hekimlerin gücü, hekimlerle güçlü kasım-aralık 2014 sayı: 64 kök...

16
Enfeksiyonlarda kimse istisna değil Yoğun emekle çalışan enfeksiyon hastalıkları uzmanları sadece kendi dalları için değil tüm sağlık çalışanlarının sağlığını korumak adına bütüncül bir plana sahip olunması gerektiğini söylüyorlar. 6 )) Aile hekimlerinden protesto Aile hekimleri hem kendileri hem toplum sağlığı için sağlık hizmetine ilişkin yapılan değişiklikleri ve bu çerçevede getirilmek istenen nöbet uygulamalarını protesto etmek için TTB’nin çağrısıyla bir araya geldiler. 7 )) Ulaşım biçimlerinin sağlığa etkisi Şehircilik ve halk sağlığı arasında, üzerinde yeterince durulmasa da, açık bir ilişki var. Araştırmalar toplu taşımanın halkın fiziksel aktivitesini artırmak yoluyla obeziteyle mücadelede etkili olabileceğini gösteriyor. 8, 9 )) Güvenlik bütçesinde sağlığa yer yok Hükümetin son beş yıldır hazırladığı bütçelerin yapıları incelendiğinde güvenlik harcamalarına nazaran sağlık ve sosyal güvenlik harcamalarının adını anmak çok da mümkün değil. 10 )) İade Adresi: Ankara Tabip Odası Mithatpaşa Cad. No: 62/18 06420 Kızılay ANKARA P.P. 44 Yenişehir Ankara Bakırköy’de asistanlar kazandı Süresiz grevi göze alarak bir araya gelen Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları EAH asistanlarının eylemi "süre"siz oldu. Asistanların kararlılığı karşısında hastane yönetimi talepleri kabul etmek durumunda kaldı. 14 )) Güncel Sağlık politikaları Güncel Birinci Basamak Güncel Sağlık Bakanlığı, Ağız Diş Sağlığı Hizmeti Sunulan Özel Sağlık Kuruluşları Hakkındaki Yönetmelik’te değişiklik yaparak alanı sermayenin girişine açık hale getirmek için girişimlere başladı. Diş hekimleri yönetmeliğin muayenehanelerin sonunu getireceği konusunda endişeliler. 4 )) Ağız ve diş sağlığı da sermayeye açılıyor Sağlık Uygulama Tebliği’nde (SUT) ameliyatları neredeyse durma noktasına getiren 1 Ekim’deki değişikliğin artçıları devam ediyor. Hastaneler bu sefer de ameliyatlar için tel ve kateter bulmakta sorun yaşıyor. 5 )) SUT ameliyatlara neşter vurdu Ankara Tabip Odası bir kez daha haklı çıktı! Ankara Tabip Odası’nın 28 Eylül 2013 tarihinde ortaya koyduğu, Türkiye Hudut ve Sahiller Sağlık Genel Müdürlüğü’nün düzenlediği ihalelerde ve banka promosyonu paralarının harcanmasında usulsüzlükler olduğu iddialarına resmi belgelerden destek geldi. Sağlık Bakanlığı denetçilerinin Türkiye Hudut ve Sahiller Sağlık Genel Müdürlüğü’nde yaptıkları incelemede milyonlarca dolar kamu zararına yol açıldığı dile getirildi. İnceleme sonuçlarına göre 2008- 2013 yıllarında değişik hastanelere “Cyberknife” adı verilen radyoterapi cihazlarının açık ihaleye gitmeden doğrudan temin yöntemiyle ve rayiç bedelin üzerinde satın alınması suretiyle milyonlarca dolar zarara sebep olundu. 3 )) Baz istasyonu Kök Hücre Araştırma Merkezi Kök hücre merkezinde baz istasyonu hekimlerin gücü, hekimlerle güçlü Kasım-Aralık 2014 Sayı: 64 Dr. Abdurrahman Yurtaslan Ankara Onkoloji Eğitim ve Araştırma Hastanesi otoparkına fark edilmemesi için saat kulesi görünümünde konulan baz istasyonundan sonra Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Kök Hücre Araştırma Merkezi bahçesindeki totem tabelaya da baz istasyonu gizlendiği ortaya çıktı. Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’nin ana girişinde yer alan baz istasyonu üniversitenin logosu giydirilerek kamufle edildi. İstasyonun önündeki ekranda da hastanenin tanıtım filmleri yayınlanıyor. İstasyon aynı zamanda öğretim üyesi otoparkı olarak da kullanılan alanda, Kök Hücre Araştırma Merkezi’ne sadece 40 metre uzakta bulunuyor. Üniversite bahçesinin içindeki baz istasyonunun tam karşısında, kaldırım üzerinde de belediyeye ait başka bir baz istasyonu yer alıyor. 2 )) Daha iyiye ancak hep beraber mücadele ederek ulaflabiliriz. Dayan›flmay› büyütebilmek umuduyla bütün meslektafllar›m›z›n yeni y›l›n› kutlar›z!

Upload: others

Post on 30-Jan-2021

4 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

  • Enfeksiyonlardakimse istisna değilYoğun emekle çalışanenfeksiyon hastalıklarıuzmanları sadece kendi dallarıiçin değil tüm sağlıkçalışanlarının sağlığınıkorumak adına bütüncül birplana sahip olunmasıgerektiğini söylüyorlar. 6 ))

    Aile hekimlerinden protestoAile hekimleri hem kendilerihem toplum sağlığı için sağlıkhizmetine ilişkin yapılandeğişiklikleri ve bu çerçevedegetirilmek istenen nöbetuygulamalarını protesto etmekiçin TTB’nin çağrısıyla biraraya geldiler. 7 ))

    Ulaşım biçimlerininsağlığa etkisiŞehircilik ve halk sağlığıarasında, üzerinde yeterincedurulmasa da, açık bir ilişkivar. Araştırmalar toplutaşımanın halkın fizikselaktivitesini artırmak yoluylaobeziteyle mücadelede etkiliolabileceğini gösteriyor. 8, 9 ))

    Güvenlik bütçesindesağlığa yer yokHükümetin son beş yıldırhazırladığı bütçelerin yapılarıincelendiğinde güvenlikharcamalarına nazaran sağlıkve sosyal güvenlikharcamalarının adını anmak çok da mümkün değil. 10 ))

    İad

    e A

    dre

    si:

    An

    kara

    Tab

    ip O

    dası

    Mit

    hat

    paşa

    Cad

    . No:

    62/

    18

    0642

    0 K

    ızıl

    ay A

    NK

    AR

    A

    P.P.

    44

    Yen

    işeh

    ir A

    nk

    ara

    Bakırköy’deasistanlar kazandı Süresiz grevi göze alarak biraraya gelen Bakırköy Ruh veSinir Hastalıkları EAHasistanlarının eylemi "süre"sizoldu. Asistanların kararlılığıkarşısında hastane yönetimitalepleri kabul etmekdurumunda kaldı. 14 ))

    GüncelSağlık politikalarıGüncel Birinci BasamakGüncel

    Sağlık Bakanlığı, Ağız Diş SağlığıHizmeti Sunulan Özel SağlıkKuruluşları Hakkındaki Yönetmelik’tedeğişiklik yaparak alanı sermayeningirişine açık hale getirmek içingirişimlere başladı. Diş hekimleriyönetmeliğin muayenehanelerinsonunu getireceği konusundaendişeliler. 4 ))

    Ağız ve diş sağlığıda sermayeyeaçılıyor

    Sağlık Uygulama Tebliği’nde (SUT)ameliyatları neredeyse durmanoktasına getiren 1 Ekim’dekideğişikliğin artçıları devam ediyor.Hastaneler bu sefer de ameliyatlar içintel ve kateter bulmakta sorun yaşıyor. 5 ))

    SUT ameliyatlaraneşter vurdu

    Ankara Tabip Odası

    bir kez daha

    haklı çıktı!

    Ankara Tabip Odası’nın 28 Eylül 2013 tarihinde ortaya koyduğu,Türkiye Hudut ve Sahiller Sağlık Genel Müdürlüğü’nün düzenlediği

    ihalelerde ve banka promosyonu paralarının harcanmasındausulsüzlükler olduğu iddialarına resmi belgelerden destek geldi.Sağlık Bakanlığı denetçilerinin Türkiye Hudut ve Sahiller Sağlık

    Genel Müdürlüğü’nde yaptıkları incelemede milyonlarca dolar kamuzararına yol açıldığı dile getirildi. İnceleme sonuçlarına göre 2008-

    2013 yıllarında değişik hastanelere “Cyberknife” adı verilenradyoterapi cihazlarının açık ihaleye gitmeden doğrudan temin

    yöntemiyle ve rayiç bedelin üzerinde satın alınması suretiylemilyonlarca dolar zarara sebep olundu. 3 ))

    Baz istasyonu

    Kök HücreAraştırma Merkezi

    Kök hücre merkezindebaz istasyonu

    hekimlerin gücü, hekimlerle güçlü Kasım-Aralık 2014 Sayı: 64

    Dr. Abdurrahman YurtaslanAnkara Onkoloji Eğitim veAraştırma Hastanesiotoparkına fark edilmemesiiçin saat kulesi görünümündekonulan baz istasyonundansonra Hacettepe ÜniversitesiTıp Fakültesi Kök HücreAraştırma Merkezibahçesindeki totem tabelaya dabaz istasyonu gizlendiği ortayaçıktı.

    Hacettepe Üniversitesi TıpFakültesi Hastanesi’nin anagirişinde yer alan baz istasyonuüniversitenin logosugiydirilerek kamufle edildi.İstasyonun önündekiekranda da hastanenin tanıtımfilmleri yayınlanıyor. İstasyonaynı zamanda öğretimüyesi otoparkı olarak dakullanılan alanda, Kök HücreAraştırma Merkezi’ne sadece40 metre uzakta bulunuyor.Üniversite bahçesinin içindekibaz istasyonunun tamkarşısında, kaldırım üzerindede belediyeye ait başka bir bazistasyonu yer alıyor. 2 ))

    Daha iyiye ancak hep beraber mücadele ederek ulaflabiliriz. Dayan›flmay› büyütebilmek umuduyla bütün meslektafllar›m›z›n yeni y›l›n› kutlar›z!

  • Hekim PostasıSahibi:Ankara Tabip Odası adınaDr. K. Çetin AtasoySorumlu Yazı İşleri Müdürü:Dr. K. Çetin Atasoy

    Yayımlayan:Ankara Tabip Odası Yayının Türü:Yerel, süreliYayının Şekli:Aylık Türkçe Yıl: 2014, Sayı: 6412.000 adet basılmıştır.

    Yayın İdare Merkezi:Ankara Tabip Odası Mithatpaşa Cad. No: 62/18 Kızılay ANKARA www.ato.org.trTel : (312) 418 87 00 Fax : (312) 418 77 94

    Yayın Kurulu: Dr. Selçuk Atalay,Dr. Ebru Basa, Dr. Onur Naci Karahancı,Dr. Gülriz Erişgen, Dr. Burhanettin Kaya, Dr. Serdar Koç, Dr. Mine Önal

    Editör:Sibel Durak

    Haber Merkezi:Kansu Yıldırım,Sibel Durak

    Haber, yorum ve yazılarınızı [email protected] gönderebilirsiniz.Ankara Tabip Odası BasınYayın Komisyonu ürünüdür.Ayda bir yayınlanır.

    ATO üyelerine ücretsiz gönderilir.

    Baskı öncesi hazırlık: GEO Tanıtım ve Reklam HizmetleriTurgut Reis Caddesi 47/6 06570Maltepe /Ankara Tel :(0532) 664 08 98 Faks :(0312) 230 82 76 [email protected]

    Basım yeri ve tarihi: İhlas Gazetecilik AŞ. TurgutÖzal Bulvarı Demirciler Sitesi 1.Cadde No:68Siteler Ankara TEL: 353 29 61 / 20 Aralık 2014

    güncel

    Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Has-tanesi’nin ana girişinde yer alan baz istasyonuüniversitenin logosu giydirilerek kamufle edil-di. İstasyonun önündeki ekranda da hastanenintanıtım filmleri yayınlanıyor. İstasyon aynızamanda öğretim üyesi otoparkı olarak dakullanılan alanda, Kök Hücre Araştırma Mer-kezi’ne sadece 40 metre uzakta bulunuyor.Üniversite bahçesinin içindeki baz istasyo-nunun tam karşısında, kaldırım üzerinde debelediyeye ait başka bir baz istasyonu yeralıyor.

    Sınır değerlerin altındadırÜniversitenin Beytepe ve Sıhhiye yerleş-

    kelerinde bulunan baz istasyonlarının elek-tromanyetik ölçümlerini 5 Haziran’da FPSMühendislik adlı yetkili kuruluş yaptı. Yapıİşleri Teknik Daire A.Ş. Başkan Vekili İnşaatYüksek Mühendisi Olcay Gündemir imzasıylaHacettepelilerle paylaşılan ölçüm raporu için“Ölçümler mobil telekomünikasyon şebekele-rine ait baz istasyonlarının kuruluş yeri, öl-çümleri, işletilmesi, denetlenmesi tüzüğüneuygundur. Ölçüm süresinde tespit edilen de-ğerler söz konusu tüzüğün üçüncü bölümündeyer alan "Dikkate Alınacak Sınır Değerler"inaltındadır” dendi.

    Sibel Durak

    Kök hücre merkezinde baz istasyonuDr. Abdurrahman Yurtaslan Ankara Onkoloji Eğitim ve Araştırma Hastanesi otoparkına fark edilmemesi için saat kulesigörünümünde konulan baz istasyonundan sonra Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Kök Hücre Araştırma Merkezibahçesindeki totem tabelaya da baz istasyonu gizlendiği ortaya çıktı.

    “Baz istasyonlarının hastaneyakınlarına bile kurulmaması gerekir”

    Ölçümlerakşam

    saatlerindeyapıldı

    Ölçümlerin telefon trafiğininyoğun olduğu saatlerde yapıl-ması önerilirken hastanedekiölçümlerin hasta ve çalışan yo-ğunluğunun azaldığı 16.20-17.24 saatleri arasında yapılmışolması değerlerin gerçekte dahayüksek olabileceği şüphesiuyandırdı. Aynı baz istasyonuiçin Gazi Üniversitesi Non-İyo-nizan Radyasyondan KorunmaMerkezi tarafından 17 Hazi-ran’da, 14.30-14.50 saatleriarasında yapılan ölçüm so-nuçlarının daha yüksekçıktığı görüldü.

    Radyasyondan Korunma DerneğiBaşkanı Nükleer Yüksek Mühendis Yu-suf Ergün Togay, baz istasyonlarınınbugüne kadar kanser veya genetik riskoluşturacak kadar zarar verdiğine dairbilimsel değeri olan bir yayın ortayakonamadığını, ancak bu tür radyasyontürlerinin çok yoğun olduğu ortam-larda vücut sıcaklığını 1 derece ar-tırdığına dair bazı bilimsel değeriolan yayınların mevcut olduğunuhatırlattı. Togay sözlerini “Bunlariyonlaştırıcı radyasyon değil yani hüc-renin yapısını bozabilecek güce sahipdeğiller. Bazı çevreler bu radyasyontürünün de kanser veya genetik bo-zukluğa neden olduğunu iddia etselerde bu henüz içi boş bir iddiadan öteyebir değer taşımıyor. Ancak, yine de

    temkinli olmak gerekiyor. Bu risk herzaman vardır. Bugünkü veriler, bu ko-nuda devam eden bilimsel çalışmalarneticesinde yarın değişebilir. Başkayerler varken hastaların bulunduğuyerlerde baz istasyonu kurmak anla-

    şılabilir bir davranış değildir. Hastanezaten hastaların bulunduğu yerdir veonları daha da hasta edebilme riskinesahip baz istasyonlarının değil hasta-nelere, yakınlarına bile kurulmamasıgerekir” diye sürdürdü.

    Baz istasyonu

    Kök HücreAraştırma Merkezi

  • Dr. Çetin Atasoy ATO Yönetim Kurulu Başkanı[email protected]

    Biliyorsunuz, geride bıraktığımızAğustos ve Eylül aylarında An-kara’da ishal patlak vermiş, An-kara Tabip Odası, diğer meslek ve emekörgütleriyle birlikte düzenlediği basın top-lantısıyla ishal salgınına kamuoyunun dik-katini çekmiş, Kızılırmak suyunun şebekesuyuna karıştırıldığını öne sürmüş ve yet-kilileri önlem almaya çağırmıştı. Bundanüç gün sonra Büyükşehir Belediye Başkanı,o zamana dek halktan gizlediği gerçeği,yani Kızılırmak suyunu verdiğini, itiraf et-miş, ama ishal salgınını reddederek bizlerisuçlamıştı. Bir süre sonra Türkiye HalkSağlığı Kurumu’nun ishal salgınını doğru-layan, sulardaki mikrobiyolojik ve kimyasalkirlenmeyi ortaya koyan yazısı basına sız-mış, böylece ATO’nun haklılığı resmi olarakbelgelenmişti.

    Şimdi daha geriye gidelim. 28 Eylül2013 tarihinde Ankara Tabip Odası’nın dü-zenlediği basın toplantısında Türkiye Hudutve Sahiller Sağlık Genel Müdürlüğü’ndenkötü kokular yükseldiği ileri sürülmüş, ku-rumun düzenlediği ihalelerde ve bankapromosyonu paralarının harcanmasındausulsüzlükler olduğu iddialarına yer veril-mişti.

    Geçen hafta içerisinde bu iddialar, budefa başka dayanaklarla birlikte, tekrargündeme geldi. Cumhuriyet gazetesindeyer alan çok sayıda haberde Sağlık Bakanlığıdenetçilerinin Türkiye Hudut ve SahillerSağlık Genel Müdürlüğü’nde yaptıkları in-celemede milyonlarca dolar kamu zararınayol açan çok sayıda usulsüz işlem tespitettiği ortaya kondu.

    Hem bu gazete haberlerinde, hem debize ulaşan resmi belgelerde çok çarpıcıtespitler var. Bunlardan biri 2008-2013yıllarında değişik hastanelere “Cyberknife”cihazının alınmasıyla ilgili.

    10.10.2008 ve 24.10.2008 tarihlerinde,Sağlık Bakanlığı bürokratlarının ağırlıktaolduğu bir grup bir toplantı yapıyor vetoplantı tutanağında, stereotaktik radyo-terapi seçenekleri arasında “CyberknifeG4” cihazının ön plana çıktığı düşüncesindenhareketle, bu cihazın İstanbul ve Ankara’dabirer hastaneye alınmasına karar veriyor.Bu alımları haber alan başka bir firmakendisinin de benzer özellikte bir cihazıteklif edebileceğini yetkililere anlatıyor veaçık ihale yapılmasını öneriyor. Açık ihaleönerisine rağmen Hudut ve Sahiller SağlıkGenel Müdürlüğü cihazları Radontek adındabir firmadan doğrudan temin yöntemiyle,yani açık ihale yapmadan, satın alıyor.Manidar olan birinci konu açık ihaleye ya-naşılmayıp milyonlarca dolarlık cihazlarıntek satış temsilcisinden doğrudan temin

    yoluyla tedarik edilmesi. Bununla yetinil-miyor, aynı firmanın beher cihaz için verdiğiproforma fatura teklifi 4.200.00 dolar iken,her bir cihaz 6.000.000 dolara alınıyor. Üs-telik ön mali kontrol sürecinde işlemin uy-gunsuz bulunmasına rağmen!

    Ve aynı yöntemle aynı cihazdan 2010-2013 yılları arasında 5.150.000-5.500.000dolar arasında değişen bedellerle üç tanedaha alınıyor.

    Denetim sürecinde oluşturulan uzmanheyet, açık ihale yapılmasını talep edenfirmanın önerdiği cihazın, alınan cihazınyapabildiği bütün işlemleri yapabildiğinibelirtiyor. Yani, açık ihale de yapılabilirdi,denilmek isteniyor. Açık ihaleden kaçınıl-ması, cihazların rayiç fiyatın ve proformafatura fiyatının çok üzerinde bir bedellesatın alınması nedeniyle, milyonlarca dolarkamu zararı oluştuğu tespit ediliyor.

    Kuşkusuz, yüksek teknolojiye sahip ci-hazlar, bunlara gereksinim duyulan hasta-nelerde, halkımızın hizmetine sunulacaktır.Ancak, gereksinimler gerçekçi olarak be-lirlenmeli, cihazlar düzgün ve doğru yön-temlerle temin edilmeli, cihazların mali-yet-etkili ve verimli kullanılabileceği ön-ceden tahmin edilebilmeli.

    O halde soruyoruz:

    1) Bu tür cihazlar alınırken gereksinimnasıl belirlenmekte, kurulacakları hasta-nelerin hangileri olacağına, bu hastanelerdecihazların ne sıklıkla kullanılacağına ilişkinaraştırmalar nasıl ve kimler tarafındanyapılmaktadır? Zira, meslektaşlarımızdan,alımların hastanelerin ilgili bölümlerindeçalışanların görüş ve önerilerine başvu-rulmadan, şartnamelerin düzenlenmesindekatkıları alınmadan gerçekleştirildiğini duy-maktayız. Bu durum, söz edilen alımlardaresmi belgelere de yansımıştır.

    2) Cihaz alımlarında rekabetin sağlan-ması, düşük maliyetle ve amaca en uygunalımların yapılabilmesi için açık ihale yön-temi önerilirken, niçin doğrudan teminyöntemine başvurulmaktadır?

    3) Bu özellikli radyoterapi cihazları ku-ruldukları beş hastanede de yeterince etkilive verimli kullanılmakta mıdır? Zira, hembu cihazların bazı hastanelerde çok az sa-yıda hasta tedavisinde kullanıldığı, hemde bir çok hastanenin deposunda hiç kul-lanılmadan çürümeye terk edilmiş pek çokbaşka cihazın olduğu bilgisi gelmektedir.

    Halkın parasının çarçur edilmesine de,iç edilmesine de izin vermeyeceğiz. Nesağlık alanında, ne de her hangi bir başkaalanda!

    ATO ne diyorsa, doğrulanıyor!

    ato’dangüncel

    Ankara TabipOdası bir kez dahahaklı çıktı

    ATO’nun iddialarından bir yılıaşkın bir süre sonra Sağlık Bakan-lığı denetçilerinin Türkiye Hudutve Sahiller Sağlık Genel Müdürlü-ğü’nde yaptıkları incelemede mil-yonlarca dolar kamu zararına yolaçıldığı dile getirildi. İnceleme so-nuçlarına göre 2008-2013 yıllarındadeğişik hastanelere “Cyberknife”adı verilen radyoterapi cihazlarınınaçık ihaleye gitmeden doğrudantemin yöntemiyle ve rayiç bedelinüzerinde satın alınması suretiylemilyonlarca dolar zarara sebepolundu.

    Denetici raporlarının ortaya çık-ması üzerine 17 Aralık’ta AnkaraTabip Odasında Yönetim KuruluBaşkanı Dr. Çetin Atasoy,Yönetim Kurulu Ge-nel Sekreteri Dr.Ebru Basa, Yö-netim Kuruluüyeleri Dr.Asuman Do-ğan ve Dr.Rıza Öz-bek’in katıl-dığı bir basıntoplantısı ger-çekleştirildi.

    Açık ihaleyerine doğrudantemin yöntemi seçildi

    Basın açıklamasında özetle şubilgiler verildi: “Kasım 2008’deTürkiye Hudut ve Sahiller SağlıkGenel Müdürlüğü İstanbul ve An-kara’da birer hastaneye kurulmaküzere iki adet Cyberknife G4 rad-yoterapi cihazını Radontek firma-sından satın aldı. Bu satın almaişlemi başka bir firmanın benzerözellikte başka bir cihazının bu-lunmasına ve “açık ihale” yapılmasımümkün olmasına rağmen Radon-tek firmasından “doğrudan temin”yöntemiyle gerçekleştirildi. Belge-lere göre cihazlar piyasa rayiç fi-yatının çok üzerinde bir fiyatlasatın alındı. Satın alma işlemininön mali kontrolünde verilen işleminuygun olmadığına dair karara uyul-

    madığı anlaşıldı. Bu satın almalariçin “Tıbbi Cihaz Özel İhtisas Ko-misyonu”ndan izin alınmadığı be-lirtildi. 2008 yılından sonra 2010,2011 ve 2013 yıllarında aynı fir-madan, aynı cihaz, aynı yöntemleyani açık ihale yapılmadan doğ-rudan temin yoluyla üç hastaneyedaha alındı. Bu alımları inceleyenuzman bilirkişi heyeti beş cihazınalımında toplam 8.763.905 dolarkamu zararı oluştuğunu tespit etti.”

    “Prosedürlerin göz ardıedilmesi manidar”

    “Kuşkusuz, yüksek teknolojiyesahip cihazlar, bunlara gereksinimduyulan hastanelerde, halkımızınhizmetine sunulacaktır. Ancak, ge-reksinimler gerçekçi olarak belir-

    lenmeli, cihazlar düzgünve doğru yöntem-

    lerle temin edil-meli, cihazla-

    rın maliyet-etkili ve ve-rimli kulla-nılabileceğiö n c e d e ntahmin edi-

    lebi lmeli-dir.” denilen

    açıklamada, ci-hazların rekabete

    ve en uygun fiyatınoluşmasına olanak tanı-

    yacak “açık ihale” yöntemiyle değil“doğrudan temin” yoluyla alınma-sının, gerçekleşen alış fiyatının ra-yiç bedelin çok üzerinde olmasının,bütün bu süreçlerde belli prose-dürlerin göz ardı edilmesinin ma-nidar olduğu ifade edildi.

    “Sürecin takipçisiolacağız”

    Açık ihale yapılmayıp “doğrudantemin” edilen bu cihazların “doğruyoldan” değil “yanlış yoldan” teminedilmiş olduğu belirten açıklamada,Ankara Tabip Odası’nın soruşturmasürecinde, uzman bilirkişi heyetininve Sağlık Bakanlığı denetçilerininraporlarında belirtilen iddialarınadil ve yansız olarak araştırılma-sının takipçisi olunacağı söylendi.

    Ankara Tabip Odası’nın 28 Eylül 2013 tarihindeortaya koyduğu, Türkiye Hudut ve Sahiller SağlıkGenel Müdürlüğü’nün düzenlediği ihalelerde vebanka promosyonu paralarının harcanmasındausulsüzlükler olduğu iddialarına resmi belgelerdendestek geldi.

    Hekim Postası

  • Türk Dişhekimleri Birliği’nin görüşlerialınmadan hazırlanan yönetmelik tasla-ğında mevcut yönetmeliğin amaç maddesiolan 1. maddesindeki “fertlerin ve toplu-mun sağlığını korumak maksadıyla” dü-zenleme yapıldığına dair ifade çıkarıldı.Diş hekimleri tarafından itiraz edilen tas-lağı değerlendiren Ankara DişhekimleriOdası Yönetim Kurulu Başkanı A.R. İlkerCebeci “Yapılan değişikliklerle diş hekimliğialanındaki çalışmalarımız sermayeninkontrolüne açık hale getirilmeye çalışıyor.Toplumun ağız diş sağlığı kriterlerininyükseltilmesi ve diş hekimlerinin bu hiz-meti uygun koşullarda vermesi amacındançok sağlık alanının sektörleşmesi için ya-pılan bir düzenleme bu.” diye konuştu.

    Sermaye yüzde 49 ileortak olabilecek

    Taslak yönetmelikteki en dikkat çekicideğişiklik alana sermayenin girişine yolaçan düzenleme oldu. “A tipi ADSM, mes-leğini serbest icra etmek hak ve yetkisiolan tabip ve diş hekimi/uzman veyabirden fazla tabip ve diş hekimi/uzmanortaklığı veya en az yüzde 51 hissesi tabipve diş hekimi/uzman ortaklığı bulunantüzel kişiler tarafından açılabilir.” şeklin-

    deki düzenleme ile diş hekimi olmayanlarınyüzde 49 hisse ile ADSM işletebilmelerininönü açıldı. Diş hekimleri alanı sermayeningirişine açan düzenlemenin muayeneha-nelerin yok oluşuna yönelik bir hamle ol-duğunu düşünüyorlar. Cebeci “A tipiADSM’lerin oluşması sağlandıktan sonraSGK bu merkezlerden hizmet satın alacakdiye öngörülerimiz var. Diş hekimliği hiz-metlerinin verileceği yerin muayenehaneolduğunu düşünüyoruz ancak hizmet satınalma olursa muayenehanelerin farklı nok-taya geleceğinden, merkezler karşısındaşansı kalmayacağından kaygılıyız.” açık-lamasını yaptı.

    Taslakta uzmanlık vurgusuCebeci Yönetmelikte geçen “dişhekimi”

    ve “uzman dişhekimi” vurgusu karşısında“Birçoğumuzun uzmanlıkları var ama anamesleğimizin diş hekimliği olduğunu sa-vunuyor ve çalışma vurgusunun bu şekildeyapılmasını istiyoruz. Aşırı uzmanlaşmaya da uzmanlaşma eğiliminin diş hekim-lerinin tek başına sağlık hizmeti veremezhale getirilmesiyle sonuçlanabileceğini dü-şünüyoruz. Taslak yönetmelik bunu da-yatıyor.” dedi. Cebeci yönetmeliğin sağlığayatırım yapmak, sağlıktan para kazanmakisteyenlere destek olmak amacıyla oluş-turulduğunu hissettiklerini sözlerine ekledi.

    Ankara’da iki kurultay

    Sağlık Bakanlığı, Ağız Diş Sağlığı Hizmeti Sunulan Özel SağlıkKuruluşları Hakkındaki Yönetmelik’te değişiklik yaparak alanısermayenin girişine açık hale getirmek için girişimlere başladı.Diş hekimleri yönetmeliğin muayenehanelerin sonunugetireceği konusunda endişeliler.

    Hekim Postası

    Meslek örgütü görmezden geliniyorTabelalarla ilgili oda mevzuatına uygun olmazorunluluğunun çıkarıldığı, teknik inceleme ekibiiçinde oda temsilcisinin bulunmadığı, denetimekiplerinden oda temsilcisinin çıkarıldığı, çalışmabelgesi ve açılış için odaya üyelik kaydınınistenmediği, ikinci işlerde çalışabilmek için odamevzuatına atıf yapan hükümler ve SürekliDişhekimliği Sertifikası ile ilgili hükümlerinçıkarıldığı yönetmelikte meslek örgütü görmezdengeliniyor. Cebeci bu düzenlemelerle ilgili olarak“Adeta Türk Dişhekimleri Birliği Kanunu ve TürkDişhekimleri Birliği yokmuş gibi davranılmaktadır.Sanırım bu düzenlemelerde odalarımızın hukuksuzaçılan, her türlü kayırılmaya siyasi yollarla ulaşançeşitli merkezlerle mücadelesine engel olmak vesermayenin sağlık alanında ticari faaliyetlerineayak bağı olmamamız isteniyor” değerlendirmesiniyaptı.

    güncel

    Ağız ve diş sağlığı da sermayeye açılıyor

    Ankara Tabip Odası ve Türk Ta-bipleri Birliği tarafından düzenlenen“Füsun Sayek Eğitim HastaneleriKurultayı” ve “Tıpta Uzmanlık Eği-timi Kurultayına” Türkiye’nin dörtyanından eğitim araştırma hasta-neleri, uzmanlık dernekleri ve üni-versitelerden gelen çok sayıda hekimkatıldı.

    Dr. Füsun Sayek anısına her yıldüzenlenen ve bu yıl yedincisi ya-pılan Eğitim Hastaneleri Kurultayı

    İbni Sina Hastanesi Hasan Ali YücelSalonu’nda 12 Aralık 2014 Cumagünü, gerçekleştirildi. Kurultayda,eğitim araştırma hastanelerinin so-runları asistan, uzman ve eğitici gö-züyle ele alındı. Hekim ve hastalardadeğişen sağlık algısı konulu oturu-mun ardından, eğitim hastanelerindeyaşanan görev yetki karmaşası dahukuki açıdan değerlendirildi. Eğitimaraştırma hastaneleri ve üniversiteişbirliğinin ele alındığı panelin ar-dından uzmanlık derneklerinden ge-

    len temsilcilerin katılımıyla eğitiminniteliği, sorunları ve çözüm yollarınailişkin değerlendirmeler paylaşıldı.

    Ankara Tabip Odası ve Türk Ta-bipleri Birliği Uzmanlık DernekleriEşgüdüm Kurulu tarafından 13 Ara-lık’ta düzenlenen XX. Tıpta Uz-manlık Eğitimi Kurultayında katı-lımcılar, ilaç ve teknoloji, toplumsağlığını geliştirme, sürekli tıp eği-timi, asistan ve genç uzman hekimlerve insan gücü planlama başlıklarıaltında gruplara ayrıldılar. Ayrıca

    bir grup da Avrupa Tıp UzmanlarıBirliği (ATUB) TTB temsilcileri veuzmanlık dernekleri ATUB temsil-cileri olarak toplandı. Çalışma gruptoplantılarının sona ermesinin ar-dından Sağlık Politikaları ve Uz-manlık Eğitimi panelinde şehir has-taneleri, kamu hastane birlikleri vetıpta uzmanlık kurulu konuları elealınıp tartışıldı. Kurultayda ayrıcauzmanlık derneklerinin iyi uygulamaörnekleri ve çalışma gruplarınınbilgi notları paylaşıldı.

    Hekim Postası

    Türk Tabipleri Birliği ve Ankara Tabip Odası, “7. Füsun Sayek Eğitim Hastaneleri Kurultayı” ve “XX. Tıpta Uzmanlık Eğitimi Kurultayı”na ev sahipliği yaptı.

  • Sosyal Güvenlik Kurumu2011 yılında Sağlık Uygu-lama Tebliği’nde (SUT) yap-tığı bir değişiklikle 6 yaşın altındaki“ileri derecede zeka özrü” olan Mu-kopolisakkaridozis hastalarının te-davisine kısıtlama getirdi. Hastalığıntedavisi için zorunlu olan enzimpreparatı 50 IQ zeka bölümü sınırınıgeçemeyen hastalar için artık öden-meyecekti. Somalı bir maden işçi-sinin çocuğu olan Beytullah Hak-yeri’nin tedavisi SGK’nın söz konusukısıtlaması nedeniyle üç yıl boyuncakesintiye uğradı çünkü ilacın birhaftalık kullanım bedeli baba CengizHakyeri’nin bir yıllık maaşına denkgeliyordu.

    2014 yılında Sağlık BakanlığıMPS hastalarına uygulanan zekatesti koşulunu kaldırınca Beytul-lah’ın tedavisine devam edebilmesiiçin yeniden bir rapor düzenlendiancak raporun düzenlenmesindeniki gün sonra aradan geçen üç yıldasağlık durumu giderek kötüleşmişolan Beytullah Hakyeri hastaneyeyatırıldı ve 45 gün yoğun bakımdakaldıktan sonra hayatını kaybetti.

    Mukopolisakkaridoz hastalığı en-der görülen bir kalıtımsal hastalık.Hastalığın en belirgin bulgusu zekageriliği. Üretilemeyen ya da yetersizolan enzimin yerine konması ise buhastalığın tedavisinin değişmez ko-şulu. Enzim preparatının güncelkutu fiyatı ise 2925 Avro. Beytullah,tedavisi SGK tarafından karşılan-makta iken, bu ilaçtan ayda 8 kutukullanmakta imiş.

    Baba Cengiz Hakyeri işin ” fıtratıgereği” ölmemiş hasbelkader sağkalabilmiş madencilerden. Çocuğu-nun ölümünün ardından geriye yok-sulluğun yürek burkan aritmetiğikalmış: “Beytullah’ın bir haftalıkilacı 16 bin lira civarında; bir haf-talık ilacı benim bir yıllık maaşımabedeldi. Ben bir maden işçisiyim. Oilacı nasıl alabilirdim ki? ”

    Son Sağlık Uygulama Tebliğine(SUT) göre “ileri derecede zeka özrü”olduğu belirlenen 2 ila 6 yaş ara-sındaki MPS hastalarının tedavisihalen karşılanmıyor. SGK’nın MPShastalarını yaşına ve zeka bölümünebakarak tasnif etmesinde ve tedaviyebu tasnife göre karar vermesindebir tür iktisadi rasyonalite gördüğüanlaşılıyor.

    Açıklan(a)mayan ve fakat tüylerürpertici bir iktisadi rasyonalite…

    Basri Vardar hayatını kaybetme-den önce basında “elektrik borçlarını

    ödemediği için tutuklanan kanserhastası” olarak yer bulmuş bir yurt-taşımız. Basri Vardar sağlığını kay-bettiği için çalışamamış, çalışamadığıiçin elektrik borcunu ödeyememişve bu nedenle 11 ay tutuklu kalmış.

    Adli Tıp Kurumu raporuyla iliknakli yapılmak üzere serbest bıra-kılmasının ardından naklin erte-lenmesi üzerine yeniden cezaevinegirmesi söz konusu olunca BEDAŞçalışanları ve İstanbul BüyükşehirBelediyesinin yardımıyla borcuödenmiş ancak hemen ardındaneşiyle birlikte bu kez de su borcunuödemediği gerekçesiyle yargılanmış.31. Asliye Ceza Mahkemesi çiftinıztırar yani “kusuru ortadan kaldıranzorunluluk” nedeniyle suç işlediğinikısacası başka seçeneği kalmadığıiçin bu yola başvurduğunu kayde-derek beraatine karar vermiş. Ha-kimin dava karar gerekçesinde sanıkBasri Vardar’ın kanser gibi süreklive masraflı bir hastalığı nedeniyleödeme güçlüğüne düştüğü ve has-talığın devamı süresince su kulla-nımının zorunluluğu karşısında baş-ka çaresinin kalmadığı belirtiliyor.

    Basri Vardar malulen emekli ol-muş fakat yeni Türkiye’nin bir iro-nisi olarak iyileşmiş olabileceği ge-rekçesiyle maaşı kesilmişti. Kararaitiraz eden Vardar itirazının sonu-cunu öğrenemeden hayatını kay-betti.

    Multipl myelom nedeniyle ha-yatını kaybeden Vardar’ın maluli-yetine “çalışma gücünün en az yüzde60’ını kaybetmemiş olduğu gerek-çesiyle “itiraz edilmiş olduğu iseölümünden bir ay sonra evine yol-lanan yazıdan anlaşıldı. Sosyal Gü-venlik Kurumu kanserden ölen Var-dar’ın çalışamayacağına ikna olma-mıştı. Asliye Ceza Mahkemesi ha-kiminin hakkaniyetli kararına rağ-men aynı insanlık dışı iktisadi ras-yonalite ile bu örnekte de karşıla-şıyoruz.

    Söz konusu iktisadi rasyonaliteyegöre doğumsal ya da edinsel ne-denlerle toplumsal üretime katkıdabulunamayan bireylerin sağlıklıolma ve yaşamda kalma hakkı kı-sıtlanabilir ya da bir başka deyişlegözden çıkarılabilir çünkü kapita-lizm gölgesini satamadığı ağacı keser.

    Çünkü fıtratı böyle. Fıtratındavar.

    Dr. Ebru Basa ATO Genel Sekreteri [email protected]

    Memleketimdeninsan manzaraları

    güncel

    Sosyal Güvenlik Kurumu’nun sigor-talılar için hastanelere ödediği tıbbi mal-zeme tutarlarında 1 Ekim 2014 SUT’undayapılan değişiklikle 200’den fazla tıbbimalzemenin alım fiyatını yüzde 80’e va-ran oranda düşürmesi girişimsel radyoloji,ortopedi, kardiyoloji, beyin cerrahi alan-larında yapılan kimi ameliyatları durmanoktasına getirdi. SGK’nın fiyat indirmepolitikası sonrasında firmalar hastaneleremalzeme temin etmeyi bıraktılar. Konuylailgili olarak bir öğretim üyesi “Firmalarbu fiyatlara bu malzemeleri veremeyizdiyerek mallarını çekerek hastaneleriadeta boş bıraktılar.” açıklamasını yap-tı.

    Kapalı ameliyatlarneredeyse durdu

    Bu dönemde acil olan hastalar açıkameliyata alınarak tedavi edilirken, acilolmayan hastaların ameliyat süreleri er-telenerek çözüm üretilmeye çalışıldı. Öğ-retim üyesi, hastaları mağdur eden de-ğişiklik sonrasında yaşadıkları hakkında“Yaptığımız ameliyatların bir kısmınınbaşka tedavi yöntemleri varsa hastala-rımızı bu tedavi yöntemlerine yönlen-dirmek zorunda kaldık. Kimi hastalarımızkabul etti. Kimisi etmedi, beklemeyitercih etti. Bu ameliyatların her ikisi deriskli işlemler ama birinde her şey yo-lunda giderse hastanın ertesi gün haya-tına devam etme şansı var çünkü yarayeri yok, enfeksiyon riski yok, yoğunbakım süreleri çok az, devletin bu an-lamda kazanımları fazla. Kar-zarar ba-zında baktığımızda evet bu tedaviler pa-halı ama hedeflenen bu değildir diye dü-şünüyorum.” dedi.

    Tel ve kateter teminindehala sıkıntı yaşanıyor

    Ameliyatların durma noktasına gel-mesinden sonra SGK 13 Ekim’de SUT’tayeni düzenlemeye giderek “kalp-damarcerrahisi” listesindeki 36, “girişimsel rad-yoloji” listesindeki 39 ve “kardiyoloji”

    listesindeki 27 adet tıbbi malzeme içinödeyeceği miktarı artırdı. Fiyatlandırıl-mada düzenleme yapılmasıyla, firmalarmalzeme teminine yeniden başladılar.Ancak diğer tıbbi malzemelere kıyasladaha ucuz sayılan tel ve kateterlerin te-mininde hala sıkıntı yaşanıyor. Öğretimüyesi “Tel ve kateter gibi nispeten dahaucuz ama olmadıklarında diğer malze-meleri kullanamadığımız malzemelerdehala sıkıntımız var. Dünya standartla-rında cihazlarımız, donanımlı hekimle-rimiz varken bu gücümüzü kullanamıyorolmamız büyük kayıp.” değerlendirmesiniyaptı.

    Üniversiteler zarardaTıp eğitimi ve sağlık hizmetinin sür-

    dürülmesinin vazgeçilmez parçası olanüniversite hastaneleri SGK’nın fiyat po-litikaları nedeniyle zararda. Hastanelerameliyatlar için gerekli kimi malzemeleriişlem bedeli ve döner sermaye payların-dan kesilmek suretiyle temin yoluna gi-diyorlar ancak bu durum da zaten zordaolan üniversite hastanelerinin bütçesinizorluyor. Üniversite ve eğitim-araştırmahastanelerinde amaçlarının tedavininyanında bilim üretmek olduğunu belirtenöğretim üyesi “Bazı özellikli işlemlerinüniversite hastanelerinde veya bazı eği-tim-araştırma hastanelerinde durdurul-ması hem yönetim, hem devlet, hem bizhekimler tarafından hiçbir şekilde is-tenmeyen bir şeydir. Üniversite ve eği-tim-araştırma hastanelerinde tüm ça-bamız hastanın en kısa sürede taburcuolup hayatına sağlıklı bir şekilde dön-mesini sağlayacak yöntemleri bulup oyöntemleri uygulamak, çağı yakalamaksaüst düzey eğitim gerektiren, her yerdeyapılamayan bu işleri bir miktar zararederek de olsa yapmaya devam ediyoruz.Ancak bu sorunun devam etmesi halindehastaneler bu işlemleri durdurmak zo-runda kalabilir. Hasta tedavisinin yanındaamacımız bilim üretmek, çağı yakalamak,dünyada uygulanan tedavileri halkımızasunmaksa bu noktada tıkanıyoruz, bumalzemelere ihtiyacımız var.” diye ko-nuştu.

    SUT ameliyatlaraneşter vurduSağlık Uygulama Tebliği’nde (SUT) ameliyatları neredeysedurma noktasına getiren 1 Ekim’deki değişikliğin artçılarıdevam ediyor. Hastaneler bu sefer de ameliyatlar için tel vekateter bulmakta sorun yaşıyor.

    Hekim Postası

  • güncel

    Bir yanda sağlık sistemininçöktüğü ülkelerden gelen yoğunmülteci girişi, diğer yanda Ebo-la, MERS CoV salgınları enfek-siyon alanında çalışan sağlıkçalışanlarının sağlığını korumakiçin gerekli önlemlerin alınıpalınmadığı sorusunu akıllaragetirirken Türkiye EnfeksiyonHastalıkları ve Klinik Mikro-biyoloji Uzmanlık Derneği Yö-netim Kurulu Üyesi Doç. Dr.Ediz Tütüncü hastaneden edi-nilmiş ya da hastalardan bula-şan hastalıkların sadece enfek-siyon hastalıkları branşının de-ğil tüm sağlık çalışanlarınınsorunu olduğunu aktardı. Tü-tüncü “Bu tür enfeksiyonlardakimse istisna değil. Bu nedenletüm sağlık çalışanlarının sağ-lığını korumak için bütüncül

    bir plana sahip olmamız gere-kiyor.” diye konuştu.

    Hastaların erken tanımlan-masından, idari faaliyetlere,havalandırma, dezenfeksiyonişlemlerini içine alan politika-lardan, mühendislik önlemlerive kişisel koruyucu malzemekullanımına varıncaya genişkapsamlı bir uygulama deme-tinden söz edilmesi gerektiğinianlatan Tütüncü enfeksiyonriskine karşı sağlık çalışanla-rının eğitilmesi ve aşılanması-nın önemli olduğunu aktardı.

    Sağlık çalışanlarınınaşılanması önemli

    Riskli hastaların kümelendiğienfeksiyon hastalıkları alanındaçalışmak sağlık çalışanları açı-sından riski artırıcı bir rol oy-nuyor. Enfeksiyon alanında ça-lışanlar kişisel koruyucu ön-lemleri alma konusunda diğerbranşlara oranla daha yüksekfarkındalığa sahip olsalar da,performans sisteminin yarattığıyoğun iş yükü bu önlemlerinatlanmasına sebep olabiliyor.Çalışanların sağlıklarını koru-maya yönelik eğitimler de işyükü nedeniyle önemsenme-yebiliyor. Tütüncü “Performanssistemi nedeniyle iş yükü bugünhastanelerde kabul edilebilirdüzeyin çok üstünde. Bir hekim

    olarak hastane idaresine ‘çokhasta bakılıyor, bunu azaltın’deme şansımız olmadığı süreceçalışanın korunmasına odak-lanmalıyız” diye konuştu.

    Tütüncü polikliniklerin işyükü içinde sağlık çalışanları-nın enfeksiyonların çoğundanaşı ile korunabileceğine dikkatçekerek aşılamayla ilgili prati-ğin tek elden yürütülmesi vehastanelerde sağlık veri tabanıoluşturularak bunların izlene-bilir hale getirilmesi gerektiğinisöyledi.

    Hava yoluizolasyonunusağlayacak odasayısı sınırlı

    Hastanelerin herhangi birsalgın hastalık karşısında nekadar hazır olduklarını söyle-menin zor olduğunu belirtenTütüncü “MERS gibi ya da geç-miş yıllarda SARS ve kuş gri-binde olduğu gibi bu tür has-talıkların izlenmesinde gereklialt yapının olduğunu söylemekmümkün değil. Hastanelerimi-zin pek çoğunda hava yolu izo-lasyonunu sağlayacak oda sayısıson derece sınırlı ya da yok.Bu işin alt yapı kısmını hallet-mek biraz daha zor” diye ko-nuştu.

    Hekim Postası

    Türkiye Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanlık Derneği Yönetim KuruluÜyesi Doç. Dr. Ediz Tütüncü hastaneden edinilmiş ya da hastalardan bulaşan hastalıklarınsadece enfeksiyon hastalıkları branşının değil tüm sağlık çalışanlarının sorunu olduğunuaktardı. Tütüncü “Bu tür enfeksiyonlarda kimse istisna değil. Bu nedenle tüm sağlıkçalışanlarının sağlığını korumak için bütüncül bir plana sahip olmamız gerekiyor.” diyekonuştu.

    Hastanelerin fizikiyapılarındakieksiklere karşınkişisel koruyucumalzemelerinkullanılması, idariönlemler vehastaların erkentanımlanmasıkonularında ciddibir yol alındığınıbelirten Tütüncüsözlerini“Enfeksiyon kontroluygulamalarınınsağlık hizmetlerindekendine yeredindiğinidüşünüyorum.Hastanelerimizenfeksiyon kontrolkomitesiuygulamaları vekalite uygulamaları

    çerçevesinde birstandarda ulaştı. Ostandart her yerdebenzer biçimdesağlanıyor mudur,şüphem var, ama enazından ne yapılmasıgerektiği biliniyordiye düşünüyorum.Kişisel koruyucumalzeme teminikonusunda geçmişibilen birisi olarak onsene önce sahipolmayıdüşünemeyeceğizimkan ve sistemesahibiz. Öyle ya daböyle kurumsal biryapı oluşturduenfeksiyon kontrolkomitesiuygulaması.”diye sürdürdü.

    Enfeksiyonlarda kimse istisna değil

    Enfeksiyon kontrolkomitesi standartoluşturdu

    Hepatit, HIV, KırımKongo Kanamalı Ateşi,grip gibi temas, hava,kan yoluyla bulaşmasımümkün pek çokhastalığın tedavisi içinyoğun emekle çalışanenfeksiyon hastalıklarıuzmanları sadece kendidalları için değil tümsağlık çalışanlarınınsağlığını korumak adınabütüncül bir planasahip olunmasıgerektiğini söylüyorlar.

  • Hiç bir şey değişmedi.Bir yıl daha geçti amaşiddet, baskı, işkenceve kötü muamele, aşağılama,ötekileştirme, iş cinayetleri, kat-liamlar, haksız tutuklamalar,yaşam hakkını, örgütlenme hak-kını ihlal etme, düşünce ve ifadeözgürlüğünü engelleme, toplantıve gösteri hakkını yoğun birşiddet kullanarak engelleme,cinsiyet ve cinsel yönelim ay-rımcılığı, hepsi, her biri artarakdevam etti. Polis şiddeti arttı,pervasızlaştı. 2014 ülkemizdeağır insan hakları ihlallerininyaşandığı yeni bir yıl oldu. Su-riye’de yaşanan iç savaş, mültecigöçü, Kobanê Direnişine destekverenlere uygulanan şiddet, soy-kırımlar, IŞİD katliamları insanhakları ihlallerinin en katmer-lilerini taşıyan örnekler oldu.

    10 Aralık İnsan Hakları Günübasın açıklamasına göre Türkiyeİnsan Hakları Vakfı'na 2014 yı-lında 257’si aynı yıl içinde olmaküzere işkence ve kötü muamelegördüğünü belirten 726 kişi baş-vurdu. İnsan Hakları Derneği’negüvenlik güçleri ve köy koru-cularından işkence gördüğünübelirterek başvuranların sayısıise 64’ü çocuk 1018 kişiydi.

    Beş kişi gözaltında yaşamınıyitirdi. Kolluk güçlerinin yargısızinfazı, dur ihtarına uyulmadığıgerekçesi-rastgele ateş açmasısonucu yaşamını yitirenlerinsayısı 39’du. Toplantı ve göste-rilere müdahale sonucu 21 kişi,köy korucularının müdahalesiile 5 kişi, faili meçhul cinayet-lerde 50 kişi yaşamını yitirdi.Cezaevlerinde çeşitli nedenlerleyaşamını yitiren kişi sayısı enaz 40 oldu. Ayrıca zorunlu as-kerlik hizmetini yaparken 35kişi şüpheli biçimde yaşamınıyitirdi.

    Erkek şiddeti sonucu 294 ka-dın yaşamını yitirdi, 458 kadınyaralandı. 142 kadın taciz-te-cavüze uğradı. Nefret cinayet-leri, ırkçı saldırılar, linçler so-nucu yaşamını yitirenlerin sayısı11 oldu.

    Soma’da, Ermenek’te, Zon-guldak’ta, holding inşaatlarında,yollarda, fabrikalarda, tarlalardagerçekleşen iş cinayetleri sonucu1723 işçi yaşamını yitirdi.

    Kolluk güçlerinin gösterilereyönelik müdahaleleri sonucu 21

    kişi yaşamını yitirdi, 502 kişiyaralandı. 4201 kişi gözaltınaalındı, 881 kişi tutuklandı. İHDverilerine göre 410’u çocuk,8405 kişi gözaltına alındı, 68’siçocuk 803 kişi tutuklandı.

    2014 yılında 82 etkinlik ya-saklandı. OHAL’den sonra ilkkez sokağa çıkma yasağı Kobanêhalkıyla dayanışma eylemlerinedeniyle uygulandı.

    Gezi Parkı Eylemlerine katı-lan 6146 kişi hakkında davaaçıldı. 840’ı beraat etti, 16 kişiceza aldı.

    AKP iktidara geldiğinde 59bin 429 olan cezaevlerindekitutuklu-hükümlü sayısı Kasım2014 itibariyle 154 bin 197 oldu.Cezaevlerinde halen tedavi vetahliye edilmeyi bekleyen 230’uağır 581 hasta mahpus var.

    Uygulanmakta olan tecrit-tretmana dayalı ceza infaz sis-temi, tutuklu ve hükümlülerinfiziksel, sosyal ve ruhsal bü-tünlüğünü tehdit etmeye devamediyor. Bir-üç kişilik oda siste-minde tutukluların ve hüküm-lülerin birbirleriyle sosyal ilişkikurması engelleniyor, bu uygu-lamalar tutuklu-hükümlülerinruh sağlığı üzerinde ağır örse-lenmelere yol açıyor. Adalet Ba-kanlığı‘nın tutuklu-hükümlüle-rin sosyalleşmesini öngören ge-nelgesi ısrarla uygulanmıyor.Halen cezaevleri bağımsız, de-mokratik ve mesleki kurumtemsilcilerinden oluşan kurul-larca sivil denetime açılmıyor.Türkiye İnsan Hakları kuru-munun yaptığı ziyaretlerde ya-pılan gözlemler, öneriler tavsiyeniteliğinde ve Adalet Bakanlı-ğınca uygulanmıyor.

    Hiç bir şey değişmedi. İyi-likten yana hiçbir şey. Değişenşiddetin ve yıkımın boyutlarıoldu. Acının ve kederin gücü.

    Ama değiştirmemiz gerekenbir şey var, birçok şey. İnsanolarak, aydın olarak, yurttaşolarak, yurtsever olarak, sağlıkçıolarak, hekim olarak. Önce ken-dimizden başlanacak.

    Yapılacak çok şey var. Tümbu karanlığa, baskıya, saldırı-lara, acımasızlığa, insansızlığa,eşitsizliğe, adaletsizliğe karşısavaşarak, direnerek, göğüs ge-rerek. Değiştirmemiz gerekençok şey var. Önce kötülüktenbaşlanacak…

    Dr. Burhanettin KayaATO İnsan Hakları Komisyonu ü[email protected]

    10 Aralık 2014…Hiçbir şey değişmedi…

    Ama değiştirmemizgereken çok şey var…

    birinci basamak

    Aile hekimleri hem kendileri hem toplumsağlığı için sağlık hizmetine ilişkin yapılandeğişiklikleri ve bu çerçevede aile hekimlerinegetirilmek istenen nöbet uygulamalarını pro-testo etmek için Türk Tabipleri Birliği’ninçağrısıyla ilk olarak 29 Kasım’da bir arayageldiler.

    Hekimlere polis engeliSağlık Bakanlığı önüne yürüyerek basın

    açıklaması yapmayı planlayan kitle polis en-geliyle karşılaştı. TTB Merkez Konsey BaşkanıDr. Bayazıt İlhan demokratik ülkelerde endoğal hak olan toplantı ve gösteri yürüyüşühakkının engellenmesinin rejimin niteliğiniaçıklıkla ortaya koyduğunu ifade etti. Polisengelini aşarak Sağlık Bakanlığı önünde biraraya gelen sağlık, emek ve meslek örgütleriburada yaptıkları basın açıklamasında Ba-kanlık tarafından dayatılan, koruyucu sağlıkhizmetinden uzak, uzun süreli esnek çalışmakoşullarını reddettiklerini ve bu şekilde iyihekimlik yapılamayacağını ve nitelikli sağlıkhizmeti verilemeyeceğini vurguladılar.

    Aile hekimleri g(ö)revde Aile hekimleri 12 Aralık’ta Türkiye'nin

    her yerinde yüzde 100’e yakın katılımlag(ö)rev eylemi yaptılar. Eylemin Ankara aya-

    ğında yapılan basın açıklamasında konuşanTTB Merkez Konsey Başkanı Dr. Bayazıtİlhan, aile hekimlerine tek taraflı bir sözleş-meyle dayatılan nöbet genelgesinin demok-ratik çalışma rejimine aykırı olduğunu söyledi.İlhan, emek sömürüsünden vazgeçilene kadarda mücadeleye devam edeceklerini sözlerineekledi.

    Nöbet ve esnek çalışmadayatmasından vazgeçilsin

    Ankara Tabip Odası Genel Sekreteri sıfatıile değil g(ö)revi başında bir aile hekimiolarak basın açıklamasını okuyacağını belirtenDr. Ebru Basa da halkı tüketim nesnesinedönüştüren, ülke çapında sağlık hizmetlerinebaşvuru sayısını yılda ortalama 10’lara çı-karan, acilleri tıka basa dolduran, niteliğigözetilmeyen sağlık hizmeti anlayışının çök-tüğünü söyledi. Basa oluşan tahribatınASM’leri gece gündüz açık tutarak giderile-meyeceğinin ve böylelikle birinci basamağaverilecek zararın daha büyük olacağınınaltını çizdi.

    TTB Merkez Konseyi üyesi Dr. Filiz Ünalİncekara da, Sağlık Bakanlığı'nın aile hekim-lerine nöbet ve esnek çalışma dayatmasındanvazgeçmesini istedi. Aile hekimleri 13 Ara-lık’ta da Sağlık Bakanlığı önünde hem kendihakları hem de toplumun sağlık hakkı içinmücadelelerini sürdüreceklerini yinelediler.

    Aile hekimleri giderek olumsuzlaşan çalışma koşullarını, getirilmekistenen yeni çalışma ve nöbet düzenini düzenledikleri eylemlerleprotesto ettiler.

    Hekim Postası

    Nöbet ve esnekçalışmadayatmasındanvazgeçilsin

  • güncel

    "Egzersiz ilaçtır"Hareketsizliğin toplum sağlı-

    ğını ciddi boyutlarda etkilemesiylebirlikte spor hekimliği de sadecefiziksel aktivite ile ortaya çıkansağlık sorunlarıyla değil hareket-sizliğin sebep olduğu sorunlarlada ilgilenmeye başladı. TürkiyeSpor Hekimleri Derneği BaşkanıProf. Dr. Bülent Ülkar “ Hareket-

    sizliğin getirdiği sağlık sorunla-rının toplum sağlığını olumsuzetkilemesi nedeniyle, hareketinolumlu etkilerini vurgulamaya,duyurmaya ve yaymaya çalış-maktayız. Hatta, egzersizi reçeteetmek ve insanları fiziksel akti-viteye yönlendirmek tıbbi bir zo-runluluk haline geldi. "Egzersizilaçtır" sözü de aslında bu gerek-lilikten ortaya çıktı.” diye konuş-tu.

    On bin adım içinözel araçlarıbırakmamızgerekiyor

    Reçete edilen egzersizlerin uy-gulanmasında sıkıntılar yaşan-dığını aktaran Dr. Ülkar “Takiplerbu reçetelere uyumun istenilendüzeyde olmadığını gösteriyor.Çünkü insanlar ya ‘zaman bula-mıyoruz’ ya da ‘salonlara gitmekiçin para bulamıyoruz’ diyorlar.Dolayısı ile, insanoğlunun doğa-sında olan hareketi, eskiden ol-duğu gibi yaşamın bir parçasıhaline getirebilmenin en etkili vekalıcı yöntem olacağını düşünü-yoruz. Hem kentsel yaşamın ko-şulları, hem de bireysel motorlutaşıtların yaygınlaşması nedeniyleinsanların gereken sürelerin vemesafelerin çok altında hareketettiklerini görüyoruz. Ne yazıkki, günde bin adım bile atmayan

    insanların sayısı gittikçe artıyor.Oysa, tüm dünyada kabul gören,sağlıklı kalmak için günde en azon bin adım atma gerekliliğiniyerine getirmek için öncelikleözel araçlarımızı terk etmek zo-rundayız.” açıklamasını yaptı.

    Toplu taşımafizikselaktiviteninartmasınayardımcı olur

    Toplu taşımanın fiziksel akti-vitenin artmasına yardımcı ola-bileceğini vurgulayan Dr. Ülkar,“Toplu taşıma araçlarını kullan-mak, hatta daha da iyisi, birkaçdurak sonra binmek ve birkaçdurak önce inmek, bu sürelerdede tempolu yürüyüş yapmak,Dünya Sağlık Örgütü’nün ve bizspor hekimlerinin de önerdiği,günde en az 30 dakikalık fizikselaktiviteyi yaşamın içine yerleş-tirmeyi olanaklı kılabilir" dedi .

    Mevcut toplu taşıma sistemi-nin yetersizliğine de değinen Dr.Ülkar, “Bu haliyle insanlara toplutaşımayı kullanmak ne yazık kicazip gelmiyor. Öncelikle, çağdaşve insancıl ölçütlerde yapılantoplu taşımanın sağlanması ge-rekir ki, bizler de gönül rahatlığıile hastalarımıza önerebilelim”diye konuştu.

    Şehircilik ve halk sağlığıarasında, üzerinde yeterincedurulmasa da, açık bir ilişkivar. Araştırmalar toplutaşımanın halkın fizikselaktivitesini artırmak yoluylaobeziteyle mücadelede etkiliolabileceğini gösteriyor.

    Obeziteyi ve yol açtığıhastalıkları azaltmakiçin toplu ulaşımözendirilmeli

    Ellen Flint, Steven Cummins ve Aman-da Sacker tarafından kaleme alınanve British Medical Journal’ın Ağustos2014 sayısından yayınlanan “Aktif ula-şım, vücut yağı ve vücut kitle indeksi:İngiltere’de toplum tabanlı, kesitselçalışma” adlı araştırma işe yürüyerek,bisikletle veya toplu ulaşım kullanarakgidenlerin özel araç kullananlaraoranla daha düşük vücut kitle indek-sine ve daha düşük vücut yağ oranınasahip olduklarını gösterdi.İşe yürüyerek/bisikletle ya da topluulaşımı kullanarak gidip gelen erkek-lerin vücut kitle indeksi özel araçlarıylagidenlere göre sırasıyla yüzde 1.01ve yüzde 1.05 daha düşük bulundu.Aynı şekilde işe yürüyerek/bisikletleya da toplu ulaşımla gidip gelen ka-dınların vücut kitle indeksi özel araçkullananlara göre sırasıyla yüzde 0.86ve yüzde 0.94 daha düşük çıktı. Vücutkitle indeksindeki bu azalma ortalamabir erkek için 3 kg, ortalama bir kadıniçin de 2.5 kg zayıflama anlamına ge-liyor. Bu seviyelerdeki bir kilo azal-masının obezite kontrolü için önerilençoğu diyet veya fiziksel egzersiz temelliyaklaşımdan daha etkili olduğu söy-leniyor. Aynı olumlu etki vücut yağ oranındada görüldü. Araştırma işe özel araçlagiden erkeklere oranla yürüyerek veyabisikletle giden erkeklerin vücut yağoranlarının yüzde 1.35, toplu taşımaile gidenlerin de yüzde 1.48 dahadüşük olduğunu ortaya koydu. Yürü-yerek veya bisikletle giden kadınlarınvücut yağ oranlarındaki azalma yüzde1.39, toplu taşıma ile gidenlerin vücutyağ oranlarındaki azalma da yüzde1.97 olarak tespit edildi. Araştırmacılar, şehir içi ulaşımda özelaraç kullanımındanziyade toplu taşı-manın özendirilme-sinin toplum sağlığıüzerinde önemli ya-rarları olabileceği,böyle bir stratejininobezite ile mücade-lede de önemli biryapısal müdahaleanlamına geleceğiyorumunu yaptılar.

    Şehir ve Sağlık: Ulaşım bi

    Türkiye Spor Hekimleri DerneğiBaşkanı Prof. Dr. Bülent Ülkar

  • güncel

    “Kent sağlıkaçısından gitgidekötü bir noktayageliyor”

    Ankara’da yaşanan kentsel yayıl-manın ulaşım ve altyapı sorunlarınıberaberinde getirdiğine işaret edenAnkara Şehir Plancıları Odası YönetimKurulu Başkanı Emre Sevim “Son20 yıldır aynı belediye başkanına sa-hibiz. Şehrin nüfusu 5 milyonlara,kentsel alan 2 katına çıkarken toplutaşıma sürekli arka plana itildi, ya-tırım yapılmadı. Bu süreçte ne metroağımız gelişti, ne otobüs sayımızarttı” dedi.

    Bileşeni oldukları Ankara UlaşımDayanışması ile ulaşım sorununa çö-züm aradıklarını anlatan Sevim, “An-kara’nın en büyük problemi ulaşımve Ankaralı bunun farkında. Bu özelaracıyla gidenin de, dolmuşla gideninde, beş aktarma yapanın da sorunu.Ankaralıların bu soruna bir araya

    gelip çözüm üretmesini hayal ediyo-ruz.” açıklamasını yaptı.

    İşe gidiş saatlerindenefes almakzorlaşıyor

    Ankara’da ulaşım yüzde 35 özelaraç, yüzde 33 dolmuş, yüzde 15 be-lediye otobüsü, yüzde 2 metro, yüzde1.5 Ankaray ile sağlanıyor. Özel araçkullanımındaki artışın hava kirliliğiniarttırdığına işaret eden Sevim “Bele-diye aksini iddia etse de Ankara yeşilalan açısından fakir bir kentken birtaraftan yeşilin içinden yeni yollaraçılıyor. Eskişehir, İstanbul, Konyayollarında işe gidiş saatlerinde nefesalmanın zorlaştığı bir kentte yaşıyo-ruz. Kent sağlık açısından da gitgidekötü bir noktaya geliyor” diye ko-nuştu.

    Kimse otobüsebineyim demez

    “Ankara’da toplu ulaşım ağını öylebir örüyorsunuz ki özel aracıyla git-mek insanlara daha mantıklı geliyor”diyen Sevim sözlerini “Özel aracınlakırmızı ışığa takılmadan, saatte 90km hızla on dakikada Batıkent’tenKızılay’a ulaşırsın, Kızılay’da yol ke-narlarını otoparka çevirdim aracınamutlaka park yeri bulursun şeklindebir propaganda var. Böyle bir du-rumda kimse otobüse bineyim, met-roya aktarma yapayım, Kızılay’a ge-leyim demez.” diye sürdürdü.

    “Modern kölelikdüzeni dayatılıyor”

    Başkent olmasına rağmen Anka-ra’da ulaşımın akşam 23.00’ten sonradurması da toplu taşımanın daha aztercih edilmesinin nedenleri arasındayer alıyor. Sevim konuyla ilgili olarak“Ankara’da toplu taşıma çok erkenbitiyor. Konsere gidiyorsunuz, saat10.30 olunca herkes salondan çıkıyor,neden, çünkü ulaşım yok. Hızlı tren-den iniyorsunuz, evinize gidebilece-ğiniz otobüs bulamıyorsunuz. Ope-ranın saatleri belli, o saatten sonraulaşım yok. Bu da insanların sosyalyaşama uyumunu engelleyen bir şey.Belediyenin böyle durumlara müdahilolması gerekirken modern kölelikdüzeni dayatılıyor. İşten çık, eve gitdiyorlar.” dedi.

    2 lira 40 kuruşahiçbir yereulaşamazsınız

    Ankara 2 lira 40 kuruşla topluulaşımının en pahalı olduğu şehir-lerden biri. Sevim, fiyatlandırmanıninsanları toplu taşımadan uzaklaştı-ran politikalardan biri olduğunu ak-tararak “Ankara’da bir defa bu ra-kamla hiçbir yere ulaşamazsınız. 2lira 40 kuruşu veriyorum, toplu ula-şım konforlu değil. Fiyatlandırma,zaman, konfor, hız olsun Ankara’daözel aracınızı alın özel araçla gidindiyen bir sistemle karşı karşıyayız.”diye konuştu.

    Çağın hastalığı halinegelen obezite ve bununlailişkili kronik hastalıklarTürkiye’de de artanoranlarda yayılıyor. 32.Türkiye Endokrinoloji veMetabolizma HastalıklarıKongresi’nde sonuçlarıaçıklanan “TürkiyeDiyabet, Hipertansiyon,Obezite ve EndokrinolojikHastalıklar PrevalansÇalışması”na (TURDEP-II) göre Türkiye’deobezite kadınlarda yüzde34, erkeklerde yüzde 107oranında arttı. İlki 1997-1998 yıllarındayapılan TURDEP-Iaraştırmasında erişkinnüfusta yüzde 22 olaraksaptanan şişmanlıkoranının 2010 yılındayapılan TURDEP-IIaraştırmasında yüzde36'ya çıktığı görüldü.12yılda obezite oranındayüzde 44’lük bir artışgerçekleştiğini ortayaçıkaran çalışmaya görediyabet sıklığı da yüzde90 artarak yüzde 7.7’denyüzde 13.7’ye ulaştı.

    çimlerinin sağlığa etkisi

    Ankara Şehir Plancıları OdasıYönetim Kurulu Başkanı Emre Sevim

  • 2015 yılı için hazırlananbütçe bir önceki yıla göre yüz-de 5.5 artarak 473 milyar liraolarak gerçekleşti. Kurumlarınbütçesi bir önceki yıla göreortalama yüzde 8.3 oranındaartırıldı. Burada dikkat çeken,artış gösteren kurumların ya-pısı ve hizmet alanlarıdır.

    Cumhurbaşkanlığı en çokartış gösteren kurum oldu. İn-şaatına 1 milyar lira, deko-rasyonuna 4 milyar lira har-canan Ak-Saray’ın yüksek ma-liyetli yapımı tartışmaları de-vam ederken Cumhurbaşkan-lığı bütçesinin geçen yıla na-zaran yüzde 97 oranında ar-tırıldığı, 201 milyon liradan397 milyon liraya; personelödeneklerinin ise bir yılda 47milyon liradan 80 milyon li-raya çıkartıldığı dikkat çekti.

    Son yıllarda Ortadoğu’dayaşanan kaotik atmosfer ne-deniyle Suriye’den ve Irak’taIŞİD’den kaçarak ülkemizdezor koşullarda yaşamaya ça-lışanların sayısı Birleşmiş Mil-letler Mülteciler Yüksek Ko-miserliği’nin Eylül ayı verile-rine göre 1 milyon 600 biniaştı. Maliye Bakanı MehmetŞimşek bütçe görüşmeleri sı-rasında Suriyeli sığınmacılarınTürkiye’ye maliyetinin 4,5 mil-yar dolar olduğunu; bu raka-mın 2 milyar 315 milyon 629bininin bütçeden karşılandığınısöyledi. Sağlık Bakanı Mehmet

    Müezzinoğlu da mültecilerinsağlık sorunları için 2011’denbu yana toplam 508 milyonlira harcama yapıldığını söy-ledi. Böyle bir kompozisyondaGöç İdaresi Genel Müdürlü-ğü’nün bütçesi bir önceki yılda125 milyon 634 bin lira ikenyüzde 43’lük artışla 179 mil-yon 890 bine çıkarıldı.

    Soma ve Ermenek’le gün-deme gelen ihmallerden vekar hırsından kaynaklı madenkatliamları, her gün şantiye-lerde, fabrikalarda veya atöl-yelerde yaşanan iş cinayetleri,gözleri Çalışma ve Sosyal Gü-venlik Bakanlığı’na çevirdi.Çalışma yaşamında karşılaşı-lan sorunlar ve iş cinayetle-riyle ilgili yeterli önlemleri al-maya sevk ettirmemek, Ba-kanlık denetimlerini usulüneuygun ve işçi sağlığını göze-terek gerçekleştirmemek gibieleştirilere maruz kalan Ba-kanlığın bütçesi 2014 yılında32,7 milyar 714 milyon liray-ken, 2015 bütçesinde 30 milyar666 milyon liraya düşürüldü.Bakanlık bütçesindeki azalış,gerek müfettiş, bilirkişi, uzmangibi emek gücü kalemlerini,gerekse denetimler ve teftişleriçin ihtiyaç olan ekipman vedonanım kalemlerini doğrudanetkileyebilecek. Bu da, 2015yılında iş cinayetlerinde azal-ma bir yana, artış yaşanaca-ğının sinyallerini şimdiden ve-riyor.

    İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği

    Meclisi tarafından hazırlananverilere göre 2003 yılında 811işçi iş cinayetlerine kurbangitmişken, 2014 yılının ilk onbir ayında bu rakam, 1723 iş-çiyi buldu. AKP döneminde enaz 14 bin 455 işçinin hükü-metin yetersiz düzenlemeleri,denetimleri ve önlemleri ilekar hırsı sonucunda yaşamınıyitirdiği biliniyor. Buna karşınhükümetin Devlet Tiyatrolarıiçin öne sürdüğü argümanıhatırlarsak “katma değer üre-timinde bulunmayan”, herhangi bir “kar getirisi olmayan”Diyanet İşleri Başkanlığı büt-çesi 2013 yılında yüzde18.3’lük artışla 3 milyar 900milyon liradan 4 milyar 605milyon liraya; 2014 bütçesindeyüzde 18.2 artırılarak 5 milyar442 milyon liraya; 2015 yılıbütçesinde ise 5 milyar 743milyona çıkarıldı.

    Savunma vegüvenliğeayrılan bütçe

    İç ve dış güvenlik ve sa-vunma bütçesi her geçen yılmisliyle artış halinde. Plan veBütçe Komisyonu’nun 2011yılı verilerine göre Milli Sa-vunma Bakanlığı bütçesi 16milyar 975 milyon lira; İçişleriBakanlığı bütçesi 2 milyar 362milyon lira; Milli İstihbaratTeşkilatı bütçesi 665 milyon568 bin lira; Jandarma GenelKomutanlığı’nın bütçesi 4 mil-yar 566 milyon lira; MGK büt-

    çesi 13 milyon lira; EmniyetGenel Müdürlüğü bütçesi 10milyar 578 milyon lira olarakgerçekleşti. 2015’e geldiğimiz-de ise savunma, iç ve dış gü-venlik ve istihbarat kurumla-rının bütçelerinde ciddi artışlaryaşandı. İçişleri Bakanlığı’nınbütçesi 3 milyar 898 milyonlira; Milli Savunma Bakanlı-ğı’nın bütçesi 22 milyar 764milyon lira; Milli İstihbaratTeşkilatı’nın bütçesi 1 milyar108 milyon lira; Emniyet GenelMüdürlüğü’nün bütçesi 17milyar 623 milyon lira; Jan-darma Genel Komutanlığı’nınbütçesi 6 milyar 490 milyonlira olarak öngörüldü.

    2015 yılında güvenlik vesavunma harcamalarında or-talama 52 milyar liralık artışgerçekleşti. Bu da bir öncekiyıla göre 2 milyar liradan fazlabir artış anlamına geliyor.

    Sağlığa ayrılan bütçeKamu hizmetlerinde savun-

    maya ayrılan kaynak sağlığaayrılan kaynağın sınırlı olma-sına yol açtı. 2011 yılında Sağ-lık Bakanlığı bütçesi 17 milyar241 milyon lira iken, 2012 yı-lında yüzde 16,7 oranında ge-rileyerek 14 milyar 358 milyonlira seviyesine indi. Sağlıkta

    yaşanan dönüşüm sürecininsağlık kurumlarına yansıması2013 bütçe tasarısında net birşekilde görülüyor. Aynı yıl Sağ-lık Bakanlığı bütçesi üçe par-çalanarak Sağlık Bakanlığı,Türkiye Kamu Hastaneleri Ku-rumu ve Türkiye Halk SağlığıKurumu şeklinde ayrıştırıldı.2013 yılında Sağlık Bakanlı-ğı’na 2 milyar 529 milyon liragibi sembolik bir pay ayrılır-ken; Türkiye Kamu Hastane-leri Kurumu’na 9 milyar 119milyon lira; Türkiye Halk Sağ-lığı Kurumu’na ise 6 milyar874 milyon lira ayrıldı. SağlıkBakanlığı bütçesi 2015 yılında-bir önceki yıla göre- 2 milyar529 milyon liradan 2 milyar763 milyon liraya; TürkiyeKamu Hastaneleri Kurumubütçesi 9 milyar 29 milyon li-radan 9 milyar 873 milyon li-raya; Türkiye Halk Sağlığı Ku-rumu’na ayrılan pay 6 milyar874 milyon liradan 7 milyar489 milyon liraya çıkarıldı.2014 yılında toplamda 18 mil-yar 422 milyon lira olan sağlıkbütçesinin, 2015’te 20 milyar378 milyon liraya artırılmasıöngörüldü. Döner sermayebütçesi ilave edildiğinde burakam 43 milyar lirayı bulu-yor.

    Kansu Yıldırım

    Hükümetin son beş yıldır hazırladığı bütçelerin yapıları incelendiğinde iç ve dış güvenlik hizmetleri ile asayiş veistihbarat faaliyetlerine ağırlık verildiği göze çarpıyor. Sınırlı bir kaynağa sahip olan bütçede belli kalemlere öncelikverilmesi, diğer kalemlerin ya yerinde sayması ya da azalması anlamına geliyor. Güvenlik harcamalarına nazaran sağlıkve sosyal güvenlik harcamalarının adını anmak çok da mümkün değil.

    Tablo 1: Sağlık Bakanlığı ve BağlıKuruluşlarına Hizmet Sunumu için Ayrılan

    Finansman (Milyar TL)2014 2015 Değişim (%)

    Merkezi Yönetim 18.647 20.378 9,3BütçesiDöner Sermaye 21.443 22.732 6BütçesiToplam 40.090 43.110 7,5

    Tablo 2: Sağlık Bakanlığı ve Bağlı Kuruluşların 2015 Yılı MerkeziYönetim Bütçesi (Milyar TL)

    Personel Diğer Cari Yatırım ToplamÖdenekleri Ödenekler Ödenekleri

    Sağlık Bakanlığı 1.325 304 1.134 2.763Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumu 9.090 288 495 9.873Türkiye Halk Sağlığı 1.860 5.549 80 7.489KurumuTürkiye Hudut ve Sahiller Sağlık Genel 26 11 93 130MüdürlüğüTürkiye İlaç ve Tıbbi 41 48 34 123 Cihaz KurumuToplam 12.342 6.200 1.836 20.378

    Güvenlik bütçesinde sağlığa yer yok

    sağlık politikaları

  • güncel

    TÜSEB Kanunu’yla gündeme gelen, Gelenekselve Tamamlayıcı Tıp Enstitüsü ilekurumsallaşan geleneksel tıp olgusutartışılmaya devam ediyor. Modern tıbbın“alternatifi” olarak görülen ve sağlıkta“muhafazakârlaşmayı” hızlandırdığıdüşünülen geleneksel tıp, hükümet tarafındansağlık turizmi kapsamına alınarak ekonomikaçıdan da işlevsel kılınmaya çalışılıyor.

    Sağlık turizmi, Sağlıkta Dö-nüşüm Projesi hayata geçiril-diğinden bu yana Sağlık Ba-kanlığı’nın hazırladığı dört yıllıkstratejik planlarda yerini al-mıştı. Dış politikada Türkiyeiçin düşünülen “lider ülke” veya“cazibe merkezi” gibi statülerintamamlayıcısı kabul edilmişti.En önemlisi de gelir getirici birsüreç olarak görüldü; bununiçin Bakanlıkça hem yasal hemde kurumsal düzenlemelere gi-dildi. Sağlık turizminin gelişti-rilmesine yönelik ülkelerarasıya da kurumlar arası protokollerimzalandı; diplomatik ve eko-nomik pek çok adım atıldı.

    Rakamlarlasağlık turizmi

    Sağlık Hizmetleri Genel Mü-dürlüğü Sağlık Turizmi DaireBaşkanlığı tarafından 2012 yı-lında yayımlanan Sağlık Turizmi2012 Faaliyet Raporu’na göreTürkiye’ye gelen sağlık turist-lerinin büyük bir kısmı özelsağlık kuruluşlarında tedavioldu. 2008 yılında kamu sağlıkkuruluşlarına gelen sağlık tu-risti sayısı 17 bin 817 iken 2012yılında bu sayı 84 bine çıktı.Yine 2008 yılında özel sağlıkkuruluşlarına gelen sağlık tu-risti sayısı 56 bin 276 iken 2012yılında bu rakam 186 bine yük-seldi.

    Gelen hasta sayısı büyüklü-ğüne göre kamu sağlık kurum-larını tercih eden ilk 10 ülkeAzerbaycan, Almanya, Bulga-ristan, Gürcistan, Irak, Rusya,Türkmenistan, Fransa, Suriye,İran oldu. Özel sağlık kurum-larını tercih eden ilk 10 ülkeise Almanya, Bulgaristan, Irak,Romanya, Libya, Azerbaycan,İngiltere, Hollanda, ABD, Rusyaoldu. Yine 2012’de en çok sağlıkturistinin geldiği ilk üç il İs-tanbul (25 bin 073), Kocaeli (10bin 947) ve Ankara (7 bin 708)idi.

    Ulusal turizm istatistiklerinegöre 2013 yılı sonunda Türki-ye’ye 188 bin 295 kişi teşhis,tedavi, termal, spa, akupunkturgibi sağlık işlemleri için girişyaptı. Bu kişilerden yaklaşık543 milyon dolar gelir elde edil-di. Aritmetiksel olarak, sağlıkhizmetlerinden yararlanmakiçin giriş yapan turistler kişibaşına 2,884 dolar harcamayaptı. Bu da sağlık turistlerininseyahat amacıyla gelen turist-lere göre 3.8 kat daha fazlaharcama yaptığı anlamına ge-liyor.

    Sağlık turizmindekamu eli

    Pastanın büyümesi hükümeti2018 yılına kadar belirlenmişhedeflerin yer aldığı “Sağlık Tu-rizminin Geliştirilmesi ProgramıEylem Planı”nı hazırlamayayöneltti. Plana göre 2018 itiba-riyle Türkiye’nin toplam sağlıkturizmi gelirinin (yaşlılar venormal termal turistler dâhil)9 milyar 350 milyon dolar, top-lam turist sayısının 2 milyon350 bin kişi olması hedeflendi.Eylem Planı’nın diğer hedefle-rinde, termal hizmetlerden ya-rarlanacak sağlık turisti sayı-sının 600 bin kişi, medikal turistsayısının da 750 bin kişi olmasıöngörüldü. Her iki gruptan eldeedilecek gelir, yaklaşık 8.6 mil-yar dolar olarak hesaplandı.

    Finansman açısından ise me-dikal turistlerin kişi başına har-caması 7.400 dolar, termal tu-ristlerin kişi başı harcaması2.000 dolar olarak tahmin edildi.Böylece, tedavi amaçlı Türki-ye’ye gelecek turistlerin kişibaşına ortalama harcaması4.733 dolar olarak hesaplandı.

    Hükümet daha önce de sağlıkturizminde faaliyet göstereceközel sektörü teşvik etmek ama-cıyla 2012 yılında “Döviz Ka-zandırıcı Hizmet TicaretininDesteklenmesi Hakkında Teb-liğ”i çıkarmıştı. Buna göre sağlıkturizmi şirketlerine veya bualana girecek sağlık kuruluşla-

    rına uluslararası yatırım konu-larında satın alacakları veyahazırlatacakları raporlara ilişkingiderler için 100 bin dolar ile300 bin dolar tutarında teşvikverilebiliyor. Yine Bakanlığınön onay verdiği konularda satınaldıkları danışmanlık hizmet-lerine ilişkin giderler için yıllıken fazla 200 bin dolarlık teş-vikten yararlanması Tebliğ kap-samında olan yardımlar ara-sında yer alıyor.

    Özel sektörgeleneksel tıp ilemüşteri peşinde

    Uluslararası Yatırımcılar Der-neği tarafından sağlık turiz-miyle ilgili yapılan bir çalışmayagöre küresel ölçekteki sağlıkturizmi hareketliliği 2013 yı-lında 100 milyar doların üze-rinde seyretti. Türkiye’nin çe-şitli ülkelerle vize uygulama-larını kaldırması, uluslararasıdüzeyde akreditasyona sahiphastane sayısının artması, çe-şitli cerrahi işlemlerin yurtdı-şındaki örneklerine nazaran dü-şük olması Türkiye’yi sağlıkturizminde öne çıkartan fak-törler arasında sıralandı.

    Sağlık turizminin ekonomikaçıdan cezbedici özelliklerininartmasıyla müşteri profilini çe-şitlendirmek isteyen özel sektör,geleneksel tıp hizmetlerindenyararlanacak sağlık turistlerineyönelmiş durumda. Turk HealthTourism Derneği Yönetim Ku-rulu Başkanı Kenan Acıkök ver-diği bir demeçte “AB ülkelerindeyaşayan 20 milyondan fazlaMüslüman’ın sağlıkla ilgili prob-lemlerinde Türk hastanelerinitercih edebileceğini” söylemişti.Türkiye’de ameliyat, tedavi vebakım ücretlerinin Avrupa’yave ABD’ye nazaran yüzde 75daha ucuz olmasının önemli biretken olduğu düşünülüyor.ABD'de 130 bin dolara yapılankoroner arter baypas ameliyatıTürkiye’deki hastanelerde 11bin veya 15 bin dolara rahatlıklayaptırılabiliyor.

    Kansu Yıldırım

    Geleneksel tıpta sağlık turizmi boyutu

    K asım ayında sağ-lık ve bilim ala-nında önemli birgelişme oldu ve Türkiye Sağ-lık Enstitüleri Başkanlığınınkurulmasını öngören yasageçti. TTB akademisyen vehukukçular ile birlikte TÜ-SEB’i değerlendiren bir raporhazırladı.

    Merkezi İstanbul’da olanBaşkanlığın bünyesinde, ça-lışma konuları kanser araş-tırmalarından, tamamlayıcıtıp ve akreditasyona uzananaltı enstitü yer almaktadır,gerektiğinde Bakanlar Kurulukararıyla yeni enstitülerinkurulabilmesi de söz konu-sudur.

    Temel görevi Bilim ve Tek-noloji Yüksek Kurulu’nunsağlık bilimi ve teknolojilerikonusunda aldığı kararlarıuygulamak olan TÜSEB’inyönetim kurulu başkanı Sağ-lık Bakanıdır, yedi üyesindenbeşi Sağlık Bakanlığı tarafın-dan belirlenmektedir. Başkan,başkan yardımcısı, genel se-kreter “gerektiğinde” görevsüreleri dolmadan görevdenalınabilmektedir.

    Amerika Birleşik Devletlerive bazı Avrupa ülkelerindesağlık alanında “enstitü” ola-rak isimlendirilmiş, sağlıktaulusal politikalara uygun ola-rak çalışma alanlarını belir-leyip bilimsel çalışmalara alt-yapı oluşturan ve destekleyenkurumlar bulunmaktadır. Bukurumların yönetiminde bi-lim insanlarının ağırlıklı ol-duğu, kurumun özerk ve ba-ğımsız karar verme meka-nizmasına sahip olduğu gö-rülmektedir. Örneğin ABD’debenzer bir yapı olarak elealabileceğimiz NIH (NationalInstitute of Health) bilim in-sanlarınca yönetilmektedir.Yöneticilerin, organizasyon,planlama gibi işleri olduğugörülmektedir. Kurum bütçesive ne şekilde kullanılacağıKongre’de değişen sağlık ge-reksinimleri doğrultusundabelirlenmektedir. BaşkanıSağlık Bakanı olan, yediüyesinden beşi Sağlık Bakanıtarafından atanan, TÜSEB’inyapısının ise bilimsel çalış-maların olmazsa olmazıözerklikten yoksun olduğunugörüyoruz.

    Tasarıya göre, TÜSEB,ARGE yapacak; şirket kura-cak; teknopark, kuluçka mer-kezi, teknoloji merkezi, tek-noloji transfer ofisleri, projegeliştirme ve bilgi aktarımmerkezleri, bilim merkezi,bilim parkı vb. kuracaktır.TÜSEB, görevleri kapsamındagerekli gördüğü her türlü bil-giyi, kamu kurum ve kuru-luşları ile tüm yükseköğretimkurumlarından talep edebi-lecektir. Yükseköğretim ku-rumlarının öğretim üyesi kad-rosunda bulunanların TÜ-SEB’de çalıştıkları süreler,akademik unvanların kaza-nılması, yükseköğretim ku-rumları dışında kullanılmasıve diğer özlük işlemlerindedeğerlendirilmesi bakımındanyükseköğretim kurumlarındageçmiş sayılacaktır. Ancak“hangi gereksinim ve gerek-lilikler” doğrultusunda bun-ların yapılmasına karar ve-rileceği açık değildir.

    Yasaya göre TÜSEB kamutüzel kişisi sayılmaktadır. Bu,TÜSEB’in kamu adına yetkive kamu kaynağı kullanacağıanlamına gelmektedir. Hü-küm bulunmayan hallerdeise özel hukuk hükümlerinetabidir. Bu da tıpkı bir özelhukuk tüzel kişisi gibi kuru-luş metninde yer alan heralanda serbestçe faaliyettebulunabileceğini ifade etmek-tedir. Enstitünün yapılacakaraştırmaların patent alan-larına göre belirlenmesi, fikrimülkiyet oluşturmak üzerehareket etmek, satmak buamaçla her türlü yerli ve ya-bancı kişi ile ortaklık kurmakyönünde görevleri bulunmak-tadır. Yasa, sağlığın TÜBİ-TAK’ı olacağı ifade edilen TÜ-SEB’e kamu kaynaklarını kul-lanma açısından TÜBİ-TAK’tan çok daha geniş veayrıcalıklı imkanlar sağla-maktadır.

    Bu yapılanma, bir süredirbilimi ve eğitimi ticarileştir-meye yönelik uygulamalarınsağlıktaki devamı niteliğin-dedir. Toplumun sağlık ge-reksinimlerine göre gereklibilgi ve teknolojinin üretil-mesi amacı ile bağdaşma-makta, kamusal bir çerçevealtında sermayenin gereksi-nimlerini giderebilecek biçimoluşturmaktadır.

    Dünya örneklerinde debenzer bir eğilim görülmek-tedir. Üniversite-sanayi iş-birliği yapılanmaları ile bi-limsel üretimler ticari kulla-nıma açılmış, patent yasalarıile daha ucuz ve nitelikli üre-timlerin kullanımı kısıtlan-mıştır. Sağlık alanında bu uy-gulamalar ulaşılabilirliği veeşitliği bozmuştur.

    Dr. Gülriz ErişgenHekim Postası Yayın Kurulu Üyesi

    [email protected]

  • Ömür dediğimiz çok çabuk geçiyormuş, ya-şadık. Çocukluk, gençlik, okullar, tıp fakültesi,ihtisas yılları, yaşam ve mesleki mücadeleleri-miz, hepsi bu yaşa gelince çok kısa gibi geliyor.

    Bir dönem doğru bildiklerimiz, çok iyi niyetleinandıklarımızın gerçek olmadıklarını görünce,maalesef üzülüyoruz ve boşa yorulduğumuzuanlıyoruz. Hekim olmak, hele iyi bir hekim ol-mak hiç kolay değil. Bunun mücadelesini herşeye rağmen vermek, insandan çok şey alıyor.Bu yarış en yakın arkadaşlarımızı rakip görüp,onu nasıl geçeriz derken bize çok şey kaybet-tiriyor.

    Her şeye rağmen bir gün emekli oluyorsunuz.İlgi alakaya ihtiyaç duyuyorsunuz. Ama nafilesizin güvendiğiniz yetiştirdikleriniz sadece iyibir hekim olmuşlar. Fakat kendilerine verilenperformans gelirini kaybetmemek için, dilleriniyutmuşlar. Kendi şahsi mücadelelerini sürdür-mek için adeta kafalarını kuma gömmüşler,hatır sormak bile akıllarına gelmiyor.

    Hayatın bu gerçeğini, herkes yaşıyor. Zamanzaman medya huzurevlerini, yaşlı bakım mer-kezlerini görsel hale getirmesine rağmen, kimsebir gün aynı şeyleri yaşayacağını düşünemiyor.Ama bu gerçek anlayana…

    Ben TTB’den, bir telefon mesajı daveti alarak;kahvaltı için emekli hekimler toplantısına ka-tıldım. Yıllarca görüşme fırsatı bulamadığımmeslektaşlarımın arasında bir anda yalnızlığımıunutarak çok mutlu oldum. Anılarımızın, so-runlarımızın, hayallerimizin aynı olduğunugördüm.

    TTB’nin önderliğinde sorunlarımız dile ge-tirildiğinde kendimizi mutlu hissettim. Bunlar;

    1- Günün şartlarına göre emekli hekim ma-aşları yetersizdir. Bağkur emeklisi ayda 950TL,SSK emeklisi 1250 TL, emekli sandığı emeklisi1600 ile 2200TL, arasında aylık maaş alıyordu.

    2- Bir araya gelip hekimce konuşulup dert-leşebileceğimiz lokalimiz yoktu. Diğer meslek-lerdekiler gibi.

    3- Bugüne kadar çocuklarımızı en iyi yerlerdeokutup, hatta yurt dışına göndermek için çır-pınıp durduk, gecemizi gündüzümüze kattık.Onlar artık yanımızda değiller. Şimdi bir hu-zurevi ihtiyacımız var, ama bugüne kadar birçabamız yoktur.

    4- Hastanede çalışırken fark etmiyorduk,şimdi hastalandığımız zaman bize öncelikveren, hekim kardeşlerimiz yoklar. Çünkü po-likliniklerde başka mesleklere öncelik yazısıolmasına rağmen hekimlere böyle bir imkan,kimsenin aklına gelmemiş.

    5- Yaşam uzadıkça daha pek çok sorunları-mızın olacağı anlaşılmaktadır.

    TTB, 2 yıl gibi bir süre önce başlattığı bu gi-rişimi çok ciddiye alıyordu. Emekli hekim ko-misyonları kurdular. Zaman zaman toplantılaryaparak öncelikle “maaş artışlarını nasıl sağ-larız” sorusunu çözmeye çalıştılar. Beni dedavet ettiler. Bizzat mücadele olaylarını birlikteyaşadık. Kamuoyu oluşturma, medya desteğinisağlama, hukuki yollar, milletvekilleri ziya-retleri, maliye bakanlığı ve diğer ilgili yerlerile görüşlerimizi paylaştık.

    Son TTB seçimlerinden sonra her ilde emeklihekim komisyonları kurulmaya başlandı. TTBçatısı altında kol toplantılarından sonra adetatekrar gençleşerek, belki seçimlerden önceumutlanan emekli hekim maaş artışlarınınolabilmesi için çabalarımız arttı.

    Hekim arkadaşım! Bugün genç, çiçeği bur-nunda, kendine göre çok başarılı bir doktorolabilirsin. Yarın bizim gibi olacaksın. Biz desenin gibiydik. Hepimiz, yarınlarımızı düşünerekbirlik, beraberlik içinde tek ses olalım ki so-runlarımızı daha iyi duyuralım. Bugüne kadarbunu tam başaramadık.

    TTB, emekli hekimleri toplayarak sorunla-rımıza yakın destek vermeye çalıştı. Çözümyolları için de birlikte hareket ederek samimigayret gösterdiler ve sonuna kadar da yanımızdaolacaklarını vaat ettiler. Deontolojiyi çok iyibildiklerini gördük. Bize saygılarını eksiksizgöstererek bu zor dönemlerimizde yanımızdaolmaya çalıştılar. Bu davranışları komisyonu-muza antiaging bir etki yarattı. 81 yaşındakiabimiz bile 18’lik bir genç enerjisi ile koşturmayabaşladı. Bu gücü verdikleri için TTB mensup-larına şükran duymamak mümkün değildir.Bu gayretle hedeflerimize ulaşacağımıza emi-nim.

    Bu zor operasyonu, birlik ve beraberlikiçinde tam bir ekip olarak başarmayı temenniediyorum. Tüm hekimlerimize uzun, sağlıklı,mutlu, ve ekonomik yönden de sorunsuz ömür-ler diliyorum.

    güncel

    İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi’nin “İşCinayetleri Raporu”na göre Kasım ayında enaz 123 işçi yaşamını yitirdi. 2014 yılının ilk onbir ayında en az 1723 işçi iş cinayetleri nedeniylearamızdan ayrıldı. Ölümler en çok inşaat, tarımsektöründe yaşandı. Ölüm nedenleri arasındatrafik kazaları ilk sırada yer aldı.

    111 erkek, 12 kadın, 1 çocuk,3 göçmen can verdi

    Kasım ayında yaşanan iş cinayetlerinde 111erkek, 12 kadın işçi hayatını kaybetti. Hayatınıkaybedenler arasında bir çocuk ve üç de göçmenbulunuyordu. Yaşamını yitiren 123 emekçinin109’u işçi/memur statüsünde çalışan ücretli-lerden ve 14’ü çiftçilerden ve küçük toprak sa-hiplerinden oluşuyor. Kasım ayında trafik kazası,servis kazası nedeniyle 34; düşme nedeniyle23; ezilme, göçük nedeniyle 23; kalp krizi, sili-kozis, intihar, saldırı, mayın patlaması gibidiğer nedenlerden dolayı 21; patlama, yanmanedeniyle 8; elektrik çarpması nedeniyle 8;nesne düşmesi, çarpması nedeniyle 2; kesilme,kopma nedeniyle 2; zehirlenme, boğulma ne-deniyle 2 işçi hayatını kaybetti. Kasım ayındayaşanan iş cinayetleri en çok İstanbul, Antalya,İzmir, Bursa ve Ankara’da can aldı.

    32 işçinin 29’u taşeronİşçi ölümlerinin yoğunlaştığı işkollarının ba-

    şında inşaat, tarım, belediye, ticaret/eğitim vetaşımacılık geliyor. İnşaat, yol işkolunda yaşa-mını yitiren 32 işçinin 29’u taşeron olarak çalı-şıyordu. Kasım ayında tarım, orman işkolunda21; belediye, genel işler işkolunda 11; ticaret,büro, eğitim, sinema işkolunda 10; taşımacılıkişkolunda 10; tekstil, deri işkolunda 8; madencilikişkolunda 5; çimento, toprak, cam işkolunda 4;metal işkolunda 4; enerji işkolunda 3; sağlık,sosyal hizmetler işkolunda 3; konaklama, eğlenceişkolunda 2; savunma, güvenlik işkolunda 2;gıda, şeker işkolunda 1; petro-kimya, lastik iş-kolunda 1; ağaç, kağıt işkolunda 1 işçi canverdi. 5 işçinin de çalıştığı iş kolu belirleneme-di.

    Kasım ayında 123 işçi yaşamını

    yitirdi

    2014 İş Cinayetlerinin Aylara Göre Dağılımı

    Ocak Şubat Mart Nisan Mayıs Haziran101 84 122 124 425 150

    Temmuz Ağustos Eylül Ekim Kasım 2014130 158 146 160 123 1723

    Bir emekli hekimin gözüyle Türk Tabipleri Birliği

    Dr. Utku Özcan / Emekli Hekim

    Türk Tabipleri Birliği (TTB) Emekli Hekimler Kolu toplantısı 23 Kasım Pazar günüAnkara Tabip Odası’nda (ATO) gerçekleştirildi. Toplantıya Bursa, Çanakkale, İzmir,

    Balıkesir, Eskişehir, İstanbul, Antalya ve Ankara Tabip Odası emekli hekimkomisyonu üyeleri ve temsilcilerinden oluşan 25 emekli hekim ile ATO Genel

    Sekreteri Dr. Ebru Basa, Emekli Hekimler Kol Başkanı Dr. Erdinç Köksal ve KolSekreteri Dr. Derman Boztok da katıldı.

  • LGBTİ* sağlıkla (da) ilgilibir kısaltmadır (2)

    güncel

    Marka değeri olan doktorSağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu ithal hekim konusunda

    yaptığı açıklamada “20 bin uzman hekim, 10 bin pratisyen, 50 binhemşire açığımız var. Kamu hastanelerine yabancı doktorlarıngelmesiyle ilgili yasal düzenlemeleri yapıyoruz. Şehir hastaneleriiki yıl sonra devreye girecek. Türkiye’yi sağlık turizminin merkeziyapacağız. Standardı yüksek, marka değeri olan doktorları istihdamedebildiğimizde, sağlık hizmetlerimiz, hekimlerimiz dünyayla ya-rışacak.” sözlerini sarfetti. (16 Kasım 2014)

    Marka değeri olan sağlık kuruluşuTrabzon Ahi Evren Göğüs Kalp Damar Cerrahisi Eğitim ve

    Araştırma Hastanesi Başhekimi Prof. Dr. Celal Tekinbaş, hastanedeson yapılan yeniliklerle ilgili basını bilgilendirirken “Kurumumuzaynı zamanda sağlık turizmi kapsamında olup, yurtdışından hastakabul etmekte, ulusal ve uluslararası marka değeri olan sağlık ku-ruluşu olma yönünde hızla ilerlemektedir. Sağlık turizmi olarakherhangi bir sorunumuz yoktur.” ifadelerini kullandı. (29 Ağustos2014)

    Marka değeri taşıyankemik iliği nakli merkezi

    Kocaeli Tıp Fakültesi Kemik İliği Nakli Merkezinin açılışındakonuşan Rektör Prof. Dr. Sezer Komsuoğlu da merkezi "Markadeğeri taşıyan çok iş yaptık. Bu merkez de onlardan bir tanesi. Ge-lecek yıllarda daha iyi işler yapılacağına inanıyorum." diyerektanıttı. (21 Ekim 2014)

    Marka değerini artıracaktüp bebek merkezi

    Malatya Turgut Özal Tıp Merkezi Tüp Bebek Merkezi Ünitesi’ninaçılış töreninde Turgut Özal Tıp Merkezi Başhekimi Mehmet Aslan,“Yaşadığımız son süreçlerde, İnönü Üniversitesi Turgut Özal TıpMerkezi, marka değerini artıracak faaliyetlerine hız vermiş vevermeye de devam edecektir. Daha çok kurumsal kimliği geliştireceksüreçler izlenmektedir. Bu vesile ile daha güçlü ve sarsılmaz vekişiye bağlı olmayan bir yapı oluşturulmaya çalışılmaktadır. İştesadece Malatya'da değil tüm Türkiye'de önemli bir yatırım olanTüp Bebek Merkezinin açılışını yapıyoruz. 1 milyon 224 bin TLmaliyetle ülkemizde marka değeri olan merkezlerden daha donanımlıbir ünite oluşturuldu.” dedi.(21 Ocak 2014)

    Marka değeri taşıyan klinikAnkara Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi internet sitesinde

    yeni kurulan Kalp ve Damar Cerrahi Kliniğinin hedefi “Markadeğeri taşıyan işler yapan, ekip çalışmasının ön planda tutulduğukurumsal bir kimliğe sahip olmaktır.” diye tanımlandı.

    Marka değeri taşıyan sağlıkçılarŞifa Üniversitesi’nin internet sitesinde hedefleri “marka değeri

    taşıyan, mesleklerini dünyanın her yerinde icra edebilecek niteliktesağlıkçılar yetiştirmeyi amaç edinmiş bir kurum”olarak belirtildi.

    Sağlık jargonunda yenimoda: “marka değeri”Piyasa koşullarına açılan sağlık hizmetlerininniteliği artık “marka değeri” ile ölçülüyor. SağlıkBakanı Mehmet Müezzinoğlu başta olmak üzere,rektörlerden hastane yöneticilerine dek pek çokyetkilinin sağlık alanındaki faaliyetlerini veplanlarını “marka değeri” gibi plaza diliyle nasılifade ettiklerini Hekim Postası okurları için derledik

    Dr. Koray Başar / Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı, Tıp Fakültesi, HacettepeÜniversitesi, Ankara.

    [email protected]

    “Öleceğimi bilsem, belki doktora gitmeyidüşünürüm”

    Devlet tarafından verilen kimlik kar-tında cinsiyetinizi belirten bir bölüm yok-tur. Ancak başka hiçbir ülkede olmayanbir uygulama ile doğduğunuzda hangicinsiyete sahip olduğunuza göre, pembeya da mavi bir kimlikle cinsiyetiniz ifadeedilir. Erkek ya da kadın olmanın renklerlebilinen bir ilişkisi yoktur; bu ayrım neevrensel bir durumdur, ne de tarihi çokeskilere dayanmaktadır. Kimliğini görün-ceye kadar kişinin cinsiyetiyle ilgili ka-naatimizi görünümü, giyimi, hal ve ta-vırlarına dayandırırız. Böyle dışarıdandeğerlendirdiğimizde erkek ya da kadınolduğunu düşündüğümüz herkes, doğdu-ğunda bizim tahminimizle aynı cinsiyetinözelliklerini taşımıyor olabilir. Açıkça söy-lemek gerekirse, çevrenizde gördüğünüzerkeklerin hepsi, doğduklarında “oğlunuzoldu” sözleriyle karşılanmamıştır. Bedenselcinsiyeti ile kendini tanımladığı cinsiyetiörtüşmeyen transbireyler, benimsediklericinsiyet kimliği doğrultusunda giyinir,davranır ve toplum tarafından öyle de-ğerlendirilmeyi bekler.

    Doğduğu cinsiyetten farklı bir cinsiyetkimliğine sahip olma, hayatın çok erkendönemlerinden itibaren ipuçları verse de,kişinin bunu dışavurmaya, söze getirmeyebaşlaması zaman alabilir. Zira toplumungeneli, ailesi, öğretmenleri, akranları nasılbunun yanlış olduğunu düşünüyorsa bireyde kendinde bir bozukluk olduğunu dü-şünebilir. Dahası çevrenin baskısı, ayrımcıtutumları, öldürmeye kadar varabilen şid-deti kişiyi her an hoşnutsuzluk hissedeceğibir cinsiyete hapsedebilir. Deneyimi ol-mayanların anlaması, empati yapabilmesiiçin, kendilerinin bir sabah başka bir cin-siyetten bir bedenle uyanmış olduklarını,tüm çevrelerinin de bundan sonra hayat-larını bu şekilde geçirmeleri için ısrar et-tiğini hayal etmeleri işe yarayabilir.

    Psikiyatri transbireyleri akıl hastasıolarak kabul etmemektedir. Zira bedenselcinsiyet ve cinsiyet ifadeleri ile ilgili ar-zuladıkları değişiklikleri gerçekleştirmeyebaşladıklarında ya da “herkes hangi üremeorganına sahip doğduysa cinsiyet kimliğio yönde olmalıdır” zihniyetinin katı birşekilde hakim olmadığı bir çevrede top-lumun geri kalanından farklı değillerdir.Ruhsal bozukluk sınıflandırmalarında buduruma yer verilse de, kişinin cinsiyetkimliği değiştirilmesi gereken bir belirtigibi ele alınmaz, bedensel cinsiyetle ör-tüşmemesi kişinin kendisiyle ilgili kararverebilecek yetkinliğinden kuşku duyul-masına neden olmaz. Transbireylerdetıbbi uygulama, bedensel cinsiyeti be-nimsenen cinsiyet kimliğine uygun halegetirecek şekilde hormon tedavileri vecerrahi girişimleri içeren cinsiyet geçiş

    sürecidir. Psikiyatrın süreç öncesi değer-lendirme, sürecin planlanması ve izlen-mesinde temel sorumlulukları vardır.Süreç uluslararası meslek örgütlerincegeliştirilen bilimsel kılavuzlar doğrultu-sunda, yasal düzenlemeler çerçevesindeyürütülmektedir.

    Transbireylerle ilgili önyargılar, içineitildikleri şiddet ortamında verdikleri tep-kilerin “travesti terörü” manşetleriyle top-luma aktarılmasından beslenmektedir.Çocukluk dönemlerinden başlayarak, varolma mücadelesi veren bu bireyler, gör-mezden gelinme, hor görülmenin ötesinde,kimlik özelliklerine dayanılarak sağlık,eğitim, çalışma ve barınma gibi temelinsan haklarından mahrum bırakılmak-tadır. Hukuk ve güvenlik uygulayıcılarıtarafından kamusal alanda sadece ‘var’olduklarında teşhircilik, öldürüldüklerindetahrik etmekle itham edilirler. Transerkekve transkadınlar kimlik özellikleri nede-niyle ayrımcılığa ve bu zeminde işlenennefret suçlarına maruz bırakılırlar. Uzunbir süredir ayrımcılık ve nefret suçlarıile ilgili yasal düzenlemeler yapılması içindiğer gruplarla birlikte mücadele ver-mekteler. Bu haklı politik talep iktidarsahiplerince alaya alınır, görmezden ge-linirken transbireylere yönelik şiddet ar-tarak devam etmektedir.

    Sağlık kuruluşları transbireylere yönelikayrımcılığın sergilendiği diğer bir plat-formdur. Birçok transerkek ve kadın, ay-rımcı tutumlara maruz bırakılmak endi-şesiyle gerekli olduğu halde sağlık kuru-luşlarına başvurmamaktadır. Başvurduk-larında kimi kurumlarda hizmet veril-memekte, kimi sağlık çalışanları tıbbi birzorunluluk, yasal bir hak olan cinsiyetgeçiş sürecini haddini bilmeme, şımarıklıkhatta günah olarak kabul etmektedir. Her-hangi bir kimlik özelliğine dayanarak he-kimlik uygulamalarını gerektiği gibi yerinegetirememek görmezden gelinemeyecekbir etik sorundur. Sağlık çalışanlarınınbu konudaki duyarlılığı 20 Kasım nefretsuçları mağduru transbireyleri anma gü-nünde TTB, Türkiye Psikiyatri Derneği,Cinsel Eğitim Tedavi ve Araştırma Derneğitarafından yapılan basın açıklamasındaifade edilmiştir. Kurumsal ve yapısal ay-rımcılıkla mücadele meslek örgütlerinceyürütülürken, sağlık çalışanlarının trans-bireylerle etkileşimlerinde tutumlarınıgözden geçirmeleri gereklidir. Kişinin cin-siyetini kimlik kartının rengiyle değil debenimsediği, varoluş mücadelesi verdiğihaliyle kabullenmeleri, başkalarınca be-lirlenen şekilde değil, kendi sahiplendikleriisim ve unvanlarla hitap etmeleri bileönemli bir adım olacaktır.

    * Lezbiyen, gey, biseksüel, transgenderve interseks

    Ankara Tabip Odası bünyesinde LGBTİ çalışma grubu kurulmuştur.İletişim: 0312 4188700, [email protected]

  • Eğitim hakları başta olmak üze-re, çalışma koşullarının düzeltil-mesi, nöbet ertesi izin hakkı, ücretartışı, angarya işlerin sonlandırıl-ması gibi bir dizi taleplerine cevapalamayan Bakırköy Ruh ve SinirHastalıkları EAH asistan hekimlerisüresiz greve çıkmak üzere, 15 Ara-lık 2014 Pazartesi günü bir arayageldi. Sabah 08.00’dan itibaren baş-hekimlik önünde, Düşünen AdamHeykeli çevresinde yüzde yüze ya-kın bir katılımla toplanan asistanhekimler acil sağlık hizmetleri dı-şında poliklinik hizmeti vermediler.“Çok düşündük, şimdi eylem za-manı” ve “Eğitim hakkı, nöbet ertesiizin hakkı, insanca ücret istiyoruz,

    alacağız” pankartları açan asistanhekimlerin kararlılığı üzerine has-tane başhekimi taleplerin değer-lendirilmesi için toplanılacağını du-yurdu.

    Kazanımla sonuçlanan görüşme-de; asistanların acil nöbetlerin er-tesinde izin hakkı, hasta muayenesüresinin en az 20 dakika olması,uzman hekim adına poliklinik ya-pılmamas