erzurum ispirli kadizade mehmed arif efendi Ömer...

32
ERZURUM iSPiRLi KADIZADE MEHMED ARiF EFENDi ve ÖMER EFENDi SEMPOZYUMU (2-4 MA YIS 2014 ERZURUM) -TEBLiGLER- EDiTÖR PROF. DR. ÖMER KARA ERZUR UM - 2014

Upload: others

Post on 08-Sep-2019

34 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

ERZURUM iSPiRLi

KADIZADE MEHMED ARiF EFENDi ve

ÖMER EFENDi SEMPOZYUMU

(2-4 MAYIS 2014 ERZURUM)

----------------~~· --------------

-TEBLiGLER-

EDiTÖR

PROF. DR. ÖMER KARA

ERZURUM - 2014

Kadızade Mehmed Efendi'nin Üç Risalesi Bağlamında Astroloji ile İlgili Görüşleri

.llrş. Giir. Davut AGBAL

Fırat Üniversitesi İlahiyat Fakültesi ---l·r-------Giriş

Kadızade Mehmed ArifEfendi h. XII 1 m. XVIII yüzyıl Osmanlı alimlerinden­dir. Eserlerinde adı Kadızade Mehmed/Muhammed olarak geçmektedir. İspir kadısı olan üvey babasından dolayı kendisine Kadızade denilmiştir. Ayrıca Kadızade Meh­med Efendi için İspiri ve Erzurumi rusbeleri de kullanılmaktadir. 1 Hayatı hakkında detaylı bilgi bulunmayan Kadızade, Erzurum'da doğmuştur. Kaynaklarda doğum ta­rihi ile alakah herhangi bir malumat bulunmamaktadır. Kadızade eğitimine İspir'de başlamış akabinde medrese eğiqmini Erzurum'da tamamlayarak icazet almıştır. Daha sonra İstanbul'a giderek o yıllarda İstanbultla bulunan Ebu Nafi' Ahmed bin Mu­hammed bin İshak Kazahadi'den (ö. 1163/1750) de icazet alrnıştır.2 İstanbul'daki eğitimini tamamlamasının ardından Erzurum'a dönen Kadızade Medrese-i Sulta­niye'de müderris olarak görevlendirilmiştir.3 Bu görevine devam ederken, Erzurum müftülüğüne atanmış ve müftülük vazifesini on beş yıl sürdürmüştür.4 Erzurum Çat yolu üzerindeki Tuzcu köyü ka.bristanında medfıin olan Kadızade'nin vefat tarihi kaynaklarda h .1173/1759-60 olarak verilmektedir. s

Hanefi ve Maturidi çizgide bulunan Kadızade Muhammed .ArifEfendi6, arka­

l S om, Mehmed Nusret, Tarih;e-i Erzurum, İstanbul 2005, s. 121; Suluoğlu, M. Hanefi, Kadızade Erzurumi ve Kilfifo htili'l-mevtô ve'l-herzah Adlı Ristilesi, Basılmaıruş Y. Lisans Tezi, s. 10.

2 Som,Mehmed Nusret, Tarih;e-iErzurum, s. 21; Uylaş, Sait, "Erzurumlu Kadızade Mehmed Efen­di ve Kur'an'a Dair Bir Risalesinin Tarutınu", Türk-İslam Düpince Tarihinde Erzunım Sempuzyumu, s. 515; Suluoğlu, M. Hanefi, Kadıziıde Erzurumi ve Ktişi.fo htili'l-mevtô ve'l-herzahAdlı Ristilesi, s. ll.

3 Som, Mehmed Nusret, Tarih;e-i Erzurum, s. 55.

4 So m, Mehmed Nusret, Tarih;e-i Erzunım, s. 121-122.

5 Bağdatlı, İsmail Paşa, Hediyyetü'l-Arifln Esmtiu'l-Müellifiiı ve .Astiru'I-Musannifin, İstanbull955, c. 2, s. 333; Kırboğa, Mehmed Ali, KamrtiU'l-Kiitüh ve M evzuati'l-Müellefot, Yeni Kitap Basımevi, Konya, 1974, s.114, 171, 300; Som, Mehmed Nusret, Tarihre-i Erzurum, s.122; Buısalı Mehmed Tahir, Osmanlı Müellijleri, Matbaa- i Amire, İstanbul, h.1333, c. 1, s. 404; Suluoğlu, M. Hanefi, Kadıziıde Erzunımi ve Kil[iji1 hôli'l-mevtô ve'l-htrZ~~h Adlı Risôlesi, s. ll.

6 Çalık, Bünyamin, "Osmanlı Dönemine Ait Nukullu Fetvalardan "Bahru'l-fetiiva",Atatürk Oniver­sitesi ilahiyat Fakültesi Dergisi, sayı 39, s. 300.

3581 KADlZADE MEHMED EFENDI'NIN ÜÇ RISALESI BAGLAMINDA ASTROLOJI...! ARŞ. GÖR. DAVUT AGBAL

s ında birçok eser bırakmıştır. 7 Arapça ve Osmanlı Türkçesiyle telif edilen ve muhteva olarak geniş bir yelpazeye sahip bu eserlerin bir kısmı üzerinde çalışmalar yapılmış olsa da8 eserlerinin bil-Çoğu halen çalışılmayı beklemektedir. Fıkıh, kelam, tefsir, dil gibi alanlardaki eserleriyle ilgili bilgiler Kadızade'nin hayatı ve eserleri hakkındaki kaynaklarda9 yer aldığı için burada tekrardan ayrıntıya girmenin uygun olmadığı ka­naatindeyiz. Biz çalışmamızda onun astrolojiyle alakalı yazmış olduğu risaleleri ince­leyeceğiz. Bu meyanda Kadızade Erzurumi'nin "Risdle fi saati'n-nabsiyye ve's-sa'diy­

ye", "Beyfmu buyuti's-seb'ati's-seyyara", "Beyanu saati'l-büsb" adlı risaleleri çalışmanın muhtevasıru belirleyecektir. Ancak eserlerin ve muhtevalarırun astroloji literatürün­deki yerini ve tarilll olarak nerede konumlandığını tespit etmek için astrolojinin kısa bir tarihi sürecini vermek gerekmektedir.

1. Astroloji: Tarihi Arka plan

Tarihin çeşitli safhalarında ve günümüzde gökbilim ile ilgili epistemik değer atfetrne anlamında iki kavramın öne çıktığını söylenebilir. Bunlardan ilki astrolojidir ve genel olarak sabit yıldızlar, Günef, bilinen gezegenler ve Ay' ın konumlarını gözlem-

7 Kadızade'nin eserlerine dair en geniş bilginin verildiği M. Hanefi Suluoğlu'nun yüksek lisans tezine birkaç ekleme yapmak gerekirse, öncelikle Kadızade Erzu.ru.mi'ye nispet edilen fakat ona ait olmayan eserler içerisinde Amasya İl Halk Kütüphanesi "05 Ba 431/7" arşiv numaralı "Kaside-i Kadızade" adlı eseri de zi.kretmek gerekmektedir. Zaten katalogcia da görüleceği üze­re bahsi geçen eser h. 1056<la istinsab edilmiştir. Halbuki Kadızade Erzurumi h. 1173 yılında vefat etmiştir. Bu durum eserin ona aidiyetini şüpheli hale getirmektedir. Bk. http://yazmalar. gov.tr/detay_ goster.php?k=29112 (Erişim tarihi ve saati: 01.04.2014, 13:38). İkinci olarak, ilgi­li yüksek lisans tezi de dahil olmak üzere Kadızade üzerinde yapılan çalışmalaİda kendisine ait eserlerin listesi oluşturulurken tamamen Türkiye'deki kütüphane kataloglarıyla smırlı kalmıştır. Halbuki Merkezü'l-Melik Faysalli'l-buhus ve'd-dirasliti'l-İslarniyye tarafindan c-kitap olarak ha­zırlanan, hem internet ortamında ve hem de Mektebe-i Şamile'de ulafılabilen katalogcia Kadıza­de'nin birçok eserinin Riyad<la bulunduğuna dair kayıtlar mevcuttur. Bu kayıtlar için bk. web sitesi: http:/1213.150.161.217 /scripts/minisa.dll/144/Kfcriscript?Directsearch (Erişim tarihi ve saati: 01.04.2014, 13:39. Katalog taramasına müellin adı ·.~lj ~\!"girilerek arama yapılmalıdır) Bu . katalogcia ayrıca Kadızade ile ilgili araştırma yapan ilim adamlarının kendisinden söz etmediği "Baytamôme" ve "Risô/e fi'l-elğa:ıt adlı iki eser daha bulwımaktadır. Bu eserlerin Kadızade'ye aidi­yeti ise cl yazmalar incelenelikten sonra belirlenebilecek bir bususnır.

8 Kadızade Mehmed Efendi'nin eserleri üzerinde şu çalışmalar yapılmıştır: Suluoğlu, M. Hanefi, Kadızöde Erzımımi ve Kapfo hôli'!-ml!'lltô ve'l-ber:ı:oh Adlı Risôlesi, Basılmaıruş Y. Lisans Tezi, 2010; Ateş, Nilüfer, "Erzurumlu Kadızade Efendi'nin Vasiyetnamesine Tahlili Bir Bakış", U. 01RD., c. 16, sayı 2, 2007, Makale; Çalık, Bünyamin, "Osmanlı Dönemine Ait Nukullu Fetva­lardan "Bahru'l-fetava" ,Atatürk Üniversitesi İlahiyol Fakültesi Dergisi, sayı 39,2013, Makale; Uylaş, Sait, "Erzuruınlu Kadızade Mehmed Efendi ve Kur'an'a Dair Bir Risa!esinin Tarunmı" Türk-lsitim Düf!ince Tarihinde Erzurum Sempozyumu, Sempozyum Tebliği.

9 Bk. Bağdatlı İsmail Paşa, H~diyyetili-Arifin, c. 2, s. 333; Bağdatlı İsmail Paşa, lztihu'l-Mekmin fi'z­Z eyl ala Kefli'z-Zımün, Daru Ihyii't-Turasi'l-Arab, Beyrut, ts., c. 1, s. 165; Kırboğa, Mehrned Ali, Kamusu'/-Kritüb ve Mevzuati'I-Mrielliftit, s.l14, 171, 300; Suluoğlu, M. Hanefi, Kadızade Erzu­rumi ve Kö;ifu hôli'l-mevtô ve'/-berzah Adlı Ristilesi, vd.

ERZURUM ISPIRLI KADlZADE MEHMED ARIF EFENDI ve ÖMER EFENDI SEMPOZVUMU 1359

leyip yorumlayarak dünyadaki -geçmiş, şimdi ve gelecekteki- olayları tahmin etme girişi­mi şeklinde tanımlanmaktadır.10 Diğeri de astronomidir. Bu kavram ise gökbilimin -özellikle pozitivizm etkisiyle- bilim olarak kabul edilen yönünü temsil etmektedir. Daha çok ampirik çalışmaların yapıldığı alanı ifade için kullanılmaktadır.11

Tarihte ve günümüzde farklı şekillerde tezahür eden bu ayrıma rağmen, gökyüzü incelemelerindeki bu iki ayn bakış tarzının, ortak bir tarihlerinin olduğu da görül­mektedir. Bundan dolayı geçmişteki ilim tasniflerinde gökbiliminin iki ayn kolu ola­rak yer edinmişlerdir. Astronorni ve astrolojiyi kapsayan haliyle gökbilimin. ilmi bir disiplin olarak başlangıcına dair tam bir tarih verilemese de içeriğindeki bazı konula­rın S ümeriller ve Babil'de mevcudiyeti, gökyüzüne dair bilgilerin milattan yüzlerce yıl öncesine dayanan bir geçmişinin olduğunu göstermektedir.12 Ancak ne var ki sınırlı gözlem irnkarurun yanı sıra gökyüzüne duyulan ilginin devamı, beraberinde insanlar için birçok inanışı da getirmiştir.13 Buna bağlı olarak Güneş ve Ay rasatlarıyla yapılan takvim ve saat belirleme gibi astronomik hesaplamatarla bunlara dair ahicim (astro­loji) hep birlikte buluna gelmiştir.

Batı'da bilimsel devrimin neticesinde inancın bilimden soyutlanmasının bir uzantısı olarak, astronorniden aynştırılmış olan astroloji XVI. Yüzyıl ve sonrasında giderek sahte bir bilim [pseudoscience] olarak tanımlanmaya başlanmıştır.14 Temelde Copemicus (ö. 1543) ile başlayan süreçte din ile bilimin çatıştığı en önemli saha15

olan gökyüzü araştırmalannda astronomi-astroloji ayrışmasının o tarihler itibariyle çok kesin çizgileri bulunduğunu söylemek de pek mümkün değildir. En azından, gökbilim alanında bahsi geçen devrimin öncülerinden sayılan Galileo'nin (ö.1642)

ı o Bk.Joseph A.Angelo JR, Encyclopedia of Space andAstronomy Stience, New York, 2006,s. 61;Aynca, İbn Haldun, Mukoddime, Da.rul'l-Beyda, 2005, c. 3, s. 187; Philip 's Astronomy Encydopedia, (ed. Sir Patrick Moore), byy., ts, s. 34; C. A. Nallino, "Astroloji", İslam Ansiklopedisi, (çev., Komisyon) Milli Eğitim Basımevi, İstanbulı978, c. ı, s. 682; Fehd, Tevfik, "İlın-i Alıkam-ı N ücum", DlA, İstanbul 2000, c. 22, s. 124.

11 Joseph A.Angelo JR,Encydopedia of Space andAstronomy Science, s. 62; C. A. Nallino, "Astronorni", İsliımAnsiklopedisi, {çev., Komisyon) Milli Eğitim Basımevi, İstanbul1978, c. ı, s. 686; Fehd, Tev-fık, "İlın-i Felek", DlA, İstanbul2000, c. 22, s. 124. ·

12 Astroloji'nin genel bir tarihi için bk. Sayılı; Aydın, Mısırlılarda ve Mezopotamyalılarda Matematik, Astronomi ve Tıp, Tı.irk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara ı99ı, 323-407; Kırkoğlu, R. Hakan, Gök­leri7l Bilgeliği, Doğan Kitap, ts., s. 33-34.

ı3 Mezopotamyalılarda gökyüzüyle ilgili bilgi ve inanç birlikteliğine dair bk. Sayılı, Aydın, Mısırlı­larda ve Mezopotamyalılarda Matematik, Astronomi ve Tıp, Tı.irk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara ı991, s. 323.

ı4 Astrolojinin sahte bir bilim olduğuna yönelik açıklamalar için bk.Joseph A. Angelo JR, Encyclope­dia of Space and Astronomy Science, s. 61, Philip'sAstronomy Encyclopedia, (ed. Sir PatrickMoore), s. 34; C. A. Nallino, "Astroloji",İslômAnsik.lopedisi, c.l, s. 685.

15 Bk. Russel, Bertrand, Din ile Bilim, (çev. Akşit GöJ..."tiirk), Say Yayınları, İstanbulı994, s.ı9.

360 1 KADlZADE MEHMED EFENDI'NIN ÜÇ RISALESI BA~LAMINDA ASTROLOJI ... ! ARŞ. GÖR. DAVUT A~BAL

tıbbi astroloji ile ilgilenmesi ve yine Kepler'in (ö. 1630) bir astrolog olarak çalışması da16 bunu göstermekt~dir. Ancak batırun ampirik bilgiyi önceleyerek oluşturduğu bu yeni bilgi anlayışı süreç içerisinde astrolojiyi tamamen inançlara ayrılmış bir alan ha­line getirdiği de muhakkaktır. Bu tarihi akışta cilib-i dikkat noktanın, "dini, bilimin sahasından tecrit etme" olduğu bar iz bir şekilde görülmektedir. 17

Batı'daki bu gelişmelerin öncesine gidecek olursak, Aristo'nun (m.ö. 322) yap­mış olduğu ilimler tasnifinin Abbasiler dönemindeki tercüme faaliyetieriyle İslam dünyasına aktarılmasını bir dönüm noktası sayabiliriz. Bu tasnifi İslami ilimiere de adapte ederek geliştiren Farabi (ö. 339/950), Batlamyus'un örneğini takip edip, ilm-i nücfun'u riyazi ilimler in dört büyük kısmından biri olarak tasnifine ekler. 18 Bu nokta­da gökyüzü ile ilgili ilimierin sadece bu yolla ve tercüme faaliyetlerinden sonra İslam dünyasına geçtiğini ifade etmenin yanlış olacağını vurgulamak gerekmektedir. Zira hem Araplarda hem de coğrafya olarak -bu günkü sınırlandırmayla- orta doğuda gökyüzüne dair inanışlar ve bazı bilgilere rasdamak mümkündür. Dolayısıyla Orta­doğu sakinlerinin kendi şifahi ananelerinden bahsedilebileceği gibi Hint ve Pehlevi geleneğinin etkileri de İslam astronornisinde görülebilmektedir. 19

Farabi'nin yapmış olduğu ilimler tasnifinde ilm-i nücum, ta'limi ilimlerden biri olarak zikredilmektedir. İlgili yerde bu ilmin iki ana başlık altında değerlendirildiği görülmektedir: I - İlmu ahkami'n-nücum, ll- İlmu'n-nücum et-ta'limi. Farabi'nin ta­nımlamasında ilmu ahkami'n-nücfun geçmişte olmuş, hilih_azırda olan ve gelecekte olacak işlere yıldızların delalet etmesi ilmi iken; ilmu'n-nücılm et-ta'limi, gök cisim­lerinin şekli, hareketleri ve o cisirnlerle alakah durumları ele alan ilirndir.20 Bir açıdan çağdaş astroloji-astronorni ayrımını gösteren bu sınıflandırmanın farklı müellifterce daha sonra da muhafaza edildiği görülmektedir.21

İsliimi kaynaklarda bahsi geçen farklılaşma ve buna bağlı olarak da bu iki ilim

16 Joseph A.. Angelo JR, Encyclopedia of Space and Astronomy Science, s. 61; Russel, Bertrand, Din ile Bilim, (çev. Akşit Göktürk), s. 23-24.

17 Batıda özellikle din adamlarının yeni gök bilirnlere şiddetle karşı çıkmasının altında yatan neden Copernicus devrimiyle birlikte kutsal metinlerdeki bazı geosentrik ifadelerin [Konuyla ilgili Mez­murlar 93:1 ve 96:10'daki ifade/ere ifarel ediliyor olahilir.] asılsız olduğunun ortaya konulması ve daha ileri düzeyde, geçerliliğini yitimıi~ bu metinlecin kurmu~ olduğu dünya görüşünün yıkılması­dır. B k. Russel, Bertrand,Din ile Bilim, (çev. Akşit Göktürk), Say Yayınları, İstanbul1994, s. 22-23.

18 B k. C. A. Nallino, "Astroloji", İslam Ansiklopedisi, c. 1, s. 682.

19 C.A. Nallino, "Astroloji", İsltimAmiklopedisi, c.l, s. 685; Aydüz, Salim, Osma11lı Devletinde Mıinec­t:imba;ılık ve Müneccimba;ılar, Basılmamış Y.Lisans tezi, 2.

20 Farabi, İhsau'l-ulıim, s. 57-59.

21 Bk. Taşköprüzade, Mijtfıhu'r-saade ve misbtihu's-siyiide fi mevdufıti'/-u!rim, Daru'l-kütübi'l-ilmiyye, Beyrut, 1985, c.l, s. 313-314, s. 357-367.

ERZURUM ISPIRLI KADlZADE MEHMED ARIF EFENDI ve ÖMER EFENDI SEMPOZYUMU 1361

dalı ile ilgüi verilen hükümler her ne kadar modern dönemdeki astroloji-astronorni

aynauna benzese de, özünde bu ayrurun altındaki saiklerin tamamen farklı old!lğu görülebilir. Müslüman coğrafyadaki ayrımın temelinde tevhid akidesini muhafaza etme hassasiyetinin veya daha genel bir ifadeyle dini hassasiyetın ön planda olduğu

söylenebilir. Dolayısıyla bahsi geçen ayrımı pratik olması bakınundan astroloji ve astronorni adı altında ele alsak da; çalışmarnızın Osmanlı dönemine yönelik olması hasebiyle bu ayrımı batıdaki kullanımından farklı bir şekilde -İslam dünyasındaki bakış açısını ön planda tutarak- kullanacağız.

Teorik olarak İslam ali.mlerinin kahir ekseriyetinin, astrolojiyi zernınetme ve içerik itibariyle yukarıda da değinilen bu ilmin muhtevasını batıl bir inanç görme eğiliminde olduğunu ifade edebiliriz.22 Bu duruşun, gerek Kur'an'ın nazU olduğu dönemde ve gerekse daha sonraki süreçte, gök cisimlerinin müessir bir kudretinin

bulunduğu kabulünün İslam'ın sunmuş olduğu itikadi esaslara aykırılığı noktasın­da yoğunlaştığı görülmektedir. İmam Şafii'rıin, müneccirnin yaprruş olduğu işte bir beis olmaması için müessir olanın yalnızca Allah olduğuna inanma kaydını ge~­mesi,23 bu husustaki hassasiyeti göstermesi açısından önemlidir. Daha sonrasında da argümanlarırubu minval üzer~ tesis ve tahkim eden ilimler olagelrniştir.24 Açıktır ki onların bu tavırlarının temelini Kur'an ve Sünnet'te bulabilmek mümkündür. Gece

ve gündüzün, Güneş ve Ay'ın Allah'ın [celle celaluh] ayetlerinden bir ayet olduğu, dolayısıyla Güneş'e ve Aya değil de onları yaratan Allah'a secde etmek gerektiğirıe dair ernif25 ve yine Hz. Peygamber'in [sallallahu aleyhi ve sellem] farklı vesUelerle

yapmış olduğu benzer uyarıJa.ı-26 burada zikredilebilir.

Dini bir bakış açısıyla, astrolojiyi reddetme ve kötüleme şekilde genel bir tavrı

teorize etmeyi sağlayacak daha birçok delil bulunabilir. Ancak bunu konu ile ilgili ya­zılmış eserlerin ilgili bölümlerine bırakıp,27 çalışmarnızın içeriğiyle bağlantılı olarak farklı bir açıdan meseleye yaklaşacağız. Bu da: Teorik olarak böyle bir karşı duruşa maruz kalan astroloji ve içeriğinin pratikte etkisini hem tarihte hem de günümüzde sürdürüyor olmasıdır.

22 C. A. Nallino, "Astroloji", i.stanı Ansiklopedisi, c. ı, s. 685; Fehd, Tevfik, "İlın-i Ahlwn-ı NUcum", DİA, c. 22, s. ı24.

23 Taşköprüzade, Miftôhu's-soode ve mishôhu's-siyôde fi mevduôli'l-ulüm, c. ı, s. 3ı4.

24 Bk. İbn Haldun, Mukaddime, c. 3, s.ı87-ı93.

25 Fussilet, 4ı/37.

26 İlgili uyarılardan bir kısmı için bk. Ağbal, Davut, "Kur'an'da Burçlar -Mahiyeti ve İnsana Etkisi Bağlamında'',Atatiirk OiFD, sayı 38,269-271.

27 Hatib el-Bağdadi, ei-Kavl fi ilmi'n-n ücrim, Daru atlas li'n-neşr ve't- tevzi', Riyad, ı999; Abdülme­cid b. Salim b. Abdullah el-Meş'abi, el-Tencim ve'l-miinecdmıin ve hükmuhum ji'l-i.slôm, Mektebe­tü's-sadik, ı994.

362J KADizADE MEHMED EFENDI'NIN ÜÇ RI SALESI BAGLAMINDA ASTROLOJI... i ARŞ. GÖR. DAVUT A<'iBAL

İlk bakışta Hz. Peygamber [sallallahu aleyhi ve selleroJ ve sonrasında müslüman toplumların pratiğinde astrolojiye karşı alınan tavrıo değişkenlik arz ettiğini görmek­teyiz. Rasulullah'ın [s:iiıallahu aleyhi ve sellem] lcihin ve arraf gibi Astrolojik bilgi­lerle ilişkilendirebileceğimiz kişilere müracaatı sert bir dille yasaklaması -ki burası teorik düzlernin de zeminini oluşturmaktaydı- takip eden yıllarda pratik olarak da toplumda bir karşılık bulmuştur. Ancak Emeviler döneminin sonlarına doğru, devlet sınırlarının daha geniş kültürleri içine almasının da bir etkisi olarak ilm-i nücılm insanların ilgisini .çekmeye başlaıruştır.28 Abbasiler dönernindeki tercüme hareketle­riyle birlikte birçok astronomi ve astroloji kitabının tercüme edilmesini müteakiben müneccimlerin devlet erkanı yanında etkilerinin arttığı görülmüştür. Abbasi hali­felerinin, yapmayı planladıkları işler konusunda müneccimlere danışarak ve onların vermiş olduğu astrolojik bilgilere göre hareket etmelerine dair birçok rivayet29 astro­lojinin etkisinin önemli ölçüde olduğuna dair ipuçları vermektedir.

Tarihte astronomi-astroloji birli,kteliğinin müşahhas halini temsil etmesi bakı­rnından "müneccimler" için, hem takvim hazırlama, namaz vakitlerini belirleme, kıble tayini, Güneş ve Ay gözlemleri, hem de astrolojik tahminler, uğurlu ve uğursuz va­kitleri belirleme gibi işler söz konusuydu. Ancak Selçuklulardan sonra sarayda görev yapacak olan münecdmlerin30 devlet ı:icali nezdindeki etkisini artıran faktörün, on­ların astronomik hesaplamalarından ziyade astrolojik tahminierindeki isabetleri ol­duğunu rahatlıkla söyleyebilir.31 Bundan dolayıdır ki müneccirnlerin tarih içerisinde, devlet ricali nezdindeki konumu onların astrolojik tahminlerdeki performanslarıyla doğru orantılı olmuş ve müneccirnlik itibar açısından kurumsal olarak değil de birey­sel bazda iniş-çıkışlar göstermiştir. İlhaiılı hükümdarı Hülagu'nun çıkacağı bir sefer hakkında olumsuz tahminde bulunan Büsameddin adlı müneccirni, kendisi de iyi bir astrolog olan Nasruddin et-Tusi'den32 aksi yönde bir teminat aldığında idam cezasına çarptırması ve et-Tusi'yi kendisine müşavir tayin etmesi, aynı göreviicra eden insan­ların etki düzeylerinin farklılığı açısından dikkat çeken bir örnektir. 33

28 Aydüz, Salim, Osmanlı Devletinde l\l!üneccimbajtltk ve lv!zineccimbaşılar, s. 13.

29 B k. Aydüz, Salim, Osmanlı Devletinde Müneccimbaşılık ve Müneccimbaşılar, s. 14-15

30 Selçuklular döneminde de tıpkı Abbasilerde olduğu gibi müneccim saray dışında yaşar fakat ihtiyaç duyulduğunda saraya davet edilird.i. İlk defa yukanda bahsi geçen işlerin saray müneccimleri tara­findan yapılması Osmanlı dönemine rastlar. B k. Aydüz, Salim, Osmmılı Devleti11de l'vliineccimbaşılık ve Mü11eccimbaşı/ar, s. 18, 20, 74.

31 B k. Aydüz, Salim, Osmanlı Devletinde 1\llıineccimbapltk ve Mıi11eccimbaştlar, s. 42.

32 Kadızade'nin de gökbilim ile ilgili kendisinden çokça istifade ettiği İran asıllı bir alim olan Nasi­ruddin et-Tust (ö.672/127 4) hakkında ayrıntılı bilgi için b k. Agil Şirinov, "Tu si, Nasiruddin", DİA, İstanbul2007, c. 40, s. 437-442.

33 Bk.Aydüz, Salim, Osmanlı Devletinde Müneccimbaşılık ve Mıineccimbaşılar,s . l7; Burada hükümda­rm arzu ettiği kehaneti ifade ediyor olmarun öneminden bahsedile bilir, ancak et-Tust'nin Hülagu üzerindeki etkisinin sadece bu kehanetle alakalı olmadığı da bir gerçektis. Nitekim onun ilm-i

ERZURUM ISPIRLI KADlZADE MEHMED ARIF EFENDI ve ÖMER EFENDI SEMPOZYUMU 1363

Münecclmlerin hem astronomi hem de astrolojiyi ilgilendiren görev yelpaze­sinin Selçuklular ve Osmanlılarda da benzer bir şekilde devam ettiğini görmekte­yiz. Daha sonra kurumsallaşan müneccimlik. veya müneccimbaşılığın tarihin diğer safhalarındaki evrimini incelemek çalışmaıruzın konusunu aşmaktachr. Çalışmamızı ilgilendiren yönüyle, astrolojik tahminleri de içerisine alacak şekilde kendisiİle bir görev yüklenen münecclmliğin -Osmanlı' da müneccimbaşılık müessesesinin- tarihte işlevsel bir konuma sahip olması önem arz etmektedir. Zira bu noktada asıl sorulmak istenen soru şudur: "Dinen yasaklanmış bir alan (Astroloji) nasıl oluyor da uzun bir süre hem toplumda hem de devlet idaresinde varlığını sürdürmekle kalm?-yıp, aynı zamanda etkin bir role sahip olabiliyor?"

İbn Haldun bunu genel anlamıyla gaybı bilmeye yönelik hevesin insarun ta­biatında olmasına bağlamaktachr. 34 Astrolojik bilgilerin, farklı toplumlarda binlerce yılchr bulurunasının makul bir gerekçesi olarak duran bu argümarun -kanaatimizce­İslam toplumlan söz konusu olduğunda genişletilmesi icap etmektedir. Zira meseleyi bir yönüyle ele alacak olduğumuzcia Allah ve Rasıilü tarafından mutlak surette ya­saklanan bir hususun en azından teorikte olduğu kadar pratikte de dikkate alınması gerekirdi. Yahut tarihl-pratik yönü itibariyle astrolojinin meşrulaştırılmasında farklı ihtimalierin söz konusu olduğu söylenebilir. Bu ihtimalleri özetleyecek olursak:

Astrolojinin geçmiş Müslüman toplumlarda varlığını sürdürmesi ilk olarak bazı ayet ve hadislerdeki işaretiere bağlanabilir. Hz. Peygamber'in, Allah'ın yeryüzü hak­kındaki bir hükmü gerçekleştirmeyi murat ettiğinde ilgili emri mukarrabfuı melek­lerine bildirmesinin akabinde o emrin semada meskıin bulunan melekler arasında intikali ve nihayetinde en yakın semadaki meleklere aktarılmasına dair hadislerl5 -ki bu hadisler aynı zamanda cinlerin kulak hırsızlığı yapması konusunda irad edilen hadislerdir- ve bu hadislerin mefhumunun Kur'an'da geçtiği ayetler,36 bir yönüyle37

nücllm'daki donanınu, zikri geçen olaydan sonra Hülagu'nun emriyle dönernin önemli bir rasadh~~:.­nesinin açılmasını beraberinde getirmiştir.

34 İbn Haldun, Mukaddime, c. 2, s. 149; İbn Haldun'un konuyla ilgili detaylı açıklama ve örnekleme­leri için bk.149-168; bk. Aydüz, Salim, Osmanlı Devletinde Müneccimbtljılık ve Müneccimba;ılar, Basılrnamış s. 1; Bu konuda daha az öneme sahip olduğunu düşündüğümüz bir diğer açıklama­da M. Zeki Pakalın Astrolojik bilgilerin Osmanlılardaki mevcudiyetiıü hurafelere inanan geÇmiş toplumların bir alışkanlığına benzctmiştir. Pakalın, M. Zeki, Osmanlı Tarih Deyimleri 'ile Terimleri Sözlüğü, "Müneccimbaşın, MEB yay., 1993, c. 2, s. 618.

35 Buhan, ei-Ciimiu's-Sahih, Daru'l-Fı.lcr, Beyrut, 1998, Tefsir, 34; Bed'ul-Halk., 56; Tıb, 46; Tcvhld., 57; Müslim,ei-Camiu'r-Sahih, (çev., Mehmet Sofuoğlu), İrfan Yay., İ: tanbul, 1988, Selim, 35, h. no:l24; Tınnizi, es-Siinen, yy., ts., Tefsir, 69; İbn Mace, es-Sünen, (çev., Haydar Hatipoğlu), Kahra­man Yay., İstanbul, 1982,Mukaddime 13.

36 Cinlerin, semadan kulak hırsızlığı yapmasryla ilgili ayetler için bk. Saffat, 37/1-10, Cin, 72/8-9, Şuara, 26/210-212.

37 Zira diğer yönü itibariyle ilgili ayet ve hadisler cinlerin, melekleri dinlemekten men edildiklerini çok kesin bir dille ifade etmektedir.

364j KADlZADE MEHMED EFENDI'NIN ÜÇ RI SALESI BAt':LAMINDA ASTROLOJI...! ARŞ. GÖR. DAVUT AGBAL

yeryüzü ve sakinleri üzerinde etkin olan semavi varlıkların mevcudiyetine delalet et­mektedir. Yalnız bu vaı:.Wdarın semavi cisimler değil de Allah'ın emrinin uygulayıcısı olması bakunından melekler olduğu ayet ve hadislerde açıkça görülmektedir. Kaldı ki içerisinde astrolojik bilgileri bir araya getirdiği Şemsu'I-Mearifadlı kitapta el-B uru (ö. 622/1225) de etkinin gök cisimlerinden değil de görevli meleklerden kaynaklan­dığının altını çizmektedir.38

Diğer yandan Hz. İbrahim ile ilgili kıssada Hz. İbrahim'in yıldıza bakarak hasta olacağını söylemesi39 her ne kadar ahad hadislerde Hz. İbrahim'in hayatı boyunca söylemiş olduğu üç yalandan biri olarak zikredilse de40 insanlarda böyle bir etkinin olabileceğine dair bir flkir oluşmasına zemin hazırlamış olabilir.

Hz. Peygamber'in İslam'da uğursuzluk olmadığına dair hadislerinin yanı sıra, Kadızade Mehmed Efendi'nin de Ristiletü's-sa'diyye adlı eserinde ele aldığı "Ayın son Çar;amba günü sürekli bir uğursuzluğuıı günüdür."41 gibi hadislerinin de rivayet edile gelmesi, tarihte astrolojik bilgi kabilinden malumatın meşruiyetine zemin hazırlayan etkenlerden biri olarak sayılabilir.

Bütün bunların yanı sıra, Farabi ve İbn Sina (ö. 428/1037), Aristo'nun sudur te­orisiyle birlikte Batlamyus'un Almagest'indeki kozmoloji anlayışını İslami literatüre aktarmalarınm da -her ne kadar eleştiriise de- Müslümanlar arasında etkili olduğu

" düşünülebilir. Suclur teorisinde her bir akıl, sebebini düşünmesi dolayısıyla diğer aklı; kendini düşünmesi dolayısıyla da gök cisimlerinden birini nefsi ve cismiyle ortaya çı­karmaktadır.42 Bu te<?riye göre kendi tarihi şartları içerisinde o zamana kadar bilinen gök cisimleri canlı ve ay altı aleme [fılemu'l-kevn ve'I-Jesfu!J müessir olarak tasarlan­nnştır.43

İslam düşünce tarihinin önemli akımlarından birini teşkil eden vahdetü'l-vücı1d fikrinde de semavi varlıkların tesiri kısmen işlenmiştir. Muhyiddin İbn Arabi'de (ö. 638/1240) bu etki, on iki burç üzerinden de işlenmiş ancak o burçların etkisinin cirmleri itibariyle değil; her bir burçta meskfrn bulunan meleklerin tasarrufuyla oldu­ğunu ifade etmiştir.44

38 el-Büni, Ahmed b. Ali, Şemsu'l-Metirif, Mısır (Kahire), ts, c. 1, s. 29-30.

39 Saffat, 37/88-89.

40 BuM.ri, Ehadisu'l-Enbiyli, 8; Tirmizi, Sıfatu'l-Kıyame ve'r-Rakaik ve'l-Vcra', 10; Aynca bk. Taberi, Ctımiu'l-beytin fi te'vi/i'I-Kur'an, Daru'l-Kütübi'l-İlmiyye, Beyrut 2009, c. 10, s. 501.

41 es-Suyüti, Celaleddin b. Ebu Bekir, el-Cfımiu's-Sağir, Daru'l-Kütübi'l-İlmiyye, Beyrut 1990, s. 7, h.no: 8.

42 B k. Kaya, Mahmut, "Sudü(, DİA, İstanbul2009, c. 37, s. 467.

43 Bk. Gökberk, Macit, Felsefe Tarihi, Rcmzi K.itabcvi, İstanbul 2000, s. 76-77; Philip's Astronomy Encydopedia, (ed. Sir Patrick Moore), s. 2 7.

44 İbn Arabi, ei-Fütuhtıtıli-Mekkiyye, Daru'l-Kütübi'l-İlmiyye, Beyrut 2011, c. 1, s. 445; İbn Arabi'nin

E.RZURUM ISPIRLI KADlZADE MEHMED ARIF EFENDI ve ÖMER EFENDI SEMPOZVUMU I36S

Geçmişten devr alınan doneleri de içerisinde barındıran bu bakış açısırun bir devamı olarak küçük ve . büyük alem benzetmesi ve bu iki alem (insan ve kain~t) arasındaki ilişki yine burçlar üzerinden kurulmuş, oluşturulan varlık düşüncesi ge­leneksel tıbbın tedavi yöntemlerine de uygulanır olmuştur.45 Diğer taraftan insanlar haricindeki varlıklara (bitkiler, hayvanlar vs.) yönelik bir etki de astroloji ile ilgili külliyatta işlenmiştir. 46

Astrolojik bilgilerin Müslüman toplumlarda tarih içerisindeki varlığını açıkla­maya yönelik öne sürülen bu gerekçelerin/ihtimalierin ötesinde, İskenderyen-Her­roetik formulasyonuyla astrolojinin Müslümanlar arasında ilgi çekiyor olması me­selesi Burckhardt'ın da ifade ettiği üzere onun İslami perspektife uygun olmasından değil de, tefekkür değerine sahip bir sembolizm içermesinden kaynaklandığı öne sürülebilirY Netice itibariyle her ne kadar realiteyi anlamak adına bir kısım gerekçe­ler ortaya konulsa da temelde astrolojinin bu sembolik yönünün baskın olduğu fikri ağırlık kazanmaktadır.

XVTII. yüzyıl Osmanlı toplumu özelinde düşünüldüğünde, yukarıda bahsedilen sebeplecin oluşturacağı zihni yapının, gök cisimlerinin48 yeryüzüne etkisine dair ön kabulü; hangi günlerde ne tür iŞlerin yapılmasırunuygun olup olmadığı, geçirn şekli­nin daha çok toprağa bağlı olduğu bir tarihl ortamda yağmurun ne zaman yağacağı, hangi günlerin sıcak geçeceği, hangi günlerde ne tür rüzgarların eseceği gibi konula­rın gök cisimlerinin konumundan istihraç edilmesine zemin hazırlamakla kalmamış aynı zamanda meselenin önemi üzerinde de adeta fikri bütünlük oluşturmuştur.

Bir diğer açıdan; uğur ve uğursuzluğun rnevcudiyeti ve semavi güçlerin· yeryü­zündeki etkisiyle irtibatına yönelik bir ön kabul, bu konuda geçmiş milletierin tecrü­besi kabilinden acidedilen kitaplardaki malumatın vermiş olduğu bilgileri de dikkate almayı beraberinde getirmiş olabilir. Üçüncü olarak; bir nevi gaybdan haber verme sayılabilecek haberlerin farklı niteliklere sahip eserlerde nakledile gelmesinin de in­sanlarda astrolojik bilgilere müracaat etme yönünde bir eğilime sebep olduğu söy­lenebilir. Zira Osmarılı'da I. Abdülhamit'te görüldüğü üzere, aslında müneccimba-

burçlar ile ilgili görüşlerinin detaylan için b k. Ebu Zeyd, Nasr Hami d, Felsefetü't- Te'vil, Daru't- ten­vir, Beyrut 1983, s. 122-126.

45 Nasr, Seyyid Hüseyin, ls!ôm Kozmoloji Öğretilerine Girij, (çev. Nazife Şişman), İnsan Yayınları, İstanbul1985, s.182.

46 Nasr, Seyyid Hüseyin, ls!ôm Kozmoloji Öğrttilerine Giriş, s. 183-184.

47 Burckhardt, Titus,Mystica/AstrologyAccording to İbnArabi, (çev. Bülent Rauf), Fons Vitae, Lou.is­ville, 2001, s. 9; Nasr, Seyyid Hüseyin, İsitim Kozmoloji Öğretilerine Girij, s.174.

48 Bu gök cisimlerinin modern insanın anladığı şekilde sadece birer cisim olmadığı bilakis canlı ol­dukları akılda tutulmalıdır.

366 1 KADlZADE MEHMED EFENDI'NIN ÜÇ RISALESI6A~LAMINDA ASTROLOJI...! ARŞ.GÖR. DAVUT A~BAL

şılann tayin ettiği uğurlu vak.te itimat etmemesine rağmen, yine de onların fıkrine

müracaatta bulunması,49 bunun bir devlet ananesi olduğu için yapılıyor olmasırun yanı sıra, içerisinde muneccimbaşınırı tahmininin gerçekleşmesine yönelik düşük de olsa bir ihtimali barındırdığırıı söyleyebiliriz.

Mesele bu boyudarıyla düşünüldüğünde halkın eğitimi ve bilgilendirmesi ile görevli bulunan ilim erbabırun da bu tür bir bilgiden müstağni kalması düşünüle­mez. Bundan dolayı da astrolojinin kapsamı içerisine giren konularla50 ilgili halkı bilgilendiren gerek telif ve gerekse tercüme eserler ortaya konulması zarureti ortaya çıkmaktadır. Esasen Osmanlı döneminde alıkarn ve ericim adı altında iki tür takvim yapılarak gerek devlet ricalinin ve gerekse halkın bu yöndeki ihtiyaçları karşılanma­yan çalışılmışsı olsa da farklı müelli.fier tarafından ahk.am-ı nücfuna dair müstakil eserler, bazen de bahsi geçen takvimlerin kullanımı ve o takvimlerdeki rumuzları açıklayan risaleler yazılmıştır.

Kadızade Mehmed Arif Efendi'nin de bu gayeye matuf birkaç risale kaleme aldığını görmekteyiz. Bu risaleler: "Risale fi saati'n-nahsiyye ve~-sa'diyye", "Beyfmu buyüti~-seb'ati~-seyydra", "Beydnu saati'l-büsb"dür. Bunlardan Beyanu saati'l-büsb adlı risale, Kadızade'nin kendi ifadesiyle takvimlerde yer alan "saat-i büsb" kavramını açıklamaya hasred.ilmiştir. Diğer iki risale ise tercüme ve derleme türünde eserlerdir. Bu risalelerin ortak özelliği ise burçların rumuzlarındao, tabiadanna; seyyare yıldızla-

J rının en etkili oldukları vakitlerden, birbirleri ile olan ilişkileri hasebiyle ortaya çıkar­dıkları etkiye; günün hangi saatinde ne tür işleri yapmanın uygun olduğundan, bazı ıstılahi kullarumları açıklamaya kadar farklı birçok pratik konuyu o alandaki önemli kitapların ilgili bölümlerinden tercüme ederek veya derleyerek aktarmış olmasıdır.

Bir sonraki başlıkta risalelerin kısa bir tanıtırnma ve L atinize edilmiş metinler üzerinde kaynak tespitine yer verilecektir.

2. M etin ve Kaynak Tespiti

Kadızade Mehrned ArifEfendi'nin inceleyeceğirniz üç risalesi de N uruosmaniye Kütüphanesi 4971 demirbaş numarasıyla kayıtlı olup, v. 217b'den başlayıp v. 230a'da bitmektedir.52 Nesh yazı ile ve her sayfada ortalama yirmi bir satır olarak yazılan her

49 Bk.Aydüz, Salim, Osmanlı Devletinde Müııeccimba;ılık ve MıineccimbOfılar, s. 17; Pakalın,M. Zeki, · Osmanlı Tarih Deyimleri ve Terimleri Sözlıiğıi, "Müneccimbaşı", c. 2, s. 619.

50 Tarihi olarak astroloji-astronomi birlikteliğini göz önünde tutmak gerekmektedir. Zira inceleyece­ğim.i.z risalelerde de görüldüğü üzere, bu tür eserlerde içerik salt astrolojik olmamaktadır.

51 Aynntılı bilgi için bk. Aydüz, Salim, Osmanlı DevletindeMıineccimbajtlık ve Mtineccimbaplar, s. 74-115.

52 Varaklann numaraland.uılma.Sı ile ilgili olarak M. Hanefi Suluoğlu' nun, Ka dıZiide Erzurum i ve Kti­ıif-u htili'l-mevtö ve'l-berzahAdlı lüıtilesi, adlı basılmaınış yüksek lisans tezinde varak numaralan v. 217 a - v. 229b şeklinde verilmektedir. (b k. S. 46-50) Ancak tahkik esaslan göz önüne alındığında

ERZURUM ISPIRLI KADlZADE MEHMED ARIF EFENDI ve ÖMER EFENDI SEMPOZVUMU J367

bir risalen.iıi bulunduğu sayfa aralıklarını şu şekilde gösterebiliriz:

Risiile fi saati'1l-nahsiyye ve's-sa'diyye : v. 21 7b - v. 222b

Beyiinu buyıiti's-seb'ati's-sl!"yyiira: v. 223b- v. 227a

Beyiinu saati'l-büsb: v. 227b - v. 230a

Çalışmamızda risalelerin Latinizesinde ilgili nüshadaki sıra takip edilecektir. Risalelerin muhtevasına yönelik kısa bir açıklamadan sonra risale metinleri sunula­caktır. Varak numaraları her sayfanın başında ve yukanda bahsi geçen nüsha dikkate alınarak verilecektir. Ayrıca risalelerin içeriğinin hangi kaynaktan nakledildiğine ve gerekli görülen yerlerde şalus ve kitaplarla ilgili açıklamalara dipnotlar yardımıyla yer verilecektir.

Risaleleri sunmadan önce gezegen ve burçların eski ve güncel adlarını karşılıklı bir liste halinde vermenin faydalı olacağı kanaatindeyiz:

Gezegenler (Seba'-i Seyyara) B~çlar

Zuhal Satürn Ham el Koç

Müşteri Jüpiter Sevr Boğa

M.irrih/Merih Mars Cevza İkizler

Şems Güneş Seretan Yengeç

Zühre Venüs E sed Arslan

U tand Merkür Sünbüle Başak

Kamer Ay Mizaıt Terazi

Akreb Akrep

Ka vs Yay

Cedy Oğlak

D elv Kova

Hut Balık

araştırmaanın v. 217a olarak verdiği numara v. 217b olmalıdır. Zira her bir varağın sağ tarafta kalan sayfasına "al Arap~a kullanım dikkate alındığında "f, soldaki sayfaya da "b/.1;." işaretlernesi yapılmaktadır. Şu halde risa.le varağın soldili sayfasından başladığı için numaralandırma "b" ile başlamalı dır.

368\ KADlZADE MEHMED EFENDI'NIN ÜÇ RISALESI BAGLAMINDA ASTROLOJI...\ ARŞ. GOR. DAVUT A(;BAL

2.1. Risıile fi saati'n-nahsiyye ve's-sa'd iyye

Bu risal.e Ebu Abbas Ahmed el-Buni'nin Şemsu'l-mearifadlı kitabının kısa bir bölümünün Osmanlıca'ya tercümesidir.53 Kadızade Muhammed ArifEfendi bu ter­cümesinde haftanın günleri ve bu günlerin farklı saatlerinde yapılması uygun olan ve olmayan işleri tek tek zikreder. Eserinin sonunda "Faide" başlıklı bir bölüm açar ve orada Hz. Ali'den hangi günde ne tür işlerin yapılıp-yapılmayacağına dair açLklama­larırun bulunduğu bir şiirin beyiclerini nakleder.

~)ltJ.=.)I.&I ~ [217b]

Elhamdü lillahi rabbi'HJ.emin ve's-salatu ve's-selamu ala seyyidina Muhamme­din ve ala ai.i.h.i ve sahbihi ecmain.

Emma ba'd, Fakir Erzurum müftüsü Kadızade Muhammed bihasebi'l-emr mimmen lehu'l-emru'l-muta' bu veçhile tahrire şuru' eder ki: Her gün tulu-i afıtab­dan gurı1ba dek on iki saat-i zamaniye olu b gece dahi kezaille Yedi günden her birine kevakib-i seb'ayi seyyaradan biri sahibdir, ana mensubedir. Evvel günün kevkebine dahi tulu-ı Şems'ten bir saat-i zamaniye mensubedir. Ahmed Buni54 rahrnetullahi aleyh Şemsu'l-Mearifkitabında ol saatlerde ne amel etmek gerek sa'd ve nahsi beyan ettiği üzere Arabiye'den Türkiye tercüme olundu:

Yevmıl'l-ahad

Es-saat:

el-evvel: Şems'e.mensubedir. Lübs-i cedide sa.J..iha ve kabı11 ve duhul milluk ve hükkama arnele sa.J..ihadır. Es-saatü's-saru: Zühre'ye mensubedir. Saat-i mezmumedir. Bir nesne işlemeye sa.J..iha değildir. E s-saat es-sal.is: Utarid'e mensubedir. Sefere çık­mak muhabbet ve kabul için anın misli nesne yazmak [218a] münasibdir. 4: Kamer e mensubedir. Bey' ve şira' etme bir şeye salih değildir. 5: Zuhal'e mensubedir. Firkat ve buğz ve adavet için amel ~lunur, nesne yazılır. 6: Müşteri'ye mensubedir. Mülı1k ve ekabirden havaic talep olunur. 7: Mirrih'a mensubedir. Nahs'tıx bir nesne işlenmez. 8: Şems'e mensubedir. Saat-ı saidedir. Cemi-i havaic ve umı1ra salihadır. 9: Züh­re'ye mensubedir. Sefer için, eelb-i nas, atf-ı kulub ve muhabbet için nesneye yazılır. 10: Utarid'e mensubedir. Saat-i mahrnudedir. Cemi' murat ettiğin işle! ll: Kamer'e

mensubedir. Tılsım ve hatem yazmağa layıkadır.12: Zuhal'e mensubedir. Saat-i nah­siyedir. Fi.rkat ve buğz ve adavet misili u arnellere layıkadır.

53 B k. Suluoğlu, M. Han efi, Kadıziide ETZlmtmi ve Kiışifit hôli'l-mevtô ve'l-berzah .ll d/ı R.isôlesi, s. 46-47.

54 Ahmed b. Ali el-Büni (ö. 622/1225): Şemsu'l-Mearif adlı eseri başta olmak üzere sihir ve tılsım ko­nusundaki eserleriyle tanınan ve Kadızade'nin incelemiş olduğumuz risalelerinde kendisine çokça müracaat ettiği İslam iilim.iclir. Bk. Uludağ, Süleyman, "Büıü, Ahmed b. Ali", D!A, İstanbul, 1992, c. 6, s. 416-417.

ERZURUM ISPIRLI KADizADE MEHMED ARIF E.FENDI ve ÖMER EFENDI SEMPOZYUMU J369

Yevmu'l- isneyn

Es-Saat:

Evvel: Kamer'e mensı1bedir. Muhabbet ve ıkd-ılisan ve eelb-i kulıib ilmine layı­kadır. [218b] 2: Zuhal'e mensı1bedir. Sefereve havaie talebine nafiadır. 3: Müşteri'ye mensubedir. Tezvie, kitabet-i katib ve muhakemata salihadır. 4: Mirrih'a mensı1be­dir. A'mal-i reddiye ve helike salihadır. 5: Şems'e mensubedir. Kaza-i havaie, eelb-i kulub ve muhabbete sillhadır. 6: Zühre'ye mensubedir. Kaza-i havaic, ıkd-ı lisan, cezb-i kulı1ba salihadır. 7: Utarid'e mensı1bedir. Tılsırn yazmağa salihadır. 8:· Kamer'e mensubedir. Zevace ve musalahaya salihadır. 9: Zuhal'e mensıl bedir. Fırak ve nakl ve ve adavet arneline salihadır. 10: Müşteri'ye mensubedir. KabUl ve muhabbet ve ıkd-ı !isan ve mesaliha arneline salihadır.11: Mirrih'a mensubedir. Adavet ve buğz arneline silihadır. 12: Şems'e mensı1bedir. [219a] ıkd-ılisan ve arnfat arneline salihadır.

Yevmu's-süleslı

Es-Saat:

1: Mirrih'a mensı1bedir. Buğz ve adavet ve intikam ve emraz arneline salihadır. 2: Şems'e mensubedir. Asla amel etmeye saliha değildir. 3: Zühre'ye mensubedir. Nikah talebine salihadır. 4: Utand'e mensıl bedir. Celb için kitabet ve bey' ve şira' ve ticaret için nesne yazmağa salihadır. 5: Kamer'e mensı1bedir. Anda bir amel eyleme menhu­sedir. 6: Zuhal'e mensı1bedir, akd ve rarned ve iskarn için nesne yazmağa sa.li.hadır. 7: Müşteri'ye mensubedir. Muhabbet ve atı1fata müteal.li.k murad olunana amel oluna!

8: Mirrih'a mensil bedir. Fesada mütealli.k arnele salihadır. 9: Şems'e mensubedir. Mu~ habbet ve akd etmeye ve nikah etmeye salihadır. 10: Zühre'ye mensı1bedir. [219b] malımıide değildir. Bir nesne işlemeye! ll: Utand'e mensı1bedir. Seferden akd ve zevacdan tehir ve tevakkufa salihadır. 12: Kamer'e mensubedir. B uğz ve fes ad arneline salihadır.

Yevmu'l-erbilı'

Es-saat:

1: Utarid'e mensube dir. KabUl ve muhabbet arneline salihadır. 2: Kamer'e mensı1-bedir. Saat-i mezmı1med.ir. Bir amel eyleme! 3: Zuhal'e mensıl bedir. Amal-i reddiyeye salihadır. 4: Müşteri'ye mensubedir. Saati ciddiyedir. Amal-i hayra salihadır. 5: M.ir­rih'a mensubedir. Saati mezmı1medir. Muhasemeden hazer eyle! 6: Şems'e mensO.be­dir. Berr ve balıra sefer ve amal-i hayra kitabete salihadır. 7: Zühre'ye mensı1bedir. Saat-i mahmO.dedir. Hayr işle! 8: Utarid'e mensO.bedir. Etfal bükasına nesne yazmağa silihadır. [220a] 9: Kamer'e mensO.bedir. Bir nesne işleme! 10: Zuhal'e mensubed.ir.

370 1 KADlZADE MEHMED EFENDI'NIN Oç RISALESI BA~LAMINDA ASTROLOJI...! ARŞ. GÖR. DAVUT A~BAl

Sel.atine ve elcibire duhıllda güzel saattir. ll: Müşteri'ye mensubedir. Saati mahmu­dedir. 12: Mirrih'a mensubedir. Şerr arneli etmeye salihadır.

Yevmu'l-hamis

Es-saat:

1: Müşteri'ye mensubedir. Taleb-i rızk ve nas katında kabul için nesne yazıl-ına­ğa silihadır. 2: Mirrih' a mensubedir. Dem' ihra c eylemek gerelcl 3: Şems'e mensubedir.

Misafır olma kabul ve muhabbete müteallık arnele salihadır.4: Zühre'ye mensubedir. Muhabbet ve zevac arneline silihadır. 5: Utarid'e mensubedir. Akd -ı rıi.lciha salihadır.

6: Karnde mensılbedir. Berr ve bahra sefereve amal-ı hayriyyeye silihadır. [220b] 7: Zuhal'e mensubedir. Muhakemeden hazer eyle! Erbab-ı aklarn mukabelesine siliha­dır. 8: Müşteri'ye mensubedir. Likayı umeraya ve fesad üzere a'male silihadır. 9: Mir­rih'a mensubedir. Likayı umeraya ve a'mal-i fesada salihadır.10: Şems'e mensubedir.

Selatın, ümera ve elcibirden hacet talebine silihadır. 11: Zühre'ye mensubedir. Kabul ve muhabbet arnelleri yazılır. 12: Utarid'e mensıl bedir. Bir nesne işlemeye!

Yevmu'I-cum 'a

Es-Saat:

" 1: Zühre'ye mensubedir. Bunda amel olunur, nisa muhabbeti celb için, zevce ile zevc beyinlerini sulh için. 2: Utarid'e mensubedir. Bunda tılsırnat yazılınağa silihadır. 3: Karner'e mensı1bedir. Bunda bir nesne işlemeye! 4: Zuhal'e mensı1bedir. Uyı1n ve abar tefvirine silihadır. 5: Müşteri'ye mensubedir. [221a] Kabul ve muhabbet arneline

silihadır. 6: Mirrih'a mensı1bedir.55 Fesada silihadır. Nisa kabulüne nesne yazılır. 7: Şems'e mensı1bedir. Sel.atıne mulcibele için ve kaza-i havaic için amel olunur. 8: Züh­re'ye mensı1bed.ir. Atufat ve mere tezvac talebine salihadır. 9: Utarid'e mensubedir. Saat-i mübarekedir. A'mal-ı hayriyye işle! 10: Kamer'e mensubedir. Firlcit ve nakl arneline silihadır. 11: Zuhal'e mensı1bedir. Miyah ve uyı1n ve ab ar tefvarinden gayrıya silihadır. 12: Müşteri'ye mensubed.ir. Saat-i mübarekedir. Sefere çıkmak ve havaic

talebine ve malcisıd aradasına56 silihadır.

Yevmu~-sebt

Es-Saat:

1: Zuhal'e mensı1bedir. Ayın evvelinde nuru ziyade oldukça Zuhal'in bu gün

55 Kadızade'nin nsalesinde altıncı saatin Mirrih'a mensubiyeti Şemsu'l-Mearif'te on ikinci saatted.ir. Krş. el-Bfın.i, Ahmed b. Ali, Şemw'l-Meörif, c. 1, s.l5.

56 Bu kelime "iradesine" şeklinde olması metne daha uygun düşmektedir.

ERZURUM ISPIRLI K~IZADE MEHMED ARIF EFENDI ve ÖMER EFENDI SEMPOZVUMU 1371

bu saati saidedir. Kabul ve muhabbete silihad.ır. Amma ayın evahirinde bu günün evvel saati nahsiyedir. A'm~-i reddiyeye silihad.ır. [221b] 2: Müşteri'ye mensübedir. Birbirine buğz edenlerin beyinlerini musalahaya silihad.ır. 3: Mirrih'a mensübedir. Firkat ve fesad arneline silihad.ır. 4: Şems'e mensübedir. Millük katında kabul için ve havaic talebi için nesne yazılmağa silihad.ır. 5: Zühre'ye mensubedir. Asla hayr yoktur. 6: Utarid'e mensılbedir. Tahsil-i sayda münasibdir. 7: Kamer'e mensübedir. Bunda hayr yoktur. Bir nesne yazılmaya! 8: Zuhal'e mensubedir. İntikam ve emraza müteallik nesne yazıla! 9: Müşteri'ye mensubedir. Saat-i mübarekedir. A'ma.J.-i hayra silihad.ır. 10: Mirrih'a mensübedir. Saat-i menhüsedir. A'mal-i fesada ve şerre sa­lihadır. 11: Şems'e mensübedir. Selatın katında kabul ve vüzera ve hükkam ve vüla katında kabule ve muhabbeteve husema beyinlerinde musalahaya sa.J.ihadır.57 [222a] 12: Zühre'ye mensubedir. Nisvana muhabbet ve kabule ve zec ve zevce arasında sulhe silihadır. Temmet.

İ'lem, veffekaniyellahu ve iyyakum min urfil-evkati'l-münasebeti li'l-a'mal min hayrin ve şerrin nale muradehu fi külli ma yürid. Şemsu'l-mearif58

J.lj: ~~ jY. ~h ~j ~i t~ ~ <}),> kelimesinde j Cuma ertesine, .ıçeharşenbe gecesine; J Zuhal'e işarettir ve kıs ala haza.

Erkam-ı eyyam-ı heft Pazar, j' j _, • .lt yı Cuma ertesidir.

Erkam-ı kevakib-i seba'-i seyyara: .J '~ '~ 'IY" 't ''- ,J

Ji.,.ıi jl ~ y;. _y ~<IS <r..JC J.4. ois. • J~ rjj

S9J,._jJ ı.ff~ J t-:ı.J.o J ~ 0 ..JA j.J .l.Ji....Lc .J ı.:..ı..~

('I'O)JA\11 c('l' t)Jh: c('l') )yl:J c() i)~~ c() i)J&$ c(O)~i~ c(O)\c.>.! c(i)~

Noktalı harfler kaçıncı mertebede ise ol günlerinde nahst:ı.r.

Her bir ayda yedi gün var ey kişi

N abs günde işleme anda işi

Üçü beşi on üçü on altısı

Hem yirmi biri ve dört ve beşi.

57 Kadızade'nin nsalesinde Cumartesi gününün on bir ve on ikinci saatlerinde yapılması uygun gö­rülen işler Şemsu'l-Mearif'in metninde biri diğerinin yerinde olarak bulunmaktadır. Krş. el-Buni, Ahmed b. Ali, Şemsrli-Meiirif, c. 1, s. 16.

58 Kadızade'nin tercümesini yapmış olduğu bu metin pasaj için bk. el-Buni, Ahmed b. Ali, Şemsu'I­Mearif, c. 1, s. 14-16.

59 "Araplardan işitilcn Seyyare isimlerini aşağıdan itibaren sırayla söyledim/anlattım. Kamer, Utarid ve Zühre, Şems,M.irı:ih,Müşteri ve Zuhal."

372 1 KADlZADE MEHMED EFENDI'NIN OÇ AlSALESI BAGLAMINDA ASTROLOJI... i ARŞ. GÖR. DAVUT AGBAL

[222b] Faide:

r.LA.JI 0h ~ ..tl l.ı.J+,ı

r-1_;-.-L-14_, c4-114 c:-Y...

r-L......llll.i.>A <\.!\.cL..~

r-' • u'ııi'Y.i'Hı~

~L:.. r-L...;,.§ ~1 i'Y- ~-'

0" ...>----C-' <::-=!-'Y ~~ ~-'

6o«.;.;i....al' C"\.::J' c .;.!ı. r-ı 2 _. ;'JI ~_,_,ı ~ ':il ~~'i ru-, ı--1. _ __.,,~ _,

2.2. Beyanu buyôti's-seb'ati's-seyyara

Kadızade, bu risalesini "musk.a yazmak isteyenler için'' Ebu Abbas Alımed el­

Buni'nin Şemsıt'l-mearifi, Nasiruddin et-Tfısi'nin Si Faslı Şerhive Takiyyuddin İb­nü'l-Ma'ruf'un Ceridetü'd-dürelinde ele aldıkları UsUl üzere yazdığım ifade ederek

yedi seyyare hakkında önemli bilgileri yedi başlık altında ele alır. Eserin sonunda

iki adet "Faide" zikr:.ederek risaleyi tamamlar. Risale h.1157 tarihinde Recep ayının

dokuzu Salı günü istinsah edilmiştir.61

Mehmed Arif Efendi, bu risalede sırasıyla şu konuları ele almaktadır:

I- Yedi seyyareye ait menziller,

60 Kadızade'nin alıntılamış olduğu bu beyitler için bk. Abdurraüf el-Münavi, Feyzu'l-Kadir Şerhu Ctimiü- Sagir, Daru'l-Ma'rife, Beyrut 1972, c. 1, s. 47. Metnin tercümesi: "Hafiz ed-Dimyati'nin hattı ile yazılmış beyitlere rastladım. Bu beyitlerin Ali b. Ebi T'alib'e (k.v) dayandınld.ığı.ru söyledi. O beyitler: Şüphesiz! Eğer istersen, av için Cumartesi gerçekten ne güzel bir gündür.

Pazar günü inşa için (güzeldir) Çünkü Allah o günde semayı yaratmaya başladı.

Pazartesi günü eğer sefere çıkarsan, başarı ve zenginlikle dönersin.

Salı gününde hacamat (yapmak) istersen, onun her saatinde kan ak.ıtmak vardır.

Eğer kişi bir gün ilaç içmek isterse, Çarşamba ne güzel bir gündür.

Perşembe'de haccın kazası vardır. Zira Allah kazaya izin verir. Cuma'da erkekler için kadınlarla evlilik ve düğün vardır.

Bu bir ilimdir ki onu ancak N ebi yahut nebilerin vasisi bilebilir"

61 B k. Sı.iıuoğlu, M. Hanefi, Kadızade Erzurumi ve Kti~ifo hiili'l-mevtti ve'l-berzah Adlı R.istilesi, s. 48-49.

ERZURUM ISPIRLI KADizADE MEHMED ARIF EFENDI ve ÖMER EFENDI SEMPOZVUMU 1373

II- Seyyare yıldızlannın çok ve az etkin olduğu tarihler,

m- Burç isimleri ve ıstılahi olarakher bir burcu temsil eden rakamlar,

IV- Burçların birbirlerine olan konumlarına göre yeryüzünde meydana gelen

büyük olaylar -genel ifadelerle-

V-Burçların anasır-1 erbaa bakımından tabiatları,

VI- Burç şemasında belirli noktalardan çekilen çizgilerle meydana gelen "müsel­

les" ve "erba" kavramları, bunların tabiadarını ve orada gündüz ve gece olmak üzere

etkin olan burçları zikreder.

VII- En son olarak da harfieri anasır-ı erbaa açısından sınıfiandırır.

Risalenin sonuna ekiemiş olduğu ilk "Faide" başlığı altında harflerle ilgili kısa

bilgiler verir. İkinci "Faide"de Farsça ifadelerle bir muska örneğille yer verir.

62[223b] ~yi ~.)l...iıl ~

El-hamdü lillahillezi cea'le's-sebate's-seyyarate fı'l-eflaki sfuaten ve haleka'ş-şe­

rafe ve'l-kurane fıma edidehu mine'n-nücurni'd-dfuah. Ve's-salatu ve's-selarnu ala

hayri halkihi Muhammedirıi'l-lezi A'la şanehu bi'l-u.riici ile'l-ulviyyeti ve bekıyet şe­

riatuhu'l-kamiletu ila yevmi'd-dini fi'l-insiyyeti ve'l-cinniyyeh. Ve ala aiihi ve ashabi­

hi'llezine kanu nucıime'l-ihtidai li'l-müslimin ve eşhedü en la ilahe iliallah ve.eşhedü

enne Muhammeden abduhu ve rasuluh ve hatemu'l-mürselin

Emmaba'd

Rütbei kaza celbu'ş-şehba ile Medine-i Erzurum'da me'zfuı bi'l-ifta olan Kadıza­

de Muhammed gufira zenbuhu şöyle takrir eder ki; tezkiraten li'l-ihvan ve racaen

li'd-dua minhum lehu. Vefk63 resm edenlerin ve sair azimet64 okuyup vakt-i layıkı ge­

zenlerin şerefi'ş-Şems gibi vaktleri olmakla Ebu'I-Abbas Ahmed el-Buni Şemsu'l-Me­

arifkitabında ve'l-muhakkik Nasiruddin et-Tusi Si Faslı Şerhtnde ve Takiyyuddin ibnu'l-Ma'ruf'un65 Cerfdetü'd-Ditrdinc).e zikreyledikleri üzere Ttirki llsaniyle yazıldı.

62 Risalede v. 223a boş bırakılrnıştır.

63 Muska.

64 Efsun, dua.

65 Taki.yyüdclin er-Rasıd {ö. 933/1585), Osmanlı dönemi astronomi alimi, Ceridetüa-dürer ve haıi­detü'l-fiker adlı kitabın müellifidir. Bu eser ilk defa ondalık kesiriere dayanarak hazırlaruruş tablo­lan içeren küçük bir zic'tir. Taki.yyüdclin'in bu eserini Remzi Demir doktora tez.inde incelemiş daha sonra bu çalışmasıru zicin 1urkçe tercümesiyle birlikte neşretmiştir. B k. Topdemir, Hüseyin Gazi, "Taki.yyüddin e!'-R.asıd", DİA, İstanbul, 2010, c. 39, s. 454-456.

3741 KADlZADE MEHMED EFENDI'NIN ÜÇ RISALESI BAGLAMINDA ASTROLOJI...! ARŞ. GÖR. DAVUT AGBAL

Fi Buyutü-Seb'ati's-Seyyara:

Beytu'ş-Şems ıllintıkatu'l-buriictan Esed burcudur vebal.i66 Delv burcudur. [224a] Beyttı'I-kamer Seretan burcudur vebal.i Delv burcudur. Bakilerinin ikişer bey­ti ikişer vebal.i vardır. Zuhal'in beytleri Cedy, Delv burçlarıdır. Vebali Seretan, Esed burçlarıdır. Müşteri'nin beytleri Ka vs ve HO.t burçlarıdır. Vebili Cevza Sünbüle burç­larıdır. Mi.rrih'in beyderi Akreb Hamel burçlarıdır. Vebali Sevr, Mizan burçlarıdır. Zühre'nin beyderi Mizan, Sevr burçlarıdır. Vebili Hamel ve Akreb burçlarıdır. Uta­rid'in beyderi Sünbüle, Cevza burçlarıdır. Vebili HO.t, Kavs burçlarıdır.67

Fi Beyani Epafi'l-Kevakibi~-Seyyara:

Şerefu68 Şems burcen Hamel'dedir. Derece-i Hamel'in on dokuzundadır. Zill ve hubO.tu burcen Mizan'dadır. Derece-i Mizanın on dokuzundadır. Şerefu'l-kamer burcen Sevr'dedir. Der~ce-i Sevr'in iiçündedir. Zill ve hubO.tu burcen Akreb'dedir. De­rece-i Akrebin üçündedir. Şerefu Utarid burcen Sünbüle'dedir. Derece-i Sünbüle'nin on beşindedir. Zill ve hubutu burcen HO.t'tadır. Derece-i HO.t'un on beşindedir. Şere­fı'z-Zühre burcen HO.t'ta derece-i HO.t'un yirmi yedisindedir. Zill ve hubutu burcen Sünbüle'de, derece-i Sünbüle'nin yirmi yedisindedir. Şerefu Zuhal burcen Mizan'da­dır. Derece-i M.izan'ın yirmi birindedir. Şerefu Müşteri burcen [224b] Seretan'dadır .

.., Dereceten Seretan'ın on beşindedir. Zill ve hubO.tu burcen Cedy'dedir. Dereceten Cedy'in on beşindedir. Şereful-Mirrih burcen Cedy'dedir dereceten Cedy'in yirmi sekizindedir. Zill ve. hubo.tu burcen Seretandadır. Dereceten Sereta'nın yirmi seki­zindedir. Şerefu'r-ra's burcen Cevzadadır dereceten Cevzanın üçündedir. HubO.tu burcen Kavs'dadır. Dereceten Kavs'ın üçündedir. Şerefu'z:-zenb burcen Kavs'tadır. Dereceten Kavs'ın üçündedir. Zillu hubutu burcen Cevza'dadır. Dereceten Cevza'nın

66 Vebal, gezegenlerin evi olan burçların karşısında yer alan burçlan ifade etmek için kullanılan kavramdır. B k. Demir, Reınzi, Takiyyıiddin'de Matematik ve Astronomi (Ceridehi'd-dürer ve Hari­detü'l-fiker Ourine Bir İ11celenre), Atatürk Kültür Merkezi Başkanlığı Yayınları, Ankara 2000, s. 113, 242; Ayrıca bk. el-Harizmi, Ebu Abdullah Muhammed b. Ahmed, Me.fotihu'l-Uium, Kahire 1342/1923, s.131.

67 Yedi Seyyare'nin beytleri için bk. el-Büni,Ahmed b. Ali, Şenısu'l-Meörif, c. 1, s. 24; et-Tüsl, Nasrud­din, Risdle- i Si Fas!, (Terc. Ahmed ed-Dru; haz. T.N. Gencan, M. Dizer), İstanbul1984, s. 50-51; el-Harizmi, Ebu Abdullah Muhammed b. Ahmed, Mefdtihu'/-Uium, s. 130.

68 • ... Astroloji bakımmda11 gökcisimleri m büytik etkilerine belli burç derecesinde eritir. Bu noktaya şeref (epef) denir. Gök cisminin bu noktaya yakfatması güç etkisini arttınr uzakla1ması da güç etkisini aza!hr. Tutu/ma dairesi üzerinde jere.ftn tam karJısındalıi nokta "hubut• olarak tanımlanır. Gök cismi hubut nok­tasında ise tn az etkiye sahiptir. .. "T. Nejat Gencan ve M. Dizer'in Nasruddin et-Tiisi'nin, Risöle-i Si Fas!, kitabı üzerine yapmı~ olduklan çalışmanın on yedinci bölümünde açıklama mahiyetinde yazdıklan dipnottan alıntılanmıştır. Bk. et-Tüsi, Nasnıddin, Risa!e-i Si Fas!, (Terc. Ahmed ed-D ai; haz. T.N. Gencan, M. Dizer), s. 51; Aynca bk. Demir, Remzi, Takiyyüddin'de Matematik veAstrono­mi (Ceridehi'd-dıirer ve Haridetü'l-fiker ()zerine Bir !nceleme}, s. lU.

ERZURUM ISPIRLI KADlZADE ME H MED ARIF EFENDI ve ÖMER EFENDI SEMPOZVUMU 1375

üçündedir. Akdei ra's ve zenbin beytleri, ve billeri yoktur. 69

Fi Beyani Esmai'l-Bıi.rüc ve Erluimuha İ nde Ehli't-Ten cim:

Hamel [l] Sevr (1 ], Cevza [ Y ], Seretan [ -"'], Esed [ ~ ], Sünbüle (o ],Mizan [_,],

Akreb [ .J ], Kavs [c], cedy [.b], delv [.c...], Hut [lı].

Rakam-ı Hamel [ l] böyle yazılır, sıfua işarettir. Burç geçmemiştir demektir.

Rakam-ı Sevr [ı] böyle yazılır. Bir burç geçmiştir demektir ve kıs 'ala haza. Rakam-ı

cim böyle [~ ] yazılır noktasız, kuyruksuz. Rakam-ı dal böyle [ ~ ] yazılır; Hemze

şeklinde. I,lıkam-ı zay böyle [ .J] yazılır noktasız. On bir böyle [lı] yazılır noktasız.

On iki böyle [ ...... ] yazılır noktasız. Elli bir böyle [ ll] yazılır. Elli iki böyle [ _.j] yazılır nun nokta ile yazılır. 70

Fi Beyimi Enziırati'l-Kevakibi's-Seyyare:

[225a] Şems ile Kamer'in ilctiranma içtima derler. Şems ile mütehayyizden biri-:

nin iktiraruna ewelki kevkebin ihtirakı derler. Kıran ve iktiran ve mu karane dahi der­

ler kevkeblerin burcu vahidde içtimalandır71 bir derece ictimaları olursa dahi a'ladır. Mukabele kevkeblerin arasında mınta72 burucdan nısf devr ki yüz seksen derecedir

vılki oldukda olur. Tesdis, kevkeblerin arasında südüs devr ki altmış derecedir vaki ol­

dukda olur. Teslis, sülüs devr ki yüz yirmi derecedir kevkeblerin arasında vaki oldukda

olur. Terbi' ruh'dur ki doksan derecedir kevkeblerin arasında vaki oldukda olur.73 Zic

kitaplarından takvimi kevakib istihracına kudreti olmayan kimse erkarn ehl-i tencim

bulursa Devlet-i Aliye-i Osmaniyye'de müneccimbaşı efendinin her sene de istihrac

eylediği takvimini her senede peyda edip enzar-ı kevkebi onda günü ve saatiyle ya­

zılır.

Zik.ru Ba'dı Ahkam-i'l-Kur'an bi Emriilahi Teala ve Halkibi illa lehu'l-Halk.u ve'l-Emru Tebarake'l-ldhu Rabbu'l-Alemin:

Zuhal Müşteri'ye mukarin olsa iklimde humb-i ılmm.e olur. MülUk-ü Dünya'dan

69 Bk. el-Buru,Aluned b. Ali, Şemsu'I-Meıirif, c. 1, s. 29; et-Tılsi, Nasrudcün, R.istile-i Si Fas!, s. 50-53; el-Harizmi, Ebu Abdullah Muhammed b. Aluned, Mefltihu'I-Uium, s. 131.

70 Burçlara işaret eden rakamlar hakkında bk. et-T'usi, Nasruddin, Ristik-i Si Fas!, s. 22-23.

71 İctima' kavramının tanımı için bk. el-Bum, Ahmed b. Ali, Şemsu'I-Melırif, c.l, s. 29.

72 Burada yazım esnasında lcif harfinin düşmüş olması mümkündür. Dolayısıyla kelime "ountıka­tü'l-buruc" şeklinde olmalıydı.

73 "Fi Beytini Enzlırfıti'I-Kevtikibi's-Seyytirl' başlığı altında zikredilen kavramlar için b k. et-Tıisi, Nas­ruddin, R.islıle-i Si Fas!, s. 3 4-37; el-Harizmi, Ebu Abdullah Muhammed b. Abm ed, Mefltihıii-U­Ium,s.134.

. ERZURUM ISPiRLI KADizADE MEHMED ARiF EFENDI ve ÖMER EFENDI SEMPOZYUMU j377

neharan Şems'tiı: !eylen Müşteriair. Leyl ve neharda şerilcleri Zuhaldir. Müsellese-i [226a] turabiye'nin neharan rabbi Zühre'dir, !eylen Kamer'dir. Leyl ve neharda şerik­leri Mirrih'tir. Müsellese-i hevaiyenin neharan rabbi Zuhal'dir, !eylen Utarid'dir, leyl ve neharda şerikieri Müşteri'dir. Müsellese-i maiyyenin neMran rabbi Zühre'dir, !ey­len Mirrih'tir. Leyl ve neharda şerilcleri Karner'dir. Bunlara müteallik alıkarn kütüb-i ahkfunda ve Si Faslı Şerhi'nde zikr olunmuşdur. Bu risalede tafsil olunmadı. 79

Fi Beyani'l-Hurufi'n-Nariyye ve'l-Hevaiyye ve'l-Maiyye ve't-Turabiyye:

~ ~ ü.!. _;! ~ ı)AlS ı)=. j~ .l:HI yirmi sekiz harftir. Yedi kısun olur. Her bir kısmı dörder harf olur. Bu veçhile ~~ t~ ~~~c)~ ~ı bu yedi kısmın her birinin ewel harfi naridir. İkinci harfi hevaidir. Üçüncü harfi maidir. Dördüncü harfi turabidir. 80 Bazı meşayih katında ewel harfleri nari ikinci harfleri turabi üçüncü harfleri hevii dördüncü harfleri maidir.

Fi Beyani'l- hurıifi.'n-nariyye: ~~ı; el-hun1fu'l-hev3.iyye: ~ ~Y. ; el-huni­

fu'l-maiyye: ..l:.:i3 ~~; el-hunifu't-turabiyye: ~~ J:....l. hurufu'n-nariyye meftU.ha,

neviiye mezmılme, maiyye meksılra, turabiyye şakine okunur. Esrna-i ulviyyeden ve

süfl.iyyeden bir isim turab oldundukta ol ismin ewelinde harf-i turabi olsa ya eweli

isimde iki harf turabi cem' olsalar [226b] ewel olan harf-i turabi rneksur okunur.

Mesela [ ... ]81 Hindi nsalesinde kaide üzere istihraç olun up mahalline göre dört ya beş harften terkib olunup esmai kitabet, esmai a'van okundukta veeh-i mezkılr üzere

okunur. Sfu mahalde kaidesiyle istihrac ve terkib olunan isimler dahi böyle. okunur­

lar. Gafl.et olunınayıp hıfZ oluna herkes vakıf değildir.

Temme't-tesvid fl vakti'l-asr min yevrni'l-isneyn et-tasi' min şehri Racebi'ş-şerif liseneti 1157 [ ... ]82 mine't-tarihi'l-hicri.

Faide

w w Y ı ahirine dek yirmi dokuz harfdir. H azret-iRasul-i Ekrem sallallahu

aleyhi ve sellem hazretleri Arabi'dir deyu tesmiye buyurmuşdur. Cemi-'i kütüb ve

suhuf-ı münzilenin esrarı dahi ziyadesi bu hurılfta mevcuttur. Amma ~ j.JA ~~

~ ~ ü.!. _;! ~ ~ kelimatı yirmi sekiz harftir. Adem ve İdris ve Nuh ve Musa

79 Müsellesat ve onda etkin olan yedi seyyare tasviri için bk. et-Tıisi, Nasruddin, Risale-i Si Fas!, s. 37; Demir, Remzi, Takiyyıiddiıı'de Matematik ve Astronomi {Ceridetü'd-dıirer ve Haridetii'l-fiker Ozerine Bir İnceleme), s.113; el-Ha.rizrni, Ebu Abdullah Muhammed b. Ahmed, Mefatihu'l Ulıim, s.131.

80 Harflerin tabiatları ile ilgili bk. el-Bılni, Ahmed b. AJi, Şemsu'l-Mefırif, c.l, s.14.

81 Metne alınmayan kelimenin tam olarak yazımı şöyledir: [J_,.-..]

82 Metne alınmayan kelimenin tam olarak yazımı şöyledir: [fo]

3781 KADlZADE MEHMED EFENDI'NIN Oç RISALESI BAGLAM IN DA ASTROLOJI...! ARŞ. GOR. DAVUT AGBAL

ve İsa salavatu.llahi ala nebiyyina ve aleyhim hazrederine nazile olmuşlardır Sürya­

niye derler esrar-ı garibe ve acibeleri vardır. Mahallinde beyan buyrulmuştur. [227a]

Amma hükemarun tet'tibi hasen ile tertib eyledikleri ~ j ~J ~ ~.) cYJ.;.. fo. ~~

~ ~ kelimatı yirmi sekiz harftir. Meratibi a'dadı bildirirler ki ahad ve aşerat ve

rniat ve elf kadar hasiyyeti83 ancak budur. Şemsu'l-Mearif'te zikr olunmuştur.84

Li'l-fakir Kadızade Muhammed el-Müfti bi Erzurı1m.

F3.ide

~r--Jı.:r)l r lll .Jil' ..t>t, ..ı1 pı,,. y i .:ıJ->.- .5" ..:->_r.; l},ı ..;.,.~LV;:.) •:.;_,, ~ .iı1 u-;~~ rt..l»

J~..> .:,r_} ..:.,? ) ..:S_,.;.)..:.,_,...,.;) p :._,.;..; ..,.Jli- ._;..ı..l>- /.vS (t:" ~ ._?; :>y. ..ı...i ;:> ...,..R .5" tjÖJ •).i (6:. ~ /. yi)l..l# JS' ~ .iıl) y\y.l.,. ;:> :>y.)l

w1 ~,...ı; .h&-i.,Jı ~ .r.--<=~ı .;"ı.,hl ~ .:.r

1 ö§..v y i .?1 ..1..!.4 •:>\ıj .:ıi _r.-:1; ~,;.;u Wıj (6:. ~ /. .:...-1 .rP' uıı. ..:.i) o ..ı.-1 ri- tfb ..:...iJ ;:>}1

:~ ı-'J ~ d ı-'J .5" ..:.i) .:ıi ;:> _&ı. (6:. ~ /. w..... JJ~

2.3. Beyanu saat:i'l-büsb

..., J ı r .!l .... ı _,

I Jı.;.JıtJ:. c. 1 J

c.jJI.:ırc.;J I J...,

ss «r t$

Kadızade eserde yayınlanan bazı takvimlerde bulunan "Saatu'l-büsb" ifadesinin ne anlama geldiğini açıklamaktadır.

83 Kelimenin yazımı şöyledir:[~]

84 Bk. el-BUni,Ahmed b. Ali, Şemm'I-Mearif, c.1, s.ll-13.

85 Yukandaki Farsça bölümün tercümesi: "İmam Yafll rahmetullahi aleyh, Bünide de olduğu üzere şöyle söyledi: "Ve İl3.luru.z tek bir ilahtır. O'ndan başka ilah yoktur, Rahman'dır, Rahirn<Ur." (Bakara Süresi 2/163.) ayeti Güneş Arslan burcunda olduğu bir zamanda gümüş bir yüzüğün üzerine naky şedilirse hiç kimse bu yüzüğü taşıyan adama galip gelemez. Zafer, nusret, şevket ve izzet her hususta ona yakın bulunur. Allah, tövbe eden her kulu aziz kılar. Min 'Ayni'l-Cevahiri't-Tefsir li Hüseyn el-Va'iz 6 Süreti'l-Bakara. [Kadıztide'nitı bahsettiği eser !ran/ı Molla Hıiseyin ei-Kô.jifi'ye (ö.9101} ait Cevôhirılt-Tefiir adlı eseridir. Yalnız yukandaki ifade/ere ilgili lıyetin tefiirirıde rastlamlmamaktadır. Tefsir hakkıtıda genij bilgi i;in Bk. Ağa Büzürg- i Tahran!, ez-Zeria ila Te.sônifi}-Şia, Daru'l-Adva', Beyrut, c. 4, s. 270; c. 5, s. 265-266; Karaismailoğlu, Adnan, "Hüseyin Vaiz- i Kaşifi", DİA, İstanbul 1999,c.19, s.17.]

Eğer Esed burcunun doğuş vaktinde ki Güneşin de doğuş vaktidir o, gümüş yüzüğün üzerine nakşedilirse onun resiri fazla olur. Eğer meıkür ayet meıkU.r yüıüğün üzerine o vakitte ayrı harfler ~eklinde yazılırsa ~u şekilde yazılır: r ı.Ş ll C J J 1 ur C J J ı .J.A lll J I.A J ll J .l C I.J 1/.A J 1 r .!I.A 1 f

ERZURUM ISPIRLI KADlZADE MEHMED ARIF EFENDI ve ÖMER EFENDI SEMPOZYUMU j379

[227b] ~_)lw-._)l.ıİıl ~

El-hamdü lillah.i rabbi'l-aJ.emin. Ve's-salatu ve's-selamu ala R.asülina Muhama medin ve ala aJ.ih.i ve sahbihi ecmain.

Emmaba'd

Erzurum'da me'zOn bi'l-ifta olan Kadızade Muhammed bu gune zikr eder ki bazı tekaviinde saat-i büs b hüccet olunur. Saat-i büsb nedir ve hükmü nedir? Rağbet eden alıbab için beyan olunur. Hayır dualan rica olunur.

Fi Beyani Saati Büsb

Ma'lum oluna ki hükema bir devir koymuşlardır ki yedi üzerine devir eder. Bu yedinin her bir bahşi86 on iki saat-ı zamaruyedir.

Evvelki bahşin evveli, Şems ile Karaerin ictimamdadır. On ·iki saat-ı zamani ye-dir. 87 Şems'e nisbet olunur.

İkinci bahşi dahi on iki saat-i zamaniyedir. Zühre'ye nisbet olunur.

Üçüncü balışi dahi on iki saat-i zamaruyedir. Utarid'e nisbet olunur.

Dördüncü bahşi dahi on iki saat-i zamaruyedir. Kamer'e nisbet olunur.

Beşinci balışi dahi on iki saat-i zamaruyedir. Zuhal'e nisbet olunur.

Alb.ncı bahşi dahi on iki saat-i zamaruyedir. Müşteri'ye nisbet olunur.

Yedinci bahşi dahi on iki saat-i zamaniyedir. Mirrih'a nisbet.88

Mecmuu seksen dört saat-i zamaniye olur. Sonra [228a] nöbetyine Şems'e gelir. On iki saat-i zamaniye Şemse, sonra Zühre'ye, sonra Utarid'e, sonra Kamer'e, sonra Zuhal'e, sonra Müşteri'ye, sonra Mirrih'a nisbet olunur ki bu dahi seksen dört sa­at-i zamaniye olur. Nöbet Şems'e gelir. Ta ictima-i ab.i.reden böyledir. Her iki ictima arasında dokuz defa Şems'e nöbet gelir. Şems'e gelen saatler saat-i büsb'dürler. Bu hesalı ile ictima mesela evvel-i neharda olsa üç buçuk günde nöbet yine Şems'e gelir. Sair ictima'ları dahi buna kıyas edesin. Şems'e gelen dokuz nöbet ki on ikişer saat-i zamaniyedir. Şems'e nisbet olunan her on iki saat-ı zamaniye mezmumdur. Ola ki

86 Hisse, pay, bölüm, burç.

87 "el-saat el-zamaniyye: Gün yayı uzasın ya da kısalsın daima on iki saat gece on ilô. saat gündüz­dür ve bu saatierin süreleıi ise muhteliftir. Yayın on ikiye bölümünden çıkan derece cinsinden za­man sayısıdır. Artarsa on ikinin ve derecenin kesridir." Demir, Remzi, Takiyyüddin'de Matematik ve Astronomi (Ceridehi'd-dıirer ve Haridehi'l-ftker Ourine Bir İnceleme), s. 85; bir diğer tarumlamayla "Muhtelif uzunlukta süreleri olan saat"tir. Demir, Remzi, age., s. 239.

88 Bu ibarenin sonunda daha önceki ifadelerde bulunan "olunur" kelimesi mevcut değildir.

380 1 KADlZADE MEHMED EFENDI'NIN ÜÇ AlSALESI BA~LAMINDA ASTROLOJI...! ARŞ. G.ÖR. DAVUT AGBAL

dört saatte bir işe ibtida eden şahsın nefsine rnekrUh isabet eder. İkinci dört saatte ibtida ederse ırzına ve iiiı ehline meknlh isabet eder. Üçüncü dört saatte ibtida ederse mekrCıh, malına ve ivanesine isabet eder deyu hükema zu'm etmişler. İctirna-ı Şems ve Kamer, ay ahirinde gündüzde ya gecede olur. Mesela, Cumartesi dokuz saat beş dakikada ictirna vaki olsa, saat-i büsp ibtidasıd.ır. Şems'e mensubedir. Çeharşenbe gecesi gurub-ı Şems'ten dokuz saat beş dakikada nöbet [228b] yine Şems'e gelir. Saat-i büsb olur. Hakeza bir defa gündüz bir defa gecede olur. Amma beyne'n-nas müsta'mel olan saat-i müsteviyyedir ki her bir saatin eczası on beş derecedir.89 Adedi artar eksilir. Saat-i zamaniye gündüz on iki ve gece dahi on ikidir. Eczalan muhte­l.iftir. Saat-i zamaniyeyi müsteviyye etmek murad olunsa ewel saatierin eczasını cem' edip on beşer on beşer bir saat-i müsteviyye olur. Ol hesab ile saat-i müsteviyye de büsbler bilinir.

Temmet.

Eğer saat-i müsteı?-yye saat-i zamaniye olunsa, saat-i müsteviyyenin eczası cem' oluna. Bir saat-i zamaniye eczasına taksim oluna. Haric-i kısmet aded, saat-i zama­niye olur.

Temmet.

[229a] Faide:

Malum oluna ki müneccirnbaşı efendileri takvimlerinde malı-ı Temmuz'un on dokuzuncu günü mukabelesinde ewel-i eyyam-ı baht1r yazılır. Sekiz günde tamam olur ki ahir-i eyyam-ı bahfu yazılır. Bahfu, ha-i mühmele ile iştlr vezni üzere. Bahfua dahi derler, aşt1ra vezni üzere. Baht1ra dahi derler, aşt1ra vezni üzere yazılır. Zic Şer­hi'nde Bircendl1° ve Acayibu'l-mahlukatta yazılmışd.ır. Ve lügat-ı ferheng'de böyle yazılmıştır.«~~ ...»"l..::.ı...ı.:.. jl w.....l ~ 0,ı1_, .l~ ~::ı ,Y.j ji...S ~J~ c)=JI ~bl4 J..P-4 j_,....:ill t} yJ 6.l.ı!ı _,._, IJ_,Jıtc .Jy!ıtc ~ l.Jy:-4 .JY:.4 :ch.-11 ~ı.;.'-" .;S~ 0,ı.lll» 91 İnteha. Aslıab-ı lügatten bazılan bu lafıa müvelleddir, demişler. Ondan murad vakt-i sayfte

89 Bk. Demir, Remzi, Takiyyıiddinde Matematik veAstronomi (Ceridetıiii-dıirer ve Haridetıi'l-fiker Oze­rine Bir l11celeme), s. 85.

90 Bireendi'nin (ö. 934/1527-28) tam adı, Nizamuddin Abdilliili b. Muhammed Hüseyin el-Bireen­di el-Hanefi'dir. Şerh-i Zic-i Cedid-i Sultani (I-iall-i Zic-i Cedid-i Sultani). Bircendfnin Farsça kaleme aldığı bir eser olup, Sernedeant rasathanesinde Uluğ Bey'in etrafında toplanan Kadızade-i Rumi, Gıyaseddin Cemşid el-Kaşi ve Ali Kuşçu gibi ilim adamlannın gözlem ve hesaplarına göre hazırlanan Zic-i Uluğ Bey adlı büyük eserin birçok şerbinden en öneınlisidir. Nasıruddin et-Tu­si'nin Bist Bab fi ma'rifeti usturJ..ab adlı eserine de şerh yazmıştır. Bk.Aydın, Cengiz; Aydın, Gülse­ren, "Bircendi", DİA, İstanbul,1992, c. 6, s. 186-187.

91 "Bahur Ha harfiyle de yazı.l.ır. Buhardır ki yerin altından ortaya çıkar, bu kesindir. [ü.o.ı:.. jl] Emir Şihabuddin Hakim Kir~ani Sıhah'ta: Bahur, Balıura aynı aşü.r ve iişüra gibidir. O Temmuz'daki şiddetli sıcakl.ı.ktır. n

ERZURUM ISPIRLI KADizADE MEHMED ARIF EFENDI ve ÖMER EFENDI SEMPOZVUMU j381

şiddet-i hararettir. Lakin sultan şehid Uluğ Bey Zic'inde «.J..?4 r41 J_,l j_,..u r-A~J.fJJ ~Y. L..fi ~ j\.i:.l ~Y. ~.Jj w.a L,ı1_, ~4»92 inteha bi 'ibaratihi. Ve bazılar dem.iştir .ki bahı1r Yunan lugatında rüzgar-ı ezmuzde93 olan kirnesneye derler. Zira bu günlerin alıvalinden olan seneden baki kalan ayların ahvaline istidlal olunur. Sahib-i Tefhlm beyan etmişdir ki eyyam-ı balıılı yedi gündür. Bu lafı balıran lahından alınmıştır. Balıran hükme derler zira [229b] aslıab-ı tecarib bu günlerde olan havanın tebed­dülü ve tağayyurundan hazan ve zemistan ayları havasının ahvaline hükm ederler. Evvelki gün teşrini evvel, ikinci günü teşrini sini, üçüncü gün kanunu'I-evvel alıva­line delildir. Baki günler baki ayların ahvaline delildir. Sekiz aya dek ya yedi aya dek bu günlerde havada bulut yağmur rüzgar her ne türlü olursa ol günden hesab üzere evvel-i ay ahvaline delild.ir. Bazıları demiştir ki eyyam-ı balıılı ki evvelki günü Esed burcuna delildir. Şems Esed'e geldikte evvel gün nice ise Es ed burcunda afitab olduğu öyle olur. İkinci gün Sünbüle'de, üçüncü gün Mizan'da, ta Hut burcuna dek sekiz burç olur her bir gün ale't-tertib afitab evvel burçlara geldikte onun haline delildir. Örtl- i Şiraz194 kasidesinde bu beyitte: 95«yi.... jl ~\_,l... ı.::..ı.l1.:ı.. >7 ll ~\:i c_§A vı4 .J~I (>o }Sj.,.Jj

.J..?4» halinden şilciyet eyler, galiba buna binaen demiştir. Hatıra [ ... ]96 budur. Zic-i İlhini Şerhi'nde Nizamu'd-din97 beyan etmiştir .ki şi'ri yemini kevkebi Temmuz'un on dokuzunda zuhur eder ki eyyam-ı balıılı ki ibtidasıdır harif ve şitada hava ne şekl olur. [230a] Bu günlerin havasına göre istidlal olunur. İnteha. Bir kevkeb dahi vardır şi'ri şarni derler, şi'ri yernaniye uyur derler, şi'ri şamiye gamisa derler, yemani şamiyeden büyüktür, berraktır cüza.fat-ı Arab'dandır. Bu iki şi'ri kevkeb Süheyl'in kız kanndaşlanndan Cevza ile Süheyl beyinlerinde tezevvüç vaki olup pes Süheyl Cev­zanın arkasın şikest edup cenub cinibine fuar eyledi. Şi'ri yemani mücerre dedikleri nesne ki Kehkeşan derler Türkice saman uğrusu derler. Süheyl'in kafası üzere gidip mücerreyi geçip anınçün uyur derler. Şi'ri şam! mufarakatta kalıp bill edip gözleri kıyanmakla g3.rnisa derler. Şi'ri yemani nısfu'n-nehara garib olsa canib cenı1bunda ufka garib ruş bir kevkeb za.hir olur. Kadri evveldendir. Ol kevkebi mehildir. Sefine dedikleri suret-i kevakibin cenı1bu dünbalesinde98 vakidir. Bist Bab Şerili'nde Bir-

92 "Temmuz' un on dok-uzu bahurun ilk günleri olur, sekiz gündür ve bu sıcaklığın kınlmaya başlama­sıdır."

93 Kelimenin tam olarak yazuru şöyledir: [•lj_,..jl)

94 Asıl adı Cemaleddin Muhammed olan Örfi-i Şirazi (ö. 999/1591) İranlı bir şairdir. Ayrınnlı bilgi için bkz. Kurtuluş, Rıza, "Örfi-i Şirazi", DU, İstanbul, 2007, c. 34, s. 96-97.

95 Beni rüzgarundan zorluk/sıkınb. belirtileri parlıyor. Senenin halleri balıOrun etkileyiciliğine göre­dir.

96 Metne alınmayan kelimenin tam olarak yazımı şöyledir: [0JIS]

97 Tam adı Nizimuddin Hasen b. Muhammed b. Hüseyin b. el-A'rec en-Nisabtiri'dir. 730/1329 yılın­da vefat eden Nizamudeli n, Nasıruddin et-Tusi'nin Zic- i İlhani veRisale-i Si Fasl'ına şerh yazmış astronomi lllimi dir. B k. Turgut, Ali, "Nizdmeddin en-Nisabliri", DİA, İstanbul, 2007, c. 33, s. 181-182.

98 Peşinde, art, kuyruk.

3821 KADlZADE MEHMED EFENDI'NIN Oç RISALESIBAGLAMINDA ASTROLOJI .•• , ARŞ. GÖR. DAVUT AGBAL

cendi tahrir eylemiştir. Temmuzun on dokuzunda Ttirkrnan kuyruk dokuz derler. Bu mana ile Süheyl'e münasibd.i.r. Nizarn yazdığına göre şi'ri yemaru olmak hatıra gelir.

Temme'l-kitab fi vakti'd-duha min yevmi's-sülesa el-3.şir min şehri Recebi'ş-şerif li seneti 1157 [ ... )99 hicri.

3. Kadızade'nin Astroloji İle İlgili Görüşleri

Latinize edilen risaleler açısından Kadızade Mehmed ArifEfendi'nin Astroloji ile ilgili görüşleri şu şekilde tespit edilebilir.

Gök bili..nılerinin tarihi süreçteki gelişimine uygun olarak hem astronomi hem de astrolojiyle alakalı konulardan oluşan bu üç nsalenin içeriklerinin kaynak tespiti neticesinde, Mehmed Arif Efendi'nin ilm-i nücfun, hususen ilm-i alıkam-ı nücfun alanında muhakkik bir şahsiyet olduğunu söylemek mümkün görünmemektedir. Zira Risfıle fi saati'n-nahsiyye ve~-sa (iiyye'si kendisinin de ifade ettiği üzere Ahmed b. Ali el-Büni'nin Şemsu'i-Mearif adlı eserinden tercümed.i.r. Diğer risaleler ve risalelerin sonlanna ekiemiş olduğu "F"aide" bölümleri ise bir önceki başlı.kta belirtildiği üzere farklı birçok eserden derleme niteliğini taşımaktadır. Aynı zamanda Kadızade de ak­tardığı bu bilgilere herhangi bir katkıda bulunmamaktadır.

Kadızade'nin yaşamış olduğu çağ itibariyle İslam astronomisinin gelişimini ta­mamlayıp100 bir tür tekrar içerisinde bulunması, Mebmed .Arif Efendi'nin bu bilgi­leri aktarmakla ye~esinin en önemli etkenlerinden biri olarak görülebilir. Çünkü tarihi perspektifle bakıldığında, bulunduğu şartlar muvacehesinde kemal noktasına ulaşmış .görülen bir alana entelektüel bir katkının gerçekleşmesi üst düzey bir ilgi ve çaba gerektireceği aşikardır. Her ne kadar Kadızade'nin hayatına dair fazlaca ma­lumat bulunmasa da İstanbul<laki eğitiminden sonra Erzurum'da yürütmüş olduğu müderrislik ve mü.ftülük vazifelerinin böyle bir ilgiye i.rnkan vermeyeceği düşünüle­bilir.

Kadızade'nin icra ettiği vazifeleri -özellikle müftülük vazifesi- ile çalışmamızda

99 Metne alınmayan kelimenin tam olarak yazmu şöyledir: [fo]

100 Osmanlı XVII yüzyıl itibariyle artık batıdan zic tercümelerine başlac!Jğı görülmektedir. 1660-1664 yıllannda ilk olarak Noel Durret Zici, 1 772'de Cassini Zici ve daha sonrasında 1814 yılında Lalande Zici önce Arapça'ya sonra da T'urkçe'ye tercüme edilmiştir. Aydüz, Salim, Osmanlı Devletinde Mü­neccimhaşılık ve 1'.-!üneccimha;ılar, s. 79-80. Akabinde de astronomi ilmi açısından batıya bağım.Wık artarak devarn etmiştir. Bu sürecin öncesine bakıldığında ise Uluğ Bey'in Zic'inin gerçek rasadarla uyuşmadığıru fark eden Takiyyüddin Rası d Efendi (ö. 993/1585), bu zicdeki hatalarıo düzeltilmesi için padişaha istekte bulunm?ş rasathane faaliyete başlamış ancak Hoca Sadettin Efendi'nin müda­halesi ile rasathanenin padişah tarafindan yıktınlması söz konusu olmuştur. Ayrıntılı bilgj için bk. Aydüz, Salim, Osmanlı Devletinde lV!üneccimha;ılık ve lvlıineccimhal'lar, s. 116-121; Tekeli, Sevim; Kahya Esin; Dosay, Melek vd., Bilim Tarihi, Doruk Yayımcılık, Ankara 1997, s.120-121.

ERZURUM ISPIRLl KADlZADE ME H MED ARIF EFENDI ve ÖMER EFENDI SEMPOZVUMU (383

incelemiş olduğumuz risaleler arasında amaç itibariyle bir bütünlükten de bahsedile­bilir. Kadızade'nin kaleme aldığı bu eserler içerik açısından daha çok halkın istifade edebileceği ve pratik sayılabilecek niteliktedir. Gerek her bir iş için uğurlu ve uğursuz vaktin tayini ve gerekse takvim kullanımı ile ilgili bilgilerin bu risalelerde yoğun ola­rak işlenmesi, gökbilimin toplum hayatına yansıyan yönü üzerinde d urulduğunun bir göstergesidir.

Risalelerin içeriği açısından bakıldığında Mehmed ArifEfendi'nin farklı yerlere dağıtılmış bazı teknik bilgiler hariç genel olarak uğurlu ve uğursuz vakit tayinine odaklandığı görülmektedir. Bu risalelerde incelenen konular astrolojide ele alınan içeriğin cüz'i bir kısmını teşkil etmektedir. 101 Aynı zamanda Kadızade'nin pratik ko­nulara önem vermesi, astrolojinin hem İslam öncesi hem de Müslümanlardaki teorik ve sembolik unsurların -bu risaleler bağlamında- kaybolması ile sonuçlanmıştır. Hal­buki teorik arka plan, astrolojinin geçmiş milletierin inanç ve tecrübelerinin sembolik ifade tarzıyla sunulmuş bir dünya görüşü olması hasebiyle, ihrnal·edilmemesi gereken bir alandır.

Sonuç

Astroloji milattan yüzlerce yıl öncesine dayanan bir tarihe ve farklı medeniyetler içinde muhteva olarak gelişen ve dönüşen bir sürece sahiptir. Batı tarafından poziti­vist bakış açısıyla gökyüzü incelenmeden hemen önce bu miras Müslüman toplum­lar elinde belirli bir seviyeye getirilmiştir. Astronomi ve astrolojiyi temsil eden ilim adamları İslam öncesinde olduğu gibi İslam ile birlikte Müslüman devlet adamları­nın da ilgisini çekmiştir. Müslümanların kurmuş olduğu devletlerde zaman içerisinde saraya daha da yaklaşan bu ilmi şahsiyetler özellikle Osmanlı'da sarayın Birim Erkanı ve İlmiye Smıfi arasında yer almışlardır.102 Osmanlı'da on beşinci yüzyıldan itibaren teşekkül eden Müneccimbaşıl.ı.l203 müessesesinin çalışma şeklirıe bakıldığında hem astr~norni hem de astrolojiyi ilgilendiren görevleri icra ettiği görülmektedir.104 Bun­lar arasında namaz vakitlerini tespit etmek, rakam takvirni hazırlamak gibi stabiV sabit görevlerin yanı sıra, devlet ricali nezdinde müneccimbaşılarına itibar sağlayan alıkarn takvimi hazırlama, eşref saati belirleme gibi vazifeler de bulunmaktaydı.105

101 İslam astrolojisi 3 sistem ile icra edilebWr: ı- Mesall sistemi: Müracaat eden biri tarafından her günkü hayata müteallik hadiselere dair sorulara cevap vermeyi hedefler, u- İhtiyirat sistemi: Her hangi bir iş için uğurlu ve uğursuz vaktin belirlenmesi, w - Doğum günü sistemi: Her hangi bir şahıs devlet, mezhep, dinin vs. doğuşu veya kuruluşundan itibaren geçen sene tahvillerine dayanır. Ayrıntılı bilgi için b k. Nallino, C. A., "Astroloji", hlömAnsiklopedi.si, c.1, s. 683-684.

102 Aydüz, Salim, Osmanlı Droletinde Müneccimbaplık ve MüneccimbaJılar, s. 40.

103 Aydüz, Salim, Oımanlı Droletinde MüneccimbaJilık ve Mıineccimbaplar, s. 38.

104 B k. Aydüz, Salim, Oımanlı Devletinde Mıineccimbaplık v e Müneccimbap/ar, s. 74-138.

-10Ş Osmanlı Devleti ve Medeniye/i Tarihi, {ed.: Elaneleddin İhsanoğlu), IRCICA, İstanbul 1994, c.1, s.273.

384 1 KADlZADE MEHMED EFENDI'NIN OÇ RISALESI BAC:LAMINDA ASTROLOJI... i ARŞ. GÖR. DAVUT AGBAL

Müneccimbaşılık müessesesinden azade olarak -belki müneccimbaşılığı da içine alacak şekilde- Osmanlı toplumunda gelecekle ilgili tahminler ve uğurlu vakit tayi­ni gibi uygulamalann'kadızade'nin yaşadığı XVIIT. yüzyıl Osmanlı toplumunda da önemli olduğu hem onun yazmış olduğu risalelerde hem de çağdaşı olan İbrahim Hakkı Erzurumi'nin (ö. 1194/1780) Marifttn!ıme adlı eserinde rahatlıkla görülmek­tedir.

Bu tebliğde i ncelenen risaleler bağlamında Kadızade'nin, halka yönelik olarak pratik hayata yansıdığı kadarıyla astrolojik bilgileri özetleyip risalelerine aldığı müşa­hede edilmektedir. Dolayısıyla Kadızade ErzurUmi'nin bu risalelerinde ilm-i nücum ile ilgili çağının entelektüel bilgi hazinesine bir katkı sağlama çabasında olmadığını söylemek mümkündür.

Risalelerin kaleme alınmasına yönelik bahsi geçen amaç hasebiyle muhtevanın büyük bir kısmı günlük yaşamda yapılacak işlerle ilgili uğurlu ve uğursuz vakti belir­lemeye ayrılmıştır. Buna ilaveten burçların sembolleri, yedi seyyare ile ilgili bir kısım kavramların açıklanması, burçlar ve harflerin turabi, hevai, mai, nan tabiatları gibi Mehmed ArifEfendi'nin yaşadığı çağ itibariyle pratikte mevcut olan bazı bilgiler de bulunmaktadır. ·

ERZURUM ISPIRLI KADizADE MEHMED ARIF EFENDI ve ÖMER EFENDI SEMPOZVUMU 1385

Bibliyografya

Abdülmecid b. Salim b. Abdullah el-Meş'abi, et-Tencim ve'l-Münecciımin ve Hükmuhum fi'l-İslam, Mektebetü's-sadik, 1994.

Ağa Büzürg-i Tahraru, ez-Zeria ili. Tesinifi'ş-Şia, Daru'l-Adva', Beyrut, ts.

Ağbal, Davut, "Kur'an'da Burçlar -Mahiyeti ve İnsana Etkisi Bağlamında"-, Atatürk ÜİFD, sayı 38.

Ateş, Nilüfer, "Erzu.rumlu Kadızade Efendi'nin Vasiyetnamesine Tahlili Bir Bakış", U. Ü.İRD., c. 16, sayı 2, 2007.

Aydın, Cengiz; Aydın, Gülseren, "Bircendi", DİA, İstanbul~ 1992, c. 6.

Aydüz, Salim, Osmanlı Devletinde Müneccimbaşılık ve Münecciınbaşılar, Ba­sılmamış Y.Lisans tezi.

Bağdatlı İsmail Paşa, Hediyyetü'l-.A.ı:i.fin Esmau'l-Müellifin ve Asaru'l-Mu­sannifin, İstanbul 1955.

------ -------, İzahu'l-Mekntin fi'z-Zeyl ai.a Keşfi'z-Zuntin, Daru İhyıii't-Tura­si'l-Arab, Beyrut, ts.

Buhari, el-Camiu's-Sahih, Daru'l-Fıkr, Beyrut, 1998.

Burckhardt, Titus, Mystical Astrology According to İbn Arabi, (çev. Bülent Rauf), Fons Vitae, Louisville, 2001.

Bursalı Mehmed Tahir, Osmanlı Müellifieri, Matbaa-i Amire, İstanbul, h.1333.

Çalık, Bünyamin, "Osmanlı Dönemine Ait Nukullu Fetvalardan "Bah­ru'l-fetava", Atatürk Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, sayı 3 9.

Demir, Remzi, Takiyyüddin'de Matematik ve Astronomi ( Ceridetü'd-dürer ve Haridetü'l-fiker Üzerine Bir İnceleme), Atatürk Kültür Merkezi Başkanlığı Yayın­ları, Ankara 2000.

Ebu Zeyd, Nasr Hamid, Felsefetü't-Te'vil, Daru't-tenvir, Beyrut 1983.

el-B uru, Ahmed b. Ali, Şemsu'l-Me~ Mısır (Kahire), ts.

el-Harizmi, Ebu Abdullah Muhammed b. Ahmed, Mefatihu'l-Ulu.m, Kahire 1342/1923.

3861 KADizADE MEHMED EFENDI'NIN ÜÇ RISALESI BAGLAMINDA ASTROLOJI... i ARŞ. GÖR. DAVUT AGBAL

es-Suyfiti, Celaleddin b. Ebu Bekir, el-Cıimiu's-Sağir, Daru'l-Kütübi'l-İlrniyye, Beyrut 1990.

et-Tusi, Nasruddin, Risıile-i Si Fasl, {Terc. Ahmed ed-Dru; haz. T.N. Gencan, M. Dizer), İstanbul1984.

Farabi, İhsıiu'l-Ulılm, Dar ve Mektebetü'l-Hilal, Beyrut, 1996.

Fehd, Tevfik, ''İlın-i Alıkam-ı Nücum", DİA, İstanbul2000, c. 22.

-------------, "İlm-i Felek", DİA, İstanbul2000, c. 22.

Gökberk, Macit, Felsefe Tarihi, Remzi Kitabevi, İstanbul2000.

Hatib el-Bağdadi, El-Kavlfi İlmi'n-Nücfun, Daru Atlas li'n-neşr ve't-tevzi', Ri-yad, 1999.

İbn Arabi, el-Fütuhatu'l-Mekkiyye, Daru'l-Kütübi'l-İlmiyye, Beyrut 2011.

İbn Haldun, Mukaddime, Darul'l-Beyda, 2005.

İbn Mace, es-Sünen, {çev., Haydar Hatipoğlu), Kahraman Yay., İstanbul, 1982.

Joseph A. Angelo JR, Encyclopedia of Space and Astronomy Science, New " York, 2006.

Karaismailoğlu, Adnan, "Hüseyin V aiz-i K.ıişifi", DİA, İstanbul1999, c. 19.

Kaya, Mahmut, "Sudılr", DİA, İstanbul2009, c. 37.

K.ı.rboğa, Mehmed Ali, Kamusu'l-Kütüb ve Mevzuati'l-Müellefat, Yeni Kitap Basımevi, Konya, 1974.

Kırkoğlu, R. Hakan, Göklerin Bilgeliği, Doğan Kitap, ts.

Kurtuluş, Rıza, "Ör:fH Şirıizi", DİA, İstanbul, 2007, c. 34.

Kutsal Kitap Eski ve Yeni Antla;ma (Tevrat, Zebur ve İncil), Yeni Yaşam Yayın­ları, İstanbul2013.

Müslim, el-Camiu's-Sahih, {çev., Mehmet Sofuoğlu), İrfan Yay., İstanbul, 1988.

Nallino, C. A., "Astroloji", İslam Amiklopedisi, {çev., Komisyon) Milli Eğitim Basırnevi, İstanbul1978.

----"'------, "Astronom.i", İslôm Ansiklopedisi, (çev., Komisyon) Milli Eğitim Basımevi, İstanbul 1978.

ERZURUM ISPIRLI KADlZADE MEHMED ARIF EFENDI ve ÖMER EFENDI SEMPDZYUMU J387

Nasr, Seyyid Hüseyin, İslam Kozmoloji Öğretilerine Giriş, (çev. Nazife Şiş­man), İnsan Yayınları, İstanbul 1985.

OsmanlıDevleti veMedeniyetiTarihi, (ed.: Ekmeled<lin İhsanoğlu),IRCICA, İstanbul 1994.

Pakalın, M. Zeki, Osmanlı Tarih Deyimleri ve Terimleri Sözlüğü, "Müneccim­başı", MEB yay., 1993.

Philip's Astronomy Encyclopedia, (ed. Sir Patrick Moore), byy., ts.

Russel, Bertrand, Din ile Bilim, (çev. Akşit Göktürk), Say Yayınları, İstanbul 1994.

Sayılı, Aydın, Mısırlllarda ve Mezopotamyalılarda Matematik, Astronomi ve Tıp, Tı.irlcTarih Kurumu Basunevi, Ankara 1991.

Sam, Mehmed Nusret, Tarihçe-i Erzurum, İstanbul, 2005.

Suluoğlu, M. Hanefi, Kadızade Erzurumi ve Kıişifu Hıili'l-Mevta ve'l-Berzah Adlı Risıilesi, Basılmarnış Y. Lis;,ıns Tezi.

Şirinov, Agil, "Tıisi, Nasiruddin", DİA, İstanbul2007, c. 40.

Taberi, Ciimiu'l-Beyan fi Te'vili'l-Kur'an, D:iru'l-Kütühi'l-İlm.iyye, Beyrut 2009.

Taşköprüzade, Miftıibu's-Saade ve Misb:ihu's-Siyade fi Mevduati'l-Ulıim, Da­ru'l-kütübi'l-ilmiyye, Beyrut, 1985.

Tekeli, Sevim; Kahya Esin; Dosay, Melek vd., Bilim Tarihi, Doruk Yayımcılık, Ankara 1997.

Tirmizi, es-Sünen, yy.

Top demir, Hüseyin Gazi, "Takiyyüddin er-Rasıd", DİA, İstanbul, 2010, c. 29.

Turgut, Ali, ''Nizameddin en-Nisabılri", DİA, İstanbul, 2007, c. 33.

Uludağ, Süleyman, "Bıini, Ahmed b. Ali", DİA, İstanbul, 1992, c. 6.

Uylaş, Sait, "Erzuruınlu Kadızade Mehmed Efendi ve Kur'ıln'a Dair Bir Risa­lesinin Tanıtımı", Türk-İslam Dü;ünce Tarihinde Erzurum Sempozyumu.