derleyen abdullahonay bir zamanlar ermeniler vardı!.....nan ve onbinlerce cana mal olan kan ve...

20
Derleyen ABDULLAH ONAY Bir Zamanlar Ermeniler Vardı!..

Upload: others

Post on 10-Mar-2021

5 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: Derleyen ABDULLAHONAY Bir Zamanlar Ermeniler Vardı!.....nan ve onbinlerce cana mal olan kan ve şiddet yüklü havayı göstermek; durumun kaba çizgilerini açıklamaya yetebilir

Derleyen ABDULLAH ONAYBir Zamanlar Ermeniler Vardı!..

Page 2: Derleyen ABDULLAHONAY Bir Zamanlar Ermeniler Vardı!.....nan ve onbinlerce cana mal olan kan ve şiddet yüklü havayı göstermek; durumun kaba çizgilerini açıklamaya yetebilir

© Birikim Yayınları (1. Basım) 1-4. Baskı, 2008-2014

Yazarlar bu kitabın telif gelirlerini Hrant Dink Vakfı’na bağışlamıştır.

İletişim Yayınları 2605 • Birikim Kitapları 26Birikim Kitapları, İletişim Yayıncılık A.Ş.’nin markasıdır.

ISBN-13: 978-975-05-2365-6© 2018 İletişim Yayıncılık A.Ş. (1. Basım)1. BASKI 2018, İstanbul

DİZİ KAPAK TASARIMI Utku LomluKAPAK Suat AysuKAPAK FOTOĞRAFI Ara GülerİÇ KAPAK FOTOĞRAFI Murat Türemiş / laifARKA KAPAK FOTOĞRAFI Sebati KarakurtKAPAK FİLMİ Mat YapımUYGULAMA Hüsnü AbbasDÜZELTİ Buse AkBASKI Sena Ofset · SERTİFİKA NO. 12064

Litros Yolu 2. Matbaacılar Sitesi B Blok 6. Kat No. 4NB 7-9-11Topkapı 34010 İstanbul Tel: 212.613 38 46

CİLT Güven Mücellit · SERTİFİKA NO. 11935

Mahmutbey Mahallesi, Deve Kaldırım Caddesi, Gelincik Sokak,Güven İş Merkezi, No: 6, Bağcılar, İstanbul, Tel: 212.445 00 04

İletişim Yayınları · SERTİFİKA NO. 10721

Binbirdirek Meydanı Sokak, İletişim Han 3, Fatih 34122 İstanbulTel: 212.516 22 60-61-62 • Faks: 212.516 12 58e-mail: [email protected] • web: www.iletisim.com.tr

Page 3: Derleyen ABDULLAHONAY Bir Zamanlar Ermeniler Vardı!.....nan ve onbinlerce cana mal olan kan ve şiddet yüklü havayı göstermek; durumun kaba çizgilerini açıklamaya yetebilir

DerleyenABDULLAH ONAY

Bir ZamanlarErmeniler

Vardı!..ÖMER LAÇİNER • ÜMİT KIVANÇŞÜKRÜ ARGIN • AHMET ÇİĞDEM

YETVART DANZİKYAN • AHMET İNSELETYEN MAHÇUPYAN • HAMİT BOZARSLAN

TANER AKÇAM • HANS-LUKAS KIESERSUAVİ AYDIN • MELİSSA BİLAL

TİMUÇİN BİNDER

B i r i k i m K i t a p l a r ı

Page 4: Derleyen ABDULLAHONAY Bir Zamanlar Ermeniler Vardı!.....nan ve onbinlerce cana mal olan kan ve şiddet yüklü havayı göstermek; durumun kaba çizgilerini açıklamaya yetebilir
Page 5: Derleyen ABDULLAHONAY Bir Zamanlar Ermeniler Vardı!.....nan ve onbinlerce cana mal olan kan ve şiddet yüklü havayı göstermek; durumun kaba çizgilerini açıklamaya yetebilir

“Ortada bunca silah dolaşırken, bir imza ile ben nasıl barışsağlarım?” diye kendi kendime sormuyorum da değil hani.Ama ne yapayım huyum kurumasın işte.Barış’a ne zaman kanmadım ki? (...)Unuttuğumuz Barışı düşleyebiliriz. Düşleyebilmek, en büyükgücümüz. Biz düşledikçe Barış canlanacak, soluk almaya başla-yacak. Önce bir sussun silahlar. Ölüm sussun. Hayat konuşsun.Savaşın ölümü imzamdan, benimki de Barış’tan olsun!

AGOS, 11 Ekim 1996

Page 6: Derleyen ABDULLAHONAY Bir Zamanlar Ermeniler Vardı!.....nan ve onbinlerce cana mal olan kan ve şiddet yüklü havayı göstermek; durumun kaba çizgilerini açıklamaya yetebilir
Page 7: Derleyen ABDULLAHONAY Bir Zamanlar Ermeniler Vardı!.....nan ve onbinlerce cana mal olan kan ve şiddet yüklü havayı göstermek; durumun kaba çizgilerini açıklamaya yetebilir

İçindekiler

SunuşÖMER LAÇİNER ........................................................................................................................9

Hrant Dink 2007-1915 ............................................................................13

Hrant Dink’in KatledilmesiBir Milat Olmalıdır...ÖMER LAÇİNER .....................................................................................................................15

Arkamı Döndüm, Halt EtmişimÜMİT K IVANÇ ........................................................................................................................25

Bir Katliam, İki TürkiyeŞÜKRÜ ARGIN ........................................................................................................................33

Bizden Biri Olsaydı, Eğer, Yaşıyor OlurduAHMET Ç İĞDEM...................................................................................................................39

Hrant Dink Niçin Öldürüldü?YETVART DANZİKYAN .......................................................................................................43

Page 8: Derleyen ABDULLAHONAY Bir Zamanlar Ermeniler Vardı!.....nan ve onbinlerce cana mal olan kan ve şiddet yüklü havayı göstermek; durumun kaba çizgilerini açıklamaya yetebilir

Bir Zamanlar Ermeniler Vardı?.. .......................53

Önümüzdeki GeçmişÖMER LAÇİNER .....................................................................................................................55

Bazı Karşılaştırma Unsurları:Ermeni ve Yahudilerin İmha EdilmesiHAMİT BOZARSLAN ...........................................................................................................71

Ermeni Meselesinin Öteki YüzüETYEN MAHÇUPYAN ......................................................................................................117

Türk-Ermeni Gerilimi veAtılması Gereken AdımlarTANER AKÇAM ...................................................................................................................149

Birinci Dünya Savaşı’nınÖlülerini Gömme ZamanıHANS-LUKAS K IESER ......................................................................................................205

Ermeni Sorunu ve ÖtesiAHMET İNSEL ......................................................................................................................215

Ermeni Konferansı OlayıSUAVİ AYDIN.......................................................................................................................227

Türkiyeli Ermenileri HatırlamakMELİSSA B İLAL ...................................................................................................................237

“Ermeni Çeteler 523 Bin Türkü Katletmiş”T İMUÇİN B İNDER .............................................................................................................247

Page 9: Derleyen ABDULLAHONAY Bir Zamanlar Ermeniler Vardı!.....nan ve onbinlerce cana mal olan kan ve şiddet yüklü havayı göstermek; durumun kaba çizgilerini açıklamaya yetebilir

SunuşÖMER LAÇİNER

Türkiye toplumunun büyük ve derin kaybı, aziz dostumuzHrant Dink’in anısına yazılanlar ile onun uğruna kurbanedildiği “Ermeni Sorunu”na dair makalelerden seçilmiş buderleme, yazıların yayımlanış tarihlerinden bu yana her ikikonuya ilişkin olarak bildiklerimize eklenen bazı dikkatedeğer gelişmelerden bahsedilmediği için; ilk bakışta bir ek-siklik duygusu verebilir.

Bu duyguyu gidermek için bazı eklemeler yapabilirdik.Örneğin Hrant Dink’i öldürmeye hazırlanan bir grubun, ad-larına varıncaya kadar güvenlik kuvvetleri tarafından aylaröncesinden beri biliniyor olmasına rağmen hiçbir önleyicitedbir alınmaması gibi kanımızı donduran bir “bilgi”nin neanlama geldiğine dair bir yazı olabilirdi. Ve yine HrantDink’in yargılama konusu olan sözlerini yayımlamış hiçbirgazeteye değil de sadece AGOS’a dava açılmasını ve ceza ve-rilmesini başta Hrant’ın oğlu Arat olmak üzere AGOS çalı-şanlarının “kimlik ve kişiliği” ile gerekçelendirebilmiş biriddianame ve yargı kararı, “milliyetçi hassasiyet ve Ermenifobisi”nin yol açtığı hukuksal erozyonun göstergesi olarak

9

Page 10: Derleyen ABDULLAHONAY Bir Zamanlar Ermeniler Vardı!.....nan ve onbinlerce cana mal olan kan ve şiddet yüklü havayı göstermek; durumun kaba çizgilerini açıklamaya yetebilir

ele alınabilirdi. ABD yönetiminin “Ermeni soykırımı”nı res-men tanımanın eşiğine gelmesi de dahil edilebilirdi buna.Diğer birçok devleti de benzer kararlar almaya yöneltecekbu önemli gelişme, yeni bir durum olduğu için ayrıca elealınmaya değerdi. Bundan böyle, “Ermeni sorunu”nun ağır-lığını uluslararası ilişkilerinde çok daha etkili biçimde his-sedebilecek bir Türkiye’nin, bunu içeride ve dünyaya dö-nük tutumunda nasıl yansıtabileceği sorusu aklımızı kurca-lamıyor mu?

Ancak, bu derlemede sözünü ettiğimiz bu “yeni” olgu vekonulara önsözde değinmenin yeterli olacağını düşündük.Çünkü, gerek Hrant Dink cinayeti ve onunla benzer saik-lerle işlenmiş Rahip Santoro cinayeti ve Malatya’daki mis-yoner katliamında ve gerekse 1915 olayları gibi tarihimizintabulaştırılmış vakalarında, hem nesnel bilgi olarak kayde-dilecek şeyler hem de sosyal bilimler ve hukuk normlarıadına söylenebilecek en hakkaniyetli analiz ve yorumlarailişkin hayli yeterli diyebileceğimiz bir literatür oluştu. An-cak bu çabalar, bunların büyük çoğunluğu karşısında aslasavunulamaz olan resmî tez ve tutumu, ne “devlet” nezdin-de ne de “millî kamuoyu”nda değiştirmeye yetti. Aksinedaha da sertleştirdi ve en son Malatya katliamı iddianame-sinde gördüğümüz üzre neredeyse öldürülenleri suçlu gös-terecek bir savcının “kamu” adına böyle davranmasını artıkyadırgamadığımız bir noktaya gelindi. Ahmet Çiğdem’in buderlemede yer alan yazısında söylediği gibi artık hayret et-memiz gereken, bu cinayetin neden gündelik “denilebile-cek bir sıklıkta işlenmediği”dir.

Kaldı ki bu durum yalnızca bahsettiğimiz konu ve sorun-larla sınırlı da değil. Resmî otorite ve milliyetçi odaklar ta-rafından “millî” etiketi vurulmuş akut sorunlarımız şöyledursun; millî maçlarda bile, kışkırtılmış genel arzuya aykırıbir sözü, bu arzuyu aklî ve ahlâkî ölçülerle gemlemeye çalı-

10

Page 11: Derleyen ABDULLAHONAY Bir Zamanlar Ermeniler Vardı!.....nan ve onbinlerce cana mal olan kan ve şiddet yüklü havayı göstermek; durumun kaba çizgilerini açıklamaya yetebilir

şanları derhal hainleştirerek, ona yönelik bir cinayete hazır-lık rüzgarını estirmek, artık “aşırı”ların işi olmaktan çıkıp,“normal” vatandaşın, orta sınıflara seslenen “büyük med-ya”nın rutini haline geldi epeyden beri.

Bu durumu, bir “akıl tutulması” boyutu olduğunu vurgu-layarak da olsa, sadece bir “milliyetçiliğin kabarması”ndanibaret görmek ve bunun nedeni olarak da yakın onyıllarıngelişmelerini, özellikle de “Kürt sorunu” dolayımında yaşa-nan ve onbinlerce cana mal olan kan ve şiddet yüklü havayıgöstermek; durumun kaba çizgilerini açıklamaya yetebilir.Ama kollektif akıl ve vicdanımızın bu kabarış karşısında budenli suskun, etkisiz ve mecalsiz oluşuna cevap veremez.Son otuz yılda dünya ölçeğinde milliyetçi, etnik/mezhebî“kimlik” hareketlerinin yükselişi olgusunda bu aklî ve vic-danî erozyonun genelliğini tespit etsek bile, bu ülkede bu-nun bu denli ağır basmasının özgül tarihsel nedenleri ol-malıdır.

Bu nedenleri, kollektif akıl ve vicdanımızın “dinî”likten–de uzaklaştırılmadan– “millî”liğe döndürülüş sürecinin“Batı-lılaşma” ile hayranlık-nefret sarmalında yaşanmış tari-hinde aramamız gerektiğini artık biliyoruz. Osmanlı’nın“anavatanı”nın, Rumeli’nin kaybıyla oluşan tarifsiz derin-likteki boşluğuyla, Arap Müslüman tebaanın iç burkucu birkolaylıkla kopuşuyla büzüşen Türk-Müslüman kollektifakıl ve vicdanının böylece “millî”leşmesinde, “telafi edici”işlevi de gayrimüslimlerin Türkiye topraklarından tasfiyesiüstlenmiş oldu. Bu bakımdan “1915 tehciri/Ermeni soru-nu”nu olgusal içeriğinden ziyade, bu zihniyet oluşumunda-ki neredeyse merkezî rolü üzerinden önemsememiz gerek-tiğinin bilincinde olduk daima. Dolayısıyla o sorunla ilgiliyazıların, “millî zihniyet”imizin oluşumundaki bu rolüneağırlıklı olarak işaret eden yazılar olmasını istedik. “Ermenisorunu”na ilişkin tartışma ve iç muhasebenin bu noktaya

11

Page 12: Derleyen ABDULLAHONAY Bir Zamanlar Ermeniler Vardı!.....nan ve onbinlerce cana mal olan kan ve şiddet yüklü havayı göstermek; durumun kaba çizgilerini açıklamaya yetebilir

yoğunlaşmasının, bizi kuşatan düşünsel fasit dairenin kırıl-masının yegâne denenebilir imkânı olduğu inancıyla yaptıkbunu.

Hrant Dink cinayeti hem sorunun kendisinin hem dehâkim zihniyetin o fasit dairesinin günümüzdeki devamıve uzantısı idi. Oysa Hrant Dink, “sorun”un her iki tarafı-nın, Ermeniler ve Müslüman Türk-Kürtlerin, içine hapsol-dukları o fasit daireyi kırabilecek en etkili tavır ve yaklaşı-mı, tüm varoluşu ile temsil eden bir girişim olarak, gerçekbir dönüm noktası değerindeydi. Dolayısıyla onu bu vas-fıyla, aklın, vicdanın ve insanî hasletlerin sesini –zihinleri-mizi kuşatan karabasanı alt etmenin yegane imkânı ola-rak– yükseltme kararlılığı ve tutarlılığı ile daima hatırlaya-cağız. Çünkü Hrant Dink’i bu içerik ve amaçtaki bir kita-bın hem ilk hem son sözü olarak yad etmek, “ruhun şadolsun” demektir.

12

Page 13: Derleyen ABDULLAHONAY Bir Zamanlar Ermeniler Vardı!.....nan ve onbinlerce cana mal olan kan ve şiddet yüklü havayı göstermek; durumun kaba çizgilerini açıklamaya yetebilir

Hrant Dink2007-1915

Page 14: Derleyen ABDULLAHONAY Bir Zamanlar Ermeniler Vardı!.....nan ve onbinlerce cana mal olan kan ve şiddet yüklü havayı göstermek; durumun kaba çizgilerini açıklamaya yetebilir
Page 15: Derleyen ABDULLAHONAY Bir Zamanlar Ermeniler Vardı!.....nan ve onbinlerce cana mal olan kan ve şiddet yüklü havayı göstermek; durumun kaba çizgilerini açıklamaya yetebilir

Hrant Dink’in KatledilmesiBir Milat Olmalıdır...

ÖMER LAÇİNER

Hrant Dink’in alçakça katledilmesi sevgili eşi Rakel’in ounutulmaz veda konuşmasında belirttiği gibi, Türkiye top-lumu için bir milat olmuştur, bir milat olmalıdır.

Olabilir de. Çünkü, eğer Hrant’a sıkılan kurşun, hiç kim-senin, özellikle de katillerinin ummadığı ve öngörmediğibiçimde sanki bir tahammül sınırını da patlatmışçasına biretki yaratmış ve daha ilk anlardan itibaren toplumun hatırısayılır bir kesiminde gayet belirgin bir “artık harekete geç-mek gerek” kararlılığını dillendiren bir tepki potansiyelidoğmuş, yüzbinlerce insan kendiliğinden sokaklara dökül-müş ise, bir miladın ilk ve en gerekli koşulu var ve ilk adımda atılmış demektir.

Bu tepki potansiyelini neyin ve neye karşı harekete geçir-diğini bilmek, bunun kapsayıcı bir sahicilikte tespitini yap-mak, bu tespitin bilincine gereğince vakıf olmak, hiç şüp-hesiz hayatî önemdedir ve o tepki potansiyelini bir miladadönüştürecek olan da budur.

Eğer, Hrant’a sıkılan kurşunun tetiği ve barutu örtünme-ye bile gerek duymayan pervasızlıkta bir milliyetçilik idi

15

Page 16: Derleyen ABDULLAHONAY Bir Zamanlar Ermeniler Vardı!.....nan ve onbinlerce cana mal olan kan ve şiddet yüklü havayı göstermek; durumun kaba çizgilerini açıklamaya yetebilir

ise; onun artık yeter dercesine patlattığı şey de o milliyetçi-liğin her türüyle ve dört koldan onyıllardır gerek bireyselvaroluşlarımızı gerekse toplumsal aidiyet halkalarımızı ezi-ci ve törpüleyici bir mengene gibi sıkıştırmasına gösterilentahammülün, çekilme ve çekinmenin sınırıdır. Bu sınırın,Hrant Dink’in katledildiği haberiyle patlamış olması da an-lamlıdır. Çünkü Hrant Dink, bu ülkede ve üstelik milliyet-çiliğin “çılgın”ca kuşatması ve sirayeti altında bir Ermeniolarak var olmanın dayanılmaz ağırlığına rağmen, cemaati-nin çoğunluğu gibi adeta görünmezcesine yaşamayı seçme-diği gibi Ermeni milliyetçiliğine de savrulmamış, bir kişilik-ti. Ermeni kimliğini, aklî, ahlâkî ve vicdanî değerleri, yaniinsanı insan yapan, uygarlaştıran hasletleri özümsemiş ol-ma ışıltısının verdiği ve sadece onun verebileceği bir gurur-la taşıyordu. Bu yalnızca onun bireysel varoluş hali, tutumudeğildi. İçinde yaşadığı Müslüman Türk, Kürt ... büyük ço-ğunluğun bu değer ve hasletlere sahip olduğuna tüm içten-liğiyle inanmış olarak; onları ketleyen her türden milliyetçisaplantı ve önyargıyı göğüsleyerek, o insanî zeminde ortaktarihimizin en ağır sorunlarını bile çözebileceğimizi, gerçekbir barışma ve hatta kaynaşma iklimi yaratabileceğimizi an-latıyordu durmadan ve yılmadan.

Adeta bir misyon gibi benimsediği, içselleştirdiği bu tutu-mu ve bu tutumun simgesi olduğu için Hrant Dink’e sıkı-lan kurşun, milliyetçi mengenenin en ilkel güdülerimizeteslim olmaya zorladığı bireysel ve kollektif varoluşumuzun–eğilip bükülmekle birlikte hâlâ koruyabildiğimiz– insanîkanallarını da dağıtmaya yönelik bir kurşun gibi algılandı.

Bu nedenledir ki; cinayetin hemen ertesinde, kendiliğin-den ortaya atılan “Hepimiz Hrant Dink, hepimiz Ermeni-yiz” sloganında yoğunlaşan ve dışavuran tepki potansiyeli-nin çekirdeğinde, son on yılların hercümercinde milliyetçi-liklerin ağır tasallutu altında salt ilkel güdülerimize cevap

16

Page 17: Derleyen ABDULLAHONAY Bir Zamanlar Ermeniler Vardı!.....nan ve onbinlerce cana mal olan kan ve şiddet yüklü havayı göstermek; durumun kaba çizgilerini açıklamaya yetebilir

verir bir içeriğe kıstırılmış olan kimlik/kişilik sorunlarımızainsanî-evrensel nitelik ve değerlerimiz temelinde bir cevaparama-bulma arzusu, bunun susuzluğu vardır. Şimdi artıksorun bu arzuyu gerçek bir iradeye dönüştürmektir.

O irade ve arayış perspektifinin, özellikle şu ilk açık teza-hür evresinde, kendisi ile tepki duyduğu şeyin arasındakifarklılığın niteliksel olduğunu bilmesi ve bildirmesi derhalyerine getirilmesi gerekli bir zorunluluktur. Söz konusutepkinin neye karşı ve nasıl bir simge üzerinden kendiniifade ettiği zaten neredeyse dolaysız biçimde o nitelikselfarklılığın mahiyetini de işaret etmektedir. Bu, 1990’lar mil-liyetçiliğinin hemen bütünüyle bireysel ve kollektif korku-lardan, daha doğrusu bir korkular –düşmanlar– mozayiğiolarak çizilen bir dünya-çevre algısından beslenen karakte-rinin karşısına insanî değer ve yetilerimizin tezahürleri vegelişim/zenginleşme imkânlarını gösteren, vurgulayan birdünya-çevre tarifiyle çıkmayı gerektirir ilkin. İkinci ve asılönemli olarak da, milliyetçilik(ler)in çizdikleri o dünya-çevre ile başedebilmek, öyle bir ortamda var olabilmek için,insanların, diğer yaratıklarla esasta aynı, sadece şeklen fark-lı biçimde –doğal– fizikî güç/şiddet kapasitesini kullanma,sahip olma içgüdülerine yaslanarak, vicdanî, ahlâkî hukukî,estetik değer ve ölçütleri bu içgüdülerin gerekleri önündeneredeyse sıfırlayan tavır ve yaklaşımının karşısında, tamzıddı bir tutum ve yaklaşımı etkin biçimde yükseltebilmeyigerektirir. Bu ise ancak insanı insan yapan etkinliklerin, ya-ni bilme yeteneğinin, kendini ve dünyayı gittikçe daha de-rinleşen bir bilgiyle kavrayabilme ve dönüştürebilme arzu-sunun, iyiyi, güzelliği arama, yaratma eğiliminin düzeyioranında geliştirebileceğimiz salt insanî değerlerimizin kay-naştırıldığı, bunlara tekabül eden vasıflarımıza seslenen birdilin ve varoluş biçimlerinin aktığı bir mecra/cephe oluş-turmakla mümkündür. Özetle milliyetçiliğin, insanı-toplu-

17

Page 18: Derleyen ABDULLAHONAY Bir Zamanlar Ermeniler Vardı!.....nan ve onbinlerce cana mal olan kan ve şiddet yüklü havayı göstermek; durumun kaba çizgilerini açıklamaya yetebilir

mu insanîliğinden olabildiğince “arındırıp” yabaniliğin,herhangi bir canlıdan farksız güdülerin inine çekmeye ça-lışmasına karşılık, açılacak bu yeni mecra insanı yabanili-ğin cangılına sürükleyen o güdülerden silkinip sıyrılmaya,insanî yetenek ve vasıflarıyla belirlenen bir atılıma çağıranbir niteliği ifade etmelidir. Bu bireysel ve kollektif bir yeni-den –kendini– inşa çağrısıdır. Milliyetçiliğin o pek benim-sediği “doğa yasaları”nın ebedi geçerliliği iddiasının karşısı-na, kendi türsel biricikliğinin bilincindeki insanın o ayırde-diciliğine has değer ve kuralların işlediği bir dünyanın gide-rek daha da yetkinleşecek bir işleyiş düzenine kavuşmasınımümkün kılma iddiasını, idealini koymak demektir.

* * *

Birikim dergisinde daha 1990’ların başından itibaren Tür-kiye toplumunun, Cumhuriyetle birlikte yürürlüğe konulantoplumsal bütünlük projesi ve mantığının giderek işlemezhale geldiğini, bu mantığı ve projeyi hâlâ ayakta tutma ısrarı-nın da Türkiye toplumunu gittikçe hızlanan bir çözülüş sü-recine ittiğini, yıllar boyu artan bir kaygıyla defalarca belirt-tik. O mantık ve projenin ideolojisi olarak Atatürk milliyet-çiliğinin başlangıçta içerdiği “uygarlaş(tır)ma misyonu”nunağırlığı zamanla tedricen azaldığı gibi, onun kanatları altındavarlığını daima sürdüren ve “uygarlaş(tır)ma”yı değil o ma-hut “beka kaygısı”nı ön plana alan ve yıllar geçtikçe de bukaygısı azalacağı yerde daha da ağırlaşan soy-Türk milliyet-çiliği ile arasındaki mesafe de zamanla silikleşti. Son yılları-mızın ulusalcı-milliyetçi ittifakı bunun göstergesidir. “Dev-let”in resmî ideolojisi, Atatürk milliyetçiliğinin yasal-kurum-sal şemsiyesi altında “sivil” alanda bu iki milliyetçilik iş gör-mektedir. Bu işbölümünde resmî –Atatürkçü– milliyetçilik,özel olarak asker-sivil bürokrat zümrenin imtiyazlarının, fiilîsiyasal ağırlığının korunmasının kalkanı olurken; “sivil” mil-

18

Page 19: Derleyen ABDULLAHONAY Bir Zamanlar Ermeniler Vardı!.....nan ve onbinlerce cana mal olan kan ve şiddet yüklü havayı göstermek; durumun kaba çizgilerini açıklamaya yetebilir

liyetçiliğin bahsedilen iki kanalı –ki buna örneğin Akit gaze-tesinin temsil ettiği “İslami” versiyonu da bilhassa eklemekgerekir– Sünni-Türk çoğunluğun –yasalarca çoğu kez üstükapalı bazen de açıkça ifade edilen– imtiyazlarını korumagüdüsünü kamçılarlar. “Beka endişesi” ya da “parçalanma-yok olma tehdidi” diye ifade edilen şeyin çekirdeğinde bun-lar yer alır. Resmî –Atatürk– milliyetçiliğin gayrimüslim(azınlık)ları fiilen millet dışı (yabancı) sayıp, tüm Müslümanetnisiteleri Türk çoğunluğu asimile etmeye yönelik temeldevlet politikası – ki bu tüm ulus-devletlerin kuruluş evrele-rinde geçerli olan “milleti yaratma” amacına tekabül eder–bu amacı gerçekleştireceğine inancını sürdürüyorken, o poli-tika adına Türkçe dışındaki tüm dillerin yasaklanması Türketnisiteye tanınmış bir ayrıcalık gibi görünmeyebiliyordu.Ancak, 1970’lere doğru durumu, Türk ve Türkleşmiş çoğun-luğa göre bariz bir “azgelişmişlik, geri bıraktırılmışlık”la tarifedilebilen Kürtlerin, bu durumlarını etnik kimlikleriyle ikin-ci sınıf muameleye maruz bırakılmaları ile açıklamaya başla-maları ile içine girilen süreç 1980’lerin dünya ve Türkiye’si-nin ekonomik-siyasal sarsıntıları ile beslendiğinde, hem di-ğer Müslüman etnisiteler içinde de (kısmen) işler hale geldihem de Kürt muhalefetinin silahlı mücadele eksenine sav-rulması ile karşılıklı bir meydan okuma karakteri edinmişoldu. Bu durum ve ortamda Müslüman etnisitelerin başta dilolmak üzere kendi kültürel kimliklerini Türk kimliğininkendini tezahür ettirme biçimleriyle eş hakka sahip kılmatalebi, Türk dil ve kültürünün kapsadığı alan ve derinliğiciddi ölçekte kaybetmesi tehdidi olarak algılanmaya başlaroldu. 1980 sonrası içine girilen sürecin, Türk milliyetçiliği-nin her tür versiyonu tarafından Osmanlı’nın Sevr’e varanson dönemi ile kıyaslanması, hatta özdeşleştirilmesi bununsonucudur. Biraz derinliğine bakıldığında, 19. yüzyılın orta-larından itibaren Osmanlı İmparatorluğu’nun içine girdiği

19

Page 20: Derleyen ABDULLAHONAY Bir Zamanlar Ermeniler Vardı!.....nan ve onbinlerce cana mal olan kan ve şiddet yüklü havayı göstermek; durumun kaba çizgilerini açıklamaya yetebilir

modernleşme sürecine Müslüman tebaanın çoğunluğu tara-fından gösterilen ve “İslamiyet” adına meşru sayılan tepki-nin kökeninde de gayrimüslim “reaya”ya Müslüman kesi-min “zimmeti” addedilegelmiş bu topluluklara eşit siyasî-hukukî haklar tanınmasını kabul edememenin yattığını gör-mek zor değildir. Bu eşitlenmeyi bir imtiyaz kaybı, gerilemeolarak algılayan, siyasî-hukukî üstünlüğünü, asırlardır sür-mesi nedeniyle adeta doğal bir özelliği, varlığının ayrılmazve hayatî bir unsuru olarak içselleştirmiş olan Müslüman ço-ğunluk açısından bu eşitlenme nasıl bir “yok oluş” sendro-muna yol açtı ise; 1980’ler sonrasında –o geçmişi de dolay-sızca hatırlatan– Ermeni –soykırımı– sorununun da eklen-mesi ile, Türkiye toplumunun Müslüman bileşenlerininSünni Türklük ile eş siyasî-hukukî-kültürel hak talepleri debenzer ağırlıkta bir sendromun depreşmesi sonucunu verdi.

Osmanlı son döneminde Müslüman çoğunluk, siyasi vehukukî eşitliğin, modernleşme sürecinde, gayrimüslimlerino sürecin gerektirdiği ve başatlaştırdığı ticarî-sınaî etkinlik-lerdeki yerleşikliği ve birikimlerini ciddi bir avantaj, bir im-tiyaz haline getireceği endişesini taşıyorlardı. Islahat, Tanzi-mat ve Meşrutiyet girişimlerine gösterilen “İslami” tepkigücünü bu endişenin doğurduğu korkudan devşiriyordu. Onedenle de söz konusu tepki, modern ticaret, tarım ve sa-nayinin gerektirdiği koşul, maddi imkân ve insan kaynağı-na sahip olduğuna güvenen Müslüman kesim ve bölgelerdeçok daha az, buna mukabil o bahiste kendini donanımsızve hazırlıksız hisseden, daha da alta düşeceği korkusunakolayca kapılabilen kesim ve bölgelerde ise yoğundu. 1980sonrası süreçte de milliyetçi tepkinin ülkede ekonomik ge-lişme ve altüst oluşlara en az uyum sağlayabilmiş yörelerdeve sürecin istediği ekonomik-teknolojik donanım ve yetile-re en az sahip, “tutunamama” ihtimali fazla olan –çoğun-lukla genç– kesimde çok daha yoğun olduğu apaçıktır.

20