fonksiyonel n¶roanatomi
TRANSCRIPT
FTR 231 Fonksiyonel Nöroanatomi
Sinir Lifleri ve Periferik Sinirler yrd.doç.dr.emin ulaş erdem
GİRİŞ
• Sinir lifi, bir sinir hücresinin aksonuna ya da dendritine verilen isimdir.
• MSS içindeki sinir liflerinin oluşturdukları demetlere sinir traktusları, PSS ‘ndeki sinir liflerinin oluşturduğu demetlere periferik sinir denir.
• MSS’nde ve PSS’nde iki tip sinir lifi vardır; – Myelinli sinirler
– Myelinsiz sinirler
MYELİNLİ SİNİRLER
• Myelinli sinirler, bir myelin kılıfı ile kuşatılmıştır.
• Myelin kılıfı nöronun bir parçası değildir, bir destek hücresi tarafından oluşturulmuştur.
– MSS’de oligodendrosit
– PSS’de Schwann hücresi
• Myelin kılıfı Ranvier düğümleri denilen yapı tarafından düzenli aralıklarla kesintiye uğrar.
• Her bir myelin kılıfı segmentinin boyu 0.5-1.0mm’dir.
Theodor Schwann
1810-1882
PSS’de MYELİNİN ŞEKİLLENMESİ • Myelin kılıfı doğumdan önce ve doğumdan sonraki ilk yıl içinde
şekillenmeye başlar.
• Sinir lifi ya da akson önce bir schwann hücresinin kenarını oyar.
• Daha sonra akson schwann hüresinin içine gömülür.
• Schwann hücresinin eksternal plazma membranı bir mesakson oluşturarak hücre içinde aksonu askıya alır.
• Takiben schwann hücresi, akson etrafında döner ve böylece plazma membranı aksonu bir spiral şekilde sarar.
• Myelinin kalınlığı Schwann hücre zarı spirallerinin sayısına bağlıdır.
• Bazı sinir lifleri zarın yalnızca birkaç kez dönmesi ile oluşurken bazılarında bu 50 sarmaldan oluşur.
• Ranvier düğümünde iki komşu Schwann hücresi sonlanır ve tabakaların kapanması ile myelin kılıfı ince hale gelir.
• Bu bölgelerde aksonun plazma zarı aksolemma korunmasızdır.
MSS’de MYELİNİN ŞEKİLLENMESİ
• MSS’de myelin kılıfının oluşturulmasından oligodendrositler sorumludur.
• Oligodendrositin plazma zarı akson etrafında kıvrılır ve tabakaların sayısı myelin kılıfının kalınlığını belirler.
• Ranvier düğümleri bitişik oligodendrositler arasındaki boşluklarda yerleşmişlerdir.
• Tek bir oligodendrosit 60 kadar sinir lifinin myelin kılıfına bağlanabilir.
• MSS’de myelinizasyon işlemi PSS’de Schwann hücresinin yaptığına benzer şekilde oligodendrositin akson üzerinde dönmesi ile oluşturulmaz.
Louis-Antoine Ranvier 1835-1922
MYELİNSİZ SİNİR LİFLERİ • MSS’nin daha küçük aksonları, otonom sinir sisteminin
postganliyonik aksonları ve ağrının alınması ile ilgili bazı ince sensörial aksonlar myelinsizdir.
• PSS’de çapı genellikle 1µm’den küçük olan her bir akson, Schwann hücresi yüzeyine gömülerek bir oluk içinde ilerler.
• 15 ya da daha fazla sayıdaki akson tek bir Schwann hücresini paylaşabilir ve bunların herbiri kendi oluğu içinde ya da bazen bir oluğu paylaşarak ilerler.
• Ranvier düğümleri yoktur.
• MSS’de myelinsiz sinir lifleri küçük demetler halinde bulunurlar ve özellikle oligodendrositlerle bağlantılı değildirler.
PERİFERİK SİNİRLER • Kranial ve spinal sinirler periferik sinirleri oluşturur.
• Her bir periferik sinir afferent ya da efferent aksonlardan oluşabilir.
• Myelinli ya da myelinsiz olabilen sinir liflerinin paralel demetlerinden meydana gelir.
• Sinir gövdesi epineurium denilen kalın bir bağ dokusu kılıfı ile sarılıdır.
• Kılıf içinde perineurium denilen sinir lifi demeleri bulunur.
• İki sinir lifi arasında da endoneurium denilen zayıf bağ dokusu vardır.
• Bağ dokusu kılıfları kan ve lenf damarlarına destek olurlar.
Ödev…
Ödev…
SPİNAL SİNİRLER
• Medulla spinalis’den ayrılarak columna vertebralis’deki foremen intervertebralis‘lerden geçen 31 çift spinal sinir vardır.
• Her bir spinal sinir medulla spinalise iki kök ile bağlıdır. Radix ant. ve Radix post.
• radix ant. efferent, radix post. affarent’tir.
• Bu afferent liflerin hücre gövdesi arka kök üzerinde gangliyon spinale denilen bir şişlik içinde bulunur.
KRANİAL SİNİRLER
• Enchephalon’dan ayrılarak kraniumdaki foramenlerden geçen 12 çift kranial sinir vardır.
• Afferent – I, II, VIII
• Efferent – III, IV, VI, XI, XII
• Aff+Eff – V, VII, IX, X
İSTİRAHAT ZAR POTANSİYELİ
• İstirahat halindeki bir nöronun protoplazmasına ait elektriksel potansiyel hücre dışı sıvının elektriksel potansiyeline göre yaklaşık 80mV daha eksidir.
• Nöron zarı üzerindeki bu farklılığa istirahat zar potansiyeli (RMP) adı verilir.
• RMP’nin normalde birbirinden belirgin şekilde farklı olan Na+, K+ ve Cl- iyonlarının hücre içi ve hücre dışı konsantrasyonlarına bağlıdır.
AKSİYON POTANSİYELİ
• Dinlenme fazında olan bir sinir lifi polarizedir.
• Aksolemma boyunca potansiyel fark -80mV kadardır.
• Bu potansiyel fark sodyum-potasyum pompası ile korunur.
• Pompa zar boyunca aktif taşımayı gerektirdiğinden ATP’ye ihtiyaç duyar.
AKSİYON POTANSİYELİ
• Bir sinir impulsu (aksiyon potansiyeli) aksonun ilk segmentinden başlayan ve kendiliğinden oluşarak plazma zarının yüzeyi (aksolemma) boyunca ilerleyen negatif elektrik dalgasıdır.
• Negatif elektrik dalgası, nöron yüzeyine uygulanan yeterli düzeydeki bir uyarı ile başlatılır.
• Uyarı, uyarılma noktasında zarın Na+ iyonlarına olan geçirgenliğini değiştirir ve iyonlar akson içine hızlı bir şekilde geçiş yapar.
• Aksolemma dışında bulunan + yüklü iyonlar süratle nötralize olurlar.
• Membran potansiyeli sıfıra düşer (ya da çıkar) ve depolarize olur.
AKSİYON POTANSİYELİ 1. Polarizasyon (istirahat): istirahat halindeki hücrede, dinlenme potansiyeli
(-70 mV) sürdürmek için sodyum-potasyum pompası çalışır. Sodyum dışa, potasyum içe taşınır. Sızıntı olmayacak şekilde iyon kanalları kapatılır.
2. Depolarizasyon: Uyarılma sonucu açılan sodyum kanalları, Na+ iyonları içe girerek zar içi ortamın potansiyeli +30 mV Olmasına neden olurken kapalı K+ kanalları K+ iyonlarının çıkışına izin vermez.
3. Repolarizasyon: potasyum kanallarını açılır,sodyum kanalları kapanır, K+ iyonları hücre dışına çıkar, zar potansiyeli geri aşağı düşer. Na+ dışarıda çok, K+ içeride azdır (dinlenmenin tersi)
4. K+ kanalları açıkken membran tekrar istirahat potansiyeline dönmeye başlar.
5. Hiperpolarizasyon: K+ kanalları yeterince hızlı kapanmadığından, bu aşamada zar potansiyeli aslında biraz dinlenme potansiyelinin altına düşer. Bunun önemi; uyarılma eşiğini arttırması ve aksi istikamette bir uyarının gitmesini engellemektir.
6. Dinlenme aşaması: Na+/K+ pompası yeniden çalışarak hücrede dinlenme (K+ içeride az, Na+ dışarıda çok) evresini başlatır. Bu gerçekleşene kadar, nöron başka bir aksiyon potansiyeli oluşturamaz.
• Bir sinir impulsunun sinir lifi boyunca ilerlemesinden sonraki çok kısa bir süre içinde, aksolemma henüz depolarize durumda iken daha kuvvetli bile olsa ikinci bir impuls siniri uyaramaz.
• Bu zaman dilimi mutlak refraktör periyot olarak isimlendirilir.
• Bu dönemi, siririn uyarılabilirliğinin giderek normale döndüğü kısa bir süre takip eder.
• Bu son döneme rölatif refraktör periyot denir.
• Bunun önemi; refraktör dönem sinirin sürekli olarak uyarılır konumda olmasını olanaksız kılar ve impulsların frekansını sınırlar.
SALTATORY CONDUCTION
• Myelinli liflerde myelin kılıfı bir yalıtkan görevi üstlenir. • Myelinli bir sinir lifi, yalnızca aksonun çıplak olduğu ve
iyonların aksolemma ile hücre dışı sıvısı arasında plazma membranını kolayca geçirebildiği Ranvier düğümlerinde uyarılabilir.
• Bu liflerde aksiyon potansiyeli bir düğümden diğerine atlar.
• Bir düğümdeki aksiyon potansiyeli çevre doku sıvısında bir akım oluşturur ki bu da bir sonraki düğümde hızla depolarizasyona yol açar.
• Aksiyon potansiyelinin bir düğümden diğerine atlaması sıçrayıcı ileti (saltatory conduction) olarak adlandırılır.
• Myelinsiz liflerde aksiyon potansiyeli membranın yakın alanlarını progresif bir şekilde uyararak, aksolemma boyunca kesintiye uğramadan ilerler.
Kaldı işte;
Çayımız bardakta..
Çocukluğumuz sokaklarda..
Mutluluğumuz kursağımızda..
Sevdiklerimiz uzaklarda..
Gülüşlerimiz fotoğraflarda… Can YÜCEL
1926-1999