ticari eğitim dosyası 2006

32
23

Upload: ekim-gencligi

Post on 18-Mar-2016

244 views

Category:

Documents


3 download

DESCRIPTION

Ekim Gençliği'nin 2006 tarihli 92, 93 ve 94. sayılarında yer alan “Ticari eğitim dosyayı” başlıklı çalışma, özellikle harçların kaldırılması ile birlikte “parasız eğitim”in yeniden tartışılmaya başlandığı şu günlerde bir kez daha önem kazanıyor. 6 yıl önce hazırlanmış olmasına rağmen güncelliğini koruyan dosyada yer alan “Ticari eğitimin sonuçları…” başlıklı yazıyı burada bir kez daha okura sunuyoruz.

TRANSCRIPT

Page 1: Ticari Eğitim Dosyası 2006

23

Page 2: Ticari Eğitim Dosyası 2006

Neo-liberal sald›r›lar›n anayasas›...

GATS ve e¤itimGATS ve e¤itimalan›nda sald›r›alan›nda sald›r›

GATS genel olarak devlet taraf›ndan verilen kamuhizmetlerinin özel sektöre devrini düzenleyen bir anlaflmaolarak tan›mlanabilir. GATT ile belirlenen mal ticaretigörece basit bir biçimde düzenlenebilirken, GATS ilebelirlenen hizmet ticareti oldukça karmafl›k bir biçimdedüzenlenmektedir. Bunun nedeni, GATS’›n oldukça geniflbir biçimde içine ald›¤› hizmet türlerinin biçimi, içeri¤i vegerektirdi¤i kapsaml› yasal ve fiziksel altyap›uygulamalar›d›r.GATS’›n kapsam› yaln›zca bir hizmetin yerine

getirilmesi ile s›n›rl› de¤ildir. Bu hizmetin yerinegetirilebilmesi için gerekli olan tüm ürünlerin üretimi deGATS’›n kapsam› içerisindedir.GATS ile uluslararas› sermayenin ya¤mas›na aç›lacak

olan hizmet alanlar› flöyle s›ralanabilir:Telekom, posta hizmetleri, görsel ve iflitsel iletiflim

hizmetleri de dahil olmak üzere iletiflim; inflaat veba¤lant›l› mühendislik hizmetleri; e¤itim; enerji, su iletimsistemleri ve at›k su iflleme; tüm çevresel hizmetler;finansal, mali ve bankac›l›k hizmetleri; sosyal hizmetleride kapsayacak flekilde sa¤l›k ve ba¤lant›l› hizmetler;turizm, seyahat ve bu iki sektörle ba¤lant›l› tüm hizmet veürünlerin üretimi; kültürel ve sportif hizmetler; kara,

hava, deniz ve tüm di¤erulafl›m hizmetleri ve

di¤er hizmetalanlar›.

GATS veTürkiye

Anlaflman›nimzac›lar›ndan olanTürkiye’de dehizmet sektörünüdüzenleyenkanunlarda bir dizide¤ifliklikgerçekleflti. Buradakonumuz esas

olarak e¤itimoldu¤u için,di¤eralanlardakide¤ifliklikler

genel hatlar› ile ele al›nacak.Türkiye’deki özellefltirme uygulamalar›na son y›llarda

büyük bir h›z verildi. Özellefltirmeler en kârl› hizmetalanlar›nda gerçekleflti. Son y›llarda iletiflim, ulafl›m, enerjiüretimi ve da¤›t›m› gibi, temel önemde stratejik hizmetalanlar› özellefltirildi. Yerel yönetimler yasas›ndan kamuihaleleri yasas›na, belediyelerin sundu¤u altyap›hizmetlerine iliflkin yasal düzenlemelere bakt›¤›m›zda; bude¤iflikliklerin GATS’a uyum yasalar› çerçevesindegerçekleflti¤ini görüyoruz. Küçük bir örnek verecekolursak; Ankara ve ‹stanbul’da Sular ‹daresi, Su veKanalizasyon ‹daresi’ne dönüfltürüldü. Böylelikle bukurumlar, belediyelerden ba¤›ms›z özerk kurumlaradönüfltürülerek özellefltirmelerin önü aç›l›yor. Yine sukonusunda verilebilecek bir di¤er örnek Antalya’d›r;Antalya’da su hizmetini verme yetkisi bir Frans›z su tekeliolan Lyonnaise des Eaux adl› flirkete verilmifltir. Projeye100 milyon dolar kredi sa¤layan DB, ihalenin uluslararas›olmas› flart›n› koflmufltur.Örnekler art›r›labilir. Ancak bir genelleme yapabilmek

için bunlar yeterlidir. Dahas› e¤itim sorununu eleald›¤›m›zda, daha fazla ve oldukça somut örneklerverebilece¤iz. Burada verilen örnekler üzerinden rahatl›kladenebilir ki; Türkiye alt›na imza att›¤› GATS’›n gereklerinifazlas›yla yerine getirmifltir ve getirmeye kararl› birbiçimde devam etmektedir.

GATS ve e¤itim

GATS çerçevesinde tam bir ya¤maya aç›lan/aç›lacakolan e¤itim “sektörü”, anlaflman›n en önemli parçalar›ndanbiri. Dünya e¤itim “sektörü” y›ll›k 2 trilyon dolarl›k birpazar durumunda. 50 milyon ö¤retmen, 1 milyar ö¤renci,yüzbinlerce e¤itim kurumuyla e¤itim “sektörü”, burjuvaziiçin oldukça ifltah kabart›c› bir kâr alan›. Dünya toplamticareti üzerinden dolafl›ma giren tutar›n ‘97 rakamlar›yla5.47 trilyon dolar oldu¤u düflünülürse, e¤itim üzerindendolafl›ma giren 2 trilyon dolar›n çekicili¤i kendili¤indenanlafl›l›r.E¤itimin piyasaya aç›lmas›/ticarilefltirilmesi asl›nda

GATS öncesinde var olan bir e¤ilim. Bunun ürünü olarakdaha GATS öncesinde birçok ülkede e¤itim bellidüzeylerde özel giriflime aç›lm›flt›r. Özellikle ilk ve ortae¤itimde bu geliflme daha h›zl› yaflanm›fl, irili ufakl› biry›¤›n özel okul aç›lm›flt›r. Türkiye’de de bu geliflme böyle

24

Page 3: Ticari Eğitim Dosyası 2006

yaflanm›fl, özel ilk ve ortaö¤retim kurumlar› mantar gibiülkenin her yan›na da¤›lm›flt›r.Bu durum elbette GATS’›n e¤itimin

özellefltirilmesindeki belirleyicili¤ini ortadan kald›rm›yor.GATS özellefltirme süreçlerine belirgin bir h›zkazand›rmakla kalm›yor, daha önce ulusal sermayeyeaç›lan alanlar› uluslararas› tekellere de aç›yor. Özellikle ‘95sonras›nda emperyalist ülkelerde de dahil olmak üzeredünyan›n her yan›nda yeni yasalar ve uygulamalarla h›zkazand›r›lan e¤itimin ticarilefltirilmesi sürecini dahayak›ndan ele ald›¤›m›zda görece¤iz ki, GATS oldukça h›zl›ve yayg›n bir uygulama alan› haline gelmifl durumda.GATS sürecini bafllatan DTÖ belgelerinde e¤itim bir

kamu hizmeti olarak de¤il, pazar olarak tan›mlan›yor. Ayn›belgelerde e¤itim “pazar›” befl kategoriye ayr›l›yor:‹lkö¤retim, ortaö¤retim, üniversite, yetiflkin e¤itimi vedi¤er e¤itim. ‹lk ve ortaö¤retim kurumlar›n›nözellefltirilmesi, yüksek ö¤retimin özellefltirilmesine göregörece daha zor. Ve e¤itim ticareti aç›s›ndan en kârl› veverimli alan yüksek ö¤retim alan›. ‘95 y›l›nda yüksekö¤renim “ticareti”nin 27 milyar dolar oldu¤u tahminediliyor. ‘90’lar›n bafl›nda kendi ülkesi d›fl›nda e¤itimgören ö¤renci say›s› ise 1.5 milyon civar›nda. Günümüzderakam en az birkaç kat artm›fl olmal›.Yüksek ö¤retimin uluslararas› piyasalara aç›lmas›

önündeki bafll›ca sorunlar, ö¤rencilerin ve ö¤retmenlerinülke d›fl›na ç›kmas› ve e¤itim hizmetini alacaklar› ülkeleregirmesi s›ras›nda yaflanan sorunlard›r. Milyonlarcaö¤retmen ve ö¤renci için pasaport ve vize almak, gümrüks›n›rlar›na tak›lmaktemel sorunlar.Ancak bu sorunlariçin de çözümlerbulunmufl. Uzaktane¤itim, sanalüniversitekampüsleri,teknolojininyard›m› ilebulunabilençözümler aras›nda.E¤itimde kullan›lanteknolojileraras›nda audio-konferanslar, video-konferanslar,bilgisayarlar içinyeni programlar,CD-ROM’lar veelbette internet var. Özellikle

internet arac›l›¤›ylakurulan sanalüniversiteler etkilibir çözüm gibiduruyor. Yeni yeni

geliflen bu uygulamaya örnek verecek olursak: KaliforniyaLos Angeles &Uum Üniversitesi internet arac›l›¤›yla açm›floldu¤u sanal ders say›s›n› 50’ye yükseltirken, bu derslere44 Amerikan eyaleti ve 8 ülkeden ö¤renciler devam ediyor.‘97 rakamlar›yla Amerikan kolej ve üniversitelerinin %55’iuzaktan ö¤retimi uyguluyor. Bu sanal üniversitelere giriflyapan ö¤renci say›s› 1 milyonun üzerinde, 2000 sonras›ndabu rakam›n 3 kat›na ç›kmas› bekleniyordu. Bu sektöröylesine geliflmifl ki, ünlü bir magazin dergisi olanForbes’te “siber-üniversiteler” aras›nda yap›lan birkarfl›laflt›rmada en iyi 20 “siber-üniversite” seçilmifl ve buüniversitelerin isimleri yay›nlanm›fl.Bir baflka örnek ise tamamen sanal bir kampüs olan

Western Governers Üniversitesi. Bu üniversite ‹BM,AT&T, Cisco ve Microsoft gibi tekellerin deste¤i ilekurulmufl. Üniversitedeki dersler baflka baz›üniversitelerdeki ö¤retim görevlileri taraf›ndan haz›rlan›yorve internet arac›l›¤›yla ö¤rencilere sunuluyor. Bu sanalüniversite ö¤rencileri ile internet d›fl›nda bir ba¤lant›kurmuyor. Ö¤retmenleri devre d›fl› b›rakan bu e¤itim tarz›daha fazla kâr amac›yla yayg›nlaflt›r›lmaya çal›fl›l›yor.UNESCO’un yapt›¤› bir araflt›rmaya göre, uzaktan

e¤itim veren ülkeler aras›nda ilk s›ray› ABD al›yor. Fransa,Almanya ve ‹ngiltere ise ABD’nin ard›ndan gelen ülkeler.ABD ekonomisi içinde e¤itim “ihracat›” önemli bir yertutuyor. 1996’da 7 milyar dolar olan e¤itim ihracat›, di¤erihracat kalemleri aras›nda beflinci s›rada yer al›yor.

25

Page 4: Ticari Eğitim Dosyası 2006

Üniversite ve sermaye iflbirli¤i, en az burjuvazi kadar biziflçi ve emekçi çocuklar›, devrimci ve ilerici gençler, hatta iflçi veemekçiler taraf›ndan önemsenmesi gereken temel önemde birkonu. Yaln›zca e¤itimin ticarilefltirilmesi yönünden de¤il, fakatideolojik-siyasal bir sald›r› olarak da üniversite-sermayeiflbirli¤ini ele almak, bu sald›r›y› karfl›lamak zorunday›z. Buiflbirli¤ini teorik arka plan› ile ele ald›¤›m›zda görülecektir ki,uzun bir süredir yaflad›¤› bunal›m› yine bizlere fatura etmekisteyen burjuvazinin kapsaml› bir sald›r› program›yla karfl›karfl›yay›z.

Üniversiteler: Düzenin yeniden üretimmerkezleri

Üniversite ilk kuruldu¤u ça¤dan itibaren temel bir ifllevesahip oldu. Bu ifllev verili düzenin sürekli bir biçimde yenidenüretilmesini sa¤lamakt›. Kilise bünyesinde, keflifllerin ve kilisegörevlilerinin yetifltirilmesini sa¤lamak için verilen e¤itimlebafllayan süreç, sonras›nda lonca yap›s›yla birlikte giderekde¤iflti. Bilgiye sahip olmak için biraraya gelen ö¤renciler ilebilginin yayg›nlaflt›r›lmas›n› savunan hocalar›n birlikteörgütlendikleri lonca yap›s› içinde üniversite kavram› ve onunifllevi de¤iflime u¤rad›. Ortaça¤’da kilisenin ihtiyaçlar›n›karfl›lamak için ifle koyulan üniversite, art›k kapitalizminihtiyaçlar›na göre flekillenmeye bafllad›.

‹deolojinin yeniden üretim alanlar›ndan biri olan üniversite,bu ifllevinden kaynakl› siyasal iktidar için vazgeçilmez bir rolesahiptir. Frans›z devrimiyle iktidar› alan burjuvazinin temeltaleplerinden biri genel e¤itim hakk›yd›. Kuflkusuz bu burjuvadüzene hizmet edecek

bireyler yetifltirmeyihedefliyordu.Günümüzde deüniversiteler ayn›ifllevi yerine

getiriyorlar.Bunun yan›s›ra, özelliklekapitalizmin

krizininderinleflmesiylebirlikte, bir bütünolarak e¤itim sistemikapitalizminihtiyaçlar›do¤rultusundayeniden örgütleniyor.

Bu yenidenörgütlenme,özellikle sony›llarda dahaileri birdüzeyde

gerçeklefltirilmeye baflland›. Kapitalizmin ‘70’lerde bafllayan vegiderek derinleflen krizine paralel olarak neo-liberal sald›r›lardünya ölçüsünde yayg›nlaflt›, ‘89 çöküflü sonras›nda iseyepyeni bir boyut kazand›. “Sosyal devlet” anlay›fl› terkedildi.Baflta e¤itim ve sa¤l›k olmak üzere topluma sunulan tümhizmetlerin kapitalizmin ihtiyaçlar› do¤rultusunda yenidenörgütlenmesi süreci böylece bafllad›. Neo-liberal düflünceyeuygun olarak, e¤itim herkes için temel bir hak ve “kamusal” biralan olmaktan ç›kt›, “yar›-kamusal bir hizmet”e (K.Gürüz)dönüfltü. Böylelikle e¤itim piyasaya sürülen bir meta halinegetirildi. Piyasa için üretilen her meta gibi e¤itim de piyasan›nkoflullar›n göre yeniden düzenlenmeye baflland›. Böylecee¤itimin paral› hale getirilmesi, ticarileflmesi ve kârl› bir alanoldu¤u oranda bizzat burjuvazi taraf›ndan sunulan bir “hizmet”edönüflmesi mümkün hale geldi. Sermayenin, farkl› sektörlerlebirlikte e¤itime yapt›¤› yat›r›m›n geri dönüfl –kârl›l›k- oranlar›nabakt›¤›m›zda, “e¤itim sektörü”nün ne kadar kârl› bir yat›r›malan› oldu¤u ortaya ç›k›yor.

Üniversitenin yeni rolü

Neo-liberalizmin e¤itim politikas›nda yüksek ö¤retimin dahaözel bir yeri var. Öncesinde bilgi üretilmesi ve bu bilgininyayg›nlaflt›r›lmas› rolü üzerinden tan›mlanan üniversite, bu yenisüreçle birlikte art›k üretim süreçlerine do¤rudan kat›l›yor. Bukat›l›m üniversite ile sermaye iflbirli¤i olarak ortaya ç›k›yor.Üniversitede bilgi üretimi sermayenin ihtiyaçlar› do¤rultusundaörgütleniyor.

Burjuvazi için yaflamsal önemde oldu¤u söylenenüniversite-sermaye iflbirli¤inin dayand›r›ld›¤› temel argümanlarflunlard›r:

‹lk argüman, sanayiye yönelik teknolojik geliflmeninekonomik rekabet gücünü artt›raca¤›d›r. Dünyan›n yaflad›¤›de¤iflim ve geliflim süreci bilgiyi (siz teknoloji olarak okuyun)daha önemli bir noktaya tafl›yor. Üretim süreçlerindeki emek-yo¤un tarzdan bilgi-yo¤un tarza geçifl süreci, bir sanayi girdisiolarak bilgiyi yaflamsal bir öneme kavuflturuyor. Bilgiye sahipolan›n rekabet gücü di¤erlerine oranla daha da gelifliyor.Böylelikle bilgi giderek ticari bir kavrama dönüflüyor.

Bu temel belirlemelerin ›fl›¤›nda burjuvazi üretim süreçlerinearaflt›rma-gelifltirme (Ar-Ge) kurumlar›n› ekledi. ‹lk olarak kendiiflletmesi bünyesinde oluflturdu¤u Ar-Ge kurumlar› bir diziolumsuzluk tafl›yordu. Bunlardan ilki Ar-Ge’nin riskli bir yat›r›malan› olmas›, araflt›rmalar›n uzun sürmesiydi. Buna ra¤menyap›lan araflt›rmalar bir sonuca ulaflmadan son bulabilir, dahas›ortaya ç›kan sonuç sermayenin bir ifline yaramayabilirdi. Kald›ki Ar-Ge çal›flmalar› oldukça pahal› bir yat›r›m alan›yd›. Ayn›zamanda bu kurumlarda çal›flt›r›lacak personelin bulunmas› vebu personelin ücretlerinin karfl›lanmas› onun için apayr› biryüktü. Yan› s›ra labarotuvar ve gerekli teknik donan›mlar›nsa¤lanmas› da ciddi bir yat›r›m gerektiriyordu.

Yaratt›¤› tüm bu sorunlar nedeniyle sanayi kurumlar›bünyesinde oluflturulan Ar-Ge bölümleri sermayenin istedi¤isonuçlar› vermedi. Bunun üzerine birçok olana¤a sahip olanüniversitelerden yard›m almak, onun kaynaklar›ndan

Üniversite-sermayeÜniversite-sermayeiflbirli¤i üzerineiflbirli¤i üzerine26

Page 5: Ticari Eğitim Dosyası 2006

faydalanmak yönünde bir e¤ilim olufltu. Türkiye’de 1983’tensonra özel sektör, kamu ve üniversiteler üzerinden Ar-Ge içinayr›lan personel say›s› ve yap›lan Ar-Ge çal›flmalar›nabakt›¤›m›zda görece¤iz ki, üniversiteler her iki aç›dan da özelya da kamu sektörünün çok daha ilerisindedir. Personel veyap›lan Ar-Ge çal›flmalar› bak›m›ndan özel ya da kamu sektörü,üniversite kadar geliflmifl de¤ildir.

Tüm dünyada Türkiye’dekine benzer bir tablo sözkonusudur. ‹flte bu nedenlerle üniversiteler burjuvazininyukar›daki sorunlar›na çözüm olabilecek yegâne kurumlaroldular. 1970’lerle beraber emperyalist ülkelerde Ar-Geçal›flmalar› büyük oranda üniversitelere kayd›r›lmaya baflland›.Üniversiteler de sermayenin yard›m talebine tamamen olumluyan›t verdiler. Bu durum özellikle Amerika’da böyle oldu.Böylelikle üniversite-sermaye iflbirli¤i sürecine yeni boyutlarkazand›r›lm›fl oldu.

Türkiye’de üniversite-sermaye iflbirli¤i

Ülkemizde bu iflbirli¤ini teorize etme ve uygulama çabas›içinde olan bafll›ca kurumlar ise YÖK, TÜB‹TAK ve TÜS‹AD’t›r.TÜB‹TAK daha çok bu iflbirli¤ini meflrulaflt›rma çabas› içindeolurken, YÖK üniversite-sermaye iflbirli¤inin önündeki yasal vefiili engelleri ortadan kald›rmak ve bu iflbirli¤ini en üst düzeydegerçeklefltirmek, TÜS‹AD ise her iki ifli birden gerçeklefltirmekçabas› içindedir.

TÜB‹TAK bu süreçte üniversitenin üzerine düflen rolü aç›kbir biçimde flöyle ifade ediyor: “E¤er, toplumun bilim ve teknolojiyetene¤ini yükseltmek... bir toplumsal varolufl sorunu halinegelmiflse ve bu sorunun çözümü için üniversitenin yetenek vebirikimine gereksinim duyulmuflsa, modern üniversite veça¤›m›z bilim adam›, toplumsal sorumlulu¤unun bir gere¤iolarak, elbette, bu isteme yan›t verecektir.” (TÜB‹TAK, TürkiyeÜniversite-Sanayi ‹flbirli¤inin Gelifltirilmesi-Alt KomisyonuRaporu 1994).

TÜB‹TAK yukardaki söylemiyle toplumun ç›karlar›n› bir avuçkapitalistin ç›karlar›na eflitleyerek, buradan üniversiteyeyeni bir rol biçiyor. 1990’da TÜB‹TAKtaraf›ndan gerçeklefltirilen 1. Bilim-Teknoloji fiuras›’nda kapsaml›de¤erlendirmelere konu edilenüniversite-sermaye iflbirli¤inin fikritemelleri at›ld›: “Üniversitelerdegerçeklefltirilen araflt›rmalar›n%90’›n› oluflturan ve lisansüstüe¤itimin bir parças› olarak yap›lançal›flmalar, salt akademik dereceamac›na ba¤l› olmaktan ç›kar›lmal› vebüyük ölçüde sanayi iflbirli¤ininihtiyaçlar›na yöneltilmelidir.”(TÜB‹TAK 1. Bilim-Teknolojifiuras›’ndan aktaranMetinÖzu¤urlu/Üniversite-Sanayi ‹flbirli¤itart›flma metinleri,AÜSBF). Yine 1.Bilim ve Teknolojifiuras›’nda, TÜB‹TAKüniversite-sermayeiflbirli¤i konusundadevletin h›zland›r›c› vedüzenleyici bir rolüstlenmesi gerekti¤ini ifade

ederken, devletin bu konuda yapmas› gerekenleri flöyles›ralad›:

“- Üniversitelerdeki ö¤retim üyelerinin sanayiye, sanayidekiuzmanlar›n üniversitelere rahatl›kla geçebilmeleri sa¤lanmal›d›r.

- Üniversitelerin müfredat programlar›nda sanayininihtiyaçlar›na cevap verecek de¤ifliklikler yap›lmal›d›r.

- Bilim ve teknoloji öncelikleri, sektör baz›ndabelirlenmelidir.

- Üniversiteler endüstriye iflletme ve tasarruf projeleri ileyard›m etmelidir.

- Üniversitelerde bulunan araflt›rma uygulama merkezlerininsanayi ile birlikte yürütülmesi gerekir. Bu merkezlerin yetkiliyürütme kurullar›nda sanayiciler de yer almal›d›r vefinansman›na kat›lmal›d›r. Sanayiciler cirolar›n›n örne¤in%0.1’ini bu merkezlere verebilir. Bu durumda finansman sorunuçözülece¤inden ve neyin araflt›r›laca¤› konusunda sanayicilerde söz sahibi olaca¤›ndan uygulamaya dönük araflt›rmalaryapma flans› artacakt›r.

- Üniversitelerin endüstriye kaliteli eleman yetifltirmesihususunda en önemli problem ö¤retim üyesi s›k›nt›s›d›r.”(TÜB‹TAK, 1990)

TÜB‹TAK’a göre üniversitenin sermaye ile olan iflbirli¤i onun“akademik özerkli¤inden” bir fley kaybettirmeyecek, bir flartla:“Sanayici, bilimcilerin ba¤›ms›z entelektüel faaliyetlerine kabamüdahalelerde bulunmamal›d›r” (agy). TÜB‹TAK akademiközerkli¤i ve özgür bilimsel e¤itimi baz› akademisyenlerin“ba¤›ms›z entelektüel çal›flmalar›na” indirgemekle kalm›yor,ayn› zamanda kapitalistlerin bilim adamlar›n›n çal›flmalar›namüdahalelerini “kaba” bir biçimde yapmad›klar› müddetçe birsorunun yaflanmayaca¤›n› düflünüyor. Sermayeninhizmetkarl›¤›na kendini adam›fl bir grup “bilim adam›”ndanbaflka türlü bir yaklafl›m da beklenemezdi zaten.

27

Page 6: Ticari Eğitim Dosyası 2006

Neo-liberal politikalar ve üniversiteler aras› iflbölümü

YÖK’ün bafl›na 1995’te getirilen Kemal Gürüz’üny›ld›z› 1994 y›l›nda haz›rlad›¤› bir raporla (“Türkiye’deYüksek Ö¤retim, Bilim ve Teknoloji”) parlad›.“Yazarlara göre ça¤dafl üniversite ‘modern iflletmecilik

teknikleri ile yönetilen bir kurum’ (s.146) olarakdüflünülmelidir ve ‘pazar ekonomisine’, ‘arz ve talepkoflullar›na’ uymak zorundad›r. Yetifltirilecek ö¤renci tipiaç›s›ndan ise ‘bilgi toplumu ve küreselleflme süreciningerektirdi¤i insan gücü profili’ gündemdedir (s.29).”(Toplumsal geliflme ve üniversiteler, Taner Timur, s.544). Önceki YÖK baflkan› Kemal Gürüz taraf›ndan 1994’te

TÜS‹AD ad›na haz›rlanan raporda, raporun yazar›Türkiye’deki üniversiteleri baz› gruplara ay›r›yor. Bugruplardan ilki az say›da elit üniversiteden olufluyor. Buüniversitelerin temel ifllevi lisansüstü e¤itim vermek veüniversite-sanayi iflbirli¤ini üst düzeyde gerçeklefltirmektir.Bugün e¤itimin ticarilefltirilmesinin en etkin biçimdegörüldü¤ü üniversiteler bu kapsama girmektedir. ODTÜ,‹TÜ, Bo¤aziçi, YTÜ vb. üniversitelerin oluflturdu¤u bugruptakiler için üniversite-sermaye iflbirli¤i tekno-kentlerarac›l›¤›yla bugünden bafllam›fl durumda.

Seçkin üniversitelerdekurulan Teknokentprojeleriyleamaçlanan, “ileriteknolojikullanan/üretenflirketlerinoluflumunu vebüyümesini

desteklemek,teknoloji gelifliminisa¤lamak, bu yöndeçal›flma yapanflirketlere Ar-Geçal›flmalar›n›yürütebilecekleriortam ve destek

sa¤lamak,üniversite-sanayiiflbirli¤ini enüst düzeye

ç›karmak, üniversitedeki araflt›rmalar›n ekonomik de¤eredönüfltürülmesini sa¤lamak, ülkenin ekonomik veteknolojik düzeyini yükseltmeye ve böylece ülkeninuluslararas› rekabet gücünü art›rmaya katk›dabulunmak”t›r. (ODTÜ Teknokent internet sitesinden...) Elitüniversiteler aç›s›ndan ÜS‹ ile hedeflenen, ulusal ölçektesermayenin teknolojik kendini yenileme gücünü(innovasyon) gelifltirmektir. Bu gruba giren üniversiteler aç›s›ndan bir di¤er önemli

yan ise üniversitelerin özellefltirilme sürecinin h›zl›ad›mlarla ilerlemesidir. ODTÜ, ‹TÜ ve Bogaziçiüniversitelerinde paral› bölümler (SUNNY programlar›)aç›ld› ve bu bölümler iki y›ld›r ö¤renci almaktad›r. fiu aniçin salt birkaç bölümle s›n›rl› olan ve ö¤renci de¤iflimprogram› kapsam›nda bafllat›lan bu özel bölümlerinönümüzdeki y›llarda yayg›nlaflaca¤›ndan kuflkuduyulmamal›d›r. Ayr›ca ‹TÜ, ODTÜ, Bo¤aziçi veHacettepe gibi “nitelikli” kamu üniversitelerinin “kendi”gelifltirme vak›flar›na devredilerek özellefltirilmelerihedeflenmektedir. Çeflitli sermaye çevrelerinin kat›l›m›ylakurulan bu vak›flar daha flimdiden yurtlar, yemekhaneler,kültür-sanat birimleri vb alanlar› kendi bünyelerine katm›flbulunmaktad›r.‹kinci grupta ise kitlesel e¤itim yapan üniversiteler

bulunmaktad›r. Bu gruptaki üniversiteler sanayiye nitelikliiflgücü (mühendis, mimar, iflletmeci vb.) üretmeklegörevlidir. Elit üniversiteler d›fl›nda kalan metropolüniversiteleri bu gruptaki üniversiteleri oluflturmaktad›r.Sanayide nitelikli iflgücüne talebin sürekli azalmas› vemeslek liseleri ve MYO arac›l›¤› ile bu yönlü ihtiyaçlar›nkarfl›lan›yor olmas› nedeniyle ve de kamusal alandayaflan›lan genifl çapl› tasfiye sald›r›s› ile beraber; buüniversitelerden mezun olanlar› bekleyen potansiyeliflsizliktir. Bu gruptaki üniversiteler içerisinde özellikleAnkara Üniversitesi devlet bürokrasisine elemanyetifltirmektedir.‹kinci gruba giren üniversiteler aç›s›ndan hedeflerden

bir di¤eri ise sermaye aç›s›ndan önemli bölümlerinözellefltirilmesinin önünün aç›lmas› için üniversitelerinküçük parçalara ayr›lmas›d›r. Ankara, ‹stanbulüniversiteleri gibi “klasik” üniversitelerin parçalanarak t›pve hukuk fakültelerinin üniversiteden ba¤›ms›z birer“iflletme” haline dönüfltürülmesi biçiminde yap›lacakt›r. Üçüncü grupta de¤erlendirilen üniversiteler ise “taflra

üniversiteleri” dir. Bu üniversiteler ise yine sanayininkalifiye iflgücü ihtiyac›n› meslek liseleri ve meslek yüksek

Bölümler ve üniversiteler aras› eflitsizlikler!

Ticari e¤itim veTicari e¤itim veüniversitelerüniversiteler28

Page 7: Ticari Eğitim Dosyası 2006

okullar› ile birlikte sa¤lamaktad›rlar. Neredeyse her taflraüniversitelerinde yayg›n olarak bulunan MYO buyönelimin bir sonucudur.Bunun yan›nda s›n›rl› bir biçimde olsa da ÜS‹’ne dair

ad›mlar taflra üniversitelerinde de at›lmaktad›r. Buad›mlarla amaçlanan bölgesel KOB‹’lerin teknolojikgeliflmesine katk›da bulunmak olarak tan›mlanmas›nakarfl›l›k, henüz bu yönlü ad›mlar emekleme aflamas›ndad›r.Taflra üniversiteleri için, fen-edebiyat, iktisadi ve idaribilimler ve bölgenin özelliklerine göre veterinerlik, ziraat,e¤itim fakültelerinden biri ve çok say›da yüksek okulbiçiminde yeniden yap›land›r›larak güçlü rektörlük vealt›nda bölümler biçiminde örgütlenerek ve ço¤unlu¤u yenikurulan bu üniversitelerin görünüflte kamu kurumu olsalarda bir anlamda parça parça yöresel sermayenin denetimineverilmesi hedeflenmektedir.K. Gürüz’ün yapt›¤› bu grupland›rma YÖK’ün yüksek

ö¤retim stratejisi olarak ifadelendirilebilir. Bu aradabelirtilmesi gereken bir baflka önemli olgu ise, bugrupland›rma içerisinde yer alan her üniversitenin ticaribirer kurulufl olarak de¤erlendiriliyor olmas›d›r.Dolay›s›yla verilen bu ticari hizmet için kullan›c›lardan(ö¤rencilerden) bir fiyat talep ediliyor. Bu fiyatland›rmadada bahsi geçen grupland›rma esas al›nacak. Do¤al olarakelit üniversitelerin fiyatlar› çok yüksekken, taflraüniversiteleri makul bir fiyat karfl›l›¤›nda hizmetsunacakt›r.

Anglo-Amerikan e¤itim modelive bölümler aras› eflitsizlikler

Anglo-Amerikan e¤itim anlay›fl›n›n özünü oluflturantemel yaklafl›m “bilim” ve “teknolojinin” efl anlaml›kullan›larak bilim ve teknolojiyi özdefllefltiren savd›r. Neo-liberal iktisad›n temel yaklafl›mlar›ndan birisi olan bu sav›oluflturan teorik gerekçeler flu flekilde s›ralanabilir:“Reel üretim sürecinin, gerek ürün baz›nda gerekse de

üretim ve ifl organizasyonlar› baz›nda giderek artanteknolojik muhtevas›, teknolojiyi ve onunlaayr›lmaz bir bütün olan bilimi, do¤rudan birüretici güç (üretim faktörü) haline getirmifltir.“Bilim adam› (dolay›s› ile üniversite) kendi

subjektif niyeti ne olursa olsun, objektif olarak,reel üretim sürecinde en önemli unsurlardanbirisi haline gelirken, kendi iradesi d›fl›nda osürece do¤rudan ba¤›ml› hale de gelmifltir.“Üniversite için yaflamsal olan teknolojidir,

teknoloji için aç›l›md›r.” . “Modern ça¤›m›z›nbilim adam›, toplumsal sorumlulu¤unun birgere¤i olarak bu isteme kuflkusuz yan›tverecektir.” (ÜS‹ gelifltirilmesi ve uygulamamodelinin ortaya konulmas› alt komisyonuraporu)Bu de¤erlendirmenin sonuçlar›na teknokent

projeleri üzerinden k›saca bakal›m.TÜB‹TAK’›n yapt›¤› de¤erlendirmede

teknolojiyle bilimin efl anlaml› kullan›m›n›n sermayeaç›s›ndan ne kadar hayati oldu¤u tüm aç›kl›¤› ile görülmüflolacakt›r:“Üniversite-sanayi iflbirli¤i, sanayie yönelik uygulamal›

araflt›rma ortak projeleri ile bafllat›labilir. Bu projelerinyönetimleri sanayiciye b›rak›lacakt›r. Üniversiteye ayr›lanaraflt›rma deste¤inin bir k›sm›, bu tip projelerdekullan›lmak üzere, projenin sanayici orta¤› arac›l›¤› ileüniversiteye verilebilir.“Sanayimizin gündemindeki konular, yüksek lisans,

doktora ve doktora sonras› araflt›rma konular› aras›ndayer alabilmelidir. Güdümlü araflt›rmalar›n süre ve sonuçbak›m›ndan denetiminde sanayicinin yer almas›,profesyonel bilim ve teknoloji yönetimini bafllatacakt›r.“Üniversite elemanlar› ve sanayiden uzmanlar,

birbirlerinin programlar›nda kolayca yer al›pçal›flabilmelidir.” (Türkiye’de Üniversite-Sanayi ‹flbirli¤i:Bugünkü Durum, Gelece¤e Yönelik Görüfl ve Düflünceler,TÜB‹TAK)‘Seçkin’ ö¤retim hedefi, araflt›rmay› e¤itimden kopartan

ve günümüzde K›ta Avrupas›n› da etkisine alan Anglo-Amerikan üniversite anlay›fl›n›n bir ifadesidir. “Anglo-Amerikan dünyas›nda üniversiteler, art›k, büyük orandauygulamal› do¤a bilimlerinin ve daha küçük orandauygulamal› ‘sosyal bilimler’in tahakkümünde, pazarekonomisine hizmet eden kurumlar” haline gelmifltir. Buyönelimin do¤al sonucu ise sermayenin ihtiyaçlar›na görearaflt›rma ve “bilimsel” çal›flma yapan bir kurumda, sosyalbölümlerin kendi anlamlar›n› yitirecekleridir. Bugün sosyal bölümlerin piyasan›n talebine göre

flekillenen bir e¤itim süreci içerisinde hiçbir anlam›kalmamaktad›r. Teknik bilimler h›zla prestij kazan›rken,sermaye aç›s›ndan ani bir kazanç alan› oluflturmayanfelsefe, sosyoloji vb. bölümler anlamlar›n› yitirmektedirler.Birçok üniversitede kapat›lma sorunu ile karfl› karfl›yakalan sosyal bölümlerin olmas›n›n, bu bölümlerden mezunolanlar›n iflsizlik sorunu ile bo¤uflmalar›n›n gerisindekitemel neden e¤itim sistemindeki bu yap›sal dönüflümlerdir.

29

Page 8: Ticari Eğitim Dosyası 2006

1155

Page 9: Ticari Eğitim Dosyası 2006

Uluslararas› düzlemde küresel kapitalizmin yeni sömürüpolitikas› olarak gündeme gelen neo-liberal politikalarTürkiye’de de h›zla yaflama geçiriliyor. Neo-liberal politikalar›nanayasas› olan GATS ile, milyonlarca emekçi, uzun y›llar difledifl verdikleri mücadelelerle kazand›klar› ve kamusal hizmetçerçevesinde kullanabildikleri tüm haklar›ndan mahrumb›rak›l›yor. Önce ifl yasas›yla iflçi s›n›f›n›n tüm tarihselkazan›mlar›n› bir anda t›rpanlamay› hedefleyen sermayedüzeni, flimdi de Kamu Yönetimi Temel Kanunu ile kamusalhizmet alan›n› tasfiye ederek, Türkiye iflçi ve emekçilerinin tümtarihsel kazan›mlar›n›, GATS hükümlerine uygun bir biçimdegeri almak istiyor. Kamusal hizmet alanlar›n› bir bir satarak, yeryer ticari uygulamalarla birer dükkan haline çevirerek kamusalhizmeti piyasaya aç›p bir rant alan› haline getirmeyi veemekçilerin s›rt›ndan patronlar›n ceplerine daha fazla kâraktarmay› hedefliyor.‹flte bu sald›r›lar›n Türkiye’deki temel uygulamalar›ndan biri

olan Kamu Yönetimi Temel Kanunu, kamusal hizmetlerinticarilefltirilmesi ve bu hizmetlerin piyasa koflullar›nauydurulmas› aç›s›ndan yayg›n bir sald›r›y› ifade ediyor. Bukanunun kapsad›¤› temel sald›r› alanlar›ndan biri de PersonelRejimi Reformu’dur.Personel Rejimi Reformu’nu befl bafll›k alt›nda incelemek

mümkün. Bunlar, sözleflmeli personel, toplam kalite yönetimi(TKY), esneklik, performansa dayal› ücretlendirme ve normkadro uygulamalar›d›r. Tüm bu uygulama alanlar›, kamusalhizmet alanlar›nda ifl güvencesini ortadan kald›rmak, emekçileriyaln›zlaflt›rmak, güvencesizlefltirmek, iflsizlik tehdidiyle köleceçal›flma koflullar›na mahkum etmek için düzenlenmifl olup,kamusal hizmeti piyasan›n ac›mas›z koflullar›na adapteedebilmek için h›zla yaflama geçirilmeye çal›fl›lmaktad›r.Personel Rejimi Reformu’nun bu befl bafll›¤›n›n birbiriyle

organik olarak ba¤l› olmas›n› göz önünde tutarak, sonzamanlarda özellikle e¤itim emekçilerini ve e¤itim fakülteleriö¤rencilerini ilgilendiren sözleflmeli ö¤retmenlik atamalar›nadair bir bak›fl aç›s› ortaya koymay› ve bu çerçevede neleryap›lmas› gerekti¤ini tart›flmay› amaçl›yoruz.

Binlerce e¤itim emekçisi sermayenin ücretli köleleri haline getiriliyor!

Personel Rejimi Reformu’nun temel ilkesi, “devlette asli vesürekli görevler belirlenmesi ve bu görevleri yürütenlerind›fl›ndakilerin ‹fl Yasas›’na göre çal›flt›r›lmas›”d›r. Bu anlamda,kamu emekçilerinin istihdam flekilleri, tam ve k›smi zamanl›çal›flan sözleflmeli personel ve geçici personel biçimindeyeniden düzenlenmektedir. Yönetici tak›m› ve emniyet güçleriharicinde tüm kamu emekçilerini bu istihdam biçimine tabi k›lanreform, bu yönüyle yüzbinlerce kamu emekçisini ifl güvencesizçal›flmaya, sosyal güvenlikten yoksunlu¤a, iflsizli¤e veyoksullaflmaya mahkum ediyor.Kamu emekçilerinin çok önemli bir kesimini oluflturan e¤itim

emekçilerinin statülerinin ‹fl Yasas›’na tabi k›l›nmas›, binlerce

16

SSöözzlleeflflmmeell ii öö�� rreettmmeennll iikk.. .. ..

KKöölleell iikk mmii??EE¤¤ii tt iimmccii ll iikk mmii??

Page 10: Ticari Eğitim Dosyası 2006

17

e¤itim emekçisini bu yasan›n hükümlerine ba¤layarak ö¤retmenli¤i kölelik koflullar›na mahkum etmektedir. Her fleyi patronlaryarar›na düzenleyen ‹fl Yasas›, “ifl” tan›m›n› da bütünüyle de¤ifltirmekte, tüm çal›flma koflullar›n› esnek biçimlere göredüzenlemektedir. Sözleflmeli ö¤retmenlik uygulamas› da, sermayenin bu hedefleri çerçevesinde düflünülmelidir.Bu anlamda, sözleflmeli ö¤retmenlik uygulamas›n›n en kritik aya¤›, süreklilik, sistem ve düzen isteyen bir meslek olarak

ö¤retmenli¤in piyasa koflullar›na uydurulmas› için bütün temel özelliklerinden vazgeçilmesini gerektirmesidir. Bundan böyle hiçbirö¤retmen, iflsizlik, yoksullaflma, güvencesiz çal›flma ve sosyal güvenlik hakk›ndan, sa¤l›k, ulafl›m vb. haklar›ndan mahrumb›rak›lma tehdidi olmaks›z›n çal›flamayacak. Bu ise, ö¤retmenlik mesle¤ini darbeleyen, e¤itim emekçilerini verimsizlefltiren ves›radan ücretli köleler statüsüne sokan bir sald›r› anlam›na gelmektedir.Zira, bu sald›r›, reform tasla¤›nda aç›kça flöyle ifade edilmektedir: “Bulundu¤u kurumda veya baflka kamu kurumlar›nda bu

kanuna göre aral›ks›z 10 y›l süreyle sözleflmeli personelolarak istihdam edilmifl olanlar›n, bu kanunda vesözleflmelerinde gösterilen görev, yetki ve sorumluluklar› ihmaletmedikleri sürece sözleflmeleri yenilenir.” Performansa dayal›ücretlendirme ile, toplam kalite yönetimi ile, norm kadroyönetmelikleri ile, çal›flma koflullar›, ücretleri, gelecekleriamirlerinin iki duda¤› aras›na b›rak›lan e¤itim emekçileri,böylece koflulsuz bir itaâte, kifliliksizleflmeye sürükleniyorlar.Haks›zl›¤a karfl› seslerini ç›karmalar› böylesine engellenen

e¤itim emekçilerine sendikalaflman›n hiçbir koflulda revagörülmeyece¤i ise çok aç›k. Sendikal örgütlenmenin önündekitüm yollar kapat›l›yor, e¤itim emekçilerinin örgütlenmesininönüne geçilmifl olunuyor. Görünürde sendikal haklar›ntan›nm›fl olmas›na karfl›n, sendikal çal›flma içerisinde bulunanemekçilerin sözleflme yenileme sürecinde sendikalfaaliyetlerinin nas›l bir tehdit olarak kullan›laca¤› çok aç›k birgerçektir.Öte yandan, sosyal güvenlik haklar›n›n da

t›rpanlanmas›yla, binlerce emekçi giderek “Bireysel EmeklilikSistem”ine mahkum edilecek, emekçilerin gelece¤ini k›s›tl› daolsa güvence alt›na alan tüm olanaklar t›rpanlanm›fl olacakt›r.‹flsizlik tehdidiyle de birleflti¤inde, emekçileri nas›l birgeleceksizli¤in bekledi¤i aç›kça ortaya ç›k›yor.Tüm bu sistem, emekçilerin güvencesiz çal›flma

koflullar›na mahkum olmalar›na sebep olurken, ayn› zamandae¤itim alan›nda sonu belirsiz bir ticarileflme sürecinin deönünü aç›yor. Ücretli eme¤in bu derece pervas›z bir biçimdepiyasaya sunulmas›, e¤itim alan›nda ticarileflmenin baflka biryans›mas› olarak göze çarp›yor.

Komünist eğitim öğrencileri

“Biz üniversiteden ‘k›sm›zamanl› geçici dil ö¤reticisi’olarak mezun olmad›k”!..

“Mezun oldu¤umuz günden bu yana atanmay›bekleyen bizler, flu zamana kadar atanaca¤›z diye bizdenistenen herfleyi yapt›k: 40 kredilik ‹ngilizce sertifikas›,pedagojik formasyon vs... Peki ne oldu? Cebimizdenparalar ç›kt› ve biz atanamad›k. Mezun ve sertifikal›,formasyonlu iflsizler olduk.Biz üniversiteden "k›sm› zamanl› geçici dil ö¤reticisi"

olarak mezun olmad›k. Böyle bir tan›mlaman›n gerçekli¤iyok, hak ihlali var. Çünkü bu uygulama e¤itimdesüreklilik ve eflitlik ilkesine ayk›r›d›r.Bakanl›k 20 bin kadrodan önce 2006-1 atama ifllemine

bafllamadan önce sözleflmeliler kadroya geçiriliyor,öncelik hakk› veriliyor diye demeçler veriliyor ve hepayn› sonuç; kand›r›l›yoruz.Ve tarih 01.02.06 itibariyle elektronik baflvuru

k›lavuzunda alan›m›z›n ç›kmad›¤›n› gördük. Bilgiifllemden ald›¤›m›z bilgilere göre bizlerin 4. öncelikteoldu¤umuz söylendi.Bu yaflananlardan gördü¤ümüz, anlad›¤›m›z MEB gibi

resmi bir kuruluflun emeklerimizi göz ard› etti¤i ve biziciddiye almad›¤›d›r. Bize sundu¤u tek fley formalite olarakbaflvuru imkan›d›r.Çal›flmalar›na bafllad›¤›m›z sadece Almanca, Frans›zca

ö¤retmenlerine de¤il mezun olduktan sonra bu zorluklar›yaflayacak olan e¤itim fakültesi ö¤retmen adaylar›na,atanamayan tüm branfllardaki ö¤retmenlere veönümüzdeki dönem e¤itimle ilgili ç›kan yasalarla baflkatürlü zorluklar yaflayacak olan kadrolu e¤itimcilere vee¤itimin tüm unsurlar›na, gelin bu mücadeleyi hep birlikteörelim. E¤er bizler sahip ç›kmazsak bu sorunlara,hepimizi daha zor günler bekleyecek. Ama biz sesimiziç›kar›rsak, bir ad›m atarsak, birileri pervas›zca davran›pbizleri görmezden gelerek davranamayacakt›r.”

(Fransızca bölümünden mezun olup Ordu'dasözleflmeli ö¤retmenlik yapan Nihat Aydın adl›e¤itim emekçisi ile “eğitim güncel”in yapt›¤›

röportaj›n bir bölümüdür...)

Sözleflmeli ö¤retmenleribekleyen bafll›ca sorunlar* ‹fl güvencesi yok, sözleflmeler 1 y›l ile s›n›rl›. *Sözleflme feshinde objektif ve somut kriterler yok.*Kadrolu memur al›m›nda sözleflmelilere öncelik

tan›nm›yor.*Baflka bir kurum veya ile nakle olanak tan›nm›yor.

(efl durumu dahil)*Y›lda 30 günden fazla hastal›k izni kullan›lam›yor,

30 günün üstündeki hastal›k izinlerinde yar› ücretödeniyor.*Mesai kavram› "ifl bitimi" olarak tarif ediliyor.*Ayn› ifli yapanlar aras›nda dahi ücret adaletsizli¤i

var.*Ayn› ö¤renim durumuna sahip olmas›na ve ayn› ifli

yapmas›na karfl›n farkl› haklar ve ücrete sahip çeflitlikadrolar oluflmakta. Örnek: normal ö¤retmen, vekilö¤retmen, sözleflmeli ö¤retmen (K›smi Zamanl› GeçiciÖ¤retici), asker ö¤retmen...

Page 11: Ticari Eğitim Dosyası 2006

18

Dan›fltay 12. Dairesi, Milli E¤itim Bakanl›¤›’n›n "K›smizamanl› geçici ö¤reticilik" konulu genelgesinin iptali veyürürlü¤ünün durdurulmas›na karar verdi. Karar›n gerekçesinde, ö¤retmenlik mesle¤ine nas›l

bafllanaca¤›n›n yasalarda bulundu¤una ve ö¤retmenli¤in birkariyer mesle¤i oldu¤una iflaret edilerek, ö¤retmenli¤in, DevletMemurlar› Yasas›’na göre asli ve sürekli görevlerden oldu¤ubelirtildi. Gerekçede, özellik gerektiren kurslar için ö¤reticis›fat›yla ö¤retmenlerin görevlendirilebilece¤i, ancak genelgeninbu kapsam›n d›fl›na ç›kt›¤› vurguland›.MEB’in "bir ö¤retim y›l›nda 10 ay› geçmemek üzere k›smi

zamanl› geçici ö¤retici çal›flt›r›labilmesine" iliflkin karar›n›nard›ndan, Milli E¤itim Bakanl›¤› 1 Eylül 2005’te dava konusugenelgeyi yay›nlam›flt›. 2005-2006 ö¤retim y›l›nda bukapsamda 20 bin ö¤retici çal›flt›r›lmas› öngörülüyordu.

Sözleflmeli ö¤retmenlik uygulamas› gerçekten durdu mu?

Sözleflmeli ö¤retmen al›m› 1999 y›l›ndan bu yana yayg›nolarak yürürlükte olan bir uygulamad›r. Zira bu uygulaman›narka plan›na bak›ld›¤›nda, s›n›rlar› e¤itim emekçilerini aflmakta,neo-liberal uyum politikalar› çerçevesinde sistemin yaflad›¤›bütünsel dönüflümlerden kaynaklanmaktad›r. Bugün sistemkamu hizmetleri alan›n› bir bütün olarak tasfiye etmek içinbüyük bir u¤rafl vermektedir. Kamusal alan›n tasfiyesi sürecininzorunlu sonucu ise sözleflmeli ö¤retmenlik dayatmas›n›nkendisidir. Sermaye, ihtiyaç duydu¤u personeli kadrolu olarakalmamakta, do¤an bofllu¤u “sözleflmeli personelle” doldurmayaçal›flmaktad›r.Sorunun bir di¤er yan› ise sözleflmeli personel al›m›n›n

çeflitli biçimlerde geçmiflten beri devam eden bir uygulamaolmas›d›r. Merkezi atamalara dair genelge yay›nlanmadanönce de sözleflmeli personel al›m› ‹lçe Milli E¤itim Müdürlükleritaraf›ndan devam etmekteydi, bugün de bu uygulamada birde¤ifliklik yaflanmad›. Öte yandan sözleflmelerin yine önemli birk›sm› do¤rudan okullarla yap›lmakta ve sözleflmeli personelinücretleri Okul Aile Birli¤i vb. üzerinden velilere ödetilmektedir.Halihaz›rda devam eden bu uygulamada da öze iliflkin bir

de¤ifliklik bulunmamaktad›r. Milli E¤itim Bakanl›¤› rakamlar›na göre Türkiye’de ö¤retmen

a盤› 165 bindir. Bakanl›k, kalan bofl kadrolara ö¤retmenatamak yerine ifl güvencesiz ve düflük ücretli çal›flacaksözleflmeli ö¤retmen almay› tercih etmektedir. Bu merkeziatama yoluyla da olsa, yerel ölçekte de olsa, okul düzeyinde deolsa temel bir yönelimdir ve bu yönelimde sermaye ad›na birde¤ifliklik bulunmamaktad›r. Sermaye devleti bu a盤› kölelikkoflullar› ile çal›flan ö¤retmenlerle doldurmak istemektedir.Sözleflmeli personel al›m›n›n temel amac› da budur.

Sözleflmeli ö¤retmenli¤e hay›r,haklar›m›z için mücadeleye!

E¤itim ö¤rencileri olarak haklar›m›z için mücadele etmek veörgütlenmek d›fl›nda bir yolumuz bulunmuyor. Sözleflmeliö¤retmenlik uygulamas› kamunun bir bütün olarak tasfiyesisald›r›s›n›n önemli bir halkas›d›r. Bu uygulama tüm h›z›yla veyasal bir dayanak oluflturmadan devam ederken, e¤itimö¤rencileri beklemeyi de¤il mücadele etmeyi seçmelidir.Sermaye devleti y›llard›r bizim sessizli¤imizden güç almaktad›r.Bugün bu sesizli¤i bozma zaman›d›r.

Taleplerimiz:* GATS’tan ç›k›ls›n!

* E¤itimin ticarilefltirilmesine ve kamunun tasfiyesineson verilsin!

* Sözleflmeli ö¤retmenlik uygulamalar› tüm sonuçlar›ile geri çekilsin!

* Tüm ö¤retmenlere kadro verilsin!Kahrolsun ücretli kölelik düzeni!

Komünist e¤itim ö¤rencileri

Dan›fltay sözleflmeli öğretmenlik genelgesinin yürütmesini durdurdu...

Sözleflmeli çal›flma devamediyor!

Page 12: Ticari Eğitim Dosyası 2006

19

E¤itim emekçilerine yöneltilen sözleflmeli ö¤retmenliksald›r›s›, e¤itim fakülteleri ö¤rencilerini de birebir tehditetmektedir. E¤itim fakültelerinde okuyan binlerce ö¤renciye, buuygulamayla, geleceksizlik ve emek piyasas›na bir meta gibisürülme tehlikesi dayat›l›yor. E¤itim ö¤rencilerine dayat›langeleceksizlik, onlar› dayan›flmadan, e¤itimin nitelik kazanmas›için verdikleri mücadeleden, ö¤retmenlik mesle¤inin kendinehas noktalar›n›, olmazsa olmaz yönlerini yaflatmaktan venesillere aktarma bilincinden al›koymaktad›r. Bu yan›yla e¤itimfakülteleri art›k ö¤retmen yetifltiren kurumlar olmaktan ç›k›p,meslek edindirme kurslar› niteli¤inde s›radan ücretli emekçileryetifltiren kurumlar haline dönüflmektedir.Bu nitelikleriyle e¤itim ö¤rencilerinin gelecek kayg›lar›na

yan›t veremeyen e¤itim fakülteleri tablosu, e¤itim ö¤rencilerinibireysel kurtulufla itiyor. KPSS kurslar›yla, ücretli meslek içiformasyon kurslar›yla ve daha nice uygulamayla e¤itimfakülteleri de birer ticarethaneye dönüflüyor.Tüm bu say›lanlar, sözleflmeli ö¤retmenlik sald›r›s›na karfl›

e¤itim fakültelerinde örülecek çal›flmalara yol gösteriyor.

E¤itim ö¤rencileri sözleflmeli köleli¤e mahkum olmayacak!

Sözleflmeli ö¤retmenlik sald›r›s›, özellikle 2005-2006 e¤itimdöneminde gerçekleflen atamalarla daha yak›c› bir biçim alm›flbulunuyor. Sömestr döneminde yeni atamalarla ilerleyen süreç,sermaye iktidar› cephesinden ad›m ad›m derinlefltirilecek gibigörünüyor.E¤itim emekçilerinin en kitlesel örgütlenmesi olan E¤itim

Sen ise, bu süreci tam bir sessizlikle geçirdi. E¤itim Sen’insürece tek müdahalesi, 10 ay olarak düzenlenen sözleflmelerin12 aya ç›kart›lmas› oldu. Bu “hak al›c›” mücadelenin bir sonucuolsa gerek, MEB de sözleflmelerin 12 aya ç›kar›lmas› ile ilgiliMaliye Bakanl›¤› ile görüflüldü¤ünü duyurdu. E¤itim Sen’indüfltü¤ü bu geri nokta, sürecin üniversiteler cephesindenörgütlenmesinin güncel önemini ortaya koyuyor.E¤itim fakültelerinde, sunulan argümanlar çerçevesinde

etkin bir çal›flma bafllat›lmal›d›r. Sözleflmeli ö¤retmenlik süreciile ilgili olarak ö¤renciler ayr›nt›l› bir bilgilendirme sürecine tâbitutulmal›d›r. Sözleflmeli personel uygulamas›n›n daha derin birticarileflme sürecinin bir halkas› oldu¤u gerçe¤i göz önündetutulursa, bu bilgilendirme Kamu Yönetimi TemelKanunu/Personel Rejimi Reformu’ndan GATS’a dek birçokalana uzanan genifl bir çerçevede ele al›nmal›d›r. Sözleflmeliö¤retmenlik uygulamas›n›n, bugün gelecek kayg›s› tafl›yane¤itim ö¤rencileri aç›s›ndan bir kurtulufl yolu olarakgörülebilmesinin gerisinde bu uygulamaya dair derin birbilgisizlik oldu¤u gerçe¤i düflünüldü¤ünde, salt bu bilgilendirmeçal›flmas› dahi e¤itim ö¤rencileri aras›nda ciddi bir etkiyaratabilecektir.Çal›flman›n ilerleyen süreçlerinde, bu konuya duyarl› tüm

ö¤rencileri harekete geçirebilecek esnek örgütlenmelerle,çeflitli kitle çal›flmas› araçlar›yla (paneller, imza kampanyalar›,

vs.) en genifl bilefleneulaflabilmek gibi birsorumlulu¤umuz da var. Kitleçal›flmas› deneyimlerimizinbirikti¤i bu dönemde, bu birikimidaha ileri bir düzeyeç›karabilmenin etkin yol veyöntemlerini bulmakdurumunday›z. Örne¤in e¤itimfakültelerinde akademisyenlerinkampanyaya etkin deste¤inin

nas›l örgütlenebilece¤i, ortaya ç›kan dinami¤in ne tür eylemsüreçleri içinde gelifltirilece¤i gibi bafll›klar kitle çal›flmas›n›netkin birer parças› olarak ayr›nt›lar›yla planlanmal›d›r.Bu iddian›n kendisi, bir yan›yla da gençlik kurultay›n›

güçlendirecek yerel esnek örgütlülükler deneyimlerini yaratmapotansiyeli anlam›nda da önemli bir ad›m› temsil ediyor.Merkezi ve yerel tüm olanaklar› de¤erlendirmek, kimi zamanetkin yerel çal›flmalar ve örgütlülükler oluflturmak, kimi zamanbu örgütlülüklerin kendilerini merkezi bir platforma tafl›yaraktaçland›rman›n araçlar›n› yaratmak, bu alanda yaratmayahaz›rland›¤›m›z deneyimin temel köfle tafllar›n› oluflturuyor.E¤itim fakültelerinde yaratmay› hedefledi¤imiz bu toplam

deneyimi, bu mücadelede esas olarak aktif olmas› gerekene¤itim emekçilerine bir mücadele deneyimi örne¤i olaraksunulmas›n›n da ayr› bir de¤eri var. Mütevazi de olsadeneyimlerimizi yayman›n imkanlar›n› arayaca¤›z. Ancak busüreçte E¤itim Sen’in icazetçi çizgisiyle uzlaflan, sendikan›nyer yer çal›flman›n politik çizgisini paralize etmesine sebepolan ve genelde de sözde kalan örgütlülük modellerinetak›lmadan, ö¤rencilerin gücüne güvenen etkin bir kitleçal›flmas› ve örgütlenmesi çizgisi izleyece¤iz.Gençlik hareketinin sorunlar›n›n afl›lmas› konusunda ciddi

bir deneyim yaratabilece¤imiz bu politik gündeme etkin birflekilde yüklenelim.

Komünist e¤itim ö¤rencileri

Eğitim öğrencileri ve sözleşmeli öğretmenlik...

E¤itim fakülteleri iflsizyetifltirmeye devam ediyor!

Page 13: Ticari Eğitim Dosyası 2006

20Milli E¤itim Bakanl›¤› rakamlar›na göre Türkiye’de ö¤retmen a盤› 165 bindir. Bakanl›k, kalan bofl kadrolara

ö¤retmen atamak yerine ifl güvencesiz ve düflük ücretli çal›flacak sözleflmeli ö¤retmen almay› tercih etmifltir. Dan›fltay’›n, ö¤retmenli¤in 657 Say›l› Devlet Memurlar› Yasas›'na göre asli ve sürekli görevlerden oldu¤unu

belirterek, Milli E¤itim Bakanl›¤›’n›n sözleflmeli ö¤retmenlik uygulamas›n›n yasal olmad›¤› yönündeki karar›yerindedir. Ancak bu karar kamuoyuna yans›d›¤› s›rada, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda kabul edilen “ek ödemekanun tasar›s›nda” “Milli E¤itim Bakanl›¤›'nda norm kadro sonucu ortaya ç›kan ö¤retmen ihtiyac›n›n kadroluö¤retmen istihdam›yla kapat›lamamas› durumunda, ö¤retmenlerin sözleflmeli olarak istihdam edilmesi” düzenlenmifltir.Bu düzenlemenin Dan›fltay karar› ile efl zamanl› olarak yap›lmas› anlaml›d›r ve düzenleme, Hükümetin sözleflmeliö¤retmenlik uygulamas›ndaki ›srar›n›n bir kan›t› niteli¤indedir. E¤itimin düzenli ve sürekli bir kamu hizmeti olmas› gerekti¤inden hareketle verilen, geçici ve ifl güvencesiz

çal›flmay› esas alan sözleflmeli ö¤retmenlik uygulamas›, bugün tüm dünyada benimsenen “ucuz iflgücü” uygulamas›n›ne¤itimdeki yans›mas› olarak karfl›m›za ç›km›flt›r. Dan›fltay’›n karar› ile Milli E¤itim Bakanl›¤›’n›n, sözleflmeliö¤retmenlik uygulamas›n› kurumsal hale getirme çabalar› büyük yara alm›flt›r. MEB, bütçenin yetersizli¤i bahaneederek t›pk› kâr-zarar hesab› yapar gibi “1.5 milyara mâl edilen bir ö¤retmeni 600 milyona mal ederek” tasarrufyapt›¤›n› sanm›fl ancak yan›lm›flt›r. E¤itimin vazgeçilmez unsuru ö¤retmendir ve e¤itimin niteli¤i, ö¤retmenin niteli¤i ile do¤ru orant›l›d›r. Ö¤retmenlik

mesle¤i düzenlilik ve süreklilik gerektirir. Sözleflmeli ö¤retmenlerin mevcut çal›flma koflullar› ile ö¤rencilere faydal›olabilmesi mümkün de¤ildir. Bu nedenle bütün ö¤retmenler kadrolu ve ifl güvencesine sahip olarak çal›flt›r›lmakzorundad›r. Dan›fltay’›n bu karar›n›n ard›ndan bugün Türkiye’nin dört bir yan›nda fedakârca çal›flan tüm sözleflmeli veücretli ö¤retmenler kadroya al›nmal› ve sadece e¤itimde de¤il, kamu hizmetlerinin hiçbir alan›nda “sözleflmeliistihdam” yap›lmamal›d›r.

Alaaddin D‹NÇERE¤itim Sen Genel Baflkan›

Sözleşmeli öğretmenliğe son verilmeli ...

Kadrolu çal›flma benimsenmelidir!

Page 14: Ticari Eğitim Dosyası 2006

Önce çarp›c› bir örnekle toplam kalite yönetiminin (TKY)emekçiler için ne ifade etti¤ini genel olarak görelim. TKY’nin enyayg›n olarak uyguland›¤› ülke olan Japonya’da iflçiler gündeyaklafl›k 18 saat çal›flarak, bedenlerini ve beyinlerini fabrikadakiverimlilik art›fl› çal›flmalar›na adam›fllard›r. ‹flçiler hastal›k izinlerini,y›ll›k izinlerinin büyük bir k›sm›n› kullanmayarak iflyeri performansgöstergelerini etkileme yoluna gitmektedirler.

Özellikle Japonya’daki uygulamalarda, TKY’de iflyo¤unlaflmas›n›n çal›flanlar üzerindeki etkileri ürkütücü boyutlaraulaflm›flt›r. Örne¤in otomobil fabrikalar›nda presleme aflamas›ABD’de 6 saatte gerçekleflirken, bu Toyota fabrikalar›nda 1 saat 12dakikaya indirilmifltir (Petrol-‹fl Y›ll›¤› ‘95-96). Emek verimlili¤ininbu art›fl›na ra¤men Japonya’da ücretler ve sendikalaflma oranlar›ndaönemli düflüfller yaflanm›flt›r.

Bu uygulaman›n sonucu, Japonya’da karashi denilen aniölümlerin (kalp ve di¤er rahats›zl›klar sebepli) artmas› olmufltur. Bunedenle 4152 ölüm olay› hakk›nda dava aç›lm›flt›r. Japon iflçilerinin%54,1’inin en çok kayg›land›¤›n›z fley ne sorusuna yan›t› “sa¤l›¤›m”olmaktad›r.

Peki TYK ülkemizde e¤itim emekçileri cephesinden ne gibiuygulamalar do¤uruyor? E¤itim-Sen ‹stanbul 6 No’lu fiube baflkan›Özgür Müftüo¤lu’nun aç›klamalar› bu soruyu cevapland›r›yor:

“ * Ö¤retmenlerin çal›flmas› esneklefltirilerek ucuzlat›l›yor.Stajyer ö¤retmen uygulamas› bunun ilk ad›m›d›r. Bugün 400-500milyon lira alan bir s›n›f ö¤retmeninin yapaca¤› ifli, d›flar›da 150-200milyona yapmaya haz›r milyonlarca insan var. Böylece ö¤retmenlerinbirbirleriyle rekabeti sa¤lan›yor. ‹fl güvencesi ortadan kalk›yor.

* Art›k 3 y›ll›k sözleflmeler olacak. Bu sözleflmeli sistem içindeçal›fl›rken, performans›n›z di¤er ö¤retmen arkadafllar›n›zdan dahadüflük olursa iflten ç›kar›lacaks›n›z. ‹fl arkadafllar›n›zla da rekabetetmeniz gerekecek.

* Ö¤retmenler yaz tatilinde iflten ç›kart›l›p dönem bafl›ndayeniden ifle al›nacak. Burada k›dem tazminat› da kalkacak. Bu, geçeny›l baz› özel okullarda uyguland›.”

Yürütülen tak›m çal›flmalar›nda bireysel performans gözetilerek,emekçiler kendi içlerinde rekabete sevk ediliyor. ‹ç denetim ad›alt›nda ve herkesin baflar›s›n›n di¤er ifl arkadafllar›yla girdi¤i yar›fliçinde belirlenen bu sistemde ispiyonculuk teflvik ediliyor. Bu vebenzeri uygulamalar emekçiler aras›ndaki örgütlenme, dayan›flmazeminini ortadan kald›rmay› hedefliyor.

E¤itimde kaynak yetersizli¤i döne döne vurgulan›yor. Bu vurgu,geçti¤imiz y›llarda bu soruna çözüm arayan rektörlerin biraraya gelipç›kard›klar› yeni YÖK yasa tasar›s› düflünüldü¤ünde çok anlaml› biryere oturuyor.

“ * Ayn› dönemde devlet okullar›nda anlat›lan “do¤algazparas›n› bile ödeyemiyoruz” hikayesi ve ard›ndan gelen s›cak sukesintileri, so¤ukta geçirdi¤imiz k›fl dönemleri ve paralelinde vak›füniversitelerine ayr›lan bütçeler, çeflitli yard›mlar düflünüldü¤ündebütün bu sonuçlar çok net bir yere oturuyor. Temel bir hak ve hayatibir gereksinim olan e¤itimin para karfl›l›¤› sat›lan bir mal halinegetirilmesi, okullar›m›z›n sermayenin ç›kar› için araflt›rma-gelifltirmemerkezleri yap›lma sald›r›s›d›r.”

E¤itim alan›na yönelik sald›r›n›n bir tamamlayan› olarak TKY, birburjuva iflletme mant›¤›na dayan›r. Ö¤rencinin paras› olan bir müflteriolarak görüldü¤ü bu sistem e¤itim emekçilerini amans›z bir rekabetve yabanc›laflmaya sevk edecektir. “Verimlilik”, “fayda” gibisöylemler e¤itime yaln›zca burjuvazinin kâr h›rs› olarakyans›yacakt›r.

* Bir e¤itim emekçisi konuya iliflkin aktard›¤› flu veriler son

derece çarp›c›: MEB’in “Türkiye’de bir ö¤rencinin kamuya maliyeti

y›ll›k 2 milyard›r” gibi bir aç›klamas› var. MEB’in y›ll›k bütçesi tüm

masraflar dahil 7,5 katrilyon. MEB’e ba¤l› toplam 16,1 milyon

ö¤renci var. Basit bir matematik ve kifli bafl›na yaklafl›k 500 milyon

masraf! Bakan›n hesab›n›n do¤ru ç›kmas› için MEB’in y›ll›k bütçesi

30 katrilyonu aflmal›.

Kaynaklar:

- E¤itim Sen TKY Çal›flma Grubu’nun yay›nlad›¤› “E¤itimde

Toplam Kalite Projesinin ‹ç Yüzü” adl› dosya

- Kaoru Ishikawa, Toplam Kalite Kontrolü, KalDer Yay.

- Mina Özevren, “Toplam Kalite Yönetimi Temel Kavramlar ve

Uygulamalar›”

- KESK’in e¤itim dizisi yay›nlar›n›n 10. say›s›: “Kamuda Esnek

Çal›flt›rma ve Toplam Kalite Yönetimi”

21

Kamu Yönetimi Temel Kanunuve piyasalaflan e¤itim sistemi

Page 15: Ticari Eğitim Dosyası 2006

22Kapitalizmin 1970’li y›llarda girdi¤i kriz ve bunal›mlar

zaman içinde derinleflti.Yasanan kriz ve bunal›mlar›nsonucunda neo-liberal politikalara h›z verildi. 89 y›l›ndaSovyetler Birli¤i’nin çökmesi ile sald›r›lar yeni bir boyutkazand›. 'Sosyal devlet' ad›na e¤itim, sa¤l›k gibi toplumasunulan hizmetler, neo-liberal politikalar ekseninde kâradayal› bir faaliyet alan›na dönüfltürüldü. E¤itim de bir metahaline getirilerek piyasa koflullar›na uygun bir flekildedüzenlendi. Özellefltirme sald›r›lar› son y›llarda farkl› bir çok alanda

h›z kazand›. Ulafl›m, iletisim, enerji, belediye hizmetleri,stratejik kurulufllar birbiri ard›na özellefltirildi. Tüm buözellefltirmeler GATS’a uyum yasalar› çerçesinde hayatageçirildi. GATS, devlet taraf›ndan verilen kamuhizmetlerinin özel sektöre devrini düzenleyen bir anlaflmaolarak tan›mlanabilir. E¤itimde GATS’a uygun bir biçimdeözellefltirilmekte, kârl› bir rant alan› olarakticarilefltirilmektedir. E¤itimdeki ticarileflme olgusundan emekçi kökenli tüm

ö¤renciler dolays›z bir flekilde etkilenmektedir. Ticarileflene¤itimle beraber emekçi çoçuklar›n›n e¤itim hakk›ellerinden al›nmaktad›r. E¤itim fakültelerinde okuyan biz e¤itim ö¤rencileri de

bu sald›r›lar›n hepsini yaflamaktay›z. Bu y›l›n bafl›ndaMEB’in ö¤retmen a盤›n› sözleflmeli ö¤retmenlikuygulamas› ile gidermeye çal›flmas› e¤itim ö¤rencileriaç›s›ndan sald›r›n›n kapsam›n› ortaya koymaktad›r.MEB’in aç›klad›¤› rakamlara göre 165 bin ö¤retmen a盤›bulunmaktad›r. Bu aç›k sözleflmeli ö¤retmenler yoluylagiderilmeye çal›fl›l›yor. Bu y›l›n bafl›nda 20 bin kiflisözleflmeli ö¤retmen olarak atand›. Sözleflmeli ö¤retmenlerkamu emekçisi olarak görülmemekte, ifl güvencesindenyoksun b›rak›lmaktad›rlar. Kadrolu ö¤retmenler ile ayn› ifliyap›yor olmalar›na ra¤men ayn› ücreti alamamaktad›rlar.Ö¤retmenler e¤itimci de¤il bir süreli¤ine kiralanm›fl olarakgörülmektedir. Sözleflmeli ö¤retmenlik ile e¤itimö¤rencisinin gelece¤i elinden al›nmakta, paral› e¤itim

uygulamalar›n›n bir kayna¤› olmalar› öngörülmektedir.Sözleflmeli ö¤retmenlik ile kamunun tam anlam›ylatasfiyesi öngörülmekte, ticari e¤itim uygulamalar›katmerlefltirilmektedir. Bu sald›r›lar›n bu kadar rahat yap›labilmesinin

gerisinde ö¤rencilerin sessiz kalmas› yatmaktad›r. Fakate¤itim ö¤rencilerinin bu sald›r›lara daha fazla sessiz kalmaflans› bulunmamaktad›r. Sald›r›lara karfl› mücadele etmekd›fl›nda bir yol yoktur. Bizler de Kdz. Ere¤li E¤itimFakültesi’nde okuyan ö¤renciler olarak tercihimizimücadeleden yana yap›yoruz. Geçti¤imiz dönem sonlar›nda ilk say›s›n› ç›kartt›¤›m›z

Gün›fl›¤›na Merdiven’de "...gün›fl›¤›na ulaflmak mümkün.Bizi sürekli geceye mahkum edenlere inat geceyiayd›nlatabilmek gerekiyor..... Gün›fl›¤›na merdivendayad›k. T›rman›yoruz!" demifltik. ‹lk say›m›z›üniversitemizdeki yüzlerce ö¤renciye ulaflt›rd›k."Gün›fl›¤›na uzanan merdivende ad›m ad›m ilerliyoruz." Bu dönem bafl›nda gerçeklefltirdi¤imiz iki toplant›da

e¤itim ö¤rencilerinin ve fakültemizin sorunlar›n› tart›flt›k.Gerçeklefltirdi¤imiz toplant›larda sald›r›lar konusundabilgisiz olan ö¤rencilerin ayd›nlat›lmas› gerekti¤i vesald›r›lara karfl› mücadele yolunu tutmalar› için kurumsalbir örgütlülü¤e ihtiyaç oldu¤u sonucuna vard›k. Buörgütlülük sayesinde Kdz. Ere¤li’deki ö¤rencilere dahagüçlü seslenebilece¤imizi düflünüyoruz. Yap›lantoplant›lar›n sonucu olarak Ere¤li E¤itim Ö¤rencileriçal›flmas› oluflturuldu. Gün›fl›¤›na Merdiven’infakültemizde da¤›t›m›n› etkin bir flekilde yaparak,ö¤rencilere Ere¤li E¤itim Ö¤rencileri’ni anlatt›k. Bafl›ndansonuna kadar içinde yer ald›¤›m›z alternatif Newrozkutlamalar›n›n örgütleyicisi olduk. fiimdi ise 22 Nisan’dagerçeklefltirece¤imiz pikni¤in çal›flmalar›na bafllam›flbulunuyoruz. 22 Nisan’da gerçeklefltirece¤imiz piknikleEre¤li E¤itim Ö¤rencileri, gün›fl›¤›na uzanan merdivenleridaha kararl› ad›mlarla t›rmanacak.

Kdz. Ere¤li E¤itim Ö¤rencileri

Kdz. Ereğli’de bir mücadele mevzisi

‘Ere¤li E¤itim Ö¤rencileri’ çal›flmas›

Page 16: Ticari Eğitim Dosyası 2006

23

Yetkin Mühendislik’i öne sürenler “üstün nitelikli vegüvenilir mühendislik hizmetlerinin sunulmas›n› ve buhizmetlerle ilgili yanl›fl uygulamalar›n önlenmesini”amaçlad›klar›n› söylüyorlar. Bu ulvi görev için deüniversitelerde verilen mühendislik e¤itimine dair ne varsahepsinin göz ard› edilmesini sal›k veriyorlar. Mühendislikmesle¤ine verilen bu göz yaflart›c› öneme ra¤men,depremde çöken binalar›n sorumlusunun bilgisiz veyetkisiz mühendisler de¤il de burjuvazinin gözü dönmüflrant h›rs› oldu¤u gerçe¤i bilinçli bir flekilde göz ard›ediliyor. Bu çerçevede ‹MO (‹nflaat Mühendisleri Odas›)

taraf›ndan bir yasa tasla¤› haz›rland›. Bu tasla¤›n genelilkeleri daha önceki taslaklarla birebir örtüflüyor ve YetkinMühendislik de yasalaflt›¤› oranda bu çerçevede olacakt›r.Ayr›ca taslak TMMOB’un düflürüldü¤ü durumu anlatmakaç›s›ndan da oldukça anlaml›. ‹MO taraf›ndan haz›rlanantaslakta yasa ile “… tüm ülkede kifliler ve toplum yarar› ileça¤dafl tekniklere ve etik ilkelerine uygun, üstün nitelikli vegüvenilir mühendislik hizmetlerinin sunulmas›n› ve buhizmetlerle ilgili yanl›fl uygulamalar›n önlenmesinisa¤lamak üzere oluflturulan Yetkin Mühendislik düzenininve bu düzenin iflleyifl esaslar›n›n tan›mlanmas›n›”amaçland›¤› söyleniyor. “Üstün nitelik neye denk düfler?”sorusu muhtemelen havada kalacakt›r. Ancak etikkonusunda mühendisleri temsil eden TMMOB’un buldu¤uçözüm gerçekte oda yönetiminin düfltü¤ü acizli¤in resmi.Ortada çürüyen bir düzenin, çürüyen e¤itim sistemininyaratt›¤› mühendisler var ve bir yasa ile deyim yerindeysehizaya gelecekler. Yasan›n yürürlü¤e girdi¤i flartlardaolacaklar› önceden söyleyelim; yine herkes eskisi gibiçal›flacak, proje yapacak, flantiye veya fabrikay› yönetecekve bir “Yetkin Mühendis a¤abey” formalite icab› gereklibelgeleri imzalayacakt›r. Böylece yönetmelik bir flekildeuygulanacakt›r. ‹flleyifl ayn› olacak, iflletenler ayn› olacak,ama sihirli yetkinlik de¤ne¤i etikle ilgili tüm sorunlar›çözecek, mühendisleri üstün niteliklerle kuflatacak vegüvenilir hale getirecektir.“Yetkin” inflaat mühendisi olabilmek için s›ralanan

koflullardan en dikkat çekeni flöyle: “… uzmanl›kalanlar›nda, en az befl y›l süreyle, Yetkin Mühendisbelgesine sahip mühendisler denetiminde gerçeklefltirilmiflproje ve uygulama deneyimi sahibi olmak ve bu hizmetleribelgelemek.” Yani yasa ile yeni mezun mühendislere bellibir süre yetkinlik belgesi olan mühendislerin yan›ndaçal›flma zorunlulu¤u getiriliyor. Yetkin mühendislik vemimarl›k yeni mezunlar› ucuz emek gücüne

dönüfltürürken, üniversite e¤itimi sonras›nda meslekiyeterlik için belirli bir süre usta/ç›rak tarz›nda bir e¤itimsüreci dayat›l›yor. Böylece bu süre içinde hiçbir imzayetkisi bulunmayan “yetkisiz mühendis” üzerinden aç›k birsömürü alan› oluflacak. Bu noktada yan›nda çal›flaca¤›yetkin mühendisimizin de çöken binalardan birininprojesine imza atm›fl veya h›zl› trene onay vermifl olmas›da göz ard› edilemeyecek bir ihtimal. ‹MO taraf›ndanyasay› savunmak üzere haz›rlanan broflürde de belirtildi¤igibi, ‹ngiltere’de buna benzer bir yasa inflaat sektöründeuygulanmakta, fakat çal›flma süresi iki y›lla s›n›rl›tutulmaktad›r. Bu befl y›ll›k süreçte özellikle yeni mezun mühendisler,

mühendis olarak de¤il de bir nevi stajyer olarak projelereimza yetkisi olmadan çal›flacaklar. Böylece potansiyel birucuz iflgücü kayna¤› olarak emeklerinin bu süre içerisindesömürülmesi yolu aç›lacak.

Madalyonun öbür yüzünde ise Yetkin Mühendisleringenç meslektafllar›n› kendi iflyerlerinde istihdam ederek 5y›l süreyle e¤itip yetifltirmelerinin Türkiye koflullar›ndaneredeyse imkâns›z oldu¤u gerçe¤i var. Serbest çal›flaneski mühendislerin büyük mühendislik firmalar› karfl›s›ndakendilerini zor geçindirebildikleri ortamda bir de ücretlieleman çal›flt›rmalar› düflünülemez. Ücret vermedenbordroda gösterdiklerini varsaysak bile, vergi stopaj› vesigorta prim ödemeleri büyük bir maddi külfet olacakt›r.Böylece tuhaf bir durum ortaya ç›kacak, mühendisolabilmek için muhtemelen üste para vermek durumundakal›nacak. Yetkin Mühendislik yasas›n›n öncülü “uzmanmühendislik” (daha sonradan uzman mühendislik kavram›tüm metinlerde yetkin mühendislik ile de¤ifltirildi)yasas›n›n uygulamaya geçmesiyle uzmanl›k belgesigerektiren çal›flma alanlar›nda bu aynen yaflanm›flt›r vehalen yaflanmaktad›r.‹MO’nun tasla¤›nda Yetkin Mühendislik s›nav›na dair

düflündürücü maddeler de bulunuyor. Tasla¤›n s›nav›düzenleyen maddesinde “Yetkin Mühendislik s›nav›,birincisi yaz›l›, ikincisi sözlü olmak üzere iki aflamadanoluflur… Yaz›l› s›navlarda, ayr›nt›l› bilgi sahibi olmay›gerektiren türden de¤il, temel ilke ve kavramlar›nözümsenmifl olup olmad›¤›n› ve aday›n mühendislikproblemlerine genel yaklafl›m›n› belirlemeye yöneliksorular sorulur.” deniliyor. Yetkinli¤i s›namak üzereyap›lan bir s›nav›n tamamen genel bilgi ölçece¤inisöylemek tam bir mant›ks›zl›k örne¤i. Odalar›n iflin en canal›c› bölümü olan s›nav›n içeri¤i konusundaki özensiztutumu samimiyetlerini aç›kça sorgulan›r hale getiriyor.

GATS, AB uyum yasalar›ve “yetkin” mühendislik

Page 17: Ticari Eğitim Dosyası 2006

24

Yetkin (Profesyonel, Sertifikal›) Mühendislik, songünlerde sessizce ancak yo¤un olarak tart›fl›l›r oldu. Kimsene oldu¤u konusunda net bir bilgiye sahip de¤ilkenTMMOB ‹nflaat Mühendisleri Odas› taraf›ndan haz›rlananbir taslak “yetkin mühendisli¤in” kapsam›n› aç›kça ortayaç›kard›. Tasar› bugünkü haliyle aç›kt›r ki yasalaflt›r›lamaz,ancak mühendislik-mimarl›k e¤itiminin ve esas olarakmühendisli¤in ve mimarl›¤›n ne kapsamda yenidendüzenlenmek istedi¤ini aç›kça ortaya koymas› aç›s›ndanoldukça anlaml›. Yeni mezunlara dönük yeni düzenlemeleriçerecek olan yasa, daha önceden de gündemegetirilmesine ra¤men bir anda yükselen “homurtular”eflli¤inde ç›k›fl› ertelenmiflti. Ancak yasan›n getirmesi

öngörülen baz› de¤iflikliklersermayenin bilindik tarz›ylaparça parça uygulanmayabafllam›flt›. Kökten birdönüflüm yerine tercih edilenbu yol kendini tüketmeyebafllay›nca yasa raftan tekraral›n›p önümüze sunuluyor. Yasa iki yönlü de¤iflime

yol açacak. Birinci aya¤›ndaakreditasyon bahanesiyle özellikle çok uluslu sermayeçevrelerinin e¤itim müfredatlar›na müdahalesinin önüaç›lacak ve üniversite e¤itiminin hiçlefltirilmesi ileoluflacak bofllu¤un do¤al olarak d›flar›dan al›nacak e¤itimüzerinden kapat›lmas› yoluna gidecek. Sonuç olarak tümbunlar e¤itimde sürdürülen özellefltirme politikas›na yenibir halka eklemifl olacak. ‹kinci aya¤›nda ise; mühendislik-mimarl›k alan›nda yaflanacak dönüflümle mimar vemühendisler aras›nda kastlaflma bafllayacak, bu yenimezunlar üzerinden aç›k bir sömürü alan› olufltururken,di¤er yandan ise mühendislik-mimarl›k sektörü “üstünyetenekli” Avrupal› mimar-mühendislere b›rak›lacak.Yasan›n kapsam›n›n geniflli¤i ölçüsünde sahip oldu¤ubüyük rant potansiyeli, birçok kurumun ifltah›n› kabart›yor.Yasaya talip birçok çevre farkl› kayg›lar gütse de, masadapaylafl›lan bizim gelece¤imizse bizim de söyleyecek birsözümüz var: “Kime sordunuz?”Mühendisli¤in baz› hizmetlerinde, bilgi ve deneyim

eksikli¤inden dolay› yanl›fl uygulamalar›n oldu¤u birgerçektir. Bu tür yetersizliklerden kaynaklananuygulamalar›n önüne geçmek için bir hizmetin, iflin ehlitaraf›ndan yap›lmas›n› savunmak en ak›lc› ve mant›kl›yoldur. Buradan yola ç›karak tart›flmay› yapmak “Yetkinmühendislik” savunucular›n›n en temel sald›r› flekli olan“yoksa uzmanl›¤a-yetkinli¤e-yetkilili¤e vs. hay›r m›diyorsunuz?” sorusuna da önden verilmifl bir yan›t

YYeettkk iinn MMüühheennddiiss ll iikk ii llee ii llgg ii ll iibb iizz iimm ddee bbiirr ssöözzüümmüüzz vvaarr::

KKiimmee ssoorrdduunnuuzz??

Ancak ayn› özensiz tutum s›nav kurulunun yetkileri konusunda gösterilmiyor: “… aday›n bilgi düzeyi ile etik anlay›fl› vemeslek sorumlulu¤u duygusuna iliflkin izlenimler k›sa notlarla belirtilir ” maddesi ile s›nav› yapan kurula genifl bir yetkialan› tan›n›yor. D›fl bask›lar› karfl› ise “Kurul üyeleri ise bu sevimsiz giriflimlere gö¤üs germeye haz›rl›kl›d›r” gibisindeniddial› bir yan›t haz›rlam›fllar bile.Baflka bir madde ise insan› dehflete düflürecek nitelikte; “Aday, baflvuru harc›n›n befl kat› tutar›nda itiraz harc›

yat›rd›ktan sonra, Yetkin Mühendislik Kurulu’na baflvurarak s›nav sonucuna itiraz edebilir. ‹tiraz baflvurusunude¤erlendiren Yetkin Mühendislik Kurulu, gerekli görürse, aday›n sözlü s›nav›n› de¤iflik bir jüri oluflturarak yenileyebilir.Yetkin Mühendislik Kurulu’nun itirazla ilgili karar› kesindir. ‹tiraz hakl› görülürse, itiraz harc› baflvuru sahibine geriverilir. Aksi durumda, itiraz harc› geri ödenmez ve aday iki y›l boyunca yeniden s›nava girme baflvurusu yapamaz.” Buifade faflist bir zihniyetin ürünü. Meslek odalar›n›n bu noktadaki görevi mühendisleri meslekleri çerçevesinde gelifliminisa¤lamak, disipline etmektir, imtihan etmek de¤ildir. Odalar›n verdi¤i kurslar veya düzenledikleri seminerler bu aç›dande¤erlendirilmelidir. Kimse bilmedi¤i ifli yapamaz ve kimse de bilmeyene iflini emanet etmez. Birçok ayr›nt›y› içeren yasa tuhaft›r ki kamu sektörünü es geçmektedir. Yeni mezun bir mühendisin kamu

sektöründeki statüsü üzerine tek kelime bile edilmemektedir. Yasadan ç›kan sonuç; hiçbir yeni mezunun memurolamayacak, böylece Türkiye’nin halen en büyük iflvereni konumundaki kamu sektörünün kap›lar› yeni mühendislerekapat›larak zaten kronikleflen iflsizlik artacakt›r. Yetkinlik belgesi olmayan mühendisler için mühendis olabilmenin tekadresini özel sektör olarak belirleyen yasa, çizdi¤i çerçeve ile yönelimi aç›kça ortaya koymaktad›r. Odalar›n “ön s›raprotokolünden” hiç kimse ç›k›p “Biz bu yasay› sermayenin ihtiyac› çerçevesinde haz›rlad›k.” diyecek kadar cesurdavranmasa da niyet sat›r aralar›na ustaca gizleniyor.

Page 18: Ticari Eğitim Dosyası 2006

25

olacakt›r. Burada as›l tart›flma konusu sorunu üreten fleyinkökenine inmeden üstten üretilen çözümlerdir. Asl›ndaherkes mühendislik-mimarl›k alan›ndaki eksikliklerine¤itim sistemiyle ilgili oldu¤unun fark›nda, ancakgerçekleri gizlemek aç›kça ifllerine geliyor. Böylecedemagojik tart›flmalar yapmak zorunda kal›yorlar.Tart›fl›lmas› gereken, her mühendis ve mimar›n yeterli bilgive deneyimi edinece¤i sa¤l›kl› süreçlerinin nas›lyarat›lmas› gerekti¤i olmal›d›r. Bu anlamda da uzmanl›k,mesleki yeterlik konusunda; mühendislik mimarl›ke¤itiminin niteli¤i kendili¤inden merkeze oturmaktad›r.Toplumsal ihtiyaçlara göre kurgulanmayan, bilimselliktenuzak, mevcut piyasa sistemine eleman sa¤layan, üretimeyönelik uygulamalardan kopuk olan mevcut eflitsiz e¤itimsistemi sömürü düzeninin bir parças› olarak sorunlar›n anakayna¤›n› oluflturmaktad›r. Teori ve uygulamay›bütünsellefltirecek içerikte, bilimsel, eflit, paras›z bir e¤itim,nitelikli mimarl›k mühendislik hizmetinin üretilmesini desa¤layacakt›r. Belirli bir alandaki, yeterlilik ve yetkinlikde, mühendislik e¤itiminin bafllang›c›ndan itibaren eleal›nmas› gereken bir süreç olmal›d›r. Hal böyleyken birileriç›k›p gönül rahatl›¤›yla bu yasay› savunabiliyor. Hem dealabildi¤ine ateflli bir flekilde. Yasan›n uygulamaya geçmesi ile birlikte halen piyasada

belirli yer edinmifl zaten ayr›cal›kl› olanlar›n flu ankikonumlar›, belge sahibi olacaklar› için güçlenecek, böylecetekelleflme ortaya ç›kacakt›r. Yarat›lan bu kastlaflmabelgesiz olanlar› do¤al olarak iflsizli¤e iterken, di¤ertaraftan iflsizli¤in artarak sürdü¤ü mühendislik-mimarl›kalan›nda ifl bulma flans›n› ço¤unlukla asgari ücret alt›koflullarda elde etmifl ve yetkin olmak isteyen yenimezunlar, usta ç›rak iliflkisi içinde adeta her koflulamahkûm çal›flma sistemi içinde kölelefltirilecektir. Böyleceher türlü sömürüye aç›k, elinden tüm haklar› al›nm›fl,itaatkâr yeni bir mühendis-mimar grubu ortaya ç›kacakt›r. Di¤er bir durum ise; belgeli bir mühendis yan›nda ifl

bulanlar›n, yetkili olmak için ayn› uzmanl›k alan›ndageçirmesi gereken süreyi tamamlamalar› iflin süresi vekapitalizmin kriz koflullar›nda zor olaca¤› gibi, iflsiz vesermayesiz kalan mühendis ve mimarlar›n yetkinli¤ingeçerli olaca¤› piyasa koflullar›nda yetkili olmayarak iflbulma flanslar› ise hiç kalmayacakt›r. Böylece piyasadangüçsüz ve yetkisiz olanlar elenecek, meydan büyüktekellerin olacakt›r. Bu, AB ve GATS süreci ile birlikteemperyalizmin hizmetine sunulan, piyasalaflt›r›lan alanlaramühendislik-mimarl›k alan›n› da ekleyecek ve ifl bulmaolana¤› büyük oranda zorlaflacakt›r.“Sektörel yönetimler ve genel sistem taraf›ndan tesis

edilmifl olan çeflitli tan›nma sistemlerinin idaresi hantal vekarmafl›k oldu¤unu kan›tlam›flt›r. Bu münasebetle, özellikleyeterliliklerin otomatik tan›nmas› amac›yla asgari e¤itimkoflullar›nda eflgüdüm sa¤land›¤› yerlerde, bilimsel veteknik geliflmeleri hesaba katarak idareninbasitlefltirilmesine ve direktifin güncellefltirilmesinegereksinim vard›r. Bu amaçla mesleki yeterliliklerintan›nmas› için tek bir komite kurulmal›d›r.” (Meslekiyeterliliklerin tan›nmas›nda Avrupa Parlamentosu veKonsey Direktifi için öneri metninden). Tart›flma mesleki

yeterlilik üzerinden bafllam›flt›. Birçok meslek alan›na dairyap›lmas› taahhüt edilenlerden mimarl›k ve mühendisli¤inpay›na düflen de “Yetkinlik” oldu. Ayn› metinde mimarl›klailgili olarak da flöyle deniyor: “Üye Devletin yetkiliotoritesine, mimari alanda yapm›fl oldu¤u ifllerinkalitesiyle seçkin bir yer edinmifl Üye Devletvatandafllar›na bu unvan› verme yetkisi veren bu yasagere¤ince bu unvan› kullanmaya yetki verilen Üye Devletvatandafllar› bir mimar›n, mimar s›fat›yla, faaliyetlerinisürdürmek için gerekli görülen flartlar› sa¤lam›flsay›lacakt›r. ‹lgili kimsenin mimari yeterlilikleri ev sahibiÜye Devlet taraf›ndan verilen sertifika iledo¤rulanacakt›r.” Sorunu tart›fl›rken bu yasan›n en önemli savunucusu

konumundaki TMMOB hakk›nda birkaç söz söylemedengeçmemek gerekiyor. AB ile entegrasyon, GATS ve DTÖile yap›lan anlaflmalar› temel alarak, neo-liberal dönüflümsürecinde mühendislik ve mimarl›k alanlar›nda TMMOB’ada rol biçildi. TMMOB, zamanla belge veren veuyumluluk düzenlemelerini yapan bir akreditasyonkuruluflu haline indirgenmek isteniyor. Bu flekildeTMMOB’un ba¤›ml›l›¤› artt›r›lmaya ve giderek toplumsalsorunlara uzak ve ilgisiz bir meslek örgütü halinegetirilmeye çal›fl›l›yor. Mühendislik ve mimarl›k e¤itimininve hizmetlerinin kapitalist iliflkiler çerçevesinde“uyumlaflt›r›lmas›” anlam›na gelen uzmanl›k-yetkinlik-yetkililik vs. düzenlemeleri ile, TMMOB ve ba¤l› odalar,rant sistemi mekanizmalar›n›n bir parças› halinegetirilecek, bilimsel ve toplumsal alana müdahale etmektenuzak, sisteme entegre olmufl, para karfl›l›¤› belge verenkurulufllara dönüfleceklerdir. Kendi deyimleriyle, ç›kmas› engellenemeyecek bu

yasaya karfl› “bari biz yapal›m” diye yola ç›kan TMMOBbeyleri, hem oturduklar› koltuklar› sa¤lama alma hem deyaflad›klar› ayr›cal›kl› hayat› sürdürme çabas›ndalar.Eskinin devrimcileri, dünün demokratlar› ve bugününliberalleri art›k üstlerinde a¤›rl›k yapan “emekten veözgürlükten yana olmak” gömle¤ini ç›kararak tümgüçleriyle rant kap›lar›na dayanm›fl durumdalar. Buçerçevede özellikle muhalif odalar sindirilmeye, odalar›nö¤renci komisyonlar› sudan gerekçelerle ya da¤›t›lamayaya da bürokrasi içinde ifllevsizlefltirilmeye baflland›.Siyasetin bu eski kurtlar› girdikleri bu yeni yolda “yetkinmühendislik için s›n›rs›z özgürlük ve dayan›flma” diyereksessiz ve derinden hedeflerine do¤ru yol al›yorlar. Baflta da söylemifltik söyleyecek bir sözümüz var diye.

T›pk› Fransa örne¤inde görüldü¤ü gibi, ö¤rencilerkendilerine biçilen bu kefeni y›rtabilirler.Kimliksizlefltirilen ve apolitize edilen 12 Eylül gençli¤ininy›llar y›l› kafas›na kaz›nan bireysel kurtulufl yollar› da buyasayla beraber tamamen kapanacakt›r. Ö¤rencileri çokderinden etkileyecek yasa, ayn› zamanda AB ve GATSanlaflmas›n› da anlatabilmek için iyi bir zemin yaratacakt›r.Bu noktada TMMOB içinde muhalif kimli¤ini korumay›baflarm›fl isimler ve gruplarla iletiflim kurabilmek önemlibir yer tutuyor. Bu yasa san›ld›¤› kadar kolay geçmeyecek,daha biz ne ilk sözümüzü ne de son sözümüzü söyledik...

Page 19: Ticari Eğitim Dosyası 2006

26 1980 y›l›ndan sonra YÖK’ün kurulmas›yla beraberüniversitelerde h›zl› bir de¤iflim rüzgâr› esmeye bafllad›. Ve2000’li y›llarda, son 7 y›lda özellikle üniversitedekimühendislik e¤itimi standartlar› konusunda baz› ciddi ad›mlarat›ld›. Bunlar ço¤unlukla e¤itim eleman› ve ö¤rencinin haberiolmadan, bir kamuoyu yarat›lmadan yönetimler taraf›ndanhayata geçirilmeye baflland›. Bunlardan ilk büyük ad›m ABETad›ndaki bir kuruluflun Türkiye’de mühendislik alan›ndaakredite vermesiyle bafll›yor. ABET bir flirket, merkeziAmerika’da olan bir flirket, Türkiye’de mühendislikprogramlar›nda akredite vermek üzere bir flube açm›fl olanbir flirket. Buradaki denetçiler dönem dönem üniversiteleriziyaret ederek kendilerini tan›t›yorlar ve akredite olmak içinkriterleri gösteriyorlar. Akredite olmak flu demek:Üniversitedeki yap›sal mekanlar›n, binalar›n, oturdu¤unuzs›ralar›n “modern” e¤itim ve ö¤retimde kullanabilece¤inizergonomisi olan s›n›f içi diyaloglarda iyi anlayabilece¤iniz,panoramas› iyi, içinde perdesi projektörü olan bunun gibistandartlar› içeren bir dizi çal›flma. Ö¤retimin içeri¤ikonusundaki akredite içerikleri ABET sisteminde daha arkaplanda kal›yor. Burada da Amerika Birleflik Devletlerindeteknik üniversitelerde uygulanan programlar öneriliyor ABETtaraf›ndan. ABD’de toplamda 50 ders al›n›yor 4 y›ll›k dersprogram› içerisinde. ‹stanbul Teknik Üniversitesi bunu 17mühendislik program›nda baflard›. Y›ld›z Tekniküniversitesinde de 50’ye hala inilemedi. Bunun ard›ndanyap›sal de¤iflikliklere gidilerek kaynak sorunu afl›ld›¤›ndaakredite olabilecekler. Bu 7 y›ll›k süreçte ABET’in iste¤ido¤rultusunda baz› dersler kald›r›ld›, baz› dersler yükseklisansa aktar›ld›. ABET denilen bu olay dünyadaki neo-liberal politikalar›n

üretim mekanizmalar› içerisine sokaca¤›, istihdam etmeyeçal›flaca¤› mühendisleri hayata haz›rlamak için bir dizide¤iflimi öngörüyor. Bu akreditasyon olay› da tümüylebununla ilgili. Ancak Avrupa bu ABET’in a¤›rl›kl› olarakTürkiye gibi geliflmekte olan ülkelerde a¤›rl›kl› talep bulmas›yüzünden yeni bir program ç›kard›. Euroc bu dersleriniçeriklerine daha çok de¤inen bir program. De¤iflimden çokderslerin niteli¤i ve üretim iliflkileri için sermayenin talep etti¤iyeni, modern, mant›ksal olarak kendini yenileyebilen ve üçy›lda bir yenilenen bir teknolojiden söz edildi¤i dikkateal›n›rsa, esnek bir yap›y› da beraberinde getiriyor. Bu AB

süreci içinde bakt›lar ki Türkiye’de ABETiçin yap›lan çal›flmalar müzakerelerçerçevesinde çok fazla olumlu sonuçvermeyecek, bu anlamda pek çoküniversite bu yeni program için manevralaryapmaya bafllad› ve kendini yenidenyap›land›rmak üzere komisyonlar›nda

yenilikler yapt›lar. Ve bu arada SÜRKEM ad›nda sürdürülebilire¤itim merkezi kuruldu üniversitelerde, bu konular oralardatart›fl›ld›. ABET’in akredite olmufl üniversitelere getirebilece¤iyenilik flu olacak: gerçek anlamda kaliteli üretim yapabilecekmühendisler yetifltirmek, yani 3 y›l içindeki teknolojikgeliflmeleri ö¤renmifl, üniversite sanayi iflbirli¤i çerçevesindeen yeni makineleri kullanabilecek durumda olmak vepiyasan›n sizi istihdam edecek bir yap›y› muhafaza etmesi. Bu anlamda sizleri gelecek 10 y›l içinde ciddi anlamda

zorluklar bekliyor, çünkü çok say›da mühendis mezunediyoruz, hala da yeni okullar aç›l›yor, sizlerin kendi aran›zdabir tak›m yar›fllara da girmesi isteniyor. Hepinizin istihdamedilme flans› yok flu süreç içinde. Böyle bakt›¤›m›zda da,geldi¤imiz son noktada 1 Ocak 2006 tarihinden itibarendiplomalar›n›zda mühendis unvan› yazm›yor. “Lisans e¤itiminitamamlam›flt›r” yaz›yor. Bundan sonra imza atma yetkiniz detart›flmal›. Piyasan›n istedi¤i anlamda uzman mühendis yaniçok spesifik alanlarda çal›flm›fl uzman mühendis talebiolacakt›r. Sizin unvan›n›z olmad›¤› için o uzmanl›¤›n›z›mutlaka kan›tlaman›z gerekiyor. Bunu için de sertifikaprogramlar› bir tak›m kurslar hayata geçirilmeye baflland›.

DDrr.. TT iimmuurr AAkkççaall ›› .. .. ..

““BBuunnddaann ssoonnrraa iimmzzaa aattmmaayyeettkkiinniizz ddee ttaarrtt ›› flflmmaall ››””

Fuat Ercan…“Yetkin mühendisli¤inen can al›c› noktas›

iflsizliktir”Bakt›¤›n›zda Avrupa’da da, Amerika’da da,

Türkiye’de de iki tane alan üzerine muazzam politikalarüretildi¤ini görüyoruz: birisi istihdam politikalar› di¤eriüniversitelerdeki e¤itim politikalar›. Peki, nedenbüyüklerimiz, karar verenlerimiz bu iki alanda çabaiçinde? Uluslararas› piyasan›n bu kadar h›zl› rekabethalinde oldu¤u bir dönemde Avrupa Komisyonu’nun ilerisürdü¤ü flu: “Avrupa Birli¤inin uluslararas› piyasadaayakta kalmas›n›n önünde tek engel e¤itim sistemininpiyasan›n istedi¤i emek gücünü sa¤layamamas›d›r!” Buifade iki tane fleyi gündeme getiriyor. Birincisi daha öncetan›mlanan e¤itim tan›m›n›n farkl›laflmas›, ikincisi dee¤itimi tan›mlarken çizilen s›n›rlar›n d›fl›na ç›k›lmas›. Busürecin içinde olan bireylerin karfl›s›nda birbiriyle iliflkili4 tane etken var.- Avrupa’da da Türkiye’de de sermaye, kamu

harcamalar›n›n k›s›lmas›n› istiyor. - Sermayeler nitelikli eleman talep ediyor.- Kapitalizmin en büyük açmaz› iflsizlik.- Yaflam boyu e¤itim. Yetkin mühendisli¤in en can al›c› noktas› iflsizliktir.

Bir taraftan üniversitelerden muazzam say›da ö¤rencia盤a ç›k›yor, siz sermaye sahibi olsan›z ne yapard›n›z?

Page 20: Ticari Eğitim Dosyası 2006

27

Yetkin Mühendislik Yasa Tasar›s› ile mühendislik vemimarl›k ö¤rencileri bugünden gelece¤i düflünmekdurumunda kald›. Bireysel kurtulufl umutlar›n› dahikarartan bu yasa ile yeni mezun mühendis-mimarlar›n veflu an ö¤renim görenlerin “bir ev, bir araba, güzel bir aile”üzerine kurulmufl tüm hayalleri sars›lacak. Üniversitedenmezun olmak için “herfleyden” uzak durmas› ö¤ütlenmifl,üniversiteli solcular hakk›nda önceden uyar›lm›fl ve“siyaset” kelimesinden öcü gibi korkmas› ö¤retilenüniversite ö¤rencileri dün kar›flmad›klar› siyasetin asl›ndahayatlar› oldu¤unu bu tasar› ile anlamaya bafllad›lar.Gençli¤in bilinen gelecek(sizlik) sorunu, gençlikhareketinin de temel sorunu durumunda.Bilindi¤i üzere tasar›, yeni mezun bir mühendis-

mimar›n imza yetkisinin elinden al›nmas›n›, onun vas›fs›zolarak 5 y›l çal›flmas›n› öngörüyor. Ayr›ca kamudaçal›flmas› da engelleniyor. Dört y›ll›k e¤itimi yok sayan veyeni mezunlara staj zorunlulu¤u getiren tasar› ilediplomalarda yazan “mühendistir” ibaresi de ç›kart›l›yor.Böylece bu ünvan› verecek bir kurum ihtiyac› ortayaç›k›yor. fiu an için YÖK, TMMOB, Sanayi Bakanl›¤› gibikurumlar buna talip. Bu tasar› ile bafllayan tart›flmalarda AB

emperyalizminin bizim gelece¤imiz üzerinde oynad›¤›oyunu teflhir etmek imkan› do¤acakt›r. Ayr›ca bize kefenbiçenin TMMOB’un bürokratik kast› oldu¤unu veörgütlülü¤ümüze sahip ç›kmak gerekti¤ini de gelece¤inmühendis-mimarlar›na anlatabilece¤iz. Sermayeninsald›r›lar›na karfl› mühendislerin haklar›n› koruyacak ve“insanl›k için bilim” fliar›n› yükseltecek bir örgütlülükihtiyac›n›n bu biçimiyle daha da yak›c› bir sorun halinegelece¤i aç›kt›r.Tasar›dan henüz s›n›rl› say›da ö¤renci haberdar. Daha

çok duyarl› ö¤renciler aras›nda kulaktan kula¤a yay›lanhaberlerle -ki bu bilgiler büyük oranda eksik ve yanl›fl-ö¤renilen tasar›, bu biçimde bile büyük bir tepki yaratm›fldurumda. Dolay›s›yla, ö¤rencilerin duydu¤u tepkininörgütlenmesi ve sorunun do¤ru bir flekildede¤erlendirilmesi aç›k bir ihtiyaç. ‹flte tüm bunlardan yolaç›karak bizler “Toplumcu Mühendislik-Mimarl›kÖ¤rencileri” ad› ile “Yetkin Mühendislik Yasa Tasar›s›”n›temel alan bir çal›flma bafllatt›k. S›n›rl› say›da insanlabafllad›¤›m›z çal›flmada, öncelikli olarak ö¤rencilerin butasar›dan haberdar olmas›n› sa¤lamak istiyoruz. Buçerçevede ilk elden anket çal›flmas› ve tasar›y› en genelhatlar›yla anlatan duvar gazeteleri haz›rlad›k. Haftabafl›nda bafllad›¤›m›z çal›flma ö¤rencilerin tasar› hakk›ndahemen hemen hiçbir fley bilmedi¤ini ortaya ç›kart›rken,

konufltu¤umuz herkesin yetkin olmaya hiç gönüllüolmad›¤›n› gördük. Bugün tüm alanlarda oldu¤u gibi mühendislik alan›nda

da derin bir yozlaflma hakimdir. Bu en bafl›ndanüniversitelerde verilen gerici ve ezberci tarzdanbeslenmekte ve YÖK ile kimliksizlefltirilen ö¤rencikitlesinden kaynakl› bir sorundur. Hayata geçirilenuygulamalarla e¤itim hakk› bir avuç flansl› az›nl›¤›nyararlanabilece¤i bir hizmete dönüfltürülmek isteniyor.“Yetkin mühendislik” de bunun sadece bir aya¤›d›r. Ancakbu salt e¤itime de¤il tüm topluma yöneltilmifl bir sald›r›d›r.Mühendis ve mimarlar çal›flma alanlar› gere¤i insan içinüretirler, en az›ndan öyle olmas› gerekir. Ancak depremörne¤inde görüldü¤ü gibi, mühendislerin haraç-mezatsat›fla sundu¤u imza yetkileri sorunun hiç de e¤itimsizlikde¤il bafll› bafl›na bir meslek eti¤i sorunu oldu¤unugösterdi. Sorun ilkokul ça¤lar›ndan bafllayan ve ÖSS iledevam eden gerici-ezberci ve son y›llarda ›srarladillendirilen rekabetçi e¤itim sistemiyle iliflkilidir. Sorunubesleyen ve sürekli üreten fley e¤itim sistemidir. Bunoktada herfleyin dönüp dolafl›p yine ö¤renciye faturaedilmesi bafll› bafl›na bir adaletsizlik oldu¤u gibi ayn›zamanda bir pervas›zl›k örne¤idir. Bu kadar pervas›zcasald›ran sermayeye karfl› örgütlü durufl tek seçenektir. Bizibiraraya getiren de bu gerçektir. Bugün için daha fazlaolmam›z›n önünde hiçbir engel yoktur. Üniversitelerdeokuyan tüm mühendislik ve mimarl›k ö¤rencilerini ve gençmühendisleri kesen bir sald›r› ile karfl› karfl›yay›z. Üniversiteler ö¤renci ve ö¤retmenden ibaret bir kuruma

dönüfltü¤ü ölçüde, ö¤renci kitlesi de giderekasosyalleflmekte, hem kendine hem de yaflad›¤› dünyayayabanc›laflmaktad›r. Yaflad›¤› bu yabanc›laflmay›aflabilmesi, kendine çizdi¤i ve ilerde yaflamay› düflündü¤ühayat›n asl›nda olmad›¤›n›, “gelecek” denilen fleyin iradesid›fl›nda parayla al›n›p sat›lan bir fley oldu¤unu anlad›¤›ndamümkün olacakt›r.Bu gündem üzerinden ö¤rencilerin tepkilerini

örgütlemek, “sermaye için de¤il toplum için bilim” demekiçin yola ç›k›yoruz. Henüz yolun bafl›nda olsak damühendislik ve mimarl›k ö¤rencileri aras›nda bir tarafoluflturabilmek için kendimize “toplumcu” ad›n› verdik.Emekten, özgürlükten ve insanl›ktan yana herkesi bizlerleayn› tarafta olmaya ça¤›r›yoruz. Biz bu yasay›durdurabiliriz t›pk› bizden öncekilerin YÖK yasas›n›durdu¤u gibi... YTÜ Toplumcu Mühendislik ve Mimarl›k

Ö¤rencileri

Toplumcu Mühendislik Mimarlık Öğrencileri “Yetkin MühendislikYasa Tasarısı”na karşı bir araya geldi...

Bu yasay› durdurabiliriz!

Page 21: Ticari Eğitim Dosyası 2006

28Üniversiteler bugün iflsizlik ve geleceksizlikten baflka bir fley

üretmemektedirler. Üniversitelerde ve genel olarak sisteminbütününde yaflanan neo-liberal dönüflüm gençli¤i iflsizli¤e vegeleceksizli¤e sürüklemektedir. Bugün üniversitelerdeki sosyalbölümler bir bütün olarak ifllevsizleflmekte ve ço¤u bölümgereksizleflerek kapanma sorunu ile karfl› karfl›ya kalmaktad›r.Öte yandan neo-liberal sald›r›lar›n sonucunda kamu hizmet

alanlar› bir bütün olarak tasfiye edilmeye çal›fl›lmaktad›r. Bugüne¤itim, sa¤l›k gibi alanlarda önemli bir aç›k olmas›na ra¤men,bu alanlara dönük atamalar ihtiyac› karfl›lamaktan oldukçauzakt›r. Sermaye devleti böylesine önemli bir bofllu¤u“sözleflmeli personel” ile doldurmaya çal›flmakta, bu ise çokyo¤un emek sömürüsü, örgütsüzlefltirme sald›r›s›, sosyalhaklar›n gasp› ve düflük ücret anlam›na gelmektedir. Fen edebiyat fakülteleri t›pk› e¤itim fakülteleri gibi edebiyat,

felsefe, matematik, fizik vb. alanlarda uzmanlar yetifltirmek içinkurulmufllard›r. Burada e¤itim gören gençlerin kendi alanlar›ndaö¤retici olmalar›n›n engellenmesi, sermaye aç›s›ndan hiçbirhakl› gerekçeye dayand›r›lamaz. Öyle ki; bugün önemli ölçüdeö¤retmen a盤› bulundu¤u böylesi bir dönemde devletin“ö¤retici olamazs›n” demesinin akla uygun bir yan›bulunmamaktad›r. Geçmiflte tüm fen ve edebiyat ö¤rencilerininkoflulsuz bir biçimde sahip olduklar› ö¤retici olma haklar› bugünyine koflulsuzca ellerinden al›nm›flt›r. Bizler bugün kendihaklar›m›za sahip ç›kmak için tafl›n alt›na elimizi koymakzorunday›z.

Formasyon hakt›r, rant kap›s› de¤il!

Geçti¤imiz dönemlerde koflulsuz bir biçimde kald›r›lm›flformasyon hakk›m›z bundan dört y›l önce, yine fen ve edebiyat

fakültelerinin mücadelesi sonunda k›smi ve bundan da ötesiparal› bir biçimde fen-edebiyat ö¤rencilerinin karfl›s›naç›kart›lm›flt›r. Tümüyle ticari bir kurum gibi iflletilen üniversiteler,bu hakk›m›z üzerinden bir rant kap›s› olarak iflletilmekistenmektedir. Bugün üniversitelerde verilen tezsiz yüksek lisans e¤itimi iki

y›l süreyle yo¤un bir e¤itim masraf› oluflturman›n ötesindedo¤rudan parayla sat›l›yor olmas› nedeniyle de temel bir rantalan›na dönüfltürülmüfltür. Fen-edebiyat ö¤rencileri bununnedenini sorgulamal›d›r? Geçmiflte 4 y›ll›k e¤itim dönemindeal›nan formasyon dersleri ö¤retmen olabilmek için yeterli ikenbugün neden birçok bölüm için yüzlerce dolarla bu hakk›m›z›sat›n almak zorunda b›rak›lmaktay›z? E¤itim sisteminin her yan› kokuflmakta, e¤itimin niteli¤i her

geçen gün düflmekteyken, her okulda bofl geçen ve yüzlerceö¤rencinin ayn› s›n›fta gördü¤ü dersler orta yerde duruyorkenbizim “ö¤retici” olamamam›z›n nedeni ne olabilir? Aç›k ki arz vetalep iliflkisine göre e¤itim sistemini belirlemeye çal›flansermaye, formasyon hakk›m›z› kendi ç›kar› için bir rantkap›s›na dönüfltürmeye çal›flmaktad›r.

S›navs›z ve koflulsuz formasyon hakk›!

Sözde bir biçimde tan›nan formasyon hakk›n›n bir di¤eryan› ise çeflitli koflullara ba¤l› olmas›d›r. Örne¤in yüzlerceö¤rencinin bulundu¤u felsefe, sosyoloji, edebiyat, tarih vb.bölümlerden sadece yüz ö¤renci tezsiz yüksek lisans e¤itimialabilmektedir. Bu uygulama yüzlerce ö¤renciyi daha bafltanformasyon alma sürecinin d›fl›na itmektedir.Öte yandan tezsiz yüksek lisans e¤itiminin sonucunda

sertifika alabilmek için “akademik bir heyet karfl›s›nda” sözlü

Fen-Edebiyat öğrencileri formasyon hakkınıkazanmakta kararlı...

Formasyon hakk›m›z engellenemez!

Formasyon hakk›m›zd›r, sat›lamaz!Formasyon hakk› için mücadelenin ilk ad›m› at›ld›. ‹stanbul Üniversitesi Fen Edebiyat kampüsünda yaklafl›k 20

kiflinin kat›ld›¤› bir toplant› örgütleyerek, formasyon sorununu ve bu hakk›m›z› koflulsuz olarak alabilmek içinyapmam›z gerekenleri tart›flt›k. Çeflitli bölümlerden arkadafllar›m›z›n kat›ld›¤› toplant›da, fakültelerde formasyon hakk›için kampanya çal›flmas›n› yürütecek komisyonlar oluflturulmas› kararlaflt›r›ld›. Bunun d›fl›nda ise yine yo¤un bir

propaganda faaliyeti ile tüm Edebiyat Fakültesi’neformasyon sorununun kapsam›n› anlatmak için öncelikle birbroflür haz›rlanmas› kararlaflt›r›ld›.Toplant› öncesinde Fen-Edebiyat Fakültesi’nde yaklafl›k

200 adet anket yap›lm›flt›. Bu anketlerin yayg›nlaflt›r›larakdevam ettirilmesi ve afifl ve bildiri çal›flmalar›n›nsüreklilefltirilmesi planland›. Bu hafta at›lan bu mütevazi ad›m önümüzdeki süreçte

daha yayg›n bir çal›flman›n bafllang›c› olacakt›r. Bizler fen-edebiyat fakültelerinde paras›z ve koflulsuz formasyonhakk›n› kazan›ncaya kadar mücadelemizi sürdürmektekararl›y›z.

‹Ü Fen Edebiyat ö¤rencileri

Page 22: Ticari Eğitim Dosyası 2006

mülakata kat›lmak ve baflar›l› olmak gerekmektedir. 4 y›ll›ke¤itim süreci içerisinde gerekli e¤itimi “verememek”, iki y›ll›ktezsiz yüksek lisans e¤itiminde bir gerekli formasyonusa¤layamamak e¤itim sisteminin sorunu olabilir ancak. Zirakeyfi bir jüri sistemi ile formasyon da¤›tmak daha bafltan e¤itimsisteminin niteli¤ini ortaya koymaktad›r. Evet, bugün e¤itiminniteli¤i gün geçtikçe gerilemektedir. Ancak bunun sorumlusuö¤renciler de¤il, e¤itim sürecini bir iflletme mant›¤› iletan›mlayan sistemin kendisidir. Ve bize dayat›lan koflullar yinebu iflletme mant›¤›n›n do¤al sonuçlar› olan “rant ve kâr alan›sa¤lamak” d›fl›nda bir gerekçeye dayanmamaktad›r. Tüm bu süreci geçen s›n›rl› ö¤renciyi bekleyen ise

“sözleflmeli ö¤retmenlik” ad› alt›nda güvencesiz çal›flmadanbaflka bir fley de¤ildir. 6 y›ll›k e¤itim sürecinin sonunda asgariücretle, hiçbir sosyal hakk› olmadan çal›flma koflullar›dayat›lmaktad›r. Son on y›l içerisinde kadrolu olarak görevebafllayanlar›n say›s›na bakt›¤›m›z zaman trajikomik bir tablo

karfl›m›za ç›kmaktad›r. MEB’in verilerine göre 80 bin, E¤itim-Sen’in verilerine göre ise en az 250 bin ö¤retmen a盤›bulunuyorken birçok bölüm için yap›lan atamalar›n say›s›onlarla ifade edilmekte, bu say› ise günden günegerilemektedir.

Fen-edebiyat ö¤rencileri haklar›n› mücadele ile kazanacakt›r!

Fen-edebiyat ö¤rencilerinin mücadele d›fl›nda bir ç›kar yolubulunmamaktad›r. Aç›k ki bu mücadele “formasyon hakk›”üzerinden yürütülmelidir. Çünkü sermayenin neo-liberalsald›r›lar› bizi iflsizlik ve geleceksizlik sorunu ile karfl› karfl›yab›rakmaktad›r. Ancak mücadele ederek ve örgütlenerek kendigelece¤imize sahip ç›kabilir, bu fütursuz sald›r›y› püskürtebiliriz.

29

Taleplerimiz:* GATS’dan ç›k›ls›n ve ticari e¤itime hay›r! Bugün Fen-Edebiyat fakültelerinin karfl› karfl›ya bulundu¤u

formasyon sorununun temel nedeni GATS vb. sözleflmelerleemperyalistlere verilen taahhütler çerçevesinde e¤itimalan›nda yaflanan neo-liberal dönüflümlerdir. GATS hizmetalan›n›n sermayeye aç›lmas›n› öngören bir anayasa olaraktan›mlanabilir. Bu sözleflmelerin bir taraf› olan Türkiye y›llard›re¤itim vb. hizmet alanlar›n› sermayenin tam denetimineaçmaya çal›flmakta, bu çerçevede de sosyal bölümlerkapanma sorunu ile karfl› karfl›ya b›rak›lmaktad›r.Ticarileflen e¤itim içerisinde sosyal bölümlere duyulan

ihtiyaç günden güne azalmakta, a¤›rl›kl› olarak teknik bölümleröne ç›kmaktad›r.

* Kamunun tasfiyesine hay›r!Formasyon sorununun di¤er bir temel yan›n› kamunun

tasfiyesi oluflturmaktad›r. E¤itim ve sa¤l›k gibi alanlar› da içinealacak bir biçimde kamu tasfiye edilmektedir. KYTK vepersonel rejimi gibi yasalarla kamusal alan yenidentan›mlanmakta ve bu çerçevede de kamu personelli¤i ortadankald›r›lmaya çal›fl›lmaktad›r. Kamu alan›nda yaflan›lan tasfiye iki yönlü yaflanmaktad›r.

Birincisi iflletmelerin do¤rudan sermaye denetimine verilmesiile yani özellefltirilmesi ile, öte yandan ise kadrolu elemanal›m›n›n durdurulmas› ile.

* Formasyon hakk›m›z engellenemez!Fen-edebiyat ö¤rencileri bulunduklar› fakültelere a¤›rl›kl›

olarak e¤itimci olmak hedefi ile girmifllerdir. Hiçbir neden vekoflul gösterme ihtiyac› dahi duymadan ve bu kadar ö¤retmena盤› orta yerde duruyorken “e¤itimci” olma hakk›n›n fen-edebiyat ö¤rencilerinin elinden al›nmas›n›n sermayenin kârh›rs› ve yo¤un emek sömürüsü ihtiyac› d›fl›nda bir nedenibulunmamaktad›r. Formasyon tüm fen ve edebiyatö¤rencilerinin hakk›d›r ve tan›nmak zorundad›r.

* 4 y›ll›k e¤itim sürecine formasyon e¤itimikonulsun!

Formasyon e¤itiminin “tezsiz yüksek lisans” ad› alt›nda 4y›ll›k lisans e¤itimi sonras›nda ek 1.5 y›ll›k bir e¤itim dönemi

içerisinde veriliyor olmas› hiçbir mant›kl› ve hakl› gerekçeyedayand›r›lamaz. Çok rahat bir biçimde ve geçmiflte oldu¤u gibi4 y›ll›k lisans e¤itimi sürecinde fen-edebiyat ö¤rencilerininformasyon bilgisini tamamlamas› sa¤lanabilir. Zira lisanse¤itimi sürecindeki boflluklar düflünüldü¤ünde, bunun lisanse¤itimi sonras›nda veriliyor olmas›n›n arkas›ndaki nedene¤itim sistemini çürüten “tüccar zihniyettir”.

* Formasyon hakk›m›zd›r, parayla sat›lamaz!Formasyon e¤itiminin tezsiz yüksek lisans ad›yla ve ücretli

olarak verilmesi e¤itim sisteminin her ad›m›nda karfl›m›zaç›kan paral›laflt›rma sald›r›s›n›n önemli bir görüntüsüdür.Bugün fen-edebiyat fakültesi ö¤rencileri yo¤un bir biçimdeformasyon talep etmektedir. Sermaye ise bu talebi ücreteba¤layarak kendi yöntemleri ile “çözüm” oluflturmaktad›r. Buçözümün kendisi de anayasadaki “e¤itim paras›zd›r” ibaresikadar i¤reti ve ikiyüzlüdür.

* Herkese s›navs›z ve koflulsuz formasyonhakk›!

Birçok üniversitede formasyon çeflitli koflullara ba¤lanarak,s›n›rl› say›da ö¤renciye ve s›navla verilmektedir. Bu koflullar›nhepsi kald›r›lmal›d›r. Yüzlerce ö¤rencinin bulundu¤u fen-edebiyat fakültelerinde s›n›rl› kontenjan uygulamas› koflulsuzbir biçimde kald›r›lmal›d›r. Formasyon e¤itimi sonras›ndauygulanan “keyfi” s›nav yönetmeli¤i durdurulmal›d›r.Formasyon alabilmek için istenilen koflullar kald›r›lmal›d›r.

* Sözleflmeli ö¤retmenli¤e hay›r!Formasyon e¤itimi alan s›n›rl› say›daki ö¤renci bu 1.5 y›l›

tamamlad›ktan sonra sözleflmeli çal›flmak zorundakalmaktad›r. Zira yeterli kadro aç›lmamas› ve aç›lankadrolarda ”e¤itim ö¤rencilerine” öncelik tan›nmas› fen-edebiyat ö¤rencilerini bu uzun ve maliyetli formasyon sürecisonras›nda ucuz iflgücü haline getirmektedir.

* Herkese ifl güvencesi!Tüm üniversitelerde okuyan gençler okullar›n›n bitimi

sonras›nda ifl bulma sorunu ile karfl› karfl›ya kalmaktad›r. Ziraüniversite e¤itimi iflsizli¤i sadece 4 y›l ileriye atmak d›fl›nda biranlam tafl›mamaktad›r. Her üniversite ö¤rencisi için ifl olana¤›oluflturulmal›d›r. ‹flsizlik bir zorunluluk de¤il, sermayepolitikalar›n›n bir sonucudur.

Komünist Fen Edebiyat Ö¤rencileri

Page 23: Ticari Eğitim Dosyası 2006
Page 24: Ticari Eğitim Dosyası 2006

Üniversiteli gençlik hareketinin özneleri “Özerk, demokratiküniversite!” slogan›n› her dönem hareketin temel sloganlar›ndanbiri olarak öne sürmüfl, tasarlad›¤› üniversite modelini bu özlüslogan ile ifade etmifllerdi. Bu gerçek, slogan›n herkestaraf›ndan ayn› biçimde alg›land›¤› ya da do¤rugerekçelendirildi¤i, dahas› temel stratejik hedeflerle do¤ruiliflkilendirildi¤i anlam›n gelmez kuflkusuz (sözkonusu ‘stratejikhedefler’in do¤ru olup olmad›¤› da ayr› bir konu). Bu bizeslogan›n ve sloganda kristalleflmifl düflüncelerin ve politikanlam›n ne denli önemli oldu¤unu göstermektedir. Üniversite s›n›flar üstü bir kurum de¤ildir. Toplumsal

sistemlerden, üretim biçimlerinden ya da s›n›flardan ba¤›ms›zele al›nabilecek, kendine ait ve durgun, statik bir tan›m› yoktur.Üniversite; mevcut üretim iliflkilerinin ve egemen toplumsals›n›f›n emrinde, onun belirli ihtiyaçlar›n› karfl›layan birkurumdur. Üniversite; biçim ve temel özellikleri aç›s›ndanhenüz yeni yeni oluflturuldu¤u feodal dönem ile art›k modern birkurum haline geldi¤i ve her anlamda geliflti¤i, dolay›s›yla dafeodal dönemden farkl› birçok yeni ifllev kazand›¤› kapitalistdönemde oldu¤u gibi, kendinden önceki dönemlerden bütünüylefarkl› bir biçime, içeri¤e ve iflleve sahip olaca¤› sosyalistdönemde de bu tan›ma uygun bir kurum olacakt›r. Kapitalizmin üniversiteleri biçimsel anlamda özerk bir

yap›ya sahip olabilirler. “Biçimsel olarak” derken bundan neanlad›¤›m›z› ortaya koyal›m. Bir kapitalist devlette kamuüniversiteleri devletin do¤rudan denetimi alt›ndad›r. Bu denetim,örne¤in Türkiye’de oldu¤u gibi YÖK gibi bir kurum arac›l›¤› ileya da üniversiteler aras›nda koordinasyonu sa¤layan baflkaherhangi bir kurum veya örgütlenme ile sa¤lanabilir. Farkl›ülkeler bu soruna, farkl› çözümler üretmifl olabilirler. Ancakdevletin üniversiteler üzerindeki denetimi bir biçimde sa¤lan›r.Burjuvazinin üniversiteyi denetleyebilmesi, dahas›kullanabilmesi için illa devlet taraf›ndan bu amaca uygun birayg›t yarat›lmas› gerekmez. Üniversite ile sanayi aras›ndakiiflbirli¤i ya da iflbölümü, denetimin baflka bir biçimidir. Kald› kiüniversitelerin bafl›na getirilen rektörler de burjuvazinin “uflaklars›n›f›”n›n mensuplar›ndan baflka bir fley de¤ildirler. Böylelikleüniversite çeflitli biçimlerde kapitalist sisteme ba¤lan›r. ‹flte biçimsel bir özerklik, üniversitenin kapitalist sistemle

varolan kaba ba¤lar›n› koparmak anlam›na gelir. Örne¤inüniversitenin bafl›nda bir bask› ve yönlendirme arac› olan birtak›m kurumlar -YÖK gibi- ortadan kald›r›l›r. Üniversiteninyönetiminden burjuva s›n›fa aç›kça hizmet edenler uzaklaflt›r›l›r.Üniversite mali aç›dan yaln›zca devletten ald›¤› kaynaklarla

ÒÒEE??iittiimm:: PPrroolleettaarryyaannıınn ddeevvrriimmccii iikkttiiddaarrıı

aallttıınnddaa ee??iittiimm,, eemmeekk““iilleerrii ıızzgg��rrllee??ttiirrmmeeyyee,,

ssoossyyaalliizzmmiinn iinn??aassıınnaa eettkkiinn bbii““iimmddee

yyıınneellttmmeeyyee vvee ssıınnııffllaarrıınn oorrttaaddaann

kkaallddıırrııllmmaassıınnaa hhiizzmmeett eeddeerr.. MMaatteerryyaalliisstt

dd��nnyyaa ggıırr��??��nnee,, kkoomm��nniizzmmiinn iillkkee vvee

ddee??eerrlleerriinnee ddaayyaallıı,, bbiilliimmsseell,, ddeemmookkrraattiikk vvee

llaaiikk bbiirr ee??iittiimm ppoolliittiikkaassıı iizzlleenniirr..

EE??iittiimm hheerr dd��zzeeyyddee ppaarraassıızzddıırr.. TT��mm

ee??iittiimm aarraa““ vvee ggeerree““lleerrii kkaammuu ffoonnllaarrıınnddaann

kkaarr??ııllaannıırr..

1177 yyaa??ıınnaa kkaaddaarr zzoorruunnlluu ggeenneell vvee

ppoolliitteekknniikk ee??iittiimm.. EE??iittiimm ��rreettiiccii ““aallıı??mmaa iillee

bbiirrllee??ttiirriilliirr..

‡‡ooccuukkllaarrıı ookkuull hhaayyaattıınnaa hhaazzıırrllaayyııccıı bbiirr

kkuurruummllaarr ??eebbeekkeessii ((kkrree??lleerr,, ““ooccuukk bbaakkıımm vvee

ee??iittiimm yyuuvvaallaarrıı vvbb..)) oolluu??ttuurruulluurr..

TT��mm ii??““iilleerriinn,, kkeenntt vvee kkıırr eemmeekk““iilleerriinniinn

yyaarraarrllaannaabbiilleeccee??ii yyaayyggıınn bbiirr ookkuull ddıı??ıı

ee??iittiimm??ıı??rreettiimm kkuurruummllaarrıı ??eebbeekkeessii

((kk��tt��pphhaanneelleerr,, hhaallkk eevvlleerrii,, ookkuummaa ooddaallaarrıı,,

eemmeekk““ii ��nniivveerrssiitteelleerrii,, mmeesslleekk ookkuullllaarrıı,,

kkuurrssllaarr,, kkoonnffeerraannssllaarr,, ttiiyyaattrroo vvee ssiinneemmaallaarr

vvbb..)) ıırrgg��ttlleenniirr..ÓÓ

((TTKK??PP pprrooggrraammıınnddaann......))

ÖÖzzeerrkk--ddeemmookkrraatt iikküünniivveerrss ii ttee

ttaalleebbii üüzzeerr iinnee.. .. ..

Page 25: Ticari Eğitim Dosyası 2006

35

ayakta durur. Üniversite mali kaynaklar›n› kullanabilmektebelli bir ba¤›ms›zl›¤a sahip olur. Sermayenin üniversiteüzerindeki do¤rudan mali denetimini sa¤layan yard›mlar yada benzeri uygulamalar ortadan kald›r›l›r vb. Tüm bunlara ra¤men üniversite hala gerçek anlamda

‘özerk’ de¤ildir. Ortada yaln›zca biçimsel bir özerklikvard›r. T›pk› burjuvazinin anayasal eflitlik anlay›fl› gibi buözerklik de asl›nda görüntüdedir, dolay›s›yla sahtedir.Üniversitenin, burjuva s›n›f›ndan ve onun temel bask›ayg›t› olan devletten tam özerkli¤i, onun her alanda ve heranlamda kapitalizmden ar›nd›r›lmas›yla mümkün. Bizim“özerk üniversite”den anlad›¤›m›z budur. U¤runa mücadeleedilmesi gereken talep budur. Özerklik talebini biçimselanlamda öne sürdü¤ümüzde ve buna oldu¤undan farkl›anlamlar yükledi¤imizde, ciddi teorik ve politik yan›lg›larasürüklenmek kaç›n›lmaz olur. Üniversitenin kapitalizmden tam özerkli¤i teorik olarak

mümkünse de, bu pratik olarak gerçeklefltirilemez birfleydir. K›smen gerçeklefltirilse de asla süreklilikkazanamayacakt›r. Üniversitenin burjuvaziden tamözerkli¤i talebi, di¤er demokratik talepler gibi kapitalizmkoflullar›nda teorik olarak gerçekleflmesi mümkün, fakatpratik olarak neredeyse olanaks›zd›r. Bir ölçüdegerçekleflse bile bu ancak güdük ve e¤reti bir biçimde,dahas› ancak geçici bir süre için olanakl›d›r. Bu nedenle de önemli olan, t›pk› di¤er demokratik

talepler de oldu¤u gibi, üniversitenin tam özerkli¤i u¤runaverilecek mücadeledir. Bu mücadelenin kendisi üniversiteligençli¤e siyasal iktidar›n karakterini ve devletin s›n›fsalniteli¤ini aç›k bir biçimde gösterecek, ö¤renci gençli¤inkurulu sermaye düzeninden kopuflunu ve yeni bir toplumsaldüzen aray›fl›n› h›zland›racak, burjuvaziya karfl› devrimciiktidar mücadelesi içindeki iflçi s›n›f›n›n yan›nda yeralmas›n› kolaylaflt›racakt›r.

Demokratik üniversite; ö¤rencilerin, ö¤retimgörevlilerinin ve tüm üniversite çal›flanlar›n›nyönetimindeki üniversiteyi anlat›r. Üniversite, bu üçbileflenin bir araya geldi¤i bir organizasyon taraf›ndanyönetilmelidir. Bugün ‘reform’ ad› alt›nda yap›lmayaçal›fl›lan de¤iflimler, görüntüyü kurtarmaktan bile uzakt›r.Rektörlerin seçimle göreve gelmesi üniversiteyi dahademokratik yapmayacak, rektörün ö¤retim görevlileriüzerinde daha s›k› bir denetim kurmas› sonucunudo¤uracakt›r. Ö¤renci Temsilcileri Konseyi ad› ile bir arayagetirilen ö¤renci örgütlenmeleri, bir, herhangi bir yetkiyesahip olmak bir yana, söz hakk›na bile sahip de¤ildirler;iki, bu örgütlere temsilci olarak girmek türlü koflullar iles›n›rland›r›lm›flt›r, böylece demokrat ö¤rencilerin buralaragirip çal›flmalar› fiilen engellenmifltir. Demokratik üniversite, üniversitenin tüm bileflenleri

için tam bir örgütlenme özgürlü¤ü tan›mak zorundad›r. Buörgütlenme özgürlü¤ü yaln›zca sendikal örgütleri de¤il,politik örgütleri de kapsamal›d›r. Ayr›ca üniversitelerdepolitik çal›flma yürütmenin önündeki bütün engellerkald›r›lmal›d›r. Özerk üniversite talebinin aksine, demokratik üniversite

talebi sosyalist bir düzende uygulanmas› gereken temel birtaleptir. Yani üniversite, yukar›da söz etti¤imiz bileflenlertaraf›ndan yönetilmeli, bir özerklikten bahsedilecekse buözerklik bu yönetim arac›l›¤› ile sa¤lanmal›d›r. Sosyalizmde üretim ve zenginlik toplumun elinde ve

hizmetinde olaca¤›, böylece üniversitelerin mülkiyettekeline elinde tutan bir avuç asalak yerine toplumun eziciço¤unlu¤unun ç›karlar›na hizmet etmesinin genel koflullar›yarat›laca¤› için, tarihte ilk kez olarak gerçektendemokratik bir kurum olabilecektir.

Page 26: Ticari Eğitim Dosyası 2006

E¤itim hizmetlerinin bir bütün olarak piyasa koflullar›naba¤lanmas› ve piyasa taraf›ndan belirlenmesi sürecini ticarie¤itim süreci olarak tan›mlayabiliriz. Bu süreç dünyada ‘70’lerdebafllam›flt›. Ülkemizde ise özellikle üniversitelerde 12 Eylüldarbesi ard›ndan kurulan YÖK ile ad›mlar› at›lm›flt›r. O zamanakadar kamusal bir hizmet olarak tan›mlanan e¤itim alan›n› yar›kamusal bir alan olarak tan›mlanarak bu sürecin ideolojik arkaplan› oluflturulmaya çal›fl›lm›flt›r. Kemal Gürüz ‘94’te TÜS‹AD için haz›rlad›¤› raporda “yar›

kamusal” e¤itimi tan›mlamakta ve flöyle devam etmektedir:“E¤itim yar› kamusal bir hizmet-mal oldu¤una göre bu hizmettenyararlananlar hizmetin karfl›l›¤›n› ödemek zorundad›r… Yüksekö¤retimin yaratt›¤› katma de¤erin önemli bir k›sm›n›n, bu e¤itimigören kiflilere döndü¤ü art›k tart›flma götürmeyen konular halinegelmifltir. Ve bu nedenden dolay› hiçbir ülke yüksek ö¤retimin enpahal› fleklini ücretsiz olarak her isteyene sunamayaca¤› giderekdaha iyi anlafl›lmaktad›r.” Kendisi de neo-liberal bir iktisatç› olanG. Aktan ise tam bir ars›zl›kla flunlar› söylemektedir: “Her alandaoldu¤u gibi e¤itimde de rekabetçi bir piyasa oluflturulmas›kaç›n›lmazd›r. E¤itimin art›k bir mal oldu¤u, piyasada al›n›psat›labilecek bir mal oldu¤u kabul edilmelidir.”Ülkemizde e¤itim sisteminde yaflan›lan ticari dönüflümler

üzerine u¤raflan üç kurum belirli bir iflbölümü ve koordinasyonhalinde sürecin ilerlemesini sa¤lamaktad›rlar. Bu kurumlar YÖK,TÜS‹AD ve TÜB‹TAK’t›r. TÜB‹TAK daha çok bu iflbirli¤inimeflrulaflt›rma çabas› içinde olurken, YÖK üniversite-sermayeiflbirli¤inin önündeki yasal ve fiili engelleri ortadan kald›rmak vebu iflbirli¤ini en üst düzeyde gerçeklefltirmek, TÜS‹AD ise her ikiifli birden gerçeklefltirmek çabas› içindedir.Ticarileflen e¤itimin ilk sonucu e¤itimin kalitesinde yaflan›lan

gözle görülür düflüfltür. Bunda temel etken e¤itim hizmetlerininpiyasaya aç›lmas› ile beraber devletin sistematik bir biçimdee¤itime ay›rd›¤› pay› azaltmas›d›r. E¤itimin piyasalaflma sürecinde devletin rolü e¤itim

hizmetinin özellefltirmesinin önünü açmak olmaktad›r. Bu süreçtedevlet ile sermaye aras›nda stratejik iflbirli¤i bulunmaktad›r.Devlet üniversitelerin özellefltirilmesinin önündeki yasal engellerikald›rarak ve özellefltirilme sürecinde öncelikli olan “elit”üniversitelere teknolojilerini gelifltirecek kaynaklar aktararak,sermaye kurulufllar› taraf›ndan bu üniversitelere dönük ilgiyiartt›rmaktad›r. E¤itime ayr›lan s›n›rl› bütçenin aslan pay›n› da özel

üniversiteler almaktad›r. Toplumsal eflitsizlik derinleflti¤i içindirki özel üniversiteler, neredeyse ÖSS’ye girmek birçok özel

TTiiccaarrii eeğğii tt iimmiinn ssoonnuuççllaarrıı……

EE¤¤ii tt iimmiinn mmeettaallaaflflmmaass ››vvee ppaarraall ›› llaaflfltt ›› rr ›› llmmaass››

Page 27: Ticari Eğitim Dosyası 2006

37

üniversiteye kay›t olmak için yeterlioldu¤u halde, kontenjanlar›n›dolduramamaktad›rlar. Bu noktada devletbu üniversitelerin finansman yükünükarfl›lamak için seferber olmaktad›r.Neo-liberal politikalar›n yaratt›¤›

eflitsizli¤in bir di¤er sonucu ise yüksekö¤retimden yararlananlar›n giderek üsts›n›flara mensup gençler olmas›d›r. E¤itimhizmetlerinin ve e¤itim sürecinin bir metahaline getirilmesi ve yar› kamusal birhizmet alan› olarak tan›mlanmas› ile alts›n›flar›n çocuklar›n›n yüksek e¤itimekat›l›m oran› azalmaktad›r. Özel üniversitelerinyayg›nlaflmas› ve yüksek ö¤retimde yaflanan ticarileflmesüreci alt s›n›flar›n gençli¤inin yüksek ö¤renime devamedebilmesinin imkânlar›n› olabildi¤ine s›n›rlamaktad›r. GATS’›n imzac›lar›ndan olan Türkiye’de e¤itimin

ticarilefltirilmesi sürecine oldukça h›zl› bir biçimde girildi.Türkiye’de e¤itim sisteminin her düzeyinde özellefltirmeoldukça yayg›n bir biçimde uygulan›yor. ‹lk ve ortadereceli özel okullar uzun bir süre önce kuruldu. Buokullara sunulan devlet deste¤i her geçen gün artt›. Sonolarak, yaflanan krizle beraber, yo¤un bir talep sorunuyaflayan bu okullar›n yard›m›na devlet kofltu. Yak›ndönemde ç›kard›¤› bir yasa ile bu okullar için vergiödemelerini kald›rd›.‘90’lar›n bafl›nda vak›f ad› alt›nda özel üniversite

kurma hakk› tan›nd›. ‹lk kurulan özel üniversitelerden olanBilkent’in kurucusu, ayn› zamanda YÖK eski baflkan› ‹.Do¤ramac› idi. Ard›ndan irili ufakl› bir y›¤›n özelüniversite kuruldu. Bu üniversitelere devletin yo¤un birmaddi katk›s› oldu. Ücretsiz arsa tahsisleri (Sabanc› veKoç üniversitelerinde oldu¤u gibi), y›ll›k bütçenin %50’likbölümünün karfl›lanmas›, vergi ödemelerinde kolayl›klarya da vergi indirimleri, sunulan bafll›ca kolayl›klar.Bütçeden vak›f üniversitelerine ayr›lan pay, devletüniversitelerine ayr›lan paydan daha fazla.Bugün üniversiteler üzerine tart›fl›lan yasal

dönüflümlerin temel amac›; serbest bir piyasa olmakzorunda olan e¤itim piyasas›n›n adil yasalara sahipolmas›n› sa¤lamakt›r. Bir yanda ücretsiz (ödenen harçlar›ücret olarak alg›lam›yorlar) bir e¤itim hizmeti verendevlet, öte yanda krizle bo¤uflan ve büyük bir talep sorunuyaflayan özel üniversiteler! Büyük dengesizliklere sahip bupiyasan›n dengelenmesi gerekiyordu. Bunun tek yoludevlet üniversitelerini ücretli hale getirmek. Böyleliklepiyasada tam bir eflitlik sa¤lanm›fl olacak!Bu sürecin di¤er bir yan›n› ise bir flirket gibi iflleyen

üniversiteler oluflturmaktad›r. Genellikle mali özerklik vedemokratik iflleyifl yaygaralar› ile ortaya konulan buyaklafl›m K. Gürüz’ün yal›n anlat›mlar›ndan yararlan›larakflu flekilde özetlenebilir: “Üniversiteler aynen bir ticariflirketin sahip oldu¤u para harcama serbestliklerine sahipolmal›d›r. ‹kincisi, yüksek ö¤retim mutlaka ö¤renimücretine tabi olmal›d›r.” Son derece aç›k bir dille ifade

edilen bu gerçek bugün üniversitelerin piyasalaflmasürecinin özlü bir anlat›m›d›r.Ticari e¤itim sürecinin yarataca¤› sonuçlar› özetleyecek

olursak; üniversitelerin özellefltirilmesini sa¤lamak,ö¤renim ücretlerini yüksek düzeylere ç›kararak, alt s›n›flariçin e¤itim alma flans›n› ortadan kald›rmak, ö¤renci veö¤retim görevlilerinin akademik-demokratik haklar›n›t›rpanlamak, e¤itimi sermayenin ihtiyaçlar›na görebelirlemek.

“Paral› e¤itime hay›r” ya da biz ne istiyoruz!

Burjuvazi ç›kar ve ihtiyaçlar› do¤rultusundaüniversitelerimizi kendi “arka bahçesi” haline getirmeyeçal›flmaktad›r. Bu çok yönlü sald›r›ya verilecek yan›t ayn›kapsamda olmak zorundad›r. Ancak flunu aç›kl›kla ifadeetmek gerekir ki, bugün bahsetti¤imiz bu sorunlar tekbafl›na yüksek ö¤renim gençli¤ini de¤il tüm iflçi veemekçileri ilgilendirmektedir, çözümü de ancak butemelde mümkündür. Yüksek ö¤renim gençli¤i iflçis›n›f›n›n deste¤ine ihtiyaç duymaktad›r, zira sald›r›lar›npüskürtülmesi ancak birleflik mücadele ile mümkünolacakt›r.Bizler üniversitelerdeki iflçi ve emekçi çocuklar›

olarak;Neo-liberal e¤itim politikalar›na tüm sonuçlar› ile

beraber son verilmesini istiyoruz. Üniversitelerin sermayeiçin teknoloji de¤il iflçi ve emekçiler için bilim üretmesigerekmektedir. Bu nedenle de emperyalist kurumlara,GATS vb.’ne sözleflmelerle verilen taahhütlerin koflulsuziptal edilmesini istiyoruz. Üniversitelere iflçi ve emekçi çocuklar›n›n giriflini

engelleyen tün paral› e¤itim uygulamalar›na sonverilmesini ve e¤itim hizmetlerinin herkese her düzeydeparas›z hale getirilmesini istiyoruz. Paral› e¤itim sald›r›s› ticarileflen e¤itim süreci

bütünlü¤ü içerisinde kavrand›¤› ölçüde bu sald›r›karfl›s›nda baflar›l› bir mücadele yürütülebilir. Zira bugününiversitelerde yaflan›lan kaba anlam› ile bir paral›laflmasüreci de¤il, bunun ötesinde ve çok daha kapsaml› ve çokyönlü bir ticarileflme sürecidir. Bu sürecin ideolojik arkaplan›na, uluslararas› dayanaklar›na ve çok yönlüsonuçlar›na karfl› mücadele bu aç›dan önem tafl›maktad›r.

Page 28: Ticari Eğitim Dosyası 2006

Bireyin belli bir toplumsal kimlik kazanabilmesi için gerekliolan teknik, düflünsel, ahlaksal vb. birçok yönüyle ihtiyac› olanbirikimi sa¤lad›¤› eylem genelinde e¤itim olarakadland›r›labilinir. Fakat bu tan›m birçok noktay› aç›ktab›rakmaktad›r. Bu aç›kl›k hayat›n prati¤inde ve toplumsalbelirleyenlerin denetimi alt›nda flekillenmektedir. Örne¤in,toplumda proleter ya da burjuva kökenli iki farkl› bireyi elealal›m. Birisinin e¤itimi 50 kiflilik s›n›flardan meslek liselerinegeçiflken, di¤erinin özel kolejlerden yurtd›fl›nda paral› okullarauzanan bir süreçtir. “E¤itim; bireyin çevresini alg›lama, anlama ve denetlemeye

yönelik olarak tek bafl›na ya da bir grup içinde sürdürdü¤üzihinsel çabad›r… E¤itim; tarihin çeflitli aflamalar›nda, toplumsalörgütlenifl ve üretim faaliyetine ba¤l› olarak, çok çeflitlibiçimlerde ortaya ç›km›flt›r.” (1) E¤itimin yaflad›¤› bu de¤iflimintemelinde, de¤iflen toplumsal iliflkiler ve onlar›n ortaya koydu¤ude¤iflen ihtiyaçlar bulunmaktad›r. ‹nsanl›k bugün içinde yaflad›¤› medeniyeti bilimsel üretim

arac›l›¤›yla sa¤lam›flt›r. ‹nsan› farkl› k›lan etraf›n› anlama vede¤ifltirme yetisi, insanlaflma sürecinin temel etmenlerindenbirisidir. Ne var ki, güncel planda bilim nedir, bilimsel üretimneyi ifade eder, bilimsel e¤itim nas›l gerçeklefltirilir vb. sorular›e¤itim kavram›n›n tarihsel süreci ile ele almak gerekir. Bu yaz›dayap›lmaya çal›fl›lan da budur: e¤itimin en genel çerçevesi iletarihsel sürecini ortaya koymak ve bunun ›fl›¤›nda bilimsele¤itimi ele almak. Bilimsel e¤itim talebi bugün e¤itim siteminin -gerek müfredat

gerekse de yöntem olarak- ma¤duru olan gençlik kitlesinin s›kçadillendirdi¤i ortak bir talep. Bununla birlikte tarihin farkl›dönemlerinde s›kça da kullan›lm›fl bir söylem. Söz konusu talebinfarkl› dönemlerde dillendirilmesinin arkas›nda yatan sebep ise,toplumsal bir ürün olarak bilim, bir ihtiyaç olarak e¤itim, birtalep olarak bilimsel e¤itim ve bunu gerçeklefltirmesi beklenene¤itim kurumlar›n›n de¤iflen toplumsal süreçlerle birlikteyaflad›klar› de¤iflimdir. Ö¤retimi yap›lan konunun hayat›nprati¤inde karfl›l›¤›n› bulamamas›, ö¤renciler için bu durumunyaratt›¤› yabanc›laflt›r›c› etki, e¤itimin mevcut toplumsal iktidarayg›tlar›n› ve bireyin nesneleflmesini ola¤anlaflt›r›c› içerik veuygulamalar›, kiflisel ilgi, ihtiyaç ve yetenekleri göz önündebulundurmayan tek tip müfredat, sorunun belli bafll›yans›malar›n› oluflturuyor. Ne var ki konu bu bafll›klar› da aflanbir içeri¤e sahip olmas›n›n yan› s›ra temelinde üretim iliflkileriningeliflimi ile birlikte de¤iflen toplumsal yap›lanma ve ihtiyaçlar›bar›nd›r›yor. Tarih boyunca toplum yaflam›n› belirleyen bu somutiliflkiler, yani üretim iliflkileri, toplumsal altyap›, de¤iflimeu¤rad›kça söz konusu bafll›klar da de¤iflim yaflad›.

EE¤¤iittiimm vveebbiilliimmsseell ee¤¤iittiimm üüzzeerriinnee......

Page 29: Ticari Eğitim Dosyası 2006

39

E¤itimin bilimsel karakterinin tarihsel evrimi

E¤itim anlay›fl› ve uygulamalar›n›n yaflanan tarihselsüreçle birlikte de¤iflti¤ini daha önce belirtmifltik. Ortaça¤bu konuda s›kça bahsedilen tipik bir örnektir. Antikdönemin tersine Ortaça¤’da her fley tart›flmaya kapal›d›r.Çünkü Ortaça¤ kilise, kral, soylular gibi bir tak›motoriteler ile karakterize olmufl bir dönemdir. Ortaça¤toplumunda bireye düflen yegane görev bu otoritelerekay›ts›z flarts›z itaat etmektir. Bu insan›n tüm iradesini,özel planda ise de¤ifltirme iradesini ortadan kald›ran birdurumdur. De¤ifltirme, sorgulama iradesini kaybeden insano¤lu

için bilimsel alanda yap›labilecek tek fley mevcut bilgilerinyeni nesillere aktar›m› olabilir. Ortaça¤ e¤itim sistemindeyaflanan tam da budur. Bundan daha önemli bir ifllevi defeodal dogmalar›n desteklenmesini sa¤layacak argümanlargelifltirmekti. Antik Yunan’dan kalan müfredat küçükde¤iflikliklerle kendini devam ettirebilmifl ama tüm birö¤retim içinde teoloji öne ç›km›flt›r. Di¤er bilimler deteolojinin ekseninde flekillendirilmifltir. Bu dönemde kurumsal bir içerik tafl›yan e¤itim sistemi

üniversitelerin ilk örneklerini do¤urmufltur. Do¤u’damedrese benzeri kurumlar bu ifllevi görürken üniversitedenilen kurum ilk olarak Avrupa'da feodal toplumunba¤r›nda imtiyazl› bir kurum olarak do¤mufl ve feodaltopluma özgü lonca özellikleri göstererek gelifliminisürdürmüfltür. Bu kurumsallaflmaya ra¤men flunuvurgulamak gerek ki, mevcut toplumun ideolojikhegamonyas›n› sürdürmeyi amaç edinen bu dogmatike¤itim yaln›zca s›n›rl› say›daki soylulara sunulan birolanakt›.Ortaça¤’›n karanl›¤›n›n ard›ndan insanl›¤›n Rönesans

ile yaflad›¤› ayd›nl›k, yüzy›llarca karanl›klar içindebekleyen bilimler için de yeniden do¤uflu ifade ediyordu.Büyük usta Engels, Rönesans dönemini, bilimsel bak›fl› veeflsiz diliyle flöyle ifade ediyor “Bu, 15. yüzy›l›n ikinciyar›s›nda yükselmeye bafllam›fl bir ça¤d›r. Krall›k, kentliburjuvalar›n da deste¤iyle, feodal soylulu¤un gücünük›rm›fl, temelde ulusçulu¤a dayanan, içinde modern Avrupauluslar›n›n ve modern burjuva toplumunun geliflmeyebafllad›¤› büyük monarflileri kurmufltur. Henüz kentlilerle

soylular birbirleriyle savafl›rken, Alman Köylü Savafl›,sahneye, yaln›zca isyan halindeki köylüyü de¤il, amaonlar›n ard›ndan, ellerinde k›z›l bayraklar, dillerindemallar›n ortak sahipli¤i iste¤i olan modern prolertaryan›nilk örneklerini ç›kararak, bir kahin gibi gelecekteki s›n›fsavafl›n› iflaret etmifltir. Bizans’›n düflüflünden kalan elyazmalar› ve Roma örenlerinden ç›kar›lan heykeller,flafl›rm›fl Bat›ya eski Yunan’›n yepyeni bir dünyas›n› açt›;bu dünyan›n parlak biçimleri önünde, ortaça¤›n hayaletlerisilinip gitmiflti; ‹talya’da klasik antikitenin yans›mas›n›and›ran ve bir daha ulafl›lamam›fl olan, hayal edilemiyecekbir sanat do¤du.”(4) Bu dönemde uzun süren Ortaça¤karanl›¤›n›n di¤er ucundaki döneme olan merak adeta birgeçmifle özenme olarak yans›yan klasik ak›m› güçlendirdi.Sanatta bunun güzel örnekleri görülürken, bilimsel alandasorgulay›c›, araflt›rmac› yöntem geçmiflin bilgi birikimiüzerinden tekrar güçlü bir flekilde uygulanmaya kondu. Bu dönemde e¤itim için öne ç›kan temel talepler, halk

için e¤itim, laik e¤itim, eflit e¤itim vb. olmufltur. E¤itimsistemi ve kurumlar›n›n temelinden de¤iflti¤i bu dönemdeverilen büyük toplumsal mücadelelerin bir parças› olarakbu talepler kazan›labilmifltir. Burjuva toplumun kuruldu¤ubu süreçte burjuvazi laik, bilimsel bir dünya görüflününsavunucusu olmufltur. Ortaça¤’dan farkl› bir flekilde üretimiliflkileri din ve soyluluk üzerine kurulu feodal ba¤larlade¤il, modern bilim ve tekni¤in flekillendirdi¤i üretimflartlar› ve üretim araçlar›n›n özel mülkiyetinin sa¤lad›¤›aç›k sömürü ile var olmaktayd›. Burjuva toplum bir yandanüretim araçlar›nda daha ileri bir düzey ve daha fazlateknik, di¤er yandan bu geliflimin ihtiyaç haline getirdi¤idaha e¤itimli bireyler beklemekteydi. Ve s›n›f çeliflkilerinindaha da netleflti¤i ve sertleflti¤i böylesi bir s›n›fl› toplumaflamas›nda kendi ideolojik hegamonyas›n› sürekli yenidenüretecek ve tüm topluma yayacak olanaklar beklemekteydi.Tüm bunlarla birlikte burjuva e¤itim anlay›fl› flekillendi. Burjuvazi, iktidar› ele geçirdi¤i ve tarihsel olarak h›zla

gericileflti¤i dönemle birlikte Ortaça¤ karanl›¤› karfl›s›ndasavundu¤u tüm ilerici kavramlar› ezip geçti. E¤itimitarikatlar›n eline salan, Hindistan’da bilimsel e¤itim ad›alt›nda logaritma cetvelini ezberletti¤i gençlere en sinsiyöntemlerle emperyalist kültürü afl›layan, b›rak›n›zyaps›nc›lar›n sat›n ald›¤› e¤itim kurumlar›n›n kap›lar›n›emekçi çocuklar›na kapatan, bir zamanlar›n laik vebilimsel e¤itimini savunan burjuvazi oldu. Tüm toplumuns›n›f savafl›m› içindeki s›n›flar›n konumlar› ile flekillendi¤idünyam›zda, e¤itimin de bu derece üretim iliflkileri ves›n›fsal çeliflkilerle içiçe geçmesi elbette do¤ald›r.

S. K›z›l›rmak

(1) E¤itim Üzerine, ‹zzettin Önder (20 Nisan 1999)(2) Nas›l Bir ‹nsan? Nas›l Bir E¤itim?, Nesrin Kale,

Ütopya Yay›nlar›, s. 145 (3) age., s.142(4) Seçme Yap›tlar-Karl Marx, Friedrich Engels, Sol

Yay›nlar›, s. 51

Page 30: Ticari Eğitim Dosyası 2006

Ulus, dört temel özelli¤in birli¤i temelinde tarihsel olarakoluflmufl istikrarl› bir insan toplulu¤udur. Bu dört temel özellik;dil birli¤i, toprak birli¤i, ekonomik yaflant› birli¤i ve ulusalkültür birli¤inde kendini aç›kça gösteren ruhsal flekillenmebirli¤idir. Bu dört özellikten biri olan dil birli¤i, hiç flüphe yokki ulus olman›n en temel dayanaklar›ndan biridir. Her anadil anlaml› bir iflaretler/kodlar sistemidir. Her

anadilin ses, gramer ve anlam kazand›rma özellikleri di¤erdillerinkinden farkl›d›r. Ve anadil sadece bir bildiriflim arac›de¤il, insan›n tüm zihinsel yeteneklerini uyand›r›p gelifltiren;kendi geliflmifllik düzeyinde onlar› belirleyen, bu anlamda insan›insan yapan, ona kimlik kazand›ran bir araçt›r.Anadilin kullan›m›n› tarihsel olarak inceledi¤imizde;

insanlar›n küçük gruplar halinde yaflad›klar› dönemlerden berianadillerini kulland›klar›n›, di¤er dil ve kültürlerle do¤aletkileflim içinde de¤ifltiklerini, ancak s›n›fl› toplumlar›n veegemenlik iliflkilerinin ortaya ç›k›fl›yla anadil ve kültürlerüzerinde bask›lar olufltu¤unu, egemen ulusun kendi dil vekültürünü kölelefltirdi¤i uluslara ve az›nl›klara dayatt›¤›n›görürüz.

Türkiye’de anadilde e¤itim sorunu

Türk burjuvazisi de bu gerçekli¤in kendi co¤rafyas›natafl›y›c›s› oldu. Üzerinde yaflad›¤›m›z topraklar ne yaz›k ki birkültürler mezarl›¤› durumundad›r. Türk burjuvazisi kendid›fl›nda hiçbir ulusu tan›mam›fl, inkar ve imha politikas›n› ulusalsoruna yaklafl›m›n›n merkezine koymufltur. TürkiyeCumhuriyeti, iki uluslu ve çok say›da az›nl›k milliyetibar›nd›ran bir devlettir. Ancak bu devlette resmen yaln›zca Türkulusu, onun dili ve kültürü tan›nm›fl ve egemen k›l›nm›flt›r. Tümötekiler ise reddedilmifl, sistematik bask› ve asimilasyonpolitikalar›yla yok edilmeye çal›fl›lm›flt›r.Burjuva devlet Kürt ulusunun varl›¤›n› hiçbir zaman kabul

etmemifl, y›llarca Kürtler’i ‘da¤ Türkleri’ olaraktan›mlayabilmifltir. Kürdistan ve Kürt ulusal kimli¤ini aklagetirebilecek tüm söylem, kurum ve çabalara azg›ncasald›rm›flt›r. Ulusal kimli¤ine sahip ç›kan Kürtler’inkimliksizlefltirilmesi ve kifliliksizlefltirilmesi için her türlü yoldenenmifltir. Kaba fliddetin yetmedi¤i yerde e¤itim terörüdevreye sokulmufltur. Anadilin bir kimli¤i biçimleyen en önemliunsur olmas›ndan dolay›d›r ki, ifle buradan bafllanm›flt›r. Kürt ulusunun dili ve kültürü üstünde bask› kurmaya çok

özel bir önem verilmifltir. Uzun y›llar “Vatandafl TürkçeKonufl!” kampanyalar› ile aile içinde dahi Kürtçe konuflulmas›yasaklanm›flt›r. Kürdistan’da özel bir asimilasyon yuvas› olarak,

******BBuugg��nn KK��rrtt ggeenn““llii??iinniinn hhaakk

kkıırrıınnttııllaarrıınnaa iihhttiiyyaaccıı yyookk.. AAnnaaddiillddeeee??iittiimm hheerr uulluussuunn eenn tteemmeell

hhaakkkkııddıırr.. AAnnaaddiillddee ee??iittiimm iisstteemmiinniinnkkııyy ooddaallaarrıınnaa,, ssee““mmeellii ddeerrss vvee

KK��rrtt““ee kkuurrss iisstteemmiinnee iinnddiirrggeennmmeessiiddeemmookkrraattiikk iisstteemmlleerriinn ii““iinniinn

bboo??aallttııllmmaassıı,, bbuunnddaann ddaa ııttee KK��rrttuulluussuunnuunn aa??aa??ııllaannmmaassııddıırr.. EEnn

tteemmeell ddeemmookkrraattiikk hhaakk vveeiisstteemmlleerriinn bbuu ??eekkiillddee

gg��dd��kkllee??ttiirriillddii??ii bbiirr ss��rree““ttee bbiizzeedd��??eenn,, ddeevvrriimmccii ssıınnııff ppaarrttiissiinniinnuulluussaall ssoorruunnaa iillii??kkiinn ddeevvrriimmcciipprrooggrraamm vvee ““ıızz��mm ““iizzggiissii

eekksseenniinnddee,, aannaaddiillddee ee??iittiimm ttaalleebbiinniittuuttaarrllıı vvee kkaarraarrllıı bbiirr bbii““iimmddee

ssaavvuunnmmaakkttıırr..******

AAnnaaddii llddee ee¤¤ii tt iimm ttaalleebbiiüüzzeerriinnee

Page 31: Ticari Eğitim Dosyası 2006

41

bölge yat›l› okullar› uygulamas› devreye sokulmufltur. Buflekilde Kürt çocuklara Türkçe ö¤retilmesi, kendianadillerinin unutturulmas› hedeflenmifltir. Özel biryasayla Kürtçe köy ve m›nt›ka isimleri de¤ifltirilmifltir.Ailelerin çocuklar›na Kürtçe isim vermeleri dahiyasaklanm›flt›r. X, Q, W harflerinin kullan›ld›¤›gerekçesiyle birçok mitingin yap›lmas› engellenmifl,birçok yay›n kapat›lm›flt›r. Anayasan›n 42. maddesi ile debu politikalar› tamamlay›c› nitelikte bir hukukoluflturulmufl, anadilde e¤itim hakk› görmezdengelinmifltir: “Türkçe’den baflka hiçbir dil, e¤itim veö¤retim kurumlar›nda, Türk vatandafllar›na anadilleriolarak okutulamaz ve ö¤retilemez.”Anadilde e¤itim hakk›n›n gasp edilmesi insan›n kiflilik

ve düflünce gelifliminin engellenmesi, dil ve kültürününkatledilmesi anlam›na gelir. Çocuklar dördüncü yafllar›n›nsonuna do¤ru anadillerinin tüm temel özelliklerinikazanm›fl olurlar. 6-7 yafllar›nda okula bafllayan çocuklar›nkelime hazineleri 2000-2500 aras›nda hesaplan›r. Türkçebilmeyen çocuklar›n anadilleriyle e¤itim yapamamalar›düflünülürse, anadilleriyle e¤itim yapan ve yapamayanlararadaki eflitsizlik ve onlar›n gelifliminin nas›l olaca¤› sonderece aç›kt›r. Çocuklar aç›s›ndan yabanc› dil ö¤rendikten sonra da

sorun bitmemektedir. Çocuk uzunca bir süre yabanc› dildeokumakta ve yazmakta, ama düflünme eylemini anadiliylegerçeklefltirmeye devam etmektedir. Yani okudu¤unu önceanadiline çevirmekte, anadiliyle düflünmekte, bellisonuçlara varmakta, daha sonra yeni bir çeviri eylemi dahagerçeklefltirerek düflüncesini söz konusu yabanc› dilded›flar›ya vurmaktad›r. Tabii ki tüm bu süreç ö¤renmeyigüçlefltirmektedir. Dil ve düflünce aras›ndaki bu s›k› paralelli¤e vurulan

ket kiflisel ve düflünsel geliflimi etkiledi¤i gibi, psikolojikve toplumsal rahats›zl›klar›n ortaya ç›kmas›na da nedenolmaktad›r. Çünkü insanlar, anadilleriyle düflünür veüretirler. Rüyalar›n› dahi anadilleriyle görürler. Anadilinikullanamayan insan duygular›n› ifade etmekte zorlan›r veyaln›zlafl›r. Bu s›ralad›¤›m›z gerçekler burjuva pedagoglar›nca bile

kabul edilmesine ra¤men ›rkç›, floven e¤itim politikas›,e¤itim alan›ndaki tüm yeni reform palavralar›na ra¤mensistematik bir flekilde sürdürülmektedir.Bir halk›n kendi

diliyle kültür vesanat üretmesi,gelecek nesillereanlaml› bir mirasb›rakmas›, kendidili ile e¤itim-ö¤retime vebilimsel faaliyetlerekat›lmas›yasaklanm›flt›r.Kürt dili ve kültürüçok eski tarihlere

dayanmas›na ra¤men, devletin izledi¤i politikalar sonucubüyük yaralar alm›fl, yeni ürünlerin ortaya ç›kmas›engellendi¤i gibi geçmifle ait yaz›l› eserler ile tarihibelgelerin bir ço¤u yok edilmifltir. Oysa dünya üzerindekonuflulan her dil, insanl›k tarihinin ve kültürünün yaflayanbir örne¤idir. Diller, dinamik ve uzun bir sürecinsonucunda flekillendikleri için, toplumlar›n tarihsel vekültürel geliflim sürecinin adeta bir aynas›d›r. Dolay›s›ylaKürtçe’nin yasaklanmas› ve kültürel geliflimininengellenmesi, yaratt›¤› de¤erlerin tahrifat› tüm insanl›¤akarfl› ifllenmifl bir suçtur.

Anadilde e¤itim hakk›n› bütüngücümüzle savunmal›y›z!

Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birli¤i’nin mevcutdeneyimi ›fl›¤›nda, proletarya devriminin anadilde e¤itimsorununa ve bu ba¤lamda ulusal soruna nas›l bir çözümönerdi¤ini somutlam›fl bulunuyoruz. Biz anadilde e¤itimhakk› talebini “Tüm dillerin hak eflitli¤i. Zorunlu devletdilinin kald›r›lmas›. Herkese kendi anadilinde e¤itimhakk›.” kapsam›nda ele al›yoruz. Çözüm her iki ulustaniflçi ve emekçilerin birleflik devrimci mücadelesindedir.Özgürlü¤ü elde etmenin, anadilde e¤itim hakk›n› ve di¤ertemel demokratik haklar› elde etmenin baflka bir yoluyoktur. Bugün Kürt liberal çizgisi yüzünü emperyalistlereve sermaye iktidar›na dönmüfltür. Beklentileri onlar›ntan›yaca¤› hak k›r›nt›lar›yla s›n›rl›d›r. Oysa günümüzdünyas›ndaki her türlü gericili¤in, bask›n›n, köleli¤in veeflitsizli¤in kayna¤›nda emperyalist kapitalist sistemgerçe¤i vard›r. Ve her zaman ve her yerde demokratik hakve özgürlükler, iflçi s›n›f›n›n, emekçilerin ve tümezilenlerin mücadelesine ba¤l› olarak elde edilebilmifltir.Bugün Kürt gençli¤inin hak k›r›nt›lar›na ihtiyac› yok.

Anadilde e¤itim her ulusun en temel hakk›d›r. Anadildee¤itim isteminin köy odalar›na, seçmeli ders ve Kürtçekurs istemine indirgenmesi demokratik istemlerin içininboflalt›lmas›, bundan da öte Kürt ulusunun afla¤›lanmas›d›r.En temel demokratik hak ve istemlerin bu flekildegüdüklefltirildi¤i bir süreçte bize düflen, devrimci s›n›fpartisinin ulusal soruna iliflkin devrimci program ve çözümçizgisi ekseninde, anadilde e¤itim talebini tutarl› ve kararl›bir biçimde savunmakt›r.

Page 32: Ticari Eğitim Dosyası 2006

de¤iflimlere u¤rad›: Ayd›nlanmadöneminde sunulan bilgi için “do¤rumu?” diye sorulurdu. Sanayi devrimiile birlikte “ne ifle yarar?” diye soruluroldu. Sonra bilginin ticarileflmesürecinde bu “sat›labilir mi?” oldu.Al›n›p sat›labilen her fley ilk öncekârl› olmak zorunlulu¤u tafl›r. Kâr›nolmad›¤› yerde al›fl-verifl olmaz. Butemel yasa e¤itimdeki bozulmayaiflaret eder. Kâr için verilen bilgi veyakårl› olmas› gereken bilgi… Var›nkapitalizmin e¤itime biçti¤i özgürlü¤üdüflünün! Kiflisel hak ve özgürlüklerinsüreklendi t›rpanland›¤›, yaflam›npara ile ölçüldü¤ü bir dünyada e¤itimde kuflkusuz bundan pay›n› alacakt›r.‹deoloji üretim merkezleri halinegelen okullar kapitalizmin kurdu¤uyalan imparatorlu¤unun kendini üretti¤i yerlerdir. Buralarda çatlak sesç›kar›lmas›na izin verilmez. Ellerimizdeki soruflturmalar,üniversitelerimizin içindeki polisler bunun en somut kan›tlar›d›r. Ayr›caticarileflen e¤itimle okullar, e¤itime biçilen yeni misyonla beraberköklü bir de¤iflim süreci içine girmifltir. Art›k salt e¤itimin genelhedefleri de¤il, e¤itimin kendisi ve do¤al olarak bilim de burjuvazinindiflleri aras›nda sindirilmeyi beklemektedir.

Son y›llarda haz›rlanan yasa taslaklar›na ve geçen tart›flmalarabakt›¤›m›zda, üniversite-sanayi iflbirli¤i bafll›¤› alt›nda topland›¤›n›görüyoruz. Süslü sözlerle ak›llar› buland›rmaya yönelik argümanlarsunuluyor. Ancak süslü sözlerin arkas›nda son y›llarda etkisini sa¤l›kve e¤itim “sektör”lerinde hissettiren neo-liberal uygulamalar kendinigösteriyor. Kapitalizmin yap›sal krizini hafifletmeye, bu kriz sonucukendi çözümsüz sorunlar›n› bir süre ertelemeye yönelik buuygulamalar›n üniversitelere düflen pay› da e¤itimin ticarileflmesioluyor. “Sanayi ile iflbirli¤i” ad› alt›nda üniversiteler kapitalizmin elindeher anlamda akademik özgürlü¤ü yok edilmifl YÖK üniversiteleridir.Ticarileflen e¤itim gerçe¤ini bir kenara koyarsak, e¤itim toplumunihtiyaçlar›na göre de¤il, sermayenin ihtiyaçlar›na göre flekillenecektir.Örne¤in; zaten ö¤rencilere iflsizlik ve geleceksizlik vadeden ve hiçbirmaddi kaynak aktar›lmayan sosyal bölümler bu çark›n parças›olmad›klar› için birer ikifler kapat›lacakt›r. Yan› s›ra bilim kendigerçekli¤iyle çeliflen amaçlara hizmet eder hale gelecektir.Üniversiteler savafl sanayine –ki bu kapitalizmin en gözde ve en çokkâr eden sektörüdür- hizmet etmeye bafllayacak, yeri geldi¤inde kitleimha silahlar›n›n üretildi¤i merkezler oluflturulacakt›r. T›pk› bugünABD’nin elindeki silahlar›n bir bölümünün kendi üniversitelerindenç›kt›¤› gibi.

‹nsanl›k tarih boyunca keflifler ve bulufllarla ilerlemifltir. Ateflinbulundu¤u günden bu yana bilimin kendisi tarihin ilerlemesinin esasgücü olmufltur. Bugün bilim kapitalizmin zincirleri alt›nda gericili¤ekarfl› silahs›z kalm›flt›r. Özgür bir bilim üretimi ve e¤itim ancak,kapitalizmin s›n›rlar›n›n y›k›lmas›yla, sosyalist bir toplumsal düzeninkurulmas›yla mümkün olacakt›r.

ÖÖzzggüürr ee¤¤ii tt iimmssoossyyaall iizzmmddee!!

SSaannaayy ii ddeevvrr iimmii ii ll ee bbii rr ll ii kk ttee bb ii ll iimm ssee rrmmaayyeebb ii rr ii kk iimmiinn ii kkooflfluu ll ll aayyaann eenn tteemmee ll ddaayyaannaakk llaarrddaannbb ii rr ii hhaa ll ii nnee ggee llmmiiflfltt ii rr.. GGee ll ii flfleenn kkaappii tt aa ll ii zzmm iinn ffeeooddaallüüü rrreee ttt iiimmm bbb iii ççç iiimmmiiinnn iii nnn ttt aaasss fff iii yyyeeesssiii nnndddeee yyyaaasss lll aaannnddd›››¤¤¤ ››› bbbiii lll iiimmmssseee lllüü rree tt iimmiinn iinn ddoollaayyss ›› zz ssoonnuuccuu oo llaann tteekknnoolloo jj iiii nnssaannll ›› ¤¤ ››nn ggeell ii flfl iimmii ii çç ii nn ddee¤¤ ii ll yyaallnn ››zzccaaüü rree tt kkeenn ll ii kk ll ee ii ll gg ii ll eenneenn bb ii rr ggee ll ii flfl iimm ii zz ll eemmiiflfl tt ii rr..BB ii ll iimm ,, ççüü rrüüyyeenn kkaapp ii ttaa ll ii zzmm ii ll ee bb ii rr ll ii kkttee ggee rr ii cc ii ll eeflfleennbbuurr jj uuvvaazziinn iinn ee ll ii nnddee vvee ““ddaahhaa ççookk kkâârr ”” hhee ddeeff ii yy lleeyyoolluunnuu kkaayybbee ttmmeeyyee bbaaflfl llaamm››flfl tt ›› rr.. BBuunnuunn ddoo¤¤aallssoonnuuccuu oollaa rraakk ee¤¤ ii tt iimm ssüürreeccii ,, kkaapp ii tt aa ll ii zzmmiinniiddeeoo lloojj ii üü rreett iimmii vvee bbuu ii ddeeoolloo jj ii yy ll ee ggeennçç ii nnssaann llaa rr ››zzeehh ii rr ll eemmee ssüürreecc ii hhaall ii nnee ggeellmm iiflfltt ii rr.. KKaappii tt aa ll ii zzmm iinnee¤¤ii tt iimmiinn aayyaakkllaa rr ››nnaa bbaa¤¤llaadd››¤¤ ›› bbuu pp rraannggaa ddoo¤¤aa llbb ii rr ssoonnuuçç oo llaa rraakk kkaa rrflfl››mm››zzaa çç ›› kk ››yyoo rr.. TTüümm bb ii ll iimmssee llggeerrççeekk lleerr ii nn kkaappii tt aa ll ii zzmm iinn yyookk oo llmmaayyaa mmaahhkkuumm bb ii rrddüüzzeenn oo lldduu¤¤uunnuu kkaann ›› tt ll aadd ››¤¤›› bb ii rr oo rr ttaammddaa ,,ss ii sstteemmiinn vvaa rr ll ›› ¤¤ ››nn›› ssüü rrddüürreebbii llmmeess ii ii çç ii nn öönncceell ii kk ll eeöözzggüürr ll üü¤¤ee ggeemm vvuu rrmmaass ›› ggee rreekk ii yyoo rr..

ÖÖnnccee ll ii kk ll ee kkaapp ii tt aa ll ii ss tt ddüüzzeennddee yyaassaa llaa rr ››nnbb ii rreeyy iinn ii çç ii nnee ii flfl ll eemmeessii ggeerreekkii rr.. BBööyy lleeccee öözzggüü rr ll üükkddeenn ii ll eenn vvee ssüürreekkll ii ii ss tteenneenn ffaakkaa tt hh ii ççuu llaaflfl ›› ll aammaayyaann flfleeyy ttaann ››mmllaannmm››flfl oolluu rr.. ÖÖzzggüü rr ll üükk ,,kk ii flfl ii yyee ii nnaannmmaass ›› öö¤¤ rree tt ii ll eenn yyaassaallaa rr ››nn çç ii zzdd ii¤¤iiss ››nn›› rr ll aarrdd ›› rr.. ÖÖ¤¤rree tt ii lleenn ii ddeeaall ll ee rr bbii rreeyyii ee lleeggeeçç ii rrmmeeyyee bbaaflflllaa rr.. BBööyylleeccee mmüü ll kk ssaahhiibb ii oo llmmaakk ,,““ookkuuyyuupp bb ii rr yyee rr ll eerree ggee llmmeekk”” üüzzee rr ii nnddeennkkuurrgguullaannaann ggee lleecceekk pp llaann ll aarr ›› aaçç ›› kk bbii rr öözzggüürr ll üükkttaann››mm›› oo lluurr.. ‹‹ flfl ttee ee¤¤ii tt iimm kkaappii tt aa ll ii zzmmddee eessaass oollaa rraakkbbuu ii flfl ll eevv ii yyeerr ii nnee ggeett ii rr ii rr..

““BBii ll gg ii nneeddii rr vvee nnee ii flflee yyaa rraarr?? ”” ssoo rruussuu ee¤¤ii tt iimmssüürreecciinn iinn ttaann››mmllaannmmaass ››nnddaa tteemmee ll oo lluuflfl ttuu rruurr..EE¤¤ii tt iimm ssüürreecciinnddee ssuunnuullaann ““bb ii ll gg ii yyee”” tt eeppkk ii ll eerrssaannaayy ii ddeevv rr iimmiinnddeenn ggüünnüümmüüzzee bbüüyyüükk