doç. dr. onur polat - ankara Üniversitesi tıp fakültesi acil tıp...
TRANSCRIPT
Öğrenim Hedefleri;
• Şokun genel tanımını
• Şoktaki genel fizyopatoloji ve kompanzasyon
mekanizmalarını
• Şokun evreleri ve sınıflandırılmasını
• Özellikle hipovolemik şokun sistemler üzerindeki etkileri
• Şok tanı ve tedavisinde temel yaklaşımlar; sıvı
replasmanı ve farmakolojik tedavi konularında genel
bilgiler edinmiş olacaksınız.
Şokun Tanımı
Şok, vücudun metabolik ihtiyaçlarını karşılamaya
yetecek oksijen taşınmasının veya dokulara oksijen
sunumunun veya dokulara kan dağılımının yetmediği
durumların tamamını kapsar.
Şokun Tanımı
Şokta erken tanı, ayrıntılı klinik ve hemodinamik
değerlendirme ve ardından erken ve uygun tedavi ile
hastaların çoğunun yaşamasını sağlamak mümkün
olmaktadır.
Tanı ve tedavide gecikme ise, agresif tedaviye rağmen
hastanın tedaviye cevap vermemesi ve kaybedilmesine
neden olur.
Şokun Tanımı
Başlangıçta her bir şok sendromunun seyri farklı
olabilir, ancak klinik sürecin devamında benzer
reaksiyonlar, doku hipoksisi ve toksik metabolitlerin
artması ve kanlanmanın sağlanamaması nedeni ile
yaygın hücre fonksiyon yetmezliği söz konusudur.
Fizyopatoloji
Dolaşım sisteminin temel fonksiyonu
periferik dokulara yeterli oksijen ve besin
maddeleri sağlamak ve oluşan metabolik
artıkları dokudan uzaklaştırmaktır.
Bir organa oksijen ve besin sunumunu
belirleyen en önemli faktör organın
kanlanmasıdır.
Fizyopatoloji
Kanlanmayı belirleyen en önemli faktörler ise
sistemik arter basıncı, o organın damarlarının
direnci ve organın içindeki besleyici kapiller
damar sisteminin açıklığıdır.
Fizyopatoloji
Arteriyel kan basıncı, kalp debisi ve sistemik vasküler
dirence bağlıdır. Damar direnci damarın çapı, kanın
viskozitesi, organı besleyen arteriyel sistemin boyu ve
kesit alanı ile orantılıdır.
Kesit alanı damar direncinin belirlenmesinde çok
önemlidir, çünkü damar direnci damar yarıçapının
dördüncü kuvveti ile ters orantılıdır. Damarın yarıçapı
ise damar düz kasının tonusu ile düzenlenir.
Fizyopatoloji
Damar düz kasının tonusu da dolaşımdaki humoral
faktörler, myojenik faktörler yani lokal metabolik
faktörler ve başlıca sempatoadrenal sistem tarafından
modüle edilir.
Tüm şoklarda altta yatan temel patofizyoloji, yetersiz
doku oksijen tüketimi ve buna bağlı olarak hücre
metabolizmasında ağır bozukluk gelişmesidir.
Fizyopatoloji
Şok tablosunda ya dokulara oksijen ve besin sunumu
yetersizdir ya da oksijen ve besinlerin vücutta dağılımı
bozulmuştur.
Şoku klinik olarak şekillendiren mekanizmalarda
patofizyolojik yönden kardiyovasküler sistemin üç
önemli komponenti rol oynamaktadır.
Bunlar damar tonusu, kan hacmi ve kalbin
gücüdür.
Fizyopatoloji
Dolaşım şoku genellikle hipodinamik şok şeklinde
gelişir. Buna karşın septik şoku olan hastaların
çoğunda başlangıçta hiperdinamik şoka rastlanırken,
genellikle kompanzasyonun yapılamadığı geç dönemde
hipodinamik şok gelişir.
Genel olarak şok fizyopatolojisinin
anlaşılmasında hipovolemik şok modeldir.
Fizyopatoloji
Hipodinamik şok dokuların perfüzyonunu akut olarak
azaltarak bilinç bozukluğu, idrar miktarında azalma,
soğuk ve nemli ekstremiteler ve periferik nabızlarda
zayıflama gibi son-organ kanlanma yetmezliğinin klinik
bulgularının ortaya çıkmasına yol açar.
Fizyopatoloji
Kalp debisinde artma, sistemik vazodilatasyon,
vasküler tonusta progressif azalma, kan akımının
dağılımında bozukluk ve hipotansiyon ile seyreden
septik şokta da hiperdinamik şoka karşın aynı klinik
bulgular görülür.
Ancak septik şokta hipodinamik şoktan farklı olarak
periferik vazodilatasyon nedeni ile ekstremiteler
genellikle sıcaktır.
Fizyopatoloji
Neden ne olursa olsun hücreye giren oksijen
miktarı sunum azalması ve talep düzensizliği
gibi nedenler ile azalır ve özellikle anaerobik
metabolizma sonucu oluşan maddeler
birikmeye başlar.
Fizyopatoloji
Dolayısı ile organizma bazı kompanzasyon
mekanizmalarını harekete geçirerek mevcut
durumu kompanze etmeye çalışır.
Bu nedenle şok gelişimi basit olarak
kompanze, dekompanze ve irreversibl
dönemler olmak üzere üç dönemde
incelenebilir.
Birinci Evre: Geri Döndürülebilir Erken Evre
Şokun başlangıcında bu evrede görülen kompanzasyon
mekanizmalarının devreye girmesi ve devamlılığı
sağlayacak doku ve organlarda henüz hasar
gelişmemiş olmasıdır.
Hipovolemik şokta kalbe gelen kan hacmi, kardiyojenik
şokta kalbin kasılma gücü düşer.
Birinci Evre: Geri Döndürülebilir Erken Evre
Septik şokta salınan mediyatörler miyokardiyal
depresyon yolu ile kontraktiliteyi, kapiller sızma ve
vazodilatasyon nedeniyle önyükü azaltarak kalp
debisini etkilerler ve sonuçta kan basıncı düşer.
Erken dönemde kalp debisinin düşmesi veya periferik
vazodilatasyon gelişmesi hipotansiyona yol açabilir.
Birinci Evre: Geri Döndürülebilir Erken Evre
Ancak kalp debisinin ve kan basıncının düşmesi ile kan
basıncını ve hayati organlara kan akımını arttırmaya
yönelik çeşitli kompansatuar mekanizmalar harekete
geçtiğinden bu evrede kan basıncı genellikle normal
veya hafifçe düşüktür.
Kompanze şokta adından da anlaşılacağı üzere şokun
klinik bulguları henüz belirgin değildir.
Birinci Evre: Geri Döndürülebilir Erken Evre
Bu nedenle de tanı ancak fazla şüpheci olunduğunda
konulabilir. Bu evrede genellikle kalp hızı artar ve nabız
basıncı ise daralır.
Kompanze şokta esas problemin başarılı şekilde
ortadan kaldırılması ile hastaların çoğunda minimal
morbite ile tam iyileşme sağlanabilir.
İkinci Evre: Dekompanzasyon Dönemi
Bu evrede kompanzasyon mekanizmaları tükenmeye
ve yetersiz kalmaya başlamıştır.
Organ perfüzyonları önemli derecede azalır ve
hipotansiyon, zayıf ve hızlı nabız, takipne, nabız
basıncında daralma, bilinç değişiklikleri (beyin
perfüzyon azalması), oligüri (böbrek perfüzyonunda
azalma) ve miyokard iskemisi (koroner perfüzyonunu
azalması) gibi şokun klasik klinik bulguları ortaya çıkar.
İkinci Evre: Dekompanzasyon Dönemi
Aşırı sempatik tonus artışı ile uçlarda siyanoz, periferik
vazokonstriksiyon ve terleme (soğuk, soluk ve nemli
ekstremiteler) gelişir. Bu evrede, önemli mikrovasküler
ve hücresel bozukluklar gelişir.
birinci evreye göre bir ya da birden fazla organda işlev
bozukluğu gelişmesi nedeni ile morbidite daha
yüksektir.
Üçüncü Evre: Geri Döndürülemez Geç Evre
Şokun bu geri döndürülemez evresinde tüm dokuların
perfüzyonları ileri derecedeki azalır ve hücre
membranlarının işlevlerinde önemli bozukluklar gelişir.
Doku perfüzyonunda azalma metabolik bozukluklara,
metabolik bozukluklar ise organ işlevlerinde biraz daha
bozulmaya yol açar ve böylece bir kısır döngü gelişir.
Üçüncü Evre : Geri Döndürülemez Geç Evre
Bu evrede yapılan tüm tedaviye rağmen vital
dokularda ciddi hasar gelişir, sonunda çoklu organ
yetmezliği sendromu ve ölüm kaçınılmazdır.
Organların geri dönüşsüz olarak etkilenmesi belirgin
klinik bulgulara neden olurken sistemlerde hasarı daha
da arttırmaktadır. Böbrek perfüzyonunun ciddi
derecede azalması ile akut tübüler nekroz gelişir.
Üçüncü Evre : Geri Döndürülemez Geç Evre
Gastrointestinal sistemin iskemisi ise mukozal hasar,
bağırsağın bariyer fonksiyonunda bozulma,
translokasyon ile enterik bakteriler ve bunların
toksinlerinin sistemik dolaşıma absorbsiyonu ve diğer
organlarda sekonder hasara neden olur.
Üçüncü Evre : Geri Döndürülemez Geç Evre
Dokuların aerobik metabolizma için gerekli besinleri
sağlayamaması nedeni ile anaerobik metabolizma, kan
laktat düzeyinde artış ve metabolik asidoz gelişir.
Şokun bu son evresi hücresel mekanizmalarda ağır ve
geriye döndürülemez değişiklikler gelişmesi ile
karakterizedir.
Şokta Sınıflandırma
Şok sınıflandırmasında farklı yollar izlenebilir.
En sık kullanılan sınıflandırma yöntemi altta yatan
etiyolojiye göre yapılan sınıflandırmadır.
Bu sınıflandırmada şok beş başlık altında gruplanmıştır.
Distrubitif Şok
Omurilik hasarı, bakterilerin oluşturduğu
toksinler gibi nedenlerle damar duvarı
gevşemesine ve damar duvar geçirgenliğinin
artışına bağlı olarak dolaşımın bozulduğu
tablodur
Kardiyolojik Şok
Kalbin kan pompalama gücündeki
yetersizliğe bağlı olarak dolaşımın
sağlanamaması durumudur.
Obstruktif Şok
Kardiyak tamponat gibi kalbin pompalama
gücünü ya da aort darlığı gibi dolaşımın
engellendiği durumlarda oluşan dolaşım
bozukluğu durumudur.
TEDAVİ
• Neden ne olursa olsun hastaların
hepsine yaklaşımda temel nokta
dolaşımı arttırmak olmalıdır.
• İlk aşamada hızlıca hastaların nabız,
tansiyon, solunum sayısı, kapiller
dolum zamanı, bilinç durumu
değerlendirilmelidir.
• Her acil durumda olduğu gibi ilk yapılacak iş
havayolu açıklığının sağlanmasıdır.
• Hastalara hızlıca sıvı desteği verilmeli ve kan kaybı
düşünülüyorsa uygun şekilde kan replasmanı
sağlanmalıdır
• Şokta verilen sıvı desteği ile düzelme
sağlanamıyorsa farmakolojik destek gerekebilir.
TEDAVİ