sonuÇlanan bİlİmsel araŞtirma proje Özetlerİ...

BİLİMSELARAŞTIRMA

PROJELERİ BİRİMİ

SONUÇLANAN BİLİMSEL ARAŞTIRMAPROJE ÖZETLERİ

2018

www.hitit.edu.tr

Bilimin kaynağı olan Üniversiteler günümüzde artık yeni kuşak yaklaşımlarıyla sadece bilgi üreten değil bu bilgiyi topluma aktaran, teknolojik yenilikleri akademik çalışmalarla biraraya getirerek topluma ve sanayiye katkı sağlamayı ve ticari değer yaratmayı hedefleyen kurumlardır. Üniversitemiz de misyonu, vizyonu ve kalite politikasında belirtildiği gibi, evrensel standartlarda ürettiği bilgiyi insanlığa yararlı çıktılara dönüştürecek bilimsel çalışmaların gerçekleştirilmesini hedeflemiş olup bu konuda gereken tüm imkanları sunmak gayretindedir. Özellikle Ar-Ge odaklı, multidisipliner projelerin hayata geçirilmesini teşvik eden ve üniversite-sektör işbirliğini güçlendirecek çalışmaların desteklenmesine ayrı bir özen gösteren Üniversitemiz, Bilimsel Araştırma Projeleri Birimi aracılığı ile farklı proje türlerine önemli miktarlarda destekler vermektedir.

Şu ana kadar bu özel bütçe ile Üniversitemizde çok sayıda bilimsel projeye destek sağlanmıştır. Ancak 16 Haziran 2017 tarihli ve 30098 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren “Sağlık Bakanlığı ve Bağlı Kuruluşlarına Ait Kurum ve Kuruluşlar ile Devlet Üniversitelerinin İlgili Birimlerinin Birlikte Kullanımı ile İşbirliği Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik”te ifade edildiği üzere, aralarında Üniversitemizin de olduğu, Sağlık Bakanlığı ile ortak kullanım anlaşması yapan Üniversitelere sadece BAP projelerinde kullanılmak üzere verilen “BAP Payları” kaldırılmıştır.

Bu süreçten olabildiğince en az etkilenilmesi için Üniversite yönetimi tarafından yoğun gayretler sarf edilmiş ve neticesinde de yeni kaynaklar sağlanmıştır.

2018 yılının yapılan son BAP Komisyonu toplantısıyla bu yıl toplam 144 projeye destek verilmiştir. Bir önceki yıllara göre destek verilen proje sayısındaki artış, akademisyenlerimizin ve üniversitemizin araştırma geliştirmeye yönelik verdiği önemin göstergesidir.

Üniversitemizde, 2011 yılından bu yana BAP Birimince 617 projeye verilen destek bugüne getirilmiş miktarıyla yaklaşık 36.000.000 TL’yi bulmuştur.

2017 yılından itibaren geçerli olmak üzere 19010-Ulusal Araştırma Projesinin de eklenmesiyle birlikte Üniversitemizde 10 farklı grupta projeye destek verilmektedir. Ayrıca Üniversitemiz 2019 yılında da bazı özellikli konularda olduğu gibi, Sosyal Bilimler, Fen Bilimleri ve Sağlık Bilimleri Enstitüleri bünyesinde yapılacak olan Lisansüstü Tez çalışmalarında (Yüksek Lisans/Doktora) “15 Temmuz ve Darbeler” konusunu ele alan lisansüstü öğrencilerimizin çalışmalarına ve danışmanlıklarını yürüten öğretim elemanlarımıza özel destekler sağlamaya devam edecektir.

SUNUŞ

Proje üretkenliğinde yakalanan bu ivme, Üniversitemizin bilimsel çıtasının her geçen gün hızla yükselmesine de önemli katkıda bulunmuştur. Özellikle projelerden elde edilen bilgi ve bulgular, evrensel bir akademik üretkenlik ve verimlilik göstergesi olan ulusal ve uluslararası yayınlara dönüşmektedir. 2011 yılında kişi başına düşen yayın sayısı 0.34 iken, 2018 yılında bu sayı 0.9’a yaklaşmıştır. Kişi başına düşen yayın sayısı, pek çok kurum/kuruluş tarafından yapılan üniversite sıralamalarında da en önemli faktörlerden biri olarak dikkate alınmaktadır. Bu sıralamalardan URAP’ın, dünyadaki yaklaşık 25.000 yükseköğretim kurumu arasında ilk 2.500’ü bildirdiği sıralamada Üniversitemiz geçen yıla oranla 68 sıra yükselerek 2018 yılında 2.274’üncü sırada yer almak suretiyle büyük bir başarı göstermiştir. Bu yükseliş Üniversitemizin eğitime, bilime, araştırmaya verdiği değerin en somut göstergelerindendir.Üniversitemiz, yakaladığı bu ivmeyi devam ettirmek üzere araştırma geliştirme ve bilimsel çalışmalar kapsamında mümkün olan her türlü desteği vermeye devam etmek için çalışmalarını sürdürmektedir.

Hitit Üniversitesi Rektörlüğü

Genel Araştırma Projesi

19001 Kişisel ya da disiplinler arası projelerdir.

Hızlı Destek Projesi

19002 Başka kurum, kuruluşlar veya tüzel kişilerce desteklenen ancak bütçe yetersizliği nedeniyle tamamlanamamış projeler ya da kısa süredetamamlanıp sonuçlandırılacak olan projelerdir.

Doktor Öğretim Üyeleri içinBilimsel Teşvik Projesi

19003 Hitit Üniversitesinde görev yapan Yardımcı Doçentlere akademik kariyerlerine başlayabilmeleri ve bölümlerinde kendi araştırma altyapılarını/araştırma ortamlarını oluşturabilmeleri için bir kereye mahsus olmak üzere verilen projelerdir.

Lisansüstü Tez Projesi

19004 Hitit Üniversitesi öğretim üyeleri danışmanlığında yürütülen ve Hitit Üniversitesi’ne kayıtlı Yüksek Lisans, Tıpta Uzmanlık, Sanatta Yeterlilik veya Doktora öğrencilerinin lisansüstü tez çalışmalarını desteklemek üzere tez danışmanının Proje Yöneticisi olduğu projelerdir.

Üniversite Sektör İşbirliği Projesi

19005 Üniversitemiz sanayi, endüstri, kamu kurum/ kuruluşları ve her türlü toplumsal paydaşlarıyla yapılan, bütçenin bir bölümünün de Üniversite dışındaki proje ortağınca karşılandığı, AR-GE veya uygulamaya dönük projelerdir.

Uluslararası Araştırma Projesi

19006 Yurt dışındaki üniversiteler veya araştırma kuruluşlarında gerçekleşecek araştırma amaçlı çalışmaları içeren projelerdir.

Altyapı Projesi

19007 Hitit Üniversitesi bünyesinde yer alan veya kurulacak olan birimlerin gereksinim duyduğu makine ve teçhizat alımlarını içeren, ilgili birim adına önerilen ve bilimsel araştırma ile eğitim altyapısını güçlendirmek amacıyla yapılan projelerdir.

Yurt Dışı Bilimsel EtkinlikleriDestekleme Projesi

19008 Sonuçlarıyla alanında bilime evrensel katkı sağlayacak çalışmaları yurt dışında akademik, bilimsel platformlarda sunmaları için desteklenen projelerdir.

Bilimsel ve Sanatsal ToplantıDüzenleme Desteği Projesi

19009 Kongre, sempozyum, konferans, çalıştay vb. bilimsel faaliyetlerin gerçekleştirilmesi için desteklenen projelerdir.

Ulusal Araştırma Projesi

19010 Yurt içindeki üniversite(ler) veya araştırma kuruluşlarında yapılacak araştırma amaçlı çalışmaları içeren, en az 15 (on beş), en çok 30 (otuz) gün süreyle destek verilen projelerdir.

İÇİNDEKİLER

1.SUNUŞ ................................................................................................................................4

2. SONUÇLANAN PROJE ÖZETLERİ

― Sonuçlanan 19001- Genel Araştırma Projeleri

• Klazomenai ve Teos Teritoryalarında Peyzaj Arkeolojisi Uygulamaları ...........................10

• Çorum İli Alaca İlçesi Örükaya Antik Su Bendi ve Höyüğü: 2017 Yılı Araştırma ve Kazı Çalışmaları .......................................................................12

• Yüksek Alaşımlı Beyaz Dökme Demirlerde Faz Dengesinin Tayini ................................13

• Kuzey Anadolu Fayının Marmara Segmentinde Asismik veya Intersismik Deformasyonların Belirlenmesi .....................................................................14

• Obruk Barajı Örneğinde, Baraj Deformasyonlarının Farklı Ölçme Yöntemleri ile İzlenmesi ve Doğruluk Analizi .......................................................16

• Katalaz Enziminin Poli(HEMA-GMA) Kriyojel Üzerine İmmobilizasyonu ve Kinetik Özelliklerinin İncelenmesi ...................................................18

• Okul Öncesi Öğretmenlerinin Fen Eğitimine İlişkin Görüş ve Tutumlarının İncelenmesi (Çorum İli Örneği) ..................................................................19

• Duygusal İstismar Potansiyeli Ölçeğinin Geliştirilmesi ve 3-6 Yaş Çocuğa Sahip Ebeveynlerin Duygusal İstismar Potansiyellerinin Değerlendirilmesi .................................................................................21

• Kırım Kongo Kanamalı Ateşi’nde Treg Hücre Popülasyon ve Fonksiyonlarının Patogenezdeki Rolü ve Hastalık Ciddiyeti ile İlişkisi ...........................23

• Nazal Septum Deviasyonlu Hastalarda Serum Oksidatif Stres ve Serum Antioksidan Düzeylerinin Belirlenmesi. ...........................................................25

• JC ve BK Polyomavirüslerin İnfertilitedeki Rolü ..............................................................26

• İshalli Olgularda İhmal Edilen Protozoonların (Dientamoeba Fragilis, Enterocytozoon Bieneusi, Encephalitozoon Sp. ve Blastocystis Sp) Konvansiyonel (Mikroskobik İnceleme, Kültür) ve Moleküler Yöntemlerle Araştırılması ...............................................................28

• Dibazik Ligand Türevi Diphenik Asidin Bazı Lantanid Grubu Metal Katyonları Komplekslerinin Sentezi, Termal -- Yapısal Karakterizasyonları ve Bazı Uygulamaları ......................................................................30

― Sonuçlanan 19002-Hızlı Destek Projeleri

• Ni-Mn-In Metamagnetik Şekil Hatırlamalı Alaşımlar Fe Etkisi .........................................32

• Fen Edebiyat ve Mühendislik Fakültelerinde Kimya Deneyleri .......................................33

• Antibakteriyel Nanofiber Yara Örtü Malzemelerinin Geliştirilmesi ...................................34

• Balkabağı İlavesinin Probiyotik Yoğurtların Bazı Kalite Özellikleri Üzerine Etkisi .................................................................................................35

• Çinkonun Korozyonuna Bazı Organik Bileşiklerin İnhibitör Olarak Araştırılması ........................................................................................................36

• Kronik Mekanik Bel Ağrılı Hastalarda Enterferansiyel Akımın Vakum Elektrot ile Uygulanmasının Ağrı, Yaşam Kalitesi, Depresyon, Fiziksel Performans ve Kinezyofobi Üzerine Etkisi......................................37

• Demodex Akarlarına Karşı Oluşan CD4+ T-Hücre İmmun Cevabı .................................39

• Psikoz Olgularına Tedavi Uyumuna Yönelik Bir Terapi Programı Uygulanması ..................................................................................................41

• Çölyak Hastalığında Endotel Disfonksiyonu ve İntestinal Epitelyal Aktivasyonun Değerlendirilmesi .......................................................................42

• Multidisipliner Teletıp Uygulaması: Cerrahi Öncesi Telecerrahi Tanılarının Histopatoloji Ile Karşılaştırılması ...................................................................44

• Al 2011 alaşımının Korozyonuna SiC’ün etkisinin incelenmesi .......................................45

― Sonuçlanan 19003- Yardımcı Doçentler için Bilimsel Teşvik Projeleri

• Çorum İli’nde Dağılım Gösteren Kara Kaplumbağaları (Testudo Graeca Linnaeus, 1758)’nda Enfestasyona Neden Olan Sert Kenelerde(Hyalomma Aegyptium) Kırım Kongo Hemorajik Ateş Virüsü(KKHAV) Varlığının Araştırılması ................................................46

• Yeni pH Duyarlı Blok Kopolimer Sentezi ve Karakterizasyonu .......................................48

• Mayın Dedektörü Test Simülatörü ...................................................................................49

― Sonuçlanan 19005-Üniversite Sektör İşbirliği Projeleri

• Sevgi Evlerindeki Çocukların (7-14 Yaş) Dil ve Edebiyat Becerilerinin Kültürel Etkinliklerle Desteklenmesi ...........................................................50

• Çorum Bölgesi Tuğla-Kiremit Kurutma Kinetiğinin İncelenmesi ......................................52

― Sonuçlanan 19006-Uluslararası Araştırma Projeleri

• Ötücü Kuşlarda Büyüme Oranı ve Yaşam Öyküsü Geçiş Yaşının Jüvenillerin Hayatta Kalma Başarısına Etkisi .....................................................53

― Sonuçlanan 19009-Bilimsel ve Sanatsal Toplantı Düzenleme Desteği Projesi

• 21. Ulusal Isı Bilimi ve Tekniği Kongresi .........................................................................54

• Tarihte İz Bırakanlar: Doğumunun 220. Yılında Şeyh Şamil ve Kafkasya Sempozyumu ..................................................................................................56

• Uluslararası 4. Adli Hemşirelik, 3. Adli Sosyal Hizmet, 2. Adli Gerontoloji Kongresi .......................................................................................................58

3. DİZİN ..................................................................................................................................60

HİTİT ÜNİVERSİTESİ BİLİMSEL ARAŞTIRMA PROJELERİ BİRİMİ | 11 10 | HİTİT ÜNİVERSİTESİ BİLİMSEL ARAŞTIRMA PROJELERİ BİRİMİ

19001 - Genel Araştırma Projeleri19001 - Genel Araştırma Projeleri

PROJE TÜRÜ: 19001- Genel Araştırma Projesi

PROJE BAŞLIĞI: Klazomenai ve Teos Teritoryalarında Peyzaj Arkeolojisi Uy-gulamaları

PROJE YÖNETİCİSİ: Doç. Dr. Elif KOPARAL

PROJE NO: FEF19001.15.001

PROJEDEKİ YARDIMCI ARAŞTIRMACI(LAR)Arş. Gör. Dr. Volkan DEMİRCİLERArş Gör. Polat ULUSOY

PROJE BAŞLAMA TARİHİ: 08-07-2015

PROJE BİTİŞ TARİHİ: 23-01-2018

PROJE BÜTÇESİ: 14.200 TL

PROJE ÖZETİ“Klazomenai ve Teos Teritoryalarında Peyzaj Arkeolojisi Uygulamaları” başlıklı proje, 2006 yılında başlatılan Klazomenai Arkeolojik Yüzey Araştırması Projesi (KLASP) ile sağlanan verileri değerlendirerek Klazomenai ve Teos polis yerleşimlerinin kırsal alanındaki kültürel peyzajı tanımlamayı amaçlamıştır. KLASP, yoğun ve yaygın yaya yüzey araştırması yöntemlerinin yanı sıra, uzaktan algılama yöntemleri, CBS ve jeo-arkeolojik araştırma yöntemlerinin kullanıldığı bölgesel bir arkeolojik yüzey araştırması projesi olup arkeolojik peyzajları ve geçmişteki kültürel çevreleri tanımlamayı hedeflemektedir. Klazomenai ve Teos İzmir İli sınırları içinde bulunan, Urla-Çeşme yarımadasında konumlanan iki önemli Ion polis yerleşimidir. Proje kapsamında Klazomenai ve Teos’un, polis idari sisteminin var olduğu süreçte (MÖ 1. Bin) nasıl bir kültürel çevre içinde şekillendiği, geçmişten neyi miras aldığı, reddettiği, dönüştürdüğü araştırılmaktadır, bunun bir çıktısı olarak da sonrasında kültürel çevrenin daha geç dönemlerde nasıl şekillendiği açıklanmaya çalışılmıştır. Bölgede arkeolojik yaklaşımlar genellikle geleneksel yöntemleri izlediğinden bugüne dek merkez yerleşimlerin kazısı ve anıtsal mimarinin çalışılması öncelikli olmuştur. 1980’lerde az sayıda yüzey araştırması gerçekleştirilmişse de 2000’li yıllara kadar polis yerleşimlerinin kırsal alanlarını tanımlayan çalışmalar neredeyse yok denecek azdır. Proje, sistematik yüzey araştırması yöntemleri ile belgelenen arkeolojik sitleri arazi kullanımı, yerleşim sistemleri ve sosyokültürel ağlar bağlamında bütünleştirerek kültürel çevreleri açıklamada bütüncül bir yaklaşımı benimser. Daha geniş anlamda da, Ionia›yı Ege arkeolojisi bağlamında sorgulayarak kültürel ve politik dinamikler içindeki konumunu anlamaya gayret eder. Urla-Çeşme yarımadasında, modern kentsel gelişmeye bağlı olarak 1980›lerden beri arkeolojik peyzajın tahribatının yoğun olduğunu göz önünde bulundurursak yüzey araştırması geçmiş kültürel çevrenin belgelenmesinde halen en iyi yöntemdir. Projenin önemli çıktılarından biri de bölgenin sakinleri için kültürel çevrenin görünürlüğünü arttırmak ve sürdürülebilir korunmasını sağlamak adına bireyleri aktif aktörler haline dönüştürecek uygulamaların alt-yapısının hazırlanmış olmasıdır.

ANAHTAR KELİME(LER): Peyzaj Arkeolojisi, Klazomenai, Teos, Ionia, Teritorya

PROJEDEN YAPILAN YAYIN(LAR) - Borders Make the Polis: Klazomenai- Sampling the Lonian Landscapes: An Overview of Archaeological Surveys at

Clazomenaean and Teian Chorai- Urla ve Seferihisar İlçeleri Yüzey Araştırması 2015 Yılı Çalışmaları

PROJE YÜRÜTÜCÜSÜNÜN İLETİŞİM BİLGİLERİ: [email protected]




PROJE BAŞLIĞI: Çorum İli Alaca İlçesi Örükaya Antik Su Bendi ve Höyüğü: 2017 Yılı Araştırma ve Kazı Çalışmaları

PROJE YÖNETİCİSİ: Dr. Öğr. Üyesi Emine SÖKMEN


PROJEDEKİ YARDIMCI ARAŞTIRMACI(LAR)Öğr. Gör. İbrahim Murat OZULUÖğr. Gör. Veli İLÇİProf. Dr. Yaşar Erkan ERSOYÖğrenci Mehmet Bilgi ER




PROJE ÖZETİÖrükaya Arkeolojik Araştırma Projesi, Alaca’nın Örükaya köy mevkiinde konumlanmış olan yaklaşık olarak M.S. II. Yüzyıla tarihlenen Roma barajı ile kaçak kazılarla tahrip edilmiş, barajın hemen doğusunda bulunan yerleşim alanının kurtarılması ve belgelenmesine dönük olarak başlatılmış, bölgenin tarihsel sürekliliğine katkı sağlamayı amaçlamıştır. Suyun depolanması ve tarım alanlarının sulanması için inşa edilmiş olan barajın inşa tekniği hakkında detaylı bilgi elde edilmiştir. Baraj, Orta Karadeniz Arkeolojisi için pek bilinmeyen Roma Dönemi egemenliğinin görsel bir yansıması olarak Anadolu ölçeğinde ayakta kalabilmiş önemli bir hidrolojik mühendislik örneği olarak karşımıza çıkmaktadır. Kaçak kazılarla oldukça tahrip edilmiş olan yerleşim ise sağlamış olduğu geniş ölçekli yerel üretim seramik repertuarı ile çevre yerleşimlere (Çadırköyük, Alacahöyük, Boğazköy) bir referans oluşturma niteliğinde olup, aynı zamanda Geç Demir Çağı yerleşim dokusuna katkı sağlamıştır.

ANAHTAR KELİME(LER): Alaca, Antik Baraj, Örükaya, Roman Dönemi, Geç Demir Çağı

PROJEDEN YAPILAN YAYIN(LAR): -



PROJE BAŞLIĞI: Yüksek Alaşımlı Beyaz Dökme Demirlerde Faz Dengesinin Tayini

PROJE YÖNETİCİSİ: Dr. Öğr. Üyesi Öncü AKYILDIZ

PROJE NO: MUH19001.16.006

PROJEDEKİ YARDIMCI ARAŞTIRMACI(LAR)Dr. Öğr. Üyesi Cengiz BAĞCIDr. Öğr. Üyesi Kubilay KARACİFArş. Gör. Duygu CANDEMİR




PROJE ÖZETİBu çalışmada, Materials Calculator yazılımı kullanılarak, farklı kompozisyonlara sahip yüksek kromlu dökme demirlerin ikilimsi faz diyagramları (eşdeğer kesit haritaları) benzetilmiştir. Hesaplanan faz diyagramlarının doğruluğunu test etmek amacı ile, diyagramlardan belirli kompozisyonlarda okunan dönüşüm sıcaklıkları, aynı kompozisyonlarda döküm sonrası yavaşça soğutularak üretilen numunelerin diferansiyel taramalı kalorimetri (İng.: Differential Scanning Calorimetry, DSC) analizi ile ölçülen faz dönüşüm sıcaklıkları ile karşılaştırılmıştır. Yine aynı amaçla, faz diyagramlarından okunan düşük sıcaklık fazları ve döküm ile üretilen numunelerin içindeki, X-ışını kırınım yöntemi (İng.: X-Ray Diffraction, XRD) ile belirlenen, kristalin fazlar karşılaştırılmıştır. Düşük ve yüksek molibden içeriğine sahip numuneler için benzetilen faz diyagramları, artan molibden içeriği ile ikincil karbürlerin miktarında bir artış öngörmüştür. Bu öngörünün geçerliliği, döküm ile üretilen numuneler içerisindeki faz dağılımı ve faz kompozisyonlarını metalografik muayene, taramalı elektron mikroskobu (İng.: Scanning Electron Microscopy, SEM) – enerji saçınım spektrometresi (İng.: Energy Dispersive Spectroscopy, EDS) analizleri ile belirleyerek test edilmiştir. Numunelerin sertlik değerlerine bakıldığında ise, herhangi bir ısıl işlem yapılmaksızın Mo içeriğindeki %1 ‹lik bir artış ve buna bağlı ikincil karbürlerin miktarındaki artış ile sertliğin 44.90›dan 51.05 HRC›ye yükseldiği görülmüştür. Elde edilen sonuçlar deneysel ölçümler ve teorik tahminlerin uyumlu olduğunu ve çok bileşenli sistemlerde faz dengesinin tahmin edilebilmesinin pratik önemini göstermiştir.

ANAHTAR KELİME(LER): CALPHAD, Hesaplamalı Termodinamik, Alaşım Tasarım, Beyaz Dökme Demir

PROJEDEN YAPILAN YAYIN(LAR): Determination of Phase Equilibria in High Alloy White Cast Irons




PROJE TÜRÜ: 19001- Genel Araştırma ProjesiPROJE BAŞLIĞI: Kuzey Anadolu Fayının Marmara Segmentinde Asismik veya Intersismik Deformasyonların BelirlenmesiPROJE YÖNETİCİSİ: Prof. Dr. Reha Metin ALKAN

PROJE NO: ODMYO19001.15.002PROJEDEKİ YARDIMCI ARAŞTIRMACI(LAR) Prof. Dr. Frederic MASSONÖğr. Gör. Mehmet Nurullah ALKANÖğr. Gör. Kayhan ALADOĞANÖğr. Gör. Zafer KÖSEÖğr. Gör. Dr. Hakan YAVAŞOĞLU PROJE BAŞLAMA TARİHİ: 23-12-2015



PROJE ÖZETİYerküreyi oluşturan tektonik levhalar, Yer Bilimleri için her zaman önemli bir ça-lışma konusu olmuştur. 1912 yılında Alman fizikçi Alfred Wegener tarafından or-taya atılan “Kıtaların Kayma Teorisi” ile yerküreyi oluşturan levhaların birbirine göre yavaş fakat sürekli bir hareket halinde oldukları düşüncesi ortaya atılmıştır. 1970’li yıllarda ortaya çıkan “Levha Tektoniği Kuramı” ile levhaların birbirine göre hareketlerinin yeryüzünde çeşitli sonuçlar doğurduğu, bu hareketler sonucunda meydana gelen olaylardan birinin de “deprem” olduğu kanıtlanmıştır. Levha sınırlarını oluşturan fayların üzerinde biriken gerilmenin jeodezik ölçme yöntemleriyle belirlenebilmesi fikri ilk kez 1906 San Francisco Depremi ile ortaya çıkmıştır. Depremin meydana geldiği San Andreas Fayı üzerinde deprem öncesi ve sonrasında fayın her iki tarafında yersel ölçmeler yapan Harry F. Reid’in ça-lışmaları, fay üzerinde biriken gerilmenin varlığının sadece deprem anında değil, deprem öncesinde de var olduğunu kanıtlamıştır. Gelişen teknolojiyle birlikte yer-sel ölçme teknikleri yerini zaman, bütçe ve doğruluk açısından son derece daha iyi sonuçlar veren uydu jeodezisi tekniklerine bırakmıştır.1960’lı yılların sonunda temelleri atılan GPS tekniği başlarda sadece askeri amaçlar için kullanılmaktayken zaman içerisinde sivil kullanıcılarında erişebildiği, teknolojik gelişmelerle birlikte doğruluğu son derece yüksek, gece ya da gündüz ve her türlü hava şartlarında ölçme yapılabilen, kişisel hataların büyük çoğunluğu-nun elemine edildiği ve en önemlisi yeryüzü üzerindeki bir noktanın konumunun anlık olarak belirlenebildiği bir sistem olarak günümüze gelmiştir. Bütün bu avan-tajlarıyla birlikte GPS tekniği günümüzde, levha hareketleri gibi yavaş ve sürekli hareketlerin gözlenebilmesi için en kullanışlı teknik olmuştur.

Ülkemiz tektonik olarak son derece aktif olan “Akdeniz Himalaya Kuşağı’nda” yer almaktadır. Ülkenin genel tektonik yapısını bölge üzerinde bulunan Kuzey Anado-lu Fayı (KAF) ve Doğu Anadolu Fayı (DAF) oluşturmaktadır. Doğuda Bingöl’den başlayıp batıda Saros körfezine kadar uzanmakta olan KAF, dünyanın en aktif sağ yanal atımlı faylarından biridir. Geçtiğimiz yüzyılda sismik olarak son dere-ce aktif olan KAF üzerinde gerçekleşen 1939 Erzincan (Mw= 8.0), 1999 İzmit (Mw=7.4) ve 1999 Düzce (Mw=7.2) depremleri ülkemiz için hem maddi hem de manevi açıdan son derece derin yaralar açan ve etkisi uzun süre boyunca hisse-dilen olaylardır. 1999 İzmit Depremi sonrasında KAF’ın Marmara Denizi içerisinde bulunan segmentlerinin gerilme birikiminin belirlenmesi önem kazanmıştır. Özel-likle Adalar segmentinin elastik deformasyon ürettiği son dönemde yapılan çalış-malarla ortaya konmaktadır. Orta Marmara segmenti üzerindeki sismik boşluğun nedenlerinin belirlenmesi ise son derece önemli hale gelmiştir. Bu amaçla, çalışma kapsamında faya yakın ve uzak alanlarda tesis edilen is-tasyonlardan oluşan bir jeodezik ağda 2015 ve 2016 yıllarında kampanya tipi GPS ölçmeleri gerçekleştirilmiştir. Toplanan GPS verileri MIT tarafından geliştiri-len GAMIT/GLOBK yazılımı ile değerlendirilmiş ve ölçme istasyonlarının, Avrasya levhası sabit kabul edilerek, ITRF sisteminde üç boyutlu konum ve hız bilgileri elde edilmiştir. Elde edilen bu bilgiler ile Orta Marmara Segmentinin kinematiğinin belirlenmesi amaçlanmıştır.

ANAHTAR KELİME(LER): Kuzey Anadolu Fayı, Küresel Konumlama Sistemi, Kayma Hızı, Kabuk Deformasyonu, Hız Alanı





PROJE TÜRÜ: 19001- Genel Araştırma ProjesiPROJE BAŞLIĞI: Obruk Barajı Örneğinde, Baraj Deformasyonlarının Farklı Ölç-me Yöntemleri ile İzlenmesi ve Doğruluk AnaliziPROJE YÖNETİCİSİ: Prof. Dr. Reha Metin ALKAN

PROJE NO: ODMYO19001.15.003PROJEDEKİ YARDIMCI ARAŞTIRMACI(LAR) Prof. Dr. Engin GÜLALÖğr. Gör. Mehmet Nurullah ALKANÖğr. Gör. Kayhan ALADOĞANÖğr. Gör. Zafer KÖSEÖğr. Gör. Dr. Hakan YAVAŞOĞLUÖğr. Gör. Veli İLÇİÖğr. Gör. İbrahim Murat OZULUÖğr. Gör. Engin TOMBUŞÖğr. Gör. Murat ŞAHİNArş Gör. Güldane OKUMuhammad Ali SAMMUNEHPROJE BAŞLAMA TARİHİ: 23-12-2015



PROJE ÖZETİBarajlar, farklı amaçlarla(sulama, elektrik üretim, vb.) inşa edilen mühendislik ya-pılarıdır. Bu yapılar mevsim, çevresel koşullar, sıcaklık değişimleri, su kuvveti, yer kabuğu hareketi gibi etkenlerden dolayı bazı deformasyonlara uğrayabilirler. Meydana gelen bu değişimler sadece baraj gövdesinde değil yakın çevresinde de gözlenebilir. Farklı etkenlerden dolayı ortaya çıkabilecek olan bu değişimler, yapı bütünlüğüne büyük oranlarda zararlar verebilir ve büyük çapta yıkıma ve can kaybına da yol açabilirler. Yakın tarihte gözlenen bazı facialar(Romanya’da Belci Barajı(1991), Çin’de Gouhou Barajı(1993)) bu durum için ciddi örneklerdir.Barajlardaki deformasyonların öngörülebilmesi için yapılan ölçmeler yapı bütün-lüğü hakkında bilgi sağlayabilir. Yakın tarihten itibaren bu amaçla yapılan çalış-malar, meydana gelebilecek bir kaza ve sonrasındaki yıkımın giderilebilmesi için gerekli olan maliyetten çok daha az bir bütçeyle tamamlanabilmektedir. Bu gibi mühendislik yapılarındaki düzensizliklerin önceden kestirilebilmesi ve önlemlerin zaman geçmeden alınabilmesi için jeodezik, vb. yöntemler ile periyodik ölçmele-rin yapılması gereklidir.

Bu amaçla Çorum Obruk Barajı ve çevresinde 8 pilyeden oluşan bir ağ tesis edil-miştir. Ayrıca baraj gövdesi üzerinde 44 noktadan oluşan obje noktaları ağı da tasarlanmıştır. Buna ilave olarak 6 RS noktası, 8 adet pilye ve 44 obje noktası ile toplam 58 noktadan oluşan bir nivelman ağı tesis edilmiştir. Oluşturulan bu ağ GNSS, robotik total station ve nivelman ölçmeleri ile 2016-2017 yıllarında düzen-lenen çeşitli kampanyalarla tamamlanmıştır. GNSS verilerinin değerlendirilmesin-de GAMIT/GLOBK ve LGO, diğer veriler içinse PANDA yazılımları kullanılmıştır.ANAHTAR KELİME(LER): Deformasyon, Baraj, Jeodezi, GNSS, InSAR





PROJE TÜRÜ: 19001- Genel Araştırma ProjesiPROJE BAŞLIĞI: Katalaz Enziminin Poli(HEMA-GMA) Kriyojel Üzerine İmmobi-lizasyonu ve Kinetik Özelliklerinin İncelenmesiPROJE YÖNETİCİSİ: Dr. Öğr. Üyesi Kadir EROL

PROJE NO: ODMYO19001.17.002

PROJEDEKİ YARDIMCI ARAŞTIRMACI(LAR)Prof. Dr. Dursun Ali KÖSEÖğr. Gör. Büşra CEBECİ




PROJE ÖZETİKatalaz oksidatif strese karşı etkili olan ve hidrojen peroksidi parçalayarak suya ve moleküler oksijene dönüştüren önemli bir enzimdir. Bu çalışma kapsamında poli(2-Hidroksietil metakrilat-glisidil metakrilat), poli(HEMA-GMA), kriyojeller üze-rine katalaz immobilizasyonu yapılmıştır. Bunun için GMA miktarı farklı kriyojeller sentezlenmiş ve katalaz adsorpsiyon performansları incelenmiştir. Performansı en uygun poli(HEMA-GMA) kriyojel ile 9 saatlik süre içerisinde 298.7 ± 9.9 mg/g katalaz adsorpsiyon kapasitesine ulaşılmıştır. Serbest ve immobilize katalazın ki-netik parametreleri karşılaştırılmış ve her ikisi için 4,4′-DDE ve 4,4′-DDT pesitisit-lerinin inhibisyon etkileri tayin edilmiştir. İmmobilize enzimin Vmax değeri serbest enzime göre 4 kat azalırken, KM değerleri karşılaştırıldığında immobilize enzimin substrata karşı afinitesinin 1.94 kat arttığı görülmüştür. 4,4′-DDT pestisidinin in-hibisyon etkisinin hem immobilize hem de serbest enzim için daha fazla olduğu tespit edilmiştir. Adsorbe edilen katalaz enziminin desorpsiyonu için 1 M NaCI (pH:7.0) çözeltisi kullanılmış ve % 96.45’lik bir desorpsiyon oranına ulaşılmıştır.

ANAHTAR KELİME(LER): Katalaz, Pestisit, Kinetik, Kriyojel, İmmobilizasyon



PROJE TÜRÜ: 19001- Genel Araştırma ProjesiPROJE BAŞLIĞI: Okul öncesi Öğretmenlerinin Fen Eğitimine İlişkin Görüş ve Tutumlarının İncelenmesi (Çorum İli Örneği)PROJE YÖNETİCİSİ: Dr. Öğr. Üyesi Ayhan BABAROĞLU

PROJE NO: SYO19001.16.001

PROJEDEKİ YARDIMCI ARAŞTIRMACI(LAR) Dr. Öğr. Üyesi Derya ATABEYArş. Gör. Emel OKUR METWALLYDoç. Dr. Dilber Esra YILDIZ




PROJE ÖZETİOkul öncesi dönem, sistemli eğitimin ilk ve en önemli aşamasıdır. Fen bilimleri ya da fen alanı insanoğlunun doğayı anlama gayretinin bir ürünüdür ve doğa-daki her olay fenin konusunu oluşturur. Bu sebepledir ki fen eğitimi okul öncesi programının bir parçasıdır. İnsanların nasıl öğrendiğini, büyük oranda onlara nasıl öğretildiği belirlemektedir. Okul öncesi dönemde çocuklarda bilimsel düşüncenin gelişmesi ve bilimsel süreç becerilerinin kazandırılmasında öğretmenlerin rolü çok önemlidir. Öğretmenin tutumu, davranışları ve bilgisi çocukların bilime karşı tutumunu ve öğrenme sürecini etkilemektedir. Bu çalışmada, Çorum İl Milli Eği-tim Müdürlüğü’ne bağlı resmi ilkokullar bünyesindeki anasınıflarında ve bağımsız anaokullarında görev yapan okulöncesi öğretmenlerinin fen eğitimine ilişkin gö-rüş ve tutumlarının incelenmesi amaçlanmıştır. Çalışmada tarama modeli esas alınarak, nitel ve nicel araştırma yöntemlerinden yararlanılmıştır. Öğretmenlerin tutumlarına ilişkin veriler 244(232 kadın, 12 erkek) okulöncesi öğretmeninden Fen Eğitimine Karşı Tutum Ölçeği ve Genel Bilgi Formu kullanılarak elde edilmiş-tir. Betimsel araştırma yöntemlerinden tarama modelinin kullanıldığı çalışmanın ikinci kısmında, öğretmenlerin fen eğitimine ilişkin görüşlerine ait veriler, çalışma grubunu oluşturan 244 öğretmenden yarı yapılandırılmış görüşme formları kulla-nılarak elde edilmiştir. 244 öğretmenden sadece 189’u fen eğitimine ilişkin görüş bildirmiştir. Bu sebeple çalışmanın bu kısmı 189 öğretmenden elde edilen veriler üzerinden araştırılmıştır. Çalışma sonucunda, okul öncesi öğretmenlerin fen eği-timine karşı tutumlarının olumlu olduğu ve cinsiyet ile yaşın fen eğitimini karşı tu-tumda fark oluşturduğu saptanmıştır. Öğretmenlerin tutumlarının okul türü, eğitim düzeyi, çalışılan yaş grubu, yardımcı öğretmenin varlığı, çalışma saati ile hizmet yılına göre değişmediği tespit edilmiştir.



Fen eğitimine ilişkin görüşlere ait sonuçlarda, fen eğitimi alanının öğretmenler tarafından sevildiği ve kendilerini bu alanda yeterli buldukları, eğitim ortamı ve materyal eksiliği sorunlarıyla karşılaşıldığı ve bu sorunların öğretmenlerin fen eği-timine yaklaşımlarını etkilediği saptanmıştır. Öğretmenler sınıflarında fen merke-zinin var olduğunu bildirmişlerdir. Öğretmenlerin planlarını yaparken çocukların seviyesine ve ilgilerine dikkat ettikleri ve en fazla internetten yararlandıkları ve fen eğitiminde kullanılan yöntem-teknikler ile uygulamaya yönelik konularda hizmet içi eğitime ihtiyaçlarının olduğunu saptanmıştır.

ANAHTAR KELİME(LER): Okul Öncesi, Fen Eğitimi, Okul Öncesi Eğitim, Tutum, Görüş



PROJE TÜRÜ: 19001- Genel Araştırma ProjesiPROJE BAŞLIĞI: Duygusal İstismar Potansiyeli Ölçeğinin Geliştirilmesi ve 3-6 Yaş Çocuğa Sahip Ebeveynlerin Duygusal İstismar Potansiyellerinin Değerlendi-rilmesiPROJE YÖNETİCİSİ: Dr. Öğr. Üyesi Serpil PEKDOĞAN


PROJEDEKİ YARDIMCI ARAŞTIRMACI(LAR) Dr. Öğr. Üyesi Mehmet KANAK




PROJE ÖZETİBu çalışma, 3-6 yaş çocuğa sahip ebeveynlerin duygusal istismar potansiyellerini ölçmeye dönük bir ölçme aracının geliştirilmesi ve ebeveynlerin duygusal istis-mar potansiyellerini bazı değişkenler açısından incelenmesini amaçlamaktadır. Araştırmanın çalışma grubunu, ölçme aracının geliştirilmesi için 3-6 yaş çocuğa sahip 357 ebeveyn, değişken kısmının araştırılması için ise 464 ebeveyn oluş-turmaktadır. Çalışma grubunda yer alan anne ve babalar olasılık dışı örnekleme yöntemlerinden homojen örnekleme yöntemi kullanılarak seçilmiştir. Ölçme aracı için öncelikle madde havuzu oluşturulmuş, maddeler alan uzmanlarınca incelen-miş ve ölçme aracındaki maddelerin kapsam geçerlik indeksi (KGİ) ,80 üzerinde bulunmuş ve kapsam geçerliğin sağlanmıştır Faktör analizine başlamadan önce, verilerin uygunluğunu saptamak için KMO değeri ,97 ve Bartlett testi sonucu (p=,000) olarak bulunmuştur. Bu sonuçlar, örneklem büyüklüğünün mükemmel; verilerin de faktör analizine uygun olduğu göstermektedir. Açımlayıcı faktör ana-lizi sonucu 50 madde 2 faktörden oluşan ölçme aracında, 1. Alt boyut (nedensel) 29 maddeden oluşmakta ve toplam varyansın % 31,8’ini açıklamaktadır. 2. Alt boyut (önleyici) ise 21 maddeden oluşmakta ve toplam varyansın %28’ini açık-lamaktadır. DFA’dan elde edilen uyum indekslerinin de yüksek düzeyde kabul edilebilir olduğu görülmüştür. “Nedensel” ve “Önleyici” alt boyutu için iç tutarlık katsayısı .96’dır. Ölçeğin tümü için elde edilen iç tutarlılık katsayısı ise .97 olarak belirlenmiştir. Elde edilen bulgular, ölçme aracının 3-6 yaş çocuğa sahip ebe-veynlerin duygusal istismar potansiyellerini ölçme konusunda geçerli ve güveni-lir bir ölçme aracı olduğunu göstermektedir. 3-6 yaş çocuğa sahip ebeveynlerin duygusal istismar potansiyellerinin bazı değişkenler açısından incelenmesi için ise çalışmada geliştirilen “3-6 Yaş Çocuğa Sahip Ebeveynlere Yönelik Duygusal İstismar Potansiyeli Ölçeği” kullanılmıştır.



Verilerin analizinde parametrik olmayan testlerden Mann Whitney U testi ve Kruskal Wallis testleri kullanılmıştır. Çalışmanın sonucunda, annelerin babalara göre çocuklarına daha fazla duygusal istismarda bulundukları, üniversite mezunu ebeveynlerin duygusal istismara neden olan davranışları daha fazla sergilerken, lisansüstü mezunu ebeveynlerin ise önleyici davranışları daha fazla sergiledikleri yönünde anlamlı farklılıklar bulunmuştur. Ebeveynlerin yaşları arttıkça duygusal istismarı önleme potansiyellerinin arttığı, çocuk sayısı bakımından ise tek çocuklu ebeveynlerin duygusal istismarı önleme ve duygusal istismara neden olma boyu-tunda anlamlı farklılık oluşturdukları görülmüştür. Çocuğu 2 yıl okul öncesi eğiti-me devam eden ebeveynlerin duygusal istismara neden olan davranışları anlamlı fark oluştururken, çocuğu 1 yıl süreyle okul öncesi eğitim alan ebeveynlerin ise duygusal istismarı önleyici puanlarda anlamlı farklılık yarattıkları bulgusuna ula-şılmıştır.ANAHTAR KELİME(LER): Duygusal İstismar, Ebeveyn, Çocuk

PROJEDEN YAPILAN YAYIN(LAR): 3-6 Yaş Çocuğa Sahip Ebeveynlere Yönelik Duygusal İstismar Potansiyeli Ölçeğinin Geliştirilmesi


PROJE TÜRÜ: 19001- Genel Araştırma ProjesiPROJE BAŞLIĞI: Kırım Kongo Kanamalı Ateşi’nde Treg Hücre Popülasyon ve Fonksiyonlarının Patogenezdeki Rolü ve Hastalık Ciddiyeti ile İlişkisiPROJE YÖNETİCİSİ: Prof. Dr. Nurcan BAYKAM

PROJE NO: TIP19001.15.004PROJEDEKİ YARDIMCI ARAŞTIRMACI(LAR) Prof. Dr. Ayşegül TAYLAN ÖZKANDr. Öğr. Üyesi Ayşe Semra GÜRESERDr. Öğr. Üyesi Derya YAPARDr. Öğr. Üyesi Djursun KARASARTOVADr. Öğr. Üyesi Umut GAZİUzman Dr. Özlem AKDOĞANUzman Dr. Özgür ÜNALPROJE BAŞLAMA TARİHİ: 23-12-2015



PROJE ÖZETİAmaç: Kırım Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA) insanlarda ölümle sonuçlanabilen ciddi bir enfeksiyon hastalığıdır. Bugüne kadar KKKA patogenezi çok iyi tanım-lanamamıştır. Virüsün direkt etkisi ve yüksek viral yük yanı sıra IL-10, IFN-γ ve TNF-α gibi sitokinlerin patogenezde rolü olduğu ortaya konmasına rağmen KKKA tarafından etkilenen lenfosit subgrupları ve hastalık mortalitesi ile ilişkileri konu-sunda çok az yayın bulunmaktadır. Bu projede amacımız KKKA patogenezinde CD4+ T-hücre popülasyonunda, regülatör T hücre (Treg) hücreleri olarak tanımla-nan hücrelerin rolünün incelenmesidir.Gereç ve Yöntem: Toplanan 23 KKKA hastası virüs yüklerine göre KKKA pozitif ve negatif şeklinde ayrıldı. Hastaların yanı sıra 13 sağlıklı bireyden de periferik kan toplandı. Tüm periferik kan örneklerinden PBMC izole edildi. PBMC hücrelerinden T hücre, CD4+ T hücre ve Treg hücre oranları flow sitometri ile tespit edildi. Kalan PBMC’lerden T hücre saflaştırılıp proliferasyon çalışmaları yapıldı. Prolifere olan T hücrelerinden ise Treg hücreleri izole edildi. Treg aktivitesinin belirlenmesi için sin-jeneik T hücreleri aktivasyon kokteyli varlığında Treg hücreleri ile farklı oranlarda inkübe edilerek CD69 ve CD154 seviyeleri flow sitometri ile tespit edildi. Bulgular: Yapılan çalışmalarda T hücre ve CD4+ T hücre oranlarının hasta ve kontrol grupları arasında değişiklik göstermediği ancak Treg hücrelerinin hasta-lığın şiddetine göre anlamlı bir şekilde arttığı tespit edilmiştir. T hücre aktivasyon çalışmalarında ise KKKA pozitif ve negatif hastaların bazal T hücre aktivasyonla-rının olduğu tespit edilmiştir. Buna karşıt KKKA pozitif hastaların Treg hücrelerinin baskılama fonksiyonlarında anlamlı bir şekilde azalma olduğu gözlenmiştir.



Sonuç: Yapılan bu çalışma Treg hücrelerinin KKKA varlığında seviyelerinin art-tığını göstermektedir. Bu artış virüsün proliferasyonunu kolaylaştırabilecek bir or-tam oluşturmaktaysa da hastalık şiddeti arttıkça bu hücrelerin var olan immün aktivasyonu baskılama yeteneğinin yetersiz kaldığı gözlenmektedir. Bu bulgunun hastalık şiddetlendikçe ortaya çıkan kontrol edilemeyen immün aktivasyonu açık-layabileceği düşünülmektedir.

ANAHTAR KELİME(LER): KKKA, T Hücre, Treg Hücresi, İmmün Aktivasyon, İmmün Baskılama

PROJEDEN YAPILAN YAYIN(LAR): The Role of Treg Population in Pathogenesis of Crimean Congo Hemorrhagic Fever.


PROJE TÜRÜ: 19001- Genel Araştırma ProjesiPROJE BAŞLIĞI: Nazal Septum Deviasyonlu Hastalarda Serum Oksidatif Stres ve Serum Antioksidan Düzeylerinin Belirlenmesi PROJE YÖNETİCİSİ: Dr. Öğr. Üyesi Adnan EKİNCİ

PROJE NO: TIP19001.16.002

PROJEDEKİ YARDIMCI ARAŞTIRMACI(LAR) Öğr. Gör. Emre DEMİR




PROJE ÖZETİAmaç: Nazal septum deviasyonu (NSD) olan hastalarda total antioksidan durum (TAS), total oksidan durum (TOS) ve paraoksanaz (PON1) serum düzeylerinin normal sağlıklı bireylerle karşılaştırılması.Materyal Metod: Çalışmada 18 ile 50 yaş arası NSD tanısı alan 47 hasta (ortalama yaş 35) ve 50 sağlıklı kişiden oluşan kontrol grubunun (ortalama yaş 37) serum örneklerinde TAS, TOS ve PON1 düzeyleri karşılaştırıldı.Bulgular: Kontrol ve hasta grupları karşılaştırıldığında; Total Antioksidan Status (TAS) değişkeni kontrol grubunda anlamlı derecede yüksek bulundu.(p<0,001). Tas değerleri kontrol grubunda ortalama 1,196 mmol/L iken, hasta grubunda 1,046 mmol/L bulundu. Kontrol ve hasta grupları karşılaştırıldığında Total OksidanSta-tus (TOS) değişkeni hasta grubunda anlamlı derecede yüksek olduğu gözlendi. (p<0,001). Tos değerleri kontrol grubunda ortalama 6,600 mmol/L iken, hasta gru-bunda 20,194 mmol/L bulundu. Kontrol ve hasta grupları karşılaştırıldığında PON1 değişkeni için gruplar arasında anlamlı farklılık görülmedi (p=0.446>0.05) PON1 değerleri kontrol grubunda ortalama 279,64 U/L iken, hasta grubunda 324,21 U/L bulundu.Sonuç: NSD’li hastalarda kontrol grubuna göre TOS değerinin artmış olduğunu ve TAS değerinin azalmış olduğu tespit edildi. Bu durum NSD’si olan hastaların oksidatif strese maruz kaldığını göstermektedir.

ANAHTAR KELİME(LER): Septum Deviasyonu, Total Oksidan Durum, Total Antioksidan Durum, Paraoksanaz

PROJEDEN YAPILAN YAYIN(LAR): Serum Oxidative Stress Levels in Patients with Nasal Septal Deviation





PROJE BAŞLIĞI: JC ve BK Polyomavirüslerin İnfertilitedeki Rolü

PROJE YÖNETİCİSİ: Dr. Öğr. Üyesi Ayşe Semra GÜRESER

PROJE NO: TIP19001.16.003PROJEDEKİ YARDIMCI ARAŞTIRMACI(LAR) rof. Dr. Ayşegül TAYLAN ÖZKANDoç. Dr. Ümit GÖRKEMDoç. Dr. Cihan TOĞRULDr. Öğr. Üyesi Djusun KARASARTOVADr. Öğr. Üyesi Ercan AYAZPROJE BAŞLAMA TARİHİ: 26-02-2016



PROJE ÖZETİSebebi bilinmeyen infertilite son yıllarda artış gösteren önemli bir sağlık soru-nudur. Cinsel yolla bulaşan hastalıklar, insanda infertiliteye yol açan enfeksiyoz nedenlerin başında gelmekte olup, human papillomavirüs, herpes-simpleks virüs, adenovirüs, hepatit B virüsü ve HIV virüsü gibi viral patojenlerin de insanlarda infertiliteye yol açabileceği son yıllarda yapılan çalışmalarda belirtilmektedir. Polyomavirüslerin vücutta latent olarak kalmaları, idrar ve semende saptanabil-meleri, insanlarda üreme yeteneği üzerine olumsuz etkileri olabileceğini akla ge-tirmektedir. Çalışmamızda Hitit Üniversitesi Erol Olçok Eğitim ve Araştırma Hastanesi infer-tilite ve üroloji kliniklerine başvuran hastalardan alınan genital örneklerde DNA ekstraksiyonu sonrasında polyomavirüslerden BK virüs (BKV) ve JC virüs (JCV) nested PCR yöntemi ile saptanmış, pozitif bulunan örnekler ise DNA dizi analizi ile tanımlanmıştır. Çalışmamıza sebebi bilinmeyen infertilite vaka tanımına uyan 50 kadın hasta ve 35 sağlıklı kadın ile 52 infertil erkek ve 48 sağlıklı erkek olmak üzere toplam 185 kişi dahil edildi. Sağlıklı grupta altı kadın hastada (%3,24) JCV, bir kadında (%0,54) BKV belirlendi. Sağlıklı erkeklerde ise 12 (%6,49) kişide JCV bulunurken BKV saptanmadı. İnfertil grupta 13 (%7,03) erkek hastada JCV bulunurken, BKV saptanmadı. İnfer-til kadın hastaların ise 8 (%4,32)’inde JCV varken bir (%0,54) kadın hastada BKV belirlendi. BKV ve JCV’nin infertilite ve cinsiyet ile ilişkisi bulunamadı.

Çalışmamız, bildiğimiz kadarıyla, polyomavirüsler ile infertilite arasındaki ilişki-yi inceleyen literatürdeki ilk çalışmadır. Çalışmamız sonucunda, kadın ve erkek hastalarının genital örneklerinde BKV ve JCV saptamış olmamıza rağmen inferti-lite ile polyomovirüsler arasında bir ilişki olmadığı görülmüştür. Polyomavirüslerin genital sistemde bulunabilmesi nedeniyle kadın ve erkek üreme sağlığı üzerine olan etkileri konusunda daha fazla sayıda hasta grubu ile yapılacak çalışmalara ihtiyaç vardır.

ANAHTAR KELİME(LER): Polyomavirüsler, BK Virüs, JC Virüs, İnfertilite






PROJE BAŞLIĞI: İshalli Olgularda İhmal Edilen Protozoonların (Dientamoeba Fragilis, Enterocytozoon Bieneusi, Encephalitozoon Sp. ve Blastocystis Sp) Kon-vansiyonel (Mikroskobik İnceleme, Kültür) ve Moleküler Yöntemlerle Araştırılması

PROJE YÖNETİCİSİ: Prof. Dr. Ayşegül TAYLAN ÖZKAN


PROJEDEKİ YARDIMCI ARAŞTIRMACI(LAR)Doç. Dr. Funda DOĞRUMAN ALDr. Öğr. Üyesi Djursun KARASARTOVADr. Öğr. Üyesi Ayşe Semra GÜRESERBiyolog Fakhiriddin SARZHANOV




PROJE ÖZETİAmaç: Rutin tetkiklerde bağırsak protozoonlarının gözden kaçmaması, immün yetmezlikli hastaların tedavisi ve takibi için çok değerlidir. Çalışmamızda; erişkin popülasyonda sağlıklı ve immün yetmezlikli hastaların rutin incelemelerinde göz-den kaçan Blastocystis sp., Dientamoeba fragilis ve mikrosposidyalar gibi bağır-sak protozoonlarının görülme sıklığını konvansiyonel ve moleküler yöntemler ile tespit edilmesi yanı sıra bu iki grup arasında bağırsak protozoonlarının çeşitliliğin-de değişiklik olup olmadığını araştırılması hedeflenmiştir. Gereç ve Yöntem: Gazi Üniversitesi Hastanesi’nin seçilmiş klinik/poliklinikleri-ne başvuran veya burada yatan (iç hastalıkları erişkin hematoloji polikliniği, iç hastalıkları erişkin hematoloji kliniği, kemik iliği nakil ünitesi polikliniği, kemik iliği nakil ünitesi kliniği, iç hastalıkları onkoloji polikliniği, iç hastalıkları onkoloji kliniği ve hemodializ kliniği) immün yeterli ve immün yetmezlikli 184 ishalli olgu çalışma kapsamına alınmıştır. Paraziter etkenlerin araştırılması amacıyla laboratuvarlara gönderilen bu hastaların dışkı örnekleri rutin tetkiklerle incelenmiş; aynı zamanda projenin amacı doğrultusunda ek konvansiyonel (boyalı inceleme ve kültür) ve moleküler yöntemlerle (gerçek zamanlı polimeraz zincir reaksiyonu -real-time pol-ymerase chain reaction) ihmal edilen parazitler (Blastocystis sp. ve Dientamoeba fragilis Enterocytozoon bieneusi, Encephalitozoon sp.) de araştırılmıştır.

Bulgular: Rutin Nativ-Lugol yöntemiyle Blastocystis sp., ve Giardia intestinalis im-mun yetmezlikli hastalarda sırasıyla 10 ve 1 adet olarak; immun yeterli olanlarda ise 13 ve 1 adet olarak belirlenmiştir. Trikrom yöntemi ile saptanan Giardia sayısı her iki grupta da değişmemiştir. Buna karşın trikrom yöntemiyle immun yetmezlikli hastalarda saptanan Blastocystis sp., sayısı 11’e yükselmiş ayrıca 7 D.fragilis belirlenmiş; immun yeterli olanlarda ise 19 D.fragilis ile 1 adet Chilomastix mesnili bulunmuştur. Kinyoun asit fast yöntemi ile her iki grupta da birer adet Cryptospo-ridium spp. saptanmıştır. Kültür yöntemleriyle ise immun yetmezlikli hastalarda 10 Blastocystis sp., 1 D.fragilis bulunurken, immun yeterli olanlarda 10 Blastocystis sp belirlenebilmesine karşın, D.fragilis üretilememiştir. Realtime PCR yöntemiyle ise Blastocystis sp., ve D.fragilis immun yetmezlikli hastalarda sırasıyla 10 ve 12, immun yeterli olanlarda ise 19 ve 13 olarak saptanmıştır. Enterocytozoon bieneu-si, Encephalitozoon sp hiçbir yöntemle tespit edilememiştir.Sonuç: İshal şikayetiyle başvuran hastalarda sadece Nativ-Lugol bakısı ile yeterli tanı konulamamakta, D.fragilis, Cryptosporidium spp gibi etkenler atlanmaktadır. Kültür yöntemlerinin kalıcı boyalı inceleme yöntemlerine göre fazla bir üstünlüğü bulunmamaktadır. Trikrom ve Kinyoun asit fast gibi kalıcı boyama yöntemleri ile oldukça yüksek sayıda Nativ Lugol ile saptanamayan birçok etken belirlenebil-mektedir. Yöntemin ucuzluğu ve her türlü protozoaya tanı koyabilme kapasitesi de bir diğer avantajıdır. Nativ-Lugol bakısı ile moleküler yöntemler kıyaslandığın-da Blastocystis sp., yaklaşık %25 daha fazla saptanmış; bu yöntemle belirlene-meyen 25 D.fragilis pozitifliği de bulunmuştur. Moleküler yöntemlerin dezavantajı maliyeti ve her bir etken için ayrı test çalışılması gerekliliğidir. Ancak hayati tehdit eden immunsupresyon gibi hastaların izleminde doğru ve erken tanının önemi göz önüne alındığında moleküler yöntemlerin kullanımının gerekliliği ortaya çık-maktadır.

ANAHTAR KELİME(LER): İshal, İmmun Tetmezlik, ile Dientamoeba Fragilis, Enterocytozoon Bieneusi, Encephalitozoon sp., Blastocystis sp, Tanı, Gerçek Zamanlı Polimeraz Zincir Reaksiyonu


PROJE YÜRÜTÜCÜSÜNÜN İLETİŞİM BİLGİLERİ:[email protected]




PROJE BAŞLIĞI: Dibazik Ligand Türevi Diphenik Asidin Bazı Lantanid Grubu Metal Katyonları Komplekslerinin Sentezi, Termal -- Yapısal Karakterizasyonları ve Bazı Uygulamaları

PROJE YÖNETİCİSİ: Prof. Dr. Dursun Ali KÖSE


PROJEDEKİ YARDIMCI ARAŞTIRMACI(LAR)Arş. Gör. Ömer YURDAKUL




PROJE ÖZETİKarboksilik asit türevlerinden olan ve yapısında iki adet karboksilat grubu bulun-duran diphenik asit ([1,1’-biphenyl]-2,2’-dicarboxylic acid) koordinasyon kimyası açısından anyonik şelatlayıcı molekül olarak dikkat çekmektedir. Molekülün yapı-sı temelde iki benzoik asit kalıntısının bir köprü ile birbirine bağlanmasıyla oluş-muştur. Birbirine zıt pozisyonda yerleşen iki karboksilat grubundan hem monoan-yonik monodentate hemde monoanyonik bidentate bağlanabilme özelliğine sahip olan diphenik asit ortam pH’sı, sıcaklık ve merkez atomun türüne göre bağlanma özelliklerini değiştirmektedir. Yapılan çalışma kapsamında diphenik asit ligandı-nın bazı 3+ yük basamağına sahip nadir toprak metal katyonlarıyla (La, Ce, Nd, Sm, Ho ve Er) koordinasyon bileşiklerinin sentezlenmesi ve yapısal karakterizas-yonlarının gerçekleştirilmesi çalışılmıştır. Bu amaçla iki farklı sentez metodu izle-nerek elde edilen 10 adet bileşik gözlemlenmiştir. Birinci sentez metodunda elde edilen 6 farklı metal katyon-diphenat komplekslerinde üç mol diphenat ligandı dianyonik bidendate olarak metal katyonlarına koordine olduğu tespiti yapılmıştır. Merkez atomu olarak iki mol metal katyonu bir M-M bağı ile birbirine bağlanır bir mol diphenat ligandı ise iki metal katyonu arasında köprü konumuna yerleşmiştir. Her bir metal katyonunun koordinasyon sayısı yapıya dahil olan ikişer mol aqua ligandı ile altılı koordinasyona tamamlanmıştır. İkinci sentez metoduna göre elde edilen 4 farklı tuz tipli olduğu iddia edilen koordinasyon bileşiğinde ise metal kat-yonlarının etrafı 6 mol aqua ligandı ile sarılarak bir aqua kompleksi elde edilmiş ve bu kompleksi 3+ yük denkliği ise koordinasyon küresinin dışına yerleşen 3/2 mol diphenat ligandı ile sağlanmıştır.

Diphenat dengeleyici iyonları (counter-ions) üzerinden polimerik yapıya gittiği düşünülmektedir. Sentezi gerçekleştirilen moleküllerden hiçbirisinde üç boyutlu yapı analizini gerçekleştirebileceğimiz tek kristal formu elde edilememiştir. Ancak elemental analiz, erime noktası tayini, katı görünür bölge spektrokopisi (Solid-UV-vis), infrared spektroskopisi (FT-IR), kütle analizi (GC-MS), toz x-ışınları kırınım spektroskopisi (P-XRD) ve termal analiz (TGA/DrTG/DTA) metodlarının sonuçları yorumlanarak yapısal özellikler hakkında fikir yürütülmeye çalışılmıştır.

ANAHTAR KELİME(LER): Koordinasyon Bileşikleri, Nadir Toprak Metalleri, Termal Analiz, Yapısal Karakterizasyon




19002 - Hızlı Destek Projesi19002 - Hızlı Destek Projesi

PROJE TÜRÜ: 19002-Hızlı Destek Projesi

PROJE BAŞLIĞI: Ni-Mn-In Metamagnetik Şekil Hatırlamalı Alaşımlar Fe Etkisi

PROJE YÖNETİCİSİ: Prof. Dr. Hakan GÜNGÜNEŞ


PROJEDEKİ YARDIMCI ARAŞTIRMACI(LAR): -




PROJE ÖZETİBu çalışmada Fe elementinin Ni-32.8Mn-4.6In-7.6Fe, Ni-37.3Mn-6In-6.1Fe, Ni-34.7Mn-4.3In-4.4Fe alaşımları üzerine morfolojik, termal, mekanik, ve manyetik özellikler üzerine etkisi araştırıldı. Alaşımların fiziksel karakterizasyonu için; Taramalı elektron mikroskobu (SEM), Vickers micro sertlik, diferansiyel tarama kalorimetrisi (DSC), Termal mekanik analiz (TMA) ve Mössbauer spektrometresi kullanıldı. DSC, Mössbauer ve Vickers mikro sertlik yöntemleri; alaşımlarda e/a oranı arttıkça faz dönüşüm sıcaklıklarının arttığını, Fe miktarının izomer kayma değerine etkisi olmadığının fakat alaşımın sertliğini arttırdığını gösterdi.

ANAHTAR KELİME(LER): Martensite, Şekil Hatırlamalı Alaşımlar, SEM, Vickers Mikro Sertlik, Mössbauer




PROJE BAŞLIĞI: Fen Edebiyat ve Mühendislik Fakültelerinde Kimya Deneyleri

PROJE YÖNETİCİSİ: Doç Dr. Ebru GÖKMEŞE


PROJEDEKİ YARDIMCI ARAŞTIRMACI(LAR) Öğr. Gör. Güner SAKA




PROJE ÖZETİFen Edebiyat Fakültelerinin Kimya Bölüm programlarında yer alan teorik dersler, laboratuvar derslerinde uygulama yoluyla yapılan deneyler ile tamamlanır. Teorik derslerin içeriğine bağlı olarak her bir uygulama dersinde değişik deneyler kullanılır. Teorik derslerde görülen yasalar ile laboratuvarda yapılan deneyler arasında bağlantı kurulmaya çalışılır. Genel Kimya, Analitik Kimya, Anorganik Kimya, Organik Kimya, Fizikokimya, Biyokimya ve Endüstriyel Kimya Laboratuvarları Kimya bölümlerinde uygulamalı olan kimya laboratuvar dersleridir. Bölümümüz laboratuvar imkânlarının güçlenmesi ve üniversitemizde Fen Edebiyat ve Mühendislik Fakültelerinin çeşitli bölümlerine vermekte olduğumuz derslerin devamının sağlıklı bir şekilde yürütülebilmesi için gerekli malzemelerin temini gerekmiştir. Öğrenciler laboratuvar dersleri ile gözlem yapma, düşünme, fikir üretme, yorum yapma ve sonuç değerlendirme gibi yeteneklerinin geliştirme ortamı bulurlar.

ANAHTAR KELİME(LER): Genel Kimya, Analitik Kimya, Anorganik Kimya, Organik Kimya, Fizikokimya, Biyokimya, Endüstriyel Kimya






PROJE BAŞLIĞI: Antibakteriyel Nanofiber Yara Örtü Malzemelerinin Geliştiril-mesi

PROJE YÖNETİCİSİ: Arş. Gör. Dr. Emel TAMAHKAR IRMAK






PROJE ÖZETİYara örtü malzemeleri yarayı nemli tutan, iyileşme sürecini hızlandıran, uzun süre kullanıma izin veren ve antibiyotik içerikleri ile enfeksiyonlardan koruyan biyomalzemelerdir. Moleküler baskılanmış polimerler (MIP) moleküler tanıma özelliğine sahip olmaları ile özellikle ilaç salımı uygulamalarında gün geçtikçe artan ilgiye sahiptir. Bakteriyel selüloz, nanofiberlerden oluşan üç boyutlu yapısı sayesinde yüksek yüzey alanı, yüksek su tutma kapasitesi, yüksek mekanik dayanıma sahip biyouyumlu bir biyomalzemedir. Bu proje ile hedeflenen yara iyileşmesi için antibakteriyel yara örtü malzemelerinin geliştirilmesidir. Bu amaçla bakteriyel selüloz nanofiber yüzeyinde moleküler baskılama yöntemi ile gentamisin moleküle özgü bağlanma bölgeleri oluşturulmuş ve yüklenen ilaç moleküllerinin nanofiberlerden kontrollü salımı gerçekleştirilmiştir.

ANAHTAR KELİME(LER): Antibakteriyel Yara Örtü Malzemesi, Bakteriyel Selüloz Nanofiberler, Moleküler Baskılanmış Polimerler




PROJE BAŞLIĞI: Balkabağı İlavesinin Probiyotik Yoğurtların Bazı Kalite Özel-likleri Üzerine Etkisi

PROJE YÖNETİCİSİ: Doç. Dr. Fatih ÖZBEY






PROJE ÖZETİBu araştırmada belirli oranlarda balkabağı kullanılarak probiyotik yoğurt üretilmiştir. Gerçekleştirilen ön denemeler sonucunda da üretimde kullanılacak olan balkabağı, miktarları ile starter kültür kombinasyonları belirlenerek ve üç farklı oranda balkabaklı probiyotik yoğurt üretilmiştir. Üretilen yoğurt örneklerine depolamanın 1., 7., 14., ve 21. günlerinde tekstürel ve kimyasal analizler uygulanmış, elde edilen sonuçlar istatistiksel olarak da değerlendirilmiştir. Yoğurt örneklerinde kurumadde değerleri % 14,82 - % 17,52, yağ içerikleri % 1,4 - % 3,6, laktik asit cinsinden asitlik değeri % 0,39 - % 1,25, pH değerleri 4,20 – 4,85, protein içerikleri % 4,40 - %6,90 ayrılan serum miktarları 3,83 – 7,74 ml/25 g, aralığında saptanmıştır. Mikrobiyolojik değerlendirme sonucu depolamanın 21. gününde kontrol örneğinde en düşük (7,71 log(kob/g)) L. acidophilus ve B. bifidum konsantrasyonu tespit edilmiştir. Probiyotik yoğurt üretiminde inek sütü ve balkabağı kullanılmasının teknolojik ve organoleptik kalite üzerine olumsuz bir etkisi olmadığı görülmüştür. Ürünün 21 günlük bir raf ömrü içinde teknolojik ve mikrobiyolojik kalitesini kaybetmeksizin beğeni ile tüketilebileceği ortaya konmuştur.

ANAHTAR KELİME(LER): Fonksiyonel Gıdalar, Probiyotik Yoğurt, Balkabağı






PROJE BAŞLIĞI: Çinkonun Korozyonuna Bazı Organik Bileşiklerin İnhibitör Olarak Araştırılması

PROJE YÖNETİCİSİ: Doç. Dr. Abdurrahman ASAN






PROJE ÖZETİBu çalışmada 0,1 M NaOH çözeltisinde çinkonun korozyonuna Etil 2-(2-(2-hidroksi-5-okso-1H-imidazol-4(5H))hidrazinil)-6-metil 4,5,6,7- tetrahidrobenzo [b]- tiyofen-3-karboksilat bileşiğinin, inhibitor etkisi araştırıldı. Bunun için; 20, 50, 100 ve 200 ppm derişimlerde ortama inhibitor eklenerek inhibitörün en etkin olduğu derişim belirlendi. Çinkonun elektrokimyasal davranışı Dönüşümlü Valtametri tekniği ile, korozyon hızı ölçümü ise Tafel Polarizasyon Yöntemi ile belirlendi. İnhibitör derişimin artmasıyla, korozyon hızı önemli oranda azalma göstermiştir. Düşük derişimlerde orta seviyede inhibitor etkinliği görülürken yüksek derişimlerde yüksek inhibitor etkinliği gözlenmiştir. Bütün inhibitor derişimlerinde korozyon akımı azalırken, korozyon potansiyeli daha negative potansiyellere kaymıştır. Bileşik anodic inhibitor davranışı göstermiştir.

ANAHTAR KELİME(LER): Korozyon, Çinko, İnhibitör, Sodyum Hidroksit




PROJE BAŞLIĞI: Kronik Mekanik Bel Ağrılı Hastalarda Enterferansiyel Akımın Vakum Elektrot ile Uygulanmasının Ağrı, Yaşam Kalitesi, Depresyon, Fiziksel Performans ve Kinezyofobi Üzerine Etkisi

PROJE YÖNETİCİSİ: Dr. Öğr. Üyesi Kubilay KARACİF

PROJE NO: SMYO19002.16.001

PROJEDEKİ YARDIMCI ARAŞTIRMACI(LAR)Dr. Öğr. Üyesi Rasim BENGİDr. Öğr. Üyesi Ayla ÇAĞLAYAN TÜRKÖğr. Gör. Ahmet PAYASÖğr. Gör. Hüseyin ÇELİK




PROJE ÖZETİKronik hastalıklar içinde bel ağrısı en çok karşılaşılan, kişinin iş gücünde azalma, tanı ve tedavilerin maliyetleri nedeniyle ekonomik açıdan da önemli bir sorun teşkil eder. İş gücü kayıpları, ağrı korkusuna bağlı hareket kısıtlılığı, yaşam kalitesinde azalma, depresyona yatkınlık, uyku düzeninde azalmada görülen sorunlar arasındadır. Mekanik bel ağrılarının tedavisinde enterferansiyel akım gibi birçok farklı fizik tedavi uygulamaları kullanılmaktadır. Çalışmamızda yapışkan ve vakumlu elektrotla enterferansiyel akım uygulama yöntemlerinin mekanik bel ağrısına etkilerini kıyaslamak için mekanik bel ağrısı tanısı konan ve 3 aydan uzun süredir ağrısı devam eden 18-50 yaş arası hastalar dahil edilmiştir. Toplam 47 hasta kliniğe başvurma sırasına göre basit randomizasyonla Vakum Elektrot grubunda 23 kişi ve Yapışkan Elektrot grubunda 24 kişi olacak şekilde iki ayrı gruba ayrılmıştır. Her iki gruptaki kişilere postür eğitimi ve günlük yaşam aktivitelerinde beli koruma teknikleri anlatılmıştır. Birinci grup hastalara farklı fizik tedavi uygulamaları yanında vakum elektrot ile enterferansiyel akım uygulaması, ikinci grup hastalara farklı fizik tedavi uygulamaları yanında yapışkan elektrot ile enterferansiyel akım uygulaması yapılmıştır. Tedavi öncesi ve sonrası bel ağrısının şiddeti Görsel Analog Skalası, eklem hareket açıklığı El Parmak-Zemin Mesafesi (EPZM) testi, fiziksel fonksiyonları değerlendirmek için Modifiye Obwestry Bel Fonksiyonel Yetersizlik Skalası (MOBFYS), yaşam kalitesini değerlendirmek için Kısa Form 36 (SF-36)’nın Türkçe versiyonu, psikolojik değerlendirme için Beck Depresyon Envanterinin (BDI) Türkçe versiyonu, kinezyofobi değerlendirmesi için Tampa Kinezyofobi anketi kullanılmıştır.



Çalışmamız sonucunda her iki grup hastalarında da bel ağrısı semptomlarında azalma ve yaşam kalitelerini artırdığı tespit edilmiştir. Ancak uygulanan enterferansiyel akımın vakum elektrotla uygulama yapılması, yapışkan elektrotla uygulama yapılmasına göre daha etkili yöntem olduğu bulunmuştur.

ANAHTAR KELİME(LER): Kronik Bel Ağrısı, Modifiye Oswestry Bel Fonksiyonel Yetersizlik Skalası, SF-36 Yaşam Kalitesi Ölçeği, Elektroterapi, Fizyoterapi




PROJE BAŞLIĞI: Demodex Akarlarına Karşı Oluşan CD4+ T-Hücre İmmun Ce-vabı

PROJE YÖNETİCİSİ: Prof. Dr. Ayşegül TAYLAN ÖZKAN


PROJEDEKİ YARDIMCI ARAŞTIRMACI(LAR) Prof. Dr. Refika Ferda ARTÜZProf. Dr. Kosta Y. MUMCUOĞLUDr. Öğr. Üyesi Umut GAZİDr. Öğr. Üyesi Djursun KARASARTOVADr. Öğr. Üyesi Ayşe Semra GÜRESERDr. Öğr. Üyesi Mehmet Kürşat DERİCİDr. Öğr. Üyesi Emrah RUHUzman Dr. Özlem YILMAZUzman Dr. Emine SABANCILAR




PROJE ÖZETİAmaç: Bu çalışma ile demodikoz hastalarından alınan periferal kan numunelerinde deriye yönlendirilmiş yardımcı CD4+ T-hücre subsetlerini araştırarak, Demodex’in deride indüklediği hücresel immün cevabı aydınlatmak yanı sıra demodikoz ve onunla ilişkili deri ve göz hastalıkları tedavisinin geliştirilmesine katkıda bulunmak hedeflenmiştir.Gereç ve Yöntem: Etik Kurul Onayının takiben Hitit Üniversitesi Çorum Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde akne rozasea tanısıyla izlenmekte olan bireylerden ve kontrol grubundan alınan kan örnekleri çalışmaya dahil edilmiştir. Tam kan numuneleri ex-vivo olarak T-hücre mitojeni PMA-ionomicin ile indüklenmiş ardından kütanöz lenfosit ilişkili antijen (cutaneous lymphocyte-associated antigen -CLA) + ve CLA- popülasyonlarındaki Th1, Th2, Th9, Th17, Th22 ve Treg popülasyon seviyeleri intra sellüler sitokin boyaması yapılarak akış sitometrisinde tespit edilmiştir.



Bulgular: Sadece Demodex’li hastalarda deriye yönlendirilmiş T hücre popülasyonlarında regülatör T hücre kaynaklı bir baskılama olduğu görülmüştür. Demodex ile birlikte akne rozesea gibi deri komplikasyonların olduğunda ise Th1, Th9 ve Th22 yönünde immün aktivasyon görülmüş ayrıca Treg seviyesinin azalmadığı gözlenmiştir. Bunun dışında CLA- hücre dağılımlarında anlamlı bir fark görülmemiştir. CLA+ hücrelerden Th2 ve Th17’nin Demodex ya da akne rozasea ile ilişkisi tespit edilememiştir.Sonuç: Demodikozun immun baskılamayla olan ilişkisi sebebiyle, deriye yönlendirilmiş CLA+ hücre popülasyonlarında Treg hücre polarizasyonu görülmüş olması beklenilen bir sonuçtur. Ancak, bu çalışma sonucunda Demodex ile farklı deri komplikasyonları birlikte olduğunda immün baskılama yerine aktivasyona yol açtığı belirlenmiştir.

ANAHTAR KELİME(LER): CD4+ T-Hücre, Demodex, CLA, Deri Göçü




PROJE BAŞLIĞI: Psikoz Olgularına Tedavi Uyumuna Yönelik Bir Terapi Progra-mı Uygulanması

PROJE YÖNETİCİSİ: Dr. Öğr. Üyesi Ece Yazla ASAFOV


PROJEDEKİ YARDIMCI ARAŞTIRMACI(LAR) Dr. Öğr. Üyesi Mehmet Emrah KARADERESağlık Memuru Halil İbrahim ÖLÇÜM




PROJE ÖZETİTedaviye Uyum Terapisi literatürde “anlaşılan tedavi etkinliği ve ilaç kullanma motivasyonu” olarak tanımlanmaktadır. Tıbbi tedaviye uyumu artırmayı amaçlayan, hasta merkezli bir girişimdir. Bireysel seanslar ile uygulanır. Tedaviye uyumu etkileyen bir dizi karmaşık faktörü hedef alır. Hastaların tedaviye yönelik inançlarını düzenleyen motivasyonel ve bilişsel davranışçı yaklaşımlar ile psikoeğitim karışımını kullanır. Bu araştırma Tedaviye Uyum Terapisinin psikoz tanılı hastaların tedaviye uyumlarına etkisini incelemek amacıyla yapıldı. Araştırmada 26 hasta olgu ve 24 hasta kontrol grubunda yer aldı. Kısa Psikiyatrik Değerlendirme Ölçeği ve Tıbbi Tedaviye Uyum Ölçeği kullanıldı. Gruplar arasında yaş ve cinsiyet açısından istatistiksel olarak anlamlı bir fark yoktu. Tedaviye Uyum Terapisi programının kısa dönemde hastalık semptomları ve tedavi uyumu üzerinde iyileştirici etkisinin olduğu tespit edilmiştir. Uzun dönemde ise bu etkinin azaldığı bulunmuştur. Bu bulgu Tedaviye Uyum Terapisi programının psikoz olgularında tedavi uyumunu artırmaya katkıda bulunduğunu göstermektedir. Araştırma sonuçlarına göre terapi programının en geç 6 ay içerisinde tekrarlanması önerilebilir.

ANAHTAR KELİME(LER): Tedaviye Uyum Terapisi, Psikoz, Semptom






PROJE BAŞLIĞI: Çölyak Hastalığında Endotel Disfonksiyonu ve İntestinal Epi-telyal Aktivasyonun Değerlendirilmesi

PROJE YÖNETİCİSİ: Dr. Öğr. Üyesi Atakan COMBA


PROJEDEKİ YARDIMCI ARAŞTIRMACI(LAR) Doç. Dr. Gönül ÇALTEPEDoç. Dr. Hüseyin KAYADİBİProf. Dr. Ayhan Gazi KALAYCIUzman Dr. Esra EREN




PROJE ÖZETİGiriş - Amaç: Çölyak hastalığı (ÇH), genetik yatkınlığı olan bireylerde, diyetteki glutene karşı kalıcı duyarlılık sonucu gelişen bir immün-enteropatidir. Çölyak hastalığının tromboemboli, ateroskleroz, inme gibi vasküler hastalıkların riskini artırdığı bazı çalışmalarda gösterilmiştir. Çalışmamızın amacı, ÇH’nin bu vasküler hastalıklarla ilişkisini serum belirteçleri ile incelemek ve glutensiz diyet (GD)’ in bunlar üzerindeki etkisini araştırmaktır.Yöntem - Gereçler: Çalışma, Ocak 2015 - Mayıs 2017 tarihleri arasında yapıldı. Çölyak hastaları yeni tanılı ve takipli çölyak hastaları olarak ayrıldı. Takipli çölyak hastaları anamnez ve çölyak antikor sonuçlarına göre GD’ye tam uyumlu ve “GD uyumsuz” olarak ayrıldı. Yeni tanı ve GD’ye uyumsuz hastalar birlikte değerlendirilirken “antikor pozitif” olarak tanımlandı. Hastaların serum von willebrand faktör (vWF), trombomodulin (TM), asimetrik dimetilarjinin (ADMA), endotel hücre spesifik molekül (ESM-1, Endocan), antiendotel hücre antikoru (AECA) düzeyleri ELISA yöntemi ile çalışıldı. Veriler median (25-75 çeyreklik) olarak verildi.Bulgular: Çalışmaya, 73’ü (68.9 %) kız olmak üzere 106 çölyak hastası alındı. Hastaların yaş ortalaması 9.6±5 yıl, 51’i (%48.1) yeni tanı, 33’ü (%31.1) GD’ye tam uyumlu, 22’si (%20.8) GD’ye uyumsuz ve 73’ü (%68.9) antikor pozitifti. Antikor pozitif ÇH’lerin serum TM, ADMA, ESM-1 ve AECA düzeyleri sırasıyla 4,3 (3,1-9,5), 0,96 (0,66-2,8), 422 (307-946), 48 (36-88); antikor negatif ÇH’ lerden sırasıyla 3,48 (2,3-7,7), 0,67 (0,58-1,60), 297 (247-571), 35 (27-58) anlamlı olarak daha yüksekti (sırasıyla p= 0,038, 0,033, 0,023, 0,025).

Glutensiz diyete uyumsuz ÇH’lerin serum TM, ADMA, ESM-1, AECA ve vWF düzeyleri sırasıyla 6,1 (3,5-12,7), 1,3 (0,82-4,8), 755 (364-1190), 56,7 (42-127), 85 (53-161), GD’ye tam uyumlu ÇH’ lerden sırasıyla 3,48(2,3-7,7), 0,67(0,58-1,60), 297(247-571), 35 (27-58), 47(34-79) anlamlı olarak daha yüksekti (sırasıyla p= 0,028, 0,007, 0,009, 0,009,0,022).Tartışma: Dünyadaki ölüm nedenleri arasında 1. sırada yer alan vasküler hastalıkların temelini ateroskleroz oluşturur. Çalışmamızda ÇH’de aterosklerozla ilişkisi tanımlanmış olan beş serum belirtecinin düzeyi ölçüldü. Bu belirteçlerin tümü de GD’ye uyumsuz ÇH’lerde anlamlı olarak yüksekti. Sonuç olarak ÇH’lerde GD uyumu birçok komplikasyonu önlemesi yanında vasküler hastalıkların gelişme riskini de azaltmaktadır.ANAHTAR KELİME(LER): Ateroskleroz, Çocuk, Çölyak Hastalığı, Vasküler Hastalık






PROJE BAŞLIĞI: Multidisipliner Teletıp Uygulaması: Cerrahi Öncesi Telecerrahi Tanılarının Histopatoloji ile Karşılaştırılması

PROJE YÖNETİCİSİ: Dr. Öğr. Üyesi Ümran MUSLU


PROJEDEKİ YARDIMCI ARAŞTIRMACI(LAR) Doç. Dr. Engin ŞENELDr. Öğr. Üyesi Hakan KÖRÖğr. Gör. Emre DEMİR



PROJE BÜTÇESİ: 275 TL

PROJE ÖZETİLiteratürde preoperatif teletıp uygulamasının cilt tümörleri cerrahisine katkısını araştıran sınırlı sayıda çalışma bulunmaktadır. Bu çalışmada multidisipliner bir «telecerrahi» yaklaşımının cilt tümörünün çıkarılmasına katkısını değerlendiren bir çalışma yapmayı amaçladık. Çalışmaya plastik cerrahi kliniğimize cilt tümörü ile başvuran 100 ardışık hasta dahil edilmiştir. Bir teledermatolog, cerrahi müdahale öncesi hastanın bilgi ve görüntülerini değerlendirerek tanı önerdi. Teledermatolog tarafından konulan tanılar «altın standart» kabul edilen histopatolojik tanılarla karşılaştırıldı. Telecerrahinin cilt tümörlerinin preoperatif değerlendirmesinde güvenilir bir teknik olduğu sonucuna ulaşıldı.

ANAHTAR KELİME(LER): Teledermatoloji, Telecerrahi, Multidisipliner Yaklaşım




PROJE BAŞLIĞI: Al 2011 alaşımının Korozyonuna SiC’ün etkisinin incelenmesi

PROJE YÖNETİCİSİ: Doç. Dr. Abdurrahman ASAN


PROJEDEKİ YARDIMCI ARAŞTIRMACI(LAR) -




PROJE ÖZETİBu çalışmada 32, 64, 128 ve 240 mikron partikül boyutunda %10 silisyum karbür içeren alüminyum alaşımların (Al-2011) 0,1 M H2 SO4 ortamında SiC partikül etkisinin ve bu alaşımlarda polipirol kaplamanın etkisi araştırılmıştır. Kaplama 0,1 M pirol içeren 0,1 M H2C2O4 ortamında Dönüşümlü Voltametri yöntemi ile gerçekleştirildi. Korozyon hızı ölçümleri ise 0,1 M H2SO4 ortamında Tafel Polarizasyon yöntemiyle gerçekleştirildi. Al-2011 alaşımına %10 oranında SiC katılımı tüm partikül boyutlarında korozyon hızını azaltmıştır. Al-2011, 32, 64, 128 ve 240 mikron Al-2011 alaşımlarında korozyon hızı sırasıyla, 0,625, 0,088, 0,146, 0,217, 0,375 mm/yıl olarak bulunmuştur. En düşük partikül boyutu olan 32 mikronda en iyi koruma sağlanmıştır. Kaplamadan sonra korozyon hızı ise sırayla; 0,451, 0,039, 0,062, 0,085 ve 0,010 olarak belirlenmiştir. Al-2011 alaşımlarının iletken polimer olan polipirolle kaplanması korozyon hızını daha da düşürerek korozyondan önemli oranda koruma sağlamıştır.

ANAHTAR KELİME(LER): Korozyon, Al-2011, SiC, Polipirol, Sülfürük Asit




19003-Doktor Öğretim Üyeleri için Bilimsel Teşvik Projesi19003-Doktor Öğretim Üyeleri için Bilimsel Teşvik Projesi

PROJE TÜRÜ: 19003-Doktor Öğretim Üyeleri için Bilimsel Teşvik Projesi

PROJE BAŞLIĞI: Çorum İli’nde Dağılım Gösteren Kara Kaplumbağaları (Testu-do graeca Linnaeus, 1758)’nda Enfestasyona Neden Olan Sert Kenelerde(Hya-lomma aegyptium) Kırım Kongo Hemorajik Ateş Virüsü(KKHAV) Varlığının Araş-tırılması

PROJE YÖNETİCİSİ: Dr. Öğr. Üyesi Gönül ARSLAN

PROJE NO: ALACA19003.16.001

PROJEDEKİ YARDIMCI ARAŞTIRMACI(LAR) Dr. Öğr. Üyesi Aysel KEKİLLİOĞLU




PROJE ÖZETİReptiller üzerinde parazit olan keneler epidemiyolojik ve ekonomik olarak yeterince önemsenmediğinden vektör özellikleri göz ardı edilmiştir. Fakat son zamanlarda yapılan çalışmalar kaplumbağa kenesi olarak bilinen özellikle yetişkin evrede konak spesifik olan Hyalomma aegyptium’un KKHA virüsü dahil birçok patojeni taşıdığını göstermiştir. Zoonotik hastalıkların epidemiyolojisinin anlaşılmasında ve kene kaynaklı hastalıklarla mücadelede insanlara yakın bölgelerde yaşayan kaplumbağaları enfeste eden kenelerin taşıdığı patojenlerin belirlenmesi özellikle Çorum gibi kene kaynaklı KKKA hastalığı açısından endemik olan bir bölgede önemlidir. Bu çalışmada Çorum İlinde Kara kaplumbağaları (Testudo graeca) üzerinde konak spesifik ektoparazit olan Hyalomma aegyptium türü kenelerde Kırım Kongo Hemorajik Ateş Virüsü (KKKAV), Borrelia spp., Anaplasma phagocytophilium, Francisella tularensis, Coxiella burnetti, Babesia spp., Rickettsia spp., Ehrlichia spp., Bartonella spp. gibi patojenler tarandı.2017 yılı Nisan-Ekim ayları arsında kaplumbağalar üzerinden toplanan nimf ve yetişkin evredeki 212 kene %99,6’lık etanol içerisinde oda sıcaklığında saklandı. Kaplumbağaların kenelerle yoğun bir şekilde enfeste olduğu görüldü (Prevelans: %96,3; Yoğunluk: 10,03). Kenelerle enfeste kaplumbağalara ait kan yaymalarının, %83’ü Hemolivia pozitifti. Pozitif bireylerde ortalama parazitemi yoğunluğu %4.7’dü. Bunun haricinde yaymalarda herhangi bir etkene rastlanmadı.

Keneler ikiye bölünerek bir yarısından RNA diğer yarısından da DNA ekstraksiyonu yapıldı. Elde edilen DNA’lar patojenlerin tespiti için uygun primerler kullanılarak PCR/RT-PCR yöntemiyle çoğaltıldı. Pozitif bulunan PCR ürünlerinde sekans yapılarak patojenlerin türleri belirlendi. Buna göre kenelerin %51,4’ü Hemolivia mauritanica, %32,5’i Rickettsia aeschlimanni, %30,2’si Ehrlichia spp. ile enfekteydi. Ancak ekstrakte edilen RNA’larda PCR ile KKKA etkeni tespit edilemedi. Tüm sonuçlar Türkiye Halk Sağlığı Kurulu Mikrobiyoloji Referans Laboratuvarlarında teyit edildi.Sonuç olarak Çorum ilinde keneler halk sağlığı ve veterinerlik açısından önemli zoonotik patojenler taşımaktadır. Bu nedenle KKKA kadar kene kaynaklı diğer patojenlerin de önemi göz ardı edilmemeli ve kene ısırma şikayeti olan hastalarda kene kaynaklı diğer patojenler de dikkate alınmalıdır.ANAHTAR KELİME(LER): Testudo graeca, Hyalomma aegyptium, Zoonoz, Kırım Kongo Hemorajik Ateş Virüsü, Kene Kaynaklı Patojenler, PCR, Çorum




19003-Doktor Öğretim Üyeleri için Bilimsel Teşvik Projesi19003-Doktor Öğretim Üyeleri için Bilimsel Teşvik Projesi


PROJE BAŞLIĞI: Yeni pH Duyarlı Blok Kopolimer Sentezi ve Karakterizasyonu

PROJE YÖNETİCİSİ: Doç. Dr. Hümeyra MERT BALABAN


PROJEDEKİ YARDIMCI ARAŞTIRMACI(LAR) -




PROJE ÖZETİİyi tanımlanmış poli(vinil piridin) (PVP) blok kopolimerleri geçiş metalleri için koordinasyon bileşiği, moleküler baskılanmış şablonlar ya da membran malzemeleri olarak potansiyel uygulamalarından dolayı oldukça ilgi çekmektedirler. Atom transfer radikal polimerizasyon (ATRP), kontrollü molekül kütlesi, dar molekül kütlesi dağılımı ve yüksek uç grup fonsiyonalitesine sahip polimerlerin sentezine olanak tanıyan etkili bir tekniktir. Ancak hem 4-vinil piridin (4VP) hem de poli(4-vinil piridin) (P4VP) metal merkezi bağlamada ATRP katalizöründeki ligand ile yarışabilen kuvvetli koordinasyon bileşikleri olduğundan ATRP ile 4VP polimerizasyonu sıkıntılıdır. Son zamanlarda fazla miktarda Cu(II) klorür (deaktivatör), kararlı ve aktif bakır komplesleri oluşturabilen tri(2-piridilmetil)amin (TPMA) ligandı ile birlikte kullanıldığında ATRP ile 4VP polimerizasyonunun kontrollü şekilde gerçekleştirilebileceği gösterildi. Bu çalışmada farklı kompozisyonlarda, kontrollü molekül kütlesine sahip poli(n-bütil akrilat)-b-poli(4-vinil piridin) (PBA-b-P4VP) diblok kopolimerleri bakır katalizörlü ATRP ile hazırlanan PBA homopolimerlerinin 4VP monomerinin zincir uzatma polimerizasyonunda makrobaşlatıcı olarak kullanılması ile hazırlandı. Diblok kopolimerlerin zincir ucu fonksiyonalitesi başarılı zincir uzatma polimerizasyonu ile kanıtlandı. Bu yeni blok kopolimerler 1H NMR, GPC, AFM ve DSC analizleri ile karakterize edildi. PBA-b-P4VP blok kopolimerlerinin DSC analizlerinde faz ayrımına işaret eden iki camsı geçiş sıcaklığı gözlendi.

ANAHTAR KELİME(LER): Bütil Akrilat, 4-Vinil Piridin, Blok Kopolimer, Atom Tansfer Radikal Polimerizasyonu

PROJEDEN YAPILAN YAYIN(LAR)- Synthesis and Photophysicochemical Studies of Poly(ethylene glycol) Conjugated

Symmetrical and Asymmetrical Zinc Phthalocyanines - Synthesis and Characterization of Poly({n}butyl acWrylate){ b}Poly( 4vinyl pyridine)

Block Copolymers



PROJE BAŞLIĞI: Mayın Dedektörü Test Simülatörü

PROJE YÖNETİCİSİ: Dr. Öğr. Üyesi Mehmet Fatih IŞIK


PROJEDEKİ YARDIMCI ARAŞTIRMACI(LAR)Doç. Dr. Cemal YILMAZDr. Salih SÖYLER




PROJE ÖZETİGömülü patlayıcı nesneler standart üretim (Mayın) dışında el yapımı patlayıcı (EYP) olarakta karşımıza çıkmaktadır. Bu nesnelerin tespitinde, birbirinden farklı çok sayıda bilimsel yöntemler kullanılmaktadır. Bu yöntemlerden bazıları, elektromanyetik dağılımların algılaması, kızılötesi görüntüleme, X-ışını geri saçılımı olup gömülü patlayıcı tespitinde başarı oranları değişmektedir. Patlayıcılardaki farklılıklar, tespit edilmelerini de zorlaştırmaktadır. Bazı durumlarda birden fazla algılama tekniğini içinde barındıran detektörlerin kullanılması kaçınılmazdır. Gerek patlayıcılardaki farklılıklar gerekse patlayıcıların gömülü olduğu ortamların farklılığı patlayıcı tespitini zorlaştıran faktörlerdir. Bu çalışmada patlayıcı tespitinde yeni bir yöntem sunulmaktadır. Bu yöntemde, manyetik anomali ile patlayıcıların tespitinin mümkün olduğu ortaya konmaktadır. Yapılan deneysel çalışmalarda gömülü cisimlerin, bulunduğu koordinatlarda dünyanın sahip olduğu manyetik alanda bir bozulma meydana getirdiği görülmüştür. Manyetik alandaki bu değişimin ölçülmesi ile cisimler tespit edilebilmektedir. Tasarlanan simülatör ile farklı türlerdeki mayınların farklı çeşit ve özelliklerdeki toprak içerisine gömülerek deneyler gerçekleştirilmiştir. Bu deneylerden elde edilen veriler değerlendirildiğinde gömülü cisimlerin manyetik anomali yöntemi ile başarılı bir şekilde tespit edilebildiği görülmüştür. Bu yöntemde manyetik anomali ölçümünde kullanılacak sensör tasarımı ve dedektör içerisindeki yerleşim şekli önemlidir. Bu tasarım şekli hem tespit oranının başarısını hem de algılama hızını etkilemektedir. Deneysel çalışmalardan elde edilen veriler grafiksel olarak incelendiğinde mayın gömülü koordinatlarda ölçüm değerlerinin eşik değerlerin çok üzerinde seyrettiği ve verilerde ciddi bozulmalar/gürültüler oluştuğu gözlemlenebilmektedir. Bu durum geliştirilen yöntemin güçlülüğünü, kararlılığını ve geçerliliğini ortaya koymaktadır.

ANAHTAR KELİME(LER): Mayın Dedektörü, Manyetik Anomali, Mayın Test Simülatörü




19005-Üniversite Sektör İşbirliği Projesi19005-Üniversite Sektör İşbirliği Projesi

PROJE TÜRÜ: 19005-Üniversite Sektör İşbirliği Projesi

PROJE BAŞLIĞI: Sevgi Evlerindeki Çocukların (7-14 Yaş) Dil ve Edebiyat Bece-rilerinin Kültürel Etkinliklerle Desteklenmesi

PROJE YÖNETİCİSİ: Prof. Dr. Meral DEMİRYÜREK


PROJEDEKİ YARDIMCI ARAŞTIRMACI(LAR)Dr. Öğr. Üyesi İsa SARIDr. Öğr. Üyesi Serpil PEKDOĞANÖğr. Gör. Arif KUMAŞArş. Gör. Dr. Selcen KOCAArş. Gör. Altuğ ORTAKCIUzm. Semanur PEHLİVAN




PROJE ÖZETİÇorum’da Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğüne bağlı olarak faaliyetlerini yürüten Çorum Çocuk Evleri Sitesinde çeşitli sebeplerle kendi ailesinin bakımından yoksun kalmış, ihmal veya istismara uğramış ya da terk edilmiş, 0-18 yaş arası çocuklara bakım verilmektedir.Hitit Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı öğrencilerinin gönüllülük potansiyelinin yüksek olması ve Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğüne bağlı çocuk kuruluşlarında böyle bir insan kaynağına ihtiyaç duyulması, kurumlar arası iş birliğini doğurmuştur.Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü ile eşgüdümlü bir şekilde gerçekleştirilen bu proje sayesinde, söz konusu çocukların bir taraftan edebî, dilsel, sanatsal ve entelektüel gelişimlerine katkı sağlanırken, diğer taraftan bu çocukların sosyo-kültürel yeteneklerinin artırılması, toplumla bütünleşmeleri ve daha uyumlu hale gelmeleri gibi hususların temini sağlanmıştır.Edebiyat ve dilin, bireyin duygusal, bilişsel, sanatsal ve sosyal gelişimine olan katkısı yadsınamaz bir gerçektir. Bu düzeylerdeki değerler ve ilgili gelişimler göz önünde bulundurularak, özellikle projede yer alan yaş aralığındaki çocukların bahse konu yönlerde gelişim sağlamaları, kendilerini dilsel ve edebi açılardan daha iyi ifade edebilmeleri, konuşma ve anlatım becerilerinin geliştirilmesi gibi hususlar, hiç şüphesiz çocukların yaşamlarında olumlu gelişme ve değişmelere yol açmıştır.

Proje süresince uygulanan çeşitli aktivitelere kuruluş ortamında kalan 20 çocuğun her biri ile eşleştirilecek birer üniversite öğrencisinin birlikte katılmaları, zaman zaman grup halinde zaman zaman bireysel olarak yapılacak etkinliklerde birbirleri ile eşleşen çocuk ve üniversite öğrencileri arasında bağ kurulması yoluyla çocukların dilsel, edebi, sanatsal, estetik ve psiko-sosyal gelişimine de olumlu yönde katkılarda bulunulması, sosyal becerilerinin artırılması ve özgüven düzeylerinin geliştirilmesi; üniversite öğrencilerine ise sosyal sorumluluk ve gönüllülük bilincinin kazandırılması amaçlanmıştır. Ölçümler, projede araştırmacı olarak yer alacak çocuk gelişimi uzmanlarının uyguladığı testler sayesinde gerçekleşmiş ve bu sayede gerçekleştirilen etkinliklerin ve uygulamaların çocuklardaki ilgili gelişim düzeylerine ne derece katkı sağladığı ortaya konulmuştur.

ANAHTAR KELİME(LER): Çorum Çocuk Evleri Sitesi, Çocukların Psikososyal Gelişimleri, Bakıma Muhtaç Çocuklar, Çocuklarda Edebi ve Dilsel Gelişim



HİTİT ÜNİVERSİTESİ BİLİMSEL ARAŞTIRMA PROJELERİ BİRİMİ | 53

19006-Uluslararası Araştırma Projesi

52 | HİTİT ÜNİVERSİTESİ BİLİMSEL ARAŞTIRMA PROJELERİ BİRİMİ

19005-Üniversite Sektör İşbirliği Projesi

PROJE TÜRÜ: 19005-Üniversite Sektör İşbirliği Projesi

PROJE BAŞLIĞI: Çorum Bölgesi Tuğla-Kiremit Kurutma Kinetiğinin İncelenmesi

PROJE YÖNETİCİSİ: Prof. Dr. İrfan KURTBAŞ






PROJE ÖZETİMühendislik uygulamalarında akışkanların, ısının ve kütlenin transferi önemli bir yere sahiptir. Kütle transferi için itici kuvvet konsantrasyon farkı olup özellikle suni kurutma tekniğine dayalı uygulamalarda nem kontrolü etkin proses ve kurutucu tasarımı bakımından önemlidir. Kurutma prosesi ürünlerin kullanım kalitelerinin ve raf ömürlerinin artırılması bakımından önemlidir.Çorum sanayinin önemli bir bölümünü Tuğla-Kiremit üreticileri oluşturmaktadır. Toprak yapısı ve toprak kaynakları bakımından Çorum ülkemizde Tuğla-Kiremit üretim potansiyeli olarak ilk sıralarda yer almaktadır. Tuğla üreticilerinin büyük bir bölümü doğal kurutma yöntemlerini tercih etmektedir. Bu durum ürün sarfiyatını ve kalitesini önemli oranda etkilemektedir.Bu çalışmada, Çorum bölgesindeki tuğlanın kuruma davranışını incelemek için kabin tip kurutucu tasarlanarak imal edilmiş ve kurutucu hava hızı, hava sıcaklığı, kabin basıncı ve tuğla yönü gibi farklı bağımsız parametrelerin kuruma kinetiği üzerindeki etkisi incelenmiştir. Kurutucu hava sıcaklığının 62, 76 ve 90oC değerlerinde, kabin içerisinde Reynolds sayısının yaklaşık 21000-34000 aralığında ve tuğla açısının 0, 45 ve 90 derece değerlerinde deneyler gerçekleştirilmiştir. Hem basma hem de çekme şartlarında aynı deneyler tekrarlanmıştır. Kütledeki değişim 15 dakika aralıklarla ölçülerek kaydedilmiştir. Hem basma hem de çekme durumu için nem içeriğini sağlayan bir matematiksel formül geliştirilmiştir.Deneyler sonucunda, hava sıcaklığının ve hızının yükselmesi ile birlikte kuruma hızının arttığı ve kuruma süresinin azaldığı görülmüştür. Çekme durumunda kurutma süresini basma durumuna göre daha kısa ve tuğlanın akışa paralel (0) yerleştirilmesi durumunda kütle transferi daha hızlı gerçekleştiği belirlenmiştir.

ANAHTAR KELİME(LER): Kabin Tipi Kurutma, Tuğla Kurutma, Kütle Transferi



PROJE TÜRÜ: 19006-Uluslararası Araştırma Projesi

PROJE BAŞLIĞI: Ötücü Kuşlarda Büyüme Oranı ve Yaşam Öyküsü Geçiş Yaşı-nın Jüvenillerin Hayatta Kalma Başarısına Etkisi

PROJE YÖNETİCİSİ: Arş. Gör. Dr. Necmiye ŞAHİN ARSLAN






PROJE ÖZETİBu projede artan büyüme oranının genel kabulün aksine hayatta kalma üzerinde olumlu etkisinin olabileceği hipotezinin sınanması amaçlanmıştır. Bunun için doğada gerçekleştirilecek bir deney planlanmıştır. Deneyde büyüme hızı fazla olan ve yuvadan erken ayrılan bir ötücü kuş türü olan Cardellina rubrifrons model olarak kullanılmıştır. Yuvadan ayrılma zamanı, yavruların yuvadan ayrılmasını engelleyecek biçimde yuva etrafına kurulan bir kafes ile üç gün geciktirilmiştir. Yumurtadan çıktıkları günden itibaren ağırlıkları, kanat boyları düzenli olarak ölçülen yavrulara yuvadan ayrılma yaşına ulaşmadan önce radyo vericileri takılmıştır. Deney grubundan olan kanatlanmış yavrular radyo telemetreler ile yedi gün, deney grubundan olan kanatlanmış yavrular dört gün boyunca takip edilmiş ve kanatlanmış yavruların hayatta kalma oranları belirlenmiştir. İzleme sonunda deney grubunda bulunan tüm yavruların hayatta olduğu (n=14), kontrol grubunda bulunan yavruların ise %66’sının hayatta kaldığı tespit edilmiştir (n=9). Sonuçlar yuvada daha uzun süre kalan yavruların hayatta kalmalarının, yuvada daha kısa süre kalan aynı yaştaki yavrulara göre daha yüksek olduğunu göstermiştir.

ANAHTAR KELİME(LER): Yaşam Öyküsü Evrimi, Büyüme Oranı, Yaşam Öyküsü Geçiş Yaşı, Jüvenil Hayatta Kalma Oranı, Radyo Vericisi, Ötücü Kuşlar



55HİTİT ÜNİVERSİTESİ BİLİMSEL ARAŞTIRMA PROJELERİ BİRİMİ | 55 54 | HİTİT ÜNİVERSİTESİ BİLİMSEL ARAŞTIRMA PROJELERİ BİRİMİ

19009-Bilimsel ve Sanatsal Toplantı Düzenleme DesteğiProjesiProjesi

19009-Bilimsel ve Sanatsal Toplantı Düzenleme Desteği

PROJE TÜRÜ: 19009-Bilimsel ve Sanatsal Toplantı Düzenleme Desteği Projesi

PROJE BAŞLIĞI: 21. Ulusal Isı Bilimi ve Tekniği Kongresi

PROJE YÖNETİCİSİ: Prof. Dr. Ali KILIÇARSLAN


PROJEDEKİ YARDIMCI ARAŞTIRMACI(LAR)Arş.Gör. Sertaç Samed SEYİTOĞLUArş.Gör. Mustafa Reşit HABOĞLUDoç.Dr. İrfan KURTBAŞDoç.Dr. Sinan ÇALIŞKAN




PROJE ÖZETİHitit Üniversitesi ve Türk Isı Bilimi Tekniği Derneğinin 13-16 Eylül 2017 tarihleri arasında ortaklaşa düzenlediği 21. Ulusal Isı Bilimi ve Tekniği Kongresi başarıyla gerçekleştirildi. Aşağıdaki paragraflarda gerçekleşen hedefler (koyu renkli olarak) ve konferans kapsamında yapılan faaliyetler belirtilmektedir.Ulusal Isı Bilimi ve Tekniği Kongresi kapsamında, Ülkemizdeki üniversitelerimizde bilimsel araştırma yapan akademisyenler, sanayide çalışan mühendisler ve sanayicilerimiz bir araya getirildi. Termodinamik, Isı ve Kütle Transferi, Akışkanlar Mekaniği, Isı Tekniği, Enerji Sistemleri, Enerji Ekonomisi ve Yönetimi, Yakıtlar ve Yanma, Yenilenebilir Enerji Sistemleri, Çevre, Kirlilik ve Kontrol, Yeni ve Temiz Enerji Teknolojileri gibi konularda bilgi paylaşımı ve bilimsel tartışmalar gerçekleşti. Ulusal Isı Bilimi ve Tekniği Kongresine 53 Ulusal ve 4 Uluslar arası Üniversiteden katılım gerçekleşti. Toplam olarak 308 bildiri özeti gönderildi. 26 oturumda 171 adet sözlü bildiri, 13 adet poster bildiri sunuldu. Ayrıca, gerek panelist olarak ve gerekse dinleyici olarak Sanayi ve Kamu Kuruluşlarından katılımlar da gerçekleşti. Bilim Kurulunda yer alan 168 öğretim üyesinin büyük bir çoğunluğu aynı zamanda konferansa gönderilen bildirileri değerlendirmişlerdi. Bilim Kurulu listesi Ek’de verilmektedir.Isı ve enerji alanında ülkemizin önemli kuruluşlarının Ar-Ge bölümlerinde çalışan mühendisler bir araya getirilerek paneller düzenlendi. Doç. Dr. Barbaros ÇETİN’in organize ettiği ve moderator olduğu “Endüstride Isı-Akışkan Uygulamaları” isimli panelde ASELSAN, ROKETSAN, TAI ve FORD OTOSAN’dan AR-GE bölümlerinde çalışan mühendisler panelist olarak katıldılar. İZODER’in organize ettiği ve Prof. Dr. Atilla BIYIKOĞLU’nun moderator olduğu ve “Enerji Verimliliğinde Isı Yalıtımının Rolü” isimli panelde ise Prof. Dr. Hasan HAPERKAN, Kürşat SAKARYA ve Erdil DİNÇER panelist olarak katıldılar.

ANAHTAR KELİME(LER):-







PROJE BAŞLIĞI: Tarihte İz Bırakanlar: Doğumunun 220. Yılında Şeyh Şamil ve Kafkasya Sempozyumu

PROJE YÖNETİCİSİ: Prof. Dr. Mehmet DEMİRYÜREK


PROJEDEKİ YARDIMCI ARAŞTIRMACI(LAR)Arş. Gör. Hakan YAZARArş. Gör. Fatma AKlN




PROJE ÖZETİŞeyh Şamil; Kafkasya, Anadolu ve Rusya çevrelerinde tanınan bir şahsiyettir. 19. Yüzyıl ortalarında Kafkasya çevrelerinde (Dağıstan ve Çeçenistan) Rusya’nın Kafkasya’yı işgal hareketine karşı başlatmış olduğu mücadele ile tanınmaktadır. Ancak kendisi, mücadelesi ve hareketi çok az araştırmaya konu olmuştur. Bu nedenle söz konusu sempozyumun alana önemli katkı sunacağı düşünülmüştür. Nitekim düzenlenen sempozyum ile Şeyh Şamil, Kafkas Coğrafyası, Kafkasya’daki Etnik Gruplar, Kafkasya’daki Dini Hareketler, Kafkasya ve Kırım çevrelerinden Anadolu’ya yapılan göçler ele alınmıştır. Söz konusu göçlerin Anadolu’nun bugünkü demografik yapısının oluşmasına ne gibi etkileri olduğu sempozyumda tartışılmıştır. Sempozyumda sunulan bildiriler daha sonra yapılan ilaveler ve gözden geçirmeler ile kitap olarak basılmıştır (Şeyh Şamil ve Kafkasya: Mücadele- Sürgün- İskân, Ed. Mehmet Ali Bozkuş – Hakan Yazar, Kitabevi Yayınları, İstanbul 2017.) Bu sayede sunulan tebliğlerin bahsi geçen etkinliğin düzenlendiği yer ve tarihle sınırlı kalmayarak kamuoyunun ve bilim âleminin kullanımına sunulması sağlanmıştır. Bunun yanı sıra ele alınacak konuların akademik anlamda çok fazla incelenmemiş olması dolayısıyla özgün bir çalışma üretilmiştir. Bu yönüyle de sempozyum amacına ulaşmış ve akademi dünyasının ve kamuoyunun kullanımına sunulan önemli bir kaynak eserin nüvesini oluşturmuştur. Sempozyuma katılanların tamamı özel olarak davet edilen alan uzmanları olduğu için özet gönderimi ve değerlendirilmesi yapılmamıştır. Davetliler sempozyum düzenleme kurulunca belirlenip davet edilmiştir. Bununla birlikte sunulan bildirilerin kitap haline dönüşmesi sürecinde söz konusu bildiri metinleri editörler tarafından titizlikle incelenmiş ve yazar onayı ile düzeltilmiştir.


PROJEDEN YAPILAN YAYIN(LAR): Şeyh Şamil ve Kafkasya






PROJE BAŞLIĞI: Uluslararası 4. Adli Hemşirelik, 3. Adli Sosyal Hizmet, 2. Adli Gerontoloji Kongresi

PROJE YÖNETİCİSİ: Doç. Dr. Selen ÖZAKAR AKÇA


PROJEDEKİ YARDIMCI ARAŞTIRMACI(LAR)Doç. Dr. Nuriye BÜYÜKKAYACI DUMAN Dr. Öğr. Üyesi Emrah BİLGENER




PROJE ÖZETİBu kongre, multidisipliner bir bilim dalı olan adli tıp alanında çalışan hemşire, sosyal hizmet ve yaşlı bakım hizmetleri (gerontoloji) alanındaki akademisyenlerin, dünyada ve ülkemizde giderek artan adli sorunlara çözüm arama, bilgi paylaşımında bulunma ve öneriler oluşturmayı amaçlamaktadır. Adli Hemşirelik temel bilgi ve becerilerinin adalet sistemi içinde kombine edildiği bilimsel araştırma, kanıt toplama, analiz, önleme, travma vb adli vakalar üzerine çalışan uygulama alanıdır. Geçmişi 1948’de insan hakları evrensel beyannamesindeki “Hiç kimse işkenceye ya da acımasız, insanlık dışı ya da aşağılayıcı muamele veya cezaya tabi tutulamaz» ifadesinden yola çıkarak gelişmiş, 1986 da şiddetin bir halk sağlığı sorunu olduğu görüşü kabul edilmiş, ilk kez Amerika Birleşik Devletlerinde 1991’de alanda çalışan hemşirelerce Uluslararası Adli Hemşireler Birliği kurulmuş ve Amerikan Hemşireler Birliği tarafından 1995 yılında Adli Hemşirelik Özel Dal olarak kabul edilmiştir. Ülkemizde son 10 yılda adli hemşireliğe ilgi artmış, bazı üniversitelerde adli hemşirelik yüksek lisans programları açılmıştır. Halen Ankara Üniversitesi Adli Tıp AD ve Adli Bilimciler Derneği işbirliğinde 11. Adli Hemşirelik Sertifika Programı düzenlenmektedir. Hukukun sosyal hizmet alanına uygulanması olan Adli sosyal hizmetin tarihçesi ise 19. yy da çocuk mahkemelerinin kurulması ile başlamıştır. Yetişkin suçlular ile birlikte yargılanan çocuklar için ayrı mahkemelerin oluşturulmasında sosyal hizmet çalışanlarının katkısı önemlidir. Ülkemizde sosyal hizmet mezunlarının 1965 de Adalet Bakanlığında göreve başlaması ile ilk Adli sosyal hizmetin temelleri atılmış, 2015 verilerine göre Adalet Bakanlığı, Aile Mahkemesinde, Çocuk Mahkemelerinde, Çocuk Ağır Ceza Mahkemeleri’nde; Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı ve taşra teşkilatında toplamda 700’e yakın sosyal hizmet uzmanı görev yapmaktadır.

Adli sosyal hizmet uygulaması, Mahkemelerde, hastane ve psikiyatri kliniklerinde suç faillerinin yeterlilik ve sorumluluk üstlenebilme açısından değerlendirilmesi, ayrılma, boşanma, ihmal ve istismar, evlat edinme, çocuk ve yetişkin adalet sistemi, arabuluculuk, bilirkişilik gibi konular uygulama alanına girmektedir. Adli Geriatride ise yaşlı istismarına yönelik gelişmiş yeni bir bilim alanıdır. Bu kongrede; alanında uzman kişilerle konuyu irdelemek, adli alanda toplumda farkındalık oluşturmak ve bilimsel çerçevede olayların masaya yatırılması amaçlanmıştır.




DİZİN

AAl-2011, 45 Alaca, 12 Alaşım Tasarımı,13 Analitik Kimya, 33 Anorganik Kimya, 33 Antibakteriyel Yara Örtü Malzemesi, 34 Antik Baraj, 12 Ateroskleroz, 42 Atom Tansfer Radikal Polimerizasyonu,48

BBakıma Muhtaç Çocuklar, 50 Bakteriyel Selüloz Nanofiberler, 34 Balkabağı, 35Baraj,16Beyaz Dökme Demir, 13Biyokimya, 33 Bk Virüs, 26 Blastocystis Sp, 28 Blok Kopolimer, 48 Bütil Akrilat, 48 Büyüme Oranı, 53

CCalphad, 13 Cd4+ T-Hücre, 39

ÇÇinko, 36 Çocuk, 21, 42Çocuklarda Edebi ve Dilsel Gelişim, 50Çocukların Psikososyal Gelişimleri, 50 Çorum Çocuk Evleri Sitesi, 50 Çorum, 46Çölyak Hastalığı, 42

DDeformasyon, 16 Demodex, 39 Cla, Deri Göçü, 39Dientamoeba Fragilis, 28Duygusal İstismar, 21

EEbeveyn, 21 Elektroterapi, Fizyoterapi, 37Encephalitozoon Sp., 28 Endüstriyel Kimya, 33Enterocytozoon Bieneusi, 28

FFen Eğitimi, 19 Fizikokimya, 33 Fonksiyonel Gıdalar, 35

GGeç Demir Çağı, 12Genel Kimya, 33 Gerçek Zamanlı Polimeraz Zincir Reaksiyonu, 28Gnss, 16 Görüş, 19

HHesaplamalı Termodinamik, 13 Hız Alanı, 14Hyalomma Aegyptium, 46

IInsar, 16Ionia, 10

İİmmün Aktivasyon, 23 İmmün Baskılama, 23İmmobilizasyon, 18İmmun Yetmezlik, 28 İnfertilite, 26İnhibitör, 36 İshal, 28

JJc Virüs, 26 Jeodezi, 16 Jüvenil Hayatta Kalma Oranı, 53

KKabin Tipi Kurutma, 52 Kabuk Deformasyonu, 14 Katalaz, 18 Kayma Hızı, 14 Kene Kaynaklı Patojenler, 46 Kırım Kongo Hemorajik Ateş Virüsü, 46 Kinetik, 18 KKKA, 23 Klazomenai, 10 Koordinasyon Bileşikleri, 30 Korozyon, 36, 45 Kriyojel, 18Kronik Bel Ağrısı, 37 Kuresel Konumlama Systemi, 14

Kuzey Anadolu Fayı, 14 Kütle Transferi, 52

MManyetik Anomali, 49 Martensite, 32 Mayın Dedektörü, 49 Mayın Test Simülatörü, 49Modifiye Oswestry Bel Fonksiyonel Yetersizlik Skalası, 37 Moleküler Baskılanmış Polimerler, 34Mössbauer, 32Multidisipliner Yaklaşım, 44

NNadir Toprak Metalleri, 30

OOkul Öncesi Eğitim, 19 Okul Öncesi, 19 Organik Kimya, 33

ÖÖrükaya, 12 Ötücü Kuşlar, 53

PParaoksanaz, 25PCR, 46 Pestisit, 18 Peyzaj Arkeolojisi, 10 Polipirol, 45 Polyomavirüsler, 26 Probiyotik Yoğurt, 35 Psikoz, 41

RRadyo Vericisi, 53 Roman Dönemi, 12

SSEM, 32 Semptom, 41Septum Deviasyonu, 25 Sf-36 Sic, 45 Sodyum Hidroksit, 36Sülfürük Asit, 45

ŞŞekil Hatırlamalı Alaşımlar, 32

TT Hücre, 23 Tanı, 28 Tedaviye Uyum Terapisi, 41 Telecerrahi, 44 Teledermatoloji, 44 Teos, 10 Teritorya, 10Termal Analiz, 30 Testudo Graeca, 46 Total Antioksidan Durum, 25 Total Oksidan Durum, 25 Treg Hücresi, 23 Tuğla Kurutma, 52 Tutum, 19

VVasküler Hastalık, 42Vickers Mikro Sertlik, 32

YYapısal Karakterizasyon, 30Yaşam Kalitesi Ölçeği, 37 Yaşam Öyküsü Evrimi, 53 Yaşam Öyküsü Geçiş Yaşı, 53

ZZoonoz, 46

4-Vinil Piridin, 48

sonuÇlanan bİlİmsel araŞtirma proje Özetlerİ...

Documents