerin sayısını

arttırma fırsatı vermektedir. Moğolistan, ABF'da faydalı, aktif, istikrarlı ve kendi

403 Gadaad Khergiin Yam, op. cit., s. 65. 404 Baldoo, op. cit., s. 109.

Page 186: 1990 sonrası moğolistan dış politikası

somut çıkarlarına uygun politika izlemeye çalışmaktadır. ABF çerçevesinde bölgenin

güvenliğini sağlamak ve çatışmaları önlemek gibi faaliyetler Moğolistan'ın en önemli

amaçlarıdır. Askeri ve askeri olmayan alanlarda güvenin sağlanması için dikkat

etmektedir. Moğolistan bölgesel çatışmalardan kaçınmak ve anlaşmazlıkların barışçıl

yollarla çözümlenmesinin önemli olduğunu düşünmektedir. Bu bağlamda çatışmayı

önceden önlemek için diplomatik yollar ve başka yöntemlerin geliştirilmesi

konusundaki çalışmalar bu konuda büyük ilerleme kaydetmesine katkıda

bulunmuştur.405

Söz konusu faaliyete katıldığından beri bu işin temel mekanizması olan üst

düzey görüşmelerine Moğol temsilcileri sürekli katılmaktadır. Temmuz 1999'da

Moğolistan Dışişleri Bakanı Tuya ABF görüşmelerine ilk defa katılmıştır. ABF'nun

Savunma Okullarının rektörleri arasındaki görüşmelerin üçüncüsü Ulaanbaatar'da

Eylül 1999'da düzenlenmiştir. Bu görüşme Moğolistan için ABF çerçevesinde

düzenlenmekte olan ilk görüşmedir. Askeri alanda şeffaflık ve güvenliğin

sağlanmasına ve Moğolistan Savunma Okulları ile yetkililerin Asya Pasifik

bölgesiyle kurumsal olarak bağlanmasına büyük katkıda bulunmuştur.406

3. Kuzey Doğu Asya Ekonomik Forumu

Asya kıtası, Pasifik denizine çıkışı olan kıyı devletlerini, coğrafi

bakımından kuzey doğu, doğu, güney doğu, güney şeklinde ayırmaktadır. Güney

Doğu Asya'nın beş ülkesi 1967 yılında Güney Doğu Asya Ülkeleri Birliğini

(ASEAN)407, Güney Asya'nın yedi ülkesi 1985 yılında Güney Asya Bölgesel İşbirliği

405 Gadaad Khergiin Yam, loc. cit. 406 Ibid., s. 66. 407 Üye devletleri Brunei, Kamboçya, Endonezya, Laos, Malezya, Myanmar, Filipinler, Singapur, Tayland ve Vietnam. (2004), “ About ASEAN.” < http://www. aseansec.org/home.htm. > (02.03.2004).

Page 187: 1990 sonrası moğolistan dış politikası

Birliğini (SAARC)408, Asya kıtası ve Pasifik havzasındaki 12 ülke 1989 yılında Asya

Pasifik Ekonomik İşbirliği Örgütünü (APEC) kurmuştur. Söz konusu örgütlere üye

olan devletler bölgede ekonomik işbirliğini oluşturma ve bütünleşme sürecini

başlatmıştır fakat bu dönemde Asya Pasifik bölgesinin kuzey doğu kısmında

herhangi bir bütünleşme süreci ve işbirliği söz konusu değildi. Bu bölgede yer alan

ülkeler ekonomik ve siyasi bakımdan farklı sistemlere dahil, birbirlerinden farklı

ideolojiyi benimsemekte, dünyaya açılma bakımından birbirlerinden farklı yöntemler

izlemekle beraber ekonomik gelişmeleri de farklı düzeylerdeydi. Kuzey Doğu Asya

bölgesi nüfusun kalabalıklığı, doğal kaynak zenginliği, kültürel değerleri bakımından

diğer bölgelerden farklıdır.409 Kuzey Doğu Asya bölgesine Çin'in kuzey doğusu,

güney doğusu ve kuzeyi, Rusya'nın uzak doğu bölgesi ve doğu Sibirya, Kuzey ve

Güney Kore, Japonya ve Moğolistan dahil edilmektedir. Kuzey doğu Çin ve Kuzey

Kore'nin işgücü, Rusya'nın uzak doğusu ve Moğolistan'ın doğal kaynakları, Japonya

ve Güney Kore'nin sermaye ve teknolojisi bölgenin kalkınması için büyük önem

taşımaktadır.410

Kuzey Doğu Asya'daki ülkelerin sosyal ve siyasi hayatında meydana gelen

değişiklikler sayesinde siyaset, ekonomi ve kültür gibi bir çok alanda ülkeler

arasındaki işbirliği oluşturacak ve devletleri birbirlerine yakınlaştıracak imkan

sağlanmıştır.411 Hal böyle olunca Kuzey Doğu Asya bölgesinde ekonomik

işbirliğinin gelişmesi için gereken uygun ortam, karşılaşabilecek siyasi ve diğer

engeller hakkında geniş çaplı araştırmanın yapılması en acil sorun haline gelmiştir.

408 Bangladeş, Butan, Hindistan, Nepal, Pakistan, Srilanka, ve Maldiv Adaları SAARC’ın kurucu üyeleridir. (2004), “South Asian Associotion for Regional Cooperation.” < www.saarc-sec.org > (02.03.2004). 409 Baldoo, loc. cit. 410 Ibid., s. 113. 411 Jeffrey Lilley, "Tumen Teeters," Far Eastern Economic Review, November 10, 1994, s. 46.

Page 188: 1990 sonrası moğolistan dış politikası

Bu yöndeki ilk uluslararası çalışmayı ABD'nin Havai adasındaki Doğu Batı Merkezi

gerçekleştirmiştir. Hükümetin ayırdığı bütçe ile faaliyetlerini yerine getiren bu

merkez ABD'nin Doğu ve Asya Pasifik ülkeleriyle olan ilişkilerini özellikle de

ekonomik ilişkilerini incelemekteydi. Aynı zamanda ayrı bir bölgesel kuruluş kurma

kararı alan Kuzey Doğu Asya ile de yakından ilgilenmeye başlamıştır. Doğu Batı

Merkezi 1980'lerin sonu 1990'ların başında Rus, Çin ve Japon akademisyenlerle

beraber bölge ile ilgili incelemelerde bulunmuştur. 1990 yılında ÇHC, Chanchun

kentinde Kuzey Doğu Asya bölgesinin kalkınması konusunda ilk toplantıyı

düzenlemiştir. Toplantıda Kuzey Doğu Asya bölgesini kurma ve orada bölgesel

ekonomik işbirliğini geliştirme fikrini gerçekleştirme kararı alınmıştır.412 Bir yıl

sonra, Ağustos 1991'de Chanchun'un ikinci toplantısı düzenlenmiştir. Toplantıda

dönemin en büyük sorununu teşkil eden Kuzey Doğu Asya Ekonomik İşbirliğinin

temeli, Tumen Nehir Havzasının Kalkınma Projesi (TNHKP) ve onun faydaları,

SSCB ile ekonomik işbirliği ve SSCB'nin uzak doğusu, Kuzey Doğu Asya'daki deniz

kaynakları ve işbirliği, Batı Avrupa'nın deneyimleri gibi konular ele alınmıştır.413

Toplantıda Kuzey Doğu Asya Ekonomik Forumu’nun oluşturulması

kararlaştırılmıştır.

ABD'nin Doğu Batı Merkezi 1992 yılında Kuzey Doğu Asya Ekonomik

Forumu’nu oluşturarak ABD'nin Havai adasındaki Honolulu kentinde merkezini

açmıştır. Forumun amacı, Kuzey Doğu Asya ile ilgili araştırmaları organize etmek,

bölgenin ekonomik kalkınma, ekonomik işbirliğinin bugünkü durumu ve gelecekteki

durumu hakkında bilgi toplamak, araştırma yapmak, araştırma sonucunda

tartışmaları başlatmak ve bunun sonucunu değerlendirerek proje hazırlamak,

412 Ibid., s. 47. 413 Idem. .

Page 189: 1990 sonrası moğolistan dış politikası

tartışmaları düzenlemek ve Kuzey Doğu Asya'daki ekonomik kalkınma ve işbirliği

hakkında fikir alışverişinde bulunmak gibi faaliyetleri düzenlemektir. Forum bölge

ülkelerin akademik kuruluşlarıyla işbirliği yapmaktadır.414 Son zamanlarda forum

faaliyetlerini genişleterek, araştırmanın çok taraflı ve belirli bir amaca yönelmesi için

bölgesel komite ile foruma katılan ülkelerin faaliyetlerini arttırma ve bölgenin

ekonomik sektörlerini geliştirme toplantılarını düzenlemektedir. Kuzey Doğu Asya

Ekonomik Forumu bölge ülkeleri ve bölgeler arasındaki bağları geliştirmek ve bağlı

kuruluşlarıyla beraber forumun faaliyetlerini etkin hale getirmek için bölgesel komite

tarafından düzenlemekte olan görüşmelere bölge ülkelerin temsilcilerinin katılmasını

sağlamaya çalışmaktadır.

Forum, bölge için yedi ana sektörün geliştirilmesinin önemli olduğunu

vurgulamıştır. Birincisi bölgenin işbirliği planı; ikincisi bölgenin nakliyat sistemi;

üçüncüsü bölgenin enerji şebekesinin özellikle de doğal gaz boru hattının döşenmesi,

doğal gazın kullanımı, enerji ve çevre arasındaki bağlantı; dördüncüsü

telekomünikasyon; beşincisi Tumen Nehir Havzasının Kalkınma Projesi; altıncısı

sermayenin sağlanması, Kuzey Doğu Asya Kalkınma Bankası’nın kurulma önerisini

hayata geçirme ve nihayet yedincisi sosyal ve insani kaynakları geliştirme

konularıdır.415

Kuzey Doğu Asya Ekonomik Forumunun bir başka amacı ise bölgesel

kalkınmaya katkıda bulunmak, kalkınma projelerinin uygulanmasına hız

kazandırmıştır. Forum sosyal, ekonomik ve mali nitelikli projelerin faydalı ve eksik

414 Baldoo, op. cit., s. 115. 415 Ibid., s. 117.

Page 190: 1990 sonrası moğolistan dış politikası

yanlarını belirleyerek onlara katkıda bulunmaktadır. Yatırım gerektiren bazı önemli

projelere kamu ve özel şirketlerle işbirliği yapma olanaklarını araştırmaktadır.416

Kuzey Doğu Asya Ekonomik Araştırma Enstitüsünün (KDAEAE)

hazırladığı araştırma belgeleri Kuzey Doğu Asya'nın nakliyat, çevre, ticaret, yatırım,

enerji ve mali sektörlerine yöneliktir. KDAEAE'nin son zamanlarda yaptığı en

önemli araştırma Kuzey Doğu Asya'da taşımacılıktır. 2000 yılında gerçekleştirilen

Kuzey Doğu Asya Ekonomik toplantısında KDAEAE bölgesel otoyolları arasında

taşımacılığın yedi koridorunu (onların içinde Tumen Nehir nakliyat koridoru da

dahildir) uluslararası ticareti geliştiren ve karayı denize bağlayan bağlantı olarak

önermiştir. Sonra Kuzey Doğu Asya Ekonomik toplantısında bu koridorlara ek

olarak Kore adasının batı ve doğu kıyılarındaki iki koridor da eklenmiştir. Bu

koridorları, sadece karayı denize bağlamak için değil, ilerde bu yolların Orta Asya'yı

Avrupa ile bağlama olasılıkları da göz önünde bulundurarak hazırlamıştır. Koridor

sadece otoyol, otoban, demiryolunu değil, hukuksal ve diğer düzenlemeleri de

içermektedir. Üstte belirtilen bu 9 koridordan Moğolistan'ı ilgilendireni ise dördüncü

koridorudur. Bu Tumen Nehir taşımacılığı koridorudur (Sibirya kara köprüsü-

Ulaanbaatar-Pekin-Tyanzin) Kuzey Doğu Asya Ekonomik Forumu Moğolistan'ın

gelişmesi için gerekli olan altyapı ve mali gereksinimi hakkındaki raporu Moğolistan

Hükümeti ile birlikte hazırlanmıştır.417

Japon büyükelçisi T. Endo Asya Pasifik bölge ülkelerinin bugünkü siyasi

ve ekonomik ilişkilerini ve işbirliğini bir bütün olarak ele almış ve Asya Pasifik

bölge ülkelerinin bugünkü durumu hakkında dört sonuca varmıştır. Birincisi, bölge

ülkelerin ekonomik kalkınması, siyasi sistem ve istikrarı birbirlerine benzemektedir;

416 Ibid., s. 118. 417 Idem. .

Page 191: 1990 sonrası moğolistan dış politikası

kültür, din ve sosyal psikoloji birbirinden çok farklıdır; ikincisi, bölgede hızla

gelişmekte olan ekonomiyi özel sektör idare etmektedir (doğrudan yatırım, ticaret

üzerine temellenmektedir); üçüncüsü, siyasi ve güvenlik yapısı belli değildir;

dördüncüsü, ekonomik kalkınma, siyasi istikrarlı ilişki ile bağlantılıdır.418

Kuzey Doğu Asya bölgesinin siyasi işbirliği konusu bugün çok hassas

durumdadır. Kuzey Doğu Asya bölgesi (Japon Denizi’nin kıyıları dahil) yüksek

kapasiteye sahip olsa da Asya Pasifik bölgesinin diğer alt bölgelerinden geri kalmış

durumdadır. Bunun ana nedeni ise bugünün siyasi durumu ve altyapının

gelişmemişliğidir. Her ne kadar bu bölgenin siyasi havası yumuşayarak ABD ve eski

SSCB arasındaki siyasi gerginlikler ve ÇHC ve Rusya arasındaki anlaşmazlıklar sona

erse de ilişkiler belli ölçüde gerginliğini korumaktadır. Bu gerginlikler ise Rusya'nın

içinde bulunduğu ekonomik bunalım, Kuzey Kore'nin iç siyasi sorunu, Japonya ile

Rusya arasındaki Kuril adaları sorunu, Japonya ve Kuzey Kore arasındaki sorunlar

(diplomatik ilişkilerini normal düzeye getirmek, nükleer silahla ilgili hükmün

uygulanması) ile Kuzey ve Güney Kore arasındaki ilişkilerdir. Büyükelçi T. Endo

Kuzey Doğu Asya bölgesinin işbirliğinin gelişmesi için katkıda bulunacak bazı

konulara dikkatleri çekmiştir. Bunlar, APEC ile ilişkileri geliştirmek, bunun için

APEC'e üye olmayan devletlerin bir an önce üye olması, siyasi sorunların

çözümlenmesi, kendi bölgesine uygun AB'e benzer işbirliği örgütünün kurulması,

bölgesel altyapının oluşturulmasıdır.419

1990'lardan sonra Moğolistan'ın yenilenmiş dış politikasında Asya Pasifik

bölgesi önemli yere sahip olmuştur ve politikanın bu amaçları cumhurbaşkanının

bildirgeleri ve hükümetin eylem programlarında da yansıtılmaktadır. Bu politika

418 Ibid., s. 137. 419 Ibid., s. 139.

Page 192: 1990 sonrası moğolistan dış politikası

çerçevesinde Moğolistan Asya Pasifik bölgesi ve onun bir alt bölgesi olan Kuzey

Doğu Asya'daki ülkelerle ticaretini arttırmıştır. Bunun sonucunda son 10 yılda

Rusya, Çin, ABD, Japonya ve Güney Kore Moğolistan'ın en önemli ticari ortakları

haline gelmiştir. Moğolistan, Asya Pasifik bölgesel örgütleriyle ilişki kurarak onların

faaliyetlerini dikkatle izlemeye başlamıştır ve onlara katılma isteğini iletmiştir.

a. Tumen Nehir Havzasının Kalkınma Projesi (TNHKP)

Çok uluslu proje fikri ilk kez Kuzey Doğu Asya Ekonomik Forumu’nun

akademisyenleri tarafından 1990'da ortaya atılmıştır. Proje Rusya, Çin ve Kuzey

Kore'yi birleştiren üçgende büyük transit ticaret, nakliyat ve endüstri merkezinin

kurulmasını öngörmektedir. TNHKP Kuzey Doğu Asya Ekonomik İşbirliği’nin

kurulması için önem teşkil etmektedir. Tumen Nehir ekonomik bölgesini Kuzey

Kore, ÇHC ve Rusya topraklarının belirli bir kısmında oluşturmayı planlamaktaydı

fakat sonradan Tumen Nehir Ekonomik Kalkınma Havzası adı altında bu üç ülkeyi

birleştiren üçgen bölgeyi geliştirmesine, her üç devletin bu bölge içinde kendi

kalkınma bölgesini oluşturmasına karar kıldılar. Bu üç ülke, Moğolistan ve Güney

Kore ile birleşerek Tumen Nehir Bölgesini kalkındıracaktır.420

Tumen Nehir projesi iki kısımdan oluşmaktadır. Birinci kısım "Tumen

Nehrinin Ekonomik Bölgesi"dir. Bu bölge Çin'in Hunchin, Rusya'nın Posyet, Kuzey

Kore'nin Ranjun limanlarından oluşmaktadır ve toplam 1000 km² alanı

kapsamaktadır. Bu Tumen nehrinin "Küçük Üçgenidir". İkinci kısım "Tumen'in

Ekonomik Kalkınma Bölgesi"dir. Bu bölge Çin'in Tyanzin, Rusya'nın Vladivostok ,

Kuzey Kore'nin Chonjun limanlarından oluşmakta ve 10.000 km² alanı

kapsamaktadır. Bu Tumen nehrinin "Büyük Üçgeni"dir. Projeye Kuzey Doğu Asya

420 Lilley, op. cit., s. 46.

Page 193: 1990 sonrası moğolistan dış politikası

bölgesinde Kuzey Kore, Güney Kore, Moğolistan, Çin'in kuzey doğusundaki üç

eyalet, Rusya'nın denize kıyısı olan üç eyaleti dahil edilmiştir. Japonya, Kanada ve

Finlandiya gözlemci statüye sahiptir. Projenin uygulanması için toplam 30 milyar

dolar gerekmektedir. Bu para Asya Kalkınma Bankası, Uluslararası Yenileştirme

Kalkınma Bankası, BM'in ilgili kuruluşlarından temin edilecektir. Projenin

gerçekleştirme süresi 20 yıldır.421

Tumen havzasının kalkınma stratejisini belirlemek için önce Pekin'de sonra

Moskova'da olmak üzere iki kere görüşmelerde bulunulmuştur. Görüşmeler sırasında

imzalanan belge, bölgenin kalkınması için bir taraftan hükümetlerin işbirliğinin

kalkınma stratejisini kabul etmesi diğer taraftan yabancı kuruluş ve yatırımcıların

desteğini sağlaması olduğunu belirtmiştir. Üye devletlerin stratejilerinin uygulanması

için dört hususun gerekli olduğunu kararlaştırmışlardır: Uygun ortamın hazırlanması,

hizmetin iyileştirilmesi, ticaretin kolaylaştırılması ve yatırıma dikkatin

yoğunlaştırılmasıdır. Bunların gerçekleşmesiyle Tumen Nehir havzası ve Kuzey

Doğu Asya bölgesi kalkınabilecek ve diğer bölgelerle rekabet edebilme kapasitesine

sahip olacaktır. Tumen Nehri’nin kalkınması için gereken paranın sağlanması için

uluslararası ticari bir bankanın kurulması gerektiğini foruma katılan üye devletler

kabul etmiştir. Fakat bu bankanın kurulması için bölgenin dışından başka ülkelerin

de katılımı sağlanmalıdır.422

Kuzey Doğu Asya bölgesine dahil olan Moğolistan'ın en önemli amacı

istikrarlı kalkınma, sosyal ve kültürel gelişimi sağlayacak koşulların

oluşturulmasıdır. Bu amacın gerçekleşmesi için Moğolistan 2000 yılına kadar,

421 (2004), “Tumen River Regional Development Progresses.” <http://www.kimsoft.com/korea/ab-rajin.htm > (01.03.2004). 422 Lilley, op.cit., s. 48.

Page 194: 1990 sonrası moğolistan dış politikası

2010'a kadar ve 2010’dan sonra olmak üzere üç aşama belirlemiştir. Günümüzde

yaşanan krizini atlatmak, ekonomik kalkınmayı sağlamak için önemli olan

Moğolistan'ın ekonomik noksanlarını belirlemektir. Kuzey Doğu Asya'nın işbirliği

için bir çok imkan sağlayan TNHKP'e Moğolistan etkin biçimde katılmaktadır.

Moğolistan 1991 yılından beri TNHKP'sinin Organizasyon Komitesi onun Çalışma

Grupları ve 1995'ten itibaren Tumen bölgesinin Danışma Komisyonu’na, 1997'den

itibaren Tumen Sekreterlerine katılmıştır ve diğer üye devletlerle beraber Tumen

projesinin uygulanması için gereken özeni göstermektedir. Bu proje Moğolistan'ın

bölge ülkeleriyle işbirliğini geliştirmesine imkan sağlamaktadır. Örnek olarak,

endüstrilerin kurulması, denize çıkışın sağlanması, ekonomik serbest bölgenin

oluşturulması, liman ve hava alanın kullanılması, iletişim, otoyol ve nakliyat

merkezlerinin kurulması gibi imkanlar sayılabilir.

Moğolistan’ın Tumen Nehir Projesi’ne yönelik politikası ise bölgenin bilgi,

iletişim ve nakliyat sistemine katılmak, otoyol ve nakliyatı kalkındırmak,

Moğolistan'ın doğusunda ekonominin serbest bölgesini kurarak TNHKP'nin bir

noktası haline getirmek, Moğolistan'ın doğusunu Kuzey Doğu Asya'nın demiryolları

ve otoyollar şebekesiyle bağlamak, Asya ve Avrupa'yı bağlayan "kara yolları

köprüsünün" kurulması için uygun ortamı hazırlamaktır.423

Tumen projesi gereği Moğolistan Hükümeti içerde de gereken değişiklikleri

yapmaktadır. Tumen Projesi’ne katılmak ve ilgili düzenlemeleri yapmak için Altyapı

Bakanlığı sorumlu tutulmuştur ve diğer bakanlıklar bu projenin uygulanmasına

katkıda bulunacaktır. 1998'de Altyapı Kalkınma Bakanlığı Moğolistan Ulusal

Takımını kurmuş ve "Tumen bölge projesine Moğolistan'ın katılma amaçları"

423 Ibid., s. 47.

Page 195: 1990 sonrası moğolistan dış politikası

belgesini onaylanmıştır. Bununla birlikte Moğolistan Tumen projesi çerçevesinde

araştırmalarda bulunmakta, turizm ve nakliyatın çalışma gruplarını Moğolistan'da

oluşturmuştur. Asya Kalkınma Bankası, Avustralya ve diğer fonların desteğiyle ile

kısa süreli araştırmaları gerçekleştirmektedir.424

Asya Kalkınma Bankası, ÇHC İç Moğolistan Otonom Bölgesinin

Hyangon, Moğolistan'ın doğu bölgelerinin işbirliği stratejisini belirlemiş ve

uzmanların dikkatine sunmuştur. Dünya turizm kuruluşları bölge ülkelerinde turizm

için uygun olan yerlerin araştırılması sonucu Moğolistan'ın doğu bölgesinde turizmin

gelişmesini sağlayacak 40'a yakın yer belirlenmiştir. Oto ve demiryollarının

şebekesi, mali, enerji ve doğal gaz gibi sektörlerinde gerçekleştirilmekte olan

araştırmalar Moğolistan'ın Kuzey Doğu Asya ülkeleri ile işbirliğine ve Moğolistan'ın

ilerdeki kalkınmasına büyük katkıda bulunacağı kesindir.425

TNHKP birinci aşaması Eylül 1993'te resmi olarak başlamıştır. Bu birinci

aşamanın amacı Çin, Rusya ve Kuzey Kore'nin belirttiği bölgelerde özel ve

ekonomik bölgenin kurulmasıdır. BM'in himayesinde gerçekleştirilen TNHKP

görüşmeleri üç yıl sonra Zarubino (Rusya'nın uzak doğusu) ve çevre bölgelerinde

sonuçsuz kalmıştır. Tumen Projesini oluşturanlar Kuzey Doğu Asya'da yıllardır

devam ede gelen siyasi sorunun ekonomik kalkınmayla çözümleneceğine

inanmışlardı. Fakat gerçek durum tersini kanıtlamaktadır. Bölgedeki siyasi duvar

yıkılana kadar Tumen havzası sermaye ve çok taraflı işbirliğini çekmek için zor

zamanlar geçireceğe benzemektedir. Dünya Bankası veya Asya Kalkındırma Bankası

(AKB) gibi uluslararası kuruluşlardan borç almak gibi durum söz konusu değildir.

Bu kuruluşlar, uluslararası projelere değil ülkelere borç vermektedir. Üstelik Rusya

424 Baldoo, op. cit., s. 190. 425 Ibid., s. 191.

Page 196: 1990 sonrası moğolistan dış politikası

AKB'nın, Kuzey Kore ise hem AKB hem Dünya Bankası’nın üyesi değildir.

BMKP'de gözlemci statüsüne sahip olan Japonya bölgede yatırımın en büyük

kaynağıdır. Fakat Rusya ile arasında adalar sorununun bulunması ve Kuzey Kore ile

diplomatik ilişkinin kurulmayışı finans desteğini zorlaştırmaktadır. Güney Kore ile

Rusya arasında borç konusu sorun yaratmaktadır. Moskova, SSCB döneminde

Güney Kore ile diplomatik ilişki kurmanın karşılığında 1.5 milyar dolar borç

almıştır. BMKP programcısı, Tumen Nehir projesi ile ilgili olarak "Programı

yönlendirecek herhangi bir mekanizma veya gerçek mali kurum yoktur" demiştir.426

En büyük engel Kuzey Kore, Pyongyang dış yatırımı istemektedir fakat kendi

yoluyla. Güney Koreliler bunun faturasını ödeyecek gibi gözükmektedir. İki Kore

arasındaki inişli çıkışlı ilişkileri bugün için yatırımı engellemiş durumdadır.

Japonya'nın Rusya Federasyonu’na karşı Kuril adalarında hak iddia etmesi bölgesel

kalkınmayı da etkilemektedir. Taraflardan sadece Çin, altyapının kalkınmasında en

son süreci izlemektedir. Çok taraflı cephede BMKP ve projeye katılan beş ülke

arasındaki işbirliğini teşvik edecek önemli anlaşmalar imzalanmıştır. Sınır geçişini

kolaylaştıran ilk uluslararası anlaşmayı Kuzey Kore imzalamayı reddetmiştir.427

Rusya da bu projeyi engellemektedir. Moskova endüstriyel kalkınmanın Zarubino'da

su altındaki kaynaklarını zedeleyeceğinden korkmaktadır. Bazı Rus ekonomistleri de

projenin Çin lehine olacağını ve kalkınmanın Rusya bölgesinden çok Çin'de

gerçekleşeceğini düşünmekte ve projeye karşı çıkmaktadır. Ek olarak BMKP,

Moskova'nın çok taraflı işbirliği sonucunda yıllardır Tumen Nehir havzasında ikame

etmekte olan Çinli ve Kuzey Korelilerin bölgeye göç edeceğinden endişelendiğini

426 Lilley, op. cit., s. 48. 427 Ibid., s. 46.

Page 197: 1990 sonrası moğolistan dış politikası

belirtmektedir.428 Hal böyle olunca üye ülkeleri arasında diyaloglar çoğaltılmış,

işbirliği arttırılmıştır ve projede bir takım değişikliklerin yapılması

kararlaştırılmıştır.429 1995-1996 yılları arasında onarım çalışmaları başlamış ve

projenin amaçlarında değişiklikler yapılmıştır. Projedeki değişiklikler, bölgenin

ihtiyaçlarını karşılayacak kıyı devletlerde yatırımda bulunmak ve Moğolistan'ın

gelişimini sağlamaktır.

İkinci aşama 1997 yılında başlayıp 2000 yılının Aralık ayında bitmiştir.

İkinci aşama bölge ülkelerin işbirliğini sağlamıştır. Bölgenin işbirliği, komite ve

komisyonun daimi toplantıları sayesinde kurumsallaşmaya başlamıştır. Çevrenin

korunması sorunu her geçen gün başarıyla gerçekleştirilmektedir. Sınırdan geçme

imkanın bulunmasıyla otoyollar döşenmiş, demiryolu istasyonları inşa edilmiş ve

bazı yasal engellerin kalkmasıyla transit nakliyatlar çoğalmıştır. Bununla birlikte

turistlerin sayısı da artmıştır.430 Fakat projenin ikinci aşamasında eksiklikler ve

eleştiriye tabii tutulacak konular mevcuttur. TNHKP Sekreterlerinin belirttiğine göre

Kuzey Doğu Asya bölgesi dünyanın diğer ekonomik işbirliğinde ve entegrasyonunda

geç kalmış durumdadır. Alınan kararların uygulanmaması, alınan kararlar arasındaki

uyumsuzluk, somut sonuçlar elde etmek için çabaları eksiktir. Bunun üzerine

bölgedeki devletler birbirinden ayrı politikalar izlemektedir.

Aralık 2000 yılında Tumen Nehir Projesi’nin fikir babaları Pekin'de üçüncü

aşamanın başlaması ve ikinci aşamanın değerlendirilmesi için bir araya gelmiştir.

Görüşmeler sırasında Tumen projesinin uygulanma alanının küçük olduğu dolaysıyla

bu projeye Japonya'yı alacak şekilde genişletilmesi gerektiğini belirtilmiştir. BMKP

428 Ibid., s. 47. 429 Baldoo, op. cit., s. 178. 430 (2004), “Tumen Region.” < http://www.tumenprogramme.org/tumen/region > (01.03.2004).

Page 198: 1990 sonrası moğolistan dış politikası

projeye katılmaya devam etmeli fakat bu üçüncü aşamada rol değişikliği

yapılmalıdır. Üye devletlerin kendileri ana rolü üstlenmeli, BMKP katkıda

bulunmalıdır. Üçüncü aşamada çevre, ticaret ve yatırım, enerji, nakliyat, iletişim ve

turizm gibi beş sektörü ele almış ve iki ana amacı gerçekleştirmeyi

kararlaştırmışlardır. Birincisi kurumsallaşmış yapıyı güçlendirmek, ikincisi onun

faaliyetleri ve mali engellerini aşabilme kapasitesine kavuşmasına katkıda

bulunmaktır.431

b. Kuzey Doğu Asya'nın Güvenliği

Kuzey Doğu Asya alt bölgesi Asya Pasifik bölgesinde en çok silaha sahip

bölgedir. 1990’dan beri Çin’in Rusya’dan silah alımları devamlı artış

göstermektedir.Kuzey Kore kendi ülkesinin güvenliği için her geçen gün

silahlanmakta ve nükleer denemelerde bulunmaktadır. Dolayısıyla muhtemel

çıkabilecek silahlı çatışmaları önlemek, çıkan çatışmaları durdurmak, silah ve askeri

sayısını azaltmak, nükleer silahın yayılmasını önlemek gibi önlemlerin alınması

şarttır. Yine bölgedeki büyük devletlerin stratejik çıkarları çakışmaktadır. Bunların

dengelenmesi en büyük sorunlardan biridir. Din ve milletlerarası çatışmaların da

yaşanabileceği düşünülmektedir. Dolayısıyla bölgenin güvenliğini sağlayabilecek

mekanizmasının oluşturulması, anlaşmazlıkların varolan yöntemlerle barışçıl yollarla

çözümlenmesi gerekmektedir.

Bugün Kuzey Doğu Asya güvenliği iki taraflı anlaşmalarla sağlanmaktadır.

Fakat gerçek hayatta bu anlaşmalar söz konusu ülkelerin güvenliğini sağlamakta ve

bölgesel güvenliğin sağlanmasında yetersiz kalmaktadır. Moğolistan'ın Kuzey Doğu

431 Baldoo, op. cit., s. 187.

Page 199: 1990 sonrası moğolistan dış politikası

Asya bölgesinin güvenlik sistemine dahil edilmesi hem Moğolistan'ın güvenliği için

hem de sosyo-ekonominin hareketlenmesi için gerekmektedir.

Son zamanlarda RF ve ÇHC arasında silah alım satımının artması bölge

ülkeleri ve Moğolistan'ı tedirgin etmektedir. İki Kore, Kuzey Kore ve Japonya,

Japonya ve Rusya arasında sorunlar mevcuttur. Bunun yanı sıra Japonya ve Güney

Kore'de Birleşik Devletlerin 100 bin askeri bulunmaktadır. Birleşik Devletler bu

askerlerin varlığını bölgenin güvenliğini ve eşit durumunu sağladığını iddia

etmektedir. Japonya’da 48 bin Amerikan askeri bulunmaktadır. Bunun yanı sıra

yaklaşık 27 bin kişilik tamamen profesyonel olan modern Japon ordusu vardır.432

Amerikan askerlerinin Japonya'dan çıkarılması, Japonya'daki Amerikan askerlerinin

bazı masraflarını Japonya'nın karşılamaması ve tasarrufta bulunması, tasarrufta

bulunulan parayı Japon savunmasının kuvvetlendirmesine harcaması iki ülke

arasında anlaşmazlık yaratmaktadır. ÇHC ve ABD arasındaki Tayvan sorunu, Çin

ABD ticareti, Çin'deki insan hakları sorunu gibi sorunlar iki ülke arasındaki ilişkiyi

zedelemektedir. Batı kaynaklı insan hakları anlayışını birleştirici değil parçalayıcı

bulan Çin’e göre, “İnsan hakları bireysel değil kolektiftir. Birey ile devlet karşı

karşıya gelirse, karşılaşan olay bireyseldir, bütün toplumu kapsayamaz. İnsan

haklarının evrensel boyutları yanında yerel boyutları da vardır. Her ülke için insan

haklarının farklı yorumları olabilir. Batı’nın insan haklarını her devletin

egemenliğinin üstünde tutarak o ülkenin içişlerine karışması kabul edilemez bir

yaklaşımdır”. 433

c. Ticari ve Ekonomik İlişkiler

432 Sıddık, op. cit., s. 57. 433 Hasan Kanbolat ve Kamil Ağacan, “ÇHC’nin Kafkasya’ya Artan İlgisi ve Ekonomik Boyutları,” Stratejik Analiz, C. I, No. 7, Kasım 2000, s. 58.

Page 200: 1990 sonrası moğolistan dış politikası

Moğolistan Kuzey Doğu Asya ülkeleriyle işbirliğini gerçek anlamda

1990'da başlatmıştır. Bu işbirliği son yıllarda genişlemekte, siyasi, ekonomik, sosyal-

kültürel hayatın yönlerini de içine alarak daha derin anlam kazanmaktadır.

Moğolistan Hükümeti bölgesel ekonomik işbirliğine katılmak için eylem

programında Asya, Pasifik bölgesinde aktif dış politika izlenmesi gerektiğini

belirtmiştir. Bu amacı gerçekleştirmek için bölgesel ekonomik kuruluşlarla ilişki

kurarak faaliyetlerine katılmaya önem göstermektedir.

Geçtiğimiz yıllarda Moğolistan ticari ve ekonomik işbirliği, yatırımını

destekleyecek, karşılıklı koruyacak ve çifte vergiyi önleyecek ticari ve ekonomik

ilişkileri düzenleyen hukuksal belgeleri imzalamıştır. Kuzey Doğu Asya'nın hemen

hemen her ülkesiyle Moğolistan bu konuda anlaşma imzalamıştır. Dış ticaret ve

ekonomik işbirliğinin eşit ve karşılıklı kazançlı ilkeyi temel alarak mümkün

olduğunca serbest, açık, uluslararası standarda uygun politikanın izlenmesi Kuzey

Doğu Asya ülkeleriyle ticari ve ekonomik ilişkileri genişletecek uygun ortamı

hazırlamıştır.434

Kuzey Doğu Asya bölge ülkeleriyle yapılan ticarette ikili ilişkiler ve

işbirliği daha çok yer almaktadır. Dış ticarette yeni ortaklarının çoğalmasına rağmen

iki komşu ile yapılmakta olan ticaret Moğolistan dış ticaretin % 50'den fazlasını

oluşturmaktadır. Yine bu süre içerisinde Moğolistan turizm sektöründe bölge

ülkeleriyle işbirliğini genişletmiştir.

Moğolistan'ın doğa güzellikleri, Moğol halkının ilginç geleneği, kültürü ve

göçebe kimliği Kuzey Doğu Asya bölge ülkelerinin özellikle de tarımla uğraşan

Japon ve Güney Kore halkının dikkatlerini çekmektedir. Turizm sektörünün

434 Baldoo, op. cit., s. 206.

Page 201: 1990 sonrası moğolistan dış politikası

Moğolistan'da gelişmesi Moğolistan'ın ekonomisine büyük katkıda bulunacaktır.

Dolayısıyla turizmi geliştirmek için hükümet büyük önem vermektedir.435

Japonya'nın girişimiyle Asya Ticareti Destekleme Kuruluşlarının Beşinci

Toplantısı Ağustos 1995'te Ulaanbaatar'da düzenlenmiştir. Bu faaliyet bölgesel

ticareti geliştirmesinde Moğolistan'ın katılımını sağlaması bakımından önemli

olmuştur. Dünya ticaretinin çok rekabetli olduğu bu dönemde bu kuruluş bölge

ülkelerinin rekabeti aşabilmesi için uzman yardımı sağlamakta ve memur yetiştirmesi

için katkıda bulunmaktadır. Yabancıların Moğolistan'da yatırım yapmasına söz

konusu kuruluş yardımcı olmaktadır.436

Bugün Moğolistan'da en büyük yatırımların çoğunu Kuzey Doğu Asya

ülkeleri yapmaktadır. Kuzey Doğu Asya işbirliğine Moğolistan'ın katılımını

sağlayacak çeşitli imkan ve fırsatları hakkında akademisyenler ve araştırmacılar

önerilerde bulunmaktadır. Örneğin Doğu Batı Merkezi araştırmacısı B. Campbelli

Moğolistan'ın bölgesel işbirliğine geleneksel ürün olan hayvan derisini işleterek ve

cam üretimini artırarak daha etkin katılabileceğini belirtmektedir. Japon araştırmacı

Takashi Sugimoto bakır ve diğer madenlerin işletilmesi, turizmin geliştirilmesi ilerde

Moğolistan'ın bölge işbirliğine katılmasını kolaylaştıracağını belirtmektedir. Güney

Koreli araştırmacı Park Ki An, Moğolistan'da endüstrilerinin kurulması gerektiğini

bunu gerçekleştirirken de Güney Kore ile teknik işbirliğinin geliştirilmesi gerektiğini

vurgulamıştır. Bunlar gibi bir çok yabancı uzman ve araştırmacılar Moğolistan'ın

siyasi, ekonomik, stratejik durumunu inceleyerek hangi sektörün geliştirilmesi

gerektiği konusunda Moğolistan hükümetine tavsiyelerde bulunmuştur.437

435 Gadaad Khergiin Yam, op. cit., s. 65. 436 Baldoo, op. cit., s. 208. 437 Ibid., s. 210.

Page 202: 1990 sonrası moğolistan dış politikası

Moğolistan’ın, Kuzey Doğu Asya ülkeleriyle ikili işbirliği geliştirmesi,

vatandaşların serbestçe karşılıklı ziyarette bulunabilmesi ve ticari ve ekonomik

işbirliğini derinleştirecek uygun ortamın oluşturmasına somut katkılarda

bulunmuştur. Örneğin Moğolistan Erkhuu, Çita eyaleti, Yakutistan, Tuva ve Altay

Cumhuriyetlerin temsilcileriyle beraber bölgesel işbirliği mekanizmasının

oluşturulması gerektiğini kararlaştırmıştır. Moğolistan'ın doğusundaki üç il, Çita

eyaleti ile işbirliğini derinleştirmek özellikle ekonomik güncel ilişkilerini geliştirmek

için pek çok konuyu ele almıştır.438

d. Kültür, Eğitim ve Bilim

Moğolistan kültür, eğitim ve bilim alanlarında bölge ülkeleriyle işbirliğine

ticari ve ekonomik işbirliğine verdiği önemi vermekte ve bu yönde işbirliği

genişletmeyi amaçlamaktadır. Moğolistan'ın bu geçiş döneminde Moğolistan'ı

yönetecek genç, yetenekli, bilgili insanlara sahip olması her şeyden önemlidir.

Moğolistan'da daha önce eğitim görmüş elemanları piyasa ekonomisinin koşullarına

uyarlamak, toplumun yeni ilişkilerini düzenleyecek deneyimine sahip olması için

Moğolistan gelişmiş ülkelerin desteğini almalıdır. Bu amaç doğrultusunda küçük orta

endüstrileri, kamu yönetimi, işletme, banka, mali ve bilgisayar gibi alanlarda yüksek

eğitimli memurları yetiştirmek için Japonya, ABD ve Güney Kore gibi gelişmiş

ülkelere öğrenci göndermektedir. Bu ülkelerin yanı sıra BM, Asya Pasifik Ekonomik

ve Sosyal Komisyonu ve Asya Kalkındırma Bankası gibi uluslararası kuruluşlar da

katkıda bulunmaktadır. Eğitim alanında Moğolistan Kuzey Doğu Asya ülkelerinin

akademik kuruluşları ile doğrudan ilişkilerini genişletmektedir. İşbirliği sonucunda

Moğol üniversiteleri Amerikan, Japon, Rus, Çin ve Güney Kore üniversiteleriyle

438 Ibid., s. 211.

Page 203: 1990 sonrası moğolistan dış politikası

doğrudan ilişki kurmaya başlamıştır. Bu ülkelerden Moğolistan üniversitelerine

gerekli malzemeler, kitaplar, bilgisayar ve diğer teknolojiler sağlanmaktadır.

Son yıllarda Kuzey Doğu Asya ülkelerinde kültürel ilişkilerde hissedilir

derecede ilerlemeler kaydedilmekte, şarkıcıların ve grupların ülkeleri ziyareti, fuar ve

film festivallerinin düzenlenmesi bu ülke halklarının birbirlerinin kültürlerini,

tarihini, geleneğini tanıması için büyük katkıda bulunmuştur. Moğolistan'ın dünyada

tanınması için kültür, spor ve sanat eserleri büyük rol oynamaktadır. Moğolistan'ın

Kuzey Doğu Asya ülkelerinin kurduğu kültürel ilişkileri içinde bilim alanındaki

işbirliği önemlidir.

Moğolistan enstitüleri bölge ülkelerinin bu tür enstitülerle de işbirliğini

genişletmektedir. Son yıllarda bölge ülkeleri Kuzey Doğu Asya bölgesinin sorununa

dikkat etmekte özel enstitülerin ve merkezlerin kurulması ve elemanların

yetiştirilmesine büyük önem vermektedir. Sadece Çin'de bu konuda 20'e yakın

enstitü bulunmaktadır. Bölgesel Araştırma Kuruluşları, dünya ekonomisine Kuzey

Doğu Asya bölgesinin katkısı ve onun rolü, bölgenin bugünkü ve ilerdeki durumu,

ülkelerarası ilişkiler, mali, ticari, teknik, teknolojik, ekolojik güvenliğini sağlama

yöntemleri, altyapının kalkınması, insan kaynakları, sosyal sorunlar, iki ve çok taraflı

işbirliğini geliştirme sorunu, ekonominin serbest bölgesi, ortaklaşa gerçekleştirilecek

projelerin oluşturulması, bölge ülkelerin tarihi, kültürü, hava durumu, siyasi

sistemdeki değişiklikleri, sosyo-ekonomik durumu ve eko politik gibi konuları ele

almaktadır. Fakat gerçek şudur ki, Moğolistan yeni ilişki kuran ülkeler ve iki

komşusu hakkında bilgileri zayıftır. Dolaysıyla bugün Moğolistan'da ülke araştırma

enstitülerin kurulması şarttır.439

439 Ibid., s. 214.

Page 204: 1990 sonrası moğolistan dış politikası

Moğolistan, Kuzey Doğu Asya ile ilgili olarak araştırma merkezi

kurmuştur. Bu merkez bölge ülkelerinin akademik kuruluşları özellikle Rusya, Çin,

ABD, Japonya ve Güney Kore'nin birkaç enstitüsü ve merkezi ile işbirliği yapmakta,

temsilcileri göndermekte, anlaşmalara varmakta ve bunlar arasındaki görüşmeleri

düzenlemektedir.440

e. Çevre

Japon Hükümeti Ekim 1992'de "Doğu, Kuzey Doğu Asya'nın Çevre

İşbirliği" konusunda uluslararası toplantıyı Niigata şehrinde düzenlemiştir. Bu

toplantıya üye devletlerin Çevre Bakanı ve Bakan Yardımcıları da katılmıştır. Aynı

zamanda BM Çevre Programı, BMKP, Asya Pasifik Ekonomik ve Sosyal

Komisyonu gibi kuruluşlar gözlemci statüsüyle katılmıştır. Bundan böyle Kuzey

Doğu Asya'nın çevre işbirliği toplantısı her yıl düzenlenmekte, çevreyi korumak ve

işbirliği geliştirmek gibi konularda karşılıklı bilgi alışverişinde bulunulmaktadır.

Toplantılara BM ve Asya, Pasifik bölgesinin bu amaçla kurulmuş kuruluşların

temsilcilerinin katılmasını sağlanmalıdır. Çevreyi koruma sorunu bugün bir iç sorun

olmaktan çıkmıştır. Bu yüzden Moğolistan çevre sorunuyla ilgili olarak her şeyden

önce iki komşu devletle ikili ve üç taraflı görüşmelere katılmakta ve bu konuda fikir

alışverişinde bulunmaktadır. Moğolistan bu tür toplantılara sürekli katılmaktadır.

Moğolistan doğa ve ekolojik sorunları, kirlenme ve çöp sorunu, orman, hava ve su

gibi bir çok konuda fikir alışverişinde bulunmaktadır. Rusya ve Çin ile bu konudaki

işbirliğini genişleterek Japonya ve Güney Kore ile ikili işbirliğini genişletecek

faaliyetlere aktif olarak katılmaktadır. Moğolistan bu faaliyetler sayesinde ekolojik

440 Ibid., s. 215.

Page 205: 1990 sonrası moğolistan dış politikası

güvenliğini Kuzey Doğu Asya'nın bölgesel ekolojik güvenliğinin bir parçası haline

getirmeye çalışmaktadır.441

441 Gadaad Khergiin Yam, op. cit., s. 67.

Page 206: 1990 sonrası moğolistan dış politikası

SONUÇ

Yerküre yeni bir yüzyıla yeni bir uluslararası sistem arayışıyla girmiştir.

Soğuk Savaş’ın ardından kapitalist ekonomik sistemin dışında kalmış coğrafyalar da

bu sisteme eklemlenmektedir. Moğolistan da bu coğrafyanın içinde yet almaktadır.

Moğolistan 1990’da bir sistemden diğerine geçerken oluşan ekonomik

bunalım, sosyal sorunlarla boğuşurken diğer yandan da yeni sistemin temel ilkeleri

olan demokrasi, hukuk devlet, insan hakları ilkelerini halka benimsetmekle meşgul

olmuştur. Yetmiş yıllık müttefiki aynı zamanda deyim yerindeyse “para kaynağı”nı

kaybeden Moğolistan ekonomik bunalımdan kurtulmak için yabancı devlet,

uluslararası örgüt ve mali kuruluşlara ekonomik yardım çağrısında bulunmuştur.

İçerdeki ekonomik bunalım yüzünden 1994’ e kadar Moğolistan dış politikası acil

ekonomik yardım üzerine temellenmiştir. Gelişmiş, endüstrileşmiş ülkelerden yardım

ve yatırım sağlamak aslında pek kolay değildir. Bunun için her şeyden önce

Moğolistan’da demokrasinin benimsenmesi, insan haklarının temel ilkelerinin

uygulanması gerekmektedir. Bununla birlikte bu ülkelerin Moğolistan’da yatırım

yapması için gereken uygun ortamın hazırlanması şarttır. Bu bağlamda

Moğolistan’ın uyguladığı özelleştirme ve dış yatırım kanunları bu ülkelerin

yatırımlarını Moğolistan’a çekmesi açısından başarılı bir çalışma olmuştur.

1990’larda Moğolistan dış politikası incelendiğinde kökten bir değişim

göze çarpmaktadır. Dış politikayı belirleyen unsurlar içinde belki de en az değişime

uğrayan coğrafi konumdur. Moğolistan’ın iki büyük devlet arasında sıkışmış konumu

sürmektedir. Ama bu bile belli ölçülerde değişime uğramıştır. Söz konusu iki

devletten biri değişmiştir. SSCB’nin yerini Rusya Federasyonu almıştır. Üstelik

Soğuk Savaş döneminde iki büyük komşu arasında yaşanan “ideolojik savaş” sona

Page 207: 1990 sonrası moğolistan dış politikası

ermiş ve Moğolistan dış politikasında ideoloji belirleyici bir unsur olmaktan

çıkmıştır. Dış politikayı belirleyen bir diğer unsur olan ekonomi kökten bir değişim

içindedir. Sovyet tipi ve SSCB yardımları üzerine inşa edilmiş merkezi ekonomiye

son verilmiş, piyasa ekonomisine geçiş süreci başlatılmıştır. Hiç kuşkusuz Moğol

halkının yaşam biçiminin bugünden yarına bir bıçakla kesilmişçesine değişmesi

beklenemez. Yine de, bir yandan Moğol vatandaşlarının dış dünyayla ilişkisi daha

önce olmadığı kadar artmış ve çeşitlenmiş, diğer yandan “piyasa ekonomisi”yle

birlikte tüm dünyada yaşanan bir örnekleşme süreci Moğolistan’ı da etkilemiştir

(gelecekte bu etkinin artması beklenir).

Tüm dünyayı saran bu büyük dönüşümün Moğolistan üzerindeki etkileri

çarpıcı olmuştur. Moğol halkı belki de daha önce yaşamadığı denli keskin bir kimlik

arayışına yönelmiştir. Kimdir sıradan Moğol? Demokrat, insan haklarına saygılı,

piyasa ekonomisine inanmış bir “Kuzeyli” mi, yoksa göçebe, yüzyılların getirdiği

gelenekleri doğrultusunda yaşayan ve “küresel” istatistiklerin de onayladığı gibi

“Güneyli” mi? Asyalı mı, Avrasyalı mı, küreselleşme süreci içinde bir dünyalı mı?

Soğuk Savaş’ın ardından Moğolistan’ın izlediği politikalara bakıldığında

açıkça görülecektir ki bu ülke yüzünü eklemlenme sürecine dönmüştür. 1992

Anayasası bunun açık bir işaretidir. Ülke içindeki yasal düzenlemeler bu görüşü

pekiştirir niteliktedir. Bu çalışmanın konusu olan dış politika açısından da böyledir.

Moğolistan, dış politikada karar verme sürecinde değişime uğramıştır. Dışişleri

Bakanlığı yeniden örgütlenmiştir. “Dış Politika Konsepti” ve “Ulusal Güvenlik

Konsepti” yeni duruma uyum sağlayacak biçimde saptanmıştır.

Komşu ülkeleriyle ilişkileri iniş çıkışlar yaşasa da Moğolistan dış

politikasının ana eksenini belirlemeyi sürdürmektedir. SSCB’de siyasi bunalımların

Page 208: 1990 sonrası moğolistan dış politikası

yaşanması ve ardından dağılma sürecinin başlamasıyla Moğolistan ve Rusya

arasındaki ilişki durgunluk dönemine girmiştir. Bu durgunluk dönemi Rusya’da

iktidara Putin’in gelmesine kadar devam etmiştir. Bu on yıl içinde, Pan-Moğol

hareketleri, borç, vize uygulaması, sınır kaçakçılığı, ticaretin aksaması, askeri

alandaki anlaşmazlık gibi birçok sorun baş göstermiştir. Kasım 2000’deki Putin’in

Moğolistan’a ziyareti hem bu sorunların çözülmesine ışık tutmuş hem de yeni bir

yüzyılda iki ülke arasındaki ilişkiyi şekillendirecek yeni anlaşmalar imzalanmasını

sağlamıştır. Moğolistan yıllardır Rus petrolüne bağlı kalmış ona ihtiyaç duymuştur.

Moğolistan’da yaşanan derin ekonomik bunalımı sırasında Moğolistan Rus petrolüne

ne kadar bağlı kaldığını anlamıştır. Bu dönemde Rus petrolünün sürekli aksaması

zaten kötü olan Moğolistan ekonomisini derinden sarsmıştır. Bugün Moğolistan hala

Rus petrolüne ihtiyaç duymaktadır. Buradan yola çıkarak Moğolistan hemen

batısında bulunan, bağımsızlıklarını yeni kazanan petrol zengini Orta Asya

ülkeleriyle ilişkilerini geliştirmektedir. Rus petrolüne bağlı kalması demek

Moğolistan ekonomisinin Rusya’ya bağlı kalması demektir. Bununla birlikte

Moğolistan hemen yanı başında bulunan Rus eyaletlere ve cumhuriyetlere dikkatini

yoğunlaştırmaktadır. Rusya’nın Moğolistan’a ihracatının % 80’ini bu eyaletlerden

sağlanmaktadır. Moğolistan da bu eyaletlerin ihtiyaç duyduğu et ürünlerini karşılama

imkanına sahip olmasına rağmen bugün bazı teknik engeller yüzünden bu isteğine

kavuşamamaktadır.

ÇHC ile Moğolistan ilişkileri beklenen düzeyde olmasa da 1980’li yılların

sonuyla kıyasla uzun bir yol kat etmiş sayılır. Çinlilerin Moğolistan’ın kendisine

bağlı kalmasını istediğini düşünen Moğol halkı asırlardır Çinlilerden

şüphelenmektedir. Bir çok üst düzey ziyaretlerin gerçekleşmesine ve her defasında

Page 209: 1990 sonrası moğolistan dış politikası

Çinli üst düzey yetkililerinin Moğolistan’ın bağımsızlık ve egemenliğine saygı

duyduğunu belirtmesine rağmen bu şüphe giderilememiştir. İki ülke arasında gelişen

ilişkiye rağmen Moğolistan’da bugün hala Çin Araştırma Merkezi kurulmamıştır. Bir

çok Moğol gencinin Çin’e gidip Çin’de lisans ve lisans üstü eğitimini

tamamlamasına rağmen Çin üzerine yapılan kapsamlı araştırmaların eksikliği göze

çarpmaktadır. Moğolistan olumsuz coğrafi konumu ve dünyada söz sahibi iki ülke

arasında sıkışıp kalma gerçeğinden yola çıkarak iki komşu üzerindeki araştırmalarını

yoğunlaştırmaktadır.

Yeni dönemde Moğolistan için yeni ilişkiler de söz konusudur. Bunların

başında ABD gelmektedir. ABD ile olan ilişki her geçen gün artmakta, ABD

Moğolistan’a her türlü yardımda bulunmaktadır. Fakat gerçek şu ki ABD açısından

ÇHC ve RF arasında yer alan Moğolistan’ın konumu stratejik önem taşımaktadır. Bu

durum ABD için önemli olduğu kadar iki komşu için de önemlidir. Moğolistan iki

komşu devletin hiçbir zaman bu hassas bölgede üçüncü büyük devletin varlığını

hissetmek istemeyeceği gerçeğini de unutmamalıdır. Hiç kuşkusuz “dünya

egemenliği”ne soyunan ABD’nin bu yolda alacağı başarı ve / ya da başarısızlıklar

Moğolistan dış politikasını ve onun ABD ile ilişkisini de etkileyecektir.

Moğol dış politikasında en önemli yeni ilişki ABD ile olansa da bu tek

değildir. Özellikle Japonya’yla kurulan ilişkiler 1990’lı yıllarda Moğolistan’ın iç ve

dış politikasını derinden etkilemiştir. Japonya, geçiş döneminde Moğolistan’a en çok

ekonomik yardımı sağlayarak derin bunalımlarını daha az zamanda atlamasına

katkıda bulunmuştur. Bölgedeki diğer önemli devlet(ler) olan Kore(ler)’le ilişkiler

ise deyimi yerindeyse tepetaklak olmuştur. Soğuk Savaş döneminde Kuzey’le yakın

ilişkide olan ve Güney’den uzak Moğolistan sınırlı ölçülerde de olsa Güney’le tam

Page 210: 1990 sonrası moğolistan dış politikası

bir işbirliği içine girmiş ve Kuzey’den uzaklaşmıştır. Her ne kadar günümüzdeki

tutumu Kuzey tarafından olumsuz biçimde değerlendirilse de Moğolistan iki

Kore’nin birleşme sürecini desteklemektedir. Üstelik olası birleşme sürecinde

“tarafsız” bir bölge devleti olarak arabuluculuk rolü oynamaya da hazırdır.

Dünya yeni bir düzenleme içindeyken bir yandan eski düzenden kalan

unsurlar, diğer yandan yeni oluşumlar ortaya çıkmaktadır. Yeni dünya düzeninde

olası güç odaklarından biri de AB’dir. Moğolistan 1990’larda AB ile ilişkilerinin

genellikle ALA ve TACIS programları çerçevesinde yürütmüştür. Uzak coğrafi

konumlar ve farklı ekonomik kültürel birikimler Avrupa devletleriyle ikili ilişkilerin

gelişmesine olanak vermemiştir. Yine de içinde bulunduğumuz yeni yüzyılda bu

konuda yeni olanakların çıkmasını beklemek hiç de hayalcilik olarak

değerlendirilemez.

Yeni dünya düzeninde eskisinin, sürekliliğin temsilcisi olarak BM

karşımıza çıkmaktadır. Moğolistan Soğuk Savaş boyunca BM’i SSCB’nin yanında

bir propaganda platformu olarak görmüş ve bu yönde politikalar izlemiştir. Bu,

BM’de pasif bir tutum takındığı anlamına gelmez. Ancak, Soğuk Savaş’ın ertesinde

BM’in örgütsel ve işlevsel yapısının gözden geçirdiği ölçüde Moğolistan’da bu yapı

içerisinde yeni bir oluşum sergilemiştir.

Bugün Moğolistan’ın BM faaliyetlerine aktif olarak katılması takdire

değerdir. Moğolistan’ın bir çok yeni önerilerde bulunması ve bunların kabul edilmesi

uluslararası alanda Moğolistan’ın konumunu güçlendirmektedir. Barış Gücü

Operasyonuna katılması Moğolistan’ın askeri birliğini güçlendirmekte ve bir çok

yeni teknik teknoloji ile tanıştırmaktadır.

Page 211: 1990 sonrası moğolistan dış politikası

Son olarak Moğolistan’ın bölgesel gelişmeler çerçevesinde ortaya çıkan

oluşumları da yakından izlediğine değinilmiştir. Uzakdoğu Asya’daki en önemli

bölgesel platformlardan biri APEC’tir. Moğolistan bu oluşuma dahil olma

çabasındadır. Bir diğer oluşum olan ASEAN Bölgesel Forumu’nun ise içerisinde yer

almaktadır. Yine de Moğolistan açısından en işlevsel olanı Kuzey Doğu Asya

Ekonomik Forumu’dur. Bu bağlamda gerçekleştirilen Tumen Nehir Havzası’nın

Kalkınma Projesi pratik yararları açısından Moğolistan’a olumlu yönde katkı

sunacak bir projedir. Yine aynı platformda pek çok alanda işbirliği girişimi söz

konusudur.

Sonuç olarak, yeni bir dünya düzeninin kurulduğu süreçte, daha önce

olmadığı kadar sürecin içinde yer alan Moğolistan iç politikasının yanı sıra dış

politikasını buna uyarlama çabası içindedir. 1990’lı yıllar bu çabaya sahne olmuştur.

Yeni yüzyılın getireceği yenilikler ışığında Moğolistan bu çabasını sürdürecektir.

Çabanın başarıya ulaşması ise ancak yapılanların sağlıklı saptanması /

değerlendirmesiyle mümkündür.

Page 212: 1990 sonrası moğolistan dış politikası

EK-I Moğolistan Siyasi Haritası

Page 213: 1990 sonrası moğolistan dış politikası

EK-II

Tumen Nehir Haritası

Page 214: 1990 sonrası moğolistan dış politikası

KAYNAKÇA

KİTAPLAR

BALDOO, Badamtor, Mongol Ulsyn Gadaad Khariltsaa, Ulaanbaatar, Interpress,

2003.

BATBAYAR, Bat-Erdene, Altan Gurvaljin, Ulaanbaatar, Interpress, 1999.

BATBAYAR, Tsedendamba, Mongolia's Foreign Policy in the 1990's,

Ulaanbaatar, Institute for Strategic Studies, 2002.

BAYARKHUU, Dashdorj, Mongol Ulsiin Gadaad Bodlogo, Olon Ulsiin

Khariltsaany Tuukhen Zarim Asuudal, Ulaanbaatar, MUIS Olon Ulsiin

Khariltsanii Deed Surguuli, 1996.

BAYARKHUU, Dashdorj, Olon Ulsiin Khariltsaa Delkhiin Shine Deg Juram,

Ulaanbaatar, MUIS Olon Ulsiin Khariltsanii Deed Surguuli, 1998.

BAYARKHUU, Dashdorj, Delkhiin Bodlogo ba Olon Ulsiin Khariltsaa,

Ulaanbaatar, Uls Turiin Bolovsrolyn Akademi, 1995.

BOR, Jugder, Bilguun Diplomat Chinggis, Ulaanbaatar, Zasgiin Gazriin Khevlel,

1994.

BOR, Jugder, Mongol Ulsyn Toriin Gadaad Bodlogo, Diplomatyn Ulamjlalyn

Zarım Asuudal, Ulaanbaatar, Ulsyn Khevleliin Gazar, 1988.

DUGERSUN, M ba KHOSBAYAR.O., Diplomat Ajillagaa, Diplomat Albany

Undes, Ulaanbaatar, MUIS Olon Ulsyn Khariltsaany Deed Surguuli, 1998.

ELBEGDORJ, Ts., Khokh Devter, Ulaanbaatar, Interpress, 2001.

Page 215: 1990 sonrası moğolistan dış politikası

Gadaad Khergiin Yam, Mongol Ulsyn Gadaad Bodlogyn Khukh Nom,

Ulaanbaatar, Gadaad Khergiin Yam Khevlel, 2002.

HUNTİNGTON, Samuel, Medeniyetler Çatışması, 8. Baskı, Ankara, Vadi

Yayınevi, 2003.

GANDI, Togsjargal, Uls Tor Setgel Zui Medeelel Shuteltsee, Ulaanbaatar,

Naranbulag Printing, 2000.

Law of Mongolia on Diplomatic Service, Ulaanbaatar, Ministry of Foreign Affairs,

2002.

LOMBO, Janchivdorj, Mongol Uls, Bugd Nairamdah Solongos Ulsiin Khariltsaa

10 jil, Ulaanbaatar, The Kore Post, 2000.

Mongol Ulsyn Undsen Khuuli, Ulaanbaatar, Mongol Ulsyn İkh Khural Khevlel,

1992.

Mongol Ulsyn Undesnii Statistikiin Gazar, Mongol Ulsyn Emegteichuud,

Khuukhed, Ulaanbaatar, MUUSG Khevlel, 1995.

Mongol Ulsyn Undesnii Statistikiin Gazar, Mongol Ulsyn Statistikiin Emkhtgel

2001, Ulaanbaatar, 2002.

MUIS-iin Ediin Zasgiin Surguuli, Mongol Ulsyn Ediin Zasag, Ulaanbaatar,

Admond Press, 1999.

NAİDANSUREN Ch ba SODNOMGOMBO, Mongol Ulsyn Undesnii Ayulgui

Baidal, tuuniig Khangakh Zarım Asuudal, Ulaanbaatar, Urlah Erdem, 2000.

ORAL, Sander, Siyasi Tarih 1918-1994, 5. Baskı, Ankara, İmge Kitabevi, 1994.

ORAN, Baskın (ed.), Türk Dış Politikası, Kurtuluş Savaşından Bugüne Olgular,

Belgeler, Yorumlar, cilt II, 6. Baskı, İstanbul, İletişim Yayınları, 2002.

Page 216: 1990 sonrası moğolistan dış politikası

TSERENCHİMED, Ts., Mongol Ulsyn Ediin Zasag, Ulaanbaatar, Niigmiin

Khogjiliin Sudalgaa, Uria, 2000.

MAKALELER

AYURZANA, H., "Mongolia Russian Relations," Mongolia in the World,

Ulaanbaatar, Ministry of Foreign Affairs of Mongolia, 2002, s. 88-94.

AYURZANA, H., "Mongolia Chinese Relations," Mongolia in the World,

Ulaanbaatar, Ministry of Foreign Affairs of Mongolia, 2002, s. 95-100.

BATBAYAR, Tsedendamba, "Mongolia in 1992," Asian Survey, 33/1 (January

1993), s. 61-66.

BATBAYAR, Tsedendamba, "Mongolia in 1993," Asian Survey, 34/1 (January

1994), s. 41-45.

BAZHANOV, Eugene and BAZHANOV, Natasha, "Russia and Asia in 1993,"

Asian Survey, 34/1 (January 1994), s. 87-97.

BAZHANOV, Eugene and BAZHANOV, Natasha, "Russia and Asia in 1992,"

Asian Survey, 33/1 (January 1993), s. 91-102.

BOR, Jugder, "Mongol Uls ba Evropiin Kholboony Khariltsaa, Khamtyn Ajillagaany

Erkh Zuin Undes Tavigdsan ni," Altan Argamj Journal of Foreign Affairs and

Studies, Ulaanbaatar, 4/2001, s. 36-54.

CHEN, Edward K.Y., "Foreign Direct Investment in East Asia," Asian

Development Review, 5/3 (March 1992), s. 24-59.

Page 217: 1990 sonrası moğolistan dış politikası

DUGERSUREN, M., "External Environment and Foreign Relations of Mongolia

From 1921-1990," Mongolia in the World, Ulaanbaatar, Ministry of Foreign Affairs

of Mongolia, 2002, s. 32-87.

EKREM, Nuraniye Hidayet, “Çin-ABD İlişkilerinde Tayvan Sorunu: Eski

Sorununun Yeni Gündemi,” Stratejik Analiz, III/29 (Eylül 2000), s. 76-81.

ENKHSAİHAN, J., "Mongolia's Nuclear Weapon Free Status," Asian Survey, 40/2

(March/April 2000), s. 342-359.

ENKHSAİHAN, J., "External Aspects of Mongolia's Security," Mongolia in the

World, Ulaanbaatar, Ministry of Foreign Affairs of Mongolia, 2002, s. 131-150.

ERDENECHULUUN, L., “Global Yortonts ba Mongol Ulsyn Gadaad Bodlogo,”

Atlan Argamj Journal of Foreign Affairs and Studies, 4/2001, s. 1-13.

ERDENECHULUUN, L., "Mongolia: Four Decades at the United Nations,"

Mongolia in the World, Ulaanbaatar, Ministry of Foreign Affairs of Mongolia,

2002, s. 151-157.

ESENBEL, Selçuk, ÜNSAL, Şamil ve GELEGEN, Ferde, “Japonya,” Yeni Türkiye,

No. 16, 1997, s. 2162-2165.

HAMULECKA, İwona, "Aid Policy of the EU," The Polish Quaterly of

International Relations, 10/3 (Summer 2001), s. 100-114.

HANNAM, Peter, "Dragon's Breath," Far Eastern Economic Review, (June

17,1993), s. 52.

HANNAM, Peter, "Benath the Steppes," Far Eastern Economic Review, (August

03, 1996) s. 27-28.

HÜSEYİNOV, Fuad, " TACIS Programı ve Azerbaycan," Avrasya Etüdleri, No.19,

(İlkbahar/Yaz 2001), s. 63-93.

Page 218: 1990 sonrası moğolistan dış politikası

GINSBURG, Tom, "Mongolia in 1996," Asian Survey, 37/1 (January 1997), s. 60-

64.

GINSBURG, Tom, "Mongolia in 1997," Asian Survey, 38/1 (January 1998), s. 64-

68.

GINSBURG, Tom, "Political Reform in Mongolia," Asian Survey, 35/1 (May

1995), s. 459-471.

GLASER, Bonnie S., "China's Security Perceptions," Asian Survey, 35/3 (March

1993), s. 252-271.

GOYAL, Hari D., "A Development Perspective on Mongolia," Asian Survey, 39/4

(July/August 1999), s. 633-655.

GULGOU, J., "External Economic Relations," Mongolia in the World, Ulaanbaatar,

Ministry of Foreign Affairs of Mongolia, 2002, s. 121-130.

KANBOLAT, Hasan, ve AĞACAN, Kamil, “ÇHC’nin Kafkasya’ya Artan İlgisi ve

Ekonomik Boyutları,” Stratejik Analiz, C. I, No. 7, Kasım 2000, s. 55-61.

KAYE, Lincoln, "Leading Spirit," Far Eastern Economic Review, (September 14,

1995), s. 54-55.

KORSUN, George and MURRELL, Peter, "Politics and Economics of Mongolia's

Privatization Programme," Asian Survey, 35/5 (May 1995), s. 472-483.

LILLEY, Jeffrey "Tumen Teeters," Far Eastern Economic Review, (November

10,1994), s. 46-49.

LINTNER, Bertil, "Mongols Fear Hordes," Far Eastern Economic Review, (May

18, 1995), s. 30.

MURPHY, David, “No Room for Nomads,” Far Eastern Economic Review, (May

31. 2001), s. 56.

Page 219: 1990 sonrası moğolistan dış politikası

PRABHAKAR H.S., "Japan and Developing Asia: Paradox of Unrealized Power,"

Journal of the School of International Studies, Jawaharlal Nehru University, (June

1999), s. 111-128.

ROSSAB, Morris, "Mongolia: A New Opening?," Current History, 91/566

(September 1992), s. 278-283.

SANDERS, Alan J.K., "Mongolia's New Constitution," Asian Survey, 32/6 (June

1992), s. 506-520.

SESEER, G., "Mongolians Abroad," Mongolia in the World, Ulaanbaatar, Ministry

of Foreign Affairs of Mongolia, 2002, s. 158-163.

SEVERINGHAUS, Sheldon R., "Mongolia in 1994," Asian Survey, 35/1 (January

1995), s. 70-75.

SEVERINGHAUS, Sheldon R., "Mongolia in 1995," Asian Survey, 36/1 (January

1996), s. 95-99.

SEVERINGHAUS, Sheldon R., "Mongolia in 1998 and 1999," Asian Survey, 40/1

(January/February 2000), s. 130-139.

SEVERINGHAUS, Sheldon R., "Mongolia in 2000," Asian Survey, 41/1

(January/February 2001), s. 61-70.

SIDIK, Ömer, “Soğuk Savaş Sonrası Japon Dış Politikası: Hegemonya’ya Geri

Dönüş mü?,” Stratejik Analiz, I/5 (Eylül 2000), s. 51-61.

THAYER, Nate, "Black Gold," Far Eastern Economic Review, (October 31, 1996),

s. 48-49.

THAYER, Nate, "Forward Steppes," Far Eastern Economic Review, (March 27,

1997), s. 18-23.

Page 220: 1990 sonrası moğolistan dış politikası

TUMURHULEG, T., "The Proclamation of Independence of Mongolia Under Bogdo

Jhavzandamba Khutagt," Mongolia in the World, Ulaanbaatar, Ministry of Foreign

Affairs of Mongolia, 2002, s. 22-31.

ZIEGLER, Charles E., "Russia in the Asia-Pasific," Asian Survey, 34/6 (June 1994),

s. 529-543.

UDVAL,L., "Interaction of Past and Future," Mongolia in the World, Ulaanbaatar,

Ministry of Foreign Affairs of Mongolia, 2002, s. 101-114.

URTNASAN, N., "International Cooperation in Culture, Education and Science,"

Mongolia in the World, Ulaanbaatar, Ministry of Foreign Affairs of Mongolia,

2002, s. 115-120.

WILLIAM, Heaton R., "Mongolia in 1991," Asian Survey, 32/1 (January 1992), s.

50-55.

YADAMSUREN, J., "Manai Uls Valyut Sankhuugiin Khyamrald Urtsen Uu, Yakh

Yostoi Ve?," Manai Mongol, No.1, 2000, s. 42-50.

YARAR, Erhan, “Çin,” Yeni Türkiye, C. I, No. 6, Ekim 2000, s. 2153-2156.

SÜRELİ YAYINLAR

Avrasya Analizi, (Ankara)

Gadaad Khergiin Yamny Medeelliin Tovkhimol, (Ulaanbaatar)

Page 221: 1990 sonrası moğolistan dış politikası

ÖZET

Bu çalışmada 1990 sonrası Moğolistan dış politikası incelenmiştir.

Moğolistan dış politika oluşumunu etkileyen coğrafi konum, ekonomi, nüfus ve

kültür gibi etkenler ince ayrıntılarla ele alınmıştır. 1990’dan itibaren Moğolistan’ın

Kuzey Doğu veya Orta Asya bölgelerinden hangisine dahil olduğu, hangi ülkenin

Moğolistan’daki Rusya ve Çin çıkarlarını dengeleyecek üçüncü bir güç olabileceği

tartışmaları gündeme gelmiştir. 1990’da Moğolistan’da başlayan demokratik reform

süreciyle birlikte hukuk düzeninde de değişiklikler meydana gelmiştir. Buna bağlı

olarak dış politikada karar verme mekanizmasında da değişikler yaşanmıştır. İkili

ilişkiler düzeyinde Moğolistan’ın geleneksel ilişkileri bulunan Rusya ve ÇHC dışında

ABD, Japonya ve Güney Kore ile yeni kurulan ilişkiler incelenmiştir. Uluslararası

ilişkiler düzeyinde büyük güç odağı olan bölgesel örgüt AB, evrensel örgüt BM,

Asya Pasifik bölgesinde ekonomik işbirliği sağlayan APEC, istikrarı sağlayan

ASEAN Bölgesel Forum ve Kuzey Doğu Asya Ekonomik Forum ile Moğolistan‘ın

ilişkileri incelenmiştir.

Page 222: 1990 sonrası moğolistan dış politikası

SUMMARY

Mongolia’s foreign policy after 1990 is examined in this study. Aspects that

influenced Mongolia’s foreign policy are also investigated in detail, such as

geographical location, economy, population and culture. Starting from 1990’s there

have been significant debates within the country whether Mongolia belongs to

Northeast region or Central Asia, or which third power could balance the Russian

and Chinese interest in Mongolia. The democratic reform that started in 1990

together with the changes in law and order brought about changes in Mongolia. The

changes in the international system and inside Mongolia had its effects on the foreign

making process as well. Mongolia’s traditional relations with Russia and China, and

newly established relations with the USA, Japon and South Korea are examined. At

the level of international system, Mongolia’s relations with a the rising regional

power EU, UN, APEC which promotes economic co-operation in Asia Pasific

region, ASEAN Regional Forum and Northeast Asian Economic Forum are

examined.

Page 223: 1990 sonrası moğolistan dış politikası
Page 224: 1990 sonrası moğolistan dış politikası
Page 225: 1990 sonrası moğolistan dış politikası