İlkçağ tarihi 2 - okumedya.com tarihi 2 - v. diakov, s. kovalev.pdf · (234-149) yazdığı...

281

Upload: others

Post on 24-Jan-2020

39 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

  • YordamKitap:48•İlkçağTarihi-2•V.Diakov-S.Kovalev

    ISBN-978-9944-122-40-5/978-9944-122-38-2(takım)•Çeviri:Özdemirİnce

    Düzeltme:ÖzlemMaruf-TuğçeTurcan•KapakveİçTasarım:SavaşÇekiç

    SayfaDüzeni:GönülGöner•BirinciBasım:Haziran2008

    İkinciBasım:Kasım2011•YayınYönetmeni:HayriErdoğan

    YordamKitapBasınveYayınTic.Ltd.Şti.(SertifikaNo:10829)

    ÇatalçeşmeSokağıGendaşHanNo:19Kat:3Cağaloğlu34110İstanbul

    T:02125281910F:02125281909W:www.yordamkitap.com

    E:[email protected]

    http://www. yordamkitap. comhttp:// info@yordamkitap. com

  • ROMA

  • KIRKINCIBÖLÜM

    ROMATARİHİNİNKAYNAKLARIVETARİHYAZICILIĞI

    I. İtalya ve Roma’nın eski tarihinin kaynakları (M.Ö. III. Yüzyılakadar.) İtalya ve Roma’nın toplumsal ve siyasal örgütlenmesinin ilkdönemlerinin incelenmesi, kaynaklarımızın son derece az olması nedeniyle,büyük güçlükler sunar. Eski İtalyalılardan, Grek toplumunun kendikaynaklarına yerleştirilebilmesi için son derece bol malzeme sağlayanHomeros’unşiirleri türünden,eskisözelhalkgeleneğindenbirtekyapıtbilekalmadığınıhemenbelirtmeliyiz.

    Varlıkları bilimsel olarak kanıtlanan (özellikle Niebuhr tarafından XIX.yüzyılda),eskiRomayıllıkları(annales)daaynışekildekayıptırlar.Yalnızca,bunların ilk taslaklarının çok erken dönemlerle (M.Ö. V-IV. yüzyıllar),toplantı günlerinin, katılan konsüllerin (Consul) adlarının, meydana gelenolayların ve senatonun aldığı kararların yazıldığı kronolojik çizelgeler olanvakayınâmeler (Fasti,Romalıların olgular takvimi) biçiminde ortaya çıkmışolduklarını biliyoruz. Vakayinâmeler, yılda bir seçilen konsüllerin adıylaadlandırılıyordu. Bu zaman çizelgeleri, genel olarak Pontifex’ler (Romarahibi) tarafından yalnızca pratik amaçlarla, bir ticari işlemin, borçsözleşmesinin, ya da toprak alım ve satımlarının ne zaman yapıldığınıanımsamakiçintutuluyordu.

    M.Ö. 320 yılında, Roma senatosu büyük rahibi (pontifex maximus),isteyenin görüp bilgi edinmesi için Basilica’da (mahkeme, divan, ticaretodası) sergilenecek resmî vakayı nâmeler hazırlamakla görevlendirdi. Ve odönemden sonra “rahiplerin çizelgesi” yıllık olarak yayınlanmaya başlandı.Bu çizelgeler (albüm) dolunca arşive konuluyordu. M.Ö. 130 yılına doğrubüyükrahipPubliusMuciusScaevola,arşivdesaklananeskiçizelgeleriBüyükYıllıklar (Annales maximi) adı altında 80 kitaplık bir derleme olarakyayınladı. Günümüze ulaşmamış olan bu vakayınâme ve yıllıklar,kapsadıkları efsaneler ve aile söylenceleriyle birlikte, bunlardanyararlandıkları için yıllık yazarı (yıllıkçı, annalist) olarak tanımlanan ilkRomalıtarihçileretemelkaynaklaroluştururlar.Amaneyazıkkibunlarındayapıtlarıkayıptır.

  • İlkçağ(Antiquité)vakayınâmeleriveyıllıklarındandoğrudanbilgisağlayanve“eski kuşak yıllıkçılar” adıyla anılanM.Ö. III. yüzyıl sonu ve II. yüzyılbaşıRomalıtarihçilerinyapıtlarınınyokoluşunaveİkinciKartacaSavaşı’nınçağdaşı senatör Fabius Pictor’unGrekçe yazdığı ilk düzenliRoma tarihininyitmişolmasınaözellikleüzülmekgerekir.Censor1MarcusPorciusCato’nun(234-149)yazdığı(M.Ö.160’adoğru)ilkLatincetarihkitabıOriginesdebazıparçalardışındaneyazıkkikayıptır.Cato,buyapıtında,yapıtınınadındandaanlaşılacağıüzere,yerelkronikvebelgelerin incelenmesine,eskiyazıtlarvetopografyayadayanarakveGrekler’ingünümüzekadarulaşmamışolanİtalyatarihi (İtalica) ile ilgili çalışmalarından yararlanarak, İtalik2 halkların vekentlerin tarihininkaynakları ve ilkdönemleri konusunu ele almaktadır.Bukitap, daha önceki Romalı tarihçilerin yapıtlarının güzelliğini bozan yapaysözsanatlarındanarınmış,çokyararlı,açıkveseçikbirdillekalemealınmıştı.

    Bazı kısa parçaların dışında, “yeni kuşak yıllıkçılar”dan, yani ValeriusAntias, LiciniusMacer,QuintusAelius Tubero, vb., II. yüzyılın sonu ve I.yüzyılın ilk yarısı yazarlarından bize hiçbir şey kalmadı. Romalılardöneminden itibaren eleştirilere uğrayan, kendi dönemlerinin ilişki vedüşüncelerini eski zamanlara taşımak için yaptıkları tehlikeli tahminlere vehatta bu amaçla masallar uydurmalarına karşın, bunların yapıtlarını bilmekbizim için çok değerli olurdu. “Büyük yıllıklar”dan geniş ölçüdeyararlanmışlardı.LiciniusNacer,kimseninkullanmadığıeski“ketenkitaplar”(büyükbirolasılıklaarşivbelgeleri)“bulgulamış”olduğukonusundagüvencevermektedir.DerinansiklopedikbilgisiyleherkonudakalemoynatanbüyükyazarMarcusTerentiusVarro’nunkuşkusuzçokciddibiryapıtıolanRomaEskiZamanlarınınKırkKitabıgünümüzeulaşmadı.

    Bununla birlikte, bu yitik kitapların bazı yansımaları, bağımsız araştırıcıolduklarıkadarkendilerindenöncekiyapıtlarınderleştiricileriolanAugustusdönemi tarihçilerinin çalışmalarında yer almaktadır. Burada, yapıtlarıbaşkalarınagöredahaiyikorunmuş,Romaveİtalikİlkçağı’ylailgilibilgileredinebileceğimiz üç yazardan (M.Ö. I. yüzyılın sonu) söz etmek istiyoruz:Roma’da yaşayan iki büyük Grek bilgini, Sicilyalı Diodoros ileHalikarnasos’luDionysiosvekenteyerleşmişolanPataviumdoğumluTitusLivius.

    Caesar ve Augustus’un çağdaşı olan Diodoros, M.Ö. 30 yılına doğru,Biblietheke Historike (Tarih Kitaplığı, Tarihsel Kitaplık) adlı büyük birevrenseltarihyazdı.Kırkkitaptutanbuyapıttangünümüzeilkbeşkitap,II.kitaptan20.’ye(dahil)kadarolankitaplarveötekilerdenparçalarkaldı.Mısır,

  • Mezopotamya,Hind,eskiHellasveeneskizamanlardanitibarenRomatarihianlatılmaktadır bu kitaplarda. Hiç kuşkusuz bu kadar geniş bir yapıtın,yalnızca, yazarın kişisel araştırmalarının sonucu olması olanaksızdır.Diodoros,kendisinekaynaklıkedenözeltarihyapıtlarınınbirderleştirmesini,az değişik kopyalarını vermektedir yalnızca. Görünüşe göre, Roma’nın ilkzamanlarının tarihini Fabius Pictor’a göre yazmıştır. Esinlendiği metni çokyakından izlemek alışkanlığında olduğu bilindiği için, Diodoros’un birazdeğişiklik yaparak, bu Romalı eski yıllıkçıdan büyük ölçüde malzemesağlamışolduğutahminediliyor.

    M.Ö. 29 yılında Roma’ya yerleşmeye gelen, Diodoros’un çağdaşıHalikarnasos’lu Dionysios Romaike Arkhaelogia (III. yüzyılın ortalarınakadar eski Roma tarihi) adlı Grekçe bir yapıt yazdı; on biri aşağı yukarıbütünüyle, geriye kalanları özet halinde toplam yirmi kitaptan oluşan buyapıt, öğretmenliğini yaptığı konuşma sanatının örnekleri olan tumturaklısöylevlerle doludur. Halikarnasos’lu Dionysios, Fabius Pictor’un dışındabaşta genç kuşak yıllıkçıların yapıtları olmak üzere başka kaynaklardan veözellikle Marcus Terentius Varro’nun yapıtlarından yararlanmıştır. Busayede, yitik Roma tarih literatürünün başka kaynakları Dionysios’unyapıtındakorunmuştur.

    Nihayet,TitusLivius’un(M.Ö.59-M.S.17)ünlüyapıtı,“kuruluşundan(aburbe condita) Augustus dönemine (M.Ö. 9) kadar Roma tarihi”, Romatarihinineneksiksizbilgikaynağınıoluşturmaktadır.Bu142kitaptanoluşanbüyükyapıtıntamolarakgünümüzeulaşanilkonkitabıRoma’nınkuruluşunuişlemektedir. Bunun dışında, 21’den 45. (dahil) kitaba kadar olan bölüme,ötekilerin parçalarına, kısaltılmış bölümlerine ve özetlerine sahipbulunmaktayız.

    Titus Livius da Dionysios gibi gerçek bir tarihçi değildir, Roma’da dersveren bir söz bilimcidir. Tarihi, kişilerin ağzından ustalıkla söyletilen uzunsöylevlerle süslüdür. “Yeryüzünün en birinci ulusunungörkemini insanlarınbelleğinde devam ettirme”yi ve aynı zamanda, kendi döneminde başlayanahlakiçöküştehlikesinihabervermeyi,yani“nihayet,ilacıdahastalıkkadardayanılmaz olan bu bunalımları yaratan disiplin çöküşünün acımasızilerleyişini izleme”yi (Titus Livius,Giriş, 3-9) kendisine amaç edinmiştir.GörüldüğügibiTitusLiviusahlakçıveyurtseveryanıağırbasanbir tarihçi.Bunedenleilkkaynaklaragitmektenkaçınıyor.Yalnızca,kendisindenöncekitarihçilerdenöğrendiğibilgileregöregeçmişinolaylarını edebiveçekicibirbiçimde anlatmaya özen gösteriyor ve zaten, genel olarak “çoğunluğun

  • düşüncesinipaylaştığı”nıkendisidekabulediyor.Özellikle,ValeriusAntias,Licinius Macer ve Tuberon gibi “yeni kuşak yıllıkçılar”ın yapıtlarındanyararlanmıştır.

    İtalya ve Roma’nın en eski tarih döneminin incelenmesi için modernbiliminelindebulunanyazılımetinbelgelerisonderecesınırlıdır.Bunedenle,bütün bu eski kaynakları “aşırı eleştiri”nin yıkıcı süzgecinden geçirenkimileri, Roma’nın gerçek tarihinin ancak M.Ö. III. yüzyıldan itibarenyazılabileceğikanısınavarmaktadırlar.Bununlabirlikte,arkeolojik,dilbilim,budunbilim (etholoji) ve karşılaştırmalı tarih alanlarında son zamanlardayapılan bulgular, tarih bilimine, eski Roma kaynaklarını denetleme olanağıveren ölçütler (kriterler) sağlamakta ve bize Roma tarihinin en eskigeçmişiyleilgilibilgilersunmaktadır.

    Rus eski tarih okulunun en ünlü temsilcilerinden biri olanV.Modestov,RomaTarihineGiriş’inde(ikibölüm,1902-1904),buolanağadikkatiçekenilk uzmanlardan biri olmuştur. Arkeoloji, budunbilim ve dilbilimin, Romatarihinineneskidönemlerininincelenmesiiçinbileçokverimlibirincelemealanı açtığını ileri süren bakış açısı, günümüzde, bilimin egemen görüşüdurumuna gelmiştir. Aslında,Modestov, XIX. yüzyılın ikinci yarısı İtalyanarkeologlarının (Orsi, Pigorini, vb.) çalışmalarından yola çıkıyordu. Ozamandan bu yana, İtalya’nın tarih öncesi arkeolojisi ve eski tarihiyle ilgilibelgeler önemli ölçüde çoğalmıştır.3 İtalya’daki en eski Grek kolonilerinin(örneğin,Posidonia-Paestum)kalıntılarınıortayaçıkartanbirçokkazılar,baştaİtalya tarihinin ilk dönemlerinde önemli bir yer tutan Etrüsk ulusununuygarlığınınincelenmesiolmaküzerebualanabirçokyenikatkılargetirdiler.

    2. M.Ö. III. Yüzyıldan I. Yüzyıla kadar Roma Cumhuriyeti’nin veİmparatorluğun tarihinin kaynakları. Tarihçi, daha yeni dönemlerin,Cumhuriyetin yükselişi ve düşüşü, Roma İmparatorluğu’nun doğuşu vegelişmesidönemleriyleilgiliincelemeleralanındaçokdahaelverişlikoşullarasahip bulunmaktadır. Bu dönem boyunca, Roma, çok gelişmiş bir tarihyazarlığıdüzeyineerişmişbulunanveRomatarihyazınınınetkisindeoluşupgeliştiği Grek dünyası ile çok yakın ilişkiler kurmuş bulunuyordu. Aynızamanda,budönemle ilgilibolyazıtbilimkaynaklarıvardır;nihayet,birçokyapıvegündelikeşyagibişeyleryahazırdurumdadıryadayapılanarkeleojikbulgularsayesindebilgialanımızagirmektedir.

    Grekler, Romalılarla yaptıkları ve sonuç olarak Hellas’ı Roma’nın kesinboyunduruğu altına sokan savaşların başından itibaren onunla özellikleilgilenmeyebaşladılar.Romalılar,kendiyıktıklarıAkha(Akhaia)Birliği’nde

  • önemlibirsiyasalroloynadıktansonrakendibaşkentlerinderehineolarakonyedi yıl yaşayan Polybios’u (201-120 dolayları) 40 kitaplık çok önemli“Historiai” (Tarihler) adlı yapıtını kaleme almak üzere görevlendirdiler.Polybios’unkendisinindesöylediğigibi,buyapıtınbaşlıcaamacı“Roma’nınhangi araçları ve nasıl bir başarılı yöntemkullanarak, elli üç yıllık bir süreiçinde,bütündünyanınefendisidurumunageldiğinigöstermek”tir(Polybios,I, I). Birinci sınıf Grek ve Roma kaynaklarından yararlanarak (özellikleFabius Pictor) ve Thukydides’ten sakınım ve eleştirel bir bakış açısı içindeesinlenerek, bunları kullanıp olayların temel nedenlerini ortaya çıkarmakamacıyla, Polybios, bütün Akdeniz havzasının M.Ö. 264 ile 146 yıllarıarasında uzanan dönemi kapsayan geniş bir tarihsel tablosunu yaptı; yazarbunu yaparken, Romalıların M.Ö. II. ve III. yüzyılda gerçekleştirdiklerifetihlere belirgin bir dikkat gösterdi. Yazar, yapıtının gelişimi içinde,Roma’nın siyasal yapısını ve ordusunu anlatmakta ve çok önemli bazıuluslararasıbelgeleride(RomalılarınKartacalılarlayaptıklarıilkantlaşmanınmetni gibi) anmaktadır. Genellikle, olaylara getirdiği yorum, dönemininRoma patricilerinin (soylularının) görüşünü yansıtsa da yapıtı büyükdeğerinden çok şey yitirmemektedir. Ancak beş kitabının tam olarak, ötekiotuz beşinin ise dağınık bölümler halinde günümüze ulaşmış olması çoküzücüdür.

    Grektarihyazarlığınınetkisialtında,Romayıllıkçılarınınyapıtlarıyüksekbir yetkinlik düzeyine ulaşmaya başladı. Thukydides ve Polybios’a bilinçliolarak öykünmeye dikkat eden ilk Romalı tarihçi Caius Sallustius Crispus(M.Ö. 86-35) idi. Ateşli bir Caesar yandaşı olan ve Prokonsüllük (EskiRoma’daKonsülyetkisiolanvali)yaptığıNumidia’darüşvetyoluylabüyükbirservetyapanSallustiusçokfırtınalıbirhayatyaşadı.Yaşamınınsonunda,Ceasar’ın ölümünden sonra, devlet hizmetinden ayrıldı ve kendisini –kendidediğine göre– “Roma halkının anımsanmaya değer bulduğum işlerinianlatmak” amacına adadı.Coniuratio Catilinae (Catilina İsyanı)veBellumIugurtinum(JugurthaSavaşı)gibikendisineenyakındöneminbazıengözeçarpanolaylarıarasındakiilişkiyielealarakişebaşladı(M.Ö.43-41’edoğru).Buyapıtlarında,yöneticiaristokrasininahlakbozukluğunugenelçizgileriylebetimler ve “halkın gerçek şefi” Marius’u aristokrasinin içinden gelen“komplocu”Catalina’nınkarşısına çıkmaya çalışır.Dahageniş boyutlu, beşkitaplıkTarihi’nde,Sylla’nınölümünüizleyenyıllariçinde(78’denitibaren)demokrasi hareketinin en göze çarpan dönemini anlatmak ister. Yazarın enönemli yapıtının, ne yazık ki, ancak bazı bölümleri günümüze ulaştı.Psikolojiknedenleriönplanaçıkarmakistemesi,Sallustius’unyapıtlarınınen

  • belirginözelliğidir.

    Bu dönemin Romalıları, anı, mektup, ünlü kişilerin öz yaşam öyküsü,yaşam öyküsü ve devlet işleriyle ilgili konularla dostlar arasında yazışmatürlerinidegeneGrekler’denaldılar.Buçoksayıdaürünarasında,Cicero’nundostları (Atticus ve özellikle Brutus) ve tanıdıkları (Pompeius ve özellikleCaesar) ileyaptığıveCicero’nundaiçindeyeraldığı,M.Ö.60ve40yıllarıarasındaki dönemin olaylarını değerlendirmek konusunda en önemlikaynaklardan birini oluşturan yazışmalarına sahip bulunuyoruz. Sayısızsöylevleri de güncel olaylardan esinlenilmiştir. Anılar arasında, JuliusCaesar’ınCommentariiDeBelloGallico’sunu(CalliaSavaşı)vebununyanısıra,CommentariiDeBelloCivil (içsavaş) adıyla yazdığıHirtius ve başkavekilleri tarafından sürdürülen yapıtı sayabiliriz. Caesar’ın bir çağdaşı olanCornelius Nepos’un (32’ye doğru öldü), Roma tarihinin bazı önemlikişileriyle (Atticus, Genç Cato) ilgili olarak yazdığı yaşam öyküleri sonderece yüzeyseldir. Cumhuriyetin son zamanlarına özelliğini veren yoğundüşünsel etkinlik sayesinde, Roma tarihinin bu dönemini, bu yazınsalzenginliklerinpekazınınbizeulaşmışolmasınakarşın,ötekidönemlerindendahaiyibiliyoruz.TitusLivius’unçağdaşıvetanığıolduğuolaylarıanlattığı,yapıtınınsononlukbölümlerininyitmişolmasınanekadarüzülsekyeridir.

    İmparatorluğun ilk zamanları,Roma’da tarih biliminingelişmesi için çokolumsuzkoşullaryarattı.Çoketkilibir insanolanAsiniusLabienusyapıtınıtamamlamadanbırakmakzorundakaldı.Labienus’unveTiberiusdönemindeRoma monarşisinin kaynaklarını düşman bir bakış açısı içinde inceleyenCremutiusCordus’unyapıtlarıSenatus’un(Senatonun)buyruğuylayakıldılar.Titus Livius ve Halikarnasos’lu Dionysios’un Augustus döneminde yazılanresmî yapıtlarının dışında, Julianus hanedanından Claudius hanedanınauzanandönemleilgiliolarak,elimizdeancakVelleiusPaterculus’unHistoriaRomana(RomaTarihi) adlı küçükyapıtı var. İki kitaptanoluşanbuyapıtınikinci kitabı,M.S. 30’a kadar, yazarın Tiberius ordusunda bir subay olarakyer aldığı olayları anlatır. Yazar, genel kanının tersine Tiberius’un savaşkahramanlıklarınıyüceltirvekişiselerdemleriniöver.

    Ancak Antoninus’lar ve Flavius’lar döneminde, imparatorluk rejiminingüçlenmesi ve imparatorların kamuoyuna karşı daha iyi niyetli davranmasıüzerine, tarihin yeniden gelişmeye başladığı görülür.Romalılar topluluğunubenimseyen ve imparatorun klient4 ve gözdesi sıfatıyla Flavius adını alanYahudibilginiJosephe(Doğumu:37;Dominianusdönemindeölmüşolabilir)Grekçe birçok önemli yapıt yazdı: Yahudilerin Romalılara karşı Savaşının

  • Tarihi(7kitap),YahudiliğinEskiZamanları(20kitap),birÖzyaşamöyküsü,vb.; yapıtlarında, aynı zamanda, özellikle Neron, Vespasianus ve Titusdönemleriyle eşzamanlı, Grek ve Roma tarihleriyle ilgili birçok belgebulunmaktadır.

    En büyük Romalı tarihçi Cornelius Tacitus’tur (55-120 dolayları).Roma’nınM.S.I.yüzyıltarihialanındatemelyapıtlarolanveikiside16’şarkitaptan oluşan Annales (Yıllıklar) ve Historiae (Tarihler), Trajamusdöneminde, 105 ile 117 yılları arasında yazıldı. İki küçük kitabı, BritanniafatihiAgricola’nınHayatı veGermania (tam olarak Germenlerin törenleri)öteki iki kitaptan önce (98’e doğru) yazılmıştır. Bu kitaplar Bretonlarle,Germenlerle, Finlerle, Venetlerle ve başka Avrupa uluslarıyla ilgili çokdeğerlibilgileriçermektedir.

    Tacitus’un Atlılar Sınıfı’ndan olması en yüksek devlet görevlerinegelmesine engel olmamıştır: 97 yılında consul ve 113 yılında AsyaProconsul’u olmuştur. Döneminin, imparatorluğa karşı olan ve eski RomaCumhuriyetiniyüceltensenatusmuhalefetininsözcülüğünüyaptı.Engels,bunedenle onu, eski patrici düşüncesinin “son temsilcisi” olarak tanımlar. Bunedenle,Annales’inde, ilk imparatorları kana susamış yırtıcı canavarlar gibigösterir ve her yerde uyguladıkları şiddetin neden olduğu bayağılık vedalkavuklukhavasının,eskidenalabildiğinebağımsızveonurluolansenatusdüzeninisoysuzlaştırdığınaüzülmeyibırakmaz.Vegenebuyüzden,geçmişi“öfkeye kapılmadan ve yan tutmadan” (sans ira et studio) anlatmakistemesine karşın, yargılarına bir öznelcilik, bir aşırı abartı ve bir ahlakçıüslubuegemendir.

    Ama,Romalılarınyaşambiçimlerinin,sarayınşatafatlıvesefihhayatının,aşarcıların ve vurguncu işadamlarının gücünün, uzak sınırlarda terk edilmişaskerlerin zor yaşam koşullarının ve isyanlarının, sokaklarda, tiyatroda vesirkte (arenada) görülen hırpanî Romalı plebin, 64 yılı korkunç Romayangınının, vb., geniş bir tablosunu çizer. Tacitus bu metinlerinde, İlkçağtarihçileri arasında bir benzeri bulunmayan bir yaşam betimleyicisidurumundadır. Ama onun yapıtları da bütünüyle bize ulaşmadı.Annales’inorta bölümü (7-10. ve 5, 6 ve 16. kitaplar) eksiktir; elimizdeHistoriae’ninancakilkdörtkitabıilebeşincisininbirbölümüvar.Demekkiyapıtınınüçteikisiyitikdurumda.

    İki büyük tarihçi ve yaşam öyküsü yazarı, Grek Plutarkhos ile RomalıSuetonius, Tacitus’la aşağı yukarı aynı zamanlarda yazmışlardır; bunlarınyapıtları, özellikleSuetonius’unkiler,Tacitus’udüzeltecekve tamamlayacak

  • niteliktedirler.ÜnlübireğitimbilimciveahlakçıolanKhaironeia’lı(Boiotia)Plutarkhos (46-125) kendini, zamanınpekmodaolan ethikvedin sorunlarıincelemesine vermişti. Ama değişik konularda kaleme aldığı yapıtlarında,özellikle de Moralia’sında (Ahlak üzerine), tarihçilerin gözünde önemkazanmasına neden olacak biçimde, çok sayıda tarihsel belgeye yaslanır.Kötülükveerdeminbu insanlarıneylemveyazgılarıüzerindeyaptığıetkiyigöstermekamacıylakalemealdığı,GrekveRomadünyalarınınünlükişilerinikonu edindiği Bio Paralleloi (Paralel Hayatlar) bakımından son derecedeğerlidir. Plutarkhos, kahramanlarının özel yaşamını anlatırken küçükayrıntılar içinde sık sık kendini yitirir ve küçük öykülere büyük bir ilgigösterir.“Biztarihdeğil,özyaşamöyküsüyazıyoruz”der.Amagenelolarakkaynağınıbelirterekyitikkitaplardansıksıkaktardığıbilgilerinçokluğubuözyaşam öykülerine büyük bir tarihsel önem kazandırmıştır. Roma alanında,Camillus,FabiusMaximus,Flamininus,Gracchus’lar,Marius,Sylla,Crasus,Pompeius, Caesar, Cicero ve Brutus gibi Cumhuriyet dönemi devletadamlarının portrelerini ona borçluyuz; yazdığı imparator yaşamöykülerindenGalbaveOtho’nunkibizekadarulaşmıştır.

    Caius Suetonius Tranquillus (70-160 dolayları), Taciuts’un tersine,yaşadığı çağdan hoşnut insanlar tayfasındandı. Bir asker ve sivil memurailesinden (dedesi sarayda görevliydi, babası lejyon subayıydı) olanSuetonius, Adrianus döneminde, gözde bir görev olan imparatormühürdarıyazmanlığına kayrılarak ulaştı. Görevi gereği sarayın gizli arşivlerinegirebildiği için, bu verilerden yararlanarak, Jules Caesar’dan Domitianus’akadar, On İki Caesar’ın Hayatları’nı yazdı. Ayrıca, sarayın eskihizmetkârlarınınanıveöykülerindenyararlandı;buHayatlar’ı,M.S.I.yüzyılimparatorluk sarayının tarihiyle ilgili sayısız belgeler sunmaktadır. Bununlabirlikte,siyasalkonularakayıtsızlık,öyküveimparatorlarınözelyaşamlarınınayrıntılarına karşı merak, Suetonius’un yapıtının en önemli özelliğidir.İmparatorlukrejiminiolumlukarşılarveondan“yüzyılsürecekmutlulukverefah dönemi” bekler. Ama Suetonius’un anlayışı ne kadar yüzeysel olursaolsun,Romatoplumununötekikatmanlarınınyaşamdurumunuyansıtmaktanuzak değildir ve bu bağlamda, Tacitus’un I. yüzyılın olaylarını aktarırkendüştüğüyantutartutumakarşıbirdüzelticilikniteliğinesahiptir.

    M.Ö. II. yüzyılın ortasında yaşamış olan İskenderiye Grekleri’ndenAppanos,taşraişadamlarınınvekültürlüçevreleriningörüşlerinitemsileder.Yüksek yönetim görevlerinde (imparatorluk hazinesi avukatı, sonra vali)bulunan bu kişi de imparatorluk rejimini iyi karşılıyordu. Taşra okurlarıdüşünülerek kaleme alınmış geniş soluklu bir yapıtı vardır: Grek dilinde

  • yazdığıvekrallardanbaşlayarakTrajanus’akadaruzanandönemikonualan24 kitaplık Romaika (Roma Tarihi) adlı kitabında, Roma devletininkuruluşunun tüm tarihini özetler. Planı çok karmaşıktır: İlk üç kitaptaRoma’nınkaynaklarınıve İtalya’nınbaşeğmesini açıkladıktan sonra, çeşitlieyaletlerinRoma tarafından fethedilip imparatorluğabağlanışlarını, bunlarınher birine bir kitap (Sicilya, İberia, Libya,Makedonia, Syria, vb.) ayırarakanlatır.Bununlabirlikte,Roma’ylailgilivebütünimparatorluğuilgilendirenolaylara birkaç kitap ayırmak gereğini duyar; Annibal (VII. Kitap) veMithridate (XII. Kitap) ile yapılan savaşları işleyenler bunlardan ikisidir.Gracchuslar’dan ikinci triumvirliğe kadarki dönemde olan iç savaşlarıanlattığıbeşkitapyapıtınınenilginçbölümünüoluşturmaktadır.

    Böylesine geniş bir tablonun derinlik göstermemesi oldukça doğaldır;Appianoskaynaklarakadargitmezve ikinci eldenbelgelerleyetinir.Bununsonucuolarak,birçokadvetarihyanlışınınyanısıraolaylarınsıralanmasındada yanlışlıklar vardır. Bununla birlikte, yapıtı, özellikle iç savaşları işleyenbeşkitabı,bizimiçinbüyükbirönemtaşımaktadır.İlkin,Appianus,örneğinAsinius Pollion’un İç savaşlar Tarihi ve Sulla’nın, Augustus’un, vb., gibigünümüze ulaşmamış olan yapıtlardan birçok alıntılar yapmıştır. Bu da,Engels’in de belirttiği gibi çok önemlidir: “Roma cumhuriyetindekimücadelelerle ilgili bütün eski kaynaklar arasında yalnızca Appianos, bize,gerçekte neyin, yani toprak mülkiyetinin, söz konusu olduğunusöylemektedir.”5 Appianos’un “…bu iç savaşların köklü maddi nedeninibulmaya çalıştığı”nı6 söyleyen Marx da bu görüşü doğrulamaktadır. Bubakımdan, Appianos’un yapıtı, ahlakçı ve söz bilimci eğilimleri bir yana,olumlubirdeğerkazanmaktadır.

    Nihayet, Severus’lar döneminde, Consul Senator’luk, AfrikaProconsul’luğuveDalmatiavaliliğiyapanGrekkökenliDioCassius’un(155-235 dolayları) kendi anadilinde yazdığı 80 kitaplık Romaike Historia’sını(Roma Tarihi) anmamız gerekir. Aenea’dan başladığı öyküsünü kendizamanına kadar sürdürmektedir. M.Ö. 68’den başlayarak Claudius’a (M.S.45)kadaruzananzamandilimiiçindemeydanagelenolaylarıanlatan36-59.kitaplar arasındaki bölüm günümüze eksiksiz ulaşmıştır. Öteki kitaplarınparçaları ve özetleri elimizde bulunmaktadır. Dio Cassius, Thukydides vePolybios’a öykünmek istemektedir, ama klasik dönem tarihçileriningerçekçiliğininçokuzağındakalmaktadır.

    Doğaüstüolaylarakarşısarsılmazbirinancıolanyazar,bütünkehanetleri,bütünmucizelere bütün ayrıntılarıyla aktarır ve olgular arasındaki nedensel

  • ilişkilerikurmayaçalışmaksızın,herşeydeTanrınıniradesinivealınyazısınıncilvelerinigörür.Savaşlarvesarayolaylarıgenişyapıtındabaşköşeyi tutar;halk yığınları onun yapıtında ancak ayaklanmalar dolayısıyla ve ezilmesigereken karanlık ve kaba bir güç olarak yer alır. Senator soylularındanolmasınakarşın,imparatorluğakarşıçıkmaktanvazgeçti,barışçıveiyiyüreklihükümdarların yönetiminde, danışma görevi yapacak olan bir Senatusdüşlemekleyetindi.Bununlabirlikte,bizeparçalarhalindeulaşmışolmasınave bütün yanlışlarına karşın, Dio Cassius’un yapıtı, Cumhuriyetin sonu veİmparatorluk’unM.S. iki yüzyıllık döneminin tarihi için önemli bir kaynakolarakkalmaktadır.

    Yaşadığı dönemde büyük bir kültür çöküşüne tanık olan AmmianusMarcellinus (330-400 dolayları) Roma’nın son büyük tarihçisi oldu. Grekkökenli (doğum yeri Antiokheia: Antakya) ve meslekten asker olan yazar,imparator Julianus’un birçok seferine katıldı ve yaptığı sayısız yolculuklarsırasında birçok şeye tanık oldu. 390 yılına doğru, Tacitus’un yapıtınındevamı olması gereken, 31 kitaplık bir Tarih yazdı. Latince yazarken,düşünceleriniGrekçe’denbuyabancıdileçeviriyormuşizlenimiuyandırır.Bunedenle,sonderecekarışıkvekaranlık,üsteliközentilibirüslubuvardır.Amakatıldığı savaş sahnelerini, ilişki kurduğu birçok ulusun yaşam biçimi vegeleneklerinibetimlemeyeteneğine sahip, sonderecegözlemcibiryazardır.Tarihsel kaynaklardan olumlu bir şekilde yararlanır ve son derece canlıtablolardayadadoğrulukoranıyüksekportrelerdebukaynaklarıntanıklığınınbireşimini yapabilmektedir. Olayları değiştirmek kadar unutmanın danamussuzluk olduğu kanısında olduğu için, tarafsız ve doğrucu olmayaçalışır. “Bilinçliolarakolaylarıgörmezliktengelen tarihçi,olmamışolaylarıuyduran tarihçiden daha az yanıltmaz.” (XXIX, I.,5). Tarihin görevi, onagöre, olayları sıralamakla yetinmez, bunları büyük olayların çevresindegruplandırmasıgerekir.Kendisineenyakındöneminsondereceayrıntılıbirdökümünüyaparvetarihininbizeulaşan18kitabı(14-31),yalnızca,353-358yıllarıarasındaki25yıllıksüreyekapsar.

    İmparatorluk döneminin öteki yapıtlarının büyük bir önemi yoktur, amadaha emin kaynaklar bulunmadığı için bunlara başvurmak zorundayız.Bunların arasında, özellikle, Roma’da yaşayan (170-241 dolayları)İskenderiyeli Grek Herodianus’un Roma İmparatorları Tarihi’ni (238’ekadar)anabiliriz.Severus’lardönemiyleilgiliolarakelimizdebulunanenderkaynaklardanbiridirbuyapıt.

    IV.yüzyılda,Eutrope,halkiçintarihleklasikbirelkitabıarasındabulunan,

  • 10kitaplıkKısaRomaTarihi’niyazdı.Açıkvebelirginbirdilleyazılmışolanbuyapıt,içerikbakımındansondereceyoksuldur.Altıyazarın,Suetonius’unHayatları’nıöykünerekkalemealdıkları,II.veIII.yüzyılimparatorluklarınınyaşam öyküleri kitabı (Scriptores Historioe Augustoe) da pek işe yaramazsayılmaz.ElimizdebulunanbirIV.yüzyılsonudeğişkesinde(versiyonunda)biryığınkatmametin,tümüyleuydurulmuşolaylarvedüzmecebelgeleryeralmaktadır; bu nedenle son derece şüpheli ama III. yüzyılın bazı karanlıktakalmışdönemleriyleilgiliolarakelimizdebulunantekkaynaktır.360yılındaCaesarlar genel başlığı altında kaleme alınan, Constantinus’a kadarimparatorların kısa yaşamöykülerini kapsayanbir kitap, IV. yüzyılın ikinciyarısı imparatorluk yüksek memurlarından Aurelius Victor’a maledilmektedir.

    Nihayet, Hristiyan yazarların yapıtları, İmparatorluk Roması’nınincelenmesinde başvurulması yararlı olan kitaplardır. Büyük kilise bilginiKaisareia’lı (Kayserili) Eusebe (263-340), hem Hristiyan söylenceleri veKiliseyazarlarınınyapıtlarından,hemde,yaşamöyküsünüyazdığıimparatorConstantinus’la olan dostluk ilişkileri sayesinde devlet arşivlerindenyararlanarakilkevrenselKiliseTarihi’niyazdı.Bunedenle,onunkilisetarihi,sivil tarihle ve özellikle III. yüzyıl (324’e kadar) olaylarıyla ilgili pek çokdeğerli bilgiyi içermektedir. İspanyol asıllı rahip Paul Orose, V. yüzyılda(417),Hristiyanlıkanlayışıiçinde,Adem’denbaşlayıp410yılındasonaerenEvrensel Tarihi’ni yazdı; paganlara (puta tapar) karşı yazılmış olan bu 7kitaplıktarihte,yazar,paganizminbirkanlısavaşlarvekesintisizkarışıklıklardönemi olduğunu, oysa Hristiyanlığın “Tanrının krallığı”nın barışçıegemenliğini simgelediğini göstermeye çalışmaktadır. PiskoposAugustinus’un,aynışekildeV.yüzyılınbaşındayazılmışolanTanrınınKentideaynıanlayışiçindekalemealınmıştır.

    Roma uygarlığının çöküşüyle Roma tarih yazarlığının yoksullaşmasıoranında,Romatarihiincelemelerialanında,arkeoloji,yazıtbilim,papyrolojivenümismatikgibi tarihinyardımcıbilimdallarının sağladığıbelgelerdahaçokönemkazanmaktadır.

    Roma imparatorluğu dönemi arkeolojik yapıtlarından birçoğu ayaktakalmıştır; her gün giderek daha da yaygınlaşan kazılar sayesinde bunlarınsayıları daha da çoğalmaktadır. Örneğin, imparator Trajanus ve MarcusAurelius’un savaşlarını eksiksiz bir biçim ve şaşırtıcı bir gerçekçilikleyansıtan sütunların görkemli kabartmaları, Titus ve Contantinus’un zaferkemerleri,Treves’in “Portanigra”sı (Karakapı), su kemerleri ve amfitiyatro

  • kalıntıları, Hristiyan kiliselerine dönüştürülen eski Roma tapınakları(Pantheon gibi), birçok mezarları, freskleri ve duvar kabartmalarıylaRoma’nınkatakombları(yeraltıgömütlükleri),çokönemlitarihseltanıklıklaroluşturmaktadırlar.Roma uygarlığı, ekonomisi ve gelenekleri tarihiyle ilgiliçok daha ilginç belgeleri kazılar sağlamaktadır; örneğin, imparatoriçe LiviaDrusilla’nınRoma’dakisarayı,Adrianus’unTibur’dakivillası,Romakentleri(Pompei,Ostia sığınağı,Afrika’dakiLambessaveTimgad,FıratkıyısındakiDura-Europos,Romasınırlarındabirçokmüstahkemkent,kalevestratejikyolbulgulandı. Bunlara sayısız silahları, ev eşyalarını, süs eşyalarını, mezarkapaklarını,vb.,katabiliriz.

    Her zamanolduğugibi yazıtlar da önemlidir.Bunların en eskileri krallarzamanından kalmadır: Forum’da bulunan “kara taş”, Duenos vazosu,Preaneste (Palestrina) tokası, vb., yazıtlarıdır.Amabunlar sonderece azdır.M.Ö.III.yüzyıldanitibaren,Scipion’larınkigibimezaryazıtları,II.yüzyıldanitibaren de kararnameler ve yasalar (M.. III yılı, “Thoria yasası”) görülür.Sayıları I. Yüzyıldan itibaren çoğalarak artar ve kamusal, toplumsal veekonomikyaşamınveözelyaşamlarınolgularınaaçıklıkgetirenbolmiktardaarşivoluştururlar.Ancyre(Ankara)yazıtları(“KutsalAugustus’unkararları”),Claudius’un Lyon söylevi, Trajanus dönemi Veleia beslenme çizelgesi,Hadrianus’un askerlere Lambessa’da yaptığı konuşma, Afrika’da SaltusBurunitanus imparatorluk mülkü sütunları yazıtı, Diocmetianus’un fiatlarlailgili kararnamesi, vb., bazı yazıtlar birinci sınıf belgeler sağlarlar.Bunlara,ayrıca, birçokonursal, kutsama, izin (asker tezkereleri),mezar, vb. yazıtlarıkatabiliriz. İkinci basımı 1893’te yayınlanmaya başlayan Corpusinscriptionum latinarum (Latin yazıtları kitabı), 16 kalın ciltten ve yenibulunan yazıtların içinde yer aldığı birçok eklerden oluşmaktadır. KuzeyKaradeniz kıyılarında bulunan yazıtlar, çok önemli çevirileriyle birlikte V.LatycheytarafındanInscriptionesantiquoeoroeesptenttrionalisPontiEuxiniadıylayayınlandı.

    Son on yıllar içinde, papirüslerin incelenmesi ve özellikle Mısırpapirüslerininbulgulanması,Romatarihiyleilgiliçokdeğerlibilgilersağladı.Örneğin, taşra halkına yurttaşlık hakkı veren 212 tarihli Caralla fermanınınmetni,RomalılardönemindeMısır’ınmâliyönetimineilişkinçeşitlibelgelerveözellikle,hesappusulası, işmektubuvesözleşmelervehattaöğrencilerinev ödevleri gibi ev düzeni ve gündelik hayatla yakından ilgili birçok belgebulundu. Zaman içinde, yitmiş olan bazı tarihsel yapıtların bulunacağı daumut edilebilir: Örneğin, Titus Livius’un bazı kitaplarının yeni bir içerikaçıklamasıbulundu.

  • Tarihsel kaynak olarak paraların da büyük bir önemi vardır; paralarınüzerinde bütün imparatorların portrelerinin dışında, ünlü sanat yapı veyapıtlarının da resimleri yer almaktadır. Ayrıca, büyük olayları anmak,savaşta başarı kazanmış lejyonları onurlandırmak için de para basılıyordu.Paralar üzerindeki yazılar bazen bir program açıklaması gibi oluyordu:Örneğin, Neron’un intiharından sonra, imparator Calba üzerinde, “Romahalkınaözgürlük”, “Roma’nınyenidendoğuşu”gibiyazılarbulunanparalarbastırıldı. Paraların ağırlıkları, nitelikleri ve öteki özellikleri, bir ülkeninekonomik durumunda meydana gelen değişiklikleri değerlendirmemizeolanaksağlarlar.

    3. Tarih yazıcılığı. Roma tarihinin incelenmesine Rönesans’tan itibarenbaşlandı.Oluşmaktaolanburjuvasınıfınınsözcüleriolanhümanistler,kendisınıflarına özgü özellikleri aramak amacıyla, İlkçağRoma devlet örgütü vehukukunun incelenmesine büyük bir istekle giriştiler. XVII ve XVIII.yüzyıllarda, Avrupa’da mutlakiyetçi yönetimin yükselişiyle birlikte,bilginlerin dikkati özel olarak Roma İmparatorluğu’nun siyasi tarihineyöneldi. Roma imparatorluk dönemini konu edinen ilk iki büyük yapıt buevrede yazıldı: Fransız rahip Tillemont’un, 1690-1739 yılları arasındayayınlanan6ciltlik“Kiliseninilkaltıyüzyılındahükümsürenimparatorlarınve kralların tarihi”, ve İngiliz Gibbon’nın 1776-1788 yılları arasındayayınlanan 7 ciltlik “Roma İmparatorluğu’nun çöküşü ve düşüşü.”Tasarılarının ilginçliğine karşın, bu yapıtlar, Tillemont veGibbon’ın küçükeleştirelbakışaçısındanyoksunsafçabirgüvenleyaklaştıklarıeskimetinlerinbiraktarmasındanbaşkabirşeydeğildirler.

    Ama XVIII. yüzyıldan itibaren “eski düzen”e karşı kurulmakta olanburjuvasının yürüttüğü mücadelenin artan saldırısı nedeniyle, ilkçağkaynaklarıyla ilgili olarakyenive eleştirel bir bakış açısı oluşmayabaşladı.İtalyan Vico, uluslararası ortak özelliklerine ilişkin olarak kaleme aldığı(1724)YeniBirBiliminİlkeleri adlıyapıtında, tıpkıbütünötekiuluslargibitarihlerininbaşlarındaRomalılarındabir“dinsel”evrevebir“kahramanlık”evresinden geçtiklerini ve bunun sonucu olarak, kuşaktan kuşağa aktarılanbilgi kaynaklarının III. yüzyıla kadar uzanan dönem içinde mitoslardan veşiirsel yapıtlardan başka bir şey olamayacağını kanıtladı. Fransız Beuafort1738 yılında, eski Roma tarihinin, tutkulu Roma soylu sınıfının ve ihsanpeşinde koşan “belâgat muallimleri”nin uydurmalarından başka bir şeyolmadığını savunduğu Roma’nın ilk beş yüz yüzyılının belirsizliği üzerinebilimsel inceleme’sini yazıyordu. Bu yeni akım, tarihin bir bilimsel eleştiriyöntemiylezenginleşmesinekatkıdabulundu.

  • İlkinreformlarPrusya’sınınünlüdevletadamı,dahasonraBerlinveBonnÜniversiteleri profesörü Georg Niebuhr (1776-1831) bu bilimsel eleştiriyöntemini ilkuygulayanvebununsonucuolanİlkçağRoma’sıyla ilgilieskive saf yürek görüşlerin yıkılmasını ve Roma ulusunun geçmişinin doğrukurulmasını sağlayan kişidir. Roma Tarihi (3 cilt) derslerinde eski Romatarihinin incelenmesi alanında yeni temeller attı. Niebuhr, Roma’nın epikçağının kalıntılarında ve ilk Roma yıllıklarında (annales) saptadığı Romailkçağgeleneğininkaynaklarınakadarulaşmayaçalıştı.Romageleneklerinindaha sakınımlı (ihtiyatlı) incelenmesinin örneğini verdi ve bunlardan bazıdoğruöğelerinçıkartılabileceğinigösterdi.Böylece,tarihlerininbaşlangıcındaRomalılarda bir klan örgütünün bulunduğunu saptayan ilk kişi oldu. Bugözlemi büyük bir başarı olarak nitelendiren Engels bu konuda şunlarıyazmaktadır: “Gens’in özelliği hakkında yaklaşık bile olsa bir fikir sahibiolanilktarihçiNiebuhroldu…7”

    1854-1856 yıllarında TheodorMommsen’in başlangıçta üç cilt olan ünlüRoma Tarihi yayınlandı. Roma incelemelerinde bir çığır açan bu yapıt,aralarında Rusça da olmak üzere hemen bütün Avrupa dillerine çevrildi.Mommsen yalnızca büyük bir bilgin değildir; 1500 dolayında bilimselçalışması vardır, bunların arasında en önemlisi devselRomaKamuHukukuadlı yapıtıdır. Ayrıca, Roma üzerine incelemeler ve Corpus inscriptionumlatinarumdabelirtmemizgerekir;Mommsençoketkinbirpolitikroloynadı.YazarınçokparlakveçokayrıntılıbirşekildeaçıkladığıbütünRomatarihi,her şeyden önce (Alman burjuvazisinin siyasal ülkülerine uygun olarak)bölünmüş İtalya’nın Roma tarafından “hayırlı birleştirilmesi”ne, çöküntüyeuğramışyadaevrimleşmeyeteneğindenyoksunAkdenizhavzasıuluslarınınkarşısında Roma’nın kazandığı büyük zafere ve dahi Caesar’ın “askerîmonarşi”yikurmasınaindirgenmektedir.YazarCaesar’lailgiliolarakşunlarıyazmaktadır: “Caesar daha ilk gençliğinden itibaren bir devlet adamıydı veamacı, insanın bağlanabileceği en yüce amaçtı.” Aşırı burjuva öznelciliği,ahlakçı eğilimleri ve kendi döneminin burjuva toplumunun kuruluş veülkülerinin geçmişe taşınmasına yol açan çağdaşlaştırma konusundaki yantutuculuğu, Mommsen’in geniş boyutlu yapıtına damgasını vurmuştur.Ekonomik olgular dikkatini pek az çeker, kölelerin rolü onun tarihindetamamen unutulmuştur ve ayaklanmaları önemsiz isyanlar gibi sunulur;Spartacus, ona göre, “büyük bir haydut reisi”dir. Bu nedenden dolayı,Mommsen’in Roma Tarihi, günümüzde, ancak içerdiği geniş belgelersayesinde bir ilgi konusu olabilir, buna karşılık yapıt tümüyle ciddi bireleştiriyekarşıkoymaz.

  • XIX. yüzyılın ilk yarısının Rus bilginleri, Roma tarihinin belli sorunlarıüzerinde çalışmalar yaptılar, ama bu çalışmalarında, çağlarının yansıması,Rusya’da köylülerin özgürlüklerine kavuşma mücadelesinin yansımasındandaha az değildir; bu da, bu bilginlerin Roma halkının ezilen katmanlarınakarşı gösterdikleri ilgiye bir açıklama getirmektedir. Moskova ÜniversitesiprofesörüD.Krioukov(1845’teöldü)ilkçağRoma’sındapleblerindurumuylailgili sorunları inceledi; P. Koudriavtsev, günümüzde de sevilen RomalıKadınlar-Tacitus’agöretarihsahneleri(1856)adlıbiryapıtkalemealdı;S.Echevski, acımasızca sömürülen Roma eyaletlerinin ve Roma devletininmerkeziyle olan ilişkilerinin tarihiyle ilgilenen ilk yazardır. Ayrıca,Apollinaris Sidonius,V.YüzyılGallia’sının yazınsal ve siyasal tarihinin birevresi başlıklı, çok ciddi bir yapıtı vardır (1855). Rusya’da reform öncesidönemin bilimin gelişmesi için son derece elverişsiz olmasına karşın, tarihokulukendikanatlarıylauçuyordu.

    K. Marx ve F. Engels’in yapıtlarının (özellikle Marx’ın Kapital’i veEngels’inAilenin,ÖzelMülkiyetinveDevletinKökeni)yayınlanması, tarihinbütün öteki dönemleri için olduğu gibi, Roma’nın gerçekten bilimsel birtarihininoluşmasıyönündeçoketkilioldu.Engels,Marx’ınbilimtarihindekiönemini çok iyi tanımlamaktadır: “Darwin’in organik dünyanın evrimininyasasını bulması gibi, Marx da insanlık tarihinin evriminin yasasını buldu,yani son zamanlara kadar ideolojik alüvyonların altında saklanmış olan şubasit olguyu: İnsanlar, siyaset, bilim, sanat, din, vb., şeylerle ilgilenecekdurumagelmedenönce,enbaştayemek,içmek,oturacakbiryersağlamakvegiyinmekzorundadırlar…bununsonucuolarakvegeneaynıolgunedeniyle,bir ulusun ya da bir dönemin ekonomik evriminin her aşaması bir temeloluşturur ve bu insanların dinsel düşüncelerine varıncaya kadar, devletinkurumları, hukukanlayışları ve sanatbu temelegöregelişirler, vebunların,şimdiyekadaryapılmışolduğununtamtersine,butemelegöreaçıklanmalarıgerekir.”8 Marx bilim tarihine, ekonomik ve toplumsal yapılar anlayışını“belliüretimilişkilerininbirbütünüolarakvebuyapılarıngelişiminindoğaltarihin bir süreci olduğunu ortaya koyarak9 getirdi. Engels, Roma klanınınparlakbirçözümlemesiniyaptıveRoma’dadevletinoluşumsüreciniortayaçıkardı (Ailenin,ÖzelMülkiyetin veDevletinKökeni, VI. Bölüm “Roma’daGensveDevlet”);ayrıca,Hristiyanlığındoğuşununveyayılışının toplumsalkoşullarını ve nedenlerini ortaya koydu (Bruno Bauer ve İlkel Hristiyanlık,İlkelHristiyanlığıntarihi).

    Burjuva “bilimi”, tarihimaddeciliği ilkin görmezden gelmesine, sonra da

  • “saptırmaya” ve “çürütmeye” çalışmasına karşın, içinde yaşadığı bunalımkapitalizmi de, tarihin öteki dönemlerinde olduğu gibi eski Roma tarihindeekonomik olgulara ve toplumsal ilişkilere giderek artan bir dikkatleyaklaşmak zorunda bıraktı. Roma’nın ekonomi tarihi üzerine bir diziincelemenin yayınlandığı görüldü (Örneğin Max Weber’in 1891 yılındayayınlananRoma’nınTarımTarihi).Mommsen1895yılında,RomaTarihi’neek olarak ve ilk ciltten ayrı bir planda yazdığı V. Cildi yayınladı. Bu yeniyapıt, temel olarak yazıtlardan kaynaklanmakta ve İmparatorluk dönemiRoma eyaletlerinin ekonomik hayatının ve yönetim örgütlenmesinin sonderece ayrıntılı betimlemelerini içermektedir. G. Salvioli, Eski DünyadaKapitalizm (1906) başlıklı bir kitap yazdı. Bir başka İtalyan bilginiGuiglielmoFarrero,Roma’nınBüyüklüğüveÇöküşü(1901-1907)adlıbüyükyapıtında, M.Ö. II. ve I. yüzyıllar Roma tarihinin ekonomik ve toplumsalolgularına büyük ölçüde yer verdi. Ama eski tarihi çağdaşlaştırmaktaMommsen’dendeilerigidenbuyazarlarınhiçbiri,Romatoplumununköleciözelliğini kabul etmeye yanaşmadı. Tersine, Ed. Meyer’in görüşlerini(İlkçağda Kölelik, Eski Dünyanın Ekonomik Evrimi) paylaşan bu yazarlar,ilkçağRoma’sındaköle sayısınınabartıldığıvegenelolarak,köleemeği ileücretli emek arasında belirgin hiçbir fark bulunmadığı kanısını ileri sürerekMarx’ın anlayışına karşı çıkmaktadırlar.Bu yazarlar, en güzel ifadesiniEd.Meyer’inkininyanısıraR.PöhlmannveJ.Beloch’unçalışmalarındabulanvekapitalizmi toplumsal ve ekonomik evrimin en yüksek aşaması kabul eden“çevrimler”kuramıylayetinmektedirler.

    Rus tarih bilimi de kendi yolunda yürüdü. Petersbourg Üniversitesiprofesörü I. Grevse, Roma’da Toprak Mülkiyetinin Tarihi ÜzerineDenemeler’ini1899yılındayayınladı;yazarbuyapıtında,Augustus,Horatiusve Pomponius Atticus dönemlerinin tipik malikânelerini betimlemektedir.AynıüniversiteninprofesörüolanV.Modestov,bugündedeğeriniyitirmemişolanRomaTarihineGiriş(I.veII.Bölümleri,1902-1904)adlıçokönemlibirkitap yayınladı.Modestov, İtalya ve Roma’nın ilk dönemleri için, elimizinaltında bulunan sayısız arkeolojik belge yığınından yararlanmanıngerekliliğinibelirtenvetariheyardımcıötekibilimlerin(arkeoloji,yazıtbilim,nümismatik) verileriyle kaynakların incelenmesini birleştiren yeni birRomatarihi okulunun temellerini atan ilk tarihçilerden biridir. Modestov, aynızamanda, yazınsal olguların,Roma’nın genel, toplumsal ve siyasal tarihiyleyakın ilişkiler içinde sunulduğu geniş bir Roma Ebediyatı Tarihi yazdı.Profesör E. Grimm’in Roma’da İmparatorluk Yönetiminin Tarihi ÜzerineAraştırmalar’ı (iki cilt, 1900 ve 1902) ve profesör I. Nietouchil’in Roma

  • TarihineTopluBakış’ıveRomaDevletininİlkçağlarıÜzerineDeneme’si(1-3fasiküller, 1894-1902) aynı dönemde yayınlandı. Moskova Üniversitesiprofesörleri olan R. Vipper ve D. Petrouchevski, Caesarlar’ın Roması’nınincelenmesineönemlibirkatkıdabulundular.R.Vipper’in1905devrimindenazsonrayayınlananRomaİmparatorluğuTarihiÜzerineDenemeler’i(1908,2.baskı 1923), Cumhuriyetin yıkılması ve Augustus’un Principatus’u(İmparatorluk)ilesonuçlananekonomikdeğişikliklerinveşiddetlitoplumsalmücadelelerin bir tablosunu sunmaktadır. Yazarın düşünceleri, tarihimaddeciliğinkine yakındır, ama o da, amacı gerici tarihçilerinkine tabantabana zıt olmasına karşın, kapitalizmi yeniden saygınlığına kavuşturmakamacıyla değil, ama onun geçersizliğini göstermek için, geçmişiçağdaşlaştırmaktadır. Ortaçağ’da toplum ve devletin tarihi üzerinedenemeleri’inde(1907,5.basım1922),D.Petrouchevski,ekonomikevrimveözgür çiftçiliğin ortaya çıkışı ve köleliğin çeşitli biçimleri, vb., üzerindeayrıntıyladurarak,Roma İmparatorluğu’nun,özelliklede çöküşdöneminde,toplumsalveekonomik tarihini sergilemektedir.BütünbuXIX.yüzyıl sonuve XX. yüzyıl başı Rus bilginleri hiç kuşkusuz Marksist değildirler veMarksist toplumsal ve ekonomik yapılar öğretisini kabul etmiyorlardı, amabununla birlikte, gerçek şu ki, birçok sorunu işleyiş biçimlerinde, maddeciekonominin düşüncelerine tutunuyorlardı. Onların bu tutumları, yaptıklarıçalışmaları,bilimseldüzeybakımından,pekbelirginbiridealizmleyolaçıkanbatılıburjuvatarihçilerininyapıtlarındandahayüksekolmalarınısağlamıştır.

    V. Lenin’in klasik yapıtları (Materyalizm ve Ampriokritisizm; DevletÜzerine veötekiler),Sovyet tarihçilerine, ilkçağ toplumununköleciniteliği,köle ayaklanmalarının rolü ve önemi, devletin görevleri, vb., bağlamındamaddeci bir anlayışa ulaşmak için, açık ve belirgin bir yön verdi.Çalışmalarını bu doğrultuda yürüten Sovyet tarihçileri, Engels’in “Tarihinincelenmesi onun tümüyle yeniden yapılmasını gerektirmektedir,”10 temelkuralınıbaşlıcagörevbildilervebubakımdan,Romatarihialanındaepeyceönemli şeyler yaptılar. XX. yüzyılın ilk çeyreğinde Akademi üyesi S.Jebelev’in Eski Roma’sı (I. Bölüm, 1922; 2. bölüm, 1923) yayınlandı; buyapıt, olaylarla ilgili kısa açıklamalarla yetinmekle birlikte, kaynaklarıneleştirisi ve tarih yazarlığıyla ilgili çok ilginç düşünceler içermektedir.Bundan bir süre sonra, burjuva biliminin pek önemsemediği, ilkçağdakölelerinayaklanmalarıtarihiüzerinebirdiziaraştırmabaşlatarak,S.Jebelev,Son Parisades ve Bosphoros İskitleri’nin ayaklanması adlı önemliincelemesini (GAIMK11 yıllığı, 1933) yayınlandı. 1936 yılında, profesörA.Michouline’in çok önemli kitabı Spartacus Ayaklanması yayınlandı; ve

  • böyleceİlkçağınbubüyükkölehareketiilkkezayrıntılarıylaincelenmişoldu.

    1937yılından itibaren,SovyetbilginlerininRomatarihine ilişkinsorunlarüzerineyazdıklarımakalelerivebunlarınyanısıraİlkçağyazarlarınınHellasve Roma’yla ilgili yapıtlarının çevirilerinin yayınlandığı Eski Tarih Yıllığıçıkmaya başladı. 1938 yılında, Profesör V. Sergueev, Roma’nın eski tarihiüzerine denemelerini (I.bölüm, Cumhuriyet; 2. bölüm, İmparatorluk)yayınladı; bu Denemeler, Batı İmparatorluğunun yıkılışına kadar, bütünRoma tarihinin canlı ve herkesin anlayabileceği bir dille yazıldığı vemetotbakımındanayrıntılıvedoğrubiraçıklamayıiçeren,Rusdilindeyazılmışilkbilimsel yapıttır. 1950 dolaylarında, Roma tarihi üzerine yazılmış başkaönemli yapıtlar yayınladı. Örneğin, Moskova Üniversitesi profesörüN.Machkine, bu alanda önemli bir başvuru kaynağı durumuna gelen,Roma’nınEskiTarihi’ni(I.baskı,1947;önemliölçüdegenişleyenikincibaskı1949;3.baskı,1956)yayınladı.LeningradÜniversitesiprofesörüS.Kovalev,meslektaşının yapıtından aşağı kalmayan Roma Tarihi’ni 1948 yılındayayınladı. Bu iki kitapta da ayrıntılı bir bibliyografya indeksi vardır. 1949yılında, N. Machkine’in, Roma İmparatorluğu’nun ekonomik ve toplumsalkaynaklarının ve doğuşunun en önemli nedenlerinin incelendiği, genişmonografisi Augustus’un İmparatorluğu yayınlandı; yazar, bu süreçte,kölelerinbüyüyenhareketininoynadığı rolünöneminigöstermektedir.Gene1949 yılında, A. Ravonovitch’in I. Yüzyıldan III. Yüzyıla kadar Romaİmparatorluğu’nun Doğu Eyaletleri adlı kitabı yayınlandı; yeni arkeolojik,yazıtbilimsel ve nümismatik belgelerinden yola çıkan yazar, bu kitabında,İmparatorluksistemiiçindeçokönemlibiryeriolanbueyaletlerintoplumsalveekonomikhayatınıincelemektedir.

    O. Koudriavtsev’in 1954 yılında yayınlanan M.S. II. Yüzyılda BalkanYarımadasındakiHellenikEyaletleradlıkitabı,Romaİmparatorluğusınırlarıiçinde yaşayan ulusların tarihinin incelenmesi alanında yapılmış önemli birkatkıdır. Sovyet bilginlerinin birçok araştırmaları, Roma toplumunundüşünceler tarihini kendisine konu edinmiştir. Bilimler Akademisi TarihEnstitüsü tarafından yayınlanan bu araştırmaların en önemlileri arasında, S.Outtchenko’nun Cumhuriyet’in Yıkılışından Önce Roma’da Düşünceler vePartiler Mücadelesi’ni (Moskova, 1952), R. Vipper’in Roma ve İlkHristiyanlık’ını (Moskova, 1954), anabiliriz. Bu yayınlara, Profesör N.Deratani yönetiminde, Moskova Üniversitesi tarafından yayınlanan RomaEdebiyatıTarihieklenebilir.Aynışekilde,EvrenselTarih’in(SSCBBilimlerAkademisi yayını, M. 1956) II. Cildinde, Roma tarihine önemli bir yerayrılmıştır.

  • Batı tarih yazıcılığı alanında son otuz yıldır belirgin bir durgunlukgözlemleniyor.ABD’yegöçetmişolanPetersburgÜniversitesieskiprofesörüM. Rostovtsev, Roma İmparatorluğu’nun Toplumsal ve Ekonomik Tarihi(1926 yılında İngilizce yayınlandı, daha sonra İtalyanca ve Almanca’yaçevrildi) adlı oylumlu kitabında, yan tutan amacına uygun olarak, halkhareketlerini “kültürün kıyıcı” gücü olarak sunmaktadır. İtalya veAlmanya’da, faşist rejimlerdöneminde,Roma tarihi incelemeleri ırkçılıkvesaldırganlık lehine açık bir propagandaya dönüştü, kanlı diktatör Sulla gibi“barış getiriciler” ve “düzen kurucular” ülküselleştirildiler. Bu düşüncelerinetkisi kendini Fransız, İngiliz ve Amerikalı bilginlerin çalışmalarındahissettirdi. Örneğin en ünlü Fransız tarihçilerinden biri olan J. Carcopino(Pétain hükümetinde bakan), Roma’da monarşi kurmak fırsatını kaçırıpdiktatörlüktenkendi isteğiyle çekildiği içinSulla’yı eleştirir;Caesarüzerineyazdığı bir başka kitabında, kahramanını göklere çıkartır. Carcopino veİtalyan faşisti Pais,GustaveGlotz’un yönetiminde yayınlanan devselGenelTarih’in yazarları arasında yer aldılar, veRomaCumhuriyeti tarihiyle ilgilihemen hemen her şeyi yazdılar (1926-1936). Aynı dönemde hemen hemenaynıoylumdavealtı cildiRoma’yaayrılmışolan (VII-XII,1928-1939)TheCambridge Ancien History İngiltere’de yayınlandı. Çok değişik görüşleresahip ve çok değişik yöntemler kullanan birçok yazarın kaleminden çıkmışolan bu derleme (çünkü aslında bir derlemedir), bir anlayış birliğindenyoksundur. Bu yayınlar, özellikle, bol bibliyografya belgeleri ve sayısızresimleriyle,başvuruyapıtıniteliklerinesahiptir.Pauli-WissovaveKrolle’unyönetiminde, 1894 yılından bu yana Almanya’da yayınlananKlasik İlkçağBiliminin Pratik Ansiklopedisi bu bağlamda, hâlâ yararlı bir başvurukaynağıdır.

    Batı tarih biliminin düşüşü, İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra daha dayoğunlaştı.Ekonomikvetoplumsalsorunlarlailgiliaraştırmalar,BatıAvrupaveAmerika’dayayınlananbirçok tarihdergisinin sayfaları arasındabileyeralmaz oldular. Buna karşın, dış politika tarihi ve özellikle askerî tarih önplana geçti. Örneğin, ünlü Batı Alman tarihçisi Fransız Altheim, iki ciltlikİlkçağ Dünyasının Sonu (Frankfurt am Main, 1953) adlı kitabında,imparatorluğunparçalanmasını,“Barbar”uluslarınkullanmayabaşladığıağırsilahlı süvariler karşısında, ünlüRoma lejyonpiyadesiningüçsüzkalmasınabağlamaktadır. “Bir iç bunalımı ancak bir dış bunalım doğurur!” diyeyazmaktadır Altheim. “Öncelik her zaman dış politikadadır!” İngiliz tarihokulunun en ünlü temsilcilerinden biri olan, Londra Üniversitesi profesörüScullard,inatçıbiryantutarlıkla,bütünRomatarihinidışpolitikaolaylarına

  • indirgemektedir. Scullar, Roma Dünyasının Tarihi (Londra, 1951) adlıkitabında,Roma’nın“savunmaemperyalizmi”olaraknitelendirdiğiM.Ö.III.ve II. yüzyıllar saldırgan politikasını ne pahasına olursa olsun haklıgöstermeye çalışmaktadır; ona göre, Romalılar bu politikayı, boyuneğdirdikleri,gerikalmışyada“toplumsalkargaşalar”ınpençesindekıvranan(tıpkıM.Ö. III. ve II. yüzyılHellas’ı gibi) ülkelerin iyiliği için izliyorlardı.İlkçağ tarihçilerinin dikkati son yıllarda, özellikle, dinler tarihine, çeşitlimistiköğretiveakımlara, filozof imparatorMarcusAurelius’üneylemlerineyada“isapostol”Constantinus’a(çağdaşbatı tarihçileri,Hristiyanlarakucakaçtığı için bu imparatorugöklere çıkaran sayısızmonografiler yazmışlardır)çevrilmiş bulunuyor. Genel olarak günümüz batı bilimi, dilbilim, filoloji,felsefe, siyaset, sanat, vb., alanlarında, eski Roma tarihine ilişkin çeşitliayrıntılardüzeyindeçokdeğerliaraştırmalaryayınlıyor,ama,genelgörünümolarak,aynızamandahemverimlihemdedoğrucuolmaktanuzakbulunuyor.

    Batıda yayınlanan ve genel olarak Roma tarihi bağlamında yapılan sonbulgularıçokayrıntılıbirşekildehaberverenvesonçıkankitapyayınlarınıneleştirel özetlerini yayınlayan, uzmanlık alanı olarak İlkçağ tarihini seçmişbirçok derginin yakından izlenmesi kesinlikle gerekmektedir; bu dergilerayrıca, Roma tarihiyle ilgili bazı sorunlar üzerine çok yararlı makaleleryayınlıyorlar.Bualandaşuyayınların izlenmesiyararlıolacaktır:JournalofRomanStudies(Londra),LaRevuearchéologique(Paris),laRevuedesétudeslatines, la Revue des études anciennes (Bordeaux), I’Antiquité classique(Brüksel), Bibliotheca classica Orientalis (Berlin), Gnomon (Münih), veAnzeiger für die Altertumswissenschaft (Viyana). Nihayet, henüz yavaş daolsa,Batı ülkelerinde yeni ve ilerici bir tarih biliminin belirtileri görülüyor.Bunlarıntemsilcileriarasında,İngilizGordonChilde’ın(AvrupaUygarlığınınKaynaklarında), İtalyan bilgini X.Giulio Luzzato’nun (İtalya’nın EkonomikTarihi) adlarını anabiliriz. Halk demokrasileriyle yönetilen ülkelerin birçoktarihçisiarasındaKazarow,DanovveDaicoviciudikkatiçekiyor.1Roma’nınöncedenkonsüllükyapmasıgerekenenyüksekdevletmemuru.(Ö.İ.)

    2İtalya’yaM.Ö.1200yıllarındaikidalgahalindegelmeyebaşlayanhalk.(Ö.İ)

    3 İtalya ve Sicilya’nın tarih öncesi arkeolojisi alanında, Gorion Childe’in Avrupa UygarlığınınKaynaklarındaadlıkitabındayapılanbulgularınbirözetibulunabilir.

    4 Klientler: Roma’da oturan ve vatandaşlık haklarından hiçbirine sahip olamadıkları için, birkoruyucuyagereksinimiolanyabancılar:Korunuk,Korunuklar(Ö.İ).

    5F.Engels,LudwingFeuerbachetlafindelaphilosophieclassiqueallemande,pp.43-44

    6Marx and Engels, 27 Februar 186I.Marx K. Und Engels Fr. Briefwechsel, III Band: 1861-1867.

  • Moskau,1937,S.19.

    7F.Engels.L’originedelafamille,delapropriétéetdel’Etat,P.155,remI.

    8EngelsFr.,RedeamGrabevonKarlMarx,MarxK.UndEngelsFr.AusgewahteSchriften,BandII,Moskau,1950,S.156.

    9V.Lénine,Oeuvres,t.I.Editionssociales,Paris.Editionsenlanguesétrangères,Moscou1958,p.157.

    10EngelsanSchmids,London,6.August1890.M.E.“AusgewähteSchrifteninzweiBanden”,Bd.II,M.1950,S.457.

    11GAIMK–Gossoudarstvennaiaakadémiaistoriimatérialnoikoultoury(Académienationaled’histoiredelaculturematérielle–MaddiKültürTarihiUlusalAkademisi).

  • KIRKBİRİNCİBÖLÜM

    ESKİİTALYA

    I. Apeninler yarımadası: Coğrafi özellikler. İtalya, üç tarafı Adriya(Mare Hadriaticum), İyon (Mare Ionium) ve Tiren (Mare Tyrrhenum)denizleriyle çevrili Apeninler yarımadasında bulunmaktadır. Kuzeyde,aşılmasıgüçAlpDağlarıİtalya’yıAvrupa’nıngerikalanbölümündenayırır.Eski coğrafyacı Strabon, pek haklı olarak,Alpler’in ve denizlerin, İtalya’yıistila etmek isteyen düşmanlara karşı “emin bir tabya” oluşturduğunusöylemiştir.Ama,denizaynızamanda,İtalyalılarınAkdenizhavzasınınötekiulusları ile erkenden ilişkiler kurmalarını ve bunların kültürleriniözümlemelerinisağlayan,bütünyönlereaçıkbiryoldu.

    İtalya’nınbirbaşkaözelliğideuyguniklimdir.Kışaylarınınortalamaısısıartı 6 santigrad derece (ocak, Roma) ile artı 11 santigrad derece (Sicilya)arasındadeğişir; budahayvanları bütünyıl otlakta bırakmayaolanakverir.İtalyalılar,enerkenilkçağdanitibaren,tahılın(arpa,sertbuğday,darı)dışındabağ, kestane ve dut yetiştiriyorlardı; Grekler ve Fenikeliler daha sonraİtalya’ya zeytin, hurma ve nar ağacı vb., getirdiler. İklimin yumuşaklığı,örneğingiysinin(gömlek,cübbe)yanısıra,üstüaçık,havuzlubir“atrium”un(iç avlu) çevresine inşaa edilmiş, Grek evine akraba olan, İtalik konutungüney tipi gibi, İtalya’nın eski uluslarının hayatının başka görünümleriüzerindedeetkisinigösterdi.

    Ama bu doğal koşullar arasındaki benzerliklerin yanı sıra, İtalya ileHellas’ın coğrafi yapılarındaki farklılıkları belirtmemiz gerekir. İlkin,İtalya’nın 300.000 km. kare olan yüzölçümü Hellas’ın yüzölçümünün beşkatıdır ve bunun sonucu olarak da nüfusu çok daha fazladır. İtalya’dagözlemlenen bütün olguların en “büyük” ölçeklisi buradankaynaklanmaktadır.İkincifarkagelince:ApeninleryarımadasıBalkanlargibidağlık bir ülke olmasına karşın, Apeninler dağ zinciri daha az sarp veulaşılması daha kolaydır ve kolları, Hellas’ın sarp dağları gibi İtalya’yıbirbiriyle ilişkisiolmayanbölgelerebölmezler. İtalya’nınakarsularıda,aynızamanda, ulaşımı kolaylaştırırlar: Doğuya akan, gemi ulaşımına elverişliPadus ya daEridan (bugünküPô) ve batı kıyısının nehirleri:Arnus (Arno),Tiber ve Volturno. Bununla birlikte, bunların aşağı kesimleri, Arno’nun

  • ağızlarında malarya yuvası Toskana Bataklıklarını, Latium kıyılarında iseinsanların yaşamı ve liman yapımı için elverişli olmayan PontinsBataklıkları’nıoluşturankumlualüvyonlakaplıdır.İtalyakıyıları,genellikle,ayçayada“V”biçimindekörfezvekoylarlakaplıHellaskıyılarıkadardenizulaşımınaelverişlideğildir.

    Nihayet, kayalık ve verimsiz Hellas’ın tersine, Apenninler bir tarımülkesidir. İlkçağ yazarları İtalya toprağının verimliliğine daha o zamanlarşaşırmışlardır. Bu alanda Po vadisi (Gallia Cisalpina) ve bunun yanı sıraEtruria, Latium ve Campania’yı kapsayan batı ovası dikkati çekerler;Campania yılda üç kez ürün verir. Alp Dağlarındaki otlaklar ve akarsuağızlarındaki zengin bitki örtüsüyle kaplı bataklık arazi hayvancılığıngelişmesine yardımcı oluyordu. Bruttium’a (Calabria), büyük bir olasılıklaİtalyasözcüğününgeldiğive“danalarmemleketi”anlamınagelenVitelieuadıverilmişti. Bu ülkenin tarımcı özelliği, ülkenin, gerçekte çeşitli halklar venüfusunçeşitlikatmanlarıarasındayapılan toprakmücadelesindenbaşkabirşeyolmayaniçtarihiniherzamanetkilemiştir.

    2. İtalya’nın ilkel (tarihöncesi) uygarlıkları. Arkeolojik araştırmalar,ApenninleryarımadasındaBalkanlar’dançokdahaönceinsanlarınyaşamayabaşladığını göstermektedir, yarımada eskiTaşÇağı’nı (Liguria dağlarındakipaleolitik resimli mağaralar) yaşadı, oysa Balkanlar’ın Paleolitik dönemiyaşadığışimdiyekadarkanıtlanmadı.Aynışekilde,bütünyarımadada,Sicilyave Sardinya’da (M.Ö. IV yüzyıldan itibaren) Neolitik dönemin izlerine bolbol rastlanmaktadır. Bol yaban hayvanı kemik yığınları ve deniz kabuğukatmanları,neolitikyerleşimyerlerinde,budönemde,avcılıkvebalıkçılığınegemenolduğunukanıtlamaktadır.M.Ö. III.Binden itibaren, taşınyanı sırabakır (çeşitli eşyanın yapımında) kullanımı (Kalkolitik dönem) başlamıştır;aynızamanda,hayvancılığınveözellikleküçükbaşhayvancılığının (koyun,keçi, domuz kemiklerine kazılarda bol bol rastlanmaktadır) başlangıçlarıgözlemlenmektedir.

    Bronz Çağı’nı (M.Ö. II.bin), kuzey İtalya’da, Terremare adı verilenuygarlık temsil etmektedir: Bu uygarlığı kuranlar, kazık temeller üzerindetahkimedilmişyerleşimyerlerindeyaşıyorlardı;bunlarınhumuslu topraktan(“terra marna” deyimi “yağlı toprak” anlamına gelmektedir) oluşan yamukşeklindeki tepeleri günümüze ulaşmıştır. İlk zamanlarda, taş ve kemiktenaletleryapmayısürdürensakinleri,giderek,bakırvebronzuyaygınbirşekildekullanmaya başladılar. Baskın etkinlikleri olarak devam eden avcılık vebalıkçılıktan başka, aynı zamanda, hayvancılık da yapıyorlardı; tarım

  • doğuyordu. Ölülerini yakıyorlar, küllerini içine koydukları kavanozlarını,yerleşim yerlerini çevreleyen tabyaların dışında bulunan mezarlıklara sıksıralarhalindegömüyorlardı.

    Orta ve güney İtalya’da, M.Ö. II. binlerde, Bronz Çağı uygarlığı, Girit-Mykenai uygarlığıyla birleşti. Terremare uygarlığından belirgin bir şekildedaha yüksek düzeyde olan bu uygarlığa “Apenninler Uygarlığı” adıverilmiştir. Büyük drenaj çalışmaları (Latium’da) devsel duvarlar veMykenai’ninkilere benzeyen bezeli seramik bu uygarlığın en belirginözellikleridir. Kuzeydekinin tersine, burada ölülerin gömülmesi geleneğiegemendir.

    Apenninler yarımadasında Birinci Demir Çağı, M.Ö. I. binde başladı.Özelliklekuzeyveortaİtalya’daçoksayıdamerkezlerivardır.Ortaİtalya’daM.Ö. 1000 yılı dolaylarında ortaya çıkan ilk Demir Çağı’nın temsil ettiğiuygarlığa,BolognayakınlarındabulunanbiryerleşimyerininadınadayanarakVillanova uygarlığı adı verilmiştir; bu yerleşim yerinin yakınlarında, 1853yılında,“bikonik”adıverilenözeltiptekavanozlarbulunanbüyükbirmezaranıt bulundu. Özellikle Umbria’da yayılmış olan bu uygarlığın belirginözelliği, henüz bronzun egemen olduğu bir dönemde, ilk demir aletlerinortaya çıkmasından kaynaklanmaktadır.Kent tipi yerleşim yerlerinin ortayaçıktığı görülür; ekonominin tarım ve hayvancılık evresine geçişi kesinlikletamamlanmıştır. Kütükten yapılan ve iç duvarları kille sıvanmış yuvarlakkonutlar, kendi işletmeleri olan ailelerin hayatına uydurulmuştur. Büyükhazineler, bunların aralarından bazılarının zenginliğini kanıtlamaktadır;burada rastlanan Grek seramik eşyaları ve Fenike malları (cam, fildişi),komşularlayapılanticarimübadeleninbaşlangıcınıgöstermektedir.

    3. İlkel İtalya’nın nüfus sorunu. Apenninler yarımadasının en eskisakinlerinin, Ligurlar ve bunların akrabaları olup neolitik zamanlardanitibaren ve Bronz uygarlığı süresinde orta ve güney İtalya’da yaşamış olanöteki uluslar olduğu sanılıyor. II. binlerin başlarında, Alpler’in ötesinden,İtalyalıların muhtemel ataları olan, Tuna ve Karpatlar bölgeleri halklarınıngöç hareketi başladı. Terramare uygarlığı bunların öncü öğelerine maledilmektedir (II. binden itibaren). Bu yeni gelenlerin ilk kolu Apenninler’iaşıp güneybatıya doğru yayıldı ve Latium’a (Latinler), Campania’ya veBruttium’a (Sikullar) geldiler.M.Ö. 1200-1100’e doğru, ilk gelenlere etnikbakımdan komşu olan ulusların, “Umbro-Sabeller” ve “Osklar”ın yeni birdalgasıkuzeydengelipApenninler’inözellikledağlıkbölgelerineyerleştiler.Umbroların Villanova uygarlığının kurucuları oldukları tahmin ediliyor.

  • Picentinler, Sabinler, Samnitler ve Lucanlar, bunların güney kollarınıoluşturdular.Büyükbirolasılıkla,yarımadanıneskisakinlerindenbirbölümüistilacılarlakaynaştılar;ötekilerdahaazelverişlibölgelereçekildiler(örneğin,Ligurlar,Apenninler’inkuzeybölümüneveSikullerdeSicilya’ya).

    Daha sonra, İllirya ulusları (Venetler, Iapygler) ve Tyrrhenler ya daEtrüskler (X. yüzyıldan itibaren) yarımadaya yerleşmeye geldiler vebunlardandasonraKeltlerveGaller(Gallialılar)yarımadanıngüneykesiminiişgal ettiler; bu nedenle, bugünkü Fransa olan Gallia Transalpina’ya karşıtolmaküzerebütünPôvadisiGalliaCisalpina(Alpler’inbuyanı)adınıaldı.

    Bugöçlerveetnikkarışımlarınsonucuolarak,Apenninleryarımadasında,tarihsel dönemde, çeşitli ulusların kendi içlerinde çok farklı lehçelerkonuşmaları bir yana, birbirinden farklı on iki kadar dil konuşuluyordu.Güneyden başlayarak sayacak olursak, bir dizi ulusal bölgeler oluşmuştu,bunların en önemlileri: Bruttim (Calabria), Lucania, Apulia, Samnium,Campania,Latium,Picenum,Umbria,EtruriaveGalliaCisalpinaidi.

    Bu etnik mozaik Eskileri şaşırtıyordu. İlkçağ yazarları ve çağdaştarihçilerin büyük bir çoğunluğu bu durumu göçlere bağlamaktadırlar.Amagenellikle, İtalya’nın ilk halklarının kökenleri ve bölgelerinde arkeolojitarafından bulgulanan uygarlıklarla olan ilişkileri, çözümlenmesi gerekensorunolmaközelliklerinigünümüzekadarsürdürmüşlerdir.

  • KIRKİKİNCİBÖLÜM

    KLANDÖNEMİNDEİTALYAVEROMA(M.Ö.X.-VII.YY)

    I.Anaerki kalıntıları. İtalyalılar, kalkolitik dönemde ve Bronz Çağı’nınbaşlarında ve özellikle de Terramare uygarlığı zamanında, ilkel toplulukdüzeninden (anaerki) geçtiler. Gelişmemiş ekonomileri (av, balıkçılık,küçükbaş hayvancılığı ve özellikle kadınların işi olma özelliğini sürdürençapa tarımı), büyük topluluk ortaklıkları içinde güç birliğini gerektiriyordu.Bu ilkel toplulukların anaerkil tipi, ilk önce, en erken ilkçağdan itibarenvarlığını koruyan toplumsal gruplar biçiminde ve “curia” (Greklerinphratriai’si –ya da kardeşler birliği–) adı altında, İtalyalılarda görülen buörgütün kalıntılarında gözlemlenebilir. Örneğin, tarihsel zamanlarla, bütünRomahalkı30Curia’yabölünmüştü.Hercuriamitossalatasınınadını(Titia,Fautia,Damna,vb.)taşıyordu.Curiaüyeleri,zamanzaman,eskimalortaklığıve ortak yemeklerin devam eden kalıntısı olan şölenlerde bir arayageliyorlardı. Rahip yetkilerine sahip olanCuria başkanları, ya daCuria’lar,yabancıları kendilerinden uzak tutmaya dikkat ediyorlardı. İkincisi de şu:Birçok gelenek (Romulus’un arkadaşlarının Sabin kızlarını kaçırması gibi)anaerkidönemininortak evliliğininuzak izlerini taşımaktadır.Nihayet, bazıİtalikhalklarınadlarındaveRoma’dakutsalsayılanbazıhayvan(yılan,kurt,kaz,vb.)kültündedeanaerkineözgütotemciliğinizleribulunmaktadır.

    2. Ataerkil klana geçiş. Latium veRoma’nın kökenleri. Ekonomidekiilerlemeler, avcılık, balıkçılık ve kadınların yaptığı çapa tarımının, yavaşyavaş, erkeklerin yaptığı büyükbaş hayvancılığa ve sapan tarımına yol açtı.Bu olgu, eski avcı ve balıkçı topluluklardan daha az yaygın güç birliğigerektiren, daha dar sınırlı ekonomik birliklerin oluşumunu kolaylaştırdı.Bunun sonucu olarak, Bronz Çağı’nın doruk noktasında, Anaerkinin yeriniataerki aldı. İtalya’nın tarım ve hayvancılığa uygun koşulları nedeniyle,ataerkiçokerkenzamandaortayaçıktıveçokuzunsürevargücüyledevametti. Latium’un, özellikle de Roma’nın ataerki toplumunun örgütlenmesineilişkinbilgilerimizvar.

    Bataklık ve engebeli bir ova olan Latium (2.000 kilometre karedolaylarında) İtalya’nın batı kıyılarının ortasında bulunmaktadır. Buraya

  • yerleşmeye gelen Latinlerin ataları, uygarlık düzeyi bakımından, burayakendilerindenöncegelmişolanApenninleruygarlığınıntemsilcilerindendahaaşağıda bulunuyorlardı. Drenaj çalışmalarını bıraktılar ve bataklıklargenişledi; erken dönemlerin Latinleri tepeler üzerinde sefil kulübelerdeyaşıyorlar ve en kurak vadilerde hayvancılık ve ilkel tarımla uğraşıyorlardı(geleneğinaktardığınagöre,kendilerinebağlıbölgelerlebirlikteotuzyerleşimyeri vardı). Bunların arasında en önemlisi, Jupiter Latiaris (Latin Jupiter)ortak bayramı için otuz kanton halkının toplandığı ve dinselmerkez olarakkabuledilenAlbalonga’ydı.

    M.Ö.1000yılınadoğrukurulan,EtrüskveSabinülkesisınırındabulunan,en kuzeydeki Latin kasabası daha sonra Roma adını aldı. Tiber’in ağzınayirmi kilometre uzaklıkta, nehir boyunca uzanan bir tepe dizisinin üzerinekurulmuş, sıkbirormanveçamurlubataklığınortasınadağılmışyediçobanköyüdür.Roma,Palatinustepesiüzerindeortakkaledüzenleriolanbu“Yeditepe”,çokerkendönemlerdebirkonfederasyonoluşturdu.Veliaadlıenyakıntepenin üzerinde ortak ataların (“penatlar”: Evlerin kilerinde yaşayan evtanrıları) ve halk ocağının tapınağı, “Vesta” bakirelerinin sürekli ateşyaktıkları yuvarlakVesta tapınağı yükseliyordu.Arkeoloji ve dilbilim, bizeRoma’nın başlangıçlarını bu gösterişsiz görünümler altında sunmaktadırlar.Roma’nın kökenleri çağcıl bilimsel eleştirinin ışığında, Remus veRomulustarafından kurulmasıyla ilgili çok sayıda ilginç söylenceler, rahiplerinuydurmaları ve ilkçağ biliminin, özellikle de M.Ö. III. ve II. yüzyıl Grektarihçilerinin saf yürek varsayımları olarak görünmektedir. Roma’nınkuruluşunu754ve753tarihleriarasınayerleştiren,Caesar’ınçağdaşı,RomalıbilginVarro’nunhesaplarına,dahasonragelentarihçileruzunsürevehaksızyeresaygıduydular.

    Sonradan Roma’yı oluşturacak olan köyler, deniz gemilerinin Aventinustepesinekadargelebildiği,Latium’untekbüyüknehriolanTiberkıyılarındabulunuyordu. Ayrıca, kıyının tuzlu bataklıklarına ulaşan eski Via Salaria(yolu) Palatinus’un eteklerinden geçiyordu ve çok eski zamanlarda, Tiberüzerine, kazıklar üzerine bir tahta köprü kurulmuş ve bu köprü, daha sonraRoma’nın en önemli papazlar birliği olacak olan “pontifex”ler (köprükurucular)kurulununkorumavebakımınaverilmişti.Sabintüccarlar,komşutepeQuirinalis’ikendilerinemekânseçmişlerveburadakıyıyaegemenolanKapitol (Capitolium) tepesinin üzerine kendi kalelerini dikmişlerdi. “YediTepe”, bu uygun konum sayesinde, VIII. ve VII. yüzyıllardan başlayarak,bölgenin en güçlü kasabaları, Latin halklarının askerî ve dinsel merkezidurumunageldilervetopraklarınıgenişlettiler;Quirinalis’tekiSabinyerleşim

  • yeri güvenlik gerekçesiyle “Yedi Tepeler” kentine katılıp birleşti veAventinus’daki Ligur kasabasına güç kullanarak boyun eğdirildi; sonra,söylencenin aktardığına göre, Albalonga ele geçirilip yıkıldı ve JuppiterLatiaris bayramının başkanlığı, yükselmeye başlayan ve bazı tarihçilerintahmininegöre,o sıralarkonfederasyonüyeleri arasındaVeliaadıylaanılanilkRoma’yageçti.

    3.Romaklanı.PatricilerveKlientler.Plebler.İlkelLatium’untoplumsalörgütlenmesi, belirgin bir ataerkil özellik göstermektedir. Roma halkı, çokeski zamanlardanberi, kapalı bir ekonomi, yani yalnızca hayvancılık yapanbir klanlar (gentes: gens’ler) ortaklığı yaşıyordu. Hayvan sürülerinin veortakların ortaklaşa kullanılması bu “çobanlar”ın topluluklar halindebirleşmesine katkıda bulundu ve bu nedenle toprak da klanın ortakmülkü,ana-babadan kalan malı ya da vatanı (patria) kabul edildi. Özel mülkiyet,ataerkildöneminbaşında,hayvan,silah,ziyneteşyası,evaletlerifazlasıve2jugerum’luk (1/2 hektar kadar) küçük bahçe–bostanla sınırlıydı. HiçbirGens’in malı olmayan kullanılmayan topraklar bütün halkın malı (agerpublicus: Devlete ait arazi) sayılıyordu; herhangi bir Gens’in üyeleri butoprağı tarıma açmak ve böylece kendipossessio’larına (zilyetlerine) almakiçin,occupatio(işgal)edebilirlerdi.

    Ataerkil topluluğun bir başka birleştirici gücü de, Gens’in silahtaşıyabilecekdurumdaolanbütünüyelerinin,o zamanlarözelbir ekonomiketkinlik biçimi olan savaşa (ganimet ve özellikle hayvan ele geçirmek içinkomşulara baskın yapmak, düşman saldırısını püskürtmek için silahasarılmak) katılma zorunluluğuydu. Öç almak da klan milislerinin görevleriarasındabulunuyordu.

    Tıpkı anaerkil toplulukta olduğu gibi, ideolojik bir etken ataerkil klanınbirleşmesine katkıda bulunuyordu: Mitossal mezarı, genel olarak, Gens’inbütünüyeleriiçinkutsalbiryer,klanınyeraltımezarlığınınveatalarkültününmerkezi olan ortak atanın soyundan gelenlerin bozulmaz kardeşliğidüşüncesiydi bu ideolojik etken. Gens’in bütün üyeleri, kökenlerinikanıtlamak içinaynıortakadı taşıyorlardı: Jule’nin soyundangelenler, Julii(ler);Clausus’unsoyundangelenlerClaudii(ler)adınıalıyordu.

    Yaşlı’nın ya da Pater Familias’ın, bütün gens üyeleri üzerinde, hayat veölüm hakkı da aralarında olmak üzere, mutlak bir yetkisi vardır. En eskizamanlarda,yenidoğançocuklarıgensekabulediyor,kızlarıkocayaveerkekçocuklarıköleolaraksatılıyor,atalarıngelenekleriniçiğneyenlerisürüyoryada cezalandırıyor, ortak mal ve emeği canının istediği gibi, denetimsiz

  • kullanıyordu. O dönemde “dıştan” olan evlenme (exogamique), nişanlınınkaçırılmasıyadasatınalınmasıyoluylaoluyordu;klanınyabancısıolanevlikadınlareskigensadlarınıkoruyorlarvehiçbirhaktanyararlanmıyorlardı.

    Üretimgüçleriningelişmesivesavaşganimetlerininbirikmesisonucuözelmülkiyetin büyük ölçüde yaygınlaşması, gensler arasında bir servetfarklılaşmasına ve ayrılıklara yol açtı; genslerin bir bölümü “büyük”(söylenceye göre 100 tane), bir bölümü ise “küçük” (V. yüzyılda 160 adet)olarak tanımlandılar. Gens içinde de temel ilke olan eşitlik bozuldu.Başkanları (patres), başkanların kardeşleri, oğulları ve soyundan gelenler,artıkdoğuştansoylubirsınıfoluşturdularvepatriciler(patricii;“babalar”ın–patres– çocukları) adını aldılar. Gens içindeki ayrıcalıklı yerlerindenyararlananpatriciler,gensintapınaklarıgibiozamanakadarortakmülkolantopraklaravebaşkamülkleresahipçıkmayabaşladılar.Gensinötekiüyelerin,kendi buyrukları altına girmiş “klientler” durumuna indirgediler; klientler,topraklarını patricilerden almakveonları (babanınyerini tutan) “efendiler”isaymak, onlara hizmet etmek, buyruklarında savaşagitmek, tutsakolurlarsafidye ödemelerine, kızlarına çeyiz hazırlamalarına yardım etmekzorundaydılar. “Patronlar”a gelince, klientlere adil bir şekilde yardımdabulunmayı ve kısacası, her alanda koruyucuları gibi davranmayıüstleniyorlardı. Yabancılar ve azadlılar da aynı şekilde, gens içinde, klientsayılıyorlardı.

    Bufarklılaşma,klandüzenininyıkılmasınınilkbelirtisioldu.

    Başlamış olan çöküş sürecinin daha belirgin işareti, klientlerden dahakalabalıkolan ikincibir altkatmanın,yanipleb sınıfının ortaya çıkmasıydı.Tarihçiler, ilkel Roma halkının bu kesiminin kökeni ve yaşam koşullarıylailgiliolarakdeğişikdüşünceleresahipler.Boyundurlukaltınagirdiklerisıradagaliplerden daha yüksek bir kültür düzeyinde bulunan, ama fetihten sonrabüyük ölçüde sarsıntı geçiren eski Latium halkının, pleblerin çoğunluğunuoluşturduğusanılıyor.Butemelöğeye,İtalya’nınçeşitliyerlerindenkolonlarkatıldılar.Klandüzeninesahipbulunmayanplebler,toplulukdüzenindedeğil,özel ekonomi, aile ekonomisi düzeninde yaşıyorlardı. Pleb ailelerindekadınların çok daha bağımsız konumları vardı; patricilerle pleblerinevlenmelerininyasaklanmasınınnedeni,belkide,budurumdu.Plebler,atalarkültünü bilemiyorlardı; en önemlisi tanrıları, tapınağı surların dışında,AventiustepesiüzerindeyükselenbolluktanrıçasıCeresidi.

    Plebler, ataerkine oranla çok daha ağır bağımlılık durumundabulunuyorlardı.Plebler,genelolarak,küçükçiftçiydiler;aralarındanbazıları,

  • ayrıca,zanaatmesleklerindenbiriniyadaküçükticaretyapıyordu.Otlakları,işlenmeyeelverişli toprakları bulunmadığı için, patricilerinkirayaverdikleriager publicus (bu devlet topraklarını yalnızca patriciler edinebiliyorlardı)parçalarını onlardan kiralamak zorundaydılar; patriciler, bazen, tohum vehayvan, vb., yardımında bulunuyorlardı. Her kötü hasat, her yakıp yıkanistila, ya da başka bir felaket, borcunu ödeyemeyen pleb çiftçininalacaklısının kölesi durumuna gelmesine neden oluyordu. Ve eğer birdenfazla alacaklı varsa, On iki Levha yasasına göre (III, 6), bu alacaklılar,“borçlunun vücudunu paylaşabilirler”di, “şu ya da bu şekilde parçalaraayırmalarıkendilerinisuçludurumunasokmaz”dı.Ayrıca,plebler,Engels’inbelirttiğine göre, üzerinden bir “vergi” alınan “kişiler” sayılıyorlardı.Genslerin milislerinde yer almadıkları için, savaş ganimeti paylaşımınakatılamıyorlardı. Bu nedenle, eski yazarlar, patricilerin sultası altındapleblerin“köledurumu”naindirgenmişolduklarınıyazmaktadırlar.

    Roma toplumunun ve büyük bir olasılıkla, M.Ö. I. binin başlarında, ilkLatin ve İtalik toplumunun ayırt edici özellikleri bunlardı; anaerkil klanıngelişmiş düzeni, ataerki, buna bağlı toplumsal katmanların ortaya çıkışı:Mülksüzleşmişikincisınıfakrabalar,klientlerveherzamanköleleşmetehditialtındabulunan“atasız”plebler.

    4. İlkel Roma’nın siyasal kurumları ve uygarlığı. Roma’da en eskizamanlardaüçorganınvarlığısaptanabilir:Kral(rex),senatovehalkmeclisi(comitia).

    Romakralları,sözcüğünbugünküanlamıylahükümdardeğil,amadahaçokklanlarınortakçıkarlarınıtemsiledentribübaşkanlarıydılar.Birleşikmilislerekomutaediyorlar,öçalmayaengelolmakiçinuyuşmazlıklarıyargılıyorlarvekültüdoğaolaylarıyla (Vesta,vb.) ilişikliolanortak tanrılarınbaşrahipliğiniyapıyorlardı. Krallık kalıtsal değildi, gens başkanları ve “Roma halkı”tarafındanseçiliyorlardı.

    Geleneğin aktardığına göre, krallar Roma’yı M.Ö. 510 yılına kadaryönettiler. Adı günümüze kadar ulaşan yedi kraldan ancak üçü, TarquiniusPriscus(EskiTarquinius)ServiusTulliusveII.TarquiniusSuperbustarihselkişiler olarak kabul edilebilirler; bazılarının adlarına Etrüsk yazıtlarındarastlanıyor. Bunlardan önce gelen dört kral –kentin efsanevi kurucusuRomulus, Roma kültürünün örgütleyicisi kabul edilen Numa Pompilius,Tullus Hostilius ve Ancus Martius– mitoloji alanına girerler vehükümdarlıklarınıntarihisöylencelerdenkaynaklanmaktadır.

  • İktidarın ikinci organı, senato (Senatus), yani genslerin başkanlar ya da“yaşlılar” (senex-yaşlı) kuruluydu; bu nedenle, senatörlere aynı zamanda“babalar” (patres) denilmektedir. Geleneğe göre senatörlerin sayısıbaşlangıçta100’dü,sonratopluluğayenigenslerinalınmasıylasayıları300’e(gensbaşınabirsenatör)ulaştı.

    Halk Meclisleri (Comitia), Roma’da, en eski zamanlardan kalma birkuruluştu:Roma topluluğunu oluşturan “halk”, eski geleneğe göre curialara(comitiacuritia)bölünerekburadatoplanıyordu.Krallar,iktidaryetkilerinivebüyük başkan (imperium) haklarını bu curia meclislerinden alıyorlardı.Comitiaları kral topluyordu ve comitalarda, otuz curianın her birinde adambaşı oylanarak, savaş ve barış yasalarının kabul edilmesi, topluluğa yenigenslerin alınması, vb., konularında karar veriliyordu. Oylamaya yalnızcapatricilerveklientlerikatılıyordu,“atasızplebler”inoyhaklarıyoktu.

    Temelde, ilkel Roma henüz sınıfsız bir toplumdu, kamu işlerininyönetiminin bir ataerkil, topluluğa ve devlet öncesi dönemeözgü niteliklerivardı. Ama klientlere ve giderek köleleşen pleblere karşı durum alan biryönetiminilkbiçimleriortayaçıkmayabaşlamıştı.

    İlkel Romalıların ve Latinlerin kültür düzeyi henüz oldukça düşüktü.Kasabaları, ağaç dallarından yapılmış ve iç duvarları çamurla sıvanmışyuvarlak kulübelerden meydana geliyordu; çömlekçi çarkı kullanmayıbilmiyorlarveözellikleağaçkaplarkullanıyorlardı;başlangıçtahayvanderisigiyiyorlardı, daha sonra ev işi gömlek ve yün ihram ortaya çıktı,yiyeceklerinintemelinisütveötekihayvansalürünleroluşturuyordu.

    Dinlerindeanimizmegemendisayısızcinler,perileretapıyorlardı.Örneğin,kapı perisi Janus (Kapı-tanrı Janus); tarla sınırlarının perisi, sınır taşı tanrıTerminüs;içecekperisiPotina,vb.,vardı.Bunlaraölmüşatalarınruhlarınıdaekleyebiliriz:(Yolağızlarınıveevleriniçinikoruyancin-tanrılarolan)Larlar,(ölü ruhları)Manlar, (aile ocağını koruyan) Penatlar, Lamialar gibi vampirbüyücüler, kötü ve kurnaz cinler, Lemurler (düşman ölüler), vb. Bu kötücinlerinkötülüklerindenkorunmakvebunlarıyatıştırmakiçin,çeşitliyabanıldinsel törenlere, kehanete, büyücülüğe ve şeytan kovma ayinlerinebaşvuruyorlardı.Buboşinançlarınbazılarıtarihselzamanlarakadaryaşadılar.

  • KIRKÜÇÜNCÜBÖLÜM

    ROMAKLANLARDÜZENİNİNDAĞILMASI(M.Ö.VII-VIYÜZYILLAR)

    I. Latium veRoma’da ekonomik ve toplumsal ilerleme.Greklerin ilketkileri. İtalya, VII. yüzyıldan itibaren İkinci Demir Çağı’na girdi, budönemdemadenkullanımıüstünlükkazandı.Aynızamanda,çömlekçiçarkvefırını yaygınlaştı; bu da zanaatın tarımdan ayrılmaya başladığınıgöstermektedir. Kare şeklinde yeni bir yeraltı konutu tipi, yerleşik tarımekonomisine geçişi kanıtlamaktadır. Mezar eşyalarının incelenmesimübadelenin (yabancıkaynaklı amberve fildişieşyalar,Fenikeçinivecameşyaları) geliştiğini göstermektedir.Belli bir ağırlığı olan bakır külçeler (aslibralis) halinde yeni bir mübadele ölçüsü hayvanların yerini almaktadır.Ataerkilklan,aileekonomisininyararına,öneminiaçıkçayitirmişti.

    VIII.veVII.yüzyıllarda,yarımadasınınbatıvegüneykıyılarınıkaplayanGrek kolonisi ağı (Cumae-Kyme-, Rhegion-Rhegium-, Sybaris, Herakleia-Heraklea-,Taras-Tarentum,vb.)ekonomikilerlemelerinhızlanmasınakatkıdabulunan bir etken oldu; Sicilya’nın güneyinde bu ağ daha da yoğundu (bukentlerinenönemlisiSyrakusai-Syracusae-idi).Grekkolonlar,zamanagöreçok ileri olan teknik yöntemlerini, beğeni ve geleneklerin yerli halkaaktardılar. Orta İtalya’da, Khalkis kolonisi Cumae’nin etkisi çok erkenbaşladı; önce Etrüskler ve onların aracılığıyla da Latinler, aslında Khalkisalfabesinin bir değişkesi olan alfabelerini Cumae’den aldılar (ilk LatinyazılarıM.Ö.VI. yüzyılın ortalarına aittir).VI. yüzyılda,Roma kazılarındabirçokAttika seramik parçalarının bulunmasına bakılırsa, Latium ve Romaüzerinde önemli bir Atina etkisi vardır. Grek üsluplu ilk Roma tapınağı(Demeter-Ceres tapınağı), Aventinus tepesine V. yüzyılın başında dikildi.Cumaesanatçıları,büyükbirolasılıklaaynıdönemdeKapitol’ün(Capitolium)ünlü dişi kurdunun dökümünü yaptılar.Hellenikmaddi vemanevi kültürünetkisi,hiçkuşkusuz,Roma’nınekonomikvetoplumsalhayatınıngelişmesinihızlandıranbiretkidir.

    2.Etrüsklerveuygarlıkları.KuzeykomşularıolanEtrüskler,LatiumveRoma’ya daha çok etkide bulundular. Bilim henüz Etrüsk sorununuçözümlemiş değil. Bu ulusun adı bile kesinleşmemiş durumda: Grekler

  • bunlara “Tyrrhen”ler (“Tyrsen”ler), Mısırlılar “Turss”, Romalılar “Tusci”,diyorlardı; Halikarnasoslu Dionysios’un tanıklığına ve Etrüks yazıtbiliminegöre de bunlar kendi kendilerine“Raseni” (“Rasenna”) adını veriyorlardı.On binden fazlaEtrüsk yazıtının bulgulanmış olmasına rağmen, dilleri hâlâbilinmiyor. Ne olursa olsun, Etrüskler, İtalyalı (İtaliot) adı verilen uluslartopluluğundan değildi. Herodotos (I, 94), bunların Küçük Asya kökenlioldukları kanısındaydı, ve çağdaş bilginlerin çoğunluğu da aynı görüşüpaylaşmakeğiliminde.BazılarıbunlarınTroyakentinindüşüşündenveKüçükAsya’da Troya devletinin yıkılışından sonra orta İtalya’ya göç eden Troyakolonları oldukları kanısındalar.12 Ve, gerçekten de, Etrüsk uygarlığındabirçokKüçükAsya,EgeyadaGirit-Mykenaiöğesigörülüyor.

    VII. ve VI. yüzyıldan itibaren, Etrüskler’de zanaat ve ticaret gelişmeyebaşlamıştı, kentleri (Targuinii, Caere, Vetulonia, Veii, vb.) vardı, sınıflıtoplum kurulmuştu. Hem askerî, hem dinsel aristokrasinin, dağlarıntepesindekimüstahkemşatolarında silahlı adamlarıylabirlikteyaşayan,köleve büyük bir olasılıkla toprak sahibi lucumon’ların varlığı, Etruria’datoplumun sınıflara ayrılmış olduğunu kanıtlamaktadır. VI. yüzyıl mezarodalarınınşatafatınabakarakbiryargıyavaracakolursak, lucomonlarbüyükbir bölümükendi topraklarının işletilmesindenkaynaklanmayanamayağmasavaşınınvekorsanlığınürünüolanbüyükzenginlikleresahipbulunuyorlardı.

    Etruria, Umbria ve Pô vadisinin orta kesiminin Etrüsklere boyun eğmişhalkları, lucomonlara karşı değişik düzeylerde bağımlıydılar: Bu uyruklarınbazılarına lautni adı veriliyordu; ötekilerin, kuşkusuz daha çoksömürülenlerinadıheteraidi.Buboyuneğmişnüfus,çeşitlivergiveangarya(kentsurlarının,şatoların,lucomonlarınmezarlarının,kanalların,vb.yapımı)ileyükümlüydü.

    Etrüsklerin siyasal kurumlarıyla ilgili elimizde pek az bilgi var. Hiçkuşkusuz bazı kentleri krallar (larla) yönetiyordu, ama daha da yukarıda,seçimlegelenbir“krallarkralı”(zilat)vardı;eneskionikikentinoluşturduğufederasyonun başında bulunan zilat, bu kentlerin temsilcilerinin toplandığımeclise başkanlık ediyordu, “krallar kralı” aynı zamanda büyük rahipti.Kişiliğibüyükbironurveşatafatla(erguvanîihram,kırmızıayakkabı,fildişicurulis sandalye) donanmıştı; bir değnek demeti içinde balta taşıyan on ikilictor(muhafızları,emirçavuşları)refakatindeyürüyorlardı.

    Etrüsk dininde, büyük tanrılar üçlemesi –Tinia (Jupiter), Uni (Jono) veMnerfa(Minerva)–enönemliyeritutuyordu.Büyükgökseltanrılarveikinciderecedenbaşkatanrılarkültüilesayısıziyivekötücininancı,Etrüskdininde

  • yan yana bulunuyordu. Tanrıların yardımını sağlamak, kötü cinlerinoyunlarını boşa çıkarmak için rahipler cin çıkarmaya ve büyüyebaşvuruyorlardı. Tanrıları ve cinleri yatıştırmak için, ayrıca, insan kurbanediliyordu. Cin çıkarma ve büyünün yanı sıra kuşların uçuşuna, hayvanbağırsaklarına, şimşekvegökgürültüsünegöreyapılankehanetler, rahipvelucomonlarıngizlisanatınıoluşturuyordu.Demekoluyorki,egemenazınlığınhalkınçoğunluğunuacımasızbirbiçimdesömürmesineekli sınıflarınortayaçıkışıyla ilişkili olarak, askerî ve rahip aristokrasinin yardımı olmadan,halktan bir insanın, tanrıların yardımını elde edemeyeceği, kendini kötücinlerinbelasınakarşısavunmayacağıdüşüncesicanlıtutuluyordu.

    3. Fatih Etrüsk kralları döneminde Roma. Çağdaş etrüskolojininbulguları ve özellikle günümüz İtalyan arkeologlarının (Ducati, Pallottino,vb.) çalışmaları, Roma’nın ilk dönemler