perİton dİyalİzİnde nonenfeksİyÖz komplİkasyonlar · İdiopatik trombositopenik purpura,...
TRANSCRIPT
PERİTON DİYALİZİNDE NONENFEKSİYÖZ
KOMPLİKASYONLAR
FERDA DEMİRKALE
AKÜ ARAŞTIRMA VE UYGULAMA HASTANESİ PERİTON
DİYALİZ ÜNİTESİ SORUMLUSU
19.10.2017
-Kateter ile ilişkili komplikasyonlar
Perioperatif
Kanama
Perferasyon, barsak yaralanması
Kateterde tıkanma
Keçe ile ilgili sorunlar
-Artmış intra-abdominal basınca bağlı komplikasyonlar
Sızıntı
Herni
Hidrotoraks
-Ağrı
Abdominal
Sırt ve omuz
Bel
-Kanama
-Volüm Dengesizliği
-Metabolik Komplikasyonlar
-Eozinofilik Peritonit
-Sklerozan Peritonit
-Kaşıntı
-Psikolojik Problemler
Perioperatif kanama ;
Kateter yerleştirilmesinden hemen sonra görülen kanama
genellikle küçük damarların travmasına bağlı olarak gelişir.
Kanama komplikasyonuyla karşılaşmamak için;
Tüm invaziv işlemler öncesi koagülasyon parametreleri tetkik
edilmeli ve düzeltilmesi gerekenlere müdahale edilmelidir.
Antikuagülan kullanımını en az 24 saat öncesinden kesilmesi
önerilmektedir.
Perferasyon/barsak yaralanması;
Kateter yerleştirmesi sırasında perferasyon şeklinde ya da
haftalar , aylar sonra erode barsağın perferasyonu olarak
karşımıza çıkabilir.
Hayatı tehdit eden bir komplikasyon olduğu için tanı ve tedavisi
acil yaklaşım gerekmektedir.
Risk kateter yerleştirme tekniği ve yöntemiyle ilişkilidir.
Tanı; Bulanık ve kanlı diyalizat varlığında,diyalizat verilmesinden
sonra ishal varlığında ve gram negatif peritonit geliştiğinde akla
gelmelidir.
Tedavi; Perferasyondan şüphelenildiği anda periton diyalizi
sonlandırmalı ,kateter çekilip paranteral antibiyotik başlanarak
barsak onarımı hızlıca yapılmalıdır
Kateterde Tıkanma ;
Kateterin, karın içi organların hareketine ve konstipasyona bağlı
olarak periton boşluğu içinde sıvı akışını engelleyecek şekilde
kıvrılmasıdır.
Tanı;Diyaliz sıvısının içe ve belirgin olarak da dışa akışının
sağlanamaması ve ADBG’de kateterde kingin tespit edilmesi ile
teşhis konur.
Tedavi;
Hastaya, bağırsak hareketlerini arttırmak için sabahları aç karına
ılık su içme ,lifli ve posalı gıda tüketimini önerilmelidir.
Yanıt alınamadığı durumda ise ;oral ve rectal laksatif verilmelidir.
Kateter içine basınçlı olarak heparinli sıvı ile flaşlama
yapılmalıdır.
Bunlarla başarı sağlanamazsa kateter revizyonu yapılmalı
veya kateter yeniden takılmalıdır. Hastanın klinik durumuna göre
diyaliz tedavisi düzenlenmelidir
Omentum Sarması ;
Erken veya geç dönemde kateterin ucunun omentum tarafından
sarılması sonucu diyaliz solüsyonunun içeri veya dışarı akışının
sağlanamaması ve bunun sonucunda periton diyalizi işleminin
yapılamamasıdır.
Tanı; Değişim sırasında sıvının içeri verilmesinde ve drenajında
sorun vardır. Drenaj miktarı çok az olup, rengi hemorajik ve
hastada karın ağrısı olabilmektedir.
Tedavi;
Heparinli diyaliz sıvısı basınçlı verilip tıkanıklık açılmaya
çalışılmalı. Trombolitik ajanlar (streptokinaz, ürokinaz ) hekim
önerisi ile uygulanabilir.
Cerrahi girişimle omentum, kateter üzerinden sıyrılıp aynı anda
omentektomi de yapılarak kateterin tekrar tıkanma şansı
azaltılmaya çalışılmalıdır.
Keçe ile ilgili sorunlar;
Keçe yıpranması ve bütünlüğünü kaybetmesidir.Genellikle çıkış
yeri enfeksiyonlarına bağlı olarak gelişir.
Tedavisi; Çıkış yeri enfeksiyonunun durumuna göre
belirlenir.Keçenin traşlanması veya kateterin çekilmesi
gerekmektedir.
Sızıntı;
Periton diyaliz sıvısının periton alanı dışına sızmasıdır.
Tedavinin erken döneminde kateter implantasyonunu takiben
kateter çevresinde ve konjenital anatomik defekte bağlı olarak
plevra boşluğunda,
Geç dönemde ise intra-abdominal basınç artışına bağlı olarak
abdominal bölgedeki cilt altında ve genital bölgede gelişen bir
komplikasyondur.
Tanı;
Karın asimetrisi diyalizatın karın duvarına sızdığını gösterir.
Karın duvarı normalden daha soluk ve portakal kabuğu
görünümündedir.
Elastik giysi bellerinin veya iç çamaşırlarının, karın boyunca
uzanan kateterin yaptığı deri izleri normalden daha derin ve
belirgindir .
Sızıntının nedenleri;
Kateter yerleştirme sırasında peritonun iyi kapatılmaması
Keçenin uygunsuz yerleştirilmesi
Kateterde delik olması
Karın içi basıncın artması
Prosessus vaginalisin açılması
SAPD’ye erken başlanması
Obezite
Sızıntı oluşumunu önlemek için;
Kateter implantasyonundan 2-3 hafta sonra diyalize başlanmalı.
Daha önce kullanılmış bir yerden kateter takılmasından sakınılmalı.
Kateter implantasyonu sırasında kateterin derin keçesinin rektus kasının içine ve kılıfına uygun yerleştirildiğinden emin olmak için özen gösterilmeli.
Karın içi basınç artışına sebep olabilecek hareketlerden kaçınılmalı.
Kateter immobilizasyonu iyi sağlanmalı.
Diyalize düşük volümlerle başlanması önerilmelidir.
Sızıntı oluşmuş ise;
Yatak istirahati önerilmeli.
Obez hastalarda esnek korse kullanılabilir
Erkeklerde sızıntı genital bölgedeyse scrotum elevasyonu
yapılmalı.
Düşük volümlerle diyaliz yapılmalı .
Mümkünse sadece gece APD programına geçilmeli, gündüz
karın boş bırakılmalı.
Karın boşken karın kasını kuvvetlendiren egzersizler yapılmalı
Diyalize ara verilmeli (Ara verme süresi sızıntının durumuna ve
hastaya göre değişebilir).
Bu arada hasta gerekirse hemodiyalize transfer edilmeli.
Kateter çıkış yeri kontrol edilmeli. Enfeksiyon olasılığı
düşünülerek pansuman sık değiştirilmelidir.
Herni;
Bir organ, doku ya da organın bir kısmının bulunduğu yerden
dışarı çıkmasıdır.
Etyolojisinde zorlayıcı fizik aktivite ile karın içi basıncının artması
ve karın duvarının zayıflığı rol oynar.
Risk faktörleri;
Multipar (sık doğum yapmış) kadınlar
Yaşlılar ve obezler
Geçirilmiş karın içi operasyonları
Önceki herni tamir operasyonları
Cerrahi yöntemle kateter yerleştirme
Polikistik böbrek hastalığı (kollagen yapı bozukluğu)
Yüksek diyalizat volümleri
Oturur pozisyon
İzometrik egzersiz
Valsalva manevrası
Herni oluşabilecek yerleşim yerleri;
İnguinal
Ventral (özellikle cepleşme)
Umblikal
İnsizyonel
Diyafragmatik
Sistosel ya da uterus prolapsusu
Tedavisi;
Mevcut hernisi olan hastaya, önce herni tamiri yapılmalı
Kateter yerleştirilirken paramedian transrektus insizyonu
kullanılmalı
Gereken durumlarda antitussif ve laksatif verilmeli
Destekleyici karın duvarı yapay ağ takviye operasyonları
yapılmalı
Cerrahi onarımdan sonra PD’ne ara verilmeli ve hemodiyalize
geçirilmeli
HD’e geçilemiyorsa 2-4 hafta düşük volümlü aralıklı PD ya da
gece aralıklı PD yapılmalıdır
Hidrotoraks;
Hipervolemi , konjestif kalp yetmezliği ,enfeksiyon ya da
malignite gibi çeşitli nedenlerle ortaya çıkabilir.
Asemptomatik olabileceği gibi ciddi nefes darlığı ile de
karşılaşabiliriz.
Genellikle sağ hemitoraksda ortaya çıkar ve kadınlarda sıklık
daha fazladır.
Tanı;
Direkt akciğer grafisi ile tespit edilebileceği gibi,effüzyon
varlığında torosentez yapılması ile kesin tanı konulur.
Tedavisi;
Periton diyalize ara vermek ve ya düşük volümlü diyalizat ile
diyaliz yapmak çoğu hastada hızlı bir gerileme sağlar.
Peritonit ve hidrotoraksın birlikte görüldüğü durumlarda birkaç
hafta periton diyalize ara vermek mesotelyumun plevra-
peritoneal defektin iyileşmesinde vakit tanıyabilir.
Konvansiyonel yaklaşıma yanıt vermeyen hastalarda VAT
eşliğinde plöredezi ya da diyafram onarımı önerilir.VAT tekniği
olmayan merkezlerde ise kimyasal plörezi uygulanabilir.Yanıt
alınamayan hastaların bir kısmında torakaotomi gerekebilir.
Abdominal ağrı;
Hızlı diyalizat akışı
Hipertonik solüsyon kullanımı
Diyaliz solüsyonlarının asidik PH’da olması
Kateterin subdiyafragmatik bölgeye göç etmesi
Diyalizat ısısının düşük olması
Gastroentestinal hastalıklar (peptik ülser, akut apandisit, kolesistit,
pankreatit vb.)
Böbrek problemleri
Tedavisi;
Diyaliz sıvısının uygun sıcaklıkta olması
İnfüzyon sırasında diyalizatın yavaş verilmesi
Drenaj işlemi sonunda peritonda rezidüel diyaliz sıvısı bırakılması
Diyalizatın asiditesini azaltmak için sodyum bikarbonat
(2-5 mEq/L) ilave edilmesi
Diyaliz solüsyonuna anestezik ilave edilmesi
Başlangıçta hipertonik solüsyonların kullanımından kaçınmalı
Pozisyon değişikliği
Kateterin yeniden yerleştirilmesi
PD’ ne ara verilmesi
Sırt ve Omuz Ağrısı;
Nedenleri:
Karın içi basınç artışı
Kolon vertebrada mekanik değişiklikler
Dejeneratif veya metabolik kemik hastalığı
Tedavi;
Değişim volümünün azaltılması
Karın duvarını güçlendirmek için fiziksel egzersizlerin önerilmesi
Tedavi rejiminin değiştirilmesi (APD_SAPD)
Bel ağrısı;
Nedenleri:
Nöromüsküler hastalıklar
PD ile spinal mekaniğin değişmesi
a.Ağırlık merkezinin öne kayması
b.Lomber lordosun artması
Abdominal kas zayıflığı, kötü postür, abdominal cerrahi girişimler,
ağır egzersiz yapma
Tedavisi;
Önlemede yüksek riskli hastalar belirlenmeli
İyi postür ve doğru vücut mekanikleri hakkında bilgi verilmeli
Egzersiz önerilmeli
Değişim volümleri azaltılmalı gerekirse gece aralıklı
peritondiyalizine geçilmeli
Kanama;
Jinekolojik:
Menstürasyon, ovülasyon, folikül kistlerin kanaması.
kateter irritasyonu ve künt travma
Neoplastik:
Renal hücre karsinomu, kolon adenokarsinomu
Polikistik böbrek hastalığı
Hematolojik:
İdiopatik trombositopenik purpura, antikoagülan tedavisi
Periton membran hastalığı:
Peritoneal kalsifikasyon, sklerozan peritonit
Gastrointestinal:
Akut kolesistit, post kolonoskopi, intraperitoneal doku kesecikleri, kateter kaynaklı dalak röptürü, pankreatit
Diyalizatta bulunan kan ya da fibrin kateter blokajına yol açabilir.
Diyalizatta sık görülen fibrin, peritonit habercisi olabilir.
Enfeksiyona dikkat edilmelidir
Diyalizat berrak gelene kadar İP Heparin (500-1000U/L) önerilir.
Oda ısısında diyalizatla birkaç kez ardarda lavaj kanamayı
azaltabilir
Kanama yıkama ile düzelmiyorsa hekim işbirliği ile gerekli
konsültasyonlar istenir.
Volüm dengesizlikleri;
Geçmiş yıllarda periton diyalizi yapan hastalarda volüm
kontrolünün Hemodiyalize oranla daha kolay olduğu
düşünülürdü.
Oysa son yıllarda Periton Diyalizi yapan hasta sayısı arttıkça
yaşanılan sorunların pek çoğunun volüm kontrolünün yetersiz
olmasından kaynaklandığı tesbit edilmiş.
Periton Diyalizi hastalarında yeterli sıvı dengesi daha
güçtür.Periton Diyalizi hastaları daha hipervolemiktir.
Çünkü;
Kuru ağırlığın belirlenmesindeki güçlükler
Sıvı dengesinin belirlenmesindeki güçlükler
Tedavinin ev diyalizi olması
Hasta uyumsuzluğu
Hipertonik diyalizat kullanımındaki tereddütler
Zamanla peritonun UF kapasitesinin azalması
Rezidüel Renal Fonksiyon kaybı
Volüm kontrolünü belirleyen klinik bulgular
Hipovolemi;
Hipotansiyon
Halsizlik,baş dönmesi,bulantı
Susuzluk hissi
Taşikardi
Ayağa kalkınca göz kararması
Kilo kaybı
Hipervolemi;
Hipertansiyon
Boyun venöz dolgunluğu
Akciğerlerde krepitan raller
Periferik ödem
Kilo artışı
Öksürük
Volüm yüklenmesinin nedenleri;
Ko-morbid hastalıklar (kalp yetmezliği-hipoalbüminemi)
Aşırı tuz ve sıvı alımı (3-4gr/gün tuz –toplam uf+500ml.su)
Sıvı yüklenmesinin nedenleri;
Yetersiz sıvı atılması
Rezidüel renal fonksiyon kaybı
Yetersiz diyaliz reçetesi
Mekanik veya anatomik sorun
Peritoneal membran yetersizliği
Volüm yükü bulunan hastayı değerlendirirken;
Kateter çıkış yerinde ve ciltaltı sızıntı,herni varlığının kontrolü
Hızlı dolum-boşaltım yapılarak içe ve dışa akış problemi,pıhtı ve
fibrin tıkacı kontrolü
Kateter pozisyon kontrolü
Drenajda Problem var Drenajda Problem yok
GERÇEK UF KAYBI FAZLA TUZ VE SIVI ALIMI
PET-PFT YAPILARAK PERİTON
GEÇİRGENLİĞİ
DEĞERLENDİRMELİ
DİYALİZ REÇETESİNE
UYUMSUZLUK
REZİDÜEL RENAL FONKSİYON
KAYBI
Volüm kayıplarının nedenleri;
Gastroentestinal kayıplar
Kusma
İshal
Gastrik asprisayon
Deri yoluyla kayıplar
Hipertonik solüsyon kullanımı
Volüm kaybı bulunan hastayı değerlendirirken;
Hafif ve orta dereceli volüm kayıpları,gastroentestinal kayıplar
yoksa
Oral alımı artırmak
Hipotonik diyalizat kullanmak volüm kaybını karşılar.
Gastroentestinal kayıpları olan ve ağır volüm kayıplarında
PD ne 1-2 gün ara verilebilir.
İV yoldan sıvı takviyesi yapılabilir.
Aşırı volüm yüklenmesi ve konjestif kalp yetmezliği
açısından dikkat!...
Eozinofilik Peritonit;
Nedenleri:
Silikona karşı allerji
Pudra
Yerleştirme sırasında karın içine hava kaçması
İlaçlar
Belirtileri:
Diyalizatın bulanıklaşması
Enfeksiyona ait lokal ve sistemik bulguların olmaması
Diyalizattaki hücrelerin çoğunu eozinifollerin oluşturması
Tedavi:
Hastaların büyük çoğunluğunda, periton diyalizatı eozinofilisi, diyalize
başlandıktan sonra iyi huylu bir olay olarak ortaya çıkar.
Bu, diyaliz kateterine veya diyalizatın kendisine allerjik cevap olabilir.
Diyalizat her değişimde bulanık kalırsa, periton diyalizatı eozinofilisi
enfeksiyöz peritonitin erken bulgularını maskeleyebilir.
Genelde steroid tedavisi sıklıkla sayısı artmış olan dolaşan periferik
eozinofillerin parçalanmasına neden olur ve bu tedavi periton diyalizatı
eozinofilisini azaltır veya iyileştirir.
Pruritis: (Kaşıntı);
Pruritis genelde üremik sendromda sık rastlanan bir belirtidir.
PD hastalarında % 25-59 oranında üremik pruritis tespit edilmiştir.
Pruritis sebepleri arasında üremik sendromun etkileri kesindir ve araştırmalara göre kandaki vit A, kalsiyum, magnezyum, fosfor ve PTH seviyeleri veya periferal nöropati, hücre ağırlığı ve histamin seviyesi allerjenik reaksiyon gösterebilir.
Tedavi çok etkili değildir ama bazı vakalarda
fototerapi denenebilir.