tÜrk-İslam medenİyetİktp.isam.org.tr/pdfdrg/d02907/2008_5/2008_5_ertenh.pdfmahalle,...

23
AKADEMiK ve Yaz Dönemlerinde, Kez Uluslar Hakernli Bir Dergidir. KONYA ÖZEL SAYISI S/ Konya-2008

Upload: others

Post on 19-Jan-2020

7 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: TÜRK-İSLAM MEDENİYETİktp.isam.org.tr/pdfdrg/D02907/2008_5/2008_5_ERTENH.pdfMahalle, Osmanlı'nın hem kuruluş, hem de yükseliş dönemlerinde top lumsal ve idari açıdan sosyal

• ,._.'-'j"'''~··~~·

TÜRK-İSLAM MEDENİYETİ

AKADEMiK ARAŞTIRMALAR DERCİSİ

Kış ve Yaz Dönemlerinde, Yılda İki Kez Yayınlanan Uluslar Arası Hakernli Bir Dergidir.

KONYA ÖZEL SAYISI

Sayı S/ Kış

Konya-2008

Page 2: TÜRK-İSLAM MEDENİYETİktp.isam.org.tr/pdfdrg/D02907/2008_5/2008_5_ERTENH.pdfMahalle, Osmanlı'nın hem kuruluş, hem de yükseliş dönemlerinde top lumsal ve idari açıdan sosyal

XVII-XVIII. YÜZYIL KONYA'DA SOSYAL KONTROL MEKANİZMASI OLARAK MAHALLE ŞUURU

Yrd. Doç.Dr. Hayri ERTEN *

Özet: XVII-XVIII. Yüzyıl Konya'da mahalle, şehir yaşamının temel unsurları arasında yer almışhr. Ortak bir yaşam alanı ve ortak bir sorumluluğu ifade eden mahalle, mahalle şuurunu da beraberinde içermektedir. Mahalle şuuru, mahalle yaşamının şekillenmesinde ve kontrol edilmesinde önemli bir öğe olarak karşı­mıza çıkmaktadır. Mahalle yaşamında bireylerin toplumsal kodlara uyup uy­madıklarının kontrol edilmesinde ve bıına göre mahalle üyelerinin kimliklerinin iyi veya kötü olarak algılanmasında mahalle şuuru etkin olmuşhır. Bu konuda mahallenin en gizli konularına vakıf olan ve mahalle üyelerini iyi tanıyan ma­halle imamı, mahalle şuurımun işlerliğinde baş aktör olarak yer almışhr. Mahal­le şuuru, hem iktidarın, hem de toplumun onayladığı yaşam tarzının sürdürül­mesine ve mahalle güvenliğinin korunmasına önemli katkılar sağlamışhr.

Haksız yere bireysel özgürlüklere müdahale edildiği durumlarda ise, mahkeme­ler aracı kılınarak engel ohınmuştur, Bu araştırma, toplumsal ve idari açıdan sosyal sistemin önemli unsurları arasında yer alan mahalle yaşamı içerisinde sosyal kontrol mekanizması olarak mahalle şuurunu birincil kaynakların sun­duğu verilerden hareketle incelemeye ve tahlil ehneye çalışmaktadır.

Anahtar Kelimeler: Mahalle Şuuru, Sosyal Kontrol, Osmanlı, Konya.

Abstract: Neighborhood was one of the important elements of urban life in Konya between seventeenth and eighteenth cenhıry. Signifying a shared sphere of living and a sense of comman responsibility, the concept of neighborhood includes a comman neighborhood consciousness. The neighborhood consciousness appears as an important agent in forming and controlling the neighborhood life. This consciousness played an active role in assuring individuals to canform to social codes and in the individuals' gaining good or bad images in the minds of neighborhood inhabitants. Knowing the most seeret issl!es of neighborhood and being well-familiar with the inhabitants, the neighborhood imam acted the leading role in the operation of the neighborhood

*Selçuk üniversitesi İlahiyat Fakültesi Din Sosyolojisi A.B.Dalı Öğretim Üyesi

161

Page 3: TÜRK-İSLAM MEDENİYETİktp.isam.org.tr/pdfdrg/D02907/2008_5/2008_5_ERTENH.pdfMahalle, Osmanlı'nın hem kuruluş, hem de yükseliş dönemlerinde top lumsal ve idari açıdan sosyal

consciousness, which made important contributions to the maintaining of the way of life approved of by both the political authority and society as well as to the neighborhood security. However, when the individual rights and freedom were threatened, courts acted as the guarantor of the individual rights and freedom. This study is intended to investigate the neighborhood consciousness as a social control mechanism, depending on the data given by the primary histarical and judicial sources.

Key words: Neighborhood Consciousness, Social Control, Ottoman, Konya.

Giriş

Toplum olayları belirli bir tarih içerisinde gerçekleşmekte ve tarihi bir boyut içermektedir. Sosyal bilimcilerin toplumlar hakkında yapmış oldukları araştırmalara dikkatle bakıldığında, bir toplumun iyi anlaşılması için, o toplu­mun tarihini bilme gereği anlaşılmış olacaktır.(Mills, 2000: 146-148) Toplum olayları gerçekleştikleri andan itibaren taril1in konusu olmaktadır. Bu bakımdan sosyoloji ile tarih birbirleriyle iç içe geçmiş bir görünüm arz ettiklerinden, tarihi dikkate almayan bir sosyoloji yüzeysellikle malul kalacaktır. (Günay, 2003: 42) Dolayısıyla toplumumuzu iyi tanımak ve aydınlatmak için, tarihi ölü vesikalar olmaktan kurtararak bu günü izaha yarayan tınsurlar haline getirmek gerek­mektedir. Toplumların görüntüsü kendi tarihleriyle bezenmiştir. Tarihi veriler olmaksızın veya görmezden gelinerek toplumları anlamak ve açıklamak olduk­ça güçtür. (Bkz. Swingewood, 1998: 25-26) Her hangi bir toplumsal yapı veya düzen, kendi tarihi de dikkate alındığında daha iyi anlaşılabilecektir.

Milletimizin tarihinde önemli bir yeri olan Osmanlı, dünya tarihine damgasını vurmuş, gerek yayılmış olduğu alan itibariyle, gerekse var oluş süresi bakımından sayılı imparatorluklar arasında yerini almıştır. Şüphesiz bu gerçe­ğin altında ciddi bir toplumsal yapı ve güçlü bir sistemin varlığı yatmaktadır. Sosyal sistemler kendilerinin devamını sağlayacak çeşitli mekanizmalara sahip­tirler. (Dönmezer, 1990: 290). Bu mekanizmalardan birisini teşkil eden sosyal kontrol, Spencer, Parsons ve Malinowski'nin sosyal sisten1in devamının sağlan­ması için gerekli gördüğü dört temel gereksinim arasında bulunmaktadır. (Maryanski-Tumer, 2000; 2/1030).

Sosyolojinin başlangıcından beri onun bir parçası ola gelen sosyal kontrol ilk zamanlarda sosyal düzene katkı sağlayan, herhangi bir yapı, yöntem, ilişki veya hareket olarak tanımlanmıştır. 1940'lı yılların sonlarıyla 1960'1ı yılların

başlarına kadar geri planda kalan sosyal kontı·ol, yeniden ön plana çıkmaya başlamıştır. Sosyal kontrolün sebep ve sonuçları sosyolojinin araştırma konuları arasında yerini almıştır. (Liska, 2000: 4/2657). Sosyal kontrol bu süreçte, sosyal sistemlerin istikrarını ve düzenini temin eden bir mekanizma olarak değerlendi­rilmiştir.

162

Page 4: TÜRK-İSLAM MEDENİYETİktp.isam.org.tr/pdfdrg/D02907/2008_5/2008_5_ERTENH.pdfMahalle, Osmanlı'nın hem kuruluş, hem de yükseliş dönemlerinde top lumsal ve idari açıdan sosyal

Toplumun çeşitli düzlemlerinde mevcut olan sosyal kontrol, sosyal iliş­kilerde işleyişte bulunur ve toplumun tüm üyeleri üzerinde tesirini gösterir. (Fichter, Tarihsiz: 178). Dönmezer, sosyal kontrolü "toplum üyelerinin, diğerle­rince beklenen tarz ve şekilde hareket etmelerini sağlayan ve böylece başkaları­nın ne tarzda hareket edeceklerini tahmin edebilmemizi temin eden mekanizma­lar" olarak tanımlamışhr. (Dönmezer, 1990; 286). Bu bağlamda sosyal kontrol, sosyalizaşyon sürecinin bir uzanhsı olup, hem kişilerin davranış kalıplarına uymasını, hem de onların sürekli kalmasını sağlamaktadır. Sosyal kontrol me­kanizmaları, kişilerin toplumda değerli göriilen örüntü, rol, ilişki ve kurum çe­şitlerine uymalarını temin etmektedir. (Fichter, Tarihsiz: 177-178). Sosyal kontrol sayesindedir ki toplum, kişilerin sosyal değer ve normlardan sapmalarını sınır­lamış olmaktadır.

Sosyal kontrolün toplum sistemi ve düzeni açısından önemi, CHfford Shaw ve Henry Mckay'ın Chicago' daki sosyal düzensizlikle ilgili incelemelerin­de bir örnek olarak görülmektedir. Mahallede ortaya çıkan sosyal düzensizliğin, suçların, hastalıkların ve olumsuz davranışların, mahalle yaşamının uyum ve tahditten yoksun olmasından kaynaklandığı gözlenmiştir. (Hagan, 2000:3/1495). Sosyal kontrolün yokluğu beraberinde sosyal sistem ve düzenin bozulmasına yol açabilmektedir. Sosyal kontrol, bireylerin toplumun değerlerine ve prensip­lerine bağlılığını düzenlemekte, pekiştirmekte ve toplumsal bütünleşmeye kat­kıda bulunmaktadır. Sosyal kontrol teorisine göre, bireyler ne kadar çok sosyal değer ve prensipiere uygun davranır ve onları yerine getirirlerse, o kadar çok topluma bağlı kalırlar. (Hagan, 2000:3/1495; Kızmaz, 2005: 139).

Şehirleri meydana getiren mahalleler sosyal yaşamın önemli unsurların­dan birisidir. 1980'li yıllardan sonra genç sosyologlardan bir grup şehirlerdeki düzensizlikleri anlamak için araşhrmalara başlamışlar ve araşhrınalarda doğru­dan sosyal düzeni ve kontrolü bozan sürecin problemini ölçmeye yönelmişler­dir. (Liska, 2000: 4/2659) Yukarıda ifade ettiğimiz gibi milletimizin tarihinde önemli bir yeri olan Osmanlı'nın sahip olduğu sosyal sistem ve düzenin muha­fazasında şehir ve onları meydanı getiren mahalle sosyal kontrol mekanizması olarak rol almışhr. (Bkz. Ortaylı, 1996: 445).

Mahalle, Osmanlı'nın hem kuruluş, hem de yükseliş dönemlerinde top­lumsal ve idari açıdan sosyal sistemin temel öğelerinden birini teşkil etmiştir. Osmanlı Toplumunun gündelik hayatma mekan ve sistem bağlamında bakıldı­ğında, Osmanlı şehrinin mahalleler üzerine bina edilmiş olduğu ve en alt dü­zeydeki temel toplumsal il1tiyaçların karşılanmasında mahalle ve mahalle üyele­rine sorumluluklar yüklendiği görülmektedir. (Bayartan, 2005: 96;) Toplumsal ilişkilerin düzenienişinde ve biçimlenişinde kişilerin bir arada yaşam sürdükleri bu alanın tesiri büyüktür.

Sözlükte "bir yere inmek, konmak ve yerleşmek" anlamına gelen hall (halel ve hulül) kökünden türetilmiş bir mekan ismi olan mahalle kelimesi, sü­rekli veya geçici olarak ikamet etmek için kurulan küçük yerleşim birimlerini

163

Page 5: TÜRK-İSLAM MEDENİYETİktp.isam.org.tr/pdfdrg/D02907/2008_5/2008_5_ERTENH.pdfMahalle, Osmanlı'nın hem kuruluş, hem de yükseliş dönemlerinde top lumsal ve idari açıdan sosyal

ifade etmektedir. (Yel-Küçükaşcı, 2003: 27 /323; Kramers, 1993: 144). Osmanlı şehrinde ise mahalle, "birbirini yakından tanıyan, bir ölçüde birbirlerinin davra­nışlarından sorumlu, sosyal dayanışma içinde olan kişilerden oluşmuş bir toplu­luğun yaşadığı yer" olarak tanırnlarunışhr. (Ergenç, 1984: 69). Mahalle halkını da kuru kalabalık olmaktan öte, birbiri ile yekvücut olmuş, aynı ortak yaşarnı paylaşan, ortak hak ve sorumlulukları bulunan bir topluluk şeklinde tanımla­mak mümkündür. (Özcan, 2001:129). Mahalleler, insanın yüz yüze ilişkilerde buhınduğu, tanışıp görüşebildiği, karşılıklı sosyal ilişkiler içinde yer aldığı ve bunların getireceği sorumlulukları yüklendiği beşeri çevreyi ifade etmekte­dir.(Eickelman, 1974: V /3/ 274-294).

Mahallelerin yerleşim şekli, sosyal kontrolün sağlanmasını kolaylaşhra­cak şekilde dizayn edilıniş olduğunu söylerneye imkan vermektedir. Geliştirilen mimari tarz, mahallenin kurulduğu mevki üzerinde mahalle halkının tam bir hakimiyet tesis etmesine yardırncı olacak şekildedir. Mahalleye giriş-çıkış yapı­lacak yerlerin sayısı sınırlıdır ve bunlar gerektiğinde kontrol altmda tutulabile­cek özelliğe sahiptir. Yine yaygın bir şekilde görülen çıkmaz sokak anlayışı, ilgili rnekanları biraz daha özelleştirerek rnahremiyetin sağlanmasının yanında sosyal kontrolün daha kolay ve etkin sağlanmasına hizmet ettiği de söylenmektedir. (Özcan, 2001:146-147). Mahallede yaşayan kişilerin birbirini tanırnaları, yabancı­ların mahalle içinde kolayca teşhis edilmesine imkan tanırnışhr.

"Mahalle" kavramı, gerek tarihsel süreç içerisinde, gerekse günümüzde -derece farkı olsa da- "biz"i ifade etmektedir. "Mahallede kilise istemezük !", "Mahalleli dehşet içinde" ve "mahalleli travestilere savaş açh" gibi benzeri ifa­deler halen kullanılmaktadır. Bireylerin şehre olan mensubiyetleri genellikle oturdukları mahalleye bağlı olarak ifadesini bulmaktadır. Nüfus cüzdanı veya benzeri yazılı kimlik belgesinin uzunca bir zaman olmadığı Osmanlı toplumun­da, kişiler içinde oturdukları mahalleye göre tanımlanmışlardır. (Tarndoğan, 2002: 66; Tok, 2005: 156). Örneğin Ahmet, Kalender Hane mahallesi sakinlerin-

den Ahmet'tir. (Bkz. K.Ş.S., 6, 16. poz)*. Fatma, Ali Kav Mahallesi sakinelerinden Fatma'dır. (Bkz. K.Ş.S., 67, 580. poz). Sözel bilgiler ve tanıklıkla­rın da geçerli olduğu bir toplurnda bir bireyin itibarı ve itibarsızlığı, çoğunlukla tanıyan kişilerin kendisi hakkında sahip oldukları algılamalara bağlıdır. Fat­ma'yı kim tanır? Kendi halinde midir? Yani, "namuslu, kimseye zararı olmayan bir kişi midir, değil midir?" Bu çeşit sorular o kiş~yle aynı yaşam alanını payla­şan mahalleliye sorulur. Bu bakırndan mahallede yaşayan bir bireyin kendisi dışında üzerinde baskısını hissettiği bir mahalle şuuru söz konusudur. Bu şuur, sadece belirli bir mahalleye aidiyeti ifade etmekle kalmayıp, aynı zamanda ko­lektif bilincin yaphrırn ve denetiminin de varlığını bireylere hahrlahnaktadır. (Ülken, 1969:175; Marshall, 1999:420). Küçük ve homojen gruplarda sosyal kont-

*Konya Şer'iye Sicllleri "K.Ş.S." şekli,nde kısaltılıp.ış, ardından defter numarası, sayfa veya CD poz nurnarası ve kaçıncı dava olduğu verilmiştir.

164

Page 6: TÜRK-İSLAM MEDENİYETİktp.isam.org.tr/pdfdrg/D02907/2008_5/2008_5_ERTENH.pdfMahalle, Osmanlı'nın hem kuruluş, hem de yükseliş dönemlerinde top lumsal ve idari açıdan sosyal

rolün yüksek derecede mevcut olduğu (Dönmezer, 1990: 290) gerçeğini hahrla­dığımızda mahalle şuurunun sosyal kontrol mekanizması görevinde bulunduğu anlaşılabilecektir.

Osmanlı toplumunda sıradan insanı kuşatan değerler veya insan davra­nışlarının şekillenmesinde belirleyici olan zihniyet dünyasının toplumsal ilişki­lerin evrenini meydana getirdiğini tahmin ehnek zor değildir. (Yılmaz, 2000: 92). KuşkuSlJZ, her toplumsal formasyon veya davranış kalıplarını yönlendiren top­lumsal değer ve normlar bulunmaktadır. Toplum barışının ve sükununun ko­runması, bu değerlerin ve davranış kalıplarının kabulüne bağlıdır. Sosyal sistem ve düzenin devamı da gündelik yaşamda sosyal normlara uyulmasına, başkala­rının duygularına karşı gösterilen ilgiye ve sosyal kontrol araçlarına bağlıdır. Sosyal kontrol, bireylerin sosyal forrolara nasıl yavaş yavaş uyduklarını ve -oldukça sınırlı olsa da- nasıl bu formlardan uzaklaşhklarını göstermektedir. (Kemper, 2000: 2/783).

Biz de bu araşhrmamızda Osmarılı toplmn yapısı ve sisteminin deva­mında önemli bir rol oynadığını düşündüğümüz sosyal bir kontrol mekanizma­sı olarak mahalle şuurunu, XVII-XVIII. Yüzyıl Konya'sında ele almaya çalışaca­ğız. Amacımız, söz konusu dönemde, Konya' daki mahalle şuurunun sosyal bir kontrol mekanizması olarak sosyal yapı ve sistemin devamında yerine getirdiği görevi, ilgili döneme ait olan Konya şer'iye sicillerini tarayarak elde edilen veri­ler ışığırıda tespit edebilmektir. Ayrıca, günlük yaşamımızın büyük bir kısmının geçtiği mahallede, mahalle şuurunun toplumsal açıdan tarihi kökenierinin ge­çirdiği süreçlerin gün ışığına çıkarılmasına yardımcı olmaya çalışmak ve mille­timizin tarihinde önemli bir yeri olan Osmanlı toplumunun bütüncül olarak anlaşılınasına katkı sağlamak amaçlarırnız arasında yer almaktadır.

Çalışmamız, konuyla ilgili temel verilerini söz konusu dönemle ilgili mahkeme kayıtlarından elde etmektedir. Dolayısıyla sosyal bir kontrol meka­nizması olarak mahalle şuunmun tezahürleri, daha çok mahalle üyelerinin sos­yal değer, norm ve davranış kalıplarından ı.ızaklaşhklarında ortaya çıkan du-

rumda rol alan öğeler ve sapkın* olarak nitelenen davranışlar üzerinde gözlemlenecektir.

Mahalle Şuurunun Temel Bir Öğesi Olarak Mahalle Sorumluluğu

Osmanlı şehirlerinde yaşayanlar kendilerini bir kentin hemşerisi olmak­tan önce yaşadıkları mahallenin üyesi olarak görüyorlardı. Mahalledeki ailelerin çoğunı.ın birbirleriyle akraba olduğu, pek çok çıkmaz sokağın bulunduğu ve bunların çoğundan herkesin rahatça geçemediği hesaba kahldığında mahalle üyelerinin birbirlerinden sorumlu olduklarını anlamak zor olmayacakhr. Mahal-

* Sapkın Davranış, "bir toplmmın ya da toplumsal kümenin kurallarına ya da düzgi.Uerine aykırı biçimde davranma" olarak tarumlanmaktadır. Bkz. Özer Ozankaya, Temel Toplumbilim Terimleri Sö:::liiğii, Cem Yayınev i, İst. 1995, s. 35.

165

Page 7: TÜRK-İSLAM MEDENİYETİktp.isam.org.tr/pdfdrg/D02907/2008_5/2008_5_ERTENH.pdfMahalle, Osmanlı'nın hem kuruluş, hem de yükseliş dönemlerinde top lumsal ve idari açıdan sosyal

leye girip çıkanı bilmek istemek, evlere yabancıların girmesini hoş karşılama­mak mahallelilerin ortak yaşam anlayışları arasında yer almaktadır. (Faroqhi, 2002: 164-178).

Ortak bir yaşam alarıını ifade eden mahalle, ortak sorumluluğu da bera­berinde getirmektedir. Osmanlı mahallelerinde üyelerin belirli vergi meblağın­dan (avarız) sorumlu tutulmaları, bu kişilerin birbirlerini karşılıklı olarak denet­lemesine neden olmuş ve mahalle sorumluluğunu pekiştirici rol oynamıştır. Zira mahalle üyelerinden birisi vergisini ödemeyecek olsa diğerlerine düşen meblağ daha ağır olmaktadır. (Geniş bilgi için bkz., Sertoğlu, 1986, 23-24; Ergenç, 1984: 74-78). Her şer'iye sicilinde avarız vergisi ve vakıflarıyla ilgili onlarca kayıta rastlamak mümkündür. (Örneğin bkz. K.Ş.S., 62/303. paz; 67/564. paz;)

Mahalle üyeleri, toplumsal normlara uygun olmayan ve faili bilinmeyen bir olay veya davrarıışın ortaya çıkması durumunda, ortak mahalle yaşamının gereği olarak sorumlu olmuşlardır. Bu sorumluluk, mahalle şuuru tarafından olumsuz olarak algılanan hal ve harekette bulımanların mahallede ikaz edilme­sini, netice vermemesi halinde de idari makamlardan cezai müeyyidelere manız bırakılmalarını sağlamıştır. (Taşkömür, 1996:441-442). Bu ve benzeri durumların, hem mahalle üyelerinin birbirlerini denetlemesini gerektiren bir ilişkiyi sürdür­melerini zorunlu hale getirdiği, hem de merkezi otoritenin ve genel güvenliğin istenilen biçimdel gerçekleştirilmesini temin ettiği belirtilebilir. (Ergenç, 1984: 157; Tok, 2005: 73).

Örneğin Konya' da Mu'in Mahallesinin önde gelenleri, 28 Muharrem Hicri 1071 günü mahalleye zarar verebileceğini düşündükleri Ahmet'i mahke­meye şikayet etmişlerdir. Sadece mahalleden birisinin kefil olması durumıında Ahmet'in mahallede ikamet etmesine izin verilmiştir.(Sak, 2003: 204).

Mahalle halkını bir sosyal gı·up olarak düşünmek mümkündür. Hatta din sosyolojisi bakımından komşuluk esasına dayalı tabi1-dinl bir grup olarak görmek mümkündür. Grup kontrolü hem kontrol eden, hem de kontrol edilen üzerinde bilinç, gönüllülük veya kasıtlı hareket yoluyla uyurnun gerçekleşmesi­ni sağlamaktadır.(Fichter, taril1Siz: 179). Mücelled Mahallesi sakinelerinden Ke­rime binti Mahmut'un bizzat kendisinin mahkemeye gelerek başına geleni bil­dirmesi hem mahalle sorumluluğunu, hem de içinde yaşadığı sosyal gruba bilinçli ve gönüllü olarak uymasırıı izah etmeye yardımcı olmaktadır.

Hicri 1081 yılında Şaban ayının 26. günü Konya'nın Mücelled Mahallesi sakinelerinden Kerime binti Mahmut mahkemeye gelerek, mahalle ahalisinden Mustafa Halife el- İmam, Durmuş Çelebi b. el-Hac Abdurralunan, Hacı Mu­hammet b. Mustafa, Molla İbrahim b. el-Hac Muhamrnet, Ali b. İsmail ve Musta­fa b. el-Hac Zülfikar isimli kimselerin hıızurunda beş gün önce vakti duhada Hoca Faruk Mahallesinde sakine olan akrabası Hatice isimli kadının evine gi­derken, ismi bilirııneyen bir şal1Sın yoluna gelip kendisini bir viraneye çekip, cebren bekaretini izale ve zina eylediğini ve ikamet ettiği Mücelled Mahallesi

166

Page 8: TÜRK-İSLAM MEDENİYETİktp.isam.org.tr/pdfdrg/D02907/2008_5/2008_5_ERTENH.pdfMahalle, Osmanlı'nın hem kuruluş, hem de yükseliş dönemlerinde top lumsal ve idari açıdan sosyal

sakinlerinin teaddileri olmadığını ve onlardan davacı ve nizaı olmadığını mahal­le temsilcileri huzurunda ifade etmiştir.( K.Ş.S., 15, 371 4).

Mahalle sorumluğunu şu olayda da açıkça görmek mümkündür. Hicri 1082 yılında Muharrem ayının 28. günü Ümmi binti Osman .isimli kadın, çama­şır yıkamada kullanacağı suyu ısıtmak için yaktığı ateşten kaza ile ateş alarak kasığı ve yüzü yanan küçük oğlunun ölmesi üzerine mahkemeye müracaat et­miş, j;çeşfi yapılmış ve bu olaydan mahalle ahalisinin ve sair ferdin teaddisi ol­madığını, dava ve nizaımız yoktur diyerek mahkemeye bildirıniştir.(K.Ş.S.,l5, 147 /1).

Mahalleli, mahallenin irnajını, itibarını ve onunınu zedeleyecek her hangi bir olayı engellemek için kendisini sorumlu hissetmiştir. Mahalleli mahal­lesinin itibarma zarar verecek en küçük bir duyumu dahi değerlendirmiş ve durumun açıklığa kavuşturulması için adli makamlara müracaat etmiştir. Hicri 1212 senesinde Konya'nın Kuzgun Kavak Mahallesinde ikamet eden Fatma binti Mehmet isınindeki küçük kızın bekaretinin mahalle sakinlerinden Seyit Osman isimli kişi tarafından izale edildiği şeklinde çıkan söylenti üzerine, mahalleli söylentinin araştırılması talebiyle mahkemeye müracaatta bulunmuştur. (K.Ş.S., 67, 590. poz/5).

Herkesi çevresindekilere karşı sorumlu tutan dini ve ahlaki anlayış, ma­hallelinin sorumluluğunun dolayısıyla mahalle bilincinin güçlenmesine katkı sağlayan önemli faktörlerden birisidir. İnananların çevresindekileri iyiliklere, hayra ve güzelliklere çağırması; kötülüklerden ise onları engellemeye çalışması, İslam ve ahiakın bir ilkesidir. (Kur'an-ı Kerim, 3/104, 110 ;9/71). Bu ilke"Emr-i bi'l-ma'ruf ve nehyi an'il-münker" şeklinde formüle edilmiştir. Bu ilkenin şüp­hesiz mahalle üyelerinin mahalle sorumluluklarının oluşmasmda ve güçlenme­sinde önemli rol oynadığı söylenebilir. (Peirce, 2005: 236-237; Tok, 2005: 157 ). Dini inançlar, her zaman bu inançları kabul eden ve onlara karşılık gelen pratik­leri uygulayan grup tarafından sadece paylaşılmakla kalmamakta, aynı zaman­da grup üyelerinin birliğini, ortak şuur ve sorumluluk duygularını temin emek­tedir. (Durkheim, 2005: 64). Bu şuur ve sorumlulukla mahalleli sosyal normlara aykırı davrananları uyarmışlar veya adli makamlara bildirmişlerdir. Hicri 1143 yılında Konya'nın Aksinle Mahallesinde ikamet eden Mehmet, Ömer ve İbrahim isimli kişileri mahalleli, mahalle halkına kötü örnek teşkil ettikleri gerekçesiyle dava etmiş ve mahalleden çıkartmıştır. (K.Ş.S., 52, 112/2). Bu ve benzeri şekilde uyarı veya mahalleden çıkarınakla sonuçlanan onlarca mahkeme kaydına rast­lamak mümkündür. Bu çeşit davaları ayrıca değerlendireceğiz. Ancak burada vurgulamak istediğimiz mahallede sosyal bir kontrol mekanizması olarak ma­halle şuurunun oluşması ve canlı tutulmasında mahalle sorumluluğunun temel bir öğe olarak rol oynadığı konusundaki tespitimizdir.

Mahalleli birbirini yakından tanıdığı için, mahallede sosyo-kültürel, diril ve ahlaki normların onaylamadığı her hangi bir olay veya davranış vuku buldu­ğıında sommluların durumu mahalleliden sorulmuştur. Bu bağlamda, kişilerin

167

Page 9: TÜRK-İSLAM MEDENİYETİktp.isam.org.tr/pdfdrg/D02907/2008_5/2008_5_ERTENH.pdfMahalle, Osmanlı'nın hem kuruluş, hem de yükseliş dönemlerinde top lumsal ve idari açıdan sosyal

komşuları, özellikle mahalle imaını ve mahallenin önde gelenlerin tanıklığı bü­yük önem taşımıştır. Bu yüzden mahkemede kanıtlar ve görgü tanıkları değer­lendirilirken bi:ı;: de sanığın mahallesinde nasıl tanındığı araştırılmış ve bu konu­da mahalle temsilcisi olarak başta mahalle imaını dikkate alınmıştır.

Mahalle Şuurunun Baş Aktörü: Mahalle İmaını

Toplumda öne çıkan kişiler, toplum üzerinde koordinasyon, yönelhne ve denetleme gibi etkilerde bulunabilmektedirler. Bu çeşit kişiler, ilitarlarda bulunabilmekte ve sonra gerçekleşecek olanlara dikkat çekebilmekte, güçlükler çıkhkça yeni tavsiye ve telkinlerde bulunabilmektedirler. Böylece sosyal sistem ve düzenin kontrolü ve de devamı hususunda önemli rol oynamaktadırlar. Sos­yal gruba öncülük edenler, müeyyide ve ödüller vasıtasıyla üyeleri müşterek şuura ve ödeve azami ölçüde teşvik ehnekte ve üyeler arasmda iletişimi ve bağı güçlendirmektedirler. (Dönmezer, 1990: 296-298). Osmanlı mahalle ahalisi ara­smda da mahalle imaını mahallenin öne çıkan kişilerinin başmda gelmektedir.

Osmanlı döneminde mahalle, idari veya mali bir birim olmakla kalma­mış, aynı zamanda kendi örgütlenmesine haiz bir yapı görünümünü kazanmış­tır. Mahallenin idaresinden ya da temsilinden sorumlu kimselerin başmda da mahalle imamlarını saymak mümkündür. Mahalle imamları, sadece mahalle mescidinde dini konulara rehberlik etmekle kalmayıp, bu topluluğun idari tem­silciliğini de yapmışlardır. Mescit imamları, mahalle mektebinde ders verme, vergilerin toplanması, mahallenin mahkeme önünde savunulması ve özellikle mahalle üyelerinin yakından tanınması gibi konularda sorumluydular ve gerek­tiğinde resmi makamları da bu kişiler hakkında bilgilendirmekteydiler. (Beydilli, 2001: 6-13). Mahkeme, mahkemeye düşen kişiler hakkında karara varmak için, mahalle imaını ve mahallenin diğer önde gelenlerinden görüş is­temiştir. (Örneğin bkz. K.Ş.S., 15, 395. poz/1; 394. poz/5,7).

Mahalle imamı, nikah merasimlerinde, cenaze işlerinde ve doğum olay­larında yer almakla kalmamış, mahalle yaşammda dirlik düzenliğin sağlaıunası için, sosyal, dini ve ahlaki normlarm muhafazası gibi sorumlulukları üstlenmiş, çarşı pazarda iyiliklerin teşvik edilmesine, kötü fiil ve davranışlarm engellenme­sine çalışmıştır. (Özcan, 2001: 136-137). Mahalleye yerleşecek kimseler konusun­da dikkatli davranmak ve sapkın davranışlarm yayılmasına engel olmak imam­larm görevleri arasmda yer almıştır. (Taşkömür, 1996: 441).

Osmanlı Mahallesi, camii veya mescit etrafında teşekkül eden bir yaşam alanıdır. (Levis, 1973: 64). Dolayısıyla mescit veya camii, mahalledeki sosyal yaşanun merkezini teşkil ehniştir. (Türkdoğan, 1977:269). Mahalle halkı camii veya mescidin devarolısı olduğu için, mahalleliyi en iyi tanıyan mahalle imaını olmuştur. Cemaate gelmemeyi alışkanlık haline getiren kişi hakkında olumsuz kanaat oluşabilmiş, hatta mahalleden çıkarılması dahi düşünülebilmiştir.

(Özcan, 2001: 136). Bu dunım, mahalle imamnun mahalle yaşanımda öne çık-

168

Page 10: TÜRK-İSLAM MEDENİYETİktp.isam.org.tr/pdfdrg/D02907/2008_5/2008_5_ERTENH.pdfMahalle, Osmanlı'nın hem kuruluş, hem de yükseliş dönemlerinde top lumsal ve idari açıdan sosyal

masına ve mahalle temsilcisi olmasına katkı sağlamıştır. Mahalle şuunına göre toplumsal değer ve normlara uygun olmadığı kabul edilen bir davranış gerçek­leştiğinde, o davranışı gerçekleştiren kişinin durumunun aydınlığa kavuşhırul­ması için, öncelikle mahalle imamının tanıklığına, ardından da mahallenin diğer ileri gelenlerine ve komşulara başvurulmuştur. (Ergenç, 1984:73-74).

Mahalle imamı, mahalle yaşamında kişilerin su-i Jıalleriııe/olımısuz kimlik­lerine ve~a lıüsn-i Jıalleriııe/olımılu kimliklerine şahitlik etmekteydi. Mahalle imamı, görev ve sorumluluklarıyla, mahalleli hakkındaki kimlik bilgileriyle ve halkın üzerindeki prestijiyle mahalle şuunınun dinamik ve canlı kalması konusunda önemli bir rol oynamıştır. Hicri 1082 senesinde Muharrem ayının 6'sında Kon­ya'nın Aksinle Mahallesi sakinlerinden Osman Beşe b. Muhammet, "mahkeme­ye gelerek at pazarı kapısı tarafında bakkal dükkanı içinde Yusuf isminde birisi, benim gıyabımda kadeh yaranımdır demiş. Benim keyfiyyet halim mahalle-i merkume ahalisinden sual olunup, araştırılması matlubumdur" diye mahalleli arasındaki onunınu ve itibarını zedeleyen bu töhmetten kurtulmak istemiştir. Mahkeme, mahalle ahalisinden başta imam Süleyman Halife b. Ahmet olmak üzere, mahallenin diğer önde gelenlerine müracaat ederek, Osman hakkında bilgi edinmiştir. Onlar da, "mezbur (adı geçen) Osman'ın, bu güne gelinceye kadar, hılaf-ı şer'i va'z (şeriata ters durum) ve hareketini görmedik. Kendi ha­lindedir deyu" haber vermişlerdir. (K.Ş.S., 15, 394. poz/7). Konya Şer'iye Sicille­rinde bu ve benzeri olaylara sıkça rastlamak mümkündür. (Örneğin bkz. K.Ş.S.,15, 396. poz/2, 5). Dolayısıyla, adı geçen Osman, mahalle nazarındaki onurunu, itibarını ve olumlu kimliğini, başta mahallesinin imaını olmak üzere diğer mahalle sakinlerinin tanıklığı ile koruyabilmiştir.

Sosyal bir kontrol mekanizması olarak mahalle şuurunda imamının ro­lünü aşağıdaki örnekte daha net şekilde görmek mümkündür. Konya şehir su başısı Yusuf Ağa ve Ali Bey, Muhtar Mahallesi sakinlerinden Süleyman ve Mehmet'i "şürb-i hamr idüp (içki içip) evlerine namahrem getirii.p, daima fısk üzere olup, su-i halleri şayi olma (yayılma) gerekçesiyle" mahkemeye getirmiş­ler ve bu hallerinin sorgulanmasını istemişlerdir. Mahkeme, adı geçen mahalle­nin imaını olan İmam Ahmet Halife'den ve Ahmet b. Mahmut, Mustafa b. Mehmet ve Süleyman b. Rıdvan isimli şahıslardan sanıkları soruşturmuş ve onlar da "mezburan (adı geçen iki sanık) Süleyman ve Mehmet daima şurb-i hamr idüp evlerine namahrem getirüp şekavetten hali değildir deyu haber ver­mişlerdir. Mahkeme, ayrıca iki sanığın daha önce oturdukları Türbe Mahallesi imaını Molla İsmail'in de sanıklar hakkındaki düşünce ve kanaatine başvurmuş, O da sanıkların su-i hallerini (olumsuz kimliklerini) haber vermiştir. (K.Ş.S, 10, 194/1). Dolayısıyla adı geçen sanıkların mahalle şuurundaki edindikleri yerin su-i hal olduğu öncelikle mahalle imamları ve mahallenin diğer önde gelenleri tarafından tespit edilmiştir. Bu ve benzeri olaylarda imamın, mahalle şuunıntın adeta baş denetleyicisi olarak rol oynadığını söylemek mümkündür.

169

Page 11: TÜRK-İSLAM MEDENİYETİktp.isam.org.tr/pdfdrg/D02907/2008_5/2008_5_ERTENH.pdfMahalle, Osmanlı'nın hem kuruluş, hem de yükseliş dönemlerinde top lumsal ve idari açıdan sosyal

Mahalle imanu, mahalle şuurunun onaylamadığı davranış ve ilişki bi­çimlerinin ortaya çıkmasını denetledikleri gibi haksız yere bu onayianmayan ilişki ve davranış biçimleriyle suçlananların itibarlarının zedelenmemesini temin etmiştir. Sosyal narıniara uygun davranmamaktan dolayı mahkemede yargıla­nan kişiler hakkında mahallenin temsilcilerinin başında gelen imamdan ve diğer kimselerden mahallelinin bilgisi ve kanaatini sormak yukarıdaki örneklerde de görüldüğü üzere Osmanlı mahkeme usulünün bir gereğidir. (Yılmaz, 2000: 96). Mahkemeye bildirilen ve yargı tarafından dikkate alınan bu kanaat, ilgili kişinin kişisel ve sosyal yaşamının mahalle şuuru tarafından değerlendirilmesi olarak algılanabilir. Mahkemelerin bu uygulaması, hem imaını mahalle şuurunda etkin kılmış, hem de mahalle şuurunun mahalle yaşamını konh·ol etmesinin etkinliği­ni arhrmasına neden olmuştur. Mahalle halkı, mahalle şuunınun etkisiyle, i­mamın öncülüğünde sosyal yaşamın ve düzenin düzenlenınesine ve devamnun sağlanmasına doğrudan katkıda bulunabilmiş, tesis edilen oto kontrol meka­nizması ile istenmeyen davranış ve ilişki biçimlerinin ortaya çıkmasına engel olmuştur. Mahalleli, mahalle sorumluluğu ile mahalle şuurunun onaylamadığı davranış ve ilişkileri, gereğinin yapılması için idari makarnlara bildirmiştir.

Mahalle Şuurunun Onaylamadığı Davranış ve İlişki Biçimleri

Sosyal grubun uyum derecesi, kolektifliğin bir özelliği olarak görülebil­mektedir. Sosyal gruba uyum iki şekilde tezahür etmektedir. Birincisi, inanç uyumu, ikincisi de davranışsal uyumdur. Her ikisi de güçlü bir gı·up uyumu ve ahengi ile daha güçlü hale gelmektedir. Grubun saltip olduğu inanç ve narınlar doğrultusundaki davranış ve ilişkiler sosyal kontrol örnekleri olarak değerlendi­rilmektedir. ( Shotola, 2000: 4/2616).

Her kültürde daha çok uyum gerektiren ve diğer kurumlardan daha et­kili olan bir başat (mihver) kurum bulunmaktadır. Başat kurumun uyguladığı çevresel kontrol kültür içindeki kurumsallaşmış davranışlan etkilemektedir. (Fichter, tarihsiz: 183). Din kurumu da bunlardan birisidir. (Pazarlı, 1987: 39). Dini değerlerin yüceltildiği bir kültür ortamında diğer değerler ikinci plana itilebilmekte ve dini narıniara bağlılık daha ön plana çıkabilmektedir. (Fichter, taril1Siz: 182). İnsanlar sosyo-kültürel yaşamdaki hareket ve faaliyetlerini inanç­larına ve tuturularına göre yönetmektedirler. Perdin herhangi bir şey hakkındaki inançları veya düşünceleri, o şey için verdiği hükümlere ve dolayısıyla davranış­Iarına önemli ölçüde tesir etmektedir. (Solmaz, 1996: 125). Dini inanç ve normlar toplumda önemli bir sosyal kontrol rolünü üstlenmektedirler. Dindeki günah­sevap ve helal-haram gibi normlar, aynı zamanda ve bir çok durumlarda top­lumdaki sosyal normların ölçütlerini sağlayıcı fonksiyonlar görmektedirler. (Günay, 2003: 415). Dini inançların Osmanlı kültürü üzerindeki etkisi de ına­lumdur. Bu bakımdan mahalle şuurunun onayladığı veya onaylamadığı davra­nış ve ilişkilerin şekillenmesinde ve belirmesinde dinin etkili olduğıınu söyle­mek güç alınasa gerektir.

170

Page 12: TÜRK-İSLAM MEDENİYETİktp.isam.org.tr/pdfdrg/D02907/2008_5/2008_5_ERTENH.pdfMahalle, Osmanlı'nın hem kuruluş, hem de yükseliş dönemlerinde top lumsal ve idari açıdan sosyal

Genellikle ahlaka dair veya birinin kötü davranışıyla ilgili şikayetterin belli işleyiş tarzı mahallede yerleşmiş ve herkes buna aşina olup içselleştirrniştir. Mahalle üyeleri, mahalleli arasındaki onur ve itibarını zedeleyecek olan kendile­rine karşı yapılmış ahlak dışı davranışları mahkeme yoluyla hertaraf etmeye çalışmışlardır. Hicri 1116 yılında Celaliye mahallesinde oturan bir erkek kendi­sinin namusuna küfreden kimseyi dava etmiştir. (K.Ş.S., 41, 198/2). İmaret Ma­hallesi sakinlerinden Seyit Mahmut Çelebi, eşine şehn (küfür) eylediği gerekçe­siyle Mehmet b. İbrahim'i dava etmiş ve davasını mahallenin itibarlı kimselerinin tanıklığı ile ispat etmiştir. (K.Ş.S., 6, 43. poz/1; benzeri örnekler için bkz. K.Ş.S.,6, 47. poz/3; 15, 346.poz/8; Sak, 2003:21). Türk Ali Mahallesinde ya­şayan Muhammet Baş isimli şalus, oğlunu kandırarak evlerine götürüp ona içki içiren kimseleri adli mercie bildirmiştir. (K.Ş.S., 48, 172/3).

İnsanların, mahalle yaşamında sosyal, kültürel ve dini normlara aykırı davranış ve hareketleri ne zamandan beri sürdürdükleri gözlemlenmiş, gerekti­ğinde de bu çeşit davranış ve hareketler mahalle halkı tarafından kesin ifadelerle dile getirilıniş ve gerekli müeyyideler için idari makamlara müracaat edilmiştir. Mahallelinin bu tutumu mahalle şuurunun mahalle yaşamındaki sosyal kontrol rolünü canlı ve güçlü kılmışhr.

Aksinle Mahallesi sakinleri, Mustafa b. Süleyman ve Mehmet b. Mu­sa'nın Mustafa'nın evinde birlikte içki içtiklerini Konya subaşısı olan Ivaz A­ğa'ya duyurmuşlar, gece yarısı Subaşı ve mahallenin önde gelenleri evi birlikte basmışlar, evde bir ıbrık hamr (içki) bulmuşlardır. (K.Ş.S., 15, 341. poz/7). Ben­zer şekilde -daha önce Sultan-ı Ali tarafından içkinin, Müslüman ahalisinin ya­şadığı yerlerde alım-sahmı ve içilinesi ve kullanılması yasaklanmasına rağınen­Tarhana Mahallesi sakinlerinden bazılarının evinde içki bulundurdukları mahal­leli tarafından şehir güvenliğine ihbar edilmiştir. Şehir giivenliği sonımlulan ve mahallelinin önde gelenleri birlikte Tarhana Mahallesi sakinlerinden Recep Beşe b. Mustafa isimli şahsın evine varmışlar ve iki küp içki bulınuşlardır. (K.Ş.S., 15, 397. poz/8; benzeri başka olaylar için bkz. K.Ş.S., 15,334. poz/ 4, 335.poz/l).

Konya'nın Şeyh Ahmet Mahallesi sakinleri Hicri 1125 senesinde mahal­lelerindeki Mehmet ismindeki kişiyi şarap içtiği gerekçesiyle dava etmişler ve evinde yapılan arama sonucunda bir küp şarap tespit etmişlerdir. (K.Ş.S., 46, 253/3). Dolayısıyla içki içmek, evde içki bulundurmak -İslam inancının da o­naylamadığı gibi- mahalle şuurunun onaylamadığı davranışlar olarak algılan­mış ve mahalle şuunı tarafından kişilerin bu konudaki norma uyup­uymadıkları kontrol edilmiştir.

Başkasının evini (baca ve delik gibi yerlerden) izlemek (K.Ş.S., 40,167 /1), hırsızlık yapmak (K.Ş.S., 15, 40l.poz/3) ve eve namahrem erkek veya kadın alarak gayrı meşru hareket ve davranışlarda bulunmak mahalle şuunınun onay­lamadığı sapkın davranışlar arasında yer almıştır. Fakih Dede Mahallesinde yaşayan Ayşe ile Hatice ismindeki anne ile kızı, evlerinde namahrem erkeklerle kendi hallerinde olmadıkları gerekçesiyle Hicri 1128 senesinde dava edilmişler-

171

Page 13: TÜRK-İSLAM MEDENİYETİktp.isam.org.tr/pdfdrg/D02907/2008_5/2008_5_ERTENH.pdfMahalle, Osmanlı'nın hem kuruluş, hem de yükseliş dönemlerinde top lumsal ve idari açıdan sosyal

dir. (K.Ş.S., 47, 118/2). Yine Zincidi Kuyu Mahallesinde ikamet eden Mustafa adındaki kişi evine namahrem kadınları götürdüğü gerekçesiyle mahalleli tara­fından H. 1130 senesinde mahkemeye çıkartılmıştır. (K.Ş.S,48, 188/4).

Mahalle şuuru tarafından en istenmeyen davranış ve ilişki türü, gayrı meşru cinsel ilişkiler ve davranışlardır. Şer'iye sicillerinde kaydedilen davalara göre bu konuda mahallelinin oldukça titiz davrandığı ve bu çeşit sapkın davra­nış ve ilişkilere meyyal kişilerin devamlı gözlemlendiği anlaşılmaktadır. Şayet bu yönde bir davranış şüphesi veya tespiti olursa derhal mahalle tarafından ikaz edildiği veya dava edildiği, fuhşa tevessül eden kimselerin ise mahalleden çıka­nlmakla karşı karşıya kaldığı görülmüştür. Eski Türk kültür geleneğinin ve İs­lam öğretisinin bu konudaki hassasiyetinin mahalle şuuruna da yansımış oldu­ğu söylenebilir. Bu konuda mahalle sakinlerinin dini farklılıklan dahi dikkate alınmamıştır. (K.Ş.S., 15, 339.poz/5, 335.poz/ 4; 41, 153/3).

Boşamış olduğu ilk eşini, ikinci eşi vefat ettikten sonra çocuklarına ye­mek pişirmek gerekçesiyle evine götüren bir kimseden mahalleli rahatsızlık duymaya başlamıştır. Bunun üzerine durum mahkemeye aksettirilrniştir. Erkek, eski eşi eve geldiği zaman evini terk ettiğini mahkemeye belirtmiştir. Fakat mahkeme, komşuların bundan haberdar olmadıklarını belirtıneleri üzerine ka­dının gündüz vakti dahi erkeğin evine gelmesini yasaklamıştır. (K.Ş.S, 41, 96/2).

Mahalle yaşamında insanlar, toplumsal değer ve normlara uyma nokta­sında birbirlerinin bekçiliği görevini yerine getirmişlerdir. Kapılara katran sür-

mek* bunun açık bir delilini teşkil etınektedir. Bu şekilde olumsuz ve sapkın davranışta bulımanlar mahalleliye ifşa edilmekte ve o kişi itibarıru kaybetınekle de karşı karşıya kalmaktadır.

Hicri 1136 senesinde Şeyh Osinan Rumi Mahallesinde oturan İsmail Çe­lebi isimli kimsenin kapısına katran sürülmüştür. (K.Ş.S, 49, 145/ 4). Akbaş Ma­hallesinde ikamet eden Fatma isminde evli bir kadının kapısı katranla işaret­lenmiştir.( K.Ş.S, 50, 67 /3; başka bir örnek bkz. K.Ş.S, 54, 170/3). Kalecik Mahallesinde ikamet eden Kiravus veledi Arslan isminde bir Gayrı Müslirn'in kapısına Hicri 1127 yılında geceleyin katran sürülmüştür. (K.Ş.S, 45, 222/3).

Gayrı ahlaki ilişkilerde ve davranışlarda bulunanların katran sürme gibi sembolik mesajlada duyurulması, sorumluluğun bir kişiye mal edilmemesini sağladığı, hatta bu tür olayların sonuçlarına mahalleliyi ortak ettiği söylenebilir. Ayrıca bu çeşit sapkın davranış ve ilişkiler bu tür sembolik ilanla resmi otorite­nin de dikkatine sunularak sosyal kontrolün etkinliği artırılmıştır. Sosyal bir

* "Katran çalmak" bir kişiyi kötülernek, dile düşürmek, kendisine hakaret etmek için kapısım siyaha boyamak adetidir. (Ergenç, 1984: 74). Bu adet, İslarn'a uygıın bir uygulama değildir. Suç ispatlan­rnadıkça bireyler ınasuındur. Dolayısıyla irısanları delilsiz ve boş yere suçlamak, onları töhmet altında bırakmak ve onlara iftira etmek anlamına gelebilecektir. Nitekim haksız yere bu uygulama ile karşı karşıya kalanlar olmuş, mahkemeler de sorgularnaları neticesinde suçsıız kimselerin itiba­rını iade etmişlerdir.

172

Page 14: TÜRK-İSLAM MEDENİYETİktp.isam.org.tr/pdfdrg/D02907/2008_5/2008_5_ERTENH.pdfMahalle, Osmanlı'nın hem kuruluş, hem de yükseliş dönemlerinde top lumsal ve idari açıdan sosyal

kontrol mekanizması olarak mahalle şuurunun en iyi şekilde hissedildiği olaylar arasında ninhalleden ihraç (çıkarma) davaları dikkat çekicidir.

Eğer mahallede ikamet eden bir kişinin tavır ve hareketlerinde sosyal değerler ve normlarm onaylamadığı davranışlar ortaya çıkacak olursa, mahalle halkı o kişinin mahalleden çıkarılmasını isteyebilrniştir. Bu durumda mahkeme­de taraflar dinlenmiş, mahalleli haklı görüldüğü takdirde de o kişinin mahalle­den g.karılmasma karar verilıniştir. Fakat bunun rasgele yapılmadığı belli bir usul dairesinde gerçekleştirildiği görülmektedir. (Özcan, 2001: 134).

İkna, önerme, eğitme ve ödül gibi belli olumlu mekanizmalar, bireyleri toplumsal olarak onaylanmış tutumlara sahip olma ve onaylanmış davranışları uygulama konusunda etkilerneye yararlar. Tehdit, emir, buyruk, zorlama ve cezalandırma gibi mekanizmalar da bireyleri anti-sosyal davranış ve tutumlarda bulunmaktan alıkoymakta kullanılırlar. (Fichter, tarihsiz: 179). Aynı ortak yaşam alanmda ikamet eden insan grubu içerisinde bireylerin ses tonları, çehrelerine verdikleri şekiller, alayları, şakaları, sessizlikleri ve şikayetleri sosyal normlar­dan sapanları onlara uymaya zorlayabilmekte (Dönmezer, 1990:290), hatta ba­zen içinde bulundukları ortak yaşam alanından çıkarılma müeyyidesi ile karşı karşıya bırakabilmektedirler.

İbn Salih Mahallesinde oturan Mehmet'in ailesi, Hicri 1136 senesinde eşi ve arınesinin birbirlerine karşı ağır küfürlerle küfürleşmeleri sebebiyle mahalle­liler tarafından idari makamlara şikayet edilmişler ve mahalleden çıkarhlmış­lardır. (K.Ş.S., 49, 176/3). Kalecik Mahallesinde oturan Fatma isimli.kadın da eli ve dili ile mahalleliyi rahatsız ettiği ve namahremden de kaçınmayarak kötü halde bulunduğu gerekçesiyle mahalleliler tarafından dava edilıniş ve mahalle­den sürülınüştür. (K.Ş.S., 49, 194/ 4).

Yalan söyleme ve özellikle insanlara iftirada bulunma, mahalle şuuru ta­rafından anayianmayan ve devam ettirildiği takdirde. mahalleden çıkarılına

sebebi olarak algılanan bir davranış olınuştur. Konuya açıklık getirme açısından şu örneği verebiliriz. "Medine-i Konya' da Kalecik Mahallesi ahalilerinden fahru'l meşayıh Halil Efendi ve fahru'l müderrisin es-Seyit Hasan Efendi, Seyit Ahmet Efendi ve sair mazbutu'l esami cemaati Müslirnin meclisi şer'i şerif ö­nünde mahalle-i mezbur sukkanmdan (adı geçen mahalle sakinlerinden) Derviş İsmail b. Ahmet namı kirnesne mahzarmda her biri şöyle takriri kelam ve tekel­lümü hal idüp (durumlarını anlahp) mezbur Derviş İsmail ..... halinde ırzıyla mukayyet olmayıp, mahallemiz ahalisinden nice kirnesnelere la'mı veçhe hılaf, inneha kizbi (yalan) sari/ı ile ... ve iftirayı mucip keZimatma tahammül olımnıadığındaıı ... ve bu sebepten külliyyen rahahmız meslub ve mutazarrır olduğumuz

... merkumun ye d ve lisanmdan razı ve hoşnut almadığımızdan ... mahalleden ihraç olunması matlubumuzdur, dediklerinde mucibiyle merkuro Derviş İsma­il'in mahalle-i mezbureden hurucuna (çıkarılmasına) ... ketb olundu." (K.Ş.S., 67, 565. paz/ 4).

173

Page 15: TÜRK-İSLAM MEDENİYETİktp.isam.org.tr/pdfdrg/D02907/2008_5/2008_5_ERTENH.pdfMahalle, Osmanlı'nın hem kuruluş, hem de yükseliş dönemlerinde top lumsal ve idari açıdan sosyal

1ı1 r 1

\,

Mahalleli tarafından istenmeyen davranış ve ilişki türü, gayrı meşru cin­sel ilişkiler ve davranışlardır. Bu çeşit davranış ve ilişkiler mahalleli tarafından ve idari makamlarca mahalleden çıkarılma gerekçelerinin en önemlisi olarak değerlendirilmiştir. İbn Şahin Mahallesinde oturan Afife isimli kadın, namah­rem kimseleri evine aldığı gerekçesiyle (K.Ş.S., 49, 150/4), Hoca Habib Mahalle­sinde ikamet eden kadın fahişelik yaptığı gerekçesiyle (K.Ş.S., 46, 1571 4), Çifte Nerdihan Mahallesinde yaşayan Mehmet ile Fatına namahrem oldukları halde aynı evde birlikte yaşadıkları gerekçesiyle (K.Ş.S., 47, 162/ 4), Nehri Kafur Ma­hallesinde sakine olan Marzıye isimli kadın namal1rem olan bir erkekle gece gündüz görüşti.iğü gerekçesiyle (K.Ş.S., 53, 52/ 4) mahallelilerce dava edilmişler­dir ve mahkeme tarafından mahalleden çıkarılınalarma karar verilmiştir. (Başka örnekler için bkz. K.Ş.S., 48, 144/1, 224/3; 49, 145/1, 206/3).

Mahalle şuunında namahrem kişilerle bir arada bultmarak müzik aletle­riyle eğlenmek de sosyal nonnlara aykırı bir davranış ve hareket olarak algılan­mıştır. Kara Kayış Mahallesinde yaşayan İbrahim ve Melunet isimli kimseler, anneleri ve kız kardeşleri ile birlikte namahrem kimselerle ohırup müzik aletle­rini evde çaldıkları gerekçesiyle mahalleli tarafından· dava edilmişler, mahkeme­ce önce uyarılmışlar soma da mahalleden çıkarılmışlardır. (K.Ş.S., 67 /1).

Mahalleli, bu tür davranış ve hareketleri yapanları başka bir dine men­sup olsalar da onaylamamış bu çeşit eylem ve ilişkileri sapkın olarak değerlen­dirrniş ve kontrol etıneye çalışmıştır. Hicri 1135 senesinde Çıralı Mescidi Mahal­lesinde ikamet eden Hıristiyan Raci, evine rezil kimseleri getirip, fısk aletleri çaldırıp ve meyhaneci olması gibi sebeplerle mahalle ahalisi tarafından mahke­meye şikayet edilmişler ve mahalleden ihraç edilmişlerdir. (K.Ş.S., 49 /1). Yine Hicri 1136 yılında İç Kale Mahallesinde ohıran Gayrı Müslim Arslan ile Nazlı evlerine namahı·em kimseleri aldıkiari için hem Müslüman, hem de Gayrı Müs­lim mahalle halkı tarafından dava edilmişler ve mahalleden çıkartılmışlardır. (K.Ş.S., 49, 155/4).

Şer'iye sicil kayıtlarında yer alan mahalle şuurunun sosyal değer ve normlara aykırı olarak değerlendirdiği eylem, davranış ve ilişkilerle ilgili şika­yetlere bakıldığında bunların "muzırru'n nas, ermıiyetinden emin olmama, ken­di halinde olmama, su-i hal üzere olrna, namal1remden ictinab etıneme, yed ve Usanlarından mutazarrır olma, zulum ve teaddisinin nihayeti olmaması, fesad ve töluneti zuhur etıne, ehli ırza iftira, kizbi sarih ve iftira yı mucip kelimatına tahammül olunamama, hilafı şer'i hareket, şürb-i hamr, ehli fesad ve yaramaz olma, şetm eyleme ve fııhuş" gibi tabirlerle ifade edildikleri görülmüştür.

Bu ifadelerin belirmesi ve oluşmasında dini ve ahlaki değerlerin etkisini görmek mümkündür. Zira dil, kendisini kullanan bireylerin içinde yaşadıklan toplumun külti.irünü, değerlerini, normlarını, geleneklerini ve yaşama tarzını yansıtmaktadır.( Çelebi, 2001: 1). Dolayısıyla mal1alle şuunmun onaylamadığı davranış ve ilişki biçimlerinin neler olduğunun belirlenmesinde de yukarıdaki ifadeleri gözden geçirdiğimizde, dini ve ahlaki değerlerin ve de normların tesiri

174

Page 16: TÜRK-İSLAM MEDENİYETİktp.isam.org.tr/pdfdrg/D02907/2008_5/2008_5_ERTENH.pdfMahalle, Osmanlı'nın hem kuruluş, hem de yükseliş dönemlerinde top lumsal ve idari açıdan sosyal

r 1

1 ! ı [ ~ .

1

1

söz konusu olmaktadır. İnsanları bir arada tutan, bazı kaidelere, yani dini ve ahlaki esaslara müştereken inanmalarıdır. (Er, 1998: 264). Bu bakımdan ortak bir yaşam alanı olan mahallenin ortak bir şuunınun oluşmasında din önemli bir fonksiyon icra etmiştir denilebilir.

Mahalleden çıkarılma kararının alhnda yatan sebeplerin başında mahal­le sakinlerinin sahip oldukları ahlaki normlara aykırılık ve güvenlik gelmekte­dir. Tçplumda genel kabul görmüş değer ve normların dışına çıkılınası ve bu durumun toplumun emniyet ve huzuruna zarar verecek boyutlara ulaşması, alenilik kazanması ve nihayet sürekli bir hal alması durumunda mahalle şuuru mahalleliyi harekete sevk etmiştir. Böylece mahalle üyeleri, sosyal değer ve nonnlara uygun olmayan, mahalle düzeni ve güvenliğini bozan davranış ve eylemleri gördüklerinde kontrol etmeye çalışmışlar, gerektiğinde idari kurum­larla birlikte gerekli müeyyidelerde bulunarak bu çeşit olumsuzlukların mahalle yaşamı içinde yaygınlaşmasını önlemişlerdir. Ayrıca aynı mahallede yaşama fertler arasında dayanışma ve sorumluluğu beraberinde getirmiştir. Bu duygu ve bilinç içerisinde mahalle halkı, kendilerini mahallede olup-bitenden sorumlu hissetmiş, ortaya çıkan istenmeyen bir davranışın veya mahallenin düzenine zarar verebilecek gelişmelerin önlenmesine gayret etrniştir. Ancak bıınu temin ederken de bazen haksız yere bireylerin mahalledeki kimliklerini zedelernişler, onur, saygınlık ve itibariarına zarar verebilrnişlerdir. Mahkemeler, haksız yere mahalle şuurunun dikkatine sunulan haksız suçlamalar ile bireysel onur ve öz­gürlüklerin korunmasında hassas bir tuhım sergilemişler ve denge unsuru ol­muşlardır. Bu bağlamda mahalle sakinleri mahalledeki itibarlarını yeniden sağ­lamlaşhracak olan hüsıı-i lıal (iade-i itibar) tespiti davaları açmak zorunda kalmışlardır.

Sosyal Kontrol Unsuru Olarak Mahalle Şuurunda

Bireylerin Kimlik Yansımaları: Hüsn-i Hal ve Su-i Hal

Sosyal düzen, değerlere ve normlara toplumda uyulduğu müddetçe devamlılığını sağlamaktadır. İnsanlar, değerler ve normlar sayesinde vergi ve­rirler, vatan için askerlik görevinde bulunurlar, fırsatları yakalarnalarına rağ­men, hırsızlık yapmaz ve çalmazlar. Çünkü insanlar, sosyo-kültürel değerler ve normlara uymanın ahlaki açıdan gerekli olduğuna inanırlar ve hak verirler. BU anlayış ortadan kalktığında sosyal düzenin devam etmesi imkansız hale gelecek­tir. Konuya sembolik etkileşirncilik perspektifinden yaklaşan Susan Shott, suçu, utanmayı, çekinmeyi, övünç ve gururu sosyal kontrolün merkezinde görmekte­dir. Bunların her birisi, bir bireyin toplumun diğer üyeleri arasında edindiği perspektifin oluşmasını sağlamaktadır. (Kemper, 2000: 2/782-783). Bütün bunlar sonuç olarak bireyleri başkalarının kendisi üzerinde edinecekleri yargı sebebiyle dikkatli davranmaya ve kontrollü olmaya sevk etmektedir.

175

Page 17: TÜRK-İSLAM MEDENİYETİktp.isam.org.tr/pdfdrg/D02907/2008_5/2008_5_ERTENH.pdfMahalle, Osmanlı'nın hem kuruluş, hem de yükseliş dönemlerinde top lumsal ve idari açıdan sosyal

Suç, utcimna ve çekinme gibi hususlar, bireylerin hoşlanılmayan davra­nış ve hareketleri tekrar etmelerini engelleyecek veya azaltacakhr. İtibar getiren ve beğenilen davranışları ise, bireyler arhracaklardır. Açıkçası toplumda insan­lar, başkalarının tasvibini almayan davranışlardan kimliklerini ve saygınlıklarını zedelememek için kaçırurlarken, başkalarının tasvibini alan davranışları da kim­lik ve saygınlıklarını güçlendirmesi sebebiyle yerine getirmeyi arzu edecekler­dir. Araşhrmamıza konu olan dönemde Konya şehrinde mahallelinin tasvibini alan davranış ve eylemlerde bulunarılar, mahalle şuurunda hiisıı-i hal/iyi Jıal yani saygın kimlikle, tasvip almayan davranış ve eylemlerde bulunarılar da su-i Jıal/kötii Jıal yani olumsuz kimlikle değerlendirilmişlerdir.

Kültürel norm ve haskılara uyma gerçeği her hangi bir örneği gerektir­meyecek kadar açıkhr. (Arslantürk-Amman, 1999: 227-228). İnsarılar tuhım ve davranışları konusunda çevrelerinde bulunarıların onayını aramaktadırlar.

Çünkü bu kişiler statü tanıklarıdırlar ve sosyal statü elde etme bireylerin menfa­atinedir. Bireyler, alkış veya kutlama ile ifade edilmese bile çevrelerinde bulu­narıların onayı hakkında bir anlayışa sahip olduklan için davranışlarının ne zaman kabul edilebilir olduğunun genellikle farkında olmaktadırlar. Öte yan­dan insarılar toplum yaşamında öyle sosyalleştirilmektedirler ki, önemli sosyal normlardan saphklarında kendilerini mutlu hissehnemektedirler. Fertler, uy­gunsuz davranışları yüzünden ne zaman küçük görüleceklerini veya gülünç olacaklarını, ne derece bir sosyal iteklenmeye maruz kalacaklarının da genellikle farkında olmaktadırlar. (Fichter, tarihsiz: 179-181). Ceza ve ödül dışında saygın­lık kazanma isteği, saygınlık kaybetme endişesi, dedikodu, ahlaki baskılar ve değerler, insarıların tutum, davranış ve ilişkilerini yönetmekte ve kontrol etmek­tedir. (Bkz. Swingewood, 1998, 32). Böylece adliye, polis ve başka resmi disiplin müesseseleri yanında, sosyal yapı ve sistemin içerdiği gayrı resmi sosyal kontrol araçları bulunmaktadır. Toplumda yaşayarıların çoğurıluğunun sapıcı eylemini engelleyen faktörler burılardır. Bu faktörler de gündelik ilişkilere yerleşmişler­dir. (Dönmezer, 1990: 286).

Çalışmamızı ilgilendiren dönemle alakah Konya Şer'iye Sicil kayıtları üzerinde yaphğınuz taramalarda bireylerin mahalleliler arasında kendi saygın­lıklarını ve onurlarını kaybettirecek davranışlardan kaçındıkları ve bu durumu önemsedikleri arılaşılmaktadır. Zira bireylerin bazen haksız ve dayanaksız yere hüsn-i haline zarar veren veya onu zayıftatan .bir durumla karşılaşhklarında mahalleli arasındaki saygırılığını ve onunınu yeniden kazanmak ve sağlamlaş­tırmak için mahkemeleri sıkça kullandıkları görülmüştür. Ayrıca başkalarının kendileri hakkında sosyal normlara uymayan hareket ve ilişkilerde bulıındukla­rı gerekçesiyle açılan davalarda kendilerini aklamak için mahalle şuurundaki kimlik yansımaları, yani "hüsn-i hale mi? yoksa su-i hale mi?" sahip oldukları önemli ve etkin bir rol oynamışhr. Bu sebeple bireylerin mahalleli arasında ken­dileri hakkında oluşan hüsn-i hal durumunu kaybehnek istemediği arılaşılmak­tadır. Aşağıdaki olaylarda bunu açıkça görmek mümkündür.

176

Page 18: TÜRK-İSLAM MEDENİYETİktp.isam.org.tr/pdfdrg/D02907/2008_5/2008_5_ERTENH.pdfMahalle, Osmanlı'nın hem kuruluş, hem de yükseliş dönemlerinde top lumsal ve idari açıdan sosyal

Hicri 1052 senesinde Rabiu'l-Evvel ayının birinci günü, Mehmet b. Himmet mahkemeye gelerek, gece oturmuş olduğu evin kapısına katran sürül­düğünü, kendisi ve eşi Mü'mine binti Ahmet'in keyfiyyet hallerinin mahallesi cemaatinden sorulmasını ve durumun tespitinin yapılmasını mahkemeden is­temiştir. Mahalle cemaati, adı geçen Mehmet'in ve eşinin "ilel an şer'i şerife vaz'ılarını göm1edik (şu ana gelene kadar mahkemelik bir durumlarını görme­dik), her biri kendi hallerindedir" diye kanaatlerini bildirmişlerdir. (K.Ş.S., 6, 87. poz/2). Mehmet ve eşi, mahalleli arasındaki saygınlığını yeniden mahalleli ara­sında o ana gelene kadar kisalUp olduğu hüsn-i halleriniri yardımıyla kazaı-uruş­lardır. Bu şekilde benzeri davaların onlarcasına şer'iye sicillerinde rastlamak mümkündür. (örnek için bkz. K.Ş.S.,49, 145/4; 48, 141/4; 54, 170/3; 6, 67. poz/6; 10, 72/3).

Akbaş Mahallesinde oturan Fatrna ismindeki evli kadın da kapısına kat­ran sürüldüğünü belirterek mahkemeye müracaatta bulunmuş ve mahalleden durumu araşhrılmış mahalleli tarafından hüsn-i hale salUp birisi olduğu, fuhuş ve benzeri şeyleriniri bulunmadığı ifade edilmiş ve adı geçen Fa tma mahalledeki itibarını ve onunınu muhafaza etmiştir. (K.Ş.S., 50, 67 /3).

Benzeri durum, mahalle yaşamında Gayrı Müslimler için de söz konusu olmuştur. Kalecik Mahallesinde ikamet eden Kiravus veledi Arslan ismindeki Gayrı Müslim, kapısına geceleyin katran sürüldüğü için mahkemeye başvur­muş, mahalle ahalisiniri hakkında hüsn-i halini bildirmeleriyle de mahalledeki yaşamına saygın bir kimlikle devam edebilmiştir. (K.Ş.S., 45, 222/3).

Mahalle sakinleri mahalledeki saygın kimliklerine herhangi bir zede­lenme gelmemesi için mahremiyet içeren konularda dahi çekingen davranma­mışlardır. Baba, kızının bekaretinin zail olduğu şeklindeki yaygarayı önlemek için mahkemeye müracaatta bulunmuş ve kızının bekaretini ispat ederek hem kendisinin, hem de kızının mahalledeki onurunu kurtarrnışhr. (K.Ş.S., 41, 56/2). Benzeri şekilde Aksinle Mahallesi sakinelerinden Raziye'ye bekareti zail oldu dedikodusu üzerine bekaretinin buhınduğu mahkeme tarafından tespit ettiril­mek zonında kalınmıştır. (Sak, 2003: 151).

Hicri 1051 yılının ll. günü Kara Kurt Mahallesi sakinelerinden Aişe binti İbrahim ismindeki bakire kız da mahkemeye gelerek "bazı kimesneler benim içün hılaf-ı şer'a su-i hal üzeredir deyu ehli örf taifesine gammaz eylemiş­ler. Keyfiyyet halim malumu olan mahalle-i merkume ahalisinden istihbar olu­nup haberleri tahrir olmak matlubmndur" demiştir. Mahalle ahalisinden Musa b .... , Şaban b. Hasan, Mahmut b .... , Recep b. el-Hac Ali, Muharrem b. el-Hac Emir ... ve İmam Süleyman Çelebi mahkemede hazır olup adı geçen Aişe'nin hilafı şer'i şerife va'zım görmedik. Kendi hali üzeredir" diye haber vermişlerdir. (K.Ş.S., 6, 39. poz/1).

Mahallede bir kişinin hüsn-i halinin ne kadar önemli olduğımu ve bu olumlu kimliğin bozulmaması için bireylerin sosyal normlara uymayan davramş

177

Page 19: TÜRK-İSLAM MEDENİYETİktp.isam.org.tr/pdfdrg/D02907/2008_5/2008_5_ERTENH.pdfMahalle, Osmanlı'nın hem kuruluş, hem de yükseliş dönemlerinde top lumsal ve idari açıdan sosyal

ve eylemlerden kaçınmaya çalıştıklarını aşağıdaki örneklerde açıkça görmek mümkündür. Cemile binti Ali isimli bir kadın bağ yolunda kendisine Şükrüilah b. Ahmet isimli kişinin taeizde bulunduğıınu mahkemeye şikayet etmiştir. Aynı kadın bu olayda itibarından en ufak bir şey kaybetmemek için yine mahkeme­den kendisi hakkında hüsn-i hal tespitinin yapılmasını talep etmiştir. Kadının hüsn-i hal tespitinde ise yaşadığı mahalledeki insanlar ve o mahallenin imaını kanaatlerini bildirmişlerdir.( K.Ş.S., 10, 118/3, 119 /1).

Kara Kurt Mahallesinde oturan Ümmi binti Kenan Beğ adında bir kadın mahallede Ahmet b. Hasan ismindeki kişinin kendisi için namahrem olan levendat (ayyaş, zampara) ile muamele ve hareket eyledi diye ehli örfe gammaz eylemekle rencide edildiğini dolayısıyla mezbur Ahmet'ten sual olunmasını ve keyfiyyet halinin mahallesi ahalisinden sorulmasını talep etmiştir. Mahalleliler arasında adaletle tanınmış ve mahalleyi yakından taruyan kimseler Ümmi'nin hüsn-i hal üzere bir kadın olduğunu belirtmişlerdir.(K.Ş.S., 6, 57. poz/2).

Nasuh b. Ömer Hicri 1081 yılında Ramazan ayının 23. günü mahkeme­ye gelmiş ve on gün önce gece pabucumın çalındığını, iki gün sonra da bu pabuç ve kaftanın paralanmış olarak bir viranede bulduğıınu söylemiştir. Nasuh bun­dan dolayı kendisi hakkında söylenebilecek kötü yorum ve dedikoduların önü­ne geçme ve mahallesindeki saygınlığıru kaybetmeyi engelleme çabası içine girmiştir. Bu sebeple de keyfiyyet halinin araştırılınasım mahkemeden bizzat talep etmiştir. Başta mescit imaını olmak üzere yaşadığı çevredeki insanlar, Nasuh "kendi halinde salih ve müstakim kimsedir, bu anedek hılafı şer'i ve vaz'ı hareket sadır olmamıştır" diyerek, her biri Nasuh'un hüsn-i halini haber vermişlerdir. (K.Ş.S., 15, 354. poz/5).

Ferman Dede Mahallesi sakinl~rinden Mevlüt b. Şaban Hicri 1082 yılın­da Muharrem ayının yedisinde mahallesindeki onur ve itibarına ciddi bir leke getirmiş olan bir töhmetten kurtulmak için mahkemeye gelmiştir. At pazarı kapısı civarındaki bir bakkal dükkarurida Yusuf isminde birisi benim gıyabımda bana "fahişe avrat götürür, kadeh yararumdır demiş" diyerek keyfiyyet halinin mahallesi ahalisinden soruşturulmasını istemiştir. Mevlüt'ün mahalle şuurunda kendisi hakkındaki kanaatin yansımasının ne olduğıı, mahalle imaını olan İmam Ahmet b. Ali, Ahmet b. Mehmet, Murat b. Muharrem, el-Hac b. Hüseyin ve Mustafa b. Mehmet isimli kimseler tarafından mahkemeye bildirilmiştir. Bu kimseler, Mevlüt'ün mahallelerinde bu güne geleRe kadar "hılafı şer'i vaz'ı ve hareketini görmedik" diye hüsn-i halini haber vermişlerdir. (K.Ş.S., 15, 395. poz/1). Böylece Mevlüt, mahallede sosyal değer ve normlara hala uygun dav­randığını mahallenin kendisi hakkındaki yargı ve kanaatiyle ispat edebiimiş ve mahalleliler arasındaki saygınlığıru korumuştur. Buna benzer dava ve olayları

şer'iye sicillerinde sıkça görmek mümkündür.*

*Bkz. K.Ş.S., 15, 348.poz/5, 356. poz/3, 389. poz/6, 394. poz/4,12, 395.poz/5; 62,329. poz/5, 343. poz/5,344.poz/2;60580.poz/6;Sak,2003: 191.

178

Page 20: TÜRK-İSLAM MEDENİYETİktp.isam.org.tr/pdfdrg/D02907/2008_5/2008_5_ERTENH.pdfMahalle, Osmanlı'nın hem kuruluş, hem de yükseliş dönemlerinde top lumsal ve idari açıdan sosyal

Mahallelinin referansını kullanarak sosyal nonnlara aykırı davranış ve hareketlerinin ceza ve müeyyidelerinden kurtulmak isteyenler olmuşhır. Ancak, mahalleli bu tür dummlarda kişilerin su-i hallerini belirtmekten çekinmemiştir. Hicri 1070 senesi Zilkade ayında Seyit Mustafa b. Hasan, baki,re bir kızın evine fiil-i şeni' (kötü fiil) kastıyla girdiği suçlamasıyla karşılaşınca, ahali arasında itibar kaybetmemek için, acaba bu işten kurhılabilir miyim? Diye kendisine suç­lamal~da bulunanları dava etmiş, ama amacına ulaşamamıştır. Çünkü mahalle­linin referansı, yani amın mahalledeki kimliği hakkındaki kanaat olumsuz/ su-i hal bilgisi mahkemeye bildirilmiştir. (K.Ş.S., 10, 116/2). Benzer şekilde Hicri 1071 yılında Bağrı Mahallesi sakinelerinden Fatma isimli kadın namalu-emden kaçınmadığı ve evine levendat girip çıkıyor diye dava edildiğinde, mahallelinin referansı kadımn su-i hal şeklinde olmuştur. (Sak, 2007: 94).

Yukarıdaki olaylarda görüldüğü üzere mahallede kişiler, herhangi bir suçlama ile karşılaşhklarında keyfiyyet hallerinin (kimliklerinin olumlu mu, yoksa olumsuz mu, olduğu) somşhımlması, mahalle şuummın sosyal kontrol aracı olarak aktif ve güçlü işievde bulunmasına önemli bir katkı sağlamıştır. Mahallede yaşayan kimselerin normalde hüsn-i hallerinin tespiti için hukuki bakımdan mahallenin referansı zorunlu görülmemiştir. (Tok, 2005: 161). Fakat kişilerin su-i hal sahibi oldukları şeklinde herhangi bir söylenti veya suçlama söz konusu olduğıında bu kimselerin husn-i hallerinin ispatı ve tescil edilmesinde, başka bir ifadeyle iadeyi itibar noktasında mahallenin referansına müracaat edilmiştir. Mahallede kişiler, itibariarına ve saygınlıklarına zarar veren töhrnet­lerden mahallelllerin kendileri hakkındaki referanslarıyla kurtıılabilmişlerdir. Dolayısıyla bireylerin mahalle şuumndaki kimlik yansımaları, onların sosyal düzene uyumlu, güvenilir ve saygın bir fert olmalarında ve sosyal normlardan sapmalarına engel olma noktasında bir kontrol ve baskı unsuru olarak yerini almıştır.

Sonuç

Şehirleri meydana getiren mahalleler, sosyal yaşamın önemli unsurla­rından birisidir. XVII ve XVIII. Yüzyıl Konya'sında da mahalle, şehir yaşamının temel unsurları arasında yer almıştır. Daha çok yüz yüze ilişkilerin geçerli oldu­ğu Konya mahallesinde bireyler, birbirlerinden sommlu oldukları bir yaşam tarzı sürmüşlerdir. İnsanlar, yaşadıkları mahallelerin ismiyle amlmışlardır. Bu bakırndan mahalle üyelerinin birbiriyle olan münasebetlerinin ben duygusun­dan ziyade, biz duygusu çerçevesinde gerçekleşmiş olduğu belirtilebilir. Bu duygu ve sorumluluğun ise, mahalle şuurunun oluşmasına önemli bir katkısının olduğu söylenebilir.

Mahalle şuumnun aktif olmasında ve gelişmesinde mahalle avarız va­kıfları (mahallenin üzerine düşen vergilerin toplanması, mal1alle harcamalarının karşılarunasım temin eden müessese), mahalle imaını ve mahallenin ileri gelen­leri önemli rol oynamışlardır. Özellikle mahalle imamı, mahalle şuurunun baş aktörü olmuştur. Mahalle yaşamının merkezinde bulunan mescitte görevli i-

179

Page 21: TÜRK-İSLAM MEDENİYETİktp.isam.org.tr/pdfdrg/D02907/2008_5/2008_5_ERTENH.pdfMahalle, Osmanlı'nın hem kuruluş, hem de yükseliş dönemlerinde top lumsal ve idari açıdan sosyal

mam, mahalle üyelerini yakından tanıdığı için tiyatronun arka sahnesinde olup bitenleri de görme ve hissetme imkanım daha fazla yakalamıştır. Dolayısıyla bireylerin mahalle şuurundaki kimlik yansımalarının (hüsn-hal/ olumlu kimlik veya su-i hal/ olumsuz kimlik) ne olduğunun belirlenmesi konusunda da mahal­le imaını önemli bir rol üstlenmiştir.

Mahalle şuuru, hem iktidarın, hem de toplumun onayladığı yaşam tar­zının sürdürülmesinde etkili olmuştur. Mahkemelerin, tophunsal kodlara teca­vüz eden herhangi bir mahalle üyesi hakkında vereceği karara, onun mahalle şuurundaki kimlik yansımasını sorgulayarak varmış olması, mahalle şuurunun sosyal kontrol etkisini artırmışhr. Mahallede hiç kimse itibarını ve saygınlığını kaybetmek istememiştir. Haksız yere suçlamalarla bireylerin özgürlük haklarına ve saygınlıklarına mahalle şuunınu kullanarak müdahale etmek isteyenlere karşı mahkemeler, hassas davranmış ve bireyleri korumuştur. Malıkernelerin bu tutumu ve karakteristiği, söz konusu dönemde Konya' daki mahalle yaşamını, dönemin diğer toplumları arasında yer alan cemaat yaşam şeklinden farklı kıl­maktadır. Sosyal, dini, ahlaki ve kültürel normların dışına çıktığı suçlamasıyla karşılaşan bir kişi, derhal mahkemeye iadeyi itibar davası (hüsn-i hal tespiti) açmışhr. Mahalle bilincinde itibarını ve saygınlığını kaybeden kişi, bundan son­raki yaşamında mahalleliyi dayanak olarak ardında göremeyeceği ve belki de mahalleden çıkarılmakla karşı karşıya kalabileceği için, hiç vakit kaybetmeden mahkemeye müracaat etmiş ve haklarına sahip çıkmıştır.

Mahalle şuurunun mahalle yaşamında hangi davranış ve hareketleri o­naylayıp-onaylamadığının belirlenmesinde kültürel, dini ve ahlaki değerlerin etkisi görülmüştür. Mahallede onayıanmayan davranış ve hareketler, dinin ve ahiakın da hassas olduğu hususlardır. Mahallede sosyal nonnlara uygun dav­ranmayanlar ve bunları alışkanlık hali:İi.e dönüştürenler, karşılarında mahalle şuurunun tepkisini görmüşlerdir. Böylece, mahalle şuuru, yerine getirdiği sos­yal kontrol işleviyle mahallenin güvenli bir yaşam mekanı olmasına önemli öl­çüde yardımcı olmuşhır. Mahalle şuuru, bireylere toplumsal yaşam içinde sos­yal normlara uyumlu yaşamayı ogrenme güdüsünü güçlendirmiş,

sosyalizasyonu kolaylaştırmış, dolayısıyla ilgili dönemde Konya'da sosyal dü­zenin korunmasına ve devamına önemli bir katkı sağlamışhr.

Sanayileşme ile birlikte gelişen ve büyüyen şehirlerde giderek artan so­runlar- örneğin terör gibi- sebebiyle yaşam güvenliği gittikçe güçleşmektedir. Aynı mahallede, hatta aynı sokak ve apartmanda oturanların birbirini tanımadı­ğı şehir yaşamında sosyal kontrol olgusu önemini daha da artırmaktadır. Öyle ki, artık çıkmaz sokaktan esinlenerek yeni, lüks, içine kapalı ve güvenlikli siteler, imkan bulı.ınursa büyük kentlerin içerisinde, yoksa çevresinde inşa edilerek pazara sunulmaktadır. Dolayısıyla, mahalle ve mahalle bilincinin sosyal sistem ve düzenin konınınasma sağlayacağı katkı, çağdaş düşünce ve gelişmeler çerçe­vesinde bireysel haklar ve özgürlükler de dikkate alınarak, günümüz toplum

ıso

Page 22: TÜRK-İSLAM MEDENİYETİktp.isam.org.tr/pdfdrg/D02907/2008_5/2008_5_ERTENH.pdfMahalle, Osmanlı'nın hem kuruluş, hem de yükseliş dönemlerinde top lumsal ve idari açıdan sosyal

yapısı ve sistemine yapacağı katkı, üzerinde durulması ve tarhşılması gereken bir konu olarak önümüzde durmaktadır.

Kaynakça:

ARSLANTÜRK, Zeki - AMMAN, Tayfun, Sosyoloji Kavramlar Kurımılar Süreeler Teoı·ifer, İFAV, İst. 1999. •

BAYARJ:'AN, Mehmet, "Osmanlı Şehrinde Bir İdari Birim: Mahalle", İst. Ü.E.F. Coğ­rafı;a Böl. Coğrafı;a Dergisi, sayı 13, 2005, s.96.

BEYDİLLİ, Kemal, Osmanlı Döneminde İmamlar ve Bir İmamın Güııliiğii, TAT AV Yay., İst. 2001.

ÇELEBİ, Nilgün, Sosyoloji ve Metodoloji Yazıları, Anı yay., Ank. 2001. DÖNMEZER, Sulhi, Sosyoloji,10. bsk. Beta Yay., İst. 1990. DURKHEİM, Eınile, Dini Hayatm İlkel Biçimleri, Çev.: Fuat Aydın, Ataç Yay., İst. 2005 EICKELMAN, Dale F., "Is There An Islamic City? The Making a Quarter In a

Morocon Town", Iııterııatio11al Journal Of Middle East Studies, V /3 (June 1974), p.274-294.

ER, İzzet, Diıı Sosyolojisi, Akçağ Yay., Ank. 1998. ERGENÇ, Özer, "Osmanlı Şehrindeki Mahallenin İşlev ve Nitelikleri

Üzerine",Osmaıılı Araştırmaları, IV, İst. 1984, ss.69-78. FAROQHI, Sııraiya, Osmanlı Kiiltiirii ve Gündelik Yaşam Orta Çağdan Yirmi11ci Yüzyıla,

Çev.: Elif Kılıç, 4.bsk., Tarih vakfı Yay., İst. 2002. GÜNAY, Ünver, Di11 Sosyolojisi, 6.bsk., İnsan Yay., İst. 2003. HAGAN, John "Juvenile Delinquency, Theories of", Encyclopedia of Sociology, Edt.

Edgar F. Borgatta, Second Edition,Vol. 3, Macmillan Reference USA, New York 2000, p. 1493-1499.

KEMPER, Theodore D., "Emotions", Encyclopedia ofSociology, Edt. Edgar F. Borgatta, Second Edition,Vol. 2, Macınillan Reference USA, New York 2000, p. 772-788.

KIZMAZ, Zahir, "Sosyolojik Suç Kuramlarının Suç Olgusunu Açıklama

Potansiyelleri Üzerine Bir Değerlendirme", C. Ü. Sosyal Bilimler Dergisi, sayı 29, Aralık 2005, ss. 149-174.

K.Ş.S., 6 (Konya Şer'iye Sicili); K.Ş.S., 10; K.Ş.S., 15; K.Ş.S., 40; K.Ş.S., 41; K.Ş.S., 46; K.Ş.S., 47; K.Ş.S, 48 ; K.Ş.S., 49 ; K.Ş.S., 50 ; K.Ş.S., 53 ; K.Ş.S., 54 ; K.Ş.S., 62 ; K.Ş.S., 67

KRAMERS, J.H., "Mahalle" Maddesi, İslam Aıısiklopedisi, C. 7, MEB., İst. 1993, s.144. KUR' AN-I KERİM LEWIS, Raphaela, Osma11lı Türkiye'siilde Gülldelik Hayat, Çev.: Mefkure Poroy, Doğan

Kardeş yay., İst. 1973. LISKA, Alan E., "Social Control", E11cyclopedia of Sociologı;, Edt. Edgar F. Borgatta,

Second Edition,Vol. 4, Macmillan Reference USA, New York 2000, pp. 2657-2662.

MARSHALL, Gordon, Sosyoloji Sözliiğii, Çev.: O. Akınhay-D. Kömürcü, Bilim ve Sanat Yay., Ank. 1999.

MARYANSKI, Alexandra - TURNER, Jonathan H., "Functionalism and Structuralism", Gale Eııcyclopedia of Sociologı;, Edt. Edgar F. Borgatta,

181

Page 23: TÜRK-İSLAM MEDENİYETİktp.isam.org.tr/pdfdrg/D02907/2008_5/2008_5_ERTENH.pdfMahalle, Osmanlı'nın hem kuruluş, hem de yükseliş dönemlerinde top lumsal ve idari açıdan sosyal

Second Edition,Vol. 2, Macınillan Reference USA, New York 2000, pp.1029-1037.

MILLS, C. Wright, Tlıe Sociologicallmagiııatioıı, Oxford University Press, New York 2000.

ORTAYLI, İlber, "Tanzimat'tan Cumhuriyet'e Yerel Yönetimler", İslam Geleııeğiııdeıı Giiııiimiize Şehir ve Yerel Yönetimler, Edtl. V. Akyüz- S.Ünlü, İlke Yay., İst. 1996, ss. 445-466.

OZANKA YA, Özer, Temel Toplumbilim Terimleri Sözliiğii, Cem Yayınevi, İst. 1995. ÖZCAN, Tahsin, "Osmanlı Mahallesi Sosyal Kontrol ve Kefalet Sistemi" Marife, sayı

ı, 2001, s. 129-151. P AZARLI, Osman, Din Psikolojisi, Remzi Kitapevi, İst. 1987. PEIRCE, Leslie, Alıfak Oyunları 1540-1541 Osmanlı'da Ayntab Mahkemesi ve Toplumsal

Cinsiyet, Çev.: Ülkün Tansel, Tarih Vakfı Yurt yay., İst. 2005. SAK, İzzet, 10 Numaralı Konya Şer'ye Sicili (Tmnskripsiyoıı), S.Ü. Türkiyat

Araştırmaları Enst., Konya 2003. SERTOGLU, Midhat, Osmanlı Tarih Lügati, Enden.ın Kitapevi, İst. 1986. -------11Numaralı Konya Şer' iye Sicili TrmısJ...Tipsiyon, Kömen, Konya 2007. SHOTOLA, Robert W., "Smail Groups", Gale Encyclopedia of Sociologı;, ed. Edgar F.

Borgatta, Second Edition, Vol. 4, Macınillan Reference USA, New York 2000,ss.2610-2622.

SOLMAZ, Bünyamin, "Dinin Toplum ve Kültür Üzerine Etkileri", S.Ü.İ.F. Dergisi, sayı6, Konya 1996, ss. 125-145.

SWİNGEWOOD, Alan, Sosyolojik Diişiiııcenill Kısa Tarihi, Çev.: Osman Akınhay, Ank. Bilim ve Sanat Yay., 1998.

TAMDOGAN, Işık- Abel, "Osmanlı Döneminden Günümüz Türkiye'sine "Bizim Mahalle", İstanbul Dergisi, sayı40, 2002, ss. 66-70.

TAŞKÖMÜR, Himmet, "Osmanlı M~allesinde Beşeri Münasebetler", İslam Geleneğindeıı Giiniimiize Şelıir ve Yerel Yöııetimler, Edtl. V. Akyüz- S.Ünlü, İlke Yay., İst. 1996, ss.439-444.

TOK, . Özen, "Kadı Sicilieri Işığında Osmanlı Şehrindeki Mahalleden İhraç Kararlarında Mahalle Ahalisinin Rolü", Erciyes Üııv. Sosyal Bilimler Eııst. Dergisi, sayı. 18, 2005, ss. 155-173.

TÜRKDOGAN, Orhan, Türkiye'de Köy Sosyolojisiııiıı Temel Sorzmlarz, 2.bsk., Dede Korkut Yay. İst. 1977.

ÜLKEN, Hilmi Ziya, Sosyoloji Sözliiğii, Milli Eğitim Basımevi, İst. 1969. YEL, Ali Murat- Küçükaşçı, Mustafa Sabri, "Mahalle" Maddesi, DİA, C. 27, Ank.

2003, ss. 323-326. . .. YILMAZ, Fikret, "XVI. Yüzyıl Osmanlı Topimmında Mahremiyetin Sınırlarına

Dair", Toplum ve Bilim, sayı83, 1999/2000, ss. 91-109.

182

-