hekimlerin gücü, hekimlerle güçlü haziran-temmuz 2015 sayı...

16
Hekim şiddete uğruyor, polis etkisiz Sağlık çalışanlarına yönelik şiddet olayları artarak devam ederken, güvenlik güçlerinin edilgin tavrı tepki topluyor. 10 )) Danıştay, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'nın son yıllarda çıkartılan yasalarla ortadan kalktığını iddia ettiği işyeri hekimlerinin tabip odası onayı alması zorunluluğunun halen devam ettiğine karar verdi. 3 )) Hacettepe yöneticileri yanlıştan dönecek mi? Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesinde yaklaşık iki yıldan fazla süredir devam eden MR hizmet alımı işlemlerinden geri dönülmeye çalışılıyor. Türkiye’nin en köklü tıp fakültelerinden birinin hizmet alımları nedeniyle yaşadığı sorunları ve hizmet alımlarının radyoloji uzmanlık alanında yarattığı değişimi Prof. Dr. Okan Akhan Hekim Postası için anlattı. 4 )) Hemşireler eğitim birliği istiyor Türk Hemşireler Derneği hemşire ünvanının korunabilmesi için eğitim birliği istiyor. En önemli sorunlarının eğitim olduğunu kaydeden Türk Hemşireler Derneği Genel Sekreteri Yasemin Özkan “Eğitim birliğini bir türlü kuramadık” diye konuştu. 2 )) Tıbbi hata: “Kim yaptı?” değil, “Niçin oldu?” Türk Tabipleri Birliği Hukuk Bürosundan Avukat Ziynet Özçelik malpraktis davalarının gelişimi ve sonuç bildirgesinde yer alan kararların önemini Hekim Postası’na anlattı. 6-7 )) Mimarlar Odasına ATO’dan destek Kaçak saray ile ilgili açıklamasından sonra tehdit telefonları almaya başlayan ve sosyal medya üzerinden saldırılara maruz kalan TMMOB Mimarlar Odası Ankara Şube Başkanı Tezcan Karakuş Candan’a hekimler destek verdi. 10 )) Türk Tabipleri Birliği 66. Büyük Kongresi yapıldı TTB Merkez Konseyi Başkanı Dr. Bayazıt İlhan kongrede yaptığı konuşmada son 13 yıldır sağlık alanında yaşanan tahribatı gözler önüne serdi. 11 )) İade Adresi: Ankara Tabip Odası Mithatpaşa Cad. No: 62/18 06420 Kızılay ANKARA P.P. 44 Yenişehir Ankara Genç hekimlerin mezuniyet sevinci 6 yıllık zorlu eğitim sürecini tamamlayan genç hekimlerin mezuniyet sevincine Ankara Tabip Odası da ortak oldu. ATO Başkanı Dr. Çetin Atasoy, Tıp Fakültelerinin mezuniyet törenlerine katılarak dereceye giren hekimlere plaket verdi. 15 )) Güncel Güncel Sağlık politikaları Güncel Tıp eğitimi Haziran-Temmuz 2015 Sayı: 70 hekimlerin gücü, hekimlerle güçlü Tıp kontenjanları artıyor, vakıf üniversiteleri çoğalıyor Danıştay: İşyeri hekimliği için tabip odalarının onayı gerekli Tıp fakültelerinin geçen yıl 12 bin 35 olan kontenjanı bu yıl 12 bin 499’a ulaşırken 2015 yılı ile birlikte tıp fakültelerinin sayısı 83 oldu. Tıp fakülteleri kontenjanları içinde özel tıp fakültelerinin payı gitgide artıyor. 2003 yılından bu yana geçen 12 yıl içinde kamu ve vakıf üniversitelerinin tıp fakülteleri kontenjanlarında 2,3 kat artış yaşandı. Aynı dönemde vakıf üniversitelerine ait tıp fakültelerinin kontenjanları 9 kat arttı. 9 ))

Upload: others

Post on 25-Jun-2020

7 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: hekimlerin gücü, hekimlerle güçlü Haziran-Temmuz 2015 Sayı ...ato.org.tr/hekim_postasi_arsiv/2015/Haziran-Temmuz2015.pdf · hemşire ünvanı olan bir sürü eğitim düzeyinde

Hekim şiddete uğruyor, polis etkisizSağlık çalışanlarına yönelik şiddetolayları artarak devamederken, güvenlik güçlerinin edilgin tavrı tepki topluyor. 10 ))

Danıştay, Çalışma veSosyal Güvenlik

Bakanlığı'nın son yıllardaçıkartılan yasalarla

ortadan kalktığını iddiaettiği işyeri hekimlerinintabip odası onayı alması

zorunluluğunun halendevam ettiğine karar

verdi. 3 ))

Hacettepeyöneticileriyanlıştan dönecek mi?Hacettepe Üniversitesi Tıp FakültesiHastanesinde yaklaşık iki yıldan fazlasüredir devam eden MR hizmet alımıişlemlerinden geri dönülmeyeçalışılıyor. Türkiye’nin en köklü tıp fakültelerinden birinin hizmetalımları nedeniyle yaşadığı sorunlarıve hizmet alımlarının radyolojiuzmanlık alanında yarattığı değişimi Prof. Dr. Okan Akhan Hekim Postası için anlattı. 4 ))

Hemşireler eğitimbirliği istiyorTürk Hemşireler Derneğihemşire ünvanınınkorunabilmesi için eğitim birliğiistiyor. En önemli sorunlarınıneğitim olduğunu kaydeden TürkHemşireler Derneği GenelSekreteri Yasemin Özkan“Eğitim birliğini bir türlükuramadık” diye konuştu. 2 ))

Tıbbi hata: “Kim yaptı?” değil, “Niçin oldu?”Türk Tabipleri Birliği HukukBürosundan Avukat Ziynet Özçelikmalpraktis davalarının gelişimi ve sonuç bildirgesindeyer alan kararların öneminiHekim Postası’na anlattı. 6-7 ))

Mimarlar OdasınaATO’dan destek Kaçak saray ile ilgiliaçıklamasından sonra tehdittelefonları almaya başlayan vesosyal medya üzerindensaldırılara maruz kalanTMMOB Mimarlar OdasıAnkara Şube Başkanı TezcanKarakuş Candan’a hekimlerdestek verdi. 10 ))

Türk Tabipleri Birliği 66. Büyük KongresiyapıldıTTB Merkez Konseyi Başkanı Dr. Bayazıt İlhankongrede yaptığı konuşmada son 13 yıldırsağlık alanında yaşanantahribatı gözler önüne serdi. 11 ))

İad

e A

dre

si:

An

kara

Tab

ip O

dası

Mit

hat

paşa

Cad

. No:

62/

18

0642

0 K

ızıl

ay A

NK

AR

A

P.P.

44

Yen

işeh

ir A

nk

ara

Genç hekimlerinmezuniyet sevinci6 yıllık zorlu eğitim sürecinitamamlayan genç hekimlerinmezuniyet sevincine AnkaraTabip Odası da ortak oldu. ATOBaşkanı Dr. Çetin Atasoy, TıpFakültelerinin mezuniyettörenlerine katılarak dereceye giren hekimlere plaket verdi. 15 ))

GüncelGüncelSağlık politikalarıGüncel Tıp eğitimi

Haziran-Temmuz 2015 Sayı: 70hekimlerin gücü, hekimlerle güçlü

Tıp kontenjanları artıyor,vakıf üniversiteleriçoğalıyor

Danıştay: İşyerihekimliği içintabip odalarınınonayı gerekli

Tıp fakültelerinin geçen yıl 12 bin 35 olan kontenjanı bu yıl 12 bin 499’a ulaşırken 2015 yılı ilebirlikte tıp fakültelerinin sayısı 83 oldu. Tıp fakülteleri kontenjanları içinde özel tıpfakültelerinin payı gitgide artıyor.

2003 yılından bu yana geçen 12 yıl içinde kamu ve vakıf üniversitelerinin tıp fakültelerikontenjanlarında 2,3 kat artış yaşandı. Aynı dönemde vakıf üniversitelerine ait tıpfakültelerinin kontenjanları 9 kat arttı. 9 ))

Page 2: hekimlerin gücü, hekimlerle güçlü Haziran-Temmuz 2015 Sayı ...ato.org.tr/hekim_postasi_arsiv/2015/Haziran-Temmuz2015.pdf · hemşire ünvanı olan bir sürü eğitim düzeyinde

En önemli sorunlarının eğitim ol-duğunu kaydeden Türk HemşirelerDerneği Genel Sekreteri Yasemin Öz-kan “Hekim olmak için tıp fakültesinibitirirsiniz, size doktor derler. Bizimseşöyle bir sıkıntımız var. Baktığınızdahemşireünvanıo lanbir

sürü eğitim düzeyinde insan var. Sağ-lık meslek lisesini bitirenin de diplo-masında hemşire yazıyor, yüksekokulbitirenin de. Eğitim birliğini bir türlükuramadık” diye konuştu.

“Son sağlık meslek lisesikapatılana kadarmücadeleyi sürdüreceğiz”

6283 sayılı kanun ile güvence altınaalınan hemşire ünvanının korun-

masını istediklerini belirten Özkanoy kaygısıyla açılan sağlık meslekliselerine sonuna kadar karşı ol-duklarını, son sağlık meslek li-sesi kapatılana kadar mücadeleedeceklerini söyledi. Bir mes-lekte iki farklı eğitim düzeyiolmayacağına işaret edenÖzkan, sadece lisans düze-yinde mezun olanlara hem-şire ünvanının verilmesiniistediklerini kaydetti. Sağ-lık meslek liselerinde ve-rilen eğitimin hemşire ola-rak sahada çalışmaya ye-

terli olmayacağınıb e l i r t e n

Özkan “Üniversitede profesörler, do-çentler ders verirken sağlık meslekliselerinde mesleki deneyimi olmayan,sadece eğitim formasyonu olan kişilerders veriyor.” dedi.

“Hemşire yardımcısıyımdemeyip hemşireyimdiyecekler”

Hemşire, ebe, sağlık teknisyenliğieğitimi verenler dışında sağlık meslekliselerinin diğer bölümleri kapatıldı.Bu liselerden mezun olanlara dahemşire yardımcısı ve ebe yardımcısıünvanı verilecek. Mezun olup atanansağlık çalışanlarının sahada hemşireolarak çalıştırılacaklarını kaydedenÖzkan sözlerini “Hangisi ‘ben hemşireyardımcısıyım’ diyecek. Der mi? Buülkede yıllardır herkes ‘hemşireyim’dedi. Öyle bir dönem vardı ki acil tıpteknisyenleri hepsinin üzerinde hem-şire forması üniversite hastanelerindeçalıştırıldılar, özelde çalıştırıldılar.İki aynı meslekse niye okulları ayrı,demek ki farklılık var. Bu insanlarhemşirelik eğitimi almadıkları haldeçalıştırıldılar. Biz gerçek hemşireler

isyan ediyoruz. Hekim olmayan birihekimim diyebilir mi? Suç değil mi?Bu ne kolay bir meslekmiş ki, sağlığınherhangi bir bölümünü okumuş olanherkes hemşireyim diyebiliyor” diyekonuştu.

“Reşit olmayan bireylerinhastanede çalışmasınıdoğru bulmuyoruz”

Sağlık meslek lisesi öğrencilerininçok küçük yaşlarda hastanelerde ça-lışmasının doğru olmadığını belirtenÖzkan “Sağlık meslek liselerinde oku-yanlar 14-15 yaşında staja çıkıyor, işgücü olarak hastanelerde çalıştırılıyor,ölüm gibi, ağır hastalık gibi yetiş-kinlerin bile zorlandığı konularla yüzyüze bırakılıyorlar. Yaşları gereği ne-yin doğru, neyin yanlış olduğuna ka-rar vermeleri zor. Daha kendilerinikorumayı bilmezken hastane gibiyüksek riskli yerlerde her türlü ruhsalve fiziksel travmaya maruz kalıyorlar.Bu nedenle reşit olmamış bireylerinbu kadar riskli bir mesleğe yönelikeğitimi almalarını doğru bulmuyo-ruz.” açıklamasında bulundu.

güncel

Hekim PostasıSahibi:Ankara Tabip Odası adınaDr. K. Çetin AtasoySorumlu Yazı İşleri Müdürü:Dr. K. Çetin Atasoy

Yayımlayan:Ankara Tabip Odası Yayının Türü:Yerel, süreliYayının Şekli:Aylık Türkçe Yıl: 2015, Sayı: 7012.000 adet basılmıştır.

Yayın İdare Merkezi:Ankara Tabip Odası Mithatpaşa Cad. No: 62/18 Kızılay ANKARA www.ato.org.trTel : (312) 418 87 00 Faks : (312) 418 77 94

Yayın Kurulu: Dr. Selçuk AtalayDr. Ebru Basa Dr. Onur Naci KarahancıDr. Gülriz Erişgen Dr. Burhanettin Kaya Dr. Serdar Koç Dr. Mine Önal

Editör:Sibel Durak

Haber Merkezi:Kansu YıldırımSibel Durak

Haber, yorum ve yazılarınızı [email protected] gönderebilirsiniz.Ankara Tabip Odası BasınYayın Komisyonu ürünüdür.Ayda bir yayınlanır.

ATO üyelerine ücretsiz gönderilir.

Baskı öncesi hazırlık: GEO Tanıtım ve Reklam HizmetleriTurgut Reis Caddesi 47/6 06570Maltepe /Ankara Tel :(0532) 664 08 98 Faks :(0312) 230 82 76 [email protected]

Basım yeri ve tarihi: İhlas Gazetecilik AŞ. TurgutÖzal Bulvarı Demirciler Sitesi 1.Cadde No:68Siteler Ankara TEL: 353 29 61 / 14 Temmuz 2015

Hekim Postası

Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu’na Dünya HemşirelerGünü’nde “Özlük hakları ve fiili hizmet zammı taleplerinene zaman cevap verileceğini, Hemşirelik Yönetmeliğininneden uygulanmadığını, hemşirelerin neden taşeronçalışmaya, güvencesiz çalışma koşullarına mahkumedildiğini” soran Türk Hemşireler Derneği hemşireünvanının korunabilmesi için eğitim birliği istiyor.

Hemşirelereğitim birliğiistiyor

En önemli sorunlarının eğitim olduğunu kaydeden TürkHemşireler Derneği Genel Sekreteri Yasemin Özkan “Hekim

olmak için tıp fakültesini bitirirsiniz, size doktor derler.Bizimse şöyle bir sıkıntımız var. Baktığınızda hemşire unvanı

olan bir sürü eğitim düzeyinde insan var. Sağlık mesleklisesini bitirenin de diplomasında hemşire yazıyor,yüksekokul bitirenin de. Eğitim birliğini bir türlü

kuramadık” diye konuştu.

Page 3: hekimlerin gücü, hekimlerle güçlü Haziran-Temmuz 2015 Sayı ...ato.org.tr/hekim_postasi_arsiv/2015/Haziran-Temmuz2015.pdf · hemşire ünvanı olan bir sürü eğitim düzeyinde

Dr. Çetin Atasoy ATO Yönetim Kurulu Başkanı[email protected]

Piyasalaşma ateşi tıp eğitimini de

sardı

ato’dangüncel

Hekim Postası’nınelinizdeki sayısın-da konu yaptık:

Tıp fakültelerinin konten-janları artmaya devam edi-yor. Yabancı uyruklu öğren-ciler de dahil edildiğinde buyıl toplam tıp kontenjanları12 bini geçti. Dünya SağlıkÖrgütü’ne göre Türkiye orta-üst gelir grubu ülkeleri ara-sında sayılıyor. Türkiye’denüfus başına düşen hekimsayısı orta-üst gelir grubuülkeler ile hemen hemenaynı, yani ülkemiz bu açıdanakranlarından daha zayıfdeğil. Hal böyleyken, popü-list politikalarla kışkırtılansağlık talebini karşılamakiçin tıp fakültelerine her yılbir öncekinden daha fazlaöğrenci alıyoruz. Hafazanal-lah bir ekonomik kriz gelirde talebi kışkırtmaya taka-timiz kalmazsa, bu düzey-deki kontenjanlarla kısa sü-rede hekim işgücü fazlası,yani hekim işsizliği soru-nuyla karşılaşabiliriz. Aşırıyüksek kontenjanların eğitimolanakları üzerinde yarattığıbaskıya eğitim ve araştırmakavramlarının Sağlıkta Dö-nüşüm Programı’yla yaşadığıirtifa kaybını eklerseniz buhekim fazlalılığının, nitelik-siz bir fazlalık olarak birbaşka iş gücü sorununu daberaberinde getirdiğini tah-min edebilirsiniz.

Tıp eğitiminin bir başkasorunu aynen sağlık hizmet-lerinde olduğu gibi özelleş-menin ve ticarileşmenin gi-derek daha fazla boyundu-ruğu altına girmesi. Rakam-lar hem vakıf tıp fakültele-rinin sayısının, hem de al-dıkları öğrenci sayısının yıl-dan yıla arttığını, bu artışınmutlak bir artış olmakla kal-mayıp bütün içerisindekipaylarının da büyüdüğünügösteriyor. YÖK’ün açıkla-malarından halen 17 vakıfüniversitesinde tıp eğitimiverildiğini, 19 tane de vakıftıp fakültesi açma talebi ol-duğunu anlıyoruz. Anlaşı-lan, pahalı ücretlerle edini-lebilen özel tıp eğitimi giri-

şimcilerin iştahını kabartı-yor, kamu kendi iradesiylebu alandaki etkinliğini özelsektöre devrediyor.

Nasıl mı devrediyor? Ha-ziran ortasında basına yan-sıdığı kadarıyla YÖK geçmişdönemde tıp eğitiminin özel-leştirilmesi konusunda pekbir gayretkeş davranmış. 19Nisan 2012 tarihli Yüksek-öğretim Kurulu BaşkanlığıGenel Kurul Kararı’yla vakıfyüksek öğretim kurumlarıile özel hastaneler arasındakiişbirliği kurallarında deği-şiklik yapılıyor ve yeni ku-rallara göre işbirliği yapıla-cak özel hastanenin SGK ilebütün uzmanlık dallarındasözleşmesi olması; işbirliğiyapılacak hastanenin yatakkapasitesi, yatak dolulukoranı, kapalı alan büyüklü-ğü, günlük poliklinik sayısıve hasta çeşitliliği gibi baş-lıklarda belirli ölçütleri kar-şılaması isteniyor. Ayrıca,üniversite tarafından görev-lendirilen öğretim üyesi sa-yısı hastane tabip kadrosu-nun yüzde 50’sinden fazlaolursa, o hastanenin SGKnezdinde üniversite hasta-nesi niteliğinde kabul edil-mesi kararlaştırılıyor.

Belki, “bütün bunların nezararı var” diye düşünebi-lirsiniz. Nereden baktığınızabağlı bu sorunun yanıtı. Has-tane sahibi için, zarar nekelime, şöyle kıyaklara maz-har olunuyor: Hastanenizüniversite hastanesine dö-nüşüverince üçüncü basa-mak hastane oluveriyorsu-nuz, bir çok yeni sağlık hiz-metini sunmanıza izin ve-riliyor, SGK’dan her bir işlemiçin daha fazla para alıyor-sunuz, ayaktan hizmetlerdekendi grubunuzdaki hasta-nelerden yüzde 90 dahaavantajlı hale geçiyorsunuz.Vakıf üniversitesi sahibi isekendi eğitim hastanesini kur-ma yükümlülüğünden kur-tulmuş oluyor. Bu öyle bir“kıyak” karar ki alındığı ta-rihten sonra vakıf tıp fakül-tesi açma talepleri adeta pat-

lıyor, 19 müteşebbis dahasıraya giriyor.

Özele yarar, e tabii, ka-muya zarar. Zarar, ama nekadar, henüz bilmiyoruz. Ya-nıtı SGK’dan bekliyoruz.

Geçtiğimiz Mayıs ayındaYÖK bu yanlıştan kısmendöndü. İşbirliği yapılan özelhastanenin üniversite has-tanesi kabul edileceğine dairhükmü ortadan kaldırdı. He-men ardından da SGK buhastanelerle anlaşmasını ip-tal etti.

Evet, ama yetmez! Yetmezçünkü, aradan geçen 3 yıldaoluşan kamu zararı hesap-lanmalı, sorumlusu kimse,YÖK ve/veya SGK, bulunmalıve hesap sorulmalı, kamuzararı karşılanmalı.

Evet, ama yetmez! YÖKGenel Kurulu kanunla ya-pılması gereken bir düzen-lemeyi yaparak, yani vakıftıp fakültesi açmak isteyen-leri hastane kurma yüküm-lülüğünden kurtararak, had-dini aşmış mıdır, bu da ya-nıtlanmalı.

2012 yılındaki YÖK GenelKurulu kararında özel has-tanelere vakıf tıp fakülteleriile işbirliği yapabilmeleriiçin SGK ile protokol yap-maları koşulu getirilmiş ol-ması, bu hastanelerin eğitimiçin gerekli hasta sayısı veçeşitliliğine sahip kılınmasıgerekçesi ile rasyonalize edil-meye çalışılmış. SGK anlaş-maları iptal olduğuna görebu fakülteler eğitime devamedebilecekler mi? YÖK bukonuda ne yapmayı düşü-nüyor? Buna da yanıt veril-meli.

Yukarıda YÖK’ün yanlış-tan kısmen döndüğünü söy-lemiş, “evet, ama yetmez”demiştim. Tamamı, yeterlisişudur: Sağlık hizmeti de tıpeğitimi de kamusal bir hiz-mettir, kamu eliyle verilme-lidir. Tıp eğitimini ticaretedökemezsiniz! Halkın ver-gisini ticari emellerinize aletedemezsiniz!

Danıştay, Çalışma ve Sosyal GüvenlikBakanlığı'nın son yıllarda çıkartılanyasalarla ortadan kalktığını iddia ettiğiişyeri hekimlerinin tabip odası onayı almasızorunluluğunun halen devam ettiğine kararverdi.

Hekim Postası

Türk Tabipleri Birliği’nin açtığı davalar sonucunda Da-nıştay, işyeri hekimlerinin tabip odasından onay alma zo-runluluğu bulunduğuna hükmetti.

Danıştay 10. Dairesi ve Danıştay İdari Dava Daireleri Ku-rulu’nun ayrı ayrı davalarda verdikleri kararlarda “6023sayılı Türk Tabipleri Birliği Kanunu'nun 4., 5. maddesi ileEk madde 1'de yer alan hükümlerine göre işyeri hekimininatanmasında ilgili tabip odasının onayı gerektiği kuşkusuzolup, tabip odasının tabip atamalarındaki rolünü ortadankaldıran dava konusu düzenleme, tabiplerin önemli organıolan tabipler odasına Kanunla verilen yetkiyi ortadan kal-dırdığından hukuka uyarlık bulunmamaktadır” denilirken“İşyeri hekiminin bir işyerinde görevlendirilmesinde tabipodasının 6023 sayılı Kanun uyarınca meslek mensuplarınınhak ve yararlarını koruma amacı doğrultusunda bir değer-lendirme yapacağı açıktır” sonucuna ulaşıldı.

Danıştay’ın vermiş olduğu kararla Çalışma Bakanlığınıntabip odası onayı olmadan işyeri hekimi yetkilendirmesindebulunmasının hukuka aykırı olduğu saptamış oldu.

TTB Bakanlıktan bilgileri istedi Danıştay kararının Bakanlık tarafından uygulanmasını

isteyen TTB tarafından Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakan-lığına yazılan yazıda “Bakanlığınızın işyeri hekimliği ya-panların oda üyeliklerini dahi sorgulamayan ve Türk TabipleriBirliği ile bilgi paylaşımından kaçınan tutumu sebebiyletabip odalarımızın işyeri hekimlerinin çalışmalarını değer-lendirememesi bir yana hangi hekimin nerede işyeri hekimliğiyaptığı dahi tam olarak bilinememektedir. Anayasal bir ku-ruma yasa ile verilen görevin yerine getirilmesinin GenelMüdürlüğünüz tarafından engellenmesi kuşkusuz düşünü-lemez. Bakanlığınızın bu yaklaşımını sürdürmesi tabip oda-larının bu alandaki görevlerini yapamaması sonucunu do-ğurmakla beraber bu duruma sebep olanların kişisel olarakhukuki ve cezai sorumluluğu olduğu tartışmasızdır.” denildi.TTB, tabip odalarının yasal görevlerini yapabilmesi için,Genel Müdürlük tarafından yetkilendirilen işyeri hekimlerineilişkin bilgilerin kendileriyle paylaşılmasını istedi.

Danıştay: İşyerihekimliği içintabip odalarınınonayı gerekli

Page 4: hekimlerin gücü, hekimlerle güçlü Haziran-Temmuz 2015 Sayı ...ato.org.tr/hekim_postasi_arsiv/2015/Haziran-Temmuz2015.pdf · hemşire ünvanı olan bir sürü eğitim düzeyinde

sağlık politikaları

Sağlıkta DönüşümProgramının hizmet alımlarınıhayatımıza dahil etmesi nasılgerçekleşti?

Dr. Okan Akhan: Hizmet alımı Sağ-lıkta Dönüşüm Projesinin en önemliayaklarından bir tanesi çünkü SağlıktaDönüşüm Projesi ile birlikte poliklinik-lerde hekimler çok sayıda hasta bak-maya zorlandılar, zorlanıyorlar. Bir po-liklinikte 150-200 hasta bakmaya zor-lanan hekim, mesai saatleri içinde buhastalardan ya tetkik isteme ya dareçete yazıp evine gönderme ikilemiylekarşı karşıya bırakıldı. Çoğunluğu tetkikistemeyi tercih ediyor. Hizmet alımınınen çok uygulandığı bölümlerin başındaradyoloji geliyor. Tahminen eğitim vearaştırma hastaneleri ile üniversite has-taneleri dahil olmak üzere devlet has-tanelerinde yaklaşık 400 birimde hizmetalımı var.

Bu kadar çok tetkik yapılmasıniteliği nasıl etkiledi?

O.A: Tetkike giden hastanın işlemininçok hızlı yapılabilmesi için tetkik sürelerikısaltıldı. Yapılan tetkiklerin önemli birkısmının tanısal değeri yok. Kağıt üs-tünde hasta hastaneye gitti mi gitti,doktoru gördü mü gördü, tetkik yapıldımı yapıldı, doktordan reçetesini aldımı aldı… Bu zincir son derece niteliksizbir şekilde tamamlanmış oluyor.

Böylesi bir ortamdastandartlara da uyulmuyorolsa gerek…

O.A: Radyoloji açısından bir MR ci-hazıyla ortalama 20-30 dakikada birtetkik yapılabilir. Aynı hastada ikincitetkiki isterseniz bile ikinci bir 20-30dakikalık süreye ihtiyaç var. Dolayısıyla8 saatlik çalışma şartları içinde ortalama16-24 hastanın tetkiki yapılabilir. Bunuiki vardiyaya çıkarırsanız bu sayılarıikiyle çarparsınız, üç vardiyaya çıka-rırsanız üç ile çarparsınız. Yani 24 saatsürekli çalıştırırsanız cihazı, ki bu dün-yanın hiçbir yerinde mümkün değil, ozaman üç ayrı ekip kurmanız, üç ayrıhekim, üç ayrı teknisyen ve hemşireçalıştırmanız lazım. Çalışma koşullarıaçısından bunlar sağlanamadığı içinsonuçta en fazla iki vardiyayla çalıştığıkabul edilirse günde aşağı yukarı 32-48 civarında tetkik yapabilirsiniz.

Hizmet alımı yoluyla burakamların çok üstündetetkik yapıldığı biliniyor.

O.A: Bir cihazda hizmet alımı yoluyla120-130 kadar tetkik yapılıyor. Bu nedemek? Bir hastaya ayrılan süre içine4 hasta, 5 hasta koymak demek. Pekiyapılan tetkik uluslararası standarttamı? Cevap çok net, hayır. Peki tetkikinhastaya faydası var mı? Yüzde 90 ihti-malle, hayır. Peki bu tetkikler niye ya-pılıyor? Kurulan sağlık sisteminin zin-cirdeki halkası tamamlanmış oluyor.Bir de ihale yöntemiyle özel şirketlereverilen hizmet çok sayıda hastanın tet-kiki yapılarak mali açıdan anlamlı halegetiriliyor. Sonuçta sağlık sigortasındangeriye dönük ödeme yapıldığı zamangereksiz olan, büyük ölçüde bilgi açı-sından yetersiz olan tetkikler için çokyüksek fiyatlarda ödemeler bu hasta-nelere yapılıyor. Bu para da hastaneyönetimi ve özel şirketler arasında ya-pılan anlaşmalara bağlı olarak paylaşı-lıyor. Bu bence kirli bir anlaşma, has-tanın sağlığını gözetmediği, hastaya ye-terli süreyi ayırarak gerekli tetkikinyapılması başarılamadığı için son dereceuygunsuz bir anlaşma. Uluslararasıstandartlarda yapılmayan ve raporlan-mayan bir süreç için toplamda olağan-üstü yüksek ödemeler yapılıyor devletinkasasından. Biz ticaret konuşmuyoruz,hasta hizmeti konuşuyoruz. Hangisiöncelikli, ticaret mi, hasta hizmeti mi?Mesele ticaretse söyleyebilecek bir şeyyok. Mesele hastaya doğru zamanda,

doğru tetkiki, doğru bir şekilde yapmakve doğru bir şekilde raporlamaksa ulus-lararası standartlara uyulmak zorunda.

Radyologları da zorlayan birsüreç olsa gerek…

O.A: Radyolog meslektaşlarımız biraçmaz içindeler. Günde 150-200 tetkikitele radyoloji ile raporlamaları isteniyor.Teleradyoloji dediğimiz şey ikinci fikiralmak için yapılabilir ama hiç görme-dikleri hastaların, kötü yapılmış tet-kiklerini teleradyoloji ile ekranlardagörüp, rapor yazmaya zorlanan radyolojicamiası var. Herkes açısından olağan-üstü haksızlıklarla dolu bir süreç. Has-taya faydası yok, devleti zarara uğratı-yor, hekimleri mutsuz ediyor. Sağlığınbütün bileşenlerini mutsuz eden birsüreç bugün hizmet alımı adı altındauygulanıyor.

Sıklıkla yinelenen tetkikleriduyar olduk. Aynı tetkikleriyeniden yaptırmak birzorunluluk mu artık?

O.A: Tetkikte standart yoksa rapordastandart olamaz. Mutlaka ikinci fikiralınmalı. Bu sistemin getirdiği yük veproblemi hastalar ancak kendi gayret-

leriyle ikinci fikir alarak, gerekirse tet-kiki yenileyerek aşabilir. Bu zinciriniçindeki milyonlarca hasta kağıt üstündeher şeyin yapıldığı söylendiği için ciddizarar görebiliyor.

Hizmet alımı süreciHacettepe’de nasıl başladı?

O.A: Rektörlük seçimlerinin hemenertesinde daha rektörümüzün işe baş-laması gerçekleşmeden Hacettepe’dehizmet alımı yapılması gerektiği konusukonuşulmaya başladı ve yapılan ilk iş-lerden biri hizmet alımıydı.

Hangi gerekçeyle hizmetalımına gidildi?

O.A: Bunun gerekçesini de insanlarçok sıra bekliyor diye açıkladılar. Bu-rada belli bir kapasite var. Cihaz alınve genç uzman kadrosu verin, hem on-ları eğitelim, hem de ortaya çıkan ka-pasiteyi döndürelim dedik ama bunuyapmak yerine hizmet alımını tercihettiler. Rektör beyin kesin emri ve üstyöneticilerin gayretiyle hizmet alımıbizim bölümümüzün karşı çıkmasınarağmen gerçekleştirildi.

Hangi alanlarda hizmet alımıyapılıyor?

O.A: Sadece MR’da yapıldı. O tarihtenbu yana iki buçuk yıldır hizmet alımıylaçalışan bir MR var. MR cihazını çalış-tıran teknik kadro özel şirketin kadro-sunda ve dışardan bir grup radyoloğaraporları yazdırıyorlar. Gelinen noktaitibariyle Hacettepe’de MR isteyen hiçbirhekim tetkikinin bu cihazda yapılmasınıistemiyor. O cihazda yapılan tetkikleribizlere getirip ikinci görüş istiyorlar.Bu konsültasyonlar için bile yönetimekstra bir para almak zorunda kalıyorhastalardan. Yönetim şimdi bu iştençıkmak için çare arıyor. Bizim raporyazmamızı istiyorlar. Çünkü Hacettepegibi yüksek kalitede hasta hizmeti olanbir yerde hastaları görmeden raporyazıp hastalar hakkında doğru bir yo-rum yapmanın mümkün olmadığını yö-neticiler anladılar. Bunun çok yaratıcıbir fikir olduğunu düşünen yönetici ar-kadaşlarımız şu anda raporların biz öğ-retim üyeleri tarafından yazılmasınıistiyor. Nasıl bir çözüm yolu bulunacakbilmiyorum ama eğitim-araştırma has-tanelerinde, üniversite hastanelerindeuzaktan hasta raporlamak akla ziyanbir durum.

Hacettepe yöneticileri yanlıştan dönecek mi? Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesinde yaklaşık iki yıldan fazla süredir devam eden MR hizmet alımıişlemlerinden geri dönülmeye çalışılıyor. Türkiye’nin en köklü tıp fakültelerinden birinin hizmet alımları nedeniyleyaşadığı sorunları ve hizmet alımlarının radyoloji uzmanlık alanında yarattığı değişimi Prof. Dr. Okan Akhan HekimPostası için anlattı.

Hekim Postası

Prof. Dr. Okan Akhan

Page 5: hekimlerin gücü, hekimlerle güçlü Haziran-Temmuz 2015 Sayı ...ato.org.tr/hekim_postasi_arsiv/2015/Haziran-Temmuz2015.pdf · hemşire ünvanı olan bir sürü eğitim düzeyinde

Türk Tabipleri Birliğigenel seçimlerdenhemen önce sağlığı-

mızın kuşbakışı bir fotoğrafınıçekmiş ve derlediği veriler ışı-ğında “sağlıkta memnuniyet”kavramının sorgulandığı“Memnun musun Gerçekten”ve medyada geniş yer bulan“Sağlıkta Yalanlar ve Gerçek-ler” isimli broşürleri yayınla-mıştı. Sağlık hizmetlerindedevrim sloganıyla lanse edilenSağlıkta Dönüşüm Programınıkanıta dayalı olarak ve prog-ramın görmezden geldiği ni-teliksel ölçütlerle de inceleye-rek deşifre eden bu çalışma-ların güncelliğini koruduğunurahatlıkla söyleyebiliriz. Çünküher ne kadar henüz bir hükü-met kurulmuş değilse de esa-sen bir Dünya Bankası projesiolan Sağlıkta Dönüşüm Prog-ramının yerli kreatif direktörüünvanını taşıyan ve seçimler-den yine birinci parti olarakçıkmayı başaran AKP’nin se-çim bildirgesi programın sü-rekliliği ön kabulüne dayanı-yor. Bildirgenin muhtevası yal-nızca AKP’nin, temsilcisi ol-duğu sınıfın gereksinimleridoğrultusunda hareket etmek-te ve bu gereksinimleri tümtoplumun çıkarları gibi yan-sıtabilmekte ne denli kararlıve mahir olduğunu göstermek-le kalmıyor; sağlıkta dönüşü-mün alanda yarattığı nitelikseltahribatın programın içindekalınarak neden “geriletileme-yeceğini” de belgeliyor. Prog-ram aynı zamanda AKP’nin“hala” en güçlü temsilcisi ol-duğu tarihsel blokun doğrudanyatırım yaptığı bir alanın dasigortası çünkü.

Özetle sağlık bugüne kadarolduğu gibi bugünden sonrada sermayenin yeniden değer-leneceği bir birikim alanı ola-rak kurgulanıyor. Sağlık hiz-metlerine erişim geçmiş yıllaraoranla görece kolaylaşmasınarağmen üreten sınıfların ge-reksinimi olan eşit, ücretsizve nitelikli sağlık hizmeti ka-çınılmaz olarak kategori dışıve aslında milyonlarca kişi bukurguda peşinen kadraj dışındabırakılıyor. Yani işsizlik sigor-tasından yararlanamayan iş-

sizler, sigortasız çalışanlar,emeklilik için prim gününüdoldurup yaşa takılanlar, kısmizamanlı çalışıp primleri aydaotuz günden az yatanlar, pri-mini ödeyemeyen esnaf ve sa-natkarlar, primini ödeyemeyençiftçiler, primini kendisi öde-mesi gerekip de ödeyemeyen-ler. Beri yandan haksızlık et-meyelim; seçim arifesinde “is-tisnai” biçimde 1000 TL’ye ka-darki prim borçlarına af geti-rildiğini ve bu meblağın üze-rindeki borçların da yenidenyapılandırıldığını belirtelim.

Kabaca ne var ne yok?19 maddeden oluşan bildir-

gede birinci basamak sağlıkhizmetlerine tek cümleyle yerverilmiş: “Koruyucu hekimliğiyaygınlaştıracağız ve sağlıklıyaşam kültürünü teşvik ede-ceğiz”. Söz konusu “yaygın-laştırma” faaliyetinin hangiyöntem ve araçlarla gerçek-leştirileceği ise anlaşılmıyor.Ama seçimin hemen ardındanSağlık Bakanlığı MüsteşarıEyüp Gümüş’ün yaptığı açık-lamalar aracılığıyla kamudayabancı uyruklu aile hekim-lerinin çalışmaya başlayaca-ğını, her bir aile hekimine ka-yıtlı nüfusun 4 binden 3500’eçekilmeye çalışılacağını ve has-tanelerin yükünün azaltılmasıdoğrultusunda birinci basa-makta sevk zinciri modelininuygulanacağını öğrenmiş bu-lunuyoruz.

Bu açıklamadan yola çıka-rak kışkırtılmış sağlık hizmetitalebinin güncel ve potansiyelsonuçları hakkında Sağlık Ba-kanlığının değerli halk sağlık-çılarımızın görüşlerini ve kay-gılarını paylaşmaya başladığınıumabilir miyiz acaba? ÖrneğinMüsteşar Eyüp Gümüş buaçıklamayı yaptığı sırada Dr.Kayıhan Pala’nın Sağlık Ba-kanlığına bağlı hastanelerdekiölüm oranlarının yüksekliğineişaret eden ya da Dr. İlker Be-lek’in Sağlık Bakanlığının yineBakanlığa bağlı hastanelerdekiameliyat sayılarını hesaplamayöntemindeki tutarsızlığı ifşaeden makalelerini okumuş ola-bilir mi?

Keşke…Tersine, açıklama-

dan yükün hafifletilmesi vetalebin indirgenmesi doğrul-tusunda herhangi bir ima se-zinlemeye dahi imkan yok,hatta öyle ki bir kez daha ha-vuç-sopa diyalektiğine başvu-rulacağı anlaşılıyor. Yurttaşı-mız ikinci basamaktaki birsağlık kuruluşuna başvurmakistediğinde sevk zincirini iz-lemek ve kayıtlı olduğu ailehekimine gitmek durumunda;bu basamağı atladığı takdirdeise katılım payı ödemek zo-runda. Ama aslında zaten yurt-taşımızın ikinci basamak baş-vurusunda bulunmaması he-deflendiği için aile hekiminede yurttaşımızı şu ya da bugerekçeyle sevk etmeme ser-bestisi tanınmış; bu serbesti-yetin sınırlarını ise açıkça ifadeedilmese de yeni tanımlanmışperformans kriterleri (negatifde olabilir pozitif de) çizecekgibi.

Türkiye Sağlık EnstitüleriBaşkanlığına bağlı ve yeni ku-rulacak olan enstitüler ve ya-kın tarihte imzası atılan Kamu-Özel Ortaklığı projeleri sağlıkturizmi ve innovasyon alanın-da rekabet eden ülke olmanınolmazsa olmaz koşulları biçi-minde bildirgede de yerini al-mış durumda. 29 sağlık böl-gesinde Kamu-Özel Ortaklığımodeli ile kurulacak olan ŞehirHastanelerinden ikisi bildiğinizüzere Ankara’da inşa ediliyor.Bir parantez açalım; Kamu-Özel Ortaklığı projelerinin tü-münde Sağlık Bakanlığı 29 yılsüreyle yüklenici firmalarınkiracısı durumunda; projelerinkentsel planlama kavramınıdinamitleyen karakteri şöyledursun; 29 yıl boyunca öde-necek olan kira bedeliyle -Kayseri Erciyes Şehir Hasta-nesi Kampüs projesi örneğin-deki gibi – aslında birden çoksayıda kamu hastanesini inşaetmenin mümkün olduğu ma-tematiksel olarak anlaşılıyor.

Bilkent Entegre Şehir Has-tanesi Kampüs projesinin Çev-resel Etki Değerlendirme Ra-poruna göre proje tamamlan-dığında bir çoğu Sıhhiye yer-leşkesindeki 12 hastane Bil-kent’e taşınacak ve halihazırdakampüste yer alan AtatürkEğitim ve Araştırma Hastaneside yıkılacak. Yıkım işleri biryana düz akıl yürütmeyle dahibir kentteki ikinci basamaksağlık kuruluşlarının lokasyo-nuna öncelikle nüfus yoğun-luğuna bakılarak karar veril-mesi gerekmez mi? Hal böyleiken kentsel nüfusun yoğun-laştığı yerleşim birimlerineyeni kamu hastaneleri inşa et-mek yerine bugüne kadar ula-şım kolaylığı bakımından iyi

kötü merkezi niteliğini koru-yabilmiş Sıhhiye yerleşkesinitümden lağvetmenin yenikentsel değerlenme alanlarıyaratmak gibi bildik bir hedefiolmasın sakın? Ankara’nın enkalabalık aksı olan Eskişehiryoluna alternatif herhangi birgüzergah ya da ulaşım planıönermeksizin hafif raylı ula-şıma havale edilmiş gibi gö-rünen Bilkent projesinde ısraretmenin bu akstaki yükü ola-ğanüstü arttıracağı ve ulaşımıhepten içinden çıkılmaz halegetireceği görülemiyor mu?

Sağlıklı YaşamKültürü: İşte bunlarhep kültürsüzlük

Biliyoruz ki doğumda bek-lenen yaşam süresinin artma-sına paralel olarak nüfus yaş-lanıyor ve kronik hastalık yüküde artıyor. Bu doğal eğilimsağlığı korumaktan ziyade bo-zulmasına hizmet eden çev-resel etkenlerle tetikleniyor/ör-seleniyor ve bir tür proses mü-hendisliğine tabii kılınıyor. Ör-neğin otomotiv üreticileri vepetrol tekellerinin açgözlülüğünedeniyle yenilenebilir enerjikaynaklarından uzak durmakbir politik tercih. Dolayısıylatoplu taşımacılık yerine bi-reysel taşımacılığın teşvik edil-mesi ve kentlerin insanlaragöre değil araçlara göre plan-lanması da aynı politik tercihinvaryantı. Bu tercihler bizi do-ğal olarak daha az hareket et-meye zorlarken aslında nasılbesleneceğimize de gıda tekel-lerinin tercihleri yön veriyor.

Bu koşullar altında “yaşamtarzı”nın kişisel bir tercihmişgibi sunulması insan aklıylaalay etmek gibi. Tütün bağım-lılığına son derece kişisel in-dirgemeci biçimde yaklaşıp si-gara üretiminin yasaklanmasıiçin mücadele etmemek gibi.Hava kirliliği DSÖ tarafındankanserojen kabul edildiği haldetemiz hava solumak için toplutaşımacılığı desteklemek ye-rine kentsel yaşamın otoban-laştırılmasına göz yummakgibi.

Her gün dört işçinin iş ci-nayetlerinde yaşamını yitirdiğibir ülkede yaşadığımızı unut-mak gibi.

Dünya Sağlık Örgütü tara-fından anneden bebeğe HIVgeçişini durdurmayı başardığıilan edilen Küba’ya bakarkeneski otomobilleri ve Wi-Fi hı-zının yavaşlığını görmek gibi.

Açgözlülük gibi, nobranlık,ikiyüzlülük gibi.

Bence biz Havana’yı hayaletmeye devam edelim, “ger-çekler” hala Kasımpaşa çün-kü.

Dr. Ebru Basa ATO Genel Sekreteri [email protected]

HayallerHavana

gerçeklerKasımpaşa

Hekim Postası

Madımak Otelindekikatliamda yaşamınıyitiren Şair Dr. BehçetAysan ve 36 aydınınanısını yaşatmak içinTürk Tabipleri Birliğitarafından verilen“Behçet Aysan ŞiirÖdülü” için başvurular15 Ağustos 2015 tarihinekadar uzatıldı. TTBtarafından bu yıl 20. kezdüzenlenecek olan şiirödülüne 2014 yılı Ocakayından sonrayayımlanmış bir kitap yada yayına hazır bir kitapdosyası ile adayolunabilir. Ahmet Telli,Cevat Çapan, AliCengizkan, DoğanHızlan, Emin Özdemir,Turgay Fişekçi ve ZeynepOral’dan oluşan seçicikurulundeğerlendirmelerisonucunda ödül kazananyapıt 2015 yılının Ekimayında açıklanacak.

BehçetAysanŞiirÖdülübaşvurusüresiuzatıldı

Page 6: hekimlerin gücü, hekimlerle güçlü Haziran-Temmuz 2015 Sayı ...ato.org.tr/hekim_postasi_arsiv/2015/Haziran-Temmuz2015.pdf · hemşire ünvanı olan bir sürü eğitim düzeyinde

sağlık politikaları

Sağlıkta DönüşümProgramı öncesindetıbbi hatalara ilişkindavalarda nasıl birsüreç izleniyordu?

Ziynet Özçelik: 2002 yılınakadar çoğunlukla kamusal ola-rak sunulan bir sağlık hizmetisöz konuydu. Kamusal olarakverilen sağlık hizmetine ilişkindavalar da genellikle kamu ku-ruluşlarına açılıyordu. İdariyargıda açılan bu davalardayargı, Adli Tıp Kurumuna, bi-lirkişi incelemesi için gönderi-yor, oradan aldığı görüşler üze-rine de o hizmette bir kusurluişleyiş var mı ona bakıyordu.Kusur varsa ona göre tazminatahükmediyordu. Sağlık Perso-neline ilişkin açılan ceza da-vaları ise ceza mahkemelerindegörülüyor ve Yüksek Sağlık Şu-rasından da mutlaka kusur yö-nünden rapor alınıyordu. Şayettazminat davalarında sağlıkpersonelinin kusuru olduğu dü-şünülüyorsa o zaman kuruluş-lar tazminatı kişilere ödediktensonra rücu etmek üzere adlimahkemelerde tazminatın per-sonelden tahsili için dava açı-yordu.

Sonrasında nelerdeğişti?

Z.Ö: 2002’den sonra özelsağlık kuruluşlarının açılmasıteşvik edildi. Sağlıkta DönüşümProgramı ile birlikte 2004’tenitibaren performansa dayalıödeme sistemi başladı. Bunlartazminat davalarıyla ilgiliönemli etki eden unsurlardan.Bir başka unsur da 2004 yılındaBaşbakanlığa bağlı Hazine Müs-teşarlığı bünyesinde isteğe bağlımesleki sorumluluk sigortasıgenel şartları hazırlığı başladı.Hekim, avukat, mühendis ve

mali müşavirleri içine alan amaesas hekimlere yönelik bir ça-lışmaydı bu. 2005 yılında gö-nüllü mesleki sorumluluk si-gorta genel şartları yayınlandıve hemen ardından hekimlereyönelik özel şartlar yayınlandı.2007 yılında Torba Yasanın içi-ne bu sigortacılık modelini zo-runlu hale getiren bir düzen-leme konuldu. Ancak o dö-nemki Cumhurbaşka-nı’nın geri göndermesi ileyasalaşamadı. 2010 yılın-da “Tam Gün” adı verilen5947 sayılı Yasa ile birliktebütün hekimlere sigorta zo-runluluğu getirildi. Bir de bazıuzmanlık derneklerinin aracıolmaya başladığı grup sigorta-cılığı yasaklandı. Sanıyorumgrup sigortasını yasaklayaraksigortacılara karşı he-kimleri örgütsüz vezayıf bırakmakistediler.Sigor-tacılari ç i nb i rpazaraç ı ld ı .Diğer üçm e s l e kiçin gönüllü si-gorta getirilirken zo-runlu mesleki sigorta sadecehekimler için getirilmiş oldu.

TTB’nin bu konudakitavrı ne oldu?

Z.Ö: TTB en başından berihekimle hastayı karşı karşıyagetiren bu tür bir zarar karşı-lama sisteminin doğru olma-dığını, her ikisinin birlikte hak-larını, yükümlülüklerini ve sağ-lık hizmetinin de niteliğini dik-kate alan bir düzenleme yapıl-masını istiyordu. Mesleki so-rumluluk sigortasıyla ilgili ya-pılan çalışmalara TTB olarakkatıldık. Bu çalışmalara katı-

lırken dünyada sağlık hizmetisunarken ortaya çıkan zararınnasıl karşılandığı ve bu aksak-lıklar için ne tür bir örgütlenmeyapıldığına ilişkin araştırmalaryaptık. Zararın bireysel sigor-tacılık modeli ve tazminat da-vaları üzerinden giderilmesiniöngören sistemlerde sağlık sis-temi, sağlık personeli ve has-

taların zarar gördüğü-nü, gerçekte kimse-

nin memnun ol-madığını ve

ü s t e l i kzarar-

la-

rın üstü-nün kapa-tıldığını gördük. TTB gönüllümesleki sorumluluk sigorta ge-nel şartları yayınlandığında bu-günleri öngörerek ‘Eğer böylebir özel sigortacılık modeliyleve dava dışı çözümü öngörme-den hekimler ve hastaları karşıkarşıya getirecek bir sistemiuygulamaya koyarsanız çekiniktıp oluşur, hataların üstü ör-tülür ve aslında gerçekte zarargörenlerin de zararları karşı-lanamaz. Bu sistem bu toplumafaydalı değil bunun yerine ka-

mu-sal zarar

karşılama sis-temleri olmalıdır’ di-

yerek şerh koydu ama meslekörgütünün bu konudaki öneri-lerini dikkate almadılar.

Dünya genelinde tıbbihatalar söz konusuolduğunda uygulananbaşka ne tür sistemlervar?

Z.Ö: Sağlık personelini buzararların asıl sorumlusu olarakgörmeyen, insanın hata yapa-bileceğini kabul eden, eğer

kasten verilen bir zarar yok-sa, o zaman zararı kimin

verdiğinden çok böylebir sorunun ortaya çı-kış sebeplerinin sap-tanmasının önemliolduğu, sorunlarınasıl nedeni sapta-nabilirse benzerzararların önünegeçmeyi düşünensistemler de var. Bu

sistemlerde kasten yada ağır kusur olmadığı

sürece sağlık personelinehem tazminat talebi yönel-

tilmiyor, hem de ceza davasıaçılmıyor. İsveç gibi İskandinavülkelerinde benzer bir sistemuygulandığını biliyoruz. Busistemin farklı özelliklerini İn-giltere, İrlanda, Yeni Zelanda’dada görüyoruz. Amerika’da uy-gulanan ya da benzeri sistem-lerin toplumların sağlık sis-temlerine olumlu katkılarınınolmadığı, aksine zarar verdiğibiliniyor. Bunun yerine dahatoplumsal, daha barışçıl ve sis-temi iyileştirmeyi hedefleyen,kişileri cezalandırmayı değilzarar görenin de zararını da-valara gerek kalmadan, davadışında karşılamayı hedefleyenbir sistem bu. Sistem bir ta-

Adalet Bakanlığı tarafından Almanya hükümeti ile yapılan proje kapsamında, ilki İstanbulÇağlayan Adalet Sarayında ve takiben Hacettepe Üniversitesi Adli Tıp Anabilim Dalının desteğiile Hacettepe Üniversitesi Kongre Merkezinde 26-27 Ocak tarihlerinde yapılan ikinci “TıbbiHatalardan Kaynaklanan Bilirkişilik Sempozyumu”nun sonuç bildirgesi açıklandı. Bildirgedetıbbi hatalardan kaynaklı davalarda “Bilirkişi görevlendirilirken en genel ifadesi ilesomut olayın özelliklerine göre verilmesi gereken sağlık hizmetinin ve verilenhizmetin ne olduğunun saptanarak; olması gereken ile olanın karşılaştırılmasıistenmelidir.” denildi. Türk Tabipleri Birliği Hukuk Bürosundan AvukatZiynet Özçelik’le malpraktis davalarının gelişimi ve sonuç bildirgesindeyer alan kararların önemini Hekim Postası için konuştuk.

Hekim Postası

Tıbbi hata: “Kim yaptı?”değil, “Niçin oldu?”

‘ ,Türk Tabipleri Birliği Hukuk BürosundanAvukat Ziynet Özçelik: Bu sistem hastalarave hekimlere yaramıyor, yanı sıra sağlıksistemini de iyileştiremiyoruz. Davasına göredeğişmekle beraber Yargıtay aşaması dadüşünülünce 3 yıldan aşağı sonuçlanan davayok. 8-10 yıl, hatta daha uzun süren davalarvar.

Page 7: hekimlerin gücü, hekimlerle güçlü Haziran-Temmuz 2015 Sayı ...ato.org.tr/hekim_postasi_arsiv/2015/Haziran-Temmuz2015.pdf · hemşire ünvanı olan bir sürü eğitim düzeyinde

Dr. Burhanettin KayaATO İnsan Hakları Komisyonu ü[email protected]

Artık Temmuz olmayacak

oğlumuzun adı

(Sivas’ı unutmamak için)

Yaşlı ve yorgun, dinlemek göğüKaçırmak bakışlarını yerdeki taştan,

Islık çalarak koşar yanıbaşımda ölümYüzünü yitiren şehir, sise gömer sesini,

Öfkeli ve küskün, gözlemek ufkuÇaldım izimi duvardan, çektim çiçekten

elimi,Fenerler yakarak bekler kırılgan sevda

Sesini yitiren şehir, köze gömer yüzünü.

1993 Sivas

Katliamın yaşandığı tarihte Sivas’ta ça-lışan genç bir hekimdim. Cumhuriyet Üni-versitesinde psikiyatri asistanıydım. Uz-manlık eğitimimi sürdürüyordum. Olayınyaşandığı gün nöroloji rotasyonundaydım.Nöbetçiydim. Çok yoğun bir günün akşamınadoğru bölüm başkanımız Şefik (Dener) Ho-cayı gördüm. Şefik Hoca şehirden gelmiştive sıkıntılıydı. “Pir Sultan Şenliğinde olayçıkmış, şehirde olaylar var, çok kötü durum”dedi. İçimi bir sıkıntı bastı. Bilgi almayaçalıştım. Hastane şehir dışındaydı. Olan bi-tenden şehre gidip gelenler dışında haberdarolma şansımız yoktu. Servise çıktım. Telefonederek neler olduğunu anlamaya çalıştım.“Dinciler kültür merkezine saldırmışlar.”diyorlardı. “Oteli ablukaya aldılar. Heykelisürüklüyorlar. Polis var ama çok az. Askergeldi. Acemi askerler. Bir şey yapmıyorlar.”Doktor odasının penceresinden Sivas’a doğrubaktım. Dumanlar yükseliyordu. Sıkıntımve korkum daha da arttı. Telefonun ucun-daki arkadaşlar “Alevler yükseliyor oteliyakıyorlar.” diyorlardı. Sesleri tedirgin,öfkeli, çaresiz. Yerlerinde duramadıklarıseslerinin titreyişinden anlaşılıyordu. Sonrasıhastaneye gelen yakılmış ve dumandan bo-ğulmuş ölü bedenler. Ölüm ve kalım sava-şında direnen yaralılar… Aziz Nesin, MetinAltıok, Lütfiye Aydın, Cafer Can Aydın, Ay-doğan Yaraşlı, Melahat Yaraşlı… Necdet’iaradım. Gel, ne yap ne et ama mutlaka gel.Telefonda “Silah sesleri var, çatışma varbir şekilde gelmeye çalışacağım.” dedi. Birsaat kadar sonra yanımızdaydı. Hep birlikteyaralıları yaşatma savaşındaydık. Bir yandanölenlerin kalp seslerini belki yaşıyorlarumuduyla yeniden dinlerken, yaşıyor galibadeyip yeniden ressusitasyon yaparken diğeryandan ideolojileri insancıllıklarının önünegeçmiş ya da eritmiş olan bazı tıp öğrenci-lerin isteksiz çalışmalarını ve arka odadakimuhabbetlerini şaşkınlıkla izliyorduk.

Metin Altıok en ağır yaralımızdı. Şuurukapalıydı. Yanık ve CO zehirlenmesindendolayı beyin ödemi vardı. Genel durumukötüydü. Ben, Necdet Tamamoğulları vegönüllü diğer asistan arkadaşlar ve öğrencilerhastalarımızın başında sürekli nöbetteydik.

Bir hafta sonra GATA’ya sevk edileceği bilgisigeldi. Büyük tartışmalardan sonra Dr. NecdetTamamoğulları ve hemşire arkadaşımızTürkan Ayyıldız’ın eşliğinde askeri bir he-likopter ile Metin Altıok GATA’ya sevk edildi.Ama kısa bir zaman sonra ölüm haberinialdık. Yaşatmayı ortak bir amaç olarak sa-hiplendiğimiz Metin Altıok’u kaybettik. Akılişi şiirlerin, şiirdeki estetiğin, özenin tem-silcisi, sözcüklerin ustası, duyguların gezginibir şairi… Metin Altıok’un rahmetli eşi Ne-bahat Altıok “Onu sizin sevginiz hayattatuttu. Gittiği yerde sizin sevginiz yoktu,tutunamadı” demişti. “Sizinle kalsa yaşa-tırdınız, daha çok yaşatırdınız”. Haberi al-dığımızda üzgündük. Çok üzgündük. Onuyaşatmak direnişimizin de simgesiydi. Ölümhaberiyle birlikte uzun süre yenilgi duygu-sunu yaşayarak günleri tükettik.

3 Temmuz sabahı güneşin doğuşunu uy-kusuz ve yorgunluktan kanlanmış gözlerim,içimde büyüyen öfke ve sıkıntı ile karşılarkenkendi kendime herhalde hayatımın şimdiyedek yaşadığım en ağır travması demiştim.12 Eylül döneminde Diyarbakır cezaevindekitutsakların avukatlığını üstlenen, onurlumücadelesinin bedelini Diyarbakır ceza-evinde 8 ay kalarak, işkence görerek ödeyenve ardından 32 yıllık sürgün hayatı sürdü-rerek geçiren babamın deneyimlerinin ru-humdaki travması kadar ağır.

O sabah yazdım yukarıdaki şiiri. ŞairHasan Hüseyin’in Temmuz’u güzelleştiren,Mayıs gibi, Haziran gibi, Ekim gibi coşkuluyapan, devrimci yapan “Bir oğlum olacakadı Temmuz” şiirini hatırlayıp ne yazık kiTemmuzun bu gücünü yitirdiğini düşünerek.Bize Hasan Hüseyin ve oğlu Temmuz’uunutturan bir günü, artık çocuklarımızaadını koyamayacağımız, kendini katliamlakarartan bir ayı hatırlayarak…

Sivas Katliamı ne kadar unutturulmakistense de unutulmayacaktır. Unutulama-yacaktır. Sadece Sivas değil. İnsanlığa karşıişlenen tüm suçları, katliamları, Dersim’i,Kahramanmaraş’ı, Roboski’yi ve diğerlerinihatırlatacaktır. 2 Temmuz insanlığa karşıişlenen suçlarla mücadele günü olarak, tümkatliamların, soykırımların unutulmamasıiçin tescil edilmelidir. Her gün yenilerine,IŞİD’ın hunhar katliamlarında tanık oldu-ğumuz insanlığa karşı işlenen suçlarla top-yekûn ve küresel ölçekte mücadele etmek,bir dayanışmayı direnci örmek için bu ulus-lararası anma gününe, bu mücadele gününeihtiyacımız var. Bu mücadele toplumsalbarışı ve insan yaşamını korumayı amaçedinen tüm hekim, sağlık çalışanları veemekçi örgütlerinin sorumluluğu olmalıdır.

raftan kendisini onarmaya gay-ret ederken bir taraftan da za-rarı karşıladığı için hastalarıda bu anlamda memnun ediyor.

Bizdeki sistem zararauğrayanın zararınıkarşılamaya yeterli mi?

Z.Ö: Bu sistem hastalara vehekimlere yaramıyor, yanı sırasağlık sistemini de iyileştire-miyoruz. Davasına göre değiş-mekle beraber Yargıtay aşa-ması da düşünülünce 3 yıldanaşağı sonuçlanan dava yok. 8-10 yıl, hatta daha uzun sürendavalar var. Çok fazla davavar, çevremizde davası olma-yan hekim yok gibi. En azındanbizim girdiğimiz davalar içinsöyleyebilirim ki kusurlu olanhekim neredeyse yok. Bu da-valar yıllarca sürüyor, hekim-ler yıpranıyor, bunun sonu-cunda da kusurlu olmadıklarısaptanıyor. Ayrıca sistemin iş-leyişinden zarar görenlerin za-rarlarının da kısa sürede kar-şılanması söz konusu olmuyor.

Hekimler aleyhine cezadavası açılmasını nasıldeğerlendiriyorsunuz?

Z.Ö: Bizim ülkemizde her-hangi bir sağlık hizmetinin su-numu sırasında bir zarar or-taya çıkmışsa ve bu zararlısonuç sağlık personelinin ka-sıtlı olmayan bir davranışındankaynaklanmışsa taksirli suçkabul ediliyor. Bu oldukça sı-kıntılı bir şey, gerçekten kastvarsa ceza yargılamasına konuolmalı. Bir ceza davasında yar-

gılanıyor olmak çok yıpratıcıbir şey, hekimler için ciddi birmotivasyon kaybı.

Çalışma barışını daetkiliyor olsa gerek

Z.Ö: Sağlık alanında çalışmabarışını bozan çok uygulamavar. Çalışanlar arasında iyi ol-mayan ilişkiler sonucunda di-ğerlerinin sizi şikayet etmesiya da hastaları yönlendirme-siyle açılmış pek çok davaylakarşılaşıyoruz. Toplumsal sis-temimizde demokrasinin yok-luğu, antidemokratik iş ilişki-leri, liyakat aranmayan, bilgi,çaba ve emeğe bakılmadan sa-dece siyasi iktidara yakınlı-ğından ötürü yönetici olarakkonumlandırılanların var ol-duğu bir çalışma ortamınınçalışma barışı ve sağlıklı iliş-kiler doğurması mümkün değil.Tüm bunların yansımasıylaaçılmış çokça hasta davalarısöz konusu.

Adalet Bakanlığı’nınTürkiye’de bilirkişilikhizmetlerine sıkçabaşvurulan tıbbihatalar ile ilgilidavalarda yaşanansorunlarısaptayabilmek içindüzenlediğisempozyumun sonuçbildirgesinde alınankararlar süreci nasıletkiler?

Z.Ö: Adalet Bakanlığı bu ça-lışmayı yaparken, bilirkişiliğibelli standartlara oturtmayı,mevcut yasa maddelerinin yo-rumlanışını somutlaştırmayı,bilirkişi incelemelerinin dahasağlıklı hale getirilmesini he-deflediğini belirtiyordu. Bununiçin yapılan çalışmalara AdliTıp Kurumu, tıp fakülteleri,hukuk fakültelerinden öğretimüyeleri, TTB ve barolardan ko-nunun ilgilileri çağırılarak busorunlar tartışıldı. “Tıbbi Ha-talardan Kaynaklanan Bilirki-şilik Sempozyumu”nun sonuçbildirgesinde sağlık persone-linin sağlık hizmeti organizas-yonu içindeki unsurlardan biriolduğu düşüncesi kabul edildi.‘Kim yaptı’ sorusu yerine ‘Busorun neden kaynaklandı’, ‘So-runun nedeni nedir’ soruları-nın sorulması kabul edildi. Biryaklaşım olarak bunun çokkıymetli olduğunu, önümüz-deki dönem açısından da bu-nun ilerletilmesi halinde sistemdeğişikliğine sebep olacağınıdüşünüyorum.

‘,

Ziynet Özçelik: Çokfazla dava var,çevremizde davasıolmayan hekim yokgibi. En azındanbizim girdiğimizdavalar içinsöyleyebilirim kikusurlu olan hekimneredeyse yok. Budavalar yıllarcasürüyor, hekimleryıpranıyor, bununsonucunda dakusurlu olmadıklarısaptanıyor. Ayrıcasistemin işleyişindenzarar görenlerinzararlarının da kısasürede karşılanmasısöz konusu olmuyor.

Page 8: hekimlerin gücü, hekimlerle güçlü Haziran-Temmuz 2015 Sayı ...ato.org.tr/hekim_postasi_arsiv/2015/Haziran-Temmuz2015.pdf · hemşire ünvanı olan bir sürü eğitim düzeyinde

güncel

Ağır çalışma koşulları AnkaraHastanesi’ne acil servisi kapattırdı Ankara Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde yaşanan sorunlar, Ankara Tabip Odası’nın düzenlediği basın açıklamasında birkez daha dile getirildi.

Ankara Eğitim ve AraştırmaHastanesi’nin acil servisininangarya iş yükü altında ezilenhekimlerin ücretsiz izne çık-ması sebebiyle kapatılması üze-rine hastanede yaşanan sorun-lara dikkat çekmek için AnkaraTabip Odası tarafından bir basınaçıklaması düzenlendi. 30 Ha-ziran Salı günü hastane bah-çesinde yapılan açıklamayaSES, Türk Sağlık-Sen ve DİSKDev Sağlık-İş’in yanında has-tanede çalışan çok sayıda hekimde katıldı.

“Angaryaya boyuneğmeyeceğiz”

Basın açıklamasını okuyanATO Başkanı Dr. Çetin Atasoy“Ücretsiz izin almaya, istifayıdüşünmeye mecbur edecek ka-dar dayanılmaz olan bu koşul-ları hekimlere dayatmaya nehakkınız var?” diye sordu. Sağ-lıkta Dönüşüm Programının if-las ettiğinin altını çizen Dr.Atasoy acil servisler başta ol-mak üzere, sağlık alanının ta-mamını tüketen, yapay, niteliklihizmet ile bağdaşmayan, kış-kırtılmış sağlık talebi yaratan

politikalardan bir an önce vaz-geçilmesini istedi. Atasoy has-tane yöneticilerine “Hiç şüp-heniz olmasın ki, kişisel yöneticiperformansınızı yüksek gös-termek için meslektaşlarımızıezen, hayatlarını cehennemeçeviren, angarya çalıştırma da-yatmalarınıza boyun eğmeye-ceğiz. Yönetici olduğunuz buhastane bir eğitim kurumudur.Öncelikli amaçları eğitim vearaştırmadır. Uygulamalarını-zın tamamının eğitim gerekleri

ile uyumlu olmasından sorum-lusunuz. Bunu dün ve bugünolduğu gibi yarın da takip ede-ceğiz, arkadaşlarımızın hakla-rını savunacağız.” diye seslendi.

Hekimler branş dışınöbete zorlanıyor

Basın açıklamasında söz alanhekimler de eğitim araştırmahastanesi olmasına rağmenkongrelere katılamadıklarını,TÜBİTAK projelerinin destek-

lenmediğini, uzmanlık alanlarıolmadığı halde branş dışı nöbetezorlandıklarını belirttiler. Has-tanede görev yapan hekimler,Bakanlığın iddia ettiği gibi acilservisin tadilat sebebiyle değil,angarya iş yükü altında ezilenhekimlerin ücretsiz izne çık-ması sebebiyle kapandığını ifa-de ettiler. Basın açıklaması has-tane çalışanlarının “Fazla ça-lışma, angaryaya son”, “Baskılarbizi yıldıramaz” sloganları vealkışlar eşliğinde sona erdi.

Hekim Postası

Sağlık Bakanlığı’nın aile he-kimlerine bir yazı göndererekpsikiyatri hastalarının kimlik,adres ve tanı bilgilerini istemesiuzmanlık derneklerini hareketegeçirdi. Türk Tabipleri Birliği,Türkiye Psikiyatri Derneği, Tür-kiye Aile Hekimleri UzmanlıkDerneği ve Pratisyen HekimlikDerneği’nin yaptığı ortak açık-lamada kişisel sağlık verilerininkişinin rızası olmadan payla-şılmasının kabul edilemeyeceğibelirtildi. Açıklamada “Hekim-lerin doğru bir teşhis koyabil-

mesi için, hastanın herhangibir çekince hissetmeden, ya-şadıklarını, gördüklerini, bil-diklerini, hekime açıklamasıgerekir. Hastanın bu açıklamayırahatça yapabilmesi için de he-kimin açıklanan bilgi ve olayları‘sır’ kapsamında saklayacağınainanması-güvenmesi gerekir.”denildi.

Bakanlığa yasa ileverilmiş bir yetki yok

Anayasanın 20. maddesi ileTürkiye’nin taraf olduğu ulus-lararası sözleşmelere uygun ya-sal bir düzenleme olmaksızın

Sağlık Bakanlığı’nın hasta ve-rilerini toplama, işleme ve pay-laşmasının mümkün olmadığıbelirtilen açıklamada SağlıkBakanlığı’na bu konuda yasaile verilmiş bir yetki bulunma-dığı kaydedildi. 663 Sayılı Ka-nun Hükmünde Kararname’nin47. maddesi ile Sağlık Bakanlı-ğı’na veri toplama ve işlemekonusunda verilen iki yetkininAnayasa Mahkemesi tarafındanAnayasa’ya, yine aynı şekildeSağlık Bakanlığı’nın veri top-lamakta kullandığı Sağlık Net2sistemine veri gönderilmesinizorunlu tutan Genelgenin de

2014 yılında Danıştay tarafın-dan hukuka aykırı bulunduğuhatırlatılan açıklamada SağlıkBakanlığı hasta ve insan hak-larına uygun olmayan işlemlerihekimlerden ve sağlık kuru-luşlarından istemekten vazgeç-meye davet edildi.

Kişisel verilerin amacı dı-şında kullanılmaması için yasal

ve demokratik alanda çaba gös-termeye devam edeceklerinibildiren uzmanlık dernekleriaile hekimlerinden de Bakan-lığın isteğine rağmen, bu veritransferinin etik ve yasal açıdankendileri açısından bağlayıcıolduğunu bilmelerini ve bu bilgiformlarını doldurmamaları ta-lep edildi.

Kişisel sağlık verilerininpaylaşılması kabul edilemezSağlık Bakanlığı’nın Aile Sağlığı Merkezlerinden psikiyatri hastalarınınlistesini istemesi üzerine uzmanlık dernekleri kişisel sağlık verilerininkişinin rızası olmadan paylaşılmasının kabul edilemeyeceğini bildirenbir açıklama yaptılar.

Hekim Postası

Page 9: hekimlerin gücü, hekimlerle güçlü Haziran-Temmuz 2015 Sayı ...ato.org.tr/hekim_postasi_arsiv/2015/Haziran-Temmuz2015.pdf · hemşire ünvanı olan bir sürü eğitim düzeyinde

Tıp kontenjanları artıyor, vakıf üniversiteleri çoğalıyor

Tıp fakültelerinin geçen yıl 12 bin 35 olan kontenjanı bu yıl 12 bin 499’a ulaşırken 2015 yılı ile birlikte tıpfakültelerinin sayısı 83 oldu. Tıp fakülteleri kontenjanları içinde özel tıp fakültelerinin payı gitgide artıyor.

Tıp fakülteleri kontenjan-larında son üç yılda yaşananartış üzerine bu yıl kimi fa-kültelerin kontenjanlarındaküçük çaplı azalma yaşan-ması basına ‘tıp fakültelerininkontenjanları azaldı’ diyekonu olurken aslında hemtoplam öğrenci kontenjanla-rındaki hem de tıp fakültele-rinin sayısındaki artış sürü-yor. 2015 yılında Türkiye’deki83 tıp fakültesine toplam 12bin 499 kontenjan ayrıldı.

10 yılda inanılmazartış

Tıp fakültelerinin konten-janları 2013 yılında yapılanartış ile on yıl öncesinin ikikatına çıktı. Türkiye içindekitıp fakülteleriyle beraber Ku-zey Kıbrıs ve Azerbaycan’dakifakültelere ÖSYM kılavuzun-

da verilen toplam kontenjan2003 yılında 4946 iken busayı 2013 yılında ÖSYM’nindekanlık talepleri dışında yap-tığı artışla 11 bin 793’e ulaş-mıştı. Artışlar son iki yıldabir miktar hız kesse de devamediyor. Kılavuzda yer alantüm tıp fakültelerinin toplamkontenjanı 2014 yılında 12bin 35, 2015 yılında ise 12bin 499 oldu.

Fakülte sayısı83 oldu

2003 yılında toplam 42olan Türkiye içindeki tıp fa-kültesi sayısı 2013 yılında77’ye çıktı. 2014 yılında Tür-kiye genelinde toplam 79 tıpfakültesi varken bir yıl içindeaçılan 4 yeni fakülteyle bir-likte 2015 yılında sayı 83’eulaştı. Yeni açılan tıp fakül-telerinde vakıf üniversitele-

rinin payı kendini hissettiri-yor. 2015 yılında açılan 4 fa-külteden sadece biri kamuyaaitken diğer üçü vakıf üni-versitelerine aitti. 2003 yı-lında sadece 4 olan vakıf tıpfakültesi sayısı 2013’te 19’açıktı. Bu sayı 2014’te 21’i,2015’te de 24’ü buldu. Özel-likle üç büyük kentte vakıftıp fakültelerinin ağırlığı dik-kati çekiyor: İstanbul’daki

toplam 16 tıp fakültesinden13’ü, Ankara’da bulunan 9tıp fakültesinden 5’i, İz-mir’deki 5 tıp fakültesinden2’si vakıf üniversitelerinin.

Özelin payı büyüyor2014 yılında 12 bin 35 kon-

tenjanın1731’i vakıf üniver-sitelerine aitken 2015 yılında12 bin 499 kontenjan içindevakıf üniversitelerinin payı

1953’e yükseldi. 2003 yılın-dan bu yana geçen 12 yıliçinde kamu ve vakıf üniver-sitelerinin tıp fakültelerinintoplam kontenjanlarında 2,3kat artış yaşandı. Aynı dö-nemde vakıf üniversitelerineait tıp fakültelerinin konten-janları 9 kat arttı. Bu verilertıp eğitiminde özel sektörünağırlığının giderek yükseldi-ğini ortaya koyuyor.

Hekim Postası

2003 2013 2014 2015

Kamu 4741 10.239 10.304 10.546

Vakıf 205 1554 1731 1953

TOPLAM 4946 11.793 12.035 12.499

tıp eğitimi

Page 10: hekimlerin gücü, hekimlerle güçlü Haziran-Temmuz 2015 Sayı ...ato.org.tr/hekim_postasi_arsiv/2015/Haziran-Temmuz2015.pdf · hemşire ünvanı olan bir sürü eğitim düzeyinde

Son iki ayda Ankara’da Yeni-mahalle, Dışkapı Eğitim AraştırmaHastaneleri ve Hacettepe Üniver-sitesi Tıp Fakültesi Hastanesindeyaşanan üç şiddet olayında gü-venlik güçlerinin saldırganlaramüdahale etmemesi eleştiri konusuoldu.

17 Nisan 2015 tarihinde YıldırımBeyazıt Üniversitesi YenimahalleEğitim ve Araştırma Hastanesi AcilServisi’nde görevli hekim hastayakınları tarafından şiddete maruzkaldı. “Oturuşunu beğenmedim,düzgün otur” diyerek hekime sa-taşan hasta yakını ilk önce haka-retler yağdırdı sonra akrabalarınıhastaneye çağırdı. Hekime saldıranhasta yakınının çağırdığı 8-10 ki-şilik grup da hastaneye gelerek he-

kime saldırmaya devam ettiler. Busırada sağlık çalışanları tarafındanhastaneye çağrılan polis ekiplerininsaldırganlara herhangi bir müda-halede bulunmadığı, olayları sey-retmekle yetindiği öğrenildi.

Gerekçe “Yasları var”Hacettepe Üniversitesi Tıp Fa-

kültesi Hastanesi İç HastalıklarıYoğun Bakım servisinde yaşamınıyitiren bir hastanın yakınları ser-visteki sağlık emekçilerine küfür-lerle ve hakaretlerle saldırdı. Sağ-lıkçılar kendilerini bir odaya kilit-leyerek korurken saldırganlar ser-visin camlarını kırdılar. Olay son-rasında gelen polis ekibi kendileriniodaya kilitleyen sağlık çalışanlarınıyangın merdiveninden tahliye et-mekle yetindi, saldırganlara mü-dahale etmedi. Polisin, olaya neden

müdahale etmedikleri sorusuna“Yasları var” karşılığını verdiği öğ-renildi.

Darp edenler gözaltınaalınmak yerine başkahastaneye gönderildi

Benzer bir olay da 22 Hazirangecesi Dışkapı Eğitim ve AraştırmaHastanesi’nde yaşandı. Hasta yakınıüç kadın acil serviste görevli kadınhekimi darp etti. Kadın hekimindarp edilişini güvenlik görevlilerive hastane polisi sadece seyretti.Güvenlik görevlilerinin ‘Bayanlaradokunamam’, hastane polisinin de‘Benim görevim güvenliği sağlamakdeğil, adli vakalara bakıyorum’ de-diği ileri sürüldü. Polisin darptansonra ‘Başka hastaneye gidin’ di-yerek hasta yakınlarını olay ye-rinden gönderdiği ifade edildi.

Kaçak sarayda verilen iftar yemeğinin maliyetiyle ilgili açıklamasından sonra tehdit telefonları almaya başlayanve sosyal medya üzerinden saldırılara maruz kalan TMMOB Mimarlar Odası Ankara Şube Başkanı Tezcan KarakuşCandan’a hekimler destek verdi.

TMMOB Mimarlar Odası AnkaraŞube Başkanı Tezcan Karakuş Candan29 Haziran 2015 Pazartesi günü ko-nuyla ilgili bir basın toplantısı dü-zenledi. Toplantıya CHP AnkaraMilletvekili Aylin Nazlıaka ve birçokdemokratik kitle örgütü temsilcisikatıldı. Mimarlar Odası’nda düzen-lenen basın toplantısında Tezcan Ka-rakuş Candan’a ve TMMOB’a destekolmak adına Ankara Tabip Odası Yö-netim Kurulu Başkanı Dr. Çetin Ata-soy, Genel Sekreter Dr. Ebru Basa,Yönetim Kurulu Üyeleri Dr. MineÖnal, Dr. Asuman Doğan ve 2010-

2014 Yönetim Kurulu Genel SekreteriDr. Selçuk Atalay da yer aldı.

“Kaçak sarayadaletsizliğin ve lüksdüşkünlüğünün birtemsili”

Başkanlık sarayı adı altında ya-pılan kaçak sarayla 2006 yılındanbu yana mücadele ettiklerini ve 59davaları olduğunu söyleyen TezcanKarakuş Candan “Kaçak saray sadecebir mekan değil hukuksuzluğun, ada-letsizliğin ve lüks düşkünlüğününbir temsili olarak duruyor; Cumhu-riyetin özgürlükçü değerlerine ya-pılmış bir harekettir, denetimden

kaçmaktır. Elindeki gücü, anayasalsınırlar dışına çıkarak anayasal birkuruluşa baskı kurmakta kullanıyor;biz bunu kabul etmiyoruz.” açıkla-masını yaptı. Mimarlar Odasına yö-nelik karalama ve hakaret kampan-yası yürütüldüğünü sözlerine ekleyenCandan “susmuyoruz, korkmuyoruz,geri çekilmiyoruz” dedi.

“Halkın hekimleri olarakhalkın mimarlarınadesteğimizisürdüreceğiz!”

Ankara Tabip Odası Başkanı Dr.Çetin Atasoy da saldırıyı kendilerinede yapılmış bir saldırı olarak gör-

düklerini belirterek Mimarlar Oda-sının kent değerlerini savunup israfakarşı çıktığını söyledi. Saldırıları ya-panların kendilerini ideolojik olmaklasuçladıklarını ifade eden Dr. Atasoy“Bizim ideolojimiz halkın yararınadır,halkın sağlığınadır” dedi. Türkiye’ninhava kirliliği açısından en kötü ille-rinin başında Ankara'nın yer aldığınadikkat çeken Dr. Atasoy “Ankara’nınaz olan yeşil alanı talan edilip biranlamda soluğu kesiliyor. Halkınsağlığını savunan halkın hekimleriolarak halkın mimarlarına desteği-mizi sürdüreceğiz!” diyerek sözlerinibitirdi.

Hekim Postası

Hekim Postası

Sağlık çalışanlarına yönelik şiddet olayları artarak devam ederken, güvenlikgüçlerinin edilgin tavrı tepki topluyor.

Hekim şiddete uğruyor, polis etkisiz

güncel

MimarlarOdasınaATO’dandestek

Page 11: hekimlerin gücü, hekimlerle güçlü Haziran-Temmuz 2015 Sayı ...ato.org.tr/hekim_postasi_arsiv/2015/Haziran-Temmuz2015.pdf · hemşire ünvanı olan bir sürü eğitim düzeyinde

Ankara Üniversitesi Tıp FakültesiAbdülkadir Noyan Konferans Salo-nu’nda sabah saat 09.30'da başlayankongreye CHP Ankara Milletvekili Mu-rat Emir, CHP Muğla Milletvekili Nu-rettin Demir, CHP Antalya Milletve-killeri Mustafa Akaydın ve Nefi Kara,CHP İstanbul Milletvekili Ali Şeker,CHP İzmir Milletvekili Selin SayekBöke, HDP Ardahan Milletvekili TaşkınAktaş ve HDP Adıyaman MilletvekiliBehçet Yıldırım da katıldı.

TTB Merkez Konseyi Başkanı Dr.Bayazıt İlhan kongrede yaptığı konuş-mada son 13 yıldır sağlık alanında ya-şanan tahribatı gözler önüne serdi.Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarıylaşekillenen sağlık ortamının hekimlerve sağlık çalışanlarında derin mutsuz-luğa, gelecekten umutsuzluğa, atama-larda, meslekte yükselmelerde liyakatduygusunun kaybolmasına, sağlık hiz-metlerinde nitelik kaybına, tıp ve sağlıkeğitiminde bozulmaya yol açtığını be-lirten İlhan tüm bu süreçte Sağlık Ba-kanlığı’nın TTB'nin de içinde olduğusağlık emek ve meslek örgütlerinindeğerlendirme, öneri ve taleplerini gör-mezden geldiğini söyledi. 7 Haziranseçimleri sonrası bir düzelme umuduyeşerdiğini belirten İlhan özellikle mu-halefetteki siyasi partileri yeşerenumudu büyütmek adına duyarlı olma-ya, emekten, barıştan, kardeşlikten,sağlıktan ve yaşamdan yana bir Türkiyeiçin çaba harcamaya davet etti.

“Biz utandık,yetkililerutanmadı”

"Sağlıkta Dönüşüm" programının he-kimlerin canlarına mal olmaya devamettiğini aktaran İlhan “Gün geçmiyorki saldırıya uğramayalım, kafamız, gö-zümüz yarılmasın, yüreğimiz sızlama-sın. Biz utanır olduk sağlıkta şiddettenbu kadar söz etmeye, yetkililer sey-retmekten utanmadılar.” dedi.

“Tablo acı, insani değil”Hiçbir uygulamanın Türkiye'de sağ-

lığa "performans sistemi" kadar zararvermediğini söyleyen İlhan sözlerini“Bu sistemle hem hekimlerin, sağlıkçalışanlarının sağlık hizmeti sunuş bi-çimleri hem de yurttaşların sağlık hiz-meti alma alışkanlıkları şekillendirildi.Hekime başvurular, ameliyat sayıları,MR, tomografi sayıları, ilaç tüketimipatladı. İnsanlarımız artık ellerindetorba torba tetkik, torba torba ilaç,doktor doktor gezer oldular. Geziyorlarama bir türlü güvenebilecekleri niteliklisağlık hizmetine erişemiyorlar, gündüzyetmiyor, geceleri de acil servisleri dol-duruyorlar. Tablo acıdır, insani değildir.”diye sürdürdü.

“Kadronun değeri hekimeverilen değerden fazladır”

Tüm sistemin güvencesiz çalışma,taşeronlaşma, güvencesiz ücretlendirmeüzerine şekillendiğini belirten İlhan“Emek sömürüsü sınır tanımamaktadır.Gelir adaletsizliği büyümüştür, hekim-lerin kendi aralarındaki ve diğer sağlıkçalışanlarıyla ilişkileri bozulmuştur,herkes birbirinin puanını, dönerini takip

eder hale gelmiştir. Ödenen paralaremekliliğe yansımadığı için emekli sağlıkçalışanları sefalet ücretleriyle karşı kar-şıyadır. Hekimler emekli olmaktan kork-makta, yaşı çok ilerleyenler bile çalışmakzorunda kalmaktadır. Çalışamayan he-kimlerin diplomalarını kiralamak içingazete ilanları yayınlanmaktadır. Butablonun sorumluları utanmalıdır!” diyekonuştu. Özel sağlık kuruluşlarındaemek sömürüsüne dikkati çeken İlhan“Hekim kadroları taksi plakası gibi sa-tılmaktadır, kadronun değeri hekimeverilen değerden fazladır.” dedi.

Başka bir sağlık mümkün!“Başka bir sağlık mümkün!” diyen

İlhan sözlerini “TTB iyi hekimlik içinmücadeleye devam ediyor. İşçilerin sağ-lığı için, Soma’lar, Ermenek’ler olmasındiye mücadeleye devam ediyor. Hastamahpuslar için, cezaevinde tacize, te-cavüze uğrayan çocuklar için mücade-leye devam ediyor. Doğa mücadelesine,nükleer santrallere, insanları nefessizbırakan kömürlü termik santrallerekarşı mücadele ediyor. Sığınmacıların,zorda kalanların sağlığı için mücadeleyedevam ediyor. Savaşa karşı barışı sa-

vunuyor, zalimlere karşı emek ve de-mokrasi mücadelesinde yer alıyor.” di-yerek bitirdi.

Kongre'ye katılan konuklardan CHPİzmir Milletvekili Selin Sayek Böke,HDP Adıyaman Milletvekili Behçet Yıl-dırım, Halkın Kurtuluş Partisi Ankaraİl Başkanı Sait Kıran, DİSK BaşkanıKani Beko, Türkiye Eczacıları Birliğiİkinci Başkanı Arman Üney, TMMOBGenel Sekreteri Dersim Gül, SES Eş Ge-nel Başkanı İbrahim Kara ve LÖSEVBaşkanı Üstün Ezer'in konuşmalarınınardından, TTB Genel Sekreteri Prof. Dr.Özden Şener çalışma raporunu sundu.

Yeni Meclis şiddetiazaltacak önlemler almayadavet edildi

Kongreye öğle saatlerinde verilenarada tabip odası temsilcileri, delegeler,kurum temsilcileri ve milletvekilleriile birlikte sağlıkta şiddet ve Sağlık Ba-kanlığı'nın bu konudaki son düzenle-meleri hakkında basın açıklaması ya-pıldı. Açıklamada yeni kurulacak Hü-kümet ve yeni Sağlık Bakanı, sağlıktaşiddet konusunda her tür indirgemecive kolaycı yaklaşımdan kaçınmaya;daha gerçekçi, daha samimi, şiddeti ar-tıracak değil, azaltacak önlemler almaya;Türkiye Büyük Millet Meclisi AraştırmaKomisyonu’nun hazırladığı “SağlıktaŞiddet Raporu”nun gereklerini yerinegetirmeye ve özellikle TTB’nin konuylailgili hazırladığı Kanun Tasarısı Taslağınıbir an önce yasalaştırmaya davet edildi.

Mali Rapor ve Denetleme Raporu'nunokunmasından sonra kongre Tabip Odasıve kol temsilcilerinin konuşmaları vekarar önerilerinin görüşülmesinin ar-dından, dilek, istek ve öneriler bölü-müyle sona erdi.

Hekim Postası

Türk Tabipleri Birliği 66. Büyük Kongresi yapıldı

güncel

Page 12: hekimlerin gücü, hekimlerle güçlü Haziran-Temmuz 2015 Sayı ...ato.org.tr/hekim_postasi_arsiv/2015/Haziran-Temmuz2015.pdf · hemşire ünvanı olan bir sürü eğitim düzeyinde

işçi sağlığı

Yılın ilk altı ayında 794 işçi can verdi

İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Mecli-si’nin ‘İş Sağlığı ve Güvenliği’ ra-poruna göre 2015 yılının ilk altı

ayında iş cinayetlerinde, Ocak ayında128, Şubat ayında 85, Mart ayında 139,Nisan ayında 133, Mayıs ayında 162, Ha-ziran ayında 147 olmak üzere toplam794 işçi can verdi.

Mayıs ve Haziran aylarında yaşananiş cinayetlerinin yıllara göre dağılımı ve-rilen rapora göre 2012 yılının Mayısayında 69, 2013 yılının Mayıs ayında114, 2014 yılının Mayıs ayında Soma’dakatledilen 301 madenciyle birlikte 427,2015 yılının Mayıs ayında 161; 2012 yılı-nın Haziran ayında 59, 2013 yılının Ha-ziran ayında 104, 2014 yılının Haziranayında 151, 2015 yılının Haziran ayındaise 147 işçi yaşamını yitirdi.

Değişmeyen dörtlü Mayıs ve Haziran aylarında yaşanan

iş cinayetleri yine tarım, inşaat, taşımacılıkve ticaret-büro işkollarında yoğunlaştı.Mayıs ayında tarım-orman işkolunda 39,inşaat-yol işkolunda 34, taşımacılık iş-kolunda 23, ticaret-büro-eğitim-sinemaiş kolunda 16, savunma-güvenlik işko-lunda 8, belediye-genel işler işkolunda 8,gıda- şeker işkolunda 5, madencilik işko-lunda 4, çimento- toprak-cam işkolunda4, gemi, tersane, deniz, liman işkolunda4, enerji işkolunda 3, sağlık-sosyal hiz-metler işkolunda 3, petro-kimya, lastikişkolunda 2, basın, gazetecilik işkolunda1, metal işkolunda 1 işçi can verdi. 6 iş-çinin de çalıştığı iş kolu belirlenemedi.

Haziran ayında tarım-orman işkolunda40, inşaat- yol işkolunda 33, taşımacılıkişkolunda 18, ticaret-büro- eğitim-sinemaişkolunda 10, belediye-genel işler işkolunda9, madencilik işkolunda 6, metal işkolunda5, çimento-toprak-cam işkolunda 4, sa-vunma-güvenlik işkolunda 4, gıda-şeker

işkolunda 2, enerji işkolunda 2, gemi-ter-sane-deniz-liman işkolunda 2, konakla-ma-eğlence işkolunda 2, ağaç-kağıt işko-lunda 1, iletişim işkolunda 1, banka-fi-nans-sigorta işkolunda 1, sağlık-sosyalhizmetler işkolunda 1 işçi hayatını kay-betti, 6 işçinin de çalıştığı iş kolu belirle-nemedi

Trafik kazaları yine ilk sıradaMayıs ayında trafik-servis kazası ne-

deniyle 48, yıldırım düşmesi, kalp krizi,intihar, silahlı saldırı gibi diğer nedenlerle41, düşme nedeniyle 30, ezilme göçüknedeniyle 22, zehirlenme-boğulma nede-niyle 9, elektrik çarpması nedeniyle 6,patlama-yanma nedeniyle 5 işçi can verdi.Haziran ayında trafik-servis kazası ne-deniyle 42, ezilme-göçük nedeniyle 33,yıldırım düşmesi, kalp krizi, intihar, silahlısaldırı gibi diğer nedenlerle 26, düşmenedeniyle 22, elektrik çarpması nedeniyle10, zehirlenme-boğulma nedeniyle 7, ke-silme-kopma nedeniyle 4, patlama-yanmanedeniyle 2, nesne çarpması-düşmesi ne-deniyle de 1 işçi hayatını kaybetti.

47 yaşlı işçi can verdiMayıs ayında yaşamını yitiren 161

emekçinin 133’ü işçi, memur statüsündeçalışan ücretlilerden; 28’i kendi nam vehesabına çalışanlardan, Haziran ayındayaşamını yitiren 147 emekçinin 121’i işçi,memur statüsünde çalışan ücretlilerden;26’sı kendi nam ve hesabına çalışanlardanoluşuyor.

Mayıs ayında iş cinayetlerinde 12 kadın,3 göçmen, 7 çocuk işçi; Haziran ayındada 6 kadın, 3 göçmen, 8 çocuk ve 47 yaşlıişçi can verdi. İş cinayetleri Mayıs ayındaen çok İstanbul, Adana, Bursa, İzmir,Konya ve Ankara’da; Haziran ayındaİzmir, İstanbul, Adana ve Antalya’da ya-şandı.

Yine kadınlar,yine emekçileröldü!İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisiyayınladığı İş Sağlığı ve Güvenliğiraporlarında iş cinayetlerinin en çok tarımsektöründe yaşandığı ve ölümlere en çoktrafik-servis kazalarının sebep olduğunadikkat çekip önlem alınmasını isterkenalınmayan önlemler Manisa’da 13’ü kadın15 işçinin hayatına mal oldu.

Hekim Postası

Manisa'nın Gölmarmara İlçesi'nde kasasındatarım işçisi taşıyan kamyonet, süt tankeri ileçarpıştı. Kazada kamyonette bulunan 13'ü kadınişçi 15 kişi öldü, 2 kişi yaralandı. Ölen kadınişçilerden birinin de hamile olduğu söyleniyor.TTB Merkez Konseyi ve TTB İşçi Sağlığı ve İşyeriHekimliği Kolu, Manisa'nın Gölmarmara ilçesinde15 mevsimlik işçinin katledildiği olayla ilgili basınaçıklaması yaptı.

Bu yüzyılda bu ülkeyeyakışıyor mu bu cinayetlerTTB, geçen yıl Isparta Yalvaç’ta 16 mevsimliktarım işçisinin hayatını kaybettiği kazanınardından “Ortada dram var. Bu yüzyılda buülkeye yakışıyor mu bu cinayetler “ diyerekyetkililere önlem almaları için seslendiklerinihatırlattı. Mevsimlik tarım işçilerinin çalışmakoşullarına dair sundukları “Mevsimlik tarımişçilerinin temel haklardan yararlanmalarınısağlayacak yasal düzenlemelerin bir an evvelyapılması, güvencesiz kayıt dışı çalışmaya sonverilmesi, herkese güvenceli iş olanaklarısağlanması, çocukların mevsimlik tarım işçisiolarak çalıştırılmasının önüne geçilmesi, kadınmevsimlik tarım işçilerinin üzerlerindeki bakımyükünü kaldıracak çözümler üretilmesi, sağlıksorunlarının çözümü için özel politikalaruygulanması, kadın işçilerle erkek işçilerarasındaki ücret adaletsizliğinin giderilmesi,tarım işçilerinin tehlikeye açık araçlarla, fazlasayıda taşınmasının önüne geçilmesi, araçlarıntrafik denetiminin yapılması.” önerilerinin neBakanlık Bürokratlarına ne de şimdilerde iktidarkurma telaşındaki siyasilere ulaşmadığı söylendi. Açıklamada “Şimdi yine kadınlarımızistiflendikleri kamyonet kasalarında ölmeyedevam ediyor, şimdi yine ‘koltuk derdi’ devamediyor, şimdi yine kim bilir onların topladığı ancaktüketemediği sebzeleri biz pazarlardan çantamızadoldurup evlerimize dönüyoruz. Bizim içimizyanıyor, koltukların fıtratı ‘mevsimsel tarımişçileri gerçeği’ oluyor. Lanet olsun sizin bugerçeğinize.” denildi.

Page 13: hekimlerin gücü, hekimlerle güçlü Haziran-Temmuz 2015 Sayı ...ato.org.tr/hekim_postasi_arsiv/2015/Haziran-Temmuz2015.pdf · hemşire ünvanı olan bir sürü eğitim düzeyinde

AKP’li yıllar içinde en az 15 biniaşkın işçinin “iş cinayetlerine” kurbanedildiğini biliyoruz. Bugün artık işçilerinçalıştıkları iş sebebiyle yaşamlarını yi-tirmesi, bu ülkede yaşayan ve azıcıkhaber takip eden herkesin ilk ağızdasayacağı sorun başlıklarından biri oldu.Ucuz ve güvencesiz işçi gücü ile dün-yada Türkiye’nin rekabet şansını ar-tırmaya çalışan iktidarlar, iş cinayet-lerini ortadan kaldırmak yerine so-rumlular tayin edecek yasal düzenle-meleri getirdiler.

6331 Sayılı Yasa bu anlamda, iş ci-nayetlerinin ve meslek hastalıklarınınsorumlularını tayin eden bir yasa olarakkarşımıza çıkmıştı. Öte yandan Yasa,sermayenin iş cinayetleri ve meslekhastalıkları ile ilgili sorumluluklarınıüzerinden alırken, kamu idaresini desadece alanı düzenleyici bir konumaçekti. Yasal düzenleme hedefe iş gü-venliği uzmanlarını ve işyeri hekimle-rini koydu. Böylece sermayenin rekabetgücü korunmuş oluyordu. Bir yandanda toplumda oluşturulmuş “ekonomikbüyüme histerisi”, iktidarın “işin fıtratıbu” tarzı açıklamalarının dayanağı, ör-tüsü olmuştu.

OSGB Şirketleri Macerası Yasal düzenlemelerle alana davet

edilen küçük ve orta sermaye, mantargibi açılan ve bugün itibarı ile sayıları2000 seviyesine varan “Ortak SağlıkGüvenlik Birimleri” (OSGB) ve sayıları260 olan “işyeri hekimleri ve iş güvenliğiuzmanları eğitim kurumları” ile alandakendini gösterdi. 6331’in getirdiği rüz-gar ile kısa zamanda büyük paralarkazanma hevesindeki OSGB şirketleri,kuralsız bir piyasada bir savaş vermeyebaşladılar.

Yapacakları karlar için iş cinayetle-rinin ve meslek hastalıklarının tümgünahını yüklenmeye hazır olanOSGB’ler, hem sermayeyi hem de Hü-kümeti rahatlatmıştı. Ancak 2012’deçıkan Yasa ile birlikte başlayan OSGBmacerasının bugün itibarı ile “işçi sağlığıiş güvenliği” (İSİG) alanında hiçbir şeyiiyiye götürmediğini somut olarak gö-rüyoruz. OSGB’lerin devreye alındığızamandan beri meslek hastalıkları tes-pitinde bir artış olmadığı gibi, iş kaza-larının da giderek arttığını gözlemli-yoruz. Şüphesiz burada suçlanacaközne OSGB değil, İSİG alanında iyileş-tirme yerine sermayenin çıkarlarınıkorumaya yönelik adım atmış olan si-yasi iktidardır.

Bugün İSİG alanında yaşadığımızfacia ortamına derman olsun diye ge-tirilen OSGB şirketlerinin yarattığı tab-loyu gören iktidar, OSGB’leri hedef tah-tasına koyarak kendini korumaya ça-lışmaktadır. Çalışma Bakanlığı’na bağlı,ilgili kurumun başında bulunan bü-rokrat bugün OSGB’ler için şöyle ko-nuşmaktadır:

“Biz kimseye para kazansın diye birsistem kurdurmadık. Biz iş kazası ol-masın, meslek hastalığı olmasın diyesistem kuruyoruz. Para kazanmayabilirher şey para kazanmak değildir. İnsankazanmaktır esas olan. Siz oradaki 20senelik yetişmiş bir ustayı iş kazasındankurtarabiliyorsanız, bu para kazan-maktan çok önemli. Para dediğiniz ne-dir ki? Hayır duasını alırsınız diğertürlü beddua alırsınız. Kazandığınızparanın hayrı olmaz”. 1

Bunu söyleyen bürokratın belli kikendi ve bağlı bulunduğu erk adınahayır duasına ihtiyacı yoktur. Öte yan-dan yine belli ki İSİG alanında yaşanansorunlara ilişkin patronların bir so-rumluluğu olmadığını düşünmektedir.

Piyasada Yalnız Bir Hekim:İşyeri Hekimi

İşyeri hekimleri bu süreçten en çoketkilenen gruplardan biri oldu. Çokbüyük sayıda, bireysel sözleşme ile iş-yeri hekimliği yapan hekimin sözleş-meleri feshedilerek, işyeri hekimliğihizmetleri çalıştıkları şirketler tara-fından OSGB’lere verildi, hizmet taşe-ronlaştırıldı. Şirketlere giderek dahaucuz fiyatlar vererek iş kapmaya çalışanOSGB’ler, bir yandan bireysel sözleşmeliişyeri hekimlerini işlerinden ederken,bir yandan da çalıştırdıkları işyeri he-kimlerini de inanılmaz az ücretleremahkum ediyorlar. OSGB çalışanı işyerihekimleri, aralarında ciddi mesafelerolan işyerleri arasında mekik dokuyarakhayatlarını kazanmaya çalışıyorlar.

Bütün bu kaotik ve büyük orandaişlevsiz olan sistem, aslında çalışanlarınsadece yüzde 30’larına ulaşıyor. ÇünküTürkiye’de yüzde 40 oranlarında kayıtdışı çalışma devam ediyor. Öte yandanişçi sayısı anlamında yasal zorunlu-lukların dışında kalan büyük bir grupvar. Oysa son on yılda ülkemizde ger-çekleşen iş kazalarının yüzde 60-70’inin50’nin altında işçi çalıştıran işyerlerindemeydana geldiğini görüyoruz.

OSGB’ler tarafından, piyasa rekabetiiçinde çok düşük ücretlerle alınan ta-şeron hizmetlerden hekimlere de çokaz bir pay düşmesi, bazı durumlardaişyeri ziyareti yapılmayan, işyeri dı-

şında, işçi görmeden doldurulan“periyodik muayene” formları ör-neklerini ortaya çıkarıyor. İşyerihekimleri böylece çok düşükücretlere, sermayenin sorum-luluklarını üstlenmiş ve etikihlallere doğru savrulmuşoluyorlar.

İşyeri hekimliği eğitimkurumlarının yetkinliği deoldukça tartışmalı durum-dadır. Öte yandan, örne-ğin Kars’taki bir eğitimkurumuna Muğla’danbir hekimin kayıt yap-tırması gibi yaşananörnekler, mevcut eği-timlere de katılınma-dığı yolunda kuşku-lar oluşturmaktadır.İşyeri HekimleriDerneği ve tabipodalarının iyi niyetlieğitim çalışmaları,çok kısıtlı bir hekimgrubuna ulaşabilmekte-dir. Bunlar daha ziyade tabip oda-larına yakın olan bir hekim gru-budur. Bugün “piyasa koşullarında”işyeri hekimliği yapan hekimlerinçoğunluğu ise, tabip odalarına üyebile olmamaktadır. Bu durum onlarıaslında piyasa karşısında daha dazayıf konuma iten sonuçlar oluş-turmaktadır.

Sendikalaşma oranlarının çokdüşük olması ve alanın denetim-sizliği işçi sağlığı için oluşan tehditibüyütmektedir. İşini kaybetmemekiçin işverenlerle OSGB üzerindenarasını iyi tutmak zorunda kalanişyeri hekimleri; meslek etiği,yasal ceza tehditleri, OSGB bas-kısı altında kalmaktadır.

Sermaye yanlısı, emek karşıtıtüm bu düzenlemelerin sonu-cunda ülkemizde meslek hasta-lıklarını tespit edemiyoruz. Bu-nun temel sebebi olarak yasal“meslek hastalıkları tanılama”süreci öne çıkıyor. Ancak bununyanı sıra; giderek piyasa koşulla-rının, sermayenin çıkarlarının,işçi sağlığı karşıtı yasal düzenle-melerin içinde, üstelik örgütsüzduran zayıf, taşeronlaştırılmış iş-yeri hekimi figürünün işçi sağlığıkonusunda oluşan büyük gediktekikatkısını akılda tutmamız ve bunagöre adımlar atmamız gerekiyor.

Dr. Selçuk Atalay

Yeni bir taşeronluk pratiği: İşyeri Hekimliği

1-http://www.hurriyet.com.tr/gundem/28222977.asp

işyeri hekimliği

Page 14: hekimlerin gücü, hekimlerle güçlü Haziran-Temmuz 2015 Sayı ...ato.org.tr/hekim_postasi_arsiv/2015/Haziran-Temmuz2015.pdf · hemşire ünvanı olan bir sürü eğitim düzeyinde

dünyadan

Sudoku

Yanıtına www.hekimpostasi.org.tr adresinden ulaşabilirsiniz.

Polonya'ya droneile kürtaj hapı

Kürtajın yasak olduğu Polonya'da,hamileliklerini sonlandırmak isteyeniki kadına insansız hava aracı ile kürtajhapı gönderildi.

Sağlıklı kürtaj hakkı için çalışanHollanda merkezli Women on Waves(Dalgalar Üzerindeki Kadınlar - WOW)

adlı sivil toplum kuruluşunun gön-derdiği araç, Almanya'dan havalandı.Frankfurt'un bir kasabasından kalkarakOder Nehri'ni geçen hava aracı, ilaçlarıPolonya'nın Almanya sınırındaki Slub-lice kasabasına bıraktı.

Women on Waves örgütü, dronehavalandıktan sonra Alman polisininolaya müdahale etmek istediğini ancakaracın güvenli bir şekilde Polonya'ya

indiğini açıkladı. Sınırda bekleyen ka-dınlar, ilaçları alarak tıbbi düşük yaptı.Alman polisi daha sonra drone'un kont-rol edildiği elektronik cihazlara el koy-du, örgüt üyeleri hakkında da soruş-turma başlatıldı.

Polonya'da kürtaj 1993'ten sonragenel anlamda yasaklandı. Ancak te-cavüz ve ensest vakalarında, ya daannenin sağlık durumu hayati risk ta-

şıyorsa kürtaja izin veriliyor. Örgütdaha önce, katı kürtaj kuralları olanPortekiz, İspanya ve İrlanda gibi ül-kelere de botlarla kürtaj hapı gönder-miş ve kürtaj karşıtı grupların tepkisiniçekmişti. Örgüt kürtaj karşıtı kanun-ların, kadınları kaçak kliniklerde kürtajolmaya zorlayıp hayatlarını risk altınasoktuğunu savunuyor.

BBC

Almanya veRusya’da MERS

alarmıGüney Kore’de 11 kişinin

MERS nedeniyle yaşamını yi-tirmesinden sonra Almanya veRusya’da da MERS alarmı ve-rildi.

Güney Kore’den Rusya’nınuzak doğusundaki Primoryebölgesine iniş yapan turistler,MERS virüsü taraması için sıkıkontrollerden geçirildi. GüneyKore’de MERS virüsü vakasısayısı Temmuz ayı itibariyle108’e çıkarken, Rusya’nınuzak doğusu ölümcül vi-rüse karşı alarm duru-muna geçti. Rusya Tüke-tici Hakları ve Halk Sağ-lığı Servisi’nin (Rospot-rebnadzor) yaptığı açık-lamaya göre, Güney

Kore’den Rusya’ya gelen tu-ristlere, elektronik cihazlarlagörüntüleme ve sağlık raporuincelemeleri gibi sıkı sağlık ta-ramaları yapılıyor.

Almanya Sağlık Bakanlığıyetkilileri tarafından yapılanaçıklamada, ülkenin kuzeyindeyaşayan ve Şubat ayında MERSteşhisi konan bir hastanın vi-rüse bağlı olarak akciğer yet-mezliği sonucu yaşamını yi-tirdiği bildirildi. Abu Dabi’detatilde bulunduğu sırada MERSteşhisi konan hastanın 6 Ha-ziran’da MERS salgınına bağlıolarak bir takım komplikas-

yonlar geçirdiği ifade edilerek“Hastanın hayatını kaybetmesinedeniyle derin üzüntü duyu-yoruz. Hastanın iyileşmesinibeklerken şu an büyük üzüntüyaşayan ailesine başsağlığı di-liyoruz” denildi. Açıklamada,hasta ile yaşadığı dönemde te-masta bulunan 200 kişiye testyapıldığı kaydedilerek, tümtest sonuçlarının negatif çıktığıbildirildi.

Tatil amacıyla gittiği AbuDabi’de virüse yakalan Almanvatandaşı 6 Haziran’da ülkedebulunan hastanede tedavi al-tına alınmıştı. Almanya’da

2012 ve 2013 yılındaMERS virüsüne yakalananiki kişi tedavi altına alın-mış, ancak hastalardan birihayatını kaybetmişti.

Sputnik News &Ajanslar

Brezilya sezaryenoranlarını

düşürmeyeçalışıyor

Brezilya giderek artan sezaryen do-ğum oranlarını azaltmak için yeni dü-zenlemeler getiriyor.

Şu anda ülkedeki özel hastanelerdegerçekleşen doğumların yüzde 85’i se-zaryen olurken, devlet hastanelerindebu oran yüzde 45.

Yeni getirilecek kurallarda ise dok-torlar gebeleri sezaryenin olası risk-lerine karşı bilgilendirmek ve bir izinformu imzalatmakla yükümlü tutu-luyor.

Doktorlar ayrıca doğumun nasıl ge-liştiğini ve hangi adımları neden at-tıklarını tam şekilde kayıt altına alacakve sezaryenin neden gerekli olduğunuaçıklamak zorunda olacaklar.

Yeni düzenlemeyle kadınlar eğerdoktor değiştirirlerse yeni doktorlarınasunabilecekleri hamilelik kayıtlarınasahip olacak.

Ancak uzmanlara göre ülkede ge-belere ayrılan yatak ve normal doğumiçin gereken donanıma sahip koğuşların

azlığı nedeniyle sezaryen kadınlar içinen iyi seçenek.

Rio de Janerio Federal Üniversite-si’nden doğum uzmanı Pedro Octaviode Britto Pereira “İyi bir hastanedebir yatağı garantiye almanın en iyiyolu bir sezaryen randevusu almak”diyor.

‘Uygar, ilkel’ tartışmasıÖzel hastanede normal doğum yap-

mak isteyen kadınlar ise tüm hastaneyataklarının sezaryen için öncedentutulmuş olduğunu anlatıyor. Sezaryentarihi almadan normal doğum içinhastaneye giden birçok kadının boşyatak bulmak için hastane hastanedolaştığı da bildiriliyor.

Araştırmacılar birçok kadının se-zaryeni daha uygar ve modern biryöntem olarak gördüğünü, normal do-ğumu ise ilkel, çirkin ve uygunsuzolarak nitelediklerini söylüyor.

Beden algısının hayli önemli olduğubir kültüre sahip Brezilya’da doğumkonusunda oldukça az bilgi verilirken,normal doğumun ayrıca kadınları cin-sel açıdan çekici olmaktan uzaklaştı-racağına dair de bir inanç var.

Birçok doktor da, doğumun zama-

nını planlayabildikleri ve işlerin kötügitmesi durumunda olası bir suçla-mayla karşılaşma ihtimalleri daha dü-şük olduğu için sezaryeni tercih edi-yor.

Jinekolog Renato Sa BBC’ye açık-

lamasında, doktorların olası bir riskdurumunda neden sezaryeni seçme-dikleri konusunda sorumlu olduklarınıve doktorların normal doğumdan kork-tuğunu söylüyor.

BBC

Page 15: hekimlerin gücü, hekimlerle güçlü Haziran-Temmuz 2015 Sayı ...ato.org.tr/hekim_postasi_arsiv/2015/Haziran-Temmuz2015.pdf · hemşire ünvanı olan bir sürü eğitim düzeyinde

Ankara Tabip Odası, üniver-site yönetimlerinin ATO adınakonuşma yapılmasına ve dere-ceye giren öğrencilere plaketverilmesine olanak tanınan tıpfakültelerinin mezuniyet tö-renlerinde yer alarak genç he-kimlere meslek hayatına adımattıkları andan itibaren yanla-rında olacağı mesajını verdi.

Ankara Üniversitesi’nin 5Haziran’da, Turgut Özal Üni-versitesi’nin 13 Haziran’da,Başkent Üniversitesi’nin 23 Ha-ziran’da, Ufuk Üniversitesi’nin26 Haziran’da yapılan mezu-niyet törenlerine katılan ATOYönetim Kurulu Başkanı Dr.Çetin Atasoy, dereceye girenhekimlere ATO tarafından ha-zırlanan plaketleri takdim etti.Tören akışının yoğunluğu ge-rekçesiyle Ankara Tabip Odasıadına konuşma yapılmasınaolanak tanınmaması nedeniyle,ATO bu yıl Hacettepe ve GaziÜniversitesi’nde yapılan tören-lerde yer almadı.

Dr. Atasoy katıldığı tören-lerde konuşmasına, uygulanansağlık politikaları nedeniyle he-kimlik mesleğinin giderek sı-radanlaştırılmaya, öğretim üye-liğinin değersizleştirilmeye ça-lışıldığı, eğitim ve araştırmakavramlarının içinin boşaltıldığıbir ortamda genç hekimlerinyetişmesindeki paylarındanötürü öğretim üyelerini kutla-yarak başladı.

“Bebekler büyüseler deöldürüyoruz zaten”

Türkiye’deki tıp eğitiminindurumunu gözler önüne serenDr. Atasoy’un “Ülkemizde tıp

eğitimi 12 binleri bulan kon-tenjanların altında eziliyor, cançekişiyor. Kamu üniversitelerihastanelerinin hemen hepsiekonomik darboğaz içinde. Hü-kümet buraları eğitim ve araş-tırma kurumu olarak değil sı-radan hizmet hastaneleri gibigörüyor. Eğitim, araştırma oymu kazandırıyor, geçiniz, dahaçok muayeneye, tetkike, ame-liyata geliniz. Türkiye OECDülkeleri arasında parasının enazını sağlığa ayıran ülke amaMR tetkik sayısında OECD li-

deri olmuşuz. Bu arada bebekölüm hızları artmaktaymış, negam! Büyüseler de öldürüyoruzzaten, kah kurşunla Ethem gibi,kah tekme ile Ali İsmail gibi,kah Soma’da, Ermenek’te bo-ğarak su altında, gaz içinde…”sözleri büyük alkış aldı.

“İçiniz rahat olsun, TTBvar, tabip odaları var”

Dr. Atasoy, genç hekimlerinailelerine hitaben “Bir yandançocuğum doktor oluyor diyeçok haklı olarak seviniyorsunuz

ama belki de diğer yandan on-ları bir şiddet sarmalına teslimediyor olduğunuz için içiniztitriyor. Evet, Ersin’i, Melike’yi,hatta birkaç hafta önce Sam-sun’da Kamil abimizi yuttu busistem. Evet, her gün en az 30meslektaşımız sözlü veya fi-ziksel şiddete maruz kalıyor.

Ama içiniz rahat olsun. ‘Katilibiliyoruz, azmettirenleri isti-yoruz’ diye cesurca haykırabi-len, sağlıkta dönüşümün sağlıkemekçileri için ölüm demek ol-duğunu gören tabip odaları var,TTB var.” dedi.

“Örgütünüze güç verin,örgütünüzden güç alın”

İnsan ve hasta haklarınasaygılı, toplumdan, barış, öz-gürlük ve demokrasiden yanaolduklarına inandığı 2015 yılımezunu genç meslektaşlarınada seslenen Dr. Atasoy halkınsağlık hakkı ve iyi hekimlikkoşullarının ancak örgütlü ola-rak güçlü bir şekilde savunu-labileceğini hatırlatarak gençhekimlerden tabip odalarınaüye olarak örgütlerine güç veripörgütlerinden güç almalarınıistedi.

tıp eğitimi

ATO genç hekimlerin mezuniyet sevincine ortak olduHekim Postası

UfukÜniversitesi

AnkaraÜniversitesi

2014-2015 eğitim öğretim yılının sona ermesiyle 6 yıllık zorlu eğitim sürecini tamamlayan genç hekimlerin mezuniyetsevincine Ankara Tabip Odası da ortak oldu.

BaşkentÜniversitesi

Page 16: hekimlerin gücü, hekimlerle güçlü Haziran-Temmuz 2015 Sayı ...ato.org.tr/hekim_postasi_arsiv/2015/Haziran-Temmuz2015.pdf · hemşire ünvanı olan bir sürü eğitim düzeyinde