savunuculuk ve demokratik katılım ders notları

82

Upload: eray-akdag

Post on 27-Jul-2015

153 views

Category:

Documents


8 download

TRANSCRIPT

Page 1: Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları
Page 2: Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları
Page 3: Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları

ERAY AKDAĞ

ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

AVRUPA BİRLİĞİ VE ULUSLARARASI EKONOMİK İLİŞKİLER ANA BİLİM DALI

YARI ZAMANLI ÖĞRETİM GÖREVLİSİ

SAVUNUCULUK

VE DEMOKRATİK KATILIM

DERS NOTLARI

E R A Y A K D A Ğ

K İ T A P L I Ğ I

Page 4: Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları

YAYIN NO: 1

Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları

Eray AKDAĞ

ISBN : 978-605-65406-0-8

Bu kitap ve içerisindeki serbest unsurlar Creative Commons Alıntı-Türetilemez 4.0 (CC BY-ND) Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır. Bu lisansın bir kopyası için https://creativecommons.org/licenses/by-nd/4.0/

internet bağlantısını ziyaret edebilirsiniz. Bu lisans, size alıntı yapıldığı sürece, eserin değiştirilmeden ticari ya da ticari olmayan dağıtım hakkını verir. Dolayısıyla bazı hakları mahfuzdur. Ancak orijinal olarak İktisat ve Toplum Dergisi’nin 51. sayısında yayımlanan ve bu e-kitabın 23. – 34. Sayfalarda yer alan “Bir Oyun Teorisi Örneği ile Lobicilik” makalesi bu geniş telif imkanları kapsamının dışında kendi koşullarına tabidir.

Kapak : Görsel Creative Commons 2.5 Lisansına tabidir.

Tarih : 1 Ocak 2006

Dosya : US Capitol Dome Jan 2006.jpg

Açıklama : ABD Capitol Kubbesi

Yükleyen : Diliff – http://en.wikipedia.org/wiki/User:Diliff

Değişiklikler : Görselin üzerine yazılar eklenmiş, estetik düzenleme sırasında resim küçültülerek bir yana yaklaştırılmıştır.

Kaynak : http://commons.wikimedia.org/wiki/File:US_Capitol_dome_Jan_2006.jpg

Creative Commons Hakkında Bilgi: https://creativecommons.org/

Diğer Görseller : http://www.rgbstock.com/ ve http://www.123rf.com/

İLETİŞİM:

Linkedin : www.linkedin.com/in/erayakdag

Twitter : https://twitter.com/erayakdag

Google + : https://plus.google.com/+erayakdag

Facebook : https://www.facebook.com/erayakdagsayfasi

Page 5: Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları

Sevgili Ebevenlerime,

Sevgili Eşime,

Sevgili Kızıma,

Sevgili Dostlarıma,

Beni Şekillendiriş, Sabır ve Destekleri İçin Derin Minnetle…

Birlikte Çalışma Şansı Bulduğum;

Saygıdeğer Mesai Arkadaşlarıma,

Saygıdeğer Bölüm Başkanıma,

Saygıdeğer Üniversiteme,

Saygıdeğer Öğrencilerime,

Bu Hayati Konunun Tüm Değerli Takipçilerine

Emekleri ve Bu Alanı Değerli Gördükleri İçin Derin Saygıyla…

İnsanların Kendisinde ve Çevresinde Sürekli Gelişimi Hedeflediği,

Bireylerin Sorumluluklarının Gereğini Her Zaman Karşıladığı,

Vatandaş Odaklı Devlet Anlayşının Daha Da Güçlendiği,

Katılımcı Demokrasinin Çok Daha İlerlediği,

Çok Daha Güzel Günler Dileğiyle…

Eray AKDAĞ

Page 6: Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları
Page 7: Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları

Sayfa: 1

Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları Eray AKDAĞ

İÇİNDEKİLER

İçindekiler ..…………………………………………………………………………………………...… 1

Teşekkür ..…………………………………………………………………………………………...… 2

Önsöz ..…………………………………………………………………………………………...… 3

Savunuculuk ve Demokratik Katılım İlişkisine Kısa Bakış ……………………………. 6

Dersin Amacı ve Temel Odak Noktaları ………………………………………………………. 9

Örnek Makale ve Ödevler …………………………………………………………………………. 10

Ders İçeriğine Bakış …………………………………………………………………………. 11

Vatandaşın Devlet Yönetiminde – Hizmetinde Hesap Sorabilme Gücü ...………… 15

Bir Oyun Teorisi Örneği ile Lobicilik ..…………………………………………………… 23

Transatlantik İlişkilerde Yeni Atılım: Transatlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı ve AB-Türkiye Gümrük Birliği ………………………………………...… 35

Yeni Bir Türkiye Anayasası Yaratmak: Arap Baharı İçin Bir Fırsat Mı? .………...… 39

İletişim ve Kültürel Arka Planı ………………………………………………………………… 43

Devletle İlişkiler ve Kurumsal İletişim ……………………………………………………… 46

Devletle İlişkiler ve Kurumsal İletişim – 2 ……………………………………………………… 50

Mini Yasama Sözlüğü .………………………………………………………………………………. 53

Kaynak Okuma, Sunum ve Portal Örnekleri …………………………………………………… 54

Örnek Ders Materyalleri …………………………………………………………………………..…… 63

M.1. Yasama Sürecinde Sadeleştirilmiş Etki Alanları Akış Şeması ..……… 63

M.2. Politika Belirlemede Argüman ve Perspektif Farkları ……….….……… 64

M.10. TBMM Komisyon Önergesi Örneği ….………………………………..…….… 71

M.11. TBMM Genel Kurul Önergesi Örneği ….………………………………………… 72

Page 8: Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları

Sayfa: 2

Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları Eray AKDAĞ

TEŞEKKÜR

İlk teşekkürü bu dersin açılmasına vesile olan ve imkan sağlayan çok değerli ana bilim

dalı başkanım Sayın Prof. Dr. Sanem BAYKAL’a atfetmek isterim. Kendisinin nazik daveti

ve desteğiyle yaklaşık 4 yıldır bu dersi veriyor olmam son kertede bugün bu satırları

yazıyor olmama yol açtı. Belki daha da önemlisi uzun yıllardır bu alanda yürütmeye

çalıştığım akademik ve amprik çalışmalarımı, mezunu olduğum son derece saygın bir

üniversiteye küçük bir katkı olarak, nitelikli öğrencilerle paylaşma fırsatı sağladı.

Sahip olduğum formasyon ve birikimlerin oluşmasında 12 yılı aşkın süredir hocam,

mentorum, üst yöneticim ve çok değerli bir büyüğüm olarak akademik ve profesyonel

gelişimime derin katkılar sağlayan Sayın Zafer A. YAVAN’a da çok teşekkür etmek

isterim. Kendisinin yönlendirmeleri iş hayatındaki pek çok zorluğu, her zaman kolaylıkla

olmasa da, başarılı bir biçimde karşılamama imkan sağladı.

Tabi kendisi yakından takip etmeseydi yayımı belki çok daha uzun yıllar sürecek, belki

de hiç mümkün olmayacak olan bu kitap için Sayın Ü. Barış URHAN’a; hem bu sebeple,

hem de bilfiil bu kitabın ortaya çıkış sürecinde sağladığı çok çeşitli katkılar ve değerli

istişarelerimiz dahil yoğun şahsi destekleri için çok teşekkür etmek isterim.

Ayrıca bu önemli ve gönüllü sivil toplum girişimini var eden, koruyan ve Yönetim Kurulu

Üyeliği, hatta Başkanlık gibi kritik sorumluluklar üstlenen tüm TÜSİAD üyelerine de

şükranlarımı sunmak isterim. Bu saygın kurumda kendileriyle bir arada olmaktan büyük

şeref duyduğum bu özel kişilerden öğrendiklerim gerçekten de kendileri gibi eşsiz oldu.

Bu süreçte her türlü yoğun ve stresli tempoya rağmen gece, gündüz, haftasonu ya da

resmi tatil demeden son derece nitelikli profesyonel ve şahsi katkıları ile uzun yıllardır

başarılarımızın sürekliliğini mümkün kılan TÜSİAD Ankara Daimi Temsilciliği’ndeki çok

yakın çalışma arkadaşlarıma ve her zaman aynı derecede yakın çalışma fırsatı

bulamasam da tam bir ekip ruhu içerisinde ve zaman zaman son derece çok yakın olarak

birlikte çalışmak şeref ve mutluluğuna sahip olduğum TÜSİAD Genel Sekreterliği,

Temsilcilik ve Büro Direktörlüklerinde görev yapmış ve yapmakta olan tüm ekip

arkadaşlarıma ve dostlarıma da teşekkür etmek, onlardan da çok şey öğrendiğimi

burada ifade etmek isterim.

Böylece son olarak ama kuşkusuz asla en az olarak değil ailelerime; hem beni var edip

şekillendiren, hem kurduğum, hem dahil olduğum, hem de seçilmiş ailem olarak

adlandırdığım yakın dostlarıma sevgi ve şükranlarımı sunmak isterim. Tüm zorluklara

rağmen benim için en büyük güç onlar oldular. Hayata anlam katarak onu gerçek bir

yaşama dönüştüren en önemli unsur şüphesiz onlardır ve onlar olacaktır.

En derin selam, sevgi ve saygılarımla.

Eray AKDAĞ 22 Nisan 2015, Ankara

Page 9: Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları

Sayfa: 3

Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları Eray AKDAĞ

ÖNSÖZ Kolektif emeklerin değerine inanan birisi olarak; sunulduğu haliyle geliştirilmeye

ihtiyacı olan bu çalışmanın daha da çok gecikmeksizin paylaşılmasında fayda olduğuna

inanıyorum. Kuşkusuz meşhur bir sözün de belirttiği gibi “Mükemmel iyinin düşmanıdır.”

Ve mükemmeli arayışımızda bazen sadece elimizdeki ile yetinerek bunun üzerine

inşanın devamını dilemek gerekir sanırım. Özellikle de akademik amaçla ve ücretsiz

dağıtıma açılacak bir e-kitabın, okuyucularına bir nebze olsun katkı sağlayarak, en

azından tartışma yaratmak yoluyla naçiz de olsa bir değer yaratacağını varsayarken.

Değinilen alanlardaki akademik çalışmalara küçük bir katkı sağlamak amacıyla

hazırlanan bu e-kitap fikri Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Avrupa Birliği

ve Uluslararası Ekonomik İlişkiler Ana Bilim Dalı Yüksek Lisans programlarına 2012

yılında eklenen Avrupa Birliği'nde Politika Savunuculuğu ve Demokratik Katılım dersi

için destekleyici kaynak arayışından doğmuştur. Özü itibarı ile multidisipliner bir

yaklaşımda küçük bir derlemeden, yani bir tür ders notu paketinden ibaret olan bu

e-kitap sağlıklı bir demokrasinin temelinde vatandaşın devlet yönetimine gönüllü ve

aktif katılımı olduğu anlayışı doğrultusunda hazırlanmıştır. Tabi bu katılımı mümkün

kılan araçların ve hatta kültürün devletin bizatihi kendisi tarafından şekillendirildiğini

ve bunun önemini ihmal etmeden.

Türkiye Kalite Derneği (KalDer) Ankara Şubesi tarafından 2014 yılında düzenlenen ve

Savunma Sanayii Müsteşarlığı Konferans Salonu’nda gerçekleştirilen 15. Kamu Kalite

Sempozyumu’nda gerçekleştirdiğim “Vatandaşın Kamu Yönetiminde – Hizmetinde

Hesap Sorabilme Gücü ve AB Örnekleri” başlıklı sunumu da bu vesile ile işaret etmek

isterim. Yoğun tempo sebebiyle bu kitapta yer veremediğim pek çok önemli konuya ve

kaynağa http://www.slideshare.net/ adresinden kolaylıkla ulaşabileceğiniz bu sunumun

slaytlarında en iyi Avrupa Birliği üyesi ülke örnekleri dahil olarak yer verilmektedir.

Son olarak sizlerin de bu alandaki bilgi, görüş, gözlem ve deneyimlerinize danışmak isterim.

Hep daha iyiye ulaşma arayışı doğrultusunda sinerjik eleştirileriniz dahil her türlü analitik

istişare için bana www.linkedin.com/in/erayakdag ve https://twitter.com/erayakdag aracılığı

ile ulaşabileceğinizi belirtir, hatta bunu teşvik ederim. Zira istişare ve analitik fikir

tartışmalarının değerine inanan bir profesyonel olarak; konular üzerinde münazara ve

yeni perspektiflerin her zaman zenginliğin ve gelişimin önünü açtığı kanaatindeyim.

Dolayısıyla lütfen gerekli gördüğünüzde bana ulaşmakta ve paylaşmakta tereddüt

etmeyiniz: İyi zihinler, iyi sonuçlar yaratır ve inovasyon yaratıcı tartışmayla başlar.

Şüphesiz en önemli temennim, bu çalışmanın okuyucularına fayda sağlamasıdır. Bu

mütevazı çalışmanın konuya ilgi duyan herkese yararlı olması dileğiyle.

Eray AKDAĞ

22 Nisan 2015, Ankara

Page 10: Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları

Sayfa: 4

Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları Eray AKDAĞ

Page 11: Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları

Sayfa: 5

Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları Eray AKDAĞ

Tercihini ifade edenler bilgece seçmek için hazır olmadıkça

demokrasi başarılı olamaz.

Demokrasinin gerçek koruyucusu, bundan dolayıdır ki, eğitimdir.

Franklin D. ROOSEVELT

Democracy cannot succeed unless

those who express their choice are prepared to choose wisely.

The real safeguard of democracy, therefore, is education.

Franklin D. ROOSEVELT

Page 12: Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları

Sayfa: 6

Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları Eray AKDAĞ

SAVUNUCULUK VE DEMOKRATİK KATILIM İLİŞKİSİNE KISA BAKIŞ

Eray AKDAĞ

Savunuculuk ve demokratik

katılım kavramları modern

dünyada sağlıklı bir

demokrasinin temelinde

vatandaşın devlet yönetimine

gönüllü ve aktif katılımı olduğu

anlayışıyla birlikte gittikçe

güçlenmektedir. Zira her

devletin en önemli çekirdek

unsuru olan vatandaş; Jean

Jacques Roussou’nun çeyrek

milenyum önce, 1762 yılında

Toplumsal Sözleşme 1 kitabıyla

oluşturduğu eşsiz kilometre

taşından bu yana devletin varlık

sebebini temsil etmektedir. Keza

zaman zaman aksi düşünülse de

vatandaş devlet için var

olmamıştır; devlet vatandaşın

güvenliği, refahı ve mutluluğu

için var edilmiş bir makine, bir

mekanizmadır.

Buna karşın kuşkusuz Winston

Churchill’in 11 Kasım 1947’de

Avam Kamarası’nda

gerçekleştirdiği konuşmasında

çok isabetli bir şekilde

vurguladığı üzere “Demokrasi en kötü yönetim biçimidir, denenmiş olan bütün diğer

sistemleri saymazsak eğer!”2. Churchill’in burada demokrasiyi kötülediğini düşünmek

elbette yersiz olacaktır. Aslında bu sözden alınması gereken temel mesaj; demokrasinin

hassas yapısı ve sağlıklı işleyebilmesi için dikkatle tasarlanması ve bu tasarımın

korunarak, dönemin değişen ihtiyaçlarına ve sosyokültürel dalgalara uyumlu şekilde

geliştirilmesi gerekli çok sayıda denge ve denetim mekanizmasının varlığına ihtiyaç

duyuyor olduğudur. Üstelik bunu yaparken hızlı ve verimli çalışan bir sistemi de

mümkün kılacak bir tasarıma ihtiyaç duymaktadır.

1 Roussou’dan çok daha önce Socrates’in milattan önce 400’lü yıllara uzanan Crito’sundan, Thomas Hobbes’un

1651’deki Leviathan’ına ve John Locke’un yine 17. yüzyıldaki yorumları başta olmak üzere Toplumsal

Sözleşme kavramının irdelendiğini göz ardı etmemek gerekir. Zira Hugo Groutius’unkiler de dahil olmak üzere

bu alandaki her bir yorumun tartışmanın şekillenmesine çok değerli ve güçlü yansımaları bulunmaktadır. 2 HC Deb. 11 Vol. 444 cc203-321: http://hansard.millbanksystems.com/commons/1947/nov/11/parliament-bill

Page 13: Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları

Sayfa: 7

Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları Eray AKDAĞ

Aksini ya da farklı bir görüşü savunmak mümkün olsa da, savunduğumuz temel iddia;

günümüzde demokrasilerin ve yönetimlerin kalitesini belirleyen en önemli turnusol

testinin vatandaşın devlet yönetimine aktif ve sürekli katılım imkanı ve bunun hangi

oranda gerçekleşebildiğidir. Kuşkusuz güçler ayrılığı ilkesi doğrultusunda (Trias

Politica3) yasama, yürütme ve yargının birbirini denetlemesi son derece gerekli ve

değerlidir. Ancak bu aslında devlet içerisinde yer alan bir iç denetim sistemidir. Devletin

de, tıpkı diğer tüm modern güvence sistemlerindeki gibi bir de dış denetime ihtiyacı

bulunmaktadır. İşte bu dış denetim devletin meşruiyetinin kaynağı olan bireyler, yani

devlet hukukundaki anayasal ifadesiyle vatandaşlar tarafından sağlanmalıdır.

Vatandaşın devleti denetlemesi, yani bu dış denetim unsuru olmaksızın sistemde

entropi4 oluşması neredeyse kaçınılmazdır. Demokrasinin olumlu ve verimli çalışması

için toplumun eğitim ve kültür seviyesinin belirli bir eşik değerin üzerinde olması

gerektiği tartışmalarını başka çalışmalarda irdelemek kaydıyla şu önermeler ifade ve

iddia edilebilir: Özel ve tüzel kişiliklerin, yani devlete meşruiyet gücünü veren tüm

paydaşların oluşturduğu görüşlerin gerek resmi kararların oluşturulma sürecine

gerekse de alınmış kararların sonuçlarının test edilerek gözden geçirildiği ve ihtiyaca

göre yeniden şekillendirildiği süreçlere etkili katılımı öngörülmelidir. Sağlıklı bir

demokrasiye ve rekabetçi güce sahip olmak için resmi politika belirleme süreçlerinin bu

alandaki etkililiği sürdürülebilir başarı için en akılcı, hatta kaçınılmaz yegane yoldur.

İşte bu katılımı sağlayabilmek, yani katılım yoluyla dış denetimi başarabilmek uzun

aralıklarla kurulan bir sandıkta, son derece sınırlandırılmış seçeneklerle mümkün

olamamaktadır. Ayrıca çok sayıda istişare, paydaşlarla konsültasyon, politikaların

birlikte tasarımı, sonuçların ölçülmesi, yeniden değerlendirilmesi, daha iyi politika

tasarımı, etki analizi, şeffaflık, idari kararların ve yasama sonuçlarının sürekli gözden

geçirilerek geliştirilmesi gerekli olmaktadır. Avrupa Birliği (AB) ve Amerika Birleşik

Devletleri (ABD) gibi örnekler uzun ve sancılı deneyimler sonucunda işte bu anlayışı

benimsemişlerdir. Bu yönde dikkate değer düzeyde mekanizma, hukuki zorunluluk ve

kültürel duruş sergileyen çok sayıdaki modern demokrasi son derece değerli örnekler

sergilemektedir. Türkiye de kısa demokrasi deneyimi içerisinde zaman zaman bu alanda

çok önemli atılımlarda bulunmuş olmakla birlikte gerek kendisini bağlayan ama henüz

yerine getiremediği bazı uluslararası hukuki taahhütleri, gerekse bu anlayışı

benimsediğine dair çeşitli göstergeler doğrultusunda halen pek çok yeni adıma atma

potansiyeline sahip görünmektedir.

Burada dikkat çekilmesi gereken kritik bir konu bireyin, yani vatandaşın katılım

mekanizmalarını nasıl en verimli şekilde değerlendirebileceği hususudur. Zira her ne

kadar farkı yaratan bireyler olsa da tarihin de pek çok defa ispatladığı gibi en kalıcı,

3 Dünya Bankası tarafından Hukukun Üstünlüğü algısının takibinde önemli bir yere sahip olan Güçler Ayrılığı İlkesi yani Trias Politica hakkında bilgi ve tartışmalar için: http://info.worldbank.org/governance/wgi/index.aspx#home http://en.wikipedia.org/wiki/Separation_of_powers ve ayrıca tarihi bir not olarak incelenebilecek bir çalışma da: http://scholarship.law.upenn.edu/cgi/viewcontent.cgi?article=8996&context=penn_law_review 4 Termodinamiğin İkinci Kanunu açık bir biçimde şu saptamayı teyit etmektedir: Doğal haline müdahale edilmeyen sistemlerdeki düzensizlikler, rastgelelikler, dolayısıyla çarpıklık ve bozulmalar zamanla daha da şiddetlenerek sistemi bozar. Böylece oluşan entropi, yani yıpranma sonucunda faydalı (iş yapabilir) enerji miktarını azalırken faydasız enerjiyi arttırır. Bu durum ta ki yeni bir denge durumu oluşana kadar devam edecektir. Sosyal bilimlere de uyarlanan bu durumu engellemenin temel yolu ise sağlıklı denge ve denetim sistemleri ile ana sistemi sürekli dengede tutmaktır.

Page 14: Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları

Sayfa: 8

Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları Eray AKDAĞ

sürdürülebilir ve yüksek kaliteli başarılar daima kolektif başarılardır. Bireyin yaşam

süresi, iş ve özel hayatındaki zorlukları, maddi ve düşünsel imkanları gibi sınırları

aşabilmenin en güvenceli ve anlamlı yolu farklı özelliklere sahip çok sayıda kişinin bir

araya gelmesi olagelmiştir. Bu anlayıştan hareketle, ancak tek bir kişinin yaratabileceği

değişimleri asla küçümsememek kaydıyla; devlet yönetimine en etkili ve başarılı

katılımın gönüllü yapılar olan sivil toplum kuruluşları vasıtasıyla mümkün olduğunu

ifade etmek gerekir. Bu anlamda sivil toplum kuruluşları başta olmak üzere, sendikalar,

kamusal nitelikli özel sektör hizmet kuruluşları, hatta şirketler ve benzeri tüzel kişilikler

son derece değerlidir. İkinci olarak bazen bu kuruluşlar içerisinde, bazen ise bu alanda

uzmanlaşmış bireyler ya da tüzel kişilikler tarafından sürdürülen ya da sürdürülmesi

gereken Savunuculuk faaliyetlerine özellikle dikkat çekmek gerekir. Kendiliğinden

katılımcılığı yeterince desteklemeyen devletleri bu alanda ikna eden, devlet yönetiminde

sorumluluk üstlenmekten kaçınan vatandaşların katılımını sağlayan, kuralları bozmadan

üslubu dairesinde sistemi çalıştıran çok değerli bir unsur olarak savunuculuk

mekanizmalarının iyi anlaşılması ve güçlendirilmesi demokrasilerin sağlığı açısından

özel öneme sahip unsurlar arasında görünmektedir.

Böylelikle Türkiye’de son yıllarda daha çok gündeme gelse de halen oldukça sınırlı

olarak ele alınan bu alanlardaki güncel hukuki ve sosyokültürel durumun bir resmini

çekmek önem arz etmektedir. Bu resmi, gerek demokrasi tarihinin gelişimi, gerek

modern demokrasilerde belki de en önemli örnekleri içeren AB ve ABD resimleri ile

kıyaslamak gayesi bu ders notları kitabının yola çıkış noktasını oluşturmaktadır. Zira

böylece daha başarılı uygulamaları hızla, ya da en azından daha kolay bir şekilde

geliştirebilmek mümkün olabilecektir. Özetle bu e-kitap regülasyonların olası

zararlarına karşı koruma ve güç sağlayan basit ama etkili bir alet çantası tasarımına

destek olmayı hedeflemektedir. Üstelik bu alet çantası hem günlük hayatına odaklanmak

isteyen bireyler, toplumu küçük bir etkiyle de olsa dönüştürmeyi arzulayan sivil toplum

kuruluşları, kamusal tüzel kişilikler, hem de iş hayatının zorlu ve her zaman adilane

olmayan rekabet şartları ile başa çıkmaya çalışan şirketler için kullanılabilir bir biçimde

sunulmaktadır.

Görsel süre aşımı sebebiyle Kamu Malı statüsündedir.

http://commons.wikimedia.org/wiki/File:Social_contract_rousseau_page.jpg

Page 15: Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları

Sayfa: 9

Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları Eray AKDAĞ

DERSİN AMACI VE TEMEL ODAK NOKTALARI Eray AKDAĞ

Bu dersin ana gayesi; birey ve toplum odaklı, yüksek verimlilikle işleyen sağlıklı bir katılımcı demokrasinin desteklenmesi perspektifiyle politika savunuculuğu ve sivil toplum konularına vurgu yapılmasıdır. Bu dersin doğrudan amacı ise; katılımcılarda AB, ABD ve Türkiye uygulamaları konusunda temel bilgi birikiminin oluşturulmasının ardından, sağlıklı bir “Sivil Toplum–Özel Sektör–Kamu” ilişkisi kurulabilmesi için katılımcılara temel bir “Alet Çantası” sunmaktır. Bu ders siyasetçi, bürokrat, sivil toplum, iş dünyası ve akademi camiası temsilcileri ile gelecekte bu alanlardan birisinde aktif olmayı hedefleyen katılımcılar için tasarlanmıştır.

Dolayısıyla “Savunuculuk ve Demokratik Katılım” dersi üç temel alana odaklanmaktadır:

a. Demokratik Katılım: Kavramın çeşitli boyutlarıyla incelenmesi ve taşıdığı önemin

anlaşılması.

b. Politika Savunuculuğu: Politika belirleme süreçlerine etkili katılımın sağlanmasının

yöntemleri.

c. Karşılaştırmalı Değerlendirme: AB, ABD ve Türkiye’deki mevzuat ve içtihatları ana

hatlarıyla ele alarak göreli avantaj ve dezavantajlarının irdelenmesi.

Bu çerçevede dersin temel perspektifi kısaca şu şekilde ifade edilebilir:

a. Temayüz etmiş bir demokraside bireylerin, sivil toplum kuruluşlarının ve diğer

paydaşların başta “Yasama Süreci” olmak üzere çeşitli (Kamusal) “Politika Belirleme

Süreçlerine” sağlıklı bir yapıda katılımı büyük önem taşımaktadır. Farklı bilgi

birikimlerinin, vizyonların ve saha deneyimlerinin sağlıklı bir platformda istişaresi,

daima sinerji ve verimlilik artışıyla sonuçlanmakta, bir yandan benimsenecek

politikaların doğru hedeflere odaklanmasına, bir yandan da mevzuat kalitesinin

yükseltilmesine katkı sağlamaktadır.

b. Bununla birlikte sağlıklı bir istişare zemini oluşturulması pek çok pratik zorluğa

sahiptir. Zira gerek siyasi, gerek idari erk açısından bakıldığında; bir yandan birbiri

ile çelişen farklı çıkarlar arasında seçim yapmak gerekirken, bir yandan da geleceğe

dair sağlıklı bir vizyona sahip olmak ve çok sayıdaki bu görüşleri son derece hızlı

ilerleyen bir takvim ve gündem yapısı içerisinde bir sonuca bağlamak

gerekmektedir. Böylelikle, görüşlerin sunulması, değerlendirilmesi ve istişaresi

ancak belirli tasarımlar yoluyla mümkün olabilmektedir. Bu tasarımlar hedefe göre

dizayn edilmiş “Kurumsal İletişim Platformlarını” ve “Kurumsal İletişim

Yöntemlerini” ifade etmektedir.

c. Bu kurumsal iletişim platformları ve yöntemleri paydaşlar açısından farklı,

siyasi/idari erk sahipleri açısından farklı hassasiyetler doğurmaktadır. Paydaşlar,

görüşlerinin etkili olması ve dikkatle değerlendirilmesi için: Doğru zamanda, uygun

noktada ve yanlış anlaşılmaları, iletişim parazitlerini engelleyecek yöntemler (resmi

yazışma usulleri vd.) kullanmak durumundadır. Siyasi/idari erk sahipleri ise

bireylerin ve kurumların gerçek siyasi, iktisadi ve sosyal ihtiyaçlarını hızla

Page 16: Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları

Sayfa: 10

Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları Eray AKDAĞ

algılayabilmek için tutarlı bir modele, temsil yeteneği ve bilgi birikimi açısından

anlamlı kurumların listesine ve doğru iletişim kanallarına ihtiyaç duymaktadır.

d. Bu derste ilgili ülke örnekleri, mevzuatları ve uygulamaları değerlendirildikten

sonra Türkiye örnekleri, mevzuatları ve uygulamaları ele alınarak gerek paydaşlar

gerek siyasi/idari erk açısından mevcut yapıda sağlıklı hareket yöntemleri

değerlendirildikten sonra mevcut sistemin daha da geliştirilmesine yönelik öneriler

değerlendirilecektir.

ÖRNEK MAKALE VE ÖDEVLER

Katılımcılardan aşağıda açıklanan yükümlülüklerin ya da benzerlerinin ve fazlasının karşılanması beklenecektir.

a. Tanımlanan başlıklarda iki akademik makale hazırlanarak sunulması:

i. Makale I: AB Lobicilik Kuralları ve Uygulamalarını ana hatlarıyla ortaya koyduktan

sonra bunları tercihiniz ve sınıfta sağlıklı dağılıma uygun olarak belirlenecek bir

AB üyesi ülkedeki kural ve uygulamalar ile kıyaslayınız.

ii. Makale II: Türkiye’deki mevcut uygulamaları kısaca değerlendirerek; “katılımcı

demokrasiyi” pekiştirecek, ama bu alandaki pratik zorlukları da öngörerek bunlar

dair çözüm yöntemleri içeren politika ve modeller tasarlayınız. Yeni politika ve

modellerin tasarlanabilmesi için ne tip araç ve metotlar (arama konferansı, sosyal

medya vd.) geliştirilebilir, öneriler sununuz.

b. Hedefe dönük uygulama amacıyla iki kısa ödev hazırlanması:

i. Kısa Ödev I: “Resmi Yazışmalarda Uygulanacak Esas ve Usuller Hakkında

Yönetmelik” kurallarına uygun bir resmi yazı hazırlayınız. (İçerik ve ek bilgiler

ders sırasında açıklanacaktır.)

ii. Kısa Ödev II: T.C. Başbakanlık “Mevzuat Hazırlama Usul ve Esasları

Yönetmeliği”ne uygun bir sivil toplum kuruluşu görüşü hazırlayınız. (İçerik ve ek

bilgiler ders sırasında açıklanacaktır.)

c. Ders akış planına paralel olarak “Türkiye’deki politika savunuculuğu”

uygulamamalarına yönelik kısa sözlüler içeren kolektif zihin egzersizlerine hazırlıklı

aktif katılım.

Page 17: Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları

Sayfa: 11

Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları Eray AKDAĞ

DERS İÇERİĞİNE BAKIŞ

I. TEMEL KAVRAMLARA BAKIŞ:

a. Kurumsal Yapılar: Baskı ve Menfaat Grupları, Kanaat Önderleri, Sivil Toplum

Kuruluşu (STK), Kamu Yararına Dernek, Meslek Kuruluşları, Kamu Tüzel Kişisi,

Kamu Dışı Kuruluş (NGO: Non Governmental Organization/GO: Governmental

Organization), Gönüllülük Esası, Kanunla Kurulma, Siyaset-Politika-Siyasa-

Sosyal Politika Kavramlarının Tanımı ve İlişkisi, Karar Alıcılar, Yasama Erki,

Kanun Koyucu

b. Süreçler: Politika Belirleme Süreçleri, Yasama Süreci, Yasamada Öncelik

Değişimi, Mevcut Uygulama ve Pratik Örnekler (TBMM, Başbakanlık,

Bakanlıklar ve diğer Kamu Kurum ve Kuruluşları, Uluslararası Kuruluşların

Etkisi: UNDP, AB Delegasyonu, IMF…)

c. İlgili Kavramlar: Savunuculuk ve Lobicilik Arasındaki Farklar ve Türleri,

Politika Belirleme Süreçleri, Katılımcı Demokrasi, Demokratik Katılım, Aktivizm,

Yurttaş Aktivizmi, Kampanya, Kaliteli Mevzuat Tasarımı (Better Regulation),

Düzenleyici Etki Analizi, Kanun Tekniği ve Kırmızı Bant Yaklaşımı (Red Tape),

Kırtasiyeciliğin ve Bürokratik Yüklerin Azaltılması (Başbakanlık ve eTR

Örnekleri), Yasama Sürecine Sivil Toplum Katılımı, Stratejik İletişim ve Kamu

İlişkileri…

d. Temel Yasama Hazırlık Saikleri: (i) Acil İhtiyaca Binaen (Yangın Söndürme),

(ii) Sektörü Regüle Etme Saikiyle, (iii) Sektörü Evriltmek Saikiyle, (iv) Gelecek

Döneme Hazırlık Saikiyle, (v) Belirlenen Vizyona Hazırlık Saikiyle…

e. Hazırlıkta Belirli Zorluklar: İhtiyaçların ve Mikro Alanların Saptanması, Arz ve

Talebin, Ev ile Çarşının, Devlet Dairesi ile Sokağın Farkı, Personel Eksikliği,

Uzmanlık ve Birikim Eksikliği, Yeterli Hazırlık Zamanının Bulunmayışı...

(Telekomünikasyon eİmza Örneği)

II. KATILIMCI DEMOKRASİ VE AVRUPA BİRLİĞİ SÜRECİNİN KATKISI

a. Demokratik Katılım: Niçin Katılım, Demokrasinin Güçlü ve Zayıf Yönleri,

Demokratik Denge-Kontrol Mekanizmaları, Savunuculuğun Anlamlı, Önemi ve

Demokrasilerdeki Rolü... (Dean Howard’ın Demokrasilerde Yönetim Örneği ve

Ekleme: Yönlendirme Gereği Var Mı, Siyanürlü Altın & Altın İthalatı –

Hidroelektrik Örnekleri )

b. AB Üyelik Sürecinin Katkıları: Bürokraside Evrilme, Paydaşlarla İletişim ve

Etkileşimin Artması, Kurumsal İletişim Platformlarının Gelişmesi, Danışma ve

Görüş Alışveriş Süreçlerinde Artış, Yurtdışı Gelişmeleri Yakın Takip ve İstişare

Algısının Gelişimi (GBOK, AB İcra Kurulu ve YOİKK Örneklerine Bakış, FIAS

Raporu Etkisi…)

c. Bazı Önemli Çalışmalar: Mevzuat Hazırlama Usul ve Esasları Hakkında

Yönetmelik, Başbakanlık Kırtasiyenin ve Bürokrasi Azaltılması Çalışmaları,

Kamuda Verimliliğin Arttırılması Girişimi, Kırmızı Bandı Kesmek, YASADER

Çalışmaları…

Page 18: Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları

Sayfa: 12

Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları Eray AKDAĞ

d. Bazı Önemli Örnekler: AB’de Kısa Listeler ve Diğer Modeller,

BUSINESSEUROPE ve OECD BIAC Örnekleri, Yasama Sürecine Görüş Aktarımı,

Politika Belirleme Süreçlerine Katılım Gereği, AB’de Düzenleyici Etki Analizi

ve İngiltere, Girdi-Çıktı Tabloları, TBMM’de Çevre Kanunu Görüşmelerinde

Fon ve Pet Örneği, Türk Ticaret ve Borçlar Kanunu Tasarıları…

III. TÜRKİYE’DE KURUMSAL İLETİŞİM PLATFORMLARI

a. Genel Bakış: Kurumsal İletişim Platformları, amaçları, yapıları ve anlamları.

Kurumsal İletişim Platformlarının misyonları, uygulamaları, politika belirleme

süreçlerine etkileri ve diğer katkıları. Kurumsal iletişim platformlarının

yaratığı bazı temel etkiler.

b. Temel Platformlar: Yatırım Ortamını İyileştirme Koordinasyon Kurulu

(YOİKK), Türk Tasarım Danışma konseyi (TTDK), İklim Değişikliği

Koordinasyon Kurulu (İDKK) ve Reform İzleme Grubu (RİG), Reform Eylem

Grubu (REG), Türkiye Sanayi Stratejisi İzleme ve Yönlendirme Komitesi,

İstihdam ve Mesleki Eğitim İlişkisinin Güçlendirilmesi Eylem Planı İzleme ve

Değerlendirme Kurulu (İMEİGEP), İhracata Dönük Üretim Stratejisi

Değerlendirme Kurulu (İDÜSDK), Ekonomi Koordinasyon Kurulu (EKK),

Avrupa Birliği İletişim Grubu (ABİG), Ekonomik Sosyal Konsey (ESK), Pazara

Giriş Komitesi…

c. YOİKK’in Gelişimi: YOİKK örneği, gelişimi ve son nokta: YOİKK’in ilk olarak

FIAS Raporu’ndan kaynaklanması, Rekabet Endeksi Gelişmeleri, YOİKK’te

Atılım ve Gerileme Örneği, YOİKK Yapısında Yeni Dönem.

IV. BİR STK OLARAK TÜSİAD ÖRNEĞİ

a. Kurumun Yapısı: TÜSİAD Tanıtımı ve Yapısı

b. Uluslararası Etkileşimleri: Bazı Örnekler: BUSINESSEUROPE, OECD BIAC,

MEDEF, ABD Kongresi, Fransa Senatosu (Ermeni düzenlemesi), Almanya ve

Fransa’da Faaliyetler ve Raporlar, Lobi Şirketleri ve Gazetecilerle Çalışmaları

c. Görüş Oluşturma Süreçleri: Yönetim Kurulu, Komisyonlar ve Çalışma

Grupları, Üye Etkileşimleri, Talep Çekimli ve Arz İtişli Yaklaşım.

d. Ankara Daimi Temsilciliği: Çalışma Alanları, Faaliyetleri ve Örnek

Uygulamaları…

V. SAVUNUCULUK, LOBİCİLİK VE İLETİŞİM

a. Genel Bakış

i. Lobicilik Tarihçesi

ii. Savunuculukta ve Lobicilikte Yaklaşımlar

iii. İletişimin Farkları ve Kademeleri

iv. Kurumsal İletişim, Kamu İletişimi, Stratejik İlişkiler

v. Kamuoyu ve ve Medya İletişimi

vi. Kurumsal Temsil, İtibar ve Marka Değeri Koruma

Page 19: Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları

Sayfa: 13

Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları Eray AKDAĞ

vii. Dünyada Lobicilik Örnekleri ve Bu Konuda Çeşitli Düzenlemeler

b. Stratejik ve Kurumsal İletişimde Bazı Kritik Unsurlar

i. Kurumsal Tutarlılık ve Etik İlkeler Bütünü

ii. Kamu İlişkilerinde Süreklilik İhtiyacı ve Gerekçeleri

iii. Algının Farklı Düzeylerde Yaratılması ve Algının Önemi

iv. İstatistik ve Ölçümleme: Önem ve Olası Riskler

c. Oyun Teorisi

i. Stratejik Karşılaşmalarda Statik ve Dinamik Oyunlar

ii. Tutukluların İkilemi ve Nash Dengesi

iii. Cinsiyetler Savaşı ve Yaşlılıkları

iv. Muhan Soysal Hoca Örneği

v. Stratejik Yaklaşım

vi. Dungeons and Dragons Role Play

VI. RESMİ İLETİŞİM VE YÖNTEMLERİ

a. Usul ve Esasın Önemi, Usulün Esasın Önüne Geçtiği Durumlar

b. Resmi Yazışma Kuralları, Mevzuat Hazırlama Usul ve Esasları

c. Bazı Kritik Örnekler: Rica ve Arz Etmek, Günlük Yaşam ve İletişimle Farklılıklar

d. Bazı Yaşanmış Örnekler: TBMM Anayasa Komisyonu, Faks Numarası Hatası…

e. Özel Kalemlerle Görüşmelerde Usul ve Üslup

VII. AB VE ABD UYGULAMALARI

a. AB’de ve ABD’de Savunuculuk

b. AB’de Lobicilik Düzenlemeleri

c. ABD’de Lobicilik Düzenlemeleri

d. Bazı Önemli Uluslararası Lobi Kuruluşları

e. Uygulamalara Bakış

VIII. TÜRKİYE UYGULAMALARI

a. Türkiye’de Savunuculuk

b. Türkiye’de Lobicilik Düzenlemeleri

c. Türkiye’de Lobi Kuruluşları

d. Uygulamalara Bakış

IX. ÖN HAZIRLIK VE DOĞRU İFADELENDİRME

a. Prezantasyonun ve İfadelendirmenin Önemi

b. Ön Hazırlık Gereksinimi, Araçlar ve Geri Bildirim

Page 20: Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları

Sayfa: 14

Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları Eray AKDAĞ

c. Asansör Konuşması, Kurumsal Tanıtım Kiti, Kurumsal Temsilin Önemi, İmaj ve

İmgelem Oluşturma, Zemini, Sahayı ve Aktörleri/Oyuncuları Tanıma

d. Örnekler: TBMM, UNDP, WB, NDI, TÜSİAD Görüşleri vd.

X. UYGULAMAYA GİRİŞ

a. Toplantı Usulleri, Söz Alma Modelleri, Ziyaret ve Temas Çerçeveleri,

b. Seminerler, Raporlar, Basın Temasları ve Basın Açıklamaları

c. Stratejik İletişim, Kamu İlişkileri, Kurumsal İletişim, Kamuoyu İletişimi ve

Etkileşimi, Lobicilik

XI. AVRUPA BİRLİĞİ’NE BAKIŞ

a. Avrupa Birliği’nde Politika Belirleme Süreçleri ve Ülke Örnekleri

b. AB Kurumsal Yapısı ve Hukuki Çerçeve

d. AB’de Güncel Uygulamalar ve TÜSİAD çalışmaları

XII. AMERİKA BİRLEŞİK DEVLETLERİ’NE BAKIŞ

a. Amerika Birleşik Devletleri’nde Politika Belirleme Süreçlerinin Özel Yapısı

b. Yerel Ağların Önemi ve Federal Hukuki Çerçeve

c. ABD’de Güncel Uygulamalar ve TÜSİAD çalışmaları

XIII. TÜRKİYE’YE BAKIŞ

a. Genel Değerlendirme

i. Türkiye’de Politika Belirleme Süreçleri ve Mevzuat Gelişimi

ii. Türkiye’de Hukuki Çerçeve

iii. Türkiye’de Güncel Uygulamalar ve TÜSİAD Örneği

iv. Etkin Yönetişim ve Katılım için Sivil Toplumun Gelişme İhtiyacı, ABD

Örnekleri (Baskı Zincir ve Grupları, Yönetime Hazır İnsan Kaynağı)

v. Gelecek için ihtiyaçlar ve olası gelişmeler

b. Lobi ve Sivil Toplumun Diğer Denetim Yöntemleri

i. TBMM’yi İzleme, TBMM Genel Kurulu, TBMM İhtisas Komisyonları, TBMM

Parti Grupları, Milletvekilleri, TBMM Denetim Amaçlı Soru Önergeleri

ii. Bakanlıklar, Kamu Kurum ve Kuruluşları

iii. TBMM Dışı Siyasi Partiler

iv. AB Dönem Başkanlığı, AB Konseyi, AB Komisyonu, AB Parlamentosu vb.

v. Diğer Ülkelerin Kamu Kurumları ve İşadamları

vi. Yabancı Misyonlar (Delegasyon, Büyükelçilikler, IMF, DB, UNDP, ILO…)

vii. Kamuoyu Yaratma ve Dezenformasyon

XIV. SAVUNUCULUĞUN MEŞRUİYETİ VE DEMOKRASİ AÇISINDAN ÖNEMİ

XV. TÜRKİYE İÇİN POLİTİKA ÖNERİLERİ (ORTAK DEĞERLENDİRME)

Page 21: Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları

Sayfa: 15

Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları Eray AKDAĞ

VATANDAŞIN DEVLET YÖNETİMİNDE – HİZMETİNDE

HESAP SORABİLME GÜCÜ5

Eray AKDAĞ - TÜSİAD Ankara Daimi Temsilcisi

Başlarken

“Hesap Verebilirlik/Sorulabilirlik” uluslararası literatürdeki

ifadesiyle “Accountability” Türkiye’nin farklı evrelerinde pek

çok farklı şekilde algılanmış ve sıklıkla ihmal edilmiş bir

kavram. Bu durumun pek çok diğer örnekte olduğu gibi burada

da kültürel yapı ve kavramlara karşılık gelen tercümelerin

seçiminde semantik kökenlerle de ilgili olduğu iddia edilebilir.

Zira Türkiye’de ve Türkçe’de “Hesap Sorma” çoğu kez güçlü bir

muktedir gücün yapabileceği, içerisinde kısmen tehdit içeren

bir kavram olarak algılanırken, “Hesap Verme” de ancak

güçsüzün güçlüye karşı bir zorunluluğu, gönülsüz ve olumsuz

bir uygulama olarak algılanma

eğilimindedir.

Dolayısıyla vatandaşın “Devlet” gibi kudretli bir güçten hesap sormaya cüret etmesi zaman zaman (belki de sıklıkla)haddini aşan ve konumunu bilmez gafilane bir yaklaşım olarak etiketlenmektedir. Keza iktidarın yönetimindeki devlet, yolda yürüyen vatandaş nezdinde

“Devlet Baba” şeklinde figürize edilen koruyucu ve kadrinden sual olunmaz bir muktedir güçtür. Öte yandan küresel düzlemde bu kavram, kuşkusuz tarihsel gelişmelerin de etkisiyle, çok daha farklı algılanmaktadır. Kısaca: Firmaların daha kaliteli yönetilebilmesi amacıyla geliştirilen “Kurumsal Yönetim” yaklaşımının, devlet yönetimi ve demokrasideki kalite arttırıcı izdüşümü olarak değerlendirilebilir. Böylelikle günümüzde “sağlıklı” olarak nitelendirilen pek çok demokraside geniş, hatta yaratıcı ve yenilikçi uygulama alanları bulan “Hesap Verebilirlik” kavramı kamusal güç kullanımının meşruiyetinin temelinde yer almaktadır. Devlet yönetiminde kalitenin yükselmesine yardımcı olan bu unsur, aynı zamanda devlet mekanizmasının en önemli denge-denetleme mekanizmalarından birisi olarak bir tür otomatik düzeltme fonksiyonu da icra etmektedir: Dolayısıyla son derece hayatidir!

5 Bu makale orijinal olarak TÜSİAD Tartışma Makaleleri Dizini “Fikir Üreten Fabrika’dan” serisi çerçevesinde 2 Temmuz 2014 tarihinde yayımlanmıştır. Orijinal metin için: bit.ly/hesapsorma ve bit.ly/hesapsormagucu

«NİTEKİM

DEMOKRASİNİN EN

KÖTÜ DEVLET YÖNETİM

SİSTEMİ OLDUĞU

SÖYLENEGELMİŞTİR,

BUGÜNE KADAR

DENENMİŞ DİĞER BÜTÜN

SİSTEMLER HARİÇ.»

SIR. W. CHURCHILL

ÖZET:

Sağlıklı bir demokrasi,

vatandaşın birey ya da

topluluk olarak politika

belirleme ve karar alma

süreçlerine katılımını

gerektirir. Bu katılım aynı

zamanda devlet için bir

dış denetim

oluşturmaktadır.

Vatandaşın Devletten

Hesap Sorma Gücü

demokrasi tarihiyle

evrilen ve gelişen kritik

bir alandır. Daha iyi

kamu yönetimini

hedefleyen bu

mekanizmalar bütünü

AB başta olmak üzere

uluslararası hukukta ve

uygulamalarda da

kapsamlı yer

bulmaktadır. Zira

demokrasinin sağlıklı

çalışabilmesinin en

önemli unsurları

arasında yer almaktadır.

Page 22: Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları

Sayfa: 16

Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları Eray AKDAĞ

Cevaplanması Gereken Sorular

Bu perspektif doğrultusunda birbiriyle ilgili pek çok alanı ortaya koymak kaçınılmaz aslında. Zira bu alandaki pek çok başlık kendi başına çok önemli olsa da, sadece bir araya gelince bütünü oluşturabilmektedir. Ancak bu kısa analizin sınırları dâhilinde her bir konuyu bütün boyutlarıyla tam olarak ele almak imkansızdır. Buna karşın her konuyu tek tek incelemek mümkün olmasa da, en azından bir seri soruyu akla getirmek ve belki bunlara kısaca değinmek mümkün ve anlamlıdır.

Dolayısıyla en azından aşağıdaki sorulara, cevaplanmayı ve araştırılmayı hak eden konular olarak yer vermek gerekir:

Vatandaş Olmak ve Hesap Sormak Niçin Önemlidir?

Demokrasi mi, Yoksa «Sağlıklı» Demokrasi mi?

AB’den ve AB Üyeleri’nden Örneklere ve Mekanizmalara Baktığımızda Ne Görüyoruz?

Düzenleyici Etki Analizi ve Türkiye Bugün İtibarı ile Nerededir?

Türkiye Kamu Yönetiminde “Hesap Verebilirlik” Bağlamında Genel Olarak Nerededir?

Türkiye’nin Önümüzdeki Dönemde Nasıl Bir Yol Haritası İzlemesi Gereklidir?

Vergileme, Temsil ve Magna Carta

Demokrasi dünyanın pek çok ülkesinde farklı denge – denetim mekanizmaları ile uygulanmaktadır. Kuşkusuz bunların ilk ve en başarılı olanları arasında Birleşik Krallık (BK) ve Amerika Birleşik Devletleri (ABD) uygulamaları özel bir konuma sahiptir. Her ne kadar bu sistemlerin de kendilerine has zayıf ve güçlü yönleri olsa da, dünyanın en başarılı ya da sağlıklı demokrasi uygulamaları arasında yer aldığı tartışmasızdır.

Bu noktadan hareketle ABD devriminin ve demokrasi anlayışının temeli olan Boston Çay Partisi6 tarihte özel anlardan birisidir. “(Karar Alma Süreçlerinde) Temsil Olmadan Vergileme Yapılamaz!” şiarıyla özdeşleşen bu olay aslında vatandaşların devlet yönetimine katılma hakkının, dolayısıyla devletin sivil irade ile denetlenmesinin ve devlete hesap sormanın en temel argümanlarından birisini oluşturmuştur.7 Ancak yönetime katılma ve yönetimi denetleme, yani yönetimden hesap sorma hakkı aslında çok daha öncesinde kabul edilen tarihin akışını değiştiren belgelere not düşülen konulardan birisidir.

Bu alanda en meşhur örneklerden birisi tereddütsüz 1215 tarihli “Büyük Özgürlük Fermanı – Magna Carta Libertatum”dur. Tarihi değiştiren belgelerden birisi olarak kabul edilen Magna Carta’nın8 pek çok açıdan hayati önemi bulunmakla birlikte, bu belgeyle zımnen güvence altına alınan şu üç konu özellikle dikkat çekicidir:

Kralın kararları, ekonomik aktörleri iktisaden etkileyeceği için bu kararlara dair aktörlerin görüş belirtme hakkı,

Ödedikleri vergilerle Krallığı finanse edenlerin yönetime katılma hakkı,

“Hür” vatandaşların somut ve orantılı bir gerekçe gösterilmeksizin Kralın keyfine göre cezalandırılamayacak olması (Hukukun Üstünlüğü).

6 Pek çok diğer kaynak öncesinde giriş olarak: http://tr.wikipedia.org/wiki/Boston_%C3%87ay_Partisi – GÖRSEL: Serbest telifli medya. 7 Vergi Direnci konusuna kısa bir bakış için: Kerim Gök, "Vergi Direncinin Gelişimi", Marmara Üniversitesi İ.İ.B.F. Dergisi, Sayı: 1, Cilt XXII, 2007, s. 143-163, http://bit.ly/1k9gKwo (21.06.2014) 8 GÖRSEL: Serbest telifli medya: http://tr.wikipedia.org/wiki/Magna_Carta

Page 23: Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları

Sayfa: 17

Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları Eray AKDAĞ

Hesap Verme I lişkisi ve Katılım

Demokrasinin beşiği kabul edilen İngiltere’nin tarihindeki bu sayfa zamanla “nevi şahsına münhasır” İngiliz Anayasa Hukuku’nun en temel belgelerinden oldu.9

Bu adımın ardından tarihsel olarak Hesap Sorma, Hesap Verme, Denetim ve Katılım kavramlarının etkileşiminin zamanla gelişerek demokrasinin sağlıklı işlemesinde bir ana mekanizmanın dört ayağını oluşturageldiği iddia edilebilir.

Ancak unutulmamalıdır ki devletin denetimi sadece iki şekilde hayata geçirilebilir:

Devletin Gönüllü Olarak Mekanizma Üretmesi

Bireyin/Vatandaşın Talepleri (Anayasal Katılım Hakkı)

Boston Çay Partisi ve Magna Carta örneklerinde de görüldüğü gibi tarihte ve ülke örneklerinde bu iki süreçten bazen birisi, bazen diğeri, bazen ise ikisi birlikte ortaya çıkmıştır. Ancak şunu açıkça belirtmek gerekir ki; muktedir kuvvet olarak siyasi iradenin kabul etmediği bir hesap verme, katılım ya da denetim ilişkisinin var edilmesi mümkün değildir! Keza birinci örnekte İngiliz ve ABD Hükümetlerinin, ikinci örnekte ise Kralın kabulü ve resmi onayıyla yeni bir dönem ve yönetim anlayışı hayata geçmiştir. Yani siyasi irade gönüllü ya da gönülsüz olarak kendi yetkisini paylaşmak, kendisini denetletmek ve kendi elinde bulunan yönetme yetkisini bu yetkinin kaynağı olan toplumla paylaşmak tercihlerini ortaya koymuştur. Bu durum, zaman içerisinde adaletsiz uygulamaların yanı sıra; “kararların sonuçlarına dair bilgisiz ya da hatalı öngörülere dayanan süreçlerin de düzeltilmesi” sonuçlarını doğurmuştur denilebilir.

Bugün bürokrasi ve kırtasiyeciliği azaltmayı hedefe koyan Kırmızı Bandı Kesmek10 ve Düzenleyici Etki Analizi11 (DEA) çalışmaları konusunda İngiltere’nin bu kadar katılımcı ve başarılı olmasının temel sebeplerinden birisi belki de bu çekişmeli döneme dayanmaktadır. Dolayısıyla şunu iddia etmek mümkündür: Güçler Ayrılığı İlkesinin sacayaklarını oluşturan Yasama, Yürütme ve Yargı devletin “iç denetimini” sağlarken, en az bunlar kadar gerekli bir diğer vazgeçilmez de; vatandaşın devleti denetlemesi, yani “dış denetimdir”. Bu dış denetim gerek sade vatandaşın, gerek iş dünyasında yer alan vatandaşların; bireysel ya da kolektif olarak üstlenmesi kaçınılmaz olan bir hak ve sorumluluktur. Her ne kadar bu denetimde bireylerin rolü çok önemliyse de daha etkili denetim geleneksel olarak sivil toplum kuruluşları ve meslek örgütleri gibi yapılar aracılığıyla gerçekleşmektedir. Bu noktada katılım konusuna da özel bir vurgu gereklidir. Zira denetim, herhangi bir düzeyde katılım olmaksızın gerçekleştirilmesi mümkün olmayan bir faaliyettir. Ayrıca karar alma ya da uygulama süreçlerine katılımın bilfiil kendisi, gerçekleştirilebilecek en etkili aktif denetim türüdür.12

Türkiye’de denetim kavramı genellikle her şey bittikten sonra geriye dönük bir muhasebe olarak algılanmaktadır. Bu aslında büyük bir yanılgıdır ve bu yaklaşım pek çok dönülebilir hatanın düzeltilmesini de imkânsız hale getirir. Oysa denetim ex-post, yani bir hukuki düzenleme ya da uygulama sonrasında olabileceği gibi ex-ante ve hatta uygulama sırasında, yani eşzamanlı olarak da gerçekleştirilebilmektedir. Denetimin zamanı ise denetim mekaniğinin, yani yöntemin en önemli belirleyicisidir.

9 İngiltere’de çok sayıda belge ve içtihat anayasa hukukunu oluşturur: http://www.parliament.uk/business/publications/research/notes-on-parliament-and-constitution/ (21.06.2014) 10 Kırmızı Bant ve İngiltere uygulamaları: http://www.parliament.uk/business/publications/research/notes-on-parliament-and-constitution/ (21.02.2014) ve http://www.redtapechallenge.cabinetoffice.gov.uk/home/index/ (21.06.2014) 11 İngiltere’de DEA uygulamaları (21.06.2014): http://www.legislation.gov.uk/ukia 12 Bu konuda temel kavramlara bakış için: John M. Ackerman, (2005) "Social Accountability in the Public Sector: A Conceptual Discussion", The World Bank Social Development Papers (Participation and Civic Engagement), P.:82 (21.06.2014) http://bit.ly/1nYHFw4

ANCAK ŞUNU AÇIKÇA

BELİRTMEK GEREKİR Kİ;

MUKTEDİR KUVVET OLARAK

SİYASİ İRADENİN KABUL

ETMEDİĞİ BİR HESAP VERME,

KATILIM YA DA DENETİM

İLİŞKİSİNİN VAR EDİLMESİ

MÜMKÜN DEĞİLDİR!

Page 24: Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları

Sayfa: 18

Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları Eray AKDAĞ

Avrupa Birlig i’ne Bakış Avrupa Birliği (AB) uygulamalarına bakıldığında ilk dikkat çeken unsur belki de hesap verebilirliğin aslında İyi Yönetişim (Good Governance) temelinde ele alınıyor oluşudur.13 Dolayısıyla devletlerin kaliteli yönetilebilmesi için de Kurumsal Yönetimin dört ana ilkesinin geçerli olduğu söylenebilir:

Şeffaflık

Hesap Verebilirlik

Adillik

Sorumluluk

Bu temel yapının ardından değinilmesi gereken ilk konu başlığı kaçınılmaz olarak Yolsuzlukla Mücadele çalışmalarıdır. Zira devletin hesap verebilirliğinde yegane konu olmasa da temel ve belki de en önemli konulardan birisi budur. İşte bundan dolayıdır ki Yolsuzlukla Mücadele; AB katmanları dahil uluslararası işbirliğinin son derece gelişmiş ve yaygın olduğu bir alandır.14 Keza bu alanda uluslararası ve ulusal pek çok hukuki düzenleme, el kitabı ve rapordan oluşan kapsamlı bir müktesebat bulunmaktadır. Ancak yine unutulmamalıdır ki denetim ve hesap verme ilişkisinde yolsuzluk temel konu ve belki en önemli unsurlardan birisi olsa da yegane unsur değildir!

Denetim ve hesap verme ilişkisinde: (i) Sivil Toplum ve Özel Sektör Kuruluşlarının politika yapım ve yasama süreçlerine katılımı, (ii) alternatif çözüm önerilerinin birlikte değerlendirilmesi, (iii) sonuçlarla tekrar gözden geçirilerek yeniden tasarlanması, (iv) Daha İyi, hatta Akıllı Mevzuat Tasarımı (Better / Smart Regulation)15 ve Düzenleyici Etki Analizi, (v) e-Devlet uygulamalarının geliştirilmesi, (vi) Bekçilerin (Whistleblower) hukuki korunması16 başta olmak üzere pek çok derin çalışma olanı bulunmaktadır.

Bu açıdan bakıldığında demokrasinin temel araçlarından birisi olan seçim sandığı uygulaması aslında diğer pek çok demokratik unsur ve uygulama ile desteklenmeye muhtaç olduğu tescil edilmiş, ancak kritik rolünü koruyan bir uygulamadır.

Etki Analizi

Demokrasinin temel ilkeleri doğrultusunda vatandaşa (dolayısıyla sivil topluma ve özel sektöre) devletin hesap vermesi ve kendisini denetletmesi konusunda vurgulanması gereken başlık belki de Düzenleyici Etki Analizi uygulamasıdır. Zira ülkemizde bir süredir ihmal edilen bu alan Türkiye için kısa vadede uygulanabilir ve sonuç yaratır güçte somut bir yol haritası sağlayan teknik ve pratik bir uygulamadır.17 Ayrıca gerek denetim ve hesap verme, gerek ülkelerin rekabet gücü ve kaliteli politika tasarımı için kuşkusuz “hayati” olarak değerlendirilmektedir.

13 2001 tarihli ama anlamlı bir kaynak için: AB Komisyonu Dokümanı European Governance – A White Paper COM(2001) 428 final, (2001/C 287/01) http://bit.ly/1z4lVYl (21.06.2014) 14 Kapsamlı bir liste için bakınız: Yolsuzluğa Karşı Ulusal ve Uluslararası Yapılar: http://www.track.unodc.org/ACAuthorities/Pages/home.aspx (21.06.2014) 15 Bir süredir gelişen bu önemli Akıllı Regülasyon çalışmaları için: http://ec.europa.eu/smart-regulation/ (21.06.2014) ve http://www.oecd-ilibrary.org/governance/better-regulation-in-europe_20790368 (21.06.2014) 16 Türkiye’de Maliye Bakanlığı ve Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından kısmen uygulanan bu önemli konu için: http://bit.ly/1iUGl12 (21.06.2014) ve http://bit.ly/1qtIWl1 (21.06.2014)

17 Etki Analizi hakkında ek bilgi için: Müberra GÜNGÖR ve Gökhan EVREN, "Kapsam, Uygulama, Deneyimler ve Öneriler: Mobil Arabağlantı Ücretlerinin Düzenlenmesine İlişkin Ardıl DEA Çalışması", Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu - Kasım 2009 http://bit.ly/1qMC3ZQ (21.06.2014)

HESAP VEREBİLİRLİKTE DE

KURUMSAL YÖNETİMİN

ANA İLKELERİ GEÇERLİDİR:

• ŞEFFAFLIK

•HESAP VEREBİLİRLİK

• ADİLLİK

• SORUMLULUK

Page 25: Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları

Sayfa: 19

Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları Eray AKDAĞ

Türkiye mevzuatına sadece son 10 yıl içerisinde giren bu “hayati” konuda, dünya örnekleri oldukça uzun bir geçmişe sahiptir ve 1974 yılından itibaren İktisadi İşbirliği ve Gelişme Teşkilatı (OECD) üye ülkeleri tarafından kullanılmaktadır.18

Etki analizi son on yıllardaki verimli sonuçları doğrultusunda AB’de de o kadar büyük önem kazanmıştır ki; sadece 2003 – 2007 arasındaki 5 yıllık dönemde AB düzeyinde 287 Etki Analizi çalışması Avrupa Komisyonu’nca tamamlanmış ve yayımlanmıştır. Yine bu alanda en başarılı örneklerden Birleşik Krallık da sadece 6 yıllık 2008 – 2013 döneminde toplam 2 734 Etki Analizi yaparak raporlarını şeffaf bir biçimde internet üzerinden kamuoyu görüşüne sunmuştur. Bu noktada etki analizlerinin sadece sonuç raporlarının değil, pek çok örnekte sivil toplum ve iş dünyası görüşüne sunulan konsültasyon versiyonlarının da aynı şeffaf çerçevede yayımlandığına özellikle dikkat çekmek gerekir.

Bu şeffaflık boyutuna paralel olarak; etki analizlerinin kamu ve özel sektör paydaşlarınca kalite ve içerik denetimine tabi tutulması da bu sürecin vaz geçilmez bir unsuru olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu alanda alınan en önemli önlemlerden birisi münhasıran etki analizlerinin kalitesini yükseltmek amacıyla Avrupa Komisyonu tarafından 2006 yılında oluşturulan Etki Analizi Kurulu’dur. Kurul’un 2012 Raporu’ndaki verilere göre sadece 2007 – 2012 arasındaki 6 yılda 583 Etki Analizi, Kurul tarafından incelenmiş ve Etki Analizi Kurulu tarafından bunlara ilişkin 765 geliştirme-tadil önerisi/talimatı sunulmuştur. 19 Bu tadil çağrıları sonucunda sadece 2009 – 2012 arasındaki 4 yıllık dönemde nihai Etki Analizi raporlarında gerçekleştirilen değişiklik sayısı 238 olmuştur.

Özellikle vurgulanması gereken bir diğer nokta da etki analizlerinin sadece mevzuat düzenlemeleri için değil, bunlara yol açacak ana politika alanları ve hatta yol haritaları için de yapılmasının önemidir. Keza yukarıda değinilen AB düzeyindeki 583 etki analizinin %69’u yasama sürecine dair iken, geri kalanları yasama süreci dışındaki alanlarda gerçekleştirilmiştir.

Bu alanda daha çok bilgi alabilmek amacıyla Avrupa Komisyonu’nun 2009 tarihli Etki Analizi Kılavuzu20, yine Komisyon’un 2014 yılı etki analizlerini ve bunlara dair Kurul görüşleri sayfası21, görüşe açık konsültasyonlar sayfası22 ve Avrupa Komisyonu için düzenlemelerin fayda ve maliyetlerine ilişkin hazırlanan raporu23 öncelikle gözden geçirmekte faydalı bilgi kaynakları arasında yer almaktadır.

…ve Tu rkiye

Türkiye Cumhuriyeti, devletin vatandaşa hesap vermesi, kendini denetletmesi, sivil toplumun yasama süreçlerine katılımcılığı, politika belirleme öncesi açık konsültasyon, birlikte yeniden değerlendirme, e-devlet yapılanması, akıllı mevzuat tasarımı ve resmi işlemlerin şeffaflaşması gibi değindiğimiz başlıkların tamamının oluşturduğu alanlarda değişken bir yapı sergilemektedir.

18 OECD’nin internet sitesinden Düzenleyici Etki Analizi Hakkında bilgi için: http://bit.ly/1ok2F3g (21.06.2014) 19 European Commission Impact Assesment Board Report - 2012: http://bit.ly/1o2nEGg (21.06.2014) 20 European Commission Impact Assesment Guidelines (2009): http://bit.ly/1lN4je2 (21.06.2014) 21 Etki Analizileri Listesi ve Metinleri için: http://bit.ly/1lN45DQ (21.06.2014) 22 Avrupa Komisyonunda Görüşe Açık Konsültasyon Çağrıları: http://bit.ly/1iUGiSN (21.06.2014) 23 Regülasyonun maliyetlerin ilişkin bir CEPS yayını: http://bit.ly/1qMBJKC (21.06.2014)

AB DÜZEYİNDEKİ

583 ETKİ ANALİZİNİN %69’U

YASAMA SÜRECİNE DAİR

İKEN, GERİ KALANLARI

YASAMA SÜRECİ

DIŞINDAKİ ALANLARDA

GERÇEKLEŞTİRİLMİŞTİR.

Page 26: Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları

Sayfa: 20

Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları Eray AKDAĞ

Ülkemizde nispeten yeni bir çalışma alanı olan bu konuda en kapsamlı girişimlerden birisi kuşkusuz “Kamu Yönetiminin Temel İlkeleri ve Yeniden Yapılandırılması Hakkında Kanun”un 15 Temmuz 2004 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde kabul edilmesi olmuştur. Bu kanunun 5. maddesi “Kamu yönetiminin kuruluş ve işleyişinin temel ilkeleri” arasında “Yapılacak yeni düzenlemeler ve kurulacak birimler için düzenleyici etki analizi yapılır.” Hükmünü içermekteydi. 24 Ancak dönemin Cumhurbaşkanı tarafından veto edilen bu kanun daha sonra tekrar ele alınmamış ve mevzuatın parçası olma ya da yürürlüğe girme şansı bulamamıştır. Dolayısıyla etki analizini kanuni bir süreç olarak mevzuata yerleştiren temel mevzuat 10 Aralık 2003 tarihinde kabul edilen 5018 sayılı “Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu” olarak görünmektedir. Halbuki bu kanun etki analizine birden çok maddede yer verse de, etki analizini münhasıran “kamu

maliyesinin temel ilkeleri” bağlamında ele almaktadır. Yani bu kanunda etki analizi sadece bütçe ve proje tekliflerinde gerekçelendirme süreçlerinin vazgeçilmez bir unsurudur.

Böylelikle etki analizi başta olmak üzere bu alanlarda “bütünsel” reform adımı 2006 yılında yayımlanan “Mevzuat Hazırlama Usul ve Esasları Yönetmeliği”25 ile atılmıştır. Bu devrimsel nitelikli yönetmelik «Yürürlüğe konulması hâlinde etkisinin 10 milyon TL’yi geçeceği tahmin edilen kanun ve kanun hükmünde kararname

taslakları için düzenleyici etki analizi yapılmasını» zorunlu kılmaktadır. Halen yürürlükte olan bu hayati mevzuat 2007 yılında ekinde Düzenleyici Etki Analizi Rehberi de bulunan “Düzenleyici Etki Analizi Çalışmaları”26 konulu Başbakanlık Genelgesi ve 2009 yılında “Kamu Hizmeti Sunumunda Uyulacak Usul ve Esaslara İlişkin Yönetmelik”27 ile geliştirilerek güçlendirilmiştir. Böylelikle “Standart Maliyet Modeli” gibi yeni kavramlar ülkemizde uluslararası örnekler esas alınarak çalışılmaya başlanmıştır.

Avrupa Komisyonu’nun 2006 yılı Türkiye İlerleme Raporu’nda Türkiye’nin “daha iyi düzenleme konusunda bazı ilerlemeler kaydettiği, düzenleyici etki analizinin Türk hukuk sistemine ithal edildiği” belirtilirken; “Düzenleyici etki analizinin kullanımının, diğer hususların yanı sıra, AB’ye katılım müzakerelerinin sürdürülmesi açısından Türkiye’yi destekleyebilmesi gerektiği” vurgulanmıştır.28

Türkiye’nin “2014-2016 Orta Vadeli Programı’nda da yeniden yer verilen bu konu; “Kaynak kullanımında etkinliği artırmak ve hesap verebilirliği güçlendirmek amacıyla, yeni harcama programları uygulamaya geçirilmeden önce etki analizi çalışmaları yapılması” şeklinde yer almıştır.29 Dolayısıyla konu önemle vurgulanmakla birlikte, yine kamu maliyesi yönü ağır basacak şekilde gündemde tutulmaktadır.

Bu alanda mutlaka değinilmesi gereken bir diğer çalışma ise “Yatırım Ortamını İyileştirme Koordinasyon Kurulu” (YOİKK) çalışmalarıdır. T.C. Hazine Müsteşarlığı girişimi ve Dünya Bankası desteğiyle 2000 yılında başlatılan “Türkiye Yatırımların Önündeki İdari Engeller Raporu” çalışmaları bu raporun önerilerine paralel olarak “'Türkiye'de Yatırım Ortamının İyileştirilmesi Reform Programı” çerçevesinde YOİKK’in30 2001 yılında kuruluşuyla sonuçlanmıştır. Özetle; Türkiye’de devlet yönetiminin güçlendirilmesi amacıyla pek çok girişimde bulunulmuştur.

24 http://www.tbmm.gov.tr/kanunlar/k5227.html 25 http://bit.ly/TLopKF (21.06.2014) 26 http://bit.ly/1ok2dSQ (21.06.2014) 27 http://bit.ly/1mgfgpS (21.06.2014) 28 Türkiye İlerleme Raporu 2006 Tercümesi:, http://bit.ly/1mPHUNx (21.06.2014) 29 http://bit.ly/1k9giOI (21.06.2014) 30 Uluslararası Finans Kurulu (IFC) ve Dünya Bankası’nın Türkiye Yatırımın Önündeki İdari Engeller Raporu (2001): http://bit.ly/1luNBLI (21.06.2014)

ETKİ ANALİZİ BAŞTA

OLMAK ÜZERE BU

ALANLARDA “BÜTÜNSEL”

REFORM ADIMI 2006

YILINDA YAYIMLANAN

“MEVZUAT HAZIRLAMA

USUL VE ESASLARI

YÖNETMELİĞİ” İLE

ATILMIŞTIR.

Page 27: Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları

Sayfa: 21

Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları Eray AKDAĞ

Genel Deg erlendirme ve Sonuç

Yukarıdaki çerçevesi çizilen alan Türkiye için hem ulusal, hem de uluslararası öncelikler arasında yer almaktadır. Zira devletin yönetim kalitesini arttıran bu süreçler, AB üyelik müzakere sürecinde «Yazılı Olmayan Başlıktır». Keza Kopenhag Kriterleri’nde de iyi yönetişim dahil bu alan zımnen ama esasa dair bir konu olarak yer almaktadır. Bu anlamda Türkiye’de süreçlere katılım, karar alma mekanizmalarının geliştirilmesi ve kurumsallaştırılarak süreklilik ve istikrar arz etmesi gibi pek çok unsurun üzerinde dikkatle düşünülmesi gerekmektedir.

Ayrıca çeşitli seçkin uluslararası yapıların tavsiyelerine, ülkelerin iyi uygulama örneklerine ve hatta Türkiye’nin kendi resmi taahhütlerine uygun olmayan bazı duraklama ve gelişmelere de bulunduğunu da not etmek son derece önemlidir.

Zira OECD Düzenleyici Reform Çalışmaları kapsamında 2002 yılında yayımlanan “Türkiye: İktisadi Gelişim için Hayati Destek” Raporu’nda “tüm devlet çapında Düzenleyici Reform Stratejisi ve Etki Analizi eksikliği, OECD Tavsiyeleri’ne ve çoğu OECD ülke uygulamasına zıtlıklar” vurgulanmaktaydı.31

Bu alanda yıllar içerisinde bazı adımlar atılmış olsa da; bu adımların kurumsal süreklilik kazanamamış olması, geliştirilememesi, hatta bazı örneklerde eski yapıya dönülmesi önemli bir olumsuzluk olarak göze çarpmaktadır.

Benzer şekilde Türkiye’nin bazı uluslararası taahhütlerini de yerine getiremediği unutulmamalıdır. Örneğin Türkiye Cumhuriyeti’nin çok yakın tarihli 2013/19 Başbakanlık Genelgesi’nde şu ifadelerle ortaya konulmuştur: “demokrasi, insan hakları ve hukukun üstünlüğü standartlarının yükseltilmesi, kamu yönetiminde etkinliğin, saydamlığın, hesap verilebilirliğin ve katılımcılığın artırılması hususlarında … siyasi kararlılığının bir göstergesi olarak … Açık Yönetim Ortaklığı adlı uluslararası girişime Ülkemiz de katılmıştır.”32

Bu önemli adıma karşın, taahhüt edilen şeffaflık, harcama ve regülasyon internet siteleri (www.transparency.gov.tr, www.spending.gov.tr, www.regulation.gov.tr) henüz yayına girememiştir.33

Bu genel analizde kısaca değinilen ilgili mevzuat, uygulamalar, ulusal ve uluslararası gelişmeler bütünsel olarak ele alındığında, Türkiye için şu değerlendirmeler yapılabilir:

Türkiye bu alanlarda uyuma genel olarak geç başlamış durumdadır.

Buna rağmen iyi örnekleri andıran pek çok sayıda uygulama ve mevzuat oluşturulmuştur.

Fakat özellikle Etki Analizi ve Kurumsal Konsültasyon konularında önemli bir atılımın ardından duraklama ve aksamalar yaşanmaktadır.

Genellikle aksayan konular:

– Uygulamaların standarda değil, kişilere bağlı olması,

– Düzenli ve sürekli uygulama yapıl(a)maması,

31 OECD Reviews of Regulatory Reform: Turkey - Crucıal Support For Economıc Recovery: http://bit.ly/1qejMFt (21.06.2014) 32 http://bit.ly/1pSrIKq (21.06.2014) 33 Open Government Partnership Initiative-Ogp Turkey's National Action Plan: http://www.opengovpartnership.org/file/956/download (21.06.2014)

DOLAYISIYLA BU

ALANLARDA SİVİL TOPLUM

KATMANLARINDAN

GELECEK BASKI VE TALEPLER

TARİH BOYUNCA OLDUĞU

GİBİ GELECEĞİN

ŞEKİLLENDİRİLMESİNDE

BELİRLEYİCİ OLACAKTIR!

Page 28: Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları

Sayfa: 22

Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları Eray AKDAĞ

Eray AKDAĞ, 2003 yılından bu yana Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) ile İlişkiler başta olmak üzere TÜSİAD Ankara Daimi Temsilciliği’nde devlet yönetimleri ile ilişkiler alanında çok sayıda ulusal ve uluslararası çalışmada görev ve sorumluluk üstlenmektedir.

Ankara Daimi Temsilciliği, katılımcı demokrasi bağlamında ve Türkiye'nin Avrupa Birliği üyelik perspektifini gözeterek yasama ve yürütme sürecini TÜSİAD adına takip ederek; TBMM, hükümet, kamu kurum ve kuruluşları ile ilişkilerin düzenlenmesine ve TÜSİAD’ın karar alma süreçlerine etkili katılımına yardımcı olmaktadır.

TÜSİAD, Türkiye'nin başlıca endüstri ve hizmet kuruluşlarını temsil eden gönüllü bir girişimci örgütüdür. TÜSİAD, Türk iş dünyası adına, görüş ve önerilerini TBMM’ye, hükümete, diğer devletlere, uluslararası kuruluşlara ve kamuoyuna doğrudan ya da dolaylı olarak basın ve diğer araçlar aracılığı ile ileterek, yukarıdaki amaçlar doğrultusunda düşünce ve hareket birliği oluşturmayı hedefler.

TÜSİAD Tartışma Makaleleri Dizini Fikir Üreten Fabrika’dan Serisi, güncel tartışmalara yönelik ve genel okuyucu kitlesi için TÜSİAD Araştırmacıları tarafından hazırlanan kısa makalelerden oluşmaktadır. "TÜSİAD Tartışma Makaleleri Dizini"nde yer alan görüşler yalnızca yazara aittir ve TÜSİAD’ın görüşlerini yansıtmayabilir.

– Öngörülebilirliğin sınırlı olması, hızla değişen önceliklerdir.

Bunların ardından akılda tutulması gereken belki son bir nokta da hesap verme ya da denetim ilişkisinin özünde üç unsurun bulunduğudur:

Karar vericinin açıklama yükümlülüğü, (Resmi/Resmi Olmayan)

Hesap soranın sunulanları sorgulayabilmesi kanalları/yeteneği,

Kötü performans için yaptırım, iyi performans için ödül (Resmi/Resmi Olmayan).

Sonuç olarak Türkiye’de mevcut uygulamaların geliştirilmesi ve En İyi Örneklerin hedeflenmesi gereklidir. Bu alanlarda devlet tarafından gerekli “Güven Arttırıcı Önlemler” alınmadıkça başarılı sonuçlara ulaşabilmek maalesef çok da mümkün görünmemektedir. Dolayısıyla muhtemeldir ki: Bu alanlarda sivil toplum katmanlarından gelecek meşru talepler tarih boyunca olduğu gibi geleceğin şekillendirilmesinde belirleyici olacaktır!

Page 29: Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları

Sayfa: 23

Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları Eray AKDAĞ

BİR OYUN TEORİSİ ÖRNEĞİ İLE LOBİCİLİK34

Eray Akdağ

Ankara Üniversitesi S.B.E.

Avrupa Birliği ve Uluslararası Ekonomik İlişkiler Anabilim Dalı

https://www.linkedin.com/in/erayakdag

[email protected]

Serkan Küçükşenel

Orta Doğu Teknik Üniversitesi

İktisat Bölümü

http://www.metu.edu.tr/~kuserkan/

[email protected]

Ü. Barış Urhan

Orta Doğu Teknik Üniversitesi

İktisat Bölümü & iktisadiyat.com

http://tr.linkedin.com/pub/u-baris-urhan/24/b2/582

[email protected]

Lobicilik kavramı, pek çok diğer ülkedekine benzer bir biçimde ülkemizde de genellikle

olumsuz tınıya sahip bir kavram ve çalışma alanı olarak algılanmaktadır. Ancak lobicilik

aslında kendi başına olumlu ya da olumsuz bir alan değil; iki yönde de kullanılabilecek

bir araç, karar süreçlerindeki zihinsel alet çantasının bir parçasıdır. Bu yaklaşım, basit

bir alegori ile şöyle açıklanabilir: Lobicilik de tıpkı pek çok ilaç gibi doğru kullanımla

yaşamı korur, güçlendirir ve destekler. Oysa yanlış ya da kötü amaçlı kullanımı sağlığa

zarar verip hayatı tehdit edebilir. Dolayısıyla bu aracın olumlu ya da olumsuz sonuçlar

doğurması iki ana kurguya bağlıdır: (1) Lobiciliğin, parçası olduğu ana mekanizmanın

nasıl kurgulandığı ve (2) lobicilik çalışmalarının hangi amaçlar için kullanıldığı. Burada

ilk kurgu aslında daha hayati bir zemin teşkil eder; zira doğru kurgulanan bir ana

mekanizma lobiciliğin olası olumsuz etkilerini karşıt lobiler aracılığı ile bertaraf

edebilmektedir.

Bu kurgunun tasarımında dikkatle geliştirilen Avrupa Birliği (AB) ve Amerika Birleşik

Devletleri (ABD) modellerini incelemek anlamlı görünmektedir. Örneğin AB lobicilik

mekanizması ve paydaşlarla istişare konusunda çok sayıda araştırma ve resmi belge

oluşturmuştur. Avrupa Komisyonu Tebliği’nin (2014) de işaret ettiği üzere kamu dışı

paydaşlarla istişareler şeffaflığı arttırmakta ve “Akıllı Mevzuat” tasarımı açısından

önemli faydalar sağlamaktadır. Keza konuyu demokrasi ve katılım ilişkisi çerçevesinde

uluslararası örneklerle irdeleyen Akdağ’a (2014) göre “Sağlıklı bir demokrasi, vatandaşın

34 Orijinal olarak İktisat ve Toplum Dergisi’nin 51. sayısında yayımlanan ve kapak konusunu teşkil eden bu makaleye Seçilmiş Yazıları arasında yer alması sebebiyle derginin internet sitesinden ulaşılabilmektedir: http://bit.ly/itdlobicilik

Page 30: Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları

Sayfa: 24

Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları Eray AKDAĞ

birey ya da topluluk olarak politika belirleme ve karar alma süreçlerine katılımını

gerektirir.”

Anlaşılacağı üzere doğru işleyen şeffaf bir sistem, çıkabilecek sorunların önceden

incelenmesi yoluyla; gerek karar alıcıların, gerekse de bu kararlardan etkilenecek

olanların konuyla ilgili daha çok bilgi ve sezgi sahibi olmalarına imkan tanımaktadır. Bu

durum yönetimin daha demokratik ve katılımcı bir şekilde gerçekleşmesini de mümkün

kılar. Aynı zamanda karar alıcılara birçok değerli ve pahalı araştırmanın ücretsiz olarak

sunulması yoluyla önemli ek imkânlar da yaratır. Başka bir deyişle politika yapım

sürecinin kalitesini arttırır. Böylece bireylerin ve şirketlerin ya da bunların oluşturduğu

sivil toplum kuruluşlarının lobi çalışmaları oldukça önemli katkılar yaratabilmektedir.

Demokrasilerde toplumun kararları benimsemesinin önemi ve seçim kazandırmak ya da

kaybettirmek gibi olası popülist etkileri de düşünüldüğünde lobiciliğin ve aktif bir sivil

toplumun çok boyutlu önemi daha da artmaktadır. Örneğin Kabasakal’ın (2008) işaret

gibi “idare aygıtının uygulamaya koyduğu politikaların sivil toplum kuruluşları tarafından

savunulması halinde, bu politikalar toplum tarafından daha kolay benimsenmektedir.”

“Peki o zaman lobicilik nedir?”, “Neler bu kavramın ve alanın içerisine girmektedir?” gibi

sorular uzun yıllardır çok sayıda tartışmaya zemin teşkil etmiştir. Bu konu uzun uzun ele

alınabilecek ve irdelenebilecek bir alandır. Ancak bu makalede giriş düzeyinde de olsa

asıl irdelenmesi hedeflenen alan bu kavramdan ziyade; “sistem ve düşünsel alet” olarak

lobiciliğin nasıl bir etkileşim silsilesini hayata geçirdiği olacaktır. Bunu daha açık ortaya

koyabilmek için de oyun teorisi yaklaşımını benimseyerek kolay bir örnek ile konuyu ele

alacağız.

Lobicilik Nedir?

Bugüne kadar çok çeşitli zeminlerde yer verilen bu kavramı mümkün olan en geniş

haliyle algılamak pek çok örnekte verimli bir başlangıç sağlamaktadır. Geleneksel

anlamıyla lobicilik; siyasi karar alma süreçlerini etkilemek için çaba göstermek olarak

algılanır. Oysa bundan çok daha katmanlı ve geniş bir anlama ve literatüre sahip

olduğunu belirtmek gerekir. Bu konuda önemli farklar içeren ABD yaklaşımı için

Drutman (2010) ve AB yaklaşımı için Coen ve Richardson (2009) kapsamlı bilgiler

içermektedir. Oysa derin teknik ayrımları olsa da bu kavram hepimizin hayatının

merkezinde yer almaktadır. Kullanıldığı alana, disipline ve amaca bağlı olarak anlamı

Page 31: Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları

Sayfa: 25

Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları Eray AKDAĞ

değişebilen bu kavramı, arkadaşlarınızı izlemek istediğiniz sinema filmine ikna etmek

için etkilemeye kadar günlük hayatın içerisinde bulmak mümkündür.

Kelimenin ilk defa icat edildiği ve siyasi olarak kullanıldığı yere ilişkin çok sayıda iddia

bulunmaktadır. Bunlardan en yaygın olan anlatım; bu kavramı 1869 – 1877 yılları

arasında ABD Başkanlığı’nı yürüten Ulysses S. Grant dönemine atfeder. Bu anlatıma göre,

kavram ilk kez Willard Oteli lobisinde bir şeyler içerek zihnini dinlendirmeyi seven

Grant’e ulaşabilmek için otel lobisinde biriken kişiler için kullanılmıştır. Oysa konu biraz

daha araştırılınca bu hikâyenin gerçeği yansıtmadığı ortaya çıkıyor. Daha eski bir tarihte

Londra’da yayımlanan Cornhill dergisinin 1863 yılının Ocak-Haziran sayısında

“Willard’s” ve “National” otellerine değinerek lobicilikten kısaca bahsedilmektedir. Hatta

Oxford İngilizce Sözlüğü Editörü Jesse Sheidlower 2006 yılındaki bir radyo mülakatında

“lobi” kelimesinin topluluk anlamının “üyelerini resmi görevlerinde etkilemek üzere

yasama meclisinin lobisini sıklıkla ziyaret eden kişiler” olarak 1808 yılına ait Oxford

İngilizce Sözlüğü’nde dahi tanımladığı belirtmiştir. Dolayısıyla bu kavramın ABD değil,

İngiltere menşeli olduğunu düşünmek daha anlamlı görünmektedir.

Bununla birlikte isminin ne zaman konulduğundan bağımsız olarak aslında lobicilik,

yine en geniş anlamıyla, muhtemelen tarihin ilk günlerinden bu yana günlük hayatın

kaçınılmazıdır. Dolayısıyla bunu geniş anlamıyla sosyal yaşamın başlangıcından itibaren

yaşantımızın parçası olan bir psikolojik ve sosyolojik etkileşim unsuru olarak ifade

etmek yerinde olacaktır. Tabi toplumun her kesimi lobi yeteneklerine eşit ölçüde

erişememekte ve bu etkileşimden farklı şekillerde etkilenebilmektedir (Zald, 2004). Bu

konuda yapılması gereken ilginç bir vurgu da lobicilikte kimi zaman kanıta dayalı

iknanın, yani bilimsel ve akademik bilgilerin, kimi zaman ise duygusal yüklerin; sempati,

kızgınlık, toplumsal baskı, merhamet, popülist yaklaşım gibi unsurların belirleyici

olduğu üzerinedir. Bu boyutlarıyla lobicilik siyaset, ekonomi, psikoloji, sosyoloji, felsefe,

tarih, hukuk gibi pek çok nesnel bilim ve disiplin altında incelenebilmektedir.

Bu girişten sonra rahatça anlaşılabileceği üzere, lobicilik kavramı neredeyse kendi

başına bir literatür oluşturmaya adaydır. Bununla birlikte elimizdeki konuyu rahatça

irdeleyebilmek amacıyla bu makalede lobicilik kavramının anlamını dar tutarak,

münhasıran yasama ve yürütme odaklı karar alma faaliyetlerini “aktif ve doğrudan”

etkileme girişimleri olarak tanımlıyor olacağız. Dolayısıyla yasama uhdesinde bulunan

kanun ve içtüzük ile yürütmenin uhdesinde bulunan yönetmelik ve genelge gibi ikincil

Page 32: Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları

Sayfa: 26

Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları Eray AKDAĞ

düzenlemelerin yanı sıra, yaptırım gücü olan idari kararlar ve uluslararası anlaşma türü

belgelerin müzakere ve kabulü konularını lobiciliğin temel oyun alanı olarak

tanımlamaktayız. Kısaca mevzuatı ve idari kararları doğrudan etkileme faaliyetlerini

lobicilik olarak tanımlıyor olacağız.*

Akto rlere Bakış: Kim Neyi Etkiler?

Aktörleri tanımlarken en az ikili bir yaklaşım kullanmak faydalı olacaktır. Zira konuyu

tanımlarken makro perspektifteki değerlendirmeler için daha kapsayıcı ve basite

indirgenmiş yaklaşım değerli olmakla birlikte, oyunun aktörlerinin etkileşimlerini

irdelerken daha mikro bir bakış gerekli olacaktır. Makro lensten bakıldığında üç temel

aktör tanımlaması anlamlıdır: Devlet, Lobici ve Toplum. En yalın anlatımıyla bu

etkileşim şöyle tanımlanabilir: Lobici devleti etkileyerek toplumsal sonuçlar yaratmayı

hedeflemektedir.

Lobicilik faaliyetlerinin amacına uygun olarak gerçekleştirilebilmesi ve başarı ile

sürdürülebilmesi için; politika yapıcıların istenilen yönde adım atmalarına katkı

sağlayabilecek güvenilir ve doğrulanabilir bilginin üretilmesi çok önemlidir. Üretilen bu

bilginin politika yapıcılara ve topluma yayılması da lobicilik faaliyetlerinin başarı ile

gerçekleştirilmesi için gereklidir.

Öncelikle lobiler temsil ettikleri sektör veya topluluk hakkında çok detaylı bilgiye sahip

olmalıdır. Bu bilgi sektörün ihtiyaçlarının belirlenmesi ve bu ihtiyaçların politika

yapıcılara detaylı ve ikna edici olarak aktarılabilmesinde önemli rol oynamaktadır. Ek

olarak, lobilerin temsil ettiği sektör veya topluluğun ekonomik önceliklerini belirlemek

ve üyelerini, sektörü ilgilendiren gündemdeki kanun değişikliği önerileri hakkında fikir

sahibi olmalarını sağlayabilmek için doğru ve etkin iletişim kanallarına ihtiyacı

bulunmaktadır. Lobiler doğru ve detaylı bilgiye ulaşabilmek için şirket temsilcileri,

danışmanlar ve akademisyenlerden destek alırlar ve ayrıca lobilerin kendi içlerindeki

araştırma grupları da bu bilgi edinme sürecine katkıda bulunabilmektedirler. Temel

olarak lobicilik faaliyetleri elde edilen bu bilginin politika yapıcılara detaylı ve düzenli

olarak aktarılmasından ibarettir. Dolayısıyla, lobiler politika yapıcılar ve toplum için bir

bilgi kaynağı olarak düşünülebilir.

Beklendiği üzere politika yapıcıları ile lobilerin öncelikleri farklılaşabilmektedir. Lobiler

genellikle ilk olarak temsil ettikleri grubun üyelerinin önceliklerini düşünmektedirler.

Page 33: Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları

Sayfa: 27

Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları Eray AKDAĞ

Bu öncelikler politika yapıcıların öncelikleri ile örtüşebilir veya farklılaşmalar

gözlenebilir. Bu olası farklılaşmaların temel sebepleri politika yapıcıların başka bir lobi

tarafından bilgilendirilmiş olması ya da lobinin faaliyet alanının kapsadığı gruptan daha

büyük bir kitlenin refahı ile sorumlu olmasından kaynaklanmaktadır.

Bununla birlikte aslında ana teoriden uzaklaşıp gerçek hayat uygulamalarına

yaklaşıldığında bu üç aktör arasındaki geçişlilik ve aktör farklarını yansıtamayan

sınırlamalar biraz daha geniş bir tasnifi gerekli kılmaktadır. Son kertede lobici ve toplum

aslında iç içe olduğu gibi, devlet de birbiri ile etkileşen pek çok birimden oluşmaktadır.

Belki de daha da önemlisi demokrasilerde toplumdan kopuk bir devlet yönetimi

tahayyül edilemeyeceği için; devlet de gerek toplumu etkilemek ve yönlendirmek,

gerekse toplumdan gelen mesajları dinlemek amacıyla lobi çalışmalarının parçası olmak

zorundadır.

Bu doğrultuda mikro lensler kullanmaya başladığımızda örneğin şöyle bir tasnif ile yeni

ve daha da detaylandırılabilecek aktörler tanımlamak mümkündür:

Devlet yerine: Parlamento, Bürokrasi ve Yargı (Yargı dış etkilere açık olmasa da

kararları itibarı diğer iki aktörün kararlarını etkileyerek bozabilmekte ve diğer

başlıklardaki aktörler tarafından harekete geçirilebilmektedir. Ayrıca çekişen tarafların

avukatları ve savundukları savları, aslında lobiciler ve aktardıkları bilgi ve görüşler

olarak da düşünülebilir.)

Lobici yerine: Baskı Grupları, Sivil Toplum Kuruluşları, Meslek Örgütleri, Ortak İlgi

Toplulukları, Şirket Temsilcileri, Danışmanlık Şirketleri, Medya, hatta Vatandaş…

Toplum yerine: Vatandaş/Birey, Etnik Gruplar, Dini Gruplar ve Sosyal Gruplar, Şirketler,

Şirket Ortakları, Profesyonel Çalışanlar, Bürokratlar, Toplumsal Sınıflar ya da Çeşitli

Toplumsal Kesim ve Katmanlar…

Aktif oyun ve etkileşim tasarımlarında daha etkili bir mikro lense geçerek Parlamento’yu

cari durumda Türkiye için kritik alt başlıklara bölmek kaçınılmaz ve diğer taraftan da

hayati ayrımlara güzel bir örnek olacaktır. Örneğin: TBMM Başkanı, Hükümet (Kabine

Üyeleri), TBMM İhtisas Komisyonu Başkanları, İktidar Partisi Milletvekilleri, Ana

Muhalefet Partisi Milletvekilleri, TBMM’de parti grubu bulunan diğer iki muhalefet

partisinin Muhalefet Partisi Milletvekilleri, bu partilerin TBMM Grup Başkanvekilleri,

TBMM Bürokrasisi.

Page 34: Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları

Sayfa: 28

Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları Eray AKDAĞ

Alanlar açısından bakıldığında ise bu aktörlerin tamamının belirli ve zaman zaman diğer

aktörlerle iç içe geçen etki ve güç alanları olduğuna dikkat etmek gerekir. Örneğin bir

kanunun görüşülerek onaylanması parlamentonun yetki alanındadır. Bununla birlikte

kanun tasarısını bürokrasi hazırlar ve bu konuda parlamento üzerinde en büyük

etkilerden birisini oluşturur. Kanunun “adil” bir kanun olup olmadığı ile ilgili algı ise

kamuoyunun (vatandaşlar ve menfaat sahipleri) zihninde oluşur. Bu algının

oluşturulmasında önemli bir etki ve güce sahip olan bir araç ise medyadır. Medyanın

kullandığı haberler, veriler ve yorumlar ise ekseriyetle siyasetçilerden, bürokrasiden ve

paydaşlardan gelir. Başa döndüğümüzde parlamento bürokrasiden gelen tasarıyı

görüşür ama bu tasarıyı neredeyse baştan sona değiştirebilir. Tabi görüşmeleri sırasında

Hükümetin görüş, yönlendirme ve tavsiyelerini esas alma eğilimindedir. Bunları ise

bürokrasi etkiler. Hükümet ve Parlamento arasındaki ilişki çok iç içe olduğunda

Parlamentonun Hükümetten talimat alması bile olasılık dahilindedir. Bununla birlikte

sağlıklı demokrasilerde güçler ayrılığı ilkesi doğrultusunda burada talimatı engelleyen

güçlü bir ayrım bulunmaktadır. Buna karşın İhtisas Komisyonu’ndaki siyasi parti

dağılımı oy oranlarını belirlerken, Komisyon Başkanı görüşmelerin akışını şekillendirir

ve yönlendirir. Bu esnada komisyon üyelerinin, parçası oldukları siyasi parti grubunun

yönetiminden telkinler alacağını da unutmamak gerekir.

Bu noktada zaten bir ölçüde karışık görünen bu sistemi etkilemek üzere lobiciler

devreye girer. Böylece elimizde oldukça basitleştirerek kısaltılmış şekliyle aşağıdaki gibi

bir akış şeması ortaya çıkar.

Şema: Yasamada Lobi İlişkilerine Makro Bakış

Bu şemadan da takip edilebileceği üzere hükümetin sunduğu kanun önerisi

parlamentoda karara bağlanmaktadır. Dolayısıyla hükümet parlamento üzerinde belirli

bir etki sahibidir. Lobici ise iki aşamada da sürece dahildir. Öncelikle hükümetin

önerisinin şekillenme sürecini etkilemeyi hedeflemektedir. İkinci olarak ise kanuna

parlamentonun vereceği son şekli etkilemeyi hedeflemektedir. Burada lobici ile diğer iki

PARLAMENTO

HÜKÜMET

LOBİCİ

Page 35: Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları

Sayfa: 29

Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları Eray AKDAĞ

aktör arasında gözlemlenen iki yönlü oklar ise hükümetin ve parlamentonun kararlarına

göre lobicinin strateji değiştirerek yeni öneriler getirebilir yapısını simgelemektedir.

Zira diğer aktörlerin tutum ve kararlarına göre lobici ikincil ve üçüncül stratejiler

tasarlayabilmekte, etkide bulunabilmek için önerilerini daha az tercih etiği modellere

göre revize edebilmektedir. Bu oyun dinamiğinde aktörlerin güçleri ise kurulan devlet

yönetimi mekaniğine ve toplumun siyasi-kültürel dinamiklerine bağlı olarak

belirlenmektedir.

O rnek Bir Oyun: Tek taraflı eksik bilgi (one sided-incomplete information) lobicilik oyunu

Lobiler ve politika yapıcılar arasındaki bilgi akışını anlayabilmek ve stratejik

interaksiyonu modelleyebilmek için oyun teorisi araçları kullanılmaktadır. Temel

bulgular lobiler ve politika yapıcılar arasında ne zaman doğru bilgi akışının ve iletişimin

olabileceği üzerinedir. Genellikle çift taraflı bilgi akışı modellerinde lobilerin olması

gereken politika hakkında yaptıkları araştırmalar sonucu tam bilgiye sahip oldukları

fakat politika yapıcıların olması gereken veya ideal politika hakkında eksik bilgiye sahip

oldukları farz edilir. Bu iki taraf arasındaki öncelik farklılıklarından bahsedebilmek için

lobinin temsil ettiği sektör için en uygun politikanın olması gereken politikadan

farklılaştığı varsayılmaktadır. Bu varsayım genel olarak tutarlıdır çünkü bu iki grup

arasında herhangi bir ideal politika tercih farkı olmaması durumunda lobicilik

faaliyetlerine gerek kalmamaktadır. Lobi politika kararlarını etkileyebilmek için ideal

politika hakkında bir bilgiyi politika yapıcılarına göndermektedir. Tahmin edilebileceği

üzere her durum için lobi doğru bilgiyi politika yapıcılara göndermek istemeyebilir ve

stratejik olarak politika yapıcılar da bu durumun farkındadırlar. Bu iki grup arasında

bilgi akışının olabilmesi ve dolayısıyla politika yapıcıların ideal politika hakkında doğru

olarak bilgilendirilmesi için iki taraf arasındaki en çok tercih edilen politika

farklılaşmasının çok fazla olmaması gerekliliği Grossman ve Helpman (2001) tarafından

gösterilmiştir. Bu sonucun temel mantığı lobi ve politika yapıcıların tercihleri belli bir

seviyenin üzerinde farklılıklar gösterir ise lobi bilgi aktarımını manipule etmeye

çalışacak ve elinde bulunan bilgiyi tam doğru olarak politika yapıcılara iletmek

istemeyebilecektir. Bu tarz bilgi aktarımı oyunlarında doğru bilgi aktarımının olmadığı

ve politika yapıcıların olması gereken politikayı öğrenemediği bir “boş lakırtı” dengesi

de bulunmaktadır. Bu dengede politika yapıcılar lobiler tarafından gönderilen bilginin

doğru olmayabileceğini tahmin ederek değerlendirmeye almamakta ve bunun farkında

Page 36: Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları

Sayfa: 30

Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları Eray AKDAĞ

olan lobiler rasgele doğru olmayabilecek bir bilgiyi politika yapıcılara

göndermektedirler. Bu tarz lobi ve politika yapıcılar arasında faydalı bir bilgi akışının

olmadığı dengeden kaçınabilmek için lobicilik maliyetlerinin yüksek olması

gerektiği Grossman ve Helpman (2001) tarafından ispatlanmıştır. Lobicilik

maaliyetlerinin yüksek olması politika yapıcılara gelen bilginin tutarlı olması ihtimalini

arttırdığı için doğru bilgi aktarımına ve dolayısıyla bu iki grup arasındaki istikrarlı bir

iletişimin kurulmasına katkı sağlamaktadır. Bu aşamada örneği karmaşıklaştırmamak

adına tek taraflı bilgi akışı kısıtı altında bir örnekle oyun teorisinden nasıl istifade

edilebileceğine dair aşağıdaki örneği verebiliriz:

Bir lobici ve hükümetin bir konu üzerinde Meclis’i ikna etmek için karşı karşıya geldiğini

varsayalım. Teknik açıdan, iki tarafın da Meclis üzerinde lobicilik yaptığını düşünerek

oyunu daha da basitleştirebiliriz. Lobici “güçlü” ve “zayıf” durumlardan sadece 1

tanesine sahipken hükümet lobicinin x olasılıkla güçlü, 1-x olasılıklı zayıf olduğunu

düşünsün. Yani lobici kendi durumundan; dolayısıyla güçlü mü, güçsüz mü olduğunun

farkındayken, hükümet lobicinin gücüyle ilgili olarak olasılıksal bir dağılım bilgisine

sahiptir. Bu durumda karşımıza lobicinin türüne göre değişen iki oyun çıkıyor. Oyunda

kullanılacak örnek değerleri şöyle tanımlayabiliriz:

Hükümet tarafı:

Yüksek çabanın maliyeti: 2 TL

Düşük çabanın maliyeti: 1 TL

Hükümetin yüksek çaba ile lobicilik kazanımı eğer lobici güçlü ve lobi yapmazsa: 3 TL

Hükümetin yüksek çaba ile lobicilik kazanımı eğer lobici güçlü ve lobi yaparsa: 1 TL

Hükümetin yüksek çaba ile lobicilik kazanımı eğer lobici zayıf ise: 3 TL

Hükümetin düşük çaba ile lobicilik kazanımı: 1,5 TL

Lobici tarafı:

Lobiciliğin Maliyeti: 1 TL

Lobi Yapmamanın Maliyeti: 0 TL

Güçlü lobicinin lobi yapma kazancı: 2 TL

Zayıf lobicinin yüksek çaba gösteren hükümet karşısında lobi yapma kazancı: 0 TL

Page 37: Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları

Sayfa: 31

Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları Eray AKDAĞ

Zayıf lobicinin düşük çaba gösteren hükümet karşısında lobi yapma kazancı: 1 TL

Şimdi yukarıdaki açıklamaları oyun matrislerimize yerleştirelim:

a. Eğer Lobici Güçlüyse

Tablo 1: Lobicinin güçlü olduğu durumda oyun matrisi

Lobi Yap Lobi Yapma

Yüksek Çaba -1 , 1 1 , 0

Düşük Çaba 0,5 , 1 0,5 , 0

Burada koyu ile yazılmış (her kutucukta soldaki) değerler hükümetin getirileri iken açık

siyah olarak yazılmış değerler lobicinin değerleridir. Matrisi şöyle okuyabiliriz:

Hükümet “yüksek çaba” gösterir ve lobici de “lobi yap”mayı tercih ederse, bu

tercihlerin sonunda hükümetin lobicinin güçlü olduğu ve lobi yaptığı durumdaki

getirisi 1, bu durumdaki yüksek çabasının maliyeti 2 olduğu için 1-2=-1 alır. Lobici

güçlü durumdayken lobi yapmasının getirisi 2, maliyeti 1 olduğu için 2-1=1 alır.

Dolayısıyla lobicinin güçlü olduğu durumda {yüksek çaba, lobi yap} strateji profilinin

oyuncular için getirisi {-1,1} olur.

b. Eğer Lobici Zayıfsa

Tablo 2: Lobicinin zayıf olduğu durumda oyun matrisi

Lobi Yap Lobi Yapma

Yüksek Çaba 1 , -1 1 , 0

Düşük Çaba 0,5 , 1 0,5 , 0

HÜKÜMET

HÜKÜMET

LOBİCİ

LOBİCİ

Page 38: Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları

Sayfa: 32

Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları Eray AKDAĞ

Oyunun çözümü:

Burada oyunun çözümünü ve hükümetin hangi koşulda nasıl davranacağını bulmak için

öncelikle hükümetin beklenen getirisini hesaplayalım:

Hükümetin yüksek çaba göstermesi durumundaki beklenen getirisi

E(YüksekÇaba)= 𝑥[𝑃𝑟𝑜𝑏(𝐿𝑌𝑎𝑝|𝐺) × (−1) + (1 − 𝑃𝑟𝑜𝑏(𝐿𝑌𝑎𝑝|𝐺)) × (1)] + (1 −

𝑥)[𝑃𝑟𝑜𝑏(𝐿𝑌𝑎𝑝|𝑍) × (1) + (1 − 𝑃𝑟𝑜𝑏(𝐿𝑌𝑎𝑝|𝑍)) × (1)] = 1 − 2𝑥𝑃𝑟𝑜𝑏(𝐿𝑌𝑎𝑝|𝐺) =1-2x

olur. Bu çözüm, sadece hükümetin gözünde lobicinin güçlü olması olasılığına, x, bağlı

olacaktır, çünkü güçlü lobici için lobi yapmak baskın stratejidir (𝑃𝑟𝑜𝑏(𝐿𝑌𝑎𝑝|𝐺) = 1).

Buna karşılık hükümet lobicinin durumu hakkında net bir bilgiye sahip değildir ve güçlü

olmasına ve zayıf olmasına birer olasılık atar ve ona göre hareket eder.

Yukarıdaki çözümün nasıl okunacağını örneklemek için ilk kısmı birlikte okuyalım:

𝑥[𝑃𝑟𝑜𝑏(𝐿𝑌𝑎𝑝|𝐺) × (−1) + (1 − 𝑃𝑟𝑜𝑏(𝐿𝑌𝑎𝑝|𝐺)) × (1)]

x yani “hükümetin, lobicinin güçlü olma olasılığına atadığı değer,

olasılık değeri” çarpı, lobici güçlüyken (G), lobicinin lobi yapma

olasılığı 𝑃𝑟𝑜𝑏(𝐿𝑌𝑎𝑝|𝐺) çarpı, lobicinin güçlü olduğu durumda lobi

yaparak elde edeceği getiri yani (-1); artı (1 − 𝑃𝑟𝑜𝑏(𝐿𝑌𝑎𝑝|𝐺)) yani

lobicinin güçlü olduğu durumda lobi yapmama ihtimali çarpı, bu

durumda hükümetin yüksek çaba gösterdiği durum itibariyle getiri

yani 1.

Hükümetin düşük çaba göstermesi durumunda beklenen getirisi 0,5 olarak kolayca

görülebilir çünkü lobicinin türü ve stratejilerinden bağımsız olarak hükümet her

durumda 0,5 kazancını elde edecektir. Hükümet beklenen getirisini en-çoklaştırmaya

(maksimize etmeye) çalıştığı için yüksek çaba göstermenin beklenen getirisi, düşük çaba

göstermenin beklenen getirisinden yüksek ise hükümet yüksek çaba stratejisini

seçecektir (1 − 2𝑥 > 0,5). Bu durumda eğer lobicinin güçlü olma olasılığı 0,25

değerinden küçük ise hükümet yüksek çaba gösterecektir. Hükümet için düşük çaba

göstermenin beklenen getirisi yüksek çaba göstermenin beklenen getirisinden yüksek

ise bu sefer hükümet düşük çaba gösterecektir (0,5 > 1 − 2𝑥). Dolayısıyla, eğer lobicinin

güçlü olma olasılığı 0,25 değerinden büyük ise hükümet düşük çaba gösterir. Bu noktada

zayıf lobici için lobi yapmanın beklenen getirisi

𝐸(𝐿𝑌𝑎𝑝|𝑍) = 𝑃𝑟𝑜𝑏(𝑌Ç) × (−1) + (1 − 𝑃𝑟𝑜𝑏(𝑌Ç)) × (1)

Page 39: Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları

Sayfa: 33

Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları Eray AKDAĞ

ve lobi yapmamanın beklenen getirisi de

𝐸(𝐿𝑌𝑎𝑝𝑚𝑎|𝑍) = 𝑃𝑟𝑜𝑏(𝑌Ç) × (0) + (1 − 𝑃𝑟𝑜𝑏(𝑌Ç)) × (0) = 0

olur. Zayıf lobici için lobi yapmanın beklenen getirisi, lobi yapmamanın beklenen

getirisinden yüksek ise (1 − 2𝑃𝑟𝑜𝑏(𝑌Ç) > 0) lobi yapmak ve diğer durumlarda

(1 − 2𝑃𝑟𝑜𝑏(𝑌Ç) < 0) lobi yapmamak beklenen getiriyi en-çoklaştıracaktır. Bu da demek

oluyor ki hükümetin yüksek çaba gösterme olasılığı 0,5 değerinin üzerinde ise lobi

yapmamak ve diğer durumlarda lobi yapmak zayıf lobici için en iyi cevap olacaktır. Eğer

hükümet kesin olarak yüksek çaba gösteriyor ise zayıf lobici için en iyi cevap “lobi

yapma”mak iken; hükümet kesin olarak düşük çaba gösteriyor ise zayıf lobici için en iyi

cevap durumda “lobi yap” olacaktır.

Bu tarz eksik bilgi oyunları için yaygın olarak kullanılan çözüm kavramı Bayezci

Nash dengesidir. Bu dengede bütün oyuncular ve bu oyuncuların değişik türleri için aynı

anda en iyi beklenen faydayı sağlayan strateji profilleri ele alınmaktadır. Bu çözüm

kavramı Nash dengesinin eksik bilgi ortamlarına her bir oyuncu türüne ayrı bir oyuncu

gibi davranılarak direk olarak genişletilmesi sonucu ortaya çıkmıştır. Bu oyun için iki

tane Bayezci saf strateji Nash dengesi bulunmaktadır:

1) Eğer hükümet lobicinin düşük bir olasılıkla güçlü olabileceğine inanıyor ise

(x<0,25), hükümet “yüksek çaba” gösterecek, güçlü lobici türü “lobi yap” stratejisini

seçecek ve zayıf lobici türü “lobi yapma” stratejisini seçecektir.

2) Eğer hükümet lobicinin büyük bir olasılıkla güçlü olabileceğine inanıyor ise

(x>0,25), hükümet “düşük çaba” gösterecek, güçlü lobici türü “lobi yap” stratejisini

seçecek ve zayıf lobici türü “lobi yap” stratejisini seçecek.

Sonuç olarak, hükümet kabaca lobicinin güçlü olduğuna inanır ise düşük çaba

gösterecek çünkü güçlü lobici her durumda lobi yapacaktır, ve diğer durumlarda yüksek

çaba gösterecektir çünkü zayıf lobici lobi yapmamayı tercih edecektir.

*: Lobicilik incelenirken ülkemizde daha az bilinen Savunuculuk (Advocacy) kavramına

da en azından değinmek gerekir. Çok farklı tanımlamaları bulunmakla birlikte; bu

kavramı lobiciliği de içeren ama daha geniş bir üst kavram olarak değerlendirmek

gerekir. Özetle; köklendirme (grassroots), ortak görüşler çerçevesinde topluluk yaratma

(community building) ve kesimlerin hak ve duygularının kitlelere anlatılması dahil her

türlü fikir savunma ve seslendirme eylemi savunuculuk uygulamaları arasında yer

almaktadır.

Page 40: Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları

Sayfa: 34

Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları Eray AKDAĞ

Kaynakça

[1] Avrupa Komisyonu Tebliği, (2014) Regulatory Fitness and Performance Programme

(REFIT): State of Play and Outlook, “COM(2014) 368 final” ve eşlik eden Çalışma

Dokümanı {SWD(2014) 192 final}

[2] Akdağ, E. (2014), “Vatandaşın Devlet Yönetiminde Hesap Sorabilme Gücü”, TÜSİAD

Tartışma Makaleleri Dizini “Fikir Üreten Fabrika’dan” Serisi. İnternet Bağlantısı:

bitly.com/hesapsorma

[3] Coen, D. ve Richardson, J. (2009). Lobbying in the European Union: Institutions,

Actors and Issues. New York: Oxford University Press.

[4] Drutman, L. J., (2010). The Business of America is Lobbying: The Expansion of

Corporate Political Activity and the Future of American Pluralism, University of

California Doktora Tezi.

[5] Grossman, G. M., ve E. Helpman (2001) Special Interest Politics, Cambridge MA ve

London UK: The MIT Press.

[6] Kabasakal, M. (2008) Sivil Toplum ve Demokrasi, T.C. İçişleri Bakanlığı Denetçi

Yeterlilik Tezi.

[7] The Cornhill Magazine (1863), Londra: Smith, Elder & Co., Sayfa 96. İnternet

Bağlantısı: bit.ly/cornhill863

[8] Sheidlower J. (2006) Oxford İngilizce Sözlüğü Editörüyle NPR Radyo Mülakatı.

İnternet Bağlantısı: https://bitly.com/nproed808

[9] Zald, M. N. (2004), “Culture, Ideology, and Strategic Framing”, Comparative

Perspectives on Social Movements: Political Opportunities, Mobilizing Structures, and

Cultural Framings, ed. D. McAdam, J. D. McCarthy ve M. N. Zald, sayfa: 261-274 (İlk baskı

1996) Cambridge University Press

Page 41: Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları

Sayfa: 35

Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları Eray AKDAĞ

TRANSATLANTİK İLİŞKİLERDE YENİ ATILIM: TRANSATLANTİK TİCARET VE YATIRIM ORTAKLIĞI VE AB-TÜRKİYE GÜMRÜK BİRLİĞİ*

Eray AKDAĞ, TÜSİAD Ankara Daimi Temsilcisi

Fikir Üreten Fabrika'dan (Arşiv)

*: Orijinali İngilizce olarak yazılan bu analiz ilk olarak ABD’li düşünce kuruluşu Alman Marshall Fonu’nun (The German Marshall Fund of the United States – GMF) “On Turkey” Serisi’nin parçası olarak yayımlanmıştır. GMF’in “On Turkey” Serisi; politika yapıcılar başta olmak üzere Atlas Okyanusu’nun iki yakasında Türkiye takipçilerine Türkiye’de siyaset ve dış politika alanlarındaki gelişmeleri kolay anlaşılır bir yapıda sunmayı amaçlamaktadır. http://bit.ly/gmfttip ve http://bit.ly/fufttip

Özet: Dünya çarpıcı biçimde hızlı ve kapsamlı bir dönüşüm geçirmektedir. İki taraflı ve çok taraflı düzenlemeler ile hem mevzuatın, hem de standartların bütün dünyada uyumlaştırılması piyasalara girişi çok kolaylaştıracak ya da zorlaştıracaktır. Bu aynı zamanda Türkiye ekonomisi ve siyaset atmosferinin tamamı açısından kritik bir virajı ifade etmektedir ki; muhtemelen en azından Orta Doğu ve Kuzey Afrika bölgeleri için ilginç yayılma etkileri doğuracaktır.

Türkiye Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ın kısa süre önce Amerika Birleşik Devletleri’ne gerçekleştirdiği ziyaret sırasında Beyaz Saray “ABD ve Türkiye’nin T.C. Ekonomi Bakanlığı ve ABD Ticaret Temsilcilik Ofisi başkanlığında ikili bir Yüksek Düzeyli Komite kurulmasına karar verdiğini ve Stratejik Ekonomik ve Ticaret İşbirliği Çerçevesi ile bağlantılı olacak bu komitenin nihai amacının ekonomik ilişkileri derinleştirmek ve ticareti serbestleştirmek olduğunu” açıkladı.[1] Bu kuşkusuz önemli bir adımdır, ancak aynı derecede tereddütsüzdür ki yetersizdir. Zira gelinen noktada, Transatlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı (T-TIP) müzakerelerine paralel çalışacak resmi bir mekanizma oluşturmak son derece kritiktir. Hatta Kaleağası ve Ornarlı tarafından daha önce ifade edildiği üzere:[2] “Transatlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı’nın Türkiye için hayati önemi olduğu ve Türkiye’nin bu yapıda son derece önemli bir rol üstlenebileceği” dahi iddia edilebilir.

Başlangıçta

Avrupa Birliği ve Türkiye Gümrük Birliği’nden (GB) faydalanmaya başlayalı neredeyse yirmi yıl olmuştur. İki tarafın ekonomilerini canlandırmanın yanı sıra, Gümrük Birliği Türkiye’nin tam üyeliğine yönelik önemli ve somut bir adım olarak tasarlanmıştı. Buna karşın bir zamanların beklentisi olan üyelik, hala uzak bir gelecekte görünmektedir. GB, başlangıcından bugüne iki taraf için de önemli faydalar sağlıyor olmasına karşın, GB üyesi olup da AB üyesi olmamak Türkiye için arzu edilmeyen sonuçlar üretmektedir. Zira GB alanı içerisinde yer alan her mal ve hizmet “ulusal” muameleye tabidir. Dolayısıyla AB ne zaman üçüncü bir ülke ile bir serbest ticaret anlaşması (STA) imzalasa, Türkiye yeni bir ticaret sapması riskiyle karşılaşmaktadır: Üçüncü ülke menşeli mal ve hizmetler Türkiye’ye vergiye tabi olmaksızın girebilmekte, ancak Türkiye aynı ülke ile benzer nitelikte bir anlaşma imzalamadığı sürece bu tercihli yöntemden faydalanamamaktadır. Bu sistematik, AB üyesi olana kadar kaçınılması güç bir asimetri yaratmaktadır ve STA’lardaki meşhur “Türkiye Maddesi” bugüne kadar pek de etkili olmamıştır. Bu durumun bir sonucu olarak; AB’nin Güney Kore, Kanada, Meksika ve Japonya STA’larından kaynaklanabilecek önemli risklerden kaçınabilmek amacıyla Türkiye bütün diplomatik kaynaklarını seferber etmektedir. Bu yapı dengeleri

Page 42: Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları

Sayfa: 36

Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları Eray AKDAĞ

değiştirmekte ve uluslararası arenada kaymalara yol açabilecek nitelikte, ancak ekonomi alanı dışında yer alan konuları da müzakere masalarına dahil etmektedir.

Oyun Deg işiyor

Avrupa’da yaşayan pek çok kişi “önce tasarruf” yaklaşımının yakın geçmişteki küresel krizden kaynaklanan sorunların çözümü olduğunu sanmaktaydı. Ancak yapılan son değerlendirmeler, bu yaklaşımın ters teptiğini ve hatta Avrupa’nın iktisadi düşüşünü hızlandırdığını şüpheye yer bırakmaz bir şekilde doğrular niteliktedir. Gerek Avrupa’nın, gerekse dünyanın borç problemlerine çözüm için iktisadi büyümenin desteklenmesi gerektiğine dair tartışmaların hala devam etmesine karşın, mevcut durumun hızlı bir biçimde değişeceğini beklemek gerçekçi değil. Üzerinde uluslararası ticaret ve ekonominin şahlanacağı daha geniş bir zemin, yeni ve daha etkili bir araç yaratmak gerekli görünüyor. Dünya Ticaret Örgütü’nün (DTÖ) Doha Turu’nun büyük bir başarısızlıkla sonuçlandığı tartışmasız bir gerçek ve yaklaşan Bali görüşmelerinde ileriye doğru bir sıçrama aynı derecede imkansız görünüyor.[3] G20’nin önemi konusunda son açılım çekici olmakla birlikte, aslında en büyük ekonomiler arasındaki bir “değişken geometriler” yaklaşımının kısa vadede sonuç vermesi çok daha mümkün olduğu anlaşılıyor. Bu yapı STA’lardan oluşan bir bölgesel bütünleşmeler dünyası yaratmaktadır. Buna karşın, eski dünyanın kuralları artık sınırlarına ulaşmış görünüyor ve yeni kurallar benimsemeye büyük bir ihtiyaç bulunmakta.

Özetlenen akış yeni ticari ve iktisadi sınırların yeniden çizildiği bir atmosferi tanımlıyor. Demokratik hükümetlerin kamuoyu görüşüne son derece hassas siyasetçilerden oluştuğu göz önüne alındığında, yeterli sayıda istihdam ve makul gelir seviyeleri yaratmak kısa vadede hayati öneme sahip olacaktır. Neredeyse bir oyun-sonu stratejisiyle (Keynes’in son derece doğru bir şekilde ifade ettiği üzere: “Uzun vadede hepimiz ölüyüz!”) dünyanın ekonopolitik devleri planlamalarında önümüzdeki iki ila on yıllık döneme odaklanacaklardır. Bu durum T-TIP ve Trans Pasifik Ortaklığın (TPP) neden en kritik enstrümanlar olduğunu basit bir biçimde ortaya koyuyor. T-TIP sadece statik etkilerle ölçüldüğünde dahi küresel gayrisafi yurtiçi hasılanın (GSYH) yarısına ve küresel ticaretin üçte birine ilişkin kuralları yeniden tanımlamayı ve kolaylaştırmayı hedeflemektedir.[4] Bürokrasi, standartlar ve vergi rejimlerindeki basitleştirme sonucunda dikkate değer dinamik etkiler de doğacak ve sonuç bu rakamları çok daha yukarılara taşıyacaktır. Benzer şekilde TPP dünya nüfusunun yüzde kırkına ev sahipliği yapan bir bölgede küresel GSYH’ın yarısını hedeflemektedir.[5]

Ve Tu rkiye?

Avrupa Konseyi’nin 1949’dan beri üyesi, AB Ortaklık Anlaşması’nın yarım yüzyıldır parçası, GB’nin 17 yıldır üyesi ve neredeyse 14 yıldır AB üye adayı olan Türkiye günümüzde AB ekonomisi ve politikasının hayati bir parçasıdır. Birleşmiş Milletler, İslam İşbirliği Teşkilatı, İktisadi İşbirliği ve Gelişme Teşkilatı (OECD) ve Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (OSCE) kurucu üyelerinden ve Kuzey Atlantik Anlaşması Örgütü’nün (NATO) 1952 yılından beri üyesi olan Türkiye, küresel diplomasi ve savunma konularına da aktif olarak katılım sağlamaktadır. Bu arka plandan bağımsız olarak, Türkiye özellikle son yirmi yıldır küresel ekonomi liderlerine gittikçe daha büyük bir hızla yaklaşmaktadır. Dünya Ticaret Örgütü’nün (DTÖ) 1995’ten beri üyesi olmanın yanı sıra G20 yapısının ve B20 Koalisyonu’nun da aktif bir üyesi olan Türkiye kısa süre önce IMF’nin borçlanıcıları sınıfından kreditörleri sınıfına terfi etmiştir. Bunlara rağmen,

Page 43: Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları

Sayfa: 37

Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları Eray AKDAĞ

Amerika Birleşik Devletleri’nin transatlantik stratejik ortağı olan Türkiye’nin hala dünya ekonomisine ve siyasetine sağlayabileceği pek çok katkı bulunmaktadır. Sadece Avrupa’yla değil, Orta Doğu ve Afrika bölgeleriyle de önceden kurulmuş yakın bağlara sahip olan Türkiye Pasifik bölgesiyle de bağlantılarını geliştirmektedir. Türkiye aslında hızla gelişen bir ekonomiden daha fazlasıdır ve karar masalarında gün geçtikçe daha önemli roller üstlenmektedir.

Kritik küresel gelişmeler yakın tarihine baktığımızda Türkiye’nin kilit bir oyuncu olmadığını güvenle söylemek mümkündür. Buna karşın, dünyanın en önemli bölgelerinden bazılarında Türkiye’nin orta ila yüksek etki yaratma potansiyeli bulunduğunu söylemek de en azından adil olacaktır ve bu potansiyel gün geçtikçe gelişmektedir. Çeşitli AB gözlemcileri tarafından bir zamanlar “güverteyle bağı zayıflamış bir silah” (loose cannon) olarak tanımlanan Türkiye’nin dışarıda bırakılmaması gerekir. Avrupa Birliği Başkanlık Sonuç Bildirgesi’nde belirtildiği üzere “Türkiye’nin mümkün olan en güçlü bağ ile Avrupa yapılarına tam olarak kenetlenmesi sağlanmalıdır”. Dünya ekonomisinde potansiyel kazançlar genellikle sıfır-toplamlı oyunlarla tanımlanmasına karşın kazan-kazan oyunlar için hala bolca alan bulunmaktadır. T-TIP süreci buna iyi bir örnek teşkil edebilir. Zira dünya sadece iki tarafı olan basit bir satranç tahtası değildir. Kooperatif Çoklu Oyun Teorisi her zaman araştırılabilecek yeni bulvarlar olduğunu ortaya koymaktadır.

Kritik Bir Do nemin Eşig inde

T-TIP, TPP ve Avrupa-Akdeniz ortaklığı (EuroMed) son derece önemli gelişmelerdir, ancak dünyadaki yegane gelişmeler de değillerdir. ASEAN bölgesindeki gelişmeler de gelecek için neredeyse aynı düzeyde öneme sahiptir ve Afrika, Latin Amerika ve Orta Doğu güçlenmek için yeni yollar bulmaya çalışmaktadır. Yakın tarihli bir Avrupa Komisyonu Bilgi Notu kaçınılmaz görünen bir iddiayı açıkça ortaya koymaktadır: “Önümüzdeki iki yıl içerisinde dünyadaki talebin yüzde doksanı AB’nin dışarısında oluşacaktır. Bu sebepledir ki: Kilit ülkelerle yeni serbest ticaret anlaşmaları müzakere ederek Avrupa iş hayatı için daha fazla piyasa fırsatları yaratmak AB için temel bir önceliktir. Eğer mevcut serbest ticaret görüşmelerimizi yarın tamamlayabilecek olsaydık, AB’nin GSYH’ına yüzde 2.2 ya da 275 milyar € ekleyebilmiş olurduk. Bu AB ekonomisine Avusturya veya Danimarka kadar büyük bir ülke eklemeye denktir.” Geleceğin ekonopolitiğinin geleneksel olmayan ekonomik alanlara ve bağlara muhtaç olduğu anlaşılmaktadır.

Değişim rüzgarları sadece uluslararası ticaret ve ekonomi sınırları için değil, ülkeler için de esmektedir. Demokratik seçim dönemleri bütün ülkeler için iktisadi, siyasi ve dolayısıyla diplomatik yaklaşımları belirlemektedir. Türkiye’deki doğru zihinsel yaklaşımı destekleyerek siyasetçileri, bürokratları ve sıradan insanları güçlü bir biçimde motive etmek; Amerika Birleşik Devletleri’ndeki, AB’deki ve dünyanın diğer ilgili parçalarındaki kadar önemlidir. Tıpkı meşhur ABD Kongre Üyesi Tip O’Neil’in söylediği gibi “Siyaset her zaman yereldir.”

Türkiye ülkeyi ve ulusu sonsuza dek değiştirebilecek güce sahip tartışmaların yaşanacağı kritik bir sezona büyük bir hızla yaklaşmaktadır. Ülke Kürt Çözüm Sürecini, yeni ve modern bir anayasa oluşturma çalışmalarını ve mevcut parlamenter sistemin bir tür başkanlık sistemine dönüştürülmesini de içeren iç konuları ve bölgesel sorunları düzeltebilmek için bütün gücünü ortaya koymaktadır. Hala kaynamakta olan Orta Doğu bölgesine bakıldığında Türkiye’nin İsrail, Irak, İran, Mısır ve Suriye ile ilişkilerini yeniden yapılandırdığını, Afrika ulusları ve hatta Japonya, Güney Kore ve Çin gibi Uzak Doğu devleriyle ise ilişkilerini derinleştirdiğini görmekteyiz. Bütün bunların üstüne

Page 44: Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları

Sayfa: 38

Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları Eray AKDAĞ

Türkiye önümüzdeki iki yıl içerisinde üç düzeyde önemli seçimlerle (yerel, genel ve cumhurbaşkanlığı) ve bir olası referandumla yüzleşecektir. Ek olarak bu cumhurbaşkanlığı seçimi daha önceki parlamenter seçimlerden farklı olarak şimdiye kadar ilk defa halk oylaması ile gerçekleştirilecektir. Bu halkoyu, yeni cumhurbaşkanına daha fazla otorite sağlayacak, herhangi bir anayasal değişiklik gerçekleştirilmese dahi bu makama geliştirilmiş uygulama yetkileri sağlayacaktır; ki bu yetkiler mevcut anayasada bulunmakla birlikte neredeyse asla kullanılmamıştır.

O zetlersek

Küresel kriz sürpriz bir şekilde; sağlıklı bankacılık sistemi ve yeniden uyum sağlayan büyüme ve istihdam yapıları ile Türkiye’nin dünyadaki en sağlıklı ekonomilerden birisine sahip olduğunu açığa çıkardı. EuroMed ortaklığının bir üyesi olan Türkiye bugünlerde diğer Akdeniz ortakları ile serbest ticaret anlaşmalarını sonuçlandırmaya çalışıyor. Kuzey Afrika ve Orta Doğu’da yer alan bu 16 komşu daha şimdiden AB’nin toplam dış ticaretinin yüzde 8.6’sını oluşturmakta ve hem ekonomik entegrasyonu, hem de demokratik reformu yaygınlaştırmaktadır.

Bugün ulaşılan noktada dünya çarpıcı biçimde hızlı ve kapsamlı bir dönüşüm geçirmektedir. Burada sadece T-TIP müzakereleri sırasında kaldırılması planlanan yüzde 3 dolaylarındaki gümrük vergisinden bahsetmiyoruz. Bu aynı zamanda iki taraflı ve çok taraflı düzenlemeler ile hem mevzuatın, hem de standartların piyasalara girişi çok kolaylaştıracak ya da zorlaştıracak ölçüde bütün dünyada uyumlaştırılmasıdır. Bu aynı zamanda Türkiye ekonomisi ve siyaset atmosferinin tamamı açısından kritik bir virajı ifade etmektedir ki; muhtemelen en azından Orta Doğu ve Kuzey Afrika bölgeleri için ilginç yayılma etkileri doğuracaktır.

Amerika Birleşik Devletlerinin stratejik bir müttefiki ve AB’nin resmi bir ortağı olan Türkiye bir fırtınanın içerisinden geçmektedir, tıpkı dünyanın geri kalanı gibi. Hepimiz daha iyi hava koşullarına yelken açmaktayız; ancak çeşitli manyetik alanların ortasındaki bir pusula ile doğru rotayı bulmak zaman zaman tuzaklar yaratır. Winston Churchill’in bir zamanlar söylediği gibi “Eğer cehennemin içerisinden geçiyorsanız, durmadan devam edin.”

[1]http://www.whitehouse.gov/the-press-office/2013/05/16/fact-sheet-us-turkey-partnership

[2]Why Turkey Belongs to Transatlantic Economy: http://thehill.com/blogs/congress-

blog/foreignpolicy/287675-why-turkey-belongs-to-transatlanticeconomy#ixzz2NQ5dtQOW

[3]“Lamy says change in mind-set needed for Bali to succeed,” Director-General Pascal Lamy’s

statement:http://www.wto.org/english/news_e/news13_e/tnc_infstat_11apr13_e.htm

[4]Kemal Kirisci, “Don’t forget free trade with Turkey,” http://www.tusiad.us/1927/dontforget-free-

trade-with-turkey/#more-1144

[5]Congressional Research Service, Trans-Pacific Partnership (TPP) Countries: Comparative Trade and

Economic Analysis: http://www.fas.org/sgp/crs/row/R42344.pdf

Page 45: Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları

Sayfa: 39

Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları Eray AKDAĞ

YENİ BİR TÜRKİYE ANAYASASI YARATMAK:

ARAP BAHARI İÇİN BİR FIRSAT MI?*

Eray AKDAĞ, TÜSİAD Ankara Daimi Temsilcisi

Fikir Üreten Fabrika'dan (Arşiv)

*: Orijinali İngilizce olarak yazılan bu analizi ABD’li düşünce kuruluşu Alman Marshall Fonu’nun (The German Marshall Fund of the United States – GMF) “on Turkey” Serisi’nin bölümü parçası olarak yayımlanmıştır. GMF’in “on Turkey” Serisi, politika yapıcılar başta olmak üzere Atlas Okyanusu’nun iki yakasında Türkiye takipçilerine Türkiye’de siyaset ve dış politika alanlarındaki gelişmeleri kolay anlaşılır bir yapıda sunmayı amaçlamaktadır.

http://bit.ly/gmfconstitution ve http://bit.ly/fufanayasa

Yaratım: Başlangıç Şimdi Mi?

Türkiye, Haziran 2011 parlamento seçimleri ile yeni bir çağa yelken açmıştır. Zira yıllar

süren kısır tartışmaların ardından, Türkiye yeni bir anayasa yaratmak için daha müsait

bir atmosfere kavuşmuştur. Yaklaşık yüzde elli oy alarak üçüncü dönemi için seçilen AK

Parti hükümeti yeni bir anayasanın yeni yasama dönemi için bir öncelik olduğunu

belirtmektedir. Başbakan, Temmuz başlarında parlamentoda hükümet programını

okurken şu ifadeleri kullanmıştır: “Bu dönemde milletimizin Türkiye Büyük Millet

Meclisi’nden en önemli beklentisi yeni bir anayasa yapılmasıdır. Hükümet ve AK Parti

Grubu olarak bu konuda tam bir kararlılık içerisindeyiz. AK Parti olarak yeni anayasanın

mümkün olan en geniş katılımla hazırlanmasını, tüm toplumsal kesimlerin taleplerini

yansıtan tam bir toplum sözleşmesi olmasını arzuluyoruz… 24. dönem Meclis yapımız

yeni anayasanın en geniş temsil ve uzlaşma ile yapılması için büyük bir fırsat

sunuyor.”(1) TBMM’de yaklaşık yüzde kırk beş oy oranını temsil eden üç muhalefet

partisi de bu girişime yeşil ışık yakmaktadır. Kuşkusuz siyasi partilerin bir süredir

seslendirmekte olduğu anayasal taleplerin bir kısmı birbiriyle uyumlu değildir ve bu

durum demokratik bir bilek güreşi başlatmaktadır. Yine de, meşhur ifadesiyle “Bir gül

bahçesi bile dikenlerle doludur!” ve Türkiye, parlamentodaki yüzde doksan beşlik temsil

düzeyiyle, yeni bir anayasa oluşturabilmek için şimdiye kadarki en büyük şansa

kavuşmuş görünmektedir. Bu beklenebileceğin en iyisidir!

Kısa Arka Plan veya “Reform I htiyacı”

Geçtiğimiz on yıllık dönemde pek çok politik krizin altında yatan sebep anayasa

olmuştur. Örneğin cumhurbaşkanını seçmek için bir “toplantı nisabı” gerekli midir?

Anayasa’daki ilgili “nitelikli çoğunluk” kavramının; “ilgili oturuma katılımı” mı, yoksa “ilk

turda cumhurbaşkanını seçmek için gerekli oy sayısını” mı tanımladığı açık değildir. Ya

da parlamento, belirli alanlarda anayasayı değiştirme yetkisine sahip midir? Zira

başörtüsünü kamusal alanlarda serbest bırakan anayasa değişikliği, Anayasa Mahkemesi

tarafından baştaki ilk üç temel maddenin geniş bir yorumuna dayanılarak iptal

edildiğinde tarihi bir içtihat oluşmuştu. Mahkemenin uzun müzakerelerin ardından

Page 46: Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları

Sayfa: 40

Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları Eray AKDAĞ

verdiği ve çok tartışılan kararları, aslında anayasanın hukuki yorumuyla başlayan siyasi

sorunların kaynağına bir çözüm getirmekten uzak kalmıştır.

Her ne kadar yıllar boyunca gerçekleştirilen anayasa değişikliklerinin gerekli

transformasyonu sağladığı iddia edilebilir olsa da, bu iddia kuvvetli bir dava

oluşturamayacaktır; ne de olsa bir duvardaki tuğlaların bir kısmının, hatta çoğunun

değiştirilmesi bile duvarın durduğu yeri veya duvarın ışığı keserek kısırlaştıran

gölgesinin nereye düştüğünü değiştirmez. Son çeyrek yüzyıl içerisinde gerçekten de

dikkate değer sayıda madde –yaklaşık olarak 180 maddenin 80’i– tamamen ya da

kısmen yeniden yazılmıştır. Öte yandan pek çok durumda nitelik nicelikten daha

hayatidir ve hala yapılması gereken özlü değişiklikler bulunmaktadır.

Tu rkiye I çin Çag daş Bir Anayasa Neleri I çermelidir?

İhtiyaçları ortaya koymadan önce ilerlemenin hakkını teslim etmemiz gerekir.

Anayasadaki çeşitli değişiklikler sayesinde büyük bir sıçrama gerçekleştirilmiştir. Bu

sıçramada AB’den ilham alarak gerçekleştirilen ve diğer pek çok ilerlemenin yanı sıra

idam cezasının kaldırılmasını da içeren kritik 2001, 2004 ve 2010 paketleri özellikle

etkili olmuştur. Bununla birlikte hala kat edilmesi gereken uzun bir yol bulunmaktadır.

Öncelikle anayasanın yazım sürecinin de neredeyse kabul edilecek metnin kendisi kadar

önemli olduğu belirtmek gerekir; zira bu süreç birbirinden farklı unsurlardan oluşan bir

orkestranın ahenge kavuşmasına yardımcı olur. Taslağın yazım süreci açık, şeffaf ve

katılımcı olmalıdır. Toplumdaki farklı kültürel ve dini kesimlerin, çeşitli sosyo-ekonomik

grupların üyelerinin, iş dünyasının ve çalışanların temsilcilerinin, sivil toplum

kuruluşlarının ve üniversitelerin etkili katılımı, çağdaş bir anayasanın yaratılması için

anahtar unsurlardan birisidir. Bu yöntem; bütün muhtevası kaynatılıp yoğunlaştırılan

donuk bir homojen çorba yerine, parçaların kendine özgü niteliklerini ve renklerini

koruyan lezzetli bir salata yapılmasını mümkün kılacaktır.

İkinci bir hayati gereksinim ise anayasa ile oluşturulan temel ilkelere, kurallara ve

kurumlara dairdir. Yukarıda bahsedilen tam çözüme kavuşturulmamış temel konuların

ötesinde, orijinali 1982’de bir askeri darbe sırasında yazılan anayasanın ruhu ve dili de

değişmelidir. Anayasanın mevcut metni, ruhu ve

yapısı hala en azından gayri sivil ve sınırlayıcı olarak

algılanmaktadır.

Çok farklı talepleri karşılayabilmek için nihai hedef;

bütün vatandaşların bir arada özgürce yaşama

iradelerini yansıtacak özgün bir toplum sözleşmesi hazırlamak olmalıdır. Bu perspektif

bizi insan haklarına dayalı, hukukun üstünlüğünü güçlendirmek için gerekli bütün

mekanizmaları içeren, birey odaklı, farklı sosyal çevrelerden gelen ve birlikte yaşayan

vatandaşlar arasında güçlü bir bağ kuran, kimlik sorgularına ortak değerler temelinde

eşit vatandaşlar olarak birleştiren bir yaklaşımla cevaplayan yeni ve ilerlemeci bir

anayasa oluşturmak için bir seri temel değere götürmektedir. Anayasa ayrıca din ve

vicdan özgürlüğü konusundaki sorunları çözmeli ve etkili fonksiyon gösteren çoğulcu ve

Anayasanın yazım süreci de,

neredeyse kabul edilecek

metin kadar önemlidir.

Page 47: Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları

Sayfa: 41

Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları Eray AKDAĞ

katılımcı bir parlamenter demokrasi oluşturmak amacıyla denge ve kontrol

mekanizmalarını güçlendirmelidir.

Bu temel değerler açık bir perspektif ve vizyon

oluştursa da, hukuken bağlayıcı nitelikte ve

kaynak teşkil edecek resmi bir metin

oluştururken bahse konu yol haritasının daha

anlaşılır şekilde ortaya konulması gereği açıktır.

Öte yandan, anayasa çeşitli sorunların ve teknik

detayların uzun bir dökümünü listelemek için uygun bir belge de değildir. Yine de

sınırlayıcı olmaktan ziyade yol gösterici nitelikte bazı olmazsa olmaz (sine qua

non) (2) şartlar sıralanabilir.

Yeni anayasa öncelikle toplumu bölen üç temel sorunu hedefleyerek “toplumun üç

bölenini üç birleştirene” dönüştürmelidir. Bu üç temel sorun –din ve vicdan özgürlüğü,

kimlikler meselesi ve kuvvetler ayrılığı ilkesi (trias politica) (3) – konsensus hedefleyen

ve geniş katılımı teşvik edecek bir süreçle parlamentoda çözüme kavuşturulmalıdır.

İkinci olarak siyasi partilere dair yasakların Avrupa İnsan Hakları Konvansiyonu ile

uyumlu bir şekilde düzenlenmesi elzemdir. Cezalar ve yaptırımlar siyasi partilere değil,

öncelikle davranışları kanuna aykırı olan kişilere uygulanmalıdır. Üçüncü olarak seçim

sistemi siyasi partileri düzenleyen mevzuatın reforma tabi tutulması gerekmektedir.

Parlamentoya girebilmek için aşılması gereken

yüzde 10’luk seçim barajı önemli bir problem

teşkil etmesine karşın, bunu basit bir aritmetik

sorununa indirgemek de aynı aranda

problematiktir. Seçim sisteminin mekaniği ve

ilgili düzenlemeler parlamentoda adil ve oranlı

temsili güvence altına alacak şekilde reforma

tabi tutulmalı ve vatandaş katılımını arttırmak amacıyla seçmenler ile parlamenterler

arasındaki ilişki güçlendirilmelidir. Bu şartların yanı sıra, üniversitelerin akademik

özgürlük ve özerkliğini garanti altına almak ve daha da geliştirebilmek amacıyla yeni bir

yapı oluşturulması gerekmektedir. Son olarak –ama en önemsiz olarak değil– belirli

anayasal güvenceler yaratarak kadınların siyasete katılımını güçlendirmek hayati bir

unsurdur.

Arap Baharı için Bir Fırsat?

Kayıt düşmek gerekir ki; demokratik ve geniş katılımlı bir süreçle yeni bir anayasanın

oluşturulması için Türkiye’ye eşsiz bir fırsat sunulmuştur. Bu konu “Türkiye için bir

diğer ulusal konu” olarak görünebilirse de; özellikle de Arap Baharı’nın beklenmedik ve

güçlü rüzgarlarına şahit olurken, bütün Orta Doğu ve Kuzey Afrika (ODKA) bölgesi için

eşsiz bir fırsat da olabileceği fark edilmelidir. Yukarıda değinilen değerler ve şartlar seti

anayasal yapısını modernize etmek isteyen bütün ülkelere uygulanabilir niteliktedir.

Türkiye, bu parlak örnek yoluyla, komşu hükümetler için büyük bir itki yaratabilir ve bu

ülke halklarını ilerlemek konusunda cesaretlendirebilir.

Nihai gaye, vatandaşların birlikte

özgürce yaşama iradelerini

yansıtan gerçek bir sosyal

sözleşme oluşturmak olmalıdır.

Yeni anayasa toplumu bölen üç

temel sorunu hedefleyerek

toplumun üç bölenini üç

birleştirene dönüştürmelidir.

Page 48: Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları

Sayfa: 42

Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları Eray AKDAĞ

Türkiye’nin en azından ODKA ülkeleri büyük çoğunluğuna (veya Arap dünyasına) neden

doğrudan bir model olamayacağının bariz sebepleri ortada olmasına karşın,

Türkiye’deki gelişmelerin dolaylı yayılma

etkilerinin önemini ve Türkiye’nin bölgedeki

yumuşak gücünü ihmal etmek de aynı derecede

bariz bir hata olacaktır.

Öncelikle Türkiye bölge için paha biçilemez bir

ilham kaynağıdır. Günlük yaşamı ve

Türkiye’deki sofistikasyon düzeyini zihinlerde

canlandıran medya ve özellikle de sosyal medya, çeşitli ODKA ülkelerinin halkları için

gittikçe daha erişilebilir olmaktadır. Türkiye ayrıca bu yıl bölgeden yaklaşık iki milyon

turist tarafından ziyaret edilerek bu komşu ülkelere örnek teşkil edecektir.(4)

Türkiye ekonomisindeki büyüme, bundan kaynaklanan refah ve zenginlik de çekici bir

diğer unsurdur. Türkiye’nin makroekonomik başarısı ve zenginleşerek renklenen yaşam

tarzı ODKA bölgesinden gittikçe daha çok artan sayıda insanı cezbetme potansiyeline

sahiptir.

Türkiye için üçüncü bir cazibe de şimdiden anayasada yer alan ve toplumun önemli bir

unsuruna dönüşmüş olan sosyal devlet ilkesinin uygulanmasına dairdir. Yıllar süren

siyasal ve sosyal transformasyon, daha iyi ve daha geniş kapsamlı sosyal entegrasyon

için kendini ispat etmiş yöntemlerin yaratılmasına giden yolun zeminini döşemiştir.

Tunus’ta sürecin nasıl başladığı ve hızla şiddetli bir yangına dönüşen kıvılcımı ateşlediği

hatırlandığında, bu konunun ODKA bölgesi için kritik bir problem olduğu açıktır.

Son olarak Türkiye ile ODKA ülkeleri arasında sürekli artan ticari ilişkinin artan diyalog

ve işbirliğine giden yolu kolaylaştırarak entropi(5) için daha az yer bıraktığını da

hatırlamalıyız. Yeni ve çağdaş bir anayasanın –özellikle de geniş bir konsensus yoluyla–

kabul edilmesi güvenilir somut bir çapa ve kıyaslama için bir kriter ortaya koyacaktır.

Komşularına Batı türü reform ve modernleşme ilhamı vermek için Türkiye şimdi bir

diğer fırsat sağlamaktadır ki, bu fırsat son kertede hepimiz için; ODKA, AB ve ABD için

bir kazan-kazan-kazan hikayesi yaratabilecektir.

(1) AA — Anadolu (Haber) Ajansı: http://www.aa.com.tr/en/constitutional-amendment-most-urgent-issue.html (2) Hukuk literatüründe uyulması zaruri, varlık-yokluğu birbirine bağlayan koşulu Latince ifade.

(3) Hukuk ve siyaset bilimi literatüründe detaylı tanımlanan yönetim gücünün dengelenmiş üçlü ayrımı.

(4) AA: http://www.aa.com.tr/en/number-of-arap-tourists-grows-75.html

(5) Fizik literatüründe bir sistemdeki düzensizliğin/faydasız enerjinin, sistemi bozana kadar zamanla daha çok yıpratması.

Türkiye komşu hükümetler için

büyük bir itki yaratabilir ve bu

ülke halklarını ilerlemek

konusunda cesaretlendirebilir.

Page 49: Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları

Sayfa: 43

Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları Eray AKDAĞ

İLETİŞİM VE KÜLTÜREL ARKA PLANI35 Eray AKDAĞ

Linkedin Pulse (Arşiv) - Nisan 10, 2014

Başlarken İletişim, hayatın her alanında hayati bir role sahip temel becerilerden birisidir. Sadece

günlük hayatımızdaki ilişkileri düzenlemekle kalmaz, profesyonel ilişkilerin kurulması,

geliştirilmesi ve mesajların doğru aktarımı için de pek çok fırsat ve tehdit yaratır.

Aslında iletişim yöntemleri ve araçları konusundaki bilgi ve beceriler o kadar kritiktir ki;

başarı ve başarısızlık arasındaki “stratejik çizgiyi” belirler. Zira yanlış aktarılan ya da

alınan mesajlar her türlü resmi ve gayrı resmi ilişkide sonradan düzeltilemeyecek

ciddiyette reaksiyonları ve olay zincirlerini tetikleyebilir. Dolayısıyla ek zaman, enerji ve

maliyet yaratmamak, yani hedefe dönük doğru atışlar yapabilmek için bu alanda büyük

hassasiyet göstermek gerekir.

Paylaşmak Deg er Yaratır Uzun yıllardır parçası olduğum stratejik ilişki ve iletişim ağı içerisinde pek çok başarılı

ve başarısız örneğe şahit olma fırsatı buldum. Önümüzdeki haftalarda fırsat buldukça bu

konularda kısa ve faydalı notlar paylaşmaya çalışacağım. Ancak bu ilk Linkedin Post

yazımı sanırım ana konulara dair bir giriş notu şeklinde tasarlamak ideal olacaktır.

Böylelikle geçmiş deneyim ve gözlemlerim doğrultusunda; son derece hassas boyutlar

barındırdığına inandığım iletişim becerilerine dair ders çıkartılması gereken unsurları

paylaşarak küçük de olsa bir değer yaratmayı hedefleyeceğim.

İlerleyen haftalarda somut uygulama örneklerine de değinerek bazı önemli konu

başlıklarını, zaman zaman örnekler de vererek daha detaylı açıklamayı planlıyorum.

35 Linkedin sosyal medya sitesinde Pulse elektronik yayınında 10 Nisan 2014’te yayımlanan kısa yazı: http://bit.ly/linkediniletisim

Page 50: Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları

Sayfa: 44

Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları Eray AKDAĞ

Fakat bu giriş notunda ilerisi için açıklayıcı kısa bir arka plan yaratmak sanırım

yeterlidir.

Japon I letişimi ve Tu rkiye Bu rokrasisi Pek çok farklı ülke ve topluluk kendisine has kültürel yapılara sahiptir. Bu durum

iletişimde sorumluluk dağılımı konusunda farklı algılamalara ve sonuçlara sebep olur.

Şimdilik şirket ve devlet kurumları özeline inmeden makro bir bakışla ilginç bir Japonya

örneği açıklayıcı olabilir. Zira gözlemim, aradaki önemli farklılıklara karşın, Japon

kültürünün Türkiye bürokrasisi ile pek çok ortak hissiyata sahip olduğu yönündedir.

Derin geleneksel köklere sahip Japon kültüründe resmi hitaplarda dil Kibar/Olağan Dil

Mütevazı Dil, ve Saygılı Dil olmak üzere üçe ayrılır. Günlük hayattaki konuşmalarda

ise Samimi Dil kullanılır. Bu ayrım o kadar keskindir ki; istemek ya da almak gibi basit

kelimeler bile üç ayrı kelime ya da kelime grubu ile ifade edilir. Bu üç dil ya da üslup

arasındaki seçim ise kültürel ya da resmi hiyerarşi içerisinde karşınızdakinin Göz

Yukarısında (Me Ue No Hito: 目上の人), Göz Hizasında veya Göz Aşağısında (Me

Shita No Hito: 目下の人) olmasına göre yapılır.[1] Bu konuda daha detaylı bilgi sahibi

olarak konuyu daha iyi anlamak için yazının sonundaki tabloya bakabilirsiniz.[2] Aslında bu yapı ilk nazarda Türkiye’den ne kadar farklı görünse de; benzer bir

uygulamanın, kelime ve dil bilim anlamında bu kadar yerleşmiş olmasa dahi, üslup

olarak Türkçe’de de olduğunu önemle belirtmek gerekir. Keza resmi üslup şirketler arası

resmi iletişimde kısmen, devlet kurumları ile özel sektör arasında ise büyük

hassasiyetle uygulanmaktadır. Hatta bu konu resmi kurumlar arasındaki iletişimi

düzenleyen bir mevzuatla da kurallara bağlanmıştır: Resmi Yazışmalarda Uygulanacak

Esas ve Usuller Hakkında Yönetmelik[3].

Japonya’da bir diğer önemli husus da kültürel ifade yasaklarıdır: Bazı kelime, kavram ya

da cevaplar geleneksel yapılarda, hatta toplumun genelinde asla açıkça telaffuz edilmez.

Bazen belirli kalıplar, bazen de yaratıcı ama genellikle çok da açıklayıcı olmayan yollarla

sadece “hissettirilir”. Örneğin sorunuza olumsuz cevap verileceği kesin olsa dahi size

verilecek cevap düşünmeye devam edildiği izlenimi yaratabilir. Zira çok yakın dostlar

arasında geçen bir sohbet değilse, sorular hiçbir koşul altında “hayır, asla, mümkün değil”

gibi ibarelerle açıkça cevaplanmaz. Böylece dinlediğinizde ya da okuduğunuzda siz

sorunuzun olumlu cevaplandığını ya da cevaplanabileceğini düşünebilirsiniz.

Bu konu da aslında, yine aynı keskinliğe sahip olmasa da Türkiye’de resmi yazılı ve

sözlü iletişimde büyük ölçüde uygulanmaktadır. Kamu kaynaklı ya da diplomatik

pek çok yazışmada aslında verilmek istenen mesaj bir ya da iki cümlede özetlenebilir.

Ancak bu mesajlar genellikle üç paragraftan kısa olmayan, hatta bazı örneklerde bir ya

da iki tam sayfaya ulaşabilen yazışmalarda verilir. Ayrıca pek çok kritik mesajda kaba ya

da sert mesaj vermemek adına olumsuz istekler mümkün olduğunca doğrudan

belirtilmez, dikkatle tarif edilir. Bu durumda vurucu cümle bile bazen ikinci kez okumayı

gerektirebilir, örneğin: “Yukarıdaki açıklamalar ve safahat doğrultusunda, bakanlığımız

uhdesinde sürdürülen çalışmalar tekemmül etmeden devam edilecek uygulamanın

verimli olmayacağı kanaatinin hasıl olması hasebiyle,bu çalışmaların sarfı nazar

edilmesi hususunda gereğini rica ederiz.”

Page 51: Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları

Sayfa: 45

Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları Eray AKDAĞ

Yazıyı Kapatırken Bu örnekte hissettirmeye çalıştığım pek çok nokta var ki bunların önemli bir kısmına

sonraki yazılarımda değinmeyi planlıyorum. Ancak şimdilik aşağıdaki mesajları

sıralamak mümkün: Kuşkusuz bu kısa başlıkların yaratabileceği hatalı mesaj iletimi

riskinin daha sonra açıklamalarla bertaraf edileceği şerhiyle.

1. Mesajı Doğru İletme Sorumluluğu Sizindir!

2. İçerikten Önce Her Zaman Üslup Gelir!

3. Görüşmelerde Hitap Edilecek Olanı Tanımak Hayatidir!

4. Kurallara Riayet, Başarılı İletişimin Temel Şartıdır!

5. Kurumsal Kültür ve Terminoloji Mesajın Nasıl Okunacağını Belirler!

Son Not İstişare ve analitik fikir tartışmalarından her zaman mutlu olurum. Lütfen görüşlerinizi,

kendi örnek ve deneyimlerinizi paylaşmakta tereddüt etmeyiniz. Konular üzerinde

münazara, yeni perspektifler her zaman zenginlik ve gelişimin önünü açar…

JAPONCA HİTAPLARDA RESMİ DİL KULLANIM ÖRNEKLERİ

Samimi Dil/Kullanım

(Futsuu Kei: 普通形)

Resmi Hitaplar

(Kei Go: 敬語)

Türkçe Tercümeler Uygun Olabilecek Örnek Olarak

Kibar/Olağan Dil (Teinei Go: 丁寧)

Mütevazı Dil (Kenjou Go: 謙譲語)

Saygılı Dil (Sonkei Go: 尊敬語)

Shiru Shitte İmasu / Zonite

İru Zonji Ageru Gozonji

Bilmek Öğrenmiş

bulunmaktayız Lütfedilerek

paylaşılan bilgi Malumları olduğu

üzere

Ageru Agemasu Sashi Ageru ---

Vermek (Alana Saygı Gösterirken)

Teslim Etmek Arz Etmek / Takdim

Etmek ---

Yaru / Kureru Kuremasu --- Kudasaru

Vermek (Verene Saygı Gösterirken)

Teslim Etmek --- Lütfettiğiniz

Görsel: http://www.123rf.com/

[1] http://en.wikibooks.org/wiki/Japanese/Introduction

[2] Japonca eğitim kitapları ve pek çok sitede bu konuda ek bilgilere ulaşabilirsiniz.

Ancak hızlı bir bakış

için: http://en.wikipedia.org/wiki/Honorific_speech_in_Japaneseveya http://tr.scribd.co

m/doc/20041181/Honorific-Speech-in-Japanese-Keigoincelenebilir.

[3] http://www.mevzuat.gov.tr/Metin.Aspx?MevzuatKod=3.5.20048125&MevzuatIliski

=0&sourceXmlSearch=resmi

Page 52: Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları

Sayfa: 46

Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları Eray AKDAĞ

DEVLETLE İLİŞKİLER VE KURUMSAL İLETİŞİM36 Eray AKDAĞ

Linkedin Pulse (Arşiv) - Nisan 25, 2014

Linkedin’deki ilk yazımda “İletişim ve Kültürel Arka Planı” konusuna kısaca değinerek Japonya ile Türkiye arasında bazı kültürel benzerliklere işaret etmeye çalışmıştım. Bu yazımda ise kapanışta kullandığım 5 kısa mesajı biraz açmaya başlayarak “Devletle İlişkiler ve Kurumsal İletişim” konusuna değinmek istiyorum.

Hepimizin bildiği üzere devletle ilişki ve

iletişim kurma, pek çok hassasiyete dikkat

etmeyi gerektiren önemli bir alan.

Günümüzde henüz pek çok kurum bu alana

yeterli düzeyde özen göster(e)mese de; bu

durum, konunun kolayca es geçilebileceği

anlamına gelmiyor. Zira pek çok dünya ve

Türkiye özel sektör devinin bu konuda

gösterdiği hassasiyet hem son derece

yüksek düzeyde, hem de gün geçtikçe

daha da artıyor. Keza son 10 yılda pek çok

büyük şirketin münhasıran Resmi İşler Direktörü, Devletle İlişkiler Temsilcisi, Kamu

İlişkileri Yöneticisi gibi konumlar oluşturarak bu alanda ihtisas sahibi kişilere

bünyesinde yer vermeye özen gösterdiğini gözlemliyoruz. Kuşkusuz Türkiye’de nispeten

daha yeni olan bu trend, tarihsel gelişimi olgunlaşmış daha eski demokrasiler olan

Avrupa ve ABD’de köklü bir geçmişe sahiptir.

Devletle resmi iletişimde ilk olarak dikkat edilmesi gereken unsur kuşkusuz

“üslup”tur"! İkili görüşmelerden heyet ziyaretlerine ve kalabalık toplantılara, ıslak

imzalı resmi yazışmalardan telefon görüşmelerine ve epostalara kadar bütün iletişim

modellerinde önce resmiyet ve nezaket, ardından kamu adabı doğrultusunda bir üslubu

esas almak gerekiyor. Unutulmamalıdır ki; devlet “kural koyucu” ve “kural uygulayıcı”

rolleriyle pek çok açıdan belirleyicidir. Bazen bir idari işlemin daha erken ya da geç

uygulamaya sokulması açıktır ki iş hayatında çözümü son derece zorlu problemler

yaratabilmektedir. İlgili alanda çalışan bürokratlar ise genellikle son derece yoğun bir iş

yükü ve çalışma temposu altında her bir yazışmaya son derece sınırlı zaman

ayırabilmektedir. Dolayısıyla bu sınırlı zamanı doğru kullanarak mesajı doğru iletmek

36 https://www.linkedin.com/pulse/20140425131631-11796900-devletle-ilişkiler-ve-kurumsal-iletişim

Page 53: Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları

Sayfa: 47

Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları Eray AKDAĞ

için devlet geleneğinin getirdiği refleksleri bilmek, muhatabınızın okuma lenslerini

anlamak ve buna göre hareket etmek hayatidir.

Bu doğrultuda belki evrensel düzeyde bilinen ve uygulanan temel kuralları yazılarımda

ana hatlarıyla açıklamaya çalışacağım. Bugünlük ilk iki kural:

1. İlk Kural: Mesajı Doğru İletme Sorumluluğu Sizindir!

Dikkat edilmesi gereken ilk konu üslup olsa da; işleyiş kurallarını sıralamaya

geldiğimizde (üslubu da kısmen içeren) öncelikli bir kuralı hep akılda tutmak gerekir. Bu

kural ise tereddütsüz sorumluluğun kimde olduğuna dairdir!

Siz alanınızdaki her konuyu en iyi bilen, en iyi terminolojiye hakim bir profesyonel

olabilirsiniz. Dünyadaki en güzel, akıcı, hukuki ya da teknik üsluba hakim de olabilirsiniz.

Ancak sonuçta ilk bakışta önemli olan ne dediğiniz değil; ne anlatabildiğinizdir. Hatta

bazen ne anlatabildiğiniz de değil, karşınızdakinin ilk anda “ne anladığını

sandığıdır”, bu algı çoğu zaman da belirleyicidir. Kendi hayatınızdan da örnekler

aklınıza gelecektir: Bazen anladığınızı sandığınız şey, açıklanandan çok farklı olduğu

ortaya çıkar. Bu durum iletişimin kaçınılmaz doğasının bir sonucudur.

Unutmayın karşınızdaki kişinin sonsuz bir zamanı ve ilgisi yok. Sizi doğru anlama

sorumluluğu olduğu bile tartışmalıdır ki, bilgi düzeyi ya da zihnindeki binlerce konu her

zaman sizi “doğru” anlamasına imkan tanımayabilir. Böylece “Algı gerçekliktir!”, yani

“Anlatabildiğiniz kadarsınızdır” ve “Marifetiniz ise iltifata tabidir”. Yani başarınız,

karşınızdaki kişi ya da kişilerin sizi gerçekten “doğru algılayıp” takdir etmesine bağlıdır.

Bu açıdan bakıldığında ise; mesajı doğru iletme sorumluluğu neredeyse tamamen size

aittir.

2. İçerikten Önce Her Zaman Üslup Gelir!

Önce Resmiyet! Devletle ilişkilerde sizi yanıltmayacak yegane şiar belki de budur.

Kuşkusuz bazı bürokratlar ve özellikle de siyasetçiler çok daha içten, hatta samimi bir

üslubu tercih edebilir. Sınırlı zamanlarla yarışırken resmi formatta yazılmış uzun cümle

ve sayfalar yerine bir cümle ile derdinizi ya da önerinizi ifade etmenizi isteyebilir. Hatta

aşırı resmiyet bir süredir görüşmekte olduğunuz kişilerde samimiyetsizlik ya da

güvenilmezlik hissi dahi yaratabilir. Ancak ilişkileri öncelikle resmi üslupla başlatmak,

hatta mümkünse büyük ölçüde bu çerçevede korumak ve sürdürmek çok değerli ve

önemlidir.

Unutmayın sizin devletle iletişiminiz her ne kadar kişiler arasında bir iletişim gibi

görünse de sadece böyle değildir: Devletle iletişiminiz her zaman özünde hukuki

sorumluluklar ve yaptırım gücü taşıyan kurumlar arası bir ilişkidir. Yanılmayın, bu

durum iletişiminiz samimi bir çerçeve ya da atmosferde de olsa hala geçerli ve doğrudur.

Beklenmedik sonuçların yıkıcı etkisinden kurtulmak için bu konu asla unutulmamalıdır!

Page 54: Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları

Sayfa: 48

Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları Eray AKDAĞ

Örneğin ziyaret ettiğiniz bir makamda sohbet ederken benimseyebileceğiniz üslup;

makam sahibi ile ne kadar yakın olursanız olun, hatta ailenizden bile olsa resmi bir

yazıda resmi üsluba dönüşmelidir. Bu samimiyetsizlik değil profesyonelliktir.

Güvenilmezlik değil, aksine güvenilir olduğunuzun göstergesidir, çünkü siz ilişkiyi

istismar ederek ya da modeli doğru kurmayarak karşınızdakini zor durumda

bırakmamak için hassasiyetle davranmışsınızdır.

Bu konu bir diğer boyutuyla da vurgulanmayı hak eder: Üsluptan kasıt sizin doğru

olduğuna inandığınız üslup değildir! Kast edilen, kültürel ya da hukuki olarak hedef

kitlenizin benimsediği üsluptur. Yazışmakta veya konuşmakta olduğunuz kişi Londra

Belediye Başkanı’ysa görevde olduğu sürece “Lord” unvanı taşıdığını bilmek ve bunu

kullanmak sizin sorumluluğunuzdur. Türkiye’den de sade ama önemli örnek vermek

gerekirse sanırım şu örnek ideal olacaktır: Resmi bir kuruma yazı yazarken günlük

hayatın “kibar” ifadesi olan “rica ederim” kalıbını unutmak gerekir. Zira kamu

jargonunda “rica etmek” ibaresi doğrudan “talimat vermek” anlamına gelir ve

karşınızdakine sizin onun “hiyerarşik üstü”, bir anlamda amiri olduğunu düşündüğünüz

rahatsızlığını yaratır ya da en azından yaratma ihtimaline sahiptir.

Üstelik bu ikinci örnekteki konu sadece devlet adabı ve kültürü kaynaklı değildir. Bu

alanı düzenleyen hukuki bağlayıcılığı bulunan bir mevzuat da bulunmaktadır: T.C.

Başbakanlık tarafından Bakanlar Kurulu Kararı olarak 2004 yılında yayımlanan Resmi

Yazışmalarda Uygulanacak Esas ve Usuller Hakkında Yönetmelik kamu ile irtibatı

bulunan her kurumsal iletişimcinin mutlaka hakim olması gereken bir mevzuat

unsurudur.

Çarpıcı O rnekler

Yazıyı kapatmadan önce bu konunun hassasiyetini Türkiye idari uygulama, dava ve

içtihat tarihinden bazı çarpıcı örnekle perçinlemek isterim. Belirtmek isterim ki bunlar

tesadüfen karşıma çıkan bazı medyatik örnekler. Ancak iş hayatım sırasında pek çok

çarpıcı örneğe şahsen de gözlemleme fırsatı buldum. Eğer sizlerin de yaşadığınız ya da

haberdar olduğunuz örnekler varsa bunları yorumlar bölümünde paylaşmanızı

mutlulukla karşılarım.

1. Danıştay 6. Daire Başkanı’nın imzasıyla mahkemeye gönderilen yazıda şu ifadeler

yer aldı: “İlgili yazıdaki talebinizin rica olarak değil, arz olarak ifade edilmesi resmi

yazışma kuralları gereği olduğundan bunda böyle mahkememizle yapılacak

yazışmalarda gereken özenin gösterilmesi ve belirtilen şekilde yazılacak

yazınıza ayrıca cevap verileceği hususunu rica ederim.”

2. 2002 Ekim’de Samsun'dan bir örnek: Serbest Bölgeler Genel Müdürlüğü'ne bağlı

Samsun Bölge Müdürlüğü, bir firmanın dilekçesini ‘saygı ile arz ederiz' şeklinde

Page 55: Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları

Sayfa: 49

Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları Eray AKDAĞ

bitirmediği için kabul etmeyerek uzun süre elektrik bağlanmadığı haberlere

yansımış.

3. İstanbul Barosu ve Kara Kuvvetleri Komutanlığı 5. Kolordu Komutanlığı Askerî

Mahkemesi arasında çıkan kriz sonucunda Askeri Mahkeme Hakimi imzası ile

gönderilen yazıda Mahkemeye hitaben yazılan yazıda “Bilgilerinize rica ederim”

şeklindeki ibarenin bağımsız mahkemelere sunulmak üzere yazılmasının uygun

olmadığına dikkat çekilerek şöyle denilmişti: “Zira resmi yazışmalarda “rica

ederim, rica olunur” gibi ifadelerin üst makamlardan ast makamlara yönelik

emir verme anlamını haiz bir hitap tarzı olduğuAnayasa'nın 138. maddesinde

belirtilen “Hiçbir organ, makam, merci veya kişi, yargı yetkisinin kullanımında

mahkemelere ve hakimlere emir ve talimat veremez, genelge gönderemez, tavsiye

ve telkinde bulunamaz” şeklindeki normlar uyarınca da mahkemelere bu şekilde

ifadelerle hitap edilmesinin uygun olmadığı her türlü izahtan varestedir.

Yargılamanın önemli bir tarafı olan savunma makamının kurumsal yönü

olan Baro'dan mahkemeye hitaben bu şekilde bir ifadenin kullanılması

uygun görülmemiş ve tenkit edilmiştir.”

4. İlçe Seçim Kurulu, “rica olunur” diye yazınca, kaymakamın sert tepkisinebir

gazetede “Devlette kriz çıktı, arz ederim” başlığı altında şu mesajla yer verilmişti:

“… Kavga çıktı, Ankara “durun siz eşitsiniz, arz edebilirsiniz” diye ayırdı”.

Yukarıda kısaca değindiğim örnekler hakkında daha detaylı bilgi almak isteyenler

eklediğim internet bağlantı adreslerini kullanabilir veya bu konuda arama motorları

yardımıyla daha detaylı bilgi edinebilirler kuşkusuz.

Ya Sizin Düşünceniz? Her bir kurumsal iletişimcinin en azından haberdar olmasını elzem gördüğüm ve güncel

tam metninin güvenilir internet bağlantısını verdiğim Resmi Yönetmelik

konusunda bazı çalışmalar olduğunu da belirtmekte fayda var. Özellikle 2012 sonunda

gündeme gelen yeni bir taslağa dair haberlerin devamı gelmemiş olsa da, bu konuyu da

takip etmek faydalı olacaktır şüphesiz. Bu örnekleri detaylarıyla okuduktan sonra

paylaşırsanız görüşlerinizi almak isterim. Siz ne dersiniz: Arz ve Rica

kavramlarını doğru kullanmak önemli mi?

Son Not

İstişare ve analitik fikir tartışmaları her zaman mutlu olurum. Lütfen görüşlerinizi, kendi

örnek ve deneyimlerinizi paylaşmakta tereddüt etmeyiniz. Konular üzerinde münazara,

yeni perspektifler her zaman zenginlik ve gelişimin önünü açar…

Görsel: http://www.rgbstock.com/

Page 56: Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları

Sayfa: 50

Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları Eray AKDAĞ

DEVLETLE İLİŞKİLER VE KURUMSAL İLETİŞİM – 2 37 Eray AKDAĞ

Linkedin Pulse (Arşiv) - Mayıs 25, 2014

Linkedin’deki ilk yazımda “İletişim ve Kültürel Arka Planı” konusuna kısaca değinmiş,

ikinci yazımda ise bu ana başlığı “Devletle İlişkiler ve Kurumsal İletişim” özelinde iki

mesajla geliştirmeyi hedeflemiştim. Bugünkü üçüncü yazımda da seriye devam ederek

daha önce paylaştığım kısa mesajları biraz daha açmaya çalışacağım. Bununla birlikte

belirtmek isterim ki yazılarıma dönük görüş, katkı ve eleştirileriniz kuşkusuz bu serinin

beslenerek gelişimine önemli katkı sağlıyor, çok teşekkürler!

Kolay okunabilirlik adına, “Devletle İlişkiler” alanında bugün tek bir evrensel temel

kurala değinmek istiyorum:

Doğru Hedef Belirleme: Yanlış makama yazarsanız başarılı sonuç alamazsınız!

Verilmek istenen her mesajın hedefleri vardır. Aslında geniş yorumlarsak her mesajın iki

ana hedefi vardır: (i) Mesajla iletilmek istenen sorun tespitini/öneriyi/daveti doğru

çerçevede aktarabilmek ve (ii) Bu mesajı doğru kişiye ya da makama, yani muhataba

iletebilmek. “Mesajı doğru paketleme ve doğru iletme sorumluluğunuza” daha önce

değinmiştik. Bu konunun neden önemli olduğu –en azından artık– açık. Ancak “mesajı

doğru kuruma, makama veya kişiye yazmak sorumluluğu” bazen mesajın içeriğinden,

yani paketleniş biçiminden bile daha önemli olabilmektedir. Zira mesaj doğru noktaya,

yani muhataba ulaştırılmış ise, içeriğindeki yanlış algılanan boyutların düzeltilebilmesi

için yeni fırsatlarınız olabilir.Oysa mesajı en kolay, doğru anlaşılabilir şekilde

paketlemiş olsak dahi, eğer doğru noktaya gönderilmemişse bu denize bir mesaj 37 https://www.linkedin.com/pulse/20140512133555-11796900-devletle-ilişkiler-ve-kurumsal-iletişim-2

Page 57: Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları

Sayfa: 51

Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları Eray AKDAĞ

şişesi atmaya benzer: Yani birisi mesajınızı okuyabilir ya da okumayabilir, okuduysa

bile o kişi size yardımcı olabilir ya da ol(a)mayabilir. Hatta mesaj aslında asla eline

geçmesini istemeyeceğimiz dostane olmayan bir yere de ulaşabilir…

Durum böyle olduğuna göre ne yapmak gerekir? Aslında cevap çok açık:

Ön çalışmanın iyi hazırlanarak hitap etmemiz gereken kişi ya da kitlenin iyi

seçilmesi gerekir. Geçtiğimiz on yılı aşkın süre zarfında pek çok başarılı proje

girişiminin yanlış noktalardan başlandığı için yok olduğuna, başarısızlıkla

sonuçlandığına ve hatta zoraki içerik değiştirerek başkalaştığına şahit oldum. Şanslı

tesadüflerle desteklenen durumlarda bile aslında bir telefon görüşmesinde

çözülebilecek bir konunun aylar süren yazışmalar sonucunda müteakip yıllara

devredildiği de sıklıkla yaşanan bir durumdur. Çünkü bazı konular yılda bir, bazı konular

ise birkaç yılda bir karara bağlanır ve o karar çerçevesinde uygulanır.

Oysa aslında kamu organigramını ve işleyişini iyi bilen birisi için son derece basit ve

anında cevaplanabilecek pek çok soru, bu alanda deneyimi olmayan kişiler için

cevaplanması çok zor ya da kolaylıkla hatalı cevaplanan sorulara

dönüşebilmektedir. Hatalı cevaplar ise bir hipertansiyon hastasına ağrı kesici vermek

gibi hayati risk içeren sonuçlar doğurabilmektedir. Zira iş hayatındaki pek çok önemli

problem zamana karşı yüksek hassasiyete sahiptir. Unutmamak gerekir ki bazı sorunlar

zamanında çözülmediğinde hızla bütün damarlarda baskıyı arttırarak belirli organlarda

iflasa dahi sebep olabilmektedir.

Dolayısıyla aslında mesajın doğru kuruma ve kişiye ulaştırılması genellikle tahmin

edilenden çok daha önemlidir. Mesajınızı alan bürokrat; bu konu kendi yetki ve

sorumluluk alanında olmadığında mesajı ilgili gördüğü bir birime iletebileceği gibi

arşive kaldırmayı da kolaylıkla tercih edebilir. Hatta yoğun iş temposunda çoğunlukla bu

sorumluluğun size ait olduğunu bilerek ve işinizi doğru yapmanız gerektiğini düşünerek

muhtemelen doğrudan sıradaki yazışmaya geçecektir. Sonuç: Arzu ettiğiniz ilgi

aralığını elde ettiniz, ancak muhatap seçim hatanız sebebiyle bütün emekleriniz

boşa gitti. İşin kötü yanı bazı durumlarda neyin yanlış gittiğini anlamanız da mümkün

olamayabilir, ya da bunu çok geç öğrenebilirsiniz. Ne de olsa aranızda sadece resmi ve

mesafeli ilişki bulunan üst düzey bir makamı arayarak bu yazışmanın kaderini sormak

her zaman mümkün olmaz.

Kısa Bir Anekdot

Burada dikkat çekmek istediğim son not; muhatap seçiminin doğru olmaması

durumunda sadece başarısız değil, borçlu çıkabileceğinize dairdir. Bu konuda kısa

bir anekdotumu da paylaşmak isterim. Yıllar önce Türkiye pazarında daha da

büyümeyi hedefleyen dev bir uluslararası şirketin temsilcileriyle tanışmıştım.

Normalde çok pahalı ve maliyetli olacak hizmetlerini bir bakanlığa hibe olarak sunmayı

Page 58: Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları

Sayfa: 52

Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları Eray AKDAĞ

arzuluyorlardı. Böylelikle bir yandan vatandaşlara (tüketicilere) dönük kamu yararına

yeni bir hizmet yaratmayı, diğer yandan da bir sosyal sorumluluk projesi olan bu girişim

aracılığıyla hizmetlerinin tanınırlığını arttırmayı planlamışlardı. İlgili birimde görev alan

kamu ilişkileri yöneticisi bana şirketin bakanlıktaki mali işler birim amiriyle

yazıştıklarını, bir seri uzun toplantı serisi gerçekleştirdiklerini, ancak aylar boyunca

mesafe kat edemediklerini beisle anlatıyordu.

Görüşmelerin bir yıla yakın sürmesi ve kendilerinden ek taleplerde bulunulması

sonucunda şirket bu girişimden vazgeçmiş, aslında özünde çok güzel bir fikir olan bu

proje ise çöpü boylamıştı. Yeni döneme hazırlanırken tavsiyelerimi almak için bana

anlattıkları anda bu örnekteki sorunu saptayıp çözümü sunmak benim için çok kolay

olmuştu: Yanlış muhatap seçimi temel hatalarıydı! Ayrıca mesaj iletiminde yaşanan

birkaç küçük hata, hatalı muhatap seçimiyle de birleşince; kendilerinden

hizmetin desteğinin ötesinde ciddi parasal hibe taleplerine maruz kalmalarına

sebep olmuştu.

Yani iyi niyetli ve faydalı olacak bu girişimleri; “kırgınlık yaratmadan çözmek” için ciddi

mesai ve emek sarf etmek zorunda kaldıkları, kendilerine çıkartılan ek bir faturaya

dönüşmüştü. Oysa başlangıçta doğru kişiyle doğru şekilde gerçekleştirilecek bir telefon

görüşmesi bile bir aydan kısa sürede ilgili protokolün imzalanarak başarıya

dönüşmesini sağlayabilirdi. Üstelik bakanlık da şirkete bu önemli katkılarından dolayı

minnettar kalırdı. Bu durum bana Maslow’un günümüzün meşhur özdeyişlerinden

birisine dönüşün çıkarsamasını hatırlatıyor: “Elinde sadece çekiç olan bir kişi,

karşısına çıkan her şeyi çivi sanır!” Bu örnekte de mali işler birim amiri sadece alınan

ve ödenen paralarla ilgilendiği için konuyu böyle bir lensle algılamış, otomatik olarak

bakanlık kasasına para ödenmesini talep etmişti. Ne kadar iyi niyetli olsa da, bu talep ve

uzayan görüşmeler ise projenin takvimini sarkıtmış ve şirkette endişelere, hatta çeşitli

ek korkulara sebep olmuştu.

Ne dersiniz, sizin de şahit olduğunuz ya da duyduğunuz benzer örnekler yaşandı

mı? Aşağıdaki “Yorumlar” bölümünde ya da bana özel olarak mesajla

paylaşabileceğiniz anekdotları ve yorumlarınızı okuyarak cevaplamaktan

mutluluk duyarım.

Mutat Son Not

İstişare ve analitik fikir tartışmalarından her zaman mutlu olurum. Lütfen görüşlerinizi,

kendi örnek ve deneyimlerinizi paylaşmakta tereddüt etmeyiniz. Konular üzerinde

münazara ve yeni perspektifler her zaman zenginliğin ve gelişimin önünü açar…

Görsel: http://www.rgbstock.com/

Page 59: Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları

Sayfa: 53

Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları Eray AKDAĞ

MİNİ YASAMA SÖZLÜĞÜ38 Kanun Tasarısı: Bakanlar Kurulu’nca imzalanarak TBMM’ye resmen sevk edilen Kanun Taslakları artık Kanun Tasarısı olarak adlandırılır.

Kanun Teklifi: Bir veya birden çok milletvekili tarafından TBMM Başkanlığı’na sunulan ve bir veya daha çok kanunda değişiklik öngören öneri metinleri Kanun Teklifi olarak adlandırılır.

Kanun Taslağı: Bir veya daha çok kanunda değişiklik öngören öneri metinleri kanun taslağı olarak adlandırılır. Kanun hazırlama tekniğine uygun olarak hazırlanan bu metinler değişiklik öngören maddeleri işaret eder ve gerekçeli olarak hazırlanması beklenir. Ankara Bülteni’nde yer verilen Kanun Taslakları Bir bakanlık ya da kamu kurumu/kuruluşu tarafından hazırlanmış metinlerdir. Bu metinler son inceleme ve değerlendirme amacıyla T.C. Başbakanlık’a sevk edilmiş olsalar dahi Kanun Taslağı olarak adlandırılmaya devam edilirler.

Kanun Değişiklik Çalışması: Kanun tasarısı, kanun teklifi ya da kanun taslağı için kullanılabilecek genel isim.

Önerge: TBMM Genel Kurulu’nda ya da TBMM İhtisas Komisyonu’nda görüşülmekte olan bir kanun tasarısı ya da kanun teklifinde değişiklik gerçekleştirilmesi amacıyla; bir ya da bir grup milletvekilinin şahısları ya da parti grupları adına yazılı olarak verdikleri resmi değişiklik teklifleri önerge olarak adlandırılır.

Yasama Dönemi: İki milletvekili seçimi arasındaki dönemi ifade eder ve Yasama Yılları'ndan oluşur.

Yasama Yılı: TBMM İçtüzüğü hükümleri uyarınca, TBMM Genel Kurulu'nun toplanarak görüşmeler gerçekleştirdiği ve olağan dışı karar alınmadıkça 1 Ekim'de başlayıp 30 Eylül'de sona eren takvim yılından farklı resmi çalışma aralığını ifade eder.

Yasama Tatili: Ara Verme olarak da adlandırılan bu dönem olağan koşullar altında TBMM Genel Kurulu'nun tatilde olduğu 1 Ağustos'ta başlayıp 30 Eylül'de biten ve 3 aydan uzun olamayan aralığı ifade eder.

TBMM (Genel Kurulu) Gündemi: TBMM’ye sunulmuş bulunan tasarı ve tekliflerin TBMM Genel Kurulu’nda görüşülmek üzere sıralandığı ve her bir Bileşim için yeniden hazırlanan listedir. Bu listede yasama dışı, yani denetim faaliyetleri gibi diğer gündem maddeleri de bulunmaktadır.

Kanun Tasarı Ve Teklifleri İle Komisyonlardan Gelen Diğer İşler: TBMM Gündemi’ndeki bu başlık sıralanan tasarı ve tekliflerin yer aldığı bir tür yasama takvimi olarak değerlendirilebilir. Sıralama her oturumda değiştirilebilir niteliktedir. Gündeme eklenen tasarı ve teklifler ilgili komisyonca onaylanmamış olabilmektedir.

TBMM Gündemi’ne Eklenen TBMM İhtisas Komisyonu Raporları: TBMM’ye sunulan kanun tasarıları ve kanun teklifleri her zaman sevk edildikleri TBMM İhtisas Komisyonu’nda gündeme alınarak görüşülmemektedir. Dolayısıyla TBMM Başkanlığı’nın sevki ile yetkilendirilen Esas TBMM İhtisas Komisyonu’nda görüşülen ve kabul edilen kanun çalışmaları özel bir öneme sahiptir. Zira komisyonun kabul ettiği metin TBMM Genel Kurulu Gündemi’ne eklenerek kanunlaşmada son aşamaya ulaşmaktadır. Böylelikle bir sonraki dönemde kanunlaşması muhtemel çalışmalar açısından bir tür ön uyarı mekanizması olarak değerlendirilmelidir. Bu bölümde sadece son sayıdan bu yana TBMM Genel Kurulu Gündemi’ne eklenen ve henüz kanunlaşmayan raporlar yer almaktadır.

38 Yasamaya ilişkin ek bilgi ve açıklamalar için TBMM tarafından hazırlanan Yasama El Kitabı'ndan faydalanmak mümkündür: http://www.tbmm.gov.tr/yayinlar/Yasama_El%20Kitabi.pdf

Page 60: Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları

Sayfa: 54

Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları Eray AKDAĞ

KAYNAK OKUMA, SUNUM VE PORTAL ÖRNEKLERİ39

1. Sivil Toplum ve Demokrasi, T.C.İçişleri Bakanlığı Dernekler Dairesi Başkanlığı,

Mehmet KABASAKAL, Ankara, 2008,

http://www.icisleri.gov.tr/ortak_icerik/www.icisleri/tez8.pdf

2. Sivil Toplum ve Demokrasi, Yrd. Doç.Dr. Seyfettin ASLAN, Süleyman Demirel

Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, Y.2010, C.15, S.2 s.357-374.

http://sablon.sdu.edu.tr/fakulteler/iibf/dergi/files/2010-2-18.pdf

3. Lobicilik-Müdahale Stratejileri ve Teknikleri, Frank J. FARNEL, Les Editions

D'organisation http://www.frankfarnel.com/wp-

content/uploads/2011/08/lobbying_turkey-v.pdf

4. Lobbying Is Democracy in Action: http://www.washingtonpost.com/wp-

dyn/content/article/2008/12/14/AR2008121401811.html?hpid=opinionsbox1

5. Lobbying Friend or Foe?, Lobbying in British Democracy, a discussion paper by Dr.

Phil Parvin: http://www.hansardsociety.org.uk/wp-

content/uploads/2012/10/Friend-or-Foe-Lobbying-in-British-Democracy-2007.pdf

6. Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı’nın (UNDP) Yasama Süreçlerine Etkin Sivil

Katılım Projesinin bir parçası olarak geliştirilen klavuz: Pilot İllerde Yasa Taslaklarının

İstişaresi – Parlamenter Danışmanları Derneği için Rehber Kılavuz

http://www.tr.undp.org/content/dam/turkey/docs/demgovdoc/Pilot%20Illerde%20Yasa%20Taslaklarinin%20Istisaresi%20Klavuzu.doc

7. UNDP’nin Kamu Kurumları için İstişare Elkitabı – Özet

http://www.tr.undp.org/content/dam/turkey/docs/demgovdoc/Kamu%20Kurumlari%20Icin%20Istisare%20elkitabi%20-%20Ozet.doc

8. OECD Recommendation on Principles for Transparency and Integrity in Lobbying

http://www.oecd.org/gov/ethics/oecdprinciplesfortransparencyandintegrityinlobbyi

ng.htm

9. OECD CleanGovBiz Toolkit on Lobbying

http://www.oecd.org/corruption/ethics/Lobbying-Brochure.pdf

10. Lobbyists, Governments and Public Trust, Volume 3

http://www.keepeek.com/Digital-Asset-Management/oecd/governance/lobbyists-

governments-and-public-trust-volume-3_9789264214224-en#page1

11. The Guide to Effective Participation, David Wilcox http://www.partnerships.org.uk http://partnerships.org.uk/pguide/index.htm http://partnerships.org.uk/pguide/fulltext.htm

39 İnternet bağlantılarına son erişim 20 Nisan 2015’te gerçekleştirilmiştir. Sıralama kaynakların içeriğine ve kullanım amacına göre subjektif olarak listelenmiştir, alfabetik sıralama ve akademik yazım kuralları gözetilmemiştir.

Page 61: Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları

Sayfa: 55

Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları Eray AKDAĞ

12. “Advocacy Tools and Guidelines: Promoting Policy Change. Copyright © 2001

Cooperative for Assistance and Relief Everywhere, Inc. (CARE). Used by permission.”

Sofia Sprechmann & Emily Pelton,

http://www.careclimatechange.org/files/toolkit/CARE_Advocacy_Guidelines.pdf

13. Public consultation: http://en.wikipedia.org/wiki/Public_consultation

14. EU Open Consultations: http://ec.europa.eu/yourvoice/consultations/index_en.htm

15. UK Publications: all consultations:

https://www.gov.uk/government/publications?publication_filter_option=consultatio

ns

16. EU Trade Consultations: http://trade.ec.europa.eu/consultations/

17. Regulatory Impact Analysis:

http://en.wikipedia.org/wiki/Regulatory_Impact_Analysis

18. UK Cabinet Office: https://www.gov.uk/government/organisations/cabinet-office

19. Regulatory Policy Committee - opinions on impact assessments

https://www.gov.uk/government/policies/regulatory-policy-committee-opinions-on-

impact-assessments

20. OECD Reviews of Regulatory Reform: United Kingdom, 2002 – Challanges at the

Cutting Edge:

http://www.keepeek.com/Digital-Asset-Management/oecd/governance/oecd-

reviews-of-regulatory-reform-united-kingdom-2002_9789264199255-en#page1

21. Better Regulation in Europe: Austria 2010: http://www.keepeek.com/Digital-Asset-

Management/oecd/governance/better-regulation-in-europe-austria-

2010_9789264094772-en#page81

22. Council of Europe invites France to intensify reforms promoting integrity within

parliament and the justice system:

http://www.coe.int/t/dghl/monitoring/greco/news/News(20140127)Eval4France_e

n.asp

23. Giving Citizens a Say: Commission Report on European Citizens' Initiatives:

http://europa.eu/rapid/press-release_IP-15-4729_en.htm

24. European Citizens’ Initiative – First Lessons of Implementation

http://www.europarl.europa.eu/thinktank/en/document.html?reference=IPOL_STU(

2014)509982

25. Report From The Commıssıon To The European Parlıament And The Councıl: Report

on the application of Regulation (EU) No 211/2011 on the citizens' initiative:

http://ec.europa.eu/transparency/regdoc/rep/1/2015/EN/1-2015-145-EN-F1-1.PDF

Page 62: Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları

Sayfa: 56

Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları Eray AKDAĞ

26. EU democracy tool hanging in the balance: https://euobserver.com/political/127808

27. The European Commission has indicated it is not going to make major changes to the

EU's participative democracy tool despite critics saying its complexity has made it

almost unworkable: https://euobserver.com/political/128210

28. Some Basic Ideas on Decision Making and Lobbying in the European Union, Bernard

O’Connor, Liuc Papers, 1997

29. Why Do Organized Interests Lobby? A Multi-Goal, Multi-Context Theory of Lobbying

David Lowery, University of Leiden

30. Communication From The Commıssion To The European Parliament And The Council

European Transparency Initiative: the Register of Interest Representatives, one year

after, COM(2009) 612 final

31. Lobbying in the European Union, Briefing Paper, 2007, Directorate-General Internal

Policies, This paper was requested by the European Parliament's Committee on

constitutional affairs.

32. Hogan, John, Chari, Raj S and Murphy, Gary, Lobbying Regulation Across Four

Continents: Promoting Transparency? (2009). APSA 2009 Toronto Meeting Paper.

Available at SSRN: http://ssrn.com/abstract=1450816

33. OECD Guidelines for Managing Conflict of Interest in the Public Service. Report on

Implementation (2007)

34. The Québec Experience: Developing A Legal Framework For Lobbying And The

Registration Of Lobbyists http://www.keepeek.com/Digital-Asset-

Management/oecd/governance/lobbyists-governments-and-public-trust-volume-

1/quebec-s-experience_9789264073371-7-en#page1

35. Expert Group on Confict of Interest with a Special Session on Lobbying: Enhancing

Transparency and Accountability, Paris, 07-08 June 2007

36. Lobbying: Models For Regulation:

http://cedo.ina.pt/docbweb/MULTIMEDIA/ASSOCIA/INTERNO/ELECTRON/E252.PD

F

37. Legislation On Lobbying In Europe:

http://econpapers.repec.org/article/oecpackaa/5l4csnddbws7.htm

38. The Guide to Effective Participation David Wilcox Partguide:

http://partnerships.org.uk/guide/index.htm

39. Creating A New Turkish Constitution: An Opportunity For Arab Spring?, Eray Akdag,

The German Marshall Fund of the United states (GMF), 2011,

http://www.gmfus.org/wp-content/files_mf/akdag_constitution_aug11_final1.pdf

Page 63: Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları

Sayfa: 57

Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları Eray AKDAĞ

40. Corporate Representation, Bryce Harlow, 1984.

https://bryceharlow.org/resources/sample-presentations/

Advocacy and Lobbying – Lyndon K. Boozer

Advocacy and Lobbying II – Robert P. Hall III

Advocacy as a Bill Becomes Law

The Corporate Lobbyist – Getting There – Mark E. Bitterman

Lobbying and Advocacy in Business Strategy – Fruzsina Harsanyi

Lobbying – the Scarlet L or Democracy in Action – Joann Piccolo

Washington Business Strategy – A Holistic Strategy – Carolyn Brehm

The Washington Lobbyist – David Morgan

41. US Senate Lobying Web Site:

http://www.senate.gov/pagelayout/legislative/g_three_sections_with_teasers/lobbyi

ngdisc.htm

42. TÜSİAD Tanıtım Broşürü: http://www.tusiad.org/__rsc/shared/file/TUSIAD-Brosur-

TR-2011.pdf

43. TÜSİAD 2011 Yılı Çalışma Raporu: http://www.tusiad.org/__rsc/shared/file/TUSIAD-

faaliyetraporu-2011.pdf

44. Turkish Coalition of America, Annual Report, http://www.tc-

america.org/files/about/TCA_Annual_Report_2010.pdf

45. Resmî Yazışmalarda Uygulanacak Esas ve Usuller Hakkında Yönetmelik, 2/12/2004

tarihli ve 25658 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır.

46. Sivil Toplum İzleme Raporu 2011, Türkiye Üçüncü Sektör Vakfı (TÜSEV)

http://www.tusev.org.tr/userfiles/image/Izleme%20Raporu_web.pdf

47. Vakıf ve Dernekleri İlgilendiren Yasal Mevzuat ve Diğer Konular, Türkiye Üçüncü

Sektör Vakfı (TÜSEV) http://bit.ly/wexhJA

48. Towards A Lobbying Profession: Developing The Industry’s Reputation, Education

And Representation, Conor McGrath, University of Ulster

49. How Our Laws Are Made, Revised and Updated By John V. Sullivan, Parliamentarian,

U.S. House of Representatives, 110th Congress 1st Session Document 110–49, July 24,

2007

50. Regulation of Lobbyists in Developed Countries Current Rules and Practices, National

University of Ireland Institute of Public Administration

51. Lobbying Friend or Foe?, Lobbying in British Democracy a discussion paper by Dr. Phil

Parvin, Ellwood&Atfield

Page 64: Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları

Sayfa: 58

Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları Eray AKDAĞ

52. Lobbying Reform in the United States and the European Union: Progress on Two

Continents by Craig Holman, This paper was published in Conor McGrath, ed. Interest

Groups and Lobbying (Edwin Mellen Press, 2009).

53. Presentation to the OECD Symposium on Lobbying: Enhancing Transparency and

Accountability Michael Nelson, 2007

54. Lobbying in the European Union: Current Rules and Practices, European Parliament,

2003

55. Rules on Lobbying and Intergroups in the National Parliaments of the Member States,

European Parliament,1996

56. Lobbying Disclosure Act Guidance, 2010

57. Analyzing EU’s Lobbying, Drd. Miruna Andreea BALOSIN, Universitatea Babes-Bolyai

58. Legislation On Lobbying In Europe, Expert Group on Conflict of Interest with a Special

Session on Lobbying: Enhancing Transparency and Accountability, 2007

59. Robert A. Dahl, Who Governs? (New Haven: Yale University Press, 1961)

60. Avrupa Komisyonu Açık İstişare Çağrıları İnternet Sitesi: Open Consultations

http://ec.europa.eu/yourvoice/consultations/index_en.htm

61. Avrupa Parlamentosu İlgi Grupları İnternet Sitesi: Interest groups

http://www.europarl.europa.eu/aboutparliament/en/007a4abddc/Interest-groups.html

62. Lobbying in the European Union, Policy Department C, Citizens' Rights and

Constitutional Affairs, November 2007 PE 393.266,

http://www.eurosfaire.prd.fr/7pc/doc/1211469722_lobbying_eu.pdf

63. Regulation (EC) No 1049/2001 Of The European Parliament And Of The Council of 30

May 2001 regarding public access to European Parliament, Council and Commission

documents: http://eur-

lex.europa.eu/LexUriServ/LexUriServ.do?uri=OJ:L:2001:145:0043:0048:EN:PDF

64. Transparency and the EU:

http://ec.europa.eu/transparencyregister/public/homePage.do

65. The influence of interest groups in the European Parliament: does policy shape

politics? http://etheses.lse.ac.uk/698/

66. Rasmussen, Maja Kluger (2012) The influence of interest groups in the European

Parliament: does policy shape politics? PhD thesis, The London School of Economics

Page 65: Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları

Sayfa: 59

Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları Eray AKDAĞ

and Political Science (LSE).

http://etheses.lse.ac.uk/698/1/Rasmussen_Influence_interest_groups.pdf

67. EU Parliament Interest Group on Rheumatic and Musculoskeletal Diseases

http://www.eular.org/public_affairs_EP_interest_group.cfm

68. Bir Lobicilik Firması Örneği:

http://www.albergeiger.com/?gclid=Cj0KEQjw_pmoBRDu986bpISz5ZsBEiQANiuHDF

CdvF-JZC-hC4hGibQL5ZdHn19Ft6Kc27LKBu2jz2saAo018P8HAQ

69. Lobbying in coalitions: Interest group influence on European Union policy-making

Heike Kl¨uver, Nuffield College, Oxford (Published 28 February 2011)

http://www.nuffield.ox.ac.uk/politics/papers/2011/Heike%20Kluever_working%20paper_2011_04.pdf

70. AB Parlamentosu AB Şeffaflık Kaydı: New measures to encourage lobbyists to sign the

EU Transparency Register

http://www.europarl.europa.eu/news/en/news-room/content/20140411IPR43441/html/New-measures-to-encourage-lobbyists-to-sign-the-EU-Transparency-Register

Basın Bülteni:

http://www.europarl.europa.eu/pdfs/news/expert/infopress/20140411IPR43441/20140411IPR43441_en.pdf

http://europa.eu/transparency-register/index_en.htm

71. Avrupa Tüketici Danışma Grubu: European Consumer Consultative Group

http://eur-lex.europa.eu/legal-content/EN/TXT/?qid=1426508062201&uri=URISERV:co0010

72. AB Parlementosu Dokümanlara Erişim Noktası: Access to documents

http://www.europarl.europa.eu/aboutparliament/en/003a6f9886/Access-to-documents.html

73. Interinstitutional agreement on a common Transparency Register between the

Parliament and the Commission

http://www.europarl.europa.eu/pdf/lobbyists/2011/P7_TA-PROV(2011)0222_EN.pdf

74. Kanazawa: A new solution to the collective action problem (Voters are backward-

looking adaptive learners. Election results act as rewards and/or punishments that

influence voting behavior.)

75. Hamilton, Jay, and Madison: The Federalist

76. Kernell, 1997, Going public: New strategies of presidential leadership

Page 66: Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları

Sayfa: 60

Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları Eray AKDAĞ

77. Neustadt: Presidential power

78. Rosenblum: Membership and morals

79. Dahl: Preface to democratic theory

80. Kato: Politicians, bureaucrats, and interest groups in Japan

81. European Commission Presentation: Lobbying: Enhancing transparency and

accountability: http://www.aalep.eu/sites/default/files/documents/Lobbying-

%20Enhancing%20Transparency%20and%20Accountability.pdf

82. If You Don’t Care About Europe, Europe Takes Care Of You

Basic EU Lobbying DESMIM 28/1/2010, Jacques Folon, Partner Just In Time

Management Group, Professeur ICHEC – ISFSC, Professeur invité Université de Metz

http://fr.slideshare.net/FOLON/introduction-to-eu-lobbying-10601841

83. Pratap Chatterjee (2007), Sunshine Laws to Track European Lobbyists,

http://www.spectrezine.org/europe/chatterjee.htm

84. Report on EU Lobbyism, Martin Bækgaard, Flemming Svith Dicar (2004),

http://www.upm.ro/facultati_departamente/stiinte_litere/conferinte/situl_integrare_europea

na/Lucrari3/istorie/121_Miruna%20Balosin%20articol.pdf

85. Larkin, Judy, Strategic Reputation Risk Management, Basingstoke : Palgrave

Macmillan, 2002.

86. Avner, M., The lobbying and advocacy handbook for nonprofit organizations: shaping

public policy at the state and local level, Amherst H. Wilder Foundation, 2001

87. Clark, J., Policy Influence, lobbying and advocacy in Edwards, M., Hulme, D. (ed),

Making a difference: NGOs and development in a changing world, Earthscan

Publications, 1992

88. Clay, E. J. And Schaffer, B. B (eds), Room for Manoeuvre, An Explanation of Public

Policy in Agriculture and Rural Development. London, Heinemann, 1986

89. De Graaf, M., Context, constraint or control? Zimbabwean NGOs and their environment,

Development Policy Review, 5, 1987

90. Dolan, C., British development NGOs and advocacy in the 1990s, in Lewis, D. (ed)

International perspectives on voluntary action: Reshaping the third sector, Earthscan,

1998

91. Edwards, M., Hulme, D., eds. Beyond the Magic Bullet: Non-Governmental

Organisations Performance and Accountability in the Post-Cold War World. Earthscan,

1995

Page 67: Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları

Sayfa: 61

Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları Eray AKDAĞ

92. Fowler, A. Advocacy and Third Sector Organisation: A Composite Perspective, in Lewis,

D (ed) International perspectives on voluntary action: reshaping the third sector,

Earthscan, 1998

93. Fowler, A., Striking a balance: a guide to enhancing the effectiveness of non-

governmental organisations in international development, Earthscan, 1997

94. Grindle, M. S., Thomas, J. W., Public Choices and Policy Change: The political economy

of reform in developing countries, The John Hopkins University Press, 1991

95. Hudson, A., Making the connection: Legitimacy Claims, Legitimacy Chains and

Northern NGOs’ International Advocacy, in Lewis, D., Wallace, T. (ed), New Roles and

Relevance: Development NGOs and the Challenge of Change, Kumarian Press, 2000

96. Jenkins, J. C., “Nonprofit organisations and policy advocacy” in Powell, W. W. (ed) The

nonprofit sector: A Research Handbook, New Haven: Yale University Press, 1987

97. Kotter, J. P., Schlesinger, L. A., Choosing Strategies for Change: The lived experience, in

Harvard Business Review, March-April, 1979

98. Lewin, K., Field Theory in Social Science, Harper and Row, 1951

99. Najam, A., Citizen Organisations as Policy Entrepreneurs, in Lewis, D (ed)

International perspectives on voluntary action: reshaping the third sector, Earthscan,

1998

100. Sutton, R., The Policy Process: An overview, Overseas Development Institute

Working Paper 118, 1999

101. Thomas, A., NGOs and their influence on environmental policies in Africa, in

Thomas, A., Carr, S., Humphreys, D., (ed), Environmental Policies and NGO

Influence: Land degradation and sustainable resource management in sub-Saharan

Africa, Routledge, 2001

102. VeneKlasen L., Miller, V., A New Weave of Power, People, and Politics: An Action

Guide for Advocacy and Citizen Participation, 2003

103. Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı - Demokratik Yönetişim:

http://www.undp.org.tr/Gozlem3.aspx?WebSayfaNo=318

104. Elevator Pitch Hakkında: http://www.networkingakademi.com/elevator-pitch/

105. Asansör Cümleni Oluştur: http://www.networkingakademi.com/asansor-cumlem-

asansor-konusmasi/

106. Weber Shandwick PR Agency Brochure: http://www.webershandwick.com &

http://www.webershandwick.com/uploads/news/files/2013_CSR_Report.pdf

Page 68: Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları

Sayfa: 62

Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları Eray AKDAĞ

107. OECD Legal Instruments on Corruption Prevention

http://www.oecd.org/document/53/0,3746,en_2649_34135_2516085_1_1_1_1,00

.html

108. OECD Lobbying:

http://www.oecd.org/document/62/0,3746,en_2649_34135_41878910_1_1_1_1,0

0.html

109. Public Affairs World: http://www.publicaffairsworld.com/

110. Lobbying Regulations: http://regulatelobbying.com/

111. The Hill Magazine: Business & Lobbying: http://thehill.com/business-a-lobbying

112. Politico, Influence http://www.politico.com/politicoinfluence/

113. Turkish Coalition of America, Resource Center: http://www.tc-

america.org/resource-center/

114. Nova Southeastern University- Lobbying Links:

http://www.nova.edu/~kornblau/lobbying_links.htm

115. Lobbying, OpenSecrets: http://www.opensecrets.org/lobby/index.php

116. LobbyWatch http://www.lobbywatch.org/lobbywatch.html

117. The Center for Media and Democracy’s PR Watch: http://www.prwatch.org/

& http://www.prwatch.org/fakenews3/summary

118. Office of the Clerk, The House of Representatives: http://clerk.house.gov/

119. Public Citizen: http://www.citizen.org

120. American Civil Liberties Union: http://www.aclu.org

121. Citizens for Responsibility and Ethics in Washington:

http://www.citizensforethics.org

122. The National Association for the Advancement of Colored People:

http://www.naacp.org/

Page 69: Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları

Sayfa: 63

Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları Eray AKDAĞ

ÖRNEK DERS MATERYALLERİ

M.1. Yasama Sürecinde Sadeleştirilmiş Etki Alanları Akış Şeması40

40 Kanun Tasarıları için hazırlanan bu şema hem etki alanlarını, hem de sürecin akışını ortaya koymaktadır. Şema, Yasama Sürecinin resmi başlangıcı kabul edilen Kırmızı “*” işaretli "Hükümet” kutusuna kadar içi boş oklarla ilk etki alanlarını göstermektedir. Ayrıca bu kutu, Kanun Teklifleri için “Milletvekil(ler)i” ibaresi ile değiştirilerek de okunabilir. Ancak bu şemada Cumhurbaşkanı’nın veto ve referandum yetkisi ile (AB Komisyonu gibi) uluslararası resmi ve özel kurum etkileri gibi çeşitli etkiler dışarıda bırakılmıştır.

Page 70: Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları

Sayfa: 64

Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları Eray AKDAĞ

M.2. Politika Belirlemede Argüman ve Perspektif Farkları41

ALTIN MADENİ – KIRMIZI

Ülkemizdeki altın rezervlerimizin işlenebilir olması cari açığımızı

azaltacaktır.

Altın aramasında kullanılan siyanür farklı bileşikler halinde doğada

da bulunan ve gerekli önlemler alındığında sağlık için zararlı

olmayan bir maddedir.

Büyük oranda ithal etmek zorunda kaldığımız altın sanayiden

gündelik kullanıma kadar birçok alanda önemli oranda talep edilen

bir madde olduğu için rezervlerimizin tamamını işlemeliyiz.

Altın aramasıyla ilgilenen firmalar sosyal sorumluluk projeleri ve

çevreye duyarlılıklarıyla diğer birçok firmaya göre ön plana

çıkmaktadırlar.

Siyanürün kansere sebep olduğuna dair bir tek bulgu yoktur.

Bilgilendirme Kutusu – 1 …Buradan finansal sisteme dair yan bir sonuç da çıkacaksa; 2013’te döviz hesaplarındaki 17 milyar dolarlık artışa net 10 milyar dolarlık altına yatırım hesaba katılırsa tanık olduğumuz döviz kuru artışının arkasındaki ‘halk desteği’ ilerisi için yeterince ürkütücü görünüyor. Kimse ‘lobi’ aramasın, işin kötü tarafı burada; vadesi gelecek kısa vadeli dış borç, bir yıllık cari açık finansmanı gibi unsurların üzerine bir de varlık dolarizasyonu ekleniyor. Bu, ekonomi politikası hatalarının boşluk kabul etmediğinin de iyi bir göstergesi. (Uğur Gürses, 3 Şubat 2014)

Bilgilendirme Kutusu – 2 Madencilikte siyanür kullanımı 1880'li yıllara dayanmaktadır. Özellikle altın ve gümüş üretiminde kullanılan siyanürün, kapalı devre sistemler ile kullanımı gerçekleşmektedir. Üretim sonucu oluşan atıklardaki siyanürü uzaklaştırmak INCO prosesi gibi çeşitli prosesler ile mümkündür [1]. Madene uygun planlama , yönetmelikler ve günümüz teknolojisi ile siyanürün taşıdığı riskler ortadan kaldırılmaktadır. (http://tr.wikipedia.org/wiki/Siyan%C3%BCr)

41 Kırmızı ve Yeşil gruplandırmaları; objektif doğruluğa sahip olan, ancak karşıt görüşlerdeki iki farklı hipotetik argüman serisini işaret etmektedir. Lobicilik ve savunuculuk uygulamalarını simülasyon yoluyla açıklamakta destek materyali olarak hazırlanmış ve sade bir örnek olarak sunulmuştur.

Page 71: Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları

Sayfa: 65

Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları Eray AKDAĞ

M.3. Politika Belirlemede Argüman ve Perspektif Farkları

ALTIN MADENİ – YEŞİL

Altın büyük oranda mücevher olarak kullanılmasına yani doğrudan

bir ihtiyaç olmamasına karşın üretimi çevreye geri dönülmez zararlar

vermektedir.

Siyanürün çevreye ve insan sağlığına olan zararları sebebiyle

thiosulfate, thiourea vb. farklı maddeler ile altın araması

önerilmektedir.

Avrupa Birliği 2006/21 nolu direktifine paralel olarak Article 14

kapsamında firmaların üretim sonrası için de finansal destek

ayırmaları gerektiğini belirtmektedir.

ABD’de Montana, Wisconson vb.’nin yanında Çek Cumhuriyet,

Macaristan gibi Avrupa ülkeleri de siyanürle altın aramayı

yasaklamıştır.

Siyanürle altın aranan yerlere yakın bölgelerde üretilen sebzelerde

siyanür kalıntılarına rastlanmaktadır.

Bilgilendirme Kutusu – 1 7 Mayıs 2011 günü, Kütahya'daki Eti Gümüş A.Ş. ye ait gümüş madeni tesisinin siyanür havuzunda ki üç kademeli barajın setlerinden biri çökmüştür. Söz konusu atık havuzu 25 milyon m3 kapasitelidir ve şu anda 15 milyon m3 atık siyanür bulunduğu tahmin edilmektedir. Greenpeace ekibi, Çevre Mühendisleri Odası ile işbirliği içinde baraj bölgesinden örnekler aldı. Alınan su ve toprak örnekleri, Çevre Mühendisleri Odası tarafından analiz edildikten sonra bir değerlendirme yapılacak. Numuneler en yakın köylerin içme suyundan, yağmurdan sonra oluşan göletlerden ve sızıntıdan kirlenmiş olmasından şüphelenilen topraktan alındı. ETİ Gümüş AŞ şirketine ait devasa siyanür havuzundaki atık, insan sağlığını tehdit edecek oranda kanserojen ağır metaller de içeriyor. Bu nedenle Greenpeace, Çevre ve Orman Bakanlığı'nın herhangi bir analiz sonucunu kamuoyu ile paylaşmaması üzerine söz konusu numuneleri alarak Çevre Mühendisleri Odası'na iletmiştir. (Greenpeace Türkiye)

Bilgilendirme Kutusu – 2 Siyanürle altın aramak için milyonlarca litre temiz suyun potansiyel olarak kirletilmesi gündeme gelebilmektedir. Çalışmalar halen kısa süreli ve düşük dozlarda siyanür alımının herhangi bir sağlık riskine sahip olup olmadığı konusunda net bilgi vermemektedir. (Reviews of Environmental Contamination and Toxicology Dergisi)

Page 72: Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları

Sayfa: 66

Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları Eray AKDAĞ

M.4. Politika Belirlemede Argüman ve Perspektif Farkları

ÇEVRE - KIRMIZI

İstanbul, Ankara gibi şehirlerdeki trafik sorunları sebebiyle alternatif yollar yapılmalı ancak bu yapılırken kesilmek zorunda kalınan ağaçların yerine yenilerinin dikilmesi unutulmamalıdır.

Türkiye enerji açısından dışa bağımlı bir ülkedir. Bu nedenle enerji potansiyelimizin yüksek olduğu hidroelektrik santrallerinin ve termik santrallerin kurulumu gerekli Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) raporlarının ışığında gerçekleştirilmelidir.

Güvenlik önlemleri alınmadan ve teknolojik ilerlemenin getirdiği uygun teknikler kullanılmadan yapılan altın arama ve çıkartma faaliyetleri çevreye zarar verebilir.

İstanbul, Ankara gibi şehirlerde hava kirliliği ile mücadelede yeşil alanların artırılması kadar toplu taşımanın teşvik edilmesi de önemlidir. Böylece daha az yakıt tüketimi ve karbondioksit salınımı gerçekleşecektir.

Nükleer santrallerin atıklarının depolanmasının zor olduğu bilinmekle beraber alınan çok katmanlı güvenlik önlemleriyle bu tehlikeler minimum düzeye indirilmektedir.

Bilgilendirme Kutusu – 1 Nükleer güç santralleri, kömür, petrol ve doğal gaza dayalı termik santraller gibi CO2, NOx ve SO2gazları yayarak çevreyi kirletmez, asit yağmurlarına yol açmaz, kömüre dayalı santraller gibi radyoaktif kül üretmez; bu nedenle temiz enerjidir. Nükleer güç santrali iç içe geçmiş kademeli güvenlik tedbirleri alınarak çalıştığından, günlük hayatta sürekli maruz kalmakta olduğumuz doğal radyasyonun 60’da biri kadar radyasyon yayar. Söz gelimi günde bir paket sigara içenlerin bir yılda almış olduğu radyasyon, nükleer santral çevresinde bir yılda alınan radyasyonun 4 katıdır. Bir defa bilgisayarlı tomografi çektirmekle, nükleer santralin bir yılda yaydığı radyasyonun 55 katı kadar radyasyon alınır. Yani nükleer enerji temiz, güvenli ve süreklidir. (Prof. Dr. Halis Ölmez, Ondokuz Mayıs Üniversitesi Rektör Yardımcısı)

Bilgilendirme Kutusu – 2 2010 yılı itibariyle Türkiye altın tüketiminde 74 tonla dünyada dördüncü sırada bulunuyor. Türkiye’deki altın yataklarının Ege, Doğu Karadeniz ve Doğu Anadolu’da yoğunlaştığı biliniyor. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’na göre üretime hazır altın yataklarında 1 tonda 1,2 gram ile 12,65 gram arasında değişen miktarlarda altın bulunuyor ve işletilebilir altın rezervi 700 ton dolayında görünüyor. Jeolojik yapı ve dünyada altının oluşum modelleri baz alınarak yapılan tahminlere göre Türkiye’de 6500 ton potansiyel altın rezervi olduğu tahmin ediliyor. Bu rezervin kanıtlanması halinde Türkiye dünyada altın rezervi bakımından ikinci sıraya çıkacak. (Mahfi Eğilmez, 23.01.2013)

Page 73: Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları

Sayfa: 67

Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları Eray AKDAĞ

M.5. Politika Belirlemede Argüman ve Perspektif Farkları

ÇEVRE – YEŞİL

İstanbul, Ankara gibi şehirlerde yol yapılması için ağaçların kesilmesinin aksine erozyonla ve kuraklıkla mücadele için daha çok ağaç dikilmelidir.

Hidroelektrik Santralleri (HES) dere yataklarını ve çevresindeki doğal hayatı tahrip etmektedir.

Fosil yakıt kullanmak çevreye geri dönülemez tahribatlar verir. İstanbul, Ankara gibi şehirlerde yeşil alanların artırılması hava

kirliliğinin azaltılmasına destek olur. Nükleer santraller taşıdığı riskler ve atıklarının bertarafında yaşanan

güçlükler sebebiyle ciddi bir tehlikedir.

Bilgilendirme Kutusu – 1 Nükleer elektrik santrallerini kapatma kararı alan Almanya’da bu tesislerden çıkacak atıkların bertarafı büyük bir mesele olmaya devam ediyor. Aşağı Saksonya Eyaleti’nin Gorleben kasabasında nükleer atıkların yer altında nihai depolanması için 22 Şubat 1977’de başlatılan çalışmalar hâlâ sonuçlanmadı. Almanya’da 280 bin metreküp nükleer atık, nihai deponun 36 senedir tamamlanamaması sebebiyle geçici depolarda bekletiliyor. Tuz kayaları içinde nihai depo açma çalışmalarına bugüne kadar 1,6 milyar avro harcanmış. (Aksiyon, 13.03.2013)

Bilgilendirme Kutusu – 2 Türkiye kara yüzeyinin %90'ında çeşitli şiddetlerde erozyon cereyan etmektedir. Arazinin %63'ü çok şiddetli ve şiddetli, %20'si ise orta şiddetli, % 7'si ise hafif şiddetli erzyonla karşı karşıyadır. Ülke genelinde yaklaşık 67 milyon hektarlık bir arazide toprak giderek yok olmaktadır. Erozyon büyük ölçüde tarım alanlarında yaşanmaktadır. Amaç dışı arazi kullanımı, hatalı tarım teknikleri, kent, sanayi, ulaşım ve benzeri yatırımların yanlış konumlanması süreci ise erozyonun hızını arttırmıştır. 1978-1996 yıllarında amaç dışı tarım toprağı %33 artmış ve betonlaşarak elden çıkan verimli tarım toprağı 600 bin hektara, yani verimli alanların yaklaşık onda birine yaklaşmıştır. (TEMA Vakfı)

Page 74: Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları

Sayfa: 68

Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları Eray AKDAĞ

M.6. Politika Belirlemede Argüman ve Perspektif Farkları

NÜKLEER - KIRMIZI

Nükleer enerji birçok yönteme göre en çevre dostu teknolojidir.

Türkiye’nin artan enerji ihtiyacı en ekonomik enerji kaynağı nükleer

enerjiyi gündeme getirmektedir.

Nükleer enerji üretimi için kullanılacak reaktör uzay çalışmaları

dahil birçok alanda Ar-Ge faaliyetleri yapılabilmesinin önünü

açacaktır.

Türkiye Uranyum yatakları açısından en büyük rezervlere sahip

ülkelerden birisi olduğu için hammaddede dışa bağımlılığımız

düşecektir.

Dünyada meydana gelen en büyük 2 nükleer kaza da gerekli

teknolojik önlemlerin zamanında alınmaması sebebiyle olmuştur.

Bilgilendirme Kutusu – 1 Türkiye’nin en büyük yerli enerji kaynağı olan yenilenebilir enerji alternatiflerinin daha yaygın şekilde değerlendirilmesinin sağlanması gerekirken bunların başka teknolojilere ihtiyaç bırakmayacak şekilde yaygınlaşarak tümüyle yenilenebilir enerjiye geçilmesi teknik sorunlarla birlikte ekonomiklik ve potansiyele ilişkin kısıtlar nedeniyle mümkün gözükmemektedir. Diğer taraftan enerji arzında %80 düzeyine ulaşmış olan ithal bağımlılığı fiyat istikrarını ve fosil yakıt ithalatının elli milyar doları aşan faturası ödemeler dengesini tehdit eder konumdadır. Bu nedenle, karar vericiler tarafından Türkiye’nin elektrik üretiminin yaklaşık yarısını teşkil eden ithal doğal gazın elektrik üretimindeki payının daha fazla artmaması istenmektedir. Yeni yatırımlarda doğal gaza alternatif olarak güvenilir üretim sağlayacak ekonomik seçenekler olarak kömürle çalışan termik santraller ve nükleer güç santralleri öne çıkmaktadır. (Ekonomi ve Dış Politika Araştırma Merkezi)

Bilgilendirme Kutusu – 2 Ülkelerin enerji ihtiyaçlarının her geçen gün artması ve gerek çevresel faktörler gerekse rezervlerin hızla tüketiliyor olması göz önüne alındığında elektrik üretiminde enerji kaynaklarında çeşitliliğe gidilmesinin zorunlu olması sebebiyle nükleer enerji elektrik üretiminde yaygın olarak kullanılmaya devam edecektir. Bugün politik kararlar verilerek nükleer enerjiden vazgeçeceğini açıklayan devletler şimdiden ekonomik kayıplarını bertaraf edebilmek için devreden çıkardıkları santralleri kademeli olarak tekrar devreye almışlardır. Baz güç üretimi yapan nükleer santrallere ihtiyaç, enerji ihtiyacıyla doğru orantılı olarak artmaya devam edecektir. Tüm bu sebepler göz önüne alındığında, şu anda inşaası devam eden nükleer santrallere bakıldığında daha güvenli, daha çevreci ve daha ekonomik nükleer enerji kullanımını sağlayan yeni nesil nükleer santrallerin dünya genelinde yaygınlaşmasının bir tesadüf olmadığı söylenebilir. (TMMOB Fizik Mühendisleri Odası)

Page 75: Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları

Sayfa: 69

Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları Eray AKDAĞ

M.7. Politika Belirlemede Argüman ve Perspektif Farkları

NÜKLEER - YEŞİL

Türkiye gibi yenilenebilir enerji kaynakları potansiyeli yüksek

ülkeler öncelikle bu kaynaklara yönelmelidir.

Nükleer enerjiye alternatif olabilecek kaya gazı vb. diğer enerji

kolları da dikkatle incelenmelidir.

Japonya’nın Fukuşima şehrindeki nükleer kaza alınan güvenlik

önlemleri ne kadar iyi olursa olsun en ufak bir hatanın çok büyük ve

geri dönülmez çevresel etkileri olduğunu göstermiştir.

Nükleer enerji üretimindeki atıkların korunması en az üretimi kadar

maliyet ortaya çıkarmaktadır.

Dünyanın birçok gelişmiş ülkesi mevcut santrallerini kapatmakta ve

atıklarını diğer ülkelere satmanın yollarını aramaktadır.

Bilgilendirme Kutusu – 1 Nükleer enerji ile elektrik üretilmesinde çok büyük miktarlarda radyoaktif çöp ortaya çıkarılmaktadır. Her yıl sadece ABD’de 12 milyon metreküp yüksek dereceli radyoaktif çöp ortaya çıkmaktadır. Nükleer enerji üretimi için kullanılan yakıt ise büyük oranda yerli insanların yaşadığı yerlerden çıkartılmakta ve bu süreçte büyük oranda onları etkileyen ciddi sağlık ve çevre problemleriyle yüzleşmek zorunda kalmaktadırlar. (Physicians for Social Responsibility, ABD)

Bilgilendirme Kutusu – 2 Sadece ABD’de bugüne kadar, Nükleer Denetleme Komisyonu’nun (NRC) kayıtlarına göre, felakete yol açabilecek derecede 169 kaza olmuştur. Japonya’da 1992 yılında tam 20 tane önemli kaza rapor edilmiştir. 1992 yılında Rusya, uluslararası kuruluşlara 205 kaza rapor etmek mecburiyetinde kalmıştır. İngiltere’de ise gizlenen ve sonra ortaya çıkarılan 17 ciddi nükleer kaza yaşanmıştır. Daha uzatabilecek bu veriler şunu gösteriyor: Nükleer santrallerde kazalar sık rastlanan bir durumdur. Bu kazaların sebep olabileceği sonuçlar açısından en yakından bilinen Çerneobil’e bakabiliriz. Çernobil’de yaşanan radyasyon sızması sırasında 31 kişi öldü. Fakat Ukrayna Çevre Bakanı Dr. Yuri Scherbak, 1992′de yaptığı açıklamada, ülkesinde 1986 yılında meydana gelen Çernobil felaketi sebebiyle 6 bin kişinin öldüğü ve ölü sayısının 40 bine varacağını, ayrıca yüzbinlerce insanın da kansere yakalanacağını söylemiştir (Nükleer Karşıtı Platform)

Page 76: Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları

Sayfa: 70

Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları Eray AKDAĞ

M.8. Politika Belirlemede Argüman ve Perspektif Farkları

SİLAH – KIRMIZI

Silah kültürümüzün önemli bir parçasıdır. Bu sebeple sivil kullanımı

yasaklanmamalı, kontroller sıkı tutulmalıdır.

Silah üretimi bir ülkenin milli güvenliği açısından kritiktir.

Türkiye gittikçe artan oranda silah ihracatı yaparak döviz

rezervlerini artırmaktadır.

Norveç bugün bir yandan Nobel Barış Ödülü’nü vermekte, bir yandan

da önemli miktarda silah üretmektedir. Silah barışın teminatıdır.

Silahın kontrollü ortamlarda devlet eliyle kullanımına izin verilmesi

şiddet eğilimini azaltmaktadır.

Bilgilendirme Kutusu – 1 Türkiye son 20 yıl içerisinde silah ve silah yan ekipman üretimini %800 oranında artırmayı başararak yıllık 20 milyar doların ülke ekonomisinde kalmasını sağlamıştır. (Ekonomik Araştırmalar Derneği)

Bilgilendirme Kutusu – 2 1990-2010 yılları arasında yapılan ABD merkezli bilimsel bir çalışma 18-40 yaş arası bireylerin düzenli olarak silah kullanımına izin verilmesinin beyinde şiddeti tetikleyen yerlerin düzenli olarak zayıflamasına ve günlük hayatta şiddete olan ilginin azalmaya başladığına işaret etmektedir. (Uluslararası Silah Üreticileri Derneği)

Page 77: Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları

Sayfa: 71

Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları Eray AKDAĞ

M.9. Politika Belirlemede Argüman ve Perspektif Farkları

SİLAH – YEŞİL

Türkiye’de her yıl “maç sevinci”, “düğün sevinci” gibi bahanelerle

birçok masum insan yaralanmak ve hatta ölmektedir.

Uluslararası silah lobileri Türkiye gibi silah üretiminde zayıf ülkeleri

özellikle hedef almaktadır.

Her türlü güvenlik önlemine rağmen Türkiye’deki ruhsatsız silah

sayısı hızla artmaktadır.

Dünyanın birçok ülkesinde turistik yerlerdeki polis devriyeleri silah

taşımamaktadır.

Silah üretimi başlı başına savaşı teşvik etmek demektir.

Bilgilendirme Kutusu – 1 Ünlü yönetmen Michael Moore “Bowling for Columbine” adlı belgesinde ABD’de 2 lise öğrencisinin otomatik silahlarla kendi sınıf arkadaşlarını ve öğretmenlerini öldürmesinin arkasındaki nedenleri incelemiştir. En önemli bulgusu silah erişimindeki kolaylıkların ve küçük yaşta ateşli silahlarla tanışmanın şiddete olan duyarsızlığı artırdığıdır. (Bowling for Columbine, Michale Moore)

Bilgilendirme Kutusu – 2 Her yıl kaçak silah satışları sebebiyle az gelişmiş ülkelerde 15’e yakın bölgesel savaş çıkmakta, on binlerce insan hayatını kaybetmektedir. Her ne kadar uluslararası örgütler bu konuda kınama metinleri yayımlasalar da en önemli sorun olan “kontrollü üretim” konusunda büyük silah lobilerinin baskıları sebebiyle önemli yapısal adımlar atılamamaktadır. (Küresel Silahsızlanma Derneği, New York)

Page 78: Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları

Sayfa: 72

Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları Eray AKDAĞ

M.10. TBMM Komisyon Önergesi Örneği

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANLIĞI’NA

Görüşülmekte olan 1/602 esas numaralı Gümrük Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun

Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı’nın 40. çerçeve

maddesinin birinci fıkrasına 25. bent olarak aşağıdaki bendin eklenerek müteakip bentlerin

teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.

“25) 151 nci maddesinde yer alan “terk etmesi” ibaresinden sonra gelmek üzere “veya yetkili

gümrük antreposuna konulması” ibaresi,”

GEREKÇE

Ekonomide zaman zaman oluşan dalgalanmalar, durgunluklar, değişimler sanayi sektörünü

çok zorlayabilmektedir. Gelişmiş ekonomilerde bu gibi durumlara karşı pek çok araç vardır.

Örnek olarak İngiltere’de Londra Metal Borsa’sı ekonominin durgunluğa girdiği zamanlarda

üreticilerin üretimlerini devam ettirebilmesi için değişik yerlerde antrepolar açarak yatırımcı

bankalarla beraber stokların antrepolara konulması ile finansman sağlanması çözümünü

getirmiş ve çok başarılı olmuştur.

Gümrük Kanununun 151.ci maddesi ihracat eşyasının ‘Türkiye gümrük bölgesini terk etmesi

koşuluyla fiilen ihraç edilmiş sayılır’ demektedir. KDV kanununun 12.ci maddesi de ihraç

eşyasının yetkili gümrük antrepolarına konması durumunda eşyanın ihraç edilmiş

sayılacağını belirtmektedir. Her iki kanun arasında uygunluk yaratmak için değiştirilmekte

olan gümrük kanununun 151.ci maddesindeki ‘Türkiye Gümrük Bölgesini terk etmesi

koşuluyla fiilen ihraç edilmiş sayılır.’ cümlesi ‘Türkiye Gümrük Bölgesini terk etmesi veya

yetkili gümrük antreposuna konulması koşuluyla fiilen ihraç edilmiş sayılır.’şeklinde

değiştirilebilir.

Bu değişiklik herhangi bir vergi kaybına neden olmayacaktır. Ayrıca ihracat işleminin sona

ermesi ile iade edilen KDV, ihraç edilen eşya ithal edilmek istendiğinde KDV’si ödenerek

ithal edileceği için KDV kaybı söz konusu değildir. Dolayısıyla yapılan değişiklik ülkemizde

pek çok üreticinin durgunlukta ürettiği eşyayı pazara sunmasında yeni imkanlar yaratacaktır.

Page 79: Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları

Sayfa: 73

Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları Eray AKDAĞ

M.11. TBMM Genel Kurul Önergesi Örneği

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA

Görüşülmekte olan “Türk Ticaret Kanunu Tasarısı”nın 18 inci maddesinin birinci ve

üçüncü fıkralarının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

“(1) Tacir, her türlü borcu için iflâsa tabidir; ayrıca kanuna uygun bir ticaret unvanı

seçmek, ticarî işletmesini ticaret siciline tescil ettirmek ve bu Kanun hükümleri uyarınca

gerekli ticarî defterleri tutmakla da yükümlüdür.”

“(3) Tacirler arasında, diğer tarafı temerrüde düşürmeye, sözleşmeyi feshe,

sözleşmeden dönmeye ilişkin ihbarlar veya ihtarlar noter aracılığıyla, taahhütlü mektupla,

telgrafla veya güvenli elektronik imza kullanılarak kayıtlı elektronik posta sistemi ile yapılır.”

GEREKÇE

Birinci fıkraya "bu Kanun hükümleri uyarınca" ibaresi eklenmiş, böylece ticarî

defterlerin Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre tutulmalarının gerekli olduğuna vurgu

yapılmıştır. Amaç ticarî defterlerin Türk Ticaret Kanununa, dolayısıyla Türkiye Muhasebe

Standartları Kurulunun düzenlemelerine göre tutulacağını Vergi Usul Kanunu ile diğer vergi

mevzuatının burada bir rolünün bulunmadığını belirtmektir. Bu konuda tereddüt duyulmaması

arzu edilmektedir. Vergi Usul Kanununun ticarî defterlere ilişkin hükümleri sadece vergi ile

ilgili olarak uygulanır.

Üçüncü fıkraya elektronik posta sisteminin kullanılması gereği eklenmiştir. Çünkü,

sadece güvenli elektronik imzayı içeren bir yazı postalanmayı içermez. Oysa burada

amaçlanan yazının postalanmasıdır. Bu sebeple elektronik gönderme tekniği gereği mezkûr

ekin yapılması zorunluluğu duyulmuştur.

Page 80: Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları

Sayfa: 74

Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları Eray AKDAĞ

Adaletsizlik ve yalancılık ve açgözlülük karşısında

dürüstlük, gerçek ve merhamet için

sesinizi yükseltmeye hiçbir zaman korkmayın.

Eğer dünyanın dört bir yanındaki tüm insanlar … bunu yapsalardı,

bu dünyayı değiştirirdi.

William FAULKNER

Never be afraid to raise your voice for

honesty and truth and compassion

against injustice and lying and greed.

If people all over the World ... would do this,

it would change the earth.

William FAULKNER

Page 81: Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları

Sayfa: 75

Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları Eray AKDAĞ

Page 82: Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları

SAVUNUCULUK VE DEMOKRATİK KATILIM

DERS NOTLARI

ERAY AKDAĞ

ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

AVRUPA BİRLİĞİ VE ULUSLARARASI EKONOMİK İLİŞKİLER ANA BİLİM DALI

YARI ZAMANLI ÖĞRETİM GÖREVLİSİ

E R A Y A K D A Ğ

K İ T A P L I Ğ I

22 Nisan 2015

ISBN: 978-605-65406-0-8