proje fuari ve yariŞmasi 2019 - mfprojefuari.eskisehir.edu.treskisehir technical university,...
TRANSCRIPT
PROJE FUARI ve YARIŞMASI 2019
___________________________________________________________
THE EFFECT OF UNCONTROLLED WATER AND CHEMICAL ADMIXTURE
ADDITION DURING THE CONSTRUCTION PROCESS, BY ADAPTING IT TO
LABORATORY CONDITIONS
Agah Çağrı ZORLU Emre MUMYAKMAZ
Supervisor: Dr. Derya ÖVER KAMAN
Civil Engineering Departmanet
Eskisehir Technical University,
Faculty of Engineering,
İki Eylül Campus, 26555, Eskisehir
Concrete, which is widely used in the construction sector, is the most preferred
building material since it is easily produced and accessible. In addition to the
content of the concrete mixes designed for various uses, proper application of the
field applications is also important in terms of achieving the expected mechanical
properties in the concrete. The inadequate workability of fresh concrete is one of
the most common problems in field operations. In order to solve this problem,
workers often try to make the pouring of concrete easier by adding extra water to
the designed concrete. Although the excess water added to the designed concrete
facilitates the workability during the casting, it has a negative effect on the
mechanical properties of concrete. Besides, chemical additives that are called as
plasticizers could be used to face this problem. The plasticizers may have both
positive and negative effects on different properties of concrete depending on its
structure and process mechanism. In our study in the first step, only the excess
water was added to the reference concrete and the workability and strength values
were observed. Furthermore, only chemical additives to provide the same slump
value were added to the reference concrete and the workability and strength
values were observed. These values were compared and made inferences. The
study aims to create an awareness of the improper applications made by showing
the negative effects of uncontrolled water addition during the concrete casting
with numerical data and to make an inference about whether the plasticizers will
be used instead of excess water.
Keywords: cement, chemical admixtures, improper field applications,
water/cement ratio, workability, strength
PROJE FUARI ve YARIŞMASI 2019
___________________________________________________________
EPOXY MODIFIED CONCRETE
Ozan ÇAĞLAR, Burak ÖZŞAN
Danışman: Dr. Derya ÖVER KAMAN
İnşaat Mühendisliği Bölümü
Eskişehir Teknik Üniversitesi,
Mühendislik Fakültesi,
İki Eylül Kampusu, 26555, Eskişehir
Concrete is the most commonly used construction material. It is mainly
used for its compressive strength performance since its tensile strength is lower
compared to its compressive strength. Many studies have been carried out to
improve the tensile performance and flexural strength of concrete. Recent
studies claimed that using different types of materials with a binding property
helps to increase the ductility of concrete. [1,2] Therefore, in our study, epoxy
was used for this purpose. In the first step, the surface of aggregates was coated
with Stencare EP 231 A and Stencare EP 231 B epoxy components and poured
into 500x100x70 mm molds. After 24h, gaps of beam specimens were filled
with highly fluid mortar which contains 100µ fine silica sand, CEM I 42.5P R
cement, water, and hyper plasticizer. Vibration table was used for proper
compaction. These specimens were cured in the laboratory for 14 days and their
flexural strength and deformation capacity were tested and compared with the
reference sample without epoxy. According to the obtained results of the study,
the epoxy binder ratio on specimens affects the flexural strength of concrete in
a positive way. As the epoxy binder rate increased, the flexural strength and
ductility of modified concrete increased. Graphs of flexural strength tests
results are similar to steel by contrast with conventional concrete.
Anahtar Kelimeler: Epoxy, Flexural Strength, Ductility, Deformation
PROJE FUARI ve YARIŞMASI 2019
___________________________________________________________
TBDY 2019 ve TDY 2007’ye GÖRE ELASTİK TASARIM İVME
SPEKTRUMLARININ KARŞILAŞTIRILMASI
Emre AYDIN
İzzet KARA
Danışman: Doç. Dr. Özgür AVŞAR
İnşaat Mühendisliği Bölümü
Eskişehir Teknik Üniversitesi,
Mühendislik Fakültesi,
İki Eylül Kampusu, 26555, Eskişehir
Spektrumlar, belirli bir deprem yer hareketi etkisinde, sabit bir sönüm oranı
için, tek serbestlik dereceli sistemlerin, o yer hareketine verdiği tepkinin en büyük
değerini gösterir. Tasarım spektrumları ise yapıların tasarımında ya da performans
değerlendirmesinde kullanılacak deprem yükünü belirlemekte kullanılır. Bu
çalışmada, yeni yürürlüğe giren Türkiye Bina Deprem Yönetmeliği (TBDY 2019) ve
Türk Deprem Yönetmeliği (TDY 2007) tanımlanan spektral ivme değerlerinin
değişimleri karşılaştırılmıştır. Bu çalışmanın kapsamı 81 il merkezini ve İstanbul,
Ankara ve İzmir’in ilçelerini içermektedir. Oluşturulan tasarım spektrumlarında
tekrarlanma periyodu 475 yıl olan deprem yer hareketi düzeyi (DD-2) ve tüm zemin
sınıfları baz alınmıştır. Tasarım spektrumları her ilin valilik binasının, belirtilen üç
büyükşehrin ilçelerinin kaymakamlık binasının koordinatları Afet ve Acil Durum
Yönetim Başkanlığı (AFAD) kurumunun yayımladığı Türkiye Deprem Tehlike
Haritası’ndan alınan kısa periyot harita spektral ivme katsayısı (Ss) ve 1 saniye
periyot için harita spektral ivme katsayısı (S1) değerlerinin yerel zemin etki
katsayıları (Fs ve F1) ile çarpılmasıyla oluşturulmuştur. Elde edilen sonuçlar sağlam
zeminden zayıf zemine doğru incelendiğinde Türkiye Bina Deprem Yönetmeliği
(TBDY 2019)’nin Türkiye Deprem Yönetmeliği (TDY 2007) ‘ye göre daha güvenli
tarafta kaldığı gözlemlenmiştir.
Anahtar Kelimeler: Spektrum, Deprem, TBDY 2019, TDY 2007, Spektral İvme,
Sönüm, Periyot
PROJE FUARI ve YARIŞMASI 2019
___________________________________________________________
YANMIŞ KİREMİT TOZU İLAVESİ İLE ZEMİN İYİLEŞTİRME ÇALIŞMASI
VE KAZIK TEMEL TASARIMI
Gökhan AL
Danışman: Dr. Öğretim Üyesi Mehmet İnanç ONUR
İnşaat Mühendisliği Bölümü
Eskişehir Teknik Üniversitesi,
Mühendislik Fakültesi,
İki Eylül Kampusu, 26555, Eskişehir
Ülkemizin deprem kuşağında olması ve ülkemizde büyük depremlerin
yaşanmış olması sebebiyle binaların oturmuş oldukları zemin, büyük önem
kazanmıştır. Zemin kaynaklı hasarların önüne geçilebilmesi için çeşitli iyileştirme
yöntemleri kullanılmaktadır. Dünyada atık ürünlerin geri dönüşümüne artan rağbet
inşaat teknolojisinde de gün geçtikçe önem kazanmıştır.
Bu çalışmada; atık ürün olarak elde edilen yanmış kiremit tozunun taşıma gücü
düşük zeminlerde laboratuvar koşulları altında iyileşme sağlayıp sağlamayacağı test
edilmiştir. Karakteristik özellikleri geoteknik laboratuvarında deneysel çalışmalarla
belirlenen zemin numunelerine farklı oranlarda yanmış kiremit tozu ilave edilerek
serbest basınç ve konsolidasyon testleri uygulanmıştır. Numuneler taze ve 7 günlük
olarak hazırlanmış ve 7 günlük numuneler su muhtevasını kaybetmemesi için
vakumlarda bekletilerek 7 gün sonunda aynı testlere tabi tutulmuştur. Deneysel
çalışmaların sonuçları incelendiğinde %10 oranına kadar zemine yanmış kiremit
tozu ilavesinde zeminde %15 oranında taşıma kapasitesinde artış ve %22 oranında
zeminin oturmasını azalttığı görülmüştür. 7 gün bekletilen numunelerin taze
numunelere oranla daha iyi sonuç verdiği de görülmüştür. Kullanılan atık ürünün
zemini kurutması ve doygunluk derecesini azaltması da deneyler ışığında elde
edilen diğer olumlu özelliklerdir. Kullanılan atık ürünün değerlendirilmiş olması da
hem çevre kirliliği hem de maliyet açısından diğer olumlu sonuçlardandır. Ayrıca
bitirme tezi çalışması kapsamında kazık temel tasarımı gerçekleştirilmiştir.
Anahtar Kelimeler: Zemin iyileştirme, Kiremit tozu, Zemin taşıma kapasitesi.
PROJE FUARI ve YARIŞMASI 2019
___________________________________________________________
HEC-HMS MODELİYLE GÜVENÇ HAVZASINDA
HİDROLOJİK MODELLEME ÇALIŞMALARI
Sinan AÇIKYOL, Abdulkadir BAKIRCI
Danışman: Dr. Öğretim Üyesi Ali Arda ŞORMAN
İnşaat Mühendisliği Bölümü
Eskişehir Teknik Üniversitesi,
Mühendislik Fakültesi,
İki Eylül Kampusu, 26555, Eskişehir
Her geçen gün canlıların suya olan ihtiyacı artmaktadır. Özellikle
içme/kullanma, tarımsal sulama, enerji üretimi gibi konularda su kaynaklarının
verimli kullanılması amaçlanırken fazla suyun taşkın yaratabileceği durumlarda da
önlem alınması gerekmektedir. Bu amaçlar doğrultusunda planlanan su yapılarının
yeterli ölçüm verileri kullanılarak yerine uygun hidrolojik ve hidrolik tasarımların
yapılması gerekmektedir.
Bu çalışmada İç Anadolu Bölgesini temsil edebilecek örnek bir drenaj
havzasında öncelikle Coğrafi Bilgi Sistemleri (CBS) yardımıyla havzanın
geomorfolojik özellikleri belirlenmeye çalışılmıştır. Ardından havzadaki yağış-akış
ilişkisini temsil edebilmek için HEC-HMS hidrolojik modeli kullanılarak olay bazlı
benzeştirme uygulamaları yapılmıştır. Havzada farklı tarihlerdeki olaylar
modellenerek havzaya özgü ortak model parametreleri belirlenmeye çalışılmış ve
modelleme başarısı çeşitli performans ölçütleriyle değerlendirilmiştir.
Anahtar Kelimeler: Hidrolojik Modelleme, CBS, HEC-HMS, Güvenç Havzası
PROJE FUARI ve YARIŞMASI 2019
___________________________________________________________
HEC-HMS MODELİYLE GÜVENÇ HAVZASINDA
HİDROLOJİK MODELLEME ÇALIŞMALARI
Umut Can BOZACI, Büşra AKYÜREK, Günnur AKYÜREK
Danışman: Doç.Dr. Aynur ŞENSOY ŞORMAN
İnşaat Mühendisliği Bölümü
Eskişehir Teknik Üniversitesi,
Mühendislik Fakültesi,
İki Eylül Kampusu, 26555, Eskişehir
Her geçen gün canlıların suya olan ihtiyacı artmaktadır. Özellikle
içme/kullanma, tarımsal sulama, enerji üretimi gibi konularda su kaynaklarının
verimli kullanılması amaçlanırken fazla suyun taşkın yaratabileceği durumlarda da
önlem alınması gerekmektedir. Bu amaçlar doğrultusunda planlanan su yapılarının
yeterli ölçüm verileri kullanılarak yerine uygun hidrolojik ve hidrolik tasarımların
yapılması gerekmektedir.
Bu çalışmada İç Anadolu Bölgesini temsil edebilecek örnek bir drenaj
havzasında öncelikle Coğrafi Bilgi Sistemleri (CBS) yardımıyla havzanın
geomorfolojik özellikleri belirlenmeye çalışılmıştır. Ardından havzadaki yağış-akış
ilişkisini temsil edebilmek için HEC-HMS hidrolojik modeli kullanılarak olay bazlı
benzeştirme uygulamaları yapılmıştır. Havzada farklı tarihlerdeki olaylar
modellenerek havzaya özgü ortak model parametreleri belirlenmeye çalışılmış ve
modelleme başarısı çeşitli performans ölçütleriyle değerlendirilmiştir.
Anahtar Kelimeler: Hidrolojik Modelleme, CBS, HEC-HMS, Güvenç Havzası
PROJE FUARI ve YARIŞMASI 2019
___________________________________________________________
TEK DOĞRULTUDA ÇALIŞAN BETONARME KİRİŞLİ PLAK
DÖŞEMELER İÇİN TS-500/2000’DE TANIMLANAN KATSAYILARIN
İRDELENMESİ
TİMUÇİN ÖZTÜRK
Danışman: Doç.Dr.Özgür AVŞAR
İnşaat Mühendisliği Bölümü
Eskişehir Teknik Üniversitesi,
Mühendislik Fakültesi,
İki Eylül Kampusu, 26555, Eskişehir
Tek doğrultuda çalışan betonarme kirişli plak döşemeler için TS-500/2000’de açıklık
ve mesnet momentlerinin hesaplanabilmesi için katsayılar tanımlanmıştır. Bu katsayılar
döşemenin mesnetlendiği kirişin diğer taşıyıcı elemanla mesnetlenme koşulundan bağımsız
olarak tanımlanmıştır. Betonarme binalarda döşemenin mesnetlendiği kirişler doğrudan
kolona mesnetleneceği gibi, saplama kirişi olarak dolaylı bir şekilde başka bir kirişede
mesnetlenebilmektedir.Bu çalışmada, tek doğrultuda çalışan döşeme için uzun kenarın kısa
kenara oranı (ll/ls=m) için uzun kenarın sabit tutulmasıyla 3 farklı tipte 4 eşit kısa kenar
açıklıklı modeller dolaylı mesnet ve doğrudan mesnet için ayrı ayrı oluşturulmuştur. Bu
modellemeler için 5 farklı döşeme kalınlığında ve her bir döşeme kalınlığı için çerçeve
sistemi oluşturan kirişlerin kesit genişiliğinin sabit tutulmasıyla deprem yönetmeliğine göre
kiriş yükseklikleri minimumdan maksimuma belirli aralıklarla artacak şekilde
kombinasyonlar oluşturulmuştur. Bu döşeme modelleri için hem TS-500/2000 hem de
SAP2000’de oluşturulan sonlu elemanlar modeli (FEM) kullanılarak tasarım momentleri
hesaplanmış ve iki farklı yöntemle elde edilen oranın (FEM/TS-500) farklı durumlardaki
değişimi irdelenmiştir. Sonlu elemanlar yöntemiyle oluşturulan betonarme döşemeler her iki
doğrultuda 0.5m aralıkta bölünerek modellenmiştir.Elde edilen (FEM/TS-500) oranları
kıyaslandığında dolaylı mesnetli döşemelerde TS-500/2000 ve FEM sonuçları arasında
büyük oranda farklılıklar tespit edilmiştir. Özellikle dolaylı mesnetlenen kirişin döşeme ile
beraber sehim yaparak mesnetlenme görevini tam anlamıyla yerine getiremediği
belirlenmiştir. Doğrudan mesnetli döşemede dış mesnet momenti haricinde tasarım
momentlerinde tutarlıdır ve güvenli tarafta kalmıştır. Sonuç olarak, tek doğrultulu betonarme
döşemelerin saplama kirişlere mesnetlenmesi durumunda tasarıma esas alınacak moment
değerlerinin sonlu elemanlar yöntemiyle belirlenmesi önerilmektedir.
Anahtar Kelimeler: TS-500/2000, SAP2000, Sonlu Elemanlar, Tasarım Momenti
PROJE FUARI ve YARIŞMASI 2019
___________________________________________________________
COMPARISON SOME TOPICS OF TURKISH EARTHQUAKE CODE IN 2007
WITH TURKISH EARTHQUAKE CODE IN 2019
Leyla KOÇ
Danışman: Dr. Lecturer Onur TUNABOYU
Department of Civil Engineering
Eskişehir Technical University
Faculty of Engineering,
Campuse of İki Eylül, 26555, Eskişehir
2007 Turkish Earthquake CCode, which did not show any major change expect for
some changes in the 1998 code, has not been able to adeopt to the innovations of the past
20 years and a new code was needed. The 2019 code was published in offical newspaper
dated 18.03.2018 and entered into force as TEC 2019. Also, with the re-examination of
the earthquake code, AFAD’s, which is another project carried out in parallel with
updated information belonging to Turkey Earthquake Hazard Map is given in the new
code. So, ,in the first part of the study, the analysis of a structure damaged by the Kocaeli
earthquake .with use Turkish seismic code which entered into force in 2007. The last part
of the study, the differences about some topics between the 2007 and 2019 regulation
codes introduced innovations and changing concepts are presented in a summary with the
earthquake analysis of a 3-storey building located in the borders of Eskişehir province is
supported by the STA4CAD, SAP2000, MATCAD programs and sum laboratory
experiences.
Keywords: Earthquake analysis, New Turkish earthquake code
PROJE FUARI ve YARIŞMASI 2019
___________________________________________________________
SPT VERİLERİ KULLANILARAK GEOTEKNİK PARAMETRELERİN
BELİRLENMESİ İÇİN MOBİL UYGULAMA GELİŞTİRİLMESİ
Emre KILINÇ
Danışman: Araş. Gör. Dr. Burak EVİRGEN
İnşaat Mühendisliği Bölümü
Eskişehir Teknik Üniversitesi,
Mühendislik Fakültesi,
İki Eylül Kampusu, 26555, Eskişehir
Zemin incelemelerinde sıklıkla kullanılan ve oldukça basit bir uygulama
sistematiğine sahip Standart Penetrasyon Deneyi (SPT), dünya çapında en çok
tercih edilen saha deneyidir. İnşaat sektöründe artan rekabet ortamında daha hızlı
ve daha ucuz veri analizi yaparak verimliliği arttırmak kilit faktör haline gelmiştir.
Bu yüzden tez kapsamında, yoğun emek ile uzun zaman gerektiren geoteknik deney
süreçlerinin kısaltılması ve elde edilen sonuçların doğruluğunu değerlendirmek
için söz konusu deneyin bir mobil uygulama sayesinde nesnelerin interneti olarak
tanımlanan “Endüstri 4.0” seviyesine taşınması amaçlanmıştır.
Uygulamanın geliştirilmesi sürecinde günümüz dünyasının en çok talep
edilen programlama dili “Java” ile “Android Studio” resmi programlama aracı
kullanılmıştır. Kısa vadede arazide SPT yapıldığı anda elde edilen ham verilerin
literatürde bulunan çeşitli korelasyon ve eşitlikleri kullanarak işlenmesinin
ardından, temel geoteknik parametrelerin elde edilmesine olanak sağlanmış
olacaktır. Geliştirilen uygulama, kamu ve özel sektörde çalışan mühendislerin
kullanımına sunulacak ve geri dönüşlere göre şekillenecek sektör talepleri
doğrultusunda sürekli güncellemeye açık olacaktır. Uzun vadede ise önce ülkemiz
sonra dünya genelinde zemin davranışını belirleyen parametreler hakkında
koordinat bazında veri tabanı oluşturulması adına veri teşkil edilmiş olacaktır.
Anahtar Kelimeler: Standart Penetrasyon Deneyi, Geoteknik, Zemin, Mobil
Uygulama, Java, Android Studio
PROJE FUARI ve YARIŞMASI 2019
___________________________________________________________
SU İLETİM HATLARINDA MEYDANA GELEN KAYIPLARI ÖNLERKEN ENERJİ
ELDE EDİLMESİ
Halid AKDEMİR
Danışman: Prof. Dr. Mustafa TOMBUL
İnşaat Mühendisliği Bölümü
Eskişehir Teknik Üniversitesi,
Mühendislik Fakültesi,
İki Eylül Kampusu, 26555, Eskişehir
Su iletim hatlarında kayıplar meydana gelmektedir. 2018 yılında yapılan 4.
Su Kayıp ve Kaçakları Forumunda ortalama kayıpların %50 civarında olduğuna
işaret edilerek bütün dünya için su kayıp ve kaçakların kontrolünün önemli bir konu
olduğuna vurgu yapılmıştır. Ülkelerin gelişmişlik seviyesine göre iletim hatlarında
ortaya çıkan kayıp miktarı değişmektedir. Su kayıplarının tamamı
engellenememekle birlikte minimum seviyeye çekilebilir. İletim hatlarında
meydana gelen kayıplar çeşitli nedenlerden kaynaklanmaktadır. Kayıpların önüne
çeşitli yöntemler ile geçilebilmektedir. Ancak kayıpları önlemek için yapılan önlem
ve tedbirler yeni maliyetlerin ortaya çıkmasına neden olmakta ve verimsiz çözüm
seçenekleri ortaya koymaktadır.
Projede, kayıpları önlemek adına var olan çözümlere alternatif olarak yeni
bir çözüm önerisi ortaya konulmaktadır. Bu çözüm önerisi, kayıpları daha aza
indirirken aynı zamanda enerji üretmek üzerinedir. Çalışma da kayıpların temel
nedeni analiz edilmiştir. Şehirdeki su iletim hatlarındaki kayıpların en önemli
nedeni basınç yüksekliğinden kaynaklı olması değerlendirilerek, şebekeye basınç
düşürücü düzenek yerleştirilmek suretiyle kayıpları en az seviyeye indirirken aynı
zamanda enerji üretmeye yönelik matematiksel modelleme yapılmıştır.
Anahtar Kelimeler: Su sızıntısı, Enerji üretimi, İletim hattı
PROJE FUARI ve YARIŞMASI 2019
___________________________________________________________
PROCESSES OF BUILDING INFORMATION MODELLING IN CONSTRUCTION
12 STOREY BUILDING
Nasuh ERDEM
Consultant: Assist.Prof.Dr. Serkan KIVRAK
Department of Civil Engineering Faculty
Eskişehir Technical University,
Engineering Faculty,
İki Eylül Campus, 26555, Eskişehir
BIM (Building Information Modeling) is an intelligent 3D model-based
process that gives architecture, engineering, and construction (AEC) professionals
the insight and tools to more efficiently plan, design, construct, and manage
buildings and infrastructure. Aims of the BIM are Collaboration and
Communication, Model-Based Cost Estimation, Preconstruction Project
Visualization, Improved Coordination and Clash Detection, Reduced Cost and
Mitigated Risk, Improved Scheduling/Sequencing, Increased Productivity and
Prefabrication, Safer Construction Sites, Better Builds, Stronger Facility
Management and Building Handover. With this innovative system, a 12-storey
residential project was modeled on Autodesk Revit. Also Sketchup is used some
parts of the modelling. Later on completion of the 3D modeling, next phase started
in Oracle Primavera P6 by establishing the work schedule, project baseline,
activities, activity resources and their costs. After that Navisworks was used. The
real-time navigation features of the Navisworks software, it was experienced
before the building was built. The model is also analyzed to check for clash
detection, to determine the boundaries of the area, and 4D simulations of building
models including equipment installation on the building level have been created.
The digital structure model is very detailed but is published in a light format.
Key Words: Building Information Modelling (BIM), Navisworks, Revit, Primavera,
Project Management, Sketchup
PROJE FUARI ve YARIŞMASI 2019
___________________________________________________________
SIGNIFICANCE OF LEAD CORE HEATING IN CASE OF MAINSHOCK-
AFTERSHOCK SEQUENCES
Melek UZDİLLİ, Buse BARIŞTÜRK, Beyhan GÜVERCİN, Murat BİLİR
Instructor: Assoc.Prof.Dr. Gökhan ÖZDEMİR
Department of Civil Engineering
Eskisehir Technical University
Faculty of Engineering
İki Eylül Kampusu, 26555, Eskişehir
This study investigates the effect of mainshock (MS) – aftershock (AS) ground
motion sequences on hysteretic behavior lead rubber bearings (LRBs). Accordingly, a 3-
story seismically isolated structure was subjected to bi-directional ground motion
excitations through nonlinear time history analysis where both horizontal components of
selected ground motions were subjected to structural model, simultaneously. In order to
highlight the significance of MS-AS ground motion sequence solely, the following
loading scenarios were considered: i) only MS, ii) only AS and iii) MS+AS. Modelling
of LRBs was achieved by means of two different hysteretic idealizations namely,
deteriorating and non-deteriorating. In case of deteriorating hysteretic behavior, the
reduction in strength of isolator due to instantaneous lead core heating was considered.
In the analysis, maximum isolator displacement (MID) and the absolute maximum floor
accelerations are the selected response parameters. It is found that the MIDs obtained
from AS that comes after MS is larger than that of the case where there is only AS for
deteriorating behavior of LRB. On the other hand, there is no change in MID obtained
from analyses performed by non-deteriorating hysteretic idealization of LRB.
Key Words: Mainshock-Aftershock Sequence, Lead Rubber Bearing, Bi-directional
Analyses, Lead Core Heating.
PROJE FUARI ve YARIŞMASI 2019
___________________________________________________________
YANMAMIŞ KİREMİT TOZU İLAVESİ İLE ZEMİN İYİLEŞTİRME ÇALIŞMASI
VE KAZIK TEMEL TASARIMI
Abdülkerim CAR
Danışman: Dr. Öğretim Üyesi Mehmet İnanç ONUR
İnşaat Mühendisliği Bölümü
Eskişehir Teknik Üniversitesi,
Mühendislik Fakültesi,
İki Eylül Kampusu, 26555, Eskişehir
Ülkemizin deprem kuşağında olması ve ülkemizde büyük depremlerin
yaşanmış olması sebebiyle binaların oturmuş oldukları zemin, büyük önem
kazanmıştır. Zemin kaynaklı hasarların önüne geçilebilmesi için çeşitli iyileştirme
yöntemleri kullanılmaktadır. Dünyada atık ürünlerin geri dönüşümüne artan rağbet
inşaat teknolojisinde de gün geçtikçe önem kazanmıştır.
Bu çalışmada; atık ürün olarak elde edilen yanmamış kiremit tozunun taşıma
gücü düşük zeminlerde laboratuvar koşulları altında iyileşme sağlayıp
sağlamayacağı test edilmiştir. Karakteristik özellikleri geoteknik laboratuvarında
deneysel çalışmalarla belirlenen zemin numunelerine farklı oranlarda yanmamış
kiremit tozu ilave edilerek serbest basınç ve konsolidasyon testleri uygulanmıştır.
Numuneler taze ve 7 günlük olarak hazırlanmış ve 7 günlük numuneler su
muhtevasını kaybetmemesi için vakumlarda bekletilerek 7 gün sonunda aynı
testlere tabi tutulmuştur. Deneysel çalışmaların sonuçları incelendiğinde %10
oranına kadar zemine yanmamış kiremit tozu ilavesinde zeminde %15 oranında
taşıma kapasitesinde artış ve %28 oranında zeminin oturmasını azalttığı
görülmüştür. 7 gün bekletilen numunelerin taze numunelere oranla daha iyi sonuç
verdiği de görülmüştür. Kullanılan atık ürünün zemini kurutması ve doygunluk
derecesini azaltması da deneyler ışığında elde edilen diğer olumlu özelliklerdir.
Kullanılan atık ürünün değerlendirilmiş olması da hem çevre kirliliği hem de maliyet
açısından diğer olumlu sonuçlardandır. Ayrıca bitirme tezi çalışması kapsamında
kazık temel tasarımı gerçekleştirilmiştir.
Anahtar Kelimeler: Zemin iyileştirme, Kiremit tozu, Zemin taşıma kapasitesi.
PROJE FUARI ve YARIŞMASI 2019
___________________________________________________________
DOLGU DUVARLARIN BETONARME ÇERÇEVELİ YAPILARIN DAVRANIŞI
ÜZERİNDEKİ ETKİSİ
Anıl GAZİOĞLU-Volkan TUĞ
Danışman: Dr. Öğretim Üyesi Onur TUNABOYU
İnşaat Mühendisliği Bölümü
Eskişehir Teknik Üniversitesi,
Mühendislik Fakültesi,
İki Eylül Kampusu, 26555, Eskişehir
Türkiye dünyanın aktif deprem kuşaklarından biri olan Alp Himalaya’da yer
aldığı için yapıların projeleri hazırlanırken deprem etkilerinin dikkate alınması
gereklidir. Projelerin tasarımları doğru bir şekilde yapıldığı zaman büyük ölçekli
depremlere karşı hazırlıklı olunur. Betonarme bir proje tasarlanırken dolgu
duvarlar taşıyıcı eleman olarak kabul edilmediği için yapısal analiz ve performans
değerlendirilmesinde dikkate alınmaz. Ancak yapılan çalışmalar ve deneylerden
elde edilen verilere göre dolgu duvarlar dayanım ve rijitliğine olumlu yönde katkı
sağlamaktadır. Bu çalışma da dolgu duvarlı betonarme yapı ve betonarme çerçeve
yapı modelleri üzerinde SAP2000 analiz ve STA4CAD programları kullanılmıştır.
SAP2000 analiz programında dolgu duvarların modellenmesi zor ve karmaşıktır
aynı zamanda birden fazla modelleme yöntemi vardır. Bu çalışma da eşdeğer basınç
çubuğu yöntemi kullanılmıştır. Analiz sonuçları kullanılan dolgu duvar
malzemelerine göre farklılık göstermektedir. Dolgu duvarın yapının periyoduna,
rijitliğine, dayanımına ve deprem davranışına olan etkisi araştırılmıştır.
Anahtar Kelimeler: Dolgu duvar, Betonarme, Rijitlik, Dayanım, Periyot
PROJE FUARI ve YARIŞMASI 2019
___________________________________________________________
BETONARME BİNALARDA DOLGU DUVARLARIN BETONARME BİNALARDA
YAPIBİNA PERİYODUNA ETKİSİNİN 3 İKİ FARKLI YAZILIMDA PAKET
PROGRAMDA İNCEİRDELENMESİ VE SONUÇLARIN KARŞILAŞTIRILMASI
Mert OĞUZSOY
Danışman: Arş.Gör.Dr. Onur KAPLAN
İnşaat Mühendisliği Bölümü
Eskişehir Teknik Üniversitesi,
Mühendislik Fakültesi,
İki Eylül Kampusu, 26555, Eskişehir
Betonarme binalarda dolgu duvarlar sistem binanın yatay rijitliğine önemli
ölçüde fayda katkı sağlamaktadır. Bu katkı uygulamada çalışan tasarımcı inşaat
mühendisleri tarafından dikkate alınmamakta, dolgu duvarlar yalnızca kütle olarak
modellenmektedir. ancak dolgu duvar yapımı sırasında kullanılan harç karışımı,
aralardaki boşlukların tamamen doldurulması gibi kriterler denetlenemediğinden
biz bu etkiyi göz önüne almayarak güvenli tarafta kalıyoruz. Yapılan çalışmalarda
dolgu duvarların sistem rijitliğini 18 kat artırdığına dair sonuçlar alınmıştır. Bu
çalışmada çalışmada dolgu duvarın duvarların yatay rijitliğe katkısı dikkate alınarak
ve yatay rijitliğe katkı dikkate alınmadan sadece kütle olarak 3 iki farklı programda
yazılımda sisteme modellenerek karşılaştırılmıştır.rek, dolgu duvarlı ve dolgu
duvarsız yapılan Aanalizler sonucunda, dolgu duvarların yapı bina periyoduna
etkisini incelenmiştir. mek ve bu programlar arasındaki farkları belirlemektir.
Modellenen bina 1 bodrum, 1 zemin ve 3 normal kattan oluşmaktadır. Dolgu
duvarlar, eşdeğer basınç çubuğu kabulü yapılarak modellenmiştir. Alınan sonuçlar
sonrasında yapı bina periyodunu, dolgu duvarların nasıl etkilediği gözlemlenmiş ve
kullanılan programlar yazılımlar arası farklar gözlemlenmiştirirdelenmiştir.
Anahtar Kelimeler: Dolgu Duvar, Yapı Bina Periyodu, Sistem RijitliğiSistem Rijitliği
PROJE FUARI ve YARIŞMASI 2019 ___________________________________________________________
SABİT REGÜLATÖR PROJESİ DİZAYNI
Fehmi DİNÇ, Ercan BEŞKAZAK, Mücahit ÇINAR
Danışman: Prof. Dr. Recep BAKIŞ
İnşaat Mühendisliği Bölümü
Eskişehir Teknik Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi,
İki Eylül Kampusu, 26555, Eskişehir
Final tez çalışmasında, bir akarsu üzerinde sabit bir regülatör projesi tasarlanmıştır. Bu tür yapılar, çevirme yapısı veya sabit bağlama olarak da bilinir. Regülatörler, aynı zamanda küçük bir baraj olarak da tanımlanabilir. Regülatörlerin başlıca görevi, su seviyesini belli bir kota yükseltmek ve suyu belirli bir yöne çevirmektir ve bu amaç için bir akarsu boyunca inşa edilirler. Bu yapıların temel işlevleri, her zaman ve her koşulda, istenen yere istenen miktarda suyu temin etmek ve yeterli miktarda su sağlamaktır. Regülatörler esas olarak iki ana kısımdan oluşur. Bunlar Su alma yapısı ve ana gövdedir.
Bu projede öncelikle, planlaması yapılan Regülatörün su alma yapısı, dizayn edilmiştir. Su alma yapısı, ihtiyaç duyulan su miktarına göre projelendirilmiştir. Bu amaçla su alma yapısının çökeltim havuzu, Rakortman kısmı ve su alma kanalı tasarlanmış ve boyutlandırılmıştır. İhtiyaç duyulan suyun akarsudan alınması için gereken su seviyesi kabartma kotu, tayin edilmiştir. Qmaks ve Qmin debileri gelirken oluşan su kotları belirlenmiş ve nihayetinde Regülatör yüksekliği hesaplanmıştır. Bu tür su yapılarında, zorunlu olmadıkça, pompa kullanılmaması amaçlanmıştır.
Projenin sonraki aşması ise, Ana gövdenin projelendirilmesi safhasını kapsamaktadır. Bu aşamada ise, ana gövdenin hidrolik ve statik açıdan en uygun profili belirlenmiş ve ana gövde boyutlandırılmıştır. Gövdenin en ve boyu hidrolik ve statik açıdan ve deprem etkileri dikkate alınarak, boyutlandırılmıştır. Tasarlanan boyutlar tahkik edilmiş, temel altından sızma ve borulanma problemlerine karşı, gerekli palplanş boyu ve diğer önlemler de hesaplanmıştır. Tahkiklerde katsayılar ve emniyet gerilmeleri dikkate alınmıştır. Ayrıca, gövdenin üzerinde, ulaşımı sağlayacak bir köprü tasarlanmıştır. Gövde ve düşüm yatağı birleşimi ve düşüm yatağı eğimi ve düşüm yatağı statik ve dinamik hesapları yapılmıştır. Gerekli anroşman boyu hesaplanmıştır. Bütün bu çalışmalar yapılır iken, güvenlik ve ekonomik hesapları, beraber yürütülmüştür. Mühendislik planlama ve tasarımı (dizaynı) açısından çok önemli bir çalışma olduğu kanaatindeyiz.
Project Fair and Competition 2019
____________________________________________________________
DESIGN OF A FIXED REGULATOR PROJECT
Fehmi DİNÇ
Supervisor: Prof. Dr. Dr. Recep BAKIŞ Civil engineering Department
Eskişehir Technical University,
Engineering faculty, İkietlül Campus, 26555, Eskisehir
In the final thesis’ study, a fixed regulator project was designed on a river. Such structures are also known as diversion structures or a fixed diversion Weir. Regulators can also be defined as a small dam. The main task of the regulators is built along a river to raise the water level to a specific elevation and divert the water into a certain direction. The basic functions of these structures are always and in all conditions, to provide the desired amount of water to the desired location and to provide enough water. The regulators consist mainly of two main parts. These are water intake structure and main body. In this project, firstly, the water intake structure of the regulator was designed. The water intake structure is designed according to the amount of water needed. For this purpose, the settling basin, Transition zone (Rakortman) and main channel of the water intake structure are designed and dimensioned. To raise the water level untill to supply the required water amount from the river was determined. The water elevations were determined when the Qmax and Qmin discharges (flow rates) were obtained and finally the height of regulator was calculated. In such water structures, it is not intended to be used the pump unless it is necessary. The next stage of the project is the project phase of the main body. At this stage, the most suitable profile of the main body is determined hydraulically and statically and the main body is dimensioned. The height and length of the body are dimensioned by taking into consideration the hydraulic and static aspects and earthquake effects. The designed dimensions have been verified and the necessary sheet pile depth and other measures have been calculated against the basic infiltration and piping problems at the foundation. The coefficients and safety stresses (compressive and tensile stress) were taken into account. Furthermore, a bridge is designed on the body of the regulator to provide transportation. The combination of the main body and the stilling basin and the slope of the stilling basin and the static and dynamic calculations were made. Necessary length of the armor is calculated. While all these studies are carried out, safety and economic accounts were carried out together. As students, we believe that it is a very important study in terms of engineering planning and design. In terms of engineering planning and design, we believe that this is a very important study.
PROJE FUARI ve YARIŞMASI 2019
___________________________________________________________
Taşıma Gücü Yetersiz Zeminde Radye Temele Derin Kazık Uygulaması
Akın BİNGÖL
Danışman: Prof. Dr. Mustafa TUNCAN
İnşaat Mühendisliği Bölümü
Eskişehir Teknik Üniversitesi,
Mühendislik Fakültesi,
İki Eylül Kampusu, 26555, Eskişehir
Günümüzde derin kazıklar temel yapımında problematik zemin yapısına sahip
alanlarda sıklıkla kullanılmaktadır. Bu kazıklar yardımıyla yapı yükleri yüzeydeki
taşıma gücü yetersiz zemin katmanlarına değil de , taşıma kapasitesi daha yüksek
olan alt katmanlara iletilirler. Gereksinimlere ve beklentilere çelik ,ahşap , beton ve
ya kompozit olarak pek çok malzemeden üretilebilirler.
Bu çalışmada alınan zemin numuneleriyle gerekli laboratuvar deneyleri
yapılmış , zemin etüt raporu hazırlanmış , bulunan zemin özelliklerinin yapı yükünü
taşımakta yetersiz kalacağı ve oturma olacağı öngörülmüş ve temelde sürtünme
kazığı kullanımına karar verilmiştir. Temel alanına ve yapı yüküne göre uygun kazık
adedi ve özellikleri belirlenmiş , bunlar yapıdaki egzantrisite minimuma
düşürülecek şekilde yerleştirilmiştir.
Anahtar Kelimeler: Zemin etüdü ,oturma , sürtünme kazığı , egzantrisite
PROJE FUARI ve YARIŞMASI 2019
___________________________________________________________
Taşıma Gücü Yetersiz Zeminde Radye Temele Derin Kazık Uygulaması
Sayed Rajaıy ALAVI
Danışman: Prof. Dr. Mustafa TUNCAN
İnşaat Mühendisliği Bölümü
Eskişehir Teknik Üniversitesi,
Mühendislik Fakültesi,
İki Eylül Kampusu, 26555, Eskişehir
Günümüzde derin kazıklar temel yapımında problematik zemin yapısına sahip
alanlarda sıklıkla kullanılmaktadır. Bu kazıklar yardımıyla yapı yükleri yüzeydeki
taşıma gücü yetersiz zemin katmanlarına değil de , taşıma kapasitesi daha yüksek
olan alt katmanlara iletilirler. Gereksinimlere ve beklentilere çelik ,ahşap , beton ve
ya kompozit olarak pek çok malzemeden üretilebilirler.
Bu çalışmada alınan zemin numuneleriyle gerekli laboratuvar deneyleri
yapılmış , zemin etüt raporu hazırlanmış , bulunan zemin özelliklerinin yapı yükünü
taşımakta yetersiz kalacağı ve oturma olacağı öngörülmüş ve temelde sürtünme
kazığı kullanımına karar verilmiştir. Temel alanına ve yapı yüküne göre uygun kazık
adedi ve özellikleri belirlenmiş , bunlar yapıdaki egzantrisite minimuma
düşürülecek şekilde yerleştirilmiştir.
Anahtar Kelimeler: Zemin etüdü ,oturma , sürtünme kazığı , egzantrisite
PROJE FUARI ve YARIŞMASI 2019
___________________________________________________________
BETONARME BİR YAPININ ÜÇ FARKLI ANALİZ PROGRAMI KULLANILARAK
OLUŞTURULAN YAPISAL TASARIMI
Emre GÜRSOY
Danışman: Doç.Dr. Özgür AVŞAR
İnşaat Mühendisliği Bölümü
Eskişehir Teknik Üniversitesi,
Mühendislik Fakültesi,
İki Eylül Kampüsü, 26555, Eskişehir
17 Ağustos 1999 tarihinde Türkiye’de Kocaeli merkezli 7.5 büyüklüğünde bir
deprem meydana gelmiştir. Depreme maruz kalan mevcut yapıların 1975 Türkiye
Deprem Yönetmeliğine bağlı kalınarak inşa edilmiş olması gerekliydi. Fakat
yapıların birçoğu yönetmelik şartları dikkate alınmadan inşa edildiği için bu deprem
ağır kayıplara sebep oluşturmuştur. Bu çalışmada, Kocaeli depreminde yıkılmış,
konut olarak inşa edilmiş 5 katlı bir yapının 2007 ve 2019 Türkiye Deprem
Yönetmelikleri kapsamında taşıyıcı sistemleri yeniden belirlenerek modelleri
oluşturulmuştur. Yıkılan binada birçok yapısal sorunun arasında en göze çarpanı
çerçeve süreksizliği olduğundan, taşıyıcı sistem modellerine karar verilirken
çerçeve sürekliliğine dikkat edilerek tasarımlar yapılmıştır. Modellerde
yönetmeliklerdeki gerekli koşullar ve sınır şartlar sağlanmıştır. Sta4Cad, ideCAD ve
ProtaStructure olmak üzere üç farklı statik tasarım programı kullanılarak aynı ölçü
ve parametrelere sahip tasarımlar birebir olarak oluşturulmuştur. Yapıların yapısal
analizleri yapılarak elde edilen tasarım sonuçlar karşılaştırılmıştır. Bu
karşılaştırmalar sonucunda yapıların deprem esnasındaki davranışları, yapı
periyotları, kütle katılım oranları gibi birçok analiz sonucunun her üç programda da
çok yakın olduğu tespit edilmiştir. Yapılan son kıyaslamalarda ise programların
tasarım sonucu ortaya koyduğu eleman donatılarında bazı farklılıklar görülse de her
bir programın taşıyıcı sisteme yerleştirilecek donatı boyut ve sayısında güvenli
tarafta kaldığı sonucuna varılmıştır.
Anahtar kelimeler: Sta4Cad, ideCAD, ProtaStructure
PROJE FUARI ve YARIŞMASI 2019
___________________________________________________________
HEC-RAS İLE NEHİR TAŞKIN ANALİZİ SENARYOLARI UYGULAMALARI
Aybuke Sena KARAKOÇ
Danışman: Araş. Gör. Dr. Gökçen UYSAL
İnşaat Mühendisliği Bölümü
Eskişehir Teknik Üniversitesi,
Mühendislik Fakültesi,
İki Eylül Kampusu, 26555, Eskişehir
Depremlerden sonra en büyük doğal afetlerden biri olan taşkınlar; şiddetli yağmur
yağışı, kar erimesi gibi çeşitli sebeplerle nehrin ana yatağından taşması sonucu oluşarak
can ve mal kayıpları gibi yıkıcı etkilere neden olur. Bu yıkımın önüne geçmek için nehirde
taşkın analizlerinin yapılarak etkilerinin tespit edilmesi ve zararları azaltıcı çalışmaların
ortaya çıkarılması gerekmektedir. Taşkın modellemesi için beklenen yıllık maksimum
akım değerleri yanı sıra geometrik modeli oluşturmak üzere topoğrafya, arazi kullanımı,
pürüzlülük katsayısı gibi farklı girdilere ihtiyaç duyulmaktadır. Bu çalışmada; nehir
taşkınları analizi için sıklıkla kullanılan, doğal akarsular ve sonradan inşa edilmiş açık
kanallardaki akımların bir boyutlu hidrolik hesabını gerçekleştirmek üzere geliştirilmiş
grafik tabanlı ve kapsamlı bir yazılım olan HEC-RAS (River Analysis System) paket
programı ile analiz edilen iki uygulamaya yer verilmiştir. İlk uygulamada; yüksek eğimli
dere ele alınmış, kesit sayısı ve Manning katsayılarının değişmesiyle nehir ve sel rejimi
başlangıç koşullarına göre hız ve su yüzü profili etkileri incelenmiştir. İkinci uygulamada
ise; nehirlerde donma durumunda buz örtüsü ve buz sıkışması koşullarının taşkın durumu
üzerine etkileri incelenmiştir. Buz örtüsü ve buz sıkışması varlığından kaynaklanan su
yüzü kotları, buz olmayan eşdeğer açık su kanalı ile karşılaştırılmıştır. Çalışmaların
sonucunda farklı pürüzlülük ve kesit durumunun akım analizlerine değişiminin etkileri
incelenmiş; buz örtüsü ve buz sıkışmasının oluşum koşulları, nehirde kalınlıklarının
tahmini ve taşkına etkileri ortaya konmuştur.
Anahtar Kelimeler: Taşkın modelleme, HEC-RAS, Pürüzlülük, Buz örtüsü
PROJE FUARI ve YARIŞMASI 2019
___________________________________________________________
INVESTIGATION OF THE INFILL WALL EFFECT MODELED BY SAP2000 PROGRAMING BEHAVIOR
OF THE REINFORCED CONCRETE FRAMES UNDER HORIZONTAL AND VERTICAL LOADS
Vahdedin TUNÇ
Danışman: Dr. Öğretim Üyesi Onur TUNABOYU
İnşaat Mühendisliği Bölümü
Eskişehir Teknik Üniversitesi,
Mühendislik Fakültesi,
İki Eylül Kampusu,26555, Eskişehir
In this study, the effects of masonry infill wall on the earthquake behavior of the
reinforced concrete structures were investigated and the changes in the earthquake
behavior of the structures were investigated. The architectural and static projects of a
reinforced concrete structure which was demolished during the 1999 earthquake in
Kocaeli were examined and the necessary analyzes were made with the SAP2000 and
STA4CAD programs. The beam cross-sectional calculation was calculated using
MATHCAD and VISUALSTUDIO programs. Inadequate column beam cross-section,
lack of shear wall, reinforcement class and low concrete class and the use of
reinforcement and concrete class not allowed by the directives, the analysis of infill wall
frame structures are generally done without considering the presence of brick walls and
so on. These errors are common mistakes made today. The behavior of the reinforced
concrete structures, which are made without considering the presence of infill walls,
varies considerably. As a result of the analyzes, it was found that the filler wall frame had
a more rigid structure compared to the empty frame and the displacements decreased.
Keywords: Masonry Infill Wall , Experimental Study, Analyzes , 1999 Earthquake In
Kocaeli
PROJE FUARI ve YARIŞMASI 2019
___________________________________________________________
ZEMİN BÜYÜTME ETKİSİNİN YAPI MODELLERİ İÇİN STATİK ANALİZ
DEĞERLENDİRMESİ
Ruken ÖZMEN
Burcu PALAK
Danışman: Araş. Gör. Dr. Onur KAPLAN
Yardımcı Danışman: Dr. Öğr. Üyesi Mehmet İnanç ONUR
İnşaat Mühendisliği Bölümü
Eskişehir Teknik Üniversitesi,
Mühendislik Fakültesi,
İki Eylül Kampusu, 26555, Eskişehir
Türkiye, deprem tehlikesinin yüksek olduğu bir coğrafyaya sahiptir. Geçmişten günümüze kadar can ve mal kaybına neden olmuş birçok deprem meydana gelmiştir. Yapılan çalışmalarda, yapı ve zeminin kendi içindeki etkileşiminin, oluşan depremin etkisini değiştirdiğini ve meydana gelen hasarların sadece yapı modellerinden kaynaklanmadığını ortaya koymaktadır. Yerel zemin özellikleri değişkenlik gösteren, literatürde genel anlamıyla ‘iyi zemin’ olarak adlandırılan kaya zemin ve ‘kötü zemin’ olarak adlandırılan killi zemin örnekleri üzerinde modellenen iki farklı kat sayısına sahip yapı modelleri, Eskişehir ilinin 39.814693 enlem ve 30.533587 boylamında yer alan konum için “süneklik düzeyi yüksek betonarme perdeli-çerçeveli sistem” ve “süneklik düzeyi yüksek betonarme çerçeveli sistem” olmak üzere modellenmiştir. Kat adetlerinin farklı olması nedeniyle yapı doğal titreşim periyotlarının farklı olması ve zemin özelliklerindeki farklılıklar yapı modellerinin analiz sonuçlarında değişikliklere sebep olacaktır. Bu çalışma ile değişik yerel zemin sınıflarına sahip zeminler üzerinde modellenen yapılar irdelenmiş ve yapılarda perde kullanımının deprem kuvveti karşılamadaki rolü değerlendirilmiştir. Modellerde 2007 Deprem Yönetmeliği ve 2018 Türkiye Bina Deprem Yönetmeliğine göre analiz gerçekleştirilmiştir. Değerlendirmeler yapılırken analiz sonuçlarından tasarım spektrum grafiklerindeki değişiklikler, yapı periyodunun değişimi, deprem kuvveti, maksimum çatı ivmesi, göreli ötelenme gibi parametreler göz önünde bulundurulmuştur.
Anahtar Kelimeler: Zemin Büyütme Etkisi, Yerel Zemin Sınıfı, Doğal Titreşim Periyodu
PROJE FUARI ve YARIŞMASI 2019
___________________________________________________________
Taşıma Gücü Yetersiz Zeminde Radye Temele Derin Kazık Uygulaması
Eda Nur ERKUŞ
Danışman: Prof. Dr. Mustafa TUNCAN
İnşaat Mühendisliği Bölümü
Eskişehir Teknik Üniversitesi,
Mühendislik Fakültesi,
İki Eylül Kampusu, 26555, Eskişehir
Günümüzde derin kazıklar temel yapımında problematik zemin yapısına sahip
alanlarda sıklıkla kullanılmaktadır. Bu kazıklar yardımıyla yapı yükleri yüzeydeki
taşıma gücü yetersiz zemin katmanlarına değil de , taşıma kapasitesi daha yüksek
olan alt katmanlara iletilirler. Gereksinimlere ve beklentilere çelik ,ahşap , beton ve
ya kompozit olarak pek çok malzemeden üretilebilirler.
Bu çalışmada alınan zemin numuneleriyle gerekli laboratuvar deneyleri
yapılmış , zemin etüt raporu hazırlanmış , bulunan zemin özelliklerinin yapı yükünü
taşımakta yetersiz kalacağı ve oturma olacağı öngörülmüş ve temelde sürtünme
kazığı kullanımına karar verilmiştir. Temel alanına ve yapı yüküne göre uygun kazık
adedi ve özellikleri belirlenmiş , bunlar yapıdaki egzantrisite minimuma
düşürülecek şekilde yerleştirilmiştir.
Anahtar Kelimeler: Zemin etüdü ,oturma , sürtünme kazığı , egzantrisite
PROJE FUARI ve YARIŞMASI 2019
___________________________________________________________
GAZBETON ÖZELLİKLERİNE UÇUCU KÜLÜN VE KÜR KOŞULUNUN ETKİSİ
Hulusi Talha YILMAZ
Danışman: Öğr. Grv. Dr. Muhsin YALÇIN
İnşaat Mühendisliği Bölümü
Eskişehir Teknik Üniversitesi,
Mühendislik Fakültesi,
İki Eylül Kampusu, 26555, Eskişehir
Gazbeton gözenekli yapısı nedeniyle ısı yalıtımı yüksek, hafif ve yangına
dayanıklı bir yapı malzemesidir. Bu özellikleri nedeniyle yapılarda genellikle bölme
duvar ve panel elemanı olarak kullanılmaktadır. Gazbetonda bağlayıcı malzeme
olarak çimento yerine uçucu kül gibi endüstriyel atık ve puzolan malzemelerin
kullanılabilirliği ekonomi ve katma değer sağlayacaktır. Bu çalışmada gazbetonun
fiziksel ve mekanik özelliklerine uçucu külün ve kür koşulunun etkisi araştırılmıştır.
Gazbeton bileşenleri belirlenen toplam kuru malzeme oranında karışımlara
katılmıştır. Uçucu külün %0, %25, %45, %65 ve %85 oranında çimento ile yer
değiştirilerek kullanılmıştır. Üretilen 7x7x7cm küp boyutundaki numunelere 24
saat 75oC’de etüv kürü sonrası 24 saat ve 48 saat 75oC’de nemli kür uygulanmıştır.
Sertleşmiş gazbeton numunelerde TS EN 772-3’e göre su emme ve özgül ağırlık, TS
EN 771-4’e göre kuru birim hacim ağırlık ve TS EN 772-1’e göre basınç deneyi
yapılmıştır. Deney sonuçlarına göre karışımda uçucu kül oranı arttıkça gazbetonun
basınç dayanımının azaldığı ve su emme oranının arttığı belirlenmiştir.
Anahtar Kelimeler: Gazbeton, Uçucu Kül, Nemli Kür, Kuru Birim Ağırlık Deneyi,
Basınç Deneyi
PROJE FUARI ve YARIŞMASI 2019
___________________________________________________________
MİNAREL KATKILARIN HORASAN HARCININ FİZİKSEL VE MEKANİK
ÖZELLİKLERİNE ETKİSİ
ÖMER YILMAZ DEMİREL
Danışman: Öğr. Gör. Dr. Muhsin YALÇIN
İnşaat Mühendisliği Bölümü
Eskişehir Teknik Üniversitesi,
Mühendislik Fakültesi,
İki Eylül Kampusu, 26555, Eskişehir
Tarihi yapılarda bağlayıcı malzeme olarak kullanılan harçlardan birisi horasan
harcıdır. Horasan harcı bağlayıcı olarak kireç, agrega olarak horasan ve kumun su
ile karıştırılmasıyla elde edilen hidrolik özelliğe sahip bir harç türüdür. Hidrolik
özelliğinden dolayı Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinde harç ve sıva
olarak sarnıç, su kuyusu, su kemeri ve hamam gibi birçok tarihi yapıda
kullanılmıştır. Bu çalışmada mineral katkı türünün ve kum oranının horasan
harcının fiziksel ve mekanik özelliklerine etkisi araştırılmıştır. Karışımlarda silis
dumanı, uçucu kül ve çimento %5, %10 ve %20 oranlarında kireç ile yer
değiştirilerek kullanılmıştır. Horasan harcının mekanik özelliklerini iyileştirmek
için her bir mineral katkılı karışımlarda, %25, %50 ve %75 oranlarında tuğla kırığı
ile yer değiştirilerek dere kumu ve kirecin %10 ‘u oranında alçı katılmıştır. 4x4x16
cm prizma 7x7x7 cm küp boyutunda üretilen horasan harç numunelere, 24 saat
75oC’de etüv kürü ve nemli kür uygulanmıştır. Numunelerde, TS EN 1936’ya göre su
emme ve özgül ağırlık, TS EN 196-1’e göre eğilme ve basınç ve TS EN 12390-6’ya
göre yarmada çekme deneyleri yapılmıştır. Deney sonuçlarına göre mineral katkı ve
kum oranı arttıkça horasan harcının mekanik özelliklerinin iyileştiği gözlenmiştir.
Anahtar Kelimeler: Horasan Harcı, Kireç, Mineral Katkı, Dere Kumu, Su Emme
Deneyi, Basınç Deneyi.