tÜrk-İslam medenİyetİktp.isam.org.tr/pdfdrg/d02907/2008_5/2008_5_ertenh.pdfmahalle,...
TRANSCRIPT
• ,._.'-'j"'''~··~~·
TÜRK-İSLAM MEDENİYETİ
AKADEMiK ARAŞTIRMALAR DERCİSİ
Kış ve Yaz Dönemlerinde, Yılda İki Kez Yayınlanan Uluslar Arası Hakernli Bir Dergidir.
KONYA ÖZEL SAYISI
Sayı S/ Kış
Konya-2008
XVII-XVIII. YÜZYIL KONYA'DA SOSYAL KONTROL MEKANİZMASI OLARAK MAHALLE ŞUURU
Yrd. Doç.Dr. Hayri ERTEN *
Özet: XVII-XVIII. Yüzyıl Konya'da mahalle, şehir yaşamının temel unsurları arasında yer almışhr. Ortak bir yaşam alanı ve ortak bir sorumluluğu ifade eden mahalle, mahalle şuurunu da beraberinde içermektedir. Mahalle şuuru, mahalle yaşamının şekillenmesinde ve kontrol edilmesinde önemli bir öğe olarak karşımıza çıkmaktadır. Mahalle yaşamında bireylerin toplumsal kodlara uyup uymadıklarının kontrol edilmesinde ve bıına göre mahalle üyelerinin kimliklerinin iyi veya kötü olarak algılanmasında mahalle şuuru etkin olmuşhır. Bu konuda mahallenin en gizli konularına vakıf olan ve mahalle üyelerini iyi tanıyan mahalle imamı, mahalle şuurımun işlerliğinde baş aktör olarak yer almışhr. Mahalle şuuru, hem iktidarın, hem de toplumun onayladığı yaşam tarzının sürdürülmesine ve mahalle güvenliğinin korunmasına önemli katkılar sağlamışhr.
Haksız yere bireysel özgürlüklere müdahale edildiği durumlarda ise, mahkemeler aracı kılınarak engel ohınmuştur, Bu araştırma, toplumsal ve idari açıdan sosyal sistemin önemli unsurları arasında yer alan mahalle yaşamı içerisinde sosyal kontrol mekanizması olarak mahalle şuurunu birincil kaynakların sunduğu verilerden hareketle incelemeye ve tahlil ehneye çalışmaktadır.
Anahtar Kelimeler: Mahalle Şuuru, Sosyal Kontrol, Osmanlı, Konya.
Abstract: Neighborhood was one of the important elements of urban life in Konya between seventeenth and eighteenth cenhıry. Signifying a shared sphere of living and a sense of comman responsibility, the concept of neighborhood includes a comman neighborhood consciousness. The neighborhood consciousness appears as an important agent in forming and controlling the neighborhood life. This consciousness played an active role in assuring individuals to canform to social codes and in the individuals' gaining good or bad images in the minds of neighborhood inhabitants. Knowing the most seeret issl!es of neighborhood and being well-familiar with the inhabitants, the neighborhood imam acted the leading role in the operation of the neighborhood
*Selçuk üniversitesi İlahiyat Fakültesi Din Sosyolojisi A.B.Dalı Öğretim Üyesi
161
consciousness, which made important contributions to the maintaining of the way of life approved of by both the political authority and society as well as to the neighborhood security. However, when the individual rights and freedom were threatened, courts acted as the guarantor of the individual rights and freedom. This study is intended to investigate the neighborhood consciousness as a social control mechanism, depending on the data given by the primary histarical and judicial sources.
Key words: Neighborhood Consciousness, Social Control, Ottoman, Konya.
Giriş
Toplum olayları belirli bir tarih içerisinde gerçekleşmekte ve tarihi bir boyut içermektedir. Sosyal bilimcilerin toplumlar hakkında yapmış oldukları araştırmalara dikkatle bakıldığında, bir toplumun iyi anlaşılması için, o toplumun tarihini bilme gereği anlaşılmış olacaktır.(Mills, 2000: 146-148) Toplum olayları gerçekleştikleri andan itibaren taril1in konusu olmaktadır. Bu bakımdan sosyoloji ile tarih birbirleriyle iç içe geçmiş bir görünüm arz ettiklerinden, tarihi dikkate almayan bir sosyoloji yüzeysellikle malul kalacaktır. (Günay, 2003: 42) Dolayısıyla toplumumuzu iyi tanımak ve aydınlatmak için, tarihi ölü vesikalar olmaktan kurtararak bu günü izaha yarayan tınsurlar haline getirmek gerekmektedir. Toplumların görüntüsü kendi tarihleriyle bezenmiştir. Tarihi veriler olmaksızın veya görmezden gelinerek toplumları anlamak ve açıklamak oldukça güçtür. (Bkz. Swingewood, 1998: 25-26) Her hangi bir toplumsal yapı veya düzen, kendi tarihi de dikkate alındığında daha iyi anlaşılabilecektir.
Milletimizin tarihinde önemli bir yeri olan Osmanlı, dünya tarihine damgasını vurmuş, gerek yayılmış olduğu alan itibariyle, gerekse var oluş süresi bakımından sayılı imparatorluklar arasında yerini almıştır. Şüphesiz bu gerçeğin altında ciddi bir toplumsal yapı ve güçlü bir sistemin varlığı yatmaktadır. Sosyal sistemler kendilerinin devamını sağlayacak çeşitli mekanizmalara sahiptirler. (Dönmezer, 1990: 290). Bu mekanizmalardan birisini teşkil eden sosyal kontrol, Spencer, Parsons ve Malinowski'nin sosyal sisten1in devamının sağlanması için gerekli gördüğü dört temel gereksinim arasında bulunmaktadır. (Maryanski-Tumer, 2000; 2/1030).
Sosyolojinin başlangıcından beri onun bir parçası ola gelen sosyal kontrol ilk zamanlarda sosyal düzene katkı sağlayan, herhangi bir yapı, yöntem, ilişki veya hareket olarak tanımlanmıştır. 1940'lı yılların sonlarıyla 1960'1ı yılların
başlarına kadar geri planda kalan sosyal kontı·ol, yeniden ön plana çıkmaya başlamıştır. Sosyal kontrolün sebep ve sonuçları sosyolojinin araştırma konuları arasında yerini almıştır. (Liska, 2000: 4/2657). Sosyal kontrol bu süreçte, sosyal sistemlerin istikrarını ve düzenini temin eden bir mekanizma olarak değerlendirilmiştir.
162
Toplumun çeşitli düzlemlerinde mevcut olan sosyal kontrol, sosyal ilişkilerde işleyişte bulunur ve toplumun tüm üyeleri üzerinde tesirini gösterir. (Fichter, Tarihsiz: 178). Dönmezer, sosyal kontrolü "toplum üyelerinin, diğerlerince beklenen tarz ve şekilde hareket etmelerini sağlayan ve böylece başkalarının ne tarzda hareket edeceklerini tahmin edebilmemizi temin eden mekanizmalar" olarak tanımlamışhr. (Dönmezer, 1990; 286). Bu bağlamda sosyal kontrol, sosyalizaşyon sürecinin bir uzanhsı olup, hem kişilerin davranış kalıplarına uymasını, hem de onların sürekli kalmasını sağlamaktadır. Sosyal kontrol mekanizmaları, kişilerin toplumda değerli göriilen örüntü, rol, ilişki ve kurum çeşitlerine uymalarını temin etmektedir. (Fichter, Tarihsiz: 177-178). Sosyal kontrol sayesindedir ki toplum, kişilerin sosyal değer ve normlardan sapmalarını sınırlamış olmaktadır.
Sosyal kontrolün toplum sistemi ve düzeni açısından önemi, CHfford Shaw ve Henry Mckay'ın Chicago' daki sosyal düzensizlikle ilgili incelemelerinde bir örnek olarak görülmektedir. Mahallede ortaya çıkan sosyal düzensizliğin, suçların, hastalıkların ve olumsuz davranışların, mahalle yaşamının uyum ve tahditten yoksun olmasından kaynaklandığı gözlenmiştir. (Hagan, 2000:3/1495). Sosyal kontrolün yokluğu beraberinde sosyal sistem ve düzenin bozulmasına yol açabilmektedir. Sosyal kontrol, bireylerin toplumun değerlerine ve prensiplerine bağlılığını düzenlemekte, pekiştirmekte ve toplumsal bütünleşmeye katkıda bulunmaktadır. Sosyal kontrol teorisine göre, bireyler ne kadar çok sosyal değer ve prensipiere uygun davranır ve onları yerine getirirlerse, o kadar çok topluma bağlı kalırlar. (Hagan, 2000:3/1495; Kızmaz, 2005: 139).
Şehirleri meydana getiren mahalleler sosyal yaşamın önemli unsurlarından birisidir. 1980'li yıllardan sonra genç sosyologlardan bir grup şehirlerdeki düzensizlikleri anlamak için araşhrmalara başlamışlar ve araşhrınalarda doğrudan sosyal düzeni ve kontrolü bozan sürecin problemini ölçmeye yönelmişlerdir. (Liska, 2000: 4/2659) Yukarıda ifade ettiğimiz gibi milletimizin tarihinde önemli bir yeri olan Osmanlı'nın sahip olduğu sosyal sistem ve düzenin muhafazasında şehir ve onları meydanı getiren mahalle sosyal kontrol mekanizması olarak rol almışhr. (Bkz. Ortaylı, 1996: 445).
Mahalle, Osmanlı'nın hem kuruluş, hem de yükseliş dönemlerinde toplumsal ve idari açıdan sosyal sistemin temel öğelerinden birini teşkil etmiştir. Osmanlı Toplumunun gündelik hayatma mekan ve sistem bağlamında bakıldığında, Osmanlı şehrinin mahalleler üzerine bina edilmiş olduğu ve en alt düzeydeki temel toplumsal il1tiyaçların karşılanmasında mahalle ve mahalle üyelerine sorumluluklar yüklendiği görülmektedir. (Bayartan, 2005: 96;) Toplumsal ilişkilerin düzenienişinde ve biçimlenişinde kişilerin bir arada yaşam sürdükleri bu alanın tesiri büyüktür.
Sözlükte "bir yere inmek, konmak ve yerleşmek" anlamına gelen hall (halel ve hulül) kökünden türetilmiş bir mekan ismi olan mahalle kelimesi, sürekli veya geçici olarak ikamet etmek için kurulan küçük yerleşim birimlerini
163
ifade etmektedir. (Yel-Küçükaşcı, 2003: 27 /323; Kramers, 1993: 144). Osmanlı şehrinde ise mahalle, "birbirini yakından tanıyan, bir ölçüde birbirlerinin davranışlarından sorumlu, sosyal dayanışma içinde olan kişilerden oluşmuş bir topluluğun yaşadığı yer" olarak tanırnlarunışhr. (Ergenç, 1984: 69). Mahalle halkını da kuru kalabalık olmaktan öte, birbiri ile yekvücut olmuş, aynı ortak yaşarnı paylaşan, ortak hak ve sorumlulukları bulunan bir topluluk şeklinde tanımlamak mümkündür. (Özcan, 2001:129). Mahalleler, insanın yüz yüze ilişkilerde buhınduğu, tanışıp görüşebildiği, karşılıklı sosyal ilişkiler içinde yer aldığı ve bunların getireceği sorumlulukları yüklendiği beşeri çevreyi ifade etmektedir.(Eickelman, 1974: V /3/ 274-294).
Mahallelerin yerleşim şekli, sosyal kontrolün sağlanmasını kolaylaşhracak şekilde dizayn edilıniş olduğunu söylerneye imkan vermektedir. Geliştirilen mimari tarz, mahallenin kurulduğu mevki üzerinde mahalle halkının tam bir hakimiyet tesis etmesine yardırncı olacak şekildedir. Mahalleye giriş-çıkış yapılacak yerlerin sayısı sınırlıdır ve bunlar gerektiğinde kontrol altmda tutulabilecek özelliğe sahiptir. Yine yaygın bir şekilde görülen çıkmaz sokak anlayışı, ilgili rnekanları biraz daha özelleştirerek rnahremiyetin sağlanmasının yanında sosyal kontrolün daha kolay ve etkin sağlanmasına hizmet ettiği de söylenmektedir. (Özcan, 2001:146-147). Mahallede yaşayan kişilerin birbirini tanırnaları, yabancıların mahalle içinde kolayca teşhis edilmesine imkan tanırnışhr.
"Mahalle" kavramı, gerek tarihsel süreç içerisinde, gerekse günümüzde -derece farkı olsa da- "biz"i ifade etmektedir. "Mahallede kilise istemezük !", "Mahalleli dehşet içinde" ve "mahalleli travestilere savaş açh" gibi benzeri ifadeler halen kullanılmaktadır. Bireylerin şehre olan mensubiyetleri genellikle oturdukları mahalleye bağlı olarak ifadesini bulmaktadır. Nüfus cüzdanı veya benzeri yazılı kimlik belgesinin uzunca bir zaman olmadığı Osmanlı toplumunda, kişiler içinde oturdukları mahalleye göre tanımlanmışlardır. (Tarndoğan, 2002: 66; Tok, 2005: 156). Örneğin Ahmet, Kalender Hane mahallesi sakinlerin-
den Ahmet'tir. (Bkz. K.Ş.S., 6, 16. poz)*. Fatma, Ali Kav Mahallesi sakinelerinden Fatma'dır. (Bkz. K.Ş.S., 67, 580. poz). Sözel bilgiler ve tanıklıkların da geçerli olduğu bir toplurnda bir bireyin itibarı ve itibarsızlığı, çoğunlukla tanıyan kişilerin kendisi hakkında sahip oldukları algılamalara bağlıdır. Fatma'yı kim tanır? Kendi halinde midir? Yani, "namuslu, kimseye zararı olmayan bir kişi midir, değil midir?" Bu çeşit sorular o kiş~yle aynı yaşam alanını paylaşan mahalleliye sorulur. Bu bakırndan mahallede yaşayan bir bireyin kendisi dışında üzerinde baskısını hissettiği bir mahalle şuuru söz konusudur. Bu şuur, sadece belirli bir mahalleye aidiyeti ifade etmekle kalmayıp, aynı zamanda kolektif bilincin yaphrırn ve denetiminin de varlığını bireylere hahrlahnaktadır. (Ülken, 1969:175; Marshall, 1999:420). Küçük ve homojen gruplarda sosyal kont-
*Konya Şer'iye Sicllleri "K.Ş.S." şekli,nde kısaltılıp.ış, ardından defter numarası, sayfa veya CD poz nurnarası ve kaçıncı dava olduğu verilmiştir.
164
rolün yüksek derecede mevcut olduğu (Dönmezer, 1990: 290) gerçeğini hahrladığımızda mahalle şuurunun sosyal kontrol mekanizması görevinde bulunduğu anlaşılabilecektir.
Osmanlı toplumunda sıradan insanı kuşatan değerler veya insan davranışlarının şekillenmesinde belirleyici olan zihniyet dünyasının toplumsal ilişkilerin evrenini meydana getirdiğini tahmin ehnek zor değildir. (Yılmaz, 2000: 92). KuşkuSlJZ, her toplumsal formasyon veya davranış kalıplarını yönlendiren toplumsal değer ve normlar bulunmaktadır. Toplum barışının ve sükununun korunması, bu değerlerin ve davranış kalıplarının kabulüne bağlıdır. Sosyal sistem ve düzenin devamı da gündelik yaşamda sosyal normlara uyulmasına, başkalarının duygularına karşı gösterilen ilgiye ve sosyal kontrol araçlarına bağlıdır. Sosyal kontrol, bireylerin sosyal forrolara nasıl yavaş yavaş uyduklarını ve -oldukça sınırlı olsa da- nasıl bu formlardan uzaklaşhklarını göstermektedir. (Kemper, 2000: 2/783).
Biz de bu araşhrmamızda Osmarılı toplmn yapısı ve sisteminin devamında önemli bir rol oynadığını düşündüğümüz sosyal bir kontrol mekanizması olarak mahalle şuurunu, XVII-XVIII. Yüzyıl Konya'sında ele almaya çalışacağız. Amacımız, söz konusu dönemde, Konya' daki mahalle şuurunun sosyal bir kontrol mekanizması olarak sosyal yapı ve sistemin devamında yerine getirdiği görevi, ilgili döneme ait olan Konya şer'iye sicillerini tarayarak elde edilen veriler ışığırıda tespit edebilmektir. Ayrıca, günlük yaşamımızın büyük bir kısmının geçtiği mahallede, mahalle şuurunun toplumsal açıdan tarihi kökenierinin geçirdiği süreçlerin gün ışığına çıkarılmasına yardımcı olmaya çalışmak ve milletimizin tarihinde önemli bir yeri olan Osmanlı toplumunun bütüncül olarak anlaşılınasına katkı sağlamak amaçlarırnız arasında yer almaktadır.
Çalışmamız, konuyla ilgili temel verilerini söz konusu dönemle ilgili mahkeme kayıtlarından elde etmektedir. Dolayısıyla sosyal bir kontrol mekanizması olarak mahalle şuunmun tezahürleri, daha çok mahalle üyelerinin sosyal değer, norm ve davranış kalıplarından ı.ızaklaşhklarında ortaya çıkan du-
rumda rol alan öğeler ve sapkın* olarak nitelenen davranışlar üzerinde gözlemlenecektir.
Mahalle Şuurunun Temel Bir Öğesi Olarak Mahalle Sorumluluğu
Osmanlı şehirlerinde yaşayanlar kendilerini bir kentin hemşerisi olmaktan önce yaşadıkları mahallenin üyesi olarak görüyorlardı. Mahalledeki ailelerin çoğunı.ın birbirleriyle akraba olduğu, pek çok çıkmaz sokağın bulunduğu ve bunların çoğundan herkesin rahatça geçemediği hesaba kahldığında mahalle üyelerinin birbirlerinden sorumlu olduklarını anlamak zor olmayacakhr. Mahal-
* Sapkın Davranış, "bir toplmmın ya da toplumsal kümenin kurallarına ya da düzgi.Uerine aykırı biçimde davranma" olarak tarumlanmaktadır. Bkz. Özer Ozankaya, Temel Toplumbilim Terimleri Sö:::liiğii, Cem Yayınev i, İst. 1995, s. 35.
165
leye girip çıkanı bilmek istemek, evlere yabancıların girmesini hoş karşılamamak mahallelilerin ortak yaşam anlayışları arasında yer almaktadır. (Faroqhi, 2002: 164-178).
Ortak bir yaşam alarıını ifade eden mahalle, ortak sorumluluğu da beraberinde getirmektedir. Osmanlı mahallelerinde üyelerin belirli vergi meblağından (avarız) sorumlu tutulmaları, bu kişilerin birbirlerini karşılıklı olarak denetlemesine neden olmuş ve mahalle sorumluluğunu pekiştirici rol oynamıştır. Zira mahalle üyelerinden birisi vergisini ödemeyecek olsa diğerlerine düşen meblağ daha ağır olmaktadır. (Geniş bilgi için bkz., Sertoğlu, 1986, 23-24; Ergenç, 1984: 74-78). Her şer'iye sicilinde avarız vergisi ve vakıflarıyla ilgili onlarca kayıta rastlamak mümkündür. (Örneğin bkz. K.Ş.S., 62/303. paz; 67/564. paz;)
Mahalle üyeleri, toplumsal normlara uygun olmayan ve faili bilinmeyen bir olay veya davrarıışın ortaya çıkması durumunda, ortak mahalle yaşamının gereği olarak sorumlu olmuşlardır. Bu sorumluluk, mahalle şuuru tarafından olumsuz olarak algılanan hal ve harekette bulımanların mahallede ikaz edilmesini, netice vermemesi halinde de idari makamlardan cezai müeyyidelere manız bırakılmalarını sağlamıştır. (Taşkömür, 1996:441-442). Bu ve benzeri durumların, hem mahalle üyelerinin birbirlerini denetlemesini gerektiren bir ilişkiyi sürdürmelerini zorunlu hale getirdiği, hem de merkezi otoritenin ve genel güvenliğin istenilen biçimdel gerçekleştirilmesini temin ettiği belirtilebilir. (Ergenç, 1984: 157; Tok, 2005: 73).
Örneğin Konya' da Mu'in Mahallesinin önde gelenleri, 28 Muharrem Hicri 1071 günü mahalleye zarar verebileceğini düşündükleri Ahmet'i mahkemeye şikayet etmişlerdir. Sadece mahalleden birisinin kefil olması durumıında Ahmet'in mahallede ikamet etmesine izin verilmiştir.(Sak, 2003: 204).
Mahalle halkını bir sosyal gı·up olarak düşünmek mümkündür. Hatta din sosyolojisi bakımından komşuluk esasına dayalı tabi1-dinl bir grup olarak görmek mümkündür. Grup kontrolü hem kontrol eden, hem de kontrol edilen üzerinde bilinç, gönüllülük veya kasıtlı hareket yoluyla uyurnun gerçekleşmesini sağlamaktadır.(Fichter, taril1Siz: 179). Mücelled Mahallesi sakinelerinden Kerime binti Mahmut'un bizzat kendisinin mahkemeye gelerek başına geleni bildirmesi hem mahalle sorumluluğunu, hem de içinde yaşadığı sosyal gruba bilinçli ve gönüllü olarak uymasırıı izah etmeye yardımcı olmaktadır.
Hicri 1081 yılında Şaban ayının 26. günü Konya'nın Mücelled Mahallesi sakinelerinden Kerime binti Mahmut mahkemeye gelerek, mahalle ahalisinden Mustafa Halife el- İmam, Durmuş Çelebi b. el-Hac Abdurralunan, Hacı Muhammet b. Mustafa, Molla İbrahim b. el-Hac Muhamrnet, Ali b. İsmail ve Mustafa b. el-Hac Zülfikar isimli kimselerin hıızurunda beş gün önce vakti duhada Hoca Faruk Mahallesinde sakine olan akrabası Hatice isimli kadının evine giderken, ismi bilirııneyen bir şal1Sın yoluna gelip kendisini bir viraneye çekip, cebren bekaretini izale ve zina eylediğini ve ikamet ettiği Mücelled Mahallesi
166
sakinlerinin teaddileri olmadığını ve onlardan davacı ve nizaı olmadığını mahalle temsilcileri huzurunda ifade etmiştir.( K.Ş.S., 15, 371 4).
Mahalle sorumluğunu şu olayda da açıkça görmek mümkündür. Hicri 1082 yılında Muharrem ayının 28. günü Ümmi binti Osman .isimli kadın, çamaşır yıkamada kullanacağı suyu ısıtmak için yaktığı ateşten kaza ile ateş alarak kasığı ve yüzü yanan küçük oğlunun ölmesi üzerine mahkemeye müracaat etmiş, j;çeşfi yapılmış ve bu olaydan mahalle ahalisinin ve sair ferdin teaddisi olmadığını, dava ve nizaımız yoktur diyerek mahkemeye bildirıniştir.(K.Ş.S.,l5, 147 /1).
Mahalleli, mahallenin irnajını, itibarını ve onunınu zedeleyecek her hangi bir olayı engellemek için kendisini sorumlu hissetmiştir. Mahalleli mahallesinin itibarma zarar verecek en küçük bir duyumu dahi değerlendirmiş ve durumun açıklığa kavuşturulması için adli makamlara müracaat etmiştir. Hicri 1212 senesinde Konya'nın Kuzgun Kavak Mahallesinde ikamet eden Fatma binti Mehmet isınindeki küçük kızın bekaretinin mahalle sakinlerinden Seyit Osman isimli kişi tarafından izale edildiği şeklinde çıkan söylenti üzerine, mahalleli söylentinin araştırılması talebiyle mahkemeye müracaatta bulunmuştur. (K.Ş.S., 67, 590. poz/5).
Herkesi çevresindekilere karşı sorumlu tutan dini ve ahlaki anlayış, mahallelinin sorumluluğunun dolayısıyla mahalle bilincinin güçlenmesine katkı sağlayan önemli faktörlerden birisidir. İnananların çevresindekileri iyiliklere, hayra ve güzelliklere çağırması; kötülüklerden ise onları engellemeye çalışması, İslam ve ahiakın bir ilkesidir. (Kur'an-ı Kerim, 3/104, 110 ;9/71). Bu ilke"Emr-i bi'l-ma'ruf ve nehyi an'il-münker" şeklinde formüle edilmiştir. Bu ilkenin şüphesiz mahalle üyelerinin mahalle sorumluluklarının oluşmasmda ve güçlenmesinde önemli rol oynadığı söylenebilir. (Peirce, 2005: 236-237; Tok, 2005: 157 ). Dini inançlar, her zaman bu inançları kabul eden ve onlara karşılık gelen pratikleri uygulayan grup tarafından sadece paylaşılmakla kalmamakta, aynı zamanda grup üyelerinin birliğini, ortak şuur ve sorumluluk duygularını temin emektedir. (Durkheim, 2005: 64). Bu şuur ve sorumlulukla mahalleli sosyal normlara aykırı davrananları uyarmışlar veya adli makamlara bildirmişlerdir. Hicri 1143 yılında Konya'nın Aksinle Mahallesinde ikamet eden Mehmet, Ömer ve İbrahim isimli kişileri mahalleli, mahalle halkına kötü örnek teşkil ettikleri gerekçesiyle dava etmiş ve mahalleden çıkartmıştır. (K.Ş.S., 52, 112/2). Bu ve benzeri şekilde uyarı veya mahalleden çıkarınakla sonuçlanan onlarca mahkeme kaydına rastlamak mümkündür. Bu çeşit davaları ayrıca değerlendireceğiz. Ancak burada vurgulamak istediğimiz mahallede sosyal bir kontrol mekanizması olarak mahalle şuurunun oluşması ve canlı tutulmasında mahalle sorumluluğunun temel bir öğe olarak rol oynadığı konusundaki tespitimizdir.
Mahalleli birbirini yakından tanıdığı için, mahallede sosyo-kültürel, diril ve ahlaki normların onaylamadığı her hangi bir olay veya davranış vuku bulduğıında sommluların durumu mahalleliden sorulmuştur. Bu bağlamda, kişilerin
167
komşuları, özellikle mahalle imaını ve mahallenin önde gelenlerin tanıklığı büyük önem taşımıştır. Bu yüzden mahkemede kanıtlar ve görgü tanıkları değerlendirilirken bi:ı;: de sanığın mahallesinde nasıl tanındığı araştırılmış ve bu konuda mahalle temsilcisi olarak başta mahalle imaını dikkate alınmıştır.
Mahalle Şuurunun Baş Aktörü: Mahalle İmaını
Toplumda öne çıkan kişiler, toplum üzerinde koordinasyon, yönelhne ve denetleme gibi etkilerde bulunabilmektedirler. Bu çeşit kişiler, ilitarlarda bulunabilmekte ve sonra gerçekleşecek olanlara dikkat çekebilmekte, güçlükler çıkhkça yeni tavsiye ve telkinlerde bulunabilmektedirler. Böylece sosyal sistem ve düzenin kontrolü ve de devamı hususunda önemli rol oynamaktadırlar. Sosyal gruba öncülük edenler, müeyyide ve ödüller vasıtasıyla üyeleri müşterek şuura ve ödeve azami ölçüde teşvik ehnekte ve üyeler arasmda iletişimi ve bağı güçlendirmektedirler. (Dönmezer, 1990: 296-298). Osmanlı mahalle ahalisi arasmda da mahalle imaını mahallenin öne çıkan kişilerinin başmda gelmektedir.
Osmanlı döneminde mahalle, idari veya mali bir birim olmakla kalmamış, aynı zamanda kendi örgütlenmesine haiz bir yapı görünümünü kazanmıştır. Mahallenin idaresinden ya da temsilinden sorumlu kimselerin başmda da mahalle imamlarını saymak mümkündür. Mahalle imamları, sadece mahalle mescidinde dini konulara rehberlik etmekle kalmayıp, bu topluluğun idari temsilciliğini de yapmışlardır. Mescit imamları, mahalle mektebinde ders verme, vergilerin toplanması, mahallenin mahkeme önünde savunulması ve özellikle mahalle üyelerinin yakından tanınması gibi konularda sorumluydular ve gerektiğinde resmi makamları da bu kişiler hakkında bilgilendirmekteydiler. (Beydilli, 2001: 6-13). Mahkeme, mahkemeye düşen kişiler hakkında karara varmak için, mahalle imaını ve mahallenin diğer önde gelenlerinden görüş istemiştir. (Örneğin bkz. K.Ş.S., 15, 395. poz/1; 394. poz/5,7).
Mahalle imamı, nikah merasimlerinde, cenaze işlerinde ve doğum olaylarında yer almakla kalmamış, mahalle yaşammda dirlik düzenliğin sağlaıunası için, sosyal, dini ve ahlaki normlarm muhafazası gibi sorumlulukları üstlenmiş, çarşı pazarda iyiliklerin teşvik edilmesine, kötü fiil ve davranışlarm engellenmesine çalışmıştır. (Özcan, 2001: 136-137). Mahalleye yerleşecek kimseler konusunda dikkatli davranmak ve sapkın davranışlarm yayılmasına engel olmak imamlarm görevleri arasmda yer almıştır. (Taşkömür, 1996: 441).
Osmanlı Mahallesi, camii veya mescit etrafında teşekkül eden bir yaşam alanıdır. (Levis, 1973: 64). Dolayısıyla mescit veya camii, mahalledeki sosyal yaşanun merkezini teşkil ehniştir. (Türkdoğan, 1977:269). Mahalle halkı camii veya mescidin devarolısı olduğu için, mahalleliyi en iyi tanıyan mahalle imaını olmuştur. Cemaate gelmemeyi alışkanlık haline getiren kişi hakkında olumsuz kanaat oluşabilmiş, hatta mahalleden çıkarılması dahi düşünülebilmiştir.
(Özcan, 2001: 136). Bu dunım, mahalle imamnun mahalle yaşanımda öne çık-
168
masına ve mahalle temsilcisi olmasına katkı sağlamıştır. Mahalle şuunına göre toplumsal değer ve normlara uygun olmadığı kabul edilen bir davranış gerçekleştiğinde, o davranışı gerçekleştiren kişinin durumunun aydınlığa kavuşhırulması için, öncelikle mahalle imamının tanıklığına, ardından da mahallenin diğer ileri gelenlerine ve komşulara başvurulmuştur. (Ergenç, 1984:73-74).
Mahalle imamı, mahalle yaşamında kişilerin su-i Jıalleriııe/olımısuz kimliklerine ve~a lıüsn-i Jıalleriııe/olımılu kimliklerine şahitlik etmekteydi. Mahalle imamı, görev ve sorumluluklarıyla, mahalleli hakkındaki kimlik bilgileriyle ve halkın üzerindeki prestijiyle mahalle şuunınun dinamik ve canlı kalması konusunda önemli bir rol oynamıştır. Hicri 1082 senesinde Muharrem ayının 6'sında Konya'nın Aksinle Mahallesi sakinlerinden Osman Beşe b. Muhammet, "mahkemeye gelerek at pazarı kapısı tarafında bakkal dükkanı içinde Yusuf isminde birisi, benim gıyabımda kadeh yaranımdır demiş. Benim keyfiyyet halim mahalle-i merkume ahalisinden sual olunup, araştırılması matlubumdur" diye mahalleli arasındaki onunınu ve itibarını zedeleyen bu töhmetten kurtulmak istemiştir. Mahkeme, mahalle ahalisinden başta imam Süleyman Halife b. Ahmet olmak üzere, mahallenin diğer önde gelenlerine müracaat ederek, Osman hakkında bilgi edinmiştir. Onlar da, "mezbur (adı geçen) Osman'ın, bu güne gelinceye kadar, hılaf-ı şer'i va'z (şeriata ters durum) ve hareketini görmedik. Kendi halindedir deyu" haber vermişlerdir. (K.Ş.S., 15, 394. poz/7). Konya Şer'iye Sicillerinde bu ve benzeri olaylara sıkça rastlamak mümkündür. (Örneğin bkz. K.Ş.S.,15, 396. poz/2, 5). Dolayısıyla, adı geçen Osman, mahalle nazarındaki onurunu, itibarını ve olumlu kimliğini, başta mahallesinin imaını olmak üzere diğer mahalle sakinlerinin tanıklığı ile koruyabilmiştir.
Sosyal bir kontrol mekanizması olarak mahalle şuurunda imamının rolünü aşağıdaki örnekte daha net şekilde görmek mümkündür. Konya şehir su başısı Yusuf Ağa ve Ali Bey, Muhtar Mahallesi sakinlerinden Süleyman ve Mehmet'i "şürb-i hamr idüp (içki içip) evlerine namahrem getirii.p, daima fısk üzere olup, su-i halleri şayi olma (yayılma) gerekçesiyle" mahkemeye getirmişler ve bu hallerinin sorgulanmasını istemişlerdir. Mahkeme, adı geçen mahallenin imaını olan İmam Ahmet Halife'den ve Ahmet b. Mahmut, Mustafa b. Mehmet ve Süleyman b. Rıdvan isimli şahıslardan sanıkları soruşturmuş ve onlar da "mezburan (adı geçen iki sanık) Süleyman ve Mehmet daima şurb-i hamr idüp evlerine namahrem getirüp şekavetten hali değildir deyu haber vermişlerdir. Mahkeme, ayrıca iki sanığın daha önce oturdukları Türbe Mahallesi imaını Molla İsmail'in de sanıklar hakkındaki düşünce ve kanaatine başvurmuş, O da sanıkların su-i hallerini (olumsuz kimliklerini) haber vermiştir. (K.Ş.S, 10, 194/1). Dolayısıyla adı geçen sanıkların mahalle şuurundaki edindikleri yerin su-i hal olduğu öncelikle mahalle imamları ve mahallenin diğer önde gelenleri tarafından tespit edilmiştir. Bu ve benzeri olaylarda imamın, mahalle şuunıntın adeta baş denetleyicisi olarak rol oynadığını söylemek mümkündür.
169
Mahalle imanu, mahalle şuurunun onaylamadığı davranış ve ilişki biçimlerinin ortaya çıkmasını denetledikleri gibi haksız yere bu onayianmayan ilişki ve davranış biçimleriyle suçlananların itibarlarının zedelenmemesini temin etmiştir. Sosyal narıniara uygun davranmamaktan dolayı mahkemede yargılanan kişiler hakkında mahallenin temsilcilerinin başında gelen imamdan ve diğer kimselerden mahallelinin bilgisi ve kanaatini sormak yukarıdaki örneklerde de görüldüğü üzere Osmanlı mahkeme usulünün bir gereğidir. (Yılmaz, 2000: 96). Mahkemeye bildirilen ve yargı tarafından dikkate alınan bu kanaat, ilgili kişinin kişisel ve sosyal yaşamının mahalle şuuru tarafından değerlendirilmesi olarak algılanabilir. Mahkemelerin bu uygulaması, hem imaını mahalle şuurunda etkin kılmış, hem de mahalle şuurunun mahalle yaşamını konh·ol etmesinin etkinliğini arhrmasına neden olmuştur. Mahalle halkı, mahalle şuunınun etkisiyle, imamın öncülüğünde sosyal yaşamın ve düzenin düzenlenınesine ve devamnun sağlanmasına doğrudan katkıda bulunabilmiş, tesis edilen oto kontrol mekanizması ile istenmeyen davranış ve ilişki biçimlerinin ortaya çıkmasına engel olmuştur. Mahalleli, mahalle sorumluluğu ile mahalle şuurunun onaylamadığı davranış ve ilişkileri, gereğinin yapılması için idari makarnlara bildirmiştir.
Mahalle Şuurunun Onaylamadığı Davranış ve İlişki Biçimleri
Sosyal grubun uyum derecesi, kolektifliğin bir özelliği olarak görülebilmektedir. Sosyal gruba uyum iki şekilde tezahür etmektedir. Birincisi, inanç uyumu, ikincisi de davranışsal uyumdur. Her ikisi de güçlü bir gı·up uyumu ve ahengi ile daha güçlü hale gelmektedir. Grubun saltip olduğu inanç ve narınlar doğrultusundaki davranış ve ilişkiler sosyal kontrol örnekleri olarak değerlendirilmektedir. ( Shotola, 2000: 4/2616).
Her kültürde daha çok uyum gerektiren ve diğer kurumlardan daha etkili olan bir başat (mihver) kurum bulunmaktadır. Başat kurumun uyguladığı çevresel kontrol kültür içindeki kurumsallaşmış davranışlan etkilemektedir. (Fichter, tarihsiz: 183). Din kurumu da bunlardan birisidir. (Pazarlı, 1987: 39). Dini değerlerin yüceltildiği bir kültür ortamında diğer değerler ikinci plana itilebilmekte ve dini narıniara bağlılık daha ön plana çıkabilmektedir. (Fichter, taril1Siz: 182). İnsanlar sosyo-kültürel yaşamdaki hareket ve faaliyetlerini inançlarına ve tuturularına göre yönetmektedirler. Perdin herhangi bir şey hakkındaki inançları veya düşünceleri, o şey için verdiği hükümlere ve dolayısıyla davranışIarına önemli ölçüde tesir etmektedir. (Solmaz, 1996: 125). Dini inanç ve normlar toplumda önemli bir sosyal kontrol rolünü üstlenmektedirler. Dindeki günahsevap ve helal-haram gibi normlar, aynı zamanda ve bir çok durumlarda toplumdaki sosyal normların ölçütlerini sağlayıcı fonksiyonlar görmektedirler. (Günay, 2003: 415). Dini inançların Osmanlı kültürü üzerindeki etkisi de ınalumdur. Bu bakımdan mahalle şuurunun onayladığı veya onaylamadığı davranış ve ilişkilerin şekillenmesinde ve belirmesinde dinin etkili olduğıınu söylemek güç alınasa gerektir.
170
Genellikle ahlaka dair veya birinin kötü davranışıyla ilgili şikayetterin belli işleyiş tarzı mahallede yerleşmiş ve herkes buna aşina olup içselleştirrniştir. Mahalle üyeleri, mahalleli arasındaki onur ve itibarını zedeleyecek olan kendilerine karşı yapılmış ahlak dışı davranışları mahkeme yoluyla hertaraf etmeye çalışmışlardır. Hicri 1116 yılında Celaliye mahallesinde oturan bir erkek kendisinin namusuna küfreden kimseyi dava etmiştir. (K.Ş.S., 41, 198/2). İmaret Mahallesi sakinlerinden Seyit Mahmut Çelebi, eşine şehn (küfür) eylediği gerekçesiyle Mehmet b. İbrahim'i dava etmiş ve davasını mahallenin itibarlı kimselerinin tanıklığı ile ispat etmiştir. (K.Ş.S., 6, 43. poz/1; benzeri örnekler için bkz. K.Ş.S.,6, 47. poz/3; 15, 346.poz/8; Sak, 2003:21). Türk Ali Mahallesinde yaşayan Muhammet Baş isimli şalus, oğlunu kandırarak evlerine götürüp ona içki içiren kimseleri adli mercie bildirmiştir. (K.Ş.S., 48, 172/3).
İnsanların, mahalle yaşamında sosyal, kültürel ve dini normlara aykırı davranış ve hareketleri ne zamandan beri sürdürdükleri gözlemlenmiş, gerektiğinde de bu çeşit davranış ve hareketler mahalle halkı tarafından kesin ifadelerle dile getirilıniş ve gerekli müeyyideler için idari makamlara müracaat edilmiştir. Mahallelinin bu tutumu mahalle şuurunun mahalle yaşamındaki sosyal kontrol rolünü canlı ve güçlü kılmışhr.
Aksinle Mahallesi sakinleri, Mustafa b. Süleyman ve Mehmet b. Musa'nın Mustafa'nın evinde birlikte içki içtiklerini Konya subaşısı olan Ivaz Ağa'ya duyurmuşlar, gece yarısı Subaşı ve mahallenin önde gelenleri evi birlikte basmışlar, evde bir ıbrık hamr (içki) bulmuşlardır. (K.Ş.S., 15, 341. poz/7). Benzer şekilde -daha önce Sultan-ı Ali tarafından içkinin, Müslüman ahalisinin yaşadığı yerlerde alım-sahmı ve içilinesi ve kullanılması yasaklanmasına rağınenTarhana Mahallesi sakinlerinden bazılarının evinde içki bulundurdukları mahalleli tarafından şehir güvenliğine ihbar edilmiştir. Şehir giivenliği sonımlulan ve mahallelinin önde gelenleri birlikte Tarhana Mahallesi sakinlerinden Recep Beşe b. Mustafa isimli şahsın evine varmışlar ve iki küp içki bulınuşlardır. (K.Ş.S., 15, 397. poz/8; benzeri başka olaylar için bkz. K.Ş.S., 15,334. poz/ 4, 335.poz/l).
Konya'nın Şeyh Ahmet Mahallesi sakinleri Hicri 1125 senesinde mahallelerindeki Mehmet ismindeki kişiyi şarap içtiği gerekçesiyle dava etmişler ve evinde yapılan arama sonucunda bir küp şarap tespit etmişlerdir. (K.Ş.S., 46, 253/3). Dolayısıyla içki içmek, evde içki bulundurmak -İslam inancının da onaylamadığı gibi- mahalle şuurunun onaylamadığı davranışlar olarak algılanmış ve mahalle şuunı tarafından kişilerin bu konudaki norma uyupuymadıkları kontrol edilmiştir.
Başkasının evini (baca ve delik gibi yerlerden) izlemek (K.Ş.S., 40,167 /1), hırsızlık yapmak (K.Ş.S., 15, 40l.poz/3) ve eve namahrem erkek veya kadın alarak gayrı meşru hareket ve davranışlarda bulunmak mahalle şuunınun onaylamadığı sapkın davranışlar arasında yer almıştır. Fakih Dede Mahallesinde yaşayan Ayşe ile Hatice ismindeki anne ile kızı, evlerinde namahrem erkeklerle kendi hallerinde olmadıkları gerekçesiyle Hicri 1128 senesinde dava edilmişler-
171
dir. (K.Ş.S., 47, 118/2). Yine Zincidi Kuyu Mahallesinde ikamet eden Mustafa adındaki kişi evine namahrem kadınları götürdüğü gerekçesiyle mahalleli tarafından H. 1130 senesinde mahkemeye çıkartılmıştır. (K.Ş.S,48, 188/4).
Mahalle şuuru tarafından en istenmeyen davranış ve ilişki türü, gayrı meşru cinsel ilişkiler ve davranışlardır. Şer'iye sicillerinde kaydedilen davalara göre bu konuda mahallelinin oldukça titiz davrandığı ve bu çeşit sapkın davranış ve ilişkilere meyyal kişilerin devamlı gözlemlendiği anlaşılmaktadır. Şayet bu yönde bir davranış şüphesi veya tespiti olursa derhal mahalle tarafından ikaz edildiği veya dava edildiği, fuhşa tevessül eden kimselerin ise mahalleden çıkanlmakla karşı karşıya kaldığı görülmüştür. Eski Türk kültür geleneğinin ve İslam öğretisinin bu konudaki hassasiyetinin mahalle şuuruna da yansımış olduğu söylenebilir. Bu konuda mahalle sakinlerinin dini farklılıklan dahi dikkate alınmamıştır. (K.Ş.S., 15, 339.poz/5, 335.poz/ 4; 41, 153/3).
Boşamış olduğu ilk eşini, ikinci eşi vefat ettikten sonra çocuklarına yemek pişirmek gerekçesiyle evine götüren bir kimseden mahalleli rahatsızlık duymaya başlamıştır. Bunun üzerine durum mahkemeye aksettirilrniştir. Erkek, eski eşi eve geldiği zaman evini terk ettiğini mahkemeye belirtmiştir. Fakat mahkeme, komşuların bundan haberdar olmadıklarını belirtıneleri üzerine kadının gündüz vakti dahi erkeğin evine gelmesini yasaklamıştır. (K.Ş.S, 41, 96/2).
Mahalle yaşamında insanlar, toplumsal değer ve normlara uyma noktasında birbirlerinin bekçiliği görevini yerine getirmişlerdir. Kapılara katran sür-
mek* bunun açık bir delilini teşkil etınektedir. Bu şekilde olumsuz ve sapkın davranışta bulımanlar mahalleliye ifşa edilmekte ve o kişi itibarıru kaybetınekle de karşı karşıya kalmaktadır.
Hicri 1136 senesinde Şeyh Osinan Rumi Mahallesinde oturan İsmail Çelebi isimli kimsenin kapısına katran sürülmüştür. (K.Ş.S, 49, 145/ 4). Akbaş Mahallesinde ikamet eden Fatma isminde evli bir kadının kapısı katranla işaretlenmiştir.( K.Ş.S, 50, 67 /3; başka bir örnek bkz. K.Ş.S, 54, 170/3). Kalecik Mahallesinde ikamet eden Kiravus veledi Arslan isminde bir Gayrı Müslirn'in kapısına Hicri 1127 yılında geceleyin katran sürülmüştür. (K.Ş.S, 45, 222/3).
Gayrı ahlaki ilişkilerde ve davranışlarda bulunanların katran sürme gibi sembolik mesajlada duyurulması, sorumluluğun bir kişiye mal edilmemesini sağladığı, hatta bu tür olayların sonuçlarına mahalleliyi ortak ettiği söylenebilir. Ayrıca bu çeşit sapkın davranış ve ilişkiler bu tür sembolik ilanla resmi otoritenin de dikkatine sunularak sosyal kontrolün etkinliği artırılmıştır. Sosyal bir
* "Katran çalmak" bir kişiyi kötülernek, dile düşürmek, kendisine hakaret etmek için kapısım siyaha boyamak adetidir. (Ergenç, 1984: 74). Bu adet, İslarn'a uygıın bir uygulama değildir. Suç ispatlanrnadıkça bireyler ınasuındur. Dolayısıyla irısanları delilsiz ve boş yere suçlamak, onları töhmet altında bırakmak ve onlara iftira etmek anlamına gelebilecektir. Nitekim haksız yere bu uygulama ile karşı karşıya kalanlar olmuş, mahkemeler de sorgularnaları neticesinde suçsıız kimselerin itibarını iade etmişlerdir.
172
kontrol mekanizması olarak mahalle şuurunun en iyi şekilde hissedildiği olaylar arasında ninhalleden ihraç (çıkarma) davaları dikkat çekicidir.
Eğer mahallede ikamet eden bir kişinin tavır ve hareketlerinde sosyal değerler ve normlarm onaylamadığı davranışlar ortaya çıkacak olursa, mahalle halkı o kişinin mahalleden çıkarılmasını isteyebilrniştir. Bu durumda mahkemede taraflar dinlenmiş, mahalleli haklı görüldüğü takdirde de o kişinin mahalleden g.karılmasma karar verilıniştir. Fakat bunun rasgele yapılmadığı belli bir usul dairesinde gerçekleştirildiği görülmektedir. (Özcan, 2001: 134).
İkna, önerme, eğitme ve ödül gibi belli olumlu mekanizmalar, bireyleri toplumsal olarak onaylanmış tutumlara sahip olma ve onaylanmış davranışları uygulama konusunda etkilerneye yararlar. Tehdit, emir, buyruk, zorlama ve cezalandırma gibi mekanizmalar da bireyleri anti-sosyal davranış ve tutumlarda bulunmaktan alıkoymakta kullanılırlar. (Fichter, tarihsiz: 179). Aynı ortak yaşam alanmda ikamet eden insan grubu içerisinde bireylerin ses tonları, çehrelerine verdikleri şekiller, alayları, şakaları, sessizlikleri ve şikayetleri sosyal normlardan sapanları onlara uymaya zorlayabilmekte (Dönmezer, 1990:290), hatta bazen içinde bulundukları ortak yaşam alanından çıkarılma müeyyidesi ile karşı karşıya bırakabilmektedirler.
İbn Salih Mahallesinde oturan Mehmet'in ailesi, Hicri 1136 senesinde eşi ve arınesinin birbirlerine karşı ağır küfürlerle küfürleşmeleri sebebiyle mahalleliler tarafından idari makamlara şikayet edilmişler ve mahalleden çıkarhlmışlardır. (K.Ş.S., 49, 176/3). Kalecik Mahallesinde oturan Fatma isimli.kadın da eli ve dili ile mahalleliyi rahatsız ettiği ve namahremden de kaçınmayarak kötü halde bulunduğu gerekçesiyle mahalleliler tarafından dava edilıniş ve mahalleden sürülınüştür. (K.Ş.S., 49, 194/ 4).
Yalan söyleme ve özellikle insanlara iftirada bulunma, mahalle şuuru tarafından anayianmayan ve devam ettirildiği takdirde. mahalleden çıkarılına
sebebi olarak algılanan bir davranış olınuştur. Konuya açıklık getirme açısından şu örneği verebiliriz. "Medine-i Konya' da Kalecik Mahallesi ahalilerinden fahru'l meşayıh Halil Efendi ve fahru'l müderrisin es-Seyit Hasan Efendi, Seyit Ahmet Efendi ve sair mazbutu'l esami cemaati Müslirnin meclisi şer'i şerif önünde mahalle-i mezbur sukkanmdan (adı geçen mahalle sakinlerinden) Derviş İsmail b. Ahmet namı kirnesne mahzarmda her biri şöyle takriri kelam ve tekellümü hal idüp (durumlarını anlahp) mezbur Derviş İsmail ..... halinde ırzıyla mukayyet olmayıp, mahallemiz ahalisinden nice kirnesnelere la'mı veçhe hılaf, inneha kizbi (yalan) sari/ı ile ... ve iftirayı mucip keZimatma tahammül olımnıadığındaıı ... ve bu sebepten külliyyen rahahmız meslub ve mutazarrır olduğumuz
... merkumun ye d ve lisanmdan razı ve hoşnut almadığımızdan ... mahalleden ihraç olunması matlubumuzdur, dediklerinde mucibiyle merkuro Derviş İsmail'in mahalle-i mezbureden hurucuna (çıkarılmasına) ... ketb olundu." (K.Ş.S., 67, 565. paz/ 4).
173
1ı1 r 1
\,
Mahalleli tarafından istenmeyen davranış ve ilişki türü, gayrı meşru cinsel ilişkiler ve davranışlardır. Bu çeşit davranış ve ilişkiler mahalleli tarafından ve idari makamlarca mahalleden çıkarılma gerekçelerinin en önemlisi olarak değerlendirilmiştir. İbn Şahin Mahallesinde oturan Afife isimli kadın, namahrem kimseleri evine aldığı gerekçesiyle (K.Ş.S., 49, 150/4), Hoca Habib Mahallesinde ikamet eden kadın fahişelik yaptığı gerekçesiyle (K.Ş.S., 46, 1571 4), Çifte Nerdihan Mahallesinde yaşayan Mehmet ile Fatına namahrem oldukları halde aynı evde birlikte yaşadıkları gerekçesiyle (K.Ş.S., 47, 162/ 4), Nehri Kafur Mahallesinde sakine olan Marzıye isimli kadın namal1rem olan bir erkekle gece gündüz görüşti.iğü gerekçesiyle (K.Ş.S., 53, 52/ 4) mahallelilerce dava edilmişlerdir ve mahkeme tarafından mahalleden çıkarılınalarma karar verilmiştir. (Başka örnekler için bkz. K.Ş.S., 48, 144/1, 224/3; 49, 145/1, 206/3).
Mahalle şuunında namahrem kişilerle bir arada bultmarak müzik aletleriyle eğlenmek de sosyal nonnlara aykırı bir davranış ve hareket olarak algılanmıştır. Kara Kayış Mahallesinde yaşayan İbrahim ve Melunet isimli kimseler, anneleri ve kız kardeşleri ile birlikte namahrem kimselerle ohırup müzik aletlerini evde çaldıkları gerekçesiyle mahalleli tarafından· dava edilmişler, mahkemece önce uyarılmışlar soma da mahalleden çıkarılmışlardır. (K.Ş.S., 67 /1).
Mahalleli, bu tür davranış ve hareketleri yapanları başka bir dine mensup olsalar da onaylamamış bu çeşit eylem ve ilişkileri sapkın olarak değerlendirrniş ve kontrol etıneye çalışmıştır. Hicri 1135 senesinde Çıralı Mescidi Mahallesinde ikamet eden Hıristiyan Raci, evine rezil kimseleri getirip, fısk aletleri çaldırıp ve meyhaneci olması gibi sebeplerle mahalle ahalisi tarafından mahkemeye şikayet edilmişler ve mahalleden ihraç edilmişlerdir. (K.Ş.S., 49 /1). Yine Hicri 1136 yılında İç Kale Mahallesinde ohıran Gayrı Müslim Arslan ile Nazlı evlerine namahı·em kimseleri aldıkiari için hem Müslüman, hem de Gayrı Müslim mahalle halkı tarafından dava edilmişler ve mahalleden çıkartılmışlardır. (K.Ş.S., 49, 155/4).
Şer'iye sicil kayıtlarında yer alan mahalle şuurunun sosyal değer ve normlara aykırı olarak değerlendirdiği eylem, davranış ve ilişkilerle ilgili şikayetlere bakıldığında bunların "muzırru'n nas, ermıiyetinden emin olmama, kendi halinde olmama, su-i hal üzere olrna, namal1remden ictinab etıneme, yed ve Usanlarından mutazarrır olma, zulum ve teaddisinin nihayeti olmaması, fesad ve töluneti zuhur etıne, ehli ırza iftira, kizbi sarih ve iftira yı mucip kelimatına tahammül olunamama, hilafı şer'i hareket, şürb-i hamr, ehli fesad ve yaramaz olma, şetm eyleme ve fııhuş" gibi tabirlerle ifade edildikleri görülmüştür.
Bu ifadelerin belirmesi ve oluşmasında dini ve ahlaki değerlerin etkisini görmek mümkündür. Zira dil, kendisini kullanan bireylerin içinde yaşadıklan toplumun külti.irünü, değerlerini, normlarını, geleneklerini ve yaşama tarzını yansıtmaktadır.( Çelebi, 2001: 1). Dolayısıyla mal1alle şuunmun onaylamadığı davranış ve ilişki biçimlerinin neler olduğunun belirlenmesinde de yukarıdaki ifadeleri gözden geçirdiğimizde, dini ve ahlaki değerlerin ve de normların tesiri
174
r 1
1 ! ı [ ~ .
1
1
söz konusu olmaktadır. İnsanları bir arada tutan, bazı kaidelere, yani dini ve ahlaki esaslara müştereken inanmalarıdır. (Er, 1998: 264). Bu bakımdan ortak bir yaşam alanı olan mahallenin ortak bir şuunınun oluşmasında din önemli bir fonksiyon icra etmiştir denilebilir.
Mahalleden çıkarılma kararının alhnda yatan sebeplerin başında mahalle sakinlerinin sahip oldukları ahlaki normlara aykırılık ve güvenlik gelmektedir. Tçplumda genel kabul görmüş değer ve normların dışına çıkılınası ve bu durumun toplumun emniyet ve huzuruna zarar verecek boyutlara ulaşması, alenilik kazanması ve nihayet sürekli bir hal alması durumunda mahalle şuuru mahalleliyi harekete sevk etmiştir. Böylece mahalle üyeleri, sosyal değer ve nonnlara uygun olmayan, mahalle düzeni ve güvenliğini bozan davranış ve eylemleri gördüklerinde kontrol etmeye çalışmışlar, gerektiğinde idari kurumlarla birlikte gerekli müeyyidelerde bulunarak bu çeşit olumsuzlukların mahalle yaşamı içinde yaygınlaşmasını önlemişlerdir. Ayrıca aynı mahallede yaşama fertler arasında dayanışma ve sorumluluğu beraberinde getirmiştir. Bu duygu ve bilinç içerisinde mahalle halkı, kendilerini mahallede olup-bitenden sorumlu hissetmiş, ortaya çıkan istenmeyen bir davranışın veya mahallenin düzenine zarar verebilecek gelişmelerin önlenmesine gayret etrniştir. Ancak bıınu temin ederken de bazen haksız yere bireylerin mahalledeki kimliklerini zedelernişler, onur, saygınlık ve itibariarına zarar verebilrnişlerdir. Mahkemeler, haksız yere mahalle şuurunun dikkatine sunulan haksız suçlamalar ile bireysel onur ve özgürlüklerin korunmasında hassas bir tuhım sergilemişler ve denge unsuru olmuşlardır. Bu bağlamda mahalle sakinleri mahalledeki itibarlarını yeniden sağlamlaşhracak olan hüsıı-i lıal (iade-i itibar) tespiti davaları açmak zorunda kalmışlardır.
Sosyal Kontrol Unsuru Olarak Mahalle Şuurunda
Bireylerin Kimlik Yansımaları: Hüsn-i Hal ve Su-i Hal
Sosyal düzen, değerlere ve normlara toplumda uyulduğu müddetçe devamlılığını sağlamaktadır. İnsanlar, değerler ve normlar sayesinde vergi verirler, vatan için askerlik görevinde bulunurlar, fırsatları yakalarnalarına rağmen, hırsızlık yapmaz ve çalmazlar. Çünkü insanlar, sosyo-kültürel değerler ve normlara uymanın ahlaki açıdan gerekli olduğuna inanırlar ve hak verirler. BU anlayış ortadan kalktığında sosyal düzenin devam etmesi imkansız hale gelecektir. Konuya sembolik etkileşirncilik perspektifinden yaklaşan Susan Shott, suçu, utanmayı, çekinmeyi, övünç ve gururu sosyal kontrolün merkezinde görmektedir. Bunların her birisi, bir bireyin toplumun diğer üyeleri arasında edindiği perspektifin oluşmasını sağlamaktadır. (Kemper, 2000: 2/782-783). Bütün bunlar sonuç olarak bireyleri başkalarının kendisi üzerinde edinecekleri yargı sebebiyle dikkatli davranmaya ve kontrollü olmaya sevk etmektedir.
175
Suç, utcimna ve çekinme gibi hususlar, bireylerin hoşlanılmayan davranış ve hareketleri tekrar etmelerini engelleyecek veya azaltacakhr. İtibar getiren ve beğenilen davranışları ise, bireyler arhracaklardır. Açıkçası toplumda insanlar, başkalarının tasvibini almayan davranışlardan kimliklerini ve saygınlıklarını zedelememek için kaçırurlarken, başkalarının tasvibini alan davranışları da kimlik ve saygınlıklarını güçlendirmesi sebebiyle yerine getirmeyi arzu edeceklerdir. Araşhrmamıza konu olan dönemde Konya şehrinde mahallelinin tasvibini alan davranış ve eylemlerde bulunarılar, mahalle şuurunda hiisıı-i hal/iyi Jıal yani saygın kimlikle, tasvip almayan davranış ve eylemlerde bulunarılar da su-i Jıal/kötii Jıal yani olumsuz kimlikle değerlendirilmişlerdir.
Kültürel norm ve haskılara uyma gerçeği her hangi bir örneği gerektirmeyecek kadar açıkhr. (Arslantürk-Amman, 1999: 227-228). İnsarılar tuhım ve davranışları konusunda çevrelerinde bulunarıların onayını aramaktadırlar.
Çünkü bu kişiler statü tanıklarıdırlar ve sosyal statü elde etme bireylerin menfaatinedir. Bireyler, alkış veya kutlama ile ifade edilmese bile çevrelerinde bulunarıların onayı hakkında bir anlayışa sahip olduklan için davranışlarının ne zaman kabul edilebilir olduğunun genellikle farkında olmaktadırlar. Öte yandan insarılar toplum yaşamında öyle sosyalleştirilmektedirler ki, önemli sosyal normlardan saphklarında kendilerini mutlu hissehnemektedirler. Fertler, uygunsuz davranışları yüzünden ne zaman küçük görüleceklerini veya gülünç olacaklarını, ne derece bir sosyal iteklenmeye maruz kalacaklarının da genellikle farkında olmaktadırlar. (Fichter, tarihsiz: 179-181). Ceza ve ödül dışında saygınlık kazanma isteği, saygınlık kaybetme endişesi, dedikodu, ahlaki baskılar ve değerler, insarıların tutum, davranış ve ilişkilerini yönetmekte ve kontrol etmektedir. (Bkz. Swingewood, 1998, 32). Böylece adliye, polis ve başka resmi disiplin müesseseleri yanında, sosyal yapı ve sistemin içerdiği gayrı resmi sosyal kontrol araçları bulunmaktadır. Toplumda yaşayarıların çoğurıluğunun sapıcı eylemini engelleyen faktörler burılardır. Bu faktörler de gündelik ilişkilere yerleşmişlerdir. (Dönmezer, 1990: 286).
Çalışmamızı ilgilendiren dönemle alakah Konya Şer'iye Sicil kayıtları üzerinde yaphğınuz taramalarda bireylerin mahalleliler arasında kendi saygınlıklarını ve onurlarını kaybettirecek davranışlardan kaçındıkları ve bu durumu önemsedikleri arılaşılmaktadır. Zira bireylerin bazen haksız ve dayanaksız yere hüsn-i haline zarar veren veya onu zayıftatan .bir durumla karşılaşhklarında mahalleli arasındaki saygırılığını ve onunınu yeniden kazanmak ve sağlamlaştırmak için mahkemeleri sıkça kullandıkları görülmüştür. Ayrıca başkalarının kendileri hakkında sosyal normlara uymayan hareket ve ilişkilerde bulıındukları gerekçesiyle açılan davalarda kendilerini aklamak için mahalle şuurundaki kimlik yansımaları, yani "hüsn-i hale mi? yoksa su-i hale mi?" sahip oldukları önemli ve etkin bir rol oynamışhr. Bu sebeple bireylerin mahalleli arasında kendileri hakkında oluşan hüsn-i hal durumunu kaybehnek istemediği arılaşılmaktadır. Aşağıdaki olaylarda bunu açıkça görmek mümkündür.
176
Hicri 1052 senesinde Rabiu'l-Evvel ayının birinci günü, Mehmet b. Himmet mahkemeye gelerek, gece oturmuş olduğu evin kapısına katran sürüldüğünü, kendisi ve eşi Mü'mine binti Ahmet'in keyfiyyet hallerinin mahallesi cemaatinden sorulmasını ve durumun tespitinin yapılmasını mahkemeden istemiştir. Mahalle cemaati, adı geçen Mehmet'in ve eşinin "ilel an şer'i şerife vaz'ılarını göm1edik (şu ana gelene kadar mahkemelik bir durumlarını görmedik), her biri kendi hallerindedir" diye kanaatlerini bildirmişlerdir. (K.Ş.S., 6, 87. poz/2). Mehmet ve eşi, mahalleli arasındaki saygınlığını yeniden mahalleli arasında o ana gelene kadar kisalUp olduğu hüsn-i halleriniri yardımıyla kazaı-uruşlardır. Bu şekilde benzeri davaların onlarcasına şer'iye sicillerinde rastlamak mümkündür. (örnek için bkz. K.Ş.S.,49, 145/4; 48, 141/4; 54, 170/3; 6, 67. poz/6; 10, 72/3).
Akbaş Mahallesinde oturan Fatrna ismindeki evli kadın da kapısına katran sürüldüğünü belirterek mahkemeye müracaatta bulunmuş ve mahalleden durumu araşhrılmış mahalleli tarafından hüsn-i hale salUp birisi olduğu, fuhuş ve benzeri şeyleriniri bulunmadığı ifade edilmiş ve adı geçen Fa tma mahalledeki itibarını ve onunınu muhafaza etmiştir. (K.Ş.S., 50, 67 /3).
Benzeri durum, mahalle yaşamında Gayrı Müslimler için de söz konusu olmuştur. Kalecik Mahallesinde ikamet eden Kiravus veledi Arslan ismindeki Gayrı Müslim, kapısına geceleyin katran sürüldüğü için mahkemeye başvurmuş, mahalle ahalisiniri hakkında hüsn-i halini bildirmeleriyle de mahalledeki yaşamına saygın bir kimlikle devam edebilmiştir. (K.Ş.S., 45, 222/3).
Mahalle sakinleri mahalledeki saygın kimliklerine herhangi bir zedelenme gelmemesi için mahremiyet içeren konularda dahi çekingen davranmamışlardır. Baba, kızının bekaretinin zail olduğu şeklindeki yaygarayı önlemek için mahkemeye müracaatta bulunmuş ve kızının bekaretini ispat ederek hem kendisinin, hem de kızının mahalledeki onurunu kurtarrnışhr. (K.Ş.S., 41, 56/2). Benzeri şekilde Aksinle Mahallesi sakinelerinden Raziye'ye bekareti zail oldu dedikodusu üzerine bekaretinin buhınduğu mahkeme tarafından tespit ettirilmek zonında kalınmıştır. (Sak, 2003: 151).
Hicri 1051 yılının ll. günü Kara Kurt Mahallesi sakinelerinden Aişe binti İbrahim ismindeki bakire kız da mahkemeye gelerek "bazı kimesneler benim içün hılaf-ı şer'a su-i hal üzeredir deyu ehli örf taifesine gammaz eylemişler. Keyfiyyet halim malumu olan mahalle-i merkume ahalisinden istihbar olunup haberleri tahrir olmak matlubmndur" demiştir. Mahalle ahalisinden Musa b .... , Şaban b. Hasan, Mahmut b .... , Recep b. el-Hac Ali, Muharrem b. el-Hac Emir ... ve İmam Süleyman Çelebi mahkemede hazır olup adı geçen Aişe'nin hilafı şer'i şerife va'zım görmedik. Kendi hali üzeredir" diye haber vermişlerdir. (K.Ş.S., 6, 39. poz/1).
Mahallede bir kişinin hüsn-i halinin ne kadar önemli olduğımu ve bu olumlu kimliğin bozulmaması için bireylerin sosyal normlara uymayan davramş
177
ve eylemlerden kaçınmaya çalıştıklarını aşağıdaki örneklerde açıkça görmek mümkündür. Cemile binti Ali isimli bir kadın bağ yolunda kendisine Şükrüilah b. Ahmet isimli kişinin taeizde bulunduğıınu mahkemeye şikayet etmiştir. Aynı kadın bu olayda itibarından en ufak bir şey kaybetmemek için yine mahkemeden kendisi hakkında hüsn-i hal tespitinin yapılmasını talep etmiştir. Kadının hüsn-i hal tespitinde ise yaşadığı mahalledeki insanlar ve o mahallenin imaını kanaatlerini bildirmişlerdir.( K.Ş.S., 10, 118/3, 119 /1).
Kara Kurt Mahallesinde oturan Ümmi binti Kenan Beğ adında bir kadın mahallede Ahmet b. Hasan ismindeki kişinin kendisi için namahrem olan levendat (ayyaş, zampara) ile muamele ve hareket eyledi diye ehli örfe gammaz eylemekle rencide edildiğini dolayısıyla mezbur Ahmet'ten sual olunmasını ve keyfiyyet halinin mahallesi ahalisinden sorulmasını talep etmiştir. Mahalleliler arasında adaletle tanınmış ve mahalleyi yakından taruyan kimseler Ümmi'nin hüsn-i hal üzere bir kadın olduğunu belirtmişlerdir.(K.Ş.S., 6, 57. poz/2).
Nasuh b. Ömer Hicri 1081 yılında Ramazan ayının 23. günü mahkemeye gelmiş ve on gün önce gece pabucumın çalındığını, iki gün sonra da bu pabuç ve kaftanın paralanmış olarak bir viranede bulduğıınu söylemiştir. Nasuh bundan dolayı kendisi hakkında söylenebilecek kötü yorum ve dedikoduların önüne geçme ve mahallesindeki saygınlığıru kaybetmeyi engelleme çabası içine girmiştir. Bu sebeple de keyfiyyet halinin araştırılınasım mahkemeden bizzat talep etmiştir. Başta mescit imaını olmak üzere yaşadığı çevredeki insanlar, Nasuh "kendi halinde salih ve müstakim kimsedir, bu anedek hılafı şer'i ve vaz'ı hareket sadır olmamıştır" diyerek, her biri Nasuh'un hüsn-i halini haber vermişlerdir. (K.Ş.S., 15, 354. poz/5).
Ferman Dede Mahallesi sakinl~rinden Mevlüt b. Şaban Hicri 1082 yılında Muharrem ayının yedisinde mahallesindeki onur ve itibarına ciddi bir leke getirmiş olan bir töhmetten kurtulmak için mahkemeye gelmiştir. At pazarı kapısı civarındaki bir bakkal dükkarurida Yusuf isminde birisi benim gıyabımda bana "fahişe avrat götürür, kadeh yararumdır demiş" diyerek keyfiyyet halinin mahallesi ahalisinden soruşturulmasını istemiştir. Mevlüt'ün mahalle şuurunda kendisi hakkındaki kanaatin yansımasının ne olduğıı, mahalle imaını olan İmam Ahmet b. Ali, Ahmet b. Mehmet, Murat b. Muharrem, el-Hac b. Hüseyin ve Mustafa b. Mehmet isimli kimseler tarafından mahkemeye bildirilmiştir. Bu kimseler, Mevlüt'ün mahallelerinde bu güne geleRe kadar "hılafı şer'i vaz'ı ve hareketini görmedik" diye hüsn-i halini haber vermişlerdir. (K.Ş.S., 15, 395. poz/1). Böylece Mevlüt, mahallede sosyal değer ve normlara hala uygun davrandığını mahallenin kendisi hakkındaki yargı ve kanaatiyle ispat edebiimiş ve mahalleliler arasındaki saygınlığıru korumuştur. Buna benzer dava ve olayları
şer'iye sicillerinde sıkça görmek mümkündür.*
*Bkz. K.Ş.S., 15, 348.poz/5, 356. poz/3, 389. poz/6, 394. poz/4,12, 395.poz/5; 62,329. poz/5, 343. poz/5,344.poz/2;60580.poz/6;Sak,2003: 191.
178
Mahallelinin referansını kullanarak sosyal nonnlara aykırı davranış ve hareketlerinin ceza ve müeyyidelerinden kurtulmak isteyenler olmuşhır. Ancak, mahalleli bu tür dummlarda kişilerin su-i hallerini belirtmekten çekinmemiştir. Hicri 1070 senesi Zilkade ayında Seyit Mustafa b. Hasan, baki,re bir kızın evine fiil-i şeni' (kötü fiil) kastıyla girdiği suçlamasıyla karşılaşınca, ahali arasında itibar kaybetmemek için, acaba bu işten kurhılabilir miyim? Diye kendisine suçlamal~da bulunanları dava etmiş, ama amacına ulaşamamıştır. Çünkü mahallelinin referansı, yani amın mahalledeki kimliği hakkındaki kanaat olumsuz/ su-i hal bilgisi mahkemeye bildirilmiştir. (K.Ş.S., 10, 116/2). Benzer şekilde Hicri 1071 yılında Bağrı Mahallesi sakinelerinden Fatma isimli kadın namalu-emden kaçınmadığı ve evine levendat girip çıkıyor diye dava edildiğinde, mahallelinin referansı kadımn su-i hal şeklinde olmuştur. (Sak, 2007: 94).
Yukarıdaki olaylarda görüldüğü üzere mahallede kişiler, herhangi bir suçlama ile karşılaşhklarında keyfiyyet hallerinin (kimliklerinin olumlu mu, yoksa olumsuz mu, olduğu) somşhımlması, mahalle şuummın sosyal kontrol aracı olarak aktif ve güçlü işievde bulunmasına önemli bir katkı sağlamıştır. Mahallede yaşayan kimselerin normalde hüsn-i hallerinin tespiti için hukuki bakımdan mahallenin referansı zorunlu görülmemiştir. (Tok, 2005: 161). Fakat kişilerin su-i hal sahibi oldukları şeklinde herhangi bir söylenti veya suçlama söz konusu olduğıında bu kimselerin husn-i hallerinin ispatı ve tescil edilmesinde, başka bir ifadeyle iadeyi itibar noktasında mahallenin referansına müracaat edilmiştir. Mahallede kişiler, itibariarına ve saygınlıklarına zarar veren töhrnetlerden mahallelllerin kendileri hakkındaki referanslarıyla kurtıılabilmişlerdir. Dolayısıyla bireylerin mahalle şuumndaki kimlik yansımaları, onların sosyal düzene uyumlu, güvenilir ve saygın bir fert olmalarında ve sosyal normlardan sapmalarına engel olma noktasında bir kontrol ve baskı unsuru olarak yerini almıştır.
Sonuç
Şehirleri meydana getiren mahalleler, sosyal yaşamın önemli unsurlarından birisidir. XVII ve XVIII. Yüzyıl Konya'sında da mahalle, şehir yaşamının temel unsurları arasında yer almıştır. Daha çok yüz yüze ilişkilerin geçerli olduğu Konya mahallesinde bireyler, birbirlerinden sommlu oldukları bir yaşam tarzı sürmüşlerdir. İnsanlar, yaşadıkları mahallelerin ismiyle amlmışlardır. Bu bakırndan mahalle üyelerinin birbiriyle olan münasebetlerinin ben duygusundan ziyade, biz duygusu çerçevesinde gerçekleşmiş olduğu belirtilebilir. Bu duygu ve sorumluluğun ise, mahalle şuurunun oluşmasına önemli bir katkısının olduğu söylenebilir.
Mahalle şuumnun aktif olmasında ve gelişmesinde mahalle avarız vakıfları (mahallenin üzerine düşen vergilerin toplanması, mal1alle harcamalarının karşılarunasım temin eden müessese), mahalle imaını ve mahallenin ileri gelenleri önemli rol oynamışlardır. Özellikle mahalle imamı, mahalle şuurunun baş aktörü olmuştur. Mahalle yaşamının merkezinde bulunan mescitte görevli i-
179
mam, mahalle üyelerini yakından tanıdığı için tiyatronun arka sahnesinde olup bitenleri de görme ve hissetme imkanım daha fazla yakalamıştır. Dolayısıyla bireylerin mahalle şuurundaki kimlik yansımalarının (hüsn-hal/ olumlu kimlik veya su-i hal/ olumsuz kimlik) ne olduğunun belirlenmesi konusunda da mahalle imaını önemli bir rol üstlenmiştir.
Mahalle şuuru, hem iktidarın, hem de toplumun onayladığı yaşam tarzının sürdürülmesinde etkili olmuştur. Mahkemelerin, tophunsal kodlara tecavüz eden herhangi bir mahalle üyesi hakkında vereceği karara, onun mahalle şuurundaki kimlik yansımasını sorgulayarak varmış olması, mahalle şuurunun sosyal kontrol etkisini artırmışhr. Mahallede hiç kimse itibarını ve saygınlığını kaybetmek istememiştir. Haksız yere suçlamalarla bireylerin özgürlük haklarına ve saygınlıklarına mahalle şuunınu kullanarak müdahale etmek isteyenlere karşı mahkemeler, hassas davranmış ve bireyleri korumuştur. Malıkernelerin bu tutumu ve karakteristiği, söz konusu dönemde Konya' daki mahalle yaşamını, dönemin diğer toplumları arasında yer alan cemaat yaşam şeklinden farklı kılmaktadır. Sosyal, dini, ahlaki ve kültürel normların dışına çıktığı suçlamasıyla karşılaşan bir kişi, derhal mahkemeye iadeyi itibar davası (hüsn-i hal tespiti) açmışhr. Mahalle bilincinde itibarını ve saygınlığını kaybeden kişi, bundan sonraki yaşamında mahalleliyi dayanak olarak ardında göremeyeceği ve belki de mahalleden çıkarılmakla karşı karşıya kalabileceği için, hiç vakit kaybetmeden mahkemeye müracaat etmiş ve haklarına sahip çıkmıştır.
Mahalle şuurunun mahalle yaşamında hangi davranış ve hareketleri onaylayıp-onaylamadığının belirlenmesinde kültürel, dini ve ahlaki değerlerin etkisi görülmüştür. Mahallede onayıanmayan davranış ve hareketler, dinin ve ahiakın da hassas olduğu hususlardır. Mahallede sosyal nonnlara uygun davranmayanlar ve bunları alışkanlık hali:İi.e dönüştürenler, karşılarında mahalle şuurunun tepkisini görmüşlerdir. Böylece, mahalle şuuru, yerine getirdiği sosyal kontrol işleviyle mahallenin güvenli bir yaşam mekanı olmasına önemli ölçüde yardımcı olmuşhır. Mahalle şuuru, bireylere toplumsal yaşam içinde sosyal normlara uyumlu yaşamayı ogrenme güdüsünü güçlendirmiş,
sosyalizasyonu kolaylaştırmış, dolayısıyla ilgili dönemde Konya'da sosyal düzenin korunmasına ve devamına önemli bir katkı sağlamışhr.
Sanayileşme ile birlikte gelişen ve büyüyen şehirlerde giderek artan sorunlar- örneğin terör gibi- sebebiyle yaşam güvenliği gittikçe güçleşmektedir. Aynı mahallede, hatta aynı sokak ve apartmanda oturanların birbirini tanımadığı şehir yaşamında sosyal kontrol olgusu önemini daha da artırmaktadır. Öyle ki, artık çıkmaz sokaktan esinlenerek yeni, lüks, içine kapalı ve güvenlikli siteler, imkan bulı.ınursa büyük kentlerin içerisinde, yoksa çevresinde inşa edilerek pazara sunulmaktadır. Dolayısıyla, mahalle ve mahalle bilincinin sosyal sistem ve düzenin konınınasma sağlayacağı katkı, çağdaş düşünce ve gelişmeler çerçevesinde bireysel haklar ve özgürlükler de dikkate alınarak, günümüz toplum
ıso
yapısı ve sistemine yapacağı katkı, üzerinde durulması ve tarhşılması gereken bir konu olarak önümüzde durmaktadır.
Kaynakça:
ARSLANTÜRK, Zeki - AMMAN, Tayfun, Sosyoloji Kavramlar Kurımılar Süreeler Teoı·ifer, İFAV, İst. 1999. •
BAYARJ:'AN, Mehmet, "Osmanlı Şehrinde Bir İdari Birim: Mahalle", İst. Ü.E.F. Coğrafı;a Böl. Coğrafı;a Dergisi, sayı 13, 2005, s.96.
BEYDİLLİ, Kemal, Osmanlı Döneminde İmamlar ve Bir İmamın Güııliiğii, TAT AV Yay., İst. 2001.
ÇELEBİ, Nilgün, Sosyoloji ve Metodoloji Yazıları, Anı yay., Ank. 2001. DÖNMEZER, Sulhi, Sosyoloji,10. bsk. Beta Yay., İst. 1990. DURKHEİM, Eınile, Dini Hayatm İlkel Biçimleri, Çev.: Fuat Aydın, Ataç Yay., İst. 2005 EICKELMAN, Dale F., "Is There An Islamic City? The Making a Quarter In a
Morocon Town", Iııterııatio11al Journal Of Middle East Studies, V /3 (June 1974), p.274-294.
ER, İzzet, Diıı Sosyolojisi, Akçağ Yay., Ank. 1998. ERGENÇ, Özer, "Osmanlı Şehrindeki Mahallenin İşlev ve Nitelikleri
Üzerine",Osmaıılı Araştırmaları, IV, İst. 1984, ss.69-78. FAROQHI, Sııraiya, Osmanlı Kiiltiirii ve Gündelik Yaşam Orta Çağdan Yirmi11ci Yüzyıla,
Çev.: Elif Kılıç, 4.bsk., Tarih vakfı Yay., İst. 2002. GÜNAY, Ünver, Di11 Sosyolojisi, 6.bsk., İnsan Yay., İst. 2003. HAGAN, John "Juvenile Delinquency, Theories of", Encyclopedia of Sociology, Edt.
Edgar F. Borgatta, Second Edition,Vol. 3, Macmillan Reference USA, New York 2000, p. 1493-1499.
KEMPER, Theodore D., "Emotions", Encyclopedia ofSociology, Edt. Edgar F. Borgatta, Second Edition,Vol. 2, Macınillan Reference USA, New York 2000, p. 772-788.
KIZMAZ, Zahir, "Sosyolojik Suç Kuramlarının Suç Olgusunu Açıklama
Potansiyelleri Üzerine Bir Değerlendirme", C. Ü. Sosyal Bilimler Dergisi, sayı 29, Aralık 2005, ss. 149-174.
K.Ş.S., 6 (Konya Şer'iye Sicili); K.Ş.S., 10; K.Ş.S., 15; K.Ş.S., 40; K.Ş.S., 41; K.Ş.S., 46; K.Ş.S., 47; K.Ş.S, 48 ; K.Ş.S., 49 ; K.Ş.S., 50 ; K.Ş.S., 53 ; K.Ş.S., 54 ; K.Ş.S., 62 ; K.Ş.S., 67
KRAMERS, J.H., "Mahalle" Maddesi, İslam Aıısiklopedisi, C. 7, MEB., İst. 1993, s.144. KUR' AN-I KERİM LEWIS, Raphaela, Osma11lı Türkiye'siilde Gülldelik Hayat, Çev.: Mefkure Poroy, Doğan
Kardeş yay., İst. 1973. LISKA, Alan E., "Social Control", E11cyclopedia of Sociologı;, Edt. Edgar F. Borgatta,
Second Edition,Vol. 4, Macmillan Reference USA, New York 2000, pp. 2657-2662.
MARSHALL, Gordon, Sosyoloji Sözliiğii, Çev.: O. Akınhay-D. Kömürcü, Bilim ve Sanat Yay., Ank. 1999.
MARYANSKI, Alexandra - TURNER, Jonathan H., "Functionalism and Structuralism", Gale Eııcyclopedia of Sociologı;, Edt. Edgar F. Borgatta,
181
Second Edition,Vol. 2, Macınillan Reference USA, New York 2000, pp.1029-1037.
MILLS, C. Wright, Tlıe Sociologicallmagiııatioıı, Oxford University Press, New York 2000.
ORTAYLI, İlber, "Tanzimat'tan Cumhuriyet'e Yerel Yönetimler", İslam Geleııeğiııdeıı Giiııiimiize Şehir ve Yerel Yönetimler, Edtl. V. Akyüz- S.Ünlü, İlke Yay., İst. 1996, ss. 445-466.
OZANKA YA, Özer, Temel Toplumbilim Terimleri Sözliiğii, Cem Yayınevi, İst. 1995. ÖZCAN, Tahsin, "Osmanlı Mahallesi Sosyal Kontrol ve Kefalet Sistemi" Marife, sayı
ı, 2001, s. 129-151. P AZARLI, Osman, Din Psikolojisi, Remzi Kitapevi, İst. 1987. PEIRCE, Leslie, Alıfak Oyunları 1540-1541 Osmanlı'da Ayntab Mahkemesi ve Toplumsal
Cinsiyet, Çev.: Ülkün Tansel, Tarih Vakfı Yurt yay., İst. 2005. SAK, İzzet, 10 Numaralı Konya Şer'ye Sicili (Tmnskripsiyoıı), S.Ü. Türkiyat
Araştırmaları Enst., Konya 2003. SERTOGLU, Midhat, Osmanlı Tarih Lügati, Enden.ın Kitapevi, İst. 1986. -------11Numaralı Konya Şer' iye Sicili TrmısJ...Tipsiyon, Kömen, Konya 2007. SHOTOLA, Robert W., "Smail Groups", Gale Encyclopedia of Sociologı;, ed. Edgar F.
Borgatta, Second Edition, Vol. 4, Macınillan Reference USA, New York 2000,ss.2610-2622.
SOLMAZ, Bünyamin, "Dinin Toplum ve Kültür Üzerine Etkileri", S.Ü.İ.F. Dergisi, sayı6, Konya 1996, ss. 125-145.
SWİNGEWOOD, Alan, Sosyolojik Diişiiııcenill Kısa Tarihi, Çev.: Osman Akınhay, Ank. Bilim ve Sanat Yay., 1998.
TAMDOGAN, Işık- Abel, "Osmanlı Döneminden Günümüz Türkiye'sine "Bizim Mahalle", İstanbul Dergisi, sayı40, 2002, ss. 66-70.
TAŞKÖMÜR, Himmet, "Osmanlı M~allesinde Beşeri Münasebetler", İslam Geleneğindeıı Giiniimiize Şelıir ve Yerel Yöııetimler, Edtl. V. Akyüz- S.Ünlü, İlke Yay., İst. 1996, ss.439-444.
TOK, . Özen, "Kadı Sicilieri Işığında Osmanlı Şehrindeki Mahalleden İhraç Kararlarında Mahalle Ahalisinin Rolü", Erciyes Üııv. Sosyal Bilimler Eııst. Dergisi, sayı. 18, 2005, ss. 155-173.
TÜRKDOGAN, Orhan, Türkiye'de Köy Sosyolojisiııiıı Temel Sorzmlarz, 2.bsk., Dede Korkut Yay. İst. 1977.
ÜLKEN, Hilmi Ziya, Sosyoloji Sözliiğii, Milli Eğitim Basımevi, İst. 1969. YEL, Ali Murat- Küçükaşçı, Mustafa Sabri, "Mahalle" Maddesi, DİA, C. 27, Ank.
2003, ss. 323-326. . .. YILMAZ, Fikret, "XVI. Yüzyıl Osmanlı Topimmında Mahremiyetin Sınırlarına
Dair", Toplum ve Bilim, sayı83, 1999/2000, ss. 91-109.
182
-