fenamizah no: 02 / april 2012

40
international humor magazine

Upload: fenamizah-e-magazine

Post on 10-Mar-2016

233 views

Category:

Documents


4 download

DESCRIPTION

International Humor Magazine

TRANSCRIPT

Page 1: fenamizah no: 02 / april 2012

internationalhumor magazine

Page 2: fenamizah no: 02 / april 2012

2

imtiyaz sahibi / yay›n ve görsel yönetmeni:aziz yavuzdoğan

yontmabaş devri..

ayl›k e-dergi

international humor magazine

www.fenamizah.com

iletiflim:[email protected]

aziz yavuzdoğan

ateşi keşfedendi insan..

ve insanlığı yakıp kül eden de!

~a.y.

2 Temmuz 1993 Sivas davası,zamanaşımı gerekçesiyle, düştü.

Başlığa aldanıp da, size yıllık “bombaşaka”lardan birini tasarladığımı düşündüyseniz, yanıldınız. Onu kapaktayaptık (!) hem. Ama anlatacaklarım var...

Bir kız arkadaşım vardı, kulakları çınlasın...O’na göre çok şey “şaka gibi”ydi. O kadar sık kullanırdı ki bu şaşkınlıksözünü, bokunu çıkarmıştı artık. Kendisineyılda bir defacık da olsa, gerçek bir“Nisan Biiirr!” şakası yapmak keyfindenmahrum bıraktı beni. Zeynep’e göre“Şaka olmayan” bir şey bulmak da benimyeteneğimi aşıyordu. Bir zaman sonra dazaten onun açısından “şaka gibi”olduğumun farkına varınca da usulüneuygun bir ciddiyetle “şaka gibi” ayrıldık.

Şimdilerde sıkça kullanılmıyor sanırım. Pek duyamıyorum. Eskiden bir çok insan,inanmak istemediği şeylerin gerçekliğiyle karşılaştığında, şaşkınlığını “şaka gibi”cümlesiyle belirtirdi.

Ülke gündeminin “an”lık değişkenliğinikanıksadığımızdan, yaşanan çok şey“şaka gibi” olmaktan mı çıktı yoksa “eğilim”lerimizin (trend) “an”lık güncellenmesinden midir nedir, “NisanBiiiir!” yapmanın da sanki, ne tadı ne deinandırıcılığı kalmadı.

Gündelik yaşam içerisinde yapılanyüzlerce “şaka” sıradan kabul görür, özellikle Nisan ayının birinci günü yapılan“gerçek gibi” “şaka”lar, nice facialara yolaçsa da daha bir yaratıcı olurdu.

Yaratıcılık filan da tarihe karıştı ya herneyse. Fakat halâ bazı şeyler bana yinede kendi doğallığı içerisinde “şaka gibi”gelmeye devam ediyor. Eski toprakolduğumdan mıdır, nedir. Hakkımda birfikir yürütürsünüz eminim.

Geçmiş ile bugünü kıyaslamak ne kadardoğru, tartışılabilir. Ancak bazı konulardazihniyet değişmese de, her çağın kendineözgü mizahi bir güzelliği var. Zaten, bizigülümseten, şaşkınlığa düşüren ya dakızdıran şeyler birbirinin kopyası olsaydı,çok sıkıcı olmaz mıydı?!

Neredeyse yeryüzünde Facebookkullanıcısı kalmayacak gibiyken, o saygıduyulası kişisel tercihleri bir yana; alaycıl,küçümseyici yaklaşım sergileyenler ya daahlaki (!) sebepler öne sürerek kendilerini “dünyanın gereksizpislikleri”nden arındığını varsayanlar,mizahın güzelliğine çeşitlilik katmıyormu?! Peki ya bir tarafta “günah” diğertarafta da “burjuva eğlencesi” diye karşıçıkanları tutup, ortak bir muhalif kefeyekoymak mizah değil midir? Doğrusu bunakafa yormak ise, bir tür “gazsıkışması”ndan doğacak sonuca katlanmak demektir ki; Allah muhafaza!Hani bir tarafı savunuyor ya da yeriyordeğilim. İnsaf! Bir bakıma “sesli düşünme”de diyebilirsiniz. Sokakta az karşılaşılacakşeylere sosyal medya denilen ortamlardadaha sık, daha hızlı ve daha yüzyüzeerişiliyor yalnızca. Madalyanın bir yüzü değil, çok yüzü varaslında. “Hem severim, hem döverim”gibi içtenlikli ve dürüst bir “sevgi”geleneğine sahip insanımızın, toplumsalsorunlar karşısındaki duyarsızlığına

alışmışken, örneğin; Facebook’ta “ZamanTüneli”yle didişip, kıyamet koparmasını“şaka gibi” karşılamak olasıdır, halâ.

TV kanallarımızın hali dizi dizi ortada. Haberkanallarının da aslında çoktandır “propaganda” kanalları olduğunun farkınavaran vardı. Yoğun bir küresel sermaye veegemen güç bombardımanı altında yaşamakolağan hale gelmişken, örneğin;gerçek birbombalı eylemin haberini en önce ve enayrıntılı (!) verme telaşıyla, canlı bağlantı kurulan olay yerindeki muhabirin kendigörevini görgü tanığı diye takdim ettiği vatandaşın üzerine yıkması, merkezdekisunucunun da heyecan yaratma abartısıylasorduğu bütün soruları garibanın “ben bir şeygörmedim” diye yanıtlaması, gerçekteninsana “şaka gibi” dedirtebiliyor.

Öte yandan; Dersim olaylarını seçim propagandası yapıp özür (!) dileyerek “vicdan (!)” gösterisinde bulunanbaşbakanın, yıllarca süründürülen, yakın tarihimizin “Sivas Katliamı” davasının“zamanaşımı”gerekçesiyle düşmesikararını “Milletimize hayırlı olsun”diyeyorumlamasındaki çelişkiye, “Şaka gibi”türünden bir şaşkınlık gösterebilir misiniz?!

Konuşacak, yazacak şey çok. Eskitmedentüketme alışkanlığımızla, ağzımızçürüyene değin daha çok sakızlar çiğneyeceğiz, yüzümüzde patlattığımız balonlarla eğlenerek. Öylegörünüyor; Şaka gibi! değil, gerçek!

Galiba, Çehov’un öyküsündeki gibi hangisebeple olursa olsun, “Şaka’dan da olsa,yine de en zararsızı “sevgi”den sözetmek!

sayı: 2 • nisan-april 2012

AİLE(Turkey): AZİZ YAVUZDOĞAN, YURDAGÜN GÖKER, ERDOĞAN BAŞOL, RAŞİT YAKALI,ŞEVKET YALAZ, OSMAN YAVUZ İNAL, SEVDAKÂR ÇELİK, EKREM BORAZAN, AKDAĞ SAYDUT,

CEM KOÇ, MUSTAFA YILDIZ, FARUK KARAÇAY, BİROL ÇÜN, ADNAN TAÇ, REFİK TİNİŞ,GÜLAY GARİP KOÇERDİN, ERHAN TIĞLI, HALİS DOKGÖZ, EMRAH ARIKAN, EMRE YILMAZ,

SELİM TANRISEVEN, DERYA SAMUR, UĞUR PAMUK, MEHMET SAİM BİLGE, LEVENTDAĞAŞAN, HÜSEYİN YAZGAÇ, BAHADIR UÇAN, KEZİBAN ÖZKOL, İLKE EKBUL, MAHMUT

YÜCEL, ÇAĞLA GAYRETLİ, GÖKÇEN EKE. DOSTLAR (International): JULI SANCHIS AGUADO, IGOR SMIRNOV, WESAM KHALİL, SZCZEPAN SADURSKİ, ALİ DİVANDARİ, HULEHANUSİC, ALEXANDER DUBOVSKY, MARK LYNCH, SABAHUDİN HADZİALİC, YOUNG SIK

OH, VAHİD KERMANİ, PJKERIO, B.V.PANDURANGA RAO, MAKHMUD ESHONQULOV, SAFAAEL MOATY, İSMAİL KERA, MARIO MAGNETTI. KONUK ŞAİR: AHMET GÜNBAŞ.

BU SAYI

DA

HAYAT ETİK FİYASKOSU (gerçek gibi)...

Nisan Biiiiiir!

Page 3: fenamizah no: 02 / april 2012

3

iyilik....sağlık!

Kitabına uydurmak...

Zaman aşımı..

• Karikatürcüler Derneği,geçtiğimiz yıl hayatını

kaybeden Türk çizerlerin deyakından tanıdığı Bulgar

karikatürcü RumenDragostinov’un 50 orijinaleserini, 31 Mart-13 Nisantarihlerinde İstanbul’da

sergiliyor.

• Mizah Üretenler Derneği,2 Nisan’da düzenleyeceğitörenle 7. Mizah Ödülleri’ni

dağıtıyor...

• Usta çizerlerimizin canlandırma (animasyon)çalışmalarından örnekler,

İstanbul Karikatür ve MizahMerkezi’nde Nisan ayıboyunca gösterimde olacak. Önerilir...

İnsanlığa var mısın, yok musun?

• Adamın biriduygu sömürüsüyledolu konuşmasını,“her zaman helalpara kazanmaktanyana olduğu”yönünde dürüstlükmesajıyla süslüyor. Bunu da bir TVkanalında katıldığı,kutudan paraçıkaran yarışma (!) programındasöylüyor... ~ a.y.

• kimi ilkeli olmanın, kimi de tutuculuk gerçeğinin ayırdına varıp, aslında ortak gelenekçi yanları olduğunu farketseler, gaz sıkışması olmayacak... ~ a.y.

ayilecek izleyin.. başarlarımızın devamını dileyin...

İktidarın bazı okullarda öğrencilere tablet dağıtmasındansonra eğitim sistemindeki reçetesi,

epeyce patırtılı-gürültülü bir “hapı yuttuk”

tartışmalarına yol açtı...

++

Tablet hesabı: 4+4+4=?

Ekmek arası...Eskiden ne güfte yazarlarımız vardı be!Günümüzdeyse köfte yazarlardangeçilmiyor...

~ a.y.

Mars’a bir iki...Kızıl gezegene 30 Nisan’da deneme seferi planlanıyormuş.Amerikan özel sektörüne ait SpaceX şirketi yetkilileri yakın birgelecekte Mars’a 500 bin dolara uzay seyahatinin mümkünolabileceğini söylüyorlar. Bu haber sanırım olası Türk yolcuları da heyecanladırıyordur. Yalnız SpaceX şirketi yetkililerini para üstü hazırlamaları konusunda uyarmakgerekecek galiba... ~ a.y.

Bileşik kaplar...

"... en ufak şeylerde bile doktora gitmeyi ihmal etmiyorsunuz,tamam mı? Artık bu işler için para gerekmiyor, biliyorsunuz..."

~ Asuman Krause (sunucu-manken)

İster inan, ister inanma...

Yırtmak her zamanmümkündür!

OSMAN YAVUZ İNAL

Page 4: fenamizah no: 02 / april 2012

HALİS DOKGÖZ

4

Fit bol...

Dört dörtlük eğitime doğru...

SEVD

AKÂ

R ÇEL

İK

Medya, bir müteahhiti Türkiye’nin enseksi erkeği seçti...

Hurafedeçelişkiaranmaz...

12

Fenerbahçe, Galatasaray veBeşiktaş'ı korumak adına mevcutkupa statüsünü icat eden sistemsahipleri derhal yeni bir formül

bulmalı ya da bu güzide takımlarıhiç maç oynatmadan fahri

şampiyon ilan etmeli...

Page 5: fenamizah no: 02 / april 2012

EMRE YILMAZ

5

Türkiye Futbol Federasyonu yeni başkanını seçti...

DEĞERDeğer, Savaşmaya değer.

Çorak arazilerde, Taşlı tarlalarda Yaşayacaksa eğer Bir tane papatya.

Ve nefes aldırabilirse en yorgun halinde bir uğurböceğine...

Değer, Savaşmaya değer…

BARIŞ Barış ne zaman gelecek baba? ... Savaş gidince oğlum...

BARIŞAh! Barış ah! Sen yok musun sen. ... Yoksun be Barış!

Olsan, Meydan SAVAŞ'a kalır mı?

BAK ARKADAŞ

Bu nasıl iş deme?Savaş diyenlerinMermere geçer dişi de;Barış diyenlerinMuhallebi yerken kırılır dişi.

Bak arkadaş!Dön dolaş Yavaş yavaşGeliyor savaş.

Atmalı taşı, gerekirse de yarmalı başı.

Bir kısım medya...Bi k s m med adkiB mm

Karacaoğlançağımızda

yaşasaydı...Ela lensli nazlı yari..

görem dedim, göremedim...

•Karacaoğlan der;

n’olayım.. ekle beniFace’ten, beğenenin

olayım...•

Retweetlemeylen güzel sevilmez.. güzelleri

canlı canlı bulmalı...•

Karacaoğlan der ki;maillere bakadur..

bağlantı yavaş, sistem kesin çökedur!..

~a.y.

Page 6: fenamizah no: 02 / april 2012

6

Page 7: fenamizah no: 02 / april 2012

7

• aziz yavuzdoğan

• mustafa y›ld›z

• aziz yavuzdoğan

Bu gün ne giysem?Hakan- Her programda söylüyorum hayatım, genç

kızlar parlak ince çorap giyemezzzz. Ay orta yerimden çatlayacağım vallahi, neden giydin bu

çorabı kızııım? Olmamış, bizimle değilsin?Yarışmacı kız- Teşekkürler…

Ivana- Aaaam, benca sen çok nassı diyim sıskamsın,yani zayif, bencaa bu etek olmamiş, aaaaam, rahathareket yok sende, anlıyor mu sen beni? Yok bole

dans, şey, yok bole moda, uzgunüm, bizimladeğilsin.

Yarışmacı kız- Teşekkürler.Barbaros- Anacım, siz de hiç bir şeyi

beğenmiyorsunuz, ne güzel hanım hanımcık giyinmiş kızcağız. Sus, cevap verme Hakan, o ağzınıverevine yırtarım overlok bile dikemez valla, aaaa ne

bu canım, bizimlesin şekerim…Yarışmacı kız- Teşekkürlerrr…

Yeteneksiz / siniz!Sergen- Valla ne diyim, güzel bir top şov oldu, birara gelip duran toplara vurasım geldi, hareketlergayet profesyonel, çatladım, ben evet diyorum.Hülya- Ay ben toptan anlamam ama topçudan

anlarım, hahahaaa. Şu sol ayağıyla vuran çocuk çokyakışıklı maşallah. Bir de tişörtünü çıkar bakayım,baklavaların var mı senin de? Ben EVEEEEETTT

diyorum.Acun- İzlerken keyif aldım. Ben de varım. Yok, o

başka yarışmaydı. 8 veriyorum. Yok, o da dans yarışmasıydı dimi? Sen en iyisi bana gel bana. Yokyahu, o da o ses Türkiye’ydi galiba. Hah, ben deevet diyorum ve sizi uğurluyorum. Öteki gelsin

kardeşim, çabuk olun, diğer programa yetişeceğim…

Öyle bir geçer zaman ki…Mete- Anne, sevdiğim kız başkasıyla evlendi. Gidip

onu kurtaracağım, o benim kadınım olmalı?Ühüüüü

Aylin- Hamileyim anne, ölsem de doğuracağımSoner’in çocuğunu. Ühüüüü

Berrin- Ben kocamdan boşandım, eski aşığımadöndüm anne, haberin olsun. Ühüüü

Osman- Bahçesinden Ayva kopardım diye komşuamca beni kovaladı anne, ühhüüüü.

Ali kaptan- Bi kere be Cemile, bi kere verseydinölür müydün ha? Onca çocuk yaptık onca yıl

geçirdik, ne olur sanki ha?Kenan bey- Cemile hanım, senin işin şimdi bitti işte,yine fakirlik günlerine döndün, yürrrü anca gidersin.

Caroline- Artık sen de fakir Cemileee. Ali benimyeni koca. Sen avucunu yala, hahahaaa.

Cemile- Ne olacak benim bu halim anne?Hasefe anne- Cemilem, gözel gızım, yaprak

dökümünde bi Ali Rıza vardı bilin mi? Sen get onubuluvee şincik, de ki “179 bölüm ölmedindi gari,hangi ilacı alıveriyodun gardaş’’ diyiveee. Sen de

güşlü gadınsın evvelallah, daa 200 bölüm götüveriisin bu diziyi gari.

Fatmagül’ün suçu ne?Gelen son raporlara göre Fatmagül’ün bir suçu

olmadığı, çünkü hala bakire olduğu, kızlık zarınınancak doğumda bozulacağı, bu yüzden bir an önceKerim’le evlenip çoluk çocuğa karışması, alık alıkbakışmalarının sona ermesi gerektiği, artık dizinin

kabak tadı verdiği ve Kanal D’nin yakasından düşmesi gerektiği bildirilmiştir. SON

Page 8: fenamizah no: 02 / april 2012

8

SULU SEPKEN

Page 9: fenamizah no: 02 / april 2012

Biraz fantezi yapalım haydi!

Bizi evrenin bir başka yerine götürmek isteseler, gider miydik?

Bu sersem uzaylılardan (bu lafı da pekanlamam, sanki dünya gezegeni uzay dışında bir yerdeymiş gibi!) birileri, kendigezegenlerine birkaç kişi (artık ne amaçlaolur, vebali günahı onların boynuna, boyunları varsa tabi) götürmek üzereşimdiye kadar yapılmış bütün Amerikanfilmlerine nispet olsun diye, Türkiye’yegelmişler…

Hoş gelmişler, misafirsever bir milletiz şiş-kebap, rakı, bellydancer, Boğaz, Bodrum-Akdeniz, gezdiririz onları. Fakat durumöyle ayan beyan açık değil ki! Arkadaşlarbilindiği üzere, bütün ahaliye görünmeyencinsten. Niyet konusunda da rivayetmuhtelif.

Sululuğu bi kenara bırakalım da, olayınvehametini anlamaya çalışalım. Gerçektenböyle bir durum var ve bu uzaylı yaratıklarınbir sözcüsü, Türkiye’de bazı insanları ziyaret ediyor. Kendi gezegenlerine götürmek içinteklifte bulunuyor (varsayalım bunlar zorbadeğil, iyilikle-güzellikle halletmeye çalışıyorlar)…

Fakat bizimkiler anasının gözü, öylebedavaya hem de ayaküstü hesaba götürülecek (!) kişiler değil. Aralarında pekpazarlık yapma güçleri olmayanlar varsa dageleneklerine bağlılıklarına duyulan saygıdan, birtakım konuşmalar kayda geçiyor tabi. (wikileaks belgeleri halt etmiş,ilkin bizim elimizde.)

Bir kaç “tape”ye göz atalım haydi…

POLİTİKACI (isminin açıklanmasını istemiyor, saygıyla):“Hoş geldiniz sevgili vatandaşım -pardon- uzaylı gardaşım! Hangi partidensiniz? Transfer teklifiniz varsa, bunumaralar eskidi. Parti değiştirmek gibi birahlaksızlığın, ileri demokrasimiz sayesindeüstesinden geldik şükür! Buyrun gelin, bizsizi hidayete erdirelim...“

GAZETE KÖŞE YAZARI (isminin açıklanmasını istemiyor, saygıyla):“Sizin orada UB (Uzay Birliği) var mı?Mars ya da bilmem ne toplantıları yapılıyormu? O toplantılara katılabilecek miyim? Uranüs kriterleri neuyum süreciyle alakalı bişey mi? Benimlegörüşmeye geldiğinize göre özel seçilmişbiri olmalıyım. Üzeriniz Washingtonkokuyor fakat, fakat Philadelphia’ya dauğramış olmalısınız. (Portakal orda kal!)Yüzünüz gülüyor, sizin yerinize benağlarım. Verin mübarek elinizi öpeyimhocam. Hemen bu gece dönmeyecekseniz,bizim “team”ı da -af buyrun- “cemaati” detoplayım, Boğaz’da Otlaktepe’deki villam-da misafir edeyim sizi.”

MAGAZİN MUHABİRİ (isminin açıklanmasını istemiyor, saygıyla):“Vay surprise! N’aber güzelim? Ya bebeğim,bi şöyle dön ön-arka fotoğrafını çekeyim.Bikini getirmedin mi sen yanında? Shit!Gelsene benimle, bizim Hüsnü’nün otelinegidelim bişeyler ayarlarız. Dur bakiiimm! Kızım ne bu kıllar, hadi epilasyon aletin yok, insan ağda yapar be!Hösstt! Ellere ayaklara bakarmısın! Hertarafın yamuk lan senin! Uzaylı mısın lansen, ne bu halin? Tipe bak! Haftanın rüküşübile olamazsın sen hilkat garibesi.İnanmıyoruuuummmm yaaa!”

DURAKTA OTOBÜS BEKLEYENBİR VATANDAŞ (isminin açıklanmasınıistemiyor, saygıyla):“He gurban de ne deyeceksen. Adresessoracaksan ben de buraların yabancısıyım,bilemiyecem kusura galma. Hı?? Ne diyonusta? Valla mı? Kaç para mayış vercen peki?

Bak ben işimi garantiye almak isterim.SSK+yol+yemek varsa gelirim. Sahi midiyon usta? Kömürümü, bulgurumu-pilavımı da mı vereceniz? Oy! Yalancı n’olsun! Nası bi yer ora? Kaç vesayitlegidilir peki? Az bekle hele bizimkilerlehelalleşeyim, Cuma’ya gelirim. Bi yere gaybolma, buraların yabancısısın İstanbul’daadamı ayaküstü…”

İNTERNET CAFE’DE BİR GENÇ(isminin açıklanmasını istemiyor, saygıyla):“Zuhaha ha haaa!!! Tipe bak! Cinsiyet nelem? Shemale miyiz yoksa zuhaahha haa!!! Geberdim panpa :-)) Yokyok! Koptum! xD xD xD Gitmesek orayaolmaz mı, Senin Facebook, Twitter,Formspring, Omegle, Skype, MeSeNe,Webcam filan yok mu öyle görüşsek?Benim nickname:NikiMi_KeDi_YeMeDi_AcıKTıM_bEn_YeDiM@hotmail, yaz bi tarafına zuhaah-haaa haa! Hatun çok mu orda hatun?!Belki, diyorum bak. Havaya girme hemennane...”

FUTBOL YORUMCUSU ya da başkabir deyişle TARAFTAR (isminin açıklanmasını istemiyor, saygıyla):Sayın Başkanım! Ne zaman çıktınız?! Nasıl haberimiz olmadı bizim?! Hay Allah!Çok büzük -pardon- büyük geçmiş olsun!Verin elinizi-ayağınızı öpeyim. Her yeriniziöpeyim! Sizinle her yere gelirim. En büzük -pardon- en büyük başkan, bizim başkan!(Ekmek parası işte n’apacaksın, kümedüşmeyelim!)

DOKTOR ya da TV PROGRAMYAPIMCISI (isminin açıklanmasınıistemiyor, saygıyla):“Hayatın Şifreleri, diyordum ya.. Rivayetedilir ki işte bu, sensin! Çel aklımı haydi,götür beni!”

SENDİKACI (isminin açıklanmasını istemiyor, saygıyla):Vay yoldaş! 1 Mayıs’ta Taksim’e inersinizdiye bekliyorduk sizi... Yaşasın galaksilerinkardeşliği! Kahrolsun evrenin bozuk düzeni!

9

aziz yavuzdoğan

S A Ç M A L A M A

DERYA SAMUR - Turkey

Page 10: fenamizah no: 02 / april 2012

10

Page 11: fenamizah no: 02 / april 2012

11

Page 12: fenamizah no: 02 / april 2012

Şiraze bir afet-i devran. Bir arz-ıendam, bir acun-u ece. Yürürkenbastığı taşlar bile saygı duruşunda.Dört yıl önce Gündoğdu mahallesinetaşındığından beri bu mahalleninbütün erkeklerine gün doğdu. Sadeceerkekler mi? Kadınlar bile Şiraze’ninkapsama alanında. Artık her evdeŞiraze’nin izleri var. Kimi becerikliliğini kaptı, kimi titizliğini,kimi güzelliğini kopyalamaya kalktı,kimi cesaretini. Şiraze bir erkek için4x4 triptronik vites, full aksesuar,masajlı parfümlü jip ayarında birkadınsa, kadınlar için de dört tarafıbalkonlu, arkası havuz, önü denizmanzaralı, lüx triplex villa kadar arzuedilesi bir hayal. Ve gün geçtikçe herev biraz daha Şiraze’nin akımınakapılıp şirazesinden çıkıyor.

Dört yıl önce doktor Fehmi beyin ikikatlı ahşap kagir evini satın alıpmahalleye taşındığında en çok tirajyapan gazetelerin birinci sayfa manşetleri kadar ses getirmişti Şiraze.Herkes birbirini kolluyor, bir şeyleröğrenmeye çalışıyordu onun hakkında.Bir ara kahvehanede konuşulan tek

konu Şiraze’ydi. Mahalleninekonomisi, siyaseti, sosyal kalkınması,fobisi, hobisi, kobisi, her şeyiŞiraze’den ibaretti. İlk evliliği hüsranlasonuçlanmış, kocası kıçı kırık bir konsomatrise aşık olup evi terk-i diyaredince Şiraze’de baba evine dönmekzorunda kalmış. Tabi bu duyulunca eviterk eden ilk kocanın ne denyoluğukalmıştı, ne zevksizliği. Baba evindebir takım baskılara maruz kalan Şirazeikinci evliliğini yaşı biraz geçkince birsubay ile yapmış, ancak adam gerdekgecesi kalp krizinden ölünce Şiraze’dehayatın ona oynamaya çalıştığı oyunabaşkaldırıp ikinci eşinden ona kalan evisatarak Gündoğdu mahallesindekişimdi oturduğu evi almıştı. Tabi

mahalleli ikinci kocanın vehametiniduyunca omurgasız dansözler gibi çalkalana çalkalana kendi çaplarındanbaya bir uzaklaşmışlardı. Ama hiçbirionun hakkında kötü bir söz etmeyecesaret edemedi. Çünkü Şirazeadamın gözünün bebeğine baka bakakonuşan, konuşurken o bebeğe saklanacak delik aratan tiplerdendi. Bukadındaki tüy şeytanı bile ayartırdıimam Recep efendiye göre. O mahalleye taşındığından beri ezanınihavent makamında 8 oktav sesleokumaya başlamış, 33’lük tespihinibırakıp ya sabır için 99’luk gül kokulutespihle dolaşmaya başlamıştı. Buna ençok kasap Cevat gülüyordu ama dörtyıldır vitrine kuyruk sokumuna gülsokulmamış tek bir kuzu bileasmamıştı Şiraze inceliğini görsündiye. Ona da bakkal Mahmut gevrekgevrek gülüyordu ama Mahmut’taŞiraze geldiğinden beri dükkanınönünden kalkmaz olmuş, oturduğutabureyi bile değiştire değiştireneredeyse koltuğa çevirmişti. Manavıayrı bir alem, terzisi ayrı bir alemdi bumahallenin. Sıcak kanlı, dost canlısı buinsanlar için Şiraze apayrı bir renkti veher geçen gün gökkuşağına dönüyordu bu kadın.Erkekler kendilerine Şiraze ile ayrı biriç dünya yaratmışlardı yaratmalarınaya, kadınların da onlardan pek farkıyoktu hani. Onlar da kocaları gibi gözlerinde Şiraze’yi büyütüp duruyorlardı. Sadece bunu göstermebiçimleri biraz farklılık taşıyordu. Kimihayranlık duyuyor, kimi taklit etmeyeçalışıyor, kimi kıskanıyor, kimisi deörnek alıyordu. Ama Şiraze bembeyazteni, siyah dalgalı saçları, insanın içinidelen iri kıvrık kirpikli siyah bakışları,minicik kalkık burnunun altında aşıkirazı gibi duran dolgun dudaklarıylave mermer heykeller kadar kusursuzvücudunun yanı sıra kişiliğiyle de kendini hem sevdiren hem de kendisine saygı uyandıran bir kadındı.Büyüklerine hürmetkar, yaşıtlarınamesafeli, küçüklerine merhamet vesevgi dolu bir tarzı vardı, Vefakardı.Mağrur ve onurluydu. Hepsindenönemlisi samimiydi. Onun halindeyapmacıklıktan eser yoktu ama yerinegöre çok ta iyi bir oyuncuydu. Onabakan gözlerin altında yatan bütünniyetleri bilir ve ona göre tavırtakınırdı. Hal böyle olunca Şiraze,Gündoğdu mahallesinde hep birnumaraydı.

Sıradan günlerden birinde Şiraze’ninkapısı heyecanlı heyecanlı çalındı…

(sürecek)

12

Gülay Garip Koçerdin

T E F R İ K A Ö Y K Ü

FARUK KARAÇAY - Turkey

1

Page 13: fenamizah no: 02 / april 2012

13

Page 14: fenamizah no: 02 / april 2012

14

Page 15: fenamizah no: 02 / april 2012

15

Page 16: fenamizah no: 02 / april 2012

Parlak bir kış günü ortasıydı, dondurucubir soğuk vardı ve Nadenka'nın başı vebukleleri ile üst dudağı gümüş rengi kar

tanecikleriyle kaplanmıştı, kolumu tutuyordu veikimiz yüksek bir tepede duruyorduk, durduğumuz yerin aşağısındaki yamaca güneşsanki ayna gibi yansıyordu, yanımızda yanlarıparlak kırmızı kumaş kaplı küçük bir kızakvardı.- Hadi Nadenka Petrovna, bir kere kayalım,sadece bir kez, emin ol hiçbir şey olmaz, canınyanmaz!Fakat Nadenka korkuyordu, küçük galoşlarıyladurduğu buz gibi tepenin aşağısı ona korkunç,sonsuz bir uçurum gibi geliyordu, ona kızağabinmesini söylerken, aşağı bakakarak, nefesinituttu, boşluğa bırakma riskini göze alırsa neolabilirdi? Ölebilir, aklını kaybedebilirdi.- Seni temin ediyorum, korkamaman gerekir, bukorkaklık!Sonunda Nadenka razı oldu, yüzünden ölümcül bir korku içinde olduğunu görüyordum, onu kızağa oturttum, titriyorduve yüzü bembeyazdı, kollarımı ona doladım, vetepeden aşağıya bıraktık kendimizi.Kızak mermi gibi uçtu, rüzgar yüzümüzüyalıyor, kulaklarımızdan içeri giriyor, sankikızgınlıkla kafamızı koparmak istiyordu, rüzgarın basıncından nefes almakta güçlükçekiyorduk, sanki şeytan bizi pençelerinin arasına almış, kükreyerek cehenneme doğrusürüklüyordu, çevremizdeki her şey sadece birçizgi haline dönüşmüştü, sanki bir saniye sonrayok olacaktık,Hafif bir sesle “Seni seviyorum Nadenka”dedim.Kızak gittikçe yavaşladı, rüzgarın uğultusu veanaforu artık o kadar korkunç değildi, nefesalmamız kolaylaşmıştı, ve sonunda yamacındibindeydik, Nadenka ölmekten beter olmuş-tu, yüzü bembeyazdı ve zor nefes alıyordu, kalkmasına yardım ettim.Gözleri dehşet içinde kocaman açılmış bir şekilde bana bakarak:“Bir daha hiçbir güç bana böyle bir şeyi yaptıramaz” dedi. “Hiçbir şey, korkudanöldüm!”Biraz sonra kendine geldi, soran gözlerle banabaktı, gerçekten o üç kelimeyi söylemiş miydimyoksa kasırganın gürültüsünden ona mı öylegelmişti... Ben de yanında durmuş sigara içiyorve eldivenlerime bakıyordum.Koluma girdi ve buz tutmuş tepenin yanındayürüyerek uzun bir süre geçirdik, soru onurahat bırakmıyordu, bu sözleri duymuş muyduduymamış mıydı? Evet mi, hayır mı? Evet mi,hayır mı? Bu soru hayat memat sorusuydu,gurur, onur sorusuydu.. Çok önemli bir soruydu, dünyadaki en önemli soruydu.Nadenka, sabırsızca, üzgün bir şekilde yüzümebaktı, konuşmayacağımı anlayınca kendisikonuştu, Ah! Şu güzel yüzünden okunanlar!kendisiyle mücadele ettiğini görüyordum, birşey söylemek, bir şey sormak istiyordu amakelimeleri bulamıyordu, üzgün, şaşkın ve korkmuş gibiydi...Bana bakmadan- Biliyor musun dedi.- Neyi?- Hadi tekrar kayalım!

Tekrar buz tutmuş tepeye tırmandık, beyaz vetirtir titreyen Nadenka’yı tekrar kızağa oturttum ve yeniden korkunç boşluğa uçtuk,yeniden rüzgarın uğultusu, kasırganın anaforu,ve kızağımız en hızlı, en gürültülü uçuşunuyaparken, yavaş bir sesle:- Seni seviyorum Nadenka dedim.Kızak durduğunda, Nadenka ikimizin kaydığıtepeye baktı sonra benim yüzüme baktı ve ilgisiz, tutkusuz sesimi dinledi ve o minikvücudunun tümünde, her parçasında, hattamanşonu ve başlığında bile büyük bir şaşkınlıkokunuyordu, yüzünde “Ne demek istiyor?Kim söyledi bu sözleri? O mu? Yoksa sadecebana mı öyle geldi?” diye yazıyordu sanki.Emin olamamak onu endişelendirmişti, zavallıkız sorularıma cevap veremedi, kaşlarını çattı,neredeyse ağlamak üzereydi.“Eve dönsek iyi olmaz mı?” diye sordum.- Şeyy... Ben bu kızak kayma işini çok sevdim, birkez daha kayalım mı?Kızakla kaymayı sevdiğini söylüyordu amageçen iki seferde olduğu gibi, yüzü yine bembeyazdı. Tirtir titriyordu kızağa binerken,korkudan zor nefes alıyordu.Üçüncü kez tepeden aşağı uçtuk, yüzüme,dudaklarıma baktığını gördüm ama mendilimiağzımın üzerine koydum, öksürdüm veyamacın yarısındayken, yine- Seni seviyorum Nadenka, demeyi başardım.Ve esrar yine esrar olarak kaldı! Nadenka, sessizdi, bir şeyler düşünüyordu, onun evinigördüm, yavaş yavaş yürüyordu, ona bukelimeyi söyleyip söylemeyeceğimi merak ediyordu ve ben ruhunun acı çektiğini hissediyordum, şöyle haykırmamak için kendinisanki zor tutuyordu:“Bunları rüzgar söylemiş olamaz! Hem rüzgarın söylemiş olmasını istemiyorum!”Ertesi sabah küçük bir mesaj aldım.“Bugün de kızakla kaymak istiyorsan, bizegelsene. N.”O günden sonra her gün Nadenka’yla kızakkaymaya gittim. Ve tepeden kayarken, herseferinde yavaş bir sesle “Seni seviyorumNadya” dedim.Zamanla, bu sözler, alkol ya da uyuşturucu gibiNadenka’da bağımlılık yaptı, bu sözleri duymadan yaşayamıyordu, önceden buz tutmuş tepeden aşağı kaymak onu gerçektençok korkutuyordu, fakat şimdi korku ve tehlike,sevgi sözcüklerine tuhaf bir cazibe katmıştı,üstelik sözler, eskiden olduğu gibi esrarınıkoruyordu, şüpheli iki kişiydik: ben ve rüzgar... Nadenka aşk sözlerini hangisininsöylediğini hala bilmiyordu, fakat artık aldırmıyordu da, içkiyi hangi kadehten

içtiğinizin önemi yoktur yeter ki, sizizehirlemesin...Öğleyin bir ara tesadüfen buz tutmuş patensahasına geldim, paten kayan kalabalığın arasınakarıştım, o sırada Nadenka’yı buz tutmuş tepeye tırmandığını gördüm, ve beni arıyordu,sonra ürkerek tepeye tırmandı, Ah! tek başınatepeye çıkmaktan nasıl da korkuyordu! Yüzübembeyazdı, fakat çok kararlıydı ve korkusunarağmen tepeye tırmandı. Belli ki sonunda birdeneme yapacaktı. Bakalım ben yokken de otatlı sözü duyacak mıydı? Kızağa binerken solgun dudaklarının korkuyla aralandığınıgördüm. Kızağa bindi, gözlerini kapadı vedünyaya “elveda” diyerek kaymaya başladı,Whrrrrr.... Nadenka o sözleri duydu mu, duymadı mı bilmiyordum, sadece kızağınüzerinden bitkin ve solgun bir halde kalktığınıgördüm, yüzünden sözleri duyup duymadığınıkendisinin de anlamadığı belli oluyordu,kayarken duyduğu dehşetten ne ses, ne başkabir şeyi duyabilecek, ayırtedebilecek haldedeğildi çünkü...Fakat sonra Mart ayı geldi... İlkbahar güneşioldukça nazikti... Buzdan tepemiz parlaklığınıyitirdi, siyahlaştı ve sonunda eridi. Kızakla kaymayı bıraktık, artık zavallı Nadenka’nın osözleri duyabilecek hiçbir yeri yoktu. Rüzgarolmadığından ve ben de Petersburg’a gidiyordum, uzun bir süre için. Belki de birömür boyu.

Yola çıkmadan iki gün önce, akşamüstü küçükbahçede oturuyordum, Nadenka’nın evi ilearamızda bir çit vardı, hala oldukça soğuktu,gübre yığınlarının üzerinde hala kar vardı,ağaçlar cansızdı ama yine de ilkbaharın kokusuvardı ve kargalar sanki gece yatmaya hazırlanırgibi bağırıyordu, çite doğru gittim ve çitinaralığından Nadenka’nın evini gözetlemeyekoyuldum, Nadenka verandaya geldi, vegökyüzüne doğru kederli bir şekilde bakmayabaşladı. Bahar rüzgarı üzgün, solgun yüzüneçarpıyordu... Buz tutmuş tepede, kızaklakayarken, o üç kelimeyi duyduğu anı hatırlıyordu ve yüzü çok çok kederli bir halaldı. Gözünden bir damla yaş yanağına aktı.Zavallı çocuk kollarını uzatarak sanki rüzgarıntekrar o üç sözcüğü söylemesini istedi ve ben,rüzgarın esmesini bekleyerek yavaşça,- Seni seviyorum Nadya dedim.Şükürler olsun! Nadenka’nın yüzü değişti! Birçığlık attı, tüm yüzü güldü, neşeli, mutlugörünüyordu, kollarını uzatarak rüzgarı kucakladı.Ve ben de bavullarımı toplamaya gittim.Bu çok uzun yıllar önceydi, Nadenka şimdievli... Kendi isteğiyle mi, isteğinin dışında mıevlendi bilmiyorum, bu önemli değil. Saygınbir yönetici asistanıyla evlenmişti ve üç çocuğuolmuştu. Vaktiyle onunla kızak kaymaya gittiğimizde rüzgarın ona söylediği “Seniseviyorum Nadenka” unutulmamıştı, buonun hayatındaki en mutlu, en dokunaklı, engüzel hatırasıydı..Fakat, şimdi artık yaşlandığımdan, o sözlerineden söylediğimi anlayamıyorum. Bu şakayıne sebepten yapmıştım...

(Çeviren: Müjde Dural)

16

Anton Çehov

K I S A Ö Y K Ü

Page 17: fenamizah no: 02 / april 2012

17

Page 18: fenamizah no: 02 / april 2012

18

REFİK TİNİŞ - Turkey UĞUR PAMUK - Turkey

MARK LYNCH - Australia

Page 19: fenamizah no: 02 / april 2012

the poet's house

ÇOKSESSİZ

Çoksessiz şarkıyım karşılıksızgelip geçmelerin çiçeğinde

Bir güz ki yitirmiş kimliğiniyaprağını döken dökene

Bu ölüye kim söyleyecek öldüğünüCan çekirdeğiyle süründü, çürüdü

Aynasız sandıklarda battı güneşcilalarken yeraltı sevincini

Bendini çiğneyerek varoşların irinikirletiverdi kâğıt mendilimi

Akşam akşam kaç yara bandı alsamyamasam gecenin hiçliğine

Çoksessiz şarkıyım karşılıksızHem kalabalık hem ıssız...

19

Bir baba arıyorum ama mafyababası değil, iskele babası ise hiçdeğil!Dert babası da aramıyorum.Bu devirde herkes o kadar dertliki, başkasının dertleriyle uğraşacak zamanı yok.“Dertleri zevk edindim, bendeneşe ne arar?” şarkısını söylüyor,“Ne haber?” diye sorunca...“Şam Babası” da aramıyorumha! Arabam yok ki, petrole ve butür bir babaya gerek duyayım.Sizi daha fazla merakta bırakmamak için işte açıklıyorum:“Yeşilçam Babası” arıyorum!Bu baba da nereden çıktıdemeyin, pasta börek varkenaklınızı peynir ekmekle yemeyin.Türk filmlerine düşkünsenizböyle bir babaya rastlayabilirsinizmuhakkak...Genellikle Hulusi Kentmenoynardı bu tür baba rollerini.Serttir ama babacandır. Eser,kükrer ama sonunda yumuşar,ne kadar kızarsa kızsın çocuklarının yaramazlıklarınıaffederdi.Geçenlerde bir Türk filmine gittim. “Baba Beni Eversene”adını taşıyordu film. Orada dababaydı Hulusi bey. Zengin vefabrikatör bir baba hem de.Yoksul bir gençle sevişiyor diyekızına kızdı, ceza olarak onu

uçakla Avrupa’ya gönderdi.Dikkat edin; ceza olarak...Bu film beni çok etkiledi. Keşkebenim de böyle bir babam olsaydı, dedim. Olsaydı da cezalandırmak için Avrupa’yagönderseydi...Yanlış duymadınız, baba arıyorum baba! Sakın babamdanmemnun değilim ya da iki babalıolmak istiyorum sanmayın. Varsaböyle bir baba, bana babalıketsin. Ödül, armağan istemiyorum kendisinden. Kızsınbana, cezalandırsın beni...Çünkü yaşım yarım asır oldu,hâlâ ne uçağa binebildim neAvrupa’ya gidebildim. Fakültemezunuyum ama ilkokuldansonra okumamış, Almanyalı birişçinin evinde kiracıyım. Atım,arabam, hatta bisikletim bileyok. Bunları namusumla övünmek, beceriksizliğimledövünmek için söylemiyorum.Babaya kolaylık olsun diye belirtiyorum.

Bana o kadar kızar ki, belkiköşklerinden birine sürgün eder,yabancı arabayı altımdan çekipalır, beni yerli arabaya binmeyemahkûm eder. Artık orasıbabalığına kalmış!Ah baba, vah baba, ne olur birbabalık et bana, yoksa oturacağım şapa!

ERHAN TI⁄LI

BİR BABA ARIYORUM!..

ŞAM-PİYON

Gözlerine bayıldım: Lensliymiş!Göğüslerine bayıldım: Silikonluymuş!Bayıldığım güzel meğerseEstetik ameliyat olimpiyatındaŞampiyonmuş!

SOSYETE GÜZELİ

Şu sosyete güzeliBir iş adamı kapmışKendini kata, arabaya satmışMakyaj yapayım derkenBoya küpüne batmış!Gündüz cafelereGece discolara demir atmışHediye edilen mendiliKendine mayo yapmış...

SOSYETİK TAŞLAMALAR

BİROL ÇÜN - Turkey

Page 20: fenamizah no: 02 / april 2012

20

B.V.PANDURANGA RAO - India

ALEXANDER DUBOVSKY - Ukrain

YOUNG SIK OH - South Korea

SZCZEPAN SADURSKIPoland

WESAM KHALİLEgypt

Page 21: fenamizah no: 02 / april 2012

21

• Bosna ve Hersek'te müzakerelersürüyor. Ta ki; en son Boşnak, Sırp veHırvat erkek kalıncaya kadar.

• Siyaset, fahişelik gibidir. İşsiz kalmakmucize gibidir!

• İdamlar ortaçağda halka açık yerlerde yapılırdı. Günümüzde o görevi medya yapıyor.

• Feodalizmin son durumu: Şimdiki zaman!

• Uluslar tarihi bir kategoridir vezamanın akışı içerisinde kaybolacaktır.Filozofların demesi bu. Sorunonlarındı ve asla gücün üstüne çıkamadı.

• Yeni Dünya Düzeni; cennetten sözederek, cehennemin kapısını çalmak.

• Bilmediklerini bilmeyen insanlarıntoplandığı yer; Hükümet!

---• In Bosnia and Herzegovina negotiations continues. Until the lastmen on Earth- Bosniac muslim, Serb, Croat!

• Politics is like a whore. But, recessionmakes miracles!

• In the Medieval society, executionswere done on a public place. Media isdoing that today!

• Feudalism is the past status, but current time!

• Nation is an historic category andwill disappear within the time continuum. philosophers were saying.Problem is that they have never been onthe power!

• New World Order is in front of thehell. Not to talk about dzehenem at all!

• There are people who does not knowthat they do not know. Code:Government!

Page 22: fenamizah no: 02 / april 2012

22

Bahar geldi Orçouyandı... Zorlu geçen kış günlerini bizimFedai’nin bahçesinde geçirdim.Kışın o karlı ve soğuk günleriBoğazın rutubeti ile birleşince“imanım gevredi” desem yetmez.Resmen “kuyruk sokumumun altıdondu”. Tabi sizin gibi tuzu kuru-lar nereden bilecek? Bereket versinorta yaştan epey sene almış, yaşlıcahuysuz adam bana sempati duyuyor. O da neden; çünkü, benlüks kulübenin içinde melankoliyegiren zengin itine arkadaşlık ediyorum. Sokak raconu öğretiyorum. Gerçi bizim Fedai’nin bir eğitmenivar. Fakat bu herif zavallı Dick’iPavlov’un köpeğine döndürüyor.Arada bir benim kaçamaklarımolmasa Dick’in hayatı iyice monotonlaşacak. Ben de DickFedai’ye deneyimlerimi aktararak,sokak raconunu öğreterek kışlıkbarınma, mahrukat ve kayıntı tahsisatımı hak etmeye çalışıyorumişte.•Geçenlerde birkaç gün hava sıcacıkoldu. Gerçekten taşın üstüne yatıp,güneşi giyinmeyi özlemişim. Güzelhavayı görünce elektrik direğinindibine yattım. Oh mis gibi temizbahar havası. Güneş tüyleriminarasından girip tenimi ısıtıyor.Yüzümde mutlu bir ifade.Uyuyakalmışım. Münasebetsizinbiri gelip fotoğrafımı çekmiş. Sankimagazin basınının tek derdi benim.O fotoğrafı çeken hergeleyi biliyorum. Bizim iyi huylu ihtiyarınsakallı bir ahbabı var. Yaşlı kel!Gerçi benim herifle alıpveremediğim yok, fakat o herif deelinde Nuh-u nebîden

kalma birfotoğraf makinesi ile cart curt

resim çekiyor. Bir gün çaktırmadanmakineyi kapacağım elinden görecek gününü.

Neyse elektrik direğinin dibindeuyuya kalmışım. Bir rüya görüyorum. Fakat sokak itiolduğumdan mı nedir rüya ilegerçeği ayrımsayamıyorum. Bizim Dick ile birlikte Beykoz’danAnadoluhisarı’na doğru gidiyoruz.Küçüksu’ya geldiğimizde cins cinscins-i latifler etrafımızı sarıyor.Küçük, zarif ağızlarınıhafifçe açarak “hevhev” diye davetkâr işve yapanlar mı istersin,kafayı kaldırıp gururlugururlu bizi süzenler miistersin, ya da utangaçbaşlarını patilerininarasına alıp, minikkuyruklarını nazlı nazlı sallayanlar mı? Ohhhbahar gelmiş İstanbul’a,güneş vurmuş başıma!Aşık mı oluyorum ne! Tabi Dick’in avantajıvar. Hem genç, hem dezengin iti. Hemenkızlara yanaştık bir iki“hav hav çektik” sonra eski Türk filmlerinin unutulmazsahnelerinde olduğugibi Küçüksu Kasrı’nın çevresindeki korulukta koşuşturmaya başladık. Ne kadar daromantik oluyor anlatamam. Buarada punduna getirip kızlarla

koklaşıyoruz. Fakat bunlar sahiplisosyete itleri ya, bir görevli bunlardan yarım düzinesini alıpgezdiriyor. Bir elinde sopa, diğerelinde yarım düzine itin tasmakayışı. İşte o zebani kılıklıgörevli elindeki sopayla kafamavurmaz mı? Dünya üzerimeyıkılıyor zannettim. Canhavliyle fırladım. Neyse rüyaymış. Daha kötüşeyler olmadan uyandım. •Bu sırada Dick yanıma geldi.

Bahçe kapısında bir gölgegördük. Dick’e yeni öğrettiğim bir taktiğimiz var. Taktik şöyle: Öyleçoban köpekleri gibi bahçenin birucundan öteki ucuna koşturarak

gitmiyoruz. Sinsice alçaktansürünerek kapıya yaklaşıyoruz.Gelen kişi kapıdaki “Dikkat KöpekVar” yazısını okuyor. Dick kapınınarkasında adeta görünmez köpekolmuş bekliyor. Ben de adama uzaktan salta durup, kuyruk sallayarak şirinlik yapıyorum. Adamda bana bakıp “ulan ne acayip,sokak iti besliyorlar; hayvan barınağından almışlardırzahir…” gibisine akıl yürütüyor.Tam kapıya el atınca Dick birhavlıyor; yedi mahalleyi ayağakaldırıyor. Tabi herif de altına ediyor korkudan.Yine aynı numarayı yaptık, kapıyagelen herifi korkudan morardı…Bu patırtıyı duyunca bizim orta yaştan hallice, iyi yürekli ve fakatitlerde huysuz birisi izlenimi yaratan

adam, yani ev sahibimiz bahçeyefırladı. Bizim ihtiyar çevikhareketlerle kapıya kadar geldi,görende sanki James Bond veyaMike Hammer zanneder. Siyahgözlükler, avcı yeleği falan. Neyse zavallı adamı teselli edecekya “Çok iyi bir eğitimi var; amayabancılarla arası hiç iyi değil”şeklinde bir açıklama yapıyor.Birader bu bahçe itine bu denliözen gösteriyorsun, özel dersleraldırıyorsun, okula yolluyorsun, ozaman biraz daha paraya kıyıpyabancı dil dersi de aldır! Ne demişatalarımız: Bir lisan bir köpek, ikilisan iki köpek!

•İşte bizim yaşantılarımız şimdilikböyle… Kalın sağlıcakla.

(22 Mart 2012, Paşabahçe,Orço (Hain ve hilekar sokak iti)

KARİKATÜR: AKDAĞ SAYDUT

Page 23: fenamizah no: 02 / april 2012

23

EMRE YILMAZ - Turkey

EMRAH ARIKAN - Turkey

Page 24: fenamizah no: 02 / april 2012

24

ALİ DİVANDARİ - Iran

VAHİD KERMANİ - IranPJKERIO - France

MAKHMUD ESHONQULOV - Russia

Page 25: fenamizah no: 02 / april 2012

25

JULI SANCHIS AGUADO - Spain

IGOR SMIRNOV - Russia

Page 26: fenamizah no: 02 / april 2012

ERDOĞAN BAŞOL(karikatürcü): Tahmin ettiğim-den de çok daha başarılı olmuş,

kutlarım. Gerçekten mükemmel! Keşke böylebir dergiyi basılı halde sunabilsek. Ciddi birhavası da var, günümüz mizah dergilerinintarzı da. Her şey çok iyi dengelenmiş.İnşaallah çok daha iyi olacak, çok sevindim.

NECATİ GÜNGÖR (gazeteci-yazar) :Hayırlı uğurlu olsun, Allah utandırmasın.

İHSAN TOPÇU (şair):Başarı dileklerimle dostum.

OSMAN YAVUZ İNAL (karikatürcü):Emeklerin başarıyı getirmiş.Çok beğendim. Kutlarım.

HASAN EFE (yazar-çizer):Sevgili Aziz, Çok güzel olmuş.Bir yerde alternatif (ciddi) mizah dergisinin de çok iyi bir örneği.Başarılarının devamını dilerim.Derginin uzun soluklu olması enbüyük temennimdir.

SEVDAKÂR ÇELİK (karikatürcü-yazar): Fenalık yapmadığı günuykusu kaçanların / sütten çıkmış ak kaşıkpozlarıyla arz-ıendam etmesine duyarsız kalmaz mizahçı.Çünkü kötü şeydir fenalık ve oldum olası gözyummaz ona. Mücadele eder. Ve çünkü mizahçılar iyi insanlardır. İyi insan olmak fenabir şey değildir. Vicdan işidir. Duyarlılıkgerektirir. Fenaları ve fenalıkları işaret etmekiçin, fenamizah adlı yeni bir derginin -2012Mart’ında- hayatımızın içinde yer alması dahiç fena değildir. Daha nice yıllara...

TURGUT ÇEVİKER (araştırmacı-yazar):Başarılar diliyorum Aziz, ellerinize sağlık.

GÜRBÜZ DOĞAN EKŞİOĞLU(akademisyen, grafik tasarımcı vekarikatürcü): Çok tebrik ederim, başarılardilerim. Selam ve sevgiler.

SABAHUDİN HADZİALİC (Maxminusdergisi yazı işleri müdürü, Bosna Hersek):Sizi kutluyoruz. Maxminus dergisinde sizinleilgili bir özel ek düşünüyoruz.

HASSAN KARİMZADEH (grafiktasarımcı ve kariatürcü, İran): Sevgilimeslektaşımı kutluyorum.

MARIO BARROS (Bostoons The Magyazı işleri müdürü, ABD): Kutluyorum veiyi dileklerimi iletiyorum!

UĞUR PAMUK (karikatürcü): SevgiliAziz, çok güzel bir sitemiz ve dergimiz dahaoldu. Birlikte nice yıllara…

İLHAN DEĞİRMENCİ (karikatürcü):Fenamizah’a uzun soluklu yayinlar diliyorum.

LEILA RANJBAR(sanatçı, İran): Dergin içinkutluyorum sevgili Aziz, vedoğum günün (22 Şubat)kutlu olsun!

BAHADIR UÇAN(Marmara ActiveGençlik dergisieditörü): Tebrikler, eskidönem karikatürcüleriyleyeni çizerleri buluşturmuşsunuz,güzel bir ürün ortayaçıkmış. Derginizin sıkıtakipçilerinden

olacağım, katkıda bulunmak da isterim.

WESAM KHALEL (karikatürcü, Mısır):İlk sayı için kutlarım sevgili dostum Aziz.

VAHİD KERMANİ (karikatürcü, İran):İlk sayınızı kutluyorum. Etkileyiciydi.Başarılarınızın artarak sürmesini dilerim.•••

ERDOGAN BASOL (cartoonist, Turkey):I have a view reminiscent of the

former periods of the magazine and alsohumor magazine in the style of today, too.Everything is very well balanced. God willing,will be much better, very happy.

NECATI GUNGOR (journalist-author,Turkey): I wish promising. Let us help youGod!

IHSAN TOPCU (poet, Turkey): I wishyou success, my friend.

OSMAN YAVUZ INAL (cartoonist,Turkey): Very successful in your labor.Congratulations.

HASAN EFE (author of the humor,Turkey): Dear Aziz, was very nice.Alternative to a place (seriously) is a verygood example of the humor magazine. I wishyou continued success. I wish the greatest ofthe journal have a long-term.

SEVDAKÂR ÇELİK (cartoonist-author): There are people fleeing from the evil doesnot sleep. And as clear as they wander has notdone anything. Here is not indifferent tothem humorist. Humour is a bad thing,because evil and fights against them. Because the best man humorists. A goodhuman being, be sensitive to evil means.FENAMİZAH magazine, in this sense, is nobad thing in our lives. Many more years...

TURGUT CEVIKER (researcher-author,Turkey): I wish success to Aziz, congratulations.

GURBUZ DOGAN EKSIOGLU (academics-graphic designer and cartoonist, Turkey): I too congratulate andwish them success.loves.

SABAHUDIN HADZIALIC (Maxminus&Diogen magazines chief editor, Bosnia &Herzegovina): Dear Colleague Aziz,Congratulation on the first issue andMaxMinus magazine will present your maga-zine within our next issue - No. 44 on

26

İlk sayımız için ne dediler?

What they saidabout the first issue?

ÖZGÜR KOCAELİ GAZETESİ’NİN SANATSAYFASINDA Kİ TANITIM

İÇİN RUHAN ODABAŞ’A TEŞEKKÜRLER...

Ozgur Kocaeli Newspaper, FENAMİZAH magazine introduces its readers.

FENAMİZAH’ın yayın hayatına başlamasıyla ilgili olarak görüşlerini ve iyi dileklerini belirten iletileri için, bütün dostlara çok teşekkür ediyoruz...

Page 27: fenamizah no: 02 / april 2012

1.3.2012. as special addendum. Sincerely.

HASSAN KARIMZADEH (graphic designer&cartoonist, Iran): Congratulationdear colleague.

MARIO BARROS (Bostoons The Magchief editor, USA): Congratulations Aziz! Bestwishes.

UGUR PAMUK (cartoonist, Turkey): DearAziz, was a very nice web site and e-magazine.With many years.

ILHAN DEGIRMENCI (cartoonist,Germany): I wish a long-standing publicationsto Fenamizah magazine.

LEILA RANJBAR (artist, Iran):Congratulations for your magazine and happybirthday (february, 22) Aziz!

BAHADIR UCAN (the editor of MarmaraActive Youth magazine, Turkey):Congratulations, young cartoonists, together with the master cartoon-ists. seems to work fine. I will be strict followersof your magazine, I would like to contribute.

WESAM KHALEL (cartoonist, Egypth):Congratulations dear friend Aziz for the firstissue.

VAHİD KERMANİ (cartoonist, Iran):Congratulation for your first issue. It wasimpressive. I hope your magazine reach tohigh levels of success.

27

Dergimizin çizerleri arasında yer alan Polonya’nıntanınmış karikatürcülerinden Szczepan Sadurski,

kişisel sitesinde FENAMİZAH’ı tanıttığı yazısındadergimizi “profesyonel tasarımlı bir çalışma” olarak

nitelemiş ve Türk çizerlerin ağırlıklı olarak yer aldığına değinerek bunun yanısıra dünyaca usta çizer-

lerin de bulunduğunu vurgulamış. Sadurski,Polonyalı karikatürseverlere, derginin pdf olarak

indirilip, kağıda baskı alınabileceğini de anımsatmış.http://www.newsy.sadurski.com/Szczepan_Sadurski/

0/4/2787/1/Sadurski_w_Fenamizah/

•••

Szczepan Sadurski among the authors of the inter-national Fenamizah satirical magazine.

He appeared first, the March issue of the monthlysatirical FENAMIZAH (literally, bad temper). It is aprofessional layout with 32-page e-magazine, edited

in Turkey. Distributed in digital form, but it is possible that some time will go to the distribution of

the magazine printed on paper.The lyrics are in Turkish, and some also speak

English. Among the authors of drawings and comicsmost is the Turks, but there are also cartoonists from

several other countries. Among the foreign "masters" (masters), two authors of Polish: Stephen

Sadurski and Paul Kuczynski. Not by accident,because Kuczynski in Turkey has been awarded, and

Sadurski in 2009 in Istanbul was one of the jurors29th Nasreddin Hodja edition Cartoon Contest.

http://www.newsy.sadurski.com/Szczepan_Sadurski/0/4/2787/1/Sadurski_w_Fenamizah/

BOSNA HERSEK’TE YAYIMLANAN MAXMINUS MİZAH DERGİSİ, DERGİMİZ FENAMİZAH'ITANITMAK İÇİN MART SAYISINDA 10 TAM SAYFA AYIRMIŞ. TEŞEKKÜRLERİMİZLE...

Maxminus (Bosnia&Herzegovina), in Magazine of Humor (10 pages), introducedFENAMİZAH magazine. Thank you very much!

Page 28: fenamizah no: 02 / april 2012

28

Page 29: fenamizah no: 02 / april 2012

29

Page 30: fenamizah no: 02 / april 2012

30

Page 31: fenamizah no: 02 / april 2012

31

Page 32: fenamizah no: 02 / april 2012

32

Karikatürcüler Derneği'nin KurucuÜyelerinden Onursal Başkanımızve Türk karikatür sanatının yüzakıustası Turhan Selçuk'u ölümünün 2.yılında andık.Nevşehir'in Hacıbektaş ilçesindekikabri başındaki anma ziyaretine,Karikatürcüler Derneği BaşkanıMetin Peker, dernek sekreteri AzizYavuzdoğan ile İstanbul, İzmir,Ankara, Trabzon, Eskişehir veÇorum'dan karikatürcülerimiz;Erdoğan Bozok, Tonguç Yaşar,Meral Simer, Erdoğan Başol, RaşitYakalı, Nuri Bilgin, Hasan Efe,Osman Yavuz İnal, MuammerKotbaş, Adnan Taç, Hasan Seçkin,Mustafa Yıldız, Birol Çün, SalihKüçük, Abidin Köse, Lütfi Çakın,Ahmet Öztürklevent, Seçkin Temur,Nuhsal Işın, Altan Özeskici veOzan Soydan katıldılar...

FOTOĞRAFLAR: Raşit Yakalı,Muammer Kotbaş ve Salih Küçük.

Page 33: fenamizah no: 02 / april 2012

33

Turkish cartoon master artist TurhanSelçuk death was commemorated inthe 2nd.He is a founding member andHonorary President of theAssociation of Turkish Cartoonists.He was the world-famous Turkishcartoonist.Some Turkish cartoonists visited thetomb of Hacibektas him on hisdeath anniversary. These cartoonistswere as follows:Metin Peker (President of theAssociation of Cartoonists), AzizYavuzdoğan (Secretary General ofthe Association of Cartoonists),Erdoğan Bozok, Tonguç Yaşar,Meral Simer, Erdoğan Başol, RaşitYakalı, Nuri Bilgin, Hasan Efe,Osman Yavuz İnal, MuammerKotbaş, Adnan Taç, Hasan Seçkin,Mustafa Yıldız, Birol Çün, SalihKüçük, Abidin Köse, Lütfi Çakın,Ahmet Öztürklevent, Seçkin Temur,Nuhsal Işın, Altan Özeskici andOzan Soydan.

Turhan Selçuk is died on 11 March2010. (photos: Raşit Yakalı,Muammer Kotbaş ve Salih Küçük.)

Page 34: fenamizah no: 02 / april 2012

34

ATİLA ÖZER1949-22 Nisan 2011

YALÇIN ÇETİN1934-14 Nisan 1977

CEMİL CEM1982-9 Nisan 1950

NİSAN AYINDA Y‹T‹RD‹⁄‹M‹Z TÜRK KAR‹KATÜRÜNÜNUSTALARINI SEVG‹, SAYGI VEÖZLEMLE ANIYORUZ...

anniversary of the death...

ARAMIZDAN AYRILAN

USTALARIMIZ...

Page 35: fenamizah no: 02 / april 2012

35

The original artworks of Bulgarian CaricaturistRumen Dragostinov will be exhibited from 31March/13 April 2012 at World Caricature Gallery in

İstanbul, Turkey. 50 original caricatures ofour dear friend, worldwide known RumenDragostinov will be presented to the peopleloving humour and caricature on 1 April,2012 at The Association of Caricaturists’World Caricature Gallery (Sultanahmet,İstanbul). Nadegda Dragostinov, belovedspouse of Rumen Dragostinov, will alsoattend at the opening ceremony of theexhibition. Rumen Dragostinov, we havelost in 2011, was a caricaturist of highlymeritorious and well known by Turkishcaricaturists. Rumen Dragostinov has sup-ported our activities by his drawings and

also has attended three times at the InternationalNasreddin Hoca Cartoon Contest as a jury member.We, as the Association of Caricaturist, profess greatesteem for Rumen Dragostinov who had very precious contributions at the world caricature art.

Geçtiğimiz yıl vefat eden dünyaca tanınmışBulgar karikatürcü Dragostinov’un

50 orijinal eseri Karikatürcüler Derneği’ninSultanahmet’teki galerisinde sergileniyor.

RUMEN DRAGOSTINOV CARTOON EXHIBITION IN TURKEY31 march-13 april 2012

Rumen Dragostinov’unkarikatürleri İstanbul’da

sergileniyor.

Page 36: fenamizah no: 02 / april 2012

36

HULE HANUSIC - Germany

Page 37: fenamizah no: 02 / april 2012

37

LEVENT DAĞAŞAN - Turkey

BAHADIR UÇAN - Turkey

İSMAİL KERA - Czech Rebuplic MARIO MAGNETTI - Italy

HÜSEYİN YAZGAÇ - Turkey

Page 38: fenamizah no: 02 / april 2012

38

Y A R I Ş M A L A RC A R T O O N C O N T E S T S

17. Uluslararası KarikatürSergisi, Zagreb-201217. Uluslararası ZAGREP 2012karikatür festivalinin düzenleyicisiHırvat Karikatürcüler Derneği'dir.Festival milliyeti, yaşı, cinsiyeti yadamesleğine bakılmaksızın herkese açıktır.SON KATILIM: 19.4.2012

29. Aydın Doğan UluslararasıKarikatür Yarışması-2012Aydın Doğan Uluslararası KarikatürYarışması her yıl Türkiye'de AydınDoğan Vakfı tarafından düzenlenmekte-dir. Yarışma, tüm ülkelerin profesyonelve amatör karikatüristlerine açıktır. SONKATILIM: 1.5.2012

The List of Participants The10th Tehran International� �� � � � � �� � � � � � � � �� � � � � � �Theme (Cartoon): Superstition,Cartoon: Free, Caricature : Free, ComicStrip: Dilemma , Character Design:Persian Cat. DEADLINE: 20.4.2012

21sth Daejeon InternationalCartoon Contest DICACO2012 - KoreaTheme: New City & Eco Story / FreeDeadline: 30 June 2012

Belgrad 2012 8. Uluslararası GoldenSmile Karikatür Bienali-Kasım 2012Belgrad 2012 Sırbistan TenisFederasyonu'nu ile işbirliği halindeSırbistan GüzelSanatlar ve UygulamalıSanatlar ve Tasarımcılık SanatçılarıDerneği (ULUPUDUS) ile SırbistanKarikatürcüler Derneği (FECO)tarafın-dan 90. Yıldönümü münasebetiyledüzenlenmiştir. SON KATILIM:20.8.2012

Golden Smile-Belgrade, 2012The eigth International Biennial ofCaricature THE GOLDEN SMILE -BELGRADE 2012, organised by theULUPUDS (Association of Fine andApplied Artists and Designers of Serbia)and The Union of Cartoonists of SerbiaFECO, in colaboration with the SerbianTennis Federation on the 90th anniver-sary. DEADLINE: 20.8.2012

ayrıntılar ve daha fazlası web sitemizde(and more detail on our web site.)

MEHMET SAİM BİLGE - Turkey

SAFAA ABD EL MOATYABU EL KHEIR - Egypt

Page 39: fenamizah no: 02 / april 2012

39

karikatürlerinizi, mizah yaz›lar›n›z›ve di€er çal›flmalar›n›z›[email protected] adresinegönderebilirsiniz...

• ÇAĞLA GAYRETLİ

• MAHMUT YÜCEL

• KEZİBAN ÖZKOL

• GÖKÇEN EKE

HER ŞEYE RAĞMEN ZAYIF OLMAK İYİDİR...

• İLKE EKBUL

Page 40: fenamizah no: 02 / april 2012