tÜrkİye’nİn İhracat lİderİ İnŞaat...

92
İnşaat Malzemesi Sanayicileri Derneği/Association of Turkish Building Material Producers Ocak-Şubat-Mart 2010 • Sayı 1 TÜRKİYE’NİN İHRACAT LİDERİ İNŞAAT MALZEMELERİ İNŞAATIN İYİSİ MALZEMESİNDEN ANLAŞILIR ORHAN TURAN: “2023’TE 100 MİLYAR DOLAR İHRACAT HEDEFLİYORUZ” DR. ENGİN BARAN: “ALT TARAFI İNŞAAT MALZEMESİ BU! NEDEN MARKALAŞSIN Kİ?

Upload: others

Post on 18-Sep-2019

14 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: TÜRKİYE’NİN İHRACAT LİDERİ İNŞAAT MALZEMELERİimsad.org/Uploads/Files/dergi/01_2010.pdf · kanı Mehmet Büyükekşi, Türkiye Demir-Çelik Üreticileri Derneği Yönetim

İnşaat Malzemesi Sanayicileri Derneği/Association of Turkish Building Material Producers Ocak-Şubat-Mart 2010 • Sayı 1

TÜRKİYE’NİN İHRACAT LİDERİ

İNŞAAT MALZEMELERİ

İNŞAATIN İYİSİMALZEMESİNDEN

ANLAŞILIR

ORHAN TURAN: “2023’TE 100MİLYAR DOLAR İHRACAT

HEDEFLİYORUZ”

DR. ENGİN BARAN: “ALTTARAFI İNŞAAT MALZEMESİ

BU! NEDEN MARKALAŞSIN Kİ?

Page 2: TÜRKİYE’NİN İHRACAT LİDERİ İNŞAAT MALZEMELERİimsad.org/Uploads/Files/dergi/01_2010.pdf · kanı Mehmet Büyükekşi, Türkiye Demir-Çelik Üreticileri Derneği Yönetim
Page 3: TÜRKİYE’NİN İHRACAT LİDERİ İNŞAAT MALZEMELERİimsad.org/Uploads/Files/dergi/01_2010.pdf · kanı Mehmet Büyükekşi, Türkiye Demir-Çelik Üreticileri Derneği Yönetim
Page 4: TÜRKİYE’NİN İHRACAT LİDERİ İNŞAAT MALZEMELERİimsad.org/Uploads/Files/dergi/01_2010.pdf · kanı Mehmet Büyükekşi, Türkiye Demir-Çelik Üreticileri Derneği Yönetim
Page 5: TÜRKİYE’NİN İHRACAT LİDERİ İNŞAAT MALZEMELERİimsad.org/Uploads/Files/dergi/01_2010.pdf · kanı Mehmet Büyükekşi, Türkiye Demir-Çelik Üreticileri Derneği Yönetim
Page 6: TÜRKİYE’NİN İHRACAT LİDERİ İNŞAAT MALZEMELERİimsad.org/Uploads/Files/dergi/01_2010.pdf · kanı Mehmet Büyükekşi, Türkiye Demir-Çelik Üreticileri Derneği Yönetim

6 Başkan’ın Mesajı

İMSAD’ın 26. yılında İMSAD Dergi’yi hayata geçir-mekten dolayı duyduğumuz memnuniyeti belirt-mek isterim. IMF verilerine göre, 2010 yılında

GSYH sıralamasında dünyada 16. sıraya yükselecekolan Türkiye’nin, 2026 yılında dünyanın 13. büyük eko-nomisi olması bekleniyor. Türkiye bu büyümeyi an-cak ve ancak rekabetçi ve katma değeri yükseksektörleri ile gerçekleştirebilir. Bu tanıma her yö-nüyle uyan sektörlerin en başında ise Türk inşaat sek-törü geliyor.

Türk inşaat sektörü olarak güçlü yanlarımız Türkmüşavir, mühendis ve mimarlarının gitgide daha etkin rol üstlenmeleri, dünyada Çin’in ar-dından 2. sıraya yerleşen Türk müteahhitlerinin dünyanın her yerinde daha büyük proje-lerin peşinde olması ve tabii ki Türk inşaat malzemelerinin de bölgesi dışına taşarak dün-yada üretim üssü olmak hedefine koşuyor olmasıdır. Bugün çimento, seramik, demir-çelik, doğal taş üretimi gibi pek çok yapı malzemesinde Avrupa’da ve dünyada üretim veihracatta ilk sıralarda bulunuyoruz. Önümüzdeki dönemde dünya ticaretinden aldığımızpayı artırmalıyız.

İç pazarda ise kişi başı inşaat malzemesi tüketimi gelişmiş ülkelerin çok altında bu-lunuyor. Depreme karşı yapı güvenliği başta olmak üzere mevcut yapıların kayıt altına

alınarak iyileştirilmesi büyük önem taşıyor. Artık gündemimizde iklim değişikliği ilemücadele ve düşük karbon ekonomisi, sanayide ve binalarda enerji verimliliği içinkamu-özel sektör iş birliğinde atılması gereken adımlar, çevre ile ilişkili ürün ya-şam döngülerinin belirlenmesi, inovasyon ve AR-GE’ye artarak verilmesi gerekenönem ve özetle sürdürülebilir büyümeye geçiş önemli yer tutuyor.

Türk inşaat sektörünün ve inşaat malzemesi sanayisinin gelişiminde İMSAD’ınüstlendiği rol giderek önem kazanıyor ve derneğimiz faaliyetlerini genişleterek sür-

dürüyor. İşte İMSAD Dergi de faaliyetlerimizi ve gündemimizi daha iyi an-latmamızın önemli bir aracı olacak. İMSAD Dergi sektörümüzün

önemli paydaşları da dâhil etkin bir kitleye ulaşacak.

Çok sayıda önemli alt sektörü içeren inşaat malzemesi sanayisi-nin toplam büyüklüğü ve ekonomiye, ihracata katkısının ifadesi sek-törün geleceği için giderek daha da büyük önem taşıyor. Bu yüzdendergimizin 1. sayısının kapak konusunu “İhracat” olarak belirledik.2008 yılında ihracatta 1. sıraya yerleşen sektörün 2023 yılı ihracathedefini 100 milyar dolar olarak belirledik ve bu hedefe yönelik alt-yapı çalışmalarına başladık. Sektörümüzün 2023 yılı için hedefle-nen toplam 500 milyar dolar ihracatın önemli bölümünü gerçek-leştirmesi için çalışmalarımızı sürdürüyoruz.

İMSAD Dergi’nin siz üyelerimizin de katkı ve destekleriyle sek-törümüz için önemli bir süreli yayın olarak kısa sürede aranan biryayın haline geleceğine inancım sonsuz. İMSAD Dergi’yi yayına ge-

çirmek için destek olan başta İMSAD Yönetim Kurulu üyeleri, İM-SAD çalışanları ve tüm üyelerimize teşekkür ederim.

Dergimizin sektörümüzün gelişimi için kaynak olmasını dilerim.

Değerli İMSAD Üyeleri ve Sektör Paydaşlarımız,O

rhan

TU

RA

N İM

SAD

Yön

etim

Kur

ulu

Baş

kanı

İnşaat malzemesi sanayisi2008 yılında ihracatta 1.

sıraya yerleşti. 2010 yılındaise büyümenin reçetesi yine

ihracat. 2026 yılındaTürkiye’yi dünyada 13. büyük

ekonomi olmaya taşıyacaksektörlerin başında Türk

inşaat sektörü geliyor.

Page 7: TÜRKİYE’NİN İHRACAT LİDERİ İNŞAAT MALZEMELERİimsad.org/Uploads/Files/dergi/01_2010.pdf · kanı Mehmet Büyükekşi, Türkiye Demir-Çelik Üreticileri Derneği Yönetim
Page 8: TÜRKİYE’NİN İHRACAT LİDERİ İNŞAAT MALZEMELERİimsad.org/Uploads/Files/dergi/01_2010.pdf · kanı Mehmet Büyükekşi, Türkiye Demir-Çelik Üreticileri Derneği Yönetim

Merhaba… Türkiye’nin geleceğini şekillendirmek, inşaat sanayisinde ortak bir vizyon oluş-turmak için İMSAD, attığı adımlara bir yenisini daha ekledi: İMSAD Dergi… Geleceğin alt-yapısını hazırlayan, bugünü ve yarını şekillendiren, üretim hacmi, ihracattaki liderliği ile

ülke ekonomisini büyük ölçüde etkileyen bir sektörün temsilcileriyiz. Sektörümüzün gelişmesi,oluşturduğumuz bilginin doğru kitlelerle paylaşılması için tüm tarafların yer aldığı bir yayın pro-jelendirdik. Tam iki yıldır üzerinde çalıştığımız ve yayımlanması için doğru zamanı beklediğimiz“İMSAD Dergi” yayın hayatına başladı. “İMSAD Dergi”; içerik yapısı, hedef kitlesi, pazarlama stra-tejisi ile inşaat sanayisinin güçlenmesine, gelişmesine, rekabet gücünün artmasına katkıda bu-lunacak bir araç olacaktır. İhracat, Ekonomi, Bankacılık & Finans, Haksız Rekabet, İklim Deği-şikliği (çevre, enerji verimliliği, ekolojik yapılar, sertifikasyon vb.), İnovasyon&Kalite, AB İlişki-leri, Pazarlama İletişimi, Hukuk, Vergilendirme, Sigorta gibi temel konular yayının ana ekseni-ni oluşturacaktır. İnşaat sanayisinin tüm taraflarının konuk olacağı dergimizin çıkarılması konusundaher türlü desteği veren İMSAD Yönetim Kurulu’na ve üyelerimize teşekkür ederiz.

Evet, ilk sayımız dedik ama içerikten bahsetmedik… Aslında kısa bir özet verebileceğim an-cak. Çünkü o kadar güncel ve dolu ki… İçerik yapısında “farklılık ve görsel çekicilik” kavramla-rını birlikte kullanmak istedik. Hep konuşulanı değil, konuşulmayanı tartıştık. Köşe yazarlarımızekonomiden marka olmaya, ihracattan AB sürecine kadar birçok konuyu sizler için kaleme aldı.İnşaat malzemeleri sanayisi olarak 2008 sonu itibarıyla 24,3 milyar USD ihracat ile Türkiye’de li-der sektör olmamız, gücümüzü vurgulamamız gerçeğini bir kez daha ortaya koydu. Kapak dos-yamız olarak ele aldığımız “ihracat” başlığını her yönüyle inceledik. Son dönemde en yüksek ih-racat yapılan ülke olan Irak pazarını sizler için araştırdık.

32 farklı alt sektörün hem sanayici, hem dernek üyeleri kanalıyla aynı çatı altında yer aldı-ğı İMSAD’ın temsil ettiği sektörlerin büyüklüğünü sizlerle paylaşmayı hedefledik. “Sektörel

Güç” başlığı altında demir-çelik sektörünün inşaat sektöründeki payını ve büyüklüğünü ko-nuştuk. Farklı sektörler, farklı yaklaşımlar, farklı uygulamalar ama ortak özellikleri “Sa-nayici olmak”… Biz de sorduk: “Sanayici Olmak” denince…

Farklı sektörler beraberinde farklı problemleri, uygulamaları da getiriyor. Ama sek-törümüzün ortak pozisyon alması gereken durumlar da var… İşte bunlardan “Dağıtım Ka-

nalarının Geleceği” başlığını “Yuvarlak Masa” toplantımızda ele aldık, sizlerle de pay-laşmak istedik. İMSAD 26 yıllık bir organizasyon ve aslında 2003 yılından bu yanaAB üyesi… Avrupa İnşaat Malzemesi Üreticileri Konseyi’nin (CEPMC) yönetim ku-rulu üyesi olarak her yıl yapılan tüm toplantılarına katılarak sektörümüzün AB nez-dinde temsilini gerçekleştiriyor. 9-10 Mart 2010 tarihlerinde yine Brüksel’dey-dik ve sizin için hem toplantıyı hem şehri izledik…

Ayrıca Dış Ticaret Müsteşarı Ahmet Yakıcı, Türkiye İhracatçılar Meclisi Baş-kanı Mehmet Büyükekşi, Türkiye Demir-Çelik Üreticileri Derneği Yönetim KuruluBaşkanı Bayram Yusuf Aslan, Türkiye Müteahhitler Birliği Başkanı Erdal Eren, YapıMerkezi Yönetim Kurulu Başkanı Emre Aykar, Yapı Endüstri Merkezi Yönetim Ku-rulu Başkanı Doğan Hasol, Betek Boya Genel Müdürü Tayfun Küçükoğlu, AluformPekintaş Alüminyum Genel Müdürü Özhan Olcay, Mimar Emre Arolat, Ar-Ge Da-nışmanlık Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Yılmaz Argüden, Marshall Fabrika Mü-dürü Atilla Dişçioğlu, İzocam Genel Müdür Yardımcısı Fatih Öktem, Marshall Yur-tiçi Satış Müdürü Müfit Akgün, Baymak Pazarlama Müdürü F.Umut Ertür, FıratPlastik Bölge Satış Şefi Talha Bakır, Forum Fuarcılık Yönetim Kurulu Başka-nı Bilgin Aygül ve daha birçok isim bu sayımızın konuğu oldu…

Türk İnşaat Sanayisi’nin marka olmasını, rekabet gücünün artmasını vedaha da güçlenmesini, gelişmesini birlikte başaracağımıza inanıyoruz. Bir

sonraki sayıda görüşmek dileğiyle…

8 Editör

Lider sektöre de bu yakışır… İMSAD Dergi…

D. Ö

zden

Özk

an Ç

AYI

RLI

İMSA

D K

urum

sal İ

letiş

im Y

önet

icis

i

Page 9: TÜRKİYE’NİN İHRACAT LİDERİ İNŞAAT MALZEMELERİimsad.org/Uploads/Files/dergi/01_2010.pdf · kanı Mehmet Büyükekşi, Türkiye Demir-Çelik Üreticileri Derneği Yönetim
Page 10: TÜRKİYE’NİN İHRACAT LİDERİ İNŞAAT MALZEMELERİimsad.org/Uploads/Files/dergi/01_2010.pdf · kanı Mehmet Büyükekşi, Türkiye Demir-Çelik Üreticileri Derneği Yönetim

İnşaat Malzemesi SanayicileriDerneği (İMSAD) Adına

İmtiyaz Sahibi

ORHAN TURAN

Yazı İşleri Müdürü/Sorumlu Müdür

SELDA BAŞBUĞOĞLU

Yayın Editörü

D. ÖZDEN ÖZKAN ÇAYIRLI

Danışma Kurulu:PROF.DR. KEREM ALKİN

PROF. DR. FİLİZ KARAOSMANOĞLUPROF. DR. ZERRİN YILMAZ

PROF. DR. ALİ RIZA KAYLANDOÇ. DR. MELİH BULUDR. YILMAZ ARGÜDEN

DR. ENGİN BARAN

Yayın Türü/AralığıYEREL SÜRELİ / ÜÇ AYDA BİR

Yönetim YeriCUMHURİYET CAD. NO:193, 3B

HARBİYE-İSTANBUL Tel: 212 296 24 74

Faks: 212 291 07 24Web: www.imsad.org

www.eubuild.com

Yayına Hazırlık

Genel YönetmenMetin GÜLBAY

Görsel YönetmenMurat KARA

EditörHayati BAKIŞSayfa Tasarım

Yavuz KARAKAŞDüzeltmen Editör

Ersel ERGÜZFotoğraf Editörü

Murat GÜNEYFotoğraf

Damla SALORİletişim

Tel: 0216 681 18 70Görsel Destek

Dünya GazetesiArşiv Dokümantasyon Servisi

BaskıDünya Yayıncılık A.Ş. “Globus” Dünya

Basınevi 100. Yıl Mahallesi, 34440

Bağcılar-İstanbulTel: 0 212 629 08 08

10 Künye/İçindekiler

12

18

2224

2830

34364852

iMSAD’dan• İMSAD’dan enerji verimliliğine tam destek…• GTO ve İMSAD İşbirliği

AYAKÜSTÜ SÖYLEŞİLER• Tayfun Küçükoğlu:“Sanayici olmak, geleceği cesaretle

planlamaktır”• Özhan Olcay: “Sanayici olmak üretmek,

istihdama katkı sağlamaktır”

MAKRO-NOMİ• Prof.Dr. Kerem Alkin

SEKTÖREL GÜÇ• DÇÜD Başkanı Bayram Yusuf Aslan:

“Üretimin yüzde 47’si inşaatta kullanılıyor”

STRATEJİK BAKIŞ• Dr. Yılmaz Argüden

PROFESYONEL BAKIŞ• YEM Başkanı Doğan Hasol: “Mütreahhit malzemeden

çalmaz, çalınan bilgidir”

SÜRDÜRÜLEBİLİR GÜNDEM• Gonca Ongan

KAPAK• Dünyayı inşa ediyoruz• İnşaatın iyisi, malzemesinden anlaşılır

KAPAK/SÖYLEŞİ• İMSAD Başkanı Orhan Turan:

“2023’te 100 milyar dolar ihracat hedefliyoruz”

EKONOMİ/SÖYLEŞİ• TİM Başkanı Mehmet Büyükekşi: “İnşaat sektörü pek çok

alt ve yan sektörü besliyor”

Page 11: TÜRKİYE’NİN İHRACAT LİDERİ İNŞAAT MALZEMELERİimsad.org/Uploads/Files/dergi/01_2010.pdf · kanı Mehmet Büyükekşi, Türkiye Demir-Çelik Üreticileri Derneği Yönetim

Nisan 2010 11

56586466

707276788288

58

72

88

YENİ PAZARLAR• Onur Tayşu

YUVARLAK MASA• Şartlara ayak uyduran, bir adım önde olacak

MİSAFİR ODASI• Atilla Dişçioğlu

GÜNCEL/SÖYLEŞİ• Yapı Merkezi Başkanı Emre Aykar:

“İnşaat sektörü sosyal kriz kalkanıdır”

MARKA MİMARI• Dr. Engin Baran

MİMARLIK&İNŞAAT DÜNYASINDAN• Mimar Emre Arolat: “Projeler, üretim

gereçleriyle yüzleşmeli”

İZLENİM• Selda Başbuğoğlu

EKONOMİK PERSPEKTİF• Fatih Yeğenoğlu

İHRACAT KAPILARI/Irak• Silahların gölgesindeki komşumuz: Irak

İHRACAT KAPILARI/Irak/Söyleşi• Forum Fuarcılık Başkanı Bilgin Aygül: “Irak, 150 milyar

dolarlık bir potansiyele sahip”

Page 12: TÜRKİYE’NİN İHRACAT LİDERİ İNŞAAT MALZEMELERİimsad.org/Uploads/Files/dergi/01_2010.pdf · kanı Mehmet Büyükekşi, Türkiye Demir-Çelik Üreticileri Derneği Yönetim

12 İMSAD’dan

Avrupa Komisyonu tarafından 2005'ten buyana düzenlenen Avrupa Sürdürülebilir Ener-ji Haftası (ASEH), 22–26 Mart tarihleri ara-

sında başta Brüksel olmak üzere pek çok Avrupakentinde kutlandı. Avrupa’da büyük önem verilenetkinliğe bu yıl Avrupa Kültür Başkenti İstanbul dakatıldı. 26 Mart 2010’da Beyoğlu’nda GalatasarayLisesi önünde buluşan topluluk, ‘Adım Adım Sür-dürülebilir Enerji’ sloganıyla İstanbul Sürdürülebilir

Enerji Haftası (İSEH) Platform Yürütücüsü Prof. Dr.Filiz Karaosmanoğlu'nun önderliğinde ve BeyoğluBelediye Başkanı Ahmet Misbah Demircan’ın da ka-tılımıyla Taksim’e doğru yürüdü.

Şehirlerin iklim değişikliğine karşı girişimle-rine dikkat çekmek, binalarda enerji verimliliği-nin önemini vurgulamak ve toplumda farkındalıkyaratmak hedefiyle gerçekleşen etkinliğe İMSADda tam destek verdi. Türkiye’de binalarda enerjiverimliliğinin artırılması yolunda kamu-özel sek-tör iş birliğinin artırılması gerektiğine dikkat çe-ken İMSAD Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Turan“Türk İnşaat Malzemesi Sanayicilerini temsileden İMSAD olarak, başta binalarda enerji ve-rimliliği olmak üzere daha sağlıklı ve güvenli binalaryolunda atılacak her türlü adımı destekliyoruz. Ül-kemizde toplam enerjinin yüzde 30’u binalarda tü-ketiliyor ve bu oranın günden güne daha da artmasıbekleniyor. Bu nedenle hep beraber hem mevcut vehem de yeni binalarda enerji verimliliğini günde-mimizde üst sıralara taşımalı ve gelecek hedefle-rini ortaya koyarak bu hedeflere yönelik çalışmalı-yız” diye konuştu. İMSAD İş Geliştirme KoordinatörüGonca Ongan, enerji sektörünün tüm öğelerini bu-luşturmayı amaçlayan İstanbul Büyük Enerji Yürü-yüşü’ne Türk inşaat malzemelerinin çatı kuruluşuİMSAD olarak “sürdürülebilir enerji” ve ülkemizingeleceği adına desteklediklerini söyledi.

İMSAD’dan enerji verimliliğine tam destek…

Page 13: TÜRKİYE’NİN İHRACAT LİDERİ İNŞAAT MALZEMELERİimsad.org/Uploads/Files/dergi/01_2010.pdf · kanı Mehmet Büyükekşi, Türkiye Demir-Çelik Üreticileri Derneği Yönetim
Page 14: TÜRKİYE’NİN İHRACAT LİDERİ İNŞAAT MALZEMELERİimsad.org/Uploads/Files/dergi/01_2010.pdf · kanı Mehmet Büyükekşi, Türkiye Demir-Çelik Üreticileri Derneği Yönetim

14 İMSAD’dan

Gazintep Ticaret Odası (GTO) tarafından yü-rütülen Avrupa İşletmeler Ağı Projesi kap-samında İnşaat Malzemesi Sanayicileri

Derneği (İMSAD) ile birlikte düzenlenen seminer,GTO Toplantı Salonu'nda gerçekleştirildi. Semi-nere, GTO Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet As-lan, GTO Yönetim Kurulu Üyeleri, İnşaat KomisyonuÜyeleri ve İMSAD Yönetim Kurulu Başkan Yar-dımcısı Hüseyin Bilmaç, İMSAD Yönetim KuruluÜyeleri Ertuğrul Şen, Nedim Zalma, Fethi Hingi-nar, İMSAD Genel Sekreter Yardımcısı M. OnurTayşu ile İMSAD İş Geliştirme Koordinatörü Gon-ca Ongan katıldı.

Olası işbirliklerinin görüşüldüğü organizasyonGTO tarafından Avrupa İşletmeler Ağı Projesikapsamında, inşaat sektöründe faaliyet gösterenişletmeleri Avrupa Birliği’ne katılım sürecinde kar-şılaşacakları güçlükler, değişiklikler ve uyum-laştırılması gereken mevzuat hakkında bilgilen-dirmek amacıyla düzenlendi. Çok sayıda inşaat fir-ması yetkilisi ve temsilcilerinin de katıldığı semi-nerde, “Türkiye’de inşaat sektörü ve yapı malze-melerinde yeni yönelimler”, “AB’de binalardaenerji verimliliği”, “Türkiye’de yapı malzemelerisektörü ve yasal düzenlemeler”, “Sürdürülebilirinşaat” konuları tartışıldı.

GTO Başkanı Mehmet Aslan yaptığı açılış ko-nuşmasında “Gaziantep KOSGEB Tekmer, Gazi-antep Teknopark A.Ş., Elazığ ve Van Ticaret ve Sa-nayi Odaları ile ortaklaşa yürüttüğümüz Avrupa İş-letmeler Ağı Projesi’nin bir etkinliği olan bu top-lantımız, sektörel çalışmalarımızın bir örneğinioluşturmaktadır. Amacımız firmalarımızın bilgi vedanışmanlık ihtiyaçlarını karşılayabilmek ve ge-lişimlerine destek olacak projeler üretebilmektir”dedi. İMSAD Yönetim Kurulu Başkan YardımcısıHüseyin Bilmaç da “Türkiye’de İnşaat Sektörü veYapı Malzemelerinde Yeni Yönelimler” hakkındakatılımcılara bilgi verdi.

GTO ve İMSAD İşbirliği

GTO ve İMSAD iş birliği ile 11 Mart2010’da gerçekleştirilen

seminerde “Türkiye ve AvrupaBirliği’nde İnşaat ve YapıMalzemeleri Sektörü ve

Binalarda Enerji Verimliliği”konusu masaya yatırıldı.

Page 15: TÜRKİYE’NİN İHRACAT LİDERİ İNŞAAT MALZEMELERİimsad.org/Uploads/Files/dergi/01_2010.pdf · kanı Mehmet Büyükekşi, Türkiye Demir-Çelik Üreticileri Derneği Yönetim

Nisan 2010 15

Türkiye’nin ilk detaylı aylık inşaat sektörü de-ğerlendirme raporu olma özelliği taşıyan ve İn-şaat Malzemesi Sanayicileri Derneği (İMSAD) ta-

rafından yayınlanan raporda, büyüme rakamlarınıniçinde inşaat sektörünün durumu değerlendirildi. Ra-porda şu değerlendirmelere yer verildi: “Türkiye eko-nomisi 2009’un dördüncü çeyreğinde yüzde 6’lık bü-yüme sağlamıştır. İnşaat sektörü Türkiye’nin büyü-mesinde oldukça kritik bir rol üslenmektedir. Özel-likle istihdam ayağında birçok alt sektöre destek ve-ren inşaat sektörünün toparlanması ekonomik den-gelerin oturması açısından kritik önem taşımaktadır.İnşaat sektörünün 4. çeyrekte yüzde 6,6 daralması isebu sektörde kan kaybının sonlanmaya başladığına yö-nelik sinyal vermektedir. Son 10 çeyrekte daralmakaydeden inşaat sektörü üretim endeksi 2009’un 4.çeyreğinde yüzde 8’lük gerileme göstererek düşüşünüdevam ettirmiş, ancak gerileme trendinin hız kesti-ğine yönelik bir sinyal de oluşturmuştur. Büyümeninanahtarının önemli bir bileşeninin inşaat olduğu dü-şünüldüğünde birçok sektöre doğrudan ve dolaylı canveren inşaat sektörünün desteklerde ön planda tu-tulması Türkiye ekonomisi açısından stratejik birönemdedir.”

İMSAD: İnşaatta yeni birivme yakalanabilir

Büyümenin hedefi yine ihracat

Ekonomik Gelişmeler ve İnşaat Sektörüne Yan-sımaları ile Değişen İş Modelleri, Uygulama-lar ve Yeni Trendler, TOBB Plaza’da 9 Nisan

2010 tarihinde yapılan İMSAD Üye Toplantısı’nda ma-saya yatırıldı. “Ekonomik gelişmeler&2010 yılında in-şaat sektörüne yansımaları” başlıklı toplantının yö-neticiliğini İMSAD Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Tu-ran yaparken, İMSAD Ekonomi Danışmanı Prof. Dr.Kerem Alkin ve Varlıbaş Holding Yönetim Kurulu Baş-kanı Süleyman Varlıbaş toplantıya konuşmacı olarakkatıldı. Geleneksel olarak düzenlenen ekonomi top-lantıları ile üyelerimiz arasındaki diyalogları geliş-

tirirken, her yıl bilgi ve deneyimlerini bizimle payla-şan yeni konuklar ağırlamaktan mutluluk duyduğu-nu belirten İMSAD Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Tu-ran ise, 2009 yılında küçülme yaşanan inşaat sektö-rünün 2010’da atağa geçeceğini belirtti. İnşaat sek-törünün önde gelen isimlerinin bir araya geldiği top-lantıda konuşan Prof. Dr. Kerem Alkin, hükümetin is-tihdam, esnaf ve sanatkârın desteklenmesine yo-ğunlaşmasının önemli bir adım olduğunu vurgula-yarak, iş dünyasına “Dünya ekonomisindeki topar-lanmanın hızlanması halinde 2010 yılında büyüme-nin hedefi yine ihracat olacak” diye seslendi.

İMSAD EkonomiDanışmanı Prof. Dr.Kerem Alkin, İMSAD

Yönetim KuruluBaşkanı Orhan Turan

ve Varlıbaş HoldingYönetim Kurulu

Başkanı SüleymanVarlıbaş.

(Soldan sağa)

Page 16: TÜRKİYE’NİN İHRACAT LİDERİ İNŞAAT MALZEMELERİimsad.org/Uploads/Files/dergi/01_2010.pdf · kanı Mehmet Büyükekşi, Türkiye Demir-Çelik Üreticileri Derneği Yönetim

16 İMSAD’dan

İstanbul Kimyevi Maddeler ve Mamüller İhracat-çıları Birliği’nde (İKMİB) 13 Nisan Salı günü ger-çekleştirilen seçim sonrasında İMSAD Yönetim Ku-

rulu Başkanı Orhan Turan, İKMİB Yönetim Kurulu Üye-si seçildi. Ekonomik büyümenin olmazsa olmazınınihracatı arttırmak olduğunu vurgulayan Turan, “İK-MİB yönetim kurulu üyeliği ile Türk inşaat malzemelerisanayisinde faaliyet gösteren kuruluşların ihracatı-nı arttırma yolunda önemli bir adım attığımıza ina-nıyorum. İnşaat malzemesi sanayicilerinin marka-laşma ve dünyada üretim üssü olmak yolundaki he-deflerini gerçekleştirmeleri için adım adım ne gere-kiyorsa onu yapacağız “dedi. Türkiye için inşaat sek-törünün ihracat ve istihdam açısından çok önemli birsektör olduğunu belirten Turan, “Bugün Türkiye’ninihracatında problem varsa bunun nedeni inşaat sek-

törünün iyi gitmemesidir. Ekonomik anlamda istik-rarlı bir büyüme istiyorsak, inşaat sektörüne daha faz-la yatırım yapmak ve sektörün önünü açmak zorun-dayız. 2008 yılında ihracatta lider olan Türk inşaat mal-zemeleri sanayisi önümüzdeki yıllarda ihracatınıdaha da arttıracak ve Türkiye’nin en önemli sektörüolmayı sürdürecektir” diye konuştu.

Türk yapı sektörünün en büyük şirketlerindenoluşan 32 firma, tek proje altında birleşti. Buyıl ikincisi düzenlenecek olan “Yapı Devleri

Futbol Ligi”; sporun, centilmenliğin ve paylaşımınbüyük bir tutku ve şölen havasında geçtiği unutul-maz karşılaşmalara sahne oldu. 3 Nisan 2010 ta-rihinde Akatlar Spor Tesisleri’nde düzenlenen li-gin başlama vuruşu İMSAD Yönetim Kurulu BaşkanıOrhan Turan tarafından yapıldı. Yaklaşık 2 ay sü-recek olan Yapı Ligi’nde bu yıl birçok yenilik ve sürp-riz, tüm katılımcılar ve seyircilerle paylaşılacak. Yapı

sektörünün önde gelen derneklerinin destekledi-ği “Yapı Ligi”nde İMSAD Yönetim Kurulu Başkanı Or-han Turan, İNDER Yönetim Kurulu Başkanı NazmiDurbakayım, İSKİD Yönetim Kurulu Başkanı NedimZalma ve katılımcı firmaların üst düzey yöneticile-ri de projeye ve takımlara destek vermek amacıy-la etkinlikte buluştu. Bir sosyal sorumluluk proje-si olarak bu yıl lige Yıldız Teknik Üniversitesi de ka-tıldı. Bu esnada öğrenciler Türkiye’nin sektörün-deki önde gelen firmalarının yöneticileriyle tanış-ma imkânı buldu.

İMSAD BaşkanıTuran, İKMİB

Yönetimi’ne seçildi

Türk yapı sektörüne spor platformu

Page 17: TÜRKİYE’NİN İHRACAT LİDERİ İNŞAAT MALZEMELERİimsad.org/Uploads/Files/dergi/01_2010.pdf · kanı Mehmet Büyükekşi, Türkiye Demir-Çelik Üreticileri Derneği Yönetim
Page 18: TÜRKİYE’NİN İHRACAT LİDERİ İNŞAAT MALZEMELERİimsad.org/Uploads/Files/dergi/01_2010.pdf · kanı Mehmet Büyükekşi, Türkiye Demir-Çelik Üreticileri Derneği Yönetim

18 Ayaküstü Söyleşi

İsmini “Beton” ve “Teknoloji” kelimelerinin ilkhecelerinden alan Betek Boya ve Kimya SanayiA.Ş., 1988 yılında kuruldu. Sektöre girdiği ilkyıllarda, inşaat malzemeleri sektörünün ihti-

yaç duyduğu beton katkılar, hazır harçlar ve su izo-lasyon malzemeleri alanlarında yüksek kaliteliürünler geliştirerek pazara sundu. Firma, 1993 yı-lında inşaat boyaları alanına, Avrupa’nın en büyükboya markası Caparol ile teknolojik iş birliği ya-parak adım attı. İki şirket ortaklığı hem Betek A.Ş.,hem de Türk boya sektörü açısından bir dönümnoktası oldu; Türkiye boyada yepyeni bir markay-la tanıştı ve Avrupa’nın en büyük boya markasınınteknolojik zenginliğine kavuştu. Avrupalı bir ortaklaüretime geçen ilk Türk boya şirketi olan Betek A.Ş.,boya sektörüne ilk yabancı sermaye girişini sağ-ladı. 2004 yılında boya sektöründe yüksek tekno-lojiye sahip, 103 bin 500 metre karelik alana inşaedilen ve yıllık üretim kapasitesi 150 bin ton olanGebze Fabrikası’nı tamamlayan firma, Kasım2007’de ise boya ve ısı yalıtımı gelişimine ve sek-töre büyük hizmetleri olacak RMI Bilimsel Araş-tırma Merkezi’nin açılışı yaptı. 2009 Mart ayındaGebze Fabrikası’nın yanına yaptığı yeni tesisiyle 152bin metre karelik bir alana ve yıllık yaklaşık 348bin ton üretim kapasitesine ulaştı. Betek Boya veKimya San. ve Tic. A.Ş. Genel Müdürü Tayfun Kü-çükoğlu’na “Sanayici olmak” sorusunu yönelttik.Küçükoğlu da yanıtladı: “Globalleşme ve başdöndürücü hızla gelişen iletişim teknolojisi dola-yısı ile her konuda olduğu gibi sanayici olmanın ko-şulları da her geçen gün hızla değişmekte, bu mu-azzam değişim sanayici olmayı daha zor ama onur-lu bir tarif içine almaktadır. Gelecek 20 yılda dün-ya ekonomisinin en önemli güçlerinden olacak ül-kemizde, sanayici olmak; ‘uzun vadeli düşünebil-mek, değişimleri bugünden öngörmek, adil olmak,istikrar ile başarıyı paylaşabilmek, toplumumuzakarşı sorumluluk taşımak, ülkesine, çevresine gü-venmek ve cesaretle geleceği planlamaktır.’ Ge-leceğe dair en büyük heyecan ve onur bunu şe-killendirebilecek olmamızdan kaynaklanır. Ül-kemizde yüksek gelişim dönemi içinde sanayici ol-mak bu onurlu heyecanı, en derin şekilde yaşa-yabilmektir.”

Betek Boya ve Kimya San. ve Tic. A.Ş. Genel Müdürü Tayfun Küçükoğlu:

“Sanayici olmak, geleceğicesaretle planlamaktır”“Geleceğe dair en büyük heyecan ve onur bunu şekillendirebilecekolmamızdan kaynaklanır. Ülkemizde yüksek gelişim dönemi içinde sanayiciolmak bu onurlu heyecanı, en derin şekilde yaşayabilmektir.”

Page 19: TÜRKİYE’NİN İHRACAT LİDERİ İNŞAAT MALZEMELERİimsad.org/Uploads/Files/dergi/01_2010.pdf · kanı Mehmet Büyükekşi, Türkiye Demir-Çelik Üreticileri Derneği Yönetim
Page 20: TÜRKİYE’NİN İHRACAT LİDERİ İNŞAAT MALZEMELERİimsad.org/Uploads/Files/dergi/01_2010.pdf · kanı Mehmet Büyükekşi, Türkiye Demir-Çelik Üreticileri Derneği Yönetim

20 Ayaküstü Söyleşi

Pekintaş A.Ş. Grubu’nun bir üyesiolan Aluform A.Ş., 1996 yılında Al-man sanayi devi VIAG grubunabağlı VAW- Aluminyum ile joint-

venture şeklinde kuruldu ve 1998 yılı iti-barıyla da tamamen Türk yöneticilerinidaresinde hizmet veriyor. Düzce ilinde100 bin metre karelik açık, 32 bin metre ka-relik kapalı alan üzerinde üretim yapan fir-ma, continious üretim yapan iki adet sand-wich panel hattı, maximum 6 metre bükümyapabilen EHT presleri, 40 tonluk özel ak-sesuar presleri, özel açıları üretebilenbombeleme hattı ve değişik normda üre-tim yapabilen iki adet tek kat trapez hattıile Avrupa'nın en modern tesislerindenbirine sahip.

Aluform Pekintaş Alüminyum San. veTic. A.Ş. Genel Müdürü Özhan Olcay’a “Sa-nayici olmak” sorusunu yönelttik. Olcay,“Üretmek, istihdam’a katkı sağlamak, ça-lışan, terleyen, başaran insanların gözle-rinin içerisindeki pırıltıyı görmek ve bu coş-kuyu ve sevinci paylaşmak geliyor aklıma.Sanayide ürün kalitesi, verimlilik, estetik vegüvenilirlik bir arada olmalı ve birbirini mü-kemmelce tamamlayıcı bir bütünün par-çaları olmalı diye düşünüyorum. Ailelerin,şirketlerin, şehirlerin, ülkelerin ve tüm in-sanların ancak ve ancak üreterek ve dahaiyiyi yapmayı hedefleyerek mutluluk vesağlık dolu bir yaşam süreceği inancı ile buhedefe ulaşmak adına aldığımız riskler degeliyor aklıma… Ama bu risklerin de alın-ması ve kitlelere liderlik yapılması da la-zım diye düşünüyorum. Bu öngörü ile dedavamızın ve sevdamızın peşinde koşma-ya devam ediyoruz” dedi.

Aluform Pekintaş Alüminyum San. ve Tic. A.Ş. Genel Müdürü Özhan Olcay:

“Sanayici olmak üretmek,istihdama katkı sağlamaktır”

Özhan Olcay’a “Sanayiciolmak” sorusunu yönelttik.Olcay, “Üretmek, istihdamakatkı sağlamak, çalışan,terleyen, başaran insanlarıngözlerinin içerisindeki pırıltıyıgörmek ve bu coşkuyu vesevinci paylaşmak geliyoraklıma” dedi.

Page 21: TÜRKİYE’NİN İHRACAT LİDERİ İNŞAAT MALZEMELERİimsad.org/Uploads/Files/dergi/01_2010.pdf · kanı Mehmet Büyükekşi, Türkiye Demir-Çelik Üreticileri Derneği Yönetim
Page 22: TÜRKİYE’NİN İHRACAT LİDERİ İNŞAAT MALZEMELERİimsad.org/Uploads/Files/dergi/01_2010.pdf · kanı Mehmet Büyükekşi, Türkiye Demir-Çelik Üreticileri Derneği Yönetim

22 Makro-Nomi

Prof. Dr. Kerem ALKİNİMSAD Ekonomi Danışmanı

Türk ekonomisinin 2009 yılının son çeyre-ğinde yüzde 6 büyüme gerçekleştirmesi,pek çok finans kurumunun tahminlerini

aşan bir gelişme oldu. Finans kurumlarının tah-minleri yüzde 1,7 ile 5,5 arasında değişmek-teydi. Sanayi üretiminin son çeyrekte yüzde9,9’luk bir artış gerçekleştirmesi sonrasında,şahsi tahminim yüzde 5,2’lik bir 4. çeyrek bü-yümesi ve tüm yıl için yüzde 5,2’lik bir küçül-meydi.

Ancak, TÜİK’in GSYH reel gelişme hızı ile il-gili hesaplamada, üretim değerinden çok ilgi-li sektörün katma değer üretimini hesapla-masına bağlı olarak, 2009’un son çeyreğindeyüzde 10,6 üretim artışı yakalamış olan imalatsanayinin, aynı çeyrekte katma değer üretiminiyüzde 12,8’e taşıdığını gördük. Tarım sektö-rünün son çeyrekte yüzde 1,5’lİk, ticaret sek-törünün ise yüzde 10,3’lük artış yakalamasısonrasında, 2009’un son çeyreğindeki büyüme,yüzde 6 ile beklentileri aşmış oldu. Tabii, ön-ceki çeyrek dönemlerde gözlenen ekonomikdaralma oranlarının da olumlu yönde revizeedilmesi, yüzde 6’lık son çeyrekteki büyüme ilebirleşince, ekonomi yönetiminin 2009 yılı içinyüzde 6 düzeyinde öngördüğü daralma, tah-minin aksine, yüzde -4,7 düzeyinde kaldı.

Bununla birlikte, imalat sanayi 2009’dakiekonomik daralmadan 1,5 kat daha yüksekoranda bir daralma yaşarken, inşaat sektörü-nün daralması ise ekonomik daralmanın ne-redeyse 3,5 katı oldu. İnşaat sektörü 8 çeyreküst üste daralarak, 1998’den bu yana iki kez ya-şadığı 5 çeyrek dönem üst üste daralmadandaha ciddi ölçüde bir daralma yaşadı. İnşaatsektöründeki daralma 2008 yılının ilk çeyre-ğinde başlamıştı. Hatta 2007 yılının son çey-reğindeki yüzde 0,3’lük büyüme, inşaat sektö-rünün daralma sürecine girmekte olduğunu daişaret etmişti. Esasen, inşaat sektörü 2006’nınson çeyreğinden itibaren bir ivme kaybına gir-mişti ve bu ivme kaybı, 2008’de daralmaya dö-nüşmüştü. Sektör, belki 5 çeyrek dönem da-raldıktan sonra, yeniden büyüme trendine gi-rebilecek iken, küresel kriz patladı ve sektördaralma sürecinden kurtulamadı.

2010 İÇİN EK ÖNLEM MUTLAKA DÜŞÜNÜLMELİ

Tüm bu gelişmeler, 2010 yılının ilk iki çey-reğinde, 2009 yılının ilk iki çeyreğindeki yüksekdaralmadan kaynaklanan baz etkisi ile, Türkekonomisinin yüksek sayılabilecek büyümerakamları ortaya koyabileceğini, ancak 2010 yı-lının ikinci yarısında büyümenin yeniden ivmekaybedebileceği bir trendin yaşanacağını gös-teriyor. Bu durum, 2010 yılı bütçe açığı hedefiolan 50 milyar TL’yi aşmamak adına, Hükümetve ekonomi yönetimi geçen yılki teşvikleri dev-reye almayı düşünmüyor olsalar da, inşaatsektörünün üç temel alanda, Hükümet’i teşvikiçin ikna etmesi gerektiğini gösteriyor.

Birinci başlık, tapu harcı indirimi. Geçtiği-miz yıl gerçekleştirilen tapu harcı indirimi, ko-nut satışlarını canlandırdığı gibi, kayıt dışı ko-nut satışlarının da kayıt altına girmesini sağ-ladı ve devletin vergi gelirlerini arttırdı. Tapuharcı indirimi bu yıl da devreye alınmalı. İkin-ci başlık, konut, yani mortgage kredilerine uy-gulanan çeşitli vergi ve kesintilerin düşürül-mesi. Faiz oranlarının düşük seyrettiği ve ban-kacılık sektörün kredi satma arayışı içinde ol-

Özel sektör 2010 ve2011’de kayıpları telafi

etmenin yollarını bulmalı

Esasen, inşaat sektörü 2006’nın son çeyreğinden itibaren birivme kaybına girmişti ve bu ivme kaybı, 2008’de daralmaya

dönüşmüştü. Sektör, belki 5 çeyrek dönem daraldıktan sonra,yeniden büyüme trendine girebilecek iken, küresel kriz

patladı ve sektör daralma sürecinden kurtulamadı.

Çeyrek Sanayi Üretiminde GSYHDönem Değişim (%) Büyümesi (%)1. Çeyrek -22,0 -14,72. Çeyrek -15,5 -7,93. Çeyrek -8,1 -3,34. Çeyrek 9,9 5,2*Yıllık -9,6 -5,2*Tahmin

Kay

nak:

İK/2

009

veri

leri

Page 23: TÜRKİYE’NİN İHRACAT LİDERİ İNŞAAT MALZEMELERİimsad.org/Uploads/Files/dergi/01_2010.pdf · kanı Mehmet Büyükekşi, Türkiye Demir-Çelik Üreticileri Derneği Yönetim

Nisan 2010 23

Yıl19992000200120022003200420052006200720082009

İnşaat Sektörünün Ürettiği

Katma Değer5.687.7018.405.526

10.702.02914.707.32918.405.46424.661.00028.694.13435.849.26341.013.26744.657.64436.594.333

Kamu İnşaatYatırımları

3.180.8065.563.8567.558.838

10.857.56911.651.82212.468.78416.363.74721.193.67423.705.04230.071.43628.812.002

KİY'daReel

Değ. (%)-8,322,6

-15,62,4

-12,0-6,521,710,4

4,510,6

2,4

Özel İnşaatYatırımları

6.462.9429.301.819

11.838.48817.645.13323.512.19733.945.84038.875.11851.119.37558.956.90960.221.60645.214.727

ÖİY'daReel

Değ. (%)-1,5-0,5

-17,617,915,019,8

7,620,3

6,2-12,4-21,8

İnşaat Sektörünün ReelBüyüme Hızı (%)

-3,14,9

-17,413,9

7,814,1

9,318,5

5,7-8,1

-16,3

İnşaat Sektörünün

GSYH'daki Payı (%)5,85,75,05,45,55,85,86,46,55,95,2

GSYH104.595.916166.658.021240.224.083350.476.089454.780.659559.033.026648.931.712758.390.785843.178.421950.534.251953.973.862

duğu bir dönemde, konut kredilerinin cazibe-sini arttırmak, hem inşaat sektöründe talebincanlanması ile, mevcut projelerdeki konutstoklarının bir miktar erimesini sağlayacaktır,hem de inşaat sektörünü yeni projeler için vemevcut projelerin tamamlanması adına hare-ketlendirecektir.

Üçüncü başlık ise, enerji verimliliği. Türkekonomisindeki toparlanma, 2008’de 42 milyardolar düzeyindeyken, 2009’da 26,1 milyar do-lara gerilemiş olan Türkiye’nin enerji ithalatıfaturasının 2010’da 35 milyar dolara yüksel-dikten sonra, 2012’de yeniden 42 milyar dola-ra ulaşacağını gösteriyor. Bu nedenle, Türki-ye 2010 yılından itibaren, yeniden cari açık so-rununu konuşmaya başlayacak. Bu noktada,

Türkiye’nin ülke çapında bir enerji tasarrufu se-ferberliği ilan etmesi ve özellikle binalardakiısı kaçağını önlemeye yönelik bir projeninbaşlatılması halinde, Türkiye’nin enerji ithalatıfaturasında 10 milyar doları aşan bir tasarrufgerçekleşebileceği vurgulanıyor. Bu nedenle,Hükümet’in ve ekonomi yönetiminin önderli-ğinde, enerji tasarrufu sağlayacak inşaat mal-zemelerinin temininde vergi kolaylığı, binala-rın enerji verimliliği sağlayacak malzemeler-le yenilenmesi ve yalıtımı için gerçekleştirecekyatırımların finansmanı için, banka kredileri-nin maliyetlerini azaltacak düzenlemelerinde, Türkiye’nin enerji ithalat faturasına azal-tıcı yönde katkı sağlamasının yanı sıra, inşaatsektörüne de talep yönünde bir hareketlilik ka-zandıracağı belirtilebilir.

Kay

nak:

İK/2

009

veri

leri

Page 24: TÜRKİYE’NİN İHRACAT LİDERİ İNŞAAT MALZEMELERİimsad.org/Uploads/Files/dergi/01_2010.pdf · kanı Mehmet Büyükekşi, Türkiye Demir-Çelik Üreticileri Derneği Yönetim

24 Sektörel Güç

Türkiye Demir Çelik

Üreticileri DerneğiYönetim KuruluBaşkanı Bayram

Yusuf Aslan:

“Üretimin yüzde 47’siinşaatta kullanılıyor”

Demir-çelik sektöründe Türkiye, dünya-nın sayılı üreticileri arasında yer alıyor.Bu konuda Çin ve Hindistan ile yarışanTürkiye, krizin en yoğun yaşandığı 2009

yılında her iki ülkenin arkasında en iyi performansıgösteren üçüncü ülke oldu. Yeni ihracat pazar-larıyla da daralan AB ve ABD pazarının kayıplarıkarşılandı. İnşaat sektörünün en önemli malze-mesini oluşturan demir-çelikte 2009’da üretiminyüzde 47’si inşaatlarda kullanıldı. Türkiye DemirÇelik Üreticileri Derneği Yönetim Kurulu Başka-nı Bayram Yusuf Aslan’la demir-çelik sektörünüve inşaattaki yansımalarını konuştuk.

Türkiye demir-çelik sektörü 2009 yılını nasıl birperformansla geçirdi? Sektör krizin en yoğun yı-lını nasıl bir ekonomik görünümle kapattı?

Demir-çelik sektörü 2009 yılını, artan girdi ma-liyetlerine karşın, uluslararası piyasadaki talep ye-tersizliğinden dolayı, üretilen mamulün yeterin-

ce alıcı bulamaması nedeniyle, fiyatların mali-yetlerin altında seyrettiği olumsuz bir ortamda ge-çirdi. Demir-çelik sektörünün üretimi, 2009 yılın-da yüzde 5,6 oranında düşüşle, 26,8 milyon tondan,25,3 milyon tona, Türkiye’nin çelik ürünleri tüke-timi ise yüzde 16,1 oranında düşüşle, 21,4 milyontondan, 18 milyon tona geriledi. Çelik sektörününalternatif pazarlara yönelme gayreti sayesinde, tü-ketimdeki keskin daralmaya rağmen, ithalatın yüz-de 22,7 oranında daralmış olmasının ve ihracat-taki miktar bazındaki gerilemenin yüzde 5,3 ora-nında kalmış olmasının da tesiri ile, üretimdeki da-ralma yüzde 5,6 gibi makul seviyelerde kaldı. Böy-lelikle, üretim açısından Türkiye, 2009’da dünya-nın en büyük 15 çelik üreticisi arasında, Çin ve Hin-distan’dan sonra en iyi performansı gösterenülke konumunu elde etti. 2008 yılındaki seviyesi-ne kıyasla, fiyatların yüzde 70’lere varan oranlar-da gerilemesi nedeniyle, ihracat miktarındakidüşüş yüzde 5,3 seviyesinde kalırken, değer ba-

Page 25: TÜRKİYE’NİN İHRACAT LİDERİ İNŞAAT MALZEMELERİimsad.org/Uploads/Files/dergi/01_2010.pdf · kanı Mehmet Büyükekşi, Türkiye Demir-Çelik Üreticileri Derneği Yönetim

Nisan 2010 25

zında ihracat yüzde 45 civarında düşüşle, 19,3 mil-yar dolardan, 11 milyar dolara geriledi. 2010 yılı-nın ilk üç ayı itibarıyla, daralmanın en derin olduğu2009 yılının ilk üç aylık dönemine kıyasla dahi, ih-racatın yüzde 18 civarında gerçekleştiği dikkatealındığında, sektörün ihracatında kötüye gidişin de-vam ettiği sonucuna ulaşılmaktadır.

Dünya demir-çelik sektörünün ekonomik bü-yüklüğü ne kadar? Bu büyüklükten, Türk demir-çelik sektörü ne oranda pay alıyor?

Dünya Çelik Derneği (WSA) verilerine göre,2009 yılında dünya genelindeki ihracatı yapılan 434milyon tonluk demir-çelik ürünleri ihracatının,18.5 milyon ton civarındaki yüzde 4,3 oranındakibölümü Türkiye tarafından gerçekleştirilmiştir.2008 yılında, dünya uzun ürün ihracatında ise Tür-kiye, Çin’in ardından en fazla ihracat yapan ikin-ci ülke olmuştur. 2008 yılında, Çin, 18,5 milyon tonseviyesindeki uzun ürün ihracatı ile, 109 milyonton seviyesinde gerçekleşen dünya uzun ürün ih-racatı içerisinde, yüzde 17 oranında paya sahip ol-muştur. Türkiye ise 13 milyon ton civarındaki uzunürün ihracatı ile dünya uzun ürün ihracatının yüz-de 12’sini gerçekleştirmiştir.

İHRACATTA DENGE STRATEJİSİSektörün ihracat rotası, hangi ülkeler ve böl-gelerde yoğunlaşıyor?

Zaman içerisinde piyasa koşullarındaki deği-şikliklere, paralel olarak, Türk çelik üreticilerifarklı pazarlara yöneldi. Global krizin yaşandığı2009 yılında ise, çelik sektörümüzün, üç önemlipazarında kan kaybettiği gözleniyor. 2009 yılında,en büyük pazarımız konumunda bulunan OrtaDoğu ve Körfez Bölgesi’ne yönelik çelik ürünle-ri ihracatımız yüzde 36, AB’ye yönelik ihracatımızyüzde 40 ve ABD’ye yönelik ihracatımız yüzde 61oranında gerilerken, bu bölgelerdeki kayıplarKuzey Afrika’ya yönelik ihracatımızın yüzde 228 veUzak Doğu’ya yönelik ihracatımızın yüzde 164 ora-nında artırılması sayesinde, kısmen de olsa telafiedilmiş ve yıl sonu itibarıyla, sektörümüzün ih-racatındaki kayıp, yüzde 7 gibi sınırlı bir seviye-de kalmıştır. Böylece son yıllarda, Çin’in üreti-mindeki hızlı artış nedeniyle, net ihracatçı konu-

muna geçerek bölgesindeki etkinliğini artırmasıüzerine, 2006 yılında 68 bin ton seviyesine kadargerilemiş bulunan ve bu yönüyle tümüyle kaybe-dildiği düşünülen Uzak Doğu ve Güneydoğu Asyabölgesine yönelik ihracatımız, 2009 yılında yeni-den 1,7 milyon ton gibi, oldukça önemli bir sevi-yeye ulaşmıştır.

Sektörün 2010 ve gelecek yıllardaki ekonomikperformansı konusunda öngörüleriniz ve stra-tejileriniz nelerdir?

2010 yılında, Türk ekonomisindeki ve globalekonomideki iyileşmeye paralel olarak, üretim-de yüzde 15, ihracatta ise yüzde 10 civarında ar-tış yaşanacağı tahmin edilmektedir. Önümüzde-ki yıllarda, özellikle büyük bir kısmı ithalat yoluile karşılanan yassı ve yapısal çelik ürünlerinde,yeni kapasitelerin devreye girmesi ile birlikte, de-mir-çelik ürünleri ithalatında düşüş, ihracatındaise artış beklenmektedir.

“İnşaat büyürse, demir-çelik de büyür”Türkiye demir-çelik sektöründe üretimin ne kadarı yurtiçi, ne kadarı yurtdışı pazarlarda değerlendiriliyor? Üretimindeğerlendirildiği diğer alt sektörler hangileri ve ne oranda kullanılıyor? 2009 yılında, uzun ürün üretiminin yüzde 57’sine karşılık gelen, 11,7 milyon ton yurtdışı pazarlara, geriye kalan 8.8 milyon ton ise içpiyasaya satılmıştır. İnşaat sektöründen başka, demir-çelik kullanıcısı diğer sektörleri, makine imalat sanayi, otomotiv, dayanıklı eşyaşeklinde sıralamak mümkündür.

İnşaat ve demir-çelik sektörleri arasında nasıl bir ekonomik ilişki mevcut?Türkiye’de demir-çelik üretiminin yüzde 40 civarındaki en ağırlıklı bölümü inşaat sektörüne yönelik olarak, gerçekleştirilmekte ve budurumun önümüzdeki yıllarda da, devam edeceği değerlendirilmektedir. İnşaat sektörünün, ekonomik krize karşı hassas niteliği, buyönüyle demir çelik sektörünü de yakından ilgilendirmektedir. Çelik sektörümüzün 2008 ve 2009 yılları performansındaki gerileme,önemli ölçüde inşaat sektöründeki küçülmeden kaynaklanmıştır. Global ekonomideki ve Türk ekonomisindeki olumlu gelişmelerin vetüketici güven indeksindeki iyileşmenin, inşaat sektöründeki olumlu etkisinin, çelik sektörüne de, üretim, tüketim ve ihracat şeklindeyansıması beklenmektedir.

Türk demir-çelik sektöründe üretilen ürünün ne kadarı inşaat sektöründe kullanılıyor?2009 yılında, Türkiye’de gerçekleştirilen 25,1 milyon ton nihai çelik üretiminden, iç piyasaya verilen 17,9 milyon tonluk bölümününyüzde 47’sine karşılık gelen 8,5 milyon tonluk bölümü inşaat sektöründe kullanılmaktadır.

Page 26: TÜRKİYE’NİN İHRACAT LİDERİ İNŞAAT MALZEMELERİimsad.org/Uploads/Files/dergi/01_2010.pdf · kanı Mehmet Büyükekşi, Türkiye Demir-Çelik Üreticileri Derneği Yönetim

26 Sektörel Güç

Türk demir-çelik sektörünün üretim ve ihracatyapısını belirleyen temel etkenler hangileri?Sektörün genel olarak ve özelde ihracat süre-cinde yaşadığı sorunlar nelerdir? Çözüm öne-rilerinizi öğrenebilir miyiz?

Demir-çelik sektöründe üretim ve ihracatınartırılabilmesi için, öncelikle diğer ülkelerdekirakipleri ile aynı koşullarda rekabet edebiliyor ol-ması gerekmektedir. Ancak, demir-çelik sektö-rü üzerinden, üyesi olmaya çalıştığımız AB ül-kelerinde benzerine rastlanmayan, hurda vekömür ithalatında çevre katkı payı alınması,sanayinin kullandığı elektrik enerjisinden TRTpayı kesilmesi, hafta sonları ve bayram tatille-

rinde gece tarifesinin uygulanmaması ve AB ül-kelerindeki uygulamanın tersine, bireysel kul-lanıcı ile sanayinin kullandığı elektrik enerjisi fi-yatlarının neredeyse aynı seviyede olması gibi uy-gulamalar ile ilave fon yaratılmaya çalışılmak-tadır. Tüm bu uygulamalar, çelik sektörünün içe-risinde bulunduğu zor şartları ve 2009 yılında ih-racat gelirlerinin yüzde 45 civarında gerilediği,2010 yılında da söz konusu gerilemiş rakamlarüzerinden yeniden yüzde 20 civarında ek bir da-ralma ile karşı karşıya bulunulduğu gerçeğini gözardı etmektedir. Bu ve benzeri olumsuzlukların,sektörün ihraç pazarlarında rakipleri ile eşit şart-larda rekabet etmesini engellediği hususu göz

“Türk çeliğinin her pazarda gücü vardır”“Çelik sektörümüz, gelenekselpazarlarındaki sıkıntılara rağmen, piyasaçeşitlendirmesi stratejisi ve komşu ülkelereağırlık vermesinin de katkısı ile, 2009 yılını,ihracatta önemli bir gerileme yaşamadankapatmayı başarmıştır. Türk çelik sektörü,dinamik yapısı ile dünya ihraç piyasalarındaortaya çıkan gelişmelere adapte olmada vefırsatları değerlendirmede, son derecebaşarılı bir performans sergilemektedir.Bugün Türk çelik sektörü, çeliğin tüketildiğiher pazara girme konusunda büyük birgayret sarf etmektedir. 2009 yılının sonçeyreğinde gözlenen ve hâlen devam edenihracattaki gerilemenin geçici olduğu, gerekyassı ürünlerde, gerekse yapısal çeliktedevreye girecek yeni kapasitelerin de desteğiile, çelik sektörümüzün, Afrika ve GüneyAmerika ülkelerinin de dâhil olduğu yenipazarlarda kendisine yer bulacağı ve 2010yılının ikinci yarısından itibaren, çelikürünleri ihracatımızın yeniden artış eğilimiiçerisine gireceği değerlendirilmektedir.”

Page 27: TÜRKİYE’NİN İHRACAT LİDERİ İNŞAAT MALZEMELERİimsad.org/Uploads/Files/dergi/01_2010.pdf · kanı Mehmet Büyükekşi, Türkiye Demir-Çelik Üreticileri Derneği Yönetim

Nisan 2010 27

önünde bulundurularak, ihracat performansınınartırılabilmesi için, sektörün üzerindeki yükle-rin kaldırılmasına ihtiyaç duyulmaktadır.

Son yıllarda yapılarda betonarme dışında çelikkonstrüksiyon da kullanılıyor. Çeliğin yapı sek-töründe kullanılması nasıl bir etki yaratıyor?

Çeliğin yapı sektöründe kullanımına başlan-ması ile, üretici kuruluşların yapısal çeliğe yö-nelik yatırımlarında artış yaşandı. Tüm yatırım-ların hayata geçirilmesi ile birlikte, ithalatındüşmesi ve orta vadede yapısal çelik ürünlerin-de de net ihracatçı konumuna ulaşılması bek-lenmekte.

Türk demir-çelik sektörünün, inşaat sektö-ründe kullanılmak üzere ürettiği ürünlerin ih-raç edildiği pazarlar ve bu pazarlara ne kadarlıkbir ihracat gerçekleştirildiğine ilişkin bilgi ala-bilir miyiz?

2009 yılında, Türk demir-çelik sektörününinşaat demiri ihracatı, ağırlıklı olarak, yüzde 43 ileOrta Doğu ve Körfez, yüzde 31 ile Kuzey Afrika, yüz-de 6 ile AB ve Uzak Doğu ülkelerine gerçekleş-tirilmiştir. Çelik sektörümüz, pazardaki geliş-melere ve talep değişmelerine paralel olarak, sü-rekli bir şekilde yeni pazarlar arayışını sürdür-mekte ve bu yönüyle, dünyadaki tüm ülkelere ih-racat yapabilir duruma gelmiş bulunmaktadır.

Page 28: TÜRKİYE’NİN İHRACAT LİDERİ İNŞAAT MALZEMELERİimsad.org/Uploads/Files/dergi/01_2010.pdf · kanı Mehmet Büyükekşi, Türkiye Demir-Çelik Üreticileri Derneği Yönetim

28 Stratejik Bakış

Dr. Yılmaz ARGÜDENARGE Danışmanlık Yönetim Kurulu Başkanı

Belirsizliğin yüksek olduğu dönemlerde gerekstratejik planlama, gerekse bütçe çalışma-larını gerçekleştirenlerin işleri güçleşiyor.

Geçtiğimiz sene birçok şirket yıllık bütçeler yerineüçer aylık bütçelerle çalışmayı tercih etti. Birçok şir-ket ise duyarlılık analizleriyle belirsizliklerin etki-lerini belirlemekle yetiniyor. Duyarlılık analizleri pi-yasadaki küçük değişikliklerin gelir gider tablosu vebilançoya nasıl etki yapacağını belirlemek için kul-lanılabilinir. Ancak, belirsizliklerin yüksek olduğuortamlarda sadece marjinal değişimler değil, fark-lı gerçekleşmeler karşısında atılması gerekenadımlardaki değişimlerin de değerlendirilmesi ge-rekir. Örneğin, kur tahminlerindeki küçük yanıl-maların sonuçları duyarlılık analizi ile tespit edile-bilmesine rağmen, yüzde 50 oranında bir devalü-asyon karşısında alınması gerekecek tedbirlerin çokfarklı olması gerekeceği için senaryo çalışmalarıdaha doğru olur.

Gerek geleceğin, gerekse mevcut ve potansiyelrakiplerin davranışlarındaki belirsizlikler stratejikplanlamayı güçleştirir. Bu açıdan birçok kurum de-ğişmez bir stratejik plan yerine stratejik düşünceyi“senaryo analizleri” şeklinde gerçekleştiriyor.

Senaryo çalışmaları şirketler için olduğu kadarsektörler için de önem kazanıyor. Örneğin, inşaatsektöründeki yatırımların doğru odaklanmasını sağ-lamak için de senaryo analizleri kullanılabilinir.Türkiye’nin dünya inşaat sektöründeki payı yüzde 3seviyesinde olup dünya ekonomisi içindeki yüzde 1’likpayımızın çok üstünde bir etkinliğe sahiptir. 400 ka-dar alt sektörü de ektileyen inşaat sektörü ülkemizdedolaylı olarak GSMH’nin yüzde 30’una yaklaşan biroranda etkisi vardır. Büyük ölçüde yerli sanayiye da-yanması, yeterli sayıda deneyimli teknik personel veteçhizata sahip olması, fazla sermaye gerektirme-mesi ve teknolojik bilgi birikimi gibi özellikleri ile eko-nomik büyüme açısından öncelikli bir sektördür. An-cak, bu sektördeki gelişim hızlarının çok değişken ol-ması bazı yatırımların atıl kalmasına neden olurken,zaman zaman da yatırımların gecikmesi nedeniylefiyat istikrarını korumak güçleşmektedir.

Senaryolar aracılığıyla, stratejik planlama ya-ratıcılığı teşvik eder. Kurumlarda stratejik planla-mayı gerçekleştiren ekipler genellikle işle ilgilibenzer bir zihinsel modele sahiptir. Genelliklestrateji üretme sürecine katılacak kadar önemli! birpozisyona gelmek için kurumda uzun zaman çalış-

mış olmak beklenir. Ancak, uzun zaman aynı ortamdabulunanların benzer deneyim birikimine sahip ol-maları aralarındaki düşünsel farklılıkları da azaltır.Bu nedenle bazı kurumlar strateji geliştirme süre-cine dışarıdan ve/veya kuruma yeni katılan farklı de-neyimlere sahip kişileri de dahil ederler. Sektörelbazda değerlendirildiğinde de farklı sektör dene-yimlerinden faydalanmak yaratıcılığı artırabilir.

Senaryo analizi aynı zamanda benimsenen stra-tejilerin değişik gelecek senaryoları karşısındaki es-neklikleri ve dayanıklıklarının da test edilmesini sağ-lar. Böylelikle stratejilerin kırılma noktaları ile il-gili göstergelerin belirlenmesi ve takip edilmeleri ko-laylaşır. Ayrıca belirlenen stratejilerle ilgili riskle-rin azaltılması için kaynak planlamasına da olanaktanınır. Senaryo analizi alternatif planların da esasplana yakın düzeyde hazırlanmasına yardımcı olur.Böylelikle, kurumun değişen şartlar karşısındaadaptasyon hızı artar. Geleceğin belirsizliğine kar-şı hazırlık için değişen şartlar karşısında atılacakadımların belirlenmesi, stratejik düşüncenin zen-ginliğini artırır. Senaryo analizi kurumsal öğrenmesürecini de hızlandırır. Farklı gelecek senaryolarındakurumun kuvvetli ve zayıf yönlerinin ve kurumun kar-şılaşacağı fırsat ve tehditlerin belirlenmesi, bazı de-neyimlerin yaşayarak öğrenme maliyetine katlan-madan kazanılmasına yarar.

Senaryo planlama sürecinde geliştirilen ve ana-liz edilen senaryolar, mevcut durumu matematikselmodeller ile ileriye taşıyan klasik tahmin ve pazararaştırmalarından farklı şekilde, değişik alternatif-leri göz önüne sererler. Senaryo planlamadan bek-lenen sonuç, çalışanların gelecek hakkında sürek-li olarak düşünmelerini ve görüş alışverişinde bu-lunmalarını sağlamaktır.

Günümüzde şirketler, büyük ya da küçük ol-sunlar, çalışanlarını stratejilerinin ve geleceklerininoluşturulması çalışmalarına daha çok dahil etmekistemekte, senaryolar da bu çabalar için önemli araç-lar haline gelmektedirler. Bununla birlikte, farklı ih-timallere göre verilebilecek kararların öncedentest edilmesi şirketlere önemli rekabetçi üstünlük-ler sağlayacaktır. Bu nedenlerle stratejik planlamadasenaryo kullanımı gün geçtikçe yaygınlaşıyor. Çün-kü stratejik manada fikri hazırlığı olanlar olayları ta-kip etmek ve onlara tepki vermek yerine, onları yön-lendirme fırsatını kazanıyorlar. Gelecekte başarılıolmanın yolu geleceği hazırlamaktan geçiyor.

Senaryoların önemi

Page 29: TÜRKİYE’NİN İHRACAT LİDERİ İNŞAAT MALZEMELERİimsad.org/Uploads/Files/dergi/01_2010.pdf · kanı Mehmet Büyükekşi, Türkiye Demir-Çelik Üreticileri Derneği Yönetim
Page 30: TÜRKİYE’NİN İHRACAT LİDERİ İNŞAAT MALZEMELERİimsad.org/Uploads/Files/dergi/01_2010.pdf · kanı Mehmet Büyükekşi, Türkiye Demir-Çelik Üreticileri Derneği Yönetim

“Depremde, ‘Müteahhit malzemeden çaldı, binalar yıkıldı’ diyorlardı. Ben de ‘Müteahhit malzemedençalmadı, çalınan bilgidir. Malzemeyi çalmak dahi bir cehalet işidir’ diyordum. Siz doğru dürüst birproje yapar, iyi işçilik ve malzeme kullanırsanız o iş doğru olur ve bir şey çalmaya gerek kalmaz.”

30 Profesyonel Bakış

Türkiye’de yapı ya da mimarlık dendiğindeakla gelen ilk isimlerden Doğan Hasol. Onun42 yıl önce kurduğu Yapı-Endüstri Merkezi deöyle… Türkiye’nin son 50 yıllık yapı sektörü ta-

rihine yakından tanıklık eden Doğan Hasol, çok yönlükişiliğiyle aynı koltukta birçok görevi birden üstlenenbir mimar ve yönetici. İMSAD’ın ve YEM’in kuruluşla-rında yer alan Hasol, Mimarlar Odası Yönetim Kuru-lu üyeliği, Uluslararası Yapı Merkezleri Birliği (UICB)'ninYönetim Kurulu üyeliği, başkan yardımcılığı ve üst üsteiki kez üçer yıllık dönemler için aynı birliğin başkan-lığı gibi görevleri başarıyla yerine getirdi. Serbest Mi-marlar Derneği’nin de başkanlığını yürüten Hasol, eşiHayzuran Hasol ve kızı Ayşe Erktin ile birlikte Has Mi-marlık’ı kurdu, birçok başarılı projeye imza attı ve ödül-ler kazandı. Yapı ve mimarlık sektörünü bu kadar ya-

kından tanıyan bir ismi bulunca biz de Türkiye’nin yapıtarihine onun tanıklığıyla bir göz atalım ve nereden ne-reye geldiğimizin fotoğrafını çekelim istedik.

Yapı sektörünün 1960–2010 arasında nasıl bir ge-lişme gösterdiğinin yakın tanığısınız. 1961’de üni-versiteden mezun olduğunuzda nasıl bir yapı sek-törü tablosu vardı?

1961’de İstanbul Teknik Üniversitesi’nden mezunolup, aynı üniversitede asistanlığa başladım. O za-manlardan kalan ilginç bir öyküm var, onu anlatayım.60’lı yıllarda Lufthansa’nın Harbiye’deki şehir ofisinindüzenlenmesi işi bana gelmişti. Orayı yapacağız amamalzeme çeşidi son derece az o tarihlerde. Avustur-ya’dan Lufthansa’nın bu işlere bakan mimarı geldi. “Gi-delim yapı malzemelerini topluca görelim” dedi. O, böy-

“Müteahhit malzemedençalmaz, çalınan bilgidir”

Page 31: TÜRKİYE’NİN İHRACAT LİDERİ İNŞAAT MALZEMELERİimsad.org/Uploads/Files/dergi/01_2010.pdf · kanı Mehmet Büyükekşi, Türkiye Demir-Çelik Üreticileri Derneği Yönetim

Nisan 2010 31

le bir merkezin olduğunu düşünüyordu herhalde.Ben, kendisini Perşembe Pazarı’na götürdüm. O za-manlar yapı malzemesi sadece Perşembe Pazarı’ndasatılırdı. Gittik, tezgâhlarda, işportalarda bazı malze-meler vardı. Oralarda olmayanlar, dükkânlardaydı. Bir-kaç dükkâna girdik; işportaya baktık. Sonra adam pesetti. “Bunları topluca görebileceğimiz bir yer yokmu?” dedi. Hayır, yoktu. Gerçekten o gün böyle bir ek-sikliğin olduğunu hissetim. Aynı şekilde İstanbul Tek-nik Üniversitesi’nde Yapı Araştırma Kurumu vardı. On-lar da, Taşkışla’nın hemen yanıbaşında malzemesergileme yeri tasarlıyorlardı. Bugün Mühendishaneolan yer. O bina öyle başlamıştı, fakat gerçekleşme-di. Daha sonra 1965’te yurt dışına gittiğim zaman, ora-lardaki yapı merkezlerini görme fırsatını buldum.Paris’teki, Londra’daki, Rotterdam’daki yapı mer-kezlerini gördüm. O fikirlerle Türkiye’ye geldim. “Böy-le bir merkezi nasıl yapabiliriz” diye düşündük ve Yapı-Endüstri Merkezi’ni kurduk.

Yapı-Endüstri Merkezi’nin tarihçesi, Türkiye’dekiyapı malzemeleri sektörünün tarihçesi gibi sanki…O yıllarda yapı sektöründeki malzemelerden bah-sedebilir misiniz?

O tarihlerde malzeme çeşidi son derece azdı. Yapımalzemesinin merkezi İstanbul’da Perşembe Pazarıidi. Orada, portakal sandığı benzeri, kafes denilen, karekesitli uzun sandıkların içinde fayans satılırdı. Türki-

ye’de sadece beyaz fayans üretiliyordu o tarihlerde verenkli fayans yoktu. Terminezon denilen parçalarvardı. Onlar yurt dışından getirilirdi. Roca seramikle-ri gelirdi. Seramiği sadece Sümerbank Bozüyük Fab-rikası üretirdi. 10x10 cm seramik karolar üretirdi, renkçeşidi son derece azdı. Daha farklı bir şey istediğiniz-de yabancı malzeme kullanacaktınız. Biz Yapı-EndüstriMerkezi’nin daimi sergisini açmaya 1967’de karar ver-dik; 1968 Martında açabildik. Sergimizde de malzemeçeşidi son derece azdı. Tuğla-kiremit vardı, fayans var-dı. Bir de çok miktarda, marley dediğimiz yer karola-rı… Kaleflex, Halleyflex, Deliflex vardı. Daha sonra Ri-kett bunlara eklendi. Bugün, o firmaların hiçbirisi yok.Zaten marley üretimi de yok; o ürün dizisi ortadan kalk-tı. Harbiye’deki daimi sergimizi bile dolduracak kadarmalzeme yoktu. 1978’de İstanbul Spor ve Sergi Sara-yı’nda ilk yapı fuarımızı yaptık. O da tabii bugünkü fu-arlarla kıyaslanacak boyutta değildi. O zaman da çe-şit azdı. Çanakkale’nin üretimi vardı. Eczacıbaşı’nın üre-timi vardı. Sağlık gereçleri üretiyordu ama bir iki tip…Çeşitleri son derece azdı. ECA’nın üretimi ve onun ra-kibi PDF diye başka bir firmanın üretimi vardı. Mus-luk üretiliyordu. Dökümay’ın döküm banyo küvetlerivardı. Biz ilk fuarda pek çok şeyi ortaya koyduğumu-zu düşünüyorduk ama bugünkü fuarlarla kıyasladığı-mızda oldukça yetersiz kaldığını söyleyebilirim.

SERBEST EKONOMİYE GEÇİŞ...Türkiye’nin olduğu kadar yapı sektörü açısından da80’li yıllar önemli bir dönem sayılır. 80’lerde nasıl biryapı söz konusuydu?

1980 bir kırılma noktası sayılabilir. O tarihe geldi-ğimizde malzeme çeşidi bir miktar artmıştı ama kap-asiteler yine sınırlıydı. 1980 sonrasında BaşbakanÖzal’ın getirdiği serbest piyasa ekonomisi ile ithalat baş-ladı. İthalat başlayınca bizim sanayicilerin gözü açıl-dı. Hatta yine İstanbul Spor ve Sergi Sarayı’nda yaptı-ğımız 1990 fuarında Sayın Özal, fuarın ziyaretçileri ara-sındaydı. Artık cumhurbaşkanıydı Kendisi bana, “İh-racatı ve ithalatı açtık, iyi mi yaptık, kötü mü ?” diye sor-du. Ben de “bir bakıma iyi yaptınız” dedim. Bizim sa-nayicilerimiz dışardan gelen o ürün çeşitliliğini ve zen-ginliğini gördüler. Önce onların temsilciliğini aldılar.Bir, iki yıl içinde benzer ürünleri üretmeye başladılar.

“İMSAD’la Türkiye AB’nin tam üyesidir”“İMSAD’ın kuruluşu 1984’te oldu. Dernek kurulmuştu. Biz derneğin kurulduğunubiliyorduk. Başkanı Hulusi Çetinoğlu Borusan’ın yönetimindeydi. Başbakan Özal’ınyakın dostuydu; aynı apartmanda oturuyorlardı. Hulusi Bey, bir gün Sayın Özal’afirmasının dertlerini götürmüş. Onun da şöyle bir tavsiyesi olmuş: ‘Böyle tek tekgelmeyin bana, birlik oluşturun, öyle gelin.’ İMSAD o tavsiye üzerine kurulmuş.Kurucular bir süre sonra benimle temas kurdular. ‘Biz derneği kurduk ama pratikteyürütemiyoruz. Gel, bunun içinde görev al, devreye gir’ dediler. ‘Ben sanayici değilim’dedim. ‘Sanayici değilsiniz ama bugüne kadar sanayicilerin yaptığından fazlasınıyaptınız’ dediler. 1981’deki fuarımızı Atatürk’ün 100. doğum yılı nedeniyle İstanbulSanayi Odası ile birlikte düzenlemiştik. Daha büyük bir fuar olmuştu o gününkoşullarına göre. Ben derneğin fahri olarak genel sekreterliğini uzun süre yürüttüm.Daha sonra Nihat Batur, ki daha önce, İstanbul Sanayi Odası’nda İthal Malları FiyatTescil Dairesi başkanıydı. Benim de Galatasaray’dan dostum... O daire Özal’ın liberalekonomi politikası çerçevesinde kapatılınca, biz de Nihat Batur’u derneğe transferettik. Sonraki yıllarda beni derneğe başkan yaptılar. O dönemde fırsatlarıdeğerlendirerek Avrupa Yapı Malzemesi Üreticileri Konseyi’ne (CEPMC) üye olduk. Ozaman Türkiye’nin AB üyeliği konuşuluyordu. Bugün de konuşuluyor ama derneksayesinde sektör, AB’nin tam üyesidir şu anda…”

Doğan Hasol

Page 32: TÜRKİYE’NİN İHRACAT LİDERİ İNŞAAT MALZEMELERİimsad.org/Uploads/Files/dergi/01_2010.pdf · kanı Mehmet Büyükekşi, Türkiye Demir-Çelik Üreticileri Derneği Yönetim

32 Profesyonel Bakış

Bu, işin iyi tarafıydı. Bir de işin iyi olmayan tarafı oldu.Bizim sanayicilerimiz kendi ürünleri ile yabancı ürün-leri kıyasladılar ve bizim ürünlerin “niçin çok daha ucu-za satıldığına” şaştılar; ürünlerinin fiyatına zam yap-tılar. Dolayısıyla malzeme fiyatları bir miktar arttı.

1950–1980 arası nasıl bir yapı tekniği ve malzeme-si kullanılıyordu inşaatlarda?

Kaba yapı malzemesi vardı. Tuğla vardı. EskişehirBölgesi’nde Kılıçoğlu, İstanbul’da Ekmekçioğlu vardı.Gerçekten tuğla ve kiremit üretimi Türkiye’de belli birnoktaya gelmişti. Bir de YTONG kurulmuştu. O da cid-di bir çaba tabii… Yapı teknolojimiz kötüydü. Bizim mü-teahhitlerin yurt dışına gidip, oralardan bir şeyler öğ-renmelerine kadar gerçekten kötüydü. 1970’lerin ba-şında Libya’ya gitmiştim. Orada STFA’nın Tripoli limanşantiyesi vardı. İşlerin başında bir arkadaşım bulunu-yordu. Onlardan çok öykü dinledim. Kontrol örgütü İn-gilizlerdeydi. İlk yaptıkları duvarların hepsi yıktırılmıştı.Çünkü bizimkiler duvarları çok geniş derzli olarak ör-müşlerdi. Kabul edilebilir bir durum değildi. İngilizleryıktırmışlar, yeniden yaptırmışlar. İşte, her kötü şey-den bir iyi şey çıkması gibi bir durum bu da…

Müteahhitlerimiz yurt dışına nasıl açıldılar o yıllarda?Türkiye’de yaşanan darboğazla, örneğin 1974’te

çıkarılan Finansman Kanunu’yla, konut yapım ve sa-tış işleri durmuştu. Müteahhitler sıkıntıya girinceyurtdışına gitme yolunu denediler. Türk müteahhit-lerinin yurt dışına işçi götürebilme konusunda bir avan-tajları vardı. “Bir hafta içinde 500 işçiyi şuraya götü-rebilir misin?”dendiğinde götürebiliyorlardı. O dö-nemde bunu rahatlıkla yapabiliyorlardı. Gittikleriyerlerde disiplini, daha iyi ve kaliteli inşaat yapmayı öğ-rendiler. Daha sonra o müteahhitler, edindikleri bil-gileri ülkeye getirdiler. O yılarda yazdığım bir yazıda,“bizim malzememiz fena değil; Avrupa’dan makine-

yi alıyoruz, o makinelere gerekli elektriği verdiğiniz za-man, ürünü elde ediyorsunuz. Ama yapı yapmak öyledeğil. Yapının içine giren daha çeşitli konular var. Bil-gi ve iyi işçilik önemli...” demiştim. 1960’larda dışa-rıya gönderdiğimiz işçiler nedeniyle işçilik kalitemiz-de zayıflama oldu.

Nasıl bir zaaftan söz ediyorsunuz?Aslında Almanya ve diğer Avrupa ülkeleriyle yap-

tığımız anlaşmalarda, niteliksiz işçinin götürülmesi sözkonusuydu. Fakat hiç de öyle olmadı. İşçileri, Salıpa-zarı’nda İş ve İşçi Bulma Kurumu’nda sınava tabi tut-tu yabancılar. Bütün yapı sektörümüzün işçilik bakı-mından kaymağını alıp yurt dışına taşıdılar. Ben dahi,o tarihlerde birkaç çalışana, içim kan ağlayarak bon-servis yazdım. Son derece iyi restorasyon ustaları Al-manya’ya gitti. Ama yapılacak bir şey yoktu. Burada ka-lanlar, “her işi yaparım abi” diyen işçiler oldu. Bunungetirdiği sarsıntıyla biz, kötü inşaat yapar olduk.

“USULÜNE GÖRE YAPILAN, YIKILMAZ”1980-1999 arası yaşanan dönem sektörün çıkışta ol-duğu bir dönem olarak karşımıza çıkıyor. Ancakbazı eksikliklerimiz de hâlâ görünüyor. Bu dönem-den bahsedersek, neler anlatabilirsiniz?

1980–99 arası önemli bir dönemdir. Bu dönem birfurya dönemidir. Yüksek yapı yapmaya başladık amane eldeki bilgi elverişliydi, ne işçi yeterliydi, ne alet eda-vat bu işi yapmaya uygundu. Düşünün ki, elde ilkel çe-külle, biz yüksek yapılar yaptık. Bu, olacak şey değil.Teknolojinin gereklerini yerine getirmek gerekiyordu;biz bunları yapamadık. 1999 depremi biraz bizi kendi-mize getirmeye yaradı. Ondan sonra yapılan yapıların,en azından İstanbul ve Ankara gibi büyük şehirlerdedaha düzgün olduğunu düşünüyorum. Bir denetim sis-temi getirildi; iyi, kötü, ama sonuçta işleyen bir dene-tim sistemi... O sayede yapılan yapılar daha düzgün oldu.

O gün yapı sektörüne dönük bir söylem bugün de tek-rarlanıyor gibi sanki… O gün betonarmeydi suçlu, bu-gün kerpiç…

O dönem “Betonarme yapılar yıkılıyor” diye bir söy-lem vardı. Betonarme yapı usulüne uygun yapılırsa yı-kılmaz. Son Elazığ depreminden sonra da suç, kerpiçyapılara atıldı. Yanlış yapılan kerpiç yapılar tabii yıkı-lır. 99 depreminde de “Betonarme yapmayalım, çelikyapalım” demişlerdi. Çelik de yanlış yapıldığında yıkı-lır. Çeliği yapacak kaç müteahhit, ekip, firma var? Bi-zim yöntemlerimiz ucuzluk esasına dayanan yön-temlerdir. Devlet dahi bugün proje seçerken ucuzunuseçmeye çalışıyor. Çok kötü bir kamu ihale düzenimizvar. Defalarca değiştirildi çıkarılan yasa… Kısaca, 99depremi ciddi yatırımcıyı yola getirdi; onlara daha iyiinşaat yapmanın yolunu açtı diyebiliriz. Öyle bir avan-taj oldu. Özetlemeye çalışırsak, 1950’den 80’e kadar kı-sıtlı olanaklarla, kısıtlı üretimle, tamamen sınırlanmışithalat olanaklarıyla bir şeyler yapabildik. 80’den son-ra malzeme üretiminde çeşit ve kapasite artırımıoldu. Bugün yapı malzemesi alanında gerçekten Av-rupa’da ve dünyada söz sahibidir Türkiye. Müteahhit-ler yurt dışına gittiler, yurt dışında iyi işler yaptılar, ka-zandıkları deneyimi Türkiye’ye aktardılar. 99’dan son-

“Dünyada söz sahibiyiz”“Türkiye yapı malzemesi sanayisi Avrupa’da ve dünyada bayrak gösterir halegeldi. Dünyada söz sahibiyiz. Yurt dışında fabrikalarımız var, ihracatta sözsahibiyiz. Bugün yapı malzemesi üretimi Türkiye sanayisinin yüzde 10’unuoluşturuyor. İhracatının da yine yüzde 10’unu… İstihdama da katkısı yüksek.Ben sadece yapı malzemesini söylüyorum, beslediği sektörler olmadığı gibibu rakamların içinde inşaat sektörünün kendisi de yok.”

Page 33: TÜRKİYE’NİN İHRACAT LİDERİ İNŞAAT MALZEMELERİimsad.org/Uploads/Files/dergi/01_2010.pdf · kanı Mehmet Büyükekşi, Türkiye Demir-Çelik Üreticileri Derneği Yönetim

Nisan 2010 33

ra da bir uyanma ve bilinçlenme dönemi başladı di-yebiliriz. Türkiye’nin her tarafında değil ama en azın-dan büyük şehirlerde ve ciddi yatırımcılarda bir uyan-ma söz konusudur.

Yapı sektörüyle ilgili yasal mevzuat da, sektörün gös-terdiği gelişmeyi karşılayacak düzeyde değil gibi…

Onlar yapılmaya çalışıldı. Yeni bir kamu ihale ya-sası yapıldı, fakat sonraki değişikliklerle delik deşik edil-di. Ortada ciddi bir gelişme olduğunu söyleyemeyiz. İha-le yasası hem proje elde etme yöntemlerinde yeter-sizdir, hem de kamu inşaat ihalelerinde. Orada sıkın-tı hâlâ sürüyor. Ama ne var ki yapı malzemesi ve tek-nolojisi alanında çok büyük bir gelişme sağlandı. İn-şaatlar çok daha hızlı ve iyi yapılabiliyor bugün.

O dönemlerde nasıl bir mühendislik formasyonu ve-riliyordu üniversitelerde? Sektörde mühendislernasıl çalışıyordu?

Mezun olduğum yıllarda Mimarlar Odası’nda da gö-rev yaptım. O zamanlar bizim en büyük sorunumuz im-zacı mimarlar ve mühendislerdi. Belediye Sarayı ci-varında kahvelerde oturan birtakım insanlar vardı. Yaş-lı mimarlar ve mühendisler, kalfaların getirdiği düzeysizprojelere imza atar, sorumluluk üstlenirlerdi. 100’ünüzerinde sorumluluk üstlenen mimar ve mühendis var-dı. İnşaatın yerini bilmedikleri halde fenni sorumlulu-ğunu üstlenenler vardı. Mimarlar Odası, o tarihlerdebirtakım kısıtlamalar getirdi. “Yılda 12’den fazla inşa-atta sorumluluk üstlenemezsiniz” gibi. Onları takipederdik. O tarihlerde işin şakasını da yapardık, “ima-ra, mimara ne hacet, gidersin kalfaya senin işini ya-par” diye. Zaman içinde tabii bazı düzenlemeler geti-rildi. O tarihlerde inşaat mühen-disleri mimarlık da ya-parlardı. Bütün bunlar, zaman içinde yerine oturdu.

Üniversitelerimizde durum nedir?Türkiye’nin hâlâ sıkıntıları var. Çok sayıda üniver-

site açıldı. Bu bir bakıma iyi, bir bakıma kötü. Üniver-site sayısının çoğalması istenecek bir şey ama üni-versitenin niteliği, işlevlere verebildiği yanıt önemlidir.Aksi halde, yeterli öğretim elemanı yoksa, yeterli la-

boratuvarları, atölyeleri, teknik altyapıları yoksa bu, sı-kıntı verici bir durum yaratır. Avrupa Birliği insana yö-nelik üç ana meslek kabul ediyor: Mimarlık, hukuk vetıp. Bu alanlar için getirdikleri ciddi önlemler var. Av-rupa’da bugün 4 yılda mimar çıkaran okul kalmadı. Tür-kiye’de YÖK sistemiyle bütün mimarlık okulları 4 yılaindirildi. Avrupa bir mimarın 4 yılda yetişmeyeceğini ka-bul ediyor. Bizde 4 yıl mimarlık okuyan ve diploması-nı alan biri, yarın isterse yetkilerini kullanarak gökdelendikebilir. Bu, olacak bir şey değil. Olmaması gereki-yor. Şimdi birtakım akreditasyon çalışmaları var. Av-rupa’ya paralel olarak bizde de birtakım süzgeçler ko-nacaktır. Okul 5 yıl olacak, 1 yıl da zorunlu staj göre-cek genç mimarlar. Bunlar hem Avrupa ile denklik içinhem de inşaat sektörümüz için yararlı gelişmeler ola-caktır. “İNŞAAT SEKTÖRÜ KRİZLERE ALIŞIKTIR”Kriz sonrası sektör bir bocalama dönemine girdi.2005’te başlamıştı bu durum. Umutlar 2010-11’e ak-tarıldı. Gelecek nasıl olacak? İnşaat sektörü geçmiştenders çıkarıp neler yapacak? İş yapma şekilleri nasıldeğişecek?

İnşaat sektörü bu krizlere alışıktır. İnşaat sektö-ründe 7 yıl bolluk, 7 yıl darlık olayı öteden beri söz ko-nusu olmuştur. Bir finansman kanunu çıkarırlardı, bil-mem ne vergisi getirilerdi, konut satışları ve yapımı tı-kanırdı. İnşaat sektörünün belirleyici öğesi, lokomo-tifi konuttur. Krizlerle birlikte insanlar harcamalarınıkısıyorlar. Harcama kısıntısı önce konutta başlıyor. Krizde ilk olarak inşaatta başlıyor, en son inşaatta bitiyor.Bu arada sektör kendisini bunalımlara adapte etti. Ye-nileme konuları ve ihracat devreye girdi. Bu bakımdanbelli bir deneyime kavuştu. Yumurtaları farklı sepet-lere koymayı öğrendi sektör. Bu kriz de bitecek nasılolsa. Türkiye hızlı artan nüfusunun ve kentleşmenin ih-tiyaçlarını karşılayacak konutu yapmak zorunda.

Bu kriz dönemlerini eskiden müteahhitlerimiz nasılatlatıyorlardı?

Müteahhitlerimizin bilgi birikimi oluştu. Burada sı-kıntı olduğunda yurt dışında iş buluyorlar. Petrolün de-ğerli olduğu dönemde, Kuzey Afrika ve Arap ülkelerindeiş yaptılar. Başkasının taşıyla, başkasının kuşunuvurdular. Sonra Rusya’ya gittiler. Orası tıkanırsa,başka yerlere giderler. Bugün ABD’de çalışan Türk mü-teahhitleri var. Türkiye’nin komşu ülkeler stratejisinide doğru buluyorum. Pazar hemen burnumuzun di-binde. En iyi alışveriş, komşu ile yapılır. Yakındır, dahakolay gider gelirsiniz, mal iletirsiniz, anlaşabilirsiniz.Belki kavga da edersiniz ama yine en iyi diyaloğu ya-kınlarınızla kurarsınız. Bence komşuları ihmal etme-mek gerekir. AB ülkelerine, örneğin Almanya’ya ih-racatımızda da artış yeniden başladı. Almanya bizimönemli bir ekonomik partnerimiz. Orada yaşayanTürklerin de bunda çok büyük katkısı var.

“Malzemeyi çalmak cehalet işidir”“Trendler değişiyor. Strüktür malzemesi olarak hala betonarme önemli.Doğru yapılırsa, projesine göre yapılırsa, malzemesi iyi kullanılırsa sorunkalmaz. Çok yüksek yapılarda çelik kullanılacak tabii. Onu uygulayacakfirmaların yetişmesi lazım. Depremde, ‘Müteahhit malzemeden çaldı, binayıkıldı’ diyorlardı. Ben de ‘Müteahhit malzemeden çalmadı; çalınan bilgidir.Malzemeyi çalmak dahi bir cehalet işidir’ diyordum. Siz doğru dürüst birproje yapar, iyi işçilik ve doğru malzeme kullanırsanız o iş doğru olur. İyiprojeyle yapılan bina daha pahalıya çıkmaz, daha ucuza çıkar.”

Page 34: TÜRKİYE’NİN İHRACAT LİDERİ İNŞAAT MALZEMELERİimsad.org/Uploads/Files/dergi/01_2010.pdf · kanı Mehmet Büyükekşi, Türkiye Demir-Çelik Üreticileri Derneği Yönetim

34 Sürdürülebilir Gündem

Gonca ONGANİMSAD İş Geliştirme Koordinatörü

Her ikisi de desek daha doğru olacak. AvrupaBirliği (AB) süreci kendi içinde hem uyumuhem de uyumsuzluğu barındırıyor. Uyum ile

uyumsuzluk arasındaki fark ise HAKSIZ REKABETİdoğuruyor. Çarkıfelek bir kere 1963’te dönmeye baş-ladı ve bu çark 50 senedir dönüyor ama yavaş, amahızlı. Türkiye kadar AB uyumsuzluk sürecini bu ka-dar şiddetli yaşamış bir ülke henüz daha görülme-di. İnşaat malzemeleri sektörü de AB’ye uyumda kısasürede yol almış olmasına karşın, bu süreçten na-sibini aldı ve üretim, kalite, sertifikasyon, çevre, ener-ji konularında zorlu bir süreçten geçti ve geçmeye dedevam ediyor. Marmara Üniversitesi’nde AB İktisa-dı doktora derslerimi alırken AB ve Türkiye ilişkile-ri uzmanı hocam, Türkiye’nin AB üyeliği hakkında-ki düşüncelerinin öğrendikçe ve yaşadıkça sürekli de-ğiştiğini söylerdi. İşte bu öyle bir süreç ki, net bir fik-rinizin olması gerçekten çok zor. Olanları ise tebrikediyorum, Nostradamus gibiler diyeceğim. Hepimi-zin bildiği ünlü masal “Jack ve Sihirli Fasulye”de ol-duğu gibi bizde sihirli fasulye sırığımıza tırmanma-ya, devle mücadele etmek için akıllı, güçlü ve atik ol-maya devam etmek zorundayız.

AB uyum ve uyumsuzluk sürecinde üç noktayadeğinmek istiyorum. Şu bir gerçek ki nasıl insanlarbirbirlerinden öğreniyor, ülkeler de sektörler de bir-birlerinden öğreniyor; farklı deneyim ve bilgilere yanigerçek yaşanmışlıklara ihtiyaç duyuyor. Bu karşı-lıklı etkileşim de süreçleri kolaylaştıran bir unsur vedaha fazla desteklenmeli. İkincisi ise yeterli kurumsalve uygulama kapasitesi olmadan düzenlemelerin ka-bul edilmesi diyebiliriz. Ama ne yazık ki Türkiye içinbu her zaman böyle olacak gibi gözüküyor. Bizim fa-sulye sırığımızın tırmandıkça sonu görünmüyor.Avrupa’nın 10 sene tartıştığı ve ancak uzlaşmaya var-dığı konuları biz iki senede tartışıp, yönetmelikleriçıkartıp uygulamak zorunda kalıyoruz ve kalacağız.Trene yetişmek için, treni kaçırmamak için…

Bu durum tabii ki finansman ve uygulama bo-

yutunda problem yaratıyor, iş çevresinin sevmedi-ği kaotik bir çevre, karışıklık, haksız rekabet.

Şunu göz ardı etmeyelim, uyum hayat boyu sü-recek. Şu anda Fransa, Almanya gibi eski AB üyele-ri de hâlâ uyum sürecinde. Yani uyum, hem eski üye-ler hem yeni üyeler ve hem de Türkiye gibi üyelik sü-recindeki ülkeler için geçerli bir kavram. Bizim tekfarkımız, uyum ile uyumsuzluğu diğer ülkelerdendaha fazla ve şiddetli şekilde yaşamamız. Avrupa va-tandaşlığı sadece sosyal ve kültürel diyalog ile ol-muyor, teknik kültürde de diyalog gerekiyor.

Üçüncü önemli nokta ise sürdürülebilir çevre veenerji konularında net bir vizyon sahibi olamayışı-mız. Enerji verimliliğinin önünde en büyük engel olanmaliyet engelini aşamadık ve yaratıcı iş modelleri ge-liştiremedik. Sektör olarak ortak çıkar konularınaodaklanmalıyız. Pazar dönüşümünü tetikleyecekdaha güçlü düzenlemeler, piyasa gözetimi, teşvik-ler, finansal modeller için birlikte çalışmalıyız. Enönemlisi kamu ve paydaşlar arasında etkileyen veetkilenen olarak diyalogu artırmalıyız. Çevreselkonularda ise çevresel pazar dönüşümü henüzsağlanamadı. Ama çark, buzulun görünen kısmın-da işlemeye başladı. Şu anda hakim olan yeşil be-yin yıkama ile pazarda yer alma isteği, buzulun sa-dece görünen cazip kısmı. Buzulun altı inşaat mal-zemeleri ve binaları ilgilendiren çevresel düzenle-meler, standartlar, çevresel ürün ve bina dekla-rasyonları ile dolu. Ama henüz inşaat sektörü çev-reci bilgiye olan gereksinimin ve dönüşümün tamolarak farkında değil.

İMSAD, İnşaat Malzemesi Sanayisinin OrtakPlatformunu, “Sürdürülebilir Gündem Platformu”olarak oluşturdu. Amacımız, Türkiye’nin AB hikâ-yesinde haksız rekabetin en fazla yaşandığı ve ger-çek bir dönüşümün başladığı İklim Değişikliği; Sa-nayide Enerji Verimliliği, Binalarda Enerji Verimlili-ği, Yenilenebilir Enerji Kaynakları, Çevre, Ürün Ya-şam Döngüsü, Temiz Teknolojiler, Karbon Ayak İzi,İnovasyon, Rekabetçilik gibi inşaat malzemeleri sa-nayisi için önemli gündem konularını takip ederek,üretici ve paydaşlara yönelik eğitim, seminer, top-lantı, proje, network oluşturmak ve bilgi paylaşımı-nı sağlamak. Yarım saat sonra kendimizi, masalda-ki gibi her şeyin normalden daha büyük olduğu ga-rip bir ülkede bulmak istemeyiz.

Uyum mu uyumsuzluk mu? Bir AB hikâyesi…

AB uyum ve uyumsuzluk sürecinde üç noktaya değinmekistiyorum. Şu bir gerçek ki nasıl insanlar birbirlerindenöğreniyor, ülkeler de sektörler de birbirlerindenöğreniyor; farklı deneyim ve bilgilere yani gerçekyaşanmışlıklara ihtiyaç duyuyor.

Page 35: TÜRKİYE’NİN İHRACAT LİDERİ İNŞAAT MALZEMELERİimsad.org/Uploads/Files/dergi/01_2010.pdf · kanı Mehmet Büyükekşi, Türkiye Demir-Çelik Üreticileri Derneği Yönetim
Page 36: TÜRKİYE’NİN İHRACAT LİDERİ İNŞAAT MALZEMELERİimsad.org/Uploads/Files/dergi/01_2010.pdf · kanı Mehmet Büyükekşi, Türkiye Demir-Çelik Üreticileri Derneği Yönetim

36 Kapak

Dünyayı inşa

ediyoruzHer krizden ders çıkaran inşaat

sektörü, sadece teknolojisini değil,iş yapma yöntemlerini de değiştirdi.

Özellikle yurtdışı müteahhitlikhizmetleri kriz karşısında yeni

fırsatlar yarattı.

Page 37: TÜRKİYE’NİN İHRACAT LİDERİ İNŞAAT MALZEMELERİimsad.org/Uploads/Files/dergi/01_2010.pdf · kanı Mehmet Büyükekşi, Türkiye Demir-Çelik Üreticileri Derneği Yönetim

Nisan 2010 37

“İnşaat sektöründe yedi yıl bolluk, yedi yıldarlıktır” diyor, Yapı Endüstri Merkezikurucusu mimar Doğan Hasol ve ekli-yor: “Ama bu yedi yıl hiç olmadı.” Türk

yapı sektörü krizlerle büyüyen, iş yapma şekil-lerini krizlerden sonra yeniden adapte eden di-namik bir yapıya sahip esasında. 1950’den 2010’akadar Türk yapı sektöründe çok şey değişti.Türk müteahhitleri kriz dönemlerinde tıkanan içpazardaki durgunluğu, yurtdışına açılarak çözdü.Kuzey Afrika, Arap Ülkeleri, Rusya, komşu ülkelerve Türk cumhuriyetlerine uzanan Türk yapı sek-törü, dünyayı inşa ederken, yeni malzeme ve tek-nolojileri öğrendi, araştırma-geliştirme çalış-malarına hız verdi, sektöre yeni kalifiye ele-manlar yetiştirdi, yeni yatırımlarla büyüdü. Yapısektörünün gelişimi hep krizlerin gölgesindegerçekleşse de sektör kendini küllerinden yeni-den yarattı.

2009'da yurtdışı müteahhitlik hizmetlerinde-ki iş hacmi 23,6 milyar dolara ulaştı, 2008’de dün-yanın en büyük 225 uluslararası müteahhidi lis-tesinde 23 Türk firması yer alıyorken, 2009’da busayı 31’e yükseldi. Uluslararası inşaat sektörüdergisi Engineering News Record (ENR) tarafın-dan hazırlanan listede ise Türkiye, 50 firmayla li-der Çin'den sonra ikinci sıraya yerleşti. Türk in-şaat sektörünü etkisi altına alan küresel krizin enaz hasarla atlatılması ve yurtdışında diğer ülke-lerin kaynaklarıyla finanse edilen projelerdeTürk vatandaşlarına daha fazla iş yaratılması içinyurtdışı müteahhitlik hizmetleri çok önemli bir fır-sat penceresi olmaya devam etti.

KRİZ İLK İNŞAATTA BAŞLAR, EN SONİNŞAATTA BİTER

Dünyada yaşanan global kriz, Türkiye’de di-ğer sektörlerle birlikte inşaat sektörünü de et-kiledi. Türkiye’nin ihracat gücünün lokomotifle-rinden olan sektör 2009’un ilk çeyreğinde yüzde18,6, ikinci çeyreğinde yüzde 21,1, üçüncü çey-reğinde de yüzde 18,3, dördüncü çeyreğinde deyüzde 6,6 oranında küçüldü ve yılı yüzde 16,3’lükbir düşüşle kapattı. 2009’un ilk dokuz ayında, birönceki yıla göre yapı ruhsatı alan konut sayısı yüz-de 14,8 azalarak 72 bin 229'dan, 61 bin 545'e düş-tü. Dış pazarların global krizden etkilenmesi ih-racata önemli ölçüde etki ederken, iç pazarda datüketimin kısılmasıyla sektör yeni arayışların içi-ne girdi. İç pazarın canlandırılması için güç bir-liği yapan sektör bileşenleri “Evini Yenile Türki-ye” kampanyası gibi talep artırıcı projeleri hayatageçirdi. TOBB öncülüğünde bir araya gelen İnşaatMalzemesi Sanayicileri Derneği (İMSAD),Türki-ye Seramik Federasyonu (SERFED), İstanbulSanayi Odası (İSO), İstanbul Ticaret Odası (İTO) veTesisat İnşaat Malzemecileri Federasyonu (TİM-FED), Halkbank’tan tüketicilere yüzde 0,33 faiz-le evini yenileme fırsatı sundu. 83 şirket ve 13 bin-den fazla bayi, 100 bin tüketiciye ulaştı. Bu kam-panya iç pazarda kıpırdanma yaratırken, sektörde, yeni ihracat stratejileri ve fırsatlarıyla nefes

alabildi. Sektörde büyümenin hız kazanması 90’lı yıl-

larda gerçekleşti. Aynı yıllar ve 2000’li yılların baş-ları yapı sektörü açısından çalkantılara da sah-ne oldu. 1999 Marmara Depremi, sektörün ken-dini yeniden yapılandırması için bir fırsattı. Bu fır-satı sektörün önemli oyuncuları çok iyi değer-lendirdi. 2001 ise sektör açısından adeta kâbus-tu. Bu sancılı süreçlerde sektör ya çok küçükoranlı büyümeler kaydetti ya da küçüldü. 2001 kri-zinde inşaat sektöründeki küçülmenin, ekono-mideki küçülmenin üç katı olduğuna işaret edenTürkiye Müteahhitler Birliği (TMB) Başkanı ErdalEren, sektördeki iş hacminin yüzde 90’ının TMBüyesi firmalara ait olduğunu söyledi.

1993-2003 dönemine bakıldığında Türk eko-nomisi yüzde 26.13 oranında büyürken inşaatınana sektörler arasında yüzde 22,4’le küçülen teksektör olduğu görüldü. GSYİH içindeki 1994'deyüzde 7 olan doğrudan payı, 2003 yılına gelindi-ğinde yüzde 4'e, tarım dışı istihdamdaki yüzde 10olan payı ise yüzde 7’ye geriledi. Yapı sektörün-de 2003 yılı toparlanma yılı olarak kayda geçti.

Ülke ekonomisindeki gelişme, siyasi istikrarlabirlikte yapı sektörüne de yansıdı. Krizlerden ilketkilenen ve en son çıkan sektör olan inşaatta,2004'ün ilk dokuz aylık döneminde gerçekleşenbüyüme yüzde 0,4 ile sınırlı kaldı. Sektör gerçekanlamda çıkışı ise 2005'de yüzde 21,5'lik büyü-me ile gerçekleştirdi ve son on yılının rekorunukırdı.

2006'da ise yüzde 19,4 ile öteki sektörleri ge-ride bırakarak en hızlı büyüyen sektör oldu. Ko-

İMSAD’ın anketinden çıkan beklentilerİMSAD tarafından yapılan inşaat sektörü beklenti anketi sektörün yaşanankrizi atlatabilmesi için acilen neler yapılması gerektiğini de ortaya koyuyor.Önemli bir istihdam yaratan sektörün, kan kaybetmeye devam etmesihalinde ortaya çıkacak tablonun ülke ekonomisine zarar vereceği net birşekilde görülüyor. Ankette, bu noktada beklentiler de sıralanıyor: “Bunoktada somut olarak atılabilecek adımlar, istihdam ve vergi yüklerininazaltılması, KDV oranının düşürülmesi, özel sektör inşaat yatırımlarınındesteklenmesi, yeni finansman araçlarının yolunun açılması, elektrik vedoğalgaz maliyetlerinin indirilmesi ile tapu harçlarının indirilmesi olarakortaya çıktı.”

Çin’den sonra ikinciyizUluslararası İnşaat Sektörü Dergisi (Engineering News Record - ENR)tarafından yapılan "Dünyanın En Büyük 225 Uluslararası Müteahhidi"listesinde 2008’de 23 olan Türk müteahhitlik firması sayısı, 2009’da 31'eyükseldi. Bu sayıyla Türkiye, ABD'yi geride bırakarak, Çin'den sonra ikincisıraya yerleşti. 50 firma ile Çin birinci, 26 firma ile İtalya üçüncü sırada yeralırken, 2008’in ikincisi ABD, 25 firma ile dördüncü oldu. 2008 listesinde deüçüncü sırada yer alan Türkiye'nin bu yükselişinde, uluslararasıpazarlardaki yabancı rakiplerinin önemli bölümünün kendi iç pazarlarınaçekilmeleri rol oynadı. Böylece Türk müteahhitlik firmaları dünyaarenasında krizi fırsata çevirdi. ENR'nin her yıl yaptığı kıyaslamalıaraştırmada, bir önceki yıl yurt dışındaki işlerden elde edilen gelir esasalınıyor. Listede yer alan Türk müteahhitlik firmaları: Enka, Gama, Ant Yapı,Tekfen, Rönesans, TAV, Nurol, Yüksel, STFA, Baytur, Kayı, Yapı Merkezi,Güriş, Yenigün, Polimeks, Kontek, Onur, GAP, Hazinedaroğlu, Summa,Makyol, Beta Tek, Rasen, Cengiz, Çukurova, Doğuş, Alarko, Eser, Atlas Yapı,Mesa ve TML.

Page 38: TÜRKİYE’NİN İHRACAT LİDERİ İNŞAAT MALZEMELERİimsad.org/Uploads/Files/dergi/01_2010.pdf · kanı Mehmet Büyükekşi, Türkiye Demir-Çelik Üreticileri Derneği Yönetim

38 Kapak

nut piyasası canlandı, fiyatlar yükseldi, kârlılıklararttı, büyük marjlı işlerde hızlı bir gelişme yaşandı.2007’de inşaat sektörünün ekonomiye katkı payıyüzde 6,7 oldu. 2008 ‘de inşaat sektörü krizi en ça-buk hisseden ve etkilenen sektör oldu. 2003-2007arasında yaşanan düşük faiz ortamı konut talebi-nin patlamasına neden oldu ve konut üretimindeçok ciddi artışlar yaşandı. Öyle ki, konut üretimikonut talebinin çok üstünde seyretti ve konut sek-töründe stok fazlası oluşmasına neden oldu. Bü-tün bu yaşananlarla inşaat sektörü 2008’i yüzde8,2’lik bir küçülme ile kapattı.

2009’a gelindiğinde tüketimin kısılmasıylakonut satışları düştü, sektör iç pazarda talep ar-tırıcı kampanyalarla ve komşu ülkeler stratejisi ilekrizi en az hasarla atlatmaya çalıştı. 2009'un

ikinci çeyreğinde konut satışlarında kaydedilenyüzde 78,89 oranındaki artış daha çok KDV indi-rimi, kredi faizlerindeki düşüş ve mevcut konutstoklarını eritmek için yapılan kampanyalardankaynaklandı. 2010’da kamu ve özel sektörün ha-yata geçireceği yatırımlar ile Irak, Suriye, Mısır,Libya, Rusya ve Türk cumhuriyetlerinde Türk in-şaat firmalarının gerçekleştireceği projelerlesektör umutlarını tazeledi.

YENİ PAZARLAR, YENİ YÖNTEMLERHer krizden ders çıkaran inşaat sektörü, sa-

dece malzemesini ve teknolojisini değil, iş yapmayöntemlerini de değiştirdi. Özellikle yurtdışı mü-teahhitlik hizmetleri sektör için krizler karşısın-da yeni fırsatlar yarattı. Ağırlıklı olarak küçük öl-çekli ve emek yoğun projeler üstlenen Türk mü-teahhitleri, son yıllarda daha az sayıda ancak yük-sek katma değeri olan entegre ve büyük ölçekliprojeleri üstlenmeye başladı. Müteahhitliğin yanısıra yatırımcılığa ve işletmeciliğe yöneliş hız ka-zandı ve uluslararası konsorsiyumlarla iş birliğindeartış yaşandı.

Toplu Konut İdaresi'nin (TOKİ) giriştiği konutüretim hamlesi, belediyelerin kentsel dönüşüm pro-jeleri ve diğer bazı altyapı çalışmaları yanında, özelsektörün hemen her alanda gerçekleştirdiği yatı-rımlar da sektöre ivme kazandırdı. Büyük ölçüdeyerli sanayiye dayanması, deneyimli personel ve teç-hizata sahip olması, fazla sermaye gerektirmemesive teknolojik bilgi birikimi gibi özellikleri ile büyükbir potansiyeli bünyesinde barındıran Türkiye yapısektörü, bu süreçte ekonominin lokomotif sektör-lerinden biri olma işlevini başarıyla yerine getirdi.Özellikle konut projelerinde görülen artış, hem mü-teahhitlik hizmetlerine hem de yapı malzemelerisektörüne büyük canlılık getirdi.

Türk müteahhitleri 1970'lerin başından 2008 so-nuna kadar geçen sürede 70 ülkede 5 bin proje ger-çekleştirdi ve toplam 130 milyar dolara yaklaşan işhacmi ile dünya müteahhitlik hizmetleri pazarın-da çok güçlü bir konuma ulaştı. Özelikle müteah-hitlik hizmetlerinde bilgi birikimi ile dünyada da ken-dine yer edinen Türk inşaatçıları, kriz dönemindeyurtdışında yeni pazarlara yöneldi. Bu durum ve gü-ven altyapısı, yatırım yapmayı düşünen ülke tem-silcilerinin tercihlerinde de önemli bir rol oynadı.Rusya, Dubai ve Romanya'da önemli işlere imzaatan Türk müteahhitleri, krizle birlikte komşu ül-keler ile, Afrika, Arap Yarımadası, Hindistan, UzakDoğu ve Güney Amerika’da iş yapmaya başladı. Önü-müzdeki dönemde Kosova başta olmak üzere,Suudi Arabistan, Ukrayna, Maldivler gibi ülkelerininşaat yatırımları açısından önemli fırsatlar sunmasıbeklenirken, sektörde bu durumu değerlendirmekiçin çalışmalarına hız verdi.

Türkiye Müteahhitler Birliği (TMB) tarafındanhazırlanan rapora göre, önümüzdeki 5-7 yıllık dö-nemde, Libya'da 160 milyar dolar, Suudi Arabis-tan ve Hindistan'da 500 milyar dolarlık altyapı ya-tırımı öngörülüyor. Hem konut, hem de altyapıdayeniden yapılanmaya giden Kosova’ya AB her yıl

Krizde ayakta kalma yollarıKüresel kriz ortamında hayatta ve güçlü kalmak için firmalartarafından yapılması gerekenleri Türkiye Müteahhitler BirliğiBaşkanı Erdal Eren şöyle sıraladı: "Borçlanmamak, her maliyet kalemini sorgulamak, enerji, akaryakıt, inşaatmalzemesi ve iş gücü boyutlarıyla girdi maliyetlerini azaltacak önlemleri almak,gelir yaratıcı kanalları çeşitlendirmek, gerektiğinde kulvar değiştirmeye ve diğerfırsat alanlarına doğru hızlı adımlar atmaya hazır olmak. Kriz döneminde enbüyük tehlikelerden biri de Türk inşaat sektörünün önemli bir kesiminde var olanmaceraperest yaklaşımları sürdürmektir. Bu dönemde adım atılacak her yenipazar, teklif verilen her proje ve verilen her teklif firmanın yetenekleri vekapasitesiyle uyumlu olmalıdır. Aksi halde sadece firmanın ve işvereninin değil,ülke imajının yıpranması ve sektör ölçeğinde ciddi bedeller ödenmesikaçınılmazdır. Türk bankalarınca verilen teminat mektuplarının uluslararasıplatformda kabul görmesini sağlamak için iş yapılan ülkelerle gerçekleştirilenikili temaslarda, anlaşmalarda ve KEK toplantılarında Türk bankacılık sektörününgeldiği uluslararası seviye ve denetlenme standartlarının muhatap ülkelereanlatılmasına ve Türk bankalarının teminat mektuplarının o ülkelerce kabuledilmesi için gerekli mutabakat maddelerinin ikili anlaşmalara konulmasınaihtiyaç vardır. yurtdışındaki şantiyelerde çalıştırılan Türk işçisi sayısı son yıllardaartan iş hacmine rağmen sürekli azalmaktadır. Türk işçisi çalıştırma maliyetleriuluslararası pazardaki rekabet ortamında taşınamayacak kadar yükselmiştir.yurtdışındaki Türk işçisi istihdamının, Doğu ve Güneydoğu illerindeki istihdamınteşvikine benzer biçimde desteklenmesi gerekir. Bu çerçevede, yapılmasıgerekenler yurtdışı projelerde çalıştırılacak Türk işçilerinin sosyal güvenlikprimlerinin, işveren payının, kamu tarafından karşılanmasıdır. Böylelikleyaratılacak sosyal ve ekonomik faydanın, göze alınacak maliyetlekıyaslanamayacak kadar büyük olacağı açıktır.”

TürkiyeMüteahhitler

Birliği BaşkanıErdal Eren

Page 39: TÜRKİYE’NİN İHRACAT LİDERİ İNŞAAT MALZEMELERİimsad.org/Uploads/Files/dergi/01_2010.pdf · kanı Mehmet Büyükekşi, Türkiye Demir-Çelik Üreticileri Derneği Yönetim

Nisan 2010 39

2,5 milyar avro hibe veriyor. Türk şirketleri yak-laşık 100 milyon avro tutarındaki havaalanı yatı-rımı için girişimlerini sürdürüyor. Yine Kosova’da1,17 milyar avroluk otoyol yatırımının planlanmasıda, yurtdışı müteahhitlik hizmetleri konusundaavantajlı olan Türk inşaat firmalarının elini güç-lendiriyor.

Ekonomik krize rağmen, petrol zengini Körfezülkelerinin inşaat yatırımlarına ara vermemesinide sektör oyuncuları iyi değerlendiriyor. Bunlararasında en büyük ekonomiye sahip olan SuudiArabistan'da artan talep nedeniyle önümüzdeki beşyılda 1 milyon yeni konuta ihtiyaç duyulacağı be-lirtiliyor. Son yıllarda iki ülke arasında hızla geli-

“İnşaat sektörü bütün ülkelerde düşüşler gösterdi”“İnşaat sektörü bütün ülkelerde büyük düşüşler gösterdi, küçüldü. Türkiye’dede küçüldü. Bu küçülme nedeniyle iç piyasada tüketimde ciddi bir daralmameydana geldi. 2008’de sektör 868 milyon dolarlık bir ihracat yapmış. Araürünlerle 1 milyar dolara yakın. 2009 yılında bu 685 milyon dolara düşmüş.Yüzde 22 düşme var. İhracatımız yüzde 22 düşmüş, seramik sektörü ihracatı dayüzde 22 düşmüş. Türkiye’nin geçen sene ithalatı 458 milyon dolar, bu senekiithalatı 273 milyon dolara inmiş. İthalatta yüzde 33’lük düşüş olmuş. Genelithalatımız yüzde 30 düşmüşken seramik sektöründe yüzde 33 düşmüş. AmaAralık 2009 rakamlarına baktığımızda hem ihracatta hem de ithalatta artışlarolduğunu görüyoruz.”

Dış TicaretMüsteşarıAhmet Yakıcı

Page 40: TÜRKİYE’NİN İHRACAT LİDERİ İNŞAAT MALZEMELERİimsad.org/Uploads/Files/dergi/01_2010.pdf · kanı Mehmet Büyükekşi, Türkiye Demir-Çelik Üreticileri Derneği Yönetim

40 Kapak

şen ilişkiler, ülkeden iş alan Türk şirketlerinin sa-yısını da arttırdı. İnşaat malzemesi talebi açısın-dan büyük bir potansiyel taşıyan bir diğer ülke iseMaldiv Cumhuriyeti. İrili ufaklı bin 200 adadan olu-şan ülke, ihtiyaçlarının yüzde 98'ini ithal ediyor.yurtdışı pazarlarda yıllık 50 milyar dolar iş hacmineulaşmayı hedefleyen Türk müteahhitler, şimdi te-minat mektubu konusunda karşılaştıkları güç-lüklerin bertaraf edilmesi ve istihdam üzerinde-ki aşırı yüklerin azaltılmasını istiyor.

UMUTLAR ÇIKIŞ İÇİN…İnşaat sektöründe istenen ve özlenen çıkışın baş-

laması sektör temsilcilerinin ortak umudu. Hemekonomik büyümeye, hem de istihdama katkı sağ-layan sektörde yaşanacak canlanma, aynı zaman-da bu sektörün beslediği 200 alt sektörün de hare-ketlenmesini sağlayacak. Çimentodan, demir-çe-liğe, seramik, doğal taş, tuğla, kiremit, boya, kapı,pencere, elektrik malzemesi, cam, parke, tesisatmalzemesi gibi onlarca ürünün üretimine de bu iyi-leşme doğrudan yansıyacak. 2009’u kayıp yıl olarakdeğerlendiren sektör temsilcileri, iyileşmenin en er-ken 2010’un ikinci yarısında başlayacağını öngörü-yor. İMSAD’ın inşaat sektörü üzerine yaptığı anketçalışması da bu öngörüyü doğruluyor. İnşaat sek-törüne yönelik beklenen desteklerin gelmemesi,özellikle inşaat sektörünün sanayi ayağının büyükbir bölümünün 2010 yılının ilk yarısına da karam-sar bakmasına neden oluyor. Çıkış umutlarının 2010yılının ikinci yarısı, hatta 2011 yılına ertelendiği deyine bu anketlerde görülüyor.

Türk yapı sektörü, pek çok kriz atlatmış, güç-lü bir yapıya, dünya çapında şirketlere sahip.Bazı uzmanlar çıkış geç gelse de 2010’un güçlü in-şaat firmalarını daha da güçlendirecek bir dönemolduğu görüşünde. Kısa vadede yarım kalan in-şaatların el değiştirmesi, krizi atlatamayan fir-maların ise tasfiye edilmesini bekleyen uzmanlar,2010 yılında yatırım amaçlı satın almaların yeri-ni ihtiyaç odaklı ev alımlarına bırakacağını tahminediyor. Bu nedenle doğru ihtiyaç analizi ve stra-tejisiyle, sonuç odaklı projeler üreten firmalarınbaşarıya ulaşacağı belirtiliyor. Orta ve uzun vadeliplanlarda sektörün gelişimi, kriz döneminde er-telenmiş taleplerin gerçekleşeceği, Türk müte-ahhitlerinin yurtdışında, özellikle komşu ülkeler-deki projeleriyle inşaat sektörünün yıldızının par-lamaya devam edeceği düşünülüyor.

Yurtdışında 130 milyar dolarlık iş yaptıkTürk müteahhitler, 2003'te 4,03 milyar dolar, 2004'te 8 milyar dolar, 2005'te10,31 milyar dolar, 2006'da 17,98 milyar dolar, 2007 yılında 19,5 milyar dolar,2008 yılında ise 23,6 milyar dolar tutarında ihale üstlendi. 2000 yılındauygulamaya konulan “Komşu ve Çevre Ülkeler Stratejisi” müteahhitlikhizmetlerinin seyrini değiştirdi. Bugüne kadar yapılan 130 milyar dolartutarındaki yaklaşık 4 bin 600 projenin yüzde 98'i bu ülkelerdegerçekleştirildi. 2003-2008 yılları arasında üstlenilen projelerin ülkeleregöre dağılımı şöyle:

Ülke YüzdeRusya 20Libya 10,9Türkmenistan 9,8Katar 6,9Kazakistan 6,8BAE 6,5

Ülke YüzdeIrak 5,8Suudi Arabistan 3,8Romanya 3,5Cezayir 2,4Ürdün 2,3

İstihdam yüzde 16,5 azaldıİnşaat sektöründe istihdam 2009’un son çeyreğinde bir önceki yılın aynıdönemine göre yüzde 16,5 azaldı. İnşaat sektöründe çalışılan saat de yüzde14,6 azalış gösterdi.Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK), 2009 yılının son çeyreğine ilişkin“İnşaat İşgücü Girdi Endeksleri”ne göre Bina İnşaatı Sektörü İstihdamEndeksi yüzde 22,3 azalarak 96,6'dan 75'e, Bina Dışı İnşaat Sektörü İstihdamEndeksi de yüzde 8,3 azalarak 125,7'den 115,3'e düştü.

Page 41: TÜRKİYE’NİN İHRACAT LİDERİ İNŞAAT MALZEMELERİimsad.org/Uploads/Files/dergi/01_2010.pdf · kanı Mehmet Büyükekşi, Türkiye Demir-Çelik Üreticileri Derneği Yönetim
Page 42: TÜRKİYE’NİN İHRACAT LİDERİ İNŞAAT MALZEMELERİimsad.org/Uploads/Files/dergi/01_2010.pdf · kanı Mehmet Büyükekşi, Türkiye Demir-Çelik Üreticileri Derneği Yönetim

42 Kapak

İnşaatın iyisi,malzemesinden

anlaşılır

Türkiye’nin Gayri Safi yurtiçi Hâsılası’nda(GSYİH) çok önemli bir paya sahip inşaatsektörü, gücünü malzemesinden aldı ve in-şaatın iyisi malzemesinden anlaşıldı. Kali-

teli malzeme ile ihracatta son yıllarda çok önem-li bir sıçrama gösteren Türk inşaat malzemesi sa-nayicileri, dünyaya marka ürünler sundu. Kalitelimalzeme, iyi işçilik, son teknoloji kullanılaraküretilen ve ihraç edilen ürünleriyle, inşaat malze-mesi ihracatında 2008’i ilk sırada kapatan sektörtemsilcileri, krizlerin gölgesinde günden güne bü-yüdü. Perşembe Pazarı’nda portakal sandıkların-da satılan ve sadece beyaz renkte üretilen fayans-tan, elde çekülle inşa edilen binalardan, bugün dün-yaya inşaat malzemesi ihraç eden ve kendi mar-kalarına sahip, dev bir sektör oluştu.

İnşaat malzemeleri sektörü, önemli ölçüdeinşaat sektörünün büyüme ve gelişme hızıyla doğ-ru orantılı olarak büyüme gösterdi. Son üç yıldır in-şaat sektöründe yaşanan sıkıntılar ve büyüme hı-zının 2006’da yüzde 24,9 iken, 2008’de yüzde 9,2’yedüşmesi inşaat malzemesi sanayisini de etkiledi.Ancak sektör, 2008’de yüzde 4,7 pay ile imalat, ulaş-tırma, toptan/perakende, konut sahipliği ve ta-rımdan sonra GSYİH’da en fazla paya sahip altın-cı sanayi dalı olarak da önemini sürdürdü. Dünyainşaat malzemesi pazarının 2007’de 1,34 trilyon do-lar olduğu göz önüne alınırsa ve gelecek beş yıldabu pazarın 1,75 trilyon dolara yükseleceği öngö-rüleriyle, Türk inşaat malzemesi firmaları yeni stra-

tejiler geliştirerek, pazar paylarını artırmaya çalı-şıyor. 2007’de inşaat malzemeleri sektöründe enfazla hacme sahip olan ürün grubunu 281 milyar do-lar ve yüzde 21,04 pazar payı ile muhtelif yapı mal-zemeleri oluşturdu. Bu kategoriyi 228 milyar dolarve yüzde 17,09 pazar payı ile beton ürünleri grubuizledi. 2008’de en fazla ithalat yapan ülkeler ince-lendiğinde ABD’nin yüzde 12.14 ile başı çektiği gö-rüldü. ABD’yi yüzde 7,45 ile Almanya ve yüzde 5,3’leFransa takip etti. Türk inşaat malzemesi sektörü-nün önemli pazarlarından olan Birleşik Arap Emir-likleri’nin ise yüzde 3,3’le, ithalatta ilk onda yer al-

Türkiye’nin 2008’de gerçekleştirdiğiihracatta inşaat malzemesi sanayisiyarattığı 24,3 milyar dolarlık katmadeğerle ilk sırada yer aldı. PerşembePazarı’nda portakal sandıklarındasatılan ve sadece beyaz renkteüretilen fayanstan, elde çekülle inşaedilen binalardan, bugün dünyayainşaat malzemesi ihraç eden vekendi markalarına sahip, dev birsektör oluştu.

Page 43: TÜRKİYE’NİN İHRACAT LİDERİ İNŞAAT MALZEMELERİimsad.org/Uploads/Files/dergi/01_2010.pdf · kanı Mehmet Büyükekşi, Türkiye Demir-Çelik Üreticileri Derneği Yönetim

Nisan 2010 43

dığı dikkatlerden kaçmadı. Yine 2008’de dünyada enfazla ithal edilen inşaat malzemelerine baktığımızdayüzde 13,11 ile elektrik malzemelerinin, yüzde6,27 ile demir-çelikten sağlık gereçlerinin ve yüz-de 5,99 ile demir-çelikten çivi, cıvata ve somun ben-zeri ürünlerin ilk sıralarda yer aldığını görüyoruz.

MALZEMEDE, İHRACATTA BİRİNCİYİZİhracatta yakın ve komşu ülkeler stratejisi, ih-

racat için çalışan Türk firmalarının en önemliavantajı. Özellikle Irak, Suriye, Mısır, Kuzey Afrika,Arap Yarımadası, Rusya ve Türk cumhuriyetleri,

sektörün lojistik olarak avantaj sağlayacağı ülke-ler arasında yer alıyor. 2004-2007 yılları arasındayüzde 5,1 büyüyen sektör, krizin etkisi ile ihraca-tında kan kaybetse de, Türk ekonomisinin hala enönemli itici gücü durumunda. 2004’te 8,2 milyar do-lar olan inşaat malzemesi ihracatı, 2008’de 24,3 mil-yar dolara yükselerek bu anlamda birinci sektör ko-numuna ulaştı. 2009’da global krizin de etkisi ileyüzde 32.4 gerileyerek, 16,43 milyar dolarla yılı ka-patan sektörün, 2004-2009 yılları arası ortalama ih-racatı ise yüzde 14.85 oranında artış gösterdi.

Kriz her ne kadar sektörü olumsuz etkilediyse

Page 44: TÜRKİYE’NİN İHRACAT LİDERİ İNŞAAT MALZEMELERİimsad.org/Uploads/Files/dergi/01_2010.pdf · kanı Mehmet Büyükekşi, Türkiye Demir-Çelik Üreticileri Derneği Yönetim

44 Kapak

de, inşaat yatırımları da devam etti. Oranlar geç-miş yıllara göre düşük kalsa da devlet tarafındangerçekleştirilen altyapı projeleri sektörün iç pazarıcanlandırmak için düzenlediği kampanyalarla bi-raz olsun nefes almasını sağladı. 2009’un ilk yarı-sında toplam inşaat yatırımı cari fiyatlarla 38,5 mil-yar TL olarak gerçekleşirken, bunun 15,4 milyarTL’lik kısmını kamu yatırımları, 23,1 milyar TL’likkısmını da özel sektör yatırımları oluşturdu.

2009 yılında gerçekleştirilen 80 milyar 231 mil-yon TL'lik sabit sermaye yatırımlarının 38 milyar 523milyon TL'lik kısmı inşaat yatırımlarına ayrıldı. Budurum kriz döneminde sektörün yatırımlarına aravermediğini ve geleceğe yatırım yaptığını gösterdi.Toplam yatırım tutarının yüzde 48'ini inşaat yatı-rımlarının oluşturması da, inşaat malzemeleri sek-törünün iç pazarda yaşadığı sıkıntıyı aşmasına ya-radı. İnşaat malzemeleri sektörü altın yılını 2004-2005’te yaşadı. Bu dönemde konut sektöründe ya-şanan canlanmaya bağlı olarak yaklaşık yüzde 45oranında büyüyen sektör, krizle birlikte düşüş gös-terdi. Ancak bu düşüşü sadece krize bağlamamak

gerekiyor. İnşaat sektörünün çok daha önceden da-ralmaya başladığına dikkat çeken İnşaat MalzemesiSanayicileri Derneği Başkanı Orhan Turan’a göre,sektör 2007 yılında bir düzeltme yaptı. İnşaat sek-törünün ülke ekonomisine önemli katkı yaptığınınaltını çizen Turan, “Türkiye büyümek istiyorsa mut-laka inşaat sektörünü büyütmeli” diyor.

İnşaat sektörünün ihracatta da en önemli sek-törlerden biri olduğunu vurgulayan Turan, 2008’de24,3 milyar dolar ihracat gerçekleştirerek bir nu-mara olduklarını belirtiyor. İnşaat malzemelerinintoplam ihracattaki payının gün geçtikçe arttığınavurgu yapan Turan şunları söylüyor. “İnşaat mal-zemeleri sektörünün 2002 yılında toplam ihracat-taki payı yüzde 12,7’ydi. Bu rakam 2008 yılına ge-lindiğinde yüzde 17,6'ya çıktı. Sektör olarak ihra-cat ağlarımız çok geniştir. Başta Orta Doğu, Bal-kanlar, ABD olmak üzere pek çok ülkeye ihracatgerçekleştiriyoruz. Mesela ABD’ye seramik ihra-catımız oldukça yoğundur. Kuzey Afrika'ya çimen-to, demir ihraç ediyoruz."

KALİTELİ MALZEMEYE HER YERDE ALICI ÇIKAR

Türk inşaat sektörü ve inşaat malzemesi sana-yisi, her iki alanda da dünyada haklı bir üne sahip.Müteahhitlerimiz dünya liderliğine oynarken, inşa-at malzeme sanayicilerimiz de 24,3 milyar dolarlıkihracatlarıyla kaliteli malzemelerine her yerde alı-cı bulabiliyor. Bu noktada bir sıkıntı ile karşılaşmı-yor. Bir inşaatı oluşturan her ürün yüksek üretimmiktarıyla yurtiçi ve yurtdışı pazarlara gönderilebi-liyor. Türkiye'nin bugün çimento, cam, demir çelikve seramik ürünlerinde dünyanın en büyük 12 üre-ticisi arasında yer aldığını belirten İMSAD BaşkanıTuran, dünya ticaretinden daha fazla pay almanın veihracat gelirini artırmanın önemine işaret ediyor. Tür-kiye’nin en fazla ihraç ettiği yapı malzemesi arasındademir-çelik önemli yer tutuyor.

2009 yılında gerçekleştirilen inşaat malzemele-ri ihracatımızda ilk sırada 8,05 milyar dolar değer iledemir-çelik ve demir-çelik ürünleri grubu öne çıkı-yor. Demir-çelik ve demir-çelik ürünleri grubunun in-

2009 yılında en fazla inşaat malzemesi ihracatıgerçekleştirdiğimiz ilk 10 ülkeSıra Ülke Değer (000 USD) Pay(%)

1 Irak 1,648,567 10 2 Mısır 1,229,801 73 Libya 939,038 6 4 BAE 927,955 6 5 İngiltere 657,574 4 6 Cezayir 654,498 4 7 Almanya 636,613 4 8 İran 510,152 3 9 ABD 458,066 3

10 Türkmenistan 429,956 2 - Diğer 8,340,301 51 - Toplam 16,432,527 100

Kaynak: DTM verileri

Page 45: TÜRKİYE’NİN İHRACAT LİDERİ İNŞAAT MALZEMELERİimsad.org/Uploads/Files/dergi/01_2010.pdf · kanı Mehmet Büyükekşi, Türkiye Demir-Çelik Üreticileri Derneği Yönetim

Nisan 2010 45

şaat malzemeleri sektöründeki toplam payı 2009 yılıiçin yüzde 49 olarak gerçekleşmiş görünüyor. Demir-çelik ve demir-çelik ürünlerini yüzde 7,24 lük pay ve1,19 milyar dolar ile çimento ve yüzde 5,62’lik pay ve924,3 milyon dolar ile plastik inşaat malzemeleri iz-liyor. İnşaat malzemeleri sektöründe yakın ve kom-şu ülkeler stratejisi yani lojistik coğrafya önemli yertutuyor. Bu durum 2009 yılında en fazla inşaat mal-zemesi ihraç ettiğimiz ülkelere baktığımızda net birşekilde ortaya çıkıyor. Irak ihracatımızda yüzde 10’lukpay ve 1 milyar 648 milyon 567 bin dolar ile ilk sıra-da yer alıyor. Bu ülkeleri Mısır yüzde 7 pay, 1 milyar229 milyon 801 bin dolar değer ve Libya yüzde 6 pay,939 milyon dolar değer ile izliyor.

DEMİR-ÇELİK’TE 2010 UMUDUKrizin ilk belirtilerinin ortaya çıktığı 2008 yılı or-

talarına kadar ayda 115 milyon ton seviyelerindegerçekleşen dünya çelik üretiminin aynı yılın sonla-rına doğru 84,4 milyon tona gerilemesi, demir-çeliksektörünün 2009’u nasıl geçireceğinin de fotoğrafını

“Demir-çelikte coğrafi avantajımız var”Bayram Yusuf Aslan/Türkiye Demir Çelik Üreticileri Derneği Başkanı

“Türkiye'nin inşaatlarda kullanılan uzun ürünlerde net ihracatçı konumundabulunduğundan inşaat sektöründe yaşanan daralmanın ülkemiz sektörünüderinden etkilemesi kaçınılmazdı. Dünyada en fazla talep gören çelik türü, inşaatdemiridir. Ülkemiz çelikleri de ihraç pazarların kalitesi ile ön plana çıkmaktadır.Sektörün temel ihraç pazarları olan Orta Doğu ve Körfez bölgesinde, Türkiyemenşeli inşaat demirinden çok daha düşük fiyatlardan Bağımsız DevletlerTopluluğu ve Çin menşeli çelik ihraç teklifleri yapılmasına rağmen, Türkiye'ninbölgeye yakınlığının da etkisiyle, genellikle Türkçeliği tercih edilmektedir. Bunda coğrafi yakınlığın,bölgedeki talebe hızlı bir şekilde cevapverilebilmesinin ve çeliği paslanmadan kullanıcıyaulaştırmanın etkili olması öne çıkmaktadır. Demir-çelikte coğrafi avantajımız bulunmaktadır.”

veriyordu. 2008 yılının ilk dokuz ayına bakıldığında dün-ya çelik üretiminde yüzde 4,6’lık bir artış görünüyor-du. Bu oran aslında bir önceki yıla (2007) oranla yüz-de 1,5’luk bir gerilemeye işaret ediyordu. Dünyanın enbüyük çelik devi ülkeler Japonya, Rusya, ABD, Ukrayna,Brezilya ve İtalya’da yüzde 30’lara, bazılarında ise yüz-de 50’leri de aşan düşüşler demir-çelik sektörünüolumsuz etkiledi. 2009 yılının ilk çeyreğinde yüzde 22,8seviyesinde bulunan dünya ham çelik üretimindeki dü-şüş oranı, Ocak-Haziran döneminde yüzde 21,3 sevi-yesine ve Ocak-Eylül döneminde yüzde 16,4 seviyesinedüştü. Yılın son çeyreğinde, baz etkisinin de katkısıy-la üretimde yaşanan artışlar sayesinde, yıl sonu iti-barıyla dünya ham çelik üretimi yüzde 8.1 oranında dü-şüşle, 1 milyar 304 milyon tondan, 1 milyar 199 mil-yon tona geriledi. Dünya ham çelik üretiminin Ekimayında yüzde 13,1, Kasım ayında yüzde 24,2 ve Aralıkayında yüzde 30,2 oranında artış göstermesi, yıl ge-nelinde üretimdeki düşüş oranının gerilemesine im-kân sağladı.

2010 yılında, devreye girecek olan yeni kapasite-lerle birlikte, Türkiye'nin üretim kapasitesinin art-masına paralel olarak söz konusu iyileşmenin yüzde10’un üzerinde olacağı tahmin ediliyor. 2010 yılındasektörün üretiminin 27 milyon ton, ihracatının ise 15milyar dolar seviyelerine yükselmesi bekleniyor.Sektörün eski büyüme rakamlarını 2011 yılından iti-baren yakalayacağı tahmin ediliyor. 2009’un ilk dokuzayında toplam çelik ihracatımızın yüzde 40’ını OrtaDoğu ve Körfez ülkelerine, yüzde 31’ini Kuzey Afrika’ya,yüzde 11’ini AB’ye ve yüzde 8’ini de Uzak Doğu’ya yap-tığımız belirten Türkiye Demir Çelik Üreticileri Der-neği Başkanı Bayram Yusuf Aslan, ürün bazında ih-racatın yüzde 77’sinin inşaatlarda kullanılan uzunürünlerden oluştuğunu söyledi.

Küresel krize rağmen büyüme trendini sürdürenısı yalıtım pazarında XPS ısı yalıtım levhaları, hacimolarak yüzde 20, ciro olarak yüzde 25 pazar payına sa-hip. Türkiye'de toplam ısı yalıtımı pazarı yaklaşık 7 mil-yon metre küp. Ülkemizdeki 12 adet XPS ısı yalıtım lev-hası üreticisi firmanın toplam kapasitesi ise yaklaşık2,5 milyon metre küp kadar. 2009’da daralma yaşa-yan bir başka sektör de yüzde 15'le çatı kaplama sek-törü oldu. 2010’la birlikte yeni yatırımların hayata geç-mesi renovasyon ve iyileştirme projelerinin tamam-lanmasıyla sektörün hareketleneceği tahmin ediliyor.Yine geçen yıl, iş makineleri sektörü içinde sıkıntılı biryıl oldu. Yılın sonunda daralma yüzde 40’la diğer sek-törlerden oldukça fazlaydı. 2010 içinse yüzde 15’lik bir

Page 46: TÜRKİYE’NİN İHRACAT LİDERİ İNŞAAT MALZEMELERİimsad.org/Uploads/Files/dergi/01_2010.pdf · kanı Mehmet Büyükekşi, Türkiye Demir-Çelik Üreticileri Derneği Yönetim

46 Kapak

büyüme beklentisi umutları canlı tuttu. Prefabrik sek-törü de geçen yılın ilk dokuz ayında yüzde 44 düşüş-le umutlarını 2010’a atan sektörler arasında yer aldı.Plastik sektöründeki 2009 ihracatı ise 11 aylık dönemde2 milyar 947 milyon dolarak olarak gerçekleşti.

ÇİMENTODA TEDBİR İŞE YARADIBir inşaatın olmazsa olmazlarından biridir çi-

mento. Yapı malzemeleri içinde de önemli bir yeresahip. Krizi erken gören çimento sektörü temsilci-leri, iç pazarlarda yaşadıkları düşüşü, dış pazarlar-la dengeleme yoluna gitti. Yüzde 10-12 arasında da-ralan iç pazara karşın, yeni pazarlardan Gana, Lib-ya, Angola, Mısır ve Afrika ülkelerini ihracat rotala-rına ekleyen sektör temsilcileri böylelikle yılı da yüz-de 9,45’lik bir düşüşle kapattı. Bu krizin en yoğun yı-lında sektör adına bir başarıydı. Zira 2008 yılı ile kı-yaslandığında kimi dış pazarlardaki düşüşler oldukçayüksekti. Rusya pazarında ihracat yüzde 80, fiyatlarsayüzde 50 düştü. Türkiye’nin 2009 yılı ihracatının dayüzde 3,18’ini çimento ve toprak ürünleri oluştu-rurken, 3 milyar 85 milyon dolarlık bir ihracat ger-çekleştirildi. Bir önceki yıl ihracatımız ise 3 milyar407 milyon dolar olmuştu.

Demir-çelikte olduğu gibi lojistik coğrafi avan-tajımızı kullandığımız sektörlerden birisi de çimen-to ve toprak ürünleri. Yakın ve komşu ülkelerle olanihracatımız lojistik anlamda avantajımızı oluşturdu.Çimento ihracatımızda 2009’da 3,5 milyon ton ile Irak

ilk sırayı alırken, bunu 2,1 milyon ton ile Suriye, 1,8milyon ton ile İtalya, 1,1 milyon ton ile Libya ve 1 mil-yon ton ile Mısır takip etti. 2008’e bakıldığında Irak’aihracatımızın yüzde 94, Suriye’ye yüzde 71, İtalya’yayüzde 173 oranında arttığı görülüyor. Böyleliklesektör Rusya pazarında yaşadığı düşüşü yakın vekomşu ülkelere ihracatını artırarak dengelemiş gö-rünüyor. 2010 yılında ise beklentiler Rusya’nın yenidençimento ihracatında önemli bir ülke olacağı, Irak, Su-riye, Libya, Mısır ve Cezayir’in gelişim göstermeye de-vam edeceği yönünde birleşiyor.

SERAMİK TANITIMLA FARK ATTITürkiye’nin yerli yüzde 95 yerli girdi ile üretim ya-

parak yüksek katma değer elde ettiği sektörleri ara-sında ilk sırada yer alıyor seramik. Son 40 yılda çokönemli noktalara gelen, ciddi kurulum kapasitesinesahip olan sektör, ihracatta da önemli sıçramalar ger-çekleştirdi. Dünyanın ve Avrupa’nın sayılı üreticile-ri arasına giren Türk seramikçileri, markalaşma vetanıtım faaliyetlerinde de epey yol katetti. 1997’de Se-ramik Tanıtım Grubu’nun kurulmasıyla yurtdışı stra-tejisini ortaklaşa belirleyen sektör temsilcileri bununfaydalarını da 2000’li yıllarda aldı. 2002-2007 arası ih-racatı sürekli artan sektör 104 milyon metre kare-lik ihracatını 2007’de elde etti. 2008’de enerji fiyat-larında yaşanan artış ve krizin etkisini göstermesi ileyılı 94 milyon metre karelik bir ihracatla kapatan sek-tör, 2009’u ihracatta yüzde 30 düşüşle kapattı. 360milyon metre karelik bir kapasiteye sahip seramiksektörünün kriz dolayısıyla kapasitesinin 100 milyonmetre karesi atıl kaldı.

İnşaat sektörünün de krizden dolayı yüzde16,6’lık küçülme ile yılı kapatması da seramiksektörünü etkiledi. ABD ve AB pazarındaki yaşanandaralmayı, Kuzey Afrika, Türk cumhuriyetleri, Irakve Suriye pazarıyla kapatan sektör firmaları, krizerağmen mevcut pozisyonlarını korumayı başardı.Küçülmeyi azaltmak için 2010’da yüzde 9-10 bü-yümeyi öngördüklerini ifade eden Türkiye SeramikFederasyonu Başkanı Zeynep Bodur Okyay, krizdenönce ihracatta dördüncü, üretimde beşinci olduk-larını, son rakamlara göre dokuzunculuğa gerile-diklerini söyledi.

“Seramikte yeni bir dönem yaşanıyor”Zeynep Bodur Okyay/Türkiye Seramik Federasyonu Yönetim Kurulu Başkanı

“Yaratılan net katma değer açısından incelendiğinde, büyük ölçüde yerli girdiile faaliyet gösteren inşaat sektörü, ülkemize ve istihdama katkısı en yüksekolan sektör. 2008 rakamları ile 140 milyar dolar pazar büyüklüğüne ulaşmışolan dünya seramik sektörü, yeni bir dönem içinde bulunuyor. Seramikürünlerinin ihracatında lojistik maliyetleri dikkate alındığında büyümekte olanpazarlara yakınlık, pazarın şekillenmesini belirleyecektir. Firmaların yeniyatırımlar ve modernleştirme için güçlü finansal kaynağa ihtiyacı vardır.Sermeye kaynaklardaki sıkıntılar sektörün önemli bir sorunu haline gelmiştir.Küreselleşmeyle beraber ülkeler için yeni fırsatlar doğarken, bir yandan dadünya, enerji sıkıntısı ve küresel ısınma gibi tehditlerle karşı karşıya geldi.Fırsatlardan yararlanmak ve tehditlere karşı hazırlıklı olmak için araştırma veyenilik politikalarının sürekli gözden geçirilmesi büyük önem taşıyor.”

2009 yılında ham çelik üreten ilk 10 Ülke(000 ton)Sıra Ülke 2009 2008% değişim

1 Çin 567.842 500.312 13,5 2 Japonya 87.534 118.739 -26,3 3 Rusya 59.940 68.510 -12,5 4 ABD 58.142 91.350 -36,4 5 Hindistan 56.608 55.085 2,8 6 G.Kore 48.598 53.625 -9,4 7 Almanya 32.671 45.833 -28,7 8 Ukrayna 29.757 37.279 -20,2 9 Brezilya 26.507 33.716 -21,4

10 Türkiye 25.304 26.806 -5,6

Page 47: TÜRKİYE’NİN İHRACAT LİDERİ İNŞAAT MALZEMELERİimsad.org/Uploads/Files/dergi/01_2010.pdf · kanı Mehmet Büyükekşi, Türkiye Demir-Çelik Üreticileri Derneği Yönetim
Page 48: TÜRKİYE’NİN İHRACAT LİDERİ İNŞAAT MALZEMELERİimsad.org/Uploads/Files/dergi/01_2010.pdf · kanı Mehmet Büyükekşi, Türkiye Demir-Çelik Üreticileri Derneği Yönetim

48 Kapak/Söyleşi

Dünyayı inşa eden Türk müteahhitleri, in-şaatın iyisi malzemesinden anlaşılıryaklaşımıyla inşaat malzemesi sanayi-mizin de gelişmesine öncülük ederken,

sanayicilerimiz de hedef büyütüyor. 2008’i 24 mil-yar dolarlık bir ihracat rakamı ile kapatan inşa-at sektöründe hedef büyüdükçe, rekabet de ar-tacak gibi görünüyor. 2023’te Türkiye’nin 500 mil-yar dolarlık ihracat hedefine, 100 milyar dolar-la katkı yapma hedefi koyduklarını söyleyen İn-şaat Malzemesi Sanayicileri Derneği Başkanı Or-han Turan ile sektörü ve yeni dönemi konuştuk.

İnşaat malzemeleri sektörünün Türk ihraca-tındaki önemini aktarır mısınız?

Türk inşaat malzemesi sanayinin toplam ih-racattaki payı gittikçe artıyor. 2002’lerde yüzde11,7 olan bir değeri biz 2008’lerde yüzde 18’lereçıkarttık. 2023’te de minimum yüzde 20’leri he-defliyoruz. 500 milyar dolarlık Türkiye’nin 2023ihracatının 100 milyar dolarını inşaat malzeme-si sanayisinin yapacağı hedefini koyduk. Bizim it-hal girdi oranımız düşük, katma değerimiz yük-sektir. Net ithalatımız da inşaat malzemesi sa-nayisinde çok azdır. Katma değerin büyük bir kıs-mı Türkiye’de kalıyor.

Bu kadar önemli bir sektörde krizli yılları nasılgeçirdiniz?

Kriz bizi etkiledi tabii. Toplam ihracatımızdageçen senenin altına düştük. 2008'in ilk çeyre-ğinden itibaren özel sektör inşaat yatırımlarındaönce durgunluk, ardından da daralma gözlendi.Kamu sektörü inşaat yatırımları ise 2008'den buyana altı çeyrektir pozitif büyüme içinde. Gerekkonut projelerinde, gerekse de ticari gayrimen-kul, yani fabrika, alışveriş merkezi, plaza benzeriyatırımlarda bir yavaşlama oldu. Sektör, bu dö-nemi inşaatına başlanmış projeleri belirli bir nok-taya getirme ve bitirme dönemi olarak değer-lendirmeyi tercih etti. Küresel krizin etkileriniazaltmaya yönelik kamu destek paketleri doğ-

rultusunda, KDV ve ÖTV indirimleriyle, tapuharçlarındaki indirim özellikle birinci ve ikinci elkonut satışlarına hareketlenme getirdi. Konut fa-izlerinin yüzde 1’in altına inmesi konut stokununbir miktar erimesine yaradı. Tapu harçlarının in-dirilmesiyle Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da evsatışları kayıt altına girdi. Bu noktada, inşaat fir-maları yılın dördüncü çeyreğine kadar pazarla-ma ve satış faaliyetlerini sınırlı düzeyde tuttu, sonçeyrekte ise yeni konut projeleri lansmanları hız-landı.

Bu dönem ihracat yaptığımız ülkelere nasılyansıdı?

Bu dönemde, inşaat malzemesi üreticileriözellikle komşu ülkelere, Kuzey Afrika, Körfez ül-kelerine, Irak, Suriye gibi önemli pazarlara ih-racatı hızlandırdı. Özellikle, yeni konut talebininönemli bir hareketlenme göstermesi halinde, in-şaat firmalarının yeni projelere hız vermesi ve sözkonusu özel sektör ve kamu inşaat yatırımları sa-yesinde, 2010 yılının yüzde 3,5 düzeyindeki bü-yüme hedefine inşaat sektörünün yeterli ölçüdekatkı sağlaması gerçekleşebilecektir.

TÜRKİYE ÇITAYI YÜKSELTİYORTürkiye’nin ihracat hamlesinde ortaya çıkan ya-kın ve komşu ülkeler stratejisi krizde sizi nasıletkiledi?

Komşu ve çevre ülkelerde yatırımlar azaldı.Balkanlarda özellikle Bulgaristan ve Yunanistanile Körfezde Dubai. O bölgelerde çok etkiniz. OrtaDoğu ve Balkanlarda, Kafkaslarda… Buralarda-ki yatırımların kriz nedeniyle durması inşaatmalzemeleri sanayinin ihracatını da azalttı. İnşaatmalzemesi sanayisinde navlundan dolayı ürün-leri çok uzaklara sevk etmek maliyetli olduğun-dan yakın ve komşu ülkeler pazarı bizim en ide-al pazarlarımızdır. En etkin olduğumuz yerler Bal-kanlar, Türk cumhuriyetleri, Kuzey Afrika veşimdi Kuzey Afrika sahasının altı, komşu ve çev-re ülkeler ile Orta Doğu… Türkiye’nin yakın vekomşu ülkeler stratejisine göre bizim de ihra-catımız artıyor. Çıtayı yükseltiyor Türkiye…

Türkiye’nin en fazla ihraç ettiği inşaat malze-meleri nelerdir?

Bir numara demir-çelik. Seramik, çimento,yalıtım malzemeleri, pencere profili, cam, boya…İnşaatın ana girdileri çimento ve demir ağırlık-lıdır. Diğer ince malzemeler.

İnşaat Malzemesi Sanayicileri Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Turan:

“2023’te 100 milyar dolarihracat hedefliyoruz”

“2002’de yüzde 11,7 olan bir değeri biz 2008’lerde yüzde18’lere çıkarttık. 2023’te de minimum yüzde 20’lerihedefliyoruz. Türkiye’nin 500 milyar dolarlık 2023ihracatının 100 milyar dolarını inşaat malzemesisanayisinin yapacağı hedefini koyduk.”

Page 49: TÜRKİYE’NİN İHRACAT LİDERİ İNŞAAT MALZEMELERİimsad.org/Uploads/Files/dergi/01_2010.pdf · kanı Mehmet Büyükekşi, Türkiye Demir-Çelik Üreticileri Derneği Yönetim

Nisan 2010 49

Page 50: TÜRKİYE’NİN İHRACAT LİDERİ İNŞAAT MALZEMELERİimsad.org/Uploads/Files/dergi/01_2010.pdf · kanı Mehmet Büyükekşi, Türkiye Demir-Çelik Üreticileri Derneği Yönetim

Sektörde 2010 ve sonrasına dönük beklentilerne yönde?

Global arenada rekabet eden Türk inşaat mal-zemesi sanayicileri için önümüzdeki dönemde re-kabet artacak. Araştırma ve geliştirmeye dahafazla pay ayırarak, yenilikçi, büyümeye odaklı işmodelleri üretmeleri gerekecek. Yeni ve alternatifpazarlar yaratarak uyum sağlamak kaçınılmazgörünüyor. 2010 yılının ilk yarısında büyümebeklentisi az olsa da sektörün daha fazla daral-mayacağı öngörüsü hâkim. Bu yüzden 2010 yılındayeni büyük inşaat yatırımları beklentisi canlı tu-tuluyor.

Yeni dönemde iş yapma yöntemleri nasıl deği-şecek?

Hiçbir şey eskisi gibi olmayacak elbette. Sadecebizim sektörümüz için değil bütün sektörler için ge-çerli bu durum. İleriki süreçte rekabet koşullarıfarklılaşıyor. O koşullara adapte olanlar ayakta ka-lacak, olamayanlar elenecek. Değişime ayak uy-

duramayanların gideceği ortaya çıktı krizde… Bu-gün ihracata bakışımız da farklı olmalı içerde ve dı-şarıda… Oyunun kuralları değişti. Türkiye’nin bu de-ğişen kurallara kısa sürede adapte olacağına ina-nıyorum. Çünkü Türk özel sektörü oldukça dinamikbir yapıya sahip. Şartlara kendisini kısa süredeadapte edecektir. Ölçek ekonomisini yakaladık. Kü-çük ölçekli işlerden artık büyük projelere yöneldik.Global ortaklıklar var, bu da devam edecek. Ya-bancıların burada üretimleri var. Bizim yurtdışın-da yüzde 100 Türk sermayesi ile oluşturduğumuzfirmalar var. Bunlar yurtdışına açılmaya başladı-lar, firma satın alıyorlar. Önümüzdeki dönemde in-şaat malzemesi sanayisinin yurtdışında firma sa-tın alacağını ve yatırım yapacağını görüyorum.Bana iki sene önce Türk inşaat malzemesi sektö-rünün ürettiği ürünlerin kalitesini soruyorlardı. Bu-gün kaliteyi konuşmuyoruz. Yüksek sermayeli ih-racat yapmış, 24,3 milyarlık ihracatı 2008’de ger-çekleştirmiş bir sektörün ürettiği ürünün kalitesiartık tartışılmazdır.

50 Kapak/Söyleşi

“İstihdama katkımız büyük”“Bu zamana kadar inşaat sektörü tek sesi olan bir sektör olmadığı için çıkarılan teşviklerden deyararlanamadı. Dertlerini ve sorunlarını ilgili yerlere aktaramadı. Biz İMSAD’ı bunun için yenidenyapılandırdık. Bizim enerji girdi oranımız yüksektir. Demir-çelik, cam, seramik ve yalıtım malzemelerindeenerji girdi oranı yüksektir. Bunların ihracatları da yüksektir. Yani bizim enerji fiyatlarımızın uluslararasıdüzeylerde olması gerekiyor ki, net ihracat yapan ürünlerimizin rekabet gücünü artırsın. Teşviklerialamayan bir sektör olduğumuz için bunu anlatamamışız. En azından otomotiv kadar lobi yapmasınıöğrenmemiz lazım önümüzdeki süreçte. En fazla ihracatçı biziz 2008’de, kimse bilmiyor. Bırakın kimseyiinşaat sektöründeki insanlar bilmiyor. Bunu ortaya çıkarmamız lazım. Çünkü ciddi bir katma değer veistihdam yaratıyor bu sektör. Bugün yüzde 13-14 işsizlik. İnşaat sektörü küçülürse sünger gibi işsizlikartar. Biz 1 milyon 200-300 bine çıkmıştık istihdamda. Sonra 1 milyon 50 binlere düştük. İnşaat sektörüistihdama yüzde 5,7 katkı sağlıyor. İnşaat malzemeleri sanayisinden gelen yüzde 2’lik katkı ile bu rakamyüzde 7-8’e çıkıyor. Son dönemde yüzde 3’lük bir istihdam kaybı yaşadık.”

Page 51: TÜRKİYE’NİN İHRACAT LİDERİ İNŞAAT MALZEMELERİimsad.org/Uploads/Files/dergi/01_2010.pdf · kanı Mehmet Büyükekşi, Türkiye Demir-Çelik Üreticileri Derneği Yönetim
Page 52: TÜRKİYE’NİN İHRACAT LİDERİ İNŞAAT MALZEMELERİimsad.org/Uploads/Files/dergi/01_2010.pdf · kanı Mehmet Büyükekşi, Türkiye Demir-Çelik Üreticileri Derneği Yönetim

52 Ekonomi-Söyleşi

TİM Başkanı Mehmet Büyükekşi

Page 53: TÜRKİYE’NİN İHRACAT LİDERİ İNŞAAT MALZEMELERİimsad.org/Uploads/Files/dergi/01_2010.pdf · kanı Mehmet Büyükekşi, Türkiye Demir-Çelik Üreticileri Derneği Yönetim

Nisan 2010 53

Türkiye’nin yeni dönem ihracat strateji-sinin ve yeni hedef pazarların belirlen-mesinde Dış Ticaret Müsteşarlığı ilebirlikte yürüttüğü koordineli çalışma

sonucu katkısı bulunan Türkiye İhracatçılarMeclisi (TİM) Başkanı Mehmet Büyükekşi, 2010yılı için hedeflenen 111 milyar dolarlık ihracatrakamını geçeceklerini söyledi. 2023 için 500 mil-yar dolarlık hedefi yakalamak için çalıştıkları-nı kaydeden Büyükekşi ile genel ekonomik gö-rünüm, inşaat sektörü ve malzeme sanayisiningücünü konuştuk.

Türkiye’nin 2009 yılı genel ekonomik durumunudeğerlendirir misiniz? Türk ekonomisi krizsürecinde ihracat, sanayi üretimi, enflasyon, iş-sizlik ve yatırımlar konusunda nasıl bir sınavverdi?

Türkiye ekonomisi zor bir yıl geçirdi. Yaşa-nan global kriz ihracatımızı ve büyümemizi2009 yılında olumsuz yönde etkiledi. Kriz her nekadar kredi piyasalarında yaşanan dengesiz-liklerden başlasa da ardından tüm gelişmişekonomilere yayıldı. Bunun sonucunda dünya ti-careti gerileme kaydetti. Global dünyaya entegreolma yolunda büyük bir yol kateden Türkiye de,dünya ticaretinde yaşanan gerilemenin negatifsonuçlarıyla karşılaştı. 2009 yılında ihracatımızyüzde 23 gerileyerek 102 milyar dolara indi. Sa-nayi üretim endeksinde ciddi gerilemeler gör-dük. İşsizlik oranları yüksek seviyesini korudu.Her ne kadar 2008 yılında yüzde 14 olan işsiz-lik 2009 yılında yüzde 13,5'e gerilese de bu ra-kam hâlâ yüksektir. Dışarıdan gelen yabancı ser-mayenin azalmasıyla ülkemizde yatırımlar azal-dı. Bu açıdan bakıldığında 2009 bizim için zor-lu bir yıl olarak geride kaldı.

Krizde ihracatta yeni pazar arayışlarında kom-şu ülkeler, Kuzey Afrika ve Orta Doğu açılımı,ana pazarlar olan ABD ve AB pazarlarında ya-şadığımız açığı kapatabildi mi? Yeni dış ticaretstratejimizde 2009’da sadece Irak ve Suriye pa-zarında artış yakalamış görünüyoruz. Bu du-rumu değerlendirebilir misiniz?

2009 yılında alternatif pazarlara yönelmestratejimizin başarılı olduğunu söylemek gere-kiyor. Sadece Irak ve Suriye'de değil birçok pa-zarda ciddi anlamda ihracat artışı yaşadık. 2009yılında Mısır'a yaptığımız ihracat yüzde 100,Libya'ya yaptığımız ihracat yüzde 67, Irak'ayaptığımız ihracat yüzde 31, Suriye'ye yaptığımızihracat yüzde 22, Cezayir'e yaptığımız ihracat

yüzde 10, İran'a yaptığımız ihracat yüzde 5 yük-seldi. Bu ülkelerde ciddi anlamda pazar payı ka-zandık. Ayrıca Çin'e yaptığımız ihracatta 2009 yı-lında yüzde 11 arttı. Dolayısıyla 2009 yılı alter-natif pazarlar açısından değerlendirildiğindebizim için başarılı bir yıl oldu.

Türkiye’nin 2010 ve gelecek yıllardaki ekono-mik performansı konusunda öngörüleriniz vestratejileriniz nelerdir?

2009'un son çeyreği itibarıyla makro-ekonomik rakamlarda bir toparlanma baş-ladı. Bunu sanayi üretimi ve ihracat da-talarından gözlemliyoruz. İhracatımızEkim ayında yüzde 5, Kasım ayındayüzde 2 artmıştı. Aralık iti-barıyla artışlar çift haneyeçıktı. İhracatımız Aralıkayında yüzde 32, Ocakayında yüzde 12, Şubatayında yüzde 20 arttı.Mart ayı için deyüzde 30 civarın-da bir artışbeklentimizvar. Bu yüz-den 2010

“İnşaat sektörü pek çok altve yan sektörü besliyor”

“İnşaat sektörü pek çok ülkede olduğu gibi Türkiye içinde büyük öneme sahip bir sektör. Çünkü inşaat sektörüpek çok alt ve yan sektörü besliyor. Bu etkisi nedeniyleönemli. Düşen faiz oranları 2010 ve sonraki yıllardasektörün en büyük itici gücü olacak.”

“Hedef pazarlar yakından takip edilmeli”Yurt dışı pazarlarda inşaat malzemeleri sektörünün yoğunlaşmasıgereken pazarlar ve bu pazarlara ulaşma stratejileri konusunda nasılbir yol haritası önerirsiniz?Yakın ve komşu ülkeler, Orta Doğu ülkeleri ve tüm Afrika kıtası bizimhedef pazarlarımız arasında yer alıyor. Bu hedef pazarları firmalaryakından takip etmeli. Ayrıca bu ülkelere sık aralıklarla ticaret heyetleridüzenleniyor. Bu heyetlere Sayın Cumhurbaşkanımız ya da SayınBaşbakanımız ya da Sayın Bakanlarımız başkanlık ediyorlar. Firmalar buheyetleri çok yakından takip etmeli ve katılım göstermek için çaba sarfetmeli. Örneğin Mart ayında Sayın Cumhurbaşkanımız Abdullah Gülbaşkanlığında Kongo ve Kamerun'a bir program düzenlendi. Bu tipprogramların takibi firmalar için önemli açılımları beraberindegetirecektir.

Page 54: TÜRKİYE’NİN İHRACAT LİDERİ İNŞAAT MALZEMELERİimsad.org/Uploads/Files/dergi/01_2010.pdf · kanı Mehmet Büyükekşi, Türkiye Demir-Çelik Üreticileri Derneği Yönetim

54 Ekonomi-Söyleşi

yılına pozitif bakıyoruz. 2010 yılı bir toparlanmayılı olacak. Dünya ekonomisinin 2010 yılında dahapozitif seyredeceğini öngörüyoruz. Dünya tica-reti de bu canlanmayla birlikte 2009'a oranlayükselecek. Türkiye olarak biz de bu canlan-madan olumlu etkileneceğiz. Dünya üretimi veticaretindeki artıştan daha büyük bir üretim veihracat artışı öngörüyoruz. 2010 yılı için hedef-lediğimiz ihracat rakamı 111 milyar dolardır. İlkçeyrekte yüzde 20’nin üzerinden gerçekleşen ih-racat artışına bakıp bu hedefi aşacağımızı da gö-rüyoruz. İlerisi için biz oldukça pozitifiz. 2023 içinyılı için Türkiye'nin 500 milyar dolar ihracata ula-şacağını tahmin ediyoruz. Bu amaçla bir stratejiprogramı oluşturuyoruz.

“İNŞAAT SEKTÖRÜ TÜRKİYE İÇİNÖNEMLİDİR”Türk ihracatının en güçlü sektörleri otomotiv,inşaat ve tekstil olarak görünüyor. Son yıllar-da inşaat sektörü krizden etkilenmişti. Türk in-şaat sektörü 2009’da nasıl bir performanssergiledi?

Yaşanan krizin tüm dünya finans sisteminiyakında etkilemesi inşaat sektörüne de olum-suz yansıdı. İnşaat sektörünün genel ekonomikgidişattan bağımsız hareket etmesi düşünüle-mez. Dolayısıyla ekonomideki durgunluk inşa-at sektörüne de yansıdı. Ama düşen faiz oran-larının da etkisiyle inşaat sektöründe 2009'unson çeyreği itibarıyla toparlanmanın başladığı-nı düşünüyoruz.

Türk inşaat sektörünün 2010 ve gelecek yıl-lardaki performansı hakkında öngörüleriniz ne-lerdir?

İnşaat sektörü pek çok ülkede olduğu gibiTürkiye için de büyük öneme sahip bir sektör.Çünkü inşaat sektörü pek çok alt ve yan sektö-rü besliyor. Bu etkisi nedeniyle önemli. Düşenfaiz oranları 2010 ve sonraki yıllarda sektörünen büyük itici gücü olacak.

“İhracatçı finansmana kolay erişecek”TİM Başkanı Mehmet Büyükekşi, ihracat yatırım kredisiçalışmasının Bakanlar Kurulu’na gönderildiğini söyledi. Yenidönem ihracat stratejisinin çok önemli bir parçası olarak ülkemasalarının kurulduğunu ve ülke masalarında bir takım olarakçalışacaklarını belirten Büyükekşi, ihracata yönelik üretimstratejisiyle ihracatın temel dinamiğinin tanımlandığını dilegetirdi. Hammadde ve ara mal üretimi ile tedariki için yeni birmodel oluşturulduğunu bildiren Büyükekşi, ihracatçınınfinansmana erişiminin kolaylaşması için Eximbank ile yapılançalışmadan olumlu sonuçlar beklediklerini dile getirerek,“Bakanlar Kuruluna sevk edilen yaklaşık 2,4 milyar dolarlıkihracat kredisi, yine Bakanlar Kurulu’na sevk edilen 500 milyondolarlık özellikle yatırım mallarına yönelik olarak 1 yılödemesiz 3 yıl, 2 yıl ödemesiz 5 yıl ve 3 yıl ödemesiz 7 yıl vadeliihracat yatırım kredisi imkânı şu anda Bakanlar Kurulu’nagönderildi. Bunun da sonuçlarının çok faydalı olacağınıdüşünüyoruz” dedi.

Page 55: TÜRKİYE’NİN İHRACAT LİDERİ İNŞAAT MALZEMELERİimsad.org/Uploads/Files/dergi/01_2010.pdf · kanı Mehmet Büyükekşi, Türkiye Demir-Çelik Üreticileri Derneği Yönetim

Nisan 2010 55

Türk inşaat sektörü için hangi pazarlarda, na-sıl bir strateji ile yeni iş yapma alışkanlıklarıgelişmektedir? TİM olarak bu konuda değer-lendirmelerinizi alabilir miyiz?

Son yıllarda Türkiye müteahhitlik sektörün-de dünyada çok büyük bir atılım gösterdi. Çin'densonra yurt dışında en fazla müteahhit firmaya bizsahibiz. Hemen hemen tüm çevre ve komşu ül-kelerde aktif olarak müteahhitlik hizmetlerineimza atıyoruz. Bu bizim için çok önemli bir ge-lişme. Devletimizin son zamanlarda ortaya koy-duğu tüm komşularla sıfır sorun politikası bizeoldukça yararlı oluyor. Ayrıca diğer ülkelerle dediplomatik ilişkilerin çoğalması, müteahhitliksektörümüze ve tüm ihracatçı sektörlerimizeolumlu yönde yansıyor. İnşaat sektörümüz Tür-kiye'nin son dönemde ilişkilerini geliştirdiğikomşu ve çevre ülkelerdeki fırsatları kovalama-lılar. Ayrıca yeni yeni keşfettiğimiz Afrika paza-rında da son derece önemli fırsatlar mevcut.

Türk inşaat sektörünün önemli bir alt sektörüolan inşaat malzemeleri sektörü açısındanbakıldığında 2009 nasıl geçti? 2010 ve gelecekyıllardaki beklentiler nasıl gelişecek?

İnşaat malzemeleri sektörü de tüm inşaatsektörü gibi genel ekonomik gidişattan son de-rece yakından etkilenen bir sektör. 2009 kriz ne-deniyle çok olumlu geçmedi. Ancak 2010 itiba-rıyla toparlanma sürüyor. Önümüzdeki dönem-de de gerek iç piyasa olarak, gerekse de dünyaticaretinde yaşanacak genişlemeye paralel ola-rak dış piyasalarda olumlu bir seyir izlenecek.

İnşaat ve inşaat malzemeleri sektöründe iç ta-lebi artırmak için nasıl bir yaklaşım ve strate-ji uygulanması gerekiyor?

Finansman koşulları sektörün geleceği açı-sından oldukça belirleyici olacaktır. Bu yüzdenmortgage kredilerinin yaygınlaştırılması içinçaba sarf edilmesi gerektiğini düşünüyoruz.

Büyükekşi, “İnşaat sektörüpek çok ülkede olduğu gibiTürkiye için de büyüköneme sahip bir sektör.Çünkü inşaat sektörü pekçok alt ve yan sektörübesliyor” dedi.

Page 56: TÜRKİYE’NİN İHRACAT LİDERİ İNŞAAT MALZEMELERİimsad.org/Uploads/Files/dergi/01_2010.pdf · kanı Mehmet Büyükekşi, Türkiye Demir-Çelik Üreticileri Derneği Yönetim

56 Yeni Pazarlar

Onur TAYŞUİMSAD Genel Sekreter Yardımcısı

İnşaat malzemeleri sanayisi olarak 2008 yılısonu itibarıyla 24,3 milyar dolarlık ihracat ileTürkiye’de lider sektör konumundayız. Diğer

taraftan, 2009 yılında sektör ihracatımız krizleberaber tam yüzde 32,4 oranında gerileyerek16,43 milyar dolar seviyesinde gerçekleşti.Türk inşaat malzemesi sanayicisi ihracatta lidersektör olmanın haklı gururunu yaşarken, biryandan da küresel kriz ortamı ile radikal bir dü-şüşle karşılaştığı için yas mı tutmalı? Cevabımıztabii ki hayır; peki ya önümüzdeki yıllarda bu dü-şüşü sektör olarak nasıl telafi edeceğiz? Geç-tiğimiz yıl I. Uluslararası İnşaat Kalite Zirvesi’ndeortaya koyduğumuz Cumhuriyetin 100. yılında100 milyar dolar ihracat hedefine sektör olaraknasıl ulaşacağız? Bu soruların yanıtlarınınarandığı içinde bulunduğumuz süreçte olumlugelişmeler umutlarımızı artırıyor ve motivas-yonumuzu yükseltiyor.

Yakın gelecekte enerji fiyatlarının yükseliştrendinde olacağının öngörüsü ile çevremizdeyer alan enerji üreten ülkelerde oluşacak ser-maye birikimi ülkemiz için büyük önem teşkiledecek. Gerek altyapı, gerekse üstyapı inşaat ya-tırımlarına yönelme eğilimini sürdürecek olan,ürettiği ve dünyaya pazarladığı enerjiden katmadeğer sağlayan çevremizdeki ülkelerin yapımalzemeleri ithalatında yine en yüksek orandayerimizi güçlendirerek almalıyız. Zira kara krizbulutlarının yavaş yavaş çekilmeye başladığı bu-günlerde Türkiye ekonomisinin yükselişi deihracatın gücü ile mümkün olacak. Ekonomi kul-islerinde inşaat sektörü ile ilgili dillendirilen veraporlara yansıyan hızlı yükseliş beklentisine ka-tılıyorum. Zaten 2009 yılında sert bir biçimdeyüzde 16,3 düzeyinde gerilemiş ve önemli öl-çüde güç kaybetmiş bir sektör baz etkisiyle kar-şılaşacaktır; baz etkisinin vereceği ivme sektörtarafından etkili bir şekilde değerlendirilmeli.Aslında sektörde işler tabiricaizse “yaver” git-meye başlıyorsa temkinli olma derecesini ve sı-nırını iyi belirlemek gerekli.

İnşaat malzemeleri pazarının dünyadakibüyüme seyrini incelediğimizde karşımıza olum-

lu ve istikrarlı bir tablo çıkıyor. Datamonitor ta-rafından küresel kriz sürecindeki yavaşlama dadikkate alınarak yapılan analiz sonucunda 2004-2012 yılları arasında ortalama yüzde 5–yüzde 5,5oranında yıllık büyümenin gerçekleşmesi bek-leniyor. 2004 yılında 1,15 triyon dolar değerin-de olan dünya inşaat malzemeleri pazarı, 2007yılında 1,34 triyon dolar seviyesine ulaşmışdurumdaydı. Yazdığım gibi kriz dönemindeki hızkesiş de değerlendirilerek toplam pazar değe-rinin 2012 yılında 1,75 triyon dolar seviyesindegerçekleşeceği öngörülüyor.

Türk inşaat malzemeleri sanayisinin ihra-cattaki aktifliği ve gücü ile önümüzdeki yakın ge-lecekte dünya pazarından hak ettiği payı alma-sını diliyoruz. Tabii ki bunu sadece dilek ve te-menniler bölümünde ele almamak gerekli. Buyolda Hükümete düşen rol ve görevler olduğugibi övünç kaynağımız olan sanayicilerimizin deinşaat malzemeleri sanayisine bütüncül birbakış açısıyla yaklaşıp sektörler arası işbirlik-lerini geliştirip ortak bir strateji ve ortak bir güçile hareket etmesi gerekiyor.

Bugün sektörümüzün en önde gelen oyun-cuları ihracat odaklı operasyonlarını dünyanınneredeyse her coğrafyasında gerçekleştiriyor.Devletimizin son dönemde sanayiciler ile yakınilişkide bulunması ise başka bir umut verici nok-ta. Geçtiğimiz aylarda Başbakanlık Dış TicaretMüsteşarlığı’nın altında etkili bir şekilde çalı-şan Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) ve ihra-catçı birliklerinin çalıştaylarına katıldık. Devlet,2023 ihracat hedeflerine ulaşılabilmesi içinstratejik önemde olan sektör temsilcilerini biraraya getirmiş, geleceği görüşüyor. Etkili olmasıümit edilen bu platformda öngörüler yapılıyorve kapsamlı bir fizibilite çalışması yürütülüyor.Sonunda da etkin bir sonuç raporunun hazırla-nıp Başbakanlığa sunulması ve devletin ilgili ka-rar organlarının Türkiye’nin ihracat yol harita-sını belirlemesi bekleniyor. Görüşmelerimizdenilk algıladığım nokta şudur ki; bugün sadece in-şaat malzemeleri sanayisi 100 milyar dolar ih-racat geliri sağlayacak potansiyeli yakalasa; bu

Sürdürülebilir liderlik

İnşaat malzemeleri sanayisi olarak 2008 yılı sonuitibarıyla 24,3 milyar dolarlık ihracat ile Türkiye’de lider

sektör konumundayız.

Page 57: TÜRKİYE’NİN İHRACAT LİDERİ İNŞAAT MALZEMELERİimsad.org/Uploads/Files/dergi/01_2010.pdf · kanı Mehmet Büyükekşi, Türkiye Demir-Çelik Üreticileri Derneği Yönetim

Nisan 2010 57

potansiyeli realize edebilmek için ne havaala-nı yetiyor, ne liman, ne demiryolu, ne karayolu,ne de zaten ülke olarak verimsizce kullanıyorolduğumuz enerji kaynakları… Dolayısıyla yakıngelecekte memleketin ihracat potansiyeli doğ-rultusunda beklenti olan ihracatı gerçekleşti-recek olan sanayicinin ihtiyacı odaklı altyapı ya-tırımları için karar ve aksiyon alınması gere-kecektir.

76 adet lider sanayici şirket üyesi ve 23 adetsektör temsilcisi dernek üyesi ile İMSAD, Türkinşaat malzemeleri sanayisinin bir bütün olarakbirleştiği ve oluşan bu güç birliği ile de makrohedeflere daha etkin nasıl ulaşılabileceğinedair kafa yoran ve emek veren örnek bir sana-yi birlikteliği. İMSAD’ın yönetim kurulu üyeleribaşta olmak üzere birçok üyesi, bir gün BakanZafer Çağlayan ile Libya’da, diğer bir gün Cum-hurbaşkanı Abdullah Gül ile Arnavutluk TicaretHeyeti’nde, başka bir gün ise Başbakan RecepTayyip Erdoğan ile Irak’ta. Ankara’nın sanayi-cilerimizi ve ticaret dünyasını davet edip bera-ber hareket etmesinin meydana getirdiği etkinlikve hareketlilik yadsınamaz. İhracat odaklı giri-şimlerde herkesin ortak bir derdi var; bu ülke-ye nasıl daha fazla katma değer sağlanabile-ceğinin yolunu bulmak. Ankara ile yakınlığıher geçen gün gelişen İMSAD yönetimi ihracatalanında hem proaktif, hem de kendilerineulaşan heyet katılım davetleri ile ilgili destek-çi bir reaktif yapı içinde hareket ediyor.

Sektör olarak ihracat gücümüzü ve hacmi-mizi arttırmak için yapı malzemesi üreticileri,müteahhitler, müşavir mühendisler ve mimar-lar bir arada olmalı ve işbirlikleri geliştirilme-li. İMSAD Başkanı Sayın Orhan Turan’ın Libya Ti-caret Heyeti katılımından sonra özellikle vur-guladığı gibi ülkelerarası özel inşaat sektörü ti-cari işbirliği toplantılarına sadece dört adet ku-rumun yöneticileri katılıyor; TİM, İMSAD, TMBve TMMMB. Asgari olarak bu kuruluşlar ara-sındaki işbirlikleri geliştirilmeli ve ihracatta or-tak misyon çerçevesinde ortak vizyon izlenme-li. Bu sinerjinin oluşturacağı etkinliğin Türk in-şaat malzemeleri sanayisine ihracatta sadeceliderliği değil, “sürdürülebilir liderliği” getire-ceği görüşündeyim. Türk müteahhitlik firma-larının yurt dışı operasyonlarındaki başarısınıdile getirmeden edemeyeceğim; her geçen yılbaşarılara yenisi ekleniyor ve dünya liginde şam-piyonluğa doğru ilerleniyor. Dün, Çin ve ABD’ninarkasından üçüncü sırada bulunan müteah-hitlik firmalarımız, bugün Çin’in ardından ikin-ci sırada yer alıyor. Keza, ülkemizin yetiştirdi-ği mimar ve mühendislerimizin iş yapma kap-asitesi dünyanın her yerinde ve her koşulundaaynı derecede yüksek ve gurur verici.

Ankara’da Dikmen Tepesi’ne yarı çapı 2 bin500 kilometre olan bir pergel yerleştirip çevir-diğimizde dünyada oluşan dairenin tamamındainşaat malzemeleri alanında üretim üssü ko-numundayız. Hem Sibirya’da – 40 oC soğukta,hem de Arap Yarımadası’nda + 40 oC sıcakta veher türlü koşulda başarılı işler üreten Türk in-şaat sektörü dünyadaki konumunu daha dagüçlendirmeyi hak ediyor.

İMSAD, 2023 yılı için belirlediği ihracat he-deflerini gerçekleştirmek amacıyla gerekengirişimler ile ilgili adımlar atıyor. Bu adımlarınen güncel örneğinden bahsederek sizlerin des-tekleriyle etkisinin her geçen gün artacağını um-duğumuz İMSAD Dergi’nin ilk sayısındaki yazı-ma son veriyorum. TİM ve ihracatçı birlikleriTürkiye’nin ihracat aksiyonlarında önemli biryere ve konuma sahip. Son dönemde İMSAD veİMMİB arasında işbirlikleri gelişiyor, görüşmelerhız kazanıyor. İMMİB çatısı altında kimya sek-törünün ihracatından sorumlu olan ve başarılıişlere imza atan ihracatçılar birliği ise İKMİB. 13Nisan 2010 tarihinde gerçekleşen İKMİB GenelKurulu’nda yapılan seçimler sonucunda Türk in-şaat malzemeleri sanayisini temsilen İMSAD Yö-netim Kurulu Başkanı Orhan Turan, İKMİB Yö-netim Kurulu Üyesi olarak seçildi. Seçimlerdekibaşarısı için Başkanı naçizane tebrik ederkenTürk inşaat malzemeleri sanayisinin ihracat gü-cünün perçinleneceğine olan inancımız tam. Buvesile ile sizlere saygılar sunuyor, bir sonrakisayıda görüşmek üzere sağlık ve işlerinizde ko-laylıklar diliyorum.

Ülkemiz için bol ihracatlı, verimli günler ol-sun!

Dipnotlar:i DTMii TÜİKiii Datamonitoriv ENR

Page 58: TÜRKİYE’NİN İHRACAT LİDERİ İNŞAAT MALZEMELERİimsad.org/Uploads/Files/dergi/01_2010.pdf · kanı Mehmet Büyükekşi, Türkiye Demir-Çelik Üreticileri Derneği Yönetim

58 Yuvarlak Masa

Küresel rekabetin giderek arttığı ve ekono-mik belirsizliklerin bulunduğu bir ortam-da iç ve dış pazarlarda inşaat sanayisininhemen her dalında etkili dağıtım kanalla-

rının önemi giderek daha fazla ortaya çıkıyor. İnşa-at malzemesi sanayisini oluşturan farklı sektörler-de dağıtım kanallarını ve gelecekte nasıl bir modelledevam edileceğini ortaya koymayı amaçlayan “Yu-varlak Masa” söyleşi bölümümüzde dört profesyo-nel yöneticiyi ağırlıyoruz. Bu yöneticiler kendi sek-törlerinde dağıtım kanallarının vizyonunu ortaya ko-yarken, yeni aksiyonları ve gelecek perspektifini demasaya yatırdı. “Dağıtım Kanallarının Geleceği”nin

tartışıldığı ilk bölümümüze İZOCAM Genel MüdürYardımcısı Fatih Öktem, MARSHALL Yurtiçi Satış Mü-dürü Müfit Akgün, BAYMAK Pazarlama MüdürüF.Umut Ertür ve FIRAT Plastik Bölge Satış Şefi Tal-ha Bakır konuk oldu. Biz sorduk, sektör temsilcile-ri yanıtladı.

Bulunduğunuz sektörlerde iç ve dış pazarlarda da-ğıtım kanallarının mevcut durumundan bahsedermisiniz?

Fatih Öktem (İZOCAM): Yalıtım sektöründe da-ğıtım bayi yapısı Avrupa’dan ayrışıyor, ancak çevreülkelerle benzerlikler taşıyor. Genelde toptancı hü-

Dağıtımkanallarının

geleceği…

Şartlara ayak uyduran, bir adım önde olacak

Dağıtım kanalları değişirken, buna hazır olan farklı sektördeki firmalar bir adım önegeçecek. Toptancı, nalbur, yapı marketler derken, farklı ve alternatif dağıtım kanallarıylafirmalar kârlılıklarını artırmanın planlarını şimdiden yapıyor. Müşteri memnuniyeti,sorun çözme yeteneği, eğitim ve uygulayıcıların sertifikalı olması noktasında daeksiklikleri yine sektörler kendi içlerinde çözüyor.

Page 59: TÜRKİYE’NİN İHRACAT LİDERİ İNŞAAT MALZEMELERİimsad.org/Uploads/Files/dergi/01_2010.pdf · kanı Mehmet Büyükekşi, Türkiye Demir-Çelik Üreticileri Derneği Yönetim

Nisan 2010 59

viyetinde gelişen bir bayi ağı ve altta alt bayiler oluş-muş. Bu alt bayiler hem ana bayilere hizmet veriyor,hem de direkt nihai tüketiciye satış yapıyor. Diğer ta-rafta da daha küçük ölçekli, genelde teknik köken-li insanlardan oluşan, babadan oğula geçen aile ge-leneğini sürdüren ticari işletmeler olarak da ha-yatlarını sürdürenler bulunuyor. Ama ana konula-rı, inşaat malzemeleri pazarlamak. Çünkü yalıtımürünleri tek başına bir firmayı ayakta tutmaya yetecekbüyüklükte kârlılık ve ciro getirmiyor. Dolayısıyla şuan Türkiye’deki yapı geleneksel ticaret erbabıyla, tek-nik kişilerin bileşiminin aynı potada eridiği bir dağıtımağını içeriyor. Daha önceleri, müşteriler bu bayile-re ihtiyaçlarını bildirmek için geliyordu. Ancak şim-di sorunlarıyla da geldiğini görüyoruz. Bu nedenlebayi ağının bu sorunlara cevap verebilecek şekilde;hem bilgi birikimini, hem hizmet birikimini, hem ürüngamını iyi bilmesi ihtiyacı ortaya çıktı. O toptancı bü-yük bayilerin, bünyelerinde pazarlama ekiplerini ku-rup, müşterileri ziyaret ederek satış yapmaları ge-rekiyor artık. Klasik tüccar yapıdan hizmet götürensorunları çözen yapıya geçmenin sıkıntılarının ya-şandığı bölgeler var.

Biz İZOCAM olarak bayilerimizi iç müşterimiz, fir-mamızın bir departmanı gibi kabul ediyoruz. Bayininher türlü tüketiciye doyurucu bilgi verebilmesi, doğ-ru çözümler sunabilmesi güven unsurunu sağlaya-bilmesi çok önem kazandı. Türkiye’de her sektörün

sorunu olan haksız rekabet bizim sektörümüzde devar. Yurt dışında da faaliyet gösterdiğimiz alanlar ge-nelde bize yakın ülkeler. Çünkü yalıtım malzemele-rini çok uzaklara taşıyamıyorsunuz. Bulgaristan,Yunanistan, Suriye, Mısır ve İsrail’e gittiğinizde çokbenzer yapının yine toptancı hüviyetinde büyük ba-yiler, daha küçük ölçekli bizim nalbur dediğimiz ba-yilerin olduğunu, genelde ana firmaların bu büyük de-diğimiz bayilerle anlaşmalar imzaladığı, bunların daalt gruplara ürünleri dağıttığını söyleyebiliriz. Kişi başıyalıtım kullanımında Avrupa’dan altı yedi kat, ABD’denon iki kat daha gerideyiz. Bunu hizmet kalitesinde, so-run çözmede, ürün gamında gözleyebiliyorsunuz.Sektörümüzdeki bayi yapısının esas sıkıntısı yeterincesorgulamıyor oluşu. Bayiler genel olarak müşteridengelen talebi aynen kabul ediyor. Oysa talebe yeni açı-lımlar getirebilir, sorgulayabilirler. Şimdi biz bayi-lerimizi eğiterek müşterinin ana ihtiyaçlarını doğrutespit etmelerini sağlamaya çalışıyoruz.

Müfit Akgün (MARSHALL): Boya sektöründe dörtdağıtım kanalı bulunuyor. Bu kanallar toptancı,perakendeci, yapı marketler, uygulama bayilikleri de-diğimiz dört ana kanaldan oluşuyor. Her ülkede be-lirlenmiş bir tane distribütör ile çalışıyoruz. Mars-hall olarak 1954’ten bu yana çeşitli dağıtım kanal-larını denedik. Merkezden yönetilen ve bayilerle ça-lışılan bir dağıtım kanalı denedik. Sonra yoğun birtoptancılık dönemi yaşadık. Marshall’da 2000’li yıl-

BAYMAK Pazarlama MüdürüF.Umut Ertür, FIRAT PlastikBölge Satış Şefi Talha Bakır,MARSHALL Yurtiçi SatışMüdürü Müfit Akgün,İZOCAM Genel MüdürYardımcısı Fatih Öktem.(Soldan sağa)

Page 60: TÜRKİYE’NİN İHRACAT LİDERİ İNŞAAT MALZEMELERİimsad.org/Uploads/Files/dergi/01_2010.pdf · kanı Mehmet Büyükekşi, Türkiye Demir-Çelik Üreticileri Derneği Yönetim

60 Yuvarlak Masa

lara geldiğimizde sayısı yüzlerle ifade edilen bir ya-pıydı bu. Türkiye genelinde 34 tane toptancı, 450 taneperakendeci, beş tane yapı market zinciri ve bunla-ra bağlı 60 mağaza ve ülke genelinde de 100 adet uy-gulama bayiliklerimiz var. Kanallarımıza baktığımızdatoptancı bayilerimiz tamamen exclusive yürüyor. Pe-rakende alanında da 450 perakendeci ile yine exc-lusive anlamında çalışıyoruz. Aşağı yukarı sektörü-müzdeki bütün ana üreticiler bu kanalı kullanıyor.Bazı firmalar, toptancı zorlukları çektikleri yerler-de kendi toptancı ağlarını kurarak bu hizmeti ken-di üzerlerinden veriyor. Yurt dışı yapımız tamamenaynı. 34 toptancımız bize otomasyon sistemiylebağlı. Muhasebe sistemleri de dâhil entegre olmuşdurumdalar. Bunun dışında da 14 bin tane satış nok-tamız var. Biz bu noktalardan bizimle çalışan 10 binnoktayı barkodladık. Yurt dışındaki distirübütörle-rimizi de yurt içi sistemimize entegre etmeye çalı-şıyoruz.

Talha Bakır (FIRAT): İç pazarda Fırat Plastik, dis-tirübütör toptancı bayi kanalıyla çalışıyor. Satışlarıntamamı bu kanal üzerinden geçiyor. Şantiyeler ve in-şaat projelerini takip ediyoruz, ama mevcut bayi ka-nalıyla ürünlerimizi pazara sunuyoruz. Plastik borusektöründe bizim gibi toptancı bayi kanalıyla çalışanve bu prensibe uyan başka firma yok. Diğer firma-lar, büyük ölçekli nalburlar, ufak ölçekli satıcılarladirekt çalışıyor. Geçmişte bölge müdürlükleri ka-nalıyla Fırat Plastik bunu denemiş, fakat zaman için-de son 10 yılda toptancı bayii sistemiyle çalışıyoruz.Yeni ürünlerle ilgili talepler veya teknik olarak da yenitalepler oluyor. Bizim ürünümüzü tüketen daha çoktesisatçılar. Onlara yönelik İstanbul’da ve Anado-lu’daki illerde seminerler yapıyoruz. ECA ile bera-ber yürüttüğümüz okullarda seminer faaliyetimiz var.Biz de fabrika olarak tesisatçıları ve sektörü bilgi-

lendirme amaçlı toplantılar yapıyoruz. Bunun içinTürkiye’nin her ilinde ayda iki kez tesisatçı semi-nerleri düzenliyoruz. İstanbul’daki fabrikamıza da-vet ederek çalışmalar yapıyoruz. Tesisatçılarımızınuygulama yaparken yaşadıkları sıkıntıları nasıl aşa-caklarını gösteriyoruz.

Umut Ertür (BAYMAK): Dağıtım kanalı, bizim içinürünün müşteriye doğru ulaşması için önemli, ikin-cisi ürünün tüketiciye ulaşmasında ekonomik dö-nüşümü sağlıklı gerçekleştirmesi açısından daönemli. Dağıtım kanalının finansal ve tüketiciyehizmet boyutu var. Bizim için aslolan münhasır da-ğıtım kanalıdır. Sektörümüzde bizim dikkat ettiğimizşey tamamen BAYMAK ürünlerini satan bir bayi teş-kilatını oluşturmaktır. Bu bize neyi sağlıyor. 1-Ürünlerimizi doğru uygulayan, 2- Finansal olarak yö-netebildiğimiz, süreçlerini takip edebildiğimiz ve bi-zim için risk yaratmayan dağıtım kanalı oluşturmak.Tabii ki bu dağıtım kanalında ürünlerin tüketiciyedoğru bir şekilde ulaştırılabilmesi için eğitim şart.Bizim ürünlerimiz tek başına çalışabilen ürünler de-ğil. İçine hizmet de dâhil olabilecek ürünler. Bizimdağıtım kanalımıza dâhil olan firmaların mutlakamünhasır olması, dolayısıyla sadece BAYMAK ürün-lerini satması ve bu ürünlerde uzmanlaşması şart.Bunu biz hem şirketin satış ve uygulama eleman-larına yerinde eğitimler, hem de kendi şirketimiz için-deki sertifika programlarıyla sağlıyoruz. Bizimürünlerimizle ilgili mutlaka satış sonrası hizmetlerbirimi var. Tüm Türkiye çapında kurulduğu içinaynı zamanda servis teşkilatının, o bölgede uygula-ma yapanlara referans olmak, bizim yönlendirme-mizle onlara süpervizörlük yapmak gibi ekstra birgörevi var. Dolayısıyla biz birçok sorunu servis teş-kilatını da bu işin içine dâhil ederek yerinde çözümlergetirecek şekilde organize olabiliyoruz.

Page 61: TÜRKİYE’NİN İHRACAT LİDERİ İNŞAAT MALZEMELERİimsad.org/Uploads/Files/dergi/01_2010.pdf · kanı Mehmet Büyükekşi, Türkiye Demir-Çelik Üreticileri Derneği Yönetim

Nisan 2010 61

Peki, ısıtma sektöründe nasıl bir dağıtım kanalımevcut?

Umut Ertür: Sektörümüzün en büyük problemi,büyük toptancı adı verilen firmaların sektörde da-ğıtıcı pozisyonda model dışı güçlenmesi. Kendi alt-larında dağıtım kanalını münhasır kurmadan güç-lenmesi. Dolayısıyla birkaç markanın dağıtımınıyapan bu firmalar sürekli ana firmaları taviz vermeyeve vade açmaya itecek şekilde bir politika güdüyor.Üretici firmaları vadeli çalışmaya zorlamak, pazar-da ve üründe de bir vadeli satış oluşmasını sağlıyor.Sadece ürünü değil, bir süre sonra tüketici o ürününhizmetini de vadeli talep etmeye başlıyor. Ama uy-gulamayı yapan firmanın ustasına ödemesi nakit. Budurumda uygulayıcı firmaların zayıfladığını görüyo-ruz. Zayıflayan firma, bünyesindeki uygulayıcıları, enzayıfından başlayarak pazara çıkarmaya başlıyor. Ka-çak uygulayıcıların ortaya çıkmasına neden oluyorbu durum. Kayıt dışı, vergisi alınamayan, sağlıklı de-netlenemeyen, projesel anlamda da bir taahhüt pa-zarı oluşuyor.

Peki, bu durumda ne çözüm öneriyorsunuz?Umut Ertür: Biz de bunun bir teminat sistemi-

ne dayanması gerektiğini düşünüyoruz. Yapmış ol-duğu hizmet, almış olduğu mal kadar teminat mek-tubu ve gayrimenkul ipoteği verebilmiş, nitelikli, ba-siretli esnaflardan oluşan bir dağıtım kanalı. Sade-ce bir markaya bağlı, o markanın sadakatinde olanbir dağıtım kanalı ve bu dağıtım kanalına kesintisizeğitim ve onun yapmış olduğu uygulamanın firma ta-rafından ayrı bir servis teşkilatıyla denetimi ve bu şe-kilde tüketicinin memnuniyeti… Sektör dernekleri-nin üretici firmalardan ayrışması gerekir, denetimsisteminin iyi işleyebilmesi için. Üyesi olduğun ve ai-datınla destek verdiğin bir derneğin ne kadar tarafsızkarar alabileceği malum. Bu tür dernekler üyele-rinden bağımsız olarak, o üyelerin standart dışı uy-gulamalar yapmasına engel olmalıdır.

İlk esas sorunu tespit ettik sanırım. Uygulamacı-ların eğitimi ve haksız rekabet. Diğer sektörlerdede durum benzerlikler taşıyor mu?

Müfit Akgün: Bizim kendi sektörümüzde bireğitim departmanımız var. Bu departmanımızdabayilerimizi her yıl eğitimlere alıyoruz. Toptan satışeğitimleri ve kendi satış eğitimlerimizi de yıllık ola-rak üçer günlük periyodik eğitimlerden geçiriyoruz.Aylık testler yapıyoruz. Satış temsilcisi ve toptan sa-tış temsilcisi arkadaşlarımıza... İşin içinde ticaret olun-ca siz ne kadar eğitim verseniz de ticari fırsatlar önplanda. Uygulayıcılarla ilgili ise bir iletişim merke-zimiz var. Bu iletişim merkezimizde mimarlara, us-talara renk eğitimi veriyoruz. Buraya gelen tüketici-lerin istekleri belli olduktan sonra boya hususunu dabiz refere ederek, bizim yönlendirmemizle onlara bo-yacı ustaları temin ediyoruz. İNTES’in boya partne-riyiz. Bin kişiye sertifika programları veriyoruz. Ko-caeli Üniversitesi’nin sponsoruyuz. Hereke’de yük-sekokulumuz var. Boya, yalıtım, güvenlik gibi ara ka-demeye elamanlar yetiştiriyoruz. En önemli kısmı us-talar. Kendi bünyemizde üç dört gün süreyle verdi-

ğimiz eğitim programlarımız var. Sahada yaptığımızeğitimler var. Siz çok iyi bir ürün üretebilirsiniz, an-cak ürünü çok iyi uygulayan uygulayıcılarınız yoksasorun sizin sorununuz olarak geri döner.

Fatih Öktem: Hepimizin anlaştığı ortak noktamızeğitim eksikliğidir. Bizim de İEM adı altında 12 yıl-dır faaliyet gösteren okulumuz var. Bu okul önceliklebayilerimizi ve sektörün diğer katılımcılarını eğitmeyeyönelik tamamen profesyonel şeklinde yönetilen birokul. Okul yöneticileri, üniversite ve sektörün pro-fesyonellerinden oluşuyor. İZOCAM’dan hiçbir yet-kili bulunmuyor. Bugüne kadar yaklaşık 12 bin kişisertifikalı olarak eğitim aldı. Bayilere ve onların altbayilerine dönük satış olmayan bire bir iletişim tek-nikleri müşteri ilişkileri gibi konularda profesyo-nelden destek alarak eğitim veriyoruz. Bu eğitimleride bayilerimizin ayağına götürüyoruz. Geçen sene 10ilde 18 eğitim yaptık. Bunlara katılımı 50-70 kişi ileve bir ya da iki günle sınırlıyoruz. Doğru bilginin tü-keticiye doğru bir şekilde aktarılması çok önemli.Üretici de dağıtıcı da uygulayıcı da maalesef kâr man-tığıyla hareket edebiliyor. Burada her şey mübahmantığı devreye giriyor. Sivil toplum örgütlerine (STK)çok görev düşüyor. STK’ların ve meslek örgütleri-nin bir hakem gibi davrandığını ve güvenilir olduğunudüşünüyorlar. Bazı belediyeler bu konularda önem-li atılımlar yaptı. Sivas Belediyesi yalıtım yapılmamışeve ruhsat ve oturma izni vermeyeceğini açıkladı. Ya-pılacak yalıtım uygulamalarının belirli kuruluşlar-dan sertifikalı olması gerektiğini açıkladı. Bizim böy-le uygulamacılara dönük Milli Eğitim Bakanlığı ile yü-

Müfit Akgün, “Boya sektöründe dört dağıtım kanalı bulunuyor.Bunlar toptancı, perakendeci, yapı marketler, uygulamabayilikleri dediğimiz dört ana kanaldan oluşuyor. Her ülkedebelirlenmiş bir tane distribütör ile çalışıyoruz” dedi.

rüttüğümüz bir program var. Ankara’da İNTESbünyesinde. Uygulamalı Usta Eğitim Merkezi’nikullanıyoruz. Buraya ayda ortalama iki defa yakla-şık 20’yi geçmeyecek ustayı bir hafta süreyle teorive pratiğini geliştirsin diye gönderiyoruz. Tüketici ar-tık sorununu söylüyor ve çözüm bekliyor. Aradaki sü-reçlerle uğraşmak istemiyor.

Avrupa ve gelişmiş ülkelerde dağıtım kanallarınınmevcut durumu nedir? Sorunlar benzerlikler ta-şıyor mu?

Umut Ertür: Ürünlerin satışını ve dağıtımını ya-pan çok büyük toptancılar var. Yapı marketler ka-nalı, belli ürünlerin çok büyük anlamda dağıtımınısağlıyor. Esas denetim uygulayıcılar noktasında. Uy-gulayıcılar devlette bizim iş bitirme diyebileceğimizşekilde kademe kademe yetkilendirilerek ve stan-dartları belirlenmiş, rekabetten çok uzak işçilik be-delleriyle iş yapıyor. Bu sistem iş yapan insanlarınzayıflamadan, sürekli güçlenerek işlerine yatırım ya-pacak şekilde firmalarını geliştiriyor ve onları de-netliyor. Biz de sektör firmalarının dışında, devle-

Page 62: TÜRKİYE’NİN İHRACAT LİDERİ İNŞAAT MALZEMELERİimsad.org/Uploads/Files/dergi/01_2010.pdf · kanı Mehmet Büyükekşi, Türkiye Demir-Çelik Üreticileri Derneği Yönetim

62 Yuvarlak Masa

tin yaptığı çok etkin bir denetim söz konusu değil.Üç günde belge alıp yıllarca bunu kullanabiliyor. Yap-mış olduğu yanlış işten dolayı bir ceza puanı uygu-laması yok. Tüketici memnuniyetsizliğinden dola-yı bir kredi eksilmesi yok. Bu karnenin periyodik ola-rak kontrolü de söz konusu değil. Dolayısıyla uy-gulayıcı noktasında kanun koyucunun eksikliği ne-deniyle, tüketici adına bu memnuniyetsizlikleri fir-malar fazlasıyla üstüne alarak çözmeye çalışıyor.

Fatih Öktem: Avrupa’da doktorluk, avukatlık, mi-marlık, mühendislik de okuldan mezun olduktansonra bu kadar kolay yapılmıyor. Yaptırmazlar da za-ten. Gelişmiş ülkelerde bize benzemeyen bir yapı var.Bizim İZOCAM’ın dâhil olduğu Saint Gobain Gru-bu’nun yıllık 50 milyar dolarlık cirosunun yüzde 35-40’ı, kendisinin kurduğu toptan satış ağından geli-yor. Nihai tüketiciye ürün satıyor. Mağaza zincirle-ri Avrupa ve ABD’de çok güçlü. Üretici firmaların buiki grupla yaptıkları anlaşmalar üretimlerinin he-men hemen tamamını kapatır nitelikte. Yurt dışın-daki firmalar satış için efor sarf etmiyor, pazarla-ma için çalışıyor. Uygulamayı yapan insanların al-dıkları ücret onları o kadar tatmin edici düzeyde ki,eğitimlerine, birikimlerine, o sertifika için harca-maları gereken zamana, birtakım testlere ve sı-navlara son derece uygun hareket ediyorlar. Zatentüketici bilinci de sıradan bir uygulamacıya fırsat ver-meyecek şekilde gelişiyor. Türkiye’de ise “Benmantolama ustası olacağım” diyen birinin üç güniçinde alacağı bir sertifika ile piyasaya çıktığını bi-liyoruz. STK’ların ve devletin mutlaka karar vericidurumda bazı yaptırımlar getirmesi gerekiyor. Bizbu anlamda gelişmekte olan bir ülke olmanın san-cılarını çekerek büyüyoruz.

Yalıtım sektörü olarak devletten herhangi birteşvik de görmüyorsunuz üstelik.

Fatih Öktem: Biz hâlâ yalıtım sektörü olarak, ya-lıtım yaptıracak insan arayışındayız. Oysa Avrupa’dabu, bir binanın demiri, çimentosu, betonu, pence-resi, camı gibi olmazsa olmaz katmanlarından birtanesi… Yalıtım insanların keyfine bırakılacak bir se-çim olmamalı. Devletin şu anda yalıtım sektörünehiçbir katkısı yok. Teşvik etmesi gerekirken bundanson derece uzak duran bir yapı var. Her şey sek-törden bekleniyor. Haksız rekabeti önleyecek ku-rallar da çalışmadığı için son derece kalitesizürünler üretiliyor. Hatta belge yetkisi olmayan ku-ruluşlardan alınan belgeleri takarak, uygulamaanlamında gerçekten bir iki günlük seminerlerdenalınan sertifikalarla ortaya bir yapı çıkıyor. Bu yapı,üreticiyi ve tüketiciyi mağdur ediyor. Biz şu anda 150civarında exclusive bayi ile çalışıyoruz. Bu bayile-rin alt bayilerini bile kontrol etmeye çalışıyoruz amabir yere kadar kontrol edebilirsiniz. Avrupa’yla ay-rışan bir yapımız var. Gelecekte tüm sektörlerde Av-rupa ve ABD’deki modellere gitmemiz gerekiyor.

Boya sektöründe Avrupa ve gelişmiş ülkelerde na-sıl bir yapı var?

Müfit Akgün: Ben bu durumu üç grupta anla-tayım. Birincisi Batı Avrupa ve İngiltere, ikinci

grup bize daha yakın olan Doğu Avrupa, üçüncügrup da ABD. Batı Avrupa ve İngiltere’ye baktığımızzaman değişik bir yapı var. Pazar tamamen pera-kende ve profesyonel olarak ayrılmış durumda. Sa-tışlar da yüzde 50-50. Perakende kısmında büyükmağazaların oluşturduğu bir zincir yapı var. Pro-fesyonel kısmında ise bağımsız satış noktaları veüreticilerin yönettiği satış noktaları bulunuyor.Beş kişiden başlayıp 100 kişiye ulaşan boyacı us-taları var bu yapıda da… Bunlar blok halinde alım-larını, bu noktalardan yapıyor. Yani, ya bağımsız sa-tış noktalarından ya da firmaların üretim merkez-lerinden. Üretici firmalar, bu ustalara ulaşıp, bun-lara fiyat listeleri verip, bunların ürünlerini o nok-talardan temin etmesine kadar çalışıyor. Bunlaraeğitim veriyorlar. Diğer bir grup spesifikasyongrubu. Bunlar da şartname yazıyorlar. İşin yapıl-masını tarif ederken, ürünleri de tarif ediyorlar.ABD’de ise büyük yapı marketler kanalı var. Dün-yanın üçüncü büyük boya üreticisi bir firma, ABDçapında kendi satış noktalarını oluşturarak, ken-di dağıtımını kendisi yapıyor. Kuzey ülkelerinebaktığımızda İsveç’te, yine yapı marketler, yine kü-çük nalbur dükkânları üreticiye bağlı, üreticinin yö-nettiği satış noktaları ya da kendi yönettikleri sa-tış noktaları var. Yunanistan’da yapı marketlergrubu henüz bizdeki gibi yeni. Bunun dışında dakendi ticaretini yapan satış noktaları bulunuyor. Al-manya’da biraz daha farklı, orada toptancılık ve yinesatış noktaları var. Toptancılık sistemi, üreticilerinyönettiği toptancılar veya kendi başına toptancılıkyapan toptancılar var. Polonya’da da yapı market-ler, toptancılar ve küçük satış noktaları bulunuyor.Bizde biraz daha karışık durum. Avrupa’da bir bo-yacı ustasının saat ücreti 25 avro. Bunları da spreypüskürtmelerle yapıyorlar. Çok daha hızlı, çokdaha çabuk. Bir günlük işi, 1 saatte bitirebiliyor. Bizde bu fiyatlar rekabete açık.

Talha Bakır: Boru ustasının durumu da boyay-la çok yakın. Avrupa’da ustalığın sertifikalı, programlıve ücretlerin daha yüksek olduğunu söyleyebilirim.Türkiye’deki gibi sertifikasız değil. Yalıtımda serti-fika aranıyor ama tesisatta ve boyada aranmıyor. Biz-deki sıkıntı bilgisiz olan ustalar, hatta bazılarının,hepsini de yaparım demesi…

Isıtma sektöründe durum biraz daha farklı galiba.Ustaların, ürün dışında, mekanik ve teknik bilgi-sinin de olması gerekiyor. Avrupa’yla kıyaslandı-ğında, sektör olarak uygulamaların yakın olmasıgerekiyor ama durum nedir?

Umut Ertür: Biz, ürünü içindeki parçaya kadartakip ediyoruz. Isıtma sektörüne baktığımız zaman,dünya üzerinde bu sektörün en büyük dört oyuncusuvar. Vaillant, Baymak’ın yüzde 50’sine sahip olanBDR TERMEA, bir diğeri Buderus, Junker veBosch’dan oluşlan bir grup. Bunlar zaten dünyanınspot pazarının büyük bir kısmını tekelinde tutan fir-malar. Dolayısıyla dünya çapında konsolide olmuşbir sektör. Dolayısıyla rekabet ve hizmet kalitesi debelli bir çizgide. Bugün Türkiye pazarına baktığı-mızda Buderus, Vailant ve Bosch ayrı bir marka ola-

Page 63: TÜRKİYE’NİN İHRACAT LİDERİ İNŞAAT MALZEMELERİimsad.org/Uploads/Files/dergi/01_2010.pdf · kanı Mehmet Büyükekşi, Türkiye Demir-Çelik Üreticileri Derneği Yönetim

rak devam ediyor. Baymak BDR’nin yapısını bura-da oluşturuyor. Ülkemize baktığımızda bu dünya öl-çeğindeki firmaların, Türkiye’de de bu pazarı yö-nettiğini ve kontrol ettiğini görüyoruz. Dolayısıyla bukontrolün, buradaki dağıtım kanalı ve hizmet kali-tesine yansımış olmasını beklesek de, bunu maa-lesef göremiyoruz. Bunun temeli de Türkiye paza-rına giren Avrupalı birçok firmanın Türkiye’deki işyapma modellerinden bihaber olması. Çek kanu-numuz satış sonrası hizmetlerimiz, kanunlarımız,uygulamalarımız bambaşka. Adaptasyon sorunu ya-şıyorlar. Bugün ısıtma sektörü sadece büyükşe-hirlere sıkışmış değil. Anadolu’dan yani tüm Türkiyepazarından bahsediyoruz. Ancak Anadolu’ya baktı-ğımızda, oralarda hala ticarette gelenekselleşmiş,eski alışkanlıkların devam ettiğini gözlemleyebili-yoruz. Firmaya, ürüne sadakatin geliştirileceği ya-pıların oluşturulması lazım. Biz bu sadakati bayilikyapısında, münhasırlıkta gördüğümüz için bizimmarkamıza münhasır kalabilmeleri için onların365 gün çalışabilecekleri ürün stratejisi geliştirdikve 365 gün satacakları ürünler ürettik.

Hazır söz sizdeyken bir de gelecekte nasıl bir da-ğıtım kanalı modeline doğru gideceğiz. Sektörü-nüzdeki inovatif ürünlerden de bahseder misiniz?

Umut Ertür: Biz gelecekte enerji performansıiyi olan ürünlerle pazarda kalınabileceğine inanı-yoruz. İşimiz enerji, onu verimli kullanan ürünler-dir gelecekte başarının anahtarı. Bayilerimizinmünhasırlıktan kaçmaması için her döneme uygunürünler üretiyoruz. Mesela güneş kolektörü, amanasıl bir güneş kolektörü? “Lazer kaynaklı, Avru-pa’nın en iyi güneş kolektörü” diyoruz. Güneş pil-leri üretmemiz lazım. Türkiye’de kanunu yok ve teküretici var ANEL Grup ve BAYMAK onunla ortak oldu.Biz gelecekte de “Benim markamla yola devam ede-ceksin ve bana güvenebilirsin” mesajını veriyoruz.Gelecekte ön plana çıkacak ürün gruplarını bün-yesine dâhil ediyoruz. O da bayilerine liderlik yaparakbu münhasırlık yapısını sürekli canlı tutuyor. Bizimiçin aslolan gerçek dağıtım kanalımız, ancak yapımarketler gerçeğini de göz ardı etmiyoruz. Ciddi birşekilde ivmeli şekilde geliyorlar. Yapı marketler ge-lişecek büyüyecek, bizim ürünlerimiz satılacaksa,fiyatı düşürülerek satılan ürünler değil, markafarklılaştırılması ile satılacak ürünler olacaktır.

Talha Bakır: Sektörümüzde önümüzdeki 5-10yıla kadar mevcut dağıtım kanalı modeli devam ede-cektir. Yapı marketlere yönelik gelişmeler oluyor.Ancak biz yapı marketlerden geri duruyoruz. Mev-cut dağıtım kanalımız ve nalbur grubunu destekli-yoruz. Gelecekte de kullanımı devam edecek ürün-lerle ilgili, sıcak su tesisatlarıyla ilgili kompozit boruçıkarttık. Cam elyaflı. Hem sıcak suyun ısı kaybı ol-madan transferini sağlıyor, hem de uygulama nok-tasında tesisatçılar açısından kolaylık sağlıyor.

Müfit Akgün: Gelecekte yapı marketlerin hac-minin giderek büyümeye devam edeceğini söyle-yebilirim. Satış oranları üç yıl önce yüzde 5 seviye-lerinde olan bu guruplar, yüzde 10 seviyelerine gel-miş durumda. Avrupa’da verdiğimiz örneklerde

de bu grupların satışları neredeyse yüzde 50 sevi-yelerine varıyor. Avrupa ve ABD’de yaşanan yapımarketler süreci bizim sektörümüzde de yaşana-caktır. 10 yıl içinde yapı marketlerin ulaştığı hacminyüzde 20’lere doğru ilerleyeceğini düşünüyorum. 14bin tane noktanın, 9-10 bin noktaya gerileyeceğinitahmin ediyorum. Toptancılık sisteminin de, disti-rübütör sistemine doğru döneceğini öngörüyo-rum. Ahşabın ömrünü uzatan, uzun süre dayanık-lılığını artıran, çevreci bir marka olan Cuprinol’u çı-karttık. Bir de Hemerayt adı altında, Türkiye’de Ha-merton diye bilinen orijinal markayı getirdik. Bu,özellikle paslı yüzeyler üzerinde hiçbir işlem ge-rektirmeden sprey şeklinde metalleri koruyan,boya, astar gibi bütün koruyucu özellikleri bir ara-da tutan, basit çözümlerle sorun gideren metal gru-bunda bir ürün.

Fatih Öktem: Avrupa’ya baktığımızda konut vebina konseptinde müthiş değişme ve gelişmeler var.Bu yeni konseptler yalıtıma çok daha önem verenbinaları gündeme getiriyor. Enerjiyi minimum kul-lanan evler, hatta ilerde sıfır enerji, sıfır karbon ev-ler hedef. Bunun için mutlaka Türkiye’deki belli stan-dartların değişmesi gerekiyor. Türkiye’de reno-vasyon pazarı yalıtım anlamında çok yeni uyanma-ya başlayan bir segment. Yeni binalarda TSE 825’in

getirdiği birtakım yeni uygulamalar olsa da reno-vasyonda henüz böyle bir standart çıkmadı. Biliyo-ruz ki, Türkiye’de 8,5 milyon konut var. Bunun sa-dece yüzde 20’si yalıtımlı. Mevcut konut stokumu-zu yalıtarak, Türkiye’nin her yıl 7-7,5 milyar dolardaha az enerjiye para ödemesini sağlayabiliriz.Bayi kanallarımızı eğitimle yapılandırarak, gelecektesorun çözebilen, bunlara ihtiyacı olan bir servisi sağ-layan yapıya götürmeye çalışıyoruz. Dolayısıyla bu,uygulama becerisi olan, sorunu dinlediğinde, ken-di markasından doğru çözümü verebilen ve bunu so-nuna kadar getirebilen bir yapı olacak. “Do it yourself” bizde de önem kazanıyor. Yapı marketlerin bi-zim sektörümüzde ciro bakımından payının arttığı-nı, son derece net biçimde görüyoruz. Gelecekte bu-nun agresif büyüyeceğini öngörüyoruz. İnovatif birürün anlamında, yeni bir ürün yapma şansımız yok.Dünyadaki birçok yalıtım ürününü üretir haldeyiz şuanda. Ancak yeni detaylar geliştirme konusunda ça-lışmalar yapıyoruz; akustikte, yangında, marin sek-töründe sertifikasyon önem kazandı. Belli sektör-lere sertifikasız ürün satma şansınız şu an yok gibi.Örneğin gemi sektörüne sertifikasız ürün sata-mazsınız. Gemi sektörüne ürün satan bazı Avrupa-lı rakiplerimiz sertifikalı ürünlerde bizden bir adımöne geçebiliyor. Merdiven altı çalışan kuruluşlaraçeki düzen getirilmesi gerekiyor.

Nisan 2010 63

Umut Ertür: “Biz gelecekte enerji performansı iyi olanürünlerle pazarda kalınabileceğine inanıyoruz. İşimizenerji, onu verimli kullanan ürünlerdir gelecektebaşarının anahtarı.”

Page 64: TÜRKİYE’NİN İHRACAT LİDERİ İNŞAAT MALZEMELERİimsad.org/Uploads/Files/dergi/01_2010.pdf · kanı Mehmet Büyükekşi, Türkiye Demir-Çelik Üreticileri Derneği Yönetim

64 Misafir Odası

Atilla DİŞÇİOĞLUMarshall Boya ve Vernik San. A.Ş. Fabrika Müdürü

Günümüzün zorlu ekonomik şartlarındatedarik zinciri yöneticilerinin en önem-li ve stratejik hedefleri etkin sermaye vemaliyet yönetimi ile esnek süreçleri

oluşturmaktır. Kıvrak bir tedarik zinciri oluştura-bilmek, bu hedeflere ulaşmak için en etkin başa-rı anahtarıdır. Müşteriye ürünü zamanında ve enuygun fiyatla sunabilmek için tüm zincirde plan-lama performansını en üst seviyelere taşımak ge-reklidir. Zincirin lojistik altyapı ile bütünleştirilmesive müşteri-tedarikçi veri ve ürün akışının sağlık-lı bir şekilde kurgulanması gereklidir.

Global krizi bir fırsata dönüştürmek ve bu zor-lu koşullarda şirketlere rekabet avantajı sağlamakiçin servis seviyesi ve sermaye dengesi hassas birşekilde yönetilmelidir. Servis seviyesi açılımındapazar talebi ve değişkenliği, stokta duran serma-ye ve üretim süreçlerinin kıvraklığı ile hızı yer alır.Bu matematik denkleminde başarılı bir dengemüşterinin ihtiyaç duyduğu hızı iyi algılamak ve buhız için gereken sermaye ve kıvraklığı en uygun ma-liyet seviyesinde elde etmektir. Bu nedenle hızlı birüretim ve kaynakları temin ederken kullanılan sü-reçlerin tasarımında ve iyileştirilmesinde hem ma-liyetleri azaltmak hem de hızı artırmak amacı ileverinin işlenmesi ve bu bilgi ile en uygun çıktıla-rın elde edilmesi ihtiyacı vardır. “6 Sigma”, girdive çıktıların birbiri ile ilişkilendirilerek, girdilerinyönetilmesini ve bu şekilde çıktının kontrol edile-bilmesini sağlar. Veri yönetimi ile gelen kontrol,daha uygun maliyetler ve süreçlerin hızlandırıl-masına imkân verir. Daha hızlı üretim sayesindehem müşteri servis seviyesinin iyileştirilmesi,hem de stoka ayrılan sermayenin rekabetçi dü-zeylere indirilmesi mümkündür. Hıza ve esnekli-ğe götüren diğer bir araç da ürün ve süreçlerde-ki karmaşıklığın giderilmesidir. Ürün tasarımla-rı ve tüm yelpazedeki yerleşimi analiz edilmeli vegerekli sadeleştirmeler yapılmalıdır. Ciroya ve kar-lılığa katkısı olmayan, müşterinin tercih etmedi-ği ürünler yalın bir yaklaşımla yeni ve teknolojikürünlerle değiştirilmelidir. Üretim modellemesindeürünler daha modüler tasarlanmalı, üretim sü-recinde son montaj işlemini kısaltacak ve parça-ların ürüne dönüştürülmesini kolaylaştırılacakyöntemler uygulanmalıdır. Pazarlama, müşteri ih-

tiyaçlarını belirlemeli, ürün hayat eğrilerini de kul-lanarak, üretim ve lojistik süreçlerinde esnekliğisağlayacak ürün yelpazelerini sunmalıdır.

Tedarik zincirinin bütününde yer alan ope-rasyonel işlem ve stok adımları lojistik hareket-leri ile birbirine bağlanır. Müşteriden gelecek si-parişin tahmin edilmesi, bu siparişi karşılamak içingerekli ön tedarikin sağlanması, tedarik zinciri üze-rinde tutulması gereken stokun yeri ve miktarı,üretim süreçleri, depolama ve malzeme hare-ketleri gibi planlama ve operasyon faaliyetlerininçıktıları lojistik performansı ile ilişkilidir. Ürün sun-ma sürecinin hızı ve kıvraklığı, bu lojistik bağlarınzamanında ve hızlı çalışmasına bağlıdır. Bu hız doğ-rultusunda da sermaye ihtiyacı belirlenir. Doğruzamanda ve uygun maliyette bu hizmetlerin yeri-ne getirilmesi için planlama faaliyetleri sağlıklı vekaliteli veriler ile beslenmelidir. Bu konuda bü-tünleşik tedarik zinciri kritik rol oynar. Tedarikçive müşteri boyutlarında sağlanacak bütünleşmeile hem veri akışı daha verimli hale getirilir hemde ortak planlama sistemleri kurgulanmış olur.Müşteri tarafında kurulacak bir stok ve satış takipsistemi ile mevcut ERP sistemlerinin koordine edil-mesi, tedarikçi tarafında bütünleştirilmiş bir stokve planlama yönetimi ile harmanlandığında tümplanlama döngülerinde yüksek performans imkânıelde edilir. Bütünleşik tedarik zincirlerinde he-deflenilmesi gereken performans seviyesi, müş-terinin ihtiyacının tedarikçi tarafından görülüpyönetildiği ve planlandığı bir sistemi kurgulaya-bilmek olmalıdır.

Doğru zamanda, doğru ürünü, doğru yerde, enuygun sermaye ve en düşük maliyette müşteriyesunabilmek için lojistik süreçlerin mümkün olanen hızlı ve en kıvrak biçimde yönetilmesi esastır.En kıvrak süreçleri sağlamak ise üretim ve lojis-tik profesyonellerinin kritik görevidir. Bu görev-de en önemli destek pazarlama yönetimindengelecektir. Ortak hedefler dahilinde pazarlama velojistik faaliyetleri ile en uygun ürün yelpazesininsunulduğu pazarda, müşteri memnuniyeti ve ni-hayetinde yüksek pazar payları elde etmek için bi-lim ve teknolojiyi ilk uygulayan firmalar başarıyaulaşacaklardır.

İşletmelerde üretim, pazarlama ve pazar payında lojistiğin yeri-önemi

Page 65: TÜRKİYE’NİN İHRACAT LİDERİ İNŞAAT MALZEMELERİimsad.org/Uploads/Files/dergi/01_2010.pdf · kanı Mehmet Büyükekşi, Türkiye Demir-Çelik Üreticileri Derneği Yönetim
Page 66: TÜRKİYE’NİN İHRACAT LİDERİ İNŞAAT MALZEMELERİimsad.org/Uploads/Files/dergi/01_2010.pdf · kanı Mehmet Büyükekşi, Türkiye Demir-Çelik Üreticileri Derneği Yönetim

66 Güncel/Söyleşi

Page 67: TÜRKİYE’NİN İHRACAT LİDERİ İNŞAAT MALZEMELERİimsad.org/Uploads/Files/dergi/01_2010.pdf · kanı Mehmet Büyükekşi, Türkiye Demir-Çelik Üreticileri Derneği Yönetim

Nisan 2010 67

Bir şapkada birçok görevi birden başarıyla sür-düren bir mühendis Emre Aykar. İnşaat yük-sek mühendisi olması belki de en önemli

şapkası… 1920’deki İlk Meclis’in Trabzon mebusla-rından Hacıalihafızzade Celal Bey’in oğlu İnhisarlarMüfettişi Ferit Celal Bey ile Trabzon tüccarlarındanDedezade Ahmet Salih Beyin kızı Fethiye Hanım’ınoğlu olan Emre Aykar, 1946’da İstanbul’da doğdu. Ga-latasaray Lisesi, Robert Kolej Mühendislik Okulu İn-şaat Mühendisliği Bölümü ve yüksek lisansı için deBoğaziçi Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölümü’nübitirdi. 1970’li yıllarda Yapı Merkezi’nin Salıpazarı ofi-sinde araştırma mühendisi olarak başladığı çalışmahayatında, önce Yapı Merkezi’ne ortak oldu, sonra-sında da yönetim kurulu başkanlığı görevini üstlen-di. Çeşitli sivil toplum örgütlerinde uzun yıllardır gö-rev yapan Aykar, halen Türkiye Müteahhitler BirliğiBaşkan Vekili, Sektörel Dernekler Federasyonu (SE-DEFED) Başkan Vekili, Avrupa Konut Birliği (UEPC)Yönetim Kurulu Üyesi, DEIK Cezayir İş Konseyi Baş-kanı, Boğaziçi Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Yük-sek Danışma Kurulu Üyesi, Kriton Curi Çevre VakfıMütevelli Heyeti üyesi olarak çalışmalarını sürdürü-yor. Sektörün içinden bir isim olan ve sektörü çok iyitanıyan Emre Aykar’la müteahhitlik hizmetlerindenyeşil binalara ve enerji verimliliğine uzanan keyifli biryolculuğa çıkıyoruz şimdi…

Son yıllarda yurtdışı müteahhitlik hizmetleri nasılbir gelişim izledi?

Türk ekonomisinde 2000’li yılların başında yaşa-dığımız krizden inşaat sektörü de önemli ölçüde et-kilenmişti. Sektör 1993-2003 döneminde tarihinin ensıkıntılı günlerini yaşarken yüzde 22 oranında kü-çülmüştü. Bu kötü günlerin geride bırakılmasında, biryandan 2004 üçüncü çeyreğinden itibaren yurtiçikonut piyasasında patlayan talep, diğer taraftan dayurtdışı müteahhitlikte sağlanan gelişmeler önemlirol oynadı. Türk inşaat sektörünün gerçek gücünüoluşturan ciddi inşaat firmaları 2002 – 2009 yılları ara-sında dış pazarlara yönelmişler; bu firmaların hedefpazarlarındaki ekonomik konjonktürün de, özellikleyükselen petrol fiyatlarına bağlı olarak yeni iş fırsat-ları yaratmış olması sonunda yeni işler almayı ba-şarmışlardır. Öyle ki 2002 yılında 1,7 milyar dolar olanyeni iş tutarı, 2005 yılında 9,8 milyar dolara, 2007 yı-lında 19,5 milyar dolara ve 2009 yılında da 28 milyardolara çıkmıştır. Böylece 2009 yılı sonu itibarıyla Türkinşaat firmalarının 1972 – 2009 döneminde 70 ülke-de 5000’den fazla projede üstlendikleri iş tutarı 150milyar doları geçmiştir.

Uluslararası müteahhitlik dünyasının en önem-li yayın organlarından birisi olan Engineering News

Record‘un (ENR) her yıl yayımladığı “Dünyanın en bü-yük 225 uluslararası müteahhitlik şirketi” listesine heryıl daha fazla sayıda Türk firmasının girebilmiş olması(2008’de 31 adet) ve bu firmaların yüklenmekte ol-dukları yeni sözleşme tutarlarının her yıl artmakta ol-ması, Türk müteahhitliği açısından diğer bir başarı öy-küsü olmaktadır.

Yurtdışında iş yapma yöntemleri, özellikle krizdensonra değişmeye başladı. Türk firmaları bu süreç-te nasıl bir yöntem izlemeli?

Türk inşaat firmalarının son yıllarda rekabetgüçlerini artırarak bu başarıyı yakalamış olmalarınıdeğerlendirdiğimiz zaman üç önemli trend tespit edi-yoruz. Bu trendlerin birincisi çalışılan pazarlardaki çe-şitlenmedir. Yurtdışına 70’li yıllarda Libya ile açılansektör, daha sonra Suudi Arabistan başta olmak üze-re Orta Doğu ülkelerinde ve daha sonra da Rusya veOrta Asya Türk cumhuriyetlerinde iş almaya başla-mıştır. Oysa son yıllarda firmalarımız Kuzey Afrika’nınCezayir ve Fas gibi daha önce iş alamadığımız ülke-lerinde; Orta Doğu’nun Birleşik Arap Emirlikleri, Ka-tar, Kuveyt, Oman gibi petrol zengini ülkelerinde; Su-dan, Ekvator Ginesi gibi Afrika’nın sahra altı ülkele-rinde, yeni AB ülkelerinde (Polonya, Litvanya gibi),Uzak Doğu ülkeleri ve ABD’de de ihaleler kazanma-ya başlamışlardır.

Gözlemlediğimiz ikinci trend, verilen hizmetler-deki çeşitlenmedir. Yurtdışında çalışmaya başlayanfirmalarımız önce taşeronluk, sonra da müteahhit-lik yaparken artık konsorsiyum veya joint-venture or-takları olmakta; gayrimenkul geliştirme şirketi ve ya-tırımcı olarak projelerde yer almakta, zaman zamanda işletmeciliği yüklenmektedirler. Firmalarımız, işalmak için önemli bir parametre olan proje finans-manı konusunda da son yıllarda oldukça mesafe ka-tetmişlerdir.

Üçüncü trend de yapılan işin cinsinde tespit edi-len gelişmedir. İlk yıllarda teknik olarak herhangi birözellik göstermeyen konut ve altyapı projeleri yük-

“İnşaat sektörü sosyal kriz kalkanıdır”

Yapı Merkezi Yönetim Kurulu Başkanı Emre Aykar

“İnşaat sektörünün milli gelirimiz içindeki payı geçmişteyüzde 7’ler civarında idi. Son yıllarda ise yüzde 4civarında seyretmektedir. Oysa sektör vasıfsız iş gücüiçin istihdam yaratabilmekte, tarım dışı istihdamdaki payıyüzde 12’lere kadar ulaşabilmektedir. Ayrıca, yarattığıistihdamın coğrafi dağılmışlığı nedeniyle yoksulluğa,bölgeler arası dengesizliklere çare üretebilecek birsosyal kriz kalkanı niteliği de taşımaktadır.”

Page 68: TÜRKİYE’NİN İHRACAT LİDERİ İNŞAAT MALZEMELERİimsad.org/Uploads/Files/dergi/01_2010.pdf · kanı Mehmet Büyükekşi, Türkiye Demir-Çelik Üreticileri Derneği Yönetim

68 Güncel/Söyleşi

lenen firmalarımız, artık özel ihtisas ve tecrübe biri-kimine ihtiyaç gösteren, hava meydanı, metro, hızlıtren, hastane, otel, rafineri gibi inşaat projelerini debaşarıyla gerçekleştirmektedirler. Bu çeşitlenmelerinartarak devamı, firmalarımızın rekabet gücünü dahada artırarak onların birer marka değeri taşımaları-nı ve böylece pazar paylarını daha da artırmalarını sağ-layacaktır.

MÜŞAVİRLİK FİRMALARINA BÜYÜKGÖREV DÜŞÜYORTürk müteahhitlerin yurtdışı projelerinde Türk in-şaat malzemelerinin kullanımının artmasının yolunedir? Türk inşaat malzemelerini kalite ve çeşitli-lik olarak nasıl görüyorsunuz?

Yurtdışında çalışan Türk firmaları doğal olarakTürkiye’de üretilmiş yapı malzemelerini projelerin-de kullanmak için gayret sarf etmektedirler. Bugüniçin bu kullanımın önünde başlıca iki engel görmek-teyiz. Yurtdışı projelerde çok büyük oranda, yabancımüşavirlik/mühendislik firmaları görev yapmakta vebu firmalar genelde hazırladıkları teknik şartname-lere tercihen kendi ülkelerinde üretilen malzemele-ri koymaktadırlar. Oysa Türk teknik müşavirlik fir-malarının da benzer şekilde görev yapmaları halin-de, Türk malzemelerinin kullanım şansı yükselecektir.Yıllardır gündeme getirilen, ancak bir türlü etkin birçözüm oluşturulamayan bu konuda son yıllarda DışTicaret Müsteşarlığı’nın (DTM) önemli bazı desteklersağladığını memnuniyetle tespit ediyoruz. ÖzellikleDTM tarafından hayata geçirilen, “Yurtdışı Teknik Mü-

şavirlik Hizmetleri Destek Programı” ve “Yurtdışı Mü-teahhitlik ve Teknik Müşavirlik Hizmetleri Rejimi”ninbundan sonraki hedeflerin tutturulmasında önemli roloynayacağına inanıyoruz. Bu konudaki ikinci önem-li engel, çalıştığımız birçok ülke ile aramızda “serbestticaret anlaşması”nın imzalanmamış olmasıdır. Budurumdan dolayı birçok ülkeye Türkiye’den götürül-mek istenen malzemeye, diğer bazı ülkelere kıyas-la daha yüksek gümrük vergisi uygulanmaktadır. Buuygulamadan dolayı da Türk inşaat firmaları iste-meyerek de olsa ihtiyaçları olan malzemeleri çalış-tıkları ülkeye, gümrük vergisi düşük ülkelerden ih-raç etme durumunda kalmaktadırlar. Türk inşaat fir-maları olarak genelde Türk malı malzemelerin ka-litelerinin, bu ülkelerde göğsümüzü gere gere kul-lanabileceğimiz seviyede olduğuna inanıyoruz.

Önümüzdeki beş yıl içinde potansiyel-gelişime açıkpazarlar-bölgeler olarak nereleri görüyorsunuz?

Bugün itibarıyla Türk firmalarının yurtdışı hiz-metlerinin yüzde 90’ndan fazlası Kuzey Afrika, OrtaDoğu, Rusya ve Bağımsız Devletler Topluluğu gibi kriz-den göreceli olarak daha az etkilenen/etkilenebile-cek, kapalı ekonomiye sahip, bölge ve ülkeler de yo-ğunlaşmıştır. Önümüzdeki beş yılda, mevcut pazar-ların yanı sıra sahranın güneyindeki Afrika, Hindistan,Uzak Doğu ve Güney Amerika ülkeleri önemli po-tansiyel taşıyan yeni pazarlar olarak değerlendiril-mektedir.

Türkiye’deki son yaşanan gelişmeler, ekonomik vesiyasi durum, inşaat sektörünün Türk sanayicileri-nin bu süreçteki rolü ve beklentilerini kısaca özet-leyebilir misiniz? Yurtdışı kadar iç pazar da önem-li. Bu konuda neler yapılmalı, öngörüleriniz nedir?

Sizin de tespit ettiğiniz gibi yurtiçi pazarı da en azyurtdışı pazarlar kadar önemli. Son yıllarda kamuo-yunda taahhüt sektörünün daha çok yurtdışı başarı-ları ve faaliyetleri ile anılması, yukarıda da belirttiğimgibi, yurtiçi pazarının son yıllarda önemli ölçüde kü-çülmesi sonunda müteahhitlerimizin yoğun bir şekildeyurtdışı pazarlara yönelmesinin sonucudur.

Yurtiçi inşaat pazarının büyüme performansınıesas olarak beş ana faktörün etkilediğini söyleyebi-liriz. Bunları özetle, kamunun yatırım bütçesininbüyüklüğü; bireysel tasarrufların konut talebine dö-nüşme eğilimi; özel sektörün yatırım eğilimi; yaban-cı sermayenin Türkiye’de yatırım eğilimi ve kamununsektörün gelişmesini engelleyen sorunlara çözümüretmedeki performansı olarak belirtebiliriz. Sizle-rin de kolayca değerlendirebileceği gibi son yıllardabu faktörlerin hiçbirinde kayda değer bir gelişme kay-dedilmemektedir. İnşaat sektörünün milli gelirimiziçindeki payı geçmişte yüzde 7’ler civarında idi. Sonyıllarda ise yüzde 4 civarında seyretmektedir. Oysasektör vasıfsız iş gücü için istihdam yaratabilmekte,tarım dışı istihdamdaki payı yüzde 12’lere kadarulaşabilmektedir. Ayrıca, yarattığı istihdamın coğra-fi dağılmışlığı nedeniyle yoksulluğa, bölgeler arasıdengesizliklere çare üretebilecek bir sosyal krizkalkanı niteliği de taşımaktadır.

Bu çerçevede, yurtiçi inşaat sektörünün tekrar

“Kamusal yatırımlara önem verilmeli”“Hatırlayacağınız gibi; 2008 yılı sonlarında yaşanan global krizle mücadeleetmek için ABD ve AB’nin gelişmiş ülkeleri, ekonomilerinin en kısa süredeyeniden canlanması için inşaat sektörünü ve altyapı yatırımlarını desteklemekararı almışlardı. Türkiye’de de aynı şekilde hükümetimizin kamusalyatırımlara özel önem vermesi gerektiğine inanıyoruz. Bu bağlamda baştaGüneydoğu Anadolu Projesi (GAP), Doğu Anadolu Projesi (DAP) ve KonyaOvası Projesi (KOP) olmak üzere desteklenen yatırım projelerininbölgelerimiz arasında ekonomik kalkınma ve sosyal gelişme farklarınıortadan kaldıracak, işsizlik ve göç gibi sorunların çözümüne katkı sağlayacakönemli atılımlar olduğuna inanıyoruz. Aynı şekilde ulaştırma projelerineverilen önemi ve ayrılan kaynakları da memnuniyetle karşılıyoruz.“

Page 69: TÜRKİYE’NİN İHRACAT LİDERİ İNŞAAT MALZEMELERİimsad.org/Uploads/Files/dergi/01_2010.pdf · kanı Mehmet Büyükekşi, Türkiye Demir-Çelik Üreticileri Derneği Yönetim

Nisan 2010 69

ekonominin lokomotif gücü olması için kamu altya-pı yatırımlarına ayrılan ödeneklerin kısıntı yapılma-dan uygulamaya sokulması, ekonomi yönetiminin in-şaat sektörü temsilcileri ile belirli aralıklarla yaptı-ğı koordinasyon toplantılarında alınan kararlarınvakit kaybedilmeden uygulanması, Hazine garantilikredilerle finanse edilecek projelere de belirli oran-larda imkan tanınması, YİD modeli ile gerçekleştiri-lebilecek projelerin daha fazla sayıda hayata geçiril-mesi, TOKİ tarafından gerçekleştirilmiş ve inşaat sek-töründe önemli bir canlılık yaratmış olan konut ya-tırımlarının artarak devamını sağlamak üzere, kamuarazilerinin tahsisi de dahil gerekli önlemlerin alın-masını dikkatlerinize getirmek istiyoruz.

“AB ÜYELİĞİMİZDE ENERJİ VERİMLİLİĞİ ÖNEMLİ”Son günlerin popüler başlığı “yeşil bina/ekolojikyapı” ve buna bağlı “yeşil ürün/yeşil malzeme” ko-nusundaki görüşleriniz nelerdir?

Yeşil ya da ekolojik yapı dendiğinde, yer seçi-minden başlayarak, tasarımda, yapım esnasında, çev-reye en az zarar veren, kullanılan malzemelerin se-çimi ile doğaya en az karbondioksit salınımını sağla-yan, kullanımı ve işletimi sırasında da en az enerji vesu sarf eden, çevresi ile bütünleşmiş yapılar aklımı-za gelmeli. Yer seçimi yapılırken toplu ulaşım hatla-rına yakınlığının göz önünde bulundurulması, yapımalanındaki toprağın ıslahı ya da bitkisel toprağın tek-rar kullanım için depolanması, ses ve toz için önlemalınması, yer altı sularının korunması planlanmalı. Ta-sarım çözümlerinde yüksek kalitede izolasyon ve günışığından en üst düzeyde yaralanma ile daha az ısıt-ma/soğutma enerjisi kullanımı ve aydınlatma mali-yetlerinin düşürülmesi, su harcamasının azaltılma-sı atık suyun bir kısmının yeniden değerlendirilme-si gibi konular üzerinde durulmalı. Yeşil ürün ve mal-zeme ise, geri kazanılmış, sürdürülebilir kaynaklar-dan elde edilmiş hammaddeler ile enerji tüketimi veatıklar yönünden yan etkileri en az olan yöntemler-le üretilmiş, inşaat yerine en yakın yerlerden teminedilebilen ve dolayısıyla uzun mesafe nakliyenin se-bep olduğu karbondioksit ve sera gazları salınımınınen aza indirildiği malzeme ve ürün demek.

Binalarda enerji verimliliğine yönelik birçok kurumfarklı konseptlerde bilinçlendirme, uygulama vb. ça-lışmalar yürütüyor. Yapıları bu sürecin neresinde gö-rüyorsunuz?

Türkiye’nin AB’ye tam üyelik süreci kapsamındayürütülmekte olan T.C. mevzuatının, AB mevzuatı ileuyumlaştırılması çalışmaları kapsamında enerji ve-rimliliği konusu da yer almaktadır. Bildiğiniz gibi ge-nelde, enerji verimliliği; binalarda yaşam standardıve hizmet kalitesinin, endüstriyel işlemlerde iseüretim kalitesi ve miktarının düşüşüne yol açmadanenerji tüketiminin azaltılması olarak tanımlanmak-tadır. Ülkemizde tüketilen enerjinin yaklaşık yüz-de35’inin binalarda kullanılmakta olduğu (sanayiyüzde 42, ulaşım yüzde 23) dikkate alındığında, ener-ji verimliliği konusunda en önemli unsurlardan biri-si de binaların enerji performanslarının iyileştiril-

mesidir. Bu çerçevede, bugüne kadar binalardaenerjinin ve enerji kaynaklarının etkin ve verimli kul-lanılması, enerji israfının önlenmesi ve çevrenin ko-runmasına yönelik çeşitli mevzuat hazırlanarak yü-rürlüğe sokulmuştur. Enerji Verimliliği Kanunu (Ma-yıs 2007) ve Binalarda Enerji Performansı Yönetme-liği (Aralık 2008) bu mevzuat çalışmasının omurga-sını oluşturmaktadır. Yürütülmekte olan mevzuat ça-lışmaları ile binalarda enerji verimliliğini sağlayacakenerji performansı kriterlerinin uygulanması, yeni-lenebilir enerji kaynaklarının kullanımının teşvikiamaçlanmaktadır.

Bu kapsamda, 5 Aralık 2008 tarihinde yayımlananBinalarda Enerji Performansı Yönetmeliği, yeni ve 1000metre kareden büyük mevcut binaların Enerji KimlikBelgesi almasını yasal olarak zorunlu kılmaktadır. Bi-naların Enerji Kimlik Belgesi alabilmesi için, enerji per-formanslarının belirlenmesi gerekmektedir. Bir bi-nanın enerji performansının sınıfının belirlenmesinedönük hesaplama yöntemleri ve uygulamaları ile il-gili çalışmalar sürdürülmektedir. Yeni bina tasarımındave mevcut binaların proje değişikliği gerektirenönemli tadilat projelerinde de, mekanik ve elektrik te-sisat değişikliklerinde binanın özelliklerine göre bu Yö-netmelikte öngörülen esasların göz önüne alınmasıhükme bağlanmıştır. Binalarda enerji verimliliği ile il-gili çalışmalar Bayındırlık ve İskân Bakanlığı, Elektrikİşleri Etüt İdaresi Genel Müdürlüğü ile Türk Stan-dartları Enstitüsü tarafından yürütülmektedir. Bukonuda sektörün tüm paydaşlarının sorumluluk bilinciile konuya gereken ilgi ve önemi vererek üzerlerinedüşeni yapmaları gerektiğine inanıyorum.

“Yeşil binalar sektörün doğal bir parçası haline geliyor”“Türkiye’de son yıllarda özellikle Avrupa Birliği uyum süreci ile birlikteuygulamaya giren kanun ve yönetmelikler, yeşil binaları ve yeşil ürünleri,inşaat sektörünün doğal bir parçası haline getiriyor. Özellikle İngiltere vediğer Avrupa ülkelerinde uzun yıllardır süren sancılı yaptırım oluşturma veuygulama süreçlerini, Türkiye bu yeni mevzuatlar ile yakaladı ve uygulamayabaşladı bile. Ekolojik mimari ve mühendislik, tasarımcıların ve müteahhitlerinpazarlama aracı olarak kullandığı kısa süreli bir heves olmanın çok ötesinegeçme yolunda hızla ilerliyor. LEED ve BREEAM gibi dünya çapında geçerliakreditasyonların Türkiye’deki temsilcileri ve bu konularda danışmanlıkhizmeti veren mimar ve mühendislerimizle çalışıyoruz.”

Page 70: TÜRKİYE’NİN İHRACAT LİDERİ İNŞAAT MALZEMELERİimsad.org/Uploads/Files/dergi/01_2010.pdf · kanı Mehmet Büyükekşi, Türkiye Demir-Çelik Üreticileri Derneği Yönetim

70 Marka Mimarı

Dr. Engin BARANMarka Stratejisti

Bir an için inşaat sektörüne malzeme üre-ten irili ufaklı bütün şirketleri düşünün. Buşirketlerin ürettiği sayısız malzemeninher birini ayrı ayrı hayal edin. Bütün bu

ürünlerin hepsinin birdenbire markalaşmaya çalış-tığını düşünsenize…

Marka, son kullanıcıların ürünleri benzerlerin-den kolaylıkla ayırt edip satın alabilmeleri için kul-lanılan bir işarettir. Bu yüzden son kullanıcıya satışyapan firmalar kendilerini markalarıyla anlatırlar.Kullanıcılar da satın alma anında bu markalarıararlar.

Hammadde, ara mamul, malzeme üreticisi gibison kullanıcıya satış yapmayan firmalar ise, ürün-lerini satın alan kurumları müşteri olarak görürler.Bu yüzden de, hangi sektörde olurlarsa olsunlar mar-kalaşmaya, hele hele son kullanıcının gözünde mar-kalaşmaya pek sıcak bakmazlar. Genelde söylem-ler hep aynıdır: “Neden markalaşmak için zaman vepara harcayalım ki, zaten bizi bilen biliyor. Şunun şu-rasında kaç tane müşteri var ki pazarda? Kalkıp üçmüşteriye yaranmak için televizyona reklam mı ve-relim şimdi?”

Aslında kısa vadede bakıldığında doğrudur busöylem. Her sabah dükkânlar açılır, her telefondamuhabbetler tazelenir, ürünler değil belki amaisimler markalaşır. Sonuçta pazarların vahşi reka-betten korunmuş köşelerinde bu yöntem bir şirke-ti belki de bir ömür boyu taşır.

SUYA YAZI YAZMAK!Eğer bir ürün markalaşmazsa, o ürünün müş-

terileri onu bir özelliğiyle akılda tutar. Domatesler‘Palabıyıklı Manav’dan’, arabanın parçası ‘AmerikanVahit’ten’, çiviler ‘Mavi Kutu’dakinden’ alınır. Yanimüşteriler bu özelliği olabildiğince marka gibi kul-

lanır. Ama bu duruma ne kadar güvenilir ki? ‘Pala-bıyıklı’ bir gün köyüne dönerse, geriye Manav’dan nekalır, düşünsenize.

Markalaşma, bir ürün için bugüne kadar verdi-ğimiz tüm emeğin altına attığımız bir imza gibidir. Ya-pılmışların toplamının somut kanıtıdır. Eğer “Bizi bi-len biliyor” deyip her seferinde bu imzayı atmazsa-nız, müşterilerin sizinle ilgili hafızalarında tuttuğu ka-dar varsınız demektir. Her sabah kalkıp bir şeyleritekrar tekrar inşa etmekten sıkıldığınızda bir de ba-karsınız, birileri sizin yaptıklarınızın yanı başınaimzalı ürünlerini dizmiş bile. Kendinizi yıllardır suyayazı yazmış gibi hissedersiniz.

İKAMESİ OLMAYAN DEĞERLİDİR!Tabii ki, malzeme üreticileri için markalaşmanın,

daha doğrusu markalaşmamanın, bir boyutu dahavar.

Sokaktaki müşteri aslında satın aldığı ürüne ba-kar. O ürünü oluşturan parçalarla nadiren ilgilenir,hatta bazen onlara hiç bakmaz bile. Kaç kişi arabasatın alırken fren balatasının markasını sorar? Kimfermuar markasını gözü tutmadığı için beğendiği ta-kım elbiseyi almadan dükkândan çıkar?

Sonuçta, bir ürünün oluşmasında katkı sağlayanhammadde ve malzeme üreticileri, sundukları özel-likler fren ve fermuar örneğindeki gibi ‘hayati’ olsabile, birçok müşterinin gözünde yok gibidirler. Bu yüz-den de malzeme üreticileriyle son kullanıcılar ara-sındaki bağ bir türlü kurulamaz. Ne malzeme üre-ticisi kendini son kullanıcıya anlatır, ne de son kul-lanıcı malzeme üreticisini bilir.

Bu koşullar altında, markalaşma olmadığı için,son kullanıcı için hangi malzemenin kullanıldığı dafark etmez. Eninde sonunda inşaatta hiç bilmediği Amarkasının yerine yine hiç bilmediği B markasıkullanılmıştır. İşte tam bu noktada maliyet ekono-misi, markalaşmayan şirketleri vurur. İnşaatta ma-liyetleri düşürmenin en kolay yolu, müşterilerin ara-larında fark görmediği bu ürünlerin en ucuz ika-melerini kullanmaktır.

Kısacası, markalaşmayan ürünün ikamesi ço-

Alt tarafı inşaat malzemesi bu!

Neden markalaşsın ki?

Marka, son kullanıcıların ürünleri benzerlerindenkolaylıkla ayırt edip satın alabilmeleri için kullanılan birişarettir. Bu yüzden son kullanıcıya satış yapan firmalarkendilerini markalarıyla anlatırlar.

Page 71: TÜRKİYE’NİN İHRACAT LİDERİ İNŞAAT MALZEMELERİimsad.org/Uploads/Files/dergi/01_2010.pdf · kanı Mehmet Büyükekşi, Türkiye Demir-Çelik Üreticileri Derneği Yönetim

ğalır. İkamesi bol olan zaten değersizdir. Güçlümarkalaşma, ürünü benzersiz kılar. Yerine kolay ko-lay ikamesi koyulamaz.

İÇERİK MARKALAMASIBu kısır döngüyü kırmak için malzeme üretici-

leri yıllardır iki boyutlu bir markalaşma stratejisi iz-liyorlar. Bir yandan kendilerini müşterileri olan fir-malara anlatıyorlar. Kumaş üreticileri tekstil sek-törüne, çatal-bıçak üreticileri otelcilere, ambalaj üre-ticileri gıda sektörüne kendi markalarının nasıl üs-tün olduğunu söyleyip duruyorlar. Sektör dergileri-ne reklam veriyorlar, satış elemanları ile satınalma müdürlerini sürekli ziyaret ediyorlar, sektör fu-arlarına katılıyorlar, internette bu müşterilerin an-layacağı dilden konuşan web sayfaları tasarlıyorlar.Kısacası, kurumsal müşterilerinin gözünde marka-laşmaya çalışıyorlar.

Ancak bununla yetinmiyor malzeme üreticileri.Aynı zamanda son kullanıcılara da ulaşmaya çalışı-yorlar. Onlara, bir ürün satın alırken muhakkak ken-di markalarını aramaları, sormaları gerektiğini an-latıyorlar. Ve bu yöntemi tutarlı bir şekilde uygula-dıklarında çok başarılı oluyorlar.

Intel firması, bize yıllardır kullandığımız bilgi-sayarın markası kadar içindeki mikroişlemcininmarkasının da önemli olduğunu anlatıyor. Boeing fir-ması bize uçulan havayolu kadar, binilen uçağın mar-kasının da önemli olduğunu söylüyor. TetraPak,meyve suyu markasına bakmadan önce ambalajabakmamızı tavsiye ediyor.

Biz aslında ne mikroişlemci, ne uçak, ne de am-balaj satın alıyoruz. Ama bilgisayar alırken mikro-işlemcinin markası bize güven veriyor. Havayolunuseçerken uçak markasını sormadan edemiyoruz.Meyve suyumuzu tercih ederken gözlerimiz amba-laj markasına kayıyor. İşte uzmanlar buna İçerik Mar-kalaması (Ingredient Branding) diyorlar.

İÇERİK MARKALAMA!Bir malzeme markasının içerik markalaması ya-

pabilmesi için iki temel özellik gerekiyor. Birincisi,son kullanıcıya bir değer sunması, ikincisi ise, sun-duğu bu değeri bir markayla ifade etmesi.

Küçük bir apartman dairesi almaya giden bir ailedüşünün. Bu ailenin inşaatta bakması, düşünmesi ge-reken o kadar çok şey var ki! Oysa satın alma anı çokkısa. Apartman dairesinde oturup günlerce incele-me yapmak mümkün değil ki. Sonuçta, bu aile ken-dince önemli olan birkaç ürünü ve özelliği sorgulu-yor. Geri kalan zamanda bütün sohbet fiyat üzerineyapılıyor.

Eğer bu aile için bizim ürettiğimiz malzeme birdeğer ifade ederse, ürettiğimiz ürünü de sorgular.Örneğin, kalitesiz borular yüzünden yarın başına bü-yük sorunlar çıkacağını düşünürse, binanın borula-

rıyla ilgilenir. Eğer boru üreticileriarasında çok iyi ve çok kötü markalarolduğunu bilirse, hangi boru marka-sının kullanıldığını da sorar.

Yani, bir marka son kul-lanıcıya gerçek anlamdadeğer sunamazsa oyunu za-ten baştan kaybeder, bir de-ğer sunarken aynı zamandabunu markasıyla anlatırsa, satınalma anında işte o apartman dairesiiçin bir satın alma nedeni oluşturur.

YAK ŞU KALORİFERİ KAPICI DONUYORUZ!

Türkiye’de inşaat malzemeleri sektöründe içe-rik markalaması uzun zamandan beri yapılıyor.Televizyonlarda yıllar önce yayınlanan “Yak Şu Ka-loriferi Kapıcı” konulu yalıtım malzemesi rekla-mından, son zamanlarda gördüğümüz ‘Very Silent In-deed’ sessiz borulara kadar sayısız örnek var önü-müzde.

Bu örnekleri gören birçok kişi televizyonda bureklamların neden yapıldığını düşünmüştür. So-nuçta bu ürünlerin önemli bir kısmı televizyonun kar-şısında oturan kişilere değil, inşaatları yapan fir-malara satılır. Bu firmaların satın alma müdürleri deen sevdikleri dizinin arasında bir reklam gördüler diyebir markayı tercih etmeyecek kadar profesyonel-dirler. Öyleyse bu paralar sokağa mı atılmıştır?

MÜŞTERİMİN MÜŞTERİSİ BENİ İSTESİN YETER!

Aslında markalaşmanın en büyük getirisi bu nok-tada ortaya çıkar. Son kullanıcının inşaat firmasınıkullandığı bir malzeme yüzünden tercih etmesi, omarkayı sorması ya da o marka olmadığı için satınalmaktan vazgeçmesi, içerik markalamanın amacı-dır. Bu hedefe ulaşan markalar son kullanıcılar, yaniaslında müşterilerinin müşterileri onları tercih et-tiği için başarılı olurlar.

GİTMEMİZ GEREKEN YOL!Şimdi bir inşaat düşünelim. Müşteriler satılık

apartman dairelerine bakarken, o inşaatın malze-meleriyle ilgili detaylı bilgi istesinler. Hangi yalıtımmalzemesinin kullanıldığını, hangi pencere doğra-masının tercih edildiğini, parkelerin, armatürlerin,camların markalarını sorsunlar. Bu inşaat da gururlabu markaları dev bir pano üzerinde göstersin, an-latsın. Bundan herkes faydalanmaz mı?

İnşaatçı kalitesini anlatır. “Ben markalaşmış ürünkullanıyorum” der. Malzeme üreticisi kendini gös-terme fırsatı bulur. Son kullanıcı da kalitesiz malzemeüreticisinden kendini korur.

İşte sektörümüzün başarısı için hep birlikte gitme-miz gereken yol budur!

Nisan 2010 71

Page 72: TÜRKİYE’NİN İHRACAT LİDERİ İNŞAAT MALZEMELERİimsad.org/Uploads/Files/dergi/01_2010.pdf · kanı Mehmet Büyükekşi, Türkiye Demir-Çelik Üreticileri Derneği Yönetim

72 Mimarlık&İnşaat Dünyası

Mimar Emre Arolat:

“Projeler, üretimgereçleriyle yüzleşmeli”

Page 73: TÜRKİYE’NİN İHRACAT LİDERİ İNŞAAT MALZEMELERİimsad.org/Uploads/Files/dergi/01_2010.pdf · kanı Mehmet Büyükekşi, Türkiye Demir-Çelik Üreticileri Derneği Yönetim

Nisan 2010 73

Üniversite yıllarında katıldığı yarışmalarlabaşlayan ödül koleksiyonunu, meslek ya-şamının başarılı bir uzantısı haline getirenbir mimar Emre Arolat. Sadece ödülleri de-

ğil, mimariye getirdiği yaklaşım ve katkılarıyla daönemli işlerin altında imzası bulunan bir isim.2006’da Dalaman Havalimanı projesi ile AR Awardsödülünü kazanan Arolat’ın 2005’teki Minicity ModelParkı projesi, Mies van der Rohe Avrupa Ödülleri kap-samında seçilmiş projeler arasında yer aldı. 2004 yı-lında proje, 2002 yılında yapı ve proje, 1992’de de yapıdalında olmak üzere dört Ulusal Mimarlık Ödülü ile2000 yılında Mimarlıkta Yeni Arayışlar Ödülü’nü ka-zandı. 1998’den beri, Uludağ Üniversitesi, İstanbulKültür Üniversitesi, İstanbul Teknik Üniversitesi,ODTÜ ve Yıldız Teknik Üniversitesi’nde atölye yürü-tücüsü ve jüri üyesi olarak görev alan Emre Arolat’latasarımdan malzemeye, eko yapılardan yeni proje-lerine kadar merak edilenleri konuştuk.

Her projenin tasarım sürecinde nasıl bir yaklaşımizliyorsunuz ve “malzeme” bu süreci nasıl etkili-yor? Mimarlık anlayışı ve malzeme ilişkisi sizin içinne anlam taşıyor? Malzeme çeşitlerinin mimar içinavantaj ve dezavantajları nelerdir?

Emre Arolat Architects’i (EAA) sürdürmeyiamaçladığımız mimarlık üretiminin, her farklı ko-nunun ve durumun kendi özgül verilerini hesaba ka-tan, öte yandan da kendi duyusal motivasyonlarımızı,dünyayı kavrama ve yorumlama biçimimizi ve bu ol-gunun ortaya koyduğu çerçeveyi içeren bir süreç ol-duğunu söyleyebilirim. Genel olarak tasarım nes-nesinin görsel anlamda hemen ve doğrudan kavra-nabilir etkileri taşıması yerine, kavramsal alyapısı-nın yeterince tanımlı olmasını çok daha fazla önem-siyoruz. Bağlam konusunda yeterince duyarlı olan,her defasında içinde bulunulan gerçeklikleri so-runsallaştıran, hatta kimi kez düpedüz bir tür mu-halafet şerhi içeren bir süreci, hem anlamlı hem dezevkli buluyoruz sanırım. Bu bağlamda yaşadığımıztasarım pratiği sürecinde, yapı malzemesi ikincil birseçim olarak ortaya çıkıyor. Kuşkusuz malzemeninkendisi her ne kadar belirleyici bir hedef olmasa da,düşüncenin gerçekliğe dönüştüğü yerde devreye alı-nan malzeme seçim işlemi, tasarımın en kritik an-larından birisi.

Yine kendi tasarım pratiğimiz üzerinden, bu iş-lemin öncelikle bir kategorizasyon yöntemi ile şe-killendiğini söylemek yanlış olmaz. Bu yöntemde,kullanılması düşünülen malzemenin bire bir ken-disini belirlemek, adını koymak yerine daha kategorikbir ön seçimle, sert veya yumuşak, yansıtıcı veya yu-tucu, pürüzsüz veya dokulu, açık veya koyu renkliolma durumu, eskiden beri kullanılan veya yeni bu-lunmuş bir malzeme olması gibi ayrıştırmalar ya-

pıyoruz. Bu kategorizasyonun, tasarımın diğer tümsüreçlerinde bilişsel olduğu kadar duyusal moti-vasyonlar taşıdığını da söylemeliyim. Bu kritik aşa-ma olabildiğince inceltildiğinde, yani tasarım dü-şüncesinin koşulladığı duruma en uygun malzemenintürü ve nitelikleri detaylı olarak belirlendiğinde bukere ekonomik ve lojistik gerçeklikler devreye alı-nıyor. Bundan sonrası göreli olarak daha kolay. Ar-tık belirlenmiş spesifik özellikleri taşıyan eldeki enekonomik malzemenin seçilebilmesi mümkün. Hat-ta bu tarif, zaman zaman o denli köşeye sıkıştırıla-biliyor ki son seçim işverene veya yapımcıya dahi bı-rakılabilecek kadar önemsizleşebiliyor.

Son günlerin popüler başlığı “yeşil bina/ekolojikyapı” ve buna bağlı “yeşil ürün/yeşil malzeme” ko-nusundaki görüşleriniz nelerdir? Sizce bu konu Tür-kiye’de ne düzeyde işleniyor, algılanıyor ve geli-şiyor? Binalarda enerji verimliliğine yönelik birçokkurum farklı konseptlerde bilinçlendirme, uygu-lama vb. çalışmalar yürütüyor. Yapıları bu sürecinneresinde görüyorsunuz?

Sözü edilen kavramlar, özellikle son birkaç yıl-dır mimarlık üretiminin gündeminde hayli geniş biralanı meşgul eder oldu. Hiç kuşku yok ki ilk bakış-ta bu alanı oluşturan yönelimlerin arkasında, han-gi bilinç düzeyinde olduğuna bakılmaksızın kutsa-nabilecek bir tür duyarlılık var. Sonuçlarını küreselısınma omurgasında izleyebildiğimiz değişimler,insanoğlunun içinde bulunduğu dünyayı ne denli sı-nırsızca etkilediğinin en açık göstergeleri. Yapı üre-

timi endüstrisinin bu süreçte rol alan en önemli un-surlardan biri olduğu artık ölçülebilir bir gerçeklik.Özellikle yoğun yapılaşma sonucu ortaya çıkan ısıadalarının yaşamsal etkileri, toprağın olumsuz an-lamda yer ve hal değiştirmesi, yeni yerleşmeler ara-cıyla belirli bölgelerdeki kullanım yoğunluklarınınekolojik dengeleri bozacak oranda artması gibi te-tikleyicilerin bu bağlamdaki rolleri ortada. Böyle birgerçeklikle birlikte, söz konusu endüstrinin belirleyiciaktörlerinden olan herhangi bir mimarın, bu kav-ramlarla hiçbir ilişki kurmadan, çevresinde bu an-

“On yıl önce proje dokümanı olarak bilinen çizimlerle, şimdi gazetelerin yarısını işgaleden ilanlarda kullanılan renkli görseller arasında büyük bir fark olduğunu rahatlıklasöyleyebiliriz. Yazık ki çok daha vahim bir farklılığı, bu görsellerle bitmiş ürün arasındada görüyoruz sıklıkla. Zira projelerin üretim gerçeklikleriyle yüzleşmeden, ezberlenmişve hızlı bir yöntemle üretilen bu resimlerin, ete kemiğe bürünmüş yapılar olarak ortayaçıkması için çok sancılı ve zorlu bir süreç daha gerekiyor.”

Emre Arolat kimdir?1963’te Ankara’da doğan Emre Arolat, 1982’de Galatasaray Lisesi’nden,1986’da da Mimar Sinan Üniversitesi (MSÜ) Mimarlık Fakültesi’nden mezunoldu. 1986-1987 yıllarında Washington DC’de Metcalf and AssociatesMimarlık Bürosu'nda çalıştı. 1987’de Arolat Mimarlık Mühendislik AŞ’deçalışmaya başladı. 1992’de, MSÜ Mimarlık Fakültesi’nde lisansüstü eğitiminitamamladı. 1987-2004 yılları arasında Arolat Mimarlık AŞ’de Şaziment veNeşet Arolat’la birlikte tasarımcı ortak olarak çalıştı. Çalışmalarına 2004yılında Gonca Çırakoğlu ile birlikte kurduğu EAA-Emre Arolat Architects'tedevam eden mimarın ödüllü pek çok projesi bulunuyor.

Page 74: TÜRKİYE’NİN İHRACAT LİDERİ İNŞAAT MALZEMELERİimsad.org/Uploads/Files/dergi/01_2010.pdf · kanı Mehmet Büyükekşi, Türkiye Demir-Çelik Üreticileri Derneği Yönetim

74 Mimarlık&İnşaat Dünyası

lamda olup bitenlere gözünü tamamen kapatmasıdüşünülemez. İçinde bulunduğumuz sermaye ege-men dünya, tüketim dişlilerinin arasına sokabildiğiher konuya olduğu gibi, “sürdürülebilirlik” olgusu-na da bir tür piyasa enstrümanı olarak bakmaya me-yilli. Dikkat etmeli. Zira bu olgunun bu bağlamda me-talaştırılama kapasitesinin yüksekliği, yazık ki teh-likenin büyüklüğü ile de eşdeğer görünüyor.

PROJELERLE GERÇEKLER ARASINDAKİ FARKYapıların proje haliyle, inşaat aşamasından sonrakihali arasında zaman zaman büyük farklar, kayıp-lar yaşanabiliyor. Bu kaybı neye bağlıyorsunuz vesiz bunu önlemek adına neler yapıyorsunuz?

İçinde bulunduğumuz coğrafyada yapı üretim ala-nının hayli dinamik olduğunu iddia etmek yanlış ol-mayacaktır. Ancak ortaya çıkan ürünün niteliğinin,sayısal yönden olduğu kadar doyurucu olmadığı dabir başka gerçek. İçinde yaşamakta olduğumuz“render dünyası”nı bu sektör ün üretici ve tüketici-leri tarafından son dönemde tetiklenen sanal bir “ha-yal üretim merkezi”ne benzetiyorum. On yıl önce pro-je dokümanı olarak bilinen çizimlerle, şimdi gaze-telerin yarısını işgal eden ilanlarda kullanılan ren-kli görseller arasında büyük bir fark olduğunu ra-hatlıkla söyleyebiliriz. Yazık ki çok daha vahim birfarklılığı, bu görsellerle bitmiş ürün arasında da gö-rüyoruz sıklıkla. Zira projelerin üretim gerçeklikle-

riyle yüzleşmeden, ezberlenmiş ve hızlı bir yöntemleüretilen bu resimlerin, ete kemiğe bürünmüş yapı-lar olarak ortaya çıkması için çok sancılı ve zorlu birsüreç daha gerekiyor. Gerek mimari proejenin, ge-rekse statik, mekanik, elektrik, altyapı ve peyzaj gibiyardımcı disiplin projelerinin eksiksiz ve incelikli birbiçimde ayrıntılandırılması, yapı fiziği, yangın gü-venliği, cephe mühendisliği, aydınlatma tasarımı,yönlendirme, akustik, sürdürülebilirlik gibi uzman-lık alanlarının sürece dahil edilmesi ve mimar ta-rafından tüm bu farklı disiplin çalışmalarının koor-dine edilerek birbiri ile uyumlu hale getirilmesi çokkarmaşık bir iş. Türkiye’deki mimari büroların için-de bu süreci evrensel normlarda çekip çevirebile-ceklerin sayısı da çok az doğrusu.

Biz EAA’da yukarıda özetlemeye çalıştığım ko-ordinasyonu, yıllar içinde kendi deneyimlerimizüzerinden kılı kırk yararak oluşturduğumuz yön-temlerle yapıyoruz. Sürecin her anının su kaçırmazbir titizlikle takibi için gerek birlikte çalıştığımız yak-laşık 80 kişilik mimari kadro, gerekse bizler hayli yo-ğun ve olabildiğince keyifle çalışıyoruz. Yine içimiz-den bir ekip, yapım döneminde her şantiyede yapı-lan işleri yerinde kontrol ediyor. Bu titiz çalışmanınsonrasında ortaya çıkan sonuçların önemli bir bö-lümünün tatminkâr olduğunu söyleyebilirim. Ancakbizim inisiyatifimizin dışında gelişen bazı yapım za-fiyetleri, zaman ve ekonomi faktörleriyle birlikte dev-reye girince kimi kez önüne geçilemeyen hatalı so-

“Bu anlamlar EAA’da bizim de tasarım süreçlerimiziniçinde hesaba kattığımız, konu ettiğimiz, herdefasında birkaç takla attırdığımız ve diğer tümölçütlerle birlikte, zaman zaman çok başat bazen deçok daha örtük bir kanaldan kavramsal çerçeveyedâhil olan veriler. Bu konuda tamamlayarakfaydalarını deneyimleyebildiğimiz en çarpıcı örneğinDalaman Havalimanı Uluslararası Terminali olduğusöylenebilir. Biz terminal yapısı için açılan yarışmayakatıldığımızda, yani bundan tam on bir yıl önce,ortalıkta bu kavram böylesine fütursuzca dolaşmazdı.Buna karşın yapının bulunduğu yerin iklimselözelliklerini ve bu anlamda ortaya çıkacak enerjikullanımını fazlasıyla önemsemiş, asal kütleninüzerinde, ondan birkaç metre koparak araya havayıalan, ancak güneşi kırarak alttaki betonarme tavandöşemesine direkt olarak ulaşmasını önleyen bir ekstrüktür tasarlamıştık. İlk aşamada bu sistemin ne

kadar işe yarayacağı hakkında herhangi bir öngörüsüolmayan yapımcı firmayı bu senaryonun işlerliğineinandırmanın pek kolay olmadığını davurgulamalıyım. Yapı tamamlanıp üzerinden bir yazsezonu geçtiğinde ise hem biz, hem de aynı zamandayapının işletmesini üstlenen yapımcı firma, çıkansonuçtan çok memnun olduk. Bugün neredeysesadece yaz mevsiminde kullanılan bu havalimanı, busistem sayesinde benzer coğrafyalarda işletilen diğerterminallere oranla yüzde kırk daha az enerjitüketiyor, soğutma yükünü karşılamak için. Üstelikana kullanıma ait alanlardaki tüm cepheler şeffaf.Camlar da kayda değer önemde bir teknik özellik yada yansıtıcılık, renk gibi koruyucu bir katmaniçermiyor. Dalaman Havalimanı 2006 yılında ARAwards ödüllerinden birini aldı. Jüri raporunda,yapının bu bağlamda çevreyle kurduğu ilişkininyüksek niteliğinden, böylesine basit gibi görünen ama

Madalyonun iki yüzü

Yeşil ve ekolojik yapı ile enerji verimliliği gibi konularla iç içe geçen “sürdürülebilirlik”kavramının tek başına hayli kabarık anlamlar taşıdığını söyleyen Emre Arolat, bu kavramların

uygulama alanındaki iki yüzünü anlattı:

Page 75: TÜRKİYE’NİN İHRACAT LİDERİ İNŞAAT MALZEMELERİimsad.org/Uploads/Files/dergi/01_2010.pdf · kanı Mehmet Büyükekşi, Türkiye Demir-Çelik Üreticileri Derneği Yönetim

Nisan 2010 75

nuçlar da olabiliyor. İçinde bulunduğumuz projelerde,bunların oranlarının projenin genel kalitesini etki-lemeyecek düzeyde olması bizi sevindiriyor.

Bugüne kadar yapmak isteyip de yapamadığınız birproje var mı?

Öteden beri bir cami tasarlamayı istemişimdir.Hiç geçmedi elime bu fırsat.

Geçen yıl birçok ödül aldınız. Bunlardan biri 2009Europe & Africa Property Awards. "Zorlu Konak Re-sidence" projesinden kısaca bahsedebilir misiniz?

“Zorlu Konak Residence” projesi “Konut” kate-gorisinde 2009 Europe & Africa Property Awards’alayık görülerek Avrupa ve Afrika kıtalarının en iyi-lerinden biri oldu. Yüksekliği ile İzmir’in silüetindeönemli bir nirengi noktasına dönüşecek olan ZorluKonak Residence yapısının mimari tasarımında kit-lesel kompozisyon oluşturma rolünün devreye so-kulması ve son yıllarda kent merkezinde sayıları art-makta olan yüksek yapıların arasında bu yapının va-roluş biçimin hassasiyetle değerlendirilmesi söz ko-nusu oldu. Tıpkı pek çok dünya kentinde olduğu gibi,İzmir’in bu bölgesinde de, mevcut yüksek yapılarınsilüet etkilerinde ortaya koyduğu ölçek kayması vekitlesel çözümlerin ürettiği “yabancılaşma” hissiyatıüzerinde duruldu. İri ve bütüncül kütleler ile çev-reslerindeki mevcut örüntü arasında oluşan “tan-siyon”un ürettiği kentsel kopukluklar sorunsallaş-

tırıldı. Bu tür durumlar için mimari çözümlemedeyükseklikten çok daha önemli olan unsur olarak, ya-pının kitlesel parçalanma potansiyeli değerlendirildi.Yaklaşık sekiz-on kat yüksekliğinde ve çevre yapı-lar oranlarına uygun olarak tasarlanmış olan par-çaların, yapısal “boğumlar” aracılığı ile birbirlerin-den kopmaları; böylece tek ve bütünsel bir iri yapı-nın oluşturacağı tansiyondan kurtulan, siluet etki-lerinde kentle bütünleşme potansiyellerini artıranve çevresi ile yabancılaşmak yerine, bir anlamdaonun düşeydeki devamı olma yolunu seçen bir yapıtasarlandı. Yapının hem iç yaşantısına hem de dış al-gısına önemli ölçüde katkı sağlayacak olan geniş te-rasların ve teraslarda kullanılan rüzgâr/güneş kı-rıcıların farklılaşması ile oluşan kristalize geçir-genliğin tasarımı özgünleştirmesi öngörüldü. Fark-lı bölümlerde zaman zaman tek kat, bazen de dahayüksek oylumlu üst bahçeler şeklinde düzenlene-cek olan bu alanlarda yapılacak zengin peyzaj dü-zenlemesinin, yapı adasında oluşturulan yeni yeşildokuyu tüm yapının cephesine yayması ve yapıyı birtür düşey bahçeye dönüştürmesi hedeflendi.

büyük miktarda fayda üreten temel tasarımkararlarından övgüyle söz ediliyordu.Buraya kadar anlattığım bölüm ortaya hayliolumlu bir manzara koyuyor olabilir. Ancakmadalyonun diğer yüzünü unutmamalı. Zira tanımıgereği herhangi bir havalimanının gerçek anlamdaçevreci veya yeşil bir yapı olamayacağı ortada.Dahası, hizmet ettiği ulaşım biçiminin ve uçakdenen vasıtanın bu bağlamda birçok açıdan haylisorunlu olduğu da kolaylıkla iddia edilebilir.Soğutma yükü yönünden türdeşlerinden daha azenerji tüketiyor ve çevreye zararlı gazları görelidaha az salıyor olması, bu gerçeği değiştirmiyor.İşte tam da bu karşıtlıklar nedeniyle sorunuzda adıgeçen kavramlara ve bu kavramların öneçıkartılması yoluyla bir tür meşruiyet kazanmayöneliminde olan yapılara karşı biraz daha uyanıkolmanın önemi vurgulanmalı.”

Son dönemdeki projeleriniz hakkında da kısacabilgi verebilir misiniz? Zorlu Center, Tekfen Kâğıthane Ofispark, Mecidiyeköy’de konut ve alışverişmerkezi, Göktürk’de konut yerleşimleri, Ulus Savoy Konutları, Ataşehir’dealışveriş merkezi, Etiler’de çok katlı bir otel, Maslak’ta ofis yapısı, EyüpBelediyesi nikâh dairesi, Levent’te tasarladığımız EAA’nın yeni ofisi,İstanbul’da üzerinde çalışmaya devam ettiğimiz projeler. İzmir İşGyo Konutve Ticaret Merkezi, İzmir Zorlu Konak, Bodrum’da Çağdaş İnşaat’la birlikteyürüttüğümüz iki konut yerleşim projesi, Konacık İş Merkezi, Bodrum BüyükKulüp, Yalova’da Raif Dinçkök Kültür Merkezi ve İzmit’te endüstriyel mirasalanı kentsel dönüşümü ise İstanbul dışında çalıştığımız güncelprojelerimizden bazıları...

Page 76: TÜRKİYE’NİN İHRACAT LİDERİ İNŞAAT MALZEMELERİimsad.org/Uploads/Files/dergi/01_2010.pdf · kanı Mehmet Büyükekşi, Türkiye Demir-Çelik Üreticileri Derneği Yönetim

76 İzlenim

Selda BAŞBUĞOĞLUİMSAD Genel Sekreteri

9-10 Mart 2010 tarihlerindeki seyahat ön-cesinde uygun otel araştırırken karşılaş-tığım doluluk ve yüksek oda fiyatları ne-

deniyle Brüksel’in yoğun toplantı trafiği döne-mine denk geldiğimi anlamıştım. Gerçektende, bir grup halinde, havaalanından bizi şehregötürecek trene bindik. Trende, Avrupa Ko-misyonu komite toplantılarına katılmak üzereBrüksel’e gelmiş bir grup Türk bürokrat da var-dı. Herkes, benim de bir kamu kurumundan ol-duğumdan o kadar emindi ki, İMSAD Genel Sek-reteri olduğumu ve 2003 yılından bu yana Brük-sel’de Türk inşaat sanayisi olarak var olduğu-muzu söylediğimde, özel sektörün AB mevzua-tına uyum yolundaki çabasının bazen pek de al-gılanamadığını farkettim. CEPMC Avrupa İnşa-at Malzemesi Üreticileri Konseyi Yönetim Kuruluüyelerini 2008 yılında İMSAD’ın ev sahipliğinde,halen bahsedilen titiz bir organizasyon ve mi-safirperverlikle İstanbul’da ağırladığımız kon-sey toplantısını o yıl Türkiye’de gerçekleştirdi-ğimizden ise bahsetme fırsatını bulamadım. Soh-bette fark ettiğim bir diğer konu ise Brüksel yol-larını sıkça aşındıran ve bu gidişle de aşındır-

maya devam edecek olan Türk bürokratlar veSTK temsilcileri için kalacak yer konusundakiorganizasyon eksikliğiydi. Finlandiya ve Al-manya gibi birçok ülkenin sektör örgütlerinin,kamu kurumlarının iyi konumdaki otellerleözel fiyat ve öncelik anlaşmaları yaptığını ve tümülke örgütlerinin sağlanan iyi koşullardan fay-da sağladığını biliyorum. Umarım yakın gele-cekte kalacak yer ve hatta toplantı organizas-yonlarında bizler de organize bir hareket için-de olabiliriz.

CEPMC Avrupa İnşaat Malzemesi Üreticile-ri Konseyi toplantıları, hep şehrin merkezindebulunan Grand Place/Büyük Meydan’a yakınotellerde yapıldığı için trenle merkeze geldim.Gardan otele yürürken, güzel havada tarihi ya-pılarla çevrili Büyük Meydan’da fotoğraf çek-tirme yarışında olan turistler ve öğrenci grup-larının yanından, birbirine karışan çikolata vewaffle kokularına aldırış etmeden uzaklaştım.Bu kez merkezde yürümek her zamankindendaha zor oldu, çünkü her yerde şaşırtıcı bir in-şaat ve mini şantiye görüntüsü vardı. Bunu he-men inşaat sektörünün artık Brüksel’den baş-layarak hareketlenmeye başladığı gibi iyimserbir şekilde yorumladım. CEPMC Konsey Yöne-tim Kurulu toplantısının yapılacağı Meridyen Ote-li’ne geldiğimde ise inşaat nedeniyle otelin anagirişinin bile değiştiğini, otelin garla birlikte bak-tıkları Büyük Meydan ve ana yolun Avrupa Bir-liği Meydanı ve Gezinti Yolu Projesi nedeniyle ka-palı olduğunu görünce de Brüksel’den başlayanhareketlilikten biraz daha fazla emin oldum.

1988 yılında kurulan CEPMC, Avrupa’danİMSAD’ın aralarında olduğu 18 adet ulusalşemsiye örgüt ve 34 adet Avrupa sektör örgü-tünün üye olduğu bir Avrupa Konfederasyonu.Misyonu ulusal ve Avrupa inşaat malzemesi sa-nayisinin refahını ve sürdürülebilirliğini sağ-lamak. Özellikle teknik mevzuat ve standart-lar konusunda sektör görüşünü temsil eden vefaydasını gözeten aktif bir sivil toplum kuruluşuCEPMC. İMSAD, yönetim kurulu üyesi olarak2003 yılından bu yana CEPMC’nin etkin bir üye-

Brüksel SeferiİMSAD CEPMC, Avrupa İnşaat Malzemesi Üreticileri

Konseyi Toplantıları için Brüksel’deydi.

BrükselBüyükMeydan

Page 77: TÜRKİYE’NİN İHRACAT LİDERİ İNŞAAT MALZEMELERİimsad.org/Uploads/Files/dergi/01_2010.pdf · kanı Mehmet Büyükekşi, Türkiye Demir-Çelik Üreticileri Derneği Yönetim

Nisan 2010 77

si. Bu kez 15 ülke temsilcisinin katıldığı yöne-tim kurulu toplantısının çarpıcı konusu finansalkrizin sektöre etkisi konusundaki görüş alışverişioldu. Avusturya, İtalya, Danimarka, Finlandiya,Norveç ve Hollanda gibi ülkelerin hemen tü-münde sektörün 2009 yılını ortalama yüzde 20küçülme ile tamamladığı bilgisi, Avrupa’daki du-rumun sektörümüzün ilan edilen yüzde 16.3’lükküçülmesinden de kötü olduğunu ortaya koydu.2010 yılı beklentilerinde ise farklılıklar nede-niyle ortak nokta bulmak zordu. Diğer taraf-tan İMSAD’ın Türkiye’de sık sık eksikliğinidile getirdiği sağlıklı inşaat istatistiği ve tah-minleri konusu Avrupa’da da CEPMC’nin prob-lemi olarak ortaya çıkıyor. İMSAD olarak ya-pısını model aldığımız CPA, İngiltere ve BBS,Almanya İnşaat Malzemesi Üreticileri Der-nekleri ise hem kendi istatistiklerini hem detahminlerini başarılı bir şekilde üretiyor. As-lında bu çalışmalarla bir anlamda sektörleri-ne yön vermeyi, rota çizmeyi de başarıyorlar.Yakın gelecekte bu iyi uygulamalardan yola çı-karak ülkemizde de inşaat istatistiği, endek-si ve tahmin konularının İMSAD tarafından pro-jelendirme ihtiyacı günden güne artacak gibigörünüyor.

Brüksel gündemindeki yoğun teknik konu-ların tümüne burada değinmek mümkün ol-masa da birkaç çarpıcı konuyu belirtmek iste-rim. Ülkemizde de son dönemde gündeme sık-lıkla taşınan eko-tasarım, eko-etiketleme, ener-ji-etiketleme konularında hazırlanan, çoğunluklaisteğe bağlı uygulanan fakat yürürlüğe giren yada girmek üzere olan bir çok yönetmeliğe kar-şı Avrupa inşaat malzemesi sanayisi duruşunuçoktan belirlemiş durumda. Bu yönetmelikle-rin uygulanması sanayi için tehlikeli olarak yo-rumlanıyor. İnşaat malzemesinin bir ara ürünolduğu vurgulanıyor ve sürdürülen lobi faaliyetiile malzemelerin söz konusu yönetmeliklerinkapsamı dışına çıkarılması için çalışılıyor. Diğertaraftan revize edilerek geçtiğimiz Mart ayındayürürlüğe giren Avrupa Birliği Enerji Perfor-mansı Yönetmeliği ise tüm sektör tarafındandestekleniyor ve uygulama ile özellikle mevcutyapıların revizyonunda aşama katedileceği dü-şünülüyor. Bu yönetmeliğin uygulanmasıylayeni iş olanaklarının artacağı ise özellikle vur-gulanıyor.

Bir diğer çarpıcı gelişme ise Avrupa Stan-dardizasyon Paketi’nde ciddi bir revizyonunvarlığıydı. İster istemez standartlara uyum sağ-lamıştık diye düşünmeden edemesem de bu re-vizyon ile sanayiciler için varolan sorunların gi-derilerek bir fırsata dönüştürülmesi olasılığınıduymak rahatlatıcı oldu. Ulusal Ayna Komite-leri’nin işlevini yitirebileceği ve CEN Avrupa

CEPMC YönetimKurulu Toplantısı

Standardizasyon Komitesi’nin yeniden yapılan-dırılacağı da yeni ulaşan bilgiler arasında. YeniAvrupa Standardizasyon Paketi şu anda görü-şe açılmış durumda ve bu yıl yaz aylarında Ko-misyonun nihai kararını vermesi bekleniyor.

CEPMC ortaklığında ve İMSAD liderliğinde birilki gerçekleştirdiğimiz EUbuild-İnşaat Sanayi-sinde Avrupa Mevzuatına Uyum Projesi’ninolumlu etkisinin Brüksel’de CEPMC yönetimin-de halen hissedildiğini görmek memnuniyetverici idi. Brüksel’den İMSAD olarak hazırlığı için-de olduğumuz ve Mayıs ayı başında da komisyonasunacağımız yeni projemizde, CEPMC’nin yine or-tak olarak yer alma kararını alarak ayrılmakmutluluk verici oldu. Diğer taraftan bu önemli ge-lişmeyi şöyle de yorumlamak mümkün: İMSADda, aynı temsil ettiği rekabetçi sektör gibi çok-tan AB üyesi oldu. Sadece üye olmakla da kal-madı. AB üyesi ülkelere ve üye olacak yeni ül-kelere inşaat sektöründe AB’ye uyum konu-sundaki çalışmalarını, komisyonun da desteğiyleprojelendirerek götürmek misyonunu da üstle-niverdi. Bu misyondan da anlaşılacağı gibi İMSADolarak Brüksel ve Avrupa’ya seferlerimiz devamedecek. Bir diğerinde görüşmek ve belki de buseferlerde buluşmak dileğiyle…

İMSAD Genel SekreteriSelda Başbuğoğlu ve

CEPMC Genel SekreteriChristine Beunen.

Page 78: TÜRKİYE’NİN İHRACAT LİDERİ İNŞAAT MALZEMELERİimsad.org/Uploads/Files/dergi/01_2010.pdf · kanı Mehmet Büyükekşi, Türkiye Demir-Çelik Üreticileri Derneği Yönetim

luşları 2010’un ilk çeyreğinde Türki-ye’nin notunu artırdı. Türkiye ekonomisine yönelik buolumlu sinyaller yabancıların Türkiye ilgisinin de art-masına neden oldu.

BÜYÜME RAKAMLARI HIZLI TOPARLANDIGelişmekte olan ülkeler arasında yıldızı parlayan

Türkiye son açıklanan 4. çeyrek büyüme rakamınınyüzde 6’lık artışa işaret etmesiyle de artı puan aldı.Ancak harcamalar yönünden dikkat çekici durum tü-ketim ayağında kamunun ağırlığını artırmasıydı. Ka-munun nihai tüketim mallarına harcamalarını yüz-de 17,9 arttırdığı 4. çeyrekte, yerleşik hane halkları-nın tüketimi yüzde 4,7 arttı. 2008’in 2. çeyreğinden beriilk kez artış kaydeden hane halkı tüketimi 2010 çey-reğinde de bu görünümünü koruyacaktır.

İŞSİZLİĞİN KISA VADEDE TOPARLANMASI ZOR

Büyüme rakamlarının işsizlik oranlarına hemenyansıması beklenmemeli. Dünyada işletme yapıları-nın verimlilik ve teknoloji odaklı bir yapıya kavuşmasınedeniyle büyüme ile işsizlik arasındaki korelasyondüzeyinde düşüş görülüyor. Nitelikli insan gücü ih-tiyacı artarken, eski tip iş gücü ihtiyaçları doğal ola-rak azalıyor. Bunun doğal bir sonucu olarak büyümedeyaşanan artışın işsizlik ayağına sınırlı yansıyacağınıöngörmek zor değil.

ENFLASYON DİKKAT ÇEKECEKMakro veriler arasında önümüzdeki dönemde en-

flasyon rakamları kritik bir kalem konumuna gele-cek. Bu noktada özellikle tüketici harcamalarında ya-şanan artışın bir uzantısı olarak enflasyon rakamla-rı ele alınmalıdır. 2009’un Eylül ayından 2010’un Şu-bat ayına kadar yüzde 7 artan tüketici harcamaları en-flasyon üzerinde baskı kurmaktadır. Yıllık bazdaŞubat ayında yüzde 10’un üzerini gördükten sonraMart ayında yüzde 9,56 düzeyine gerileyen enflas-yonda talep kaynaklı baskının sürmesi beklenmeli-dir.

MERKEZ FAİZ ARTIRIMINDA AGRESİFOLAMAZ

Enflasyondaki görünüm özellikle Merkez Ban-kası’nı (MB) zorlayacaktır. Tüketici talebinin kont-rolsüz bir fiyat artışı yaratmasına MB’nin izin ver-

78 Ekonomik Perspektif

Fatih YEĞENOĞLU İMSAD-Ekonomist

Global ekonomide toparlanma

sinyalleri

2010’un ilk çeyreğinde tüm dünyada merak edi-len ortak soru krizden çıkışa yönelik sinyal-lerin gelip gelmeyeceğiydi. Genel beklentiler2010’un ilk çeyreğinde toparlanma sinyalle-

rinin hissedileceği yönündeydi. Beklentilere uygun birşekilde, açıklanan makro verilerin toparlanmayaişaret ettiği bir dönem kaydedildi. Özellikle bu dilimdegelen 2009’un 4. çeyreğine ait büyüme rakamların-da olumlu gerçekleşmeler yaşandı. Bununla birlik-te bu iyimser tablonun çok kuvvetli olduğunu söyle-mek şimdilik zor. Ticaretin seyri konusunda fikir ve-ren Baltic Dry Endeksi’nde 3 aylık bir süreçte önem-li bir değişim yaşanmaması da dünya ticaretinin he-nüz korkularını tam olarak atlatamadığını gösteriyor.

TÜRKİYE NOT ARTIRIMLARI İLE DİKKAT ÇEKTİ

Global ekonomideki toparlanma sinyalleri özel-likle Türkiye tarafından daha güçlü hissedildi. Bu nok-tada 2001 yılında bankacılık sektöründe çöküşü ya-şayan Türkiye, 2001 krizinden çıkarken bankalara ge-tirdiği “ağır kriterlerin” meyvesini şimdi topluyor di-yebiliriz. 2008 yılının sonunda global krizin patlak ver-diği dönemde mevduata garanti getiren Yunanistan’ınmali bir batağa saplandığı ortamda, Türkiye olduk-ça güçlü bir bankacılık ve bütçe yapısı ile ortada dur-maktadır. Global krizin ilk sinyallerinin geldiği dilimdemevduata tam garanti getirmek gibi bir uygulama-ya gitmeyen Türkiye attığı adımlar sonucunda krediderecelendirme şirketlerinin de ilgisini çekti. Bununsonucunda tüm saygın kredi derecelendirme kuru-

Page 79: TÜRKİYE’NİN İHRACAT LİDERİ İNŞAAT MALZEMELERİimsad.org/Uploads/Files/dergi/01_2010.pdf · kanı Mehmet Büyükekşi, Türkiye Demir-Çelik Üreticileri Derneği Yönetim

Nisan 2010 79

mesi mümkün değil. Dolayısıyla MB’nin önümüz-deki dönemde faiz artırımına yönelmesi kaçınılmazolacaktır. Bununla birlikte erken gelecek bir faiz ar-tırım serisinin ekonomik büyümenin önünü kese-ceği de aşikâr. Dolayısıyla Merkez’den olası bir faizartırımının hemen gelmesi beklenmemelidir.

IMF İLE KOPARTILAN İPLER MALİPOLİTİKALARIN ÖNEMİNİ ARTIRDI

IMF ile ipler uzun bir süre sonra koparıldı. Biryılı aşkın bir süredir devam eden anlaşma süreci so-nunda “yeni bir anlaşma yapmama” kararı çıktı. Çı-kan karar gerek piyasa gerekse ekonomi cephe-sinde ‘şimdilik’ tepki ile karşılaşmadı. Ancak bun-dan sonrasında ekonomi çevrelerinde gözler maliverilerde olacaktır. Orta Vadeli Program ile ortayakoyulan hedeflerle sapma yaşanması IMF kararı-nın sorgulanmasına neden olabilecektir. Özelliklefaiz dışı denge ve bütçe dengesinde hedeflerle uyu-mun yakalanması istikrar açısından önemli olacak.

İNŞAAT SEKTÖRÜ YİNE BELİRLEYİCİ OLACAK

İnşaat sektörü bu makro görünümde oldukçakritik bir rol üstlenecek. Özellikle istihdam ayağındabirçok alt sektöre destek veren inşaat sektörününtoparlanması ekonomik dengelerin oturması açı-sından kritik önem taşıyor. İnşaat sektörünün 4. çey-rekte yüzde 6,6 daralması ise kan kaybının son-lanmaya başladığına yönelik sinyal verdi. Bunun2010 ile birlikte pozitife dönmesi beklenmelidir.

KONUT SATIŞLARI POTANSİYEL TALEBİNPATLAMAYA HAZIRLANDIĞINIGÖSTERİYOR

Konut satışları rakamı krizde inşaat sektörününyaşadığı seyri net bir şekilde ortaya koyuyor.2008’in son çeyreğinde 92.516 ile dip yapan konutsatışlarındaki bu güç kaybı, 2009’un birinci çeyre-ğinde KDV ve harç indiriminin yanı sıra faiz indi-rimleri ile durdu. Bu destek adımları sonucunda ko-nut satışları yüzde 17,67 artarak 108.861 düzeyineulaştı. Oluşan bu trend 2009 yılının 2. çeyreğindedaha da hızlandı. Konut satışları bu çeyrekte bir ön-ceki çeyreğe göre yüzde 78,89 artarak 194.743’e gel-di. Ancak KDV ve harç indirimi desteğinin hızlı çe-kilmesiyle 3. çeyrekte bir önceki çeyreğe göreyüzde 42,53 düşüş kaydederek 111.913’e geriledi.

Son gelen verilerde 4. çeyrek rakamı 116.229 dü-zeyinde oldu. Bu veri bir önceki çeyreğe göre yüz-de 3,86, bir önceki yılın aynı dönemine göre ise yüz-de 25,63’lük bir artışı ifade ediyor. Oluşan bu rakamşimdilik istenen düzeyde olmamakla birlikte konutsatışlarında bir artış trendine işaret ediyor.Bölge-sel olarak bakıldığında ise İstanbul’da konut satış-larının Türkiye ortalamasının üzerinde yüzde 10,3artış kaydettiği görülüyor. Ankara ile birlikte en faz-

KAMU FİNANSMANINA İLİŞKİN TEMEL BÜYÜKLÜKLER (Milyar TL)2010 2011 2012

Merkezi Yönetim Bütçe Dengesi -50 -45.1 -39.1Merkezi Yönetim Bütçe Gelirleri 236.8 253.1 275.4Merkezi Yönetim Bütçe Harcamaları 286.8 298.2 314.4Toplam Kamu Faiz Dışı Fazlası (Program Tanımlı) -3.5 4.4 11.9Merkezi Yönetim Bütçesi Faiz Dışı Fazlası (Program Tanımlı) -8.4 -2.1 4.3Merkezi Yönetim Bütçesi Gelirleri (Program Tanımlı) 220.4 239.6 262Merkezi Yönetim Bütçesi Faiz Dışı Harcamaları (Program Tanımlı) 228.8 241.7 257.7Diğer Kamu Faiz Dışı Fazlası (Program Tanımlı) 4.9 6.5 7.6Özelleştirme Gelirleri 10.4 9.4 8.9

Page 80: TÜRKİYE’NİN İHRACAT LİDERİ İNŞAAT MALZEMELERİimsad.org/Uploads/Files/dergi/01_2010.pdf · kanı Mehmet Büyükekşi, Türkiye Demir-Çelik Üreticileri Derneği Yönetim

80 Ekonomik Perspektif

KONUT SATIŞLARIMiktar Değişim

Q4.08 Q3.09 Q4.09 B.Ö.Y.* B.Ö.Ç.*Türkiye 92516 111913 116229 %25.63 %3.86TR10 (İstanbul) 21386 22896 25254 %18.09 %10.30TR21 (Tekirdağ, Edirne, Kırklareli) 681 1307 1155 %69.60 -%11.63TR22 (Balıkesir, Çanakkale) 930 1211 1262 %35.70 %4.21TR31 (İzmir) 5402 7134 7666 %41.91 %7.46TR32 (Aydın, Denizli, Muğla) 1815 2348 2332 %28.48 -%0.68TR33 (Manisa, Afyon, Kütahya, Uşak) 2112 2284 2226 %5.40 -%2.54TR41 (Bursa, Eskişehir, Bilecik) 4749 5755 5722 %20.49 -%0.57TR42 (Kocaeli, Sakarya, Düzce, Bolu, Yalova) 1606 1850 2231 %38.92 %20.59TR51 (Ankara) 17857 22434 22767 %27.50 %1.48TR52 (Konya, Karaman) 2476 3449 3477 %40.43 %0.81TR61 (Antalya, Isparta, Burdur) 6390 6526 6954 %8.83 %6.56TR62 (Adana, Mersin) 4197 5666 5833 %38.98 %2.95TR63 (Hatay, K.Maraş, Osmaniye) 1364 1790 1951 %43.04 %8.99TR71 (Kırıkkale, Aksaray, Niğde, Nevşehir) 1792 2711 2444 %36.38 -%9.85TR72 (Kayseri, Sivas, Yozgat) 3242 4373 3815 %17.67 -%12.76TR81 (Zonguldak, Karabük, Bartın) 570 700 669 %17.37 -%4.43TR82 (Kastamonu, Çankırı, Sinop) 449 703 806 %79.51 %14.65TR83 (Samsun, Tokat, Çorum, Amasya) 3374 4147 4207 %24.69 %1.45TR90 (Trabzon, Ordu, Giresun, Rize) 2465 2510 2595 %5.27 %3.39TRA1 (Erzurum, Erzincan, Bayburt) 782 1054 1105 %41.30 %4.84TRA2 (Ağrı, Kars, Iğdır, Ardahan) 250 359 398 %59.20 %10.86TRB1 (Malatya, Elazığ, Bingöl, Tunceli) 2719 3517 3340 %22.84 -%5.03TRB2 (Van, Muş, Bitlis, Hakkari) 286 316 452 %58.04 %43.04TRC1 (Gaziantep, Adıyaman, Kilis) 2130 3439 3401 %59.67 -%1.10TRC2 (Şanlıurfa, Diyarbakır) 2774 2862 3261 %17.56 %13.94TRC3 (Mardin, Batman, Şırnak, Siirt) 718 572 906 %26.18 %58.39

* B.Ö.Y.=Bir önceki yıla göre değişim, B.Ö.Ç.=Bir önceki çeyreğe göre değişim

la konut satışının yaşandığı İstanbul yine ticaretinmerkezi olma özelliği ile ön plana çıkıyor. Bunun-la birlikte konut projelerinde doğuya yönelimin deetkisi görülüyor. Nitekim, Mardin, Batman, Şırnakve Siirt’i kapsayan TRC3’teki konut satışlarındaki ar-tış yüzde 58,39, Van, Muş, Bitlis ve Hakkari’yi kap-sayan TRB2’deki yükseliş yüzde 43 oldu.

Konut satışlarındaki bu artışta Merkez Banka-sı’nın gösterge faizleri tarihi seviyelere indirmesietkili oldu. Ancak satışların halen istenen düzeydeolmadığı görülüyor. Bunu yatırımcının temkinli tu-tumuna bağlamak mümkün. Nitekim tüketiciler gös-terge faizlerin dip yaptığına ilişkin görüşlerini yeniyeni oluşturmaya başladı. Dolayısıyla konut yatırı-mı yapmakta halen çekingen davranan bir tüketi-ci grubu bulunuyor. Ancak bu eğilimin düşük faiz or-tamına bağlı olarak değişmesi beklenmelidir. Önü-müzdeki dönemde konut satışlarının daha da güç-lendiği gözlenecek. Bununla birlikte konut satış-larında meydana gelebilecek olan artışların mev-cut stokları eritmenin ötesinde istihdama katkı sağ-laması için yeni projelerin maliyet ayağında teşvi-ke gidilmesi yerinde olacaktır.

YAPI RUHSATLARINDAKİ ARTIŞ, TALEPPOTANSİYELİNİN HAREKETE GEÇMEYEHAZIR OLDUĞUNU GÖSTERİYOR

Yapı izinlerinde ortaya çıkan sonuçlar da inşa-at sektörünün genelinde düşük faiz kaynaklı bir ha-reketlenmeye işaret ediyor. Nitekim yapı ruhsatlarıverisinde KDV ve harç indirimleri ile Mart ayında ya-şanan iyimserliğe benzer bir görünümün Aralık ayın-da da yaşandığı görülüyor. Yüzölçümü bazındayapı ruhsatları alımlarında tüm bina türleri için Martayında yüzde 60’lık artış kaydedilirken, Aralık ayın-da bu rakamın yüzde 53 düzeyinde gerçekleşmesibu görüşümüzü destekliyor. Yine Mart ayında 13,66milyon metre kare yapı ruhsatı alınırken, Aralık ayın-da 13,58 milyon metre kare ile bu rakama olduk-ça yakın bir gerçekleşme kaydedildi.

Yapı ruhsatlarındaki bu değişimin yapı kullanımizinlerine daha sınırlı yansıdığı görülüyor. Nitekim2009’un Mart ayında yapı kullanım izinleri, yüzde 148artış kaydederken, Aralık ayında yüzde 20 oranın-da yükseliş yaşadı. Rakam bazında Mart ayında 12,5milyon metre kare yapı kullanım izni alınırken, Ara-lık ayında bu değer 9,64 milyon metre kare düze-yinde oldu. Yapı kullanım izinlerinde sektörlerinoransal dağılımına baktığımızda konut sektörününpayının toplamda yüzde 72,7’ye düştüğü görülüyor.Sektöre katma değer yaratan son dönemin moda ya-pısı alışveriş merkezlerinin yanı sıra ofis, hastaneve sanayi binalarının inşaat sektörü açısından öncübir yapıya kavuştuğu da hissediliyor. Yine yapı kul-lanım izinlerinin Aralık ayı dağılımında bu bina tür-lerinin toplam payının yüzde 20’leri aştığına da dik-kat edilmelidir.

Kaynak: TCMB&TÜİK

Page 81: TÜRKİYE’NİN İHRACAT LİDERİ İNŞAAT MALZEMELERİimsad.org/Uploads/Files/dergi/01_2010.pdf · kanı Mehmet Büyükekşi, Türkiye Demir-Çelik Üreticileri Derneği Yönetim

Nisan 2010 81

EMTİA FİYATLARININ YATAYA GİRMESİİNŞAAT MALZEMESİ FİYATLARINIDURAĞANLAŞTIRDI

İnşaat sektörü için kritik bir veri durumunda bu-lunan maliyet rakamlarının 4. çeyrek sonuçları yapımaliyetlerine ilişkin güncellemelerde kullanılıyor.Bu veri aynı zamanda proje maliyetlerinin belir-lenmesinde önemli bir rol oynuyor. İnşaat üreti-minde oluşan maliyet yapısı analiz edildiğinde dik-kate çekici unsur genel maliyetlerle, malzeme fi-yatları arasındaki korelâsyondur. İnşaat Maliyeti En-deksi Grafiği’nde görüldüğü üzere genel inşaat ma-liyeti ile malzeme fiyatları aynı doğrultuda ilerliyor.Buradan tespitle inşaat sektörüne ilişkin maliyetavantajı yaratmanın yolunun inşaat malzemeleri sa-nayine destek vermekten geçtiğini vurgulamakgerekmektedir. Maliyetlerin diğer ayağı olan işçi-lik maliyetlerinin sürekli artan yapısı ise dikkat çe-kiyor. İşçilik ve malzeme maliyeti olmak üzere ikiana maliyet kaleminden oluşan ve toplam inşaat gi-derlerindeki değişimi veren genel inşaat maliyeti ise2009’un 4. çeyreğinde bir önceki çeyreğe göreyüzde 0,07 artarken, bir önceki yılın aynı dönemi-ne göre yüzde 0,62’lik yükseliş kaydetti. Projeler-de “frene basılması” 4. çeyrekteki bu değişimin bukadar sınırlı olmasında etkili olan unsur olarak de-ğerlendirilebilir. Bu dönemde malzeme fiyatlarınınbir önceki çeyreğe göre yüzde 0,14 düşüş, bir ön-ceki yılın aynı çeyreğine göre ise yüzde 0,08’lik ge-rileme kaydettiği görülüyor. İnşaat malzemelerineilişkin bu veriler hammadde fiyatlarında 4. çeyrektebir önceki çeyreğe göre yaşanan yataya girme eği-limini yansıtıyor. Emtia fiyatlarındaki bu durağan gö-rünümün korunması durumunda malzeme fiyat-larındaki yatay seyrin sürmesi beklenebilir.

Son olarak sektördeki trend değişimine dikkatedilmelidir. Küresel kriz süreci, Türk gayrimen-kul sektöründe trendleri değiştirecek gelişmele-ri de beraberinde getiriyor. Son 15 yıldır, konut en-düstrisi ticari gayrimenkul pazarını tetiklerken veyaşekillendirirken, konut bölgelerinde alışverişmerkezlerinin, ticari plazaların geliştiği gözlenir-ken, 2009’dan itibaren bu trendin tersine döndü-ğüne şahit oluyoruz. Artık ticari gayrimenkul pro-jelerinin konut endüstrisini etkilediğini gözlemli-yoruz. Yani, havalimanı, alışveriş merkezleri, tek-noparklar, fuar merkezleri, yat limanları gibi bü-yük ticari gayrimenkul projeleri, yepyeni bölgele-rin yatırım kapsamına girmesini sağlıyor. Buprojelerde görev alacak her düzeydeki insan kay-nağı için konut endüstrisinin bu tür iddialı gayri-menkul projelerinin çevresinde yeni bir konsept-le şekilleneceğini gözlemleyeceğiz. Bu noktadanbir sonraki aşama ticari gayrimenkul projesi ile ko-nut projesini yürüten inşaat şirketlerinin ortak pro-jeler oluşturması olacak. Yani, bir konut projesi ileyat limanının, uluslararası standartta iddialı bir alış-veriş merkezi veya ticari plaza projesi ile bir ko-nut projesinin farklı inşaat şirketlerinin ortak si-nerjisi ile şekillendiğine şahit olacağız. Yeni kon-septe hızlı adapte olan şirketler bu süreçten güç-lenerek çıkacaktır.

Page 82: TÜRKİYE’NİN İHRACAT LİDERİ İNŞAAT MALZEMELERİimsad.org/Uploads/Files/dergi/01_2010.pdf · kanı Mehmet Büyükekşi, Türkiye Demir-Çelik Üreticileri Derneği Yönetim

82 İhracat Kapıları/Irak

Petrole sahip olan ülkelerin kaderini yaşadıIrak, 1980’lerden bugüne gelen süreçte.Irak-İran Savaşı, 1990’da Kuveyt’in işga-li üzerine başlayan uluslararası askeri ha-

rekât, 2003’te ABD’nin askeri müdahalesi, ülkenintarihine son 30 yılda damgasını vurdu. Irak eko-nomisi son 30 yıldır istikrarsız bir yapı sergiledi. Sa-vaş öncesi olduğu gibi savaş sonrası dönemde Irakekonomisi petrol gelirleriyle kendini finanse etti.

Ülke ihracat gelirlerinin yüzde 95’ini petrolden akangelirden sağladı. 2004’te IMF tarafından verilen acilyardım desteği çerçevesindeki 470 milyon dolar-lık krediyi Irak beklenenden iki yıl önce 2007’de geriödedi. İmzalanan yeni anlaşmayla da 744 milyondolarlık yeni bir krediyi aynı tarihlerde aldı. Bu du-rum, Irak ekonomisinde petrolden elde edilen ge-lirin nasıl bir ekonomik güç yarattığının da gös-tergesiydi. Irak’ta 2008’de bir ekonomik program

Silahların gölgesindekikomşumuz:

IRAK

Türk inşaat malzemesi sanayisi 2009’da en fazla ihracatı Irak‘a gerçekleştirdi. Türkiye’nin Irakpazarından ihracat olarak aldığı pay ise yüzde 20. Irak’a geçen yıl 5 milyar dolar olarakgerçekleşen ülke ihracatımızda hedef ise 2011’de 20 milyar dolar. Türkiye-Irak arasındaki ticariilişkilerin günden güne gelişmesi, bu hedefin yakalanacağını gösteriyor.

Page 83: TÜRKİYE’NİN İHRACAT LİDERİ İNŞAAT MALZEMELERİimsad.org/Uploads/Files/dergi/01_2010.pdf · kanı Mehmet Büyükekşi, Türkiye Demir-Çelik Üreticileri Derneği Yönetim

Nisan 2010 83

uygulamaya konuldu. Bu programa göre yatırım-lara kaynak ayrılması, kamu hizmetlerinin iyileş-tirilmesi, büyümenin artırılması, yüzde 30 civarındagerçekleşen enflasyonun düşürülmesi, yapısalreformların gerçekleştirilmesi, yönetim kapasi-tesinin artırılması planlandı.

PETROLE BAĞIMLI EKONOMİ2008 ekonomik programında ayrıca yüzde 7 bü-

yüme, günlük 2,2 milyon varil petrol üretimi, yüz-de 12 enflasyon ve 34 milyar dolar rezerv öngörüldü.Economic Intelligence Unit (EIU) verilerine göre 2008yılında büyüme yüzde 7,8, Gayri Safi Yurt İçi Hâsı-la (GSYİH) ise 70 milyar dolar olarak gerçekleşti. Ol-dukça yüksek bir büyüme oranı yakalanmış olma-sına rağmen Irak bütçesinden yatırımlara ayrılanpayın etkin bir şekilde kullanılamaması halen ül-

kede en önemli sorunu teşkil etmekte ve petrol dışıalanlarda ekonominin büyümesini engellemekte.2008 yılında enflasyon EIU verilerine göre yüzde 2,8,IMF verilerine göre yüzde 3,6 olarak gerçekleşti. Ül-kenin para birimi olan dinarın, dolar karşısında is-tikrarlı durumu, düzelen güvenlik koşulları nede-niyle temel tüketim maddelerinin arzındaki artış veuluslararası piyasalarda petrol dışı tüketim ürün-lerinin fiyatlarındaki düşüş göz önünde alındığın-da enflasyonun önümüzdeki dönemde de düşükseyretmesi söz konusu…

Buna karşın Irak’ta işsizliğin resmi rakamlaryüzde 17,6 olduğunu söylese de yüzde 40’larda ol-duğu kesin. Çalışma hayatı çoğunlukla kamuda is-tihdam edilenlerden oluşmuş durumda. 2009,tüm dünyada olduğu gibi kendini toparlamayaçalışan Irak ekonomisi için de yıkım oldu. Ülkenintek gelir kaynağı petrolün varilinin 100 dolarlardan30 dolara düşmesi, hükümeti zora soktuğu gibi, ya-tırımların hayata geçmesini de engelledi. Bugündahi petrol fiyatlarının 70 dolarlar seviyelerinde ge-zinmesi bu mali durumu düzeltmeye yetmedi.Güvenlik sorununun 2006 sonrasında nispetendüzelmesiyle özel sektör aktivitelerinin artmayabaşladığı Irak ekonomisinin 2009’da yüzde 7-8 ora-nında büyüdüğü tahmin ediliyor. Bununla birlikte2009’da GSMH içindeki payı en hızlı artacak sek-törün servis sektörü olduğu ortaya çıkıyor.

İNŞAATTA POTANSİYEL VARHer dönemde dünyanın ilgisi diğer petrol zen-

gini ülkelere olduğu gibi Irak’a da odaklandı. Buuzun süreçte Irak, alt ve üstyapısını kaybetti,kentler, yollar, üretim ve sanayi tesisleri yerle biroldu. Ülkenin yeniden ayağa kalkması için ulus-lararası kuruluşların devreye girmesiyle Irak,yeniden inşa edilmeye başlandı. Bu durum en çokda Irak’a komşu ülkelerin ekonomilerine ve o eko-nomileri yönlendiren sektörlerine yaradı. 2000’liyıllardan itibaren durgunlaşan Irak’la ticari iliş-kilerini yeniden tesis eden Türkiye, Irak’ın yenideninşasında çok önemli projeler üstlenmeye başla-dı. Özellikle Kuzey Irak, son yıllarda Türk firma-larının, uluslararası firmalarla inşaat alanında re-kabetine sahne oldu. Kuzey Irak’tan başlayan in-şaat ivmesi Irak’ın büyük bir bölümüne yayılma-ya başladı.

Irak’ta inşaat sektörü ve inşaat malzemesi sa-nayi hızla gelişti. 2007’de Irak hükümeti, yenideninşa maliyetleri ve sermaye yatırımı için yaklaşık10,5 milyar dolar tahsis etti. Yeniden inşa işlerinintoplam maliyetinin 100 milyar dolar olduğu tahminediliyor.

GSMH’nin sektörel dağılımı (2007)EIU tahmini verilerine göre 2008’de Irak’ta tarım sektörünün Gayri Safi MilliHâsıla (GSMH) içindeki payı yüzde 8,5 azalırken, sanayi sektörü yüzde 10,5,servis sektörü ise yüzde 9,6 artış gösterdi. 2007 verileri ışığında Irakekonomisinde GSMH’nın sektörel dağılımına bakıldığında yüzde 58 sanayi,yüzde 27 hizmetler, yüzde 12 tarım sektörünün payı olduğu görülüyor.

Page 84: TÜRKİYE’NİN İHRACAT LİDERİ İNŞAAT MALZEMELERİimsad.org/Uploads/Files/dergi/01_2010.pdf · kanı Mehmet Büyükekşi, Türkiye Demir-Çelik Üreticileri Derneği Yönetim

84 İhracat Kapıları/Irak

Irak Yatırım Ajansı’na göre Irak’taki fırsatlar• Irak’ta inşaatla ilgili malzemelerin üretimi için güçlü bir temel mevcut ve Irak hükümeti devlet-özel

sektör ortaklığı kapsamında devlet kuruluşlarıyla iş birliği yapacak özel yatırımcılar arıyor. Çelik,çimento, tuğla, cam ve mermer alanında ortaklık fırsatları mevcut.

• Yapılan son araştırmalar sadece Basra’da 44 bin 700 adet yeni konut yapılması ve 9 bin adet konutunda yenilenmesi gerektiğini gösteriyor. Bu çalışmalara göre düşük gelirli grup için 4 bin 300, üst ortagelir diliminin hepsi için 22 bin 700 ve yüksek gelir grubu için de 17 bin 700 adet yeni konut ihtiyacıolduğu tahmin ediliyor.

• Irak’ın altyapısını geliştirmek için şu anda sayısız kamu inşaat projesi planlanıyor. Irak hükümetininşu anda öncelik verdiği alanlar, yol ve demiryolu inşaatı, elektrik üretimi, iletim ve dağıtım ağları,liman rehabilitasyonu ile su ve kanalizasyon arıtma tesislerinin inşası ve rehabilitasyonu projeleri.

Page 85: TÜRKİYE’NİN İHRACAT LİDERİ İNŞAAT MALZEMELERİimsad.org/Uploads/Files/dergi/01_2010.pdf · kanı Mehmet Büyükekşi, Türkiye Demir-Çelik Üreticileri Derneği Yönetim

Nisan 2010 85

İnşaat malzemeleri ve ilgili teçhizat pazarınında bu tür projelerle önümüzdeki yıllarda da geli-şimini sürdüreceği öngörülüyor. Uzun yıllar dev-let tekelinde olan inşaat işlerinin özel sektöre ve-rilmeye başlanmasıyla Irak’a ilgi her geçen gün art-tı. Dünyanın en büyük inşaat firmaları Irak’tan işalmak için yarışıyor. Öyle ki artık devletin elinde-ki şirketler, devlet-özel sektör ortaklığıyla yeni birekonomik modelin hayata geçirilmesine öncülükediyor. 2008 yılı nisan ayında Irak hükümeti bu an-lamda bir adım atarak, her ikisi de Irak Çimento Şir-keti bünyesinde faaliyet gösteren Al Kirkuk ÇimentoŞirketi ve Al Qaim Çimento kuruluşları için yeni özel

sektör-devlet ortaklığı ilan etti.2008’de Irak Sağlık Bakanlığı’ndan Türkiye’ye

yapılan heyet ziyaretleri sonucunda, Universal Gro-up Acarsan Şirketi ile Irak Sağlık Bakanlığı ara-sında Kerbela, Necef, Babil, Misan ve Nasiriye vi-layetlerinde, her biri 130-140 milyon dolar tuta-rında olmak üzere, 400-600 yataklı beş adet has-tanenin inşaat projesi ile ilgili protokol imzalan-dı. Yatırımcıları en çok çeken sektörler arasındabayındırlık işleri, su, elektrik, kanalizasyon arıt-ma, köprüler, otoyollar, imar ve inşaat isleri bu-lunmaktadır. Irak Yeniden İmar Strateji Kurulu’nuntoplam tutarı 270 milyon dolar olan yaklaşık 20

Türkiye’nin Irak’a önerdiği 20 proje1. Mal ve hizmetlerin serbest dolaşımını öngören iki ayrı anlaşma

imzalanması,2. Gümrük alt yapı ve mevzuatlarında "tek pencere" uygulaması,3. Türk Eximbank'ının Irak'a uygun ülke kredisi açması,4. Türk Eximbank'ın Irak'a revolving kredisi açması ve geri ödemelerin

kara yoluyla petrol ithalatı yoluyla yapılması,5. Türk-Irak sınırının sıfır noktasında Nitelikli Serbest Bölge kurulması,6. Bağdat'ta Türk ticaret merkezi kurulması,7. Bağdat Uluslararası Fuar Merkezi’nin Türk firmalarınca yenilenmesi,8. Bağdat'ta dokuz adet Türk Ürünleri Fuarının düzenlenmesi,9. Qasap petrol sahasının geliştirilmesi ve elektrik santrali yapımı

projesinin hayata geçirilmesi,10. Irak'ta geniş bant internet altyapısının Türk ve Irak firmalarınca

ortaklaşa yapılması,11. Irak'ın vagon ve lokomotif ihtiyaçlarının Türkiye tarafından karşılanması,12. Hızlı elektrik üretimi projelerinde Türk-Irak iş birliğinin sağlanması,13. Irak'ın çeşitli bölgelerinde beş hastane yapımını Türk firmalarının

üstlenmesi,14. İki ülke demiryollarının bağlanması,15. Basra-Bağdat-Gaziantep Mersin koridorunun yapımı,16. Türkiye-Irak doğalgaz boru hattının yapımı,17. İki ülke elektrik sistemlerinin yüksek kapasiteli hatla bağlanması,18. Irak petrol sahalarında Türk-Irak ortaklığının geliştirilmesi,19. Kerkük-Yumurtalık Boru Hattı’nın tam kapasite ile çalıştırılması,20. İskenderun-Nusaybin-Al Yarubiyah-Musul tren yolunun etkin şekilde

kullanılması.

Page 86: TÜRKİYE’NİN İHRACAT LİDERİ İNŞAAT MALZEMELERİimsad.org/Uploads/Files/dergi/01_2010.pdf · kanı Mehmet Büyükekşi, Türkiye Demir-Çelik Üreticileri Derneği Yönetim

86 İhracat Kapıları/Irak

projeyi onaylaması ve büyük altyapı geliştirme pro-jelerinin hız kazanması inşaat sektörünün gele-cekte de büyük bir potansiyel teşkil ettiğini gös-teriyor.

2003 işgalinden sonra demir yollarının yenidenyapılandırılması çalışmalarına hız verildi. Suriyeve İran sınırlarına uzanan toplam 2 bin 300 kilo-metre uzunluğunda yeni bir hattın 2010 sonuna ka-dar tamamlanacağı ve Bağdat Metrosu’nun yeni-den kullanılır hale getirileceği açıklandı. IrakDevlet Demiryolları Şirketi (Iraqi Railroads Com-pany) tarafından 2008’de yapılan bir açıklamada;tüm Bağdat’ı kuşatacak bir demiryolunun ve Bağ-dat’ı, Irak’ın güneyindeki limanlarına bağlayacakiki yeni demiryolunun yapımının öngörüldüğü be-lirtildi. Birisi Bağdat-Kut-Nasiriyya-Basra, diğe-ri Bağdat-Kut-Imara-Basra hatlarında olacak buiki demiryolunun yanı sıra; Irak’ın kuzeyindeki şe-hirleri birbirine bağlayacak bir projenin üzerindeçalışıldığı ve bu hat ile Kerkük ve Musul istas-yonlarının İran’a açılacağı ifade edildi.

İNŞAATTA IRAK AÇILIMIIrak’ın ticaret hacmi 2008 verilerine göre 100

milyar dolar. 35-40 milyar dolara yaklaşan itha-latıyla Irak’tan en büyük payı yüzde 30’la alan Su-riye’nin ardından Türkiye ise yüzde 20’lik pay ileikinci sırada. Türkiye her yıl Irak’la ticaret hacminigeliştirmek için de hükümetler düzeyinde ziya-retler gerçekleştiriyor. 2009 yılı Irak’a ihracatımız5 milyar doların üzerinde. Bu rakamın 2011 yılın-da 20 milyar dolara çıkarılması için karşılıklı iş bir-liği protokolleri düzenlenerek ortak projeler ha-yata geçirilmeye çalışılıyor.

Irak, coğrafi yakınlığı ve lojistik avantajları se-bebiyle Türk müteahhitlik firmaları için önemli fır-satlar sunuyor. İlk olarak 1981 yılında Irak paza-rına giren müteahhitlik firmalarımızın ülkedeki faa-liyetleri savaş sonrası dönemde artan altyapı veüstyapı yatırımlarıyla 2003 yılından itibaren hız-landı. Türk müteahhitlik firmalarının 2003 yılında242 milyon dolar seviyesinde olan toplam faali-yetleri, 2009 yılında 44 projeyle toplam 1,231 mil-yar dolar seviyesine ulaştı. 1972-2009 yılları ara-sında müteahhitlik firmalarımız Irak’ta değeritoplam 7,5 milyar dolar olan toplam 495 proje ger-çekleştirdi.

Türk müteahhitlik firmaları Irak’ta çeşitli ko-nut projelerinden askeri tesislere yol, köprü, ba-raj gibi altyapı projelerinden okul, hastane gibi sos-yal tesislere kadar pek çok alanda faaliyet göste-riyor. Irak’ta müteahhitlik hizmetleri kapsamın-daki işlerin yaklaşık yüzde 60’ı yerel makamlar-dan alınmış olup, uluslararası firmalar ve ABD ma-kamlarından alınan işler de yüzde 40’lık bir oran

Türkiye-Irak İkili Ticareti (Milyon $)Yıllar İhracat İthalat Hacim Denge2003 829.000 112.000 941.000 716.0002004 1.820.000 467.000 2.288.000 1.353.0002005 2.750.000 458.000 3.208.000 2.291.0002006 2.587.000 374.000 2.941.000 2.192.0002007 2.845.000 645.000 3.490.000 2.200.0002008 3.916.191 1.320.923 5.237.113 2.595.2682009 5.125.933 952.392 6.078.325 4.173.541

Page 87: TÜRKİYE’NİN İHRACAT LİDERİ İNŞAAT MALZEMELERİimsad.org/Uploads/Files/dergi/01_2010.pdf · kanı Mehmet Büyükekşi, Türkiye Demir-Çelik Üreticileri Derneği Yönetim

Nisan 2010 87

teşkil ediyor.Türk inşaat firmalarının Irak’a 2006 yılıyla

birlikte ihraç ettiği inşaat malzemelerinin değe-rine bakıldığında her yıl bir artış yaşandığı görü-lüyor. 2006’da 728 milyon dolar, 2007’de 907 mil-yon dolar ve 2008’de 1,214 milyar dolarlık inşaatmalzemesi ihracı gerçekleştiren Türk firmaları burakamı krizin gölgesinde geçen 2009 yılında 1,650milyar dolara yükseltti. Yine 2009’da en fazla in-şaat malzemesi ihraç ettiğimiz ülkelere bakıldı-ğında Irak yüzde 10’luk pay ile ilk sırada yer aldı.

Türkiye’den Irak’a ihraç edilen inşaat malze-melerinde aslan payını demir-çelik, çubuk profilve teller, çimento, kablo, çivi, cıvata, somun veplastik inşaat malzemeleri firmaları alıyor. 2009’daIrak’a 470 milyon dolarlık demir çelik ihracatı ger-çekleştiren inşaat malzemeleri sektörü, toplam ih-racatın yüzde 30’unu sadece bu sektörden elde etti.Önümüzdeki beş yılda da Irak pazarı Türkiye vedünya için önemli bir ekonomik değer yaratıyor.Türkiye coğrafi avantajını iyi kullanabilirse, özel-likle inşaat sektörü ve inşaat malzemeleri sana-yisi açısından yüksek ihracat rakamlarına Irak pa-zarında ulaşacak gibi görünüyor.

Türkiye’nin Irak’a ihraç ettiği inşaat malzemeleriÜrün Grubu 2006($) 2007($) 2008($) 2009($) Demir-Çelik Çubuk, Profil ve Teller 133,953,317 239,258,358 334,488,438 468,177,394 Çimento 140,583,355 143,924,636 192,322,606 290,765,205 Demir-Çelikten Sağlık Gereçleri 99,082,413 86,410,561 109,128,099 174,731,076 Kablolar 118,644,929 131,919,193 165,793,969 170,946,541 Demir-Çelikten Çivi, Civata, Somun vb. 25,923,550 49,063,590 73,701,741 144,169,852 Plastik İnşaat Malzemeleri 55,229,286 50,305,565 84,205,420 93,195,509 Alüminyumdan İnş.Mlz. Ve Aksamı 38,574,596 44,310,650 56,718,596 67,974,317 Isıtma ve Soğutma Cihazları 19,448,055 21,914,570 35,648,875 47,790,533 Boyalar 11,259,556 15,018,726 21,864,678 32,394,814 İşlenmiş Taşlar (Mermer, Granit) 9,614,966 17,999,141 28,741,421 31,885,856 Prefabrik Yapılar 49,337,024 63,364,079 56,730,542 22,389,673 Adi Metallerden Kilit ve Donanımlar 6,434,723 8,629,312 10,391,380 15,559,552 Elektrik Malzemeleri 9,627,465 13,588,523 11,999,218 14,199,858 Aydınlatma Armatürleri 7,186,838 8,505,470 10,195,462 12,865,726 Seramik Kaplamalar 5,132,604 4,255,618 4,237,580 10,234,554 Asfalt, Alçı, Çimento ve Betondan Eşyalar 5,130,937 4,133,372 8,897,210 8,515,585 Alüminyumdan Sağlık Gereçleri 1,998,596 2,800,401 5,618,043 7,040,088 Demir-Çelikten Boru ve Bağlantı Parçaları 2,949,471 3,624,811 4,823,696 7,020,653 Ağaçtan İnşaat Malzemeleri 5,404,338 4,627,971 3,862,515 6,867,888 Düz Cam 1,742,339 3,085,594 3,310,265 6,117,285 Demir-Çelikten İnşaat Aksamı 2,154,582 4,403,708 5,574,047 5,592,463 Seramik Sağlık Gereçleri 3,184,279 2,621,075 3,373,395 4,558,033 Mineral Yünler 444,839 746,721 1,037,741 2,151,123 Asansörler 1,858,421 997,709 892,127 1,734,050 Alçı 1,271,568 602,147 471,628 1,282,485 Cam Yünü 1,263,985 1,192,296 912,211 1,058,641 Duvar Kağıtları 229,412 279,530 173,687 485,102 Demir-Çelikten Radyatör 429,530 223,636 430,427 312,779 Tuğlalar, Karolar 329,636 104,413 51,968 214,597 Kiremitler 511,005 424,154 245,465 198,868 TOPLAM 728,370,710 907,333,656 1,214,737,640 1,649,311,354

Kaynak:Haberde kullanılan

veriler DTM veDEİK’ten alınmıştır.

Page 88: TÜRKİYE’NİN İHRACAT LİDERİ İNŞAAT MALZEMELERİimsad.org/Uploads/Files/dergi/01_2010.pdf · kanı Mehmet Büyükekşi, Türkiye Demir-Çelik Üreticileri Derneği Yönetim

Yurt dışı fuarcılık sektörünün önemli firmala-rından biri olan Forum Fuarcılık 1993 yılında,Türkiye’nin dış ticaretinin geliştirilmesi, ih-racatın artırılmasında, Türk firmalarının yurt

dışına açılmalarında destekleyici hizmetler sunulmasıve bununla ilgili tüm danışmanlık hizmetlerinin ve-rilmesiyle amacıyla kuruluyor. Firmanın özellikleIrak’ta gerçekleştirilen fuarlar konusundaki deneyi-mi, Türk inşaat firmalarının da bölgede gerçekleşti-rilen yatırımlardan pay alabilmesi için avantaj teşkilediyor. Irak pazarını iyi bilen Forum Fuarcılık Yöne-tim Kurulu Başkanı Bilgin Aygül’le Irak pazarını veözelde Türk inşaat sektörü ve inşaat malzemesi sa-nayisinin bölgede neler yapabileceğini konuştuk.

Türkiye’nin yeni ihracat stratejisinde komşusu olanIrak’ın ekonomik olarak nasıl bir potansiyel barın-dırıyor?

Irak, bütün dünyanın gözünü üzerine diktiği yıl-lık 150 milyar dolarlık bir potansiyele sahiptir. Tür-kiye Irak’a 2009 yılında 5 milyar dolarlık ihracatgerçekleştirdi. Dünyada yaşanan krizin getirdiği pa-zar daralmasıyla Türkiye’nin birçok ülkeye ihracatı dü-

şerken Irak’a sürekli artma eğilimindedir. Türkiye’nin2010 yılında Irak’taki beklenen ihracat hedefi 10milyar dolar civarındadır. 2011’de ise ihracatın 15 mil-yar dolara çıkması hedefleniyor. Irak’ta yıllık 25 mil-yar dolarlık bir inşaat malzemeleri pastası var. Önü-müzdeki iki yıl içerisinde 50 milyar dolarlık inşaat vealtyapı potansiyeline sahip olan Irak’ta, Türk şirket-lerinin savaş sonrası aldıkları projeler toplamı 6,2 mil-yar dolara ulaşmıştır.

Özellikle Irak’ın yeniden inşasında Türk firmaları ak-tif rol aldı. Şimdiye kadar Türk firmalarının inşaatözelinde ne gibi işlere daha fazla talep gösterdiği-ni söyleyebilirsiniz?

İnşaat sektörü Irak’ta büyüme dönemine girmiştir.Savaş sonrası tahrip edilmiş yapılar yeniden inşa edil-mekte, yenileri yapılmakta inşaat işi ve malzemele-ri pazarı gelişmektedir. Yeniden inşa işlerinin toplammaliyetinin 100 milyar dolar olduğu tahmin edil-mektedir. İnşaat malzemeleri ve ilgili teçhizatlar pa-zarının bu tür projelerle önümüzdeki yıllarda sürek-li dinamik kalacağı öngörülmektedir. 2003 sonrası Ku-zey Irak’ın inşaat sektöründe hem müteahhitlik,

88 İhracat Kapıları/Söyleşi

Forum Fuarcılık YönetimKurulu Başkanı Bilgin Aygül:

“Irak, 150 milyardolarlık bir

potansiyele sahip”

“İnşaat sektörü, Irak’ta büyüme dönemine girmiştir. Savaşsonrası tahrip edilmiş yapılar yeniden inşa edilmekte, yenileri

yapılmakta inşaat işi ve malzemeleri pazarı gelişmektedir.Yeniden inşa işlerinin toplam maliyetinin 100 milyar dolar

olduğu tahmin edilmektedir. İnşaat malzemeleri ve ilgiliteçhizatlar pazarının bu tür projelerle önümüzdeki yıllarda

sürekli dinamik kalacağı öngörülmektedir.”

“Bölge yatırıma muhta甓Irak’a yaptığımız ihracat kalemleri arasında ilk sıraları gıda ürünleri, elektriklimakineler ve ev aletleri, inşaat malzemeleri, mobilya, tekstil, yol makineleri veyedek parçaları almaktadır. Gelişmeler olumlu ve istikrarlı görünmektedir.Irak ekonomisi savaş öncesi tamamen merkezi bir ekonomiydi. Şimdi yavaşyavaş özel sektöre dayalı bir ekonomiye geçmeye çalışmaktadır. Buna ekolarak yeni yatırım fırsatları, Irak 13 No’lu yasa çerçevesinde birçok yabancışirketin Irak’ta üretim ve yatırım yapması konusunda teşviklericanlandırmaktadır. Orta Doğu ülkeleri ağırlıklı olmak üzere (Birleşik ArapEmirlikleri, Kuveyt, İran gibi ) birçok Uzak Doğu ve Avrupa ülkesi de bölgeyeyatırım yapmak için çalışmalarını yoğunlaştırmıştır.”

Page 89: TÜRKİYE’NİN İHRACAT LİDERİ İNŞAAT MALZEMELERİimsad.org/Uploads/Files/dergi/01_2010.pdf · kanı Mehmet Büyükekşi, Türkiye Demir-Çelik Üreticileri Derneği Yönetim

Nisan 2010 89

hem de malzeme olarak Türk firmaları başarılı ol-muşlardır. 2008 yılında Türk müteahhitlik firmaları-nın faaliyetlerinin Irak’ın kuzeyinden yavaş yavaş gü-ney ve diğer bölgelere doğru kaydığı gözlenmektedir.2008 yılında Türk inşaat firmaları ile Irak Sağlık Ba-kanlığı arasında Kerbela, Necef, Babil, İsan, Nasiri-ye ve Bağdat illerinde, her bir hastane 130-140 mil-yon dolar tutarında olmak üzere, 400-600 yataklı 6 adethastanenin inşaat projesi ile ilgili anlaşmayı imzala-mıştır. Firmalarımız hem kuzeyde, hem de güneydeönemli toplu konut projelerine imza atmış ve atma-ya devam etmektedir. Yatırımcıları en çok çeken sek-törler arasında bayındırlık işleri, su, elektrik, kana-lizasyon arıtma, köprüler, otoyollar, imar ve inşaat iş-leri bulunmaktadır.

Türk inşaat malzemesi sektörünün 2008’de en faz-la ihracat yaptığı ülkeler arasında Irak ilk sırada yeralıyor. Bu gelişmenin devam etmesi için Türk inşa-at malzemesi firmaları nasıl bir strateji ile Irak pa-zarına girebilir? Yeni iş yapma metotları hakkındaneler söyleyebilirsiniz?

Özellikle Bağdat’ta ihale mercilerinin, belediye-lerin projelerine mimarlık yapan firmalarla ilişkiye ge-çilmeli malzemelerin ihale şartnamelerine girmelerisağlanmalıdır. Seçim sonrası istikrarın ve güvenliğinKuzey Irak dışında da sağlanacağı konusunda ortakbir görüş mevcut. Irak devlet kuruluşları tarafındanaçılan ihaleler halen önemini korumaktadır. Irak hü-kümeti tarafından açılan herhangi bir ihaleye teklif ve-recek firma, Irak kuruluşları nezdinde kayıtlı olma-lıdır. Bunu yapabilmek için de öncesinde Irak TicaretBakanlığı’na kaydolmak gerekmektedir. Firma ya daacente temsilcileri kişisel olarak talep edilen dokü-manları Bağdat, Erbil, Basra, Süleymaniye veya di-ğer illerdeki bakanlık ofislerinden temin edebilir. Irak-lı bakanlıkların birçoğu ihale duyurularını internet say-falarında online olarak duyurmaktadır. Irak’ta yapıl-ması planlanan binlerce proje var. Irak’ta ihalelerindaha iyi takip edilebilmesi için Türk firmalarınınmutlaka Irak’ta bir temsilcilik ya da bir temsilcileri-nin bulunması gerekmektedir. Sürekli iletişim çokönemlidir. Kuzey Irak’ın dışında da büyük alışveriş

merkezleri için Türk yatırımcılar bekleniyor. Irak’tayeni aktörlerle tanışma ve Türk ürünlerinin tanıtılmasıönem arz etmektedir.

Türk inşaat sanayi ve malzemesinin gelecekteIrak’ta hangi tür projelere yönelmelerinin stratejikolacağını düşünüyorsunuz?

Irak Parlamentosu’nun 16 Haziran 2009 tarihlioturumunda 70 milyar dolarlık altyapı projelerinin yanısıra, devlete bağlı arazilerin satımı için onay verildi.Karar özellikle tarım-gıda ve inşaat sektöründe faa-liyet gösteren firmalar için önemli fırsatlar barındı-rıyor. Savaştan yeni çıkan ve her şeye ihtiyacı olan birülke konumundaki Irak’ta, İnşaat Bakanlığı, herIraklının bir evi olmasını hedefliyor. Dolayısıyla Irak’taortalama 3 milyon konuta ihtiyaç var. Bunun için Türkfirmalarla ve kuruluşlarla ile sürekli görüşmeler de-vam ediyor. Çok sayıda köprü, yol, okul, hastane bi-nası yapılması planlanıyor. Irak’ta geçmişten gelenTürk ürünlerine ve firmalarına güven, Türk firmala-rının birçok konuda Irak’ı yakından tanımaları, tec-rübeleri, lojistik olarak Türkiye’nin avantajları, kali-teli ve uygun fiyatlı ürünler, Türkiye’yi Irak’ta avan-tajlı kılmaktadır. Ancak geçmiş dönemde Irak’taihalelere katılan iş yapan Türk firmaları büyük, ken-dini ispatlamış dinamik firmalardı. Yeni yapılanma-da kontrolsüz olarak özellikle Kuzey Irak’ta iş yapan,ürün satan, arayış içinde olan firmaların devlet ve sek-törel yapılar tarafından değerlendirilmeleri ve des-teklenmeleri önemlidir. Aksi takdirde iki ülke firmave kuruluşları arasında sorunlar doğabilecektir.

“Yapı fuarlarına katılmak önemli”“Yapı malzemeleri ürünleri kendi ilgi alanlarındaki fuarlara ve ticaretheyetlerine katılmalı, devlet dışındaki yeni firma ve kuruluşlarla tanışmalıdır.Belediyelerin altyapı ihaleleri giderek artmaktadır. Merkezi yapı yerini giderekyerel yapılara, özel sektöre bırakmaktadır. Irak’ta inşaat alanında en çok talepedilen ürünler arasında inşaat makineleri ve yedek parçaları, yapı malzemeleri,elektrik malzemeleri, enerji, güvenlik sistemleri, yapı kimyasalları, arıtmasistemleri, dekorasyon malzemeleri, ısıtma-havalandırma-soğutma sistemleri,aydınlatma sistemleri ve prefabrik malzemeler sayılabilir.”

Page 90: TÜRKİYE’NİN İHRACAT LİDERİ İNŞAAT MALZEMELERİimsad.org/Uploads/Files/dergi/01_2010.pdf · kanı Mehmet Büyükekşi, Türkiye Demir-Çelik Üreticileri Derneği Yönetim
Page 91: TÜRKİYE’NİN İHRACAT LİDERİ İNŞAAT MALZEMELERİimsad.org/Uploads/Files/dergi/01_2010.pdf · kanı Mehmet Büyükekşi, Türkiye Demir-Çelik Üreticileri Derneği Yönetim
Page 92: TÜRKİYE’NİN İHRACAT LİDERİ İNŞAAT MALZEMELERİimsad.org/Uploads/Files/dergi/01_2010.pdf · kanı Mehmet Büyükekşi, Türkiye Demir-Çelik Üreticileri Derneği Yönetim