t.c sağlık bakanlığı haseki eğitim ve araştırma hastanesi kadın
TRANSCRIPT
T.C
Sağlık Bakanlığı
Haseki Eğitim ve Araştırma Hastanesi
Kadın Hastalıkları ve Doğum Kliniği
Klinik Şefi: Uz.Dr. Ahmet ÇETİN
İNFERTİL HASTALARDA ANTİMÜLLERİAN HORMON VE İNHİBİN- B DÜZEYİ İLE
OVER REZERVİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
UZMANLIK TEZİ
Dr.Nurettin İDİŞ
Tez Danışmanı Uz. Dr. Hüsnü GÖRGEN
İSTANBUL (2008)
2
TEŞEKKÜR
Uzmanlık eğitimim ve tez çalışmalarım süresince, bilgi ve deneyimlerinden yararlandığım
klinik şefim sayın Uz.Dr. Ahmet ÇETİN’e, tezin her aşamasında hoşgörülü yaklaşım
göstererek desteğini esirgemeyen tez danışmanım sayın Uz. Dr. Hüsnü GÖRGEN’e, tezin
hazırlanmasında bana büyük yardımları olan uzmanım B. Pınar Çilesiz Göksedef’e, ayrıca
katkılarından dolayı sayın Doç.Dr. Murat APİ'ye, tezimin laboratuar çalışmaları esnasında
desteğini gördüğüm Biokimya Klinik Şef Yardımcısı sayın Uz.Dr. Macit KOLDAŞ ve Uz.Dr.
Hatice SEVAL’e eğitimim de yardımlarını esirgemeyen başasistan ve uzmanlarıma, aynı
çalışma ortamını paylaştığım tüm doktor arkadaşlarıma; Tezimin tüm aşamalarında pay
sahibi, özel insan Dr. Elif Esra GÜLTEKİN’e teşekkürlerimi sunarım.
Dr. Nurettin İDİŞ
3
İÇİNDEKİLER Giriş ................................................................................4
Genel Bilgiler..................................................................6
Materyal ve Metod..........................................................24
Bulgular...........................................................................27
Tartışma ..........................................................................39
Sonuç...............................................................................44
Kaynaklar........................................................................45
4
GİRİŞ
Yaşlanma ile kadınlarda; yumurta kalite ve sayısında azalmaya bağlı olarak
reprodüktif fonksiyonda da azalma olur. Fetal hayatta germ hücreleri overlere göçerek nihai
oosit havuzunu oluşturur. 20. gebelik haftasından sonra primordial folikül sayısı atreziden
dolayı azalır ve sonuçta menarşa kadar yaklaşık 500 000 primordial folikül kalır. Daha sonra
FSH uyarısıyla küçük miktardaki primordial folikül, folikül havuzunu terkederek
folikülogenez yoluna girer. Kadının yaşlanmasıyla folikülogeneze gidecek olan primordial
folikül tükenir ve sonuç menopozdur.
Azalmış over rezervi olarak da bilinen yaş nedenli infertilite, mevcut fertilite tedavi
metodları ile tedavisi en fazla ilgi çeken ve zorlanılan infertilite tanısı olarak ortaya
çıkmaktadır. Ek olarak over rezervinin ilerleyici, değişken ve sıklıkla da asemptomatik
azalması fertilite tedavi modalitesini ve tedavi sonuçlarını direkt olarak etkilemektedir.
Geleneksel olarak over rezervi erken menstrüel fazda ultrason değerlendirmesi ile yapılır
(antral folikül sayımı), fakat ultrasonografik folikül sayımı oldukça kullanıcı bağımlı
olduğundan ve pahalı araç gerektirdiğinden fazla yaygın kullanılmamaktadır. Ek olarak 3.gün
östradiol, lüteinizan hormon, inhibin-B ve FSH ölçümü gibi bazı serum değerlerine bakılabilir
fakat bunlar yüksek yeterliklikte olmadığı gibi antral folikül sayımında olduğu gibi, spesifik
menstrüel günde yapılması gerekmektedir.
İnhibin-B ve östradiol, antral folikülde üretilir, her ikisi de hipotalamo-pituiter-
ovaryan feedback yoluyla FSH üretimini baskılar. Zamanla foliküler havuzda azalma
dolayısıyla inhibin-B ve östraiol düzeyleri azalırken, FSH düzeyinde artış olur. Steroid
hormonlar içiçe geçmiş ve karmaşık bir feedback sisteminin bir parçası oldukları için, serum
seviyeleri birbirleri ile ilişkilidir. Geç reprodüktif yaşlanma proçesinde inhibin-B, FSH ve
5
östradiol düzey değişiklikleri görülebileceğinden, fertilite tedavisine yanıtı öngörmedeki
etkinlikleri azalmaktadır.
Antimülleryan hormon (AMH) ya da mülleryan inhibiting substans (MIS), doğumdan
menopoza kadar üretilmektedir. AMH, sadece preantral foliküldeki granüloza hücrelerinde
üretildiğinden dolayı over rezervini değerlendirmede uygun bir marker gibi gözükmektedir.
Detaylı çalışmalarda AMH’nın folikülogenez sürecinde düzenleyici rol aldığı farkedilmiştir.
İnsanlarda AMH’un öncelikli olarak preantral ve antral foliküldeki kolumnar granüloza
hücresinde bulunduğu farkedilmiştir. Prematür over yetmezliği olgularının
immunohistokimyasal boyamasında over dokusunun büyük oranda AMH' den yoksun olduğu
gösterilmiştir. Serum çalışmalarında AMH’nın menstrüel siklus, gebelik boyunca stabil
kaldığı, eksojen ve endojen hormon değişikliklerinden etkilenmediği gösterilmiştir. Son
çalışmalar AMH’nin siklus içi değişikliklerinin sınırlı olduğu göstermiştir. Bu nedenle bu
çalışma over rezervinin değerlendirilmesinde AMH’nın diğer geleneksel yöntemlerle
karşılaştırılması amaçlanarak ele alınmıştır.
6
GENEL BİLGİLER
OVER
Overin fizyolojik görevi gametlerin (yumurtaların, oositlerin) periyodik olarak
atılması ve steroid hormolar olan östradiol ve progesteronun üretimidir. Her iki aktivite de
sürekli tekrarlayan foliküler olgunlaşma, ovulasyon ve korpus luteum oluşumu ve gerilemesi
fonksiyolarına entegre olmuştur.
Over üç majör kısımdan oluşmaktadır; dışta korteks, içte sentral medulla ve rete ovari
(hilus) olmak üzeredir. Hilus overin mezoovaryuma bağlanma yeridir. Sinirleri, damarları ve
steroidogenezde aktifleşme veya tümör oluşturma potansiyelini taşıyan hilus hücrelerini
içermektedir. Korteksin en dış kısmı tunica albuginea olarak adlandırılmaktadır ve onun
üstünde de tek katlı küboid bir epitel olan germinal epitelyum, over yüzey epiteli, over
mezotelyumu yer almaktadır.
Embriyoloji: Yaklaşık 5. gebellik haftasında, gonad çifti yapısal olarak gonadal
çıkıntıları oluşturmak üzere mezonefros üzerinde çölemik çıkıntı şeklinde yoğunlaşır. Bu
noktada, gonadın morfolojik olarak over veya testis olduğu ayırt edilememektedir. Gonad
dışta çölemik yüzey epitel hücreleri ile iç içe olan ilkel germ hücreleri ve içte merkezde
bulunan medullar mezenşimal dokudan oluşmaktadır. Tam bu çıkıntının altında mezonefrik
kanal bulunmaktadır. Bu farklılanmamış dönem yaklaşık 7- 10 gün sürer.
Gestasyonun 6- 8. haftalarında ovarian farklılaşmanın ilk işaretleri, 16- 20. haftalarda
6- 7 milyon oogoniaya ulaşmasını sağlayacak germ hücrelerinin hızla mitotik çoğalmaya
başlamasıdır. Bu dönemden sonra germ hücre sayısı giderek azalacak ve 50 yıl sonra ise oosit
deposu tamamen tükenecektir.
Mitoz ile germ hücreleri oogoniaya dönüşecektir. Oogonialar ilk mayotik bölünmeye
girip profaz evresinde durdukları dönemde oositlere dönüşürler. Bu süreç 11- 12. haftalarda
başlar. Mayozun diploten evresine ilerlemesi ancak gebeliğin geri kalanında olmakta ve
7
doğumda tamamlanmaktadır. Gonadotropinler ve çeşitli büyüme faktörleri (seks steroidleri
değil) in vitro şartlarda sadece kumulus hücreleri tarafından sentezlenen, oositlerde mayoz ve
olgunlaşmayı sağlayan bir sterol ailesi mevcuttur. Folikül uyarıcı hormon (FSH) kumulus
hücreleri ve oosit arasındaki iletişimi sağlayan gap junction ağına ihtiyaç duyan bir reaksiyon
olan mayozu başlatır.
Germ hücrelerinin kaybı; germ hücrelerinin mitozu, mayozun çeşitli evreleri sırasında
ve en son olarak folikül oluşumundan meydana gelen olaylar boyunca devam eder.
Gestasyonun 18- 20. haftalarında hücreden oldukça zengin olan korteks daha derindeki
medullar bölgeden kaynaklanan vasküler kanallar tarafından yavaş yavaş delinir ve bu folikül
oluşmasının başlangıcını belirtir. Kan damarları işgal ettikçe ve girdikçe, yoğun kortikal hücre
kütlelerini gittikçe daha küçük kısımlara ayırır. Mezenşimal ya da epitelyal kaynaklı
perivasküler hücreler de damar ile birlikte sürüklenir ve bu hücreler mayozun birinci evresini
tamamlamış olan oositleri çevreler. Sonuçta oluşan primordiyal folikül- mayozun profaz
evresinde duraklanmış olan bir oosit ve onun etrafında bir bazal membran tarafından
çevrelenen tek katlı ağ şeklinde öncül granüloza hücreleridir.
Öncül granüloza hücrelerinde oluşan tabakanın granüloza hücre tabakasına dönüşmesi
ile primer folikülün oluşumu belirlenir. Daha ileri bir farklılaşma daha tamamlanmamış bir
hücre çoğalması ile preantral folikül oluşur.
Ergenlik başlangıcında, germ hücre kütlesi 300.000- 500.000 birime inmiştir. Üreme
çağının gelecek 35-40 yılı boyunca, 400- 500 tanesi seçilerek ovulasyona katılarak ve
azalmaya devam ederek menopozda ancak birkaç yüz kalacaktır. Menopoz öncesi son 10- 15
yıl boyunca foliküler kayıpta ivmelenme olmaktadır. Bu hızlanmış kayıp büyük bir olasılıkla
FSH uyarımındaki geç farkedilen fakat gerçek bir artışa, İnhibin- B ve aynı zamanda insulin
benzeri büyüme faktöründeki azalmaya bağlıdır. Kadın yaşlandıkça siklus başına daha az
folikül büyümektedir ve başlangıçtaki sikluslar ovülasyon öncesi daha hızlı follikül büyümesi
8
(yükselmiş FSH’dan dolayı) sebebiyle daha kısadır ve sonrasında anovulasyon daha sık hale
geldikçe sikluslar uzar. İnhibin-B seviyelerindeki azalma sonucunda FSH’ taki artmanın her
bir aktif folikül grubundaki folikül sayısındaki azalmanın sonucunda olduğuna inanılmaktadır.
Nöroendokrinoloji: Anterior hipofiz fetal yaşamın 4. ve 5. haftalarında gelişmeye
başlar. Median eminens 9. haftada belirir ve hipotalamik-hipofizer portal dolaşım gebeliğin
12. haftasında fonksiyoneldir. FSH hipofizer düzeyleri 20- 23. haftalarda ve dolaşımdaki
düzeyleri ise 28. haftada en üst düzeydedir.
Hipofiz hipotalamustan salgılanan ve portal dolaşım aracılığı ile hipofize ulaşan
maddelerin kontrolü altındadır. FSH ve LH salınımı GnRH tarafından kontrol edilmektedir.
GnRH 10 aminoasitten oluşan küçük bir peptid olup, aminoasit dizilimi çeşitli memeli
türlerinde değişiklik gösterir. Saf ve sentetik GnRH hem FSH, hem de LH salınımını uyarır.
GnRH hem nöral, hem de nöral olmayan dokularda bulunmakta ve ovarian foliküller ve
plasenta gibi hipofiz dışında da birçok dokuda reseptörleri bulunmaktadır.
GnRH ve gonadotropinlerin salınımı pulsatil bir şekilde salgılanır; puberteden hemen
önce gece LH düzeylerindeki artma ile başlar. Puberteden sonra bu pulsatilite değişik frekans
ve amplitüdlerde olmak üzere 24 saat boyunca gerçekleşir. Pubertede arkuat nükleus aktivitesi
önce düşük frekanslı GnRH salgılanması ile başlar ve salınım frekansı giderek artar. Pulsatil
salınım foliküler evrede luteal evreye göre daha sık olmasına karşın amplitüd olarak daha
düşüktür.
Hem FSH, hem de LH esas olarak hipofizin lateralinde yer alan ve pulsatil GnRH
salgısına cevap olarak küçük hücrelerden salgılanır. GnRH etkisi kalsiyum bağımlı olup,
protein kinazı ve siklikAMP aktivitesini uyarabilmek için ikincil haberci olarak 1, 4, 5-
trifosfat (IP3) ve 1,2- diacilgliserolü(1,2- DG) kullanır.
GnRH gonadotropin salgılanmasını 3 temel mekanizma ile artırır:
-Gonadotropin sentez ve depolanması
9
-Aktivasyon – depo halindeki gonadotropinlerin salgılanmak üzere aktif hale
getirilmesi, kendi kendine bir yöntemdir.
-Gonadotropin salgısının hemen başlaması (direkt sekresyon)
Gonadotropinlerin sekresyon, sentez ve depolanması siklus boyunca değişiklik gösterir.
Siklus başında östrojen düşük iken gerek salgılanan, gerekse depo gonadotropin düzeyleri
düşüktür. Östrodiol düzeylerinin yükselmesi ile birlikte depo gonadotropin düzeyinde büyük
bir yükselme görülürken, salgılanan miktar çok az değişir. Sonuç olarak erken foliküler
evrede östrojenin pozitif geriye dönük etkisine bağlı olarak gonadotropin sentez ve
depolanması artarak, midsiklustaki pik için kaynak oluşturur. Prematür gonadotropin
salgılanması, östrodiolün hipofizin GnRH’ ya yanıtını azaltmasıyla önlenir.
Midsiklusta biolojik olarak aktif FSH ve LH formu daha yüksektir. Östrojenin
midsiklusta gonadotropinleri arttırması biyolojik aktivitenin maksimuma çıkmasına neden
olur. Ovarian foliküldeki midsiklus gonadotropin aktivitesindeki değişikliklere ek olarak,
biyolojik aktivitesi daha fazla olan FSH izoformları aynı zamanda geç luteal fazda da artar ve
bir sonra ki siklus için gerekli olan yeni over folikülünün gelişimi için uygun ortamı sağlar.
Midsiklustaki FSH piki klinik açıdan önemlidir. Korpus luteumun normal olarak
gelişebilmesi için granüloza hücrelerinde yeterli miktarda LH reseptörü olması gerekir ve bu
spesifik FSH etkisine bağlıdır. FSH ovumun atılabilmesi için gerekli intrafoliküler
değişikliklerin oluşmasında önemli rol oynar. Sonuçta FSH piki ovulasyonun ve korpus
luteumun oluşmasında rol oynamaktadır. Ovulasyondan hemen önce progesteronun
yükselmeside bu olayda anahtar rol oynar.
Ovulasyondan sonra progesteron düzeylerindeki hızlı artışa bağlı olarak luteinizasyon
tamamlanır ve bu yüksek progesteron düzeyleri östrojenle birlikte negatif geriye dönük etki
ile gonadotropinleri baskılar. Progesteronun bu etkisi hipotalamus ve hipofiz olmak üzere iki
yerde gerçekleşir. Birincisi GnRH düzeylerinde düşmeye neden olur. Diğer önemli bir
10
görevide geç luteal fazda GnRH pulslarını yavaşlatıcı bir etkisidir ve bu da bir sonra ki
siklusu başlatacak gerekli FSH yükselmesini sağlamaktır.
Ovulasyonun hormonal basamaklarını özetlersek:
-GnRH salınımının kritik bir frekans ve konsantrasyonda olması gerekir. Bu normal bir üreme
fonksiyonu için gereklidir.
-GnRH’ nın hipofiz üzerinde sadece pozitif yönde etkisi; sentez, depolanma ve salgılanmasını
arttırır. GnRH’ nın pulsatil salınımına bağlı olarak gonadotropinler de pulsatil olarak
salgılanır.
-Düşük GnRH puls frekansları FSH salgılanmasını arttırır ve yüksek GnRH puls frekansları
LH salgısını arttırır.
-Östrojen düşük seviyelerde FSH ve LH’ ın sentez ve depolanmasını arttırır, LH salgılanması
üzerine çok az etkisi varken, FSH salgısını baskılar.
-Östrojen yüksek seviyelerde midsiklustaki LH pikinin sağlanmasından sorumludur ve bu
yüksek seviyelerde devam ettiğinde LH’da aynı şekilde yüksek kalır.
-Progesteron düşük seviyelerde hipofizde GnRH’ ya LH yanıtını arttırır ve midsiklustaki FSH
pikinin sağlanmasından sorumludur.
-Progesteron yüksek düzeylerde hipotalamusta GnRH pulsatil salınımını inhibe ederek
gonadotropin salgısını azaltır. Ayrıca, yüksek düzeylerde progesteron hipofizde östrojen
etkisini antagonize ederek GnRH yanıtını azaltır.
OVER REZERVİ
Kadının yaşlanması ile başlayan ovum sayısı ve kalitesindeki azalma menopozda
tamamen yok olmasıyla son bulur. Bu kural over yaşlanması olarak açıklanmaya çalışılsa da
genç yaşlarda da görülebilmesi nedeniyle ovarian rezervin araştırılması infertilite
değerlendirilmesinde temel kısmı oluşturmaktadır.
11
Over rezervi terimi kadının mevcut yumurta depolarının ifade eder ve reprodüktif
potansiyelle yakından ilişkilidir. Genel olarak yüksek miktardaki yumurta konsepsiyon için
daha iyi bir şans, düşük over rezervi ise büyük ölçüde azalmış konsepsiyon şansını gösterir.
Kadının kronolojik yaşı reprodüktif potansiyeli belirleyen önemli bir faktör olduğu
için yaş, infertilitede tedavi seçiminde yol göstericidir. Yaş her zaman belirleyici
olmadığından araştırmacılar infertil çiftlerin tedaviye cevabını belirleyecek daha rafine
metodlar araştırmaktadırlar. Bunlardan bazıları FSH, LH, östradiol, ve inhibin-B ölçümü
olarak gösterilebilir. Pek çok sofistike over rezervi değerlendirme yöntemi olsa da sınırlı
senstivite ve spesifiteleri dolayısıyla hangi testin ideal olduğu halen tartışmalıdır. Sonuçta
infertilite hastalarında ileri fertilite tedavisi planlamadan önce periyodik olarak over
rezervinin değerlendirilmesi yapılmalıdır.
İntrauterin dönemde ovum sayısı artmaya başlar. 20. gebelik haftasında yaklaşık yedi
milyon yumurta mevcut olup doğumda bu sayı 200 000 civarına kadar düşer. Yumurta sayısı
kadın yaşı ile menopoza kadar azalır. Bu fazla miktardaki yumurta ömür boyu mestrüel siklus
sayısından oldukça fazladır. Bu nedenledir ki infertil hastalarda indüklenmiş yumurta üretimi
dolayısıyla erken menopoz riskinde bir artış görülmemiştir [1].
Overlerin yaşam sürelerinin sonuna doğru oluşan menstrüel sikluslarda yaşlı ve düşük
kaliteli yumurtalar elde edilir [2]. Genel olarak over yaşı kronolojik yaşla paraleldir. Fakat bu
durum her zaman geçerli olmadığından infertil hastalarda over rezervini değerlendirmek çok
önemlidir. İleri yaşlarda gebelik ve doğum oldukça nadirdir. Bu gerçek yazılı insan tarihinin
başlangıcından itibaren tanımlanmıştır [3]. Daha sonraları yerleşik toplumları araştıran
çalışmalarda yaşlı kadınlarda azalmış fertilite ile ilgili güçlü deliller bulmuşlardır [4]. Daha
sonraki çalışmalar bu bulguları desteklemiştir [5,6]. Bununla beraber baba yaşı fertiliteyi
sınırlı olarak etkilemektedir [7].
12
Anne yaşının fertilite üzerindeki etkisi hatırı sayılır bir biçimde araştırma konusu
olmaktadır. Anne yaşının intrauterin inseminasyonda gebelik başarısına etkisini inceleyen
başka bir çalışmada 36 yaş ve üzeri hastalarda daha kötü sonuçlar bildirilmiştir [8]. Bu
bulgular IVF uygulanan hastalarda yapılan bir çalışma ile doğrulanmıştır. Bu çalışmada 37
yaş ve üzeri kadınlarda %9 devam eden gebelik oranı elde edilmişken 30 yaş ve altı
kadınlarda bu oran %26 olarak kaydedilmiştir [9].
40 yaş ve üstü IVF olguları 32 yaş ve altı IVF olguları ile karşılaştırıldığında siklus
başına sağlanan oosit miktarının daha az olması, hCG günü düşük E2 düzeyleri ve düşük
embriyo implantasyon oranları saptanmıştır [10,11] 40 yaş ve üstü olgularda gebelik
oluşması halinde ek olarak kötü gebelik sonuçları elde edilmektedir. Anne yaşı artıkça
gebelik kayıpları daha fazla olmakta, fetal kromozom anomali riski artmaktadır[12].
Ovum donasyonu sikluslarındaki bulgular da infertilite ve canlı doğum oranlarının
ileri ovum yaşı ile sıkı ilişkili olduğu bulgusunu desteklemektedir Ovum donasyonu
sikluslarında ovumlar tipik olarak 35 yaş altı donörlerden alınmaktadır ve genç ovumlar
reprodüktif sonuçları büyük ölçüde iyileştirmektedir [13,14]. Alıcının yaşının implantasyon
üzerinde bazı negatif etkileri olsa da bu etkiler sınırlı gözükmektedir. Alıcının yaşı 40 üzeri
olsa bile, donör oositleri kullanıldığında klinik gebelik oranları %59’u bulmaktadır [15].
13
OVER REZERVİNİ DEĞERLENDİRME
Pasif Over Rezerv Testleri:
FSH ve LH ölçümü
Over rezervi değerlendirme testleri pasif testler ve dinamik testler olarak iki gruba
ayrılabilir. Her iki yaklaşımda da amaç oosit kalite ve kantitesi ile ilgili bilgi sağlamaktır. Bu
bölümde pasif testleri açıklamaya çalışacağız.
1980 lerde klinisyenlerin IVF siklusları ile ilgili tecrübeleri artmaya başladıkça erken
foliküler faz FSH seviyelerinin gebelik sonuçlarında önemli rol oynadığını gözlemlediler. 3.
gün FSH düzeyinin ovulasyon indüksiyonuna cevabı ve IVF sonuçlarını tahmin edebileceği
keşfedildi. İlerleyen yaşlarda, FSH yaşlanmış overleri uyarmak amacıyla yükselir. Bununla
beraber kesin mekanizma henüz aydınlanmış değildir. Erken foliküler faz FSH’ı aynı
zamanda azalmış oosit kalitesiyle ilişkili olup ve bazı araştırmacılar fetal anomali ile FSH
elevasyonu bağlantısını işaret etmişlerdir [18]. Gerçekte çok çok küçük fakat ölçülebilen FSH
yükselmelerinin bazı kadınlarda, menopozu yaklaşık 5 yıl önceden öngörebilineceğine dair
teori mevcuttur [19].
Madem FSH bu kadar yüksek prediktif değere sahip, her zaman ölçülmeli mi? Peki
hangi değerler daha önemli? Laboratuvar değerlerindeki varyasyonlar ve tedavi metodlarının
farklılıkları nedeniyle gebeliğe izin veren en yüksek FSH değerini tespit etmek oldukça
zordur. Bu net olmayan duruma ek olarak fertil kadınlardaki FSH paternini de tanımlayan veri
bulunmamaktadır [20]. Gönüllü olarak infertilite öyküsü olan olmayan tüm kadınlarda yapılan
3. gün FSH ölçümleri tartışmalı olup kafa karıştırıcı sonuçlara yol açabilir. Bazı araştırmacılar
bu sebeple FSH taramasının yararlı olup olmadığını sorgulamaktadır [21]. Bazı
14
araştırmacılara göre de over rezervi taraması her infertil hastanın değerlendirilmesinde
vazgeçilmez bir testtir.
Her ne kadar tek testle over rezervini tam olarak değerlendirmek makul gözükmese
de; bazı genel guidelinelarda hangi FSH değerinin daha anlamlı olduğuna oldukça hatırı
sayılır miktarda veri mevcuttur. Bir merkezde, IVF’e hazırlanan kadınlarda 3.gün FSH’ı
15mIU/ml den az olan olguların FSH değeri 15-24.9 mIU/ml olanlardan 2 kat fazla gebelik
oranlarına sahip oldukları bildirilmiştir. [22]. Başka bir araştırmacı bu bulguları doğrulamıştır
ve FSH değerinin IVF sikluslarında reprodüktif sonuçları tahmin etmede anne yaşına oranla
daha etkili bir metod olduğunu ortaya koymuştur [23]. Gerçekten de 3.gün FSH’ı 20 IU/L
olduğunda konsepsiyon oranının ciddi bir biçimde azaldığı rapor edilmiştir [24]. Geleneksel
olarak over fonksiyonu değerlendirilmesinde klinisyenler siklusun 3 günü FSH ölçümüne
güvenmektedir. Bununla birlikte siklusun 2 ila 5. günleri arasında FSH fluktuasyonu çok hafif
olduğundan testin bu günler arasında da yapılmasında mahsur yoktur [25].
Siklusun 2 ila 5. günleri arasında FSH değerinde fazla bir değişiklik olmasa da,
siklustan siklusa 3. gün FSH fluktuasyonu tespit etmek önemlidir. FSH fluktuasyon
yaptığında müteakip menstrüel siklus değişken kalitede oosit üretecektir. Bu ilke insan
reprodüktif fizyolojisinin temel inanışlarından birine ışık tutmaktadır [26]. Düşük FSH değeri
olan hastalarda ( bu yeterli over rezervini gösterir) genel olarak az bir fluktuasyon gösterirken,
yükselmiş olanlar daha geniş değerlerde fluktuasyon gösterir. Aydan aya geniş FSH
fluktuasyonları labaoratuvar değerlendirmesinde oldukça zorluk oluşturan adeta hareketli
hedeftir. Bu tür vakalarda over rezervini değerlendirmek gerçekten de zordur.
Tek bir 3. gün FSH değeri aslında tam olarak over rezervini göstermeyebilir. Test
yüksek FSH değeri gösterdiğinde, bu sonuç sonraki sikluslardaki ölçümlerle kontrol
edilmelidir. Bununla beraber çoklu siklus fluktuasyonlarının yorumu halen tartışmalıdır. Seri
15
3. gün FSH ölçümlerinin araştırıldığı bir çalışmada, en az 1 yükselmiş FSH değeri saptanması
halinde ovülasyon indüksiyonuna azalmış cevap gözlenmiştir [27]. Başka bir seride çoklu
siklus 3. gün FSH ölçümlerinde hem yüksek hem de düşük değerleri olan olgularının IVF’e
zayıf cevaplı oldukları saptanmıştır [28]. Bununla beraber, diğer araştırmacılar değişken FSH
sonuçlarına farklı bir açıdan bakmaktadır. Bazıları nispeten düşük 3. gün FSH değerlerinin
olduğu siklusların IVF yada diğer infertilite tedavi metodları için yeterli olduğunu
düşünmektedirler. Bir araştırmada, 40 yaş altı olgularda yüksek FSH değerli bir siklusu
takiben normal FSH değerli siklusta yapılan IVF’de konsepsiyon oranı yaklaşık %35 olarak
bulunmuştur [29].
LH ölçümleri de over rezervi açısından prediktif değere sahip olsa da FSH tıpkı
menopozdaki gibi daha iyi bir markerdır, çünkü FSH LH’a göre daha erken ve dramatik
olarak yükselir [30,31]. Over rezervini tahmin etmek için belki FSH+LH kombine testler
geliştirilebilir, ya da bazı araştırmacıların önermekte olduğu gibi artmış bir FSH:LH oranının
over rezervini belirlemede sadece FSH elevasyonundan daha iyi bir prediktör olabilir [32].
Östradiol ölçümü
Başlangıçta östradiolün (E2) over rezervini değerlendirmede FSH ya da LH’a göre
daha spesifik bir marker olduğu düşünülmekte idi. Maalesef takip eden araştırmalarda E2 ile
fertilite tedavisine cevap arasındaki ilişkinin zayıf olduğu gösterildi. IVF hastalarında siklusun
3.günü E2 ölçümü değerlendirmesinde E2 ile tedavi sonuçları arasındaki ilişki net değildi
[22].
Tedavi öncesi GnRH süpresyonu uygulanmayan IVF popülasyonunda, 3.gün E2 ve FSH
değerleri reprodüktif sonuçlar ile karşılaştırıldığında, FSH değeri 20 mIU/ml altında olsa bile
3. gün E2 değeri 75 pg/ml’in üstünde ise gebelik oluşmadığı gözlemlenmiştir [33]. Benzer
16
şekilde, 38-42 yaşlarındaki IVF olgularını kapsayan bir çalışmayla E2’nin 80pg/ml’ den daha
az olan ve normal FSH değerlerine sahip olgularda daha iyi gebelik oranları tespit edildiği
rapor edildi [34]. Bu çalışmalardan elde edilen verilerle E2 ve FSH’ın beraberce
değerlendirilmesi ile over rezervinin değerlendirilmesinde, FSH ve LH’ın tek ölçümlerinde
daha iyi bir belirteç olduğu saptanmıştır.. Normal FSH düzeyi ile kombine düşük 3. gün E2
düzeyleri artmış stimülasyon cevabı, yüksek gebelik oranı [35], ve azalmış siklus iptal
oranları [36] ile ilişkilidir. İlginç olarak, bir gün erken ( 2.gün) E2 ölçümlerinin over cevabını
tahmin etmede değerli bir parametre değildir [37]. Menstrüel siklusun başlangıcındaki yüksek
E2 seviyeleri foliküler gelişimin ileri evresindeki uygunsuzluğu gösterir. Bu yaşlı overler veya
bir önceki siklustan kalma bir kist nedeniyle olabilir. Folikül kistleri tedavi siklusundaki
yumurtalar ile etkileşip fertilite tedavisinde zayıf yanıta neden olabilir.
Progesteron ölçümü
Over rezervinde azalma aynı zamanda kısa bir foliküler faz, erken LH piki ve
prematür progesteron (P4) yükselmesi ile ilişkilidir [38]. Önceleri progesteronun over
taraması için uygun bir araç olacağı düşünülüyordu. Fakat ovulatuar sikluslu gönüllülerde
yapılan günlük E2 ve P4 ölçümlerinde E2 veya P4’ün bu tarama açısından farkı
bulunamamıştır [31]. Araştırmacılar bu defa dikkatlerini statik P4’ten dinamik P4
çalışmalarına çevirdiler. Bazı araştırmacılar kısa foliküler faz, azalmış over rezervi, gebelik
potansiyelinde azalma ile ilişkili olarak klomifen sitrat challenge testin 10. gün P4 düzeyinin
yüksekliğini (1.1 ng/ml) saptamışlardır [39].
İnhibin-B ölçümü
İnhibinler dimerik peptidlerdir. Bir a-subunit ile beraber bA-subunitten
inhibin A’ yı, bB-subunit ile inhibin B’yi oluşturur. İnhibin-B FSH salınımını engelleyen over
17
kaynaklı bir hormondur [40]. Ovulasyon varlığında mevcuttur, normalde postmenopozal
kadınlarda bulunmaz. Araştırıcılar 1930 ların başında FSH sekresyonunun non-steroidal bir
regülasyonu olacağından şüphe etmişler [41], fakat 1976 yılına kadar bu hipotez
doğrulanmamıştır [42]. 3. gün İnhibin B seviyeleri over rezervini değerlendirmede kullanılan
testlerden biridir, çünkü gonadotropinlere cevap olarak ovaryan foliküllerin granüloza
hücrelerinden sentezlenir [43,44]. Inhibinler gonodotropin sekresyonun süpresyonu
aktivitelerine ithafen bu ismi almışlardır. Böylece İnhibin B ve FSH konsantrasyonları ters
orantılıdır ve serum inhibin B konsantrasyonu düştükçe FSH yükselir [46]. Menstürel siklus
esnasında İnhibin B seviyesi foliküler faz boyunca gittikçe artarak LH pikinden önce 7 günlük
geniş bir pik yapar ve inter- siklus FSH yükselmesini sınırlayacı faktör olarak görev yapar.
Diğer bir yükselme ise LH pikinden hemen sonraki günde olur[48]. Serum İnhibin B
konsantrasyonunun çoğunluğunun kaynağı normal siklustaki dominant foliküldür, büyük
foliküller (dominant folikül) küçük foliküllerin (=4 mm) 10 katı yüksek konsantrasyonda
inhibin salgılar [45]. İnhibin B konsantrasyonu lüteal fazda oldukça aşağıya düşer, gebelikte
ölçülemez düzeye iner [48].
Serum 3. gün İnhibin B düzeyleri normal ve düşük olan kadınlarda IVF ilişkili
parametreleri inceleyen bir çalışmaya göre, 45pg/ml altındaki İnhibin B düzeylerinde %50
daha fazla gonadotropin, ve ortalama 1 gün hCG uygulamasında gecikme saptandı. Bu
hastalar aynı zamanda hCG günü düşük E2 düzeylerine ve ovum sayısında %33 azalma ve
siklus başına daha az transfer tespit edildi. Bu azalmış cevap aynı zamanda gebelik oranında
%70 azalma, 4 kat artmış siklus iptal oranı ve klinik gebeliklerde de 11 kat artmış abortus
oranı ile ilişkili bulundu [47].
18
Klinik Kullanımı
• Klomifen sitrat challange test için başvuran kadınlar
• İleri yaş (>35)
• Açıklanamayan infertilite
• Ovülasyon indüksiyonuna zayıf cevaplı kadınlar
ANTİ MÜLLERYAN HORMON (AMH; MIS)
Anti-Müllerian hormon (AMH), aynı zamanda Müllerian inhibiting substance (MIS)
olarak da bilinir, aktivinler ve inhibinler gibi transforming growth faktör-ß ailesine ait olan
homodimerik glikoprotein bir hormondur. Genetik lokusu 19p13.3 kromozomu üzerinde,
AMH reseptörü kromozom 12 üzerindedir. Josh tarafından 1947’de testisten eksprese edildiği
erkek fetuste fetal cinsiyet farklılaşmasında müller kanalının regresyonundan sorumlu olduğu
gösterildi [49]. Kadınlarda ayrıcalıklı olarak AMH overde granüloza hücrelerinde exprese
edilir ve primer folikül formasyonunda rol oynar. AMH sentezi primer folikülde başlar,
gittikçe artar ve maximum 4 mm olan preantral ve antral folikülde pik yapar. Bu eşikten sonra
sentez azalır, folikül 8 mm çapa ulaştığında da ölçülemez olacak kadar azalır, atreziye
uğrayan folikülde ve korpus lüteumda AMH ekspresyonu izlenmez [50]. AMH
folikülogenezin 2 kritik düzenleyici aşamasında sentezlenir: başlangıç aşamasında ve foliküler
dominans seçiminde [51]. İlk aşama başlangıç seçimi olup; foliküller primordial folikül
havuzdan seçilir. İkinci seçim siklik seçim olup; büyümek için seçilen foliküller perovulatuar
döneme kadar gelişir. İkinci seçim dönemi her reprodüktif siklusta FSH düzeylerinin artışının
sonucudur. Sadece büyük preantral ve küçük antral foliküller FSH tarafından atreziden
kurtulacak kadar duyarlıdır.
Farelerde AMH’un başlangıçta foliküler seçimine ve büyüyen foliküllerin FSH’a
yanıtsız kalmasına da etki ettiği gösterilmiştir [52]. FSH tarafından aşırı folikül
geliştirilmesini inhibe ederek folikükogenezde kritik rol oynar. AMH bağımlı erken foliküler
19
dönem ve foliküler gelişime olan katkıları AMH’un over rezervi için oldukça spesifik bir
marker olduğuna işaret etmektedir. Gerçekten de ultrasonografi ile antral folikül sayısı (AFS)
ile erken foliküler faz AMH düzeyleri arasında mükemmel bir korelasyon gözlemlenmiştir
[53]. Dahası AMH düzeyi ile yaş negatif ilişkilidir. Serum AMH düzeyi, bir grup kadında 1.1
ila 7.3 yıl aralıkla iki kez ölçülmüş ve yaşla birlikte azalması FSH, inhibin-B gibi diğer over
markerlarına göre daha erken olmuştur [53].
Halihazırda polikistik over ve prematür over yetmezliği gibi gibi durumlar için
kullanılan AMH, gelecekte rutin infertilite değerlendirmesinin bir parçası olacak gibi
gözükmektedir.
Transvaginal Ultrasound
Azalmış over rezervi; stimülasyon veya fertilite ilaçlarına daha az folikül oluşması
anlamına gelmektedir. Overleri görmek ve folikül sayısını değerlendirmek içim transvaginal
ultrasonografi yardımcıdır. Yüksek çözünürlüklü utrasonografilerde antral folikül
sayılmasının (AFS) over cevabınını ön gördüğü pek çok çalışmada gösterilmiştir [54, 55].
Bir meta analize göre AFS’un over cevabını belirlemede bazal FSH seviyesine göre daha iyi
bir prediktördür [55].
Tahmini over rezervini belirlemede over volümünün ölçümü de kullanılmaktadır. <3
ml over volümü olan kadınlarda siklus iptal riski yüksek olarak saptanmıştır [56].
Araştırmacılara göre, kadının doğurganlığına bakılmaksızın over boyutu yaşla birlikte azalır
[57]. Başka araştırmacılara göre de düşük over volümünde overleri uyarmak için yüksek
dozlarda fertilite ilacına ihtiyaç duyulmaktadır [56]. Over volümü aynı zamanda
hiperstimülasyonu öngörmede de kullanılırdı [58]. Bununla beraber tedavinin başlangıcında
ölçülen over volümü tedavi sonrası elde edilecek folikül sayısını predikte etmekten çok tedavi
20
öncesi folikül sayısı ile daha yakından ilişkilidir [59]. Over büyüklüğü ya da folikül sayımının
over rezervi için iyi bir belirteç olup olmadığı tartışmalıdır. Ne kadar folikülünüz varsa, tedavi
siklusunda o kadar yumurta oluşturursunuz. Tedavi başlamadan mı, yoksa GnRH-a
enjeksiyonundan hemen sonra mı ölçüm daha iyidir? Over boyutu ve folikül sayısı ölçümü ile
ilgili çalışmalar devam etmektedir.
Tedavi siklusu öncesi GnRH-a uygulanan hastalarda anormal yüksek E2 düzeyleri
sıklıkla geniş over kistleri ile ilişkilidir. Böyle E2 yükseklikleri kısa süreli GnRH-a
uygulanması ile düzeltilebilir. Bu yaklaşım ile, kist genellikle kaybolur ve tedavi siklusu
devam ettirilebilir. Yalnız önemli bir not olarak belirtilmelidir ki, bu kısa süredeki GnRH-a
uygulaması ne fertilite ilaçlarına cevapta düşüş ne de gebelik sonuçlarına olumsuz bir etki
yapar [62].
Dinamik Over Rezerv Testleri:
Klomifen Sitrat Challenge Test (CCCT)
Yukarıda bahsedilen statik ölçümlerin aksine Klomifen sitrat challange test dinamik
bir yaklaşımdır. Amaç, overi Klomifen olarak bilinen infertilite ilacı ile uyarıp, yumurta
üretimini başlatmaktır. Teorik olarak, CCCT tek bir FSH ve/veya E2 ölçümü ile
belirlenemeyen düşük over rezervini saptamak için tasarlanmıştır. CCCT, yeterli over
rezervinin gelişen sağlıklı folikül grupları ile ilişkili olduğu düşüncesine dayandırılmıştır. Bu
sağlıklı folikül grubu yeterli inhibin ve E2 üretimi ile FSH süpresyonu yapabilmeli ve
klomifenin etkilerine direnç göstermelidir. Klomifen etkisini hipotalamus üzerindeki östrojen
reseptörlerinin kapatılması ile gösterir, hipotalamus üzerindeki östrojen reseptörleri
21
kapatıldığında yeterli östrojen olamadığını sana hipotalamus, hipofizi daha fazla FSH ve LH
üretmesi için indükler böylece foliküler gelişimi başlatır.
CCCT yapılırken;
1) 3. gün FSH ve E2 ölçümü
2) 5-9. günlerde 100 mg Klomifen sitrat uygulanması
3) 10. günde tekrar FSH ve E2 ölçülmesi [63].
Genel olarak yüksek 10.gün FSH değeri zayıf over rezervini gösterir.
CCCT’i tanımlayan ilk raporda 51 hastada 18 anormal sonuç rapor etmiştir. Bu anormal
cevaplı hastalarda sadece 1 gebelik rapor edildi (1/18, %6). Normal CCCT’si olan olgular
arasında ise gebelik oranı nispeten yüksekti ( 14/33, %42) [63]. Pekçok araştırmacı tedavi
öncesi CCCT’nin iyi prediktif değeri olduğunu doğrulamaktadır [64-66]. Geniş miktarda
infertil hastayı içeren serilerde anormal CCCT oranı %10 olarak tespit edilmiştir [67]. Başka
bir çalışmada ise CCCT’in 3.gün FSH’a göre daha iyi bir over rezervi belirteçi olduğu
bulundu [68].
Gonadotropin-releasing Hormon Agonist Stimülayon Testi
Gonadotropin-releasing hormon agonistleri başlangıçta E2’yi yükseltir, daha sonra hem
FSH hem de LH’ı derin bir şekilde baskılar.[69]. Bu durum "flare-effect" olarak adlandırılır.
Bir dekat öncesine kadar, düşük over rezervinin IVF esnasında GnRH-a uygulanmasını
takiben LH, FSH ve E2 değerlerinin ölçümü ile saptanabileceği düşülürken [24], bu yaklaşım
daha sonraları GnRH-a stimülasyon testi (GAST) olarak kullanılmaya başlandı [70]. GAST’in
amacı leuprolide acetate sonrası 2. ve 3. gün E2 değişimini değerlendirmektir. Daha fazla E2
22
yüksekliği olan hastalarda uyumlu olarak daha yüksek gebelik oranlarına sahiptir. 4 GAST E2
paterni olabilir:
• 1) Hızlı bir E2 elevasyonu sonrasında siklus 4. günü alçalması
• 2) Gecikmiş E2 yükselmesi ve 6. gün düşme
• 3) Persistan E2 elevasyonu
• 4) GnRH-a sonrası E2 cevabı yok
Klinik gebelik oranları bu gruplar için oldukça farklı olarak saptanmıştır: 46%, 38%,
16%, ve 6% olarak saptanmıştır (sırasıyla 1 den 4’e) [9]. GnRH’ya iki kat ve fazla E2 artışı
yanıtı IVF siklusunun başarısı için prediktif olarak saptanmıştır.IVF [9, 37,70]. GAST test
aynı zamanda dinamik inhibin-B yanıtını da ölçer. GnRH uygulanması sonrasında inhibin-B
deki yükselmenin, IVF cevabını öngörmede yaş ve bazal FSH’dan daha iyi olduğu
bulunmuştur [71]. Sonuçta GAST FSH ve yaşa göre daha iyi bir mevcut over fonksiyonu
belirteçidir [70]. GnRH-a pahalı olup, enjeksiyon, ve tekrarlayan kan testleri gerektirdiğinden
dolayı GAST klinik pratikte çok fazla kullanılmamaktadır.
Eksojen FSH Over Rezerv Testi
Eksojen FSH over rezerv testi (EFORT) over ezervini değerlendiren alternatif bir
testtir [72]. İnhibin –B ile kombine edilmesi ile de kötü yanıtı bazal hormon düzeylerine göre
daha iyi öngörmektedir[73, 74].
23
Medikal Kayıtlar:
Daha önceki ovülasyon indüksiyonu girişimlerine verilen cevapta olası over rezervi ile
ilgili kıymetli bilgi verebilir. Hastanın önceki tedavilere cevabının kaydı over durumunu
belirleyen dinamik bir test olarak değerlendirilebilir.
Tabii ki daha önce ovülasyon indüksiyonu yapılmayanların hiç bir kaydı olmayacaktır.
Ayrıca eski kayıtlara ulaşmak over rezervinin tekrar değerlendirilmemesi anlamına da
gelmemektedir. Önceki siklus tedavi planı için uygun tedavi seçimine yardımcı olur.
Özet
Overin fonksiyonel ya da biyolojik yaşını tahmin etmede pek çok metod
geliştirilmiştir. Zaman içinde over rezervi değişebileceğinden, over rezervinin sınırlı olduğu
sonucunu gösteren herhangi bir test mutlaka bir sonraki siklusta ileri tetkiklerle
doğrulanmalıdır. Bazen inflamatuar, enfeksiyöz ya da otoimmün durumlar anormal test
bulgularına neden olabilir. Böylesi geri dönüşümlü olabilecek düşük over rezervi nedenleri
tedavi edilmelidir.
İleri tetkiklerle over rezervi azlığı doğrulandığında infertilite tedavisine cevabın
oldukça düşük olacağı bilinmelidir. Böyle vakalarda ülkemizde yasal olmadığından ovum-
donasyonu önerilmese de evlat edinme gibi yollarla çocuk sahibi olunabileceği
açıklanmalıdır.
24
MATERYAL-METOD
Çalışmamıza Haseki Eğitim ve Araştırma Hastanesi Kadın Doğum Kliniği Kısırlık
Polikliniğine başvuran 18-44 yaş arası 142 olgu dahil edilmiştir. Her hastadan, bu çalısmaya
katıldığına dair yazılı onam formu alındı.
Hasta seçimi:
Çalışmaya alınan hastalar 21-35 gun aralığında düzenli menstrüal sıklusları olan ve
siklus arası fark 4 günden az olan ve her iki overi olan infertil kadınlardı.
Dışlama kriterleri:
1) Menoraji ya da disfonksiyonel uterin kanama gibi jinekolojik hastalık varlığı
2) Over ya da tubal cerrahi operasyon öyküsü
3) Son 3 ay içinde hormon preparatı kullanım öyküsü
4) Abdominal pozisyona bağlı (obezite gibi) zayıf ultrasonografik over vizualizasyonuna
sahip hastalar
5) ≥20mm over kist varlığında
6) Mental hastalık varlığında
Yukarıdakilerden herhangi birisinin olması durumunda hasta çalışmaya alınmadı.
Protokol:
Çalışmaya dahil edilen olguların tıbbi öyküsü ile beraber ve infertilite öyküsü alındı,
önceki yapılan araştırma ve çalışmalara ait bilgiler alındı. Hastaların genel ve jinekolojik
muayeneleri yapıldıktan sonra, bazal değerlendirme için gerekli olan tetkikleri istendi. Bu
tetkikler; menstrüasyonun 3.günü yapılan USG ve hormonal değerlendirme, menstrüasyonun
10.-14. ve 21 günü follikülometri ölçümleri tam kan sayımından oluşuyordu.
25
Transvajinal ultrasonografik ölçüm
Tüm ultrasonografik değerlendirmeler aynı kişi tarafından ProLogic 400, 5 mHz
transvaginal ultrasonografi probu kullanılarak yapıldı. Over volümleri her bir over için 3 dik
düzlemde çapların ölçüldükten sonra D1xD2xD3x π/6 formülü kullanılarak hesaplandı.
Folikül çaplarını hesaplamak için iki düzlemde çapların ölçümünün ortalaması alındı.
Total antral folikül sayısını hesaplamak için ise her iki overdeki folikül sayısı toplandı. Erken
foliküler fazda 2-10 mm lik foliküller değerlendirilmeye alındı.
Hormon tetkik yöntemi:
Bazal hormonal değerlendirme amacıyla menstrüel siklüsün 3. günü immunoenzimatik
yöntemle kan FSH, E2, LH, prolaktin, serbest testesteron, DHEA-S, androstenedion, açlık
insulin düzeyleri ölçüldü. Aynı gün yapılan ultrasonografik değerlendirme sırasında over
boyutları ve antral folikül sayısı (AFS) ölçümü yapıldı. Inhibin B ve MIS/AMH ( müllerian
inhibiting substance/ Anti-Mullerian Hormone) DSL ( diagnostic systems laboratories,
Inc./USA) firmasına ait ELİSA (enzym linked immune sorbent assay) yöntemiyle çalışıldı.
İnhibin B ve MIS/AMH ELİSA yöntemleri, enzimatik olarak amplifiye edilmiş iki alanlı ve
iki basamaklı sandviç tipinde bir immune ölçümdür. Öncelikle standartlar, kontroller ve
nümuneler spesifik antikor ile kaplı kuyucuklara (İnhibin beta B ve MIS/AMH antikorları)
pipetlenir. Spesifik antijen-antikor bağlanması için bir süre inkübe edilir ve yıkanır. 2.
aşamada kuyucuklar, inhibin B’de biotinlenmiş anti-MIS/AMH ab’u ile, MIS/AMH tayininde
ise biotinlenmiş anti- MIS/AMH ab’u ile inkübe edilir. 2. inkübasyon ve yıkamadan sonra
TMB(tetrametilbenzidin)substratı eklenir. Oluşan renk stop solüsyonu ile durdurulur ve
spesifik dalga boyunda okunur. Çizilen kalibrasyon eğrisinden, nümune konsantrasyonları
hesaplanır.
26
İstatistik analiz yontemi:
Bulguların istatistiksel değerlendirmesi SPSS 11.5 programı ile gerçekleştirildi.
Tanımlayıcı istatistikler yanında student t testi, Pearson ki-kare testi ve Fisher exact test
uygulandı, korelasyon analizi oluşturularak araştırılan paremetrelerin prediktif değerleri
karşılaştırıldı. Bağımsız parametre olarak yaş, body mass index (BMI ) , 3. gün FSH, LH, E2,
PRL, TSH, AMH, İnhibin B, DHEAS, over volumu, AFS , serbest testesteron, 17 OH P4,
açlık insulın değerine bakıldı. P değeri < 0.05 istatistiksel anlamlı kabul edildi.
27
BULGULAR
Çalışmaya dahil edilen 144 olgunun çoğunluğu 35 yaş ve altı olarak tespit edildi
(n=120). Olguların yaş ortancası 29 (18- 44) olarak tepit edildi. BMI ortancası 24.5 (18-42)
idi. Otuzbeş yaş üstü olguların sayısı 22 (15.5%) olarak tespit edildi. Olguların %62’si primer
infertil olgulardı (n=88). Çalışma grubunda sigara kullanan olguların sayısı 42 olarak
belirlendi. Olguların demografik ve klinik özellikleri tablo 1 de özetlenmiştir.
Tablo 1: Olguların klinik ve demografik özellikleri
n %
Yaş
≤ 35 120 84.5
>35 22 15.5
İnfertilite
Primer 88 62
Sekonder 53 37.3
Rekürren gebelik kaybı 1 0.7
Sigara kullanımı
var 42 29.6
yok 100 70.4
PCO
var 19 13.4
yok 123 86.6
Hirsutizm
var 7 4.9
yok 135 95.1
28
Olgular 35 yaş ve altı ve 35 yaş üstü olarak gruplandırıldığında 35 yaş ve altı
olguların, bazal FSH (6.51±2.82) 35 yaş üstü grubun FSH değerinde (8.40±5.22), E2 değeri
(39.53±18.35) de 35 yaş üstü grubun E2 değerinden (50.72±31.96) anlamlı olarak düşük
saptandı (sırsıyla p=0.01, p=0.02). 35 yaş ve altı olguların AMH (2.41±1.86) ve 17 OH P4
(1.16±0.51) değerleri 35 yaş üstü grubun AMH (1.26±1.09) ve 17 OH P4 (0.84±0.33)
değerlerinden istatistiksel olarak anlamlı bir şekilde yüksek tespit edildi (sırasıyla, p=0.009,
p=0.009). Her iki grubun BMI, bazal LH, PRL, inhibin B, TSH, free testosteron, DHEAS,
androstenedion ve açlık insülini ortalamaları açısından anlamlı fark saptanmadı. 35 yaş ve altı
ve 35 yaş üstü olgularda hormon değerlerinin ortalamalarının karşılaştırılması tablo 2 de
izlenmektedir.
Tablo 3’te iki grubun over rezervi değerlendirilmesinde ultrasonografik bulguları
özetlenmiştir. 35 yaş ve altı olguların sol over volümü, sol over AFS, sağ over AFS,
istatistiksel olarak anlamlı bir biçimde yüksek, sağ over volümü ortalaması açısından her iki
grupta fark tespit edilmedi. 35 yaş ve altı olguların ortalama over volümü (10.69±4.72) 35 yaş
üstü olguların ortalama over volümünden (8.54±3.28) istatistiksel olarak anlamalı bir biçimde
yüksek olarak ölçüldü (p=0.01). 35 yaş ve altı olguların total AFS’si (8.90±2.61), 35 yaş üstü
olguların AFS’sinden (5.86±2.41) istatistiksel olarak ileri derecede anlamlı bir biçimde
yüksek olarak saptandı (p=0.0001).
29
Tablo 2: 35 yaş ve altı ve 35 yaş üstü olgularda hormon değeri ortalamalarının karşılaştırılması 35 yaş ve altı 35 yaş üstü p (n=120) (n=22) Mean ±SD Mean ±SD Bazal FSH 6.51 2.82 8.40 5.22 0.01* Bazal LH 3.66 1.85 4.33 3.10 0.17 E2 39.53 18.35 50.72 31.96 0.02* PRL 16.47 14.07 13.23 4.07 0.28 İnhibin B 54.26 40.65 51.74 37.27 0.78 AMH 2.41 1.86 1.26 1.09 0.009* TSH 1.73 1.29 1.63 0.85 0.74 Free Testosteron 1.87 2.59 1.06 0.89 0.17 DHEAS 276.38 114.63 205.92 95.36 0.10 17 OH P4 1.16 0.51 0.84 0.33 0.009* Androstenedion 2.41 1.81 2.28 1.29 0.76 Açlık İnsülini 7.64 7.08 5.79 4.12 0.24 * P<0.05 istatistiksel olarak anlamlı sonuç.
30
Tablo 3: İki grubun Ultrasonografik bulgularının karşılaştırılması 35 yaş ve altı 35 yaş üstü p (n=120) (n=22) Mean ±SD Mean ±SD
Sağ Over Volümü 11.34 5.73 9.21 3.86 0.09
Sol Over Volümü 10.49 4.81 7.87 4.19 0.01*
Ort. Over Volümü 10.69 4.72 8.54 3.28 0.01*
Sağ Over AFS 4.77 1.42 3.41 1.26 0.0001*
Sol Over AFS 4.19 1.52 2.45 1.29 0.0001*
Total AFS 8.90 2.61 5.86 2.41 0.0001*
• P<0.05 istatistiksel olarak anlamlı sonuç.
Olguların TAFS ile Yaş, AMF, Bazal FSH, Bazal LH, İnhibin B, E2, 17 OH P4,
Ortalama Over Volümü, BMI değerleri için korelasyon sonuçları tablo 4 te verilmiştir. Total
AFS ile yaş ve bazal FSH arasında negatif korelasyon saptanırken (p=0.01), AMH, inhibin-B,
ortalama over volümü arasında pozitif bir korelasyon saptandı (p=0.01). TAFS ile Bazal LH,
BMI, E2 ve 17 OH P4 arasında ise korelasyon saptanmadı. Total AFS ile inhibin B arasındaki
pozitif korelasyon grafik 1’de, AMH arasındaki pozitif korelasyon grafik 2’de izlenmektedir.
31
Tablo 4 : TAFS ile Yaş, AMF, Bazal FSH, Bazal LH, İnhibin B, E2, 17 OH P4, Ortalama
Over Volümü BMI değerleri için korelasyon sonuçları.
Total AFS Değer Pearson Korelasyon p Yaş -0.442 0.000* BMI -0.142 0.95 Bazal FSH -0.399 0.000* Bazal LH -0.015 0.858 E2 -0.126 0.142 İnhibin B 0.257 0.002* AMH 0.326 0.000* Ortalama Over Hacmi 0.370 0.000* 17 OH P4 0.120 0.183
• Korelasyon 0.01 düzeyinde anlamlıdır (2-tailed). Grafik 1: Total AFS ile inhibin B arasındaki pozitif korelasyon
Tafc
20151050
300,000
200,000
100,000
0,000
inhibinB
Linear
Observed
32
Grafik 2: Total AFS ile AMH arasındaki pozitif korelasyon
Tafc
20151050
12,000
10,000
8,000
6,000
4,000
2,000
0,000
AMF
Linear
Observed
Olguların Bazal FSH ile AMH, Total AFS, Bazal FSH, Bazal LH, İnhibin B, E2,
Ortalama Over Volümü değerleri ortalamaları için korelasyon sonuçları tablo 5 te verilmiştir.
Bazal FSH ile yaş ve bazal LH arasında pozitif korelasyon saptanırken (sırasıyla p=0.05 ve
p=0.01), E2, inhibin-B, AMH, Total AFS ve ortalama over volümü arasında istatistiksel
olarak anlamlı bir biçimde negatif korelasyon saptandı ( p=0.01). Bazal FSH ile BMI ve 17
OH P4 arasında ise korelasyon yoktu. Bazal FSH ile inhibin B arasındaki negatif ilişki grafik
3’te, AMH arasındaki negatif ilişki grafik 4’te izlenmektedir.
33
Tablo 5 : Bazal FSH ile Yaş, AMF, Total AFS, Bazal LH, İnhibin B, E2, 17 OH P4,
Ortalama Over Volümü BMI değerleri için korelasyon sonuçları.
Bazal FSH Değer Pearson Korelasyon p Yaş 0.139 0.034* BMI -0.077 0.365 Total AFS -0.399 0.000** Bazal LH 0.452 0.000** E2 -0.252 0.005** İnhibin B -0.245 0.003** AMH -0.290 0.000** Ortalama Over Hacmi -0.280 0.001** 17 OH P4 -0.147 0.101 ** Korelasyon 0.01 seviyesinde anlamlı * Korelasyon 0.05 seviyesinde anlamlı
Grafik 3: Bazal FSH ile AMH arasındaki negatif korelasyon
bazalFSH
30,00025,00020,00015,00010,0005,0000,000
12,000
10,000
8,000
6,000
4,000
2,000
0,000
AMF
Linear
Observed
34
Grafik 4: Bazal FSH ile İnhibin B arasındaki negatif korelasyon
bazalFSH
30,00025,00020,00015,00010,0005,0000,000
300,000
200,000
100,000
0,000
inhibinB
Linear
Observed
Tablo 6’ da E2 ile Yaş, AMF, Total AFS, Bazal LH, İnhibin B,Bazal FSH, 17 OH P4,
Ortalama OverVolümü BMI değerleri için korelasyon sonuçları.izlenmektedir. E2 ile yaş
arasında pozitif korelasyon izlenirken (p=0.01), bazal FSH arasında negatif korelasyon izlendi
(p=0.01). Yaş ile AMH, İnhibin B, bazal LH, BMI, ortalama over volümü, 17 OH P4 arasında
korelasyon saptanmadı.
35
Tablo 6 : E2 ile Yaş, AMF, Total AFS, Bazal LH, İnhibin B,Bazal FSH, 17 OH P4,
Ortalama OverVolümü BMI değerleri için korelasyon sonuçları.
E2
Değer Pearson Korelasyon p Yaş 0.231 0.000** BMI -0.046 0.539 Total AFS -0.126 0.141 Bazal LH -0.071 0.402 İnhibin B 0.164 0.052 Bazal FSH -0.237 0.005** AMH -0.042 0.621 Ortalama Over Hacmi 0.084 0.322 17 OH P4 -0.004 0.963 ** Korelasyon 0.01 seviyesinde anlamlı
36
Tablo 7 ‘de AMH ile Yaş, E2, Total AFS, Bazal LH, İnhibin B, Bazal FSH, 17 OH
P4, Ortalama Over Volümü, BMI değerleri için korelasyon sonuçları izlenmektedir. AMH
değeri ile yaş, bazal FSH düzeyleri arasında negatif korelasyon saptanırken (p=0.01); total
AFS, İnhibin B, ortalama over hacmi ve 17 OH P4 arasında pozitif korelasyon saptandı
(p=0.01). AMH ile bazal LH, BMI ve E2 değerleri arasında istatistiksel olarak anlamlı bir
korelasyon saptanmadı. Yaş ile AMH arasındaki negatif korelasyon grafik 5’te; inhibin B ile
AMH arasındaki pozitif korelasyon ise grafik 6’da izlenmektedir.
Tablo 7 : AMH ile Yaş, E2, Total AFS, Bazal LH, İnhibin B, Bazal FSH, 17 OH P4,
Ortalama Over Volümü, BMI değerleri için korelasyon sonuçları.
AMH
Değer Pearson Korelasyon p Yaş -0.304 0.000** BMI 0.044 0.604 Total AFS 0.326 0.000** Bazal LH 0.133 0.116 İnhibin B 0.259 0.002** Bazal FSH -0.290 0.000** E2 -0.042 0.621 Ortalama Over Hacmi 0.369 0.000** 17 OH P4 0.227 0.002** ** Korelasyon 0.01 seviyesinde anlamlı
37
Grafik 5: AMH ile yaş arasındaki negatif korelasyon
AMF12,00010,0008,0006,0004,0002,0000,000
45
40
35
30
25
20
15
yas
Linear
Observed
Grafik 6: AMH ile İnhibin B arasındaki korelasyon
AMF12,0008,0004,0000,000
300,000
200,000
100,000
0,000
inhibinB
Linear
Observed
38
Tablo 8 ‘de İnhibin B ile Yaş, E2, Total AFS, Bazal LH, AMH, Bazal FSH, 17 OH
P4, Ortalama Over Volümü, BMI değerleri için korelasyon sonuçları izlenmektedir. İnhibin B
değeri ile Bazal FSH düzeyleri arasında negatif korelasyon saptanırken (p=0.01); total AFS,
AMH, ortalama over hacmi arasında pozitif korelasyon saptandı (sırasıyla p=0.01, p=0.01 ve
p=0.05). İnhibin B ile yaş, bazal LH, BMI, 17 OH P4 ve E2 değerleri arasında istatistiksel
olarak anlamlı bir korelasyon saptanmadı.
Tablo 7 : AMH ile Yaş, E2, Total AFS, Bazal LH, İnhibin B, Bazal FSH, 17 OH P4,
Ortalama OverVolümü, BMI değerleri için korelasyon sonuçları.
İnhibin B
Değer Pearson Korelasyon p Yaş 0.011 0.898 BMI -0.084 0.319 Total AFS 0.257 0.002** Bazal LH 0.0.14 0.873 AMH 0.259 0.002** Bazal FSH -0.245 0.003** E2 0.164 0.052 Ortalama Over Hacmi 0.183 0.029* 17 OH P4 0.124 0.167 ** Korelasyon 0.01 seviyesinde anlamlı *Korelasyon 0.05 seviyesinde anlamlı
39
TARTIŞMA
Kadın yaşının artması ile birlikte fertilitesinin azaldığı çok eski çalışmalarda
gösterilmiştir. Kadınların okuma, iş hayatı ve doğum kontrol yöntemlerinin artması ile
doğurma yaşlarının ileri yaşlara bırakmaları nedeniyle over rezervleri önem kazanmaktadır.
Bu sosyal yaşantının getirmiş olduğu pek çok kadında artan yaşla birlikte menstrüel siklüsün
normal olmasına karşın oosit sayı ve kalitesinin azalması subfertiliteye yol açmaktadır.
İnfertilite popülasyonunda bozulmuş over rezervi insidansı % 10 olarak bildirilmiştir. Bu oran
yaş arttıkça artmaktadır.
Günümüzde infertil çiftlerin çocuk sahibi olma umudunu artıran yardımcı üreme
teknikleri, mutlu sonuçları ile beraber maddi ve manevi olarak hastalara ve topluma yük
getirmekte, zaman ve enerji gerektirmektedir. Bu nedenle uygun hastaların tedavi programına
alınması ve bireysel özelliklere uygun tedavinin seçilmesi çok önemlidir. Böylece over
rezervinin tayini ile başarı oranı artırılabilir. Günümüzde over rezervinin tayini önemini
gitgide artırmaktadır. Bozulmuş over rezervi tarama testlerinde tartışmalar olsa da uygun
tarama ve tanı oldukça önemlidir. Çünkü bozulmuş over rezervi olması halinde gebelik
oranlarında azalma, gebelik kayıplarında artış ve artmış doğum maliyeti ile ciddi bir ilişki
gösterilmiştir (75-79). Over rezervi kadının reprodüktif potansiyelini gösterir, primordial
folikül sayısı ve oosit kalitesini yansıtır. Bu rezervin azalması, yaşla ilişkili olmasına rağmen
başlangıç zamanı çok değişken olabilmektedir.
Over rezervini değerlendirmede kullanılacak ideal belirteç ucuz, kolay ölçülebilen,
minimal invazif, prediktif değeri iyi olmalıdır. Adetin 3. günü bakılan FSH ve E2 değerleri
over rezervini gösteren indirekt belirteçlerdir. Fakat normal bazal hormonal değerleri over
rezervinin normal olduğunu garanti etmez. İleri yaşlarda zaten E2 hipofizer FSH sekresyonu
ile korelasyon göstermemektedir. Bu nedenle klomifen sitrat challenge test, GnRH agonist
stimülasyon testi gibi provakatif testler geliştirilmiştir. Halen over rezervinin tayininde daha
40
iyi belirleyiciler bulmak için çalışmalar devam etmektedir. Bunlara örnek olarak; aktivin,
folistatin, inhibin B sayılabilir. Son yıllarda ise AMH’un over rezervinini belirlemedeki önemi
gittikçe daha fazla anlaşılmaya başlanmıştır
Over rezervini değerlendiren mevcut testler direkt veya indirekt olarak antral folikül
havuzunu göstermektedir (80). Primordial folikül havuzundan, primer folikül matürasyon
sürecine başlayacak ve antral folikül havuzundan aylık olarak ovülasyon sürecine geçecek
olan folikül seçilecektir. AFS direkt olarak bu havuzun ultrasonografik olarak ölçülmesidir,
inhibin-B ve E2 seviyeleri erken menstürel günlerde antral folikül sayısı ile oldukça ilişkilidir.
FSH seviyeleri bu iki granüloza hücresi ürünü tarafından düzenlenmektedir ve indirekt olarak
antral folikül sayısı ile ilişkilidir. Kadında primordial folikül sayısının direkt
değerlendirilmesi zor olup, büyüyen folikül yani antral folikül sayısı primordial folikül sayısı
ile koreledir (81, 82). Son zamanlarda antral folikül sayısının (AFS) IVF sikluslarında over
cevabını belirlemede en iyi prediktör olduğu rapor edilmiştir (83,84,85,86,90). Yaş ve AFS
arasındaki ilişkiyi inceleyen 1999’da yayınlanan büyük bir çalışmada; erken foliküler fazdaki
2-10 mm’lik folikül sayısının yaş ile büyük bir korelasyon gösterdiği tespit edildi (pearson’s
katsayısı -0.67 p<0.01) (82). Sunduğumuz çalışmada da yaş ile AFS arasında güçlü bir negatif
korelasyon saptanmıştır. Ayrıca 35 yaş üstü olguları AFS ortalamaları 35 ve altı olgulardan
istatistiksel olarak ileri derecede anlamlı bir biçimde düşük saptanmıştır.
AMH büyüyen foliküllerde üretildiğinden over rezervinin göstergesinde iyi bir marker
gibi gözükmektedir (87). AMH düzeyleri aynı zamanda tedavi öncesi AFS ile oldukça korele
olduğu gösterilmiştir (88). Bizim çalışmamızda da serum AMH düzeyleri ile AFS ve ortalama
over volümü arasında ciddi bir korelasyon gösterilmiştir. Bu pozitif korelasyon başka
araştırmacılar tarafından desteklenmiştir (53, 89). Riggs ve ark. AMH’nın over rezervini
belirlemede ve oosit sayısını öngörmede %83-84 sensitivite ve %67-79 spesifiteye sahip
olduğunu rapor etmişlerdir (86). AMH değeri laboratuar ortamında elde edilen kişisel
41
yorumdan bağımsız somut bir değerdir. Buna karşın antral folikül sayısı tespiti USG ile
yapılır. USG değerlendirmesinde interobserver farklılıklar olabilir. Antral folikül sayısı hem
klinisyenin deneyimine hem de kullanılan cihazın kalitesine bağlıdır. Bu da antral folikül
sayısının over rezervini değerlendirmede ne kadar güvenilir olacağı sorusunu aklımıza
getirmektedir.
İnfertil hastalarda IVF başarısını etkileyen faktörlerden bir diğeri de yaştır ve tedavinin
başarısı 35-37 yaşlarından sonra bariz olarak azalmaktadır. Bu çalışmada 35 yaş altı ve üstü
olguların AMH düzeyleri, bazal FSH düzeyleri, E2 ve inhibin-B düzeyleri
değerlendirildiğinde; 35 yaş ve altı olguların AMH ve E2 düzeyi ortalamaları 35 yaş üstü
olguların AMH ve E2 düzeyi ortalamalarından anlamlı olarak yüksek, bazal FSH ortalamaları
ise düşük tespit edildi. İnhibin-B konsantrasyonları arasından fark izlenmedi. Ayrıca bu
çalışmada AMH düzeyi ile yaş arasında negatif bir korelasyon saptandı. Diğer bir değişle
biyolojik yaşlanma ile ilişkili olarak azalan over fonksiyonununa ikincil olarak AMH
düzeyleri de azalmıştı. Bu bulgu da AMH’un over rezervinin bir göstergesi olarak
kullanılabilecek indirekt bir marker olabileceği görüşünü desteklemektedir. Benzer bir şekilde
Gruijters ve ark. 41 sağlıklı normoovulatuar kadının AMH düzeylerini ortalama 2.6 yıl ara ile
ölçmüşler ve AMH düzeylerinin ikinci vizitte anlamlı olarak azaldığını tespit etmişler, yaş ile
AMH arasında negetif korelasyon saptanmıştır (82). Normal genç ovulatuar kadınlarda 3 yıl
ara ile ölçülen AMH düzeylerinde serum FSH, inhibin B ve AFS değerleri değişmemesine
rağmen AMH düzeylerinde anlamlı bir azalma tespit edilmiştir (53). Yükselen serum FSH
düzeyleri sikluslar düzensiz hale gelene kadar saptanamayabileceğinden, AMH’daki relatif
olarak erken azalma over yaşlanmasının erken bir göstergesi sayılabilir (86). Seifer ve
arkadaşları yaptıkları çalışmada, erken foliküler faz serum AMH düzeyleri ile ovulasyon
indüksiyonu sonucu elde edilen oosit sayısı arasında ilişki bulmuşlardır. Özellikle yüksek
serum AMH düzeylerinde daha çok sayıda oosit toplanmış, matür oosit elde edilmiştir.
42
Primordial folikül havuzunun hacmi serum AMH düzeylerini yansıtır. AMH serum düzeyinin
IVF sırasında yapılan kontrollü hipersitimülasyonu sonrasında elde edilecek oosit sayısının
tahmininde yol gösterici olduğu bulunmuştur (95).
Serum FSH değerleri ovulasyon indüksiyonu ve IVF başarısını tahmin etmede uzun
süredir kullanılmaktadır. Ancak FSH ölçümünün bazı zorlukları vardır. Bunlardan bir tanesi
kan alımının 2 veya 3 günlerde yapılması, diğeri ise östrojen feedback mekanizması sonucu
sikluslar arasında fluktuasyon olabilmesidir. Ovaryan siklus başladığında serum AMH
düzeyleri bazal değerinde hafif değişiklik olur. Küçük folikül gruplarının stimülasyonu ile
AMH yapımının artması ve korpus luteum oluşumu ile AMH yapımının azalması buna neden
olur. İnutero AMH yapımı ve folikül havuzunun etkin olduğu erken foliküler faz AMH düzeyi
hipatolomohipofizer akstan bağımsızdır. Bunun için AMH’un diğer gonadotropin bağımlı
over rezervi belirteçlerinden daha farklı olduğu düşünülmektedir. AMH bu zorlukları içermez
ve siklus boyunca stabildir ve herhangibir zamanda bakılabilir. Ayrıca AMH oral kontraseptif
kullanımı gibi bazı hormonal varyasyonlardan da etkilenmez (87,88). Bizim çalışmamızda
AMH değerleri ile FSH değeri ile negatif bir lineer ilişki gösterilmiştir. Bu ilişki daha önceki
araştırmacılar tarafından da ortaya konmuştur (53,94) AMH ile bazal FSH arasında böyle bir
ilişki saptansa da halen hangisinin daha iyi bir over rezervi prediktörü olduğu sorusu
yanıtsızdır. Benzer çalışmalar inhibin-B ile karşılaştırılmalı olarak da yapılmış ve 3. gün
inhibin-B değeri düşük olan FSH’ı yükselmemiş hastalarda kötü sonuçlu IVF siklusları
saptanmıştır (47). Bazı araştırmacılar inhibin-B’nin over cevabını tahmin etmede yararlı
olduğunu (73,95), diğerleri herhangibir katkısı olmadığını rapor etmişlerdir (96,97). Bizim
çalışmamızda hernekadar reprodüktif sonuçlar değerlendirilmese de inhibin-B ile ortalama
over volümü ve AFS arasında istatistiksel olarak pozitif bir korelasyon saptanmış, yaş ile
herhangibir bağlantı tespit edilmemiştir.
43
Bu çalışmanın reprodüktif sonuçlarla karşılaştırma yapılmaması veya kontrol
grubunun olmaması sınırlamaları mevcuttur. Ancak vaka miktarının çokluğu ve over rezervi
belirteçlerinden pek çoğunun kıyaslanması da çalışmayı güçlendirmektedir.
Sonuç olarak; over rezervinin geleneksel değerlendirilmesi menstrüel siklusun 3.
gününde bakılan FSH, LH ve E2 ölçümleri ile olmaktadır. Bu testlerin yeterliliği eksojen
hormon alımı (GnRH agonist ve antagonistleri, hormonal kontraseptif), endojen hormonlar ve
testin zamanlaması gibi nedenlerden dolayı azalmaktadır. Oldukça önemli çalışmaların
sonuçları AMH’un siklus günü, hormonal değişikliklerden etkilenmediği sonucuna ulaşmıştır
(98,99,100). Bizim çalışmamızda da AMH’nın yaş ve AFS ile bağlantısı ortaya konmuştur.
Diğer testlerin limitasyonları ve AMH’nın over rezervi ve cevabını belirlemede yüksek
doğruluk oranı dolayısıyla, belki de FSH, inhibin-B, yaş ile kombine edilerek, yüksek gücü
olan bir rezerv belirteci modeli geliştirilebilir.
44
SONUÇ
Overin fonksiyonel ya da biyolojik yaşını tahmin etmede pek çok metod
geliştirilmiştir. Over rezervi kadının reprodüktif potansiyelini gösterir, primordial folikül
sayısı ve oosit kalitesini yansıtır. Bu rezervin azalması, yaşla ilişkili olmasına rağmen
başlangıç zamanı çok değişken olabilmektedir. Over rezervini değerlendirmede kullanılacak
ideal belirteç ucuz, kolay ölçülebilen, minimal invazif, prediktif değeri iyi olmalıdır. Adetin
3. günü bakılan FSH ve E2 değerleri over rezervini gösteren indirekt belirteçlerdir. Fakat
normal bazal hormonal değerler over rezervinin normal olduğunu garanti etmez. İleri yaşlarda
zaten E2 hipofizer FSH sekresyonu ile korelasyon göstermemektedir. Bu nedenle klomifen
sitrat challenge test, GnRH agonist stimülasyon testi gibi provakatif testler geliştirilmiştir. Bu
testlerin yeterliliği eksojen hormon alımı (GnRH agonist ve antagonistleri, hormonal
kontraseptif), endojen hormonlar ve testin zamanlaması gibi nedenlerden dolayı azalmaktadır.
Halen over rezervinin tayininde daha iyi belirleyiciler bulmak için çalışmalar devam
etmektedir. Bazı araştırmacılar inhibin-B’nin over cevabını tahmin etmede yararlı olduğunu,
diğerleri herhangibir katkısı olmadığını rapor etmişlerdir. Bizim çalışmamızda hernekadar
reprodüktif sonuçlar değerlendirilmese de inhibin-B ile ortalama over volümü ve AFS
arasında istatistiksel olarak pozitif bir korelasyon saptanmış, yaş ile herhangibir bağlantı tespit
edilmemiştir. Oldukça önemli çalışmaların sonuçları AMH’un siklus günü, hormonal
değişikliklerden etkilenmediği sonucuna ulaşmıştır. Bizim çalışmamızda da AMH’nın yaş ve
AFS ile bağlantısı ortaya konmuştur. Diğer testlerin limitasyonları ve AMH’nın over rezervi
ve cevabını belirlemede yüksek doğruluk oranı dolayısıyla, belki de FSH, inhibin-B, yaş ile
kombine edilerek, yüksek gücü olan bir rezerv belirteci modeli geliştirilebilir.
45
KAYNAKLAR
1. Zorn JR. Maternal risks of medical assistance with procreation. Bull Acad Natl
Med 1995;179:1743-50.
2. Lim SAT, Tsakok MFH. Age-related decline in fertility: a link to degenerative
oocytes. Fertil Steril 1997;68:265-71.
3. Genesis 17:17.
4. Tietze C. Reproductive span and rate of reproduction among Hutterite women.
Fertil Steril 1957;8:89-97.
5. Larsen U, Vaupel JW. Hutterite fecundability by age and parity: strategies for
frailty modeling of event histories. Demography 1993;30:81-102.
6. Romeau A, Muasher SJ, Acosta AA et al. Results of in vitro fertilization
attempts in women 40 years of age and older: the Norfolk experience. Fertil
Steril 1987;47:130-6
7. Guerin JF, de Mouzon J. Paternal age and fertility. Contracept Fertil Sex
1997;25:515-8
8. Virro MR, Shewuck AB. Pregnancy outcome in 242 conceptions after artificial
insemination with donor sperm and effects of maternal age on the prognosis for
successful pregnancy. Am J Obstet Gynecol 1984;148:518-24.
9. Padilla SL, Bayati J, Garcia JE. Prognostic value of the early serum estradiol
response to leuprolide acetate in in vitro fertilization. Fertil Steril 1990;53:288-
94.
10. French national IVF registry: analysis of 1986-1990 data. FIVNAT (French in
vitro national). Fertil Steril 1993;59:587-95.
11. Craft I, Ah-Moye M, Al-Shawaf T et al. Analysis of 1071 gift procedures -the
case for a flexible approach to treatment. Lancet 1988;1(8594):1094-8.
12. Smith KE, Buyalos RP. The profound effect of patient age on pregnancy
outcome after early detection of fetal cardiac activity. Fertil Steril 1996;65:35-
40.
13. Rosenwaks Z, Veeck LL, Liu H-C. Pregnancy following transfer of in vitro
fertilized donated oocytes. Fertil Steril 1986;45:417-20.
46
14. Navot D, Bergh PA, Williams M et al. An insight into early reproductive
processes through the in vivo model of ovum donation. J Clin Endocrinol
Metab 1991;72:408-14.
15. Moomjy M, Cholst I, Mangieri R, Rosenwaks Z. Oocyte donation: insights into
implantation. Fertil Steril 1999;71:15-21.
16. Assisted reproductive technology in the United States and Canada: 1995 results
generated from the American Society for Reproductive Medicine/Society for
Assisted Reproductive Technology registry. Fertil Steril 1998;69:389-98.
17. Assisted reproductive technology in the United States: 1996 results generated
from the American Society for Reproductive Medicine/Society for Assisted
Reproductive Technology registry. Fertil Steril 1999;71:798-807.
18. Nasseri A, Mukherjee T, Grifo JA, Noyes N, Krey L, Copperman AB.
Elevated day 3 serum follicle stimulating hormone and/or estradiol may predict
fetal aneuploidy. Fertil Steril 1999;71:715-8.
19. Lenton EA, Sexton L, Lee S, Cooke ID. Progressive changes in LH and FSH
and LH:FSH ratio in women throughout reproductive life. Maturitas
1988;10:35-43.
20. Jain T, Lee DM, Klein NA, Soules MR. Intercycle variability of day 3 serum
FSH levels in normal eumenorrheic young and older women. [abstract P-300].
Fertil Steril 1999;72(Suppl 1):S186.
21. Barnhart K, Osheroff J. We are overinterpreting the predictive value of serum
follicle stimulating hormone levels. Fertil Steril 1999;72:8-9.
22. Scott RT, Toner JP, Muasher SJ. Follicle stimulating hormone levels on cycle
day 3 are predictive of in vitro fertilization outcome. Fertil Steril 1989;51:651-
4.
23. Toner JP, Philput CB, Jones GS, Muasher SJ. Basal follicle stimulating
hormone level is a better predictor of in vitro fertilization performance than
age. Fertil Steril 1991;55:784-91
24. Muasher SJ, Oehninger S, Simonetti S et al. The value of basal and/or
stimulated serum gonadotropin levels in prediction of stimulation response and
in vitro fertilization outcome. Fertil Steril 1988;50:298-307.
25. Hansen LM, Batzer FR, Gutmann JN, et al. Evaluating ovarian reserve: follicle
stimulating hormone and oestradiol variability during cycle days 2-5. Hum
Reprod 1997;12:486-9.
47
26. Brown JR, Liu H-C, Sewitch KF, Rosenwaks Z, Berkeley AS. Variability of
day 3 follicle stimulating hormone levels in eumenorrheic women. J Reprod
Med 1995;40:620-4.
27. Martin JS, Nisker JA, Tummon IS, Daniel SA, Auckland JL, Feyles V. Future
in vitro fertilization pregnancy potential of women with variably elevated day 3
follicle stimulating hormone levels. Fertil Steril 1996;65:1238-40.
28. Scott RT, Hofmann GE, Oehninger S, et al. Intercycle variability of day 3
follicle stimulating hormone levels and its effect on stimulation quality in in
vitro fertilization. Fertil Steril 1990;54:297-302.
29. Lass A, Gerrard A, Brinsden P. IVF treatment in women with 'normal' day 2
FSH levels (<12miu/ml) who had previously high basal FSH levels [abstract P-
167]. Fertil Steril 1999;72(Suppl 1):S142.
30. Metcalf MG, Livesay LH. Gondaotropin excretion in fertile women: effect of
age and the onset of the menopausal transition. J Endocrinol 1985;105:357-62.
31. Lee SJ, Lenton EA, Sexton L, Cooke ID. The effect of age on the cyclical
patterns of plasma LH, FSH, estradiol and progesterone in women with regular
menstrual cycles. Hum Reprod 1988;3:851-5.
32. Mukherjee T, Copperman AB, Lapinski R et al. An elevated day 3 follicle
stimulating hormone:luteinizing hormone ratio (FSH:LH) in the presence of a
normal day 3 FSH predicts a poor response to controlled ovarian
hyperstimulation. Fertil Steril 1996;65:588-93.
33. Licciardi FL, Liu H-C, Rosenwaks Z. Day 3 estradiol serum concentrations as
prognosticator of ovarian response and pregnancy outcome in patients
undergoing in vitro fertilization. Fertil Steril 1995;64:991-4.
34. Buyalos RP, Daneshmad S, Brzechffa PR. Basal estradiol and follicle
stimulating hormone predict fecundity in women of advanced reproductive age
undergoing ovulation induction therapy. Fertil Steril 1997;68:272-7.
35. Smotrich DB, Widra EA, Gindoff PR et al. Prognostic value of day 3 estradiol
on in vitro fertilization outcome. Fertil Steril 1995;64:1136-40.
36. Evers JL, Slaats P, Land JA, Dumoulin JC, Dunselman GA. Elevated levels of
basal estradiol 17-ß predict poor response in patients with normal basal levels
of follicle stimulating hormone undergoing in vitro fertilization. Fertil Steril
1998;69:1010-14.
48
37. Ranieri DM, Quinn F, Makhlouf A et al. Simultaneous evaluation of basal
follicle stimulating hormone and 17-ß estradiol response to gonadotropin-
releasing hormone analogue stimulation: an improved predictor of ovarian
reserve. Fertil Steril 1998;70:227-33.
38. Thatcher SS 3rd, Naftolin F. The aging and aged ovary. Semin Reprod
Endocrinol 1991;9:189-99.
39. Hofmann GE, Scott RT Jr, Horowitz GM, Thie J, Navot D. Evaluation of the
reproductive performance of women with elevated day 10 progesterone levels
during ovarian reserve screening. Fertil Steril 1995;63:979-83.
40. Kingsley DM. The TGF-ß superfamily: new members, new receptors and new
genetic tests of function in different organisms. Gene Dev 1994;8:133-46.
41. McCullagh R. Dual endocrine activity of the testes. Science 1932;76:19-20.
42. De Jong FH, Sharpe RM. Evidence for inhibin-like activity in bovine follicular
fluid. Nature 1976;263:71-2.
43. Mather, J.P., Moore, A,. Li R.H. Activins, inhibins and follistatins: further
thoughts on a growing family of regulators. Proc. Doc. For Experimental
Biology and Medicine,1997; 215 (3):209.
44. Lockwood, G.M., Muttukrishna, S. Groome, N.P., Knight, P.G and Ledger,
W.L. Circulating in A during GnRH-analogue down-regulation and ovarian
hyperstimulation with recombinant FSH Clinical Endocrinology 45, 741.
45. Yamoto, M., Imai, M., Otani, H. and Nakano, R. Serum levels of Inhibin A and
Inhibin B in women with normal and abnormal luteal function. Obstetrics and
Gynecology 1997; 89 (5): 733.
46. Hofman, G.E., Danforth, D.R. and Seifer D.B Inhibin-B: the physiologic basis
of the screening. fertility and Sterility1998; 69 (3): 474.
47. Seifer, D.B., Lambert-Messerlian, G., Hogan, J.W., Gardiner, A.C., Blazar A.S
and Berk, C.A. Day 3 serum inhibin-b is predictive of assisted reproductive
technologies outcome Fertility and Sterility, 1997; 67 (1): 110.
48. Illingworth, P.J., Groome, N.P., Duncan, C., Grant, V., Tovanabutra, S., Baird,
D.T. and McNeily A.S..Measurement of circulating Inhibin forms during the
establishment of pregnancy. J. Clin. Endocrinology and Metabolism, 1996; 81
(4): 1471
49. Jost, A. Recherches sur la differenciation sexuelle de l’embryon delapin. Arch.
Anat. Microsc. Morphol. Exp., 1947; 36: 271–315.
49
50. Weenen C, Laven JS, Von Bergh AR, Cranfield M, Groome NP, Visser JA,
Kramer P, Fauser BCThemmen APN. Anti-Mu¨llerian hormone expression
pattern in the human ovary: potential implications for initial and cyclic follicle
recruitment. Mol Hum Reprod 2004;10:77–83.
51. Mc Gee EA, Hsueh AJ. Initial and cyclic recruitment of ovarian follicles.
Endocr Rev 2000;21:200–214.
52. Durlinger AL, Kramer P, Karels B, De Jong FH, Uilenbroek JT, Grootegoed
JA, Themmen AP. Control of primordial follicle recruitment by anti-
Mu¨llerian hormone in the mouse ovary. Endocrinology 1999; 140:5789–5796.
53. de Vet A, Laven JS, de Jong FH, Themmen APN, Fauser BC. Anti-Mullerian
hormone serum levels: a putative marker for ovarian aging. Fertil Steril
2002;77:357–362.
54. Bancsi LF, Broekmans FJ, Eijkemans MJ, de Jong FH, Habbema JD and te
Velde ER. Predictors of poor ovarian response in in vitro fertilization: a
prospective study comparing basal markers of ovarian reserve. Fertil Steril
2002; 77:328–336
55. Hendriks DJ, Mol BW, Bancsi LF, Te Velde ER and Broekmans FJ. Antral
follicle count in the prediction of poor ovarian response and pregnancy after in
vitro fertilization: a meta-analysis and comparison with basal follicle-
stimulating hormone level. Fertil Steril 2005; 83:291–301.
56. Lass A, Skull J, Mcveigh E, Margara R and Winston R. Measurement of
ovarian volume by transvaginal sonography before ovulation induction with
human menopausal gonadotrophin for in-vitro fertilization can predict poor
response. Hum Reprod 1007;12:294–297.
57. Andolf E, Jorgensen C, Svalenius E et al. Ultrasound measurement of the
ovarian voulume. Acta Obstet Gynecol Scand 1987;66:387-9.
58. Danninger B, Brunner M, Obruca A, Feichtinger W. Prediction of ovarian
hyperstimulation syndrome by ultrasound volumetric assessment [corrected] of
baseline ovarian volume prior to stimulation.Hum Reprod 1996;11:1597-9.
59. Thomas C, Nuojua-Huttumen S, Martikainen H. Pretreatment transvaginal
ultrasound examination predicts ovarian responsiveness to gonadotrophins in
in vitro fertilization. Hum Reprod 1997;12:220-3.
50
60. Agrawal R, Conway GS, Sladkevicius P et al. Serum endothelial growth factor
(VEGF) in the normal menstrual cycle: association with changes in ovarian and
uterine Doppler blood flow. Clin Endocrinol (Oxf) 1999;50:101-6.
61. Van Blerkom J. Epigenetic influences on oocyte developmental competence:
perifollicular vascularity and intrafollicular oxygen. J Assist Reprod Genet
1998;15:226-34.
62. Damario M, Moomjy M, Tortoriello D, Moy F, Davis OK, Rosenwaks Z.
Delay of gonadotropin stimulation in patients receiving gonadotropin-releasing
hormone agonist (GnRH-a) therapy permits increased clinic efficiency and
may enhance in vitro fertilization (IVF) pregnancy rates. Fertil Steril
1997;68:1004-10.
63. Navot D, Rosenwaks Z, Margalioth EJ. Prognostic assessment of female
fecundity. Lancet 1987;2:645-7.
64. Loumaye E, Billion JM, Mine JM et al. Prediction of individual response to
controlled ovarian hyperstimulation by means of a clomiphene citrate
challenge test. Fertil Steril 1990;53:295-301.
65. Tanbo T, Dale PO, Lunde O, Norman N, Abyholm T. Prediction of response to
controlled ovarian hyperstimulation: a comparison of basal and clomiphene
citrate-stimulated follicle stimulating hormone levels. Fertil Steril
1990;53:295-301.
66. Tanbo T, Dale PO, Lunde O et al. Prediction of individual response to
controlled ovarian hyperstimulation: a comparison of basal and clomiphene
citrate-stimulated follicle stimulating hormone levels. Fertil Steril
1992;57:819-24.
67. Scott RT, Leonardi MR, Hofmann GE, Illions EH, Neal GS, Davot D. A
prospective evaluation of clomiphene citrate challenge test screening of the
general infertility population. Obstet Gynecol 1993;82:539-44.
68. Kahraman S, Vicdan K, Isik AZ et al. Clomiphene citrate challenge test in the
assessment of ovarian reserve before controlled ovarian hyperstimulation for
intracytoplasmic sperm injection. Eur J Obstet Gynecol Reprod Biol
1997;73:177-82.
69. Garcia JE. Gonadotropin-releasing hormone and its analogues: applications in
gynecology. Clin Obstet Gynecol 1993;36:719-26.
51
70. Winslow KL, Toner JP, Brzyski RG, Oehninger SC, Acosta AA, Muasher SJ.
The gonadotropin-releasing hormone agonist stimulation test: a sensitive
predictor of performance in the flare-up in vitro fertilization cycle. Fertil Steril
1991;56:711-7.
71. Ravhon A, Lavery S, Michael S, Donaldson M, Margara R, Trew G and
Winston R Dynamic assays of inhibin B and oestradiol following buserelin
acetate administration as predictors of ovarian response in IVF. Hum Reprod
2000; 15:2297–2301.
72. Fanchin R, de Ziegler D, Olivennes F, Taieb J, Dzik A and Frydman R
Exogenous follicle stimulating hormone ovarian reserve test (EFORT): a
simple and reliable screening test for detecting ‘poor responders’ in in-vitro
fertilization. Hum Reprod 1994;9:1607–1611.
73. Dzik A, Lambert-Messerlian G, Izzo VM, Soares JB, Pinotti JA and Seifer DB
Inhibin B response to EFORT is associated with the outcome of oocyte
retrieval in the subsequent in vitro fertilization cycle. Fertil Steril 2000; 74:
1114–1117.
74. Eldar-Geva T, Robertson DM, Cahir N, Groome N, Gabbe MP, Maclachlan V
and Healy DL. Relationship between serum inhibin A and B and ovarian
follicle development after a daily fixed dose administration of recombinant
follicle-stimulating hormone. J Clin Endocrinol Metab 2000; 85:607–613.
75. Hofmann GE, Danforth DR, Seifer DB. Inhibin-B: the physiologic basis of the
clomiphene citrate challenge test for ovarian reserve screening. Fertil Steril
1998;69:474–7.
76. Trout SW, Seifer DB. Do women with unexplained recurrent pregnancy loss
have higher day 3 serum FSH and estradiol values? Fertil Steril 2000;74:335–
7.
77. Levi AJ, Raynault MF, Bergh PA, Drews MR, Miller BT, Scott RT Jr.
Reproductive outcome in patients with diminished ovarian reserve. Fertil Steril
2001;76:666–9.
78. Kuo PL, Guo HR. Mechanism of recurrent spontaneous abortions in women
with mosaicism of X-chromosome aneuploidies. Fertil Steril 2004;82:1594–
601.
79. Meden-Vrtovec H. Ovarian aging and infertility. Clin Exp Obstet Gynecol
2004;31:5–8.
52
80. te Velde ER., Pearson PL. The variability of female reproductive ageing. Hum
Repro Update 2002; 8: 141-54.
81. Geugeon A, Ecochard R, Thalabard JC. Age related changes of population of
human ovarian follicles: increase in the dissappearance rate of non-growing
and early growing folliciles in ageing women. Biol Reprod. 1994; 50: 653-63.
82. Scheffer GJ, Broekmans FJ, Dorland M, Habbema JD, Looman CW, te Velde
ER. Antral follicle counts by transvaginal ultrasonography are related to age in
women with proven natural fertility. Fertil Steril. 1999; 72: 845-51.
83. Banci L, Broekmans F, Eijkemans M, De long F, Habbema D, Velde E.
Predictors in poor ovarian response in in vitro fertilisation: a prospective study
comparng basal markers for ovarian reserve. Fertil Steril 2002; 77: 328-36.
84. Yong PY, Baird DT, Thong KJ Mc Neilly AS, Anderson RA. Prospective
analysis of the relationships between the ovarian follicile cohort and basal FSH
concentration, the inhibin response to exogenous FSH and ovaaian follicle
number at different stages of the normal menstrual cycle and after pituitary
down regulation. Hum Reprod 2003; 18: 35-44.
85. Muttukrishna S, Mc Garrigle H, Wakim R, Khadum I, Ranieri DM, Serhal P.
Antral follicle count, anti- mullerian hormone and inhibin B: predictors of
ovarian response in assisted reproductive tecnology? Int J Obstet and Gynecol
2005; 112: 1384-1390.
86. Riggs RM, Duran H, Baker MW, Kimble TD, Hobeika E, Yin L, Matos
Bodden L, Leader B, Stadtmauer, L. Assessment of ovarian reserve with anti-
Müllerian hormone: a comparison of the predictive value of antimüllerian
hormone, follicle stimulating hormone, inhibin B and age. Am J Obstet
Gynecol 2008; 199:202e1-202.e8.
87. Gruijters MJG, Visser JA, Durlinger ALL, Themmen APN. Anti- Müllerian
hormone and its role in ovarian function. Molecular and cellular Endocrinol
2003; 211: 85-90.
88. Van Rooij LA, Broekmans FJM, Scheffer GJ, Looman CWN, Habbema DF, de
Jong FH, Fauser BJCM Themmen APN, te Velde ER. Serum antimullerian
hormone levels best reflect the reproductive decline with age in normal women
with proven fertility: a longitudinal study. Reprod Endocrinol 2005; 83:979-87.
89. Fanchin R, Schonauer LM, Righini C, Guibourdenche J, Frydman R and Taieb
J. Serum anti-Mullerian hormone is more strongly related to ovarian follicular
53
status than serum inhibin B, estradiol FSH and LH on day 3. Human Reprod
2003; 18: 323-7.
90. Hendriks DJ, Mol BW, Bansci LF, te Velde ER, Broeksmans FJ. Antral
follicile count in the prediction of poor ovarian response and pregnancy after in
vitro fertilizition: a metaanalysis and comparasion with basal follicle
stimulating hormon level. Fertil Steril 2005; 83: 291-301.
91. Burger HD, Dudley EC, Hooper JL, Groome N, Guthrie JR, Green A,
Dennerstein L. Prospectively measured levels of serum follicle stimulating
hormone, estradiol, and the dimeric inhibins during the menopausal transition
in a population based cohort of women. 1999; 84: 4025-30.
92. Streuli I, Fraisse T, Pillet C, Ibecheole V, Bischof P, de Ziegler D. Serum
antimullerian hormone levels remain stable throughout the menstrual cycle and
after oral or vaginal administration of synthetic sex steroids. Fertile Streil. In
press.
93. Somunkıran A, Yavuz T, Yucel O, Ozdemir I. Anti Mullerian Hormone levels
during contraception in women with policystic ovary syndrome. Eur J Obstet
Gynecol Reprod Biol 2007; 134: 196-201.
94. Singer T, Barad DH, Weghofer A. Correlation of antimullerian hormone and
baseline follicle stimulating hormone levels. Fertil Steril. In press.
95. Kwee J, Elting MW, Schars R, Bezemer PD, Lambalk CB, Schomaker J.
Comparison of endocrine tests wit the respect to their predictive value on the
outcome of ovarian hyperstimulation in IVF treatment: result of prospective
randomized study. Hum Reprod 2003; 18: 1422-27.
96. Corson SL, Gutmann J, Batzer FR et al. Inhibin B as a test of ovarian reserve
for infertile women. Hum Reprod 1999; 14: 2818-21.
97. Creus M, Penarrubia J, Fabregues F et al. Day 3 serum inhibin B, FSH and age
as predictors of assisted reproductive treatment outcome. Hum reprod 2000;
15: 2341-46.
98. Hehenkamp WJ, Looman CW, Themmen AP, de Long FH, Te vVelde ER,
Broekmans FJ. Anti-mullerian hormone levels in the spontaneus menstrual
cycle do not show substantial fluctuation. J Clin Endocrinol Metab 2006; 91:
4057-63.
54
99. La Marca A, Stabile G, Artenisio AC, Volpe A. Serum anti- mullerian
hormone throughout the human menstrual cycle. Hum Reprod 2006; 21: 3103-
7.
100. Seifer DB, Maclaughlin DT. Mullarian inhibiting substance is an growth factor
of emerging clinical significance. Fertil Steril 2007; 88:539-46.