kan ve kalp mucİzesİ
DESCRIPTION
Bedeninizde akan kanın varlığından daha önce hiç haberiniz olmasaydı ve bir gün bunu aniden keşfetseydiniz, bir hayli şaşırırdınız. Sizi ilk hayrete düşüren, derinizin hemen altında alabildiğine kırmızı bir rengin hakimiyeti olurdu. Bu sıvının son derece hızlı bir biçimde hiç durmadan akmakta olduğunu öğrendiğinizde ise daha da çok şaşırırdınız.TRANSCRIPT
YAZAR ve ESERLER‹ HAKKINDAHarun Yahya müstear ismini kullanan yazar Adnan Oktar, 1956 y›l›nda An-
kara'da do¤du. ‹lk, orta ve lise ö¤renimini Ankara'da tamamlad›. Daha sonra ‹s-tanbul Mimar Sinan Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi'nde ve ‹stanbul Üni-versitesi Felsefe Bölümü'nde ö¤renim gördü. 1980'li y›llardan bu yana, imani,bilimsel ve siyasi konularda pek çok eser haz›rlad›. Bunlar›n yan› s›ra, yazar›nevrimcilerin sahtekarl›klar›n›, iddialar›n›n geçersizli¤ini ve Darwinizm'in kanl›ideolojilerle olan karanl›k ba¤lant›lar›n› ortaya koyan çok önemli eserleri bulun-maktad›r.
Harun Yahya'n›n eserleri yaklafl›k 30.000 resmin yer ald›¤› toplam 45.000sayfal›k bir külliyatt›r ve bu külliyat 57 farkl› dile çevrilmifltir.
Yazar›n müstear ismi, inkarc› düflünceye karfl› mücadele eden iki peygam-berin hat›ralar›na hürmeten, isimlerini yad etmek için Harun ve Yahya isimle-rinden oluflturulmufltur. Yazar taraf›ndan kitaplar›n kapa¤›nda Resulullah'›nmührünün kullan›lm›fl olmas›n›n sembolik anlam› ise, kitaplar›n içeri¤i ile ilgi-lidir. Bu mühür, Kuran-› Kerim'in Allah'›n son kitab› ve son sözü, Peygamberi-miz (sav)'in de hatem-ül enbiya olmas›n› remzetmektedir. Yazar da, yay›nlad›¤›tüm çal›flmalar›nda, Kuran'› ve Resulullah'›n sünnetini kendine rehber edinmifl-tir. Bu suretle, inkarc› düflünce sistemlerinin tüm temel iddialar›n› tek tek çürüt-meyi ve dine karfl› yöneltilen itirazlar› tam olarak susturacak "son söz"ü söyle-meyi hedeflemektedir. Çok büyük bir hikmet ve kemal sahibi olan Resulullah'›nmührü, bu son sözü söyleme niyetinin bir duas› olarak kullan›lm›flt›r.
Yazar›n tüm çal›flmalar›ndaki ortak hedef, Kuran'›n tebli¤ini dünyaya ulafl-t›rmak, böylelikle insanlar› Allah'›n varl›¤›, birli¤i ve ahiret gibi temel imani ko-nular üzerinde düflünmeye sevk etmek ve inkarc› sistemlerin çürük temellerinive sapk›n uygulamalar›n› gözler önüne sermektir.
Nitekim Harun Yahya'n›n eserleri Hindis-tan'dan Amerika'ya, ‹ngiltere'den Endo-
nezya'ya, Polonya'dan Bosna Her-sek'e, ‹spanya'dan Brezilya'ya, Malez-ya'dan ‹talya'ya, Fransa'dan Bulgaris-tan'a ve Rusya'ya kadar dünyan›n da-ha pek çok ülkesinde be¤eniyle okun-maktad›r. ‹ngilizce, Frans›zca, Al-
manca, ‹talyanca, ‹spanyolca, Por-tekizce, Urduca, Arapça, Arna-
vutça, Rusça, Boflnakça, Uy-gurca, Endonezyaca, Ma-
layca, Bengoli, S›rp-
3
ça, Bulgarca, Çince, Kishwahili (Tanzanya'da kullan›l›yor), Hausa (Afrika'dayayg›n olarak kullan›l›yor), Dhivelhi (Mauritus'ta kullan›l›yor), Danimarkacave ‹sveçce gibi pek çok dile çevrilen eserler, yurt d›fl›nda genifl bir okuyucu kit-lesi taraf›ndan takip edilmektedir.
Dünyan›n dört bir yan›nda ola¤anüstü takdir toplayan bu eserler pek çokinsan›n iman etmesine, pek ço¤unun da iman›nda derinleflmesine vesile ol-maktad›r. Kitaplar› okuyan, inceleyen her kifli, bu eserlerdeki hikmetli, özlü,kolay anlafl›l›r ve samimi üslubun, ak›lc› ve ilmi yaklafl›m›n fark›na varmakta-d›r. Bu eserler süratli etki etme, kesin netice verme, itiraz edilemezlik, çürütü-lemezlik özellikleri tafl›maktad›r. Bu eserleri okuyan ve üzerinde ciddi biçimdedüflünen insanlar›n, art›k materyalist felsefeyi, ateizmi ve di¤er sapk›n görüflve felsefelerin hiçbirini samimi olarak savunabilmeleri mümkün de¤ildir. Bun-dan sonra savunsalar da ancak duygusal bir inatla savunacaklard›r, çünkü fik-ri dayanaklar› çürütülmüfltür. Ça¤›m›zdaki tüm inkarc› ak›mlar, Harun YahyaKülliyat› karfl›s›nda fikren ma¤lup olmufllard›r.
Kuflkusuz bu özellikler, Kuran'›n hikmet ve anlat›m çarp›c›l›¤›ndan kay-naklanmaktad›r. Yazar›n kendisi bu eserlerden dolay› bir övünme içinde de¤il-dir, yaln›zca Allah'›n hidayetine vesile olmaya niyet etmifltir. Ayr›ca bu eserle-rin bas›m›nda ve yay›nlanmas›nda herhangi bir maddi kazanç hedeflenme-mektedir.
Bu gerçekler göz önünde bulunduruldu¤unda, insanlar›n görmediklerinigörmelerini sa¤layan, hidayetlerine vesile olan bu eserlerin okunmas›n› teflviketmenin de, çok önemli bir hizmet oldu¤u ortaya ç›kmaktad›r.
Bu de¤erli eserleri tan›tmak yerine, insanlar›n zihinlerini buland›ran, fikrikarmafla meydana getiren, kuflku ve tereddütleri da¤›tmada, iman› kurtarmadagüçlü ve keskin bir etkisi olmad›¤› genel tecrübe ile sabit olan kitaplar› yaymakise, emek ve zaman kayb›na neden olacakt›r. ‹man› kurtarma amac›ndan ziya-de, yazar›n›n edebi gücünü vurgulamaya yönelik eserlerde bu etkinin elde edi-lemeyece¤i aç›kt›r. Bu konuda kuflkusu olanlar varsa, Harun Yahya'n›n eserleri-nin tek amac›n›n dinsizli¤i çürütmek ve Kuran ahlak›n› yaymak oldu¤unu, buhizmetteki etki, baflar› ve samimiyetin aç›kça görüldü¤ünü okuyucular›n genelkanaatinden anlayabilirler.
Bilinmelidir ki, dünya üzerindeki zulüm ve karmaflalar›n, Müslümanlar›nçektikleri eziyetlerin temel sebebi dinsizli¤in fikri hakimiyetidir. Bunlardankurtulman›n yolu ise, dinsizli¤in fikren ma¤lup edilmesi, iman hakikatlerininortaya konmas› ve Kuran ahlak›n›n, insanlar›n kavray›p yaflayabilecekleri fle-kilde anlat›lmas›d›r. Dünyan›n günden güne daha fazla içine çekilmek istendi-¤i zulüm, fesat ve kargafla ortam› dikkate al›nd›¤›nda bu hizmetin elden geldi-¤ince h›zl› ve etkili bir biçimde yap›lmas› gerekti¤i aç›kt›r. Aksi halde çok geçkal›nabilir.
Bu önemli hizmette öncü rolü üstlenmifl olan Harun Yahya Külliyat›,Allah'›n izniyle, 21. yüzy›lda dünya insanlar›n› Kuran'da tarif edi-len huzur ve bar›fla, do¤ruluk ve adalete, güzellik ve mutlulu¤atafl›maya bir vesile olacakt›r.
HarunYahya
OKUYUCUYA� Bu kitapta ve di¤er çal›flmalar›m›zda evrim teorisinin çöküflüne özel bir yerayr›lmas›n›n nedeni, bu teorinin her türlü din aleyhtar› felsefenin temelini olufl-turmas›d›r. Yarat›l›fl› ve dolay›s›yla Allah'›n varl›¤›n› inkar eden Darwinizm, 140y›ld›r pek çok insan›n iman›n› kaybetmesine ya da kuflkuya düflmesine neden ol-mufltur. Dolay›s›yla bu teorinin bir aldatmaca oldu¤unu gözler önüne sermekçok önemli bir imani görevdir. Bu önemli hizmetin tüm insanlar›m›za ulaflt›r›la-bilmesi ise zorunludur. Kimi okuyucular›m›z belki tek bir kitab›m›z› okuma im-kan› bulabilir. Bu nedenle her kitab›m›zda bu konuya özet de olsa bir bölüm ay-r›lmas› uygun görülmüfltür.
� Belirtilmesi gereken bir di¤er husus, bu kitaplar›n içeri¤i ile ilgilidir. Yazar›ntüm kitaplar›nda imani konular, Kuran ayetleri do¤rultusunda anlat›lmakta, in-sanlar Allah'›n ayetlerini ö¤renmeye ve yaflamaya davet edilmektedir. Allah'›nayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›-rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r.
� Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan samimi, sade ve ak›c› üslup ise kitaplar›n ye-diden yetmifle herkes taraf›ndan rahatça anlafl›lmas›n› sa¤lamaktad›r. Bu etkilive yal›n anlat›m sayesinde, kitaplar "bir solukta okunan kitaplar" deyimine tamolarak uymaktad›r. Dini reddetme konusunda kesin bir tav›r sergileyen insanlardahi, bu kitaplarda anlat›lan gerçeklerden etkilenmekte ve anlat›lanlar›n do¤ru-lu¤unu inkar edememektedirler.
� Bu kitap ve yazar›n di¤er eserleri, okuyucular taraf›ndan bizzat okunabilece-¤i gibi, karfl›l›kl› bir sohbet ortam› fleklinde de okunabilir. Bu kitaplardan istifa-de etmek isteyen bir grup okuyucunun kitaplar› birarada okumalar›, konuyla il-gili kendi tefekkür ve tecrübelerini de birbirlerine aktarmalar› aç›s›ndan yararl›olacakt›r.
� Bunun yan›nda, sadece Allah r›zas› için yaz›lm›fl olan bu kitaplar›n tan›nma-s›na ve okunmas›na katk›da bulunmak da büyük bir hizmet olacakt›r. Çünkü ya-zar›n tüm kitaplar›nda ispat ve ikna edici yön son derece güçlüdür. Bu sebepledini anlatmak isteyenler için en etkili yöntem, bu kitaplar›n di¤er insanlar tara-f›ndan da okunmas›n›n teflvik edilmesidir.
� Kitaplar›n arkas›na yazar›n di¤er eserlerinin tan›t›mlar›n›n eklenmesinin iseönemli sebepleri vard›r. Bu sayede kitab› eline alan kifli, yukar›da söz etti¤imizözellikleri tafl›yan ve okumaktan hoflland›¤›n› umdu¤umuz bu kitapla ayn› va-s›flara sahip daha birçok eser oldu¤unu görecektir. ‹mani ve siyasi konularda ya-rarlanabilece¤i zengin bir kaynak birikiminin bulundu¤una flahit olacakt›r.
� Bu eserlerde, di¤er baz› eserlerde görülen, yazar›n flahsi kanaatlerine, flüphelikaynaklara dayal› izahlara, mukaddesata karfl› gereken adaba ve sayg›ya dikkatedilmeyen üsluplara, burkuntu veren ümitsiz, flüpheci ve ye'se sürükleyen anla-t›mlara rastlayamazs›n›z.
Bu kitapta kullan›lan ayetler, Ali Bulaç'›n haz›rlad›¤›"Kur'an-› Kerim ve Türkçe Anlam›" isimli mealden al›nm›flt›r.
Birinci Bask›: Kas›m, 2003 / ‹kinci Bask›: Mart, 2006 / Üçüncü Bask›: Mart, 2008
ARAfiTIRMA YAYINCILIKTalatpafla Mah. Emirgazi Caddesi ‹brahim Elmas ‹flmerkezi A Blok Kat 4 Okmeydan› - ‹stanbul / Tel: (0 212) 222 00 88
Bask›: Seçil Ofset100. Y›l Mahallesi MAS-S‹T Matbaac›lar Sitesi
4. Cadde No: 77 Ba¤c›lar-‹stanbul / Tel: (0 212) 629 06 15
www.harunyahya.org - www.harunyahya.net
içindekiler
G‹R‹fi 8
1. BÖLÜM
Benzersiz Yaflam S›v›s›: Kan 12
2. BÖLÜM
Dünyadaki En Verimli
‹fl Makinesi: Kalp 180
3. BÖLÜM
Kusursuz Ulafl›m A¤›:
Kan Damarlar› 204
4. BÖLÜM
Mükemmel Dolafl›m A¤› Karfl›s›nda
Evrim Ç›kmaz› 246
EK BÖLÜM
Evrim Yan›lg›s› 256
iz dahil tüm insanlar dünyaya gelmeden önceanne karn›nda dokuz uzun ay geçirirler. ‹n-san, bu aflaman›n bafllang›c›nda sadece annekarn›nda geliflmeye bafllayan küçücük birhücre toplulu¤undan ibarettir... 22. günde fa-sulye tanesinden bile küçüktür. Bir gün, butoplulu¤un tam orta yerinde küçücük bir
yumru, bir emir al›r ve aniden atmaya bafllar. Vücuttaki tüm di¤erhücreler sakindir ama o sürekli hareket eder ve asla durmaz. Asla"biraz durup dinlenme ihtiyac›" hissetmez. Ta ki, aradan on y›llargeçip de "dur" emrini alaca¤› güne kadar. Geçen bu süre ise, bir in-san ömrünü tan›mlar. Bu küçük yumruya "baflla" ve "dur" emir-lerini kim vermektedir?
Siz henüz anne karn›nda 3 haftal›kken atmaya bafllayan bumükemmel pompan›n, yani kalbin, çok önemli bir sorumlulu¤uvard›r. Vücut içinde kan›n dolaflmas›n› sa¤lamak; bir baflka deyifl-le sizi meydana getiren ve t›pk› sizin gibi "canl›" olan yaklafl›k 100trilyon hücreye hayat vermek; bu hücrelerin nefes al›p vermelerinive beslenmelerini sa¤lamak, onlar› temizlemek, hastal›klar›n› iyi-lefltirmek ve onlar› düflmanlardan korumak... Sizi oluflturan hücre-leri, dolay›s›yla sizi yaflatan bu sistemi kuran kimdir?
Peki size yaflam veren bu sistemin varl›¤› için siz ne yapt›n›z?Sizin böyle bir sisteme sahip olmak için yapabilece¤iniz bir fleyyoktu, çünkü henüz dünyaya gözlerinizi açmadan sizin için ha-z›rlanm›fl bir düzenin içinde yaflamaya bafllad›n›z. Sahip oldu¤u-nuz beden kusursuz bir flekilde sizin için haz›rland›. Örne¤inçevrenizi net olarak görebilmeniz için mükemmel bir çift göz ya-rat›ld›. D›flar›daki hava ile henüz karfl›laflm›fl olman›za ra¤men,periyodik olarak soluk alman›z› sa¤layacak solunum sisteminizdaha siz anne karn›ndayken olufltu. Besinlerin her türlüsünü sin-direbilecek bir sindirim sistemine, size özel parmak izleriyle bir-likte parmaklara ve ellere, gözlerinizi yabanc› maddelerden koru-yacak göz kapaklar› ve kirpiklere ve bunun gibi çok say›da orga-n ve özelli¤e sahip olarak dünyaya geldiniz. H›zla yaklaflan bircisme karfl› otomatik olarak göz kapaklar›n›z› kapatarak gö-zünüzü koruman›z› sa¤layan refleks ve bunun gibi dahabirçok "koruma tedbiri", hiç haberiniz yokken al›nd› vebedeninize yerlefltirildi. Bunlar için hiçbir zaman u¤-rafl vermenize gerek olmad›. Harun
Yahya
9
10
Bu sistemleri sizin için Yaratan, en kusursuz flekilde bedeninizeyerlefltiren Allah't›r. Sonsuz güç sahibi Allah flu ana kadar yaflam›flolan ve flu anda yaflayan tüm insanlar› ayn› mükemmel sistemleresahip olarak yaratmaktad›r.
Size yaflam veren kalp ve onun hareketlendirdi¤i dolafl›m siste-mi de iflte bu kusursuz ve eksiksiz düzenin bir parças›d›r. Kalbinpompalad›¤› "kan" adl› mucizevi s›v›, hareket etmeye bafllad›¤› an-dan itibaren bedeninizdeki hemen her hücreye "hayat" tafl›r. Kan,gözünüzden ayak parmaklar›n›za kadar her noktay› dolaflan mü-kemmel bir a¤ ile tüm bedeninizi kaplar. Siz büyürsünüz, o geliflir.Siz hastalan›rs›n›z, sizi o savunur. Yaflaman›z için hücrelerinizin bes-lenmesini o sa¤lar. Vücudunuzu o temizler. En önemlisi sizi yaflata-cak olan oksijeni vücudun her hücresine ulaflt›rma görevi ona aittir.Bedeninizde dolaflan bu s›v›, yani kan, özel bir nimet, büyük bir mu-cizedir. Gelin bu mucizeyi birlikte inceleyelim ve böylece onu Yara-tan Rabbimiz'in varl›¤›na ve gücüne bir kez daha tan›k olal›m...
AKILLI TASARIM YAN‹ YARATILIfiAllah'›n yaratmak için
tasar›m yapmaya ihtiyac› yokturKitap boyunca yer yer kullan›lan 'tasar›m' ifadesinin do¤ru an-
lafl›lmas› önemlidir. Allah'›n kusursuz bir tasar›m yaratm›fl olmas›,Rabbimiz’in önce plan yapt›¤› daha sonra yaratt›¤› anlam›na gel-mez. Bilinmelidir ki, yerlerin ve göklerin Rabbi olan Allah’›n yarat-mak için herhangi bir 'tasar›m' yapmaya ihtiyac› yoktur. Allah'›n ta-sarlamas› ve yaratmas› ayn› anda olur. Allah bu tür eksikliklerdenmünezzehtir.
Allah'›n, bir fleyin ya da bir iflin olmas›n› diledi¤inde, onun ol-mas› için yaln›zca "Ol!" demesi yeterlidir. Ayetlerde flöyle buyurul-maktad›r:
Bir fleyi diledi¤i zaman, O'nun emri yaln›zca: "Ol" demesidir;o da hemen oluverir. (Yasin Suresi, 82)Gökleri ve yeri (bir örnek edinmeksizin) yaratand›r. O, biriflin olmas›na karar verirse, ona yaln›zca "OL" der, o dahemen oluverir. (Bakara Suresi, 117)
HarunYahya
11
Girifl
endinize aynada flöyle bir bak›n. Yü-
zünüzün ve bedeninizin sadece 2 mi-
limetre alt›nda, oldukça büyük bir
h›zla ve bas›nçla akmakta olan k›rm›-
z› s›v›n›n varl›¤›n› hissedebiliyor
musunuz? Binlerce kilometrelik
muhteflem bir damar a¤›n›n, kan› metrelerce yukar› f›rlatabi-
lecek kadar büyük bir güçle pompalayan kalbin at›fl›n›n far-
k›nda m›s›n›z?
Hay›r, aynadaki görüntünüzde, bu muazzam hareketlilik-
ten eser yoktur. Oysa siz son derece sakin yaflam›n›za devam
ederken, hatta gece uyurken bile bu kofluflturmaca hiç kesinti-
ye u¤ramadan sürer. Kalp büyük bir güçle ve fliddetli bir sesle
kan› pompalamakta, kan da büyük bir h›zla ve yine yo¤un bir
gürültü ile akmaktad›r. Tüm bunlar›n fark›nda olmaman›z›n
en önemli sebebi ise, yine sizin için özel olarak yarat›lm›fl olan
ince derinizdir. Size, alt›ndaki bu ola¤anüstü hareketlili¤i giz-
lercesine düzgün, güzel ve sakin bir görünüm kazand›r›r.
Kan, kalp ve damar a¤›ndan oluflan ve bedeninizin içinde
siz yaflad›¤›n›z sürece hiç aksamadan iflleyen bu sisteme "kan
dolafl›m›" denir. Kan›n dolafl›m serüveni, say›s›z detaydan
oluflan eflsiz bir yarat›l›fl delilidir.
Kan, vücutta hem tafl›y›c› hem de denetleyici gibi hareket
eder. Bedenin içinde sürekli olarak dolafl›r durur ve bu
yolculu¤u s›ras›nda her an mutlaka yapaca¤› bir ifl var-
d›r:
HarunYahya
13
◆ Kan, bedendeki haberleflmenin neredeyse tamam›n› üst-
lenir.
◆ Hücrelerin ve dolay›s›yla bedenin enerji kazanabilmesi
için gerekli olan hammaddeler kan›n içinde tafl›n›r.
◆ Bedenin s›cakl›¤›n› adeta bir klima gibi ayarlar. Vücut
›s›m›z, kan sayesinde sürekli olarak sabittir.
◆ Kan›n dolafl›m› s›ras›nda, içindeki koruma birimleri sü-
rekli olarak ifl bafl›ndad›r. Vücuda girebilecek mikroplara kar-
fl› her an tetiktedirler.
◆ Kan, vücudun yiyecek servisini de üstlenmifltir. Besin-
ler tüm hücrelere kan vas›tas›yla da¤›t›l›r.
◆ At›klar›n ve zehirlerin toplan›p tafl›nd›¤› bir kanalizas-
yon sistemi olarak da ifllev görür.
◆ Kan bir tür tamir birimini de içinde bar›nd›r›r. Damar-
AdnanOktar
14
KAN VE KALP MUC‹ZES‹
larda oluflan her y›rt›k ve hasar, bu birim taraf›ndan hemen
belirlenir ve onar›l›r. Peki, böylesine farkl› ve gerekli ifller ba-
flaran bu mekanizma nas›l ifller? Bu sistem hangi unsurlardan
oluflur? Tüm bu unsurlar› ve bu dolafl›m a¤›n› uyumlu k›lan
nedir? Kanda bulunan hangi molekül nas›l bir görev üstlen-
mifltir? Görevini nas›l yerine getirir ve nas›l harekete geçer?
Nereden emir al›r ve nas›l organize olur?
Elbette bütün bunlar, birazdan cevaplar›n› detayl› olarak
inceleyece¤imiz oldukça önemli sorulard›r. Ve bu sorular biz-
leri, tüm hayat›m›z› ilgilendiren çok önemli bir gerçekle yüz-
yüze b›rak›r: Vücudumuz, rastgele ortaya ç›kmam›flt›r. En in-
ce detaylar›na kadar planlanm›fl ve özenle biçimlendirilmifl
bir bedene sahibiz. Bu bedenin kökeni, son 150 y›ld›r bilim
dünyas›na çeflitli aldatmacalarla egemen olmaya çal›flan Dar-
winizm'in iddia etti¤i gibi "rastlant›lar" olamaz. Kökenimiz,
rastlant›lara dayal› bir "evrim" süreci de¤il, her detay› planlan-
m›fl bir "yarat›l›flt›r".
Bu yarat›l›fl›n sahibi ise, sadece biz insanlar› de¤il, tüm
canl›lar›, tüm evreni, var olan herfleyi yaratan Yüce Allah't›r.
Birazdan detaylar›n› inceleyece¤imiz kan dolafl›m›ndaki
mükemmellikler, Allah'›n yaratmas›n›n benzersiz örneklerinden
sadece biridir. Kitap boyunca kan› ve onu hareketlendiren sis-
temlerdeki ayr›nt›lar›, bu ayr›nt›lardaki uyum ve kusursuzlu¤u
gözler önüne serecek ve Allah'›n yaratma sanat›ndaki mükem-
melli¤i görece¤iz. Allah, yaratmas›ndaki üstünlü¤ü, biz insanla-
ra yol gösterici olarak indirdi¤i Kuran'da flöyle haber verir:
Görmüyorlar m›; gökleri ve yeri yaratan Allah, onlar›n
benzerini yaratmaya gücü yeter ve onlar için kendisin-
de flüphe olmayan bir süre (ecel) k›lm›flt›r. Zulme-
denler ise ancak inkarda ayak direttiler. (‹sra Su-
resi, 99)HarunYahya
15
Benzersiz Yaflam S›v›s›: Kan
Kan sadece genel olarak yaflam›n nedeni de¤ildir, ayn› zamanda k›sa
veya uzun yaflaman›n, uyuman›n, seyretmenin, yetene¤in, zekan›n,
kuvvetin de nedenidir. Yaflam için ilk ve ölüm için ise son fleydir.1
Bilim adamlar› kan›n benzeri olan bir s›v›y› üretmek için
uzun süredir çabalamakta ancak baflar›l› olamamaktad›rlar.2
Bunun en önemli sebebi kan›n içinde tafl›d›¤› birbirinden özel
moleküllerin ve bunlar›n gerçeklefltirdi¤i ifllemlerin "s›rr›na"
henüz tam olarak ulafl›lamam›fl olunmas›d›r. Ancak flu bir ger-
çektir ki, kan›n nitelikleri tam olarak anlafl›lsa bile, bu özellikle-
re sahip molekülleri üretmek ve onlar› birarada ifllevsel k›lmak,
bilim adamlar› için yine büyük bir ç›kmaz olacakt›r. Kan› mey-
dana getiren elemanlar› birer birer inceledi¤imizde bu gerçe¤i
daha iyi anlar›z. Her bir molekül belirli bir ifllemi yapmak için
özel olarak görevlendirilmifl, biçimlendirilmifltir. Bir baflka de-
yiflle, damarlar›n içinde "özel bir yarat›l›fl›n" var oldu¤u aç›kt›r.
Kan, bir s›v›dan çok, vücudumuzdaki kemik veya kas do-
kular› gibi bir dokudur. Ancak kuflkusuz onlardan farkl›d›r,
çünkü kemik veya kas dokular›n› oluflturan hücreler
birbirlerine s›k›ca kenetlenmifl durumdad›rlar. Kan
da bir doku olmas›na ra¤men böyle bir özelli¤e sa-
AdnanOktar
16
HarunYahya
17
Benzersiz Yaflam S›v›s›: Kan
hip de¤ildir. Kan s›v›s› içindeki hücreler birbirlerinden ba-
¤›ms›z olarak, serbest halde dolafl›rlar. Alyuvar, akyuvar ve
trombosit gibi kan hücreleri, kan plazmas› içinde yüzer du-
rumdad›rlar.
Küçücük bir çizikten dolay› parma¤›n›zdan s›zan bir dam-
la kan, asl›nda içinde yaklafl›k 250 milyon alyuvar, 400 bin ak-
yuvar ve milyonlarca trombosit bar›nd›r›r. Ayr›ca bu genifl
Koflarken düflüp baca¤›n› kanatan bir çocuk, asl›nda milyonlarca alyuvar vetrombositini, binlerce akyuvar›n› kaybeder. Kan›n içindeki tüm bu parçalar›nher biri hayat›m›z için ayr› bir öneme sahiptir.
toplulu¤un her üyesi son derece önemli görevlere sahiptir.
Her bedende 5 ila 6 litre aras› kan bulunur. Bu miktar or-
talama vücut a¤›rl›¤›n›n %7-8'ini oluflturur. Kan›n yar›s›, s›v›
olan bölümden yani plazmadan meydana gelir. Di¤er yar›s›
ise kan›n içinde çeflitli görevler üstlenmifl olan hücreler veya
moleküllerdir. Kandaki hücreler, vücuttaki kan miktar›n›n ya-
r›s›n› oluflturmalar›na ra¤men, yan yana dizildikleri takdirde
96.500 km'lik bir çizgi oluflturabilecek kadar fazlad›rlar. Bu,
dünyan›n çevresini iki kez dolaflmaya yeterli bir uzun-
luktur.3
Dahas› bu hücreler sürekli yenilenir. Vücutta
AdnanOktar
18
Kandaki hücreler, vücuttaki kan miktar›n›n yar›s›n› olufltururlar. Ancak bunara¤men, yan yana dizildikleri takdirde, 96.500 km'lik bir çizgi oluflturabilecekkadar fazlad›rlar. Bu uzunluk, dünyan›n çevresini iki kez dolaflmaya yeterlidir.
günde 260-400 milyar kadar kan hücresi üretilir. Bu üretim
gerçekten de göz kamaflt›r›c›d›r. Ana merkez olan kemik ili-
¤inde gerçekleflen bu üretim, "kök hücre" ad› verilen özel bir
hücrenin de¤iflik bölünme yeteneklerine ba¤l›d›r. "Kök hücre",
vücudun ihtiyaç duydu¤u kan hücresini üretmekle görevlen-
dirilmifltir. Bu hücrenin üretimi ve gerçeklefltirdi¤i görev ise
gerçek anlamda hayranl›k uyand›r›c›d›r.
Özel Üretim Merkezi: Kök Hücre Kemik ili¤inde kök hücrenin belirlenme ifllemi son derece
flafl›rt›c›d›r. Kemik ili¤inde üretilen her on bin hücreden sade-
ce bir tanesi kök hücre özelli¤ini tafl›r. Bu say› bazen yüz bin-
de bir ihtimale kadar düfler. Üretilen kök hücrenin görünüflte
di¤er hücrelerden herhangi bir fark› yoktur. Ancak asl›nda bu,
oldukça özel bir hücredir. Sahip oldu¤u özellikler, yaflam›m›-
z› kusursuz bir biçimde devam ettirebilmemizi sa¤layacak ka-
dar hassas ve hayatidir. Bu özel hücre, öncelikle vücut içinde-
ki ihtiyaçlar› belirler, ard›ndan da kendisine has bölünme ye-
tene¤i sayesinde ihtiyaca göre bazen alyuvarlar›, bazen de sa-
vunman›n bafl elemanlar› olan akyuvarlar› oluflturur.4
Neden on bin hücreden sadece bir tanesi böyle bir karar al-
makta ve böyle bir yetene¤e sahip olmaktad›r? Siz, bedeniniz-
de bulunan bu yetenekli hücrenin varl›¤›n›n fark›nda bile ol-
mazs›n›z. Sizin gibi, sizi meydana getiren her hücre gibi, bu
özel hücre de Allah diledi¤i için özel bir bölünme flekline, vü-
cudun gereksinimini belirleme ve farkl› hücreler meydana ge-
tirebilme üstünlü¤üne sahiptir. Bu mükemmel organizas-
yon ve bu özel hücrenin yetenekleri, asla sona ermeyen
mükemmel bir dolafl›m›n gerçekleflmesini sa¤lar.
HarunYahya
19
Benzersiz Yaflam S›v›s›: Kan
Kan s›v›s›, sürekli olarak ayn› miktarda kan hücresi tafl›yarak
yolculu¤una devam eder.
Kök hücre konusundaki çal›flmalar›yla tan›nan John Hop-
kins Üniversitesi Onkoloji Uzman› Profesör Curt Civin, bu
özel hücreyi flu flekilde tan›mlar:
O, her bir hücrenin atas›, babas›d›r. (...) Bölünebilir ve kendisini ço-
¤altabilir, kendi kendini yenileyebilir veya kendisini iki farkl› hücre
fleklinde farkl›laflt›rabilir. T›pk› dallara ayr›lan bir a¤aç gibi.5
Allah kök hücreyi bu önemli görevleri yerine getirebilme-
si için özel olarak yaratm›flt›r. Örne¤in kök hücre, çevresinden
ald›¤› kimyasal ve elektriksel sinyallere göre hareket eder. Ha-
sara u¤ram›fl olan hücreler kök hücreye gönderdikleri kimya-
sal sinyaller sayesinde vücutta hücre üretimine ihtiyaç oldu-
¤unu haber verirler. Kök hücrede üretilen yeni hücreler, hasa-
r›n meydana geldi¤i yere do¤ru yola koyulur ve hasarl› hüc-
relerin yerini al›rlar. Bu flekilde, haftalar içinde tek bir kök
hücresi farkl› tiplerdeki kan hücrelerinin tümünü üretebilir.
Bir kanama sonunda yok olan alyuvarlar ya da bir enfeksiyon
sonucunda ölen akyuvarlar, ne eksik ne fazla, gerekli miktar-
da ve ihtiyaç olan zamanda yenilenerek vücuttaki yerlerini al-
m›fllard›r.
21. Yüzy›l›n içinde yaflad›¤›m›z flu günlerde biyologlar, ha-
len kök hücrelerin di¤er hücrelerle diyalog kurmas›n› sa¤la-
yan kimyasal dili çözmeye çal›flmaktad›rlar.6 ‹nsan bedeninde
tek bir kök hücrenin her an defalarca gerçeklefltirdi¤i bu ifllem,
insanl›k için hala büyük bir soru iflaretidir.
Bu üretimin ne kadar s›kl›kla yap›lmas› gerekti¤i de önem-
li bir sorudur. Akyuvarlar sadece birkaç saat yaflarlar.
Kana giren bir bakteriyi sindirir ve ard›ndan ölürler.
Trombositlerin ömrü iki hafta, alyuvarlar›n ise dört
AdnanOktar
20
KAN VE KALP MUC‹ZES‹
21
Yukar›daki flemada, k›rm›z› ilikte, çeflitli kan hücrelerinin hangi aflamalarda olufl-tu¤u gösterilmektedir. Çoklu etkiye sahip kök hücreleri, miyeloid ve lenfoid ad›verilen özelleflmifl kök hücrelerine dönüflür. Bu hücrelerden miyeloid kök hücre,alyuvar, trombosit ve lenfosit d›fl›ndaki- beyaz kan hücrelerine dönüflebilir. Lenf-oid kök hücre ise savunmada rol alan lenfositlerin oluflmas›n› sa¤lar. Kök hücre-lerin bu bilinçli farkl›lafl›m› sayesinde çeflitli görevlere sahip kan hücreleri oluflur.
miyeloidkök hücre
eritroblast megakaryositoblast miyeloblast
megakaryosit
bazofil
tanecikli lökositler taneciksiz lökositler
beyaz kan hücreleri
trombositler eritrositler (k›rm›z› kan hücreleri)
eozinofil nötrofil monosit
çoklu etkiye sahipkök hücreleri
lenfoid kökhücre
kemik ili¤indegeliflen Blenfosit
timüstegeliflen Tlenfosit
ayd›r. Tüm bu hücrelerin sürekli olarak yenilenmeleri gerek-
mektedir. Sadece tek bir hafta içinde, kemik ili¤iniz milyarlar-
ca hücre üretmek zorundad›r. Bu üretim ise, tek bir ana hücre-
nin denetimi ve faaliyetleri ile mümkün olmaktad›r.7 Beden
içindeki kesintisiz hareketlili¤i ve bedenin hassas yap›s›n› dik-
kate ald›¤›m›zda, hem oksijen tafl›yarak hem de düflmanlarla
savaflarak bedeni koruyan bu sistemin, tek bir hücrenin dene-
timinde olmas›, elbette insan› düflündürmelidir.
Tek bir hücrenin bu üretimin tüm sorumlulu¤unu üstlen-
mesi, Allah'›n yarat›fl›ndaki eflsiz güzelli¤i görebilmek aç›s›n-
dan çok önemlidir. Bu mükemmel örnek ayn› zamanda, yara-
t›l›fl gerçe¤ini inkar etmeye çal›flan Darwinistlerin iddialar›na
karfl› da reddedilemez bir kan›t oluflturmaktad›r.
Kan›n K›rm›z› Rengi: Alyuvarlar K›rm›z› kan hücreleri, yani alyuvarlar, kanda en fazla bu-
lunan hücrelerdir. Görevleri ise hücrelerin yaflamas› için en
gerekli olan malzemeyi, yani oksijeni tafl›makt›r. Sadece bu-
nunla kalmaz bedeni temizlemek için hücrelerde birikmifl
olan karbondioksiti de kalbe geri iletirler.
Tek bir damla kan›n %99'unu k›rm›z›
kan hücreleri, yani alyuvarlar olufl-
turur. Bunlar ayn› za-
manda "eritrosit" ola-
AdnanOktar
22
KAN VE KALP MUC‹ZES‹
rak da adland›r›lmaktad›rlar. Bedenimizde yaklafl›k 25 trilyon
k›rm›z› kan hücresi bulunmaktad›r. Bu miktar Samanyolu Ga-
laksisi'ndeki y›ld›z say›s›n›n yüzlerce kat›d›r.8 Vücutta dolaflan
alyuvarlar›n rahatl›kla bir futbol sahas›n›n yar›s›n› kaplayabil-
diklerini bilmek bu miktar›n daha iyi anlafl›lmas›na kuflkusuz
yard›mc› olacakt›r.9 Birbirlerine pefl pefle ba¤land›klar›n› dü-
flündü¤ümüzde bu hücreler, 47.000 km'lik bir kule olufltura-
bilmektedirler.10 Yine bedenimizdeki alyuvarlar› bir hal› gibi
yere serme olana¤›m›z olsa, bu hücrelerin 3.800 km2'lik bir ala-
n› kaplad›klar›n› görürüz. Bu rakam ise yaklafl›k dört dönüm-
lük bir araziye eflittir.11 Vücuttaki alyuvarlar›n say›s› o kadar
çoktur ki, ölenlerin yerini almak üzere saniyede 3 milyon ka-
dar yeni alyuvar hücresi kana kar›fl›r.12
K›rm›z› kan hücreleri vücuttaki en büyük kemiklerin sün-
gerimsi dokular›nda yani iliklerinde bulunan kök hücreler ta-
raf›ndan üretilirler. Tek bir alyuvar hücresi, 4 ayl›k ömrünü
tamamlay›p kemik ili¤ine geri dönene kadar akci¤erler ve di-
¤er vücut dokular› aras›nda 75.000 tam devir yapar. Siz bu
sayfay› çevirene kadar vücudunuzdaki yaklafl›k 3 milyon k›r-
m›z› kan hücrenizi yitirirsiniz. Ama ayn› anda kemik ili¤iniz-
de sizin için bir o kadar yeni alyuvar çoktan üretilmifltir bile.13
Bu denge son derece önemlidir. Ömrünü tamamlayan kan
hücrelerinin yeri mutlaka yenileri ile doldurulur. Kemik ili¤i
hiç durmadan bir üretim halindedir. Ald›¤› kimyasal sinyal ile
yo¤un bir çal›flma bafllat›r. ‹htiyaç tamamlan›nca da çal›flmay›
sona erdirir.
Bunu sa¤layan kimyasal haberleflme göz kamaflt›r›c›d›r.
Hücreler vücutta yüzlerce farkl› çeflitteki molekül yoluy-
la haberleflirler. Kök hücreye iletilmesi gereken mesaj,
bir protein ile paketlenerek yola koyulur. Hedefteki
HarunYahya
23
Benzersiz Yaflam S›v›s›: Kan
hücre, gelen sinyali tan›mas›n› sa¤layan bir protein reseptörü
a盤a ç›kar›r. Bu reseptör, kimyasal sinyali tafl›yan proteine
ba¤land›¤›nda, bilgi, hedef hücreye ulaflm›fl olur.
Birkaç cümle ile anlatt›¤›m›z bu ifllem, asl›nda oldukça
kompleks detaylar içermektedir. Bilim adamlar›, günümüzde
halen bu sinyalleflme sisteminin s›rlar›n› çözmeye çal›flmakta-
d›rlar. Kök hücrelerin, ürettikleri hücreleri vücudun ihtiyaç
olan bölümlerine hangi karar ile gönderdi¤i ise günümüzün
en önemli araflt›rma konular›ndan bir tanesidir.14 Bedenimiz-
deki bu sistemin, insan›n s›rr›n› çözemedi¤i bir kompleksli¤e
sahip olmas›, onun üstün bir yarat›l›flla var edildi¤inin aç›k
göstergelerinden biridir.
Vücutta her saniye gerekli miktarda alyuvar›n üretilmesi
ve yeni hücrelerin ihtiyaç duyulan noktaya do¤ru tereddütsüz
yönelmeleri nas›l mümkün olmaktad›r? Vücudun tek bir nok-
tas›nda, kemik ili¤inde bulunan tek bir ba¤›ms›z hücrenin,
kuflkusuz vücudun geri kalan›nda olup bitenlerden haberinin
olmas› mümkün de¤ildir. Kendisi için yarat›lm›fl olan sinyal-
leflme sistemi ise, olabilecek en mükemmel haberleflme a¤›d›r.
Bu mükemmel yap›, elbette vücutta meydana gelen tüm ifl-
lemleri en ince ayr›nt›s›na kadar bilen, onlar› yarat›p infla et-
mifl olan Allah'›n eseridir.
Alyuvarlar son derece küçük hücrelerdir. Bunun nedeni
bu hücrelerin kana kar›flmadan önce, sahip olduklar› çekir-
dek, mitokondri, ribozom ve di¤er organelleri d›flar› atmalar›-
d›r. Alyuvarlar bunu adeta fluurlu bir flekilde yaparlar; çünkü
bünyelerine, ilerleyen sat›rlarda detayl› inceleyece¤imiz muci-
zevi bir molekül olan "hemoglobin"i almak zorundad›r-
lar. Alyuvarlar organellerinin pek ço¤unu d›flar› at›p
hemoglobini içlerine alarak, bu molekülün yaklafl›k
AdnanOktar
24
KAN VE KALP MUC‹ZES‹
4 ayl›k ömründe güvenli bir flekilde görevini yerine getirebil-
mesini sa¤larlar. Alyuvarlar›n hücre zarlar›, normal flartlarda
bir hücre zar›na sahip olmayan ve tehlikelere karfl› son derece
aç›k olan hemoglobin için son derece önemli bir k›l›ft›r. He-
moglobin, bu koruyucu tabakan›n sahip oldu¤u çeflitli enzim-
ler sayesinde kan›n içinde bozulmaktan da korunmaktad›r.15
Alyuvarlar, kendi içlerinde hemoglobin için oldukça genifl
bir yer açmak zorundad›rlar. Çünkü tek bir alyuvar hücresinin
içine, 300 milyon hemoglobin yerleflecektir.16 300 milyon he-
HarunYahya
25
Benzersiz Yaflam S›v›s›: Kan
Ömrünü tamamlayan kan hücrelerinin haberi çeflitli enzimler yoluy-la kemik ili¤indeki kök hücreye iletilir. Kök hücre, vücuttaki ihtiyacagöre yeni hücrelerin üretim ifllemini bafllat›r.
Kök hücre
moglobin molekülü, tek bir alyuvar›n %90'›n› kaplar. Alyuvar-
lar, kanda çekirdeklerini kaybetmifl olan yegane hücrelerdir.
D›flar› att›klar› organeller ise vücudun temizleyicileri olan ak-
yuvarlar taraf›ndan an›nda yok edilirler. fiafl›rt›c› olan, alyu-
varlar›n tüm bilgilerini tafl›yan bir çekirdekten mahrum olma-
lar›na ra¤men, 120 günlük yaflamlar›n› sorunsuz sürdürebil-
meleri için gerekli olan enzim ve proteinleri muhafaza etmele-
ridir. 4 ay boyunca kendileri için al›nan bu özel tedbir sayesin-
de hayatta kal›rlar. Ama art›k bölünemeyen dolay›s›yla üreye-
meyen birer tafl›y›c›d›rlar.
Bu örnekte de görüldü¤ü gibi, insan bedenini meydana
getiren sistemler, en küçük ayr›nt›lar›na kadar oldukça büyük
bir komplekslik sergilerler. Bu kitap boyunca kan ve onu hare-
ketlendiren sistemler hakk›nda çok say›da hayret verici ve
"ak›lc› biçimde planlanm›fl" detaylar göreceksiniz. Bir alyuvar
hücresinin kendi içindeki organellerini d›flar› atmas›, kendi-
siyle ilgili tüm bilgileri bar›nd›ran -dolay›s›yla "hayatta kal-
mas›" için varl›¤› zorunlu olan- çekirde¤ini feda etmesi ve sa-
dece yaflam›n› belli bir süre devam ettirmek için gerekli erza-
AdnanOktar
26
KAN VE KALP MUC‹ZES‹
Kemik ili¤indeki, genç alyuvar yaflam›na bafllarken içindeki çekirde¤i atar ve tafl›-makla sorumlu oldu¤u hemoglobini bünyesine al›r. (a) Bu alyuvar daha sonra da-marlarda dolafl›r-ken resimde gö-rüldü¤ü gibi diskfleklini al›r. (b)
a) b)
¤› yan›nda tutmas›, bu ak›lc› detaylardan yaln›zca birkaç tane-
sidir. Bütün bunlar› gerçeklefltirebilmek için alyuvar›n, k›sa
yaflam›nda gerekli ve gereksiz olan organelleri tan›mas›, he-
moglobini içine almas› gerekti¤ini bilmesi ve daha da önemli-
si hemoglobinin insan yaflam› için öneminin fark›nda olmas›
gerekmektedir. E¤er bu küçük detaylardan bir tanesi ihmal
edilse, örne¤in alyuvar içine hemoglobini alamasa, vücutta
oksijen da¤›l›m› olmayacakt›r.
Alyuvar›n, bir tür intihar anlam›na gelen bu davran›fl›n›n,
Darwin'in evrim teorisine önemli bir darbe indirdi¤ine de dik-
kat etmek gerekir. Darwinizm, tüm canl›lar›n kendi neslini de-
vam ettirme savafl› verdi¤i varsay›m› üzerine kurulmufltur.
Darwinizm'in günümüzdeki savunucular›ndan biri olan Ric-
hard Dawkins, bu yaflam mücadelesini genlere indirgemekte
ve her canl›n›n "genlerinin varl›¤›n› korumak için" mücadele
etti¤ini ileri sürmektedir. Oysa bir canl› hücre olan alyuvar, çe-
kirde¤ini ve dolay›s›yla genlerini b›rakarak, bu varsay›m›n
tam aksi yönünde hareket etmekte, kendini feda etmektedir.
Çünkü Darwinizm'in iddia etti¤i gibi "yaflam mücadelesi" s›-
HarunYahya
27
Benzersiz Yaflam S›v›s›: Kan
Akci¤erden ç›kan ve oksijen tafl›-yan alyuvarlar aç›k k›rm›z›
renklidir. (c) Ancak alyu-varlar oksijeni doku-
lara b›rak›nca par-lakl›klar› kaybolurve daha koyu k›r-m›z› renge bürü-nürler. (d)
c) d)
ras›nda tesadüfen ortaya ç›kmam›fl, özel bir görevle yarat›l-
m›flt›r.
Yaflad›¤›m›z süre içerisinde bu sistem asla bozulmaz. Her-
fleyi kusursuzca var eden Allah, bu özel hücreyi de say›s›z ya-
rat›l›fl delillerinden bir tanesi olarak var etmifltir. Kuran'da
Allah'›n herfleye hakim oldu¤u flu flekilde bildirilmektedir:
"Ben gerçekten, benim de Rabbim, sizin de Rabbiniz olan
Allah'a tevekkül ettim. O'nun, aln›ndan yakalay›p-denetle-
medi¤i hiçbir canl› yoktur. Muhakkak benim Rabbim, dos-
do¤ru bir yol üzerinedir (dosdo¤ru yolda olan› korumakta-
d›r.)" (Hud Suresi, 56)
Alyuvarlar›n Yass› fiekliAlyuvarlar›n gerçeklefltirdi¤i tafl›ma, s›radan bir ifllem de¤il-
dir. Baflka herhangi bir hücre, oksijen tafl›yamaz. Kendilerine has
flekilleriyle alyuvarlar, bu özel görev için yarat›lm›fl hücrelerdir.
Alyuvarlar, yass›, yuvarlak ve her iki yan› bas›k flekilleriyle mu-
azzam birer "yarat›l›fl harikas›d›rlar".
Alyuvar›n oksijen tafl›mas›n› sa¤layan pek çok faktör var-
d›r ve söz konusu faktörlerin hepsi gereklidir. Bunlardan biri
fleklinin yass› olmas›d›r. Bu yass› flekil, hücrenin yüzey alan›-
n› art›rmakta ve oksijen ile temas›n› kolaylaflt›rmakta, ayn› za-
manda oksijeni gerekli zamanda gerekli yere kolayca b›raka-
bilmesini sa¤lamaktad›r. Alyuvar, flekli sayesinde normal bir
hücre formunda iken alabilece¤inden çok daha fazla oksijen
atomunu yüklenebilir ve ihtiyaç duyan dokulara bunu kolay-
l›kla iletebilir.
Alyuvarlar›n yass› flekli bu hücrelerin damarlardan
rahatl›kla geçiflleri için de önemlidir. Biraz önce belirt-
AdnanOktar
28
KAN VE KALP MUC‹ZES‹
ti¤imiz gibi alyuvarlar, damarlar içinde dolaflan en küçük hüc-
relerdir. Oksijenin vücutta her yere ulaflt›r›labilmesi için bu
boyut son derece önemlidir. Ancak kimi zaman alyuvarlar›n
karfl›lar›na çok küçük boyutlarda k›lcal damarlar ç›kar. Kimi
zaman yaklafl›k 5 mikrometre gibi bir inceli¤e ulaflabilen bu
damarlar, yar›çap› 7-8 mikrometre olan alyuvarlar için zorlu
tünellerdir.17 Alyuvarlar›n bu tünelleri aflmalar› gerekir çünkü
k›lcal damarlar, daha sonra detayl› olarak üzerinde durulaca-
¤› gibi, besinlerin ve oksijenin tüm dokulara ulaflmas›n› sa¤la-
yan son derece önemli kan damarlar›d›r. Alyuvarlar›n bu da-
marlara s›¤amayacak kadar büyük olmalar› normal flartlarda
çok büyük bir sorun yaratmal›d›r. Ancak alyuvarlar, kendileri
için özel olarak meydana getirilmifl üstün yarat›l›fllar›n›n bir
HarunYahya
29
Benzersiz Yaflam S›v›s›: Kan
Alyuvarlar, damar içinde dolaflan en küçük hücrelerolmalar›na ra¤men bazen çok dar kanallarla karfl›la-fl›rlar. Yaklafl›k 7-8 mikrometre boyutundaki bu hüc-reler için zaman zaman karfl›lar›na ç›kan 5 mikro-metrelik dar kanallar oldukça zorlu tünellerdir.
Anahtar:
1mikrometre =
1/10,000 cm veya
1/1,000 mm
alyuvar›n yüzeydengörünüflü
7-8 mikrometre
alyuvar›n kesiti
gere¤i olarak, böyle bir sorun yaflamazlar: Esnektirler. Hemen
her flekle girebilen bir torba gibidirler. Böylesine rahat flekil
de¤ifltirebilmelerinin en önemli nedeni, alyuvarlar›n içlerinde
tafl›d›klar› maddelerin miktar›na oranla çok genifl bir hücre
zar›na sahip olmalar›d›r. Böylece hücre zor hareket edece¤i
alanlara girse de, hücre zar› gerilmez ve di¤er hücreler-
de oldu¤u gibi y›rt›lmaz.18 Bu son derece avantajl› bir
durumdur. Esneyerek flekil de¤ifltirebilen bu hücre-AdnanOktar
30
Alyuvarlar her iki yönüde içbükey olan disk fleklindeki hüc-
relerdir. Bu flekilleri sayesinde damarlar›n içinde bükülerek
e¤ilebilirler. Ancak alyuvarlar›n esnekli¤inin bir baflka sebe-
bi de hücre zar›d›r. Solda alyuvar›n elektron mikroskobun-
daki görüntüsü görülüyor. (200.000 kez büyütülmüfl) K›rm›-
z› oklarla iflaretli k›s›m alyuvar›n incecik k›lcal damarlardan
kolayca geçiflini sa¤layan esnek hücre zar›d›r. Vücuttaki
hücrelerin oksijene sahip olabilmeleri için, alyuvarlar›n bu
özelli¤i son derece önemlidir.
hücre zar›
ler çaplar› kendilerinden daha dar olan damarlardan bu saye-
de geçebilirler.
Bu avantajl› durum ayn› zamanda çok özel bir durumdur
da kuflkusuz. Allah, hemoglobin ve alyuvar gibi iki farkl› ya-
p›y› birbirine uyumlu yaratm›fl ve onlar› birlikte hareket etme-
lerini sa¤layacak özelliklerle donatm›flt›r. Alyuvar›n sahip ol-
du¤u yass› flekil, ortada kusursuz bir yarat›l›fl örne¤i oldu¤u-
nun çok önemli göstergelerinden bir tanesidir. Kuflkusuz
Allah, alyuvar›n büyüklü¤ünü k›lcal damarlara uyumlu ola-
rak da yaratmaya Kadir'dir. Ancak mevcut yap›, insan bedeni
için olabilecek en ideal de¤erlerdedir. Bu, herfleyin varl›¤›n›,
varl›¤› boyunca geçirece¤i halleri tespit ve tayin eden ve ona
göre yaratan, onlar› yoktan var eden Yüce Allah'›n eseridir.
Bu muhteflem yarat›l›fl›n önemini daha iyi anlamak için,
söz konusu yap›da oluflan bir sorunun nas›l sonuçlar›n›n ola-
bilece¤ini incelemekte fayda vard›r. E¤er alyuvar›n fleklinde
veya esnekli¤inde herhangi bir sorun meydana gelirse bu du-
rum, dokulara oksijen ve besinin ulaflamamas› yani o doku-
nun ölümü demektir. Alyuvarlar›n ulaflamad›klar› dokular ise
ölüme mahkum olur.
Yass› fleklin önemini anlayabilmek için son derece önemli
bir hastal›k olan "orak hücre anemisini" incelemek gerekmek-
31
Benzersiz Yaflam S›v›s›: Kan
Esneyerek flekil de¤ifltirebilen al-yuvarlar vücudun en dar ve uzakyerlerine ulaflabilirler. Örne¤inyanda karaci¤er hücrelerininaras›nda oksijen tafl›yan kanhücreleri görülüyor. Karaci¤ergibi hayati organlar›n herbölümüne ulaflabilmeleri,kan hücrelerinin üstünyarat›l›fl› sayesindemümkün olmaktad›r. Harun
Yahya
tedir. Bu hastal›k, alyuvarlar›n fleklinin bozulmas› ile oluflan
bir hastal›kt›r.
Hücreler "hemoglobin S" ad› verilen anormal bir hemoglo-
bin tipi içerirler. Bu hemoglobin, oksijensiz kald›¤› zamanlar-
da alyuvar içinde uzun kristaller fleklinde çöker ve alyuvar›n
fleklini bir çeflit ora¤a benzetir. Alyuvar›n de¤iflen bu flekli, ye-
terli oksijen tafl›yamamas›na neden olur ve bir süre sonra al-
yuvar kütlesi azalmaya bafllar. Ayr›ca flekli de¤iflen hücreler
damarlar›n içinde birikerek t›kanmaya neden olurlar. Hücreyi
orak flekline getiren kristal yap›n›n ince ucu ise kimi zaman
hücre zar›n›n y›rt›lmas›na neden olur.19
Hastal›¤›n hissedilen etkileri ise son derece ciddidir. Ke-
miklerde, kaslarda ya da kar›nda günlerce veya haftalarca sü-
ren fliddetli a¤r› ve krizler meydana gelir. Alyuvarlar›n dar re-
tina damarlar›na ulaflamamalar› nedeniyle görme bozuklukla-
r› hatta körlük oluflur. Karaci¤erdeki ifllev bozuklu¤u sar›l›k
hastal›¤›na sebep olabilir. Çocuklarda büyüme gecikir. Vücut,
enfeksiyonlara aç›k hale gelir. Ve daha da önemlisi beyindeki
küçük kan damarlar›n›n t›kanmas› nedeniyle beynin baz› bö-
lümlerinde hasarlar oluflabilir. Kimi zaman bu durum felç ile
sonuçlanabilmektedir.
Bu hastal›k birkaç saat içinde bile son derece tehlikeli bo-
yutlara ulaflabilir. Orak hücre anemisine küçük yafllarda ya-
kalanm›fl olan kifliler, hastal›¤›n ölümcül olmamas› için ya-
flamlar› boyunca tedavi görmek zorunda kal›rlar. Ve tekrar
hat›rlatal›m; sebep yaln›zca alyuvar hücrelerinin fleklindeki
bozukluktur.
Bu önemli hastal›kla ilgili belki de en flafl›rt›c› iddia
ise evrimcilerden gelir. Evrimciler için bu hastal›k, ev-
rim süreci için bir sözde "delildir"!
AdnanOktar
32
KAN VE KALP MUC‹ZES‹
Orak Hücre Anemisi Hastal›¤› Hakk›ndaEvrimci Yan›lg›larEvrim teorisi canl›lar›n kökenini iki do¤al mekaniz-
maya ba¤lar: Do¤al seleksiyon ve mutasyon. Bu me-
kanizmalar içinde evrimcilerin kendisinden yeni bi-
HarunYahya
33
Üstte, göz retinas›ndaki k›lcal damara¤› görülmektedir. Yanda ise, orakhücre anemisi hastal›¤›n›n bir sonucuolarak orak flekline dönüflmüfl bir al-yuvar hücresi görülmektedir. Orakflekline gelen bu hücreler, esneklikle-rini kaybederler ve dar retina damar-lar›na ulaflamazlar. Bu durumda gör-me bozukluklar› hatta körlük oluflur.
orak kan hücresi
atardamar
k›lcal damarlar
alyuvar
yolojik yap›lar üretmesi bekledikleri ise mutasyondur. Teoriye
göre, mutasyonlar›n en az›ndan bir k›sm› "yararl›" olmal›, ya-
ni canl›lara yeni genetik bilgiler eklemeli, onlara daha önce-
den var olmayan organlar, biyokimyasal yap›lar kazand›rma-
l›d›r. Bu "yararl›" özellikler de do¤al seleksiyon taraf›ndan se-
çilecek ve böylece evrim gerçekleflecektir.
Bu, hayali bir senaryodan baflka birfley de¤ildir. Çünkü bu
teorinin en önemli sorunu gerçek dünyada hiç "yararl› mutas-
yon" olmamas›d›r. Genetik biliminin geliflmesinden bu yana,
Darwinist biyologlar iddialar›n› do¤rulayacak bir mutasyon
örne¤i gözlemlemek için uzun u¤rafl›lar vermifllerdir. Ancak
saptad›klar›, üzerinde çal›flt›klar›, deneyler yapt›klar› tüm
mutasyon örnekleri canl›y› gelifltirmek bir yana, ona zarar
vermifl, kimi zaman canl›n›n ölümüne neden olmufl, en iyi ih-
timalle de etkisiz kalm›flt›r. Darwinistler, tüm baflar›s›z dene-
yimlerine ra¤men vazgeçmemektedirler. Mutasyonlar›n fayda
getirebilece¤ine ve canl›lara yeni faydal› özellikler ekleyebile-
ce¤ine dair inançlar›n› korumaktad›rlar.
Bu inançlar›n› ayakta tutabilmek için de son derece ciddi
hatta ölümcül olan bir hastal›k olan orak hücre anemisini söz-
de "faydal› mutasyon" örne¤i olarak kabul etmekten çekin-
mezler. Bu hastal›kta, hemoglobinin fleklinin bozulmas›na ne-
den olan faktör, bir mutasyondur. Meydana gelen mutasyon,
hemoglobinin oksijeni tafl›ma yetene¤ine zarar vermektedir.
Bu nedenle oksijen, vücuttaki önemli baz› hücrelere tafl›namaz
hale gelmekte ve önceki bölümde belirtti¤imiz gibi bu durum
ciddi hastal›klara yol açmaktad›r. Öyle ki hastal›k, ölümcül
boyutlara kadar ulaflabilmektedir.
Ancak söz konusu bozukluklara yol açan mutas-
yon örne¤i, baz› evrimci biyologlar taraf›ndan çok
AdnanOktar
34
KAN VE KALP MUC‹ZES‹
35
garip bir flekilde "faydal› mutasyon" olarak tan›mlan›r. (Lise-
lerde okutulan biyoloji kitaplar›nda dahi bu yanl›fl bilginin ö¤-
retildi¤ini görmek mümkündür.) Bu iddian›n dayana¤› ise,
hemoglobin molekülünde meydana gelen söz konusu mutas-
yonun, bir baflka hastal›k olan s›tmaya karfl› koruma olufltur-
mas›d›r. Orak hücre anemisi hastal›¤›na sahip kifliler, genetik
olarak hem anneden hem de babadan mutasyona u¤ram›fl iki
tane orak hücre geni al›rlar. Ancak sadece anneden veya baba-
dan tek bir mutasyona u¤ram›fl gen alanlar, tafl›y›c› konumun-
dad›rlar. Bu kiflilerde hastal›¤›n belirtileri çok güçlü de¤ildir.
Ancak bu kiflilerin tek bir mutasyona u¤ram›fl gen tafl›yor ol-
malar›, onlar› s›tma hastal›¤›na karfl› dirençli k›lar.
S›tma virüsünün özelli¤i, flekli yuvarlak olan sa¤l›kl› kan
hücrelerine sald›rmas›d›r. Bu nedenle, orak haline gelerek de-
¤iflmifl olan kan hücrelerine sald›rmaz. Dolay›s›yla, s›tma vi-
rüsü bu kiflilerin vücuduna girse de, virüs hastal›¤a sebebiyet
vermeyecektir.20
Evrimciler, mutasyona u¤rayan bu hücrenin insan bedeni-
ni s›tma hastal›¤›na karfl› dirençli k›lmas›n› bir fayda olarak
kabul eder ve buna sebep olan mutasyonu da faydal› mutas-
yon örne¤i olarak tan›mlarlar. Oysa, meydana geldi¤i beden-
de ciddi, hatta ölümcül hastal›klara yol açan, vücuttaki baz›
organ ve dokular›n beslenememesine dolay›s›yla ölümüne ne-
den olan, sonraki nesillere bile ulaflarak yay›lan bu mutasyo-
nun insana verdi¤i büyük zararlar ortadad›r. Ancak, evrimci-
ler tüm bu gerçekleri göz ard› ederek, hastal›¤›n s›tmaya kar-
fl› sa¤lad›¤› k›smi ba¤›fl›kl›¤› evrimin bir "arma¤an›" olarak de-
¤erlendirmektedirler. Elbette bu son derece saçma bir yo-
rumdur. Bu mant›kla hareket edildi¤inde, do¤ufltan
görme özürlü olan kiflilerin, araba kullanmak zo-
AdnanOktar
36
KAN VE KALP MUC‹ZES‹
HarunYahya
37
normal alyuvar hücresi
orak hücre
Evrimciler, orak hücre anemisi hastal›¤›na yakalanan kiflilerin
s›tma hastal›¤›na karfl› dirençli olmalar›n› bir fayda olarak ka-
bul eder ve buna sebep olan mutasyonu faydal› mutasyon ör-
ne¤i olarak tan›mlarlar. Oysa, orak hücre anemisi hastal›¤›,
son derece ciddi, hatta ölümcül hastal›klara yol açan, vücut-
taki baz› organ ve dokular›n beslenememesine ve dolay›s›yla
ölümüne neden olan, sonraki nesillere de ulaflarak yay›lan
önemli bir hastal›kt›r. Kuflkusuz böyle bir hastal›¤›n "fay-
dal› mutasyon" örne¤i olarak kabul edilmesi mümkün
de¤ildir.
s›tma virüslü kan hücresi
runda kalmayacaklar› ve bu nedenle de trafik kazas›ndan öl-
me riskinin azalaca¤› da iddia edilebilir. Hatta ak›lalmaz bu
mant›¤a göre kör olarak do¤mak, genetik bir arma¤an olarak
bile kabul edilebilir. Bu yorum ne kadar anlams›z ise evrimci-
lerin orak hücre anemisi ile ilgili "faydal› mutasyon" yorumla-
r› da o derece anlams›zd›r.
Brown Üniversitesi Biyoloji Profesörü David M. Menton,
söz konusu sözde "faydal›" mutasyonu flu flekilde aç›klar:
"Kan hemoglobininde meydana gelen bu mutasyon 'faydal›' olarak
kabul edilir, çün-
kü buna sahip
olanlar (ve hayat-
ta kalabilenler!)
s›tma hastal›¤›na
daha dirençli ol-
maktad›rlar. Bu
'faydal›' mutas-
yonun özellikleri
AdnanOktar
38
KAN VE KALP MUC‹ZES‹
Evrimciler orak hücreanemisi hastal›¤›n› faydal›mutasyon olarak kabulederler. ‹nsan nesline za-rar› aç›k olan bir genetikhastal›¤›, evrime delil ola-rak göstermek teorininne derece zay›f temeller
üzerine kurulu oldu-¤unun önemli de-
lillerindendir.
ise flunlard›r: kar›nda ve eklemlerde akut a¤r›lar, bacaklarda ülser-
ler, bozulmaya u¤ram›fl k›rm›z› kan hücreleri ve bunun sonucunda
kimi zaman ölüme sebebiyet verebilen afl›r› kans›zl›k. Buradan 'kö-
tü' mutasyonlar›n neye benzedi¤ini flöyle bir düflünün! Mutasyon-
lar konusunda Nobel Ödülü sahibi olan H. J. Mueller flunlar› söy-
lemektedir: 'Mutasyonlar›n do¤alar› ile ilgili olarak, yap›lm›fl olan
deneyler göstermifltir ki, bunlar›n büyük bir ço¤unlu¤u hayatta kal-
ma ve üreme ifllevinde organizmaya zararl›d›r. ‹yi olanlar ise olduk-
ça nadir olarak oluflur, bu nedenle tümünü zararl› olarak kabul ede-
biliriz'."21
Evrimcilerin bu iddias›yla ilgili dikkate al›nmas› gereken
bir nokta daha vard›r. Hastal›ktan fazla etkilenmeyen tafl›y›c›
kiflilerin yo¤unlukla bulundu¤u bölge, s›tma hastal›¤› riskinin
de son derece yüksek oldu¤u bir bölge, yani Afrika'd›r. Bu de-
mektir ki, bir insan›n sözde faydal› bir mutasyon sayesinde
orak hücre anemisi tafl›y›c›s› olmas›, ona asl›nda, hasarl› geni
kendi çocuklar›na geçirme imkan› vermifltir. Söz konusu genin
bu flekilde yay›lmas› ise, gelecek nesillerin hem anne hem de
babadan hasarl› geni alma ihtimallerini güçlendirir. Hem anne
hem de babadan al›nan iki hasarl› gen ise, çocu¤un kaç›n›lmaz
olarak ya orak hücre anemisine yakalanmas› veya s›tma hasta-
l›¤›na karfl› ba¤›fl›kl›k tafl›mamas› anlam›na gelmektedir.
Nitekim hemoglobinin içindeki 287 amino asit içinden sa-
dece bir tanesinin de¤iflikli¤e u¤ramas› ile meydana gelen bu
hastal›k, hastal›¤› tafl›yan kiflilerin %25'inin ölümüne neden ol-
maktad›r.22
Orak hücre anemisi konusunda dünyaca ünlü otoriteler-
den say›lan The Sickle Cell Disease Patient (Orak Hücre Ane-
misi Hastas›) kitab›n›n yazar› Dr. Felix Konotey-Ahulu
konuyla igili olarak flunlar› söylemektedir:
HarunYahya
39
Benzersiz Yaflam S›v›s›: Kan
"S›tmaya karfl› dirençli olman›z, genlerinizi sonraki nesillere iletecek
kadar hayatta kalabilece¤inizi gösterir. Ancak ortaya ç›kan fley zarar-
d›r, seçilen fleyin kompleksli¤ini art›ran veya onu gelifltiren bir etki-
si yoktur. Ve toplumda daha fazla tafl›y›c›n›n olmas›, daha fazla kifli-
nin bu korkunç hastal›¤a yakalanaca¤› anlam›na gelmektedir. "23
Aç›kt›r ki, evrimciler, tüm canl›lar›n oluflumu için en önem-
li mekanizmalardan biri olarak kabul ettikleri mutasyonlar ko-
nusunda önemli bir çeliflki yaflamaktad›rlar. ‹nsan nesline zara-
r› aç›k olan bir genetik "hastal›¤›", evrime delil olarak göster-
meleri, asl›nda teorinin ne derece zay›f temeller üzerine kuru-
lu oldu¤unu bir kez daha göstermektedir. Görünen o ki, tü-
müyle çökmüfl olan bir teori, fanatik taraftarlar› taraf›ndan
AdnanOktar
40
KAN VE KALP MUC‹ZES‹
Alyuvarlar›n içine yerleflerek kana k›rm›z› renginiveren hemoglobin, son derece hayati bir göreve
sahiptir. Hücrelerin yaflamas›n› sa¤layan oksi-jen onun sayesinde vücuda da¤›l›r, vücut-
tan at›lmas› gereken karbondioksitde yine hemoglobin sayesinde d›fla-
r›ya verilir.
ayakta tutulmaya çal›fl›lmaktad›r. Ancak bu çaba, söz konusu
Darwinistleri küçük düflürmekten öteye gidemeyecektir.
Ola¤anüstü Bir Molekül: Hemoglobin Ço¤u zaman bedeninizde sizi yaflatmak için büyük bir ça-
ba sarf edildi¤ini fark etmezsiniz. Siz; çal›fl›r, yorulur, uyur, ye-
mek yer veya spor yaparken, içinizdeki hummal› çal›flma hiç
durmadan devam eder. Sizi yaflatmak için programlanm›fl
moleküller, size fark ettirmeden, hata yapmadan, s›k›lmadan,
dinlenmeden görev bafl›ndad›rlar.
Kana k›rm›z› rengini veren hemoglobin, insan bedenini
oluflturan say›s›z molekülden sadece bir tanesidir. Görevi ise
hayatidir: Vücudun her hücresini o yaflat›r. Vücudun yaflama-
s›n› sa¤layan oksijen onun sayesinde da¤›l›r, vücuttan at›lma-
s› gereken karbondioksit onun sayesinde toplan›r. Yaflamam›z
için s›rf nefes al›p vermemiz yeterli de¤ildir. Bedende saniye-
ler içinde geliflen bir hareketlenme ile al›nan oksijenin yakla-
fl›k 100 trilyon hücreye teker teker da¤›t›lmas›, d›flar›ya verile-
cek karbondioksitin ise teker teker toplanmas› gerekmektedir.
Hayatta kalabilmemiz, tümüyle kompleks olan bu mikro sis-
temin faaliyetine ba¤l›d›r. Yeryüzünde yap›lan hiçbir bilimsel
çal›flma, hemoglobin gibi oksijen tafl›yabilen bir mekanizma-
n›n gelifltirilmesini sa¤layamam›flt›r.
Hemoglobin, kendine has özelliklere sahip, ola¤anüstü
kompleks bir moleküldür. Bu kompleks molekül de, tüm özel-
likleriyle, herfleyi bilen, herfleye gücü yeten Hayy (diri) olan
Allah'›n bir mucizesidir. Bu büyük mucizenin özelliklerini
incelerken, Allah'›n birbirinden muhteflem eserler ya-
ratmaya kadir oldu¤u ve bu eserleri her insanda ek-
siksiz olarak var etti¤i gerçe¤ini sürekli ak›lda tut-HarunYahya
41
Benzersiz Yaflam S›v›s›: Kan
AdnanOktar
42
mak gerekmektedir. Bu gerçe¤i görmek, Allah'a flükredip
O'nu yüceltmenin en önemli yollar›ndan biridir. Allah bir
ayette flu flekilde buyurmufltur:
O, Hayy (diri) oland›r. O'ndan baflka ‹lah yoktur; öyleyse
dini yaln›zca Kendisi'ne halis k›lanlar olarak O'na dua
edin. Alemlerin Rabbine hamd olsun. (Mümin Suresi, 65)
Mucize Molekül Oksijen Tafl›yor Bilim adamlar›n›n "ola¤anüstü bir molekül" tan›m›, he-
moglobinin birbirinden farkl› iflleri ayn› anda yapabilmesin-
den kaynaklanmaktad›r. Hemoglobin, akci¤erlerdeki k›lcal
damarlardan geçerken etraf›ndaki milyonlarca molekül için-
den oksijeni seçer. Yöntemi ise son derece ak›lc›, bir o kadar da
flafl›rt›c›d›r. Hemoglobin, oksijen atomlar›n› kendine has yön-
temi ile adeta "yakalar". Ancak bu ifllemin çok hassas bir flekil-
de yap›lmas› gerekmektedir, çünkü oksijen ba¤land›¤› mole-
külleri okside etme özelli¤ine sahiptir. Oksidasyon ise söz ko-
nusu molekülün tüm ifllevlerini yitirmesine neden olan bir tür
zehirlenmedir.
Hemoglobin, oksijenin beraberinde getirece¤i bu tehlikeye
karfl› Allah'›n yaratt›¤› mükemmel bir sistemle var edilmifltir:
Hemoglobin oksijeni tafl›rken ona tam olarak ba¤lanmaz, oksi-
jeni t›pk› bir mafla ile tutar gibi bir ucundan yakalar ve götüre-
ce¤i yere kadar bu flekilde tafl›r. Bu kuflkusuz son derece tedbir-
li bir yöntemdir. Yüce Allah, oksijenin oksidasyon özelli¤i ile bu
önemli tedbiri birlikte yaratm›flt›r. Kuflkusuz bu uyuma ön yar-
g›s›z bir biçimde bakanlar, buradaki mükemmelli¤i aç›kça
görebilirler. Hemoglobinin, oksijendeki tehlikeyi keflfe-
derek bir tedbir gelifltirmek, deneyip yan›larak ona
HarunYahya
43
Benzersiz Yaflam S›v›s›: Kan
44
Üstteki flemada hemoglobinin oluflum aflamalar› gösterilmektedir. Son dere-ce kompleks bir yap›ya sahip olan hemoglobin, kanda oksijeni tafl›yabilmekiçin mükemmel bir yarat›l›fla sahiptir. Bu nedenle hemoglobinin aminoasityap›s›ndaki herhangi bir de¤ifliklik, onun oksijen tafl›ma kabiliyetini de yitir-mesine sebep olacakt›r.
amino asit 1 amino asit 2
hidrojen ba¤›
beta düzlemi
alfa zinciri
Bio
log
y, R
.A. W
alla
ce, G
.P. S
and
ers,
R.J
. Fer
l, H
arp
ers
Co
llin
s C
olle
ge
Pu
blis
her
s
beta zinciri
HEM
beta zinciri
alfa zinciri
alfa sarmal›
hemoglobininalt ünitesi
hidrojen ba¤›
amino asit 3 amino asit 4 amino asit 5 amino asit 6
‹LK YAPIAmino asit say›s›, tipi vedüzeni taraf›ndan belirle-nir ve polipeptit olarak
flekillenir.
‹K‹NC‹L YAPIPolipeptit bir beta düzlemiveya alfa sarmal› olufltura-bilir. Karboksil ve aminoasitler aras›nda hidrojen
ba¤lar› oluflur.
DÖRDÜNCÜL YAPIBükülen protein pek çok alt
üniteden oluflan tek bir proteinoluflturmak için birleflebilir. Bu-
na örnek olan oksijen tafl›yanprotein hemoglobin, iki alfa ikitane de beta zincirine sahiptir.
ÜÇÜNCÜL YAPISarmal, belirgin flekillerdebüküldü¤ünde meydana
gelir. Bu flekil küresel pro-teinlerin özelli¤idir.
göre sistem belirlemek gibi bir imkan› yoktur. Herfleyden ön-
ce bahsetti¤imiz yaln›zca bir moleküldür. Bu önemli tedbir,
tüm kompleksli¤i ile, hemoglobinin ilk ortaya ç›kt›¤› anda, he-
moglobin ile birlikte yarat›lm›flt›r. Hemoglobinin oksijeni ya-
kalamas›n› sa¤layan biyokimyasal detaylar ise, böyle bir me-
kanizman›n tesadüf eseri meydana gelemeyece¤ini aç›kça ser-
giler niteliktedir.
Hemoglobin molekülünde dört zincirden oluflmufl globin
ad› verilen bir protein bulunmaktad›r. Her globin, "hem gru-
bu" ad› verilen bir baflka moleküle ba¤l›d›r. Hem gruplar›, ok-
sijenin hemoglobine ba¤lanmas›nda son derece önemlidirler.
Hem gruplar›n›n her biri birer demir iyonu tafl›r. Bu durumda
karfl›m›za, dört hem grubunun sahip oldu¤u dört demir iyo-
nu ç›kar. Asl›nda akci¤erlerdeki oksijeni kendisine ba¤layan
ve bunu dokularda serbest b›rakan daima bu demir iyonlar›-
d›r. Ancak globinin de bu ifllemde son derece önemli bir rolü
vard›r. Globinin flekli, birazdan inceleyece¤imiz gibi önemli
bir kontrol mekanizmas› ve eflsiz bir yarat›l›fl harikas›d›r. Ay-
r›ca bu molekülün amino asit dizilimindeki en küçük bir de¤i-
fliklik, hemoglobinin oksijen tafl›ma kabiliyetini tümüyle de-
¤ifltirmektedir.
Kan›n özelliklerini anlatmaya bafllarken, her ayr›nt›n›n
birbirinden farkl› ve kompleks detaylar içermekte oldu¤unu
belirtmifltik. Sistemin küçük parçalar›na do¤ru inildikçe, bu
komplekslik ve çeflitlili¤in daha da artmakta oldu¤una dikkat
çekmifltik. Allah'›n bu gibi detaylar ve komplekslikler yarat-
mas›, sistemin iflleyebilmesi için bunlar›n varl›¤›n› zorunlu
k›lmas›, yarat›l›fl gerçe¤ini kabullenmek istemeyenleri
aç›klamas›z b›rak›r. Bu gibi örnekler Allah'a iman
HarunYahya
45
Benzersiz Yaflam S›v›s›: Kan
edenlerin ise inançlar›n› güçlendirir. Verdi¤imiz tüm bu tek-
nik detaylar, bu kompleksli¤i daha ayr›nt›l› gözler önüne ser-
di¤i için, inkarc›lar› daha fazla flüphe içinde b›rakmakta, iman
edenler için de güven ve kararl›l›k vesilesi olmaktad›r.
Sistemin detaylar›n› incelemeye devam etti¤imizde globi-
nin, demirin oksijen al›m›n› kontrol alt›nda tutan özel bir flek-
le sahip oldu¤unu görürüz. Hemoglobin molekülündeki dört
hem, normal flartlarda birbirlerine paralel, globin molekülüne
ise dikey durumdad›r. Ancak hem gruplar› kendilerine oksi-
jen ba¤lad›klar›nda, bu paralellik kaybolur. Paralelli¤in kay-
bolma sebebi hem gruplar›n›n birbirlerinden mümkün oldu-
¤unca uzaklaflmas›d›r. Kendisine oksijen atomu ba¤layan hem
gruplar›ndan bir tanesi, bu ba¤lanman›n ard›ndan öyle çarp›-
l›r ve bükülür ki, kendisinden sonra gelen di¤er grubun da
çarp›lmas›na neden olur. Böylece ikinci hem, daha kolay oksi-
jen ba¤layabilmekte ve bu ba¤lanmalar s›ras›nda demirler
aras›nda oluflabilecek bir oksijen köprüsünün kurulmas› ön-
lenmifl olmaktad›r. E¤er hemlerin birbirine paralelli¤i nedeni
ile oksijen atomlar› aras›nda köprüler oluflmufl olsayd›, iki de-
¤erli hemoglobin molekülü oksitlenerek bozulacakt›.24
Bu durumu bir çubu¤a as›l› b›rakt›¤›m›z dört ayr› m›kna-
t›sa benzetebiliriz. M›knat›slar ayn› kutuplara sahip oldukla-
r›ndan birbirlerini iteceklerdir. Birbirine yaklaflan her m›knat›s
parças›n›n di¤erini itti¤ini düflünürsek, birbirinden uzaklafl-
maya çal›flan ve bu nedenle de flekilden flekile giren m›knat›s-
larla karfl›lafl›r›z. ‹flte demir iyonlar› da oksijene ba¤land›kla-
r›nda, t›pk› ayn› yüklere sahip m›knat›slar gibi hareket eder ve
mümkün oldu¤unca birbirlerinden uzaklaflmaya çal›fl›rlar.
Burada m›knat›slar›n as›l› oldu¤u çubuk, globin mole-
AdnanOktar
46
KAN VE KALP MUC‹ZES‹
47
Hemoglobin molekülündeki 4 hem gru-
bu oksijeni yakalay›p tafl›makla görevli-
dir. Oksijensizken birbirine paralel durum-
da olan bu hem gruplar›, oksijene ba¤land›k-
lar›nda paralel flekillerini kaybedip, çarp›l›p bü-
külmeye bafllarlar. Bunun nedeni oksijenlerin bir-
birlerine yaklaflarak demir iyonlar› aras›nda oksijen
köprülerinin oluflmas›n› engellemektir. Bu önlem son dere-
ce önemlidir. Bu tedbir sayesinde iki hemoglobin molekü-
lünün oksitlenerek bozulmas› önlenmifl olmaktad›r. Her
k›rm›z› kan hücresindeki yaklafl›k 270 milyon hemog-
lobin, bu önemli tedbiri sürekli olarak almaktad›r.
F Sarmal›
Porfirin PorfirinFe2+Hem
O2
HarunYahya
külleri, hareketlerini sa¤layan unsur yani m›knat›slar›n as›l›
oldu¤u "ip" hem gruplar›, m›knat›slar da oksijenlerdir. He-
moglobinin 4 ayr› oksijen molekülüne ba¤lanmas› vücudun
oksijen ihtiyac›n› karfl›lamak üzere meydana getirilmifl özel
bir yarat›l›flt›r.
Her k›rm›z› kan hücresinin ortalama 270 milyon hemoglo-
bin molekülü tafl›d›¤› göz önüne al›nd›¤›nda, vücutta oksijen
da¤›t›m›n›n ne kadar geliflmifl bir boyutta oldu¤u daha iyi an-
lafl›lmaktad›r. Bu mükemmel da¤›t›m›n yukar›da anlatt›¤›m›z
özel yaratl›fla sahip olmas› da, son derece önemlidir. Söz ko-
nusu moleküller, sanki oksijenin beraberinde getirece¤i tehli-
keyi hesap edebilir, buna göre birbirlerinden uzaklaflmalar›
gerekti¤ini bilir gibi davran›rlar. Daha da önemlisi, yeryüzün-
deki her insan vücudunda trilyonlarca molekülde ayn› tedbir
mutlaka al›nm›flt›r. Çünkü onlar, Allah'›n yaratt›¤› ve her an
kontrolünde tuttu¤u yarat›l›fl örnekleridir. Her biri Allah'›n,
"hükmünü yerine getiren" anlam›na gelen Kadi s›fat›n›n tecel-
lileridir. Ve bu nedenle yeryüzündeki her yarat›l›fl örne¤i gibi,
Allah'›n varl›¤›n›, sonsuz gücünü ve ilmini bize tan›t›rlar. Rab-
bimiz'in üstün ilmi Kuran'da flu flekilde bildirilir:
‹flte gayb› da, müflahede edilebileni de bilen, üstün ve güç-
lü olan, esirgeyen O'dur. Ki O, yaratt›¤› herfleyi en güzel ya-
pan ve insan› yaratmaya bir çamurdan bafllayand›r. (Secde
Suresi, 6-7)
Bu tafl›ma serüveninde hemoglobin ile oksijen aras›nda
gerçekten de son derece zay›f bir ba¤ meydana gelmifltir ve bu
ba¤ herhangi bir durumda hemen kopmaya haz›rd›r. Bu zay›f
ba¤›n, bir baflka yarat›l›fl harikas› oldu¤u gerçe¤i ise bir
sonraki aflamada karfl›m›za ç›kar. Gerekli dokulara
oksijenin b›rak›labilmesi için iki molekülün kolayca
AdnanOktar
48
KAN VE KALP MUC‹ZES‹
birbirlerinden ayr›lmalar› gerekmektedir. Aradaki zay›f ba¤,
bu ifllemi kolaylaflt›rmaktad›r. E¤er arada sa¤lam bir ba¤ mey-
dana gelseydi, oksijen molekülü vücutta tafl›nmas›na ra¤men
dokularda b›rak›lamayacak, oksijen yüklü alyuvarlar doku-
lar›n yan›ndan geçip gidecekti. Bu ise bizim için mutlak
bir ölüm demektir.
Zay›f ba¤›n oluflup k›r›lma oran› da ince bir
HarunYahya
49
Benzersiz Yaflam S›v›s›: Kan
Dört ayr› oksijen molekülüne ba¤lanabilmesini sa¤layan özel yarat›l›fl› ilehemoglobin, mucizevi bir oksijen tafl›ma yetene¤ine sahiptir. Dolafl›m sis-temi boyunca bu de¤erli molekülleri büyük bir itina ile tafl›r ve oksijen ihti-yac› baflgöstermifl olan dokularda tafl›d›¤› yükü usulca b›rak›r.
Globin zincirleri
Oksijenmolekül çifti
Demir atomlar› ilehem molekülleri
Oksijen molekül çiftleri
Normal kan: Oksijentafl›yan hemoglobin
molekülleri kanak›rm›z› rengini verir.
Demir eksikli¤i anemisi: Anemide, k›rm›z› kan hücreleri say›ca azd›r, hemoglo-bin eksikli¤i nedeniyle renkleri soluktur ve normal al-yuvarlardan daha az oksijene sahiptirler.
HEMOGLOB‹N
OKS‹HEMOGLOB‹N
düzenle belirlenmifltir. Oksijen molekülünün hemoglobine
ba¤lanmas›n› sa¤layan ortam, yüksek oksijen bas›nc›d›r. Vü-
cutta oksijen bas›nc› düfltü¤ünde oksijen ve hemoglobin ara-
s›nda meydana gelmifl olan zay›f ba¤ k›r›l›r ve oksijen hemog-
lobinden ayr›l›r. ‹flte bu mekanizma akci¤erlerden dokulara
oksijen tafl›nmas›n›n temelini oluflturmaktad›r.25 Vücutta böy-
le bir mekanizman›n hiç kesintiye u¤ramadan iflliyor olmas›
gerekmektedir. E¤er oksijen bas›nc› ihtiyaç duyulan zamanda
ve ihtiyaç duyulan yerde düflmezse, dokular hiçbir zaman ne-
fes alamazlar. Oksijensiz bir doku ise varl›¤›n› uzun süre de-
vam ettiremeyecektir.
Ayn› durum kan bas›nc› için de geçerlidir. Hemoglobinin
bir dokuya ne kadar oksijen verece¤ini belirlemesi, ancak bir
kan bas›nc› sabitli¤i söz konusu oldu¤unda mümkün olabil-
mektedir. Kandaki bu bas›nc›n sabit durabilmesi ise hemoglo-
bin molekülünün oksijen ve karbondioksit d›fl›nda tafl›d›¤› bir
baflka molekül ile mümkün olur: Azotmonoksit. E¤er hemog-
lobin beraberinde azotmonoksit tafl›m›yor olsayd›, kan bas›n-
50
KAN VE KALP MUC‹ZES‹
Hemoglobin, beraberin-de tafl›d›¤› azotmonok-sit sayesinde hangi do-kuya ne kadar oksijen
verece¤ini bilmektedir.Hemoglobinin tafl›d›¤›
azotmonoksit, vücutta-ki kan bas›nc›n›n sabitkalmas›n› sa¤lamakta-
d›r. Dokulara hangimiktarda oksijen da¤›-
t›lmas› gerekti¤i, kanbas›nc›n›n sabit-li¤i ile sa¤lan›r.
AdnanOktar
c› sürekli olarak de¤iflim gösterecek ve gerekli dokulara gerek-
li miktarda oksijen verilmemesi ya da afl›r› oksijen verilmesi
durumu ortaya ç›kacakt›.26 Bu durumda da dokular ya yana-
cak ya da oksijensizlikten öleceklerdi.
Hemoglobin molekülü ile ilgili flimdiye kadar verdi¤imiz
tüm bilgiler onun yaflam için özel yarat›lm›fl bir yap› oldu¤u-
nu aç›kça do¤rulamaktad›r. Bu molekül, canl›lar›n yeryüzün-
deki geliflimini tümüyle rastlant›lara ba¤layan Darwinistler
için önemli bir sorun teflkil etmektedir. E¤er Darwi-
nistler hemoglobinin rastlant›ya dayal› mutasyon-
HarunYahya
51
Benzersiz Yaflam S›v›s›: Kan
Üstteki flemada k›lcal damarla doku aras›ndaki gaz al›flverifli gösterilmektedir.K›lcal damar›n arteriyole ba¤land›¤› noktada kan bas›nc›, ozmotik bas›nçtandaha yüksektir ve bu nedenle su, oksijen, amino asitler ve glikoz kan dolafl›-m›ndan ayr›lmaya e¤ilim gösterirler. K›lcal damar›n toplardamara ba¤land›¤›noktada ise bu durumun tam tersi olarak ozmotik bas›nç, kan bas›nc›ndan da-ha yüksektir. Bu nedenle de su, karbondioksit ve di¤er at›k moleküller kan do-lafl›m›na dahil olurlar. Bas›nç farklar›ndan oluflan bu mükemmel yarat›l›fl, ok-sijen ve besinlerin tüm vücuda da¤›lmas›n› sa¤lar.
kan bas›nc› = 40 mm Hg- ozmotik bas›nç= 25 mmnet kan = 15 mmbas›nc›
ozmotik bas›nç = 25 mm Hg- kan bas›nc› = 10 mmnet ozmotik = 15 mmbas›nç
arteriyol toplardamar
k›lcal damar yata¤›
toplar damara do¤ru
su(H2O)
su(H2O)
oksijen(O2)
glikoz(C6H12O6)
k›rm›z›kan
hücresi
plazmaproteinleri
at›kmoleküller
karbondioksit(CO2)
dokuhücresiamino asitler
arteriyolden
lar›n bir eseri oldu¤u iddias›nda ›srar edeceklerse; vücudun
içinde, oksijen ile son derece hassas bir kimyasal uyuma sahip
olan hemoglobin adl› molekülün genetik bilgisinin nas›l orta-
ya ç›kt›¤›n› ve bu genetik bilgi var olmadan önce, kan dola-
fl›ml› canl›lar›n nas›l solunum yapt›klar›n›, oksijeni nas›l do-
kulara tafl›d›klar›n› aç›klamal›d›rlar.
Unutmamak gerekir ki, hemoglobinin varl›¤› kan dolafl›m›
için zorunludur ve oksijen soluyarak yaflayan hiçbir organiz-
ma, bu molekülün rastlant›sal mutasyonlarla oluflmas›n› ve
zaman içinde mükemmelleflmesini bekleyemez. E¤er hemog-
lobin, oksijene zay›f bir ba¤la ba¤lanacak ve böylece onu do-
kulara tafl›yacak, sonra da dokulardaki at›k maddeyi toplay›p
bunu akci¤erde yeniden b›rakacak olan çok özel yap›s›na ilk
andan itibaren sahip olmasayd›, kan dolafl›m› mümkün ol-
mazd›. Bu da bizlere kan dolafl›m›n›n, kalp, damar a¤›, kan s›-
v›s› gibi zaten kendi içinde son derece kompleks olan dokula-
r›n yan›nda, hemoglobin gibi özel moleküllerle birlikte bir an-
da ve eksiksiz olarak ortaya ç›km›fl olmas› gerekti¤ini gösterir.
Bir di¤er ifadeyle kan dolafl›m›n›n kökeni evrim de¤il, yarat›-
l›flt›r.
Canl›lar alemi içinde 'nas›l' ve 'neden' sorular›na verilebi-
lecek her cevap, aç›kça yarat›l›fl gerçe¤inin birer izah› olacak-
t›r. Bundan dolay›d›r ki, Darwinistler, yaflam›n kompleks ya-
p›s›n›n nas›l ortaya ç›kt›¤› sorusuna hiçbir zaman cevap geti-
rememektedirler. Karfl›lar›na ç›kan her eser, istedi¤ini istedi¤i
gibi yapmaya gücü yeten, Kadir olan Allah'›n yaratmas›d›r.
Kuran'da bu gerçek flu flekilde bildirilir:
Art›k, do¤ular›n ve bat›lar›n Rabbine yemin ederim; Biz
gerçekten güç yetireniz. (Mearic Suresi, 40)
AdnanOktar
52
KAN VE KALP MUC‹ZES‹
53
Hemoglobin hem yap›s› hem de görevleri itibariyle son derece özel
bir moleküldür. E¤er hemoglobin, oksijene zay›f ba¤ ile ba¤lan›p,
onu dokulara tafl›mas›n›, sonra da dokulardaki at›k maddeyi toplay›p
oksijeni akci¤erde yeniden b›rakmas›n› sa¤layan çok özel yap›s›na ilk
andan itibaren sahip olmasayd› kan dolafl›m› mümkün olmazd›.
Kuflkusuz hemoglobin de, kan dolafl›m sisteminin di¤er ele-
manlar› ile birlikte ayn› anda yarat›lm›flt›r. Bir di¤er de-
yiflle, kan dolafl›m›n›n kökeni evrim de¤ildir. Bu sistem
Rabbimiz'in üstün yarat›fl›n›n delillerinden sadece bir
tanesidir.HarunYahya
Mucize Molekül, Karbondioksit Tafl›yor Hemoglobin ile ilgili olarak Darwinistleri açmaza sokan,
sadece hemoglobinin oksijen tafl›ma özelli¤i de¤ildir. Hemog-
lobin ayn› zamanda verdi¤imiz nefes ile d›flar› att›¤›m›z kar-
bondioksiti de hücrelerden teker teker toplama yetene¤ine sa-
hiptir.
Karbondioksitin kanda tafl›nmas› oksijen kadar riskli de¤il-
dir. ‹flte bu nedenle karbondioksit kanda oksijenden çok daha
büyük miktarlarda tafl›nabilir. Dinlenme s›ras›nda 100 ml kan,
dokulardan akci¤erlere ortalama 4 ml karbondioksit tafl›r. Ok-
sijen tafl›yan hemoglobin kana parlak k›rm›z› rengini verirken,
karbondioksiti akci¤erlere geri döndüren hemoglobin parlakl›-
¤›n› kaybeder ve koyu k›rm›z›, mora yak›n bir renk al›r. Deri
yüzeyindeki damarlar›n koyu renk görünmesinin nedeni iflte
budur.
Karbondioksit, kan içinde genellikle karbonik asik formun-
da tafl›n›r. Sadece ortalama %5'lik bir k›sm› hemoglobine ba¤-
lanarak akci¤erlere iletilmektedir. Karbondioksidin %10'luk
bir k›sm› ise çözünmüfl gaz halindedir.
Karbondioksit, hemoglobine oldukça zay›f bir ba¤ ile ba¤-
lan›r. Serbest kal›p hemoglobinden uzaklaflmas› aflamas›nda
ise devreye giren faktör yine oksijendir. Haldane etkisi dedi¤i-
miz bu kimyasal olayda, karbondioksitten daha kuvvetli bir
asit olan oksijen hemoglobine ba¤lan›r ve karbondioksitin kan-
dan uzaklaflmas›n› sa¤lar. Haldane etkisi, dokularda oksijen
ihtiyac› bafl gösterdi¤inde, hemoglobinin oksijenden ayr›fl›p
daha fazla karbondioksite tutunmas›n› sa¤larken, ayn› kimya-
sal etki akci¤erlerde tam tersi etki göstermektedir. Oksi-
jen miktar›n›n daha fazla oldu¤u akci¤erlerde, güçlü
AdnanOktar
54
KAN VE KALP MUC‹ZES‹
HarunYahya
55
Haldane etkisi, dokulardaoksijen ihtiyac› olufltu-¤unda, hemoglobinin ok-sijenden ayr›fl›p daha faz-la karbondioksite tutun-mas›n› sa¤lar. Ayn› kim-yasal etki, akci¤erlerdetam tersi bir etki göster-mektedir. Bu etki ile he-moglobinin oksijen vekarbondioksit al›flverifliyapt›¤› noktalar mükem-mel bir hassasiyetle belir-lenmifl olur.
hava
alveol
oksijensiz kan
bronfl
oksijenli kan
akci¤erarteriyolü(O2 az)
akci¤ertoplar-damarc›¤›(O2 fazla)
alveolbofllu¤u
Alyuvardaki he-moglobinin tafl›d›-¤› oksijen alveol-den k›lcal damarageçer. Karbondi-oksit de k›lcal da-mardan alveole
geçer.
asit etkisi ile oksijen hemoglobine ba¤lanmakta ustaca davra-
n›r ve karbondioksit, ç›k›fl kap›s›na geldi¤inde, "mecburen"
ba¤l› oldu¤u hemoglobinden ayr›lmak zorunda kal›r.27
Bahsetti¤imiz bu ifllem, son derece kompleks kimyasal bir
olayd›r. Burada dikkat çekilmesi gereken nokta ise, hemoglobi-
nin oksijen ve karbondioksit al›flveriflini yapt›¤› noktalar›n mü-
kemmel bir hassasiyetle belirlenmifl olmas›d›r. Hemoglobin,
dokularda oksijeni b›rakmal› ve karbondioksiti yüklenmelidir,
karbondioksitin ç›k›fl yeri olan akci¤erlerde ise söz konusu al›fl-
veriflin tersi yap›lmal›d›r. Bu de¤iflim, bedenin hiçbir zaman bir
baflka noktas›nda gerçekleflmez. Bu dönüflüm sistemini sa¤la-
yan kimyasal dengenin, kan dolafl›m›yla ayn› anda ortaya ç›k-
m›fl olmas› ise zorunludur, zaman içinde, rastlant›sal mutas-
yonlarla, kademe kademe evrimleflmesi mümkün de¤ildir.
Kimi zaman da kandaki hemoglobin genellikle d›fl etkiler-
le oluflan karbonmonoksite ba¤lan›r. Karbonmonoksit zehir-
lenmesi ad› verilen olay iflte budur. Hava gaz›, kömür gaz› ve-
ya egzozdan ç›kan gazlar›n havaya karbonmonoksit olarak
kar›flmas›n›n ard›ndan vücuda al›nan bu gaz kandaki hemog-
lobine ba¤lan›r. Böylece hemoglobine ba¤l› veya ba¤lanacak
olan oksijenin yerine geçer. Hemoglobinin karbonmonoksite
ilgisi ise oksijene olan ilgisinden daha fazlad›r. Hemoglobin
karbonmonoksite 500 kez daha s›k› ba¤lan›r ve bu durum ok-
sijen eksikli¤inden ölüme neden olabilir.28
Hemoglobinin ‹çindeki Demir Mucizesi Hemoglobinde bulunan ve oksijenin tafl›nmas› ifllemin-
de büyük bir pay› olan demir, Allah'›n yaratt›¤› büyük
mucizelerden bir tanesidir. Çeflitli yollarla vücuda ve
AdnanOktar
56
KAN VE KALP MUC‹ZES‹
do¤ruca ince ba¤›rsa¤a al›nan demir bir globin proteinine
ba¤lanarak kan plazmas›na do¤ru hareket eder. Burada demi-
ri tafl›yan moleküle "apotransferrin" ad› verilir. Demir globin
molekülüne serbest olarak ba¤lanm›flt›r ve vücudun herhangi
bir yerinde, herhangi bir dokunun hücrelerinde serbest kala-
bilir. Demirin hücreler taraf›ndan al›m›n›n kontrolü büyük öl-
çüde demir tafl›yan molekül olan apotransferrine aittir. Apot-
ransferrin, kanda sadece demiri tafl›makla kalmaz, ayn› za-
manda hücre içine girerek bu molekülü gerekli bölgeye b›ra-
k›r. Vücut demire doymufl duruma geldikten sonra, karaci¤er
daha az miktarlarda apotransferrin üretmektedir. Bir baflka
deyiflle, karaci¤er vücudun ihtiyac›n› belirler ve ihtiyaca göre
bir üretim yapar. Böylece vücut içinde demirin tafl›nma ifllemi
azal›r.29
Bu durumda vücut içinde oldukça düzenli bir haberleflme
sisteminin oldu¤una bir kez daha flahit oluruz. Demirin vü-
cutta fazla miktarda yay›lmas› son derece ciddi rahats›zl›klar›
da beraberinde getirecektir. Ancak Allah'›n bir nimet olarak
yaratt›¤› söz konusu kontrol mekanizmas› ile üretimin hangi
miktarda yap›lmas› gerekti¤i adeta bellidir. Her an vücutta bu
hassas ölçüm yap›l›r ve yaklafl›k 100 trilyon hücrenin her biri-
nin hangi miktarda demire ihtiyac› oldu¤u belirlenir. ‹htiyaca
göre yap›lan üretim ayn› zamanda bir nevi tasarruftur.
Demirin vücuttaki emilim h›z› oldukça yavaflt›r. Maksi-
mum h›z, günde ancak birkaç miligramd›r. Bu demektir ki, be-
sinlerle afl›r› miktarda demir al›nsa bile bunun yaln›zca az bir
bölümü vücutta kullan›lacakt›r.
Ancak geri kalan miktar israf edilmez. Kanda dolaflan
demire art›k vücudun ihtiyac› yoksa, bu durumda faz-
la demir iyonlar› daha sonra kullan›lmak üzere sak-
AdnanOktar
58
KAN VE KALP MUC‹ZES‹
lan›r. Vücuttaki bütün hücreler, özellikle karaci¤er hücreleri,
adeta daha sonra kullan›laca¤›n› bilircesine, söz konusu fazla
demiri kendi içlerinde depo ederler. Böyle bir depolama iflle-
minden hücrelerin haberdar olmas› ise son derece önemlidir.
Hiçbir hücre, kendisine gelen demiri bafl›bofl ve kontrolsüz
olarak kullanmaz. Hiçbir hücre, di¤erlerinden farkl› bir karar
vererek demir iyonlar›n› bir kenara atmaz. Ellerinde çok de-
HarunYahya
59
Benzersiz Yaflam S›v›s›: Kan
Vücuda al›nan demirin oldukça az bir miktar› kullan›l›r. Ancak vücut için sonderece önemli olan bu özel malzemenin geri kalan› hiçbir zaman israf edil-mez. Vücuttaki fazla demir iyonlar›, sonra kullan›lmas› gerekti¤i bilinircesine,vücuttaki baz› hücreler taraf›ndan depo edilir. Depo görevi yapan bu hücre-lerden biri de karaci¤er hücresidir. Karaci¤er hücreleri adeta bir fabrikan›ndepolama bölümü gibi çal›flarak vücuttaki fazla demiri ileride kullan›lmaküzere depolarlar.
kap›toplar-
damar›n›nkolu
safrakesesiyolu
karaci¤ertoplardamar›
merkezitoplardamar
karaci¤erarterinin
kolu
KARAC‹⁄ER HÜCRES‹
¤erli bir hazine saklad›klar›n›n fark›nda gibi hareket ederler.
Bu gerçek bize gösterir ki, hücreler içinde kusursuz bir planla-
ma vard›r. Söz konusu bu plan, sürekli olarak kontrol alt›nda
tutulmaktad›r. Aç›kt›r ki, bu plan ve kontrol, herfleyi idare
edip ayakta tutan, Kaim olan Allah'a aittir. Bu harika sistem-
deki kusursuzlu¤un sebebi budur.
Allah'›n Zat›n› görmemiz kuflkusuz ki mümkün de¤ildir.
Ancak ak›ll› ve vicdanl› bir insan, çevresindeki bu gibi
yarat›l›fl örneklerine bakarak Allah'›n mutlak ve Yüce varl›¤›-
n› hemen görüp anlayabilir. Allah'›n mutlak varl›¤›na iliflkin
delliler, tüm aç›kl›¤›yla gözler önündedir. Rabbimiz, Kendi üs-
tün sanat›n› bir ayette flu flekilde tarif eder:
AdnanOktar
60
KAN VE KALP MUC‹ZES‹
O Allah ki, Yaratan'd›r, (en güzel bir biçimde) kusursuzca
var edendir, 'flekil ve suret' verendir. En güzel isimler
O'nundur. Göklerde ve yerde olanlar›n tümü O'nu tesbih
etmektedir. O, Aziz, Hakim'dir. (Haflr Suresi, 24)
Darwinistlere Meydan Okuyan Mucize Molekül Darwinizm, canl›lar›n iki do¤al mekanizma ile ortaya ç›k-
t›klar›n› ve gelifltiklerini öne sürer: Do¤al seleksiyon ve mutas-
yon. Gerçekte bu iki mekanizman›n hiçbir flekilde yeni bir
canl› var etmesi ya da bir canl›ya bir özellik katmas› mümkün
de¤ildir. (Bkz. Harun Yahya, Hayat›n Gerçek Kökeni, 2003) Ancak
yine de Darwinist kaynaklarda tüm canl›lar, bu iki kör meka-
nizman›n eseri olarak anlat›l›r. Oysa biraz dikkatli bak›ld›¤›n-
da, bu anlat›mlarda, söz konusu mekanizmalar›n neleri baflar-
d›klar› hakk›nda en ufak bir bilgi yoktur.
‹flte bu nedenle, okudu¤unuz veya izledi¤iniz her evrimci
yay›n, spekülatiftir. Örne¤in bir deniz canl›s›n›n çeflitli mutas-
yonlarla kara canl›s› olmaya bafllad›¤›n› anlatan bir belgesel-
deki ya da bir makaledeki uzun cümleler, bilimsel terimlerle
donat›lm›fl olabilir. Ancak, "sözde mutasyonlar›n nerede, ne
sebeple meydana geldi¤i, canl›da ne tip etkilere ve de¤iflimle-
re sebep oldu¤u, hangi aflamalarla gerçekleflti¤i" gibi as›l ola-
rak aç›klanmas› gereken detaylar› evrimcilerin izahlar›nda bu-
labilmeniz mümkün de¤ildir. Çünkü evrimciler bu hayali afla-
malar› aç›klamaya teflebbüs ederlerse, asl›nda evrim diye bir
sürecin olmad›¤›n› itiraf etmek zorunda kalacaklar›n›n bi-
lincindedirler.
Hemoglobin için yap›lan evrimci aç›klamalar da
HarunYahya
61
Benzersiz Yaflam S›v›s›: Kan
bu flekildedir. Hemoglobin gibi bir mucize molekülün hayali
evrimi hakk›nda, spekülasyon d›fl›nda bilimsel de¤eri olan tek
bir aç›klamaya bile rastlayamazs›n›z.
Hemoglobin, hem kompleks yap›s›, hem de farkl› canl›lar-
da sergilenen farkl› formlar›yla, evrimciler için ciddi bir zor-
luk oluflturmaktad›r. Evrimci genetikçi Gordon Rattray Taylor,
Great Evolution Mystery adl› kitab›nda bu durumu flu flekilde
itiraf etmektedir:
"Hemoglobin, pek çok farkl› filumda görünerek, evrim hikayesinde
gelifligüzel flekilde ortaya ç›kmaktad›r. Paramecium ad› verilen baz›
türlerde (hemen her biyoloji dersinde ö¤retilen son derece basit tek
hücreli canl›) bulunur. Kurtçuklarda, yumuflakçalarda, böceklerde
ve hatta baklagillerin köklerinde vard›r. Bütün bu farkl› canl›lar›n
nas›l tümünde bulundu¤u ise oldukça aç›klamas›zd›r. Tek bir fley
aç›k gibi görünmektedir; her seferinde, tamamen birbirinden ba¤›m-
s›z flekilde, bu molekül tekrar tekrar karfl›m›za ç›kmaktad›r. "30
Bir evrimci olmas›na ra¤men Gordon Rattray Taylor'›n
aç›kça kabul etmek zorunda kald›¤› bu gerçek son derece
önemlidir. Hemoglobinin, birbirinden farkl› canl›larda farkl›
flekillerde bulunmas› ve bu farkl› yap›lar›n hayali evrimsel fle-
malardan birine oturmamas›, bu önemli molekülün her canl›
grubu için ayr› ve özel olarak yarat›lm›fl oldu¤u gerçe¤ini
aç›kça göstermektedir. Taylor'un "birbirinden ba¤›ms›z flekil-
de ortaya ç›k›fl" olarak nitelendirmeyi tercih etti¤i gerçek, "ya-
rat›l›fl gerçe¤i"dir.
Ayn› gerçe¤i biyokimya profesörü Michael Denton, Evolu-
tion: A Theory in Crisis (Evrim: Kriz ‹çinde Bir Teori) isimli ki-
tab›nda flu flekilde aç›klamaktad›r:
"Moleküler seviyede; bal›k, amfibiyen, sürüngen ve memeli s›-
ralamas›ndan oluflan geleneksel evrim serisinin en küçük bir
AdnanOktar
62
KAN VE KALP MUC‹ZES‹
izi bile yoktur. Hayret verici olan ise insan, hemoglobini yönünden,
bal›ktan daha çok lamprey'e (y›lan bal›¤› fleklinde bir su hayvan›)
daha yak›nd›r. "31
Dahas›, hemoglobinin kompleks yap›s›, di¤er tüm komp-
leks organizmalarda oldu¤u gibi, rastgele herhangi bir mutas-
yona izin vermeyecek derecede hassast›r. Hemoglobin prote-
inini meydana getiren amino asit dizilimi, sahip oldu¤u özel
dizilimi yitirdi¤i anda ifle yaramaz bir amino asit y›¤›n›ndan
HarunYahya
63
Benzersiz Yaflam S›v›s›: Kan
Hemoglobinin kompleks yap›s›, di-¤er tüm kompleks organizmalardaoldu¤u gibi, rastgele oluflan herhan-gi bir mutasyona izin vermeyecekderecede hassast›r. Yap›s›nda mey-dana gelebilecek herhangi bir rast-gele kimyasal etki, bu de¤erli pro-teini bir anda ifle yaramaz bir ami-no asit y›¤›n›na dönüfltürebilir.
amino asit 1 amino asit 2 amino asit 3 amino asit 4 amino asit 5 amino asit 6
hemoglobin molekülü
hemoglobin molekülünün amino asit dizilimi
baflka bir fley olmayacakt›r. Bu molekülün kendisi için belir-
lenmifl özel amino asit dizilimine tesadüfen sahip olabilmesi
ancak 10950'de 1 ihtimaldir. Yani imkans›zd›r.
Massachusetts Teknoloji Enstitüsü'nden (Massachusetts
Institude of Technology – MIT) Murray Eden'in konu ile ilgili
yorumlar› flöyledir:
"Hemoglobin iki zincirden oluflur; alfa ve beta. Alfay› betaya çevir-
mek için en az 120 mutasyon gerekmektedir. Bu de¤iflikliklerden en
az 34'ü, 2 veya 3 nükleotid aras›nda yer de¤ifltirmelerin gerçeklefl-
mesini gerektirir. Ancak, e¤er mutasyon s›ras›nda tek bir amino asit
de¤iflikli¤i meydana gelirse, sonuç kan›n bozulma-
ya u¤ramas›d›r ve organizma ölür!"32
E¤er hemoglobini olufltu-
ran amino asitlerden rast-
gele bir tanesini ç›kar›r ve-
64
KAN VE KALP MUC‹ZES‹
Hemoglobini oluflturan alfa vebeta zincirlerini birbirlerinedönüfltürmek için en az 120mutasyon gerekmektedir. An-cak bu mutasyonlar s›ras›ndatek bir amino asit de¤iflikli¤i,kan hücrelerinin bozulmas›nasebep olabilmektedir. Orak
hücre anemisi hastal›¤›n›nnedeni meydana
gelen tek bir mu-tasyondur.
alfa zinciri
alfa zinciri
beta zinciri
beta zincirihem
AdnanOktar
ya bu amino asitlerden rastgele iki tanesinin yerini birbirleri
ile de¤ifltirirseniz, bu durumda protein bozulmaya u¤rayabi-
lir veya tüm ifllevini kaybedebilir. Buna en iyi örnek, daha ön-
ce inceledi¤imiz orak hücre anemisi hastal›¤›d›r. Orak hücre
anemisi oluflmas› için tek sebep, hemoglobin dizilimini olufl-
turan sadece iki amino asitin birbirleri ile yer de¤ifltirmesidir.
Son derece ciddi rahats›zl›klara sebep olan ve henüz tedavisi
bulunmayan bu hastal›k, hemoglobini oluflturan 287 amino
asit aras›ndan sadece iki tanesinin farkl› yerde bulunmas› ile
kendisini gösterir. Nobel Ödülü sahibi biyoloji profesörü Ge-
orge Wald, konu ile ilgili olarak flunlar› söylemektedir:
"Herhangi bir türdeki TEK B‹R mutasyonal de¤ifliklik hemoglobi-
nin düzgün çal›flmamas›na neden olur. Örne¤in, hemoglobindeki
287 amino asitten tek bir tanesinin de¤iflikli¤e u¤ramas› orak hücre
anemisine neden olmaktad›r. Bu hastal›kta glutamik asit ünitesi,
valin ünitesi ile yer de¤ifltirmifltir – ve sonuç: Bu hastal›¤a yakala-
nanlar›n %25'i ölmektedir. "33
Darwinistler, evrimi güçlü bilimsel kan›tlara sahip bir te-
ori, hatta bir "gerçek" gibi göstermek çabas›ndad›rlar. Oysa
Allah'›n benzersiz bir flekilde yaratt›¤› tek bir hemoglobin mo-
lekülü bile, sahip oldu¤u komplekslik ve canl›lar aras›nda ha-
yali "evrim a¤ac›"na meydan okuyan da¤›l›m› ile, teoriyi ç›k-
maza sokmaya yeterlidir.
Kaslar›n Oksijen Kayna¤›: Miyoglobin Vücutta kaslara oksijen tafl›ma görevini üstlenen miyoglo-
bin ad›nda bir baflka molekül daha vard›r. Bu molekül he-
moglobine çok benzer, fakat özelli¤i, hemoglobinden
farkl› olarak tek bir oksijen atomu tafl›yabilmesidir.
HarunYahya
65
Benzersiz Yaflam S›v›s›: Kan
Miyoglobin kaslar için yarat›lm›fl özel bir moleküldür. Çünkü
kaslar›n oksijene olan ihtiyac›, azar azar ve belirli miktardad›r.
Miyoglobin, dört de¤il sadece bir tane oksijen atomu tafl›ya-
rak, kaslar›n gereksinimlerine cevap verir. Ancak vücuttaki di-
¤er hücreler için böyle bir durum söz konusu de¤ildir. Kan›n,
di¤er dokulara, hemen her saniye bol miktarda oksijeni tafl›-
mas› flartt›r. Dokulardaki bu gereksinim, hemoglobinin dört
oksijen molekülüne ba¤lanabilmesi ile karfl›lanm›flt›r.
E¤er söz konusu görev da¤›l›m› tersine dönseydi, miyog-
lobin vücuda yeterli oksijeni da¤›tamayacak, hemoglobin de
kaslara fazla oksijen vererek onlar›n yanmalar›na neden ola-
cakt›. Ama ne hemoglobin ne de miyoglobin oksijeni vücutta
farkl› bir yere tafl›mazlar. Alemlerin Yüce Rabbi olan Allah'›n
emriyle hareket eden bu moleküller görevlerini eksiksiz ola-
rak yerine getirirler. Bir ayette flöyle bildirilir:
Peki onlar, Allah'›n dininden baflka bir din mi ar›yorlar?
Oysa göklerde ve yerde her ne varsa -istese de, istemese de-
O'na teslim olmufltur ve O'na döndürülmektedirler. (Al-i
‹mran Suresi, 83)
Miyoglobin-Hemoglobin ile ‹lgili Evrim ‹ddialar›n›n As›ls›zl›¤›Benzer görevler üstlenen hemoglobin ve miyoglobin mo-
lekülleri, benzer moleküler özelliklere sahiptirler. Sahip ol-
duklar› hem gruplar› birbirlerinden hiçbir fark göstermez ve
sahip olduklar› dört zincir de ayn› flekilde katlan›r. Bu benzer-
li¤i evrimciler kendi teorileri için bir delil olarak kabul et-
mifl ve 1959 y›l›nda bu iki molekülü sözde "akraba"
ilan etmifllerdir.
AdnanOktar
66
KAN VE KALP MUC‹ZES‹
Do¤ada, pek çok yap› moleküler olarak benzerdir. Birbir-
lerinden tek bir atom ile ayr›lan iki molekül, birbirinden tama-
men farkl› iki yap›y› oluflturabilirler. Hatta atomlar›n›n ayn›
ancak birbirlerine ba¤lan›fl biçimlerinin farkl› olmas› bile iki
molekülden bir tanesini lezzetli bir yiyecek di¤eriniyse bir
a¤aç dal› haline getirebilmektedir. Hemoglobin ve miyoglobin
de ayn› özelliklerle karfl›m›za ç›kan iki farkl› moleküldür. Bir-
birlerine benzer moleküler yap›lar› oldu¤u do¤rudur. Ancak
buradan yola ç›karak hemoglobinin miyoglobinden evrimlefl-
ti¤i iddias›n› ortaya atmak ak›l d›fl›d›r. Her evrimci iddiada ol-
du¤u gibi bu iddia da, herhangi bir bilimsel delille desteklen-
memektedir.
67
Benzersiz Yaflam S›v›s›: Kan
Kaslar, vücudun di¤er hücrelerinden daha az oksijene ihtiyaçKaslar, vücudun di¤er hücrelerinden daha az oksijene ihtiyaçduyarlar. Bu nedenle, kaslara oksijen da¤›t›m›n› yapmak üzeduyarlar. Bu nedenle, kaslara oksijen da¤›t›m›n› yapmak üze--re farkl› bir molekül yarat›lm›flt›r. Hemoglobin tafl›d›¤› 4re farkl› bir molekül yarat›lm›flt›r. Hemoglobin tafl›d›¤› 4oksijen ile dokular›n gereksinimini karfl›larken, miyoglooksijen ile dokular›n gereksinimini karfl›larken, miyoglo--bin, tafl›d›¤› tek oksijen atomu ile kaslara hayat verir. Bubin, tafl›d›¤› tek oksijen atomu ile kaslara hayat verir. Buözel tasar›m Allah'›n kusursuz yaratmas›d›r.özel tasar›m Allah'›n kusursuz yaratmas›d›r.
miyoglobin hemoglobin
HarunYahya
Evrimcilerin bu konudaki iddialar› miyoglobin molekülü-
nün zaman içinde u¤rad›¤› mutasyonlar sonucunda de¤iflip
"geliflerek" hemoglobine dönüfltü¤ü yönündedir. Ancak he-
moglobin de, miyoglobin de son derece kompleks yap›lar›
olan ve oldukça kompleks kimyasal ifller gerçeklefltiren iki
özel moleküldür. Bu moleküller üzerinde herhangi bir mutas-
yon etkisi, en küçük bir de¤ifliklik, yap›n›n tamamen bozulma-
s›na yol açacak kadar etkilidir. Miyoglobin molekülünün dizi-
limi öylesine hassast›r ki, rastgele mutasyonlar bir yana, dizi-
lime yap›lan kontrollü bir müdahale bile, molekülü ifllevsiz b›-
rakabilir. Dahas›, evrimcilerin iddialar›n› kan›tlayabilmek için,
miyoglobin ile hemoglobin aras›ndaki
her geçifl aflamas›n›n fonksiyonel
AdnanOktar
68
KAN VE KALP MUC‹ZES‹
Miyoglobin molekülü-nün dizilimi tek biroksijen atomu-nu da¤›tabile-cek flekilde ta-sarlanm›fl özelbir dizilimdir.Bu dizilimeyap›lacak rast-gele bir müda-hale bu özelyap›y› bozacakve molekülün ifl-levsiz kalmas›na ne-den olacakt›r.
balina spermmiyoglobini
(ve dahas› bir önceki aflamadan daha yararl›) olmas› gerekli-
dir. Oysa böyle bir "ara form" tarif edilememektedir.
Bütün bunlar›n yan› s›ra, hemoglobini miyoglobinin gelifl-
mifl hali olarak tan›mlamak da son derece yanl›fl ve yan›lt›c›-
d›r. Miyoglobin, kaslar› beslemek için, tek bir oksijen molekü-
lü tafl›mak üzere yarat›lm›fl özel bir moleküldür. Hemoglobin-
den farkl› olarak böyle bir yap›ya sahip olmas› ve kaslar› yan-
maktan kurtarmas›, onun yarat›lm›fl oldu¤unun aç›k delille-
rindendir. Daha önce de belirtti¤imiz gibi, kaslara, vücuttaki
di¤er hücrelerden farkl› miktarda oksijen aktar›m›, vücuttaki
yarat›l›fl örneklerinden bir tanesini oluflturmaktad›r.
Bu iddia ile ilgili olarak bir baflka önemli boflluk, evrimci-
lerin hemoglobini oluflturdu¤unu iddia ettikleri miyoglobinin
kökenini henüz aç›klayamam›fl olmalar›d›r.
Alyuvarlar ‹htiyaç BelirliyorAlyuvarlar, adeta yapt›klar› iflin öneminin fark›ndad›rlar.
Bu nedenle sürekli olarak vücut içinde devriye gezer, ihtiyaç
tespit eder ve ola¤anüstü bir durumla karfl› karfl›ya kald›kla-
r›nda da tedbir al›rlar. Örne¤in, oksijeni b›rakma iflini, çok ça-
l›flan ve oksijene acil gereksinimi olan bir dokunun yan›ndan
geçerken yaparlar. Burada gerekli olan oksijeni dokuya iletir,
vücudun temel besini olan flekerin yak›lmas›ndan dolay› aç›-
¤a ç›kan karbondioksiti al›r, onu akci¤ere tafl›r, orada b›rak›r
ve yeniden kendilerine oksijen ba¤larlar.
Yap›lan bu al›flveriflte, daha önce detaylar›n› aç›klad›¤›m›z
çok hassas bir denge vard›r. Alyuvar hücreleri nerede ok-
sijen gereksinimi varsa mutlaka oraya do¤ru hareket
ederler. Ayn› zamanda vücutta alyuvar hücresine ih-
HarunYahya
69
Benzersiz Yaflam S›v›s›: Kan
AdnanOktar
70
tiyaç olup olmad›¤›na da denetim yaparak karar verirler. Bu
denetimin önemi ise çok büyüktür. Hücrelerinizin ve vücudu-
nuzdaki yap›lar›n oksijensiz kalarak ölmesi, yap›lan bu titiz
denetim nedeniyle önlenmifl olur.
Yüksekçe bir da¤a t›rman›rken vücudunuzda meydana
gelen de¤ifliklikler de bu titiz denetimin bir sonucudur. Vü-
cutta de¤ifliklikler meydana gelmesinin nedeni, yükseklik art-
t›kça eskisi gibi rahat oksijen bulam›yor oluflunuzdur. Atmos-
ferdeki %21'lik oksijen, yer çekiminin etkisiyle alt tabakalarda
daha yo¤undur. Siz, daha az yo¤un atmosfer ile karfl›laflt›¤›-
n›zda bu ortama ilk baflta uyum sa¤layamazs›n›z. Gitgide hal-
sizleflir, yürüyemez, bitkin düfler, hatta bay›labilirsiniz. Çünkü
bedeninizde art›k, sa¤l›kl› yaflam›n›z› devam ettirebilmek için
yeterli oksijen yoktur. Ancak bu sorun, Allah'›n insan bedeni-
ne verdi¤i baz› destek özellikler sayesinde çözülür.
Öncelikle bu farkl› ortamda, vücut alarma geçer. Vücudun
ilk önlemi, kritik dokular›n, özellikle beynin, düzenli bir flekil-
de çal›flmas› için yeteri kadar oksijen al›p almad›¤›n› kontrol
etmektir. Beyin, vücudun ald›¤› oksijenin %20'sini kulland›-
¤›ndan, bedenin bafll›ca korunmas› gereken bölgesidir. Solu-
num ve kalp damarlar›n› meydana getiren sistem tamamen bu
görevi yerine getirecek flekilde yarat›lm›flt›r. Kalbin yak›nla-
r›ndaki kan damarlar›ndan birço¤u, oksijen bas›nc›ndaki düfl-
melere karfl› çok hassas biyolojik terazilerle donat›lm›flt›r. ‹le-
ride detaylar›n› belirtece¤imiz bu konu, Allah'›n herfleyi bü-
yük bir denge ile yaratt›¤› gerçe¤inin büyük bir delilidir. Sinir
hücreleriyle uyar›lan akci¤er kaslar› faaliyetlerini h›zland›r›r
ve daha fazla havan›n akci¤erlere gitmesi için soluk al›p
verme oran›n› art›r›rlar. Yüksek bir ortama ilk ç›kt›¤›-
n›zda nefes nefese kalman›z›n nedeni budur. Bu s›-
HarunYahya
71
Benzersiz Yaflam S›v›s›: Kan
rada kendine has kimyevi sayaçlarla donat›lm›fl olan beyin,
oksijen bak›m›ndan zengin olan kan›n vücut dokular›na daha
çabuk ulaflmas› için kalbe daha güçlü ve h›zl› atmas› yönünde
mesajlar gönderir.
Bütün bunlar geçici tedbirlerdir. E¤er bunlar al›nmasayd›,
metabolizmadaki bu de¤iflikli¤e uzun süre dayanabilmeniz
mümkün olmaz, oldukça yorgun düflerdiniz. As›l kal›c› tedbir
ise bütün bu olanlar sonras›nda arka planda gerçekleflecektir.
Düflük yo¤unluklu havada oksijen de azd›r. Bu s›n›rl› oksi-
jeni yakalamak için ekstra alyuvar üretme ifllemi çok k›sa bir sü-
re içinde bafllar. Da¤›n yüksek yamaçlar›na ç›k›p, nefesinizin s›-
k›flt›¤›n› hissetti¤iniz hatta bay›lmak üzere oldu¤unuz bu rahat-
s›zl›k döneminden yaklafl›k birkaç saat sonra, vücut yeni ortam
için kal›c› bir tedbir al›nmas› gerekti¤ine karar verir. Bu karar
üzerine, böbrek ve k›smen karaci¤er taraf›ndan "eritropoietin"
ad›nda bir hormon salg›lanmaya bafllar. Bu hormon kemik ili¤i-
ne daha fazla alyuvar üretilmesi yönünde mesajlar gönderir. 3
ila 5 gün içinde "destek kuvvetleri" denebilecek yeni alyuvarlar
kan›n içine da¤›l›rlar. 15. günden sonra eritropoitein üretimi
azalacakt›r. Çünkü art›k vücut bulundu¤u ortama uyum gös-
termifl, bedenin alarm durumu sona ermifltir.34
Bu uyum gerçekten de hayranl›k uyand›r›c›d›r. Deniz se-
viyesi ile 1800 m yükseklik aras›nda yaflayanlar›n bir damla
kan›nda yaklafl›k 5 milyon alyuvar hücresi bulunurken, daha
yüksek yerlerde örne¤in 4200 m yükseklikte yaflayan insan-
lar›n bir damla kan›nda yaklafl›k 7 milyon alyuvar hücresi
bulunur.
Yüksekli¤e göre üretilen alyuvarlar›n yap›s› da de¤i-
flir. Yükseklere ç›k›ld›kça, bedende bulunan alyuvar
hücreleri de çeflitli kimyasal de¤iflimlere u¤rarlar.
AdnanOktar
72
KAN VE KALP MUC‹ZES‹
HarunYahya
73
Meydana gelen bu kimyasal de¤iflim ile, bu yeni ortamda al-
yuvar hücreleri normalden daha çok hemoglobin tafl›rlar.
Dahas›, alyuvarlardaki hemoglobin, yüksekli¤e ba¤l› olarak
daha çabuk oksijen yükleyip boflaltacak flekilde yeni bir
yap›da üretilmeye bafllan›r. Di¤er organ ve dokular da bu
ak›lc› tedbirlere uyum sa¤lar. Kaslara tafl›nan oksijen miktar›n›
AdnanOktar
74
KAN VE KALP MUC‹ZES‹
Yükseklere ç›k›ld›kça, örne¤in 4.200 m. yükseklikte, birdamla kanda 7 milyon alyuvar hücresi bulunur. Bu, nor-male oranla daha fazlad›r. Kandaki alyuvar fazlal›¤›, oksi-jen oran› az olan bölgelerde insan›n yaflam›n› devam et-tirebilmesi için al›nm›fl önemli bir tedbirdir.
mümkün oldu¤unca azaltabilmek için, kaslar›n boyutlar›nda
fark edilir derecede küçülme meydana gelir. Bu kusursuz sis-
tem sayesinde de hafif bir bafl a¤r›s› fleklindeki ilk tecrübeniz-
den sonra 15-20 gün içinde yeni flartlara uyum sa¤lars›n›z.
Kalp at›fllar›n›z art›k normale dönmüfltür ve kendinizi rahat
hissetmeniz için derin derin nefes alman›za gerek kalmaz.35
HarunYahya
75
Benzersiz Yaflam S›v›s›: Kan
Deniz seviyesi ile 1.800 m. yükseklik aras›nda yafla-yan kiflilerin bir damla kan›nda 5 milyon alyuvarhücresi bulunur. Oksijen oran›n›n bol oldu¤u bu böl-gelerde söz konusu oran, bir insan›n normal vücutfonksiyonlar›n› yerine getirmesi için yeterlidir.
Bu muazzam kontrolü elinde bulunduran insan›n kendisi
midir? Oksijen yetersizli¤ine karfl› koyamayarak bayg›nl›k
aflamas›na gelen birçok insan›n, kendi bedenindeki bu mü-
kemmel kurtar›c›lardan haberi bile yoktur. O halde, bu kont-
rolü sa¤layan kimdir? Bu hassas sistemin kurucusu, Darwi-
nistlerin öne sürdü¤ü gibi, rastgele bir zamanda rastgele bir
flekilde meydana gelen mutasyonlar olabilir mi? Sistem o ka-
dar mükemmel bir donan›ma sahiptir ve o kadar ak›ll› hareket
eder ki, akl›n› kullanan her insan burada kusursuz bir yarat›-
l›fl›n var oldu¤unu kolayl›kla anlayacakt›r. Üretim yapan or-
ganlar, tedbir alan dokular, beyni korumaya çal›flan kalp ve
damarlar, enzim üretimi emrini veren uyar›c›lar, enzimi üre-
ten böbrek ve karaci¤er, birbirleriyle müthifl bir koordinasyon
içinde sürekli hareket halinde olan hücreler, tüm bunlar›n sa-
AdnanOktar
76
KAN VE KALP MUC‹ZES‹
Beyin vücudun ald›¤› oksijenin ortalama %20'sini kullanmaktad›r. Vücutta oksijen ek-sikli¤i baflgösterdi¤inde ise korunmas› gereken ilk yer, beyindir. Kalp ve solunum sis-temi bu özel organ› korumak üzere özel olarak tasarlanm›fl çeflitli donan›mlara sahip-tir. Beden içine al›nan oksijeni çeflitli önlemlerle ilk planda beyne gönderirler.
hip oldu¤u her protein, her enzim, her molekül, her atom ola-
¤anüstüdür. Beden içinde hiçbir kar›fl›kl›k yoktur.
Bütün bu ola¤anüstülük, Allah'›n eflsiz ve kusursuz sana-
t›d›r. O, herfleyi yaratm›flt›r, her yere ve herfleye Hakim'dir.
Yeryüzündeki bütün varl›klar, bu varl›klar›n içindeki sistem-
ler O'nun bilgisi ve kontrolü alt›ndad›r. O; gözeten, yöneten,
bütün yarat›lm›fllar› düzenle ve dengeyle idare eden ve birbi-
rine yard›mc› k›lan, Müdebbir olan Allah't›r. Yeryüzündeki
her eser O'nun tecellisidir ve O'na itaat eder. Çünkü Allah ka-
inat›n gerçek sahibidir. Yarat›l›fl› O'na ait oldu¤u gibi yönetimi
de sadece O'na aittir. Allah ayetlerinde bu önemli gerçe¤i flu
flekilde bildirir:
‹flte Rabbiniz olan Allah budur. O'ndan baflka ‹lah yoktur.
Herfleyin Yarat›c›s›'d›r, öyleyse O'na kulluk edin. O, herfle-
yin üstünde bir Vekil'dir. Gözler O'nu idrak edemez; O ise
bütün gözleri idrak eder. O, Latif oland›r, haberdar oland›r.
(Enam Suresi, 102-103)
Ömrü Tükenen Alyuvarlar Kan s›v›s› içindeki serüvenleri 120. güne yaklafl›rken, alyu-
varlar›n yaflam sistemleri giderek daha az aktif duruma gelir.
Hücreler yaflland›kça giderek daha hassaslaflmaya bafllarlar.
Alyuvar›n hassaslaflan zar› dolafl›m›n s›k›fl›k noktalar›ndan
geçerken y›rt›labilir. Özellikle 3 mikrometre çap›ndaki k›rm›z›
dalak pulpas›ndan geçerken 8 mikrometre çap›ndaki alyuvar-
lar parçalan›rlar. Bu s›k›flmalar sonucunda dala¤›n pulpas›nda
çok miktarda alyuvar parçalar› bulunur. (Vücuttan her-
hangi bir sebeple dalak al›nd›¤›nda, söz konusu parça-
lanma yaflanmayaca¤›ndan, kandaki anormal ve yafl-
l› hücrelerin say›s› da artar.) HarunYahya
77
Benzersiz Yaflam S›v›s›: Kan
Yaflam› sona eren alyuvarlar, vücudun birçok bölgesinde,
özellikle karaci¤er, dalak ve kemik ili¤indeki makrofaj hücre-
leri taraf›ndan parçalan›rlar. Bu parçalanma s›ras›nda alyuvar
hücresinde bulunan hemoglobin serbest kal›r. Sonraki birkaç
saat içinde makrofajlar hemoglobinden demiri ay›klar ve bu-
nu kanda tafl›yarak ya yeni alyuvar yap›m› için kemik ili¤ine
ya da daha sonra kullan›lmak üzere karaci¤er ve di¤er doku-
78
KAN VE KALP MUC‹ZES‹
Yaflam› sona eren alyuvarlar özellikle karaci¤er, dalak ve kemik ili¤indeki makro-faj hücreler taraf›ndan parçalan›rlar. Makrofajlar, hemoglobin içindeki demiri
ay›klar ve bunu demir depolar›na götürürler. Hemoglobin molekülününgeri kalan› ise, safra pigmentine dönüfltürülür. Parçalanan hücrenin hiç-
bir parças› bofla gitmemifl, tekrar kullan›lmak üzere vücudun çeflitliyerlerine gönderilmifltir.
AdnanOktar
yaklafl›k 120 günlük döngü
globintransferrin
karaci¤er
ince ba¤›rsak
kal›n ba¤›rsak
bakteri
alyuvarölümü vefagositoz
dalakta,karaci¤erdeveya k›rm›z›
ilikte makrofaj
biliverdin bilirubin
bilirubinglobin
eritropoietin
Kanda
Safrada
ANAHTAR:
Vitamin B12
bilirubin
urobilinojen
böbrek
sterkobilin
feçes
demir Fe3+
Fe3+
Fe3+
+
+
+
Fe3+
aminoasitler
protein sentezi içintekrar kullan›l›yor
hem
lardaki demir depolar›na götürürler. Hemoglobin molekülü-
nün geri kalan› ise makrofajlar taraf›ndan bir safra pigmenti-
ne dönüfltürülür. Sonuçta parçalanan hücrenin hiçbir parças›
bofla gitmeden vücudun çeflitli bölgeleri için tekrar kullan›l-
mak üzere depolan›r.36
Böyle bir depolama sistemine kim neden ihtiyaç duymufl-
tur? Vücudu meydana getiren parçalar yaln›zca molekül ve
hücrelerdir. Bunlar, at›klar› yok etmeleri ve demir gibi vücut
için de¤erli maddeleri sonraki üretimler için saklamalar› ge-
rekti¤ini nas›l ö¤renmifllerdir? Aralar›nda aç›kça bir planlama
vard›r. Alyuvarlar›n belli zamanlarda parçalanmalar› gerekti-
¤ine karar veren, parçalama görevini makrofajlara veren bir
‹rade oldu¤u aç›kt›r. ‹flte bu ‹rade, yaratt›¤› eserler vesilesiyle
bize Kendisi'ni tan›tan Rabbimiz Allah't›r. O'nu tan›mam›z›n
ve Yüceli¤ini anlamam›z›n bir yolu, yaratt›¤› varl›klardaki de-
taylar› düflünmektir. ‹nsan bedeninde inceledi¤imiz tüm bu
harikal›klar, bizi Allah'›n yaratm›fl oldu¤u gerçe¤inin kan›tla-
r›ndand›r.
Bedendeki söz konusu ifl bölümünde meydana gelebilecek
tek bir aksakl›k bile son derece ciddi rahats›zl›klara, hatta
ölümlere sebep olabilir. O halde bütün bunlar›n rastlant›ya da-
yal› mutasyonlar yoluyla, aflama aflama oluflmas› mümkün
olabilir mi? Elbette ki böyle bir fley mümkün de¤ildir. Demirin
dönüflümünü sa¤layan enzimler eksik olsa, vücutta demir ek-
sikli¤i meydana gelecektir. Alyuvarlar›n üretimini sa¤layan
hormonlar görevini yapmasa, kandaki alyuvar miktar› gitgide
azalacakt›r. Bunun gibi daha pek çok sistem, birbiriyle büyük
bir koordinasyon içinde çal›flmak zorundad›r. Dolay›s›y-
la, sistemin kusursuz olarak iflleyebilmesi için bütün
parçalar›n eksiksiz olarak birarada olmas› flartt›r. Ve
HarunYahya
79
Benzersiz Yaflam S›v›s›: Kan
bedenimizde, bir sistemin ifllemesi için gereken tüm parçalar
eksiksiz olarak biraradad›r. ‹flte bu, Allah'›n Kendi kudretini
bizlere tan›tt›¤› mucizelerden sadece bir tanesidir.
Dolay›s›yla Darwinistlerin, canl›lar›n çeflitli aflamalarla ve
tesadüfi olaylarla meydana geldi¤i yönündeki saçma iddiala-
r›, her konuda oldu¤u gibi bu konuda da desteksiz kalm›flt›r.
Vücut hücrelerine hayat tafl›yan bir alyuvar›n; kendisini üre-
ten kemik ili¤i, kendisini parçalayan makrofajlar, içine yerle-
flen hemogbolin, oksijeni tafl›yan demir, içinde dolaflt›¤› kan
s›v›s›, kendisini bütün hücrelere tafl›yan kan damarlar›, hare-
ketini, ço¤almas›n›, azalmas›n› sa¤layan say›s›z enzim ve hor-
mon ve elbette yolculu¤unun bafllang›ç noktas› olan kalp ile
beraber var olmas› gerekmektedir. Bu parçalardan yaln›zca bir
tanesinin eksik olmas› alyuvar› kendi bafl›na, hiçbir ifle yara-
mayan bir hücre y›¤›n› haline getirecektir. Bu durumda, kufl-
kusuz bu mükemmel sistemin iflleyifli için tesadüflerden veya
hayali bir evrim sürecinden bahsetmek mümkün de¤ildir.
Vücutta meydana gelen her ifllem, yap›lan her ifl bölümü,
harekete geçen her enzim, özenle yarat›lm›flt›r ve Allah'›n em-
rine tabidir. Gelmifl geçmifl her insanda bu böyle olmufltur ve
dünya üzerinde flu anda yaflamakta olan milyarlar›n da her bi-
rinde bu müthifl yarat›l›fl›n kan›tlar› her an hakimdir. Bu aç›k
gerçe¤e yarat›l›fl d›fl›nda aç›klamalar getirmeye çal›flmak, bü-
yük bir ak›ls›zl›k ve sonuca ulaflmayacak bir çaba olacakt›r.
Çünkü Allah'›n kusursuz sanat› gözler önündedir. Kuran'da
bu gerçek flu flekilde bildirilir:
Allah, herfleyin Yarat›c›s›'d›r. O, herfley üzerinde Ve-
kil'dir. Göklerin ve yerin anahtarlar› O'nundur.
Allah'›n ayetlerine (karfl›) inkar edenler ise; iflte on-
lar, hüsrana u¤rayanlard›r. (Zümer Suresi, 62-63)
HarunYahya
81
Benzersiz Yaflam S›v›s›: Kan
Yedi¤iniz lezzetli bir yemek, soludu¤unuz hava, içinde
bulundu¤unuz ortam, tokalaflt›¤›n›z insanlar sizinle ne kadar
fazla yabanc› maddeyi buluflturur fark›nda m›s›n›z? Kimi za-
man içti¤iniz suda bile sizi hasta edebilecek mikroplar, ne za-
man harekete geçece¤i belli olmayan tehlikeli virüsler vard›r.
Ancak gün içinde defalarca vücudunuza giren bu zararl› mad-
delerin varl›¤›n› anlamazs›n›z bile. Bunun nedeni size zararl›
fleyleri tespit edip yok etmekle özel olarak görevlendirilmifl
bir ordunun varl›¤›d›r. Allah'›n insanlar için büyük bir nimet
olarak yaratt›¤› ve dünyada efli benzeri olmayan bu üstün sa-
vunma ordusu, damarlar›n›z›n içinde sürekli olarak devriye
gezmektedir.
Akyuvarlar ya da di¤er ad› ile lökositler, beyaz kan hücre-
leridir. Normal flartlarda ortalama 1 mm3 kanda 6-10 bin ara-
s›nda akyuvar bulunmaktad›r. Dolafl›m içinde ortalama 500
alyuvara karfl›l›k bir tek akyuvar bulunur. E¤er dolafl›mdaki
tüm akyuvarlar biraraya toplanabilseler, bir kahve fincan›n›
ancak doldurabilirler.37 Ancak vücutta bir enfeksiyon baflgös-
terdi¤inde akyuvarlar›n say›s› 1 mm3 kanda 30 bine ka-
dar yükselebilmektedir.38
Bu hücreler savaflç› hücrelerdir. Vücuda giren
AdnanOktar
82
83
her türlü yabanc› maddeyi tan›r ve onlarla savafl›rlar. Bir k›s-
m› do¤rudan mikroplarla savafl›rken, bir k›sm› da yabanc›
molekülleri ve mikroplar› tan›yarak sistemi uyar›r.
Akyuvarlar kemik ili¤inde üretilir ve orada yaflarlar. Ke-
mik ili¤inin üretim h›z› saniyede 1.2 milyon akyuvar hücre-
sidir. Bu miktar bir ömür boyunca yar›m ton akyuvar anla-
m›na gelmektedir.39 Kemik ili¤i, adeta bir s›¤›nak veya bir
depodur akyuvarlar için. Kanda bir miktar akyuvar hücresi
haz›r bulunmaktad›r. Kemik ili¤indeki akyuvar hücreleri
ise, ancak bir tehlike durumu söz konusu oldu¤unda dolafl›-
ma kat›l›rlar. Onlar için kan, vücudun her yerine hareket
edebilecekleri eflsiz bir ulafl›m arac›d›r. Kan yolu ile vücuda
girmifl olan mikroplar yol boyunca yok edilir, dokulara s›z-
m›fl olanlar da akyuvarlar›n u¤rad›klar› dokular boyunca
ortadan kald›r›l›rlar.
Bir akyuvar›n kalpten bafla gidip gelmesi yaklafl›k 10 sa-
niye, ayak baflparma¤›na yani vücudun kalpten en uzak böl-
gesine ulafl›p dönmesi ise yaklafl›k bir dakika sürer. Tek bir
akyuvar hücresinin bir gün içinde vücutta yapt›¤› tur ise,
1000'den fazlad›r.40 Akyuvarlar, çekirdekli ve renksiz hücre-
lerdir ancak çekirdekli olmalar›na ra¤men dolafl›ma kat›l-
d›ktan sonra bölünme yeteneklerini kaybederler. Amaçlar›
art›k bölünmek de¤il, savaflmakt›r. Dolafl›ma kat›lmalar›n›n
ard›ndan ömürleri kanda 3-4 saat, dokularda ise 3-4 gün-
dür.41 Allah'›n, vücudu korumak için özel olarak yaratt›¤› bu
savaflç›lar 3-4 gün içinde, tehlike durumunu ortadan kald›-
r›rlar.
Ciddi enfeksiyon durumlar›nda akyuvarlar›n yaflam süre-
si genellikle birkaç saate kadar düfler. Çünkü bu hüc-
reler h›zla hasar alan bölgeye ilerler, burada görev-
AdnanOktar
84
KAN VE KALP MUC‹ZES‹
HarunYahya
85
lerini yerine getirir ve iflleri bitti¤inde son derece yorgun düfl-
müfl olduklar›ndan k›sa sürede ölürler. Ama bu s›rada enfek-
siyonun ortadan kald›r›labilmesi için kemik ili¤inde üretim
devam etmektedir. Vücutta bir enfeksiyon durumu olmad›-
¤›nda da, akyuvarlar bafl›bofl de¤ildirler. Vücudu düflmanlar-
dan korumasalar da yapacak çok önemli bir iflleri vard›r. Ak-
yuvarlar, vücuttaki 100 trilyon hücrenin her birini günde bir-
kaç defa kontrol edecek flekilde devriye gezerler. Bu devriye
s›ras›nda hastal›kl› ve yafllanm›fl hücreleri tespit edip yok
ederler. Hatta yafllanm›fl ve görev yapamayacak olan akyuvar
hücreleri de di¤er akyuvarlar taraf›ndan ortadan kald›r›l›r.
Akyuvar kavram›, asl›nda tek tip bir hücreyi temsil etme-
mektedir. Genel anlamda akyuvarlar› oluflturan hücreler, bü-
yüklüklerine ve çekirdekli olup olmad›klar›na göre befle ayr›-
l›rlar. Bunlar; lenfositler (T ve B), monositler, nötrofiller, özo-
nofiller ve bazofillerdir. Bu hücrelerin aralar›ndaki ifl da¤›l›m›
ise gerçek anlamda kusursuzdur.
Savunma Askerlerinin ‹fl Bölümü Vücudun Gizli Koruyucusu Bazofiller Birçok insan sistemin kusursuzlu¤unun bir gere¤i olarak
kanda p›ht› oluflumunun vücuda getirebilece¤i risklerden ge-
nelde habersiz yaflar. Oysa birazdan detaylar›na de¤inece¤i-
miz gibi kan›n p›ht›laflmas› ifllemi, benzersiz, kusursuz ve ha-
yat kurtar›c› bir sistem olmas›n›n yan›nda, yanl›fl iflleyip vücut
içinde p›ht› oluflturdu¤u takdirde insan yaflam› için büyük bir
tehlike oluflturabilecek bir sistemdir.
Kan, d›flar›ya ç›k›p hava ile birleflti¤i anda p›ht›lafl-
maya bafllar. Bu, bizim hayat›m›z› kurtaran mükem-
AdnanOktar
86
KAN VE KALP MUC‹ZES‹
87
Genel anlamda akyuvarlar ad›n› verdi¤imiz savunma hücreleri asl›nda farkl›görevlere sahip çeflitli askerlerden oluflmufltur. Yukar›daki flemada görülenmükemmel ifl bölümü ile her savunma hücresi, nerede hangi görevi yerinegetirmesi gerekti¤ini bilir. Allah'›n insanlar için bir nimet olarak yaratt›¤› busistem sayesinde vücudun savunmas› son derece h›zl› ve etkili bir flekildegerçekleflmektedir.
Kan hücresinintürü
Kandaki yaflamsüreleri
Fonksiyonlar›
Nötrofil
Özonofil
Bazofil
Monosit
B Lenfosit
T Lenfosit
7 saat
3 gün
birkaç saat ilabirkaç gün
8-12 gün
ba¤›fl›kl›k savunmas›
parazitlere karfl› savunma
enfeksiyonel savunma
ba¤›fl›kl›k tetkiki
antikor üretimi
hücresel savunmabellek hücreleriy›llarca
yaflayabilir
bellek hücreleriy›llarca
yaflayabilir
mel bir sistemdir. Ancak kan, e¤er d›flar›da oldu¤u gibi gezdi-
¤i damarlar içinde de p›ht›lafl›rsa, iflte bu durum yaflam› çok
k›sa bir sürede sona erdirebilir. Bunun için küçücük bir kan
p›ht›s›n›n, kalbe giden damarlardan bir tanesini t›kamas› ye-
terlidir. ‹flte bu tehlike, bazofiller taraf›ndan ortadan kald›r›l-
maktad›r.
Bazofiller kana "heparin" ad› verilen bir madde b›rak›rlar.
Bu özel madde, kan›n damarlar›n içinde iken p›ht›laflmas›n›
önler. Bir baflka deyiflle, vücutta meydana gelebilecek muhte-
mel bir tehlike, daha tehlike ortaya ç›kmadan al›nan bir önlem
ile giderilmektedir. ‹flte bu, insan vücudunu incelerken sürek-
li olarak karfl›laflt›¤›m›z önemli bir gerçektir. Tedbir, tehlike
baflgöstermeden önce al›nmaktad›r.
Heparin, kan› sadece p›ht›lardan de¤il damar› t›kayacak
baflka maddelerden de korur. Kandaki ya¤, bunun bir örne¤i-
dir. Heparin maddesi, ya¤l› bir yemek yendikten sonra da fa-
aliyet halindedir ve yap›lan bu temizlik yaflam›n devam› için
son derece önemlidir.42
Heparin, insan bedeninin her detay›nda ortaya ç›kan
yarat›l›fl›n bir baflka örne¤idir. Di¤er tüm organlar, dokular, mo-
leküller yerinde olsa, ancak heparin olmasa, insan yaflam› süre-
meyecektir. Birçok insan›n tüm bu kompleks sistemden haber-
siz bir flekilde, rahatça yaflayabilmesi sistemin mükemmelli¤in-
den kaynaklanmaktad›r. Bu kadar kompleks, iç içe geçmifl, son
derece hassas dengelere dayal› bir sistemin Darwinizm'in iddia
etti¤i gibi kör tesadüflerin ürünü olmas› ise olanaks›zd›r. Yaflam
incelendikçe, evrimin gerçekleflmesi kesin olarak imkans›z bir
süreç oldu¤u tekrar tekrar ortaya ç›kmakta, yarat›l›fl delil-
leri de bütün aç›kl›¤› ile gözler önüne serilmektedir.
AdnanOktar
88
KAN VE KALP MUC‹ZES‹
HarunYahya
89
Parazit Avc›s› EozinofillerBu akyuvar türünün düflmanlar› yakalama konusundaki
yetenekleri, vücudun dev savunucular› olan makrofajlar ka-
dar geliflmifl de¤ildir. Ancak eozinofiller bir konuda ustad›r-
lar: Vücuda giren parazitleri hemen ortadan kald›r›rlar.
Parazitler, vücuttaki di¤er savunma hücreleri taraf›ndan
ele geçirilemeyecek kadar büyüktürler. Bu nedenle vücudun
savunma hücreleri, tüm mikroplara karfl› mükemmel bir savafl
verebilmelerine karfl›n parazitler üzerinde etkili de¤ildirler.
Ancak elbette bu insan bedeni için bir eksiklik de¤ildir. Eozino-
fillerin varl›¤›, parazitlerin ortadan kalkmas› için yeterlidir. As-
l›nda parazitler, eozinofillerden de büyüktür. Buna ra¤men eo-
zinofiller parazite tutunup onu öldürmeyi baflar›rlar.43
Kemik ili¤inde üretilmelerinin sonras›nda, ezonofiller do-
kulara do¤ru yolculuk ederler. Parazitler vücuda girdiklerin-
de, lenfosit ve nötrofiller, hemen ezonofilleri harekete geçire-
cek enzimler salg›larlar. Ezonofillerin parazitleri öldürme yön-
temleri ise söz konusu yabanc› hücrenin içine toksik madde
salg›lama fleklindedir. Bu savunma hücreleri, bizleri oldukça
önemli tehlikelerden her saniye korumalar›na ra¤men, ezono-
fillerin yap›s› ve fonksiyonlar› hakk›nda bilinenler oldukça az-
d›r.44 Darwinistlerin geliflimini tesadüflere ba¤lamaya çal›flt›k-
lar› bu mükemmel yap› henüz tam olarak çözülememifltir. El-
de edilen her detay bu hücreleri Allah'›n kusursuz bir
yarat›l›flla var etti¤ini ortaya koymaktad›r.
Monosit ve Nötrofiller ‹fl Bafl›ndaYukar›da sayd›¤›m›z beyaz kan hücrelerinin tümü
insan bedenini korumak için görevlendirilmifl as-
AdnanOktar
90
KAN VE KALP MUC‹ZES‹
kerlerdir. Ald›klar› isimler, farkl› fonksiyonlar göstermelerin-
den kaynaklanmaktad›r. Bununla birlikte aralar›nda nas›l bir
görev da¤›l›m› oldu¤unu bilmek önemlidir. Bu nedenle, önce-
likle nötrofillerin gerçeklefltirdikleri "fagositoz" ifllemini ince-
lemekte fayda vard›r. Bu ifllem, monositlerin geliflmifl flekilleri
olan makrofajlar taraf›ndan da uygulanan bir yöntemdir.
Fagositoz ifllemi, asl›nda bir hücrenin nas›l "ak›l" kulland›¤›-
n› anlayabilmek için yeterli bir delildir. Vücuda giren sinsi bir
91
Benzersiz Yaflam S›v›s›: Kan
(a) Makrofaj, ço¤alm›fl olan bak-terinin üzerine do¤ru bir uzant›f›rlat›r. (b) Böylece bakterimakrofaj taraf›ndan yakalan›r.(c) Daha sonra makrofaj, bak-terinin hücre zar›n› delerek onuniçini boflalt›r.
Ancak savunma ifllemi burada sona ermez. Bakteriden kalan art›kparçalar›n temizlenmesi için makrofaj, bakterinin kimlik bilgilerini al›rve bir flama gibi kendi üzerine yap›flt›r›r. Bu flama, bir baflka savun-ma hücresi olan lenfositlerin daha önce vücuda giren bakterilerhakk›nda bilgi sahibi olmalar›n› sa¤lar.
HarunYahya
sald›rgan, bu yöntemle önce kelepçelenir, sonra etkisiz hale geti-
rilir ve ard›ndan da yok edilir. Yöntem son derece sistemli ve her
türlü yabanc› maddeyi ortadan kald›rabilecek kadar da etkilidir.
Fagositoz ifllemini gerçeklefltiren hücrelere genel olarak
"fagositler" ad› verilmektedir. Fagositlerin en önemli özelli¤i
daha önce de belirtti¤imiz gibi, ak›ll› birer varl›k gibi hareket
etmeleri adeta etraf› teftifl ederek düflman hücreyi hemen tefl-
his etmeleri, ona kaç›fl ve hayatta kalma imkan› vermemeleri-
dir. Bu hücreler, yalanc› ayaklar yard›m› ile düflman hücreyi
kendi içlerine alarak parçalar ve sindirirler. Bunu yaparken,
bu hücrelerin vücuda girmifl olan bir yabanc›y› nas›l tan›d›k-
lar›n›n üzerinde durmak gerekmektedir. Bu oldukça önemli-
dir çünkü vücut içindeki mikroskobik canl›lar›n tümü birbir-
lerine benzerler. Peki bu ay›r›m nas›l yap›l›r?
Vücudun do¤al yap›lar›, fagositoza dirençli pürüzsüz yü-
zeylere sahiptir. Allah'›n vücut hücrelerine do¤al pürüzsüz bir
yap› vermesinin özel bir hikmeti ve önemi vard›r. Fagositler
genellikle sald›rgan hücreleri d›fl yüzeylerinden tan›rlar. Pü-
rüzsüzlük, onlara karfl›laflt›klar› hücrenin "dost" oldu¤u mesa-
j›n› verir. Ama e¤er bu dost hücrenin yüzeyinde herhangi bir
sebeple bir pürüzlenme meydana gelirse bu durumda fagosit-
leri durdurman›n imkan› yoktur. Vücudun kendi dokusu,
kendi savaflç›s› taraf›ndan yok edilir.
Pürüzsüz yap›n›n yan› s›ra vücudun do¤al yap›lar›n›n pek
ço¤u fagositleri iten koruyucu protein k›l›flar›na sahiptir. Bu
k›l›f›n özel ve gerçek anlamda mucizevi bir savunma meka-
nizmas› vard›r. Fagositlerin av› olan yabanc› parçalarda ve ölü
dokularda söz konusu koruyucu k›l›f bulunmamaktad›r.
Bütün bunlar›n d›fl›nda ba¤›fl›kl›k sisteminin fago-
sitlere yard›mc› olan özel bir fonksiyonu bulunmak-
AdnanOktar
92
KAN VE KALP MUC‹ZES‹
tad›r. Ba¤›fl›kl›k sistemi, genellikle bakteri gibi yabanc›lara
karfl› antikorlar gelifltirir. Bu antikorlar belirledikleri bakterile-
rin üzerlerine tutunur ve bakteriyi fagositoz için elveriflli hale
getirirler. Antikorun yöntemi ise flafl›rt›c›d›r. Antikor bunu, bir
yandan bakteriye bir yandan da fagositlere tutunarak gerçek-
lefltirir.45
93
Benzersiz Yaflam S›v›s›: Kan
sald›r›yau¤rayan vücuthücresi
do¤alöldürücüler
mikrop
olgun makrofaj
monositler
(1) makrofajlar mikrobasald›r›r
(2) makrofajlarmikrobu parçalar vebu parçalardanbaz›lar›n› kendiyüzeyine yap›flt›r›r.
(3) savunmahareketi bafllar
(4) proteinler salg›lan›r
(6) vücut ›s›s› artar
(5) monositler, olgunmakrofajlar halinedönüflmeye bafllar.
do¤al öldürücülerhastal›kl› vücuthücrelerinesald›r›r.
Makrofajlar yüzeylerinden tan›d›klar›düflman hücrelerine sald›r›r ve hücre-nin bir bölümünü kendi üstlerine yap›fl-t›r›rlar. Bu, vücutta düflman oldu¤unuhaber veren ve savunma hareketinibafllatan en önemli uyar›d›r.
Makrofajlar, mikrobu ele geçirdikten sonra (1) bölgesel bir iltihaplanmabafllar. Makrofajlar mikrobun yüzeyinden parçalar› kendi üzerlerineyap›flt›r›rlar. (2) Bu da savunma sisteminin harekete geçmesini (3)ve proteinlerin salg›lanmas›n› sa¤lar. (4) Baz› proteinler monosit-lerin geliflmesini h›zland›r›r (5), baz›lar› da ateflin yükselmesineneden olur. (6)
HarunYahya
Vücut içindeki bir hücrenin kendi görevini bilerek, vücut-
ta yabanc› av›na ç›kmas› ve bunun için çeflitli donan›mlara sa-
hip olmas› ak›l sahibi her insan› biraz durup düflündürmeli-
dir. Fagositler bir gün, aniden karar de¤ifltirip oksijen tafl›ma-
ya bafllamaz veya bir kas hücresi haline gelmezler. Onlar, sa-
vunman›n bir parças› olarak yerine getirmeleri gereken göre-
vi, her yeni gün mutlaka eksiksizce gerçeklefltirirler. Yapt›kla-
r› ifl son derece zor ve ayn› zamanda da oldukça risklidir. Ama
bakteriyi tan›y›p teflhis etme konusunda hiçbir zaman yan›l-
mazlar. Onlar, gözleri olmad›¤› halde görür, beyinleri olmad›-
¤› halde "aklederler ve düflünürler". Bu durumda yapt›klar›-
n›n gözle, beyinle veya bir baflka fiziksel özellikle ba¤lant›s›-
n›n olmad›¤› aç›kt›r. Onlar, yeryüzündeki her canl›y› kusursuz
özelliklerle donatan ve "her an" gözetimi alt›nda tutan Allah'›n
emri alt›ndad›rlar. Sahip olduklar› sistemlerdeki mükemmelli-
¤in sebebi budur. Allah ayetinde flöyle bildirir:
Allah, yedi gö¤ü ve yerden de onlar›n benzerini yaratt›. Emir,
bunlar›n aras›nda durmadan iner; sizin gerçekten Allah'›n
herfleye güç yetirdi¤ini ve gerçekten Allah'›n ilmiyle herfleyi
kuflatt›¤›n› bilmeniz, ö¤renmeniz için. (Talak Suresi, 12)
Düflman K›skaca Al›n›yor Dokulara giren nötrofiller olgun hücreler olduklar› için he-
men fagositoza bafllayabilirler. Nötrofil, yabanc› hücreye yak-
lafl›nca, önce bu hücreye dokunur ve hücre etraf›nda çeflitli
yönlere do¤ru giden yalanc› kollar uzat›r. Karfl›l›kl› kollar hüc-
reyi sarar, hücre etraf›nda karfl›lafl›r ve birbirleriyle kayna-
fl›rlar. Yabanc› hücre art›k nötrofilin içindedir. Hücre
daha sonra hücre zar›n› kaybederek nötrofil sitoplaz-
mas›n›n içine do¤ru çöker. Bir nötrofil, ölmeden ön-AdnanOktar
94
KAN VE KALP MUC‹ZES‹
ce genellikle 5-20 bakteriyi fagosite edebilir, yani yok eder.
Monositlerin ise görevlerini yerine getirmek için önce ge-
liflmeleri gerekmektedir. Makrofajlar›n ilk hali olan monosit-
ler, dokulara geçmeden önce kanda 10-20 saat kadar dolafl›r-
lar. Dokulara geçtikten sonra fliflerek genifller ve makrofaj ha-
lini al›rlar. Fagositoz ifllemleri s›ras›nda parçalanmad›kça ay-
larca hatta y›llarca yaflayabilirler. Doku makrofajlar› doku-
larda sürekli olarak enfeksiyonlara karfl› savunma sa¤la-
yan kusursuz bir sistemdir. Fagositoz yöntemleri ise
nötrofillerden daha farkl›d›r. Genellikle 100 bakteri-
HarunYahya
95
Benzersiz Yaflam S›v›s›: Kan
Antijen Tan›t›c› MakrofajMakrofaj›n vücuda giren istilac› hücreyi yakalay›p, yok etme yöntemi son de-rece sistemlidir. Makrofaj, antijenik maddeyi yakalar ve onu MHC klas 1 ve 2bölgelerini oluflturmak için kullan›r, iflleme tabi tutar. Antijen, MHC proteini-ne ba¤lanarak T hücrelerinin yüzey reseptörlerine uyacak yüzey kompleksinimeydana getirir. Kompleksin içerdi¤i MHC proteini öldürücü T hücresine miyoksa yard›mc› T hücresine mi ba¤lanaca¤›na kendisi karar verir.
bulafl›c› madde
antijen
antijen
lizozom
virütikveyakanserlimadde
lizozom
Makrofaj antijenikmaddeyi yakalar.Antijenik madde
kuflat›l›r ve iflleme tabitutulur.
Antijenik maddeyeni bir MHC klas IIproteiniyle birleflir.
Yeni birleflen MHC klasII bölgesi oluflur.
MHC klas II antijenbölgelerine sahip anti-jen tan›t›c› makrofaj
d›fl istilac›lara (bakteri, mantar) karfl› savunma
Virütik veya kanserli antijen-lere karfl› savunma
Yeni birleflenMHC klas I
bölgesioluflur.
Virütik veya kanserliproteinler parçalan›rve MHC klas I pro-
teiniyle birleflir.
Makrofaj virütik veyakanserli maddeyiyakalar. Antijenik
madde kuflat›l›r veiflleme tabi tutulur.
MHC klas I antijen böl-gelerine sahip antijen
tan›t›c› makrofaj
Yeni tip IIantijenbölgesi
Yeni tip Iantijenbölgesi
yi fagosite edebilecek yetene¤e sahiptirler. Nötrofiller, bakteri-
lerden büyük parçalar› fagosite edemezken, makrofajlar çok
daha büyük parçalar› da ortadan kald›rabilirler.
Nötrofiller fagosite ettikleri hücreleri genellikle kendi içle-
rinde sindirirler. Bu sindirim sonucunda bakteriden zehirli
maddeler salg›lan›r ve nötrofil en fazla 25 bakteriyi fagosite et-
tikten sonra, bu zehirli madde kendi ölümüne neden olacak
kadar artar. Bir anlamda nötrofil, bizi yaflatmak için kendini
feda etmektedir. Bundan sonra art›k zehirli bir zararl› madde
haline gelen nötrofil, makrofajlar taraf›ndan fagosite edilerek
yok edilir.
Makrofajlar ise düflmanlar›n› sindirdikten sonra, at›k par-
çalar› d›flar›ya b›rakabilme yetene¤ine sahiptirler. Bu nedenle
zehirlenme tehlikeleri yoktur. Bunun bir sonucu olarak olduk-
ça fazla say›da bakteri öldürdükten sonra bile aylarca hatta
y›llarca yaflayabilirler.46
Bütün bu anlatt›klar›m›z, karfl›laflt›¤›m›z her sistemde
hayranl›kla izledi¤imiz Allah'›n sonsuz akl›n›n birer delilidir.
Vücut içindeki küçücük canl›lar›n, bir düflman› fark edip ona
karfl› tedbirler almas›, hayranl›k uyand›r›c› bir durumdur. An-
cak bu küçük canl›lar, düflmanlar›n› sadece öldürmekle kal-
mazlar. Bu düflman›n bir daha vücuda girmesi durumunda
ona karfl› haz›rl›kl› olmak için önlem de al›rlar. Bu amaçla
makrofaj, düflman hücreyi yutunca, ondan, antijen olarak
isimlendirilen ve düflman›n kimlik bilgilerini içeren bir bölü-
mü kopar›r. Bu antijeni bir flama gibi kendi yüzeyine yerleflti-
rerek tafl›maya bafllar. Bu flama, savunman›n bafl kahramanla-
r› olan lenfositlerin rehberidir. Makrofajlar›n sa¤lad›¤› bu
ön e¤itim sayesinde vücudun di¤er savunma hücrele-
ri olan lenfositler, vücudun ana düflmanlar›n› tan›r-
AdnanOktar
96
KAN VE KALP MUC‹ZES‹
lar. Bu düflmanlar vücuda tekrar girdiklerinde lenfositler tara-
f›ndan aniden yok edileceklerdir.
Tüm bu gerçekleri ak›lc› ve önyarg›s›z bir biçimde de¤er-
lendiren bir insan, canl›lar›n kökeninin rastlant›lara dayal› bir
"evrim süreci" oldu¤u hikayesinin geçersizli¤ini kavrayacak-
t›r. Elbette bütün bu gerçekleri bildi¤i hatta detaylar›n› incele-
di¤i halde ›srarla evrim teorisinin savunuculu¤unu yapan ki-
fliler de vard›r. Fakat bu kifliler, bu konuda son derece dogma-
tik davranmakta, sadece Allah'›n apaç›k varl›¤›n› kabul etme-
mek için yarat›l›fl delillerine direnmektedirler. Yeryüzündeki
birbirinden çeflitli ve hiçbir flüpheye yer vermeyen delillere
ra¤men, delilsiz bir teoride saplan›p kalmalar›, baflka aç›kla-
ma kabul etmemeleri, inkarlar›n›n psikolojik temelli oldu¤una
iflaret eder.
HarunYahya
97
Benzersiz Yaflam S›v›s›: Kan
Savunma sisteminin elemanlar› sadece düflman› öldürmekle kal-maz ayn› zamanda düflman›n vücuda bir daha girmesi durumundahaz›rl›kl› olmak için önlem de al›rlar. Bütün bunlar olup biterken,birçok insan Allah'›n yaratt›¤› bu mükemmel sistemden habersizbir yaflam sürer.
Üstün güç sahibi Rabbimiz olan Allah'a boyun e¤ip, O'nun
yaratt›klar›n› takdir edip O'nu yüceltmek, kendi benliklerini
ilah edinmifl bu insanlara zor gelir. Oysa yapmalar› gereken
sadece Allah'›n mutlak hakimiyetini görüp, bunu gere¤i gibi
takdir edip Allah'a flükretmektir. Allah'›n yeryüzündeki eser-
lerini inceleyip tan›yan, her geçen gün yeni muhteflem özellik-
ler keflfeden ve Allah'a iman eden insanlar gün geçtikçe art-
maktad›r. Öyle ki günümüzde evrim saplant›s›ndan kurtula-
rak bu gerçekleri görmeye bafllayan çok fazla say›da bilim
adam› vard›r.
Ordunun Baflkumandanlar›: Lenfositler Makrofajlar›n sa¤lad›klar› koruma vücut için gerçekten de
son derece önemlidir. Düflmanlar›n istilas›, birinci planda bu
ak›ll› hücrelerin faaliyetleri sayesinde sindirilmektedir. Peki
makrofajlar bu kadar yo¤un bir faaliyet içindelerse, bir baflka
öldürücü hücre olan lenfositlerin varl›¤› neden gereklidir? Ne-
den vücut için ikinci bir korumaya ihtiyaç duyulmaktad›r?
Bunun nedeni istilac›lar›n farkl› özelliklerde olabilmeleri-
dir. Her an bizimle buluflabilecek muhtemel düflmanlara karfl›
beden içinde ayr› ayr› tedbirler al›nm›flt›r. Kimi zaman çok
kapsaml› ve kuvvetli bir orduya ihtiyaç duyulabilir. Çünkü
baz› düflmanlar, iflgal ettikleri bedeni tümüyle ele geçirebile-
cek kadar güçlü olabilmektedirler. ‹flte böyle tehlikeli durum-
larda lenfositler devreye girer ve iflgalcilerle s›cak bir savafla
bafllarlar.
Lenfositler, düflmanlar› durduracak zehirli kimyasal si-
lahlara sahiptirler. Birkaç mikron büyüklü¤ündeki bir
hücrenin, zehir üretimine bafllayabilmesi ve bunu
AdnanOktar
98
KAN VE KALP MUC‹ZES‹
HarunYahya
99
gerekli yer ve durumlarda da kullanmay› baflarabilmesi kufl-
kusuz muhteflem bir yarat›l›fl delilidir. Teknolojik imkanlar›
olan ak›l sahibi bir insan için bir zehirin üretilebilmesi son de-
rece kompleks bir ifllemdir. Oysa buradaki üretici, kanda do-
laflan herhangi bir hücredir ve kuflkusuz hiçbir kimya bilgisi-
ne sahip de¤ildir. Dahas›, üstün yetenekli lenfosit için sadece
bu zehire sahip olmas› da yeterli de¤ildir. Onu nerede muha-
faza etmesi ve nerede kullanmas› gerekti¤ini tespit etmesi ge-
rekmektedir. Aksi takdirde hem kendisi tafl›d›¤› zehirden do-
lay› zarar görecek hem de vücut, kendi askerlerinin sald›r›s›
ile yenik düflecektir.
Lenfositler o kadar tedbirli ve ak›ll›d›rlar ki, özelliklerini
anlat›rken adeta fluurlu bir insandan bahsediliyor izlenimine
kap›labilirsiniz. Asl›nda bu karfl›laflt›rma bile yeterli de¤ildir.
Çünkü fluurlu ve tedbirli bir insan bile ister istemez hata yapa-
bilir. Oysa lenfositler için bu ihtimal geçerli de¤ildir. Bu ak›ll›
hücrelerin öncelikle vücut taraf›ndan kendileri için üretilen ze-
hiri ne kendilerine ne de bizlere zarar vermeyecek flekilde tafl›-
malar› gerekmektedir.
Lenfositler, bu maddenin muhtemel zarar›n› bilircesine ze-
hiri kendi hücre zarlar›nda bulunan keseciklerin içinde tafl›r-
lar. Lenfositlerin büyük bir tedbirle tafl›d›klar› bu zehiri hangi
hücreye enjekte edeceklerini biliyor olmalar› gerekmektedir.
Bu bilgiden yoksun olmalar› son derece büyük bir tehlikedir,
çünkü bu usta savaflç›lar vücuttaki "her hücreyi" ortadan kal-
d›rabilecek kadar güçlüdürler. Düflman ile dostu ay›rt edeme-
meleri vücuttaki tüm hücrelerin ölümüne neden olabilir.
T›p bilimi ile u¤raflanlar, bu üstün yetene¤e hayretle
flahit olurlar. Lenfositler düflman hücreleri tan›r, bu
hücrelere yaklafl›r ve yanlar›nda tafl›d›klar› zehiri bu
AdnanOktar
100
KAN VE KALP MUC‹ZES‹
düflman hücrenin içine enjekte ederler. Gözleri veya kollar› ol-
mayan bir mikroorganizma nas›l olup da, görünürde birbirin-
den pek fark› olmayan bu mikro canl›lar› ay›rt edebilmektedir?
Lenfositlerin bu ifllem s›ras›nda kulland›klar› yöntemler ger-
çekten de flafl›rt›c›d›r.
‹nsanlar birbirlerini d›fl görünümlerinden ve seslerinden
tan›rlar. Lenfositler ise düflmanlar›n› sahip olduklar› protein
moleküllerinden tan›rlar. Bakteri ve virüs proteinlerinin her
biri, insan›n sahip oldu¤u proteinlerden farkl›d›r. Ba¤›fl›kl›k
101
Benzersiz Yaflam S›v›s›: Kan
T hücresi çekirde¤i
T hücresibofllu¤u
öldürücü Thücresinin içi
hedefhücrenin içi
T hücresizar›
hedefhücrenin zar›
perforinmolekülleri
Sa¤da T hücreleri kan-ser hücresine sald›r›yor.Afla¤›da bu ifllem s›ra-s›nda T hücresinin yap-t›klar› görülüyor. Öl-dürme ifllemi s›ras›ndaT hücresi içindeki per-forin proteinini a盤a ç›-kar›r. Perforin protein-leri hedefteki hücreninzar›nda delik açarlar.Böylece s›v› ve tuzlarhedef hücrenin içine gi-rer ve sonunda zararl›hücre içine çökerekölür.
a)
b)
HarunYahya
hücreleri bu farkl›l›¤› hemen alg›larlar.47 Bu oturdu¤unuz eve
bir h›rs›z›n girmifl olmas› gibidir. Siz eve bir yabanc›n›n girmifl
oldu¤unu nas›l hemen hissederseniz lenfositler de vücuttaki
bu beklenmedik misafiri, sahip oldu¤u bu farktan dolay› he-
men anlamaktad›r.
Bu mucizevi durumu Darwinistlerin kendi teorilerine göre
aç›klamalar› gerekir. Lenfosit bir hücredir ve yapt›¤› fleyleri de-
neyip yan›larak "ö¤renme" gibi bir durumu yoktur. Evrim sa-
vunucular›n›n tüm bunlar› aç›klayabilmeleri için, söz konusu
savunma hücresinin zaman içinde vücut hücreleri ile düflman
hücrelerini ay›rt etmeyi ö¤renmesi, bunlar› nas›l öldürece¤ine
karar vermesi, bunun için zehir üretmesi, kendine ve içinde
bulundu¤u bedene zarar vermemek için bu zehiri tafl›yacak
keseler meydana getirmesi gibi aflamalar› izah etmeleri gerek-
mektedir. Ayr›ca tüm
bunlar› yaparken ha-
yatta kalmay› da ba-
flarmas› gerekmekte-
AdnanOktar
102
KAN VE KALP MUC‹ZES‹
Resimde HIV virüsününsald›r›s›na u¤ram›fl olanbir T lenfositi görülmek-tedir. T lenfositleri sonderece güçlü hücreler ol-malar›na ra¤men, HIV vi-rüsünün kendisini yenile-me h›z› karfl›s›nda etkisizkal›rlar. Vücuttaki savun-maya tan›t›lamayan sü-rekli de¤iflime u¤rayan
HIV virüsü, savunmahücrelerine sald›r›r
ve vücuttaki busistemi etkisiz
hale getirir.
HarunYahya
103
dir. Evrime göre bütün bu aflamalar tesadüfen meydana gelme-
lidir. Çünkü evrimin temelinde fluurlu ve planl› geliflmeler
yoktur. Herfley kontrolsüz bir ortamda rastgele geliflmelidir.
fiu durumda evrimin iddialar›na göre lenfosit de ancak vü-
cudun savunma ihtiyac› baflgösterdi¤inde, tesadüfi mutasyon-
lar sonucunda yavafl yavafl bahsetti¤imiz özelliklere sahip ola-
cakt›r. Tabi, yüzlerce, hatta binlerce y›l› alacak olan hayali tesa-
düfi aflamalar s›ras›nda insan vücudunun nas›l korunaca¤›
meçhuldür. Bu flartlar alt›nda, savunma sistemi geliflmemifl bir
vücut, içine giren bakteri veya virüs nedeni ile birkaç gün için-
de ölebilir. Ama bu mükemmel ve ak›lc› sistemi meydana getir-
di¤i öne sürülen tesadüfler her nas›lsa, o kadar yerli yerinde ve
planl› meydana gelmifltir ki, tek bir hatadan bile bahsetmek
mümkün de¤ildir.
Yukar›daki hikayeyi kabul etmek elbette ki mümkün de-
¤ildir. Ancak flafl›rt›c› olan evrimcilerin temel iddias›n›n bu ol-
mas›d›r. fiuursuz tesadüflerin hata yapmadan mükemmel or-
ganizmalar, sistemler ve kompleks yap›lar meydana getirme-
si mümkün de¤ildir çünkü zaten tesadüflerin kendileri mev-
cut sistem içinde hataya sebep olurlar. Belirli bir kompleksli¤e
sahip herhangi bir mekanizmaya bile yap›lan rastgele bir mü-
dahale, mutlaka zarar getirecektir. Savunma sistemi gibi ola-
¤anüstü derecede kompleks bir sistemin tesadüfen oluflmaya-
ca¤› ve geliflmeyece¤i ise aç›kt›r. Hiçbir bilimsel geçerlili¤i ol-
mayan bir masal›, bilimsel terimlerle süslemek, bu masal› kur-
tarmayacakt›r kuflkusuz.
Bütün bu anlat›lanlar karfl›s›nda insan›n verece¤i bir karar
vard›r. Ya fluursuz tesadüflerin bütün bunlar› baflard›¤›na
ve mucizeler meydana getirdi¤ine inanacak ya da bu
iddian›n son derece temelsiz ve mant›ks›z bir hika-
AdnanOktar
104
KAN VE KALP MUC‹ZES‹
HarunYahya
105
yeden ibaret oldu¤u gerçe¤ini kabul edecektir. E¤er tüm özel-
likleriyle kusursuz bir savunma hücresinin varl›¤›ndan bahse-
diyorsak, burada fluursuz ve plans›z tek bir aflaman›n bile
devreye giremeyece¤ini aç›kça görmek gerekir. Lenfosit, ken-
disini yaflatan tüm organelleri, zehirini tafl›yabilece¤i keseleri,
düflmanlar›n› tan›ma kabiliyeti ve savaflma yetene¤i ile birlik-
te var oldu¤u sürece ifllevini görebilir ve varl›¤›n› sürdürebilir.
Bu özelliklerden bir tanesini ay›r›p bir kenara atmam›z, tek bir
tanesini al›p "bu uzun zaman içinde aflamalarla olufltu" deme-
miz mümkün de¤ildir. Bu hücre, di¤er herfley gibi Allah dile-
di¤i anda, tüm özellikleri ile insan vücudundaki yerini alm›fl-
t›r. Allah diledi¤i için her bedende görevini mükemmel bir fle-
kilde yerine getirmektedir, her an, her yapt›¤› iflte Rabbimiz'in
gözetimi alt›ndad›r. Allah bir ayetinde bu gerçe¤i flu flekilde
bildirir:
Allah, yedi gö¤ü ve yerden de onlar›n benzerini yaratt›.
Emir, bunlar›n aras›nda durmadan iner; sizin gerçekten
Allah'›n herfleye güç yetirdi¤ini ve gerçekten Allah'›n il-
miyle herfleyi kuflatt›¤›n› bilmeniz, ö¤renmeniz için. (Talak
Suresi, 12)
Lenfositlerin Görev Da¤›l›m›: B ve T Lenfositleri
B hücreleri vücudun silah fabrikalar›d›r. Kemik ili¤inde
oluflur, kan yolu ile lenflere geçer ve burada yaflamlar›n› sür-
dürürler. Tehlike an›nda lojistik destek B hücreleri taraf›ndan
sa¤lan›r. Düflman› öldürmek için üretilen silahlar antikorlar-
d›r. B hücreleri Y fleklinde antikorlar meydana getirir ve bun-
lar›n binlercesini yuvarlak bedenlerine yap›flt›r›rlar. Hüc-
renin k›l›f›n› art›k bu alg›lay›c› antikorlar oluflturmak-
tad›r. Vücuda giren bir yabanc›n›n bu alg›lay›c› ra-
dardan kaçmas› mümkün de¤ildir. B lenfositleri buAdnanOktar
106
KAN VE KALP MUC‹ZES‹
flekli ald›ktan sonra y›llar boyunca bedende t›pk› bir dedektif
gibi dolafl›rlar. Vücuda bir yabanc› girdi¤inde ise alarm duru-
mu bafllam›fl olur. B lenfositleri bunlar› hemen alg›lar ve düfl-
man›n bulundu¤u yere do¤ru h›zla ilerler. Bu hücreler, ya-
kalad›klar› düflman›n, örne¤in bir virüsün tüm protein-
lerini içlerine al›r ve onu parçalarlar. Daha sonra vi-
rüs parçalar›n› ise kendi hücrelerinin yüzeyine ya-HarunYahya
107
Bu flemada iltihabi durumlarda vücudun ne flekilde savunma yapt›¤› görül-mektedir. Bu örnek, bakteri sald›r›s›na karfl› antikorlar›n savunmas›d›r. Plaz-ma hücreleri antikor a盤a ç›kar›rlar. Bu antikorlar kanda dolafl›r ve sald›rgan-lar› iflaretlerler. ‹flaretlenen bu sald›rganlar, makrofajlar gibi di¤er savunmaajanlar›n›n harekete geçip, savunmaya kat›lmas›n› sa¤lar.
bakterihasarl› deri-den içerigirer
antijen
zara yap›flanantikor
MHC iflaretleyicisi
makrofaj yüzeyinde MHC iflaretleyicisi
antijen-MHCiflaretleyicisi
antijen-MHC kompleksi içinreseptörlü yard›mc› T hücresi
B bellekhücresi
plazmahücresi
yard›mc› T hücresi
2. makrofaj›n içindeki enzimler bak-teriyal hücreyi sindirir fakat antijen-lerine dokunmaz. Antijen parçalar›makrofaj yüzeyine yerlefltirilir veburada MHC iflaretleyicisi ile birleflir.Yard›mc› T hücreleri, bu antijen-MHC kompleksi taraf›ndan hareketegeçirilir.
8. Baz› B hücreleri,bellek hücreleriolarak farkl›lafl›r.
7. iltihabi savunman›n gücüartt›r›l›r. (örne¤in daha fazlamakrofaj harekete geçer)
6. Antijenle birleflen hareket halin-deki antikorlar, düflman› yok etmekiçin iflaretlerler.
5. Yeni oluflan baz› Bhücreleri, antikorsalg›layan plazmahücrelerine dönüflür.
4. yard›mc› T hücresi anti-jen tafl›yan makrofaj›tan›r. Daha sonra B hücre-si ile ba¤lant›ya geçerekonun ço¤almas›n› sa¤lar.
1. Bakteriyel sald›r› makrofajlar›n fagositozyapt›¤› iltihabi savunmay› harekete geçirir.
3. zara yap›-flan antikorasahip olan Bhücresi, ayn›zamanda an-tijeni de kul-lan›r. Bu yol-la MHC-anti-jen komplek-sine desahip olmuflolur.
p›flt›r›rlar. Olay sona erdi¤inde B lenfositinin üzerinde virüs
parçalar› kal›r. Bu parçalar, art›k düflman›n kime ait oldu¤unu
belirleyen "antijenlerdir".
Bu aflamadan sonra B hücrelerinin deste¤e ihtiyac› vard›r.
Destek için yarat›lm›fl olan yard›mc› T hücreleri hemen bir ih-
tiyaç durumu oldu¤unu fark eder. Yard›mc› T hücreleri antijen
parçalar› tafl›yan B hücrelerini tan›r ve onlara yaklafl›p
çarparlar. Bu çarp›flma s›ras›nda B lenfositleri T hüc-
relerine bir dizi direktif içeren bir madde salg›lar.
AdnanOktar
108
T hücrelerinin tafl›d›klar› antijenleri B lenfositlerine tan›tmalar›n›n ard›ndan Bhücreleri ço¤al›r. Bunun sonras›nda ise bunlara uygun antikorlar üretmeyebafllarlar. Antikorun antijene olan uyumu ise kusursuz bir tasar›md›r.
antijenba¤lanma alan›
Antijen antikorba¤lant›s›n›ndetaylar›
Antijen ba¤lanmaalan›
Antijen ba¤lanmaalan›
antijen
a) IgG molekül modeli b) IgG molekül flemas›
Komplemanba¤lanmaalan›
Makrofajlaraba¤lanmaalan›
c) antikor sembolü d) antijeni saran antikorlar
Bu direktiflerde söz konusu antijenin bir "düflmana" ait oldu-
¤u ve bu düflman›n kimli¤ini di¤er T ve B hücrelerine ya da
bir baflka deyiflle di¤er polis birimlerine göstermesi gerekti¤i
belirtilmektedir.48 Yard›mc› T hücreleri direktifleri al›r almaz
oradan uzaklafl›rlar.
Bu aflamada T hücrelerini yak›ndan tan›mak yerinde ola-
cakt›r. T hücreleri, kalbin hemen üzerinde yer alan timus be-
zinde oluflurlar. Olgunlaflt›ktan sonra burada çeflitli antijenle-
ri tan›may› ö¤renirler. Bu e¤itim ya-
flant›m›z›n geri kalan› için son dere-
ce önemli bir e¤itimdir. Antijeni ta-
n›mayan bir savunma hücresinin
vücudu savunmas› kuflkusuz ki
mümkün de¤ildir. Timusta oluflan T
hücreleri o kadar kapsaml› bir e¤i-
timden geçerler ki, do¤ada bulunan
"yüz milyonlarca" antijeni rahatl›kla
tan›yabilmektedirler. Ald›klar› e¤iti-
mi mucizevi ve ola¤anüstü k›lan ise
bedenimizde, laboratuvarda olufltu-
rulan yapay antijenleri bile tan›yabi-
len T hücrelerinin bulunmas›d›r.
109
Benzersiz Yaflam S›v›s›: Kan
Savunma sisteminin en temel eleman-lar›ndan olan T hücreleri timus bezin-de üretilirler. Üretimin ard›ndan bir di-zi e¤itim bafllar. Çünkü T hücreleri,karfl›lar›na ç›kan antijenleri tan›makzorundad›rlar. Bu mucizevi e¤itim so-nucunda hücreler laboratuvarda ya-pay olarak üretilen antijenleri bi-le tan›yabilmektedirler.
timus
T hücreleri
lenf dü¤ümüne ilerliyor
antijenleruyar›l›yor
çeflitli tiptekiT hücreleri
hücreleringerçeklefltirdi¤i ba¤›fl›kl›k
HarunYahya
Vücudun içindeki gözle görülmeyen bir hücrenin, d›fl dünya-
daki tehlikelerden haberdar olup ona göre tedbir gelifltirdi¤i
gerçe¤ine karfl› evrimcilerin getirdi¤i veya getirebilecekleri
herhangi bir aç›klama yoktur. Bu müthifl gerçe¤in tek aç›kla-
mas›, d›fl dünyan›n da bedenin içindeki yap›lar›n da Yarat›c›-
s›'n›n "tek" olmas›d›r. Kuflkusuz, bu Yarat›c› herfleyi kusursuz
yaratan Allah't›r.
Tehlike an›nda direktifi alan yard›mc› T hücreleri ald›klar›
bilgiler do¤rultusunda bedene yay›l›rlar. Art›k vücuttaki tüm
B hücreleri düflman›n varl›¤›ndan haberdard›r ve onun tüm
özelliklerini tan›maktad›r. Bu tehlike karfl›s›nda yard›mc› T
hücreleri taraf›ndan uyar›lan B lenfositleri ço¤almaya bafllar-
lar. B hücreleri adeta birkaç bin kez bölünürler. Ancak üretilen
yeni hücreler daha önceki B hücreleri gibi alg›lay›p yok etme
kabiliyetine sahip de¤ildirler. Onlar›n görevi bu kez, beden
içine yay›larak antijenleri aramakt›r. Bu hücreler uygun anti-
jenleri bulduklar›nda onlara yap›fl›rlar. Böylece savunma sis-
teminin bir baflka kan hücresi olan "do¤al öldürücüleri" hare-
kete geçirirler. Yok etme ifllemini kendilerinden daha güçlü
olan bu hücrelere b›rak›rlar.
B lenfositlerinin antikor fabrikalar›n› üretmeleri ve antikor
üretimine bafllamalar› yaklafl›k 5 gün sürer. Bu süre içinde vü-
cudun savunmas›n›, do¤ufltan var olan ba¤›fl›kl›k sisteminin
görevli hücreleri devral›r. ‹nsan bu süre içinde kendisini ol-
dukça halsiz hisseder ve genellikle atefli yükselir. 5 günün ar-
d›ndan B hücreleri görevi devrald›klar›nda, düflman hücreler
h›zla öldü¤ünden iyileflme bafl gösterir.
K›zam›k gibi baz› hastal›klar› hayat›m›z boyunca sa-
dece bir kere geçirmemizin sebebi B lenfositlerinin ar-
t›k k›zam›k virüsünü tan›yor olmas›d›r. Virüs, vücu-
AdnanOktar
110
KAN VE KALP MUC‹ZES‹
da girer girmez bu hücreler taraf›ndan tan›nd›¤›ndan hemen
sindirilir ve ortadan kald›r›l›r. Virüsün tekrar hastal›¤a sebep
olmak için f›rsat› yoktur. Vücuda afl› ile hastal›k mikrobu en-
jekte edilmesinin sebebi de B hücrelerine bu hastal›¤› ta-
n›tmakt›r.49
HarunYahya
111
Bir B hücresi antijene ba¤lan›p, T hücreleri de interlökin salg›lamaya bafllad›-¤›nda B hücreleri hareketlenerek ço¤almaya bafllar. Ço¤alan B hücreleri fark-l›lafl›r ve bir k›sm› antikor a盤a ç›karan plazma hücrelerine dönüflür. Plazmahücreleri lenf dokular›nda kal›r ama antikorlar kan ve lenf yoluyla enfeksiyonbölgesine giderler. Antijen-antikor kompleksleri oluflur ve kompleman siste-mini uyar›rlar. Baz› B hücreleri, bellek hücresi haline gelir ve enfeksiyondany›llar sonra da yine antikor salg›lamaya devam ederler.
Bhücreleri
sald›r› bölgesine do¤ru
plazmahücreleri
a盤aç›kanantikorlar
kalan bellekhücreleri
yard›mc›T hücresi
Patojen vücuda sald›r›r
Makrofaj, antijen-MHC antijen kompleksiniyüzeyinde tafl›r ve IL-1 salg›lar.
Yard›mc› T hücresi kompleks ile birleflir.
Yard›mc› T hücresi interlökin salg›lar
Savaflç› B lenfositleri kolonisi
Baz› B hücreleri plazma hücrelerinimeydana getirmek için farkl›lafl›rlar
Plazma hücreleri belirli antikorlar› salg›larlar
Antikorlar lenf ve kan yoluyla sald›r› böl-gesine tafl›n›rlar
Aktif Bhücrelerigeliflirlervebölünerekço¤almayabafllarlar.
Yak›n Takip Vücut içinde karmafl›kl›k aç›s›ndan neredeyse insanlar
aras›ndaki sosyal yaflamdan farkl› olmayan bir sistem vard›r.
Aradaki tek fark, d›flar›daki sosyal yaflamda kahramanlar› in-
sanlar›n, vücut içinde ise hücrelerin oluflturmas›d›r. Buna ra¤-
men, kullan›lan yöntemlerin, uygulanan taktiklerin, al›nan
tedbirlerin birbirlerine son derece benzer oldu¤unu görürüz.
Hücreler de fluurlu insanlar gibi kendilerini koruma, ak›ll›
davranma, tedbir alma benzeri yeteneklere sahiptirler. Bunun
en önemli örneklerinden bir tanesi yine savunma hücreleri
aras›nda yaflan›r.
Baz› mikroplar, vücut içinde kendilerine sald›racak olan len-
fositlerden nas›l korunacaklar›n› bilirler. Mikrop vücut içindeki
bir hücreye yerleflir ve gözden kaybolur. Örne¤in verem mikro-
bu son derece kurnazd›r: Özellikle gelip kendisini yok edecek
olan makrofajlar›n içine yerleflir.
Allah'›n yaratt›¤› sistemlerin tümünde sonsuz bir akl›n te-
cellileri vard›r. Tek hücreli bir mikro canl›n›n insan bedeninde
kendisini bekleyen tehlikelerden haberdar olmas› ve üstün bir
fluur gerektiren bir yöntem belirlemesi bu akl›n tecellilerinden
yaln›zca birkaç›d›r. Bir verem mikrobunun neye göre böyle
davrand›¤›, nas›l olup da tehlikenin fark›na vard›¤›, nas›l bir
olay sonucunda makrofaj›n içine girmeyi akletti¤i ve bunun
gibi yüzlerce soru, tüm bunlara tesadüflerle, rastgele mutas-
yonlarla aç›klama getirmeye çal›flan evrim teorisi ve taraftar-
lar› için cevaps›zd›r. Evrim taraftarlar›n›n bu mikroalemdeki
fluurlu davran›fllara tesadüflerle aç›klama getirmeleri müm-
kün de¤ildir. Bu, Allah'›n üstün yaratmas›d›r.
Tek bir hücre içinde sergilenen benzersiz akl›n
daha birçok delili vard›r. Örne¤in mikroplar her neAdnanOktar
112
KAN VE KALP MUC‹ZES‹
113
Yukar›daki flemada görüldü¤ü gibi farkl› rollere sahip olan çeflitli T hücreleri, bugörevlerini eksiksizce yerine getirerek, kusursuz bir savunma yaparlar.
öldürücü Thücresi
tümör hücresi tümörde aç›lan delik
makrofaj HLA antijen
T hücresi
Bellek T hücreleri
orijinal anti-jenleri tan›r
Yard›mc› T hücresi veöldürücü T hücrelerininfaaliyetini, fagositozu ve
antikor üretiminibask›lar.
alerjide ve dokunaklinde önemliolan kimyasallar
salg›lar.
antijenleriyok ederekDNA'lar›nazarar verir.
Öldürücü T hücrelerininço¤almas›n› sa¤layan protei-
ni a盤a ç›kar›r, fagositozuartt›r›r ve B hücrelerinin
plazma hücrelerinedönüflmelerini sa¤lar.
Bask›lay›c›T hücreleri
Geciktirilmiflhassas
T hücreleri
öldürücü Thücreleri
Yard›mc› T hücreleri
lenf dokusun-daki T hücreleri
duyarl› T hücresigenifller ve bölünür
reseptör
ifllem görmüfl antijen (yabanc›)
antijen
Hücreler, insanlar gibi kendilerini koruma, ak›ll› davranma, taktik gelifltirme vetedbir alma gibi yeteneklere sahiptirler. Aralar›nda hayranl›k uyand›r›c› ifl bö-lümü ve denetim vard›r. Bu ifl bölümü sayesinde düflman› tespit eder, öldü-rür ve sonraki nesillere düflman› tan›tabilirler. Yukar›da solda görülen öl-dürücü T hücresi tümörü tan›r ve ona ba¤lan›r. Daha sonra tümörünzar›n› delecek proteinler salg›lar. Solda ise öldürücü T hücresinin sal-g›lad›¤› proteinler taraf›ndan delinen tümör görülüyor. Bu delik k›sabir süre içinde tümörün yok olmas›na neden olacakt›r. Harun
Yahya
kadar hücre içine saklansalar da, vücudun düflman›n saklan-
d›¤› yeri ortaya ç›karan bir savunma sistemi vard›r. Bakteri
makrofaj›n içine s›zd›ktan sonra makrofaj›n içinde bulunan
özel bir molekül, bakteriden bir parça al›r ve onu hücre yüze-
yine tafl›r. Yard›mc› T hücreleri ise karfl›lar›ndaki bu kar›fl›m›
tan›r ve makrofajlar›n, kendi içlerinde bir yabanc›n›n oldu¤u-
nu anlamalar›n› sa¤layan bir madde salg›larlar. Yeri belirlenen
düflman kolayca yok edilecektir.
Vücudun di¤er hücrelerine s›zan düflmanlar ise, öldürücü
T hücreleri taraf›ndan saptan›p ortadan kald›r›l›rlar. Burada
hücrenin içine bir yabanc›n›n yerleflti¤ini haber veren ise, hüc-
re içindeki görevli özel moleküllerdir. Hücrenin içine giren vi-
rüsün parçalar›n› yüzeye ç›kararak T hücrelerini yard›ma ça-
¤›r›rlar. Öldürücü T hücreleri, virüse çarpar ve virüsün istila
etti¤i hücreyi tümüyle yok ederler.50 Burada asl›nda virüsün
yerleflti¤i hücrenin bir anlamda fedakarl›¤› da söz konusudur.
Vücudu korumak pahas›na öldürücü T hücrelerinin kendisini
yok etmesini göze almaktad›r.
Dikkat edilirse, bütün bu olup biten ifllemlerde rastgele veya
fluursuz tek bir aflama gerçekleflmemektedir. Hatta sergilenen
olaylar, gözle görülmeyen bir hücreden asla beklenmeyecek üs-
tün bir fluurun göstergesidir. Bahsetti¤imiz tüm bu hareketlilik,
milimetrik alanlar içinde, boyutlar› mikronlarla ölçülen tek hüc-
reli canl›lar›n birbirleri ile mücadeleleridir. Beyni, sinir sistemi,
karar mekanizmas› olmayan bir hücreden ak›l kullanmas›n›
bekleyemeyece¤imize ve yap›lan fluurlu ifllemleri onun üstün
yeteneklerine ba¤layamayaca¤›m›za göre, hayranl›¤› akl›n
tek sahibine yöneltmek gerekti¤i aç›kt›r. Bu üstün gü-
cün ve akl›n sahibi, elbette herfleyi mükemmel yara-
tan Allah't›r.
AdnanOktar
114
KAN VE KALP MUC‹ZES‹
Ba¤›fl›kl›k Sistemi Normale Dönüyor Yukar›da detaylar›yla bahsetti¤imiz bu hareketlilik, vücu-
dun ola¤anüstü flartlar alt›ndaki durumunu göstermektedir.
E¤er bu hareketlilik kontrolsüz bir biçimde sürüp giderse, ya-
ni hastal›k sonras›nda B hücreleri üremeye devam eder, T hüc-
releri oradan oraya koflturarak tüm savunma hücrelerini hare-
ketlendirirse, kontrolsüz ve amaçs›z bir savafl sürmüfl olacak-
t›r. Bu durum ise, sa¤lam hücrelerin de zarar görmesi, vücu-
dun afl›r› derecede bitkin düflmesi ve y›k›mla sonuçlanacak-
t›r. Bunu önlemek için, savafl›n bitti¤i haberinin tüm be-
dene yay›lmas› gerekir. ‹flte bu görev de yine bir bafl-
ka kan hücresine; "bask›lay›c› T hücresine" düflmek-
HarunYahya
115
Hücresel savunma sistemi 3 aflamadan oluflur. T hücrelerinin harekete geçereksald›rmas›, ba¤›fl›kl›k sistemini bask›lay›c› hücrelerin ço¤almas› ve bellek hücrele-rinin ortaya ç›k›fl›. Vücut aktif savunmay› tamamlad›ktan sonra art›k geri çekilmezaman› gelmifltir. Bunun için bask›lay›c› T hücreleri h›zla ço¤almaya bafllar vesavunma iflleminin durmas›n› çabuklaflt›r›r.
1) aktif yard›mc›T hücrelerilenfokin üretirler.
lenfokinler,makrofajlar›enfeksiyon böl-gesine çekerler.
2) lenfokinlera盤a ç›kar
3) Lenfokinler, antijeneba¤lanan baz› T hücre-lerine ço¤alma emriverirler
sald›r›yau¤rayanvücuthücresi
4 ) Öldürücü Thücreleri hasarl›vücut hücrelerinitan›r ve yok ederler.
6) Az say›daki Thücresi bellek hüc-resi olarak yaflama-ya devam eder.
5) Sald›r› sakinleflince bas-k›lay›c› T hücreleri h›zla ço-¤al›r ve savunma sisteminindurmas›n› h›zland›r›r.
116
ANT‹JEN(dokuda tespit edilenyabanc› moleküler yap›)
makrofajlar istilac›lar hakk›ndaki bilgileri T hücrelerine iletirler
B hücreleri, üzerlerine antijen ba¤layarakuyar›lm›fl B hücrelerine dönüflürler.
yard›mc› T hücreleriuyar›lm›fl B
hücrele-rinin h›zla
ço¤almas›n› sa¤lar.
Baz› B hücreleri bellekhücresi olarak saklan›r
uyar›lm›fl B hücreleri plazma hücrelerine dönüflür
plazma hücreleri antikor salg›larlar
e¤er ikincil savunma do¤-rudan harekete geçerse
yard›mc› T hüc-releri, öldürücüT hücrelerini ha-
rekete geçirir
e¤er ‹K‹NC‹L savunmagerçekleflirse:
h›zl› ikincil bölünme
HÜCRE YOLUYLA BA⁄IfiIKLIK S‹STEM‹ ANT‹KOR YOLUYLA BA⁄IfiIKLIK S‹STEM‹
ANA HEDEF:hücre içi (virüsler, baz› mantarlar ve protozoan-lar; kanser hücreleri, nakledilen hücreler)
SONUÇ:Öldürücü T hücreleri hasta, mutasyona u¤ram›flveya yabanc› hücrelere sald›r›r; makrofajlargüçlenir. (fagositoz)
ANA HEDEF:hücre d›fl› (bakteri, virüslerin hücre d›fl› evreleri,baz› mantarlar ve protozoanlar)
SONUÇ:Antikor antijene ba¤lan›r, makrofajlar›nistilac›lar› yok etmesini veya komplemanistilac›lar›n tahrip edilmesini sa¤lar.
BELLEK T HÜCRES‹
ÖLDÜRÜCÜ T HÜCRES‹
YARDIMCIT HÜCRELER‹
PLAZMAHÜCRELER‹
ANT‹KORLAR
BELLEK BHÜCRELER‹
B HÜCRELER‹
UYARILMIfi BHÜCRELER‹
MAKROFAJLAR
‹nsan›n savunma sistemi ola¤anüstü derecede komplekstir.
Bu flemada bile pek çok detay atlanm›fl, pek çok ifllem
belirtilmemifltir. Sistemin iflleyifli, genel hatlar›yla bile
son derece detayl› ve ak›lc›d›r.
UYARI:E¤er ilk ba¤lant› bu yolla ise;
tedir. Bu hücre, hareketli savunma hücrelerini sakinlefltirerek
ba¤›fl›kl›k sisteminin tekrar normal hale dönmesini sa¤lar.
Bask›lay›c› T hücreleri salg›lad›klar› maddelerle B hücreleri-
nin etkinliklerini yavafllat›rlar. Öldürücü T hücrelerinin sava-
fl› durdurmalar›n› sa¤larlar. Yard›mc› T hücrelerinin say›s›n›
azalt›r ve bedeni sakinlefltirirler.
Savafl art›k bitmifltir. Ortada pek çok ölü hücre, bakteri ar-
t›klar› ve enkazlar vard›r. ‹flte bu aflamada devreye fagositler
girer. Fagositler savafl alan›na yay›l›r ve ne kadar art›k ve ölü
hücre varsa bunlar›n tümünü temizler. Temizlik s›ras›nda et-
rafta zarar görmüfl dokulara da bir dizi ilk yard›m uygular ve
hasar görmüfl bölümlerini yenilerler.
Savafl sonras›nda T ve B hücrelerinin ço¤u birkaç gün için-
de ölürler. Geriye kalan küçük bir grup ise yaflam›n› uzunca bir
süre sürdürür. Bu hücreler vücutta yaflanan olaylar›n "flahitleri-
dir" ve kendi nesillerinin devam› için hayatta kalmalar› son de-
rece önemlidir. Onlar savafl›n bafllamas›na neden olan sald›rga-
n›n "tan›nma iflaretini" yani antijenini tan›makta ve bu özellik-
lerinden dolay› art›k savunma hücresi de¤il, "bellek hücresi"
olarak an›lmaktad›rlar. Daha önce sald›rm›fl olan bir virüse kar-
fl› kazan›lm›fl olan "ba¤›fl›kl›k" bu bellek hücrelerinin sayesinde
gerçekleflmektedir. Bellek hücresi vücuda istila amac› ile giren
ayn› hücreyi bir sonraki seferde kap›da karfl›layacak ve güçlen-
mesine izin vermeden onun yok edilmesini sa¤layacakt›r.
Burada bahsetti¤imiz iki düflman, birbirinden habersiz iki
farkl› hücredir. Bir tanesi vücudun içinde yaflar, di¤eri ise d›fla-
r›dan gelen bir ziyaretçidir. Bu hücreler, birbirlerini "tan›ma"
gibi bir mekanizmaya nas›l sahip olabilirler? Bir hücre,
tehlikeli gördü¤ü hücre ile ilgili bilgileri hangi kararla
ve nas›l üzerinde tafl›r? Tüm di¤er arkadafllar› ölür-
HarunYahya
117
Benzersiz Yaflam S›v›s›: Kan
AdnanOktar
118
ken o neden ve nas›l hayatta kal›r? Say›s›z detay›n› gördü¤ü-
müz kusursuz savunma sisteminin rastgele geliflen olaylar,
kontrolsüz ve kör tesadüflerle meydana gelebilece¤ine inana-
bilir misiniz? Bu kadar delil karfl›s›nda buna inanmak elbette
olanaks›zd›r. Burada meydana gelen bilinçli olaylar, fluurlu bir
insan›n bile idare yetene¤ini aflacak kadar kusursuz ve kont-
rollüdür. Bu durum bizi daima ayn› gerçekle karfl› karfl›ya ge-
tirir: De¤il tesadüfi mutasyonlarla, bilinçli insanlar›n müdaha-
lesiyle bile oluflamayacak bu sistem aç›kça yarat›l›fl gerçe¤ini
gösterir.
Herfleyi "ol" emri ile yaratan Allah, bu küçücük canl›lar›
yoktan var etmifl, onlara mükemmel bir uyum ve düzen ver-
mifl ve yapmalar› gereken görevleri ilham etmifltir. ‹flte bu ne-
denle bu savunma hücresi vücudun düflman›n› tan›makta,
onu haf›zas›nda tutmakta, onun sonraki nesillere zarar verme-
sini engellemek için nöbet beklemektedir. Allah'›n üstün bir
ilimle yaratt›¤› bu canl›lar›n varl›¤› tek bafl›na bir insan› ima-
na yöneltmek için yeterli bir sebeptir ve Allah'›n Yüce kudre-
tinin bir delilidir.
Allah Kuran'da flöyle buyurur:
fiu halde hamd, göklerin Rabbi, yerin Rabbi ve alemlerin
Rabbi Allah'›nd›r. Göklerde ve yerde büyüklük
O'nundur. O, Üstün ve Güçlüdür,
Hüküm ve Hikmet sahibidir.
(Casiye Suresi, 36-37)
119
Benzersiz Yaflam S›v›s›: Kan
HarunYahya
Kandaki Ak›ll› Koruma Görevlileri: Kompleman Molekülleri Çok fazla çeflitte hücre tipine sahip olan beyaz kan hücre-
leri yani akyuvarlar, nefes almaya bafllad›¤›n›z andan itibaren
sizler için zararl› olabilecek herfleyle savaflmaya programlan-
m›fllard›r. Sahip oldu¤unuz bu kusursuz mekanizman›n en
küçük parças›n›n bile eksik olmas›, basit bir hastal›ktan dola-
y› ölmenize neden olabilir.
Bedeninizde bu mükemmel mekanizman›n yan› s›ra, siz
hastalanmasan›z da faaliyet halinde olan koruma görevlileri
bulunmaktad›r. Bu koruma görevlileri, sizin do¤umunuzdan
ölümünüze kadar vücuttaki "her hücreye" sald›rmaya prog-
ramlanm›flt›r. Bu gerçekten de flaflk›nl›k uyand›r›c›d›r, bedeni
savunmak için var olmalar›na ra¤men, bedeni oluflturan tüm
hücreleri düflman görürler. Bunlar›n oluflturdu¤u sisteme
"kompleman sistemi" ad› verilir. Kompleman molekülleri 20
farkl› proteinden oluflan moleküllerdir. Karaci¤erde üretilir ve
dolafl›m sistemine oradan kat›l›rlar. Normal flartlarda kan›n
içinde gelifligüzel ve etkisizce dolaflan hücrelerdir. Ancak uya-
r›ld›klar›nda, aniden, gördükleri bütün hücreleri yok etme ka-
rar› al›rlar.
Ald›klar› bu uyar› tek bir kompleman hücresi kanal› ile
vücuttaki sistemin tümüne yay›l›r. Uyar› ile vücutta dost düfl-
man ay›r›m› yapmazlar. Bu nedenle vücudun kendi hücreleri-
ne de ba¤lan›p onlar› yok etmeye de yönelebilirler. Ama vücut
hücrelerini öldürmelerine izin yoktur. Çünkü vücut hücreleri,
kendilerini koruma yetene¤ine sahip oldukça ak›ll› hücre-
lerdir. Kompleman moleküllerini gördükleri anda "ta-
n›rlar". Kompleman molekülleri bedene ait hücrelere
de¤er de¤mez, vücudun kendi hücreleri onlar› et-AdnanOktar
120
KAN VE KALP MUC‹ZES‹
kisiz hale getirir. Böylelikle vücut kendi askerleri taraf›ndan
vurulmam›fl olur. Vücuda girmifl olan yabanc› organizmalar
ise, hiç beklemedikleri bu koruma görevlilerinin mutlaka sald›-
r›s›na u¤rayacaklard›r. Kompleman moleküllerinden bir tanesi
yabanc› organizmaya ba¤land›¤›nda, flekil de¤iflikli¤ine u¤rar.
Bunu, kompleman molekülünün sahip oldu¤u ilk proteinin
bakteriye ba¤lanmas› izler. Daha sonra, kompleman sisteme ait
di¤er proteinler de bakteriye teker teker ba¤lan›rlar ve komp-
leman avc›lar›, istilac› bakterinin yüzeyini sarm›fl olur. Komp-
leman sisteminin son eleman› ise hücre zar›na sald›rmakla so-
rumludur. Bu ak›ll› molekül, savunmas›z kalm›fl bakterinin
tek korumas› olan hücre zar›nda bir delik açar.51 Sald›r›
sonras›nda bakteri içine su alarak patlar. Bazen de
kompleman molekülleri baflka bir yöntem kullan›r-
HarunYahya
121
Benzersiz Yaflam S›v›s›: Kan
zar sald›r› kompleksi olufluyor
a¤›z
Aktive olmufl kompleman aflama aflama patoje-nin zar›na ba¤lan›r ve zar sald›r› kompleksinioluflturur.
Zar sald›r› kompleksi a¤z›hücrenin yok edilmesinisa¤lar.
lar. Düflmanlar›n› ince bir zarla kaplar ve bu flekilde onlar› di-
¤er yiyici hücreler için iflaretlerler.
Bu örnekte de görüldü¤ü gibi, insan bedeninin her parça-
s›nda muazzam bir ak›l hakimdir. Bu akla, bedeni koruyan, sa-
vunan, yaflatan her organizma sahiptir. Bedene ait hücrelerin,
kompleman sald›rganlar›n› tan›malar› flartt›r. Yoksa tek bir sal-
d›r›, insan yaflam›n› sona erdirebilir. Bu güçlü korumalar›n her
an görev bafl›nda olmalar› gerekmektedir. fiimdi bir düflünelim:
‹nsan bedenindeki bu kusursuz kompleman sisteminin var-
l›¤›n›n kaç kifli fark›ndad›r? Konunun uzman› bilimadamlar›
d›fl›nda söz konusu mekanizmay› tan›yanlar›n say›s› kuflkusuz
son derece s›n›rl›d›r. Bu gerçe¤e ra¤men, istisnas›z her insan bu
mükemmel sistem ile donat›lm›fl durumdad›r. Bu sistem, her an
hiç durmadan faaliyet halindedir. Çünkü onlar› Rabbimiz olan
Allah yarat›r ve onlara vücutta savaflma veya korunma bilgisi-
ni Allah verir. Nerede kime karfl› mücadele edeceklerini
onlara Allah ilham eder. Görevlerini Allah belirler ve
sahip olduklar› kusursuzluk Allah'›n onlara bir lüt-
AdnanOktar
122
KAN VE KALP MUC‹ZES‹
Komplemanhücreleri sald›r-gan hücreninyüzeyinde delikaçarak lezyonaneden olur.Böylece sald›r-gan hücreninzarar› engellen-mifl olur.
lezyon
plazma zar›komplemanproteinleri
fudur. Ve siz, Allah diledi¤i için ve diledi¤i flekilde vücudunu-
za giren istilac›lardan korunursunuz. Anlatt›¤›m›z bu mü-
kemmel sistem, her detay› ile, sonsuz kudret ve güce sahip
olan Rabbimiz'in bir eseridir.
Vücut içindeki savafl her zaman zafer ile sonuçlanmayabi-
lir. Kompleman moleküllerinden daha becerikli bakterilerin
vücuda girmesi, bu moleküllerin tüm düzenini altüst edebilir.
Bu durumda ortaya ç›kan karfl›l›kl› ak›l gösterisi ise son dere-
ce hayret vericidir. Örne¤in, akci¤er enfeksiyonlar›na neden
olan pnömokok bakterileri, kendilerine sald›racak olan savafl-
ç› molekülleri daha vücuda girmeden tan›maktad›rlar. On-
lara bu molekülleri tan›tan, her iki organizman›n da ni-
teliklerini tan›yan, onlar› yaratm›fl olan, onlar› her an
izleyen ve denetimi alt›nda bulunduran Yüce Rab-
HarunYahya
123
Benzersiz Yaflam S›v›s›: Kan
‹nsan bedeninin her parças›nda muazzam bir ak›l hakimdir. Vücudu koru-makla görevlendirilmifl hücreler düflman› tan›y›p yok edecek mükemmel sis-temlerle donat›lm›fllard›r.
124
KAN VE KALP MUC‹ZES‹
bimiz'dir. Vücuda enfeksiyon amac› ile giren bu bakteriler,
kendilerini kompleman moleküllerine karfl› tan›nmaz yapan
kaygan bir zarla kapl›d›rlar. Bu sayede kompleman molekül-
leri, bu bakterilerin davetsiz ve zararl› misafirler oldu¤unu
anlamayacaklard›r.
Bakterinin bundan sonra vücutta diledi¤i gibi yoluna de-
vam etti¤ini zannedebilirsiniz. Oysa mükemmel bir mekaniz-
maya sahip olan insan bedeninde, birinci tuzaktan kurtulan
yabanc›lar ikinci büyük engelle karfl›laflacaklard›r. Dev mak-
rofajlar bakterinin tan›nmas›n› engelleyen kaygan k›l›f› y›rtar,
onu uzun kollar› ile yakalay›p yerler. Bu yöntemi tercih etme-
diklerinde ise, bakterileri iflaretleyen bir madde salg›larlar.
Bakteriler iflaretlenince, kompleman molekülleri ve di-
¤er yiyici hücreler onlar› tan›r ve yok ederler.52
Bütün bunlar, vücuda giren yabanc› bakterinin de,
HIV virüsü, daha önce hiç bulunmad›¤› bir bedende kendisi ile kimin savafla-ca¤›n› bilir. Bu nedenle vücuttaki hücrelere teker teker sald›rmaktansa, ken-disine savafl açacak olan savunma hücrelerinin içine girip yerleflir ve onlar› en-fekte eder. Savunma elemanlar› hasar görmüfl olan bir ba¤›fl›kl›k sistemi art›kifllevini yitirmifltir.
AdnanOktar
vücut içinde onunla savaflan moleküllerin de tek bir Yarat›c›-
'n›n eseri oldu¤unu göstermektedir. Bakteriler, nas›l bir tehli-
keyle karfl›laflacaklar›n›n aç›kça fark›ndad›rlar. Vücut hücrele-
ri ise, vücuda girecek muhtemel bir bakteriye karfl›, henüz onu
tan›madan tedbir gelifltirmifllerdir. Bu elbette herfleyi, bütün
kainat›n Sahibi ve mutlak surette Hükümdar›, Melik olan
Allah'›n yaratt›¤› gerçe¤ini gözler önüne sermek için vücudu-
muzda var edilmifl örneklerden bir tanesidir. Ayetlerde bu
gerçe¤e flu flekilde dikkat çekilir:
De ki: ‹nsanlar›n Rabbine s›¤›n›r›m. ‹nsanlar›n Malikine,
‹nsanlar›n (gerçek) ‹lah›na; (Nas Suresi, 1-3)
Hak Melik olan Allah pek Yücedir, O'ndan baflka ‹lah yok-
tur; Kerim olan Arfl'›n Rabbidir. (Mü'minun Suresi, 116)
Henüz çaresi bulunamam›fl öldürücü bir hastal›k olan
AIDS ise sald›rgan›n da savunucunun da tek bir Yarat›c›n›n
eseri oldu¤u gerçe¤ine bir baflka önemli örnektir. Bu hastal›-
¤›n sebebini oluflturan HIV virüsü, vücudun savunma meka-
nizmas›na karfl› planlanm›fl bir taktikle beraber vücuda girer.
Daha önce görmedi¤i bir bedende adeta kendisi ile kimin sa-
vaflaca¤›n› bilmektedir. ‹flte bu nedenle vücuda girdi¤i anda,
di¤er virüsler gibi herhangi bir hücrenin içine s›zmaktansa,
do¤ruca vücuttaki yabanc›lar› yok edip bunu di¤er savunma
elemanlar›na haber vermekle görevli olan "Haberci T" hücre-
sinin içine girer. Hücreyi bozar ve onun tehlikeyi haber ver-
mesine izin vermez. Elemanlar› hasar görmüfl olan ba¤›fl›kl›k
sistemi art›k eskisi gibi ifllevini göremez hale gelir. Bunun so-
nucunda vücut art›k en basit bir grip mikrobu ile bile çar-
p›flamayacak durumdad›r. HIV virüsünün savunma sis-
temini y›k›c› etkisi nedeniyle, bir grip virüsü bile in-
san› öldürebilir.
HarunYahya
125
Benzersiz Yaflam S›v›s›: Kan
Savunma Hücreleri Olmasa…Savunma sistemini oluflturan hücreler kompleks bir a¤ ile
birbirlerine ba¤›ml› hareket ederler. Bunlardan baz›lar› tehlike-
yi fark eder, bir k›sm› ön durdurma harekat›n› bafllat›r, bir k›s-
m› di¤er savunma hücrelerine haber verir, bir k›sm› as›l öldü-
rücü darbeyi vurur, bir k›sm› da gelecekteki tehlikelere karfl›
hat›rlat›c› olarak bir kenarda bekler. Meydana gelen bu a¤›n sa-
dece tek bir parças›n› ç›kar›rsan›z, art›k savunma sisteminiz
yoktur. Örne¤in bu sistemden e¤er yard›mc› T hücrelerini
ç›kar›rsan›z, vücutta öldürücü hücrelerin bulunmas›-
na ra¤men bunlar tehlikenin fark›na bile varmaya-AdnanOktar
126
KAN VE KALP MUC‹ZES‹
Grip virüsü
Adenovirüs
Tütün mozaik virüsü (TMV)
Lambda bakteriyofaj
Savunma sisteminimeydana getirentek bir eleman›devreden ç›kar›r-san›z savunma sis-temi ifllev göre-mez hale gelir. Sa-vunma sisteminioluflturan akyuvar-lar indirgenemezkompleksliktedir-ler. Allah'›n yarat-t›¤› üstün eserleremuazzam bir ör-nek teflkil ederler.
caklard›r. B hücreleri ve öldürücü T hücrelerini ç›kar›rsan›z,
yard›mc› T hücrelerinin tehlikeyi haber verece¤i herhangi bir
üst birim olmayacakt›r. Bu sistemden Do¤al Öldürücüleri ç›ka-
r›rsan›z, vücuda giren dirençli düflmanlar›n ortadan kalkmas›
mümkün olmayacak, tek bir güçlü bakteri bedenin felç olmas›-
na neden olacakt›r. Bellek hücrelerini ç›kar›rsan›z, vücudun ya-
banc› organizmalara karfl› ba¤›fl›kl›¤› olmayacak ve vücuttaki
savunma hücreleri içeri giren ayn› düflman ile defalarca savafl-
mak zorunda kalacakt›r. Bu da k›sa bir süre içinde savunma
sisteminin güçsüz düflmesi anlam›na gelecek, vücudu yeni
hastal›klara aç›k hale getirirken, ayn› zamanda sürekli ayn›
hastal›klara yakalanmam›za sebep olacakt›r.
Dolay›s›yla kan dolafl›m›n›n savunma sistemini oluflturan
lökositler, "indirgenemez kompleksliktedir". Bunun anlam›
fludur: Bu mekanizmadaki herhangi bir parçay› eksiltmeniz,
devreden ç›karman›z mümkün de¤ildir. E¤er parçalardan bi-
risi eksilirse, sistemin hiçbir ifllevi kalmayacakt›r. Sistemin ifl-
lev görememesinin sonucu ise, basit bir nezle virüsünün bile
k›sa bir süre içinde ölüme sebep olmas›d›r. Vücuda giren vi-
rüs, hiçbir engelle karfl›laflmayaca¤› için diledi¤i hücreye yer-
leflecek ve diledi¤i kadar üreyecektir. Normal flartlarda vücut
hücrelerinin üretimi son derece kontrollü bir biçimde denetle-
nir. Ancak virüsün kendi mekanizmas›nda buna benzer bir
denetim olmad›¤›ndan virüs, içine girdi¤i hücrenin imkanlar›-
n› kullanarak k›sa sürede vücudu istila edecektir. Savunma
sistemi "kemoterapi" gibi tedavi yöntemleri ile yok edilmifl
olan kiflilerin ve AIDS hastalar›n›n her hastal›¤a son derece
aç›k olmalar›n›n nedeni budur.
Savunma hücreleri olmasa, vücuda bu savunmay›
yapabilecek bir sistemin dahil edilmesi flartt›r. E¤er
bu mümkün de¤ilse sonuç kaç›n›lmaz olarak ölüm- HarunYahya
127
Benzersiz Yaflam S›v›s›: Kan
AdnanOktar
128
dür. Lösemi hastal›¤› da savunma hücrelerinin deformasyo-
nundan kaynaklanan AIDS gibi öldürücü bir hastal›kt›r. Bu
hastal›kta kandaki lökositlerin flekilleri anormalleflir ve farkl›-
lafl›r. Farkl› flekildeki lökositler art›k görevlerini yapamazlar
ve bu durum, genel savunma mekanizmas›n›n geri kalmas›na
neden olur. Hemen bütün lösemilerde kontrolsüz ço¤alan
hücreler çevredeki dokulara yay›l›r ve bunlar›n imkanlar›n›
kullan›rlar. Bu nedenle dokular k›sa bir süre içinde eski fonk-
siyonlar›n› yerine getiremeyerek bozulurlar.
Lösemili dokular›n büyük bir h›zla yeni hücreler üretme-
ye bafllamas›, vücut s›v›lar›nda çok fazla miktarda besin mad-
desine, özellikle amino asit ve vitaminlere gereksinim do¤u-
rur. Bunun sonucunda vücudun enerjisi gitgide azal›r. Afl›r›
amino asit kullan›m› normal vücut proteinlerinin tükenmesi-
ne neden olur. Böylece lösemili dokular büyür ve di¤er doku-
lar zay›flar. Sistemin bu flekilde devam etmesi bile k›sa bir sü-
re içinde ölüme neden olabilir.53 Hastan›n iyileflmesinin en et-
kili yolu, kendisine sa¤lam ve sa¤l›kl› kan hücreleri üretebile-
cek yeni bir kemik ili¤idir.
Görüldü¤ü gibi, sistemin evrimle ortaya ç›km›fl olmas›
mümkün de¤ildir, çünkü ancak tüm unsurlar›yla birlikte çal›fl-
t›¤›nda ifle yaramaktad›r. Bu sistem, tüm özellikleri ile birlikte
yarat›lm›fl olan ve tüm parçalar›n birarada koordinasyonu ile
iflleyen bir mükemmellik örne¤idir. ‹flte bu nedenle önemli bir
yarat›l›fl delilidir. Allah'›n yaratmas›ndaki kusursuzluk bir kez
daha karfl›m›zdad›r. Bir ayette Allah yarat›l›fl gerçe¤ini flu fle-
kilde bildirir:
Bu, Allah'›n yaratmas›d›r. fiu halde, O'nun d›fl›nda
olanlar›n yaratt›klar›n› Bana gösterin. Hay›r, zul-
medenler, aç›kça bir sap›kl›k içindedirler. (Lok-
man Suresi, 11)HarunYahya
129
Benzersiz Yaflam S›v›s›: Kan
Kan hücreleri, yani alyuvar ve akyuvarlar, üstlendikleri
görevler gere¤i bütün vücudu dolaflmak zorundad›rlar. Ama
bunu tek bafllar›na yapmalar› imkans›zd›r. Hücrelerin kendi-
lerini hareket ettiren çeflitli mekanizmalar› olsa bile, içinde ha-
reket edebilecekleri bir s›v›n›n varl›¤› zorunludur. ‹çinde dola-
fl›p duran farkl› nitelikteki hücreleri ile birlikte, vücudumuzun
her noktas›n› her saniye katedip duran bu s›v› plazmad›r.
Plazma kan›n %55'ini oluflturur. Plazman›n bilefliminde
%90 oran›nda su, kandaki su miktar›n› ayarlamada kullan›lan
albümin, vitaminlerin tafl›nmas›nda kullan›lan globülin, kan›n
p›ht›laflmas›nda kullan›lan fibrinojen, glikoz ve di¤er besinler,
hücreler aras› s›v›n›n PH'›n› ve s›v› miktar›n› ayarlamakta kul-
lan›lan iyonlar, ya¤lar, aminoasitler, vitaminler ve oksijen, kar-
bondioksit ve nitrojen gibi çözünmüfl gazlar bulunmaktad›r.54
Plazma tafl›d›¤› maddeler ve sahip oldu¤u özelliklerle vü-
cut için önemli görevler üstlenir. Bunlar›n en önemlisi, besin-
leri ve at›klar› tafl›mas›d›r. Di¤er önemli özelli¤i, kan bas›n-
c›n›n belli bir seviyede kalmas›n› sa¤lamakt›r. Is› da¤›-
l›m› da yine plazman›n özelliklerinden biridir. Ayr›-
AdnanOktar
130
ca plazma kan ile di¤er dokular›n asit düzeyini belirli bir sevi-
yede tutmakla görevlidir.
Plazma, "kan s›v›s›" oldu¤undan, afl›r› terlemede plazma
miktar› %50 oran›nda azalabilece¤i gibi, sulu fleyler fazla içil-
di¤inde normalin %60 oran›nda artabilir de. Plazman›n içerdi-
¤i su ise, kan›n esas eleman›d›r. Plazman›n içinde kat› madde-
ler olarak proteinler bulunur. Bunlar, kan›n p›ht›laflmas›n› sa¤-
layan fibrinojen (Kan›n P›ht›laflmas› bölümünde detayl› ola-
rak incelenecektir), kan hücreleri ve vücut s›v›s›n›n oran›n›
HarunYahya
131
Benzersiz Yaflam S›v›s›: Kan
kan al›n›r
tüpe koyulursantrifuj
PLAZMA % 55
‹çindekiler
Su
Tuzlar (elektrolitler)SodyumPotasyumKalsiyumMagnezyum KlorBikarbonat
Plazma proteinleriAlbumin
FibrinojenGlobulinler
Ozmotik denge, pHdengesikan›n p›ht›laflmas›savunma (antikorlar)ve ya¤ tafl›nmas›)
Ozmotik denge, pHdengesi ve zargeçirgenli¤inindüzenlenmesi
Di¤er maddeleritafl›mak için çözelti
Kanla tafl›nan maddelerBesinler (örne¤in, glikoz, vitaminler, amino
asitler)Metabolizma art›klar› (üre, ürik asit)Solunum gazlar› (CO2 ve O2)Hormonlar
Temel fonksiyonlar
Kan›n % 55'ini oluflturanplazma, tafl›d›¤› maddeler vesahip oldu¤u özellikler nede-niyle vücut için son dereceönemlidir. Besinlerin ve at›k-lar›n tafl›nmas›ndan kan ba-s›nc›n›n kontrolüne kadar vü-cudun dengesini sa¤layanpek çok fley plazman›n özel-liklerine ve genifl hareket ka-biliyetine ba¤›ml›d›r.
düzenleyen albümin ve antikor yönünden zengin olan globü-
linlerdir. Bunlar›n aras›ndan bizim için son derece büyük öne-
mi olan albüminleri incelemek yerinde olacakt›r.
Ak›ll› Bir Tafl›y›c›: AlbüminAlbümin say›ca en fazla olan plazma proteinidir ve tafl›y›-
c› görevini üstlenmifltir. Albüminin basit bir tafl›y›c› olmad›¤›-
n› belirtmek gerekir. Albümin kanda bulunan kolesterol gibi
ya¤lar›, hormonlar› ve bir safra kesesi maddesi olan zehirli ve
sar› renkli bilirubini tafl›r. Bunlar›n yan› s›ra, c›va, penisilin ve
baflka ilaçlar› da kendisine ba¤lar. Zehirleri karaci¤erde b›ra-
k›r, besin maddelerini ve hormonlar› ise gerekli yere götürür.
Ya¤lar›n vücutta bir protein taraf›ndan tafl›nmas›n›n çok
büyük önemi vard›r. E¤er ya¤lar, albümin taraf›ndan tafl›nma-
sayd›, tüm ya¤ molekülleri birbirleri ile birleflir ve kanda, t›p-
k› çorban›n üzerinde biriken ya¤ öbekleri gibi denetimsiz bir
flekilde yüzerlerdi. Bu da bir süre sonra damar t›kan›kl›klar›na
yol açar ve ölüme neden olurdu.
132
KAN VE KALP MUC‹ZES‹
Vücutta tafl›ma ifllemi kan yoluyla yap›l›r. Kan s›v›s›n› kullanarak çeflitlimaddeleri tafl›ma özelli¤ine sahip molekül ise albümindir. Kolesterol,
ya¤ ve bilirubin gibi zehirler tafl›yabildi¤i gibi çeflitli hormon ve be-sinleri de tafl›r. Bu protein, zehirleri karaci¤erde b›rak›p, besin ve
hormonlar› ilgili yere tafl›yabilecek özel bir yetene¤e de sahiptir.
kandaki tafl›y›c› proteinhormon
AdnanOktar
Hormonlar vücut içinde da¤›lmas› gereken haberlerden
sorumludurlar. Onlar için de mutlaka bir ulafl›m yolu gerek-
mektedir. Hormonlar›n gerekli yere iletilmesinde de ilgili
protein yine albümindir. E¤er albüminin hormonlar› ba¤lay›-
c› bu özelli¤i olmasayd›, büyümemizden geliflmemize kadar
bizimle ilgili tüm fonksiyonlar sona erecek, ac›kmam›zdan
susamam›za kadar hiçbir uyar› vücudun ilgili bölümlerine
ulaflamayacakt›. Vücut su ihtiyac› duymas›na ra¤men, bunu
fark etmeyecek ve k›sa bir süre içinde su miktar›n›n eksilme-
si sebebiyle yaflam sona erecekti. Albümin, iflte bu müthifl ha-
bercilerin görevlerini yapabilmeleri için özel olarak yarat›l-
m›fl olan ve neyi nereye iletmesi gerekti¤ini adeta "bilen"
bir proteindir.
Albüminin görevleri bununla s›n›rl› de¤ildir.
Atardamarda hareket halinde olan besin maddeleri-
HarunYahya
133
Benzersiz Yaflam S›v›s›: Kan
Ya¤lar e¤er albümin taraf›ndan tafl›nmasayd›, ya¤ molekülleri birbirleriyle bir-leflir ve kanda denetimsiz bir flekilde yüzerlerdi. Bu durum k›sa süre içinde da-mar t›kan›kl›klar›na neden olur ve organ kayb› veya ölüm gibi sonuçlar› bera-berinde getirebilirdi.
ya¤
düz kas hücreleridamar bofllu¤u
kolestrol kristalleri
nin dokular›n içlerine ulaflabilmeleri için doku duvar›n› aflma-
lar› gerekmektedir. Doku duvar› ise, pek çok gözene¤e sahip
olsa da hiçbir maddenin geçifline izin vermez. Besinlerin do-
kulardan içeri girmelerini sa¤layan en önemli unsur kan ba-
s›nc›d›r. Kan bas›nc›n›n itici kuvveti sayesinde besin gerekli
yerlere ulaflabilmektedir. Ancak kan bas›nc› ile dokulara ileti-
len maddelerin miktar›n›n normalden fazla olma ihtimali var-
d›r. Dokulara afl›r› miktarda besin maddesinin yüklenmesi bu
dokularda ödem oluflmas›na sebep olacakt›r. Bunu önlemek
için, kan bas›nc›n›n s›v›y› kana geri çeken rakibi albümin dev-
reye girer. Albümin kandaki yüksek yo¤unlu¤u nedeni ile su-
yu, adeta bir sünger gibi emer. Albümin olmasayd›, beden, su-
da beklemifl bir fasulye gibi fliflerdi.
Beyinde ise kandaki maddelerin doku duvar›ndan geçme
biçimlerinin farkl› olmas› gerekmektedir. Çünkü beyin hassas
AdnanOktar
134
KAN VE KALP MUC‹ZES‹
beyin k›lcaldamarlar›
endotelhücreler
su, oksijenveya glikoz
astrosit
sinirhücreleri
beyin omurilik s›v›s›
kan ak›fl›
Bedende beyin içinçok özel bir koruma
vard›r. Kandaki mad-deler, beyindeki do-ku duvar›ndan özelbir denetim sonra-s›nda geçerler. K›l-
callar›n duvar›ndakiendotel hücreler
adeta geçilemez birtabaka oluflturur.
Kandaki maddeler,ancak bu denetimiatlatabilirlerse söz
konusu beyin hücre-lerine ulaflabilirler.
bir organd›r ve kandaki maddeler e¤er denetimsiz bir flekilde
beyindeki dokulara geçerlerse, bu durum nöronlara zarar ve-
rebilir. Bu nedenle beyin için özel bir koruma vard›r. Beyinde-
ki dokular yo¤un hücre tabakalar› ile kapat›lm›flt›r. Kandaki
maddelerin, içeri girebilmek için adeta bir pasaport deneti-
minden geçmeleri ve bu hücreleri aflmalar› gerekmektedir.
Ancak kandaki maddeler pasaport kontrolünü aflsalar bile be-
yin dokular›n›n içine girdiklerinde bafl›bofl de¤ildirler. Belirli
beyin hücreleri, damarlar ve sinir hücreleri aras›nda s›k›fl›k bir
flekilde yer alarak, kendilerini doku duvar›na adeta yap›flt›r›r-
lar. Kandaki maddeler, ancak bu s›k› denetimi atlatabilirlerse
söz konusu beyin hücrelerine ulaflabilirler.55
Bedenin baz› organlar›n›n, di¤erlerinden daha hassas bir
flekilde korunmas› gerekmektedir. Ve bedendeki "her hücre"
adeta bunu bilir. Bedende korunmas› gereken bafll›ca organ
beyindir. Beynin hasar görmesi, bedenin tümünü etkileyen
büyük sorunlar› beraberinde getirir. Beynin hassas düzenini
ve yap›s›n› bozacak herhangi bir fley, bedenin dengesinin bo-
zulmas› demektir. ‹flte bu nedenle bu hassas organ, say›s›z ay-
r›nt›ya sahip kompleks mekanizmalarla korunmufltur. Hücre-
ler bu özel korumay› bildiklerinden dikkatli hareket ederler.
Kalp bu hassasiyeti bildi¤inden, kan› beyne özel ve ölçülü bir
flekilde pompalar. Beyinde bulunan koruma görevlileri bu iti-
nay› bildiklerinden geçifle ona göre izin verirler. K›sacas› vü-
cuttaki her mekanizma, bu ana karargah› koruma görevini
mutlaka üstlenmifltir. Burada da yine organlar›n ve yap›lar›n
"bildiklerini" ifade etti¤imiz tüm bu ifllemler, gerçekte
Allah'›n canl›lar üzerinde tecelli eden sonsuz ak›l ve il-
minin birer göstergesidir. Bu gerçe¤in sürekli olarak
hat›rlanmas› gerekmektedir.
HarunYahya
135
Benzersiz Yaflam S›v›s›: Kan
AdnanOktar
136
Vücuttaki her hücre beynin, di¤erorganlardan daha iyi korunmas› ge-rekti¤ini adeta bilir. Hücreler buözel korumay› bildiklerinden dikkat-li hareket ederler. Örne¤in kalp, buhassasiyeti bildi¤inden, kan› beyneözel ve ölçülü bir flekilde pompalar.Bu, Allah'›n her beden için yaratt›¤›çok özel ve kusursuz bir tedbirdir.
beyindeki kan damarlar›
Beyne yönelik özel koruma, vücudun içinde kontrollü bir
sistemin oldu¤unu bir kez daha kan›tlamaktad›r. fiuursuz bi-
rer et parças› olan hücreler kuflkusuz böyle bir bilince sahip
olamazlar. Beyni ve onu oluflturan hücreleri her an Allah ko-
rumakta ve özel olarak muhafaza etmektedir. Bu hassas kont-
rol her an devam eder. E¤er aksi bir durum olursa, bu kontrol-
süzlük k›sa bir süre içinde ölüm getirebilir.
P›ht›laflman›n ‹lk Ad›mlar›: Trombositler Kan›n bir di¤er önemli eleman› da trombositlerdir. Trom-
bositler, bir yaralanma durumunda yaralanan bölgeyi ilk ta-
mir etme ve bu bölgede p›ht› oluflmas› için bir dizi olay› bafl-
latma görevini üstlenmifl olan hücrelerdir. Trombositlerin kan
içindeki yaflam süreleri 7-9 gündür. Dolafl›mdaki toplam ha-
cimleri ise son derece küçüktür. Bir insanda bulunan trombo-
sitler, ancak bir çay kafl›¤›n› doldurabilecek orandad›r.56
Trombositler asl›nda gerçek hücreler de¤ildirler. Renksiz
ve çekirdeksizdirler. Bunun nedeni, kemik ili¤inin büyük hüc-
relerinden kopan parçalardan oluflmalar›d›r. Ve varl›klar›n›n
en önemli nedeni, kan›n p›ht›laflmas› için gerekli olan ilk afla-
may› oluflturmakt›r. Bu hücreler, p›ht›laflma özelliklerinden
dolay› ço¤unlukla fark›na var›lmayan ve günde yüzlercesi gö-
rülen damarlardaki y›rt›klar›n kapat›lmas› görevi için son de-
rece önemlidirler.57
Trombositler, kemik ili¤i hücrelerinden kopup ayr›ld›ktan
ve kan dolafl›m›na kat›ld›ktan sonra "trombosit" ad›n›
al›rlar. Genel olarak en önemli özellikleri bir yere ya-
p›flma e¤iliminde olmalar›d›r. Fakat yarat›l›fllar›nda-
HarunYahya
137
Benzersiz Yaflam S›v›s›: Kan
ki üstünlü¤ün aç›k bir kan›t› olarak trombositler kan damarla-
r›n›n içini döfleyen normal endotel hücrelerine yap›flmazlar.
E¤er yap›flsalard›, kan damarlar›n›n içinde birikecek, yani da-
mar içinde p›ht›laflacak ve bu da damar›n t›kanmas›na neden
olacakt›. Kalbe veya beyne giden tek bir damar›n t›kanmas› ise
ço¤u zaman ölüm nedeni olabilmektedir.
Bu hücrelerin yap›flkanl›k özellikleri, ancak damar›n için-
deki söz konusu endotel doku herhangi bir flekilde zarar gör-
dü¤ünde ortaya ç›kar. Endotel hücreler zarar gördü¤ünde bu
yap›n›n alt›ndaki protein yap› yani kollajen a盤a ç›kar. Kolla-
jen yap›, trombosit için bu damar› kaplayan hücrelerden fark-
l› bir yap›d›r, o nedenle yap›flkanl›k özelli¤i hemen ön plana
ç›kar.
Yaran›n aç›lmas›ndan sonraki 15-20 saniye içinde p›ht›lafl-
ma ifllemi bafllam›flt›r. Bu bölgeye ulaflan trombositler, içerdik-
leri maddeleri bu ortama b›rak›rlar. Ortama b›rak›lan madde-
lerden biri olan ADP, trombositlerin yap›s›nda baz› de¤ifliklik-
lerin meydana gelmesine neden olur. Trombositler fliflmeye
bafllar, düzensiz bir flekil al›rlar ve yüzeylerinden say›s›z ç›-
k›nt› uzan›r. Yap›flkanl›k özellikleri çok daha fazla artm›flt›r.
Trombositlerde meydana gelen bu de¤ifliklik önemlidir, çünkü
plazma içinde bafl›bofl dolaflan di¤er trombosit hücreleri, bu
de¤iflikli¤i fark ettiklerinde de¤iflim geçirmifl olan trombosit-
lerin yan›na giderek onlara ba¤lan›rlar. Ortama b›rak›lan ADP,
di¤er trombositlere durumu haber veren bir habercidir.
Bu olay son derece h›zl› bir flekilde geliflir ve damar içinde
aç›lm›fl olan bu yara, trombositlerin söz konusu ifl birli¤i nede-
niyle k›sa bir süre içinde t›kan›r. Art›k detayl› bir p›ht›-
laflma için zemin oluflturulmufltur. E¤er damarda
meydana gelen y›rt›k küçükse, trombosit t›kac› tek
AdnanOktar
138
KAN VE KALP MUC‹ZES‹
bafl›na kan kayb›n› hemen durdurabilir.58
‹fllem, bu kadarla s›n›rl› de¤ildir. Damar duvarlar›n› olufl-
turan endotel hücreler, böyle bir acil durum söz konusu oldu-
¤unda, von Willebrand faktörü (VWF) ad› verilen bir protein
salg›larlar. Bu protein trombositlerin hasarl› damar duva-
r›na tutunmalar›n› kolaylaflt›r›r ve onlar›n kaza yerini
görüp geçmemelerini sa¤lar. VWF önce hasarl› böl-
geyi oluflturan kollajene ba¤lan›r. Trombositin kol-HarunYahya
139
Benzersiz Yaflam S›v›s›: Kan
Bedenimizde bir yara aç›ld›¤›nda p›ht›laflma elemanlar› hemen ifl bafl›ndad›r.Yaran›n aç›lmas›ndan 15-20 saniye sonra p›ht›laflma ifllemi bafllam›flt›r. Bumekanizmadaki her eleman›n görevi hayati olur. Devreden tek bir tanesini ç›-karmak mümkün de¤ildir. Kan›n p›ht›laflma sistemi, indirgenemez kompleks-lik sisteminin en önemli delillerinden biridir.
lajene ba¤lanmas›n› da bu flekilde sa¤lar. Bu durumda, endo-
tel hücrelerin de son derece ak›ll› davrand›klar›n›n, kendile-
rinden tamamen farkl› bir yap› olan kollajen yap›y› tan›d›kla-
r›n›n ve trombositlere yard›mc› olmak için plan yapt›klar›n›n
iddia edilmesi gerekmektedir. Oysa bunlar yaln›zca birer hüc-
redir.
Kimya bilgileri veya yap›flmay› kolaylaflt›racak bir protein
üretmek için laboratuvarlar› yoktur. Zarar› tespit edecek, bu-
na karfl› tedbir gelifltirecek ve bu tedbir ile hayat kurtaracak
bir bilinçleri yoktur. Bu hücreler, yeryüzündeki tüm insanlar-
da, ayn› görevi yerine getirmek için haz›r bulunmaktad›rlar.
Bu üstün yap›l› hücreler ne bir insan akl›n›n ne de hayali evri-
m sürecinin bir eseri olabilirler. Bunlar ancak, yaratt›¤› herfle-
ye bir düzen, intizam ve kusursuzluk veren Allah'›n eserleri-
dir. Allah, varl›¤› mevcudat›n bütün ihtiyaçlar›na yeten (Kafi),
kuflatan (Muhit) ve istedi¤ini istedi¤i gibi yapmaya gücü ye-
ten (Kadir)'dir. Ancak Kendisi'ne flükredilen, bütün varl›¤›n
diliyle yegane övülen (Hamid)'dir. O, örneksiz olarak yaratan
(Bedi)'dir. Kuran'da bu gerçek flu flekilde belirtilir:
Gökleri ve yeri (bir örnek edinmeksizin) yaratand›r. O, bir
iflin olmas›na karar verirse, ona yaln›zca "OL" der, o da he-
men oluverir. (Bakara Suresi, 117)
Tüm p›ht›laflma iflleminin bafllang›c› olan trombositlerin
görevlerine geri döndü¤ümüzde, bu özel hücrelerin sahip ol-
duklar› bu kapat›c› özelli¤in beden için son derece önemli bir
ilk aflama oldu¤unu görürüz. Bu mekanizmadaki her elema-
n›n görevi hayatidir. Devreden tek bir tanesini ç›karmam›z
mümkün de¤ildir. Örne¤in trombositlerin yap›flmas›n›
kolaylaflt›rmaya yarayan yukar›da bahsetti¤imiz pro-
tein VWF'nin eksikli¤i ya da bozuklu¤u p›ht›laflma
AdnanOktar
140
KAN VE KALP MUC‹ZES‹
sisteminin tamamen bozulmas›na neden olmaktad›r. P›ht›lafl-
ma sistemindeki bozukluklar ise, tedavisi henüz günümüzde
belirli flartlar dahilinde yap›labilen hatta kimi zaman bafla ç›-
k›lamayan önemli hastal›klar›n sebebidir.
Bu mucizevi varl›klar, son derece önemli özelliklere sahip-
tirler. Sadece birer hücre parças›ndan oluflan bu kurtar›c›lar,
kendi içlerinde kas›lma ve büzülmeyi sa¤layan özel bir prote-
HarunYahya
141
Benzersiz Yaflam S›v›s›: Kan
k›rm›z› kan hücresi
trombosit
hasargörenderidekolajen
trombositt›kac›
a) Trombosit t›kac›
b) Trombosit hareketi
c) Trombositlerin biraraya toplanmalar›
Trombositler, p›ht›laflmamekanizmas›n›n en önem-li elemanlar›ndan bir ta-nesidir. Vücutta hasar›noluflmas›n›n ard›ndantrombositlerin yap›s›ndamucizevi ve son derecegerekli birtak›m de¤iflik-likler olur. Devreye girençeflitli enzim ve protein-lerle meydana gelen ilk t›-kaç, oldukça hayatidir. Bumekanizmay› oluflturanelemanlar›n tek bir tane-sini devreden ç›karmakmümkün de¤ildir.
ini, kontraktil proteinlerini de içlerinde bar›nd›r›rlar. Bu prote-
inler, yara üzerinde trombositlerin meydana getirdi¤i t›kac›
daha kuvvetli hale getirmeye yaramaktad›rlar.59 Trombositle-
rin görevleri, oluflturduklar› ilk p›ht› ile sona ermemektedir.
Gerçek p›ht› olufltuktan sonra görevleri farkl› flekillerde de-
vam eder. Bu konu "Kan›n P›ht›laflmas›" bölümünde detayl›
olarak incelenecektir.
Trombositlerin bu üstün çabas› sürerken, vücut da kendi
içinde çeflitli tedbirler al›r. Yaran›n aç›ld›¤› damar duvar›nda-
ki düz kaslar kas›lmaya bafllarlar. Buradaki amaç, yaran›n
olufltu¤u bölgeye do¤ru giden kan miktar›n› ve kan bas›nc›n›
azaltmakt›r. Böylelikle trombositler ifl bafl›ndayken bölgeye,
oluflan p›ht›y› bozacak fazlal›kta kan gitmemifl olur ve beden
fazla kan kaybetmez.
Meydana gelen en küçük bir çizikte bile vücudunuzdaki
her damar, bu ak›lc› tedbiri mutlaka almaktad›r. Ancak siz bu-
nun fark›nda bile olmazs›n›z, hatta kimi zaman elinizdeki bu
küçük çizi¤e dikkat bile etmezsiniz. Oysa o an, o bölgede
hummal› bir çal›flma vard›r. Fark›na bile varmad›¤›n›z bu kü-
çük çizik ile u¤raflman›z, oradan s›zan kan› sizin durdurmaya
çal›flman›z gerekmez. Zaten isteseniz de bu sürekli ak›fl› dur-
duramazs›n›z. Kan›n p›ht›laflmas›nda görevlendirimifl ak›ll›
hücreleriniz ise, mükemmel organizasyonlar› ile gereken her
önlemi sizin için almaktad›rlar.
Bütün bu ifllemler olurken, vücudunuz için flimdiye kadar
belki de hiç düflünmedi¤iniz bir tehlike baflgösterir. Trombo-
sitler birbirlerine yap›flmakta ve oluflan yaray› kapatmaktad›r-
lar. Ama bu yap›flman›n bu bölgeden d›flar›ya taflma ve
milimetrik çaplara sahip damar› t›kama olas›l›¤› da
vard›r. Yaran›n olufltu¤u yerde bu tehlikenin önlen-
AdnanOktar
142
KAN VE KALP MUC‹ZES‹
mesi flartt›r. Elbette ki bu mükemmel sistem içinde bu soruna
karfl› da bir tedbir al›nm›flt›r. Damar duvar› bu tehlikeye karfl›
özel bir protein (prostasiklin) sentezler. Bu özel protein trom-
bosit t›kac›n›n sadece ilgili yerde olmas›n› ve ifli bitince dur-
mas›n› sa¤lar.60
Trombositler sadece birer hücredir. ‹nsan›n ölümüne ne-
den olabilecek hayati bir hatay› yapmamalar›, bu hücrelere ait
bir özellik de¤ildir flüphesiz. Bütün bu koordinasyonu ve or-
ganizasyonu hücrelerin gerçeklefltirdi¤ine inanmak akla ve
mant›¤a ayk›r›d›r. Bedenimizdeki bu muhteflem düzende
Allah'›n mutlak varl›¤› ve kontrolü çok aç›kça görülmektedir.
Allah yaratt›¤› herfleyi en kusursuz yapan, üstün güç sahibi
oland›r.
HarunYahya
143
Benzersiz Yaflam S›v›s›: Kan
"Charles Darwin, Galapagos Adalar›'n›n kayal›klar›nda dolafl›rken
–kendi ad›n› alacak ispinozlar› incelerken- mutlaka elini kesmifl ve-
ya dizini yaralam›fl olmal›. Genç bir macerac› olan Darwin, herhal-
de bunun üzerinde pek fazla durmam›flt›r. Bir adada araflt›rma ya-
pan bilim adamlar› için ac›, hayat›n gerçe¤i say›l›r ve ifllerinin ta-
mamlanmas› gerekiyorsa bunu dikkate bile almamak gerekir.
Sonunda akan kan duracak ve aç›k yara iyileflecektir. Darwin bunu
fark etseydi, asl›nda neler olup bitti¤i hakk›nda pek fazla fley söyle-
yemeyecekti. Kan›n p›ht›laflma sistemini bilmedi¤inden, alt›nda ya-
tan mekanizmalar›n da neler olabilece¤ini bile tahmin edemezdi; za-
ten moleküler düzeyde hayat›n mekanizmalar›n›n aç›klanmas› için
yüz y›l geçmesi gerekiyordu."61
Bir evrimci için, do¤ada aç›klanmas› mümkün olmayan
pek çok fley vard›r. E¤er bir mekanizma, kendi kendine olufla-
mayacak kadar kompleksse ve ayn› zamanda çal›flabilmesi
için bütün parçalar›n›n eksiksiz olarak birarada olmas› gereki-
yorsa, bu durum söz konusu evrimci için savundu¤u teori-
yi ortadan kald›rmaya yetecek kadar büyük bir delil-
dir. Darwin de dahil olmak üzere, hayatlar› boyunca
evrimciler "indirgenemez bir kompleksli¤e" sahipAdnanOktar
144
pek çok mekanizma ile karfl›laflm›fllard›r. Bunlar›n belki de en
önemlilerinden biri, bedenimizde son derece do¤al bir flekilde
gerçekleflen kan›n p›ht›laflmas› olay›d›r.
Ola¤anüstü kompleksli¤inden dolay› "gözü düflünmek be-
ni teorimden so¤uttu" diyen Darwin'in yaflad›¤› dönemde ka-
n›n p›ht›laflmas› gibi bilmedi¤i daha pek çok kompleks sistem
vard›. Profesör Michael Behe'nin de belirtti¤i gibi, e¤er Dar-
win elini kesti¤inde bu yara üzerinde kan›n hangi aflamalarla
p›ht›laflt›¤›n› bilseydi, kuflkusuz bu kendi teorisi için bir baflka
büyük ç›kmaz› daha beraberinde getirecekti. Günümüzde, bu
önemli gerçe¤i gören, laboratuvarlarda bu ola¤anüstü meka-
nizman›n aflamalar›na flahit olan evrimciler de vard›r. Tek bir
aflamas› bile evrim ile aç›klanamayan bu mucizevi olaya ra¤-
men hala evrim destekçilerinin var olmas›, Darwinizm'in
dine karfl› gelifltirilmifl bir ideoloji, yarat›l›fl gerçe¤ini
inkar etmek için ortaya at›lm›fl bir dogma oldu¤unu
bir kez daha kan›tlamaktad›r.
145
Benzersiz Yaflam S›v›s›: Kan
HarunYahya
Kuflkusuz Darwin herhangibir yerini yaralad›¤›nda obölgede meydana gelen p›h-t›laflma faaliyetlerini biliyorolsayd›, teorisi için bir baflkabüyük ç›kmazla karfl› karfl›yaoldu¤unu anlard›. Günümüzün Darwinistleribu önemli gerçe¤in aç›kçafark›ndad›rlar. Buna ra¤menbu teoriyi desteklemeleri,Darwinizm'in, Allah inanc›-na ve yarat›l›fl gerçe¤ine kar-fl› gelifltirilmifl bir ideoloji ol-du¤unu göstermektedir.
Bir Yaralanman›n Ard›ndan Vücutta Yaflananlar Bir kaba bir miktar s›v› koyun ve kab›n alt›ndan bir delik
aç›n. S›v›, her ne olursa olsun, mutlaka kab›n alt›ndaki bu de-
likten dökülmeye bafllayacak ve kab›n tamam› boflalana kadar
da dökülmeye devam edecektir. Bu s›v›y› durdurabilmeniz
için deli¤i bir flekilde kapatman›z gerekir. Aksi takdirde dur-
durman›z imkans›zd›r. Yeryüzünde, bir a¤ örerek, aç›lan deli-
¤i kendi kendine kapatabilen tek s›v› "kan"d›r. ‹flin daha da
mucizevi yan›, bunu yapan kan›n, müthifl bir h›zla hareket ha-
linde olufludur.
Bir yerinizi yaralad›¤›n›zda, yaralanan yerde gerçekleflen
ifllemlerin fark›nda bile olmazs›n›z. Oradan akan kan›n bir
süre sonra duraca¤›ndan ve birkaç hafta içinde yaran›n tama-
men kapan›p ortadan kaybolaca¤›ndan eminsinizdir. Kana-
man›n durmas› ve yaran›n kapanmas› için sizin pek bir fley
yapman›za gerek yoktur. Zaten kan e¤er bunu kendi kendine
yapmazsa, bu ak›fl› durdurup yaran›n kapanmas›n› sa¤laya-
cak bir yolunuz da yoktur. Ne yaparsan›z yap›n, kan›n bu sü-
rekli ak›fl›n› engelleyemezsiniz. Bunu yapmak için ancak, ka-
n› p›ht›laflt›ran faktörlere ihtiyac›n›z vard›r. Peki nedir bu fak-
törler?
Kanda ve dokularda p›ht›laflman›n meydana gelmesini
sa¤layan 40'dan fazla madde bulunur. Bunlar›n bir k›sm› p›h-
t›laflmay› bafllat›r, bir k›sm› h›zland›r›r, bir k›sm› da p›ht›lafl-
may› sona erdirir. Bedende p›ht›laflma, p›ht›laflmay› h›zland›-
ran faktörler ile p›ht›laflmay› engelleyen faktörler aras›ndaki
dengeye ba¤l›d›r. Normal flartlarda p›ht›laflmay› engel-
leyen faktörlerin h›zland›ranlardan daha çok olmas›
AdnanOktar
146
KAN VE KALP MUC‹ZES‹
gerekmektedir. Böylelikle bedende kontrolsüz bir p›ht›laflma
durumu söz konusu olmaz. H›zland›r›c› faktörün engelleyici
faktörden daha fazla oldu¤u tek an, bir damar›n zedelenme
an›d›r.62
Damar zedelendi¤inde vücutta oldukça yo¤un bir hare-
ketlenme bafllar. Birkaç saniye sonra vücuttaki tüm sinirler ve
tamir sistemleri uyar›lm›flt›r. P›ht›laflma mekanizmalar›, daha
önce trombositler konusunda inceledi¤imiz gibi, kaybedilen
kan miktar›n› azaltm›flt›r. Yaran›n bulundu¤u yerde salg›lanan
kimyevi maddeler herhangi bir enfeksiyona karfl› akyuvarlar›
harekete geçirmifltir. E¤er oluflan yara çok büyükse, alarma
geçen beyin ve iç salg› bezleri, kana kimyevi madde ve hor-
mon ordusu salg›layarak dengesi bozulan vücudun faaliyetle-
rini düzenlemeye çal›fl›rlar. Bu, Allah'›n bedende yaratt›¤› ola-
¤anüstü bir kontrol mekanizmas›d›r.
HarunYahya
147
Benzersiz Yaflam S›v›s›: Kan
Bir yerinizi yaralad›¤›-n›zda p›ht›laflma içingörevlendirilmifl 40kadar madde hareke-te geçer. Birkaç sani-ye sonra vücuttakitüm sinirler ve tamirsistemleri uyar›lm›fl-t›r. Allah'›n bedeni-mizde yaratt›¤› müt-hifl kontrol mekaniz-mas› bir kez dahakarfl›m›zdad›r.
deri
üst deri
doku hasar›
mikroplar
fagositler
k›lcal damar
hareketegeçifl
A¤›r tahribatlarda büyük önlemler al›nmas› ve aç›lan ya-
rada p›ht›laflma iflleminin hemen bafllamas› gerekmektedir.
Bunu sa¤lamak için ola¤anüstü h›zda bir iletiflim sistemi flart-
t›r. Sinirlerin beyne, tahribat›n s›n›rlar› hakk›nda bilgi gönder-
mesinin ard›ndan sadece 50 milisaniye geçmifltir. Bu, gerçek-
ten de bafl döndürücü bir h›zd›r. Kifli, belki de, henüz bedenin-
de bir yara aç›ld›¤›n›n bile fark›nda de¤ildir.
E¤er kanama durdurulmazsa, vücuttaki kan bas›nc›n›n
düflmesi ve s›v› miktar›n›n azalmas› baflta beyin olmak üzere
tüm vücut organlar›na zarar verecektir. Kan kayb› nedeniyle
beyin fonksiyonlar› durdu¤unda önce bayg›nl›k, yaklafl›k 30
saniye içinde de fluur kayb› meydana gelir. Ard›ndan normal
bir kan bas›nc› ile çal›flabilen böbrekler, kan bas›nc›n›n düflme-
si sonucunda ifllevlerini yerine getirememeye bafllarlar. ‹flte bu
AdnanOktar
148
KAN VE KALP MUC‹ZES‹
Vücutta kanaman›n durmas› son derece önemlidir. E¤er kanama durdurula-mazsa, beyin, böbrekler gibi hayati organlar kan bas›nc›n›n düflmesi ve
s›v› miktar›n›n azalmas› nedeniyle zarar görecektir. Ancak bir da-mar zedelendi¤inde bu ola¤anüstü p›ht›laflma a¤›n› oluflturan fak-
törler hemen görev bafl›ndad›r.
nedenle kanaman›n hemen durmas› çok önemlidir.
‹lk önlemler ise hayatidir. Damar›n kesilmesinden sonraki
iki saniye içinde damar›n duvar› ani bir spazm ile yani bir ref-
leks hareketi ile kas›l›r. Kal›n duvarlara sahip olan atardamar
ise baflka bir önlem al›r ve otomatik olarak kapanarak vücuda
kan ak›fl›n› en aza indirmeye bafllar. Damarda kanama ne ka-
dar fazlaysa, spazm da o kadar çok olur. Söz konusu refleks
hareketi 20-30 dakika kadar sürebilir. Bu önlemin ard›ndan
trombositler devreye girerler. Kanama çok yo¤un ise 10-15 sa-
niye içinde, kanama yo¤un de¤ilse 1 veya 2 dakika içinde
trombosit p›ht›s› meydana gelir ve kan ak›fl› büyük ölçüde
durdurulur.63
Art›k yaran›n tamamen kapanmas› ve vücut fonksiyonla-
r›n›n eskisi gibi devam etmesi gerekmektedir. Bu nedenle ar-
t›k devreye p›ht›laflma mekanizmas› girer.
Ola¤anüstü Niteliklerdeki Bir Bal›k A¤› Kanda p›ht›laflmaya etki eden 40 faktörü tek bir kitapta
detayl› olarak incelememiz imkans›zd›r. Bu nedenle, p›ht›lafl-
ma sisteminin sadece ana elemanlar›n› tan›tmak yerinde ola-
cakt›r. Daha önce plazma konusunu incelerken, plazman›n
içinde bulunan proteinlerden bir tanesinin de fibrinojen oldu-
¤unu belirtmifltik. Fibrinojen p›ht›laflma mekanizmas›n›n en
önemli elemanlar›ndand›r ve p›ht› malzemesinin kandaki du-
ra¤an halidir. Tuzun suda erimesi gibi, o da plazma içinde eri-
mifl durumdad›r. Vücutta herhangi bir yara oluflana kadar,
son derece sakin bir flekilde dolafl›r durur.
Vücutta bir yara meydana geldi¤inde, trombin
ad›ndaki bir baflka protein, fibrinojenin zincirindeki
HarunYahya
149
Benzersiz Yaflam S›v›s›: Kan
üç halkadan iki tanesini keser. Art›k bu protein, fibrinojen de-
¤il "fibrin"dir ve bu aflamadan sonra aktif haldedir. Fibrinin
kesilen yüzeyleri yap›flkan parçalara sahiptir. Bu yap›flkan
parçalar da di¤er fibrinlerin gelerek kendisine yap›flmalar›na
neden olur. Fibrinlerin birbirlerine yap›flarak meydana getir-
dikleri bu kütle, kan›n ak›fl›n› durdurmak için meydana geti-
rilmifl ilk p›ht›d›r. ‹lk aflamada detayl› bir çal›flma yap›lmadan
bu ilk p›ht›n›n oluflturulmas› için gayret gösterilir. Buradaki
amaç, kan› durdurmak, ayn› zamanda da en az protein kulla-
narak bir ilk yard›m yapmakt›r yani proteinden tasarruf et-
mektir.
Vücutta yaran›n aç›lmas› ile aniden harekete geçen trom-
bin, buldu¤u bütün fibrinojenlerin zincir halkalar›n› kesmeye
bafllar. Fakat trombinin bunu sürekli olarak veya yaran›n bu-
lundu¤u yerden farkl› bir yerde yapmamas› gerekmektedir,
çünkü e¤er bu flekilde ba¤›ms›z hareket ederse, kesti¤i tüm
fibrinler birbirlerine yap›flacak ve dolafl›m içinde kontrolsüz
p›ht›lar meydana gelecektir. Oluflan bu p›ht›lar ise damarlar›n
t›kanmas›na yol açacakt›r. Bu durumda trombinin bir flekilde
"bask› alt›nda tutulmas›" ve gerekli zamanda gerekli flekilde
hareket etmek için bir ültimatom almas› gerekmektedir.
Bu aflamada, söz konusu mekanizman›n bir "indirgene-
mez komplekslik" oldu¤unu kan›tlayan bir ba¤lant› daha kar-
fl›m›za ç›kar: Trombini harekete geçiren bir baflka protein olan
Stuart faktörü. Stuart faktörü, kanda bulunan protrombini ke-
serek onu aktif durumda bir trombin haline dönüfltürür. An-
cak burada bir problemle karfl› karfl›ya kal›r›z. E¤er Stuart fak-
törü, amaçs›zca gördü¤ü her protrombini trombin haline
dönüfltürürse, yine kontrolsüz bir hareketlenme mey-
dana gelecek ve dolafl›m içinde p›ht›laflma oluflma
AdnanOktar
150
KAN VE KALP MUC‹ZES‹
ihtimali artacakt›r. Bu durumda Stuart faktörünün de kanda
sürekli olarak aktif halde bulunmamas› ve hareketlenmek için
ültimatom beklemesi gerekmektedir.
Stuart faktörünün harekete geçebilmesi için ültimatom,
Akselerin ad›ndaki bir baflka proteinden gelir. Ancak Aksele-
rin de kanda kendi halinde dolaflan bir proteindir. Kanda ken-
di halinde dolaflan bu proteinin de aktifleflmesi gerekmekte-
dir. Ve elbette bunun için de bir proteine ihtiyaç vard›r. Ancak
iflin en flafl›rt›c› yan›, Akselerinin hareketlenmesini sa¤layan
proteinin "trombin" olmas›d›r. Oysa hat›rlayaca¤›n›z gibi
151
Benzersiz Yaflam S›v›s›: Kan
Damarda bir zedelenme olufltu-¤unda (altta) trombosit ad› veri-len partiküller (üstte sa¤da), ka-n›n vücuttan d›flar› akmas›n› en-gellemek için bir dizi reaksiyonbafllatan kimyasallar salg›larlar.Bu reaksiyonlardan bir tanesi,kan hücrelerinin ve plazman›nyolunu kesecek bir a¤ mey-dana getiren fibrininüretilmesidir. (üsttesolda) Böylece vü-cutta kan kayb›nakarfl› acil bir ön-lem al›n›r. Harun
Yahya
trombin bu s›ralamada Akselerinin oldu¤u yerden daha sonra
gelmektedir. Peki böyle bir fley nas›l olur?
Vücutta bunun için tedbir al›nm›flt›r. Normal flartlarda
kanda her zaman bir miktar trombin bulunur. Dolay›s›yla
kandaki bu hareketlenmeyi bafllatan kanda haz›r bulunan, söz
konusu trombin molekülleridir. Ancak herfleye ra¤men, kan›n
p›ht›laflmas› iflleminde ard› arkas›na gelen bu aktifleflmelerin
nas›l sa¤land›¤› ve ilk planda trombinin nas›l hareketlendi¤i
henüz tam olarak anlafl›lamam›flt›r.64
Buraya kadar anlatt›¤›m›z aflamalarda önemli olan, vücut-
taki bu benzersiz sistemin ola¤anüstü kompleksli¤idir. Üste-
lik, henüz burada detaylar› anlat›lmam›fl olan pek çok protein
ve enzim bulunmaktad›r. Sadece trombini üreten 16 farkl› en-
zim oldu¤u düflünüldü¤ünde, tüm bu aflamalarda devreye gi-
ren tek bir enzimin ç›kar›lmas›n›n mekanizmay› tamamen
durduraca¤› aç›kt›r.65 Örne¤in e¤er Stuart faktörü protrombini
keserek onu trombine dönüfltürmezse, trombin fibrinojenin
yan›ndan sakince geçip gidecek, bu arada da yaralanan kifli
muhtemelen kan kayb›ndan ölecektir. Aktifleflenler, aktifleflti-
renler ve p›ht›laflmay› sa¤layanlar›n tümü ayn› anda birarada
bulunmak zorundad›rlar. ‹flte tek bir parçay› bile ay›rmam›z›n
mümkün olmad›¤› "indirgenemez komplekslik" budur.
Darwinistlerin karfl› karfl›ya kald›klar› zorluk, bu tan›mla-
malardan sonra daha aç›k anlafl›lmaktad›r. Evrim teorisine gö-
re, devreye giren say›s›z proteinden bir tanesinin mutlaka ilk
olarak oluflmufl olmas› ve aradan geçen uzun zaman dilimleri
içinde de di¤erlerinin s›rayla oluflmalar› gerekmektedir. An-
cak elbette böyle bir bekleme sürecine hiçbir canl› daya-
namayacakt›r. Sistem eksiksiz olmad›¤› sürece de "ara
aflamalar" fayda sa¤lamayacak, dolay›s›yla asl›nda
AdnanOktar
152
KAN VE KALP MUC‹ZES‹
153
Yaralanan damarda p›ht› oluflumu, son derece mucizevi bir olayd›r. P›ht›n›noluflumu için çok fazla say›da faktör ve enzim ifl bafl›ndad›r. Bu parçalar›n hep-si zincirleme çal›flarak birbirlerine harekete geçirirler. Örne¤in bu mekaniz-mada sadece trombini üreten 16 farkl› parça vard›r. Bunlardan bir tanesinindevre d›fl› kalmas› p›ht›laflma ifllemini sona erdirecektir. Evrim teorisine göre,devreye giren say›s›z proteinden bir tanesinin mutlaka ilk olarak oluflmufl ol-mas› ve aradan geçen uzun zaman dilimleri içinde de di¤erlerinin s›raylaoluflmalar› gerekmektedir. Ancak elbette böyle bir bekleme sürecinehiçbir canl› dayanamayacakt›r. Böyle bir sistem ancak herfleyi ile ek-siksiz olarak var oldu¤u takdirde iflleyebilir. Bu da bize, bu mükem-mel sistemlerin Allah'›n yarat›fl›n›n örnekleri oldu¤unu aç›kçagöstermektedir.
Elektron mikroskobunda görüntülenenkan p›ht›s›n›n bir k›sm›. K›rm›z› kan hücre-leri fibrin a¤›n›n içinde as›l› durumdalar.
Kan damar› hasar görür
damar büzülürtrombositler hücreduvar›nda kolajenba¤lar oluflturur
hasarl› hücreler ve trom-bositler p›ht›laflma fak-törlerini tetikleyen mad-
deleri a盤a ç›kar›r
kanda p›ht›laflma faktörleriniiçeren bir dizi reaksiyon bafllar
protrombin tetikleyici
1. aflama
2. aflama
3. aflama
trombin
fibrinojen
protrombin
fibrinlifleri
protrombin tetikleyici, Ca2+
trombin, Ca2+
P›ht›Kan hücreleri fibrinlerin içindekal›r ve p›ht›n›n güçlenmesine
yard›mc› olur
hasarl› damardakikan ak›m› azal›r
trombosit t›kac›
HarunYahya
bir "ara aflama" var olmayacakt›r. Bu muazzam sistem, hiçbir
flüpheye meydan vermeyecek flekilde, tüm sistemleri, enzim-
leri, mekanizmalar› ile tek bir anda oluflmufl ve faaliyetine
bafllam›flt›r. Bu sistemi tüm muhteflem özellikleri ve komp-
leksli¤i ile yaratan Yüce Allah't›r. O, yerleri ve gökleri yarat-
m›fl, yaratt›¤› her varl›kta Kendi ilmini sergilemifltir. ‹flte Dar-
winistlerin kabullenmekten kaç›nd›klar› gerçek budur.
Mükemmel Organizasyonda Ak›lc› Önlemler Vücudun korunmas› için gereken tek bir ifllemde al›nan
tedbirler dahi hayret vericidir. P›ht›laflma, vücudun koruma
özelliklerinden sadece bir tanesidir. Devreye giren ve önlem
alan binlerce hücrenin çabalar› ise gerçek anlamda göz kamafl-
t›r›c›d›r.
Vücudunuzun herhangi bir yerinde meydana gelen p›ht›-
n›n bir süre sonra büzüfltü¤ünü fark edersiniz. Bunun nedeni
p›ht›n›n oluflmas›ndan sonraki bir-iki dakika içinde kas›lmaya
bafllamas› ve 30-60 dakika içinde de içindeki s›v›n›n ayr›lma-
s›d›r. Bu büzüflme rastgele meydana gelmez, vücudunuzdaki
ak›ll› p›htlaflma hücrelerinin ald›klar› mükemmel bir tedbir
örne¤idir. Yaran›n büzüflmesi s›ras›nda tekrar devreye giren
hücreler ise, trombositlerdir. Trombositler, büzülmenin mey-
dana gelmesi için daha önce sözünü etti¤imiz kontraktil pro-
teinlerini salg›larlar. Büzüflen p›ht›, kan damarlar›n›n y›rt›lan
kenarlar›n› biraraya çeker ve bunlar›n birbirlerine daha çabuk
ba¤lanmalar›n› sa¤lar. Bir baflka deyiflle p›ht›laflman›n
h›zlanmas›na yard›mc› olur. Trombositler tekrar dev-
reye girdiklerinde, meydana gelen p›ht› iplikçikleri-
AdnanOktar
154
KAN VE KALP MUC‹ZES‹
nin sa¤lamlaflmas› için bu ipliklerin ba¤lant› yerlerine tutu-
nurlar. Ayn› zamanda salg›lad›klar› bir madde ile oluflan çap-
raz ba¤lar aras›ndaki fibrini de iyice sabitlefltirirler.66
Kan, çeflitli nedenlerden dolay› sadece yaran›n bulundu¤u
yerin üzerinde p›ht›lafl›r. Milimetrenin binde dokuzu kal›nl›-
¤›ndaki k›lcal damarlar› düflündü¤ümüzde, bunun ancak mü-
kemmel bir organizasyonun ve hassas bir matematik hesab›-
n›n sonucu oldu¤u aç›kça anlafl›lmaktad›r. Çünkü kan›n, nere-
de ne miktarda p›ht›laflmas› gerekti¤ini bilmesi ve yeterli sevi-
yeye gelince karar vererek p›ht›laflmay› durdurmas› flartt›r. Bu
aflamada devreye giren bir protein vard›r: Antitrombin. Antit-
rombin, kan›n p›ht›laflmas› için aktifleflmifl olan tüm protein-
155
Benzersiz Yaflam S›v›s›: Kan
Kan›n sadece ya-ran›n bulundu¤uyerin üzerindep›ht›laflmas› sonderece önemli-dir. Antitrombinad› verilen pro-tein, kan› p›ht›-laflt›ran tümproteinleri birerbirer durdurur.Böylelikle kan,sadece ilgili yer-de ve yeterlimiktarda p›h-t›laflmakta-d›r. Bu
mükemmel sistemdeki tek bir aksama kan›n damarlarda p›ht›lafl-mas›na neden olacak ve bu durum ölüme bile sebebiyet verebi-lecektir.
HarunYahya
AdnanOktar
156
leri birer birer durdurur. Elbette antitrombinin devreye girme-
si için de say›s›z enzim görev bafl›ndad›r. Buradaki ifllemler
fazla detaylara girilmeden ele al›nacakt›r.
Yaran›n, ilk iyileflmeye bafllad›¤›nda ne kadar hassas oldu-
¤u herkesçe bilinir. En küçük bir darbe hemen yaran›n tekrar
aç›lmas›na ve kan ak›fl›n›n bafllamas›na neden olur. Vücutta
bunun için de bir tedbir al›nm›flt›r. Fibrin sabitleme faktörü
ad› verilen bir protein p›ht›y› oluflturan fibrinleri birbirlerine
iyice ba¤layarak s›k›flt›r›r. E¤er böyle güçlendirici bir faktör ol-
masayd›, yara bizim günlük s›radan hareketlerimizle bile he-
men aç›lacak ve bu bölgenin iyileflmesi asla mümkün olmaya-
cakt›. P›ht›laflma s›ras›nda al›nan bir baflka önlem de p›ht›n›n
ortadan kald›r›l›fl› ile ilgilidir. Yaran›n iyileflmesinin ard›ndan
oluflan p›ht›n›n da bozulmas› gerekmektedir. Plazmin ad› ve-
rilen bir protein bu görevi üstlenmifltir. Plazmin fibrinlerin ya-
n›na gider ve onlar› teker teker keserek p›ht›y› bozar. Asl›nda
plazmin bu ifli, fibrinlerin ilk olufltu¤u anda yapmaya bafllar.
Bir baflka deyiflle fibrinler biraraya gelerek p›ht›y› oluflturma-
ya çal›fl›rlarken, plazmin de bir yandan oluflan bu fibrinleri
kesmekle meflguldür. Bu iki ifllemin zamanlamas› o kadar
dengeli yarat›lm›flt›r ki plazmin fibrinleri kesip ortadan kal-
d›rmaya çal›fl›rken, yara da iyileflir. Yaran›n meydana gelme-
sinde fibrinin oluflumu ne kadar h›zl›ysa, onun plazmin tara-
f›ndan ortadan kald›r›l›fl› da o kadar yavaflt›r ve ifllemler tam
olmas› gereken zamanda biterler.67
Bu mekanizman›n sadece yukar›da genel hatlar› ile anlat-
t›¤›m›z kadar›n› bilen bir insan bile, böyle bir sistemde rast-
gele geliflen herhangi bir olay›n nas›l bir zarara sebep
olabilece¤ini rahatl›kla tahmin edebilir. Bu durumda
evrimcilere sormak gerekir, acaba hangi tesadüf
HarunYahya
157
Benzersiz Yaflam S›v›s›: Kan
p›ht›laflma için son derece önemli olan bir proteini üreterek
onu kan›n içine yerlefltirmifltir? Hangi tesadüf, onu harekete
geçirmek için bir baflka protein üretmesi gerekti¤ini düflün-
müfl ve buna göre birbirine ba¤›ml› bir zincir oluflturmufltur?
Hangi tesadüf proteine, tam vücut yaraland›¤› anda harekete
geçmesi gerekti¤ini ö¤retmifl ve hangi tesadüf yara iyileflti¤i
anda faaliyetini durdurmufltur? Bu tesadüfler, milyonlarca in-
sanda nas›l ayn› s›ralama ile kusursuz bir flekilde meydana ge-
lir ve asla kan›n p›ht›laflma sistemindeki bu özel düzeni boz-
mazlar? Neden trombin, Akselerinden önce harekete geçmez,
neden fibrinojen durup dururken p›ht› oluflturmaya baflla-
maz? Bu birbirine ba¤l› çal›flan, ola¤anüstü sistemin tek bir
aflamas›n›n tesadüfen oluflma imkan› var m›d›r?
Elbette bu derece muazzam detaylara ve son derece has-
sas zamanlama ve dengelere sahip söz konusu düzenin tek
bir aflamas›ndaki tek bir enzimin bile oluflumu tesadüfi de¤il-
dir. Tüm sistemi, sistemdeki her detay› yaratan, bütün varl›k-
lara egemen olan, bütün iflleri kontrolü alt›nda tutan Rak›b
olan Allah't›r. Allah vücudumuzdaki tüm sistemleri son dere-
ce kompleks ve kusursuz yaratm›flt›r. Bu gibi deliller evrimci-
lerin tesadüf iddialar›n›n geçersizli¤ini aç›kça sergilemek ve
yarat›l›fl gerçe¤ini kan›tlamak için yeterlidir. Bu asl›nda, Dar-
winistlerin de aç›kça gördükleri ve zaman zaman itiraf ettik-
leri büyük bir gerçektir. Ancak onlar, herfleye ra¤men inkarla-
r›nda ›srar ederler. Allah Kuran'da flöyle bildirir:
fiimdi onlara sor: Yarat›l›fl bak›m›ndan onlar m› daha zorlu,
yoksa Bizim yaratt›klar›m›z m›? Do¤rusu Biz onlar›, c›v›k-
yap›flkan bir çamurdan yaratt›k. Hay›r, sen (bu muhteflem
yarat›fla ve onlar›n inkar›na) flafl›rd›n kald›n; onlar ise
alay edip duruyorlar. (Saffat Suresi, 11-12)
AdnanOktar
158
KAN VE KALP MUC‹ZES‹
Tam ve Mükemmel Çal›flan Sistem Yukar›da anlatt›¤›m›z birbiri ile ba¤lant›l› bu muazzam
sistemin tek bir halkas›n›n eksik olmas› durumunda ne olur?
Bu, son derece önemli ve evrimcilerin bu konudaki iddialar›-
n› tümüyle geçersiz k›lan bir sorudur. Bu zincirin tek bir hal-
kas›n› devreden ç›kard›¤›m›zda kan, p›ht›laflma ifllevini yeri-
ne getiremeyecektir.
Bu durum ne tip sonuçlar do¤urabilir? Normal flartlarda
bir insan, vücudunda bir Stuart faktörünün veya baflka bir
proteinin eksikli¤ini hissetmez. Ancak vücudun herhangi bir
yerinde kanama bafllad›¤›nda bu eksiklik kendisini hemen
gösterir hatta bunun sonuçlar› hayati olabilir. Bafllayan kana-
ma bir türlü durmaz ve kesik küçük olsa bile son derece bü-
yük bir sorun haline gelebilir. D›flar›dan etki bu flekildedir. ‹çe-
ride ise, aniden bafllayan iç kanamalar eklemlere ve k›k›rdak-
lara oldukça büyük zararlar vermeye bafllar ve kanamalar
durdurulamazsa sonuç kaç›n›lmaz olarak ölüm olur.
Hemofili hastal›¤› bu duruma en önemli örnektir. Bu has-
tal›kta kandaki p›ht›laflma sisteminin "sadece bir üyesi" fonk-
siyonunu yerine getirememektedir. Bu durum, kan›n p›ht›lafl-
mas›n› tümüyle engeller. P›ht›laflamayan kan, aç›lan herhangi
bir yaradan hiç durmadan d›flar› akacakt›r. D›flar›dan bir ba-
s›nçla engellense bile, yara hiçbir flekilde kapat›lamayacakt›r.
Bu sorunun halledilmesi için genellikle kifliye taze plazma tak-
viyesi yap›l›r veya yetersiz olan p›ht›laflma faktörü kanama
bölgesine verilir.68 Tek bir faktörün eksikli¤i, sistemi tamamen
ifllevsiz hale getirmektedir. Ve e¤er söz konusu t›bbi müdaha-
leler gerçekleflmezse, kan›n ak›fl›n› durdurman›n baflka
bir yolu yoktur.
AdnanOktar
160
KAN VE KALP MUC‹ZES‹
Hayali evrim sürecinin hiç var olmad›¤›n›n delillerinden
biri de p›ht›laflma sistemindeki mükemmellik ve komplekslik-
tir. Darwinistlere göre her faktör aflama aflama geliflmifltir ve
bu durumda aflamalar›n her biri tek bafl›na ifllevsizdir. P›ht›-
laflma sistemi ancak milyonlarca y›l geçip, tüm elemanlar "te-
sadüfen" biraraya gelebilmeyi baflard›klar›nda, görevini yap-
maya bafllayacakt›r… Kuflkusuz ki canl›lar›n böyle bir gelifli-
mi bekleyebilmeleri mümkün de¤ildir. Sadece bu gerçek bile
evrimin tümüyle hayali bir süreç oldu¤unu göstermek için ye-
terlidir.
Mechanisms in Blood Coagulation, Fibrinolysis and the Comp-
lement System (Kan›n P›ht›laflmas›ndaki Mekanizmalar, Fibri-
noliz ve Kompleman Sistem) isimli kitab›n yazar› Torben Hal-
kier, p›ht›laflma sistemindeki indirgenemez kompleksli¤i flu
flekilde ifade etmifltir:
"Bu tip bir sistem kendi bafl›na b›rak›lamaz. P›ht›laflma iflleminde-
ki baflar›, her ifllemde oluflan pek çok ince ayarl› modülasyon ve dü-
zenlemenin bir sonucudur. Biraz daha az veya biraz daha çok akti-
vite organizma için eflit seviyede zarar vericidir. Kan›n p›ht›laflma-
s›nda as›l konu düzendir. "69
P›ht›laflma zincirindeki tek bir halkan›n hatta bu halkay›
oluflturan tek bir genin bile evrimcilerin iddia etti¤i gibi tesa-
düfen oluflamayaca¤›n›, Leigh Üniversitesi biyokimya profe-
sörü Michael Behe ise flu flekilde aç›klamaktad›r:
"Kan› p›ht›laflt›ran proteinlerin, genlerinin flöyle bir kar›flt›r›lma-
s›yla olufltu¤unu söylemek, düzenli ve anlaml› bir paragraf olufltur-
mak amac›yla ansiklopediden rastgele seçilen cümleleri biraraya
getirmeye benzer. "70
Bu sistemin rastgele oluflma olas›l›¤›n›n imkans›z-
l›¤› ise flu flekilde hesaplanm›flt›r:
HarunYahya
161
Benzersiz Yaflam S›v›s›: Kan
"Kan p›ht›laflma sistemine sahip hayvanlar›n kabaca 10.000 geni
oldu¤unu düflünelim. Bunlar›n her biri ortalama üç ayr› parçaya
ayr›lm›flt›r. Bu da toplam olarak 30.000 gen parças› demektir.
TPA'n›n (p›ht›laflmada rol oynayan proteinlerden bir tanesi) dört
ayr› çeflit bask›n geni vard›r. 'Farkl› kar›flt›rmalar' yoluyla bu dört
bask›n geni biraraya getirme ihtimali, 30.0004 kadard›r. Bu da yak-
lafl›k olarak 1/109 demektir. Bir milyon kiflinin her sene piyango oy-
nad›¤› varsay›l›rsa, herhangi birinin (belirli bir kifli de¤il) oyunu
kazanmas›ndan önce, yaklafl›k bin milyar sene geçmesi gerekmekte-
dir. Bin milyar sene flu an evrenin tahmin edilen yafl›n›n yüz kat›
kadard›r. "71
Profesör Behe'nin de belirtti¤i gibi "Dünyada hiç kimsenin
p›ht›laflma flelalesinin nas›l meydana geldi¤i hakk›nda mutlak
bir fikri yoktur."72 Burada önemli olan, sistemin tesadüflerle
oluflamayacak kadar kompleks, kusursuz ancak üstün bir Ya-
rat›c›'n›n eseri olabilecek kadar mükemmel oldu¤unu görebil-
mektir. Yeryüzünde hakim olan yarat›l›fl gerçe¤inin varl›¤›n›
anlamak vücudumuzdaki gözle görülmeyen sistemlerin her
aflamas›nda benzeri olmayan bir "akl›n" büyük bir ihtiflamla
ortaya ç›kt›¤›n› kavramakt›r. Akl›n› kullanabilen hiçbir insan,
bu gerçekleri görmekte tereddüt etmeyecektir. Allah'›n mutlak
varl›¤›, tüm ihtiflam› ile gözler önündedir. Allah, insan›n ku-
sursuz yarat›l›fl›n› bir ayetinde flu flekilde aç›klamaktad›r:
O'dur ki, sizi topraktan, sonra bir damla sudan, sonra bir
alaktan (embriyo) yaratt›; sonra sizi bir bebek olarak ç›kar-
makta, sonra güçlü (erginlik) ça¤›n›za eriflmeniz, sonra da
yafllanman›z için size (belli bir ömür vermektedir). Sizden
kiminin daha önce hayat›na son verilmektedir; ad› konul-
mufl bir ecele eriflmeniz ve belki akl›n›z› kullanman›z için
(Allah sizi böyle yaflat›r). (Mümin Suresi, 67)
AdnanOktar
162
KAN VE KALP MUC‹ZES‹
Evrim Teorisi, Kan›n P›ht›laflma Sistemini Aç›klayamamaktad›rMichael Behe, indirgenemez komplekslik kavram›n› ilk
olarak gündeme getirdi¤inde, kan›n p›ht›laflma mekanizmas›-
n› bafll›ca örnek olarak vermiflti. Bedendeki say›s›z indirgene-
mez komplekslik örne¤i aras›ndan özellikle bu sistemi seçme-
si, sistemi meydana getiren parçalar›n hem ayr› ayr› hem de
beraberken sergiledikleri üstün yarat›l›fl örnekleriydi.
Çok geçmeden Behe'nin kan›n p›ht›laflma sistemi ile ilgili
bu aç›klamalar›na evrimci çevreler taraf›ndan yo¤un bir tepki
geldi. Böyle kompleks bir sistemin özelliklerinin aç›klanmas›
ve bunlar›n birbirinden ba¤›ms›z olarak evrimleflmifl olmala-
r›n›n imkans›zl›¤›n›n bilimsel olarak ortaya konmas›, evrim
teorisine karfl› önemli bir meydan okumayd›. Tepki göster-
mekte gecikmeyenlerin en bafl›nda 35 y›ll›k kariyerinin uz-
manl›k konusu "kan›n p›ht›laflmas›" olan California Üniversi-
tesi biyokimya profesörü koyu bir evrimci olan Russel Doolitt-
le geliyordu.
Doolittle, yeni bir laboratuvar araflt›rmas› ile, farelerde ka-
n›n p›ht›laflma sistemindeki iki bilefli¤in devreden ç›kar›labile-
ce¤inin kan›tland›¤›n› iddia etmiflti. Doolittle'a göre, bu iki bi-
leflik p›ht›laflma mekanizmas›nda bulunmamas›na ra¤men fa-
reler sorunsuz yaflamlar›na devam edebilmektelerdi. Ancak
gerçekte durum hiç de Doolittle'›n iddia etti¤i flekilde de¤ildi.
Doolittle ya araflt›rma sonuçlar›n› tümüyle yanl›fl okumufl ve-
ya insanlar› yanl›fl yönlendirebilmek için önemli birkaç nokta-
y› ihmal etmekte sak›nca görmemiflti. Araflt›rma sonuçlar›-
n›n yay›nland›¤› kaynakta (Bugge et al., "Loss of Fibrino-
gen Rescues Mice from the Pleiotropic Effects of Plasmi-
AdnanOktar
164
KAN VE KALP MUC‹ZES‹
nogen Deficiency," Cell 87, 1996: 709-19) bu farelerin ciddi sa¤-
l›k problemleri oldu¤u ve fonksiyonel bir p›ht›laflma mekaniz-
malar›n›n olmad›¤› aç›kça belirtilmekteydi. Yani, Doolittle'›n
iddia etti¤inin aksine, farelerin p›ht›laflma sistemi "indirgene-
bilir" de¤ildi.73
Doolittle'›n bir baflka iddias› ise, p›ht›laflmay› oluflturan
proteinlerin benzerli¤i konusuna dayanmaktad›r.74 Proteinler-
de bulunan amino asit s›ralamas›ndaki benzerli¤in, onlar›n
ortak atadan gelmelerinin bir sonucu oldu¤unu iddia eden
Doolittle, sistemin bu flekilde milyonlarca y›l içinde evrimlefl-
ti¤ini öne sürmüfltür. Bu evrimci spekülasyona göre, p›ht›lafl-
ma ifllemine katk›da bulunan proteinlerin s›ralamas› birbirle-
rine, hatta iflleme dahil olmayan di¤er proteinlere bile benze-
mektedir. Dolay›s›yla bunlar, ayn› genin kopyalanmas› sonu-
cunda meydana gelmelidirler. Bunun da anlam› hepsinin tek
bir sözde ortak atan›n kopyalar›ndan oluflmufl olmalar›d›r. Bu
hayali atan›n kopyalar›ndan oluflan proteinler, zamanla ufak
tefek de¤iflikliklere maruz kalm›fllar ve birbirine benzer ama
farkl› fonksiyonlar› olan p›ht›laflma proteinlerinin tümünü
meydana getirmifllerdir.
Michael Behe, kan›n p›ht›laflma mekanizmas›n›n hayali
evrimi için ortaya at›lm›fl bu sözde en büyük iddiaya flu ceva-
b› vermektedir:
"Kan›n p›ht›laflmas›ndaki proteinlere yeni bir protein ekleme ifl-
lemi oldukça flüphelidir. Biri di¤erinin önünde, bir baflkas› bir
sonrakinden önce görev al›r ve bir proteini kopyalamak bu flela-
lede size yepyeni bir basamak sa¤lamaz. Kopyalanm›fl proteinin
iki kopyas› da aktive edecekleri ayn› proteini hedef alacak-
lard›r. Ve yine bunlar›n ikisi de bir önceki ayn› protein
taraf›ndan aktive edileceklerdir. Bu flelalenin nas›l
HarunYahya
165
Benzersiz Yaflam S›v›s›: Kan
meydana geldi¤ini aç›klamak için, bir bilim adam›n›n, kopyala-
nan proteinin yeni bir hedef ve yeni bir aktivatör ile birlikte fle-
lalede yepyeni bir basamak haline geldi¤i detayl› güzergah› be-
lirtmesi gerekmektedir. Dahas›, p›ht›laflma kolayl›kla bozulabilir
ve kontrolsüz oldu¤unda çok ciddi problemlere yol açabilir. Ka-
n›n p›ht›laflmas›n›n evrimi için öne sürülecek ciddi bir modelde,
kan›n ne kadar miktarda p›ht›laflaca¤›, ne kadar bas›nca karfl› ko-
yaca¤›, uygunsuz p›ht›laflmalar›n hangi s›kl›kta olaca¤› ve bu-
nun gibi pek çok sorunun cevaplanmas› gerekmektedir.
Profesör Doolittle, bu sorulardan hiçbirini aç›klam›fl de¤ildir. Çal›fl-
mas›n›, hangi proteinin hangisinin atas› oldu¤u konusuna dayan-
d›rm›fl ve ellerini kald›rarak 'bu sistemlerin mutlaka do¤al seleksi-
yonla bir flekilde biraraya gelmifl olmalar› gerekir' gibi bir sonucu-
na varm›flt›r. (...) Çal›flmas› yaln›zca (proteinlerdeki) s›ralama kar-
AdnanOktar
166
KAN VE KALP MUC‹ZES‹
fl›laflt›rmalar›n› içermektedir. Doolittle'›n, kan›n p›ht›laflma flelale-
sinin do¤al seleksiyonla meydana gelip gelemeyece¤i konusunda
hiçbir fikri yoktur. "75
Proteinler aras›ndaki benzerlikler, elbette ki evrim için hiç-
bir delil oluflturmamaktad›r. (Konuyla ilgili ayr›nt›l› bilgi için
bkz. Evrim Aldatmacas›, Harun Yahya) Bunun yan› s›ra, Do-
olittle'›n iddias›ndaki kopyalanm›fl gen, bir öncekinin ayn›s›
yani bir öncekinin sahip oldu¤u ayn› parçalara sahip bir gen
olacakt›r. Sadece kopyalanarak yeni özellikler kazanmas›
mümkün de¤ildir.
Kan›n p›ht›laflma sistemindeki özel görevli protenlerin flu
anki varl›¤›n› aç›klamak için bu bilim adam›n›n, kopyalanm›fl
bir genin nas›l yeni ve farkl› özellikler kazand›¤›n› aç›klamas›
HarunYahya
167
Benzersiz Yaflam S›v›s›: Kan
gerekmektedir. Ancak 35 y›ll›k kariyerini kan›n p›ht›laflmas›
konusuna adam›fl olan Doolittle için, bu da aç›klamas›zd›r.
Doolittle ile ayn› hataya düflen Brown Üniversitesi hücre
biyolojisi profesörü Kenneth Miller da kopyalanm›fl genlerin,
bu özel sistemin hayali evrimi için bir aç›klama oldu¤u iddi-
as›nda bulunmufltur. Miller, bilimsellikten son derece uzak
olan bu iddias›n› bir kitab›nda flu flekilde aç›klam›flt›r:
"... Kopyalanan genlerden bir tanesi yanl›fll›kla kan dolafl›m› içine
girmifltir. Burada, aktive edici proteaza maruz kalana kadar prote-
inin üretim ifllevi durmufl durumdad›r. Aktive edilmesi de ancak
damarlardan birisi hasar görünce mümkün olur. Bu noktadan son-
ra, mekanizman›n her bir detay› do¤al seleksiyon taraf›ndan belirle-
168
KAN VE KALP MUC‹ZES‹
Bir kan damar› hasar gördü¤ünde (sa¤da alt-ta) kan p›ht›s› ad› verilen kan hücreleri(sa¤da üstte) baz› kimyasal maddeler salg›la-maya bafllar ve kan› durdurmaya yarayan pek
çok reaksiyona sebep olurlar. Bu reak-siyonlardan biri fibrin ad› verilen
bir kimyasal oluflturur, bu dakan ak›fl›n› engelleyecek bir
a¤ meydana getirir. (solüstte)
AdnanOktar
nir. Acaba sistemin pek çok aflamal› kompleksli¤i nereden gelmekte-
dir? Yine, bunun cevab› da gen kopyalanmas›d›r. P›ht›laflma prote-
az genlerinden bir tanesinin kopyas› olufltu¤unda, do¤al seleksiyon,
var olan proteaz› aktive edecek küçük de¤ifliklikleri meydana getire-
cektir. fielalenin hassasl›¤›n› art›rmak için ekstra bir kontrol daha
eklenmektedir. "76
Söz konusu sistemin nas›l iflledi¤i hakk›nda en küçük bir bil-
gi vermeyen bu aç›klamaya, bilimsel cevap kan›n p›ht›laflma
mekanizmas›ndaki ola¤anüstülü¤ü görerek, tüm detaylar›ndaki
kusursuz yarat›l›fl› defalarca aç›klayan Behe'den gelmektedir:
"Profesör Miller, problemin ortadan kalkmas› için 'gen kopyalan-
mas›' terimini burada aç›kça sihirli bir de¤nek gibi kullanm›fl, an-
cak problem bir türlü ortadan kalkmam›flt›r. Miller'in, do¤al selek-
siyonun her aflamay› belirledi¤i yönündeki ön kabulü oldukça flüp-
helidir, çünkü p›ht›laflmadaki her aflama oldukça ciddi flekilde dü-
zenlenmelidir, aksi takdirde oldukça tehlikeli olabilir. (...) Miller'in
ifadeleri, yeni kopyalanm›fl proteazlar›n hareketlerinin nas›l belir-
lendi¤ini aç›klamamaktad›r. (...) Bu k›sa hikaye, kan›n p›ht›laflma
flelalesindeki indirgenemez kompleksli¤in, do¤al seleksiyon ile nas›l
bir iliflkisinin oldu¤unu anlama konusunda son derece faydas›zd›r.
Bu benim akl›ma flunu getiriyor: Hikayenin as›l amac› asl›nda biz-
lere p›ht›laflman›n nas›l meydana geldi¤ini göstermek de¤il, biyo-
kimyasal kompleksliklere aflina olmayan kiflileri, Darwinizm'in her-
fleyi kontrol alt›na ald›¤›na ikna etmektir. Ancak Darwinizm'in
böyle bir kontrolü yoktur. "77
HarunYahya
169
Benzersiz Yaflam S›v›s›: Kan
AdnanOktar
170
Daha önce pek çok kere üzerinde durdu¤umuz, evrimcile-
rin masals› anlat›m›, Michael Behe'nin de dikkat çekti¤i gibi,
konuya aflina olmayan kifliler için ilgi çekici olabilir. Ancak gü-
nümüzde, bu yöndeki çal›flmalar artt›kça, e¤itim seviyesi ge-
lifltikçe, insanlar yeryüzündeki muhteflem dizayn›n detaylar›-
n› gitgide daha çok keflfetmekte ve yarat›l›fl gerçe¤ini tüm
aç›kl›¤›yla görmektedirler. Evrimcilerin geleneksel yöntemle-
ri, çok yak›n bir zamanda flimdiki sözde geçerlili¤ini de yitire-
cektir. Bütün bu gerçeklere, insan bedenindeki ve canl›lardaki
ola¤anüstü kompleksi¤in detaylar›n› anlatan bilimsel tüm de-
lillere ra¤men, evrimciler birbirlerinin aç›klamalar›na s›¤›na-
rak hala teorileri için bir ç›kar yol aramaya çal›flmaktad›rlar.
Darwinistler masals› iddialar›n› ön plana ç›karacaklar› bir
ortam›n oluflmas›n› beklemekte, yeryüzündeki muazzam dü-
zen içinde, kendi iddialar›na zemin oluflturacak bir "hata"n›n
veya bir bofllu¤un oluflmufl olmas›n› ümit etmektedirler. Oysa
ayette belirtildi¤i gibi yeryüzünde bak›p inceleyecekleri her
yerde bir kusursuzluk hakimdir bu nedenle hiçbir eksiklik bu-
lamayacaklard›r.
Üstün güç sahibi, her türlü yaratmay› bilen Yüce Rabbimiz
yaratmas›nda çeliflki bulmaya çal›flanlarla ilgili olarak Mülk
Suresi'ndeki ayetlerde flöyle buyurmaktad›r:
O, biri di¤eriyle 'tam bir uyum' (mutabakat) içinde yedi gök
yaratm›fl oland›r. Rahman (olan Allah)›n yaratmas›nda hiçbir
'çeliflki ve uygunsuzluk' (tefavüt) göremezsin. ‹flte gözü(nü)
çevirip-gezdir; herhangi bir çatlakl›k (bozukluk ve çarp›kl›k)
görüyor musun?
Sonra gözünü iki kere daha çevirip-gezdir; o göz (uyum-
suzluk bulmaktan) umudunu kesmifl bir halde bitkin
olarak sana dönecektir. (Mülk Suresi, 3-4)
HarunYahya
171
Tarihte yap›lan ilk kan naklinde hastaya bir hayvan›n kan›
verilmiflti. Hasta k›sa bir süre içinde öldü ve buna kimse bir
anlam veremedi. Verilen farkl› hayvan kanlar› da ifle yarama-
y›nca, insandan insana nakil fikri do¤du. Kan ihtiyac› baflgös-
terdi¤inde, "kan›n›n bol oldu¤u" düflünülen ve rastgele seçilen
birkaç kifliden nakil denemeleri yap›ld›. Ancak bu denemele-
rin de ço¤u baflar›s›zl›kla sonuçland›. Kan nakliyle u¤raflan ilk
hekimler, bu önemli s›v›y› iki özelli¤inden dolay› tam olarak
analiz edip tan›yam›yorlard›. Bunlardan birincisi kan›n beden
d›fl›nda p›ht›laflma özelli¤i, ikincisi ise, kan verdikleri kiflinin
ölme olas›l›¤›yd›.78 Kanda, hekimlerin çözemedikleri farkl› bir
fleylerin olmas› gerekiyordu. Biyokimya biliminin geliflece¤i
zamana kadar bu "farkl› fleylerin" ne oldu¤u anlafl›lamad›.
Kan›n, k›rm›z› bir s›v›dan ibaret olmad›¤›n›n ortaya ç›k›fl›
20. yüzy›l›n bafllar›na rastlar. Her insan›n kan›nda di¤er insan-
lardan farkl› olabilecek çeflitli faktörler vard›r. Dolay›s›yla kan
naklinin gerçekleflebilmesi için her iki kiflide de bu faktörlerin
uyumu aran›r. "Kan grubu" dedi¤imiz fley, insan›n sahip oldu-
¤u bu özel faktörlerin belirlenmesidir. Kan grubunu be-
lirleyen faktörler ise 300'den fazlad›r. Bu faktörlerin
her biri, sizi di¤er insanlardan ay›rt eder.
AdnanOktar
172
Kan grubunu belirleyen özellikler, alyuvarlarda sakl›d›r.
Alyuvarlar›n zarlar›nda bulunan 200 farkl› molekül aras›ndan
bizleri belki de en yak›ndan ilgilendiren, kana A, B ve 0 grubu
özelli¤ini veren moleküllerdir. Alyuvarlar, ya A grubu, ya B
grubu moleküllerini, ender olarak her ikisini (AB) birden tafl›r
ya da hiçbirini (0 grubu) tafl›mayabilirler.
Alyuvarlar›nda A grubu moleküller bulunan kiflilerin ka-
n›nda B grubu moleküllerine karfl› antikorlar vard›r. Bu, B
grubu moleküllerine karfl› savafl demektir. ‹flte bu nedenle A
grubu kan tafl›yan bir insana B grubuna ait bir kan verildi¤in-
de, ba¤›fl›kl›k sistemi birkaç saniye içinde harekete geçer ve bu
"yabanc›y›" yok etmeye çal›fl›r. Bunun sonucu ise, son derece
ciddidir. Kan hücreleri patlar, kan p›ht›lafl›r, böbrekler ve akci-
¤erler ifllevlerini yerine getirememeye bafllar. Ani müdahale
edilmedi¤i sürece sonuç büyük oranda ölüm olur.
Kanlar›nda her iki molekülü de tafl›mayan kifliler, yani 0
grubu kana sahip insanlar, her iki moleküle karfl› da antikor
gelifltirmifllerdir. Onlar ancak, bu iki moleküle de sahip olma-
yan, yani kendileri gibi 0 grubu kana sahip bir kifliden kan ala-
bilirler. Kanlar›nda her iki molekül de bulunan AB grubu ka-
na sahip kifliler ise, bu moleküllerin hiçbirine antikor gelifltir-
memifllerdir. S›rf A grubu veya s›rf B grubu kana sahip kifliler-
den de kan alabilirler.
Alyuvarlar üzerinde bulunan ve yukar›daki moleküller gi-
bi ayn› derecede öneme sahip bir baflka molekül ise Rhesus
(Rh) faktörüdür. E¤er bir insan›n alyuvar›nda bu molekül var-
sa, kan grubu Rh pozitif (+), yoklu¤unda ise kan grubu Rh
negatif (-) olur. Rhesus faktörü en büyük önemini gebe-
likteki kan uyuflmazl›klar›nda gösterir. Rhesus faktörü
olmayan hamile bir kad›n, do¤umdan k›sa bir süre
HarunYahya
173
Benzersiz Yaflam S›v›s›: Kan
sonra Rhesus faktörü olan bebe¤ine karfl› antikor gelifltirir. Bu
antikorlar, ilk bebe¤e zarar vermeyeceklerdir. Ancak Rhesus
faktörüne sahip ikinci bebek, annede art›k haz›r bulunan bu
antikorlar›n sald›r›s›na u¤rar. Antikorlar bebe¤in bedenini he-
def al›r, onun taze alyuvarlar›n› yok eder. Bebekte kans›zl›k ve
kalp hastal›klar› bafl gösterir. Bebe¤in sa¤ olarak do¤mas› zor-
dur ama do¤sa bile küçük bedenindeki alyuvarlar›n parçalan-
malar› sonucunda bilirubin ad› verilen zehirli bir madde olufl-
mufltur. Bu madde genellikle beyne zarar verir ve meydana ge-
len zihinsel rahats›zl›klar sonuçta ölüme bile yol açabilir.79
Kan› keflfetmek ancak geçti¤imiz yüzy›lda mümkün ol-
mufltur. Oysa kan, ilk insan yarat›ld›¤› andan itibaren damar-
larda dolaflmakta, görevlerini yerine getirmekte, çeflitli malze-
meleri, faktörleri, molekülleri içinde tafl›maktad›r. ‹nsan›n bu
mucizeyi tam olarak tan›makta bile bu kadar aciz kalabilmesi,
onun Allah'a olan teslimiyetini ve hayranl›¤›n› daha da art›r-
mal›d›r.
Allah, kuvvet ve kudret sahibi oland›r, herfleyin üzerinde-
dir, Muktedir'dir. Tasvir eden, herfleye flekil ve suret veren,
Musavvir'dir. Gözetici ve koruyucu, Müheymin'dir. Ve Allah,
herfleyde ve her hadisede büyüklü¤ünü gösteren, Mütekeb-
bir'dir. Allah'› hakk›yla takdir etmeli, yaratt›¤› fleylerde Rabbi-
miz'in bu üstün s›fatlar›n› görüp anlamal› ve O'na yönelip
dönmeliyiz. O'na yönelip dönen, kuflkusuz dünyada ve ahi-
rette kazançl› olacakt›r. Allah bir ayette flu flekilde bildirir:
O Allah ki, O'ndan baflka ‹lah yoktur. Melik'tir; Kud-
dûs'tür; Selam'd›r; Mü'min'dir; Müheymin'dir; Aziz'dir;
Cebbar'd›r; Mütekebbir'dir. Allah, (müflriklerin) flirk kofl-
tuklar›ndan çok Yücedir. (Haflr Suresi, 23)
AdnanOktar
174
KAN VE KALP MUC‹ZES‹
175
Kan›, içindeki çeflitli faktörlerle birlikte keflfetmek ancak geçti¤imiz yüzy›l-da mümkün olmufltur. Oysa, kan ilk insan yarat›ld›¤› andan bugüne ka-dar damarlarda dolaflmakta, görevlerini yerine getirmektedir. Bukuflkusuz, herfleyde büyüklü¤ünü, gücünün s›n›rs›zl›¤›n› gösteren Allah'›n üstün yaratmas›d›r.
HarunYahya
‹nsan vücudundaki sistemler görevlerini yerine getirirken, ya-
p›lan iflin koordinasyonunu, düzenini, organizasyonunu da üstle-
nirler. Bu kitapta vücuttaki yap›lar›n "ak›ll›" olarak tan›mlanmas›-
n›n ve buradan yola ç›karak bu akl›n kayna¤›n›n aç›klanmaya ça-
l›fl›lmas›n›n nedeni budur. Kuflkusuz "ak›ll› bir hücre" veya "ak›ll›
bir organ" yak›flt›rmas› mecazi bir yak›flt›rmad›r. Çünkü bir beyni
ve sinir sistemi olmayan hücre veya dokular›n kendi bafllar›na bir
bilinç sahibi olmalar› mümkün de¤ildir. Ancak tümünün yapt›k-
lar› ifllerde flafl›rt›c› bir bilinç ortaya ç›kmaktad›r. Bu ise Darwinist-
ler ve tüm materyalistler için büyük bir ç›kmazd›r. Çünkü mater-
yalistler de, bilincin beyindeki hücrelerden ve bu hücrelerin ara-
s›ndaki kimyasal reaksiyonlardan do¤du¤unu savunurlar. K›sa-
cas› materyalist iddiaya göre, "bilinç, beyinden ibarettir".
Materyalistler bilinci beyne indirgemeye çal›fl›rlarken, bilim-
sel gözlemler beyni bile olmayan canl›lar›n bilinç sahibi oldukla-
r›n› göstermektedir. Bu kitap boyunca inceledi¤imiz "ak›ll› hüc-
reler" bunun bir örne¤idir. Son y›llarda bakteriler ve di¤er tek
hücreliler üzerinde yap›lan gözlemler de, bu mikroskobik canl›-
lar›n son derece "ak›ll›" davrand›klar›n›, adeta içinde bulunduk-
lar› ortam› de¤erlendirip karar verdiklerini göstermektedir. Mo-
leküler biyolog Michael Denton flöyle yazar:
"Bir toz zerresinden bile daha küçük olmalar›na ra¤men, amip-
ler, çok daha kompleks canl›lara benzer yaflam stratejileri iz-
lerler. E¤er bir amibi al›p onu bir kedinin boyutlar›na geti-
176
AdnanOktar
rebilseydik, bu memeliyle yaklafl›k ayn› derecede bir zekaya sahip oldu-
¤unu görecektik. Peki ama bu küçücük canl›lar nas›l olup da bu denli
iyi hesaplanm›fl kararlar alabilmektedirler?... Bir amip yakalamak iste-
di¤i av›n› bilinçli olarak kovalar, av› yön de¤ifltirdi¤inde o da onun ar-
d›ndan yön de¤ifltirir, bu takibi uzun süre devam ettirir. Bu davran›fl-
lar moleküler düzeyde aç›klanamamaktad›r."
Üstteki al›nt›n›n son cümlesine dikkat etmek gerekir. Amip-
lerin davran›fllar›, "moleküler" düzeyde, yani kimyasal reaksi-
yonlarla, fiziksel etkilerle aç›klanabilecek türden de¤ildir. Bu
canl›lar, bilinçli olarak adeta karar vererek hareket etmektedirler.
Dikkat çekici olan ise ne bir beyne, ne de sinir sistemine sahip ol-
mamalar›d›r. Protein, ya¤ ve sudan oluflan birer hücredirler sa-
dece. Bakterilerin ak›ll› davran›fllar›n› gösteren baflka örnekler
de vard›r.
HarunYahya
177
Bir sinir hücresi bedende hayret verici flekilde ak›ll› davran›r. Ancak kuflku-suz bir sinir hücresini "ak›ll›" olarak tan›mlamak, akl›n ona ait oldu¤unukabul etmek anlam›na gelmemektedir. Vücuttaki sistemlerin yapt›k-lar› ifllerde flafl›rt›c› bir bilincin ortaya ç›kmas› sonsuz ak›l sahibiolan Yüce Allah'tan ilham almalar› nedeniyledir.
Ünlü Frans›z bilim dergisi Science et Vie'nin Temmuz 1999
say›s›nda bildirildi¤ine göre, bakteriler birbirleri ile haberlefl-
mekte ve bu haberlere dayanarak karar vermektedirler.
Science et Vie'de bu haberleflmenin son derece kompleks bir
sistemle iflledi¤i vurgulanmaktad›r. Bakterilerin yüzeyinde
elektrik sinyalleri yayan ve alg›layan mekanizmalar vard›r.
Bakteriler bu sayede birbirlerine sinyaller yollamakta, içinde
bulunduklar› ortam›n özellikleri, bu ortamdaki besin durumu
gibi bilgiler aktarmaktad›rlar. Bu bilgilere göre de, daha ne ka-
dar ço¤almalar› ve ço¤almay› ne zaman durdurmalar› gerek-
ti¤i konusunda karar vermektedirler.
K›sacas›, gözle görülmeyecek kadar küçük canl›lar, etrafla-
r› hakk›nda bilgi toplamakta, sonra bunlar› yorumlay›p birbir-
lerine aktarmakta ve sonra da belirli bir yönde karar verip uy-
gulamaktad›r. Hem de grup halinde...
Tüm bu örnekler, canl›larda asla maddeye indirgenemeye-
cek bir bilinç oldu¤unu göstermektedir. "En kompleks canl›"
say›lan insandan, "en basit canl›" say›lan tek hücrelilere kadar,
canl›larda madde-ötesi bir kaynaktan gelen flafl›rt›c› bir bilinç
vard›r.
Peki bu madde ötesi kaynak nedir?
Kuran'da, bizlere bu konuda çok önemli bilgiler verilir.
Örne¤in balar›lar›ndan söz edilen ayetlerde, bu canl›lar›n gös-
terdikleri "bilinçli" davran›fllar› kendilerine Allah'›n ilham et-
ti¤i bildirilmektedir:
"Rabbin balar›s›na vahyetti: Da¤larda, a¤açlarda ve onlar›n
kurduklar› çardaklarda kendine evler edin. Sonra mey-
velerin tümünden ye, böylece Rabbinin sana kolaylafl-
t›rd›¤› yollarda yürü-uçuver. Onlar›n kar›nlar›ndan
AdnanOktar
178
türlü renklerde flerbetler ç›kar, onda insanlar için bir flifa
vard›r. fiüphesiz düflünen bir topluluk için gerçekten bun-
da bir ayet vard›r." (Nahl Suresi, 68-69)
Bir baflka ayette de tüm canl›lar›n Allah'›n hakimiyetinde
oldu¤u haber verilmektedir. Kuran'da bildirildi¤i üzere,
"O'nun, aln›ndan yakalay›p-denetlemedi¤i hiçbir canl› yok-
tur." (Hud Suresi, 56)
‹flte Kuran'da aç›klanan bu s›r, canl›lardaki gizemli bilincin
kayna¤›d›r. Bilinç, materyalistlerin sand›¤› gibi maddenin bir
özelli¤i de¤ildir. Maddeyi oluflturan atomlar› her ne yaparsa-
n›z yap›n, bilinç sahibi k›lamazs›n›z. Bilincin, mutlaka bir bafl-
ka bilinçten gelmesi gerekir. Canl›lardaki bilinç ise, Allah'›n il-
ham›ndan kaynaklanmaktad›r.
‹nsan bedeninde veya bir baflka organizmadaki hücrelerde
ortaya ç›kan ak›l da, Allah'›n varl›klar üzerindeki mutlak ha-
kimiyetinin bir tecellisidir. Allah, yaratt›¤› varl›klar vesilesiyle
Kendisi'ni tan›tmakta ve insanlar bu eserlere bakarak Allah'›n
sonsuz gücünü ve kudretini
tan›y›p takdir edebil-
mektedirler. Bu ne-
denle bu kitaptaki
fluur örneklerini s›-
ralarken, bu önem-
li gerçe¤in sürekli
olarak ak›lda tu-
tulmas› gerek-
mektedir.
HarunYahya
179
enüz 22 günlük ceninin sol yan›nda
hareket etmeye bafllayan küçük hücre
toplulu¤unu hat›rlayal›m. Bu ilk k›-
p›rt›, yaflam demektir. Art›k bu hücre
toplulu¤u uzunca bir süre hiç durma-
yacakt›r. Asla yorulmayacakt›r. Daki-
kada yaklafl›k 70 kere, bir y›lda yaklafl›k 35 milyon kere, orta-
lama bir ömür boyunca ise 2 trilyon kere atacakt›r.80 Tüm ha-
yat› boyunca yaklafl›k 227 milyon litre kan pompalayacakt›r.81
Bu hayret verici miktar; günde 10 tonluk bir tankeri82, bir
ömür boyunca ise tam kapasiteli 100 yüzme havuzunu doldu-
rabilmektedir.83 Ve bu ola¤anüstü pompa, ritmik düzenini hiç
bozmaz, flafl›rmaz, eskimez. Kan› pompalama ve vücudun içi-
ne da¤›tma kabiliyetini ölene kadar hiç yitirmez. Çünkü bu,
üstün bir sanat›, kusursuzlu¤u, benzeri sa¤lanamayacak bir
dengeyi ve muazzam bir akl› ayn› anda yaratmaya Kadir olan
Allah'›n ola¤anüstü bir mucizesidir.
Ceninin kalbi, pompalanacak bir kan olmadan saatler
önce atmaya bafllar. Kan oluflmadan hareketlenen bu ak›ll›
organ›n aniden atmaya bafllamas›n›n sebebi acaba nedir? Se-
bep, besine olan ihtiyaçt›r. Henüz bir beden oluflmam›flt›r.
Oluflan embriyo ise geliflmek için besine, oksijene ve hor-
monlara ihtiyaç duyar. Ayr›ca küçük embriyoda at›klar da
vard›r. Bunlar›n da uzaklaflt›r›lmas› gerekmektedir. ‹flte
bu nedenle, Allah'tan ilham alan bu müthifl pompa,
ba¤›ms›z ve kusursuz hareketini gerekli zaman ve
yerde aniden bafllat›r.84
HarunYahya
181
Bu büyük mucizeye ait her detay, bir insan›n iman etmesi,
Allah'›n apaç›k varl›¤›n›n delillerini görmesi için yeterlidir.
Kalbin tüm özelliklerinde son derece özel bir yarat›l›fl hakim-
dir. Kalp, bedendeki tüm mucizevi sistemlerden ayr› olarak,
tek bafl›na, vücudumuzdaki kusursuz yarat›l›fl›n çok büyük
bir örne¤idir. "‹nsan› yaflatabilecek" buna benzer bir mekaniz-
ma meydana getirilememifltir. Kalp, kendisini oluflturan hüc-
releri, özel kapakç›k sistemleri ve bunlar›n aç›lma ve kapanma
düzenleri ile son derece kompleks ve özellikli bir sistemdir.
Onun yapt›¤› iflin benzerini yapabilecek bir organ daha yok-
182
KAN VE KALP MUC‹ZES‹
3. haftadan itibaren geliflmeye bafl-layan embriyonik kalp hamilelikboyunca tek pompa olarak çal›fl›r.Çünkü kan sadece ceninin vücu-dunda ve plasentada dolaflmakta-d›r. Ancak ayn› zamanda do¤umsonras›nda oksijen, soluma ile di-rekt havadan al›nd›¤› için embriyo-nik kalbin 4 odac›¤a da sahip olma-s› gerekir. Bu fizyolojik ikilem fluflekilde çözülmüfltür: Kalbin oda-c›klar›nda bulunan 2 delik hem ka-n›n bu odac›klarda tutulmas›n›sa¤lar hem de henüz geliflmemiflakci¤er damarlar› korunmufl olur.Bu delikler bebek ilk nefesini al›p,a¤lamaya bafllad›¤›nda görevlerinisona erdirerek otomatik olarakkapan›rlar. Bu yarat›l›fl harikas›Rabbimiz'in yaratma sanat›ndaki
kusursuzlu¤u bize bir kezdaha göstermektedir.
AdnanOktar
embriyonkalbi
tur. ‹fli, kan› hiç durmadan oldukça kuvvetli bir flekilde pom-
palamakt›r. Kan oldu¤u müddetçe, bedenin d›fl›nda bile göre-
vini yapmaya devam edebilir.
Kalp, her dakika ortalama 70 kere atarak, vücuttaki kan›n
bir gün içinde 1000 tam devir yapmas›n› sa¤lar. Bunun anla-
m›, tüm kan›n, vücuttaki her hücreyi 1000 kere ziyaret etmesi,
gerekli besinleri onlara iletmesi, oksijeni verip karbondioksiti
almas›, hasarlar› tamir etmesi, aksakl›klar› gidermesi ve art›k-
lar› toplamas›d›r. Vücuttaki her hücre, kalbin bu yorulmak bil-
mez gayreti sayesinde günde 1000 defa teftiflten geçirilir. Bu
flekilde kalp günde 8 bin litre kan pompalar.85 Uykuda bile ye-
tiflkin bir insan›n kalbi, saatte yaklafl›k 340 lt. kan pompala-
maktad›r. Bu h›zla toplam yedi dakika içinde bir araban›n
benzin deposunu rahatl›kla doldurmak mümkündür.86
Kalp; su, ya¤ ve proteinin biraraya gelmesiyle oluflan,
yumruk büyüklü¤ünde bir et parças›d›r. Bu et parças›, dün-
yadaki tüm uzmanlar›n biraraya gelerek bilgisayarlar ile
meydana getirecekleri en teknolojik pompadan bile daha mü-
kemmel ve kusursuz bir sisteme sahiptir. Bu benzersiz et par-
ças›, kan› 3 metre kadar yukar› f›rlatabilecek muazzam bir
güce sahiptir.87
Kalbin bir baflka mucizevi özelli¤i ise, vücudun gereksi-
nim duydu¤u oranda kan pompalayabilmesi, vücudun ihtiya-
c›n› tespit edebilmesidir. Kalp, dinlenme halindeki bir kiflide
dakikada yaln›zca 4-6 litre kan pompalar. Bu miktar o anda bu
kifli için yeterlidir, çünkü vücuttaki hücrelerin bu aflamada
fazla miktarda oksijene ihtiyaçlar› yoktur. Ancak egzersiz
yapan bir kiflide oksijen ihtiyac› artar, hücrelere oksijenin
daha h›zl› biçimde iletilmesi gerekir. Kalp hemen bu
ihtiyac› tespit eder ve daha h›zl› atmaya bafllar.
HarunYahya
183
Dünyadaki En Verimli‹fl Makinesi: Kalp
AdnanOktar
184
Egzersiz s›ras›nda kalbin dakikada pompalad›¤› kan miktar›
dört ila yedi kat kadar artm›flt›r.88
fiimdi kalbin bahsetti¤imiz bu belli bafll› özelliklerinin mü-
kemmelli¤ini görmek için bir karfl›laflt›rma yapal›m. Bir su te-
sisat› kurdu¤unuzu düflünün, bu tesisat saniyede en az bir,
dakikada ise ortalama 65-70 kere su pompalayacak olsun. Bu
pompa ile her saniye "yüz trilyon" kiflinin evine, ayn› tazyikle
su gitmesi gereksin. Ayn› zamanda tesisat›n, hangi evin ne ka-
dar suya ihtiyac› oldu¤unu da tespit etmesi, ihtiyaç duyulan
eve daha fazla miktarda su göndermesi gereksin. Kurulan bu
sistemin, en az 70 sene boyunca, en küçük bir ar›za gösterme-
mesi, paslan›p çürümemesi, evlere ulaflan hatlar›n tek bir ta-
nesinin bile devreden ç›kmamas› ise önemli ayr›nt›lardan bir-
kaç› olsun.
Böyle bir sistem nas›l meydana getirilebilir? Bu, pek çok
yönden imkans›zd›r. Ayn› tazyik ile ayn› anda yüz trilyon evin
ihtiyac›n› karfl›laman›z zordur. Bu kadar büyük bir h›zla ve
de¤iflmeyen bir ritimle hareket eden bir makinenin ise, 10-15
seneden fazla dayanmas› söz konusu olamaz. Bu aflamaya ge-
lene kadar bile, makinenin mutlaka defalarca bak›mdan geçi-
rilmesi ve meydana gelen aksakl›klar›n giderilmesi gerekmek-
tedir. Böyle bir mekanizman›n hatas›z olarak uzun y›llar iflle-
mesi imkans›zd›r. Ayr›ca bahsetti¤imiz s›radan bir cihazd›r.
Bu cihaz›n, evlerdeki ihtiyaçlar› tespit edip, durum de¤erlen-
dirmesi yap›p ihtiyaç olan yerlere fazla miktarda su gönderdi-
¤ini iddia etmek mant›kla uyuflmayacakt›r.
Bütün bunlar›n yan› s›ra, kurdu¤unuz bu tesisat›n bir in-
san akl›n›n denetiminde oldu¤unu da hat›rlatmak gere-
kir. Her aflamas› sizin veya sizin gibi ak›ll› varl›klar›n
kontrolündedir. Tesisat› siz kurmufl, borular› siz dö-
HarunYahya
185
Dünyadaki En Verimli‹fl Makinesi: Kalp
KAN VE KALP MUC‹ZES‹
Bir su tesisat› kurdu¤unuzudüflünün. Bu tesisat›n saniye-de en az 1, dakikada ise orta-lama 65-70 kere su pompala-mas› ve suyu yaklafl›k 100trilyon eve ulaflt›rmas› gerek-sin. Üstelik ayn› tazyikle...Kuflkusuz böyle bir tesisatpek çok yönden oluflturulma-s› imkans›z bir sistemdir. Oy-sa bedende bu örnekle k›yas-lanmayacak kusursuzluktabir a¤ sistemi mevcuttur. Vü-cuttaki her hücreye ulaflabi-len damar a¤›, beden içindemükemmel ve bilinçli bir da-¤›t›m sisteminin oldu¤ununbir baflka kan›t›d›r.
flemifl, bak›m›n› siz yapm›fls›n›zd›r. Böyle bir mekanizman›n
geçen binlerce y›l içinde, demir ve çimentonun biraraya gele-
rek kendi kendine olufltu¤unu, tesadüfen oluflmufl bir miktar
suyu aniden ritmik bir flekilde pompalamaya bafllad›¤›n› daha
sonra da tam yüz trilyon eve ulaflacak bir boru sisteminin ken-
di kendine döflendi¤ini elbette iddia edemezsiniz. Buna çevre-
nizdeki tek bir kifli bile inanmayacakt›r. Sistemin ak›ll› bir var-
l›k taraf›ndan meydana getirildi¤i aç›kt›r.
Ancak evrimciler, bu yapay sistemle k›yas bile olmayacak
mükemmellikteki kalp-dolafl›m sisteminin kör tesadüfler sa-
yesinde meydana geldi¤ini iddia edebilmektedirler. Henüz
anne karn›nda atmaya bafllayan bu muazzam pompan›n kont-
rolsüz ve rastgele olaylar sonucunda hareketlenip insan› ya-
flatt›¤›n› öne sürerler. Bu benzersiz eserin sahibi olan Yüce
Kudret'in aç›k varl›¤›n› görmezden gelirler. Ama bu mucizevi
organ, birazdan daha detayl› inceleyece¤imiz her özelli¤inde,
Allah'›n üstün akl›n› ve gücünü insanlara tan›tmaktad›r. Ayet-
lerde flöyle buyrulur:
‹nsan, 'kendi bafl›na ve sorumsuz' b›rak›laca¤›n› m› san›-
yor. Kendisi, ak›t›lan meniden bir damla su de¤il miydi?
Sonra bir alak (embriyo) oldu, derken (Allah, onu) yaratt›
ve bir 'düzen içinde biçim verdi.' Böylece ondan, erkek ve
difli olmak üzere çift k›ld›. (Öyleyse Allah,) Ölüleri dirilt-
meye güç yetiren de¤il midir? (K›yamet Suresi, 36-40)
Kalbin Çal›flma Mekanizmas› Kalbin oldukça sistemli bir mekanizmas› vard›r. Bu
mekanizmada meydana gelen tek bir aksakl›k o insan›n
hayat›n› sona erdirebilir. Kalbin sahip oldu¤u meka-
nizmalardan en önemlisi sa¤ ve sol taraf›nda bulu-
HarunYahya
187
Dünyadaki En Verimli‹fl Makinesi: Kalp
nan pompalard›r. Kalbin her iki taraf›nda da kulakç›k ve ka-
r›nc›klar bulunmaktad›r. Küçük pompa her iki tarafta da ku-
lakç›klard›r, büyük pompalar› ise kar›nc›klar oluflturur. Kalbin
sol taraf› temiz kan ile ilgilenir. Gelen temiz kan› organ ve do-
kulara ulaflt›rmak, kalbin sol taraf›nda bulunan sol kulakç›k
ve sol kar›nc›¤a düfler. Kalbin sa¤ taraf› ise kirli kan ile ilgile-
nir. Sa¤ kar›nc›k ve sa¤ kulakç›k kirli kan› temizlenmek üzere
akci¤erlere ulaflt›rmak için görev bafl›ndad›r.
Temiz kan kalbe ulaflt›¤›nda önce üst taraftaki küçük pom-
paya, yani sol kulak盤a dolar. Buradan alt tarafta bulunan bü-
yük pompaya yani sol kar›nc›¤a iletilir. Kirli kan da, yine ayn›
flekilde sa¤ kulakç›ktan sa¤ kar›nc›¤a iletilir. Kalpteki her ku-
188
KAN VE KALP MUC‹ZES‹
alt ana toplardamar
üç çatall› kapakç›k
üst ana toplardamar
sa¤ kulakç›k
aort
a)
b)
c)d)
e)
akci¤er atardamar›
akci¤er toplardamar›
sol kulakç›k
mitral kapakç›k
sa¤ kar›nc›k
sol kar›nc›k
yar›may fleklindekikapakç›klar
Ok yönü, kan›n ak›fl yönünü göstermektedir. Kalp kas›ld›¤›nda kan, ka-pakç›ktan kar›nc›klara gönderilir. Yar›m ay fleklindeki kapakç›klar
kapan›r. Kar›nc›klar kas›lmaya bafllar ve kan› vücuda gönderir.AdnanOktar
lakç›k birbirlerinden farkl› görünseler de asl›nda yapt›klar› ifl
ayn›d›r. Her biri belirli bir hedefe do¤ru kan› iletmekle görev-
lidir.
Mekanizman›n sistemli çal›flmas›, bahsetti¤imiz bu s›ral›
ifllem nedeniyle çok önemlidir. Herfleyin s›ra ile yap›lmas› ge-
rekmektedir. E¤er bu düzen bozulursa, kalp vücuda ya hiç
kan pompalayamayacak ya da kalbe afl›r› kan yüklenmesi ola-
cakt›r. Bu s›ralaman›n do¤ru yap›labilmesi için kulakç›k ve ka-
r›nc›klar aras›nda kapaklar vard›r. Bu kapaklar kan›n ak›fl yö-
nüne do¤ru tek tarafl› olarak aç›l›rlar. Kulakç›klar kas›ld›¤›n-
da bu kapaklar aç›l›r ve kan büyük pompan›n yani kar›nc›kla-
r›n içine dolar. Bu ifllem gerçeklefltikten sonra, kan›n geldi¤i
189
Dünyadaki En Verimli‹fl Makinesi: Kalp
üst ana toplardamar aort
sol akci¤eratardamar›
sol akci¤ertoplardamar›
sol kulakç›k
kalptoplardamar›
sa¤ akci¤eratardamar›
sa¤ akci¤ertoplardamar›
sa¤ kulakç›k
koroner atardamar
alt ana toplardamar sa¤ kar›nc›k
Ana toplardamar, oksijensiz kan› bedenin sa¤ k›sm›na getirir ve akci¤erdamarlar› bu kan› akci¤erlere iletir. Akci¤er toplardamar› oksijenli ka-n› akci¤erlerden kalbin sol taraf›na getirir ve aort bu kan› vücudagönderir. Kan›n bu hareketi s›ras›nda kalp kapakç›klar› kas›larak ka-n›n odac›klar aras›nda geçiflini sa¤lar.
HarunYahya
sol kar›nc›kkalp kapak盤›
aç›k
kalp kapak盤›ndaki kaslar
kalp kapak盤›kapal›
yere geri dönmemesi için kapaklar tekrar kapan›r.
Bu kapaklar, kalbin kar›nc›klar›nda da vard›r. Kar›nc›klar
kas›ld›¤›nda bu kapaklar aç›l›r ve kan›n vücuda do¤ru akma-
s› sa¤lan›r. Pompalama ifllemi durdu¤unda ise kapaklar kapa-
n›r ve pompalanan kan›n kalbe geri dönmesi engellenir. Bizim
"kalp at›fl›" olarak alg›lad›¤›m›z ses ise, san›ld›¤› gibi kalbin
kas›l›p gevflemesi sonucunda ç›kan ses de¤ildir. Kalp at›fl›n›
dinlerken, asl›nda bu dört kapak盤›n fliddetle aç›l›p kapanma
seslerini duyar›z.
Bu kusursuz sistemin sahip oldu¤u üstün komplekslik bir
yana, evrimciler aç›s›ndan böylesine ritmik bir düzen ile ka-
paklar›n aç›l›p kapanmas› bile tek bafl›na büyük bir sorundur.
Çünkü hiçbir canl›n›n böylesine ritmik bir düzeni elde edince-
ye kadar bekleyecek zaman› yoktur. Meydana gelen en
küçük aksakl›k canl›n›n bedeninde a¤›r hasarlara se-
bep olabilecektir. Kapaklar›n aç›lma ve kapanma
AdnanOktar
190
KAN VE KALP MUC‹ZES‹
kalp kapakç›klar›
(a) kapakç›k aç›k (b) kapakç›k kapal›
aç›k kapal›
gevflek
kaslar
tendonlar
gevflek kas›lm›fl
s›k›
Kalp kapakç›klar›, kan›n ak›fl yönüne do¤ru tek tarafl› olarak aç›l›rlar. Kulak-ç›klar kas›ld›¤›nda bu kapaklar aç›l›r ve kan kar›nc›klar›n içine dolar. Büyüktazyikle akan kan›n geri dönmemesi için kapaklar hemen kapan›r.
düzeninin, her canl›da henüz bir cenin halindeyken bile mun-
tazam ifllemesi gerekmektedir. Böyle seri bir hareketin tesadü-
fen meydana gelen mutasyonlarla oluflmas› ve bunun hiçbir
aksama göstermeden tüm canl›larda tesadüfen kusursuz iflle-
mesi ise mant›kl› hiçbir insan›n kabul edemeyece¤i büyük bir
aldatmacad›r.
Vücutta Ritmik Hareket Eden Tek Hücre: Kalp Kas› HücreleriBeden, yaklafl›k yüz trilyon hücreden meydana gelir. Bu
hücrelerin her birinin farkl› görevleri ve özellikleri vard›r. Ki-
misi, alyuvar hücrelerinde oldu¤u gibi çekirdeksizdir, kimisi
solunum borusundaki hücrelerde oldu¤u gibi tüycüklere sa-
hiptir. Kimisinin ise hareketini sa¤layan çeflitli motorlar› var-
d›r. Ama vücutta öyle bir hücre vard›r ki, baflka hiçbir hücre-
de bulunmayan özel bir yetene¤e sahiptir. Bu yetenek, hücre-
nin "büzülme ve aç›lma" hareketi yapabilmesidir ve bu yete-
ne¤e sahip hücrelerden oluflan kalp iflte bu yüzden "atar".
Kalpte bulunan bu hücreler özel kas hücreleridir. Bu hüc-
re toplulu¤unu özel yapan; henüz geliflmeye bafllayan bir
embriyoda aniden hareket etmeye bafllamalar›d›r. Bir aç›k
kalp ameliyat› s›ras›nda, "kendilerine ba¤l› tüm sinirler al›n-
m›fl ve çevrelerindeki organlarla tüm ilgileri kesilmifl olmas›-
na ra¤men" bu hücreler "atmaya" devam edebilir. Hatta bu
hücrelerden "tek bir tanesini" d›flar› ç›kar›p mikroskop alt›na
koydu¤unuzda bile, kanla besledi¤iniz sürece, atmaya devam
edecektir.89 Bu hücreleri özel yapan, görünürde insan ak-
l›n›n eseri olan hiçbir kontrol mekanizmas›n›n deneti-
minde olmamas›na ra¤men atmaya, kan pompala-
HarunYahya
191
Dünyadaki En Verimli‹fl Makinesi: Kalp
maya ve insan› yaflatmaya adeta bir karar vermifl gibi davran-
malar›d›r.
Onlar›n "atmalar›n›" sa¤layan özellik, üzerlerinden geçen
elektrik ak›m›d›r. Kalbi oluflturan her hücre, adeta canl› bir pil
gibidir. Kalp at›fl› ad›n› verdi¤imiz hareketi bafllatan kimyasal
enerjiyi kendileri olufltururlar. Hücrelerin bu özelli¤i, hiçbir
evrimci iddia ile aç›klanamayacak ola¤anüstü bir özelliktir.
Kalp hücreleri kendileri için gerekli olan elektri¤i, kanda ra-
hatça bulabildikleri potasyum ve sodyum elementleri ile sa¤-
larlar. Bu iki elementi meydana getiren atomlar, sahip olduk-
lar› bir elektronu kaybetmifl atomlard›r. Dolay›s›yla fazladan
192
KAN VE KALP MUC‹ZES‹
kalp kas›
k›lcal damar
aradiskler
aradiskler
kalpkas› lifi
çekirdek
zar
çekirdekkalp kas hücresi
a) flema
b) kalp kas›n›nmikroskop foto¤raf›
Kalp kas›, son derece özel bir tasar›ma sahiptir. Kalp kas›n› oluflturanher hücre "tek bafl›na" atabilme yetene¤ine sahiptir. Bu hücreler, üzer-
lerinden geçen elektrik ak›m›n› kullanan adeta canl› birer pil gibidirler.AdnanOktar
bir protonlar›, yani art› yükleri bulunmaktad›r.
Kalp hücreleri, oldukça fazla miktarda potasyum iyonuna
sahiptirler, bu hücreleri çevreleyen s›v›da ise sodyum bulun-
maktad›r. Hücre zar›, kalp kaslar›ndan sodyumu d›flar› atar ve
içeriye potasyum al›r. Hücre zar› sodyumu d›flar› verme iflini,
potasyumu içine alma iflinden daha h›zl› gerçeklefltirdi¤i için
atomlar›n sahip oldu¤u fazladan art› yük, hücrenin d›fl›nda y›-
¤›lmaya bafllar. Belli bir s›n›ra geldi¤inde, ak›m aniden tersine
döner ve sodyum iyonlar› tekrar hücrenin içine girmeye bafl-
larlar. Bu ani de¤ifliklik, bir elektrik ak›m› meydana getirir ve
kalp kas› kas›larak geri çekilir.90 Hücrelerin atmas›n› sa¤layan
özellik, bu kimyasal geliflmelerle meydana gelir.
Kalp at›fl›n›n bafllama iflareti ise sa¤ kulakç›kta bulunan
ufac›k bir hücre toplulu¤una ba¤l›d›r. Kalp sinüsü ya da S.A
yumrusu ad› verilen bu hücre toplulu¤unun verdi¤i elektrik-
sel iflaret iki küçük kas demetiyle kalp kas›na iletilir. Hücreler,
üzerlerine gelen elektrik ak›m›n›, alt k›s›mlar›nda bulunan di-
¤er tüm kalp kaslar›na ulaflt›r›rlar. Bu ak›m dalgas›, sa¤ kulak-
ç›ktan bafllayarak afla¤›ya do¤ru bütün kas hücrelerini uyar›r
ve böylece tüm kalbe yay›l›r. Kalbe gelen bu elektrik ak›mlar›
"pacemaker" ad› verilen bir sinir demeti taraf›ndan koordine
edilir. Pacemaker ritmi denetlerken, vücudun gereksinimine
kulak verir. Bedenin ihtiyaçlar›na göre kalbi h›zland›rma veya
yavafllatma gibi bir yetene¤i vard›r.
Ancak kalbin tamam› bir anda kas›lmaz. Çünkü kalbin,
hem kan toplamas› hem de toplad›¤› kan› pompalamas› ge-
rekmektedir. E¤er kalbin tüm hücreleri ayn› anda kas›lsayd›,
henüz kan kalpte toplanamadan vücuda pompalanacak-
t›. Bunun sonucunda da, sadece birkaç damla kan vü-
cuda iletilebilecekti. Oysa kulakç›klar toplad›klar›
HarunYahya
193
Dünyadaki En Verimli‹fl Makinesi: Kalp
kan›, kendilerinden daha büyük olan kar›nc›klara, onlar kas›l-
madan önce iletmelidirler. ‹flte bu nedenle kalp üzerinde bulu-
nan kaslar, adeta kendi s›ralar›n› bilircesine, birbirlerinin ka-
s›lmalar›n› beklerler. Kar›nc›klar kas›l›rken kulakç›klar gevfler,
böylelikle kulakç›k gevfledi¤i için kan afla¤› do¤ru akar, kar›n-
c›k da kas›ld›¤› için kan› toplar. Acaba bu s›ralama nas›l her
zaman bu kadar düzenlidir?
Kalp hücrelerini ayr› ayr› al›p mikroskop alt›nda inceleme
imkan›n›z olsayd›, her bir hücrenin farkl› h›zlarda att›klar›n›
görürdünüz. Bu son derece flafl›rt›c› ama ayn› zamanda da ger-
çek anlamda mucizevi bir durumdur. Ancak bu bir düzensiz-
li¤in de¤il, aksine kusursuz bir düzenin göstergesidir. Kalbin,
ritmik ve senkronize bir atma flekli vard›r. Hücreler, bu senk-
ronizasyona uygun olarak ne zaman kas›l›p ne zaman gevfle-
AdnanOktar
194
KAN VE KALP MUC‹ZES‹
Kalp at›fl›, pacemaker ad› verilen kalbin için-deki sinir dokular›n›n bulundu¤u alan tara-f›ndan kontrol edilir. Alttaki resimde kar›n-c›kta bulunan sinir a¤lar› görülmektedir.
pacemaker
sol kulakç›k
sol kar›nc›k
sa¤ kulakç›k
sa¤ kar›nc›k
kulakç›klar› ay›ran bölme
HarunYahya
195
yeceklerini adeta
"bilirler". Allah,
hücrelerin her bi-
rine atmalar› ge-
reken zaman ara-
l›¤›n› ilham et-
mifltir. Bu yüz-
den her birinin atma h›z› ve s›ras› farkl›d›r.91
Birbirinden farkl› ritmlerde atan iki kalp hücresi biraraya
geldiklerinde, bu ak›ll› hücreler ola¤anüstü bir mekanizma ile
aniden ortak bir ritme uyum sa¤lamaya bafllarlar. Hepsi bira-
raya geldi¤inde ise birbirine uyumlu hücrelerin oluflturdu¤u
tek bir organ halini al›r ve kan›n en iyi pompalanaca¤› ritmi
tuttururlar. Bu ola¤anüstü gerçek, Allah'›n insanlar için yarat-
t›¤› özel nimetlerden biridir. Hücreler aras›ndaki kusursuz
uyum da Rabbimiz'in sanat›n›n delillerindendir. Allah herfle-
ye Hakim olan, çok üstün güç sahibi oland›r.
AdnanOktar
196
Resimde kalbinelektriksel faali-yetini gösterenkalp elektrosugörülüyor. Kalp,ritmik ve senk-ronize atar. Budüzenli ritim sa-yesinde vücudauygun miktardakan ak›m› sa¤-lan›r.
Kalp Hücrelerinin Zamanlamas› Kalbin, zamanlamas› kusursuz olan bir düzeni vard›r. Bu
da kalbi oluflturan hücreler aras›ndaki koordinasyon ve ha-
berleflme ile sa¤lan›r. Burada elbette ilk dikkati çeken yine
hücrelerde tecelli eden "ak›l"d›r. Kalbi oluflturan bu ak›ll› hüc-
reler ak›m›, kalbin di¤er taraf›na do¤ru saniyede yaklafl›k 60
cm h›zla gönderirler. Sinyal, S.A yumrusu ad› verilen bir böl-
geden gönderilmifltir. S.A yumrusunu oluflturan hücrelerin
sinyali ürettikleri süre ise saniyenin 14'te biri kadard›r. Burada
ikinci ak›m› üreten hücreler bulunur ve A.V. yumrusu ad›n›
al›rlar.
Ak›m, h›zla ilerlerken s›rayla iki kulak盤› harekete geçirir
ve kan toplamak için bunlar›n kas›lmalar›n› sa¤lar. Hala iler-
lemekte olan elektrik ak›m› tam kar›nc›k kaslar›na ulaflacak-
ken, sa¤ kulakç›k ile sa¤ kar›nc›k aras›ndaki kas dokusunda
bulunan özel ipliksi hücreler taraf›ndan durdurulurlar. Bu du-
rum, ak›m›n kar›nc›¤a ulafl›rken gecikmesine neden olur.
Ak›m, saniyede 20 cm h›za düfler ve saniyenin 16'da biri gibi
bir sürede iletilmeye bafllar. Bu gecikme son derece önemlidir.
Bu gecikme nedeni ile kar›nc›klar kas›lmadan, kulakç›klar
kendi içlerini kanla doldurmufl ve pompalamak için haz›rla-
nacak f›rsat bulabilmifllerdir.92 Kalbin senkronize hareketinin
s›rr› budur.
Kalbin elektriksel sisteminde üzerinde durulacak detaylar
bunlarla da s›n›rl› de¤ildir. Bu elektrik sisteminin mucizevi
özelliklerine bir örnek, ilk ak›m› bafllatan S.A yumrusudur.
Asl›nda kalbin di¤er bölümleri de kalp kaslar›n› harekete
geçiren S.A yumrusu ile ayn› yetene¤e sahiptirler. A.V.
yumrusu da, iki kar›nc›¤› birbirinden ay›ran Purkin-
HarunYahya
197
Dünyadaki En Verimli‹fl Makinesi: Kalp
je lifleri de böyle bir ak›m› üretip kalbi harekete geçirebilirler.
Peki acaba neden bu görev sadece S.A yumrusuna b›rak›lm›fl-
t›r? Bunun nedeni S.A yumrusu ile iletilen ak›m›n di¤erlerin-
den kayda de¤er derecede h›zl› olmas›d›r. S.A yumrusu, ken-
dili¤inden uyar› oluflturabilen dokular›n uyar›lar› henüz do¤-
madan önce onlar› uyar›r. ‹flte bu h›z›ndan dolay›, tüm elekt-
riksel hareketi S.A yumrusu bafllat›r. E¤er ak›m di¤er yumru-
larda bafllat›lsayd›, bu durum vücudun çeflitli organlar›na kan
gitmemesine veya geç gitmesine neden olacakt›.93 Bunun so-
nuçlar› ise kuflkusuz son derece ciddi boyutlarda olacakt›. Ni-
tekim, ilk 4-5 saniye içinde beyne kan gitmemesi, kiflinin ba-
y›lmas›na neden olacak ve bu süre daha da uzarsa, ölüm mey-
dana gelecekti.
Bütün bu özelliklere bakarak kalbin, kendi enerjisini ken-
disi üreten ve bu enerji ile son derece senkronize ve uyumlu
bir flekilde hareket eden fluurlu bir canl› oldu¤unu görürüz.
Hareketin bafllad›¤› yer, belli miktarda hücreden oluflan küçük
bir yumrudur. Bu hücre toplulu¤u, ak›m› ne kadar h›zla ilet-
mesi gerekti¤ini bilir. Aksi takdirde kalp, kendi üzerine düflen
görevi yerine getiremeyecek ve kan› pompalamayacakt›r.
Kalp ayn› zamanda kendi üretti¤i elektrik ak›m›n›n miktar›n›
da çok iyi tespit eder. E¤er ölçülemeyecek kadar küçük mik-
tarda bir ak›m kontrolsüz olarak bu bölgeden geçerse bu du-
rum, sonucu ölüm olabilecek sorunlara neden olur.94
Bunlar›n d›fl›nda, kalbin kendi senkronizasyonunu kendi
ayarlama özelli¤i vard›r. Yan yana bulunan kalp hücrelerinde
hangisinin kas›lma ve gevfleme ritmi daha yüksekse di¤erini
kontrol alt›na al›r. Bu senkronizasyon bozulursa, bir hüc-
re kas›l›rken di¤eri gevflerse, gerekti¤i gibi bir pompa-
lama olmaz. Bunun sonucunda da k›sa bir zaman
AdnanOktar
198
KAN VE KALP MUC‹ZES‹
199
a) S.A. yumrusu, kulak盤›n kas›lmas›n› sa¤layan bir uyar› gönderir. Buuyar› A.V. yumrusuna ulaflt›¤›nda, kar›nc›¤a Purkinje lifleri yolu boyuncakas›lma sinyali gönderir. b) Normal EKG, kalbin düzgün çal›flt›¤›n› gösterir. P dalgas› kulakç›k ka-s›ld›¤›nda, QRS dalgas› kar›nc›k kas›ld›¤›nda ve T dalgas› da kar›nc›klarkas›lmadan normal hale geçerken oluflur. c) Anormal EKG'de ise sinüs taflikard› h›zl› pacemaker nedeniyle h›z-l› kalp at›m›na neden olmaktad›r. Kar›nc›klar›n düzensiz hareketinedeniyle düzensiz bir kalp at›m› meydana gelmifltir. Bu esnadakapakç›k daralmas› da olur.
S.A. yumrusu Purkinjelifleri
A.V. yumrusu
NormalEKG
a)
b)
anormal EKG
kulakç›kritmi
milisaniye
mili
volt
kar›nc›kritmi
kulakç›k/kar›nc›k
genifllemesi
kapakç›k daralmas›kar›nc›k kas›lmas›kalp at›fl›n›nh›zlanmas›
HarunYahya
içinde kalp durur ve bu durum saniyeler içerisinde ölüme ne-
den olur.95
K›sacas› kalp, sürekli enerji üreten, kan› koordine eden,
Allah'tan ald›¤› ilham ile kendi kendine kas›l›p gevfleyen, ken-
di düzenini kendisi ayarlayabilen hem ak›ll›, hem de planla-
ma, hesap yapma, tedbir alma ve h›zl› hareket etme özellikle-
rine sahip özel hücrelerden oluflmufltur.
Kalbi Besleyen Özel A¤Kalp, tüm vücudu besleyen bir organd›r. Ve di¤er tüm or-
ganlar gibi o da beslenmelidir. Üstelik kalp, yapt›¤› iflin yo-
¤unlu¤u ve son derece özel bir organ olmas› nedeniyle çok da-
ha fazla oksijene ve besine ihtiyaç duyar. Ancak kalp kas›, be-
sin maddelerinin ve oksijenin geçemeyece¤i kadar kal›n ve s›-
k› bir dokudur. Dolay›s›yla kalp, kendi içinden geçen damar-
dan yararlanamaz. O halde bu de¤erli organ nas›l beslenir?
fiimdiye kadar inceledi¤imiz bütün bu yarat›l›fl harikalar›-
n›n yan›s›ra kalp yine yarat›l›fl harikas› bir sistem ile beslenir.
Kalp, kendisini besleyen özel bir donan›ma sahiptir. Bu dona-
n›m›n ad› "koroner atardamarlar"d›r.
Koroner atardamar yoluyla kalpten ç›kan kan›n ilk al›c›s›
kalptir. Koroner atardamarlar, akci¤erden gelen en temiz ve en
bol oksijenli kan› tafl›yan aort atardamar›ndan ayr›lm›fl iki ay-
r› dald›r. Bu damarlar›n özelli¤i yaln›zca kalbi beslemek için
yarat›lm›fl olmalar›d›r. Koroner atardamarlar, di¤er damarla-
r›n tersine kalpten ç›k›p organlara gitmek yerine tekrar kalbe
geri dönerler. Böylece en bol oksijenli kan, baflka hiçbir ye-
re u¤ramadan, adeta vücudun oksijene en fazla ihtiya-
c› olan bölgesini tespit etmiflcesine kalbi beslemek
için u¤rafl›r. Kalp hücreleri çal›flabilmek için oksije-AdnanOktar
200
KAN VE KALP MUC‹ZES‹
ni ve flekeri enerjiye dönüfltürdü¤ünden, koronerdeki kan bu
maddeler aç›s›ndan zengin olmak zorundad›r. Çünkü kalbin
enerji ikmali ihtiyaca göre ayarlan›r ve birkaç saniye içinde
dört-befl kat›na ç›kabilir.96
Koroner damarlar o kadar mükemmel bir flekilde döflen-
mifltir ki, böyle bir yap›n›n var olmas› için ancak bir plan ve
düzenlemenin olmas› gerekti¤i aç›kt›r. Kalbe giren bu atarda-
marlar, bir a¤aç gibi daha küçük dallara ayr›larak kalp kas›n›n
her yan›na yay›l›rlar. Çünkü kalbi oluflturan her hücrenin sü-
rekli olarak besin ve oksijen almas› gerekmektedir. Bu damar-
lar kalbe do¤ru giderken, ayr›ca birbirleriyle ara ba¤lant›lar
yaparlar. Bunun nedeni fludur: Damarlardan herhangi biri bir
flekilde t›kan›rsa, kalp beslenemez ve ölür. Bu son derece
önemli bir tehlikedir ve ara ba¤lant›lar da böyle bir ihtimale
karfl› al›nm›fl önemli birer tedbirdir. E¤er damarlardan bir ta-
nesi t›kan›rsa, bu tedbir sayesinde kan di¤er damardan yolu-
na devam eder, t›kal› bölgeyi aflar ve kalbe mutlaka ulafl›r.
Burada flöyle bir soru sormak gerekir: Acaba tesadüfler,
kan damar›n›n t›kanma ihtimalini "düflündükleri" için mi, da-
ha ortada böyle bir tehlike yokken bir tedbir almay› uygun
görmüfllerdir? Bu elbette imkans›zd›r. Tesadüfler, bilinçli hiç-
bir müdahaleye yer vermeyen, rastgele ve fluursuz olaylard›r.
Bu yarat›l›fl, insan da dahil olmak üzere her türlü varl›¤a suret
veren, onlara ait her türlü detay› bilen, onlar› yaratan Allah'a
aittir. Allah Kuran'da bu gerçe¤i flöyle bildirir.
Rabbinin Yüce ismini tesbih et, ki O, yaratt›, 'bir düzen
içinde biçim verdi', takdir etti, böylece yol gösterdi. (A'la
Suresi, 1-3)
HarunYahya
201
Dünyadaki En Verimli‹fl Makinesi: Kalp
AdnanOktar
202
HarunYahya
203
üz trilyon evi, genifl bir alana yerlefl-
tirdi¤inizi ve daha önceki örne¤imiz-
de oldu¤u gibi onlar›n aras›na bir su
tesisat› döfledi¤inizi düflünün. Kuflku-
suz bu oldukça zahmetli ve zor bir ifl
olacakt›r. Yine de bunu baflard›¤›n›z›
varsayal›m. Ama ne yaparsan›z yap›n, meydana getirdi¤iniz
bu tesisat a¤› için çok genifl bir alana ihtiyaç duyars›n›z. Peki
benzer bir tesisat›, en minyatür hali ile insan bedeni büyüklü-
¤ünde bir alana yerlefltirebilir misiniz? Ya da soruyu flu flekil-
de soral›m, yaklafl›k 100.000 kilometrelik (96.600 km) bir a¤›
flekilden flekle sokarak, insan›n yaflamas› için en gerekli, insan
bedenine s›¤acak kadar hesapl›, 100 trilyon hücrenin her biri-
ne u¤rayacak kadar kapsaml› bir flekilde döfleyebilir misiniz?
Bunu yapman›z imkans›zd›r. Sizin oluflturamayaca¤›n›z böy-
le bir dolafl›m a¤› sizin için vücudunuzda haz›r edilmifltir. He-
nüz siz dünyada de¤ilken sizin için yarat›lm›fl ve tüm hücre-
lerinize hayat vermifltir. Bu sistem, bedeninizde mükemmel
yarat›l›fl harikalar›ndan bir di¤erini tafl›d›¤›n›z›n en önemli
delillerdendir. ‹nsan bedenindeki dolafl›m a¤›n›n böylesine
mucizevi bir yap›ya sahip olmas›, Allah'a iman etmek için bafl-
l› bafl›na yeterli bir sebeptir.
Kalp, 96.560 km'lik bir damar a¤›na hiç durmadan kan
pompalar. Bu uzunluk, dünyay› ekvatordan itibaren iki
defa çevirebilecek bir uzunluktur.97 Bir insan bedeni
içine yerlefltirilmifl böyle bir a¤, elbette hayret verici-
HarunYahya
205
dir. Bu mucizeyi daha detayland›rmak için birkaç matematik-
sel bilgi daha verelim. Vücutta bulunan ve kimisi ancak mik-
roskop alt›nda görülebilen k›lcal damarlar›n uzunlu¤u toplam
60.000 km'dir.98 Bu damarlar›n toplam yüzey büyüklükleri ise
8000 m2'yi (8 km2) bulur. Sadece akci¤erlerde ise 300 milyon
k›lcal damar bulunmaktad›r. Bunlar e¤er uç uca eklenseler,
2400 km'lik bir uzunlu¤a ulaflabilirler.99 Beyne ait olan k›lcalla-
r›n uzunlu¤u ise yaklafl›k 650 km.'dir. Bu da, Amerika'n›n iki
AdnanOktar
206
KAN VE KALP MUC‹ZES‹
farkl› eyaletinde bulunan iki flehrin örne¤in Boston ile Was-
hington DC'nin aras›ndaki uzakl›k kadard›r.100
Verilen bu bilgiler, bir insan bedeninde tesadüflere yer ola-
mayaca¤›n› gösteren say›s›z delilden birkaç›d›r. Bu konunun
mucizevi olan bir baflka yönü de 100 trilyon hücreye uzanan
binlerce kilometrelik bu muhteflem a¤›n ço¤u zaman fark›nda
bile olunmas›d›r. Ne aynaya bakt›¤›m›zda bunun bir belirtisi-
ni görürüz, ne bu dinmeyen hareketi hissederiz, ne de siste-
min çal›fl›rken ç›kard›¤› yo¤un gürültünün fark›na var›r›z. Sis-
tem öyle mükemmel bir flekilde yarat›lm›flt›r ki, bir aksama
meydana gelmedi¤i için yaflam›m›z› son derece sorunsuz ge-
çirir, ufak tefek aksamalar haberimiz bile olmadan tamir edil-
di¤i için bunlar›n fark›na bile varmay›z. Yeryüzünde hiçbir in-
san, hiçbir topluluk, hiçbir teknoloji, böylesine dar bir alanda
bu derece muhteflem, kusursuz, esnek ve ayn› zamanda canl›
bir yaflam a¤›n› meydana getirme gücüne sahip de¤ildir. Bu
muhteflem sanat, herfleyi kusursuz yaratan, kerem ve ikram
sahibi alemlerin Rabbi olan Allah'›n eseridir.
"100 trilyon hücreye ulaflan" diye belirtti¤imiz bu damar
a¤›n› çok daha detayl› düflünmek gerekmektedir. Göz kapa¤›-
m›zdan, ayak parmaklar›m›za kadar, saç diplerimizden kir-
piklerimize kadar bu mükemmel yap› her noktam›z› kapla-
m›flt›r. E¤er bu a¤, tek bir bölgeye veya tek bir organa ulafl-
mazsa o organ çürüyüp gidecektir. Tekrar hat›rlatmak gerekir
ki, kan olmadan vücut nefes alamaz, yani ölür.
Vücuttaki bu hatas›z da¤›t›m nas›l yap›l›r? Tesadüf iddi-
alar›n›n as›ls›zl›¤›n› görmek için bu da¤›t›m sisteminin de-
taylar›n› bilmek oldukça önemlidir. Vücuttaki dolafl›m
a¤›, üç ayr› görev için biraraya gelmifl üç farkl› tipte
damardan oluflmaktad›r.
HarunYahya
207
Kusursuz Ulafl›m A¤›:Kan Damarlar›
Küçük Alyuvar Hücresinin Yolculu¤uKemik ili¤inde üretilen bir alyuvar hücresinin dolafl›m sis-
temine kat›labilmek için ulaflaca¤› ilk yer, kalbin sol kulak盤›-
d›r. Buras› temiz kan›n birikti¤i, oksijen ve besin bak›m›ndan
son derece zengin olan bir bölümüdür. Alyuvar hücresinin bu-
rada bulunma amac› da budur: Oksijeni yüklenmek ve vücu-
dun di¤er hücrelerine ulaflt›rmak. Alyuvar, dolafl›m sistemine
kat›labilmek için önce sol kulakç›ktan ayr›l›r. Bunun için kar-
fl›s›na ç›kan ilk fley dev bir kap›d›r. Kap›dan geçtikten sonra,
art›k geri dönüfl yoktur. fiimdi çok daha genifl bir bölmeye
ulaflm›flt›r. Burada kendisi gibi pek çok hücre bulunur ve kan
oksijence son derece zengindir. Bu büyük bölmede oldukça
güçlü bir pompa sayesinde bir kap›dan daha geçer ve dar bir
tünelin içine girer.
Art›k küçük alyuvar hücresi dolafl›m›n içindedir. Bu, vü-
cudun "büyük dolafl›m›" ya da di¤er anlam› ile "sistemik dola-
fl›md›r". Büyük dolafl›m ile küçük hücremiz, akci¤erler d›fl›n-
da bedenin tümünü turlayan bir tünel sisteminin içine girmifl-
tir. Alyuvar hücresinin dolaflmak için girdi¤i ilk tünel, vücu-
dun en güçlü damar› olan aort atardamar›d›r.
Vücuda Oksijen Da¤›t›l›yor Aort atardamar›, kan›n kalpten ç›k›fl noktas›d›r. ‹çinde ol-
dukça fazla miktarda kan bar›nd›r›r ve geniflli¤i yetiflkin bir
insanda 2,5 cm'i bulmaktad›r.101 Bu damar, temiz kan› di¤er
damarlara da¤›tacak ana damar oldu¤undan son derece daya-
n›kl› ve güçlü olmal›d›r. Çünkü kan, bu damardan olduk-
ça yüksek bir bas›nçla da¤›t›l›r. Ve tam olmas› gerekti-
¤i gibi, son derece özel bir yarat›l›fl› vard›r.
AdnanOktar
208
KAN VE KALP MUC‹ZES‹
Kalpten ç›kan aort ve akci¤er atardamar›, üç tabakadan
meydana gelmifl damarlard›r. En d›flta lifli ba¤ dokudan mey-
dana gelmifl bir d›fl tabaka vard›r. Bu tabakadaki ba¤ dokusu-
nun varl›¤› son derece önemlidir. Bu dokuda bulunan elastik
lifler, her türlü bas›nca karfl› dayan›kl›l›k sa¤lamaktad›r.
E¤er damarlar›n bu özelli¤i olmasayd›, kalbin at›fl kuv-
veti ile son derece bas›nçl› gelen kan, bu damarlar›n
yap›s›n› kaç›n›lmaz olarak bozacak hatta y›rt›lmala-
HarunYahya
209
Kan›n içindeki bir hücre, beden içindeki yolculu¤una sol kulakç›kta bafllar. Bütünbedeni çeflitli damarlar yoluyla kateden hücre, akci¤erlere döndü¤ünde yolculu-¤unu bitirmifltir. Bu yolculuk s›ras›nda ayak parma¤›ndan beyne kadar ulaflmak-ta, mikronlarla ölçülen k›lcallara kadar tüm damarlar› güzergah olarak kullan-maktad›r. Bu arada vücut dokular›na oksijen b›rak›r, karbondioksiti de alarak ak-ci¤erler yoluyla vücuttan at›lmas›n› sa¤lar.
üst ana toplardamar
CO2 O2
CO2
O2
O2
O2
CO2
CO2
alt ana toplardamar
akci¤ertopladamarlar›
akci¤er
sa¤kulakç›k
akci¤erk›lcaldamar›
solkulakç›k
akci¤er
aort
solkar›nc›ksa¤
kar›nc›k
doku hücreleri
akci¤er atardamar›
büyük kandolafl›m› k›lcallar›
büyük kandolafl›m› k›lcallar›
doku hücreleri
r›na neden olacakt›. Allah'›n bu önemli damarda sergiledi¤i
özellikler, "örneksiz yaratan" anlam›na gelen Bedi isminin bir
baflka tecellisidir. Bu at›m›n günde yüzlerce kez gerçekleflti¤i
gerçe¤ini de göz önüne al›rsak, damar›n sadece bir gün içinde
parçalanma ihtimali oldukça yüksek olacakt›. Ama söz konu-
su korunma sistemi bu ihtimalleri ortadan kald›rm›fl ve uzun
bir ömür boyunca damar›n bu bas›nca karfl› koymas›n› sa¤la-
m›flt›r. Bu ayn› zamanda koruyan ve gözeten Allah'›n kullar›-
na karfl› flefkatinin de bir göstergesidir.
Aort damar›n›n orta k›sm›nda düz kaslardan meydana ge-
len elastik lifler bulunur. Bu kaslar, gönderilen kan›n miktar›-
n›n ayarlanmas› için oldukça büyük bir öneme sahiplerdir.
Kaslar, daral›p aç›larak atardamar›n çap›n› azalt›p art›rmaya
yarar. Organ ve dokulara giden kan miktar›, bu elastik yap› sa-
yesinde dengelenir. Aortun ve akci¤er atardamar›n›n iç yüze-
yinde ise tek s›ral› yass› epitel dokudan oluflmufl bir tabaka bu-
lunmaktad›r.102 Bu dokunun son derece önemli bir özelli¤i var-
d›r. Bu doku sayesinde damar›n iç yüzeyi adeta cilalanm›fl gi-
bidir. Bu cilal› ve ya¤l› yüzey, sürtünmeyi azaltmakta ve kan›n
kolayl›kla ve süratli olarak ak›p gitmesini sa¤lamaktad›r.
Aort damar›, sola do¤ru bir yay çizerek ikiye ayr›l›r. Üste
giden damar bafl ve kollara, alta ayr›lan damar ise çeflitli yan
damarlarla di¤er organlara yay›l›r. ‹stirahat koflullar›nda atar-
damarlar, akci¤erlerden oksijeni ald›ktan sonra, genel olarak
10 saniyeden az bir zamanda bunu dokulara ulaflt›r›rlar. An-
cak a¤›r egzersiz yap›ld›¤› zamanlarda atardamarlardaki ka-
n›n h›z› daha da artar. Kandaki hücreler art›k oksijeni 2-3 sani-
ye gibi k›sa bir zaman içinde tafl›yabilirler. Bu nedenle
Allah'tan ald›klar› ilhamla vücudun ihtiyac›n› çok iyi
gözetme yetene¤ine sahip olmufllard›r. Atardamar-
AdnanOktar
210
KAN VE KALP MUC‹ZES‹
lar›n bir baflka önemli özelli¤i ise, kan›n kalpten aral›kl› gelme-
si s›ras›nda yüksek bas›nçl› bir rezervuar oluflturmas› ve kan›n
bir k›sm›n›, ikinci bir kalp vurumuna kadar depo etmesidir. Bu
görev için yukar›da bahsetti¤imiz özel yap› son derece önem-
lidir. Atardamarlar, sahip olduklar› geniflleyebilen kas yap›lar›
sayesinde böyle bir depolama ifllevine sahiptirler. Bu özellik,
bedende sürekli kan bulunmas›n› sa¤lar. Damarlardaki bu es-
neklik baflka aç›lardan da önemlidir. Atardamar esnek oldu¤u
için, kan bu sisteme pompaland›¤›nda bas›nc›n afl›r› yüksel-
mesi önlenir. Ayn› zamanda esneklik, kalp at›mlar› s›ras›nda
yüksek atardamar bas›nc›n› devam ettirerek dokulara kesinti-
siz olarak kan ak›m›n›n devam etmesini sa¤lar.103 Allah, da-
marlara verdi¤i esneklik özelli¤ini, vücudun dengesini muha-
faza edecek pek çok detay için gerekli k›lm›flt›r.
Atardamarlar genellikle vücudun dokular›na gö-
mülmüfl olarak derinlerde bulunurlar. Ancak baz› yer-
lerde, örne¤in el bile¤inde, flakaklarda, boyunda,
HarunYahya
211
Kusursuz Ulafl›m A¤›:Kan Damarlar›
Aort atardamar› kalp-ten ç›karak bir yay flek-linde ikiye ayr›l›r. Üstegiden damar bafl ve kol-lara, alta ayr›lan damarise çeflitli yan damarla-ra ve organlara gider.Dinlenirken aort, akci-¤erdeki oksijeni 10 sa-niyeden az bir zamandadokulara tafl›r. Egzersizzamanlar›nda ise, buh›z 2-3 saniyeye kadardüfler.
aort kavisi
gö¤üs aortu
ayak s›rt›nda ve ayak bile¤inin d›fl yan›nda yüzeye yak›nd›rlar.
Bu bölgelerde, her kalp at›m›nda kan›n atardamar›n duvar›na
bas›nçla vurarak geçifli hissedilebilir. Bas›nç o kadar yüksektir
ki, deri alt›ndan bile bu hareket kolayl›kla hissedilebilir.
Atardamarlar›n vücudun dokular›nda gömülü olmas› ya-
flam›m›z için son derece önemli bir tedbirdir. Atardamar, al›n-
m›fl bu tedbir sayesinde yaralanmalar s›ras›nda kolayl›kla ha-
sar görmez. Damarlar›, bunlar›n içindeki kan› sahip oldu¤u
tazyikle birlikte yaratan ve tüm bunlar› her an denetleyen
Rabbimiz, bu kusursuz düzen ile insan› her an karfl› karfl›ya
kalabilece¤i önemli bir tehlikeden korumufltur. Sadece bu
sebep bile, insan›n Allah'a yönelip ona flükretmesi için
yeterlidir.
AdnanOktar
212
KAN VE KALP MUC‹ZES‹
endotel
arteriyol
k›lcal damar
toplardamar
endotel
elastik lif
düz kas veelastik doku
(elastik ve kolajen fiberler)
damar bofllu¤u
orta tabaka
d›fl tabaka
iç tabaka
ATARDAMAR
Atardamar›n d›fl tabakas›nda bulunanelastik lifler her türlü bas›nca karfl› daya-n›kl›l›k sa¤lamaktad›r. Kuvvetli kalp at›fl-lar›na karfl› direncin kayna¤› bu liflerdir.Orta k›s›mdaki elastik lif ise düz kaslar-dan oluflmufltur. Bu kaslar gönderilenkan miktar›n›n ayarlanmas› için oldukçaönemlidir. ‹ç tabakadaki yass› epitel do-ku ise, kan›n rahat ak›fl› için pürüzsüzolarak tasarlanm›fl bir yap›d›r. Adeta ci-lal› olan bu yüzey, sürtünmeyi azaltarakkan›n kolay ak›fl›n› sa¤lar.
Yaralanmalar s›ras›nda hasar gören genellikle toplarda-
marlard›r. Bu damarlar, daha sonra detayl› inceleyece¤imiz gi-
bi bas›nçl› ve ak›flkan bir kana sahip de¤ildirler. Bu nedenle
yaralanma s›ras›nda kan, a¤›r ve k›vaml› bir flekilde d›flar›ya
akarak kolay p›ht›laflmaya olanak sa¤lar. Ancak atardamar›n
hasar görmesi durumunda, aç›k k›rm›z› renkteki bas›nçl› kan,
d›flar›ya h›zla f›flk›rarak akar. Bu oldukça tehlikeli bir kanama-
d›r ve k›sa süre içinde tedbir al›nmad›¤› takdirde kan kayb›n-
dan ölüme neden olur.
Atardamar›n Ba¤lant› Noktas›: ArteriyollerKan›n, ana atardamarlardan bafllayarak da¤›t›labilmesi
için atardamarlar›n dallara ayr›lmas› gerekmektedir. ‹flte bu
nedenle geniflli¤i 2,5 cm kadar olan ana atardamarlar, sadece
birkaç mikron çap›ndaki bir k›lcal damar haline gelinceye ka-
dar dallan›r. Bu arada küçük alyuvar hücremiz, dallanan bu
karmafl›k yol boyunca maceras›na devam etmektedir. Atarda-
marlar›n içindeki güçlü kan bas›nc› nedeni ile alyuvar, saniye-
ler içinde vücutta oldukça uzun bir mesafe katetmifltir. Doku-
lara ulaflmak ve sahip oldu¤u oksijeni ve besinleri b›rakabil-
mek için ise hedefi, k›lcal damarlara ulaflmakt›r.
Arteriyoller, atardamar sisteminin son küçük dallar›d›r.
Bir baflka deyiflle atardamarlar›n k›lcallara ayr›lmadan önceki
son halleridir. Bu damarlar, kan›n k›lcal damarlara gönderil-
mesinde kontrol sübaplar› gibi görev görürler. Arteriyollerin
en önemli özelli¤i, kendilerini tamamen kapatacak ya da bir-
kaç kat geniflletebilecek kadar güçlü bir kas sistemine sa-
hip olmalar›d›r. Bunun en önemli nedeni de dokular›
besleyen k›lcal damarlara ulaflan kan› kontrol alt›na
almak ve dokulara "ihtiyaçlar› kadar" oksijen ve be-HarunYahya
213
Kusursuz Ulafl›m A¤›:Kan Damarlar›
sin gönderebilmektir. Bas›nçl› kan›n aniden k›lcallara geçme-
sini önleyerek, son derece ince olan bu damarlar›n zarar gör-
mesini engellemektir. ‹flte bu nedenle arteriyollerin direnci bü-
yük dolafl›mdaki tüm direncin yaklafl›k yar›s›n› oluflturur ve
büyük dolafl›m›n bütün bölgelerinde en yüksektir.104
Kan ak›m›, hemen hemen her dokuda küçük atardamarla-
r›n ve arteriyollerin daral›p genifllemesi ile kontrol edilir. Ama
flu bir gerçektir ki, en küçük damar›n bile ak›m› etkileyebilme
özelli¤i vard›r. Bu damarlar, ak›m›n h›z›n› etkileyebilecekleri
gibi tamamen durmas›na da neden olabilirler. Bunun ne-
deni damarlar›n hangi hücrelere özel muamelede bu-
lunacaklar›n› belirleyebilmeleridir. Bu hassas belir-
AdnanOktar
214
Arteriyoller, atardamar-lar›n k›lcallara ayr›lmadanönceki halleridir. Kan›n,k›lcal damarlara gönderil-mesinde sübap görevi gö-rürler. Bu nedenle çoközel tasar›ma sahip yap›-lar› vard›r. Güçlü kas sis-temleri nedeniyle ince ya-p›l› k›lcal damarlara gidenkan› kontrol alt›nda tuta-rak, onlar›n hasar görme-sini engeller.
kalptendüz kas hücresi
endotel
arteriyol
d›fl tabakataban zar› endotel
düz kas elastiktabakan›n üzerinekaplar
k›lcal damar
toplardamar
endotel
kalbe do¤ru
a) k›lcal damar a¤›n›n detaylar›
b) arteriyolün yap›s›
lemenin yap›labilmesi için kan küçük atardamarlar› terk eder
ve ancak birkaç milimetre boyunda ve 8-50 mikron çap›nda
olan arteriyollere geçer. Her arteriyol 10-100 k›lcal damar› bes-
leyebilecek flekilde dallara ayr›l›r.105
Küçük alyuvar, bir arteriyolün içine girerek, bundan sonra
besleyece¤i doku için ayr›lm›fl olur. Dokuya gerekli besini ve
oksijeni ulaflt›rmak için bir k›lcal damar›n içine girmesi gerek-
mektedir. Kendisine yol gösterecek olan güçlü sübaplardan bi-
rinden geçecek yani arteriyollerin bir tanesini aflacakt›r. Art›k
görevini yerine getirme zaman› gelmifltir.
Saç Telinden ‹nce Ak›ll› K›lcallarOturdu¤unuz evin büyüklü¤ünü bir düflünün. E¤er ortala-
ma bir apartman dairesinde oturuyorsan›z, evinizin alan› yak-
lafl›k 150 m2 kadard›r. Vücudunuzda bulunan yaklafl›k 10 mil-
yar k›lcal damar›n toplam yüzey alan› ise evinizin 3.5 kat› ka-
dar, yani yaklafl›k 500 m2'dir.106 Bu önemli k›yas› yapmadan ön-
ce flunu hat›rlatmak gerekir; k›lcal damarlar›n en büyü¤ünün
çap› 9 mikron kadard›r. (9 mikron, milimetrenin binde 9'udur)
Hatta öyle k›lcal damarlar vard›r ki, ancak mikroskop alt›nda
seçilip fark edilebilirler. Vücudun her noktas›na ulaflacak flekil-
de yerlefltirilen bu genifl a¤, muhteflem bir yarat›l›fl örne¤idir.
Bu örne¤i detayl› olarak incelemek, Yüce Allah'›n büyüklü¤ü-
nü insana tekrar tekrar hat›rlatmal›d›r.
Bir organa giren atardamar, k›lcallar›n sübaplar›n› olufltu-
ran arteriyol haline gelinceye kadar alt› ya da sekiz kez dalla-
narak incelir. Sonra arteriyol de iki-üç kez dallanarak ça-
p›n› 9 mikrona kadar düflürür ve yoluna k›lcal damar
olarak devam eder. Baz› k›lcal damarlar o kadar kü-
çüktür ki, baz› büyük hücrelerin geçifline izin ver-HarunYahya
215
Kusursuz Ulafl›m A¤›:Kan Damarlar›
mezler. Alyuvarlar bile böyle damarlar›n içinden tek s›ra ha-
linde ya da esneyip biçimlerini de¤ifltirerek geçebilirler.
Atardamarlardan saatte 1,5 km h›zla ilerleyen kan, k›lcal
damarlara girdi¤inde binde 1 oran›nda yavafllar. Vücutta her
bölge ola¤anüstü kapsaml› bir k›lcal damar a¤› ile örülmüfltür.
Binlerce kilometreyi bulan uzunluklar› ile tek bir insandaki
k›lcal damarlar, Amerika Birleflik Devletlerini bir ucundan di-
¤er ucuna kadar geçebilirler.107 Bu mükemmel mekanizma, vü-
cuttaki tüm hücreleri besleyebilmek için meydana getirilmifl
benzersiz bir yarat›l›fl örne¤idir. Nitekim bir hücre, bir k›lcal
damara en fazla 20-30 mikron uzakl›kta olabilir. Bir bafl-
ka deyiflle bu uzakl›k 0.02 mm'dir ve 100 trilyon hüc-
reyi dolaflan bu mükemmel a¤›n kapsam›n› anla-
mak bak›m›ndan yeterlidir. AdnanOktar
216
Bu aç›klamalar› yaparken durup biraz düflünmek gerek-
mektedir. ‹nsan ancak bu özelliklerin detaylar›n› düflündü-
¤ünde karfl›s›ndaki yarat›l›fl›n muhteflemli¤ini anlayabilir. Ak-
si takdirde anlat›lanlar, herhangi bir fizyoloji kitab›nda bulu-
nabileceklerden farkl› olmayacakt›r. Kal›nl›¤› mikronlarla ifa-
de edilen bu yarat›l›fl harikas›n›n, vücuttaki "her" hücreye ula-
flabilmesi, gerçek anlamda bir mucizedir. Ola¤anüstü bir yara-
t›l›flt›r. fiöyle bir düflünün; elleriniz, yüzünüz, ayaklar›n›z, kol-
lar›n›z, k›sacas› bedeninizdeki her milimetrekare say›s›z k›lcal
damar a¤›n› içinde bar›nd›ran mükemmel bir yap›ya sahiptir.
Daha da flafl›rt›c› ve hayranl›k uyand›r›c› olan, tüm bu a¤lar›n
mutlaka birbirleriyle ba¤lant›lar›n›n olmas›, her birinin tek
bir kaynaktan beslenmesidir. Sadece tek bir parma¤›n›zda
yüzlerce k›lcal damar›n bulundu¤unu hesaba katt›¤›n›zda bu-
nun ne kadar büyük bir harika oldu¤unu daha iyi anlayabilir-
HarunYahya
217
Kusursuz Ulafl›m A¤›:Kan Damarlar›
k›lcal damar
k›rm›z› kan hücresi
K›lcal damarlar öylesine dar kanallard›r ki, birçok maddenin giriflineizin vermezler. Hatta oldukça küçük olan alyuvarlar bile baz› k›lcal-lardan tek s›ra halinde veya flekil de¤ifltirerek geçebilirler.
siniz. ‹nsan›n hayranl›kla seyretti¤i bu mükemmellik, Allah'›n
yaln›zca "Ol" emri ile var olmufltur ve kuflkusuz yerlerin ve
göklerin tek sahibi alemlerin Rabbi olan Allah, bunlar›n çok
daha mükemmellerini yaratmaya Kadir'dir. Nitekim Allah
Kuran'da bu gerçe¤i insanlara flu flekilde bildirmifltir:
Elbette göklerin ve yerin yarat›lmas›, insanlar›n yarat›lma-
s›ndan daha büyüktür. Ancak insanlar›n ço¤u bilmezler.
(Mü'min Suresi, 57)
Allah'›n bu küçük damarlarda yaratt›¤› mucizeler bu ka-
darla s›n›rl› de¤ildir. K›lcal damarlar, boyutlar› ile k›yaslan-
mayacak kadar büyük bir öneme sahiptirler. Bu damarlar, s›-
v›, besin maddeleri, hormonlar ve di¤er maddelerin kan ile
dokular aras›ndaki geçiflini sa¤lamaktad›r. Bu göreve uygun
AdnanOktar
218
KAN VE KALP MUC‹ZES‹
KILCAL DAMARLARDA GEÇ‹fiMEKAN‹ZMALARI NASIL OLUR?
a) Hücre içi s›v›s› arac›l›¤›yla kan vedoku hücreleri aras›nda maddeal›flverifli gerçekleflir.
b) Endotel hücre duvar›ndan mad-delerin geçiflinin 4 farkl› yolu buflemada görülmektedir.
direktdifüzyon
hücre içidifüzyon
kesecikler
hücre içiyar›¤›
endotelaral›k
ba¤lay›c›doku
aral›kdifüzyonu
kan hücresi k›lcal damar
molekülleringeçifli
hücre içi s›v›
doku hücresi
a)
b)
olarak k›lcal damarlar›n çeperleri son derece incedir ve küçük
molekülleri geçirebilecek özel yap›lara sahiptir. K›sacas›, do-
kular›n beslenme ve oksijen sa¤lama, ayn› zamanda fazlal›k-
lar›ndan kurtulma gibi hayati ifllemlerinin tümü k›lcallar sa-
yesinde gerçekleflmektedir.
K›lcal damarlar›n çeperleri 0.5 mikron kadard›r. Bu çeper-
ler üzerinde al›flveriflin sa¤land›¤› çeflitli kap›lar vard›r. Hüc-
reler için gerekli olan tüm maddeler bu kap›lardan geçmek zo-
rundad›rlar. Ancak kanda bulunan çeflitli proteinler bu kap›-
lardan geçemeyecek kadar büyüktürler. Bu durum, sadece ge-
rekli maddelerin dokulara ulaflmas›n›, kan›n içinde kalmas›
gereken di¤er moleküllerin de yollar›na devam etmesini sa¤-
lamaktad›r. Bu ayn› zamanda, kan s›v›s›n›n yani plazman›n
HarunYahya
219
Kusursuz Ulafl›m A¤›:Kan Damarlar›
c) K›lcal damarlardan geçen toplam s›v› ak›fl›, genellikle kan bas›nc› ile ozmo-tik bas›nç aras›ndaki farka ba¤l›d›r. Kan bas›nc› d›fla do¤ru bir güç sa¤lar. Oz-motik bas›nç ise s›v›y› içeri do¤ru çeker. Bunun sonucunda s›v› arteriyole ba¤-lanma bölgesindeki yar›klar yoluyla k›lcal damarlardan d›flar› itilir ve venözleba¤lant› bölgesinde tekrar kana geri al›n›r.
k›lcal damar›narteriyol ba¤lanmabölgesi
kanbas›nc›
hücre içis›v›
ozmotikbas›nç
kanbas›nc›
ozmotikbas›nç
k›lcal damar›nvenöze
ba¤lanmabölgesi
içeriye girennet bas›nç
doku hücreleri
d›flar›ya ç›kannet bas›nç
AdnanOktar
220
dokular›n içine s›zmas›n› da engellemektedir. Damarlar›n
içinde bulunan moleküller s›v›n›n bu geçiflini durdurmakta ve
kan ak›fl›n›n devam etmesini sa¤lamaktad›rlar. S›v› miktar›n-
da çok az bir oran›n d›fl›nda bir azalma olmad›¤› için vücutta-
ki dengeyi olumsuz etkileyecek bir durum oluflmaz. 108
Ya¤da eriyen maddeler ise, k›lcallar›n kap›lar›ndan geç-
mek zorunda de¤ildirler. Bunlar, do¤rudan k›lcal damarlar›n
zarlar›ndan içeriye s›zabilirler. Bu son derece önemli bir özel-
liktir çünkü k›lcallar›n zar özelliklerinden kaynaklanan bu ko-
lay geçifl ile oksijen ve karbondioksitin çok miktarda ve h›zl›
bir flekilde aktar›lmas› mümkün olur. Dolay›s›yla bu gazlar›n
dokulara ulaflma h›zlar›, sodyum, glikoz gibi s›v›da erimeyen
maddelere göre birkaç kat daha fazlad›r. Bu durum, dokular›n
bu gazlara olan ihtiyac› ile do¤ru orant›l›d›r. Bir baflka deyifl-
le, ihtiyaç bafl gösterdi¤inde geçifl gerçekleflir.
Birkaç mikrondan oluflan ve bir ba¤ dokusu ile kas doku-
sundan meydana gelen bu ak›ll› borular, bulunduklar› doku-
nun ihtiyac›na göre kan›n ak›fl›n› ve duruflunu kontrol ederler.
Bu kontrol kuflkusuz Allah'›n büyük bir nimetidir. Bu önemli
tedbir ile k›lcal damarlardan kan sürekli olarak akmaz. K›lcal-
larda ak›m, saniyeler ya da dakikalar içinde kesik kesiktir.
E¤er doku fazla miktarda oksijene ihtiyaç duyuyorsa, bu du-
rumda üstün bir kontrol mekanizmas› ile k›lcal damarlar kas
dokusunun etkisi ile genifller ve ak›m›n devam etti¤i periyod-
lar› uzat›rlar. Böylece dokuya daha fazla kan ak›m› ve dolay›-
s›yla daha fazla oksijen ve besin ak›fl› olur.109
Bu ak›ll› borular›n içine girmifl olan küçük alyuvar hüc-
remiz, bu dar alan içinde zorlukla ve dura dura hareket
etmektedir. ‹çinde bulunan hemoglobin molekülleri
sayesinde yol boyunca itina ile tafl›d›¤› oksijenini b›-
HarunYahya
221
Kusursuz Ulafl›m A¤›:Kan Damarlar›
rakmak için haz›rd›r. Oksijen ihtiyac› olan bir hücreye yakla-
fl›r, tafl›d›¤› oksijen moleküllerini, oksijenin kendisine ve-
ya hücreye zarar vermemesi için "usulca" b›rak›r. Ve
onun yerine hücrenin d›flar› atmas› gereken karbon-
AdnanOktar
222
KAN VE KALP MUC‹ZES‹
Bir alyuvar hücresi, oksijen ihtiyac› olan hücreye yaklafl›r ve ona oksijeni usul-ca b›rak›r. Hücreden ald›¤› karbondioksit ile art›k yükü de¤iflmifltir. Karbondi-oksiti vücuttan d›flar› b›rakmak üzere toplardamarlardan geçerek akci¤erleredo¤ru yola koyulur.
kan ak›fl›
k›rm›z›kanhücresi
oksijen vebesinler
arteriyol
k›lcaldamar
toplardamar
kan ak›fl›dokus›v›s›
dokuhücresi
at›klar
dioksiti al›r. Art›k geri dönüfl yolculu¤una haz›rd›r. Baflka bir
yük yüklenmifltir, hedefine dönmesi gerekmektedir. Hedefle-
di¤i yer ise, yükünü al›p yola koyuldu¤u ilk merkez, yani
kalptir.
Burada bahsetti¤imiz bir k›lcal damard›r. Yapt›¤› ifl, aç›kça
bir önlemdir ve bu, ancak insan gibi ak›ll› bir varl›¤›n düflü-
nüp karar verebilece¤i bir uygulamad›r. Ancak as›l dikkat çe-
kici olan bedenin içindeki olaylar›n pek ço¤unun biz insanlar
için bile birer s›r olmas›d›r. Bu sat›rlar› okuyanlar›n pek ço¤u,
k›lcal damarlarda gerçekleflen bu olaylar gibi vücut içindeki
pek çok ifllemi ilk defa duymakta, al›nan önlemlerin ilk defa
fark›na varmaktad›rlar. Bu durumda, önlemleri alan›n insan
olamayaca¤›n› bir kez daha görürüz.
Allah, yeryüzünde birbirinden kusursuz eserler yarat›r.
Akl›n kayna¤›n› anlamak için bunlar› "görmek" yeterlidir.
Allah, "gören" ile "göremeyen" insan› ayetlerinde flu flekilde
bildirir:
De ki: "Göklerin ve yerin Rabbi kimdir?" De ki: "Allah't›r."
De ki: "Öyleyse, O'nu b›rak›p kendilerine bile yarar da, za-
rar da sa¤lamaya güç yetiremeyen birtak›m veliler mi (tan-
r›lar) edindiniz?" De ki: "Hiç görmeyen (a'ma) ile gören (ba-
siret sahibi) eflit olabilir mi? Veya karanl›klarla nur eflit ola-
bilir mi?" Yoksa Allah'a, O'nun yaratmas› gibi yaratan or-
taklar buldular da, bu yaratma, kendilerince birbirine mi
benzeflti? De ki: "Allah, herfleyin Yarat›c›s›'d›r ve O, Tek'tir,
Kahredici oland›r." (Ra'd Suresi, 16)
Kör olanla (basiretle) gören bir olmaz; iman edip salih
amellerde bulunanlarla kötülük yapan da. Ne az ö¤üt
al›p-düflünüyorsunuz. (Mü'min Suresi, 58)
HarunYahya
223
Kusursuz Ulafl›m A¤›:Kan Damarlar›
Dev Dolafl›m A¤›n›n Geri Dönüfl Yolu: Toplardamarlar Karbondioksiti yüklenip geri dönmeye haz›rlanan alyuvar
hücresi, k›lcal damardan uzaklafl›rken içinde bulundu¤u tünel
gitgide genifller. Kendisine, pek çok alyuvar hücresi ve di¤er
baflka hücreler kat›lm›flt›r. Kalabal›k bir ordu fleklinde gitgide
geniflleyen bir tünele do¤ru yollar›na devam ederler. Kendile-
rini harekete geçiren yüksek bas›nç art›k azalm›flt›r. Bundan
sonra daha a¤›r bir flekilde ilerlemeleri gerekmektedir. Tafl›-
d›klar› yük ise karbondioksittir. Oksijenin sa¤lad›¤› aç›k k›r-
m›z› renk neredeyse tamamen yok olmufltur. Tafl›d›klar› kar-
bondioksit nedeni ile kan›n rengi art›k mora dönük koyu bir
renktir.
Alyuvar›n yoluna devam etti¤i bu dev tüneller, toplarda-
marlard›r. Bu damarlar, vücudu dolaflan hücrelerin eve dönüfl
yoludur. En genifl toplardamar, bir kalem kal›nl›¤›ndad›r.110
Kandaki hücreler, dokulardan toplad›klar› karbondioksiti ve
di¤er at›klar›, vücuttan d›flar› atmak ya da de¤erlendirmek
üzere ana merkeze götürmektedirler. Kalp, kendisine dönen
iki büyük toplardamar› karfl›lar. Bunlardan bir tanesi, beyin ve
gö¤üsten dönen üst vena cava, di¤eri ise mide ve vücudun alt
k›sm›ndan geri dönen alt vena cava'd›r. Kalbe dönen bu top-
lardamarlar sayesinde karbondioksit akci¤erler yoluyla d›flar›
verilecek, onun yerine al›nan yeni oksijen atomlar› ile kan
hücrelerinin hiç bitmeyen bu yolculuklar› tekrar bafltan baflla-
yacakt›r. Küçük alyuvar hücresi, ayn› görevi defalarca yerine
getirecektir. Tek bir gün içinde bu uzun yolu "tam 1000 ke-
re", hiç yorulmadan ve dinlenmeden katedecektir.111
Toplardamarlar, t›pk› atardamarlar gibi son dere-
AdnanOktar
224
KAN VE KALP MUC‹ZES‹
ce büyük damarlard›r. Ancak bunlar›n çeperleri, kaslar› bulun-
du¤u halde atardamarlardan incedir. Bunun en önemli sebebi
kan›n, geri dönüfl yolunda art›k fliddetli bir bas›nç ile akm›yor
olufludur. Toplardamarlar›n, bas›nca karfl› koyma gibi bir zo-
runlulu¤u olmamas›na ra¤men kaslara sahip olmas›n›n son de-
rece önemli bir sebebi vard›r. Toplardamarlar, kaslar› sayesinde
kas›l›p geniflleyerek fazla miktarda kan› depo edebilme gibi bir
HarunYahya
225
Kusursuz Ulafl›m A¤›:Kan Damarlar›
Toplardamarlar, atardamar ve k›l-cal damarlardaki toplam kan›n 3 ka-t› kadar kan tafl›rlar. Böyle yüksekmiktarda kan tafl›yabilmesi toplar-damarlar›n yap›s› sayesindedir.
köprücükalt› atardamar›
köprücükalt› toplardamar›akci¤er atardamar›
aort
kar›n zar› toplardamar›
kar›n zar› atardamar›
karn›nalt›ndakitoplar-damar
karn›nalt›ndakiatar-damar
uyluk toplardamar›
uyluk atardamar›
böbrekatardamar›
böbrektoplardamar›
alt anatoplardamar
üst ana toplardamar
flahdamar›
boyun toplardamar›
akci¤er toplardamar›
bacak toplardamar›
yetene¤e sahiptirler. Depolad›klar› bu kan›, dolafl›m›n herhangi
bir yerinde ihtiyaç oldu¤u zaman haz›r durumda tutarlar.112
Burada flu önemli bilgiyi vermek yerinde olacakt›r. Dola-
fl›m sistemindeki bütün kan›n %84'ü büyük dolafl›mda kulla-
n›l›r. Bu miktar›n %64'ü ise toplardamarlarda dönüfl yolculu-
¤undad›r. Atardamarlarda gezen kan oran› sadece %15'dir.
Vücutta 60.000 km.'lik bir alan kaplayan k›lcal damarlarda ise
sadece %5 oran›nda kan bulunmaktad›r. Kalp, kan›n %5'ini,
küçük dolafl›m ise %9'unu kullan›r.113 Verdi¤imiz bu bilgilerde
en dikkat çeken yön kuflkusuz toplardamarlar›n sahip oldu¤u
yüksek oran ve k›lcal damarlar›n sahip oldu¤u son derece dü-
flük orand›r. Toplardamarlar, büyük dolafl›mda atardamarlar-
daki ve k›lcal damarlardaki toplam kan›n 3 kat› kadar kan ta-
fl›rlar. Toplardamarlar›n bu kadar yüksek oranda kan tafl›ma-
lar›, biraz önce belirtti¤imiz gibi bir depo görevi görmelerin-
den kaynaklanmaktad›r. K›lcal damarlar›n içerdi¤i kan
miktar› ise, yapt›klar› ifl ile k›yasland›¤›nda oldukça
düflüktür. Bu ince damarlara, daima kontrollü bir
AdnanOktar
226
KAN VE KALP MUC‹ZES‹
d›fl k›l›f
toplardamar›n yap›s›
Toplardamarlar, atardamarlar gibi kuvvetli kan bas›nc›na maruz kalmazlar. Bu ne-denle yap›lar› daha farkl›d›r. Toplardamarlar, özel kaslar› sayesinde kas›l›p geniflle-yerek fazla miktarda kan› içlerinde depolayabilirler. Böylece herhangi bir ihtiyaçan›nda toplardamarlarda saklanan bu kan hemen kullan›labilir.
taban zar›endotelyum
kapakç›k
düz kas,elastikfiberler
madde ak›fl› vard›r.
Vücutta kan kayb› meydana geldi¤i ve kan bas›nc› düflme-
ye bafllad›¤› zaman, dolafl›m›n çeflitli bölgelerinde bas›nç ref-
leksleri do¤ar ve bunlar toplardamarlara çeflitli sinyaller gön-
derirler. Mesaj› alan toplardamarlar bu bilgi do¤rultusunda
kas›lmaya bafllar. Toplardamarlar, bu özellikleri sayesinde vü-
cuttaki kan eksikli¤ini rahatl›kla giderebilmektedir. Vücutta
toplam kan hacminin %20'si bile eksilse, toplardamarlar›n sa-
hip olduklar› bu özel depo sayesinde bu sorun hemen gideri-
lir ve dolafl›m sistemi normal bir flekilde fonksiyonunu sür-
dürmeye devam eder.
Bas›nc› oldukça az olan toplardamarlar içindeki kan›n vü-
cutta hareket etmesi -özellikle de akci¤ere yani yukar› do¤ru
hareket etmesi- zor gözükmektedir. Ancak bu sorun, vücutta-
ki mükemmel bir sistem ile çözülmüfltür. Hareket etti¤imiz
her an, bedenimizde bulunan kaslar toplardamarlar›n üzerine
bas›nç yapar ve bu damarlardaki kan›n hareketlenmesine yar-
d›mc› olurlar. Bacak damarlar›m›zdan kaslar sayesinde kan›n
yukar› çekilmesi için uygulanan bas›nç, yerçekiminin yere
do¤ru uygulad›¤› kuvvete eflittir. Toplardamarlar, bacak kol
gibi hareketli bölgeleri geçip iskelet kaslar›ndan uzaklaflt›¤›n-
da ise ona yard›mc› olan kaslar, solunum kaslar›d›r. Akci¤erin
hemen alt›nda bulunan ana toplardamardaki kan, her nefes
al›fl›m›zla birlikte harekete geçer. Dolay›s›yla geniflleyen gö-
¤üs kafesinin meydana getirdi¤i bas›nç kan›n kalbe do¤ru yol
almas›n› sa¤lar.
Toplardamarlar›n kan›n ak›fl›n› kontrol etmek için bunun
d›fl›nda da mekanizmalar› vard›r. Bunlardan en önemlisi,
atardamarlarda bulunmayan, sadece toplardamarlara
özgü kapakç›klard›r. Toplardamarlardaki bu kapak-
HarunYahya
227
Kusursuz Ulafl›m A¤›:Kan Damarlar›
ç›klar, t›pk› kalp kapakç›klar›nda oldu¤u gibi, kan›n tek bir
yönde akmas›na olanak verir ve arkas›ndan kapan›rlar. Böyle-
ce bas›nc› az olan kan›n geriye do¤ru akmas› engellenmifl
olur.114 Atardamarlarda böyle bir mekanizmaya ihtiyaç yoktur.
Çünkü bas›nç son derece yüksektir ve kan›n geri dönüflü gibi
bir ihtimal söz konusu de¤ildir. Allah'›n son derece kusursuz
ve detayl› yaratt›¤› bu sistemde ihtiyaç olan ile olmayan ay›rt
edilmifl ve damarlar, kan› iletebilmek için kendilerine en gerek-
li sisteme sahip olmufllard›r. Damar a¤›n›n bu muazzam meka-
nizmas›, hiç flüphesiz "bir düzen içinde biçim veren"
(A'la Suresi, 2) ve "kusursuzca var eden" (Haflr Sure-
si, 24) Allah'›n bir eseridir. Allah, insan› yaratm›fl ve
AdnanOktar
228
KAN VE KALP MUC‹ZES‹
Vücudumuzdaki toplardamarlar, yapt›klar› iflin bir gere¤i olarak farkl› bir özelli¤esahiptirler. Kirli kan› kalbe geri götüren toplardamarlar›n içinde aç›l›p kapanabilenkapakç›klar vard›r. Bu kapakç›klar sayesinde kan›n geriye do¤ru akmas› engellenir vekirli kan bu yöntemle kalbe geri tafl›n›r. Bu muhteflem yarat›l›fl, kusursuz yaratanRabbimiz'in üstün ilmini bize bir kez daha gösterir.
endotel
tek yönlü toplardamar kapak盤›
düz kas veelastik doku
kapakç›klar
damarbofllu¤u
orta tabaka
alt tabaka
TOPLARDAMAR
(elastik ve kolajen fiberler)
d›fl tabaka
bedenindeki say›s›z kompleks mekanizmay› bu yarat›l›fla delil
k›lm›flt›r.
Aradaki bu büyük bas›nç fark›na ra¤men, atardamarlardan
da toplardamarlardan da her saniye akan kan miktar› ayn›d›r.
Vücudun böyle bir dengeye ihtiyac› vard›r, aksi takdirde vücu-
dun belirli yerlerinde kan birikmeleri meydana gelecektir. Top-
lardamarlarda, bas›nç dolay›s›yla atardamarlardaki gibi "h›zl›"
akan bir kan yoktur. Yani toplardamarlar›n, atardamarlarla eflit
seviyede kan tafl›mas› imkans›z görünmektedir. Ancak durum
hiç de öyle de¤ildir, toplardamarlar çaplar› oldukça genifl da-
marlar olduklar›ndan bol miktarda kan tafl›yabilirler. Yani birin-
den h›zl›, di¤erinden ise damar›n geniflli¤i nedeni ile bol miktar-
da kan akar. Böylelikle iki ana damar aras›ndaki gidifl dönüfl
miktar› mükemmel bir flekilde dengelenir.115
Vücuttaki "dengeler", birçok insan için çok tan›d›k bir kav-
ram de¤ildir. Çünkü bu dengelerden herhangi biri sebepsiz
yere bozulmaya u¤ramaz. Bu nedenle pek çok insan yaflam›n›
sorunsuz geçirir. Oysa vücudun içinde sürekli sabit olmas› ge-
reken, asla bozulmamas›, zarar görmemesi gereken say›s›z
denge vard›r. Kan›n bedendeki dolafl›m sistemi de bu denge-
lerden bir tanesidir. Bu dengeyi olumsuz etkileyebilecek pek
çok faktör vard›r ama dengenin sabit kalmas› için oluflturulan
düzen o kadar benzersizdir ki, kalpten ç›kan kan miktar›yla
kalbe dönen kan miktar› ayn›d›r. Bu dengenin bozuldu¤unu
varsayal›m; böyle bir durumda vücuda gönderilen kan geri
dönemedi¤i için vücudun belli yerlerinde toplanacakt›r. Bu
da, vücudun çeflitli yerlerinde ödemlerin ve damar çatlama-
lar›ndan kaynaklanan yaralar›n oluflmas›na neden ola-
cakt›r. Kalbe yetersiz kan döndü¤ü için temizlenen
kan miktar› da oldukça az olacak ve kalpten yeni
HarunYahya
229
Kusursuz Ulafl›m A¤›:Kan Damarlar›
gönderilecek olan temiz kan, bedeni besleme konusunda ye-
tersiz kalacakt›r. Bir süre bu dengesizlik devam etti¤inde ise,
vücut organlar› beslenemeyerek ölmeye bafllayacakt›r.
Gelen kan ile giden kan aras›ndaki oran›n "eflit" olmas›n›n
önemini vurgulad›¤›m›zda, bunun yine size özel yarat›lm›fl bir
yap› oldu¤unu aç›kça anlars›n›z. Allah'›n, can ba¤›fllayan, sa¤-
l›k veren, dirilten ve yaflatan anlamlar›na gelen Muhyi s›fat›,
bu önemli örnek ile bir kez daha karfl›m›za ç›km›fl olur. Görül-
dü¤ü gibi detay detay incelenen herfley, bizi yaratan Allah'› da-
ha iyi tan›mam›z›, O'nun kudretini anlamam›z› sa¤lamaktad›r.
Herfleyimizi O'na borçlu oldu¤umuzu bize göstermektedir.
Allah'›n tüm yaratt›¤› nimetler karfl›s›nda insan›n yapmas› ge-
reken ise Allah'a sürekli flükretmesi ve yaflam›n› O'nu raz› ede-
cek flekilde geçirmesidir. ‹nkarc›lar, bunu yapmayarak, canl›-
lardaki özelliklere yarat›l›fl d›fl›nda yeni aç›klamalar arayarak
Allah'›n apaç›k varl›¤›n› di¤er insanlara da inkar ettirebilecek-
lerini zannederler. Oysa Allah, üstün, kuvvetli, güçlü ve ma¤-
lup edilmesi mümkün olmayan, galip oland›r. Bu gerçek bir
ayette flöyle belirtilir:
Allah, yazm›flt›r: "Andolsun, Ben galip gelece¤im ve elçile-
rim de." Gerçekten Allah, en büyük kuvvet sahibidir, güçlü
ve üstün oland›r. (Mücadele Suresi, 21)
Toplardamarlardaki yolculuk sonras›nda kan, temizlen-
mek üzere akci¤erlere getirilir. Tafl›nan karbondioksit buradan
d›flar› at›lacakt›r. Vücutta oksijen tafl›yan tek toplardamar ise
akci¤er toplardamar›d›r. Akci¤er toplardamar›n›n neden böy-
le farkl› bir görev üstlendi¤i ise, vücuttaki "küçük kan dolafl›-
m›" incelendi¤inde anlafl›lacakt›r.
AdnanOktar
230
KAN VE KALP MUC‹ZES‹
HarunYahya
231
Akci¤erlerde Kan›n Temizlenmesive Küçük Kan Dolafl›m› Alyuvar›n yolculu¤a bafllay›p bütün vücudu katetmesinin
ard›ndan yaklafl›k 40 saniye geçmifltir. Alyuvar hücresi, art›k
bafllad›¤› yerde, yani kalptedir. Bu defa karbondioksit dolu
kirli bir kan içinde dolaflmaktad›r. Ancak bu kan›n temizlen-
mesi flartt›r. ‹flte bu nedenle alyuvar hücresi, "küçük kan dola-
fl›m›" ad› verilen bu yeni yolculu¤a bafllamak üzere, sa¤ kulak-
ç›ktaki yerini al›r. Yolculu¤unun daha ilk bafl›nda yaflad›klar›-
n› bu defa da kalbin sa¤ taraf›nda yaflamak zorundad›r. Sa¤
kulakç›ktaki kapa¤›n aç›lmas› ile birlikte yan›ndaki di¤er ar-
kadafllar›yla sa¤ kar›nc›¤a geçer. Sa¤ kar›nc›¤a geçmesiyle
AdnanOktar
232
KAN VE KALP MUC‹ZES‹
Dolafl›m sistemi içindeoksijen akci¤erlerdendokulara tafl›n›r. Kar-bondioksit ise dokular-dan akci¤erlere tafl›n›r.Glikoz, ba¤›rsaklartaraf›ndan emilir vegeçici olarakkaraci¤erde glikojenolarak depo edilir.Daha sonra buradandokulara gönderilir. Bukusursuz ifl bölümüAllah'›n eserlerindekikusursuzlu¤u bir kezdaha göstermektedir.
CO2
akci¤erler
kalp aort
üre
ana toplardamar
O2
üzerindeki kapak art›k kapanm›flt›r. Geri dönmesi imkans›z-
d›r. Sa¤ kar›nc›¤›n içinde oldukça k›sa bir süre kal›r ve hemen
ard›ndan ikinci kapak akci¤erlere do¤ru giden anayolu açar.
‹kinci yolculuk bafllam›flt›r. Ancak bu di¤erinden daha k›sad›r.
‹flte bu nedenle "küçük dolafl›m" olarak isimlendirilir.
Sa¤ kulakç›ktan pompalanan kan akci¤er atardamar›na
ulafl›r. Akci¤er atardamar› kalpten ç›kt›ktan sonra ikiye ayr›la-
rak sa¤ ve sol akci¤ere kollar gönderir. Akci¤erlere giren bu
damarlar akci¤erlerin içinde, oksijen ile karbondioksitin yer
de¤ifltirdi¤i hava kesecikleri olan alveollerin çeperinde, çeflitli
k›lcal damarlara ayr›l›r. Burada kirli kandaki karbondioksit al-
veollere, alveollerdeki oksijen ise kana geçer. Temizlenen kan,
akci¤er toplardamar› ile kalbin sol kulak盤›na, yani yolculu-
¤un ilk bafllad›¤› yere getirilir. Bir toplardamar›n ilk defa ola-
rak temiz kan tafl›mas› durumu bu flekilde gerçekleflmektedir.
D›flar›dan gelen hava akci¤erlere bronfllar yolu ile dolar.
Bronfllar akci¤ere girdiklerinde ise çeflitli kollara ayr›l›rlar. Al-
veoller, iflte bu kollard›r. Akci¤erlerin içinde hava ile dolu ola-
rak 300 milyon alveol bulunmaktad›r. Bunlar›n tümünün çe-
peri, oksijen-karbondioksit al›flveriflini gerçeklefltirecek k›lcal
damarlarla çevrilidir. Buradan yola ç›karak sadece akci¤erler-
deki k›lcal damarlar›n çap›n› tahmin etmek zor de¤ildir. Alve-
ollerin yüzey alanlar› yaklafl›k 230 m2'dir. Bu miktar, bir tenis
kortunun büyüklü¤üne eflit bir büyüklüktür. Milimetrenin
milyonda biri kal›nl›¤›ndaki duvarlar› ile k›lcal damarlar ve
alveoller, bizler için hayati öneme sahip görevlerini yerine ge-
tirirler.116
Akci¤erlerde gerçeklefltirilen bu gaz al›flverifli ger-
çekten de mucizevidir. Akci¤er her dakika 56x1021 (56
say›s›n›n yan›na 21 s›f›r getirilmesi ile oluflan say› –
HarunYahya
233
Kusursuz Ulafl›m A¤›:Kan Damarlar›
AdnanOktar
234
bronfllar
kirli kan
temiz kan
alveol
KILCAL DAMAR
ALVEOL
kanageçenoksijen
alveole giden karbondioksit
kan hücreleri
hücrezar›
sitoplazma
akci¤erdekihava
oksijenlikan
oksijenmolekülünün yolu
aktif yüzeykatman›
alveolhücresi
taban zar›fiberleri
k›lcaldamarhücresi
Alveoller, hava ile k›lcal damarlardaki kanaras›ndaki bariyerin toplam kal›nl›¤› 4 mik-rometredir. Bu kal›nl›k, tek bir alyuvarhücresinin yar›çap› kadard›r. Bu bariyerde-ki afl›r› incelik, iki yöne do¤ru gerçekleflengaz al›flveriflinin oldukça h›zl› ve etkili ol-du¤unu göstermektedir.
56 septrilyon) oksijen atomunu hücrelere ulaflt›r›r.117 Yapma-
m›z gereken tek fley nefes almakt›r. Günlük hayat›m›z› devam
ettirirken, içimize çekti¤imiz bir miktar hava ile akci¤erleri-
mizde bu muazzam gaz de¤iflimi müthifl bir h›zla gerçekleflir.
Bu al›flverifl sonras›nda art›k oksijen yüklenmifl olan küçük al-
yuvar hücremiz, yolculu¤unun ilk bafl›na dönmüfl, dokulara
oksijen tafl›mak için sol kulakç›ktaki yerini alm›flt›r. Sayfalar-
d›r sadece genel hatlar› ile anlatt›¤›m›z bu muazzam yolculuk
ise, bir dakikadan daha az sürmüfltür.
fiu önemli detay› hat›rlatmakta fayda vard›r. E¤er k›lcal
damarlar, alveollerden bir miktar uzak olsalar, bu önemli al›fl-
veriflin gerçekleflmesi imkans›zlafl›r. Onlar›n, hemen alveolle-
rin yak›n›nda yer almalar›, sat›rlard›r defalarca karfl›laflt›¤›m›z
ve hayranl›k duydu¤umuz mükemmel bir yarat›l›fl örne¤in-
den baflka bir fley de¤ildir. De¤il bir tesadüfi olay, planlar ya-
pabilen, düflünüp tasarlayan, akl›n› kullanabilen bir insan bi-
le bedenin her noktas›nda varl›¤›n› aç›kça gösteren bu kusur-
suz özellikleri gerçeklefltirebilme yetene¤ine sahip de¤ildir.
Bu eser, müthifl bir Akl›n, büyük ve Yüce bir Kudretin eseridir.
‹flte Allah, bize Kendisi'ni bu önemli yarat›l›fl delilleriyle tan›-
t›r. Düflünüp anlayabilen bir insan için Allah'›n eserlerini gör-
mek oldukça kolayd›r. Allah, Kuran'da bu önemli gerçe¤i flöy-
le bildirmifltir:
Allah, herfleyin Yarat›c›s›'d›r. O, herfley üzerinde Vekil'dir.
Göklerin ve yerin anahtarlar› O'nundur. Allah'›n ayetlerine
(karfl›) inkar edenler ise; iflte onlar, hüsrana u¤rayanlard›r.
(Zümer Suresi, 62-63)
HarunYahya
235
Kusursuz Ulafl›m A¤›:Kan Damarlar›
Kan Ak›m›n›n Kontrol Mekanizmas› Yap›lacak olan bir iflin getirece-
¤i faydalar› ve zararlar› hesaplaya-
rak ona göre tedbir almak; insana,
yani “akla" özgü bir kabiliyettir.
Ancak sadece insan bedenindeki
dolafl›m sistemine bakt›¤›m›zda
bile insandan daha "ak›ll›" görü-
nen baz› varl›klar›n birarada müt-
hifl bir organizasyonu üstlendikle-
rini anlar›z. Sorumluluklar› ise bü-
yüktür: Bir insan hayat›! ‹flte bu
yüzden hiç ara vermeden, hiç hata
yapmadan ve en önemlisi de her
durum ve flarta karfl› tedbir alarak
yollar›na devam etmeleri gerek-
mektedir.
Vücuttaki bu mekanizman›n
"ak›ll›" oldu¤unu ispat eden birçok
delil vard›r. Bedende, daha önce
birkaç kere de¤indi¤imiz gibi, "ih-
tiyaçlar saptanmaktad›r". Bunun
hangi kararla yap›ld›¤› ve ihtiyaç-
lar› kimin saptad›¤› belli de¤ildir.
Ama kalp, damarlar, kan›n içinde
gezen hücreler, hep birlikte müthifl
fluurlu bir organizasyon gerçeklefl-
tirirler. Buna göre kalp, kan› belirli
AdnanOktar
236
miktarda pompalar, alyuvarlar
sahip olduklar› oksijeni belirli
hücrelere da¤›t›r ve en önemlisi
de damarlar belirli yerlere kan
ak›fl›n› sa¤larlar.
Siz uyurken veya dinlenir-
ken, kalbinizin pek fazla kan
pompalamas› gerekmez. Yata¤›-
n›zdan aniden do¤ruldu¤unuz-
da nefes nefese kalman›z›n ne-
deni aradaki bu farkl›l›kt›r. Kalp,
siz uyurken ancak sizi hayatta
tutacak kadar kan pompalar. Bu
elbette de¤erli bir tasarruftur.
Yata¤›n›zdan kalk›p yürümeye
bafllad›¤›n›zda kalbin hareketi
artar. Sizi daha fazla zor durum-
da b›rakmadan mesaj gerekli ye-
re iletilmifltir: Vücut hareket ha-
lindedir ve daha fazla kana ihti-
yaç vard›r. Bir yere do¤ru kofl-
maya bafllad›¤›n›zda ise kalbini-
zin kan pompalama h›z› ve hac-
mi 6-7 kat kadar artar. Vücut bu
konuda çok iktisatl›d›r. Vücu-
dun her yan›na her an ayn› mik-
tarda kan gitmez. Kan, yemek
yedi¤inizde midenize, yüzdü-
¤ünüzde akci¤erlerinize ve kas-
lar›n›za, bir fley okudu¤unuzda
HarunYahya
237
beyninizde toplan›r. Çünkü o anda beslenmesi ve nefes alma-
s› gereken en önemli hücreler o bölgelerdedir.
‹ktisat, sadece böyle zamanlar için geçerli de¤ildir. Normal
flartlarda beden, kaslar› beslemek için afl›r› bir gayret göster-
mez. Kaslar, bedenin %30-40'›n› oluflturmaktad›r. Buna ra¤men
günlük dinlenme halinde kaslara giden kan miktar› flafl›rt›c›
derecede düflüktür. Ama kaslar›n›z› çal›flt›rmaya bafllad›¤›n›z-
da, metabolik aktiviteniz 50 kat, kaslara kan ak›fl› ise 20-25 kat
kadar artar.118 Bu gerçekten de hayret verici bir de¤iflikliktir. Bir
egzersiz s›ras›nda kaslar›n gerçekten de bu afl›r› kan ak›m›na
ihtiyaçlar› vard›r. E¤er kaslar, normal flartlarda da bu kadar bü-
yük miktarda kana ihtiyaç duysalard›, kuflkusuz kalbin bu me-
tabolizmaya yetiflebilmesi imkans›zlafl›rd›. Bedenin ak›ll› de-
238
KAN VE KALP MUC‹ZES‹
Spor yaparken kaslar›m›z normal flartlara oranla 20-25 kat daha faz-la kana ihtiyaç duyarlar. E¤er normal flartlarda kaslar bu miktarda
kana ihtiyaç duysayd›, kalbin bu afl›r› tempoya gücü yetmezdi. An-cak herfleyi bir ölçüyle yaratan Rabbimiz, kalbimizi de, kaslar›-
m›z› da birbirine uygun yaratm›flt›r.AdnanOktar
netleyicileri, bunun yerine mevcut kan› beyin gibi daha önem-
li ve gerekli yerlerde kullanmay› tercih ederler.
Beyin, sürekli beslenmesi ve oksijen almas› gereken bir or-
gand›r. Bunun tek nedeni, bedende tüm olup bitenleri ve tüm
organlar› kontrolü alt›nda bulundurmas›d›r. ‹flin ilginç yan›
ise, kalp, kan damarlar› ve kan hücreleri bu hayati gerçe¤in
fark›ndad›rlar. ‹flte bu nedenle, beyne kan ak›fl›, ne pahas›na
olursa olsun mutlaka sürdürülür. Damarlar›n beyne her daki-
ka yaklafl›k 1 lt kan ulaflt›rmalar› gerekmektedir. Bir kanama
an›nda ise vücutta azalan kan, bu görevi üstlenmifl sinirler ta-
raf›ndan beyne do¤ru çekilir. Beyinde bulunan damarlar, ken-
dilerini bu acil duruma göre ayarlar, aç›l›r ya da daral›rlar. Du-
rumdan haberdar olan vücudun di¤er bölümlerindeki kan da-
marlar›, bu ana merkezi kurtarabilmek için kendi geçifllerini
durdururlar. Böylelikle daha az öneme sahip organlara kan
gitmesi engellenir. ‹nsan bedeninin her noktas›nda kendisini
gösteren "ak›l", bir kez daha karfl›m›zdad›r.
Vücuttaki her dokunun kan ak›m› gereksinimleri, tam ola-
rak ihtiyac› karfl›layacak flekilde kontrol edilir –ne eksik ne
fazla.- Örne¤in, en önemli gereksinimi oksijen olan bir doku-
ya kan ak›m›, dokunun tam oksijen alabilece¤i miktar kadar
bazen de biraz daha fazlad›r. Fakat bundan daha çok kan ak›-
m› hiçbir zaman olmaz. Bu müthifl kontrol, dokular›n beslen-
mesini hiçbir zaman yetersiz duruma düflürmedi¤i gibi, kal-
bin ifl yükünü de minimum düzeyde tutar.119 Son derece bü-
yük bir öneme sahip olan bu kontrol sistemi ise, damarlar›n
geçifl izni sa¤lay›p sa¤lamamalar› ile ilgilidir. Damarlar, an-
cak ihtiyaç içinde olan doku için yollar›n› açar, yani ge-
nifller, o s›rada daha az kana ihtiyaç duyan bir doku
için ise yolu kapat›r, yani kas›l›rlar. Damarlar› kas-
HarunYahya
239
Kusursuz Ulafl›m A¤›:Kan Damarlar›
larla çevreleyen mükemmel yarat›l›fl›n önemi iflte buradad›r.
Peki böyle bir kontrol mekanizmas› olmasayd› ve vücuttaki
her doku ve organ her an eflit seviyede kan ile beslenseydi ne
olurdu? O zaman kalbin, flu ankinden bir kat daha fazla kan
pompalamas› gerekirdi.120 Kalp, muhtemelen böyle bir tempo-
ya yetiflemez ve k›sa bir süre içinde yorgun düflerdi. Bedenini-
zin fazla oksijene gereksinim duydu¤u zamanlar›; yüksek bir
da¤a ç›kt›¤›n›z› veya afl›r› yo¤un bir spor yapt›¤›n›z› dü-
flünün. Vücudunuzda meydana gelen oksijen ihtiyac›-
n› karfl›lamak için ne kadar h›zl› nefes al›rs›n›z ve
AdnanOktar
240
KAN VE KALP MUC‹ZES‹
Vücudun ana merkezi olan beyin herhangi bir kaza durumunda öncelikli korun-mas› gereken organlardan biridir. Vücudumuzdaki kan damarlar› beynin bu ön-celi¤ini bilircesine hareket ederler. Beyne giden kan miktar›n›n azalmas› duru-munda hem beyin kan damarlar› hem de di¤er damarlar acil önlem al›rlar. Be-yin damarlar› bu durumda genifller veya daral›rlar, vücuttaki di¤er damarlar dabu ana merkezi kurtarabilmek için kendi geçifllerini durdururlar.
kalbiniz ne kadar h›zl› atar. Bedenin tüm dokular›n›n ayn› mik-
tarda kanla beslenmesi, size günün 24 saati buna benzer bir du-
rumu, hatta belki de daha yo¤ununu yaflatacakt›r. Bu k›yas, be-
denin bu kontrol mekanizmas›n›n sizin için ne kadar büyük
önem tafl›d›¤›n› göstermek için yeterlidir.
Damarlar, gerçekten de bu mükemmel kontrol için özel
olarak yarat›lm›fllard›r. Acil durumlarda ne yapmalar› gerekti-
¤ini bilir ve buna göre son derece ak›lc› ve "hayat kurtar›c›"
tedbirler al›rlar. Örne¤in so¤uk bir ortam, vücut ›s›s›n›n azal-
mas› ve beynin zarar görmesine neden olabilecek tehlikeli bir
ortamd›r. Ancak insan, damarlar›n bu üstün kabiliyetleri saye-
sinde fliddetli so¤uklara dayanabilecek bir metabolizmaya sa-
hip olur. So¤uk bir hava ile karfl›lafl›ld›¤›nda ayak ve el par-
maklar›ndaki damarlar, al›nan ilk tedbir ile hemen büzülürler.
Bu flekilde el ve ayak parmaklar›na kan ak›fl› azalt›lm›fl ve vü-
cuttaki kan›n so¤umas› önlenmifl olur. Bilindi¤i gibi el ve
ayaklardaki damarlar, yüzeye yak›n damarlard›r ve bu neden-
le vücuttaki kan›n so¤umas›na neden olabilirler. Kan›n so¤u-
mas› ise kan ile beslenen kalp ve beynin de so¤umas› anlam›-
na gelir ki, bu çok büyük bir tehlikedir.
Ciddi derecede so¤uk bir hava ile karfl›lafl›ld›¤›nda ise, vü-
cudunuzdaki damarlar sizi donmaktan, yani ölümden kurtar-
mak için parmaklar›n›z› feda eder ve bu bölgeye kan ak›m›n›
tamamen durdururlar. Ayn› anda beyin de mesaj göndererek
kaslar›n birbirlerine dokunarak titremelerini sa¤lar. Bu titre-
me sonucunda hareketlenen damarlar ve dolay›s›yla kan, vü-
cut ›s›s›n›n biraz daha artmas›na neden olur.121 Karl› bir ha-
vada d›flar› ç›kt›¤›n›zda kuflkusuz siz de vücudunuzda
al›nm›fl bu tedbirlerin etkisini hemen hissedersiniz.
Vücudunuzda so¤uktan ilk etkilenen yerler el ve
HarunYahya
241
Kusursuz Ulafl›m A¤›:Kan Damarlar›
AdnanOktar
242
ayaklar›n›zd›r. So¤uktan dolay› vücudunuzda bafllayan titre-
me de, beyinden gelen ültimatomun bir sonucudur.
Damarlar›n büzülüp gevflemeleri kuflkusuz beynin kont-
rolündedir. Beyin, çeflitli sinir hücreleri ve hormonlar sayesin-
de ilgili damarlara mesajlar gönderir. Buna göre, hangi doku-
nun neye ihtiyac› var belirlenmifl olur. Örne¤in, tümüyle psi-
kolojik bir olay olmas›na ra¤men utand›¤›n›zda ya da çok bu-
nald›¤›n›zda, sinirlerinizden gelen sinyaller, atardamarlar› sa-
ran kaslara ulafl›r. Atardamar kaslar›n›n gevflemesi sonucunda
kan ak›fl› fazlalafl›r ve yüzünüz aniden k›zar›r.122
K›lcal damarlar ise, bu konuda en özgür davranan damar-
lard›r. Tamamen ihtiyaca göre kan ak›fl›na devam eder, gerek-
ti¤inde ak›fl› tamamen keser, gerekti¤inde de vardiyal› olarak
kan›n geçifline izin verirler. Örne¤in siz dinlenirken, pek çok
k›lcal damar›n›zdaki kan ak›fl› durmufltur. Ama ince ba¤›rsa-
¤›n›zda, yeme¤in hemen arkas›ndan kan ak›fl› h›zlan›r. Nor-
mal flartlarda vücudunuzun bütün k›lcal damarlar›n› doldura-
cak kadar kan›n›z yoktur. E¤er vücut, tüm k›lcal damarlarlar›-
n›z› kan ile doldurmufl olsayd›, beyninize kan gitmezdi ve k›-
sa bir süre içinde bay›l›rd›n›z. Böyle bir durumun biraz uzun
sürmesi ise, beyninizin ölümüne neden olurdu.123
K›lcal damarlar›n kan›n ak›fl›n› do¤rudan kontrol edebil-
me kabiliyetleri, kan›n so¤umamas› ve dolay›s›yla vücut ›s›s›-
n›n sabit kalmas› aç›s›ndan da son derece önemli bir özelliktir.
So¤uk havalarda özellikle cilde yak›n bölgelerdeki k›lcal da-
marlar›n ak›fllar›n› durdurmalar›, burada ›s› kayb›n›n meyda-
na gelmesini engellemifl olur.124
Vücudun ›s›s›n›n dengede tutulmas›nda, so¤uk ka-
dar s›cak da etkilidir. Afl›r› s›cakta vücuttaki damarlar
HarunYahya
243
Kusursuz Ulafl›m A¤›:Kan Damarlar›
tam tersi bir yöntem kullan›rlar. S›cak bir ortama girdi¤inizde
derinize yak›n olan kan damarlar› genifller. Kan, cildinize, ya-
ni yüzeye yak›n yerlere hücum etmifltir. Bu nedenle yüzünüz
k›rm›z›lafl›r. Kandaki ›s›, cildinizi ›s›t›r ve bu ›s› da deriden ha-
vaya verilir. Böylelikle ortam s›cak olmas›na ra¤men, bedenin
›s›s› normal seviyede kal›r.
Daha pek çok detay› olan bu muazzam tedbirler karfl›s›n-
da akl›n› kullanabilen her insan, karfl›s›ndaki önemli gerçe¤in
fark›na varm›flt›r. Karfl›m›zda, insan akl›n›n s›n›rlar›n› aflan bir
ak›l, muazzam bir kusursuzluk vard›r. Bütün bunlara aç›k flu-
urla aç›klama arayan bir insan, Rabbimiz olan Allah'›n mutlak
varl›¤›n› ve hakimiyetini fark edecektir.
Kitab›n bafl›ndan beri anlat›lan bu mükemmellikler,
Allah'›n Yüce varl›¤›n›n, "her yerde" oldu¤unu gösterebilmek,
ihtiflaml› eserlerinin kendi bedenimizde de var oldu¤unu fark
ettirebilmek içindir. Bu aç›k gerçekleri göremeyen veya gör-
meyi reddeden kifliler, düfltükleri büyük yan›lg›n›n ahirette
fark›na varacaklard›r. Kendilerine gösterilmifl say›s›z delili
görmezden gelmenin, hatta gördükleri halde tüm bunlar için
baflka aç›klamalar araman›n karfl›l›¤› Allah Kat›nda oldukça
büyük olabilir. Bile bile inkar edenler için Allah sonsuz bir ce-
hennem hayat› haz›rlam›flt›r.
Akl›n› kullanan her insan›n, ahiret hayat›n›n gerçekli¤ine
ihtimal verip biraz düflünmesi ve cehennem azab›ndan ciddi
flekilde korkmas› gerekmektedir. Allah, inkarlar› ile ahirete gi-
denlerin durumunu bir ayette flu flekilde aç›klar:
Gerçek olan va'd yaklaflm›flt›r, iflte o zaman, inkar edenlerin
gözleri yuvalar›ndan f›rlayacak: "Eyvahlar bize, biz bun-
dan tam bir gaflet içindeydik, hay›r, bizler zalim kim-
selerdik" (diyecekler). (Enbiya Suresi, 97)
AdnanOktar
244
KAN VE KALP MUC‹ZES‹
HarunYahya
245
nsan bedeninde "kan" denen k›rm›z› bir s›v›
oldu¤u kuflkusuz tarihin bafllang›c›ndan
beri biliniyordu. Ancak kan›n vücut içinde
sabit durmad›¤›, "dolaflt›¤›" çok sonralar›
anlafl›ld›. Bunun keflfi, ‹slam dünyas›n›n bi-
lim, sanat ve düflünce alanlar›nda dünyan›n
öncüsü oldu¤u Ortaça¤'da mümkün oldu: Müslüman hekim
‹bn en-Nafis ilk kez kan dolafl›m›n› detayl› olarak aç›klad›. Ay-
n› gerçe¤in Avrupal›lar taraf›ndan ö¤renilmesi ise, 17. yüzy›-
l›n ilk yar›s›nda William Harvey'in bulgular›yla oldu. Harvey,
Anatomica de Motu Cordis et Sanguinis in Animalibus (Hayvan-
larda Kalbin ve Kan›n Haraketi Hakk›nda Anatomik Bir Çal›fl-
ma) adl› kitab›nda, kan›n kalp taraf›ndan pompalanarak tüm
vücudu dolaflt›¤›n› kan›tlar›yla ortaya koydu.
E¤er sizin de bedeninizde akan kan›n varl›¤›ndan daha
önce hiç haberiniz olmasayd› ve bir gün bunu aniden keflfet-
seydiniz, bir hayli flafl›r›rd›n›z. Sizi ilk hayrete düflüren, deri-
nizin hemen alt›nda alabildi¤ine k›rm›z› bir rengin hakimiye-
ti olurdu. Bu s›v›n›n son derece h›zl› bir biçimde hiç durma-
dan akmakta oldu¤unu ö¤rendi¤inizde ise daha da çok flafl›ra-
cakt›n›z. D›flar›ya akan kan›n bir süre sonra "kendili¤inden"
durup p›ht›laflarak, akt›¤› bölgeyi tamamen farkl› bir görünü-
me getirdi¤ine flahit olacakt›n›z ve bundan dolay› flaflk›nl›¤›-
n›z daha da artacakt›. Bu s›v›n›n neden böyle "özel" oldu-
¤unu ve bedeninize neden ve nas›l yerlefltirilmifl oldu-
¤unu merak etmeye bafllayacakt›n›z.
Biraz detayl› inceledi¤inizde ise kan olmadanHarunYahya
247
bedeninizin yaflayamad›¤›n› ama belki de daha ilginci, "bede-
niniz olmadan da kan›n yaflayamad›¤›n›" fark edecektiniz. ‹fl-
te bu nedenle ne yaparsan›z yap›n, hangi laboratuvarda ince-
lerseniz inceleyin, bu mükemmel yap›n›n detaylar›n› asla tam
anlam›yla ö¤renemeyecektiniz.
Bu durum flu an için de geçerli. Bilim adamlar› kan› tüm de-
taylar› ve tüm fonksiyonlar› ile incelemeyi henüz tam olarak ba-
flaramad›lar. Bunu yapmalar› da flu an için pek mümkün görün-
müyor çünkü kan, ancak insan bedeninde canl› özelli¤i göstere-
biliyor. ‹nsan bedeninden ayr›ld›¤›nda adeta "ölüyor" ve p›ht›-
laflmaya bafll›yor.
Kanla ilgili genel bir
bilgi edinebilmemi-
zin sebebi ise, kan›
oluflturan hücrelerin
kandan ayr›flt›r›larak
incelenebilmesi…
AdnanOktar
248
KAN VE KALP MUC‹ZES‹
Kan, vücudun d›fl›naç›kt›¤›nda p›ht›lafl›rve canl›l›k özelli¤ini
yitirir. Art›k adeta öl-müfl gibidir. Bu ne-
denle bilim adamlar›kan›n tüm özellikleri-
ni laboratuvar orta-m›nda inceleyeme-mektedirler. Bu da
bilim dünyas›n›n, ka-n›n benzeri bir s›v›n›nyap›lmas›ndan henüz
çok uzak oldu¤unugöstermektedir.
Bilim adamlar›, içindeki hücreler al›nm›fl olan plazmay› da sak-
lamaya u¤rafl›yorlar ama bunun muhafaza edilebilmesi için de
kimyasal ifllemler gerekiyor. Mikroskop alt›nda belli bir yaflam
ve hareket flekline sahip hücrelerin ise insan bedeninde de ayn›
özelliklere sahip olup olmad›klar› bilinmiyor. ‹flte bu nedenle,
say›s›z bilim adam› biraraya gelip, dünyan›n en geliflmifl labo-
ratuvarlar›nda, en geliflmifl sistemlerle kan›n bir taklidini yap-
may› baflaramad›lar. fiu andaki araflt›rmalar en az›ndan sadece
oksijen tafl›yabilen yedek bir s›v› yapma yönünde yürütülüyor.
Verilen tüm bu detaylar, bu konuda biraz durup düflünül-
mesini sa¤lamak içindir. Baz› medya, e¤itim kurumlar› veya
"popüler kültür" arac›l›¤›yla verilen gizli veya aç›k telkin, bir
"evrimleflmenin" var oldu¤u üzerinedir. Bu öylesine bir ön ka-
buldür ki, evrim savunucular› insanlar›n bu konu üzerinde
fazla düflünmelerini istemezler. Bilimsellik k›l›f› alt›nda asl›n-
da son derece komik bir masal anlat›r, onu da birkaç kimya
formülü ile süslerler. Tüm bunlara çeflitli spekülasyonlar hat-
ta sahtekarl›klar da eklenince ortaya son derece ciddiye al›-
nan, bilimsel kurumlarda konu edilen, hakk›nda konferanslar
verilen bir evrim teorisi hikayesi ç›kar. Asl›nda ç›kart›lan bu
yo¤un gürültü ile anlat›lmak istenen sadece fludur: Bu muaz-
zam evren, kusursuz insan bedeni, birbirinden çeflitli hayvan
ve bitkiler, k›sacas› var olan herfley "tesadüfen" oluflmufltur.
‹ddia o kadar mant›ks›z ve utanç vericidir ki, art›k kimi bilim
adamlar› bunu aç›kça dile getirmez, bilimsel terimler kullana-
rak olay› geçifltirmeye çal›fl›rlar.
Bu konu üzerinde fazla düflünülmesini istememelerinin
sebebi de budur. Çünkü yeryüzündeki "herhangi bir fley"
biraz derinlemesine incelendi¤inde, evrim teorisinin
ne kadar büyük bir yan›lg› oldu¤u rahatl›kla anlafl›-
HarunYahya
249
Mükemmel Dolafl›m A¤›Karfl›s›nda Evrim Ç›kmaz›
labilir. Karfl›laflt›¤›n›z her sistem öylesine detayl› ve ak›lc›d›r
ki, tesadüflerle meydana gelmesi bir yana, tek bir tesadüfün
bile sistemin ak›fl›n› bozaca¤› hemen görülür. ‹ncelenen fleyin,
bir canl›n›n vücut mekanizmas› veya bir çiçe¤in kompleks ya-
p›s› olmas› da gerekmez. Tek bir proteinin amino asit dilimi,
canl›l›¤›n yarat›lm›fl oldu¤unu anlamak için yeterlidir. Bu ki-
tapta inceledi¤imiz kan dolafl›m sistemini genel hatlar›yla
flöyle bir hat›rlamaya çal›fl›n. Evrim teorisi, bu detayl›, son de-
rece kompleks ve herfleyden önemlisi hayati önemi olan me-
kanizman›n say›s›z üyesi içinden "tek bir makromolekülün bi-
AdnanOktar
250
KAN VE KALP MUC‹ZES‹
le kökenini" aç›klayamamaktad›r. Aç›klamas› da mümkün de-
¤ildir, çünkü bu muhteflem organizasyon içinde tek bir rastge-
le müdahale, sistemi tümüyle altüst etmeye yeter. Darwinist
e¤ilimli Bilim ve Teknik dergisinde, bu gerçek flu sözlerle itiraf
edilmektedir:
"Kanda gerçekleflen herfley son derece karmafl›k ve birbiriyle iliflkili-
dir. Herfley, en küçük ayr›nt›ya var›ncaya kadar kusursuz bir flekil-
de düzenlenmifltir. Kanda o kadar kusursuz bir iflleyifl vard›r ki, en
ufak bir bozuklu¤un çok ciddi sonuçlar› olabilir. "125
Kan, ancak bedende canl›d›r. Beden de ancak kan oldu-
HarunYahya
251
Mükemmel Dolafl›m A¤›Karfl›s›nda Evrim Ç›kmaz›
¤unda yaflar. Dolay›s›yla kan›n, ne önce ne sonra, tam zama-
n›nda yani kan dolafl›m›yla yaflayan ilk canl›yla birlikte var ol-
mas› gerekmektedir. Sadece var olmas› yeterli de¤ildir, hare-
ket de etmesi gerekir. O halde kalp de ayn› anda var olmal›d›r.
Kalp ve kan bafl›bofl hareket edemezler. Bir güzergahlar›n›n
olmas› gerekir. ‹flte bu yüzden kan damarlar›n›n da tam bu s›-
rada döflenmesi gerekmektedir.
Evrimcilerin iddialar› göz önünde al›nd›¤›nda tesadüfler
sonucunda yeryüzündeki ilk kan dolafl›m sistemine sahip or-
ganizmalar›n ortaya ç›km›fl oldu¤unu kabul etmek gerekir. Fo-
siller, bu özellikteki organizmalar›n, di¤er tüm kompleks ya-
flam formlar›yla birlikte, Kambriyen devirde ortaya ç›kt›¤›n›
göstermektedir. Kambriyen canl›lar›n›n ço¤unda kan dolafl›m
sisteminin bulundu¤u bilinmektedir. Daha önceden fosil kay›t-
lar›nda sadece tek hücreliler ve çok basit baz› çok hücreliler
varken, Kambriyen'de kan dolafl›m›n›n nas›l olup da bir anda,
herhangi bir öncülü olmadan ortaya ç›kt›¤› sorusu, evrim teori-
si aç›s›ndan cevaps›zd›r. Çok hücreli bir canl›n›n bedeninin ya-
flayabilmesi için onu oluflturan milyonlarca hücrenin "ayr› ay-
r›" yaflat›lmas› gerekmektedir. Bu durumda kan damarlar› her
hücreye u¤rayan mükemmel ulafl›m a¤› ile birlikte bedenin ya-
flamaya bafllad›¤› ilk an kusursuz olarak var olmal›d›r. Oksije-
ni içeri alacak solunum mekanizmalar›, direktifleri verecek be-
yin, kan› üretecek organlar, damarlar, k›saca vücuttaki di¤er
mekanizmalar olmadan da bu sistemin varl›¤›n›n bir anlam›
yoktur. Bu kusursuz yap› içinden tek bir parçan›n sonradan
oluflmas›n›, ifllev görebilmek için di¤erlerinin oluflmas›n› bek-
lemesi imkans›zd›r. Damarlar›n "zamanla" meydana ge-
lip, milyonlarca sene boyunca içlerinde dolaflacaklar›
kan›n oluflmas›n› beklemeleri ya da kan›n, tesadüfen
AdnanOktar
252
KAN VE KALP MUC‹ZES‹
kendisini hareketlendirecek bir pompan›n oluflmas›n› bekleye-
rek bir köflede ifllevsiz kalmas› gibi bir ihtimal elbette son dere-
ce mant›ks›zd›r. Ancak evrim teorisinin savundu¤u fley "tam
olarak" budur.
Bu durumda evrimcilere sormak gerekir: Sözde tesadü-
fen oluflan kan›, flu an yapay olarak üretmek neden imkan-
s›zd›r? Onlara göre tesadüflerin rahatl›kla baflard›klar› ve hiç
hata yapmad›klar› bu üretim, acaba neden 21. yüzy›l›n tek-
nolojisi ve bilgi sahibi bilim adamlar› ile baflar›lamamakta-
d›r? Bu tesadüfler, do¤al ortamda rastgele geliflen olaylar ol-
malar›na ra¤men, nas›l olmufl da kan› yaln›zca canl› bede-
HarunYahya
253
Mükemmel Dolafl›m A¤›Karfl›s›nda Evrim Ç›kmaz›
ninde yaflayacak flekilde "özel bir üretimle" gelifltirebilmifl-
lerdir? Hücrelere teker teker görevler da¤›tan, onlar için bel-
li bir güzergah belirleyen, kalp hücrelerine kas›lma direktifi
veren acaba hangi tesadüftür? Bu tesadüflerin tümünün do-
lafl›m sistemini oluflturan mekanizmaya faydal› bir fleyler ek-
lemifl olmas› gerekir çünkü hatas›z ve mükemmel bir sistem
oluflsa bile, sadece tek bir yanl›fl müdahale, sistemi tamamen
ortadan kald›rmaya yetecektir. Peki bu durumda tümüyle
fluurlu gerçekleflen bu olaylara "tesadüf" denmesi mümkün
olur mu? Sistemin her parças›nda, her detay›nda fluur vard›r.
‹nsan, bu fluurun detaylar›n› henüz bir yüzy›l önce ve sade-
ce genel hatlar› ile keflfedebilmifltir. Bütün bunlar› yaratan
herfleyden üstün olan, sonsuz güç sahibi Yüce Allah't›r.
Evrimcilerin bu gerçe¤i reddetmelerinin tek nedeni,
Allah'›n apaç›k varl›¤›n› kabul etmemek konusunda kendile-
rini flartland›rm›fl olmalar›d›r. Gerçekte canl›l›¤›n kompleksli-
AdnanOktar
254
KAN VE KALP MUC‹ZES‹
¤ini gözlemleyen bir bilim adam›n›n, bunlar› tesadüflerin
meydana getirdi¤ini düflünmesi ve buna inanmas› mümkün
de¤ildir. Evrimcilerin hiçbir bilimsel dayana¤› olmayan bu te-
oriyi savunmaya çal›flmalar›n›n tek sebebi, Allah'›n kusursuz
yarat›fl›n› görmezden gelmeleridir. Yeryüzündeki her detayda
aç›kça sergilenen yarat›l›fl gerçeklerine gözlerini kapat›p, rast-
gele tesadüfleri kendilerine ilah edinmeleridir.
Kimi evrim savunucular›, yapt›klar› önemli hatan›n fark›-
na varm›fl ve herfleyin üstün ak›l sahibi bir Yarat›c›’n›n eseri ol-
du¤u gerçe¤ini kabul etmek zorunda kalm›fllard›r. Yarat›l›fl
gerçe¤i gözümüzü çevirdi¤imiz her yerdedir. Allah, öyle mü-
kemmel bir evren ve do¤a yaratm›flt›r ki, keflfedilen her yeni-
lik, karfl›lafl›lan her bilimsel detay mutlaka Rabbimiz'in Yüce
Zat›n› gösterir. Bunlar›n tümü, kusursuzca var eden Allah'›n,
benzeri olmayan eserlerindendir. Bunlar› görüp takdir eden,
evrenin en büyük s›rr›n› kavram›fl, tüm varl›klar›n ve kendisi-
nin yarat›l›fl amac›n› anlam›fl olacakt›r. Ve gördü¤ü her kan›tla
birlikte, Allah'a daha çok yak›nlaflacakt›r. Bütün bu delillere
ra¤men gerçe¤i reddeden ise, dünyada bofla giden çabas› için
hay›flan›p dururken, ahirette de büyük bir azapla karfl›lafla-
cakt›r. Allah bir ayette bu gerçe¤i flu flekilde bildirmektedir:
Rablerine icabet edenlere daha güzeli vard›r. O'na icabet et-
meyenler ise, yeryüzündekilerin tümü ve bununla birlikte
bir kat› daha onlar›n olsa mutlaka (kurtulmak için) bunu
fidye olarak verirlerdi. Sorgulaman›n en kötüsü onlar için-
dir. Onlar›n bar›nma yerleri cehennemdir, ne kötü bir yara-
t›kt›r o!.. (Ra'd Suresi, 18)
255
arwinizm, yani evrim teorisi, yarat›l›fl
gerçe¤ini reddetmek amac›yla ortaya
at›lm›fl, ancak baflar›l› olamam›fl bilim
d›fl› bir safsatadan baflka bir fley de¤il-
dir. Canl›l›¤›n, cans›z maddelerden te-
sadüfen olufltu¤unu iddia eden bu te-
ori, evrende ve canl›larda çok mucizevi bir düzen bulundu¤u-
nun bilim taraf›ndan ispat edilmesiyle çürümüfltür. Böylece
Allah'›n tüm evreni ve canl›lar› yaratm›fl oldu¤u gerçe¤i, bilim
taraf›ndan da kan›tlanm›flt›r. Bugün evrim teorisini ayakta tut-
mak için dünya çap›nda yürütülen propaganda, sadece bilim-
sel gerçeklerin çarp›t›lmas›na, tarafl› yorumlanmas›na, bilim
görüntüsü alt›nda söylenen yalanlara ve yap›lan sahtekarl›k-
lara dayal›d›r.
Ancak bu propaganda gerçe¤i gizleyememektedir. Evrim
teorisinin bilim tarihindeki en büyük yan›lg› oldu¤u, son 20-
30 y›ld›r bilim dünyas›nda giderek daha yüksek sesle dile ge-
tirilmektedir. Özellikle 1980'lerden sonra yap›lan araflt›rmalar,
Darwinist iddialar›n tamamen yanl›fl oldu¤unu ortaya koy-
mufl ve bu gerçek pek çok bilim adam› taraf›ndan dile getiril-
mifltir. Özellikle ABD'de, biyoloji, biyokimya, paleontoloji gibi
farkl› alanlardan gelen çok say›da bilim adam›, Darwinizm'in
geçersizli¤ini görmekte, canl›lar›n kökenini art›k "yarat›l›fl
gerçe¤iyle" aç›klamaktad›rlar.
257
HarunYahya
Evrim teorisinin çöküflünü ve yarat›l›fl›n delillerini di¤er
pek çok çal›flmam›zda bütün bilimsel detaylar›yla ele ald›k ve
almaya devam ediyoruz. Ancak konuyu, tafl›d›¤› büyük önem
nedeniyle, burada da özetlemekte yarar vard›r.
Darwin'i Y›kan ZorluklarEvrim teorisi, tarihi eski Yunan'a kadar uzanan bir ö¤reti
olmas›na karfl›n, kapsaml› olarak 19. yüzy›lda ortaya at›ld›.
Teoriyi bilim dünyas›n›n gündemine sokan en önemli geliflme,
Charles Darwin'in 1859 y›l›nda yay›nlanan Türlerin Kökeni ad-
l› kitab›yd›. Darwin bu kitapta dünya üzerindeki farkl› canl›
türlerini Allah'›n ayr› ayr› yaratt›¤› gerçe¤ine karfl› ç›k›yordu.
Darwin'e göre, tüm türler ortak bir atadan geliyorlard› ve za-
man içinde küçük de¤iflimlerle farkl›laflm›fllard›.
Darwin'in teorisi, hiçbir somut bilimsel bulguya dayanm›-
yordu; kendisinin de kabul etti¤i gibi sadece bir "mant›k yü-
rütme" idi. Hatta Darwin'in kitab›ndaki "Teorinin Zorluklar›"
bafll›kl› uzun bölümde itiraf etti¤i gibi, teori pek çok önemli
soru karfl›s›nda aç›k veriyordu.
Darwin, teorisinin önündeki zorluklar›n geliflen bilim ta-
raf›ndan afl›laca¤›n›, yeni bilimsel bulgular›n teorisini güçlen-
direce¤ini umuyordu. Bunu kitab›nda s›k s›k belirtmiflti. An-
cak geliflen bilim, Darwin'in umutlar›n›n tam aksine, teorinin
temel iddialar›n› birer birer dayanaks›z b›rakm›flt›r.
Darwinizm'in bilim karfl›s›ndaki yenilgisi, üç temel bafll›k-
ta incelenebilir:
1) Teori, hayat›n yeryüzünde ilk kez nas›l ortaya ç›kt›¤›-
n› asla aç›klayamamaktad›r.
2) Teorinin öne sürdü¤ü "evrim mekanizmala-
AdnanOktar
258
KAN VE KALP MUC‹ZES‹
r›"n›n, gerçekte evrim-
lefltirici bir etkiye sahip
oldu¤unu gösteren hiç-
bir bilimsel bulgu yok-
tur.
3) Fosil kay›tlar›,
evrim teorisinin öngö-
rülerinin tam aksine bir
tablo ortaya koymakta-
d›r.
Bu bölümde, bu üç
temel bafll›¤› ana hatlar›
ile inceleyece¤iz.
Afl›lamayan ‹lk Basamak: Hayat›n Kökeni Evrim teorisi, tüm canl› türlerinin, bundan yaklafl›k 3.8
milyar y›l önce ilkel dünyada ortaya ç›kan tek bir canl› hücre-
den geldiklerini iddia etmektedir. Tek bir hücrenin nas›l olup
da milyonlarca kompleks canl› türünü oluflturdu¤u ve e¤er
gerçekten bu tür bir evrim gerçekleflmiflse neden bunun izleri-
nin fosil kay›tlar›nda bulunamad›¤›, teorinin aç›klayamad›¤›
sorulardand›r. Ancak tüm bunlardan önce, iddia edilen evrim
sürecinin ilk basama¤› üzerinde durmak gerekir. Sözü edilen
o "ilk hücre" nas›l ortaya ç›km›flt›r?
Evrim teorisi, yarat›l›fl› reddetti¤i, hiçbir do¤aüstü müda-
haleyi kabul etmedi¤i için, o "ilk hücre"nin, hiçbir tasar›m, plan
ve düzenleme olmadan, do¤a kanunlar› içinde rastlant›sal
olarak meydana geldi¤ini iddia eder. Yani teoriye göre,
cans›z madde tesadüfler sonucunda ortaya canl› bir
HarunYahya
259
Evrim Yan›lg›s›
hücre ç›karm›fl olmal›d›r. Ancak bu, bilinen en temel biyoloji
kanunlar›na ayk›r› bir iddiad›r.
Cans›z Maddeler Hayat OluflturamazDarwin, kitab›nda hayat›n kökeni konusundan hiç söz et-
memiflti. Çünkü onun dönemindeki ilkel bilim anlay›fl›, canl›-
lar›n çok basit bir yap›ya sahip olduklar›n› varsay›yordu. Orta-
ça¤'dan beri inan›lan "spontane jenerasyon" adl› teoriye göre,
cans›z maddelerin tesadüfen biraraya gelip, canl› bir varl›k
oluflturabileceklerine inan›l›yordu. Bu dönemde böceklerin ye-
mek art›klar›ndan, farelerin de bu¤daydan olufltu¤u yayg›n bir
düflünceydi. Bunu ispatlamak için de ilginç deneyler yap›lm›fl-
t›. Kirli bir paçavran›n üzerine biraz bu¤day konmufl ve biraz
beklendi¤inde bu kar›fl›mdan farelerin oluflaca¤› san›lm›flt›.
Etlerin kurtlanmas› da hayat›n cans›z maddelerden türe-
yebildi¤ine bir delil say›l›yordu. Oysa daha sonra anlafl›lacak-
t› ki, etlerin üzerindeki kurtlar kendiliklerinden oluflmuyorlar,
sineklerin getirip b›rakt›klar› gözle görülmeyen larvalardan
ç›k›yorlard›.
Darwin'in Türlerin Kökeni adl› kitab›n› yazd›¤› dönemde
ise, bakterilerin cans›z maddeden oluflabildikleri inanc›, bilim
dünyas›nda yayg›n bir kabul görüyordu.
Oysa Darwin'in kitab›n›n yay›nlanmas›ndan befl y›l sonra,
ünlü Frans›z biyolog Louis Pasteur, evrime temel oluflturan bu
inanc› kesin olarak çürüttü. Pasteur yapt›¤› uzun çal›flma ve
deneyler sonucunda vard›¤› sonucu flöyle özetlemiflti: "Cans›z
maddelerin hayat oluflturabilece¤i iddias› art›k kesin olarak
tarihe gömülmüfltür.126
Evrim teorisinin savunucular›, Pasteur'ün bulgu-
lar›na karfl› uzun süre direndiler. Ancak geliflen bi-AdnanOktar
260
KAN VE KALP MUC‹ZES‹
lim, canl› hücresinin karmafl›k yap›s›n› ortaya ç›kard›kça, ha-
yat›n kendili¤inden oluflabilece¤i iddias›n›n geçersizli¤i daha
da aç›k hale geldi.
20. Yüzy›ldaki Sonuçsuz Çabalar20. yüzy›lda hayat›n kökeni konusunu ele alan ilk evrimci,
ünlü Rus biyolog Alexander Oparin oldu. Oparin, 1930'lu y›l-
larda ortaya att›¤› birtak›m tezlerle, canl› hücresinin tesadüfen
meydana gelebilece¤ini ispat etmeye çal›flt›. Ancak bu çal›fl-
malar baflar›s›zl›kla sonuçlanacak ve Oparin flu itiraf› yapmak
zorunda kalacakt›: "Maalesef hücrenin kökeni, evrim teorisi-
nin tümünü içine alan en karanl›k noktay› oluflturmakta-
d›r."127
Oparin'in yolunu izleyen evrimciler, hayat›n kökeni ko-
nusunu çözüme kavuflturacak deneyler yapmaya çal›flt›lar.
Bu deneylerin en ünlüsü, Amerikal› kimyac› Stanley Miller
taraf›ndan 1953 y›l›nda düzenlendi. Miller, ilkel dünya at-
mosferinde oldu¤unu iddia etti¤i gazlar› bir deney düzene-
¤inde birlefltirerek ve bu kar›fl›ma enerji ekleyerek, proteinle-
rin yap›s›nda kullan›lan birkaç organik molekül (amino asit)
sentezledi.
O y›llarda evrim ad›na önemli bir aflama gibi tan›t›lan bu
deneyin geçerli olmad›¤› ve deneyde kullan›lan atmosferin
gerçek dünya koflullar›ndan çok farkl› oldu¤u, ilerleyen y›llar-
da ortaya ç›kacakt›.128
Uzun süren bir sessizlikten sonra Miller'in kendisi de kul-
land›¤› atmosfer ortam›n›n gerçekçi olmad›¤›n› itiraf etti.129
Hayat›n kökeni sorununu aç›klamak için 20. yüzy›l
boyunca yürütülen tüm evrimci çabalar hep baflar›-
HarunYahya
261
Evrim Yan›lg›s›
s›zl›kla sonuçland›. San Diego Scripps Enstitüsü'nden ünlü e-
okimyac› Jeffrey Bada, evrimci Earth dergisinde 1998 y›l›nda
yay›nlanan bir makalede bu gerçe¤i flöyle kabul eder:
Bugün, 20. yüzy›l› geride b›rak›rken, hala, 20. yüzy›la girdi¤i-
mizde sahip oldu¤umuz en büyük çözülmemifl problemle kar-
fl› karfl›yay›z: Hayat yeryüzünde nas›l bafllad›?130
Canl›lar›n Kompleks Yap›s› Evrim teorisinin hayat›n kökeni konusunda bu denli bü-
yük bir açmaza girmesinin bafll›ca nedeni, en basit san›lan
canl› yap›lar›n bile inan›lmaz derecede karmafl›k yap›lara sa-
hip olmas›d›r. Canl› hücresi, insano¤lunun yapt›¤› bütün tek-
nolojik ürünlerden daha karmafl›kt›r. Öyle ki bugün dünyan›n
en geliflmifl laboratuvarlar›nda bile cans›z maddeler biraraya
getirilerek canl› bir hücre üretilememektedir.
Bir hücrenin meydana gelmesi için gereken flartlar, asla
rastlant›larla aç›klanamayacak kadar fazlad›r. Hücrenin en te-
mel yap› tafl› olan proteinlerin rastlant›sal olarak sentezlenme
ihtimali; 500 amino asitlik ortalama bir protein için, 10950'de
1'dir. Ancak matematikte 1050'de 1'den küçük olas›l›klar pratik
olarak "imkans›z" say›l›r. Hücrenin çekirde¤inde yer alan ve
genetik bilgiyi saklayan DNA molekülü ise, inan›lmaz bir bil-
gi bankas›d›r. ‹nsan DNA's›n›n içerdi¤i bilginin, e¤er ka¤›da
dökülmeye kalk›lsa, 500'er sayfadan oluflan 900 ciltlik bir kü-
tüphane oluflturaca¤› hesaplanmaktad›r.
Bu noktada çok ilginç bir ikilem daha vard›r: DNA, yaln›z
birtak›m özelleflmifl proteinlerin (enzimlerin) yard›m› ile
efllenebilir. Ama bu enzimlerin sentezi de ancak
DNA'daki bilgiler do¤rultusunda gerçekleflir. Birbi-
AdnanOktar
262
KAN VE KALP MUC‹ZES‹
rine ba¤›ml› ol-
duklar›ndan, efl-
lemenin meydana
gelebilmesi için
ikisinin de ayn› anda
var olmalar› gerekir. Bu
ise, hayat›n kendili¤in-
den olufltu¤u senaryosunu
ç›kmaza sokmaktad›r. San Di-
ego California Üniversitesi'nden
ünlü evrimci Prof. Leslie Orgel, Scien-
tific American dergisinin Ekim 1994 tarih-
li say›s›nda bu gerçe¤i flöyle itiraf eder:
Son derece kompleks yap›lara sahip olan proteinlerin
ve nükleik asitlerin (RNA ve DNA) ayn› yerde ve ayn› zamanda
rastlant›sal olarak oluflmalar› afl›r› derecede ihtimal d›fl›d›r. Ama
bunlar›n birisi olmadan di¤erini elde etmek de mümkün de¤il-
dir. Dolay›s›yla insan, yaflam›n kimyasal yollarla ortaya ç›kmas›-
n›n asla mümkün olmad›¤› sonucuna varmak zorunda kalmak-
tad›r.131
Kuflkusuz e¤er hayat›n do¤al etkenlerle ortaya ç›kmas›
imkans›z ise, bu durumda hayat›n do¤aüstü bir biçimde "ya-
rat›ld›¤›n›" kabul etmek gerekir. Bu gerçek, en temel amac› ya-
rat›l›fl› reddetmek olan evrim teorisini aç›kça geçersiz k›lmak-
tad›r.
Evrimin Hayali Mekanizmalar›Darwin'in teorisini geçersiz k›lan ikinci büyük nok-
ta, teorinin "evrim mekanizmalar›" olarak öne sürdü-
¤ü iki kavram›n da gerçekte hiçbir evrimlefltirici gü-
HarunYahya
263
ce sahip olmad›¤›n›n anlafl›lm›fl olmas›d›r.
Darwin, ortaya att›¤› evrim iddias›n› tamamen "do¤al
seleksiyon" mekanizmas›na ba¤lam›flt›. Bu mekanizmaya ver-
di¤i önem, kitab›n›n isminden de aç›kça anlafl›l›yordu: Türlerin
Kökeni, Do¤al Seleksiyon Yoluyla...
Do¤al seleksiyon, do¤al seçme demektir. Do¤adaki yaflam
mücadelesi içinde, do¤al flartlara uygun ve güçlü canl›lar›n
hayatta kalaca¤› düflüncesine dayan›r. Örne¤in y›rt›c› hayvan-
lar taraf›ndan tehdit edilen bir geyik sürüsünde, daha h›zl› ko-
flabilen geyikler hayatta kalacakt›r. Böylece geyik sürüsü, h›z-
l› ve güçlü bireylerden oluflacakt›r. Ama elbette bu mekaniz-
ma, geyikleri evrimlefltirmez, onlar› baflka bir canl› türüne, ör-
ne¤in atlara dönüfltürmez.
Dolay›s›yla do¤al seleksiyon mekanizmas› hiçbir evrim-
lefltirici güce sahip de¤ildir. Darwin de bu gerçe¤in fark›nday-
d› ve Türlerin Kökeni adl› kitab›nda "Faydal› de¤ifliklikler olufl-
mad›¤› sürece do¤al seleksiyon hiçbir fley yapamaz" demek
zorunda kalm›flt›.132
Lamarck'›n EtkisiPeki bu "faydal› de¤ifliklikler" nas›l oluflabilirdi? Darwin,
kendi döneminin ilkel bilim anlay›fl› içinde, bu soruyu La-
marck'a dayanarak cevaplamaya çal›flm›flt›. Darwin'den önce
yaflam›fl olan Frans›z biyolog Lamarck'a göre, canl›lar yaflam-
lar› s›ras›nda geçirdikleri fiziksel de¤ifliklikleri sonraki nesle
aktar›yorlar, nesilden nesile biriken bu özellikler sonucunda
yeni türler ortaya ç›k›yordu. Örne¤in Lamarck'a göre züra-
falar ceylanlardan türemifllerdi, yüksek a¤açlar›n yap-
raklar›n› yemek için çabalarken nesilden nesile bo-
yunlar› uzam›flt›. AdnanOktar
264
KAN VE KALP MUC‹ZES‹
Darwin de benzeri örnekler vermifl, örne¤in Türlerin Köke-
ni adl› kitab›nda, yiyecek bulmak için suya giren baz› ay›lar›n
zamanla balinalara dönüfltü¤ünü iddia etmiflti.133
Ama Mendel'in keflfetti¤i ve 20.yüzy›lda geliflen genetik
bilimiyle kesinleflen kal›t›m kanunlar›, kazan›lm›fl özelliklerin
sonraki nesillere aktar›lmas› efsanesini kesin olarak y›kt›. Böy-
lece do¤al seleksiyon "tek bafl›na" ve dolay›s›yla tümüyle etki-
siz bir mekanizma olarak kalm›fl oluyordu.
Neo-Darwinizm ve MutasyonlarDarwinistler ise bu duruma bir çözüm bulabilmek için
1930'lar›n sonlar›nda, "Modern Sentetik Teori"yi ya da daha
yayg›n ismiyle neo-Darwinizm'i ortaya att›lar. Neo-Darwi-
nizm, do¤al seleksiyonun yan›na "faydal› de¤ifliklik sebebi"
olarak mutasyonlar›, yani canl›lar›n genlerinde radyasyon gi-
bi d›fl etkiler ya da kopyalama hatalar› sonucunda oluflan bo-
zulmalar› ekledi.
Bugün de hala dünyada evrim ad›na geçerlili¤ini koruyan
model neo-Darwinizm'dir. Teori, yeryüzünde bulunan mil-
yonlarca canl› türünün, bu canl›lar›n, kulak, göz, akci¤er, ka-
nat gibi say›s›z kompleks organlar›n›n "mutasyonlara", yani
genetik bozukluklara dayal› bir süreç sonucunda olufltu¤unu
iddia etmektedir. Ama teoriyi çaresiz b›rakan aç›k bir bilimsel
gerçek vard›r: Mutasyonlar canl›lar› gelifltirmezler, aksine
her zaman için canl›lara zarar verirler.
Bunun nedeni çok basittir: DNA çok kompleks bir düzene
sahiptir. Bu molekül üzerinde oluflan herhangi rasgele bir
etki ancak zarar verir. Amerikal› genetikçi B. G. Ranga-
nathan bunu flöyle aç›klar:
HarunYahya
265
Evrim Yan›lg›s›
Mutasyonlar küçük, rasgele ve zararl›d›rlar. Çok ender olarak
meydana gelirler ve en iyi ihtimalle etkisizdirler. Bu üç özellik,
mutasyonlar›n evrimsel bir geliflme meydana getiremeyece¤ini
gösterir. Zaten yüksek derecede özelleflmifl bir organizmada
meydana gelebilecek rastlant›sal bir de¤iflim, ya etkisiz olacak-
t›r ya da zararl›. Bir kol saatinde meydana gelecek rasgele bir
de¤iflim kol saatini gelifltirmeyecektir. Ona büyük ihtimalle za-
rar verecek veya en iyi ihtimalle etkisiz olacakt›r. Bir deprem
bir flehri gelifltirmez, ona y›k›m getirir.134
Nitekim bugüne kadar hiçbir yararl›, yani genetik bilgiyi
gelifltiren mutasyon örne¤i gözlemlenmedi. Tüm mutasyonla-
r›n zararl› oldu¤u görüldü. Anlafl›ld› ki, evrim teorisinin "ev-
rim mekanizmas›" olarak gösterdi¤i mutasyonlar, gerçekte
canl›lar› sadece tahrip eden, sakat b›rakan genetik olaylard›r.
(‹nsanlarda mutasyonun en s›k görülen etkisi de kanserdir.)
Elbette tahrip edici bir mekanizma "evrim mekanizmas›"
olamaz. Do¤al seleksiyon ise, Darwin'in de kabul etti¤i gibi,
"tek bafl›na hiçbir fley yapamaz." Bu gerçek bizlere do¤ada hiç-
bir "evrim mekanizmas›" olmad›¤›n› göstermektedir. Evrim
mekanizmas› olmad›¤›na göre de, evrim denen hayali süreç
yaflanm›fl olamaz.
AdnanOktar
266
KAN VE KALP MUC‹ZES‹
Rastgele mutasyonlar insanla-ra ve di¤er tüm canl›lara herzaman zarar verirler. Resim-de mutasyona u¤rad›¤› içinönde fazladan iki baca¤› olanbir inek görülüyor.
Fosil Kay›tlar›: Ara Formlardan Eser YokEvrim teorisinin iddia etti¤i senaryonun yaflanmam›fl ol-
du¤unun en aç›k göstergesi ise fosil kay›tlar›d›r.
Evrim teorisine göre bütün canl›lar birbirlerinden türemifl-
lerdir. Önceden var olan bir canl› türü, zamanla bir di¤erine
dönüflmüfl ve bütün türler bu flekilde ortaya ç›km›fllard›r. Te-
oriye göre bu dönüflüm yüz milyonlarca y›l süren uzun bir za-
man dilimini kapsam›fl ve kademe kademe ilerlemifltir.
Bu durumda, iddia edilen uzun dönüflüm süreci içinde sa-
y›s›z "ara türler"in oluflmufl ve yaflam›fl olmalar› gerekir.
Örne¤in geçmiflte, bal›k özelliklerini tafl›malar›na ra¤men,
bir yandan da baz› sürüngen özellikleri kazanm›fl olan yar› ba-
l›k-yar› sürüngen canl›lar yaflam›fl olmal›d›r. Ya da sürüngen
özelliklerini tafl›rken, bir yandan da baz› kufl özellikleri kazan-
m›fl sürüngen-kufllar ortaya ç›km›fl olmal›d›r. Bunlar, bir geçifl
sürecinde olduklar› için de, sakat, eksik, kusurlu canl›lar ol-
mal›d›r. Evrimciler geçmiflte yaflam›fl olduklar›na inand›klar›
bu teorik yarat›klara "ara-geçifl formu" ad›n› verirler.
E¤er gerçekten bu tür canl›lar geçmiflte yaflam›fllarsa bun-
lar›n say›lar›n›n ve çeflitlerinin milyonlarca hatta milyarlarca
olmas› gerekir. Ve bu ucube canl›lar›n kal›nt›lar›na mutlaka fo-
sil kay›tlar›nda rastlanmas› gerekir. Darwin, Türlerin Köke-
ni'nde bunu flöyle aç›klam›flt›r:
E¤er teorim do¤ruysa, türleri birbirine ba¤layan say›s›z ara-geçifl
çeflitleri mutlaka yaflam›fl olmal›d›r... Bunlar›n yaflam›fl olduklar›-
n›n kan›tlar› da sadece fosil kal›nt›lar› aras›nda bulunabilir.135
Darwin'in Y›k›lan Umutlar›Ancak 19. yüzy›l›n ortas›ndan bu yana dünyan›n
dört bir yan›nda hummal› fosil araflt›rmalar› yap›l- HarunYahya
267
Evrim Yan›lg›s›
d›¤› halde bu ara geçifl formlar›na rastlanamam›flt›r. Yap›lan
kaz›larda ve araflt›rmalarda elde edilen bütün bulgular, evrim-
cilerin beklediklerinin aksine, canl›lar›n yeryüzünde birdenbi-
re, eksiksiz ve kusursuz bir biçimde ortaya ç›kt›klar›n› göster-
mifltir.
Ünlü ‹ngiliz paleontolog (fosil bilimci) Derek W. Ager, bir
evrimci olmas›na karfl›n bu gerçe¤i flöyle itiraf eder:
Sorunumuz fludur: Fosil kay›tlar›n› detayl› olarak inceledi¤i-
mizde, türler ya da s›n›flar seviyesinde olsun, sürekli olarak ay-
n› gerçekle karfl›lafl›r›z; kademeli evrimle geliflen de¤il, aniden
yeryüzünde oluflan gruplar görürüz.136
Yani fosil kay›tlar›nda, tüm canl› türleri, aralar›nda hiçbir
geçifl formu olmadan eksiksiz biçimleriyle aniden ortaya ç›k-
maktad›rlar. Bu, Darwin'in öngörülerinin tam aksidir. Dahas›,
bu canl› türlerinin yarat›ld›klar›n› gösteren çok güçlü bir delil-
dir. Çünkü bir canl› türünün, kendisinden evrimleflti¤i hiçbir
AdnanOktar
268
KAN VE KALP MUC‹ZES‹
SAHTE Ç‹Z‹MSAHTE Ç‹Z‹MSAHTE Ç‹Z‹MSAHTE Ç‹Z‹M
atas› olmadan, bir anda ve kusursuz olarak ortaya ç›kmas›n›n
tek aç›klamas›, o türün yarat›lm›fl olmas›d›r. Bu gerçek, ünlü
evrimci biyolog Douglas Futuyma taraf›ndan da kabul edilir:
Yarat›l›fl ve evrim, yaflayan canl›lar›n kökeni hakk›nda yap›labi-
lecek yegane iki aç›klamad›r. Canl›lar dünya üzerinde ya tama-
men mükemmel ve eksiksiz bir biçimde ortaya ç›km›fllard›r ya
da böyle olmam›flt›r. E¤er böyle olmad›ysa, bir de¤iflim süreci
sayesinde kendilerinden önce var olan baz› canl› türlerinden ev-
rimleflerek meydana gelmifl olmal›d›rlar. Ama e¤er eksiksiz ve
mükemmel bir biçimde ortaya ç›km›fllarsa, o halde sonsuz güç
sahibi bir ak›l taraf›ndan yarat›lm›fl olmalar› gerekir.137
Fosiller ise, canl›lar›n yeryüzünde eksiksiz ve mükemmel bir
HarunYahya
269
Evrim Yan›lg›s›
SAHTE Ç‹Z‹MSAHTE Ç‹Z‹MSAHTE Ç‹Z‹MSAHTE Ç‹Z‹M
biçimde ortaya ç›kt›klar›n› göstermektedir. Yani "türlerin köke-
ni", Darwin'in sand›¤›n›n aksine, evrim de¤il yarat›l›flt›r.
‹nsan›n Evrimi Masal›Evrim teorisini savunanlar›n en çok gündeme getirdikleri
konu, insan›n kökeni konusudur. Bu konudaki Darwinist id-
dia, bugün yaflayan modern insan›n maymunsu birtak›m ya-
rat›klardan geldi¤ini varsayar. 4-5 milyon y›l önce bafllad›¤›
varsay›lan bu süreçte, modern insan ile atalar› aras›nda baz›
"ara form"lar›n yaflad›¤› iddia edilir. Gerçekte tümüyle hayali
olan bu senaryoda dört temel "kategori" say›l›r:
1- Australopithecus
2- Homo habilis
3- Homo erectus
4- Homo sapiens
Evrimciler, insanlar›n sözde ilk maymunsu atalar›na "gü-
ney maymunu" anlam›na gelen "Australopithecus" ismini ve-
rirler. Bu canl›lar gerçekte soyu tükenmifl bir maymun türün-
den baflka bir fley de¤ildir. Lord Solly Zuckerman ve Prof.
Charles Oxnard gibi ‹ngiltere ve ABD'den dünyaca ünlü iki
anatomistin Australopithecus örnekleri üzerinde yapt›klar›
çok genifl kapsaml› çal›flmalar, bu canl›lar›n sadece soyu tü-
kenmifl bir maymun türüne ait olduklar›n› ve insanlarla hiçbir
benzerlik tafl›mad›klar›n› göstermifltir.138
Evrimciler insan evriminin bir sonraki safhas›n› da, "ho-
mo" yani insan olarak s›n›fland›r›rlar. ‹ddiaya göre homo se-
risindeki canl›lar, Australopithecuslar'dan daha geliflmifl-
lerdir. Evrimciler, bu farkl› canl›lara ait fosilleri ard› ar-
d›na dizerek hayali bir evrim flemas› olufltururlar. Bu
flema hayalidir, çünkü gerçekte bu farkl› s›n›flar›nAdnanOktar
270
KAN VE KALP MUC‹ZES‹
aras›nda evrimsel bir iliflki oldu¤u asla ispatlanamam›flt›r. Ev-
rim teorisinin 20. yüzy›ldaki en önemli savunucular›ndan biri
olan Ernst Mayr, "Homo sapiens'e uzanan zincir gerçekte kay›p-
t›r" diyerek bunu kabul eder.139
Evrimciler "Australopithecus > Homo habilis > Homo erectus
> Homo sapiens" s›ralamas›n› yazarken, bu türlerin her birinin,
bir sonrakinin atas› oldu¤u izlenimini verirler. Oysa paleoant-
ropologlar›n son bulgular›, Australopithecus, Homo habilis ve
Homo erectus'un dünya'n›n farkl› bölgelerinde ayn› dönemler-
de yaflad›klar›n› göstermektedir.140
Dahas› Homo erectus s›n›flamas›na ait insanlar›n bir bölü-
mü çok modern zamanlara kadar yaflam›fllar, Homo sapiens
neandertalensis ve Homo sapiens sapiens (modern insan) ile
ayn› ortamda yan yana bulunmufllard›r.141
Bu ise elbette bu s›n›flar›n birbirlerinin atalar› olduklar› id-
dias›n›n geçersizli¤ini aç›kça ortaya koymaktad›r. Harvard
Üniversitesi paleontologlar›ndan Stephen Jay Gould, kendisi
de bir evrimci olmas›na karfl›n, Darwinist teorinin içine girdi-
¤i bu ç›kmaz› flöyle aç›klar:
E¤er birbiri ile paralel bir biçimde yaflayan üç farkl› hominid
(insan›ms›) çizgisi varsa, o halde bizim soy a¤ac›m›za ne oldu?
Aç›kt›r ki, bunlar›n biri di¤erinden gelmifl olamaz. Dahas›, biri
di¤eriyle karfl›laflt›r›ld›¤›nda evrimsel bir geliflme trendi göster-
memektedirler.142
K›sacas›, medyada ya da ders kitaplar›nda yer alan hayali
birtak›m "yar› maymun, yar› insan" canl›lar›n çizimleriyle, ya-
ni s›rf propaganda yoluyla ayakta tutulmaya çal›fl›lan insan›n
evrimi senaryosu, hiçbir bilimsel temeli olmayan bir ma-
saldan ibarettir.
Bu konuyu uzun y›llar inceleyen, özellikle Aust-
HarunYahya
271
Evrim Yan›lg›s›
ralopithecus fosilleri üzerinde 15 y›l araflt›rma yapan ‹ngilte-
re'nin en ünlü ve sayg›n bilim adamlar›ndan Lord Solly Zuc-
kerman, bir evrimci olmas›na ra¤men, ortada maymunsu can-
l›lardan insana uzanan gerçek bir soy a¤ac› olmad›¤› sonucu-
na varm›flt›r.
Zuckerman bir de ilginç bir "bilim skalas›" yapm›flt›r. Bilim-
sel olarak kabul etti¤i bilgi dallar›ndan, bilim d›fl› olarak kabul
etti¤i bilgi dallar›na kadar bir yelpaze oluflturmufltur. Zucker-
man'›n bu tablosuna göre en "bilimsel" -yani somut verilere da-
yanan- bilgi dallar› kimya ve fiziktir. Yelpazede bunlardan son-
ra biyoloji bilimleri, sonra da sosyal bilimler gelir. Yelpazenin en
ucunda, yani en "bilim d›fl›" say›lan k›s›mda ise, Zuckerman'a
göre, telepati, alt›nc› his gibi "duyum ötesi alg›lama" kavramla-
r› ve bir de "insan›n evrimi" vard›r! Zuckerman, yelpazenin bu
ucunu flöyle aç›klar:
Objektif gerçekli¤in alan›ndan ç›k›p da, biyolojik bilim olarak
varsay›lan bu alanlara -yani duyum ötesi alg›lamaya ve insan›n
fosil tarihinin yorumlanmas›na- girdi¤imizde, evrim teorisine
inanan bir kimse için herfleyin mümkün oldu¤unu görürüz.
Öyle ki teorilerine kesinlikle inanan bu kimselerin çeliflkili baz›
yarg›lar› ayn› anda kabul etmeleri bile mümkündür.143
‹flte insan›n evrimi masal› da, teorilerine körü körüne ina-
nan birtak›m insanlar›n bulduklar› baz› fosilleri ön yarg›l› bir
biçimde yorumlamalar›ndan ibarettir.
Darwin Formülü!fiimdiye kadar ele ald›¤›m›z tüm teknik delillerin yan›n-
da, isterseniz evrimcilerin nas›l saçma bir inan›fla sahip
olduklar›n› bir de çocuklar›n bile anlayabilece¤i ka-
dar aç›k bir örnekle özetleyelim. AdnanOktar
272
KAN VE KALP MUC‹ZES‹
Evrim teorisi canl›l›¤›n tesadüfen olufltu¤unu iddia etmek-
tedir. Dolay›s›yla bu iddiaya göre cans›z ve fluursuz atomlar
biraraya gelerek önce hücreyi oluflturmufllard›r ve sonras›nda
ayn› atomlar bir flekilde di¤er canl›lar› ve insan› meydana ge-
tirmifllerdir. fiimdi düflünelim; canl›l›¤›n yap›tafl› olan karbon,
fosfor, azot, potasyum gibi elementleri biraraya getirdi¤imiz-
de bir y›¤›n oluflur. Bu atom y›¤›n›, hangi ifllemden geçirilirse
geçirilsin, tek bir canl› oluflturamaz. ‹sterseniz bu konuda bir
"deney" tasarlayal›m ve evrimcilerin asl›nda savunduklar›,
ama yüksek sesle dile getiremedikleri iddiay› onlar ad›na
"Darwin Formülü" ad›yla inceleyelim:
Evrimciler, çok say›da büyük varilin içine canl›l›¤›n yap›s›n-
da bulunan fosfor, azot, karbon, oksijen, demir, magnezyum gi-
bi elementlerden bol miktarda koysunlar. Hatta normal flartlar-
da bulunmayan ancak bu kar›fl›m›n içinde bulunmas›n› gerekli
gördükleri malzemeleri de bu varillere eklesinler. Kar›fl›mlar›n
içine, istedikleri kadar amino asit, istedikleri kadar da (bir teki-
nin bile rastlant›sal oluflma ihtimali 10-950 olan) protein doldur-
sunlar. Bu kar›fl›mlara istedikleri oranda ›s› ve nem versinler.
Bunlar› istedikleri geliflmifl cihazlarla kar›flt›rs›nlar. Varillerin
bafl›na da dünyan›n önde gelen bilim adamlar›n› koysunlar. Bu
uzmanlar babadan o¤ula, kuflaktan kufla¤a aktararak nöbetlefle
milyarlarca, hatta trilyonlarca sene sürekli varillerin bafl›nda
beklesinler. Bir canl›n›n oluflmas› için hangi flartlar›n var olma-
s› gerekti¤ine inan›l›yorsa hepsini kullanmak serbest olsun. An-
cak, ne yaparlarsa yaps›nlar o varillerden kesinlikle bir canl› ç›-
kartamazlar. Zürafalar›, aslanlar›, ar›lar›, kanaryalar›, bülbülle-
ri, papa¤anlar›, atlar›, yunuslar›, gülleri, orkideleri, zambakla-
r›, karanfilleri, muzlar›, portakallar›, elmalar›, hurmala-
HarunYahya
273
Evrim Yan›lg›s›
r›, domatesleri, kavunlar›, karpuzlar›, incirleri, zeytinleri,
üzümleri, fleftalileri, tavus kufllar›n›, sülünleri, renk renk kele-
bekleri ve bunlar gibi milyonlarca canl› türünden hiçbirini olufl-
turamazlar. De¤il burada birkaç›n› sayd›¤›m›z bu canl› varl›kla-
r›, bunlar›n tek bir hücresini bile elde edemezler.
K›sacas›, bilinçsiz atomlar biraraya gelerek hücreyi olufl-
turamazlar. Sonra yeni bir karar vererek bir hücreyi ikiye bö-
lüp, sonra art arda baflka kararlar al›p, elektron mikroskobunu
bulan, sonra kendi hücre yap›s›n› bu mikroskop alt›nda izle-
yen profesörleri oluflturamazlar. Madde, ancak Allah'›n üs-
tün yaratmas›yla hayat bulur.
Bunun aksini iddia eden evrim teorisi ise, akla tamamen
ayk›r› bir safsatad›r. Evrimcilerin ortaya att›¤› iddialar üzerin-
de biraz bile düflünmek, üstteki örnekte oldu¤u gibi, bu gerçe-
¤i aç›kça gösterir.
Göz ve Kulaktaki TeknolojiEvrim teorisinin kesinlikle aç›klama getiremeyece¤i bir di-
¤er konu ise göz ve kulaktaki üstün alg›lama kalitesidir.
Gözle ilgili konuya geçmeden önce "Nas›l görürüz?" soru-
suna k›saca cevap verelim. Bir cisimden gelen ›fl›nlar, gözde
retinaya ters olarak düfler. Bu ›fl›nlar, buradaki hücreler tara-
f›ndan elektrik sin yallerine dönüfltürülür ve beynin arka k›s-
m›ndaki görme merkezi denilen küçücük bir noktaya ulafl›r.
Bu elektrik sinyalleri bir dizi ifllemden sonra beyindeki bu
merkezde görüntü olarak alg›lan›r. Bu bilgiden sonra flimdi
düflünelim:
Beyin ›fl›¤a kapal›d›r. Yani beynin içi kapkaranl›kt›r,
›fl›k beynin bulundu¤u yere kadar giremez. Görüntü
merkezi denilen yer kapkaranl›k, ›fl›¤›n asla ulafl-AdnanOktar
274
KAN VE KALP MUC‹ZES‹
mad›¤›, belki de hiç karfl›laflmad›¤›n›z kadar karanl›k bir yer-
dir. Ancak siz bu zifiri karanl›kta ›fl›kl›, p›r›l p›r›l bir dünyay›
seyretmektesiniz.
Üstelik bu o kadar net ve kaliteli bir görüntüdür ki 21. yüz-
y›l teknolojisi bile her türlü imkana ra¤men bu netli¤i sa¤laya-
mam›flt›r. Örne¤in flu anda okudu¤unuz kitaba, kitab› tutan el-
lerinize bak›n, sonra bafl›n›z› kald›r›n ve çevrenize bak›n. fiu an-
da gördü¤ünüz netlik ve kalitedeki bu görüntüyü baflka bir
yerde gördünüz mü? Bu kadar net bir görüntüyü size dünyan›n
bir numaral› televizyon flirketinin üretti¤i en geliflmifl televiz-
yon ekran› dahi veremez. 100 y›ld›r binlerce mühendis bu net-
li¤e ulaflmaya çal›flmaktad›r. Bunun için fabrikalar, dev tesisler
kurulmakta, araflt›rmalar yap›lmakta, planlar ve tasar›mlar ge-
lifltirilmektedir. Yine bir TV ekran›na bak›n, bir de flu anda eli-
nizde tuttu¤unuz bu kitaba. Arada büyük bir netlik ve kalite
fark› oldu¤unu göreceksiniz. Üstelik, TV ekran› size iki boyut-
lu bir görüntü gösterir, oysa siz üç boyutlu, derinlikli bir pers-
pektifi izlemektesiniz.
Uzun y›llard›r on binlerce mühendis üç boyutlu TV yapma-
ya, gözün görme kalitesine ulaflmaya çal›flmaktad›rlar. Evet, üç
boyutlu bir televizyon sistemi yapabildiler ama onu da gözlük
takmadan üç boyutlu görmek mümkün de¤il, kald› ki bu suni
bir üç boyuttur. Arka taraf daha bulan›k, ön taraf ise ka¤›ttan
dekor gibi durur. Hiçbir zaman gözün gördü¤ü kadar net ve
kaliteli bir görüntü oluflmaz. Kamerada da, televizyonda da
mutlaka görüntü kayb› meydana gelir.
‹flte evrimciler, bu kaliteli ve net görüntüyü oluflturan
mekanizman›n tesadüfen olufltu¤unu iddia etmektedir-
ler. fiimdi biri size, odan›zda duran televizyon tesa-
düfler sonucunda olufltu, atomlar biraraya geldi ve
HarunYahya
275
Evrim Yan›lg›s›
bu görüntü oluflturan aleti meydana getirdi dese ne düflünür-
sünüz? Binlerce kiflinin biraraya gelip yapamad›¤›n› fluursuz
atomlar nas›l yaps›n?
Gözün gördü¤ünden daha ilkel olan bir görüntüyü olufltu-
ran alet tesadüfen oluflam›yorsa, gözün ve gözün gördü¤ü gö-
rüntünün de tesadüfen oluflamayaca¤› çok aç›kt›r. Ayn› durum
kulak için de geçerlidir. D›fl kulak, çevredeki sesleri kulak kep-
çesi vas›tas›yla toplay›p orta kula¤a iletir; orta kulak ald›¤› ses
titreflimlerini güçlendirerek iç kula¤a aktar›r; iç kulak da bu tit-
reflimleri elektrik sinyallerine dönüfltürerek beyne gönderir. Ay-
nen görmede oldu¤u gibi duyma ifllemi de beyindeki duyma
merkezinde gerçekleflir.
Gözdeki durum kulak için de geçerlidir, yani beyin, ›fl›k gi-
bi sese de kapal›d›r, ses geçirmez. Dolay›s›yla d›flar›s› ne kadar
gürültülü de olsa beynin içi tamamen sessizdir. Buna ra¤men
en net sesler beyinde alg›lan›r. Ses geçirmeyen beyninizde bir
orkestran›n senfonilerini dinlersiniz, kalabal›k bir ortam›n
tüm gürültüsünü duyars›n›z. Ama o anda hassas bir cihazla
beyninizin içindeki ses düzeyi ölçülse, burada
keskin bir sessizli¤in hakim oldu¤u
görülecektir.
Net bir görüntü elde ede-
bilmek ümidiyle teknoloji
nas›l kullan›l›yorsa, ses
için de ayn› çabalar onlar-
ca y›ld›r sürdürülmekte-
dir. Ses kay›t cihazlar›,
müzik setleri, birçok
elektronik alet, sesi alg›-
layan müzik sistemleri
AdnanOktar
276
KAN VE KALP MUC‹ZES‹
bu çal›flmalardan baz›lar›d›r. Ancak, tüm teknolojiye, bu tek-
nolojide çal›flan binlerce mühendise ve uzmana ra¤men kula-
¤›n oluflturdu¤u netlik ve kalitede bir sese ulafl›lamam›flt›r. En
büyük müzik sistemi flirketinin üretti¤i en kaliteli müzik seti-
ni düflünün. Sesi kaydetti¤inde mutlaka sesin bir k›sm› kaybo-
lur veya az da olsa mutlaka parazit oluflur veya müzik setini
açt›¤›n›zda daha müzik bafllamadan bir c›z›rt› mutlaka duyar-
s›n›z. Ancak insan vücudundaki teknolojinin ürünü olan ses-
ler son derece net ve kusursuzdur. Bir insan kula¤›, hiçbir za-
man müzik setinde oldu¤u gibi c›z›rt›l› veya parazitli alg›la-
maz; ses ne ise tam ve net bir biçimde onu alg›lar. Bu durum,
insan yarat›ld›¤› günden bu yana böyledir.
fiimdiye kadar insano¤lunun yapt›¤› hiçbir görüntü ve ses
cihaz›, göz ve kulak kadar hassas ve baflar›l› birer alg›lay›c› ola-
mam›flt›r.
Ancak görme ve iflitme olay›nda, tüm bunlar›n ötesinde,
çok büyük bir gerçek daha vard›r.
Beynin ‹çinde Gören ve Duyan fiuur Kime Aittir?Beynin içinde, ›fl›l ›fl›l renkli bir dünyay› seyreden, senfonile-
ri, kufllar›n c›v›lt›lar›n› dinleyen, gülü koklayan kimdir?
‹nsan›n gözlerinden, kulaklar›ndan, burnundan gelen
uyar›lar, elektrik sinyali olarak beyne gider. Biyoloji, fizyoloji
veya biyokimya kitaplar›nda bu görüntünün beyinde nas›l
olufltu¤una dair birçok detay okursunuz. Ancak, bu konu hak-
k›ndaki en önemli gerçe¤e hiçbir yerde rastlayamazs›n›z:
Beyinde, bu elektrik sinyallerini görüntü, ses, koku ve
his olarak alg›layan kimdir? Beynin içinde göze, ku-
la¤a, burna ihtiyaç duymadan tüm bunlar› alg›la-HarunYahya
277
Evrim Yan›lg›s›
yan bir fluur bulunmaktad›r. Bu fluur kime aittir?
Elbette bu fluur beyni oluflturan sinirler, ya¤ tabakas› ve si-
nir hücrelerine ait de¤ildir. ‹flte bu yüzden, herfleyin madde-
den ibaret oldu¤unu zanneden Darwinist-materyalistler bu
sorulara hiçbir cevap verememektedirler. Çünkü bu fluur,
Allah'›n yaratm›fl oldu¤u ruhtur. Ruh, görüntüyü seyretmek
için göze, sesi duymak için kula¤a ihtiyaç duymaz. Bunlar›n
da ötesinde düflünmek için beyne ihtiyaç duymaz.
Bu aç›k ve ilmi gerçe¤i okuyan her insan›n, beynin içindeki
birkaç santimetreküplük, kapkaranl›k mekana tüm kainat› üç
boyutlu, renkli, gölgeli ve ›fl›kl› olarak s›¤d›ran Yüce Allah'› dü-
flünüp, O'ndan korkup, O'na s›¤›nmas› gerekir.
Materyalist Bir ‹nançBuraya kadar incelediklerimiz, evrim teorisinin bilimsel
bulgularla aç›kça çeliflen bir iddia oldu¤unu göstermektedir.
Teorinin hayat›n kökeni hakk›ndaki iddias› bilime ayk›r›d›r,
öne sürdü¤ü evrim mekanizmalar›n›n hiçbir evrimlefltirici et-
kisi yoktur ve fosiller teorinin gerektirdi¤i ara formlar›n yafla-
mad›klar›n› göstermektedir. Bu durumda, elbette, evrim teori-
sinin bilime ayk›r› bir düflünce olarak bir kenara at›lmas› gere-
kir. Nitekim tarih boyunca dünya merkezli evren modeli gibi
pek çok düflünce, bilimin gündeminden ç›kar›lm›flt›r. Ama ev-
rim teorisi ›srarla bilimin gündeminde tutulmaktad›r. Hatta
baz› insanlar teorinin elefltirilmesini "bilime sald›r›" olarak
göstermeye bile çal›flmaktad›rlar. Peki neden?..
Bu durumun nedeni, evrim teorisinin baz› çevreler için,
kendisinden asla vazgeçilemeyecek dogmatik bir ina-
n›fl olufludur. Bu çevreler, materyalist felsefeye körü
AdnanOktar
278
KAN VE KALP MUC‹ZES‹
körüne ba¤l›d›rlar ve Darwinizm'i de do¤aya getirilebilecek
yegane materyalist aç›klama oldu¤u için benimsemektedirler.
Bazen bunu aç›kça itiraf da ederler. Harvard Üniversite-
si'nden ünlü bir genetikçi ve ayn› zamanda önde gelen bir ev-
rimci olan Richard Lewontin, "önce materyalist, sonra bilim
adam›" oldu¤unu flöyle itiraf etmektedir:
Bizim materyalizme bir inanc›m›z var, 'a priori' (önceden kabul
edilmifl, do¤ru varsay›lm›fl) bir inanç bu. Bizi dünyaya mater-
yalist bir aç›klama getirmeye zorlayan fley, bilimin yöntemleri
ve kurallar› de¤il. Aksine, materyalizme olan 'a priori' ba¤l›l›¤›-
m›z nedeniyle, dünyaya materyalist bir aç›klama getiren arafl-
t›rma yöntemlerini ve kavramlar› kurguluyoruz. Materyalizm
mutlak do¤ru oldu¤una göre de, ‹lahi bir aç›klaman›n sahneye
girmesine izin veremeyiz.144
Bu sözler, Darwinizm'in, materyalist felsefeye ba¤l›l›k u¤-
runa yaflat›lan bir dogma oldu¤unun aç›k ifadeleridir. Bu dog-
ma, maddeden baflka hiçbir varl›k olmad›¤›n› varsayar. Bu ne-
denle de cans›z, bilinçsiz maddenin, hayat› yaratt›¤›na inan›r.
Milyonlarca farkl› canl› türünün; örne¤in kufllar›n, bal›klar›n,
zürafalar›n, kaplanlar›n, böceklerin, a¤açlar›n, çiçeklerin, bali-
nalar›n ve insanlar›n maddenin kendi içindeki etkileflimlerle,
yani ya¤an ya¤murla, çakan flimflekle, cans›z maddenin için-
den olufltu¤unu kabul eder. Gerçekte ise bu, hem akla hem bi-
lime ayk›r› bir kabuldür. Ama Darwinistler kendi deyimleriy-
le "‹lahi bir aç›klaman›n sahneye girmemesi" için, bu kabulü
savunmaya devam etmektedirler.
Canl›lar›n kökenine materyalist bir ön yarg› ile bakmayan
insanlar ise, flu aç›k gerçe¤i göreceklerdir: Tüm canl›lar,
üstün bir güç, bilgi ve akla sahip olan bir Yarat›c›'n›n
eseridirler. Yarat›c›, tüm evreni yoktan var eden, en
HarunYahya
279
Evrim Yan›lg›s›
kusursuz biçimde düzenleyen ve tüm canl›lar› yarat›p flekil-
lendiren Allah't›r.
Evrim Teorisi Dünya Tarihinin En Etkili BüyüsüdürBurada flunu da belirtmek gerekir ki, ön yarg›s›z, hiçbir
ideolojinin etkisi alt›nda kalmadan, sadece akl›n› ve mant›¤›n›
kullanan her insan, bilim ve medeniyetten uzak toplumlar›n
hurafelerini and›ran evrim teorisinin inan›lmas› imkans›z bir
iddia oldu¤unu kolayl›kla anlayacakt›r.
Yukar›da da belirtildi¤i gibi, evrim teorisine inananlar, bü-
yük bir varilin içine birçok atomu, molekülü, cans›z maddeyi
dolduran ve bunlar›n kar›fl›m›ndan zaman içinde düflünen,
akleden, bulufllar yapan profesörlerin, üniversite ö¤rencileri-
nin, Einstein, Hubble gibi bilim adamlar›n›n, Frank Sinatra,
Charlton Heston gibi sanatç›lar›n, bunun yan› s›ra ceylanlar›n,
limon a¤açlar›n›n, karanfillerin ç›kaca¤›na inanmaktad›rlar.
Üstelik, bu saçma iddiaya inananlar bilim adamlar›, pofesör-
ler, kültürlü, e¤itimli insanlard›r. Bu nedenle evrim teorisi için
"dünya tarihinin en büyük ve en etkili büyüsü" ifadesini kul-
lanmak yerinde olacakt›r. Çünkü, dünya tarihinde insanlar›n
bu derece akl›n› bafl›ndan alan, ak›l ve mant›kla düflünmeleri-
ne imkan tan›mayan, gözlerinin önüne sanki bir perde çekip
çok aç›k olan gerçekleri görmelerine engel olan bir baflka
inanç veya iddia daha yoktur. Bu, Afrikal› baz› kabilelerin to-
temlere, Sebe halk›n›n Günefl'e tapmas›ndan, Hz. ‹brahim'in
kavminin elleri ile yapt›klar› putlara, Hz. Musa'n›n kavmi-
nin alt›ndan yapt›klar› buza¤›ya tapmalar›ndan çok
daha vahim ve ak›l almaz bir körlüktür. Gerçekte bu
AdnanOktar
280
KAN VE KALP MUC‹ZES‹
durum, Allah'›n Kuran'da iflaret etti¤i bir ak›ls›zl›kt›r. Allah,
baz› insanlar›n anlay›fllar›n›n kapanaca¤›n› ve gerçekleri gör-
mekten aciz duruma düfleceklerini birçok ayetinde bildirmek-
tedir. Bu ayetlerden baz›lar› flöyledir:
fiüphesiz, inkar edenleri uyarsan da, uyarmasan da, onlar
için fark etmez; inanmazlar. Allah, onlar›n kalplerini ve ku-
laklar›n› mühürlemifltir; gözlerinin üzerinde perdeler var-
d›r. Ve büyük azab onlarad›r. (Bakara Suresi, 6-7)
… Kalpleri vard›r bununla kavray›p-anlamazlar, gözleri
vard›r bununla görmezler, kulaklar› vard›r bununla iflit-
mezler. Bunlar hayvanlar gibidir, hatta daha afla¤›l›kt›rlar.
‹flte bunlar gafil olanlard›r. (Araf Suresi, 179)
Allah Hicr Suresi'nde ise, bu insanlar›n mucizeler görseler
bile inanmayacak kadar büyülendiklerini flöyle bildirmektedir:
Onlar›n üzerlerine gökyüzünden bir kap› açsak, ordan yu-
kar› yükselseler de, mutlaka: "Gözlerimiz döndürüldü, bel-
ki biz büyülenmifl bir toplulu¤uz" diyeceklerdir. (Hicr Su-
resi, 14-15)
Bu kadar genifl bir kitlenin üzerinde bu büyünün etkili ol-
mas›, insanlar›n gerçeklerden bu kadar uzak tutulmalar› ve 150
y›ld›r bu büyünün bozulmamas› ise, kelimelerle anlat›lamaya-
cak kadar hayret verici bir durumdur. Çünkü, bir veya birkaç
insan›n imkans›z senaryolara, saçmal›k ve mant›ks›zl›klarla do-
lu iddialara inanmalar› anlafl›labilir. Ancak dünyan›n dört bir
yan›ndaki insanlar›n, fluursuz ve cans›z atomlar›n ani bir karar-
la biraraya gelip; ola¤anüstü bir organizasyon, disiplin, ak›l ve
fluur gösterip kusursuz bir sistemle iflleyen evreni, canl›l›k
için uygun olan her türlü özelli¤e sahip olan Dünya geze-
genini ve say›s›z kompleks sistemle donat›lm›fl canl›la-
r› meydana getirdi¤ine inanmas›n›n, "büyü"den bafl-
HarunYahya
281
Evrim Yan›lg›s›
ka bir aç›klamas› yoktur.
Nitekim, Allah Kuran'da, inkarc› felsefenin savunucusu
olan baz› kimselerin, yapt›klar› büyülerle insanlar› etkiledikle-
rini Hz. Musa ve Firavun aras›nda geçen bir olayla bizlere bil-
dirmektedir. Hz. Musa, Firavun'a hak dini anlatt›¤›nda, Fira-
vun Hz. Musa'ya, kendi "bilgin büyücüleri" ile insanlar›n top-
land›¤› bir yerde karfl›laflmas›n› söyler. Hz. Musa, büyücülerle
karfl›laflt›¤›nda, büyücülere önce onlar›n marifetlerini sergile-
melerini emreder. Bu olay›n anlat›ld›¤› ayetler flöyledir:
(Musa:) "Siz at›n" dedi. (Asalar›n›) at›verince, insanlar›n
gözlerini büyüleyiverdiler, onlar› dehflete düflürdüler ve
(ortaya) büyük bir sihir getirmifl oldular. (Araf Suresi, 116)
Görüldü¤ü gibi Firavun'un büyücüleri yapt›klar› "aldatma-
calar"la - Hz. Musa ve ona inananlar d›fl›nda- insanlar›n hepsini
büyüleyebilmifllerdir. Ancak, onlar›n att›klar›na karfl›l›k Hz.
Musa'n›n ortaya koydu¤u delil, onlar›n bu büyüsünü, ayetteki
ifadeyle "uydurduklar›n› yutmufl" yani etkisiz k›lm›flt›r:
Biz de Musa'ya: "Asan› f›rlat›ver" diye vahyettik. (O da f›r-
lat›verince) bir de bakt›lar ki, o bütün uydurduklar›n› der-
leyip-toparlay›p yutuyor. Böylece hak yerini buldu, onlar›n
bütün yapmakta olduklar› geçersiz kald›. Orada yenilmifl
oldular ve küçük düflmüfller olarak tersyüz çevrildiler.
(Araf Suresi, 117-119)
Ayetlerde de bildirildi¤i gibi, daha önce insanlar› büyüle-
yerek etkileyen bu kiflilerin yapt›klar›n›n bir sahtekarl›k oldu-
¤unun anlafl›lmas› ile, söz konusu insanlar küçük düflmüfller-
dir. Günümüzde de bir büyünün etkisiyle, bilimsellik k›l›f› al-
t›nda son derece saçma iddialara inanan ve bunlar› savunma-
ya hayatlar›n› adayanlar, e¤er bu iddialardan vazgeçmezlerse
gerçekler tam anlam›yla a盤a ç›kt›¤›nda ve "büyü bozul-
du¤unda" küçük duruma düfleceklerdir. Nitekim, yak-
lafl›k 60 yafl›na kadar evrimi savunan ve ateist bir fel-
AdnanOktar
282
KAN VE KALP MUC‹ZES‹
sefeci olan, ancak daha sonra gerçekleri gören Malcolm Mug-
geridge evrim teorisinin yak›n gelecekte düflece¤i durumu
flöyle aç›klamaktad›r:
Ben kendim, evrim teorisinin, özellikle uyguland›¤› alanlarda, gele-
ce¤in tarih kitaplar›ndaki en büyük espri malzemelerinden biri ola-
ca¤›na ikna oldum. Gelecek kuflak, bu kadar çürük ve belirsiz bir hi-
potezin inan›lmaz bir safl›kla kabul edilmesini hayretle karfl›laya-
cakt›r.145
Bu gelecek, uzakta de¤ildir aksine çok yak›n bir gelecekte
insanlar "tesadüfler"in ilah olamayacaklar›n› anlayacaklar ve
evrim teorisi dünya tarihinin en büyük aldatmacas› ve en flid-
detli büyüsü olarak tan›mlanacakt›r. Bu fliddetli büyü, büyük
bir h›zla dünyan›n dört bir yan›nda insanlar›n üzerinden kalk-
maya bafllam›flt›r. Evrim aldatmacas›n›n s›rr›n› ö¤renen birçok
insan, bu aldatmacaya nas›l kand›¤›n› hayret ve flaflk›nl›kla dü-
flünmektedir.
HarunYahya
283
Evrim Yan›lg›s›
Firavun'un büyücüle-ri, astronomiden t›b-ba kadar her alandasöz sahibiydiler. Sa-hip olduklar› bilgiyi,toplumu etkilemekve böylece Firavu-n'un bask›c› yöntemi-ne güç kazand›rmakiçin kullan›yorlard›.Yanda büyücüleritüm dünyay› ayaktatutarken tasvir edenbir eski M›s›r kabart-mas›.
1- William Harrey, The Human Body: An
Intelligent Design, Alan L. Gillen, Frank J.
Sherwin III, Alan C. Knowies, Creation Re-
search Society Books, Number 8, sf. 120
2- Bilim ve Teknik Dergisi, fiubat 1998, say›
363, sf. 67
3- http://hes.ucf.k12.pa.us/gclaypo/circula-
torysys.html
4- Bilim ve Teknik, Tübitak Yay›nlar›, fiubat
1998, say› 363, sf. 63
5- John Hopkins Magazine, June 1996 -
http://www.jhu.edu/~jhumag/696web/stem-
cell.html
6- http://www.chicagotribune.com/techno-
logy/local/chi-
0109040232sep04,0,1412918.story
7- John Hopkins Magazine, June 1996
http://www.jhu.edu/~jhumag/696web/stem-
cell.html
8- Seymour Simon, The Heart "Our Circu-
latory System", First Mullberry Edition,
1999, sf. 9
9- Bilim ve Teknik Dergisi, fiubat 1998, say›
363, sf. 61
10- Seymour Simon, The Heart "Our Cir-
culatory System", First Mullberry Edition,
1999, sf. 9
11- Hacettepe Üniversitesi T›p Fakültesi
Ö¤retim Üyesi Prof. Dr. Alparslan ÖZYA-
ZICI; http://www.diyanet.gov.tr/DIYA-
NET/nisan2001/dinsaglik.htm
12- Seymour Simon, The Heart "Our Cir-
culatory System", First Mullberry Edition,
1999, sf. 9
13- The Incredible Machine, Nati-
onal Geographic Society,
sf.100
14- http://www.ri.bbsrc.ac.uk/library/rese-
arch/cloning/glossary.html
15- http://garildi.cumhuriyet.com.tr/cgi-
bin/sayfa.cgi?w+30+/cubilim/9810/24/t/
b0703.html+hemoglobin
16-http://www.nsbri.org/HumanPhysSpa-
ce/focus3/bloodcomponents.html
17- Bilim ve Teknik, Tübitak Yay›nlar›, fiu-
bat 1998, Say› 363, sf. 62
18- Arthur C. Guyton, T›bbi Fizyoloji, Cilt
1, 7. Bas›m, Nobel T›p Kitabevi, sf. 59
19- Arthur C. Guyton, T›bbi Fizyoloji, Cilt
1, 7. Bas›m, Nobel T›p Kitabevi, sf. 65
20- http://www.csu.edu.au/learning/ncgr/gpi/
odyssey/hemo/evol.html
21- Bulletin of Atomic Sciences 11:331;
http://www.gennet.org/facts/metro09.html
22- Luther D. Sunderland, Darwin's Enig-
ma, Master Book Publishers, California,
sf.137
23- http://www.answersingenesis.org/ho-
me/area/
Magazines/docs/v16n2_sickle_cell.asp
24- Mutahhar Yenson, ‹nsan Biyokimyas›,
Beta Bas›m Yay›n Da¤›t›m, sf. 484
25- Arthur C. Guyton, T›bbi Fizyoloji, Cilt
1, 7. Bas›m, Nobel T›p Kitabevi, sf. 709
26- Bilim ve Teknik, Tübitak Yay›nlar›, fiu-
bat 1998, Say› 363, sf. 61
27- www.library.uthscsa.edu/ms2/ICS/Res-
piratory/Note%20Cards/ICS-%20Acu-
te%20Respiratory%20Failure.ppt; Arthur C.
Guyton, T›bbi Fizyoloji, Cilt 1, 7. Bas›m,
Nobel T›p Kitabevi, sf. 716
28- Mutahhar Yenson, ‹nsan Biyokimyas›,
Beta Bas›m, Yay›n, Da¤›t›m, sf. 486
29- Arthur C. Guyton, T›bbi Fizyoloji, Cilt
AdnanOktar
284
NOTLAR
1, 7. Bas›m, Nobel T›p Kitabevi, sf. 66-67-
68
30- Gordon Rattray Taylor, The Great
Evolution Mystery, Secker and Warburg,
London, Sf. 108
31- http://pathlights.com/ce_encyclope-
dia/15sim02.htm#Hemoglobin
32- http://pathlights.com/ce_encyclope-
dia/20hist12.htm
33- http://pathlights.com/ce_encyclope-
dia/20hist12.htm
34- http://climb.mountainzone.com/eve-
rest/2002/html/dispatch_0505_brown.html
35- http://www.altrec.com/publis-
hed/climb/healthfitness/climbingatnewhe-
ights/
36- Arthur C. Guyton, T›bbi Fizyoloji, Cilt
1, 7. Bas›m, Nobel T›p Kitabevi, sf. 68
37- The Human Body: An Intelligent De-
sign, Alan L. Gillen, Frank J. Sherwin III,
Alan C. Knowies, Creation Research Soci-
ety Books, number 8, sf. 113-114
38- Regina Avraham, The Circulatory
System, The Encyclopedia of Health, sf. 50
39- www.libertasmedia.com/alan/sir-
lar/vuc.html
40- www.libertasmedia.com/alan/sir-
lar/vuc.html
41- Ayten Sucu, Semra Bayar, Melahat Kü-
peli, Biyoloji Lise 2, MEB Devlet Kitaplar›,
‹stanbul 2000, sf. 26
42- Arthur C. Guyton, T›bbi Fizyoloji, Cilt
1, 7. Bas›m, Nobel T›p Kitabevi, sf. 84
43- Arthur C. Guyton, T›bbi Fizyoloji, Cilt
1, 7. Bas›m, Nobel T›p Kitabevi, sf. 83-84
44- http://www.hon.ch/Library/Theme/
Allergy/Glossary/eosinophil.html
45- Arthur C. Guyton, John E. Hall, T›bbi
Fizyoloji, 9. Bas›m, Nobel T›p Kitabevi,
sf.437
46- Arthur C. Guyton, John E. Hall, T›bbi
Fizyoloji, 9. Bas›m, Nobel T›p Kitabevi,
sf.436-437
47- Bilim ve Teknik, Tübitak Yay›nlar›, fiu-
bat 1998, Say› 363, sf. 65
48- Bilim ve Teknik, Tübitak Yay›nlar›, fiu-
bat 1998, Say› 363, sf. 65
49- Bilim ve Teknik, Tübitak Yay›nlar›, fiu-
bat 1998, Say› 363, sf. 65-66
50- Bilim ve Teknik, Tübitak Yay›nlar›, fiu-
bat 1998, Say› 363, sf. 66
51- http://www.newton.dep.anl.gov/aska-
ci/mole00/mole00193.htm
52- Bilim ve Teknik, Tübitak Yay›nlar›, fiu-
bat 1998, say› 363, sf. 64-65
53- Arthur C. Guyton, T›bbi Fizyoloji, 7.
Bask›, Nobel T›p Kitabevi, 1986, sf. 85
54- http://efnt1.fedu.me-
tu.edu.tr/SCE51998/binzat/Kan.htm
55- Bilim ve Teknik, Tübitak Yay›nlar›, fiu-
bat 1998, say› 363, sf. 67
56- The Human Body: An Intelligent De-
sign, Alan L. Gillen, Frank J. Sherwin III,
Alan C. Knowles, Creation Research Soci-
ety Monograph Series: Number 8, Creati-
on Research Society Books, sf. 114
57- Arthur C. Guyton, T›bbi Fizyoloji, 7.
Bask›, Nobel T›p Kitabevi, 1986, sf. 114
58- Arthur C. Guyton, T›bbi Fizyoloji, 7
Bask›, Nobel T›p Kitabevi, 1986, sf. 114-
115
59- http://www.tip.gazi.edu.tr/akd/temel/fiz-
yoloji/kan1.html
60- http://www.tip.ga-
zi.edu.tr/akd/temel/fizyolo-
ji/kan1.html
HarunYahya
285
61- Michael J. Behe, Darwin'in Kara Kutu-
su, Aksoy Yay›nc›l›k, 1998, sf. 84
62- Arthur C. Guyton, T›bbi Fizyoloji, 7.
Bask›, Nobel T›p Kitabevi, 1986, sf. 115
63- http://people.a2000.nl/aalan/vucut/bo-
lum4.html
64- Michael J. Behe, Darwin'in Kara Kutu-
su, Aksoy Yay›nc›l›k, 1998, sf. 87-88-89
65- Bilim ve Teknik, Tübitak Yay›nlar›, fiu-
bat 1998, say› 363, sf. 63
66- Arthur C. Guyton, T›bbi Fizyoloji, 7.
Bask›, Nobel T›p Kitabevi, 1986, sf. 117
67- Michael J. Behe, Darwin'in Kara Kutu-
su, Aksoy Yay›nc›l›k, 1998, sf. 94
68- The Human Body: An Intelligent De-
sign, Alan L. Gillen, Frank J. Sherwin III,
Alan C. Knowles, Creation Research Soci-
ety Monograph Series: Number 8, Creati-
on Research Society Books, sf. 117
69- http://www.discovery.org/viewDB/in-
dex.php3?program=CRSC%20Respon-
ses&command=view&id=442; Torben Hal-
kier, Mechanisms in Blood Coagulation,
Fibrinolysis and the Complement System,
1992, sf. 104
70- Michael J. Behe, Darwin'in Kara Kutu-
su, Aksoy Yay›nc›l›k, 1998, sf. 99
71- Michael J. Behe, Darwin'in Kara Kutu-
su, Aksoy Yay›nc›l›k, 1998, sf. 100
72- Michael J. Behe, Darwin'in Kara Kutu-
su, Aksoy Yay›nc›l›k, 1998, sf. 103
73- http://www.discovery.org/viewDB/in-
dex.php3?program=CRSC%20Respon-
ses&command=view&id=442
74- http://bostonrevi-
ew.mit.edu/br22.1/doolittle.html
75- http://www.arn.org/docs/be
he/mb_brrespbr.htm
76- Kenneth R. Miller, Fin-
ding Darwin's God, Cliff Street Books,
1999, sf. 156-157
77- http://www.discovery.org/viewDB/in-
dex.php3?program=
CRSC%20Responses&command=vi-
ew&id=442
78- Bilim ve Teknik, Tübitak Yay›nlar›, fiu-
bat 1998, say› 363, sf. 60
79- Bilim ve Teknik, Tübitak Yay›nlar›, fiu-
bat 1998, say› 363, sf. 62
80- Seymour Simon, The Heart - Our Cir-
culatory System, Mulberry Books, New
York, 1996, sf. 1
81- Lionel Bender, Science Facts Human
Body, The Human Body: Its Mysteries and
Marvels, Crescent Books, 1992, sf. 35
82- http://www.diyanet.gov.tr/DIYANET/ni-
san2001/dinsaglik.htm
83- Human Body, Concise Encyclopedia,
2,000 articles on the human body, David
Burnie, Dorling Kindersley Publishing,
1995, sf. 86
84- Robert A. Wallace, Gerald P. Senders,
Robert J. Ferl, Biology Ferl 2 – Biology The
Science of Life, Harper Colins College Pub-
lishers, sf. 812
85- Thema Laorusse Thematik Ansiklopedi,
Cilt 4, sf. 258
86- http://people.a2000.nl/aalan/sir-
lar/vuc.html
87- Seymour Simon, The Heart - Our Cir-
culatory System, Mulberry Books, New
York, 1996, sf. 11
88- Arthur C. Guyton-John E. Hall, T›bbi
Fizyoloji, 9. Bask›, Nobel T›p Kitabevleri,
sf.115
89- The Incredible Machine, National Ge-
ographic Society, 1986, sf. 123
90- The Incredible Machine, National Ge-AdnanOktar
286
ographic Society, 1986, sf. 124
91- The Incredible Machine, National Geog-
raphic Society, 1986, sf. 124
92- http://people.a2000.nl/aalan/vucut/bo-
lum1.html
93- Arthur C. Guyton, T›bbi Fizyoloji, 7.
Bask›, Nobel T›p Kitabevi, 1986, sf. 244
94- http://ww.boun.edu.tr/~pubrel/news/ar-
siv/aralik00/aralik00.html
95- http://ww.boun.edu.tr/~pubrel/news/ar-
siv/aralik00/aralik00. html
96- Thema Larousse, Thematik Ansiklopedi,
4. Cilt, sf. 258
97- http://hes.ucf.k12.pa.us/gclaypo/circula-
torysys.html
98- John Farndon-Angela Koo, Human
Body – Factfinder, Dempsey Parr, 1999,
sf.53
99- http://people.a2000.nl/aalan/sir-
lar/vuc.html
100- http://www.nature.com/cgi-taf/DynaPa-
ge.taf?
file=/nbt/jour-
nal/v17/n8/full/nbt0899_753.html
101- David Burnie, The Concise Encyclope-
dia of the Human Body, Dorling Kindersley
1995, sf.90
102- http://efnt1.fedu.me-
tu.edu.tr/SCE51998/binzat/damar.htm
103- Arthur C. Guyton, T›bbi Fizyoloji, 7.
Bask›, Nobel T›p Kitabevleri, 1986, sf. 319
104- Arthur C. Guyton, T›bbi Fizyoloji, 7.
Bask›, Nobel T›p Kitabevleri, 1986, sf. 317-
318
105- Arthur C. Guyton, T›bbi Fizyoloji, 7.
Bask›, Nobel T›p Kitabevleri, 1986, sf. 320
106- Arthur C. Guyton, T›bbi Fizyoloji, 7.
Bask›, Nobel T›p Kitabevleri, 1986, sf. 320
107- Sandra S. Gottfried, Biology Today,
Mosby – Year Book Inc., 1993, sf. 202
108- Arthur C. Guyton, T›bbi Fizyoloji, 7.
Bask›, Nobel T›p Kitabevleri, 1986, sf. 320-
321
109- Arthur C. Guyton, T›bbi Fizyoloji, 7.
Bask›, Nobel T›p Kitabevleri, 1986, sf. 507
110- Seymour Simon, The Heart – Our
Circulatory System, Mulberry Books, 1999,
sf. 15
111- Seymour Simon, The Heart – Our
Circulatory System, Mulberry Books, 1996,
sf. 19
112- Arthur C. Guyton, T›bbi Fizyoloji, 7.
Bask›, Nobel T›p Kitabevleri, 1986, sf. 321
113- Arthur C. Guyton, T›bbi Fizyoloji, 7.
Bask›, Nobel T›p Kitabevleri, 1986, sf. 317-
318
114- Seymour Simon, The Heart – Our
Circulatory System, Mulberry Books, 1996,
sf. 15
115- Body Atlas video – The Human Pump,
Pioneer Production for The Learning Chan-
nel, 1994 Discovery Communications Inc.
116- The Incredible Machine, National Ge-
ographic Society, 1986, sf. 119
117- Regina Avraham, The Circulatory
System, The Encyclopedia of Health, sf. 43
118- Arthur C. Guyton, T›bbi Fizyoloji, 7.
Bask›, Nobel T›p Kitabevi, 1986, sf. 334
119- Arthur C. Guyton, T›bbi Fizyoloji, 7.
Bask›, Nobel T›p Kitabevi, 1986, sf. 334
120- Arthur C. Guyton, T›bbi Fizyoloji, 7.
Bask›, Nobel T›p Kitabevi, 1986, sf. 334
121- http://www.newton.dep.anl.gov/askas-
ci/bio99/bio99317.htm
122- Sandra S. Gottfried, Biology
Today, Mosby – Year Book
HarunYahya
287
Inc., 1993, sf. 202
123- Sandra S. Gottfried, Biology Today,
Mosby – Year Book Inc., 1993, sf. 203
124- Sandra S. Gottfried, Biology Today,
Mosby – Year Book Inc., 1993, sf. 202
125- Bilim ve Teknik Dergisi, Tübitak Yay›n-
lar›, fiubat 1998, say› 363, sf. 67
126- Sidney Fox, Klaus Dose, Molecular
Evolution and The Origin of Life, New
York: Marcel Dekker, 1977, s. 2
127- Alexander I. Oparin, Origin of Life,
(1936) New York, Dover Publications,
1953 (Reprint), s.196
128- "New Evidence on Evolution of Early
Atmosphere and Life", Bulletin of the Ame-
rican Meteorological Society, c. 63, Kas›m
1982, s. 1328-1330
129- Stanley Miller, Molecular Evolution of
Life: Current Status of the Prebiotic Synthe-
sis of Small Molecules, 1986, s. 7
139- J. Rennie, "Darwin's Current Bulldog:
Ernst Mayr", Scientific American, Aral›k
1992
140- Alan Walker, Science, c. 207, 1980, s.
1103; A. J. Kelso, Physical Antropology, 1.
bask›, New York: J. B. Lipincott Co., 1970,
s. 221; M. D. Leakey, Olduvai Gorge, c. 3,
Cambridge: Cambridge University Press,
1971, s. 272
141- Time, Kas›m 1996
142- S. J. Gould, Natural History, c. 85,
1976, s. 30
143- Solly Zuckerman, Beyond The Ivory
Tower, New York: Toplinger Publications,
1970, s. 19
144- Richard Lewontin, "The Demon-Haun-
ted World", The New York Review of Bo-
oks, 9 Ocak 1997, s. 28
145- Malcolm Muggeridge, The End of
Christendom, Grand Rapids: Eerdmans,
1980, s.43
288
Sen Yücesin, bize ö¤retti¤inden
baflka bizim hiçbir bilgimiz yok.
Gerçekten Sen, herfleyi bilen, hüküm
ve hikmet sahibi olans›n.
(Bakara Suresi, 32)
HarunYahya