bİlİŞİm sİstemlerİ kullanilarak afet dİrencİ … · ve verimli bir afet yönetimi...
TRANSCRIPT
4. Uluslararası Deprem Mühendisliği ve Sismoloji Konferansı
11-13 Ekim 2017 – ANADOLU ÜNİVERSİTESİ – ESKİŞEHİR
BİLİŞİM SİSTEMLERİ KULLANILARAK
AFET DİRENCİ ARTIRILABİLİR Mİ?
Çiğdem TARHAN1 ve Can AYDIN2
1 Doç.Dr.,Yönetim Bilişim Sistemleri, Dokuz Eylül Üniversitesi, İzmir
2 Yrd.Doç.Dr.,Yönetim Bilişim Sistemleri, Dokuz Eylül Üniversitesi, İzmir
Email: [email protected]
ÖZET:
Bilgi ve iletişim teknolojileri kullanımı etkin bir afet yönetim sistemi için daha iyi karar verme ve bilgi üretimine
yardımcı olmaktadır. Bilgi ve iletişim teknolojileri hasar görebilirliği azaltma, aktif katılımı ve bilgi erişimini
sağlama, adaptasyon kapasitesini artırmak ve geribildirimi destekler. Mobil tabanlı teknolojiler afet dirençliliğini
artırmak için ihtiyaçların sağlanmasında kullanılır. Günümüzde mobil cihazların artmasıyla beraber afet sonrası
bilgi paylaşımı ortamı için faydalanılması kaçınılmazdır. Mobil tabanlı teknolojilerin afet sonrası vatandaşlar
tarafından kullanılması afete karşı direnci artırmaktadır. Bu kapsamda çalışmanın araştırma sorusu; "Mobil tabanlı
afet yönetim sistemi vasıtasıyla afet direncini arttırılabilir mi?" şeklindedir. Bu nedenle, bu çalışmanın amacı,
vatandaşların mobil teknolojileri kullanarak afet yönetiminde aktif bir rol oynamasını sağlayarak afet öncesi ve
sonrası afet direncini artırmaktır. Çalışma kapsamında afet öncesi ve sonrasında ihtiyaç duyulabilecek bilgiler ve
afet sonrası bilgi akışını sağlamak amacı ile Android tabanlı hasar tespiti, kişi bulma – kaynak bulma ve ekleme
modüllerinin bulunduğu mobil uygulama platformu gerçekleştirilmiştir.
ANAHTAR KELİMELER: Afet Direnci, Hasar Tespiti, Mobil Uygulama, Bilgi ve İletişim Teknolojisi
INCREASING DISASTER RESILIENCE WITH USING INFORMATION
SYSTEMS
ABSTRACT:
The use of ICTs can help to produce information and make better decisions for effective disaster management
system. ICT is considered to necessary enhance adaptation capacity and supports feedback, ensure information
access, enables active participation, reduces vulnerability. Mobile technologies are appropriate for providing these
needs to improving resilience. Nowadays with the widespread use of mobile devices and internet, benefiting as an
information sharing environment after disaster is inevitable. The use of mobile technologies by citizens after a
disaster increases resilience against disasters. Research question of this study is: "How do we increase disaster
resilience through mobile based disaster management system?" For this reason, the aim of this study is to increase
disaster resilience before and after disaster by enabling citizens to play an active role in disaster management using
mobile technology. Within the scope of the study, Android-based person finder, resource discovery, and apps have
been implemented in the mobile app platform.
KEYWORDS: Disaster Resilience, Damage Estimation, Mobile Application, Information and Communication
Technology
4. Uluslararası Deprem Mühendisliği ve Sismoloji Konferansı
11-13 Ekim 2017 – ANADOLU ÜNİVERSİTESİ – ESKİŞEHİR
1. GİRİŞ
Kentler; nüfus yoğunluğunun artması ve bunun sonucu olarak kentsel yayılma nedeniyle doğal tehlikelere karşı
savunmasızdır. Büyük şehirler yıllardır afetlerden pek çok zarar görmektedir. Bu zararların arkasında kentlerdeki
hızlı nüfus artışının yanında, toplumun afetlerden zarar görebilirliği kapsamında sosyal ve ekonomik eşitsizlik,
insan yerleşimlerinin düzensiz olması ve eğitim eksikliğini de içeren birçok faktör bulunmaktadır. Güvenilir
altyapı, kaynak ve bilgi ağlarındaki yetersizlikler afetlere karşı savunmasız koşullar üretmekte ve kentlerin
adaptasyonunu engellemektedir (Casillas ve Kammen, 2010). Kayıpların azaltılması, olası bir felaket öncesinde
önleyici tedbirler almak, bir afet durumunda hızlı müdahale için afetleri önleyici hazırlık çalışmaları yapılmasını
gerektirmektedir. Afetler doğal olarak karmaşık ortamlardır; afet bölgesinden afet sonucu oluşan durum hakkında
hızlı ve doğru bir şekilde verilere ulaşılması gerekmektedir ve aynı zamanda elde edilen veriden hızlı bir şekilde
bilgi üretilmesi ve daha sonra afet bölgesinde bu bilgilere dayanarak alınacak eylem konusunda bilinçli kararlar
verilmesi hayati öneme sahiptir. Bu süreçte bilgi ve iletişim teknolojilerinin (BİT) kullanımı, etkili afet yönetimi
sistemi için bilgi üretmek ve daha iyi kararlar almak için yardımcı olmaktadır.
Günümüzde BİT'ler birçok alanda insan hayatını kolaylaştırmak ve hızlandırmak için kullanılmaktadır. Kamu,
özel sektör ve sivil toplum kuruluşları, geniş kitlelere erişme potansiyeline sahip mevcut bilgi ve iletişim
teknolojilerini kullanmakta ve onları doğrudan karar verme süreçlerine dahil etmektedir (Hanna, 2010). BİT'lerin
kullanımı afetlere karşı afetten zarar görebilirliği azaltmakta ve afet direncini arttırmaktadır (Erikse vd., 2011).
Bilgi ve iletişim teknolojileri arasında özellikle mobil cihazlar, kişilerin herhangi bir sınırlama olmaksızın her
yerde internete erişmesini ve iletişimini sağlamaktadır. Yeni nesil (3G ve 4G) iletişim teknolojileri de çok hızlı bir
ses, görüntü ve veri aktarımı sağladığı için bu katkı daha da artmaktadır (Gomez vd., 2014). Literatürde, afet
yönetiminde mobil teknoloji kullanımı ile ilgili birçok çalışma bulunmaktadır. Foresti (2015) akıllı sensörler ile
aşağıdan yukarıya iletişim ve mobil tabanlı sosyal verileri birleştiren acil durum yönetimi için gelişmiş sistem
tasarlamıştır. Mobil tabanlı sosyal veri, sosyo-mobil uygulamaları kullanıcı tarafından oluşturulan içeriklerden
oluşur. Mobil tabanlı sosyal veri, diğer sosyal medya uygulamalarından web tarama tekniklerini kullanarak elde
etmek ile ilgilidir. Diğer bir çalışmada da; mobil uygulama kullanarak afet sonrasında hasta ve doktor arasındaki
iletişimin arttırılması amaçlanmıştır (Santhi ve Sadasivam, 2015). Bir diğer çalışma da mobil tabanlı bina hasar
değerlendirme uygulamasıdır (Fujiu vd., 2012). 2011 tarihinde gerçekleştirilen afet bölgesi için risk tahmininde
ROEM (Hızlı Gözlem ve Görsel Risk Tahmini) bulunan çalışma da mobil teknolojiler kullanılarak
gerçekleştirilmiştir (FEMA, 2011). Bütün bu çalışmalar incelendiğinde, mobil tabanlı uygulamaların birçok farklı
amaçla daha etkin bir afet yönetimi için kullanıldığı görülmektedir.
Literatür incelendiğinde gelişmiş ülkelerdeki afet yönetimi yaklaşımı, vatandaşların katılımcı olarak afete acil
müdahalesinin ve afet sonrası iyileşme süreçlerine doğrudan katılımını desteklemektedir (Foresti ve Farinosi,
2015). Bununla birlikte, geleneksel afet yönetim sistemi uygulamalarında, vatandaşlar afet yönetim sürecine hiçbir
katkıda bulunmamaktadır. Vatandaşların afet yönetim sürecine katkıda bulunmaması nedeniyle hiçbir zaman etkin
ve verimli bir afet yönetimi gerçekleştirilememektedir. Vatandaşların afet yönetimine katılım sürecinde iletişim,
bilgi depolama ve sosyal etkileşim için altyapı olarak BİT'ler özellikle önemlidir (Eakin vd., 2015). BİT'in
adaptasyon kapasitesini arttırması ve geri bildirimi desteklemesi, bilgi erişimini sağlamayı, aktif katılımı mümkün
kıldığını, güvenlik açığını azalttığını ve daha uzun süre bilgi veri toplama imkânı sağladığı görülmektedir. Mobil
teknolojiler, bu ihtiyaçlar göz önüne alındığında afet direncini artırmak için uygun platformlardır. Günümüzde
mobil cihazların yaygın kullanımı ile afetten sonra bilgi paylaşım imkânından faydalanmak kaçınılmazdır. Bir afet
sonrasında vatandaşlar tarafından mobil teknolojilerin kullanılması afetlere karşı direnci artırmaktadır (Cimellaro
vd., 2010; Yates ve Partridge, 2015; Gomez ve Pather, 2012; Haynes ve Tanner, 2013). Bu bağlamda, bu
çalışmanın araştırma sorusu: "Mobil tabanlı afet yönetim sistemi vasıtasıyla afet direncini nasıl artıracağız?"
şeklindedir. Bu nedenle, bu çalışmanın amacı, vatandaşların mobil teknolojileri kullanarak afet yönetiminde aktif
bir rol oynamasını sağlayarak afet öncesi ve sonrası, afet direncini artırmaktır.
4. Uluslararası Deprem Mühendisliği ve Sismoloji Konferansı
11-13 Ekim 2017 – ANADOLU ÜNİVERSİTESİ – ESKİŞEHİR
1.1. Türkiye ve Deprem Gerçeği
Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı Bürosu, Kriz Önleme ve Geri Kazandırma Bürosu (UNFP, 2014), 21.
yüzyılın başında doğal tehlikelerin yıkıcı etkisini ortaya koymaktadır. Özellikle gelişmekte olan ülkelerdeki
kentlerin hızlı ve kontrolsüz büyümesi nedeniyle afetlerden etkilenme bağlamında büyük risk altındadır. Örneğin,
ülkemizde 20. yüzyılda en az 110.000 kişinin ölümüne, 250.000 yaralanma ve 600.000 bina hasarına neden olan
bazı büyük depremler yaşanmıştır.
Türkiye, Avrasya Levhası ile hem Afrika hem de Arap levhaları arasındaki karmaşık alan içerisinde sismik açıdan
aktif bir alanda yer almaktadır (Şekil.1) (Strand, 2015). Ülkenin büyük bölümü, Kuzey Anadolu Fayı ve Doğu
Anadolu Fayı ile sınırlandırılmış olan, Anadolu plakasına dayanmaktadır. Ülkenin batı kısmı, Helenik yay'ın
güneye göçüyle Ege Denizi'nde uzanan tektonik bölgeden de etkilenmektedir. Türkiye'nin en doğusunda, bindirme
tektoniği hakim olan Zagros kıvrımlarının ve itme kemerlerinin batı ucunda yatmaktadır (AFAD, 2017). Şekil 2,
Türkiye'de 2000 yılından bugüne büyüklüklerin 5’in üzerinde gerçekleşen depremleri göstermektedir. Mavi
noktalarda deprem büyüklükleri 5.0-6.0, lacivert noktalarda deprem büyüklüğü 6.0-7.0 arasındadır [AFAD, 2017].
Şekil 1. Türkiye Deprem Fay Hatları Şekil 2. 2000-2017 yılları 5’ten büyük depremler
Anadolu Yarımadası'nın batısındaki İzmir İli, Ege sahillerinin ortasında yer alır. Kuzeyden Balıkesir, doğudan
Manisa ve güneyden Aydın ile çevrilidir. Şehir sınırları 37o45' ve 39o15' kuzey enlemi ve 26o15 've 28o20' doğu
boylamı arasındadır. Kuzey-güney arasındaki mesafe yaklaşık 200 km'dir ve doğu-batı mesafesi 180 km'dir (İzmir
Valiliği, 2017). İzmir, ülkemizin nüfus ve sosyo-ekonomik durum açısından üçüncü büyük kentidir. İzmir 4.2
milyon nüfusu ile çok yoğun bir demografik yapıya sahiptir. İzmir 5000 yılı aşkın süredir büyük bir kent olarak
ayakta kalmakta, kent yıllar içerisinde jeolojik etkilerle sık sık yıkılıp yeniden inşa edilmiştir. İzmir, tarihindeki
deprem, yangın ve sellerden büyük ölçüde etkilenmiştir.
İzmir, sismik açıdan aktif olan Ege Graben Sisteminin bir parçasıdır. Çevredeki tektonik plakaların göreli
hareketlerinden ötürü çok karmaşık, aktif ve hızla değişen tektonik desen gösterir. Tarih okuyucularına göre
depremler, İzmir'i inşa eden bölgeyi etkileyen en zararlı doğal afetler olmuştur. Literatürde yer alan, en az altı
büyük şiddet içeren, en az 20 felaket yaşanmış deprem olmuştur (AFAD, 2017).
2. ARAŞTIRMA YÖNTEMİ
Bu çalışmada; etkin afet yönetimi ve afet direncini artırmak için mobil teknolojiler kullanılmıştır. Mobil
teknolojilerin seçilmesinin üç ana nedeni vardır;
İnsanlar mobil cihazlarla internete giderek daha rahat erişmektedir.
Mobil teknolojiler, yeni kütüphaneler vasıtasıyla konuma dayalı sorgulamalara imkan
vermektedir .
Mobil teknolojinin kullanıcının internette gezinme alışkanlıklarını değiştirmektedir (Vinson,
2013)
4. Uluslararası Deprem Mühendisliği ve Sismoloji Konferansı
11-13 Ekim 2017 – ANADOLU ÜNİVERSİTESİ – ESKİŞEHİR
Bu bağlamda mobil tabanlı afet yönetim sistemi en çok kullanılan Android uygulama platformunda
gerçekleştirilmiştir. Veritabanı tasarımı için MySQL veritabanı kullanılmış ve sunucu tabanli programlama
dillerinde PHP dili ile uygulamanın veritabanı ile haberleşmesi sağlanmıştır (Şekil 3). Android Studio programı
ile de uygulamanın grafik ara yüzü tasarlanmıştır.
Şekil 3. Uygulama Geliştirme Metodolojisi
Geliştirilen mobil tabanlı teknolojinin; afet sonrası vatandaşların acil müdahale ve kurtarma süreçlerinde afet
direncini arttırdığı görülmektedir. Bu nedenle bu çalışmada hasar tespiti tahmini yapan, kayıp ve kaynak arama ve
toplanma yerleri, çadır kentleri gibi felaket sonrası yaşamsal konumlardan harita temelli sorgulara izin veren mobil
teknolojileri kullanan bilgi tabanlı bir uygulama yapılmıştır. Coğrafi teknolojiler, harita tabanlı sorgu ve raporlar
sunmak için kişi ve kaynak arama modülünde önemli yer sorma modülüyle birlikte kullanılmıştır. Hasar tahmin
aracı geliştirirken, literatürde bulunan çeşitli modeller incelenmiştir. Bunlardan hasarın belirlenmesi için
maksimum yer ivme modeli kullanılmıştır. Maksimum yer ivmesi modeli ile ilgili farklı yaklaşımlar vardır. Bunlar
arasında yaygın olarak kullanılan (Kalkan ve Gülkan, 2004) tarafından geliştirilen model kullanılmıştır.
Yer hareketi parametre tahmin denkleminin genel formu, denklem 1 ve 2'de gösterilmiştir. Burada Y, yer hareketi
parametresidir (maksimum yer ivmesi PGA), M büyüklüktür; rcl, istasyondan bir sitedeki km'ye en yakın yatay
uzaklıktır; h km cinsinden derinlik; t1, t2 ve t3 değerleri toprak tiplerine göre belirlenir; vs hız ve c1-7 denklemimizin
kısıtlamalarıdır. Bu denklemin sonucu, depremin maksimum yer ivmesini hesaplar. Yukarıda bahsedilen
değişkenlerin değerleri, model seçilen alanlarda hasar oranının tahmini için kullanabilir. Örneğin, deprem
büyüklüğünün 7.6 büyüklüğünde, deprem merkezine 2 km uzakta ve kaya zeminli bir mahallede hasar
belirleyecektir. Bu metodolojiyi kullanmak hem karar vericilere hem bölgedeki hasar tahmin güncellemelerinde
hem de etkin kaynak yönetiminde hızlı tepki verme açısından önemlidir.
𝐿𝑛 𝑌𝑣 = 𝐶1 + 𝐶2(𝑀 − 6) + 𝐶3(𝑀 − 6)2 + 𝐶4(𝑀 − 6)3 + 𝐶5 ln 𝑟 + 𝐶6 𝛤1 + 𝐶7𝛤2 (1)
𝑟 = (𝑟𝑐𝑙2 + ℎ2)1/2 (2)
değerler Y g’de, C1= 0.055, C2= 0.387, C3= - 0.006, C4= 0.041, C5= - 0.944, C6= 0.227, C7= 0.030, h=7.72 km,
σrock= 0.629, σsoil= 0.607 and σsoftsoil= 0.575.
Kullanılan sınıflar:
Γ1= 0, Γ2=0 Rock: average Vs= 700 m/s, 27 records
Γ1= 1, Γ2=0 Soil: average Vs= 400 m/s, 26 records
Γ1= 0, Γ2=1 Soft soil: average Vs= 200 m/s, 47 records
"Kayıp kişi ve kaynak arama ve ekleme" modülü tamamen etkileşimli son kullanıcı veri girişi ve sorguları üzerine
tasarlanmıştır. Bu nedenle, sosyal medya kavramına dayalı olarak, her modül için iki farklı grafiksel kullanıcı ara
yüz tasarlanmıştır. İlk modül, kullanıcıların kayıp kişileri veya kaynakları ile ilgili verileri girmelerini sağlar.
İkincisi, kullanıcıların kendisinden sorgular yapmasına izin verir. Sistem testinin doğruluğu, söz konusu
derecelendirme sistemini kullanarak gerçekleştirilir. Örneğin, bir kullanıcı sokaktaki bir yardım dağıtımı hakkında
4. Uluslararası Deprem Mühendisliği ve Sismoloji Konferansı
11-13 Ekim 2017 – ANADOLU ÜNİVERSİTESİ – ESKİŞEHİR
sisteme bilgi girdiğinde, sistem bu bilgiyi kabul eder ve en düşük puan olarak değerini belirler. Aynı bölgede aynı
anda aynı anda birden fazla kullanıcı belirtiyorsa bu bilgi derecelendirmesi artmaya başlar.
3. MOBİL TABANLI AFET YÖNETİM SİSTEMİ
Afetlerden kaynaklanan riskleri azaltmak için, köy muhtarlarından hükümet bakanlarına, aile tarafından işletilen
dükkânlardan uluslararası şirketlere, okul müdürlerinden hastane müdürlerine kadar geniş bir ortak koalisyon
kurulmalıdır. Uzmanlarla yapılan görüşmeler sonucunda sistem tasarım süreci gerçekleştirildi ve afet öncesi ve
sonrasında ne gibi araçlara ihtiyaç duyulacağı belirlenmiştir. Bu bağlamda sistem, "hasar tahmini", "yer arama",
"kayıp kişi arama ve raporlama" ve "kaynak arama ve raporlama" modüllerinden oluşmaktadır (Şekil 4). Şekil.5,
"son depremler" ve "afet sırt çantası" araçlarının ayrıntılı ekran görüntülerini göstermektedir.
"Konum arama" bölümünde; interaktif haritada üzerinden ilçe ve mahalle tabanlı acil toplanma alanları, çadır
kenti, lojistik destek kontrol merkezi, güvenlik kontrol noktası, polis merkezi ve hastaneler aranmaktadır. Kayıp
kişi ve kaynak arama ve rapor modülleri afetlerden sonra kayıp insanlar hakkında bilgi girişi ve raporlamayı
amaçlamaktadır. Başka bir modül olan "Hasar tahmini", hasarın önceden belirlenmesini sağlar, mahallelerinde
zemin tiplerine ve depremin merkez üssüne olan mesafesine göre değişmektedir. Tüm bu araçlara ek olarak, son
depremler in bilgilendirilmesi, deprem çantası gibi deprem sonrasında hangi malzemelere ihtiyaç duyacağınızı
halkın farkındalığını sağlamak için farklı araçlar da bulunmaktadır. Boğaziçi Üniversitesi Kandilli
Rasathanesi'nden alınan bilgilerle yakın geçmişteki olan depremler, "son depremler" aracını kullanarak
yayınlanıyor. "Afet çantası" modülü, içinde bir afetin ardından nelere ihtiyaç duyulduğu açıklıyor. Bu araç, afet
ile ilgili farkındalık sağlamakla kalmıyor, aynı zamanda vatandaşların afet direncini de artırıyor.
Şekil 4. Mobil Uygulama Ana Ekran Şekil 5. Son Depremler ve Afet Çantası Modülleri
3.1. Hasar Tahmininin Temel Bulguları
İlk olarak, hasar tahmini modülü için, yukarıda belirlenen maksimum yer ivmesi değerleri İzmir ili içinde
hesaplanmıştır. Daha sonra mahalle bazında hasar durumu, haritadaki değerleri görselleştirerek ciddi, orta ve hafif
hasar olarak sınıflandırılmıştır. Bu aşamadan sonra, afet yöneticisinin hasar durumuna göre köprülerin veya kapalı
yolların ve mahallelerin çöktüğü alanları izlemek için harita tabanlı bir rapor hazırlanmıştır. Sonuçlar hem
vatandaşların hem de yöneticilerin daha etkili bir acil müdahale yürütmesini sağlamaktadır. Bu araç ile kentte
kurtarma ekipleri ve diğer ekip çeşitleri görevlendirilirken kurtarma ekibi veya halk için afet bölgesine en kısa yol
belirlenebilir. Bu araç, karar vericilerin deprem sonrasında karar vermeleri için etkili bir yol sağlayacaktır. Etkin
4. Uluslararası Deprem Mühendisliği ve Sismoloji Konferansı
11-13 Ekim 2017 – ANADOLU ÜNİVERSİTESİ – ESKİŞEHİR
afet yönetimi, daha iyi risk değerlendirmeyi sağlayarak karar verme becerisini geliştirir. Sahadan elde edilen
verilerin koordinasyon merkezinde daha hızlı değerlendirilmesi ve geri bildirimi, önleme, hazırlık ve afet riskinin
azaltılmasına sağlamaktadır (Şekil 6).
Şekil 6. Orta Hasarlı Mahalleler
3.2. Yer Araması
Bugüne kadar Türkiye'de can ve mal kaybına yol açan bir çok afet olmasına rağmen afet bilinci henüz yeteri kadar
oluşmamıştır. Bu nedenle, vatandaşların daha fazla bilinçlendirilmesi ve bilgilendirilmesi gerekmektedir. Ayrıca,
afet öncesi ve afetten sonra yapılması gereken şeylerle ilgili yapılacak çalışmalar hakkında bazı çalışmalar
yapılmalıdır. Afetten sonra panik halinde yanlış ya da eksik bilgi ile yurttaşlar yanlış yere yönlendirilir. Afet
sonrası vatandaşlar; ilk toplanma alanlarında toplanması ve gerekli ihtiyaçların karşılanması için gerekli yerlerin
nereler olduğunun farkında değiller. Bu araç ile afet öncesi ve afet sonrası kayıp kişilerin mekânsal sorgulaması
yapılarak sonuçlarının harita üzerinde görüntülenmesini sağlar. Bu araç ile, afet sonrası kayıp insanlar için hayati
önem taşıyan zaman israfına neden olur. Aynı zamanda bu modülü kullanarak afetler sonrası toplanma yerleri ve
çadır kent alanları vatandaşlar tarafından kolaylıkla bulunabilir ve zaman kaybetmeden bu noktalara ulaşıla bilinir.
Böylece, bu modül ile vatandaşın felaket direncini artırmayı amaçlamaktadır (Şekil 7).
3.3. Kayıp Kişi ve Kaynak Arama ve Ekleme
Bu bağlamda, kayıp kişi arama modülü ile ve sosyal ağlar entegrasyonu sağlayarak bir sosyal ağ ortamı
oluşturulması amaçlanmaktadır (Şekil 8). Bu modülde kayıp kişilerin fiziksel özellikleri, kayıp ve son görülen yer
bilgilerinin diğer kullanıcılara iletilmesi amaçlanmıştır. Kaynak ekleme ve arama modülü (Şekil 9), uygun
maliyetli afet sonrası kaynak tahsisi için kullanılır. Aynı zamanda sosyal ağa dayalı bir optimizasyon aracıdır.
Vatandaşlar tarafından yiyecek, su veya giyim dağıtım noktaları gibi yaşamsal lokasyonları paylaşmak ve takip
etmeyi sağlamaktadır. "Kaynak ekleme" modülünde yer adı, türü (su, yiyecek, sıcak yemek), dağıtım zamanı (01:
00-02: 00 arası), kaynak kim tarafından dağıtılıyor gibi detaylı bilgiler toplanır. Bu bilgileri kullanarak diğer
vatandaşların kaynaklara daha etkin bir şekilde erişebilmeleri sağlanacaktır. Öte yandan, bu modül karar vericilere
farklı organizasyonlardan gelen kaynakların nerelerde dağıtıldığını görebilmelerinde yardımcı olur. Böylece,
yurtiçi ve yurtdışından yapılan tüm yardımlar uygun maliyetli ve etkin bir şekilde dağıtılacaktır. Kullanıcılar
ayrıca, hangi dağıtım bölgesinin daha sakin ve kaynakların daha çok olduğu konusunda bilgilendirilerek.
Kaynakların daha optimum şekilde dağıtılması sağlanır.
4. Uluslararası Deprem Mühendisliği ve Sismoloji Konferansı
11-13 Ekim 2017 – ANADOLU ÜNİVERSİTESİ – ESKİŞEHİR
Şekil 7. Yer Arama Modülü
Şekil 8. Kayıp Kişi Bulma ve Kayıp Kişi Ekleme Modülleri
Şekil 9. Kaynak Bulma ve Kaynak Ekleme Modülleri
4. Uluslararası Deprem Mühendisliği ve Sismoloji Konferansı
11-13 Ekim 2017 – ANADOLU ÜNİVERSİTESİ – ESKİŞEHİR
4. SONUÇLAR VE DEĞERLENDİRME
Türkiye, deprem, sel, orman yangınları ve heyelanlar gibi doğal felaketlerin sık görüldüğü bir bölgede
bulunmaktadır. Bu kapsamda, afet ülkemiz için çok önem arz eden bir konudur. 1999 ve 2011 yıllarında yaşanan
büyük depremlerden ve günümüzde gerçekleşen deprem hareketliliklerinden sonra görüldüğü üzere, deprem riski
altındaki vatandaşların afetten zarar görmemeleri mümkün değildir. Bu bağlamda, etkin afet yönetiminin bir
parçası olarak, mobil tabanlı teknolojiler kullanarak afete dayanıklılığı artırmak amaçlanmıştır. Başarılı afet
yönetimi stratejileri doğru bilginin uygun ve zamanında sunulmasına bağlıdır. Bilgi, karar verme sürecinin
şeffaflığını ve hesap verebilirliğini arttırdığı ve bu nedenle de iyi yönetişime katkıda bulunabileceği için önemlidir.
Çalışma sonucunda, "mobil tabanlı afet yönetim araçları, afet esnekliğine pozitif bir katkıda bulundu" hipotezi
kanıtlanmıştır. Buna ek olarak, mobil uygulama, kullanıcıların afetten sonra hayati bilgileri paylaşmalarını ve
bilgilendirmelerini sağlamakta ve karar vericilere afet sonrasındaki sürecin verimli bir şekilde yönetilmesini ve
daha iyi kararlar vermelerini sağlamaktır. Çalışmanın bir sonraki aşamasında farklı yaş, eğitim ve meslek grupları
üzerinde mobil uygulamanın kullandırılması ve sonuçları yorumlanacaktır.
KAYNAKLAR
AFAD (2017). www.deprem.gov.tr.
Casillas C E, Kammen D M. (2010) Environment and Development. Science 330(6008):1181-1182.
Cimellaro G P, Scura G, Renschler C S, Reinhorn A M ve Kim H U. (2010). Rapid Building Damage Assessment
System Using Mobile Phone Technology. Earthq Eng & Eng Vib 13: 519-533.
Eakin H, Pedro M W, Hsu D, Gil Ramón V R, Contreras E F, Cox M P, Hyman T A N, Pacas C, Borraz F,
González-Brambila C, Barido D P L ve Kammen D M. (2015). Information And Communication Technologies
And Climate Change Adaptation İn Latin America And The Caribbean: A Framework For Action. Climate And
Development 7(3): 208-222.
Eriksen S, Aldunce P, Bahinipati C S, Martins R D’A, Molefe J I, Nhemachena C, O’Brien K, Olorunfemi F, Park
J, Sygna L, Ulstrud K. (2011) When Not Every Response To Climate Change İs A Good One: Identifying
Principles For Sustainable Adaptation. Climate Development 3(1):7-20.
FEMA (2011). FEMA P-154 Rover CD, Rapid Observation of Vulnerability and Estimation of Risk. Federal
Emergency Management Agency, Washington D.C.Federal Emergency Management Agecny.
Foresti G, Farinosi M. (2015) Situational Awareness in Smart Environments: Socio-Mobile and Sensor Data
Fusion For Emergency Response To Disasters. J Ambient Intell Human Comput 6:239–257.
Fujiu M, Ohara M ve Meguro K. (2012). Development of Remote Building Damage Assessment System during
Large-Scale Earthquake Disaster. 15th World Conference on Earthquake Engineering (15WCEE), Lisbon.
Gomez K, Goratti L, Rasheed T, Reynaud L. (2014) Enabling Disaster-Resilient 4G Mobile Communication
Networks. IEEE Communications Magazine.
Gomez R, Pather S. (2012). ICT Evaluation: Are We Asking The Right Questions? The Electronic Journal On
Information Systems in Developing Countries 50(5) 1-14.
Hanna N K. (2010). Enabling Enterprise Transformation. Business and Grassroots İnnovation For The Knowledge
Economy. New York: Springer.
4. Uluslararası Deprem Mühendisliği ve Sismoloji Konferansı
11-13 Ekim 2017 – ANADOLU ÜNİVERSİTESİ – ESKİŞEHİR
Haynes K, Tanner T M. (2013). Empowering Young People and Strengthening Resilience: Youth Centered
Participatory Video As A Tool For Climate Change Adaptation And Disaster Risk Reduction. Children’s
Geographies 3(3): 357–371.
İzmir Valiliği (2017). www.izmir.gov.tr.
Kalkan E, Gülkan P. (2004). Site-dependent spectra derived from ground motion records in Turkey. Earthquake
Spectra 20(4): 1111–1138
Santhi A, Sadasivam G S. (2015). Design and Development Of Compact Monitoring System For Disaster Remote
Health Centres. Indian Journal of Medical Microbiology 33(5): 11-14.
Strand P. (2015). Earthquake Interactions and Seismic Forecasting. http://www.geology.um.maine.edu
/geodynamics/AnalogWebsite/Undergrad Projects2010/PeterStrand/html/BackgroundPage.html.
UNDP (2014). A Global Report: Reducing Disaster Risk A Challenge For Development (Report No. 92-1-126160-
0). New York, USA.
Vinson F. (2013). Top 10 Reasons why mobile technology is more important than ever.
http://localorganicrankings.com/top-10-reasons-why-mobile-technology-is-more-important-than-ever/
Yates C, Partridge H. (2015). Citizens and Social Media in Times of Natural Disaster: Exploring Information
Experience. Information Research 20(1), 659.