bitirme Ödevi - pharmacy.erciyes.edu.tr · gestasyonel diyabetes mellitus (gdm) ..... 7 2.2....
TRANSCRIPT
I
T.C.
ERCĠYES ÜNĠVERSĠTESĠ
ECZACILIK FAKÜLTESĠ
YABAN MERSĠNĠ (Vaccinium myritillus L.)
BĠTKĠSĠNĠN TĠP II DĠYABET ÜZERĠNDEKĠ
ETKĠLERĠ
Hazırlayan
Serhat YILMAZ
DanıĢman
Doç. Dr. Nalan ĠMAMOĞLU ġĠRVANLI
Bitirme Ödevi
Haziran 2014
KAYSERĠ
II
T.C.
ERCĠYES ÜNĠVERSĠTESĠ
ECZACILIK FAKÜLTESĠ
YABAN MERSĠNĠ (Vaccinium myritillus L.)
BĠTKĠSĠNĠN TĠP II DĠYABET ÜZERĠNDEKĠ
ETKĠLERĠ
Hazırlayan
Serhat YILMAZ
DanıĢman
Doç. Dr. Nalan ĠMAMOĞLU ġĠRVANLI
Bitirme Ödevi
Haziran 2014
KAYSERĠ
I
BĠLĠMSEL ETĠĞE UYGUNLUK
Bu çalıĢmadaki tüm bilgilerin, akademik ve etik kurallara uygun bir Ģekilde elde
edildiğini beyan ederim. Aynı zamanda bu kural ve davranıĢların gerektirdiği gibi, bu
çalıĢmanın özünde olmayan tüm materyal ve sonuçları tam olarak aktardığımı ve
referans gösterdiğimi belirtirim.
Serhat YILMAZ
II
“Yaban mersini (Vaccinium myritillus L.) Bitkisinin Tip II Diyabet Üzerindeki Etkileri’’
adlı Bitirme Ödevi Erciyes Üniversitesi Lisansüstü Tez Önerisi ve Tez Yazma Yönergesi‘ne
uygun olarak hazırlanmıĢ ve Eczacılık Temel Bilimleri Anabilim Dalında Bitirme Ödevi olarak
kabul edilmiĢtir.
Tezi Hazırlayan DanıĢman
Serhat YILMAZ Doç. Dr. Nalan ĠMAMOĞLU ġĠRVANLI
Eczacılık Temel Bilimleri ABD BaĢkanı
Doç. Dr. Nalan ĠMAMOĞLU ġĠRVANLI
ONAY:
Bu bitirme ödevinin kabulü Eczacılık Fakültesi Dekanlığı’nın ……..…………… tarih ve
………………… sayılı kararı ile onaylanmıĢtır.
…../…../…….
Prof. Dr. Müberra KOġAR
Dekan
III
TEġEKKÜR
Eczacılık Temel Bilimleri Anabilim Dalı‘nda yaptığım bitirme ödevi çalıĢmalarım sırasında
beni yönlendiren, bilgi ve birikimlerinden sıkça faydalandığım, birlikte çalıĢmaktan mutluluk
duyduğum hocam Doç. Dr. Nalan ĠMAMOĞLU ġĠRVANLI‘ya, bugünlere gelmemde en büyük
emeğin sahibi olan, hayatım boyunca benden maddi ve manevi desteklerini hiçbir zaman
esirgemeyen sevgili aileme, en zor anlarımda yanımda olan beni bir kardeĢ gibi gören Uğur,
Ġsmail ve Hasan kardeĢlerime sonsuz teĢekkürler…
Serhat YILMAZ
Kayseri, Haziran 2014
IV
YABAN MERSĠNĠ (Vaccinium myritillus L.) BĠTKĠSĠNĠN TĠP II DĠYABET
ÜZERĠNDEKĠ ETKĠLERĠ
Serhat YILMAZ
Erciyes Üniversitesi, Eczacılık Fakültesi
Bitirme Ödevi, Haziran 2014
DanıĢmanı: Doç. Dr. Nalan ĠMAMOĞLU ġĠRVANLI
ÖZET
Tip 2 diyabet (TD2) vakalarının sayısı dünya çapında giderek artmaktadır. Bu hastalık,
insülin direnci ve pankreatik β hücre fonksiyon bozukluğu ile karakterize olup makro-ve
mikrovasküler komplikasyonlara yol açabilir. Antosiyaninler, bitkilerde doğal olarak
meydana gelen ve bitkinin renginden sorumlu olan flavonoitlerdir. Hücre hatları ve
hayvan modelleri ile yapılan çalıĢmalar ve insanlardaki klinik deneyler,
antosiyaninlerin, antidiyabetik özelliklerinin olduğunu göstermektedir. Bununla birlikte,
antosiyaninlerin yapısındaki çeĢitlilik, antosiyaninlerin TD2 üzerindeki etkilerinin
belirlenmesini zorlaĢtırmaktadır. Antosiyaninlerin emiliminin ve metabolizmasının
anlaĢılması, antosiyaninlerin bu hastalık üzerindeki rolünü anlamak için önemlidir. Bu
konuyla ilgili yayınlanan verilerde antosiyaninlerin, insülin direncini iyileĢtirdiği, β
hücrelerini koruduğu, insülin salgılanmasını arttırarak ve ince bağırsakta Ģekerlerin
sindirimini azaltarak kan glukozunu düĢürebildiği belirtilmektedir. Antosiyaninlerin etki
mekanizmaları, öncelikle antioksidan özellikleriyle ilgilidir, ancak enzimatik engelleme
ve diğer yollar da etkili olabilir. Antosiyaninlerin antioksidan etkilerine ek olarak DNA
stabilizasyonu, adipozit gen ekspresyonunun düzenlenmesi, insülin sekresyonu ve
hassasiyetinin arttırılması, vazoprotektif (damar koruyucu), antikarsinojenik,
antiapaptotik, antiinflamatuvar ve antibakteriyel etkilere sahip olduğu rapor edilmiĢtir.
Yaban mersini (Vaccinium myrtillus L.), antosiyaninlerce zengin doğal kaynaklardan
biridir. Bu polifenolik bileĢenler yaban mersinin mavi/siyah rengini ve yüksek
antioksidan içeriğini oluĢturur. Bu polifenolik bilĢiklerin, yaban mersini ve diğer
üzümsü meyvelerin sağlık üzerine yararlı etkilerinden sorumlu anahtar biyoaktif bileĢik
olduğuna inanılmaktadır.
Anahtar Kelimeler: Antosiyanin, Tip 2 diyabet, Ġnsülin, β hücreleri, Vaccinium
myrtillus L.
V
THE EFFECTS OF BĠLBERRY PLANT (Vaccinium myritillus L.) ON TYPE II
DIABETES
Serhat YILMAZ
Erciyes Univercity Pharmacy Faculty
Final Project, June 2014
Advisor: Doç. Dr. Nalan ĠMAMOĞLU ġĠRVANLI
ABSTRACT
The number of cases of type 2 diabetes (TD2) is increasing worldwide. This disease can
be characterized by insulin resistance and pancreatic β cell dysfunction, which lead to
macro- and microvascular complications. Anthocyanins are flavonoids that occur
naturally in plants and are responsible for their color. Studies with cell lines and animal
models and clinical trials in humans suggest that anthocyanins exhibit antidiabetic
properties. However, variation in the structure of anthocyanins makes it difficult to
determine their effects on TD2. Understanding the absorption and metabolism of
anthocyanins is important for understanding their role in the improvement of this
disease. Published data suggest that anthocyanins may lower blood glucose by
improving insulin resistance, protecting β cells, increasing secretion of insulin and
reducing digestion of sugars in the small intestine. The mechanisms of action are
primarily related to their antioxidant properties, but enzymatic inhibition and other
pathways may also be relevant. In addition to their antioxidant effects, anthocyanins
have been reported to stabilize DNA, modify adipocyte gene expression, improve
insulin secretion and sensitivity, and have vasoprotective, anticarcinogenic,
antiapoptotic, anti-inflammatory, and antibacterial effects. Bilberry (Vaccinium
myrtillus L.) is one of the richest natural sources of anthocyanins. These polyphenolic
components give bilberry its blue/black color and high antioxidant content. They are
believed to be the key bioactives responsible for the many reported health benefits of
bilberry and other berry fruits.
Key Words: Anthocyanin, Type 2 diabetes, Insulin, β cells, Vaccinium myrtillus L.
VI
ĠÇĠNDEKĠLER
BĠLĠMSEL ETĠĞE UYGUNLUK ................................................................................. I
KABUL ONAY ............................................................................................................... II
TEġEKKÜR ................................................................................................................. III
ÖZET ............................................................................................................................. IV
ABSTRACT .................................................................................................................... V
ĠÇĠNDEKĠLER ............................................................................................................ VI
KISALTMALAR ...................................................................................................... VIII
TABLOLAR VE ġEKĠLLER LĠSTESĠ ..................................................................... IX
1. GĠRĠġ VE AMAÇ ....................................................................................................... 1
2. GENEL BĠLGĠLER .................................................................................................... 3
2.1. DĠYABET HASTALIĞI‘NIN TANIMI VE SINIFLANDIRMASI ..................... 3
2.1.1. Tip I Diyabetes Mellitus ................................................................................ 3
2.1.2. Tip II Diyabetes Mellitus (NIDDM / TD2) ................................................... 4
2.1.3. Gestasyonel Diyabetes Mellitus (GDM) ....................................................... 7
2.2. DĠYABET GELĠġĠMĠNDE ROL ALAN YAPILAR VE FĠZYOLOJĠK
FONKSĠYONLARI ....................................................................................................... 7
2.2.1. Pankreas Bezi................................................................................................. 7
2.2.2. Langerhans Adacıkları ................................................................................... 8
2.2.3. Ġnsülin Reseptörü ......................................................................................... 10
2.2.4. Ġnsülin Reseptör EtkileĢiminde Glikozun Hücreye TaĢınması .................... 11
2.3. YABAN MERSĠNĠ (Vaccinium myritillus L.) ................................................... 12
2.3.1. Tanımlanması, Kullanımı, Kaynağı ve BileĢenleri...................................... 12
2.3.2. Antosiyaninler (ANT‘ler) ........................................................................... 13
2.3.3. Antosiyaninlerin Biyoyararlanımı ve Dağılımı ........................................... 15
2.4. V. MYRİTİLLUS‘UN SAĞLIK ÜZERĠNE ETKĠLERĠ ...................................... 16
VII
2.4.1. Antioksidan Etkileri ..................................................................................... 16
2.4.2. Anti-Ġnflamatuar Etkileri ............................................................................. 18
2.4.3. Genkoruyucu ve Antikanser Etkileri ........................................................... 18
2.4.4. Antimikrobiyal Etkileri ................................................................................ 20
2.4.5. Kalp Koruma Etkileri .................................................................................. 21
2.4.6. Oküler Etkiler .............................................................................................. 22
2.4.7. Nöroprotektif Etkileri .................................................................................. 23
2.4.8. Hipoglisemik Etkileri................................................................................... 23
2.4.8.1. Antosiyaninlerin β Hücreler Üzerindeki Etkileri ............................ 26
2.4.8.2. Antosiyaninlerin Ġnsülin sekresyonu Üzerindeki Etkileri ............... 27
2.4.8.3. Antosiyaninlerin Ġnsülin direnci Üzerindeki Etkileri ...................... 28
2.4.8.4. Antosiyaninlerin α- Glükosidaz Ġnhibitör Etkisi ............................. 31
3. SONUÇ ....................................................................................................................... 32
KAYNAKLAR .............................................................................................................. 34
ÖZGEÇMĠġ ................................................................................................................... 47
VIII
KISALTMALAR
ACE : Anjiyotensin DönüĢtürücü Enzim
AMPK : Protein kinaz
ANT : Antosiyanin
ARE : Anti-oksidan Yanıt Elemanı
CVD/KVH : Kardiyo Vasküler Hastalık
DKA : Diyabetik Ketoasidoz
GDM : Gestasyonel Diyabetes Mellitus
GLUT : Glukoz TaĢıyıcı protein
GST-pi : Glutatyon-S-Trasferaz-pi
HbA1c : Glikolize Hemoglobin
hsCRP : Hassasiyetli Plazma C-Reaktif Protein
IL-6 : Ġnterlökin-6
IR : Ġnsülin Direnci
IRS-1 : Ġnsülin Reseptör Substratı 1
MCP-1 : Monosit Kemotaktik Protein-1
MIC : Minimum Ġnhibitör Konsantrasyon
MRSA : Metisilin Dirençli S. aureus
NF-ĸB : Nükleer Faktör-kappa B
NIDDM/TD2 : Tip II Diyabetes Mellitus
OAD : Oral Anti-diyabetik
PAI-1 : Plazminojen Aktivatör Ġnhibitörü-1
RBP4 : Retinol Bağlayıcı Protein
ROS : Reaktif Oksijen Ürünleri
SMBG : Hasta Tarafından Kan Glikoz ĠĢlemi
SOD : Süper Oksit Dismutaz
STZ : Streptozosin
TBT : Tıbbi Beslenme Tedavisi
TNF-α : Tümör Nekroz Faktörü-α
IX
UV : Ultraviyole
TABLOLAR VE ġEKĠLLER LĠSTESĠ
ġekil 2.1. Pankreas Lopları ............................................................................................................ 8
ġekil 2.2. Langerhans Adacıkları ve Ġçerdiği Hücre Tipleri ................................................... 9
ġekil 2.3. Ġnsulin Yapısı ............................................................................................................... 9
ġekil 2.4. Ġnsülin Salımı ............................................................................................................. 10
ġekil 2.5. Bifazik Ġnsülin Sekresyonu ...................................................................................... 10
ġekil 2.6. Ġnsülin Reseptörü ...................................................................................................... 11
ġekil 3.1. V. myritillus’un Moleküler Etkileri ve Klinik Önemi .......................................... 33
Tablo 2.1. V. myritillus Bitkisindeki Antosiyanin Konsantrasyonları ................................. 14
1
1. GĠRĠġ VE AMAÇ
Günümüzde yaĢam koĢullarının iyileĢtirilmesi dünya çapında insan ömrünün artmasına
katkıda bulunmuĢtur. Tıbbi geliĢmeler bulaĢıcı hastalıkların, diabetes mellitus ve
kardiyovasküler hastalık gibi kronik dejeneratif hastalıkların olumsuz etkilerini
azaltmıĢ, bununla birlikte Alzheimer ve Parkinson gibi hastalıklar sağlık bakımından
daha önemli hale gelmiĢtir. Kronik dejeneratif hastalıklar, enfeksiyon hastalıklarının
aksine çok faktörlü olup, genellikle sağlıksız yaĢama maruz kalma ve farklı risk
faktörleri ile geliĢirler.
Diyabetin dünya çapındaki görülme sıklığı giderek artmakta olup, diyabetli kiĢilerin
sayısının 2000 yılında 171 milyon iken bu sayının 2030 yılında 366 milyona çıkacağı
ön görülmektedir.
Yetersiz beslenme kronik dejeneratif hastalıklar için bir risk faktörüdür. Uygun bir
diyet hastalığın oluĢumunu önleyebilir veya geciktirebilir ve hatta hasta bireylerin
durumunu iyileĢtirebilir. Sağlıklı bir diyet ile ilgili yararlı etkiler kısmen de olsa
karotenoidler, tokoferoller, askorbat ve polifenoller gibi meyve sebzelerde yüksek
konsantrasyonda bulunan antioksidanlardan kaynaklanmaktadır.
Antosiyanin (ANT)‘ler meyve ve sebzelerde yaygın olarak bulunan pigmentler olup,
genellikle normal bir diyetle tüketilirler. Flavonoitlerin önemli bir sınıfını olan
ANT‘lerin son yıllarda yapılan çalıĢmalarla ortaya çıkarılan sağlık üzerindeki yararlı
etkilerinden dolayı bu bileĢiklere karĢı olan ilgi oldukça artmıĢtır. Yapılan birçok
çalıĢmada ANT‘lerin antioksidan aktivitelere sahip oldukları gösterilmiĢtir. Ayrıca,
ANT‘lerin bu faydalı özelliklerinin yanı sıra, vazoprotektif (damar koruyucu),
antienflamatuvar, antikarsinojenik, antiobezite ve antidiabetik etkilerinin de olduğu
çeĢitli çalıĢmalarla ortaya çıkarılmıĢtır.
2
Yaban mersini (Vaccinium myritillus L.), ülkemizde Karadeniz bölgesinin rakımca
yüksek olan fundalık ve ormanlık bölgelerinde doğal olarak yetiĢmektedir ve yabani
formda değiĢik tipleri bulunmaktadır. Vaccinium myritillus (V. myritillus) ANT
kaynakları bakımından oldukça zengindir. Yapılan çeĢitli çalıĢmalarda V. myritillus‘un;
görmeyi arttırıcı, kan Ģekerini düĢürücü, lipid düĢürücü, antienflamatuvar,
antimikrobiyal, antioksidan, oksidatif stresi azaltıcı gibi etkilere sahip olduğu
gösterilmiĢtir. Bu nedenle V. myritillus inflamasyon, dislipidemi, hiperglisemi, oksidatif
stres, kardiyovasküler hastalıklar, kanser, diyabet, sinir hastalıkları ve diğer yaĢa bağlı
hastalıkların tedavisinde ve genel sağlığın korunmasında potansiyel öneme sahiptir. Bu
bitirme ödevinde V. myritillus ve içerdiği biyoaktif bileĢenleri tanımlanmıĢ ve V.
myritillus‘nin sağlığa faydalı etkileri, özellikle de antidiyabetik etkileri bu konuda
yapılmıĢ olan güncel çalıĢmalarla tartıĢılmıĢtır.
3
2. GENEL BĠLGĠLER
2.1. DĠYABET HASTALIĞI’NIN TANIMI VE SINIFLANDIRMASI
Diyabet, insülin eksikliği ya da insülin etkisindeki defektler nedeniyle organizmanın
karbonhidrat, yağ ve proteinlerden yeterince yararlanamadığı kronik bir metabolizma
hastalığıdır (1).
Diyabet sınıflamasında dört klinik tip yer almaktadır. Bunlardan üçü primer, diğeri ise
sekonder diyabet formları olarak bilinmektedir (1).
Primer Diyabet Formları;
Tip I Diyabetes Mellitus
Tip II Diyabetes Mellitus (NIDDM/TD2)
Gestasyonel Diyabetes Mellitus (GDM)
Sekonder Diyabet Formları;
Diğer spesifik diyabet tipleri
2.1.1. Tip I Diyabetes Mellitus
Bu tip diyabette mutlak insülin noksanlığına sebep olan β-hücre yıkımı vardır.
Genellikle 30 yaĢından önce baĢlar. Okul öncesi (6 yaĢ civarı), puberte (13 yaĢ civarı)
ve geç adolesan dönem (20 yaĢ civarı) olmak üzere üç dönemde ortaya çıkar. Ancak
son 20 yıldır daha ileri yaĢlarda ortaya çıkabilen ‘Latent otoimmün diyabet‘ (LADA:
Latent autoimmune diabetes of adult) formunun, çocukluk çağı (<15 yaĢ altı) tip 1
diyabete yakın oranda görüldüğü bildirilmektedir (1).
Tip 1 diyabet‘de ağız kuruluğu, polidipsi, açlık hissi, poliüri, kilo kaybı ve yorgunluk
gibi hiperglisemiye iliĢkin semptomlar ve bulgular aniden ortaya çıkar. Hastalar
sıklıkla zayıf ya da normal kilodadır. Bununla beraber, son yıllarda fenotip açısından
insülin direnci hakim tip 2 diyabete benzeyen, kilolu/obez kiĢilerde görülen ve ‘Duble
4
diyabet‘, ‘Hibrid diyabet‘, ‘Dual diyabet‘ veya ‘Tip 3 diyabet‘ olarak adlandırılan tip 1
diyabet formu da tanımlanmıĢtır. Diyabetik ketoasidoza (DKA) yatkındır (1).
Fizyopatolojisi ve Etiyolojisi: Mutlak insülin eksikliği vardır. Hastaların %90‘ında
otoimmün (Tip 1A), %10 kadarında da non-otoimmün (Tip 1B) β-hücre yıkımı söz
konusudur (1).
a) Tip 1A diyabet: Genetik yatkınlığı (riskli doku grupları) bulunan kiĢilerde çevresel
tetikleyici faktörlerin (virüsler, toksinler, emosyonel stres) etkisiyle otoimmünite
tetiklenir ve ilerleyici β -hücre hasarı baĢlar. β-hücre rezervi %80-90 oranında azaldığı
zaman klinik diyabet semptomları ortaya çıkar. Tip 1A diyabette baĢlangıçta kanda
adacık otoantikorları pozitif bulunur.
b) Tip 1B diyabet: Otoimmunite dıĢındaki bazı nedenlere bağlı mutlak insülin
eksikliği sonucu geliĢir. Kanda adacık otoantikorları bulunmaz.
Tedavisi:
Ġnsülin injeksiyonları (injektör, kalem veya pompa ile uygulanabilir)
Tıbbi beslenme tedavisi (TBT)
Fizik aktivite
Eğitim
Hasta tarafından kan glukoz izlemi (SMBG) ve keton izlemi
2.1.2. Tip II Diyabetes Mellitus (NIDDM / TD2)
Ġnsülin direnci (IR) zemininde ilerleyici insülin sekresyon defekti ile karakterizedir.
Çoğunlukla 30 yaĢ sonrası ortaya çıkar, ancak obezite artıĢının sonucu olarak özellikle
son 10-15 yılda çocukluk veya adolesan çağlarında ortaya çıkan tip 2 diyabet vakaları
artmaya baĢlamıĢtır. Güçlü bir genetik yatkınlık söz konusudur. Ailede genetik
yoğunluk arttıkça, sonraki nesillerde diyabet riski de artar ve hastalık daha erken
yaĢlarda görülmeye baĢlar. Hastalar sıklıkla obez veya kiloludur (Beden kitle indeksi
>25 kg/m2) (1). BaĢlangıçta DKA‘ya yatkın değildirler. Ancak uzun süreli
hiperglisemik seyirde veya β-hücre rezervinin azaldığı ileri dönemlerde DKA
görülebilir. Hastalık genellikle sinsi baĢlangıçlıdır. Pek çok hastada baĢlangıçta hiçbir
semptom yoktur. Bununla birlikte bazı hastalar bulanık görme, el ve ayaklarda uyuĢma
ve karıncalanma, ayak ağrıları, tekrarlayan mantar infeksiyonları veya yara
iyileĢmesinde gecikme nedeniyle kliniklere baĢvurabilirler (1).
5
Fizyopatolojisi ve Etiyolojisi: TD2 insülinin periferik etkisinde ve insülinin pankreas
beta hücrelerinden salgılanmasında bozukluklarla seyreden toplumda sık rastlanan
endokrin bir hastalıktır (2). Ġki Ģekilde kendini gösterir. Bunlar;
a) Ġnsülin direnci (IR)
b) Ġnsülin sekresyonunda azalma
a) Ġnsülin direnci (IR)
Hücre-reseptör defektine (post-reseptör düzeyde) bağlı olarak, organizmanın ürettiği
insülinin kullanımında ortaya çıkan sorunlar nedeniyle glukoz hücre içine absorbe
edilip enerji olarak kullanılamaz (hücre içi hipoglisemi vardır). Periferik dokularda
(özellikle kas ve yağ dokusunda) insülinin etkisi yetersizdir. Kas ve yağ hücresinde
glukoz tutulumu azalmıĢtır (1).
IR, halen bilinmeyen genetik defektlerle birlikte, çevresel etmenlerin etkisi ile geliĢir.
Çevresel etmenlerden en önemlileri obezite ve fiziksel aktivite eksikliğidir. TD2'nin
doğal seyri sırasında, erken dönemde IR ve normal glukoz toleransı olan kiĢi, aĢırı
miktarda insülin salgılayarak uyum sağlamaya çalıĢır. Pankreastan, kas ve karaciğer
dokusunun IR‘yi yenecek düzeyde insülin salgılanamadığı zaman ise hiperglisemi
geliĢir. TD2 olan hastalarda, hem kas dokusu hem de karaciğer insüline dirençlidir.
Normal bir öğünle alınan glukozun büyük çoğunluğu (%70'e yakın bölümü) kas dokusu
tarafından kullanılır. Kas dokusunda IR, tokluk hiperglisemisi ve bozulmuĢ glukoz
toleransına neden olur (3).
Karaciğerin de insülin etkisine rezistansı olmasına karĢın, glukoz toleransı bozulmuĢ
kiĢilerde hiperinsülinemi karaciğerden açlık sırasında glukoz salgısını engellemeye
yetecek düzeydedir. Böylece açlık plazma glukoz düzeyi normalin üzerine çıkmaz.
Hiperinsülinemi, beta hücrelerinin IR‘yi yenmek üzere verdikleri bir tampon yanıttır.
Ġnsülinin karaciğer ve kas dokuları üzerindeki etki farkı Ģöyle açıklanmaktadır:
Karaciğerden glukoz salgılanmasını baskılamak için gerekli olan insülin miktarı, kas
dokusuna glukoz emilimini sağlamak için gerekli olan insülin miktarının 1/3-1/4'ü
kadardır. Zaman içinde karaciğerin IR‘si yükselerek açlık kan Ģekerinde küçük bir artıĢa
neden olur. Bu kiĢilerin açlık glukoz düzeyi bozularak 110-125 mg/dl düzeyine
yükselir. Sonuçta pankreastan insülin salgısı azalıp karaciğerden uyku saatleri boyunca
glukoz salgısı artarak açlık kan Ģekeri 125 mg/dl‘nin üzerine çıkar (3).
6
b) Ġnsülin sekresyonunda azalma
Pankreas, kan glukoz düzeyine yanıt olarak yeteri kadar insülin salgılayamaz.
Karaciğerde glukoz yapımı aĢırı derecede artmıĢtır. Hepatik glukoz yapımı artıĢından
insülin sekresyon defekti ve sabaha karĢı daha aktif olan kontr-insüliner sistem
hormonları (kortizol, büyüme hormonu ve adrenalin; Dawn fenomeni) sorumludur (1).
Genellikle IR, TD2 hastalığının geliĢmesinden önce baĢlar. Ġnsülin sekresyonunda ciddi
azalma ise diyabetin ileri dönemlerinde veya araya giren hastalıklar sırasında ön plana
çıkar (1).
TD2 pankreatik β hücrelerinin fonksiyon bozukluğu ve IR ile iliĢkilidir. β hücreleri
IR‘yi fazla insülin salgılayarak engelleyebilir. Yetersiz dengeleme hipergilisemiye yol
açabilir. Hiperglisemi glikasyon reaksiyonları boyunca reaktif oksijen ürünleri (ROS)
oluĢturabilir, bu olay da β hücrelerin ölümüne neden olur (3).
Katalaz, SOD (süper oksit dismutaz) ve glutatyon peroksidaz gibi antioksidan enzim
düzeyleri pankreatik adacıklarda çok düĢüktür. Bu nedenle β hücreleri oksidatif strese
çok duyarlıdır. Antosiyanin (ANT)‘ler antioksidan aktivite göstererek oksidatif stresi
azaltabildikleri için, bu grup bileĢiklerin β hücrelerini koruyucu etki gösterebilecekleri
belirtilmektedir (3).
Tedavisi:
TBT ve kilo kontrolü
Eğitim
Fiziksel aktivite
Oral antidiyabetik ilaçlar (OAD) (insülin duyarlılaĢtırıcı ilaçlar, insülin
sekretogogları, alfa glukozidaz inhibitörleri) ve gereğinde insülin
SMBG
EĢlik eden hastalıkların (hipertansiyon, dislipidemi vb.) tedavisi ve
antiagreganlar (1)
TD2, uzun süreli IR üzerine eklenen ilerleyici β hücre yetmezliği sonucunda geliĢir. IR
sendromu; santral obezite, hipertansiyon, dislipidemi, hiperinsülinemi, plazminojen
aktivatör inhibitör faktör 1 (PA-1) artıĢını içeren ve büyük damarlarda hastalık geliĢme
riskini artıran bir metabolik anormallik grubu ile birlikte bulunur. Yeterince kontrol
altına alınmamıĢ hipergliseminin mikrovasküler komplikasyonlardan sorumlu olduğu
7
kanıtlanmıĢtır. TD2 hastalarının ideal tedavisinin, insülin rezistans sendromunun her bir
bileĢeninin tam olarak tedavisi ile mümkün olabileceği ifade edilmektedir (3).
2.1.3. Gestasyonel Diyabetes Mellitus (GDM)
Gestasyonel diyabet (GDM) ilk kez gebelikte ortaya çıkan ya da gebelik sırasında tanı
konulan glukoz tolerans bozukluğudur. Riskli kadınlarda tarama testleri ile GDM veya
gestasyonel glukoz intoleransı araĢtırılmalıdır (4). GDM‘nin baĢlıca karakteristikleri Ģu
Ģekildedir;
Genellikle asemptomatik bir durumdur.
Doğumla birlikte sıklıkla düzelir, ancak daha sonraki gebeliklerde tekrarlar.
TD2 için önemli bir risk faktörüdür (1).
Fizyopatolojisi ve Etiyolojisi: Gebelik sırasında, büyüme hormonu ve kortizol
düzeylerindeki artıĢ, insan plasental laktojen hormonunun varlığı, plasentadan
insülinaz salınımı ve artmıĢ östrojen ve progesteron düzeyleri nedeniyle IR görülme
ihtimali artar. Annenin artmıĢ adipoz depoları, egzersiz kısıtlanması ve artmıĢ kalori
alımı da glukoz intoleransına katkıda bulunur (4).
Tedavisi: TBT ve egzersiz programı ile glisemik kontrolün sağlanamadığı vakalarda
insülin tedavisine baĢlanmalı ve tedavi SMBG ve keton takibine göre
düzenlenmelidir (1).
2.2. DĠYABET GELĠġĠMĠNDE ROL ALAN YAPILAR VE FĠZYOLOJĠK
FONKSĠYONLARI
2.2.1. Pankreas Bezi
Pankreas hem endokrin hem de ekzokrin bezdir. Ekzokrin pankreas, asinar hücrelerden
oluĢur ve sindirim enzimleri ve bikarbonatı pankreatik kanala (Virsung kanalı) salgılar.
Pankreatik kanal da ince bağırsağa açılır. Endokrin pankreas ise langerhans
adacıklarından oluĢur ve hormon salgılar. Langerhans adacıkları ekzokrin pankreasın
baĢından sonuna kadar her yere dağılmıĢ durumdadır. Adacıklar pankreasın % 1-3 ünü
oluĢturur (5). Pankreas lopları (asinöz) arasında Langerhans adacıkları bulunmaktadır.
Bu yapı kılcal damarca zengin olup, kan Ģekerini düzenleyen insülin ve glukagon
hormonlarını salgılar (ġekil 2.1).
8
ġekil 2.1. Pankreas Lopları
2.2.2. Langerhans Adacıkları
Her biri 0.3 mm çapında 1-2 milyon adacıktan oluĢmuĢtur. Bu adacıklar çok iyi kan
akımı düzenlenmesine sahiptir. Dört büyük hücre tipi içerir (ġekil 2.2) (6). Bunlar;
A-Alfa hücreleri (% 20-25); Glukagon salgılar. Kan glikoz düzeyini arttırır
B-Beta hücreleri (% 60-75); Adacığın ortasında yerleĢik olarak bulunan
hücrelerdir. Beta hücrelerinin birinci iĢlevi insülin depolamak ve kan Ģekeri
arttığında kana salgılamaktır. Beta hücreleri insülin dıĢında amilin ve C-peptit
hormonlarını salgılar. Amilin; özellikle postprandial (yemekten sonra) dönemde,
mide boĢalmasını geciktirerek ve glukagon salınımını inhibe ederek glikoz
homeostazında anlamlı bir rol oynar. C-peptit; endojen insülin salınımının
değerlendirilmesinde kullanılır.
D-Delta hücreleri (%10); Somatostatin salgılar.
F-PP hücreleri: Pankreas baĢı adacıklarda yaygındır. Pankreatik polipeptit
salgılarlar.
9
ġekil 2.2. Langerhans Adacıkları ve Ġçerdiği Hücre Tipleri
β hücrelerinden İnsülin Salgılanması; Ġnsülin hormonu kısa (A-zinciri) ve uzun (B-
zinciri) olmak üzere iki polipeptid zincirden oluĢur. Bu zincirler birbirlerine disülfit
bağı ile (S-S) bağlanmıĢtır (ġekil 3).
ġekil 2.3. Ġnsülin Yapısı
Ġnsülinin salınımında en önemli faktör; ATP- bağımlı K+ kanallarıdır. Ġnsülin salınması
için ATP‘ nin varlığı önemlidir. Glukoz taĢıyıcı II (glukoz transporter II; GLUT-II
aracılığıyla kolaylaĢtırılmıĢ difüzyon) aracılığıyla glukoz β hücreleri içine girer ve
glukokinaz enzimi ile yıkılır. Bu olay sonucunda hücre içinde ATP düzeyi yükselir. Bu
durum ATP-bağımlı K+ kanallarını kapatarak depolarizasyona neden olur.
Depolarizasyon membrandaki voltaj bağımlı Ca++
kanallarını açarak, dıĢarıdan içeriye
Ca++
giriĢine neden olur. Bu olay da insülin salgılanmasını arttırır (7). (ġekil 2.4)
10
ġekil 2.4. Ġnsülin Salımı
Ġnsülin bifazik salınım gösterir: Önce hızlı ve kısa süren bir salınım (→ depo insülin)
gerçekleĢir, daha sonra ise salınım hızı azalır. Bu azalmayı takiben uzun süreli bir
yeniden salınım gerçekleĢir (→ yeni sentezlenen insülin) (ġekil 2.5). Bazal durumda,
normal bir kiĢide (16 saat açlıkta) plazma insülin konsantrasyonu: 5-15 μU/ml‘dir (7).
Ġnsülin parsiyel eksositoz ile salınırken beraberinde; çinko, proinsülin ve C-peptid de
salınır. C-peptidin varlığı endojen insülini eksojenden ayırt etmek için önemlidir (7).
ġekil 2.5. Bifazik Ġnsülin Sekresyonu
2.2.3. Ġnsülin Reseptörü
Hedef hücre membranına yerleĢmiĢlerdir. Ġki alfa- ve iki beta- altbiriminden oluĢan
tetramerik bir komplekstirler. (ġekil 2.6) Alfa altbirimleri insülin bağlanma yeri olup,
hücre dıĢında bakan kısımda bulunur. Ġnsülin‘in alfa-altbirimine bağlanması, tirozin
11
kinaz etkinliğini stimüle eder ve beta-alt birimin otofosforilasyonuna neden olur. Bu
basamağı, insülinin birçok hücresel etkisine aracılık eden insülin reseptör substratı-1
(IRS-1) adlı proteinin fosforile olarak aktivasyonu izler (IRS-2, IRS-3 ve IRS-4‘de
bulunmuĢtur). IRS-1‘in fosforile kısımları SH2 alanı içeren birçok fonksiyonel proteini
aktive ederek etkilerini oluĢturur (7).
ġekil 2.6. Ġnsülin Reseptörü
2.2.4. Ġnsülin Reseptör EtkileĢiminde Glikozun Hücreye TaĢınması
Glikoz hücrelere sekonder aktif taĢınma ve kolaylaĢtırılmıĢ difüzyon olamak üzere iki
Ģekilde taĢınır (6);
1. Na+ ile birlikte olan sekonder aktif taĢınma; Barsak ve böbrek
2. Özel glikoz taĢıyıcıları ile taĢınma; Kas, yağ doku ve diğer bazı dokular
1. Sekonder aktif taĢınma; “Na-Glikoz birlikte taĢınması”
Sodyum bağımlı glikoz taĢıyıcısı - 1: Ġnce bağırsak ve böbrek tübüllerinde
glikoz emilimini sağlar.
Sodyum bağımlı glikoz taĢıyıcısı - 2: Böbrek tübüllerinde glikoz emilimini
sağlar.
2. KolaylaĢtırılmıĢ Difüzyon; “Özel glikoz taĢıyıcıları (Glut) ile taĢınma”
Glut 1: YaklaĢık olarak 45-50 kD molekül ağırlığına sahiptir. Plasenta, beyin,
eritrosit, böbrek ve kolonda bazal glikoz alımını sağlar.
12
Glut 2: β hücresinde β hücre glikoz sensörü olarak, karaciğer, ince bağırsak ve
böbrekte ise glukozu epitel dıĢına taĢınmada görevlidir.
Glut 3: Beyin, plasenta, böbrek ve diğer dokularda bazal glukoz alımını sağlar.
Glut 4: Çizgili kas, kalp kası, yağ dokusu gibi dokularda insülin ile uyarılmıĢ
glukoz alımını sağlar.
Glut 5: Jejenum ve spermde fruktoz taĢınmasını sağlar. Ġnce bağırsaktan fruktoz
ve glukoz emilimini sağlar.
Glut 6: Bilinmiyor
Glut 7: Endoplazmik retikulum‘da glukoz 6-fosfataz taĢıyıcısı olarak görev
yapar. Karaciğer ve diğer dokularda bulunur (6).
2.3. YABAN MERSĠNĠ (VACCİNİUM MYRİTİLLUS L.)
2.3.1. Tanımlanması, Kullanımı, Kaynağı ve BileĢenleri
Yaban mersini (Vaccinium myritillus; V. myritillus) bitkisi kuzey bölgelerde yetiĢen bir
çalıdır. Amerika ve Asya‘nın bir bölümünde, ülkemizde ise Karadeniz bölgesinin
rakımca yüksek olan fundalık ve ormanlık bölgelerinde yetiĢir. V. myritillus; çalı yaban
mersini (V. corymbosum) ve kızılcık (V. macrocarpon) bitkilerinin de bulunduğu geniĢ
bir cinse aittir (8). V. myritillus çalılıkta, çayırlıkta, orta dereceli gölgede ve nemli
Ģartlarda daha iyi yetiĢmektedir.
Amerika bitkisel ürünler derneği tarafından V. myritillus, sınıf-I bitki olarak
sınıflandırılmıĢtır (8). Bu sınıf, V. myritillus’un uygun Ģekilde tüketildiği zaman
güvenle kullanılabileceği anlamına gelmektedir. Aynı zamanda mutajenik aktivitesi
olmadığı rapor edilmiĢ ve herhangi bir kontrendikasyonu da belirtilmemiĢtir (8)
Bu bitkide doğal olarak oluĢan fenolik bileĢikler, redoks aktif antioksidanlar olup,
kırmızı, mavi ve mor renkli çiçekler, meyveler ve sebzelerde bol miktarda
bulunmaktadır (9, 10). V. myritillus taze, soğuk, kurutulmuĢ, reçel ve meyve suyu
Ģeklinde günümüzde ticari olarak satılmaktadır.
V. myritillus fenolik bileĢiklerin birçok türünü içerir. Ġçerdiği flavonoitler; tanninler,
ellaji-tanninler, ve fenolik-asitlerdir. Bununla birlikte, ANT‘ler fitokimyasal içerikte en
fazla miktarda bulunan flavonoitlerdir (8, 11).
Bir insanın gündelik ANT alımı yaklaĢık olarak 200 mg‘dır (10). V. myritillus diğer tip
çileklere göre daha fazla ANT içerir (12-15). Toplam ANT içeriği taze meyvede
13
genellikle 300-700 mg/100 g oranındadır. Bununla birlikte bu oran çileğin olgunluk
derecesine, büyüme durumuna ve kültür Ģartlarına göre değiĢebilir (8, 16). 100 g
sıkılmıĢ V. myritillus suyunda ANT‘lerin yanı sıra, daha az miktarlarda C vitamini (3
mg), kersetin (3 mg) ve kateĢin (20 mg) de bulunduğu bildirilmektedir (8, 17).
Yapılan çalıĢmalarla V. myritillus‘un sağlık üzerinde çeĢitli yararlı etkilere sahip olduğu
ortaya çıkarılmıĢ ve bu sebeple bu bitki üzerindeki ilgi giderek artmıĢtır. V.
myritillus‘un sahip olduğu sağlık üzerindeki çeĢitli yararlı etkileri; antineoplastik etki,
antimikrobiyal etki, hücre adhezyonu, DNA tamiri, gen expresyonu, hücre sinyal
iletimi ve antioksidan aktivitesidir (10, 11, 12, 18, 19). Ticari V. myritillus ürünleri %
25 oranında antosiyanidin (% 35 ANT) içerecek Ģekilde standardize edilmiĢtir. Bununla
birlikte önerilen günlük dozlar; 20-60 g kurutulmuĢ çilek ya da 160-480 mg toz ekstre
olarak değiĢebilir (8).
2.3.2. Antosiyaninler (ANT’ler)
ANT‘ler suda çözünebilen polifenollerin flavonoit yapısındaki bileĢenleridir (20-22).
ANT‘ler kırmızı, mavi, pembe ve mor renkli bitkilerde bulunur (8). Renkleri pH ya
göre değiĢir. Renk kırmızı ise pH<2‘dir ve mavi renge doğru pH artar. ANT
molekülüne bir Ģeker molekülünün bağlanmasıyla “antosiyanidin” ler oluĢur. ANT
molekülüne bağlanan bu Ģeker molekülleri; glukoz, galaktoz, sükroz, arabinoz ve
ramnoz gibi Ģekerler olabilirler ve çeĢitli Ģekillerde bağlanabilirler (20, 23, 24).
ANT‘ler, yapısında bulunan metoksil ve hidroksil gruplarının sayısına ve bağlanma
pozisyonlarına göre değiĢirler ve antosiyanidin yapısının çekirdeğini oluĢtururlar. Bu
nedenle yüzlerce ANT bulunurken, doğal olarak 20 den daha az antosiyanidin vardır (8,
21, 22, 24).
Doğada en yaygın bulunan antosiyanidinler; siyanidin, delfinidin, petunidin, peonidin,
pelargonidin ve vemolvidin‘dir. Bununla birlikte nadir olarak bu antosiyanidinler
aglukan (Ģekersiz) formda da bulunurlar (23, 24). Tablo 2.1 de V. myritillus bitkisindeki
ANT konsantrasyonları verilmiĢtir.
14
Tablo 2.1. V. myritillus Bitkisindeki Antosiyanin Konsantrasyonları
Antosiyanin Ortalama Ġçerik (%)
Delfinidinler (total) 15.17
Delfinidin-3-O-glikozit 5.81
Delfinidin-3-O-galaktozit 5.04
Delfinidin-3-O-arabinozit 4.32
Siyanidinler (total) 8.36
Siyanidin-3-O-glikozit 3.42
Siyanidin-3-O-galaktozit 2.75
Siyanidin-3-O-arabinozit 2.19
Petunidinler (total) 6.64
Petunidin-3-O-glikozit 3.67
Petunidin -3-O-galaktozit 1.89
Petunidin-3-O-arabinozit 1.08
Malvidinler (total) 5.43
Malvidin-3-O-glikozit 3.35
Mavlidin-3-O-galaktozit 1.27
Malvidin-3-O-arabinozit 0.81
Peonidinler (total) 1.87
Peonidin-3-O-glikozit 1.31
Peonidin-3-O-galaktozit 0.34
Peonidin-3-O-arabinozit 0.22
ANT‘ler baskın olarak çileğin kabuğunda bulunur ve toplama sürecinde meyve
kabuğunda oluĢabilecek herhangi bir hasar ANT içeriğini azaltabilir (8). V.
myritillus‘un toplam fenolik içeriği, çileğin olgunluk derecesine bağlı olarak da
değiĢkenlik gösterebilir. V. myritillus olgunlaĢtıkça ANT‘ler birikim göstermekle
birlikte, olgunlaĢmamıĢ çilekte fenolik bileĢiklerin konsantrasyonu genellikle olgun
çilekten daha yüksektir (8).
ANT‘ler güçlü antioksidan özelliğe sahip bileĢiklerdir ve ANT içeriği bitkinin
antioksidan aktivitesiyle doğrudan iliĢkilidir (8, 10, 14, 25). ANT‘lerin antioksidan
aktivitelerine ek olarak; DNA stabilizasyonu, adipozit gen ekspresyonunun
düzenlenmesi, insülin sekresyonu ve hassasiyetinin arttırılması, antiapaptotik,
15
antiinflamatuvar ve antibakteriyel etkilere sahip olduğu rapor edilmiĢtir (26, 27, 23, 12,
11).
2.3.3. Antosiyaninlerin Biyoyararlanımı ve Dağılımı
Diğer polifenolik flavonoitlerden farklı olarak ANT‘ler parçalanmadan absorbe
olabilirler ve böylece Ģeker molekülü uzaklaĢtırılmadan emilirler. Bir çalıĢmada
ANT‘lerin hızlı absorbe edildiği fakat kısa süreli etkinliğe sahip olduğu bildirilmiĢtir
(24). Ratlarda yapılan çalıĢmalarda ANT absorbsiyonunun mide ve ince bağırsakta
gerçekleĢtiği ve absorbsiyon derecesinin ANT‘nin yapısına göre değiĢtiği bulunmuĢtur.
Absorbsiyon derecesi; Malvidin-3-glukozit için %11, Siyanidin-3-glukozit için %22
olduğu belirtilmiĢtir (28).
ANT‘ler, çileğin ya da ekstresinin oral alımından bir kaç dakika sonra plazmaya
geçerler, fakat 6 saat içinde atılırlar. ANT absorbsiyonu ile ilgili olarak yapılan çeĢitli
çalıĢmalarda, üzüm, aronia (Rus Yaban Mersini), kırmızı Ģarap, mürver ağacı meyvesi,
kuĢ üzümü, amber çiçeği, ahududu gibi meyvelerde bulunan ANT‘lerin insanlarda
absorbsiyonu araĢtırılmıĢtır. Bu çalıĢmalarda; alımdan 1-2 saat sonra ANT
konsantrasyonunun maksimum düzeye ulaĢtığı görülmüĢtür. Bununla birlikte, ANT‘nin
maksimum plazma konsantrasyonu dozu açık bir Ģekilde gösterilememiĢ olup, bu dozun
yaklaĢık olarak 5-50 nmol/L oranında olduğu belirtilmiĢtir (30).
V. myritillus‘daki ANT‘lerin absorpsiyonu ile ilgili olarak çok sayıda hayvan
çalıĢmaları bulunmakla birlikte, bu konuda insanlarla ilgili herhangi bir veri
bulunmamaktadır. Ratlarda yapılan bir çalıĢmada intraperitonal enjeksiyondan 1 saat
sonra total plazma ANT konsantrasyonunun 26 mg/L olduğu belirlenmiĢtir. Aynı
zamanda ANT‘lerin çeĢitli dokularda birikim gösterdiği ortaya çıkarılmıĢtır. Dokularda
biriken ANT konsantrasyonu ise 12-79 µg/g olarak ölçülmüĢtür. Böbrekte plazmadan 3
kat daha fazla, deride ise plazmadan 1.5 kat daha fazla ANT içeriği saptanmıĢtır (28,
29). Ratlarda yapılan bir baĢka çalıĢmada ise, V. myritillus ANT‘lerinin oral alımından
(400 mg/kg) sonraki 15 dakika içinde maksimum plazma konsantrasyonunun 2.47
mg/L olduğu, biyoyararlanımının ise % 1.2 olduğu belirtilmiĢtir (8).
V. myritillus ANT‘lerinin dağılımı ve atılımı ile ilgili olarak ratlarla yapılan bir
çalıĢmada, V. myritillus etanol ekstresinin alımından 15 dakika sonra ANT plazma
konsantrasyonunun pik gösterdiği, fakat daha sonra ani bir azalıĢ gösterdiği ve
ANT‘lerin renal atılımının alınan dozun % 1.88‘i olduğu belirtilmiĢtir. Aynı çalıĢmada,
16
V. myritillus ekstresinde 13 çeĢit ANT bulunduğu saptanmıĢ ve baĢlıca ANT‘ler olan
malvidin-3-glukozit ve malvidin-3-galaktozit‘in alımdan sonraki 60 dakika içinde
plazmaya geçtikleri gözlemlenmiĢtir (31). Yine aynı çalıĢmada, 2 hafta V. myritillus
ekstresiyle beslenen ratlarda maksimum plazma ANT seviyesi 0.26 µmol/L olarak
bulunmuĢtur. ANT‘lerin ise sadece karaciğer, böbrek ve akciğerde tespit edildiği,
bununla birlikte beyinde, kalpte, kaslarda, gözlerde ve yağ dokularında ANT
bulunamadığı bildirilmiĢtir (31). Bu çalıĢmadan elde edilen veriler, V. myritillus
ANT‘lerinin spesifik organlar tarafından absorbe edildiği sonucunu ortaya çıkarmıĢtır
(31). Bununla birlikte, farklı türdeki ANT‘lerin doku dağılımlarında farklılıklar
gösterebilecekleri belirtilmektedir. Ratlarla ilgili yapılan bir çalıĢmada, ANT‘lerin
beyinde toplandığı bildirilmiĢtir (29).
2.4. V. MYRİTİLLUS’UN SAĞLIK ÜZERĠNE ETKĠLERĠ
Bu bölümde V. myritillus‘nin sağlığa faydalı etkileri, özellikle de antidiyabetik etkileri
ve bu konuda yapılmıĢ olan güncel çalıĢmalar tartıĢılmıĢtır.
2.4.1. Antioksidan Etkileri
ANT‘ler, metal iyonları ile Ģelat yapan, serbest radikalleri yakalayan güçlü antioksidan
bileĢiklerdir. Çoğu bitki ve çilekler güçlü antioksidan aktiviteye sahip bu bileĢikleri
içermektedirler (24, 32, 33).
Yapılan bir çalıĢmada V. myritillus ekstresinin rat hepatositlerini oksidatif hasara karĢı
koruduğu bulunmuĢtur (34). BaĢka bir çalıĢmada da, ANT‘lerin rat karaciğer
mikrozomlarını oksidatif hasara karĢı ve oksidatif parçalanmasına neden olan
ultraviyole (UV) ıĢınına karĢı apolipoprotein B‘yi koruduğu belirtilmiĢtir (8). Ancak
bazı hayvan çalıĢmalarında çeliĢkili sonuçlar elde edilmiĢtir. Ratlarla yapılan bir
çalıĢmada, V. myritillus ve çileklerin karıĢımından elde edilen zengin ANT ekstresinin
14 haftalık alımından sonra, bir oksidatif stres biyobelirteci olan üriner 8-OHdG (8-
oxodG) düzeyinde önemli bir değiĢme olmadığı rapor edilmiĢtir (35). Bununla birlikte
baĢka bir çalıĢmada ise, V. myritillus ekstresiyle beslenen OXYS ratların beyninde
malondialdehit (MDA)‘in önemli ölçüde azaldığı bildirilmiĢtir. Aynı çalıĢmada OXYS
ratları wistar türü ratlarla karĢılaĢtırılmıĢtır. OXYS ratları wistar türü ratlarla
karĢılaĢtırıldığında yaĢlanmaya daha yatkın olup, yüksek oksidatif stres gösterirler.
Bununla birlikte V. myritillus ekstresiyle beslenen wistar ratlarda V. myritillus iliĢkili
17
etkiler görülmemiĢ olup, sadece oksidatif stresin arttığı durumlarda V. myritillus‘un
etkileri görülmüĢtür (36).
Farelerde V. myritillus ekstresi ile yapılan bir baĢka çalıĢmada da, ROS seviyelerinde
ve karaciğer hasarında önemli ölçüde azalma olduğu bildirilmiĢtir. V. myritillus
ekstresinin bu etkiyi, mitokondriyal kompleks II aktivitesini, Na/K ATPaz aktivitesini
ve mitokondriyal memran potansiyelini arttırarak gösterdiği belirtilmiĢtir (37).
Hayvan çalıĢmalarından elde edilen bulguların tersine, gönüllü insanlar üzerinde
yapılan çalıĢmalarda meyve, sebze ve V. myritillus içeren karıĢımın alımından sonra
lipit peroksidasyonu ile ilgili önemli bir etki görülmediği bildirilmiĢtir (38). Elde edilen
bu sonuç ise, çalıĢmaların sağlıklı kiĢiler üzerinde yapılmıĢ olması ve bu durumun
biyomarker değiĢiminde sınırlı yanıtlar oluĢmasına neden olduğu Ģeklinde
açıklanmıĢtır. Bu nedenle, çalıĢma grubu olarak yaĢlı insanlar gibi yüksek oksidatif
stres altındaki bireylerin seçilmesinin ANT‘lerin antioksidatif etkilerini araĢtırmada
daha iyi sonuçlar verebileceği belirtilmektedir (8).
Ġnsanlarda yapılan bir çalıĢmada, en az bir risk faktörü içeren bireyler 4 hafta boyunca
330 ml/gün V. myritillus ekstresi ile beslenmiĢlerdir. Sonuçlar, kontrol grubuyla
karĢılaĢtırıldığında bu kiĢilerin antioksidatif durum biyomakerlarında önemli bir
değiĢiklik olmadığı belirtilmiĢtir (39).
V. myritillus ANT‘lerinin antioksidan içeriği ve etkisi ile ilgili olarak iki önemli nokta
belirtilmektedir. Bunlardan ilki; çalıĢmalarda kullanılan birçok V. myritillus
ekstrelerinin ANT içeriklerinin karakterize ve standardize edilmemiĢ olmalarıdır. ANT
içeriğindeki çeĢitlilik, ekstrelerin antioksidan etkilerini etkilemektedir (40). Ġkinci
olarak; in vitro antioksidan aktivite her zaman in vivo antioksidan etkiyi
yansıtmayabilir. Bunun nedeni ise, antioksidan fitokimyasalların moleküler etkilerinin,
antioksidan aktivite ile dolaylı olarak iliĢkili ya da antioksidan aktiviteden bağımsız
olabilmesidir. Bu moleküler etkiler, fitokimyasalların konsantrasyonu ile değiĢebilir
veya sadece diğer biyoaktif bileĢiklerin varlığında ortaya çıkabilir. Bu nedenle
ANT‘lerin in vitro antioksidatif gücünün fazla olması ve V. myritillus’un ANT‘lerce
zengin bir kaynak olması; tüm ticari V. myritillus ürünlerinin fazla miktarda ANT
içerdiğini ya da absorbe olarak in vivo antioksidan özellik göstereceği anlamına gelmez
(40).
18
2.4.2. Anti-Ġnflamatuar Etkileri
Ġnflamasyon organizma için koruyucu bir mekanizma olmakla birlikte, kronik
inflamasyon oksidatif stresi artırmaktadır. Kronik inflamasyon, baĢta kardiyo-vasküler
hastalıklar (KVH/CVD) ve kanser olmak üzere yaĢa bağlı hastalıkların görülme riskini
arttırır (41-43). V. myritillus‘da bulunan ve baskın fenolik bileĢik olan ANT‘lerin
antiinflamatuar etkileri birçok çalıĢmada gösterilmiĢtir (44-47). Bu antiinflamatuvar
etkilerdeki önerilen mekanizma; hücresel proteinlerin yıkılmasını kontrol eden
proteazom aktivitesinin inhibisyonu (46) ve inflamatuar yanıt ile iliĢkili genleri kontrol
eden Nükleer Faktör-kappa B (NF-ĸB) aktivasyonunun innhibisyonudur (44, 45).
Sağlıklı bireyler üzerinde yapılan bir çalıĢmada 3 hafta boyunca Medox (V.
myritillus’dan saflaĢtırılan ANT'lerinden 300 mg ANT içeren ticari bir ürün)
takviyesinden sonra NF-ĸB tarafından düzenlenen proinflamatuar kemokinler ve
immün-düzenleyici sitokinlerde bir azalma görüldüğü belirtilmiĢtir (44). Bir baĢka
çalıĢmada, 4 hafta boyunca günde 330 ml V. myritillus ekstresi alan gönüllülerde
yüksek duyarlılıklı C-reaktif protein (hsCRP)‘inin ve inflamatuar sitokinlerin plazma
düzeylerinde azalma olduğu belirtilmiĢtir (39). Oksidatif stres inflamasyon oluĢumuna
aracılık edebileceği için, V. myritillus‘un sahip olduğu antioksidan özelliklerin en
azından bazı antiinflamatuar etkiler için önleyici olabileceği belirtilmiĢtir. Bununla
birlikte, bu antiinflamatuar etkinlikte doğrudan antioksidan etkilerden ziyade,
mekanizmalar yoluyla seçici genlerin aktivasyonu ve inhibisyonunun daha muhtemel
olduğu ifade edilmektedir (45, 19).
2.4.3. Genkoruyucu ve Antikanser Etkileri
YaĢamları boyunca her üç insandan birisinin kanser tanısı aldığı bildirilmektedir (48).
Kanserin tedavisi ağrılı ve genellikle de baĢarısız olur. Kanser, hücre bölünmesini ve
büyümesini kontrol eden anahtar genlerde meydana gelen mutasyonlarla oluĢan bir
hastalıktır. DNA hasarı bu değiĢimi artırır. DNA‘yı mutasyon gibi hasar verici
ajanlardan koruyan her biyoaktif yiyecek yada bileĢeni potansiyel bir kanser önleyici
ajandır. Bu potansiyel kanser önleyici ajanlar, DNA hasarını en düĢük seviyeye
getirirler veya DNA onarımı artırırlar (42, 47, 49, 50). Her ne kadar DNA hasarı birçok
türde, birçok farklı iĢlem ve ajan sonucu olsa da ana faktörün oksitlenme hasarı olduğu
düĢünülmektedir. Örneğin; kronik iltihap ROS miktarını artırır ve ROS miktarındaki
artıĢ kanser için önemli bir risk faktörüdür (43). Kanser hastalığında diyet önemli bir
19
risk modülatördür (48, 51; kanserden koruma ve tedavisinde kulanılan bitkiler ve
baharatlar; Bölüm 17 ye bakınız). Kanserle ilgili, V. myritillus’un tek baĢına veya diğer
çilek türleri ile birlikte kullanıldığı deneysel çalıĢmalar mevcuttur.
İn vitro çalıĢmalar ve hayvan tümörojenik modelleri, V. myritillus ANT‘lerinin
antioksidan aktiviteleri vasıtasıyla kanser önleyici ve baskılayıcı aktiviteye sahip
olduğunu göstermiĢtir. V. myritillus ANT‘lerinin antiproliferatif, apoptotik,
antianjiojenik ve antiinflamatuar etkilere de sahip olduğu ve faz II enzim indüksiyonu
ve diğer hücre koruyucu etkilerinin sonucunda antioksidan yanıt elemanını (ARE)
uyardıkları belirtilmektedir (10, 13, 19, 35, 50, 52, 53, 54, 55, ). Gen korumasının diğer
mekanizmaları DNA ile ANT‘lerin doğrudan etkileĢimini içermektedir. Doğal
ANT‘lerin, bir DNA kopigmentasyon kompleksi oluĢturarak DNA ile entegre olduğu
bildirilmiĢtir (23, 26, 56). ANT‘lerin bu özelliğinin, oksidatif hasara karĢı DNA‘nın
korumasına ek olarak gen ifadesinin düzenlenmesine de yardımcı olabileceği
belirtilmektedir (26, 56). ÇeĢitli in vitro araĢtırmalarda ANT‘lerin, çeĢitli ajanlar
(UV, Hidrojen peroksit, tert-bütil hidroperoksit) tarafından uyarılan oksidatif strese
karĢı DNA‘yı koruduğu belirtilmiĢtir (11, 57, 58). Ancak bu in vitro çalıĢmalarda
kullanılan ANT dozlarının (100 μM veya daha fazla) diyetle yoluyla alınan plazma
düzeyinden çok daha yüksek olduğu kaydedilmiĢtir (10, 11, 24, 52, 59). Ġnsanlarda
yapılan deneysel çalıĢmalar az olmakla birlikte, in vitro ve hayvan çalıĢmalarından elde
edilen yeterli ve sağlam bulgular, ANT‘lerin kemopreventif etkileri ile ilgili klinik
çalıĢmaları destekleyecek niteliktedir (60).
Özellikle kanserle ilgili çalıĢmalarda, heksan/kloroform karıĢımı ile muamele edilen bir
hücre külturü modelinde, V. myritillus ekstresinin faz II detoksifikasyon enzimi olan
kinin redüktazı uyardığı gösterilmiĢtir (8). Ksenobiyotiklerin bu Ģekilde
detoksifikasyonu kanseri önlemek için oldukça önemlidir. Aynı çalıĢmalarda ekstrenin,
kanserin ilerlemesi ile ilgili bir enzim olan ornitin dekarboksilaz enziminin aktivitesini
etkilemediği; ancak meme kanseri hücre hatlarının geliĢimini engellediği belirtilmiĢtir
(61). Bir baĢka çalıĢmada ticari V. myritillus‘un ANT‘lerce zengin ekstresinin, kolon
kanseri hücrelerinin büyümesini engellediği ancak, normal kolon hücrelerinin
büyümesini etkilemediği belirtilmektedir (35). Apoptoz indüksiyonunun araĢtırıldığı
insan kanser hücreleri (HL60: lösemi ve HCT116: kolon kanseri hücreleri) ile yapılan
bir çalıĢmada, 10 farklı çileğin etanol ekstreleri arasında V. myritillus ekstresinin en
20
etkili ekstre olduğu bildirilmiĢtir. Yine aynı çalıĢmada, aglikon yapıdaki delfinidin ve
malvidin‘in HL60 hücrelerinin geliĢimini engellediği, delfinidin ve delfinidin
glikositlerin ise HCT116 hücrelerinin geliĢimini engellediği, buna karĢın malvidin ve
malvidin glikositlerin HCT116 hücrelerinin geliĢimlerini engelleyemedikleri
bildirilmiĢtir (62). Delfinidin, V. myritillus‘daki temel antosiyaninlerden biridir (Tablo
2.1).
Ġnsan çalıĢmalarından elde edilen ön verilerin, V. myritillus ANT‘lerinin kanserde
kemokoruyucu özelliği ile ilgili yapılacak olan daha ileri klinik çalıĢmalar için destek
sağlayabilecek nitelikte olduğu belirtilmektedir.
2.4.4. Antimikrobiyal Etkileri
Bitkiler ve doğal ürünler antimikrobiyal etkilerini, ya bakteriyel hücre duvarlarına
bağlanarak (adezyon ile) bakteriyal inhibisyon yoluyla doğrudan antimikrobiyal
öldürme ile ya da antibiyotikleri daha etkili hale getirerek gösterebilirler.
Antibiyotikleri daha etkili hale getirmeleri ise, tek baĢına antibiyotik kullanımı ile
karĢılaĢtırıldığında bir bitki varlığında antibiyotik kullanımı ile, antibiyotiklerin
minimum inhibitör konsantrasyonlarının (MIC) daha düĢük olduğu kanıtlanmıĢtır.
V. myritillus ve diğer üzümsü meyvelerin yanı sıra saflaĢtırılmıĢ üzümsü fenoliklerinin,
Salmonella ve Staphylococcus aureus‘u içeren insan patojenlerine karĢı doğrudan
antimikrobiyal etki gösterdikleri bildirilmiĢtir (63, 64). Yapılan çalıĢmalarda saf fenolik
bileĢiklerin sadece gram-negatif bakterileri (Salmonella türlerinin ve Escherichia coli
dahil) inhibe ettiği ve etkilerinin saf fenolik bileĢiklerin hidroksilasyon derecesi ile
iliĢkili olduğu bulunmuĢtur (63, 64). Yapılan bir çalıĢmada üzümsü meyve özlerinin
bakteri büyümesini inhibe ettiği bulunmuĢtur; ayrıca özlerin sadece H. Pylori‘yi değil
aynı zamanda gram-pozitif organizmalardan Bacillus, Clostridium ve Staphylococcus
büyümelerini de inhibe ettiği belirtilmiĢtir. Bu nedenle, bütün üzümsü meyveler veya
özleri saflaĢtırılmıĢ polifenollerden antimikrobiyal olarak daha etkili olabilirler (63).
ÇeĢitli organizmalara karĢı çeĢitli meyvelerin etkileri farklıdır. Örneğin, Rubus
chamaemorus, S. aureus üzerinde bir bakteriyostatik bir etkiye sahipken, böğürtlen
bakterisit etki göstermektedir (63). Yabani çilek ve V. myritillus ekstreleri ile yakın
zamanda yapılan bir çalıĢmada, Yabani çilek ve V. myritillus ekstresinin insan bronĢiyal
21
(Calu-3) hücrelerine Streptococcus pneumoniae adezyonunu inhibe ettiği ve ayrıca V.
myritillus ekstresinin S. Pneumoniae geliĢimini de inhibe ettiği bildirilmiĢtir (65).
Son yıllarda ortaya çıkan yeni bulaĢıcı hastalıklardan dolayı, bitkiler ve diğer doğal
ürünlerin antimikrobiyal etkilerinin önemi oldukça artmıĢtır. Günümüzde mikropların
antibiyotiklere karĢı direnç kazanması ciddi ve artan bir sorundur; dahası, insan nüfusu
giderek yaĢlanmakta ve mikroplara karĢı bağıĢıklık düĢmektedir. V. myritillus‘un, bir
antimikrobiyal ajan olarak potansiyel değere sahip olduğu belirtilmektedir. Yapılan bir
ön çalıĢmada, V. myritillus‘un tek baĢına metisiline-dirençli S. aureus (MRSA)‘a karĢı
doğrudan etki gösterdiği bildirilmiĢtir. Daha da ötesi, V. myritillus‘un MRSA suĢlarına
karĢı kullanılan bir antibiyotik olan vankomisinin etkisini daha da güçlendirdiği ve 0.6-
mg/mL V. myritillus özünün, vankomisinin MIC değerini 1.8 μg/mL'den 0.7 μg/mL‘ye
düĢürdüğü belirtilmiĢtir. Bu durum ise, antibiyotik dirençli organizmaların tedavisinde
V. myritillus kullanımı ile ilgili ilgi çekici ve önemli bir bulgu olarak
nitelendirilmektedir.
2.4.5. Kalp Koruma Etkileri
Tüm dünyadaki ölümlerin en önemli nedenlerinden birisinin de CVD olduğu ifade
edilmektedir. CVD‘nin baĢlıca risk faktörleri; santral obezite, diyabet, hipertansiyon,
yüksek lipid ve ürik asit düzeyleridir. Bunların dıĢında artan oksidatif stres ve
inflamasyonun da CVD geliĢimine katkıda bulunabileceği belirtilmektedir. CVD‘nin
altında yatan esas faktör Ateroskleroz‘dur. Ateroskleroz, oksidatif olaylarla iliĢkili
inflamatuar bir süreçtir ve vasküler endotele zarar verir (41). Bu nedenle, ANT‘lerin
anti-inflamatuar ve antioksidan etkileri V. myritillus ve diğer çileklerin potansiyel kalp
koruyucu etkileri için önemlidir. Bunun dıĢında V. myritillus‘un antihipertansif, lipid
düĢürücü, hipoglisemik ve antiobezite etkileri de kalbi koruyucu özelliktedirler (10,
66). Yapılan bir çalıĢmada, lipopolisakkarit ile uyarılan makrofajlar V. myritillus ile
tedavi edilmiĢ ve V. myritillus‘un anti-inflamatuar bir etkiye sahip olduğu belirtilmiĢtir
(45). Ayrıca, insanlar üzerinde yapılan bir çalıĢmada, 4 hafta V. myritillus ekstresi alan
31 gönüllünün plazmasındaki inflamatuar biyobelirteçlerin konsantrasyonunda bir
azalma olduğu gözlemlenmiĢtir (39). En önemlisi, hsCRP düzeyinde ve CVD‘nin
belirleyicisi olan pro-inflamatuar sitokin interlökin-6 (IL-6) düzeyinde önemli düĢüĢler
olduğu belirtilmiĢtir. Buna karĢın plazma kolesterol, trigliserit ve ürikasit
konsantrasyonlarında önemli değiĢiklikler gözlemlenmediği bildirilmiĢtir (39).
22
Yine gönüllü insanlar üzerinde yapılan bir baĢka çalıĢmada, her gün 100 g V. myritillus
alan kiĢilerde trombosit fonksiyonu, kan basıncı ve yüksek dansiteli lipoprotein (HDL)
kolesterolü gibi biyobelirteçlerin iyi yönde geliĢtiği bildirilmiĢtir (66).
Kan basıncı ve damar sağlığı ile ilgili olarak, V. myritillus ANT‘lerinin (8) düz kas
kasılması ve trombosit agregasyonunu engellediği, ayrıca antitrombotik, antihipertansif
ve kalp koruma etkilerine de sahip olduğu rapor edilmiĢtir. V. myritillus‗un
antihipertansif etkilerini, in vitro hücrelerde anjiyotensin dönüĢtürücü enzim (ACE)
aktivitesini inhibe ederek gösterdikleri belirtilmiĢtir (67). Yapılan bir çalıĢmada, V.
myritillus ekstresi (0,00625-0,1 mg/ml) içinde inkübe edilen insan umblikal damar
endotelyal hücrelerinde 10 dakika boyunca ACE aktivitesinin inhibe olduğu
bildirilmiĢtir (67). Ġlginç bir Ģekilde, tek baĢına antosiyanidinlerin (siyanidin, delfinidin
ve malvidin) ACE aktivitesi üzerine hiçbir inhibitör etkisi görülmemiĢtir. Bu durum ise,
ACE-inhibisyonun V. myritillus ANT‘lerin özel karıĢımına bağlı olduğu Ģeklinde
açıklanmıĢtır (67).
2.4.6. Oküler Etkiler
Katarakt, retinopati, makula dejenerasyonu ve gece görüĢünü içeren çeĢitli göz
bozukluklarında V. myritillus‘un etkileri ile ilgili çok sayıda çalıĢma yapılmıĢtır
(Camire tarafından tekrar edilmiĢtir 2000; 8, 10, 21, 68, 69). Birçok çalıĢmada V.
myritillus‘un; retina anormalliklerinde iyileĢme, kapiller dirençte artıĢ, lens opaklığı ve
miyop ilerlemesinde yavaĢlama ve karanlığa adaptasyonu geliĢtirme gibi olumlu
etkilere sahip olduğu bildirilmiĢtir. Örneğin, hafif senil kataraktı olan 50 hasta üzerinde
yapılan bir çalıĢmada, hastalar 4 ay boyunca V. myritillus ANT‘leri ve E vitamini ile
tedavi edilmiĢ ve tedavi sonucunda katarakt geliĢiminin önlemesinde % 97 oranında
baĢarı sağlandığı bildirilmiĢtir (70).
V. myritillus’un göz bozuklukları ve görme kaybı ile ilgili olarak yararlı etkileri
bilimsel araĢtırmalarla desteklenmiĢtir. Yapılan bir çalıĢmada, V. myritillus ekstresinin
(100 µg ANT içeren), H₂O₂ ile teĢvik edilmeden önce ANT ekstresi ile ön-inkübasyon
yapılan retinal pigment epitel hücrelerinde oksidatif stres savunma enzimleri olan heme
oksijenaz-1 (HO-1) ve glutatyon-S-transferans-pi (GST-pi) enzimlerini modüle ettiği
(düzenlediği) gösterilmiĢtir (71). Song ve arkadaĢları, kornea limbal epitel hücre
kültüründe V. myritillus ekstresinin etkisini çalıĢmıĢ ve V. myritillus’un bu hücrelerin
23
fizyolojik yenilenmesini desteklediğini ve bu hücrelerin homeostasis gösterdiğini
bildirmiĢtir (72).
Retina ganglion hücreleri ile yapılan bir çalıĢmada, V. myritillus ANT‘lerinin
kimyasalla indüklenen hücre hasarı ve radikal aktivasyonu inhibe ettiği ve nöro-
koruyucu etkiye sahip olduğu gösterilmiĢtir. Bu etkinin V. myritillus ANT‘lerinin
antioksidan aktivitesi ile ilgili olabileceği belirtilmiĢtir (73). Senil katarakt ve makula
dejenerasyonu nedeniyle yaĢa bağlı görme kaybının yaĢlı bireylerde yaĢam kalitesini
olumsuz yönde etkilediği belirtilmektedir. 10 yıl veya daha uzun süre Ģeker hastası olan
bireylerde diyabetik retinopati, körlüğün baĢlıca nedeni olarak geliĢmiĢ ülkelerde
oldukça yaygın bir Ģekilde görülmektedir. Hücre kültürü, hayvan ve insan
çalıĢmalarından elde edilen güçlü bulgular, büyük bir klinik sorun olan yaĢ ve diyabete
bağlı görme kaybında V. myritillus’un etkili olabileceğini göstermektedir.
2.4.7. Nöroprotektif Etkileri
BiliĢsel gerilemeye yol açan yaĢa bağlı dejeneratif hastalıklar günümüzde yaygın olarak
görülen sağlık problemleridir. Ġnme (felç), hipertansiyonu veya trombozisi
tetiklediğinde ölüm ve sakatlığın önemli bir nedeni olabilir. V. myritillus’un damar
geniĢletici ve anti-inflamatuvar etkileri ile nöromotor fonksiyonunun korunması
açısından önemli bir etkiye sahip olduğu belirtilmektedir. V. myritillus’un bu etkileri
hem hemorajik hem de trombotik inmelerin riskini azaltmaktadır. Ayrıca, retina da
dahil olmak üzere nöronal dokular çoklu doymamıĢ yağ asidi açısından zengindir ve bu
doymamıĢ yağ asitleri oksidasyona karĢı oldukça duyarlıdır. Antioksidan aktiviteye
sahip olan ANT‘lerin bu oksidasyon duyarlı dokuları koruyabileceği belirtilmektedir.
Böylece, beyin dokusu tarafından absorbsiyonu henüz tam olarak belli olmamakla
birlikte, ANT‘lerin beyin ve retina fonksiyonunu koruyabileceği ifade edilmektedir.
ÇeĢitli çalıĢmalarda V. myritillus’un meyve ve meyve polifenollerinin nöroprotektif
olduğu ve dopamin salınımını ve nöronal iletiĢimi geliĢtirdiği bildirilmiĢtir (10, 73, 74).
Bununla birlikte, V. myritillus ve bileĢenlerinin nöroprotektif etkileri üzerine yapılan
çalıĢmalar kültür hücreleri üzerinde in vitro gerçekleĢtirilmiĢ olup, hayvanlarda biliĢ
üzerine V. myritillus‘un kullanıldığı in vivo çalıĢmalar bulunmamaktadır.
2.4.8. Hipoglisemik Etkileri
V. myritillus’un antidiyabetik özelliklerinin olduğu bilinmektedir. V. myritillus’un
meyve ve yapraklarının yüz yıllardır diyabet semptomlarını iyileĢtirmek için
24
kullanıldığı bildirilmektedir (21, 75, 76, 77). Yapılan bir araĢtırmada, glisemik kontrol
için tavsiye edilen bitkisel ilaçlar listesinde V. myritillus‘un 4. sırada yer aldığı
belirtilmiĢtir (78).
TD2, insülin direnci ve β hücre yetersizliğinin sebep olduğu son derece yaygın bir
durumdur. TD2 aynı zamanda, artmıĢ oksidatif sitres, inflamasyon ve dislipidemi ile
iliĢkili bir hastalıktır. TD2‘ye ayrıca; artmıĢ CVD riski, kanser, katarakt ve retinopati
Ģeklinde görme kaybı da eĢlik eder (79-82).
V. myritillus‘un hipoglisemik etkisini, özellikle α-glukozidaz enzim aktivitesine, glukoz
transportuna ve insülin sekresyonuna etki ederek gösterdiği belirtilmektedir (83).
Yapılan araĢtırmalarda ANT‘lerin kültüre edilmiĢ rodent pankreatik β hücrelerinde
insülin sekresyonunu uyardığı bulunmuĢtur. Test edilen ANT‘ler arasında en büyük
etkiyi ise siyanidin ve delfinidinlerin gösterdiği belirtilmiĢtir (84). Buna ek olarak
insülin yokluğunda V. myritillus‘un kas hücreleri ve adipozit doku içine glikoz
taĢınmasını arttırdığı belirtilmiĢtir (76).
Streptozosin (STZ) ile diyabet geliĢtirilen farelerle yapılan bir çalıĢmada, V. myritillus
yapraklarının su-alkol ekstresinin (3 g/kg/gün, 4 gün) plazma glukoz düzeyinde önemli
bir düĢüĢ (% 26) sağladığı bildirilmiĢtir (75).
Diyabetik (C57b1/6J) farelerde yapılan bir baĢka çalıĢmada, fenoliklerce zengin bir
ekstre (~287 mg/g ANT içeren) ile ANT‘lerce zenginleĢtirilmiĢ V. myritillus ekstresi
(~595 mg/g ANT içeren) 500 mg/kg dozda olacak Ģekilde farelere ayrı ayrı verilmiĢ ve
ekstrelerin kandaki glukoz düzeyini sırasıyla % 33 (~287 mg/g ANT içeren ekstre) ve
% 51 (~595 mg/g ANT içeren V. myritillus ekstresi) oranında azaltdığı bildirilmiĢtir
(85).
Saf ANT‘ler ile (300 mg/kg) yapılan bir gavaj tedavisinde Malvidin-o-glikozitin bu
hayvanlarda önemli ölçüde hipoglisemik etkisinin bulunduğu fakat Delfinidin-o-
glikozitin tedavisinde aynı etkilerin görülmediği belirtilmiĢtir. Tablo 2.1. de gösterldiği
gibi Malvidin-o-glikozitin V. myritillus‘daki yüzdesi % 3.35 dir (85).
Alkoksan ile diyabet oluĢturulmuĢ farelerle yapılan bir çalıĢmada, 20 mg/kg dozda V.
myritillus içeren bir bitkisel preparat farelere verildikten sonra, diyabetik farelerin
serum glikoz ve fruktozamin düzeylerinin önemli ölçüde düĢüĢ gösterdiği belirtilmiĢtir
(86).
25
Obezite, TD2 için önemli bir predispozan faktördür. V. myritillus polifenolleri lipaz
gibi sindirim enzimlerini inhibe eder ve böylece yağ emilimini azaltarak obeziteyi
önlemeye yardımcı olur (83). Yapılan bir çalıĢmada siyanidin-3-glikozitin, yüksek yağ
diyeti ile beslenen farelerde obezite geliĢimini baskıladığı ve insan adipoz doku
fonksiyonlarını düzenlediği bildirilmiĢtir (87).
Yapılan bir insan çaıĢmasında, insan preadipositleri deri altı adipoz dokudan toplanmıĢ,
kültüre edilmiĢ ve ANT‘lerle muamele edilmeden önce farklılaĢtırılmıĢtır. ANT
muamelesinden sonra bir antiinflamatuvar sitokin olan adiponektin miktarının arttığı,
proinflamatuvar sitokin olan IL-6 ve plazminojen aktivatör inhibitörü-1 (PAI-1)
miktarının azaldığı bildirilmiĢtir. Ayrıca ANT tedavisinin, adipositlerdeki AMP/ATP
oranını artırmaksızın AMP ile aktive edilen protein kinaz (AMPK) enzimini aktive
ettiği bildirilmiĢtir (87). Elde edilen bütün bu sonuçlar, çoğunlukla TD2 geliĢimine
neden olan insülin direnci, hipertansiyon ve dislipidemi ile iliĢkili yaygın bir durum
olan metabolik sendromu önlemede ANT‘lerin önemli bir rolü olabileceğini
göstremektedir.
Tsuda ve ark. yapmıĢ oldukları bir çalıĢmada, V. myritillus eklenen diyetin diyabetik
farelerde serum glukozunu düĢürdüğü ve insülin duyarlılığını düzelttiği bildirmiĢtir. V.
myritillus (10 g/kg ANT içeren 27 g/kg diyet) ile beslenen hayvanlar ile kontrol grubu
hayvanlar arasında vucut ağırlığı ve serum adiponektin düzeyleri arasında farklılık
olmadığı, bununla birlikte V. myritillus ekstresinin antidiyabetik etkilerinin karaciğer,
iskelet kası ve beyaz adipoz dokudaki AMPK aktivasyonu ile iliĢkili olduğu
bildirilmiĢtir. Buna ek olarak hepatik glukoneojenezde düĢüĢ, iskelet kası ve beyaz
adipoz dokuda Glut 4 artıĢı gözlenmiĢtir (88).
Üzümsü meyvelerin hipoglisemik etkileri hakkında yayınlanan insan çalıĢmaları
bulunmakla birlikte, bu çalıĢmalardan elde edilen bulgular hipoglisemik etkilerin
değerlendirilmesi açısından yetersizdir. Bilindiği kadarıyla, diyabet hastalarında V.
myritillus ile yayınlanmıĢ kontrollü insan çalıĢmaları bulunmamaktadır. Literatürde, V.
myritillus takviyesi ile ilgili yayımlanmıĢ iki insan çalıĢması bulunmaktadır (39, 130).
Bu iki çalıĢmadan birinde, V. myritillus ve frenküzümü karıĢımı alan (120 mg/gün
ANT) nondiyabetik dislipidemik kiĢilerin plazma glukoz seviyelerinde herhangi bir
fark görülmediği bildirilmiĢtir (130). Diğer çalıĢmada ise, CVD den en az bir risk
faktörü olan kiĢilerde 330 ml/gün olacak Ģekilde V. myritillus ekstresinin etkileri
26
incelenmiĢ, fakat çalıĢmada glukoz verileri belirtilmemiĢtir (39). Bununla birlikte, bu
çalıĢmalarda CVD‘nin yüksek riski üzerine çalıĢılmıĢ olup, çalıĢma diyabetik olmayan
ve normal glukoz toleransı olan kiĢiler üzerinde yapılmıĢtır. Bu sebeple, bu
çalıĢmalardan elde edilen verilerle V. myritillus‘un antidiyabetik etkileri hakkında
herhangi bir bilgi edinilmesi de mümkün değildir.
V. myritillus‘un insanda antidiyabetik etkilerine dair bilgi eksikliği olmasına rağmen
çok sayıda in vitro ve hayvan çalıĢmaları bulunmakta ve bu çalıĢmalardan elde edilen
sonuçlar TD2‘nin önlenmesinde veya tedavi edilmesinde V. myritillus‘un önemini
ortaya çıkarmaktadır. V. myritillus‘un insülin sekresyonunu ve glukoz transportunu
arttırıcı etkisine ek olarak, antioksidan, antiinflamatuvar, lipit düĢürücü etkileri gibi
diğer faydalı etkilere de sahip olması, bu bitkinin diyabetin ciddi kardiyovasküler
komplikasyonlarının yanı sıra TD2 durumunda oluĢabilecek obezitenin önlenmesine de
yardımcı olabileceğini göstermektedir.
Hipergliseminin kanser riskini arttırıcı etkisi olduğuna dair giderek artan bulgular
bulunmaktadır (80, 89). Kanser ve Metabolik Sendrom projesi, 6 avrupa topluluğunu ve
toplamda 500.000 kiĢiyi içeren büyük bir prospektif çalıĢmadır. 10.4 yıllık takip
ortalamasından sonra elde edilen bu çalıĢma sonuçları, yüksek kan glikozunun
kanserden ölüm ve bir çok spesifik bölgesel kanser insidansı için bir risk faktörü
olduğunu desteklemiĢtir (89). Oksidatif stres, inflamasyon ve IGF-1 de dahil olmak
üzere büyüme faktörleri artıĢının kanser riskini arttırdığı bilinmekte ve bütün bu
faktörlerinde TD2 hastalarında yüksek olduğu belirtilmektedir.
Antosiyaninlerin TD2’deki Etkilerinin Değerlendirilmesi
TD2, bozulmuĢ insülin sekresyonu ve IR ile iliĢkilidir. TD2‘de kronik hiperglisemiye
yol açan oksidatif stres ve glikolize hemoglobin (HbA1c) artıĢı ile protein glikasyonu
görülür. Bu metabolik değiĢiklikler uzun vadeli komplikasyonlara neden olarak daha
yüksek morbidite ve mortaliteye neden olmaktadır. ANT‘lerin TD2‘ye neden olan
çeĢitli yapıları ve mekanizmaları etkileyerek, bu hastalığın tedavisine katkıda
bulunabilecekleri belirtilmektedir.
2.4.8.1. Antosiyaninlerin β Hücreler Üzerindeki Etkileri
TD2 ayrıca pankreatik β hücrelerinin fonksiyon bozukluğu ile de yakından iliĢkilidir. β
hücreleri fazla insülin salgılayarak IR‘yi dengeleyebilirler. Bununla birlikte, yetersiz
27
dengeleme hipergilisemiye yol açabilir ve hiperglisemi de glikasyon reaksiyonları
süresince ROS oluĢturabilir. Bu durum ise, β hücreleri için toksik olup, bu hücrelerin
ölümüne neden olur (90-93).
Katalaz, SOD ve glutatyon peroksidaz gibi antioksidan enzimlerin pankreatik
adacıklardaki miktarları çok düĢüktür. Bu nedenle β hücreleri oksidatif strese çok
duyarlıdırlar (94, 95). ANT‘ler sahip oldukları antioksidan aktiviteleri ile oksidatif
stresi azaltabildikleri için bu grup bileĢiklerin β hücrelerini koruyabilecekleri ve TD2
tedavisinde ANT‘lerin kullanımının uygun olabileceği belirtilmektedir (96).
V. angustifolium Ait. bitkisinin farklı kısımları ile yapılan in vitro bir çalıĢmada, meyve
ekstresinin pankreatik β hücrelerinin proliferasyonunu arttırdığı belirtilmiĢtir (76).
Ancak çalıĢmada biyoaktif bileĢikler tanımlanmamıĢtır.
Diyabet geliĢtirilen C57BL/6CB farelerle yapılan bir baĢka çalıĢmada ise, kızılcık
ANT‘lerinin obezite ve diyabete karĢı pankreas adacıklarının yapısını koruduğu ve
insülin sekresyonunu arttığı belirtilmiĢtir. C57BL/6CB türü farelerin, diyetle tetiklenen
obezite ve diyabete karĢı en hassas soy oldukları belirtilmektedir (96).
Siyah soya fasülyesi kabuklarından elde edilen ANT‘ler ile yapılan bir çalıĢmada,
apoptozis ile iliĢkili proteinlerin düzenlenmesi ile β hücrelerinin apoptozisinin
engellendiği bulunmuĢtur. ÇalıĢma sonucunda, kullanılan ANT‘lerin antiapoptotik
protein bcl-2 ekspresyonunu artırdığı, buna karĢın proapoptotik Bax ve Kaspaz 3
ekspresyonunu azalttığı belirtilmiĢtir (98).
C57BL/6J farelerde yapılan bir baĢka çalıĢmada, saflaĢtırılmıĢ ANT ilave edilen (10,2
mg/ml) su tüketimi ile β hücre fonksiyonunun arttığı bildirilmiĢtir (99).
ANT‘lerle yapılan bir çalıĢmada, ANT‘lerin H₂O₂ ile indüklenen hasara karĢı primer
adacık ve pankreatik β insülin-1 hücrelerini koruduğu belirtilmiĢtir. Bu β hücre
koruyucu etkinin, zaman ve doza bağlı olarak ve Heme Oksijenaz-1 ekspresyonunu
arttırarak elde edildiği belirtilmiĢtir (100).
2.4.8.2. Antosiyaninlerin Ġnsülin sekresyonu Üzerindeki Etkileri
Ġnsülin, karaciğerde glikoz üretimini inhibe ederek, kaslarda ve yağ dokusunda glikoz
alımını arttırarak kan glikoz seviyelerini uygun değerler arasında tutar. TD2‘de β hücre
disfonksiyonu nedeniyle insülin salgılanması bozulmuĢ durumdadır (90).
28
Sülfonilüre türevleri insülin salgılanmasını arttırdığı için diyabetik hastaların
tedavisinde kullanılmaktadır. Ancak bu tip tedavi hipoglisemiye neden olabilmektedir
(101). Bu nedenle insülin salgısını arttıran doğal ürünler kullanılması insan sağlığı
açısından daha faydalı görülmektedir. Bu konuda yapılan çeĢitli çalıĢmalar ANT‘lerin
insülin salgılatıcı özelliğe sahip olabileceğini göstermektedir (96, 98, 101).
Yapılan bir araĢtırmada, farklı ANT‘lerin INS-1 832/13 hücrelerinde insülin
salgılanması üzerindeki etkileri karĢılaĢtırılmıĢtır. ÇalıĢma sonucunda, delfinidin-3-
glukozit‘in siyanidin-3-glukozitten daha etkili olduğu ve siyanidin-3-glukozitin de
pelargonidin-3-galaktozitten daha etkili olduğu bildirilmiĢtir (101). Ancak bir baĢka
çalıĢmada, ANT‘lerce zengin V. angustifolium meyve özü ile inkübe edilen β TC-tet
hücrelerinin insülin konsantrasyonunda anlamlı bir fark görülmediği bildirilmiĢtir (76).
STZ-diyabetik Wistar ratlarda yapılan bir çalıĢmada, pelargonidin-3-glukozitin bir doz
alımından sonra insülin salgısında artıĢ gözlemlenmiĢtir (96). Benzer sonuçlar siyah
soya fasulyesinden ekstre edilen ANT almıĢ STZ-diyabetik Sprague Dawley ratlarda da
gözlemlenmiĢtir (98).
Mekanizması bilinmemekle birlikte araĢtırmacılar bu insülin salgısındaki artıĢın, β
hücre stimülasyonundan ve/veya β hücre kalıntılarından insülin salgılanmasındaki
artıĢtan kaynaklanabileceğini belirtmiĢlerdir.
2.4.8.3. Antosiyaninlerin Ġnsülin direnci Üzerindeki Etkileri
Ġnsülin tarafından uyarılan glikoz alımında azalma (insülin direnci) TD2 nedenlerinden
birisidir. Hiperglisemi, serbest yağ asitleri, oksidatif stresin neden olduğu ROS‘ların
artmıĢ plazma düzeyleri, endoplazmik retikulum stresi ve adiposit disfonksiyonlarının
tümü bu metabolik hastalığın geliĢiminde önemli role sahiptir (27, 102, 103, 104, 105).
Obezite ile iliĢkilendirildiğinde TD2, yağ hücrelerinin metabolik faaliyetlerinde önemli
değiĢikliklere neden olmaktadır (106). Adipositokinler, biyolojik adipositler (107)
tarafından sentezlenen ve depolanan aktif moleküllerdir. Adipositokinler, IR‘de
konsantrasyonları azalan adiponektin ve inflamatuvar molekül olan monosit kemotaktik
protein-1(MCP-1), tümör nekroz faktörü α (TNF-α), IL-6 ve PAI-1‘den oluĢur.
Ġnflamatuvar moleküller, TD2‘de ekspresyon düzeylerini artırırlar ve IR geliĢmesine
katkıda bulunurlar (108).
29
Bazı çalıĢmalar, ANT‘lerin antiinflamatuvar aktiviteye sahip olduğunu ve TD2‘nin
geliĢimine katkıda bulunan TNF-α, MCP-1 ve IL-6 ekspresyonlarını azaltabileceğini
göstermiĢtir (108-111).
C57BL/6J farelerde yapılan bir çalıĢmada, ANT‘ce zengin gıda boyası ile desteklenmiĢ
yüksek yağlı bir diyet sonucunda adipoz dokudaki TNF-α ve kan Ģekeri düzeylerinin
azaldığı belirtilmiĢ ve bu sonucun IR azalması ile iliĢkili olabileceği ifade edilmiĢtir
(111). Benzer Ģekilde, siyanidin-3-glukosit ile desteklenmiĢ diyetle beslenen KK-Ay
farelerde de glisemi ve adipoz dokudaki TNF-α ve MCP-1 düzeylerinde azalma olduğu
belirtilmiĢtir (108).
Yapılan bir çalıĢmada hiperlipidemi ve hiperinsülinemi ye neden olan yüksek fruktoz
içeren bir diyetle beslenen Sprague-Dawley ratlarda, ANT‘lerce zengin siyah pirinç
ekstresinin IR‘yi azalttığı bildirilmiĢtir. Mekanizması, oksidatif stresin inhibe edilmesi
ve plazma lipid profilinin düzenlenmesi olarak belirtilmiĢtir (112).
Yapılan baĢka bir çalıĢmada dondurularak kurutulmuĢ V. myritillus tozu ile
desteklenmiĢ yüksek yağlı bir diyetle beslenen C57BL/6J farelerde, açlık glukozu ve
adipoz dokusundaki TNF-α ekspresyonu düzeylerinde ve geliĢmiĢ insülin tolerans testi
sonuçlarında düĢüĢ olduğu belirtilmiĢtir. Bununla birlikte, yüksek yağlı diyet
sonucunda oluĢan hiperinsülineminin azaltımında V. myritillus ekstresinin etkili
olmadığı belirtilmiĢtir (109). BaĢka benzer bir çalıĢmada, C57BL/6J farelerine
uygulanan ANT bakımından zengin hipo- ve hiper-lipidemik diyette, dondurularak
kurutulmuĢ tün çilek tozlarının TNF-α, IL-6 ve PAI-1 plazma seviyelerinde herhangi
bir değiĢiklik sağlayamadığı, bununla birlikte V. myritillus‘dan izole edilen ANT‘leri
içeren içme suyu ve yüksek yağlı diyet ile beslenen farelerde MCP-1 plazma
seviyelerinde bir azalma olduğu belirtilmiĢtir (113).
ANT‘lerin hipoglisemik aktiviteye sahip olma özelliklerini kısmen ortaya çıkaran ve
Sprague-Dawley fareleri üzerinde yapılan bir baĢka çalıĢmada, farelere siyah soya
fasulyesinden elde edilen ANT‘lerin uygulanması ile insülin reseptörlerinin
otofosforilasyon seviyesinin yükseldiği ve böylece insülin reseptörlerinin aktive olduğu
belirtilmiĢtir (98).
Yakın zamanlarda hayvan modelleri üzerinde yapılan bazı çalıĢmalar, ANT‘lerin
glisemide ve IR‘deki azalma ile iliĢkili olan GLUT4 ekspresyonunu artırdığını
30
göstermiĢtir (98). GLUT4, glukoz taĢıma ailesinden insüline duyarlı bir proteindir ve
esas olarak kas ve adipoz dokularında bulunur. Ġnsülin tarafından uyarımın yokluğunda,
GLUT4 hücre içi bölmesinde bulunur. Insülin, insülin reseptöre bağlandığında, plazma
zarına GLUT4 translokasyonundan ve glukoz alımına kadar bir dizi reaksiyonu tetikler.
Bu nedenle glukoz alımı ve glikoz homeostazisde önemli bir rol oynamaktadır (114).
Yapılan bir çalıĢmada alloksanın neden olduğu diyabetik Wistar sıçanların kalp
hücrelerinde V. arctostaphylos bir ekstresi ile muameleden sonra artan GLUT4 mRNA
ekspresyonu belirtilmiĢtir (115). Buna karĢın, çalıĢmada, ekstre içinde mevcut olan
bileĢikler belirlenememiĢtir (116). Diyabetik durumda, adipositlerdeki GLUT4
ekspresyonu kandaki retinol bağlayıcı protein 4 (RBP4) ekspresyonu artıĢına bağlı
olarak azalmıĢtır. RBP4 ve insülin direnci arasında doğrusal bir iliĢki bulunmaktadır;
bu protein kanda arttığında iskelet kasındaki insülin sinyali bozulur ve hepatik glikoz
üretimi uyarılır, bunun sonucunda kan Ģekeri artar (117). Bu nedenle, artan GLUT4 ile
azalan RBP4 ekspresyonları diyabetin önlenmesinde ve tedavisinde önemli olabilir
(108). Yapılan bir çalıĢmada artan GLUT4 ekspresyonu yoluyla daha önce troglitazon
ile diyabetik yapılmıĢ sıçanlarda insülin direncinde azalma gözlenmiĢtir (118). Yapılan
bir çalıĢmada da RBP4‘nin azalmıĢ ekspresyonu, diyabetik KK-Ay farelerin mezenterik
adipoz dokusunda gözlemlenmiĢ, bununla birlikte plazma veya beyaz adipoz dokuda
RBP4 konsantrasyonlarında herhangi bir değiĢiklik olmadığı belirtilmiĢtir. Belirtilen bu
antidiyabetik etkilerinse, adipositokinlerin ekspresyonunun modülasyonu ile iliĢkili
olabileceği belirtilmiĢtir (119).
Yağ dokusu ve iskelet kasında AMPK aktivitesi, bağımsız mekanizmalar yoluyla bu
dokular tarafından glukozun daha fazla alınmasına ve kullanımına sebep olan GLUT4
ekpresyonunu indükler. Karaciğerde, AMPK aktivasyonunun TD2‘de artan glukoz
üretimini (glukoneojenez) azalttığı bildirilmektedir (119). Yapılan bir çalıĢmada
diyabetik KK-Ay farelerde diyete eklenen V. myritillus‘un plazma glukozunu azalttığı
ve beyaz adipoz, iskelet kası, karaciğer dokularında AMPK aktivasyonu yoluyla insülin
duyarlılığını arttırdığı belirtilmiĢtir (119). Bu nedenle, ANT‘lerin, adipositokinlerin
ekspresyonunu modüle ettiği, GLUT4 ekspresyonunu arttırdığı, RBP4 ekspresyonunu
azalttığı, AMPK‘yi etkinleĢtirdiği ve insülin duyarlılığını artırmak için oksidatif stresi
azalttığı göz önünde bulundurulduğunda, glisemik kontrolü sağlamada ANT‘lerin
önemli bir role sahip olabilecekleri belirtilmektedir.
31
2.4.8.4. Antosiyaninlerin α- Glükosidaz Ġnhibitör Etkisi
Diyabetik hastalarda postprandial hipergliseminin önlenmesi hastalığın kontrolünün bir
yoludur. α-glukosidazlar karbonhidratların hidrolizinden sorumlu olan ince bağırsak
epitelinde bulunan enzimlerdir (120). Dolayısıyla, karbonhidrat sindirimini geciktiren
α-glukosidaz inhibitörleri kullanımı TD2 için terapötik bir yaklaĢım olabilir. Akarboz
gibi sentetik inhibitör maddeler, yemeklerden sonra glisemi artıĢlarını kontrol etmek
için üretilmiĢtir (121, 122). Bununla birlikte, aynı etkiyi oluĢturan doğal maddelere de
ilgi artmıĢ olup, ANT‘lerin de bu tür bir etkiye sahip olduğu bildirilmektedir (123-125).
ANT‘lerin α-glukosidazı inhibe etme mekanizması tam olarak bilinmemekle birlikte,
inhibisyonun akarboz mekanizmasında olduğu gibi yarıĢmalı inhibisyon Ģeklinde
olabileceği belirtilmektedir (126). Diğer bir olasılık da, enzimin aktif bölgesinde
bulunan polar gruplar ANT‘lerin hidroksil grupları ile etkileĢir, bu enzimin moleküler
konfigürasyonunu, hidrofilik ve hidrofobik özelliklerini etkiler ve sonuçta enzim
aktivitesinde değiĢikliğe sebep olurlar (127).
Kökler, yapraklar, çiçekler, kabuklar gibi farklı bitki kısımlarından elde edilen ANT
ekstresi veya ANT standartları ile in vitro olarak yapılan çalıĢmalar, ANT‘lerin maltaz
ve sukraza karĢı (127, 128) veya sadece maltaza karĢı α-glukosidazi inhibe edici
aktiviteye sahip olduğunu göstermiĢtir (123, 124). Ayrıca, inhibisyonun varlığı,
yokluğu ya da etkinliğinin hem enzim türüne hem de ANT‘nin kimyasal yapısına bağlı
olduğu belirtilmektedir (123, 124, 127). Örnek olarak, açillenmemiĢ ANT ile
karĢılaĢtırıldığında, en yüksek inhibisyon aktivitesinin ANT-açilatta görüldüğü
belirtilmiĢtir. Bu durum ise ANT-açilatların bağırsakta daha fazla dayanıklı olmaları ile
açıklanmıĢtır (129).
Yapılan bir baĢka çalıĢmada, sağlıklı Sprague-Dawley sıçanlarda mor tatlı patatesten
elde edilen ANT ekstresi ile maltaz aktivitesi inhibe edilmiĢ ve karbonhidrat
yüklemesinden (sakkaroz, maltoz, glukoz) sonra kan Ģekerinde azalma olduğu
belirtilmiĢtir (125).
Yapılan baĢka bir çalıĢmada, akarboz ve siyanidin-3-galaktozit arasında sinerjistik bir
etki olduğu belirtilmiĢtir (127). Bu sonuç ise, TD2 tedavisinde kullanılmakta olan
akarboz dozunun azaltılabileceğini ve böylece akarboz kullanımı ile ortaya çıkabilecek
yan etkilerin ortadan kaldırılabileceğini göstermektedir (122)
32
3. SONUÇ
Tarih boyunca, meyveler insan beslenmesinin önemli ve değerli bir parçası olmuĢtur.
Çileklere kırmızı, mavi ve mor renklerini veren fenolik bileĢiklerin, antioksidan,
antitümörojenik, antiinflamatuar, hipoglisemik ve antimikrobiyal dahil olmak üzere
sağlıkla ilgili geniĢ bir yelpazeye sahip olduğu deneysel çalıĢmalarla tespit edilmiĢtir.
V. myritillus, ANT‘ler bakımından özellikle de delfinidinler ve siyanidinler bakımından
oldukça zengin bir bitkidir. Biyolojik olarak aktif bu bileĢiklerin sağlık için faydalı
özelliklere sahip olduğunu destekleyen deneysel bulgular bulunmaktadır. Deneysel
çalıĢmalarla desteklenen ve insan sağlığı için önemi vurgulanmıĢ olan bu molekülerin
etkileri ve bu etkilerin klinik önemi ġekil 3.1'de özetlenmiĢtir.
ÇeĢitli deneyler ANT‘lerin; serbest radikal üretimini engellemek, insülin salgısını
arttırmak, insülin direncini iyileĢtirmek, kan glukozu, glukozüri ve HbA1c azalması
gibi etkiler göstererek biyolojik olarak aktif olan bu bileĢiklerin antidiyabetik özellik
taĢıdığını göstermiĢtir. Ancak diyabetik olmayan sağlıklı insanlar ile yapılan çalıĢmalar
ANT‘lerin kan glikozu veya plazma insülin konsantrasyonu üzerine bir etkisinin
olmadığını göstermiĢtir. Bu durum ise, bu bileĢiklerin etki göstermesi için önceden var
olan bir metabolik bozuklukluğun olması gerektiği görüĢünün ortaya çıkmasına neden
olmuĢtur.
V. myritillus’un standardize ekstreleri kullanılarak tasarlanmıĢ insan deneyleri; yaĢlanan
toplumlarda kronik ve diyabet gibi metabolik hastalıklarda olası bir tedavi aracı olarak
V. myritillus‘un kullanımını desteklemektedir.
33
ġekil 3.1. V. myritillus’un Moleküler Etkileri ve Klinik Önemi
Moleküler Etkileri
-Beyine T3 transportunu arttırır; sinirsel
iletiĢimi geliĢtirir.
-Retina hücreleri oksidatif strese karĢı
korur; HO-1 ve GST upregülasyonu
-Ġnsülin kısmın artması; adipoz doku,
iskelet kası ve karaciğerde AMPK‘nın
aktivasyonu; plazmada düĢük glikoz ve
früktoz amin; insülin duyarlılığının
geliĢmesi; adiponektinin artması ve insan
adipozitlerinde PAI-1 ve IL-6 yokluğu;
GLUT-4 artması; GI lipaz inhibisyonu.
-Anti-inflamatuvar gen ekpresyonu
mikroarray profil; NF-ĸB düzenlenmiĢ
proinflamatuar kemokinlerde azalma
-ACE inhibisyonu; düĢük hsCRP, CETP,
LDL-C, ve yüksek HDL-C
-DNA stabilizasyonu ve korunması; faz II
enzim indüksiyonu; düĢük IGF-1;
büyümenin inhibisyonu ve kanser
hücrelerindeki apoptozisin indüksiyonu
-Antioksidan etkiler
-Direkt antimikrobiyal etkiler;
antibiyotiklerin minimum inhibitör
konsantrasonunda azalma
Etkilerin Klinik Önemi
-GeliĢmiĢ bellek, görme ve duyusal giriĢ
-Diyabetik retinopatinin önlenmesi;
görmenin korunması
-Daha az insülin direnci; tip II diyabetin
düĢük riski/ daha iyi kontrolü; daha az
mikro- ve makrovasküler
komplikasyonlar
-Daha az obezite
-Ġnflamasyon iliĢkili hastalıkların düĢük
riski
-DüĢük kan basıncı; geliĢmiĢ lipitler;
düĢük CVD ve felç riski
-Daha az mutasyon; ksenobiyotiklerin
detoksifikasyonu; hücre büyümesinin
kontrolü; düĢük kanser riski
-Oksidatif stres iliĢkili hastalıkların düĢük
riski
-Ġnfektif hastalıkların daha iyi tedavisi
34
KAYNAKLAR
1. Türkiye Endokrinoloji ve Metabolizma Derneği(TEMD) diabetes mellitus ve
komplikasyonlarının tanı, tedavi ve izlem kılavuzu, 2013; 15-24
2. Ġ.Ü. CerrahpaĢa Tıp Fakültesi Sürekli Tıp Eğitimi Etkinlikleri Diabetes Mellitus
Sempozyumu Tip II Diabetin Etyopatogenezi, 1997; 29-34
3. Dr. Erol Aktunç, Dr. Murat Ünalacak, Dr. Nejat Demircan. Tip II Diyabet‘te
Patofizyoloji ve Akılcı Tedavi YaklaĢımı. Sted, 2002; 11: 334
4. Feridun KARAKURT, AyĢe ÇARLIOĞLU, Benan KASAPOĞLU, Ġlknur Ġnegöl
GÜMÜġ. Gestasyonel Diabetes Mellitus Tanı ve Tedavisi. Yeni Tıp Dergisi, 2009;
26: 134-138
5. http://acikders.ankara.edu.tr/pluginfile.php/1045/mod_resource/content/1/6.%20Pa
nkreas%20fzyp.pdf (Prof.Dr.Arif ALTINTAġ, Ankara Üniversitesi Veteriner
Fakültesi Biyokimya Ananabilimdalı PANKREAS Yapısı-Görevleri ve Pankreas
Hastalıkları Fizyopatolojisi) Son EriĢim Tarihi: 16.04.2014
6. http://www.itf.istanbul.edu.tr/itfogrenci/attachments/079_insulin.sekresyonunun.hu
cresel.biyolojisi.pdf (Prof. Dr. Mehmet KAYA Fizyoloji Anabilim Dalı Ġnsülin
sekresyonunun hücresel biyolojisi) Son EriĢim Tarihi: 16.04.2014
7. http://www.ctf.edu.tr/farma/pankreas.pdf (Endokrin Pankreas Hormonları ve Oral
Antidiyabetikler ) Son EriĢim Tarihi: 16.04.2014
8. Chu W, Cheung SCM, Lau RAW, Benzie IFF. In: Benzie IFF, Wachtel-Galor S,
editors. Herbal Medicine: Biomolecular and Clinical Aspects. 2nd edition. Boca
Raton (FL): CRC Press; 2011. Chapter 4.
9. Benzie I. F. F. Evolution of dietary antioxidants. J Comp Biochem Physiol
(A). 2003; 136: 113–26
10. Zafra-Stone S, Taharat Y, Bagchi M, Chatterjee A, Vinson J.A, Bagchi D. Berry
anthocyanins as novel antioxidants in human health and disease prevention. Mol
Nutr Food Res. 2007; 51: 675–83
35
11. Seeram N.P. Berry fruits: Compositional elements, biochemical activities, and the
impact of their intake on human health, performance, and disease. J Agric Food
Chem. 2008; 56: 627–9
12. Kowalczyk C, Kxzesmski P, Kura M, Szmigiel B, Blaszczyk J. Anthocyanins in
medicine. Pol J Pharmacol.2003; 55: 699–702
13. Bagchi D, Sen C.K, Bagchi M, Atalay M. Anti-angiogenic, antioxidant, and anti-
carcinogenic properties of a novel anthocyaninin-rich berry extract
formula. Biochem (Moscow). 2004; 69: 75–80
14. Yildirim H.K. Evaluation of colour parameters and antioxidant activities of fruit
wine. Int J Food Sci Nutr. 2006; 57: 47–63
15. Cravotto G, Boffa L, Genzini L, Garella D. Phytotherapeutics: An evaluation of the
potential of 1000 plants. J Clin Pharm Ther. 2010; 35: 11–48
16. Burdulis D, Sarkinas A, Jasutienè I, Stackivicenè E, Nikolajevas L, Janulis V.
Comparative study of anthocyanin composition, antimicrobial and antioxidant
activity in bilberry (Vaccinium myrtillus L.) and blueberry (Vaccinium
corymbosum L.) fruits. Acta Pol Pharm. 2009; 66: 399–408
17. Erlund I, Marniemi J, Hakala P, Alfthan G, Meririnne E, Aro A. Consumption of
blackcurrants, lingonberries and bilberries increases serum quercetin
concentrations. Eur J Clin Nutr. 2003; 57: 37–42
18. Packer L, Cadenas E. Oxidants and antioxidants revisited: New concepts of
oxidative stress. Free Radic Res.2007; 41: 951–2
19. Benzie I. F. F, Wachtel-Galor S. Vegetarian diets and public health: Biomarker and
redox connections. Antioxid Redox Signal. 2010; 13: 175–91
20. Clifford M.N. Anthocyanins—nature, occurrence and dietary burden. J Sci Food
Agric. 2000; 80: 1063–72
21. Ghosh D, Konishi T. Anthocyanins and anthocyanin-rich extracts: Role in diabetes
and eye function. Asia Pac J Clin Nutr.2007; 16: 200–8
22. Yoshida K, Mori M, Kondo T. Blue color development by anthocyanins: From
chemical structure to cell physiology. Nat Prod Rep. 2009; 26: 884–915
36
23. Kong J.-M, Chia L.-S, Goh N.-K, Chia T.-F, Brouillard R. Analysis and biological
activities of anthocyanins. Phytochem.2003; 64: 923–33
24. Prior R.L, Wu X. Anthocyanins: Structural characteristics that results in unique
metabolic patterns and biological activities. Free Radic Res. 2006; 40: 1014–28
25. Bagchi D, Sen C.K, Bagchi M, Atalay M. Anti-angiogenic, antioxidant, and anti-
carcinogenic properties of a novel anthocyaninin-rich berry extract
formula. Biochem (Moscow). 2004; 69: 75–80
26. Mas T, Susperregui J, Berkè B, Chéze C, Moreau S, Nuhrich A, Vercauteren J.
DNA triplex stabilization property of natural anthocyanins. Phytochem. 2000; 53:
679–87
27. Tsuda T, Ueno Y, Kojo H, Yoshikawa T 3, Osawa T. Gene expression profile of
isolated rat adipocytes treated with anthocyanins. Biochim Biophys Acta. 2005;
1733: 137–47
28. Talavera S, Felgines C, Texier O, Besson C, Lamaison J.L, Remesy C.
Anthocyanins are efficiently absorbed from the stomach in anaesthetized rats. J
Nutr. 2003; 133: 4178–82
29. Talavera S, Felgines C, Texier O, Besson C, Gil-Izquierdo A, Lamaison J.L,
Remesy C. Anthocyanin metabolism in rats and their distribution to digestive area,
kidney and brain. J Agric Food Chem. 2005; 53: 3902–8
30. Netzel F.T, Strass M, Bitsch G, Bitsch I. Bioavailability of anthocyanin-3-
glucosides following consumption of red wine and red grape juice. Can J Physiol
Pharmacol. 2003; 81: 423–35
31. Sakakibari H, Ogawa T, Koyanagi A, et al., editors. Distribution and excretion of
bilberry anthocyanins in mice. J Agric Food Chem. 2009; 57: 7681–6
32. Pool-Zobel B.L, Bub A, Schràder N, Rechkemmer G. Anthocyanins are potent
antioxidants in model systems but do not reduce endogenous oxidative DNA
damage in colon cells. Eur J Nutr. 1999; 38: 227-34
33. Mazza G, Kay C.D, Correll T, Holub B.J. Absorption of anthocyanins from
blueberries and serum antioxidant status in human subjects. J Agric Food
Chem. 2002; 50: 7731–7
37
34. Valentova K, Ulrichova J, Cvak L, Simanek V. Cytoprotective effect of a bilberry
extract against oxidative damage of rat hepatocytes. Food Chem. 2006; 101: 912–7
35. Lala G, Malik M, Zhao C, He J, Kwon Y, Giusti M.M, Magnuson B.A.
Anthocyanin-rich extracts inhibit multiple biomarkers of colon cancer in rats. Nutr
Cancer. 2006; 54: 84–93
36. Kolosova N.G, Shcheglova T.V, Sergeeva S.V, Loskutova L.V. Long term
antioxidant supplementationattenuates oxidative stress markers and cognitive
deficits in senescent-accelerated OXYS rats. Neurobiol Aging. 2006; 27: 1289–97
37. Bao L, Abe K, Tsang P, Xu J.K, Yao X.S, Liu H.W, Kurihara H. Bilberry extract
protect restraint stress-induced liver damage through attenuating mitochondrial
dysfunction. Fitoterapia. 2010, 81(8): 1094-101
38. Freese R, Vaarala O, Turpeinen A.M, Mutanen M. No difference in platelet
activation or inflammation markers after diets rich or poor in vegetables, berries
and apple in healthy subjects. Eur J Nutr. 2004; 43: 175–82
39. Karlsen A, Paur I, Bøhn S.V, et al., editors. Bilberry juice modulates plasma
concentration of NF-κB related inflammatory markers in subjects at increased risk
of CVD. Eur J Nutr. 2010; 49: 345–55. Epub
40. Lee S.W. Effects of bilberry ingestion on biomarkers of health and antioxidant
content. MSc Thesis. Hong Kong: The Hong Kong Polytechnic University; 2008
41. Libby P, Ridker P.M, Maseri A. Inflammation and atherosclerosis. Circulation.
2002; 105: 1135–43
42. Halliwell B, Gutteridge J. M. C. Free Radicals in Biology and Medicine. 4th.
Oxford: Oxford University Press; 2007
43. Aggarwal B.B, Vijayalekshmi R.V, Sung B. Targeting inflammatory pathways for
prevention and therapy of cancer: Short-term friend, long-term foe. Clin Cancer
Res. 2009; 15: 425–30
44. Karlsen A, Retterstol L, Laake P, Paur I, Kjolsrud-Bohn S, Sandvik L, Blomhoff R.
Anthocyanins inhibit nuclear factor-B activation in monocytes and reduce plasma
concentrations of pro-inflammatory mediators in healthy adults. J Nutr. 2007; 137:
1951–4
38
45. Chen J, Uto T, Tanigawa S, Kumamoto T, Fuji M, Hou D.X. Expression profiling
of genes targeted by bilberry (Vaccinium myrtillus) in macrophages through DNA
array. Nutr Cancer. 2008; 60: 43–50
46. Dreiseitel A, Schreier P, Oehme A, et al., editors. Inhibition of proteasome activity
by anthocyanins and anthocyanidins. Biochem Biophys Res Commun. 2008; 372:
57–61
47. Kim Y.S, Young M.R, Bobe G, Colburn N.H, Milner J.A. Bioactive food
components, inflammatory targets and cancer prevention. Cancer Prev Res. 2009;
2: 200–8
48. WCRF, World Cancer Research Fund/American Institute for Cancer
Research. Food, Nutrition, Physical Activity and the Prevention of Cancer: A
Global Perspective. Washington, DC: AICR; 2007
49. Collins A.R. Oxidative DNA damage, antioxidants, and cancer. Bioessays. 1999;
21: 238–46
50. Duthie S. Berry phytochemicals, genomic stability and cancer: Evidence for
chemoprevention at several stages in the carcinogenic processes. Mol Nutr Food
Res. 2007; 52: 386–7
51. Benzie I. F. F, Wachtel-Galor S. Biomarkers in long-term vegetarian diets. Adv
Clin Chem. 2009; 47: 170–208
52. Hou D.-X. Potential mechanism of cancer chemoprevention by anthocyanins. Curr
Mol Med. 2003; 3: 149–59
53. Wang L.-S, Stoner G.D. Anthocyanins and their role in cancer prevention. Cancer
Lett. 2008; 269: 281–90
54. Seeram N.P. Berry fruits for cancer prevention: Current status and future
prospects. J Agric Food Chem. 2009; 56: 630–5
55. Matsunaga N, Tsuruma K, Shimazawa M, Yokota S, Hara H. Inhibitory actions of
bilberry anthycyanidins on angiogenesis. Phytother Res. 2010; 24: 42–7
56. Sharma A.D, Sharma R. Anthocyanin-DNA copigmentation complex: Mutual
protection against oxidative damage. Phytochem. 1999; 52: 1313–8
39
57. Lazzé M.C, Pizzaa R, Savio M, Stivala L.A, Prosperi E, Bianchi L. Anthocyanins
protect against DNA damage induced by tert-butyl-hydroperoxide in rat smooth
muscle and hepatoma cells. Mutat Res. 2003; 535: 103–15
58. Svobodová A, Zdarilová A, Vostalova J. Locinere caerulea and Vaccinium
myrtillus fruit polyphenols protect HaCaT keratinocytes against UVB-induced
phototoxic stress and DNA damage. J Dermatol Sci. 2009; 56: 196–201
59. Choi E.H, Ok H.E, Yoon Y, Magnuson B.A, Kim M.K, Chun H.S. Protective
effect of anthocyanin-rich extract from bilberry (Vaccinium myrtillus L.) against
myelotoxicity induced by 5-fluorouracil. Biofactors. 2007; 29: 55–65
60. Thomasset S, Teller N, Cai H, Marko D, Berry D.P, Steward W.P, Gescher A.J. Do
anthocyanins and anthocyanidins, cancer chemopreventive pigments in the diet,
merit development as potential drugs? Cancer Chemother Pharmacol.2009; 64:
201–11
61. Madhavi D.L, Bomser J, Smith M. A. L, Singleton K. Isolation of bioactive
constituents of Vaccinium myrtillis (bilberry) fruits and cell cultures. Plant
Sci. 1998; 131: 95–103
62. Katsube N, Iwashita K, Tsuchida T, Yamaki K, Kobori M. Induction of apoptosis
in cancer cells by bilberry (Vaccinium myrtillus) and the anthocyanins. J Agric
Food Chem. 2003; 51: 68–75
63. Puupponen-Pimiä R, Nohynek L, Alakomi H.-L, Oksman-Caldentey K.-M.
Bioactive berry compounds-novel tools against human pathogens. Appl Microbiol
Biotechnol. 2005a; 67: 8–19
64. Puupponen-Pimià R, Nohynek L, Alakomi H.-L, Oksman-Caldentey K.-M.
Theaction of berry phenolics against human intestinal pathogens.
Biofactors. 2005b; 23: 243–51
65. Huttunen S, Toivanen M, Arkko S, Ruponen M, Tikkanen-Kaukanen C. Inhibition
activity of wild berry juice fractions against Streptococcus pneumoniae binding to
human bronchial cells. Phytother Res. 2011; 25(1): 122-7
40
66. Erlund I, Kol R, Alfthan G, et al., editors. Favourable effects of berry consumption
on platelet function, blood pressure, and HDL cholesterol. Am J Clin Nutr. 2008;
87: 323–31
67. Persson I.A, Persson K, Andersson R.G. Effect of Vaccinium myrtillus and its
polyphenols on angiotensin-converting enzyme activity in human endothelial
cells. J Agric Food Chem. 2009; 57: 4626–9
68. Canter P.H, Ernst E. Anthocyanosides of Vaccinium myrtillus (bilberry) for night
vision-a systematic review of placebo-controlled trials. Surv Ophthalmol. 2004; 49:
38–50
69. Camire M.E. Herbs Botanicals and Teas. Lancaster, PA: Technomic Publishing
Company; 2000. Bilberries and blueberries as functional foods and nutraceuticals;
pp. 289–319
70. Bravetti G.O, Fraboni E, Maccolini E. Preventive medical treatment of senile
cataract with vitamin E and Vaccinium myrtillus anthocyanosides: Clinical
evaluation. Ann Ottalmol Clin Ocul. 1989;115:109–16
71. Jang Y.P, Zhou J, Nakanishi K, Sparrow J.R. Anthocyanins protect against
photooxidation and membrane permeabilization in retinal pigment epithelial
cells. Photochem Photobiol. 2005; 81: 529–36
72. Song J, Li Y, Ge J, et al., editors. Protective effects of bilberry ( Vaccinium
myrtillis L.) extracts on cultured human corneal limbal epithelial cells
(HCLEC). PhytotherRes. 2010; 24: 520–4
73. Matsunaga N, Imai S, Inokuchi Y, et al. Bilberry and its main constituents have
neuroprotective effects against retinal neuronal damage in vitro and in vivo. Mol
Nutr Food Res. 2009; 53: 869–77
74. Shukitt-Hale B, Lau F.C, Joseph J.A. Berry fruit supplementation and the aging
brain. J Agric Food Chem. 2009; 56: 636–41
75. Cignarella A, Nastasi M, Cavalli E, Puglisi L. Novel lipid lowering properties of
Vaccinium myrtillus L. leaves, a traditional antidiabetic treatment, in several
models of rat dyslipidaemia: A comparison with clofibrate. Thromb Res. 1996; 84:
311–22
41
76. Martineau L.C, Couture A, Spoor D, et al., editors. Anti-diabetic properties of the
Canadian low-bush blueberry Vaccinium angustifolium Ait. Phytomedicine. 2006;
13: 612–23
77. Cravotto G, Boffa L, Genzini L, Garella D. Phytotherapeutics: An evaluation of the
potential of 1000 plants. J Clin Pharm Ther. 2010; 35: 11–48
78. Cicero A. F. G, Derosa G, Gaddi A. What do herbalists suggest to diabetic patients
in order to improve glycemic control? Evaluation of scientific evidence and
potential risk. Acta Diabetol. 2004; 41: 91–8
79. Brownlee M. The pathobiology of diabetic complications: A unifying
mechanism. Diabetes. 2005; 54: 1615–25
80. Jee S.H, Ohrr H, Sull J.W, et al., editors. Fasting serum glucose and cancer risk in
Korean men and women. JAMA.2005; 293: 194–202
81. Choi S.W, Benzie I.F, Ma S.W, Strain J.J, Hannigan B.M. Acute hyperglycemia
and oxidative stress: Direct cause and effect? Free Radic Biol Med. 2008; 44:
1217–31
82. American Diabetes Association (ADA). Diagnosis and classification of diabetes
mellitus. Diabetes Care. 2010; 33: S62–9
83. McDougall G.J, Kulkarni N.N, Stewart D. Current developments on the inhibitory
effects of berry polyphenols on digestive enzymes. Biofactors. 2008; 34: 73–80
84. Jayaprakasam B, Vareed S.K, Olsen L.K, Nair M.G. Insulin secretion by bioactive
anthocyanins and anthocyanins present in fruits. J Agric Food Chem. 2005; 53: 28–
31
85. Grace M.H, Ribnicky D.M, Kuhn P, et al., editors. Hypoglycaemic activity of a
novel anthocyanin-rich formulation from low-bush blueberry, Vaccinium
anustifolium Aiton. Phytomedicine. 2009, 20; 16: 406–15
86. Petlevski R, Hadžija M, Slijepčević M, Juretic D. Effect of ―antidiabetis‖ herbal
preparation on serum glucose and fructosamine in NOD mice. J
Ethnopharmacol. 2001; 75: 181–4.
87. Tsuda T. Regulation of adipocyte function by anthocyanins: Possibility of
preventing the metabolic syndrome. J Agric Food Chem. 2008; 56: 642–6
42
88. Takikawa M, Inoue S, Horio F, Tsuda T. Dietary anthocyaninrich bilberry extract
ameliorates hyperglycemia and insulin sensitivity via activation of AMP-activated
protein kinase in diabetic mice. J Nutr. 2009; 140: 527–33
89. Stocks T, Rapp K, Bjørge T, et al., editors. Blood glucose and risk of incident and
fatal cancer in the Metabolic Syndrome and Cancer Project (Me-Can). PLoS
Med. 2009; 6: e 1000201
90. Ahrén B. Type 2 diabetes, insulin secretion and β-cell mass. Current Molecular
Medicine, 2005; 5: 275–286
91. Hunt J.V, Smith C.C, & Wolff S.P. Autoxidative glycosylation and possible
involvement of peroxides and free radicals in LDL modification by glucose.
Diabetes,1990; 39: 1420–1424
92. Kaneto H, Fujii J, Myint T, et al. Reducing sugars trigger oxidative modification
and apoptosis in pancreatic β-cells by provoking oxidative stres through the
glycation reaction. Biochemical Journal,1996, 320: 855–863
93. Kaneto H, Kajimoto Y, Miyagawa J, et al. Benefical effects of antioxidants in
diabetes, possible protection of pancreatic β-cells against glucose toxicity.
Diabetes, 1999;48: 2398–2406
94. Evans J.L, Goldfine I.D, Maddux B.A, & Grodsky G.M. Are oxidative stress
activated signaling pathways mediators of insulin resistance and β cell
dysfunction? Diabetes, 2003; 52: 1–8
95. Tiedge M, Lortz S, Drinkgern J, & Lenzen S. Relation between antioxidant enzyme
gene expression and antioxidative defense status of insulin-producing cells.
Diabetes, 1997; 46: 1733–1742
96. Roy M, Sen S, & Chakraborti A.S. Action of pelargonidin on hyperglycemia and
oxidative damage in diabetic rats: Implication for glycation-induced hemoglobin
modification. Life Sciences, 2008; 82: 1102–1110
43
97. Jurgoński A, Juśkiewicz J, & Zduńczyk Z. Ingestion of black chokeberry fruit
extract leads to intestina Jayaprakasam B, Olson L.K, Schutzki R.E, Tai M.H, &
Nair M.G. Amelioration of obesity and glucose intolerance in high-fat-fed
C57BL/6 mice by anthocyanins and ursolic acid in Cornelian cherry (Cornus mas).
Journal of Agricultural and Food Chemistry, 2006; 54: 243–248
98. Nizamutdinova I.T, Jin Y.C, Chung J, et al. The anti-diabetic effect of
anthocyanins in streptozotocin induced diabetic rats through glucose transporter 4
regulation and prevention of insulin resistance and pancreatic apoptosis. Molecular
Nutrition & Food Research, 2009; 53: 1419–1429
99. Prior R.L, Wilkes S.E, Rogers T.R, Khanal R.C, Wu X, & Howard L.R. Purified
blueberry anthocyanins and blueberry juice alter development of obesity inmice fed
an obesogenic high-fat diet. Journal of Agricultural and Food Chemistry, 2010; 58:
3970–3976
100. Pileggi A, Molano R.D, Berney T, et al. Heme oxygenase-1 induction in islet cells
results in protection from apoptosis and improved in vivo function after
transplantation. Diabetes, 2001; 50: 1983–1991
101. Jayaprakasam B, Vareed S.K, Olson L.K, & Nair M.G. Insulin secretion by
bioactive anthocyanins and anthocyanidins present in fruits. Journal of Agricultural
and Food Chemistry, 2005; 53: 28–31
102. Araki E, Oyadomari S, & Mori M. Endoplasmic reticulum stress and diabetes
mellitus. Internal Medicine,2003; 42: 7–14
103. Donath M.Y, & Sheolson S.E. Type 2 diabetes as an inflammatory disease. Nature
Reviews Immunology, 2011; 11: 98–107
104. Dresner A, Laurent D, Marcucci M, et al. Effects of free fatty acids on glucose
transport and IRS-1-associated phosphatidylinositol 3-kinase activity. The Journal
of Clinical Investigation, 1999; 103: 253–259
105. Houstis N, Rosen E.D, & Lander E.S. Reactive oxygen species have a causal role
in multiple forms of insulin resistance. Nature, 2006; 440: 944–948
44
106. Sartipy P, & Loskutoff D.J. Monocyte chemoattractant protein 1 in obesity and
insulin resistance. Proceedings of the National Academy of Science of the USA,
2003; 100: 7265–7270
107. Matsuzawa Y. Adipocytokines and metabolic syndrome. Seminars in Vascular
Medicine, 2005; 5: 34–39
108. Sasaki R, Nishimura N, Hoshino H, et al. Cyanidin 3-glucoside ameliorates
hyperglycemia and insulin sensitivity due to downregulation of retinol binding
protein 4 expression in diabetic mice. Biochemical Pharmacology, 2007; 74: 1619–
1627
109. DeFuria J, Bennett G, Strissel K.J, et al. Dietary blueberry attenuates whole-body
insulin resistance in high hat-fed mice by reducing adipocyte death and its
inflammatory sequelae. The Journal of Nutrition, 2009; 139: 1–7
110. Seymour E.M, Lewis S.K, Urcuyo-Llanes D.E, et al. Regular tart cherry intake
alters abdominal adiposity, adipose gene transcription, and inflammation in
obesity-prone rats fed a high fat diet. Journal of Medicinal Food, 2009; 12: 935–
942
111. Tsuda T, Horio F, Uchida K, Aoki H, & Osawa T. Dietary cyanidin 3-O-beta-D-
glucoside-rich purple corn color prevents obesity and ameliorates hyperglycemia in
mice. The Journal of Nutrition, 2003; 133: 2125–2130
112. Guo H, Ling W, Liu C, et al. Effect of anthocyaninrich extract from black rice
(Oryza sativa L. indica) on hyperlipidemia and insulin resistance in fructose-fed
rats. Plant Foods for Human Nutrition, 2007; 62: 1–6
113. Prior R.L, Wu X, Gu L, et al. Purified berry anthocyanins but not whole berries
normalize lipid parameters in mice fed an obesogenic high fat diet. Molecular
Nutrition & Food Research, 2009; 53: 1406–1418
114. Bryant, N. J., Govers, R., & James, D. E. Regulated transport of the glucose
transporter GLUT4. Nature Reviews. Molecular Cell Biology, 2002; 3: 267–
277.Bryant,Govers, & James, 2002
115. Feshani A.M, Kouhsar S.M, & Mohammadi S. Vaccinium arctostaphylos, a
common herbal medicine in Iran: molecular and biochemical study of its
45
antidiabetic effects on alloxan-diabetic Wistar rats. Journal of Ethnopharmacology,
2011; 133: 67–74. Feshani et al., 2011
116. Prior R.L, Cao G, Martin A, et al. Antioxidant capacity as influenced by total
phenolic and anthocyanin content, maturity, and variety of Vaccinium species.
Journal of Agricultural and Food Chemistry, 1998; 46: 2686–2693. Prior et al.,
1998
117. Yang Q, Graham T.E, Mody N, et al. Serum retinol binding protein 4 contributes to
insulin resistance in obesity and type 2 diabetes. Nature, 2005; 436: 356–362. Yang
et al.,2005
118. Furuta, M, Yano Y, Gabazza E.C, et al. Troglitazone improvesGLUT4 expression
in adipose tissue in an animal model of obese type 2 diabetes mellitus. Diabetes
Research and Clinical Practice, 2002; 56: 159–171. Furutaet al., 2002
119. Takikawa M, Inoue S, Horio F, & Tsuda T. Dietary anthocyanin-rich bilberry
extract ameliorates hyperglycemia and insulin sensitivity via activation of
AMPactivated protein kinase in diabetic mice. The Journal of Nutrition, 2010; 140:
527–533. Takikawa et al.,2010
120. Gray G.M, Lally B.C, & Conklin K.A. Action of intestinal sucrase-isomaltase and
its free monomers on an α-limit dextrin. The Journal of Biological Chemistry,
1979; 254: 6038–6043.Gray, Lally, & Conklin, 1979
121. Baron A.D. Postprandial hyperglycaemia and α-glucosidase inhibitors. Diabetes
Research and Clinical Practice, 1998; 40: 51–55. Baron, 1998
122. Chiasson J.L, Josse R.G, Gomis R,et al. Acarbose for prevention of type 2 diabetes
mellitus: the STOP-NIDDM randomised trial. The Lancet, 2002; 359: 2072–
2077.Chiasson et al.,2002
123. Matsui T, Ueda T, Oki T, et al. α-Glucosidase inhibitory action of natural acylated
anthocyanins. 1. Survey of natural pigments with potent inhibitory activity. Journal
of Agricultural and Food Chemistry, 2001; 49: 1948–1951.Matsui et al., 2001a
124. Matsui T, Ueda T, Oki T, et al. α-Glucosidase inhibitory action of natural acylated
anthocyanins. 2. α-glucosidase inhibition by isolated acylated anthocyanins.
Journal of Agricultural and Food Chemistry, 2001; 49: 1952–1956
46
125. Matsui T, Ebichi S, Kobayashi M, et al. Anti-hyperglycemic effect of diacylated
anthocyanin derived from Ipomoea batatas cultivar Ayamurasaki can be achieved
through the α-glucosidase inhibitory action. Journal of Agricultural and Food
Chemistry, 2002; 50: 7244–7248
126. McDougall G.J, & Stewart D. The inhibitory effects of berry polyphenols on
digestive enzymes. BioFactors, 2005; 23: 189–195
127. Adisakwattana S, Charoenlertkul P, & Yibchok-Anun S. α-Glucosidase inhibitory
activity of cyanidin-3-galactoside and synergistic effect with acarbose. Journal of
Enzyme Inhibition and Medicinal Chemistry, 2009; 24: 65–69
128. Feshani A.M, Kouhsar S.M, & Mohammadi S. Vaccinium arctostaphylos, a
common herbal medicine in Iran: molecular and biochemical study of its
antidiabetic effects on alloxan-diabetic Wistar rats. Journal of Ethnopharmacology,
2011; 133: 67–74
129. Charron C.S, Kurilich A.C, Beverly A, et al. Bioavailability of anthocyanins from
purple carrot juice: effects of acylation and plant matrix. Journal of Agricultural
and Food Chemistry, 2009; 57: 1226–1230
130. Qin Y, Xia M, Ma J, et al., editors. Anthocyanin supplementation improves serum
LDL- and HDL-cholesterol concentrations associated with the inhibition of
cholesteryl ester transfer protein in dyslipidemic subjects. Am J Clin Nutr. 2009;
90: 485–92.
47
ÖZGEÇMĠġ
KĠġĠSEL BĠLGĠLER
Adı, Soyadı: Serhat YILMAZ
Uyruğu: Türkiye (TC)
Doğum Tarihi ve Yeri: 7Eylül 1991, RĠZE
Tel: 05398246148
E-mail: [email protected]
YazıĢma Adresi: Çamlıca mah. Sahil cad. Sahil apt. no: 98 kat: 4
Sürmene/TRABZON
EĞĠTĠM
Derece Kurum Mezuniyet Tarihi
Lisans EÜ Eczacılık Fakültesi, Eczacılık 2014
Lise Hasan Sadri YetmiĢbir Anadolu Lisesi 2009