ruh gerÇek gÜcÜnÜ derÝn duyguda gÖsterÝrınları.com/arsiv/1310dergi.pdfduygular, sevinçler,...

52
RUH GERÇEK GÜCÜNÜ DERÝN DUYGUDA GÖSTERÝR ARAMIZDAKÝ P ARAMIZDAKÝ P ARLAKLAR ARLAKLAR ÝNANCIN ÝNANCIN YENÝDEN YENÝDEN A A Y Y ARLANMASI ARLANMASI EKÝM 2013 Sayý: 538 Fiyat: 7 TL

Upload: others

Post on 27-Dec-2019

4 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: RUH GERÇEK GÜCÜNÜ DERÝN DUYGUDA GÖSTERÝRınları.com/arsiv/1310Dergi.pdfduygular, sevinçler, sevginin verdiði mutlu-luklar, inancýn verdiði huzur ve güven, hayatýný belli

RUH GERÇEK GÜCÜNÜDERÝN DUYGUDA GÖSTERÝR ARAMIZDAKÝ PARAMIZDAKÝ PARLAKLARARLAKLARÝNANCIN ÝNANCIN YENÝDEN YENÝDEN AAYYARLANMASIARLANMASI

EKÝM 2013 Sayý: 538 Fiyat: 7 TL

Page 2: RUH GERÇEK GÜCÜNÜ DERÝN DUYGUDA GÖSTERÝRınları.com/arsiv/1310Dergi.pdfduygular, sevinçler, sevginin verdiði mutlu-luklar, inancýn verdiði huzur ve güven, hayatýný belli

Aylýk Kültürel ve Siyasi Dergi

Onur Baþkaný:Dr. Refet Kayserilioðlu

Sahibi ve Genel Yayýn Müdürü:Ayþegül Kayserilioðlu

Yazý Ýþleri Müdürü:Güngör Özyiðit

Yayýn Kurulu:Güngör ÖzyiðitNelda BayraktarHale Ürkmezgil

Haberleþme ve Okur/Abone Ýliþkileri:

0535 4554223 - 0549 7220248

Yönetim Yeri:Hayri Eðmezoðlu Sk. Ýkizler Ap.

No: 8 D: 32 Erenköy/Ýst.

Baský:Hedef Dijital Baský

Taksim Cad. No: 19/ATaksim/Ýstanbul

Fiyatý: 7 TLYýllýk Abone: 75 TL

Yurt Dýþý: 90 TL

Cilt: 45 Sayý: 538 Ekim 2013

Ruh Gerçek GücünüDerin Duyguda Gösterir ...................... 2Dr. Refet Kayserilioðlu

Ýnsan Nasýl Varoldu? - II ...................... 7Ahmet Kayserilioðlu

Aramýzdaki Parlaklar ......................... 12Güngör Özyiðit

Yaþamýmýza Yön VerenÖzlü Sözler ........................................ 17Derleyen: Nihal Gürsoy

Hint Uygarlýðýnda Kadýnýn Konumu ................................ 24 (Kadýnýn Bitmeyen Çilesi)Yalçýn Kaya

Özgür ÝrademizGerçekten Özgür mü? ...................... 33Derleyen: Nelda Bayraktar

Ýnancýn YenidenAyarlanmasý ...................................... 39(Canlý Kryon Celsesi)

Dergimizin internet sitesini www.sevgidunyasidergisi.com, www.dostluk.org

adreslerinden ziyaret edebilirsiniz

ÝÇÝNDEKÝLER

Page 3: RUH GERÇEK GÜCÜNÜ DERÝN DUYGUDA GÖSTERÝRınları.com/arsiv/1310Dergi.pdfduygular, sevinçler, sevginin verdiði mutlu-luklar, inancýn verdiði huzur ve güven, hayatýný belli

1

Sevgili DostlarKötülük, çirkinlik, insandýþý olmak iyice belirginleþiyor ki, etrafý

çizilsin, býrakýlsýn ve terkedilsin diye. Onu görenler kendilerineyakýþtýramasýnlar, ondan vakit geçirmeksizin uzaklaþsýnlar diye.Tanýnmasý ona göre davranýlmasý gereken bir konu gizli mi kalmalýyoksa ortaya mý konmalý? Elbette ikincisi. Bu durumda kötülükler veonlarýn oluþmasýna neden olanlar, maskelerin ardýna daha fazlagizlenemeyecek duruma gelmedeler ve insanlýk dýþý yöntemlerin biriardýndan diðerini icat etmedeler. Öte yandan iyilik ve sevgi yolundaolanlarýn daha yürekli, daha ýlýmlý, daha bildikleri doðrulara uyanve sabýrlý olmalarý gerekiyor. Onlarýn taraf belirlemelerine gerekyok ki... onlar zaten iyiliðin, hayrýn ve sevginin tarafýndalar. Zatenbu taraf insanýn, insan olmanýn tarafý, yani O’nun halifesi olarakyeryüzünde dolaþmasý murat edilen insanýn. Öyle olma yolundakiinsan, kötülüðe batmýþ bile olsa bir baþka insaný horlar mý; onlarýnbelâlara uðramasýndan, yok olmalarýndan rahatlýk duyar, zevk alýrmý? O’nun yeryüzündeki halifesi olmaya aday ve bunu kendisi deisteyen kiþinin gönlü intikam ateþiyle yanar mý? Ancak “acaba dahane yapabilirim ve ne yapabilirdim?” diye sorar kendine. Ýstersenizþimdilik kötü iþleri yapanlarý da sevmek gerekir gibi bir noktadanbaþlayacaðýmýza, gönlümüzde iyilikten ve sevgiden ayrý bir duygu-nun barýnmamasýna dikkat etme noktasýndan baþlayalým iþe. Özel-likle ülkemiz gibi diyarlarda bunu yapabilmek epey kontrol isteyenzor bir eylem olsa da, unutmayalým bu zamanda, bu bölgede ve buülkede gelmeyi biz seçtik, faydalý olmak, iþe yaramak, O’nun varet-tiklerine O’nun hatýrý için katlanmayý kabul ederek iyi ve doðrubildiklerimizi vermek için; kafa kesenlerin, yol vuranlarýn, yetimhakký yiyenlerin, yalancýlarýn yöntemlerinin tuzaðýna düþmek içindeðil. Baþlangýçtaki ikinci noktamýz da dilimizdeki kötü veaþaðýlayýcý sözcükleri temizlemek olsun. Doðrularý söyleyenlerin dil-leri, doðruluðun güzelliðine uygun, gönüllere serinlik veren veyatýþtýrýcý bir dil olmalýdýr çünkü.

SEVGÝ DÜNYASI

En Derin Sevgilerimizle

SEVGÝ DÜNYASI

Page 4: RUH GERÇEK GÜCÜNÜ DERÝN DUYGUDA GÖSTERÝRınları.com/arsiv/1310Dergi.pdfduygular, sevinçler, sevginin verdiði mutlu-luklar, inancýn verdiði huzur ve güven, hayatýný belli

SEVGÝ DÜNYASI2

Ruh Gerçek GücünüDerin Duyguda Gösterir

Derin duygu, ruhun bütünenerjisini, bütün güçlerini ve bütün yeteneklerini tek bir duygu üzerinde yoðunlaþtýrmasýyla oluþur.Derin duygu, neþeli, mutluluk verici olabildiðigibi, üzüntülü, karamsar,ümitsiz ve mutsuzluklarýn en büyüðünü verici de olabilir. Derin duygununoluþumunda düþüncelerin ve tahayyüllerin (imge) etkisi büyüktür. Dr. Refet Kayserilioðlu

Page 5: RUH GERÇEK GÜCÜNÜ DERÝN DUYGUDA GÖSTERÝRınları.com/arsiv/1310Dergi.pdfduygular, sevinçler, sevginin verdiði mutlu-luklar, inancýn verdiði huzur ve güven, hayatýný belli

3SEVGÝ DÜNYASI

DUYGULARIN BEDENE ETKÝSÝ

Bir þeye çoküzüldüðünüz zamaniþtahýnýz kesilir, hiçbirþey yapmak istemez, hepüzüldüðünüz þeyidüþünürsünüz. Kendinizeaklýnýzla yön verip,üzüntüden çekip çýkar-mayý akýl etmezseniz,öylece üzüntülü düþünceve duygulara daha çokgömülürsünüz. Böyledurumlarda duygulardüþünceleri davet eder,olumsuz düþünceler deyeni üzüntülü duygularýçaðýrýr. Ýnsan derdiniöylece büyütür gider.Sürgit devam eden üzün-tüler, kýzgýnlýklar vekorkular da bedende birtakým bozukluklar yap-maya baþlarlar.Psikosomatik dediðimiz,ruhsal sebebe baðlýhastalýklar böyle oluþur.Psikosomatik hastalýklar-da duygular belli ki,bedenin iþleyiþine,kimyasýna veyadokusuna etki yapmakta,zayýf olan yerde birbozukluk veya hastalýkortaya çýkarmaktadýr.Meselâ midede, barsaktayaralar (ülser) olmakta,

ya da daha hafif þekliylegastrit, kolit denen, mideveya baðýrsakta iltihabidurumlar oluþmaktadýr.Yahut da sýkça görülençarpýntýlar, sinirsel baþ vebeden aðrýlarý, tansiyonbozukluklarý, iþtahsýzlýk-lar, uykusuzluklargörülmektedir.

Buna mukabil neþeliduygular, sevinçler,sevginin verdiði mutlu-luklar, inancýn verdiðihuzur ve güven, hayatýnýbelli bir iþe, belli bir ga-yeye veya belli bir çalýþ-maya baðlamanýn verdiðidüzenli yaþam, bedeneiyi, olumlu duygularýnhâkim ve etkili olmasýnýsaðlar. Neþeli, huzurlu,mutluluk dolu duygular,düzenli ve gayeli biryaþamýn verdiði canlýlýk,bütün organlar için vebeden için hayat veren,saðlýk veren bir iksir(þurup) gibi etki yapar.Yaþamý boþ geçirmemesi,belli bir yaþam gayesiolmasý, kiþiyi, neyapacaðýný bilememeninsýkýntýlarýndan kurtarýr.Günlük yapýlmasý gerekliiþleri dert gibi görmeden,onlarý þevkle yapmak,huzur kazandýrýr.

Meselâ bir insanýnsabah temizliðini,erkekse týraþýný, kadýnsamakyajýný yapmayýgözünde büyütmemesi,ibadetini yapýyorsa,yasak savar gibi deðil de,Yüce Sevgili'yle buluþmaheyecanýný taþýyarak yap-masý gerekir. Günlükiþleri, kadýnlarýn ev iþle-rini, erkeklerin dýþarýdakiiþlerini angarya gibi, sav-saklayarak yapmamasý,gönülde iyi, olumlu duy-gularýn doðmasýný saðlar.

ÝYÝ YAPILAN ÝÞ, KÖTÜ YAPILAN ÝÞ

Ýngilizlerin güzel biratasözü vardýr: "Eðer biriþ yapýlmaya deðerse,mutlaka iyi yapýlmalýdýr""If a thing is worthdoing, it is worth doingwell" derler. Yalnýz iyiyapýlmalý deðil, aynýzamanda severek,neþeyle, sevinçli bir þarkýokur gibi yapýlmalýdýr. Ozaman o iþ sýkýntý ver-mez, dert olmaz, kýsasürede yapýlýr ve güzelyapýlýr. Öyle yapýlan biriþin de saðlýk için yararýbüyük olur. Böyle iþlerinhem beden için, hem ruhiçin katkýsý büyüktür.

Page 6: RUH GERÇEK GÜCÜNÜ DERÝN DUYGUDA GÖSTERÝRınları.com/arsiv/1310Dergi.pdfduygular, sevinçler, sevginin verdiði mutlu-luklar, inancýn verdiði huzur ve güven, hayatýný belli

Bir haným düþünelim.Ev iþlerini yapmakistemiyor. Yapacaðýbaþka bir iþi de yok. Eviþlerini kötü görüyor, adiiþler olarak görüyor. Eviþini yaparken kendisinihizmetçi gibi tahayyülediyor. O iþler ona batarve rahatsýz eder. Diyelimki, maddi durumlarýelveriþli oldu da birhizmetçi tuttular. Bütün opis dediði iþleri hizmetçiyaptý. Hanýma yapýlacakne kaldý? Ýnsan boþ dura-mayacaðýna göre berberegidecek, terziye gidecek,sürekli alýþveriþdüþünecek. TV seyrede-cek. Ama aradýðý huzurubir türlü bulamayacaktýr.Çünkü yaptýðý þeyler,ruhuna huzur verecek,planlý, gayeli iþlerdeðildir. Vakit öldürmekiçin icat edilmiþþeylerdir. Ve bunlar ruhutatmin etmez. Hele birþeyler öðrenmiyor, bil-gisini, tecrübesini artýr-mýyor, gönlünü arýtmanýngereðini duymuyorsa vekimseye de bir hayrý,katkýsý olmuyorsa, hayatýbüsbütün boþ geçiyordemektir. O boþluðunverdiði sýkýntýyý dediko-du yapmakla, onu bunuçekiþtirmekle gidereceði-

ni sanacak, daha koyubir sýkýntý bataðýna bata-caktýr.

Ayný þekilde bir adamdüþünelim. Bir iþteçalýþýyor, ama çalýþtýðý iþisevmiyor. O iþ onungeçimini saðlýyor ama, okendisini çok daha üstüniþlere lâyýk görüyor.Daha üstün iþlere geçe-bilmek çaba ile, sürekliçalýþmayla, bilgi vetecrübesini artýrmayla veher eline aldýðý iþi, en iyiyapmakla olur. Halbukibu adam, hiç böylesýkýntýlara girmekniyetinde deðil. Ya ilti-masla, ya hile ile, yaamirlere dalkavuklukyaparak ya da iyi çalýþan-larýn ayaðýný kaydýrarakbir yerlere varmak isti-yor. Çoðu zaman iste-diðini elde edemeyincede, sabahtan akþama onabuna kýzarak, þanssýz-lýðýndan yakýnarak, vak-tini baþkalarýný kötüleye-rek geçiriyor. Bu insanhuzurlu ve mutlu olabilirmi? Yükselebilir mi?Akþam evine neþe vesevinç götürebilir mi?Yoksa evine sýkýntý mýtaþýr ve de evde bitmeyenbir hýrgürün kapýsýný mýaçar?

Ýnsan, hayatýn cid-diyetini kavrayarak,severek çalýþmalý, yap-masý gereken iþleri birdert gibi, bir belâ gibigörmemelidir. Çalýþ-mayan insan, saðlýklý vemutlu olamaz, uzunyaþayamaz. Hele sevme-den çalýþmak, sevmedeniþ yapmak, yýkýcý vezehirli etkiler yapar.

GÖNÜLDEN AKLAGELEN NEÞE

Gönülde huzur, neþe vemutluluk varsa, insandoðru yolda demektir. Okiþi çalýþmayý, bilgi edin-meyi, düþünmeyi ve herçeþit iþi isteyerek, seve-rek yapar. Gönlündehuzuru ve tatmini herzaman duyar. O zaman oinsanýn gönlünden aklýnasürekli bir neþe ve huzurakar. O zaman o insanýnaklý daha dengeli, dahagüzel ve daha derin çalý-þýr. Yenilikleri ve güzel-likleri daha kolay bulur.Gönülden akla neþeningelebilmesi için insanýndünyadaki yaþam gaye-sine uygun düþünmesi veyaþamasý gerekir.Dünyada yaþayýþýmýz,Yaradan'ýn insan içinçizdiði yolda, O'nun gös-

SEVGÝ DÜNYASI4

Page 7: RUH GERÇEK GÜCÜNÜ DERÝN DUYGUDA GÖSTERÝRınları.com/arsiv/1310Dergi.pdfduygular, sevinçler, sevginin verdiði mutlu-luklar, inancýn verdiði huzur ve güven, hayatýný belli

terdiði doðrultuda olmakzorundadýr. O, insanýndünyada bilgi ve tecrü-belerini artýrarak aklýnýgeliþtirmesini, iyilik edenve insan kardeþlerinehizmet eden olmasýnýistiyor. O, insandan, hak-lara saygýlý olmasýný,çalýþmalarýný ibadet gibiciddi, düzenli ve severekyapmasýný istiyor. O,insandan, önce kendisini,sonra tüm insanlarý, tümvarolanlarý ve Yaradanýnýsevmesini istiyor. Ken-disiyle, tüm insanlarla veYaradanýyla barýþýk olaninsan, hýzla geliþir,huzurlu ve mutlu olur.Tanrýnýn dilediði deðerliinsan, üstün insan, bun-larla olunur. Ve o insan,Yaradan'a doðru yükselir.

Varoluþun gayesineuygun yaþayanlar içinçalýþmak bir angarya, birdert deðildir. Yapýlmasýgereken hiçbir iþ, pis veçirkin deðildir. Ýþin temi-zi, yararlýsý, iyi yapýlaný,severek yapýlanýdýr.

Ýþin kötüsü, pisi,sevmeden, istemeden,lânetle yapýlanýdýr. Ýnsandünyada niçin yaþadýðýnýbilir, aklýný ve gönlünüde o gayeye ayarlarsa,

her iþ o insan için güzelolur, severek yapýlýr.Severek yapýlan iþler ise,güzel duygularý hâsýlederler. Ýþte o zamanakýl, gönüldeki neþeden,huzurdan ve mutluluktanbeslenmeye baþlar.

DERÝN DUYGUDAKÝ GÜÇ

Derin duygu, ruhunbütün enerjisini, bütüngüçlerini ve bütünyeteneklerini tek birduygu üzerinde yoðun-laþtýrmasýyla oluþur.Derin duygu, neþeli, mut-luluk verici olabildiðigibi, üzüntülü, karamsar,ümitsiz vemutsuzluklarýnen büyüðünüverici de ola-bilir. Derinduygununoluþumundadüþüncelerinve tahayyül-lerin (imge)etkisi büyük-tür. Kiþininbüyük sevinçve mutlulukveren bir olay-la karþýlaþmasýveya büyüküzüntü vesýkýntý veren

bir olayla karþýlaþmasýderin duygunun oluþu-muna yol açabilir. Böylebüyük üzüntü ve sýkýntýy-la bir gecede saçlarýaðaran veya büyük kalp,mide vs. rahatsýzlýðýnauðrayan insanlar vardýr.Ayný þekilde mutluluk vesevinç veren bir olayýnoluþu da kiþiyi, her yön-den daha güçlü ve saðlýk-lý yapabilir. Demek kiderin duygunun olumluve olumsuz þekillerivardýr. Bunlarýn oluþu-munda kiþinin aklýnýn,bilgisinin, iradesinin vegeçirdiði tecrübelerinetkileri büyüktür. Kiþiiradesini kullanmayý

5SEVGÝ DÜNYASI

Resim: “Deniz Kýyýsýnda Meditasyon” Alisa Wilcher

Page 8: RUH GERÇEK GÜCÜNÜ DERÝN DUYGUDA GÖSTERÝRınları.com/arsiv/1310Dergi.pdfduygular, sevinçler, sevginin verdiði mutlu-luklar, inancýn verdiði huzur ve güven, hayatýný belli

SEVGÝ DÜNYASI6

baþararak olumsuz derinduygularýný frenleyebilir.Olumlu derin duygularýda artýrabilir.

Duygu, yaratýcýlýðýnmotorudur. Duygusunuakýl, bilgi ve iradesiyleolumlu yönde yönlen-diren kiþi, büyük eserlermeydana getirebilir.Derin duyguyla, sevgiyleve bilgiyle yapýlan eser-ler, þaheserler olurlar. Oeser, bir resim bir heykel,bir müzik parçasý biredebi eser veya birmimari eser olabilir. Oeserde sanatkârýn derinduygusu, yoðun düþünce-si ve büyük sevgisivarsa, onu seyredenlerveya dinleyenler aynýderin duyguyu ve aynýcoþkun sevgiyi alýrlar;hayran kalýrlar. Aslýndaüstün eserler, büyüksevgi verilen, derin

duygu ve engin bilgininmarifetidir. Derin duygu-nun ve büyük sevginin,engin geniþ ve köklü birbilgiyle desteklenmesigerekir.

Duygu, bir yönüylegönlün bir titreþimidir. Otitreþimler hassasgönüllerde, benzertitreþimleri hâsýl ederler.Öylece duygular, insan-dan insana geçer.Duygularý geliþmiþ olan-lar, baþkalarýnýn duygu-larýný daha kolay alabilir-ler. Geri, kötülük düþü-nen ve kötülük yapaninsanlarýn duygularý dageliþmemiþtir. Onlar darbir alanda dolaþýrdururlar. Baþkalarýnýnduygularýný, acýlarýný vesevinçlerini alamazlar.Onun için acýmasýzolurlar. Onlara duygusuzinsan denir.

Derinduygu,köklübirinancýnda yapýtaþýdýr.Köklüinancýndiðerbir yapý

taþý doðruluðunakuþkusuz olarak eminolunan saðlam bir bil-gidir. Gönlümüz doðru-luðu, yararlý olduðu,gerekli ve zorunluolduðu bilinen bir bilgiyederin duyguyla vesevgiyle sarýlýnca, obizim için mutlaka uyul-masý gereken köklü birinanç olur. Ýnanç gönüldeoluþur ve gönlü yön-lendirir. Öyle bir inanç,yükselmeyi, arýnmayý veüstün insan olmayý hýz-landýrýr. Yalnýz kiþinin,geliþen bilgi ve tecrü-beleriyle, inancýnda iyiyedoðru sürekli rötuþlaryapmasý gerekir. Yoksainancý zamanla donuk,duraðan bir hal alýr.Kiþinin geliþmesine frenolur. Onun için inancýnuyanýk olmasý, yani bilgive tecrübelerle sürekligeliþmesi gerekir. Ýnsanderin duygusuna, doðrubilgisine ve köklü inancý-na etki yapabilecek,onlarý bozabilecek kötüetkileri çevresindensürekli alabilir. Onun içinduygularýn, inancýn vebilgilerin sürekli tazelen-mesi ve geliþtirilmesigerekir, uyanýk olunmasý,kontrolün býrakýlmamasýicap etmektedir.

Resim: “Duyguyla Çalmak” Maryn Chilson

Page 9: RUH GERÇEK GÜCÜNÜ DERÝN DUYGUDA GÖSTERÝRınları.com/arsiv/1310Dergi.pdfduygular, sevinçler, sevginin verdiði mutlu-luklar, inancýn verdiði huzur ve güven, hayatýný belli

SEVGÝ DÜNYASI7

Ýnsan Nasýl Varoldu? - IIAhmet Kayserilioðlu, Psikolog

KAYIP HALKA

Kur'an âyetlerinde insanýn baþka can-lýdan türemediði, doðrudan doðruyaYaradan'ýn eliyle topraðýn özünden vebir kan pýhtýsýndan varedildiði netifadelerle ortaya konur. Doðaldýr kitopraktan varedilen insanýn vücududeðil, üreme hücresi olan zigottur.Kanaatimce bu hücrenin rahim görevigörecek bir ortamda geliþtirilip, doðu-munun ve bakýmýnýn gerçekleþtirilmeside yeryüzünde görevlendirilmiþ veinsan kýlýðýna bürünmüþ meleklerebýrakýlmýþtý Yaradan tarafýndan. Geçensayýmýzda bunlarý Kur'an âyetlerininyanýsýra, rehber varlýk bilgilerinin deýþýðýnda yeterince yorumlamýþtýk.

Evrim kuramý, yani canlýlarýn bir-birinden ürediði, türlerden yeni türleroluþarak insana kadar geliþmenin sað-landýðý, bugün biyoloji biliminin entemel gerçeði. Fosil bulgularý ve genetikbilgilerimiz de bunu doðrulayýp dur-makta. Aslýnda bu yöntemi kullanan veböylece canlýlarýn geliþmesini saðlayantasarýmcý zekâlarý da devreye soktuðu-muzda, Kur'an ile çeliþen hiçbir þeybulamýyoruz. Ama iþ, insanýn varoluþu-na gelince durum çatallaþýyor. Bilimâlemi haklý olarak evrim kuramýnýninsana da uygulanacaðýna kani olduðun-dan, yýllar boyunca atalarýmýzýn fosil-lerini bulmak için çabalayýp durmakta.Henüz aradýklarý kayýp halkayý bulmuþdeðiller. Hattâ 1912'de "Piltdown

Fotograf: “Yaslanan Kadýnýn Vadisi” Carl Warner

Page 10: RUH GERÇEK GÜCÜNÜ DERÝN DUYGUDA GÖSTERÝRınları.com/arsiv/1310Dergi.pdfduygular, sevinçler, sevginin verdiði mutlu-luklar, inancýn verdiði huzur ve güven, hayatýný belli

SEVGÝ DÜNYASI8

Adamý" denen sahte bir fosil bile üretti-ler. Foyasý ancak 1953'de ortaya çýktý.Araþtýrmalar hýzla sürüyor ama medya-da ve popüler kitaplarda sanki tamsonuca varýlmýþ gibi, insanýn atalarý peþpeþe fosil fotoðraflarý ve resimlerlefütursuzca sergilenip durulduðundanvaroluþumuz, neredeyse bir oldubittiyegetirilmektedir. Böylece zaten kötü uy-gulamalarý dolayýsýyla dinlere mesafeliduran ateistlerin eline, bilimsel görü-nümlü çok önemli bir koz daha verilipdurulmaktadýr senelerce...

BÜYÜK ÇEKÝÞMELER

"Ýnsanýn Atalarý" konusunun bilimâleminde çözümüne kavuþturulmakþöyle dursun, nasýl þiddetli tartýþmalarasahne olduðunu Tübitak çevirisi "BüyükÇekiþmeler" kitabýndan kýsaca aktarýyo-rum.:

" KAYIP HALKA: Asýk yüzlü NewYork Times gazetesinin ön sayfasýndabir bilim kavgasýna yer vermesi sýk rast-lanan bir durum deðildir. Ama 18 Þubat1979 tarihli sayýsýnda, ön sayfanýn altýn-da, üç sütuna basýlmýþ bir resimle birlik-te iþte tam da böyle bir haber vardý.Resmin altýndaki baþlýk þöyleydi: 'ÖnÝnsan' bulgusu karþýt görüþlü antropo-loglarý böldü.

Yazý þöyle baþlýyor: Ýki ünlüantropolog geçen ay elde edilen birbuluntunun gerçekten de insanýn vebütün insansý yaratýklarýn ortak atasý bir'Ön Ýnsan' olup olmadýðý konusunda bir-birlerine cephe aldýlar. Kenyalý

antropolog Richard Leakey, ikiAmerikalý bilimadamýnýn geçen ay buözelliðe sahip yeni bir tür bulduklarýyolundaki açýklamalarýna itiraz ediyor.Amerikalý bilimadamlarýndan Dr.Donald C. Johanson ise Leakey ile bir-likte insan evrimi konusundaki bir sem-pozyuma katýlarak iddiasýný þiddetlesavundu.

"..... Bu yüzyýlýn baþýndan itibareninsanýn evrimi de dahil olmak üzereevrim kuramý, bilim dünyasýndakendine bir yer edinmeye baþlamýþtý.Biz insanlarýn maymunlardan türediðidüþüncesi ya da korkusu hâlâ tartýþmakonusuydu. Daha mantýklý görünenikinci bir seçenek ise hem insanlarýnhem de insansý maymunlarýn atasý olanhenüz bilmediðimiz baþka bir yaratýktantürediðimiz düþüncesiydi.

"Ancak bu kuramla ilgili önemli birsorun bulunmaktaydý. Bu da, insanýnevrim çizgisiyle ilgili fosil bulgularýndabüyük bir boþluk olmasýydý. Çizgininbir ucunda biz vardýk ve kuzenlerimizolan modern insansý maymunlar da aynýuçta yer alýyordu. Bir de 10 milyon yýlya da daha önce yaþadýðý düþünüleninsansý maymunlarla ilgili fosil buluntu-larý vardý elimizde.

"Peki ama aradaki aþamalarda neolmuþtu? "Kayýp Halka" neredeydi?Ýnsanlýk tarihinde Kutsal Kase'den sonraen çok peþinde koþulan belki de KayýpHalkadýr... Ýþte Leakey ile Johansonarasýndaki çekiþmeye konu olan datemelde bu halkaydý..."

Page 11: RUH GERÇEK GÜCÜNÜ DERÝN DUYGUDA GÖSTERÝRınları.com/arsiv/1310Dergi.pdfduygular, sevinçler, sevginin verdiði mutlu-luklar, inancýn verdiði huzur ve güven, hayatýný belli

SEVGÝ DÜNYASI9

Kayýp Halka'nýn hâlâ daha buluna-madýðýný, yukardaki çekiþmenin kahra-manlarýndan ve konunun duayen-lerinden Ýngiliz kökenli KenyalýRichard Leakey (D:1944) 1996'dayayýnladýðý "Ýnsanýn Kökeni" kitabýnýnönsözündeki þu satýrlarda açýkca itirafetmektedir:

"Son 30 yýl içinde bilim dalýmýzda,daha önce eþi görülmemiþ fosil ke-þiflerinin ve bu fosilleri yorumlayýpsunduklarý ipuçlarýný bütünleþtirmektekullandýðýmýz yenilikçi yöntemlerinsayesinde, çok önemli ilerlemelerkaydedildi. Tüm bilimlerde olduðu gibiantropolojide de bilimciler arasýndadürüst ve kimi zaman da þiddetli fikirfarklýlýklarý görülür. Bu fikir farklýlýk-larý, kimi zaman fosil ve taþ aletler gibiverilerin, kimi zaman da yorumlamayöntemlerinin yetersizliðinden kay-naklanýr. Kýsacasý, insanýn tarih öncesihakkýnda pek çok soruya kesin yanýtlarverilemez. Örneðin: Ýnsan soyaðacýnýntam þekli nedir? Geliþmiþ konuþma diliilk olarak ne zaman ortaya çýktý?Ýnsanýn tarih öncesinde beynin çarpýcýoranda büyümesine yol açan neydi?Ýlerideki bölümlerde bu fikir farklýlýk-larýnýn hangi konularda ve neden oluþ-tuðuna deðinecek ve zaman zamankendi tercihlerimi belirteceðim."

REHBER VARLIÐIN CEVABI

Görüldüðü gibi bilim âlemindeinsanýn atalarý konusu tam çözülememiþve boþlukta yüzer durumdadýr. Ancakpopüler yayýnlar aksine bir tutumla

kolayýndan iþi oldubittiye getiriveriyor-lar. Ýþte onlarýn etkisinde kalarakinsanýn baþka bir canlýdan türediðinekani olan arkadaþýmýz Timurhan SaðlýkBizim Celselerimizin baþladýðý ilkaylarda Rehber Varlýða þöyle bir soruyöneltmiþti:

"- Din kitaplarý bize ilk insanýn Âdemve Havva olduðunu söylüyor. Âdempeygamber olduðuna göre onlarýn gerekzekâ ve gerekse vücut teþekkülatýbakýmýndan günümüz insanýndan geriolduklarýný düþünemeyiz. Ancak ilminizahýna göre insan, tek hücreli canlýlar-dan itibaren çeþitli safhalar geçirdiktensonra, bugünkü seviyesine eriþmiþtir.Dünyanýn çeþitli yerlerinde bulunanfosil ve iskelet parçalarý da bu görüþüdoðrulamaktadýr. Þu halde bu iki izahtarzýný baðdaþtýrabilmek için....."

Rehber varlýðýn cevabý ise aynen þöyleolmuþtu:

"- Ýnsan muhakkak ki topraktanolmuþtur. Bunu biliniz. Sizinikinci olarak söylediðiniz þey deaslýnda bunu gösterir ama zaval-lý insanlar bunu anlayamaz.Düþünün."

Dikkat ederseniz Rehber Varlýðýn ce-vabýnda aynen Kur'an âyetlerindeanlatýldýðý gibi insanýn baþka bir varlýk-tan deðil, doðrudan topraktan yaratýldýðýaçýkça ortaya konmaktadýr. Cevabýndevamýnda 'Sizin ikinci olarak

Page 12: RUH GERÇEK GÜCÜNÜ DERÝN DUYGUDA GÖSTERÝRınları.com/arsiv/1310Dergi.pdfduygular, sevinçler, sevginin verdiði mutlu-luklar, inancýn verdiði huzur ve güven, hayatýný belli

SEVGÝ DÜNYASI10

söylediðiniz þey de aslýnda bunu gös-terir' denerek soruda kanýt olarak verilenfosil ve iskeletler bilimsel yöntemlerleciddi ciddi incelendiðinde, bunlarýninsanýn atasý olamayacaðýný göre-ceðimiz ve zavallý insanlarýn bunuanlayamadýklarý ifade edilmektedir.

HÝÇBÝRÝ ATAMIZ DEÐÝL

Ancak insanlar arasýnda zavallýlýktanuzak, derin bilgi ve düþünceye sahip,açýk fikirli, uygar, tok sözlü kardeþler-imiz de var. Bunlardan biri RichardLeakey'nin babasý Louis Leakeydir.Ýngiliz olmasýna raðmen çocukluðununbüyük bölümünü Kenya'da geçirdi. 21yaþýnda iken Tanzanya topraklarýndadinazor fosili araþtýrmalarýna katýldý.Ama esas amacý insanýn atalarýnýn Afri-ka'da olduðu görüþünü kanýtlamaktý.

Bu uzun boylu yakýþýklý delikanlýCambridge Üniversitesinde lisansüstüderece elde etmesine raðmen; koltuðu-na sýmsýký baðlý, geleneksel görüþlerdenbaþkasýna kulaðýný kapatan akademik

insanlara hiç tahammülü yoktu. Kendiyolunu kendi çizdi. Tanzanya'nýn kuzeyucundaki Olduvai Boðazýnda bulduðuhominid (insangiller) fosilleriyle,insanýn atalarýnýn Afrika'da olduðunu veinanýldýðý gibi yarým milyon yýl deðil 2milyon yýl öncesine kadar uzandýðýnýbilim âlemine kabul ettirdi. Þöhretimuazzamdý. Ama fikir namusu da öyle.Ýnsanýn baþka canlýlardan türemiþolduðuna o da inanýyordu ama, eldekifosillerin bunu kanýtlamaktan uzakolduðunu açýkca dile getiripakademisyenleri kendisine düþmanetmekten de çekinmiyordu. Bununiçindir ki, çok inatçý anlamýna onu"Domuz kafalý" diye isimlendirmiþlerdi.Olsun, hiç deðilse Rehber Varlýðýn "Ofosillerle iskeletler insanýn atalarý deðil"gibi anlaþýlan sözünün doðruluðuna biradým yaklaþmamýzý saðlýyordu. Onunokullarda ders kitabý olarak okutulan"Ýnsanýn Atalarý" kitabýndan alýn-týladýðým aþaðýdaki yorumlarý, ilk insanÂdemin varoluþuyla ilgili bilim - dinarasýndaki tartýþmalarda bizlere çokyararlý yaklaþýmlar sunmaktadýr.

"Goril, þempanze,orangutan ve gibon bun-lardan hiç biri insanayakýn bir soydaþ olarakkabul edilmeyeceklerigibi yine hiç biri insanýnbugünkü durumuna ulaþ-masý için geçirdiði aðýrevrim boyunca atlamýþolduðu bir evreye deörnek teþkil etmez."(Sayfa 133)

Bulunan ilk Hominid iskeletlerinden biri Lucy

Page 13: RUH GERÇEK GÜCÜNÜ DERÝN DUYGUDA GÖSTERÝRınları.com/arsiv/1310Dergi.pdfduygular, sevinçler, sevginin verdiði mutlu-luklar, inancýn verdiði huzur ve güven, hayatýný belli

SEVGÝ DÜNYASI

"Homo Sapiense (yani biz insanlara)girmeyen Neandertal, Pekin, Javaadamýnýn kaþ kemerleri farklý olup dahaziyade maymunlarýnkini hatýrlatýr. Buiri kaþ kemerinin bir "ilkellik" kanýtýdeðil bir 'özelleþme' olduðu anlaþýl-mýþtýr. Bazý insan gruplarýnda bunlararastlanmasý insan evriminde eski birevreyi deðil bu özellikler bakýmýndanbütün 'Homo Sapiens' tiplere kýyaslabaþka yönden özelleþmiþ bir dalý gös-terir." (Sayfa 138)

"Günümüzde de Pekin AdamýnýnHomo Sapiensin atasý olduðunu ilerisüren ilim adamlarý vardýr. Ancak PekinAdamýnýn kafasýnda gözle görülür bazýözelliklere rastlanmasý ve zamanbakýmýndan da 'Orta Pleistosen' deyaþadýðý ispatlandýðýndan bu görüþekatýlmamýza imkân yoktur." (Sayfa 167)

(Not: Homo Sapiensin yani biz insan-larýn baþlangýcý Alt Pleistosen'dedir.Pekin Adamý bizden sonraki devredeortaya çýkmýþtýr. Bizim atamýz olamaz.)

"Eldeki kanýtlara göre bu bölümdeincelediðimiz insanlardan hiç biri bununaksini savunan görüþler olmasýna rað-men Homo Sapiensin atasý deðildir.Çünkü bunlarýn hepsinde kendileriniHomo Sapiensten uzaklaþtýran özelleþ-melere rastlanýr. Bir zamanlar bu özel-leþmelerin insan kökeninden sapmýþ veçok özelleþmiþ dallara iþaret etmedikleribilâkis 'ilkel özellikler' olduðu ve bu tip-lerin de insanlarýn 'ilkel' evrelerini gös-terdikleri sanýlmaktaydý." (Sayfa: 167)

"Geçen bölümde belirtilen gerçeklerebir kere daha göz atacak olursak bugünsoylarý tükenmiþ olan fosil insan kalýn-týlarýnýn çok azýnýn (o da bazý belirli yer-lerden olmak þartýyla) alt ve ortaPleistosene girdiklerini görürüz. Fosilkalýntýlarýnýn büyük bir çoðunluðu üstPleistosene aittir." (Sayfa 168)

(Not: Hâlbuki biz insanlarýnbaþlangýcý alt Pleistosende olduðundanbiz onlardan daha önce ortaya çýkmýþvarlýklarýz.)

"Þimdilik insan kökeninin hangievrelerde dallara ayrýldýðýný ve bu dal-lardan hangisinin Homo Sapiensin vehangilerinin ise Java'da elde edilmiþolan Pitekantropus gibi soylarý tükenmiþgruplarý meydana getirmiþ olduðunutespit edebilecek durumda deðiliz.Neticede son karar ne olursa olsun insanevrimini örneðin atýnkinin yarýsý kadaraçýklayabilmek için daha pek çokaraþtýrma yapýlmasý gerekmektedir."(Sayfa 179)

Dr. Leakey'in sözlerinden açýkçaanlaþýlýyor ki insanýn atasý diye bizlereöðretilen insanýmsýlarýn bizlerle biriliþkisi yoktur. Yani maymun insanarasýndaki boþluk doldurulmamýþ, kayýphalkalar bulunamamýþtýr. En çok kendikökenimizi merak ettiðimiz ve araþtýr-malarýmýzý bu yönde yoðunlaþtýrdýðýmýzhalde atýn atalarýný bulabiliyoruz dakendi atalarýmýzý bulamýyoruz. Bununsebebi nedir? Cevabý basittir: Çünküyoktur da ondan.

11

Page 14: RUH GERÇEK GÜCÜNÜ DERÝN DUYGUDA GÖSTERÝRınları.com/arsiv/1310Dergi.pdfduygular, sevinçler, sevginin verdiði mutlu-luklar, inancýn verdiði huzur ve güven, hayatýný belli

SEVGÝ DÜNYASI12

Aramýzdaki Parlaklar Güngör Özyiðit, Psikolog

Sizin aranýzda da parlaklar vardýr. Onlar kendini bilgiye verenlerdir. Hükmedenler hakkýnda hüküm verenler de onlardýr.(Bizim Celselerimiz)

Sizin içinizde öyle bir topluluk bulunsun ki, onlar herkesi hayra çaðýrsýnlar, iyiliði emretsinler, kötülükten vazgeçirmeye çalýþsýnlar. Ýþte onlar murada erenlerin ta kendileridirler.Kur'an (3/104)

Page 15: RUH GERÇEK GÜCÜNÜ DERÝN DUYGUDA GÖSTERÝRınları.com/arsiv/1310Dergi.pdfduygular, sevinçler, sevginin verdiði mutlu-luklar, inancýn verdiði huzur ve güven, hayatýný belli

SEVGÝ DÜNYASI13

ülyüzlü iyilik habercisi Hz.Muhammed, bir hadisinde bil-ginle sultan iliþkisine

deðinerek þöyle der: "Bilginlerinkötüsü sultaný ziyaret eden, sultanlarýniyisi bilgini ziyaret edendir. Fakat bil-ginin kapýsýna gelen sultan ne hoþ vesultanýn kapýsýndaki bilgin ne kadarkötüdür."

Halk bu sözün yalnýzca dýþ anlamýnýgörür. Sultanýn ayaðýna gidenin kötübilgin ve sultaný kendi huzurunagetirenin iyi bilgin olduðunu düþünür.

Oysa Mevlânâ'ya göre, Peygambersözünün gerçek anlamý bu deðildir.Belki þudur: Bilginlerin kötüsü, sultan-lardan yardým gören, onlarýn varlýðýn-dan kendisi için maddi yararsaðlayandýr. Sultanlar kendisinebaðýþlarda bulunur diye, ya da onlarýnyanýnda yer ve deðer kazanýrýmdüþüncesi ile iliþki kuran bilgin, bilgisi-ni dünyalýða deðiþtiði için kötüdür.Böyle bir bilgin, ister sultanýn yanýnagitsin, ister sultan onun yanýna gelsin,gerçekte çýkar ipi ile sultana baðýmlýolan ve ziyaret eden odur. Diðer yan-dan, gerçeði gerçek için öðrenen veyalnýz Tanrý rýzasý için söyleyen bilgin,sultanýn yanýna gitse bile, bu gidiþ, onuaydýnlatmak, bilgi vermek ve yardýmetmek içindir. Yani kendisi sultandanbir þey beklemediði gibi, ona en deðerlihediye olan bilgiyi vermekte, gerçeðigöstermektedir. Bilginin ýþýðýyla aydýn-lanmýþ, parlamýþ böyle bir bilgin ise,ister sultaný görmeye gitsin, isterse sul-tan onu görmeye gelsin, aslýnda ziyaret

edilen iyi bilgin durumundadýr. Çünküher iki halde de veren bilgin, alan sul-tandýr. Verenin alana üstünlüðü ve reis-liðin bilgide olduðu ise âþikârdýr. Öylebilginlerin varlýðý, en baþta yöneticileriçin, onlarýn bilginlere danýþarak doðrukarar vermeleri ve adaletle hükmet-meleri için en saðlam güvence venimettir. Ýnsanlar içinde ýþýk gibidolaþan bu tür aydýn kiþileri Dostumuz"Parlaklar" olarak isimlendirmekte veþöyle demektedir: "Sizin aranýzda daparlaklar vardýr. Onlar kendini bilgiyeverenlerdir. Hükmedenler hakkýndahüküm verenler de onlardýr."

Ýþte çaðýný aydýnlatan parlak varlýk-lardan biri olan Mevlânâ, her zamanyöneticilere ýþýk tutmuþ, onlarý kötüdensakýndýrmaya ve iyiye özendirmeyeçalýþmýþtýr. Bu görevi sevgi ve incelikleyerine getirirken, gerçekten hiç ödünvermemiþ, daima doðruyu cesaretlesavunmasýný bilmiþtir.

SULTANI SÝLKELEYEN BÝLGÝN

"Azarlamanýn olduðu yerde sevgivardýr" der Mevlânâ. Gerçekten insanen çok sevdiði evlâdýný, gerektiðinde,yine onun hayrýna azarlar. Mevlânâ da,kendisine baðlananlarý evlâdý gibisevgiyle baðrýna basar. Ve evlâdýnayaptýðý gibi, yeri geldiðinde onlarý dabir güzel paylar. Meðer ki onlardanbiri, koca Selçuklu Devleti Sultaný olsabile.

Bir gün Sultan Ýzzettin Keykavus,maiyeti ile birlikte "Baba" diye hitap

G

Page 16: RUH GERÇEK GÜCÜNÜ DERÝN DUYGUDA GÖSTERÝRınları.com/arsiv/1310Dergi.pdfduygular, sevinçler, sevginin verdiði mutlu-luklar, inancýn verdiði huzur ve güven, hayatýný belli

SEVGÝ DÜNYASI14

ettiði Mevlânâ'yý ziyarete gelir. Ve ken-disinden nasihat ister. Mevlânâ: "Nediyeyim sana, çoban ol demiþler, kurtoluyorsun. Bekçilik et demiþler, hýrsýz-lýða kalkýþýyorsun. Tanrý seni padiþahyapmýþ, sen tutmuþ þeytana uyuyorsun"diyerek, sultaný silkeler. Öylece doðru-ya dönmesini, yanlýþtan el çekmesinisaðlamak ister. Sultan, yaptýklarýna piþ-man, huzurdan aðlayarak ayrýlýr.

Yine bir gün Emir SüleymanPervane, Mevlânâ'ya, öðüt vermesi içinricada bulunur. Ve þöyle bir konuþmageçer aralarýnda:

-Emir Pervane, Kur'an'ý ezberlediðiniduyuyorum, doðru mu?

-Evet, doðru.-Ayrýca, þeyh Seraceddin'den hadis

ilmi okuduðunu da duydum..-Evet, doðrudur. Bunun üzerine Mevlânâ, azarlar bir

tonda þöyle buyurur:-Mademki Tanrý ve O'nun Peygambe-

rinin sözlerini okuyorsun ve fakatonlara uymuyorsun. Benim öðütleriminasýl dinler ve ona uyarsýn.

Pervane, bu gerçek sözler karþýsýndaönce afallar, sonra kendini Mevlânâ'nýnterbiyesine teslim eder. Ve onun gönülarýtýcý potasýnda, bazen böyle korüzerinde kaynamaya razý olur.

SEN MÝ BÜYÜKSÜN, SAKALIN MI?

Mevlânâ, bilginliði, manevi merte-beyi, cübbede, sarýkta ve sakaldagörenleri de uyarýr. "Cübbe, sarýk ve

sakalla insan âlim olmaz. Âlimlikinsanýn zatýnda bulunan bir hünerdir"der. Sakalýný uzatmakla, mertebesininartacaðýný sananlarý ise þöyle eleþtirir:"Sakalýn çokluðu erkeði böbürlendirir.Bu da insaný manen öldürür. Çok sakalsûfilerin hoþuna gider. Fakat sûfi,sakalýný tarayýncaya kadar, ârif(anlayýþlý kiþi) Tanrý katýna ulaþýr."

Sakalýný hayli uzatmýþ bir papaza,Mevlânâ sorar:

-Sen mi büyüksün, yoksa sakalýn mý?Papaz-Ben sakalýmdan yirmi yaþ büyüðüm,

der.O zaman Mevlânâ:-Senden yirmi yaþ küçük olan sakalýn

aðarmýþ. Yazýk deðil mi ki, sen hâlâkaranlýklar içindesin, der.

Bu sözün içindeki ince anlamý sezenpapaz, hemen orada Mevlânâ'ya baþeðer ve Müslüman olur.

BÝLGÝNÝN SÖZÜNDEN DIÞARI ÇIKAN SULTAN DA OLSA, SONU HÜSRANDIR

Bir akþam Muineddin Pervane'ninevinde bir can meclisi kurulur. Bütünileri gelenler ve Sultan Rükneddin deoradadýr. Semâ baþlar ve saatlercesürer. Rükneddin'in oturmaktan belineaðrý girer. Semâ'nýn bu kadar uzamasý-na caný sýkýlýr. Ve oturduðu yerde kýpýr-danýr durur. Bunu farkeden Mevlânâsemâyý durdurur. Yalnýz þeyhAbdurrahman Seyyad, daldýðýdünyadan kendini ayýramaz ve öylece

Page 17: RUH GERÇEK GÜCÜNÜ DERÝN DUYGUDA GÖSTERÝRınları.com/arsiv/1310Dergi.pdfduygular, sevinçler, sevginin verdiði mutlu-luklar, inancýn verdiði huzur ve güven, hayatýný belli

SEVGÝ DÜNYASI15

ilâhi bir cezbe içinde döner durur.Sultan Rükneddin, Pervane'nin kulaðý-na eðilip "Bu ne utanmaz kiþidir" der.Bunun üzerine Mevlânâ, Sultan'a had-dini bildirerek: "Siz, içinizde oynayanbir kurt sebebiyle böyle kaynaþýyor,huzur bulamýyorsunuz. Ya bir kimseniniçinde, onu yücelik âlemine çelmekisteyen bir ejdarha bulunursa, o kimsenasýl rahat edebilir" der.

Düþüncelerinin böyle okunmasýndanutanan Sultan, derhal orada Mevlânâ'yabaþ eðer, onun taraftarý olur. Mevlânâda onu, yakýnlýk göstererek "oðul" diyeçaðýrýr.

DENSÝZLÝK BU YA

Ne var ki Sultan, bu yakýn tutuþundeðerini bilemeyerek, ikinci bir densiz-lik eder. Þeyh Merendi isimli bir ihti-yarý sarayýna çaðýrýr ve Mevlânâ'nýn dabulunduðu bir mecliste, Mevlânâ'ya

dönerek: "Haberiniz olsun, þeyhi ken-dime baba edindim, o da beni oðulluðakabul etti" der. Mevlânâ: "Eðer Sultanonu baba edindi ise, biz de kendimizebaþka bir oðul buluruz" der ve huzur-dan çýkar gider. Olayýn gerisini Hüsa-meddin Çelebi'den dinleyelim: "Mev-lânâ dýþarý çýkýnca, Sultan Rükneddin'ebaktým ve onun baþsýz olduðunugördüm. Hemen darbeyi yemiþti."

Ne yazýk ki Sultan, bilginin, özelliklemanevi önderin, beden üzerindeki baþmertebesinde olduðunu bilememiþti. Vebaþa uymaktan vazgeçtiði anda, baþsýzkalacaðýný düþünememiþti.

BAÞA UYMAMANIN BEDELÝNÝ BAÞI ÝLE ÖDER

Selçuklu'larýn düþmaný Moðollar'danbir topluluk Kayseri'ye gelir. Ve anlaþ-mak üzere Sultan Rükneddin'i orayaçaðýrýrlar. Sultan, Mevlânâ'nýn huzu-runa gelir ve gitme izni ister. Mevlânâgitmesini uygun görmez. Bir kaç keredaha gitmek için baþvurur. Mevlânâ herseferinde onu gitmekten alýkor. Nihayet

Page 18: RUH GERÇEK GÜCÜNÜ DERÝN DUYGUDA GÖSTERÝRınları.com/arsiv/1310Dergi.pdfduygular, sevinçler, sevginin verdiði mutlu-luklar, inancýn verdiði huzur ve güven, hayatýný belli

SEVGÝ DÜNYASI

Sultan, kendi kafasýna uyarak, kalkargider. Bir kaç gün sonra Mevlânâ:"Sultan bizi dinlemedi ve kendi ayaðýile eceline gitti. Gelin onun namazýnýkýlalým" der ve namazdan sonra semâederek þu gazeli söyler:

"Oraya gitme demedim mi sana.Ayaðýný baðlarlar demedim mi. Kuþlargibi tuzaða gitme demedim mi?"

Gerçekten de, bir kaç gün sonraSultan'ýn tuzaða düþürülüp öldürüldüðüöðrenilir.

BEKLESÝN KÝ, BEKLETMEMEYÝ ÖÐRENSÝN

Bir gün Emir Muineddin Pervane,Mevlânâ ile görüþmeye geldiðinde,Mevlânâ hemen çýkmaz. Ve onu birhayli bekletir. Neden sonra Mevlânâgöründüðünde, Emir Pervane, bunda dabir hikmet olduðunu anlar ve:"Mevlânâ bize beklemenin neolduðunu öðretti. Bu bana müracaatiçin gelenleri bekletmemem konusundagüzel bir ders oldu" der. Mevlânâ, her

zamanki inceliði ve gönül alýcý diliyleþöyle söyler: "Düþünceniz yerinde. Nevar ki, iþi olan biri münasebetsiz veçirkin ise, onu tez savarlar. Ama o iyive güzel bir insan ise, bir bahane ileonu daha çok tutarlar."

BÜYÜK KÜÇÜLDÜÐÜNDE DAHA DA BÜYÜR

Gerektiðinde Sultaný azarlayan,Emir'i bekleten Mevlânâ, bir kýþ gecesiçok sevdiði çömezi HüsamettinÇelebi'nin evine gider. Kapý kapalý veev halký uykudadýr. Dýþarýda ise lâpalâpa kar yaðar. Mevlânâ sevgisindengeri dönemez. Saygýsýndan, uyandýrma-mak için kapýyý da çalamaz. Öylecesabaha dek bekler. Sabah olup, kapýaçýldýðýnda, Mevlânâ'yý, baþýnda karbirikmiþ olarak karþýlarýnda görürler.Çelebi, bu vefalý sevgi ve saygýkarþýsýnda aðlamaya baþlar. Mevlânâ,sevgili arkadaþýný alnýndan öperekyatýþtýrýr. Bu hareketi ile kendinebaðlananlara ne denli sevgi ve saygýduyduðunu, ne ölçüde küçülebildiðinigösterir ve onlarýn da insanlara nasýl

davranmalarý gerektiðini örnekvererek öðretir.

Yüce Dost Mevlânâ: "Bizimistek kapýlarýmýz dünyaya,hattâ dostlarýmýza bile kapa-lýdýr. Bize almayý deðil, ver-meyi öðrettiler" der. Ve diliyle,eliyle, her þeyiyle hep verir. Nemi alýr? Onu SevgisindenVaredenin katýndaki en güzelyeri... Deðmez mi?!..

16

Minyatür: Rükneddin Kýlýçarslan’ýn Oldürülüþü

Page 19: RUH GERÇEK GÜCÜNÜ DERÝN DUYGUDA GÖSTERÝRınları.com/arsiv/1310Dergi.pdfduygular, sevinçler, sevginin verdiði mutlu-luklar, inancýn verdiði huzur ve güven, hayatýný belli

SEVGÝ DÜNYASI17

Yaþamýmýza Yön VerenÖzlü Sözler

“Herhangi bir yerden baþlayabiliriz. Yeter ki orada bir geliþim olsun ve bu benimle baþlasýn.” M. FERGUSON

“Deðiþmezsek geliþemeyiz, geliþmezsek aslýnda yaþamýyoruz demektir.” GAÝL SHEEHY

“Deðiþim ve geliþim insan kendisini riske attýðýnda ve kendi hayatýyla içli dýþlý olmaya cesaret ettiðinde meydana gelir.” HERBERT OTTO

“Hiç kimse deðiþime karþý deðildir. Yeter ki ucu kendisine dokunmasýn.” AHMET HAMDÝ TANPINAR

“Ýlerlemek kendimize verdiðimiz bir armaðandýr.” JOAN RÝVERS

“Ulaþtýðýnýz þeyin ötesinde bir þeylere yönelmedikçe asla büyüyemezsiniz.” RONALD E.OSBORNE

“Hepimiz yeniden doðmalýyýz, sonra bir daha ve bir daha...” BERNARD SHAW

“Dünyada görmek istediðiniz þeyler ne ise o olun.” MAHATMA GANDHÝ

Derleyen: Nihal Gürsoy

Deðiþmeyen tek þeyin deðiþimin kendisi olduðu varoluþta, aslýndahepimiz kendi düþünce ve davranýþlarýmýzla önce kendi kiþisel atmosferimizi yaratýr daha sonra da etrafýmýzdaki iklimi deðiþtirmeyebaþlarýz. Bu yazýnýn amacý, genel iklimi bu denli etkileyen kendikiþisel atmosferimizi, özenle seçilmiþ düþüncelerden oluþan özlüsözler ýþýðýnda yeniden gözden geçirebilmektir.

Page 20: RUH GERÇEK GÜCÜNÜ DERÝN DUYGUDA GÖSTERÝRınları.com/arsiv/1310Dergi.pdfduygular, sevinçler, sevginin verdiði mutlu-luklar, inancýn verdiði huzur ve güven, hayatýný belli

SEVGÝ DÜNYASI18

“Ýnsan doðasý üzerine bilinen en önemli þey deðiþtiðidir. Deðiþim insanoðlunun öngörülebilir tek niteliðidir. Baþarýsýz sistemler, insanýn doðasýnýn geliþmesine ve ilerlemesine deðil de deðiþmezliðine bel baðlayanlardýr.14. Louis’in yanýlgýsý, insan doðasýnýn hep ayný kalacaðýna inanmasýydý. Bu yanýlgý Fransýz devrimi ile sonuçlandý.” OSCAR WÝLDE

“Sonuç olarak þunu unutmamak önemli; Olmamýz gereken þeyi, olduðumuz gibi kalarak olamayýz.” MAX de PREE

“Bu dünyada ki en önemli þey, þu an durduðunuz yer deðil, gitmekte olduðunuz yöndür.” HOLMES

“Bir þeyler deðiþtirmek isteyen insan, önce kendinden baþlamalýdýr”. SOKRATES

“Lambayý yanýk tutmak için içine sürekli yað koymalýyýz.” RAHÝBE TERESA

“Doðada ki her þey deðiþime tabidir. Bu deðiþimin arkasýnda sonsuzluk yatar.” GOETHE

“Bir aðaç ne kadar boy atmayý isterse kendini o kadar yükseklerde bulur.” H. D. THOREAU

“Bir okçu hedefi ýskaladýðýnda hatayý kendinde arar. On ikiden vurulmamak asla hedefin suçu deðildir. Niþan alma yeteneðini geliþtirmek istiyorsan, kendini geliþtir.” GÝLBER T ARLAND

“Hiçbir yaþam boþuna boþuna harcanmamýþtýr, geliþimi durmuþ olanlarýn dýþýnda.” OSCAR WÝLDE

“Daha iyi olmaya çalýþmayan, iyi olarak da kalamaz.” CROMWEL

“Var olmak deðiþmektir, deðiþmek olgunlaþmak, olgunlaþmak kendini durmadan yeniden yaratmaktýr.” HENRY BERGSON

“Kelebek bir defa kanatlandý mý, bir daha asla týrtýl haline gelmez.” COLÝN WÝLSON

“Ýþ, maddi geliþme için olduðu kadar, manevi ve kiþisel geliþim için de fýrsat saðlayabilir. Saðlamýyorsa hayatýmýzý iþte boþ yere harcýyoruz demektir.” JAMES AUTRY

Page 21: RUH GERÇEK GÜCÜNÜ DERÝN DUYGUDA GÖSTERÝRınları.com/arsiv/1310Dergi.pdfduygular, sevinçler, sevginin verdiði mutlu-luklar, inancýn verdiði huzur ve güven, hayatýný belli

SEVGÝ DÜNYASI19

“Ne kadar kolaydýr, baþkalarýnýn düþüncelerini deðiþtirmek. Ne kadar güçtür, kendininkini deðiþtirmek.” OSCAR WÝLDE

“Genç ve hür iken, düþlerim sonsuzken, dünyayý deðiþtirmek isterdim.Yaþlanýp akýllanýnca, dünyanýn deðiþmeyeceðini anladým. Ben de, düþlerimi biraz daha kýsýtlayarak, memleketimi deðiþtirmeye karar verdim. Ama o da deðiþeceðe benzemiyordu. Ýyice yaþlandýðýmda, artýk son bir gayretle, sadece ailemi, kendime yakýn olanlarý deðiþtirmeye karar verdim. Maalesef bunu da kabul ettiremedim. Þimdi ölüm döþeðinde yatarken fark ettim ki, önce yalnýz kendimi deðiþtirseydim, onlara örnek olarak ailemi ve en yakýnlarýmý deðiþtirebilirdim ve onlarla birlikte cesaret ve ilhamla çalýþarak memleketimi daha ileri götürebilirdim. Kim bilir belki dünyayý bile deðiþtirebilirdim.” WEST MINESTER MANASTIRI’NDA BÝR MEZAR YAZITI

Deðiþim, dönüþüm ve olgunlaþma için öncelikle bunu kuvvetle arzulamak vedüþüncelerimizi, alýþkanlýklarýmýzý, davranýþlarýmýzý yeni bir gözle ve bilgiyle donanarak ele almak gerekiyor. Ýstemek ve arzu etmek içimizdeki kapýlarý açacakve bilginin ýþýðýnýn bizi aydýnlatmasýna izin vererek ýþýkla dolmamýza veetrafýmýzý da ýþýtmamýza neden olacaktýr. Elbette köklü bir deðiþim çabucakgerçekleþmez. Çalýþmak, gayretle sabrederek çalýþmak bizi zirveye taþýyacaktýr.Týrmanýrken, engelleri ve daðlarý aþmadan, zirveyi görmek imkânsýzdýr. Zirveyegeldiðimizde ise bütünü görmek, anlamak çok daha kolay olacaktýr.

“Deðiþim, ancak içeriden açýlan bir kapýdýr.” TERRY NEÝL

“Ýnsanýn kendini geliþtirmesi, her gün adým adým ilerleyen ve gerçekleþen yavaþ bir süreçtir.” EDWARD de BONO

“Bu dünyada ilerleyen kiþiler, kollarýný sývayýp istedikleri ortamý arayan, bulamayýnca da yaratan kiþilerdir.” BERNARD SHAW

“Bilgi ýþýk gibidir, sýzacak bir yer bulur ve içeri girer.” PABLO NERUDA

“Bir mermer parçasý için heykeltýraþ ne ise, ruh için de eðitim odur.” ADDÝSON

“Ýlim, ilim bilmektir; Ýlim kendin bilmektir. Sen kendini bilmezsin, ya nice okumaktýr.” YUNUS EMRE

Page 22: RUH GERÇEK GÜCÜNÜ DERÝN DUYGUDA GÖSTERÝRınları.com/arsiv/1310Dergi.pdfduygular, sevinçler, sevginin verdiði mutlu-luklar, inancýn verdiði huzur ve güven, hayatýný belli

SEVGÝ DÜNYASI20

“Yaþayarak öðrenme, sürekli ve evrensel deðildir. Öyle olsaydý, yaþ ve bilgelik bire bir iliþki içinde olurdu.” JOHN W. GARDNER

“Akýllý adam, hem kitaplarý hem de doðrudan doðruya hayatý okur.” LÝN YUTANG

“Ýnsanýn bir þeyi öðrenebilmesi için, her þeyden önce o þeyi sevmesi gerekir.” GOETHE

“Tüm yaþam eðitimdir. Herkes öðretmendir ve herkes sürekli olarak öðrencidir.” ABRAHAM MASLOW

“Öðretilen þey unutulduktan sonra, kalan eðitimdir.” B. F. SKINNER

“Hiçbir þey bilmeyen hiçbir þeyi sevmez. Hiçbir þey yapmayan hiçbir þey anlamaz. Hiçbir þey anlamayan deðersizdir. Oysa anlayan kiþi, ayný zamanda sever, farkýna varýr, görür. Bir þeyin aslýnda ne kadar bilgi varsa, daha fazla sevgi vardýr.” PARACELCUS

“Kitap, ruhun ilacýdýr.” JAPON ATASÖZÜ

“Boþ çuval ayakta dik duramaz.” TÜRK ATASÖZÜ

“Eskiler, erdemin ýþýðýyla ortalýðý aydýnlatmasý için önce devlet iþlerini yoluna koyarlardý. Devlet iþlerini yoluna koyabilmek için önce ev iþlerini yoluna koyarlardý. Ev iþlerini yoluna koyabilmek için önce kendilerine çeki düzen verirlerdi. Kendilerine çeki düzen verebilmek için önce düþüncelerini yoluna koyarlardý. Düþüncelerini yoluna koyabilmek için önce bilgi eksikliklerini giderirledi.” KONFÜÇYÜS

“Bilgimiz, gizem ve korkunun boþluðunda ilerlerken bir adým önümüzü aydýnlatan meþaledir.” GEORGE SANTAYANA

“Ýnsan, öðrenmeyi býraktýðý gün yaþlanýr.” HENRY FORD

“Kime eðitimli diyeceðim? Ben, öncelikle koþullar tarafýndan yönetilmek yerine onlara egemen olan, her fýrsatý yiðitçe karþýlayan ve zekice hareket eden, tüm iþ ve iliþkilerde onurlu olan, huysuz kiþilere ve olumsuzluklara iyi yaklaþan, ayrýca düþüncelerini kontrol altýnda tutan ve talihsizliklere boyun eðmeyen, baþarýyla þýmarmayan insanlara eðitimli derim.” SOKRATES

Page 23: RUH GERÇEK GÜCÜNÜ DERÝN DUYGUDA GÖSTERÝRınları.com/arsiv/1310Dergi.pdfduygular, sevinçler, sevginin verdiði mutlu-luklar, inancýn verdiði huzur ve güven, hayatýný belli

SEVGÝ DÜNYASI21

Ýlerlemek, olgunlaþmak ve kendimizi yüceltmek istiyorsak önümüzdeki engellerden biri de alýþkanlýklarýmýzdýr. Bazý alýþkanlýklar geliþtirilmek, bazýlarýise deðiþtirilmek ya da tamamen býrakýlmak üzere yine bizim tarafýmýzdanüretilmiþlerdir. O nedenle alýþkanlýklarýmýzla yüzleþmeden kendimizi tam olarakele almamýz mümkün deðildir.

“Alýþkanlýk, ya en iyi hizmetçidir ya da en kötü efendi.” N. EMMONS

“Her zaman yaptýðýnýzý yapmaya devam ederseniz, her zaman aldýðýnýzý almaya devam edersiniz.” ANONÝM

“Sürekli yaptýðýmýz þey ne ise, biz oyuz.” ARÝSTOTELES

“Alýþkanlýk bir halata benzer. Biz her gün onu meydana getiren ince iplerden birini dokuruz ve sonunda onu bir daha koparamayýz.” HORACE MANN

“Önce biz alýþkanlýklarýmýzý oluþtururuz. Sonra da alýþkanlýklarýmýz bizi oluþturur.” JOHN DREYDEN

“Düþünce kaabiliyetini öldüren en büyük düþman alýþkanlýklardýr.” S. MAUGHAM

“Alýþkanlýklar, pat diye pencereden atýlamaz. Onlarý diller dökerek merdivenlerden yavaþ yavaþ indirmeniz gerekir.” MARK TWAÝN

“Tutumlarýnýzý deðiþtirmek istiyorsanýz, iþe davranýþlarýnýz da bir deðiþiklik yaparak baþlayýn. Baþka bir deyiþle olabileceðiniz, olmak istediðiniz kiþinin rolünü oynayýn. Zamanla eski davranýþlarýnýzýn yok olduðunu göreceksiniz.” GLASSER

“Alýþkanlýklar anahtarý yok olmuþ bir kelepçedir.” AMOS PARRÝSH

“Alýþkanlýklar, ilk önce örümcek aðý gibidir. Sonra elektrik kablolarýna döner.” ÝSPANYOL ATASÖZÜ

“Alýþkanlýk, demirden bir gömlektir.” ÇÝN ATASÖZÜ

Page 24: RUH GERÇEK GÜCÜNÜ DERÝN DUYGUDA GÖSTERÝRınları.com/arsiv/1310Dergi.pdfduygular, sevinçler, sevginin verdiði mutlu-luklar, inancýn verdiði huzur ve güven, hayatýný belli

SEVGÝ DÜNYASI22

Kendimize ve alýþkanlýklarýmýza yön verebilmek için öncelikle düþüncelerimizitanýmamýz ve kontrol edebilmemiz gerekmektedir. Çünkü tüm eylemlerimiz,düþüncelerimizin ürünüdür. Düþüncelerimizi istediðimiz þekilde biçimlendirebilmemiz için ise kendimizi her yönden yükseltmemiz gerekecektir.Aklýmýzýn duyulmayan sesi olan düþüncelerimizi duymak için, kendimizikendimize açmalý, aklýmýz ve gönlümüz arasýnda sýký bir bað kurmalýyýz.Düþüncelerimizi gerçekten sorguladýðýmýzda ve tarttýðýmýzda, kendimizi de çok daha iyi tanýyabiliriz. Kendimizi tanýmak ve anlamak, varlýðýmýza yön verebilmek açýsýndan gereklidir. Sonrasýnda daha iyi ve doðru, çalýþkan, bilgi ve sevgi dolu insanlar olabilmek için, aklýmýzdan gönlümüze damlayan gerçekbizi hedefe vardýracaktýr.

“Hayatýn mutluluðu, düþüncelerin niteliðine baðlýdýr; onun için buna dikkat et ve fazilete ve eþyanýn tabiatýna uymayan hiçbir düþüncenin kafaný iþgal etmesine izin verme!” MARCUS AURELÝUS

“Her þey üzerinde düþünmeye alýþtýrýn kendinizi ama gerçekte olduðu gibi düþünün, söylendiði gibi deðil!..” BERNARD SHAW

“Düþüncelerimiz hareketlerimizi, hareketlerimiz alýþkanlýklarýmýzý, alýþkanlýklarýmýz huylarýmýzý, huylarýmýz da karekterimizi meydana getirir ve karakterimiz de kaderimizi etkiler.” NÜVÝT OSMAY

“Düþünceleriniz ne ise, hayatýnýz da odur. Hayatýnýzýn gidiþini deðiþtirmek istiyorsanýz, düþüncelerinizi deðiþtirin.” MARCUS AURELÝUS

Elbette baþarmak için önce istemek ve inanmak, sabýr ve gayretle çalýþmak,asla pes etmemek ve hata yapmaktan korkmamak gerekir. Aslýnda unutmamamýz gereken, gözümüzün daima hedefimizde olmasýdýr.

“Baþarýnýn sýrrý amaca sadakattir.” BENJAMÝN DÝSRAELÝ

“Güçlüklerin göbeðinde fýrsatlar yatar.” EÝNSTEÝN

“Bazý idealler o kadar deðerlidir ki, o yolda maðlup olman bile zafer sayýlýr.” XSENTOS

“Aklýn kavradýðý ve inandýðý her þey baþarýlabilir.” NAPOLYON

Page 25: RUH GERÇEK GÜCÜNÜ DERÝN DUYGUDA GÖSTERÝRınları.com/arsiv/1310Dergi.pdfduygular, sevinçler, sevginin verdiði mutlu-luklar, inancýn verdiði huzur ve güven, hayatýný belli

SEVGÝ DÜNYASI

“Bir þeyin imkânsýz olduðuna inanýrsanýz, aklýnýz bunun neden imkânsýz olduðunu size ispatlamak üzere çalýþmaya baþlar. Ama bir þeyi yapabileceðinize inandýðýnýzda, gerçekten inandýðýnýzda, aklýnýz onu yapmak üzere çözümler bulma konusunda size yardým etmek üzere çalýþmaya baþlar.” Dr. DAVÝD J. SCHWARTZ

“Ýyi aðaç kolay yetiþmez; rüzgâr ne kadar kuvvetli eserse aðaç da o kadar saðlam olur.” J. WÝLLARD MARRÝOT

“Büyük baþarýlarýn sahipleri, küçük iþleri titizlikle yapabilme sabrýný gösteren kiþilerdir.” SCHÝLLER

“Güçlükler, baþarýnýn deðerini arttýran süslerdir.” MOLÝERE

“Küçük olaylar karþýsýnda sabýrlý olmazsan, büyük planlarý gerçekleþtiremezsin.” ÇÝN ATASÖZÜ

“Çok zor bir þeyi yapmakla uðraþan ve çok iyi yapan kiþi, kendisine saygýsýný hiçbir zaman kaybetmez. BERNARD SHAW

“Bir þeyi gerçekten yapmak isteyen bir yol, istemeyen mazaret bulur.” E. C. MC KENZIE

“Ýnsanlar neden ölür, gerçekten bilir misiniz? Tembellikten, inançsýzlýktan ve yaþamý yaþanmaya deðer kýlmayý becerememekten…” BERNARD SHAW

“Tembellik bazen sabýrla karýþtýrýlýr.” BENJAMIN FRANKLÝN

Yazýmýzý Behçet Necatigil‘in bir þiiriyle noktalayalým:

Ya ümitsizsiniz , Ya da ümit sizsiniz . Ya çaresizsiniz , Ya da çare sizsiniz…..

Kaynakça: Bernard Shaw - “Gülen Düþünceler”Nüvit Osmay - “Düþünce Atlasý”H. Fethi Gözler - “Atasözleri ve Seçilmiþ Güzel Sözler”Alptekin Güven - “Dünya Atasözleri”Akýn Alýcý - “Hayata Yön Veren Sözler”Akýn Alýcý - “Hayata Yön Veren Öyküler”

23

Page 26: RUH GERÇEK GÜCÜNÜ DERÝN DUYGUDA GÖSTERÝRınları.com/arsiv/1310Dergi.pdfduygular, sevinçler, sevginin verdiði mutlu-luklar, inancýn verdiði huzur ve güven, hayatýný belli

SEVGÝ DÜNYASI24

ünya üzerindeki pek çok ülkedekadýnlara yönelik kýsýtlayýcý uygula-malar, baskýcý gelenekler vardýr.

Ancak Hindistan'daki gelenekler þiddeti,baskýyý, her türlü aþaðýlamayý sözde kutsal birkýlýfta insanlara telkin eder. Bu nedenle deHindular kadýnlara zulmetmeyi, onlarý hor

görmeyi ve aþaðýlamayý kendilerince biribadet olarak kabul ederler.

Hindu dininde kadýnýn konumu bu dininsözde kutsal metinleri sayýlan, aslýnda Ý.Ö.1280 ile 880 arasýnda yazýlmýþ yasalar olanmetinlerde ayrýntýlý olarak belirtilir. "Manu

D

Kadýnýn Bitmeyen Çilesi

Hint Uygarlýðýnda Kadýnýn Konumu

Yalçýn Kaya

Page 27: RUH GERÇEK GÜCÜNÜ DERÝN DUYGUDA GÖSTERÝRınları.com/arsiv/1310Dergi.pdfduygular, sevinçler, sevginin verdiði mutlu-luklar, inancýn verdiði huzur ve güven, hayatýný belli

SEVGÝ DÜNYASI25

Yasalarý" bir çok asýrda nesilden nesiledevredilen gelenek ve kurallarýn yazýlýp birkodeks haline getirilmesi ile oluþturulmuþ veHint Hukuku'nun temeli kabul edilmiþtir.Kast sistemi de bu hukukun yarattýðý bir sis-temdir. Manu'da kadýn için þu söylemler yeralýr: "Bu iradesizlik çýkmazý, bu ahlâkî fesatçýkmazý... Bu yangýnlar topluluðu, bu gözlerkapýsýný insana kapatan engel, bu cehennemateþinin aðzý, bu yalan çiçeklerin sepeti, buzehirli sýrrýn iksiri, bu insanlarý deðersizdünyaya baðlayan zincir ya da tek birkelimeyle kadýn..."

Yasa kitabýndaki kadýnla ilgili söylemler bukadarla kalmaz: "Doðuþtan düþüncesiz vehilekârdýr kadýn. Ýman yolunda bir engel,salâh yolunda bir bariyer, uygulamada birbüyücü, iðrenç arzularý temsil eden bir aþifte-dir."

Hint uygarlýðýnýn en eski dini olanVedizm'in kutsal kitaplarý Vedalar'da da kadýnkasýrgadan, ölümden, zehirden ve yýlandandaha kötü bir mahluk olarak tasvir edilir.Oysa çoktanrýcý Vedizm dininde üç önemliTanrý olan Ýndra, Varuna, Mitra'nýn anneleriana tanrýça Aditi'dir. Ana tanrýça kültü ilebaþlayan çoktanrýcýlýk inancýMezopotamya'da olduðu gibi Hindistan'da dazamanla yerini eril tanrý kültüne býrakmýþtýr.

Vedizm dini zamanla Brahmanizm'edönüþmüþ ve Brahman rahipleri geliþtirdiklerikast sisteminin en tepesini kendilerine ayýr-mýþlar, Brahmin adý verilen eþleri dýþýndakalan tüm kadýnlarý da baský altýna alabil-menin yollarýný aramýþ, bulmuþlardýr.

Brahmanizm inancý, daha sonra ortayaçýkan Jainizm ve Budizm'in halk arasýndayaygýnlaþmasýný önlemek amacýyla halkýn boþ

inançlarýna dinsel bir nitelik kazandýrdý. Batýlýaraþtýrmacýlarýn Hinduzm adýný verdikleri buinanç sistemi aslýnda boþ inançlarla güçlendi-rilmiþ bir Brahmanizm idi. DolayýsýylaBrahmanizm'de varolan kadýn düþmanlýðýaynen Hinduizm'e de geçti.

Görüldüðü gibi günümüzdeHindistan'ýndaki kadýn karþýtlýðýnýn kökenieski inanç sistemleri olan Vedizm,Brahmanizm ve Hinduizm'e kadar uzanmak-tadýr. Oysa Hindistan baþta olmak üzereUzakdoðu ülkelerinde yaygýn olan bir baþkainanç sistemi de vardýr: Budizm…

Acaba Budizm inancýnda kadýnýn konumunedir? Kýsaca Budizm'in kadýna bakýþ açýsýnabir göz atýp, özellikle günümüz Hindistan'-ýndaki kadýnlarýn konumuna geri döneceðiz.

Budizm Ýnancýnda Kadýnýn Konumu

Budizm dininin kadýna bakýþ açýsý ile ilgiliyapýlan araþtýrmalar birbirine tümüyle tersdüþen sonuçlara ulaþmýþtýr. Kimi araþtýrma-cýlar Budizm'de, Hinduizm, Brahmanizm vede üç göksel dinin aksine, teoride kadýn-erkekeþitsizliði olmadýðýný öne sürerler. Onlarakalýrsa eskiden de, bugün de Budist tapý-naklarýnda kadýnlarla erkeklerin biraradaibadet edebilmeleri; manastýrlarda erkeklerlebirlikte kadýn din görevlilerin de yetiþtiril-meleri bunun kanýtýdýr.

Bir baþka husus da Budist inanca göreSakyamuni Budha'nýn önceki doðumlarýnýntümünde erkek olmadýðý savýdýr. Hattâ kadýnBudha "Tara" Budizm'in en önemli figür-lerindendir. Zaten Budha, kadýnlarýn da"Budhalýk" düzeyine çýkabilmelerinin önündehiçbir engelin bulunmadýðýný açýkça vedefalarca belirtmiþtir.

Page 28: RUH GERÇEK GÜCÜNÜ DERÝN DUYGUDA GÖSTERÝRınları.com/arsiv/1310Dergi.pdfduygular, sevinçler, sevginin verdiði mutlu-luklar, inancýn verdiði huzur ve güven, hayatýný belli

SEVGÝ DÜNYASI26

Eski Budist metinlerinin batý dillerineyapýlmýþ olan çevirilerinde geçen 'man' oriji-nal anlamýnda çoðunlukla erkek deðil de'insan' olarak anlaþýlmalýdýr. Keza 'çocuk'anlamýndaki 'putta', pek çok çeviride oðulolarak geçer. Doðal olarak oradan da dilimizeveya alýntý yapýlan diðer dillere 'insan/çocuk'yerine 'adam/oðul' olarak aktarýlýp, böylecekadýn kýsmý devre dýþý býrakýlmýþtýr.

Bunda Tripitaka'nýn ilk derlemelerinin (kiyaklaþýk olarak Ý.Ö. 90 yýlý) tümünün erkek-lerden oluþan bir keþiþler topluluðu tarafýndanyapýlmýþ olmasýnýn etkisi vardýr. Bütün der-leme görevlilerinin erkeklerden oluþmasý, odevirdeki Hint sosyal deðerlerinin etkisiyleeski Budist metinlerine Budizm'in erkek-merkezli bir inanç olduðu kanýsýný uyandýranbazý söylemlerin ve bu arada akýl dýþý bazýefsanevî öykülerin girmesine neden olmuþtur.

Bunun yanýnda Budha'nýn eleþtirdiði vekendi öðretisiyle kýyasladýðý diðer dinler ve

inanç sistemlerinin temelde erkek-egemendoktrinler olmasý, Budizm'in onlarý eleþtirir-ken kullandýðý söylemlerin, kaçýnýlmaz olarakkendi dini hakkýnda böyle bir izleniminyaratýlmasýna neden olduðu söylenebilir.

Budizm'de kadýnýn yeri diðer dinlere göreoldukça farklýdýr, hele de Ý.Ö. 6. yüzyýlýnkoþullarý ile birlikte deðerlendirildiðinde...Budha dinsel ve sosyal yaþama katýlmakonusunda kadýnlara tam anlamýyla özgürlükkazandýrmýþtýr ve bu konuda tarihteki ilk din-sel önderdir. Budizm'den önce kadýnýntoplumdaki yeri ve görevleri, evi ve mutfaðýile sýnýrlandýrýlmýþtý. Eski Hint dinlerinin kut-sal kitaplarýnda kadýnlardan övgü ile sözedilmez, tapýnaklara girmelerine müsaadeedilmez, dinsel objeler arasýnda da kadýna aitolanlara rastlanmazdý. Özetle o dönemdekadýnýn toplumdaki yeri çok aþaðýlardaydý.

Budha bütün söylem ve vaazlarýnda budurumu eleþtirmiþ; ýrk ve kast farký gözet-meksizin bütün kadýnlarýn toplum yaþamýnave dinsel yaþama, hiçbir ayrým yapýlmaksýzýnkatýlmalarý gerektiðinden söz etmiþtir.Toplumda ve dinsel yaþamda kadýnlarýn dabilgileri, deneyimleri ve kapasiteleri elverdiðiölçüde, yeterli bilgelik ve yoðunlaþma iletýpký erkekler gibi en yüksek aydýnlanmadüzeylerine ulaþabilecekleri ve eþit manevîpotansiyele sahip olduklarý tezini 20. yüzyýlagelinceye kadar dünya tarihinde savunan ilkve tek önder Sakyamuni Budha olmuþtur.

"Mevcut tüm dinlerin en iyisi ve en mantýk-lýsý" olarak görülen Budizm'in de kadýnkonusunda diðer dinlerden farklý olmadýðýnýöne süren araþtýrmacýlar Budizm'in kutsalkitaplarý olan ve "üç sepet" anlamýna gelenTripitaka'dan (ya da Tipitaka) bazý âyetleriörnek olarak veriyorlar.

Page 29: RUH GERÇEK GÜCÜNÜ DERÝN DUYGUDA GÖSTERÝRınları.com/arsiv/1310Dergi.pdfduygular, sevinçler, sevginin verdiði mutlu-luklar, inancýn verdiði huzur ve güven, hayatýný belli

SEVGÝ DÜNYASI27

** "Kadýnlar zavallý yaratýklardýr,nankördür, haindir… Bütün kadýnlar aþaðýlýk-týr" (Tipitaka, Khuddaka Nikaya, KunalaJataka)

** "- Efendi Gautama, neden kadýnlarönemli iþlerimizde rol almýyor, neden yabancýyerlere gönderilmiyor?

“-Anenda, çünkü kadýnlar irfan sahibideðillerdir, çünkü kadýnlar aptaldýr, çünkükadýnlar öfkelidir, çünkü kadýnlar kýskançtýr,çünkü kadýnlar aç gözlüdür." (Tipitaka,Anguttara Nikaya 2, bölüm 8)

** "Ey keþiþler, dikkatli olun kadýnlarzehirli yýlanlarýn özellikleriyle doludurlar.Onlar nefret doludur ve hýnç sahibidirler. Zorortamlarda bulunur ve dostluðu engellerler.Çoðu zaman iftira atarlar." (Tipitaka,Anguttara Nikaya 3:23)

Tipitaka adlý kutsal kitaplara kadar girmiþolan bu söylemler gerçekten tüm insanlarýbarýþa ve sükûnete davet eden Budha'ya mýaittir, yoksa kutsal kitaplarý kaleme alanrahiplerin kadýn düþmanlýðýndan mý kay-naklanmýþtýr bilmemize olanak yok.

Bu durum tüm yaþamlarýný bekâr olarakgeçirmek üzere eðitim görmüþ, kadýnlarlahiçbir þekilde erkek-kadýn iliþkisi kuramaya-cak olan Budist erkeklerin psikolojisindenkaynaklanmýþ da olabilir.

Hindu Dininin Kadýna Bakýþý ve Günümüzdeki Durum

Eski Hind hukukuna göre, kadýn; evlenme,miras ve diðer iþlemlerde hiç bir hakka sahipdeðildir. Kadýn iðrenç eðilimlere, zayýf karak-tere ve fena bir ahlâka sahip olduðundan

dolayý, Manu Yasalarý, onu, çocukluðundababasýna, gençliðinde kocasýna, kocasýnýnölümünden sonra da oðluna veya kocanýnakrabasýndan bir erkeðe baðlý olmaya mecburetmiþtir. Hattâ bazý zamanlar, ona kocanýnölümünden sonra hayat hakký bile tanýn-mamýþtýr. Koca öldüðünde, o da öldürülmüþveya kocasý ile birlikte diri diri yakýlmýþtýr.

Erkeklerle kýyaslandýðý zaman Hindu kadýnýadeta bir köle gibidir ve en doðal haklarýnýbile kullanmaktan menedilmiþtir.

Kökleri yüzyýllar önceye kadar uzanan kut-sal metinlerde kadýn aþaðýlanmýþ olduðunagöre günümüz Hindistan'ýnda zaten deðiþikbir anlayýþýn varlýðýný beklemek abestir. Gençkýzlýðýnda baba ve annesi yanýnda aðabeyininbaskýsý altýnda özgürlüðünü yaþayamayanHint kýzlarý evlendiktan sonra ölünceye kadarkocasýnýn ailesinin bir parçasý olmaktadýr.

Evlilik töreninde kadýnýn giydiði "sari" adlýgeleneksel kýyafet öldüðü zaman onun kefeniolacaktýr. Bu baðlamda evlilik kadýn için birnevi kölelik olarak deðerlendirilebilir.Evlilikten sonra yaþamak kadýn için bir yük,bir sýkýntý kaynaðý olmaktadýr. Çünkü erkeksadece koca demek deðildir, tapýlmasýgereken bir varlýktýr:

"Bir kadýnýn Nirvanaya ulaþmasý için tekyol kocasýna tapmasýdýr."

Koca efendidir ve kayýtsýz bir þekilde onauyulmasý ve saygý gösterilmesi gerekir. Ýyi birHindu kadýný kocasýna bir tanrýya tapar gibitapmalý; kocasýnýn isimlerini yüzüne karþýtelaffuz etmekten kaçýnmalýdýr.

Evlenmeden önce babanýn otoritesi altýndaolan kadýn, evlendikten sonra kocanýn otorite-

Page 30: RUH GERÇEK GÜCÜNÜ DERÝN DUYGUDA GÖSTERÝRınları.com/arsiv/1310Dergi.pdfduygular, sevinçler, sevginin verdiði mutlu-luklar, inancýn verdiði huzur ve güven, hayatýný belli

SEVGÝ DÜNYASI28

si altýna girer. Her iki durumda da kadýnýnkiþiliði yok sayýlýr ve hükmedilen konu-mundadýr. Bu kültür ve coðrafyada yaþayankadýnlarýn büyük bir çoðunluðunun kadýn hakve özgürlükleri konusunda ileride olan batýkültürüyle doðrudan bir temaslarý olmadýðýn-dan, içinde bulunduklarý koþullarý yadýrga-maz, normal karþýlar. Asýrlardýr sürengeleneklerinden, din adamlarýndan ve kutsalkabul ettikleri metinlerden güç alanHindularýn kadýnlara yönelik barbar uygula-malarýndan bazýlarý þöyledir:

** Kadýnýn tek baþýna, baðýmsýz bir þekildebir karar vermesi yasaktýr. Böyle bir hakarayýþý yasaklanmýþtýr. Hindu yaþamýndaönemli bir yere sahip olan Manu'da kadýnlar-dan "köpek-piþiriciler" olarak bahsedilir. Bumetinlerde yer alan emirlere göre kadýnlarýnmülk edinme haklarý yoktur. Kadýn her türlüiþte çalýþýp para kazanabilir. Ama tümkazandýklarý babasýna, eþine ya da dul iseoðluna aittir.

** Hindu dinine göre kýz çocuklarý 7 yaþýn-dan itibaren evlendirilebilirler. 8 yaþýnda birkýz çocuðunun ideal eþ olduðuna inanýlýr. Bu

uygulama, Ýngiliz sömürge yönetimi tarafýn-dan 1891 yýlýnda yasaklanmýþ, ancak buyasak Hindu din adamlarý tarafýndan gelenek-lerle çeliþtiði için þiddetle protesto edilip,hayata geçirilmesi engellenmiþtir. Hindistan'-da çocuk evlilikleri hâlâ toplumun çok büyükbir kesimi tarafýndan uygulanmaktadýr.

** Boþanma hakký sadece erkektedir. Kadýnne tür bir zulme, baskýya, þiddete maruz kalýr-sa kalsýn eþinden boþanamaz. Her durumdaeþine itaat etmeli, gördüðü muameleye razýolmalýdýr. Manu'da bu durum "...Eðerkocasýnýn herhangi bir özel yönü yoksa bile,onu kendi tanrýsý gibi saymalýdýr" þeklindesapkýn bir emirle hükme baðlanmaktadýr.

** Bu inanýþ günlük hayattaki uygulamalar-da da görülür. Eski dönemlerde Aryan erkek-leri eþleri izinsiz olarak evden çýkarlarsaonlarýn kulaklarýný ve burunlarýný kesmehakkýna sahiptiler. Bu uygulama hâlâHindistan'ýn bazý kýrsal bölgelerinde devamediyor.

** Kast ayýrmaksýzýn, tüm kadýnlarýneðitim için kullanýlan temel kitaplarýn büyükbir bölümünü okumalarý yasaktýr. Kadýnlarayný zamanda Hindu yazýlý metinlerini, özel-likle de Vedalarý, okuyamaz, öðrenemezler.

** Drahoma, yani erkeklerin aldýðý baþlýkparasý, Hindu geleneklerinden kaynaklananbir diðer zulümdür.

1961 yasasýyla yasaklanan drahoma hâlâHindistan'da yaygýn olarak sürmektedir.Drahomayý bu kadar önemli kýlan þey, bununkadýnlara karþý baský, iþkence ve zulümamaçlý olarak kullanýlmasýdýr. Evlilik sýrasýn-da kýzýn ailesi erkeðin ailesine çok büyük birpara verir. Evlilikten sonra da erkeðin ailesi

Page 31: RUH GERÇEK GÜCÜNÜ DERÝN DUYGUDA GÖSTERÝRınları.com/arsiv/1310Dergi.pdfduygular, sevinçler, sevginin verdiði mutlu-luklar, inancýn verdiði huzur ve güven, hayatýný belli

SEVGÝ DÜNYASI29

sýk sýk para ve mal taleplerinde bulunabilir vekimi zaman bunu elde etmek için þiddetebaþvurur. Bazý erkekler baþka bir drahomadaha elde etmek için tekrar evlenmek isterler.Bunun için de genelde genç eþlerini yakarakkatlederler. Bu katliamlara intihar ya da evkazasý süsü verilmektedir. DolayýsýylaHindistan'da "ev kazasý" ile ölen kadýnlarýnoraný oldukça yüksektir.

** Hindistan'da kýzlarý olan aileler drahomanedeniyle büyük bir huzursuzluk yaþamak-tadýrlar. Çünkü hem büyük bir drahoma vere-cek, hem de evlendikten sonra kýzlarýnýn nasýlbir muameleyle karþýlaþacaklarýný tahmin ede-meyeceklerdir. Son yýllarda hamilelik aþa-masýnda cinsiyetin tespit edilmesinin kolay-laþmasý, korku içindeki aileleri çok büyük birvahþete itmiþtir. The Times of Indiagazetesinde "Cinsiyet testleri geliþtikçe kürtajarttý" gibi haberler çýkmýþ ve ayný yýlBombay'daki bir araþtýrma, böyle bir testlebirlikte tümü kýz olan 8.000 fetusun alýndýðýnýgöstermiþtir.

** Darwinist teorisyenler tarafýndangeliþtirilen ve en acýmasýz uygulamalarý NaziAlmanyasý'nda yaþanan öjeni yani saðlýklýnesil yetiþtirme saplantýsýnýn sonucu yaþananvahþetin yeni merkezi, Hindistan'dýr. Yenidoðan kýz çocuklarýnýn öldürülmesi Hindudininin en eski kitaplarýndaki kadýnlara yöne-lik acýmasýz emirlerden kaynaklanmaktadýr.Örneðin Aryan metinlerinde bu vahþi gelenek"Bu andan itibaren yeni doðan bir kýzçocuðunu reddet ve bir erkek çocuðunusahiplen" sözleriyle onaylanmaktadýr. AtharvaVeda'da ise "Býrak kýz çocuðu baþka bir yerdedoðsun, burada erkek çocuðun doðmasýnaizin ver" þeklinde bir emir bulunur. Bir kýzçocuðu doðuran kadýn suçluluk duymaktadýr.Bu yüzden yeni doðan kýz çocuklarýný

öldürme, yükten kurtulmanýn kolay bir yoluolarak görülmektedir. Kýz çocuklarýna yönelikbu insanlýk dýþý uygulama tarih boyunca yal-nýzca Aryanlar'da deðil birçok toplumdagörülmüþtür.

Sati Vahþeti ya da Dul Kadýnlarýn Yakýlmasý

Hindistan'da sosyal yaþama egemen olansapkýn uygulamalar saymakla bitmeyecekkadar çoktur. Ancak bunlarýn içinde enürkütücü olaný hiç þüphesiz asýrlardýr yüzbin-lerce kadýnýn ölümüne neden olan "sati" (sut-tee) dir. Bu geleneðe göre kadýnlarkocalarýnýn ölümünün ardýndan kendileriniyakmalýdýrlar. Sati geleneði Aryanlar'ýnHindistan'ý istilâlarý döneminde baþlamýþtý.Tek bir kiþi için uygulandýðýnda sati olarakadlandýrýlan bu uygulama, kitleler halinde, birkasabadaki tüm kadýnlarýn ve kýzlarýn dulkalmasýnýn beklendiði durumlarda (örneðinerkekler bir savaþa gittiklerinde) uygu-landýðýnda Jauhar olarak bilinir.

Kadýnlarýn eþlerinin ardýndan kendileriniyakmalarýnýn nedeni, kocalarýndan önceölmedikleri için cezalandýrýlmasýdýr. Jauharsýrasýnda, kadýnlar hiçbir suçlarý olmaksýzýncanlý canlý haþlanýr, bazýlarý iki parçaya kesilirve diðerleri de köpeklere yem yapýlýr.

Agarwal'a göre Brahmanlarýn özelliklediðer kastlardaki dullarýn katledilmesiniteþvik etmelerinin iki temel amacý bulunmak-tadýr:

1-Kadýnlarýný ortadan kaldýrarak Brahmanolmayan ýrklarýn sayýsýný azaltmak,

2- Öldürülen kadýnýn mallarýnýnBrahmanlarca kamulaþtýrýlmasý.

Page 32: RUH GERÇEK GÜCÜNÜ DERÝN DUYGUDA GÖSTERÝRınları.com/arsiv/1310Dergi.pdfduygular, sevinçler, sevginin verdiði mutlu-luklar, inancýn verdiði huzur ve güven, hayatýný belli

SEVGÝ DÜNYASI30

Ýkinci madde, 1641 ve 1667 yýllarý arasýndaHindistan'ý 6 kez ziyaret eden Fransýz seyyahJean Baptiste Tavernier'nin gezi notlarýnda dageniþ bir anlatýmla yer almaktadýr.

Tavernier'nin mesleði kuyumculuktur veHindistan'a mücevher ticaretiyle ilgili bir iþinedeniyle gelmiþtir.

Yazdýklarý çoðu kimse tarafýndan önyargýsýz gözlemler olarak kabul edilmektedir.Gerçekte Tavernier'nin yazýlarýnda Hindis-tan'a yönelik bir hayranlýk bile sezilmektedir.Ancak diðer tüm gözlemciler gibi Brahmanolmayan kastlarýn Brahmanlar tarafýndanyoðun bir þekilde katledilmesinden dolayýþaþkýnlýk yaþamýþ, bunu da notlara eklemiþtir.

Brahmanlar sati yapacak olan kadýna eþlikederek güç ve kararlýlýk telkin ederler.Avrupalýlarýn bir bölümü, ölüm korkusununortadan kalkmasý ve yaþanacak acýlarýnazaltýlmasý için kadýna hislerini yok eden birçeþit içki verildiðine inanmaktadýr. Bu kadýn-larýn ölmesi Brahmanlarýn çýkarýnadýr. Çünkükadýnýn üzerindeki tüm mücevherler, yüzük-ler, bilezikler yakýlmanýn ardýndan ritüeligerçekleþtiren Brahman rahibin malý olur.Brahmanlar kadýn öldükten sonra küllerininarasýndan bu ziynetleri bulmaya çalýþýrlar.

Bu yapýlanlar büyük bir vahþettir ve tümdünya da satiyi bu þekilde algýlamaktadýr.Ancak Hindular için sati, ölümün üstesindengelmeyi seçen sadýk bir kadýn anlamýna gelirve bu ritüeli gerçekleþtiren kadýnýn sözde birtür tanrýça durumuna geldiði varsayýlýr.Hindistan'da binlerce yýl devam etmiþ olan bukorkunç geleneði ilk kez yasaklayanlarýnMüslümanlar olmasý da dikkat çekicidir.Encyclopedia Britannica'da da belirtildiðigibi, sati uygulamasýný ortadan kaldýrmak için

giriþimde bulunan ilk yöneticiler, 1526-1707yýllarý arasýnda Hindistan'a egemen olanMüslüman Moðol Ýmparatorluðu'nun hüküm-darlarý olan Hümayun ve oðlu Ekber Þah'týr.Moðol Ýmparatorluðu'ndan sonra Hindistan'aegemen olan Ýngiliz yönetimi de sati uygula-masýný resmen yasaklamýþtýr. 1828 yýlýndaÝngiliz genel vali William Bentinck tarafýndanbu konuda bir kanun yayýnlanmýþtýr. Ancaksati geleneði yok olmamýþ ve halen ülkeninbazý bölgelerinde Hindu geleneklerine sýkýsýkýya baðlý olarak yaþayan köy ve kasabalar-da uygulanmaktadýr.

Çocuk Yaþtaki Kýzlarýn Fuhuþa Yönlendirilmesi

Hinduizm herhangi bir güzel ahlâk özelliði-ni öðütlemediði gibi, sapkýnlýðý ve ahlâk dýþýyaþamý da açýkça teþvik etmektedir.Bunlardan biri de "Devadasi -ya da devdasi-sistemi"dir. Hindu geleneklerine göre çocukyaþtaki kýzlar Hindu tapýnaklarýna hizmet içinverilirler. Jogini adý verilen bu kýz çocuklar"Hindu sözde ilâhlarýyla" evlendirilerek,onlara adanýrlar.

Gerçekte ise tapýnaktaki Hindu erkeklertarafýndan cinsel yönden sömürülürler. Buevlilikler pek çok araþtýrmacý tarafýndan"Hindu dinine hizmet aldatmacasýyla tapýnakimzalý fuhuþ" olarak tanýmlanmaktadýr. Buuygulama ilk olarak Brahman rahipleritarafýndan, halkýn ilgisini tapýnaklara çekmekve onlardan para toplayabilmek için ortayaatýlmýþtý.

Brahmanlar halký da bu uygulamanýn içindeyer almalarý için teþvik etmiþler, bu amaçla da"Vesya darsanam punyam, papa nasanam!"(Fuhuþ yapan kadýna bakma meziyetiyle,günahlardan kurtulabilirsiniz) þeklinde bir

Page 33: RUH GERÇEK GÜCÜNÜ DERÝN DUYGUDA GÖSTERÝRınları.com/arsiv/1310Dergi.pdfduygular, sevinçler, sevginin verdiði mutlu-luklar, inancýn verdiði huzur ve güven, hayatýný belli

SEVGÝ DÜNYASI31

slogan da uydurmuþlardýr. Ýngiliz yönetimininçýkardýðý bazý kanunlarla yasaklanan bu uygu-lamaya hâlâ sýkça rastlanmaktadýr.

Tapýnaklarda yapýlan fuhuþ Hindular tara-fýndan çok deðerli bir ritüel olarak görülür.Tapýnaklara verilen kýzlar, yani joginiler,onlara göre hayali ilâhlarla evlidirler. Bunedenle de aileler kýzlarýný tapýnaklarýnhizmetine sunmakta hiçbir sakýnca görmezler.

Onlarla ilk olarak rahipler iliþkiye girer,daha sonraki gün, 4000 Ruple ile 10000Ruple (95 - 235 USD) arasýnda en yüksekmiktarda para teklif eden kiþiye istediði kadarsüre alýkoymak þartýyla satýlýrlar. Bu ahlâkdýþý kazanç ise tapýnaðýn geliri haline gelir.

Illinois Üniversitesi'nde yapýlan bir araþtýr-mada Hindistan'ýn "çocuklarýn fuhuþ yap-týrýlarak cinsel anlamda en çok sömürüldük-leri" ülke olduðu belirtilmektedir. Yaklaþýk300.000 çocuk bu ahlâksýz düzende kullanýl-makta, ortalama yaþ ise 13 olarak belirlen-mektedir. Fuhuþun bu derece yaygýn olmasýHindistan'daki AIDS hastalarýnýn sayýsýný dahýzla artýrmaktadýr. Hindistan'da resmî kayýtlý3.5 milyon AIDS hastasý bulunmaktadýr.

Fuhuþ trafiðinde kullanýlan "jogini" gençkýzlarýn büyük bir bölümü kýrsal kesimlerdengelmektedir. Toplumun ataerkil yapýsý, dinîyaptýrýmlar, asýrlardýr süregelen gelenekler buuygulamanýn yayýlmasýnýn en önemli nedeni-dir. Illinois Üniversitesi'nin raporunda çocukfuhuþunun "geleneksel, ayinleþtirilmiþ vesosyal olarak organize edilmiþ" olduðuna dadikkat çekilmektedir.

Devadasi 1982 yýlýnda kanunla yasaklanmýþve çocuklarýný tapýnaklara fuhuþ yapmalarýiçin gönderen aileler 5 yýldan baþlayan hapis

cezalarýna çarptýrýlmaktadýrlar. Ancak bu cezaçoðu zaman uygulanmamaktadýr. Çünküdevadasinin Hindu dininden gelen bir gelenekolduðuna inanan aileler bunu bir hata olarakgörmemektedirler.

Günümüzde aþýrý milliyetçi Hindu gruplarýda kanunlarla yasaklanan devadasi sisteminintekrar resmî olarak hayata geçirilmesinisavunmaktadýrlar. Bu ahlâkî çöküþün çokdaha ürkütücü bir yönü ise Hindistan gibiçocuklarýn fuhuþ ticaretinde kullanýldýklarýülkelerin en gözde turistik yerler olaraktanýtýlmasý, dünyanýn pek çok yerinden sapkýndüþünceye sahip kiþilerin yalnýzca bu amaçlasöz konusu bölgelere akýn etmesidir.

Gelin Yakma Geleneði

Hindistan'da bir baþka insanlýk dýþý uygula-ma da, çeyiz nedeniyle gelin yakma uygula-malarýdýr. Kýz tarafýnýn damadýn ailesine dra-homa tarzý bir çeyiz vermesi kökü yýllarcaönceye dayanan bir gelenektir. Ancak evlilikgerçekleþtikten sonra bile erkek tarafý gelininailesinden ekstra çeyiz bedeli talebindebulunabilir ve bu talep karþýlanmazsa erkektarafý gelini yakma gibi vahþice bir uygula-maya gidebilir.

Çeyiz nedeni ile gelin yakmalarýndakocanýn ailesi tarafýndan hazýrlanan ateþtegelin yakýlýr, bu durum bir tür onursuzlukgösterisi þeklinde sunulur. Aslýnda bu uygula-ma tüketicinin memnuniyetsizliðine kurbanedilen gelinin dramýndan baþka bir þeydeðildir. Son birkaç yýlda, Hindistangenelinde kayýtlara geçen gelin yakma olay-larýnda çok keskin bir artýþ söz konusudur.Her gün, hemen hemen her altý saatte bir,Hindistan'ýn herhangi bir yerinde genç evli birkadýn ya canlý canlý yakýlýyor, ya ölünceye

Page 34: RUH GERÇEK GÜCÜNÜ DERÝN DUYGUDA GÖSTERÝRınları.com/arsiv/1310Dergi.pdfduygular, sevinçler, sevginin verdiði mutlu-luklar, inancýn verdiði huzur ve güven, hayatýný belli

'Kýz Bebek' Katliamý (10.01.2006 Cumhuriyet Gazetesi)

Yapýlan araþtýrmalar Hindistan'da son yirmi yýlda kürtajla alýnan kýz bebekfetüslerinin sayýsýnýn 10 milyonu bulduðunu gösteriyor. Araþtýrmanýn çarpýcýbir sonucu, eðitimli kadýnlar arasýnda bunun daha yaygýn oluþu. Ýngiliz týpdergisi Lancet'ta yayýmlanan ve Hindistan'da yapýlan bir araþtýrmaya göre,kürtajlar her yýl 500 bin kýz çocuðunun kaybýna yol açýyor.

Hindistan'da kýz bebeklerin kürtajla alýnmasý nedeniyle cinsiyetler arasýnüfus uçurumu giderek derinleþiyor. Araþtýrma için 1997 yýlýnda Hindistan'dagerçekleþen 100 bini aþkýn bebek doðumu incelendi ve bir sonraki yýl da birmilyon aileyi kapsayan ulusal boyutta bir anket düzenlendi. Araþtýrmanýnçarpýcý bir sonucu, eðitimli kadýnlar arasýnda bunun daha yaygýn oluþu.Dinsel tercihlerin ise özel bir farklýlýk yaratmadýðý ortaya kondu. Hindistan'dacinsiyet oranlarýndaki dengesizlik bir süredir biliniyordu. Pek çok ülkede kadýnsayýsý, erkek sayýsýndan biraz fazla, ancak 2001'de yapýlan farklý araþtýrmalarHindistan'da doðan her 1000 erkek çocuða karþý 933 kýz çocuðu olduðunugösteriyordu. Hindistan'da yapýlan araþtýrmalar, ilk çocuklar kýzsa erkekçocuk seçme eðiliminin arttýðýný ortaya koyuyor.

Araþtýrmacýlara göre bu sonuç her yýl 500 bin kýz çocuðun kaybolduðunugösteriyor. Ultrasonun yaygýnlaþtýðý son 20 yýl için hesap yapýldýðýnda,araþtýrmacýlara göre 10 milyon sayýsý hiç de abartýlý deðil. BM'nin Ekim ayýn-da yayýmladýðý bir raporda, kýz çocuklarýn öldürülmesi ya da kürtajla aldýrýl-masý yüzünden Hindistan nüfusunda giderek artan cinsiyetler arasý denge-sizliðin çok ciddi toplumsal sonuçlar doðurabileceði uyarýsýna yer verilmiþti.

SEVGÝ DÜNYASI32

kadar dayak yiyor ya da intihara sürükleni-yordur. Bu gelenek günümüzde bileHindistan'ýn kanayan bir yarasý olmayadevam etmektedir. Kadýnlarýn dinen eksik vekusurlu olduklarý þeklindeki batýl düþüncelereözellikle geri kalmýþ toplumlarda ve çoðun-lukla da kýrsal kesimlerde rastlýyoruz.

Uzakdoðuya doðru genel bir göz atalým.

Çinliler kadýný, insan saymazlar, ona ad biletakmaya lüzûm görmezlerdi. Kadýný isimle

deðil, sayý ile, 1, 2, 3 diye çaðýrýrlardý.Kadýnlar toplumda "domuz" diye anýlýrdý.

Ýran'da Sâsânî devleti döneminde kadýnakýymet verilmezdi. Kadýn hiçbir hak ve huku-ka sahip deðildi. Kýz kardeþlerle evlenmekbile normal sayýlýrdý. Hindu inancýndan Thaikültürüne geçen bir geleneðe göre, âdetdönemlerinde kadýnlarýn ibadet etmeleriyasaktýr. Ayný gelenek farklý kýsýtlamalariçerecek þekilde Uzakdoðu'dan bazý Ortadoðudinlerine de geçmiþtir.

Page 35: RUH GERÇEK GÜCÜNÜ DERÝN DUYGUDA GÖSTERÝRınları.com/arsiv/1310Dergi.pdfduygular, sevinçler, sevginin verdiði mutlu-luklar, inancýn verdiði huzur ve güven, hayatýný belli

SEVGÝ DÜNYASI33

yýlýnda, Berlin'de bulu-nan Bernstein BiliþselNörobilim merkezinde

nörobilimci olarak çalýþan Haynes,gönüllü denekleri tesadüfî harflerinanlýk biçimde belirdiði bir ekranýnönüne oturtarak, sadece içlerinden odürtüyü hissettiklerinde sað veya soliþaret parmaklarýndan birini kullanarakönlerindeki düðmeye basmalarýný vehangi harf için karar verdiklerini hatýr-

lamalarýný istedi. Deney sýrasýndadeneklerin sað veya sol iþaret parmak-larýný kullandýklarý anda beyinlerindene çeþit aktiviteler oluþtuðunu gerçekzamanda ortaya çýkarabilmek içinmanyetik görüntüleme cihazý (EMAR)kullandý. Haynes yaptýðý deneyle ilgiliþunlarý söylüyor: "Bulduðumuz þey bizio denli þaþýrttý ki, aklýmýza gelen ilkdüþünce bunun gerçek olup olmadýðýnýkontrol etmemiz gerektiði oldu. Acaba

Özgür ÝrademizGerçekten Özgür mi?Derleyen: Nelda Bayraktar

2007

Page 36: RUH GERÇEK GÜCÜNÜ DERÝN DUYGUDA GÖSTERÝRınları.com/arsiv/1310Dergi.pdfduygular, sevinçler, sevginin verdiði mutlu-luklar, inancýn verdiði huzur ve güven, hayatýný belli

SEVGÝ DÜNYASI34

doðru bir vargýya mý varmýþtýk. Buamaçla daha önce hiçbir çalýþmadayapmadýðýmýz kadar çok sayýda kontrolyöntemleri kullandýk.

"Düðmeye basmayla ilgili bilinçlikararýn gerçek eylemden bir saniyeönce verildiðini gördük ama ekibimizbeyinde oluþan bir aktivite modelininen fazla 7 saniyelik bir sürede kararýtahmin ettiðini tespit etti. Görünenoydu ki denekler bir seçim yaptýklarýn-da farkýna varmadan çok önce, beyin-leri zaten kararý vermiþti."

Biz insanlar, kararlarýmýzý kon-trolümüz altýnda yani özgür irademizleverdiðimizi düþünmekten hoþlanýrýz.Keza felsefeciler bu kavram üzerindeyüzyýllarca tartýþmýþlardýr. Ve þimdi deHaynes ve deneysel çalýþmalar yürütendiðer bilim adamlarý bizi yenidendüþünmeye sevk eden bir çalýþmaylakarþýmýza çýkarak bir kararýn bilinçlili-ðinin kiþinin eylemleri üzerinde hiçbiretkisinin bulunmadýðý biyokimyasal birdurum olduðunu iddia ediyorlar. Bumantýða göre özgür irademiz aslýndasadece bir yanýlsama oluyor. Yani,Londra Üniversitesinde bir bilim adamýolarak görev yapan Patrick Haggard'agöre kararý kendimizin verdiðinihissediyoruz ama vermiyoruz. Örneðinbu sabah çay veya kahve içmek iste-diðinize kendinizin karar verdiðinidüþünüyor olabilirsiniz ama aslýnda bukararýnýz siz onun farkýna varmanýzdançok önce verilmiþ oluyor.

Haynes'e göre bu oldukça rahatsýz

edici bir durum: "Çok dürüst konuþa-caðým, bu konu beni gerçekten çok zor-ladý. Neye ne zaman karar verdiðimihiç bilmezken iradem için nasýl"benim" diyebilirim ki?"

DÜÞÜNCE DENEYLERÝ

Felsefeciler beyin taramalarýnýnözgür iradeyi bu denli kolay biçimdeortadan kaldýracaðý fikrinden tam tat-min olmuþ deðiller. Bazýlarý bilimadamlarýnýn deney sonuçlarýný veyorumlarýný sorgulamakta ve araþtýrma-cýlarýn madara olduklarýnýn yeterincefarkýnda olmadýklarýný iddia etmekteler.Hele bazýlarý bilim adamlarýný kale bilealmýyorlar. Calgary Üniversitesindefelsefe profesörü olan Walter Glannonise þöyle diyor: "Bilim adamlarý vefelsefeciler konuþarak birbirlerininyanýndan geçip gidiyorlar."

Ancak bunun deðiþmekte olduðununda sinyalleri yok deðil elbet.Pennsylvania Templeton Vakfý tarafýn-dan teoloji, felsefe ve doðal bilimlerarasýnda bir köprü kurmayý hedefleyen4.4 milyon dolar bütçeli, 4 yýl sürecekbir program baþlatýldý. Bazýlarý bu tarzrafine deneyler sayesinde nörobilimaraþtýrmacýlarýnýn, bilinçli niyetin altýn-da yatan fiziki süreçleri ve ondanhemen önce oluþan beyin aktivitelerinidaha iyi tanýmlayabileceklerine inaný-yorlar. Ve eðer kararlarý mükemmelbiçimde tahmin eden þuurdýþý bir beyinaktivitesi bulunabilirse, bu çalýþmaözgür irade nosyonunu gerçekten çatýr-databilir. "Þu anda korelâsyonlar kur-

Page 37: RUH GERÇEK GÜCÜNÜ DERÝN DUYGUDA GÖSTERÝRınları.com/arsiv/1310Dergi.pdfduygular, sevinçler, sevginin verdiði mutlu-luklar, inancýn verdiði huzur ve güven, hayatýný belli

SEVGÝ DÜNYASI35

duðumuz þeyler bir noktada beyinmekanizmalarý ve davranýþlar arasýnda-ki geliþigüzel baðlantýlar halinegelebilir. Ve eðer böyle bir þey gerçek-leþirse, felsefecilerin yaptýðý her türlüözgür irade tanýmýna tehdit oluþtura-bilir" diyor Glannon.

Beynimizin özgür irade olmaksýzýnkarar verme mekanizmasýný ilkinceleyen bilim adamý Haynes deðildi.1980'li yýllarda, Kaliforniya Üniversite-si araþtýrmacýlarýndan Benjamin Libetde EEG kullanarak deneklerdenüzerinde bir noktanýn gezindiði bir saatkadranýna bakmalarýný istemiþ, denek-ler parmaklarýný hareket ettirmedürtüsü duyduklarýnda bu noktanýnpozisyonunu hatýrlamalarýný söylemiþti.Haynes yaptýðý daha kapsamlý birdeneyde, deneklerden ekranda kendi-lerine verilen bir dizi rakamdan ikisini

birbiriyle toplamalarýný veya bir-birinden çýkarmalarýný istemiþti.Rakamlarý toplamaya veya çýkarma-ya karar vermek birinci deneye göredaha gerçekçi bir modeldi. Burada dayine ayný þey oldu. Yani sonuçdeðiþmedi. Beyin aktiviteleri anýndaincelendiðinde kiþinin karar vermesin-den hemen önce beynin karar verdiðiortaya çýktý.

ÝRADEM, KENDÝSÝNÝN NE ZAMAN ORTAYA ÇIKTIÐINI VE NE YAPACAÐINA KARAR VERDÝÐÝNÝ BÝLMEZKEN NASIL ÖZGÜR OLABÝLÝR?

Libet'in sonuçlarý tartýþmalýydý.Eleþtirmenler saat kadranýnýn dikkatdaðýtýcý bir obje olduðunu,bilinçli/þuurlu kararýn ise fazla öznel

olduðunu rapor ettiler.Nörobilim deneyleriningenellikle kontrol edilebilirverileri vardýr. Örneðinbirisine belli bir anda birresim gösterir, ondan sonrada bunun beyinde yarattýðýreaksiyonu anýnda izleye-bilirsiniz. Eðer veri deneðinparmaðýný bilinçli niyetiylehareket ettirmesiyle ilgiliise, onun zamanlamasýylaalakalý subjektif karar verir-ler. Eleþtirmenler Libet'inþuurlu karar öncesindedeneðin beyninde tespitettiði aktivitelerin o kararaneden olmasý için yeterli

Page 38: RUH GERÇEK GÜCÜNÜ DERÝN DUYGUDA GÖSTERÝRınları.com/arsiv/1310Dergi.pdfduygular, sevinçler, sevginin verdiði mutlu-luklar, inancýn verdiði huzur ve güven, hayatýný belli

SEVGÝ DÜNYASI36

olmadýðý kanaatine vardýlar. Bu, beyninkarar vermeye ayarlanmýþ olmasýylailgili olabilirdi.

Haynes'in 2008 yýlýnda yaptýðý çalýþ-ma, Libet'in deneyini de modernizeetmiþ oldu. Çünkü Libet'in EEG tekniðibeyin aktivitesinin yalnýzca limitli birbölümünü incelerken, Haynes'inEMAR'ý beynin tamamýný inceleye-biliyordu. Ayrýca Libet'in denekleri tekbir þey için hareket etmeye kararverirken, Haynes'in denekleri iki alter-natif arasýnda karar vermek zorundakalýyorlardý. Ancak eleþtirmenler yinede açýk aradýlar ve Haynes ve ekibinindeneklerin sol veya sað iþaret parmak-larýyla düðmeye basmalarýný en iyi ihti-malle %60 oranýnda tahmin edebile-ceklerini söylediler.

New Hampshire'da bulunanDartmouth College'de bir nörobilimcive felsefe hocasý olarak görev yapanAdina Roskies ise bu tespite þöyle birekleme yapýyor: "Bu oran aslýndaoldukça iyi sayýlabilir ancak yine debeynin bilinçli farkýndalýktan saniyelerönce karar verdiðini iddia edebilmekiçin yeterli olmayabilir. Bu deneyinönerdiði tek þey karar verme mekaniz-masýný etkileyen bazý fiziksel faktör-lerin mevcudiyetidir ki bu hiç deþaþýrtýcý gelmemelidir. Bilimi bilenfelsefeciler, bu tarz bir çalýþmanýnözgür iradenin olmamasýna iyi bir delilolduðunu düþünmüyorlar çünkü onlaragöre bu deneyler karar verme mekaniz-masýnýn karikatürleri. Çok basit bir çay

mý yoksa kahve mi seçimi bile, birdüðmeye sol veya sað iþaret parmaðýy-la basmaya karar vermekten daha kar-maþýktýr."

Haynes ise yorumunun arkasýndadurarak bulgularýný çoðaltýp rafine ede-cek biçimde iki ayrý çalýþma halinegetirdi. Yaptýðý ilave deneylerdeekibindeki araþtýrmacýlar, deneklerkarar verdikleri anýn bilincindeolmalarýndan en fazla 4 saniye öncebeynin karar verdiðini tespit ettiler.

Diðer bazý araþtýrmacýlar ise beynidaha da derinlemesine incelediler.Bunlardan birisi hem Tel Aviv'de bulu-nan Týp merkezinde hem deKaliforniya Üniversitesinde nörobilim-ci ve cerrah olarak çalýþan Itzhak Friedidi. Bu bilim adamý, epilepsi hastasýolmalarý nedeniyle beyinlerine cerrahimüdahaleyle elektrodlar yerleþtirilmiþolan kiþiler üzerinde çalýþmalar yürüttü.Tek bir nöronun aktivitesini bile EEGve EMAR'dan daha verimli ve dahakesin biçimde kayýt etme üstünlüðüsaðlayan bu çalýþma bilim adamlarýaçýsýndan hayli önemliydi. Fried'ýndeneyleri beynin belli bölgelerindekinöronlarýn deneðin düðmeye basmakiçin bilinçli bir karar vermesinden yak-laþýk bir buçuk saniye önce aktiveolduðunu tespit etti. Araþtýrmacýlar butarz bir deneyle karar verme mekaniz-masýný %80 oranýndan fazla bir doðru-luk payýyla tahmin edebildiler. Fried:"Bir noktada daha önceden tespitedilen/karar verilen þeyler bilince veya

Page 39: RUH GERÇEK GÜCÜNÜ DERÝN DUYGUDA GÖSTERÝRınları.com/arsiv/1310Dergi.pdfduygular, sevinçler, sevginin verdiði mutlu-luklar, inancýn verdiði huzur ve güven, hayatýný belli

SEVGÝ DÜNYASI37

farkýndalýða sunuluyor" diyor. Bunagöre, özgür irade, karar'a daha sonrakibir safhada ekleniyor olabilir.

MADDESEL KAZANIMLAR

Felsefeciler ise bu tarz yorumlarýnaltýnda yatan varsayýmlarý sorguluyor-lar. "Bu vargýlarýn bazýlarýnýgüdümleyen düþünce, özgür iradeninspiritüel veya ruhu ilgilendiren bir þeyolmasý gerektiðine inanýlmasýdýr" diyorFlorida Üniversitesi felsefe hocalarýn-dan olan Al Mele. Glannon ise þunusöylüyor: "Eðer nörobilimciler bilinç-dýþý sinirsel bir aktivitenin karar ver-meyi güdülediðini bulurlarsa, zihninbedenden ayrý olduðunu ileri süren savda týpký özgür irade gibi ortadan yokolur. Özgür iradeyle ilgili bu dualistkabul, nörobilimciler için çürütülmesikolay bir hedef olacaktýr."

Al Mele ise son zamanlarda felsefeci-lerin çoðunluðunun insanlarýn deter-ministik bir evrende rasyonel kararlaralabileceði fikrinden hoþnut olduklarýnýbelirtiyor. Onlar determinizm ile özgür-lük arasýnda karþýlýklý bir etkileþimolduðunu karþýt fikirdekilerle münazaraediyorlar. Hatta bu konuda bazý toplan-týlar baþlamýþ durumda. Programboyunca kendisine bütçe saðlanmýþolan Roskies, Washington Üniver-sitesinde bir nörofizyolog olan ve pri-mat beynindeki karar verme mekaniz-masý üzerinde çalýþmalar yapanMichael Shadlen'in laboratuarýndadeneyler yapmayý planlýyor.

Tüm buçalýþmalardançýkacaksonuçlarinsanlarýndavranýþlarýnýetkileyebilir.2008 yýlýndaMinnesotaÜniver-sitesindesosyalpsikologolarak çalýþanKatheen Vohs ve arkadaþý JonathanSchooler insanlarýn determinizmindoðru olduðunu düþünmeye sevkedildiklerinde nasýl davrandýklarýnýinceleyen bir çalýþmanýn bulgularýnýyayýnladýlar. Yaptýklarý çalýþmada,deneklerinden iki pasajdan birini oku-malarýný istemiþlerdi. Bunlardan birisiinsan davranýþlarýnýn tümüyle çevreselve genetik faktörlerden etkilendiðini,dolayýsýylakontroledilemediðinianlatýyor,diðeri isedavranýþlarýetkileyen fak-törler hakkýn-da nötr kalý-yordu.

Kathleen Vohs

Jonathan Schooler

Page 40: RUH GERÇEK GÜCÜNÜ DERÝN DUYGUDA GÖSTERÝRınları.com/arsiv/1310Dergi.pdfduygular, sevinçler, sevginin verdiði mutlu-luklar, inancýn verdiði huzur ve güven, hayatýný belli

SEVGÝ DÜNYASI38

Katýlýmcýlardan daha sonra bilgisayar-da bazý matematik problemleriniçözmeleri istenmiþti. Ama teste baþla-madan hemen önce bilgisayardaki birarýzadan dolayý cevaplarý gösterdiðisöylendi. Eðer karþýlarýna böyle bir þeyçýkarsa, katiyetle bakmamalarý gerek-tiði tembihlendi. Kendilerine böyle birdeterministik mesaj verilen deneklertestte tersini yapmaya daha fazla meyilgösterdiler. Vohs ve Schooler bununiçin þöyle bir açýklama getiriyorlar:"Belki de özgür iradeyi inkar etmek,nihayetindeki mazereti saðlýyordur."

Haynes'in araþtýrmasý vemuhtemel uygulamalarýdüþüncelerinde kesinlikle etkiyapmýþtýr. Çünkü bir konferansiçin yaptýðý bir yolculuðuanlatýrken þunlarý söylüyor:"Aniden deterministik evrenintümüyle yani benim oradakiyerimle ve her birimizin farklýnoktalarda özgür irademizleverdiðimizi düþündüðümüzkararlarla ilgili büyük bir viz-yon belirdi önümde ama bunuuzun süre devam ettiremedim."

Al Mele ise diðer felsefecilerin nöro-bilimcilerin bulgularýna daha da ýsý-nacaklarýný söylüyor. Ve felsefe sözkonusu olduðunda ise bilimadamlarýnýn duruþlarýný biraz dahayumuþatabileceklerini de ilave ediyor.

KARAR VERME MEKANÝZMASINI ETKÝLEYEN FÝZÝKSEL FAKTÖRLERÝN OLMASI BÝZÝ ÞAÞIRTMAMALIDIR

Nörobilimcilerin görevi elbette herþeyin daha önceden kaderi biçimdekararlaþtýrýldýðýný veya fiziksel kanun-lar tarafýndan belirlendiðini ispatetmek deðildir. Nörobilimden çýkansonuçlar bu tartýþmayý olumlu biçimdesonuçlandýrmaktan ziyade eylemlerimi-zin/davranýþlarýmýzýn olasýlýðý üzerindedaha fazla durabilirler.

Özgür irade tartýþmalarý felsefecileriçinde bile farklý fikirlerin çatýþmasýnayol açmaktadýr. Þöyle ki bazýlarýkonuyu kozmik açýdan inceleyerekkararlarýmýzýn ruhumuz tarafýndan ver-ildiðini söylemektedirler. Roskies'egöre bunlarýn hepsinin cevabýný vere-cek olan nörobilimdir. Çünkü bu bilimdalý daha derin, daha anlamlý açýkla-malar getirebilir.

"Özgür iradeyi ortadan kaldýrmanýnsonuçlarýný tahmin etmek zordur.Biyolojik determinizm bunun birsavunmasý olamaz. Çünkü insanlareylemlerinden sorumlu olmalýdýrlar"diyor nörobilim dalýnda önemli uzman-lardan biri olan Nicholas Mackintosh.

Görünen o ki, bu tartýþma hala bellibir sonuca varmýþ deðil ve tartýþýlmayadevam edecek.

Page 41: RUH GERÇEK GÜCÜNÜ DERÝN DUYGUDA GÖSTERÝRınları.com/arsiv/1310Dergi.pdfduygular, sevinçler, sevginin verdiði mutlu-luklar, inancýn verdiði huzur ve güven, hayatýný belli

SEVGÝ DÜNYASI39

elâmlar sevgili varlýklar, benManyetik Hizmetten Kryon.Partnerim kenara çekiliyor.

Onun da söylediði gibi, bunu göre-bilenler var. Aslýnda bir insanýn çokboyutlu özellikleri görebilmesi özel biryetenek deðildir. Bu sezgisel olarakinsanda vardýr ve bu yeteneði gözardýetmek, derinlerde saklamak konusundakendilerini eðitmiþ olan insanlar dýþýn-da kalanlar bu yeteneði kullanabilirler.

Þu anda partnerimin özü kenara çekildiama odadan dýþarý çýkmadý, baþka yeregitmedi. Bu bir devralma olayý deðildir.Celsede medyumluk yapmak takdir vefarkýndalýðýn ortaklýðý ile birarayagelen dünyevi bedenin yüksek benlikile birleþmesinin onurlandýrýlmasýdýr.Ýþlerin bu þekilde yürümesi gerekmek-tedir çünkü böylece sizin akýllý vücu-dunuz olan içselliðiniz ile dünyevibedeniniz, bir dil aracýlýðý ile aklýnýzla

S

Ýnancýn Yeniden Ayarlanmasý

Canlý Kryon Celsesi, 18 Aðustos 2013 Lynchburg

Lee Carroll kanallýðý ile verilmiþtir.

Çeviren: Necati Tarýman

Page 42: RUH GERÇEK GÜCÜNÜ DERÝN DUYGUDA GÖSTERÝRınları.com/arsiv/1310Dergi.pdfduygular, sevinçler, sevginin verdiði mutlu-luklar, inancýn verdiði huzur ve güven, hayatýný belli

SEVGÝ DÜNYASI40

iþbirliði içine girmektedir ve çokboyutlu kavramlar doðrusal þekilde ter-cüme edilmektedir.

Partnerim bir mühendistir ve yap-bozlarý ve devreleri sever. Bu bir hatadeðildir çünkü kendi ruhsal parçasý ileilgili tüm sorunlarý düzeltme zamanýgeldiðinde ve epifizden geçerek gelenruhsal kavramlarý tercüme edebilecekyere geldiðinde bildiði þeye döndü.Yapýlandýrýlmasý gereken þeyi yapý-landýrdý ve kendisinin yarattýðý veTanrý'nýn kuantum durumunu doðrusal-laþtýracak olan sistem içinde hareketetti. Bunun alýþtýrmasýný yaptý. O baþkabir dildir, çünkü biz böyle konuþmayýz.Yazdýðýnýz zaman iþler farklý olurçünkü kavram olarak gelen þeyleriyazabilir ve bunu kaðýda geçirmek içingerektiði kadar zaman kullanabilirsiniz.Ancak, düþüncelerin gelmesiyleberaber ayný anda onlarý farklý dildekonuþtuðunuzda, o zaman çevirmen

olursunuz. Þimdipartnerim kenaraçekilip izlemeyebaþladýktan sonragelen her þeygerçek zamanlýolarak tercümeedilmektedir.

Konumuz inancýnyeniden ayarlan-masýdýr. Bugüninanç sistemlerihakkýnda konuþa-

caðýz ama yeniden ayarlanacak olanlarinanç sistemleri deðildir. Sevgili varlýk-lar, yeniden ayarlanacak olan dindarolanlarýn veya olmayanlarýn veya belir-li gruplara ait olanlarýn veya olmayan-larýn doktrinleri deðildir. Olacak olanþey baþka bir þeyle ilgili inançtýr ve budaha dramatiktir. Tüm bunlar bizimnormal olarak nitelendirdiðimizdeðiþimin parçasýdýr. Þimdi size düngetirmiþ olduðumuz mesaja çok benzerolan bir mesaj vermek istiyoruz vesizin daha iyi anlayabilmeniz için bunukýsa ve öz olarak vereceðiz.

Bazý açýklamalarla baþlayacaðýz.Sizinle bir gerçeði paylaþmak istiyo-rum. Kayýtlý (yazýlý) tarih öncesindekien eski günlerde insanlarýn Tanrý ileilgili en sezgisel düþüncesi neydi? Oinsanlar ne düþündüler ve ne yaptýlar?Ýnsanlar her þey için bir yapý oluþtu-rurlar, çünkü bu iþleri kolaylaþtýrýr. Vebir kutudan diðerine geçebilmek için

Lee Carroll

Page 43: RUH GERÇEK GÜCÜNÜ DERÝN DUYGUDA GÖSTERÝRınları.com/arsiv/1310Dergi.pdfduygular, sevinçler, sevginin verdiði mutlu-luklar, inancýn verdiði huzur ve güven, hayatýný belli

SEVGÝ DÜNYASI41

insanlarýn yaratacaklarý yapýlar hakkýn-da herhangi bir yargýlama olmaz.Ýnsanlar hiyerarþi oluþturmayý severlerçünkü insanlar zaten bu þekilde yaþar-lar ve bilinçleri de bu yöndegeliþmiþtir. Buraya kadar her þey nor-mal öyleyse. Þu anda gezegendekiinsanlarýn yaklaþýk %80-85'i ölümdensonra hayata inanmaktadýr. Dünyadakitüm dinler, %99'undan fazlasý, tek tan-rýlý dinlerdir. Bu durumda insanlararasýnda Tanrý'ya ait olduklarý konusun-da geniþ bir görüþ birliði olduðunusöyleyebiliriz. Ancak, o tek Tanrý ileilgili olarak kendi aralarýnda çok geniþayrýlýklar vardýr ve buradan farklýinançlar geliþtirilmiþtir. Bu sizleriilginç noktalara getirmiþtir. Biz bununhakkýnda konuþacaðýz çünkü her þeygöründüðü gibi deðildir.

Hinduizme inananlar gezegendeki eneski dinin kendi dinleri olduðunu iddiaederler. Bu aslýnda doðru deðildir amaþimdilik bunun doðru olduðunu varsa-yalým çünkü baþka bir iddiayý inanýlýrþekilde ortaya atmak için baþka þeyleriaçýklamak gerekmektedir ve bu açýkla-malar için kanýt yoktur ve dolayýsýylabu iddianýn doðru olduðunu varsaymakve Hinduizme inananlarýn söyledikleri-ni kabul etmek daha kolaydýr. EðerHinduizm dinine bakarsanýz biraz kafakarýþýklýðý yaþamak mümkündür çünkübu dinde pek çok ilâh varmýþ gibigörünmektedir. Aslýnda Hinduizmdeçok ilâh yoktur ve tek Tanrýlý bir dindirama o tek Tanrý'nýn pek çok yüzü

vardýr. Hindular tek bir Tanrýnýn enerji-lerini kompartýmanlara ayýrmýþlar vebunlarý ayrý ilâhlar olarak kabuletmiþlerdir çünkü bu onlara birçokbakýmdan yardýmcý olmaktadýr. Eðermodern dindar liderlerin bazýlarýna veonlarýn takipçilerine bakarsanýz, onlarýnbiblolarý, melekleri ve hattâ azizleriolduðunu ve bunlarýn arabalarýnýniçinde sallanmakta olduðunu göre-bilirsiniz ama bunlar ilâhlar deðildir.Bunlar insanlarýn kendi güvenliklerini,yapýlarýný ve inançlarýný birarayagetirmek için kullandýklarý þeyinparçalarýdýr. Size Tanrý'nýn bunlarlailgili tavrýný söylemek istiyorum vecelseye de böyle baþlayacaðým.

Þimdi bir hususu bir kez dahasöyleyeceðim ve bunu hatýrlamanýzý,hem de her þeyden daha fazla hatýrla-manýzý istiyorum.

Þu beyandaki (Sizleriniçinizdeki Tanrý'yý nasýl ve hangiyoldan bulduðunuz hiç umuru-muzda deðil!) sevgiyi, güzelliðive þefkati hissetmenizi istiyoruz.Sizin kesinlikle ölçemeyeceðinizbir Tanrý aklý vardýr çünkü oinsanýn aklý deðildir. O bir yapýdeðildir. O saf þefkat, yaþam vesevgidir ve sizin galaksilerinizinve diðerlerinin merkezindenakmaktadýr.

Page 44: RUH GERÇEK GÜCÜNÜ DERÝN DUYGUDA GÖSTERÝRınları.com/arsiv/1310Dergi.pdfduygular, sevinçler, sevginin verdiði mutlu-luklar, inancýn verdiði huzur ve güven, hayatýný belli

SEVGÝ DÜNYASI42

Ve bunlarýn hepsi birbirleriyleesrarengiz bir þekilde baðlantýlýdýr veYaratýcý da bu þekilde yaratmaktadýr.

Bu baðlamda Tanrý yargýla-maz, öfkelenmez, hattâ beklenti-leri bile yoktur. O sadece sever.Ýþte sizin içinizdeki budur.Tanrý'yý herhangi bir þekilde,herhangi bir örgüt içinde, her-hangi bir doktrin aracýlýðý ilebulabilen ve kim olduðu ile ilgiligerçeðe yaklaþabilen, þarkýlarýistediði þekilde söyleyebilen veþarký söylerken Tanrý sevgisininsevincini yüreðinde hissedebileninsan kutsanmýþtýr, çünkü Tanrýoradadýr.

Bunun kanýtý olarak sizi gezegenüzerindeki her bir örgüt içinde gerçek-leþen þifa olaylarýnýn olmadýðýný ispatadavet ediyorum. Ýnsanlar çekirdeðeyöneldiklerinde gerçekleþen süreçözdeþtir ve doktrin deðil inanç direk-siyonu ele alýr ve þifa gerçekleþir. Buhavralarda, camilerde, tapýnaklarda,kiliselerde gerçekleþir ve þifa ortayaçýkar. Gerçek budur.

Bu gerçekten yola çýkýp Dünyaüzerindeki orijinal örgütlerin inanç sis-temlerine göz atarsanýz, her þeydenönce sezgisel düþüncelerin gelmiþolduðunu görürsünüz. Hinduizmde ve

Budizmde her þeyin teke indirgendiði-ni, tek Tanrý olduðunu, geçmiþ yaþam-lar fikrinin varlýðýný, pek çok yaþamdabilgi birikimi olduðunu, karma ve yük-selme fikrini bulursunuz. Bunlarýnhepsi orijinal düþüncelerdir. Sizlerinbunu hatýrlamanýzý istiyorum çünkü herþey böyle baþladý. Bu baþlangýçtansonra yayýldý ve yaygýnlaþtý. Aslýndaçok ilginç olan baþka bir husus dahavardýr ve dünyada bulunmuþ olan üstat-lara, örneðin Ýsa'ya, bakarsanýz, Ýsa'nýnbugün geçerli olan doktrini yaz-madýðýný, o doktrinin ondan sonratakipçileri tarafýndan yazýlmýþolduðunu görürsünüz. Ýsa'nýn takipçi-leri arasýnda onun kim olduðu, nedemek istediði, ne yapmýþ olduðu vetakipçilerin neler yapmasý gerektiðikonusunda ciddi görüþ ayrýlýklarýnortaya çýkmýþ olduðunu biliyormusunuz? Her þey öyle apaçýk filandeðildi o zamanlar. Ýsa'nýn tek yaptýðýaslýnda her eylemi ve her sözü ile siz-lerin olabileceðiniz kiþiyi göstermekti.O sizin, aynen onun gibi, Tanrý'nýnoðullarý olduðunuzu söylemiþti, bukonuda haklýydý ve çok sevilmiþti.

Muhammed'in yaratmýþ olduðuetkinin farkýnda mýsýnýz? Onun da dok-trinini yazmamýþ olduðunu biliyormuydunuz? O doktrin de onun takipçi-leri tarafýndan yazýlmýþtý.

Page 45: RUH GERÇEK GÜCÜNÜ DERÝN DUYGUDA GÖSTERÝRınları.com/arsiv/1310Dergi.pdfduygular, sevinçler, sevginin verdiði mutlu-luklar, inancýn verdiði huzur ve güven, hayatýný belli

SEVGÝ DÜNYASI43

Hem Ýsa'nýn, hem deMuhammed'in dünya üzerindebirer milyardan fazla takipçisiolduðunun, her ikisine de baðlýolanlarýn esas itibarý ile farklýkültürlere ait olduklarýnýnfarkýnda mýsýnýz? Her ikisininde Ýbrahim'in soyundan geldiði-ni biliyor muydunuz? Herikisinin çok sevildiklerini veburaya örnek olmak üzeregeldiklerini biliyor musunuz?Muhammed'in geliþ amacý birlikoluþturmaktý. O maðarada oMelekle konuþtu, melek onagerekli talimatlarý verdi,Muhammed o talimatlarý eksik-siz ve doðru olarak yerine getir-di ve bu nedenle de dünyayý veArap âlemini deðiþtirdi. Ýnsan-lar onu bunun için seviyorlarama o doktrinini yazmadý.

Ýnsanlarýn baþka bir insan içindeTanrý'nýn üstatlýðýný gördüklerinde neleryaptýklarýný görmek aslýnda çokilginçtir. Bu durumda insanlar dizleriüstüne çökerler ve onun öðrettiklerinibir kenara býrakýp o kiþinin þahsýnatapýnmaya baþlarlar. Ama iþte bu tümdünya üzerinde sizin kendinizi içinekoymayý tercih ettiðiniz kutudur. Ýnsan-larýn inanç olarak kendileri için seçtik-lerine ve bunlar arasýndaki o muazzam

farklara bakarsanýz, inanç ile ilgiliciddi deðiþiklikler olacaðýnýgörürsünüz. Ýnanç derken doktrinler vepeygamberler kastedilmemektedir.Deðiþecek olan inanç insanlarýnþefkatli hoþgörü eyleminde birleþmesiile ilgilidir.

Size bir örnek vermek istiyorum.Eðer þimdi Orta Doðuya bakarsanýz,peygamberlerin olacaðýný söyledikleriþeylerin olmadýðýný görürsünüz çünküoraya baktýðýnýzda savaþ görürsünüz,ölüm görürsünüz, ýstýrap ve üzüntügörürsünüz. Bunlar uygun gibi görün-memektedir ve üstelik bunlar Ýsrail'demeydana gelmemektedir. Oysapeygamberler bunlarýn orada olacaðýnýsöylemiþlerdi. Bunlar Mýsýr'da veSuriye'de meydana gelmektedir veaslýnda henüz baþlangýç aþamasýndadýr.Bunlar pek anlamlý gibi görünmemek-tedir. Ýsterseniz size oralarda nelerinolmakta ve nelerin olmamaktaolduðunu söyleyeyim. Bu çok ilginçtirve bizim tartýþmakta olduðumuzdeðiþimleri göstermektedir. Ýsraillilerve Araplar hiçbir þekilde geçinemiyor-lar. Bunun nedeni olarak doktrinlerininçok farklý olduðunu ileri sürebilirdinizama aslýnda durum hiç de böyledeðildir. Belki de soylarý farklýdýr diyedüþünebilirsiniz ama bu da doðrudeðildir. Bir Arap yabancý bir ülkeyegittiðinde kendisi için uygun bir yemekolarak Koþer (yahudi) mutfaðý olan birlokantayý tercih ettiðini biliyor muy-dunuz? Bunun nedeni orada ayný kural-

Page 46: RUH GERÇEK GÜCÜNÜ DERÝN DUYGUDA GÖSTERÝRınları.com/arsiv/1310Dergi.pdfduygular, sevinçler, sevginin verdiði mutlu-luklar, inancýn verdiði huzur ve güven, hayatýný belli

SEVGÝ DÜNYASI44

larýn geçerli olmasýdýr. Soy aynýdýr amayine de birbirlerinden nefret ediyorlar.Bu benim deyimimle eski karmikdünyanýn katalizörüydü. Savaþ buradaolacaktý. Mahþer burada baþlayacaktýve Harem-i Þerif'te tüm tepelerden kanýrmaklarý akacaktý ama bunlar olmaya-cak. Muhammed bildiðiniz gibi oradanMiraç için göðe yükseldi. BurasýYahudiler tarafýndan kutsal kabul edilirçünkü Ýbrahim tam burada oðlu Ýshak'ýneredeyse kurban ediyordu. BurasýHristiyanlar tarafýndan kutsal olarakkabul edilir çünkü Ýsa buralarda dolaþtý.Ayný yerin herkes için kutsal olmasýçok ilginç deðil mi? Neden bu kadarçok nefret var? Eðer doðruyu öðren-mek istiyorsanýz, bunlarýn ne doktrinile, ne de din ile ilgisi olmadýðýný bil-meniz gerekir. Buradaki mesele tarihtir.Buradaki çatlak ve ayrýlýk tarih tarafýn-dan yaratýlmýþtýr. Onlar birbirlerini hiçsevmezler çünkü biri diðerine bir yerdebir þeyler yapmýþtýr, biri bazý topraklarýsahiplenmiþtir, diðeri onlarý istemekte-dir. Peki, bundan sonra ne olacak? Kimneyi hak etmektedir ve kim neye lâyýkdeðildir veya hak etmemektedir? Tarih!

Sevgili varlýklar, ya size tüm bunlarýnyakýnda deðiþeceðini söyleseydim nederdiniz? Ancak, benim için yakýndaolan sizin açýnýzdan o kadar yakýnolmayabilir. Size bununla ilgili bazýþeyler söylememe izin verin. Bazýlarýbunun politika ve nefret ile o kadardolu olduðu, o kadar eski ve o kadarbölücü mahiyette olduðu için asla

deðiþemeyeceðini ve asla bir çözümbulunamayacaðýný söyleyecektir.Bunlar söylendiðinde ben sizlere baka-caðým ve "Gerçekten de öyle mi der-siniz?" diyeceðim. Size þimdi duy-manýz gereken bir þeyi sunacaðým.Amerikalý olarak Japonya hakkýnda nedüþünüyorsunuz? Ve Japonlar sizinhakkýnýzda ne düþünüyor? Birbirinizeneler yapmýþtýnýz? Oysa bugün çok iyidostsunuz ve cevap da buradadýr.Bugün ülkelerindeki nükleer bombapatlamasý ve ardýndan gelen nükleerfelâketi yaþayan ama ölmeyip yaþa-maya devam ettikleri için hatýrlayanJaponlar vardýr. Ülkelerine yapýlansaldýrýyý yaþamýþ, atlatmýþ ve bugünhâlâ hayatta olduðu için olaylarý hatýr-layan Amerikalýlar var. Pasifiktekiadalarda savaþýn neden olduðu dehþetiyaþamýþ, atlatmýþ ve yaþamaya devamettiði için hatýrlayan insanlar var amaþimdi artýk Japonlar ve Amerikalýlarçok iyi dostlar. Bu nasýl oldu peki? Birnesil boyunca devam eden ve sonuçveren bir iyileþme süreci yaþandý veyaralar kapandý. Bilinç bunun olmasýnaizin verdi çünkü bilinç kin tutmaz.Vesiz de yola devam ettiniz. Þu andaAlmanya'da pek çok Yahudi var veoradaki yaþamdan memnunlar. Onlarýnanne ve babalarý orada yaþamýþtý. Sizcebu insanlarýn o ülke hakkýnda ne düþü-nüyorlar? Sizce Avrupa'nýn geri kalanýAlmanlar hakkýnda ne düþünüyor?Ýyice bakýn oraya. Almanya bugünAvrupa Birliði içindeki en güçlü ülkeve diðerleriyle çok iyi dostluk iliþkileri

Page 47: RUH GERÇEK GÜCÜNÜ DERÝN DUYGUDA GÖSTERÝRınları.com/arsiv/1310Dergi.pdfduygular, sevinçler, sevginin verdiði mutlu-luklar, inancýn verdiði huzur ve güven, hayatýný belli

SEVGÝ DÜNYASI45

var. Þimdi siz, "Bu nasýl olabildiacaba?" diye soracaksýnýz. Bu gerçek-ten de oldu ve üstelik olmasý içinsadece bir nesil geçmesi gerekti.

Þimdi Orta Doðu'ya gidelim. Nereyevarmak istediðimi anlayabiliyormusunuz?

Orta Doðu'daki 30 yaþýn altýn-daki insanlarýn ait olduðu nesil-de ayný ortak noktayý görebili-yoruz. Kapaðýn altýnda yepyenibir bilincin oluþmaktaolduðunu, liderlerin hiçbirindenbununla ilgili herhangi bir þeyduymayacaðýnýzý söylüyorumçünkü o liderler ihtiyarlardýr vefacebook sayfalarý da yoktur.Ýsrailliler Filistinliler ve Ýran-lýlar ile görüþüyorlar ve hepside kontrolu ele aldýklarýndasavaþ olmasýna asla izin ver-meyeceklerini söylüyorlar. Buinsanlar iyi þeyler istedikleriüzerinde fikir birliðine varýyor-lar. Görevini iyi yerine getirenhastaneler, çalýþan sigortalar,iyi yaþayan insanlarýn sahipolduklarý þeyleri, çok iyi saðlýktesisleri, okullar, bolluk, iyi yi-yecek ve dostluk istiyorlar. Ýste-dikleri son þeyin imha ve tahripolduðu üzerinde anlaþýyorlar.

Ben de size bunun bir inançdeðiþimi olduðunu söylüyorum.

Ýranlýlarýn Ýsrail'i ziyaret edip iyivakit geçirdiklerini ve Ýsraillilerin deÝran'ý ziyaret edip iyi vakit geçirdikleri-ni hayal edebiliyor musunuz? Hiçbirkýsýtlamaya tabi olmadan çalýþan birhavaalaný ve komþularý ile serbestsýnýrlarý olan baðýmsýz bir Filistindevletini hayal edebiliyor musunuz?

Size bunlarýn olacaðýný ve bunugördüðümü söylüyorum. Bunun olmasýbelki iki nesil alacak ama olmasý içinalttan alta çalýþmalar baþladý. Ýþte buimha ve nükleer savaþ, nefret vesoykýrým tetiklemesini içeren eski ener-ji ile 2013 yýlýnda baþlayan ve gezegenibarýþa doðru götürmekte olan yenienerji arasýndaki farktýr. Ancak bu aðýrhareket eden bir süreçtir.

Sosyal að bu sürecin anahtarýolacaktýr ve bunu size dahaönceden söylemiþtik. Size ayrýcakültürel mahiyette baþka birdevrim olacaðýný söylemiþtik.Bu halen oluþum halindedir vesöz konusu olan ülke Ýran'dýr.Ýran'daki olay Suriye'de olanabenzemeyebilir, Ýran'da iþlerdaha kolay ve hattâ daha hýzlýbile geliþebilir. Bilinç iþte böylebir þeydir.

Page 48: RUH GERÇEK GÜCÜNÜ DERÝN DUYGUDA GÖSTERÝRınları.com/arsiv/1310Dergi.pdfduygular, sevinçler, sevginin verdiði mutlu-luklar, inancýn verdiði huzur ve güven, hayatýný belli

SEVGÝ DÜNYASI46

Hoþgörüsüzlükte belirli bir kýrýlmanoktasýna varana kadar gider ve sonraani kýrýlma olur. Bir Suriyeliye nedenbu olanlardan hoþlanmadýðýný sorunbakalým. Bir Mýsýrlýya neden bu kadaryýl sonra bu iþlerin olduðunu sorun.Siyaset kafa karýþtýrýcýdýr. Siyaset artýksadece siyah ve beyazdan oluþmuyor.Çünkü þimdiye kadar ortada pekgörünmeyen "dürüstlük faktörü katma"özelliði ortaya çýkýyor. Dürüstlük vehükümeti yan yana düþünmeye çalýþýn.Dürüstlük ve siyaseti yan yana hayaletmeye çalýþýn. Ýþlerin siyaseten uygunolduðu için deðil, þefkatten dolayýyapýlmasýný hayal edin. Bu inançtadeðiþimdir.

Katolik kilisesi muazzam bir örgüttür.2012 yýlýnda size bir Papayý kaybede-ceðinizi söylemiþtik. Bunun olacaðýnýsöylemiþtik ve oldu ama sizin hiç bek-lemediðiniz bir þekilde oldu. Ýnançtadeðiþim baþlamaktadýr ve bu illâ dok-trin düzeyinde olmayacaktýr. Ýnançbundan önce hoþgörü gösterilmeyenþeylere tolerans gösterilmesiyle ortayaçýkacaktýr. Yeni Papanýn söylediklerinebir bakýn. Bir Papanýn aðzýndan bu söz-lerin duyulacaðý kimin aklýna gelirdi?Kutsal deniz görmeye baþlýyor (HolySea ve see). Papalýk tahtýnda oturur vepapalýk kurumunun baðýþladýðý yetkiyleiþini yaparken kilisenin þimdiye dekhiç olmadýðý þekilde þefkat ile nasýldeðiþtirilebileceði hakkýnda Tanrý'danmesajlar aldýðýný söylerse hiç þaþýr-

mayýn. Bu kentin sokaklarýndakarþýlaþabileceðiniz köktendinci kur-tarýcýsýný sevmektedir ve onun içindeTanrý sevgisini hissedebilirsiniz. Sizinyaratýcý olduðunu bildiðinizin yanýndaolduðunuz ve bunu paylaþtýðýnýz zamanhissettiðiniz ayný Tanrý sevgisidir busevgili varlýklar.

Monoteist dinde Tanrý'nýn yaþamaðacý olarak görüleceði ve kabul edile-ceði bir zaman gelmektedir. Bu aðacýnbüyük ve çok güzel bir gövdesi vardýrve topraðýn derinliklerine giden kökleride tüm dünyayý kaplamaktadýr.Yukarýdaki dallar ise pek çok kültürüve pek çok yüzü kapsamaktadýr. O dal-lar arasýnda Hindular, Budistler,Katolikler, Yahudiler ile birlikte kök-tendinci Hýristiyanlar ve pek çok diðer-leri ve belki de adýný hiç duymadýk-

Resim: Hayat Aðacý, Santi Miller

Page 49: RUH GERÇEK GÜCÜNÜ DERÝN DUYGUDA GÖSTERÝRınları.com/arsiv/1310Dergi.pdfduygular, sevinçler, sevginin verdiði mutlu-luklar, inancýn verdiði huzur ve güven, hayatýný belli

SEVGÝ DÜNYASI47

larýnýz bulunmaktadýr ve hepsi deaðacýn gövdesinin çekirdek olduðu, herbir insanýn kendi yolunda yürüme veTanrý'yý kendi yöntemiyle sevme hakkýolduðu konusunda mutabakata var-mýþlardýr. Bu o dallarý ve onlarýn var-lýðýný deðiþtirmez ama dallarýn gövdehakkýnda hissettiklerini deðiþtirir.Burada söz konusu olan þey bu geze-gende yer alacak olan þefkatli eylemdirve insanlar bu dönemde insanlýðýngeri kalan kýsmýna bakacak ve "Sizinyolunuz bizim yolumuz deðil ama bizsizinle yan yana yaþamaya devamedecek ve sizlerin de bizim parçasýolduðumuz büyük gövdenin bir parçasýolduðunuzu dikkate alacaðýz." diyecek-lerdir. Ýþte bu bir inanç deðiþimi,önyargýlarýn bir yumuþamasý ve kendidoktrininin tek yol olduðu inancýndanvazgeçilmesi ve insanlarýn kendi dok-trinlerini kendilerine uygun gelecekþekilde seçtiklerinin anlaþýlmasý veherkesin istediði þekilde ibadet edebile-ceði ama yine de o büyük gövdenin birparçasý olduðunun kabulüdür. Þimdibazýlarý doktrinlerinin bugünkü haliylebu þekilde yaþamanýn mümkünolmadýðýný iddia edeceklerdir. Hattâbirçok doktrin bunu açýkça ve yanlýþanlaþýlmayacak þekilde ifade etmekte-dir ve "Þunu veya bunu yapmazsanveya bu þekilde yapmazsan asla cen-nete gidemezsin" demektedir.

Bazýlarý þimdi "Doktrinlerindeðiþmesi gerek" diyeceklerdir.Ama biz de doktrinlerin deðiþ-mesine gerek yoktur diyoruz.Doktrinler yerlerinde kalabilir-ler ama yumuþayabilirler.Japonlar hakkýnda nasýldüþünüyorsunuz? Bir YahudiyeAlmanlar hakkýnda nedüþündüðünü sorup cevabýnýaldýðýmda bu tarihin deðiþtiðinimi yoksa insanlarýndüþüncesinin deðiþtiðini migöstermektedir? Ve aynen buþekilde bir gün gelecek ve bendoktrinlere bakacak ve"Doktrinler mi deðiþti yoksa sizmi deðiþtiniz?" diye soracaðým.Ýþte bu inançtaki deðiþimidir.

Bu mesajý sevgiyle veriyoruz ve her-hangi bir yerdeki herhangi bir inancýasla gücendirmek veya incitmekistemiyoruz çünkü O'nu nasýl bul-duðunuz aslýnda Tanrý'nýn hiç umurun-da deðildir. Sizin her birinizin içindeTanrý'nýn bir parçasý var ve her birinsan doðumundan itibaren o parçayýaramaktadýr. Bazýlarýnýz o parçanýnorada olmadýðýna karar verdiler veyaþamlarýný bu yönde geçiriyorlar.

Page 50: RUH GERÇEK GÜCÜNÜ DERÝN DUYGUDA GÖSTERÝRınları.com/arsiv/1310Dergi.pdfduygular, sevinçler, sevginin verdiði mutlu-luklar, inancýn verdiði huzur ve güven, hayatýný belli

SEVGÝ DÜNYASI48

Ýnsanlýðýn %80'i O'nun kesin-likle orada olduðuna kararverdikleri için Tanrý'yý bulmakamacýyla kurmak istediklerikutularla ilgili bir seçim yap-mýþlardýr. Onlar herhangi birdoktrine ihtiyaç olmadýðýnakarar vermiþlerdir. Dünyanýnher tarafýnda milyonlarca yaþlýruh var ve bunlar herhangi birörgüte üye olmaya, herhangi birlideri takip etmeye gerek olmak-sýzýn ayný þeye inanmaktadýrlar.Bu kuantum durumdur. Yaþlý ruhiþte budur. Her þeyin nasýldeðiþmekte olduðu artýk göre-biliyor musunuz?

Yeni çað için size vereceðim talimat-larý þu þekilde sýralayabilirim:

* Ben sizlerin rahatlamanýzý istiyo-rum.

* Ben sizin namaz seccadeleri üstün-deki insanlarý da iþin içine sokmanýzýistiyorum.

* Ben sizin onlarý yanýnýzdaki insanýsevdiðiniz kadar sevmenizi istiyorum.

* Ben sizin Katolik kilisesine mensupolan insaný da yanýnýzda oturan insanýsevdiðiniz kadar sevmenizi istiyorum.

* Ben sizin köktendinci Hrýstiyanýyanýnýzda oturaný sevdiðiniz kadarsevmenizi istiyorum.

Bunu yapabildiðiniz zaman onlaraneler olduðunu gözleyin.

Yaþlý ruh, top sizin sahanýz-dadýr, onlarýn sahasýnda deðil.Bunlarý yapabildiðiniz zamanenerjide bunun karþýlýðýný göre-ceksiniz. Bu nefretin silâhlarýnýelinden alacaktýr. Onlar sizebakacaklar, sizde Tanrý'yý göre-cekler ve "Bana bunun olama-yacaðý söylenmiþ olmasýna rað-men bu nasýl oluyor? En iyisikendimi biraz rahatlatayým."diyeceklerdir. Ve sizler bunugöreceksiniz.

O insanlar o zaman hâlâ Müslümanveya köktendinci veya Katolik veyaYahudi veya Budist olacaklardýr amabirbirlerinde Tanrý'yý göreceklerdir.Bunun gerçekten olacaðýný bildiðimisize nasýl anlatabilirim acaba?

En iyisi size gerçeði söyleyeyim:Ben bunu biliyorum çünküPleiadeslilerde de ayný þeyler olmuþtu.Bunlar olmadan uygarlýðý oluþturupsürdürebileceðinizi gerçekten düþünü-yor musunuz? Pleiadesliler sorunuçözdüler. Eðer onlara bugün sorsanýz,size Yaratýcýnýn tekliðinin þefkati içindebirleþtiklerini söylerlerdi. Ýþte bu ola-bilecek olanýn dersidir. Öyleyse þimdigidip bunun olmasýný saðlayýn.

Ve öyledir. Kryon

Page 51: RUH GERÇEK GÜCÜNÜ DERÝN DUYGUDA GÖSTERÝRınları.com/arsiv/1310Dergi.pdfduygular, sevinçler, sevginin verdiði mutlu-luklar, inancýn verdiði huzur ve güven, hayatýný belli

DeðerliOkuyucularýmýzSevgi Dünyasý DergimizHaziran 2007 tarihindenbaþlamak üzere yalnýzcaabonelerimize ulaþmaktadýr. Bizlerle olmaya devam etmek istiyorsanýz,Haberleþme Adresi: [email protected] içten sevgilerimizleSevgi Dünyasý

Adý, Soyadý: .....................................................Adres: .....................................................Posta Kodu: .....................................................Ýlçe: .....................................................Ýl: .....................................................Tel: .....................................................2013 yýlý için tek dergi fiyatý: 7.00 TLAbone ücreti: Yurt içi 75 TL

Yurt dýþý 90 TLPosta Çeki No: 10214085 (Sevgi Yayýnlarý) Ýþ Bankasý IBAN:TR77 0006 4000 0011 0180 6837 24

“Lütfen Yeni Yýlda AboneliðiniziYenilemeyiUnutmayýnýz!..”

Page 52: RUH GERÇEK GÜCÜNÜ DERÝN DUYGUDA GÖSTERÝRınları.com/arsiv/1310Dergi.pdfduygular, sevinçler, sevginin verdiði mutlu-luklar, inancýn verdiði huzur ve güven, hayatýný belli