termİt mucİzesİ
DESCRIPTION
Yeryüzünde insanı hayrete düşürecek kadar farklı çeşitte canlı türü yaşar. Görmeye alışık olduğumuz karıncalar, balarıları, köpekler, kediler, sinekler, örümcekler, atlar, tavuklar, martılar, serçeler ve diğerlerinin yanısıra bir de pek sık rastlamadığımız canlılar vardır. Dünyanın farklı bölgelerinde yaşayan, kimi zaman ismini bile duymadığımız, duysak da neye benzediğini bilmediğimiz milyonlarca canlı türü yaşamaktadır. Bu kitapta konu edilen canlı da çevremizde görmeye alışık olmadığımız bir böcek türüdür.TRANSCRIPT
Ya z a r v e E s e r l e r i H a k k › n d a
Harun Yahya müstear ismini kullanan yazar Adnan Oktar, 1956 y›l›nda Ankara'da
do¤du. ‹lk, orta ve lise ö¤renimini Ankara'da tamamlad›. Daha sonra ‹stanbul Mimar Sinan
Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi'nde ve ‹stanbul Üniversitesi Felsefe Bölümü'nde ö¤re-
nim gördü. 1980'li y›llardan bu yana, imani, bilimsel ve siyasi konularda pek çok eser haz›r-
lad›. Bunlar›n yan› s›ra, yazar›n evrimcilerin sahtekarl›klar›n›, iddialar›n›n geçersizli¤ini ve
Darwinizm'in kanl› ideolojilerle olan karanl›k ba¤lant›lar›n› ortaya koyan çok önemli eserle-
ri bulunmaktad›r.
Harun Yahya'n›n eserleri yaklafl›k 30.000 resmin yer ald›¤› toplam 45.000 sayfal›k bir
külliyatt›r ve bu külliyat 57 farkl› dile çevrilmifltir.
Yazar›n müstear ismi, inkarc› düflünceye karfl› mücadele eden iki peygamberin hat›ra-
lar›na hürmeten, isimlerini yad etmek için Harun ve Yahya isimlerinden oluflturulmufltur.
Yazar taraf›ndan kitaplar›n kapa¤›nda Resulullah'›n mührünün kullan›lm›fl olmas›n›n sem-
bolik anlam› ise, kitaplar›n içeri¤i ile ilgilidir. Bu mühür, Kuran-› Kerim'in Allah'›n son kita-
b› ve son sözü, Peygamberimiz (sav)'in de hatem-ül enbiya olmas›n› remzetmektedir. Yazar
da, yay›nlad›¤› tüm çal›flmalar›nda, Kuran'› ve Resulullah'›n sünnetini kendine rehber edin-
mifltir. Bu suretle, inkarc› düflünce sistemlerinin tüm temel iddialar›n› tek tek çürütmeyi ve
dine karfl› yöneltilen itirazlar› tam olarak susturacak "son söz"ü söylemeyi hedeflemektedir.
Çok büyük bir hikmet ve kemal sahibi olan Resulullah'›n mührü, bu son sözü söyleme niye-
tinin bir duas› olarak kullan›lm›flt›r.
Yazar›n tüm çal›flmalar›ndaki ortak hedef, Kuran'›n tebli¤ini dünyaya ulaflt›rmak, böy-
lelikle insanlar› Allah'›n varl›¤›, birli¤i ve ahiret gibi temel imani konular üzerinde düflün-
meye sevk etmek ve inkarc› sistemlerin çürük temellerini ve sapk›n uygulamalar›n› gözler
önüne sermektir.
Nitekim Harun Yahya'n›n eserleri Hindis-
tan'dan Amerika'ya, ‹ngiltere'den Endonez-
ya'ya, Polonya'dan Bosna Hersek'e, ‹span-
ya'dan Brezilya'ya, Malezya'dan ‹talya'ya,
Fransa'dan Bulgaristan'a ve Rusya'ya kadar
dünyan›n daha pek çok ülkesinde be¤eniyle
okunmaktad›r. ‹ngilizce, Frans›zca, Almanca,
‹talyanca, ‹spanyolca, Portekizce, Urduca, Arapça,
Arnavutça, Rusça, Boflnakça, Uygurca, Endonez-
yaca, Malayca, Bengoli, S›rpça, Bulgarca,
Çince, Kishwahili (Tanzanya'da kulla-
n›l›yor), Hausa (Afrika'da yayg›n
olarak kullan›l›yor), Dhivelhi (Mauritus'ta kullan›l›yor), Danimarkaca ve ‹sveçce gibi pek
çok dile çevrilen eserler, yurt d›fl›nda genifl bir okuyucu kitlesi taraf›ndan takip edilmekte-
dir.
Dünyan›n dört bir yan›nda ola¤anüstü takdir toplayan bu eserler pek çok insan›n
iman etmesine, pek ço¤unun da iman›nda derinleflmesine vesile olmaktad›r. Kitaplar› oku-
yan, inceleyen her kifli, bu eserlerdeki hikmetli, özlü, kolay anlafl›l›r ve samimi üslubun, ak›l-
c› ve ilmi yaklafl›m›n fark›na varmaktad›r. Bu eserler süratli etki etme, kesin netice verme, iti-
raz edilemezlik, çürütülemezlik özellikleri tafl›maktad›r. Bu eserleri okuyan ve üzerinde cid-
di biçimde düflünen insanlar›n, art›k materyalist felsefeyi, ateizmi ve di¤er sapk›n görüfl ve
felsefelerin hiçbirini samimi olarak savunabilmeleri mümkün de¤ildir. Bundan sonra savun-
salar da ancak duygusal bir inatla savunacaklard›r, çünkü fikri dayanaklar› çürütülmüfltür.
Ça¤›m›zdaki tüm inkarc› ak›mlar, Harun Yahya Külliyat› karfl›s›nda fikren ma¤lup olmufl-
lard›r.
Kuflkusuz bu özellikler, Kuran'›n hikmet ve anlat›m çarp›c›l›¤›ndan kaynaklanmakta-
d›r. Yazar›n kendisi bu eserlerden dolay› bir övünme içinde de¤ildir, yaln›zca Allah'›n hida-
yetine vesile olmaya niyet etmifltir. Ayr›ca bu eserlerin bas›m›nda ve yay›nlanmas›nda her-
hangi bir maddi kazanç hedeflenmemektedir.
Bu gerçekler göz önünde bulunduruldu¤unda, insanlar›n görmediklerini görmelerini
sa¤layan, hidayetlerine vesile olan bu eserlerin okunmas›n› teflvik etmenin de, çok önemli
bir hizmet oldu¤u ortaya ç›kmaktad›r.
Bu de¤erli eserleri tan›tmak yerine, insanlar›n zihinlerini buland›ran, fikri karmafla
meydana getiren, kuflku ve tereddütleri da¤›tmada, iman› kurtarmada güçlü ve keskin bir
etkisi olmad›¤› genel tecrübe ile sabit olan kitaplar› yaymak ise, emek ve zaman kayb›na ne-
den olacakt›r. ‹man› kurtarma amac›ndan ziyade, yazar›n›n edebi gücünü vurgulamaya yö-
nelik eserlerde bu etkinin elde edilemeyece¤i aç›kt›r. Bu konuda kuflkusu olanlar varsa, Ha-
run Yahya'n›n eserlerinin tek amac›n›n dinsizli¤i çürütmek ve Kuran ahlak›n› yaymak oldu-
¤unu, bu hizmetteki etki, baflar› ve samimiyetin aç›kça görüldü¤ünü okuyucular›n genel ka-
naatinden anlayabilirler.
Bilinmelidir ki, dünya üzerindeki zulüm ve karmaflalar›n, Müslümanlar›n çektikleri
eziyetlerin temel sebebi dinsizli¤in fikri hakimiyetidir. Bunlardan kurtulman›n yolu ise, din-
sizli¤in fikren ma¤lup edilmesi, iman hakikatlerinin ortaya konmas› ve Kuran ahlak›n›n, in-
sanlar›n kavray›p yaflayabilecekleri flekilde anlat›lmas›d›r. Dünyan›n günden güne daha faz-
la içine çekilmek istendi¤i zulüm, fesat ve kargafla ortam› dikkate al›nd›¤›nda bu hizmetin
elden geldi¤ince h›zl› ve etkili bir biçimde yap›lmas› gerekti¤i aç›kt›r. Aksi halde çok geç ka-
l›nabilir.
Bu önemli hizmette öncü rolü üstlenmifl olan Harun Yahya külliyat›, Allah'›n izniyle, 21.
yüzy›lda dünya insanlar›n› Kuran'da tarif edilen huzur ve bar›fla, do¤ruluk ve adalete, güzel-
lik ve mutlulu¤a tafl›maya bir vesile olacakt›r.
Bu kitapta kullan›lan ayetler, Ali Bulaç'›n haz›rlad›¤›
"Kur'an-› Kerim ve Türkçe Anlam›" isimli mealden al›nm›flt›r.
Birinci Bask›: Ekim 2000 / ‹kinci Bask›: Haziran 2006 / Üçüncü Bask›: fiubat 2007
ARAfiTIRMA YAYINCILIK
Talatpafla Mah. Emirgazi Caddesi ‹brahim Elmas ‹flmerkezi
A Blok Kat 4 Okmeydan› - ‹stanbul Tel: (0 212) 222 00 88
Bask›: Seçil Ofset / 100. Y›l Mahallesi MAS-S‹T Matbaac›lar Sitesi
4. Cadde No: 77 Ba¤c›lar-‹stanbul Tel: (0 212) 629 06 15
w w w. h a r u n y a h y a . o r g - w w w. h a r u n y a h y a . n e t
OKUYUCUYA
• Bu kitapta ve di¤er çal›flmalar›m›zda evrim teorisinin çöküflüne özel bir yerayr›lmas›n›n nedeni, bu teorinin her türlü din aleyhtar› felsefenin temelini olufltur-mas›d›r. Yarat›l›fl› ve dolay›s›yla Allah'›n varl›¤›n› inkar eden Darwinizm, 140 y›ld›rpek çok insan›n iman›n› kaybetmesine ya da kuflkuya düflmesine neden olmufltur.Dolay›s›yla bu teorinin bir aldatmaca oldu¤unu gözler önüne sermek çok önemlibir imani görevdir. Bu önemli hizmetin tüm insanlar›m›za ulaflt›r›labilmesi ise zo-runludur. Kimi okuyucular›m›z belki tek bir kitab›m›z› okuma imkan› bulabilir. Bunedenle her kitab›m›zda bu konuya özet de olsa bir bölüm ayr›lmas› uygun görül-müfltür.• Belirtilmesi gereken bir di¤er husus, bu kitaplar›n içeri¤i ile ilgilidir. Yazar›ntüm kitaplar›nda imani konular, Kuran ayetleri do¤rultusunda anlat›lmakta, insan-lar Allah'›n ayetlerini ö¤renmeye ve yaflamaya davet edilmektedir. Allah'›n ayetleriile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›rakmayacakflekilde aç›klanmaktad›r. • Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan samimi, sade ve ak›c› üslup ise kitaplar›n ye-diden yetmifle herkes taraf›ndan rahatça anlafl›lmas›n› sa¤lamaktad›r. Bu etkili veyal›n anlat›m sayesinde, kitaplar "bir solukta okunan kitaplar" deyimine tam olarakuymaktad›r. Dini reddetme konusunda kesin bir tav›r sergileyen insanlar dahi, bukitaplarda anlat›lan gerçeklerden etkilenmekte ve anlat›lanlar›n do¤rulu¤unu inkaredememektedirler.• Bu kitap ve yazar›n di¤er eserleri, okuyucular taraf›ndan bizzat okunabilece-¤i gibi, karfl›l›kl› bir sohbet ortam› fleklinde de okunabilir. Bu kitaplardan istifade et-mek isteyen bir grup okuyucunun kitaplar› birarada okumalar›, konuyla ilgili ken-di tefekkür ve tecrübelerini de birbirlerine aktarmalar› aç›s›ndan yararl› olacakt›r.• Bunun yan›nda, sadece Allah r›zas› için yaz›lm›fl olan bu kitaplar›n tan›nma-s›na ve okunmas›na katk›da bulunmak da büyük bir hizmet olacakt›r. Çünkü yaza-r›n tüm kitaplar›nda ispat ve ikna edici yön son derece güçlüdür. Bu sebeple dinianlatmak isteyenler için en etkili yöntem, bu kitaplar›n di¤er insanlar taraf›ndan daokunmas›n›n teflvik edilmesidir.• Kitaplar›n arkas›na yazar›n di¤er eserlerinin tan›t›mlar›n›n eklenmesinin iseönemli sebepleri vard›r. Bu sayede kitab› eline alan kifli, yukar›da söz etti¤imiz özel-likleri tafl›yan ve okumaktan hoflland›¤›n› umdu¤umuz bu kitapla ayn› vas›flara sa-hip daha birçok eser oldu¤unu görecektir. ‹mani ve siyasi konularda yararlanabile-ce¤i zengin bir kaynak birikiminin bulundu¤una flahit olacakt›r.• Bu eserlerde, di¤er baz› eserlerde görülen, yazar›n flahsi kanaatlerine, flüphelikaynaklara dayal› izahlara, mukaddesata karfl› gereken adaba ve sayg›ya dikkat et-meyen üsluplara, burkuntu veren ümitsiz, flüpheci ve ye'se sürükleyen anlat›mlara
rastlayamazs›n›z.
Girifl 8
Termitlerin Gizli Dünyas› 10
Termitlerdeki Toplumsal Örgütlenme 16
Termit Ordusu 34
‹lginç Beslenme Sistemi 51
Termit Kolonisinde Haberleflme 58
Mimari Harikas› Yuvalar 66
Temizleyici Termitler 98
Sonuç 103
Evrim Yan›lg›s› 107
‹Ç‹NDEK‹LER‹Ç‹NDEK‹LER
eryüzünde insan› hayrete düflürecek kadar farkl› çeflitte canl›
türü yaflar. Görmeye al›fl›k oldu¤umuz kar›ncalar, balar›lar›,
köpekler, kediler, sinekler, örümcekler, atlar, tavuklar, mart›-
lar, serçeler ve di¤erlerinin yan›s›ra bir de pek s›k rastlamad›¤›m›z
canl›lar vard›r. Dünyan›n farkl› bölgelerinde yaflayan, kimi zaman is-
mini bile duymad›¤›m›z, duysak da neye benzedi¤ini bilmedi¤imiz
milyonlarca canl› türü vard›r.
‹flte bu kitapta konu edilen canl› da çevremizde görmeye al›fl›k ol-
mad›¤›m›z bir böcek türüdür. Yaflant›s› ve görünüflü ile k›smen kar›n-
calara benzeyen bu türün ismi "termit"tir. Termitler kar›ncalara benzer
canl›lar olsa da asl›nda onlardan çok farkl› özelliklere ve yeteneklere
sahiplerdir.
Termit hakk›nda bir kitap ise kimileri için flafl›rt›c› olabilir. Küçük
bir böcek hakk›nda anlat›lacak çok fazla konu olmad›¤›n› düflünenler
ç›kabilir. Ancak bu düflüncenin termitlerin özelliklerini okudu¤unuzda
yanl›fl oldu¤unu göreceksiniz. Çünkü termit diyerek geçip gidilen,
hakk›nda fazla bir fley bilinmeyen bu canl›, asl›nda insana çok farkl› bir
düflünce ufku açabilecek özelliklerle donat›lm›flt›r.
‹flte bu yüzden bu kitapta, termitlerin gizli dünyas› incelenmifl, fi-
ziksel özellikleri, yaflad›klar› mükemmel sosyal sistem detaylar›yla an-
lat›lm›flt›r. Tüm bunlar okundu¤unda insan›n ulaflaca¤› sonuç fludur:
Yeryüzündeki tüm canl›lar gibi termitler de Allah'›n 'örneksiz ve ku-
sursuz yaratan' isimlerinin apaç›k bir delilidir.
O Allah ki, yaratand›r, (en güzel bir biçimde) kusursuzca var
edendir, 'flekil ve suret' verendir. En güzel isimler O'nundur.
Göklerde ve yerde olanlar›n tümü O'nu tesbih etmektedir. O,
Aziz, Hakimdir. (Haflr Suresi, 24)
AKILLI TASARIM yani YARATILIfi
Kitapta zaman zaman karfl›n›za Allah'›n yaratmas›ndaki mükem-
melli¤i vurgulamak için kulland›¤›m›z "tasar›m" kelimesi ç›kacak. Bu
kelimenin hangi maksatla kullan›ld›¤›n›n do¤ru anlafl›lmas› çok
önemli. Allah'›n tüm evrende kusursuz bir tasar›m yaratm›fl olmas›,
Rabbimiz'in önce plan yapt›¤› daha sonra yaratt›¤› anlam›na gelmez.
Bilinmelidir ki, yerlerin ve göklerin Rabbi olan Allah'›n yaratmak için
herhangi bir 'tasar›m' yapmaya ihtiyac› yoktur. Allah'›n tasarlamas› ve
yaratmas› ayn› anda olur. Allah bu tür eksikliklerden münezzehtir.
Allah'›n, bir fleyin ya da bir iflin olmas›n› diledi¤inde, onun olmas› için
yaln›zca "Ol!" demesi yeterlidir. Ayetlerde flöyle buyurulmaktad›r:
Bir fleyi diledi¤i zaman, O'nun emri yaln›zca: "Ol" demesidir; o
da hemen oluverir. (Yasin Suresi, 82)
Gökleri ve yeri (bir örnek edinmeksizin) yaratand›r. O, bir iflin
olmas›na karar verirse, ona yaln›zca "Ol" der, o da hemen olu-
verir. (Bakara Suresi, 117)
Girifl 9
ermit kolonilerindeki yaflam›n detaylar›na girmeden önce, ter-
mitlerin yaflad›klar› ortam›n tarif edilmesinde fayda vard›r.
Termitler tropikal bölgelerde yaflarlar. Bu bölgelerdeki yaflam
oldukça zorludur. Aniden bast›ran ya¤murlar ve bunlar›n ard›ndan
gelen seller, çok yüksek derecelere ç›kan hava s›cakl›klar› ve bunlara
benzer pek çok olumsuz etken, tropikal bölgelerdeki yaflam› güçlefltir-
mektedir. Ancak bütün olumsuzluklara ra¤men bu bölgelerde yafla-
yan canl›lar›n ortamla kusursuz bir uyum içinde olduklar› ve yaflam-
lar›n› rahatl›kla sürdürdükleri görülür.
Bu kitab›n konusunu oluflturan termitler de tropikal bölgelerde
yaflayan canl›lardand›r. Dev kulelere benzeyen yuvalar yapan termit-
ler, koloniler halinde yaflarlar. Yuvalar› incelendi¤inde, karmafla içinde
hareket ettikleri san›l›r. Oysa bu canl›lar, kusursuz bir sosyal düzene
sahiptir. Termit flehirleri sadece sosyal aç›dan de¤il, flehirlerdeki düzen
bak›m›ndan da kusursuzdur.
Yan sayfada resmi görülen termit, tropik bölgelerin zorflartlar›nda, sahip oldu¤u özellikler sayesinde rahatl›klayaflam›n› sürdürebilmektedir.
TERM‹T MUC‹ZES‹
Termit fiehirleri
Tropikal bir bölgeye giderseniz, daha önce hiçbir yerde görmedi-
¤iniz canl›lara ve al›fl›lmad›k manzaralara rastlars›n›z. Örne¤in; bu böl-
gedeki ›ss›z arazilerde manzaran›n do¤al birer parças› gibi görünen ka-
yalarla karfl›laflabilirsiniz. Bu kayalar adeta gizli flehirler fleklindedir.
Yüksekli¤i 4-5 metreye varan ve bazen birkaç tanesi bir arada bu-
lunan bu minyatür flehirler asl›nda termit yuvalar›d›r. Nüfusu kimi za-
man bir milyonu aflan termit flehirlerinde yap›lacak k›sa bir inceleme
bile yuvalardaki genel düzenin kusursuzlu¤unun görülmesi için ye-
terli olacakt›r.
Bu minyatür flehirlerdeki yap›lar, sürekli de¤iflen iklim flartlar›na
12
Resimlere bakt›¤›n›zda ilk anda belki toprak y›¤›-n› olarak düflünece¤iniz bu yap›lar, havaland›r-ma sistemli, özenle düzenlenmifl bölümleri olanhatta içinde tar›m alanlar› bulunan termit flehir-leridir. Kendi boyutlar›na göre gökdelen olaraknitelendirilebilecek bu yap›lar› infla edenler 1-2cm boyutlar›nda böcekler olan termitlerdir.
uyum sa¤layacak flekilde infla edilmifltir. Ayr›ca flehirdeki bireylerin
bütün ihtiyaçlar›n› kendi içlerinde karfl›layabilecek, d›flar›dan al›flveri-
fle ihtiyaç duymayacak, bir düzenleme vard›r. Kusursuz bir havalan-
d›rma sistemi, ihtiyaca göre düzenlenmifl bölümler (çocuk odalar›, ku-
luçka odas›, kraliçe odas› vs.), tar›m alanlar› termit kolonilerindeki dü-
zenin parçalar›ndand›r.
Bu flehirlerdeki sosyal düzen de son derece kusursuzdur. fiehir sa-
kinleri ifllerine son derece ba¤l›d›r, h›zl› h›zl› hareketlerle görevlerini
yerine getirirler.
Milyonlarca termitin bir arada yaflad›¤› termit kolonilerinde otur-
mufl bir düzen vard›r. Her yönüyle kusursuz olan bu düzen, kolonide-
ki her bireyin kendine düflen görevi yerine getirirken gösterdi¤i titiz-
li¤in bir ürünüdür. Bir arada yaflayan di¤er canl›larda oldu¤u gibi ter-
Termitlerin Gizli Dünyas› 13
Termitler yuvalar›n› de¤iflen iklim flartlar›nda zor durumda kalmayacak flekildeinfla ederler. Tam ihtiyaç duyacaklar› özelliklere sahip yuvalar› yapmay› termit-lere ilham eden, elbette ki gökten yere her ifli evirip düzene koyan Allah't›r.
TERM‹T MUC‹ZES‹
mitler de sürekli birbirleriyle yard›mlafl›rlar. Savunma, iletiflim, besin
bulma gibi birçok alanda mükemmel bir dayan›flma içindedirler.
Termit kolonilerinde askerler, iflçi termitler ve bir kraliçe bulunur.
Kraliçe sürekli olarak yumurtlay›p koloniyi gelifltirir, iflçiler hiç dur-
maks›z›n yuvan›n bütün ihtiyaçlar›n› karfl›lar, asker termitlerse yuva-
y› düflmanlardan korurlar. Gerekti¤inde koloninin tüm üyeleri, kendi
görevleri olmamas›na ra¤men, di¤er ifllere yard›mc› olurlar. ‹flte bu da-
yan›flma ve görev da¤›l›m› sayesinde koloni içinde say›lar› kimi za-
man milyona ulaflsa da termitler, hiçbir sorun ç›karmadan yaflarlar.
‹lerleyen bölümlerde termitlerin sosyal düzenleri ve yaflad›klar›
yerlerin özellikleri hakk›nda bilgiler verilecektir. Bu bilgiler incelenir-
ken unutulmamas› gereken nokta, bütün bunlar› yapanlar›n boyutlar›
santimetrelerle ifade edilen canl›lar oldu¤udur.
Zaman zaman yap›lacak olan insan-termit karfl›laflt›rmas›, bu
canl›lar›n yaflad›klar› konforlu hayat›n ve flafl›rt›c› düzenin kendi ken-
dine oluflamayaca¤›n›n anlafl›lmas›nda özel bir yol olarak kullan›l-
maktad›r. De¤iflik yöntemler kullan›larak örnekler verilmesindeki
14
Termitler do¤adaki pek çok canl› gibi flafl›rt›c›özelliklere sahiplerdir. Afla¤›daki resimde çift-leflme uçuflu için gerekli kanatlarla yarat›lm›flbir kraliçe aday› görülüyor. Yanda görülen iflçitermit ise yine tam kendi sorumlulu¤undaolan ifller için gerekli özelliklerle donat›lm›fl.
amaç, düflünmeyi teflvik etmektir. Ancak burada düflünmekten kaste-
dilen, yüzeysel bir bak›fl aç›s› ile de¤il, bu canl›lar›n yapt›klar› ola¤an-
üstü iflleri ve kurduklar› disiplinli sosyal yaflant›y› "nas›l" ve "neden"
sorular›n› sorarak düflünmektir.
‹nsan gün içinde pek çok konu hakk›nda düflünür. Akl›na tak›lan
sorular olur, bu sorular›n cevaplar›n› bulmak için düflünür. ‹fliyle, oku-
luyla ilgili, iflyerindeki veya s›n›f›ndaki arkadafllar› ile, ailesi ile, ken-
disi ile pek çok konu hakk›nda gün boyunca düflünür. Seyretti¤i film-
lerdeki karakterler akl›na gelir, sokakta gördü¤ü insanlar› düflünür.
Okudu¤u kitaptaki ya da televizyonda gördü¤ü bir canl› hakk›nda
düflünür. Akflam ne yiyece¤ini, geçmiflte neler yaflad›¤›n› düflünür. Bü-
tün bunlar insan›n zihnini meflgul eder. Ancak burada as›l önemli olan
gere¤i gibi, fayda sa¤layacak flekilde düflünmektir. Sorular sorup bu
sorular›n cevaplar›n› bulmaya çal›flarak düflünmek as›l oland›r. ‹flte bu
kitapta, termitlerle ilgili verilen örneklerle beraber sorular sorarak in-
san, düflünmeye teflvik edilmektedir. Allah, Kuran'daki pek çok ayet-
te, insan›n çevresindeki varl›klar, olaylar ve iman delilleri üzerinde
düflünmesinin önemine dikkat çekmifltir:
Sizin ilah›n›z tek bir ilaht›r; O'ndan baflka ilah yoktur; O, Rah-
man'd›r, Rahim'dir (ba¤›fllayan ve esirgeyendir). fiüphesiz gök-
lerin ve yerin yarat›lmas›nda, gece ile gündüzün ard arda geli-
flinde, insanlara yararl› fleyler ile denizde yüzen gemilerde,
Allah'›n ya¤d›rd›¤› ve kendisiyle yeryüzünü ölümünden sonra
diriltti¤i suda, her canl›y› orada üretip-yaymas›nda, rüzgarlar›
estirmesinde, gökle yer aras›nda boyun e¤dirilmifl bulutlar›
evirip çevirmesinde düflünen bir topluluk için gerçekten ayet-
ler vard›r. (Bakara Suresi, 163-164)
‹flte termitler de, insan›n üzerinde düflünerek önemli gerçekleri
kavrayabilece¤i milyonlarca canl› türünden biridir.
Termitlerin Gizli Dünyas› 15
ilyonlarca insan›n bir arada yaflamas› her zaman birçok
problemi de beraberinde getirmifltir. Örne¤in mimari yap›-
lanma, ulafl›m, haberleflme, besin kaynaklar› gibi pek çok ko-
nuda çeflitli problemler yaflanm›flt›r. Elbette ki bu problemlere zaman
içinde çeflitli çözümler üretilmifl, bunlardan kimileri uygulamaya ko-
nup refah düzeyi art›r›lmaya çal›fl›lm›flt›r. Ancak sorunlar hiçbir za-
man kökünden hallolmam›flt›r.
‹nsan; yeryüzünde düflünebilen, düflündüklerinden sonuç ç›kara-
bilen, akledebilen, bilinç sahibi yegane canl›d›r. Bu nedenle insan›n
plan yapmas›, ileriyi görerek yaflam› kolaylaflt›racak yap›lar ortaya ç›-
karmas›, de¤iflen ihtiyaçlara yönelik çözümler üretmesi, bunlar› uygu-
lamaya bafllamas› çok do¤ald›r. Ancak insanlar›n yapt›klar›n›n bir
benzerini hatta daha üstününü hayvanlar›n yapabiliyor olmas›, elbet-
te ki üzerinde düflünmeyi gerektirir. Akl›, fluuru, hatta ço¤u zaman bir
beyni bile olmayan canl›lar›n insanlar›nki ile k›yaslanabilecek, hatta
pek çok yönden üstün olan yap›lar infla etmeleri, organizasyonlar kur-
malar› düflündürücüdür.
Do¤ada birlikte yaflayan ve sözü edilen baflar›l› organizasyonlar›
gerçeklefltiren pek çok canl› türü vard›r. 'Sosyal böcekler' olarak adlan-
d›r›lan kar›ncalar, ar›lar ve termitler bunlardan birkaç›d›r.
Kitab›n konusunu oluflturan termitlerin yaflamlar›ndaki düzeni,
flöyle bir karfl›laflt›rma ile daha iyi ifade etmek mümkündür. Termitle-
rin toplumsal örgütlenme flekilleri ar›lar›nkinden daha karmafl›k, ka-
r›ncalar›nkinden daha s›k ve organize, insanlar›n sosyal yaflam›ndaki
sistemlerin pek ço¤undan daha derli toplu ve sorunsuzdur.
Termitlerin yuva yap›mlar›ndan iletiflim yöntemlerine ve savun-
malar›na kadar koloni içindeki her davran›fllar›nda ak›l, hesaplama,
plan ve bilinç vard›r. Hesaplama ve plan, ancak e¤itim al›nmas› yani
bilgi sahibi olunmas›yla kazan›lan, ak›l gerektiren özelliklerdir. Bu du-
rum bize termitlerin bir bilgi dahilinde hareket ettiklerini gösterir. Pe-
ki her termitin do¤ar do¤maz ne yapaca¤›n› bilir bir flekilde hareket et-
mesini sa¤layan bu bilgiye termitler nas›l sahip olmufllard›r? Termitle-
rin sergiledikleri bilinçli davran›fllar›n kayna¤› nedir? Termit gibi bir
böce¤in sadece insanlarda bulundu¤u düflünülen bu gibi özelliklere
sahip olmas›na nas›l bir aç›klama getirilebilir?
Bu sorular›n cevab›, termitlerin yaflamlar›ndan verilecek örnek-
lerle ortaya ç›kacakt›r.
Konular›nda Uzman Olan Termitler
Bir termit kolonisindeki tüm üyelerin tek bir amac› vard›r: Kolo-
ninin var oluflu için çal›flmak. Bu amaç için hepsi üzerine düflen göre-
vi eksiksizce yerine getirir. Termit kolonilerine "kast" ad› verilir. Kast,
farkl› konularda uzman gruplardan oluflan, 1 milyondan fazla bireyi
kapsayabilir. Her bir grup fiziksel olarak di¤erinden farkl›d›r ve belir-
li bir görevi yerine getirir.
Termitler; toprak alt›, toprak üstü ve kuru odun termitleri olmak
üzere üç gruba ayr›l›rlar. Bu gruplar›n her birinin farkl› koloni hayat-
lar› vard›r ve her biri de kendi içinde dört bölüme ayr›l›r:
Termitlerdeki Toplumsal Örgütlenme 17
TERM‹T MUC‹ZES‹
a) Kral-Kraliçe
b) Kral ve Kraliçe Adaylar›
c) ‹flçiler
d) Askerler
Bununla birlikte bir termit yuvas›na bak›ld›¤›nda, de¤iflik görü-
nümlere sahip termitlerle de karfl›lafl›l›r. Örne¤in baz› termitlerin ka-
natlar› vard›r. Bunlar, ileride çiftleflme uçufluna ç›kabilecek yani kral
ve kraliçe olmaya aday yavrulard›r. Gerçek birer kral ve kraliçe olduk-
lar›nda kanatlar› düflecektir. Güçlü çeneleri olan ve kanatlar› bulun-
mayan termitlerse say›ca en fazla olan iflçi termitlerdir. Koloni içinde-
ki görevleri ise yuvay› infla etmek, besin bulmak ve yuvan›n genel dü-
zenini sa¤lamakt›r. Say›ca az olan asker termitlerin tek görevleri yuva-
y› korumakt›r.
Termitlerde türe göre, farkl› özelliklere sahip askerler vard›r: Baz›
termit türlerinin askerleri, sald›rganlar› kaç›rmaya yarayan yap›flkan
bir s›v› salg›layan hortumlara sahiptir. Baz› türlerin askerlerinin bü-
18
Termitlerin çeflitli s›n›flar› aras›ndaki farklar;1) Larva2) ‹flçi3) Asker4) Larvadan sonraki dönem5) Yedek kraliçe6) Kanatl›
yük kafalar› ve kocaman çeneleri vard›r. Yuvaya girmeye çal›flan her
canl›ya sald›rarak yuvay› korurlar. Koloninin di¤er üyelerinden farkl›
bir görünüme sahip olan kraliçenin, termitler için çok büyük bir öne-
mi vard›r. Koloninin ço¤almas› kraliçenin varl›¤›na ba¤l›d›r. fiimdi
kral ve kraliçe aday› termitlerle termit kolonilerindeki elemanlar› da-
ha yak›ndan tan›maya bafllayal›m.
Kral ve Kraliçe Aday› Termitler
Kral ve kraliçe aday› termitlerin bedenleri siyaha çalan kahveren-
gi tonundad›r. Bu termitler vücutlar›n›n iki taraf›nda yer alan eflit ka-
natlara sahiptir. Bu özellik, ayn› zamanda onlar› di¤er koloni üyelerin-
den ay›ran en önemli farklardan biridir. Kraliçe ve kral aday› termitle-
ri kolonideki di¤er üyelerden ay›ran baflka bir özellikleri de görme ye-
teneklerinin ve üreme kabiliyetlerinin olmas›d›r. Üreyebilen bu üyeler,
bir veya iki y›lda bir ve sadece y›l›n belli bir zaman›nda geliflir.
Kral ve kraliçe aday› olan termitler, yuvadan ayr›lacaklar› güne
Termitlerdeki Toplumsal Örgütlenme 19
Kral ve kraliçe ter-mit koloni içinbüyük önem tafl›r.Özellikle kraliçetermit, iflçiler tara-f›ndan özenli birbak›ma tabi tutu-lur. Koloninin di-¤er elemanlar›n-dan farkl› olarakkanatlara sahipolan kral ve kraliçeçiftlefltikten sonrakanatlar›n› kay-bedecektir.
TERM‹T MUC‹ZES‹
kadar kendi karanl›k bölmelerinde bekler. Bu, koloninin güvenli¤i ve
kolonide kargafla ç›kmamas› bak›m›ndan önemlidir. Kolonide birden
fazla kral ve kraliçe aday›n›n dolaflmas›, disiplinin bozulmas›na ve ko-
loni içinde karmafla do¤mas›na neden olacakt›r. ‹flte bu nedenle iflçi
termitler, yuvada sadece bir tane kral ve kraliçe bulunmas› için genifl
çapl› önlemler al›r.
Yeni kral ve kraliçe adaylar›n› kendi bölmelerinde kapal› tutmak
bu önlemlerden biridir. Ancak vakti geldi¤inde yeni adaylar›n bölme-
lerinden ve yuvalar›ndan d›flar› ç›kmalar› gerekmektedir. Kral ve kra-
liçe adaylar›n›n yuvadan ç›k›fllar›, iflçilerin yapt›¤› özel tüneller vas›ta-
s› ile gerçekleflir. Böylece yeni kral ve kraliçe adaylar› koloni içine gir-
meden dolay›s›yla hiçbir kargaflaya yol açmadan yuvay› terk ederler.
Bu terk edifl ilk ya¤murlar›n ya¤mas› ile gerçekleflir. Çünkü ya¤mur-
larla birlikte genç adaylar›n kanatlar› geliflir ve tünellerden geçerek bir
daha geri dönmemek üzere uçabilirler. Kral ve kraliçe adaylar›n›n uç-
ma kabiliyetleri zay›ft›r. Bu nedenle rüzgarla tafl›nmad›klar› takdirde
20
Kanatl› kraliçeler çiftlefl-me mevsiminde koloni-lerini terk ederler. Güçle-rinin simgesi olan kanat-lar yeni koloni kurmala-r›nda bir yard›mc›d›r.
yuvadan 500 metre öteye dahi gidemezler.1 Uçarlarken birço¤u kufllar
ve sürüngenler taraf›ndan öldürülür. Hayatta kalmay› baflarabilenler
ise uçufltan sonra kanatlar›n› atarlar ve yeni bir koloni oluflturmak için
gizli bir yuva infla ederler. Kral ve kraliçe olarak olgunlaflt›klar›nda
ömür boyu sürecek bir evlili¤e bafllarlar ve koloninin kurulmas› için
ürerler.
Koloni içindeki bütün ifllerde oldu¤u gibi bu durumda da her ter-
mit kendi sorumlulu¤unu çok iyi bildi¤i için hiçbir zaman isyan ç›k-
maz. Hiçbir zaman aday termitler koloniyi terk etmezler. Görevlerinin
bilincindedirler ve yeni koloniler oluflturmak için gerekeni yaparlar.
Koloni ‹çin
Kraliçenin Önemi
Kraliçe termiti di¤er termitler-
den ay›ran özelliklerin en belirgini
kraliçenin kanatl› olmas›d›r. Kal›c›
olmayan bu kanatlar kraliçenin gü-
cünün simgesidir. ‹lkbaharda yeni
koloni kurmak için harekete geçen yetiflkin kraliçe ter-
mit, yuvadan ç›karak kral› aramaya bafllar. Bunu yaparken de vücu-
dundaki salg› bezlerini kral› kendine çekebilmek için kullan›r. Kraliçe
termit k›sa bir uçufl yapt›ktan sonra yere iner ve gövdesini yukar› kal-
d›r›p salg› bezlerini çal›flt›r›r. S›rt›nda bulunan salg› bezlerinden biri,
erkek termiti 20 cm. mesafeden kendisine do¤ru çekecek bir s›v›, gö¤-
sündeki salg› bezleri ise 3 cm. mesafeye kadar etkili olan bir baflka s›-
v› (feromen) salg›lar.
Kral ve kraliçe biraraya geldikten sonra çiftleflebilecekleri uygun
bir ortam ararlar. Tünel kazarak bir çiftleflme odas› haz›rlar ve daha
sonra yuvalar›n› inflaya bafllarlar. Kraliçe önce 5 yumurta yumurtlar.
Bu yumurtalardan ç›kan termitler, kral ve kraliçe taraf›ndan yetifltiri-
len ilk iflçi termitler olurlar.2
Termitlerdeki Toplumsal Örgütlenme 21
TERM‹T MUC‹ZES‹
Kraliçe termitin inan›lmaz bir üreme kapasitesi vard›r. Öyleki
kraliçesi bir gün içinde 30 bin adet yumurta b›rakan bir termit türü
mevcuttur.3 Bu, kraliçe termitin her üç saniyede bir adet yumurta b›-
rakmas› demektir. Yafll› bir kraliçe dahi her üç saniyede bir adet yu-
murta b›rakabilir. Ortalama 25-30 yafl›na kadar yaflayabilen bir kraliçe
termit, tüm hayat› boyunca on milyonlarca yumurta üretebilir.
Ar›larda ve kar›ncalarda oldu¤u gibi termit kolonilerindeki dü-
zen ve süreklilik de kraliçe termit taraf›ndan sa¤lan›r. Her koloninin
merkezinde bir kraliçe termit yer al›r. Bir termit yuvas›nda kral ve kra-
liçe, iflçiler taraf›ndan özel olarak bak›mlar›n›n yap›ld›¤› bir odada ya-
flarlar. Koloninin kalbinin att›¤› yer olan kraliçenin odas›, yuvan›n en
hassas ve en iyi korunan yeridir. Kraliçe termit hareket edemeyecek
kadar büyüktür. Özellikle yumurtlama döneminde kendi büyüklü¤ü-
nün tam 13 kat›na ulafl›r.4 Kendi bafl›na beslenemedi¤i için koloninin
22
‹lk baflta di¤erleri gibi bir görünüfle sahip olan kraliçe zaman içinde dev bir ter-mit haline gelir. Hareket edemeyecek kadar büyüyen kraliçenin bütün bak›msorumlulu¤unu iflçiler üstlenirler. ‹flçileri kraliçenin ihtiyaçlar›ndan haberdareden, neler yapmalar› gerekti¤ini onlara ö¤reten Allah't›r.
di¤er üyeleri ona özel bir ihtimam gösterirler. Kraliçeyi besleme göre-
vini üstlenen iflçi termitler, kraliçenin ihtiyac› olan besinleri kraliçeye
aksama ya da gecikme olmadan sürekli olarak temin ederler.
Kraliçe hareket etmemesine ra¤men koloninin düzenini, güvenli-
¤ini ve her türlü ihtiyaçlar›n› çok iyi kontrol alt›nda tutar. (Kraliçenin
bütün bunlar› tek bafl›na nas›l yapt›¤›, ilerleyen bölümlerde detayl›
olarak ele al›nacakt›r.)
Kraliçe ve ‹flçi Termitler Aras›ndaki
Bilgi Al›flverifli
Kraliçe, yuvadaki termitlerle direkt olarak görüflmemesine ra¤men
yuvadaki tüm ihtiyaçlar› bilir. Hatta kraliçe, yumurtlama döneminde 14
cm'ye ulaflan dev gövdesi ile k›p›rdamadan yatarken dahi yuvadaki ek-
sikliklerin tümünü –yuvada herhangi bir kar›fl›kl›k olup olmad›¤›n›,
hangi türde elemana ihtiyaç oldu¤unu vs.- bilir. "Bu ola¤anüstü bilgi
a¤›n› nas›l bilebilir?" sorusuna verilen cevap, Allah'›n yaratt›¤› sistemin
kusursuz ve eksiksiz olarak iflledi¤inin aç›k bir delilidir.
Daha önce kraliçenin iflçi termitler taraf›ndan beslendi¤inden
Termitlerdeki Toplumsal Örgütlenme 23
Resimde kraliçe termit ve çevresindeki iflçi termitler görülmektedir. Sürekli yu-murtlayan kraliçeyi iflçiler besler. ‹flte bu besin al›fl-verifli s›ras›nda kraliçe ko-lonide olup bitenlerden haberdar olur.
TERM‹T MUC‹ZES‹
bahsetmifltik. ‹flte bu beslenme s›ras›nda, kolonide olan biten her fley
kraliçeye kesintisiz olarak aktar›l›r. ‹flçi termitler bu bilgileri verirken
salg›lar›n› kullan›rlar. Bütün termitler vücutlar›nda özel bir salg› üre-
tirler. Bu salg›, koloninin durumu hakk›nda kraliçe termite bilgi verir.
Bir iflçi termit kraliçeyi besledi¤inde, kraliçe o anda koloni içinde neye
ihtiyaç oldu¤unu anlar. Örne¤in bir mücadele s›ras›nda asker kayb› ol-
muflsa kraliçe, kendisini besleyen iflçinin salg›lad›¤› kimyasallardan
bunu haber al›r.
E¤er çok say›da asker termit yitirildiyse kraliçe ilk tedbir olarak
genç termitlerin asker termitler olarak büyümesini sa¤layacak kimya-
sal bilefli¤i salg›lar ve bu salg›y› iflçi termitler arac›l›¤› ile yeni genç bi-
reylere gönderir. Böylece genç termitlerin hangi gruba dahil olacakla-
r› belirlenir.
Bir salg›n›n ne içerdi¤ini bilmek için öncelikle o s›v›n›n analizi ya-
p›lmal›d›r. Böyle bir ifllemi yapmak için öncelikle bir laboratuvara ih-
tiyaç vard›r. Analizi yap›lacak s›v›n›n içeri¤ine göre, gerekli teçhizat›n
tam olmas› gerekir. Elbette ki analizi yapacak kiflilerin de bu konuda
bilgi sahibi olmas› hatta e¤itim alm›fl olmas› gerekir. Kraliçe termit,
vücudundaki s›v›lar›n analizini bütün ömrü boyunca hem de çok k›sa
24
Kral termit (yanda-ki koyu renkliolan) di¤er koloniüyelerine göre iribir cüsseye sahip-tir ve her zamankraliçenin yan›ndabulunur. ‹flçi ter-mitler hem kral›nhem de kraliçeninbak›m›n› eksiksizolarak yaparlar.
bir sürede yapar. ‹htiyaca uygun s›v›y› salg›layarak kolonideki yüz-
binlerce termitin yaflamas› için gerekli olan organizasyonu sa¤lar. Kra-
liçenin salg›lad›¤› maddeyi alan termitler de salg›n›n içeri¤ini bilir ve
salg›da saklanm›fl olan flifreyi çözerek hareket edebilirler. Dolay›s›yla
ayn› analiz bilgisine kolonideki di¤er termitler de sahiptir.
‹flte bu, termit kolonilerindeki mucizevi olaylardan biridir. Termit
kolonilerindeki bireylerin hangi kasta ba¤l› olacaklar› yani koloni için-
de ne tür bir görev alacaklar› do¤um an›nda belli de¤ildir. Do¤dukla-
r›nda tüm larvalar birbirlerinin ayn›d›r. Larvalar›n görev ve sorumlu-
luklar›, koloninin o anki ihtiyac›na göre, kraliçe taraf›ndan salg›lanan
kimyasal salg›n›n iflçi termitler arac›l›¤›yla larvalara ulaflt›r›lmas›yla
belirlenir.5
Kraliçe termitin bir tür muhakeme yetene¤i kullanarak kolonide-
ki eleman ihtiyac›na karar veremeyece¤i aç›kt›r. Ancak kraliçenin dav-
ran›fllar›nda görülen düflünme, muhakeme yapma ve karara ba¤lama
gibi özelliklerin tek bir aç›klamas› vard›r. Kraliçe termitin hareketleri
bir güç taraf›ndan kontrol edilmektedir. Kraliçenin kovan üzerindeki
denetiminin nedeni bu canl›lar›n tümünün Allah'›n ilham›yla hareket
ediyor olmas›d›r. Yeryüzündeki bütün canl›lara nas›l davranmalar› ge-
rekti¤ini ö¤reten Allah't›r.
Sizin yarat›l›fl›n›zda ve türetip-yayd›¤› canl›larda kesin bilgiy-
le inanan bir kavim için ayetler vard›r. (Casiye Suresi, 4)
‹flçi Termitler
Bütün yuvan›n bak›m›n› üstlenmifl
olan iflçi termitler k›s›r, kör ve kanats›z-
d›rlar. ‹flçi termitler yumuflak vücutlu ve
krem renklidir. Bir y›lda ergin hale gelir-
ler. Yaflam süreleri ise 3 ile 5 y›l aras›nda
de¤iflir.
Termitlerdeki Toplumsal Örgütlenme 25
Termit kolonilerindeki hertürlü ifli resimde görülenbu 1-2 cm.lik canl› yapar.
TERM‹T MUC‹ZES‹
Yuvan›n üreme ve savunma d›fl›ndaki tüm ifllerini iflçi termitler
yürütür; termit yuvalar›n›n inflas› ile iflçiler ilgilenir, zaman› geldi¤in-
de yuvay› geniflletme ve onar›m gibi ifllemlerle ilgilenenler de iflçi ter-
mitlerdir. Larvalar›n kendi kendilerine yeter hale gelene kadar bak›ma
ihtiyaçlar› vard›r; ayr›ca kendi ihtiyaçlar›n› karfl›layamayan kraliçe
termitin de çeflitli konularda bak›ma gereksinimi vard›r; bütün bunlar-
la ilgilenenler yine iflçi termitlerdir. Baz› termit türleri besin olarak
mantar tüketir. Mantarlar›n üretimini de yuvalar›nda kendileri yapar-
lar. Bu üretimi yapanlar yani koloninin çiftçileri de yine iflçi termitler-
dir. K›sacas› kolonideki günlük her türlü ihtiyaç iflçi termitler taraf›n-
dan temin edilir.6
26
Termit yuvalar›nda çoksay›da iflçi çal›fl›r. Sol-daki resimde larvalar›nbak›m› ile ilgilenen, alt-taki resimde ise mantaryetifltiren iflçiler görül-mektedir. Yuvan›n infla-s› ve tamiri, yumurtala-r›, yavrular› ve kraliçeyikorumak ve onlar›n ba-k›m›yla ilgilenmek veyiyecek temini gibi iflle-rin tümünü iflçi termit-ler yapar.
K›s›r olan iflçilerin koloni için hiç durmadan çal›flmalar›, evrimci-
ler aç›s›ndan bir ç›kmaz oluflturur. Çünkü ilerleyen bölümlerde ele al›-
naca¤› gibi iflçilerin fedakarl›¤›, kolonideki düzenin temelini olufltu-
rur. K›s›r bir canl›n›n kendi yaflam›n› sürdürmek yerine kolonisindeki
di¤er canl›lar için çal›flmas›, do¤an›n bir savafl alan› oldu¤unu iddia
eden evrimciler için elbette ki büyük sorun oluflturur.
Evrim Teorisinin K›s›r Termitler
Karfl›s›nda Düfltü¤ü Çeliflki
Evrim teorisinin kurucusu olan Charles Darwin, canl›lar›n bunla-
ra benzer karmafl›k davran›fllar› karfl›s›nda, "teorisinin karfl›laflt›¤› en
ciddi özel zorlukla" yüzleflti¤ini itiraf etmifltir.7
Sosyal böceklerin davran›fllar›n›n evrim teorisi aç›s›ndan neden
"ciddi bir özel zorluk" oldu¤unu evrimcilerin kendi iddialar›ndaki
mant›k bozukluklar›n› ele alarak ve ço¤u zaman birer "itiraf" niteli¤in-
de olan sözlerini aç›klayarak anlatal›m.
Evrimciler, termitlerdekine benzer karmafl›k davran›fllar›n "do¤al
seleksiyon" mekanizmas› ile ortaya ç›km›fl oldu¤unu iddia ederler. Ev-
rimcilerin bu iddialar› flu anlama gelmektedir: Hayvanlar tecrübe yo-
luyla baz› davran›fllar› ö¤renir ve bu davran›fllar›n iyi ve kendileri için
yararl› olanlar› zaman içinde do¤al seleksiyon mekanizmas› taraf›n-
Termitlerdeki Toplumsal Örgütlenme 27
Yanda iflçi termitin ba-fl›ndaki detayl› tasar›mgörülmektedir. ‹flçi ter-mitlerin antenleri haber-leflmeleri, özel a¤›z yap›-lar› ise koloni üyelerinibesleyebilmeleri için ge-reklidir. Bu detayl› tasar›-m›n kendi kendine ortayaç›kamayaca¤› ak›l sahibiher insan için aç›k birgerçektir.
anten
üst dudak
alt çene
dudaks› dokunaç
çene kemi¤ine ait dokunaç
TERM‹T MUC‹ZES‹
dan seçilir. Daha sonra da bu iyi olan davran›fllar kal›t›m yoluyla bir
sonraki nesle aktar›l›r.
Bu iddian›n tutars›zl›klar›n› flöyle s›ralamak mümkündür:
Öncelikle pek çok canl›n›n davran›fllar›n› tecrübe yolu ile ö¤ren-
mesi imkans›zd›r. Buna örnek olarak yavru guguk kufllar›n›n yumur-
tadan ç›kar ç›kmaz, gözleri dahi aç›lmadan ilk ifl olarak yuvadaki di-
¤er yumurtalar› afla¤›ya atmalar›n› verebiliriz. Burada kesinlikle bir
ö¤renme sözkonusu de¤ildir; aksine yavru guguk kuflu, yumurtadan
ç›kt›¤› anda daha etraf›nda hiçbir canl›y› görmeden o yumurtalar› ne
yapmas› gerekti¤ini çok iyi bilmektedir. Yani guguk kufluna bu bilgi,
henüz dünyaya gelmeden önce verilmifltir.
Hayvanlar›n bu gibi davran›fllar›n›n ö¤renme ile ortaya ç›km›fl
olabilece¤ini varsaysak bile bunlar›n genetik olarak sonraki nesillere
aktar›lmas› yine de imkans›zd›r. Sonradan kazan›lm›fl yetenekler sa-
dece o canl›ya ait olur. T›p ö¤renimi görerek doktor olmufl bir insan›n
çocu¤unun, ö¤renim görmeden doktor olmas›n›n mümkün olamaya-
ca¤› gibi hayvanlardaki ö¤renilmifl davran›fllar›n ayn› türün di¤er
üyelerinin genlerine aktar›lmas› da mümkün de¤ildir. Bu örnek düflü-
28
Guguk kuflu baflka bir yuvaya yumurtalar›n› b›rak›r. Yumurtadan ç›kan yavru guguk-lar›n ilk yapt›klar› hareket yuvadaki di¤er yumurtalar› afla¤›ya atmakt›r. (solda) Ken-dinden oldukça büyük olmas›na ra¤men yavru gugu¤u besleyen di¤er kufl. (sa¤da)
Termitlerdeki Toplumsal Örgütlenme 29
Termitlerin hemen hemen tüm di¤er böcekler-den farkl› olarak ön ve arka kanatlar› tamam›ylabirbirinin ayn›s›d›r. Bu konudaki tek istisnaMastotermes darwiniensis yani "Darwin termiti"ad› verilen türdür. Bu türün arka kanatlar› ayr›-cal›kl› bir ‘anal lob’a sahiptir ki bu, hamambö-cekleri ve mantislerin arka kanatlar›n› toplad›-¤›nda beliren yap›ya benzer. Termitlerin bu özel-li¤i ilk tan›mland›¤›nda evrimcilerde son dereceheyecan uyand›rm›flt›. Anal lob ‘termitlerin ha-mamböceklerinden evrimleflti¤inin’ delili olarakdüflünülüyordu. Ancak evrime delil gibi öne sü-rülen bilgiler incelendi¤inde bütün bu benzerlik-lerin evrimin de¤il tam tersine yarat›l›fl›n kan›t-lar› oldu¤u anlafl›lmaktad›r.
Darwin termitlerinin "ilkel ata" olmas› müm-kün de¤ildir. Çünkü bu türün kolonileri, evrimci-lerin "ileri derecede evrimleflmifl" olarak nitele-yebilecekleri, en kalabal›k nüfuslu sosyal termittürlerindendir. Kuflkusuz hem "ileri derecedeevrimleflmifl" özelliklere sahip oldu¤unu söyle-mek, hem de bu "ilkel bir atad›r" demek, evrimaç›s›ndan büyük bir çeliflkidir. Ayr›ca hamam-böceklerinin aksine, di¤er termitler gibi kanatla-r›n› ç›rparlar. Kapal› haldeyken arka kanatlar›n›nanal lobu, mantis ve hamamböceklerindeki gibibir yelpaze fleklinde geriye toplanmaz, biri di¤e-rinin üstüne yatay bir flekilde gelir. Bu örnekler-de de görüldü¤ü gibi termitlerle hamamböcek-leri ve mantisler aras›nda kesin benzerlik kur-mak oldukça zorlamad›r.
Peki ya fosil kal›nt›lar› ne göstermektedir? Resimlerdeki 35 milyon yafl›nda oldu¤u he-
saplanan Dominik kehribarlar› içinde görülenkanatl› bir Mastotermes electrodominicus, bu-günkü Avustralyal› termitlerin bütün ana özel-liklerini üzerinde tafl›maktad›r. (anal loblar vebefl parçal› bacaklar gibi) Dolay›s›yla ilk ortaya ç›kan Mastotermesler, günümüzdeki Dar-win termitleriyle ayn›d›rlar. Dahas› ayn› kehribar örnekleri, evrimcilerin ‘modern’ olarak ni-telendirdikleri özelliklere sahip termit türlerini de bar›nd›rmaktad›r. Bütün bunlar termitle-rin herhangi bir canl›dan evrimleflmedi¤ini, di¤er bütün canl›lar gibi Allah taraf›ndan biranda yarat›ld›¤›n› göstermektedir.8
Darwin'i Yalanlayan
Termitler
(en üstte) Darwin termitleri(ortada) Dominik kehribar› içinde kanatlar›-
n› b›rakm›fl olan farkl› bir tür termit.(altta) Kehribar içinde görülen, anal lobunu
içine k›v›rm›fl bir Mastotermes
TERM‹T MUC‹ZES‹
nüldü¤ünde evrimcilerin iddialar›n›n ne kadar tutars›z ve bilimsellik-
ten uzak oldu¤u hemen görülmektedir.
Ayr›ca önemli bir noktaya daha dikkat çekmekte yarar vard›r:
Termit kolonilerindeki hemen hemen bütün iflleri yapmakla görevli
olan iflçilerin davran›fllar›; bilgi birikimi, hesaplama, plan yapabilme,
muhakeme etme gibi özellikler gerektirmektedir. Bu davran›fllar›n ka-
l›t›msal olarak ö¤renilmesi ise mümkün de¤ildir. Çünkü iflçi termitler
kolonideki k›s›r üyedir. Bu nedenle kendi özelliklerini baflka bir canl›-
ya genler yoluyla aktarmalar› mümkün de¤ildir. Ortaya ilk ç›kan k›s›r
iflçi termitin kendisi için gerekli baz› davran›fllar› ö¤rendi¤ini varsay-
sak bile –ki bir termitin bir fleyler ö¤renmesi zaten imkans›zd›r- bu ya-
rarl› davran›fllar›n› kendinden sonraki nesle aktarmas› mümkün ol-
maz. Çünkü kendisi, yeni bir nesil meydana getirme özelli¤ine sahip
30
Resimde yuvan›n tamiri ile u¤raflan iflçiler ve onlar› koruyan asker termitlergörülmektedir. Birlikte yaflayan canl›lar aras›ndaki bu yard›mlaflma evrimcileriniddialar›n›n tutars›zl›¤›n› pek çok yönden ortaya koyan delillerdendir.
de¤ildir. Sosyal böcek kolonilerinde, bir sonraki nesli meydana getire-
bilenler yaln›zca kraliçelerdir. Kraliçe, kendinden sonrakilere genleri-
ni aktarabilir. Ancak kraliçenin özellikleri, termit kolonilerinin varl›k-
lar›n› sürdürmeleri için yeterli de¤ildir. Özellikle iflçi ve asker termit-
lere ait olan dayan›flma, disiplin, fedakarl›k gibi davran›fllar olmadan
koloninin yaflam›n› sürdürmesi mümkün olmaz. O halde, do¤ar do¤-
maz ne yapaca¤›n› çok iyi bilen bu küçük canl›lara nas›l davranmala-
r› gerekti¤ini ö¤reten kimdir?
Bunlar, evrimciler taraf›ndan hala cevap bekleyen sorulard›r. Bu
durumun çok iyi fark›nda olan Charles Darwin, sosyal böceklerle ilgi-
li endiflelerini Türlerin Kökeni adl› kitab›nda flöyle itiraf etmektedir:
Bir iflçi kar›nca ya da baflka bir efleysiz böcek, s›radan bir hayvan
olsayd›, bütün ›ralar›n›n Do¤al Seçmeyle yavafl yavafl edinilmifl
oldu¤unu, yani yararl› küçük de¤iflikliklerle do¤an ve bunlar› so-
yaçekimle döllerine ileten bireylerin varl›¤›n›, ve onlar›n dölleri-
nin yeniden de¤iflti¤ini ve yeniden seçildi¤ini vb. hiç duraksama-
dan kabul ederdim. Ama iflçi kar›nca ana-babas›ndan büyük ölçü-
de farkl› bir böcektir, üstelik tümüyle k›s›rd›r; bu yüzden, ardar-
da edinilmifl yap› ve içgüdü de¤iflikliklerini döllerine iletilmesi
söz konusu olamaz. Bu durumun Do¤al Seçme teorisiyle nas›l uz-
laflt›r›labilece¤i elbette sorulabilir.9
Yukar›da Darwin'in dikkat çekti¤i
kar›ncalarda oldu¤u gibi termitlerde de
bütün iflçi bireyler k›s›rd›r. Bu, evrimciler
aç›s›ndan aç›klanmas› imkans›z bir du-
rumdur.
Üstelik k›s›r bir canl›n›n yaflam› s›ra-
s›nda kazand›¤› özelliklerin, ö¤rendi¤i
faydal› davran›fllar›n, edindi¤i tecrübele-
rin –ki böyle bir fleyin zaten olamayaca¤›-
n› yukar›da anlatt›k- evrim teorisine göre
Termitlerdeki Toplumsal Örgütlenme 31
Charles Darwin
TERM‹T MUC‹ZES‹
bir de¤eri yoktur. Evrimci Prof. Dr. Ali Demirsoy bu konu hakk›nda
flöyle bir yorum yapm›flt›r:
… Daha önce de de¤indi¤imiz gibi bir bireyin yaflam›n› baflar›l›
olarak sürdürmesi evrimsel olarak fazla birfley ifade etmez.
Önemli olan bu süre içerisinde fazla döl meydana getirmek sure-
tiyle, gen havuzuna, gen sokabilmesidir. Bir birey ne kadar uzun
yaflarsa yaflas›n, döl meydana getirmemiflse, evrimsel aç›dan hiç-
bir öneme sahip de¤ildir. Bu nedenle bu bireylerin ölümü 'Gene-
tik Ölüm' olarak adland›r›l›r.10
"Genetik ölüm", o canl›n›n neslinin tükenmesi demektir. Ancak iflçi
termitlere bakt›¤›m›zda, evrimcilerin ortaya att›klar› iddialar›n tümünü
yalanlarcas›na, milyonlarca y›ld›r hiçbir de¤ifliklik geçirmediklerini ve
k›s›r olduklar› halde varl›klar›n› hala sürdürebildiklerini görürüz.
Verilen örneklerde de görüldü¤ü gibi termitler, kar›ncalar, ar›lar
gibi birarada yaflayan canl›lar›n davran›fllar›n› elbette ki do¤al seleksi-
yon gibi çarp›t›lm›fl evrim mekanizmalar› ile aç›klamak imkans›zd›r.
Tek aç›klamas› vard›r, o da yeryüzündeki bütün canl› ve cans›z varl›k-
lar› yaratan; her fleye güç yetiren, benzeri olmayan bir ilmin sahibi
olan Allah't›r.
Yuvadaki düzenin as›l nedeni
Termit kolonisindeki her üye, ne ifl yapmas› gerekti¤ini çok iyi bi-
lir ve onu kusursuzca yerine getirir. Termitlerin aras›nda bir tek bencil
harekete dahi rastlamak mümkün de¤ildir. Bu yüzden de koloni halin-
de yaflayan bu canl›lar kusursuz bir düzen içinde hayatlar›n› sürdü-
rürler.
‹flte bu, bütün sosyal böceklerde var olan ve üzerinde önemle du-
rulmas› gereken bir özelliktir. Dikkat edildiyse termit yuvalar›ndaki
düzende ve bu düzenin sürekli olmas›nda son derece önemli bir ölçü-
den bahsedilmektedir: Termitlerin fedakar olmalar›...
32
Kendi yavrular› ya da baflka canl›lar için kendi can›n› tehlikeye
atacak ya da kendi ihtiyaçlar›n› gözard› edecek tarzda davran›fllara
hayvanlar aras›nda s›kça rastlan›r. Canl›lardaki fedakar davran›fllarla
ilgili o kadar fazla örnek vard›r ki bu durumu evrimci bilim adamlar›
da aç›kça ifade etmek zorunda kalmaktad›rlar.
Örne¤in evrimci Peter Kropotkin, hayvanlar aras›ndaki dayan›fl-
may› konu edindi¤i Mutual Aid: A Factor in Evolution isimli kitab›nda
kar›ncalar›n ve termitlerin karfl›l›kl› yard›mlaflma sonucunda ne kadar
büyük bir baflar› kazand›klar›yla ilgili bir tespitini flöyle dile getirmek-
tedir:
Termit ve kar›ncalar›n muhteflem yuva ve binalar›n›n, flayet in-
sanlar›nki ile ayn› ölçülerde olsayd›, çok daha üstün oldu¤u gö-
rülecekti. Asfaltlanm›fl yollar› ve yer üstü tonozlanm›fl galerileri,
genifl holleri ve tah›l ambarlar›, tah›l alanlar›, hasat etme ifllemle-
ri, yumurta ve larvalar›n›n bak›m›ndaki alk›lc› metodlar›, ... ve
son olarak cesaretleri ve üstün ak›llar›, tüm bunlar, yo¤un ve yo-
rucu yaflamlar›n›n her aflamas›nda uygulad›klar› karfl›l›kl› yar-
d›mlaflman›n do¤al bir sonucudur.11
Burada önemli bir noktaya dikkat çekmekte yarar vard›r. Yukar›-
da evrimci yazar›n söz etti¤i "karfl›l›kl› yard›mlaflma", termit dedi¤i-
miz birkaç santimlik, kör ve akletme yetene¤inden yoksun böceklerin
uygulad›klar› bir davran›flt›r. ‹nsanlar›n kendi aralar›nda yard›mlafl-
mada bulunmas›, ortak planlar kurup bunlar› beraberce uygulamas›,
yaflam› kolaylaflt›racak yeni sistemler gelifltirmeleri, teknolojiler üret-
meleri elbette do¤al karfl›lanan olaylard›r. Ancak ayn› fleyleri bir böce-
¤in yap›yor olmas› do¤al karfl›lanmamal›d›r. Akletme yetene¤inden
yoksun bir canl›, ak›l gösteriyorsa onu yönlendiren bir güç var demek-
tir. ‹flte burada da termitleri yönlendiren, onlara ak›lc› planlar kurdu-
ran ve onlar› fedakarca davran›fllara yönelten büyük bir güç vard›r.
O güç, sonsuz ilim ve akl› sahibi olan Yüce Allah'a aittir.
Termitlerdeki Toplumsal Örgütlenme 33
ünya üzerindeki tüm ülkelerde yaflanan en büyük kayg›, ç›k-
mas› muhtemel savafllar ya da iç kar›fl›kl›klard›r. Ülkelerin
karfl› karfl›ya kald›klar› bu tehdit nedeniyle hiç durmadan
yeni fikirler, yeni projeler üretilir. Devletler savunma için sürekli yeni
stratejiler belirler. Savunma bakanl›klar›, bütçelerinden önemli miktar-
da bir pay› savunma ve strateji gelifltirme çal›flmalar›na ay›r›rlar.
‹nsanlar›n savunma için harcad›klar› bu çaban›n bir benzeri de
hayvanlarda vard›r. Özellikle koloniler halinde yaflayan bütün canl›la-
r›n bir ordusu vard›r. Tam teçhizatl› olarak nitelendirilebilecek bu or-
dularda de¤iflik özelliklere sahip askerler bulunur. Bu askerlerin kul-
land›klar› savunma stratejileri son derece ak›lc›d›r. Sosyal böceklerin
sahip olduklar› ordulardaki en belirgin özellik ise her bireyin kendisi-
ne düflen görevi yerine getirmek için elinden geldi¤ince çok çal›flmas›-
d›r, hatta bu u¤urda can›n› bile tehlikeye atmas›d›r.
Termitler de kalabal›k asker gruplar›ndan oluflan bir orduya sahip-
tir. Asker termitler di¤er termitlere benzeyen, birkaç santim boyunda,
yumuflak vücutlu, kör ve kanats›z canl›lard›r. Fiziki yap›lar›na ra¤men
bu termitlerin kulland›klar› yöntemler son derece flaflk›nl›k vericidir.
Asker Termitler
Asker termitlerin tek görevleri koloniyi
savunmakt›r. Termit kolonisinin bu küçük bo-
yutlardaki savunma ordusu, yuvay› koru-
mak için her türlü tehlikeyi göze al›r ve hat-
ta canlar›n› bile verirler. Asker termitler için
düflmanlar›n›n büyüklü¤ü önemli de¤ildir. Örne-
¤in yuva, termitlerin en önemli düflmanlar› olan kar›ncalar ve
kar›nca yiyenler taraf›ndan sald›r›ya u¤rad›¤›nda hemen bir "intihar
mangas›" harekete geçer ve tehlikeyi ortadan kald›r›r. Buradaki "inti-
har mangas›" terimi oldukça önemlidir. Çünkü asker termitlerin pek-
ço¤u savunma s›ras›nda ölecektir. Termitlerin bu fedakar davran›fllar›
daha sonraki bölümde detayl› olarak ele al›nacakt›r.
Asker termitlerin türlere göre de¤iflik vücut yap›lar› vard›r ancak
bunlar›n tümü, görevlerine son derece uygun bir tasar›ma sahiptir. Ör-
ne¤in; ustura keskinli¤inde diflleri olan Afrika termitleri, Güney Ame-
rika'da yaflayan ve düflmanlar›n› güçlü çeneleriyle öldürmek için göv-
delerinden daha uzun alt çeneleri olan karemsi bafllara sahip termitler,
Malezya'da yaflayan ve canl› bir bomba gibi patlayarak sald›rgan› sar›
renkli koyu bir s›v›yla bo¤an termitler gibi... ‹stisna olarak Afrika ve
Güney Amerika'daki bir termit türünde ise iflçi termitler farkl› flekilde
koloniyi korur. Bu iflçiler, ba¤›rsaklar›nda bulunan s›v›lar› sald›rgana
f›flk›rt›rlar; ancak bu hareketlerinin sonucunda kendi iç organlar› par-
çalan›r ve ölürler.12
Hemen hemen tüm asker termit türleri çok büyük ve kasl› çene-
lere sahiptir. Bu çeneleri, sald›r› an›nda düflman› ›s›rmak ve parçala-
mak için kullan›rlar. Asker termitlerin çenelerinin büyüklü¤ü, birbir-
lerine genel olarak benzemesine ra¤men kafa yap›lar› türlerine göre
farkl›l›klar gösterir. Hatta bu farkl›l›k bazen oldukça dikkat çekicidir.
Baz› askerler uzun burunludur, baz› türlerde ise asker termitler güçlü
Termit Ordusu 35
TERM‹T MUC‹ZES‹
ve sert bir kafaya sahiptir.
Bu yap› farkl›l›klar› nedeniy-
le termitlerin savafl teknikleri de
farkl›d›r. Örne¤in uzun bir burun
yap›s›na sahip olanlar, burunlar›-
n› kullanarak sald›rganlara yap›fl-
kan bir s›v› f›flk›rt›rlar.13 Güçlü ve
sert bir kafaya sahip olanlar ise
tehlike an›nda kafalar›n› yuvada
aç›lan deliklere sokarak düflma-
n›n yuvaya giriflini engeller. Böy-
lece kendi bedenleri ile geçilmez
barikatlar olufltururlar. Askerle-
rin kapsüle benzeyen kafalar› ken-
di cüsselerine göre oldukça iridir. Bu hantal görünümlerine ra¤men
kendilerinden hiç beklenmeyecek bir savunma yetene¤ine sahiptirler.
Termitlerin Kulland›klar› Savafl Stratejileri
Koloninin yaflamas›n› sa¤lamak aç›s›ndan güvenlik, birinci dere-
ceden önemlidir. Termitler de düflmanlar›na karfl› genellikle kimyasal
güçlerini kullanarak de¤iflik savafl stratejileri uygular. Bu stratejileri
flöyle s›n›fland›rmak mümkündür:
* Düflman› felç etmek,
* Canl› bir bomba olup düflman›n üzerinde patlamak,
* Keskin çenelerle düflman› yaralamak,
* Salg›lad›klar› zehir ile sald›rgan›n vücut yap›s›n› altüst etmek.
36
Asker termitler savaflmaya uygun a¤›z ya-p›lar› ile yuvay› korumak için yarat›lm›fl-lard›r. Her termit türünün asker üyelerikendilerine özgü stratejiler kullanarak sa-vafl›rlar. Ortak noktalar› ise sald›r›y› püs-kürtene kadar vazgeçmemeleridir.
Termitler tüm bunlar› sahip olduklar› özel donan›mlar› sayesinde
baflar›r. Ancak burada unutulmamas› gereken çok önemli bir nokta
vard›r. Kimyasal silahlar, bugün dünyada teknolojinin en son imkan-
lar› kullan›larak, konusunda uzman birçok bilim adam›n›n sürekli ça-
l›flmas› ile üretilmektedir. Kald› ki çok basit bir kimyasal maddenin
oluflturulmas› için dahi ayn› ciddi çal›flmalar gereklidir. Bu durumda
termitlerin vücutlar›ndaki kimyasal silahlar›n nas›l ortaya ç›kt›¤› soru-
sunun cevab›n›n verilmesi gerekmektedir. Evrim teorisine göre bu
kimyasal maddeler kendili¤inden yani tesadüfen ortaya ç›km›flt›r. An-
cak biraz düflünüldü¤ünde bu iddian›n mant›ks›zl›¤› aç›kça görülür.
Evrim teorisinin iddias›, ilk ortaya ç›kan termitlerin bu özellikle-
rin hiçbirine, örne¤in kimyasal üretim sistemine sahip olmad›klar›, bu
sistemin sonradan rastlant›lar sonucunda yavafl yavafl olufltu¤udur.
Ancak ilerleyen sayfalarda verilecek olan örneklerde de detayl› olarak
görülece¤i gibi bu, ak›l ve mant›k ölçüleri ile her yönden çeliflen bir id-
diad›r.
Öncelikle termitlerdeki kimyasal silah sisteminin çal›flmas› için
hem kimyasal maddenin kendisinin hem de kimyasal›n içinde bulu-
naca¤› organ›n ayn› anda var olmas› gerekmektedir. Bununla birlikte
bu organ›n, zehrin vücudun di¤er bölgelerine yay›lmas›n› engelleye-
cek bir koruyucuya sahip olmas› da flartt›r. Ayr›ca termitin türüne gö-
Termit Ordusu 37
Asker termitler dekoloninin pek çoküyesi gibi kördür.
Ancak kimyasal si-lahlar› sayesindedüflmanlar›n› ko-layl›kla yenerler.
‹nsanlar›n teknolojikullanarak ürettik-leri zehirli madde-
leri termitler mil-yonlarca y›ld›r
üretmektedirler.
TERM‹T MUC‹ZES‹
re zehrin kullan›m flekli de¤iflti¤i için kimi zaman zehrin bulundu¤u
organdan termitin kafas›na kadar zehri tafl›yacak bir borunun olmas›
da –elbette ki bu boru da zehirden etkilenmeyecek özelliklerde olma-
l›d›r- gerekecektir. Bundan baflka, hayvan›n düflman›na zehir f›flk›rt-
mas›n› sa¤layacak bir kas sistemi ya da mekanik bir düzen vs. olmas›
gereklidir.
Evrimciler, canl›lardaki bu gibi sistemlerin ve organlar›n tesadüf-
ler neticesinde ortaya ç›kt›¤›n› iddia ederler. Tesadüfler, kimyasal
maddenin formülünü nas›l olduysa tam tutturmufl, sonra ilk termitin
vücudunda bu maddeyi oluflturacak sistemi var etmifl, daha sonra
baflka tesadüfler isabet etmifl ve kimyasal maddeyi oluflturan madde-
leri teker teker ortaya ç›karm›fl, sonra da termitin vücudundaki organ-
lara ve di¤er sistemlere zehirden etkilenmemelerini sa¤layacak özel-
likleri kazand›rm›fl, bu flekilde tesadüfler tesadüfleri kovalam›fl ve mil-
yonlarca hatta yüz milyonlarca y›l sonra termitler termit olmufltur.
Bu masals› se-
naryodaki detay-
lar artt›kça evrimci
iddialar›n›n man-
t›ks›zl›¤› daha da
netleflir. Öncelikle
38
‹nsanlar kimyasalmadde elde edebil-mek için laboratu-varlarda uzun çal›fl-malar yapmaktad›r-lar. Oysa termitlerinvücutlar›nda bu sis-tem Allah taraf›ndanvar edilmifltir.
tesadüflerin, herhangi bir varl›k meydana getirmesi hatta b›rak›n bü-
tün halinde bir canl›y› oluflturmas›n›, bu canl›n›n tek bir hücresini bi-
le ortaya ç›karmas› mümkün de¤ildir. Ya da bir canl›n›n hücrelerini
oluflturup sonra bu hücreleri birlefltirip organlar meydana getirmesi,
bu organlara gerekli özellikleri kazand›rmas›, bu özelliklerin ayn› can-
l› türünün hepsinde eksiksiz olarak var olabilmesi için canl› ile ilgili
özellikleri birer bilgi haline getirip sonra da hücredeki genlere bu bil-
gileri kodlamas› gerekir. Elbette ki bu mümkün de¤ildir.
Termitler, evrimcilerin iddia ettikleri gibi belli bir süreç içinde ya-
vafl yavafl geliflmifl olamazlar. Örne¤in kimyasal silah sistemindeki tek
bir parçan›n dahi eksik olmas›, sistemi ifllemez hale getirecek hatta ter-
mitin ölümüne neden olacakt›r. Dolay›s›yla geriye tek bir aç›klama ka-
l›r. Kimyasal silah sistemi bir bütün olarak termitlerde var olmak zo-
rundad›r. Yani termitler ilk ortaya ç›kt›klar› andan itibaren bu savun-
ma sistemine sahiptir. Kald› ki termitlerin tek özellikleri kimyasal
madde üretebilmeleri ve bunu silah olarak kullanmalar› de¤ildir. Ter-
mitler; beslenme al›flkanl›klar›, buna ba¤l› olarak sindirim sistemleri,
kimyasal iletiflim kurabilme yetenekleri gibi özellikleriyle birlikte bir
bütün olarak ortaya ç›km›fl di¤er bir deyiflle, bir anda yarat›lm›fllard›r.
Do¤adaki bütün canl›lar› yaratan, sahip olduklar› özellikleri onlara
veren Allah't›r. Allah, her türlü yaratmay› bilen ve üstün güç sahibi
oland›r.
De ki: "Göklerin ve yerin Rabbi kimdir?" De ki: "Allah't›r." De
ki: "Öyleyse, O'nu b›rak›p kendilerine bile yarar da, zarar da
sa¤lamaya güç yetiremeyen birtak›m veliler mi (tanr›lar) edin-
diniz?" De ki: "Hiç görmeyen (a'ma) ile gören (basiret sahibi)
eflit olabilir mi? Veya karanl›klarla nur eflit olabilir mi?" Yoksa
Allah'a, O'nun yaratmas› gibi yaratan ortaklar buldular da, bu
yaratma, kendilerince birbirine mi benzeflti? De ki: "Allah, her
fleyin yarat›c›s›d›r ve O, tektir, kahredici oland›r." (Rad Suresi,
16)
Termit Ordusu 39
TERM‹T MUC‹ZES‹
Zehir Sürme
Termitlerin savafl›rken kulland›klar› yöntemlerden bir tanesi de
zehir sürmedir. Baz› termit türlerinin vücutlar›nda oldukça zehirli
kimyasal bir madde üretilir. Bu etkili zehri termitler kendilerine zarar
vermeden sentezleyip vücutlar›nda depolayabilmektedirler. Her ter-
mit türünün zehri farkl› bir yap›dad›r. Bununla birlikte kullan›m flekli
de farkl›d›r.
Örne¤in Rhinotermitiane alt familyas›n›n askerleri, sald›rgan›,
sald›rgan›n gövdesine zehir sürerek öldürür. Bu termit türü daha kü-
çük alt çenelere ve uzun, ucu f›rça gibi üst dudaklara sahiptir. Bu özel
a¤›z yap›s›, termitin zehri en etkili flekilde sald›rgan›n gövdesine sür-
mesini sa¤lar. Ayr›ca bir asker termit, a¤›rl›¤›n›n %35'i kadar miktarda
zehri vücudunda depolayabilir. Bu savunma salg›s›n›n miktar› binler-
ce kar›ncay› öldürmeye yetecek güçtedir.14
Prorhinotermes de zehir sürerek savunma yapan termitlerdendir.
Florida'da yaflayan bu
türün askerlerinin çe-
nelerinde "nitroalken"
adl› zehirli madde bu-
lunur. Termitlerin bir
di¤er türü olan ve Af-
rika'da yaflayan Sche-
dorhinotermes ise "vi-
nil keton" kar›fl›m› bir
madde üretir. Vinil
keton solundu¤unda
ya da yutuldu¤unda
ölüme neden olacak
kadar zehirli bir mad-
dedir. Solunum yolla-
r›nda, cilt ya da göz-
40
Rhinotermitiane askerleri sal-d›rgan› zehir sürerek öldürür.
Prorhinotermes'lerin nitroalkensalg›layan çeneleri (sa¤da)
lerle temas halinde ciddi anlamda tah-
rifle neden olur. Etkili zehirler listesinde
yer alan ve merkezi sinir sistemi çöküntüsüne
neden bu madde termitlerin vücutlar›nda üreti-
lir ancak termite hiçbir zarar vermez.15
Guyana termitleri ise son derece h›zl› re-
aksiyona giren B-Ketoaldehitleri sentezler. Ar-
mitermes türü termitler de "moleküler kement"
denilen zehirleri ve "ester" ya da "lakton" adl›
kimyasallar› silah olarak kullan›r. Görüldü¤ü gi-
bi zehirlerin tümü birbirinden farkl› formüllerde farkl› kimyasal yap›-
lara sahiptir.
Bu zehirlerin ortak özelli¤i "elektrofilik" olmalar›d›r. Yani zehirler
düflmanlar›n vücutlar›nda bulunan elektron bak›m›ndan zengin biyo-
lojik moleküllerle birleflerek onlar›n yap›s›n› bozar. Bu durum ise düfl-
manlar için öldürücüdür. Birço¤unun ad›n› ve ne ifle yarad›¤›n› sizin
de bilmedi¤iniz bu zehirli maddeleri termitler milyonlarca y›ld›r kul-
lanmaktad›r.
fiimdi burada durup bir düflünelim: Termit dedi¤imiz canl›, gör-
me yetene¤i olmayan, yaflam›n›n büyük bir k›sm›n› topra¤›n alt›nda
geçiren, beyin diyebilece¤imiz bir organ› dahi bulunmayan, birkaç
santim büyüklü¤ünde bir böcektir. Ancak bu böce¤in bedeninde, düfl-
man›n›n bedenindeki sistemlerin iflleyiflini durdurmakla görevli salg›-
lar bulunmaktad›r. Böyle bir sistemi termitin kendi iradesiyle kurdu-
¤unu iddia etmek mümkün müdür? Bir kiflinin sizin karfl›n›za ç›k›p
flöyle bir olay anlatt›¤›n› farz edin:
Termit Ordusu 41
Kimyasal silah kullanan termitlerden Armi-termes türünün farkl› bir çene yap›s› vard›r.(solda ve altta) Asker termitlerin tümü birbi-rinden farkl› zehirleri vücutlar›nda üretebile-cekleri tasar›mlara sahiptir.
TERM‹T MUC‹ZES‹
"Termitler eskiden bu sistemlere sahip de¤illerdi, ama günün bi-
rinde bir termit, kendini düflmanlar›n›n sald›r›lar›ndan koruyabilmek
için bir yöntem gelifltirmeye karar verdi. En makul görünen, karfl› ta-
raf›n iç sistemlerine zarar verecek bir metod bulmakt›. Çünkü kimi za-
man düflmanlar, termitin kendisinden daha iri ve güçlü canl›lar olabi-
liyordu. Bunun üzerine kendi bedeni içinde zehir üretmeye karar ver-
di. Böylece çok fazla enerji harcamadan karfl› taraf› zehirleyerek etki-
siz hale getirebilece¤ini düflündü. Çeflitli zehir formülleri gelifltirdi.
Bunlar için gerekli maddeleri bedeninde meydana getirdi¤i özel bir
salg› bezinde toplad› ve zehri üretmeye bafllad›. Ancak bundan önce
bu salg› bezine, zehirden etkilenmesini önleyecek özellikler eklemeyi
de unutmad›. Üstelik zehrin bedeninden d›flar› ç›k›fl› için de zehirden
zarar görmeyecek bir yap› oluflturdu…"
Yukar›daki senaryo, küçük bir çocu¤un dahi inanmayaca¤› kadar
ak›l ve mant›k d›fl›d›r. Bir termitin karar almas›, kimyasal ifllemleri bü-
yük bir baflar›yla yerine getirmesi elbette mümkün de¤ildir. Ancak ev-
rimcilerin iddia ettikleri senaryolar yukar›da anlatt›¤›m›zdan farkl›
de¤ildir. Onlar da termitlerin geçmiflte zehir üreten sistemlere sahip
olmad›klar›n›, günün birinde buna ihtiyaç duyarak kendi bedenlerin-
de bu sistemi oluflturduklar›n› söylerler. Daha do¤rusu evrimciler
bunlar› tesadüflerin oluflturdu¤unu iddia ederler. Ancak bilinmelidir
ki ne tesadüf denen kör ve fluursuz sürecin ne de termit dedi¤imiz bö-
ce¤in böyle bir sistemi akletme, planlama, meydana getirme yetene¤i
vard›r. Bu savunma sistemi termitlere, göklerin, yerin ve ikisi aras›n-
daki her fleyin yarat›c›s› olan Allah taraf›ndan verilmifltir.
Bir Baflka fiafl›rt›c› Savunma Yöntemi
Macrotermler Afrika'da yaflayan ve tümsek biçiminde yuva ya-
pan bir termit türüdür. Bu türde, koloninin savunmas› bir grup diflinin
görevidir. Bu difliler k›s›r ve yuvadaki di¤er termitlere göre daha kü-
çük yap›l› askerlerdir. Daha iri bir vücut yap›s›na sahip olan kraliyet
42
muhaf›zlar› ise sald›rganlar›n, genç larvalar›n ve kraliyet çiftinin bu-
lundu¤u iç bölüme girmelerini önlemekle görevlidirler. Kraliyet mu-
haf›zlar› savafl için yarat›lm›flt›r. Savunma için tasarlanm›fl kalkan gibi
kafalar› ve k›l›ç gibi keskin alt çeneleri vard›r. Büyük askerlerin vücut
a¤›rl›¤›n›n %10'unu iç salg›lar› oluflturur. Alkanlar ve alkenler gibi
uzun zincirli karbon bilefliklerinden oluflan bu salg›lar, vücudun ön ta-
raf›ndaki büyük bir kesede saklan›r. Düflman, termitlere sald›rmakla
büyük bir hata yapar. Çünkü koloniye sald›rmas›n›n bedelini ufak te-
fek s›yr›klarla atlatmas› mümkün de¤ildir. Termit askerler, savafl s›ra-
s›nda düflmanlar›n› k›l›ca benzeyen alt çeneleri ile yaralar ancak sade-
ce yaralamakla yetinmezler. Savafl s›ras›nda düflmanlar›n›n derisinde
açm›fl olduklar› yaray› alkan ve alkenlerden oluflan ya¤l› parafin gibi
kimyasal bir kar›fl›mla s›varlar.16 Ço¤u zaman öldürücü yaralar alma-
malar›na ra¤men sald›rganlar›n bir süre sonra ölmesi bilim adamlar›-
n›n dikkatini çekmifltir.
Bu ilginç durumu inceleyen araflt›rmac›lar, çok flafl›rt›c› bir ger-
çekle karfl›laflm›fllard›r. Termitler taraf›ndan yaralanan sald›rganlar ya-
ran›n büyüklü¤ünden de¤il, kan kayb›ndan ölmektedir. Çünkü ter-
mitlerin salg›lad›klar› s›v›lar, düflmanlar›n›n kan p›ht›laflma sistemini
etkisiz hale getirmektedir. Örne¤in termitlerin düflmanlar›ndan olan
Termit Ordusu 43
Asker macrotermlerin kalkan gibi kullan-d›klar› kafalar› ve keskin çeneleri sald›r-ganlar›n onlardan kurtulmas›n› imkans›zk›lan özelliklerinden birkaç›d›r.
TERM‹T MUC‹ZES‹
kar›ncalar›n vücutlar›nda "hemolimf" ad› verilen ve kan görevi gören
bir vücut s›v›s› bulunur. Vücutlar›nda bir yara aç›ld›¤›nda p›ht›laflma-
y› bafllatan ve yaran›n iyileflmesini sa¤layan bir çeflit kimyasal madde
devreye girer. ‹flte termitlerin zehirli salg›s› bu kimyasal maddeyi etki-
siz hale getirir.17
1-2 cm'lik bir böce¤in, baflka bir böce¤in vücudundaki salg›lar›
bilmesi, üstelik bu salg›lar›n yap›s›n› bozacak maddenin formülünden
de haberdar olmas› ve bu formüle uygun bir maddeyi vücudunda
üretmesi elbette ki bir yarat›l›fl delilidir. ‹nsanlar için bile baflka bir
canl›n›n vücudunda ne gibi özelliklerin oldu¤unu, bu özelliklerin na-
s›l tahrip edilece¤ini araflt›rma ya da deney yapmadan ö¤renmek
mümkün de¤ildir. Bir insan›n bunlar› yapabilmesi için öncelikle ko-
nuyla ilgili bir e¤itim almas›, bu canl›lar›n anatomik yap›lar›n› ö¤ren-
mesi gerekir. Üstelik bu da yeterli olmayacakt›r. Edindi¤i bilgileri uy-
44
Asker termitler kendilerine sald›ran canl›n›n büyüklü¤ü ne olursa olsun biran bile tereddüt etmeden savunmaya geçerler. Yukar›da kendinden olduk-ça büyük olan bir kar›ncaya karfl› savunma yapan asker termit görülüyor.
gulayarak gereken maddeyi üretebilmek için bir çal›flma yapmas›, do-
lay›s›yla yeni bilgiler edinmesi gerekecektir.
Bilindi¤i gibi kimyasal maddeler teknolojik aletler yard›m› ile,
belli bir denetim alt›nda, çok özel ortamlarda ve uzman kifliler eflli¤in-
de üretilirler. Oysa termitler, bu kimyasal maddeleri vücutlar›nda hiç-
bir alet olmaks›z›n üretirler.
Bu ifllemlerin elbette ki daha pek çok detay› vard›r. Ancak gerçek
çok aç›kt›r. Termit gibi bir böce¤in kendi kendine böyle bir sistemi
oluflturmas›, kimyasal madde formülleri keflfetmesi mümkün de¤ildir.
Termitleri yaratan Allah't›r. Neyi nas›l yapacaklar›n› onlara ilham
eden de Allah't›r. Bütün canl›lar gibi termitler de Allah'›n ilham›yla ha-
reket eder. Allah bu gerçe¤i bir ayetinde flöyle bildirmifltir:
... O'nun, aln›ndan yakalay›p-denetlemedi¤i hiçbir canl› yok-
tur... (Hud Suresi, 56)
Tutkal ve Yap›flkan S›v› Püskürtme
Tropikal bölgelerde yaflayan çok say›da termit türü –bu, dünyada
bulunan 2000 termit türünün 500'üdür- tutkal f›flk›rtan askerlere sa-
hiptir. Burada dikkat çeken iki nokta vard›r. Birincisi, asker termitler
vücutlar›nda kimyasal bileflikler üreterek bunlar› yap›flkan hale getirir.
Bu çok önemlidir; çünkü baz› askerlerin f›flk›rtt›¤› s›v›, metali çürüte-
cek, harc› ve düflük derecedeki betonu delip geçecek kadar etkili bir
güce sahiptir.18 Ancak bu derece tehlikeli olan tutkal, termitin kendi
bedeninde üretildi¤i ve depoland›¤› halde ona hiçbir zarar vermemek-
tedir.
‹kinci önemli nokta da, termitlerin bu silah› kullanma metodudur.
Askerler tutkal› bafllar›n›n ön k›sm›nda bulunan ve sadece onlara öz-
gü olan "nasus" denen hortumlar›ndan f›flk›rt›rlar. Termit, tutkal› bir
sprey gibi kullanarak düflman›n›n üzerine püskürtür. Spreyin etkisin-
de kalan sald›rgan da bay›larak bir süre için etkisiz hale gelir. Bu f›rsa-
t› çok iyi de¤erlendiren asker termit, f›rlatt›¤› yap›flkan maddenin et-
Termit Ordusu 45
TERM‹T MUC‹ZES‹
kisi geçmeden düflman›na ikinci bir hamle yapar. Bundan sonraki afla-
mada ise asker termitler, sald›rgan› ya felç eder ya da öldürürler.19
Tüm bu teflkilatl› sistemin sonuca ulaflmas› ve düflman›n etkisiz
hale getirilmesi için isabetli bir vurufl olmas› gerekir. Ancak asker ter-
mitler de di¤er termitler gibi kördür. Peki bu durumda nas›l olup da
isabetli vurufllar yaparlar?
Termitlerin sahip olduklar› sistem son derece kusursuzdur. Asker
termitlerin hortum ve salg› bezleri ve bunlarla ortaklafla çal›flan anten-
lerini radarl› a¤›r silahlara benzetmek mümkündür. Radarl› silahlar
hedeflerini takip etme özelli¤ine sahiptirler. Bu sayede hedefe kilitle-
nir ve sonuca ulafl›rlar. ‹flte t›pk› bu silahlardaki radarlar gibi çal›flan
antenlerini son derece iyi kullanan kör termit askerleri genellikle he-
deflerini hiç flafl›rmaz.
Termitlerin bu mükemmel sistemlerinin yan›s›ra, bu kimyasal si-
lahlar›n molekül yap›lar› incelendi¤inde de dikkat çekici bir nokta ile
karfl›lafl›l›r. Bu kimyasal maddelerde karbon bilefliklerine rastlanm›fl-
t›r. Bu kimyasal bilefliklerin formülünü termitler nas›l keflfetmifllerdir?
Formül kime aittir? Bütün bu sorular okuyucuyu düflünmeye yönelt-
mek amac›n› gütmektedir.
46
Soldaki resimde elinde bazuka tutanbir asker görülmektedir. Termitlerinal›nlar›ndaki hortumlar da t›pk› birbazuka gibi çal›fl›r. Tehlike an›nda buhortumlardan düflmana tahrifl ediciyap›flkan s›v› püskürtülür. (altta)
Biyolojik silahlar üretmek için en modern laboratuvarlarda birçok
biyokimyac› çal›fl›r. Kimi yeni formüller üretir, kimi bu formülün uy-
gulamas›n› gerçeklefltirir, çeflitli denemeler yapar. ‹nsanlar›n yeni kim-
yasal maddeler üretmek için yürüttükleri bu çal›flmalara ve s›n›rs›z
harcamalara karfl›l›k termitler son derece kompleks yap›lar› olan kim-
yevi bileflikleri, ihtiyaçlar› oldu¤u anda vücutlar›nda kolayca sentezle-
yebilir. Ayr›ca bu bileflikleri silah olarak kullanabileceklerini bilmekte
ve düflmanlar›na karfl› ustaca kullanmaktad›rlar. Bu durum insanlar
için bir tefekkür vesilesidir. Vicdan›n› ve akl›n› kullanarak düflünen
her insan, böylesine detayl› bir donan›ma sahip olan canl›lar›n durup
dururken, tesadüfler sonucu ortaya ç›kamayacaklar›n› hemen anlar.
Göklerde ve yerde nice ayetler vard›r ki üzerinden geçerler de
ona s›rtlar›n› dönüp giderler. Onlar›n ço¤u Allah'a iman etmez-
ler de ancak flirk kat›p-dururlar. (Yusuf Suresi, 105-106)
Termitlerin ‹ntihar Mangalar›
Pek çok termit türünün askerleri koloniye zarar gelmesini engel-
lemek için kendilerini hiç tereddüt etmeden öldürmeyi göze al›rlar.
Bunlar›n aras›ndan Malezya'n›n ya¤mur ormanlar›nda yaflayan bir tür
özellikle ilgi çekicidir. Bu termitler, anatomileri ve davran›fllar› aç›s›n-
dan birer "hareketli bomba" gibidir. Vücutlar›ndaki özel bir kese, düfl-
manlar›n› etkisiz k›lacak bir kimyasalla doludur. Mücadele s›ras›nda
termit, bir kar›nca ya da sald›rgan bir hayvan taraf›ndan sert bir flekil-
de s›k›flt›r›l›rsa kar›n kaslar›n› fliddetli bir flekilde kasarak salg› bezle-
rini y›rtar ve sald›rgan› sar› renkli koyu bir s›v›yla bo¤ar.20
Termitlerin savafl›rken kulland›klar› taktiklerin bir baflka ilginç
örne¤ine de Güney Amerika'da yaflayan iflçi termitlerde rastlan›r. Bu
termitler, ba¤›rsaklar›nda bulunan maddeleri kolonilerine sald›ran
düflmanlar›na püskürtürler. Ancak bu hareketlerinin sonucunda iç or-
ganlar› parçalan›r ve ölürler.21
Termit Ordusu 47
TERM‹T MUC‹ZES‹
Peki evrimcilerin iddia
etti¤i gibi do¤a, tüm canl›-
lar›n üstün gelmeye çal›flt›-
¤› bir "yaflam mücadelesi"
alan› ise neden bir böcek fe-
dakarl›k yapar?
Termitlerin Fedakarl›klar› Evrim
Teorisini Yalanlar
Termitlerde görülen bu gibi fedakarl›k örnekleri Charles Dar-
win'in "sadece güçlü olan yaflar" iddias›n› aç›kça yalanlamaktad›r.
"Güçlü olan yaflar, zay›f olan elenir" cümlesiyle ifade edilen do¤al se-
leksiyon iddias›, evrim teorisinin temel varsay›mlar›ndan biridir. Dar-
win'in ortaya att›¤› bu mekanizman›n temeli, güçlü yap›da olan canl›-
lar›n hayatlar›n› sürdürdükleri ve nesillerini devam ettirebildikleri, di-
¤erlerinin ise yok olduklar› sav›na dayal›d›r. Bu iddiaya göre do¤a,
canl›lar›n yaflam için birbirleriyle k›yas›ya mücadele ettikleri, zay›fla-
r›n da güçlüler taraf›ndan yok edildi¤i bir yerdir. Do¤al seleksiyon
mekanizmas›, canl›lar›n sadece kendi yiyece¤ini, kendi bar›nmas›n› ve
güvenli¤ini düflünmesini öngörür.
48
Yandaki resimde bir asker teri-mitin kar›ncalarla olan savafl›görülmektedir. Yuvay› koruma-ya çal›flan asker termitler kolo-ninin güvenli¤i için hiç tered-düt etmeden savunmaya ge-çerler. Genellikle de savunmas›ras›nda ölürler. Asker termit-lerin bu fedakar davran›fllar›evrimcilerin iddialar›n›n as›ls›zoldu¤unun delillerinden biridir.
Ancak di¤er canl›lar bir yana, yaln›zca termitlerde görülen feda-
karl›k örnekleri dahi bu iddiay› aç›kça yalanlamaktad›r. E¤er evrimci-
lerin bu iddias› do¤ru olsayd› do¤adaki canl›lar aras›nda sadece savafl
olmas› ve fedakarl›k, özveri, iflbirli¤i gibi kavramlar›n yaflanmamas›
gerekirdi. Ancak termitlerde de görüldü¤ü gibi do¤ada sadece savafl
yoktur hatta tam tersine kolonisindeki di¤er bireyler için ölümü göze
alacak kadar fedakar bir yap› vard›r.
Do¤adaki pek çok canl›, kendi hayat›n› tehlikeye atacak flekilde,
sürüsündeki di¤er canl›lar için fedakarl›k yapmakta hatta kimi zaman
kendi türünden olmayan canl›lar için dahi özverili davran›fllar sergile-
mektedir.
Ünlü bir evrimci olan John Maynard Smith, canl›lardaki fedakar
davran›fllar karfl›s›nda evrimcilerin içinde bulunduklar› çeliflkili duru-
mu flöyle özetlemektedir:
E¤er do¤al seleksiyon, bireyin yaflama flans›n› ve ço¤almas›n› ga-
ranti eden özelliklerinin seçilimi ise kendini feda eden davran›fl-
lar› nas›l aç›klayaca¤›z?22
Bir örnek de Türkiye'deki evrimcilerden verelim. Ülkemizin önde
gelen evrim savunucular›ndan Prof. Dr. Cemal Y›ld›r›m, Evrim Kura-
m› ve Ba¤nazl›k adl› kitab›nda, canl›lardaki davran›fllar›n do¤al selek-
siyon ile aç›klanamayaca¤›n›, anne hayvanlar›n yavrular›na olan sev-
gilerini örnek vererek flöyle itiraf etmektedir:
Annenin yavru sevgisini, hiçbir ruhsal ö¤e içermeyen "kör" bir
düzenekle (do¤al seleksiyon) aç›klamaya olanak var m›d›r? Biyo-
loglar›n (bu arada Darwinciler'in) bu tür sorulara doyurucu yan›t
verdiklerini söylemek güçtür, kuflkusuz.23
Evrim teorisinin, canl›lardaki fedakar davran›fllar karfl›s›nda için-
de bulundu¤u durum, çok aç›k bir gerçe¤i göstermektedir. Bir akla ve
bilince sahip olmayan canl›lar›n flefkat, merhamet gibi duygulara, fe-
dakarl›k, koruma içgüdüsü gibi özverili davran›fllara sahip olmalar›-
n›n tek bir aç›klamas› vard›r. Canl›lara bu özellikleri veren Allah't›r.
Termit Ordusu 49
TERM‹T MUC‹ZES‹
Allah Kuran'da baz› canl›lardan örnekler vermekte, bu canl›lar›n Ken-
di ilham› ile hareket ettiklerini bildirmektedir. Kufllar, kelebekler, ka-
r›ncalar, kaplanlar, filler, balinalar, zürafalar k›sacas› do¤adaki bütün
canl›lar Allah'›n ilham› ile hareket ederler. Evrendeki canl› cans›z her
varl›k Allah'›n dilemesiyle vard›r. Çevremizde gördü¤ümüz her fley
bize Allah'›n sonsuz gücünü, ilmini, yaratmada hiçbir orta¤›n›n olma-
d›¤›n› kan›tlar. Bu, akl›n› kullanabilen her insan için çok aç›k olan bir
gerçektir. Allah ayetinde bu gerçe¤e flöyle dikkat çekmifltir:
E¤er akl›n›z› kullanabiliyorsan›z, O, do¤unun da, bat›n›n da ve
bunlar aras›nda olan her fleyin de Rabbidir... (fiuara Suresi, 28)
50
ütün canl›lardan farkl› bir beslenme al›flkanl›¤›na sahip olan
termitlerin ihtiyaç duyduklar› temel madde selülozdur. Selü-
loz; yeflil bitkilerde bulunan enerji dolu bir karbonhidratt›r.
Ancak kal›n ve çözünemez bir yap›s› oldu¤u için canl›lar›n ço¤unlu¤u
taraf›ndan sindirilemez.
Pek çok canl›n›n salg›lad›¤› sindirim enzimleri, bu kal›n karbon-
hidrat› ayr›flt›rma özelli¤ine sahip de¤ildir. Termitler ise selüloz mad-
desini parçalama yetene¤ine sahip nadir canl›lardan biridir. Bu neden-
le al›fl›lmad›k bir flekilde, sindirilmesi imkans›z gibi görünen odun ve
tahta tipi maddeler ile beslenmektedirler.
Termitlerin bu ilginç beslenme al›flkanl›klar›n› daha da ilginç k›-
lan bir nokta vard›r. Gerçekte selülozu parçalama yetene¤ine sahip
olanlar termitlerin kendileri de¤ildir. Termitler, odunda bulunan selü-
lozu ba¤›rsaklar›nda yaflayan mikroorganizmalar sayesinde enzimlere
ay›rabilirler.24
Mikro boyuttaki bu canl›lar, karmafl›k kimyasal ifllemleri flöyle
gerçeklefltirmektedirler:
TERM‹T MUC‹ZES‹
Denge içinde bir baflka denge: Ortak Yaflam
Do¤ada pek çok örne¤i bulunan ortak yaflam›n bir örne¤i de ter-
mitler ve termitlerin ba¤›rsaklar›nda yaflayan mikroorganizmalar ara-
s›ndaki birlikteliktir. Termitlerin ba¤›rsaklar›nda yaflayan ve kamç›la-
r›yla hareket eden kamç›l›lar (protozoalar), salg›lad›klar› enzimlerle
kerestenin selülozunu parçalayarak selülozu hem ev sahipleri olan
termitler hem de kendileri için kullan›labilir hale getirirler. Bir baflka
deyiflle selülozu flekere dönüfltürürler. Bu süreç, termitin ba¤›rsakla-
r›ndaki özel bir bölümde gerçekleflir. "Fermantasyon odas›" olarak kul-
lan›lan bu bölüm oldukça genifltir. Termitlerin ba¤›rsaklar›nda h›zla
ço¤alan bu tek hücreli canl›lar, yapt›klar› fermantasyonla termitlere
hem karbonhidrat hem de protein sa¤lar.25
Tek hücreli bu organizmalar (protozoalar) tek bafllar›na yaflaya-
mad›klar› için termit ve di¤er baz› böceklere ba¤›ml›d›rlar. Ayn› flekil-
de, e¤er bu tek hücreliler olmasa, termitler de yedikleri odun ve tahta
parçalar›nda bulunan selüloz maddesini sindiremez ve enerji elde et-
meleri mümkün olmazd›.
Dolay›s›yla her iki canl›n›n da ayn› anda ortaya ç›km›fl olmas› ge-
rekmektedir. E¤er termitler bu tek hücreli canl›lar olmadan ortaya ç›k-
m›fl olsalar, besinlerini sindiremeyecekleri için açl›ktan ölürlerdi. An-
cak evrimciler her zamanki gibi bu canl›lar›n da hayali evrim süreci
içinde farkl› flekillerde meydana geldiklerini ve sonra zaman içinde
birbirlerini bularak ortak yaflama karar› ald›klar›n› iddia ederler. Bu
durumda evrimcilerin "termitlerin protozoalarla karfl›laflmadan önce
nas›l olup da hayatta kald›klar›" sorusunun cevab›n› vermeleri gerek-
mektedir.
Üstelik bu ortak yaflam içinde evrim aç›s›ndan çeliflkili olan, yal-
n›zca iki canl›n›n ayn› anda ortaya ç›km›fl olmas› gereklili¤i de¤ildir.
Evrimcilerin bir iddias› da canl›lar›n sürekli geliflim gösterdikleri, ken-
dileri aç›s›ndan daha yararl› ve avantajl› davran›fllara yöneldikleri ile
52
ilgilidir. Bu durumda da termitlerle protozoalar›n ortak yaflam›nda ev-
rimcilerin karfl›s›na büyük bir engel ç›kmaktad›r: Tek hücreliler, niçin
yavafl yavafl selülozu ayr›flt›rma yöntemini tamamen termitlere akta-
rarak "ba¤›ml› bir canl›" olmaktan kurtulmaya çal›flmad›?
‹ki farkl› yap›daki canl›n›n birlikte yaflamas› ve birbirlerinin sis-
temlerine göre hareket etmeleri bu canl›lar›n tesadüfen ortaya ç›kma-
lar›n›n mümkün olmad›¤›n›n kesin bir delilidir. Asl›nda her yerde kar-
fl›m›za ç›kan gerçek, yeryüzünde kusursuz bir sistemin iflledi¤idir. Bu
da bir düzenleyicinin varl›¤›na iflaret eder. Tüm evreni kusursuz ola-
‹lginç Beslenme Sistemi 53
Termitler odun yiyerek beslenir-ler. (üstte, solda ve yanda) An-cak termitler, odunda bulunanselülozu ba¤›rsaklar›nda yafla-yan mikroorganizmalar sayesin-de enzimlere ay›rabilirler. Üsttesa¤daki resimde bu mikroorga-nizmalar görülmektedir.
TERM‹T MUC‹ZES‹
rak yaratan Allah't›r. Yeryüzündeki bütün canl›lar›n ihtiyaçlar›n› bilen,
onlar› gerekli sistemlerle birlikte yaratan da üstün güç sahibi olan
Allah't›r.
Termitlere ne ile besleneceklerini ilham eden, küçük vücutlar›n›n
içine yaflamlar›n› sürdürebilmeleri için baflka bir canl› türünü koyan, o
canl›y› termite fayda verecek özelliklerde yaratan Allah't›r. Allah bir
ayetinde bütün canl›lar› Kendisi'nin r›z›kland›rd›¤›n› flöyle bildirir:
Yeryüzünde hiçbir canl› yoktur ki, r›zk› Allah'a ait olmas›n.
Onun karar (yerleflik) yerini de ve geçici bulundu¤u yeri de bilir.
(Bunlar›n) Tümü apaç›k bir kitapta (yaz›l›)d›r. (Hud Suresi, 6)
Di¤er Termit Üyelerinin Beslenme
Al›flkanl›klar›
Termit kolonilerindeki beslenme ile ilgili bir baflka dikkat çekici
özellik de iflçi termitlerin kraliçeyi, kral›, asker termitleri ve larvalar›
beslemesidir.
‹flçi termitler, üzerine düflen bu görevi, kolonide beslemeleri gere-
ken tek bir üyeyi bile atlamadan yapar. Özellikle kraliçe ve asker ter-
54
Yanda kraliçeyi sü-rekli besleyen iflçitermitlerden birigörülmektedir. ‹flçitermitler ö¤üttükle-ri besinleri haz›rolarak kraliçeye su-narlar. Bu görevihiç aksatmadan ye-rine getiren iflçi ter-mit yeryüzündekibütün canl›lar gibiyarat›c›s› olanAllah'› tespih et-mektedir.
mitler, iflçi termitler taraf›ndan beslenmediklerinde aç kal›r. Yumurtla-
ma döneminde vücudu çok a¤›rlaflan kraliçe, hareket edemedi¤i için
baflkalar› taraf›ndan beslenmeye ihtiyaç duyar. Asker termitlerin kafa
yap›lar›n›n özellikleri, savunma yapmaya uygun bir yap›dad›r. A¤›z
yap›lar› yemek yemekten çok savunmaya müsait oldu¤u için onlar da
iflçiler taraf›ndan doyurulmak zorundad›r.
Ayn› flekilde larvadan yeni ç›kan termitlerin de bir süre için iflçi-
ler taraf›ndan beslenmesi gerekir. ‹flçiler bu genç termitleri midelerin-
de sindirdikleri yiyeceklerle besler. Bu son derece önemlidir. Çünkü
bu flekilde iflçiler, genç termitlerin odunu sindirmeleri için gerekli olan
ve hayati önem tafl›yan mikroorganizmalar› da yavrulara iletmifl olur.
Bir süre sonra, büyüyen yavrular da iflçi termitlerden ald›klar› proto-
zoalar sayesinde kendi bafllar›na besinleri sindirir duruma gelir.26
Görüldü¤ü gibi bir termit kolonisindeki üyelerin pek ço¤unun
bak›m› iflçi termitlerin sorumlulu¤undad›r. ‹flçi termitler ola¤anüstü
bir fedakarl›k sergilemekte ve koloniyi beslemektedirler. Bu durum,
evrim teorisinin iddialar›n›n as›ls›zl›¤›n› aç›kça ortaya koymaktad›r.
Evrimcilerin iddia ettiklerii gibi do¤ada sadece savafl olsayd› ve sade-
ce güçlü olan yafl›yor olsayd›, bu durumda iflçinin di¤erlerini besleme-
mesi hatta öldürmeye çal›flmas› gerekirdi. Ancak iflçi termitler, evrim-
‹lginç Beslenme Sistemi 55
Larvalar›n bak›m›ve beslenmeleriyleilgilenenler de iflçitermitlerdir. (solda)Bütün koloniyi bes-leyerek bir fedakar-l›k örne¤i sergile-yen iflçi termitlerindavran›fllar›, "do¤a-da sadece savafl ol-du¤unu" iddiaeden evrimcileriniddialar›n›n as›ls›zl›-¤›n›n en büyük ka-n›tlar›ndand›r.
TERM‹T MUC‹ZES‹
cilerin iddialar›n›n tam tersine olacak flekilde hareket etmekte ve bü-
tün bir koloniyi asla b›kmadan ve vazgeçmeden beslemektedirler.
Bundan baflka, asker termitlerin de iflçiler taraf›ndan besleniyor
olmas› son derece dikkat çekicidir. Çünkü görünüflte asker termitler,
kolonisindeki en güçlü elemand›r. Bu güçlü bireylerin hayatta kalabil-
mek için milyonlarca y›ld›r iflçilere ba¤›ml› olmas› da evrimciler aç›-
s›ndan aç›klama getirilmesi mümkün olmayan bir durumdur. Bunu
flöyle detayland›rabiliriz:
Daha önce de belirtildi¤i gibi evrim teorisinin temel iddialar›n-
dan biri olan do¤al seleksiyona göre güçlü olanlar, hayatta kalmak için
savafl›yordu. Bu arada canl›lar da genifl bir zaman dilimi içinde (mil-
yarlarca y›ll›k bir zaman süreci) eksik olan yönlerini tamaml›yordu.
Bu masals› iddiay› termitlere uyarlayacak olursak olmas› beklenen, as-
kerlerin eksikliklerini tamamlamas› ve beslenme problemlerini orta-
dan kald›rmalar›d›r. Çünkü bir canl›n›n baflka bir canl›ya ba¤l› yafla-
mas› bir dezavantaj gibi görülmektedir. Ancak fosil kay›tlar›nda da
56
Koloninin koruyucusu asker termitleri besleyenler de iflçilerdir. Çünkü askerle-rin a¤›z yap›lar› kendi kendilerine beslenmelerine elveriflli de¤ildir. Allah, iflçitermitlere ilham etmekte ve askerleri r›z›kland›rmaktad›r.
aç›kça görüldü¤ü gibi evrimcile-
rin iddialar›n›n tam tersine
termitlerin vücut yap›lar›nda
hiçbir de¤ifliklik olmam›fl ve
250 milyon y›ld›r termitler, ter-
mit olarak yaflamlar›n› sürdür-
müfllerdir.
Asker termitler özel donan›m-
lar› ve kendi beslenmelerini engelle-
yen a¤›z yap›lar› ile, iflçi termitler çal›fl-
kanl›klar› ile, kraliçe termit do¤urganl›k
özelli¤i ile birlikte Allah taraf›ndan bir anda
yarat›lm›flt›r.
‹flçi termitlerin Allah'›n kendilerine ilham
etti¤i görevlerini büyük bir itaatle yerine getir-
meleri ve tüm koloniyi beslemeleri, Allah'›n
ayetlerinden birinin tecellisidir. Kuran'da bütün
canl›lar› Allah'›n r›z›kland›rd›¤› flöyle bildiril-
mektedir:
Kendi r›zk›n› tafl›yamayan nice canl› vard›r ki onu ve sizi Allah
r›z›kland›r›r. O, iflitendir, bilendir. (Ankebut Suresi, 60)
‹lginç Beslenme Sistemi57
Yukar›da, amber içindegörülen 25 milyon y›ll›ktermitlere bakt›¤›m›zdabugünkü termitlerle hiçbirfarklar›n›n olmad›¤›n›görürüz.
ermit kolonilerinde kusursuz bir sosyal yaflam vard›r. Ayn›
anda tek bir vücut gibi hareket eden termitler, kolonideki her
türlü ifli ortaklafla çal›flarak yapar. Kimi zaman termitlerin 1
milyon tanesinin birarada yaflad›¤› düflünülecek olursa aralar›ndaki
haberleflme sisteminin önemi daha iyi anlafl›l›r. ‹fl bölümünün sa¤lan-
mas›, sald›r›lara karfl› an›nda örgütlenilmesi ve harekete geçilmesi, ko-
lonideki di¤er ihtiyaçlar›n aksama olmadan halledilmesi kusursuz bir
haberleflme sistemi sayesinde gerçekleflir. Termit bireyleri aras›ndaki
haberleflme, kimyasal sinyallerin ya koklama ya da tad alma yoluyla
al›n›p verilmesi üzerine kurulmufltur.
1 milyon nüfusa sahip termit toplulu¤undaki ifllerin ayn› say›da
insan taraf›ndan yap›lmaya çal›fl›ld›¤›n› varsayarak bir karfl›laflt›rma
yapal›m.
Termitlerin yapt›klar› gibi, 1 milyona yak›n insan›n tek bir me-
kanda yaflad›klar›n› ve çeflitli iflleri hep birlikte yapt›klar›n› düflüne-
lim. Mesela bulunduklar› ortam› temizlediklerini, havaland›rd›klar›n›,
›s›s›n› sabit tuttuklar›n›, beslenme ihtiyaçlar›n› kendi kendilerine kar-
fl›lad›klar›n›...
Bu gibi ifllemlerin gerçekleflebilmesi için gerekli olan donan›m el-
bette ki çok detayl›d›r. Bu kadar çok say›da kiflinin örgütlenmesi çok
fazla emek, zaman ve harcama gerektirir. Kargafla ç›kmamas› ve ifller-
de aksama olmamas› için iyi bir plan ve organizasyon yap›lmas› flart-
t›r. Çok iyi bir iletiflim a¤› kurulmal› ve mutlaka görev da¤›l›m› olma-
l›d›r. 1 milyon insan›n tek bir vücut gibi hareket etmesi son derece zor-
dur. Hatta 30-40 kiflilik gruplar›n birarada yaflayabilmesini sa¤lamak
için bile çeflitli problemlerle karfl›lafl›lacakt›r. En az›ndan böyle bir or-
ganizasyonun kurulmas›, bir düzenin sa¤lanmas› belli bir zaman dili-
mi içinde gerçekleflecektir.
‹nsan, yeryüzünde ak›l sahibi yegane canl›d›r. Muhakeme yetene-
¤i vard›r, teknik beceri gelifltirebilir, plan yapabilir. Termitlerse 1-2 cm'-
lik böcektir. Böyle bir karfl›laflt›rman›n yap›lmas›ndaki amaç, termitle-
rin koloni halinde yaflamay› becermelerinin ne kadar önemli oldu¤u-
Termit Kolonisinde Haberleflme 59
30-40 kiflilik birgrubun biraradayaflamas›n› sa¤-lamak için bileçok fazla zahmetve emek gerekir.‹yi bir organizas-yonun kurulmas›flartt›r. Oysa yüz-binlercesi birara-da yaflayan ter-mitler milyonlar-ca y›ld›r hiç so-run yaflamadan,kargafla ç›kma-dan biraradayaflamaktad›rlar.
TERM‹T MUC‹ZES‹
nun daha net ortaya ç›kmas›n› sa¤lamakt›r. Termitlerin düzenli yafla-
malar›n›, ileride detaylar›na de¤inece¤imiz gibi gökdelenler infla et-
melerini, klima sistemleri kurmalar›n› sa¤layan akl›n termitlere ait ol-
mas› kesinlikle mümkün de¤ildir.
Yaklafl›k 1 milyon termit hatta bazen daha da fazlas›, bu sayd›¤›-
m›z ifllerin hepsini hiçbir problem ç›kmadan yerine getirir. Bu da ter-
mitlerin birarada yaflama konusunda çok iyi organize olduklar›n› ve
aralar›nda çok iyi bir iletiflim a¤›n›n bulundu¤unu gösterir. 1 milyon
bireyi tek bir vücut gibi hareket ettirebilen bu haberleflme sistemi akla
baz› sorular› getirecektir. Kör olan termitler nas›l anlafl›rlar? Aralar›n-
daki ifl bölümü nas›l gerçekleflir? Hiçbir kargafla ç›karmadan muhte-
flem gökdelenleri nas›l infla ederler? Kör olmalar›na ra¤men düflman-
lar›n› nas›l tan›rlar? Nas›l birlikte savafla giderler? Bu sorular›n cevap-
lar› çok önemli bir gerçe¤e aç›lacak birer anahtar niteli¤indedir.
Haberleflme Sisteminin Kayna¤›
Düzenli bir toplum yap›s› oluflturan termitlerin karfl›l›kl› haber
al›flverifline dayal› bir hayatlar› vard›r ve termitler bu al›flverifli sa¤la-
mada hiçbir zorluk çekmez. ‹nflaat yapma, yiyecek arama, yuva arka-
dafl›n› tan›ma, iz sürme, vücut geliflimi, düflmana karfl› alarm hali ve
savunmaya geçifl gibi bütün hayati faaliyetleri, kimyasal sinyaller ara-
c›l›¤›yla sa¤lan›r. ‹letiflimleri de, di¤er böceklerde oldu¤u gibi, kimya-
sal sinyallerle olur.
‹letiflimlerinde, di¤er böceklerde oldu¤u gibi, feromen denen bir
kimyasal salg› kullan›rlar. Her koloni kendi karakteristik kokusuna sa-
hiptir. Örne¤in koloniye bir sald›r› gerçekleflti¤inde kraliçe, iflçilerden
gelen yiyeceklerin üstüne sürünmüfl salg›lardan haber al›r ve kendi
üretti¤i bir alarm salg›s› ile asker termitlere sald›r› konumuna geçme
emrini verir. Bundan baflka iflçi termitler de yeni bir besin kayna¤› bul-
duklar›nda di¤er üyelerin kendilerini kolayl›kla izlemelerini sa¤layan
gizli bir kimyasal iz (koku) b›rak›r. Bu koku di¤er termitlerin hedefe
60
ulaflmalar›n› sa¤layacakt›r.
Koloniye ait tüm kastlar›n say›lar› ve oranlar› da, daha önce be-
lirtti¤imiz gibi, yine kimyasal salg›lar arac›l›¤› ile düzenlenir. Henüz
olgunlaflmam›fl larvalar›n askerlere mi, iflçilere mi yoksa aday kral ve
kraliçelere mi dönüflece¤i koloninin ihtiyac›na göre kraliçe taraf›ndan
belirlenir ve kraliçe buna göre larvalar›n hangi s›n›fa ait olmas› gerek-
ti¤ini salg›lad›¤› s›v›yla iflçilere bildirir.27
Termitlerin, kimyasal salg›lar› üretme sistemlerinin yan›s›ra bun-
lar› alg›layabilecek çok duyarl› antenleri de vard›r. Termitlerin anten-
lerinde birbiri ard›nca s›ralanm›fl koku al›c› hücreler bulunur. Bu hüc-
reler, termitlerin birbirlerini tan›malar›n› sa¤lad›klar› gibi farkl› türden
bir baflka böce¤in kokusunu almalar›n› da sa¤lar.
Termitlere Özel Barkodlar
Böceklerde "kitin tabakas›" denilen koruyucu bir yap› vard›r. Bu
tabakadan d›flar›ya özel kokulu hidrokarbon molekülleri yay›l›r. Bu
kokuyu böce¤in kitin tabakas› içindeki bezler salg›lamaktad›r. ‹flte ter-
mitler de bu kokular› ay›rt eder ve bu sayede yuvaya girmeye çal›flan
Termit Kolonisinde Haberleflme 61
Her termit kolonisinin ken-dine özgü kimyasal bir sal-
g›s› vard›r. Bu salg›ya sa-hip olmayanlar koloniye
al›nmazlar. Koloni giriflin-deki termitler bu ayr›m› ko-ku al›c› hücreler ile donat›l-m›fl olan duyarl› antenlerinikullanarak yaparlar. Ancak
yanda görülen böce¤inkimyasal madde analizi ya-parak kendi kolonisindeki-leri tan›yabilmesi üzerinde
durup düflünülmesi ge-reken bir konudur.
TERM‹T MUC‹ZES‹
yabanc›lar› tan›rlar. Peki termitler koku ay›rt etme ifllemini nas›l ya-
par? Bu sorunun cevab›n› barkodlar› (özel güvenlik flifrelerini) tan›yan
bilgisayarlar ile termitleri karfl›laflt›rarak verebiliriz.
fiirketlerdeki güvenlik sistemlerinde kullan›lan bilgisayarlar, gü-
venlik kartlar›n›n üstündeki flifreyi nas›l tan›rsa bir termit de düflman-
lar› olan kar›ncalarla hemcinslerinin kokusunu bu tarz bir sistemle
ay›rt eder. Antenleri o kadar hassast›r ki koklad›klar› herhangi bir ter-
mitin kendi kolonilerinden olup olmad›¤›n› dahi rahatl›kla anlar. Üs-
telik her termit türünün hatta ayn› tür içindeki her termit yuvas›n›n
kendine özgü bir kokusu vard›r. Bu kokular›n termitler taraf›ndan
ay›rt edilmesi, bu canl›lar›n adeta birer "koku uzman›" oldu¤unu gös-
terir. Ayr›ca termitlerin antenleri, yuvan›n güvenlik sisteminde kulla-
n›lan en etkili kontrol mekanizmas›n› oluflturur.
Termitlerin kör olmalar›na ra¤men nas›l olup da yuvaya girmeye
çal›flan baflka canl›lar› ve kendi kolonilerinden olmayan termitleri ta-
n›d›klar› sorusunun cevab›n› araflt›ran bilim adamlar›, kimyasal yön-
temler (spektrometri ve gaz kromatografisi) ile termitlerin yayd›¤› ko-
kular› analiz etmifllerdir. Kimyasal analizler, farkl› iki termit türünün
(örne¤in, Reticulitermes santonensis ile reticulitermes lacifugus gras-
sei) farkl› koku saçt›¤›n› kesin olarak ortaya koymufltur.28
Bundan baflka, araflt›rmac›lar, A yuvas›ndan bir termitin derisini
B yuvas›ndan bir termitin derisi üzerine nakletmifller ve flunu görmüfl-
lerdir: B yuvas›n›n termitleri, bu A yuvas› termiti kokusu tafl›yan ya-
banc›y› her geliflinde kap› d›flar› etmifltir.
Burada dikkat edilmesi gereken nokta, koku uzman› olma özelli-
¤inin termitler taraf›ndan sonradan kazan›lm›fl bir özellik olamayaca-
¤›d›r. Her termitin bu sistemle birlikte ortaya ç›kmas› zorunludur.
Çünkü kör olan termitlerin antenlerinin olmamas› durumunda yafla-
mas› mümkün de¤ildir. Yönlerini bulmalar›, kendi savunmalar›n›n
yan›s›ra koloninin savunmas›n› da yapabilmeleri, kraliçeden gelen
sinyalleri alg›layabilmeleri hep antenlerin varl›¤›na ba¤l›d›r. Bu da bi-
62
ze termitlerin antenleri, gerekli salg› bezleri ve di¤er tüm sistemleri ile
tek bir anda yarat›ld›klar›n› gösterir.
Güvenlik Sistemini Delebilen Bir Canl›
Termitlerin güvenlik önlemleri son derece etkilidir. Ancak bu,
düflmanlar›n termit yuvalar›na hiçbir flekilde giremedikleri anlam›na
gelmez. Bir kar›nca türü, tüm güvenlik önlemlerine ra¤men koloniye
girmeyi baflar›r. Bunu nas›l baflard›klar› sorusunun cevab›, insan› hay-
rete düflürür. Ponerin türü bu kar›ncalar, kar›nca kokusu yerine termit
kokusu salg›layarak termitlerin güvenlik sistemlerini deler ve yuvan›n
her köflesinde diledikleri gibi gezerler. Termitler de kör olduklar› için
kokuya aldan›p kar›ncalar› "aileden bir fert" zannederler.
Kar›ncan›n termitleri kand›rmas› son derece etkileyici ve kusur-
suz bir yarat›l›fl örne¤idir. Kar›ncan›n bu baflar›s› elbette ki üzerinde
düflünülmesi gereken bir durumdur. Öncelikle kar›ncan›n, termitin
Termit Kolonisinde Haberleflme 63
Yuvas›na yaprak tafl›yan bir termit görülmektedir. Bu termit yolunu daha öncegö¤üs bezlerinden b›rakt›¤› salg›lar›n kokusunu izleyerek bulmaktad›r.
TERM‹T MUC‹ZES‹
özel kokusunu nas›l keflfetti¤i sorusunun cevab› verilmedir. Bir canl›-
n›n baflka bir canl›n›n vücudundaki kimyasal maddelerin ne oldu¤u-
nu bilmesi mümkün müdür? Kar›nca, termitlerin güvenlik sistemle-
rinden nas›l haberdar olmufltur? Bu kokuyu salg›lad›¤›nda, termitlerin
aras›nda rahat rahat gezebilece¤ini nereden bilmektedir? Bütün bun-
lar bir yana kar›nca, termitlerde bulunan kimyasal maddenin bir ben-
zerini kendi vücudunda üretebilmeyi sa¤layacak donan›ma nas›l sa-
hip olmufltur?
Bütün bu sorular›n ortak bir cevab› vard›r. Bir güç, kar›ncay› ter-
mitlerin güvenlik sisteminden haberdar etmektedir. Hem termitlerin
hem de kar›ncalar›n yap›s›ndan haberdar olan bu güç, kar›ncan›n vü-
cut sisteminde gerekli olan tasar›m› da yaratan güçtür. Her iki canl›y›
da yaratm›fl olan bu benzeri olmayan güç, Allah'a aittir. Allah her fley-
den haberdar olan, her türlü yaratmay› bilendir.
"Göklerde ve yerde bulunanlar O'nundur; hepsi O'na 'gönül-
den boyun e¤mifl' bulunuyorlar. Yaratmay› bafllatan, sonra onu
iade edecek olan O'dur; bu O'na göre pek kolayd›r. Göklerde ve
yerde en yüce misal O'nundur. O, güçlü ve üstün oland›r, hü-
küm ve hikmet sahibidir." (Rum Suresi, 26-27)
Baflka Bir Haberleflme Yöntemi: Ses
Ses, termitlerin kulland›klar› di¤er bir haberleflme arac›d›r. Asker
ve iflçi termitler, kafalar›n› tünellerin yüzeyine vurarak oluflturduklar›
titreflimlerle di¤er termitlerin yuvan›n içinde toplanmas›n› sa¤lar.
Oluflturulan titreflimler, di¤er termitlerin bacaklar›ndaki yüksek dere-
cede hassaslaflt›r›lm›fl dokunma duyular› ile alg›lan›r.
Görüldü¤ü gibi termitler, bafllar›n› tünel yüzeyine vurunca bir
"titreflim" yayacaklar›n› ve bu titreflimlerin verdi¤i mesajlar›n di¤er
termitler taraf›ndan anlafl›laca¤›n› çok iyi bilirler. Termitlerin bu ha-
berleflme yöntemi Mors alfabesinin kullan›m›na benzetilebilir.29 Elbet-
64
te ki Mors alfabesini kullanabilmek için özel bir e¤itim almak gerekir.
Bir kiflinin tesadüfen bu alfabeyi ö¤renmesi ve birdenbire vurufllar›n
ne anlama geldi¤ini anlamas› elbette ki mümkün de¤ildir. Hem alfa-
beyle mesaj gönderen hem de mesaj› alan kiflilerin bu konuda bilgi sa-
hibi olmalar› flartt›r. Yoksa gönderilen mesaj ne kadar önemli olursa ol-
sun hiçbir anlam ifade etmez.
Nas›l ki Mors alfabesi kendili¤inden ö¤renilmiyorsa termitlerin
de kendi aralar›ndaki bu flifreli anlaflma sistemini tesadüfen keflfetmifl
olmalar› mümkün de¤ildir. Termitler do¤duklar› andan itibaren bu
haberleflme fleklini bilmek zorundad›r. Bu nedenle termitlerin özellik-
lerini kendi iradeleriyle ya da tesadüfen kazand›klar›n› iddia etmek;
akla, mant›¤a ve bilime uymayan bir iddia olur.
Tesadüfler, bir canl›n›n vücudunda al›c›lar oluflturamaz. Bu al›c›-
n›n yayd›¤› sinyalleri di¤er bir canl›n›n anlamas›n› sa¤layamaz. K›sa-
cas› tesadüfler bir canl›ya hiçbir özellik kazand›rmaz.
Bu haberleflme sistemi termitlere ö¤retilmekte daha do¤rusu il-
ham edilmektedir. Allah Kuran'da balar›lar›n› örnek verir ve bu canl›-
lar›n Kendi vahyi ile hareket ettiklerini bildirir:
Rabbin bal ar›s›na vahyetti: Da¤larda, a¤açlarda ve onlar›n kur-
duklar› çardaklarda kendine evler edin. Sonra meyvelerin tü-
münden ye, böylece Rabbin sana kolaylaflt›rd›¤› yollarda yürü-
uçuver. Onlar›n kar›nlar›ndan türlü renklerde flerbetler ç›kar,
onda insanlar için bir flifa vard›r. fiüphesiz düflünen bir toplu-
luk için gerçekten bunda bir ayet vard›r. (Nahl Suresi, 68-69)
‹flte, balar›lar› gibi yeryüzündeki bütün varl›klar da Allah'›n vah-
yi ile hareket etmekte ve O'na kay›ts›z flarts›z boyun e¤mektedir.
Termit Kolonisinde Haberleflme 65
ermitlerin bilinen en önemli özelliklerinden biri, topraktan
insanlar›n bile kolayl›kla y›kamayacaklar› sa¤laml›kta gör-
kemli yuvalar yapmalar›d›r. Tropikal bölgelerde birdenbire
ortaya ç›k›veren flehirlerin mimarlar› olan termitlerin bu alandaki ye-
tenekleri tart›fl›lmazd›r. Kulland›klar› malzemenin elde ediliflindeki
hünerleri ve teknik yetenekleri de son derece flafl›rt›c›d›r. Her tür, ken-
di ihtiyac› olan özelliklere göre farkl› tip yuvalar infla eder. Bu yuvalar
a¤aç içlerinde bulunduklar› gibi ço¤unlukla topra¤›n üstünde ve alt›n-
da yer al›rlar.
Termitlerin tepe fleklindeki yuvalar›nda çok detayl› bir mimari
söz konusudur. Tüm yuvalarda inflaat, yeralt›ndan bafllar ve odac›klar
yüzeye do¤ru genifller. Bir termit yuvas›n›n içi aç›ld›¤›nda süngerimsi
bir görüntüyle karfl›lafl›l›r. Yuva yaklafl›k 2,5 cm. geniflli¤inde ya da da-
ha dar say›s›z hücreden oluflur. Bu hücreleri birbirlerine, ancak termit-
lerin geçebilece¤i büyüklükte dar delikler ba¤lar. Termitler daima s›-
cak ve nemli bir atmosferde yaflar. Bulunduklar› ortamda daima %5-
15 aras›nda karbondioksit vard›r. Bir insan›n kolayl›kla bay›laca¤› bu
ortamda termitler yaflamlar›n› rahatl›kla sürdürürler.30
Bir termit yuvas›n›n ortalama yüksekli¤i bir iflçi termitin boyuyla k›yasland›¤›nda ve buk›yas, 1.80 metre bir insan için uyarland›¤›nda karfl›m›za flu sonuç ç›kar: Termitlerin in-fla ettikleri bina, insana göre 960 metre yüksekli¤inde bir gökdelendir. Bu yükseklik,dünyadaki tüm yap›lar›nkinden daha fazlad›r. Örne¤in M›s›r'daki Büyük Piramid'in yakla-fl›k 5 kat›d›r. Termitlerin bu yap›y› en fazla 3-4 sene içinde bitirdiklerini düflünürsek dün-yan›n en çok övülen mimari harikalar›n›n, ünlü St. James katedralinin yan›na konmuflbirer k›z›lderili çad›r› kadar mütevazi kald›klar›n› görürüz. Bu karfl›laflt›rma, termitlerinbaflard›klar› iflin önemini aç›kça ortaya koymaktad›r.31
TERM‹T MUC‹ZES‹
Özel Korunakl› Yuvalar
Termit yuvalar›, tropik bölgelerin sürekli de¤iflen olumsuz d›fl
flartlar›n› çok iyi izole eden bir tasar›ma sahiptir. Yuvadaki s›cakl›k ve
nem oran›, yuva d›fl›ndaki flartlar ne olursa olsun sabittir, de¤iflmez.
Termitler, yuvadaki yal›t›m› sa¤layabilmek için adeta betonlaflm›fl
sert bir tabaka ile bir tepeye benzeyen yuvalar›n›n üzerini örterler. Yu-
vadaki s›cakl›¤›n sabit olmas›
özellikle yumurtalar için
büyük önem tafl›maktad›r.32
Bu çat› sayesinde termitler,
büyük dikkat sarf etmek zo-
runda olduklar› yumurtala-
r›n›n muhafazas› için gerek-
li olan s›cakl›¤› da sa¤lam›fl
olurlar. Çat›, koloniyi di¤er
canl›lar›n sald›r›lar›ndan da
korur. En d›fl duvarlarda ol-
dukça sert ve sa¤lam, k›-
vaml› malzeme kullan›l›r-
ken iç galerilerde çok daha
yumuflak adeta kartonsu
bir madde kullan›l›r.33
Görüldü¤ü gibi termit-
ler, yuvadaki ›s›n›n sabit
kalmas› gerekti¤ini ve bu-
nun için yal›t›m›n en iyi fle-
kilde nas›l sa¤lanaca¤›n› bil-
mektedir. Düflmanlar tara-
f›ndan sald›r›ya u¤rama ih-
timali olan bölgelerde hangi
malzemenin kullan›laca¤›n-
68
Yanda bir termit yuvas›n›n mimari plan›görülmektedir. Yuvadan al›nan dikey kesi-te bak›ld›¤›nda, daha önce de belirtti¤imizgibi tam ortada kraliyet odas› ve onun daetraf›nda irili ufakl› birçok odan›n yer ald›-¤› görülmektedir.
Macrotermes Bellicosus türündenyaklafl›k bir milyon termitin biraradayaflad›¤› yuvan›n kesiti.1- Yeralt› yuvas› destekli bir sütununüzerine yap›lm›flt›r.2- Üstünde sarmal bir temel blokuvard›r.3- Daha yükseklerde larvalar›n b›ra-k›ld›¤› bölmeler bulunur.4- Mantar bahçeleri5- Besin depolar›6- Kraliçenin odas›7- Yuvan›n merkez bacas›8- Yan bacalar: s›cakl›k kontrol vehava de¤iflimi sistemleri
9- Yeralt›na aç›lan tü-neller. Termitler, bu tü-neller yard›m›yla nemkaybetmeden yiyecekve yap› malzemelerinibulup yuvaya ge-tirebilirler.
Tam merkezdeki bu odalarla kal›n ve sert d›fl duvar aras›nda dar hava boflluklar›vard›r. En altta ise adeta mahzen gibi bir hava bofllu¤u vard›r. Merkezi yap› konifleklindedir ve bu flekliyle tüm yuvay› destekler. Ayr›ca yuva dikey desteklerle dedonat›lm›flt›r. Bir di¤er hava bofllu¤u ise bu koni fleklindeki merkezi yap›n›n üzerin-
de adeta bir baca gibi yükselir. Yuvan›n d›fl› ise yukar›danafla¤›ya do¤ru iç galerilere aç›lan k›lcal kanallarla do-
nat›lm›flt›r. Bu ince k›lcal kanallar ayn› zamanda yuva-ya destek verir. Termitlerin geçemeyece¤i kadar darolan bu kanallar, yuva içindeki gaz›n de¤ifliminisa¤layacak bir sistem gibi ifllev görür. Ayn› zaman-da bu kanallar, ya¤murun yuvaya girmesini önle-
yen ince çat›larla korunur. Mevcut kanallar adetabir kol gibi incelerek üstteki hava bofllu¤undan
afla¤› do¤ru uzan›r ve daha küçük kanalc›kla-ra ayr›l›rlar. Bunlar daha sonra bir kanal gibi
tekrar birleflir ve ilk ç›kt›klar› hava mahze-nine giden bir yol olufltururlar.34
TERM‹T MUC‹ZES‹
dan da haberdard›rlar. Bunlardan baflka,
yuvan›n ›s›s›n› ölçme kabiliyetine sahip
olmalar› da termitleri mucizevi canl›lar
yapan özelliklerdendir.35 Canl›lardaki
bunlara benzer iman hakikatleri karfl›s›n-
da unutulmamas› gereken, övülmeye ve
hayran olunmaya lay›k olan›n elbette ki
bu küçük yarat›klar de¤il, onlar› bu yete-
nekle var edip-yaratan Allah oldu¤udur.
Allah, hamd edilmeye lay›k oland›r.
O, Hayy (diri) oland›r. O'ndan bafl-
ka ilah yoktur; öyleyse dini yaln›z-
ca kendisine halis k›lanlar olarak
O'na dua edin. Alemlerin Rabbine
hamdolsun. (Mümin Suresi, 65)
70
Termitler ço¤u zaman dinamitleya da kazma ile y›k›labilecekkadar sa¤lam, her yönden ko-runakl› yuvalar yaparlar.
Termit yuvalar›ndaki mükemmel yap›, bilim adamlar›n›n da dikka-
tini çekmifl ve bu konuyla ilgili çeflitli deneyler yap›lm›flt›r. Bunlardan bir
tanesinde inflas› devam eden bir termit yuvas› ikiye ayr›lm›fl ve bu iki ter-
mit grubunun birbiriyle temas› engellenmifltir. Sonuçta ortaya iki ayr› yu-
va de¤il de bir yuvan›n iki ayr› parças›n›n ç›kt›¤› görülmüfltür. Parçalar
biraraya getirildi¤inde de termitler taraf›ndan infla edilmifl olan tüm ka-
nal ve yollar›n birbirlerini tuttu¤u görülmüfltür.36
Kuflkusuz burada k›saca de¤indi¤imiz bu olay asl›nda büyük bir
mucizeyi bar›nd›r›r. Bunu flöyle düflünelim: ‹ki grup insan› toplad›¤›-
n›z› ve birbirleriyle konuflmadan, haberleflmeden ve bir plan yapma-
dan iki tane kumdan kalenin yar›s›n› yapmalar›n› istedi¤inizi varsaya-
l›m. Yapt›klar› kumdan kalelerin her detay›yla birbirinin birer kopya-
s› olmas› mümkün müdür? Elbette böyle bir ihtimal hiçbir flekilde
mümkün de¤ildir. fiimdi bir de bu insanlar›n görme yeteneklerinin ol-
mad›¤›n› düflünün. Bu insanlar›n böyle bir fleyi gerçeklefltirmeleri
mümkün müdür? Kuflkusuz bu durumda imkans›zl›k daha da kesin-
lik kazan›r. Bu iki grup insan›n yapt›klar› kumdan kalelerin birbirle-
riyle t›pat›p benzer olmas›, binlerce hatta yüzbinlerce deneme yapt›k-
lar›n› farz etsek bile mümkün de¤ildir. Ancak hat›rlatmal›y›z ki bura-
Mimari Harikas› Yuvalar 71
Nas›l ki resimlerde görülen kumdan kaleler te-sadüfen oluflamazsa, kör termitlerin de tesadü-fen mimari harikas› yuvalar infla etmeleri müm-kün de¤ildir.
TERM‹T MUC‹ZES‹
da sözkonusu olan ak›l ve bilinç sahibi insanlar böyle bir kale yapma-
y› baflaramazlar ama termit dedi¤imiz kör böcekler, kendi büyüklük-
lerinin yüzlerce kat› büyüklü¤ündeki bir yuvay› birbirini tamamlar fle-
kilde yapar.
‹flte burada karfl›m›za ç›kan gerçek, görmezlikten gelinemeyecek
kadar aç›kt›r: Termitler kendi iradeleri, bilgileri, becerileri do¤rultu-
sunda de¤il, apaç›k bir ilham ile hareket eder. Onlara bu ilham› veren
sonsuz kudret sahibi olan Allah't›r.
Termit Mimarlar›n Özellikleri
Termit kolonilerindeki mimarlar beyaz, kanats›z ve kör olan iflçi
termitlerdir. Ifl›¤a karfl› da son derece duyarl› olan termitler, içeriye
›fl›k girebilecek tümseklerdeki delikleri hemen fark edip onlar› t›kaya-
rak kapatmakta çok ustad›r. Yuva yap›m›nda kulland›klar› malzemeyi
elde edifllerinde de ayn› ustal›k görülür.
Termitler, salg›lad›klar› s›v›lar› kum taneleri, toprak ve odun par-
çalar›yla kar›flt›r›rlar, daha sonra bacaklar› ve a¤›zlar›yla bu kar›fl›m›
küçük topaklar haline getirerek flekillendirirler. Ve her topa¤› gereken
72
Termitler yuvalar›n›infla ederken kum ta-nelerini, toprak veodun parçalar›n› kul-lan›rlar. Bunlar› kendisalg›lar› ile kar›flt›ra-rak sa¤lam bir çamurelde ederler. Baz› ter-mit türleri ise yuvala-r›n› kil kullanaraküretirler. Termitlerinkendi becerileri yada kendi ak›llar› ilehareket etmedikleri,davran›fllar›n›n Allahtaraf›ndan ilham edil-di¤i çok aç›kt›r.
yerlere s›k›flt›r›rlar. Bir süre sonra bu topaklar çimento gibi sert bir
maddeye dönüflecektir.37 Bu sert madde ile yap›lan yuvalar o kadar
dayan›kl›d›r ki ço¤u zaman bunlar› elle y›kmak mümkün olmamakta-
d›r. Baz› termit yuvalar› kazma, kürek hatta dinamit kullan›larak y›k›-
l›r.
Kör Mühendis ve Mimarlar
Termitlerin yapt›klar› iflin öneminin daha iyi anlafl›labilmesi için
bir insan›n inflaat yapmas› –daha do¤rusu inflaat yapmay› ö¤renebil-
mesi için- ne gibi aflamalardan geçmesi gerekti¤i göz önünde bulun-
durulmal›d›r.
Mimari aç›dan uzmanlaflabilmek için uzun y›llar sürecek bir e¤i-
time ihtiyaç vard›r. Bir mimar, ö¤rendi¤i teorik bilgileri prati¤e döker-
ken her çal›flma ile ilgili birçok proje yapmak zorundad›r. Bu projele-
rin üzerinde günlerce düflünüp matematiksel ince hesaplarla, milimet-
rik çizimlerle, mukavemet hesaplamalar›yla u¤raflarak bir tasar›m ya-
par. Tüm bunlar›n yan›nda, inflaat aflamas›na geçildi¤inde baflka mi-
marlar, inflaat mühendisleri, makine mühendisleri, iflçiler, ustalar ve
yine inflaat konusunda uzman baflka kifliler de seferber olurlar. Bu ifl-
lerle u¤raflan kiflilerin hepsi belli bir e¤itim alm›fl, iflinin uzman› kifli-
lerdir. Termitler ise mimari e¤itim alm›fl olmas› mümkün olmayan kü-
çücük böceklerdir. ‹nsanlardan daha ustaca inflaatlar yapabilmeleri
son derece mucizevi bir olayd›r.
Termitlerle insanlar›n mimari yeteneklerinin daha iyi karfl›laflt›r›la-
bilmesi için dikkat çekilmesi gereken çok önemli bir nokta daha vard›r.
Kör bir mimar›n bir inflaat yapmas› mümkün müdür? Kör bir mi-
mar›n kendisinin 300 kat› büyüklü¤ünde bir proje çizdi¤i, daha sonra
bu projenin yap›m›n› kör bir ustabafl›na devretti¤i, ustabafl›n›n da bu
inflaat› kör iflçilere yapt›rd›¤› görülmüfl müdür? Tabii ki böyle bir fley
görülmemifltir, böyle bir fleyi duymak da imkans›zd›r. Do¤ufltan kör
insanlar›n karmafl›k matematiksel ifllemler gerektiren, yap›m› detayl›
Mimari Harikas› Yuvalar 73
TERM‹T MUC‹ZES‹74
Hiç kimse ç›k›p da kör mimarlar›n,kör mühendislerin yukar›daki tü-nelin projesini çizdi¤ini, sonra bu-nu uygulamaya geçirdi¤ini iddiaetmez. Ancak evrimcilerin iddias›tam olarak budur. Kör termitlerintesadüfler eseri tüm bu özelliklerikazand›klar›n› iddia ederler. Ak›lsahibi bir varl›k olan insan›n yapa-mayaca¤› bir fleyi kör böceklerinyapt›¤›n› iddia etmek ak›l ve man-t›k s›n›rlar›n› tamamen terk etmekdemektir.
teknik bilgilere dayanan gökdelenleri yapabilece¤ini kimse iddia et-
mez. En basit bir inflaatta bile; binan›n bas›nc›, mukavemeti, temelinin
yap›s›, havaland›rma sistemleri, güvenlik ç›k›fllar› gibi düflünülmesi
gereken onlarca detay vard›r. Bu detaylar› yapacak kifliler de ancak gö-
rebilen ve iflinin uzman› olan kiflilerdir.
Termitlerle insanlar›n yapt›¤› inflaat ifllerinin karfl›laflt›r›lmas›n›
tamamlayabilmek için yine olas›l›klarla hareket edelim ve flöyle bir
varsay›m› kabul edelim. Kör iflçilerden, kör mimarlardan ve kör mü-
hendislerden oluflan bir ekip inflaat› bitirmifl olsunlar. Böyle bir du-
rumda akla gelebilecek ihtimaller neler olurdu? Herhangi biri ç›k›p da
bu inflaat›n tesadüfen gerçekleflti¤ini mi iddia ederdi? Yoksa inflaatta
görev alan kör kiflilerin özel bir e¤itimden geçti¤ini, belli bir tecrübe-
lerinin oldu¤unu, onlar› kontrol eden ve yöneten birilerinin oldu¤unu
mu düflünürdü? Öncelikle kör insanlar böyle bir inflaat› yapamazlar;
oldu ki yapt›lar o zaman bu kiflileri e¤iten, yapacaklar› iflin her aflama-
s›nda onlara yol gösteren, her ad›mlar›n› denetleyen birileri var de-
mektir. Görme yetene¤i olmayan insanlar›n böyle bir kontrol olmadan
bir binay› inflaat ettiklerini iddia etmek, tamamen mant›k s›n›rlar›n›n
d›fl›na ç›kmak demektir.
Bu durumda termit yuvalar›n›n tesadüfen ortaya ç›kt›¤›n› iddia
etmek de ayn› flekilde ak›ldan bile geçmemesi gereken bir düflüncedir.
Termit Gökdelenleri
Termitler 7 metre yükseklikte gökdelenler yapar. Termitlerin bo-
yutu ile yapt›klar› yuvalar›n yüksekli¤i karfl›laflt›r›ld›¤›nda "gökdelen"
tan›mlamas›n›n hiç de abart›l› olmad›¤› görülecektir.
Termitlerle insanlar›n yapt›klar› yap›lar karfl›laflt›r›ld›¤›nda orta-
ya inan›lmas› güç rakamlar ç›kar. Termitlerin yapm›fl oldu¤u "gökde-
len–yuvalar›" daha iyi de¤erlendirebilmek için Amerika'da bulunan
Empire State binas› iyi bir k›yas imkan› oluflturur.
1930 y›l›nda yap›m›na bafllanan ve tamamlanmas› yaklafl›k 14 ay
Mimari Harikas› Yuvalar 75
TERM‹T MUC‹ZES‹76
Mimari Harikas› Yuvalar 77
Termitlerin insanlarla ayn› boyda olduklar›n› varsaysak, bu durumda yapt›klar› yuvalar in-sanlar›n infla etti¤i binalarla k›yasland›¤›nda, termitlerin yuvalar›n›n (yandaki resim), yu-kar›daki resimde görülen Empire State binas›n›n flu anki yüksekli¤inin 2 kat› kadar yük-sek olabildi¤i görülürdü.
TERM‹T MUC‹ZES‹
süren bu bina, Dünya Ticaret Merkezi'nin 1972 y›l›nda yap›m›na kadar
dünyan›n en yüksek binas› olmufltur. Konular›nda uzman 4 büyük fir-
ma taraf›ndan infla edilen bu binan›n uzunlu¤u 443 metredir.
Yaklafl›k 8.000 metrekarelik bir alana kurulan bu binan›n yap›lma-
s›na bafllanmadan önce 16 farkl› proje ortaya at›ld›. Temel at›lmak için
10.5 m. derinli¤e inildi¤inde 28.500 kamyon dolusu toprak tafl›mak zo-
runda kal›nd›. ‹nflaat bitti¤inde ise toplam 10 milyon tu¤la, 112.000
metre su borusu, 5.181.000 metre telefon kablosu kullan›lm›flt›. Bunlar
bir gökdelenin üretilmesi için gerekli olan malzemelerdir.38 fiimdi ter-
mitlerin yuvalar›na geri dönelim.
1-2 cm. ebatlar›nda olan termitler, bu küçük cüsselerine ra¤men 7
metre yüksekli¤inde devasa yuvalar yapar. Termitlerin insanlarla ayn›
boyda olduklar›n› varsayal›m. Bu durumda yapt›klar› yuvalar insan-
lar›n yapt›¤› binalarla karfl›laflt›r›l›rsa bu yuvalar›n Empire State bina-
s›n›n flu anki yüksekli¤inin 2 kat› kadar yüksek oldu¤u görülür. Ter-
mitlerin yapt›klar› iflin muazzaml›¤› ortadad›r. Yuva yap›m›ndaki de-
taylar incelendikçe termit yuvalar›ndaki mükemmellik daha net orta-
ya ç›kmaktad›r.
Termitlerin Yuva Yap›m Aflamalar›
Termitler yuvalar›n› yaparken y›llarca yeralt›nda yaflar ve say›ca
belli bir seviyeye ulaflt›ktan sonra yuvalar›n› yüzeye do¤ru genifllet-
meye bafllarlar. Termitlerin yuvalar›n› nas›l yapt›klar›n› incelerken göz
önünde bulundurulmas› gereken baz› önemli noktalar vard›r. Termit
kolonilerinde genellikle 1-2 milyon termit birarada yaflar, nefes al›r ve
birlikte hareket ederler. Bu s›rada ortaya ç›kan oksijen ihtiyac› olduk-
ça fazlad›r. Bu canl›lar›n hiç havaland›rma olmadan, yuvadaki nem sa-
bitlenmeden yaflamalar› mümkün de¤ildir. Dolay›s›yla inflaat devam
ederken termitlerin bu ihtiyaçlar›n›n da gözönünde bulundurulmas›
ve buna göre bir düzen oluflturulmas› gerekmektedir.
Nitekim termit yuvalar›n›n yap›m aflamalar› incelendi¤inde son
78
derece flafl›rt›c› bir gerçekle karfl›lafl›l›r. Hiç penceresi, hava alacak bir
deli¤i olmayan bu tafl binalar›n içinde termitler rahatl›kla yaflamlar›n›
sürdürür. Bunun nedenini, yuvan›n yap›m aflamalar› ile birlikte ince-
leyelim.
Özellikle sa¤anak ya¤murlar›n hemen arkas›ndan topra¤›n yu-
muflay›p ifllenmeye uygun oldu¤u dönemlerde, arazide, belirli zaman
aral›klar›yla termit tepecikleri birbiri ard›nca yükselmeye bafllar. ‹lk
baflta hafif bir tümsek fleklinde oluflmaya bafllayan yuvan›n 5-6 metre
boyuna eriflmesi aylarca hatta y›llarca sürebilir.
Yuvadaki geniflleme rastgele tafl›nan toprak y›¤›nlar›n›n biriktiril-
mesiyle bafllar. Bu toprak y›¤›nlar› daha sonra yuvay› ayakta tutan
merkez sütunlar olacakt›r. Y›¤›n belli bir yüksekli¤e eriflti¤inde inflaat
durdurulur. Bu y›¤›nlar birbirlerine yeterli yak›nl›kta sütunlar haline
getirildi¤inde, tepeden daire fleklinde bir kemerle birlefltirilir.
Yuvan›n yap›m› s›ras›nda, tepecik büyürken kanallardan yükse-
Mimari Harikas› Yuvalar 79
Termit yuvalar›ndaki infla devam ederken koloni rahatl›kla yaflam›n› sürdürebilir.Havaland›rma her dönemde kusursuzdur, geçitler, tüneller tam gereken yerdedir.Bir böce¤i böylesine planl› hareket ettiren elbette ki üstün kudret sahibi Allah't›r.
TERM‹T MUC‹ZES‹
len konveksiyon hava ak›mlar›, görünmez bir inflaat iskelesi görevini
görür ve iflçiler bu ak›nt›lar›n çevresinde sa¤lam duvarlar örerler.39
Yuva böylece y›¤›n olmaktan kurtulur ve kademe kademe izlenen
ince tekniklerle kompleks bir yap› haline gelir. Sonuçta ortaya havalan-
d›rma sistemi olan, nem oran› kontrol edilebilen, birbirine ba¤lant›l› tü-
nel ve pasajlardan oluflan mükemmel bir serbest mimari örne¤i ç›kar.
Aflamalar›n her döneminde yuvan›n mimarisi mükemmeldir ve en ufak
bir hata bar›nd›rmaz. Yuvan›n inflas› devam ederken koloni üyeleri ra-
hatl›kla yaflamlar›n› sürdürebilirler. Her dönemde havaland›rma kusur-
suz ifller, geçitler ve tüneller tam olmalar› gereken yerlerde olur. Termit-
lerin yaflam›na zarar verebilecek hatalara hiçbir aflamada rastlanmaz.
Bu tepecikleri çok kat› ve sa¤lam olarak infla ederler ve bunlar›n
birlefltirilmesiyle kubbe tamamland›¤›nda bu tepecikler yap› iskelesi
görevi görürler. Ortada olanlar›, tepe k›s›mlar› hariç tamamen ortadan
kald›r›rlar. (Bunlar birlefltirildi¤inde kubbenin tepesini olufltururlar)
‹çteki inflaatlar için veya tepenin yüksekli¤ini daha fazla art›rmak için
kil kullan›l›rlar.
D›fl kabuk veya kubbe, yuvan›n iç k›sm›n› ya¤mur ve d›fl tahribat-
tan korumakla kalmaz, yumurtalar›n çatlamas› ve yavrular›n bak›-
m›nda çok önemli olan ›s› ve nem dengesinin sa¤lanmas› ve korunma-
s›nda da etkili olur.40
Peki nas›l olup da bu kör hayvanlar böyle bir mimari flaheser in-
fla edilebilmektedirler? fiantiye halindeyken dahi yuvan›n teknik dü-
zeni nas›l kusursuzca ifllemektedir? ‹nflaat›n her aflamas›nda nemi na-
s›l sabit tutmaktad›rlar? 1 milyon nüfusa sahip kolonideki kusursuz
düzen nas›l sa¤lanmaktad›r? ‹nflaat faaliyetleri nas›l yönlendirilmekte
ve kontrol edilmektedir?
Son derece iyi organize olmufl bu sistemin oluflmas›nda mutlaka
termitleri yönlendiren, hepsine kendi iflini yapmas›n› ilham eden, on-
lara emir veren bir "irade sahibine" ihtiyaç vard›r. Bu irade elbette ter-
mitlerin kendilerine ait de¤ildir. Bu iradenin sahibi; her fleyin sahibi
80
olan, her fleye gücü yeten, bütün canl›lar› yönlendiren, yapmalar› ge-
reken fleyleri onlara ilham eden Allah't›r.
Allah'›n bu küçük canl›larda tecelli eden akl›n› gören her insan,
bir kere daha düflünmelidir. Hayat›n›n as›l amac›n› bir kere daha ha-
t›rlamal› ve hayat›n› her fleyin sahibi olan Rabbimizin istedi¤i flekilde
yönlendirmek için çaba harcamal›d›r.
Kuran ayetlerinde, müminlerin Allah'›n yaratt›¤› canl›lar üzerin-
Mimari Harikas› Yuvalar 81
Termit tepecikleri topra¤›n üzerinde görünmeye bafllad›klar›nda bir veya iki küçüktepecik fleklinde ve 30 cm. kadar bir yüksekliktedirler. Termitler k›sa bir süre sonrabu küçük konilerin yan›nda yenilerini infla etmeye bafllarlar. Bu arada ilk yap›lan te-peciklerin de yüksekli¤i ve geniflli¤i artmaktad›r. Her bir anda tepeciklerin say›s›n›ve zemin geniflliklerini art›rmaya devam ederler. Bu tepeciklerin en yüksek ve geniflolan›n› her zaman orta k›sma infla ederler ve aralardaki boflluklar› doldurmak sure-tiyle ayr› ayr› bafllad›klar› bu tepecikleri tek bir kubbeye tamamlarlar.
TERM‹T MUC‹ZES‹
de düflündüklerinden ve bunlardan ö¤üt ald›klar›ndan bahsedilir. Bu
kitapta amaçlanan da Allah'›n yaratm›fl oldu¤u milyonlarca canl› tü-
ründen bir tanesindeki mucizevi özellikleri ortaya koyarak Allah'tan
baflka güç sahibinin olmad›¤›n› bir kere daha hat›rlatmak ve Allah'a
yönelip dönmek için bir ça¤r›da daha bulunmakt›r. Allah ayetlerinde
flöyle buyurmaktad›r:
Göklerin ve yerin mülkü Allah'›nd›r. Allah her fleye güç yeti-
rendir. fiüphesiz göklerin ve yerin yarat›l›fl›nda, gece ile gündü-
zün ard arda geliflinde temiz ak›l sahipleri için gerçekten ayet-
ler vard›r. Onlar, ayakta iken, otururken, yan yatarken Allah'›
zikrederler ve göklerin ve yerin yarat›l›fl› konusunda düflünür-
ler. (Ve derler ki:) "Rabbimiz, sen bunu bofluna yaratmad›n. Sen
pek Yücesin, bizi ateflin azab›ndan koru." (Al-i ‹mran Suresi,
189-191)
Termitlerin Yuva Onar›m Teknikleri
Termitlerin yapt›klar› inflaatlara ilk bak›ld›¤›nda plans›z bir flekil-
de yürütüldü¤ü izlenimi oluflabilir. Çünkü inflaat› oluflturan topraklar,
gelifligüzel y›¤›nlar halinde biriktirilmifl gibi bir görüntüye sahiptir.
Ancak bu durum uzun sürmez ve biraz önce de belirtti¤imiz gibi k›sa
bir süre sonra bu rastgele y›¤›nlardan çok ince ayr›nt›larla düzenlen-
mifl bir yuva ortaya ç›kar.
Genel hatlar›yla yuvalar birbirlerine benzeseler de, detaylarda s›-
n›rs›z çeflitlilik ve ince tasar›mlar vard›r. Her aflamada, bir sonraki
ad›mda oluflacak detay› tahmin etmek imkans›zd›r.
‹nflaat iflçisi termitlerin bir özelli¤i de inflaat plan›nda herhangi bir
de¤ifliklik oldu¤unda buna hemen uyum sa¤lamalar› ve gerekeni ge-
ciktirmeden yapmalar›d›r.
Termitlerin bu özelliklerini incelemek için yap›lan bir deneyde,
termit yuvalar›ndan birinin çat›s›na küçük bir zarar verilmifl ve termit-
82
Mimari Harikas› Yuvalar 83
Yuvada herhangi bir hasar oldu¤unda asker ve iflçi termitler mükemmel biruyumla birlikte hareket ederek yuvay› hemen onar›rlar.
TERM‹T MUC‹ZES‹
lerin deli¤i nas›l onaracaklar› gözlenmifltir. Olaydan birkaç dakika
sonra bir termit çekingen tav›rlarla tünelde belirmifl ve büyük bir dik-
katle zarar› tespit etmifltir. Bu hasar tespitinden sonra olay yerine bir-
kaç asker termit gelmifl ve hemen aç›lan deli¤in alt ve üst k›s›mlar›na
gizlenmifltir. Askerler öylesine mükemmel bir flekilde saklanm›fllard›r
ki d›flar›dan görülmeleri mümkün de¤ildir. Görülen, sadece askerlerin
sivri burunlar› ve sallanan antenleridir. Bir müddet sonra takviye as-
keri birlik olay yerine sevk edilmifl ve yuvay› korumak için bir saf flek-
linde zarar gören bölge boyunca dizilmifllerdir.
Bir sonraki ad›mda ise iflçi termitler hasarl› bölgeye gelmifl ve bü-
tün deli¤in uç k›s›mlar›na yerleflerek tamirata bafllam›fllard›r. Onar›m
çal›flmas›; tünelin eski hatt› üzerinden, askeri nöbetçilerin dizildi¤i
yerden bafllar. Fakat bu esnada termitlerin tamirat› nas›l yapt›klar›n›
ve kendilerini görmek mümkün de¤ildir. ‹ki asker termitin aras›nda
durarak aradaki bofllu¤a kendi salg›lar›n› y›¤an termitin bedeni, ancak
onar›m›n son aflamas›nda görülür. Birkaç saat sonra tu¤la gibi flekil-
lendirilen at›klar ile yuvan›n hasar gören bölümleri parça parça tamir
edilmifl olur.41
Termitlerin özellikleri elbette ki bu kadarla s›n›rl› de¤ildir. Bu bö-
cekler ayr›ca ka¤›t yapma teknolojisini de bilmekte ve bu teknolojiyi
yuva yap›m›nda kullanmaktad›rlar. Salg› ile kar›flt›r›l›p çi¤nenmifl
odun parçalar›n› bir nevi ka¤›t hamuruna çeviren termitler, bunlar›
kullanarak yuvan›n tüm iç yap›s›n›, larva ve stok odalar›n›, kraliyet
odalar›n› tek tek infla eder.42
Yuvan›n Amaca Yönelik Haz›rlanm›fl Bölümleri
Termit yuvalar›n› bölüm bölüm inceleyecek olursak kraliyet oda-
s›n› ve bu odan›n etraf›nda s›ralanm›fl flekilde larvalar›n bak›l›p büyü-
tüldü¤ü küçük odac›klar› görürüz. Bunlar›n yan›nda da küçük yaprak
parçalar›n›n depoland›¤› ambar odalar› yer al›r.
Kral ve kraliçenin yaflad›¤› kraliyet odas› 15-17 cm. uzunlu¤unda-
d›r. Oda, yuvan›n tam merkezindedir. Duvarlarda iflçi ve asker termit-
84
lerin girip ç›kabilmesi için birkaç kap› vard›r ama bu kap›lar di¤er ter-
mitlere göre iri olan kraliçe ve kral için küçüktür. Tüm yaflam›n› bu
odada geçiren kral ve kraliçe, odaya dar geçitlerden rahatça girebilen
iflçi termitler taraf›ndan a¤›zdan a¤›za beslenir ve onlar›n her türlü ba-
k›mlar› bu odada yap›l›r. ‹flçi termitler kraliçenin karn›ndan ç›kan yu-
Mimari Harikas› Yuvalar 85
Kral ve kraliçenin kald›¤› oda yuvan›n tam ortas›nda bulunur. ‹flçi termitler buoday› kraliçenin büyüklü¤ü ile do¤ru orant›l› olarak sürekli büyütürler. Çünkükraliçe termit sürekli geliflir. Kraliçe termit tam olgunlu¤a ulaflt›¤›nda kral›n yak-lafl›k 1000 misli a¤›rl›ktad›r. Kral ve kraliçenin kald›klar› odan›n giriflleri, iflçi veasker termitlerden daha iri hayvanlar›n içeri girmesine ve dolay›s›yla kral ile kra-liçenin d›flar› ç›kmas›na olanak b›rakmayacak büyüklüktedir.43
TERM‹T MUC‹ZES‹
murtalar› teslim al›r ve en yak›n larva odas›na götürerek bu yumurta-
lar›n bak›mlar›n› üstlenirler. Kral ise her zaman kraliçenin yan›ndad›r,
gerekti¤i dönemlerde döllenme ifllemini yerine getirir.
Termit yuvas›ndaki dikkat çekici bölümlerden bir tanesi de içinde
tar›m yap›lan bölümdür.
Gökdelen ‹çinde Tar›m
Termitler, oluflturduklar› muazzam binalar›n baz› odalar›n› bahçe
olarak tahsis eder. Özel olarak haz›rlad›klar› bu odalar›n bir k›sm›na
yuvaya getirdikleri yaprak art›klar›n› depolar ve burada bir nevi tar›m
yaparlar.
86
Termitler yuvalar›n›n baz› odalar›n› tar›m yapmak için tahsis etmifllerdir.Yukar›da termitlerin mantar yetifltirdi¤i özel odalar görülmektedir.
Yeralt›nda iflçiler taraf›ndan aç›lm›fl olan çok say›daki pasajda, ter-
mitlerin gece vakti çevreden toplad›klar› yaprak, tohum gibi art›klar bi-
riktirilir. Ancak termitler ›fl›¤a karfl› dayan›ks›z canl›lard›r. Bu nedenle
termitler, toprak yüzeyindeki yaprak ve bitki parçalar›na özel bir çaba
sonucunda ulafl›rlar. Yeralt›nda 2 ile 4 metreye varan kanallar açan ter-
mitler bu kanallar› kullanarak yuvalar›na organik maddeleri tafl›r.
Termitler, çürümüfl yaprak ve odun parçalar›ndan oluflan bu or-
ganik maddeleri toprak gibi kullan›r ve bunlara salg›lar›n› kar›flt›rarak
yuvalar›ndaki özel düzenlenmifl genifl biriktirme odalar›nda mantar
yetifltirirler.
Mantar bahçelerinin üretkenli¤ini ve koloninin sa¤l›¤›n› koruya-
bilmek için termit tepeciklerinin içindeki nem ve s›cakl›¤›n belirli s›-
n›rlar aras›nda sabit kalmas› flartt›r. Mantarlar etraflar›na, termitlerin
yuvan›n içinde sa¤lad›¤› s›cakl›k dengesini bozacak flekilde ›s› yayar.
Bu afl›r› ›s› art›fl› mutlaka dengelenmelidir. ‹flte termitler de hem ken-
Mimari Harikas› Yuvalar 87
Termitler, çürümüfl yaprak ve odun parçala-r›ndan oluflan organik maddeleri toprak gibikullan›r ve bunlara salg›lar›n› kar›flt›rarak yu-valar›ndaki özel düzenlenmifl genifl biriktirmeodalar›nda (yukar›da) mantar yetifltirirler.
dilerinin meydana getirdi¤i ›s›y› hem de yuva içindeki bahçelerinde
yetifltirdikleri mantarlar›n metabolizmalar›ndan ç›kan ›s›y› uzaklaflt›r-
mak için yuvalar›nda bir klima sistemi oluflturur.
Termit Yuvalar›ndaki Do¤al Klima Sistemi
Termit yuvalar›n›n boyu 3 ile 4 metreye ulaflt›¤›nda nüfusu 2 mil-
yona yak›nd›r. Yuvadaki termitlerin tümü beslenir, çal›fl›r ve solunum
yapar. 2 milyonluk bir nüfusun oksijen tüketimi elbette ki çok fazlad›r.
Öyleki yuva içinde bir havaland›rma sistemi olmad›¤› takdirde, tüm
koloni 12 saat içinde havas›zl›ktan ölecektir. Peki kat› d›fl cephesinde
hiçbir pencere olmayan termit yuvalar›nda hayat nas›l devam etmek-
tedir?
Termitler, ar›lar gibi kanatlar›yla veya kendi vücut ›s›lar›n› düflü-
rerek havaland›rma yapmazlar. Havaland›rma sistemi tam anlam›yla
otomatiktir. Bu kusursuz sistem flöyle ifllemektedir: Havaland›rma sis-
temini yürütmek için gerekli olan enerjinin kayna¤›, yuvada yaflayan
termitlerin ve onlar›n yetifltirdi¤i mantarlar›n metabolizmalar›n›n
oluflturdu¤u ›s›d›r. Mantar odalar›n›n içindeki hava, buradaki sürekli
fermantasyon sonucunda ›s›n›r. Bu s›cak hava, ana kulenin içinde yu-
va boyunca yükselir ve sürekli artan bu s›cak hava ak›m›n›n yapt›¤›
bas›nç ile tepeci¤in d›fl yüzeye yak›n ince k›lcal kanallar›ndan afla¤›ya
do¤ru itilir. Yuvaya ayn› zamanda destek veren bu kanallar›n iç ve d›fl
duvarlar› öylesine süngerimsidir ki rahatl›kla hava al›flverifli gerçekle-
flir.
‹flte taze oksijenin içeri da¤›ld›¤› ve karbondioksidin d›flar› veril-
di¤i yer buras›d›r. Kanallar› ile birlikte düflünüldü¤ünde bu destek sis-
temine koloninin "ci¤erleri" denebilir. Hava, bu kanallardan geçerken
so¤ur, bu serin ve taze hava afla¤›daki daha genifl kanallar arac›l›¤›yla
mahzeni and›ran hava bofllu¤una iletilir.
Bu yapay kanallardaki havan›n ›s›s› böylece düflürülmüfl ve ›s›s›
düflen bu hava, kocaman derin bir mahzene sevk edilerek yükselen s›-
TERM‹T MUC‹ZES‹88
cak havan›n yerine geçirilmifl olur. Zengin oksijenle yüklü yeni hava,
dakikada yaklafl›k 12 cm. h›zla yuvaya yay›l›r ve içerinin s›cakl›¤› böy-
lece 30 derecede sabit kal›r.44
Çok verimli olan ve hiç aksamadan çal›flan bu sistem sayesinde
yuvan›n iç s›cakl›¤› bir y›l boyunca ortalama yar›m dereceden daha az
de¤iflir. Orta boy bir termit yuvas›nda, yuva halk›na yetecek oksijen
sa¤lamak için her gün yaklafl›k 1500 lt. hava gereklidir. Bu oksijen do¤-
rudan do¤ruya içeri hava girmesiyle sa¤lansayd› ›s› ve nem derecesi,
termitlerin varl›klar›n› sürdüremeyece¤i kadar çok yükselirdi.
Bu nedenle termitler böyle bir tekni¤i hiçbir flekilde kullanmaz.
Bunun yerine çok daha zor, çok daha karmafl›k sistemler kurmufllar-
d›r. Görüldü¤ü gibi termitler bir tercih yapmaktad›rlar. Bu tercih hak-
k›n› kullanabilmek için en az›ndan çok iyi bir mühendis, çok iyi bir ta-
sar›mc› ayn› zamanda da pek çok bilim dal› hakk›nda da bilgi sahibi
Mimari Harikas› Yuvalar 89
Termitlerin hiç aksa-madan çal›flan klimasistemi sayesinde yu-van›n iç s›cakl›¤› biry›l boyunca ortalamayar›m dereceden dahaaz de¤iflir. Yapay ka-nallardaki havan›n ›s›-s› düflürülmüfl ve ›s›s›düflen bu hava, derinbir mahzene sevk edi-lerek yükselen s›cakhavan›n yerine geçiril-mifl olur.
hava kanal›borular›
s›rts›rt
sütun
temel
çat›
kanallar
mantar petekleri
kuluçka odas›
kuluçka odas›
kraliyet bölümü
mahzen
Yuvan›n içinde dolafl›mhalindeki havan›n ›s›s› vekarbondioksit (CO2) oran›
TERM‹T MUC‹ZES‹
olmal›d›rlar. Termitlerin klima sistemini kurabilmeleri için hangi bi-
limleri bilmeleri gerekmektedir, düflünelim: Meteoroloji, jeoloji, sanat,
iç mimari...
Zeka, fluur ve detayl› bir e¤itim gerektiren bu bilimlere termitle-
rin tesadüflerin etkisiyle, ö¤renme ile ya da kendi kendilerine sahip
olamayacaklar› tart›flma götürmez bir gerçektir. Üstelik termitler sade-
ce normal zamanlarda de¤il, ortaya ç›kan ani durumlar karfl›s›nda da
son derece ak›lc› yöntemlerle sorunlara çözüm bulur.
Termitlerin Kulland›klar› Acil Durum Teknikleri
Her termit kolonisi, yaflad›¤› bölgenin özelliklerine göre yöresel
bir inflaat tekni¤i kullan›r. Ola¤anüstü durumlara karfl› hemen uyum
sa¤lar ve yeni taktikler gelifltirirler. Örne¤in termitlerin havaland›rma
sistemi ciddi bir zarar gördü¤ünde, 48 saat içerisinde tepeci¤in üzeri-
ne yeni binalar infla edilir.45 Bu binalar çok gözenekli, küçük flapkalar›
and›r›r ve termitler taraf›ndan yeni kurulan havaland›rma sistemini
çal›flt›r›rlar. Böylece havaland›rma sistemi, kolonide hiçbir s›k›nt› ya-
flanmaks›z›n tamir edilmifl olur.
Baflka bir örnek olarak da Macrotermes ve Odontermes isimli ter-
mit türlerinin acil durumlar karfl›s›ndaki davran›fllar›n› verebiliriz. Bu
termit türleri yuvalar›n› baca sis-
temi ile havaland›r›r. Bu bacalar
yere kadar uzanan havaland›r-
ma sütunlar›na ba¤l›d›r. Tepesi
aç›k olan havaland›rma sütunla-
r›n›n yerle birlefltikleri noktada
ise uçlar› kapal›d›r.46
Hava geçirgen özelli¤ine
sahip ince duvarlarla yuvadan
tamamen izole edilmifl olan bu
bacalarda tamirat ve inflaat dö-
90
Yukar›da yeralt›na yap›lm›fl yuvan›nyeryüzüyle ba¤lant›s›n›n yüksek bacalararac›l›¤›yla sa¤lanmas› gösterilmektedir.
nemleri d›fl›nda termitlere rastlanmaz. Yo¤un ya¤›fllar s›ras›nda, ter-
mit yuvalar›n›n bacalar› genellikle çöker. Bu tip bir durum karfl›s›nda
termitler an›nda biraraya gelir ve tamirata bafllarlar.
Bir Baflka Problem ve Bir Baflka Çözüm:
Termitlerin Do¤al Nemlendiricileri
Termit yuvalar›nda havaland›rman›n d›fl›ndaki bir baflka önemli
problem ise termitlerin su ihtiyac›d›r. Yuvalar için çok fazla su gerek-
mektedir, çünkü zar kadar ince derileri olan termitlerin sürekli olarak
nemli bir atmosfere ihtiyaçlar› vard›r. Yuva için gerekli olan nem, %89-
%99 oran›ndad›r. Termitler kendi tüketimlerinin yan›s›ra, bina yap›m›
esnas›nda ve harç yap›m›nda da suya gereksinim duyarlar.47
Sahra Çölü'nde yaflayan
baz› türler ise derinlerdeki su-
ya ulaflmak için topra¤› 40 m.
derinli¤e kadar kazar ve suyun
yuvalar›na buharlaflarak ulafl-
mas›n› sa¤larlar. Di¤er baz›
türler de yuvalar›na nemli kil
topraklar› tafl›yarak su proble-
mine çözüm bulur. Bütün bun-
lar›n yan›s›ra termit tepecikle-
rinin yap›s› da nemlili¤i sa¤la-
maya yard›mc› olur. Nem ge-
çirmeyen kal›n toprak ve kil ta-
bakas›yla kapl› kal›n duvarlar,
buharlaflmay› önleyici etkiye
sahiptir.48
Buraya kadar verilen bü-
tün bilgilerde görüldü¤ü gibi
Mimari Harikas› Yuvalar 91
Termitlerin yapt›¤› muhteflem yuva-lar›nda bulunan nem geçirmeyenkal›n toprak ve kil tabakas›yla kapl›kal›n duvarlar, buharlaflmay› önleyi-ci etkiye sahiptir.
TERM‹T MUC‹ZES‹
termitlerin davran›fllar›n›n istisnas›z her aflamas›nda ak›l, plan, hesap-
lama, muhakeme etme ve karar verme gibi özellikler vard›r. Ancak
tüm bunlar› termitlere ait özellikler olarak de¤erlendirmek elbette ki
mant›ktan ve ak›lc›l›ktan uzaklaflmak olur. Termitler bir bilince sahip
olmayan dolay›s›yla ak›l göstermeleri, karar vermeleri, düflünmeleri
mümkün olmayan canl›lard›r. Öyleyse termitlerin davran›fllar›ndaki
bilincin kayna¤› nedir?
Termitlere bu ak›lc› planlar› yapt›ran, ani durumlarda nas›l dav-
ranmalar› gerekti¤ini onlara ilham eden, evrendeki canl› cans›z tüm
varl›klar› yaratm›fl olan Allah't›r.
Göklerde ve yerde her ne varsa -isteyerek de olsa, istemeyerek
de olsa- Allah'a secde eder. Sabah akflam gölgeleri de (O'na sec-
de eder). De ki: "Göklerin ve yerin Rabbi kimdir?" De ki:
"Allah't›r." De ki: "Öyleyse, O'nu b›rak›p kendilerine bile yarar
da, zarar da sa¤lamaya güç yetiremeyen birtak›m veliler mi
(tanr›lar) edindiniz?" De ki: "Hiç görmeyen (a'ma) ile gören (ba-
siret sahibi) eflit olabilir mi? Veya karanl›klarla nur eflit olabilir
mi?" Yoksa Allah'a, O'nun yaratmas› gibi yaratan ortaklar bul-
dular da, bu yaratma, kendilerince birbirine mi benzeflti? De ki:
"Allah, her fleyin yarat›c›s›d›r ve O, tektir, kahredici oland›r."
(Rad Suresi, 15-16)
Termit Türlerine Göre Yuvalar›n Özellikleri
Termitlerin yuvalar› d›fl görünüfl olarak da bulunduklar› yerin ik-
limine uygun bir yap›ya sahiptir. Örne¤in tropik ya¤mur ormanlar›n-
da yaflayan baz› termit türlerinin yuvalar›n›n tepelerinde çat›lar hatta
çat›lar›n alt›nda sallanan dam saçaklar› vard›r. Mantara benzeyen bu
yuvalardaki saçaklar›n ana görevi, yuvay› fliddetli ya¤murlardan ko-
rumakt›r. Bu, tropikal bölge termitlerine özgü bir yuva flekildir. Kurak
bölgelerde yaflayan termitlerin hiçbiri bu teknikle yuva infla etmez.
92
Afrika'daki termitlerin hiçbiri böyle büyük tepecik biçiminde yu-
valar yapmaz. Baz›lar› a¤aç gövdelerine zarif yuvalar yapar, sonra
bunlar› sa¤anak ya¤murlardan korumak için üzerini kubbeyle örter-
ler. Yeralt› yuvalar› da karmafl›k yap›da olabilir. Örne¤in Kongo'da ya-
flayan Apicotermes gurgulifex türü, yerin 50 cm. alt›nda dev bir çam
kozala¤›na benzeyen bir yuva yapar. ‹çerisi, aralar›nda 1 mm. kal›nl›-
¤›nda duvarlar bulunan kat kat galerilerin içiçe oldu¤u karmafl›k bir
flekilden oluflur. Bu katlar birbirlerine rampalarla ba¤l›d›r. Yuva, ya-
banc› iflgalci böceklere karfl› yetiflkin, k›s›r, büyük bafll›, çeneli asker
termitler taraf›ndan korunur.
Yuvan›n d›fl›nda, galerilere aç›lan çok say›da ince kanal vard›r.
Termitlerin geçemeyece¤i kadar dar olan bu kanallar, Macrotermes tü-
rünün bacalar›ndaki kanallar gibi gaz de¤iflim sistemi ifllevini görür.
Mimari Harikas› Yuvalar 93
Ya¤murdan korunmakamac›yla infla edilen mantaryuvalar
TERM‹T MUC‹ZES‹
Kanallar, ya¤murun yuvaya girmesini önleyen ince çat›larla korunur.
Termitler yuvaya girip ç›karken tepedeki tüneli kullan›r.
Kuzey Avustralya bozk›rlar›n›n sürekli günefl alt›nda olan kuru
topraklar›nda ise "pusula termitler" (Omitermes meridionalis) ad› ve-
rilen bir tür yaflar. Pusula termitler, 5 metre yüksekli¤inde ve 3 metre
geniflli¤inde iki taraf›ndan s›k›flt›r›lm›fl kama fleklinde yuvalar yapar.
Bu yuvalar›n yerleflimi kuzey-güney yönündedir. Yuvalar›n düz ke-
narlar› ise do¤u ve bat›ya bakar.49 Bu, son derece özel bir mimaridir.
Termitlerin neden böyle bir yuva yapt›klar›, arazinin genel yap›s› ince-
lendi¤inde daha net ortaya ç›kar. Bozk›rlarda genellikle a¤aç bulun-
maz. Dolay›s›yla gölge sa¤layacak bir yer de yoktur. E¤er bu özel mi-
mari olmas›yd› termitler yuvalar›nda bütün gün günefl ›fl›nlar›na ma-
ruz kalacaklar, bu da ›fl›ktan ve s›caktan rahats›z olan termitler için
zorluk olacakt›. Ancak yuvan›n bu mimari özelli¤i sorunu ortadan kal-
d›rm›flt›r.
94
Termitler yaflad›klar› bölgenin flartlar›na göre ihtiyaçlar›n› tam karfl›layacak yu-valar infla ederler. Üstteki resimde (sa¤da) Nasuti cinsi termitlerin yapt›klar› yu-valardan biri.
B›çak kal›nl›¤›ndaki termit tepecikleri ö¤le vakti dik gelen günefl
›fl›nlar›na çok az maruz kal›rken di¤er iki genifl cephesi de gündüz ve
akflam ›fl›nlar›n› yakalar. Dolay›s›yla yuvan›n bir bölümü s›cak olur-
ken di¤eri daha so¤uk olur. Termitler özellikle so¤uk havalarda, gün-
Mimari Harikas› Yuvalar 95
B›çak kal›nl›¤›ndaki termit tepecikleri ö¤le vakti dik gelen günefl ›fl›nlar›na çokaz maruz kal›rken di¤er iki genifl cephesi de gündüz ve akflam ›fl›nlar›n› yaka-lar. Dolay›s›yla yuvan›n bir bölümü s›cak olurken di¤eri daha so¤uk olur.
TERM‹T MUC‹ZES‹
düzleri yuvalar›n›n do¤uya bakan k›s›mlar›nda, akflamlar› ise bat› ta-
raf›na bakan k›s›mlar›nda toplan›r.50
Bu yörelerde kaybolan kifliler termit yuvalar›n›n yönüne bakarak
rahatl›kla yollar›n› bulabilirler. Tabi bu durumda kör termitlerin hiçbir
yol gösterici alet olmadan, pusula kullanmadan yönlerini nas›l bul-
duklar› sorusunun da cevaplanmas› gerekir. Düflünme ve muhakeme
yetene¤ine sahip olmayan bu küçücük canl›lar nas›l olur da böyle bir
hesab› yapabilirler?
Kör termitler; mimari plan yapma, yuvan›n yönüne göre güneflin
etkisinin de¤iflece¤ini hesaplayabilme, sonra bunlara uygun yuva infla
etme ve bu yuvay› da diledi¤i flekilde kullanma gibi özelliklere sahip-
tir. Bunlar›n tümü bilinç gerektiren, ak›l ve muhakeme yetene¤inin
varl›¤›na iflaret eden davran›fllard›r. Hatta termitler insanlar›n bile ya-
pamad›klar› birfleyi yapmakta; hiçbir yard›m almadan yönlerini do¤-
ru belirleyebilmektedirler. Bu durumda termitlerdeki bu akl›n kayna-
¤›n›n araflt›r›lmas› gerekir ki bu akl›n termitlere ait olmad›¤› ve kör te-
96
Termitlerin yaflad›klar› bölge ve iklim flartlar›na uygunyapt›klar› yuvalar›ndan örnekler.
sadüfler sonucunda ortaya ç›kamayaca¤› çok aç›kt›r.
Termitler de dünyadaki tüm canl›lar gibi Allah taraf›ndan yarat›l-
m›flt›r. Allah, insanlar›n düflünüp ibret almas› için böyle örnekler gös-
terir. Ak›l sahibi her insan›n yapmas› gereken, düflünmek ve vicdan›-
n›n sesini dinleyerek gördü¤ü her güzellikte Allah'a yönelmektir. Çün-
kü Allah ba¤›fllayand›r, sonsuz adalet sahibi oland›r.
Rabbiniz sizin içinizdekini daha iyi bilir. E¤er siz salih olursa-
n›z, flüphesiz O da, (Kendisine) yönelip döneni ba¤›fllay›c›d›r.
(‹sra Suresi, 25)
Mimari Harikas› Yuvalar 97
az› bölgelerde insanlar›n korkulu rüyas› haline gelmifl olan
termitler asl›nda son derece yararl› canl›lard›r. Termitlerin
ekolojik denge içinde çok önemli görevleri vard›r. Toprak al-
t›nda ve her zaman kapal› yerlerde yaflayan termitler toprak yüzeyin-
deki ölü bitkileri, ölmüfl böcekleri ve hayvan gübrelerini yuvalar›na
tafl›rlar. Bu son derece gerekli bir ifllemdir. Çünkü dünyada say›ca bü-
yük yer tutan böcekler öldüklerinde toprakta art›k maddeler olufltu-
rur. Fakat bu ölü böcekler, termitler ve di¤er hayvanlar taraf›ndan ade-
ta gizli bir el varm›fl gibi sessizce ve h›zla yok edilir. Böylece topra¤›n
üstü art›k maddelerden temizlenmifl olur.
E¤er topra¤›n üzeri termit gibi böcekler taraf›ndan temizlenme-
mifl olsayd› yeryüzünde büyük bir art›k y›¤›n› oluflur ve bu y›¤›n gi-
derek kal›nlafl›rd›. Dolay›s›yla her geçen gün güneflin ve di¤er mine-
rallerin topra¤›n alt›na ulaflmas› güçleflirdi.
Termitlerin topra¤› temizlemelerinin yan›s›ra baflka yararlar› da
vard›r. Bitkileri sindirebilen nadir canl›lardan olan termitler, bitkilerde
bulunan selüloz maddesini çözüp ö¤ütürken metan oluflumuna da
yard›m eder. Termitlerin sindirim sisteminde yaflayan protozoalar, se-
lülozun ayr›flt›r›lmas› s›ras›nda metan gaz› a盤a ç›kar›r. Termitler ta-
raf›ndan metan gaz› üretildi¤i, ilk olarak 1932 y›l›nda Cook adl› bilim
adam› taraf›ndan keflfedilmifltir. Daha sonra 1982 y›l›nda Zimmerman
adl› baflka bir bilim adam› da termitlerin üretti¤i gazlar›n oran›n› he-
saplamay› baflarm›flt›r.51
"Selüloz, do¤ada çürümesi ve yok edilmesi oldukça güç olan bir
maddedir" diyen böcek bilimci Dr. Roger Gold, termitlerin yapt›klar›
iflin gerçekte ne kadar önemli oldu¤unu flöyle ifade etmektedir:
… Ve e¤er bu termit gaz› olmasayd›, insano¤lunun bu gezegen
üzerinde yaflamas› mümkün olmazd›.52
Temizleyici Termitler 99
Termitlerin sindirim sisteminde yaflayan protozoalar, selülozu sindirererek yeryüzün-deki karbon çevrimine büyük katk›da bulunan mikroorganizmalardand›r.
Dünyadaki azot dengesini sa¤layancanl›lar aras›nda termitler önemli bir roloynamaktad›r. Tüm atmosferdeki metan›n%4'ünü ve tüm atmosferdeki CO2'nin%2'sini afla¤›da görünen termitlerin olufl-turduklar› bulunmufltur.
TERM‹T MUC‹ZES‹
Bu konuda araflt›rmalar yapan bilim adamlar›, termitleri, "atmos-
ferik metan gaz›n›n kaynaklar›ndan biri" olarak nitelendirirler. Metan
(CH4), atmosferde önemli bir orana sahip olan bir gazd›r. Atmosferde-
ki emilime ve atmosferin katmanlar›ndan hem stratosferde hem de
troposferde gerçekleflen kimyasal ifllemlere katk›da bulunur. Bütün
bunlar dünya iklimi üzerinde etkiler oluflturan olaylard›r.53
"Termitlerin metan gaz› üretimine katk›lar›" üzerine yap›lan çal›fl-
malar› flöyle özetlemek mümkündür. Önce termitlerin yeryüzündeki
toplam a¤›rl›k ve nüfuslar›n›n (biyokütlelerinin) co¤rafi da¤›l›m› ya-
p›lm›fl, daha sonra termitlerin yayd›klar› gazlar›n genel da¤›l›m› ile bi-
yokütleleri aras›ndaki oran ve ba¤lant› incelenmifl ve sonuçta tüm at-
mosferdeki metan›n %4'ünü ve tüm atmosferdeki CO2'nin %2'sini ter-
mitlerin oluflturduklar› bulunmufltur.54
Bundan baflka, termitler, yuvalar›na tafl›d›klar› art›k bitkilerdeki
azot, fosfor ve sülfür gibi minerallerin a盤a ç›kmas›na da arac› olur.
Böylece bu mineraller de tekrar topra¤a kar›fl›p çevredeki di¤er bitki
ve hayvanlar taraf›ndan kullan›labilir hale gelir.
Ayr›ca termitler topra¤›n üstüne ç›k›p tekrar yeralt›na inerek top-
ra¤› altüst eder. Bu sayede topra¤›n alt›na oksijenin ve toprak alt›nda-
ki binlerce canl› için gerekli olan nemin ve günefl ›fl›¤›n›n girmesine de
yard›mc› olur.
Görmedin mi ki, göklerde ve yerde olanlar ve dizi dizi uçan
kufllar, gerçekten Allah'› tesbih etmektedir. Her biri, kendi du-
as›n› ve tesbihini flüphesiz bilmifltir. Allah, onlar›n iflledikleri-
ni bilendir. (Nur Suresi, 41)
102
u bölüme kadar verilen örneklerde de görüldü¤ü gibi termit
kolonilerinde kusursuz bir düzen içinde devam eden bir ya-
flam vard›r. Her bireyin kendi görevini bildi¤i ve eksiksiz bir
flekilde yerine getirdi¤i, bireyler aras›nda sürekli fedakarl›klar›n oldu-
¤u, hiçbir karmaflan›n yaflanmad›¤› bu sistem, bilim adamlar›n› da
hayretler içinde b›rakmakta ve termitler hakk›nda pek çok araflt›rma
yürütülmekte, çal›flmalar yap›lmakta ve bu do¤rultuda kitaplar yaz›l-
maktad›r.
Termitleri inceleyen ve yorum yapan bilim adamlar› aras›nda
kuflkusuz ki evrimi savunanlar da vard›r. Bu canl›larda gördükleri,
hepsi birer iman hakikati olan özellikleri tesadüflere ba¤lamaya çal›-
flan evrimci bilim adamlar›, "kim, neden, nas›l" ile bafllayan sorular›
cevaps›z b›rak›rlar. Evrim teorisini savunan kitaplar›n herhangi bir bö-
lümü incelendi¤inde klasik evrimci anlat›mlarla karfl›lafl›l›r. Bu kitap-
larda çeflitli teoriler öne sürülmekte, iddialar ortaya at›lmakta ancak
sebepler aç›klanmamaktad›r. Örne¤in evrimci Prof. Ali Demirsoy, sos-
yal böceklerdeki kolonileflmenin nedenine flöyle bir aç›klama getirme-
ye çal›flmaktad›r:
TERM‹T MUC‹ZES‹
Sosyal yaflayan böcekler kendi aralar›nda organize olarak bir ya-
flam birimi meydana getirmifllerdir… Bir kar›nca yuvas›, birçok
bak›mdan birden fazla bireyden meydana gelmifl bir çok hücreli
kolonisi gibidir. Çok hücrelilerin, hücrelerinde oldu¤u gibi, yuva-
n›n hiçbir bireyi kendi bafl›na yaflama gücüne sahip de¤ildir. Çün-
kü yuvadaki belirli s›n›flar belirli iflleri yapmak için özelleflmifltir
(bal ar›lar›n› ve termitleri hat›rlay›n›z). Ço¤alma, döllenme, bes-
lenme, baz› durumlarda savunma, farkl› s›n›flarca yap›l›r. Yani
kendi bafl›na yaflayabilen bir organizman›n de¤iflik ifllevleri bir
yuvadaki s›n›flara paylaflt›r›lm›flt›r. Burada, daha önce de¤indi¤i-
miz evrimsel aflamay› baflarabilmek için, yani beyin ve bilincin
gelifltirilmesine çal›fl›lm›flt›r. Böylece büyümesi engellenmifl birey-
lerin belirli evrimsel geliflmeyi daha de¤iflik flekilde yapabilmesi
denenmifltir. Sonuçta belirli bir düzeyde geliflim sa¤lanm›flt›r. Ör-
ne¤in; yavru bak›m›, zaman duygusu, de¤iflik flekillerde anlaflma
ve s›cakl›k ayarlamas› flafl›rt›c› flekilde geliflmifltir. Özet olarak ge-
liflimin engellendi¤i veya ç›kmaza girdi¤i zaman toplum bilinci
gelifltirilmeye çal›fl›lm›flt›r…55
Bu paragrafta ifade edilen fludur: Prof. Ali Demirsoy, sosyal bö-
ceklerde, birlikte yaflam›n devam edebilmesi için "ifllevlerin s›n›flara
paylaflt›r›ld›¤›", "beynin ve bilincin gelifltirilmesine çal›fl›ld›¤›", "termit
bireylerinin denemeler yapt›¤›" gibi iddialarda bulunmaktad›r. Ancak
termitlerdeki yavru bak›m›, zaman duygusu, anlaflma yöntemleri s›-
cakl›k ayarlamas› gibi özelliklerin nas›l ortaya ç›kt›¤› konusuna yuka-
r›da da görüldü¤ü gibi sadece "flafl›rt›c› flekilde geliflmifller" cevab›n›
vermektedir. ‹flte bu noktada evrimci bilim adamlar›na sorulmas› ge-
reken baz› sorular vard›r:
Öncelikle bu böceklerdeki bilinci gelifltiren kimdir?
Var oldu¤u iddia edilen denemeleri yapt›ran kimdir?
‹lk ortaya ç›kan termit birgün oturup düflünmeye bafllam›fl ve bir
topluluk olmas› gerekti¤ine kanaat getirmifl ve termit kolonilerinde
104
nas›l bir sosyal düzen olaca¤›n› planlam›fl ve bunun üzerine nas›lsa or-
taya di¤er termitler ç›km›fllar ve ilk termitin kararlar›n› uygulamaya
geçirmeyi kabul mü etmifllerdir?
‹lk ortaya ç›kan termitin tek bafl›na bir iflçi oldu¤unu düflünelim.
Bu iflçi k›s›r oldu¤u için zaten koloni kurmas›na imkan yoktur. Ne gi-
bi özelliklere sahip olursa olsun öldü¤ü anda geriye hiçbir fley kalma-
yacakt›r. ‹lk ortaya ç›kan›n asker termit oldu¤unu varsayd›¤›m›zda da
durum de¤iflmeyecektir; onu da çeflitli problemler beklemektedir. Sa-
dece savaflmaya uygun yap›daki çenesinden dolay› yemek yiyemedi-
¤i için bu termitin hayatta kalmas› çok zor, hatta imkans›zd›r. Bir kra-
liçe oldu¤unu kabul etsek yine de yaflam›n› sürdürmesi için kendisini
besleyecek iflçilere, soyunu devam ettirmesi için kendisini dölleyecek
bir krala ihtiyac› vard›r. O halde sosyal böcekler nas›l olup da koloni
kurmay› baflarm›fllard›r?
Termitler milyonlarca y›ld›r koloni hayat› yaflayan, hiçbir de¤iflik-
lik olmadan günümüze kadar gelmifl canl›lard›r. 250 milyon y›ll›k ter-
mit fosilleri bunun kan›tlar›ndan biridir. Bu milyonlarca y›ll›k süre bo-
yunca yaflam›fl olan bütün termitler bugünkülerle ayn› özelliklere sa-
hiptir. 250 milyon y›l önceki iflçiler de bugünküler gibi fedakarl›klar
yapmakta, larvalar›, askerleri, kraliçeleri beslemekte, görmedikleri
halde metrelerce uzunlukta yuvalar infla etmektedirler. Bugünkü ter-
mitlerin özellikleri istisnas›z her termit için geçerlidir.
Bütün bunlar çok aç›k bir gerçe¤e iflaret eder. Termitler birdenbi-
re ortaya ç›km›fl, baflka bir deyiflle, Allah taraf›ndan yarat›lm›flt›r.
Termitlerdekine benzer özellikler birer iman hakikatidir. ‹man
edenlerin imanlar›n›n derinleflmesine, Rab'lerine yak›nlaflmalar›na,
O'na olan korkular›n›n ve sevgilerinin artmas›na vesile olur. Bu iman
hakikatlerini anlatmak da önemli bir ibadettir. ‹man edenlerin yakini-
ni art›ran bu gibi hakikatler, iman etmemifl olan kimselerin de kalbinin
yumuflamas›na, düflünmelerine ve ö¤üt almalar›na vesile olabilmekte-
dir. Bir insan›n iman›na vesile olmak, bu kiflinin güzel ahlakl› olmas›-
Sonuç 105
TERM‹T MUC‹ZES‹
na yard›mc› olmak her inanan›n üzerine düflen bir sorumluluktur. ‹n-
sanlara iman hakikatlerini anlatmak, Allah'›n yarat›fl›ndaki mükem-
mel detaylar› gözler önüne sermek, insanlara do¤ru ve hikmetli bilgi-
yi aktarmak bu sorumlulu¤u yerine getirmek için güzel bir yoldur. Bu
kitab›n amac› da vicdanl› insanlara Rab'lerinin varl›¤›n› ve büyüklü-
¤ünü, O'nun yaratt›¤› küçük bir canl›dan örnekler vererek hat›rlat-
makt›r. ‹man sahibi insanlara düflen de bu hat›rlatmaya kulak vermek
ve Rabbine yönelip dönmektir.
‹flte Rabbiniz olan Allah budur. O'ndan baflka ilah yoktur. Her
fleyin yarat›c›s›d›r, öyleyse O'na kulluk edin. O, her fleyin üs-
tünde bir vekildir. Gözler O'nu idrak edemez; O ise bütün göz-
leri idrak eder. O, latif oland›r, haberdar oland›r. Gerçek flu ki
size Rabbinizden basiretler gelmifltir. Kim basiretle-görürse
kendi lehine, kim de kör olursa (görmek istemezse) kendi aley-
hinedir. Ben sizin üzerinizde gözetleyici de¤ilim. (En'am Sure-
si, 102-104)
106
arwinizm, yani evrim teorisi, yarat›l›fl gerçe¤ini reddetmek
amac›yla ortaya at›lm›fl, ancak baflar›l› olamam›fl bilim d›fl› bir
safsatadan baflka bir fley de¤ildir. Canl›l›¤›n, cans›z maddeler-
den tesadüfen olufltu¤unu iddia eden bu teori, evrende ve canl›larda çok
mucizevi bir düzen bulundu¤unun bilim taraf›ndan ispat edilmesiyle çü-
rümüfltür. Böylece Allah'›n tüm evreni ve canl›lar› yaratm›fl oldu¤u gerçe-
¤i, bilim taraf›ndan da kan›tlanm›flt›r. Bugün evrim teorisini ayakta tut-
mak için dünya çap›nda yürütülen propaganda, sadece bilimsel gerçekle-
rin çarp›t›lmas›na, tarafl› yorumlanmas›na, bilim görüntüsü alt›nda söy-
lenen yalanlara ve yap›lan sahtekarl›klara dayal›d›r.
Ancak bu propaganda gerçe¤i gizleyememektedir. Evrim teorisinin
bilim tarihindeki en büyük yan›lg› oldu¤u, son 20-30 y›ld›r bilim dünya-
s›nda giderek daha yüksek sesle dile getirilmektedir. Özellikle 1980'lerden
sonra yap›lan araflt›rmalar, Darwinist iddialar›n tamamen yanl›fl oldu¤u-
nu ortaya koymufl ve bu gerçek pek çok bilim adam› taraf›ndan dile geti-
rilmifltir. Özellikle ABD'de, biyoloji, biyokimya, paleontoloji gibi farkl›
alanlardan gelen çok say›da bilim adam›, Darwinizm'in geçersizli¤ini
görmekte, canl›lar›n kökenini art›k "yarat›l›fl gerçe¤iyle" aç›klamaktad›r-
lar.
Evrim teorisinin çöküflünü ve yarat›l›fl›n delillerini di¤er pek çok ça-
l›flmam›zda bütün bilimsel detaylar›yla ele ald›k ve almaya devam ediyo-
ruz. Ancak konuyu, tafl›d›¤› büyük önem nedeniyle, burada da özetle-
mekte yarar vard›r.
Darwin'i Y›kan Zorluklar
Evrim teorisi, tarihi eski Yunan'a kadar uzanan bir ö¤reti olmas›na
karfl›n, kapsaml› olarak 19. yüzy›lda ortaya at›ld›. Teoriyi bilim dünyas›-
n›n gündemine sokan en önemli geliflme, Charles Darwin'in 1859 y›l›nda
yay›nlanan Türlerin Kökeni adl› kitab›yd›. Darwin bu kitapta dünya üze-
rindeki farkl› canl› türlerini Allah'›n ayr› ayr› yaratt›¤› gerçe¤ine karfl› ç›-
k›yordu. Darwin'e göre, tüm türler ortak bir atadan geliyorlard› ve zaman
içinde küçük de¤iflimlerle farkl›laflm›fllard›.
Darwin'in teorisi, hiçbir somut bilimsel bulguya dayanm›yordu;
kendisinin de kabul etti¤i gibi sadece bir "mant›k yürütme" idi. Hatta Dar-
win'in kitab›ndaki "Teorinin Zorluklar›" bafll›kl› uzun bölümde itiraf etti-
¤i gibi, teori pek çok önemli soru karfl›s›nda aç›k veriyordu.
Darwin, teorisinin önündeki zorluklar›n geliflen bilim taraf›ndan afl›-
laca¤›n›, yeni bilimsel bulgular›n teorisini güçlendirece¤ini umuyordu.
Bunu kitab›nda s›k s›k belirtmiflti. Ancak geliflen bilim, Darwin'in umut-
lar›n›n tam aksine, teorinin temel iddialar›n› birer birer dayanaks›z b›rak-
m›flt›r.
Darwinizm'in bilim karfl›s›ndaki yenilgisi, üç temel bafll›kta incele-
nebilir:
1) Teori, hayat›n yeryüzünde ilk kez nas›l ortaya ç›kt›¤›n› asla aç›kla-
yamamaktad›r.
2) Teorinin öne sürdü¤ü "evrim mekanizmalar›"n›n, gerçekte evrim-
lefltirici bir etkiye sahip oldu¤unu gösteren hiçbir bilimsel bulgu yoktur.
3) Fosil kay›tlar›, evrim teorisinin öngörülerinin tam aksine bir tablo
ortaya koymaktad›r.
Bu bölümde, bu üç temel bafll›¤› ana hatlar› ile inceleyece¤iz.
TERM‹T MUC‹ZES‹108
Afl›lamayan ‹lk Basamak:
Hayat›n Kökeni
Evrim teorisi, tüm canl› türlerinin, bundan yaklafl›k 3.8 milyar y›l ön-
ce ilkel dünyada ortaya ç›kan tek bir canl› hücreden geldiklerini iddia et-
mektedir. Tek bir hücrenin nas›l olup da milyonlarca kompleks canl› türü-
nü oluflturdu¤u ve e¤er gerçekten bu tür bir evrim gerçekleflmiflse neden
bunun izlerinin fosil kay›tlar›nda bulunamad›¤›, teorinin aç›klayamad›¤›
sorulardand›r. Ancak tüm bunlardan önce, iddia edilen evrim sürecinin
ilk basama¤› üzerinde durmak gerekir. Sözü edilen o "ilk hücre" nas›l or-
taya ç›km›flt›r?
Evrim teorisi, yarat›l›fl› reddetti¤i, hiçbir do¤aüstü müdahaleyi kabul
etmedi¤i için, o "ilk hücre"nin, hiçbir tasar›m, plan ve düzenleme olma-
dan, do¤a kanunlar› içinde rastlant›sal olarak meydana geldi¤ini iddia
eder. Yani teoriye göre, cans›z madde tesadüfler sonucunda ortaya canl›
bir hücre ç›karm›fl olmal›d›r. Ancak bu, bilinen en temel biyoloji kanunla-
r›na ayk›r› bir iddiad›r.
"Hayat Hayattan Gelir"
Darwin, kitab›nda hayat›n kökeni konusundan hiç söz etmemiflti.
Çünkü onun dönemindeki ilkel bilim anlay›fl›, canl›lar›n çok basit bir ya-
p›ya sahip olduklar›n› varsay›yordu. Ortaça¤'dan beri inan›lan "spontane
jenerasyon" adl› teoriye göre, cans›z maddelerin tesadüfen biraraya gelip,
canl› bir varl›k oluflturabileceklerine inan›l›yordu. Bu dönemde böcekle-
rin yemek art›klar›ndan, farelerin de bu¤daydan olufltu¤u yayg›n bir dü-
flünceydi. Bunu ispatlamak için de ilginç deneyler yap›lm›flt›. Kirli bir pa-
çavran›n üzerine biraz bu¤day konmufl ve biraz beklendi¤inde bu kar›-
fl›mdan farelerin oluflaca¤› san›lm›flt›.
Etlerin kurtlanmas› da hayat›n cans›z maddelerden türeyebildi¤ine
bir delil say›l›yordu. Oysa daha sonra anlafl›lacakt› ki, etlerin üzerindeki
kurtlar kendiliklerinden oluflmuyorlar, sineklerin getirip b›rakt›klar› göz-
le görülmeyen larvalardan ç›k›yorlard›.
Darwin'in Türlerin Kökeni adl› kitab›n› yazd›¤› dönemde ise, bakteri-
Evrim Yan›lg›s› 109
lerin cans›z maddeden oluflabildikleri inanc›, bilim dünyas›nda yayg›n
bir kabul görüyordu.
Oysa Darwin'in kitab›n›n yay›nlanmas›ndan befl y›l sonra, ünlü
Frans›z biyolog Louis Pasteur, evrime temel oluflturan bu inanc› kesin ola-
rak çürüttü. Pasteur yapt›¤› uzun çal›flma ve deneyler sonucunda vard›¤›
sonucu flöyle özetlemiflti:
Cans›z maddelerin hayat oluflturabilece¤i iddias› art›k kesin olarak
tarihe gömülmüfltür.56
Evrim teorisinin savunucular›, Pasteur'ün bulgular›na karfl› uzun sü-
re direndiler. Ancak geliflen bilim, canl› hücresinin karmafl›k yap›s›n› or-
taya ç›kard›kça, hayat›n kendili¤inden oluflabilece¤i iddias›n›n geçersizli-
¤i daha da aç›k hale geldi.
20. Yüzy›ldaki Sonuçsuz Çabalar
20. yüzy›lda hayat›n kökeni konusunu ele alan ilk evrimci, ünlü Rus
biyolog Alexander Oparin oldu. Oparin, 1930'lu y›llarda ortaya att›¤› bir-
tak›m tezlerle, canl› hücresinin tesadüfen meydana gelebilece¤ini ispat et-
meye çal›flt›. Ancak bu çal›flmalar baflar›s›zl›kla sonuçlanacak ve Oparin
flu itiraf› yapmak zorunda kalacakt›:
Maalesef hücrenin kökeni, evrim teorisinin tümünü içine alan en ka-
ranl›k noktay› oluflturmaktad›r.57
Oparin'in yolunu izleyen evrimciler, hayat›n kökeni konusunu çözü-
me kavuflturacak deneyler yapmaya çal›flt›lar. Bu deneylerin en ünlüsü,
Amerikal› kimyac› Stanley Miller taraf›ndan 1953 y›l›nda düzenlendi.
Miller, ilkel dünya atmosferinde oldu¤unu iddia etti¤i gazlar› bir deney
düzene¤inde birlefltirerek ve bu kar›fl›ma enerji ekleyerek, proteinlerin
yap›s›nda kullan›lan birkaç organik molekül (aminoasit) sentezledi.
O y›llarda evrim ad›na önemli bir aflama gibi tan›t›lan bu deneyin ge-
çerli olmad›¤› ve deneyde kullan›lan atmosferin gerçek dünya koflullar›n-
dan çok farkl› oldu¤u, ilerleyen y›llarda ortaya ç›kacakt›.58
Uzun süren bir sessizlikten sonra Miller'in kendisi de kulland›¤› at-
mosfer ortam›n›n gerçekçi olmad›¤›n› itiraf etti.59
Hayat›n kökeni sorununu aç›klamak için 20. yüzy›l boyunca yürütü-
TERM‹T MUC‹ZES‹110
len tüm evrimci çabalar hep baflar›s›zl›kla sonuçland›. San Diego Scripps
Enstitüsü'nden ünlü jeokimyac› Jeffrey Bada, evrimci Earth dergisinde
1998 y›l›nda yay›nlanan bir makalede bu gerçe¤i flöyle kabul eder:
Bugün, 20. yüzy›l› geride b›rak›rken, hala, 20. yüzy›la girdi¤imizde
sahip oldu¤umuz en büyük çözülmemifl problemle karfl› karfl›yay›z:
Hayat yeryüzünde nas›l bafllad›.60
Hayat›n Kompleks Yap›s›
Evrim teorisinin hayat›n kökeni konusunda bu denli büyük bir aç-
maza girmesinin bafll›ca nedeni, en basit san›lan canl› yap›lar›n bile ina-
n›lmaz derecede karmafl›k yap›lara sahip olmas›d›r. Canl› hücresi, insa-
no¤lunun yapt›¤› bütün teknolojik ürünlerden daha karmafl›kt›r. Öyle ki
bugün dünyan›n en geliflmifl laboratuvarlar›nda bile cans›z maddeler bi-
raraya getirilerek canl› bir hücre üretilememektedir.
Bir hücrenin meydana gelmesi için gereken flartlar, asla rastlant›larla
aç›klanamayacak kadar fazlad›r. Hücrenin en temel yap› tafl› olan prote-
inlerin rastlant›sal olarak sentezlenme ihtimali; 500 aminoasitlik ortalama
bir protein için, 10950'de 1'dir. Ancak matematikte 1050'de 1'den küçük ola-
s›l›klar pratik olarak "imkans›z" say›l›r. Hücrenin çekirde¤inde yer alan ve
genetik bilgiyi saklayan DNA molekülü ise, inan›lmaz bir bilgi bankas›-
d›r. ‹nsan DNA's›n›n içerdi¤i bilginin, e¤er ka¤›da dökülmeye kalk›lsa,
500'er sayfadan oluflan 900 ciltlik bir kütüphane oluflturaca¤› hesaplan-
maktad›r.
Bu noktada çok ilginç bir ikilem daha vard›r: DNA, yaln›z birtak›m
özelleflmifl proteinlerin (enzimlerin) yard›m› ile efllenebilir. Ama bu enzim-
lerin sentezi de ancak DNA'daki bilgiler do¤rultusunda gerçekleflir. Birbi-
rine ba¤›ml› olduklar›ndan, efllemenin meydana gelebilmesi için ikisinin
de ayn› anda var olmalar› gerekir. Bu ise, hayat›n kendili¤inden olufltu¤u
senaryosunu ç›kmaza sokmaktad›r. San Diego California Üniversite-
si'nden ünlü evrimci Prof. Leslie Orgel, Scientific American dergisinin
Ekim 1994 tarihli say›s›nda bu gerçe¤i flöyle itiraf eder:
Son derece kompleks yap›lara sahip olan proteinlerin ve nükleik asit-
lerin (RNA ve DNA) ayn› yerde ve ayn› zamanda rastlant›sal olarak
Evrim Yan›lg›s› 111
oluflmalar› afl›r› derecede ihtimal d›fl›d›r. Ama bunlar›n birisi olma-
dan di¤erini elde etmek de mümkün de¤ildir. Dolay›s›yla insan, ya-
flam›n kimyasal yollarla ortaya ç›kmas›n›n asla mümkün olmad›¤›
sonucuna varmak zorunda kalmaktad›r.61
Kuflkusuz e¤er hayat›n do¤al etkenlerle ortaya ç›kmas› imkans›z ise,
bu durumda hayat›n do¤aüstü bir biçimde "yarat›ld›¤›n›" kabul etmek ge-
rekir. Bu gerçek, en temel amac› yarat›l›fl› reddetmek olan evrim teorisini
aç›kça geçersiz k›lmaktad›r.
Evrimin Hayali Mekanizmalar›
Darwin'in teorisini geçersiz k›lan ikinci büyük nokta, teorinin "evrim
mekanizmalar›" olarak öne sürdü¤ü iki kavram›n da gerçekte hiçbir ev-
rimlefltirici güce sahip olmad›¤›n›n anlafl›lm›fl olmas›d›r. Darwin, ortaya
att›¤› evrim iddias›n› tamamen "do¤al seleksiyon" mekanizmas›na ba¤la-
m›flt›. Bu mekanizmaya verdi¤i önem, kitab›n›n isminden de aç›kça anla-
fl›l›yordu: Türlerin Kökeni, Do¤al Seleksiyon Yoluyla...
Do¤al seleksiyon, do¤al seçme demektir. Do¤adaki yaflam mücade-
lesi içinde, do¤al flartlara uygun ve güçlü canl›lar›n hayatta kalaca¤› dü-
flüncesine dayan›r. Örne¤in y›rt›c› hayvanlar taraf›ndan tehdit edilen bir
geyik sürüsünde, daha h›zl› koflabilen geyikler hayatta kalacakt›r. Böyle-
ce geyik sürüsü, h›zl› ve güçlü bireylerden oluflacakt›r. Ama elbette bu
mekanizma, geyikleri evrimlefltirmez, onlar› baflka bir canl› türüne, örne-
¤in atlara dönüfltürmez.
Dolay›s›yla do¤al seleksiyon mekanizmas› hiçbir evrimlefltirici güce
sahip de¤ildir. Darwin de bu gerçe¤in fark›ndayd› ve Türlerin Kökeni adl›
kitab›nda "Faydal› de¤ifliklikler oluflmad›¤› sürece do¤al seleksiyon hiçbir
fley yapamaz" demek zorunda kalm›flt›.62
Lamarck'›n Etkisi
Peki bu "faydal› de¤ifliklikler" nas›l oluflabilirdi? Darwin, kendi dö-
neminin ilkel bilim anlay›fl› içinde, bu soruyu Lamarck'a dayanarak ce-
vaplamaya çal›flm›flt›. Darwin'den önce yaflam›fl olan Frans›z biyolog La-
marck'a göre, canl›lar yaflamlar› s›ras›nda geçirdikleri fiziksel de¤ifliklik-
TERM‹T MUC‹ZES‹112
leri sonraki nesle aktar›yorlar, nesilden nesile biriken bu özellikler sonu-
cunda yeni türler ortaya ç›k›yordu. Örne¤in Lamarck'a göre zürafalar
ceylanlardan türemifllerdi, yüksek a¤açlar›n yapraklar›n› yemek için ça-
balarken nesilden nesile boyunlar› uzam›flt›.
Darwin de benzeri örnekler vermifl, örne¤in Türlerin Kökeni adl› ki-
tab›nda, yiyecek bulmak için suya giren baz› ay›lar›n zamanla balinalara
dönüfltü¤ünü iddia etmiflti.63
Ama Mendel'in keflfetti¤i ve 20. yüzy›lda geliflen genetik bilimiyle
kesinleflen kal›t›m kanunlar›, kazan›lm›fl özelliklerin sonraki nesillere ak-
tar›lmas› efsanesini kesin olarak y›kt›. Böylece do¤al seleksiyon "tek bafl›-
na" ve dolay›s›yla tümüyle etkisiz bir mekanizma olarak kalm›fl oluyordu.
Neo-Darwinizm ve Mutasyonlar
Darwinistler ise bu duruma bir çözüm bulabilmek için 1930'lar›n
sonlar›nda, "Modern Sentetik Teori"yi ya da daha yayg›n ismiyle neo-Dar-
winizm'i ortaya att›lar. Neo-Darwinizm, do¤al seleksiyonun yan›na "fay-
dal› de¤ifliklik sebebi" olarak mutasyonlar›, yani canl›lar›n genlerinde
radyasyon gibi d›fl etkiler ya da kopyalama hatalar› sonucunda oluflan bo-
zulmalar› ekledi.
Bugün de hala dünyada evrim ad›na geçerlili¤ini koruyan model
neo-Darwinizm'dir. Teori, yeryüzünde bulunan milyonlarca canl› türü-
nün, bu canl›lar›n, kulak, göz, akci¤er, kanat gibi say›s›z kompleks organ-
lar›n›n "mutasyonlara", yani genetik bozukluklara dayal› bir süreç sonu-
cunda olufltu¤unu iddia etmektedir. Ama teoriyi çaresiz b›rakan aç›k bir
bilimsel gerçek vard›r: Mutasyonlar canl›lar› gelifltirmezler, aksine her
zaman için canl›lara zarar verirler.
Bunun nedeni çok basittir: DNA çok kompleks bir düzene sahiptir. Bu
molekül üzerinde oluflan herhangi rasgele bir etki ancak zarar verir. Ame-
rikal› genetikçi B. G. Ranganathan bunu flöyle aç›klar:
Mutasyonlar küçük, rasgele ve zararl›d›rlar. Çok ender olarak mey-
dana gelirler ve en iyi ihtimalle etkisizdirler. Bu üç özellik, mutas-
yonlar›n evrimsel bir geliflme meydana getiremeyece¤ini gösterir.
Zaten yüksek derecede özelleflmifl bir organizmada meydana gelebi-
Evrim Yan›lg›s› 113
lecek rastlant›sal bir de¤iflim, ya etkisiz olacakt›r ya da zararl›. Bir kol
saatinde meydana gelecek rasgele bir de¤iflim kol saatini gelifltirme-
yecektir. Ona büyük ihtimalle zarar verecek veya en iyi ihtimalle et-
kisiz olacakt›r. Bir deprem bir flehri gelifltirmez, ona y›k›m getirir. 64
Nitekim bugüne kadar hiçbir yararl›, yani genetik bilgiyi gelifltiren mu-
tasyon örne¤i gözlemlenmedi. Tüm mutasyonlar›n zararl› oldu¤u görüldü.
Anlafl›ld› ki, evrim teorisinin "evrim mekanizmas›" olarak gösterdi¤i mutas-
yonlar, gerçekte canl›lar› sadece tahrip eden, sakat b›rakan genetik olaylar-
d›r. (‹nsanlarda mutasyonun en s›k görülen etkisi de kanserdir.) Elbette tah-
rip edici bir mekanizma "evrim mekanizmas›" olamaz. Do¤al seleksiyon ise,
Darwin'in de kabul etti¤i gibi, "tek bafl›na hiçbir fley yapamaz." Bu gerçek
bizlere do¤ada hiçbir "evrim mekanizmas›" olmad›¤›n› göstermektedir. Ev-
rim mekanizmas› olmad›¤›na göre de, evrim denen hayali süreç yaflanm›fl
olamaz.
Fosil Kay›tlar›: Ara Formlardan Eser Yok
Evrim teorisinin iddia etti¤i senaryonun yaflanmam›fl oldu¤unun en
aç›k göstergesi ise fosil kay›tlar›d›r.
Evrim teorisine göre bütün canl›lar birbirlerinden türemifllerdir. Ön-
ceden var olan bir canl› türü, zamanla bir di¤erine dönüflmüfl ve bütün
türler bu flekilde ortaya ç›km›fllard›r. Teoriye göre bu dönüflüm yüz mil-
yonlarca y›l süren uzun bir zaman dilimini kapsam›fl ve kademe kademe
ilerlemifltir.
Bu durumda, iddia edilen uzun dönüflüm süreci içinde say›s›z "ara
türler"in oluflmufl ve yaflam›fl olmalar› gerekir.
Örne¤in geçmiflte, bal›k özelliklerini tafl›malar›na ra¤men, bir yan-
dan da baz› sürüngen özellikleri kazanm›fl olan yar› bal›k-yar› sürüngen
canl›lar yaflam›fl olmal›d›r. Ya da sürüngen özelliklerini tafl›rken, bir yan-
dan da baz› kufl özellikleri kazanm›fl sürüngen-kufllar ortaya ç›km›fl olma-
l›d›r. Bunlar, bir geçifl sürecinde olduklar› için de, sakat, eksik, kusurlu
canl›lar olmal›d›r. Evrimciler geçmiflte yaflam›fl olduklar›na inand›klar› bu
teorik yarat›klara "ara-geçifl formu" ad›n› verirler.
E¤er gerçekten bu tür canl›lar geçmiflte yaflam›fllarsa bunlar›n say›lar›-
n›n ve çeflitlerinin milyonlarca hatta milyarlarca olmas› gerekir. Ve bu ucube
TERM‹T MUC‹ZES‹114
canl›lar›n kal›nt›lar›na mutlaka fosil kay›tlar›nda rastlanmas› gerekir. Dar-
win, Türlerin Kökeni'nde bunu flöyle aç›klam›flt›r:
E¤er teorim do¤ruysa, türleri birbirine ba¤layan say›s›z ara-geçifl çe-
flitleri mutlaka yaflam›fl olmal›d›r... Bunlar›n yaflam›fl olduklar›n›n
kan›tlar› da sadece fosil kal›nt›lar› aras›nda bulunabilir. 65
Darwin'in Y›k›lan Umutlar›
Ancak 19. yüzy›l›n ortas›ndan bu yana dünyan›n dört bir yan›nda
hummal› fosil araflt›rmalar› yap›ld›¤› halde bu ara geçifl formlar›na rastla-
namam›flt›r. Yap›lan kaz›larda ve araflt›rmalarda elde edilen bütün bulgu-
lar, evrimcilerin beklediklerinin aksine, canl›lar›n yeryüzünde birdenbire,
eksiksiz ve kusursuz bir biçimde ortaya ç›kt›klar›n› göstermifltir.
Ünlü ‹ngiliz paleontolog (fosil bilimci) Derek W. Ager, bir evrimci ol-
mas›na karfl›n bu gerçe¤i flöyle itiraf eder:
Sorunumuz fludur: Fosil kay›tlar›n› detayl› olarak inceledi¤imizde,
türler ya da s›n›flar seviyesinde olsun, sürekli olarak ayn› gerçekle
karfl›lafl›r›z; kademeli evrimle geliflen de¤il, aniden yeryüzünde olu-
flan gruplar görürüz.66
Yani fosil kay›tlar›nda, tüm canl› türleri, aralar›nda hiçbir geçifl for-
mu olmadan eksiksiz biçimleriyle aniden ortaya ç›kmaktad›rlar. Bu, Dar-
win'in öngörülerinin tam aksidir. Dahas›, bu canl› türlerinin yarat›ld›kla-
r›n› gösteren çok güçlü bir delildir. Çünkü bir canl› türünün, kendisinden
evrimleflti¤i hiçbir atas› olmadan, bir anda ve kusursuz olarak ortaya ç›k-
mas›n›n tek aç›klamas›, o türün yarat›lm›fl olmas›d›r. Bu gerçek, ünlü ev-
rimci Biyolog Douglas Futuyma taraf›ndan da kabul edilir:
Yarat›l›fl ve evrim, yaflayan canl›lar›n kökeni hakk›nda yap›labilecek
yegane iki aç›klamad›r. Canl›lar dünya üzerinde ya tamamen mü-
kemmel ve eksiksiz bir biçimde ortaya ç›km›fllard›r ya da böyle ol-
mam›flt›r. E¤er böyle olmad›ysa, bir de¤iflim süreci sayesinde kendi-
lerinden önce var olan baz› canl› türlerinden evrimleflerek meydana
gelmifl olmal›d›rlar. Ama e¤er eksiksiz ve mükemmel bir biçimde or-
taya ç›km›fllarsa, o halde sonsuz güç sahibi bir ak›l taraf›ndan yara-
t›lm›fl olmalar› gerekir.67
Evrim Yan›lg›s› 115
Fosiller ise, canl›lar›n yeryüzünde eksiksiz ve mükemmel bir biçim-
de ortaya ç›kt›klar›n› göstermektedir. Yani "türlerin kökeni", Darwin'in
sand›¤›n›n aksine, evrim de¤il yarat›l›flt›r.
‹nsan›n Evrimi Masal›
Evrim teorisini savunanlar›n en çok gündeme getirdikleri konu, in-
san›n kökeni konusudur. Bu konudaki Darwinist iddia, bugün yaflayan
modern insan›n maymunsu birtak›m yarat›klardan geldi¤ini varsayar. 4-
5 milyon y›l önce bafllad›¤› varsay›lan bu süreçte, modern insan ile atala-
r› aras›nda baz› "ara form"lar›n yaflad›¤› iddia edilir. Gerçekte tümüyle
hayali olan bu senaryoda dört temel "kategori" say›l›r:
1- Australopithecus2- Homo habilis3- Homo erectus4- Homo sapiensEvrimciler, insanlar›n sözde ilk maymunsu atalar›na "güney may-
munu" anlam›na gelen "Australopithecus" ismini verirler. Bu canl›lar ger-
çekte soyu tükenmifl bir maymun türünden baflka bir fley de¤ildir. Lord
Solly Zuckerman ve Prof. Charles Oxnard gibi ‹ngiltere ve ABD'den dün-
yaca ünlü iki anatomistin Australopithecus örnekleri üzerinde yapt›klar›
çok genifl kapsaml› çal›flmalar, bu canl›lar›n sadece soyu tükenmifl bir
maymun türüne ait olduklar›n› ve insanlarla hiçbir benzerlik tafl›mad›k-
lar›n› göstermifltir.68
Evrimciler insan evriminin bir sonraki safhas›n› da, "homo" yani insan
olarak s›n›fland›r›rlar. ‹ddiaya göre homo serisindeki canl›lar, Australopit-
hecuslar'dan daha geliflmifllerdir. Evrimciler, bu farkl› canl›lara ait fosilleri
ard› ard›na dizerek hayali bir evrim flemas› olufltururlar. Bu flema hayalidir,
çünkü gerçekte bu farkl› s›n›flar›n aras›nda evrimsel bir iliflki oldu¤u asla
ispatlanamam›flt›r. Evrim teorisinin 20. yüzy›ldaki en önemli savunucula-
r›ndan biri olan Ernst Mayr, "Homo sapiens'e uzanan zincir gerçekte kay›p-
t›r" diyerek bunu kabul eder.69
Evrimciler "Australopithecus > Homo habilis > Homo erectus > Homo sapi-
ens" s›ralamas›n› yazarken, bu türlerin her birinin, bir sonrakinin atas› oldu-
TERM‹T MUC‹ZES‹116
¤u izlenimini verirler. Oysa paleoantropologlar›n son bulgular›, Australopit-hecus, Homo habilis ve Homo erectus'un dünya'n›n farkl› bölgelerinde ayn›
dönemlerde yaflad›klar›n› göstermektedir.70
Dahas› Homo erectus s›n›flamas›na ait insanlar›n bir bölümü çok
modern zamanlara kadar yaflam›fllar, Homo sapiens neandertalensis ve
Homo sapiens sapiens (modern insan) ile ayn› ortamda yan yana bulun-
mufllard›r.71
Bu ise elbette bu s›n›flar›n birbirlerinin atalar› olduklar› iddias›n›n ge-
çersizli¤ini aç›kça ortaya koymaktad›r. Harvard Üniversitesi paleontologla-
r›ndan Stephen Jay Gould, kendisi de bir evrimci olmas›na karfl›n, Darwi-
nist teorinin içine girdi¤i bu ç›kmaz› flöyle aç›klar:
E¤er birbiri ile paralel bir biçimde yaflayan üç farkl› hominid (insa-
n›ms›) çizgisi varsa, o halde bizim soy a¤ac›m›za ne oldu? Aç›kt›r ki,
bunlar›n biri di¤erinden gelmifl olamaz. Dahas›, biri di¤eriyle karfl›-
laflt›r›ld›¤›nda evrimsel bir geliflme trendi göstermemektedirler. 72
K›sacas›, medyada ya da ders kitaplar›nda yer alan hayali birtak›m
"yar› maymun, yar› insan" canl›lar›n çizimleriyle, yani s›rf propaganda
yoluyla ayakta tutulmaya çal›fl›lan insan›n evrimi senaryosu, hiçbir bilim-
sel temeli olmayan bir masaldan ibarettir.
Bu konuyu uzun y›llar inceleyen, özellikle Australopithecus fosilleri
üzerinde 15 y›l araflt›rma yapan ‹ngiltere'nin en ünlü ve sayg›n bilim
adamlar›ndan Lord Solly Zuckerman, bir evrimci olmas›na ra¤men, orta-
da maymunsu canl›lardan insana uzanan gerçek bir soy a¤ac› olmad›¤›
sonucuna varm›flt›r.
Zuckerman bir de ilginç bir "bilim skalas›" yapm›flt›r. Bilimsel olarak
kabul etti¤i bilgi dallar›ndan, bilim d›fl› olarak kabul etti¤i bilgi dallar›na
kadar bir yelpaze oluflturmufltur. Zuckerman'›n bu tablosuna göre en "bi-
limsel" -yani somut verilere dayanan- bilgi dallar› kimya ve fiziktir. Yelpa-
zede bunlardan sonra biyoloji bilimleri, sonra da sosyal bilimler gelir. Yel-
pazenin en ucunda, yani en "bilim d›fl›" say›lan k›s›mda ise, Zuckerman'a
göre, telepati, alt›nc› his gibi "duyum ötesi alg›lama" kavramlar› ve bir de
"insan›n evrimi" vard›r! Zuckerman, yelpazenin bu ucunu flöyle aç›klar:
Objektif gerçekli¤in alan›ndan ç›k›p da, biyolojik bilim olarak varsa-
Evrim Yan›lg›s› 117
y›lan bu alanlara -yani duyum ötesi alg›lamaya ve insan›n fosil tari-
hinin yorumlanmas›na- girdi¤imizde, evrim teorisine inanan bir
kimse için herfleyin mümkün oldu¤unu görürüz. Öyle ki teorilerine
kesinlikle inanan bu kimselerin çeliflkili baz› yarg›lar› ayn› anda ka-
bul etmeleri bile mümkündür.73
‹flte insan›n evrimi masal› da, teorilerine körü körüne inanan birta-
k›m insanlar›n bulduklar› baz› fosilleri ön yarg›l› bir biçimde yorumlama-
lar›ndan ibarettir.
Darwin Formülü!
fiimdiye kadar ele ald›¤›m›z tüm teknik delillerin yan›nda, isterseniz
evrimcilerin nas›l saçma bir inan›fla sahip olduklar›n› bir de çocuklar›n bi-
le anlayabilece¤i kadar aç›k bir örnekle özetleyelim.
Evrim teorisi canl›l›¤›n tesadüfen olufltu¤unu iddia etmektedir. Do-
lay›s›yla bu iddiaya göre cans›z ve fluursuz atomlar biraraya gelerek önce
hücreyi oluflturmufllard›r ve sonras›nda ayn› atomlar bir flekilde di¤er
canl›lar› ve insan› meydana getirmifllerdir. fiimdi düflünelim; canl›l›¤›n
yap›tafl› olan karbon, fosfor, azot, potasyum gibi elementleri biraraya ge-
tirdi¤imizde bir y›¤›n oluflur. Bu atom y›¤›n›, hangi ifllemden geçirilirse
geçirilsin, tek bir canl› oluflturamaz. ‹sterseniz bu konuda bir "deney" ta-
sarlayal›m ve evrimcilerin asl›nda savunduklar›, ama yüksek sesle dile
getiremedikleri iddiay› onlar ad›na "Darwin Formülü" ad›yla inceleyelim:
Evrimciler, çok say›da büyük varilin içine canl›l›¤›n yap›s›nda bulu-
nan fosfor, azot, karbon, oksijen, demir, magnezyum gibi elementlerden
bol miktarda koysunlar. Hatta normal flartlarda bulunmayan ancak bu ka-
r›fl›m›n içinde bulunmas›n› gerekli gördükleri malzemeleri de bu varille-
re eklesinler. Kar›fl›mlar›n içine, istedikleri kadar amino asit, istedikleri
kadar da (bir tekinin bile rastlant›sal oluflma ihtimali 10-950 olan) protein
doldursunlar. Bu kar›fl›mlara istedikleri oranda ›s› ve nem versinler. Bun-
lar› istedikleri geliflmifl cihazlarla kar›flt›rs›nlar. Varillerin bafl›na da dün-
yan›n önde gelen bilim adamlar›n› koysunlar. Bu uzmanlar babadan o¤u-
la, kuflaktan kufla¤a aktararak nöbetlefle milyarlarca, hatta trilyonlarca se-
TERM‹T MUC‹ZES‹118
ne sürekli varillerin bafl›nda beklesinler. Bir canl›n›n oluflmas› için hangi
flartlar›n var olmas› gerekti¤ine inan›l›yorsa hepsini kullanmak serbest ol-
sun. Ancak, ne yaparlarsa yaps›nlar o varillerden kesinlikle bir canl› ç›-
kartamazlar. Zürafalar›, aslanlar›, ar›lar›, kanaryalar›, bülbülleri, papa-
¤anlar›, atlar›, yunuslar›, gülleri, orkideleri, zambaklar›, karanfilleri, muz-
lar›, portakallar›, elmalar›, hurmalar›, domatesleri, kavunlar›, karpuzlar›,
incirleri, zeytinleri, üzümleri, fleftalileri, tavus kufllar›n›, sülünleri, renk
renk kelebekleri ve bunlar gibi milyonlarca canl› türünden hiçbirini olufl-
turamazlar. De¤il burada birkaç›n› sayd›¤›m›z bu canl› varl›klar›, bunla-
r›n tek bir hücresini bile elde edemezler.
K›sacas›, bilinçsiz atomlar biraraya gelerek hücreyi oluflturamazlar.
Sonra yeni bir karar vererek bir hücreyi ikiye bölüp, sonra art arda baflka ka-
rarlar al›p, elektron mikroskobunu bulan, sonra kendi hücre yap›s›n› bu mik-
roskop alt›nda izleyen profesörleri oluflturamazlar. Madde, ancak Allah'›n
üstün yaratmas›yla hayat bulur. Bunun aksini iddia eden evrim teorisi ise, ak-
la tamamen ayk›r› bir safsatad›r. Evrimcilerin ortaya att›¤› iddialar üzerinde
biraz bile düflünmek, üstteki örnekte oldu¤u gibi, bu gerçe¤i aç›kça gösterir.
Göz ve Kulaktaki Teknoloji
Evrim teorisinin kesinlikle aç›klama getiremeyece¤i bir di¤er konu
ise göz ve kulaktaki üstün alg›lama kalitesidir.
Gözle ilgili konuya geçmeden önce "Nas›l görürüz?" sorusuna k›sa-
ca cevap verelim. Bir cisimden gelen ›fl›nlar, gözde retinaya ters olarak dü-
fler. Bu ›fl›nlar, buradaki hücreler taraf›ndan elektrik sinyallerine dönüfltü-
rülür ve beynin arka k›sm›ndaki görme merkezi denilen küçücük bir nok-
taya ulafl›r. Bu elektrik sinyalleri bir dizi ifllemden sonra beyindeki bu
merkezde görüntü olarak alg›lan›r. Bu bilgiden sonra flimdi düflünelim:
Beyin ›fl›¤a kapal›d›r. Yani beynin içi kapkaranl›kt›r, ›fl›k beynin bu-
lundu¤u yere kadar giremez. Görüntü merkezi denilen yer kapkaranl›k,
›fl›¤›n asla ulaflmad›¤›, belki de hiç karfl›laflmad›¤›n›z kadar karanl›k bir
yerdir. Ancak siz bu zifiri karanl›kta ›fl›kl›, p›r›l p›r›l bir dünyay› seyret-
mektesiniz.
Evrim Yan›lg›s› 119
Üstelik bu o kadar net ve kaliteli bir görüntüdür ki 21. yüzy›l tekno-
lojisi bile her türlü imkana ra¤men bu netli¤i sa¤layamam›flt›r. Örne¤in flu
anda okudu¤unuz kitaba, kitab› tutan ellerinize bak›n, sonra bafl›n›z› kal-
d›r›n ve çevrenize bak›n. fiu anda gördü¤ünüz netlik ve kalitedeki bu gö-
rüntüyü baflka bir yerde gördünüz mü? Bu kadar net bir görüntüyü size
dünyan›n bir numaral› televizyon flirketinin üretti¤i en geliflmifl televiz-
yon ekran› dahi veremez. 100 y›ld›r binlerce mühendis bu netli¤e ulaflma-
ya çal›flmaktad›r. Bunun için fabrikalar, dev tesisler kurulmakta, araflt›r-
malar yap›lmakta, planlar ve tasar›mlar gelifltirilmektedir. Yine bir TV ek-
ran›na bak›n, bir de flu anda elinizde tuttu¤unuz bu kitaba. Arada büyük
bir netlik ve kalite fark› oldu¤unu göreceksiniz. Üstelik, TV ekran› size iki
boyutlu bir görüntü gösterir, oysa siz üç boyutlu, derinlikli bir perspekti-
fi izlemektesiniz.
Uzun y›llard›r on binlerce mühendis üç boyutlu TV yapmaya, gözün
görme kalitesine ulaflmaya çal›flmaktad›rlar. Evet, üç boyutlu bir televiz-
yon sistemi yapabildiler ama onu da gözlük takmadan üç boyutlu görmek
mümkün de¤il, kald› ki bu suni bir üç boyuttur. Arka taraf daha bulan›k,
ön taraf ise ka¤›ttan dekor gibi durur. Hiçbir zaman gözün gördü¤ü kadar
net ve kaliteli bir görüntü oluflmaz. Kamerada da, televizyonda da mutla-
ka görüntü kayb› meydana gelir.
‹flte evrimciler, bu kaliteli ve net görüntüyü oluflturan mekanizman›n
tesadüfen olufltu¤unu iddia etmektedirler. fiimdi biri size, odan›zda du-
ran televizyon tesadüfler sonucunda olufltu, atomlar biraraya geldi ve bu
görüntü oluflturan aleti meydana getirdi dese ne düflünürsünüz? Binlerce
kiflinin biraraya gelip yapamad›¤›n› fluursuz atomlar nas›l yaps›n?
Gözün gördü¤ünden daha ilkel olan bir görüntüyü oluflturan alet te-
sadüfen oluflam›yorsa, gözün ve gözün gördü¤ü görüntünün de tesadü-
fen oluflamayaca¤› çok aç›kt›r. Ayn› durum kulak için de geçerlidir. D›fl
kulak, çevredeki sesleri kulak kepçesi vas›tas›yla toplay›p orta kula¤a ile-
tir; orta kulak ald›¤› ses titreflimlerini güçlendirerek iç kula¤a aktar›r; iç
kulak da bu titreflimleri elektrik sinyallerine dönüfltürerek beyne gönde-
rir. Aynen görmede oldu¤u gibi duyma ifllemi de beyindeki duyma mer-
kezinde gerçekleflir.
TERM‹T MUC‹ZES‹120
Gözdeki durum kulak için de geçerlidir, yani beyin, ›fl›k gibi sese de
kapal›d›r, ses geçirmez. Dolay›s›yla d›flar›s› ne kadar gürültülü de olsa
beynin içi tamamen sessizdir. Buna ra¤men en net sesler beyinde alg›la-
n›r. Ses geçirmeyen beyninizde bir orkestran›n senfonilerini dinlersiniz,
kalabal›k bir ortam›n tüm gürültüsünü duyars›n›z. Ama o anda hassas bir
cihazla beyninizin içindeki ses düzeyi ölçülse, burada keskin bir sessizli-
¤in hakim oldu¤u görülecektir. Net bir görüntü elde edebilmek ümidiyle
teknoloji nas›l kullan›l›yorsa, ses için de ayn› çabalar onlarca y›ld›r sürdü-
rülmektedir. Ses kay›t cihazlar›, müzik setleri, birçok elektronik alet, sesi
alg›layan müzik sistemleri bu çal›flmalardan baz›lar›d›r. Ancak, tüm tek-
nolojiye, bu teknolojide çal›flan binlerce mühendise ve uzmana ra¤men
kula¤›n oluflturdu¤u netlik ve kalitede bir sese ulafl›lamam›flt›r.
En büyük müzik sistemi flirketinin üretti¤i en kaliteli müzik setini
düflünün. Sesi kaydetti¤inde mutlaka sesin bir k›sm› kaybolur veya az da
olsa mutlaka parazit oluflur veya müzik setini açt›¤›n›zda daha müzik
bafllamadan bir c›z›rt› mutlaka duyars›n›z. Ancak insan vücudundaki tek-
nolojinin ürünü olan sesler son derece net ve kusursuzdur. Bir insan ku-
la¤›, hiçbir zaman müzik setinde oldu¤u gibi c›z›rt›l› veya parazitli alg›la-
maz; ses ne ise tam ve net bir biçimde onu alg›lar. Bu durum, insan yara-
t›ld›¤› günden bu yana böyledir. fiimdiye kadar insano¤lunun yapt›¤› hiç-
bir görüntü ve ses cihaz›, göz ve kulak kadar hassas ve baflar›l› birer alg›-
lay›c› olamam›flt›r. Ancak görme ve iflitme olay›nda, tüm bunlar›n ötesin-
de, çok büyük bir gerçek daha vard›r.
Beynin ‹çinde Gören ve
Duyan fiuur Kime Aittir?
Beynin içinde, ›fl›l ›fl›l renkli bir dünyay› seyreden, senfonileri, kuflla-
r›n c›v›lt›lar›n› dinleyen, gülü koklayan kimdir?
‹nsan›n gözlerinden, kulaklar›ndan, burnundan gelen uyar›lar, elekt-
rik sinyali olarak beyne gider. Biyoloji, fizyoloji veya biyokimya kitapla-
r›nda bu görüntünün beyinde nas›l olufltu¤una dair birçok detay okursu-
nuz. Ancak, bu konu hakk›ndaki en önemli gerçe¤e hiçbir yerde rastlaya-
Evrim Yan›lg›s› 121
mazs›n›z: Beyinde, bu elektrik sinyallerini görüntü, ses, koku ve his ola-
rak alg›layan kimdir? Beynin içinde göze, kula¤a, burna ihtiyaç duyma-
dan tüm bunlar› alg›layan bir fluur bulunmaktad›r. Bu fluur kime aittir?
Elbette bu fluur beyni oluflturan sinirler, ya¤ tabakas› ve sinir hücre-
lerine ait de¤ildir. ‹flte bu yüzden, herfleyin maddeden ibaret oldu¤unu
zanneden Darwinist-materyalistler bu sorulara hiçbir cevap verememek-
tedirler. Çünkü bu fluur, Allah'›n yaratm›fl oldu¤u ruhtur. Ruh, görüntü-
yü seyretmek için göze, sesi duymak için kula¤a ihtiyaç duymaz. Bunla-
r›n da ötesinde düflünmek için beyne ihtiyaç duymaz.
Bu aç›k ve ilmi gerçe¤i okuyan her insan›n, beynin içindeki birkaç
santimetreküplük, kapkaranl›k mekana tüm kainat› üç boyutlu, renkli,
gölgeli ve ›fl›kl› olarak s›¤d›ran yüce Allah'› düflünüp, O'ndan korkup,
O'na s›¤›nmas› gerekir.
Materyalist Bir ‹nanç
Buraya kadar incelediklerimiz, evrim teorisinin bilimsel bulgularla
aç›kça çeliflen bir iddia oldu¤unu göstermektedir. Teorinin hayat›n köke-
ni hakk›ndaki iddias› bilime ayk›r›d›r, öne sürdü¤ü evrim mekanizmala-
r›n›n hiçbir evrimlefltirici etkisi yoktur ve fosiller teorinin gerektirdi¤i ara
formlar›n yaflamad›klar›n› göstermektedir. Bu durumda, elbette, evrim te-
orisinin bilime ayk›r› bir düflünce olarak bir kenara at›lmas› gerekir. Nite-
kim tarih boyunca dünya merkezli evren modeli gibi pek çok düflünce, bi-
limin gündeminden ç›kar›lm›flt›r. Ama evrim teorisi ›srarla bilimin gün-
deminde tutulmaktad›r. Hatta baz› insanlar teorinin elefltirilmesini "bili-
me sald›r›" olarak göstermeye bile çal›flmaktad›rlar. Peki neden?..
Bu durumun nedeni, evrim teorisinin baz› çevreler için, kendisinden
asla vazgeçilemeyecek dogmatik bir inan›fl olufludur. Bu çevreler, mater-
yalist felsefeye körü körüne ba¤l›d›rlar ve Darwinizm'i de do¤aya getiri-
lebilecek yegane materyalist aç›klama oldu¤u için benimsemektedirler.
Bazen bunu aç›kça itiraf da ederler. Harvard Üniversitesi'nden ünlü bir
genetikçi ve ayn› zamanda önde gelen bir evrimci olan Richard Lewontin,
"önce materyalist, sonra bilim adam›" oldu¤unu flöyle itiraf etmektedir:
TERM‹T MUC‹ZES‹122
Bizim materyalizme bir inanc›m›z var, 'a priori' (önceden kabul edil-
mifl, do¤ru varsay›lm›fl) bir inanç bu. Bizi dünyaya materyalist bir
aç›klama getirmeye zorlayan fley, bilimin yöntemleri ve kurallar› de-
¤il. Aksine, materyalizme olan 'a priori' ba¤l›l›¤›m›z nedeniyle, dün-
yaya materyalist bir aç›klama getiren araflt›rma yöntemlerini ve kav-
ramlar› kurguluyoruz. Materyalizm mutlak do¤ru oldu¤una göre
de, ‹lahi bir aç›klaman›n sahneye girmesine izin veremeyiz.74
Bu sözler, Darwinizm'in, materyalist felsefeye ba¤l›l›k u¤runa yafla-
t›lan bir dogma oldu¤unun aç›k ifadeleridir. Bu dogma, maddeden baflka
hiçbir varl›k olmad›¤›n› varsayar. Bu nedenle de cans›z, bilinçsiz madde-
nin, hayat› yaratt›¤›na inan›r. Milyonlarca farkl› canl› türünün; örne¤in
kufllar›n, bal›klar›n, zürafalar›n, kaplanlar›n, böceklerin, a¤açlar›n, çiçek-
lerin, balinalar›n ve insanlar›n maddenin kendi içindeki etkileflimlerle,
yani ya¤an ya¤murla, çakan flimflekle, cans›z maddenin içinden olufltu¤u-
nu kabul eder. Gerçekte ise bu, hem akla hem bilime ayk›r› bir kabuldür.
Ama Darwinistler kendi deyimleriyle "‹lahi bir aç›klaman›n sahneye gir-
memesi" için, bu kabulü savunmaya devam etmektedirler.
Canl›lar›n kökenine materyalist bir ön yarg› ile bakmayan insanlar
ise, flu aç›k gerçe¤i göreceklerdir: Tüm canl›lar, üstün bir güç, bilgi ve ak-
la sahip olan bir Yarat›c›n›n eseridirler. Yarat›c›, tüm evreni yoktan var
eden, en kusursuz biçimde düzenleyen ve tüm canl›lar› yarat›p flekillen-
diren Allah't›r.
Evrim Teorisi Dünya Tarihinin
En Etkili Büyüsüdür
Burada flunu da belirtmek gerekir ki, ön yarg›s›z, hiçbir ideolojinin
etkisi alt›nda kalmadan, sadece akl›n› ve mant›¤›n› kullanan her insan, bi-
lim ve medeniyetten uzak toplumlar›n hurafelerini and›ran evrim teorisi-
nin inan›lmas› imkans›z bir iddia oldu¤unu kolayl›kla anlayacakt›r.
Yukar›da da belirtildi¤i gibi, evrim teorisine inananlar, büyük bir va-
rilin içine birçok atomu, molekülü, cans›z maddeyi dolduran ve bunlar›n
kar›fl›m›ndan zaman içinde düflünen, akleden, bulufllar yapan profesörle-
Evrim Yan›lg›s› 123
rin, üniversite ö¤rencilerinin, Einstein, Hubble gibi bilim adamlar›n›n,
Frank Sinatra, Charlton Heston gibi sanatç›lar›n, bunun yan› s›ra ceylan-
lar›n, limon a¤açlar›n›n, karanfillerin ç›kaca¤›na inanmaktad›rlar. Üstelik,
bu saçma iddiaya inananlar bilim adamlar›, profesörler, kültürlü, e¤itim-
li insanlard›r. Bu nedenle evrim teorisi için "dünya tarihinin en büyük ve
en etkili büyüsü" ifadesini kullanmak yerinde olacakt›r. Çünkü, dünya ta-
rihinde insanlar›n bu derece akl›n› bafl›ndan alan, ak›l ve mant›kla düflün-
melerine imkan tan›mayan, gözlerinin önüne sanki bir perde çekip çok
aç›k olan gerçekleri görmelerine engel olan bir baflka inanç veya iddia da-
ha yoktur. Bu, Afrikal› baz› kabilelerin totemlere, Sebe halk›n›n Günefl'e
tapmas›ndan, Hz. ‹brahim'in kavminin elleri ile yapt›klar› putlara, Hz.
Musa'n›n kavminin alt›ndan yapt›klar› buza¤›ya tapmalar›ndan çok daha
vahim ve ak›l almaz bir körlüktür. Gerçekte bu durum, Allah'›n Kuran'da
iflaret etti¤i bir ak›ls›zl›kt›r. Allah, baz› insanlar›n anlay›fllar›n›n kapanaca-
¤›n› ve gerçekleri görmekten aciz duruma düfleceklerini birçok ayetinde
bildirmektedir. Bu ayetlerden baz›lar› flöyledir:
fiüphesiz, inkar edenleri uyarsan da, uyarmasan da, onlar için fark
etmez; inanmazlar. Allah, onlar›n kalplerini ve kulaklar›n› mühür-
lemifltir; gözlerinin üzerinde perdeler vard›r. Ve büyük azab onlara-
d›r. (Bakara Suresi, 6-7)
…Kalpleri vard›r bununla kavray›p-anlamazlar, gözleri vard›r bu-
nunla görmezler, kulaklar› vard›r bununla iflitmezler. Bunlar hay-
vanlar gibidir, hatta daha afla¤›l›kt›rlar. ‹flte bunlar gafil olanlard›r.
(Araf Suresi, 179)
Allah, Hicr Suresi'nde de, bu insanlar›n mucizeler görseler bile inan-
mayacak kadar büyülendiklerini flöyle bildirmektedir:
Onlar›n üzerlerine gökyüzünden bir kap› açsak, ordan yukar› yük-
selseler de, mutlaka: "Gözlerimiz döndürüldü, belki biz büyülen-
mifl bir toplulu¤uz" diyeceklerdir. (Hicr Suresi, 14-15)
Bu kadar genifl bir kitlenin üzerinde bu büyünün etkili olmas›, insan-
lar›n gerçeklerden bu kadar uzak tutulmalar› ve 150 y›ld›r bu büyünün
bozulmamas› ise, kelimelerle anlat›lamayacak kadar hayret verici bir du-
rumdur. Çünkü, bir veya birkaç insan›n imkans›z senaryolara, saçmal›k
TERM‹T MUC‹ZES‹124
ve mant›ks›zl›klarla dolu iddialara inanmalar› anlafl›labilir. Ancak dünya-
n›n dört bir yan›ndaki insanlar›n, fluursuz ve cans›z atomlar›n ani bir ka-
rarla biraraya gelip; ola¤anüstü bir organizasyon, disiplin, ak›l ve fluur
gösterip kusursuz bir sistemle iflleyen evreni, canl›l›k için uygun olan her
türlü özelli¤e sahip olan Dünya gezegenini ve say›s›z kompleks sistemle
donat›lm›fl canl›lar› meydana getirdi¤ine inanmas›n›n, "büyü"den baflka
bir aç›klamas› yoktur.
Nitekim, Allah Kuran'da, inkarc› felsefenin savunucusu olan baz›
kimselerin, yapt›klar› büyülerle insanlar› etkilediklerini Hz. Musa ve Fi-
ravun aras›nda geçen bir olayla bizlere bildirmektedir. Hz. Musa, Fira-
vun'a hak dini anlatt›¤›nda, Firavun Hz. Musa'ya, kendi "bilgin büyücü-
leri" ile insanlar›n topland›¤› bir yerde karfl›laflmas›n› söyler. Hz. Musa,
büyücülerle karfl›laflt›¤›nda, büyücülere önce onlar›n marifetlerini sergile-
melerini emreder. Bu olay›n anlat›ld›¤› ayet flöyledir:
(Musa:) "Siz at›n" dedi. (Asalar›n›) at›verince, insanlar›n gözlerini
büyüleyiverdiler, onlar› dehflete düflürdüler ve (ortaya) büyük bir
sihir getirmifl oldular. (Araf Suresi, 116)
Görüldü¤ü gibi Firavun'un büyücüleri yapt›klar› "aldatmacalar"la -
Hz. Musa ve ona inananlar d›fl›nda- insanlar›n hepsini büyüleyebilmifller-
dir. Ancak, onlar›n att›klar›na karfl›l›k Hz. Musa'n›n ortaya koydu¤u de-
lil, onlar›n bu büyüsünü, ayetteki ifadeyle "uydurduklar›n› yutmufl" yani
etkisiz k›lm›flt›r:
Biz de Musa'ya: "Asan› f›rlat›ver" diye vahyettik. (O da f›rlat›ve-
rince) bir de bakt›lar ki, o bütün uydurduklar›n› derleyip-toparla-
y›p yutuyor. Böylece hak yerini buldu, onlar›n bütün yapmakta ol-
duklar› geçersiz kald›. Orada yenilmifl oldular ve küçük düflmüfl-
ler olarak tersyüz çevrildiler. (Araf Suresi, 117-119)
Ayetlerde de bildirildi¤i gibi, daha önce insanlar› büyüleyerek etki-
leyen bu kiflilerin yapt›klar›n›n bir sahtekarl›k oldu¤unun anlafl›lmas› ile,
söz konusu insanlar küçük düflmüfllerdir. Günümüzde de bir büyünün et-
kisiyle, bilimsellik k›l›f› alt›nda son derece saçma iddialara inanan ve bun-
lar› savunmaya hayatlar›n› adayanlar, e¤er bu iddialardan vazgeçmezler-
se gerçekler tam anlam›yla a盤a ç›kt›¤›nda ve "büyü bozuldu¤unda" kü-
Evrim Yan›lg›s› 125
çük duruma düfleceklerdir. Nitekim, yaklafl›k 60 yafl›na kadar evrimi sa-
vunan ve ateist bir felsefeci olan, ancak daha sonra gerçekleri gören Mal-
colm Muggeridge evrim teorisinin yak›n gelecekte düflece¤i durumu flöy-
le aç›klamaktad›r:
Ben kendim, evrim teorisinin, özellikle uyguland›¤› alanlarda, gele-
ce¤in tarih kitaplar›ndaki en büyük espri malzemelerinden biri ola-
ca¤›na ikna oldum. Gelecek kuflak, bu kadar çürük ve belirsiz bir hi-
potezin inan›lmaz bir safl›kla kabul edilmesini hayretle karfl›layacak-
t›r.75
Bu gelecek, uzakta de¤ildir aksine çok yak›n bir gelecekte insanlar
"tesadüfler"in ilah olamayacaklar›n› anlayacaklar ve evrim teorisi dünya
tarihinin en büyük aldatmacas› ve en fliddetli büyüsü olarak tan›mlana-
cakt›r. Bu fliddetli büyü, büyük bir h›zla dünyan›n dört bir yan›nda insan-
lar›n üzerinden kalkmaya bafllam›flt›r. Evrim aldatmacas›n›n s›rr›n› ö¤re-
nen birçok insan, bu aldatmacaya nas›l kand›¤›n› hayret ve flaflk›nl›kla dü-
flünmektedir.
TERM‹T MUC‹ZES‹126
Dediler ki: "Sen Yücesin, bize
ö¤retti¤inden baflka bizim hiçbir
bilgimiz yok. Gerçekten Sen, herfleyi
bilen, hüküm ve hikmet sahibi olans›n."
(Bakara Suresi, 32)
NOTLAR
1 http//info.e.ac.uk/~gjlramel/isoptera.html
2 Karl Von Frish, Animal Architecture, Harcourt Brace, New York, s.124
3 Michael Scott, The Young Oxford Book of Ecology, Oxford University Press, Italy, 1995, s. 39
4 Christopher O'Toole, The Encylopedia of Insects, Facts On File Publication, New York, 1986, s.35
5 http://oldsci.eiu.edu/physics/Ddavis/fam/Insects/Termites.html
6 Karl Von Frish, Animal Architecture, Harcourt Brace, New York, s.137
7 Charles Darwin (1859), On the Origin of Species by Means of Natural Selection or the Preservation of Fa-voured Races in the Struggle for Life, John Murrey, London: 1967, s.242
8 Joachim Scheven, Creation, March-May 1996, sf. 24-25
9 Charles Darwin, Türlerin Kökeni, Ankara, 1996 Onur Yay›nlar›, Sf: 304
10 Prof.Ali Demirsoy ,Yaflam›n Temel Kurallar›Genel Biyoloji/Genel Zooloji, Cilt I, Ankara, 1993,
s.605
11 Peter Kropotkin, Mutual Aid: A Factor of Evolution, 1902, 1. Bölüm
12 Bilim ve Teknik Görsel Bilim ve Teknik Ansiklopedisi, Görsel Yay›nlar, Cilt1, ‹stanbul, 1986, s.289
13 C.B.P.C.Publishing Ltd.,Hayvanlar Ansiklopedisi, Böcekler, s.186
14 Görsel Bilim ve Teknik Ansiklopedisi, s.290-291
15 http://www.mathesongas.com/msds/MethylVinylKetone.htm
16 Görsel Bilim ve Teknik Ansiklopedisi, s.291
17 Görsel Bilim ve Teknik Ansiklopedisi, s.289
18 www.agric.wa.gov.av/progserv/plants/ento.termites.html
19 John Scatt Saunders, Chemical Wars, Baltimore: Science Books Limited, Ekim 1988, s.271-276
20 Bilim ve Teknik Görsel Bilim ve Teknik Ansiklopedisi, Görsel Yay›nlar, Cilt1, ‹stanbul, 1986, s.289
21 Bilim ve Teknik Görsel Bilim ve Teknik Ansiklopedisi, Görsel Yay›nlar, Cilt1, ‹stanbul, 1986, s.289
22 John Maynard Smith, The Evolution of Behavior, Scientific American, Aral›k 1978, cilt 239, no.3, s.176
23 Cemal Y›ld›r›m, Evrim Kuram› ve Ba¤nazl›k, Bilgi Yay›nlar›, s.185
24 Prescott, Harley, Klein, Microbiology, McGraw Hill, ABD, 1999,s.567
25 Karl Von Frish, Animal Architecture, Harcourt Brace, New York, s.127
26 http://members.Aol.com/rvf3rd/tcycle.html
27 http://ianrwww.unl.edu/ianr/pubs/extnpubs/insects/g1062.HTM#biology
28 "Körler ama her fleyi koku sayesinde biliyorlar", Cumhuriyet Bilim Teknik, say› 419,s.16
29 Karl Von Frish, Animal Architecture, Harcourt Brace, New York, s. 148
30 C.B.P.C.Publishing Ltd.,Hayvanlar Ansiklopedisi,Böcekler, s.185
31 Erich Hoyt and Ped Schultz, Insect Life, John Wiley and Sons. Inc., New York, 1999, s. 160
32 Karl Von Frish, Animal Architecture, Harcourt Brace, New York, s. 129
33 Karl Von Frish, Animal Architecture, Harcourt Brace, New York, s.144
34 Görsel Bilim ve Teknik Ansiklopedisi, 3. Cilt. s.955
35 The Guinness Enclopedia of the Living World, GuinnessPublishing, Italy, 1992, s. 160
36 Alia ‹zzet Begoviç, Do¤u ve Bat› Aras›nda ‹slam, Nehir Yay›nlar›, ‹stanbul, 1992, s. 70
37 Görsel Bilim ve Teknik Ansiklopedisi, s. 955
38 National Geographic, Harikalar Dünyas›, Do¤an Kitapç›l›k, ‹stanbul, 1999, s.190
39 Bilim ve Teknik Görsel Bilim ve Teknik Ansiklopedisi, Görsel Yay›nlar, Cilt3, ‹stanbul, 1986, 5. Cilt.
s.963
40 Erich Hoyt and Ped Schultz, Insect Life, John Wiley and Sons. Inc., New York, 1999, s.161
41 Karl Von Frish, Animal Architecture, Harcourt Brace, New York, s.146
42 Karl Von Frish, Animal Architecture, Harcourt Brace, New York, s.144
43 Erich Hoyt and Ped Schultz, Insect Life, John Wiley and Sons. Inc., New York, 1999, s. 161
44 Görsel Bilim ve Teknik Ansiklopedisi, s.964
45 Karl Von Frish, Animal Architecture, Harcourt Brace, New York, s.138
46 Karl Von Frish, Animal Architecture, s.142
47 Karl Von Frish, Animal Architecture, s.143
48 Karl Von Frish, Animal Architecture, s.144
49 http://info.ex.ac.uk/~gjlramel/isoptera.htm
50 http://info.ex.ac.uk/~gjlramel/isoptera.html
51 http://www.physics.iastate.edu/gc…ers/1996/atmoschem.brockberg.html
52 http://agnews.tamu.edu/stories/ENTO/Feb2697c.html
53 http://www.physics.iastate.edu/gc…ers/1996/atmoschem.brockberg.html
54 http://www.atm.ch.cam.ac.uk/~mgs/termites.html
55 Prof.Ali Demirsoy ,Yaflam›n Temel Kurallar›Genel Biyoloji/Genel Zooloji, Cilt I, Ankara, 1993,
s.190
56. Sidney Fox, Klaus Dose, Molecular Evolution and The Origin of Life, New York: Marcel Dekker,
1977, s. 2)
57. Alexander I. Oparin, Origin of Life, (1936) New York, Dover Publications, 1953, s.196
58. "New Evidence on Evolution of Early Atmosphere and Life", Bulletin of the American Meteorolo-
gical Society, c. 63, Kas›m 1982, s. 1328-1330
59. Stanley Miller, Molecular Evolution of Life: Current Status of the Prebiotic Synthesis of Small Mo-
lecules, 1986, s. 7
60. Jeffrey Bada, Earth, fiubat 1998, s. 40
61. Leslie E. Orgel, The Origin of Life on Earth, Scientific American, c. 271, Ekim 1994, s. 78
62. Charles Darwin, The Origin of Species: A Facsimile of the First Edition, Harvard University Press,
1964, s. 189
63. Charles Darwin, The Origin of Species: A Facsimile of the First Edition, Harvard University Press,
1964, s. 184
64. B. G. Ranganathan, Origins?, Pennsylvania: The Banner Of Truth Trust, 1988
65. Charles Darwin, The Origin of Species: A Facsimile of the First Edition, Harvard University Press,
1964, s. 179
66. Derek A. Ager, "The Nature of the Fossil Record", Proceedings of the British Geological Associati-
on, c. 87, 1976, s. 133
67. Douglas J. Futuyma, Science on Trial, New York: Pantheon Books, 1983. s. 197
68. Solly Zuckerman, Beyond The Ivory Tower, New York: Toplinger Publications, 1970, s. 75-94; Char-
les E. Oxnard, "The Place of Australopithecines in Human Evolution: Grounds for Doubt", Nature,
c. 258, sf. 389
69. J. Rennie, "Darwin's Current Bulldog: Ernst Mayr", Scientific American, Aral›k 1992
70. Alan Walker, Science, c. 207, 1980, sf. 1103; A. J. Kelso, Physical Antropology, 1. bask›, New York: J.
B. Lipincott Co., 1970, sf. 221; M. D. Leakey, Olduvai Gorge, c. 3, Cambridge: Cambridge Univer-
sity Press, 1971, s. 272
71. Time, Kas›m 1996
72. S. J. Gould, Natural History, c. 85, 1976, s. 30
73. Solly Zuckerman, Beyond The Ivory Tower, New York: Toplinger Publications, 1970, s. 19
74. Richard Lewontin, "The Demon-Haunted World", The New York Review of Books, 9 Ocak 1997, s.
28
75. Malcolm Muggeridge, The End of Christendom, Grand Rapids: Eerdmans, 1980, s.43
TERM‹T MUC‹ZES‹128