madencilikrehberi.files.wordpress.com  · web viewdenizcilik sektöründe en önemli konu...

178
TİSK TİSK TÜRKİYE İŞVEREN SENDİKALARI TÜRKİYE İŞVEREN SENDİKALARI KONFEDERASYONU KONFEDERASYONU TÜRK SANAYİİNDE SEKTÖREL SORUNLAR TÜRK SANAYİİNDE SEKTÖREL SORUNLAR VE ÇÖZÜM ÖNERİLERİ VE ÇÖZÜM ÖNERİLERİ Haziran 2001 Haziran 2001

Upload: others

Post on 09-Feb-2020

7 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: madencilikrehberi.files.wordpress.com  · Web viewDenizcilik sektöründe en önemli konu sektörün ulusal normlardan ziyade uluslararası normlara göre yönlendirilmesi ve yönetilmesidir

TİSKTİSKTÜRKİYE İŞVEREN SENDİKALARITÜRKİYE İŞVEREN SENDİKALARI

KONFEDERASYONUKONFEDERASYONU

TÜRK SANAYİİNDE SEKTÖREL SORUNLARTÜRK SANAYİİNDE SEKTÖREL SORUNLAR

VE ÇÖZÜM ÖNERİLERİVE ÇÖZÜM ÖNERİLERİ

Haziran 2001Haziran 2001

SUNUŞ

Page 2: madencilikrehberi.files.wordpress.com  · Web viewDenizcilik sektöründe en önemli konu sektörün ulusal normlardan ziyade uluslararası normlara göre yönlendirilmesi ve yönetilmesidir

Ülkemiz ağır bir ekonomik kriz süreci yaşamaktadır.

Kriz sürecinden mümkün olduğunca kısa sürede çıkılması ve yeniden büyümenin sağlanması bakımından reel sektörün ihtiyaçlarına kulak verilmesi hayati önem taşımaktadır.

Reel sektörün üretim, yatırım ve istihdam sağlama olanaklarının ve rekabet gücünün geliştirilmesi Türkiye’nin temel önceliğidir.

Konfederasyonumuz konuyu işkolları bazında ele alıp değerlendirmenin önemine inanarak “Türk Sanayiinde Sektörel Sorunlar ve Çözüm Önerileri” başlıklı raporu hazırlamıştır.

Konfederasyonumuza Üye İşveren Sendikalarının katkılarıyla oluşturulan bu raporda, üye işletmelerin faaliyet gösterdiği sektörlerin içinde bulunduğu durum, yaşanan sorunlar ve bu sorunların aşılmasına yönelik, sorunları bizzat yaşayanlar tarafından geliştirilen çözüm önerileri yer almaktadır. Raporumuzun, özellikle uygulanacak kamu politikalarının belirlenmesi yönünden fayda sağlamasını diliyoruz.

Saygılarımızla,

Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu

RAPORUN HAZIRLANMASINA KATKIDA BULUNANRAPORUN HAZIRLANMASINA KATKIDA BULUNAN KONFEDERASYONUMUZA ÜYE KONFEDERASYONUMUZA ÜYE

İŞVEREN SENDİKALARIİŞVEREN SENDİKALARI

2

Page 3: madencilikrehberi.files.wordpress.com  · Web viewDenizcilik sektöründe en önemli konu sektörün ulusal normlardan ziyade uluslararası normlara göre yönlendirilmesi ve yönetilmesidir

T. Armatörleri İşverenleri SendikasıT. Armatörleri İşverenleri Sendikası

T. Cam, Çimento ve Toprak Sanayii İşverenleri T. Cam, Çimento ve Toprak Sanayii İşverenleri SendikasıSendikası

Çimento Müstahsilleri İşverenleri Sendikası (ÇMİS)Çimento Müstahsilleri İşverenleri Sendikası (ÇMİS)

T. Deri Sanayii İşverenleri SendikasıT. Deri Sanayii İşverenleri Sendikası

T. Gıda Sanayii İşverenleri SendikasıT. Gıda Sanayii İşverenleri Sendikası

İlaç Endüstrisi İşverenler Sendikasıİlaç Endüstrisi İşverenler Sendikası

T. İnşaat ve Tesisat Müteahhitleri İşveren Sendikası T. İnşaat ve Tesisat Müteahhitleri İşveren Sendikası (İNTES)(İNTES)

T. Kimya, Petrol, Lastik ve Plastik Sanayii İşverenleriT. Kimya, Petrol, Lastik ve Plastik Sanayii İşverenleriSendikası (KİPLAS)Sendikası (KİPLAS)

T. Şeker Sanayii İşverenleri SendikasıT. Şeker Sanayii İşverenleri Sendikası

T. Toprak, Seramik, Çimento ve Cam Sanayii T. Toprak, Seramik, Çimento ve Cam Sanayii İşverenleri Sendikasıİşverenleri Sendikası

Turizm Endüstrisi İşverenleri SendikasıTurizm Endüstrisi İşverenleri Sendikası

İÇİNDEKİLERİÇİNDEKİLER

1. DENİZCİLİK İŞKOLU

2. CAM İŞKOLU

........................................................

........................................................ 3

Page 4: madencilikrehberi.files.wordpress.com  · Web viewDenizcilik sektöründe en önemli konu sektörün ulusal normlardan ziyade uluslararası normlara göre yönlendirilmesi ve yönetilmesidir

3. ÇİMENTO İŞKOLU

4. DERİ İŞKOLU

5. GIDA İŞKOLU

6. İLAÇ İŞKOLU

7. İNŞAAT İŞKOLU

8. KİMYA İŞKOLU

9. ŞEKER İŞKOLU

10. TOPRAK İŞKOLU

11. TURİZM İŞKOLU

........................................................

........................................................

........................................................

........................................................

........................................................

........................................................

........................................................

........................................................

........................................................

4

Page 5: madencilikrehberi.files.wordpress.com  · Web viewDenizcilik sektöründe en önemli konu sektörün ulusal normlardan ziyade uluslararası normlara göre yönlendirilmesi ve yönetilmesidir

1.1. DENİZCİLİK İŞKOLUDENİZCİLİK İŞKOLU

DENİZCİLİK İŞKOLUDENİZCİLİK İŞKOLU

1) MEVCUT DURUM

a) Deniz Taşımacılığı :

Dünya Deniz Ticaret Filosu 767 milyon DWT kapasitesindedir. Bu filoyla her yıl 10 milyar ton yük taşınmaktadır. Türkiye’nin filosu ise,

5

Page 6: madencilikrehberi.files.wordpress.com  · Web viewDenizcilik sektöründe en önemli konu sektörün ulusal normlardan ziyade uluslararası normlara göre yönlendirilmesi ve yönetilmesidir

9,49 milyon DWT ile Dünya Deniz Ticaret Filosunun ancak % 1.2’sini oluşturmaktadır.

Bu filoyla 300 milyar dolarlık Dünya Deniz Ticaret Taşımacılık hacminden ancak % 1 pay alınabilmektedir. 2000 yılı içinde Türkiye’nin toplam ithalat ve ihracatının %90’ının üzerindeki bölümü denizyoluyla taşınmıştır. Bu taşımacılıkta Türk gemilerinin aldığı pay % 30.5 ile 36 milyon tondur. Yabancı bayraklı gemilerin taşıdığı 82 milyon ton yük için ödenen navlun ± 2,5 milyar dolardır.

Denizcilik sektörü önem veren ülkelere çok büyük imkanlar tanımaktadır. Her zaman övündüğümüz Barbaros’un “Denizlere Hakim Olan Cihana Hakim Olur” özdeyişinin temelindeki anlam askeri denizcilik gücünden çok lojistik unsur taşımaktadır. Ne yazık ki ülkemiz dünya denizciliğine yön veren hedeflerini belirleyen Barbaros Hayrettin Paşa ile övünürken gösterdiği yolu izlememektedir.

Bu konuda daha fazla detaya girmeyerek, komşumuz Yunanistan’ı örnek almamız yeterli olacaktır. Güney Kıbrıs Rum Yönetimi ile birlikte Yunanlıların Dünya Deniz Ticaret Filosunda tonaj olarak payı 90 milyon tondur. Bu rakam Yunan bayrağında olmayan, fakat Yunanlılar tarafından işletilen gemilerle birlikte 150 milyon tonun üzerine çıkmaktadır. 10 milyonluk nüfusuyla sanayisi gelişmemiş, doğal kaynakları olmayan Yunanistan denizciliğe verdiği önem sayesinde, denizcilik sektöründen en az 60 milyar dolarlık bir gelir elde etmektedir.

Denizcilik sektöründe en önemli konu sektörün ulusal normlardan ziyade uluslararası normlara göre yönlendirilmesi ve yönetilmesidir. Çünkü faaliyet sınırlar ötesidir. Gemilerimiz dünyanın her limanına gitmekte, keza yabancı bayraklı gemiler de bizim limanlarımıza gelmektedir.

Son yıllarda dünya çapında ön plana çıkan güvenlik ve çevre mülahazaları mevcut Dünya Ticaret Filosunun genç nesil gemilerle yenilenmesi gereğini ortaya çıkarmıştır. Artık dünya ülkeleri güvenlik ve çevre bilinci ile hareket ederek yaşlı standart dışı gemileri limanlarına kabul etmemektedirler. Ne yazık ki, Türk Deniz Ticaret Filosunun yaş ortalaması 20’nin üzerinde olup, süratle yenilenmesi gerekmektedir. Nitekim, Denizcilik Sektörünün kavranamayan önemi, dünyanın ve ülkemizin yaşadığı dönemsel ekonomik krizler filomuzu etkileyerek küçülme sürecine girilmesine yol açmıştır. Bundan da daha vahimi, filonun yenilenme ihtiyacını giderecek finansal imkanların olmayışıdır. Bu durumda ekonomik krizlerden dolayı küçülmekte olan filomuz ayrıca, yenilenme ihtiyacını da karşılayamayacağından elden çıkarılma noktasına gelmiştir.

6

Page 7: madencilikrehberi.files.wordpress.com  · Web viewDenizcilik sektöründe en önemli konu sektörün ulusal normlardan ziyade uluslararası normlara göre yönlendirilmesi ve yönetilmesidir

Buradaki tehlike kaynak arayışında ve sıkıntısında olan Türkiye’nin Deniz Ticaret Filosunun elden çıkmasıyla bugün için dışarıya ödediği 2,5 milyar dolarlık navlun ücretinin çok daha fazlasını ödemek zorunda kalacağıdır. Ancak, bu ödemeler taşınan yük ile orantılı olarak linear bir çizgide artmayacak, tahmin edilmeyecek boyutlarda geometrik olarak artacaktır.

Zira, stratejik öneme haiz denizcilik sektöründe, karşısında ulusal filoyu görmeyen yabancı taşımacılar, rekabet unsurunun olmadığı ortamda ekonomik faktörlerin dışındaki faktörleri de değerlendirerek, mevcut piyasa fiyatının üzerinde taşıma ücreti talep edebileceklerdir. Hatta, istemedikleri takdirde ülkemize yönelik taşıma faaliyetinde bulunmayarak çok daha ciddi krizlerin doğmasına yol açabileceklerdir.

b) Transit Taşımacılık :

Denizcilik sektörüne verilmeyen önemin diğer bir göstergesi, ülkemize büyük kaynaklar sağlayabilecek transit taşımacılıktan yararlanamayışımızdır. Oysa, ülkemiz bulunduğu konumun sağladığı coğrafi avantaj ile dünya ulaştırma hatlarının odak noktasındadır. Bugün Türkiye’den daha az avantajlı coğrafi konumda bulunan İtalya, Yunanistan ve Malta, dünya çapında lojistik üs durumundadır. Bu ülkeler aktarma limanı konumunda her yıl on milyonlarca ton transit taşımacılık yapmaktadır. Türkiye’de ise transit taşımacılık yok denilecek noktadadır.

c) Gemi İnşa Sanayii :

Denizcilik sektörünün en önemli unsurlarından olan gemi inşa sanayimize de gereken önem verilmediğinden ve kaynak sorunları çözülemediğinden sanayimiz durma noktasına gelmiştir. Oysa, yukarıda bahsedilen güvenlik ve çevre mülahazaları nedeni ile 767 milyon DWT’luk Dünya Deniz Ticaret Filosu süratle yenilenmekte olup, dünyadaki inşa tersanelerinin siparişleri 2003 yılına kadar dolmuş durumdadır.

Gemi İnşa Sanayi Devletin resmi rakamları ile 1’e 6 istihdam yaratan, fonksiyonel yapısı nedeniyle gemi inşa edilirken küçük ve orta ölçekli yan sanayileri geliştirdiğinden, katma değeri yüksek girdiler sağlayan, Türkiye için çok önemli emek yoğun bir sektördür.

Gemi İnşa Sanayimizin desteklenmesi, milli filomuzun yenilenmesi ve dünya gemi inşa pazarından pay almamız için şarttır. 500 bin DWT yıllık inşa kapasitesine sahip gemi inşa sanayimiz ne yazık ki denizcilik sektörünün Türkiye’ye kazandıracaklarının bilincine varılamadığı için, ancak % 10-15 kapasite ile çalışabilmektedir.

7

Page 8: madencilikrehberi.files.wordpress.com  · Web viewDenizcilik sektöründe en önemli konu sektörün ulusal normlardan ziyade uluslararası normlara göre yönlendirilmesi ve yönetilmesidir

d) Kabotaj Taşımacılığı :

Bir deniz ülkesi olan, ancak denizcilik ülkesi olamayan Türkiye’de nüfusun % 50’den, sanayinin de % 70’den fazlası sahil kesiminde olmasına ve deniz taşımacılığının ucuzluğuna rağmen, deniz ulaştırması toplam taşımacılığın içinde ancak yolcu taşımacılığında binde 3, yük taşımacılığında % 5 pay alabilmektedir. Bunun başlıca nedeni, ülkemizde uygulanan yanlış ulaştırma politikalarıdır. Ne yazık ki Türkiye’de haksız rekabete yol açan ve ülkenin kıt kaynaklarının israf olmasına neden olan bir şekilde devlet eliyle karayolu taşımacılığı teşvik edilmektedir.

Karayollarında istiap haddine riayet edilmemesi ve sadece sınır illerinde tüketilmesi gereken, komşu ülkelerden ithal edilen ucuz akaryakıt diye adlandırılan motorinin tüm Türkiye’de kullanılması nedeniyle, dünyadaki verilerin aksine ülkemizde karayolu taşımacılığı denizyoluna göre daha ucuzdur. Bu nedenle devlet 20 yılda bir yenilenmesi gereken yolu 2,5 yılda bir yenileyerek karayollarına ayrılan onarım masrafları dolayısıyla 8 misli zarara uğramakta, karayolu ile yük taşımacılığında kullanılan yıllık 9 milyon ton motorinin % 50’ye yakın bir bölümünün ucuz akaryakıt şeklinde vergisiz kullanılmasından da en az 2 milyar dolar civarında gelir kaybına uğramaktadır.

Ülkemiz mal ve yük hareketlerinin % 90’ının üzerindeki bölümünün karayoluyla taşınmasının yol açtığı kaynak israfının yanısıra, ekonomimizin önemli sorunlarından olan kayıtdışılık da teşvik edilmektedir.

Oysa, coğrafyamızın sunduğu olanaklardan yararlanarak dahili deniz ulaştırması canlandırıldığı takdirde limanlarda yapılacak yükleme ve boşaltma hareketleri denetim altında olduğundan kayıtdışılığın da önüne geçilebilecektir.

Karayolu taşımacılığı denizyoluna kaydırıldığı takdirde sağlanacak kaynak tasarrufları ve ulaşım maliyetlerinin azalması, üretim maliyetlerini de etkileyecek bu şekilde enflasyonun düşürülmesinde büyük yararlar sağlayacaktır.

Dahili deniz taşımacılığında kullanılan koster filomuz da ekonomik sorunlar nedeni ile elden çıkmaktadır. Süratle koster filosunun yenilenmesi için de tedbir alınmalıdır.

e) Limancılık ve özelleştirme :

Türkiye’nin bugünkü liman elleçleme (yükleme/boşaltma) kapasitesi 310 milyon ton yıldır. Bu kapasitenin ancak % 50’si

8

Page 9: madencilikrehberi.files.wordpress.com  · Web viewDenizcilik sektöründe en önemli konu sektörün ulusal normlardan ziyade uluslararası normlara göre yönlendirilmesi ve yönetilmesidir

kullanılabilmektedir. Buna rağmen, Ulaştırma Bakanlığı Demiryolları, Limanlar, Havaalanları İnşaatı Genel Müdürlüğü (DLHİ) tarafından Ulusal limanlar Master Planı adı altında yeni liman inşaatları planlanmaktadır. Türkiye’nin kaynak arayışındaki bu dönemde ihtiyacı, yeni liman yapımı değil, mevcut liman kapasitelerini reorganizasyona tabi tutarak kullanabilmektedir.

Coğrafi konum avantajımızdan faydalanarak transit taşımacılık yapabilmek için en önemli faktör limanların işlevselliğidir. Türkiye’deki özel sektör limanları ancak ülkenin ithalat ve ihracatına yönelik faaliyetle yetinmek durumundadır ve kapasitelerini hemen hemen tam olarak kullanmaktadırlar.

Küreselleşen Dünyada ekonomik faaliyetlerin birbirinden ayrılmaz biçimde ülkelerarası sınır tanımaksızın iç içe geçmesi, alınacak kararlarda hızlılığı, işlemlerde fleksibiliteyi gerektirmekte, ticari kurallar temel esaslara bağlı olmakla beraber, anında oluşturulmaktadır.

Transit taşımacılığın temeli de bu ilişkiye dayanmaktadır. Ne yazık ki Türkiye’de transit taşımacılığa müsait TCDD Limanları gerekli fleksibiliteyi sağlayıp, alıcı ile satıcı, üretici ile tüketici arasında gerekli köprüyü kuramamaktadır. TCDD Limanlarının süratle özelleştirilerek Türkiye’nin transit taşımacılıkta hak ettiği payı çağdaş işletmecilik anlayışında gerçekleştirmesi gerekmektedir.

f) Deniz Turizmi :

Turizmin esas unsuru bir ülkenin doğal kültürel ve tarihsel varlıklarıdır. Turist yabancı ülkeye %95 oranında bu varlıklardan istifade etmek için gelir. Ülkemize gelen turistlerin %80’inin üzerindeki bölümü deniz varlıkları için gelmektedir. Ancak, turizmin ülkemizde sadece konaklama boyutunda ele alınması, turizmden yeterince kaynak sağlayamamamıza yol açmaktadır. Coğrafyamızın bahşettiği olağanüstü zenginlikteki doğal, tarihi ve kültürel varlıklar yeterince sergilenemediğinden, deniz turizmine yönelik gerekli altyapı eksikliklerinden, bürokratik karmaşadan dolayı Türkiye, kruvaziyer turizm, yatçılık, deniz sporları, dalış turizmi, gezinti tekneleri ve marinacılıktan yeterince faydalanamamaktadır.

Türkiye deniz turizmi yoluyla turizmin temel prensibi olan pahalı turiste hizmet verebilecek doğal, tarihi, kültürel potansiyele sahip olmasına rağmen, kruvaziyer turizmden, dalış turizminden, yat turizminden, deniz sporlarından yeterince yararlanamamaktadır. Deniz turizmi alanında yapılacak altyapı ve idari düzenlemeler ile bu alanda elde edilecek gelir çok kısa sürede 10 milyar doların üzerine çıkarılabilir.

9

Page 10: madencilikrehberi.files.wordpress.com  · Web viewDenizcilik sektöründe en önemli konu sektörün ulusal normlardan ziyade uluslararası normlara göre yönlendirilmesi ve yönetilmesidir

g) Balıkçılık :

Türkiye suları açık deniz koşullarından az etkilenmesi, dip yapısının ve su sıcaklığının ılımanlığından dolayı önemli bir balık üretim bölgesidir. Ancak, bilinçsiz avlanma ve çevresel kirlilik balıkçılığımızın gelişmesini engellemektedir. Buna rağmen, mevcut balıkçılık filomuz Avrupa’da sayılı imkan ve kabiliyete sahip tonajdadır. Balıkçılık endüstrimiz açık deniz balıkçılığına yönelik teşvik edildiği ve kıyı işleme tesislerine önem verildiği takdirde ülke için büyük ekonomik potansiyel elde edebilecek kapasitededir.

2) DENİZCİLİK SEKTÖRÜNÜN GELİŞTİRİLMESİ İÇİN ALINMASI GEREKEN TEDBİRLER

İstatistiki veriler incelendiğinde, Türkiye’nin, ihracatın ithalatı karşılama oranının yüksek olduğu evrelerde deniz ticaret filomuzun da büyüme sürecine girdiği ve taşımacılıktan yabancı bayraklı gemilere oranla şimdikinden daha büyük pay aldığı görülmektedir. Bunun sonucu ülkenin dışarıya taşımacılıkta bahsekonu dönemlerde minimum kaynak aktarmasıdır. Bu evrelerde denizcilik sektörünün ülke için iyi sonuçlar elde etmesinin yegane sebebi, bu dönemlerde deniz ticaret sektörünün doğrudan finansal olarak desteklenmesi değil, KDV iadesi, navlun primi, gemi inşa sanayii teşvik uygulamasıdır. Ayrıca, Türk Deniz Ticaret Filosunun büyümesine yol açan temel sebep 1982 yılında yürürlüğe konulan Gemi İnşa Sanayini ve Deniz Ticaret Filosunu Teşvik Kanunu’dur. Bu kanunun getirdiği teşvik gemi inşa ve satın alınmasındaki liberasyondur. Maddi bir kaynak aktarımı söz konusu değildir.

Bu uygulama göstermiştir ki, denizcilik sektörünün desteklenmesi hiçbir zaman kamu maliyesinden çıktıya yol açmamakta, aksine yapılan destekler girdi olarak dönmektedir.

Sektörün dış bankalardan mevcut filonun oluşturulabilmesi için kullanmış olduğu ve hala da devam ettirmeye çalıştığı kredi faizi ve anapara taksitleri geri ödemelerinde şimdiye kadar aksaklık yaratılmamıştır. Dolayısıyla, Türk Denizcilik Sektörünün dış finansman pazarında kredi değerliliği hala yüksektir.

Ancak, navlun krizi nedeniyle; geçtiğimiz yıllarda kredi ve anapara geri ödemeleri iç bankalardan sağlanan köprü işletme kredileriyle sürdürülebilmiştir.

Fakat, krizin uzaması, ayrıca dünya petrol fiyatlarının iki katı artması, hem köprü iç kredi bulabilmek imkanını ortadan kaldırmış, hem de pahalı ve kısa vadeli olan bu kredilerin oluşturdukları aşırı finansman yükü, işletmeleri elindeki gemileri elden çıkarma noktasına getirmiş

10

Page 11: madencilikrehberi.files.wordpress.com  · Web viewDenizcilik sektöründe en önemli konu sektörün ulusal normlardan ziyade uluslararası normlara göre yönlendirilmesi ve yönetilmesidir

ve sonuçta Türk Ticaret Filosunun %25’lik kısmı eriyerek Filo 12,0 Milyon DWT’dan 9,4 Milyon DWT’a inmiştir.

Yukarıda maruz açıklamalar çerçevesinde sektörün gelişimi için alınması gerekli görülen tedbirler aşağıda sıralanmıştır:

a. Bu geçiş döneminde, en azından Türk Bankalarına olan işletme kredilerinin ve faizlerinin daha ucuz maliyetli hale getirilmesi ve kredi vadelerinin uzun süreye yayılması gerekmektedir.

Öncelikle Emlak Bankası’nın sektöre açtığı kredilerin, sektörün ödeme gücü gözönüne alınarak uzun vadeye yayılması sağlanmalıdır.

b. Denizcilik Sektörü yatırımlarının finansmanını temin etmek maksadıyla, yurt dışı bankalardan uzun vadeli ve düşük faizli kredilerin Türkiye’ye yönlendirilmesine gayret sarfedilmelidir.

c. İhracattaki işlevi göz önünde bulundurularak gemi işletmeciliğine ve Türkiye’de inşa edilerek ihraç edilecek yatırımlarının finansmanı için Türk Eximbank kaynaklarından işletme kredisi imkanı sağlanmalı, ayrıca, Türk tersanelerinde inşa edilerek ihraç edilecek gemi yatırımlarının finansmanı için Türk Eximbank’tan nakdi ve gayri nakdi kredi kullanılmasına imkan verilmelidir.

d. Yeni krediler sektöre yönlendirilmeli, yurt dışında veya Türkiye’deki tersanelerde gemi inşasında kullanılmak üzere fon tahsisine çalışılarak gemi inşası, gemi işletmeciliği ve yatırımcıların desteklenmesi sağlanmalıdır.

e. Deniz Ticaret Filomuzun geliştirilerek güçlendirilmesi ve gemi inşa ve yat inşa sanayiine yeni sipariş olanakları yaratılması için sektörün yaratacağı kaynakların da katkısıyla, bütçedeki mevcut bir fon (GİSAT Fonu) güçlendirilmeli ve yeni oluşacak bir “Denizcilik Fonu” kurulmalıdır,

f. Gerek yurtdışından ikinci el gemi alımları, gerek filonun yenilenmesi için ihtiyaç duyulacak yeni gemi inşası için her yıl bütçeden 500 Milyon $ dan az olmamak üzere bir fon ayrılmalıdır.

g. Deniz Ticaret Filosuna dünya deniz ticaret pastasından daha fazla pay alabilmesi, dışarıya kaynak transferinin minimuma indirilmesi için orta ve uzun vadeli dünya denizcilik piyasalarında uygulanan oranda reeskont kredisi temin edilmelidir.

h. Kamu yüklerinin taşınmasında Türk Bayraklı gemilere uzun vadeli kontrat imkanı tanınmalıdır.

i. Gemi inşa sanayiinin temel sorunu olan inşa için teminat verme sorununa çözüm bulunmalı, dünya koşullarında kredi olanakları sağlanmalıdır.

11

Page 12: madencilikrehberi.files.wordpress.com  · Web viewDenizcilik sektöründe en önemli konu sektörün ulusal normlardan ziyade uluslararası normlara göre yönlendirilmesi ve yönetilmesidir

j. Limanların özelleştirilmesi süratle tamamlanarak transit taşımacılıktan faydalanılmalıdır.

k. Deniz turizmi alt yapı ve idari eksiklikler süratle tamamlanmalıdır.

l. Açık deniz ve kafes balıkçılığı geliştirilmelidir.

3) SONUÇ

Türk Deniz Ticaret Sektörü desteklendiği takdirde, Türkiye’nin kaynak eksikliğini, turizmle birlikte, en az yatırımla ve en az destekle giderebilecek önemde bir sektördür. Bu destek sağlanırsa;

a. Ülkenin en önemli sorunlarından olan istihdamda sektörün emek yoğun yapısı ve shore based işletme çokluğu nedeniyle bire onbeş oranında istihdam imkanı sağlanacaktır.

b. Dışarıya minimum düzeyde ödenecek navlunlarla kaynak tasarrufu sağlanacaktır.

c. Deniz ticaret filosu ülke ihtiyacını karşılamanın ötesinde dünya denizcilik pastasından daha fazla pay alarak ülkeye kaynak girişi sağlayacaktır.

d. Kabotaj taşımacılığının canlanmasıyla karayolları bakım idame yenileme masrafları ve akaryakıt tüketimindeki azalmalarla, aynı kaynak imkanları yaratılacaktır.

e. Dünya deniz ticaret filosunun güvenlik ve çevre mülahazalarıyla yenilenme dönemine girmiş olması nedeniyle, kendi filomuza inşa edilecek gemiler yanısıra, dünya gemi inşa piyasasından pay alınarak ülkeye kaynak girişi ve yan sanayiinin gelişimi sağlanacaktır.

f. Deniz turizminde yapılacak alt yapı ve idari düzenlemelerle turizm gelirlerimiz çok kısa sürede halen elde edilen gelirlerin çok daha üzerinde olacaktır.

g. Balıkçılık sektöründeki gelişim önemli bir istihdam ve ihracat olanağı sağlayacaktır.

h. Limanların özelleştirilmesi ile bu limanlardan yapılacak transit taşımacılıktan Türkiye milyarlarca dolar gelir elde edeceği gibi, bazı ürünlerin Türkiye’de üretim ve montajına yönelik sanayi tesislerinin de kurulmasına yol açabilecektir.

Özetle, deniz ticaret sektörüne gereken önem verildiği takdirde, komşumuz Yunanistan örneğinde görüleceği üzere, çok kısa sürede;- Ülkeye nakit döviz girişi artacaktır.- Döviz tasarrufu sağlanacaktır.

12

Page 13: madencilikrehberi.files.wordpress.com  · Web viewDenizcilik sektöründe en önemli konu sektörün ulusal normlardan ziyade uluslararası normlara göre yönlendirilmesi ve yönetilmesidir

- İstihdam artacaktır.- Karayollarındaki yük ve yolcu trafiğinin denizyoluna

kaydırılması ve dünya deniz ticaret pastasından daha çok pay alınmasıyla, taşımacılık birim maliyetleri ucuzlayarak doğrudan üretim maliyetlerine tesir edecek ve enflasyonun azaltılmasında etken olacaktır.

Bütün bunların sonucunda Türkiye’ye en az turizm gelirleri kadar, diğer bir ifadeyle, 15 milyar dolar civarında yıllık kaynak sağlanacaktır.

EK - 1

DENİZCİLİK SEKTÖRÜİSTİHDAM OLANAKLARI

1 KİŞİLİK İSTİHDAM İÇİN YAPILMASI GEREKEN YATIRIM : 70.000 $

- GEMİ İNŞA - BAKIM ONARIM- YAN SANAYİ- SİGORTA- LİMAN- LİMAN İNŞAATI - ACENTA- BUNKER

13

DENİZ ULAŞTIRMASI

(GEMİ)

1 KİŞİLİK İSTİHDAM YATIRIMI

MİN. 15 KİŞİLİK İSTİHDAM SAĞLAR

Page 14: madencilikrehberi.files.wordpress.com  · Web viewDenizcilik sektöründe en önemli konu sektörün ulusal normlardan ziyade uluslararası normlara göre yönlendirilmesi ve yönetilmesidir

- STEVEDOOR- SHIPCHANDLER - ADJUSTER- FORWARDER - BROKER

14

Page 15: madencilikrehberi.files.wordpress.com  · Web viewDenizcilik sektöründe en önemli konu sektörün ulusal normlardan ziyade uluslararası normlara göre yönlendirilmesi ve yönetilmesidir

EK - 2

DENİZ TİCARET FİLOSULİMANCILIKGEMİ İNŞA

DENİZ ULAŞTIRMASI

GEZİNTİ TEKNELERİYATÇILIKDALIŞ TURİZMİSU SPORLARIMARİNACILIKKURUVAZİYER TURİZM

DENİZ TURİZMİ

KIYI BALIKÇILIĞIAÇIK DENİZ BALIKÇILIĞIKÜLTÜR BALIKÇILIĞI

BALIKÇILIK

KUMCULUKPETROLLNGKÖMÜR

DİP KAYNAKLARI

DENİZ KAYNAKLARI

DENİZCİLİK SEKTÖRÜ

SHORE BASED - DESTEKBİRİMLERİ

15

Page 16: madencilikrehberi.files.wordpress.com  · Web viewDenizcilik sektöründe en önemli konu sektörün ulusal normlardan ziyade uluslararası normlara göre yönlendirilmesi ve yönetilmesidir

EK - 3

DÜNYA DENİZ TİCARET FİLOSU

Ships of 300 gt and over

Flag * ) July 1st, 1999 July 1st, 2000 dwt dwt            % share % changedwt-rank July, 1 st No of 1000 1000 1000 No of 1000 1000 1000 of over2000 (1999) 

Ships gt dwt TEU Ships gt dwt TEU total prev.year

1 (1) Panama 5036 100000 151323 1081 5088 107702 162853 1128 21,2 7,6

2 (2) Liberia 1659 59422 94861 514 1511 50023 77530 597 10,1 -18,3

3 (5) Bahamas 1103 26883 40667 270 1124 30039 44615 308 5,8 9,7

4 (4) Malta 1425 24822 40805 155 1462 26993 44524 159 5,8 9,1

5 (3) Greece 1102 25256 43477 123 1089 24618 41767 132 5,4 -3,9

6 (6) Cyprus 1440 22366 34625 349 1417 23156 35991 367 4,7 3,9

7 (7) Singapore 989 20801 33241 286 992 21619 34192 326 4,5 2,9

8 (8) Norway (Total) 1178 21465 33042 117 1178 21363 32273 125 4,2 -2,3

  -Norway (NIS) 674 18951 29672 114 684 18520 28311 123 3,7 -4,6

  -Norway (NOR) 504 2514 3370 3 494 2843 3962 2 0,5 17,6

9 (10) China, PR of 2098 15068 22429 142 2104 15163 22540 148 2,9 0,5

10 (9) Japan 3215 16102 22599 59 3096 14717 20218 56 2,6 -10,5

11 (13) Hong Kong (SAR) 301 6494 10891 90 411 8990 15054 125 2 38,2

12 (15) Marshall Islands 128 6288 10663 79 157 7231 12719 49 1,7 19,3

13 (11) US 361 9372 12769 244 356 9425 12666 241 1,7 -0,8

14 (20) UK (Total) 472 6903 8767 122 509 9062 11379 176 1,5 29,8

  - Isle of Man 157 3765 6005 38 164 4720 7825 46 1 30,3

15 (14) India 384 6450 10766 27 391 6429 10712 27 1,4 -0,5

16 (12) Philippines 969 7842 11919 37 944 7030 10424 29 1,4 -12,5

17 (16) Saint Vincent 893 6924 10226 85 872 6552 9620 76 1,3 -5,9

18 (18) Italy 651 7169 8835 76 686 7955 9585 90 1,2 8,5

19 (17) Turkey 898 6126 9939 44 904 5931 9494 49 1,2 -4,5

20 (24) Bermuda 105 4704 7653 37 113 5771 9358 38 1,2 22,3

21 (23) Korea, Rep. Of 684 5035 8020 72 741 5379 8534 75 1,1 6,4

Page 17: madencilikrehberi.files.wordpress.com  · Web viewDenizcilik sektöründe en önemli konu sektörün ulusal normlardan ziyade uluslararası normlara göre yönlendirilmesi ve yönetilmesidir

EK - 4

TÜRKİYE'NİN DENİZYOLU TAŞIMALARI 2000 YILIYÜK CİNSİ TOPLAM TÜRK B. YABANCI B.HUBUBAT 5.013.430 1.113.064 3.900.366MADEN CEVHERİ 10.729.327 3.932.450 6.796.877KÖMÜR 13.398.866 3.964.515 9.434.351HAM PETROL 14.518.189 9.472.896 5.045.293PETROL ÜRÜNLERİ 8.988.344 1.468.188 7.520.156SIVILAŞTIRILMIŞ GAZ 7.305.855 250.488 7.055.367DİĞER SIVILAR 2.039.515 147.991 1.891.524SANAYİ MAMÜLLERİ 37.171.369 13.088.558 24.082.811TARIM ÜRÜNLERİ 1.281.951 105.135 1.176.816DİĞER YÜKLER 3.227.410 679.682 2.547.728KONTEYNER (TON) 13.330.966 1.758.527 11.572.439KERESTE 1.422.834 100.877 1.321.957TOPLAM 118.248.056 36.082.371 82.165.685

YÜK CİNSİ TÜRK BAY. % YABANCI B.%HUBUBAT 22,2 77,8MADEN CEVHERİ 36,7 63,3KÖMÜR 29,6 70,4HAM PETROL 65,2 34,8PETROL ÜRÜNLERİ 16,3 83,7SIVILAŞTIRILMIŞ GAZ 3,4 96,6DİĞER SIVILAR 7,3 92,7SANAYİ MAMÜLLERİ 35,2 64,8TARIM ÜRÜNLERİ 8,2 91,8DİĞER YÜKLER 21,1 78,9KONTEYNER (TON) 13,2 86,8KERESTE 7,1 92,9TOPLAM 30,5 69,5

EK – 514

Page 18: madencilikrehberi.files.wordpress.com  · Web viewDenizcilik sektöründe en önemli konu sektörün ulusal normlardan ziyade uluslararası normlara göre yönlendirilmesi ve yönetilmesidir

DENİZ TİCARET FİLOSUNUN GELİŞİMİ (1979-2000)

EK - 6ULAŞTIRMA SEKTÖRÜ YOLCU TAŞIMALARI

(Milyon Yolcu-Km)

ALT SEKTÖR 1999 2000 GER.TAHMİNİ

2001 TAHMİN

YÜZDE DEĞİŞME2000 / 1999 2001/2000

YURT İÇİKARAYOLU 189.882 201.300 213.000 6,0 5,8DEMİRYOLU 6.116 5.900 6.200 -3,5 5,1DENİZYOLU 621 636 656 2,4 3,2HAVAYOLU 3.371 3.587 3.957 6,4 10,3

TOPLAM 199.990 211.423 223.813 5,7 5,9YURTDIŞI

DENİZYOLU 103 98 101 -4,9 3,1HAVAYOLU 10.532 12.913 14.243 22,6 10,3

TOPLAM 10.635 13.011 14.344 22,3 10,2

ULAŞTIRMA SEKTÖRÜ YÜK TAŞIMALARI(Milyon Yolcu-Km)

ALT SEKTÖR 1999 2000 GER.TAHMİNİ

2001 TAHMİN

YÜZDE DEĞİŞME2000 / 1999 2001/2000

YILDEADWEIGHTTONNAGE (Milyon Ton)

1979 1,9521980 1,9741981 2,8161982 3,1541983 5,2221984 6,0981985 5,9871986 5,6291987 5,3371988 5,0391989 4,9001990 5,4751991 5,7161992 6,2551993 7,6011994 8,4901995 9,5511996 10,2811997 10,0121998 10,4501999 10,4442000 9,4942001

HALEN TEDBİR

Başbakanlığa Bağlı Denizcilik Müsteşarlığı'nın Kurulması

YÜKSELME TRENDİ

2581 Sayılı Kanun

Kriz Başlangıcı

KRİZ DÖNEMİ

REHABİLİTASYON DÖNEMİ

YÜKSELME TRENDİ

Kriz Başlangıcı

KRİZE DİRENİŞ

KRİZ

15

Page 19: madencilikrehberi.files.wordpress.com  · Web viewDenizcilik sektöründe en önemli konu sektörün ulusal normlardan ziyade uluslararası normlara göre yönlendirilmesi ve yönetilmesidir

YURT İÇİKARAYOLU 155.254 162.000 170.000 4,3 4,9DEMİRYOLU 7.951 9.500 10.500 19,5 1,5DENİZYOLU 8.200 8.450 8.660 3,0 2,5HAVAYOLUYolcu Dahil 275 295 312 7,3 5,8Kargo+Posta+F.Bagaj 18 19 20 5,6 5,3BORU HATTIHam Petrol 3.041 2.672 3.332 -12,1 24,7D.Gaz(milyon NM küp) 8.962 10.134 10.955 16,6 8,1

TOPLAM 174.464 182.641 192.512 4,7 5,4

YURTDIŞIDEMİRYOLU 286 300 350 4,9 16,7DENİZYOLU 485.000 505.000 520.000 4,1 3,0HAVAYOLUYolcu Dahil 979 1.286 1.428 31,4 11,0Kargo+Posta+F.Bagaj 306 400 445 30,7 11,3BORU HATTIHam Petrol (Transit) 26.494 25.640 228.845 -3,2 12,5TOPLAM 513.086 531.340 549.640 3,8 3,4

16

Page 20: madencilikrehberi.files.wordpress.com  · Web viewDenizcilik sektöründe en önemli konu sektörün ulusal normlardan ziyade uluslararası normlara göre yönlendirilmesi ve yönetilmesidir

EK - 7

ULAŞTIRMA YATIRIMLARI

  KARAYOLU OTOYOL HAVAYOLU DEMİRYOLU DENİZYOLU BORUHATTI TOPLAM

1995 HARCAMA YÜZDE

17.990.419 29

32.420.430 51

4.843.058 8

4.130.625 7

1.406.591 2

2.235.358 4

63.026.481 100

1996 HARCAMA YÜZDE

51.703.717 33

67.563.321 43

21.623.815 14

8.212.691 5

2.892.738 2

3.531.373 2

155.527.655 100

1997 HARCAMA YÜZDE

137.276.856 39

117.284.953 33

53.557.414 15

15.999.446 5

6.750.000 2

19.720.945 6

350.589.623 100

1998 HARCAMA YÜZDE

181.116.621 26

238.349.600 35

143.414.935 21

34.707.379 5

18.320.902 3

71.638.684 10

687.548.121 100

1999(*) HARCAMA YÜZDE

308.077.639 29

222.350.000 21

345.005.000 33

59.910.000 6

35.993.000 3

79.610.556 8

1.050.946.195 100

2000 TAHSİS YÜZDE 334.100.000

23509.873.000

36181.500.000

1388.000.000

662.600.000

4250.000.000

181.426.073.000

100

17

Page 21: madencilikrehberi.files.wordpress.com  · Web viewDenizcilik sektöründe en önemli konu sektörün ulusal normlardan ziyade uluslararası normlara göre yönlendirilmesi ve yönetilmesidir

EK - 8

DENİZYOLUYLA TAŞINAN DIŞ TİCARET YÜKLERİNİN YÜK CİNSLERİNE GÖRE DAĞILIMI (2000 YILI)

YÜK CİNSLERİ

İHRACAT TAŞIMALARI İTHALAT TAŞIMALARI TOPLAM DIŞ TİCARET YÜKLERİ TAŞIMALARITÜRK

BAYRAKLIYABANCI

BAYRAKLI TOPLAM MİKTAR

TÜRK BAYRAKLI

YABANCI BAYRAKLI TOPLAM

MİKTAR

TÜRK BAYRAKLI

YABANCI BAYRAKLI TOPLAM

MİKTARMİKTAR % MİKTAR % MİKTAR % MİKTAR % MİKTAR % MİKTAR %

DÖKME KATI YÜKLER  HUBUBAT 534.370 27,6 1.402.830 72,4 1.937.200 578.694 18,8 2.497.536 81,2 3.076.230 1.113.064 22,2 3.900.366 77,8 5.013.430MADEN CEVHERİ 1.784.764 38,5 2.854.258 61,5 4.639.022 2.147.686 11,8 3.942.619 64,7 6.090.305 3.932.450 36,7 6.796.877 63,3 10.729.327KÖMÜR 21.402 82,7 4.464 17,3 25.866 3.943.113 29,9 9.249.887 70,1 13.193.000 3.964.515 29,6 9.434.351 70,4 13.398.866TOPLAM 2.340.536 35,5 4.261.552 64,5 6.602.088 6.669.493 29,8 15.690.042 70,2 22.359.535 9.010.029 30,9 20.131.594 69,1 29.141.623DÖKME SIVI YÜKLER  HAM PETROL   - 271.000 100,0 271.000 9.472.896 66,5 4.774.293 33,5 14.247.189 9.472.896 65,2 5.045.293 34,8 14.518.189PETROL ÜRÜNLERİ 328.378 15,0 1.865.326 85,0 2.193.704 1.139.810 16,8 5.654.830 83,2 6.794.640 1.468.188 16,3 7.520.156 83,7 8.988.344SIVILAŞTIRILMIŞ GAZ 14.849 83,9 2.860 16,1 17.709 235.639 3,2 7.052.507 96,8 7.288.146 250.488 3,4 7.055.367 96,6 7.305.855DİĞER SIVILAR 14.542 1,8 785.427 98,2 799.969 133.449 10,8 1.106.097 89,2 1.239.546 147.991 7,3 1.891.524 92,7 2.039.515TOPLAM 357.769 10,9 2.924.613 89,1 3.282.382 10.981.794 37,1 18.587.727 62,9 29.569.521 11.339.563 34,5 21.512.340 65,5 32.851.903KARIŞIK EŞYA SANAYİ MAMÜLLERİ 4.644.175 32,5 9.646.032 67,5 14.290.207 8.444.383 36,9 14.436.779 63,1 22.881.162 13.088.558 35,2 24.082.811 64,8 37.171.369TARIM ÜRÜNLERİ 30.863 11,7 233.215 88,3 264.078 74.272 7,3 943.601 92,7 1.017.873 105.135 8,2 1.176.816 91,8 1.281.951DİĞER KARIŞIK YÜK. 154.739 15,2 862.517 84,8 1.017.256 524.943 23,8 1.685.211 76,3 2.210.154 679.682 21,1 2.547.728 78,9 3.227.410TOPLAM 4.829.777 31,0 10.741.764 69,0 15.571.541 9.043.598 34,6 17.065.591 65,4 26.109.189 13.873.373 33,3 27.807.355 66,7 41.680.730

KERESTE M3 - 0.7 TON 850 18,1 3.837 81,9 4.687 100.027 7,1 1.318.120 92,9 1.418.147 100.877 7,1 1.321.957 92,9 1.422.834KONTEYNER TON 987.661 14,5 5.842.742 85,5 6.830.403 770.866 11,9 5.729.697 88,1 6.500.563 1.758.527 13,2 11.572.439 86,8 13.330.966GENEL TOPLAM 8.516.593 26,4 23.774.508 73,6 32.291.101 27.565.778 32,1 58.391.177 67,9 85.956.955 36.082.371 30,5 82.165.685 69,5 118.248.056

18

Page 22: madencilikrehberi.files.wordpress.com  · Web viewDenizcilik sektöründe en önemli konu sektörün ulusal normlardan ziyade uluslararası normlara göre yönlendirilmesi ve yönetilmesidir

EK - 9

  İHRACATYÜK CİNSİ TÜRK B. YABANCI B. TOPLAMHUBUBAT 534,4 1402,8 1937,2MADEN CEVHERİ 1.784,80 2854,3 4639,1KÖMÜR 21,4 4,5 25,9HAM PETROL 0,0 271,0 271,0PETROL ÜRÜNLERİ 328,4 1865,3 2193,7SIVILAŞTIRILMIŞ GAZ 14,8 2,9 17,7DİĞER SIVILAR 14,5 785,4 799,9SANAYİ MAMÜLLERİ 4.644,20 9646,0 14290,2TARIM ÜRÜNLERİ 30,9 233,2 264,1DİĞER YÜKLER 154,7 862,5 1017,2KONTEYNER (TON) 987,7 5842,7 6830,4KERESTE 0,8 3,8 4,6TOPLAM 8.516,6 23774,4 32291,0

19

Page 23: madencilikrehberi.files.wordpress.com  · Web viewDenizcilik sektöründe en önemli konu sektörün ulusal normlardan ziyade uluslararası normlara göre yönlendirilmesi ve yönetilmesidir

EK – 10

  İTHALATYÜK CİNSİ TÜRK B. YABANCI B. TOPLAMHUBUBAT 578,7 2497,5 3076,2MADEN CEVHERİ 2.147,70 3942,6 6090,3KÖMÜR 3943,1 9249,9 13193,0HAM PETROL 9.472,9 4774,3 14247,2PETROL ÜRÜNLERİ 1.139,80 5654,8 6794,6SIVILAŞTIRILMIŞ GAZ 235,6 7052,5 7288,1DİĞER SIVILAR 133,4 1106,1 1239,5SANAYİ MAMÜLLERİ 8.444,40 14436,8 22881,2TARIM ÜRÜNLERİ 74,2 943,6 1017,8DİĞER YÜKLER 524,9 1685,2 2210,1KONTEYNER (TON) 770,9 5729,7 6500,6KERESTE 100 1318,1 1418,1TOPLAM 27.565,6 58391,1 85956,7

20

Page 24: madencilikrehberi.files.wordpress.com  · Web viewDenizcilik sektöründe en önemli konu sektörün ulusal normlardan ziyade uluslararası normlara göre yönlendirilmesi ve yönetilmesidir

EK - 11

TÜRKİYE'NİN DENİZYOLU TAŞIMALARI 2000 YILI

YÜK CİNSİ TOPLAM TÜRK B. YABANCI B.HUBUBAT 5.013.430 1.113.064 3.900.366MADEN CEVHERİ 10.729.327 3.932.450 6.796.877KÖMÜR 13.398.866 3.964.515 9.434.351HAM PETROL 14.518.189 9.472.896 5.045.293PETROL ÜRÜNLERİ 8.988.344 1.468.188 7.520.156SIVILAŞTIRILMIŞ GAZ 7.305.855 250.488 7.055.367DİĞER SIVILAR 2.039.515 147.991 1.891.524SANAYİ MAMÜLLERİ 37.171.369 13.088.558 24.082.811TARIM ÜRÜNLERİ 1.281.951 105.135 1.176.816DİĞER YÜKLER 3.227.410 679.682 2.547.728KONTEYNER (TON) 13.330.966 1.758.527 11.572.439KERESTE 1.422.834 100.877 1.321.957TOPLAM 118.248.056 36.082.371 82.165.685

21

Page 25: madencilikrehberi.files.wordpress.com  · Web viewDenizcilik sektöründe en önemli konu sektörün ulusal normlardan ziyade uluslararası normlara göre yönlendirilmesi ve yönetilmesidir

EK - 12

EKONOMİK ÇÖZÜM ÖNERİLERİ

FİNANSMAN MODELİ GELİŞTİRİLMESİ VE UYGULANMASI İHTİSAS BANKASI ORTA-UZUN VADELİ REESKONT KREDİSİ KREDİ BORÇLARININ, PİYASA KOŞULLARINA UYGUN

ÖDEME PLANI İLE TASVİYESİ

KAMU YÜKLERİ İÇİN UZUN VADELİ KONTRAT

KABOTAJDA TRANSİT YAKIT BENZERİ BİR UYGULAMA YAPILMASI

GEMİ İNŞA SANAYİNİN DESTEKLENMESİ

DENİZ TURİZMİNİN DESTEKLENMESİ

BALIKÇILIĞIN DESTEKLENMESİ

ÖZELLEŞTİRMENİN TAMAMLANMASI

22

Page 26: madencilikrehberi.files.wordpress.com  · Web viewDenizcilik sektöründe en önemli konu sektörün ulusal normlardan ziyade uluslararası normlara göre yönlendirilmesi ve yönetilmesidir

2. CAM İŞKOLU2. CAM İŞKOLU

23

Page 27: madencilikrehberi.files.wordpress.com  · Web viewDenizcilik sektöründe en önemli konu sektörün ulusal normlardan ziyade uluslararası normlara göre yönlendirilmesi ve yönetilmesidir

CAM İŞKOLUCAM İŞKOLU

Sermaye yoğun bir izabe sanayii olan cam sanayii genel olarak olgun bir sanayi yapısındadır. Dünya cam sektörünün yaşadığı genel trendler aşağıda sıralanmıştır:

Uzakdoğu ve Rusya krizleriyle dünya cam sanayii fiyatları 1997-1999 döneminde gerileyerek en düşük seviyeye inmiştir. 2000 yılında ise fiyatlarda artış trendi görülmüştür.

Sektörde yaşanan yoğun rekabet kar marjlarını düşürmektedir.

Yoğunlaşma süreci tüm hızıyla sürmektedir.

Teknoloji kolay sağlanabildiğinden ulusal cam sanayileri kurulmaktadır.

Dünya cam sektöründe faaliyet gösteren firmalar bugün katma değeri yüksek ürünlerde yoğunlaşmaktadır.

AR-GE gücü büyük firmaların elinde yoğunlaşmaktadır.

Geniş coğrafyaların ve pazarların kontrolü hayati önem taşımaktadır.

1. DÜNYA CAM SEKTÖRÜ

Olgun bir sanayi yapısına sahip olan dünya cam sektörü, aynı zamanda ikame ürünlerle de yoğun bir rekabet içinde bulunmaktadır. Sektörün genel olarak büyüme hızı % 2-4 düzeyindedir.

1990’lı yıllarda büyük cam üreticileri yatırımlarını ucuz işgücü maliyetine sahip ve potansiyel talebi yüksek gelişmekte olan pazarlarda gerçekleştirmişlerdir. Yeni yatırımlarla dünya cam üretiminin 108 milyon ton düzeyinde olduğu tahmin edilmektedir.

Dünya cam üretiminin bölgesel dağılımına bakıldığında; en büyük payın % 33.6 ile Avrupa Kıtası, % 33.4 ile Asya Kıtası ve % 29.3 ile Amerika Kıtası ülkelerine ait olduğu görülmektedir.

24

Page 28: madencilikrehberi.files.wordpress.com  · Web viewDenizcilik sektöründe en önemli konu sektörün ulusal normlardan ziyade uluslararası normlara göre yönlendirilmesi ve yönetilmesidir

Dünya Cam Sektörü Üretimi ve Bölgesel Dağılımı (1999 Yılı Tahmini Rakamları)

Miktar : Milyon Ton Ca

m Ambala

j

Düzcam

Cam Ev

Eşyası

Cam Lifi-Cam Yünü

Diğer

Toplam

Avrupa 20,0 10,2 1,9 0,6 3,8 36,5

Asya 20,2 10,2 1,8 0,5 3,6 36,3

Amerika 16,2 9,0 1,0 1,0 4,6 31,8

Diğer 1,6 1,6 0,3 0,1 0,4 4,0

Toplam 58,0 31,0 5,0 2,2 12,4 108,6

Pay (%) 53.4 28.6 4.6 2.0 11.4 100.0 Kaynak : T. Şişe ve Cam Fab. A.Ş.

Dünya cam üretiminin miktar olarak % 53.4’ü cam ambalaj, % 28.6’sı düzcam, %4.6’sı cam ev eşyası, % 2’si de cam lifi-cam yününe ait olup, diğer alt grupların üretimden aldığı pay % 11.4’dür.

Uzakdoğu ve Rusya krizleriyle bu ülkelerden yapılan düşük fiyatlı ihracat dünya fiyatlarının düşmesine neden olmuştur. Krizlerin etkisinden kurtulan cam üreticileri bölgesel hakimiyet kurma gayreti ile başta Avrupa olmak üzere, özellikle float düzcam yatırımlarına devam etmektedirler. Bu yatırımlar büyük firmalar arasında ortak girişim (joint venture) şeklinde gerçekleştirilmektedir.

İsrail, Mısır, İran, S.Arabistan gibi yakın çevremizdeki ülkeler cam sanayilerini kurmuşlar ve geliştirme yatırımlarını sürdürmektedirler. Suriye’de float düzcam tesisinin kurulmasından söz edilmektedir.

2. TÜRK CAM SEKTÖRÜ

2.1 Sektörün Yapısı

Tamamı özel sektöre ait olan Türk cam sektörünün Cumhuriyet döneminde kurulan ilk fabrikası 1935 yılında üretime başlayan Paşabahçe’dir. 1934 yılında kurulan T. Şişe ve Cam Fab. A.Ş., bugünkü cam sanayinin gerçek anlamda başlangıcıdır. 1960'dan sonra T. Şişe ve Cam Fab. A.Ş. düzcam, buzlucam, cam ambalaj, cam elyafı üretimine yönelik cam ve ayna, otomotiv camı, temperli camlar üretimi için işlenmiş camlar yatırımlarını gerçekleştirmiştir. 1990'lı yıllarda ise float düzcam teknolojisi ile üretim yapan yeni

25

Page 29: madencilikrehberi.files.wordpress.com  · Web viewDenizcilik sektöründe en önemli konu sektörün ulusal normlardan ziyade uluslararası normlara göre yönlendirilmesi ve yönetilmesidir

tesisler üretime sokulmuştur. 1995 yılından sonra düzcam, cam ev eşyası, cam ambalaj, cam elyafı ve işlenmiş camlar alanlarında yatırımlar yapılarak üretim kapasitesi artırılmıştır.

T. Şişe ve Cam Fab. A.Ş.’nin cam üretim kapasitesi 1,8 milyon ton düzeyindedir. Türkiye, bugün dünya cam üretiminin yaklaşık % 2'sini, Avrupa ülkeleri üretiminin de % 5'ini gerçekleştirmektedir. Diğer taraftan, Türkiye’de cam sektöründe lider olan Şişecam rekabetin olduğu cam sektöründe faaliyet gösteren firmalar arasında ciro bazında ilk yirmi içinde yer almaktadır. Paşabahçe Cam San. ve Tic. A.Ş. ise cam ev eşyası üreticisi olarak dünyada üçüncü konumdadır.

Şişecam’ın 2000 yılı cam üretimi 1,5 milyon ton olmuştur. Dünya genelinde yaşanan ekonomik krizlerden ve meydana gelen depremlerden cam sanayii de olumsuz etkilenmiştir. 2000 yılında da camın bazı alt gruplarının yurt içi satışları düşüş göstermiştir. 2001 yılı cam sektörü için de zor bir yıl olacaktır. Kriz içindeki iç pazarın büyüme süreci uzun zaman alacaktır. İhracata dönük büyüme stratejini uygulayan cam sanayii ihracatını, sağlanacak desteklerle arttırma potansiyeline sahiptir.

Türk Cam Sektörünün Üretimi ve Yüzde Değişimi (1995-1999) (Bin Ton)

YILLAR (%) DEĞİŞİM

ÜRÜN GRUBU 1995 1996 1997 1998 1999 199

6

199

7

199

8

199

9

Düzcam 457 595 570 605 549 30 -4 6 -9

Emprime/Telli Cam 61 59 59 63 62 -2 -1 7 -2

Camdan Sınai

Kaplar

309 378 448 452 423 22 19 1 -6

Cam Ev Eşyası 195 232 310 302 270 19 34 -2 -11

Cam Yünü 15 21 25 29 29 37 18 16 -

Cam Elyaf 16 15 21 25 25 -9 44 20 -

Cam Mozaik 11 9 9 9 9 -21 - - -

Emniyet Camları 38 39 40 40 42 1 4 - 4

Çift Cam 21 22 23 23 25 3 5 - 9

Cam Ayna 15 32 41 43 51 115 29 5 18

26

Page 30: madencilikrehberi.files.wordpress.com  · Web viewDenizcilik sektöründe en önemli konu sektörün ulusal normlardan ziyade uluslararası normlara göre yönlendirilmesi ve yönetilmesidir

Diğerleri 25 25 28 28 28 - 12 - -

TOPLAM 1.089 1.334 1.470 1.514 1.395 22 10 3 -8

Kaynak: VIII. Beş Yıllık Kalkınma Planı CamKaynak: VIII. Beş Yıllık Kalkınma Planı Cam Sanayii Özel İhtisas Komisyonu Raporu, 2000Sanayii Özel İhtisas Komisyonu Raporu, 2000

Türk Cam Sektörü Üretim Değeri (1995-1999) (Milyon $)

YILLAR

ÜRÜN GRUBU 1995 1996 1997 1998 1999

Düzcam 150,7 204,7 184,2 209,4 180,0

Emprime/Telli Cam 24,1 24,6 23,0 26,4 24,5

Camdan Sınai Kaplar 111,1 141,9 158,0 170,5 151,4

Cam Ev Eşyası 309,4 297,8 374,3 390,5 330,6

Cam Yünü 18,4 26,2 29,0 36,1 34,2

Cam Elyaf 21,2 20,2 27,3 35,1 33,4

Cam Mozaik 5,9 4,8 4,5 4,9 4,6

Emniyet Camları 35,7 37,7 36,8 39,4 39,0

Çift Cam 23,2 24,8 24,4 26,1 26,9

Cam Ayna 10,8 24,2 29,3 33,0 36,9

Diğerleri 22,6 23,5 24,8 26,5 25,1

TOPLAM 733,1 830,4 915,6 997,9 886,6 Kaynak: VIII. Beş Yıllık Kalkınma Planı Cam Sanayii Özel İhtisas Komisyonu Raporu, 20001960’lara kadar ampul üreticileri ile birkaç özel girişimci dışında, cam sanayine önemli bir yatırım yapılmamıştır. 1960’ların başında İstanbul’da Paşabahçe dışında yaklaşık 30, İzmir’de 2, Adapazarı’nda 1 üretici faaliyet göstermiş ve bu üreticilerin toplam üretim kapasitesi 70-80 bin ton civarında kaydedilmiştir.

1960 sonrasında, Türkiye cam sanayiinde yatırımlar hız kazanarak, üretim miktarlarındaki artışların yanısıra ürün çeşitlemesine de gidilmiştir. Düzcam ve cam ev eşyasının yanında aydınlatma cihazları, cam elyaf, oto emniyet camı, cam tülü ve bitümlü örtüler, kristal, camdan sınai kap gibi üretimler de gerçekleştirilerek ithalat önemli ölçüde azaltılmış, ihracata yönelinmiştir.

27

Page 31: madencilikrehberi.files.wordpress.com  · Web viewDenizcilik sektöründe en önemli konu sektörün ulusal normlardan ziyade uluslararası normlara göre yönlendirilmesi ve yönetilmesidir

1998 yılında yaklaşık 1,5 milyon ton üretim gerçekleştiren sektörün tüketimi aynı yıl 950 bin ton civarında kaydedilmiştir. Türkiye, cam sektöründe bugün dünya üretiminin % 1.6’sını, Avrupa ülkelerinin üretiminin de yaklaşık % 5’ini gerçekleştirmektedir. Diğer taraftan, Türkiye’de cam sektöründe lider olan ŞİŞECAM Fab. A.Ş. rekabetin yoğun olduğu dünya genelinde ilk on firma arasında yer almaktadır.

Bugün en yeni teknolojilerle üretim gerçekleştiren Türk cam sektörü, ülke ekonomisinde ihracatı, istihdamı ve yan sanayii ile önemli bir konumda bulunmaktadır. Türk cam sektörü, son beş yılda düzcam, cam ambalaj, cam ev eşyası ve cam lifi-cam yünü üretimini artırmak için 1,2 milyar $ yatırım gerçekleştirmiştir. Sektörün gerçekleştirdiği bu yatırımlarla 1999 yılında üretim 1,7 milyon tonu aşmıştır.

Türk cam sektöründe bugün 10 binden fazla kişi istihdam edilmektedir. Sektörde büyük üreticiler yanında yerel üretim yapan birçok atölye ve işletme de mevcuttur.

2.2. İhracat

Orta Anadolu İhracatçı Birlikleri Genel Sekreterliği kayıtlarına göre; 2000 yılı içerisinde cam sektörü toplam ihracatı bir önceki yıla göre % 16 oranında artarak 326,4 milyon $ seviyesinde gerçekleşmiştir. Toplam cam sektörü ihracatının mal gruplarına göre dağılımına bakıldığında; cam ev eşyası ihracatı 196 milyon $, düzcam ihracatı 57 milyon $, cam lifi-cam yünü ihracatı 28,5 milyon $ ve camdan sınai kap ihracatı da 16,5 milyon $ olmuştur.

İhracat cam sanayii için hayati önem taşımaktadır. Türk cam sanayii üretiminin üçte birini 140'dan fazla ülkeye ihraç etmektedir. İhracatın % 50'den fazlası Avrupa ülkelerine yapılmaktadır. Şişecam’ın 1999 yılında 346 bin ton olan ihracatı 2000 yılında 445 bin ton’a yükselmiştir. FOB ihracatı da 226 milyon dolardan 2000 yılında 279 milyon dolara çıkmıştır.

OAİB kayıtlarına göre ise; 2000 yılında cam sektörü toplam ihracatında bir önceki yıla göre önemli oranda artış meydana gelmiştir. Sektörün 2000 yılı ihracat kaydı, bir önceki yıla göre değerde %16 oranında artarak 326,4 milyon $ seviyesinde gerçekleşmiştir.

Cam Sektörü İhracatının Ülkelere Göre Dağılımı (1999-2000)

Değer: Bin ABD Doları

28

Page 32: madencilikrehberi.files.wordpress.com  · Web viewDenizcilik sektöründe en önemli konu sektörün ulusal normlardan ziyade uluslararası normlara göre yönlendirilmesi ve yönetilmesidir

ÜLKE 1999 2000

(%) DEĞİŞİ

M Almanya 39,689 38,705 -2.5 ABD 18,606 32,726 75.9 İtalya 26,373 32,074 21.6 Fransa 18,393 19,872 8.0 Yunanistan 13,436 18,539 38.0 Mısır 17,138 18,342 7.0 İngiltere 14,831 14,826 0.0 İspanya 14,140 14,736 4.2 İsrail 9,925 11,087 11.7 Bulgaristan 6,105 7,857 28.7 Hollanda 6,761 7,477 10.6 İsveç 7,060 7,440 5.4 Belçika 2,869 5,685 98.2 İran 5,771 5,555 -3.7 Rusya Federasyonu 1,471 4,463 - Birleşik Arap Emirlikleri 3,130 4,370 39.6 Cezayir 5,086 4,195 -17.5 Portekiz 3,891 3,827 -1.7 Lübnan 2,823 3,773 33.6 Avustralya 3,132 3,749 19.7 Diğer Ülkeler 60,815 67,134 10.4 Mal Grubu Toplamı 281,446 326,432 16.0

Kaynak: OAİB Kayıtları

Cam sektörü ihracatında en önemli ihracat kalemi cam ev eşyası ürün grubudur. OAİB kayıtlarına göre, 2000 yılı cam ev eşyası ihracat kaydı bir önceki yıla göre değer bazında %19.6 oranında artış göstererek 196 milyon $ seviyesinde gerçekleşmiştir. 2000 yılı düzcam ihracat kaydı ise değerde %35.2 artarak 56,9 milyon $ olmuştur. Camdan sınai kap ihracatı ise 2000 yılında %17.4 artışla 16,5 milyon $’a çıkmıştır.

Sektörün 2000 yılında en çok ihracat gerçekleştirdiği ülkeler cam ev eşyasında ABD, Almanya, İtalya, Fransa ve İngiltere; düzcam ürün grubunda Yunanistan, Mısır, İtalya, Almanya ve İran’dır.

Cam Ev Eşyası İhracatının Ülkelere Göre Dağılımı(1999-2000)

Değer: Bin ABD Doları

29

Page 33: madencilikrehberi.files.wordpress.com  · Web viewDenizcilik sektöründe en önemli konu sektörün ulusal normlardan ziyade uluslararası normlara göre yönlendirilmesi ve yönetilmesidir

ÜLKE 199

9 2000 (%)

DEĞİŞİM ABD 17,103 31,288 82.9 Almanya 22,966 23,659 3.0 İtalya 15,335 18,658 21.7 Fransa 13,316 13,631 2.4 İngiltere 8,572 9,139 6.6 İspanya 6,840 7,028 2.8 Mısır 7,129 6,310 -11.5 İsrail 4,519 4,840 7.1 Bulgaristan 3,949 4,726 19.7 Yunanistan 3,684 3,780 2.6 Diğer Ülkeler 60,435 72,825 20.5 Mal Grubu Toplamı 163,849 195,884 19.6

Kaynak: OAİB Kayıtları

Düzcam İhracatının Ülkelere Göre Dağılımı (1999-2000)

Değer: Bin ABD Doları

ÜLKE 199

9 2000 (%)

DEĞİŞİM Yunanistan 5,830 10,731 84.1 Mısır 5,522 8,358 51.4 İtalya 3,831 5,933 54.9 Almanya 3,808 3,980 4.5 İran 3,983 3,577 -10.2 Fransa 2,964 3,567 20.3 İngiltere 4,137 3,228 -22.0 İspanya 2,384 3,201 34.2 Bulgaristan 1,454 2,088 43.6 Hollanda 1,618 1,824 12.7 Diğer Ülkeler 6,532 10,374 58.8 Mal Grubu Toplamı 42,063 56,860 35.2

Kaynak: OAİB Kayıtları

2.3. İthalat

Türkiye çimento ve toprak ürünlerinde en fazla ithalatı cam sektöründe yapılmaktadır. Cam ürünleri ithalatı arasında cam ev eşyası ve düzcam ürünleri en büyük kısmı oluşturmaktadır. Dış Ticaret Müsteşarlığı verileri incelendiğinde; cam ithalatında 1997-1999 döneminde hızlı bir artış olduğu görülmektedir. Bu artış,

30

Page 34: madencilikrehberi.files.wordpress.com  · Web viewDenizcilik sektöründe en önemli konu sektörün ulusal normlardan ziyade uluslararası normlara göre yönlendirilmesi ve yönetilmesidir

Uzakdoğu ve Rusya ekonomik krizlerinin yanı sıra çevre ülkelerde kurulmuş olan cam sanayilerinin ihracatından kaynaklanmıştır.

Toplam cam ithalatı yıllar itibariyle miktar olarak aşağıda belirtilmiştir.

1997 133 bin ton 1998 170 bin ton1999 196 bin ton 2000/10 180 bin ton

1998 yılında 170 bin ton olan cam ithalatının 106 bin tonu düzcam ürünleridir. 1999 yılı ithalatının 95 bin, 2000 yılı ithalatının da 90 bin tonunu düzcam ürünleri oluşturmaktadır.

Cam Ev Eşyası İthalatının Ülkelere Göre Dağılımı (1998-1999)

Bin ABD Doları

ÜLKE 1 9 9 8 1 9 9 9 (%) D E Ğ İ Ş İ

M

Fransa 29,166 16,695 -42.8

İtalya 4,936 3,149 -36.2

İspanya 2,388 2,561 7.2

Endonezya 8,100 2,263 -72.1

Almanya 2,982 2,234 -25.1

ABD 1,632 1,947 19.3

Güney Kore Cum. 803 1,424 77.3

Çin Halk Cum. 126 356 182.5

İngiltere 466 354 -24.0

Japonya 298 303 1.7

Brezilya 309 298 -3.6

Meksika 349 288 -17.5

Malezya 82 273 232.9

Çek Cumhuriyeti 182 215 18.1

İst. Deri Ser. Bölgesi 24 212 -

Belçika-Lüksemburg 215 158 -26.5

31

Page 35: madencilikrehberi.files.wordpress.com  · Web viewDenizcilik sektöründe en önemli konu sektörün ulusal normlardan ziyade uluslararası normlara göre yönlendirilmesi ve yönetilmesidir

Tayvan 126 147 16.7

Diğer 2,398 1,052 -56.1

Genel Toplam 54,582 33,929 -37.8 Kaynak : DTM verileri

Düzcam İthalatının Ülkelere Göre Dağılımı (1998-1999)

Bin ABD Doları

1 9 9 8 1 9 9 9 (%) DEĞİŞİM

Rusya Fed. 8,608 8,972 4.2

ABD 5,680 3,860 -32.0

Endonezya 2,873 2,787 -3.0

Ukrayna 853 2,107 147.0

Almanya 1,029 1,349 31.1

Belçika-Lüksemburg 1,793 1,243 -30.7

Singapur 2,724 843 -69.1

Liberya - 783 -

Bulgaristan 1,716 680 -60.4

Fransa 1,111 599 -46.1

Tayvan 171 506 195.9

İngiltere 376 497 32.2

Çin Halk Cum. 1,593 477 -70.1

Çek Cumhuriyeti 125 448 258.4

Hollanda 277 417 50.5

Diğer 6,729 1,679 -75.0

Genel Toplam 35,658 27,247 -23.6 Kaynak : DTM verileri

32

Page 36: madencilikrehberi.files.wordpress.com  · Web viewDenizcilik sektöründe en önemli konu sektörün ulusal normlardan ziyade uluslararası normlara göre yönlendirilmesi ve yönetilmesidir

DTM verilerine göre ise; cam sektörünün 1999 yılında gerçekleştirdiği toplam ithalat bir önceki yıla oranla değer bazında % 14.6 oranında azalarak 142,3 milyon $ seviyesinde gerçekleşmiştir. İlgili yılda ithalatta en önemli mal grubu 33,9 milyon $ ile cam ev eşyası olmuştur. Cam ev eşyası ithalatı ise, bir önceki yıla göre değer bazında % 37.8 oranında azalmıştır. Ancak, 1999 ikinci yarısından itibaren İran’dan sınır ticareti yoluyla yapılan ithalat bu istatistiklerde yer almamaktadır. Hızla artan İran ürünleri, 2000 yılında yurt içi pazarda önemli bir paya ulaşmıştır.

3. SEKTÖRÜN TEMEL SORUNLARI

1. Enerji maliyetlerinin yüksekliği ve alt yapı yetersizliği,

2. İşgücü maliyetlerinin yüksekliği,

3. Taşımacılık sorunları;

Zaten yüksek olan taşıma maliyetlerinin, yaşanan son krizle birlikte ülke ithalat/ihracat dengesinin bozulması sonucu, karayolu taşımacılığında neredeyse ikiye katlanmış olması, denizyolu taşımalarında yükleme ücretlerinin çok yükselmesi,

Taşıma ağının karayolu ağırlıklı olması, deniz ve demiryolu bağlantılarının ve alt yapısının yetersiz kalması,

nedeniyle ihracat maliyetinin önemli oranda artması,

4. Gümrüklerde henüz tam otomasyona geçilmemiş olması,

5. Özellikle hızlı gelişen, ancak risk unsuru taşıyan ülkelere yönelik ihracat sigorta sisteminin bulunmaması,

6. İhraç kaydıyla yapılan yurt içi teslimlerdeki KDV tecil terkin işlemlerinde, ürüne katma değer yaratılması halinde mevzuatın engel teşkil etmesi,

7. İthal ürünlerin yurt içi pazarda yarattığı haksız rekabet.

4. GENEL DEĞERLENDİRME

Türk cam sektörü 1999 yılında yaşanan olumsuzluklar nedeniyle yurt içi pazarda daralma yaşamıştır. 2000 yılındaki %6,1 ekonomik büyümeye rağmen camın bazı alt sektörlerinde iç pazar talebi canlanmamıştır. İç talepdeki durgunluk ve İran’dan sınır ticareti kapsamında yapılan ithalat özellikle cam ev eşyası satışlarını

33

Page 37: madencilikrehberi.files.wordpress.com  · Web viewDenizcilik sektöründe en önemli konu sektörün ulusal normlardan ziyade uluslararası normlara göre yönlendirilmesi ve yönetilmesidir

etkilemiştir. Yaşanan ekonomik kriz nedeniyle bazı cam üretim tesislerinde fırınlar durdurulmuş veya makina kol sayıları düşürülerek üretim kısılmıştır. İhracata dönük olan sektör ihracatını geliştirmeyi sürdürmüştür. 2000 yılında TL’nin aşırı değerlenmesi ve yüksek işgücü maliyetleri sektörün rekabet gücünü pazarlarda geriletmiştir.

2001 yılında da iç piyasada gerileme yaşanacaktır. Bu beklenti doğrultusunda ihracat daha da önem kazanmaktadır. Ancak ihracatın belli bir düzeyden sonra artırılmasında zorluklar yaşandığından, devalüasyona rağmen sektörün ihracat potansiyelinin ilave desteklerle artırılması gelecek için de önemlidir.

Türkiye'nin AB Ülkeleri’yle karşılaştırıldığında avantaj ve dezavantajları şöyle özetlenebilir:

Türk cam sanayii, kalite ve teknoloji düzeyi bakımından Avrupa ülkeleriyle yaklaşık aynı düzeydedir ve dolayısıyla da rekabet gücü yüksektir. Cam sanayii maliyet kalemleri içindeki en yüksek payı, hammadde, işgücü ve enerji almaktadır.

Cam sanayiinin ana hammaddesi olan soda kullanımında AB gibi dışa bağımlı olmayışı ve işgücü maliyetlerinin göreli düşüklüğü Türkiye için önemli bir avantajdır.

AB ülkelerinin nitelikli işgücü ve daha fazla alternatif enerji kaynaklarına sahip olmaları, Türkiye için dezavantaj olmaktadır.

Ülke alt yapısından kaynaklanan enerji, yol, liman gibi yetersizlikler ve sermaye maliyetlerinin yüksekliği cam sektörünün rekabetteki dezavantajlarıdır.

1999 ve 2000 yıllarında ülke ekonomisinde yaşanan daralma, cam sektörünü olumsuz etkilemiştir. Yaşanan krizlere rağmen sektör ihracatını ağırlıklı olarak devam ettirmiştir. Dampinge açık bir yapısı olan sektör, 1999 yılında özellikle Uzak Doğu’dan, 2000 yılında da Rusya ve Ukrayna’dan ithal edilen düzcamdan da olumsuz yönde etkilenmiştir.

Türk cam sektörü rekabet gücünü korumak ve artırmak için üretim tesislerinde rasyonelleşme ve verimlilik artırma çalışmalarını yoğun bir şekilde sürdürmektedir. Ancak, kontrol edilemeyen ve rekabet gücünü olumsuz etkileyen gelişmeler karşısında alınmasında yarar görülen önlemlere aşağıda yer verilmiştir.

34

Page 38: madencilikrehberi.files.wordpress.com  · Web viewDenizcilik sektöründe en önemli konu sektörün ulusal normlardan ziyade uluslararası normlara göre yönlendirilmesi ve yönetilmesidir

Türkiye pazarında 2001 ve 2002 yıllarında önemli bir gerileme yaşanacağından ihracata daha fazla yönelmek için rekabet gücünü artırıcı desteklerin sağlanması gerekmektedir.

Cam sanayii enerji yoğun bir sektördür. Önemli üretim girdisi olan yakıt ve enerji fiyatı ciddi oranda artmaktadır. Bu durum, özellikle yoğun rekabetin olduğu ihraç pazarlarında maliyetleri ve rekabet gücünü olumsuz etkilemektedir. Bu nedenle; ihracata dönük olan sektörün ihraç amaçlı üretimde kullandığı yakıt üzerindeki ATV (Akaryakıt Tüketim Vergisi) ve AFİF (Akaryakıt Fiyat İstikrar Fonu)’nun kaldırılması ihracat imkanlarını daha da artıracaktır.

İşgücü maliyeti yüksektir.

a) Yüksek olan giydirilmiş işgücü maliyeti 180 milyon TL olan SSK prim tavanının 600 milyon TL’sına yükseltilmesiyle daha da artmıştır. % 19.5 olan SSK prim oranının yükseltilmesinden söz edilmektedir. Prim oranı artırılmamalı hatta artan prim tavanı karşısında bir kaç puan düşürülmesi sağlanmalıdır.

b) Artan işgücü maliyeti hem sektörün pazarlardaki rekabet gücünü geriletmekte hem de istihdam artışına engel olmaktadır. Konunun Ekonomik Sosyal Konsey’de acilen ele alınıp taraflar arasında mutabakata varılması önem taşımaktadır.

İhracatta taşımacılık alt yapısı ve taşıma maliyetleri belirleyici rol oynamaktadır. İhracatçı açısından son derece önemli olan bu konuda kısa sürede önlem alınmalıdır;

a) Denizyolu ile yapılan taşımalarda yükleme ücretlerindeki artış ihracatın maliyetini artırmıştır. Ayrıca ihracat yüklemesi yapmış gemiler yüklü şekilde çeşitli nedenlerle (örneğin çevre koruma) limanlarda bekletilmektedir. Bu durum müşteri şikayetlerine hatta kayıplarına neden olmaktadır. Denizyoluyla yapılan ihracattaki bu olumsuzluklar giderilmelidir.

b) Karayolu taşımacılığı ile yapılan ihracatta karayolu geçiş belgelerinin yeterli miktarda verilmesi sağlanmalıdır. Belge yetersizliği özellikle yılın son aylarında yapılan ihracatta büyük sıkıntılar yaratmaktadır.

c) Son yaşanan kriz sonucu ülke ithalat/ihracat dengesinin bozulmasıyla ihracatta tır/kamyon bulma ve katlanan navlun sorunlarıyla karşı karşıya kalınmıştır. Bu konuda hızla önlem alınması yönünde; ihraç amaçlı sevkiyatlarda taşımacılara ucuz akaryakıt temininin yanısıra destekleme mahiyetinde tedbirlerin hızla geliştirilmesi gerekmektedir.

Gümrük beyannamelerinin bilgisayar ortamında hazırlanması ve gümrük işlemlerinin otomasyonu, ihracatta hem zaman kaybından hem bekleme ücretlerinden kaynaklanan ek maliyeti ortadan kaldırılacaktır. Bu nedenle, Gümrük Müsteşarlığı’nca 1998’de başlatılan ve halen devam eden Gümrük İdarelerinin Modernizasyonu Projesinin hızla tamamlanarak yürürlüğe geçirilmesi ihracatçılar açısından kritik önem taşımaktadır. Bu

35

Page 39: madencilikrehberi.files.wordpress.com  · Web viewDenizcilik sektöründe en önemli konu sektörün ulusal normlardan ziyade uluslararası normlara göre yönlendirilmesi ve yönetilmesidir

çerçevede, geniş alan bilgisayar ağı ile Türkiye’nin her yerinde ihracatçılara hizmet veren Dış Ticaret Müsteşarlığı’na bağlı İhracatçı Birliklerinin bu projeye biran önce dahil edilerek, Gümrük İdareleri ile İhracatçı Birlikleri arasında çok kısa süre içinde elektronik ortamda ve mevzuata uygun olarak hizmet verilmesinin mümkün olduğu düşünülmektedir.

İhracat cam sektörü için önemlidir. İhraç pazarlarının korunması ve geliştirilmesi, rekabet gücünün artırılmasının yanısıra Eximbank’ın ihracat kredilerini artırmasıyla mümkündür. Ayrıca, riskli ülkelere yapılan ihracatlarda tahsilat riskine karşılık ihracat sigorta sistemine işlerlik kazandırılmalıdır.

Ayrıca, imalatçılar tarafından ihracatçılara KDV kanununun 11/C maddesi gereği olarak yapılan ihraç kaydıyla teslimlerde, tecil terkin işlemleri ihraç edilen nihai ürün imalatçısına uygulanmaktadır. Cam sanayiinin ihracat lokomotifi olan cam ev eşyası alt sektöründe, ihracatçı müşteriye satılan bardak müşteri tarafından dekorlanarak ihraç edilmek istenmesi halinde, ihraç kaydıyla teslim imkanından yararlanamamaktadır. KDV 27 no.lu genel tebliğinin 7. maddesindeki “nihai mamul” tanımına getirilecek esneklik, katma değerli ürün ihracatına, dolayısıyla sektöre ilave ihracat imkanı sağlayacaktır.

Türk cam sektörünün en önemli ihraç pazarı olan Avrupa’ya yapılan ihracatta, araçların geçiş belgelerinin kısıtlı sayıda verilmesi ihracatımızı olumsuz yönde etkilemektedir. Araç geçiş belgelerindeki kısıtlamaların kaldırılması için girişimlerde bulunarak sorun giderilmelidir.

EK 1: MALİ SORUNLAR

1. Yatırım indirimi tutarı üzerinden alınan gelir vergisi stopajı, en son kararname ile %18 gibi yüksek bir orana ulaşmıştır. (Vergi ve fon tutarı toplamı = %19.8 dir.) Kurumlar Vergisine tabi tutulmayan yatırım indirimi tutarı üzerinden alınan gelir vergisi stopaj oranının yatırımcıya yük getirmeyecek seviyeye çekilmesi zorunludur.

Yasal düzenlemelerde, geçmişe şamil kanun ve kararnameler ile kişilere beklenmedik zamanlarda geçmişe yönelik mali yük getirilmemesi gerekmektedir. Özellikle yatırımcıların uzun vadeli planlarının gerçekleşmesi için devletin bu hususta koruyucu olması ve özen göstermesi gerekmektedir.

36

Page 40: madencilikrehberi.files.wordpress.com  · Web viewDenizcilik sektöründe en önemli konu sektörün ulusal normlardan ziyade uluslararası normlara göre yönlendirilmesi ve yönetilmesidir

Bu nedenle, Yatırım İndirimi tutarları üzerinden yapılan gelir vergisi stopaj oranını artırarak yeniden belirleyen Kararnamenin 8.12.2000 tarihinde yayınlanmasına rağmen 2000 yılında yapılan tüm yatırım harcamalarına bu kararname ile getirilen yeni oranın uygulanmamasına yönelik düzenlemenin acilen yapılması gerekmektedir.

2. Yıl içinde ödenmiş olan geçici verginin, yine aynı yıl içinde hesaplanan geçici vergiden indirilmesinin mümkün olmaması halinde diğer vergi borçlarından indirilmesinin temin edilmesine yönelik düzenleme yapılması işletmeleri finansman yönünden rahatlatacaktır.

3. Enflasyonun etkilerinin önemli boyutta devam ettiği sürece, işletmelerin enflasyon muhasebesine geçmelerini sağlayan yasal düzenlemelerin getirilmesi zorunludur.

4. Enflasyonist ortamda, nakit temini zorluğu ve rekabet ortamında idame ettirilen faaliyetlerin bir bölümü için yapılan Finansman Giderlerinin, Gider Yazılamayacağına İlişkin KVK’nın 14, GVK’nın 41. Maddelerinde yer alan Finansman Gideri Kısıtlaması uygulamasının iptal edilmesi gerekmektedir.

5. KVK ve TTK. Hükümlerine göre yapılan devir şeklindeki birleşmelerde, devrolan şirketin, devir tarihinden önce oluşmuş olan geçmiş yıl zararlarının, devir alan şirket tarafından indirilmesini sağlayacak bir hükmün Kurumlar Vergi Kanunu’nun 14. Maddesine eklemesi gerekmektedir.

6. KDV oranının yüksek olması nedeniyle enerji tasarrufu sağlayan camların (ısıcam-seracam) KDV oranlarının düşülerek, teşvik edilmesi emek yoğun olarak imal edilen, turistik değeri fazla, yurt dışı müşterinin tercihi olan el imalatı, kristal ve diğer cam ürünlerindeki KDV oranını rekabet ve istihdam yaratma açısından daha düşük oranlar da belirlenmesi önem taşımaktadır.

7. Banka Sigorta Muameleleri Vergisi ile Katma Değer Vergisi aynı mahiyette muamele vergileridir. Bu nedenle BSMV’nin, KDV’den indirilmesini (veya tersinin) sağlayan düzenlemeye gidilmesi, işletmelerin faaliyetleri nedeniyle ödedikleri bu vergilerin üzerlerinde yük olarak kalmalarını engelleyecektir.

8. Damga Vergisi oranları, son senelerde, vergi oranlarındaki süreli artışlarla işlemlerin maliyetini artırıcı bir yapıya bürünmüştür. Bu nedenle ispatlayıcı belge niteliği taşıyan

37

Page 41: madencilikrehberi.files.wordpress.com  · Web viewDenizcilik sektöründe en önemli konu sektörün ulusal normlardan ziyade uluslararası normlara göre yönlendirilmesi ve yönetilmesidir

kağıtların kullanımının yaygınlaştırılması için Damga Vergisi oranlarının düşürülmesi zorunludur.

9. İşletmelerin Bilançolarını oluşturan kalemlerin tespiti ve kayda alınmasına ilişkin usul ve prensiplerde Sermaye Piyasası Kurulu ve Maliye Bakanlığı uygulamaları farklılık göstermektedir. Örneğin, yatırımların finansmanında kullanılan faiz ve kur farklarının aktifleştirme ya da gider yazma usullerinin farklı belirlenmiş olması şirketlerin 2 ayrı bilanço çıkarmalarına neden olmaktadır. Oysa işletmelerin faaliyet sonuçlarını gösteren tek bir bilançosu olması gerekmektedir. Bu farklı uygulamaların giderilmesi için her iki kurumun bu tür konularda mutabakat sağlayarak hareket etmeleri sağlanmalıdır.

10. Borsa ve Sermaye Piyasasındaki işlemlerin, kanun, yönetmelik ve tebliğler çerçevesinde, her türlü teknik donanımla yürütüldüğü bir zamanda, hisse senetlerinin kağıt olarak basılması ve saklanması işletmelere fuzuli yük ve maliyet getirmektedir. Bunun giderilmesi için en kısa sürede kaydi sisteme geçilerek, hisse senedi basma ve saklama işlemlerinin terk edilmesine ilişkin yasal düzenlemelerin yapılması gerekmektedir.

11. İstihdam yaratma açısından her işletme için o işletmenin çalışma koşullarına uygunluğu düşünülmeksizin çalışan sayısının %3’ne isabet eden sayıda sakat ve eski hükümlü işçi çalıştırma zorunluluğunun getirilmesi işletmelerde olumsuz etki yaratmaktadır. Özellikle sakat işçi ve eski hükümlü sayısını belirleyen %3 oran çok yüksek bir orandır. Ayrıca bu oranın işçi sayısına bağlı olarak kademeli şekilde uygulanması daha adil bir uygulama getirecektir. Bu oranın kademeli olarak, azami %1’i geçemeyecek şekilde sınırlandırılması gerekmektedir.

12. Özel Emeklilik ve Sağlık Sigortaları ile bu amaçla kurulmuş yardım sandıkları ve vakıflara yapılan prim ödemelerinin vergi matrahından düşülerek vergiye tabi tutulmamalarını sağlayan düzenlemeye gidilerek, özel emeklilik ve sağlık amaçlı bu tür sosyal güvenlik kuruluşlarının teşvik edilmesi kişilerin bu yönde özendirilmesi gerekmektedir.

EK 2: DÜZCAM SEKTÖRÜNÜN SORUNLARI

1. Ülkemizde enerji fiyatları sürekli artırılmakta ve bu durum maliyet yapılarını olumsuz yönde etkileyerek rekabet gücümüzü zayıflatmaktadır. Türkiye’deki enerji fiyatlarının komşu ülkelerle karşılaştırılması aşağıdadır;

38

Page 42: madencilikrehberi.files.wordpress.com  · Web viewDenizcilik sektöründe en önemli konu sektörün ulusal normlardan ziyade uluslararası normlara göre yönlendirilmesi ve yönetilmesidir

Elektrik (cent/kwh) Doğalgaz ($/m³)Türkiye 6.3 191Yunanistan 4.0 110Romanya 5.3 90-120Rusya 1.0 10

Cam sanayi enerji yoğun bir sektör olduğundan, bu durum özellikle yoğun rekabetin olduğu ihraç pazarlarında maliyetleri ve rekabet gücümüzü olumsuz etkilemektedir. Bu nedenle en azından ihraç amaçlı üretimde kullanılan yakıt üzerindeki vergilerin (Akaryakıt Tüketim Vergisi, Akaryakıt İstikrar Fonu gibi) kaldırılması önemli bir güç olacaktır.

2. Dampingli fiyatlar ve kayıt dışı ithalat;

Dampingli fiyatlarla ithalat: Özellikle Rusya, Ukrayna ve İran’dan dampingli fiyatlarla ve düşük kaliteli düzcam getirilmektedir.

Gümrüklerdeki denetim eksikliği: Özellikle bu ülkelerden gelen mallarda kalite belgesi aranmadığı gibi resmi kaydi miktarların üstünde miktarlarda ülkeye düzcam girişi olmaktadır.

Haksız rekabet: Düşük fiyat, düşük kalite ve eksik miktar gibi beyanlar sonucunda daha az Gümrük Vergisi ve KDV ödenmekte ve bu durum vergi ziyanına neden olmaktadır.

Ayrıca bu şekilde mal ithalatı yapanların bazıları malların bir kısmını faturasız satmakta, dolayısıyla % 18 oranındaki KDV alınmadığı için haksız rekabet yaratmaktadırlar. KDV ziyanına yol açan bu durum, fatura düzenlenmediği için eksik hasılat beyanına neden olmakta, sonuçta gelir/ kurumlar vergisi ziyanına da yol açmaktadır.

Sonuçta, kanunlara uygun çalışan bir kurum % 18 KDV, % 40’ları aşan gelir ve kurumlar vergisi, yüksek SSK primleri ödeyerek yaşamını sürdürmeye çalışırken, haksız rekabeti yapan ithalatçılar bu ek maliyetlere katlanmadan hem rekabet gücümüzü kırmakta hem de yurtdışına kaynak transferine neden olmaktadırlar. Sektörde özellikle önemli ölçüde kayıt dışı çalışmakta olan ithal cam ticareti yapanların kayıt içine alınması için gerekli düzenleme ve uygulamaların yapılması, haksız rekabetin önlenmesi için gereklidir.

39

Page 43: madencilikrehberi.files.wordpress.com  · Web viewDenizcilik sektöründe en önemli konu sektörün ulusal normlardan ziyade uluslararası normlara göre yönlendirilmesi ve yönetilmesidir

3. Enerji tasarruflarında camlama standartları ile ilgili hüküm ve yönetmeliklere uyum takip edilmelidir. Enerji (ve döviz) tasarrufu sağlayan ve böylece de küresel ısınmaya da sebep olan CO2 gibi sera gazlarının emisyonunu azaltan yalıtım malzemesi ve/veya uygulamalarına ve bu kapsamdaki camların satışı da teşvik edilmeli, KDV oranları kaldırılmalı ve azaltılmalıdır.

4. Türkiye’de yatırımları ve ihracatı teşvik unsurları asgariye indirilmiştir; Son iki yıl içinde yatırım indirimi üzerinden alınan vergi oranı (fon dahil) % 11’den % 19.8’e çıkarılarak ilave yük getirilmiştir. Girdi fiyatları yüksek, altyapısı yetersiz bir ekonomide yeni yatırımlara vergi açısından da önemli oranda özendirici destek ve teşviklerin verilmemesi, ülkemizi çevre ülkeler karşısında dezavantajlı konuma sokmaktadır.

İhracatta da aynı sorun söz konusudur. Örneğin Romanya’da ihracat üzerinde elde edilen karlar % 5 oranında vergiye tabidir (Kurumlar Vergisi oranı % 25’tir). Ülkemizde de buna benzer vergisel kolaylıklar sağlanmalıdır.

5. İşverenin işgücü ile ilgili maliyeti yüksektir. Eski hükümlü ve sakat işçi çalıştırma konusunda sosyal sorumluluk anlayışında olunmakla beraber uygulanan teknoloji ve otomasyona uygun eğitim düzeyinde eski hükümlü ve sakat işçi bulunamamaktadır. Devletçe yapılan tespitlerde yüksek tutarda cezalara muhatap olunmaktadır. Bu husus işverene yük getirmektedir. Değişen ve gelişen teknoloji ve otomasyon hususu dikkate alındığında, eğitimli eleman bulunamaması nedeniyle işveren haksız bir şekilde mali külfete katlanmaktadır.

Ayrıca son dönemlerde SSK primlerinin aşırı yükseltilmesi de işverenin yükünü artırmıştır.

6. Tarımsal üretimin modern üretim dalı haline geldiği dünyamızda, tarımsal reformların en önemli gündem maddesi olduğu ve AB ile uyum sürecinin yaşandığı ülkemizde “seracılık”, ülkemiz açısından taşıdığı ihracat potansiyeli düşünüldüğünde, özel ilgi gösterilmesi gereken sektörlerden biridir. Sözü edilen modern seraların vazgeçilmez girdilerinin başında “cam” gelmektedir. Tarım politikası olarak sera işletmelerinin enerji kaynağı olan jeotermal alanlarda yapılmasının teşvik edilmesi, seracılığın geliştirilmesi ve yaygınlaştırılması halinde, artan yaş sebze ve meyve ihracatı ile ülkemize önemli döviz girdisi sağlanacaktır. Bu kapsamda politika oluşturulmamış olması ciddi bir potansiyeli değerlendirme fırsatını yok etmektedir. Konu üzerinde çok yoğun şekilde durulmuş olmasına rağmen bugüne kadar somut bir gelişme

40

Page 44: madencilikrehberi.files.wordpress.com  · Web viewDenizcilik sektöründe en önemli konu sektörün ulusal normlardan ziyade uluslararası normlara göre yönlendirilmesi ve yönetilmesidir

sağlanamamıştır. Dolayısıyla konuyla ilgili somut adımlar atılması büyük önem arz etmektedir.

7. Türk cam sektörünün en önemli ihraç pazarı olan Avrupa’ya yapılan ihracatta, araçların geçiş belgelerinin kısıtlı sayıda verilmesi ihracatımızı olumsuz yönde etkilemektedir. Araç geçiş belgelerindeki kısıtlamaların kaldırılması için girişimlerde bulunarak sorun giderilmelidir.

8. Son yaşanan kriz sonucu ülke ithalat / ihracat dengesinin bozulmasıyla ihracatta tır / kamyon sorunları ve yüksek navlun ücretleriyle karşı karşıya kalınmıştır. Konu ihracatın artırılmak istendiği bu dönemde çelişki doğurmaktadır ve ilgili taraflarca ivedilikle ele alınmalıdır.

41

Page 45: madencilikrehberi.files.wordpress.com  · Web viewDenizcilik sektöründe en önemli konu sektörün ulusal normlardan ziyade uluslararası normlara göre yönlendirilmesi ve yönetilmesidir

1.1. ÇİMENTO İŞKOLUÇİMENTO İŞKOLU

ÇİMENTO İŞKOLUÇİMENTO İŞKOLU

42

Page 46: madencilikrehberi.files.wordpress.com  · Web viewDenizcilik sektöründe en önemli konu sektörün ulusal normlardan ziyade uluslararası normlara göre yönlendirilmesi ve yönetilmesidir

Türk çimento sektörü ülkemiz sanayileşmesinin en başarılı örneklerinden birisidir. 1911 yılında 20,000 ton/yıl kapasiteli bir fırınla üretime başlamış ve geçen 87 yıl içinde Avrupa’da ve dünyada önemli büyük üretici konumuna gelmiştir. Bugün ülkemizde, tamamı özel sektör tarafından işletilmekte olan ve 39 entegre fabrika ve 18 öğütme-paketleme tesisi tarafından, modern teknolojilerle Türk standartlarına ve uluslararası standartlara uygun üretim yapılmaktadır.

I - Dünya Çimento Sektörüne Genel BakışI - Dünya Çimento Sektörüne Genel Bakış

1997-1998 döneminde dünya ekonomisinde daralmaya yol açan vurucu ekonomik krizin ardından, 1999 yılında çimento tüketimi 1998 yılına göre, % 5 artış göstererek 1,57 milyar ton olarak gerçekleşmiştir. 2000 yılına ait son veriler incelendiğinde ise bir önceki yıla göre, çimento tüketiminin %3 oranında artarak 1,62 milyar tona ulaştığı görülmektedir.

Son yıllardaki bu hızlı büyümenin nedeni, birçok ülkenin özellikle de Batı yarımkürenin Asya Krizi’nden sonra kendini toparlaması ve krizin olumsuz etkilerini üzerinden atması olarak ifade edilmektedir. 2001 yılı öngörüleri incelendiğinde, bu artış trendinin devam etmesi ve % 3’lük bir büyüme göstererek 1,7 milyar ton seviyesinde gerçekleşmesi beklenmektedir.

1990’lı yılların başında tüketim, 1 milyar ton seviyelerinde gerçekleşirken, 7-8 yıllık bir zaman sürecinde yıllık ortalama % 3’lük büyüme göstererek 2000’lerin başında 2 milyar ton seviyesine yaklaşmıştır.

2000 yılı sonu itibariyle, dünya çimento üretim kapasitesi yaklaşık 1,8 milyar tondur. Bu üretim miktarı yaklaşık 1.470 entegre tesis ve 150’den fazla öğütme tesisinde gerçekleştirilmektedir.

II - 2000 Yılında Çimento Sektörümüz

Ağır kış şartlarının getirdiği düşük satışlar ile 2000 yılına başlayan çimento sektöründe, Nisan ayından itibaren inşaat sektöründe canlanma beklenirken 10 Nisan Kararnamesi ile Yapı Denetim Şirketlerinin oluşturulması amacıyla 10 Temmuz’a kadar ruhsat yasağı getirilmiş ve 2000 yılı ilk yarısı itibarıyla 99 yılı aynı dönemine göre üretim ve satış seviyesi yakalanamamıştır.

43

Page 47: madencilikrehberi.files.wordpress.com  · Web viewDenizcilik sektöründe en önemli konu sektörün ulusal normlardan ziyade uluslararası normlara göre yönlendirilmesi ve yönetilmesidir

Yasağın kalkması ile yaşanan canlanma daha sonraki aylarda kendini az da olsa olumlu seviyede hissettirerek yılın 2. yarısında 99 yılı üretimi yakalanmıştır.

Ancak, 1998 yılında 34,138,075 ton olan iç satış rakamı 1999’da 31,529,876 tona 2000 yılında ise % -0.05 civarında bir küçülme ile 31,515,076 tona gerilemiştir. İç pazardaki bu daralma halen devam etmektedir.

2000 yılında yurtiçi piyasalarda yaşanan bu olumsuzluklara çözüm bulmak üzere daralma nedeniyle oluşan kapasite fazlasının ihracatla eritilmesine çalışılmıştır. 1998 yılında 4 milyon ton olan ihracatımız, 1999’da 4,5 milyon tona ve 2000’de 6,5 milyon tona çıkmış, 1998 yılına kadar iç piyasa lehine gerçekleşen canlılık bu tarihten sonra yerini ihracata bırakmıştır.

Ayrıca, 2000 yılı başında yürürlüğe konulan "Enflasyonla Mücadele ve İstikrar Programı" en büyük olumsuz etkisini Güneydoğu ve Doğu Anadolu Bölgesinde göstermiştir.

Özellikle Devlet yatırımlarının söz konusu olduğu bu bölgede, bu yatırımların askıya alınması ve/veya azaltılmasının yanı sıra hakedişlerin müteahhit firmalara zamanında ödenmemesi bölge inşaat ve çimento sektörünü olumsuz etkilemiştir.

III - Kasım 2000 ve Şubat 2001 Krizinin Sektöre Etkileri

2000 yılında çimento iç tüketimi % -0.0.5 civarında bir küçülme göstermiştir. Sektör ihracata yönelmiş, klinker ve çimento toplam ihracatı % 45 oranında bir artışla sektörün bugüne kadar yaptığı en yüksek ihracat rakamına ulaşmıştır. Çok az miktarlarda olan ithalat ise % 8 civarında bir azalma göstermiştir. Üretim miktarlarında, hem klinkerde hem de çimentoda, bir önceki yıla göre yaklaşık 1’er milyon tonluk bir artış oluşmuştur. Buna rağmen çimento sektörünün önemli ölçüde kapasite fazlası vardır.

Sektör 1999 yılında global krizin etkilerini hissetmeye başlamış, tüketimdeki azalma beraberinde fiyat düşüşlerini de getirmiştir. Bu krizin yaşandığı süreç içinde oluşan iki büyük deprem sektörde büyük bir durgunluk yaratmıştır. 2000 yılına, hem ekonomik istikrar paketinin açıklanmış olması hem de deprem bölgelerinde yeniden yapılandırma projelerinin başlayacak olması nedeniyle, iyi beklentilerle başlayan sektör, yılın ilk çeyreğinde bu projelerin başlamaması ve ağır kış şartları nedeniyle gerçekleşen düşük satışlar sonucu beklentilerini kaybetmiştir.

44

Page 48: madencilikrehberi.files.wordpress.com  · Web viewDenizcilik sektöründe en önemli konu sektörün ulusal normlardan ziyade uluslararası normlara göre yönlendirilmesi ve yönetilmesidir

Nispeten olumlu geçen ikinci ve üçüncü çeyreğin ardından Kasım 2000 ekonomik krizi ile birlikte tekrar belirsizlik yaşanmaya başlanmıştır.

Sektörde uzun yıllardır beklenen canlanmanın Şubat Krizi’nden sonra 2001 yılında da gerçekleşmesi mümkün görünmemektedir. 1994 Krizi’nde % 6 seviyesinde bir ekonomik küçülme yaşanırken çimento talebinde % 10’luk bir daralma olmuştur. 2001 yılı ile ilgili gerçekçi bir tahminde bulunmak bugün için olası değildir. 1994 yılına kadar süratli bir gelişme yaşanmış olması 1994 yılındaki çöküşün kuvvetli olmasına neden olmuştur. 1999 ve 2000 yıllarında yaklaşık % 10’luk bir küçülme olması büyümenin ertelenmesi anlamına gelmektedir. Bu nedenle, 2001 yılındaki düşüşün 1994 yılındaki kadar büyük olmayacağı kanaatindeyiz.

Ayrıca, sektörümüzde bulunan birçok kuruluş, yurt dışından kredi sağlamış ve kredinin teminatı olarak muhtelif bankalardan % 1 komisyonlu teminat mektubu alınmıştır. Yaşanan ekonomik kriz sonucu komisyon ödemeleri dövize endeksli olması nedeniyle getirdiği % 85'lik yük yetmiyormuş gibi, % 200 artışa sebep olacak şekilde bazı bankalar % 1 olan komisyon oranını % 2'ye çıkardığını belirtmişlerdir.

IV - Türk çimento sektörünün sorunları ve çözüm önerileri

1) İthal Kömürlere Fon Uygulaması

03.02.2000 tarih ve 23973 sayılı Resmi Gazete'de Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı'nca yerli kömür üreticilerinin korunması amacıyla yayınlanan yönetmelikle, "Avrupa Birliği ülkelerinin dışındaki ülkelerden yapılacak, demir-çelik sektörünün kullandığı kömür hariç, kömür ve petrokokun gümrük resmine esas bedelinin % 10 oranında fon konulmuştur" hükmü yer almaktadır.

Betonarme ve çelik konstrüksiyon yapılar, inşaat sektörünün temel ve rakip malzemeleridir. çelik konstrüksiyon yapıların ana malzemesi olan demir çeliğin üretimindeki kömürler fondan muaf tutulurken, Betonun ana malzemesi olan çimentonun üretiminde kullanılan kömür ve petrokoka fon konulması haksız rekabete yol açmıştır.

İthal kömür ve petrokoka fon koymakla tamamen yerli kömüre dönüşüm beklentisi gerçekleşmemiştir.

45

Page 49: madencilikrehberi.files.wordpress.com  · Web viewDenizcilik sektöründe en önemli konu sektörün ulusal normlardan ziyade uluslararası normlara göre yönlendirilmesi ve yönetilmesidir

Deprem yaralarının sarıldığı bir dönemde inşaat sektörünün cebinden alınan fon, madencilik fonunda toplanarak, madencilere ucuz kredi olarak kullandırılmıştır.

IMF'ye verilen Ek Niyet mektubunda yer alan fonların tasfiye edilmesine ilişkin taahhüdün yerine getirilmesi çerçevesinde TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunun, içinde Maden Fonu'nun da bulunduğu 25 fonun kaldırılmasına ilişkin "Fonların Tasfiyesi Hakkında Kanun Tasarısı" Genel Kurul’da görüşülerek, 03 Mart 2001 tarih ve 24335 (mükerrer) sayılı Resmi Gazete'de; "GEÇİCİ MADDE 1- A) Bu kanun ile yürürlükten kaldırılan fonların gelirlerine ilişkin olarak, yeni bir düzenleme yapılıncaya kadar; 04.06.1985 tarihli ve 3213 sayılı Maden Kanunu’nun 34. Maddesi uyarınca maden ithalat ve ihracatı üzerinden mülga Madencilik Fonu adına tahsil edilmekte olan fon kesintileri bu kanunla yürürlükten kaldırılan hükümler çerçevesinde tahsil edilmeye devam edilir ve doğrudan bütçeye gelir yazılır" şeklinde yer almıştır.

2) İthalatta Haksız Rekabet ve İhracatta Homologasyon Uygulaması

Özellikle 1999 yılında ülkemize girişi sağlanan, maliyetleri sübvanse edilerek düşük tutulan ve ucuz satışıyla haksız rekabete yol açan ‘İran çimentoları’ yöre çimento fabrikalarının üretimlerini olumsuz etkilemiş, haksız rekabet ortamı yaratılmıştır. Gerek çimento kalitesi yönünden gerek ambalaj standartlarına uygunluğu yönünden şüphe arzedip vahim sonuçlara neden olabilecek bu durum ilgili mercilerin girişimleri ile durdurulmuştur. Bu tür ithalatlarda 28 günlük çimento test sonuçlarının belli olmadan fiili ithalat izninin verilmemesi ve piyasaya arz edilmemesi gereklidir.

Ayrıca ihracatta AB Ülkelerinin uygulamakta oldukları homologasyon sıkıntı yaratmaktadır. İhracın zamanında yapılamaması ya da hiç gerçekleştirilememesi gibi sonuçlar doğurabilecek biçimde yavaş yürütülen kalite ve standart kontrol formaliteleri ve bu kontrollerin sıklığı AB ile çimento ihracatımızı doğrudan ve olumsuz etkilemektedir. Ülkemizde ihracat yapan fabrikaların ISO 9002 belgesi almış olmaları, hatta bir kısmının ISO 14000 çalışmalarını tamamlamaları, üretilen çimentolardan herhangi bir kalite sorunu yaşanmayacağının güvencesidir.

Ayrıca, Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nin çimento ve klinker ihracatının yapıldığı limanlara uzak olması yüksek navlun maliyetlerini ortaya çıkarmaktadır. Bu yöredeki fabrikaların ihracatının artırılması ve atıl kapasitenin ortadan kaldırılması için daha önce uygulanmakta olan

46

Page 50: madencilikrehberi.files.wordpress.com  · Web viewDenizcilik sektöründe en önemli konu sektörün ulusal normlardan ziyade uluslararası normlara göre yönlendirilmesi ve yönetilmesidir

"Uzak Yol Navlun Primi"nin tekrar uygulanmaya alınması gerekmektedir.

3) İthal Kömür ve Petrokok İthalatının Sınırlandırılması

Petrokok, dünyanın en gelişmiş ülkelerindeki çimento sektörlerince istikrarlı kalitesi, yüksek ısıl değeri ve düşük maliyeti nedeniyle tercih edilen standart bir birincil yakıttır ve çimento sektöründeki kullanımında çevre problemi yaratmadığı kanıtlanmıştır (Japonya, Almanya, Fransa, İtalya, ispanya, Yunanistan, Belçika, Danimarka, Kore, v.s.). Yakıtın çimento üretim maliyeti içindeki payı % 30'dur. Petrokok kullanımının kısıtlanması yerli kömürün kullanımını hiçbir biçimde artırmayacaktır. Zira yerli kömürün çimento sektöründe kullanılabilmesi ithal, yüksek ısıl değerli yakıtlarla karıştırılarak mümkün olabilmektedir.

Türkiye çimento sektörünün bünyesel bir problemi yoktur. Ancak, girdilerinin dünya fiyatları ile temin etmesi gereklidir. Petrokok, dünya yakıt pazarındaki fiyat avantajı ile ihracatta rekabet şansımızı olumlu etkileyen çok önemli bir unsurdur. Petrokok ithalinin kısıtlanması bu şansımızın kaybolmasına neden olacaktır. Petrokok ithalinin kısıtlanması yerli kömür kullanımını artırmayacağı gibi, daha pahalı olan ithal kömür kullanımını artırarak çimento üretim maliyetini yükseltecektir. Çimento ve klinker ihracatının 1994 yılında 5,2 milyon ton, 1995 yılında 4,5 milyon, 1996 yılında 3,7 milyon ton, 1997 yılında 4,6 milyon ton, 1998 yılında 4 milyon ton olduğu göz önünde tutulacak olursa; konunun sektörümüz ve ülkemiz açısından ne denli önem taşıdığı görülmektedir. Özellikle dünya piyasasında rekabette olduğumuz ülkeler uygun fiyatla petrokok kullanmaktadır. Petrokok kullanımında sektörümüze yapılan kısıtlama bu ülkeler ile rekabet şansımızı azaltmaktadır. Son yıllarda yaşanan ekonomik kriz nedeniyle sektörümüz ihracata yönelik çalışma gayreti içerisine girmiştir. Ancak, maliyetlerimizde en önemli payı bulunan yakıt kullanımında daha avantajlı ve rekabet ettiğimiz tüm Avrupa ülkelerinde yüksek oranda birincil yakıt olarak kullanılan petrokokun ülkemizde kısıtlanmasından dolayı ihracat şansımız önemli biçimde azalmaktadır. Petrokokta kısıntıya gidilmesi sektörün steam coal veya fuel oil gibi pahalı yakıtlara yönelmesine yol açacak bu da ülkemizden daha fazla döviz çıkmasına neden olacağı gibi maliyetlerin yükselmesinden dolayı da ihracat şansımızı azaltacaktır.

Petrokok Kullanımında Emisyon İzni Şartı

Sektörümüz, kireç sektörü ile birlikte 1992 yılından bu yana “Çevrenin Korunması Yönünden Kontrol Altında Madde ve Atıklara İlişkin Dış Ticarette Standartizasyon: 2001/3 Sayılı Tebliğ” çerçevesinde T.C. Çevre Bakanlığı’nın izniyle petrokok ve ithal

47

Page 51: madencilikrehberi.files.wordpress.com  · Web viewDenizcilik sektöründe en önemli konu sektörün ulusal normlardan ziyade uluslararası normlara göre yönlendirilmesi ve yönetilmesidir

kömürü kullanmaktadır. Bu izin kapsamında; çimento fırınlarında petrol kokunun yakılması ile meydana gelen kükürt dioksit emisyonuna 400 mg/Nm3 (kuru bazda) sınır değeri getirilmiş olup, bu değerin fırın bacalarında aşılmaması gerekmektedir.

Sektör olarak, çevreye olan duyarlılığımızı, mevcut yönetmelikte belirtilen emisyon sınır değerlerini daha fazla sıkılaştırılarak oluşturulan "Çimento Sanayi Çevre Deklarasyonu"nu 1993 yılında Bakanlık ile imzalayarak göstermiş bulunuyoruz. Bu tarihten itibaren sektörün yaptığı çevresel yatırımlar hızla devam etmiş ve Deklarasyona tam uyum sağlanmıştır. Tesis etrafında yapılacak olan hava kalitesi ölçümlerini yapabilecek laboratuarların ülkemizde çok az sayıda olması nedeniyle bu belgelerinin alınması gecikmektedir. Ayrıca, T.C. Sağlık Bakanlığı, Çevre Bakanlığı ve Valilikler üçgenindeki yazışmalar da eklendiğinde sektörün biraz daha süreye gereksinimi vardır. Bu itibarla, "emisyon izin belgesi" şartının bir sene daha ileriye bırakılarak 31 Aralık 2002 tarihine kadar uzatılması gerekmektedir.

4) Maden Kanunu’ndaki Değişiklik

Yürürlükteki 3382 sayılı Maden Kanunu’na göre kesilip parlatılarak kullanılacak olan mermer, oniks mermeri ve diğer taşlar Maden Kanunu kapsamındadırlar. Kesilip parlatılma özelliğini taşımayan kaba inşaat veya yol yapımı gibi v.s. işlerde kullanılan taşlar Maden Kanunu kapsamı dışında olup, ruhsatları Taş Ocakları Nizamnamesine göre İl Özel İdarelerince verilmektedir.

Maden İşleri Genel Müdürlüğü vermiş olduğu mermer ruhsatlarında blok olarak taşın çıkartılmasını kıstas kabul etmiş ve uygulamalarını bu şekilde sürdürmüşlerdir. Özellikle çimento fabrikalarının hammadde olarak kullandığı kalkerin Maden Kanunu kapsamına alınabilmesi için çeşitli defalar yönetmelik değişikliği hazırlandığı ancak İçişleri Bakanlığı ile Maliye Bakanlığı’nın (valiliklerinin gelirinin azalacağı düşünülerek) bu yönetmelik değişikliğine karşı çıktığı Maden İşleri Genel Müdürlüğü yetkililerince ifade edilmiştir. 1999 yılının Aralık ayında Maden Kanunu kapsamına alınan kalsit ve alçı taşı madenleri için hazırlanan yönetmelik değişikliğinde kalkerde bulunmakta idi. Ancak kalker bu yönetmelik değişikliğinden çıkarılmış diğer iki maden, Maden Kanunu kapsamına alınmıştır. Bugüne kadar yapılan görüşmeler neticesinde kesin çözüme kavuşulamamasının nedeni ise hammadde üretiminde İdarenin elde ettiği (rüsum, harç, devlet hakkı, fon) gelirlerin kuruluşlar arasındaki paylaşılması sıkıntısından kaynaklanmaktadır. Bu nedenle

48

Page 52: madencilikrehberi.files.wordpress.com  · Web viewDenizcilik sektöründe en önemli konu sektörün ulusal normlardan ziyade uluslararası normlara göre yönlendirilmesi ve yönetilmesidir

Özel İdarelerin ve Enerji Bakanlığının değişik mevzuatlarla ayrı ayrı ruhsat vermeye devam ettiği görülmektedir.

İçişleri Bakanlığı, Maliye Bakanlığı ile Enerji Bakanlığı'nın sadece gelirlerin paylaşılması konusunda anlaşıp, doğadan üretilen bütün tabi kaynakların 3213 sayılı Maden Kanunu kapsamında bulunduğu hususunda Bakanlar Kurulu Kararı alınması meseleyi temelden halledecektir.

Maden ruhsat sahiplerinin son üç yıldır sıkıntı çektiği sorunların başında Maliye Bakanlığı Milli Emlak Genel Müdürlüğü’nce istenen Hazine arazilerinden maden çıkartılması esnasındaki ecrimisil ve kira uygulaması gelmektedir. Maden İşleri Genel Müdürlüğü bu konu ile ilgili olarak Maliye Bakanlığı ile yazışma yapmış ve ruhsat sahiplerinin yıllık ruhsat harcı ile bilanço brüt kârlarının % 10’nunu Hazine’ye yatırdığını belirterek ecrimisil ve kira uygulamasından vazgeçilmesi gerektiği ifade edilmiş, ancak T.C. Maliye Bakanlığı’nın 04.08.2000 tarih ve 42435 sayılı Genelgesi ile uygulamaya devam edilmesi bildirilmiştir. Söz konusu genelgenin kaldırılmasının gerektiği ve ruhsat sahiplerinden alınan harçların ve devlet hakkının yeterli olduğu kanaatindeyiz.

5) Patlayıcı Maddeler Tüzüğü

6551 sayılı Yasanın 2. maddesine göre 29 Eylül 1987 tarihinde yürürlüğe giren “Tekel Dışı Patlayıcı Maddelerin Üretimi, İthali Taşınması, Saklanması, Depolanması, Satışı, Kullanılması, Yok Edilmesi, Denetlenmesi Usul ve Esaslarına İlişkin Tüzük” hükümlerinde değişiklik yapan 04.05.1999 gün ve 99/12746 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı, 14 Mayıs 1999 gün ve 29695 sayılı Resmi Gazete'de yayınlanarak yürürlüğe girmiştir. Söz konusu tebliğde yapılan değişiklikle mevcut depoların durumlarının tüzük hükümlerine intibakı için verilen 2 yıllık süre 13 Mayıs 2001 tarihinde sona ermiştir. Tüzükte bazı değişiklikler yapılmış ve ilgili Bakanlıkların görüşlerinin alınmasını takiben İçişleri Bakanlığı APK nezdinde son şekli verilerek Başbakanlığa sevk edilmiştir. Başbakanlığın T.C. Danıştay Birinci Dairesi’nin incelemesine sunduğu tasarı, 13.04.2001 gün ve 2001/26 E, 2001/45 sayılı kararı ile Başbakanlığa tekrar gönderilmiş ve bu karar doğrultusunda Bakanlar Kurulunda karara bağlanacağı bilgisi edinilmiştir. Bu kararın 8. kısmında, mevcut depoların tüzük hükümlerine göre değişiklik yapılabilmesi için 3 yıllık geçici bir süre önerilmiştir.

6) Kapasite Fazlalığı ve Çimento Sektörüne Uygulanan Teşvikler

49

Page 53: madencilikrehberi.files.wordpress.com  · Web viewDenizcilik sektöründe en önemli konu sektörün ulusal normlardan ziyade uluslararası normlara göre yönlendirilmesi ve yönetilmesidir

1999 yılı itibarıyla mevcut çimento fabrikalarının klinker kapasiteleri toplamı 33,2 milyon tondur. Bu miktar 41 milyon ton çimentoya müsait bir kapasiteyi işaret etmektedir. Halbuki 1999 yılı yurtiçi ve 35,5 milyon ton civarında bir talep oluşmuştur. Bu durumda yaklaşık 5,5 milyon tonluk atıl bir kapasite mevcuttur. Bugüne kadar sağlanan teşvikler ve başlanan yatırımlarla klinker üretim kapasitesinin 2005 yılında 41,3 milyon tona çıkması ve 53,5 milyon ton kapasite yaratması söz konusudur. Halbuki ülkemizde çimento tüketiminin ulaşacağı azami nokta 42-45 milyon ton (kişi başına 600-650 kg/yıl) olarak hesaplanmaktadır. Keza 4 milyon ton civarında ihracatın devam edeceği varsayımı ile 2005 yılında 4,5 ila 7,5 milyon ton civarında bir kapasite fazlalığı doğacağı aşikardır. Bu durumda verilen teşviklerle çimento sanayiine yöneltilen yatırımlar kaynak israfı ile sonuçlanacaktır.

Bu durumda mevcut tesislerde enerji tasarrufu, çevre, darboğaz giderme ve maliyet düşürücü yatırımlar ile modernizasyon yatırımları dışındaki yatırımların ve bilhassa yeni tesis edilecek çimento fabrikaları için teşvik verilmemelidir.

Öğütme tesisleri de göz önüne alındığında bu kapasite, halihazırda verilmiş teşviklerle ve başlanmış yatırımlarla 2005 yılına kadar 68,5 milyon tona ulaşacaktır. Bu da en iyimser tahminle o yılki ihtiyacın 23-26 milyon ton üzerinde olacaktır. Bu nedenle öğütme ve paketleme tesisi yatırımlarında da teşvik verilmesinin durdurulması kaynak israfının önlenmesi açısından zorunludur.

7) Çimento Satış Fiyatları

Türkiye’de çimento satış fiyatları AB Ülkeleri içinde en düşük seviyededir. Mevcut satış fiyatları ile sektörün elzem modernizasyon, verimlilik artırıcı yatırımlarını finansmanı mümkün değildir.

Ülkemizde oluşan Şubat 2001 ayındaki kriz ile birlikte, çimento sektörünün yatırım, bakım-onarım maliyetleri, kağıt torba, akaryakıt fiyatlarındaki artış ve özellikle petrokokun yurtdışından temin edildiği göz önüne alındığında, çimento üretiminde girdi maliyetlerinin aşırı artışı kaçınılmaz olmuştur. Yabancı para birimlerinin Türk Lirası bazındaki değer artışı söz konusu unsurların da ikame esnekliğinin az olması çimento üretim maliyetlerini kaçınılmaz bir biçimde % 100'lere varan artışla karşı karşıya getirmiştir.

8) Elektrik Fiyatları

50

Page 54: madencilikrehberi.files.wordpress.com  · Web viewDenizcilik sektöründe en önemli konu sektörün ulusal normlardan ziyade uluslararası normlara göre yönlendirilmesi ve yönetilmesidir

Çimento üretiminde elektrik fiyatlarının yüksekliği girdiler açısından çok önem taşımakta ve % 23.5’lik payla ağırlıklı bir yer tutmaktadır. Halihazırda Türkiye, Avrupa'da Almanya ve İsviçre’den sonra elektriği en pahalı kullanan ülke durumundadır.

Son yıllarda enerji sektöründe yaygınlaşan Yap-İşlet-Devret projeleri ile ülkenin enerji maliyetleri yapay olarak yükselmekte ve toplumsal yük halinde Hazine'nin üstüne kalmaktadır. Ülkemizde günden güne pahalılaşan temel enerji girdisi haline gelmekte ve reel sektörün maliyetlerini yükseltmektedir. Bunun sonucu;

a) Reel sektörün pahalı enerji tüketmesi fiyatlarına yansımakta ve maliyet enflasyonuna sebep olmaktadır.

b) Yükselen fiyatlar sonucu talep yetersizliği oluşmaktadır. Bu da ekonomide enflasyon içinde durgunluğa yol açmaktadır. Bu durgunluk istihdama olumsuz olarak yansımaktadır. Refah seviyesinin düşmesi sosyal barışın bozulmasına ve Gayri Safi Milli Hasıla (GSMH)'nın erozyona uğrayarak küçülmesine neden olmaktadır.

c) Erozyona uğrayan GSMH'nın sonucunda yatırım kararları oluşmamaktadır. Enflasyonist baskının bu sonucu ile enflasyon kârlarına yönelen sistem rant ekonomisi haline dönüşmekte ve milli gelir dağılımını temelinden bozmaktadır.

Bu itibarla, Hazine'nin üstüne olağanüstü yükler getiren (garanti, kefalet ve ödeme olarak) Yap-İşlet-Devret modeli enerji projelerinin gözden geçirilerek verilen garanti ve teminatların düzeltilmesi gerekmektedir. Bu projelere getirilen alım, fiyat, işletme zararlarının karşılanması gibi taahhütlerinin irdelenerek yaratılmakta olan yabancı sermayeli KİT (Kamu İktisadi Teşebbüsleri) modeline son verilerek, yeni görev zararları üretilmemelidir. Hazine’nin üzerindeki mali yüklerin azaltılması ve bunun yanında YİD projelerinin getirdiği fiyat kaosunun önüne geçilerek, sanayiinin üstüne rücu edilmek istenen pahalı maliyetli enerji politikasına son verilmesi acilen gerekmektedir. Sanayiinin üretkenliği ve katma değer yansıtması yurt içi ve yurt dışı rekabet ortamında çalışması doğru ve gerçekçi elektrik enerjisi politikası ile bağlantılı olduğu düşünülmektedir.

9) Yeni Standartların Süratle Tebliğ Kapsamına Alınması

Yeni çıkan çimento standartları tebliğ kapsamına çok geç alınmaktadır. Bu nedenle yeni çıkan çimento standartları daima süratle tebliğ kapsamına alınmalı ve her yıl gözden geçirilip uyulması zaruri olan standartlar düzenlenip güncelleştirilerek yayınlanmalıdır. Yeterlilik tebliğe göre verilmektedir. Bu yüzden standart yürürlükte olsa bile mutlaka tebliğde yer almalıdır.

51

Page 55: madencilikrehberi.files.wordpress.com  · Web viewDenizcilik sektöründe en önemli konu sektörün ulusal normlardan ziyade uluslararası normlara göre yönlendirilmesi ve yönetilmesidir

10) Çevre Mevzuatı Sorunları

2872 sayılı Çevre Kanunu’nun ilgili yönetmeliklerinin yayınlanmasından bugüne kadar geçen süre içerisindeki uygulamalarda birçok sorunlarla karşılaşılmıştır. Sorunların ortaya çıkmasındaki en önemli nedenlerden biri olan ve zaman kayıplarına yol açan bürokratik darboğazların da ortadan kaldırılması gerekmektedir.

Ülkemizde çimento sektörü, Hava Kalitesinin Korunması Yönetmeliği'nin 02.11.1986 tarih, 19269 sayılı Resmi Gazete'de yayınlanmasından itibaren yönetmelik esaslarına gereken önemi vermiştir. Bu kapsamda gerekli yatırımlar yapılarak çimento fabrikalarının çevreyi kirletici etkileri azaltılmış ve birçok çimento fabrikasında yönetmelik esaslarına uyum sağlanmıştır.

Bununla da yetinilmemiş ve emisyon sınırlarını yönetmelikle öngörülen seviyelerden daha da aşağı çekerek Avrupa standartlarının yakalanması hedeflenmiştir. Bu amaçla 10.02.1993 tarihinde "Çimento Sanayii Çevre Deklarasyonu" imzalanmış ve imza tarihinden itibaren uygulamaya başlamıştır. Ülkemiz çimento sektörü, bu doğrultudaki çalışmaları ve çevreye olan duyarlılığı ile diğer sektörlere de örnek olmuştur.

Diğer yandan, yönetmelik esasları çerçevesinde emisyon izni için gerekli başvurular da yapılmıştır. Ancak, yönetmeliğin yayınlanmasından bu yana geçen 15 yıl içinde emisyon limitlerine uyan çimento fabrikalarına emisyon izni alınmasında birçok zorluklarla karşılaşılmıştır. Bu durumun başlıca nedenlerinden biri olan bürokratik darboğazlar aşağıdaki gibi sıralanabilir:

Çimento fabrikaları, hem Gayri Sıhhi Müesseseler Yönetmeliği'ne göre birinci sınıf gayri sıhhi müesseseler kapsamına, hem de Hava Kalitesinin Korunması Yönetmeliği'ne göre A sınıfı izne tabi tesisler kapsamına girmektedir. Bu durumda hem Gayri Sıhhi Müesseseler Yönetmeliği'ne göre gayri sıhhi müessese izinlerinin, hem de Hava Kalitesinin Korunması Yönetmeliği'ne göre emisyon izninin alınması gerekmektedir.

Hava Kalitesinin Korunması Yönetmeliği uyarınca emisyon izninin alınabilmesi için önce Gayri Sıhhi Müesseseler Yönetmeliği uyarınca yer seçimi izni ve tesis izninin alınması gerekmektedir. Gayri sıhhi müessese izinlerinin tamamlanabilmesi için Gayri Sıhhi Müesseseler Yönetmeliği uyarınca açılma ruhsatının da alınması gerekmektedir. Ancak,

52

Page 56: madencilikrehberi.files.wordpress.com  · Web viewDenizcilik sektöründe en önemli konu sektörün ulusal normlardan ziyade uluslararası normlara göre yönlendirilmesi ve yönetilmesidir

bunun için de Hava Kalitesinin Korunması Yönetmeliği uyarınca emisyon izninin alınmış olması gerekmektedir.

Sonuç olarak, iki yönetmelik arasında birbirine bağlı işlemler esnasında aşırı zaman kayıpları olmakta, başvurular zaman aşımına uğramakta ve sonuçlandırılamamaktadır.

Diğer yandan, emisyon izni başvurularında kullanılan formatın ekleri için de zaman kaybedilmektedir. İstenen bazı belgelerin temini mümkün olamamaktadır.

Bu sorunların çözülebilmesi için izin işlemlerini kolaylaştırıcı ve çevreye duyarlı yatırımları teşvik edici olmalıdır. Bu doğrultuda tüm yetkilerin T.C. Çevre Bakanlığı'nda toplanmasının ve yürütmenin de aynı Bakanlık tarafından yapılmasının yararlı olacağı kanaatindeyiz.

Gayri sıhhi müessese izinleri ve emisyon izni birbirini bağlayıcı olmamalıdır. Emisyon izni başvurularında kullanılan formatın ekleri basitleştirilerek standardize edilmelidir. Belirtilen ekler temin edilebilir olmalı, başka belge istenmemesi sağlanmalı ve izin işlemlerinde T.C. Çevre Bakanlığı'nın görüşleri esas alınmalıdır.

Ayrıca, Çevresel Etki Değerlendirilmesi Yönetmeliği uygulamalarında çimento sektöründe kapasite artırımı yönünde olmayan iyileştirici ve tasarrufa yönelik yatırımlardan da yerel teşkilatlar tarafından zaman zaman ÖNÇED istenmiştir. Böyle bir uygulama çevreye duyarlı yatırımların gecikmesine yol açmaktadır.

Mevcut uygulamalarda 07 Şubat 1993 tarihinden önce kurulmuş ve üretim yapan faaliyetlerden de zaman zaman ÇED Raporu hazırlanması istenmiştir. Bu yaklaşım da ÇED'in amacına ve yönetmeliğe uygun değildir.

11) Atıkların Çimento Sektöründe Ek veya Alternatif Yakıt Olarak Kullanılmasının Çevre Korumaya Faydaları ve Sektörün Beklentileri

Çimento sanayi çevre için zararlı atıkların yok edilmesinde önemli bir yardımcıdır. Yakıt olarak kullanılan yakıtlar;

1- Atık yağlar2- İnorganik kimyasal atıklar3- Rafineri atıkları4- Kullanılmış oto lastikleri5- Plastikler6- Zirai atıklar

53

Page 57: madencilikrehberi.files.wordpress.com  · Web viewDenizcilik sektöründe en önemli konu sektörün ulusal normlardan ziyade uluslararası normlara göre yönlendirilmesi ve yönetilmesidir

7- Bazı endüstri atıkları8- Çöpler

Çimento sanayiince yok edilebilmektedir. Almanya, Belçika, Fransa, İngiltere gibi Avrupa ülkeleri ile Amerika'da birçok örnekleri mevcut olan atık bertarafı için çimento fırınlarındaki yanma olayının gerçekleştiği sinter bölgesinde 1450-1600o C olan sıcaklık her türlü tehlikeli atığın yok edilebileceği 1200o C alt sınır değerinin çok üzerinde olduğundan, çimento fırınları atık bertarafı konusunda önemli bir alternatif oluşturacaktır.

Diğer yandan, atıkların yakıt olarak kullanılması;

1- Fosil yakıtlardan tasarruf,2- Çevre kirliliğinin azaltılması,3- Birçok sanayii kuruluşu için tehlikeli atıkların bertarafı

probleminin çözülmesi,4- Tehlikeli atıkların bertarafı için kurulması gereken yakma

tesislerinin kuruluş ve işletme masraflarından veya emniyetli depolama yapılabilecek şekilde tasarlanması gereken çöp alanlarının inşaat masraflarından tasarruf,

5- Enerji tüketiminin azaltılması,

gibi hem ekoloji, hem ülke ekonomisi ve hem de enerji açısından sayısız yararlar sağlayacaktır.

Endüstrinin ve kentsel yaşamın beraberinde getirdiği atık probleminin günümüzde hangi boyutlara ulaştığı hepimiz tarafından bilinmektedir. Bu konuda yaşanan sıkıntıların giderilmesine katkıda bulunmak, belki de Türkiye'de bugüne kadar bu konuda atılan en faydalı adımı atmak, bu adımı atarken de önemli ölçüde ekonomik katkı sağlamak çimento endüstrisinin elinde olan bir imkandır.

Aşağıda sıralananlar bu konuda yapılması gerekenleri ve sektörün beklentilerini oluşturmaktadır:

1- Sürekli bir üretim projesi olan çimento fırınlarında atık bertarafı için, bertaraf edilecek atık temininde süreklilik ve doğru tasnif sağlanmalıdır.

2- Atık imhası yapacak tesislerin kamuoyu baskısına maruz kalmaması için önceden halkın bilgilendirme ve bilinçlendirme çalışmaları yapılmalıdır.

3- Düzenli atık temini için konu bir bütün olarak ele alınmalıdır. Atık borsası, geri kazanım, bertaraf etme ve kamuoyunu bilgilendirme konuları birlikte yürütülmelidir.

54

Page 58: madencilikrehberi.files.wordpress.com  · Web viewDenizcilik sektöründe en önemli konu sektörün ulusal normlardan ziyade uluslararası normlara göre yönlendirilmesi ve yönetilmesidir

4- Atık bertaraf edecek tesislerde yapılması gerekebilecek teknolojik değişiklikler konusundaki yatırımlarda çevre fonundan teşvik sağlanmalıdır.

5- Atık bertarafı yapacak tesisler birçok devlet kurumu ile karşı karşıya getirilmemeli, Çevre Bakanlığı'nın denetim ve izni ile faaliyetlerini sürdürmelidir. Bu konuda bugüne kadar yaşanan sıkıntılar atık bertarafında önlenmelidir.

6- Atıklarını imha etmek isteyen kurum ve kuruluşlar belirli bir ekonomik fedakarlığı göze almalıdırlar.

Atıkların çimento fabrikalarında ek veya alternatif yakıt olarak kullanılmasına ilişkin tebliğ çalışması nihai aşamaya gelmiştir. Tebliğ kapsamında kullanılmış oto lastiklerinin tehlikeli atık olarak değerlendirilmesinin kabulü tarafımızca mümkün görülmemiştir.

Tebliğ taslağının ilgili maddeleri doğrultusunda hazırlanan listede yer alan kullanılmış oto lastiklerinin tehlikeli atık kapsamından çıkartılması ve katı atık kapsamında değerlendirilmesi gerekmektedir. Avrupa Çimento Birliği'ne üye çimento fabrikalarında yaygın olarak kullanılan oto lastikleri ülkelerinde tehlikeli atık kapsamında değerlendirilmemektedir.

12) Cüruf İthalatı Yasağı

07.02.1999 tarih ve 23604 Mükerrer sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren "Çevrenin Korunması Yönünden Kontrol Altında Tutulan Madde ve Atıklara İlişkin Dış Ticarette Standardizasyon (DTS) 99/3 sayılı Tebliğ ve bilahare 03.03.1999 tarih ve 23628 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 99/3 sayılı Tebliğ'de değişiklik yapan DTS/99/8 sayılı tebliğ çerçevesinde demir - çelik üretimi sırasında yan ürün olarak elde edilen tane haline getirilmiş cürufun (granulated slag) ithalatı yasaklanmıştır.

Ancak, T.C. Başbakanlık Dış Ticaret Müsteşarlığı, Avrupa Birliği Genel Müdürlüğü'nün 25.09.2000 tarih ve B.02.1.DTM.0.05.01.01.106/59038 sayılı yazılarında, AB nezdinde daimi temsilciliğimiz kanalı ile AB Komisyonu Genişleme Genel Müdürlüğü'nden alınan Nota'da, tane haline getirilmiş cürufun Türkiye'ye ithalinin, çelik üretimi süresinde ortaya çıkan zehirli bir atık olduğu gerekçesi ile yasaklandığı ancak söz konusu maddenin çimento üretiminde yaygın olarak kullanılan bir girdi olması ve Avrupa Standartlarına göre atık olarak sınıflandırılmaması nedeniyle ülkemizde de ithal yasağının kaldırılması gerektiği belirtilmektedir.

Sektör olarak, "Yurdumuzda cürufun arz fazlası olması nedeniyle ithal yasağının kaldırılmaması, ancak anlaşmalardan doğan zaruret

55

Page 59: madencilikrehberi.files.wordpress.com  · Web viewDenizcilik sektöründe en önemli konu sektörün ulusal normlardan ziyade uluslararası normlara göre yönlendirilmesi ve yönetilmesidir

nedeni ile yasağın kaldırılması halinde ise AB Topluluğu dışından yapılacak ithalata fon getirilmesi" şeklinde görüş kararı alınmış ve T.C. Başbakanlık Dış Ticaret Müsteşarlığı, Avrupa Birliği Genel Müdürlüğü'ne iletilmiştir.

Mevcut durumda cürufu iç pazarda satarken sorunlar yaşayan Demir Çelik üreticilerinin kontrolsüz ithalat karşısında zorluklar yaşayabileceği dolayısıyla ulusal kaynakların kullanımında israf yaratılacağı ve bu durumun çevreye yansıyacağı olumsuz etkiler beraber mütalaa edildiğinde, söz konusu ithalat yasağının kaldırılmasının ülke menfaatine uygun olmayacağı görülmektedir.

Cüruf ithal yasağı devam etmeli, devamı temin edilemiyorsa ithalata fon getirilmelidir.

İthalat yasağının kaldırılması ile; arz fazlası baskısı altında bulunan sanayiimizin yapısal sorununu daha da artırarak mali kayıplara neden olunacaktır. Sermaye yoğun üretim süreci bulunan klinker üretimi, hiçbir ekonomik kaygı taşımama ihtimali güçlü olan atık ithalatı ile rekabet şansının bulunmaması ve dolayısıyla haksız rekabet unsuru yaratılarak sonu belirsiz riskler oluşturur. Deniz yolu ile AB dışı ülkelerden ithalata açık olan iç pazarda yaşanacak sorunlar daha da büyük boyutlara ulaşabilir.

13) Dış Satım

Tümüyle yerli girdiler kullanan çimento sektörünün yarattığı katma değer çok yüksektir. Çimento dış satımını özendirici tedbirlerin üretilmesi gereklidir. Bu amaçla;

a) Eximbank kredilerinin kullanımının sağlanması, (hazırlık ve ihraç kredisi olarak)

b) Ürünün naklinde kullanılan ambalaj malzemesi indirimi getirilmesi,

c) Devlet Demir Yolları’nın bu konuda özel nakliye politikaları üretmesi, (vagon tahsisi)

özendirici olacaktır.

14) İnşaat Sektörünün Sorunları

İnşaat sektörü yıllara sari bir yapıya sahip olup, istihdamı artırıcı etkisi bulunmaktadır. Büyümeye müspet katkı sağlarken enflasyon artışına sebep olmamaktadır. Bu sebeple, sektörün özendirilmesi milli menfaatler açısından önem arz etmektedir.

56

Page 60: madencilikrehberi.files.wordpress.com  · Web viewDenizcilik sektöründe en önemli konu sektörün ulusal normlardan ziyade uluslararası normlara göre yönlendirilmesi ve yönetilmesidir

17 Ağustos ve 12 Kasım 1999 tarihlerinde yaşanan deprem felaketlerinin yanısıra ekonomik önlem paketi çerçevesinde kamu harcamalarının kısılması inşaat sektörünü menfi yönde etkilemiştir. Alınacak acil tedbirlerle inşaat sektörü canlandırılmalıdır.

Uluslararası pazardaki kıyasıya rekabete rağmen sektörümüz ihracatta oldukça başarılı bir grafik çizmektedir. Gümrük idarelerinin otomasyona geçmesiyle, ihracat işlemlerinde gümrüklerde yaşanan bürokrasi kısmen azaltılmış olsa da halen devam etmektedir. Ülkemiz için hayati önem taşıyan ihracatın artırılabilmesi için, gümrüklerde karşılaşılan bürokratik engellerin ortadan kaldırılması gerekmektedir.

Eximbank kredilerinin hızlandırılarak daha uzun vadeye yayılması sağlanmalı, ayrıca bürokratik engeller kaldırılmalıdır. (Örneğin, kredi müracaatında bağımsız denetçi tarafından hazırlanması istenen Hesap Durum Belgesi şirketlere mali yük getirmektedir. Bunun yerine cari bilanço, kâr-zarar cetvellerinin bağlı bulunan vergi dairelerinden onanması kabul edilmeli ve S.P.K. ile İ.M.K.B.'ye tabi şirketlerin yıl sonu itibari ile düzenlenen bağımsız denetim raporları geçerli olmalıdır.)

İhracatçının son üç ayda yaptığı ihracatın yarısı kadar kredi verilerek ihracat desteklenmelidir. Ayrıca, ihracatçının talep ettiği Eximbank kredileri dilimlere ayrılmaksızın defaten ödenmelidir.

Deprem felaketi ve ardından yaşanan ekonomik kriz, kooperatif yolu ile gayrimenkul edinme faaliyetlerini durma noktasına getirmiştir. Sektöre canlılık getirebilmek için yapı kooperatiflerine uzun vadeli kredi verilmelidir.

57

Page 61: madencilikrehberi.files.wordpress.com  · Web viewDenizcilik sektöründe en önemli konu sektörün ulusal normlardan ziyade uluslararası normlara göre yönlendirilmesi ve yönetilmesidir

2.2. DERİ İŞKOLUDERİ İŞKOLU

58

Page 62: madencilikrehberi.files.wordpress.com  · Web viewDenizcilik sektöründe en önemli konu sektörün ulusal normlardan ziyade uluslararası normlara göre yönlendirilmesi ve yönetilmesidir

DERİ İŞKOLUDERİ İŞKOLU

TÜRK DERİ SEKTÖRÜ, ÜLKE EKONOMİSİ İÇİNDE ÖNEMLİ BİR YERE SAHİPTİR.

Türk Deri ve Deri Ürünleri Sektörü, toplam imalat sanayii üretimiTürk Deri ve Deri Ürünleri Sektörü, toplam imalat sanayii üretimi içinde ortalama % 2.3’lük payı ve toplam ülke istihdamı içindekiiçinde ortalama % 2.3’lük payı ve toplam ülke istihdamı içindeki % 1.5’lik payı ile ülke ekonomisine katkı açısından 10. büyük% 1.5’lik payı ile ülke ekonomisine katkı açısından 10. büyük sanayi sektörü konumundadır.sanayi sektörü konumundadır.

Türk Deri Sektörü ihracat büyüklüğü açısındanTürk Deri Sektörü ihracat büyüklüğü açısından değerlendirildiğinde ise toplam ihracat içindeki % 2’lik payı iledeğerlendirildiğinde ise toplam ihracat içindeki % 2’lik payı ile önemli ihracat sektörlerimiz arasında yer almaktadır.önemli ihracat sektörlerimiz arasında yer almaktadır.

“Bavul ihracatı” kapsamında yapılan deri ürünleri dışsatımı da göz“Bavul ihracatı” kapsamında yapılan deri ürünleri dışsatımı da göz önüne alındığında deri ürünleri ihracatının genel ihracat içindekiönüne alındığında deri ürünleri ihracatının genel ihracat içindeki payı % 10 civarına yükselmektedir.payı % 10 civarına yükselmektedir.

BAVUL İHRACATI HARİÇ DERİ ÜRÜNLERİ İHRACATININ TOPLAM İHRACAT İÇİNDEKİ PAYI (%)

2000 YILI DERİ ÜRÜNLERİ İHRACATI: 2000 YILI DERİ ÜRÜNLERİ İHRACATI: 554 Milyon $554 Milyon $

59

Page 63: madencilikrehberi.files.wordpress.com  · Web viewDenizcilik sektöründe en önemli konu sektörün ulusal normlardan ziyade uluslararası normlara göre yönlendirilmesi ve yönetilmesidir

TÜRK DERİ SEKTÖRÜ, 1998 ve 1999 YILLLARI HARİÇ SON YILLARDA İHRACAT PERFORMANSINI EN FAZLA ARTIRAN SEKTÖRLERDEN BİRİSİDİR.

Türk Deri Sektörü’nün ihracat performansı 1990’lı yılların ikinciTürk Deri Sektörü’nün ihracat performansı 1990’lı yılların ikinci yarısında, Doğu Bloku’nun çözülmesi sonucu Rusya ve diğer eskiyarısında, Doğu Bloku’nun çözülmesi sonucu Rusya ve diğer eski Doğu Bloku ülkelerinde ortaya çıkan yeni pazar olanaklarıDoğu Bloku ülkelerinde ortaya çıkan yeni pazar olanakları çerçevesinde büyük bir gelişme göstermiştir.çerçevesinde büyük bir gelişme göstermiştir.

Deri ürünleri ihracatı, resmi ihracat rakamlarına göre 1995 yılındaDeri ürünleri ihracatı, resmi ihracat rakamlarına göre 1995 yılında 658 Milyon $, 1996 yılında 588 Milyon $ ve 1997 yılında 724658 Milyon $, 1996 yılında 588 Milyon $ ve 1997 yılında 724 milyon $’dır. Türk deri sektörünün ihracat performansının en fazlamilyon $’dır. Türk deri sektörünün ihracat performansının en fazla artış gösterdiği 1997 yılında, ihracat artışı % 23.1 oranındaartış gösterdiği 1997 yılında, ihracat artışı % 23.1 oranında gerçekleşmiştir. Bununla beraber, Asya ve Rusya krizleriningerçekleşmiştir. Bununla beraber, Asya ve Rusya krizlerinin etkisiyle 1998 yılında sektörün ihracatı 1998 yılından başlamaketkisiyle 1998 yılında sektörün ihracatı 1998 yılından başlamak üzere ciddi bir yara almış ve ihracat 1998 yılında % 8.7 oranında,üzere ciddi bir yara almış ve ihracat 1998 yılında % 8.7 oranında, 1999 yılında ise % 23 oranında düşüş göstermiştir.1999 yılında ise % 23 oranında düşüş göstermiştir.

2000 yılı sektörün ihracat performansı yeniden yükselişe2000 yılı sektörün ihracat performansı yeniden yükselişe geçmiştir. Söz konusu yılda deri ürünleri ihracatı bir önceki yılageçmiştir. Söz konusu yılda deri ürünleri ihracatı bir önceki yıla göre % 9 oranında artarak 1999 yılındaki 508 milyon $göre % 9 oranında artarak 1999 yılındaki 508 milyon $ düzeyinden 554 milyon $ düzeyine yükselmiştir.düzeyinden 554 milyon $ düzeyine yükselmiştir.

Diğer taraftan, Türk Deri Sektörü’nün ihracat performansı, resmiDiğer taraftan, Türk Deri Sektörü’nün ihracat performansı, resmi ihracat rakamının dört katı düzeyindeki (Yaklaşık 3-3,5 Milyar $)ihracat rakamının dört katı düzeyindeki (Yaklaşık 3-3,5 Milyar $) “Bavul ihracatı”na dayanmaktadır ve 1990’lı yılların ikinci“Bavul ihracatı”na dayanmaktadır ve 1990’lı yılların ikinci yarısında “Bavul ihracatı” kapsamında yapılan ihracatta büyükyarısında “Bavul ihracatı” kapsamında yapılan ihracatta büyük artışlar kaydedilmiştir. 1998 yılında ise Rusya pazarındakiartışlar kaydedilmiştir. 1998 yılında ise Rusya pazarındaki ekonomik kriz, bavul ihracatının % 80’inin bu ülkeye yapılmaktaekonomik kriz, bavul ihracatının % 80’inin bu ülkeye yapılmakta olması nedeniyle,bavul ihracatının 300-400 milyon $ düzeyineolması nedeniyle,bavul ihracatının 300-400 milyon $ düzeyine düşmesine neden olmuştur.düşmesine neden olmuştur.

TÜRK DERİ SEKTÖRÜNÜN YILLAR BAZINDA İHRACAT PERFORMANSI

(RESMİ İHRACAT RAKAMLARINA GÖRE)

YILLARYILLAR MİLYON$MİLYON$

60

Page 64: madencilikrehberi.files.wordpress.com  · Web viewDenizcilik sektöründe en önemli konu sektörün ulusal normlardan ziyade uluslararası normlara göre yönlendirilmesi ve yönetilmesidir

19901990 774,6774,6 19911991 668,5668,5 19921992 645,2645,2 19931993 639,8639,8 19941994 691,4691,4 19951995 657,8657,8 19961996 588,1588,1 19971997 723,8723,8 1998 1998 660,9660,9 19991999 507,8507,8 20002000 553,7553,7

TÜRK DERİ SEKTÖRÜ KATMA DEĞERİ YÜKSEK NİHAİ MALLAR İHRAÇ EDEN BİR SEKTÖRDÜR.

1998 yılında gerçekleştirilen 724 Milyon $’lık ihracatın % 49.7’sini1998 yılında gerçekleştirilen 724 Milyon $’lık ihracatın % 49.7’sini deriden mamul hazır giyim ürünleri ve saraciye, % 28,2’sinideriden mamul hazır giyim ürünleri ve saraciye, % 28,2’sini ayakkabılar ve % 11.9’unu kürkler oluştururken, yalnızca%ayakkabılar ve % 11.9’unu kürkler oluştururken, yalnızca% 10.1’sini ham ve işlenmiş deri oluşturmaktadır. 1999 yılı ihracat10.1’sini ham ve işlenmiş deri oluşturmaktadır. 1999 yılı ihracat verilerine göre ürün gruplarının toplam içindeki payları sırasıylaverilerine göre ürün gruplarının toplam içindeki payları sırasıyla hazır giyim ve saraciye % 52.2, ayakkabılar% 21.6, kürkler %hazır giyim ve saraciye % 52.2, ayakkabılar% 21.6, kürkler % 16.8 ve ham/işlenmiş deri % 9.4’tür.16.8 ve ham/işlenmiş deri % 9.4’tür.

2000 yılında gerçekleştirilen 554 milyon $’lık ihracatın ürün2000 yılında gerçekleştirilen 554 milyon $’lık ihracatın ürün dağılımı benzer şekilde hazır giyim ve saraciye % 53.8,idağılımı benzer şekilde hazır giyim ve saraciye % 53.8,i ayakkabılar% 20.2, kürkler % 14.8 ve ham/işlenmiş deri % 11ayakkabılar% 20.2, kürkler % 14.8 ve ham/işlenmiş deri % 11 oranında olmuştur.oranında olmuştur.

Bununla birlikte, Türk Deri Sektörü yaklaşık 1998 yılında 753,7Bununla birlikte, Türk Deri Sektörü yaklaşık 1998 yılında 753,7 Milyar $’lık deri ithalatı gerçekleştirmiştir ve bunun % 68’i hamMilyar $’lık deri ithalatı gerçekleştirmiştir ve bunun % 68’i ham derilerden oluşmaktadır. 1999 yılında gerçekleştirilen 348derilerden oluşmaktadır. 1999 yılında gerçekleştirilen 348 milyon $’lık deri ürünleri ithalatının % 56’sı ham ve işlenmişmilyon $’lık deri ürünleri ithalatının % 56’sı ham ve işlenmiş derilerden oluşmaktadır.derilerden oluşmaktadır.

2000 yılında gerçekleştirilen 601,9 milyon $’lık ithalatın % 61.7’si2000 yılında gerçekleştirilen 601,9 milyon $’lık ithalatın % 61.7’si ham ve işlenmiş derilerden oluşmaktadır.ham ve işlenmiş derilerden oluşmaktadır.

61

Page 65: madencilikrehberi.files.wordpress.com  · Web viewDenizcilik sektöründe en önemli konu sektörün ulusal normlardan ziyade uluslararası normlara göre yönlendirilmesi ve yönetilmesidir

Bir başka ifade ile, Türk Deri Sektörü, hammaddesini ithal eden veBir başka ifade ile, Türk Deri Sektörü, hammaddesini ithal eden ve işledikten sonra katma değeri yüksek nihai ürün halinde ihracatişledikten sonra katma değeri yüksek nihai ürün halinde ihracat gerçekleştiren bir yapıya sahiptir.gerçekleştiren bir yapıya sahiptir.

DERİ SEKTÖRÜ İHRACATI1000 $

DERİ SEKTÖRÜ İHRACATI 1000 $

DERİ SEKTÖRÜ İTHALATI 1000 $

62

Kaynak : DTM

Page 66: madencilikrehberi.files.wordpress.com  · Web viewDenizcilik sektöründe en önemli konu sektörün ulusal normlardan ziyade uluslararası normlara göre yönlendirilmesi ve yönetilmesidir

DERİ SEKTÖRÜ İTHALATI 1000 $

TÜRK DERİ ÜRÜNLERİ İHRACATI İKİ PAZARDA YOĞUNLAŞMIŞ BULUNMAKTADIR.

Türk deri ürünleri ihracatı Almanya ve Rusya olmak üzere ikiTürk deri ürünleri ihracatı Almanya ve Rusya olmak üzere iki pazarda yoğunlaşmış bulunmaktadır. pazarda yoğunlaşmış bulunmaktadır.

Söz konusu iki ülkenin Türk deri ihracatındaki payları Almanya %Söz konusu iki ülkenin Türk deri ihracatındaki payları Almanya % 24 ve Rusya % 16 olmak üzere, toplam deri ihracatının % 40’ını24 ve Rusya % 16 olmak üzere, toplam deri ihracatının % 40’ını teşkil etmektedir.teşkil etmektedir.

Bu ülkelerden Rusya’da 1998 yılının Ağustos ayında meydanaBu ülkelerden Rusya’da 1998 yılının Ağustos ayında meydana gelen ekonomik kriz sonrasında ihracatımızda önemli oranda birgelen ekonomik kriz sonrasında ihracatımızda önemli oranda bir düşüş görülmüştür. Aynı dönemde fiyat rekabetinde sektöründüşüş görülmüştür. Aynı dönemde fiyat rekabetinde sektörün zorlanmasından dolayı başta Almanya olmak üzere AB pazarındazorlanmasından dolayı başta Almanya olmak üzere AB pazarında pazar kayıpları meydana gelmiştir.pazar kayıpları meydana gelmiştir.

Bununla beraber, aynı pazarda yoğunlaşma riskini, en büyükBununla beraber, aynı pazarda yoğunlaşma riskini, en büyük pazarı Rusya’da patlak veren ekonomik krizle fazlasıyla yaşamışpazarı Rusya’da patlak veren ekonomik krizle fazlasıyla yaşamış olan sektör, alternatif pazarlara yönelmeye başlamıştır.olan sektör, alternatif pazarlara yönelmeye başlamıştır.

TÜRK DERİ SEKTÖRÜNÜN ALTERNATİF PAZARLARA İHRACATINDA ÖNEMLİ GELİŞMELER VARDIR.

63

Page 67: madencilikrehberi.files.wordpress.com  · Web viewDenizcilik sektöründe en önemli konu sektörün ulusal normlardan ziyade uluslararası normlara göre yönlendirilmesi ve yönetilmesidir

Rusya krizi sonrası alternatif pazar arayışları çerçevesinde yeniRusya krizi sonrası alternatif pazar arayışları çerçevesinde yeni pazarlarda önemli gelişmeler yaşanmıştır.pazarlarda önemli gelişmeler yaşanmıştır.

Bu kapsamda, Avrupa pazarında 2000 yılı ihracatımızda Belçika’yaBu kapsamda, Avrupa pazarında 2000 yılı ihracatımızda Belçika’ya % 87, İngiltere’ye % 80, Danimarka’ya % 73, İspanya’ya % 32’lik% 87, İngiltere’ye % 80, Danimarka’ya % 73, İspanya’ya % 32’lik ihracat artışı sağlanması önemli bir gelişmedir.ihracat artışı sağlanması önemli bir gelişmedir.

Ayrıca, AB dışı gelişmiş ülkelerden ABD’ne % 58, Kanada’ya % 62Ayrıca, AB dışı gelişmiş ülkelerden ABD’ne % 58, Kanada’ya % 62 oranlarında ihracat artışları gerçekleştirilmiştir.oranlarında ihracat artışları gerçekleştirilmiştir.

Doğu Avrupa ülkelerinden Macaristan ise % 10 ihracat artışı ile buDoğu Avrupa ülkelerinden Macaristan ise % 10 ihracat artışı ile bu ülkeler arasında en fazla gelişen pazarlarımızdandır.ülkeler arasında en fazla gelişen pazarlarımızdandır.

Eski SSCB ülkelerine yönelik ihracatımızda da 2000 yılındaEski SSCB ülkelerine yönelik ihracatımızda da 2000 yılında sevindirici gelişmeler olmuştur. Örneğin 1998 ve 1999 ciddi birsevindirici gelişmeler olmuştur. Örneğin 1998 ve 1999 ciddi bir kan kaybı yaşanan Rusya’ya ihracatımızda 2000 yılı için % 6’lıkkan kaybı yaşanan Rusya’ya ihracatımızda 2000 yılı için % 6’lık bir artış söz konusudur. Bu ülkelerden Ukrayna’da sağlanan %bir artış söz konusudur. Bu ülkelerden Ukrayna’da sağlanan % 58’lik artış ve Azerbaycan için sağlanan % 10’luk artış da58’lik artış ve Azerbaycan için sağlanan % 10’luk artış da önemlidir.önemlidir.

Ortadoğu’da ise ihracat artışı bakımından parlayan ülkeler % 2010Ortadoğu’da ise ihracat artışı bakımından parlayan ülkeler % 2010 ile İran ve % 56 ile Suudi Arabistan’dır. Kuzey Afrika Ülkelerindenile İran ve % 56 ile Suudi Arabistan’dır. Kuzey Afrika Ülkelerinden ise Libya % 23 ile önde gelmektedir.ise Libya % 23 ile önde gelmektedir.

MAMUL DERİ PAZARLARIMIZ 2000

TOPLAM İHRACAT : 60,9 Milyon $

64

Page 68: madencilikrehberi.files.wordpress.com  · Web viewDenizcilik sektöründe en önemli konu sektörün ulusal normlardan ziyade uluslararası normlara göre yönlendirilmesi ve yönetilmesidir

DERİ KONFEKSİYON - SARACİYE İHRACAT PAZARLARIMIZ 2000

TOPLAM İHRACAT: TOPLAM İHRACAT: 298,2 Milyon $298,2 Milyon $

KÜRK-SÜET GİYSİ İHRACAT PAZARLARIMIZ 2000

TOPLAM İHRACAT: 82,4 Milyon $

65

Page 69: madencilikrehberi.files.wordpress.com  · Web viewDenizcilik sektöründe en önemli konu sektörün ulusal normlardan ziyade uluslararası normlara göre yönlendirilmesi ve yönetilmesidir

AYAKKABI İHRACAT PAZARLARIMIZ 2000

TOPLAM İHRACAT: 112,2 Milyon $

66

Page 70: madencilikrehberi.files.wordpress.com  · Web viewDenizcilik sektöründe en önemli konu sektörün ulusal normlardan ziyade uluslararası normlara göre yönlendirilmesi ve yönetilmesidir

TÜRK DERİ SEKTÖRÜ 1998 YILINDAN BAŞLAMAK ÜZERE KRİZDEN KRİZE KOŞMUŞTUR.

2000 yılı için sektörün ihracat performansı olumlu bir seyir içinde2000 yılı için sektörün ihracat performansı olumlu bir seyir içinde görünmesine rağmen 1998 yılından bu yana sektör üst üstegörünmesine rağmen 1998 yılından bu yana sektör üst üste

ciddi krizler yaşamıştır:ciddi krizler yaşamıştır:1997 yılının son çeyreğinde Uzak Doğu’da meydana gelen ekonomik kriz hammadde fiyatlarını önemli ölçüde düşürmüştür. Görünüşte olumlu olan bu gelişme, sektörün hammadde tedarikini fiyatların ucuzlamasından önce gerçekleştirmesi nedeniyle olumsuz hale gelmiştir. Fiyatların düştüğü bir ortamda pahalı maliyetlerle üretime giren Türk Deri Sektörü bu nedenle başta Avrupa olmak üzere birçok pazarda sıkıntılarla karşılaşmıştır.

Uzak Doğu krizini 1998 yılı Ağustos ayında patlak veren ekonomik kriz izlemiştir. Bavul ticaretiyle beraber ihracatının neredeyse %80’ini Rusya’ya gerçekleştiren sektörün ihracatı, krizle beraber neredeyse durmuştur.

Rusya krizi sektöre yalnızca pazarın kaybedilmesi olarak yansımamıştır. Krizin finans sektörünü de etkilemesi krediler konusunda iki sektör arasında problemlere yol açmıştır.

1999 yılına Rusya ve finans krizleriyle başlayan sektör, 1999 yılının ikinci yarısını da “deprem felaketi” nin ekonomik etkileriyle geçirmiştir.

2000 yılına damgasını vuran gelişme ise enflasyonu düşürme hedefli istikrar programıdır. Bu çerçevede uygulanan sabit döviz kuru ve kur farkının ihracata getirdiği yükler ile Euro/Dolar paritesinin Euro aleyhine seyretmesi 2000 yılında yaşanan problemlerin başlıcalarıdır.

Ayrıca, 2000 yılının ikinci yarısında başlatılan soruşturmalar, yıllardan bu yana kurallar çerçevesinde ihracat yapan tüm sektörü töhmet altında kalmasına neden olmuş, bu da KDV iadeleri prosedürü, gümrük işlemleri ve diğer işlemlerdeki sürecin daha ağır seyretmesine yol açmıştır.

2000 yılının Kasım ayından itibaren ekonomik programda yaşanan tıkanıklıklar ve kriz ortamı iş dünyasını her anlamda belirsizliğe sürüklemiştir.

TÜRKİYE’NİN DİNAMİK İHRACAT SEKTÖRLERİNDEN BİRİSİ OLANDERİ SEKTÖRÜNÜN YAŞAMSAL SORUNLARININ ÇÖZÜMÜ İÇİN TALEPLERİ BULUNMAKTADIR.

Bu talepleri aşağıdaki başlıklarda özetlemek mümkündürBu talepleri aşağıdaki başlıklarda özetlemek mümkündür:: Türk Lirasının ABD Doları karşında devalüe edilmesi sonucuTürk Lirasının ABD Doları karşında devalüe edilmesi sonucu

meydana gelen sıkıntılar çözümlenmelidir.meydana gelen sıkıntılar çözümlenmelidir.

67

Page 71: madencilikrehberi.files.wordpress.com  · Web viewDenizcilik sektöründe en önemli konu sektörün ulusal normlardan ziyade uluslararası normlara göre yönlendirilmesi ve yönetilmesidir

Sektörün daha önce talep etmiş olduğu istihdam teşvikinin biranSektörün daha önce talep etmiş olduğu istihdam teşvikinin biran önce çıkması önce çıkması (İstihdam Teşviği Talebi)(İstihdam Teşviği Talebi),,

SSK primlerinin yüksekliği,SSK primlerinin yüksekliği, KDV ile ilgili problemlerin çözümü,KDV ile ilgili problemlerin çözümü, Hammadde temininde yaşanan sorunlar ve çözümü,Hammadde temininde yaşanan sorunlar ve çözümü, Dahilde işleme rejimi çerçevesinde yaşanan sorunlar,Dahilde işleme rejimi çerçevesinde yaşanan sorunlar, Off-Set Anlaşmaları kapsamında deri ve deri ürünleri ihracatınaOff-Set Anlaşmaları kapsamında deri ve deri ürünleri ihracatına

yönelik taahhütlerin mutlaka dahil edilmesi,yönelik taahhütlerin mutlaka dahil edilmesi, Organize Sanayi Bölgesi arıtma maliyetleri ile genel olarak tümOrganize Sanayi Bölgesi arıtma maliyetleri ile genel olarak tüm

sektöre yönelik enerji maliyetlerinin sübvansiyonu,sektöre yönelik enerji maliyetlerinin sübvansiyonu, Pazarlama Desteği ve Türk Hava Yolları (THY) kargoPazarlama Desteği ve Türk Hava Yolları (THY) kargo

taşımacılığının ihracata dönük desteklenmesi,taşımacılığının ihracata dönük desteklenmesi, Ekonomik ve siyasi istikrarın sağlanması, ayrıca İhracatınEkonomik ve siyasi istikrarın sağlanması, ayrıca İhracatın

Koordinasyonu’dur.Koordinasyonu’dur.

TÜRK DERİ SEKTÖRÜ ASYA VE RUSYA KRİZLERİ, 2000 YILINDA UYGULANAN SABİT KUR POLİTİKASI VE MEVCUT BELİRSİZLİK ORTAMINDA YIPRANMIŞTIR.

Asya ve Rusya krizleri sonrası Türk deri firmaları;Asya ve Rusya krizleri sonrası Türk deri firmaları;- siparişlerin iptal edilmesi nedeniyle ihracat taahhütlerini yerine- siparişlerin iptal edilmesi nedeniyle ihracat taahhütlerini yerine getiremez duruma gelmişlerdir.getiremez duruma gelmişlerdir.- satılamayan mallar nedeniyle yaklaşık 1,5 milyar $’lık stok- satılamayan mallar nedeniyle yaklaşık 1,5 milyar $’lık stok oluşmuştur.oluşmuştur.

Hazır malların satılamaması ve satılan malların ödemelerindeHazır malların satılamaması ve satılan malların ödemelerinde karşılaşılan problemler banka borçlarının ödenememesine yolkarşılaşılan problemler banka borçlarının ödenememesine yol açmıştır.açmıştır.

Ayrıca, birçok firma üretimlerini durdurmak ve işçi çıkarmakAyrıca, birçok firma üretimlerini durdurmak ve işçi çıkarmak zorunda kalmışlardır. Örneğin en büyük Deri Organize Sanayizorunda kalmışlardır. Örneğin en büyük Deri Organize Sanayi Bölgesi olan Tuzla’da 89 işyeri kapanmış ve 3,500 civarında kişiBölgesi olan Tuzla’da 89 işyeri kapanmış ve 3,500 civarında kişi işten çıkartılmıştır. Diğer bölgelerde de aynı gelişmeler sözişten çıkartılmıştır. Diğer bölgelerde de aynı gelişmeler söz konusudur.konusudur.

Uygulanan Sabit Kur Politikasıyla;Uygulanan Sabit Kur Politikasıyla; İhracata yönelik olarak çalışan firmaların sermayeleri bir şekildeİhracata yönelik olarak çalışan firmaların sermayeleri bir şekilde

erimiş ve 2000 yılında işletme sermayeleri yok olma durumunaerimiş ve 2000 yılında işletme sermayeleri yok olma durumuna gelmiştir.gelmiştir.

Sermayeleri eriyip de bankacılık sektörüyle karşı karşıya kalanSermayeleri eriyip de bankacılık sektörüyle karşı karşıya kalan firmalar, bankaların faiz politikaları ve finansal kesimde yaşananfirmalar, bankaların faiz politikaları ve finansal kesimde yaşanan krizle daha fazla yıpranmışlardır.krizle daha fazla yıpranmışlardır.

Ayrıca, 2000 yılında EURO’nun dolar karşısında önemli ölçüdeAyrıca, 2000 yılında EURO’nun dolar karşısında önemli ölçüde değer yitirmesi, ihracatın büyük bölümünü EURO ülkelerine yapandeğer yitirmesi, ihracatın büyük bölümünü EURO ülkelerine yapan sektörümüzü daha fazla zorlar hale gelmiştir.sektörümüzü daha fazla zorlar hale gelmiştir.

Son olarak Kasım 2000 tarihinden günümüze kadar uzananSon olarak Kasım 2000 tarihinden günümüze kadar uzanan dönemde yaşanan ekonomik kaos bir çok yönleriyle sektörüdönemde yaşanan ekonomik kaos bir çok yönleriyle sektörü derinden etkilemiştir.derinden etkilemiştir.

68

Page 72: madencilikrehberi.files.wordpress.com  · Web viewDenizcilik sektöründe en önemli konu sektörün ulusal normlardan ziyade uluslararası normlara göre yönlendirilmesi ve yönetilmesidir

DEVALÜASYONUN NEDEN OLDUĞU SORUNLAR ÇÖZÜMLENMELİDİR. Ülkemizde 19 Şubat 2001 tarihinde patlak veren ekonomik krizleÜlkemizde 19 Şubat 2001 tarihinde patlak veren ekonomik krizle

Türk parası ABD $ karşısında %100’lere varan orandaTürk parası ABD $ karşısında %100’lere varan oranda devalüasyona uğramıştır. devalüasyona uğramıştır.

Yapılan devalüasyonun ihracat sektörlerini teşvik edeceğiYapılan devalüasyonun ihracat sektörlerini teşvik edeceği düşünülmesine rağmen muhtelif nedenlerden dolayı ihracatdüşünülmesine rağmen muhtelif nedenlerden dolayı ihracat sektörleri ihracat yapamaz duruma gelmişlerdir.sektörleri ihracat yapamaz duruma gelmişlerdir.

1) Bankaların Akreditif Açamamaları1) Bankaların Akreditif Açamamaları: Mevcut belirsizlik: Mevcut belirsizlik ortamında birçok banka akreditif açmaktan kaçınmaktadır.ortamında birçok banka akreditif açmaktan kaçınmaktadır. Akreditif açan Türk bankaları ise yabancı muhabir bankalarAkreditif açan Türk bankaları ise yabancı muhabir bankalar tarafından kabul edilmemektedir. Ayrıca, açılabilentarafından kabul edilmemektedir. Ayrıca, açılabilen akreditiflerden %5 gibi çok yüksek komisyon ücretleri talepakreditiflerden %5 gibi çok yüksek komisyon ücretleri talep edilmektedir.edilmektedir.

Bu durumda, ihracatta kullanılmak üzere hammadde ithalatıBu durumda, ihracatta kullanılmak üzere hammadde ithalatı yapabilmek neredeyse imkansız hale geldiğinden üretim,yapabilmek neredeyse imkansız hale geldiğinden üretim, dolayısıyla ihracat aksamaktadır.dolayısıyla ihracat aksamaktadır.

Böyle bir ortamda, hammadde temini amacıyla vadeli akreditifBöyle bir ortamda, hammadde temini amacıyla vadeli akreditif bulabilmek için uğraş veren ihracatçılar, vadeli alımlardabulabilmek için uğraş veren ihracatçılar, vadeli alımlarda uygulanan %6’lık KKDF kesintisi ile adeta cezalandırılmaktadırlar.uygulanan %6’lık KKDF kesintisi ile adeta cezalandırılmaktadırlar.

2) Fiktif Karların Vergilendirilmesi ve Uzun Dönemde2) Fiktif Karların Vergilendirilmesi ve Uzun Dönemde Küçülme:Küçülme: Devalüasyon, firmaların kurumlar vergisi matrahını önemli ölçüdeDevalüasyon, firmaların kurumlar vergisi matrahını önemli ölçüde

şişirmiştir. Bu şişkinlik, 2001 yılı 3 aylık bilançolarındaşişirmiştir. Bu şişkinlik, 2001 yılı 3 aylık bilançolarında görülecektir. Firmalar, bu şişmiş matrahlar üzerinden peşin vergigörülecektir. Firmalar, bu şişmiş matrahlar üzerinden peşin vergi taksidini ödeyecektir. Bu şekilde ödenen vergiler, uzun vadedetaksidini ödeyecektir. Bu şekilde ödenen vergiler, uzun vadede firmaları mali bünye olarak zayıflatacak ve küçülmeyefirmaları mali bünye olarak zayıflatacak ve küçülmeye zorlayacaktır. zorlayacaktır.

Ayrıca, kur farkından dolayı suni olarak büyümüş gelir matrahlarıAyrıca, kur farkından dolayı suni olarak büyümüş gelir matrahları ile olmayan karın vergisi verilmek durumundadır. Krizlerile olmayan karın vergisi verilmek durumundadır. Krizler nedeniyle zaten bir finansman sorunun yaşandığı sektörde eldenedeniyle zaten bir finansman sorunun yaşandığı sektörde elde edilmemiş gelirin vergisinin verilmesi sektörü büyük bir çıkmazaedilmemiş gelirin vergisinin verilmesi sektörü büyük bir çıkmaza sürükleyecektir.sürükleyecektir.

3) Gecikmiş KDV İadesi Alacakları’nda Kur Farkı Kaybı:3) Gecikmiş KDV İadesi Alacakları’nda Kur Farkı Kaybı: KDV iadesi işlemlerinin inceleme sürelerinin uzaması nedeniyle 6-KDV iadesi işlemlerinin inceleme sürelerinin uzaması nedeniyle 6-

8 aydan buyana KDV iadesini alamamış olan firmalar8 aydan buyana KDV iadesini alamamış olan firmalar bulunmaktadır. KDV iadelerinin alınamaması nedeniylebulunmaktadır. KDV iadelerinin alınamaması nedeniyle gecikmeden kaynaklanan finansman sorunları bir tarafa,gecikmeden kaynaklanan finansman sorunları bir tarafa, %100’lere varan devalüasyondan kaynaklanan kur farkları da%100’lere varan devalüasyondan kaynaklanan kur farkları da ciddi bir finans kaybına yol açmaktadır.ciddi bir finans kaybına yol açmaktadır.

Bunun için, KDV iadesi için yapılan başvuru tarihi esas alınmakBunun için, KDV iadesi için yapılan başvuru tarihi esas alınmak üzere sabit bir parite üzerinde hesaplanmak kaydıyla KDVüzere sabit bir parite üzerinde hesaplanmak kaydıyla KDV iadesinin yapılması gerekmektedir.iadesinin yapılması gerekmektedir.

69

Page 73: madencilikrehberi.files.wordpress.com  · Web viewDenizcilik sektöründe en önemli konu sektörün ulusal normlardan ziyade uluslararası normlara göre yönlendirilmesi ve yönetilmesidir

TÜRK DERİ SEKTÖRÜNÜN DARBOĞAZDAN KURTULABİLMESİ İÇİN EXİMBANK KREDİLERİ YENİDEN DÜZENLENMELİDİR.

Türk Deri Sektörü’nün rahatlatılmasını teminen Eximbank kredilerininTürk Deri Sektörü’nün rahatlatılmasını teminen Eximbank kredilerinin sektöre yönelik olarak yeniden düzenlenmesi ve bu çerçevede;sektöre yönelik olarak yeniden düzenlenmesi ve bu çerçevede; Eximbank kredilerinden yararlanmak üzere Bankaların talep ettiğiEximbank kredilerinden yararlanmak üzere Bankaların talep ettiği

teminat mektuplarıyla ilgili olarak; son 6 aya kadar Eximbank’ateminat mektuplarıyla ilgili olarak; son 6 aya kadar Eximbank’a kredi ödemelerinde sorun yaşamayan ve ihracata devam edenkredi ödemelerinde sorun yaşamayan ve ihracata devam eden firmalara teminat mektuplarında bankaların toleranslı olması,firmalara teminat mektuplarında bankaların toleranslı olması, ayrıca 1 yıl önceki komisyon oranlarında bu mektuplarınayrıca 1 yıl önceki komisyon oranlarında bu mektupların verilmesi, verilmesi,

Eximbank’ın yıllık teminat mektuplarının, TL kredilerinde 6 aylık,Eximbank’ın yıllık teminat mektuplarının, TL kredilerinde 6 aylık, döviz kredilerinde 3 ve 6 aylık kredi kapatmalarında ödeme vedöviz kredilerinde 3 ve 6 aylık kredi kapatmalarında ödeme ve taahhütler yerine getirilince, firma istediği takdirde teminattaahhütler yerine getirilince, firma istediği takdirde teminat mektubunun bankaya iade edilmeyip aynı teminat mektubununmektubunun bankaya iade edilmeyip aynı teminat mektubunun yeni kredi talebinde kullanılması (6 aylık krediler için 1 yıllıkyeni kredi talebinde kullanılması (6 aylık krediler için 1 yıllık teminat mektubu istenmektedir). teminat mektubu istenmektedir).

2001 Yılı Şubat ayında başlayan ekonomik krizin reel sektöre yeni2001 Yılı Şubat ayında başlayan ekonomik krizin reel sektöre yeni yeni yansımaya başlaması nedeniyle bu yıla mahsus olmak üzere,yeni yansımaya başlaması nedeniyle bu yıla mahsus olmak üzere, 2001 yılının ilk üç ayında alınan sevk öncesi kredilerinin 100 bin2001 yılının ilk üç ayında alınan sevk öncesi kredilerinin 100 bin $’a kadar olan kısmının yeni bir ihracat taahhüdü alınmak kaydıyla$’a kadar olan kısmının yeni bir ihracat taahhüdü alınmak kaydıyla bir dönem daha uzatılması,bir dönem daha uzatılması,

Eximbank kredilerinin dilimi içinde sevk öncesi kredi limitininEximbank kredilerinin dilimi içinde sevk öncesi kredi limitinin oranının azaltılarak performans kredi limitinin artırılması, taleporanının azaltılarak performans kredi limitinin artırılması, talep edilmektedir.edilmektedir.

EXİMBANK’A KAYNAK AKTARILARAK FİNANSMAN OLANAĞI ARTIRILMALIDIR.

Eximbank kredilerinde yapılacak düzenlemeler bir tarafa,Eximbank kredilerinde yapılacak düzenlemeler bir tarafa, Eximbank kaynakları artırılarak ihracat sektörlerinin finansmanEximbank kaynakları artırılarak ihracat sektörlerinin finansman olanakları genişletilmelidir. olanakları genişletilmelidir.

Halen ülkemizde yaşanan ve çoğunlukla finans kurumlarınınHalen ülkemizde yaşanan ve çoğunlukla finans kurumlarının yapısal zaafiyetinden kaynaklanan kriz, ihracat sektörlerininyapısal zaafiyetinden kaynaklanan kriz, ihracat sektörlerinin Eximbank’a daha fazla yönelmelerini gerektirmektedir.Eximbank’a daha fazla yönelmelerini gerektirmektedir.

Bunun için ihracat sektörlerin varolan finans sorunlarının çözümüBunun için ihracat sektörlerin varolan finans sorunlarının çözümü için Eximbank kredi olanaklarının genişletilmesi büyük önemiçin Eximbank kredi olanaklarının genişletilmesi büyük önem arzetmektedir.arzetmektedir.

Ekonomiden Sorumlu Devlet Bakanı Kemal Derviş’in BaşkanlığındaEkonomiden Sorumlu Devlet Bakanı Kemal Derviş’in Başkanlığında açıklanan “Yeni Ekonomik Program”ın İhracat ve Turizm’eaçıklanan “Yeni Ekonomik Program”ın İhracat ve Turizm’e dayandığının açıklanması, bu amaca ulaşabilmek için Eximbank’ındayandığının açıklanması, bu amaca ulaşabilmek için Eximbank’ın kaynaklarının 1 Milyar $’a yükseltilmesini gerektirmektedir.kaynaklarının 1 Milyar $’a yükseltilmesini gerektirmektedir.

70

Page 74: madencilikrehberi.files.wordpress.com  · Web viewDenizcilik sektöründe en önemli konu sektörün ulusal normlardan ziyade uluslararası normlara göre yönlendirilmesi ve yönetilmesidir

Ayrıca, Eximbank’ın döviz kredilerinde düşük bir kur üzerinde TLAyrıca, Eximbank’ın döviz kredilerinde düşük bir kur üzerinde TL ödemesi yapılmakta, bu da aldığı kredisini tekrar dövizeödemesi yapılmakta, bu da aldığı kredisini tekrar dövize dönüştürerek ihracat finansmanını sağlamaya çalışan firmaları kurdönüştürerek ihracat finansmanını sağlamaya çalışan firmaları kur farkından kaynaklanan finans kaybıyla karşı karşıyafarkından kaynaklanan finans kaybıyla karşı karşıya bırakmaktadır.bırakmaktadır.

SEKTÖRÜN HAMMADDE FİNANSMANINI SAĞLAYAN KREDİLİ İTHALATTAKİ KKDF KESİNTİSİ KALDIRILMALIDIR.

Devalüasyon ve dalgalı kur sisteminden kaynaklanan nedenlerleDevalüasyon ve dalgalı kur sisteminden kaynaklanan nedenlerle imkansız hale gelen ithal hammadde temini, kredili alımlarla dahaimkansız hale gelen ithal hammadde temini, kredili alımlarla daha uygun koşullarda yapılabilmektedir.uygun koşullarda yapılabilmektedir.

Ancak, kredili alımlarda uygulanmakta olan %6’lık KKDF kesintisi,Ancak, kredili alımlarda uygulanmakta olan %6’lık KKDF kesintisi, sektörün yarattığı bu olanağı da baltalamaktadır.sektörün yarattığı bu olanağı da baltalamaktadır.

Bunun için, en azından bugünkü kriz koşullarında hammadde veBunun için, en azından bugünkü kriz koşullarında hammadde ve ara malı için kredili alımlardaki %6’lık KKDF kesintisinin biran önceara malı için kredili alımlardaki %6’lık KKDF kesintisinin biran önce kaldırılması gerekmektedir.kaldırılması gerekmektedir.

“İSTİHDAM TEŞVİĞİ”, HEM SEKTÖRÜN KAYITLI ÇALIŞMASININ SAĞLANMASI HEM DE ÜRETİM MALİYETLERİNİN DÜŞÜRÜLMESİ AÇISINDAN ACİLEN YÜRÜRLÜĞE KONULMALIDIR.

1998 Yılı Mart ayında sektörü kayıtlı çalışmaya teşvik etmesi1998 Yılı Mart ayında sektörü kayıtlı çalışmaya teşvik etmesi amacıyla “Deri Sektörü’ne yönelik “İstihdam Teşviği” taslakları Dışamacıyla “Deri Sektörü’ne yönelik “İstihdam Teşviği” taslakları Dış Ticaret Müsteşarlığına (DTM) sunulmuş ve DTM tarafındanTicaret Müsteşarlığına (DTM) sunulmuş ve DTM tarafından değerlendirilerek, yasal süreçten geçmek üzere Yüksek Planlamadeğerlendirilerek, yasal süreçten geçmek üzere Yüksek Planlama Kurulu’nun (YPK) gündemine kadar gelen söz konusu istihdamKurulu’nun (YPK) gündemine kadar gelen söz konusu istihdam teşviki YPK’nin gündeminden geçememiştir.teşviki YPK’nin gündeminden geçememiştir.

Bu konuda sektörün talebi devam etmektedir ve bu çerçevede;Bu konuda sektörün talebi devam etmektedir ve bu çerçevede; Sanayi sicil belgesi sahibi imalatçı-ihracatçı firmalar bir takvim yılıSanayi sicil belgesi sahibi imalatçı-ihracatçı firmalar bir takvim yılı önceki ihracat tutarı “performans” kabul edilerek:önceki ihracat tutarı “performans” kabul edilerek:

01.01.2000 tarihinden itibaren her üç ayda bir verilecek kurumlar01.01.2000 tarihinden itibaren her üç ayda bir verilecek kurumlar vergisi beyannamelerinde tahakkuk edecek vergiden, her yüzbinvergisi beyannamelerinde tahakkuk edecek vergiden, her yüzbin dolarlık ihracat için dört (4) işçinin üç aylık dönem içinde ödenmişdolarlık ihracat için dört (4) işçinin üç aylık dönem içinde ödenmiş muhtasar yükü mahsub edilmeli,muhtasar yükü mahsub edilmeli,

Ayrıca şirketler, muhtasar vergisini ödemiş olmaları kaydıyla,Ayrıca şirketler, muhtasar vergisini ödemiş olmaları kaydıyla, muafiyet kazanılan her yirmi (20) işçi için kurumlar vergisinden üçmuafiyet kazanılan her yirmi (20) işçi için kurumlar vergisinden üç puan indirme hakkı verilmeli ve bu hak da 15 puanla sınırlanmalı.puan indirme hakkı verilmeli ve bu hak da 15 puanla sınırlanmalı.

Söz konusu istihdam teşviğinin işlerliğe kavuşmasıyla;Söz konusu istihdam teşviğinin işlerliğe kavuşmasıyla; kayıtsız ekonomiye karşı haksız rekabetin önlenmesi, mükellefin (firmaların) kurumsallaşması sağlanmış olacak, SSK gelirlerinde belirli bir girdi artışı da engellenmemiş olacaktır. Yeni Vergi Yasası’nın ağırlığının azalacağı gerçeği

vurgulanmalıdır.

71

Page 75: madencilikrehberi.files.wordpress.com  · Web viewDenizcilik sektöründe en önemli konu sektörün ulusal normlardan ziyade uluslararası normlara göre yönlendirilmesi ve yönetilmesidir

KAYITSIZ ÇALIŞMAYI TEŞVİK EDECEK OLAN SSK PRİMLERİNİN YÜKSELTİLMESİ KARARI GERİ ALINMALIDIR.

1999 Eylül ayında yürürlüğe giren değişiklik kanunu ile, SSK1999 Eylül ayında yürürlüğe giren değişiklik kanunu ile, SSK primleri, Nisan ayında bir önceki yılın Aralık ayı ile ondan öncekiprimleri, Nisan ayında bir önceki yılın Aralık ayı ile ondan önceki yılın Aralık ayına göre Devlet İstatistik Enstitüsü tarafındanyılın Aralık ayına göre Devlet İstatistik Enstitüsü tarafından açıklanan en son temel yıllık kentsel yerler tüketici fiyatlarıaçıklanan en son temel yıllık kentsel yerler tüketici fiyatları indeksindeki artış oranı kadar, ikinci olarak bir önceki yılınindeksindeki artış oranı kadar, ikinci olarak bir önceki yılın gayrisafi yurtiçi hasıla sabit fiyatlarla gelişme hızı kadargayrisafi yurtiçi hasıla sabit fiyatlarla gelişme hızı kadar artırılacağı hükme alınmıştır. artırılacağı hükme alınmıştır.

Bu artış da 2001 yılı Nisan ayı için %48.73 oranında gerçekleşerekBu artış da 2001 yılı Nisan ayı için %48.73 oranında gerçekleşerek 1 Nisan 2001 öncesi 150.000.000 TL olan prim ödeme tabanı1 Nisan 2001 öncesi 150.000.000 TL olan prim ödeme tabanı 223.095.000 TL’ye yükselmiştir. Bakanlar Kurulu’nun223.095.000 TL’ye yükselmiştir. Bakanlar Kurulu’nun 30.04.2001 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan Kararı ile artış30.04.2001 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan Kararı ile artış oranı %40’ a çekilmiştir. Takip eden aylarda da enflasyonoranı %40’ a çekilmiştir. Takip eden aylarda da enflasyon oranına paralel olarak artışlar yapılacaktır.oranına paralel olarak artışlar yapılacaktır.

Bu şekilde bir taban artışı üzerinden hesaplanan işçi ve işverenBu şekilde bir taban artışı üzerinden hesaplanan işçi ve işveren primleri toplamı işçinin işverene maliyetini önemli ölçüdeprimleri toplamı işçinin işverene maliyetini önemli ölçüde artırmaktadır. Yaşanmakta olan ekonomik istikrarsızlık nedeniyleartırmaktadır. Yaşanmakta olan ekonomik istikrarsızlık nedeniyle 2001 yılı fiyat artışlarının daha yüksek olacağı ve buna bağlı2001 yılı fiyat artışlarının daha yüksek olacağı ve buna bağlı olarak 2002 yılı prim artışlarının daha korkutucu boyutlaraolarak 2002 yılı prim artışlarının daha korkutucu boyutlara ulaşacağı da dikkate alınırsa, böyle bir uygulamanın tümulaşacağı da dikkate alınırsa, böyle bir uygulamanın tüm sektörlerde olduğu gibi Deri ve Deri Mamulleri sektöründesektörlerde olduğu gibi Deri ve Deri Mamulleri sektöründe onarılamaz yaralar açacağı aşikardır. onarılamaz yaralar açacağı aşikardır.

Karşılanması mümkün görülmeyen bu tür artışlar, iş yerlerininKarşılanması mümkün görülmeyen bu tür artışlar, iş yerlerinin kapanması, ihracat pazarlarının kaybedilmesi gibi nedenlere yolkapanması, ihracat pazarlarının kaybedilmesi gibi nedenlere yol açabileceği gibi, firmaları istenmedik yollara başvurmalarını daaçabileceği gibi, firmaları istenmedik yollara başvurmalarını da teşvik edebilecektir. Şöyle ki; artan maliyetler karşısında firmalarteşvik edebilecektir. Şöyle ki; artan maliyetler karşısında firmalar çalıştırdıkları işçileri işten çıkaracaklardır. Böylece işsizlik dahaçalıştırdıkları işçileri işten çıkaracaklardır. Böylece işsizlik daha da artacaktır. Firmaların, kaçak işçi çalıştırması daha dada artacaktır. Firmaların, kaçak işçi çalıştırması daha da yaygınlık kazanacaktır. Yüksek maliyet nedeniyle yatırımlar yurtyaygınlık kazanacaktır. Yüksek maliyet nedeniyle yatırımlar yurt dışına kayabilecektir. En önemlisi artan maliyetler, fiyatlaradışına kayabilecektir. En önemlisi artan maliyetler, fiyatlara yansıyacak ve böylece enflasyonist baskı ortaya çıkacaktır.yansıyacak ve böylece enflasyonist baskı ortaya çıkacaktır.

İçinde bulunduğumuz zor günleri üretim ve ihracatın artırılmasıylaİçinde bulunduğumuz zor günleri üretim ve ihracatın artırılmasıyla aşabileceğimiz gerçeği reel sektör temsilcileri kadar ekonomiaşabileceğimiz gerçeği reel sektör temsilcileri kadar ekonomi yönetimince de bilinmektedir.yönetimince de bilinmektedir.

Ancak Hükümetimiz biz ihracatçılardan üretim ve ihracatımızıAncak Hükümetimiz biz ihracatçılardan üretim ve ihracatımızı beklerken diğer yandan bu beklentiye en önemli engel olanbeklerken diğer yandan bu beklentiye en önemli engel olan işçilik maliyetleri üzerindeki Devlet payını artırıcı uygulamalarişçilik maliyetleri üzerindeki Devlet payını artırıcı uygulamalar büyük çelişki yaratmaktadır.büyük çelişki yaratmaktadır.

Asgari ücrette çalışana ödenen net tutar düşük olmakla beraber,Asgari ücrette çalışana ödenen net tutar düşük olmakla beraber, yıllık kişi başı milli geliri 2,000-2,200 $ olan ülkemizde asgariyıllık kişi başı milli geliri 2,000-2,200 $ olan ülkemizde asgari ücretin işverene yükü, kişi başı milli gelirin %40 üzerinde olarakücretin işverene yükü, kişi başı milli gelirin %40 üzerinde olarak 3000 $ düzeyini bulabilmektedir ve bu her anlamda ciddi bir3000 $ düzeyini bulabilmektedir ve bu her anlamda ciddi bir yanlışlıktır. yanlışlıktır.

72

Page 76: madencilikrehberi.files.wordpress.com  · Web viewDenizcilik sektöründe en önemli konu sektörün ulusal normlardan ziyade uluslararası normlara göre yönlendirilmesi ve yönetilmesidir

Ülke ekonomisinin büyütülememiş olmasının cezası sanayiciye veÜlke ekonomisinin büyütülememiş olmasının cezası sanayiciye ve ihracatçıya yüklenerek ihracatın uluslararası rekabetçiliğiihracatçıya yüklenerek ihracatın uluslararası rekabetçiliği ortadan kaldırılmamalı ve böylelikle ülke ekonomisinin daha daortadan kaldırılmamalı ve böylelikle ülke ekonomisinin daha da küçültülmesine yol açılmamalıdır. küçültülmesine yol açılmamalıdır.

Reel sektör üzerine düşeni fazlasıyla yerine getirme arzusu veReel sektör üzerine düşeni fazlasıyla yerine getirme arzusu ve çabası içinde iken, bazı kurum ve kuruluşları kurtarmak üzereçabası içinde iken, bazı kurum ve kuruluşları kurtarmak üzere geçici önlem alabilmek uğruna bu ülkenin geleceğine yatırımgeçici önlem alabilmek uğruna bu ülkenin geleceğine yatırım yapan ihracatçı ve sanayicilerin yok edilmemesi gerekmektedir.yapan ihracatçı ve sanayicilerin yok edilmemesi gerekmektedir.

SSK primleri ve ücret üzerindeki vergilerin rakip ülkeler seviyesineSSK primleri ve ücret üzerindeki vergilerin rakip ülkeler seviyesine yani % 15’lere çekilmesi ülkemizde üretim, ihracat ve istihdamınyani % 15’lere çekilmesi ülkemizde üretim, ihracat ve istihdamın artması, dolayısıyla ilgili kurumların gelirinin artmasınıartması, dolayısıyla ilgili kurumların gelirinin artmasını sağlayacaktır.sağlayacaktır.

Bu nedenle ilk aşamada, SSK prim tabanını otomatik artıranBu nedenle ilk aşamada, SSK prim tabanını otomatik artıran kanunun iptal edilerek asgari ücretin SSK prim tabanı olarakkanunun iptal edilerek asgari ücretin SSK prim tabanı olarak tespit edilmesi sektörümüzce talep edilmektedir.tespit edilmesi sektörümüzce talep edilmektedir.

KDV İADELERİNDE YAŞANAN SORUNLAR SON ZAMANLARDA SEKTÖRÜN EN ÖNEMLİ PROBLEMLERİNDEN BİRİ HALİNE GELMİŞTİR.

1) KDV İadelerinde Müteselsil Sorumluluk: 1) KDV İadelerinde Müteselsil Sorumluluk: KDV İadelerdeKDV İadelerde müteselsil sorumluluk, iadelerin alınmasında gecikmelerinmüteselsil sorumluluk, iadelerin alınmasında gecikmelerin yaşanmasına neden olmaktadır. Alt firmalardan bazıları sakıncalıyaşanmasına neden olmaktadır. Alt firmalardan bazıları sakıncalı firma bulunduğundan iade yapılmamakta ya da asıl firmanın hiçfirma bulunduğundan iade yapılmamakta ya da asıl firmanın hiç bir suçu olmadığı halde iade geciktirilmektedir. Müteselsillikbir suçu olmadığı halde iade geciktirilmektedir. Müteselsillik uygulamasının vergi mevzuatımızdan kaldırılması, özellikleuygulamasının vergi mevzuatımızdan kaldırılması, özellikle dürüstçe ihracatını yağmak isteyen firmalarımızı önemli ölçüdedürüstçe ihracatını yağmak isteyen firmalarımızı önemli ölçüde rahatlatacaktır. rahatlatacaktır.

2) KDV Mahsubu ile İlgili Sorunlar: 2) KDV Mahsubu ile İlgili Sorunlar: 81 sayılı KDV Genel Tebliği81 sayılı KDV Genel Tebliği ile KDV iadesi alacağının mükellef ya da bunlara mal ya daile KDV iadesi alacağının mükellef ya da bunlara mal ya da hizmet talebinde bulunan mükelleflerin vergi borçlarına ya dahizmet talebinde bulunan mükelleflerin vergi borçlarına ya da SSK prim borçlarına mahsubu imkanı getirilmiştir. SSK borcununSSK prim borçlarına mahsubu imkanı getirilmiştir. SSK borcunun ortadan kalkması için sadece mahsup müracaatında bulunmakortadan kalkması için sadece mahsup müracaatında bulunmak yeterli olmamakta, ilk önce mahsup talebi incelenmekte, GByeterli olmamakta, ilk önce mahsup talebi incelenmekte, GB teyitleri alınmakta ve daha sonra mahsup için muhasebeteyitleri alınmakta ve daha sonra mahsup için muhasebe bölümüne gönderilmektedir.bölümüne gönderilmektedir.

Ancak Vergi Dairelerindeki aşırı işlem yükünden dolayı talepAncak Vergi Dairelerindeki aşırı işlem yükünden dolayı talep edilen mahsubun ödeme vadesinde yapılması mümkünedilen mahsubun ödeme vadesinde yapılması mümkün olamamaktadır.olamamaktadır.

73

Page 77: madencilikrehberi.files.wordpress.com  · Web viewDenizcilik sektöründe en önemli konu sektörün ulusal normlardan ziyade uluslararası normlara göre yönlendirilmesi ve yönetilmesidir

81 No’lu Tebliğ’in 1. Maddesinin “b” bölümünün son paragrafında81 No’lu Tebliğ’in 1. Maddesinin “b” bölümünün son paragrafında Sosyal Sigortalar Kurumu’na borçlarının tahsilinde 6183 sayılıSosyal Sigortalar Kurumu’na borçlarının tahsilinde 6183 sayılı Amme Alacaklarının tahsili usulü hakkında kanun hükümleriAmme Alacaklarının tahsili usulü hakkında kanun hükümleri uygulandığından vergi dairesince işlemlerin gerçekleştirildiğiuygulandığından vergi dairesince işlemlerin gerçekleştirildiği tarihte prim borcunun vadesinin geçmiş olması halinde, borcuntarihte prim borcunun vadesinin geçmiş olması halinde, borcun vade tarihi ile SSK’na ödemenin yapıldığı tarihler arasındavade tarihi ile SSK’na ödemenin yapıldığı tarihler arasında gecikme faizi uygulanabileceği belirtilmektedir. gecikme faizi uygulanabileceği belirtilmektedir.

SSK’nın bu gecikmeden dolayı hakkını araması doğaldır. Ancak,SSK’nın bu gecikmeden dolayı hakkını araması doğaldır. Ancak, mükellefin hiçbir suçu yokken bir gecikme faizine maruz kalmasımükellefin hiçbir suçu yokken bir gecikme faizine maruz kalması da doğru değildir.da doğru değildir.

Vergi Dairelerine zaman tanımak amacıyla İhracatçı BirlikleriVergi Dairelerine zaman tanımak amacıyla İhracatçı Birlikleri olarak mükelleflere mahsubu istenen borçlarının bir ay öncekiolarak mükelleflere mahsubu istenen borçlarının bir ay önceki ihraç kayıtlı teslimlerden doğan KDV alacaklarından istemeleriihraç kayıtlı teslimlerden doğan KDV alacaklarından istemeleri duyurulmuştur.duyurulmuştur.

Böylece, vergi dairelerinde bir ay sonraki SSK borçlarının mahsupBöylece, vergi dairelerinde bir ay sonraki SSK borçlarının mahsup yapılabileceği hazır bir dosya bulundurma yöntemi sağlanmıştır.yapılabileceği hazır bir dosya bulundurma yöntemi sağlanmıştır. Buna rağmen vergi dairelerindeki aşırı iş yükünden dolayı bir ayBuna rağmen vergi dairelerindeki aşırı iş yükünden dolayı bir ay önceki beyannameden bir ay sonraki SSK’nın priminin vadesindeönceki beyannameden bir ay sonraki SSK’nın priminin vadesinde mahsup yapılmasının zorlukla gerçekleşebileceği anlaşılmıştır.mahsup yapılmasının zorlukla gerçekleşebileceği anlaşılmıştır. Mükellef buna rağmen gecikme zammı tehdidi altındaMükellef buna rağmen gecikme zammı tehdidi altında kalmaktadır. Nitekim SSK birçok ihracatçıya gecikme faizikalmaktadır. Nitekim SSK birçok ihracatçıya gecikme faizi bildirimi yapmıştır.bildirimi yapmıştır.

Her türlü işlemde ihracatçı mükellefe yardımcı olan vergi daireleriHer türlü işlemde ihracatçı mükellefe yardımcı olan vergi daireleri mükellefin SSK’nın gecikme faizine maruz kalmaması için Maliyemükellefin SSK’nın gecikme faizine maruz kalmaması için Maliye Bakanlığı ile SSK arasında bir anlaşmanın öneminiBakanlığı ile SSK arasında bir anlaşmanın önemini vurgulamaktadırlar.vurgulamaktadırlar.

Maliye kendi vergi alacağının mahsubu söz konusu olduğundaMaliye kendi vergi alacağının mahsubu söz konusu olduğunda müracaat esnasında gecikme zamları durdurulmaktadır.müracaat esnasında gecikme zamları durdurulmaktadır.

Mahsup işleminin tüm vecibelerini tamamlayan mükellefin vergiMahsup işleminin tüm vecibelerini tamamlayan mükellefin vergi dairelerinden alacağı bir teyit, SSK karşısında gecikme zammınadairelerinden alacağı bir teyit, SSK karşısında gecikme zammına maruz kalmasından kurtulmasını sağlayacaktır. maruz kalmasından kurtulmasını sağlayacaktır.

HAMMADDE TEMİNİNDE KARŞILAŞILAN GÜÇLÜKLER SEKTÖRÜ ZOR DURUMDA BIRAKMAKTADIR.

1) Kromlu Deri İhracatı’nın Kısıtlanması ve DFİF1) Kromlu Deri İhracatı’nın Kısıtlanması ve DFİF Uygulaması:Uygulaması:

Son yıllarda ham deri ithalatı zorunlu olarak artarken bu yollaSon yıllarda ham deri ithalatı zorunlu olarak artarken bu yolla sağlanan ham derinin temininde hayvan hastalıkları nedeniylesağlanan ham derinin temininde hayvan hastalıkları nedeniyle büyük zorluklar yaşanmaktadır. Hayvan hastalıklarının sebepbüyük zorluklar yaşanmaktadır. Hayvan hastalıklarının sebep olduğu yasaklamalardan dolayı yaşanan problemleri aşmakolduğu yasaklamalardan dolayı yaşanan problemleri aşmak üzere ülkesel değil de bölgesel kısıtlamalara imkan verebileceküzere ülkesel değil de bölgesel kısıtlamalara imkan verebilecek 3285 sayılı Hayvan Sağlığı ve Zabıtası kanunundaki3285 sayılı Hayvan Sağlığı ve Zabıtası kanunundaki değişikliklerin TBMM’den çıkması konusunda önemli mesafelerdeğişikliklerin TBMM’den çıkması konusunda önemli mesafeler katedilmesi sektör için olumlu gelişmelerdir.katedilmesi sektör için olumlu gelişmelerdir.

74

Page 78: madencilikrehberi.files.wordpress.com  · Web viewDenizcilik sektöründe en önemli konu sektörün ulusal normlardan ziyade uluslararası normlara göre yönlendirilmesi ve yönetilmesidir

Ancak, tüm dünyayı tehdit eden hayvan hastalıklarından dolayıAncak, tüm dünyayı tehdit eden hayvan hastalıklarından dolayı öncelikle AB ülkelerinde aksamaya başlayan deri ve deriöncelikle AB ülkelerinde aksamaya başlayan deri ve deri mamulleri üretimi, söz konusu ülkeleri kromlu deri alımınamamulleri üretimi, söz konusu ülkeleri kromlu deri alımına yönlendirecektir. Bu nedenle de başta İtalya ve İspanya olmakyönlendirecektir. Bu nedenle de başta İtalya ve İspanya olmak üzere AB deri sanayicileri, ihtiyaçları için ülkemizden ithalatüzere AB deri sanayicileri, ihtiyaçları için ülkemizden ithalat yapmak üzere yoğun kromlu deri talebinde bulunacaklardır.yapmak üzere yoğun kromlu deri talebinde bulunacaklardır.

Bu talepler ülkemiz deri sanayi için ilk etapta piyasayı canlandırıcıBu talepler ülkemiz deri sanayi için ilk etapta piyasayı canlandırıcı bir etki yapacak, ancak daha sonra bu talepler uzun vadede hambir etki yapacak, ancak daha sonra bu talepler uzun vadede ham deri fiyatlarının yükselmesine neden olarak iç piyasada ara vederi fiyatlarının yükselmesine neden olarak iç piyasada ara ve nihai mamul fiyatlarını da artıracaktır. İhracatçı firmalarımız,nihai mamul fiyatlarını da artıracaktır. İhracatçı firmalarımız, işleyip ihraç etmek için hammadde bulmakta güçlük çekecekler,işleyip ihraç etmek için hammadde bulmakta güçlük çekecekler, bulsalar bile çok yüksek maliyetlere katlanmak zorundabulsalar bile çok yüksek maliyetlere katlanmak zorunda kalacaklardır. Özellikle, uluslararası arenada rakibimiz olankalacaklardır. Özellikle, uluslararası arenada rakibimiz olan ülkeler, ülkemizden ithal ettikleri kromlu deriyi nihai mamul haleülkeler, ülkemizden ithal ettikleri kromlu deriyi nihai mamul hale getirdikten sonra yine ülkemiz deri ihracatçılarının karşısınagetirdikten sonra yine ülkemiz deri ihracatçılarının karşısına rakip olarak çıkacaklardır. rakip olarak çıkacaklardır.

Bunun önlenmesi için, işlenmiş mamul deriye göre katma değeriBunun önlenmesi için, işlenmiş mamul deriye göre katma değeri daha düşük kromlu derinin ihracatında caydırıcılık sağlamasıdaha düşük kromlu derinin ihracatında caydırıcılık sağlaması amacıyla kriz (ekonomik kriz ve hayvan hastalıklarının yarattığıamacıyla kriz (ekonomik kriz ve hayvan hastalıklarının yarattığı kriz) süresince söz konusu ürün grubunun ihracatında hamkriz) süresince söz konusu ürün grubunun ihracatında ham deride uygulandığı gibi DFİF kesintisi uygulamasına gidilmesideride uygulandığı gibi DFİF kesintisi uygulamasına gidilmesi yararlı bir uygulama olacaktır.yararlı bir uygulama olacaktır.

2) Hayvancılık Sektörü’nün Desteklenmesi:2) Hayvancılık Sektörü’nün Desteklenmesi: Türk deri sektörünün üretimde kullanılan büyükbaş hayvanTürk deri sektörünün üretimde kullanılan büyükbaş hayvan

derilerinin %75’ı, küçükbaş hayvan derilerinin ise %46’sıderilerinin %75’ı, küçükbaş hayvan derilerinin ise %46’sı ithalatla karşılanmaktadır.ithalatla karşılanmaktadır.

İthalata bu oranda bağımlılığın nedeni hem sayısal hem de kaliteİthalata bu oranda bağımlılığın nedeni hem sayısal hem de kalite açısından sanayii ihtiyacının karşılanamamasıdır.açısından sanayii ihtiyacının karşılanamamasıdır.

Miktar açısından Sanayiinin ihtiyaçları doğrultusunda yeterliMiktar açısından Sanayiinin ihtiyaçları doğrultusunda yeterli hammadde sağlanması için hayvancılık Sektörü’nün dehammadde sağlanması için hayvancılık Sektörü’nün de geliştirilmesi gerekmektedir.geliştirilmesi gerekmektedir.

Hayvancılık sektörünün desteklenmesi ve cazip kılınması içinHayvancılık sektörünün desteklenmesi ve cazip kılınması için hayvancılık sektörünün tarımın bir yan etkinliği olarakhayvancılık sektörünün tarımın bir yan etkinliği olarak değerlendirilmemesi gerekmektedir. Ayrıca deri kalitesini artırıcıdeğerlendirilmemesi gerekmektedir. Ayrıca deri kalitesini artırıcı yem sağlanması amacıyla sektörün sübvanse edilmesinde faydayem sağlanması amacıyla sektörün sübvanse edilmesinde fayda bulunmaktadır.bulunmaktadır.

Bununla beraber, Hayvancılık sektörü desteklenirken yalnızca besiBununla beraber, Hayvancılık sektörü desteklenirken yalnızca besi amaçlı bir gelişim hedeflenmemeli, Türkiye’nin en önemli ihracatamaçlı bir gelişim hedeflenmemeli, Türkiye’nin en önemli ihracat sektörlerinden birisi olan Deri Sektörü’ne hammadde teminininsektörlerinden birisi olan Deri Sektörü’ne hammadde temininin kalite ve kantite olarak artırılması da hedeflenmelidir.kalite ve kantite olarak artırılması da hedeflenmelidir.

Ayrıca, mevcut hayvan varlığından temin edilen derilerin sağlıklıAyrıca, mevcut hayvan varlığından temin edilen derilerin sağlıklı bir şekilde deri sektörüne kazandırılabilmesi için:bir şekilde deri sektörüne kazandırılabilmesi için:

75

Page 79: madencilikrehberi.files.wordpress.com  · Web viewDenizcilik sektöründe en önemli konu sektörün ulusal normlardan ziyade uluslararası normlara göre yönlendirilmesi ve yönetilmesidir

Standart deri üretimi yapan kesimhane ve mezbahalar nedeniyleStandart deri üretimi yapan kesimhane ve mezbahalar nedeniyle ekonomik kayba neden olan büyükbaş hayvan derilerininekonomik kayba neden olan büyükbaş hayvan derilerinin Gelişmiş Ülkelerde olduğu gibi budanmış halde işlem görmesiniGelişmiş Ülkelerde olduğu gibi budanmış halde işlem görmesini sağlamak gerekmektedir.sağlamak gerekmektedir.

Bunun için;Bunun için;Varolan 4877 sayılı TSE Zorunlu Standardının uygulanmasının sağlanması, Mezbahanelerde görevli veterinerlerin, ette olduğu gibi budama konusunda da standartlara uygun işlem yapılıp yapılmadığını kontrol etmeleri ve damgalanmaları sağlanmalıdır.

Ayrıca,Ayrıca,Kaçak hayvan kesimlerinin azaltılması,Kesimhane şartlarının iyileştirilmesi,Yüzüm işlemlerinin makina ile yapılmasının zorunlu tutulması,Kesim elemanlarının eğitilmesi,Hamderi konservasyon yöntemlerinin ıslahı gerekmektedir.

DAHİLDE İŞLEME REJİMİNDE YAŞANAN SORUNLAR ÇÖZÜM BEKLEMEKTEDİR.

Belge taahhüt hesabının kapatılmasını müteakip gümrüklerceBelge taahhüt hesabının kapatılmasını müteakip gümrüklerce alınan beyanname teyitlerinin kısa sürede alınabilmesine acilalınan beyanname teyitlerinin kısa sürede alınabilmesine acil çözüm bulunması,çözüm bulunması,

DİİB’de kayıtlı ithalat miktar ve değerlerinde %20’ye kadar aşımDİİB’de kayıtlı ithalat miktar ve değerlerinde %20’ye kadar aşım yapılması durumunda ithal edilen malların ihraç edilen mamulyapılması durumunda ithal edilen malların ihraç edilen mamul ürün bünyesinde kullanılarak belge kapsamında ihraç edilmişürün bünyesinde kullanılarak belge kapsamında ihraç edilmiş olduğunun ispatı halinde taahhüt hesabının kapatılması,olduğunun ispatı halinde taahhüt hesabının kapatılması,

Özellikle deri sektöründe hammadde alımlarının sezonluk olmasıÖzellikle deri sektöründe hammadde alımlarının sezonluk olması nedeniyle, deri sektörüne ait Dahilde İşleme İzin Belgelerininedeniyle, deri sektörüne ait Dahilde İşleme İzin Belgelerini (DİİB)’nin 1 yıldan az olmamak üzere düzenlenmesi ve Tebliğ’in(DİİB)’nin 1 yıldan az olmamak üzere düzenlenmesi ve Tebliğ’in (20/g) maddesine istinaden verilen haklı sebebe ilişkin sürenin(20/g) maddesine istinaden verilen haklı sebebe ilişkin sürenin bir aydan üç aya çıkarılması. Ayrıca, belge süresi sonunun ekbir aydan üç aya çıkarılması. Ayrıca, belge süresi sonunun ek süreler dahil ayın rastladığı son gün olarak belirtilmesi,süreler dahil ayın rastladığı son gün olarak belirtilmesi,

DİİB’lerinin global düzenlenmesi, ithalat/ihracatın miktar ve değerDİİB’lerinin global düzenlenmesi, ithalat/ihracatın miktar ve değer tutarlarının global düzenlenerek ithalat ve kapatmadakitutarlarının global düzenlenerek ithalat ve kapatmadaki sorunların asgariye indirgenmesi,sorunların asgariye indirgenmesi,

76

Page 80: madencilikrehberi.files.wordpress.com  · Web viewDenizcilik sektöründe en önemli konu sektörün ulusal normlardan ziyade uluslararası normlara göre yönlendirilmesi ve yönetilmesidir

DİİB ihracat taahhüdünde 8’li bazda yer alan ürünlerin dışında birDİİB ihracat taahhüdünde 8’li bazda yer alan ürünlerin dışında bir ürünün ihracatı söz konusu olduğunda (firmanın kapasiteürünün ihracatı söz konusu olduğunda (firmanın kapasite raporunda yer alan) belge taahhüdüne sayılamamaktadır.raporunda yer alan) belge taahhüdüne sayılamamaktadır. Ancak, tabii deriden dış giysiler 4203 10 11 GTİP’i altında yerAncak, tabii deriden dış giysiler 4203 10 11 GTİP’i altında yer almakta olup DİİB’nin ihracat taahhütlerinin bu şekildealmakta olup DİİB’nin ihracat taahhütlerinin bu şekilde düzenlenebilmesi ve firmanın ithal ettiği hammaddeyi kullanarakdüzenlenebilmesi ve firmanın ithal ettiği hammaddeyi kullanarak ihraç ettiği tespit edilen ürünlerin de belge taahhüdüneihraç ettiği tespit edilen ürünlerin de belge taahhüdüne sayılabilmesisayılabilmesi,,

DİİB’si kapsamında yapılan ithalatın aynı firmaya ait başka birDİİB’si kapsamında yapılan ithalatın aynı firmaya ait başka bir belgeye aktarılmasını teminen önceki yıllara ait İhracatı Teşvikbelgeye aktarılmasını teminen önceki yıllara ait İhracatı Teşvik Tebliğlerinde yer alan “aktarma” işleminin tekrarTebliğlerinde yer alan “aktarma” işleminin tekrar uygulanabilmesi,uygulanabilmesi,

Önceki dönemlerde uygulanan ve belgenin müracaat tarihi ileÖnceki dönemlerde uygulanan ve belgenin müracaat tarihi ile belge tarihi arasında yapılan ihracat ile belge süresinin bitiminibelge tarihi arasında yapılan ihracat ile belge süresinin bitimini müteakip 3 ay içinde yapılan ihracatların da belge taahhütlerinemüteakip 3 ay içinde yapılan ihracatların da belge taahhütlerine sayılabilmesi,sayılabilmesi,

DİİB’lerinin süresi içinde açılan akreditiflerde veya vadeliDİİB’lerinin süresi içinde açılan akreditiflerde veya vadeli işlemlerde(poliçeli) yapılan vade uzatımlarının da (kapatmayaişlemlerde(poliçeli) yapılan vade uzatımlarının da (kapatmaya gitmiş, kapatması yapılmış olanların) her türlü vergi, resim vegitmiş, kapatması yapılmış olanların) her türlü vergi, resim ve harçtan muaf olması,harçtan muaf olması,

DİİB alımının süresi 1 ayı bulabilmektedir. Bu sürenin mümkünDİİB alımının süresi 1 ayı bulabilmektedir. Bu sürenin mümkün olduğunca kısaltılmasının sağlanması,olduğunca kısaltılmasının sağlanması,

gibi düzenlemeler, hammadde bakımından ithalata dayalı olarakgibi düzenlemeler, hammadde bakımından ithalata dayalı olarak çalışan deri sektörünü rahatlatacaktır.çalışan deri sektörünü rahatlatacaktır.

REKABETİN GÜN GEÇTİKÇE YOĞUNLAŞTIĞI GÜNÜMÜZDE ÇAĞDAŞ TEŞVİK SİSTEMLERİNİN ADAPTE EDİLMESİ VE BUNDAN DERİ SEKTÖRÜNÜN DE YARARLANDIRILMASI GEREKMEKTEDİR.

Dış ticarette sınırların neredeyse kalktığı yoğun rekabetDış ticarette sınırların neredeyse kalktığı yoğun rekabet ortamında ülkeler muhtelif teşvik sistemleri uygulamaktadırlar. ortamında ülkeler muhtelif teşvik sistemleri uygulamaktadırlar.

Söz konusu teşvik araçlarından birisi de Off-Set AnlaşmalarıSöz konusu teşvik araçlarından birisi de Off-Set Anlaşmaları kapsamında dış ticaretin teşvik edilmesidir. Bu konudakapsamında dış ticaretin teşvik edilmesidir. Bu konuda ülkemizde de 16 Aralık 1998 tarih ve 23555 sayılı Resmiülkemizde de 16 Aralık 1998 tarih ve 23555 sayılı Resmi Gazete’de bir Tebliğ yayımlanmıştır. Konuyla ilgili olarak Off-SetGazete’de bir Tebliğ yayımlanmıştır. Konuyla ilgili olarak Off-Set anlaşmalarında deri ve deri ürünlerine de mutlaka yer verilmesi,anlaşmalarında deri ve deri ürünlerine de mutlaka yer verilmesi, 10. büyük dış ticaret sektörü olan Deri Sanayiinin daha fazla10. büyük dış ticaret sektörü olan Deri Sanayiinin daha fazla gelişmesini sağlayacaktır.gelişmesini sağlayacaktır.

77

Page 81: madencilikrehberi.files.wordpress.com  · Web viewDenizcilik sektöründe en önemli konu sektörün ulusal normlardan ziyade uluslararası normlara göre yönlendirilmesi ve yönetilmesidir

Diğer taraftan, moda ve markalı ürün ihracatının artırılması veDiğer taraftan, moda ve markalı ürün ihracatının artırılması ve uluslararası pazarlarda daha fazla pay elde edilmesini sağlamakuluslararası pazarlarda daha fazla pay elde edilmesini sağlamak amacıyla ülke imajını ön plana çıkarıcı tanıtım kampanyalarınaamacıyla ülke imajını ön plana çıkarıcı tanıtım kampanyalarına ihtiyaç bulunmaktadır. Örneğin “Türk Derisi” , “Türk Deriihtiyaç bulunmaktadır. Örneğin “Türk Derisi” , “Türk Deri Konfeksiyonu” gibi. Bunun için, Turizm Bakanlığı tarafındanKonfeksiyonu” gibi. Bunun için, Turizm Bakanlığı tarafından düzenlenmeye başlanan tanıtım kampanyalarında deridüzenlenmeye başlanan tanıtım kampanyalarında deri ürünlerine de yer verilmesi gerekmektedir. Ayrıca tanıtımürünlerine de yer verilmesi gerekmektedir. Ayrıca tanıtım faaliyetleriyle ilgili Devlet Yardımları’nın kapsamı genişletilerekfaaliyetleriyle ilgili Devlet Yardımları’nın kapsamı genişletilerek artırılmalıdır. artırılmalıdır.

Bunun dışında, Türk Hava Yolları (THY) Kargo taşımacılığınınBunun dışında, Türk Hava Yolları (THY) Kargo taşımacılığının ihracata dönük desteklenmesi de teşvik araçlarından birisi olarakihracata dönük desteklenmesi de teşvik araçlarından birisi olarak önerilmektedir.önerilmektedir.

TÜRK DERİ SEKTÖRÜNÜN REKABET GÜCÜNÜ ARTIRMAK AMACIYLA ENERJİ VE ARITMA MALİYETLERİNDE SÜBVANSİYON GEREKLİDİR.

Türkiye halihazırda, sanayide kullanılan elektrik maliyeti açısındanTürkiye halihazırda, sanayide kullanılan elektrik maliyeti açısından en pahalı Avrupa ülkesi durumundadır. Sanayii kullanımındakien pahalı Avrupa ülkesi durumundadır. Sanayii kullanımındaki elektriğin daha uygun maliyetlerle sunulması ve enerji girdielektriğin daha uygun maliyetlerle sunulması ve enerji girdi maliyetlerinin azaltılabilmesi amacıyla Sanayi, Ticaret odalarınamaliyetlerinin azaltılabilmesi amacıyla Sanayi, Ticaret odalarına kayıtlı ve kapasite raporu olan imalatçı ihracatçılara enerjikayıtlı ve kapasite raporu olan imalatçı ihracatçılara enerji tüketim harcamalarında %50 iskonto sağlanmalıdır.tüketim harcamalarında %50 iskonto sağlanmalıdır.

Prensip olarak çevreye duyarlı olan deri işleme sektörü, çevrePrensip olarak çevreye duyarlı olan deri işleme sektörü, çevre maliyetlerini karşılamakta güçlük çekmektedir. Birçok gelişmişmaliyetlerini karşılamakta güçlük çekmektedir. Birçok gelişmiş ülkede çevreye dönük yatırımlar Devlet tarafından büyük orandaülkede çevreye dönük yatırımlar Devlet tarafından büyük oranda sübvanse edilirken ülkemizde herhangi bir destek söz konususübvanse edilirken ülkemizde herhangi bir destek söz konusu değildir.değildir.

Arıtma masraflarının sübvanse edilmesi, üretim maliyetleriniArıtma masraflarının sübvanse edilmesi, üretim maliyetlerini azaltıcı destek olarak önerilmektedir.azaltıcı destek olarak önerilmektedir.

78

Page 82: madencilikrehberi.files.wordpress.com  · Web viewDenizcilik sektöründe en önemli konu sektörün ulusal normlardan ziyade uluslararası normlara göre yönlendirilmesi ve yönetilmesidir

BAŞTA DERİ SEKTÖRÜ OLMAK ÜZERE TÜM DIŞ TİCARET SEKTÖRLERİNİN SORUNLARININ ÇÖZÜMÜ VE ULUSLARARASI REKABETTE DAHA FAZLA PAY ELDE EDEBİLMELERİ İÇİN BAŞTA EKONOMİK İSTİKRAR OLMAK ÜZERE SAĞLAM MAKRO POLİTİKALARA VE GÜÇLÜ BİR KOORDİNASYONA İHTİYAÇ VARDIR. Esasen başta Deri ve Deri Ürünleri olmak üzere tüm dış ticaretEsasen başta Deri ve Deri Ürünleri olmak üzere tüm dış ticaret

sektörlerinin hem dış konjonktür hem de iç koşullardansektörlerinin hem dış konjonktür hem de iç koşullardan kaynaklanan sorunlarının çözümü için öncelikle ekonomikkaynaklanan sorunlarının çözümü için öncelikle ekonomik istikrarın sağlanması gerekmektedir.istikrarın sağlanması gerekmektedir.

Ekonomik istikrarın sağlanması ileriye dönük dış ticaretEkonomik istikrarın sağlanması ileriye dönük dış ticaret politikalarının firma ve ülke düzeyinde oluşturulabilmesinde önempolitikalarının firma ve ülke düzeyinde oluşturulabilmesinde önem arz etmektedir. Tabiiki ekonomik istikrarın birincil koşulu siyasiarz etmektedir. Tabiiki ekonomik istikrarın birincil koşulu siyasi istikrardır.istikrardır.

Bu bakımdan Türk Deri Sektörü, ekonomik istikrarın sağlanmasıBu bakımdan Türk Deri Sektörü, ekonomik istikrarın sağlanması amacıyla “Yeni Ekonomik Programı” desteklemektedir. Ülkeninamacıyla “Yeni Ekonomik Programı” desteklemektedir. Ülkenin bugün yaşadığı ağır ekonomik bunalımdan çıkış ve ardındanbugün yaşadığı ağır ekonomik bunalımdan çıkış ve ardından ekonomik ve sosyal gelişmesini sağlamayı hedefleyen buekonomik ve sosyal gelişmesini sağlamayı hedefleyen bu programın dışında bir seçeneği bulunmamaktadır.programın dışında bir seçeneği bulunmamaktadır.

Bu Programın başarıya mahkum olduğu gerçeği unutulmamalıdır.Bu Programın başarıya mahkum olduğu gerçeği unutulmamalıdır. Bu çerçevede siyasi iktidarların sözden öte desteğini kararlıBu çerçevede siyasi iktidarların sözden öte desteğini kararlı icraatla ortaya koyması büyük önem taşımaktadır.icraatla ortaya koyması büyük önem taşımaktadır.

Bu bağlamda tüm toplum kesimleri, Türkiye’deki mevcut siyasiBu bağlamda tüm toplum kesimleri, Türkiye’deki mevcut siyasi yapının geleneksel zaaflarını artık bir kenara bırakacağıyapının geleneksel zaaflarını artık bir kenara bırakacağı bunalımdan çıkışı ve makro ekonomik dengelerin kalıcı olarakbunalımdan çıkışı ve makro ekonomik dengelerin kalıcı olarak tesisine olanak sağlayacak gerekli reformları süratletesisine olanak sağlayacak gerekli reformları süratle gerçekleştirilmesinin beklentisi ve inancı içindedir.gerçekleştirilmesinin beklentisi ve inancı içindedir.

Ayrıca, ihracat ile ilgili sorunların hızlı ve etkili bir şekildeAyrıca, ihracat ile ilgili sorunların hızlı ve etkili bir şekilde çözümlenebilmesi, ihracatta koordinasyonun sağlanabilmesiçözümlenebilmesi, ihracatta koordinasyonun sağlanabilmesi bakımından ihracatın üç sacayağı olan Gümrük Müsteşarlığı, Dışbakımından ihracatın üç sacayağı olan Gümrük Müsteşarlığı, Dış Ticaret Müsteşarlığı ve Maliye Bakanlığı’nın müşterekenTicaret Müsteşarlığı ve Maliye Bakanlığı’nın müştereken çalışacağı bir komisyon oluşturulması çok büyük önemçalışacağı bir komisyon oluşturulması çok büyük önem taşımaktadır.taşımaktadır.

79

Page 83: madencilikrehberi.files.wordpress.com  · Web viewDenizcilik sektöründe en önemli konu sektörün ulusal normlardan ziyade uluslararası normlara göre yönlendirilmesi ve yönetilmesidir

80

Page 84: madencilikrehberi.files.wordpress.com  · Web viewDenizcilik sektöründe en önemli konu sektörün ulusal normlardan ziyade uluslararası normlara göre yönlendirilmesi ve yönetilmesidir

5.5. GIDA İŞKOLUGIDA İŞKOLU

GIDA İŞKOLU

Bütün dünyada olduğu gibi sanayileşme ülkemizde de gıdayla başlamıştır. O tarihlerde ihracat düşünülmediği için ilk kuruluşlar küçük ölçekli ve mahalli ihtiyaçları karşılama amacına dönük yapılmışlardır. Bu olgu da gayet normaldir. Zira gıda ürünleri pahada hafif ürünlerdir ve nakliye bedeli ürün maliyetinde çok önemli yer tutmaktadır. Bazı mallarda nakliye ücreti ürünün imal maliyetinin bile üzerine çıkmaktadır. Dolayısıyla, yatırımcının mümkün olduğu kadar yakın mesafelerde ürününü pazarlamayı gaye edinmesi en mantıklı yoldur. Milli Prodüktivite Merkezi’nin yaptığı bir çalışma genel sanayimizin % 97’sinin küçük ve orta ölçekli kuruluşlardan meydana geldiğini göstermiştir. Bu oran gıda sanayiinde % 99’a varmaktadır. Diğer bir anlamda gıda sanayiinde büyük kuruluşların oranı ancak % 1’dir. İşbu mekanizma kapalı ekonominin tatbik edildiği 1980’lere kadar normal işlemiştir. Ancak dünyaya açıldığımız 1983

81

Page 85: madencilikrehberi.files.wordpress.com  · Web viewDenizcilik sektöründe en önemli konu sektörün ulusal normlardan ziyade uluslararası normlara göre yönlendirilmesi ve yönetilmesidir

sonrasında sistemdeki aksamalar ayan beyan ortaya çıkmıştır. İhracatın ön plana çıktığı ekonomimizde gıda sanayiinin genel yapısı bazı sorunları gündeme getirmektedir.

Türkiye’nin gıda ürünleri ihracatı 2.8 milyar dolar seviyesindedir. Ancak potansiyel, bu rakamın 3 katından bile fazla olup 10 milyar dolara ulaşmaktadır. Bu rakama ulaşmak için önemli yatırımlara da ihtiyaç yoktur. Sektördeki atıl kapasite harekete geçirilebilir ve dış pazarlara örgütlü bir şekilde ulaşılabilirse çok kısa zaman içinde potansiyele varılabilir. Böyle bir durumun sağlanması yalnız döviz girdimizi artırmayla kalmayıp işsizler ordusundan asgari 300,000 kişiye iş sahası açılmasını da temin edecektir. Hali hazırda gıda sektörümüzün büyük bir çoğunluğu % 50 kapasite kullanımına bile ulaşamamaktadır. Bunun en büyük nedeni küçük ve orta ölçekli firmaların ihracatta gereği kadar yer alamamasıdır. Dış pazarlama bilgi, muhit ve organizasyon isteyen pahalı bir iştir. Küçük firmaların bu beceriyi münferit olarak başarması zordur. İşkolları itibariyle küçük ve orta ölçekli firmaların bir çatı altında toplanması ve ihracatın müşterek yapılması şarttır. İşte bu örgütlenmenin sağlanmasında devlete önemli görev düştüğü belirgindir. İşkolları itibariyle firmaların bir araya gelip ihracat şirketleri kurmaları teşvik edilmeli, hatta kendilerine yol gösterilmelidir. Son iki yıldır bu hususta bazı adımlar atılmış olmakla beraber yeterli oldukları iddia edilemez.

Gıda sektörünün teknik yeterliliği ise iyi seviyedir. Et ve süt ürünleriyle iştigal eden alt sektör hariç tutulursa, sektör AB’yle rekabet gücüne haizdir. Un, yağ ve bisküvide rekabet gücümüz daha da yüksektir. Fındık işleyen sanayimizin karşısında ise AB rekabet gücüne sahip değildir. Rekabetteki avantajlı konumumuz 10 milyar dolarlık ihracat hedefine varmada işimizi kolaylaştırmaktadır. Yeterki müşterek çalışma ve organizasyonda başarılı olmayı öğrenelim.

Sektörün diğer bir özelliği de hammaddesinin genelde rekolte devrelerinde sağlanmasıdır. Bu durum sektörde yüksek miktarda işletme sermayesi gereksinimini ortaya çıkarmaktadır. O kadar ki bazı alt sektörlerde işletme sermayesi ihtiyacı fabrika değerini kat kat aşmaktadır. Sektörün en büyük sıkıntısı da yüksek seviyede işletme sermayesi kullanımından kaynaklanmaktadır. Kullanılan işletme sermayesi ülkemizdeki kronik enflasyon nedeniyle devamlı erozyona tabi olmaktadır. Yeniden değerlemeyle sabit değerler kısmen enflasyona karşı korunmaktadır. Ancak işletme sermayesini enflasyona karşı koruyan hiçbir husus mevcut mevzuatımızda yer almamaktadır. Tam tersine elde edilen fiktif kazançlar vergilendirilmekte ve böylece işletme sermayesinin devamlı erozyonu bir nevi öngörülmektedir. Küçük ve orta ölçekli işletmeler

82

Page 86: madencilikrehberi.files.wordpress.com  · Web viewDenizcilik sektöründe en önemli konu sektörün ulusal normlardan ziyade uluslararası normlara göre yönlendirilmesi ve yönetilmesidir

karlarının düşüklüğü nedeniyle yeni yatırımlara girememekte; bu nedenle de hiçbir vergi indiriminden yararlanamamaktadır. Kredi mekanizmasından istifade edemeyen bu kuruluşlar enflasyon karşısında ezile ezile sonunda tükenmektedir. Sektörde son yıllarda meydana gelen önemli miktarlardaki iflas ve kapanmanın en önemli nedeni enflasyona karşı korunmasız kalınmasıdır. Eğer ülkemizde enflasyon muhasebesi uygulansaydı, gıda sektörü bu ölçüde darboğaza düşmezdi. Yeni vergi kanunumuzda enflasyonun düşeceği mülahazasıyla enflasyon muhasebesi uygulanmasına yer verilmemiştir. Ancak geçen zaman enflasyonun beklenilen ölçüde düşmediğini ve düşmeyeceğini göstermiştir.

Sektörün diğer sorunu standart hammadde elde edemeyişidir. Ülkemizde tarım hava şartlarına tümüyle bağlı kalmakta, kaliteli ürün elde etmek şansa bağlı olmaktadır. Ayrıca verimi artırma amacıyla alınan tedbirlerin çoğu kalitenin düşmesine neden olmaktadır. Verimi artıracağız diye kaliteden fedakarlık etmek büyük hatadır. Ancak bu hata son on yıldır devamlı işlenmektedir. Verimi daha yüksek diye bazı tohumlar devreye sokulurken toprağımıza ve iklim şartlarımıza uyumu düşünülmemekte, sonuç olarak böcekli ve hastalıklı ürünler yetiştirilmektedir. Rekoltenin miktar olarak artması tabiatıyla memnuniyet verici bir husustur; ancak kalitesiz tarım ürünleri rekoltede ağırlık kesbederse rekoltedeki artış ekonomimize fayda yerine zarar getirir.

Sektör ithalatta da sorunlarla karşı karşıyadır. Sanayici kaliteli ve yeterli hammaddeyi dahilde temin edemediğinden hammadde ithalatına yönelmek mecburiyetinde kalmaktadır.

Yine hammadde ithalatında bürokratik engellerle karşılaşılmaktadır.

Gıda üretim izni için Tarım ve Köyişleri Bakanlığı’na yapılan müracaatlara çok geç cevap verilmektedir. Bazı başvurular için talep edilen özel bilgiler ise üretim izninin alınmasını daha da geciktirmektedir. Merkeziyetçilikten uzaklaşılarak başvuruların Tarım ve Köyişleri Bakanlığı yerine İl Tarım Müdürlüklerine yapılabilmesinin temini önemli ölçüde vakit kaybını ortadan kaldıracaktır. Yine ithalatta Kontrol Belgesi üzerinde tek bir gümrük idaresi bulunma zorunluluğu bazen gelen malları aktarma mecburiyeti doğurarak zaman ve mali kayba neden olmaktadır. Aynı firmalardan aynı malların uzun süredir ithal edilmesine rağmen her defasında laboratuar kontrolüne tabi tutulması zaman kaybı ve lüzumsuz masrafa neden olmaktadır.

Sektörde önemli ölçüde kayıtdışı faaliyet mevcuttur. Hatta bazı alt sektörlerde kayıtdışı ekonominin ağırlığı % 50’ye bile ulaşmaktadır.

83

Page 87: madencilikrehberi.files.wordpress.com  · Web viewDenizcilik sektöründe en önemli konu sektörün ulusal normlardan ziyade uluslararası normlara göre yönlendirilmesi ve yönetilmesidir

Bu haksız rekabete neden olan durum engellenemediği gibi bazen devlet eliyle haksız rekabet teşvik bile edilmektedir. Buna misal, birliklere yapılan düşük faizli kredi uygulamasıdır. Birlikler hem kooperatifçilik hem de sanayicilik yapmakta ve devlet %100’ü aşan faizle piyasalardan topladığı paralardan bir kısmını %50 basit faizle bu birliklere kredi olarak vermek suretiyle sanayide haksız rekabet yarattığı gibi tarım politikasında da yanlışlığa neden olmaktadır.

Yerli sanayinin imal ettiği gıda ürünleri sıkı bir kontrol altındadır. İmal tarihi, ihtiva ettiği hammaddeler ve ürünün son kullanma tarihinin ambalajda belirtilmesi mecburidir. Ancak ithal edilen ürünlerde bu hususlara dikkat edildiği pek söylenemez. Süper ve hipermarketlerde üzerinde imal ve son kullanma tarihi yazılı olmayan birçok ithal gıda ürünü rahatlıkla satılmakta ve bunlarla ilgili herhangi bir müeyyide uygulanmamaktadır. Gıda ürünü ithalatı bir ihtisas işidir. Genel gümrüklerin bilgi yetersizliği nedeniyle gerekli hassasiyeti göstermesi beklenemez. Mutlaka ihtisas gümrükleri kurulmalı ve gıda ithalatı bu gümrüklerden geçirilerek yapılmalıdır.

Türk Gıda Kodeksi kapsamında çıkacak olan Ürün Tebliğleri bir an önce yürürlüğe sokulmalı ve üreticileri disipline edilmelidir.

Haksız rekabetin önüne geçilebilmesi için yayınlanan mevzuat esaslarının uygulanmasına yönelik kontroller etkin şekilde tüm üreticileri kapsamalıdır.

Üretim izinlerinin alınması süreci hızlandırılmalıdır.

Üretim izinlerinin alınmasına yönelik bazı ürün çeşitlerini ve bazı şehirleri kapsayan farklı uygulama esasları ortadan kaldırılmalı ve gerekli altyapı sağlanarak şehir farklılığı gözetmeksizin tüm üreticiler için benzer uygulama getirilmelidir.

Marka tescil onay süreci hızlandırılmalıdır.

Türkiye’nin markalı ürün ihracatı daha fazla teşvik edilmelidir.

Ar-Ge teşvikleri artırılmalı, yeni ürün geliştirmelerine daha fazla destek olunmalıdır.

A. UN SANAYİİNİN SORUNLARI VE ÇÖZÜM ÖNERİLERİ

Un sanayimiz ülkemizin sanayileşmesinde öncü sanayilerin başında gelen, tarımdan sanayiye geçişte ilk akla gelen sanayi olarak gelişimini sürdürmüş, ancak yarattığı atıl kapasite ile yurt

84

Page 88: madencilikrehberi.files.wordpress.com  · Web viewDenizcilik sektöründe en önemli konu sektörün ulusal normlardan ziyade uluslararası normlara göre yönlendirilmesi ve yönetilmesidir

ekonomisine ve sahiplerine zarar verecek hale gelmiş bir sanayi kolumuzdur.

İç piyasada yurt gereksinimi aşırı rekabet ortamında sağlanırken, ihracat çabaları devlet desteğine bağlandığından sürekli olamamış ve dünya piyasalarında hak edilen yere ulaşılamamıştır.

Un sanayimizde yaşanan sorunların kaynağında hububat destekleme politikalarının büyük önemi bulunmaktadır. Buğday üreticimizin desteklenmesi mutlak gerekli iken bu desteğin şekli daha akılcı, üretici ve ülkemize daha yararlı olmak zorundadır. Doğrudan destek, dünya fiyatları ile uyumu sağlamak ve adaletli bir şeklide üreticiyi kollamak yolunda geçerli bir sistem olacaktır. Ancak; mutlak suretle ürün bazında ve müstahsil makbuzu denilen mali belge karşılığında verilmelidir. Böyle bir sistemde üretici desteklenirken, belge düzeni de sağlanarak bütün bir sistemin vergilendirilmesi ile devlete de beklenen yarar sağlanacaktır. Doğrudan desteğin ürün bazında olması ürünler arasındaki pariteyi belirleyerek, dünya pazarında geçerli, kaliteli ve yüksek verimli ihtiyaç duyulan ürünlerin üretilmesini teşvik edecek ve ihracında sıkıntı yaşadığımız ürünler yerine, ithal ettiğimiz ürünlerin üretilmesini özendirecektir. Dünya pazarlarındaki rakipleri ile aynı koşullarda hammadde ve girdi temin edecek un sanayimiz, teknolojisi, kapasitesi, ihracat deneyimi ve en önemlisi dinamik girişimci kişiliği ile un ihracatında ülkesine çok büyük katkılar sağlayabilecek düzeydedir. Dünya fiyatlarına paralel oluşacak serbest piyasa ortamı emanet makbuz senedi alımları ile atıl durumdaki tarımsal borsacılığımıza da ivme kazandıracak ve ileride tarımsal vadeli işlemler borsasının işlemesine olanak sağlayacaktır.

Kendi kendimize yeterli olmak Türk tarımının ve aynı zamanda buğday ile un sanayimizin hedefi değildir. Rakip ülkelerin, özellikle Avrupa Birliği ülkelerinin aynı şartları ile, kendi kaliteli buğdaylarımız ile hem yurt içi ihtiyacımızı karşılamak, hem de uluslararası piyasada ekonomik ve politik gıda gücümüzü kullanmak için ülkemizin tahıllarda terminal ülke olması yolunda gerekli değişimin sağlanması gereğine inanmaktayız.

Sorunlar ve çözümleri :

- Atıl kapasitenin daha da artmaması için tedbirler alınmalıdır. Bütün gelişmiş ülkelerde ülkemizdeki durum yaşanmış, ancak zaman içinde birim kapasiteler artarak birleşmeler olmuş, toplam kapasite azalmıştır. Amerika’da 210 un fabrikası % 90’ın üzerinde kapasite kullanımı ile çalışmaktadır. Türkiye’de 1091 un fabrikası

85

Page 89: madencilikrehberi.files.wordpress.com  · Web viewDenizcilik sektöründe en önemli konu sektörün ulusal normlardan ziyade uluslararası normlara göre yönlendirilmesi ve yönetilmesidir

% 35 kapasite kullanımı ile çalışmaktadır. Haksız rekabete olanak vermeyen serbest rekabet ortamı sorunu çözecektir.

- İhracatta hammadde sağlamada dünya ile rekabet edilebilecek fiyatlar sağlanana kadar Toprak Mahsulleri Ofisi’nin un ihracı kaydı ile dünya fiyatlarından buğday satma sistemi iyileştirilerek devam etmeli, uluslararası büyük ihalelerde devlet ve sanayimiz birlikte çalışarak tarımsal ürünlerimizi en iyi ve etkin şekilde değerlendirmelidir. Buğday ihracatı yerine un ve makarna ihracatının yararları gözden kaçırılmamalıdır.

- Buğday ve ürünlerinin uluslararası tanımını yapmak ve pazarlamasına katkıda bulunmak üzere uluslararası eğitim de verecek olan “Buğday Merkezi” kurulmalıdır.

- Tarımsal borsacılığın gelişmesi için serbest piyasa ortamı yanında borsalar yeni bir kimliğe kavuşturulmalıdır.

B. MAKARNA SEKTÖRÜNÜN SORUNLARIB. MAKARNA SEKTÖRÜNÜN SORUNLARI

Memnuniyetle ifade edilebilir ki, üretime yeni katılan tesislerin yanı sıra mevcut fabrikaların büyük çoğunluğu gerek tevsii ve gerek yenileme yatırımlarıyla en son teknoloji ürünü makine ve teçhizatlara sahiptirler. Dolayısı ile bu tesislerde kaliteli ürün üretme problemi kalmamıştır.

İmalatta görülen bu olumlu durum ne yazık ki hammaddede görülememektedir.

Bilindiği üzere makarnalık (durum) buğdayın merkezi Anadolu’dur. 1970 yıllarında makarnalık buğday ekilişleri bakımından Türkiye’deki bölgeler incelendiğinde Orta Anadolu’da % 50, Trakya ve Marmara’da % 60, Güneydoğu Anadolu’da % 70 ve Akdeniz’de ise % 25 civarında bir ekim alanı varken, bugün bu oranlar Trakya, Marmara, Ege ve Akdeniz’de % 5’in altına, Orta ve Güney Anadolu bölgelerinde % 15-20’ler seviyesine inmiştir.

Geçmişte toplam buğday üretiminin % 30’unu makarnalık buğdaylar teşkil ederken, bugün bu oran % 10’lar seviyesindedir. Ayrıca üretilen makarnalık buğdayın kalitesi de arzu edilen seviyede değildir.

86

Page 90: madencilikrehberi.files.wordpress.com  · Web viewDenizcilik sektöründe en önemli konu sektörün ulusal normlardan ziyade uluslararası normlara göre yönlendirilmesi ve yönetilmesidir

Kalitenin düşük olmasının nedeni, yüksek verimli, soğuğa ve hastalıklara dayanıklı çeşitlerin ıslahının yeterince yapılmaması, kalitesiz çeşitlerin üretimden kaldırılmaması, buğday tohumluk üretimine gereken önemin verilmemesi ve dolayısıyla üreticilerin tohumluklarını periyodik olarak değiştirmemeleridir.

Dolayısıyla sektör, makarnada kaliteyi sağlayabilmek için yüksek vasıflı makarnalık (durum) buğday ithalatı yapmak zorunda kalmaktadır.

Diğer taraftan, sektörün uluslararası pazarlardaki rakipleri, içinde bulundukları siyasi ve ekonomik örgütlerin avantajlarını da çok iyi kullanmaktadırlar. Avrupa Birliği üyesi makarna ihraç eden ülkeler (İtalya, Fransa, ispanya, Yunanistan) bu pazarlarda kotasız ticaret yapabilirken, 1.1.1996 tarihinde Türkiye ile Avrupa Birliği arasında gerçekleştirilen Gümrük Birliği çerçevesinde işlenmiş tarım ürünlerinden makarna da halen tarım payı olarak ton başına karşılıklı 106,7 ECU gümrük vergisi ile yıllık 2,5 milyon ECU tutarında karşılıklı tarife kotası uygulanmaktadır.

Nitekim 1992 yılında 7,800 ton, 1993 yılında 7,978 ton ve 1994 yılında 10,762 ton olan topluluk üyelerine ihracatımız üyelerine ihracatımız 1996 yılında 2,333 tona inmiştir.

Sektörün diğer önemli bir pazarı da ABD iken, 1995 yılında ABD’nin İtalyan ve Türk makarnaları için başlattığı antidamping soruşturması sonucu % 48.26 - % 63.29 oranlarında antidamping ve % 9.38 - % 15.82 oranlarında telafi edici vergileri uygulamaya başlamıştır. Uygulanan bu vergiler sonucu ABD’ye yapılan ihracatta durmuştur.

Ancak 1998 ve 1999 yıllarında iki üretici firma ABD Ticaret Bakanlığı’na müracaat ederek bu vergilerin kaldırılması talebinde bulunmuş ve yapılan inceleme sonucunda firmaların talebi haklı görülerek antidamping vergisi sıfıra indirilmiştir. Bunun üzerine bazı firmalarda aynı şekilde müracaatta bulunmuşlardır.

Bütün bu gelişmelere rağmen kısa sürede kaybedilen ABD pazarında yeniden yer edinebilmek ve eski seviyelere yükselebilmek uygun bir sürede gerçekleşebilecektir.

Gerek ABD ve gerek Avrupa Birliği’ndeki gelişmeler ile Rusya ve BDT ülkelerinin bu ekonomik kriz ile stabil pazar olmadıklarının görülmesi sonucu sektör, yeni pazarların arayışı içine girmiştir.

87

Page 91: madencilikrehberi.files.wordpress.com  · Web viewDenizcilik sektöründe en önemli konu sektörün ulusal normlardan ziyade uluslararası normlara göre yönlendirilmesi ve yönetilmesidir

Sektörün karşılaştığı bir diğer sorun da, makarna ihracatında kullandığı hammaddeyi iç piyasalardaki fiyatların dünya fiyatları üzerinde olmasından dolayı dışarıdan ithal ederek karşılarken, 1998 yılında çıkarılan 98/11033 sayılı Bakanlar Kurulu kararı ile un, makarna, irmik, bulgur ve bisküvi ihracatı yapan ve Türkiye’de yerleşik, dahilde işleme izin belgesine sahip kişi ve kuruluşlara, ihracat yapmak kaydıyla dünya piyasa fiyatları esas alınarak Toprak Mahsulleri Ofisi tarafından belirlenen fiyat ve şartlarla buğday satışı yapmak üzere Toprak Mahsulleri Ofisi (TMO) Tarım ve Köyişleri Bakanlığı’nca görevlendirilmiştir.

İhracatın önünü açacak bu uygulama sektörlerin ilgili mercilerle yaptığı ve iki yılı bulan müteaddit görüşmeler sonunda ancak gerçekleşebilmiştir.

Uygulanan bu politika, Haziran 1999 ayında durdurulmuş ve müteakiben yayınlanan Hububat Destekleme Kararnamesi ile de iptal edilmiştir.

Böylece sektör, dünya fiyatlarının çok üzerinde bulunan iç piyasadan buğday alarak makarna ihraç etmesi mümkün olmamıştır.

Diğer taraftan TMO, üreticiden aldığı buğdayın bir kısım bedelini ödeyebilmek için elindeki fazla stokları dünya fiyatlarıyla ihraç etmekte ve bu buğdaylar özellikle makarna ihraç eden ülkelerin firmalarınca çok uygun fiyatlarla satın alınmakta olup, dış pazarlarda Türk makarna sektörüne karşı daha avantajlı hale gelmektedirler.

Yukarıda belirtilen durum karşısında, sektördeki atıl kapasiteyi ihracatta değerlendirmek ve katma değer sağlayabilmek için iptal edilen uygulamanın yeniden başlatılması hususunda yetkili mercilerle müteaddit görüşmeler yapılmış ve sonuçta önce ihracatın yapılması ve daha sonra ihraç edilen ürüne tekabül eden miktarda dünya fiyatları ile TMO stoklarından buğday verilmesini öngören Bakanlar Kurulu Kararnamesi 30.12.1999 tarihinde yayınlanmıştır.

C. BİSKÜVİ SEKTÖRÜNÜN SORUNLARISektörün sorunları birbirine bağımlıdır. Belirgin bir biçimde sorunları ortaya koyabilmek için başlıklar altında incelenecektir.- Yetersiz sermaye ile başlama:Tüm sektörlerde olduğu gibi gerçek anlamda bir fizibilite raporu hazırlanmaksızın, işletme tecrübesine sahip olmayan kişilerce girişimde bulunulmakta, asgari bir altyapı ile minimum düzeyde işe başlanmaktadır. Piyasa şartlarındaki olumsuz gelişmeler işletmenin

88

Page 92: madencilikrehberi.files.wordpress.com  · Web viewDenizcilik sektöründe en önemli konu sektörün ulusal normlardan ziyade uluslararası normlara göre yönlendirilmesi ve yönetilmesidir

başarısını olumsuz olarak etkilemektedir. Sonuç olarak yanlış yatırımlar yapılmakta ve bunun adına da özel girişimcilik denilmektedir. Serbest piyasanın itici gücü özel girişimciliktir. Ancak özel girişimde bulunmak için belirli asgari yeterliliklerin DPT gibi bir örgüt tarafından kontrol edilmesi veya bu tip bir işin mekanizmasının oluşturulması ülke kaynaklarının gereksiz yere harcamasını önleyecektir.- Yetersiz bilgi ile başlama:

Pazarın durumu, gerekli altyapı, gerekli insan kaynakları, hammadde kaynakları gibi bilgilerden yoksun bir şekilde işe başlayan girişimciler de bir süre sonra olumsuz koşullarla karşılaşınca yatırım atıl duruma düşmekte ve harcanan kaynak boşa gitmektedir.- Verimsizlik:Verimsizliğin birçok nedeni olabilir; yanlış teknoloji kullanımı, işletmede tecrübeli yönetici olmayışı, aile şirketi anlayışı vb. Firmaların daha verimli organize olmalarını sağlayan resmi ve özel kuruluşlar vardır. Ancak bu konuda bir hizmet satın alma geleneği oluşmuş değildir. İşletmeler verimsiz çalıştıklarını fark etmeyebilirler, genellikle de böyledir.- Standart hammadde sağlayamama:Sektörün en önemli girdisi olan un, standartlaştırılması zor olan bir üründür. Buğday türlerine, yetiştirilen yöreye, iklim koşullarına bağlı olarak değişiklikler gösterir.

Bisküvi hamurunun yoğrulmasının kişiye bağlı olduğu da düşünülürse standart bir hamur elde etmenin ne kadar zor olabileceği anlaşılacaktır. Bisküvide kullanılacak unlar daha düşük protein miktarı ve kalitesi gerektirmektedir. Satın alma aşamasında yapılacak kalite testleri uygun unun bulunmasını sağlayacaktır. Aksi takdirde, kaliteli un kullanan fabrikalar unun kalitesini düşürmek; proteinleri parçalamak için enzim kullanmak zorunda kalacaktır. Enzim çok pahalı bir katkı maddesidir. Bisküvi yapmak için yeterince kalitesiz bir un kullanmak iki kere daha karlı olacaktır. Birincisi kaliteli un daha pahalıdır, ikincisi enzim ilavesi pahalıdır.- İşgücüne dayalı haksız rekabet:Birçok fabrika talepteki sapmalar sonucu mevsimlik işçi çalıştırmak zorundadır. Bu işçilerin iş hukukuna uygun olarak sigortalanması gerekmektedir. Bazı firmalar sigortasız işçi çalıştırarak haksız rekabet yapmaktadır.- İthalatla ilgili sorunlar:

89

Page 93: madencilikrehberi.files.wordpress.com  · Web viewDenizcilik sektöründe en önemli konu sektörün ulusal normlardan ziyade uluslararası normlara göre yönlendirilmesi ve yönetilmesidir

Her üretici giderlerini müşterilerinden veya bir başka yerden karşılamak zorundadır. Katkı maddeleri temininde dışa bağımlı olan sektör, ithalat sırasında güçlükle karşılaşmaktadır. Malın gümrükten hızla çıkarılamaması finans maliyetini artırmakta, belirli bir raf ömrüne sahip olan bu hassas katkı maddelerinin kullanım ömürlerini riske sokmaktadır.- Kalite sorunu:

Kalite sorunu özellikle dış pazarda çok önemli bir sorundur. Kaliteli ürün ülkemizin onurudur. Katkı maddelerinin dış alımı sırasında, gerek kontrol belgesi, gerek laboratuar analizlerinde gösterilen hassasiyet, aynı şekilde bitmiş ürünün dış satımında da gösterilmelidir.- Yetersiz teknoloji:Yetersiz teknoloji kısa bir zaman sonra işletmenin rekabet edemez duruma gelmesini sağlar. Hem elde edilen ürünün kalitesini olumsuz yönde etkiler, hem de verimliliği düşürür.- Taklitçilik:Ar-Ge olarak yetersiz olan firmalar kısa yoldan satışa ulaşmak için daha önce sevilen ürünlerin benzerlerini üreterek haksız rekabete neden olmaktadır.

D. ŞEKERLEME, SAKIZ, ÇİKOLATA VE KAKAOLU ÜRÜNLER SEKTÖRÜNÜN SORUNLARI VE ÇÖZÜM ÖNERİLERİ

Dünya üretimi içindeki payı % 2.9 olan sektörümüzün yıllık üretimDünya üretimi içindeki payı % 2.9 olan sektörümüzün yıllık üretim miktarı 330 bin ton olup fabrika satış fiyatı ile değeri yaklaşık 900-miktarı 330 bin ton olup fabrika satış fiyatı ile değeri yaklaşık 900-950 milyar dolardır. Gayri Safi Milli Hasıla’dan % 0.5 pay alan950 milyar dolardır. Gayri Safi Milli Hasıla’dan % 0.5 pay alan sektörümüzde 500 civarında firma faaliyette bulunmakta ve yaklaşıksektörümüzde 500 civarında firma faaliyette bulunmakta ve yaklaşık 15,000 kişi istihdam edilmektedir. 1997 yılında 270 milyon dolar15,000 kişi istihdam edilmektedir. 1997 yılında 270 milyon dolar seviyelerinde olan ihracat, toplam ülke ihracatının % 1’i oranındaseviyelerinde olan ihracat, toplam ülke ihracatının % 1’i oranında gerçekleşmiş, Rusya ve Doğu Avrupa ülkelerinde yaşanan kriz vegerçekleşmiş, Rusya ve Doğu Avrupa ülkelerinde yaşanan kriz ve diğer nedenlerle sonraki yıllarda 200 milyon doların altına inmiştir. diğer nedenlerle sonraki yıllarda 200 milyon doların altına inmiştir.

Halen % 50’nin altında kapasite kullanım oranı ile çalışan sektörün sorunları, diğer sektörlerle ortak sorunlar ve sektörün özel sorunları olarak iki başlık altında açıklanmıştır.

Ortak Sorunlar:

1- Ekonomik ve Siyasi Yapı: Ülkemizde 24 Ocak 1980 kararları ile serbest piyasa ekonomisine geçişin ilk adımı atılmış olmasına rağmen, aradan geçen 20 yılı aşkın sürenin sonunda hala arzu edilen seviyeye gelinememiştir. Ülke kaynaklarının yanlış siyasi

90

Page 94: madencilikrehberi.files.wordpress.com  · Web viewDenizcilik sektöründe en önemli konu sektörün ulusal normlardan ziyade uluslararası normlara göre yönlendirilmesi ve yönetilmesidir

politikalar nedeniyle verimsiz şekilde kullanılması, ekonomik istikrarsızlık, enflasyonla mücadelede alınan başarısız sonuçlar, ülkemizde yatırım, üretim ve istihdam artışına olanak sağlayan ortamın oluşmasına engel olmuştur. Bunların sonucunda önemli riskleri göze alarak yatırım yapan özel sektöre ait tesisler büyük oranda atıl kapasite ile çalışmakta, işsizlik giderek artmakta, yabancı yatırımcılar ve hatta Türk müteşebbisler yatırımlarını başka ülkelere kaydırmak durumunda kalmaktadırlar.

Avrupa Birliği’ne aday olan ülkemiz, üyelik koşulları gereği politikalarını ve yasal düzenlemelerini Kopenhag kriterlerine göre düzenlemek zorundadır. Ancak aday ilan edildiğimiz tarihten bugüne kadar geçen süre içinde yapılan çalışmalar yeterli düzeyde gerçekleşmemiştir. Ulusal program yeni hazırlanmış, kısa vadeli programa alınması gereken önemli konular orta vadeli programda yer almıştır.

Şubat 2001 krizinden sonra hız kazanan yasa çalışmalarının 15 yasanın çıkmasından sonra da aynı tempoda devam etmesi, hatta bu yıl meclisin tatil süresini kısa tutarak çalışmalarına devam etmesi; kamuoyunun tüm siyasilerden beklediği önemli bir konudur.

2. Ulusal Rekabet Gücü Eksikliği: Ülkemiz müteşebbisleri tarafından özellikle 1990’lı yıllarda önemli yatırımlar yapılmış, ancak rekabet gücü eksikliği nedeni ile işletmeler tam kapasite çalışamamış, özellikle dış pazara yönelik satış faaliyetlerinde arzu edilen noktalara erişilememiştir. Şu anda birçok sektörde atıl kapasite olduğu dikkate alındığında, sadece rekabet gücünün artırılmasıyla hiç yatırım yapmadan ülke ihracatının büyük oranlarda artacağı ifade edilebilir.

Rekabet gücü eksikliğinin başında işletmelerin sermaye yetersizliği ve makul maliyetlerle ülke kaynaklarının yatırımlara yönlendirilmemesi gelmektedir. Enflasyonun yüksek oranlarda uzun yıllar devam etmesi işletmelerin sermayelerini erozyona uğratmış, mali piyasalara kamu finansman açıkları nedeniyle devlet hakim olmuş, sanayici bulabildiği krediyi pahalı kullandığı için karları ve rekabet gücü azalmıştır. Bugün Türk sanayicisinin rekabet ettiği firmaların finansman olanakları vade ve maliyet itibariyle ülkemiz koşullarına göre çok farklıdır. Örneğin, Türk firmalarının rakipleri gibi 10 yıl vadeli, 23 yıl ödemesiz Libor +1-2 faizle kredi bulma olanağı elde ettiği takdirde mali yapılarının iyileşmesi sonucunda, üretimin, özellikle ihracatın ve istihdamın önemli oranlarda artacağı bilinen bir gerçektir.

91

Page 95: madencilikrehberi.files.wordpress.com  · Web viewDenizcilik sektöründe en önemli konu sektörün ulusal normlardan ziyade uluslararası normlara göre yönlendirilmesi ve yönetilmesidir

Rekabet gücü eksikliğinin bir başka önemli nedeni işçi çalıştırma maliyetinin yüksekliğidir. Ülkemizde ilk defa 1936 yılında yayınlanan ve 1971 yılında değişikliğe tabi tutulan İş Kanunu, günümüz çalışma koşullarına, dünyada giderek artan uluslararası rekabet koşullarına, değişen üretim tekniklerine, konjonktürel değişimlere uygun olmayan bir kanundur ve bu nedenlerle değişiklik yapılması gerekmektedir.

Buna mukabil hazırlanan yasa tasarısı;

- Çalışma hayatında yaşanan gelişmelere ve değişimlere aykırı,

- İşletmelerin rekabet gücünü azaltan,- İşsizliğin azalmasına değil tam tersi artmasına neden olacak,- Çalışma hayatında yeni sorunlara yol açacak ve çalışma

barışını bozacak,- 158 sayılı ILO sözleşmesine uyumlu olmayan bir tasarıdır.

Keza Sosyal Sigortalar Kanunu’nu değiştiren kanun tasarısı da kurum üzerindeki siyasi müdahalelerin daha da artmasına yönelik öneriler içermektedir. Sosyal Sigortalar Kurumu’nun kötü yönetimi nedeniyle oluşan açıkların kapatılması için sürekli prim tavanlarının yükseltilmesi işletmelerin rekabet gücünü azaltan ve kayıtdışılığı teşvik eden uygulamalar olmuştur.

Bu tür uygulamalar nedeniyle Fransa’dan çok sayıda sanayici kaçmış ve yatırımlarını işçilik maliyetlerinin daha düşük olduğu ülkelere kaydırmışlardır. Benzer örneklerin son zamanlarda ülkemizde de görülmeye başlaması konunun ciddiyetini ortaya koymaktadır.

Dolayısıyla Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı çalışma hayatına yönelik yasa taslaklarının hazırlanmasında Anayasamızda belirtilen çalışma ve sözleşme hürriyetlerine ve serbest piyasa ekonomisi kurallarına uygun, ülkenin kalkınmasına ve uluslararası rekabet gücüne, çalışma barışına olumsuz etki yapmayan, kaçak işçiliği ve kayıtdışılığı teşvik etmeyen düzenlemeler yapmaya özen göstermelidir.

Rekabet gücü eksikliğinin nedenlerinden biri de ülkenin, firmaların ve markalarının tanınırlığı, kalitelerine duyulan güven ve imaj konularındaki eksikliklerdir. Tanıtım konusundaki olumlu gelişmeler talep artışına neden olacağı gibi katma değeri yüksek ürünlerin ihracatını da artıracaktır.

92

Page 96: madencilikrehberi.files.wordpress.com  · Web viewDenizcilik sektöründe en önemli konu sektörün ulusal normlardan ziyade uluslararası normlara göre yönlendirilmesi ve yönetilmesidir

Bu konuların köklü çözümü için, hükümet, işçi ve işveren temsilcilerinden oluşan bir kurul tarafından “Ulusal Rekabet Gücü Politikası” oluşturulmalıdır. Böylece belirlenen politikalara uygun yapılacak yasal düzenlemeler ile yatırım, üretim ve istihdam artışlarına olanak verecek bir sosyal ortam yaratılmış olunacaktır.

3. Kayıtdışı Ekonomi: Uzun yıllardır üzerinde tartışılan, fakat halen bir çözüm bulunamayan sorunlardan biri de kayıtdışı ekonominin hemen hemen tüm sektörlerde yaygın bir şekilde ve önemli bir oranda devam etmesidir. Bir incelemede ekonominin yaklaşık yarısının kayıtdışı olduğu, dolayısıyla devletin vergi kaybının da bu oranda olduğu ifade edilmektedir. Türkiye’de işçi çalıştırma maliyetini etkileyen faktörler ve toplam maliyetle işçinin eline geçen rakam karşılaştırıldığında, bu konuda dünya ortalamalarına göre ne oranda gerilerde olduğumuz anlaşılmaktadır. Kayıtdışı ekonominin büyüklüğü ve bu nedenle oluşan vergi kayıpları, devletin, dürüst, vergisini veren kesimlerden daha fazla vergi almasına, doğal olarak da haksız rekabete neden olmaktadır. Politik kaygılardan uzak, gerçekçi yasal düzenlemeler ile konunun üzerine gidilmesi hem devletin vergi gelirlerini arttıracak, hem de haksız yere fazla vergi ödeyen mükelleflerin durumu iyileşmiş olacaktır. Kayıtdışılığın bir başka örneği de Sosyal Sigortalar Kanunu’na tabi işlemlerde yaşanmaktadır. Sigortasız işçi çalıştırmak ya da ücretleri düşük göstermek suretiyle eksik sigorta primi ödeyenler, yine düzgün çalışan mükellefler karşısında maliyet avantajı elde ederek haksız rekabet yaratmaktadırlar. Sosyal Sigortalar Kurumu’nun açıkları sigorta tavan rakamlarının yükseltilmesi suretiyle kapatılarak haksız rekabete konu olan maliyet farkı giderek artmaktadır.

b. Sektöre Yönelik Sorunlar1. Şeker Fiyatları: Dünya borsalarında şeker fiyatları 230 $/ton civarındadır. Devalüasyondan önce 600 $/Ton dolayında olan yurtiçi şeker fiyatı, devalüasyondan sonra yaklaşık 500 $/Ton fiyatına inmesine rağmen halen dünya fiyatlarının iki katından daha fazladır. Türkiye kişi başına şekerli mamüller tüketim miktarının dünya ortalamalarının 1/3’ü kadar olmasının en önemli nedeni de budur.

Şeker fiyatlarının haksız rekabet yarattığı bir başka konu da iç pazarda satılan ithal ürün maliyetlerinin, yabancı üreticilerin borsa fiyatlarından şeker almaları nedeni ile yurtiçi üreticilerinin maliyetlerine göre daha az olmasıdır.

Şeker fiyatlarının yüksek olmasında en önemli etken şeker pancarı alım fiyatlarının politik nedenlerle yüksek tutulması yanında, şeker

93

Page 97: madencilikrehberi.files.wordpress.com  · Web viewDenizcilik sektöründe en önemli konu sektörün ulusal normlardan ziyade uluslararası normlara göre yönlendirilmesi ve yönetilmesidir

fabrikalarının büyük çoğunluğunun devlete ait verimsiz çalışan işletmeler olmasıdır. Bu amaçlarla çıkarılan Şeker Kanunu, ne yazık ki toplam tüketimin yaklaşık %10’una yakın kısmını gerçekleştiren şekerli mamül üreticilerinin önerileri dikkate alınmadan hazırlanmıştır. Bu yasa ile şeker fiyatları 2002 yılından itibaren serbest bırakılmakta buna mukabil şeker üretimine kota uygulanarak sınırlama getirilmekte ve ithalat yasaklanmaktadır. Bu durumda şeker fiyatlarında serbest pazar ekonomisi kurallarının uygulanması mümkün olmayacak, şeker üreticilerinin tekel durumu devam edecektir.

Şeker Kanunu, mevcut üreticilere yeni rakipler çıkarma olanağı vermemektedir. Kanımızca yasada asıl amaçlanan eski teknoloji ile çalışan verimsiz fabrikaların elden çıkarılmasıdır. Devlet için doğru olan bu uygulamanın yanında, şeker sanayiini serbest rekabet ortamından uzaklaştıracak önlemleri alarak, sektörün rekabet gücünü artırıcı hukuki düzenlemelerin de birlikte yapılması yararlı olacaktır.

2. Haksız Rekabet: Sektörde çok sayıda Gıda Yasaları ve Standartlarına aykırı çalışan firma mevcuttur. Çoğunluğu küçük atölye şeklinde, hijyen kurallarına uymadan üretim yapan bu firmalar, hem kalitesiz ürünleri ile insan sağlığını tehdit etmekte hem de haksız rekabete neden olmaktadır. Halkımızın ucuz fiyat nedeniyle tercih ettiği bu ürünlerin ihraç edilmesi, yurtdışında Türk ürünlerinin imajını da olumsuz etkilemektedir. Dolayısıyla bu tip işyerlerinin daha sık denetlenerek yasalara uygun üretim yapmayanlar hakkında caydırıcı, cezai kararların ve önlemlerin alınması, kısaca yasada belirtilenlerin tavizsiz uygulanması gerekmektedir.

3. Atıl Kapasite: Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra dışa açılmaya başlayan Rusya ve Doğu Avrupa ülkelerinin özellikle 1994 yılından itibaren 1998 yılına kadar ülkemizden büyük miktarlarda ithalat yapmaları, diğer sektörlerde olduğu gibi sektörümüzde de önemli yatırımların yapılmasına neden olmuştur.

1998 yılından itibaren bu ülkelerde başlayan ekonomik kriz dışında, ülkemizden yapılan kalitesiz ürün ihracatı nedeni ile de ihracatımızda büyük oranlarda gerilemeler meydana gelmiştir. Sektörde halen firmaların büyük çoğunluğu %50’nin altında düşük kapasite ile çalışmakta, bazı firmalar kapanmakta, bazıları da el değiştirmektedir.

Bu nedenlerle sektörümüzde yeni yatırımlar nedeniyle firmaların kurulması yerine mevcut firmaları tam kapasite çalıştıracak teşvik

94

Page 98: madencilikrehberi.files.wordpress.com  · Web viewDenizcilik sektöründe en önemli konu sektörün ulusal normlardan ziyade uluslararası normlara göre yönlendirilmesi ve yönetilmesidir

sisteminin geliştirilmesi ve ihracatın artırılması yönünde çalışmalar yapılması yararlı olacaktır. Örneğin, bisküvi ve diğer kakao içeren malların ihracatında ton başına 110 $ olarak yapılan ödeme benzeri teşvikler şekerleme ve sakız ürünlerine de yapılmalıdır.

4. İthalat Güçlüğü: Sektörümüzde kullanılan hammaddelerden süt ürünleri ithalatının yasal olarak mümkün olmasına rağmen, ithalat için gerekli olan “Kontrol Belgesi”ni almak amacıyla Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı Koruma ve Kontrol Genel Müdürlüğüne müracaat edildiğinde belge alınamamakta ve böylece bu malların ithalatına gizli bir yasaklama konulmuş bulunmaktadır.

İthal edilen bitkisel yağlara halen uygulanmakta olan %35 civarındaki gümrük vergisi diğer ürünlerde olduğu gibi kaldırılmalıdır. Zira bu ürünlerin menşei incelendiğinde AB ülkeleri dışından olduğu görülecektir.

Şeker ithalatının yasak olmasının getirdiği maliyet artışından kurtulmanın yolu yukarıda değinildiği şekilde serbest pazar ekonomisi kurallarını çalıştırmakla mümkün olacaktır.

5. Bürokrasi: Özellikle gıda üretim izni için Tarım ve Köyişleri Bakanlığı’na yapılan başvurulara gecikmeli olarak cevap verilmesi, sektörün önemli sorunları arasında yer almasına neden olmuştur.

6. Gümrüklerde Donanım Yetersizliği: Gümrüklerde bulunan laboratuarların teknik donanım açısından yeterli olmaması malın gümrükten çekilme işlemlerinin uzamasına neden olmaktadır. Özellikle teslim süresinin kısa olduğu ihracat siparişlerinin zamanında yerine getirilememesi ihracatı olumsuz etkilemektedir.

7. Kalifiye Eleman: Gıda Meslek Liselerinin, gıda üretimi yapan firmaların yoğunlukta bulunduğu bölgelerde açılması suretiyle sektörün teknik eleman açığı kapatılmalıdır.

E. MEŞRUBATÇILAR DERNEĞİ, MEYVE SUYU ÜRETİCİLERİ DERNEĞİ, NİŞASTA VE GLİKOZ ÜRETİCİLERİ DERNEĞİ VE ŞEKERLİ MAMUL SANAYİCİLERİ DERNEĞİ’NİN 4634 SAYILI ŞEKER KANUNU HAKKINDAKİ GÖRÜŞLERİ;

19 Nisan 2001 tarihinde Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren Şeker Kanunu’nun amacı, ülkenin kendi kendine yeterli hale gelmesini sağlamak, yerel kaynaklar ile yerel ihtiyacın temini için

95

Page 99: madencilikrehberi.files.wordpress.com  · Web viewDenizcilik sektöründe en önemli konu sektörün ulusal normlardan ziyade uluslararası normlara göre yönlendirilmesi ve yönetilmesidir

şeker rejimini, şeker imalat yöntemlerini, ilkelerini, fiyatlandırma ve pazarlama koşullarını belirlemektir. Kanun, şeker tanımının içine hem şeker pancarından üretilen şekeri, hem de nişasta bazlı şekerleri (glikoz ve fruktoz şurupları) dahil etmektedir. Bu nedenle, Şeker Kanunu, Türk gıda sektörünün geleceğini yakından etkileyecektir.

Şeker Kanunu, nişasta bazlı şekerlere % 10 üretim kotası konulmasını öngörmektedir. Bakanlar Kurulu’na bu oranı kurumun görüşünü alarak yüzde 50’sine kadar artırma veya yüzde 50’sine kadar indirme yetkisi vermektedir. Nişasta sanayiinde faaliyet gösteren ve çoğunluğu yabancı yatırımcı olan firmalar, son yıllarda yaptıkları yatırımlarla toplam 300 milyar dolar sabit yatırım tutarına ulaşmışlardır. Bu tesislerin kapasiteleri dünyadaki en son teknoloji ve kalite standardı üretim düzeyinde 600,000 tonu aşmaktadır. Getirilen % 10 kota ile Nişasta sanayi, kurulu kapasitesinin % 50’den fazlasını kullanamayacağı gibi, mevcut üretim düzeyinden de geriye gitmek zorunda bırakılacaktır.

Bizler, yıllık yaklaşık 1 milyon ton şeker kullanımımız, 200,000 kişiyi aşan istihdamımız ve 1 milyar dolar ihracatımız ile Türk gıda sanayinin büyük bir bölümünü oluşturmaktayız. Bu nedenle, bizleri doğrudan ilgilendiren Şeker Kanunu’nun mevcut şekliyle uygulanması durumunda ortaya çıkacak sorunlar aşağıda sunulmuştur:

Nişasta bazlı şekerlerden glikozun, fonksiyonel özellikleri açısından bazı şekerli ürünlerde kullanılması zorunludur. Bu ürünlerde glikoz yerine pancar şekeri kullanılması teknik olarak mümkün değildir. Bu nedenle, glikoz üretimine getirilecek herhangi bir kısıtlama, kimi şekerli mamullerin hiç üretilememesine neden olacaktır. Bunun yanısıra, yeni ürün gelişimini ve büyümeyi durduracaktır.

Nişasta bazlı şekerler, ekonomik oluşu, sıvı oluşu, kolay taşınma ve muhafaza özelliği, arıtılmadan kullanılabilen hijyenik ürünler olması nedeniyle tercih edilmektedir. Bu sayede, üretiminde nişasta bazlı şekerlerin kullanıldığı nihai ürünler, dünya standartlarını yakalayarak, uluslararası pazarlarda da fiyat ve rekabet avantajına sahip olmaktadır. Kanunun mevcut haliyle uygulanmasıyla bu ürünler, uluslararası pazarlarda kalite ve fiyat açısından rekabet şansını kaybedeceklerdir.

Şeker pancarı dönemsel olarak ekilebilen bir üründür. Bu bağlamda Kanun, şeker pancarı üretimini de etkileyecektir. Pancar şekeri üretimine bir alternatif niteliği taşıyan mısır,

96

Page 100: madencilikrehberi.files.wordpress.com  · Web viewDenizcilik sektöründe en önemli konu sektörün ulusal normlardan ziyade uluslararası normlara göre yönlendirilmesi ve yönetilmesidir

Kanunun nişasta bazlı şeker üretimine getireceği kota uygulaması ile alternatif ürün olma özelliğini kaybedecektir.

Pancar şekeri fiyatları, rekabetin olmaması nedeniyle yükselecek, bu durum, şeker kullanan sanayilerin maliyet ve satış fiyatlarını artıracaktır. Bunun doğal sonucu olarak da, nihai ürün talebi ve vergilendirilebilir kazanç azalacaktır.

Nişasta bazlı şekerlerin üretimi, kota sebebiyle talebe cevap veremeyeceğinden, bu ürünler, daha zor şartlarda ve daha pahalıya ithal edileceklerdir.

Bazı üretim tesisleri, sadece izoglikoz kullanabilmek üzere, önemli yatırımlar yapmışlardır ve söz konusu tesislerin önümüzdeki yıllarda kullanılabilmesi için izoglikoz ihtiyaçlarının temini gereklidir. Bu tesislerdeki üretim, ithal zorunluluğundan ötürü, hem lojistik hem de yüksek maliyet açısından doğrudan etkilenecektir.

Nişasta bazlı şeker üreticileri, getirilen üretim kotası ile yeterli miktarda üretim yapamayacakları için, nişasta bazlı şeker kullanan sanayilerin de büyümeleri kısıtlanacaktır.

Oluşturulacak Şeker Kurulunda, şeker kullanan sektörlerin temsil edilmemesi; kotaların tespitinde, alınacak diğer kararlarda ve doğru bilgiye ulaşmada önemli eksiklik ve olası hataları beraberinde getirecektir.

Bu sektördeki yabancı sermaye şirketleri, yıllardır Türkiye’de yatırım yapmaktadır ve bu yatırımlar için devletten teşvik almışlardır. Mevcut yatırım kapasitelerinin kota ile kısıtlanması halinde, bu tesislerin üretim kapasiteleri doğrudan etkilenecek ve bu yabancı sermayenin Türkiye’ye olan güvenini sarsacaktır.

Nişasta bazlı şekerler, ağırlıklı olarak mısırdan üretilmektedir, dolayısıyla mısır tarımı teşvik edilmektedir. Nişasta sanayinin yan ürünleri olan kepek ve protein, mısırla birlikte yem sanayi ve hayvancılığın vazgeçilmez girdilerini oluşturmaktadır. Bu sebeple, gıda sanayinin yanı sıra bu sektörler de olumsuz olarak etkilenecektir.

Kanunda gerekli gördüğümüz değişiklikler;

a) Tam üyelik için adaylık statüsü kazandığımız AB dahil, dünyanın hiçbir ülkesinde pancar şekerinin muadili olarak görülmeyen, üretimi ve satışı tamamen serbest olan ve kota uygulamasına

97

Page 101: madencilikrehberi.files.wordpress.com  · Web viewDenizcilik sektöründe en önemli konu sektörün ulusal normlardan ziyade uluslararası normlara göre yönlendirilmesi ve yönetilmesidir

dahil edilmeyen glikozun, tasarıda madde 2-e bendinde yer alan şeker tanımı içinden çıkarılarak kanun kapsamı dışında bırakılması.

b) Madde 3.1’inci paragrafın son cümlesi olan “Nişasta kökenli şekerler için belirlenecek toplam A kotası, ülke toplam A kotasının % 10’nunu geçemez” ifadesiyle getirilen % 10 kotanın iptal edilerek izoglikoza kota belirlenmesinde nominal kapasite verilerinin esas alınması.

c) Ara çözüm olarak, Kanun’un Bakanlar Kurulu’na verdiği yetki ile % 10 olan kotanın % 15’e çıkarılması.

F. BİTKİSEL YAĞ SEKTÖRÜNE İLİŞKİN SORUNLAR VE ÇÖZÜM ÖNERİLERİ

Bitkisel yağ tüketiminin yarıya yakınını yıllardır ayçiçek yağı teşkil etmekteydi. Ancak daha sonra bahsedileceği gibi, son yıllarda mısırözü ve kanola yağlarına hızla bir kayma söz konusudur. Bunda ana sebep ayçiçek yağına diğer yağlardan çok farklı gümrük vergisi uygulanması ve politik tercihlerle ayçiçek çiftçisine verilen yüksek taban fiyatlarının tüketime olumsuz yansımasıdır.

Bitkisel Yağ Dış Ticaretinin Durumu:

Bilindiği gibi, ülkemiz bitkisel yağ sektörü hammadde olarak dışa bağımlı bir durumdadır. İhracatımızın ise son 4 yıldır sürekli olarak düşmekte olduğunu üzülerek görmekteyiz. Bitkisel yağ ihracat gelirimizin hammadde ithalatını karşılama oranı son 4 yılda % 45’ten % 16’lara düşmüştür.

Bitkisel yağ ihracatının düşmesinin nedenleri arasında pazar ülkelerdeki siyasi problemlerin yanında yerel üretimlerin ve buna paralel ithalat vergilerinin artması yer almaktadır. Ayrıca geçen yıldan beri uygulanmakta olan ayçiçek yağındaki D.İ.B. (Dahilde İşleme Belgesi) verilmemesinin payı da gözardı edilemez.

Bitkisel Yağ Ticaretinin İç Piyasadaki Durumu:

Şu anda bitkisel yağ sanayi haksız rekabetin ve devlet eliyle çıkartılan zorlukların pençesi içinde nefes alamaz duruma gelmiştir.

İç Piyasada Yaşanan Zorluklar ve Sorunlar:

98

Page 102: madencilikrehberi.files.wordpress.com  · Web viewDenizcilik sektöründe en önemli konu sektörün ulusal normlardan ziyade uluslararası normlara göre yönlendirilmesi ve yönetilmesidir

1. Ayçiçek yağındaki yüksek gümrük vergilerinden kaynaklanan ve yağların birbirleriyle karıştırılması ile elde edilen haksız kazanç.

Bu, dürüst çalışan sanayi için yıllardır süren büyük bir haksız rekabettir.

2. Ayrıca “dolumcu” tabir edilen derme-çatma kuruluşlardaki ambalajlama ve açık satışlardaki gayri sıhhi ve üstelik eksik gramajlı ürünlerin bolluğu.

Batı Anadolu il ve ilçeleri başta olmak üzere bir çok yerde, “dolumcu” tabir edilen ve herhangi bir fabrikadan dökme olarak aldığı kanola veya soya yağını küçük bir depoda teknelere doldurarak ayçiçeği yağı adı altında satan çok sayıda tüccar ortaya çıkmıştır. Bunların üretimi uygun zamanlarda toplam sıvı yağ üretiminin % 25’i seviyesine ulaşmaktadır. Yarattıkları haksız rekabet ciddi firmaları fevkalade zorlamaktadır. Çözümü, polisiye tedbirlerle mümkün olmamaktadır. Ancak, vergiler eşitlendiğinde bu olay kendiliğinden çözülecektir.

3. Sektörde yaşanan kapasite fazlalığı ve bunun sonucunda görülen verimsizlikler.

Son yıllarda daha önce belirtmiş olduğumuz gibi, özellikle ayçiçek yağı ihracatındaki düşüş iç piyasadaki atıl kapasiteyi daha da artırmış ve birçok firmayı iflas noktasına getirmiştir.

4. Trakya Birlik’in uygulamaları: Trakya Birlik, bir yandan çekirdek ve hamyağ fiyatlarına sürekli zam yaparken diğer yandan da normal rafine yağ fiyatlarını sabit veya piyasanın altında tutarak haksız rekabet yaratmakta ve kendisinden hamyağ almak zorunda olan sanayicinin maliyetini yükseltirken kendisi düşük fiyatla ürün satmaktadır. Bu uygulama hamyağ fiyatlarındaki hareketlenme dönemlerinde tekrarlanmakta ve etkisi piyasada uzun süre devam etmektedir.

5. Faturasız mal satışı ve KDV’nin % 8’de kalması sektörde yaygın olarak haksız rekabete neden olmaktadır.

Çözüm için yapılması gerekenler:

Kısa Dönemde:

99

Page 103: madencilikrehberi.files.wordpress.com  · Web viewDenizcilik sektöründe en önemli konu sektörün ulusal normlardan ziyade uluslararası normlara göre yönlendirilmesi ve yönetilmesidir

1. Haksız rekabete sebep olan firmaların üzerine yasal yaptırımlarla gidilmesi, Trakya Birlik’in haksız fiyat uygulamaları yapmasına müsaade edilmemesi.

2. Ayçiçek yağı ithalinde uygulanan gümrük vergilerinin diğer yağlara uygulanan gümrük vergileri seviyesine indirilmesi.

3. AB ülkelerinden dahi olsa margarin ithalatında en az hamyağ ithalatı oranı kadar gümrük vergisi veya tarım payına göre vergi konması.

4. İhracatın geliştirilmesi için D.İ.B.’nin tekrar yürürlüğe sokulması, ihracatçıya verilen teşviklerin artırılması.

Uzun Dönemde:

1. Yerli yağlı tohum üretimi çiftçiye doğrudan verilecek destek ile özendirilmeli, zeytin ve zeytinyağcılık konusuna önem verilmeli.

2. İç piyasadaki kırıcıların sorunlarının çözümü için kapasite kullanımları yükseltilmeli, Trakya Birlik’in tohum alımındaki payı azaltılmalı, küspe ihracatının önü açılmalı.

Zeytinyağı Sanayii :

Zeytinyağının iç tüketiminin artırılması, ihracatta ambalajlı zeytinyağı satışlarının diğer ülkelerle rekabet edecek düzeye getirilebilmesi için ilgili Bakanlığın sektörü biraraya getirerek yönlendirici ve uzun vadeli politikalar belirlenmesi sağlanmalıdır.

100

Page 104: madencilikrehberi.files.wordpress.com  · Web viewDenizcilik sektöründe en önemli konu sektörün ulusal normlardan ziyade uluslararası normlara göre yönlendirilmesi ve yönetilmesidir

6.6. İLAÇ İŞKOLUİLAÇ İŞKOLU

İLAÇ İŞKOLUİLAÇ İŞKOLU

Türkiye ilaç endüstrisinin temel amacı, ülkede uluslararası rekabet gücüne sahip, yaşam kalitesini artırıcı ve ülke ihtiyacının büyük kısmını yurt içi üretimle karşılayan bir ilaç sanayinin mevcudiyetini sağlamaktır. Bu temel amaç doğrultusunda, dünyadaki bir çok ülkeyle rekabet edebilme

101

Page 105: madencilikrehberi.files.wordpress.com  · Web viewDenizcilik sektöründe en önemli konu sektörün ulusal normlardan ziyade uluslararası normlara göre yönlendirilmesi ve yönetilmesidir

seviyesi, pazarın genişliği ve genişleme potansiyeli ile endüstrinin kapasite, insan kaynağı ve teknoloji bakımından ulaştığı düzey pozitif bir durum göstermektedir. Türk İlaç Endüstrisi bugün, uluslararası standartlarda ilaç üretimi yapan 35 ülke arasında yer almakta, ülke ilaç ihtiyacının % 85’ini yurtiçi üretimle karşılamaktadır.

Ülkemizin nüfusu, nüfus artış hızı, ekonomik kalkınması, kişi başına düşen ulusal geliri ve coğrafi konumu dikkate alındığında ilaç endüstrisinin ülkemiz için stratejik önemi daha çok ortaya çıkmaktadır. Uluslararası rekabete açık olan sektörümüz, toplumumuzun sağlığına en iyi şekilde hizmet sunmaktadır. Ancak dünya çapındaki gelişmelerden negatif etkilenmemek ve rekabet üstünlüğü sağlamak için;

İhtiyacımız olan fonların oluşması, sektörün gelişimini önleyen engellerin ortadan kaldırılmasına bağlıdır. Aksi takdirde, sektörün rekabette başarılı olması mümkün değildir. Başta ilaç fiyatlarının belirlenmesine ilişkin hükümler içeren 1984 Fiyat Kararnamesi’nin uygulanması veya güncelleştirilerek yeni bir kararname ile sektörün rekabet gücünün artırılmasına yönelik tedbirler alınması,

Yatırım, Ar-Ge ve ihracat teşviklerinin sağlanması, bütçeden ve diğer kaynaklardan sağlanacak finansmanlar çerçevesinde Eximbank’ın kredi imkanlarının geçmiş yıllarda olduğu gibi artırılması ile bu kredilerden daha fazla yararlandırılması ,

Sosyal güvenlik kurumlarıyla olan sorunların giderilmesi

büyük önem taşımaktadır.

Ülkemizde yaşanan ekonomik kriz sonucu kurların serbest bırakılması ile TL, ABD Doları karşısında % 70’e varan değer kaybına uğramış, bu durum kullandığı hammaddenin çok önemli bir bölümünü ithal yoluyla karşılayan sektörümüzün girdilerinde büyük maliyet artışlarına neden olmuştur. Krizin yol açtığı ağır yükün faturasını karşılamak üzere devletin KİT ürünlerinde yaptığı artışlar başta olmak üzere pek çok ürünün fiyatlarında artışlar olmuş, kur artışlarının etkileri pek çok sektörde fiyat ayarlamalarıyla dengeleme yoluna gidilmiştir. Ancak aşağıdaki grafikte de görüldüğü gibi sektörümüz, fiyat ayarlaması açısından Sağlık Bakanlığı’nın onayına tabi olması nedeniyle, maliyetlerini karşılayamayan fiyat artışlarını büyük bir gecikme ile ilaç fiyatlarına yansıtmak durumunda kalmıştır.

102

Page 106: madencilikrehberi.files.wordpress.com  · Web viewDenizcilik sektöründe en önemli konu sektörün ulusal normlardan ziyade uluslararası normlara göre yönlendirilmesi ve yönetilmesidir

İlaç Endüstrisinin Maliyet Girdilerindeki Artışlar,22 Şubat -15 Mayıs 2001

- Bu duruma ilave olarak, mali sektörde yaşanan sıkıntılar reel kesimde yeni kredi imkanını ortadan kaldırırken, ilaç sektöründe de diğer reel sektörlerde olduğu gibi, kredi geri ödemelerinde önemli sorunlar yaşamıştır. Bu sorunların ekonomi düzene girdikten sonra çözümlenmesi beklenmektedir.

- Sağlık Bakanı ile Nisan ayında yapılan toplantı sonucunda, ithalat yapan firmaların kâr oranının ve ithalat masraflarının indirilmesi kararlarının alındığı bildirilmiştir. İlaç fiyatlarındaki kısıtlı artış, döviz kurlarındaki % 70 artışın yanısıra diğer girdilerdeki ortalama % 50 olan maliyet artışlarını karşılamaktan uzak olmakla birlikte, olağanüstü koşullar dikkate alındığında kısa dönem için bir çözüm yolu olarak düşünülebilir. Ancak ithal edilen ilaçlarda sektörün kâr marjlarının düşürülmesi hem ithalatçı firmalar hem ecza deposu ve eczaneler hem de hastalar açısından olumsuz sonuçlar yaratabilir. İthalatçı firmanın % 14’lük azami kâr haddi, % 10’a; ithalatta öngörülen % 20 masraf payı % 6’ya, depocunun % 9 olan azami kâr haddi, % 7’ye ve eczacının % 25 olan kâr haddi, % 20’ye indirilmiştir. Kümülatif toplamda % 25’lik bir indirim söz konusudur. Bu durum zaten mali güçlükleri olan sektörü daha da

103

Ortalama % 50

Page 107: madencilikrehberi.files.wordpress.com  · Web viewDenizcilik sektöründe en önemli konu sektörün ulusal normlardan ziyade uluslararası normlara göre yönlendirilmesi ve yönetilmesidir

sıkıntıya sokacak nitelikte bir karardır. Sayın Bakan tarafından, bu sistemin Eylül 2001 sonuna kadar geçerli olacağı, ekonomik duruma göre Eylül ayında konunun tekrar görüşüleceği beyan edilmiştir. Karara göre İthalat yapan firma, döviz kurundan etkilenmeyecektir. Ancak sektör kâr marjlarından büyük ölçüde fedakarlık etmiştir. Bu marjların ve ithalat masraflarının Eylül ayında tekrar eski oranlarına yükseltilmesi büyük önem taşımaktadır.

- Dağıtım kanallarının günümüzde karşı karşıya oldukları en

büyük sorun kamu ödemelerindeki gecikmelerdir. Bu durum sosyal sorumluluğu gereği özverili davranan sektörümüzün finansman yapısını zorlamaktadır. İlaç yokluklarına neden olunmaması için;

Tüm kamu ödemelerinin zamanında yapılmasının sağlanması,

Prim tahsilatını artırıcı önlemler alınması,

Sosyal güvenlik kurumlarının gerçekleşen ilaç tüketim verileri, reçete tahrifatları ve kupür sahtekarlığı olasılığını kuvvetlendirmektedir. Bu gibi yasa dışı işlemlerin önlenmesine yönelik yaptırımlar getirilmesi,

Tedavide sadece ucuz ilacın kullanılmasını öngören yaklaşım yerine, tüm gelişmiş ülkelerde uygulanan; tedavinin tüm unsurları ile toplam maliyetini (yatak işgal/gün maliyeti, kullanılan ilacın tedavi süresinde toplam maliyeti v.s) ve rasyonel ilaç kullanımını dikkate alan politikalar tercih edilmesi gerekmektedir.

Çağdaş dünyada toplumun geniş kesimlerine sağlık güvencesi götüren sosyal güvenlik kurumlarından beklenen, hastalar için en uygun ve doğru tedavi olanaklarının sağlanmasıdır.

- 10 Mayıs 2001 tarih ve 23398 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan 2001/2344 sayılı Bakanlar Kurulu kararı ile ilaçta uygulanan KDV oranı %17’den % 18’e çıkarılmış olup bu kararın 15.05.2001 tarihinde yürürlüğe girmesi kararlaştırılmıştır. İlaçlarda uygulanan % 18 KDV oranı çok yüksektir. Sendikamız, birçok defa gerek Maliye Bakanlığı’na gerek ilgili tüm mercilere ülkemizde ilaçlarda KDV oranının çok yüksek olduğunu, AB ülkeleriyle karşılaştırmalı tablolarla açıklamış ve indirilmesi talebinde bulunmuştur. Ancak

104

Page 108: madencilikrehberi.files.wordpress.com  · Web viewDenizcilik sektöründe en önemli konu sektörün ulusal normlardan ziyade uluslararası normlara göre yönlendirilmesi ve yönetilmesidir

bu talebimiz dikkate alınmadığı gibi, her KDV oranı yükseltildiğinde artış ilaca da yansıtılmıştır.

Avrupa Birliği ülkelerindeki KDV oranları incelendiğinde; - 4 ülkenin beşeri ilaçlarda KDV oranını 0'a düşürdüğü,- 13 ülkenin ortalama % 80'e varan indirim yapmak suretiyle sosyal bir ürün

olan ilacın, toplum yararı dikkate alınarak vergi yükünü hafiflettiği görülmektedir.

Avrupa Ülkelerinde KDV Oranları (%)

Ülke Adı Standart Oran

Reçeteli Ürünler

OTC/Reçetesiz

ÜrünlerAlmanya 16.0 16.0 16.0Avusturya (1)

20.0 0-20 0-20

Belçika 21.0 6.0 6.0Danimarka 25.0 25.0 25.0Finlandiya 22.0 8.0 8.0Fransa (2) 20.6 2.1-5.5 2.1-5.5Hollanda 17.5 6.0 6.0İngiltere 17.5 0.0 17.5İrlanda (3) 21.

0 0-21 0-21

İspanya 16.0 4.0 4.0İsveç 25.0 0.0 25.0İsviçre 7.5 2.3 2.3İtalya 20.0 10.0 10.0Norveç 23.0 23.0 23.0Portekiz 17.0 5.0 5.0Yunanistan 18.0 8.0 8.0Türkiye 18.0 18.0 -

(1) Sağlık sigortalarınca ödenen ilaçlarda KDV oranı 0’dır.(2) Geri ödeme yapılan ilaçlarda KDV oranı % 2.1, geri ödemesi

yapılmayan ilaçlarda % 5.5 KDV uygular.(3) Oral yolla kullanılan ilaçlarda KDV oranı % 0, diğer ilaçlarda % 21'dir.

Bugün sarfedilen ilacın yaklaşık % 70’i devlet kuruluşları tarafından dağıtılmaktadır. (Sağlık Bakanlığı, SSK, Emekli Sandığı, Bağ-Kur, Milli Savunma Bakanlığı vs.) İlacın en büyük alıcısı devlet olduğundan, azaltılmasının devlete bir külfeti olmayacaktır.

Ülkemizde benzer uygulama temel gıda maddelerinde yapılmaktadır. Bu sınıf ürünlerde KDV halen % 8 olarak uygulanmakta, KDV

105

Page 109: madencilikrehberi.files.wordpress.com  · Web viewDenizcilik sektöründe en önemli konu sektörün ulusal normlardan ziyade uluslararası normlara göre yönlendirilmesi ve yönetilmesidir

açısından % 53 indirime tabi tutulmaktadır. Bu nedenle KDV’nin standart orandan daha düşük uygulanması, diğer temel gıda maddelerinde olduğu gibi ilaçta bu oranın % 8 olarak yeniden belirlenmesi sektörümüz ve toplum yararı açısından hayati öneme haizdir. Bugüne kadar yaşanan tüm olumsuz koşullar altında dahi, ülkenin sosyal ve ekonomik yapısına katkıda bulunmak için özveriyle çaba göstermeye devam edecek ilaç sektörü ; İlaç fiyatlarını düzenleyen kararnamenin tam olarak

uygulanması,

Yatırım, AR-GE teşvikleri kapsamında ilaç sektörüne de pay ayrılması,

İlaç sektörünün ihracat teşviği içinde Eximbank kredi imkanlarından daha fazla yararlandırılması,

Kamu ödemelerinde yaşanan gecikmelerin önlenmesi, Kamu ilaç alımlarında ucuz fiyat politikasının yerine

tedavinin tüm unsurları ile toplam maliyetini ve rasyonel ilaç kullanımını dikkate alan politikaların tercih edilmesi

sonucunda, sağlıklı bir piyasa ekonomisi ile demokratik ve şeffaf bir yönetim anlayışı içinde hedeflerine daha kolay ulaşacaktır.

106

Page 110: madencilikrehberi.files.wordpress.com  · Web viewDenizcilik sektöründe en önemli konu sektörün ulusal normlardan ziyade uluslararası normlara göre yönlendirilmesi ve yönetilmesidir

7.7. İNŞAAT İŞKOLUİNŞAAT İŞKOLU

İNŞAAT İŞKOLU

1- Kamu Yatırımlarında Karşılaşılan Sorunlar

1.1- Ödeneklerin Azlığı Sorunu ve Öneriler

Sektörün en önemli ve en başta gelen sorunu kaynak sorunu ve dolayısıyla kamu yatırım ödeneklerinin azlığıdır. Kamu yatırım ödenekleri GSMH’nın % 2’si civarındadır. Halen devam eden 5047

107

Page 111: madencilikrehberi.files.wordpress.com  · Web viewDenizcilik sektöründe en önemli konu sektörün ulusal normlardan ziyade uluslararası normlara göre yönlendirilmesi ve yönetilmesidir

projenin, bu şartlarla yaklaşık 11 seneden önce bitirilmesi ve yapılan harcamaların ekonomiye dönmeye başlaması mümkün değildir. Ancak 1–2 senede bitirilebilecek sağlık ve eğitim yatırımları dışında kalan altyapı yatırımlarının bitirilebilmesi yaklaşık 18–20 senede mümkün olabilmektedir. Diğer taraftan kamu yatırımlarının devam ettirilmesi ülke kalkınmasının en temel unsurudur. Bu bakımdan yatırımların durdurulmasını düşünmek yanlış olur.

Düşünülen çözüm önerilerine gelince:

- Bugünkü bütçe imkanları içerisinde yeni yatırım ihalelerinin yapılmaması gerekir.

- Mevcut yatırımların bitirilebilmesi için milli bütçe imkanlarına ilave olarak dış kaynak yaratılması gerekir. Özellikle ihalesi yapılmış ve rantabilitesi yüksek projeler için Dünya Bankası, Avrupa Kalkınma Bankası gibi finans kuruluşlarından kredi bulunabilir.

- Yap–İşlet ve Yap–İşlet–Devret sistemlerinin etkin bir şekilde devreye sokulması, özellikle elektrik enerjisi üretecek projelerle, paralı otoyol, havaalanları v.b. projelerin kamu tarafından ekonomik ve teknik fizibiliteleri ve uygulama projelerinin hazırlanarak özel sektörün beğenisine sunulması gerekmektedir.

1.2- Ödeneklerin Serbest Bırakılması Sorunu ve Önerimiz

Yatırım ödeneklerinin yetersizliği yanında, ayrılan ödeneklerin serbest bırakılması konusunda, Maliye Bakanlığımızca ilan edilmiş olan bütçe uygulama talimatı da bir başka sorunu gündeme getirmiştir. Maliye Bakanlığınca hazırlanan bütçe uygulama talimatına göre 2001 yılı için ayrılan ödeneklerin genel olarak ilk üç ayda % 11.8’ i, ikinci üç ayda % 26.5’i, üçüncü üç ayda % 31.8’i ve dördüncü üç ayda da % 25.3’ünün serbest bırakılması kararlaştırılmıştır.

Esasen yetersiz olan ödeneklerin büyük kısmının yılın son altı ayında serbest bırakılması mevcut sıkıntıları daha fazla artırmaktadır.

İnşaat sektörüne bütçede ayrılmış olan ödeneklerin daha yüksek yüzdelerle bir an evvel serbest bırakılması ekonomik canlanmaya yardımcı olacaktır. İnşaat sektöründeki bu nisbi canlanma 200 alt sektöre de rahatlama imkânı sağlayacak, ayrıca ekonomik krizle büyük yara alan istihdam sorununa da bir ölçüde yardımcı olacaktır.

1.3- Hak ve Yükümlülüklerde Eşitlik Prensibine Uyulmamasından Kaynaklanan Sorunlar ve Çözüm Önerileri

108

Page 112: madencilikrehberi.files.wordpress.com  · Web viewDenizcilik sektöründe en önemli konu sektörün ulusal normlardan ziyade uluslararası normlara göre yönlendirilmesi ve yönetilmesidir

İnşaat sektörünün en büyük işvereni olan Devlet, taahhüt konusu işlerin yapımında uygulanacak yasal prosedürde tek belirleyici konumdadır. Bu konumu çoğu zaman lehine kullanan Devlet, haksız bazı uygulamalara da neden olmaktadır.

Borçlar Hukukumuzun temel ilkesi “hak ve yükümlülük”tür. Müteahhitten taahhüdünün ifası için vecibelerini yerine getirmesi beklenirken; Devletin de kendisine düşen vecibeleri yerine getireceği beklenir.

Hakların kullanılmasında olduğu gibi, borçların ifasında da aynı özenin gösterilmesi gerekir. Hiç kimse ve hiçbir kuruluş, borçlarını ödememe veya tediye şeklini – akdi normların dışına çıkarak – tek taraflı değiştirme yetkisine sahip değildir. Bu ilke, hiçbir ayrıma tabi tutulmaksızın resmi ve özel kuruluşlar için geçerli olmalıdır.

Kamu ihale sözleşmeleri taraflar arasında eşitlik ilkesini taşımamakta ve devlet lehine hükümler içermektedir. Bu duruma en çarpıcı örnek yıllık bütçelerde sözleşmelerinde yazılan ödeneklerin kısıtlanmasıdır.

Kamu ihaleleri ile ilgili sözleşmelerde belirtilen yıllık ödenek miktarları, devletin müteahhide karşı taahhüdüdür. Son 20 yıl içerisinde yapılan ihalelerin bir çoğunda devlet hiçbir şekilde bu taahhüdünü yerine getirmemiştir.

Sözleşmelere göre en fazla 5 yılda bitirilebilecek işlere ödenek verilmemesi sebebiyle yaklaşık 20 yılda bitirilebilmektedir.

Sözleşmelerde, 30 gün içinde hakedişlerin ödenmesinin gerektiği yazılı olduğu halde, iş sahibi idare, aylarca, bazen yılları geçen süreler içinde bu hakedişleri müteahhitlere ödememekte ve bu gecikmenin karşılığında müteahhitlere herhangi bir şey vermemektedirler.

Bu sorunun somut bir uygulaması da KDV ödemelerinde yaşanmaktadır.

Kredili işlerde, işin % 80 – 90’ı oranındaki kısmı dış kaynaktan, kalan kısmı ve KDV, milli bütçeden karşılanmaktadır.

Milli bütçede, KDV ödemelerine yeterli kaynak ayrılmadığı için, KDV tutarı Devletten tahsil edilmeden müteahhit tarafından beyan edilerek vergi dairesine ödenmektedir. Müteahhitlerimizi milli bütçeyi finanse etme durumunda bırakan bu

109

Page 113: madencilikrehberi.files.wordpress.com  · Web viewDenizcilik sektöründe en önemli konu sektörün ulusal normlardan ziyade uluslararası normlara göre yönlendirilmesi ve yönetilmesidir

haksız uygulamanın, bütçeye gerekli karşılıkların konulması suretiyle kaldırılması mümkündür.

Müteahhitlerin borçlarına faiz, cezai şart uygulayan Devlet, müteahhide olan borçları konusunda böyle bir uygulamayı tartışmaya dahi girmemektedir, bunu hakkaniyete uygun kabul etmek mümkün değildir.

Bu sorunun, İdare – Müteahhit ilişkilerinde hak ve yükümlülüklerde eşitlik ilkesi ve bu ilkeye aykırı hükümlerin sözleşmelere konulamayacağı şeklinde bir ifadenin Devlet İhale Yasasında yer alması ile çözülebileceği kanaatindeyiz.

1.4- Fiyat Artışları Sorunu ve Çözüm Önerileri

Şubat 2001 ekonomik krizi, giderek beraberinde fiyat artışlarını getirmekte ve dolaylı olarak enflasyon oranı yükselmektedir. Bu durumda, esasen az olan yatırım ödenekleri daha da küçülecek ve devam eden projelerin bitirilmesi daha da gecikecektir. Bu sorunun tasfiyeye imkan sağlayan fiyat farkı düzenlemesi ile çözülebileceğini düşünüyoruz.

2- Hazırlanmakta Olan Devlet İhale Yasası Hakkındaki Öneriler:

Kamu kaynaklarının etkin ve sağlıklı kullanımında büyük rol oynayan ihale yasası, alınacak ekonomik tedbirlerin de önemli bir enstrümanını teşkil edecektir.

Bir yıldır hazırlık çalışmaları devam eden yeni ihale kanunu, sektörümüzün yıllardır dile getirdiği pek çok olumlu düzenlemeyi beraberinde getiren bir tasarı olarak değerlendirilmektedir.

Ancak çok önemli gördüğümüz birkaç noktaya dikkatlerinizi çekmek istiyoruz:

2.1- Tasarıda, ihale edilecek senelere sari işlerin % 20 ödeneğinin bütçede mutlaka yer alması gerekli görülmektedir ki, bu düzenleme olumlu karşılanmaktadır. Ancak, % 20 ödeneğin, ayrıldığı işte kullanılmasını yasal garantiye bağlayacak bir düzenlemeyi de gerekli görüyoruz.

Yatırımların yıllara sari projeler olduğu göz önüne alınarak, işin devamı aşamalarındaki ödeneklere herhangi bir düzenleme getirilmemiş olması büyük bir eksikliktir. Aynı şekilde, yapılan işlerin bedellerinin de zamanında ödenmesini sağlayacak bir müeyyide de tasarıda yer almalıdır.

110

Page 114: madencilikrehberi.files.wordpress.com  · Web viewDenizcilik sektöründe en önemli konu sektörün ulusal normlardan ziyade uluslararası normlara göre yönlendirilmesi ve yönetilmesidir

2.2- Tasarıda, İdare-Müteahhit ilişkilerinde , hak ve yükümlülüklerde eşitlik ilkesi mutlaka yer almalıdır. Bu ilke ile yatırımların bir düzen içinde başarılması mümkündür. Ayrıca, sözleşmelerde bu ilkeye aykırı hükümlerin yer alamayacağı hususunun da yasa tasarısına eklenmesi çok faydalı olacaktır.

2.3- Devlet İhale Kanunu tasarısında sadece müteahhitler için son derece ağır sorumluluklar getirilmektedir. Yapım yüklenicileri için kusursuz sorumluluk, asgari bir yıl süreli ertelenemeyen ve para cezasına çevrilemeyen hapis cezası öngörülmesini çok ağır bulduğumuzu ifade etmek isteriz. Hukukumuzda akdi sorumlulukların yerine getirilmemesinin müeyyidesi, hapis cezası değildir. Yabancı yatırımcılara da bu yasanın uygulanacağı dikkate alındığında, öngörülen düzenlemenin haksızlığı daha çarpıcı hale gelmektedir.

Amaçlarının çok üstünde müeyyideler getiren bu düzenleme karşısında mesleki sorumluluğunun bilincinde, ciddi hiçbir müteahhitlik firmasının taahhüt altına girmesi beklenmemelidir.

İtirazımızın temeli, sorumluluğumuzun kaldırılması talebi değildir. Bunu özellikle vurgulamak isteriz. Talebimiz Borçlar Kanunu’nun istisna akdine ilişkin hükümlerinin yapım yüklenicileri için de aynen kabul edilmesidir.

3- Vergi İle İlgili Sorunlar ve Öneriler

3.1- Yıllara Sari İnşaat ve Onarım İşlerine Uygulanan % 5 Vergi Stopajı

Müteahhit hakedişlerinden kesilen % 5 stopaj, yüksek oranlı peşin vergidir ve diğer vergi mükelleflerine göre müteahhitlere büyük haksızlık ve adaletsizlik yapılmaktadır.

Diğer taraftan, vergi kanunlarında yapılan son değişiklikle Gelir Vergisi % 25’ten önce % 20’ye daha sonra % 15’e , Kurumlar Vergisi % 46’dan % 25’e düşürülmüştür. Stopajın da aynı oranda indirilerek, % 2.7-3 olarak belirlenmesi uygun olacaktır.

3.2- Örtülü Kazanç Konusu:

Senelere sari inşaat işlerinde işin süresi 8-10 yıl hatta bu ödeneklerle daha uzun süre devam etmektedir. Bu süre içinde şirketlerin ortaklarının kendi ihtiyaçları için şirketten para çekmeleri örtülü kazanç kabul ediliyordu. Şu andaki uygulama ile bu şekilde çekilen paralardan KDV ödenmesi mecburiyeti getirilmiştir. Vergi stopajı ile, bir anlamda geçici kârın vergisi zaten ödenmektedir. Bunun karşılığı

111

Page 115: madencilikrehberi.files.wordpress.com  · Web viewDenizcilik sektöründe en önemli konu sektörün ulusal normlardan ziyade uluslararası normlara göre yönlendirilmesi ve yönetilmesidir

olarak ortaklara makul ölçülerde yapılacak dağıtımlardan ayrıca KDV alınmamalıdır.

3.3- Yanıltıcı Belge Konusu:

İnşaat işlerinde, değişik şantiyelerdeki piyasa ödemeleri çoğunlukla güvenilir kimseler tarafından yapılmaktadır. Eski vergi yasasına göre, “muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belgelerin bilerek kullanılması” halinde iş sahibine sorumluluk yükleniyordu. Yeni yasada “bilerek” kelimesi çıkartılmış bulunmaktadır. Bunun cezası da 6 ay ile 3 yıl arasında hapistir. Bu durum cezaların şahsiliği ilkesine ve genel hukuk kurallarına aykırı olmaktadır. Bunun için Yasaya da “bilerek” kelimesinin konulması uygun olacaktır.

4- Yurtdışı Müteahhitlik Hizmetlerine İlişkin Sorunlar ve Çözüm Önerileri

4.1- Yurtdışı işler, sadece müteahhite kazanç değil, binlerce işçiye ve Müşavir Mühendislik sektörüne istihdam sağlayan, Türk mallarının ihracına destek veren, yurtiçi üretimi artıran, döviz kazandıran ve ülkenin dışarıda tanıtım ve propagandasını yapan çok yönlü bir olgudur.

Dış müteahhitliğimiz, 4 kıtada ve 50’ye yakın ülkede önemli deneyim kazanmış ve 50 milyar ABD Doları toplam iş hacmine ulaşmıştır. Ancak 1990’da 2 milyar ABD Doları olan yeni iş kapasitesi 2000’de sadece 250 milyon ABD Doları düzeyine inmiştir. Bunun önlenmesi için neler yapılmalıdır:

Yurtdışında pazar kazanma ve bunu elde tutma sadece müteahhite bırakılamaz, devlet her zaman müteahhitin arkasında olmalıdır. Batı dünyasından gelen rakiplerimiz bu desteğin avantajlarına sürekli olarak sahiptirler. Biz de devletimizden destek istiyoruz. Yeni pazarlar bulmada dış temsilciliklerimiz bulundukları ülkeden gönderecekleri bilgiler ve orada yapacakları çalışmalarla bize yardımcı olmalıdırlar. Mevcut pazarlarımızı kaybetmemek için de devletimizin diplomatik ilişkileri sürdürürken taahhüt sektörünün çıkarlarını dikkate alması gereği ihmal edilmemelidir.

4.2- Yurtdışında, ‘maceracı’ kimselerin inşaat işine girmeleri dolayısıyla zaman zaman sektörümüzün ve ülkemizin itibarını sarsan olaylar yaşanmaktadır. Bunu önlemek için belli kriterler uygulanarak iş alacak şirketler belirlenmelidir.

112

Page 116: madencilikrehberi.files.wordpress.com  · Web viewDenizcilik sektöründe en önemli konu sektörün ulusal normlardan ziyade uluslararası normlara göre yönlendirilmesi ve yönetilmesidir

4.3- Durgunluk yaşanan ana dış pazarlarımız Rusya Federasyonu ve Orta-Asya Cumhuriyetleri dışında yeni pazar arayışlarımızı sürdürüyoruz. Ancak, risk sigortası ve kredi imkanları açısından, Batılı rakiplerimizin avantajlarına sahip değiliz. Türk Eximbank’ın yurtdışı işlere kredi desteği vermesini ve önderliği altında bankalarımızın yurtdışı işlere yardımcı olmalarını sağlayacak bir düzenleme gerçekleştirmesini istiyoruz. Eximbank’ın devam eden işler için zaman zaman uyguladığı köprü kredi sistemi yararlıdır, bunun günümüz şartlarına uygun olarak geliştirilmesi gerekir.

4.4- Pazar arayışlarımız, İrlanda, Güneydoğu Avrupa, Afrika’da Sahra’nın güneyindeki petrol ülkeleri üzerinde yoğunlaşmıştır. Türkiye’nin Afrika Kalkınma Bankası’na donör üye olması bu kıtadaki arayışlarımıza büyük katkı yapacaktır. Yeni pazarlarda iş alacak firmalara özel bir kamu desteği sağlanması çok yararlı olacaktır.

4.5- Güneydoğu Avrupa için İstikrar Paktı çerçevesinde uygulanan altyapı programlarındaki projelerin ihalelerinde Türk müteahhitleri sorun yaşamaktadır. Balkan ve AB adayı ülkeler için hazırlanmış olan PHARE, ISPA, SAPARD programlarından projelere bir finans katkısı yapılmışsa, bu programlara dahil olmayan Türkiye’nin müteahhitleri ihalelere doğrudan veya ortak olarak katılamamaktadır. Böyle bir durumu AB’ye aday bir ülke için haksızlık olarak değerlendiriyoruz. Bu haksızlığın düzeltilmesi açısından yeni bir düzenleme yapılması için Dışişleri Bakanlığımız önemli çabalar harcamaktadır; ancak Hükümetimizden de, bunu gündeminde tutmasını ve yapılan çalışmaların başarısı için bu programların uygulanmasını izlemesi bekleniyor.

4.6- Yurtdışı tanıtımımız ve yardım programları uygulamalarımız için kurulmuş olan TİKA’nın bugünkü durumu sektörümüze beklediğini vermemektedir. Bu kuruluşumuzun müteahhitlik ve müşavirlik hizmetlerimizin ihracatını artırmak amacıyla görevlendirilmesi, özellikle Orta-Asya işlerimiz ve yeni pazarlar açısından önemli görülmektedir. TİKA, büyük hizmetler yapabilecek bir kuruluştur; personel ve kaynak itibariyle güçlendirilmeli, faaliyeti yaygınlaştırılmalıdır.

4.7- Mevcut ve potansiyel pazar ülkelerimizdeki devlet temsilcilerimiz ekonomi nosyonlu, girişken, yakın temas kurabilen kişilerden seçilmeli, müteahhitlik ilişkilerinin geliştirilmesi görev ve sorumlulukları arasında yer almalı, bu

113

Page 117: madencilikrehberi.files.wordpress.com  · Web viewDenizcilik sektöründe en önemli konu sektörün ulusal normlardan ziyade uluslararası normlara göre yönlendirilmesi ve yönetilmesidir

alandaki başarı veya başarısızlıkları bağlı oldukları Bakanlıklarca dikkatle izlenmelidir.

114

Page 118: madencilikrehberi.files.wordpress.com  · Web viewDenizcilik sektöründe en önemli konu sektörün ulusal normlardan ziyade uluslararası normlara göre yönlendirilmesi ve yönetilmesidir

8.8. KİMYA İŞKOLUKİMYA İŞKOLU

115

Page 119: madencilikrehberi.files.wordpress.com  · Web viewDenizcilik sektöründe en önemli konu sektörün ulusal normlardan ziyade uluslararası normlara göre yönlendirilmesi ve yönetilmesidir

KİMYA İŞKOLU

Küreselleşmenin yaşandığı günümüzde, hızla sanayileşen ülkelerin dünya ekonomisi ve ticaretinde giderek daha fazla yer almaları, sanayinin ve hemen hemen tüm sanayi kollarına girdi sağlayan kimya sektörünün taşıdığı önemi ortaya koymaktadır.

Kimya sektörü bir yandan hammadde ve ara ürünleri arz ederek diğer sanayi kollarının gelişmesine yardımcı olurken öte yandan temizlik, bakım ürünleri, farmasötik vb. ürünlerle modern toplum yaşantısının gereksinmelerine de cevap vermektedir.

Geniş bir uygulama alanına sahip olan kimya sektörü, arz ettiği ürünlerin yöneldiği sektörlerle sürekli bir etkileşim içinde bulunduğundan, ürün yelpazesini teknolojik ve sosyo-ekonomik gelişmelerin bu sektörler üzerinde yansımalarına göre uyumlaştırmak durumundadır.

Kimya sektörü ürünlerinin gerektirdiği üretim teknikleri ve prosesleri sermaye yoğun bir yapıyı beraberinde getirmekte; sektör açısından özel önem taşıyan araştırma – geliştirme faaliyetleri de bu yapıyı pekiştirmektedir.

Bugün dünyada bölgesel ekonomik bloklaşmanın en başarılı örneği olan Avrupa Birliği ile Türkiye arasındaki ilişkilerin temeli 1963 yılında imzalanan Ankara Antlaşması ile atılmıştır. Ortaklık anlaşması çerçevesinde gelişen ekonomik entegrasyon, 1.1.1996 tarihinde yürürlüğe giren ve AB mevzuatına uyumu da beraberinde getiren Gümrük Birliği ile Türkiye’yi tam üyeliğe götürecek olan sürece girmiştir.

Bu süreç içerisinde, sanayide önemli bir rol oynayan kimya sektörünün AB ile Türkiye’deki durumunun karşılaştırmalı olarak ele alınması, Türk kimya sektörünün kapsamlı bir şekilde değerlendirilmesi bakımından önem taşımaktadır.

Kimya sektörü malların serbest dolaşımı bakımından ele alındığında, AB’de Birlik içinde fiziki, teknik, mali ve idari engellerin kaldırılmasını amaçlayan Tek Pazar programının sektöre etkileri üzerinde durmak gerekmektedir. Bu program, ulusal mevzuat farklılıklarının ortadan kaldırılmasını ve bürokratik işlemlerin hafifletilmesini sağlayarak ticaretin etkin bir şekilde gerçekleştirilmesine katkıda bulunmayı

116

Page 120: madencilikrehberi.files.wordpress.com  · Web viewDenizcilik sektöründe en önemli konu sektörün ulusal normlardan ziyade uluslararası normlara göre yönlendirilmesi ve yönetilmesidir

hedeflenen; bunun yanısıra AB sanayiinde standardizasyon konusunda Yeni Yaklaşım anlayışını da beraberinde getirmiştir.

Bununla birlikte, kimya sektöründeki ürün yelpazesinin çok geniş olması nedeniyle AB’de ilgili mevzuat genelde Klasik Yaklaşım yönergeleri çerçevesinde düzenlenmiş olup, standardizasyon çalışmaları henüz sektörün tamamını kapsayacak düzeye gelmemiştir. Türkiye’de TSE’nin sektöre yönelik olarak hazırladığı pek çok standart bulunmakla birlikte, mevcut standartlar AB’de de olduğu gibi sektörün tamamını kapsayacak düzeye ulaşmamıştır. Üretilen ürünlerin sayısı 100,000’lere ulaştığı için ürün bazında standart hazırlanması oldukça zordur. Sektörde bulunan firmalar rekabete zorlanmamak için toplam kaliteye doğru yönelmekte ve ISO 9000 ve ISO 14000 gibi standartları şirketlerinde oturtmaya çalışmaktadırlar. Türkiye’de bu tür standartları uygulayan ve belgeleyen şirketlerin sayısı gün geçtikçe artmasına rağmen bu tür kurallı çalışan firmalar kayıtdışı ya da merdiven altı dediğimiz birçok firmanın haksız rekabetine uğramaktadırlar. Özellikle mecburi standartlar kapsamında bulunan üretim alanlarında faaliyet gösteren firmalara yönelik devletin yetersiz denetim ve kontrolü gözlemlenmektedir.

Diğer taraftan Türkiye’de insan ve çevre sağlığının gerektirdiği normların dışında tüketiciye yönelik ürünler için bazı zorunlu standartlar da bulunmaktadır. Yerli firmalar bu zorunlu standartlara uygun üretim yaparken, ithal edilen ürünlerde bu standartların aranmaması yerli sanayi üzerinde olumsuz bir etki yaratmaktadır.

Kimya sektörü dış ticaret bakımından ele alındığında, AB’de hammadde ve yarı mamullerin genelde ithal edilip işlenerek nihai ürüne dönüştürüldüğü ve bu nihai ürünlerin ihraç edildiği gözlenmektedir. Türkiye’de de hammadde gereksinimi genelde ithalat yoluyla sağlanmakta, nihai ürün ihracatı alt sektörlere göre değişkenlik göstermektedir. Bu itibarla hükümetlerin uyguladığı stabilizasyon programlarından en çok etkilenen sektörlerden birisidir. Son yaşadığımız ekonomik kriz ile birlikte finansal krizin yarattığı devalüasyon hammaddesi büyük çoğunlukla ithalden karşılanan sektörü etkilemiş ve maliyetleri ciddi biçimde zorlamıştır.

Türkiye açısından hammadde temini çerçevesinde üzerinde durulması gereken konu, üçüncü ülkelerle ticaretin hangi koşullarda gerçekleşeceğidir. Gümrük Birliği kararı çerçevesinde 5 yıllık bir geçiş süresi içerisinde AB’nin otonom ve tercihli ticaret anlaşmalarına uyum sağlanacağı öngörülmüştür. Bu doğrultuda özellikle önemli hammaddelerin ithal edildiği ülkelerle ikili

117

Page 121: madencilikrehberi.files.wordpress.com  · Web viewDenizcilik sektöründe en önemli konu sektörün ulusal normlardan ziyade uluslararası normlara göre yönlendirilmesi ve yönetilmesidir

anlaşmaların en kısa zamanda imzalanarak yürürlüğe girmesi, Türk kimya sanayiinin AB ile rekabet edebilmesine katkıda bulunacaktır.

İhracatımızın artması ancak rekabet edebilir maliyetlerle daha fazla mal ve hizmet üretebilmemizle mümkündür. Mevcut altyapımız, aşırı bürokratik ve karmaşık hukuki sistemimiz, yanlış çevre anlayışımız, ülkemizde rekabet edilebilir yapıda sanayinin kurulmasına engel teşkil etmektedir. Makro düzeyde yapılacak çalışmalarla bu kanun ve yönetmelikler ele alınmalı ve gelişmiş ülkelerde yapılan uygulamalarla karşılaştırılarak yeniden düzenlenmeli ve Türkiye, yatırım yapılabilir bir ülke haline getirilmelidir.

Eximbank’ın sermayesi artırılarak, yeterli miktarda ve daha düşük faizli kredi imkanları yaratılmalıdır. Komşumuz olan ülkelerle gerek sınır ticareti, gerek doğrudan ihracat yoluyla yapılan ihracatı destekleyici önlemlere ihtiyaç duyulmaktadır. Bazı AB ülkelerinin yaptığı gibi, Türk menşeli ürünlerin ithalatı için Eximbank tarafından komşu ülkelere ithalat kredisi açılmalıdır.

Kimya sektöründe yoğunlukta olan küçük ve orta ölçekli işletmelerin var olabilmeleri, her şeyden önce bu işletmelerin uygun maliyetlerle girdi temin edebilmelerine bağlıdır. İhraç ürünlerimizin maliyetinin düşürülmesi ve yurtdışında rekabet şansının artırılmasını teminen, sektör üretiminde kullanılan bazı temel malların imalatçı – ihracatçıya ihraç fiyatı üzerinden verilmesi sağlanmalıdır.

İhracatı artırmak için ihracatı teşvik edici önlemler alınmalıdır. Bu kapsamda, üretimde önemli bir gider oluşturan enerji ile ilgili olarak daha önce de uygulanmış olan mahsup sistemi tekrar uygulamaya konulmalı veya ucuz enerji temini sağlanmalıdır.

Kimyasal maddelerin Boğaz Köprüsü’nden yüksek geçiş ücreti, makul bir seviyeye indirilmelidir. Ayrıca çok yüksek bedellerle yapılan yurtiçi taşımalar için gerekli tedbirler alınmalıdır. Kamu ve özel sektör temsilcileri ile birlikte yapılan ülke çıkarmalarına ağırlık verilmeli, ayrıca milli düzeyde yurtdışı fuarlara katılım için daha fazla organizasyon yapılmalıdır.

Kuzey Afrika ülkelerinde Türk menşeli ürünlere yüzde 10 civarında gümrük vergisi uygulanmaktadır. Bu durum, aynı pazarda yeralan Avrupa ve Arap ülkelerine karşı rekabeti olumsuz etkilemektedir. Mısır, Tunus, Fas gibi ülkelerle ikili anlaşmalar yapılmalı, gümrük indirimi sağlanmalıdır.

118

Page 122: madencilikrehberi.files.wordpress.com  · Web viewDenizcilik sektöründe en önemli konu sektörün ulusal normlardan ziyade uluslararası normlara göre yönlendirilmesi ve yönetilmesidir

Gümrüklerdeki kimyahane kontrolü ihracatta maliyeti ve bürokrasiyi artırıcı bir unsurdur. AB’deki uygulamalar örnek alınmalıdır.

Ülkemizde yılda 1 milyar dolar yabancı sermaye gelmektedir. Oysa Türkiye’nin 40 milyar dolarlık bir potansiyeli vardır. Bu hesap göz önüne alındığında, Türk kimya sektöründe 3 milyar dolarlık bir yatırım çekebileceği tahmini yapılmaktadır. Yabancı sermayenin Türk kimya sektörüne yaptığı yatırımlar itibariyle, toplam 33 yabancı sermayeli firmayı kapsamak ile birlikte Türkiye’deki Yabancı Sermaye miktarının % 0.35’ini meydana getiriyor . Bu itibar ile Türkiye’nin çok özel şartlar ve ilave teşvikler hazırlayarak yabancı sermayeyi bir an önce çekmesi gerekmektedir.

Türkiye’nin sanayileşmesine oranla Türk Kimya sektörü yeterince büyüyememiş ve yatırımlar arzu edilen seviyeye gelmemiştir. Bunun temel nedenlerinden birisi ise kimya sektöründe uzun süredir istenilen düzeyde yatırım yapılmaması ve yatırımın önüne başta yoğun devlet bürokrasisi olmak üzere farklı dirençlerin oluşmasıdır (Yatırımların çevreci maskesi altında çalışan bazı grupların frenlemesi gibi). Oysa ki, gelişen ülkelerde kimya sanayi yatırımları oldukça yüksektir. Bu Almanya’da her yıl 8 milyar dolar, Fransa’da ise 4 milyar dolar yatırım yapılırken, ülkemizde ise yatırım miktarı 150 milyon doları henüz bulmamıştır. Durum böyle iken Türkiye’de kimya yatırımcısının önündeki ağır bürokrasi ve engellemeler yüzünden son yıllarda yerli firmaların Romanya ve Bulgaristan’da yatırım yapmaya başladıkları gözlemlenmektedir.

Kimya sektöründe AR-GE faaliyetlerine bakıldığında, AB’de bu faaliyetlerin gerek AB içinde gerek uluslararası düzeyde yaşanan yoğun rekabet nedeniyle artan bir trend izlediği gözlenmektedir. AB’de AR-GE çalışmaları; hammadde işleme teknolojisinin geliştirilmesi, ürün kalitesinin artırılması, yeni ve çok fonksiyonlu ürünlerin geliştirilmesi ve bunun yanısıra gerek AB gerek ulusal seviyede çevre korunmasına yönelik mevzuat gereklerine daha iyi uyum sağlanması üzerinde yoğunlaşmaktadır. Avrupalı firmalar cirolarının yaklaşık % 5’ini AR-GE, % 3.5’ini çevre ile ilgili harcamalara ayırmaktadırlar.

Türkiye’de kimya sektörü teknoloji bakımından ele alındığında, sektörde faaliyette bulunan büyük firmaların kullandıkları teknoloji düzeyinin Avrupalı firmalarınkine yakın bulunduğu görülmektedir. Ancak üzerinde durulması gereken husus, Türkiye’de bu sektördeki firmaların ağırlıklı olarak KOBİ’lerden oluşmasıdır. KOBİ’lerin mali kaynaklarının sınırlı olması, AR-GE faaliyetlerine yeterince eğilememeleri sebebiyle teknolojik gelişmeleri yakından izleyip uygulamalarını engellemekte ve bu çerçevede devlet – sanayi –

119

Page 123: madencilikrehberi.files.wordpress.com  · Web viewDenizcilik sektöründe en önemli konu sektörün ulusal normlardan ziyade uluslararası normlara göre yönlendirilmesi ve yönetilmesidir

üniversite işbirliğinin geliştirilmesinin büyük önem taşıdığı ortaya çıkmaktadır.

Sektörde yatırımların desteklenmesiyle ilgili olarak AB’de gerek AR-GE gerek çevre yatırımlarına yönelik üye ülkelerle ortaklaşa finanse edilen çeşitli programlar ve destek mekanizmaları uygulanmakta; Roma Antlaşması kıstasları çerçevesinde devlet yardımları da verilmektedir. Türkiye’de AR-GE ve çevre konularında firmalara destek sağlanmakla birlikte bu desteklerin AB’de verilenlerle aynı düzeyde olmadığı görülmektedir.

Sektörde rekabet gücünün korunması ve artırılması için; standardizasyon, insan, hayvan, bitki sağlığı ve çevre konusunda getirilen zorunluluklara uygun ve kaliteli ürün üretilmesi, rasyonel bir üretim yapısının sağlanması, araştırma ve geliştirmeye daha fazla ağırlık verilmesi önem taşıyan faktörler arasında sıralanabilir. Bunun yanı sıra AB ile bütünleşmenin ticari, teknik, mali ve AR-GE alanlarında AB firmalarıyla işbirliği imkanlarını artıracağı ve sektörün gelişiminde etkin rol oynayacağı söylenebilir. Ancak, Gümrük Birliği sonrası trendin AB-Türkiye ticaretinde Türkiye aleyhine bir görüntü arz ettiği, ihracat ve ithalat rakamları üzerindeki dengesizlikten izlenebilmektedir. 2000 yılı itibariyle ihracat yaklaşık 1 milyon dolar, bu oran ithalatta ise 6,5 milyon dolar civarındadır. Ayrıca, ticari, teknik ve mali alandaki gelişmelerin kimya sektörünün rekabet gücünü artırıcı herhangi bir etki yarattığı da geçtiğimiz altı yıl içinde gözlemlenememiştir.

Kimya sektörü Türkiye’deki hassas sektörlerden birisidir. Sektörün heterojen yapısı sorunlarının da çeşitlilik göstermesine neden olmaktadır. Ancak kapasite kullanımındaki zayıflık (kapasite kullanım oranları % 70 civarındadır), Türkiye’de uzun yıllar devam eden, enflasyondan etkilenmesi, ucuz işgücüne dayalı Uzakdoğu ve Doğu Avrupa’dan gelen kalitesiz ürünler nedeniyle haksız rekabete maruz kalması ve artan çevre sorunları ortak problemler arasında yer almaktadır.

Ar-Ge konularında bilginin lisans ve Know-How’lar vasıtasıyla sağlanması, genel bütçeden yetersiz bütçe ayrılması ve bu çerçevede üniversite ile işbirliğinin sınırlı kalması diğer önemli bir sorun olarak görülmektedir. Firma içi Ar-Ge çalışmaları ise üretimdeki tıkanmaları giderme, ürün geliştirme, kalite iyileştirmesi yapma, mevcut teknolojileri iyileştirme ve yan ürün değerlendirme konularında yapılmaktadır.

Çevre ile ilgili çalışmalar istenilen düzeye gelmemiştir. Geri dönüşüm etiketleri ve ambalajlama konularında da benzer sorunlar

120

Page 124: madencilikrehberi.files.wordpress.com  · Web viewDenizcilik sektöründe en önemli konu sektörün ulusal normlardan ziyade uluslararası normlara göre yönlendirilmesi ve yönetilmesidir

yaşanmaktadır. Özellikle Çevre yatırım maliyetlerinin yüksekliği, ihtisaslaşmış Kimya Organize Sanayi Bölgelerinin ve bunu destekleyen karayolu, demiryolu ve liman yatırımlarının yetersizliği de sorunların önemli bir bölümünü oluşturmaktadır. KİPLAS, Türkiye’de bir ilke imza atarak Kimya Organize Sanayi Bölgesi kurmak amacıyla Kimya Organize Sanayi Bölgesi Derneği’ni kurmuş ve Marmara Bölgesi’nde Kocaeli iline bağlı Gebze ilçesinde Türkiye’nin kimya alanında ihtisaslaşacağı ilk Kimya Organize Sanayi Bölgesini oluşturmak üzere girişimlere başlamış ve sürdürmektedir.

Ekonomik ve Sosyal konularda haksız rekabet, sosyal damping uygulamaları Türk Kimya Sektörünü zorlamaktadır. Tüketicinin dilinde ithal edilmeyen ürünler ve dış ticarette gümrüklerde karşılaşılan sorunlar, ilgili yasalar ve mevzuatların güncelleştirilmemesinden dolayı yaşanan problemler, ticaretin ve ihracatın önündeki engeller ve yatırımı özendirici teşviklerin eksikliği devletin her zamankinden daha fazla konuya eğilmesi ve sektörü haksız rekabet ve uygulamalardan koruması gerekmektedir.

Özet ile Sektörümüzde;

1. Sanayiciler rekabet edebilir bir çalışma alanı istiyor. Hammadde kaynaklarına, pazarlara ve limanlara yakın bir organize sanayi bölgesi kurmak için çabalayan sanayiciler, bu tip yerlerin sayılarının artmasını ve devlet tarafından yer belirlenmesini ve kuruluş koşullarının kolaylaştırılmasını talep ediyor.

2. Özelleştirme de kimya sanayiinin en önemli beklentilerinden biri. Sektörün hammadde kaynağı olan PETKİM’in özelleştirilerek kapasitesini artırması gerektiği vurgulanmaktadır. Başka bir ifade ile kamunun elindeki kimya işletmelerinin devlet tarafından tekelleşme yaratmayacak bir özelleştirme ile sonuçlandırılması arzu edilmektedir.

3. Bir diğer sorun da dış ticarette yaşanıyor. Sanayiciler, dış ticaret verilerini sağlıklı bir şekilde alabilmek ve talepleri doğru bir biçimde değerlendirebilmek için ihtisas gümrüklerinin kurulması gerektiğine işaret ediyorlar. Öte yandan antidamping konusunda da bürokrasinin hızlı bir biçimde işlemesinin şart olduğu vurguluyorlar.

Hiç kuşkusuz ki sektöre yönelik tüm bu sorunlar ve çözüm önerileri Türkiye’nin önünde aşması gereken makro – ekonomik politikalar ve yapısal reformlardan bağımsız değildir. Bu itibarla, global rekabette Türkiye’ye ve Türk kimya sektörüne rekabet avantajı yaratmak sadece Türk kimya sektörü girişimcilerinin sorumluluk alanına girmemekte aynı zamanda, devletin de bu süreçte rekabetin önünü açıcı,

121

Page 125: madencilikrehberi.files.wordpress.com  · Web viewDenizcilik sektöründe en önemli konu sektörün ulusal normlardan ziyade uluslararası normlara göre yönlendirilmesi ve yönetilmesidir

haksız uygulamaları bertaraf edici ve yatırımı ve üretimi kolaylaştırıcı önlemleri alma görevi vardır. 21.yüzyılda global rekabetin avantaj ve tehditlerine karşı hazırlıklı olmak Türk kimya sektörünün bugünkü durumunun iyi analiz edilmesine ve geleceğinin rasyonel biçimde projelendirilmesine bağlıdır.

122

Page 126: madencilikrehberi.files.wordpress.com  · Web viewDenizcilik sektöründe en önemli konu sektörün ulusal normlardan ziyade uluslararası normlara göre yönlendirilmesi ve yönetilmesidir

9.9. ŞEKER İŞKOLUŞEKER İŞKOLU

ŞEKER İŞKOLU

1- ÜRETİM İstikrarsız üretim yapısı ve stok sorunu

Destekleme fiyatlarına bağlı olarak pancar ve şeker üretiminin şekillenmesi, istikrarsız bir üretim ve arz yapısını ortaya çıkarmıştır.

Son yıllarda destekleme fiyatlarında meydana gelen artışlar, üreticinin pancar ekimine ilgisini artırmış, şeker üretiminin talebin üzerinde gerçekleşmesine neden olmuştur.

Sektör; 1999/2000 kampanyasına 930 bin ton, 2000/2001 kampanyasına 680 bin ton stokla girmiştir.

Sektörde ciddi anlamda üretim planlamasına ihtiyaç duyulmaktadır.

İstihdam fazlalığı

Sanayide birim işlenen pancar başına istihdam edilen işçi sayısının Batı Avrupa Ülkelerine göre yüksek olduğu görülmektedir. Sanayinin rekabet gücü ve verimliliği açısından istihdamda optimal ölçeklere ulaşılması gerekmektedir.

Fransa’da 1995/96, 1996/97 ve 1997/98 kampanyalarında 1 milyon ton pancar işlenmesi için istihdam edilen işçi sayısı sırasıyla

123

Page 127: madencilikrehberi.files.wordpress.com  · Web viewDenizcilik sektöründe en önemli konu sektörün ulusal normlardan ziyade uluslararası normlara göre yönlendirilmesi ve yönetilmesidir

464, 396 ve 329 iken, Türkiye’de aynı kampanyalarda 1 milyon ton pancar başına istihdam edilen toplam işçi sayısı sırasıyla 1482, 1154 ve 1036 olmuştur. Türkiye’de 1 milyon ton pancar işlenmesi için istihdam edilen işçi sayısı Fransa’nın yaklaşık 3 katı düzeyindedir.

Bu nedenle şeker fabrikası teknolojisinde modernizasyon ve otomasyona, ölçek ekonomisi ilkelerine ağırlık verilerek işgücü verimliliğinin artırılmasına gidilmesi gerekmektedir.

Bazı girdi kullanımlarında optimal değerlere erişilememesi

Maliyet unsurları içinde önemli durumdaki bazı girdilerin kullanımında, teknolojik iyileştirme çalışmaları çerçevesinde tasarruf sağlanması önemli görülmektedir.

Yakıt ve enerji kullanımında tasarruf sağlanarak ve tüketimde gelişmiş ülke düzeylerine erişmek üzere gerekli tedbirler alınmalıdır.

2- PAZARLAMA

Dış kaynaklı şeker girişi

Yasal olmayan yoldan, özellikle sınır ticareti kapsamında şeker girişlerinin önlenmesi gerekmektedir. Transit yoluyla, yatırım teşviklerine istinaden veya geçici kabul çerçevesinde gümrük vergisi ödemeksizin şeker ithalatı yapılmakta olduğundan şekerin bu kapsamdan çıkarılması hususunda gerekli düzenlemeler yapılmalıdır.

Öte yandan Dahilde İşleme İzin Belgesi çerçevesinde, şekeri hammadde veya yardımcı madde olarak kullanan firmalara ihraç kaydıyla dünya fiyatları esas alınarak yapılan şeker satışları için uygulamanın amacına ulaşmasını sağlayabilmek üzere;

İhracatın sağlıklı bir şekilde kontrol edilmesi suretiyle bu satışlara ilişkin belge kapatma işlemlerinin hızlandırılması,

Satışı yapılan şekerin amacına uygun olarak kullanılıp kullanılmadığının yetkili mercilerce izlenmesi,

Şekeri hammadde veya yardımcı madde olarak kullanan firmalara verilen Dahilde İşleme İzin Belgelerinin (haklı

124

Page 128: madencilikrehberi.files.wordpress.com  · Web viewDenizcilik sektöründe en önemli konu sektörün ulusal normlardan ziyade uluslararası normlara göre yönlendirilmesi ve yönetilmesidir

bir sebebe dayanmadığı müddetçe) ilave süre imkanlarından yararlandırılmaması

gerekli görülmektedir.

Pazarlama yapısından kaynaklanan sorunlar

Müşteri odaklı üretim ve satış hizmetinin verilmesi, satışların elektronik ticaret ortamında gerçekleştirilmesi, ihraç amaçlı şeker satışlarında esnek pazarlama politikalarının hayata geçirilmesi sağlanmalıdır.

Sanayinin ürettiği şeker ve diğer ürünlerin satışında dağıtım ağı kurularak satışların hızlandırılması ve stok maliyetlerinin düşürülmesi için gerekli çalışmalar yapılmalıdır. Bu amaçlı şeker satış ve dağıtım sisteminde karşılaşılan sorunları giderici yeni bir sistem oluşturmak amacıyla yetkili satıcılık projesi değerlendirilmelidir. Müşteri odaklı üretim ve satış hizmeti verebilmek amacıyla tüketiciyle şirket arasında sürekli bilgi akışı sağlanmalı, satışlar müşterilerin satın alma mekanlarına taşınmalıdır.

Alternatif tatlandırıcılar nedeniyle pazar payında daralma

Türkiye’de son altı yıl içinde nişasta kökenli glukoz, izoglukoz üretimi % 486 oranında artış gösterirken, sakaroz kökenli şeker üretimi % 64 seviyesinde kalmıştır.

Tatlandırıcıların içinde, nişasta kökenli glukoz ve izoglukozun payı kuru madde bazında 1995 yılında % 3.1 iken 2000 yılında % 10’a ulaşmıştır.

Türkiye’de nişasta kökenli tatlandırıcıların büyüme hızı sakaroz kökenli şekere göre daha yüksektir.

Bu nedenle şekerde tüketici tercihlerine uygun arz çeşitliliği sağlanmalıdır.

3- YATIRIMLAR

Yatırımlara ayrılan kaynakların yetersizliği

Sektörün gerek ölçek büyütme, gerek teknolojik iyileştirme açısından yatırım yapabilmesi için kaynak gereksinimi vardır. 1926 yılından bu yana faaliyet gösteren fabrikaların teknolojik alanda modernizasyona

125

Page 129: madencilikrehberi.files.wordpress.com  · Web viewDenizcilik sektöründe en önemli konu sektörün ulusal normlardan ziyade uluslararası normlara göre yönlendirilmesi ve yönetilmesidir

ihtiyacı vardır. Ancak, ayrılan kaynaklar bu yönde yetersiz kalmaktadır.

İşletmelerde optimal ölçeğe ulaşılamaması

Sektörde fabrika başına ortalama ölçek, AB ülkelerinin yaklaşık yarısı kadardır.

Yatırım politikalarının, ortalama ölçeğin büyütülmesini özendirici olması yönünde belirlenmesi gerekmektedir.

Kapasite gereksinimi çerçevesinde, sektör ortalama kapasitesinin ekonomik ölçeğe yaklaştırılması için şeker fabrikalarının tevsiatına öncelik verilmelidir. Pancar potansiyeli yüksek, teknolojik durumu uygun olanlardan başlamak üzere kapasite gereksinimi çerçevesinde, ekonomik ölçeği artırmaya yönelik önlemler alınmalıdır.

Teknoloji yükseltme çalışmalarına yeterince ağırlık verilememesi

Şeker fabrikalarının yerli ve yabancı şeker ve tatlandırıcı üreticilerine karşı rekabet güçlerinin korunması ve çağdaş işletme anlayışına dönük teknoloji yükseltme çalışmalarına hız verilmelidir. Böylece; personel ve yakıt tasarrufu sağlanması, kapasite kullanımı ile kalite ve verimliliğin artırılması hedeflenmelidir. Emek yoğun teknolojik yapıdan, sermaye yoğun teknolojik yapıya geçiş amaçlanmalıdır.

4- MALİYETLER

Hammadde ve ürün fiyatları arasındaki ilişkinin kurulamaması

Destekleme fiyatlarında yıldan yıla düzensiz gelişmeler yanında ürün fiyatının belirlenmesinde yaşanan bazı sıkıntılar, hammadde ve ürün fiyatı arasında yeterli aralık ile ilişkinin kurulamamasına neden olmaktadır.

Destekleme fiyatının maliyetlere olumsuz etkisi

Destekleme fiyatlarında yıldan yıla meydana gelen gelişmeler maliyet yapısını ve düzeyini olumsuz yönde etkilemektedir.

İşletme ölçeklerinden kaynaklanan sabit masrafların yüksekliği

126

Page 130: madencilikrehberi.files.wordpress.com  · Web viewDenizcilik sektöründe en önemli konu sektörün ulusal normlardan ziyade uluslararası normlara göre yönlendirilmesi ve yönetilmesidir

Sektörde fabrika başına ortalama ölçek, AB ülkelerinin yaklaşık yarısı kadardır. Bu da, sabit masrafların artmasına ve maliyetlerin yükselmesine neden olmaktadır.

Yatırım politikalarının, ortalama ölçeğin büyütülmesini özendirici olması yönünde belirlenmesi gerekmektedir.

Yabancı kaynak kullanımının getirdiği finansal yüklerin maliyetlere etkisi

Sermaye ve özkaynak yetersizliğine bağlı olarak sektörde yabancı kaynak kullanımı giderek artmaktadır. Bu da üretim maliyetlerini olumsuz yönde etkilemektedir.

127

Page 131: madencilikrehberi.files.wordpress.com  · Web viewDenizcilik sektöründe en önemli konu sektörün ulusal normlardan ziyade uluslararası normlara göre yönlendirilmesi ve yönetilmesidir

10.10. TOPRAK İŞKOLUTOPRAK İŞKOLU

TOPRAK İŞKOLUSeramik sektöründe faaliyet gösteren üyelerimiz, üretimlerinin %50’sini başta Avrupa ve ABD ülkeleri olmak üzere, dünyanın pek çok ülkesine ihraç etmektedirler. Tüm çabaları da dünyadaki pazar paylarını artırmaya yöneliktir.

Son birkaç yıl öncesine kadar bu çabaları sonuç vermiş ise de, enerji maliyetlerindeki olağanüstü artışlar sonucu, özellikle içinde bulunduğumuz yılda rekabet güçlerini yitirmiş bulunmaktadırlar.

İç pazarda zaten bozuk olan arz-tüketim dengesi, yaşanan ekonomik durgunluk neticesi tamamen bozulmuş, üyelerimiz bir yıla varan vadeler, bir yıl öncesinin fiyat vadeleri ile satış yapmaya zorlanır olmuşlardır. Maliyet artışlarını fiyatlarına yansıtma şansları yoktur. Bugün çalışan sayısını düşürerek, ikramiye ödemelerini erteleyip, kısım kısım ücretsiz izin uygulamaları yaparak yaşamaya çalışan pek çok üyemiz, şartlar bu yönde devam ederse korkarız ki kapanmak zorunda kalacaklardır.

Seramik üretiminde enerji önemli bir maliyet girdisidir. Üretim maliyetinin %25’ini oluşturmaktadır.

2001 Ocak ayında seramik üreticisi, Avrupa ülkeleri ve ABD ile kıyaslandığında, enerji maliyetleri ülkemizde; elektrik birim fiyatında % 16-50, doğalgaz fiyatında % 17-50 oranları arasında pahalıdır. Doğalgaz kullanımı için dünya ülkeleri içinde en yüksek fiyatı ödeyen ülkelerden biriyiz.

Bundan daha vahimi de; sektörümüzde faaliyet gösteren üreticilerin bir kısmı henüz doğalgaz kullanmak şansını dahi elde edememiştir.

128

Page 132: madencilikrehberi.files.wordpress.com  · Web viewDenizcilik sektöründe en önemli konu sektörün ulusal normlardan ziyade uluslararası normlara göre yönlendirilmesi ve yönetilmesidir

LPG ile üretim yapmak zorundadırlar ve LPG doğalgazdan birim fiyat olarak % 98; kc/fiyat kıyaslaması yapıldığında da % 60 daha pahalıdır.

LPG’ye gelen yüksek zamlar, üreticilerimizin gerek iç piyasada, gerek uluslararası pazarda rekabet güçlerini tamamen kırmış, yurtdışı müşteriler kaybedilmeye başlamıştır. Avrupalı üreticiler bu fırsatı iyi değerlendirmekte ve hızla pazar paylarını artırmaktadırlar. Maliyet yüksekliği sebebiyle kaybettiğimiz pazar payını eşit şartlara ulaşsak dahi, geri almak zordur. En azından yıllar alacaktır.

Hükümetimizin; sanayide kullanılan elektrik, doğalgaz ve özellikle LPG maliyetlerini bir şekilde rakiplerimiz düzeyine çekmesini zorunlu görüyoruz. Doğalgaz projeleri, ki yıllardır proje bazında beklemekte, en kısa sürede hayata geçirilmelidir. Ege Bölgesi açısından bu sorun sadece bizim sektörümüzün değil, pek çok üreticinin ciddi sorunudur.

129

Page 133: madencilikrehberi.files.wordpress.com  · Web viewDenizcilik sektöründe en önemli konu sektörün ulusal normlardan ziyade uluslararası normlara göre yönlendirilmesi ve yönetilmesidir

11.11. TURİZM İŞKOLUTURİZM İŞKOLU

TURİZM İŞKOLU

Turizm, Türkiye’de son on yılda büyük bir sıçrama göstermiş ve ekonominin en fazla döviz girdisi sağlayan sektörü olmuştur. Sektör, 1999 yılında yaşanan büyük kriz ve deprem felaketlerinden olumsuz etkilenmişsede 2000 yılında yeni bir toparlanmaya girmiş ve ülkemize 10,400,000 turist getirerek 7,5 milyar dolar döviz girdisi sağlamıştır.

Dünyamızın içinde bulunduğu koşullarda 2001 yılından başlayarak turizm sektörünün Türkiye’ye uluslararası rekabette göreceli üstünlük sağlayan en önemli sektör olduğu görülmektedir. Turizm sektörü her yıl artan döviz girdileri ile ülkemiz ekonomisinin lokomotifi olmaya namzet birinci sektördür. Ayrıca İstanbul Sanayi Odası’nın yaptığı bir araştırmaya göre, turizm sektörü, Türkiye ekonomisinin 38 farklı sektörünü aynı anda etkilemektedir. Bu da ülke ekonomisi açısından sektörün önemini bir kez daha kanıtlamaktadır.

Diğer yandan “Türkiye’nin Güçlü Ekonomiye Geçiş Programı”nın başarıya ulaşmasına ve ülkemizin şu anda içinde bulunduğu ağır finansal ve ekonomik krizden kurtulmasına yardımcı olacak sektörlerin başında da yine Turizm sektörü görülmektedir.

Bu denli önem atfedilen sektörümüzün beklentilerine cevap vermesi için yaşadığı güncel sorunları acilen aşması gerekmektedir. Bu

130

Page 134: madencilikrehberi.files.wordpress.com  · Web viewDenizcilik sektöründe en önemli konu sektörün ulusal normlardan ziyade uluslararası normlara göre yönlendirilmesi ve yönetilmesidir

sorunları bazı başlıklar altında irdelemeye ve çözüm önerilerimizi sunmaya çalışacağız.

1. Tanıtıma Önem Verilmelidir.

Yirmibirinci yüzyılda turizm tüm çağdaş ülkeler açısından ‘bacasız sanayi’ olarak kabul edilmekte ve sektör artık “Seyahat Endüstrisi” olarak tanımlanmaktadır. Bu gelişmenin doğal sonucu olarak da pazardan daha büyük paylar almak isteyen ülkeler arasında rekabet giderek artmıştır. Bu rekabet ortamında ülkelere en büyük avantajı ise tanıtım sağlamaktadır.

Ülkemiz maalesef geçtiğimiz yıllarda Türkiye’nin tanıtımı için gerekli bütçeyi ayıramamış, ayrıca sektördeki ilgili kuruluşların organizasyonu sağlanamamıştır.

Türkiye’nin turizmde hak ettiği yere gelebilmesi için tanıtıma gerekli önemin verilmesi amacıyla;

Tanıtımın ulusal bir yaklaşımla ele alınması ve tanıtım politikalarının hükümet değişikliklerinden etkilenmesinin önlenmesi gerekmektedir.

Sektörde çeşitli kesimleri temsil eden dernek, birlik ve kuruluşların tanıtım için yaptıkları çalışmaların daha büyük fayda sağlamak için tek bir merkezden koordine edilmesi amacıyla tüm bu kuruluşların de temsil edilebileceği Ulusal Tanıtma Konseyi en kısa zamanda oluşturulmalıdır.

2001 yılı için ayrılan tanıtım bütçesi revize edilmediğinden, 2001 yılında yapılacak tanıtım sadece bu yıl için değil 2002 içinde yetersiz kalacak ve olumsuz etki gösterecektir. Bu nedenle Türkiye ve Türk halkı imajı çalışmaları için en az 250 milyon ABD Doları, turizm yöreleri ve sektörel tanıtım için ise ayrıca 250 milyon ABD doları olmak üzere, toplam 500 milyon dolarlık bir kaynak tanıtım için ayrılmalı, sektörle eşgüdümlü ve tutarlı bir programla harcanmalıdır.

2. Turizm Gelirleri İhracat Sayılmalıdır.

Sekizinci Beş Yıllık Kalkınma Planı’nda turizm gelirlerinin ihracat geliri sayılması kabul edilmiştir. Ancak bugüne kadar bu konuda herhangi bir kanun ve mevzuat çalışması maalesef yapılmamıştır. Bu konunun hayata geçirilmesi, turizm yatırımcı ve işletmecilerine sağlayacağı yararın ötesinde bir katkıyı Türkiye ekonomisine yapacak ve kayıtdışı çalışan işletmeler bu tür imkanlardan yararlanmak amacıyla yasal çerçeveler içinde çalışmaya özendirileceklerdir.

131

Page 135: madencilikrehberi.files.wordpress.com  · Web viewDenizcilik sektöründe en önemli konu sektörün ulusal normlardan ziyade uluslararası normlara göre yönlendirilmesi ve yönetilmesidir

Türkiye’nin düze çıkması için büyük önem verilen turizm gelirlerini artırmak, yatırımcı ve işletmecileri teşvik etmek için derhal bu konudaki çalışmalar başlatılmalı ve turizm yatırımcıları, ihracata uygulanan çeşitli teşviklerden yararlandırılmalıdır.

3. Turizm İşletmeleri KOBİ Yatırım Teşvik ve Kredi Kapsamına Alınmalıdır.

Turizm İşletmelerinin KOBİ Yatırım Teşvik ve Kredi kapsamına alınması 1999 yılı Hükümet icra programına alınmış olmasına rağmen bugün halen bu konu işlerlik kazanmamıştır. Ayrıca bu tür teşvik kredisi kullandırılmasında kayıtlı, büyük ve kurumsallaşmış şirketleri dışlayıcı kıstaslar konulması (örneğin ciro üst sınırı gibi) bu işletmelerin yenileme ve modernizasyon yatırımlarını gerçekleştirmelerini zorlaştırmaktadır.

Turizm işletmelerinin herhangi bir kısıtlama ve koşul konulmadan KOBi Yatırım Teşvik ve Kredi kapsamına alınması, benzer bir sistem ve yapının turizm işletmeleri için de bir an önce kurulması gerekmektedir.

Ekonomik tedbirler içerisinde KOBİ’ler için Türkiye Halk Bankası’na yeni kaynak aktarılması söz konusu edilmektedir. Benzer bir uygulama Turizm sektörüne kredi verecek Türkiye Kalkınma Bankası için de yapılmalı ve kaynak aktarılmalıdır.

Turizm geliri ihracat geliri sayıldığına göre, sektördeki firmaların Eximbank kredilerinden yararlanması sağlanmalıdır.

4. Turizm Yatırımlarının Finansman Sorunlarına Uygun Çözümler Bulunmalıdır.

Turizm yatırımları yoğun sermaye gerektiren, geri dönüşü uzun olan yatırımlardır. Bu nedenle uzun vadeli kredi ihtiyacı vardır. Turizm yatırımcısı yurt dışından uygun kredi temin edecek güce sahiptir. Karşılaşılan en önemli sorun, bu kredinin geri ödenme teminatının sağlanmasıdır. Yurt dışı finansörlere gayrimenkul ipoteği verilmemekte, teminat mektubu zor alınabilmektedir.

Devletin ve bankaların kolay ve düşük maliyetli teminat mektubu temin etmesi sağlanmalıdır.

Yatırımların önünün açılmasını teminen; bankaların kredi portföyünde bulunan teşvik belgeli yatırım

132

Page 136: madencilikrehberi.files.wordpress.com  · Web viewDenizcilik sektöründe en önemli konu sektörün ulusal normlardan ziyade uluslararası normlara göre yönlendirilmesi ve yönetilmesidir

projelerinin bankalarca genel kabul görmüş proje değerlendirme kriterleri çerçevesinde yapılacak değerlendirme ve bulunacak borç ödeme güçlerinin tespiti ölçüsünde azami 5-8 yıla kadar uzatmalı, söz konusu projelere en az 6 ay -2 yıl ödemesiz dönem tanınmalı, anılan şirketlere 31.12.2000 tarihi itibariyle kayıtlı öz kaynaklarının %25’i kadar işletme kredisi verilmeli, bu tür projelerin mevcut karşılık kararnamesi kapsamı dışında tutulması tedbirleri acilen geliştirilmelidir.

5. Turizmde KDV Oranları İndirilmelidir.

İspanya, Fransa, İtalya, Portekiz ve Yunanistan gibi turizmde bize rakip olan ülkelerde KDV oranları sektöre özgü olarak genel oranın yaklaşık yarı yarıya altına düşürülmüştür. Bu ülkeler ile Türkiye arasında KDV oranlarında %7 ile %12 arasında fark vardır. Türkiye’de ise KDV oranının düşürülmesi bir yana geçtiğimiz dönemde 3 puan artırılarak %15’den %18’e çıkarılmıştır. Türkiye’nin %18’lik KDV ile turizm piyasasında rekabet avantajı yakalama şansı yoktur. Üstelik Türkiye, Avrupa’nın en çok turist veren ülkelerine rakiplerinden daha uzaktır. Bu iki unsur biraraya geldiğinde Türkiye’nin hakettiği kadar turisti ülkeye getirmesi zorlaşmaktadır.

KDV turizm sektöründe mutlaka düşürülmelidir.

Turizmde KDV fiyatın kendisidir. Turizm sektöründe oluşan KDV’nin ihracatta olduğu gibi hizmet üreten tesislere iade edilmesi hususunda gerekli düzenlemeler yapılmalıdır.

6. Turizm Yatırımları İçin Arazi Tahsisine Devam Edilmelidir.

Ülkemizin önümüzdeki yıllarda turizmden beklediği yüksek geliri sağlayabilmesi için nitelikli tesislere çok fazla ihtiyaç vardır. Kamu arazilerinin tahsisi uygulaması nitelikli tesis yapımlarını teşvik etmekteydi. Ancak şu anda bu tahsisler tamamen durmuştur.

Adil ve şeffaf bir ihale düzeniyle sektörün bu yöndeki tıkanıklığı giderilmelidir.

Kamu kamplarının, çalışan kamu görevlileri yönünden sosyal faydası olmakla beraber, devamlı olarak devlet tarafından sübvanse edilmeleri kamu iktisadi işletmeleri gibi, ekonomiye önemli yük getirmektedir. Ülkemizde yazın deniz turizmi yapılacak yerlerin son

133

Page 137: madencilikrehberi.files.wordpress.com  · Web viewDenizcilik sektöründe en önemli konu sektörün ulusal normlardan ziyade uluslararası normlara göre yönlendirilmesi ve yönetilmesidir

derece azalmış olması nedeniyle de bu yerlerin Turizm Yatırım ve İşletmelerine tahsis edilmesi, kiralanması veya satılması halinde ülkemizin turizm yatak kapasitesine önemli ilaveler olacağı gibi ürün çeşitlenmesi de artacaktır. Bu nedenler ile kamu kampları turizme, özelleştirme ve kamu arazilerinin satışı kapsamında biran önce açılmalıdır.

7. Turizm Sektörüne Yabancı Yatırımcıları Çekecek Önlemler Alınmalıdır.

21. Yüzyılın parlayan sektörleri arasında çok önemli bir yer tutan turizm sektörü, ülkemize yabancı yatırımcıları çekmenin en önemli yollarından biri olacaktır. Bu yatırımlar bir yandan ülkemizin ihtiyaç duyduğu yabancı sermaye girişini sağlarken, uluslararası işletmecilerin de daha yoğun olarak ülkemize gelmesi rekabeti artıracak, bu rekabete dayanabilmek için yerli işletmelerimizin de daha çağdaş ve daha kaliteli hizmet vermesini teşvik edecektir.

Yabancı turizm yatırımcısını ülkemize çekecek her türlü kolaylık sağlanmalıdır. Mevcut tesislerin yabancı yatırım ve işletmecilerine en avantajlı şekilde satışını, kiralanmasını sağlayacak ve ortaklıklar yapılmasını kolaylaştıracak her türlü vergi ve yatırım teşvik avantajları getirilmelidir.

Enflasyon muhasebesi uygulamasına geçirilerek, geriye dönüşlü kararlar alınmayacağı ve mevzuat düzenlemeleri yapılmayacağı garantisi verilerek, yabancı sermayenin girişi kolaylaştırılmalıdır.

8. Turizm İşletmelerinde Maliyetlerin Düşürülmesine Yardımcı Olunmalıdır.

Her yeni vergi alma girişimi reel ekonomiye yönelik olmaktadır. Halen gündemde olan yerel yönetimler yasası mahalli idarelere gelir sağlamak için zaten ağır yükler taşıyan turizm müesseselerine özellikle daha ağır mali külfetler getirmektedir.

Turizm İşletmelerine elektrik, su, atıksu, telefon vs. hizmetleri için sanayi işletmeleri tarifesi uygulanmasına son verilmelidir.

9. Yurtdışından Turist Taşımada ve Ülkeye Girişte Yaşanan Sorunlar Çözümlenmelidir.

Türkiye’ye turist getiren tur operatörü şirketler uçak organizasyonlarında zorluk yaşamakta, ülkeye girişte ödenen

134

Page 138: madencilikrehberi.files.wordpress.com  · Web viewDenizcilik sektöründe en önemli konu sektörün ulusal normlardan ziyade uluslararası normlara göre yönlendirilmesi ve yönetilmesidir

havaalanı vergileri, ayakbastı paraları fiyat avantajlarını olumsuz etkilemektedir. THY bu şirketlere gerekli kolaylığı ve anlayışlı göstermemekte, yurtdışı uçak şirketleri ile çalışmak zorunda kalınmakta bu da ülkenin döviz kaybetmesine neden olmaktadır.

Ayrıca turistik girişlerde yürütülen formaliteleri azaltacak ve servisin kalitesini yükseltecek eğitim ve uygulama önlemleri alınmalıdır.

Turizm bölgelerinin ihtiyacına göre havaalanı, yol, su şebekesi, telefon santrali gibi hizmetleri sağlayacak ya da geliştirecek yatırımların eş zamanlı olarak yürütülmesi ve hızla tamamlanması gereklidir.

THY’nın tur operatörü şirketler ile işbirliği yapması sağlanmalı, vergiler indirilerek rakip ülkelere karşı fiyat avantajı sağlanmalıdır.

Yurt dışında faaliyet gösteren Türk sermayeli tur operatörü şirketleri desteklenmelidir.

135