fenamizah no: 20 / october 2013

68

Upload: fenamizah-e-magazine

Post on 18-Mar-2016

228 views

Category:

Documents


3 download

DESCRIPTION

International Humor Magazine

TRANSCRIPT

Fenamizah’ı şimdi aşağıdaki platformlardan da okuyabilirsiniz:

3

imtiyaz sahibi / yay›n ve görsel yönetmeni:aziz yavuzdoğanyayın kurulu: Erdoğan Başol, Osman Yavuz İnal, Ekrem Borazan, hukuk danışmanı: Av. Cem Koç

ayl›k e-dergi

mountly e-humor magazine

international humor magazine

iletiflim/contact:[email protected]

No: 20 • ekim-october 2013

bu sayıda / inside this issue:

www.fenamizah.com

A) ADRIANA MOSQUERA (Colombia), AHMET ERKANLI (Turkey),AHMET ÜMİT AKKOCA (Turkey), ALEXANDER DUBOVSKY (Ukrain),ALEXEI TALIMONOV (England), ALİ DİVANDARİ (Iran), ANATOLIY STANKULOV (Bulgaria), ANDREA BERSANI (Italy),ARSEN GEVORGYAN (Armenia), ARTURO ROSAS (Mexico), AZİZ YAVUZDOĞAN (Turkey).B) BAHADIR UÇAN (Turkey), BÜLENT OKUTAN (Turkey), BORISLAV STANKOVIC (Serbia), B.V. PANDURANGA RAO (India)C) CAN&ALİ (USA), CEM KOÇ (Turkey), CARLOS AMORIM (Brasil),CRISTIAN TOPAN (Romania), CZESLAW PRZEZAK (Poland).D) DAMIR NOVAK (Croatia), DARKO DRLJEVIC (Montenegro),DIANNA MAGALLO (Mexico), DIDIE SW (Indonesia).E) EDUARDO CALDARI (Brasil), EKREM BORAZAN (Turkey), EL TOTO (Argentina), EMRAH ARIKAN (Turkey).ERDOĞAN BAŞOL (Turkey), EVZEN DAVID (Czech Rebuplic).F) FRANCISCO PUNAL SUAREZ (Spain).G) GALINA PAVLOVA (Bulgaria), GÜLAY GARİP KOÇERDİN(Turkey), GÜLGÜN ÇAKO (Turkey), GÜLŞAH ETEKER (Turkey),GÜNCE YAVUZDOĞAN (Turkey).H) HAKAN ÇELİK (Turkey), HASAN ÇAĞAN (Turkey), HASAN EFE (Turkey), HASAN GÜMÜŞ (Turkey), HENRYK CEBULA(Czech Republic), HULE HANUSIC (Austria).I-İ) İBRAHİM ERSARAÇ (Turkey), İBRAHİM TAPA (Turkey), IGORSMIRNOV (Russia), İHSAN TOPÇU (Turkey), ISTVAN KELEMEN(Hungary), IVAILO TSVETKOV (Bulgaria), IVAN STAGLICIC (Croatia),İSMAİL KERA (Czech Republic).J) JIRI SRNA (Czech Republic), JORDAN POP-ILIEV (Macedonia), JULI SANCHIS AGUADO (Spain), JULICE JELASKA (Croatia).K) KEZİBAN ÖZKOL (Turkey).M) MAKHMUD ESHONQULOV (Uzbekistan), MARINA GORELOVA(Belarus), MARK LYNCH (Australia), MEHMET SAİM BİLGE (Turkey),MELEK DURMUŞ (Turkey), MERAL SİMER (Turkey), MICHALGRACZYK (Poland), MILAN ALASEVIC (Slovenia), MILENKOKOSANOVIC (Serbia), SMIRIAM ALONSO (Cuba), MUAMMERKOTBAŞ (Turkey), MUHİTTİN KÖROĞLU (Turkey), MUSA KAYRA(Cyprus).N) NECATİ GÜNGÖR (Turkey), NIVALDO PEREIRA DE SOUZA(Brasil), NURİ BİLGİN (Turkey).O) OLEKSY KUSTOVSKY (Ukrain), O. YAVUZ İNAL (Turkey).R) RAINER EHRT (Deutschland), RAŞİT YAKALI (Turkey), RAUL DE LANUEZ (USA), RAUL FERNANDO ZULETA (Colombia), RAQUELORZUJ (Uruguay), RESAD SULTANOVIC (Bosnia&Herzegovina).S-Ş) SAADET DEMİR YALÇIN (Turkey), SABAHUDIN HADZIALIC(Bosnia&Herzegovina), SADIR ÖZTÜRK (Turkey), SALİH ATEŞ (Turkey),SEÇKİN TEMUR (Turkey), SEZER ODABAŞIOĞLU (Turkey), STANISLAW KOSCIESZA (Poland), SZCZEPAN SADURSKI (Poland),ŞEVKET YALAZ (Turkey).T) TONGUÇ YAŞAR (Turkey), TOSO BORKOVIC (Serbia),TVG MENNON (India).V) VAHID KERMANI (Iran), VALERY ALEXANDROV (Bulgaria),VEDAT KEMER (Turkey), VICTOR CRUDU (Moldova), VLADIMIRAS BERESNIOVAS (Lithuania).W)WESAM KHALIL (Egypt).Y) YURDAGÜN GÖKER (Turkey).Z) ZHANG WEIZHEN (China), ZORAN GROZDANOVSKI(Macedonia).

merhaba....”müsait bi yerde incek var!” diyen Eylül’ü debıraktık münasip bir biçimde. Biz de tutturmuşuz gidiyoruz işte, akla ziyanülkede, bu hengame içerisinde. “Gaza” ile“gazap” arasında, “gaza” gelmeden...

İlk defa 68 sayfa olarak karşınızdayız. Ve ilk defa yazar ve çizer sayımız yeni katılanisimlerle tam 101’e ulaştı. Hakkını vermekgerekir ki; bu rakamda bir kadro hiç bir dergidegörülmüş bir olgu değil. Hani mütevazi olalımdiyoruz, ancak bu tespiti de anımsatmak zorundayız. Ki; kestane çatlayacaksa, mevsiminde çatlasın. Malum güz aylarındayız..

Akla gelebilecek bir soruya da açıklık getirelim.Fenamizah’ın sayfa sayısı ile yazar-çizer sayısı nedenher sayıda değişkenlik gösteriyor? Çünkü bu dergi tamamen gönüllülük esasına göre çıkıyor ve arşivimizde karikatürleri tükenen isimler zaman zaman künyede eksilebiliyor.

Bu vesileyle Fenamizah’a yazı ve çizgileriyle katkıda bulunan tüm dostlara bir kez dahateşekkür ediyoruz. Ukraynalı karikatürcü Alexander Dubovsky geçen sayı yayımladığımızsöyleşisinde dergimiz için “Türkiye’nin uluslararası lezzeti” tanımlaması yapmıştı. İşte busöz; uğraşımızın en güzel özeti. Bu sayımızdaki Jiri Srna söyleşisini de mutlaka okumanızıöneriyoruz. Bu arada edebiyatımızın değerli ismi gazeteci-yazar ağabeyimiz Necati Güngörde yazılarıyla dergimiz ailesine katıldı.

Turgut Uyar’ın dizeleriyle veda edelim; "kimi sevsem/kim beni sevse/eylül toparlandı gittiişte/ekim falan da gider bu gidişle/tarihe gömülen koca koca atlar/tarihe gömülür o kadar..."

Saygılarımızla...

kenlik gösteriyor? Çünkü bu dergi tamamen gönüllülük esasına göre kenlik gösteriyor? Çünkü bu dergi tamamen gönüllülük esasına göre kenlik gösteriyor? Çünkü bu dergi tamamen gönüllülük esasına göre kenlik gösteriyor? Çünkü bu dergi tamamen gönüllülük esasına göre kenlik gösteriyor? Çünkü bu dergi tamamen gönüllülük esasına göre kenlik gösteriyor? Çünkü bu dergi tamamen gönüllülük esasına göre kenlik gösteriyor? Çünkü bu dergi tamamen gönüllülük esasına göre kenlik gösteriyor? Çünkü bu dergi tamamen gönüllülük esasına göre kenlik gösteriyor? Çünkü bu dergi tamamen gönüllülük esasına göre kenlik gösteriyor? Çünkü bu dergi tamamen gönüllülük esasına göre kenlik gösteriyor? Çünkü bu dergi tamamen gönüllülük esasına göre kenlik gösteriyor? Çünkü bu dergi tamamen gönüllülük esasına göre kenlik gösteriyor? Çünkü bu dergi tamamen gönüllülük esasına göre kenlik gösteriyor? Çünkü bu dergi tamamen gönüllülük esasına göre kenlik gösteriyor? Çünkü bu dergi tamamen gönüllülük esasına göre kenlik gösteriyor? Çünkü bu dergi tamamen gönüllülük esasına göre kenlik gösteriyor? Çünkü bu dergi tamamen gönüllülük esasına göre kenlik gösteriyor? Çünkü bu dergi tamamen gönüllülük esasına göre kenlik gösteriyor? Çünkü bu dergi tamamen gönüllülük esasına göre kenlik gösteriyor? Çünkü bu dergi tamamen gönüllülük esasına göre kenlik gösteriyor? Çünkü bu dergi tamamen gönüllülük esasına göre kenlik gösteriyor? Çünkü bu dergi tamamen gönüllülük esasına göre kenlik gösteriyor? Çünkü bu dergi tamamen gönüllülük esasına göre kenlik gösteriyor? Çünkü bu dergi tamamen gönüllülük esasına göre kenlik gösteriyor? Çünkü bu dergi tamamen gönüllülük esasına göre kenlik gösteriyor? Çünkü bu dergi tamamen gönüllülük esasına göre kenlik gösteriyor? Çünkü bu dergi tamamen gönüllülük esasına göre kenlik gösteriyor? Çünkü bu dergi tamamen gönüllülük esasına göre kenlik gösteriyor? Çünkü bu dergi tamamen gönüllülük esasına göre kenlik gösteriyor? Çünkü bu dergi tamamen gönüllülük esasına göre kenlik gösteriyor? Çünkü bu dergi tamamen gönüllülük esasına göre kenlik gösteriyor? Çünkü bu dergi tamamen gönüllülük esasına göre kenlik gösteriyor? Çünkü bu dergi tamamen gönüllülük esasına göre kenlik gösteriyor? Çünkü bu dergi tamamen gönüllülük esasına göre kenlik gösteriyor? Çünkü bu dergi tamamen gönüllülük esasına göre kenlik gösteriyor? Çünkü bu dergi tamamen gönüllülük esasına göre

aziz yavuzdoğan

Türk mizah tarihinin önemli dergilerinin ilk sayılarınıntıpkı basım pdf dosyaları web sitemizde...

http://issuu.com/fenamizah_e-magazine

http://dmags.net/yayinlar/index/yayin/Fenamizah/sayi/Eyl%C3%BCl%202013

www.fenamizah.com

BİR DAMLA AYDINLIK

iyice soyuyorum kabuğunu geceninuzak tepelerin ardındanbir damla aydınlık sızıyor üzerimizegülümsüyor acının yüzü...

ŞİİR DİLİYLE...İhsan Topçu

4

A C T U A L I T Y

düşünün! neye güldüğünüz hakkında bir fikriniz olsun...AKTÜALİTE

KEMERALTI • Vedat Kemer©

Akşam

Gazete

si, 201

3

SAADET DEMİR YALÇIN - TurkeyW

ILLE

M RASING- N

ethe

rlan

d

ALEXANDER DUBOVSKY - Ukrain

İhsan Topçu

KÖTÜ ANILARBirileri, tüketirHarcar hepsiniHatta alıcısını bulup,Bedavaya satarKötü anılarını…

Birisi de, toplayıpBiriktirir durmadanHatta sermaye yapar…

Hayat; bir tercihtir oğlumYa eleyip savuracaksınBir şey kalmayacak.Ya da eleğini deliksiz yapıp Bir bir toplayacaksın…

Sen de seç beğen yolunuŞimdiden belirle sonunu…

GİT İŞİNEŞişine şişine geldin“Gelişine kurban” dediler…Gelmişimizi, geçmişimiziAlt üst ettin geleceğimizi…Hadi şimdi, “Git işine…”Yoksa kurban kesilecek gidişine…

DÜNYA DÖNÜYORFazla içme… “Bu meret,Durduğu gibi durmaz şişedeAdamı devirir.” Dediler… Adam, başını kaldırdı hafifçeGözlerini zor da olsaSabit bir noktaya kelepçeledi.Doğru… Dedi… Başım gibi, İnsanlık da dönüyor zatenO işte, asıl beni deviren…

HEP AYNI HİKÂYE

Adam, Kadının peşindeArı gibi uçtu…Adamın süratindenBaşı döndü kadının…Ve… Sonunda“Evet” dedi nikâh masasında…

Şimdi, üç çocuk koşmaktaKadının çile dolu eteklerinde…

Anzer balı MaşallahAdamın peteklerindeBaşka başka kadınlar var…

Atmalı taşı, gerekirse de yarmalı başı.

Osman Yavuz İnal

haşlamalartaşlamalar

SPOR ÇİZGİSİ Raşit Yakalı

5

MUAMMER KOTBAŞ - Turkey

‘Süngü’müzdü,‘Sürgün’ümüzoldu...• Gezi Parkı protestolarısırasında polisin gaz bombalarında kaçanlarınsığındığı ve revir olarak kullanılan ancakBaşbakan’ın “içki içildiğini”iddia ettiği DolmabahçeBezm-i Âlem Valide SultanCamii’nin müezzini veimamı ile BeyoğluMüftüsü’nün görev yerlerideğiştirildi. Müezzin FuatYıldırım, iddialarla ilgiliverdiği ifade de “Kimseyiiçki içerken görmedim,yalan söyleyemem” demişti.Dolmabahçe Bezm-i ÂlemValide Sultan Camisi’ninmüezzini Fuat YıldırımBaşakşehir’e bağlı Kayabaşıköyüne gönderildi.Yıldırım’ın, “teftişin selameti”için 6 ay süreyle Kayabaşıköyünde müezzin olarakgörevlendirildiği öğrenildi.Dolmabahçe Camisi imamıHalil Necipoğlu’nun tayiniZeytinburnu’na yapıldı.Beyoğlu Müftüsü RecaiAlbayrak da KaradenizEreğli’ye tayin edildi.

Demokr apolis...• Paketten fırlayanlardan:Güroymak’ın adı Norşin oldumu, demokratikleşmiş olacağız...Dicle Üniversitesi CoğrafyaAnabilim Dalı Başkanı Prof. Dr.Emrullah Güney, öneriyor:“İzmir’e de Smirna deyin bari.Ankara ya Engürü olsun ya daAncyra. Eskişehir’e de Doryleiondenilsin. Sıvas’ın adı daSebastopolis olsun. Giresun’aKerasus; Samsun’a Amissos diyelim. Konya’ya haç anlamınagelen İkonium. Van’ın adını dadeğiştirelim; Tuşpa yapalım.Şanlıurfa niye aynen kalsın! ErRuha olarak değiştirelim;Avrupalılara şirin görünsekdaha iyi: O zaman Edessayapalım. Ya Kahramanmaraş!O da elbet Germanikopolis olacak. Kayseri ne demek?Sezar, imparator kenti. Mazakaolsun. Osmaniye niye kalsın!Bölgenin adı olan Kizzuwatnadiyelim ona da.” Prof. Güney,“Öğretmen de izleyemez olduartık değişiklikleri. Öğrencininkafası karışık” diyor.Artık kafa filan aramayacağız.Kafasızlık geçer akçe çünkü...(Işık Kansu, Cumhuriyet, 23.9.2013)

6

UYDUDAN NAKLEN • hakan çelik

A C T U A L I T Y

düşünün! neye güldüğünüz hakkında bir fikriniz olsun...AKTÜALİTE

©Cumhuriyet Gazetesi, 2013

Alkol yasağı...• Bu ülkede gençleri palayla kovalayabilir,

gaz fişeğiyle yaralayabilir ve hatta döve döveöldürebilirsiniz. Ama onlara bira satamazsanız.

İşte demokrasi bu!

AZİZ YAVUZDOĞAN - Turkey

OSMAN YAVUZ İNAL - Turkey

ALEXANDER DUBOVSKY - Ukrain

ALI

DIVANDARI-

Iran

2020 Olimpiyat Oyunları’nı Tokyo’ya kaptırdık...

• Gezi olaylarında eylemci bir gencin ölümüne sebep olmaktan yargılanan devletimizin has evlatlarından bir zanlı, mahkemeye tanınmamak için peruk vetakma bıyıkla gelmiş. Yine de bir kazaya uğrayıp, gerçekle yüz yüze kalmış...

Allahyüz naklineihtiyaçbırakmasın...

Dün, dündür...• Bu günlerde herkesi liberal olmakla eleştirerek laf söyleyen yeni yetmeAtatürkçülerden “Ufuk” bey, yıllar önce Tansu Çiller'inözelleştirmeden sorumlu devletbakanlığı görevindeyken, liberalizmin şahını icraettiğinde, Atatürkçülüğühatırlamadığını bir türlü“Söylemez”...

Gülay Garip KoçerdinTV nağme

DUYGUSAL BALIK • aziz yavuzdoğan

GELİNCİK DÜŞLEMESİ • gülşah eteker

FENAMEN • aziz yavuzdoğan

ÜSTAT ve EVLAT • aziz yavuzdoğan

Yetenek Sizsiniz...- Dansöz erkek…- 3 hayırla uğurluyoruz seni kardeşim.- Forklift kullanan bayan…- 3 hayır bacım, kendine dikkat et.- Emekli çocuk…- Valla ilginç ama 3 hayır çocuğum.- Matematik profesörü bebek.- Ohoooo, geç bunları birader, 3 hayır lütfen.- Yetenekse yetenek, beceriyse beceri, herşeye hayır diyorsunuz, ne istiyorsunuzAcun bey ya?- Köpek var mı kardeşim köpek?- !!!

Şanslı Masa- Kulaklıktaki ses: Beyefendi, kızı yanınıza oturtun ve annenize onunla evlenmek istediğinizi söyleyin.- Anne, bu Hatice. Ben onunla evlenmek istiyorum.- Oğlum, bu kadın nerdeyse benim yaşımda!- Ne diyorsun sen teyzeee, 3 koca eskittimben, üçünden de birer çocuğum var. Dahada çoook eskitirim evelallah.- Aman çocuğum, bula bula bunu mu buldun, şimdi kalbim duracak.- Kulaklıktaki ses: Lütfen ısrar edin annenize.- Ya anne ya. Ne istersem karşı çıkıyosun,ama ben onu sevdim, alcam işte alcaaam.- Oğlum, delimisin nesin, baksana kadına,öldürecek misin beni sen?- Neyim varmış benim teyzeee? Gül gibikadınım evelallah. Şeyi sıksam suyunuçıkarırım, yani taşı. Sen beni ne sanıyon,ben ne alemler gördüm beeee…- Belli kızım belli. Hadi oğlum kalk evimizegidelim.- Kulaklıktaki ses: Alcam diye tutturun. 10 bilezik yapalım kıza diyin…- Anne ya, ben alcam Hatçeyi, gidip 10bilezik yapalım. Sonra da bi daire tutalım.- Ay bana fenalık geliyor, sen delirdin mi a çocuğum?- Bana ne, bana neee yaaaa…- Şşşş, analık, çocuğunu mutlu etçemdiyom, sen mutluluğun resmini yapabilirmisin, ben elimle göstereyim istersen?- Aaaaaaaa, terbiyesiz. Kalk gidelim yavrum,yoksa şimdi kalpten gidicem ben.-Kulaklıktaki ses: Onunla mutlu olacağınızı,ondan çocuk istediğinizi söyleyin annenize.-Anne ya, ben ondan çocuk istiyorum, hemde üç tane.-Kulaklıktaki ses: Ne oldu yaaa, şşşş, düştümü o?-Anne, anneeeee, şaka ya şaka, 5000 tlalcaktım he deseydin, anneee - Kulaklıtaki ses: Vah gitti kadın!!!

7

8

COMIC • Stanislaw Kosciesza

TURKISH• Övünmek insanın kendini tatmin etme-sidir, karşı tarafı bilgilendirmek değil.

• Başarılar asla unutulmaz, başarısızlıklarda!

• 20 yıl önce "Yoldaşlar! hiç bir şeydeğişmeyecektir!" diye yazmıştım.Yanılmışım, en iyi yıllarımı almış zaman...

• Sonuç için sebepler yaratılır. Benimülkemdeyse, nedenlerin sonuçları...

• Kurgu, kumdaki bir ayak izi gibidir.Fakat betona da ayak izi bırakabilirsiniz.

---BOSNIAN• Sustina hvalisanja nije obavjestiti drugoga vec zadovoljiti sebe.

• Uspjeh traje koliko i sjecanje na njega.Neuspjeh prezivi i to!

• Prije dvadeset godina sam napisao da,"gospoda, bivsi drugovi" nista nece promijeniti. Pogrijesio sam-uzeli su minajbolje godine!

• Uzroci stvaraju posljedice. U Bosni iHercegovini posljedice jesu uzroci!

• Knjizevnost je kao otisak stopala napijesku. Mada postoje i betonski otisci!

---ENGLISH• The essence of boasting is not to informthe other but to satisfy myself.

• Success lasts as long as the memory of it.Failure even survive that, also!

• Twenty years ago I wrote that "gentlemen, former comrades," will changenothing. I was wrong-they took my bestyear!

• Causes create consequences. In Bosniaand Herzegovina, the consequences arecauses!

• Fiction is like a footprint in the sand.Although, there are concrete footprints!

Sabahudin Hadzialicaphorisms

COMIC • Stanislaw Kosciesza

9

10

N E W S

send it to us your event and exhibition news... • [email protected]

HABERLER

Mizahımızın üçustası: NasreddinHoca, İncili Çavuşve Bekri Mustafabir araya geldi...

• Türk dostu Hollandalı sanatçı Willem Rasing, Türkiye'deki iktidar karşıtıgösterilere Salvador Dali tarzı bir çalışmasıyla destek gönderdi...

• Artwork by Willem RASING / Holland: Prime minister Erdogan is facingturbulence in Turkey. A Dali type of situation and portrait.

• Dergimizdeki yazı ve fotoğraflarıylatanıdığınız İspanyol gazeteciFrancisco Punal Suarez, mizahifotoğraf çalışmalarını, Brezilya'nınPiracababa şehrinde düzenlenenmizah festivali kapsamında sergiledi.“CLIC LOGO RIO” adını verdiği sergisi daha önce de Porto'da sanatseverlerle buluşmuştu.

• In the Brazilian city of Piracicaba isbeing held the famous 40-thInternational exhibition of humor“SALAO INTERNATIONAL DEHUMOR DE PIRACICABA 2013″.One of the 30 parallel exhibitions thatmake up this extensive exposition, is

an exhibition of humorous photographs called “CLIC LOGORIO” created by renowned Spanishphotographer and journalist FranciscoPunal Suarez. The exhibition isinstalled in Casarão do Tourism / Ruado Porto, Piracicaba, from 6th to 29thSeptember 2013. It is the secondinstallation of this exhibition, first heldat the Press Museum in the Portuguesecity of Porto at the famous festival“PORTO WORLD CARTOON 2013”.We bring you some insights to thisexposure, some samples of exposedhumorous pictures and the text byFrancisco Punal Suarez which hewrote on this occasion.

• Birbirlerine hiç benzemedikleri halde; nükteleriyle, hazırcevaplılıklarıyla herkes tarafından benimsenip sevilen, her asırda fıkralarıyla anılıp yaşatılan mizahımızın üç büyükustasının fıkraları Tahir Galip Seraltı’nınhazırladığı kitapta bir araya geldi.

Ünlü Slovak karikatürcü Schek vefat etti...Jozef Babusek (Schek) passed way...

• Slovak karikatürünün ilk isimlerinden sayılan Schek imzasıyla bilinen Jozef Babusek 22 Ağustos'ta92 yaşındayken hayatını kaybetti.Fenamizah olarak bu karikatür

ustasınaTanrı'dan rahmet diliyoruz...

• It is with deepest sorrowthat we have toinform you thatat the age ofnearly 92 yearsdied on 22nd Augustevening Jozef

Babusek, known under the pseudonym Jozef Schek, who is considered by experts to be thefounder of modern Slovak cartoonand comics.

Hollandalı sanatçınıngözüyle Türkiye...Turbulencies inTurkey...

Babusek, known underBabusek,evening

Babusek, known underevening

undereveningevening

died22ndevening

died22nd22ndeveningevening

knownBabusek, known underknownBabusek, underBabusek,

Jozef BabusekTürkiye'deki iktidar karkariktidarTürkiye'deki

Willem Rasing

Brezilya’da mizahi fotoğraflar sergisi..Humorous photography in Brasil...

1001

Francisco Punal Suarez

11

İzmir’de, karikatürlü günler...

• Karşıyaka Belediyesi’nin “Çarşı Kültür Merkezi”“Dünya Çizerlerinden Barış Karikatürleri Sergisi” ileaçıldı. Karikatürcüler Derneği ve Çağdaş SanatçılarPlatformu üyelerinin girişimi ile gerçekleşen sergi, kültürmerkezi açılış törenine katılan izleyiciler tarafındanilgiyle karşılandı.

• 30 Eylül- 14 Ekim 2013 tarihlerinde gerçekleşecekolan, Uluslararası Basmane ve Çevresi Tarih, Kültür,Sanat ve Arkeoloji Günlerine İzmirli çizerler karmasergi ile katılıyor. Birçok etkinliğe sahne olacak olanBasmane günleri “Kent ve İzmir” konulu karikatür ser-gisi ile renklenecek. Karikatürcüler Derneği İzmirTemsilciliği ve Çağdaş Sanatçılar Platformunun düzen-

lediği sergide yer alançizerler: Ayten Köse,Birol Çün, CemalettinGüzeloğlu, ErayÖzbek, ErcanBaysal, LeventDağaşan, LütfüÇakın, MehmetTevlim, MurtezaAlbayrak, MustafaBora, MustafaYıldız, Ömer Çam,Özge Ulu, SadıkPala, Turan İyigün.

Karikatürcü Salih Memecan’a büyük tepki!...• Sabah gazetesi karikatüristi Salih Memecan, 12 Eylül

tarihli “Bizimcity” köşesinde çizdiği karikatürde, Gezi eylemcilerini “emir kulu” olarak gösterdi. Eşi AKP’denmilletvekili olan Memecan’a büyük tepkiler yağdı. Sosyal medyada da eleştiri konusu edilen karikatürcü

için Twitter’da #utansalihmemecan başlığı açıldı.

Salih Memecan tepkiler üzerine yaptığı açıklamada “Karikatürüm ile ilgili olarakgelen tepkilerin farkındayım. Ben sadecegenç birilerinin ölümü üzerinden siyasetve prim yapmanın aşağılık bir şeyolduğunu dile getirmek istedim..Karikatürde bunu eleştirdim.” dedi...Salih Memecan

“Kent ve İzmir” karikatür sergisi...

“Danya Çizerlerinden Barışkarikatürleri” sergisi...

• 32. Uluslararası Nasrettin Hoca Yarışma Karikatürleri, Neşe ve KarikatürMüzesi'nde İzmirli sanatseverler için sergilenmeye başlandı. 70 ödüllü ve orijinalçalışmaların yer aldığı karikatür sergisi Kasım ayı sonuna kadar açık kalacak.

Kalabalık davetliler önünde 18 Eylül Çarşamba günü, Konak Belediyesi BaşkanYardımcısı Serpil Güngör ve Gülşen Özkan tarafından açılışı yapılan sergidehazır bulunan Karikatürcüler Derneği Başkanı Metin Peker, Konak BelediyesiBaşkan Danışmanı Namık Kuyumcu ve Neşe ve Karikatür Müzesi Yürütme KuruluÜyesi Eray Özbek açılışta birer konuşma yaptılar. Sergi açılışında İzmirli çizerler-den Ayten Köse, Ömer Çam, Sadık Pala, Ercan Baysal, Mehmet Aslan, Lütfü

Çakın, İbrahim Atabey,Cem Koç, CemGüzeloğlu, SezerOdabaşıoğlu, MuratAsın, MurtezaAlbayrak, CemalettinGüzeloğu, MuratArslan, Abidin Köse,Devrim Demiral, SadıkÖztürk, Birol Çün,Çağlar Tüfekçi, Turanİyigün, Önder Batkan,Şeref Güzel ve MustafaYıldız bir araya geldiler...

Nasreddin Hoca’nın ödüllü karikatürleri İzmir’de sergileniyor...

Cartoon exhibitions & events in Izmir, Turkey

12

N E W S

HABERLER

Odabaşıoğlu ile Köstepen’eMilas Festivali’nde yoğun ilgi...

• Dergimiz çizeri, karikatürist-yazar-şair Sezer Odabaşıoğlu, şair-ressam-karikatürist Zeynep Aslı Köstepen ile 09-14 Eylül2013 tarihleri arasında 3. Uluslararası Milas Festivali’ne katıldı.

Milas Belediyesi’nin Bafa Belediyesi, Kıyıkışlacık KöyMuhtarlığı, Selimiye Belediyesi, Güllük Belediyesi, BoğaziçiKöy Muhtarlığı, Beçin Belediyesi ve Ören Belediyesi işbirliğiyle21 Ağustos 2013 tarihinde başlayan ve 14 Eylül 2013 tarihinde sonlanan Türkiye’nin en uzun ve en kapsamlı 3. Uluslararası Milas Festivali bünyesinde, 09-14 Eylül 2013tarihleri arasında Milas’ta kendileri için tahsis edilen standlarında kitaplarını imzaladılar.

Milaslı okurlardan yoğun ilgi gören Köstepen ile Odabaşıoğlu, Milas Belediye Başkanı Muhammet Tokat’ımakamında ziyaret ederek eserlerini armağan ettiler.

3. UluslararasıMilas Festivalikapsamında“DirenenKarikatürler”Sergisi...• Koordinatörlüğünü MilasBelediyesi’nin yaptığı ve açılışı,Nedime Beler Kız Öğrenci YurduBahçesi’nde 09.Eylül,2013 tari-hinde Pazartesi günü saat: 18.20’deyapılan; ayrıca geceleri, dijital sergiolarak gösterime giren “DirenenKarikatürler Sergisi” 09-14. Eylültarihleri arasında, festival süresinceizleyicilerden yoğun ilgi gördü.Sergide 31 karikatürcünün 86 eseriyer aldı.

Sergiye Katkıda Bulunan Sanatçılar: Akdağ Saydut, Aşkın Ayrancıoğlu,Ayten Köse, Aziz Yavuzdoğan,Birol Çün, Cemal Tunceri, CoşkunGöle, Emre Yılmaz, FeriyeÇekiçoğlu, Halit KurtulmuşAytoslu, Hamza Akın, HayatiBoyacıoğlu, Hikmet Aksoy, İsmailDoğan, Mehmet Ali Güneş,Mehmet Kahraman, MenekşeÇam, Muammer Olcay, MusaKayra, Mustafa Bilgin, MustafaYıldız, Osman Yavuz İnal, RecepBayramoğlu, Serdar Çeliktaş, SeyitSaatçi, Sezer Odabaşıoğlu, SühaPeşinci, Taner Özek, Vahit Akça,Yasin Halaç ve Yusuf Temiz

Sergiye Katkıda Bulunan Sanatçılar:

Sergiyi koordine eden Sezer Odabaşıoğlu.

13

1913 yılında Charlie Chaplin’in Amerikan KeystoneFilm Şirketi ile ilk kontratını imzalaması sinemadabüyük kariyerinin başlangici olmuştu. Bugün yüzyılsonra, İsviçre Vevey şehri Leman gölü kıyısındaki bumalikane 20. yüzyılın en büyük komedyeni CharlieChaplin anısına müzeye çevriliyor. Chaplin1950’lerin başında Senatör McCarthy ve Soğuksavaş dönemindeki komünist avcılığı baskılarındankaçmak için İsviçre’de bu büyük eve taşındı.

Müze, Chaplin’in ölüm tarihi olan 1977 yılındanönceki 25 yılını kapsayan hayatını, 14 hektarayayılmış bu neoklasik malikane içerisinde sunulacağınısöyleyen Chaplin Müze Başkanı Phillipe Meylan:“Park içerisinde aynı zamanda bir stüdyo inşa edeceğiz ki Chaplin filmlerinin tarihiniziyaretçilere daha iyi anlatsın. Modern ve interaktif bir müze inşa ediyoruz. Bu sebeptenötürü buna ‘Chaplin’in Dünyası’ adını verdik”dedi.Chaplin’in Dünyası kavramı büyük komedyenin insantarafını da göstermek istiyor diye belirtiyor müzeninmimarı Ives Durand: “Bu müze Chaplin’in bizemiras braktığı çalışmaların boyutunu gösterecek.Onun çalışmaları hem dokunaklı hem de komikti.Charlie Chaplin büyük bir hümanistti. Filmleriderinden toplumu ve insanlığı ilgilendirirdi. Tümbu özellikleri müze içerisinde yansıtmaya çalışacağız.”

Laura Chaplin, Charlie Chaplin’in torunu, İngiltereve İsviçre arasında yaşayan, çalışmalarından bir kısmınıdedesine adamış sanatçı, müze hakkında: “Hayatının sonlarına doğru unutulacağındandolayı endişeliydi. Çünkü çok sıkı çalıştı ve kuvvetlibir mesajı vardı, galiba en çok istediği de buydu.

Hatırlanmak ve insanların mesajını bugün de haladuymasını istiyordu” şeklinde açıklama yaptı.

Chaplin’in Dünyası Müzesi 2015 yılı yaz ayındakapılarını ziyaretçilerine açmayı hedefliyor.

14

K Ü L T Ü R / C U L T U R E

‘Charlie Chaplin’in Dünyası’ müze oluyor...

Chaplin’in ilk sesli filmi “Büyük Diktatör”ün (1940) final sahnesindeki mesajı:"Özür dilerim ben imparator olmak istemiyorum. bu beni ilgilendirmiyor.hükmetmek veya işgal etmek istemiyorum. Herkese yardım etmek istiyorum. Yahudi , katolik , siyah, beyaz. Hepimiz birbirimize yardımetmek istiyoruz. Diğerinin mutluluğu hepimizi mutlu ediyor. Hiç kimsedennefret etmiyoruz. Hiç kimseyi aşağılamıyoruz. Bu dünyada herkese yervar. Dünyada herkesi doyuracak kadar zenginlik var. Hayat hür vegüzel olmalı. Biz doğru yoldan çıktık. İktidar hırsı insan ruhunu zehirledi,nefret duvarları ördü. Bizi mutsuzluğa ve insan kıyımına mahküm etti.Hızı keşfettik ama yerimizde sayıyoruz. Makineleşme bolluk yerine yokluk getirdi. Bilgimiz bizi saygısız ve yobaz yaptı. Çok düşünüp azhissediyoruz. Makineden çok insanlığa ihtiyacımız var.Beceriden çok iyiliğe ihtiyaç duyuyoruz. Aksi takdirdeşiddet galip gelecek ve hayat yok olacak. Uçak veradyo bizi birbirimize yaklaştırdı. Bu icatların temelindeiyilik kardeşilik ve beraberlik var. Şu anda sesimimilyonlarca insan duyuyor. Umutsuz kadın, erkek veçocuklar... Masum insanlara işkence yapan , hapseatan bir sistemin kurbanları onlar. Beni duyanlarasesleniyorum. umutsuzluğa kapılmayın!!!

Mutsuzluğumuzun sebebi hırslı kişilerin insalığın iler-lemesinden korkmasıdır. Nefret geçer , dikatatörlerölür. Halktan aldıkları iktidar halka geri döner...İnsanlar ölür , hürriyet ölmez!

Askerler !Zorbalara itaat etmeyin. Onlar sizi eziyor...Düşünce ve hareketlerinizi planlıyor... Sizi koyun yerine koyuyorlar!!İnsanlıktan çıkmış beyni ve kalbi makineleşmiş kişilere teslim olmayın...Siz ne makine ne koyunsunuz!!! Sizler insansınız!!!Kalbinizde insanlara aşk besliyorsunuz. Sizde nefret yok. Sevilmeyeninsan kin besler. Askerler, esirlik için değil, hürriyet için savaşın. AzizLuke'ün dediği gibi cennetin kapıları insana açıktır. Bir kişiye, bir grubadeğil, herkese açıktır.

Güç sizin, halkın elindedir... Makine ve mutluluk yaratmagücü... Bu güçle yaşamı hür ve güzel yapın! Harika bir maceraya dönüştürün! Demokrasinin verdiği bu gücü kullanalım. Birlik olup harika bir dünya yaratalım. Herkese işsağlayan, gençlere umut, yaşlılara garanti veren bir dünya.Yobazlar bunları vaat ederek iktidarı aldılar. Yalan söylediler. Zaten asla sözlerini tutamazlar. diktatörler, kendihırsları için halkı köleleştirir... Biz bu vaatleri yerine getirmekiçin savaşalım. Dünyayı kurtaralım. milli engelleri yokedelim.Hırs, kin ve yobazlığı yürürlükten kaldıralım. Aklın idare ettiğibir dünya için savaşalım. Bilim ve ilerleme herkese mutlulukgetirsin.

Askerler, demokrasi uğruna birlik olalım!"

by Euronews / Aziz Yavuzdoğan

Sessiz film döneminin unutulmaz komedyeni, gelmiş geçmiş büyük yıldızlar arasında yer alıyor...

Charlie Chaplin anısına müzeye

çevrilen, 14 hektarlık bir alanda yer

alan bu malikaneİsviçre’de bulunuyor.Phillipe Meylan Ives Durand Laura Chaplin

Charlie Chaplin had his first break with the EightLancashire Lads – a troupe of child performers. Hethen worked with the comedy impresario FredKarno, before the Keystone Film Companyspotted him in 1912. International stardom followed.100 years on, his digressive Odysseus-esqueglobal journey – from the drab slums ofLambeth to nubile Hollywood – is beingmemorialsed in the neoclassical mansion byLake Geneva where it all ended.

Chaplin moved there in the 1950s toescape Senator Joe McCarthy’s witch-hunt for anyone he suspected of commu-nism. Besides his extensive body of work,museum developers are keen to stressChaplin’s humanistic politics and socialvalues.Museum developer Ives Durand

explained: “This museum also wants to go beyondthe work he has left us, and stress another dimension. His work was both funny and touchingbut Chaplin was also a great humanist and hisfilms were profoundly social. We will highlight allthose characteristics, for all to see.”

Laura Chaplin, Charlie Chaplin’s granddaughter, isan artist who lives between England andSwitzerland – part of her work is dedicated to hergrandfather. For her, the museum is the perfect wayto celebrate the “Godfather” of silent movies:“Towards the end of his life he was worried that hewould be forgotten because he’d worked so hard andhe had a very strong message. I think that is whathe wanted the most, to be remembered and people tohear his message still today.”

The ‘Chaplin’s World’ museum in Vevey, by LakeGeneva, is scheduled to open in 2015.

15

Chaplin museum scheduled to open...

Charlie Chaplin belongs on a list of greatest entertainer that have ever lived. Chaplin was an English born stage

performer who became known as the first ever Hollywood superstar in the silent film era.

I’m sorry but I don’t want to be an Emperor, that’s not my business. I don’t want to rule orconquer anyone. I should like to help everyone if possible, Jew, gentile, black man, white.We all want to help one another, human beings are like that. We all want to live by eachother’s happiness, not by each other’s misery. We don’t want to hate and despise one another. In this world there is room for everyone and the earth is rich and can provide foreveryone. The way of life can be free and beautiful. But we have lost the way. Greed haspoisoned men’s souls, has barricaded the world with hate; has goose-stepped us into miseryand bloodshed.

Now on Broadway! We have developed speed but we have shut ourselves in: machinery thatgives abundance has left us in want. Our knowledge has made us cynical, our clevernesshard and unkind. We think too much and feel too little: More than machinery we needhumanity; More than cleverness we need kindness and gentleness. Without these qualities,life will be violent and all will be lost. The aeroplane and the radio have brought us closertogether. The very nature of these inventions cries out for the goodness in men, cries out foruniversal brotherhood for the unity of us all. Even now my voice is reaching millions throughout the world, millions of despairing men, women and little children, victims of a system that makes men torture and imprison innocent people. To those who can hear me I say “Do not despair”. The misery that is now upon us is but the passing of greed, the bitterness of men who fear the way of human progress: the hate of men will pass and dictators die and the power they took from the people, will return to the people and so long

as men die [now] liberty will never perish...

Soldiers: don’t give yourselves to brutes, men who despise you and enslave you, who regiment your lives, tell you what to do, what to think and what to feel, who drill you,diet you, treat you as cattle, as cannon fodder. Don’t give yourselves to these unnatural men, machine men, with machine minds and machine hearts. You are notmachines. You are not cattle. You are men. You have the love of humanity in yourhearts. You don’t hate, only the unloved hate. Only the unloved and the unnatural.Soldiers: don’t fight for slavery, fight for liberty. In the seventeenth chapter of SaintLuke it is written: - “The kingdom of God is within man” Not one man, nor a group ofmen, but in all men; in you, the people. You the people have the power, the power to

create machines, the power to create happiness. You the people have the power to makelife free and beautiful, to make this life a wonderful adventure. Then in the name of

democracy let’s use that power, let us all unite. Let us fight for a new world, a decent worldthat will give men a chance to work, that will give you the future and old age and security.By the promise of these things, brutes have risen to power, but they lie. They do not fulfil theirpromise, they never will. Dictators free themselves but they enslave the people. Now let usfight to fulfil that promise. Let us fight to free the world, to do away with national barriers, do away with greed, with hate and intolerance. Let us fight for a world of reason, a worldwhere science and progress will lead to all men’s happiness.Soldiers! In the name of democracy: let us all unite!

CharlieChaplin’s

Message for All

Humanity from“The GreatDictator”

16

N E C A T İ G Ü N G Ö R ’ d e n

GÜLÜMSETEN ANEKDOTLAR...

DAĞLARCA'NIN ŞİİR TANIMI...

Üstadı yakından tanıyanlar bilir:Konuşmayı sevmez, her çağrılanyere gitmez, demeç vermez, öyleherkesle söyleşmezdi. Ama canı isterde konuşursa, ağzından bal akardı!Bir edebiyat öğretmenince Üsküdar'’a bir okula çağrılmış,üstadın da iyi tarafına denk gelmiş;öğrencilere bir konuşma yapmayıkabul etmişti. Toplantı günü, üstadıarabayla Kadıköy’deki evinden alıpokula götürdüler. Öğrenciler herhangi bir münasebetsiz lakırdıetmesin diye sıkı sıkı tembihlenmişti.

Salona girmeden önce sordular:- Üstadım bir isteğiniz var mı?- Var, dedi Dağlarca. Bir sürahi su,yanına bir bakdak daha su istiyorum. Ayrıca biraz mürekkeple damlalık istiyorum;masama koyun bunları.Hemen isteği yerine getirildi. Üstatsalona girdiğinde istediklerinin hepsimasasının üstündeydi.O yerine otururken, çocuklar dagözlerini dört açmış bu yaşlı adamabakıyorlardı.

- Şimdi siz benden şiirle ilgili birkonuşma beklersiniz, diye başladısöze. Salondan çıt çıkmıyordu. Üstatkonuşmasını sürdürmeden öncemürekkep şişesinden damlalıkla birdamla mürekkep çekip sürahidekisuya damlattı.

- Şimdi bu su kirlendi, diyeyeniden başladı söze, Dağlarca.Şiirsiz insan da böyle kirlenir,toplum da, dünya da! Bu şimdi nesu ne mürekkep! İçilmez, yazı yazmaya yaramaz. Çünkü kirlendi! Kirlenmenin azı çoğuda olmaz. Bir damla, bir sürahiye

yeter! Oysa şiir, şu bardaktaki sugibi temiz bir şeydir. Şiir kirlenmemektir. Şiir temizkalmaktır. Saflıktır. Şiir insanınyüreğinin temiz kalmasını sağlar.Üstat sözünün burasında durdu,bardaktaki temiz suyu kana kanaiçti...

ŞAİR CEM...

Yok, bu o değil. Fatih'le ilgisi yok.İlkokul sıralarında okurken daha, adınıdeğiştirmek istiyordu.Bir gün ödev kâğıdının üzerine“Cem...” diye yazıp öğretmenine vermişti.Birkaç gün sonra öğretmen kâğıtlarıdağıtırken bununkini vermeden önceyanına çağırdı:“Senin adın ne çocuğum?”Bizimki mahcup, utangaç, adını söyledi.“Neden buraya ‘Cem’ diye yazdınöyleyse?”Yanıtı yoktu.Öğretmen: “Çocuğum, insanın adı neyse odur.Şimdi doğrusunu yazıyorum buraya,bir daha değiştirme, olur mu?”Böyle söyledikten sonra öğretmen, ödevkâğının üzerine “...alettin” diye ekledi.Ama o çocuk yıllar içinde adını bir kezdaha değiştirecek, zamanla eklemeler,çıkarmalar yapacak ve... Nüfus kâğıdındayazanın aksine bütün Türk edebiyatıonu “Cemal Süreya” adıyla tanıyacakve sevecekti!

ŞAİR OLMAK İÇİN...

Genç Yahya Kemal Paris’ten yeni dönmüş, yanında getirdiği yayımlanmamış birkaçi şiirini dergilere vermeyebaşlamıştı. Kısa sürede, bir iki dizesi ona hatırı sayılır bir ün sağladı. Ancak bu ünü pek erken bulanlar vardı.O sırada Darülfünun’da müderris olan Rıza Tevfik, derste bu konuya değinerek;“Evet, güzel yazıyor amma, dört mısra yazmakla da şair olunmaz ki!” dedi. Öğrencilerinden biri hocasına karşı çıktı: “Aman efendim, maksut eserse, mısra-ı berceste yeter!”Bunun üzerine Rıza Tevfik: “Eh, öyleyse, diğer üç mısrayı fazladan yazmış...” dedi.

“OKU BABAN GİBİ...”

Tarihçi Abdurrahman Şeref Bey bir dönem Galatasaray Lisesi’nde müdürlük ve tarih öğretmenliği de yapmıştı. Bir gün, haytalık edip ders çalışmayan bir bir paşa çocuğuna; Türkçeye yerleşen şu ünlü sözünü söyledi:- Oku da baban gibi, eşek olma!Abdülhamit döneminin ünlü paşası, ertesi gün adeta okulu basıpAbdurrahman Şeref Bey’i sıkıştırdı.- Beyefendi, ben Padişah maiyetinde bir paşayım; bana nasıl eşek diyehakaret edersiniz?Abdurrahman Şeref sakince izah etti sözlerini.- Efendim ben size eşek demedim, estağfurullah, tembellik eden oğluna siziörnek gösterdim: Babanız okumuş, adam olmuş; sen de oku baban gibi,eşek olma! dedim.Bu açıklama üzerine paşa özür dileyerek okuldan ayrıldı.

Fazıl Hüsnü Dağlarca

Abdurrahman Şeref Bey

17

RAINER EHRT- Deutschland

18

19

Hasan Çağan

twittergündemi

Utan Memecan...BERNA @bernarass #utansalihmemecan Karikatür güldürürkendüşündürmeyi http://ister. Biz gülmedik SnMemecan. Ama düşündük. Ve gercek kimliğinizi öğrendik

burcullll @burcutakn6 Bu adam hep biseylere kılıf uydurdu amayapacagini yaptı cok ayip cok #utansalihmemecan

svgnr @nrsvg#utansalihmemecan karikatür, mizah vezeka işidir. Sen ayşe çiz ali çiz topu atsınlar, tutsunlar ama ; karikatürü işini bilenlere bırak.

ezgi tatlı @ezgitatli Sen bir yalaka degil yalapsaksin. #utansalihmemecan

Ege Ertan @EgErtann Mizah eleştirerek güldürmektir, hükümetinkıçını yalamak uğruna ölümlere saygı duymamak değil. #utansalihmemecan

Birol Çıtlak @BirolCitlak Mizahsa adamda mizah yapmiş buda yalakamizah #utansalihmemecan

o ya da bu @nazannazan45 gencecik bir insanın ölümüyle bile eğlenebilecek kadar vicdansız tarikatürist#utansalihmemecan

Sıla Yurtdaş @SlaaYurtds Ne güzel dimi insanlar ölsün sen onlarınüzerinden para kazan sonra onu çocuklarınayedir. #utansalihmemecan

Ece Tok @Eeceeeee #utansalihmemecan çocukken bile güldürememiştin beni zaten ezik

Duygu Şafak @DuyguBacSafak #utansalihmemecan hatta yer yarılsa da içinegir filan

Kenan @voltran5 Armutlu'dan selam var sana memacananlarsın ya #utansalihmemecan

Birinci @tekinsahis Karsi Mizah yapipta ustami bide ben yalayayim deme hakkin var ama bunu o cocuklar uzerinden yapma hakkin yok..#utansalihmemecan

doa @dogahasturk mizah ince cizgi zeka isi,herkesbeceremez.hele ki insanligini unutanlar.#utansalihmemecan

Günümüzde siyasilerin hayvan hikayeleri çok revaçtadır.Bendesizlere bir tane yazıyorum.Güler misiniz, ağlar mısınızbilmem.

Her ikisi de çok susamıştı. Kurt derenin baş tarafına durup içmeye, biraz önce yediği tavşanı eritmeğe çalışıyordu. Kuzu isehazmedemediği yoncaları ıslıyordu. O da derenin alt kısmındaydı.Tehlikenin farkında değildi. Bir homurtu ile kendine gelmişti.Homurtu kurttan geliyordu ve dişlerini göstererek kuzuya sesleniyordu. “Hey kuzucuk, benim kim olduğumu bilmedengeldin buraya üstelik birde suyumu bulandırıyorsun” Kuzu busözlerden ve kurttan çok korkmuştu sesi titreyerek yanıt verdi.“Bağışlayın ama efendim ben sizin suyunuzu nasılbulandırırım. Dere akıp gidiyor ve ben alt kısımdayım siz isekaynak tarafındasınız.” Kurt homurdanmayı sürdürmüştü.“Uzatma lan seni kafama koydum. Bulandırsanda, bulandırmasanda seni yiyeceğim”

Bu tür Ezop masallarını duymuş-sunuzdur. Mutlaka bir bilgiye vesonuca dayanır. Ders çıkartmakgerekir. Aldığınız derse kurt tarafından bakarsanız; Avınızı böylemasum bir olay ile cebe indirebilirsiniz. Daha evvel ben ikazetmiştim gibi bir sebebe dedayandırabilrsiniz. Güçlü iseniz peksorunla karşılaşmazsınız. Avınızıdomini gırtlak iç edersiniz ammavelakin kuzu umduğunuz gibi çık-maz da zorlanırsanız, işte o zamanyaprağa yan bastığınızın resmidir.Örnek isterseniz; Dünya siyasilitaratüründe fazlası ile bulursunuz.Örneğin; ABD ile Vietnam’ın yıllarsüren savaşı yakın tarihte yüz bin-lerce insanın ölümüne nedenolmuştur. Son yaşananlara vurguyapmak istiyorum. ABD güçlüdür.Yanına aldığı saf tutacaklar bellidir.Onlar haçlı ordusudur saf tutmazlar diyorsanız, o zaman siz başkaları ilesaf tutacak ya da dalkavukizm poli-tikaları ile kuzudan arta kalanlarlayetineceksiniz. Bu oyunun adına maalesef “Devletler Hukuku”diyorlar. Bunu bilmek için Hariciye Nazırı olmak gerekmez. Amaben bunu birde Şeyhülislama sorayım, kazaskerin de fikrini alayımgibi hanedan kafasına sahipseniz, Türkiye Cumhuriyeti’ne henüz ulaşamadığınızın göstergesidir. Misak-ı Milli sınırları içinde enbüyük sözü Mustafa Kemal “Yurtta sulh, cihanda sulh!” olarakbizlere sunmuş ve yol göstermiştir. Şimdi geleli domatesin faydalarına... Ülkemizin çeşitli şehirlerinde, efsane olmuş külhanbeyler vardır. Bunların bazıları gerçekten fakir fukaranınyanında olmuşlar ve her türlü haksızlıkla mücadele etmişlerdir.Ankara’da İsmetpaşa, İzmir’de Eşrefpaşa, İstanbul’daKasımpaşa gibi diğer yerlerde de vardır ama ben bilmem. İlerikiyıllarda geçinmenin yolunu bulan “Çakma”ları türemiştir. O mahalleyi haraca bağlarlar. Eşraf bunlardan tırsımıştır. Bu yüzdenbunlara gaz verip iltifat ederler. Aslında bunlara “Höt” deseniz; Al sana bir “Döt” derler ya bir kere adlarını duyurmuşlardır.

Bunların çoğu bir körkurşunla Terk-i Diyarederler. Şimdi bu semtlerdeyaşayan birine üniforma giydirseniz, ara gazı verseniz,yemin ederim Ridaniye seferineçıkarlar. Mekke valisini görevden alıp, Trablus cephesine AhmetPaşa’yı tayin ederler. Allah bu tür Don Kişot’lardan, önce değirmenleri, sonra bölgesini ve dünyayı korusun. Bir sözündeL.Johnson şöyle diyor; “savaşı kazanacak kadar kuvvetli amasavaştan kaçacak kadar akıllı olmalıyız” diyor.Laf işte... Ne demek şimdi bu, Savaştan kaçalım da bil cümle seçmen bize “korkak” mı desin, kabadayılığa asla yakışmaz.Osmanlıyız biz Osmanlı... Süreriz orduları dört kıtaya. Nerde brebenim kılıcım ve dahi kalkanım Allah Allah sesleri ile girerim vallahi

Şamına mamına...

İşte sizin dünya kültürünüz budur.Savaş kültürünüz de, on beşinciyüzyıldan kalmıştır. Beraberçalıştığınız paşaları bana yan baktıdiye kellesini vurduracak, hapislerdeçürütecek kadar ilkel. Adam uzunmenzilli füzeden söz ederken sizlerhenüz beyin olarak kılıç kalkandevrini yaşıyorsanız: Eyvah yandıketen helva... Bakın Atatürk bukonuda 80 sene önce ne diyor.“Savaş zaruri ve hayatiolmalıdır.Milletin hayatı tehlikeye maruz kalmadıkça savaşcinayettir.”

O zaman o niçin savaşmış? Tarihokumaz da hamasi duygularla ve atgözlüğü ile bakarsanız göremezsinizUlusal Kurtuluş savaşımızı.Yurdumuzun nasıl işgal altındaoldugunu... O bıraksaydı Osmanlıordusu ve yeniçeriler düşmanı atar-lardı Anadoludan.

Aferin oğlum Ahmet! sen bu kafaylagidersen sefere, babayı alısınteskere... “En kötü barış, en iyi

savaştan daha güçlüdür.” Bunu unutma. Birde şunu unutma; O müttefik dediklerin de yarın karşına kan emici olarak çıkabilirler.Hep birlikte olurlar, yanlız kalırsın. Bounus Aires’ten arkanıza bakabaka gelirsiniz. Savaş kötü.

Savaş kaka. Savaş ölüm demek Ahmet... Hele müslümanın müslümanı kırması ayrıca günahtır Ahmet... Oy vermeyenlerlesavaşmayın. Olimpiyatı vermeyenlede savaşmayın, kendinizle savaşınbiz nerede hata yapıyoruz, deyin. “Kına” muhabettinden vazgeçin. Bu topraklarda yaşayan herkes bu ülkenin mutlu geleceği içinçırpınır. Öteki, beriki yoktur. Türkiye Cumhuriyeti vardır. ÜlkedeOlimpiyat istemeyenleri de, size oy vermeyenleri de seviniz. Sevgien yüce değerdir. Ah Ahmet, ah...

Umarım beni duyuyorsundur. Kimbilir belki hala gaflet içindeuyuyorsundur...

Y A Z A R & Ç İ Z E R

Bülent Okutan

KINA GECESİ...

20

• BÜLENT OKUTAN

21

BORISLAV STANKOVIC - Serbia

İBRAHİM ERSARAÇ - Turkey

22

23

HULE HANUSIC - Austria

ANDREA BERSANI - Italya

MERAL SİMER - Turkey

İBRAHİM TAPA - Turkey

TONGUÇ YAŞAR - Turkey

24

Oreanda’da kilisenin yakınında birkanepeye oturdular, denize baktılar,suskundular. Sabahın pusunda

Yalta zarzor görülüyordu, dağlarıntepelerinde beyaz bulutlar hareketsiz duruyordu, ağaçlarda yaprak kımıldamıyordu, çekirgeler sıçrıyordu veaşağıdan denizin monoton, yankı yapan sesigeliyordu, huzurun sesi, ebedi uyku bizibekliyordu. Burada Yalta yokken,Orleando da yokken bu ses vardı, öyleolmalıydı. Şimdi de o ses geliyordu vebizlerden sonra da gelecekti. Belki de herbirimizin hayata ve ölüme karşı olan katıksız ilgisizliği bu süreklilikte gizliydi,günahlarımızdan ebedi kurtulmamızın teminatı, yeryüzündeki hayatın durmakbilmeyen hareketi, mükemmelliğe doğrusürekli ilerleyişiydi.

Deniz, dağlar, bulutlar, gökyüzü- bu sihirliatmosferde, şafak vakti çok güzel görünenbir hanımın yanında oturmak, teskin edicive büyüleyiciydi. Gurove gerçekte budünyadaki her şeyin ne kadar güzelolduğunu düşündü: İnsani asaletimizi veyavarlığımızın yüce amaçlarını unuttuğumuzda ne düşündüğümüz ve neyaptığımız dışında her şey güzeldi.

Bir adam onlara doğru geliyordu -muhtemelen bir bekçiydi- onlara baktı veyürüdü gitti. Bu detay da onlara gizemli vegüzel göründü. Theodosia’dan şafak aydınlığında, ışıkları parlayan bir vapurungeldiğini gördüler.

Bir süre sessizlikten sonra AnnaSergeyevna “çimenlerin üzerinde çiğtaneleri var” dedi.“ Evet eve dönme zamanı”

Şehre geri döndüler.

Her gün saat oniki’de deniz kenarındabuluştular, öğle ve akşam yemeklerini birlikte yediler, yürüyüşe çıkıp, denizehayran kaldılar. Kadın kalp çarpıntısı yüzünden uyuyamadığından şikayet etti,aynı soruları sordu, kıskançlıktan ve adamınkendisine yeterince saygı duymadığındandert yandı. Ve meydanlarda veya parklarda,ortalıkta kimseler yokken, adam anidenkadını kendisine çekip, tutkuyla öptü,gündüz vakti bu öpüşler tam bir umur-samazlık, adam bir gören oldu mu diyekorkuyla etrafına bakınıyordu, sıcak, denizinkokusu, önünde oraya buraya gelip gidenşeyler, şık giyinmiş, iyi beslenmiş insanlaronu yepyeni bir adam yapmıştı. Anna’ya nekadar güzel olduğunu, ne kadar çekiciolduğunu söyledi. Sabırsız ve ihtiraslıydı,kadından bir adım bile uzaklaşamıyordu,tersine kadın düşünceliydi ve mütemadiyen

adamı kendisine saygı duymadığını, onuazıcık bile sevmediğini, onun için sıradanbir kadın olduğunu itiraf ettirmeye çalışıyordu. Her akşam geç saatlerde şehrindışında, Oreanda’ya veya şelalelere gittiler;bu keşifleri başarılı oluyor, güzel ve uçsuzbucaksız manzara kaçınılmaz olarak onlarıetkiliyordu.

Kadının kocasının gelmesini umuyorlardıama eşinden bir mektup geldi, mektuptagözleriyle ilgili bir sorun olduğunu yazıyorve karısının en kısa zamanda eve dönmesiniistiyordu. Anna gitmek için acele ediyordu.Gurove “Gitmem iyi olacak, bu Allah’ınişi…”

Kadın faytonla gitti ve adam da onunla birlikte gitti. Tüm gün gezinti yaptılar.Kadın tren kompartmanına binip, çan ikincikez de çaldığında“ Sana bir kez daha bakayım…bir kezdaha bakayım. Tamam” dedi.

Gözyaşı dökmedi ama o kadar üzgündü kihasta gibi olmuştu ve yüzü ürperiyordu.Kadın “ Seni hatırlayacağım…düşüneceğim”dedi. “Allah’a emanet ol,benim hakkımda kötü düşünme, sonsuzadek ayrılıyoruz…böyle olması gerekti, hiçtanışmamalıydık. Allah’a emanet ol”

Tren hızla hareket etti, az sonra ışıkları gözden kayboldu. Bir dakika sonra sesi deyoktu sanki her şey bu tatlı çılgınlığa, deliliğe en çabuk sürede son vermek içinbirlikte komplo kurmuştu. Peronda tekbaşına kalan Gurove, uzaklardaki karanlığabakıyordu ve sanki yeni uyanmış gibiçekirgelerin sesini ve telfraf tellerinin

25

Ö Y K Ü

Anton Çehov

KÖPEKLİ KADIN... (2)

• devamı sonraki sayfada..

IGOR SMIRNOV- Russia

26

vınlamasını dinliyordu ve hayatında yeni birserüven ya da bölüm yaşamış gibi düşünüyor, hissediyordu ve bu maceranında sonu gelmişti, geriye hiçbir şeykalmamıştı, hatıralardan başka... Kederli vehafif vicdan azabı duyarak yürüdü. Bir dahaasla göremeyeceği bu genç kadın onunlamutlu olmamıştı: adam gerçekten ona karşıgerçekten samimi ve sıcaktı ama yine deadamın tavırlarına, ses tonuna ve okşa-malarına hafiften bir alaycılık gölgesi düşüyordu, kadının neredeyse iki katı yaştaolan mutlu bir adamın büyük lütfu. Kadın,her zaman onun nazik, mağrur, özelolduğunu söylemişti, kuşkusuz kadın adamıgerçekte olduğundan daha farklı görüyordu, bu yüzden istemeden de olsakadını yanıltmıştı…

İstasyona şimdiden sonbahar havasıgelmişti, soğuk bir akşamdı.Gurove perondan çıkarken “kuzeye gitmemin vakti geldi de, geçti bile” diyedüşündü.

- III -

Moskova’daki evinde her şey kışın olağanhalleri içindeydi, sobalar yanıyordu vesabahleyin çocuklar kahvaltı edip, okulahazırlanırken, dışarısı hala karanlıktı. Bakıcıkadın lambayı yakmak üzereydi. Çoktandon başlamıştı. Kızak kaymaların ilkgününde ilk kar düştüğünde bembeyazyeryüzünü, beyaz çatıları izlemek, yumuşak,güzel havayı içine çekmek çok hoştu ve bumevsim insanı çocukluğuna geri

götürüyordu. Kırağı ve don yüzündenbembeyaz ıhlamur ve huş ağaçlarınıngörünümü çok güzeldi, bu ağaçlar insanınyüreğine selviler ve palmiyelerden dahayakındı ve onların yanında insan denizi vedağları aklına getirmek istemiyordu.

Gurove, Moskova doğumluydu,Moskova’ya güzel, buzlu bir gündegelmişti, kürk paltosunu ve eldivenlerinigiyip, Petrovka boyunca yürüdüğünde vecumartesi günü çanların sesini duyduğundason seyahati ve gördüğü yerlerin tümgüzelliği kendisi için yok oldu. Yavaş yavaşMoskova’daki hayatın içine girdi, her günhırsla üç gazete okuyordu ve prensip olarakMoskova gazetelerini okumadığınısöylemişti! Şimdiden restorantlara, klüplere,akşam partilerine, yıl dönümü kutlamalarınıözlemişti ve seçkin sanatçılarla ve avukatlarla birlikte eğlenirken, doktorlarınklübünde bir profesörle iskambil oynarkenpohpohlandığını hissetmişti. Tabak dolusutuzlanmış balık ve lahana yiyebilirdi.

Bir ay içinde, Anna Sergeyevna’nın sisleriçindeki hayali hafızasını kaplayacaktı vesadece zaman zaman, tıpkı diğerleri gibigülümseyen bir yüzle adamın rüyalarınagirecekti. Anna ile sanki daha dünayrılmışlar gibi hafızasında her şey çok nettive hatıraları gittikçe daha canlanmayabaşladı. Akşamın sessizliğinde çalışmaodasında derslerine hazırlanan çocuklarınsesini duyarken veya lokantada bir şarkı yada org dinlerken ya da fırtınanın sesi bacadaduyulunca, her şey hafızasında

canlanıyordu. Rıhtımda olanlar, sabahınköründe dağlardaki sis, Theodosia’dangelen vapur ve öpücükler. Tüm bunlarıdüşünerek odasında uzun süre yürüyor vegülüyordu, sonra hayalleri rüyalarına girdi,geçmiş gelecek olanla karıştı. AnnaSergeyevna onu rüyalarında ziyaret etmiyordu ama bir gölge gibi her yerdetakip ediyordu, aklından çıkmıyordu.Gözlerini kapattığında karşısında kadınıgörüyordu ve adama olduğundan dahatatlı, daha genç, daha şefkatli gözüküyordu.Ve adam kendisini Yalta’da olduğundandaha iyi hissediyordu. Akşamları, kadınsanki kitapların raflarından, şömineden,köşeden onu gözetliyordu, kadının nefesini,elbisesinin okşayan hışırtısını duyuyordu.Caddelerde kadınlara bakıp ona benzeyenbirini arıyordu.

Hatıralarını birisine açma arzusuylakıvranıyordu, fakat evinde aşktan bahsetmesi imkansızdı ve ev dışında dakimse yoktu, kiracılarına anlatamazdı ya dabankadaki çalışanlara. Hem ne anlatacaktı?Aşık olduğunu mu? Anna Sergeyevna ileolan ilişkisinde güzel, şairane, yüce ya dasadece ilginç olan ne vardı? Tek yapacağıbol bol aşktan ve kadınlar hakkında konuşmak olmuştu ve kimse ne demek istediğini anlamadı sadece karısı iri siyahkaşlarını kaldırıp, “kadın avcılığı sana hiçuymuyor Dimitri” dedi.

Bir akşam doktorlar klübünde bir memurlaiskambil oyunundan dönerken, dayanamayıp söyledi: “Yalta’da nasıl çeki-ci bir kadınla tanıştığımı bir bilsen!”

Memur troykaya bindi ve giderken, anidendönüp bağırdı:“Dmitri Dimitriç!”“Ne?”“Bu akşam haklıydın, mersin balığı çokkeskindi”

Bu alelade sözler, bir şekilde Gurove’ugücendirdi, küçük düşmüş ve pismiş gibionu vurdu. Ne yabani tavırlar! Ne insanlar!Ne anlamsız geceler, ne kadar sıkıcı günler,tekdüze günler! Kumar hırsı, açgözlülük,sarhoşluk, hep aynı şey hakkındaki soh-betler. Hep aynı konudaki faydasız arayışlarve konuşmalar insanların zamanın en değerli bölümünü dolduruyor ve gücününen büyük kısmını tüketiyordu. Ve sonundageriye değersiz, önemsiz, kısa ve rezil birhayat kalıyordu ve bundan hiç kaçış yoktu.Sanki insan hapishanede veyatımarhanedeymiş gibi.

Gurove bütün gece uyumadı ve öfkeyledoldu. Ve ertesi gün başı ağrıyordu. Veertesi gece kötü uyudu, düşünerek yataktaoturdu veya odasında aşağı yukarı yürüdü.Çocukları onu hasta ediyordu, banka hastaediyordu, hiçbir yere gitmek istemiyor,kimseyle konuşmayı arzu etmiyordu.

Aralık’ta Noel tatili geldiğinde seyahatahazırlandı ve karısına genç bir dostununmenfaati için bir şeyler yapmak amacıylaEKREM BORAZAN - Turkey

27

Petersburg’a gideceğini söyledi. VeS………’ye doğru yola çıktı. Ne için?Kendisi de iyi bilmiyordu. AnnaSergeyevna’yı görmek ve onunla konuşmak, mümkünse bir buluşma ayarla-mak istiyordu.

Sabahleyin S……..’ye vardı ve otelin eniyi odasını tuttu. Yerler gri, askeri kumaşlakaplıydı, masanın üzerinde tozlu, gri,biblo bir mürekkep hokkası vardı, ata binmiş, bir elinde şapkasını tutan amakafası kopmuş bir adam biblosuydu.Otelin hamalı gereken bilgiyi vermişti.Von Diderits Old Gontcharnycaddesinde oturuyordu, otelden çok uzakta değildi, adam zengindi ve çok iyibir yaşam sürüyordu, kendi atları vardı veşehirde herkes onu tanıyordu. Hamaladamın ismini “Dirdiretler” diye telaffuzediyordu.

Gurove acele etmeden Old Gontcharnycaddesine gitti ve evi buldu. Evin tamkarşısında demir parmaklıklarla süslenmiş,uzun, gri bir duvar uzanıyordu.Gurove duvardan evin pencerelerinebakarken “insan böyle bir parmaklıktankaçmak ister” diye düşündü.

O günün tatil olduğunu dikkate aldı,kocası muhtemelen evdeydi ve bu durumda eve gidip kadını rahatsız etmekmünasebetsizlik olurdu. Kadına not göndermeye kalksa kocasının eline geçebilirdi ve o zaman da her şeymahvolurdu. En iyisi şansına güvenmekti.Ve çit boyunca yukarı aşağı yürüyerek,şansının dönmesini bekledi. Bir dilencininkapıya yanaştığını ve köpeklerin adamadoğru hızla geldiğini gördü. Yarım saatsonra bir piyano sesi duydu, ses hafif veseçkindi, muhtemelen piyanoyu çalanAnna Sergeyevna’ydı. Aniden sokakkapısı açıldı ve yaşlı bir kadın dışarı çıktı,peşinden tanıdık beyaz küçük köpek geldi.Gurove tam köpeği çağıracaktı ki, kalbigüm güm atmaya başladı ve heyecandanköpeğin ismini hatırlayamadı.

Yukarı aşağı yürüdü durdu, gri duvarabaktı baktı ve Anna’nın kendisini unuttuğunu ve belki de çoktan başka biri-ni bulduğunu düşündü, sabahtan akşamakadar pencereden şu kahrolası gri duvarıseyreden genç bir kadın için bunun doğalolduğunu düşündü. Oteline geri döndüve ne yapacağını bilmeden bir süre kanepede dinlendi, sonra akşam yemeğiniyedi ve uzun bir süre uyudu.Uyanıp karanlık pencerelere bakınca “neaptalca ve sıkıcı” diye düşündü. “çoktanakşam olmuş, zaten uykumu aldım geceleyin ne yapacağım?”

Hastanelerdekine benzer ucuz, gri bir battaniyenin olduğu yatığında oturdu,kendi üzüntüsüyle dalga geçmeye başladı.“köpekli hanım senin için çok fazla..macera da senin için çok fazla.. kendiniharika bir çıkmaza soktun!”

(devamı gelecek sayıda)

AHKET ERKANLI - Turkey

MUH

İTTİN

KÖROĞLU

- Turkey

28

29

ALEXANDER DUBOVSKY - Ukrain

ADRIANA

MOSQUER

A- C

olom

bia

30

R Ö P O R T A J / I N T E R V İ E W : 19

by Aziz Yavuzdoğan

Jiri Srna Czech cartoonist

What does a cartoon mean for you? What do you think

about cartoon?Caricatures and cartoons combine twolevels. One is fine art and the other is anewspaper genre. Fine artists, throughtheir individual view of the world aroundthem, can comment on current societalevents and reach a large number of people. They can fight against injusticeand wrong, against war or corruption,against famine or drug trafficking. Butthey can also use their humorous ideasjust to entertain or get a laugh. And bothare needed in life. My drawings are notoffensive and combatant. I'm trying toentertain viewers, to make them laugh.The aim of my work is for viewers to havea pleasant feeling after seeing the pictures,for them to appreciate that with humourone lives easier and better.

Does your country appreciate your cartoons? Do you feel satisfied with theinterest towards your cartoons?I’ve noticed that in many countries thespace in newspapers for caricatures andhumorous drawings has shrunk. It’s a reality that profit and financial income isan important priority for magazine andnewspaper editors, and thus paid advertising gets preferential placement inthe press. Our country is no exception.Still, I have managed to regularly publishhumorous drawings in several magazinesand to illustrate some books. The newspapers and publishers I work with aresatisfied with my drawings, and I have noshortage of commissions. I think I can saythat I am in demand as an artist. But I must also state that my current artisticactivities could not support me and myfamily.

Do you prefer to draw your cartoons inprivate or do you draw anywhere?I don’t have a studio. I draw at home inthe kitchen. I have a small table by thewindow, and that’s where my ideas anddrawings are born. And it is my favouriteplace in the whole flat. I am most happywhen my wife is in the kitchen cooking orironing clothes and I am drawing. There issuch a sense of family well-being in this,which then can be felt and recognized inmy drawings. If we are on holiday, howev-er, I draw in the open air, on the beach bythe sea or in the woods, for example.Therefore, I can say that I am able to

draw anywhere, but I prefer to create athome.

Have you experienced any troublebecause of your cartoons? What happened?Because I only rarely criticize somethingor fight against injustice through mydrawings, I have had no major problems.It once happened that someone stole several of my drawings from an exhibition.At first I was angry, but I later got over itand I realized that it was actually OK.Because if it was worth it to someone tosteal my pictures, he obviously must haveliked them – and liked them a lot. But hedidn’t have to steal them. All he wouldhave had to have done was ask, and I would have given them to him for free.Just for the gratitude and because theyamused him.

What humoristic similarities and differences are there between yourcountry and other countries?For several years I have been submittingmy work to international competitionsand exhibitions, and I get catalogues ofexhibited and award-winning works fromaround the world. Therefore, it’s safe tosay that I have an overview of international output. I think that audiences all over the world are able tolaugh at human stupidity, narrow-mindedness, arrogance, and senseless behaviour by politicians or boss-es. At the same time, the average person isdisturbed by the threat of wars, violence,environmental catastrophes, famine andinjustice, whether they live in Prague,Oslo, Istanbul or Osaka. And cartoonistsreact to these subjects regardless of borders or continents.

Do you think cartoons help to bondthe cultural differences among countries?Each country has its own history, its owntraditions and customs, its own culturalbackground and heritage. Its own legends,superstitions and myths. These are the distinctive roots which give rise to the artwork of individual artists, their relationshipto the world around them, and fromwhich their artistic expression develops. It is personal and unique. I do not think itis useful to wipe away and overcome thesedifferences. For it is precisely in this diversity and variety that the beauty,

who is it?Born on December 8, 1957, inPrague, he lives, works and createsin Jablonec nad Nisou in the CzechRepublic. He is a graduate of theFaculty of Medicine in HradecKrálové and the PhotographyConservatory in Hradec Králové. He is a general physician and familydoctor who runs a private practice inJablonec nad Nisou and inHodkovice nad Mohelkou. He hastwo children, a daughter who is alsoa medical doctor and works as aradiologist, and a son who is studying at a sports secondaryschool, focusing on tennis. Jiří Srnadedicates himself to drawing, cartoons, painting, photography, andwood sculpture. His photographsand drawings have illustrated booksand magazines. He contributes to themagazines Fishing, Dog, Man’sFriend, Readers Digest, Crisscross,and the Smržovka Newsletter. Hisphotographic work has been awarded a gold medal inLuxembourg, and his drawings havewon awards in Turkey, Croatia,Slovakia and Canada. He is a member of the Czech Union ofCaricaturists, where he is a memberof the board.

kimdir?1957 Prag doğumlu. Tıp Fakültesi vekonservatuvar fotoğraf bölümümezunu. Evli ve iki çocuklu bir ailehekimi olan Jiri Srna yanı sırakarikatür, resim, fotoğraf ve ahşapheykelcilik ile uğraşmaktadır.Çalışmaları çeşitli yayın organlarındayer almış, bir çok kitap resimlemeleriyapmıştır. Çeşitli yarışmalardan ödülleri vardır. Çek karikatürcülerbirliği üyesidir.

colourfulness and wisdom of art lies. Andcaricature is no exception. I think that intoday’s atmosphere of multiculturalism, it is necessary to learn to respect these differences, to not challenge their right toexist, to accept cultural traditions. To usethe wise heritage of our ancestors, to listento them honestly, and to creatively developit further.

Do you think a cartoonist must contribute to world peace with his/herart?The vast majority of caricaturists, at leastwith part of their production, criticize what

31

“Each country has its own history, its own traditions and customs, its own culturalbackground and heritage. Its own legends, superstitions and myths. For it is precisely in this diversity and variety that the beauty, colourfulness and wisdom of art lies. And caricature is no exception.”

• Continued on next page

“Her ülke kendi tarihiyle, kendi gelenek ve görenekleriyle, kendi kültürel mirasıyla vardır. Kendi efsaneleri, hurafeleri ve

mitleriyle farklı köklere sahiptirler.Bu sanatçılar için

benzersiz bir hazinedir.”

32

they perceive as a threat to a peaceful andcontented life. A life free of violence andaggression. One of the greatest threats isundeniably war. In a war, thousands ofpeople die completely in vain. If a caricature manages to stop the slaughter, the butchery of war, the defenceindustry, armed aggression, it would bebeautiful. I think, however, that a caricature by itself is incapable of this. Just as one raindrop cannot irrigate a fieldto enough to produce a harvest. But raindoes have this power. And regular watering of the field yields a harvest.Therefore it is necessary that not only caricaturists but also progressive artists ofall genres, musicians, writers, actors, poetsand sculptors, support and advance thecause of peace. That through their workthey point out the absurdity of armedconflicts and the senselessness of massmurder. Not only caricaturists, but wiseand enlightened people of the entireworld should contribute their drops ofrain to world peace.

What do you think about the international cartoon contests? Pleaseindicate your reasons.As I already said, I have been contributingand participating through my work ininternational cartoon competitions. Andbecause of that I have been able tobecome familiar with the production ofartists from different countries, with theiroutlook on life and on events in the worldaround us. What troubles them and whatbrings them joy, what they tackle withcriticism and what they struggle against,what they disagree with and what theyridicule. And I am happy that I have thisopportunity. That the world, which I oncesaw as something abstract and impossibleto comprehend, suddenly has becomecloser. It has become nearer and morecomprehensible to me, and I have gainedthe concrete feeling that I am a part of it.

If you had to draw yourself fromanother cartoonist’s point of view, whathumorous details would you add to the

cartoon?A fishing rod, a double bass and a bookcase.

Please write your thoughts and comments about FENAMİZAH magazine in few words.What occurs to me is just one word:Thanks. Thank you for founding the magazine, for regularly publishing it, forproviding the opportunity for artists fromall over the world to publish cartoons. Iam grateful that on its pages I encounterartists whom I otherwise would not havethe opportunity to meet. That I can laughat their ideas and drawings. And that theyperhaps can laugh at images which I havesent the editors at Fenamizah. I wish themagazine and its authors long life and lotsof enthusiastic readers.

Karikatür sizce nedir? Kısacabir tanımlama yapabilir

misiniz?Karikatür için iki tanımlama yapabilirim.Birincisi sanatsal açıdan yapılan çizimler,ikincisi ise basında yer alan editorial,aktüel ve eğlencelik karikatürler. Her ikidurumda da bir dünya görüşüsergilenebilir, toplumsal ve güncel olaylarahicivsel yaklaşımlarla çok sayıda kitleyeulaşılabilir.Her ikisi de bir gereksinimdir.Ben, ikinci türde çiziyorum. İnsanlarıgüldüreblimek, eğlendirebilmek içinçalışıyorum. Amacım, karikatürlerimleonların yüzünde hoş bir tebessüm bırakabilmek.

Karikatürleriniz yaşadığınız ülkedegereken ilgiyi buluyor mu? Mutlumusunuz?Bilindiği gibi bir çok ülkede basının ilgisimizaha azaldı. Karikatürcüler artıkgazetelerde kendilerine çok az yer bula-biliyor. Basın için günümüzde kâr edilecek öncelikler arasında karikatürünolmadığı bir gerçek. Benim ülkemde biristisna değil bu konuda. Her türlü olumsuzluğa karşın yine de çeşitli gazeteve dergilerde çizimlerimi yayınlatabiliyorum. Çizimlerim içinyayıncılarla telif konusunda hep bir sıkıntıvardır. Sanatçı olarak emeğimin karşılığınıistemek en doğal hakkım. Ne var ki;sanatsal etkinliklerim beni ve ailemigeçindirmek için yeterli değil.

Karikatür çizerken yalnız kalmayı mı tercih edersiniz? İşlerimi halledebileceğim özel bir stüdyom yok. Evde, mutfakta, pencerekenarında küçük bir masam var, oradafikir üretiyorum, çizim yapıyorum. Burasıbenim en sevdiğim yerdir. Hele ki; karımda ne zaman ki mutfakta yemek yapıyordaha keyif alıyorum. Bu duygu alieJIRI SRNA - Czech Republic

33

bağımızı güçlü kılıyor ve kendimi çizerken daha iyi hissediyorum. Aslındaben her yerde cizebilirim, örneğintatildeysek denizde, plajda ya da ormanda. Ancak dedğim gibi evde olmayıyeğlerim.

Karikatür çizdiğiniz için başınızınbelaya girdiği oldu mu? Böyle birpoblem yaşadıysanız lütfen kısacaanlatın.Büyük sorunlar yaşamadım. Çünkü;benim eleştirel, siyasi mücadele anlamındaçizimlerim olmadı. Yalnız bir keresinde,bir sergiden benim çizimlerim çalındı.Önce çok sinirlenmiştim. Fakat sonradüşündüm ki; demek ki çalınmaya değecek kadar iyi çizmişim. Demek kihırsız, onları çok beğenmiş olmalı. Yinede çalmasaydı iyi olurdu. Bana sorsaydı,ben kendisine hediye ederdim. Birteşekkür etmesi yeterdi benim için.

Ülkenizdeki mizah anlayışı iledünyadaki mizah anlayışı arasında negibi evrensel benzerlikler var? Bir kaç yıldır uluslararası sergilere ve yarışmalar katılıyorum. Dünyanın dört biryanından kataloglar edindim. Bu nedenle,önemli konularda evrensel bakışın nasılolduğunu gözlemleyebilmek mümkün.İnsan aptallıkları, dar görüşlülük, kibir,politika ve sermaye gibi şeyler tüm dünyada aşağı-yukarı benzerlikler gösteriyor. İnsanlar Prag'ta, İstanbul'da yada Osaka'da yaşıyor olsalar da savaşlar,çevre felaketleri, açlık ve adaletsizlik konularında tehdit altında. Karikatürcülerbu bağlamda sınır çizmek için değil, sınırtanımazlık için vardır.

Sizce karikatürün uluslararası kültürfarklılıklarını birleştirici bir gücü varmıdır?Her ülke kendi tarihiyle, kendi gelenek vegörenekleriyle, kendi kültürel mirasıylavardır. Kendi efsaneleri, hurafeleri ve mitleriyle farklı köklere sahiptirler. Busanatçılar için benzersiz bir hazinedir.Dünya ile olan kişisel bağlarını sanatsalifadeyle geliştirebilirler. Sanatın güzelliği,renkliliği anlamındaki bu çeşitlilikiçerisinde saygı duyulası bir bilgelik yattığını düşünüyorum. Sanatçı bu bilgeliğe erişmek, yaratıcılığını geliştirmekiçin, atalarının mirasına sahip çıkmalıdır.

Karikatürcünün çizgileriyle, dünya barışına ve tüm dünya haklarınınkardeşliğine katkı sağladığına ya daböyle bir amacı olması gerektiğineinanıyor musunuz?Karikatürcülerin büyük çoğunluğu, enazından üreten bir birey olarak, huzurluve mutlu bir yaşam için kendisine tehditoluşturacak konuları eleştirirler. Şiddettenarınmış bir yaşam arzulamak herkesinhakkı. Savaşlar. Binlerce boşuna ölen

insanlar. Karikatürcü, bütün bu olumsuzluklara, kötülüklere çizgileriyleengel olabilseydi çok iyi olurdu. Tek başına bir acizliktir. Karikatürcüye böylebir görevin yüklenmesi de ayrıca doğrudeğil. Tek başına bir yağmur damlası ilehasat alınmaz. Ancak düzenli bir sulamayla güçlü bir üretim sağlanır. Bunedenle; sadece karikatürcüler değil, tümsanatçılar barış için toplumsal bir bilinçoluşturmalıdırlar. Ancak; yine de sadecesorunları çözmek için değil, onlara işaretetmek için ortaya eserler koyabilirler.Sanatçıların yanı sıra dünyanın tüm aydınve bilge insanlarına büyük bir görevdüşüyor, bu anlamda.

Uluslararası karikatür yarışmaları hakkında olumlu ya da olumsuz görüşleriniz nelerdir?Daha önce de belirttiğim gibi, öncelikleben sadece bir katılımcı olmak adınakatkıda bulunuyorum yarışmalara. Biryandan da; hayata ve dünyaya farklı bakışanlamında, diğer ülke karikatürcülerinitanımak mümkün oluyor. Karikatür yarışmalarına gönderilen çalışmalarsayesinde; İnsanların hangi sıkıntıları,

hangi neşeleri var, neyle mücadele ediyorlar ve neyi savunuyorlar, bu açıdanonlarla hangi düşüncede buluşuyorum yada ayrı düşüyorum, bunu görmem için iyibir fırsat. Ve bu olgunun bir parçasıolmak bana somut deneyim ve duyguveriyor.

Eğer bir başka karikatürcü gözüyle çizmeniz gerekirse, kendinizi hangikomik yanlarınızla ifade ederdiniz?Bir olta, bir kontrbas ve bir kitaplık.

FENAMİZAH hakkında bir kaç cümleyle düşünceleriniz?Üzerime düşen bir teşekkür sözcüğüdür,öncelikle. Teşekkürler dergiyi oluşturan veemeği geçen herkese. Dünyanın hemenher yerinden karikatür sanatçıları için iyibir fırsat sağlıyor. Kimi karikatürcülerleFenamizah sayesinde tanışma fırsatı buldum. Dergideki esprilere ve karikatürlere gülebiliyorum ve belki diğerleri de benim gibi düşünüyordur.Çizimlerimi göndermeye devam edeceğim. Ben dergiye uzun bir ömür vebütün yazar-çizerlerine de coşkulu okurlardiliyorum...

JIRI S

RNA- C

zech

Rep

ublic

Karikatürcüler Derneği üyeleri olarakbir grup arkadaşla 2011 yazındaUluslararası Akşehir Nasreddin

Hoca Anma ve Mizah Günleri’ne katılmıştık.Belediye’nin davetlileri arasında, etkinliğindüzenlendiği parkta, bir başka grup olarak genç ressamlar da vardı. Gülşah’ı orada tanıdım. Ogençler arasında, çekingenliğiyle ve küçük sırtçantasıyla, şövalesinin başında çizim yaparkendikkatimi çekmişti. Babası Neşet Eteker’le birlikte katıldığı etkinlik süresince aramızda iyibir dostluk ve sevgi bağı oluştu. Gülşah’ınmahcubiyetinin ardında aslında özel bir yetenekolduğunu farketmiştim. Zaman içerisinde debu fikrimde yanılmadığımı anladım. Kendinigöstermeyi pek sevmeyen ama içinde kocaman bir dünya saklayan bu genç kızımızınçizgiyle içli-dışlı olmasının yanı sıra edebiyataolan ilgisi, kısa şiir denemeleri ve hepsindenönemlisi sevgi dolu yüreğiyle insancıl yanı, onaolan bağımı güçlendirdi.

Ağustosayının ortalarında, beni ailesiyle VanGölü’nün kıyısında küçük ve şirin bir ilçe olanAdilcevaz’da ağırladıklarında, onunla kısa birsöyleşi gerçekleştirdim. Aslında bu fikri, birtelefon görüşmemizde Yurdagün (Göker)ağabeyaklıma soktu.

34

Y O L U N B A Ş I N D A K İ L E R

Çizgi dünyamızın güzel gelincik çiçeği: Gülşah Eteker...Aziz Yavuzdoğan

Gülşah, çok yönlü ve umut veren sanatçı bir genç kızımız. 1992 Siirt doğumlu. Siirt Güzel Sanatlar Lisesi’nden mezun olduktan sonra, Malatyaİnönü Üniversitesi Resim Öğretmenliği bölümünü kazandı. Geçtiğimiz yıl,İstanbul Marmara Üniversitesi Atatürk Eğitim Fakültesi’nde öğretim gördüktensonra, bu öğretim döneminde tekrar Malatya’ya dönüş yapan Gülşah, öncelikle okulundan mezun olmayı hedefliyor. İstanbul’da kaldığı süreiçerisinde çeşitli resim ve karikatür etkinliklerine çalışmalarıyla katılan GülşahEteker, bazı karma sergilere de katıldı. Karikatürcüler Derneği’nin gençüyeleri arasında yer alan Eteker, kısa şiir denemelerinin yanı sıra ayrıcafotoğraf sanatında da başarılı çalışmalarıyla dikkat çekiyor...

Kadıköy Belediyesi’nin“Portre çizim

etkinliği”nden (üstte)...

Gülşah Eteker ve sevgilibabası Neşet beyle birlikte Akşehir’dekietkinlik esnasında çektirdiğimiz birfotoğraf (solda)...

Ve Gülşah, yaz tatilini hem dinlenerekhem de çizim yaparak

geçirdi (sağda)...

Gülşah’ın iki karikatürçalışması...

Gülşah, karikatürle ilk tanışmasını babasının ilgisisebebiyle olduğunu belirterek,onun da çok iyi çizgilerininolduğunu söylüyor. Emekliöğretmen olan babası NeşetBey’in eve getirdiği mizahdergileri, resim çizmeyebaşlayan Gülşah’ın karikatürlede tanışmasını sağlamış.Çocukluk döneminde, SalihMemecan’ın Limon ve Zeytin’ini çoksevdiğini ve ilgiyle takip ettiğini söylüyor.

Siirt Güzel Sanatlar Lisesi’ne girmesi,onun desen ve çizgi anlayışına büyük katkısağlamış. Daha sonra Malatya İnönüÜniversitesi’nde, Resim öğretmenliği eğitimi almaya başlayan Gülşah Eteker,hayatında ilk kez profesyonel karikatürcülerle, Akşehir’deki NasreddinHoca etkinliklerine davet edildiğindetanışmış. Burada Seçkin Temur, EkremBorazan, Osman Yavuz İnal ve HasanEfe gibi karikatürcülerle tanışan Gülşah, çizgilerini gösterme fırsatı da bulmuş. Bufırsatın kendisi için çok büyük ve önemli birdeneyim olduğunu söylüyor. Sonraki iki yıliçerisinde hızlı bir gelişim sürecine girenGülşah Eteker, bu dönemde UluslararasıNasreddin Hoca Karikatür Yarışması’nakatıldığını, Karikatürcüler Derneği’ne üyeolduğunu, karma sergilere ve bazı etkinliklere katıldığını belirterek, “hemmesleki hem de kişisel anlamda büyük biraşama kaydettim” diyor...

Farabi Değişim Programı ile geçtiğimiz yılİstanbul Marmara Üniversitesi AtatürkEğitim Fakültesi’nde öğrenim görenGülşah, İstanbul’da yaşadığı günlerin kendisi için çok büyük bir deneyimkazandırdığını ve bu dönemde bir çokkarikatür etkinliğine katılma ve YurdagünGöker, Tonguç Yaşar, Erdoğan Başol,Raşit Yakalı, Meral Simer gibikarikatürümüzün ustalarıyla tanışma vebilgi edinme fırsatı bulduğunu söylüyor...

Gülşah, karikatür hakkındaki düşüncelerini şöyle ifade ediyor; “Yazısız karikatürleri daha çok seviyorum. Düşünmeye sevkediyor. Daha evrensel bir dili var. Günümüzün geçerli olan popüler kültür anlayışlı karikatürlerin günlük tüketimden öte bir anlamıolmadığınıve espri kalitesinin detartışılır olduğunu düşünüyorum...”

35

Resim öğretmenliği

öğrencisi olanGülşah, bir

tablosuönünde...

O, her daim

güleryüzüyle,sevgi dolu

yüreğiyle veyeteneğiyle gelecek için umut veren

sanatçı bir gençkızımız...

One of the young cartoonist of Turkey:

Gülşah EtekerShe is one of the young generation cartoonists of Turkey.

Since the number of young woman cartoonists in Turkey is low, the master cartoonists are giving more importance and support in order to encourage them.

For this reason the chief-editor of Fenamizah e-magazine Aziz Yavuzdoğan made a short interview with her. Gülşah Eteker will graduate from high school,

art teacher division. She is working on art, cartoon and photography, also has interest on literature and writing short poems.

She is one of the young and auspicious member of Turkey Cartoonists Association. She has attended to many art events and cartoon

exhibitions. Gülşah Eteker thinks cartoon is an universal language and a good instrument for

international human relations.

GALINA PAVLOVA- Bulgaria MARINA

GOREL

OVA- B

elarus

EVZEN DAVID - Czech Republic

36

SEÇKİN TEMUR - Turkey

FELIX RONDA - Spain

37

MAKHMUD

ESHONQULO

V- U

zbekistan

arikatür sanatı özelinde kendinehastır. Gelişimin ona sunduğuolanaklarla kendi deviniminisürdürmektedir. Geçmişi çok uzun

olmasa da çağının onda oluşturduğu olumluveriler bu süreci hızlandırmaktadır. Hiç şüphesiz hızla ilerleyen küreselleşme,karikatürün kendi eytişimsel sürecini yaratmaktadır. O, sanatsal ve toplumsal akımlardan, teknik gelişmelerden de yararlanarak yepyeni bir yol izleyip kendi tarihsel sürecinin tadını da çıkarıyor denebilir.Bu da bize, görsel bir sanat olan karikatürünuzamsal ve evrensel işlerlikle kendini yavaşyavaş da olsa genel mizah kavramındankoparıp farklı kavramlara yönelme sürecinegirdiğini ve kendi tarihini var kılmayaçalıştığını gösteriyor. Buradan yola çıkarak zaman zaman karikatürolarak ele alınan genel mizah kavramıüzerinde duralım.Mizahçı, yazar ya da çizer olabileceği gibihem yazar (öykü, roman, masal,şiir; senarist...) hem de çizer olabilir. Bir çizerin (karikatürcünün) mizahçı olarakdillendirilmesi genelde yanlış olmasa daözelde dilbilimsel olarak bir ad aktarması şeklinde algılanmalıdır. Bunu, genelden sözederek özelin dile getirilmesi olarak kavramalıyız. Bir başka örnekle bunu somutlaştıralım.“Mizahçı bakışıyla ortaya konan şuçizgiler...” tümcesi; “Karikatürcü bakışıylaortaya konan şu çizgiler...” olarak algılanmalıdır. Her ne kadar çizgi sözcüğüyapıtın bir karikatürcüden çıktığını çağrıştırsada... mizahçı sözcüğü karikatürcü yerine kullanılmıştır.Sonuçta mizah unsuru taşıyan bir olayı çizeresorduğunuzda, ondan almak istediğinizyorum çizgisel bakış, yazara sorduğunuzda dayazınsal bakıştır.Geneli kapsayan mizah yaşamın geniş alanında kendini gösterir.Bir ailenin yaşamında mizah unsurları olabileceği gibi, herhangi bir giysi de başkabirine göre mizahsı özellikler taşıyabilir. Mizah toplumun ekonomik, kültür, sosyal,psikolojik, tarih, düşünsel, vb değerleriyle elealınmalıdır.

Buradan yola çıkarak mizahı karikatürle sınırlamak doğru değildir. Bir bütünler değeriolan mizah farklı anlatım yollarıyla kendinivar kılar. Bütünler değeri (toplumunekonomik, kültür, sosyal, psikolojik, tarih,düşünsel, vb) elbette ki karikatürde de kendinibulur.O zaman karikatürü bu genellemenin içindeele alabileceğimiz gibi bu genelleme dışındada tutabiliriz...Aşağıdaki tanım ve örneklerle bu düşüncemizi açalım.

Mizahın (gülmece) tanımına bakalım önce.“Gülmece a. 1. eğlendirmek, güldürmek vebirine, bir davranışa incitmeksizin takılmak ereğini güden ince alay.eş. mizah,humor. 2.yaz. gerçeğin,durumların, olayların, kişilerin güldürücü yanlarınıvurgulayarak anlatan, ortaya koyan yazıtürü.” (Türkçe Sözlük, Ali Püsküllüoğlu,

Doğan Kitap 1999)Tanıma göre her karikatürün mizah olmadığıortaya çıkıyor. Yani bir karikatürün mizahunsuru olabilmesi için özünde güldürüöğelerini de aramamız gerekecek.İtalyan çizer Maurizio Minoggio’nun şukarikatürde gülme unsurunun olup olmadığına bakalım.

K A R İ K A T Ü R İ L E E Ğ İ T İ M D E

Hasan Efe

Genel mizah kavramı ve karikatür bilimi...

K

38

Bir de Avusturyalı çizer Husejin Hanusic’inalttaki karikatürüne bakalım.

Minoggio’nun karikatüründe ilkin gülmeunsuru göremiyoruz, oysa Hanusic’inkarikatürüyse bize gülünç geliyor.Minoggio, bu yapıtında özellikle düşünceyibelirgin bir şekilde öne çıkardığı halde mizahı(gülme) yoksanacak kerte geri itmiş görünüyor.Minoggio’nun ürünü bizi, “Karikatür,mizahın dışında bir süreç mi yaşayacak?”sorusuna götürür.

Yukarıda da belirttiğimiz gibi gelecektekarikatür tarihinin süreci böyle bir olguyukendi sorunsalına taşıyacaktır diyebiliriz.O zaman ifade biçimleri, yaşamsal olgular vebütünler değeri bu süreç içerisindekarikatürü mizahtan ayıran unsurlar şeklindegelişebilir.

Örneğin mizah içeren bir olayı öykü, şiir,film, karikatür, vb ile verebiliriz. Böyle biraktarımla verilmek istenen olayın özü aynıkalır. İfade yolları değişir. Bu ifade yollarıkarikatürde çizgi (renk, tram, desen...)unsurları; öykü, şiir, fıkra, fabl... gibi yazınsaltürlerde de sözcük, tümce, dize, vb. şeklindedir. Bunları film de kendi haslığıylasunar.

Açıklamalarımızı tersinlersek her yazınsalürün, film, ve benzeri de mizah unsuru taşımaz.

Sözlüğün ve bazı açıklayıcı kaynakların belirttiği mizah (gülmece) kavramıkarikatürde yerini, bazı yazarların tartışageldikleri gülmece, humor, ince alay, alaysıdüşünce, ironi, kara mizah... gibi başkakavramlara bırakmaktadır. Bunlar, aynıkavramları karşılamaz.

Süreç içerisinde yaşamın birçok alanındagörülen karikatür de genel mizah kavramını(genel kavramı. HE) bırakıp daha değişik birkavram yaratma sürecine girebilir.

Mizah olarak ele alınan karikatürü, kendiözelinde kavrayıp incelemek daha doğru olurdiye düşünüyorum.

Bu süreçte de karikatür biliminin ortaya çıkacağı yoksayılamaz.

Böyle bir süreci yaşayan karikatür, mizahınneresindedir, ya da mizah karikatürün kendisimidir? soruları karikatür biliminin yolunu açacaktır, diye düşünüyorum.(Varlık, 1 Kasım 2007)

39

IVAILO TSVETKOV- Bulgaria

DARKO

DRLJ

EVIC

- Mon

tene

gro

öpüşmeden sevişmedenen az üç çocuk..... akp'nin idealindeki aile ve cinsel hayat tarzı, gençlerimizeyüklediği misyon. kızlı erkekliyapılmaması daha makbuldur,nasıl yani demeyin şimdi.

~ le fougueux

tafra kesesi..... trip konusunda uzman hatunkişilerin sahip olduğu ve tıp biliminin çaresiz kaldığı organel.

~ kitarobit

takım elbise ile sırt çantası takan erkek..... birleşmiş milletler ve nato gibi yerlerde çalışan erkek.

~ mazaka

.. iş çıkışı halı saha maçı olanerkek olabilir.

~ otomobil osman

erkeklerin iyi araba kullanamamalarınınnedenleri..... iyi arabalarının olmaması.

~ dkoa

.. sürücü koltuğunun yanındakadın oturması olabilir.

~ ellerimusuyor

hayattaki tek galibiyetidoğmak olan kişi..... benimdir efendim.milyonlarcasperm içinden birinci gelmişim.başka da bir şey yok.

~ hirvat taraftarin gogsunu yalayan turk

makarnayı soğuksudan geçirmek..... sırf makarnayı icat ettiler diyemal italyanların makarnayı iyipişirdiğini sanan özenti

kadınların lanetlediği hareket. o zaman mihayl schumacher deiyi araba sürüyor demek ki tekerleği mi icat etti, şanzımanımı buldu?

~ midesiz

.. anne usulüdür.~ lilybolane

insansız hava aracı..... mutlu, mes’ud makinalardır.zira insan yoksa sorun, dırdır,stres, ölme, ziktirip uzaklarakaçma isteği de yoktur. negüzeldir.

~ insigna(bkz: imansız hava aracı)

ruh hali sürekli değişenkız..... diğer burçlarada haksızlıkolmasın onlardan da olanlar çıkabilir. tamam buldum budurumun burçlarla alakası daolmayabilir .

~ nane sakizi

MUSA KAYRA - Cyprus

40

E K Şİ

SÖZLÜK’ten..

JULI SANCHIS AGUADO - Spain

OLEKSY KUSTOVSKY - Ukrain

41

Çin’in Guangzhou kentinde bir banka soygunu... Soygunculardan biri bankadakilerebağırır: “Kımıldamayın! Para devletindir, ama hayatınız sizindir.”Herkes sessizce yatar... Bunun adı “ZihinDeğiştirme Kavramı”dır.

Alışılmış düşünce tarzını değiştirmek…Bu arada müşterilerden bir kadın bir masanın üzerine yatmıştır. Ama bacaklar ortada...Soyguncu bağırır: “Edebini takın. Bu bir soygundur, ırza geçme değil!”Bunun adı “Profesyonellik”tir. İşin neyse onunüzerinde yoğunlaş!

Soyguncular paraları yüklenip eve kapağı atmışlar.Daha genç olanı (MBA derecelidir) daha yaşlı olanına (ki bu ise 6 yıl ilkokuldan sonra terk):“Abi, hadi şu paraları sayalım,” der. Daha yaşlıolanı der ki: “Çok aptalsın be! Bu kadar paraoturup sayılır mı? Bu akşam zaten TV haberlerinde kaç para çaldığımızı öğreniriz.”

Buna “Deneyim” derler! Günümüzde deneyimkâğıt diplomalardan çok daha önemlidir.

Soyguncular bankadan kaçtıktan sonra şubemüdürü, şube şefine hemen polisi aramasınısöylemiş. Şef demiş ki: “Durun hele müdürüm.Alacaklarını aldılar. Biz de bir 10 milyon dahaalıp daha önce iç ettiğimiz 70 milyon dolaraekleyelim, ne dersiniz?”Buna “Dalgayı yakalamak” derler. Berbat bir durumu kendi lehine çevirmektir bu!

Müdür der ki: “Yahu, her ay bir soygun olsaharika olurdu. Ne eğlenirdik!”Buna “Sıkıntılardan kurtulmak” derler. Kişiselmutluluk işinden çok daha önemlidir.

Akşam TV haberleri bankadan 100 milyondolar çalındığını açıklamış!

Çaldıkları paranın çok daha az olduğu bilen soyguncular oturup saymışlar parayı... Tekrartekrar saymışlar. Bakmışlar hepi topu 20 milyon!Çok kızmışlar bu işe:“Biz hayatımızı tehlikeye atıp 20 milyon çalabildik. Banka müdürü bir el hareketiyle 80 milyon götürdü. Galiba soyguncu olmak yerine doğru dürüst eğitim görmek dahaiyiymiş!”Bu “Bilgi altından daha değerlidir” demektir…

Banka müdürü çok mutludur. Özellikle bir süreönce borsada kaybettiklerini geri alabildiği için... Buna “Fırsatları kullanmak” derler. Kazanmak için risk almak gerekir.

PEKİ, ŞİMDİ GERÇEK SOYGUNCULARKİMLER ?

F I K R A

İŞİNİZİ İYİ YAPIN!

42

MILAN ALASEVIC - SloveniaALİ DİVANDARİ - Iran

SZCZEPAN SADURSKI - Poland

VLADIMIRAS BERESNIOVAS - LithuaniaDAMIR NOVAK - Croatia

WESAM KHALIL - Egypt

43

ANATO

LIY STA

NKULO

V- B

ulga

ria

NIVALDO PEREIRA DE SOUZA - Brasil

CRISTIAN TOPAN - Romania

44

HENRYK CEBULA - Czech Republic

JORDAN

POP-ILIEV- M

aced

onia

45

46

47

MILENKON KOSANOVIC - CSerbia

ALEXEI TALIMONOV - England

N O T D E F T E Rİ

DEĞİNMELER...

48

CZESLAW PRZEZAK - Poland

VALERY ALEXANDROV - Bulgaria

EMRAH ARIKAN - Turkey

49

CEM KOÇ - Turkey

RAUL DE LA

NUEZ

- USA

P O E T I C

AYMA Gülgün Çako

“bir ağaca özgürlükten mi

söz ettiniz, ne hakla?!?”

“ay gökyüzündegöründüğünde hatırlar küllenmediğini yanardağlar...”

50

51

ARTURO ROSAS - Mexico

ntroduce your self please...I'm fine artist; art painter and web design-er. Published cartoons in many newspa-

pers like Zadarski List, Narodni List, ZadarskiRegional, Fokus (ZD) Kalelarga Press,Omladinska Iskra, Slobodna Dalmacija,Vecernji List, Novi List.. etc. Publishing frommiddle 80-is. First time publish 01.08.1986. inPOMET fill brochure Humor Magazine underthe SLOBODNA DALMACIJA daily newspa-pers. From 1995. in Croatian Cartoonist

Assotiation. (www.hdk.hr)

Exibit a lot in the festivals arround a globe. Wona few mentions for Cartoon. In the Austria1999. (Feldkirchen im Karnten) won public prisefor the best cartoon by the public opinion. Thebook and cartoonist's too win a prize as the bookEUROPE IS AGAINS RACISMUS in Spainwon National Award and Award EuropeanCounsil (EU), also 1999. C.I.E.S. from Italy alsosend some mentions, and a few times that do it

52

P O R T R E / P O R T R A I T - A R T

by Prof. Ivan Staglicic

I

He is a member of The Associacion of Croatian Cartoon Associacion..

Julije Jelaska from Croatia

Julije Jelaska

HIRVAT KARİKATÜRCÜ

Julije JelaskaHırvat sanatçı Julije Jelaska, bir çok gazeteve dergilerde karikatürleri yayımlandı. Bir çok uluslararası festivallerde sergilerekatıldı ve çeşitli ödüller kazandı.

Jelaska, Hırvat kimliği dışında kendisini tambir dünya vatandaşı olarak görüyor ve birsanatçı olarak dünya barışına katkıdabulunmak için uğraş verdiğini belirtiyor.

44 yaşındaki sanatçı, güzel sanatlariçerisinde karikatürün kendisi için çok özelbir yeri olduğunu, ülkesinin içinde bulunduğu mali kriz yüzünden daha iyi işlerüretemediğini söylüyor. Jelaska, HırvatKarikatürcüler Derneği üyesi olmasınınavantajları olduğuna da değiniyor.

53

MARK LYNCH - Australia

from Turkey, a Ankara Vakfi Faundations whoevery year do a cartoon festival.

How do you feel as an fine artist?Artist first must love himself, country from theorigin,and place where belong. Than before anything in the world he must wish a Peace onEarth, A Peace to the All World. Thats reallyimportant.Artist is sad when watch on TV suffers, killing,wars, devastation of man hand, death children...We must become people of trust each other,helping, not bombing. Helping is a much muchharder.

You are delative young man artist. Where doyou see your progress?I'm 44. years old. Achieve a lot in the Arts Inthe fine arts, graphic design, illustration, comicsart, and finally cartoon.Cartoon is my favorite because I put all my artpassion and love into it. I wanna do it.I'm a founder of some newspapers, drawingconstantly, painting pictures, but financially isCrisis and No Money. Even yet we become a 28. european country star in EU.Turistic way is OK, but people doesnt live ofthat any more. Its too much taxies and repres-sions instead of full freedom and democracy,means really oportuniti to make a money (forliving of course!).

Croatian Cartoonist Association and you?1995. I'll become a member of CCA(www.hdk.hr), and with them send a lot of cartoons of my ownarround the globe. Exibitions in all Europe(Portugal Oporto Cartoon Festival), Spain,France, Italy, Turkey, Austria, Germany... andeven Sibir, and Japan. I'l especially like a few first years until 2001. andpublishing in the membership prepaid pressmagazine Karika.

That would be all. Thank you very much! BV PANDURANGA RAO - India

SADIK ÖZTÜRK - Turkey MIRIAM ALONSO - Cuba

54

ZHANG

WEIZHEN

- China

CARLOS AMORIM - Brasil

ŞEVKET YALAZ - TurkeyTOSO BORKOVIC - Serbia

55

NURİ BİLGİN - Turkey HASAN GÜMÜŞ - Turkey

56

RAUL FERNANDO ZULETA - Colombia

57

ARSEN GEVORGYAN - Armenia

DIDIE SW - Indonesia

RAQUEL ORZUJ - Uruguay

58

TVG MENNON - India

VAHID KERMANI - Iran

AHMET ÜMİT AKKOCA - Turkey

59

EDUARDO CALDARI - Brasil

HASAN EFE - Turkey

MICHAL GRACZYK - PolandDIANNA MAGALLON - Mexico

ZORAN

GROZDANOVSKI-

Mac

edon

ia

60

C A R T O O N C O N T E S T

The Results of the 40th Salon of Humor Piracicaba-2013Confira abaixo a lista completa dos premiados:Grande prêmio - Troféu Zélio de Ouro: Goran Divac (Sérvia) Prêmio Tiras: José Antonio Costa Jota A (Teresina/PI)Menções Honrosas Tiras: Caetano Cury Nardi (Ribeirão Preto/SP), Didie SW (Indonésia) Prêmio Cartum: Goran Divac(Sérvia) Menções Honrosas Cartum: Dario Castillejos Lazcares (Cuba), Pawel Kuczynski (Polônia), Borislav Stankovic (Sérvia)Prêmio Charge: Goran Divac (Sérvia) Menções Honrosas Charge: Rafael Correa (Porto Alegre/RS), Toso Borkovic (Sérvia)Prêmio Caricatura: Bruno Hamzagic (Taboão da Serra/SP) Menções Honrosas Caricatura: Walter Toscano (Peru), PabloEzequiel Lobato (Argentina) Prêmio temático Futebol: Angel Boligan (México) Menções Honrosas Futebol: IgorKondenko (Ucrânia), Carlos David Hierrezuelo (Cuba), Vladimir Kazanevsky (Ucrânia) Menção Especial Futebol: JosimarCosta de Lima (Indaiatuba/SP) Prêmio Saúde Unimed: Lezio Custódio Junior (São José do Rio Preto/SP)Menção honrosa Saúde Unimed: Silvano Mello (Jaboticatubas/MG) Prêmio Aquisitivo Câmara de Vereadores dePiracicaba: Pablo Ezequiel Lobato (Buenos Aires/Argentina)

Winne

r in

Foo

tbal

Sectio

n: ANGEL

BOLIGAN

- Mexico

Grand

Prize: GORAN

DIVAC- S

erbia

Honorable Mention in Cartoon Section:DARIO CASTILLAJOS - Cuba

Hon

orab

le M

entio

n in

Cartoon

Sectio

n:BORISLA

V STA

NKOVIC

- Serbia

61

ISTVAN KELEMEN - Hungary

VICTOR CRUDU - Moldova

62

CAN & ALİ - USA

RESAD SULTANOVIC - Bosnia-Herzegovina ISMAIL KERA - Czech Republic

EL TOTO

- Argen

tina

64

Mehmet Saim Bilge ÜVENDİRE

Keziban Özkol ÇORAP SÖKÜĞÜ

65

SALİH ATEŞ - Turkey

66

UÇAN KAÇAN Bahadır Uçan

MELEK DURMUŞ - Turkey

C O N T E S T S

YARIŞMALAR1st international“IlustraMaxima” Competition Theme: WaterDeadline: October 12, 2013http://www.ecomic-experience.com/Concursos/Bases.aspx?t=2&i=2&Lang=EN

12th International GraphicHumour contest on newTechnologies Barakaldo Theme: New TechnologiesDeadline: October 20, 2013http://www.ecomic-experience.com/Concursos/Concurso.aspx?t=2&i=3&Lang=EN

Humour a GallarateInternational Cartoon ContestTheme: DevilDeadline: October 28, 2013http://www.prolocogallarate.it/

30th International Salon OfHumor Piaui / Brasil-2013Theme: FreeDeadline: October 31, 2013http://humorglobal.com.br/

2nd International CartoonContest Sinaloa 2013 MéxicoTheme: MigrationDeadline: November 7, 2013http://concursosinaloa2013.orgfree.com/

The 7th International CartoonContest UrziceniTheme: Rich Man - Poor ManDeadline: November 18, 2013http://www.licurici.eu/

The 6th Fadjr InternationalFestival of Visual ArtsTheme: ArtDeadline: December 20, 2013http://www.ivafestival.ir/ViewContent_e.aspx?PageID=30

Dieter Burkamp Award ForCaricatureTheme: Down To The Nitty-Gritty“, Football, Fan And FantasyDeadline: January 31, 2014http://irancartoon.ir/daily/archives/EINLADUNG-TEXT-ENG-LISH-(1)-(2)

http://www.cartooncolors.blogspot.com/

67