sunuş+tek

9

Click here to load reader

Upload: sasa4747

Post on 08-Jul-2015

134 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: Sunuş+tek

ESRA ÇELİK

SPOR YÖNETİCİLİĞİ

SUNUŞ TEKNİKLERİ

AVRUPA BİRLİĞİ

VE

TÜRKİYE

Page 2: Sunuş+tek

AVRUPA BİRLİĞİ VE TÜRKİYEI- Türkiye Cumhuriyeti'nin Genel Yönelimleri : Osmanlı İmparatorluğu'nun monarşik ve ümmet

esasına dayalı yönetim biçiminden, Cumhuriyete ve yurttaş esasına dayalı bir yönetim ve toplum düzenine geçişi, bir devrim olarak değerlendirebiliriz. O nedenle Cumhuriyeti değil, Cumhuriyetin demokratik, laik ve sosyal hukuk devleti olma niteliklerini, eksikleri ve Türkiye'yi yöneten kadroların algılayış biçimleri açısından eleştirmekte ve vurguyu insan hakları ve demokratik standartlara yapmaktayız. Türkiye'nin genel yönelimleri hakkında bir saptamada bulunabilmek için, bazı stratejik kararlara bakmamız gerekir.

Page 3: Sunuş+tek

Türkiye, Birleşmiş Milletlerin (1945) kurucu

devletlerinden birisidir. Yeni bir dünya kurulmaktadır ve amacı barışın tesisi ve sürekliliğinin sağlanması olan Birleşmiş Milletler, bu yeni dünya oluşumunda önemli bir rol üstlenecektir. Türkiye İnsan Hakları Evrensel Bildirisi'ni kabul etmiştir (1948). Türkiye, Avrupa Konseyi'nin (1950) üyesi'dir. Konsey'ce hazırlanan Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin (1950, Roma) 9 Mart 1954 tarihinden beri tarafıdır. Bu ve benzeri stratejik kararlara imza atan Türkiye, 1963 yılında da Avrupa Ekonomik Topluluğu (AET) ile (1963) ortaklık sözleşmesini imzalamıştır.

Page 4: Sunuş+tek

Peki nasıl oluyor da, böyle stratejik kararları alabilmiş bir devlette insan hakları ve temel özgürlükler tehdit altında olabilmiş, ulusalüstü insan hakları belgelerin kabul edilmiş olmasına ve uluslararası topluluğun üyesi olunmasına karşın, hak ihlalleri sistematik bir biçimde sürebilmiş ve sistem koyu bir baskı rejimi niteliğini koruyabilmiştir.? Tek parti dönemini bir tarafa bırakırsak, çok partili parlamenter sistemde, 1960, 1971 ve 1980 Askeri müdahaleleri yaşanmıştır. Modern bir devlette bulunması gereken kurumlar vardır ama bu kurumlar neredeyse formel kurumlar halindedir.(1994, Marc Galle raporu) İnsan hakları ve temel özgürlükler yasal düzlemde son derece sınırlandırılmıştır

Page 5: Sunuş+tek

Genel yönelimle çelişir uygulama içinde olmak, ulusalüstü belgelerin özünü, devleti yöneten kadroların kavrayamadıklarını; insan haklarını korumak ve geliştirmek için uygun önlemleri almadıklarını, insan hakları eğitiminin üzerinde durmadıklarını, ihlallerin önlenmesi için en yüksek düzeyde bir politik iradenin gösterilemediğini, ulusalüstü insan hakları belgelerini onaylama politikasının dış politika gereği olarak algılandığını göstermektedir.

Page 6: Sunuş+tek

II- Türkiye'nin yönelimleri konusunda tutumumuz ne olmalıdır? Türkiye, Cumhurbaşkanı Sayın Demirel'in açıklamasına göre, dünyanın 16. büyük ekonomisine sahip bir ülkedir. Bu neyi ifade eder? Bu bazı açılardan bir büyüklüğü ifade eder. Yurttaşlar açısından ise, -onların kişisel, siyasal, ekonomik, sosyal ve kültürel hakları açısından- hiçbir şey ifade etmez. Sosyal adalet ilkesi açısından ele alalım. Muş'ta kişi başına düşen ulusal gelir 400 ABD doları, Kocaeli'nde 11 bin dolardır. Her bir kentte de çeşitli sınıf ve katmanlardan insanlar arasında gelir dağılımı açısından büyük uçurum vardır.

Page 7: Sunuş+tek

Şu andaki süreç, AB'ne adaylığın ilan edileceği bir

süreçtir. Adaylık ile birlikte insan hakları ve demokratikleşme sürecinin hızlandırılmasında dinamik rol oynayacak ilişkiler gündeme gelecektir. Üyelik ise belki de 20 yıl sonra gerçekleşecektir. Adaylığın ilanı, belirli koşulların yerine getirilmesine bağlanırsa ne olur? Bu durumda, insan hakları ve demokratikleşme çabaları salt iç dinamiklere bağlanmış olacaktır. İkincisi, Türkiye'yi yöneten kadrolar, Avrasya bakış açısıyla, bölgede ekonomik ve askeri açıdan güçlü ve fakat içte otoriter/baskıcı bir yönetime yönelebileceklerdir.

Page 8: Sunuş+tek

AB ülkelerinde halk ile devlet arasındaki özgürlük alanı ile gelir

dağılımındaki ilişkiler, Türkiye'deki gibi değildir. Türkiye'deki makas, halk kitlelerinin aleyhine, demokrasinin yokluğu ile daha da açıktır. AB ülkelerinin kendi iç dinamikleri ile burjuva demokratik standartlarını yükselttiklerini söylemek, sorun hakkında çözümleyici söz söylemek anlamına gelmemektedir. Bu yalnızca formel bir bilginin aktarımıdır. Ayrıca İspanya, Portekiz ve Yunanistan faşizmlerinin yıkılışını izah eden bir çözümleme de değildir. Anılan ülkeler üzerindeki AB'nin etkisini de ihmal eden bir açıklamadır. Belirtilen durumda, Türkiye'de insan hakları ve demokratik standartlar açısından hızlandırılmış bir süreç yaşanmak isteniyorsa, adaylık ilanı, bu alanda, kolaylaştırıcı çok önemli bir faktördür. Hızlandırılmış böyle bir perspektife sahip olmamız gerekmektedir.

Page 9: Sunuş+tek

Türkiye'nin çıkarı," "ülkemizin çıkarı" gibi nitelemelerden ben, ezilen ve sömürülen halk kitlelerinin çıkarlarını anlıyorum. O nedenle, ruhumuza hitap eden söylemlerin cazibesine değil, analizlerin doğruluğuna önem verilmelidir. Türkiye'yi yönetenler, haklar ve özgürlükler alanındaki tüm kartlarını dış politika gereklerine göre kullanıyorlar. Bugün hemen her alanda hazırlıklar var ve fakat bunlar dış politik gelişmelere göre kullanılıyor. Açıkça özgürlüklerimiz pazarlık yapılıyor. Bu pazarlığı kabul edecek miyiz yoksa süreci ilerletecek politika mı izleyeceğiz? Bizce temel sorun budur. Politika oluşturma sorunu.