tsk'dan neden ve nasıl atıldı?

1
Bir insan düşünün hayatı bo- yunca hiç bir suça bulaşmamış, adı mahalle veya sokak kavgasına dahi karışmamış steril tertemiz bir hayat. Eğitim hayatı, İlk okuldan Üni- versite/Akademinin sonuna ka- dar en başarılı bir biçimde ta- mamlanmış. Mesleğinde verilen ve verilebi- lecek başarı ödüllerinin tümünü alan bir insan. Çok iyi bir eş, baba, arkadaş, yoldaş.. Ve böylesine başarılı, faziletli bir insan, bir sabah uyan- dığında, çıkar amaçlı suç örgütü mensubu ve casus olduğunu öğreniyor. Akabinde de kabus gibi bir beş yıl... Bir sabah yatağınızda iken siste- min bütün namluluları, pardon bütün kameraları üzerinize yö- nelmiş ve böyle bir suçlama ile uyanıyorsunuz ve böyle bir suç- lama ile sizi uyandırıyorlar. Bütün geçmişinizi, geleceğinizi, umutlarınızı, hayallerinizi, ailenizi, arkadaşlarınızı, akrabalarınızı... her şeyinizi elinizden alıyorlar. Çırılçıplak tek başına bırakılı- yorsunuz. Tanıdığınız, bir ömür yaşadığınız dünyanız elinizden alınmış başka bir dünyaya atılmış gibi hisse- dersiniz kendinizi. Bütün çevreniz size suçlu gözü ile bakarken, siz ise canlı cansız her şeye kuşku ile bakıyorsunuz. Bütün yaşadıklarınız, birikimle- riniz değerleriniz, değer yargıla- rınız, insani hasletleriniz, ahlak kurallarınız, dini inançlarınız, fi- kirleriniz... sizi siz yapan her şey elinizden alındığı için bir anda yabancılaşıyorsunuz dünyaya. Eşinize size inanması için bakı- yorsunuz. Çocuğunuza, babanıza, annenize, sosyal çevrenize... Her bakışınız sizi onlardan bir daha uzaklaştırıp kendi içinize itiyor. 40 yıllık anne, baba, eş ve ço- cuklarınızın bir anda size yapan- cılaştığını düşünürsünüz. Bir süre sonra yabancılaştıklarını hisse- dersiniz. Yaşama dair her şey anlamını yitirmiştir sizin için. İnandığınız bütün değerler, ya- şadığınız her şeyin bir kurmaca olduğuna inanırsınız. İçinize kapanmaya başlarsınız sonra. Bir süre sonra kendinizi de tanımamaya başlarsınız. Size yöneltilen suçlamalara "acaba" diye başlarsınız. "Acaba şu yap- tığım iş buna mı hizmet ediyordu" diye düşünmeye başlarsınız. İşte bu, en diptir ve finale en yakın olduğunuz andır. Ya görmediğiniz bir el ya da sizin kadar gerçek olan inancınız sizi o dipten bir anda yukarı doğru çeker ve yeniden mücadeleye başlarsınız. Adaletsiz bir düzende adaleti tesis etmeye çalışırsınız. Suçla- maların hiç biri ile ilişkiniz ol- madığını ispata çalışırsınız. Bu bir George Orwell kurgusu değil. Ya da her hangi polisiye bir romanın, bir Hollywood se- naryosunun kısa bir özeti değil. Bu, Fetullahçı Terör Örgütü'nün hedef tahtasına koyduğu Yarbay Tamer Karslıoğlu'na yaşatılan ka- busun özetiydi. Türk ordusundaki en nadide su- baylardan biri. Kendi mesleğinin en iyilerinden biri. Genelkurmay Başkanlığı’nın elek- tronik ve bilişim konusunda sayılı subaylarından, kriptoloji uzma- nıydı. MİT’e Genelkurmay Elek- tronik Sistemler (GES) Komu- tanlığı’nda kısım amiriydi. İstan- bul Askeri Casusluk davasının 56 şüphelisinden biriydi. Çoğun- luğunu Denizci subayların oluş- turduğu davadaki görevdeki tek Karacı subaydı. Davada TSK’dan atılan tek subay oldu Yarbay Ta- mer Karslıoğlu. 14 yıl boyunca çalıştığı birimde her türlü kriptoyu çözen Tamer Karslıoğlu, bir mes- lektaşımın çok güzel tabiri ile "bir tek yargılandığı davada atılan tek subay olmasının kriptosunu çözemedi." İngilizce, Fransızca, Rusça ve Er- menice biliyordu. Karslıoğlu, elektronik ve bilişim konusunda Kara Kuvvetleri'nin en özel su- baylarından biriydi. Birim amiri olarak çalıştığı sırada, Tamamen Fetullahçı Terör Ör- gütü (FETÖ)'nün orduyu tasfiye etmek için hazırladığı bir kurgu iftira olduğu kesinleşen "askeri casusluk ve fuhuş davası" kapsa- mında Albay İbrahim Sezer’e (Albay Sezer'in yaşadığı facia Karslıoğlun'ndan daha ağır bir facia ve iftira olduğunu ve bundan beraat ettiğini hatırlatalım) ait olduğu iddia edilen eve (mah- keme safhasında bu verileri po- lisin eve koyduğu ortaya çıktı) dijital verilerde adı geçtiği için şüpheli oldu. Emrinde çalışan astsubaylar Ali Haydar Eser ve Adnan Yılmaz ile gözaltına alındı. Karslıoğlu’nun, bir takım askeri personelle ilgili bilgileri, yazış- maları vs Albay İbrahim Sezer’e aktardığı öne sürüldü. Mahkemenin Fetullahçı polise dahi yaptırdığı araştırmada Albay İbrahim Sezer ile binbaşı Tamer Karslıoğlu'nun hiç bir şekilde ile- tişim kurmadıkları ve birbirlerini ne gördükleri ne de tanışmadıkları ortaya çıktı. Buna rağmen Ordunun; yani bu milletin iki önemli subayının ha- yatı karartıldı. Aileleri perişan edildi. İtibarları sıfırlandı. Fetullahçı Terör Örgütü'nün etkisi yargıda kırılınca Mahkemeler, kanunlar çerçevesinde karar vermeye başladılar ve de- lili, fahişesi mantık zin- ciri olmayan bu kur- gu davaların hepsini düşürdü. Bunun üzerine Genelkurmay Başkanlığı , suç- lanan subayların haklılığı üzerine bir bildiri yayımladı. Ancak, Genelkur- may'ın yıllarca sahip çıkmadığı bu askerlerin kurumlarına karşı bir kır- gınlıkları vardı. Öyle ya ortalama 20 yılın üstünde orduya hizmet etmiş ve tümü madalyalı ödüllü subayların harcanmasına ku- rumları engel olmuyor/olamıyor ise kırılmamak mümkün değildi. Şimdi bu yanan facianın özetini, Tamer Karslıoğlu'nun Genelkur- may Başkanlığı'na yazdığı "Açık Mektup"tan okuyalım: "1 Nisan tarihinde yaptığınız açıklamada samimi misiniz? Ma- dem hukukun üstünlüğüne saygı duyuyordunuz ve söz konusu kumpas davalarının hakkaniyetle neticeleneceğini biliyordunuz beni neden attınız? Davanın so- nuçlanması sonrasında suç du- yurusu yapıyorsunuz. Peki Silahlı Kuvvetlerin içerisinde bu suça ortak olan, yardım eden, belge temin eden kişilerle ilgili olarak şu ana kadar ne yapıldı?" Bu sorunun üzerinden bir ay 15 gün geçmesine rağmen Genel- kurmay'dan hala bir açıklama yapılmadı. Evet Ordu'nun içinde, Fetullahçı Terör Örgütü mensubu binlerce subaydan söz ediliyor. Geçen günlerde Milat yazarı Halil Mert de "Başsavcı hariç Tüm savcılarının FETÖ'cü olduğu as- keri mahkemeleri düşünelim" mealinde bir cümle yazmıştı. Ordunun içerisinde de eğer bu iddialar doğru ise kangren haline gelmiş bir örgütlenme var ve bu- nunla ilgili sahi Genelkurmay Başkanlığı ne yapıyor? Yoksa araştırma ve soruşturmayı yapanların içinde de mi bu örgüt mensupları var? Aslında bu örgütün en belirgin zaafiyeti olan "istihbarat" ve "yar- gı"dan hareketle üyelerine ulaşı- labilir. FETÖ, istihbarat ağını kurmak ve bunca gizli devlet belge/bilgisine sahip olmasının tek akli izah yolu vardır: Kamu kurumlarındaki dijital işlemlerin beyni ile adliye ve teftiş kurullarına bakmak lazım. Biri haberleşme diğeri de örgüt üyelerine alan açmak için kurumların "yargı ve teftiş kurulları"nın bu örgütün birincil yerleşim alanı olduğu mümkündür. Tamer Karslıoğlu'nun mektubuna dönelim yine: "Yargılandığım da- vada hiçbir telefon kaydı, tape, para transferi, mail vs. hiçbir delil yoktu. Sadece kimin hazırladığı belli olmayan, şu an anlaşıldığı üzere üretilmiş, sözde iki adet word dokümanı vardı. Birinde benim adım, soyadım, rüt- bem yazılmış, ikincisinin de meta data bilgile- rinde benim T.C. kimlik numaram var. İşin korkunç tarafı; bir word doküma- nının meta data- sında T.C. kimlik numarası olması için, kullanıcı adının T.C. kimlik numarası olması gerekmesi gerçeği. Silahlı Kuvvetler’de hemen hemen her çalışanın T.C. kimlik numarası kullanıcı adıdır. Fakat çalıştığım GES Komutanlığı istihbarat birimi olduğu için, is- tisnai olarak T.C. kimlik num- arasının kullanıcı adım olduğu bilgisayarım yoktu. (Sanırım bu istisnai durumu suçu atanlar bil- miyordu.) Sorgudan sonra ilk iş, Genelkurmay GES Komutanlı- ğı’ndan T.C. kimlik numaralı bil- gisayarım olmadığını belgeledim. Fakat üzücü ve anlaşılmaz olan; böyle bir bilgisayar olmadığını kanıtlamama rağmen, olmayan bir kullanıcı adından yıllarca hap- se mahkum edilmemdir. Başka bir bakış açısıyla; ben böyle bir bilgisayarım olmadığını dolayı- sıyla üzerime suç atılan dosyanın benle alakası olmadığını kanıt- lamama rağmen hakimlerin bunu hiç dikkate almaması, bu davada adaletin asla var olmayacağını keşfettiğim andır. " FETÖ'nün bir diğer hatası ise Karslıoğlu izinde iken, onun adına dosya hazırlanması. Böyle bir şey imkansızdır. Çünkü, izni sırasında birliğinin muhitinden dahi geçmediği tespit ediliyor: "Diğer yandan dosyanın oluştu- rulma tarihinde Allah’ın bir inayeti olsa gerek izinliymişim ve bunu da daha sonra izin kağıdımla belgeledim. Korkutucu olan du- rum; bu dosyanın benimle iliş- kilendirilemez olması, fakat böyle bir dosyanın emniyette var ol- masıdır. Hep sordum; bu dosyayı kim hazırladı? Seneler önce sor- duğum bu soruların hala cevabını almış değilim. Son zamanlarda devlet büyüklerimiz aldatılmışız diyorlar fakat hala bu kumpasları kimin kurduğu apaçık ortadayken Silahlı Kuvvetlerdeki uzantılarını araştıran da yok. Ne garip! Diğer yandan eski Genelkurmay Baş- kanı İlker Başbuğ paşamın em- riyle Balyoz için bilirkişi raporu yazmış, sayısını hatırlamadığım kurs ve seminere katılmış, Siber Güvenlik konularında senelerce çalışmış, uluslar arası sertifikalara sahip ve istihbarat biriminde yıl- larca görev yapmış olmama rağ- men, üretilmiş dosya üzerinde kendimi ihbar etmek istermiş- çesine adımı, soy adımı, rütbemi yazmış olmam düşüncesi bile aklıma ve zekama küfür niteli- ğindedir. Görev yaptığım kısımdaki tüm bilgisayarın kopyaları alınmıştı. Üç adet kameralı turnikeyle içeri girilebilen ve çalışma odamızın içinde dahi kamera bulunan bir yerde her şey rahatça araştırılıp eğer bir suç varsa anında tespit etme imkanı varken neden Silahlı Kuvvetler tarafından hiçbir araş- tırma yapma gereği duyulma- mıştır? Emniyetin yaptığı teknik araştırmalarda ise şahsımla ilgili hiç suç unsuruna rastlanamamış olmasını ve bunun da raporlara yazılmış olması nasıl değerlen- dirilebilir? " Yakın tarihimizde, savunmasını yaparken; “üzerime atılan suçlarla ilgili dijital verileri bana verdiğiniz takdirde, bu dijitalleri incelemek suretiyle size gerçek suçluları bu- lacağımı garanti ediyorum.” diyen bir sanık olmuş mudur? Dijital veriler üretebilirsiniz ama karda yürüdüğünüzde iz kalır. Hayatı bu izleri araştırmakla geçmiş bir insanın, manipüle edilmiş diji- tallerle mahkum edilmesi de ev- renin beni sınama şekli olsa ge- rek." Örgütün kurulu tüm tuzaklarını ve iftiralarını boşa çıkarmasına rağmen yine de Kara Kuvvetleri tarafından ordudan atılıyor 21. yüzyılın en başarılı subayı. Yarbay Karslıoğlu'nu ordudan attıran kararda üç imza var. Ancak üç imzanın üstündeki yazı aynı kalemin, aynı elin ürünü. Bu ya- zıyı yazana ulaşılmalı ve konuş- turulmalı bence. HER NE ŞE- KİLDE OLURSA OLSUN BU FETÖ ZANLISI KONUŞTU- RULMALI. Eğer bu zanlı konu- şursa, en azsından Ordudaki FE- TÖ'cü casus şebekesinin bir ko- luna ulaşılabileceğine kesinlikle inanıyorum. Karslıoğlu'nun dra- mı bundan sonra da devam edi- yor. Ve sonunda yıllarca hizmet verdiği ülkesini terk etmek zo- runda kalıyor. Şimdi evet demesi halinde dün- yanın bir çok ordusunda mil- yonlarca dolarlık ücretle eğitim ya da danışman subayı olarak görev yapabilecek olan Yarbay Tamer Karslıoğlu, hepsini elinin tersiyle iterek yoksulluk sınırın- daki yaşamını sürdürüyor. Milli Savunma Bakanlığı, FETÖ örgütünün kurduğu kumpas ve iftira senaryoları ile Ordu'dan atılan subaylara geri dönüş ka- pılarını açtığını belirtti. Sadece Yarbay Karslıoğlu ve or- dudan atılan subaylar değil, bu dönemde uğradıkları mobbing- den dolayı emekliliğe ayrılan su- baylara da ordu kucağını açmalı ve onlardan özür dileyerek hak- larını iade ederek görevlerinin başlarına davet etmelidir. Mobbinge küçücük ama insanın yüreğini paramparca eden bir örnek: Albay İbrahim Sezer daha mahkemeye çıkmamışken görevli olduğu Deniz Harp Okulu ni- zamiyesinden komutanın emri ile birliğe alınmaz. O albay Sezer ki, 4 yıl erken rütbe alan bir as- kerdir. Sınıfının birincisidir. Ve bu mağrur asker, yapılan hakareti gururuna yediremeyerek emek- liliğini istemişti. Yoksa, şunu iddia ediyorum ki: Türk Ordusu FETÖ operasyon- larından önceki yapıya ulaşabil- mesi için en az 75 yıl lazımdır. Şu an mevcut teknik kadro ile savaşma yeteneği felce uğratılmış bir ordumuz var. Bunu düşmanlar biliyor zaten. Dostlar da duysun istedim. Askeri Yüksek İdare Mahkemesi'nin Nöbetçi İdare Mahkemesi Yarbay Karslıoğ- lu'nun Ordudan atılmasına oy birliği ile karar veriyor. Hukukta bu gibi hallerde oy birliği olmaz. Ve burada yine ince bir detay var. Kararı veren NÖBETÇİ MAHKEME. Bu, sizde bir şey çağrıştırmıyor mu? Çok merak ediyorum: Genel- kurmay Başkanlığı bu mahkeme üyelerini tanıyor mu? Askerlik hayatı boyunca 69 adet takdir belgesini alan ve bunlardan 20'sinin generaller tarafından ve- rilen Yarbay Karslıoğlu'nun ya- şadığı dramına yarın devam ede- ceğim nasipse. 13 16 Mayıs 2015 Cumartesi / Analiz Erdal Şimşek [email protected] Genelkurmay Başkanlığı’nın elektronik ve bilişim konusunda sayılı subayların- dan, kriptoloji uzmanıydı. MİT’e Ge- nelkurmay Elektronik Sistemler (GES) Komutanlığı’nda kısım amiriydi. İstan- bul Askeri Casusluk davasının 56 şüp- helisinden biriydi. Çoğunluğunu De- nizci subayların oluşturduğu davadaki görevdeki tek Karacı subaydı. Davada TSK’dan atılan tek subay oldu Yarbay Tamer Karslıoğlu. Onuru katledilen çok özel bir subay Mesleğinizin en iyisisiniz. Sayısız madalya takdir alıyorsunuz. Ömrünüzce karıncayı dahi incitmemişsiniz. Terbiye ve ahlakı- nızla örnek gösteriliyorsunuz. Ama bir sabah casus, ahlaksız, vatan haini olarak uyanıyorsunuz. Bu bir George Orwell kurgusu değil. Bu, Fetullahçı Terör Örgütü'nün hedef tahtasına koyduğu Yarbay Tamer Karslıoğlu'na yaşatılan kabusun özetidir. Karslıoğlu ABD’deki Türk Günü’nde GES’teki askerlerin kullandıkları bilgisayar ile ilgili Genelkurmay’ın resmi yazısı Yarbay Karslıoğlu’nu ordudan attıran belge. Üç ayrı kişinin yazısı bil elden çıkmış Sözde casusluk dosyalarının hazırlandığı günlerde Yarbay Karslıoğlu’nun izinli olduğunu gösteren belge

Upload: oyum-ben

Post on 22-Jul-2016

238 views

Category:

Documents


3 download

DESCRIPTION

Bir subayın yaşadıkları üzerinden çok şeyi çözümleyebilirsiniz.

TRANSCRIPT

Page 1: TSK'dan neden ve nasıl atıldı?

Bir insan düşünün hayatı bo-yunca hiç bir suça bulaşmamış,adı mahalle veya sokak kavgasınadahi karışmamış steril tertemizbir hayat. Eğitim hayatı, İlk okuldan Üni-versite/Akademinin sonuna ka-dar en başarılı bir biçimde ta-mamlanmış.Mesleğinde verilen ve verilebi-lecek başarı ödüllerinin tümünüalan bir insan. Çok iyi bir eş, baba, arkadaş,yoldaş.. Ve böylesine başarılı,faziletli bir insan, bir sabah uyan-dığında, çıkar amaçlı suç örgütümensubu ve casus olduğunuöğreniyor. Akabinde de kabusgibi bir beş yıl...Bir sabah yatağınızda iken siste-min bütün namluluları, pardonbütün kameraları üzerinize yö-nelmiş ve böyle bir suçlama ileuyanıyorsunuz ve böyle bir suç-lama ile sizi uyandırıyorlar. Bütün geçmişinizi, geleceğinizi,umutlarınızı, hayallerinizi, ailenizi,arkadaşlarınızı, akrabalarınızı...her şeyinizi elinizden alıyorlar.Çırılçıplak tek başına bırakılı-yorsunuz. Tanıdığınız, bir ömür yaşadığınızdünyanız elinizden alınmış başkabir dünyaya atılmış gibi hisse-dersiniz kendinizi. Bütün çevreniz size suçlu gözüile bakarken, siz ise canlı cansızher şeye kuşku ile bakıyorsunuz. Bütün yaşadıklarınız, birikimle-riniz değerleriniz, değer yargıla-rınız, insani hasletleriniz, ahlakkurallarınız, dini inançlarınız, fi-kirleriniz... sizi siz yapan her şeyelinizden alındığı için bir anda

yabancılaşıyorsunuz dünyaya.Eşinize size inanması için bakı-yorsunuz. Çocuğunuza, babanıza,annenize, sosyal çevrenize... Herbakışınız sizi onlardan bir dahauzaklaştırıp kendi içinize itiyor. 40 yıllık anne, baba, eş ve ço-cuklarınızın bir anda size yapan-cılaştığını düşünürsünüz. Bir süresonra yabancılaştıklarını hisse-dersiniz.Yaşama dair her şey anlamınıyitirmiştir sizin için.İnandığınız bütün değerler, ya-şadığınız her şeyin bir kurmacaolduğuna inanırsınız. İçinize kapanmaya başlarsınızsonra. Bir süre sonra kendinizide tanımamaya başlarsınız. Sizeyöneltilen suçlamalara "acaba"diye başlarsınız. "Acaba şu yap-tığım iş buna mı hizmet ediyordu"diye düşünmeye başlarsınız.İşte bu, en diptir ve finale enyakın olduğunuz andır. Ya görmediğiniz bir el ya da sizinkadar gerçek olan inancınız sizio dipten bir anda yukarı doğruçeker ve yeniden mücadeleyebaşlarsınız. Adaletsiz bir düzende adaletitesis etmeye çalışırsınız. Suçla-maların hiç biri ile ilişkiniz ol-madığını ispata çalışırsınız.Bu bir George Orwell kurgusudeğil. Ya da her hangi polisiyebir romanın, bir Hollywood se-naryosunun kısa bir özeti değil.

Bu, Fetullahçı Terör Örgütü'nünhedef tahtasına koyduğu YarbayTamer Karslıoğlu'na yaşatılan ka-busun özetiydi.

Türk ordusundaki en nadide su-baylardan biri. Kendi mesleğininen iyilerinden biri.Genelkurmay Başkanlığı’nın elek-tronik ve bilişim konusunda sayılısubaylarından, kriptoloji uzma-nıydı. MİT’e Genelkurmay Elek-tronik Sistemler (GES) Komu-tanlığı’nda kısım amiriydi. İstan-bul Askeri Casusluk davasının56 şüphelisinden biriydi. Çoğun-luğunu Denizci subayların oluş-turduğu davadaki görevdeki tekKaracı subaydı. Davada TSK’dan

atılan tek subay oldu Yarbay Ta-mer Karslıoğlu. 14 yıl boyuncaçalıştığı birimde her türlü kriptoyuçözen Tamer Karslıoğlu, bir mes-lektaşımın çok güzel tabiri ile"bir tek yargılandığı davada atılantek subay olmasının kriptosunuçözemedi."İngilizce, Fransızca, Rusça ve Er-menice biliyordu. Karslıoğlu,elektronik ve bilişim konusundaKara Kuvvetleri'nin en özel su-baylarından biriydi.Birim amiri olarak çalıştığı sırada,Tamamen Fetullahçı Terör Ör-gütü (FETÖ)'nün orduyu tasfiyeetmek için hazırladığı bir kurguiftira olduğu kesinleşen "askericasusluk ve fuhuş davası" kapsa-mında Albay İbrahim Sezer’e(Albay Sezer'in yaşadığı faciaKarslıoğlun'ndan daha ağır birfacia ve iftira olduğunu ve bundanberaat ettiğini hatırlatalım) aitolduğu iddia edilen eve (mah-keme safhasında bu verileri po-lisin eve koyduğu ortaya çıktı)dijital verilerde adı geçtiği içinşüpheli oldu. Emrinde çalışanastsubaylar Ali Haydar Eser veAdnan Yılmaz ile gözaltına alındı.Karslıoğlu’nun, bir takım askeripersonelle ilgili bilgileri, yazış-maları vs Albay İbrahim Sezer’eaktardığı öne sürüldü. Mahkemenin Fetullahçı polisedahi yaptırdığı araştırmada Albayİbrahim Sezer ile binbaşı Tamer

Karslıoğlu'nun hiç bir şekilde ile-tişim kurmadıkları ve birbirlerinine gördükleri ne de tanışmadıklarıortaya çıktı. Buna rağmen Ordunun; yani bumilletin iki önemli subayının ha-yatı karartıldı. Aileleri perişanedildi. İtibarları sıfırlandı.Fetullahçı Terör Örgütü'nün etkisiyargıda kırılınca Mahkemeler,kanunlar çerçevesinde kararvermeye başladılar ve de-lili, fahişesi mantık zin-ciri olmayan bu kur-gu davaların hepsinidüşürdü. Bunun üzerineGenelkurmayBaşkanlığı , suç-lanan subaylarınhaklılığı üzerine birbildiri yayımladı. Ancak, Genelkur-may'ın yıllarca sahipçıkmadığı bu askerlerinkurumlarına karşı bir kır-gınlıkları vardı. Öyle ya ortalama20 yılın üstünde orduya hizmetetmiş ve tümü madalyalı ödüllüsubayların harcanmasına ku-rumları engel olmuyor/olamıyorise kırılmamak mümkün değildi.

Şimdi bu yanan facianın özetini,Tamer Karslıoğlu'nun Genelkur-may Başkanlığı'na yazdığı "AçıkMektup"tan okuyalım:"1 Nisan tarihinde yaptığınızaçıklamada samimi misiniz? Ma-dem hukukun üstünlüğüne saygıduyuyordunuz ve söz konusukumpas davalarının hakkaniyetleneticeleneceğini biliyordunuzbeni neden attınız? Davanın so-nuçlanması sonrasında suç du-yurusu yapıyorsunuz. Peki SilahlıKuvvetlerin içerisinde bu suçaortak olan, yardım eden, belgetemin eden kişilerle ilgili olarakşu ana kadar ne yapıldı?"Bu sorunun üzerinden bir ay 15gün geçmesine rağmen Genel-kurmay'dan hala bir açıklamayapılmadı. Evet Ordu'nun içinde,Fetullahçı Terör Örgütü mensububinlerce subaydan söz ediliyor. Geçen günlerde Milat yazarı HalilMert de "Başsavcı hariç Tümsavcılarının FETÖ'cü olduğu as-

keri mahkemeleri düşünelim"mealinde bir cümle yazmıştı.Ordunun içerisinde de eğer buiddialar doğru ise kangren halinegelmiş bir örgütlenme var ve bu-nunla ilgili sahi GenelkurmayBaşkanlığı ne yapıyor?Yoksa araştırma ve soruşturmayı

yapanların içinde de mi bu örgütmensupları var?Aslında bu örgütün en belirginzaafiyeti olan "istihbarat" ve "yar-gı"dan hareketle üyelerine ulaşı-labilir. FETÖ, istihbarat ağınıkurmak ve bunca gizli devletbelge/bilgisine sahip olmasınıntek akli izah yolu vardır: Kamukurumlarındaki dijital işlemlerinbeyni ile adliye ve teftiş kurullarınabakmak lazım. Biri haberleşme

diğeri de örgüt üyelerine alanaçmak için kurumların "yargı veteftiş kurulları"nın bu örgütünbirincil yerleşim alanı olduğu

mümkündür.

Tamer Karslıoğlu'nun mektubunadönelim yine: "Yargılandığım da-vada hiçbir telefon kaydı, tape,para transferi, mail vs. hiçbir delilyoktu. Sadece kimin hazırladığıbelli olmayan, şu an anlaşıldığıüzere üretilmiş, sözde iki adet

word dokümanı vardı. Birindebenim adım, soyadım, rüt-

bem yazılmış, ikincisininde meta data bilgile-

rinde benim T.C.kimlik numaramvar. İşin korkunç tarafı;bir word doküma-nının meta data-sında T.C. kimlik

numarası olmasıiçin, kullanıcı adının

T.C. kimlik numarasıolması gerekmesi gerçeği.

Silahlı Kuvvetler’de hemenhemen her çalışanın T.C. kimliknumarası kullanıcı adıdır. Fakat çalıştığım GES Komutanlığıistihbarat birimi olduğu için, is-tisnai olarak T.C. kimlik num-arasının kullanıcı adım olduğubilgisayarım yoktu. (Sanırım buistisnai durumu suçu atanlar bil-miyordu.) Sorgudan sonra ilk iş,Genelkurmay GES Komutanlı-ğı’ndan T.C. kimlik numaralı bil-gisayarım olmadığını belgeledim. Fakat üzücü ve anlaşılmaz olan;böyle bir bilgisayar olmadığını

kanıtlamama rağmen, olmayanbir kullanıcı adından yıllarca hap-se mahkum edilmemdir. Başkabir bakış açısıyla; ben böyle birbilgisayarım olmadığını dolayı-sıyla üzerime suç atılan dosyanınbenle alakası olmadığını kanıt-lamama rağmen hakimlerin bunuhiç dikkate almaması, bu davadaadaletin asla var olmayacağınıkeşfettiğim andır. "

FETÖ'nün bir diğer hatası iseKarslıoğlu izinde iken, onunadına dosya hazırlanması. Böylebir şey imkansızdır. Çünkü, iznisırasında birliğinin muhitindendahi geçmediği tespit ediliyor:

"Diğer yandan dosyanın oluştu-rulma tarihinde Allah’ın bir inayetiolsa gerek izinliymişim ve bunuda daha sonra izin kağıdımlabelgeledim. Korkutucu olan du-rum; bu dosyanın benimle iliş-kilendirilemez olması, fakat böylebir dosyanın emniyette var ol-masıdır. Hep sordum; bu dosyayıkim hazırladı? Seneler önce sor-duğum bu soruların hala cevabınıalmış değilim. Son zamanlardadevlet büyüklerimiz aldatılmışızdiyorlar fakat hala bu kumpaslarıkimin kurduğu apaçık ortadaykenSilahlı Kuvvetlerdeki uzantılarınıaraştıran da yok. Ne garip! Diğeryandan eski Genelkurmay Baş-kanı İlker Başbuğ paşamın em-riyle Balyoz için bilirkişi raporu

yazmış, sayısını hatırlamadığımkurs ve seminere katılmış, SiberGüvenlik konularında senelerceçalışmış, uluslar arası sertifikalarasahip ve istihbarat biriminde yıl-larca görev yapmış olmama rağ-men, üretilmiş dosya üzerindekendimi ihbar etmek istermiş-çesine adımı, soy adımı, rütbemiyazmış olmam düşüncesi bileaklıma ve zekama küfür niteli-ğindedir.Görev yaptığım kısımdaki tümbilgisayarın kopyaları alınmıştı.Üç adet kameralı turnikeyle içerigirilebilen ve çalışma odamızıniçinde dahi kamera bulunan biryerde her şey rahatça araştırılıpeğer bir suç varsa anında tespitetme imkanı varken neden SilahlıKuvvetler tarafından hiçbir araş-tırma yapma gereği duyulma-mıştır? Emniyetin yaptığı teknikaraştırmalarda ise şahsımla ilgilihiç suç unsuruna rastlanamamışolmasını ve bunun da raporlarayazılmış olması nasıl değerlen-dirilebilir? "Yakın tarihimizde, savunmasınıyaparken; “üzerime atılan suçlarlailgili dijital verileri bana verdiğiniztakdirde, bu dijitalleri incelemeksuretiyle size gerçek suçluları bu-lacağımı garanti ediyorum.” diyenbir sanık olmuş mudur? Dijitalveriler üretebilirsiniz ama kardayürüdüğünüzde iz kalır. Hayatıbu izleri araştırmakla geçmiş bir

insanın, manipüle edilmiş diji-tallerle mahkum edilmesi de ev-renin beni sınama şekli olsa ge-rek."Örgütün kurulu tüm tuzaklarınıve iftiralarını boşa çıkarmasınarağmen yine de Kara Kuvvetleritarafından ordudan atılıyor 21.yüzyılın en başarılı subayı.Yarbay Karslıoğlu'nu ordudanattıran kararda üç imza var. Ancaküç imzanın üstündeki yazı aynıkalemin, aynı elin ürünü. Bu ya-zıyı yazana ulaşılmalı ve konuş-turulmalı bence. HER NE ŞE-KİLDE OLURSA OLSUN BUFETÖ ZANLISI KONUŞTU-RULMALI. Eğer bu zanlı konu-şursa, en azsından Ordudaki FE-TÖ'cü casus şebekesinin bir ko-luna ulaşılabileceğine kesinlikleinanıyorum. Karslıoğlu'nun dra-mı bundan sonra da devam edi-yor. Ve sonunda yıllarca hizmetverdiği ülkesini terk etmek zo-runda kalıyor.Şimdi evet demesi halinde dün-yanın bir çok ordusunda mil-yonlarca dolarlık ücretle eğitimya da danışman subayı olarakgörev yapabilecek olan YarbayTamer Karslıoğlu, hepsini elinintersiyle iterek yoksulluk sınırın-daki yaşamını sürdürüyor.Milli Savunma Bakanlığı, FETÖörgütünün kurduğu kumpas veiftira senaryoları ile Ordu'danatılan subaylara geri dönüş ka-pılarını açtığını belirtti.Sadece Yarbay Karslıoğlu ve or-dudan atılan subaylar değil, budönemde uğradıkları mobbing-den dolayı emekliliğe ayrılan su-baylara da ordu kucağını açmalıve onlardan özür dileyerek hak-larını iade ederek görevlerininbaşlarına davet etmelidir. Mobbinge küçücük ama insanın

yüreğini paramparca eden birörnek: Albay İbrahim Sezer dahamahkemeye çıkmamışken görevliolduğu Deniz Harp Okulu ni-zamiyesinden komutanın emriile birliğe alınmaz. O albay Sezerki, 4 yıl erken rütbe alan bir as-kerdir. Sınıfının birincisidir. Vebu mağrur asker, yapılan hakaretigururuna yediremeyerek emek-liliğini istemişti.Yoksa, şunu iddia ediyorum ki:Türk Ordusu FETÖ operasyon-larından önceki yapıya ulaşabil-mesi için en az 75 yıl lazımdır.Şu an mevcut teknik kadro ilesavaşma yeteneği felce uğratılmışbir ordumuz var. Bunu düşmanlarbiliyor zaten. Dostlar da duysunistedim. Askeri Yüksek İdareMahkemesi'nin Nöbetçi İdareMahkemesi Yarbay Karslıoğ-lu'nun Ordudan atılmasına oybirliği ile karar veriyor. Hukuktabu gibi hallerde oy birliği olmaz. Ve burada yine ince bir detayvar. Kararı veren NÖBETÇİMAHKEME. Bu, sizde bir şeyçağrıştırmıyor mu? Çok merak ediyorum: Genel-kurmay Başkanlığı bu mahkemeüyelerini tanıyor mu?Askerlik hayatı boyunca 69 adettakdir belgesini alan ve bunlardan20'sinin generaller tarafından ve-rilen Yarbay Karslıoğlu'nun ya-şadığı dramına yarın devam ede-ceğim nasipse.

1316 Mayıs 2015 Cumartesi /

Analiz

Erdal Şimş[email protected]

Genelkurmay Başkanlığı’nın elektronik ve

bilişim konusunda sayılı subayların-dan, kriptoloji uzmanıydı. MİT’e Ge-

nelkurmay Elektronik Sistemler (GES)Komutanlığı’nda kısım amiriydi. İstan-bul Askeri Casusluk davasının 56 şüp-helisinden biriydi. Çoğunluğunu De-nizci subayların oluşturduğu davadakigörevdeki tek Karacı subaydı. Davada

TSK’dan atılan tek subay oldu Yarbay Tamer Karslıoğlu.

Onuru katledilen çok özel bir subayMesleğinizin en iyisisiniz. Sayısız madalya takdir alıyorsunuz. Ömrünüzce karıncayı dahi incitmemişsiniz. Terbiye ve ahlakı-

nızla örnek gösteriliyorsunuz. Ama bir sabah casus, ahlaksız, vatan haini olarak uyanıyorsunuz. Bu bir George Orwell kurgusudeğil. Bu, Fetullahçı Terör Örgütü'nün hedef tahtasına koyduğu Yarbay Tamer Karslıoğlu'na yaşatılan kabusun özetidir.

Karslıoğlu ABD’deki Türk Günü’nde

GES’teki askerlerin kullandıkları bilgisayar ile ilgili Genelkurmay’ın resmi yazısı

Yarbay Karslıoğlu’nu ordudan attıran belge. Üç ayrı kişinin yazısı bil elden çıkmış

Sözde casusluk dosyalarının hazırlandığı günlerde Yarbay Karslıoğlu’nun izinli olduğunu gösteren belge