zİhİnsel_bİlİŞsel_ gelİŞİm ve dİl gelİŞİmİ

14
1 ZİHİNSEL (BİLİŞSEL) GELİŞİM 4 SORU - ZİHİNSEL GELİŞİMİ EN İYİ AÇIKLAYAN PİAGET’DİR O YÜZDEN SORULAR PİAGET AĞIRLIKLI GELİR- Zihin, her türlü bilinçlilik veya zekâ biçimlerini anlatan genel bir terimdir. Zihin kelimesinin eş anlamlısı olarak biliş de bilgi, bel- lek, akıl yürütme, sorun çözme, kavramları ve düşünmeyi içine alan bir kavramdır. Zekâ; yeni bir duruma, bu durumun unsurları arasında var olan ilişkileri kavrayarak uyum gösterme yetisi olarak tanımlanır. Di- ğer gelişimler gibi zihinsel gelişim de, çocuğun dış çevreye uyum sağlayabilmesi ve yaşam süreci içinde karşılaştığı durumlara çözüm bulup yön verebilmesi için gerekli bir gelişim sürecidir. Kaynakların bir kısmında zihinsel gelişime zekâ gelişimi ya da bi- lişsel gelişim de denilir. ZİHİNSEL GELİŞİM KURAMLARI PİAGET, BRUNER, VYGOTSKY, GAGNE ADLI KİŞİLERİN ZİHİNSEL GELİŞİM KURAMLARI 1.1 PİAGET’NİN ZİHİNSEL GELİŞİM KURAMI VE TEMEL KAVRAMLARI ************************* ----------PİAGET’NİN ZİHİNSEL GELİŞİM KURAMININ TEMEL KAVRAMLARI ------------ ------ PİAGET BİR BİYOLOGDUR. BU YÜZDEN BAZI KAVRAMLARI BİYOLOJİYE DAYANDIRARAK AÇIKLAMIŞTIR.--- ------- 1) Şema 2) Uyum Sağlama 3) Özümleme (Asimilasyon) 4) Uyum Kurma (Kendine Göre Yorma) İŞLEM ÖNCESİ DÖNEM 1)Egosantrik düşünce 6)Özelden özele akıl yürütme 11)Odaktan uzaklaşamaz 2)Toplu(kolektif monolog 7)Yanlış bağdaştırma 12)Korunumu kavrayamaz 3)Paralel oyun 8)Kişi sürekliliğini kazandırma 13)Tersine çeviremez 4)Animizm 9)Gerçekle hayali ayırt edememe 5)Yapaycılık 10)Tek özelliğe göre sınıflandırma yapma 1.1.1 ŞEMA: DENGE-DENGESİZLİK-UYUM: Şemalar en temel zihinsel yapılardır. Şema yeni gelen bilgilerin yerleştirileceği bir çerçevedir. Çevredeki bir nesne, durum ya da problemi temsil eden zihinsel yapı ve düşünme örtüsüdür. Şemalar balık tut- mak gibi davranışsal veya balık tutmayı bilmek gibi bilişsel olabilir. Yani şema yeni bilgilerin yerleştirilmeye çalışıldığı zihinsel bir çerçevedir. Örneğin top bize göre yuvarlaktır. Şemada önce denge vardır. Sonra dengesizlik, sonra da uyum oluşur. şema bilgisayarda kayıtlı bir dosyaya benzetilebilir. Birey deneyimler kazandıkça şemanın içine yeni bilgiler eklenir. Örneğin çocuk yumurtayı top zanneder. Bu bir dengedir. Sonra yumurtayı atar. Yuvarlak zıplamadı. Kırıldı der. Burada dengesizlik oluşur. Sonra yumurtanın kırıldığını anlar. Uyum oluşur. 1.1.2 ADAPTASYON (UYUM SAĞLAMA) Adaptasyon ya da uyum sağlama, organizmanın içinde yaşadığı oramla daha etkin ve daha olumlu bir ilişkiye girmesi yani o orta- ma ayak uydurması, uyum sağlamsıdır. Adaptasyon süreci birbirini tamamlayan iki farklı süreç olan özümleme(asimilasyon veya özümseme) ve akomodasyon süreçlerin- den oluşur. A) Özümleme(Asimilasyon Ya Da Özümseme) ************ bir tür genelleme yapmaktır. Ama genelleme değildir. Özümleme(Asimilasyon Ya Da Özümseme), Bireyin yeni karşılaştığı durumu, nesne ve olayları kendisinde önceden var olan ilgili zihinsel yapıların, şemaların içine yerleştirmeye çalışarak anlamlandırmasıdır. Başka bir ifade ile özümleme bireyin kendisinde var olan bilişsel yapılarla çevresine uyum sağlamasını ifade eder. Birey özümlemede çevresine sahip olduğu şemalarla tepkide bulunur. Örneğin, köpek şemasına sahip bir çocuğun ilk kez gördüğü koyuna köpek demesi ya da eşek şeması olan bir ço- cuğun ilk kez gördüğü zebraya çizgili eşek demesi özümlemedir. Her çocuk yeni bir nesneyle karşılaştığında ve onu kullanma- ya başladığında, (bir gıdanın sindiriminde olduğu gibi)o nesneyi özümleri yani sindirip kendinden bir parça haline getirir. Çocuk yeni bir nesne ya da durumla karşılaştığında bu nesne ya da durumu daha önce kendisinde var olan şemalarla anlamaya, açıkla- maya çalışır. Aslında özümlemeyi daha çok yetişkinler yapar. YENİ ALDIĞI BİLGİYİ KENDİ ZİHNİNDEKİ ŞEMALARLA OLDUĞU GİBİ YORUMLAMAKTIR. Örnek 1 ilk kez greyfurt gören bir çocuğun ona büyük portakal demesi özümleme yaptığını gösterir. Örnek 2 Karadeniz bölge- sinde, bir kıyı köyünde bir öğretmen, insan iskeletinin göstererek öğrencilerden temel’e sorar: bu nedir? Temel: insan kılçığıdır

Upload: serhat-kos

Post on 28-Jul-2015

668 views

Category:

Documents


1 download

TRANSCRIPT

Page 1: ZİHİNSEL_BİLİŞSEL_ GELİŞİM ve DİL GELİŞİMİ

1

ZİHİNSEL (BİLİŞSEL) GELİŞİM 4 SORU - ZİHİNSEL GELİŞİMİ EN İYİ AÇIKLAYAN PİAGET’DİR O YÜZDEN SORULAR PİAGET AĞIRLIKLI GELİR-

Zihin, her türlü bilinçlilik veya zekâ biçimlerini anlatan genel bir terimdir. Zihin kelimesinin eş anlamlısı olarak biliş de bilgi, bel-lek, akıl yürütme, sorun çözme, kavramları ve düşünmeyi içine alan bir kavramdır.

Zekâ; yeni bir duruma, bu durumun unsurları arasında var olan ilişkileri kavrayarak uyum gösterme yetisi olarak tanımlanır. Di-ğer gelişimler gibi zihinsel gelişim de, çocuğun dış çevreye uyum sağlayabilmesi ve yaşam süreci içinde karşılaştığı durumlara çözüm bulup yön verebilmesi için gerekli bir gelişim sürecidir. Kaynakların bir kısmında zihinsel gelişime zekâ gelişimi ya da bi-lişsel gelişim de denilir.

ZİHİNSEL GELİŞİM KURAMLARI PİAGET, BRUNER, VYGOTSKY, GAGNE ADLI KİŞİLERİN ZİHİNSEL GELİŞİM KURAMLARI

1.1 PİAGET’NİN ZİHİNSEL GELİŞİM KURAMI VE TEMEL KAVRAMLARI ************************* ----------PİAGET’NİN ZİHİNSEL GELİŞİM KURAMININ TEMEL KAVRAMLARI ------------

------ PİAGET BİR BİYOLOGDUR. BU YÜZDEN BAZI KAVRAMLARI BİYOLOJİYE DAYANDIRARAK AÇIKLAMIŞTIR.---------- 1) Şema 2) Uyum Sağlama 3) Özümleme (Asimilasyon) 4) Uyum Kurma (Kendine Göre Yorma) İŞLEM ÖNCESİ DÖNEM 1)Egosantrik düşünce 6)Özelden özele akıl yürütme 11)Odaktan uzaklaşamaz 2)Toplu(kolektif monolog 7)Yanlış bağdaştırma 12)Korunumu kavrayamaz 3)Paralel oyun 8)Kişi sürekliliğini kazandırma 13)Tersine çeviremez 4)Animizm 9)Gerçekle hayali ayırt edememe 5)Yapaycılık 10)Tek özelliğe göre sınıflandırma yapma

1.1.1 ŞEMA: DENGE-DENGESİZLİK-UYUM: Şemalar en temel zihinsel yapılardır. Şema yeni gelen bilgilerin yerleştirileceği bir çerçevedir. Çevredeki bir nesne, durum ya da problemi temsil eden zihinsel yapı ve düşünme örtüsüdür. Şemalar balık tut-mak gibi davranışsal veya balık tutmayı bilmek gibi bilişsel olabilir. Yani şema yeni bilgilerin yerleştirilmeye çalışıldığı zihinsel bir çerçevedir. Örneğin top bize göre yuvarlaktır. Şemada önce denge vardır. Sonra dengesizlik, sonra da uyum oluşur. şema bilgisayarda kayıtlı bir dosyaya benzetilebilir. Birey deneyimler kazandıkça şemanın içine yeni bilgiler eklenir.

Örneğin çocuk yumurtayı top zanneder. Bu bir dengedir. Sonra yumurtayı atar. Yuvarlak zıplamadı. Kırıldı der. Burada dengesizlik oluşur. Sonra yumurtanın kırıldığını anlar. Uyum oluşur. 1.1.2 ADAPTASYON (UYUM SAĞLAMA)

Adaptasyon ya da uyum sağlama, organizmanın içinde yaşadığı oramla daha etkin ve daha olumlu bir ilişkiye girmesi yani o orta-ma ayak uydurması, uyum sağlamsıdır.

Adaptasyon süreci birbirini tamamlayan iki farklı süreç olan özümleme(asimilasyon veya özümseme) ve akomodasyon süreçlerin-den oluşur.

A) Özümleme(Asimilasyon Ya Da Özümseme) ************ bir tür genelleme yapmaktır. Ama genelleme değildir. Özümleme(Asimilasyon Ya Da Özümseme), Bireyin yeni karşılaştığı durumu, nesne ve olayları kendisinde önceden var olan ilgili

zihinsel yapıların, şemaların içine yerleştirmeye çalışarak anlamlandırmasıdır. Başka bir ifade ile özümleme bireyin kendisinde var olan bilişsel yapılarla çevresine uyum sağlamasını ifade eder. Birey özümlemede çevresine sahip olduğu şemalarla tepkide bulunur. Örneğin, köpek şemasına sahip bir çocuğun ilk kez gördüğü koyuna köpek demesi ya da eşek şeması olan bir ço-cuğun ilk kez gördüğü zebraya çizgili eşek demesi özümlemedir. Her çocuk yeni bir nesneyle karşılaştığında ve onu kullanma-ya başladığında, (bir gıdanın sindiriminde olduğu gibi)o nesneyi özümleri yani sindirip kendinden bir parça haline getirir. Çocuk yeni bir nesne ya da durumla karşılaştığında bu nesne ya da durumu daha önce kendisinde var olan şemalarla anlamaya, açıkla-maya çalışır. Aslında özümlemeyi daha çok yetişkinler yapar. YENİ ALDIĞI BİLGİYİ KENDİ ZİHNİNDEKİ ŞEMALARLA OLDUĞU GİBİ YORUMLAMAKTIR.

Örnek 1 ilk kez greyfurt gören bir çocuğun ona büyük portakal demesi özümleme yaptığını gösterir. Örnek 2 Karadeniz bölge-sinde, bir kıyı köyünde bir öğretmen, insan iskeletinin göstererek öğrencilerden temel’e sorar: bu nedir? Temel: insan kılçığıdır

Page 2: ZİHİNSEL_BİLİŞSEL_ GELİŞİM ve DİL GELİŞİMİ

2

öğretmenim. Yukarıdaki fıkrada temel kendinde var olan bir şema ile (balık kılçığı şeması ile) yeni bir bilgiyi insan iskeletini an-lamlandırmaya çalışmaktadır yani özümleme yapmıştır.

Örnek kpss 2007 Dört yaşındaki Dilek sokakta yürürken bir cüce görür. Annesine dönerek "Şu çocuğa bak." der. Annesi Dilek-'e bazı yetişkinlerin böyle küçük olduklarını anlatmaya çalışır. Dilek "Hayır anne, o bir çocuk." diyerek ısrar eder. Dilek'in cüce kişiyle ilgili bu tepkisi özümlemedir. (asimilasyon) yani dilek’in çocuk şemasına göre çocuklar kısa boylu insanlardır. Dilek cüce bir insanında boyunun kısa olduğunu görmüş ve onun çocuk olduğunu düşünmüş başka bir ifade ile kendinde var olan çocuk şeması içine yerleştirmiştir.

Örnek kpss 2006 Bir hemşirenin kendisine iğne yapmasından sonra hemşirelerin kötü olduğuna inanan bir çocuk, yanağının baş-ka bir hemşire tarafından okşanmasını canını yakmaya yönelik bir davranış olarak yorumlar. Çocuğun, yanağının okşanmasını bu şekilde yorumlaması Piaget’nin bilişsel gelişim kuramına özümlemeye (asimilasyona) örnek olur.

Örnek kpss 2010 Öğretmen: Otomobile başka ne deriz? Öğrenci: Araba. Öğretmen: Araba ne işimize yarar? Öğrenci: Araba-ya bineriz. Öğretmen: Bindiğimiz arabalara “taşıt” deriz. Öğrenci: Öyleyse otomobil de bir taşıttır. Piaget’nin bilişsel gelişim kuramına göre, yukarıdaki soru-cevap tekniğini uygulayan bir öğretmen, öğrencisinde özümleme sürecinin gelişmesine yardımcı olmaya çalışmaktadır.

B) UYUM KURMA (UYMA, AKOMODASYON) UYUMSAMAK, AYIRT ETMEK ************

YENİ ŞEMA YAPMAK YA DA ŞEMANIN İÇERİĞİNİ GENİŞLETMEKTİR. Birey bazen yeni karşılaştığı durumu açıklayabilmek, anlamlandırabilmek için ya yeni şemalar geliştirir ya da önceden var olan şemalarının kapsam ve niteliklerini değiştirerek yeni duruma uygun davranış göstermeye çalışır, işte buna uyumsama denir. Örneğin, bütün şoförlerin erkek olduğunu düşünen bir ço-cuğun kadın taksi şoförü görünce eski şemasını değiştirip kadınlar da şoför olabiliyormuş demesi uyumsamadır. Piaget'e göre çocuk, özümleme ve uyumsama süreçlerini bilişsel gelişiminin ilk basamaklarından başlayarak kullanır. Sürekli olarak kullanılan bu iki dış süreç sayesinde çocuk dış çevreye uyum sağlayarak bilişsel gelişim dönemlerinde ilerler.

Örnek Kpss 2005 Bütün basketbol oyuncularının boyunun çok uzun olduğunu düşünen Alp, oldukça kısa boylu bir basketbol oyun-cusuyla karşılaştıktan sonra, "Basketbol oyuncularının birçoğu uzun boyludur; ancak kısa boylu basketbol oyuncusu da olabilir." biçiminde düşünmektedir. Bu, Piaget'nin kuramında yer alan Uyum kurma (akomodasyon) kavramıyla açıklanabilir. Çocuğun zihninde basketbolcu şeması: Boy: 180-190 ama 170 boyunda basketbolcu görüyor dengesizlik oluştu ve şöyle yorum yaparak uyum kurdu; 170 boyunda olanlarda basketbolcu olabilirmiş. YANİ YENİ ÖĞRENDİĞİ BİLGİYİ ZİHNİNDE TEKRAR YO-RUMLAYARAK YA DA ESKİ BİLGİSİNE DAYANDIRARAK YORUMLADIĞI BİLGİSİNİ DEĞİŞTİREREK YENİDEN YO-RUMLAMASI VE DEĞİŞTİRMESİDİR.

Özümleme daha önce bilinenleri kullanarak yeni bilgiyi ya da durumu anlamaya çalışma yani bir nevi genelleme iken uyum kurma

(akomodasyon) eski ile yeni arasındaki farklılıkları fark etme yani bir nevi ayırt etmedir. Zebrayı çizgili eşek olarak algılamak özümleme iken zebra ile eşek arasındaki farklılıkları fark etmek uyum kurmadır. İnekle bufaloyu, portakalla greyfurtu, kediyle köpeği ayırt etmek. Daha çok çocukların kullandığı bir süreçtir.

1.1.3 DENGELEME (deneyim, sosyal geçiş ve olgunlaşma kavramlarını içeren süreçtir.)

Piaget'ye göre, bilişsel gelişimin temelindeki itici güç dengelemedir. Organizma, dünyaya geldiği andan itibaren kendisine ve

çevresine uyum sağlayabilecek özelliklere sahiptir. Karşılaşılan yeni durum bireyde önceden var olan şema ile özümlenemeyecek olursa yani var olan şemalar yeni durumu anlamlandırmada yetersiz kalıyorsa ya da var olan şemalar bozuluyorsa denge de bozu-lur. Dengesizlik tedirginlik duygusuna neden olduğundan organizma sürekli dengede kalmak ister. Dengeleme ile birey yeni kar-şılaştığı bir durumla kendisinde önceden var olan bilgi ve deneyimler arasında denge kurar. Özümleme ve uyumsama süreçlerinin birbiri ile etkileşmesi sonucunda dengeleme süreci ortaya çıkar.

Bir bebeğin eline verilen oyuncak çıngırağı sallaması ve bundan çıkan sesi algılayıp çıngırağın sallanabilen ve sallanınca ses çıka-ran bir nesne olduğunu düşünmesi (şemalaştırma), sonra kendisine verilen bir oyuncak küpü de sallayarak ses çıkarmaya çalış-ması (özümleme), daha sonra bulduğu yumurtayı da sallayarak ses çıkarmak isterken (yine özümleme) yumurtanın kırılması be-bek için denge bozan bir deneyim olur. Dengesi bozulan bebek bundan sonra yumurtaların sallanmaması gerektiğini öğrenir ve yumurtaları sallamaz (uyma). Böylece bozulan dengenin yerine yenisini kurar. Sonuçta bilişsel gelişim kurulan her dengenin bo-zulması ve bunun yeniden kurulması ile devam eder.

Page 3: ZİHİNSEL_BİLİŞSEL_ GELİŞİM ve DİL GELİŞİMİ

3

UYUM KURMA İLE ÖZÜMLEMENİN FARKI uyum kurmada yeni öğrendiği bilgiyi eski şemasında değiştirerek yeniden yo-rumlama ya da değiştirme vardır. Özümseme ise bilgiyi olduğu gibi eski şemasında şekillendirip yorumlama ve şekle sokma vardır. 1.1.4 ÖRGÜTLEME (ORGANİZASYON)

Zihinde yapılan işlemler süreci denge- dengesizlik-adaptasyon, üst düzey denge

Piaget'e göre, zihindeki düşünce ve bilgi parçaları birbirinde bağımsız değildir. Çocuk sürekli olarak bunları ilişkilendirmeye ve bütünleştirmeye çalışır ve buna örgütlenme denir. Örneğin, bir çocuk dedesini tanıyabilir ve onun babasının babası olduğunu öğ-renebilir. Bu bilgiden bağımsız olarak, amcasını tanıdığında ve onun babasının kardeşi olduğunu öğrendiğinde, bir başkası demese dahi amcasının dedesinin oğlu olduğunu anlaması mümkündür. İşte çocuk bunu birbirinden bağımsız olarak öğrendiği bilgileri ör-gütleyerek yapmış olmaktadır. Yani çocuk edindiği bilgileri birbirlerinden bağımsız bütünler olarak bırakmaz onları birbirleri ile ilişkilendirip yeni bilgilere ulaşır. Örgütleme sayesinde çocuklar giderek daha üst düzeyde daha dengeli zihinsel yapılar kurar. Küçük bir çocuk önceleri sadece araba şemasına sahip iken, deneyimleri sonrasında kamyon, otobüs, tır, minibüs, dozer, traktör ve tır gördükçe bunları kendi içinde gruplara ayırarak organize eder; yük taşıtları, toplu taşıma araçları, iş araçları gibi çeşitli gruplara ayırır.

Piaget adaptasyon (uyum sağlama) ve örgütlemenin doğuştan getirildiğinin ve tüm yaşam boyunca işlev gördüklerini belirterek bu iki kavrama değişmez işlevler adını verir.

1.2 PİAGET’YE GÖRE ZİHİNSEL GELİŞİMİ ETKİLEYEN FAKTÖRLER

Piaget’ye göre zihinsel gelişimi etkileyen Olgunlaşma, Deneyim, Sosyal çevre, Dengelenmeyi 4 önemli faktör olarak göster-miştir. 1. Olgunlaşma: Bilişsel gelişim biyolojik temellidir ve çocuğun kendinden beklenen zihinsel davranışı yerine getirebilmesi için

belli bir olgunluğa ulaşması gerekmektedir. Kişi olgunlaştıkça zihinsel gelişimi de ilerler.

2. Deneyim (Yaşantı): Nesnelerle doğrudan ilişki kurmaktır. Nesnelerle ilişki kurmak iki tür deneyim kazandırır. Fiziksel de-neyim olarak tanımlanan deneyimde nesnelerin fiziksel özellikleri öğrenilir. İkinci tür deneyim ise kişiye eylemlerindeki bir iç düzenleme yoluyla bilgiye ulaştıran mantıksal, matematiksel deneyimdir. Yaşantı zenginliği kişinin bilişsel gelişimini des-tekler ve hızlandırır.

3. Sosyal Geçiş (Toplumsal, Kültürel Aktarım): İçinde bulunulan toplum da bireyin zihinsel gelişimini etkilemektedir. Kültür-

ler bireylerin zihinlerini nasıl kullanacakları üzerinde gerek davranış kalıpları, gerekse dil aracılığıyla belirlemede bulun-maktadır. Bu bağlamda toplumsal aktarım, çocuğun sosyal çevresinden öğrendiklerinin tümünü kapsamaktadır.

4. Dengeleme: En kapsamlı süreçtir. Doğal haliyle zihin kararlı, tutarlı, yani dengelidir. Deneyim, sosyal geçiş ve olgunlaş-

ma kavramlarını birleştiren kavram dengelemedir. Dış etkenler çocuğun dengesini bozar ve denge daha üst düzeyde yeni-den kurulur. Dengesizlik durumu öğrenmeye duyulan ihtiyacı ortaya çıkarır. Öğrenme tamamlanır ve organizma bu sayede yeniden dengeye kavuşur.

Denge(Kaplan) – Yeni Uyarıcı(Büyük Kedi-Asimilasyon)-Dengesizlik(Şaşırma Kaplan Kedi Değil)-Adaptasyon(Kaplan Kediden

Farklı Bir Hayvan)-Üst Düzey Denge(Kaplanla Kedi Arasında İlişki Yok)-Örgütleme(Kaplan Farklı Bir Hayvandır)

1.2 PİAGET’YE GÖRE ZİHİNSEL GELİŞİM DÖNEMLERİ

Piaget’ye göre çocuk, basitten karmaşığa, doğru bir sıra içinde bilişsel gelişimini sürdürür. Piaget’ye göre zihinsel gelişim aşa-maları şu dört evreden oluşur. 1)DUYU-HAREKET(DUYUSAL- MOTOR) DÖNEMİ ( 0-3 YAŞ) 2)İŞLEM ÖNCESİ DÖNEM (3-7 YAŞ) 3)SOMUT İŞLEMLER DÖNEMİ (7-11 YAŞ) 4)SOYUT İŞLEMLER DÖNEMİ (11-18 YAŞ)

Page 4: ZİHİNSEL_BİLİŞSEL_ GELİŞİM ve DİL GELİŞİMİ

4

1) DUYUSAL (SENSORİ)-HAREKET (MOTOR) DÖNEM (0-3 YAŞ):

Bu dönemde çocuklar dış dünyayı duyular ve motor hareketleri ile keşfederler. Yeni doğan bebekler, çevreden gelen uyarıcılara sadece reflekslerle tepki verir. Bebek iki aylık olduğunda istemli hareketler göstermeye başlar. Kısacası bebek yakın çevresin-deki uyarıcılara ilk olarak refleks düzeyinde, sonra rastlantısal ve tekil, daha sonra da istemli olarak tepki verir. Böylece hem kendi bedeni hem de çevredeki nesnelere ilişkin bazı temel bilgiler edinir. Başlangıçta kendisini diğer nesnelerden ayıramayan bebek ilk şemaları olan emme ve yakalama ile kendi vücudunu tanımaya başlar. Bebeğin çevresi ile etkileşimi sonucu oluşturdu-ğu yeni bilişsel yapılar, refleksif davranışlardan amaçlı davranışlara doğru ilerlemesini sağlar. Artık bebek sadece kendisine il-ginç gelen bazı davranışları tekrar etmez, aynı zamanda basit problemleri de çözmeye çalışır.

Bebek çevresini hep duyularıyla algılar ve motor davranışta (fiziksel) tepkiler verir. Bu dönemde bebeğin zihinsel etkinlikleri duyusal uyarıcılar, refleksler ve basit hareketlerle sınırlıdır.gözle takip etme,

emme, tutma, ısırma vb. Piaget duyu-hareket dönemini 6 evreye ayırmıştır.

1)Refleksler aşaması(0-1 ay) 2)Birincil döngüsel tepkiler ve alışkanlıklar aşaması(1-4 ay) 3)İkincil döngüsel tepkiler aşaması(4-8 ay) 4)İkincil döngüsel tepkilerin koordinasyonu ve amaca yönelik davranışlar aşması(8-12 ay) 5)Üçüncü döngüsel tepkiler, yenilikler ve merak aşaması(12-18 ay) 6)Zihinsel birleşimler (kombinasyonlar) ve problem çözme aşaması(18-24 ay ve sonrası)

Bu dönemde ortaya çıkan önemli kavramlar şunlardır: 1) Ses Bulaşması 2) Devresel(döngüsel, döner) tepkiler 3) Alışkanlıklar 4) Nesne devamlılığı 5) Ertelenmiş taklitler 6) Simgesel işlevler

1) Ses Bulaşması: bir bebek ağlıyor diğer bebeklerde ağlıyor, bir bebek gülüyor, diğer bebeklerde gülüyor.taklit yete-neğinin geliştiği dönemdir.

2) DEVRESEL(DÖNGÜSEL, DÖNER) TEPKİLER: Duyusal-motor döneminin bir diğer temel özelliği de çocuğun belli türdeki davranışları tekrarlamasıdır. Bu durum döngüsellik

olarak adlandırılır. Burada bebek deneme-yanılma (yani tesadüfen yaptığı bir davranış) sonucunda keşfettiği ve zevk aldığı bir davranışı sürekli olarak tekrarlar ve bu durum "döngüsel ya da devresel tepki" olarak adlandırılır. Örneğin; tabağın kenarına kaşıkla vurduğunda çıkan ses çocuğun hoşuna gidebilir ve çocuk her sofraya oturduğunda bu davranışı tekrarlayabilir. Bir başka örnek; bebeğin oyuncak çıngırağını ilk defa salladığında çıkan sesin hoşuna gitmesi ve bu davranışı daha sonra da yapmasıdır. Döngüsel tepkiler zamanla alışkanlık halini alabilir.

Örnek Kpss: Ebru sekiz aylıkken, rastlantı sonucu müzik kutusunun ipini çekmeyi keşfetmiştir. Ebru bir buçuk yaşına geldi-ğinde müzik kutusunun ipini artık isteyerek çekmekte ve bundan çok hoşlanmaktadır. Bu durum, Piaget'nin bilişsel gelişim ku-ramında yer alan Devresel tepkiler kavramıyla açıklanabilir.

Örneğin bir çocuğun yere düşen tabağın sesinden hoşlanarak daha sonra tabakları yere atması devresel tepki kavramına örnektir. Heyecan hep devam eder.

Birinci döngüsel tepki çocuk kendi yüzüne tokat atar ve bu hoşuna gider(kendi kendine). İkinci döngüsel tepkiye örnek çocu-

ğun annesinin yüzüne tokat atması ve bunun hoşuna gitmesi(kendi eliyle başka bir nesneye). Üçüncü döngüsel tepkiye örnek ise kalemle annesinin yüzüne vurmasıdır(bir nesneyi alıp bir şeye vurmak).

3) Alışkanlıklar: Devresel veya döngüsel hareket sonucuna bağlı olarak bir hareketin tekrar edilmesidir. Deneme-yanılma yoluyla kazanılan ve hoşa giden bir davranışın sürekli yapılmasıdır. Alışkanlıklarda heyecan biter.

Page 5: ZİHİNSEL_BİLİŞSEL_ GELİŞİM ve DİL GELİŞİMİ

5

4) Nesne devamlılığı (nesne kalıcılığı ya da nesne sürekliliği): ************ Bebeğin kendi bedeni ile dış nesneler arasındaki ayrımı yapması ve nesnelerin kendinden bağımsız olduğunu kavramasıdır.

Piaget’ye göre bebekler nesne sürekliliğini 10 aydan sonra anlamaya başlarlar. Bu aydan önce Bebeklerin gördükleri nesne var-dır. Göremedikleri nesne yoktur. O yüzden ‘’CA’’ oyunu bebeklerin hoşuna gider. Birisi aniden kaybolur tekrar geri gelir. Bu ço-cuğun çok hoşuna gider. Örneğin annenin bebeğin gözü önünde yastığın altına sakladığı oyuncak bebek için yok olmuştur. Ancak iki yaşındaki bir çocuk kendisine gösterilen ve saklanan bir nesneyi saklanıldığı yerden rahatlıkla bulabilir ve oraya gidip o nes-neyi alabilir.

Örnek Kpss 2010:Duyusal motor dönemde nesne sürekliliğinin kazanılması bilişsel gelişimde önemli bir başlangıçtır. Bu başlan-gıç bebeğin belleği kullanmaya başladığının bir göstergesidir. Nesne sürekliliğinin kazanılması 0-2 yaş döneminin sonuna doğru gerçekleşir. Nesne göz önünden kaybolsa bile yok olmadığını anlamasıdır. Bebek gözünün önünden alınan bir nesnenin kaybolma-dığını anladığında, onu zihninde tutacak semboller kullanmaya başlamış demektir. Böylece nesne hakkında düşünebilir. Bellek az gelişmiş olmakla birlikte, bu durum belleği kullanmaya başladığının göstergesidir.

5) Ertelenmiş taklitler Bu dönemde yer alan önemli bir özellik "ertelenmiş taklit”tir. Buna göre, bebek görmüş olduğu bir olayı, olay ortadan kalktık-

tan sonra tekrarlar. Ertelemiş taklit bebeğin yaşadığı olayı aklında tuttuğunu gösterir ve akılda tutma önemli bir zihinsel bece-ridir. Çünkü önce akılda tutma daha sonra kavramları oluşturma gerçekleşir. Bu nedenle ertelenmiş taklit ile bebeğin bir tür ön kavram oluşturduğunu söylemek mümkündür.

Örneğin babasının balkonda sigara içerken gören bir çocuk daha sonra çubuk krakeri ağzına alarak babası gibi sigara içme tak-lidi yapmaktadır.

6) Simgesel işlevler Örneğin simgeleri anlama, üretme ve kullanma becerisidir.

2) İŞLEM ÖNCESİ DÖNEM (3-7 YAŞ) İşlem öncesi dönem adından da anlaşılabileceği gibi, henüz işlemlerin yapılamadığı; ancak işlemlerin yapılabilmesi için hazırlıkla-

rın sürdüğü bir dönemdir. Piaget işlem kavramını mantıksal düşünme kavramı ile eş değer kabul eder. Bu nedenle bu döneme mantıksal düşünme öncesi dönem de denilebilir. Bu dönemdeki çocukların yetişkinlerden farklı, kendilerine özgü bir düşünme ve akıl yürütme yöntemleri vardır.

Piaget işlem öncesi dönemi sembolik fonksiyon ve sezgisel düşünme olarak ikiye ayırarak incelemiştir. Sembolik Fonksiyon (Kavramsal) Aşaması (3-4 Yaş) Bu aşamada çocuklar mevcut olmayan bir nesneyi veya kişiyi temsil eden bir sözcük, sembol veya varlığı zihinsel olarak ifade etme yeteneğini geliştirirler. Örneğin; güneşi, kişileri, olayları ifade etmede resim kullanabilirler. Sembolik fonksiyonların kullanıldığı du-rumlardan biri de sembolik oyunlardır. Bu aşamada çocuklar sembolik oyunlar oynarlar. Örneğin; çocuklar bu dönemde sopalardan atlar yapıp onlarla yarışlar yaparlar, jokeyler gibi davranırlar; çubuklardan gemiler yapıp derelerde ya da su birikintilerinde onları yüzdürürler ve o gemilerin kaptanları olurlar. Sopayı eline alıp mikrofonmuş gibi kullanmak(bir şeyi mış-miş gibi kullanmak) Piaget işlem öncesi dönemi sembolik fonksiyon ve sezgisel düşünme olarak ikiye ayırarak incelemiştir.

Sezgisel Düşünme Evresi(5-7 Yaş) Bu aşamada çocuklar bütün problemlerin çözümlerine ancak sezgi düzeyinde ulaşabilmektedirler ve aynı durum söz konusu ol-

masına rağmen bir koşulda A, B'den büyük derlerken, diğer koşulda A, B'den küçük diyebilmektedirler. Yani sezgilerine göre hareket edip mantıklarını kullanamadıklarından yanılabilmektedirler. Bir başka ifade ile kullandıkları düşünme ilkel bir düşün-medir. Bu ilkel düşünme ve sezgisel düşünme onların sınıflama ve sıralama gibi basit işlemleri bile tam olarak yapmalarına imkân tanımamaktadır. Ancak çok basit düzeyde mesela bir durumu, nesneyi ya da olguyu tek özelliğine göre sınıflamak gerektiğinde bu işlemi yapabilmektedirler. Örneğin insanları tek özelliklerine göre erkekler ve kadınlar olarak sınıflayabilmektedirler.

Mantıksal düşünme öncesi dönem olarak da kabul edilen bu dönemde çocuklar "tek yönlü bir mantık" işletirler. Onlara göre,

A=B ise B=Adır. Örneğin, bu dönemdeki bir çocuğa göre halasının aynı zamanda bir başkasının teyzesi olması mümkün değildir. Çünkü o bir haladır.

Page 6: ZİHİNSEL_BİLİŞSEL_ GELİŞİM ve DİL GELİŞİMİ

6

Bu dönemdeki çocuklar objeleri de sadece tek bir özelliklerine göre sınıflandırabilirler. Örneğin, nesneleri sadece uzunluk ya da büyüklüklerine göre sınıflandırabilirler; fakat hem uzunluk hem de büyüklüklerine göre sınıflandıramazlar.

BENMERKEZCİ DÜŞÜNME (Egosantrik Düşünme, Perspektik Almada Yetersizlik) (işlem öncesi dönem) ***************** 3-7 yaş arasındaki çocukların en önemli özelliklerinden biri "benmerkezci (egosantrik)" bir düşünce yapısına sahip olmalarıdır.

Bu dönemdeki çocuklar kendi görüşlerinin mümkün olabilecek tek görüş olduğunu kabul ederler. Çevrelerindekilerin kendilerin-den farklı bir görüşe sahip olabileceklerini anlayamazlar. Dünyanın merkezi olarak kendilerini görürler. Bu dönemde çocuk ken-disini başkasının yerine koyamadığı için, onun bildiğini herkesin bildiğini, gördüğünü herkesin gördüğünü zanneder.

Örneğin bir çocuğun telefonda konuşurken elindeki bebeğin rengini soran babasına görmüyor musun kırmızı diye cevap vermesi benmerkezci düşünme örneğidir.

Örnek kpss 2009 Yasemin Hanım ve Aslan Bey bir süre önce şiddetli geçimsizlik yüzünden boşanırlar. Bu olaydan kısa bir süre

sonra ana sınıfına devam eden kızları Azra okula gitmek istemez, yalnız uyumakta zorlanır ve geceleri altını ıslatır. Yasemin Hanım okul rehber öğretmeninden Azra’yla görüşmesini ister. Görüşme sırasında Azra, uslu bir çocuk olmadığı için babasının evden ayrıldığını ve annesinin de kendisini bırakıp gitmesinden korktuğunu söyler. Bu görüşmeden sonra rehber öğretmen, annesine “Azra istemese de onu okula gönderin, sabrınızı taşırsa da onu cezalandırmayın.” der. Şiddetli geçimsizlik yüzünden anne babasının boşanma nedenini Azra’nın doğru anlayamaması, Piaget’nin bilişsel gelişim kuramına göre Benmerkezci düşünme kavramıyla açıklanabilir. Azra kendisini başkasının yerine koyamamakta ve anne babasının boşanmasını kendi açısından de-ğerlendirip boşanmalarının sebebinin kendisinin uslu bir çocuk olmadığından kaynaklandığını zannetmektedir.

Örnek kpss 2010 iptal: Dört yaşındaki Beste, babasına “Sana kitap okuyayım mı?” der ve bir hafta önce satın alınan masal ki-

tabının resimlerine bakarak masalı okur gibi anlatır. Daha önce annesi birkaç kez okuduğu için masalı ezberleyen Beste, babası-na masalı okurken bazı bölümleri unutur. Babası hatırlattığında, Beste ezberlediğinden emin, “Sen bu masalı bilmiyorsun.” diye-rek karşı çıkar. Piaget’nin bilişsel gelişim kuramına göre, Beste’nin babasına karşı çıkmasının altında yatan bilişsel süreç ben-merkezci düşünmeyle açıklanabilir.

Örneğin Bir araştırma için bir masanın üzerine dağ maketleri, etrafındaki sandalyelerden birine de bir oyuncak bebek konul-

duktan sonra birkaç çocuk bunun etrafında yürütülüp oturtulur. Daha sonra çocuklardan farklı açılardan çekilmiş bir fotoğraf arasından bebeğin gördüğü manzaraya en yakın fotoğrafı seçmeleri istenir. Ancak çocukların kendi oturdukları yerden gördük-leri manzarayı seçtikleri gözlenir. Bu durum Piaget’nin bilişsel gelişim kuramına göre benmerkezcilik kavramıyla açıklanır.

Paralel Oyun (işlem öncesi dönem)

Benmerkezciliğin bir uzantısı olarak görülebilecek bir durum da "paralel oyun"dur. Bu dönemde çocuklar bir arada oynarlar; an-

cak oyunları ortak değildir. Yani eşli oyunlar oynayamazlar. Çünkü hepsi benmerkezlidir ve anlaşmaları zordur. Sadece birlikte oynuyorlar görüntüsü verirler.

Etkinliğe dönüştürdüklerinde olan bir durumdur. Yani çocukların bir arada bulunmalarına rağmen eşli oyun oynamamalarıdır.

TOPLU(KOLEKTİF) MONOLOG (işlem öncesi dönem) Çocuklar dışarıdan bakıldığında kendi aralarında konuşuyorlarmış, birbirlerini dinliyorlarmış görüntüsü verirler; ancak herkes

kendince bir şeyler anlatıyordur ve aralarında herhangi bir iletişim yoktur. Özellikle, 2-3 yaşlarında gözlenen monolog konuşma, dört yaşlarında yerini benmerkezci konuşmaya bırakır.

Çocukların sözel olarak yaptıkları durumdur. Birarada olmalarına rağmen oyun oynarken kendi kendine konuşan çocuklar. Örneğin Ahmet benim arabamın pili bitti gitmiyor artık. Mehmet tuba teyzem bu akşam beni parka götürecek elif çay yaptım şeker yok ya diye herkesin kendi kendine konuşmasıdır.

MONOLOG KENDİ KENDİNE KARŞISINDA BİRİSİ VARMIŞ GİBİ SESLİ BİR ŞEKİLDE KONUŞMAK DEMEKTİR. İÇSEL KONUŞMA sessiz bir şekilde düşünerek kendi kendine kimse duymayacağı ve anlayamayacağı şekilde mırıldanma-

sıdır.

MONO: TEK DIO: ÇİFT demektir. Monolog ve diyalog bu temelden gelir.

Page 7: ZİHİNSEL_BİLİŞSEL_ GELİŞİM ve DİL GELİŞİMİ

7

ÖZELDEN ÖZELE AKIL YÜRÜTME (işlem öncesi dönem) ************************

Bu dönemde yer alan önemli özelliklerden biri de özelden özele akıl yürütmedir. Bu durumları sadece geçirdiği yaşantılara

bağlı olarak tek yönlü düşünme biçimidir. Bu dönemde çocuklar, tümevarım ve tümdengelim gibi özelden genele, genelden özele akıl yürütme biçimlerini kullanamazlar. Genele bakmadan bir özelden diğerine akıl yürütürler. Örneğin her sabah kahvaltı da süt içen çocuk bir kahvaltıda süt içmediği zaman bu gün kahvaltı yapmadık diyebilir. Bu durum özelden özele akıl yürütmeye örnek olur. Ya da gece devamlı süt içen bir çocuğa bir gün annesi hadi oğlum yatma vakti geldi dediğinde çocuk ama daha süt içmedi o yüzden yatma vaktim gelmedi der.

İki olay arasında kendi yaşantına göre bağlantı kurmaktır. Bir durumu yaşadığı bir örnekle eşdeğer tutar ve durumu buna göre açıklar.

Örnek Kpss 2008: Annesi Mehmet'e İngilizce çalıştırırken aralarında şöyle bir diyalog geçer: Anne - Notebook ne demektir?

Mehmet - Defter. Anne - Peki book ne demektir? Mehmet - "Ter".Annesinin sorusuna Mehmet'in doğru yanıt verememesinin nedeni, Piaget'nin bilişsel gelişim kuramındaki Özelden özele akıl yürütme kavramıyla açıklanabilir. Özelden özele akıl yü-rütme tümevarım ya da tümdengelim gibi zihinsel işlemler yerine özel bir durumdan özel bir duruma akıl yürütmedir.

Örnek Kpss 2009: Buğra ilköğretim I. sınıfa devam etmektedir. Amcasıyla arasında şöyle bir konuşma geçer: Amcası: Okumayı

öğrendin mi? Buğra: Evet. Amcası: O hâlde, bana “A” harfiyle başlayan üç isim söyle? Buğra: Ayva, … Ayşe, Ay. Amcası: … (ses-sizlik olur) Amcası Beste ……Buğra: Olmaz ki! “Bı” ile başlayan demeliydin. Biz öyle öğrendik. Buğra okulda “B” harfini “Bı” se-siyle öğrendiği için soruyu yanıtlayamamıştır. Bu durum Piaget’nin bilişsel gelişim kuramına göre Özelden özele akıl yürütme kavramıyla açıklanabilir. Bu soruda ozan B harfini BI diye öğrenmiştir. Ona göre B harfi BI ile söylenir. Bu da özelden özele akıl yürütmedir.

Örnek Kpss 2010 iptal: Mert ile Doğa oynarken Mert’in babası Doğa’ya kaç yaşında olduğunu sorar. Doğa 6 yaşında olduğunu söyler. Mert “Ben de 5 yaşındayım.” der. Doğa’nın teyzesi “Mert 5, Doğa da 5 yaşında” der. Bunun üzerine Doğa teyzesine “Ben 6 yaşındayım, bir kere benim doğum günüm olurken sen evde yoktun.” diyerek karşı çıkar. Piaget’nin bilişsel gelişim kuramına göre, Doğa’nın, yaşını doğum gününde evde bulunmadığı için teyzesinin bilemeyeceğini düşünmesi, Özelden özele akıl yü-rütme Kavramı ile açıklanabilir.

Örneğin Ataberk’in anne babası ayranı çok sevdiği için her akşam yemeğinde sofrada ayran bulundurmaktadır. Bir gün evde yo-

ğurt bittiği için sofraya ayran koyulmayınca’’ böyle akşam yemeği mi olur? Sofrada ayran yok ‘’ diyerek yediği yemeğin akşam yemeği olmadığını söylemiştir.

ODAKLANMA (işlem öncesi dönem) ( ya da kpss’de şıklarda odaktan uzaklaşma yazar ve hangi becerinin gelişmediğini sorar) ******************************* Odaktan uzaklaşamaz, odağa odaklanır. Bir durumun yalnızca tek bir boyutuna odaklanmadır.

Bu dönemdeki çocukların mantıksal olarak düşünememelerinin nedenlerinden biri, dikkatlerini karşılaştıkları durumların yalnızca

bir yönüne ya da duruma ilişkin bir ayrıntıya odaklamaları ve başka ayrıntılara dikkat edemeyişleridir. Bu eğilim, belli bir anda sadece bir görüşün dikkate alınabilmesi anlamında "odaklanma" olarak adlandırılmaktadır. Örneğin; bir çocuk annesinin bir anne olduğunu bilir ancak onun sadece annelik görevine odaklandığı için ayrıca onun öğretmen olmasını anlayamaz. Yani onun sadece annelik rolüne odaklanır. Zamanla somut işlemlere geçilince çocuklar bu özellikten kurtulur ve "odaktan uzaklaşma" becerisini kazanırlar, alternatifleri de görebilir hale gelirler. Bir olayın tek bir yönüne odaklanma ve yorum yapmadır.

Örneğin Babasını yemek yaparken görmeyen bir çocuğun(motor dönemindeki) babasına aaa babam anne olmuş demesidir.

Yani bir kişiye ait olan bir mesleki alanı ya da grubu sınırlandırmaktır. Örnek Kpss 2010 iptal: Babası bir kâğıda 2 + 3 = yazar ve Banu’ya sonucun ne olduğunu sorar. Banu bir elinde 2, diğerinde 3

parmağını kaldırıp parmaklarını 1’den başlayarak sayar ve sonucun 5 olduğunu söyleyip boş kutunun içine yazar. Bununla birlikte, farklı sayılarla birkaç toplama işleminin ardından, babası 2 + 3 yazarak Banu’dan tekrar toplamasını ister. Banu bu işlemin sonu-cunu her defasında parmaklarını kullanarak hesaplar, aynı sayfada daha önce yaptıklarına bakmayı düşünemez. Piaget’nin bilişsel gelişim kuramına göre, Banu’nun daha önce yaptığı işlemler için parmaklarını kullanıp aynı sayfada daha önce yaptıklarına bakma-yı düşünememesi, bilişsel becerilerden ‘’Odaktan uzaklaşma’’nın tam olarak gelişmediğini gösterir.

Page 8: ZİHİNSEL_BİLİŞSEL_ GELİŞİM ve DİL GELİŞİMİ

8

Örnek Kpss 2010: Buğra ile Arda amca çocuklarıdır. Buğra ile yengesi Ebru arasında şöyle bir konuşma geçer: Buğra: Bir

teyze vardı. O, Arda’nın anneannesi mi yoksa babaannesi mi? Ebru: O, anneannesi. Senin babaannen onun da babaannesi. Buğ-ra: Benim iki tane babaannem yok ki! Buğra’nın son ifadesinin altında “Benim bir babaannem var, Arda’nın da bir babaannesi var. Onun babaannesi benim de babaannemse benim iki tane babaannem olur.” düşüncesi yatmaktadır. Piaget’nin bilişsel geli-şim kuramına göre, Buğra’nın bu düşüncesi odaktan uzaklaşma bilişsel becerisinin tam gelişmediğini gösterir. Odaktan uzaklaşamayan çocuklar, bir nesnenin ya da olayın anlık veya en çok ilgi çeken yönüne odaklanırlar. Bu durum çocuğun tek yönlü akıl yürütmesine yol açar. Yani aynı anda birden fazla sayıda durumu değerlendiremez. Buğra’nın amcasının oğlu Arda’yı kaste-derek “Benim bir babaannem var, Arda’nın da bir babaannesi var. Onun babaannesi benim de babaannemse benim iki tane baba-annem olur” düşüncesinden ötürü “Benim iki tane babaannem yok ki!” demesi, henüz odaktan uzaklaşma becerisinin yeterince gelişmediğini göstermektedir. Buğra, aynı anda birden fazla durumu (kendisi ve amcaoğlu Arda) değerlendirememektedir. Ço-cuk, bir nesnenin ya da olayın anlık veya en çok ilgi çeken yönüne odaklanır. Bu nedenle, Aynı anda bir şeyin tek bir özelli-ğine (en çok ilgisini çeken kısmına ya da genellikle son bölümüne) kendisini verir, diğer özelliklerini göremez, öncesini hatırla-yamaz, sonrasını tasarlayamaz, Aynı anda birden fazla etkinliği gerçekleştiremez.

Örneğin çocukların karşıdan karşıya geçmekte zorlanmalarının nedeni, trafik kurallarına uygun olarak önce soluna, sonra sağına, sonra tekrar sağına baksalar dahi her defasında ilk baktığı yönü unutup o an baktığı yöne göre hareket etmeleridir.Bu Piaget’nin bilişsel gelişim kuramına göre odaklanma kavramıyla açıklanır.

ANIMIZM (CANLANDIRMACILIK) (işlem öncesi dönem)

Çocukların hayal dünyalarının çok geniş olması ise bu dönemin başka bir özelliğidir. Çocuklar cansız ya da hayal ürünü varlık-lara canlıymış gibi anlam yüklerler ve bu durum "animizm (canlandırmacılık)" olarak adlandırılır. Örneğin bu dönemde kız ço-cuklarının bebeklerine yemek yedirmeleri, elbisesini giydirmesi, radyo üşümesin diye üstünü örtmesi, yere düşen oyuncağından özür dilemesi canlandırmacılık özelliğidir. Örneğin bir çocuğun süpürgeyi altına tutup hadi düldül daha hızlı gidersen sana daha fazla ot vereceğim demesi animizm olarak adlandırılır.

Örnek Kpss 2006: Beş yaşındaki Feride, oyuncak bebeğiyle oynarken bebeğinin kolunu kırmış ve ondan defalarca özür dilemiş-tir. Feride’nin bu davranışı Piaget’nin canlandırmacılık kavramıyla açıklanabilir.

Örnek kpss 2005: Beş yaşındaki Elif barbi bebeğini üşümesin ve hasta olmasın diye bahçeden içeriye almaktadır. Onun Bu dav-

ranışı Piaget’nin canlandırmacılık kavramıyla açıklanabilir.5 yaşındaki bir çocuğun canlı cansız ayrımı yapamadığı için canlılara cansız cansızlara da canlı muamelesi yapabilir. Buna animizm yani canlandırmacılık denilir.

Tek özelliğe göre sınıflama (işlem öncesi dönem) İşlem öncesindeki çocuk nesneleri tek özelliğine göre sınıflayabilir ve sıralayabilir. Örneğin çocuklar sınıftaki çocukları erkek-

kız diye sarışın esmer diye ayırabilir fakat sarışın olan gözlüklüler diye ayıramaz. Yapaycılık (işlem öncesi dönem)

Doğa olaylarının insan eliyle yapıldığını zannetmek yani doğal olguların birisi tarafından oluşturulduğunu ve bu kişinin doğa olay-

larına neden olduğunu düşünmek.. Örneğin bir çocuk güneşi birisinin yakarak oluşturduğunu, birisi gece muslukları kapatmadığı içinde sel oluştuğunu, yağmur birisinin gözyaşları olduğunu düşünür. Diğer örnekte 4 yaşındaki sultan havanın bulutlu olduğu bir gece gökyüzünde ayı göremeyince ‘’Anne Aydede bize küstü galiba, baksana bu gece ortalarda yok’’ demesi yapaycılık’a örnektir.

YAPAYCILIKLA ANİMİZMİN FARKI yapaycılık doğa olayını açıklama süreci iken animizm ise doğa olayını açıklama yok-

tur sadece cansız ve hayali varlıklara canlı muamelesi yapmaktır. Yanlış bağdaştırma (işlem öncesi dönem) Birbirleriyle ilişkisi olmayan durumlar arsında bağlantı kurarak akıl yürütme işlemine denir. Örneğin en son hastaneye yatırıldı-

ğında eve bir bebekle dönen annenin tekrar hastaneye yatırıldığında eve yeni bir bebekle geleceğini düşünmek yanlış bağdaş-tırmadır.

Kişi sürekliliğini kazanma (işlem öncesi dönem) Bu dönemde bir çocuk bir kişinin elbiselerini giyen diğer bir kişinin elbisenin sahibi olan kişi olamayabileceğini de anlar örneğin,

babasının elbiselerini giyen amcasının babası olmadığını anlayabilir. Gerçek ile hayal olanı ayıramama (işlem öncesi dönem) İşlem öncesi dönemde çocuklar çoğu zaman gerçek ile hayali ayırmakta zorlanabilirler. Henüz mantıksal düşünemedikleri için

Noel babayı ya da şirinleri gerçek olarak kabul edebilmektedirler.

Page 9: ZİHİNSEL_BİLİŞSEL_ GELİŞİM ve DİL GELİŞİMİ

9

SOMUT İŞLEMLER DÖNEMİ ( İlköğretim I. Kademe-tümevarımsal ve tümdengelimsel düşünme ergenliğe geçiş dönemidir.)

******************************** İşlem öncesi dönemde kavramları edinen çocuk, 7-11 yaşlar arasını kapsayan bu dönemde işlem yapabilir duruma gelir. Ancak

işlemler yapabilmesi için gözünün önünde bulunan somut nesnelere ihtiyacı vardır. Rahatlıkla bir durumun sınıflandırması yapı-labilir. Mesela köpekler bir sınıftır. Hayvanlar başka bir sınıftır. Köpekler aynı zamanda hayvan olduğuna göre hayvanlar sınıfı köpekler sınıfını kapsar diyebilmek.

Bu dönemde benmerkezci konuşma ve düşünce önemli ölçüde azalır. Olayları ve dünyayı başkaları açısından da görebilirler; an-cak bu dönemde, düşünme süreçleri çocuk tarafından gözlenebilen gerçek olaylara yöneliktir. Çocuklar somut nesnelere dayan-dırıldığı sürece karmaşık problemleri çözebilirler. Çocuk bilişsel güçlüklerin üstesinden gelmeye başlar. İşlemleri muhakeme edişi mantıklı bir hale gelir.

Dönemin en önemli özelliklerinden biri "korunum"un kazanılmasıdır. Korunum, herhangi bir nesnenin biçimi ya da mekândaki ko-

numu değiştiğinde miktar, ağırlık ve hacminde değişiklik olmayacağı ilkesidir. Piaget'in kuramında üzerinde en çok araştırma yapılan konu korunumdur. Örneğin; bu araştırmaların birinde çocukların gözlerinin önünde içinde eşit miktarda su bulunan iki bardak gösterilmiş ve ardından bardaklardan birindeki su daha dar ve uzun bir bardağa boşaltılmıştır. Çocuklara hangi bardakta daha fazla su olduğu sorulduğunda korunumu kazanamamış olan çocukların buna cevabı "Dar ve uzun bardakta daha fazla su vardır." biçiminde olmuştur.

Bu yaşlarda çocuklar, işlemleri "tersine çevirme" kapasitesine erişirler. Bu sayede çocuklar işlemleri tersinden ele alabilirler.

Örneğin; buz haline gelen suyun tekrar su haline gelebileceğini kavrar. Yine bu dönemde çocuk odaktan uzaklaşarak düşün-meye başlar.

Örneğin bu dönemde çocuk rakamlar gibi soyut işlem yerine sayı saymayı armut, elma gibi somut nesnelerle yapıp rakamların

yerine bunları kullanırsa işlem yapabilir. nesne somut olmak kaydıyla akıl yürütme yapabilir. Somut durumlara ilişkin mantıksal yürütme yapabilir.

Somut işlemeler döneminde çocuk çok özelliğe göre sınıflama yapabilir, korunumu kavrayabilir, odaktan uzaklaşabilir. Örnek kpss 2008: Betül annesine “Anne, kendini öldürenler hapishaneye mi gömülür?” diye sorar. Piaget’nin bilişsel gelişim

kuramına göre, “Betül’ün bu çıkarımda bulunmasının nedeni” ile “içinde bulunduğu bilişsel gelişim dönemi” Tümevarımsal dü-şünmeye başladığından somut işlemler dönemi. Çocuk, bu örnekte kendine özgü mantıksal bir yapı kurmuş ve o doğrultuda bir saptamada bulunmuştur. Çocuğun yaşamakta olduğu dönemin gereği kavramlardaki bazı anlamları yakalaması güçtür. Sadece kendi mantıksal yapısı çerçevesinde olayları yorumlayabilir. Ona göre birin öldürerek hapishaneye biri atılıyorsa, kendini öldü-rerek kötü bir şey yapan kişi de hapishaneye gömülmeli diye düşünen Betül özel bir olaydan genel bir sonuç çıkarmış tümeva-rımsal düşünmüştür. Bu bilişsel beceri somut işlemler döneminde gelişmeye başlar.

Örnek kpss 2001: Piaget’ye göre, somut işlemler dönemi 7-11 yaş, soyut işlemler dönemi ise 12 yaş ve sonrasını kapsa-

maktadır. Buna göre, öğretmenin Uzay yolculuğunu anlatmak için, öğrencilerden, kendilerini sınıf yerine bir uzay kapsülün-deymiş gibi düşünmelerini istemesi ilköğretim üçüncü sınıf düzeyine uygun değildir. Çünkü somut işlemler döneminde birey-ler elle tutabildikleri, gözle görebildikleri yani duyu organlarıyla algıladıkları şeylerle ilgili işlemleri yapabilirler. ancak soyut kavramlar ve olgularla ilgili işlemler yapamazlar. Uzay gibi soyut kavramı bir ilköğretim 3.sınıf çocuğunun anlaması mümkün değildir.

Örneğin Rüveyda mutfakta annesine yardım ederken cam bardağı yere düşürmüş ve bardak kırılmıştır. Rüveyda bu dene-yimden sonra cisimleri yere düşürmemek için çok daha fazla dikkat etmeye başlamıştır. Rüveyda’nın bu düşünme yetisi ve içinde bulunduğu bilişsel dönem tümevarımsal düşünebildiğinden somut işlemler dönemindedir.

Örneğin sayıları pozitif ve negatif olarak sınıflayabilen bir çocuktan, aynı sayıları asal, asal olmayan, tek ve çift olarark

sınıflaması istendiğinde bunu başaramamaktadır. Bu işlemlerin hepsini yapabilmesi için en az somut işlemler döneminde ol-ması gerekir.

Örneğin Ünal ilköğretim dördüncü sınıf, Abisi Okan ise ortaöğretim ikinci sınıf öğrencisidir. Ünal somut işlemler döneminde

abisi ise soyut işlemler dönemindedir.

Page 10: ZİHİNSEL_BİLİŞSEL_ GELİŞİM ve DİL GELİŞİMİ

10

Tersine çevirebilme (somut işlemler dönemi 7-11 yaş) *********** Bu yaşlarda çocuklar, işlemleri "tersine çevirme" kapasitesine erişirler. Bu sayede çocuklar işlemleri tersinden ele alabilirler.

Örneğin; buz haline gelen suyun tekrar su haline gelebileceğini kavrar. Tersine çevrilmesi mümkün olan bir şeyin tersine çevril-diğinde sonucun değişmeyeceğini bilmesidir. Örneğin çikolata bütün olarak da bölünmüş olarak da çocuk için aynıdır. Örneğin bir kişi masanın üzerine bir sıra 5 tane parayı yan yana diziyor. Alt sıraya da 5 tane birbirine uzak paraları diziyor çocuklara hangi sırada daha çok para olacağını soruyor.7 yaşından küçük çocuklar arası açık olanların daha fzla, 7+ üzeri olan çocuklar ise sayı-nın değişmeyeceğini söylüyorlar.

Kpss örnek 2005: Bir çocuk okula giderken izlediği bir yoldan evine geri dönebilmektedir. Piaget’ye göre çocuğun bu dav-ranışı somut işlemler döneminde kazanınla bir davranıştır. Somut işlemler döneminde bir çocuk tersine çevirebilmeyi ya-pabilir.

Tersine çevirememeyi anlatan bir örnek: yolun bir tarafında bulunan bir tavuk yolun diğer tarafında bulunan tavuğa şöyle ses-

leniyor; ‘’karşı tarafa nasıl geçebilirim’’ ötekisi de; ‘’zaten karşı taraftasın’’ diyor. Örneğin İlköğretim 4.sınıfı okutan Ünal öğretmen, bir kilonun 1000 gram olduğunu öğrencilerine söylemiştir. Sınavda öğrenci-

lerine 2000 gramın kaç kilo olduğunu sormuş ve öğrencilerin çoğu soruya doğru cevabı vermiştir. Öğrenciler, tersine çevirebi-lirliğin kazanıldığı bir dönemdedir.

Korunumu kavrama (somut işlemler dönemi 7-11 yaş) Bu yaşlarda çocuklar, bir nesnenin konumu veya şekli değiştiğinde aynı olduğunun bilinmesidir. Örneğin bir kişi büyük bir

bardaktaki yarıya kadar olan suyu küçük bir bardağa aktarıyor. 7 yaş öncesindeki çocuklar küçük bardakta daha çok su bulun-duğunu 7+ üzeri çocuklar ise su miktarının değişmediğini söylüyorlar.

Tümevarımsal ve tümden gelimsel düşünme. (somut işlemler dönemi 7-11 yaş) Tümevarımsal düşünme: Parçadan bütüne (bütün doğa bilimlerin kullandığı yöntem) gitmek. Demir ısınınca genleşir, bakır ısı-

nınca genleşir sonra maddeler ısınınca genleşir demek. Örneğin şairin bir şiirinde halk şiirine özgü nitelikler vardır. O zaman bu şair halk şairidir. Bu akıl yürütme yöntemlerinden tümevarımsal düşünmedir.

Tümdengelimsel düşünme: Isınan madde genişler bilgisiyle elime aldığım başka bir maddenin genişleyebileceğini söylemek. Ör-neğin ihtiyaç akademi iyi eğitim vermektedir. Bolu’da ihtiyaç akademi vardır o zaman Bolu’da da iyi eğitim verilmektedir.

Dönüşümsel düşünme: Bir olayı çözümlerken geçmiş yaşantıları ve geçmiş durumları zihinde kurgulayarak sonuç elde etmektir. Zeynep, geçen yaz gittikleri otelin havuzunun çok güzel olduğunu detaylarıyla söyleyip arkadaşlarına tavsiye etmiştir.

Çıkarsanmış Gerçeklik (somut işlemler dönemi 7-11 yaş) Somuttan soyuta geçiş dönemidir. Mantıksal akıl yürütme yapılmak kaydıyla yapılır. SOYUT İŞLEMLER DÖNEMİ( 12 YAŞ VE 12+ SONRASI) ************* Ergenlik döneminin başlangıcından itibaren çocukların düşünme biçimleri, yetişkinlere benzer hale gelir. Ergenlikte bedensel

değişimlerin yanı sıra beyinde ve beynin işleyişinde bir takım değişmeler ve gelişmeler meydana gelir ve Piaget'e göre bu geliş-meler sayesinde ergen soyut düşünceyi kazanabilecek biyolojik olgunluğa erişir. Bu dönemde artık "soyut düşünme" başlar. Bir sorun değişik biçimde ele alınabilir. Genelleme, tümevarım, tümdengelim gibi zihinsel işlemler yapılır. Hipotezler kurularak doğrulukları kontrol edilebilir. Soyut kavramlar kullanılır ve bunlar üzerinde fikir yürütülür. Buna bağlı olarak da çeşitli ideal fi-kirleri, değerleri, inançları geliştirmeye başlarlar. Toplumun yapısıyla, felsefesiyle, politikasıyla ilgilenirler. Özellikle gençlerde düşünce ile oynayabilme becerisi kazanılır, tartışmaya katılmayı ve mantık oyunları ile uğraşmayı severler. Öte yandan resim, müzik, şiir, dans gibi duygu ve düşüncelerin sembollerle aktarıldığı etkinliklere ilgi artar. Bunlar uğraşı alanı olarak da seçilir. kombinasyonel(birleştirici-bütünleştirici)düşünce yapısına sahiptir. Esnek düşünce biçimine sahiptir. Olayların ardında ya-tan birçok nedeni analiz edebilir veya farklı çözüm yolları olabildiğini analiz eder. Yani hipotetetik düşünme yapısına sa-hiptir.

Örnek Kpss 2009: Mustafa Öğretmen derste Cumhuriyet Döneminde elde edilen kadın hakları konusunda bir tartışma ortamı yaratır. Öğrencilerden Nazan söz alarak, “Atatürk kadınlara erkeklerle eşit haklar verilmesini sağlamasaydı, ben sınıf arkada-şım Kemal’le aynı sırada oturamayacaktım.”der. Nazan’ın bu sözü, Piaget’nin bilişsel gelişim kuramına göre Tümdengelimsel (düşünme) kavramıyla açıklanabilir. Piaget’e göre 11 yaş ve üzeri çocuklar soyut işlemler döneminde tümevarım ve tümdengelim Akıl yürütme yöntemlerini kullanırlar. Bu dönemde çocuklar soyut kavramları anlamlandırarak çeşitli ideal fikirleri, değerleri ve inançları geliştirmeye başlarlar. Hipotezler kurarak, doğruluklarını kontrol ederler. Nazan’ın okulda öğrenmiş olduğu Atatürk tarafından kadın ve erkeklere eşit haklar verildiği genel bilgisinden yola çıkarak, kendisi ve sınıf arkadaşı ile ilgili özel

Page 11: ZİHİNSEL_BİLİŞSEL_ GELİŞİM ve DİL GELİŞİMİ

11

bir çıkarım yapması tümdengelime bir örnektir. Hipotetik düşünme yeteneği (soyut işlemler dönemi 12+) Bu dönemde ergen herhangi bir problemle karşılaştığında sorunun görünen yönlerinin ötesine geçip, sorunun çözümüne ilişkin

olası yollar belirleyerek, farklı seçenekler ortaya koyup, bunları test eder. Buna "hipotetik düşünme yeteneği" denir.

Piaget'e göre hipotetik düşünebilen ergenler bir probleme dair olası durumları sıralayabilir, ancak kendi görüşüne yani tek bir çözüme saplanıp kalmaz. Başka çözüm yolları olabileceğini anlar, düşüncelerinde esnek olabilirler. Buna "esnek düşünme yete-neği" denir. Problem durumunu saptayan ve bu problemin birçok çözüm yolları olduğunu düşünen bireyin problemin birden fazla çözümünün bir araya getirilip, birleştirilip çözülebileceğini kavraması "bütünleştirmeci (kombinasyonel) düşünme" biçimidir.

Dönüşümsel ileriye ve geriye doğru düşünme: Soyut işlemler döneminin en önemli özelliklerinde biri de zamanla ilgili perspektifin kazanılmasıdır. Bu sayede birey geçmiş, bugün ve gelecek bağlantılarını sağlıklı bir şekilde kurabilir. Yani ileriye geriye doğru düşü-nebilir. Başka bir ifade ile dönüşümsel düşünebilir.dünün, bugünün ve yarının analizini yapabilmektir. ERGEN BENMERKEZCİLİĞİ (SOYUT İŞLEMLER DÖNEMİ 12+) ****************************** Soyut işlemler dönemi ergenliği de içine alır. Ergenlerin düşünce sistemi "ergen benmerkezciliği" olarak adlandırılır. Ergenler-

de bu düşünce biçiminin yansımaları şu şekilde ortaya çıkar:herkesin gözü benim üstümde, benim başıma gelenler pişmiş tavuğun başına gelmemiştir.Bana bir şey olmazzz.ben her şeyi hallederim.cahil cesareti vardır.Her şeyin en kötüsünün kendisinin yaşa-dığını zanneder herkesin onu izlediğini düşünerek fiziksel görünüme çok önem gösterirler.

Ben her şeyle baş edebilirim, bana bir şey olmaz (fazla risk alma). Benim yaşadıklarımı hiç kimse yaşayamaz ve yetişkinler beni anlamıyor (kişisel efsane). Herkes bana bakıyor, beni izliyor (hayali seyirciler). Sürekli sahnede olan benim... Bu düşünce biçimine bağlı olarak temel duyguları "anlaşılmamışlık" olan ergenlerin aileleri ve öğretmeleri ile yaşadıkları çatışmalar artabilir. Sürekli izlendikleri düşüncesiyle, fiziksel görünüşlerine verdikleri önem artar. Bu dönemden sonra bilişsel yapıda niteliksel bir gelişme ortaya çıkmaz, başka bir ifade ile bilişsel gelişimde ulaşılabilecek en üst düzet soyut düşüncedir; ancak geçirilen yaşantılar sonucunda niceliksel gelişmeler her zaman mümkündür ve devam eder. Gelişim yaşam boyu devam eden bir süreçtir. Kpss örnek 2006: Lise 2. sınıf ögrencisi Deniz’in kendisini sürekli olarak izleyen ve kendisi hakkında fikir yürüten bir seyirci

kitlesinin olduğunu düşünmesi, Ergen benmerkezciliği ile açıklanır. Kpss örnek 2004: Ergenlik döneminin hemen başında ortaya çıkan özellikler arasında yer alması muhtemel olmayan durum zi-

hinsel gelişimin en üst düzeyde olmamasıdır. Ergenlik yıllarında soyut işlemler dönemine girilmekte ve bu dönem yaşamın sonuna kadar devam etmektedir. Yani soyut işlemler düzeyine gelen bir birey zihinsel gelişim açısından hayatındaki en üst düzeye varmamıştır. Zihinsel gelişimin düzeyi ömür boyu sürer.

BRUNERİN ZİHİNSEL GELİŞİM KURAMI (eylemsel-imgesel-sembolik dönem) Eylemsel dönem yaparak yaşayarak öğrenmedir. İmgesel dönem zihinde bir kavramın tasarımıdır. Sembolik dönemde soyut iş-

lemler dönemidir. VYGOTSKY’NİN ZİHİNSEL GELİŞİM KURAMI (işbirlikli öğrenme-yakınsal gelişim alanı-içsel konuşma-) ************ Rus olması hasebiyle işbirlikli bir sosyalisttir. Kollektif yaşamı ön planda tutar.

Örnek Kpss sorusu 2010: Öğrenmede sosyal öğelerin önemine işaret eder. Yani birey uygun destek ve yardımı aldığında bir işi

en iyi şekilde yapmayı öğrenir. Ve böylece birey kendi başına yapabileceklerinin daha fazlasını sosyal çevresinin yardımıyla işbirlikli öğrenmeyle, çevre rehberliği ile yapabilir.

Yakınsal gelişim alanı sosyal kültürel faktörlerden etkilenir. Ona göre insan tek başına bir şeyler öğrenebilir ancak sosyal

çevrenin desteğiyle daha fazlasını ve en iyisini yapabilir. Bilişsel gelişimde sosyal çevre etkilidir, psikolojik süreçler kültür tarafından biçimlendirilir, öğrenciler birbirleriyle işbir-

liği içinde olmalıdırlar, öğretmenler öğrencilerini çalışmalarında aşırı derecede bağımsız bırakmamalıdırlar. Çocukların ge-lişimi için oyun ve sosyal etkileşime ağırlık verilmelidir. Kişinin bilişsel gelişiminin ana kaynağı onun sosyal çevresidir.

Page 12: ZİHİNSEL_BİLİŞSEL_ GELİŞİM ve DİL GELİŞİMİ

12

Örnek Kpss sorusu 2007: İlköğretim beşinci sınıf öğrencisi Umut, matematik dersinde basit kesirlerle ilgili problemleri çöz-

mede zorlanmaktadır. Öğretmen çözüm olarak Umut’u, bu konuyu çok iyi bilen bir arkadaşıyla eşleştirir ve bu tip soruları birlik-te çözmelerini söyler. Bir süre sonra öğretmen, Umut’un basit kesirlerle ilgili problemleri zorlanmadan çözebildiğini gözler. Bu örnekteki durum, Vygotskynin Yakınsal gelişim bölgesi (zone of proximal development) kavramıyla ilişkilendirilir.

GAGNE’NİN ZİHİNSEL GELİŞİM AŞAMALARI ******* Gagne’nin öğrenme hiyerarşisinin şu şekilde kodlayabiliriz. İşaret Öğrenme, Uyarıcı Davranım İlişkisini Öğrenme, Zincirleme,

Sözel Bağ Kurma, Ayırt Etmeyi Öğrenme, Kavram Öğrenme, İlke Öğrenme, Problem Çözme(Kodlaması İremle Uğur Zaten Sev-gili Ayşe Kız İlişkinin Problemi

Kpss 2007 sorusu: Öğrenme türleri arasında bir aşamalılık (öğrenme hiyerarşisi) vardır. En basit düzeydeki bir öğrenme tü-rü Gagne’ye göre ayırt etmeyi öğrenmedir.

Özdeşlik durumu: İnsan düşünen bir varlıktır o zaman her düşüne bir insandır. DİL GELİŞİMİ 1 SORU Dili oluşturan unsurlar

1)Ses (fonem): Dildeki en küçük birimdir. Ses sayısı ile harf sayısı aynı olmayabilir.(İngilizcede 26 Harf 44 ses vardır) 2)Sıra veya Biçimbirim (morfem): Dildeki en küçük anlamlı birimdir. Aynı hecelerin tekrarından oluşur ve anlamları bebek tarafın-

dan bilinmemektedir. (ma-ma, de-de vb.) 3)Söz Dizimi (sentaks): Kelimelerin diziliş sırasıdır. Gramer yapısına uygun dizilişi ifade eder. 4)Kullanım (pragmatik): Belli şartlarda belli kelimeleri kullanabilmedir. Dilin kullanım bilgisine sahip olmadır. Birine ne zaman tey-

ze ne zaman hanımefendi denileceğinin bilinmesi gibi TEMEL KAVRAMLAR

Morgem: Tek sözcük ile çok şey ifadesi (Mama diyerek mama getir mama ver mama bitti karnım açıktı manalarını vermek) Telgrafik konuşma: Araya edat ya da bağlaç girmez. Özne ve yüklemsizdir. (ma- ma, ba-ba, at-ta, anne-su) Sentaks: Gramer yapısına uygun konuşma Semantik: Cümlelerden anlam çıkarma Aşırı kurallaştırma: Kuralın tüm durumlara uygulanması Eksik kurallaştırma: Kuralı yalnızca öğrenilen örnekle sınırlandırma Alıcı ve ifade edici dil: Yeni bir sözcük öğrenmeye istekli olma. Bebek sizi anlar ama karşılık veremez. Kavram öğrenme: Bilginin şema ya da sembol olarak kodlanması Fonem: Dildeki en küçük yapı taşı olan harflerdir.

DİL GELİŞİMİ İLE İLGİLİ YAKLAŞIMLAR

Dil gelişimini açıklayan 4 kuram şunlardır: 1) DAVRANIŞÇI YAKLAŞIM (PEKİŞTİRME- PEKİŞTİRMEME)

Bebekler kendilerini istedikleri sonuca götüren sesleri tekrar ederek dili öğrenirler. Dil gelişimi pekiştirme yoluyla olur. Pekiş-tirilen sesler öğrenilir. Pekiştirilmeyen seslerin sıklığı söner. 2) SOSYAL ÖĞRENME YAKLAŞIMI (MODEL ALMA- TAKLİT ETME)

Bebek için anne babanın model olması, çocuğun onları taklit etmesi, anne babanın pekiştirmesi ve düzeltici bilgiler vermesiyle dil öğrenilir. Çocuk sosyalleşme sürecinde modelleri gözler ve taklit eder.

Konuşma taklit yoluyla kazanılan en önemli davranıştır. Örnek bir çocuk kuşlarla yaşamış öterek anlaşıyormuş.

3) BİYOLOJİK(PSİKO-LİNGUSTİK) YAKLAŞIM( DOĞUŞTANCI VEYA ÜRETME KURAMI) ************* Onlara göre dil biyolojik temele dayanır. Dil farklı sebeplerle öğrenilemese de bir şekilde insanlarla iletişim kurmak için

bir şeyler yaparla. Örneğin sağır ve dilsizlerin konuşma biçimleri biyolojik temelde dilin olduğunun kanıtıdır.

Dil gelişimini biyolojik ve psikolojik temellere göre inceleyen yaklaşımdır. Temsilceleri McNeill, Chomsky ve Lenneberg. Chomskye göre insan beyninin belirli bölgeleri dilin kazanılmasından ve öğrenilmesinden sorumludur. İnsanlar doğuştan konuşma

Page 13: ZİHİNSEL_BİLİŞSEL_ GELİŞİM ve DİL GELİŞİMİ

13

ve iletişim yeteneğine sahip olarak doğar. Örnek Kpss 2008 sorusu: İşiten anne - babaların doğuştan duymayan çocuklarıyla çalışan bir araştırmacı, bu ebeveynlerden

bir kısmının, konuşma dilini öğrenebilmeleri umuduyla çocuklarına işaret dilini öğretmediklerini saptamıştır. Araştırmacı daha sonra yaptığı çalışmada, bu çocukların işaret dilinde bulunanlardan daha farklı hareketlerle, kendilerini ifade etmeye ça-lıştıklarını gözlemiştir. Araştırmacının bu gözlemi, dilin kazanılmasında Biyolojik altyapının önemine vurgu yapmaktadır. Dilbi-limci Chomsky'nin etkisi altında psikologlar, dil öğrenme ile ilgili psikolinguistik kuramı geliştirmişlerdir. (Dodd ve White, 1980) Bu kuram, insanların doğuştan dil öğrenme yeteneği ile doğduğunu "insanın dili konuşmak üzere doğumdan önce program-landığını" kabul eder. Böylece hangi çevrede, hangi koşullar altında olursa olsun, çevresinde konuşan olduğu sürece insan yav-rusu konuşmayı öğrenir. Çocuk dil öğrenirken, sadece bir dizi kelimeyi değil, bu kelimeleri dizi haline getirilmesine olanak veren gramer kurallarını da öğrenir. İlk başlarda bu kurallar, her biri denenip, doğruluğu yada yanlışlığı saptanacak bir "hipotezdir". Çocuk deneye deneye başkalarıyla konuşmalarında bu kuralları uygulayarak bu hipotezleri gramer kuralları haline dönüştürür (Chomsky, 1968). Psikolinguistik kuram, çocuğun biyolojik yapısına birinci derecede önem verir ve insanoğlunun "biyolojik dil programı" ile doğduğunu kabul eder. Çevre koşulları, çocuğun hangi dili, hangi sözcükleri kullanacağını belirler. Ancak dilin öğ-renme sürecini bu koşullarla açıklama olanağı yoktur.

PİAGET’YE GÖRE DİL GELİŞİMİ AŞAMALARI (a-b-c Agulama-Babıldama-Çağıldama ) 1-Agulama evresi (0.ay - 12 ay )

Bu dönem doğuştan başlayarak 12.ayın sonuna kadar olan zaman dilimine denk gelir. Dilin elementlerinde ses ve sıra vardır; ancak anlam henüz tam manasıyla yoktur. Üç evreden oluşur. Bu üç evre birbiriyle ilişkilidir. Birbirinden bağımsız değildirler. A)Ağlama Evresi(0-2 Ay)

Bebekler bu dönemde ağlarken (bize göre bilinçsizcedir bu ağlama fakat ilahi kudret onlara ağlama özelliği vererek hem ihtiyaçlarını karşılatır hem de ciğerlerini geliştirir.) B)Babıldama Evresi(2-6 Ay)

Ünlü ve ünsüz harfleri bir araya getirerek ses çıkarırlar. C)Çağıldama Evresi

Üç heceli kelimeler oluşturabilirler. 2-Tek sözcük evresi (12-18 aylar)

Konuşmada kritik dönemdir. Çocuk çevreyi keşfetmeye yönelmiştir. Tek sözcüklerle çok şey anlatılmak istenir. Çocuk tek sözcükte farklı anlamlar (MORGEM: tek bir sözcükle bir çok şeyi ifade etmektir.) üretir. Mesela köpek dediğinde köpek burada, köpek gitti anlamları verir.

Dil gelişimi açısından çocuk ilk kelimelerin söylemiş olmalıdır. Bu dönemde çocuk anlamıyormuş gibi gözükse de onunla bol bol bir yetişkine konuşuyormuş gibi konuşmamız dil gelişiminde ilk kelimelerini hızlı bir şekilde hafızasına almasını kolay-laştırır.

3-Telgrafik konuşma evresi (18-24 aylar) ************ Sözcüklerin birleştirilmesi evresidir. Kullanılan kelime sayısı artar. İki kelime peş peşe söylenerek anlamlı sözcükler oluşturu-

lur. Bebekler elli ila 100 kelime arası bir kelime hazinesine sahip olabilirler. Bu dönem telgraf metinlerdeki stop’lara yani durak-lamalara benzer. An-ne, at,ta, ba- ba, anne su, baba ma-ma, baba ad-da.

Kpss 2001 sorusu: Bir çocuk ‘’ anne su’’ demektedir. Bu çocuğun dil gelişimi açısından özne, yüklem, bağlaç, ek vb. öğelerin bazı-larını kullanmadan konuşması yani telgrafik konuşmaya örnektir.

4-İLK GRAMER SÜRECİ (24-72 AYLAR) ********** Cümleler ve gramer kuralları hızla öğrenilir, kelime hazinesi genişler, kurallı ve gramere uygun cümleler kullanır. Bu dönemde

ortaya çıkan 3 özellik bulunur. Bunlar: Aşırı kurallaştırma, Eksik kurallaştırma ve Monologtur.

Aşırı kurallaştırma: ‘’ci’’ ekini getirerek öğrendiği bir şeye takma-eklemedir. Bu dönemdeki çocuklar bütün durumlarda bu ci ekini kullanarak aşırı kurallaştırırlar. Her şeye cı- ci getirmek. Berberci, ekmekçi, manavcı vb.

Kpss 2007 sorusu: İlköğretim birinci sınıf öğrencisi Ulaş’ın mahallesindeki berberi “berberci” olarak adlandırması dil geli-

şiminde aşırı kurallaştırmaya örnektir.

Page 14: ZİHİNSEL_BİLİŞSEL_ GELİŞİM ve DİL GELİŞİMİ

14

Eksik kurallaştırma: Aşırı kurallaştırmanın tersidir. Boyacı yerine boya yapan adam denmesi buna örnektir.simit satan am-

ca.farklı eklenti yapmak. Monolog: Kendi kendine konuşmaktır. Tek yönlü konuşmadır. Dinleme ve anlama amacı gütmeyen, sadece tekrarlamadan oluşan

tek yönlü konuşma biçimidir. Örnek kpss 2009 sorusu: Leyla annesine resim yapmak istediğini söyler. Annesi boyaları ve kâğıdı masaya bırakır. Leyla masa-

ya oturur. Bir çiçek resmi çizerken yanında annesi olmadığı hâlde, “Bir çiçek, çiçek çizeceğim, çiçek yapacağım.” der. Leyla’nın resim çizerken yaptığı konuşmalar dil gelişimiyle ilgili olarak Monolog kavramıyla açıklanır. İki sözcüklü anlatımlar genellikle çocuklar 18-24 aylıkken başlar. Çocuklar başkalarına iletmek istedikleri düşünceleri anlatmak için özne – yüklem sıra-lamasına uygun şekilde sözcükleri birleştirir. Leyla da annesi yanında olmadığı halde, iletişime açık bir şekilde kendi kendi-ne “çiçek çizeceğim” anlatımını tekrar etmektedir. Bu durum monolog olarak tanımlanır. Benmerkezci dil ************

Benmerkezciliğin bir piaget, yaptğı gözlemler ve elde ettiği deneysel verilerden yola çıkarak bütün çocukların konuşmalarını iki-ye ayırmaktadır.: ilki ‘’benmerkezci konuşmadır.bu durumda çocuk kendi hakkında konuşur, iletişim çabası yoktur. Ve bu bir oyundaki monologla benzerdir., karşısındakinin kendini dinleyip dinlemediğinin önemi yoktur. Ve bir oyundaki monologla benzer-dir. Araştırma sonuçlarına göre, okul öncesi çocukların konuşmalarının % 45’i bu doğaya sahiptir. İkincisi sosyalleşmiş konuş-madır. Bu konuşma biçiminde çocuk diğerleriyle bir alışverişe teşebbüs eder, yani kızar, talepte bulunur veya bilgi alır.

Örnek kpss 2010 iptal: Gülce ile annesi oynamaktadır. Gülce: Anne bana “Kızım ne yapıyorsun?” diye sor. Anne: Kızım ne yapı-yorsun? Gülce: Gemi yüzdürüyorum. Gülce: Şimdi de “Nereye gidiyorsun?” diye sor. Anne: Nereye gidiyorsun? Gülce: Annean-neme gidiyorum. Yukarıdaki karşılıklı konuşmada Gülce’nin davranışları dil gelişimiyle ilgili benmerkezci dil kavramıyla açıklana-bilir. Gülce ile annesi arasındaki karşılıklı konuşma incelendiğinde, Gülce’nin hayal dünyasında oluşturduğu oyunu - sembolik oyun - ortaya koyabilmek için annesinden kendisine çeşitli sorular yöneltmesini istediği görülmüştür. Gülce’nin bu davranışı doğrudan “benmerkezci dil” in özelliklerini sergilemektedir. Benmerkezci dili kullanan çocuklar, Sadece kendileri hakkında konuşur, Dış-sal konuşmanın özelliklerini barındırır, Çevrelerinde duydukları konuşmaları aynen tekrar eder, Düşündükleri durumları ortaya koyabilmek için çevresindeki insanlardan çeşitli sorular yöneltmesini ister, Gerçekleştirdiği eylemleri – sanki karşılarında birisi varmışçasına – sesli olarak anlatır. Gülce annesinden kendisine çeşitli sorular yöneltmesini isterken, aslında kendisi hakkında (gerçekleştirdiği sembolik oyunla ilgili) açıklamalar yapmaya çalışmaktadır.