tÜrkİye cumhurİyetİ Çukurova Ünİversİtesİ sosyal … · bireylerarası duygusal zeka...
TRANSCRIPT
TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ
SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ
EĞİTİM BİLİMLERİ ANA BİLİM DALI
İLKÖĞRETİM İKİNCİ KADEME ÖĞRENCİLERİNİN DUYGUSAL ZEKA
DÜZEYLERİNİN ANA BABA TUTUMLARI AÇISINDAN İNCELENMESİ
Demet TOPUKSAL
YÜKSEK LİSANS TEZİ
ADANA/2011
TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ
SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ
EĞİTİM BİLİMLERİ ANA BİLİM DALI
İLKÖĞRETİM İKİNCİ KADEME ÖĞRENCİLERİNİN DUYGUSAL ZEKA
DÜZEYLERİNİN ANA BABA TUTUMLARI AÇISINDAN İNCELENMESİ
Demet TOPUKSAL
Danışman: Yrd. Doç. Dr. Sabahattin ÇAM
YÜKSEK LİSANS TEZİ
ADANA/2011
Çukurova Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğüne,
Bu çalışma, jürimiz tarafından Eğitim Bilimleri Anabilim Dalında YÜKSEK
LİSANS TEZİ olarak kabul edilmiştir.
Başkan: Yrd. Doç. Dr. Sabahattin ÇAM
(Danışman)
Üye: Doç. Dr. Meral ATICI
Üye: Yrd. Doç. Dr. Ayten İFLAZOĞLU SABAN
Yukarıdaki imzaların, adı geçen öğretim elemanlarına ait olduklarını onaylarım.
...../..../2011
Prof. Dr. Azmi YALÇIN
Enstitü Müdürü
Not: Bu tezde kullanılan özgün ve başka kaynaktan yapılan bildirişlerin, çizelge, şekil
ve fotoğrafların kaynak gösterilmeden kullanımı, 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri
Kanunu’ndaki hükümlere tabidir.
iii
ÖZET
İLKÖĞRETİM İKİNCİ KADEME ÖĞRENCİLERİNİN DUYGUSAL ZEKA
DÜZEYLERİNİN ANA BABA TUTUMLARI AÇISINDAN İNCELENMESİ
Demet TOPUKSAL
Yüksek Lisans Tezi, Eğitim Bilimler Anabilim Dalı
Danışman: Yrd. Doç. Dr. Sabahattin ÇAM
Temmuz 2011, 75 sayfa
Bu araştırmada, ilköğretim ikinci kademe öğrencilerinin duygusal zeka düzeylerinin
ana-baba tutumları, cinsiyet ve sınıf düzeylerine göre farklı olup olmadığı
incelenmiştir. Araştırmaya 289 kız, 314 erkek olmak üzere toplam 603 öğrenci
katılmıştır. Çalışmaya katılan öğrencilerin duygusal zeka düzeylerini saptamak
amacıyla Köksal tarafından Türkçeye uyarlanan, Bar-On Duygusal Zeka Ölçeği Çocuk
ve Ergen Formu kullanılmıştır. Ana-baba tutumlarını ölçmek amacıyla Lamborn,
Mounts, Steinberg, ve Dornbush tarafından geliştirilen ve Türkçeye Yılmaz (2000)
tarafından uyarlanan Anne Baba Tutum Ölçeği kullanılmıştır. Verilerin analizi SPSS
WINDOWS 11.5 istatistik paket programını ile yapılmıştır. Öğrencilerin duygusal zeka
düzeylerinde ana-baba tutumu ile sınıf düzeyine göre ve ana-baba tutumu ile cinsiyete
göre farklılaşma olup olmadığını belirlemek amacıyla iki faktörlü varyans analizi
uygulanmıştır. Farklılığın hangi gruplar arasında olduğunu bulmak amacıyla LSD testi
yapılmıştır.
Araştırma sonucunda genel olarak demokratik ana-baba tutumuna sahip
öğrencilerin Duygusal Zeka Ölçeği Bireylerarası, Stres Yönetimi ve Uyum alt ölçek
puanlarının daha yüksek olduğu görülmüştür. Bireyiçi, Bireylerarası ve Uyum alt
ölçeklerinde ise en düşük puan ortalamasının ihmalkar ana-baba tutumuna sahip
öğrencilerde olduğu saptanmıştır. Sınıf düzeyi açısından 8. sınıf öğrencilerinin Bireyiçi
duygusal zekalarının, 6. sınıf öğrencilerinin Uyum ve Genel Ruh Hali duygusal zeka
puanlarının yüksek olduğu saptanmıştır. Cinsiyete göre kız öğrencilerin Bireyiçi ve
Bireylerarası duygusal zeka puanlarının, erkek öğrencilerin ise Stres Yönetimi
duygusal zeka puanlarının daha yüksek olduğu saptanmıştır. Ana-baba tutumu ve sınıf
iv
düzeyi etkileşimi ile ana-baba tutumu ve cinsiyet etkileşimi açısından, duygusal zeka
ölçeği puanlarında anlamlı bir farklılığın olmadığı görülmüştür.
Anahtar Kelimeler: Duygusal Zeka, Ana Baba Tutumları
v
ABSTRACT
INVESTIGATION OF EMOTIONAL INTELLIGENCE AND PARENTAL
ATTITUDES IN SECONDARY SCHOOL STUDENTS
Demet TOPUKSAL
Master Thesis, Department of Educational Sciences
Advisor: Yrd. Doç. Dr. Sabahattin ÇAM
July 2011, 75 pages
In this research, relationships between secondary school students parentalattitudens
and emotional intelligence levelshave been examined. The subject were 289 girls and
314 boys of secondary school students, in all 603 adolescents. Bar-On Emotinal
Quatient İnventory Youth Version EQ-İ (YV) adapted by the Köksal is used to
determine the emotional intelligence level of the students. In the study, a Parental
Attitudes Instrument was used. It was developed by Lamborn, Mounts, Steinberg and
Dornbush (1991) in order to measure the students perceived parental attitudes and
Yılmaz (2000) carried out its validity and reliability studies in our culture. Statistical
analyses were conducted via SPSS 11.5. In order to achieve the related aims first
frequency and percentage analysis related to the students’ schools, gender, grade level,
and parental attitudes. In order to see the differences between the variables factorial
ANOVA employed. The test of Tukey LSD was used to find out between which groups
are the differences.
It was found that Interpersonel, Stres Management and Adaptability emotional
intelligence levels are higher in democratic than neglectful, protective and authoritarian
parents attitude. It was found that Intrapersonel, Interpersonel and Adaptability
emotional intelligence levels are lowest in neglectful than, democratic protective and
authoritarian parents attitude. It was found that the Intrapersonel emotional intelligence
levels are higher in 8. grade than 6. and 7. grade and was found that the Adaptability
and General Mood emotional intelligence levels are higher in 6. grade than 7. and 8.
grade. It was found that the Intrapersonel and Interpersonel emotional intelligence
levels are higher in girls than the boys and was found that the Stres Management
vi
emotional intelligence levels are higher in boys than the girls. There is no significant
relationship between emotional intelligence interactions of grade level with attitude of
parents. There is no significant relationship between emotional intelligence interactions
of gender with the attitude of parents.
Keywords: Parental Attitudes , Emotional Intelligence
vii
ÖNSÖZ
İlköğretim ikinci kademe öğrencilerinin duygusal zeka düzeylerinin ana-baba
tutumları açısından incelendiği bu araştırmada, en az benim kadar emeği geçen
Danışmanım Yrd. Doç. Dr. Sabahattin ÇAM’a eleştiri ve önerilerinden dolayı teşekkür
ediyorum. Ayrıca ölçek uygulamaları sırasında bana yardımcı olan Fatma KILINÇ,
Nesrin ÜLKER ve Suat ATCIOĞLU’na da teşekkürü bir borç bilirim. Bu tezi aileme
armağan ediyorum.
Bu çalışma Bilimsel Araştırma Projeleri tarafından desteklenmiştir.(Proje No: EF
2010 YL 11)
viii
İÇİNDEKİLER
Sayfa
ÖZET ……………………………………………………………..………..….………iii
ABSTRACT ………………………………………………………………….……..... v
ÖNSÖZ …………………………..……………………………………….....…...…...vii
TABLOLAR LİSTESİ ……………….……………………………...……………… xi
EKLER LİSTESİ…………………………..…………………………..……….…...xiii
BÖLÜM I
GİRİŞ
1.1. Problem……………………………………………………………………………..1
1.2. Amaç……………………………………………………………………….……….3
1.3. Araştırmanın Önemi …………………………………………………………….....4
1.4. Sayıltılar……………………………………………………………………….……5
1.5. Sınırlıklar……………………………………………………………….….……….6
1.6. Tanımlar……………………………………………………………….…….….…..6
BÖLÜM II
KURAMSAL AÇIKLAMALAR VE İLGİLİ ARAŞTIRMALAR
2.1. Kuramsal Açıklamalar……...…………………………………………..……….….7
2.1.1. Duygusal Zeka …………………………...…….…………….….……....…..7
2.1.1.1. Duygusal Zeka Modelleri….……………………..…………………8
2.1.1.1.1. Goleman’ın Duygusal Zeka Modeli……...………....……8
2.1.1.1.2.Mayer Salovey Duygusal Zeka Modeli …………...….…11
2.1.1.1.3.Reuven Bar-On Modeli…………..………………..…….12
2.1.1.1.4.Cooper ve Sawaf Modeli…………………....……….…..13
2.1.2. Ana Baba Tutumları………………………………………....……………..15
2.1.2.1. Ailenin Çocuğa Olan Etkileri………..………………….……...….16
2.1.2.2. Gözlenen Farklı Ana Baba Tutumları…….….………....….………18
2.1.2.2.1. Otoriter Ana-Baba Tutumu…………………..….………18
2.1.2.2.2. Aşırı Hoşgörülü Ana-Baba Tutumu ………….….…......19
ix
2.1.2.2.3. Demokratik Ana-Baba Tutumu …………….…….....….20
2.1.2.2.4. Koruyucu Ana-Baba Tutumu………………….….…….20
2.1.2.2.5. Tutarsız Tutum ………………………………........……21
2.1.2.2.6. İlgisiz Ana Baba Tutumu….………………..………..….22
2.1.2.3. Anne Baba Çocuk Etkileşiminin Çocuğun Duygusal Gelişimi
Üzerine Etkisi………….………………………...…………..…….23
2.2. İlgili Araştırmalar………………………………………………………..………..24
2.2.1. Duygusal Zeka İle İlgili Öğrencilerle Yapılan Araştırmalar……….…..…..24
2.2.2. Duygusal Zeka İle İlgili Yetişkinlerle Yapılan Araştırmalar……….…..….29
BÖLÜM III
YÖNTEM
3.1. Araştırma Modeli………………………………………………………...….…….33
3.2. Evren ve Örneklem…………………………………………………………….….33
3.3. Araştırmada Kullanılan Veri Toplama Araçları………………………….……….34
3.3.1. Bar-On Duygusal Zeka Ölçeği Çocuk ve Ergen Formu (EQ-i -YV) ….......35
3.3.2. Ana Baba Tutum Ölçeği (ABTÖ) ……………………………………….…36
3.4. Verilerin Toplanması ……………………………………………….…………….37
3.5. Verilerin Analizi…………………………………………………………………..38
BÖLÜM IV
BULGULAR
4.1. Anne-Baba Tutumları ve Sınıf Düzeyine Göre Bulgular…………………...…….39
4.2. Ana-Baba Tutumları ve Cinsiyete Göre Bulgular…………..…………………….47
BÖLÜM V
TARTIŞMA VE YORUM
5.1. Ana-Baba Tutumlarına İlişkin Bulguların Yorumu ……………………..………..57
5.2. Sınıf Düzeyine İlişkin Bulguların Yorumu………………………………….……59
5.3. Cinsiyete İlişkin Bulguların Yorumu…………………….…………………….…61
5.4. Ana-Baba Ve Sınıf Düzeyi Etkileşimi İle Ana-Baba Tutumu Ve Cinsiyet
x
Etkileşimine İlişkin Bulgular………………………….…………..……...….……62
BÖLÜM VI
SONUÇ VE ÖNERİLER
6.1. Sonuçlar……………………………………………………………………...……63
6.2. Öneriler……………………………………………………………………………63
6.2.1. Uygulamaya İlişkin Öneriler ……………………….……...………....…….63
6.2.2. Yapılacak Araştırmalara İlişkin Öneriler …………………….……….....…64
KAYNAKÇA………………..……………………………………………………...…65
EKLER ………..……………………..………………………………………………70
ÖZGEÇMİŞ ………………………………..……………………………………….75
xi
TABLOLAR LİSTESİ
Sayfa
Tablo 1. Örnekleme Alınan Öğrencilerin Okullara Göre Dağılımı………….………..34
Tablo 2 .Örneklemi Oluşturan Öğrencilerin Cinsiyete ve Sınıf Düzeyine Göre
Frekans ve Yüzdelikleri……..………………………….………………...….35
Tablo 3. Öğrencilerin Anne – Baba Tutumları ve Sınıf Düzeyine Göre Duygusal
Zeka Ölçeği Bireyiçi Alt Ölçeği Düzeyi X , S ve n Değerleri………...….…39
Tablo 4. Öğrencilerin Anne – Baba Tutumları ve Sınıf Düzeyine Göre Duygusal
Zeka Ölçeği Bireyiçi Alt Ölçeğinde Farklılaşma Olup Olmadığına
İlişkin Varyans Analizi Sonuçları…………………………………........…..40
Tablo 5. Öğrencilerin Anne – Baba Tutumları ve Sınıf Düzeyine Göre Duygusal
Zeka Ölçeği Bireylerarası Alt Ölçeği Düzeyi X , S ve n Değerleri…....……41
Tablo 6. Öğrencilerin Anne – Baba Tutumları ve Sınıf Düzeyine Göre Duygusal
Zeka Ölçeği Bireylerarası Alt Ölçeğinde Farklılaşma Olup Olmadığına
İlişkin Varyans Analizi Sonuçları……………….…………………...………41
Tablo 7. Öğrencilerin Anne – Baba Tutumları ve Sınıf Düzeyine Göre Duygusal
Zeka Ölçeği Stres Yönetimi Alt Ölçeği Düzeyi X , S ve n Değerleri….…...42
Tablo 8. Öğrencilerin Anne – Baba Tutumları ve Sınıf Düzeyine Göre Duygusal
Zeka Ölçeği Stres Yönetimi Alt Ölçeğinde Farklılaşma Olup Olmadığına
İlişkin Varyans Analizi Sonuçları………………………..…………..………43
Tablo 9. Öğrencilerin Anne – Baba Tutumları ve Sınıf Düzeyine Göre Duygusal
Zeka Ölçeği Uyum Alt Ölçeği Düzeyi X , S ve n Değerleri………...………43
Tablo 10. Öğrencilerin Anne – Baba Tutumları ve Sınıf Düzeyine Göre Duygusal
Zeka Ölçeği Uyum Alt Ölçeğinde Farklılaşma Olup Olmadığına İlişkin
Varyans Analizi Sonuçları……………………………...………...….….…44
Tablo 11. Öğrencilerin Anne – Baba Tutumları ve Sınıf Düzeyine Göre Duygusal
Zeka Ölçeği Genel Ruh Hali Alt Ölçeği Düzeyi X , S ve n Değerleri.........45
Tablo 12. Öğrencilerin Anne – Baba Tutumları ve Sınıf Düzeyine Göre Duygusal
Zeka Ölçeği Genel Ruh Hali Alt Ölçeğinde Farklılaşma Olup Olmadığına
İlişkin Varyans Analizi Sonuçları………………………………….………45
Tablo 13. Öğrencilerin Anne – Baba Tutumları ve Sınıf Düzeyine Göre Duygusal
Zeka Ölçeği Olumlu Etki Alt Ölçeği Düzeyi X , S ve n Değerleri…….….46
Tablo 14. Öğrencilerin Anne – Baba Tutumları ve Sınıf Düzeyine Göre Duygusal Zeka
Ölçeği Olumlu Etki Alt Ölçeğinde Farklılaşma Olup Olmadığına İlişkin
xii
Varyans Analizi Sonuçları…………….………...…………………….……47
Tablo 15. Öğrencilerin Anne – Baba Tutumları ve Cinsiyete Göre Duygusal Zeka
Ölçeği Bireyiçi Alt Ölçeği Düzeyi X , S ve n Değerleri…………..….…...48
Tablo 16. Öğrencilerin Anne – Baba Tutumları ve Cinsiyete Göre Duygusal Zeka
Ölçeği Bireyiçi Alt Ölçeğinde Farklılaşma Olup Olmadığına İlişkin
Varyans Analizi Sonuçları………………………….………………………48
Tablo 17. Öğrencilerin Anne – Baba Tutumları ve Cinsiyete Göre Duygusal Zeka
Ölçeği Bireylerarası Alt Ölçeği Düzeyi X , S ve n Değerleri…………......49
Tablo 18 . Öğrencilerin Anne – Baba Tutumları ve Cinsiyete Göre Duygusal Zeka
Ölçeği Bireylerarası Alt Ölçeğinde Farklılaşma Olup Olmadığına İlişkin
Varyans Analizi Sonuçları….....…………………...………………..……50
Tablo 19. Öğrencilerin Anne – Baba Tutumları ve Cinsiyete Göre Duygusal Zeka
Ölçeği Stres Yönetimi Alt Ölçeği Düzeyi X , S ve n Değerleri…………....51
Tablo 20. Örneklemi Oluşturan Öğrencilerin Anne – Baba Tutumları ve Cinsiyete
Göre Duygusal Zeka Ölçeği Stres Yönetimi Alt Ölçeğinde Farklılaşma
Olup Olmadığına İlişkin Varyans Analizi Sonuçları……………...…..……51
Tablo 21. Öğrencilerin Anne – Baba Tutumları ve Cinsiyete Göre Duygusal Zeka
Ölçeği Uyum Alt Ölçeği Düzeyi X , S ve n Değerleri…………….…...…..52
Tablo 22. Öğrencilerin Anne – Baba Tutumları ve Cinsiyete Göre Duygusal Zeka
Ölçeği Uyum Alt Ölçeğinde Farklılaşma Olup Olmadığına İlişkin
Varyans Analizi Sonuçları…………………………………..……...………53
Tablo 23. Öğrencilerin Anne-Baba Tutumları ve Cinsiyete Göre Duygusal Zeka
Ölçeği Genel Ruh Hali Alt Ölçeği Düzeyi X ,S ve n Değerleri……….…54
Tablo 24. Öğrencilerin Anne – Baba Tutumları ve Cinsiyete Göre Duygusal Zeka
Ölçeği Genel Ruh Hali Alt Ölçeğinde Farklılaşma Olup Olmadığına
İlişkin Varyans Analizi Sonuçları……………………………………….…54
Tablo 25. Öğrencilerin Anne – Baba Tutumları ve Cinsiyete Göre Duygusal Zeka
Ölçeği Olumlu Etki Alt Ölçeği Düzeyi X , S ve n Değerleri………….…..55
Tablo 26. Öğrencilerin Anne – Baba Tutumları ve Cinsiyete Göre Duygusal Zeka
Ölçeği Olumlu Etki Alt Ölçeğinde Farklılaşma Olup Olmadığına İlişkin
Varyans Analizi Sonuçları………………………………………...…….….56
xiii
EKLER LİSTESİ
Sayfa
EK 1. Bar-On Duygusal Zeka Ölçeği Çocuk ve Ergen Formu…………...…………..70
EK 2. Ana-Baba Tutum Ölçeği……………………………..……………………...…72
1. BÖLÜM
GİRİŞ
1.1. Problem
Son yıllarda yapılan araştırmalar göstermektedir ki, insanın yaşam süreci
içerisindeki başarısında, bilişsel zeka kadar duygusal zeka da önemli yer tutmaktadır.
Goleman (2003), duygusal zekânın varlığını öne sürmüştür. Duygusal zekâ bir insanın
kendisine veya başkalarına ait duyguları anlama, sezinleme, yönetme ve yönlendirme
yetisi, kapasitesi ve becerisinin ölçümünü tanımlamaktadır. Akademik zekâ, yaşamdaki
değişikliklere bireyi hazırlamamaktadır. Buna rağmen okullar kültür ve akademik
becerilere takılı kalarak, kişinin geleceğini belirlemekte çok önemli rolü olan, duygusal
zekâ denilen, bir grup özelliği göz ardı etmektedirler. Duygusal zeka, kendimizin ve
çevremizde bulunan kişilerin duygularını tanımamıza, bu duyguları gerçekçi olarak
anlamlandırmamıza, uygun tutum ve davranışlar içerisinde bulunmamıza yardımcı olur.
Duygusal zekâ, bireyin çevresindeki insanlarla başarılı ilişkiler kurarak hayatla
uyumunu sağlar.
Duygusal zeka yaşamın ilk yıllarından itibaren gelişmeye başlar. Çocukluğun erken
dönemlerinden itibaren ana-baba ve yakın aile ilişkileri içerisinde ilk temelleri atılır.
Çocuk, yaşadığı duygulara ebeveyninin verdiği tepkiler yoluyla, duygularının kabul
edilme ve reddedilme koşullarını tanır ve duygularından haberdar olur. Böylece
duygular, çocuğun yakın çevresiyle olan ortak yaşamında gelişme ve sağlıklı bir zemine
oturma imkanı bulur (Baltaş, 2006, s.8).
Duygusal zeka yaşam süreci içerisinde bir çok faktöre bağlı olarak değişebilir ve
gelişebilir. Bu değişim ve gelişim süreci içerisinde en önemli faktör ailedir. Çocuğun
içinde bulunduğu aile ortamı diğer aile bireyleriyle olan ilişkileri ve ailedeki rolü, onun
kişilik gelişimini etkiler. Özellikle anne-baba, çocuğun kişilik gelişiminde etkili olan
özdeşim modelleridir. Çocuk bu özdeşim modellerini örnek alarak onların yaşam
biçimini taklit yoluyla öğrenir (Duru, 1995, s.19). Çocuk üzerindeki çevre etkisi ilk
olarak anne-baba ile olur ve buna bağlı olarak onların aracılığıyla yaşadığı kültürün
özelliklerini, yaşam biçimlerini algılamaya başlar. Yetişkinlik yıllarında bireyin ruh
2
sağlığının yerinde olması, psikolojik gelişim evrelerinde ailenin vereceği eğitime
önemli ölçüde bağlıdır (Kasatura, 1988).
Ana-babanın tutumlarının, çocuğun duygularına ve davranışlarına yön vermede
olumlu ya da olumsuz etkisi olabilmektedir. Yanlış değer sistemine sahip yetişkinler,
çocuklarına da yanlış örnek olabilmektedir (Geçtan, 1993). Anne babanın ergene
yönelik tutumları, onun kişiliğini ve duygusal yaşantısını etkilediği gibi, arkadaşlık
ilişkilerini ve çevreyle olan etkileşimlerini de etkilemektedir. Ailedeki düzensiz ve
sağlıksız ilişkiler sonucu ergen olumsuz arkadaşlıklara yönelebilmekte ve olumsuz
özellikler kazanabilmektedir. Demokratik ortamda yetişen ergenlerin kendine güvenleri
ve olumlu özellikleri daha fazla olduğundan ve aile içinde kendilerini rahatça ifade
edebildiklerinden, arkadaşlık ilişkileri de daha sağlıklı olabilmekte, dolayısıyla ergen,
arkadaş grubuyla kendisine kimlik ve güç sağlayabilmektedir (Kulaksızoğlu, 2004,
s.235). İlgisiz aile ortamında yetişen çocuklar yetişkin yaşamında kendine ve
çevresindeki insanlara güvenemeyen bireyler olarak karşımıza çıkmaktadır (Tuzcuoğlu,
2003). Yapılan araştırmalar göstermiştir ki; ilgisiz ve kayıtsız ana-baba tutumu çocuğun
saldırganlık eğilimini güçlendirmektedir (Yavuzer, 1994).
Son yıllarda yapılan araştırmalar, çocuğuna gerekli ilgiyi ve yakınlığı gösteren anne
babaların iletişim konusunda, çocuk üzerinde olumlu etki yarattığını ortaya koymuştur
(Shapiro, 1999). Keleşoğlu (2008) duygusal zekâ düzeyi ile demokratik ana-baba
tutumu arasında pozitif yönde, ilgisiz ana-baba tutumu ile ters yönde anlamlı bir ilişki
saptamıştır. Yine Şimşek’in (2006) yaptığı araştırmada demokratik ana-baba
tutumlarıyla duygusal zekanın tüm alt boyutları (kendinin farkında olma, duygularının
farkında olma, sosyal beceri, duygularını yönetme ve empati) arasında anlamlı ilişkiler
bulmuştur.
Toplum içerisinde cinsiyete bağlı bir takım roller belirlenmiştir. Erkek çocuğun
duygularını gösterir davranışı pek onaylanmazken, saldırgan davranışı onun için uygun
görülmüştür. Kız çocuğu içinse tam tersi bir durum söz konusudur. Yani kız çocuğunun
duygularını gösterir davranışlar sergilemesi onaylanırken, saldırgan davranışı hoş
karşılanmamaktadır (Acar, 2001). Duygusal zekâ ve cinsiyet üzerine yapılan
araştırmalar, kadınların genel duygusal zekâ puanlarının, erkeklerinkinden daha yüksek
olduğunu göstermektedir. Kadınların, özellikle, algılama, empati ve uyum konularında
3
daha başarılı oldukları gözlenmiştir (Mumcuoğlu, 2002). Goleman’da (1998) kadınlarda
duygusal zekânın başkalarının duygularını anlama ve iletişim becerilerinde,
erkeklerinde duygularını yönetme ve kendini motive etme becerilerinde daha iyi
olduğunu vurgulamıştır. Yapılan çalışmalarda; kadınların duygularının daha çok
farkında, kişilerarası ilişkilerde daha başarılı, empati kurmada daha başarılı oldukları,
erkeklerin ise stresli durumlarla başa çıkmada daha başarılı oldukları sonucu ortaya
çıkmaktadır (Bar-On 1997; Köksal, 2003; Bender, 2006; Köse,2009; Kırtıl, 2009).
Duygular bebeklikten itibaren tanınmaya, ayırt edilmeye ve anlaşılmaya başlanır.
Çocuk iki yaşından itibaren duygularını ifade edebilmeyi, üç yaşından itibaren
duygularını kontrol edebilmeyi, okul hayatıyla birlikte duygularını toplumsal değerlere
göre ifade ve kontrol edebilmeyi de öğrenir. Yani bireyde duygusal zeka düzeyi yaşla
birlikte artmaktadır (Bayhan ve Artan, 2004).
Duygusal zekanın yaşam süreci içerisinde değişen ve gelişen bir yeti olduğu, bu
süreçte en önemli faktörün aile olduğundan hareketle, bu çalışmada ilköğretim ikinci
kademe öğrencilerinin duygusal zeka düzeyleri ana-baba tutumu, cinsiyet ve sınıf
düzeyi bağımsız değişkenleri açısından incelenmiştir. Böylece ‘ilköğretim ikinci
kademe öğrencilerinin duygusal zeka düzeylerinin ana-baba tutumu, cinsiyet ve sınıf
düzeyine göre farklılık gösterip göstermediğinin incelenmesi çalışmanın problemini
oluşturmuştur.
1.2. Amaç
Bu araştırmanın genel amacı; ilköğretim ikinci kademe öğrencilerinin duygusal zeka
düzeylerini ana-baba tutumu, cinsiyet ve sınıf düzeyi değişkenleri açısından
incelemektir. Bu amaç doğrultusunda aşağıdaki sorulara yanıt aranmıştır.
Öğrencilerin duygusal zeka düzeyleri ana-baba tutumu, cinsiyet ve sınıf düzeyine
göre farklılaşmakta mıdır?
4
1.3. Araştırmanın Önemi
Ana-babanın çocuklarıyla olan ilişki biçimi son yıllarda birçok araştırmaya konu
olmuştur. Bu durumun en önemli nedeni ana-baba tutumlarının çocuğun kişilik gelişimi
üzerindeki etkisidir.
Ana-baba tutumları, çocuğun kişiliğine şekil vermede oldukça önemlidir. Ana-baba
tutumu, büyümekte olan çocuğa model oluşturacağından çocuk da benzer tutumlar
sergileyecektir (Yavuzer, 1994). Çocuğun yetiştiği ailenin yapısı, sosyo-ekonomik,
kültürel faktörler, çocukta duygusal ve sosyal gelişimi etkileyecektir (Yavuzer, 1993).
Doğumla birlikte başlayan duygular, yaşam boyu gelişir, zenginleşir. İnsanların
duygusal tepkileri birbirinden farklı olup, her insanın kendine özgü duygulanım özelliği
vardır (Yeşilyaprak, 2007, 3). Kişilerin kendilerine ve başkalarına ait duyguları
tanıması, anlaması, bunu ifade etmesi, duygusal bilgiyi kullanma becerisi kazanması,
duygularını düzenleyebilmesi ve bu durumu yaşamına yansıtabilmesi, bireyin hayatını
olumlu etkileyecek ve bu durumun toplumsal hayatın gelişimine de katkısının olacağı
yadsınamayacak bir gerçektir. Duygusal zeka ile ilgili olarak yapılan araştırmalar, bu
kavramın aile içi ilişkilerin kalitesinde ve işlevlerin yerine getirilmesinde önemli
olabileceğine dair ipuçları vermektedir (İşmen, 2004).
Duygusal zeka kişinin, kendini ve başkalarını tanımasını, anlamasını, kendine
güvenmesini, kendini başkasının yerine koyabilmesini, hoşgörülü ve yenilikçi olmasını,
beden dilini kontrol edebilmesini, başkalarının beden diline, yüz ifadelerine hatta ses
tonlarına bile duyarlı olmasını, her durumda kendini motive edebilmesini, serinkanlı,
iyimser ve uyumlu biri olmasını sağlayan becerileri içermektedir. Bu bağlamda
duygusal zeka becerilerini etkili şekilde kullanabilen insanların değişime ve yeniliklere
açık, kendine güvenen, sabırlı, azimli, yaratıcı, kararlı, insanlarla ilişki kurmada
yetenekli insanlar olduğu söylenebilir. Duygusal zekanın kişinin hem kendisini hem de
başkalarını tanıyıp, anlamasına yardımcı olmasını sağlayan, geliştirilebilir becerilerden
oluştuğu düşünüldüğünde, kişinin hem özel hem iş yaşamında mutluluğu ve başarıyı
yakalaması için duygusal zeka becerilerini ustaca kullanmasının gerektiği söylenebilir.
Duygusal zeka becerilerini hayatlarının her alanında kullanabilen insanlar, sosyal
ilişkilerinde çok daha aranılan, işbirliğine ve yardımlaşmaya yatkın, sorunlar karşısında
5
yılmadan mücadele eden, iletişim becerileri yüksek kişiler olarak toplumda yer
edinebilirler (Eymen, 2007, s.8).
Duygusal zeka konusundaki çalışmalar, bilişsel zeka düzeyleri en üst seviyelerde
olan bireylerin gerek iş gerekse özel yaşamlarında neden her zaman en iyi olmadıklarını
ortaya koymaktadır. Bilim adamları böylece, eşit zekaya sahip iki kişiden birinin
hayatta başarılı olurken, diğerinin çıkmaza girmesini duygusal zeka ile açıklamışlardır
(Eymen, 2007).
Duygusal zekâsı yüksek olanların, kendilerinin ve diğerlerinin duygusal durumlarını
daha iyi anlayarak ve bu duygusal verileri kullanarak, içinde bulundukları zorlu
durumlara daha iyi uyum sağlayabildikleri ve sorunlarının üstesinden daha kolayca
gelebildikleri ileri sürülmektedir. Bu nedenle duygusal zekâları yüksek bireylerin
özellikle sosyal kaynaklı stres verici durumlarla karşılaştıklarında daha az stres
yaşadıkları düşünülmektedir (Şahin, Güler ve Basım, 2009).
Bireylerin psiko-sosyal gelişimi açısından ailenin önemi bilinmektedir. Çocuklar
iletişim kurmayı, kendini ifade etmeyi, empati kurmayı, sosyal sorumluluklar almayı,
uyum sağlamayı, sorunlar karşısında esnek olmayı, problem çözebilmeyi, stres
karşısında esnek olabilmeyi, hayata iyimser bakabilmeyi, mutlu olabilmeyi v.b. gibi pek
çok şeyi aile içerisinde, model alma yoluyla öğrenir. Duygusal zekanın yaşam boyu
öğrenilerek geliştirilebilir bir zeka türü olduğundan hareketle, ilköğretim ikinci kademe
öğrencilerinin duygusal zeka düzeylerinin ana-baba tutumları, cinsiyet, sınıf düzeylerine
göre farklı olup olmadığının incelenmesinin yararlı olacağı düşünülmektedir. Bu
çalışmada ulaşılacak bulguların, ilgili literatürde duygusal zeka ve ana-baba tutumları
arasındaki ilişkiye yönelik eksiklikleri gidereceği ümit edilmektedir. Ayrıca bu
bulguların, öğrencilerle yapılacak duygusal zeka gelişim çalışmalarına da ışık tutması,
yön vermesi beklenmektedir.
1.4. Sayıtlılar
Araştırmada aşağıdaki temel varsayımlardan hareket edilmiştir.
Öğrencilerin veri toplama araçlarındaki soruları doğru şekilde algıladıkları, sorulara
içtenlikle ve yansız cevap verdikleri varsayılmıştır.
6
1.5. Sınırlıklar
1) Bu araştırma, Adana İli Çukurova ilçesinde, orta sosyo-kültürel düzeye sahip
olduğu kabul edilen ailelerin, 2009-2010 eğitim-öğretim yılında, ilköğretim 6. 7. ve 8.
sınıfa devam eden öğrencileri ile sınırlıdır.
2) Araştırma kolay ulaşılabilir küme örnekleme yoluyla belirlenen okullar ve
araştırmaya katılmayı kabul eden öğrencilerle sınırlıdır.
3) Araştırma kapsamındaki öğrencilerin duygusal zeka ölçümü Bar-On Duygusal
Zeka Ölçeği Çocuk ve Ergen Formu ve ana-baba tutumlarını belirlemek için kullanılan
Ana-Baba Tutum Ölçeği ile elde edilen veriler ile sınırlıdır.
1.6. Tanımlar
Duygusal Zeka: Kişinin kendi ve çevresindekilerin duygularını anlaması,
duygularını yaşamı zenginleştirecek biçimde düzenleyebilmesidir (Goleman, 2003).
Ana Baba Tutumu: Anne babaların yaşantı ve deneyimleri ile oluşan, çocukların
davranışları üzerinde yönlendirici veya dinamik bir etkiye sahip olan ruhsal ve sinirsel
bir hazırlık durumundur (Yıldız, 2004).
7
BÖLÜM II
KURAMSAL AÇIKLAMALAR VE İLGİLİ ARAŞTIRMALAR
Bu bölümde duygusal zeka ve ana-baba tutumları ile ilgili kuramsal bilgiler ve ilgili
araştırmalara yer verilmiştir.
2.1. Kuramsal Açıklamalar
Bu başlıkta önce duygusal zeka daha sonra da ana-baba tutumları ile ilgili kuramsal
bilgilere yer verilmiştir.
2.1.1.Duygusal Zeka
Duygusal zeka bir çok kuramcı tarafından çok farklı bir şekilde tanımlanmaktadır.
Atabek’e göre duygusal zeka; insanın yüreğinin haritasını kesin bir biçimde
çizebilmesidir (Atabek, 2000, s.14). Erikson duygusal zekayı, kişiliğin çeşitli yönlerini
başarılı bir şekilde bütünleştirme yeteneği olarak tanımlayarak benlik bütünlüğü olarak
adlandırmaktadır (akt. James, 1997, s.221).
Goleman’a (2003) göre ise duygusal zeka, duyguları fark edebilme ve bu doğrultuda
iyi kararlar verme, üzüntünün üstesinden gelebilme, dürtülerini kontrol edebilme
anlamına gelir. Hüzünlü ruh halinin üstesinden gelip ve dürtüleri kontrol edebilme
anlamına da gelir. En basit anlatımıyla duygusal zeka duyguların akılcı kullanılmasıdır.
Duygusal zekâ, insanlarla daha başarılı ilişkiler kurmak ve çevreyle daha iyi uyum
içinde olabilmek anlamında kendini ve diğerlerini anlamakla ilişkilidir ve bireyin
sağduyuya dayalı olarak dünya ile geçimini şekillendirir. Duygusal zeka ile kendi
duygularının farkında olan birey, aynı zamanda çevresindekilere karşı empatik
yaklaşarak ve etkili iletişim becerilerini kullanarak çevresindekileri daha iyi
anlayacaktır. Yani dünyaya karşı geçimli ve mutlu olma duygusal zeka ile doğrudan
ilişkilidir.
8
2.1.1.1. Duygusal Zekayı Açıklayan Modelleri
Duygusal zeka modelleri incelendiğinde, duygusal zekanın iki temel yaklaşımla ele
alındığı görülmektedir. Bunlardan ilki yetenek modeli, ikincisi karma modeldir.
Yetenek modeli, Mayer ve Salovey’in duygusal zeka modelidir. Karma model de ise,
Cooper ve Sawaf Modeli, Bar-On Modeli ve Goleman modeli yer almaktadır. Yetenek
modelinde duygusal zeka bir yetenekler grubu olarak görülüp, duygusal zeka sadece
kişisel yeterlilik olarak ele alınmıştır. Karma modelde ise duygusal zeka kavramı sadece
kişisel bir yeterlik olarak ele alınmayıp, kişisel özellik, davranışlar, sosyal ilişki ve
beceriler çerçevesinde açıklanmaya çalışılmıştır (Çakar ve Arbak, 2004). Aşağıda
duygusal zeka modellerine ilişkin bilgiler verilmiştir.
2.1.1.1.1. Goleman’ın Duygusal Zeka Modeli
Goleman duygusal zekayı; kendini harekete geçirebilme, aksiliklere rağmen yoluna
devam edebilme, dürtüleri kontrol ederek tatmini erteleyebilme, ruh halini
düzenleyebilme, sıkıntıların düşünmeyi engellemesine izin vermeme, kendini
başkasının yerine koyabilme ve umut besleme yetenekleri olarak tanımlamaktadır
(Goleman, 2003).
Goleman’a göre, bilişsel yetiler ve duygusal zeka birbirine karşıt olmamakla
birlikte, birbirlerinden ayrı yetilerdir. Bilişsel zekası yüksek ancak duygusal zekası
düşük bireyler olabilirken, bilişsel zeka düzeyi düşük olan bir bireyin duygusal zekası
yüksek olabilmektedir. Bilişsel yetiler ile duygusal zeka arasında az da olsa bir bağlantı
vardır ama bu bağlantı oldukça zayıftır. Duygusal zeka, IQ’nun tersine yaşam süresince
gelişim gösterebilir. Duygusal yeterlilikler geliştirilebilir. Duygusal yeterlilikler
yaşamın herhangi bir döneminde öğrenilebilir. Ama IQ için böyle bir durum söz konusu
değildir. İnsan ömrünün normal seyri içinde, biz de kendi ruh hallerimizin bilincine
daha fazla varmayı, sıkıntı veren hislerle daha iyi başa çıkmayı, dinleme ve empati
göstermeyi öğrendikçe, duygusal zeka düzeyi de artma eğilimi gösterir. İnsanlar ne
kadar duyarsız, çekingen, asabi, hantal ya da uyumsuz olursa olsunlar, motivasyon ve
doğru yönlendirilmiş çabalar sayesinde duygusal yeterlilikleri geliştirilebilir. Goleman’a
göre, beynin düşünen parçası, beynin duygusal parçasından ürüyor. Beynin düşünen ve
duygusal parçaları genelde yaptığımız her şeyde birlikte çalışıyor ve gerek iş yaşamında
9
gerekse özel yaşamda başarılı ve mutlu olmak, insanların duygusal zeka becerilerine
bağlıdır (Goleman, 2003).
Goleman temel duygu kümelerinden bahsetmektedir. Bu duygu kümeleri yedi
başlıkta toplanmaktadır. Bunlar;
Öfke: Hiddetli, gazap, tükenme, kızma, sinirlenme, hınç, kin, rahatsızlık, düşmanlık,
Üzüntü: Acı, keder, neşesizlik, kasvet, melankoli, kendine acıma, can sıkıntısı,
umutsuzluk,
Korku: Kaygı, kuruntu, sinirlilik, tasa, hayret, huzursuzluk, şüphe, vicdan azabı,
dehşet,
Zevk: Mutluluk, coşku, rahatlama, tatmin, haz, sevinç, eğlenme, gurur, heyecan,
hoşnutluk, kapris,
Sevgi: Kabul görme, dostluk, güven, iyilik, yakın ilgi, hayranlık, tutkunluk,
muhabbet,
Şaşkınlık: Şok, hayret, afallama, merak,
Utanç: Suçluluk, mahcubiyet, hayal kırıklığı, pişmanlık, küçük düşme, üzülme
biçiminde sıralanabileceğini belirtmektedir (Goleman, 2003).
Duygusal Zeka Yetileri: Duygusal zeka, temelde duyguları tanıma, anlama,
yönetme, empati kurma ve sosyal beceriler gibi temel duygusal zeka yetilerinden
oluşmaktadır. Bu yetiler, birbirleriyle etkileşim içinde gelişmektedir. Duygusal zeka
yetilerini kullanabilen kişi, kendi duygularını tanır ve ifade eder, başkalarının
duygularını anlayıp onlarla etkili bir şekilde başa çıkar. Aynı zamanda bu kişiler, sözsüz
kuralları kavrama becerisinde daha avantajlıdırlar, yaşamlarını daha doyumlu ve etkili
bir şekilde sürdürebilirler (Goleman, 2003, s. 53). Bu yetiler; benlik bilinci, öz-yönetim
(duygu kontrolü), kendi kendini motive etmek, sosyal bilinç, sosyal beceridir. Bunlar
aşağıda açıklanmıştır.
10
1)Benlik bilinci: Duygusal zekaya katkıda bulunan en temel yetilerden biri duyguları
tanıma ve duyguları ifade etme becerisidir (Davis, 2004). Benlik bilinci içinde
bulunduğumuz anda neler hissettiğimizi bilmeyi, kendi yetilerimize yönelik gerçekçi bir
değerlendirmeye ve sağlam temellere dayanan bir özgüven hissine sahip olmayı,
kendine çeki düzen vermeyi, hedeflere ulaşmak için bir zevkin tatminini ertelemeyi,
duygusal sıkıntıdan kendini kurtarıp toparlanabilmeyi içerir (Goleman, 1998).
2)Öz-Yönetim (Duyguların kontrolü):Bireyin dürtü ve isteklerini kontrol edebilmesi
ve yönlendirebilmesidir. Öz-yönetim şunları içerir. a) Öz-denetim: Yıkıcı duyguları ve
dürtüleri denetim altına alabilme yeteneğidir. b) Güvenirlik: Dürüst ve tutarlı
davranabilmedir. c) Titizlik: Sorumluluklarımızın üstesinden gelebilme yeteneğidir. d)
Uyarlanmaya yatkınlık: Değişen durumlara uyabilme ve engelleri aşabilme becerisidir.
e) Başarı yönelimi: İçsel bir mükemmellik standardının gereğini yerine getirme
güdüsüdür. f) İnsiyatif: Yaşamda karşılaşılan fırsatlara hazırlıklı olabilmedir (Goleman,
1998).
3)Kendi kendini motive etmek: Engellere rağmen başarıya odaklanabilme ve
hedeflerine ulaşmada duyguları yönlendirebilme becerisidir (Goleman, 1998). Bir işe
heves ve keyifle, hatta uygun düzeyde bir kaygıyla, motive olunduğu zaman kişiyi
başarıya ulaştırır. İşte duygusal zeka bu anlamda temel bir yetenektir ve diğer tüm
yetenekleri bileyen veya körelten etkin bir güçtür. Dürtü kontrolü, zevki erteleme, sebat
etmek, çaba göstermek, aksilikler karşısında yeni denemelere girme çabaları duygunun
ne kadar etkili bir yönlendirici olduğunu göstermektedir (Goleman, 2005, s.107).
4) Empati (Başkalarını duygularını anlamak): Empati başka insanların duygularını
sezme, anlama ve kaygılarına ilgi gösterebilme, olaylara onların penceresinden
bakabilme, farklı insanlarla dostluk kurup, uyum sağlayabilme becerisidir. Empati
anlaşılma ve önemsenme duygusunu beraberinde getirir. Başkaları tarafından
anlaşılmak ve değer verilmek rahat olmaya, kendini iyi hissetmeye neden olur. Empati
tek yönlü bir süreç değildir. Kendisi ile empati kurulan birey, empati kurmayı da öğrenir
(Goleman, 1998).
5)Sosyal beceri: Başkalarının duygularını anlayabilme ve bu duyguları
yönlendirebilmedir. İlişkilerde duyguları idare edebilmeyi ifade eder. Sosyal durumları
11
ve ilişki ağlarını doğru algılama, net etkileşim içinde olma, yetilerini ikna ve liderlikte
kullanabilme, anlaşmazlıklarda uzlaşmacı, çözüm arayıcı olma, işbirlikçi olabilmedir.
Başkalarının duygularını yönetebilme, çevrede bulunan insanlarla olan ilişkileri
yürütme sanatının özünü oluşturur. Bu alandaki eksiklikler kişiler arası ilişkilerde
olumsuz sonuçlara neden olur (Baltaş, 1999, Goleman, 1998, 2005).
2.1.1.1.2. Mayer-Salovey Duygusal Zeka Modeli
Duygusal zeka kavramı ilk olarak Mayer ve Salovey tarafından ortaya atılmıştır.
Mayer ve Salovey duygusal zekayı “bireyin kendisinin ve diğerlerinin hissettiklerini
anlayabilme, duyguları ayırt edebilme, bu duyguları düşünme ve eylem için bilgi olarak
kullanabilme”, diğer bir deyişle sosyal zekanın çeşidi olarak tanımlamışlardır
(Goleman, 2005). Mayer-Salovey duygusal zeka modeli dört boyuttan oluşmaktadır.
Bunlar:
1.Duyguları Algılama, Değerlendirme ve İfade Etme: Duygusal algılama, duyguları
tanımlama ile olur; bireyin kendi ve çevresindekilerin duygularını fark etme ile başlar.
Bu algılama, insanların yüz ifadelerindeki, ses tonundaki duyguları algılamadır (Davis,
2004).
2.Duyguların Kullanımı: Bu düzey, problem çözümü ya da düşünme sürecinde
duyguları kullanmanın bilişe nasıl etki ettiğini içermektedir. Duygular düşünceye
rehberlik etmekte ve buna bağlı olarak düşünceyi desteklemekte ya da reddetmektedir.
Birey mutlu olduğunda düşünce pozitif, kişi mutsuzken düşünce negatif yönde işler
(Davis, 2004).
3.Duyguları Anlama ve Duygularla Muhakeme Etme: Burada duyguların tanınıp
etiketlenmesi söz konusudur. Duygusal zekası yüksek olanlar duyguları anlayıp,
muhakeme yeteneğini devreye soktuğunda, duygusal anlayış oluşmuş demektir. Bu
durumda, birey şartlara bağlı olarak ileride olabilecek değişim ve gelişimleri fark
ederek, olası fayda ve zararları önceden kestirir (Davis, 2004).
4.Duyguları Düzenleme ve Yönetme: Duygusal olarak bireyin kendi iç dünyasını ve
çevresindeki bireylerle olan ilişkilerinde iletişim sürecini yönetebilmesi, sağlıklı bir
12
şekilde yönlendirebilmesidir. Bu da beraberinde ilişkilerde ve iç dünyada duygusal
anlayışın artmasına neden olur (Davıs, 2004).
2.1.1.1.3.Reuven Bar-On Modeli
Reuvon Bar-On, duygusal zekayı bireyin, çevre istek, beklenti ve baskılarıyla başa
çıkabilmeyi içeren kişisel, duygusal, sosyal yetenekler bütünü olarak ifade etmiştir. Bar-
On’a göre zeki insan bilişsel zeka ile birlikte duygusal zekaya da sahip olan insandır
(Bar-On, 1997). Bu modelde duygusal zeka beş bölümde ele alınmıştır. Bunlar:
1. Kişisel beceriler: Bu beceri bireyin kendini tanıması, kendini nasıl hissettiğini
anlaması ve neler kendini iyi hissettiriyor bunların farkında olup, bunlara yönelebilme
becerisidir. Duygusal öz farkındalık, girişkenlik, benlik saygısı, kendini gerçekleştirme
ve bağımsızlık olarak ayrılır. Bunlar kısaca şöyledir (Bar-On, 1997):
a. Duygusal Öz-Farkındalık: Kişinin kendi duygularının farkında olmasıdır.
b. Duygusal Bilinç: İnsanın kendi ve başkalarının duygularını tanıması ve bunları
ayırt edebilmesidir.
c. Girişkenlik: Bireyin kendi ve başkalarının duygularını uygun bir yolla ifade
edebilmesidir.
d. Bağımsızlık: Bireyin duygusal olarak bağımsız olabilmesi ve kendine
güvenmesidir.
e. Kendini gerçekleştirme: Bireyin amaçlarına ulaşmak için çaba sarf etmesi ve
bireyin potansiyelini hedefleri doğrultusunda kullanabilmesidir.
2. Kişilerarası beceriler: Bu beceri, başkalarını anlama ve onlarla ilişkide bulunma
becerisidir. Kişilerarası beceriler şu boyutlardan oluşmtadır (Bar-On, 1997):
• Empati: Başkalarının duygularının farkında olmak, anlamaktır. Empatide birey
karşısındakinin bir şeyi nasıl yaptığını ve kendini nasıl hissettiğini anlama
vardır.
• Sosyal sorumluluk: Sosyal olarak grup içinde bulunma ve sosyal grup ile
işbirliği içinde olabilmedir. Bireyin bulunduğu grubun amacına yönelik
çalışabilmesidir.
• Kişiler arası ilişkiler: Çevrede bulunan bireylerle duygusal olarak tatminkar
ilişkiler kurabilme ve devam ettirebilmedir. Bu beceriye sahip bireyde,
13
çevresindekilerle yakınlaşabilmesi, samimiyet kurabilmesi ve bu ilişkileri
devam ettirebilme kabiliyetine sahip olabilmesi söz konusudur.
3. Uyum sağlama: Bireyin sorunlar karşısında esnek olabilmesi, çevre istek ve
beklentileriyle baş edebilmesidir. Uyum sağlamanın alt boyutları vardır.
a. Gerçeklik: Bireyin çevresinde olanları duygusallıktan uzak gerçekçi bir şekilde
algılamasıdır. Bu yetkinliğe sahip bireyler, yaşadığı olaylar karşısında
sübjektiflikten uzak, objektif yorum yapabilirler.
b. Esneklik: Bireyin duygu, düşünce ve inançlarını değişen durumlara göre
ayarlayabilmesi ve yeni duruma uyum sağlayabilmesidir.
c. Problem çözme: Sorunlar karşısında bireyin etkili çözümler bulabilmesidir. Bu
yetiye sahip birey sorunu belirler sonra sorunu tanımlar, en son sorunu
çözmede etkili yolları arar ve belirler (Bar-On,1997).
4. Stres yönetimi: Stresli durumlarda umutsuzluğa kapılmadan ve kontrolünü
kaybetmeden stresle baş edebilmeyi, stresli durumlar karşısında olumlu bakış açısı
geliştirebilmeyi, çözüme yönelik davranışlarda aktif olabilmeyi içerir. Stres yönetiminin
alt boyutları şunlardır (Bar-On, 1997):
a. Strese Dayanıklılık: Stres karşısında duyguları doğru ve uygun bir şekilde
yönetebilmedir.
b. Tepkilerini Kontrol: Bireyin istek ve ihtiyaçları karşısında, tepkilerini duruma
uygun şekilde kontrol edebilmesi, tatmini erteleyebilmesidir.
5. Genel ruh durumu: Bireyde yaşama karşı pozitif bakış açısı geliştirmeyi, hayattan
zevk alabilmeyi, yaşamdan memnun olabilmeyi tanımlar. Genel ruh durumunun da alt
boyutları vardır. Bunlar:
a. İyimserlik: Bireyin hayata olumlu bakabilmesidir. Olumsuzluklar karşısında
dahi pozitif olabilmeyi ifade eder.
b. Mutluluk: Bireyin kendi ve çevresiyle uyumlu ve mutlu olabilmesidir. Bu
yetkinliğe sahip bireyler hayattan zevk alır, kendi iç dünyalarında ve
çevreleriyle mutlu ve huzurludurlar (Bar-On, 1997).
2.1.1.1.4.Cooper Ve Sawaf Modeli
14
Cooper ve Sawaf'a göre duygusal zeka; duyguların gücünü, insanın enerjisini,
bilgisini, ilişkilerini bir kaynak olarak duyumsama, anlama ve etkin bir biçimde
kullanma yeteneğidir (1997, s.12). Cooper ve Sawaf’ın modelinde duygusal zekâ dört
boyuttan oluşmaktadır. Bu boyutlar aşağıda açıklanmıştır (Cooper ve Sawaf, 1997).
1.Duyguları Öğrenmek: Duyguları öğrenmek, duygusal dürüstlük, enerji, farkında
olma, geri bildirim, sezgi, sorumluluk ve ilişki aracılığıyla bir kişisel etkinlik ve güven
mekânı inşa eder. Bu boyutta şu faktörler yer almaktadır:
a- Duygusal dürüstlük: Kalbin doğru dediklerini dikkate almayla ilgilidir.
b- Duygusal enerji: İçteki enerji ve gerilimin farkına varıp, ikisini birden etkin bir
şekilde yönlendirmedir. Bu durum dikkati toplamaya ve duygusal zekanın
gelişimine katkı sağlar.
c- Duygusal geribildirim: Duyguların verdiği mesajları algılamadır.
d- Pratik sezgi: Sezgi yaratıcılığı ve esinlenmeyi destekler, empatiyi de geliştirir.
Sezgileri dinleme karar almada önemlidir.
2.Duygusal Zindelik: Duygusal zindelik güvenirlik ve inanılırlığı arttırarak duyguları
tanıma da pratiklik sağlar. Hata karşısında bağışlamayı sağlar. Bunun sayesinde kişisel
değerlerimizi, karakterlerimizi ve onları yönlendiren duygularımızı anlayabiliriz.
Duygusal zindelik, içtenlik, inanılırlık ve esenliği inşa ederek güven çemberini
genişletir, çatışmaları dinleme ve yönetme yeteneğini arttırır. Bu boyutta da şu faktörler
yer alır: a-Öz varlık: Öz varlık, karşımızdakini ve kendimizi anlayabilmektir. b-Güven
çemberi: Güven bireyin kendisi ve başkaları ile mutlak güvenilirlik sağlanmasıdır.
Güven kendine değer verme ile başlar ve zamanla etrafa yayılır. Birey kendine ve
çevresindekilere güvendiğinde ve bunun karşılığını aldığında ilişkiler güçlenir. c-
Yapıcı hoşnutsuzluk: Hoşnutsuzluk farklı görüşlerin ortaya çıkıp çatışması durumudur.
Hoşnutsuzluk, güven yaratmada ve iletişim kurmada önemli yaratıcı fikirlerin
kaynağıdır. d-Esneklik ve yenilenme: Bir işin daha iyisini yapma durumu karşısında
duygusal yenilenmeye gerek vardır, kontrolümüz dışında olan durumlarda da bakış
açımızı yenilemeye ihtiyaç duyarız. Bu uyum sağlamadır. Uyum beraberinde esnekliği
getirir. Esneklikte olumsuzluklar karşısında olgun olma, sakin kalabilme,
yaşanılanlardan ders çıkarma ve tekrarlamasını engellemeye yönelik yol ve yöntemler
belirleme söz konusudur.
15
3.Duygusal Derinlik: Duygusal zeka, duygusal derinlik olmadan gelişip, güçlenemez.
Burada kalbin derinliklerinden gelen sese, vicdana kulak verme söz konusudur.
Duygusal derinlik, gündelik yaşamı potansiyel ve amaçlarla uyumlu hale getirir ve
dürüstlük, etkili olma, adanmışlık ve sorumlulukla destekler. Duygusal derinlik şu
faktörleri kapsar: a-Özgün potansiyel ve amaç: Herkesin iç dünyasında ulaşmak istediği
amaçları vardır. Bu amaçlara ulaşmak için yeteneklerimizi iyi bilmemiz ve
yeteneklerimizi doğru yönlendirmemiz gerekir. b-Adanmışlık: İç güdüsel
motivasyondur. Ne kadar çalışılırsa çalışılsın, ne kadar yetenekli olunursa olunsun
motivasyon düşükse, istenilen ilerleme sağlanamaz. c-Dürüstlüğü yaşamak: Dürüstlük,
sorumluluk alma, açık ve net iletişim içine girme, sözünde durmadır. d-Yetki olmadan
etki: İnsanlar yetkilerinden ziyade, uyandırdıkları etkileriyle göz önünde
bulundurulurlar. Duygularını ifade edebilme, başkalarının duygularının farkında olma,
esneklik, kişiler arası bağlantılar, yapıcı hoşnutsuzluk, sevecenlik, önsezi ve güven
çemberi bireyin etki alanını etkiler.
4.Duygusal Simya: Duygusal simya, sorun ve baskılarla birlikte yaşamak, fırsatları
yakalamaktır. Sorunlar karşısında olası çözümleri ortaya atarak, yeteneklerini
kullanarak, gelecek için rekabet etme gücünü arttırır ve yaratıcılığı arttırır. Duygusal
simya değeri az olan bir şeye daha fazla değer yükleyebilme gücüdür. Bu boyutta şu
faktörler mevcuttur; a-Sezgisel akış: Günlük yaşamda, değişen şartlara uyum ve başarı,
duygusal zekayı ve özellikle önsezisel akışı gerektirir. b-Düşünsel zaman değişimi:
Bireyin duygusal zeka yeteneği arttıkça, farkındalığı da artar, birey bulunduğu yerde
çok sayıda fırsatın olduğunu görür. c-Fırsatı sezinlemek: Bir bireyin bir işi yaparkenki
olası fırsatları fark etmesidir. d-Geleceği yaratmak: Bazı insanlar, kendi hayatlarında
başkalarının sorumluluk almasını ve geleceklerini yönlendirmesini beklerler. Bunun
yerine her birey kendi geleceğini kendi planlayıp, hedeflerine ulaşmak için çaba
harcamalı, kendi geleceğini kendi yaratmalıdır.
2.1.2. Ana Baba Tutumları
Anne babanın ve aile içindeki diğer bireylerin çocukla olan etkileşimi, çocuğun aile
içindeki yerini belirler. Aile çocuğun ilk sosyal deneyimlerini edindiği yerdir. Çocuğa
yönetilen davranış ve ona karşı takınılan tavır, bu ilk yaşantıların örülmesinde büyük
önem taşır. Her anne baba bilerek ya da bilmeyerek çocuklarına karşı tutumu değişik
16
olabilmektedir. Bazı çocuklar daha çok sevilmekte, bazılarına baskı yapılmakta, bazıları
istenmeyen çocuk olarak görünmekte, bazılarına da daha çok hoşgörü gösterilmektedir.
Bütün bu tutumlar, çocuğun hem kişiliğinin, hem de sosyal gelişiminin değişik biçimler
kazanmasına neden olmaktadır. Anne, baba ve çocuk ilişkisi, anne ve babanın
tutumlarına bağlıdır. Çocuklar arasında uyum bozukluğuna neden olan birçok duruma,
yeterli ve uygun olmayan ilk anne, baba ve çocuk ilişkisinin yol açtığı saptanmıştır
(Yavuzer, 1994, s.132).
Ana-baba tutumları, çocuğun kişiliğinin oluşumunda ve karakterinin
biçimlenmesinde büyük önem taşır. Uyumlu ve özgür bir aile ortamı içinde, tutarlı ve
sağlıklı ilişkiler içinde yetişen çocuk, özerk bir birey olarak yetişkin yaşamına ulaşabilir
(Yavuzer, 1994).
Anne ve baba tutumunun sağlıklı olması, büyük ölçüde onların kendi iç
dünyalarında barışık, huzurlu ve eşlerin birbirlerine karşı sevgi ve saygılı olmalarına
bağlıdır. Kendi çocukluk yıllarında engellenmiş bireyler, kendi ana-babalarından
gördükleri yöntemlerle çocuklarını dizginleme, suçlama, aşağılama yoluna giderler ya
da aşırı baskı altında yetişmiş ana-baba, kendi çocuğuna karşı aşırı yumuşak bir tutum
içerisine girebilir. Böyle ortamlarda büyüyen çocuklarda saldırgan ve isyankar
davranışlara daha çok rastlanır. Anne babaların destekleyici tutum ve davranışlarıyla,
ikna yoluyla çocuk üzerinde denetim kurmalarının olumlu etkileri vardır. Araştırmalara
göre, ana-babaların ikna etme yolu ile destekleyici tutum ve davranış sergilemeleri
çocukların psiko-sosyal gelişimi üzerinde olumlu etkilerinin olduğu gözlenmiştir
(Yavuzer, 1994).
2.1.2.1. Ailenin Çocuğa Olan Etkileri
Aile üyeleriyle olan ilişkileri, çocuğun diğer bireylere, nesnelere ve tüm yaşama
karşı aldığı tavırların, benimsediği tutum ve davranışların temelini oluşturur. Aile aynı
zamanda çocuğa, aile ve toplumun bir üyesi olduğu bilincini aşılar ve uyum
17
biçimlerinin temelini atar. Çocuğun gelişiminde ailenin en etkili yardımları şöyle
sıralanabilir (Yavuzer, 1993, s.139):
* Aile grup içinde dengeli bir birey olabilmesi için çocuğa güven duygusu aşılar.
* Onun sosyal kabul görebilmesi için gerekli ortamı hazırlar.
* Sosyalleşmeyi öğrenebilmesi için kabul edilmiş uygun davranış biçimlerini
içeren birer model oluşturur.
* Sosyal açıdan kabul edilmiş davranış biçimlerinin gelişimi için rehberlik eder.
* Çocuğun yaşam ortamına uyum sağlarken rastladığı sorunlarına çözüm getirir.
* Uyum için gerekli olan davranışla ilgili, sözlü ve toplumsal alışkanlıkların
kazanılmasına yardımcı olur.
* Okul ve sosyal yaşamda başarılı olabilmesi için çocuğun yeteneklerini uyarır ve
geliştirir.
* Çocuğun ilgi ve yeteneklerine uygun arzuların gelişimine yardım eder.
Anne babanın tutum ve davranışlarını oluşturan nedenler incelendiğinde tüm tavır
alışlarda olduğu gibi, anne babaların çocuklarına karşı takındıkları tavrında bir öğrenme
ürünü olduğu görülür. Anne babaların, çocuklarına karşı tavırlarını etkileyen başlıca
faktörler şöyle sıralanabilir (Yavuzer, 1993, s.140):
*Anne babanın zihinlerinde nasıl bir çocuk istedikleri konusunda, daha doğumdan
önce hayali bir çocuk kavramı oluşur. Dünyaya gelen çocuk, anne ve babanın
beklentilerine uygun olmadığı takdirde, oluşan kırıklık sonucu, anne ve babada
reddetme tavrı gelişir.
*Toplumun kültürel değerleri, çocuklarını yetiştirme konusunda anne ve babaların
tutumlarını etkiler.
*Üstlendikleri ebeveyn rolünde haz duyan ve görevlerini gereğince yaptıklarına
inanan anne ve babaların, çocuklarına karşı takındıkları tavırlar, çocuklarını nasıl
yetiştireceklerini bilemeyen, güvensiz ve kendilerini yetersiz hisseden anne
babaya oranla, daha başarılı ve olumludur.
*Çocuklarının sayı, cinsiyet ve kişilik özelliklerinden memnun olan anne ve
babalar, memnun olmayanlara oranla, daha uygun tavırlara sahiptirler.
Bütün bunların dışında, anne ve babanın kendi çocukluk yıllarındaki deneyimleri,
çocuk yetiştirme sürecindeki tutumlarında etkili olabilir. Çocukluk yıllarında kendi anne
babasıyla sağlıklı bir etkileşim kuramayan, yeterli sevgi göremeyen bir baba ya da genç
18
kızlık yıllarında aşırı baskı altında büyümüş bir annenin tutumları, bu kötü deneyimler
nedeniyle olumsuz olabilir. Yine aile içinde eşler arasındaki ilişki, çocuklara karşı
takınılan tavrı etkileyen bir başka faktördür. Örneğin eşiyle anlaşamayan, mutsuz bir
anne, tüm sevgisini çocuğuna vererek onunla aşırı derecede bütünleşebildiği gibi, tam
tersine, saldırgan bir tutuma da bürünebilir. Büyüme aşamalarında başarılı olan
çocuklar, iyi aile ilişkileri içinde yetişmiş bireylerdir. Aile içinde gerçekleşen başarılı
ilişkiler, mutlu, arkadaşça, bunalımdan uzak ve yapıcı bireylerin oluşumunu sağlar.
Bunun tersine, uyum bozukluğu gösteren çocuklar, genellikle başarısız bir anne, baba,
çocuk ilişkisinin ürünüdürler (Yavuzer, 1993, s.139-140).
2.1.2.2. Gözlenen Farklı Ana-Baba Tutumları
Çocuk ve ergenin kişilik gelişiminde kalıtsal faktörler kadar çevresel faktörler de
etkilidir. Çevresel faktörlerden özellikle ana-baba tutumları kişilik gelişiminde
belirleyici bir rol oynar. Farklı kuramsal çerçeveye dayanan sınıflamalar olmakla
birlikte, araştırmada genel kabul gören ana-baba tutumlarına yönelik sınıflama aşağıda
verilmiştir.
2.1.2.2.1. Otoriter Ana-Baba Tutumu
Baskıcı-otoriter ana-baba tutumu çocuğun kişiliğini hiçe sayan ve özgüveni ortadan
kaldıran bir tutumdur. Bu tür ailelerde yetişen çocuk, sessiz, dürüst, dikkatli ama aynı
zamanda küskün, silik, çekingen, başkalarının etkisinde kolay kalabilen aşırı hassas bir
yapıya sahip olabilir. “Zor yoluyla denetleme” ve “sevgi esirgeyerek denetleme”
boyutlarının egemen olduğu aşırı baskılı ve otoriter aile ortamında, denetlenen çocuk
hangi davranışın hangi tepkiyi alacağı hakkında bir fikre sahip değildir. Bu belirsizlik
ile çocuk ya isyankar ya da boyun eğici bir birey olarak karşımıza çıkar (Yavuzer,
1994). Otoriter aile ortamında çocuğun duygu ve düşünceleri; ancak otoritenin onayını
almasıyla değerlidir, onaylanmayan duygu ve düşünceler değersizdir. Çocuk sonuçta
kendi duygu ve düşüncelerine güvenmemeyi, duygu ve düşüncelerini bu yönde
değiştirmeyi öğrenir (Cüceloğlu, 2006, s.83).
Otoriter bir ailede katı denetim olduğu için çocukların boyun eğici, uyumlu, edilgen
olması istenilen bir durum olmakla birlikte bastırılmış silik yapıda kişilik gelişimine
neden olabilmektedir (Özgüven, 2001). Aşırı otoriter tutum, ergenlik döneminde kimlik
19
arayışı içinde olan ergenin bocalamasına neden olur. Bu durumda benlik saygısı düşük
genç, kendine güvenmez ve kendine değer vermez (Yavuzer, 1994).
Otoriter tutuma sahip ailelerde eğitimde ceza ön planda ve suçla orantısızdır.
Disiplin, bunaltan sıkan dar bir giysi gibidir. Annenin aldığını giymeli, onun seçtiği
arkadaşlarla oynamalıdır. Sürekli ders çalışması, hep iyi notlar alması istenir. Çocuk
ana-babasının eleştirisinden çekinir ve attığı her adımda yanlış yapma korkusu içine
düşer. Duygularına ve isteklerine önem verilmediğini görerek bunları içinde tutmaya
çalışır. Çocukla ana-babanın ilişkisi gergindir. Kısacası böyle evlerde hoş görülmeyen
davranışların listesi kabarıktır. Yaşa uygun çocuksu yaramazlıklar bile hoşgörüyle
karşılanmaz. Çocuktan yaşının üstünde olgunluk beklenir. Daha doğrusu çocukluğunu
yaşamasına olanak verilmez. Davranış esnekliği tanınmamış ve özgürlük sınırları bir
hayli daraltılmıştır (Yörükoğlu, 2004, s.199).
2.1.2.2.2. Aşırı Hoşgörülü Ana-Baba Tutumu
Bu tür ailelerde çocuklar anne ve babalarına hükmeder ve onlara çok az saygı
gösterirler. Bu çocuklar yalnız anne ve babalarıyla yetinmeyip zamanla ev dışındaki
kimselere de egemen olmanın yollarını arayan bir birey haline dönüşürler. Böyle
ortamlarda çocuğun çoğu olumsuz davranışları hoşgörüyle karşılanır, çocuğun sayısız
hakları vardır. Çocuğun davranışlarına sınır getirilmez. Çocuk ailede insiyatif sahibi tek
kişidir ve onun isteklerine diğer aile bireyleri kayıtsız şartsız uyarlar. Bu çocuklar,
yetişkin olduklarında da toplumun vermediği hakları kendilerine tanımaya kalkışırlar
(Yavuzer, 1994, s.29-30).
Disiplin yok denecek kadar azdır. ‘Çocuktur yapar! O daha çocuk ne bilsin!’
denerek, çoğu olumsuz davranışları aşırı bir hoşgörüyle karşılanır. Çocuk bile bile kırıp
dökse de ana-babadan belirli bir tepki görmez. Çocuğa sayısız haklar tanınmıştır, ancak
nerede duracağı kesinlikle belirlenmemiştir. Neyin doğru, neyin yanlış olduğu öğretilse
bile uygulama ve denetleme düzensizdir. Davranışlara sınır çekilmez. Verilen cezalar
çok yetersiz kalır ve çocuk tarafından ciddiye alınmaz. Çünkü cezanın ya ertelendiğini,
ya unutulduğunu, hep ‘Bir daha yaparsan karışmam’ diye geçiştirildiğini önceki
deneyimlerinden öğrenmiştir. Bu disiplin yönteminin ana-babaların yanlış bir anlayışla
çağdaş eğitim uyguladıklarını sanarak başvurduğu salt hoşgörü yöntemi olduğu
20
söylenebilir. Ancak bu ana babalar hoşgörü ile boş vermeyi birbirine karıştırırlar. Ara
sıra sertleşmek gereğini duydukları zaman da kararsız davrandıklarından çocuğu
etkileyemezler. Bu tutumla çocukların bencil, sorumsuz ve şımarık yetişmesi doğaldır
(Yörükoğlu, 2000, s.200).
2.1.2.2.3. Demokratik Ana-Baba Tutumu
Bu tür ailelerde çocuğun kişiliğine saygı gösterilir ve kendine özgü bir birey olduğu
kabul edilir. Ondan yaşından daha olgun davranması beklenmez. Kendi işini kendisi
görmesi sağlanır ve özgür davranışı onaylanır (Yörükoğlu, 2000, s.153). Olumlu
ebeveyn, tutarlı ve kararlıdır. Böyle bir ortamda çocuk, anne ve babasının sözünün ve
beklentisinin ne olacağını bildiği gibi, onlar tarafından aşağılanıp alay edilmeyeceğini
de bilir (Yavuzer, 1994, s.58).
Demokratik ana-baba tutumunda evde kabul edilen ve edilmeyen davranışların
sınırları bellidir. Bu sınırlar içinde çocuk özgürdür. Söz hakkı vardır. Duygu ve
görüşlerine saygı duyulur, sevgi ve teşvik görür, yetişkinler tarafından dinlenir. Böyle
bir ortamda çocuk girişim yeteneğine sahip olur. Özgüvenini kazanır ve kendi kendine
karar verip sorumluluk taşımasını öğrenir (Yavuzer, 1994, s.34).
Çocuk dış dünyayı ancak kendine tanınan fırsat ve olanaklar ölçüsünde algılamaya
ve keşfetmeye çalışır. Anne ve baba çocuğun başarılarından dolayı mutluluğunu, sözlü
olduğu kadar beden diliyle de yansıttığı takdirde, onu yeni girişimlere ve başarılara
itmiş olur. Örneğin, kâğıt kalemle yeni tanışan çocuk ilk karalama çabasının anne ve
babası tarafından beğenildiğini görürse, karşısındakileri memnun etmek ve beğeni
kazanmak için benzer bir resim daha yapmayı dener. Çünkü "başarılmış eylem "
çocukta devam etme isteği doğurur. Ona bu eylemi tam bir beceriye dönüştürünceye
kadar tekrarlar (Yavuzer, 2006, s.57).
2.1.2.2.4. Koruyucu Ana-Baba Tutumu
Koruyucu ana-babalar çocuklarıyla sürekli birlikte olmak ister ve onlara sürekli
bebek muamelesi yaparlar. Koruyucu ana-baba tutumunun çocuk üzerindeki etkisi
çocukta bağımlı bir kişilik gelişimine yol açmasıdır (Cüceloğlu, 1991). Bu tutum ana-
21
babanın çocuğa gerektiğinden fazla kontrol ve özen göstermesi şeklinde tanımlanmıştır.
Anne babalarının uydusu olurlar, onlardan ayrı kalamaz, ebeveynlerinden ayrı
kaldıklarında kendilerini yetersiz hissederler ve sorumluluk alamazlar. Çocuk aşırı
koruyucu tutum sonucunda diğer kimselere aşırı bağımlı, güvensiz, duygusal kırıklıkları
olan bir kişi olabilir ve bu bağımlılık çocuğun yaşamı boyunca sürebilir (Yörükoğlu,
2000). Bu tür ana babalar çocuğa nasıl davranması, neler yapması gerektiğini sürekli
olarak söylerler. Çocuk ana-baba kontrolünde olup, bağımsızlaşması ana-baba
tarafından engellenmektedir (Kulaksızoğlu, 2004).
Anne babalar çocuğunu korumak adına çocuğun her hareketine sınırlama getirir,
çocuk adına karar verir. Sürekli korunan çocuklar, kendilerini korumayı öğrenemediği
için savunmasız, çabuk uyan, utangaç veya sorumsuz bir kişilik geliştirebilirler ya da
şımarık bir kişilik geliştirebilirler. Böyle ortamlarda büyüyen çocuklarda problem
çözme yetisi de yeteri kadar gelişemez (Navaro, 1989).
Bu aileler, çocuklarına karşı sevecen, ilgili ve düşkündürler. Çocukları için gereken
hiçbir özveriden kaçınmazlar, çocuklarının sağlık ve eğitimlerine düşkündürler.
Çocuğun iyiliği olarak düşündükleri her şeyi yapar, ayrıntılara dikkat ederler; ancak
bütün bunları yaparken çocuğun eğilimlerini, yeteneklerini göz önüne almazlar. Aşırı
koruyucu ve istekçi tutumda anne ve babalar aşırı vericidirler; ancak verdiklerine
karşılık beklentileri de yüksektir. Kurallar aşırıdır, çocuklarından hep başarı beklerler,
yaşından daha olgun davranmasını isterler. Çocuğun arkadaşlarını, kıyafetlerini,
yiyeceklerini kendileri seçerler. Bu anne ve babalar çocuklarıyla gurur duymak ister, bu
nedenle herhangi bir yanlışını, başarısızlığını bağışlayamazlar. Çocuğun yanlışı ve
başarısızlığı karşısında verdikleri cezalar, genellikle manevi cezalardır, ayıplama ve
sevgilerini esirgemeyi seçerler. Koruyucu ve istekçi bir ortamda yetişen çocuk, eğer
yetenekli ise okul ortamında başarı gösterebilir; ancak çocuğun arkadaşlık ilişkileri
zayıf ve toplum içindeki davranışı çekingen olabilir (Yavuzer, 1994, s.33).
2.1.2.2.5. Tutarsız Tutum
Bu tür ailelerde anne baba arasında, çocuk yetiştirme konusunda, davranışsal ya da
fikirsel olarak dengesizlik ve tutarsızlık söz konusudur. Anne ile babanın, çocuğun
yanında, “çocuk konusunda” birbirlerini eleştirmeleri, birinin olumlu yaklaşımına
22
diğerinin olumsuz tutumu ya da taraflardan birinin çocuğu kayırması, çok sıklıkla
rastlanan eğitim yanlışlarındadır. Bir diğer dengesizlik ve kararsızlık örneği, anne veya
babanın şahsında yaşanabilir. Böyle durumda çocuğa sözünü dinletmek için çaba sarf
eden annenin, bir isteğini yaptırmak üzere, önce yumuşak tonda konuştuğu, ardından
sesini yükselttiği, çocuğun isteğini hala yerine getirmemesi halinde dövdüğü, ardından
da diz çöküp özür dilediği görülür (Yavuzer, 1994, s.30).
Tutarsızlık, tek tek annenin ya da babanın, bir gününün bir gününe uymaması
biçiminde olabileceği gibi, anne ve babanın birbirine çok aykırı ceza ve eğitim
anlayışlarının çatışmasından da doğabilir. O zaman çocuk davranışını kime
uyduracağını bilemez. Ancak burada sözü edilen tutarsızlık sürüp giden türden
olanlardır. Yoksa hiçbir eğitim yönteminde salt tutarlılık sağlamak olanağı yoktur. Bir
evde bir gün görmezden gelinen bir yaramazlık, ertesi gün ağır ceza görüyorsa, annenin
yaptığını baba bozuyorsa ya da babanın verdiği cezaya anne karşı çıkıyorsa, ailede
tutarsızlık var diyebiliriz (Yörükoğlu, 2004, s.201).
Söz gelimi, annenin dinlenmiş ve sakin olması halinde, 3 yaşındaki kızının piyano
çalması ona ilginç gelip ‘uygun bir davranış’ olarak kabul görürken, annenin yorgun ve
uykusuz olması halinde aynı davranış “uygun olmayan davranış” grubuna girerek kabul
görmeyebilir. İster ana–baba arasındaki “kararsızlık ve dengesizlik” örneğinde; isterse
bir ebeveynin değişken tutumunda olsun çocuk, hangi koşulda nasıl davranacağını
bilemez. Hangi davranışın “uygun olan davranış” kategorisine girdiğini kestiremez.
Çünkü bir davranışın uygun olan ya da uygun olmayan kategorisine girmesi, davranışın
niteliğinden çok, anne ya da babanın ruh haline bağlıdır. Bu da önceleri çocukta bazı iç
çatışmaların, huzursuzlukların ardından da dengesiz ve tutarsız bir yapının oluşmasına
sebep olabilir (Yavuzer, 1993, s.31).
Böyle ailelerde çocuk hangi davranışın nerede ne zaman istenmediğini önceden
kestiremez. Davranışlarını ana-babanın keyifli ya da öfkeli oluşuna göre ayarlamaya
çalışır. Başka bir deyişle çocuk davranışının doğru ya da yanlış oluşuna göre değil, “Ne
zaman yaparsam cezadan kurtulurum?” sorusuna kafa yorar. Kimi zaman, ceza öyle
beklenmedik bir anda gelir ki, çocuğun başkaldırmasına yol açar (Yörükoğlu, 2000,
s.201).
2.1.2.2.6. İlgisiz Ana Baba Tutumu
23
Pasif olan ebeveyn çocuğun olumsuz ve uygun olmayan davranışlarına göz yumar.
Tümüyle kabuğuna çekilir. Çocuğun bütün isteklerini karşılar. Bu gruba giren anne
babalar hoşgörü ile boş vermeyi birbirine karıştırırlar. Çocuğa sınırsız haklar tanındığı
halde nerede duracağı kesin olarak belirlenmemiştir (Yavuzer, 2006, s.58) .
Duygusal istismara yol açan böyle bir ortamda ana-baba-çocuk üçgeni arasında
iletişim kopukluğu gözlenir. Yapılan araştırmalar göstermiştir ki; ilgisiz ve kayıtsız ana-
baba tutumu çocuğun saldırganlık eğilimini güçlendirmektedir (Yavuzer, 1994, s.33).
Bu tür ailelerde çocuk ile ilgilenilmemekte, çocuk tek başına bırakılmaktadır. Bu ilgi ve
sevgi yoksunluğu çocuğun kişilik gelişimini olumsuz etkilemektedir. Bu çocuklar
yetişkin yaşamında kendine ve çevresindeki insanlara güvenemeyen bireyler olarak
karşımıza çıkmaktadır. Bu davranış biçimi özü itibariyle çocuğa karşı bir duygusal
istismardır (Tuzcuoğlu, 2003).
2.1.2.3. Ana-Baba-Çocuk Etkileşiminin Çocuğun Duygusal Gelişimi Üzerine Etkisi
Duygusal zeka gelişimi açısından çocuğun yetiştiği aile ortamı çok önemlidir. Aile
yaşamı duygusal derslerin verildiği ilkokuldur (Goleman, 2005). Çocuğun yaşamındaki
en etkili sosyalleştirme kurumu; ailedir. Anne babanın ve aile içindeki diğer bireylerin
çocukla olan etkileşimi, çocuğun aile içindeki yerini belirler. Çocuğa yöneltilen
davranış ve ona karşı takınılan tavır, anne ve babaların çocuklarına doğrudan
söyledikleri ve yaptıkları değil, kendi hislerini ifade edişleri ve aralarındaki etkileşim
modeli, çocukta ilk yaşantıların örülmesinde büyük önem taşır. Kişiliğin oluşumu için
gerekli olan özdeşleştirme, aile içindeki yakın üyelerle gerçekleştirilebilir (Yavuzer,
1993, s.135, Goleman, 2005).
Genellikle anne, baba, amca ya da dayı gibi aile içinden bir yetişkin olan bu üyenin
bozuk bir kişilik yapısına sahip olması halinde, bu kötü davranış örneğinin çocuğa da
yansıma olasılığı vardır. Nitekim ‘ Suçlu Çocuklarda Zeka, Kişilik ve Yakın Çevre
Özellikleri’ni konu edinen, 214 hükümlü genç üzerinde gerçekleştirilen araştırma
bulgularına göre, suçlu gençlerin ailelerinde, birinci derecede akrabalar arasında % 54
oranında hüküm giymiş suçluya rastlanmıştır. Çocukta yargıların oluştuğu, tercihlerin
yapıldığı ya da en azından etkilendiği yer ailedir. Çocuğun yetiştiği ailenin yapısı,
genişliği, sosyo-ekonomik ve kültürel düzeyi, onun ilk sosyal deneyimlerini dolayısıyla
duygusal ve toplumsal gelişimini etkileyecektir (Yavuzer, 1993, s.136).
24
Sosyal uyum üzerindeki çalışmalar, ailenin çocuk üzerindeki ilk etkilerinin son
derece önemli olduğunu kanıtlamaktadır. Evlerinde yakın ilgiyle demokrasinin
birleştiğini gören çocuklar en etkin, özgür ve arkadaş ilişkilerinde en başarılı çocuklar
olmaktadırlar. Baldwin ve Watson’un araştırmaları, bu gerçeği doğrular niteliktedir.
Yazarlara göre, hoşgörülü ve demokratik ortamlarda büyüyen çocukların, arkadaşları ile
olan ilişkilerinde daha etkin, daha girişken, yaratıcı fikirler öne sürebilen, fikirlerini
serbestçe söyleme eğiliminde oldukları kabul edilmektedir. Bu tür çocuklarda kendini
denetleme arzusuna daha erken rastlanmaktadır. Buna karşılık, daha sert bir denetim
altında tutulan ya da eğitim yöntemleri değişken olan ailelerde büyüyen çocuklar ise,
karşı çıkma ya da saldırganlık gibi yollarla kendini kabul ettirmek istemekte ve kendi iç
dünyalarını açıklamakta zorluğa uğramaktadırlar (Akt; Yavuzer, 1993, s.137).
Anne babalar, çocuklarının bağımsızlık uğruna giriştikleri çabaları destekledikleri
ve zor durumda onlara yardımcı oldukları takdirde, çocuklarda bağımsızlık duygusunun
kolayca geliştiği görülür. Hor gören, cezalandıran ya da hem sevip hem soğuk davranan
anne babaların çocukları bağımlı bir kişilik yapısına sahip olmaktadır (Yavuzer, 1993,
s.137).
Dengeli, duygusal ve toplumsal etkileşimin güçlü olduğu aile ortamında, yeterli
güven, sevgi ve sevecenlik içinde büyüyen çocuklar, gelişimleri için gerekli deneyimleri
elde edebilirler. Bu tür aile ortamlarında, aile üyelerinin kendine düşen sorumlulukların
bilincinde olması ve çocuğa bağımsızlık yolunda yeterli olanakların hazırlanması, onun
sağlam bir kişilik yapısına sahip olmasını sağlar (Yavuzer, 1993, s.137).
2.2. İlgili Araştırmalar
Aşağıda duygusal zeka ile ilgili olarak öğrencilerle ve yetişkinlerle yapılan bazı
araştırmaların özetleri sunulmuştur.
2.2.1. Duygusal Zeka İle İlgili Öğrencilerle Yapılan Araştırmalar
Aşağıda duygusal zeka ile ilgili olarak ilköğretim ve üniversite öğrencileri ile
yapılan bazı araştırmaların özetleri, önce ilköğretim öğrencileri ile yapılan sonra
üniversite öğrencileri ile yapılan çalışmalar şeklinde aşağıda sunulmuştur. Yapılan
25
araştırmaların tamamı betimsel olup, Köksal (2007) tarafından yapılan deneysel bir
çalışma da bulunmaktadır.
Hoe ve Jung (1999) 3-6 yaş arası çocukların duygusal zekası düzeylerini anne baba
mesleği, yaşları, cinsiyetleri, sosyo-ekonomik durumları gibi değişkenler açısından
incelemiş. Araştırmada okul öncesi çocuğu duygusal zeka testi üç-altı yaş arası 503
çocuğa uygulanmış. Araştırmada Duygusal Zeka Öğretmen Değerlendirme Ölçeği
(Kim, 1998, akt. Hoe ve Jung, 1999) duygusal farklılıkları ortaya koymak için
kullanılmıştır. Araştırma sonucunda, ana-baba mesleği ve sosyo-ekonomik düzey ile
duygusal zeka düzeyi arasında anlamlı ilişki olmadığı, duygusal zeka düzeyinin yaşla
arttığı, kızların duygusal zeka düzeylerinin erkeklerden daha yüksek olduğu
görülmüştür.
Williford (2000) akademik başarı ile duygusal zeka arasındaki ilişkiyi araştırmıştır.
Araştırmanın örneklemini 500 ilköğretim 11. sınıf öğrencisi oluşturmuştur. Araştırmada
ölçek olarak Bar-On duygusal zeka ölçeği kullanılmıştır. Araştırma sonucunda
akademik başarı ile duygusal zeka arasında pozitif yönde önemli bir ilişki bulunmuştur.
Köksal’ın (2007) yaptığı araştırma, üstün zekalı öğrencilerin, duygusal zeka
düzeylerini geliştirmek amacıyla bir program hazırlanmış, öğrencilere uygulanarak
programın etkililiği sınanmıştır. Bu amaçla 14 oturumluk “Duygusal Zeka Geliştirme
Programı ” oluşturmuştur. Örneklemi ilköğretim okulu 1. sınıf öğrencilerinden 22
öğrenci oluşturmuştur. Araştırmada 11 öğrenci deney, 11 öğrenci kontrol grubunu
oluşturmuştur. Deney grubundaki öğrencilere “Duygusal Zeka Geliştirme Programı”
uygulanmış, kontrol grubuna ise herhangi bir uygulamada bulunulmamıştır.
Araştırmada veri toplama aracı olarak, Bar-On tarafından geliştirilen ve Köksal (2007)
tarafından Türkçeye uyarlanan, Bar-On Duygusal Zeka Ölçeği Çocuk ve Ergen Formu
kullanılmıştır. Araştırmanın bulgularına göre, üstün zekalı öğrencilere yönelik
hazırlanan duygusal zeka geliştirme programının öğrencilerin duygusal zeka
seviyelerini arttırdığı sonucuna varılmıştır.
Mayer, Perkins, Caruso ve Salovey (2001) yaptıkları araştırmada duygusal zeka ile
üstün yeteneklilik arasındaki ilişkiyi incelemişlerdir. Veri toplama aracı olarak
Duygusal Zeka Ölçeği kullanılmışlardır. Genel zekayı ölçmek için de Peabody Resim-
26
Kelime Ölçeğini kullanılmışlardır. Araştırmada örneklem ergenlik çağındaki 11
öğrenciden oluşmuştur. Araştırma sonucunda duygusal zeka düzeyi yüksek olan
ergenlerin kendilerini daha iyi ifade eden, duygularını yönlendirici olarak görebilen,
sosyal yaşamlarında strese daha dayanıklı bireyler olduğu gözlenmiştir.
Köksal (2003) yaptığı araştırmada ergenlerin duygusal zeka düzeyleri ile karar
verme stratejileri arasındaki ilişkiyi incelemiştir. Araştırmaya 134’ü lise 1, 120’si lise 2,
130’u lise 3. sınıf olmak üzere toplam 384 ergen katılmıştır. Duygusal zeka düzeyini
ölçmek için Duygusal Zeka Ölçeği, karar verme stratejilerini saptamak amacıyla Karar
Verme Stratejileri Ölçeği ve kişisel bilgi formu kullanılmıştır. Araştırmanın sonucunda
duygusal zekanın kız öğrencilerde, erkek öğrencilere oranla daha yüksek olduğu,
duygusal zeka ile mantıklı karar verme arasında anlamlı ilişki olduğu ve bağımlı karar
verme ile duygusal zeka arasında bir ilişki olmadığı bulunmuştur.
Harrod ve Scheer (2005) gençlerin duygusal zeka düzeylerini demografik özellikler
açısından incelemiştir. Araştırmanın örneklemini 16-19 yaş arası 200 genç
oluşturmuştur. Gençlerin 91’i bayan, 109’u erkektir. Araştırmada Bar-On Duygusal
Zeka Çocuk ve Ergen Formu kullanılmıştır. Duygusal zeka düzeyi gençlerin demografik
özellikleri, yaş, cinsiyet, ailelerin eğitim ve gelir düzeyleri ve yaşanılan yer açısından
incelenmiştir. Sonuç olarak duygusal zekanın, kızlarda erkeklerden daha yüksek olduğu,
duygusal zekanın ailenin eğitim düzeyi ve gelir düzeyi ile pozitif yönde ilişkili olduğu
görülmüştür.
Ünsar Fındık, Sadırlı, Erol ve Ünsar (2006) Sağlık Yüksekokulu öğrencilerinin
duygusal zeka düzeylerini ve duygusal zeka düzeylerini etkileyen faktörleri belirlemek
amacıyla bir araştırma yapmışlar. Araştırmanın örneklemini Trakya Üniversitesi Edirne
Sağlık Yüksek Okulu 2005-2006 Öğretim Yılı Güz Döneminde ebelik ve hemşirelik
programında öğrenim gören toplam 316 öğrenci oluşturmuştur. Araştırma sonuçları
Ergin (2000) tarafından Türkçe’ye uyarlanan “Duygusal Zeka Değerlendirme Ölçeği”
ile elde edilmiştir. Araştırma sonuçlarına göre öğrencilerin orta düzeyde duygusal
zekaya sahip olduğu belirlenmiştir.
Otacıoğlu (2007) müzik öğretmen adaylarının akademik ve çalgı başarı düzeyleri ile
duygusal zeka düzeyleri arasındaki ilişkiyi incelemiştir. Araştırmanın çalışma grubunu
27
Marmara Üniversitesi Atatürk Eğitim Fakültesi’nde 2006- 2007 eğitim döneminde
öğrenim gören toplam 80 müzik öğretmeni adayı oluşturmuştur. Verilerin
toplanmasında “Bar-On Duygusal Zeka Ölçeği “kullanılmıştır. Araştırmanın sonucunda
çalışma grubunun akademik-çalgı başarı düzeyleri ve bazı demografik özellikleri ile
Bar-On Duygusal zekâ ölçeği puanları arasında olumlu bir ilişki olduğu belirlenmiştir.
Cinsiyet açısından akademik-çalgı başarı düzeyi ile duygusal zeka düzeyine bakılmış,
çalgı başarı ve duygusal zeka düzeyinde cinsiyet açısından farklılık olmadığı, sınıf
düzeyi arttıkça çalgı başarısının da arttığı ama akademik başarı açısından böyle bir
farklılığın olmadığı gözlenmiştir.
Bender (2006) Resim-iş eğitimi öğrencilerinin duygusal zekaları ve yaratıcı düşünce
yetileri arasında ilişki olup olmadığını saptayabilmek amacıyla bir araştırma yapmıştır.
Örneklem Dokuz Eylül, Gazi ve Pamukkale Üniversitelerinin resim-iş eğitimi anabilim
dalı öğrencilerinden toplam 360 kişiden oluşmuştur. Araştırmada kullanılan ölçekler
Bar-On EQ-i (Bar-On duygusal Zeka Ölçeği), Torrance Yaratıcı Düşünce Testi “Sözel
A” formudur. İstatistiksel analizler sonucunda, öğrencilerin toplam duygusal zeka
düzeyleri ile yaratıcı düşünceleri arasında pozitif ve anlamlı bir ilişki olduğu
bulunmuştur. Ayrıca toplam duygusal zeka düzeyi ile cinsiyet, ailenin kaçıncı çocuğu
olduğu ve aile tutumu arasında anlamlı ilişkiler olduğu gözlenmiştir.
Gürşimşek, Vural, Demirsöz (2008) yaptıkları çalışmada Öğretmen Adaylarının
Duygusal Zekaları İle İletişim Becerileri Arasındaki İlişki araştırmış. Çalışmanın
örneklemini, okulöncesi öğretmenliği eğitimi programından 100, sınıf öğretmenliği
eğitimi programından 100 olmak üzere toplam 200 öğretmen adayı oluşturmuştur.
Öğretmen adaylarına Mumcuoğlu (2002) tarafından Türkçe’ye uyarlanan Bar-on
Duygusal Zekâ Ölçeği ile Ersanlı ve Balcı (1998) tarafından geliştirilen İletişim
Becerileri Envanteri uygulanmıştır. Bu çalışmanın sonucunda öğretmen adaylarının
duygusal zekâları ile iletişim becerileri arasındaki pozitif yönde anlamlı ilişki olduğu
belirlenmiştir.
Taşkın, Taşğın, Başaran ve Taşkın (2010) yaptıkları araştırmada, beden eğitiminde
okuyan öğrencilerin duygusal zekâ düzeylerinin bazı sosyo-demografik özellikler
bakımından incelemişlerdir. Araştırmada beden eğitimi ve spor öğretmenlik,
antrenörlük ve yöneticilik öğrencilerinden olmak üzere toplam 486 öğrenci bu
28
araştırmanın örneklemini oluşturmuştur. Araştırmada, Türkçeye Acar’ın uyarladığı Bar-
On duygusal zekâ anketi uygulanmıştır. Yapılan araştırmada, duygusal zekâya ilişkin
kişisel beceriler, uyumluluk ve kişiler arası beceriler için elde edilen puanlar cinsiyet,
bireysel ve takım sporları bakımından incelendiğinde anlamlı bir farklılık tespit
edilmemiştir. Stresle başa çıkma ve genel ruh durumu için elde edilen puanların,
bireysel ve takım sporları bakımından incelenmesinde de anlamlı bir farklılık tespit
edilmemiştir. Ayrıca stresle başa çıkmada bölümler arasında, genel ruh durumunda da
cinsiyetler arasında anlamlı bir farklılık tespit edilmemiştir. Duygusal zekâya ilişkin,
kişiler arası beceriler, uyumluluk, genel ruh durumu ve kişisel beceri puanları bölümler
bakımından incelendiğinde anlamlı bir farklılık tespit edilmiştir.
Doğan, Kılıç ve Önen (2009) yaptıkları çalışmada öğretmen adaylarının duygusal
zekâ düzeyleri ve etik muhakeme yetenekleri arasında bir ilişki olup olmadığını
araştırmıştır. Araştırmaya 242 kişi katılmıştır. Araştırmada veriler alan yazın taraması
ve anket uygulaması ile toplanmıştır. Anket demografik bilgiler, etik muhakeme
yeteneği ve duygusal zeka olmak üzere üç bölümden oluşmuştur. Öğretmen adaylarının
etik muhakeme yeteneklerinin değerlendirilmesinde Richmond’un (2001; akt. Doğan,
Kılıç, Önen, 2009), Etik Karar Verme Anketi Türkçe’ye uyarlanmıştır. Duygusal Zekâ
Ölçeği de araştırmacılar tarafından geliştirilmiştir. Araştırmada elde edilen bulgulara
göre öğretmen adaylarının duygusal zekâları ve etik muhakeme yetenekleri arasında ele
alınan demografik değişkenlere göre anlamlı farlılıklar oluşturmadığı tespit edilmiştir.
Avşar ve Kaşıkcı (2009) hemşirelik yüksekokulu öğrencilerinde duygusal zeka
düzeyini araştırmışlardır. Araştırmanın örneklemini Atatürk Üniversitesi Hemşirelik
Yüksekokulu 2007-2008 öğretim yılı güz döneminde öğrenim gören 293 öğrenci
oluşturmuştur. Araştırmada veriler, bilgi formu ve Hall (akt. Avşar, Kaşıkcı, 2009)
tarafından geliştirilen , “Duygusal Zeka Değerlendirme Ölçeği” ile elde edilmiştir.
Çalışma sonucunda, öğrencilerin duygusal zeka puan ortalamalarının orta düzeyde
olduğu belirlenmiş. Duygusal zeka düzeyi, son sınıf öğrencilerinde diğer öğrencilerden
yüksek bulunmuştur.
Özyalçın, Oskay, Erdem ve Yılmaz (2008) yaptıkları çalışmada, 4. ve 5. sınıf
öğretmen adaylarının duygusal zekalarını, sınıf düzeyi ve cinsiyet gibi değişkenler
açısından incelemiş ve 5. sınıf öğretmen adaylarının öğretmenlik uygulaması
29
değerlendirme puanları ve duygusal zeka puanları arasında anlamlı bir ilişki olup
olmadığına bakmıştır. Çalışma grubunu 2007-2008 eğitim öğretim yılı bahar döneminde
Hacettepe Üniversitesi Eğitim Fakültesinin Kimya Öğretmenliği bölümüne devam
etmekte olan dördüncü ve beşinci sınıf öğrencilerinden toplam 71 öğrenciden
oluşturmuştur. Araştırmanın verileri, Bar-On tarafından geliştirilen (Bar-On, 1997) ve
Acar (2000, akt. Özyalçın, Oskay, Erdem, Yılmaz, 2008) tarafından Türkçe'ye
uyarlanan Duygusal Zeka Anketi, Öğretmen Adayı Değerlendirme Formu ve öğretmen
adaylarının uygulama okullarındaki ders anlatımlarına ilişkin video kamera görüntüleri
kullanılarak toplanmıştır. Yapılan analizler sonucunda 4. ve 5. sınıf öğrencileri arasında
duygusal zekanın kişilerarası ilişkiler, şartlara ve çevreye uyum, genel ruh hali alt
boyutlarında 4. sınıf öğretmen adaylarının lehine anlamlı farklılık tespit edilmiştir.
Duygusal zeka alt boyutları cinsiyet açısından incelendiğinde ise anlamlı farklılık tespit
edilmemiştir.
Yukarıda özetleri sunulan araştırma bulguları incelendiğinde, bazı araştırmalarda
duygusal zeka düzeyi ile cinsiyet, yaş, doğum sırası, ailenin eğitim ve gelir düzeyi ile
aile tutumu arasında anlamlı ilişkiler olduğu gözlenmiştir. Duygusal zeka düzeyi yüksek
bireylerin kendilerini daha iyi ifade eden, duygularını yönlendirici olarak görebilen,
sosyal yaşamlarında strese daha dayanıklı bireyler olduğu görülmüştür. Duygusal zeka
ile yaratıcılık, mantıklı karar verebilme ve iletişim becerileri arasında anlamlı ilişki
olduğu tespit edilmiştir. Bazı araştırmalarda da duygusal zekâ ile cinsiyet, bireysel ve
takım sporları yeteneği, etik muhakeme yetenekleri bakımından anlamlı bir farklılık
görülmemiştir. Duygusal zekanın, duygusal zeka geliştirme programı ile artabileceği de
gözlenmiştir.
2.2.2. Duygusal Zeka İle İlgili Yetişkinlerle Yapılan Araştırmalar
Yetişkinlerle yapılan çalışmalarda da duygusal zekanın çeşitli değişkenler açısından
ele alınıp, incelendiği görülmektedir. Bu çalışmalar aşağıda özetlenmiştir.
İşmen (2004) yaptığı araştırmada, duygusal zeka ve aile işlevleri arasındaki ilişkiyi
incelemiştir. Araştırmanın örneklemi 274 anne babadan (152 kadın ve 122 erkek)
oluşmuştur. Çalışmada duygusal zeka düzeyini belirlemek için Duygusal Zeka Ölçeği,
aile fonksiyonlarını saptamak için ise Aile Değerlendirme Ölçeği (ADÖ) kullanılmıştır.
30
Sonuçlar incelendiğinde; ADÖ' nün duygusal tepki verebilme alt ölçeği ile Duygusal
Zeka Ölçeği toplam puan ve üç alt boyutu arasında anlamlı ilişki bulunduğu
görülmüştür. Duygusal zekanın ana-babaların yaş ve cinsiyeti açısından farklılaşmadığı
saptanmıştır.
Willard (2006) AIDS hastalarının duygusal zeka düzeyleri ile uygulanan tedaviyle
yaşama bağlılıkları arasındaki ilişkiyi incelemiştir. Örneklemini 49’u erkek 33’ü kadın
olmak üzere toplam 82 kişiden oluşturmuştur. Ölçek olarak Mayer, Salovey ve Caruso
tarafından geliştirilen Duygusal Zeka Testi (MSCEIT) kullanmıştır. Duygusal zeka
düzeyi ile tedaviye bağlılık ve hastalığı kabullenme arasındaki ilişkiye bakılmış,
duygusal zeka düzeyi ile hastalığı kabullenip, tedaviye bağlı kalma arasında olumlu
yönde ilişki olduğu gözlenmiştir.
Güllüce (2006) yaptığı araştırmada mesleki tükenmişlik ve duygusal zeka arasındaki
ilişki’yi araştırmıştır. Araştırmanın örneklemini KOBİ’lerde çalışan 68 işletmedeki 122
yönetici oluşturmuştur. Çalışmada, Maslach ve Bar-On’un geliştirdiği Maslach
Tükenmişlik Ölçeği ve Duygusal Katsayı Envanteri yöneticilere uygulanmıştır.
Sonuçta, duygusal zeka ve tükenmişlik arasında negatif yönde anlamlı bir ilişki
bulunmuştur.
Tıkır (2005) ilköğretim okulu müdürlerinin öğretimsel liderlik davranışıyla
duygusal zekaları arasındaki ilişkiyi incelemiştir. Araştırmanın örneklemini 254 sınıf
öğretmeni ve 38 İÖO müdürü oluşmuştur. Araştırmada Gümüşeli’nin(1996, Akt. Tıkır,
2005) Öğretimsel Liderlik Anketi ile çalışma amaçlı yeni bir Duygusal Zeka Anketi
geliştirilerek örnekleme uygulanmıştır. Çalışmada geliştirilen Duygusal Zeka Anketi
dört faktöre ayrılmıştır. Bu faktörler öz bilinç, öz yönetim, sosyal bilinç ve ilişki
yönetimidir. Araştırma sonucunda sınıf öğretmenleri ve İÖO müdürlerinin, öğretimsel
liderlik davranışlarıyla duygusal zeka arasındaki ilişkinin “yüksek” düzeyde olduğu
tespit edilmiştir.
Cingisiz ve Murat’ın (2010) yaptıkları araştırmanın amacı, evlenmek için
birbirlerini tercih eden çiftlerin duygusal zekâ düzeylerini, bireylerin yaşları,
cinsiyetleri, eğitim düzeyleri, meslekleri ve evlenme biçimleri gibi değişkenler
açısından incelemek ve evlenmek için birbirlerini tercih eden çiftlerin evlenecekleri kişi
31
ile kendi duygusal zekâ düzeyleri arasında anlamlı bir ilişkinin olup olmadığının ortaya
koymaktır. Araştırmanın çalışma grubu Gaziantep ili, Şehitkamil Belediyesi’ne
evlenmek için başvuru yapan 46 nişanlı çiftten oluşmuştur. Çiftlere gönüllülük esasına
dayalı olarak Hall tarafından geliştirilen ve Ergin (2000) tarafından Türkçe’ye
uyarlanan Duygusal Zekâ Değerlendirme Ölçeği uygulanmıştır. Araştırma sonucu,
kişilerin duygusal zekâ düzeylerinin eğitim düzeyine göre farklılaştığını; eğitim düzeyi
arttıkça duygusal zekâ düzeyinin de arttığını ve özelikle de ortaokul mezunları ile
üniversite mezunları arasında anlamlı farklılığın olduğunu ortaya koymuştur. Araştırma
sonucunda duygusal zekâ ile cinsiyet, yaş, meslek ve evlenme biçimi arasında anlamlı
bir farklılık bulunmamıştır. Evlenmek için birbirini tercih eden çiftlerden evlenecekleri
kişi ile kendi duygusal zekâ düzeyleri arasında yüksek düzeyde bir korelasyon
bulunmuştur.
Cavallo ve Brienza (2008) Duygusal Zeka ve liderlik arasındaki ilişkiyi
incelemişler. Araştırmanın örneklemini Johnson&Johnson firmasından seçilen 358
idareci ve 140 iş-gören oluşturmuştur. Araştırmada Goleman ve Boyatsız’ın geliştirdiği
Duygusal Zeka Ölçeği kullanılmıştır. Araştırma sonucunda performansı yüksek olan
yöneticilerin diğer yöneticilere oranla daha fazla duygusal yeterliliğe sahip olduğu
görülmüştür (www.eiconsortium.org/jj_ei_study).
Radhakrishnan (2009) yaptığı araştırmada duygusal zeka ve liderlik uygulamaları
arasındaki ilişkiyi incelemiştir. Araştırmanın örneklemini Güney Hindistan’da kamuda
çalışan 256 yönetici oluşturmuştur. Araştırmada çalışma amaçlı geliştirilen anket
kullanılmıştır. Sonuçta duygusal zeka ile liderlik uygulamaları arasında önemli bir ilişki
bulunmuştur.
Köroğlu (2006) yaptığı araştırmada, sınıf rehber öğretmenlerinin algılarına göre
psikolojik danışmanların duygusal zeka düzeyini, çeşitli değişkenler açısından
incelemiştir. Veriler araştırmacı tarafından geliştirilen Duygusal Zeka Ölçeği ile elde
edilmiştir. Araştırmanın örneklemini 424 sınıf rehber öğretmeni ve 41 psikolojik
danışman oluşturmuştur. Araştırma sonucunda sınıf rehber öğretmenlerinin, psikolojik
danışmanların duygusal zeka düzeylerine ilişkin genel algıları ve duygusal zekanın alt
boyutlarına (özbilinç, duyguları yönetme, empati, motivasyon ve sosyal beceriler)
ilişkin algıları orta düzeydedir. Bu düzey ölçekte “kararsızım” derecesine denk
32
gelmektedir. Sınıf rehber öğretmenlere ait branş, cinsiyet ve görev yaptıkları eğitim
kademesi değişkenlerinin, psikolojik danışmanların duygusal zeka düzeylerine ve alt
boyutlarına ilişkin algıları üzerinde anlamlı bir etkisinin olmadığı görülmüştür.
Psikolojik danışmanların mezun oldukları alan, yaş, cinsiyet (motivasyon alt boyutu
hariç) ve görev yaptığı eğitim kademesine göre duygusal zeka düzeylerine ve alt
boyutlarına ilişkin, sınıf rehber öğretmenlerinin algıları arasında farklılık görülmemiştir.
Yukarıda özetleri sunulan araştırmalara göre; eğitim düzeyi arttıkça duygusal zekâ
düzeyinin de arttığı, duygusal yeterlilik arttıkça iş hayatındaki performansında arttığı,
duygusal zeka ile hastalığın kabullenilmesi ve tedaviye bağlı kalma arasında ve
duygusal zeka ile öğretimsel liderlik arasında pozitif bir ilişkinin olduğu saptanmıştır.
Yapılan araştırmalarda duygusal zekanın ana-babaların yaş ve cinsiyeti açısından
farklılaşmadığı, duygusal zeka ile tükenmişlik arasında negatif yönde ilişkinin olduğu,
duygusal zekâ ile cinsiyet, yaş, meslek ve evlenme biçimi arasında anlamlı bir
farklılığın olmadığı görülmüştür. Sınıf rehber öğretmenlerinin, psikolojik danışmanların
duygusal zeka düzeylerine ilişkin yeterlilik konusunda kararsız oldukları görülmüştür.
Sınıf rehber öğretmenlerinin psikolojik danışmanlarla ilgili duygusal zeka düzeyi
algılarında cinsiyet, yaş, branş gibi değişkenler açısından farklılık olmadığı
görülmüştür.
BÖLÜM III
YÖNTEM
Bu bölümde araştırmanın modeli, evren ve örneklemi, veri toplama araçları,
verilerin toplanması ve verilerin analizine ilişkin bilgiler sunulmuştur.
3.1. Araştırma Modeli
Bu araştırma, ilköğretim 6. 7.ve 8. sınıf öğrencilerinin duygusal zeka düzeyleri ile
ana-baba tutumları, sınıf düzeyi ve cinsiyet arasındaki ilişkiyi belirlemeye yönelik
karşılaştırmalı ilişkisel tarama modelinde betimsel bir çalışmadır. Araştırmanın bağımlı
33
değişkeni duygusal zekanın alt boyutları, bağımsız değişkenler ise ana-baba tutumları,
cinsiyet ve sınıf düzeyidir.
3.2. Evren ve Örneklem
Araştırmanın çalışma evrenini 2009-2010 eğitim öğretim yılında Adana İli
Çukurova İlçesinde öğrenim gören 6. 7. ve 8. sınıf öğrencileri oluşturmaktadır.
Araştırmanın amacı, veri toplama kolaylığı ve maliyeti açısından “Kolay ulaşılabilir
küme örnekleme” yöntemi ile okullar seçilerek, orta sosyo-ekonomik düzeye sahip bu
ilköğretim okullarında öğrenim gören, 6. 7. ve 8. sınıfta okuyan 603 öğrenci örneklemi
oluşturmuştur. Bu öğrencilerin okullara göre dağılımları Tablo 1’de verilmiştir.
Tablo 1
Örnekleme Alınan Öğrencilerin Okullara Göre Dağılımı
OKULLAR n %
Tabipler Odası İ.Ö.O. 128 21,3
Hacı Nazım Turgut İ.Ö.O. 170 28,2
Buhara İ.Ö.O. 102 16,9
Recep Birsin Özen İ.Ö.O. 108 17,9
Emine Nabi Menemencioğlu İ.Ö.O. 95 15,7
Toplam 603 %100
Araştırmaya Tabipler Odası İlköğretim Okulu’ndan 128 (%21,3), Hacı Nazım
Turgut İlköğretim Okulu’ndan 170 (%28,2), Buhara İlköğretim Okulu’ndan 102
(%16,9), Recep Birsin Özen İlköğretim Okulu’ndan 108 (%17,9) ve Emine Nabi
Menemencioğlu İlköğretim Okulu’ndan 95 (%15,7) öğrenci katılmıştır.
Araştırmaya katılan öğrencilerin sınıf düzeyi ve cinsiyete göre dağılımı Tablo 2’de
yer almaktadır.
Tablo 2
Örneklemi Oluşturan Öğrencilerin Cinsiyete ve Sınıf Düzeyi Dağılımları
Cinsiyet Kız Erkek Toplam
34
Sınıf
Düzeyi
n % n % n %
6. Sınıf 130 45,0 155 49,4 285 47,3
7 .Sınıf 62 21,5 73 23,2 135 22,4
8. Sınıf 97 33,6 86 27,4 183 30,3
Toplam 289 100,0 314 100,0 603 100,0
Tablo 2’de görüldüğü gibi örneklemde kız öğrencilerin % 45’i 6. sınıf , % 21,5’i 7.
sınıf ve % 33,6’sı da 8. sınıf öğrencilerinden oluşmaktadır. Erkek öğrencilerin % 49,4’ü
6. sınıf, % 23,2’si 7. sınıf ve % 27,4’ü de 8. sınıf öğrencilerinden oluşmaktadır. Ölçek
uygulamaları sırasında, uygulama yapılan okullarda ölçeğin uygulanacağı sınıflar okul
idarecileri tarafından belirlendiğinden 6., 7. ve 8. sınıf öğrenci oranlarında farklılık
oluşmuştur.
3.3. Araştırmada Kullanılan Veri Toplama Araçları
Çalışmada Bar-On Duygusal Zeka Ölçeği Çocuk ve Ergen Formu ve Ana Baba
Tutum Ölçeği kullanılmıştır. Bu ölçeklere ilişkin bilgiler aşağıda verilmiştir.
3.3.1. Bar-On Duygusal Zeka Ölçeği Çocuk ve Ergen Formu (EQ-i (YV))
Bar-On ve Parker tarafından geliştirilen, Bar-On Duygusal Zeka Ölçeği-Çocuk ve
Ergen Formu ölçeği 7-18 yaşları arasındaki çocuk ve gençlere uygulanabilmekte ve
toplam 60 maddeden oluşmaktadır. Ölçek Türkçe’ye Köksal (2007) tarafından
uyarlanmıştır. Ölçeğin kapsam geçerliğini sınamak amacıyla Bar-On Duygusal Zeka
Ölçeği Çocuk ve Ergen Formu, orijinal maddeleri ve önerilen Türkçe çevirileri ile
birlikte, toplam 10 uzman görüşüne sunulmuştur. Uzmanların kabul ettikleri ve
düzelttikleri maddeler öneriler doğrultusunda değiştirilmiştir. Denemelik ölçek
formunun ilköğretim öğrencilerine uygulanmasından sonra, her madde ile ölçek
puanları arasındaki korelasyonları temel alan madde analizi işlemleri yapılmıştır.
Ölçekte yer alan maddelerin güvenilir sonuç verdiği görülmüştür. Ölçeğin Cronbach
Alfa güvenirlik katsayısı 0.91 olarak hesaplamıştır. Alt ölçeklerin Cronbach Alfa
güvenirlik katsayıları; bireylerarası alt ölçeği için .80, bireyiçi alt ölçeği için .62, stres
yönetimi alt ölçeği için .68, uyum alt ölçeği için .85, genel ruh hali alt ölçeği için .85 ve
35
olumlu etki alt ölçeği için .63’dür. Maddeler beni az tanımlıyor ile beni çok tanımlıyor
arasında değişen 4’lü likert tipinde değerlendirilmektedir. Ölçekte, 6, 15, 21, 26, 28, 35,
37, 46, 49, 53, 54 ve 58 numaralı maddeler olumsuz ifadeler oldukları için ters
puanlanmaktadırlar. Ölçme aracının uygulama süresi ortalama 20-25 dakikadır (Köksal,
2007).
Ölçeğin alt boyutlarından yüksek puan alan bireylerin özellikleri kısaca şu şekilde
ifade edilebilir (Köksal, 2007).
• Bireyiçi (Intrapersonel): Birey duygularının farkındadır, aynı zamanda kendi
duygu ve ihtiyaçlarını ifade edebilme yeterliğine sahiptir. Ölçekte bireyiçi alt
ölçeğini kapsayan 6 madde bulunmaktadır.
• Bireylerarası (Interpersonel): Birey, kişilerarası ilişkileri korumada başarılıdır.
İyi dinleyicidir ve başkalarının duygularını anlamada ve takdir etmede iyidir.
Ölçekte bireylerarası alt ölçeğini kapsayan 12 madde bulunmaktadır.
• Uyum (Adaptability): Birey, esnek, gerçekçi ve değişikliklerle başa çıkmada
etkilidir. Gündelik yaşam problemleriyle baş etmede, olumlu yollar bulmada
başarılıdır. Ölçekte uyum alt ölçeğini kapsayan 10 madde bulunmaktadır.
• Stres Yönetimi (Stres Management): Birey genelde sakindir ve baskı altında
dahi iyi çalışabilir. Nadiren dürtüsel davranır. Stresli bir duruma duygusal bir
patlamayla cevap vermez. Ölçekte stres yönetimi alt ölçeğini kapsayan 12
madde bulunmaktadır.
• Genel Ruh Hali (General Mood): İyimserdir. Olaylara karşı olumlu bakış açıları
vardır ve onlarla olmaktan mutluluk duyarlar. Ölçekte genel ruh hali alt ölçeğini
kapsayan 14 madde bulunmaktadır.
•Olumlu Etki (Possitive Impression): Bu alt teste yüksek alan bireyler gereğinden
fazla olumlu izlenim bırakmak istemişlerdir. Ölçekte olumlu etki alt ölçeğini
kapsayan 6 madde bulunmaktadır.
•Toplam EQ (Total EQ): Birey, genellikle günlük ihtiyaçlarla baş etmede etkili ve
mutludur.
*Tutarsızlık (Inconsistency Index): Tüm alt ölçeklerden yüksek puan alınması,
ölçeği uygulayan birey yönergeyi anlamamış veya dikkatsiz ve gelişigüzel
işaretlemiş demektir.
3.3.2. Ana Baba Tutum Ölçeği (ABTÖ)
36
Ana-Baba Tutum ölçeği Lamborn, Mounts, Steinberg ve Dornbush(1991, Akt:
Yılmaz, 2000) tarafından geliştirilmiştir. Türkçeye Yılmaz (2000) tarafından
uyarlanmıştır. 26 maddeden oluşan “Anne Baba Tutum Ölçeği”, 3 faktörden
oluşmaktadır. Bunlar Kabul-İlgi, Kontrol-Denetleme ve Psikolojik-Özerkliktir. Ölçme
aracının Kabul-İlgi boyutunda 9 madde, Kontrol-Denetleme boyutunda 8 madde ve
Psikolojik-Özerklik boyutunda da 9 madde bulunmaktadır. Kabul-İlgi boyutu,
çocukların ebeveynlerini ne kadar sevecen, ilgili ve katılımcı olarak algıladıklarını,
Kontrol-Denetleme boyutu, çocukların ebeveynlerini ne kadar kontrollü ve denetleyici
olarak algıladıklarını, Psikolojik-Özerklik boyutu ise ana-babanın demokratik tutumu ne
derece uyguladığı ve çocuğun bireyselliğini ifade konusunda, çocuğu ne kadar
cesaretlendirdiği ile ilgili algısını içermektedir. Ölçme aracının ilköğretim dönemindeki
öğrenciler için devamlılık (test tekrar test) ve iç tutarlılık (Cronbach alfa) katsayıları
sırasıyla, Kabul-İlgi alt ölçeği için .74 ve .60, Kontrol-Denetleme alt ölçeği için .93 ve
.75, Psikolojik-Özerklik alt ölçeği için .79 ve .67’dir.
Kabul-İlgi ve Kontrol-Denetleme boyutlarının kesişmesinden dört anne-baba tutumu
ayırt edilmektedir. Kabul-İlgi ve Kontrol-Denetleme boyutlarında ortancanın üzerinde
puan alanların ebeveynleri “demokratik”, altında puan alanlar ise “ihmalkâr” ana-baba
tutumuna sahip olduğu kabul edilmektedir. Kabul-İlgi boyutunda ortancanın altında ve
“Kontrol-Denetleme” boyutlarında ortancanın üzerinde puan alanların ebeveynleri
“otoriter” ana-baba tutumuna sahip olduğu kabul edilmektedir. Kabul-İlgi boyutunda
ortancanın üzerinde ve Kontrol-Denetleme boyutlarında ise ortancanın altında puan alan
çocukların ebeveynleri “müsamahakâr” ana-baba tutumuna sahip olduğu kabul
edilmektedir. Psikolojik-özerklik boyutu, değerlendirme kategorik olarak (otoriter-
müsamahakar-demokratik-ihmalkar) yapıldığı için, değerlendirmeye alınmamıştır. Eğer
değerlendirme boyut bazında yapılacaksa (özerklik, kabul ve kontrol) psikolojik
özerklik boyutu da değerlendirmeye dahil edilmektedir (Yılmaz, 2000).
Sadece Kontrol-Denetleme boyutunun ilk iki maddesi 7 dereceli, diğer maddeleri ise
3 derecelidir. Diğer boyuttaki maddeler dörtlü likert tipindedir. Ölçeğin 1, 3, 5, 7, 9, 11,
13, 15, 17 numaralı dokuz maddesi Kabul-İlgi boyutunu; 2, 4, 6, 8, 10, 12, 14, 16, 18
numaralı dokuz maddesi Psikolojik-Özerlik boyutunu; 19, 20, 21, 22, 23, 24, 25, 26
numaralı sekiz maddesi Kontrol-Denetleme boyutunu oluşturmaktadır.
Değerlendirmede, tek numaralı maddeler aynen alınmıştır (Kabul-İlgi boyutu),
37
Psikolojik-Özerklik boyutu için ise değerlendirmede çift numaralı maddeler tersten
puanlanır, sadece 12. madde tersten puanlanmaz. Kontrol-Denetleme boyutuna ait ilk
iki madde ‘hayır’ cevabı için 7, ‘istediğim saate kadar’ cevabı için 1 olacak şekilde, 1
ile 7 arasında puanlanmıştır. 21. sorudan itibaren ise “hiç çaba göstermez” cevabı için 1,
“çok az çaba gösterir” cevabı için 2 ve “çok çaba gösterir” cevabı için 3 olacak şekilde
puanlanmıştır (Yılmaz, 2000).
3.4. Verilerin Toplanması
Bu araştırmanın verileri, 2009-2010 eğitim öğretim yılının bahar döneminde
toplanmıştır. Araştırmada veri toplamak amacıyla ölçme araçlarının uygulanabilmesi
için Ç.Ü. Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü aracılığıyla Valilik Makamından gerekli
izinler alınmıştır. Gerekli izinler alındıktan sonra örneklemi oluşturan okullara gidilmiş,
veri toplama işlemi sınıf ortamında ve gruplar halinde araştırmacı tarafından
gerçekleştirilmiştir. Her bir uygulama ortalama 50 dakika sürmüştür.
3.5. Verilerin Analizi
Araştırmada veri toplama işlemi tamamlandıktan sonra veriler SPSS 11.5 istatistik
paket programına girilmiş ve istatistiksel çözümlemeler bu program ile
gerçekleştirilmiştir. Önce duygusal zeka alt ölçek puanlarının kendi aralarındaki
korelasyon değerlerine bakılmış ve korelasyon katsayıları 0.09 ile 0.50 arasında
değiştiği görülmüştür. Bu değerlere bakılarak bağımsız değişkenlere göre her bir alt
ölçeğin puanlarının farklılaşıp farklılaşmadığının iki faktörlü varyans analizi tekniğiyle
incelenmesine karar verilmiştir. Ergenlerin duygusal zeka düzeylerinin ana-baba tutumu
ve sınıf düzeyine göre ve ana-baba tutumu ile cinsiyete göre farklılaşıp
farklılaşmadığını belirlemek amacıyla iki faktörlü Varyans Analizi uygulanmıştır.
Anlamlı farkın bulunduğu durumlarda farklılığın kaynağını tespit için LSD testi
uygulanmıştır. Önemlilik düzeyi .05 olarak alınmıştır.
38
BÖLÜM IV
BULGULAR
Bu bölümde istatistiksel analizler sonucu elde edilen duygusal zeka alt ölçeklerinin
ana-baba tutumları ile sınıf düzeyi ve cinsiyete ilişkin bulgulara yer verilmiştir.
4.1. Anne-Baba Tutumları ve Sınıf Düzeyine İlişkin Bulgular
Bu başlıkta ana-baba tutumları ve sınıf düzeyine göre Duygusal Zeka Ölçeği’nin alt
ölçeklerine ilişkin bulgular verilmiştir.
Bireyiçi Zeka: Öğrencilerin ana-baba tutumları ve sınıf düzeyine göre Duygusal Zeka
Ölçeği’nin Bireyiçi alt ölçeğinden aldıkları puanların aritmetik ortalama ve standart
sapma değerleri Tablo 3’de verilmiştir.
39
Tablo 3
Öğrencilerin Ana-Baba Tutumu ve Sınıf Düzeyine Göre Duygusal Zeka Ölçeği Bireyiçi
Alt Ölçeği Düzeyi X , S ve n Değerleri
Puan aritmetik ortalamalarına bakıldığında en yüksek ortalamanın müsamahakar
ana-baba tutumuna sahip 8. sınıf öğrencilerine ait olduğu görülmektedir. En düşük puan
ortalaması ise ihmalkar ana-baba tutumuna sahip 7. sınıf öğrencilerine aittir. Ana-baba
tutumları ve sınıf düzeyine göre öğrencilerin puan ortalamaları arasında fark olup
olmadığını anlamak için iki faktörlü Varyans Analizi uygulanmış ve sonuçları Tablo
4‘de gösterilmiştir.
Tablo 4
Öğrencilerin Ana-Baba Tutumu ve Sınıf Düzeyine Göre Duygusal Zeka Ölçeği Bireyiçi
Alt Ölçeği Puanlarının Varyans Analizi Sonuçları
Varyansın Kaynağı KT Sd KO F P
Ana-Baba Tutumu 236,60 3 78,868 5,665 ,001
Sınıf Düzeyi 90,887 2 45,444 3,264 ,039
Ana-Baba Tutumu x
Sınıf Düzeyi
111,634 6 18,606 1,337 ,239
Hata 8227,207 591 13,921
Toplam 8704,829 602
Analiz sonuçlarına göre ana-baba tutumu (F=5.665; p<.05) ve sınıf düzeyine göre
(F=3.264; p<.05) öğrencilerin Bireyiçi Duygusal Zeka puanları arasında anlamlı
farklılığın olduğu görülmektedir. Ana-baba tutumu ve sınıf düzeyinin etkileşimine göre
Sınıf Düzeyi 6. Sınıf 7. Sınıf 8. Sınıf Toplam
Ana-baba
Tutumu
n
X
s
n
X
s
n
X
s
n
X
s
Demokratik 126 15,66 4,30 57 15,02 3,50 50 15,74 3,15 233 15,52 3,84
İhmalkar 54 14,32 3,32 24 13,79 3,62 51 13,82 3,07 129 14,02 3,26
Otoriter 56 14,86 3,69 30 14,97 3,86 47 15,51 3,68 133 15,11 3,71
Müsamahakar 49 15,92 3,85 24 14,33 4,11 35 17,54 4,08 108 16,09 4,12
Toplam 285 15,29 3,94 135 14,67 3,67 183 15,49 3,66 603 15,21 3,80
40
ise öğrencilerin puanları arasında anlamlı farklılık bulunmamıştır (F= 1.337; p>.05).
Farkın kaynağına LSD testi ile bakılmış ve müsamahakar ( X =15,93), demokratik
( X =15,47) ve otoriter ( X =15,11) ana-baba tutumuna sahip öğrencilerin ihmalkar
( X =13.98) ana-baba tutumuna sahip öğrencilerden daha yüksek puan ortalamasına
sahip oldukları görülmüştür. Sınıf düzeyine göre ise 8. sınıf öğrencilerinin puan
ortalamasının ( X = 15,65) 7.sınıf ( X = 14.52) öğrencilerinden daha yüksek olduğu
gözlenmiştir.
Bireylerarası Zeka: Öğrencilerin ana–baba tutumları ve sınıf düzeyine göre aldıkları
Duygusal Zeka Ölçeği Bireylerarası Alt Ölçeği puanlarının aritmetik ortalama ve
standart sapma değerleri Tablo 5’de gösterilmiştir.
Tablo 5
Öğrencilerin Ana-Baba Tutumu ve Sınıf Düzeyine Göre Duygusal Zeka Ölçeği
Bireylerarası Alt Ölçeği Düzeyi X , S ve n Değerleri
Öğrencilerin ana-baba tutumu ve sınıf düzeyine göre Duygusal Zeka Ölçeği’nin
Bireylerarası alt ölçeği puan aritmetik ortalamalarına bakıldığında demokratik ana-baba
tutumuna sahip 6. sınıf öğrencilerinin en yüksek ortalamaya sahip olduğu, İhmalkar
Sınıf Düzeyi 6. Sınıf 7. Sınıf 8. Sınıf Toplam
Ana-baba
Tutumu
n
X
s
n
X
s
n
X
s
n
X
s
Demokratik 126 40,71 5,40 57 40,65 4,73 50 39,72 5,25 233 40,49 5,21
İhmalkar 54 36,61 5,35 24 35,30 6,44 51 35,67 6,26 139 35,99 5,91
Otoriter 56 39,27 5,68 30 38,53 5,39 47 39,38 5,83 133 39,14 5,64
Müsamahakar 49 38,65 4,91 24 37,58 6,70 35 38,66 4,96 108 38,42 5,33
Toplam 285 39,30 5,55 135 38,68 5,87 183 38,30 5,85 603 38,86 5,72
41
ana-baba tutumuna sahip 7. sınıf öğrencilerinin en düşük puan aritmetik ortalamasına
sahip olduğu görülmektedir. Ana-baba tutumları ve sınıf düzeyine göre öğrencilerin
puan ortalamaları arasında fark olup olmadığını anlamak için iki faktörlü Varyans
Analizi uygulanmış ve sonuçları Tablo 6’da verilmiştir.
Tablo 6
Öğrencilerin Ana-Baba Tutumu ve Sınıf Düzeyine Göre Duygusal Zeka Ölçeği
Bireylerarası Alt Ölçeği Puanlarının Varyans Analizi Sonuçları
Varyansın Kaynağı KT Sd KO F P
Ana-Baba Tutumu 1489,999 3 496,66 16,415 ,000
Sınıf Düzeyi 55,712 2 27,856 ,921 ,399
Ana-Baba Tutumu x
Sınıf Düzeyi 65,882 6 10,980 ,363 ,902
Hata 17882,278 591 30,258
Toplam 1489,999 60,32
Analiz sonuçlarına göre ana-baba tutumu bakımından (F=16,415; p<.05)
öğrencilerin Bireylerarası duygusal zeka puanları arasında anlamlı farklılığın olduğu
görülmektedir. Sınıf düzeyi (F=,921; p<.05) ve ana-baba tutumu ile sınıf düzeyinin
etkileşimine göre (F=,363; p>.05) öğrencilerin puanları arasında anlamlı farklılık
bulunmamıştır. Gözlenen farkın kaynağına bakıldığında demokratik ( X =40,36) ana-
baba tutumuna sahip öğrencilerin en yüksek puan ortalamasına sahip olduğu
görülmektedir. Ayrıca otoriter ( X =39,06) ve müsamahakar ( X =38,29) ana-baba
tutumuna sahip öğrencilerin puan ortalamalarının ihmalkar ( X =35,86) ana-baba
tutumuna sahip öğrencilerden yüksek olduğu gözlenmiştir.
Stres Yönetimi: Öğrencilerin ana-baba tutumları ve sınıf düzeyine göre Duygusal
Zeka Ölçeği Stres Yönetimi alt ölçeğinden aldıkları puanların aritmetik ortalama ve
standart sapma değerleri Tablo 7’de yer almaktadır.
Tablo 7
Sınıf Düzeyi 6. Sınıf 7. Sınıf 8. Sınıf Toplam
42
Öğrencilerin Ana-Baba Tutumu ve Sınıf Düzeyine Göre Duygusal Zeka Ölçeği Stres
Yönetimi Alt Ölçeği Düzeyi X , S ve n Değerleri
Tablodaki değerler incelendiğinde puan aritmetik ortalaması en yüksek olan grubu
demokratik ana-baba tutumuna sahip 7. sınıf öğrencilerinin olduğu, en düşük puan
ortalamasının da otoriter ana-baba tutumuna sahip 6. sınıf öğrencilerine ait olduğu
görülmektedir. Ana-baba tutumları ve sınıf düzeyine göre öğrencilerin puan
ortalamaları arasında anlamlı farkın olup olmadığını anlamak için iki faktörlü Varyans
Analizi uygulanmış ve sonuçları Tablo 8‘de gösterilmiştir.
Ana-baba
Tutumu
n
X
s
n
X
s
n
X
s
n
X
s
Demokratik 126 32,42 7,32 57 32,72 6,78 50 31,30 7,68 233 32,25 7,22
İhmalkar 54 30,43 6,04 24 31.00 6,21 51 30,92 7,49 129 30,71 6,62
Otoriter 56 29,88 6,15 30 31,10 6,37 47 30,62 7,29 133 30,41 6,57
Müsamahakar 49 32,45 6,41 24 32,38 6,51 35 30,66 7,04 108 31,85 6,62
Toplam 285 31,55 6,75 135 32.00 6,52 183 30,89 7,35 603 31,45 6,88
43
Tablo 8
Öğrencilerin Ana-Baba Tutumu ve Sınıf Düzeyine Göre Duygusal Zeka Ölçeği Stres
Yönetimi Alt Ölçeği Puanlarının Varyans Analizi Sonuçları
Varyansın Kaynağı KT Sd KO F P
Ana-Baba Tutumu 269,081 3 89,694 1,899 ,129
Sınıf Düzeyi 58,877 2 29,439 ,623 ,537
Ana-Baba Tutumu x
Sınıf Düzeyi 117,191 6 19,532 ,413 ,870
Hata 27921,003 591 47,244
Toplam 28476,998 602
Analiz sonucuna göre ana-baba tutumuna (F=1,899; p>.05), sınıf düzeyine göre (F=
,623; p>.05) ve anne-baba tutumu ve sınıf düzeyinin etkileşimine göre (F= ,413; p>.05)
öğrencilerin puanları arasında anlamlı farklılık olmadığı bulunmuştur.
Uyum: Öğrencilerin ana-baba tutumları ve sınıf düzeyine göre Duygusal Zeka
Ölçeği Uyum Alt Ölçeğinden aldıkları puanların aritmetik ortalama ve standart sapma
değerleri Tablo 9’da yer almaktadır.
Tablo 9
Öğrencilerin Ana-Baba Tutumu ve Sınıf Düzeyine Göre Duygusal Zeka Ölçeği Uyum
Alt Ölçeği Düzeyi X , S ve n Değerleri
Tablo 9‘da görüldüğü üzere puan ortalaması en yüksek olan demokratik ana-baba
tutumuna sahip 7. sınıf öğrencileri, puan ortalaması en düşük olan ise ihmalkar ana-
baba tutumuna sahip 7. sınıf öğrencileridir. Ana-baba tutumları ve sınıf düzeyine göre
Sınıf Düzeyi 6. Sınıf 7. Sınıf 8. Sınıf Toplam
Ana-baba
Tutumu
n
X
s
n
X
s
n
X
s
n
X
s
Demokratik 126 30,67 6,08 57 30,72 5,04 50 28,32 5,14 233 30,18 5,71
İhmalkar 54 28,56 6,43 24 24,46 6,57 51 25,26 6,52 129 26,47 6,69
Otoriter 56 28,21 6,32 30 28,73 6,66 47 26,28 5,80 133 27,65 6,26
Müsamahakar 49 29,65 6,09 24 28,54 6,58 35 29,09 6,81 108 29,22 6,39
Toplam 285 29,61 6,25 135 28,78 6,33 183 27,08 6,20 603 28,66 6,34
44
öğrencilerin puan ortalamalarının farklılık gösterip göstermediğini anlamak için iki
faktörlü Varyans Analizi uygulanmış ve sonuçları Tablo 10‘da gösterilmiştir.
Tablo 10
Öğrencilerin Ana-Baba Tutumu ve Sınıf Düzeyine Göre Duygusal Zeka Ölçeği Uyum
Alt Ölçeği Puanlarının Varyans Analizi Sonuçları
Varyansın Kaynağı KT Sd KO F P
Ana-Baba Tutumu 1156,033 3 385,34 10,334 ,000
Sınıf Düzeyi 443,588 2 221,79 5,948 ,003
Ana-Baba Tutumu x
Sınıf Düzeyi 322,466 6 53,744 1,441 ,196
Hata 22038,811 591 37,291
Toplam 24156,252 602
Tablo 10’u incelediğimizde Duygusal Zeka Uyum Alt Ölçeği puanlarının analizi
sonuçlarına göre ana-baba tutumu (F=10,334; p<.05) ve sınıf düzeyine göre (F=5,948;
p<.05) puanlar arasında anlamlı farklılığın olduğu, ana-baba tutumu ve sınıf düzeyinin
etkileşimine göre ise öğrencilerin puanları arasında anlamlı farklılık olmadığı
görülmektedir (F=1,441; p>.05). LSD testi sonuçlarına göre, demokratik ( X =29,9),
otoriter ( X =27,74) ve müsamahakar ( X =29,09) ana-baba tutumuna sahip olan
öğrencilerin puan ortalamalarının ihmalkar ( X =26.08) ana-baba tutumuna sahip
öğrencilerin puan ortalamasından yüksek olduğu görülmüştür. Ayrıca demokratik
( X =29,9) ana-baba tutumuna sahip öğrencilerin puan ortalamalarının otoriter
( X =27,74) ana-baba tutumuna sahip öğrencilerin puan ortalamalarından yüksek olduğu
gözlenmiştir. Sınıf düzeyine göre farkın ise 6. sınıf öğrenciler ( X =29.27) ile 8. sınıf
( X =27.22) öğrenciler arasında olduğu, 6. sınıf öğrencilerin puan ortalamalarının daha
yüksek olduğu görülmüştür.
Genel Ruh Hali: Öğrencilerin ana-baba tutumları ve sınıf düzeyine göre Duygusal
Zeka Ölçeği Genel Ruh Hali Alt Ölçeğinden aldıkları puanların aritmetik ortalama ve
standart sapma değerleri Tablo 11’de gösterilmiştir.
45
Tablo 11
Öğrencilerin Ana-Baba Tutumu ve Sınıf Düzeyine Göre Duygusal Zeka Ölçeği Genel
Ruh Hali Alt Ölçeği Düzeyi X , S ve n Değerleri
Duygusal Zeka Ölçeği’nin Genel Ruh Hali Alt Ölçeği puan aritmetik ortalamalarına
bakıldığında, en yüksek ortalamanın demokratik ana-baba tutumuna sahip 6. sınıf
öğrencilerine ait olduğu gözlenmektedir. En düşük puan ortalamasının ise ihmalkar ana-
baba tutumuna sahip 8. sınıf öğrencilerine ait olduğu görülmektedir. Ana-baba tutumları
ve sınıf düzeyine göre öğrencilerin puan ortalamaları arasında fark olup olmadığını
anlamak için iki faktörlü Varyans Analizi uygulanmış ve sonuçları Tablo 12‘de
sunulmuştur.
Tablo 12
Öğrencilerin Ana-Baba Tutumu ve Sınıf Düzeyine Göre Duygusal Zeka Ölçeği Genel
Ruh Hali Alt Ölçeği Puanlarının Varyans Analizi Sonuçları
Varyansın Kaynağı KT Sd KO F P
Ana-Baba Tutumu 2138,972 3 712,99 16,076 ,000
Sınıf Düzeyi 448,724 2 224,36 5,059 ,007
Ana-Baba Tutumu x
Sınıf Düzeyi 130,901 6 21,817 ,492 ,815
Hata 26211,406 591 44,351
Toplam 29515,612 602
Analiz sonuçlarına göre ana-baba tutumu (F=16,076; p<.05) ve sınıf düzeyine göre
(F= 5,059; p<.05) öğrencilerin Genel Ruh Hali duygusal zeka puanları arasında anlamlı
farklılığın olduğu, ana-baba tutumu ve sınıf düzeyinin etkileşimine göre (F=,492; p>.05)
Sınıf Düzeyi 6. Sınıf 7. Sınıf 8. Sınıf Toplam
Ana-baba
Tutumu
n
X
s
n
X
s
n
X
s
n
X
s
Demokratik 126 47,45 6,29 57 46,07 6,24 50 45,14 5,82 233 46,62 6,23
İhmalkar 54 42,61 6,73 24 41,67 8,25 51 40,90 8,43 129 41,76 7,70
Otoriter 56 44,55 7,08 30 41,23 6,30 47 42,36 7,22 133 43,03 7,05
Müsamahakar 49 47,16 5,63 24 44,88 5,28 35 46,6 6,51 108 46,47 5,87
Toplam 285 45,91 6,69 135 44,00 6,78 183 43,52 7,39 603 44,76 7,00
46
ise öğrencilerin puanları arasında anlamlı farklılığın olmadığı görülmektedir. Ana-baba
tutumuna göre genel ruh hali duygusal zeka puanları arasındaki farkın kaynağına ilişkin
LSD sonuçlarına göre, demokratik ( X =46,22) ve müsamahakar ( X =46,21) ana-baba
tutumuna sahip öğrencilerin puan ortalamalarının, otoriter ( X =42,72) ve ihmalkar
( X =41,7) ana-baba tutumuna sahip öğrencilerin ortalamalarından yüksek olduğu
görülmektedir. Sınıf düzeyine göre ise 6 sınıf ( X =45,45) öğrencilerinin puan
ortalamalarının 7. sınıf ( X =43,46) ve 8. sınıf ( X =43,75) öğrencilerinin puan
ortalamalarından yüksek olduğu saptanmıştır.
Olumlu Etki: Öğrencilerin ana-baba tutumları ve sınıf düzeyine göre Duygusal
Zeka Ölçeği Olumlu Etki Alt Ölçeğinden aldıkları puanların aritmetik ortalama ve
standart sapma değerleri Tablo 13’de gösterilmiştir.
Tablo 13
Öğrencilerin Ana-Baba Tutumu ve Sınıf Düzeyine Göre Duygusal Zeka Ölçeği Olumlu
Etki Alt Ölçeği Düzeyi X , S ve n Değerleri
Tablo incelendiğinde en yüksek aritmetik ortalamaya müsamahakar ana-baba
tutumuna sahip 8. sınıf öğrencilerinin, en düşük puan aritmetik ortalamaya ise ihmalkar
ana-baba tutumuna sahip 8. sınıf öğrencilerinin olduğu görülmektedir. Ana-baba
tutumları ve sınıf düzeyine göre öğrencilerin puan ortalamaları arasında anlamlı fark
olup olmadığını anlamak için iki faktörlü Varyans Analizi uygulanmış ve sonuçları
Tablo 14‘de gösterilmiştir.
Sınıf Düzeyi 6. Sınıf 7. Sınıf 8. Sınıf Toplam
Ana-baba
Tutumu
n
X
s
n
X
s
n
X
s
n
X
s
Demokratik 126 15,42 3,29 57 14,63 3,12 50 14,28 2,71 233 14,98 3,16
İhmalkar 54 14,43 3,12 24 14,21 3,41 51 13,71 3,07 129 14,10 3,15
Otoriter 56 14,77 2,82 30 14,83 3,03 47 14,55 2,90 133 14,71 2,87
Müsamahakar 49 15,14 2,83 24 14,33 2,88 35 15,43 2,91 108 15,10 2,87
Toplam 285 15,06 3,10 135 14,55 3,10 183 14,41 2,94 603 14,75 3,06
47
Tablo 14
Öğrencilerin Ana-Baba Tutumu ve Sınıf Düzeyine Göre Duygusal Zeka Ölçeği Olumlu
Etki Alt Ölçeği Puanlarının Varyans Analizi Sonuçları
Varyansın Kaynağı KT Sd KO F P
Ana-Baba Tutumu 46,282 3 15,427 1,669 ,172
Sınıf Düzeyi 26,589 2 13,294 1,439 ,238
Ana-Baba Tutumu x
Sınıf Düzeyi 45,615 6 7,603 ,823 ,553
Hata 5461,470 591 9,241
Toplam 5628,179 602
Tablo 14‘ de görüldüğü üzere ana-baba tutumu (F=1,669; p>.05), sınıf düzeyi
(F=1,439; p>.05) ve ana-baba tutumu ve sınıf düzeyinin etkileşimine göre (F=,82,
p>.05) öğrencilerin puanları arasında anlamlı farkın olmadığı bulunmuştur.
4.2. Ana-Baba Tutumu ve Cinsiyete Göre Bulgular
Bu başlıkta ana-baba tutumları ve cinsiyete göre Duygusal Zeka Ölçeği’nin alt
ölçeklerine ilişkin bulgulara yer verilmiştir.
Bireyiçi Zeka: Öğrencilerin ana-baba tutumları ve cinsiyete göre Duygusal Zeka
Ölçeği Bireyiçi Alt Ölçeğinden aldıkları puanların aritmetik ortalama ve standart sapma
değerleri Tablo 15’de gösterilmiştir.
48
Tablo 15
Öğrencilerin Ana-Baba Tutumu ve Cinsiyete Göre Duygusal Zeka Ölçeği Bireyiçi Alt
Ölçeği Düzeyi X , S ve n Değerleri Cinsiyet Kız Erkek Toplam Ana-Baba
Tutumu n X s n X s n X s
Demokratik 130 16,14 3,62 103 14,74 3,99 233 15,52 3,84
İhmalkar 50 14,04 3,76 79 14,01 2,93 129 14,02 3,26
Otoriter 72 15,35 4,01 61 14,84 3,34 133 15,11 3,71
Müsamahakar 37 16,81 4,37 71 15,72 3,97 108 16,09 4,12
Toplam 289 15,66 3,92 314 14,79 3,65 603 15,21 3,80
Duygusal Zeka Ölçeği’nin Bireyiçi Alt Ölçeği puan aritmetik ortalaması,
müsamahakar ana-baba tutumuna sahip kız öğrencilerde en yüksek, ihmalkar ana-baba
tutumuna sahip erkek öğrencilerde ise en düşüktür. Ana-baba tutumları ve cinsiyete
göre öğrencilerin puan aritmetik ortalamaları arasında anlamlı farklılık olup olmadığını
incelemek için iki faktörlü Varyans Analizi uygulanmış ve sonuçları Tablo 16‘da
sunulmuştur.
Tablo 16
Öğrencilerin Ana-Baba Tutumu ve Cinsiyete Göre Duygusal Zeka Ölçeği Bireyiçi Alt
Ölçeği Puanlarının Varyans Analizi Sonuçları
Varyansın Kaynağı KT Sd KO F P
Ana-Baba Tutumu 293,572 3 97,857 7,045 ,000
Cinsiyet 75,672 1 75,672 5,448 ,020
Ana-Baba Tutumu x
Cinsiyet 43,357 3 14,452 1,040 ,374
Hata 8265,059 595 13,891
Toplam 8704,829 602
Ana-baba tutumu (F=7,045; p<.05) ve cinsiyete göre (F= 5,448; p<.05) öğrencilerin
Bireyiçi Duygusal Zeka puanları arasında anlamlı farklılığın olduğu, ana-baba tutumu
ve cinsiyet etkileşimine göre ise (F=1,040; p>.05) anlamlı bir farklılığın olmadığı
49
görülmektedir. Gözlenen farkın kaynağına ilişkin LSD testi sonucuna göre, ana-baba
tutumu açısından farkın demokratik ( X = 15.44), otoriter ( X = 15.09) ve müsamahakar
( X =16,27) ana-baba tutumuna sahip öğrencilerin puan ortalamalarının ihmalkar
( X =14.03) ana-baba tutumuna sahip öğrencilerin puan ortalamasından yüksek olduğu
görülmektedir. Ayrıca müsamahakar ( X =16,27) ana-baba tutumuna sahip öğrencilerin
puan ortalamalarının otoriter ( X = 15.09) ana-baba tutumuna sahip öğrencilerin puan
ortalamalarından yüksek olduğu görülmektedir. Cinsiyete göre ise kız öğrencilerin
( X =15.58) puan ortalamasının, erkek öğrencilerin ( X = 14,83) puan ortalamasından
yüksek olduğu bulunmuştur.
Bireylerarası Zeka: Örneklemi oluşturan öğrencilerin ana-baba tutumları ve
cinsiyete göre Duygusal Zeka Ölçeği Bireylerarası Alt Ölçeğinden aldıkları puanların
aritmetik ortalama ve standart sapma değerleri Tablo 17’de gösterilmiştir.
Tablo 17
Öğrencilerin Ana-Baba Tutumu ve Cinsiyete Göre Duygusal Zeka Ölçeği Bireylerarası
Alt Ölçeği Düzeyi X , S ve n Değerleri Cinsiyet Kız Erkek Toplam
Ana-Baba
Tutumu
n X s n X s n X s
Demokratik 130 41,87 4,79 103 38,74 5,20 233 40,49 5,21
İhmalkar 50 37,82 4,8 79 34,84 6,27 129 36.11 5,91
Otoriter 72 40,26 5,39 61 37,82 5,68 133 39,14 5,64
Müsamahakar 37 39,19 5,11 71 38,01 5,44 108 38,42 5,33
Toplam 289 40,43 5,19 314 37,41 5,81 603 38,85 5,72
Analiz sonuçları incelendiğinde puan aritmetik ortalaması en yüksek olan
öğrencilerin demokratik ana-baba tutumuna sahip kız öğrenciler olduğu, ihmalkar ana-
baba tutumuna sahip erkek öğrencilerin ise en düşük puan ortalamasına sahip olduğu
görülmektedir. Ana-baba tutumları ve cinsiyete göre öğrencilerin puan aritmetik
ortalamaları arasında anlamlı farklılık gösterip göstermediğini anlamak için iki faktörlü
Varyans Analizi uygulanmış ve sonuçları Tablo 18‘de sunulmuştur.
50
Tablo 18
Öğrencilerin Ana-Baba Tutumu ve Cinsiyete Göre Duygusal Zeka Ölçeği Bireylerarası
Alt Ölçeği Puanlarının Varyans Analizi Sonuçları
Varyansın Kaynağı KT Sd KO F P
Ana-Baba Tutumu 1274,545 3 424,848 14,934 ,000
Cinsiyet 780,342 1 780,342 27,430 ,000
Ana-Baba Tutumu x
Cinsiyet 70,898 3 23,633 ,831 ,477
Hata 16926,604 595 28,448
Toplam 19701,735 602
Analiz sonucunda ana-baba tutumu (F=14,934; p<.05) ve cinsiyete göre (F= 27,43;
p<.05) öğrencilerin bireyler arası duygusal zeka puanları arasında anlamlı farklılığın
olduğu, ana-baba tutumu ve cinsiyet etkileşimine göre (F=,831; p>.05) öğrencilerin
puanları arasında anlamlı farklılığın olmadığı görülmüştür. Ana-baba tutumuna göre
farkın kaynağına bakıldığında, demokratik ( X =40.3) ana-baba tutumuna sahip
öğrencilerin puan ortalamalarının otoriter ( X =39,04), müsamahakar ( X =38,60) ve
ihmalkar ( X =36.3) ana-baba tutumuna sahip öğrencilerin ortalamasından yüksek
olduğu görülmektedir. Ayrıca otoriter ( X =39,04) ve müsamahakar ( X =38,60) ana-
baba tutumuna sahip öğrencilerin puan ortalamalarının ihmalkar ( X =36.3) ana-baba
tutumuna sahip öğrencilerin puan ortalamasından yüksek olduğu görülmüştür. Cinsiyete
göre ise kız öğrencilerin ( X =39.79) puan ortalamalarının erkek öğrencilerden
( X =37,35) daha yüksek olduğu saptanmıştır.
Stres Yönetimi: Öğrencilerin ana-baba tutumları ve cinsiyete göre Duygusal Zeka
Ölçeği Stres Yönetimi Alt Ölçeğinden aldıkları puanların aritmetik ortalama ve standart
sapma değerleri Tablo 19’da yer almaktadır.
51
Tablo 19
Öğrencilerin Ana-Baba Tutumu ve Cinsiyete Göre Duygusal Zeka Ölçeği Stres
Yönetimi Alt Ölçeği Düzeyi X , S ve n Değerleri Cinsiyet Kız Erkek Toplam
Ana-Baba
Tutumu n X s n X s n X s
Demokratik 130 31,73 7,52 103 33.15 6,83 233 32,34 7,22
İhmalkar 50 29,74 7,11 79 31,34 6,26 129 30,67 6,62
Otoriter 72 29,64 7,20 61 31,41 5,63 133 30,35 6,57
Müsamahakar 37 30,14 6,83 71 32,82 6,35 108 31,78 6,62
Toplam 289 30,63 7,31 314 32,23 6,36 603 31,44 6,88
Öğrencilerin puan aritmetik ortalaması en yüksek olan öğrencilerin demokratik ana-
baba tutumuna sahip erkek öğrenciler olduğu görülmektedir. Otoriter ana-baba
tutumuna sahip kız öğrencilerin ise en düşük puan aritmetik ortalamasına sahip olduğu
görülmektedir. Ana-baba tutumları ve cinsiyete göre öğrencilerin puan aritmetik
ortalamaları arasında fark olup olmadığını anlamak için iki faktörlü Varyans Analizi
uygulanmış ve sonuçları Tablo 20‘de gösterilmiştir.
Tablo 20
Öğrencilerin Ana-Baba Tutumu ve Cinsiyete Göre Duygusal Zeka Ölçeği Stres
Yönetimi Alt Ölçeği Puanlarının Varyans Analizi Sonuçları
Varyansın Kaynağı KT Sd KO F P
Ana-Baba Tutumu 398,605 3 132,868 2,862 ,036
Cinsiyet 460,764 1 460,764 9,924 ,002
Ana-Baba Tutumu x
Cinsiyet 37,126 3 12,375 ,267 ,850
Hata 27626,464 595 46,431
Toplam 28476,998 602
Yapılan analiz sonucunda ana-baba tutumu (F=2,862; p<.05) ve cinsiyete göre
(F=9,924; p<.05) öğrencilerin stres yönetimi duygusal zeka puanları arasında anlamlı
farklılığın olduğu, ana-baba tutumu ve cinsiyet etkileşimine göre (F=,267; p>.05)
öğrencilerin puanları arasında anlamlı farklılığın olmadığı görülmektedir. Fark
52
kaynağına ilişkin LSD testi sonucuna göre; farkın demokratik ana-baba tutumuna sahip
öğrenciler ( X =32.33) ile otoriter ( X =30.49) ve ihmalkar ( X =30,55) ana-baba
tutumuna sahip öğrenciler arasında, demokratik ana-baba tutumuna sahip öğrencilerin
lehine olduğu görülmektedir. Cinsiyete göre erkek öğrencilerin ( X =32,13) puan
ortalamalarının kız öğrencilerin ortalamasından ( X =30,26) yüksek olduğu
görülmektedir.
Uyum: Öğrencilerin ana-baba tutumları ve cinsiyete göre Duygusal Zeka Ölçeği
Uyum Alt Ölçeğinden aldıkları puanların aritmetik ortalama ve standart sapma değerleri
Tablo 21’de sunulmuştur.
Tablo 21
Öğrencilerin Ana-Baba Tutumu ve Cinsiyete Göre Duygusal Zeka Ölçeği Uyum Alt
Ölçeği Düzeyi X , S ve n Değerleri Cinsiyet Kız Erkek Toplam
Ana-Baba
Tutumu n X s n X s n X s
Demokratik 130 30,61 5,06 103 29,63 6,43 233 3018 5,71
İhmalkar 50 26,56 6,50 79 26,42 6,84 129 26,47 6,69
Otoriter 72 28,11 6,27 61 27,25 6,28 133 27,65 6,26
Müsamahakar 37 28,61 6,27 71 29,55 6,47 108 29,22 6,39
Toplam 289 29,10 5,98 314 28,34 6,64 603 28,66 6,34
Uyum Alt Ölçeğinde en yüksek aritmetik ortalamanın demokratik ana-baba
tutumuna sahip kız öğrencilere, en düşük aritmetik ortalamanın ise ihmalkar ana-baba
tutumuna sahip erkek öğrencilere ait olduğu görülmektedir. Ana-baba tutumları ve
cinsiyete göre öğrencilerin puan aritmetik ortalamaları arasında anlamlı farklılık olup
olmadığını incelemek için iki faktörlü Varyans Analizi uygulanmış ve sonuçları Tablo
22‘de yer almaktadır.
53
Tablo 22
Öğrencilerin Ana-Baba Tutumu ve Cinsiyete Göre Duygusal Zeka Ölçeği Uyum Alt
Ölçeği Puanlarının Varyans Analizi Sonuçları
Varyansın Kaynağı KT Sd KO F P
Ana-Baba Tutumu 1226,037 3 408,679 10,694 ,000
Cinsiyet 6,735 1 6,735 ,176 ,675
Ana-Baba Tutumu x
Cinsiyet 69,518 3 23,173 ,606 ,611
Hata 22737,302 595 38,214
Toplam 24156,252 602
Tabloda görüldüğü üzere ana-baba tutumu (F=10,694; p<.05) bakımından Uyum Alt
Ölçeği puanları arasında anlamlı farklılığın olduğu, cinsiyete (F= ,176; p>.05) ve ana-
baba tutumu ile cinsiyet etkileşimine göre (F=,606; p>.05) öğrencilerin puanları
arasında anlamlı farklılığın olmadığı görülmektedir. LSD testi sonucuna göre,
demokratik ( X =30,1) ana-baba tutumuna sahip öğrencilerin puan ortalamalarının
otoriter ( X =27,62), ihmalkar ( X =26.48) ana-baba tutumuna sahip öğrencilerin puan
ortalamasından yüksek olduğu görülmektedir. Ayrıca müsamahakar ( X =29,07) ana-
baba tutumuna sahip öğrencilerin puan ortalamalarının ihmalkar ( X =26.48) ana-baba
tutumuna sahip öğrencilerin puan ortalamasından yüksek olduğu bulunmuştur.
Genel Ruh Hali: Öğrencilerin ana-baba tutumları ve cinsiyete göre Duygusal Zeka
Ölçeği Genel Ruh Hali Alt Ölçeğinden aldıkları puanların aritmetik ortalama ve standart
sapma değerleri Tablo 23’de yer almaktadır.
54
Tablo 23
Öğrencilerin Ana– Baba Tutumu ve Cinsiyete Göre Duygusal Zeka Ölçeği Genel Ruh
Hali Alt Ölçeği Düzeyi X , S ve n Değerleri Cinsiyet Kız Erkek Toplam
Ana-Baba
Tutumu n X s n X s n X s
Demokratik 130 47,58 6,23 103 45,40 6,04 233 46,62 6,23
İhmalkar 50 42,64 7,11 79 41,20 8,05 129 41,76 7,70
Otoriter 72 42,50 6,88 61 43,66 7,24 133 43,03 7,05
Müsamahakar 37 46,35 6,12 71 46,54 5,78 108 46,47 5,87
Toplam 289 45,31 6,93 314 44,26 7,04 603 44,76 7,00
Tablo 23’ü incelediğimizde puan aritmetik ortalaması en yüksek olan öğrencilerin
demokratik ana-baba tutumuna sahip kız öğrenciler, en düşük olan öğrencilerin ise
ihmalkar ana-baba tutumuna sahip erkek öğrenciler olduğu görülmektedir. Ana-baba
tutumları ve cinsiyete göre öğrencilerin puan aritmetik ortalamaları arasında fark olup
olmadığını anlamak için iki faktörlü Varyans Analizi uygulanmış ve sonuçlar Tablo
24‘de gösterilmiştir.
Tablo 24
Öğrencilerin Ana – Baba Tutumu ve Cinsiyete Göre Duygusal Zeka Ölçeği Genel Ruh
Hali Alt Ölçeği Puanlarının Varyans Analizi Sonuçları
Varyansın Kaynağı KT Sd KO F P
Ana-Baba Tutumu 2325,372 3 775,124 17,435 ,000
Cinsiyet 42,968 1 42,968 ,966 ,326
Ana-Baba Tutumu x
Cinsiyet 271,995 3 90,665 2,039 ,107
Hata 26452,393 595 44,458
Toplam 29515,612 602
Ana-baba tutumuna göre (F=17,435; p<.05) Genel Ruh Hali alt ölçeği puanları
arasında anlamlı farklılığın olduğu, cinsiyete (F=,966; p>.05) göre ve ana-baba tutumu
ile cinsiyet etkileşimine göre (F=1,040; p>.05) öğrencilerin puanları arasında anlamlı
farklılığın olmadığı görülmektedir. Farkın kaynağına bakıldığında, demokratik
55
( X =46,49) ve müsamahakar ( X =46.44) ana-baba tutumuna sahip öğrencilerin puan
ortalamalarının otoriter ( X =43,08) ve ihmalkar ( X =41.92) ana-baba tutumuna sahip
öğrencilerin puan ortalamalarından yüksek olduğu görülmektedir.
Olumlu Etki: Örneklemi oluşturan öğrencilerin ana-baba tutumları ve cinsiyete
göre Duygusal Zeka Ölçeği Olumlu Etki Alt Ölçeğinden aldıkları puanların aritmetik
ortalama ve standart sapma değerleri Tablo 25’de sunulmuştur.
Tablo 25
Öğrencilerin Ana – Baba Tutumu ve Cinsiyete Göre Duygusal Zeka Ölçeği Olumlu Etki
Alt Ölçeği Düzeyi X , S ve n Değerleri Cinsiyet Kız Erkek Toplam
Ana-Baba
Tutumu n X s n X s n X s
Demokratik 130 15,10 2,96 103 15,00 3,46 233 15,10 3,16
İhmalkar 50 13,62 2,86 79 14,41 3,30 129 14,10 3,15
Otoriter 72 14,46 2,82 61 15,00 2,93 133 14,71 2,87
Müsamahakar 37 15,41 2,97 71 14,87 2,82 108 15,11 2,87
Toplam 289 14,66 2,95 314 14,82 3,16 603 14,75 3,06
Olumlu Etki Alt Ölçeği puan aritmetik ortalaması en yüksek olanın müsamahakar
ana-baba tutumuna sahip kız öğrenciler olduğu, en düşük puan aritmetik ortalamasına
da ihmalkar ana-baba tutumuna sahip kız öğrencilerin sahip olduğu görülmektedir. Ana-
baba tutumları ve cinsiyete göre öğrenci puanlarının farklılık gösterip göstermediğini
incelemek için iki faktörlü Varyans Analizi uygulanmış ve sonuçları Tablo 26‘da
gösterilmiştir.
56
Tablo 26
Öğrencilerin Ana-Baba Tutumu ve Cinsiyete Göre Duygusal Zeka Ölçeği Olumlu Etki
Alt Ölçeği Puanlarının Varyans Analizi Sonuçları
Varyansın Kaynağı KT Sd KO F P
Ana-Baba Tutumu 94,177 3 31,392 3,387 ,018
Cinsiyet 5,848 1 5,848 ,631 ,427
Ana-Baba Tutumu x
Cinsiyet 28,652 3 9,551 1,030 ,379
Hata 5515,269 595 9,269
Toplam 5628,179 602
Tablodaki değerlere bakıldığında ana-baba tutumuna göre (F=3,387; p<.05)
öğrencilerin olumlu etki alt ölçeği puanları arasında anlamlı farklılığın olduğu
görülmektedir. Cinsiyete (F=,631; p>.05) ve ana-baba tutumu ile cinsiyet etkileşimine
göre (F=1,030; p>.05) öğrencilerin puanları arasında anlamlı farklılık bulunmamıştır.
Farkın kaynağına ilişkin LSD sonuçlarına göre, ana-baba tutumuna göre farkın,
müsamahakar ( X =15.11) ve demokratik ( X =15,10) ana-baba tutumuna sahip
öğrencilerin puan ortalamalarının, ihmalkar ( X =14.10) ana-baba tutumuna sahip
öğrencilerin puan ortalamasından yüksek olduğu görülmektedir.
57
BÖLÜM V
TARTIŞMA VE YORUM
Bu bölümde öğrencilerin duygusal zekalarının ana-baba tutumu, sınıf düzeyi,
cinsiyet, ana-baba tutumu ile sınıf düzeyi ve ana-baba tutumu ile cinsiyet etkileşimine
ilişkin bulguların yorumları yer almaktadır.
5.1. Ana-Baba Tutumlarına İlişkin Bulguların Yorumu
Ana-baba tutumuna göre öğrencilerin duygusal zeka ölçeği alt ölçek puan
ortalamalarının farklılaştığı görülmüştür. Bireylerarası, Stres Yönetimi ve Uyum alt
ölçeklerinde en yüksek puan aritmetik ortalamasının demokratik ana-baba tutumuna
sahip öğrencilerde olduğu gözlenmiştir. Bireyiçi, Bireylerarası, Uyum alt ölçeklerinde
ise en düşük puan ortalamasının ihmalkar ana-baba tutumuna sahip öğrencilerde olduğu
görülmüştür.
Demokratik ana-baba tutumuna sahip öğrencilerin Bireylerarası, Stres Yönetimi ve
Uyum puanlarının yüksek olması, bu bireylerin, kişilerarası ilişkileri korumada başarılı
olduklarını, empati kurabildiklerini, duygu ve düşüncelerini durumlara göre
ayarlayabildiklerini, grup içerisinde işbirlikçi olduklarını, stresli durumlar karşısında
çözüme yönelik davranışlar geliştirebildiklerini gösterir (Bar-On, 1997). Yavuzer’e
(1994) göre demokratik tutumun hakim olduğu aile ortamında, ebeveyn tutarlı ve
kararlıdır. Ev içinde kurallar önceden konulup, davranışların sınırları belirlenmiştir. Bu
sınırlar içinde çocuk özgürdür, çocuk ev içinde söz hakkına sahiptir ve ebeveyni
tarafından dinlenir. Çocuğun duygu ve düşüncelerine saygı duyulur, çocuk sevildiğini
hisseder. Böyle bir ortamda yetişen çocuklar özgüven ve sorumluluk sahibi bireyler
olarak yetişirler. Bu sonucun, demokratik aile ortamında çocuğun kendini ifade
etmesine fırsat verildiğinden, kişiliğine, duygu ve düşüncelerine saygı gösterilmesinin
çocuğun bu ilişki biçimini model alarak, bunu çevresindeki bireylerle olan iletişimine
de yansıttığı söylenebilir.
Ayrıca Bireyiçi alt ölçeğinde müsamahakar ana-baba tutumuna sahip öğrencilerin
puan ortalamalarının, otoriter ana-baba tutumuna sahip öğrencilerin puan
58
ortalamasından yüksek olduğu saptanmıştır. Bireyiçi zekası yüksek birey duygularının
farkındadır, amaçlarına ulaşmada bağımsız hareket edebilir (Bar-On, 1997).
Müsamahakar ailelerde çocuğa karşı aşırı bir hoşgörü vardır, çocuğun istek ve
beklentileri hep ön plandadır (Yavuzer, 1994). Otoriter ailelerde çocuktan pasif, kendini
ifade etmeyen ve uygulu bir birey olması beklenir, çocuğun duygu, düşünce, istek ve
beklentileri göz ardı edilir (Özgüven, 2001). Araştırmadaki bu bulgu müsamahakar
ailede çocuğa, duygu, düşünce, istek ve beklentilerini ifade etme fırsatı verilerek
bağımsız davranabilme yetisi artırılırken, otoriter ailede çocuk hep susturulmakta,
istekleri görmezden gelinmekte, bu da çocuğun bağımsız davranabilme yetisine ket
vurmasıyla açıklanabilir.
Uyum alt ölçeğinde demokratik ana-baba tutumuna sahip öğrencilerin puan
ortalamalarının otoriter ana-baba tutumuna sahip öğrencilerin puan ortalamalarından,
müsamahakar ana-baba tutumuna sahip öğrencilerin puan ortalamalarının ihmalkar ana-
baba tutumuna sahip öğrencilerin puan ortalamasından daha yüksek olduğu
görülmüştür. Uyum zekası yüksek bireyler, çevre istek ve beklentileriyle baş etmede
etkili çözüm yolları bulabilirler (Bar-On,1997). Demokratik ailelerde çocuğun duygu ve
düşünceleri önemsenir, aile içi kararlarda çocuğun da fikri alınır. Otoriter ana-baba
tutumunun hakim olduğu ortamlarda ise çocuğun kişiliği hiçe sayılır, çocuğun duygu ve
düşünceleri ancak otoritenin onayını almasıyla değerlidir. Müsamahakar ailelerde
çocuğun duygu, düşünce, istek ve beklentilerine önem verilir (Yavuzer, 1994). İlgisiz
ailelerde ise çocuk ile ilgilenilmemekte, çocuk tek başına bırakılmaktadır (Tuzcuoğlu,
2003). Demokratik ortamda duygu ve düşünceleri önemsenen, fikri alınan çocuk,
sorunlar karşısında etkili çözüm yolları bulma, yeni durumlara uyum sağlama yetisi
kazanır. Otoriter ailede kişiliği önemsenmeyen çocuk, çevreye uyumda yetersiz
kalabilir. Müsamahakar ana-baba tutumuna sahip öğrencilerin Uyum alt ölçek puan
ortalamalarının, ihmalkar ana-baba tutumuna sahip öğrencilerden yüksek çıkması,
müsamahakar aile ortamında çocuğa istek ve beklentilerini ifade etme fırsatı verilip,
bunlar karşılanırken, ihmalkar ana-baba tutumuna sahip ailelerde çocuğun istek ve
beklentilerinin, görmezden gelinmesinden kaynaklandığı söylenebilir.
Genel Ruh Hali alt ölçeğinde demokratik ve müsamahakar ana-baba tutumuna sahip
öğrencilerin puan ortalamalarının, otoriter ve ihmalkar ana-baba tutumuna sahip
öğrencilerin ortalamalarından yüksek olduğu görülmüştür. Genel Ruh Hali zekası
59
yüksek birey, hayata olumlu bakar, hayattan zevk almayı bilir, mutludur (Bar-On,
1997). İhmalkar ve otoriter ailelerde ilgi ve sevgi yoksunluğu söz konusu olup, bu
durum çocuğun kişilik gelişimini olumsuz etkilemektedir. Böyle ortamlarda büyüyen
çocukların duygu, düşünce, istek ve beklentileri aile tarafından pek önemsenmez
(Tuzcuoğlu, 2003). Otoriter ve ihmalkar ana-baba tutumuna sahip çocuk aile içerisinde
duygu ve düşünceleri önemsenmediğinden hayata karşı olumsuz bakış açısı geliştirip,
mutsuz olabilir. Oysa demokratik ve müsamahakar ailelerde çocuğun istek ve
beklentileri önemsenip, bunlar aile tarafından karşılandığından, böyle ortamlarda
büyüyen çocukların hayata karşı pozitif bakış açısı geliştirmesi beklenen bir sonuçtur.
Bu bulguları destekleyen çalışmalar bulunmaktadır. Keleşoğlu (2008) duygusal
zekâ düzeyi ile demokratik ana-baba tutumu arasında pozitif yönde, ilgisiz ana-baba
tutumu ile ters yönde anlamlı bir ilişki saptamıştır. Yine Şimşek (2006)’in yaptığı
araştırmada demokratik ana-baba tutumlarıyla duygusal zekanın tüm alt boyutları
(kendinin farkında olma, duygularının farkında olma, sosyal beceri, duygularını
yönetme ve empati) arasında anlamlı ilişkiler bulmuştur. Kırtıl (2009) yaptığı
araştırmada Duygusal Zeka Ölçeği Karşısındakinin Duygularını Anlama alt ölçeğinde,
demokratik ana-baba tutumuna sahip çocukların puan ortalamalarının otoriter ve aşırı
korumacı ana-baba tutumuna sahip çocukların ortalamalarından daha yüksek olduğunu
saptamıştır.
5.2. Sınıf Düzeyine İlişkin Bulguların Yorumu
Sınıf düzeyi açısından duygusal zekanın alt ölçekleri ele aldığında, Bireyiçi alt
ölçeğinde 8. sınıf öğrencilerinin puan aritmetik ortalamalarının 7. sınıf öğrencilerinden
daha yüksek olduğu saptanmıştır. Uyum alt ölçeğinde, 6. sınıf öğrencilerinin puan
aritmetik ortalamalarının 8. sınıf öğrencilerinden, Genel Ruh Hali alt ölçeğinde ise 6.
sınıf öğrencilerinin puan aritmetik ortalamalarının 7. ve 8. sınıf öğrencilerinden daha
yüksek olduğu tespit edilmiştir. Bireylerarası ve Stres Yönetimi alt ölçeklerinde sınıf
düzeyi açısından anlamlı bir farklılık gözlenmemiştir.
Bireyiçi zekası yüksek birey kendisinin ve çevresindeki bireylerin duygularının
farkındadır ve bu duyguları uygun bir yolla ifade eder. Bağımsız ve kendine güvenlidir
(Köksal, 2007). 8. sınıf öğrencilerinin Bireyiçi zeka alt ölçeği puanlarının 7. sınıf
60
öğrencilerinden yüksek oluşu, yaşla paralel olarak sosyal ve duygusal yaşantı
zenginliğinin artması dolayısıyla bireyin kendi ve çevresindeki bireylerin duygularının
daha çok farkına varıp, bunları uygun bir şekilde ifade etme yetisinin artmasıyla
açıklanabilir.
Köksal’a (2007) göre Uyum zekası yüksek birey olaylar karşısında esnektir, duygu,
düşünce ve inançlarını değişen durumlara göre ayarlayabilir, Genel Ruh Hali zekası
yüksek birey ise hayata karşı olumlu bakış açısı geliştirmiştir, iyimserdir. 6. sınıf
öğrencilerinin Uyum ve Genel Ruh Hali alt ölçek puanlarının yüksek oluşu, bu
öğrencilerin yaşları dolayısıyla çevreye daha uygulu olmalarından, ergenlik dönemi
gelişim görevlerinden, kimlik arayışı içerisine tam olarak girip; ‘_ Ben kimim,
toplumdaki yerim, değerim nedir?’ gibi sorgulamalara iç dünyalarında fazla
irdelememelerinden, ergenlikle birlikle başlayan bedensel değişimlere uyum ve kimlik
arayışıyla ilgili sorunlarla henüz yüzleşmemiş olmalarından kaynaklanabilir.
Ayrıca bu bulgunun bir sebebi şu olabilir. İkinci kademe öğrencileri, iyi bir Anadolu
lisesine yerleşmek amacıyla, Seviye Belirleme Sınavına hazırlanmaktadır. Bu nedenle
günlerinin yarısını okulda geçirirken, diğer yarsını dershanede ya da evde özel ders
alarak geçirmektedir. Geriye kalan zaman diliminde de ya ödev yapmakta ya da test
çözmektedir. Yani oldukça yoğun, stresli, içerisinde eğlenmenin, dinlenmenin ve sosyal
faaliyetlerin pek olmadığı bir süreçten geçmektedirler. 7. ve 8. sınıf öğrencilerinin
sürekli sınav stresi içerisinde koşuşturmaları, onların hayata karşı esnek, iyimser,
olaylar karşısında olumlu bakış açısı geliştirmelerini engelleyici bir faktör olabilir. 6.
sınıf öğrencileri için Seviye Belirleme Sınavına hazırlık süreci yeni başladığı için, 7. ve
8. sınıf öğrencileri kadar uzun bir zaman dilimini, sınav stresi ile geçirmediklerinden,
çevrenin istek ve beklentileri ile baş etmede daha esnek ve uyumlu, dolayısıyla daha
mutlu olabilirler.
Yapılan benzer araştırmalarda öğrencilerin duygusal zeka düzeylerinde sınıf düzeyi
açısından anlamlı bir farklılık tespit edilmemiştir (Kavşut, 2009; Köksal, 2003). Farklı
yaş grubuyla yapılan benzer bir araştırmada da duygusal zeka ile sınıf düzeyi arasında
anlamlı bir ilişki tespit edilmemiştir (Bender, 2006). Bu sonuçlar çalışmamızın
bulgularıyla paralellik göstermemektedir.
61
5.3. Cinsiyete İlişkin Bulguların Yorumu
Cinsiyete göre duygusal zeka ölçeği Bireyiçi ve Bireylerarası alt ölçek puan
ortalamalarının erkek öğrencilere oranla kız öğrencilerde daha yüksek olduğu
bulunmuştur. Stres yönetimi alt ölçeğinde ise erkek öğrencilerin puan ortalamalarının
daha yüksek olduğu gözlenmiştir. Diğer alt ölçeklerinde ise cinsiyete göre bir farklılık
bulunmamıştır.
Köksal’a (2007) göre Bireyiçi ve Bireylerarası duygusal zekası yüksek birey
kendisinin ve çevresindeki bireylerin duygularının farkındadır. Duygularını uygun yolla
ifade etmesini ve empati kurmasını bilir. Çevresindeki bireylerle, duygusal olarak
tatminkar ilişkiler içerisine girebilir. Kız öğrencilerin Bireyiçi ve Bireylerarası duygusal
zeka puanlarının erkeklere oranla daha yüksek çıkması, kız öğrencilerin daha çok sosyal
ortamlara daha çok girmelerinden ve arkadaş ilişkilerine daha çok ağırlık vermelerinden
kaynaklanabilir. Ayrıca sonuca Türk toplumsal yapısı açısından bakıldığında kadına
yüklenen sosyal beklentilerin de bu durum üzerinde etkili olduğu düşünülebilir. Kız
çocuğunun duygularını göstermesi istenen, hoş karşılanan bir durumdur (Acar, 2001).
Sosyalleşme sürecinde kız çocuklarının duygularını ifade etmesi, empati kurması,
çevresine karşı anlayışlı ve hoşgörülü olması beklenen davranış biçimleridir.
Erkek öğrencilerin Stres Yönetimi duygusal zeka düzeylerinin yüksek çıkması,
erkeklerin stres karşısında duygularını uygun bir şekilde yönetebildiği, tepkilerini uygun
şekilde kontrol edebildiği anlamına gelir (Bar-On, 1997). Bu durumda kültürün
etkisinin ön planda olduğu düşünülmektedir. Stresli bir durum karşısında kız çocuğunun
ağlaması normal karşılanırken, erkek çocuğunun ağlaması ayıplanmakta ve erkek
çocuğundan tepkisel davranmak yerine, çözüm üretici olması beklenmektedir. Bu
beklentilerin erkek çocuklar üzerinde, fevri davranma konusunda frenleyici bir etkisi
olduğu düşünülebilir.
Goleman’da (1998) kadınlarda duygusal zekânın başkalarının duygularını anlama ve
iletişim becerilerinde, erkeklerinde duygularını yönetme ve kendini motive etme
becerilerinde daha iyi olduğunu vurgulamıştır. Yapılan çalışmalarda; kadınların
duygularının daha çok farkında, kişilerarası ilişkilerde daha başarılı, empati kurmada
62
daha başarılı oldukları, erkeklerin ise stresli durumlarla başa çıkmada daha başarılı
oldukları sonucu ortaya çıkmaktadır (Bar-On 1997).
Bu çalışma bulguları, yapılan benzer araştırma sonuçlarıyla paralellik
göstermektedir (Köksal, 2003; Bender, 2006; Köse,2009; Kırtıl, 2009). Ayrıca kız
öğrencilerin empatik beceri düzeylerinin erkeklerden daha yüksek olduğu
bulgusu(Çetin, 2008) çalışmamızı destekler niteliktedir.
Bunun yanında farklı gruplarda yapılan çalışmalarda, cinsiyete göre fark olmadığına
dair araştırma sonuçları da mevcuttur (Akın, 2004; Karayılmaz, 2008; Cingisiz ve
Murat, 2010).
5.4. Ana-Baba Tutumu Ve Sınıf Düzeyi Etkileşimi İle Ana-Baba Tutumu Ve
Cinsiyet Etkileşimine İlişkin Bulguların Yorumu
Ana-baba tutumu ve sınıf düzeyi etkileşimi ile ana-baba tutumu ve cinsiyet
etkileşimi açısından, Duygusal Zeka Ölçeği Bireyiçi, Bireylerarası, Stres Yönetimi,
Genel Ruh Hali ve Uyum alt ölçeklerine baktığımızda, hiçbir alt boyutta anlamlı bir
farklılığın olmadığı görülmüştür. Bu sonuç, ana-baba tutumu ile cinsiyetin ve ana-baba
tutumu ile sınıf düzeyinin birlikte duygusal zeka üzerinde anlamlı bir etkisinin olmadığı
şeklinde yorumlanabilir. Tutum ile cinsiyet, aynı zamanda tutum ile sınıf düzeyi
etkileşiminin, duygusal zeka üzerinde anlamlı etkisinin olmaması, ana-babaların
çocuklarıyla etkileşimlerinde, tutumlarının cinsiyet veya sınıf düzeyine göre
farklılaşmamasından kaynaklanabilir. Ayrıca örneklemdeki öğrencilerin yaş grubunun
birbirine çok yakın olmasından, yani grubun homojen olmasından da kaynaklanabilir.
63
BÖLÜM VI
SONUÇ VE ÖNERİLER
Bu bölümde, elde edilen bulguların genel bir değerlendirmesi yapılmış ve bu
değerlendirmeler doğrultusunda ana baba tutumuna bağlı olarak ilköğretim ikinci
kademe öğrencilerinin duygusal zeka düzeylerinin yükseltilmesine yönelik
yapılabilecek uygulamalar ve ileride bu konuya yönelik yapılabilecek çalışmalara ilişkin
öneriler sunulmuştur.
6.1. Sonuçlar
Çalışma sonucunda genel olarak demokratik ana-baba tutumuna sahip öğrencilerin
Duygusal Zeka Ölçeği Bireylerarası, Stres Yönetimi ve Uyum alt ölçek puanlarının
daha yüksek olduğu görülmüştür. Bireyiçi, Bireylerarası ve Uyum alt ölçeklerinde ise
en düşük puan ortalamasının ihmalkar ana-baba tutumuna sahip öğrencilerde olduğu
saptanmıştır. Sınıf düzeyi açısından 8. sınıf öğrencilerinin Bireyiçi duygusal
zekalarının, 6. sınıf öğrencilerinin Uyum ve Genel Ruh Hali duygusal zeka puanlarının
yüksek olduğu saptanmıştır. Cinsiyete göre kız öğrencilerin Bireyiçi ve Bireylerarası
duygusal zeka puanlarının, erkek öğrencilerin ise Stres yönetimi duygusal zeka
puanlarının daha yüksek olduğu saptanmıştır. Ana-baba tutumu ve sınıf düzeyi
etkileşimi ile ana-baba tutumu ve cinsiyet etkileşimi açısından, duygusal zeka ölçeği
puanlarında anlamlı bir farklılığın olmadığı görülmüştür.
6.2. Öneriler
Çalışmada elde edilen sonuçlar ışığında uygulamada ve gelecekte konuyla ilgili
yapılabilecek araştırmalara ilişkin öneriler aşağıda sunulmuştur.
6.2.1. Uygulamaya İlişkin Öneriler
1. Araştırma sonucunda, genel olarak demokratik ana-baba tutumuyla büyüyen
çocukların duygusal zeka düzeylerinin daha yüksek olduğu saptanmıştır. Bu
sonuca dayanarak ana-baba tutumlarının çocuk üzerindeki etkileri ve çocukla
64
iletişim konularında, ana-baba tutumunu değiştirmeye yönelik, eğitim
programları okul psikolojik danışmanlarınca düzenlenebilir.
2. Okul rehberlik ders saati grup rehberliği etkinlikleri öğrencilerin duygusal
zeka düzeyini geliştirmeye yönelik çalışmalarla, zenginleştirilebilir.
3. Duygusal zekanın bireyin psiko-sosyal yaşamı üzerindeki önemi göz önüne
alındığında, ilköğretim öğrencilerine yönelik duygusal zeka ölçekleri belirli
aralıklarla (okul psikolojik danışmanlarınca) uygulanarak, sonuçlara göre,
rehberlik programı, okul ve sınıf rehber öğretmenlerinin çalışmaları (öğrenci,
veli, öğretmene yönelik) ihtiyaca göre yeniden düzenlenebilir.
6.2.2. Yapılacak Araştırmalara İlişkin Öneriler
1. Okullarda ana-baba tutumları üzerine eğitim çalışmaları yapılıp, bu
çalışmaların (uzun zaman dilimi sonunda) öğrencilerin duygusal zeka
düzeyine etkisini görmeye yönelik araştırmalar yapılabilir.
2. İlköğretim birinci ve ikinci kademe öğrencilerinin veya ilköğretim,
ortaöğretim öğrencilerinin duygusal zeka düzeylerinin ana-baba tutumları
açısından farklılaşma olup olmadığına dair araştırmalar yapılabilir.
3. Ana-babaların duygusal zeka düzeyleriyle çocuklarının duygusal zeka düzeyi
arasında paralellik olup olmadığına dair araştırmalar yapılabilir.
65
KAYNAKÇA
Acar, F. T. (2001). Duygusal zeka yeteneklerinin göreve yönelik ve insana yönelik
liderlik davranışları ile ilişkisi: Banka şube müdürleri üzerine bir alan
araştırması. Yayınlanmamış doktora tezi. İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler
Enstitüsü, İstanbul.
Akın M. (2004). İşletmelerde duygusal zekanın üst kademe yöneticileri ile astları
arasındaki çatışmalar üzerindeki etkileri (Kayseri’deki büyük ölçekli
işletmelerde bir uygulama). Yayınlanmamış doktora tezi, Anadolu Üniversitesi
Sosyal Bilimler Enstitüsü, Eskişehir.
Atabek, E. (2000). Bizim duygusal zekamız (2. bs). İstanbul: Altın Kitaplar Yayınevi.
Avşar, G., Kaşıkcı, M. (2009). Hemşirelik yüksekokulu öğrencilerinde duygusal zeka
düzeyi. Anadolu Hemşirelik ve Sağlık Bilimleri Dergisi, 13(1).
Baltaş, Z. (2006). Duygusal zeka, insanın dünyasını aydınlatan ve işine yansıyan ışık.
İstanbul: Remzi Kitabevi. Bar-On R. (1997). Development of the Bar-On EQ-i: A measure of emotional and
social ıntelligence. Paper Presented at the 105 Annual Convention of the
American Psychological Association Chicago.
Bayhan, P., Artan,İ. (2004). Çocuk gelişimi ve eğitimi. İstanbul: Morpa Yayınları.
Bender M.T. (2006). Resim iş eğitimi öğrencilerinde duygusal zeka ve yaratıcılık
ilişkileri. Yüksek lisans tezi, Dokuz Eylül Üniversitesi Eğitim Bilimleri
Enstitüsü, İzmir.
Brienza & Cavallo (2001 ). Emotional competence and leadership excellence at Johnson
& Johnson: The emotional ıntelligence and leadership study consortium for
research on emotional ıntelligence in organizations. www.eiconsortium. org/jj
eistudy.htm. internet adresinden 25 Haziran 2010 tarihinde edinilmiştir.
Cingisiz, N., Murat, M. (2010). Evlenmek için birbirlerini tercih eden çiftlerin duygusal
zekâ düzeylerinin bazı değişkenler açısından incelenmesi. Gaziantep
Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 9(1), 9-14.
Cüceloğlu, D. (1991). İnsan insana. İstanbul: Altın Kitaplar Yayınevi.
Cüceloğlu, D. (1996). Yetişkin çocuklar. İstanbul: Sistem Yayıncılık.
Cüceloğlu, D. (2006). İçimizdeki çocuk (37. bs). İstanbul: Remzi Kitapevi.
Cooper, R.ve Sawaf, A. (1997). Liderlikte Duygusal Zekâ (Z. Ayman- B. Sancar, Çev.
3. bs). İstanbul: Sistem Yayıncılık.
66
Çakar, U., Arbak, Y. (2004). Modern yaklaşımlar ışığında değişen duygu-zeka ilişkisive
duygusal zeka. Dokuz Eylül Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 6
(3), 23-48.
Çetin, C.N. (2008). İlköğretim dördüncü sınıf öğrencilerinin empatik beceri
düzeylerinin ana-baba tutumları ve özsaygı ile ilişkisi. Yüksek lisans tezi, Gazi
Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Ankara.
Davis, M. (2004). EQ Duygusal Zekanızı Ölçün (S. Silahlı, Çev.). İstanbul: Alfa
Yayınları.
Doğan Kılıç, E., Önen, Ö. (2009). Öğretmen adaylarının duygusal zekâ düzeyleri ve
etik muhakeme yetenekleri. Uluslararası İnsan Bilimleri Dergisi 6 (1), 123-163.
Duru, A. (1995). İlkokul 5. sınıf öğrencilerinin benlik saygıları ile ana-baba tutumları
arasındaki ilişki. Yayınlanmamış yüksek lisans tezi, Dokuz Eylül Üniversitesi
Sosyal Bilimler Enstitüsü, İzmir.
Ergin, E. (2000). Üniversite öğrencilerinin sahip oldukları duygusal zeka düzeyi 16
kişilik özelliliği arasındaki ilişki üzerine bir araştırma. Yayınlanmamış
yükseklisans tezi, Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Konya.
Ersanlı, K., Balcı, S. (1998). İletişim becerileri envanterinin geliştirilmesi: Geçerlik
ve güvenirlik çalışması. Türk Psikolojik Danışma ve Rehberlik Dergisi, 10(2),7-
12.
Eymen, E. (2007). Duygusal Zeka. http:// www.1insaat.com/ uploads/ TrbBlogs/
pdfs_3/30755_1212560158_946.pdf. adresinden 22 Eylül 2010 tarihinde
edinilmiştir.
Geçtan, E. (1993). Çağdaş yaşam ve normal dışı davranışlar (7.bs). İstanbul: Remzi
Kitabevi.
Goleman, D. (1998). İşbaşında duygusal zekâ (H. Balkara, Çev. 3.bs.). İstanbul: Varlık
Yayınları.
Goleman, D. (2003). Duygusal zeka (Banu Seçkin Yüksel, Çev.). İstanbul: Varlık
Yayınları.
Goleman, D. (2005). Duygusal zeka neden IQ’dan daha önemlidir? (B.S. Yüksel, Çev.).
İstanbul: Varlık Yayınları.
Güllüce, A.Ç. (2006). Mesleki tükenmişlik ve duygusal zeka arasındaki ilişki
(Yöneticiler üzerine bir uygulama). Yayınlanmamış yüksek lisans tezi, Atatürk
Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Erzurum.
67
Gürşimşek, I., Vural D., Demirsöz, E. (2008). Öğretmen adaylarının duygusal zekaları
ile iletişim becerileri arasındaki ilişki. Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi Eğitim
Fakültesi Dergisi, 8(16). 1-11.
Harrod, N. R. & Scheer, S.D. (2005). An explanation of adolescent emotional
intelligence in relation to demographic characteristics. Adolescence, 40(159),
503-512.
İşmen, A. E. (2004). Duygusal zeka ve aile işlevleri arasındaki ilişki. Balıkesir
Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 7(11), 55-75.
James, J.(1997). Gelecek zamanda düşünmek (Z.Dicleli, Çev.). İstanbul: Boyner
Holding Yayınları.
Karayılmaz, D. (2008). Ana sınıfına devam eden çocukların duygusal zeka ve sosyal
uyum becerileri arasındaki ilişkinin incelenmesi. Yayınlanmamış yüksek lisans
tezi, Gazi Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Ankara.
Kasatura, İ. (1988). Eğitimin çocuk ruh sağlığındaki önemi. Nöro-Psikiyatri Arşivi
25(3-4), 163-176.
Kavşut, F. (2009). Ergenlerde akran zorbalığı ve duygusal zeka arasındaki ilişkinin
İncelenmesi. Yayınlanmamış yüksek lisans tezi, Abant İzzet Baysal Üniversitesi
Sosyal Bilimler Enstitüsü, Bolu.
Keleşoğlu, Ö. (2008). Bireylerin ana-baba tutumları ile duygusal zeka düzeyleri
arasındaki ilişkiler. Yayınlanmamış yüksek lisans tezi, Atatürk Üniversitesi
Sosyal Bilimler Enstitüsü, Erzurum.
Kılıççı, Y. (1992). Okulda ruh sağlığı. Ankara: Şafak Matbaacılık.
Kırtıl, S. (2009). İlköğretim ikinci kademe öğrencilerinin duygusal zeka düzeyleri ile
yaşam doyumu düzeylerinin incelenmesi. Yayınlanmamış yüksek tezi, Dokuz
Eylül Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü, İzmir.
Köksal, A. (2003). Ergenlerde duygusal zeka ve karar verme stratejileri arasındaki
ilişki. Yayınlanmamış yüksek tezi, İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler
Enstitüsü, İstanbul.
Köksal, A. (2007). Üstün zekalı çocuklarda duygusal zekayı geliştirmeye dönük
program geliştirme çalışması. Doktora tezi, İstanbul Üniversitesi, Sosyal
Bilimler Enstitüsü, İstanbul.
Köroğlu Semiz, G. (2006). Sınıf rehber öğretmenlerinin algılarına göre psikolojik
danışmanların duygusal zeka düzeyleri. Yüksek lisans tezi, Ankara Üniversitesi,
Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Ankara.
68
Köse, N. (2009). 7-13 Yaş çocuklarının duygusal zeka düzeyleri. Yüksek lisans tezi, On
Dokuz Mayıs Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Samsun.
Kulaksızoğlu, A. (2004). Ergenlik psikolojisi. İstanbul: Remzi Kitabevi.
Hoe, K.& Jung, H. (1999). A study of preschool children’s emotional intelligence in
relation to socio-demographic variables. Journal of Early Childhood
Education., 19(2), 41-156.
Mayer, J. D., Perkins, D., Caruso, D.& Salovey, P. (2001). Emotional ıntelligence and
giftedness. Roeper Review, 23(3), 131-138.
Mumcuoğlu, Ö. (2002). Bar-On duygusal zeka testi‘nin Türkçe dilsel eşdeğerlik,
güvenirlik ve geçerlik çalışması. Yayınlanmamış yüksek lisans tezi, Marmara
Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, İstanbul.
Navaro, L. (1989). Aşırı koruyuculuğun çocuk eğitimine etkileri. Ya-Pa 6. Okul öncesi
eğitimi ve yaygınlaştırılması semineri, İstanbul: Ya-Pa Yayınları, 121-125.
Otacıoğlu, S. G. (2007 ). Müzik öğretmeni adaylarının duygusal zeka ile akademik
başarı ve çalgı düzeyleri arasındaki ilişki. Yüksek lisans tezi, Marmara
Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, İstanbul.
Özgüven, İ.E. (2001). Ailede iletişim ve yaşam. Ankara: PDREM Yayınları.
Özyalçın, Oskay, Ö., Erdem, E. ve Yılmaz, A. (2008). Kimya öğretmen adaylarının
öğretmenlik uygulamaları ve duygusal zeka üzerine bir çalışma [Öz]. Atatürk
Üniversitesi Kâzım Karabekir Eğitim Fakültesi Dergisi, 17.
Radhakrishnan, A. (2010). Emotional Intelligence and its Relationship with Leadership
Practices. International Journal of Business and Management ,5 (2).
Shapıro, L. (1999). Yüksek EQ’lu çocuklar yetiştirmek (Ü. Kartal, Çev.). İstanbul:
Varlık Yayınları.
Şahin, N.H., Güler, M., Basım, N. (2009). A tipik kişilik örüntüsünde bilişsel ve
duygusal zekanın stresle başa çıkma ve stres belirtileri İle ilişkisi. Türk
Psikiyatri Dergisi, 20(3), 243-254.
Şimşek, A. (2006). Duygusal zekanın ana baba tutumunun ve doğum sırasının tercih
edilen liderlik tarzına etkisi. Yüksek lisans tezi, Ankara Üniversitesi Sosyal
Bilimler Enstitüsü, Ankara.
Taşkın A., Taşğın, Ö., Başaran, M.H., Taşkın, C. (2010). Beden eğitimi ve spor
yüksekokulu öğrencilerinde duygusal zekâ düzeylerinin bazı değişkenlere göre
incelenmesi. Selçuk Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Bilim Dergisi, 12 (2),
98-103.
69
Tıkır, N. (2005). İlköğretim okulu müdürlerinin öğretimsel liderlik davranışıyla
duygusal zekaları arasındaki ilişkinin incelenmesi. Yüksek lisans tezi, Gaziantep
Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Gaziantep.
Tuzcuoğlu, N.(2003). Anne baba olmanın altın kuralları, bir aile olmak (1.bs). İstanbul:
Morpa Yayınları.
Ünsar,S., Fındık,Y., Sadırlı,K., Erol,Ö., Ünsar,S. (2006). Edirne Sağlık Yüksekokulu
öğrencilerinin duygusal zeka düzeyleri. Bilim Eğitim Ve Düşünce Dergisi 9(1).
Willard, S. (2006). Relationship of emotional intelligence and adherence to combination
antiretroviral medications by individuals living with it TV diseases. Journal of
The Association of Nurses in AIDS Care, 17(2), 6-26.
Williford, H. (2000). Emotional ıntelligence and academic achıevement. Procedia
Social and Behavioral Sciences Volume 2(2), 1154-1157.
Yavuzer, H. (1993). Çocuk psikolojisi. İstanbul: Remzi Kitabevi.
Yavuzer, H. (1994). Ana-baba ve çocuk. İstanbul: Remzi Kitabevi.
Yavuzer, H. (2006). Çocuk eğitimi el kitabı. İstanbul: Remzi Kitabevi.
Yeşilyaprak, B. (2007). Duygularını farketme ve ifade etme psiko-eğitim programı.
Ankara: Nobel Yayın Dağıtım.
Yıldız, A. (2004). Ebeveyn tutumları ve saldırganlık. Polis Bilimleri Dergisi cilt:6 (3-
4), 131-150.
Yılmaz, A. (2000). Eşler arasındaki uyum ve çocuğun algıladığı anne-baba tutumu ile
çocukların, ergenlerin, gençlerin akademik başarıları ve benli algıları
arasındaki ilişkiler. Yayınlanmamış doktora tezi, Hacettepe Üniversitesi Sosyal
Bilimler Enstitüsü, Ankara.
Yörükoğlu, A. (2000). Gençlik çağı ruh sağlığı ve ruhsal sorunlar. İstanbul: Özgür
Yayınları.
Yörükoğlu, A. (2004). Çocuk ruh sağlığı (27. bs). İstanbul: Özgür Yayınları.
70
EKLER
Sevgili Öğrenciler; İlköğretim İkinci Kademe Öğrencilerinin Duygusal Zeka Düzeylerinin Ana Baba Tutumları Açısından İncelenmesi amacıyla Çukurova Üniversitesi yüksek lisans öğrencisi Demet Topuksal tarafından bir arayapılmaktadır. Bu amaçla size aşağıda sorular sorulmaktadır. Araştırmadan doğru sonuçlar alabilmek için soruları içten ve doğru cevaplamanız gerekmektedir.
YÖNERGE: Her cümleyi okuyun ve sizi en iyi tanımlayan cevabı seçin.4 olası cevap vardır.1=Beni çok az tanımlıyor ;2=Beni biraz tanımlıyor;3=Beni genellikle tanımlıyor;4=Beni çok tanımlıyor.ÇOĞU YERDE ÇOĞU ZAMAN nasıl hissettiğinizi, düşündüğünüzü veya nasıl davrandığınızı belirtin. Her cümle için sadece ve sadece bir tane cevap seçin ve sizin cevabınıza uyan numarayı daire içine alın. Örnek olarak; eğer cevabınız "Beni biraz tanımlıyor" ise o cümle ile aynı kutucukta olan 2 numarayı daire içine alın Bu bir test değildir. "İyi" ve "Kötü" cevaplar yoktur. Lütfen her cümle için cevabı daire içine alın. Doğum Tarihi: ___/___/______ Cinsiyet: E K Sınıf:_____ Tarih: ___/___/______
1 Beni çok az tanımlıyor
2 Beni biraz tanımlıyor
3 Beni genellikle tanımlıyor
4 Beni çok tanımlıyor
1. Eğlenmekten hoşlanırım. ○ ○ ○ ○ 2. Diğer insanların nasıl hissettiklerini anlamada başarılıyımdır. ○ ○ ○ ○ 3. Üzüntülü olduğumda soğukkanlılığımı koruyabilirim. ○ ○ ○ ○
4. Mutluyum. ○ ○ ○ ○
5. Diğer insanların başına gelenleri önemserim. ○ ○ ○ ○
6. Öfkemi kontrol etmek benim için zordur. ○ ○ ○ ○
7. İnsanlara nasıl hissettiğimi söylemek kolaydır. ○ ○ ○ ○
8. Tanıştığım herkesten hoşlanırım. ○ ○ ○ ○
9. Kendimden emin olduğumu hissederim. ○ ○ ○ ○
10. Genellikle diğer insanların ne hissettiğini anlarım. ○ ○ ○ ○
11. Soğukkanlılığımı nasıl koruyacağımı bilirim. ○ ○ ○ ○ 12. Zor soruları cevaplarken farklı yollar kullanmayı denerim. ○ ○ ○ ○ 13. Yaptığım birçok şeyin iyi sonuçlanacağını düşünürüm. ○ ○ ○ ○
14. Başkalarına saygı gösterebilirim. ○ ○ ○ ○
15. Her şeye gereğinden çok üzülürüm. ○ ○ ○ ○
16.Benim için yeni şeyleri anlamak kolaydır. ○ ○ ○ ○
17. Duygularımı rahatlıkla ifade edebilirim. ○ ○ ○ ○
18. Herkes hakkında iyi düşünürüm. ○ ○ ○ ○
19. En iyisini umut ederim. ○ ○ ○ ○
20. Arkadaş sahibi olmak önemlidir. ○ ○ ○ ○
21. İnsanlarla kavga ederim. ○ ○ ○ ○
71
22. Zor soruları anlayabilirim. ○ ○ ○ ○
23. Gülümsemekten hoşlanırım. ○ ○ ○ ○ 24. Başka insanların duygularını incitmemeye çalışırım. ○ ○ ○ ○
25. Bir problemi çözene kadar uğraşırım. ○ ○ ○ ○
26. Sinirli bir yapıya sahibim. ○ ○ ○ ○
27. Hiç birşey canımı sıkmaz. ○ ○ ○ ○ 28. Benim için duygularım hakkında konuşmak zordur. ○ ○ ○ ○
29. Her şeyin iyi olacağını bilirim. ○ ○ ○ ○
30. Zor sorulara iyi cevaplar bulabilirim. ○ ○ ○ ○
31. Duygularımı kolaylıkla tanımlayabilirim. ○ ○ ○ ○
32. Nasıl iyi zaman geçireceğimi bilirim. ○ ○ ○ ○
33. Gerçeği söylemeliyim. ○ ○ ○ ○ 34. İstediğimde zor bir soruyu birçok şekilde cevaplayabilirim. ○ ○ ○ ○
35. Kolaylıkla kızarım. ○ ○ ○ ○
36. Başkaları için birşeyler yapmaktan hoşlanırım. ○ ○ ○ ○
37. Çok mutlu değilim ○ ○ ○ ○ 38. Problemleri çözerken farklı yolları kolaylıkla kullanabilirim. ○ ○ ○ ○
39. Kolay kolay üzülmem. ○ ○ ○ ○
40. Kendimle barışığım. ○ ○ ○ ○
41. Kolay arkadaş edinirim. ○ ○ ○ ○ 42. Yaptığım her şeyde en iyi olduğumu düşünüyorum. ○ ○ ○ ○ 43. İnsanlara ne hissettiğimi söylemek benim için kolaydır. ○ ○ ○ ○ 44. Zor bir soruyu cevaplarken birçok çözüm üretmeye çalışırım. ○ ○ ○ ○ 45. Başkalarının duyguları incindiğinde kendimi kötü hissederim. ○ ○ ○ ○ 46. Birisine sinirlendiğim zaman, kızgınlığım uzun süre devam eder. ○ ○ ○ ○
47. Kişiliğimden memnunum. ○ ○ ○ ○
48. Problem çözmede iyiyimdir. ○ ○ ○ ○
49.Sıramı beklemek benim için zordur. ○ ○ ○ ○
50. Yaptığım şeylerden zevk alırım. ○ ○ ○ ○
51. Arkadaşlarımı severim ○ ○ ○ ○ 52. Kötü günlerim olmaz. ○ ○ ○ ○
72
53. Başkalarına duygularımı anlatmakta zorluk çekerim. ○ ○ ○ ○
54. Kolaylıkla üzülürüm. ○ ○ ○ ○ 55. En yakın arkadaşlarımdan biri üzgün olduğunda anlayabilirim. ○ ○ ○ ○
56. Vücudumu beğenirim. ○ ○ ○ ○
57. Bazı şeyler zorlaşsa bile vazgeçmem. ○ ○ ○ ○
58. Öfkelendiğimde düşünmeden hareket ederim. ○ ○ ○ ○ 59. İnsanlar bir şey söylemeseler bile üzgün olduklarını anlarım. ○ ○ ○ ○
60. Görünüşümü beğenirim. ○ ○ ○ ○
73
ANNE-BABA TUTUM ÖLÇEĞİ
Lütfen aşağıdaki soruları kendi anne ve babanın düşünerek dikkatle okuyunuz. Aşağıdaki
durumun anne ve babanızın davranışına ne kadar benzediğini düşünün. Eğer TAMAMEN
BENZİYORSA aşağıdaki cümlelerin başındaki kutunun içine 4; BİRAZ BENZİYORSA 3;
BENZEMİYORSA 2; HİÇ BENZEMİYORSA 1; yazınız.
1. Herhangi bir sorunum olduğunda, eminim annem ve babam bana yardım ederler. ( )
2. Annem ve babam büyüklerle tartışmamam gerektiğini söylerler. ( )
3. Annem ve babam yaptığım her şeyin en iyisini yapmam için beni zorlarlar. ( )
4.Annem ve babam herhangi bir tartışma sırasında başkalarını kızdırmamak için,susmam
gerektiğini söyler. ( )
5. Annem ve babam bazı konularda sen” kendin karar ver" derler. ( )
6. Derslerimden ne zaman düşük not alsam, annem ve babam kızar. ( )
7. Ders çalışırken anlayamadığım bir şey olduğunda, annem ve babam bana yardım ederler. ( )
8.Annem ve babam kendi görüşlerinin doğru olduğunu bu görüşleri onlarla tartışmamam
gerektiğini söyler ( )
9. Annem ve babam benden bir şey yapmamı istediklerinde, niçin bunu yapmam gerektiğini de
açıklarlar. ( )
10. Annem ve babamla her tartıştığımda bana "büyüdüğün zaman anlarsın" derler. ( )
11. Derslerimden düşük not aldığımda, annem ve babam beni daha çok çalışmam için
desteklerler. ( )
12. Annem ve babam yapmak istediklerim konusunda kendi kendime karar vermeme izin
verirler. ( )
13. Annem ve babam arkadaşlarımı tanırlar. ( )
14. Annem ve babam istemedikleri bir şey yaptığımda, bana karşı soğuk davranırlar ve küserler.
( )
15. Annem ve babam sadece benimle konuşmak için zaman ayırırlar. ( )
16. Derslerimden düşük notlar aldığımda, annem ve babam öyle davranır ki suçluluk duyar ve
utanırım. ( )
17. Ailemle birlikte hoşça vakit geçiririz. ( )
18. Annemi ve babamı kızdıracak bir şey yaptığımda, onlarla birlikte yapmak istediğim şeyleri
yapmama izin vermezler. ( )
19.Genel olarak annen ve baban okul zamanı hafta içinde gece arkadaşlarınla bir yere gitmene
izin verirlermi ( )
Evet ( ) Hayır ( )
Eğer cevabınız Evet ise, aşağıdaki soruyu cevaplayınız.
74
Hafta içinde en geç saat kaça kadar gece dışarıda kalmanıza izin verilir (Pazartesi- Cuma
arası)?
20.00'dan önce ( )
20.00 - 20.59 arası ( )
21.00 - 21.59 arası ( )
22.00-22.59 arası ( )
23.00 ya da daha geç ( )
İstediğim saate kadar ( )
20. Genel olarak annen ve baban hafta sonları gece arkadaşlarınla bir yere gitmene izin verirler
mi?
Evet ( ) Hayır ( )
Eğer cevabınız Evet ise, aşağıdaki soruyu cevaplayınız.
Haftanın Cuma ya da Cumartesi akşamları en geç saat kaça kadar gece dışarıda kalmanıza
izin verilir?
20.00'dan önce ( )
20.00 - 20.59 arası ( )
21.00 - 21.59 arası ( )
22.00-22.59 arası ( )
23.00 ya da daha geç ( )
İstediğim saate kadar ( )
Annen ve baban aşağıdakileri öğrenmek için ne kadar çaba gösterirler? Hiç çaba göstermez Çok az çaba gösterir Çok çaba gösterir
21. Eğer gece bir yere gittiysen nereye gittiğini, ( ) ( ) ( )
22. Boş zamanlarınızda ne yaptığını, ( ) ( ) ( )
23. Okuldan çıktıktan sonra ne yaptığını, ( ) ( ) ( )
Annen ve babanın aşağıdakiler hakkında ne kadar bilgileri vardır? Bilgileri yoktur Çok az bilgileri vardır Çok bilgileri vardır
24. Eğer gece bir yere gittiysen nereye gittiğin, ( ) ( ) ( )
25. Boş zamanlarınızda ne yaptığını, ( ) ( ) ( )
26. Okuldan çıktıktan sonra nereye gittiğin, ( ) ( ) ( )
75
ÖZGEÇMİŞ
KİŞİSEL BİLGİLER
Adı-Soyadı : Demet Topuksal
E-posta : [email protected]
ÖĞRENİM DURUMU
2009 -2011 : Yüksek Lisans, Çukurova Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü,
Eğitim Bilimleri Anabilim Dalı, Adana.
1993-1997 : Lisans, Hacettepe Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Bölümü Rehberlik ve
Psikolojik Danışma Anabilim Dalı, Ankara.
1990-1993 : Lise, İskenderun Lisesi/ İskenderun.
1987-1990 : Ortaokul, 5 Temmuz Ortaokulu / İskenderun.
1982-1987 : İlkokul, Namık Kemal İlkokulu / İskenderun.
ÇALIŞMA HAYATI
2000-2011 : Adana Tabipler Odası İlköğretim Okulu, Adana.
1997-2000 : İsmail Safa Özler İlköğretim Okulu, Adana.