paradigma mart 2013

22
Haber Analiz paradigma/mart 2013 1 Mart 2013 Yıl:3 Sayı:8 Aylık süreli yayın Kosova ve Sırbistan diyaloğu sürecinde somut çözüm önerileri Telekom’un Özelleştirilmesi: Süreç ve Önemi Rakamlarla ve ülkeler bazında Kosova’ya gelen doğrudan yabancı yatırımlar Paradigma

Upload: paradigma-rc

Post on 22-Mar-2016

249 views

Category:

Documents


2 download

DESCRIPTION

paradigma mart 2013 sayısı

TRANSCRIPT

Page 1: Paradigma Mart 2013

Haber Analiz paradigma/mart 2013 1

Mart 2013 Yıl:3 Sayı:8 Aylık süreli yayın

Kosova ve Sırbistan diyaloğu sürecindesomut çözüm önerileri

Telekom’un Özelleştirilmesi:Süreç ve Önemi

Rakamlarla ve ülkeler bazında Kosova’ya gelen doğrudan yabancı yatırımlar

Paradigma

Page 2: Paradigma Mart 2013

2 paradigma/mart 2013

İçindekiler

Mediha Yarımhoroz Kosova ve Sırbistan diyaloğundaki son gelişmeleri sayfa 4’te değerlendiriyor.

Kosova Telekomu özelleştirme sürecinde gelinen son nokta Esin Muzbeg’in analiziyle sayfa 10’da.

Esnafın gözüyle ekonomi konulu röportajıyla Enis Tabak sayfa 13’te

Taner Boynik dış gündemde Kosova’nın konumunu sayfa 16’da ele alıyor.

Kosova’ya gelen doğrudan yabancı yatırımlar analizi sayfa 19’da.

Page 3: Paradigma Mart 2013

Sunu paradigma/mart 2013 3

Paradigma Research Center’ın süreli yayınıdır. Ayda bir yayınlanır. Yayın hakları Paradigma RC’ya aittir.

Genel Yayın Yönetmeni: Taner Boynik

Editörler: Dr. Erhan TürbedarEsin Muzbeg

Haber & Röpörtaj:Mediha YarımhorozEnis Tabak

Mizanpaj:Davut Şala

Hesap no: BKT Pejton Şubesi 1901447372031126Yıl 3, sayı 8; Mart 2013 Adres: Shpend Berisha 11 Prizren/KosovaTel: +377 44 201 497 Faks: +381 29 623 [email protected] www.paradigmarc.org

Yayına hazırlanış tarihi: 27.03.2013

Yazılarda ileri sürülen görüşler Paradigma’nın resmi görüşü değildir. Kaynak gösterilerek alıntı yapılabilir. Paradigma © 2013

Paradigma

Paradigma Taner [email protected]

Değerli Paradigma okuyucuları,

Sekizinci sayısına ulaşan Paradigma dergimizle yeniden karşınızdayız. Siz değerli okuyucularımıza önceki sayılarımızda da aktardığımız gibi, dergimizin devamını sağlamış ve çalışmalarımızı bu yönde sürdürmekteyiz. Aldığımız geri beslemeler doğrultusunda ve yapılan analizlere ek olarak, dergi dışındaki çalışmalarla dikkate alınabilecek ve irdelenebilecek farklı konular üzerinde nasıl durabileceğimizle ilgili istişarelerimiz ekip olarak devam etmektedir. Bunun olumlu meyvelerini, beklentimiz olan çok kısa zamanda baskılı hale geçmemizin ardından daha somut bir şekilde alacağımızı rahatlıkla ifade edebilirim.

Dergi kapsamında yapılan analiz ve değerlendirmeler her ne kadar Kosova’yla ilgili olursa olsun, ilgili konuların aslında bölgedeki dengeler açısından farklı ülkelerin çıkar ve tutumlarına işaret etmektedir. Her şeyden önce, yapılan çalışmalar Kosova’yla ilgili durum tespiti yapıp, siyasi, ekonomik ve toplumsal olaylara katkı sağlamak yönündedir.

Bu sayımızda yine gündemde olan Kosova ve Sıbistan arasında devam eden diyalog süreci değerlendirmeye Mediha Yarımhoroz tarafından alınmıştır. Esin Muzbeg, bulunduğumuz dönem içerisinde sona ermesi beklenen Kosova PTK özelleştirmesi süreci incelemesini bu sayımızda paylaştı.

Enis Tabak, esnafın gözüyle esnafın durumu ve ekonominin gidişatını ortaya koyan röportajıyla katkılarını sunmuştur. Bunlara ek olarak, Kosova’nın kuzeyiyle ilgili gelişmeler ve Kosova’daki doğrudan yabancı yatırımlar gibi çalışmalar sunulmuştur. Bendeniz de Kosova’nın dış gündemdeki yeri ve ilgili süreçlere dair değerlendirmeyle karşınızda bulunuyoruz

Paradigma ekibi olarak siz değerli okuyucularımıza, her zaman ifade ettiğimiz gibi, değerli analizlerini dikkate alacağımızı yeniden belirtmek isterim. Şimdiye kadar olduğu gibi, dergimizin tüm sayılarına internet sitemiz (www.paradigmarc.org) üzerinden ulaşmak mümkündür. Umudumuz, siz değerli okuyucularımıza en kısa zamanda baskılı haliyle dergimizi sunmaktır.

Paradigma ekibi olarak bizlere katkılarını esirgemeyen herkese ve dergimize göstermiş olduğunuz yüksek ilgileriniz için sizlere teşekkürlerimizi sunmayı borç biliriz.

Saygılarımla.

Page 4: Paradigma Mart 2013

4 paradigma/mart 2013 Haber Analiz

Kosova ve Sırbistan Diyaloğunda Gelinen Son Nokta

Kosova ile Sırbistan arasındaki diyalog taraflar arasında var olan sorunlara çözüm bulabilmek amacıyla Brüksel’de yapılan görüşmelerin ardından ülke temsilcilerin Avrupa Birliği (AB) ülkelerine gerçekleştirdiği sık ziyaretler ve uluslararası temsilcilerin de hem Priştine’ye hem de Belgrat’a yaptığı ziyaretlerle devam ediyor. Belgrat bir an önce AB ile müzakere tarihini almak için uğraşırken Kosova’da uluslararası kuruluşlara kabul edilebilmek için görüşmeleri yoğunlaştırmaktadır.

Şubat ayının 19 ve 20’sinde Brüksel’de AB arabuluculuğunda Priştine ve Belgrat arasında beşinci tur müzakerelerin Kosova ve Sırbistan temsilcileri olduğu gibi müzakere AB arabulucusu Catherine Ashton diyalogun bu seferki buluşmasının öncekilere kıyasen daha zor geçmesini bekliyordu. Kosova kuzeyinde paralel yapılanmaların lağvedilmesi öngörülüyordu.

Kosova’nın kuzeyi için görüşmelerin yapılması ve her iki tarafın da kabulleneceği çözüm yolları aranırken Mitroviça’nın kuzeyinden her gün patlama haberleri gelmeye başladı.

Kosova tarafı kuzeyde Sırpların çoğunlukla yaşadığı belediyelere birliğine temkinli yaklaşıyordu. Sorunun çözülmesi ve var olan paralel yapıların kaldırılması gerekiyordu ancak Sırp Belediyeler

Birliği’nin yürütme yetkisine sahip olup olmayacağı Kosova’daki iktidar ve muhalefetin de en fazla üstünde durduğu konu oldu.

Başbakan Yardımcısı Hajredin Kuçi, Kosova Başbakanı Hashim Thaçi’nin kuzeyde bulunan Mitroviça Temel Mahkemesinin işlevliğine dair diyalogun yapılmasını isteyeceğini belirten açıklamalarda bulundu.

Kamu Yönetimi ve Yerel Özyönetim Komitesi üyesi olan LDK milletvekili Sadri Ferati, halen spekülasyon olan Sırp özerk belediyeler topluluğunun sadece Kosova Anayasası ve Ahtisari paketinin çerçevesinde olabileceğini söylerken, Bağımsızlığın beşinci yıl kutlamalarında konuşan Kosova Bilim ve Sanat Akademisi Başkanı Hivzi İslami, Sırbistan’ın bu önerisinin, Slobodan Miloseviç ve Vojislav Şeşelj’in adamları tarafından ileri sürüldüğünü belirtip önerinin uluslararası topluluktan da destek gördüğünü söyledi.

Cumhurbaşkanı Atifete Jahjaga ise başbakanlar düzeyinde sürdürülmekte olan bu diyalogun başka amaçlı değil ancak Kosova Cumhuriyeti ve Sırbistan Cumhuriyeti arasında ilişkilerin normalleşmesi amacıyla sürdürüldüğüne dair tutumunu bir kez daha yinelerken Kosova Dışişleri Bakanı Enver Hoxhaj, “EuroActiv.de” haber portalına verdiği bir

Mediha Yarımhoroz

Page 5: Paradigma Mart 2013

Haber Analiz paradigma/mart 2013 5

demecinde, Sırbistan’ın Kosova kuzeyindeki üç belediyede polis, güvenlik ve paramiliter yapılanmaları feshetme zamanı geldiğini ifade ederek görüşmenin odağını bu konuların teşkil ettiğini ve görüşmelerin doğrudan Kosova için olduğu gibi Balkanlardaki istikrar ve güvenliği de etkileyeceği şeklinde konuştu.

Sırbistan ile yapılan diyaloga başından beri muhalif çizgi izleyen Vetevendosje Hareketi Sırp Belediyeler Birliği talebinin Kosova’nın ayrılmasına doğru giden bir adım olarak gördüklerini belirtip karşı çıkmaya ve konu hakkında uluslararası temsilciler ile görüşmelerde bulunmayı reddedip uluslararası temsilcilerin Kosova’ya baskı yapmak için geldiğini belirten açıklamalarda bulundu.

Uluslararası Hukuk öğretim görevlisi Afrim Hoti, sorunların artık saptandığını ve bunların çözümü için taraflar arasında yalnız iyi niyetin bulunması gerektiğini ve sınırlar entegre anlaşmasının imzalanması nedeniyle Kosova’nın bölünmesi ihtimalinin reddedildiğini söyledi. Anayasa değişiklikleri Komisyon Başkanı Arsim Bajrami, Kosova Radyosuna yaptığı açıklamada, birliğin oluşturulmasının Ahtisari paketi ile uyumlu olduğunu ve bunun da Kosova Anayasasına aykırı olmadığını dile getirdi.

Şubatta gerçekleştirilen görüşmelerin ardından “Zëri” gazetesi iç sakinliğin korunması maksadıyla Kosova kuzeyine dair acı tavizlerin verildiği, kuzeye bir özerkliğin, Ahtisaari artının veya Sırp Cumhuriyeti verildiği anlaşmasının yapıldığından dolayı, Brüksel’de sürdürülen temaslar hakkında hiçbir detay verilmediğini yazdı.

Sırpların çoğunluğu oluşturduğu

belediyeler topluluğu fikri ortaya atıldığında, kuzeyde varlığını sürdüren ve Sırbistan’a bağlı olarak çalışan paralel kurumların ne olacağı konusu en çok bölgedeki Sırp halkı tedirgin etmeye başladı. Kosova kurumlarına bağlanmak istemeyen Kosovalı Sırplar, Sırbistan yetkililerinin açıklamalarıyla da hayal kırıklığına uğramaya devam ediyordu.

Sırbistan ise bu süre zarfında diplomatik yoğunluk yaşıyordu. Sırp siyasiler, Sırbistan’ın önerisine destek ve Hazirana kadar AB müzakere tarihi alabilmek amacıyla Almanya, Fransa, Belçika gibi ülkelere üst düzey ziyaretler gerçekleştirdi.

Sırpların çoğunluk oluşturduğu belediyelerde Kosova içerisinde özerk bir yapı oluşturma fikrini, Sırbistan Cumhurbaşkanı Tomislav Nikoliç’in danışmanı Marko Curiç ortaya atıp bu belediyeler topluluğuna özerklik verilmesi tutumunun Sırp devlet politikasının merkezinde olması konusunda Sırbistan siyasi aktörlerinin hemfikir olduğunu söyledi. Curiç ayrıca özerk belediye topluluğunun bölgenin iç işleri gibi konularda karar alacak kendi meclis ve yürütme organına sahip olacağını ve bunun gibi bölge için önemli olan konuların Kosovalı Sırpların denetiminde kalacağını belirten açıklamalarda bulundu. Sırbistan Cumhurbaşkanı Tomislav Nikoliç Kosova’ya karşı tutumunda ani bir dönüş yapıp, Sırp paralel kurumların yeni kurumlarla değiştirilmesi ihtimalini ortaya attı ancak

bölge Sırplarını sakinleştirmek için de bu kurumların Sırplar tarafından yönetileceği yönünde açıklamalarda bulundu.

Sırp heyetinin başında olan Sırbistan Başbakanı İvica Daçiç, Kosova’da Sırp kurumlarının feshedilmesiyle ilgili bir hedeflerinin olmadığını ve bu kurumların yerini neyin alacağı konusunda bir anlaşmaya varılmadan böyle bir girişimin olmayacağını belirten açıklamalarda bulundu.

Sırbistan’ın eski bakanlarından Goran Bogdanoviç, Sırbistan tarafından üstünde durulmayan ve Kosovalı Sırpları en çok ilgilendiren bir soruyu yöneltip, Sırp tarafının teklifte bulunmaktan önce “ Sırp belediyeler birliğinin Kosova mı, yoksa Sırbistan içersinde mi olacak?” sorusuna yanıt vermesi gerektiğinin altını çizdi. Sırbistan Demokratik Partisi (DSS) başkan yardımcısı Slobodan Samarciç ise Kosova kuzeyindeki Sırp kurumlarının Belgrat tarafından paralel kurumlar olarak adlandırıldığı anda teslim olunduğunu, Kosova’nın tanınmasının da AB’nin temel şartı olduğunu belirtti.

Bu açıklamalar Kosovalı Sırpları tatmin etmiyordu çünkü kendilerinin yöneteceği bir Sırp Belediyeler Birliği olsa dahi Sırbistan’dan ayrıldıklarının ilk adımını da teşkil ediyordu ve yerel Sırplar bu fikre çok sıcak bakmıyordu. Kuzeydeki paralel kurumların temsilcileri, Sırbistan Anayasa Mahkemesi’nden Kosova statüsü ele alınıncaya kadar Priştine ile Belgrat arasında Brüksel’de varılan anlaşmaların iptal edilmesini talep etti.

Sırbistan’ın müzakere sürecini aceleye getirdiği yönünde eleştiriler alan Sırbistan Başbakanı İvica Daçiç Sırbistan

Dünya Bankası, Kosova’nın 2013 yılında diğer bölge ülkelerine göre %3,3’lük büyüme ile en fazla büyüyen ekonomi olacağını tahmin etmektedir.

Page 6: Paradigma Mart 2013

6 paradigma/mart 2013 Haber Analiz

için bir an evvel AB’ye girmenin önemli olduğunu fakat Brüksel’de sürdürülen müzakerelerin bunun baş nedenleri arasında olmadığını dile getirdi. Dacic’e göre Brüksel’de yürütülen müzakereler nedeni Sırbistan’ın her geçen gün egemenliği, öznelliğini, devletçiliği ve dostlarını kaybetmesinin önüne geçmek…

Bu arada diyalogun arabuluculuğunu yapan ve sürecin başından beri toplantıların başında bulunan AB Yüksek Temsilcisi Catherine Ashton da hem Avrupa Birliği hem de sürecin önemli partneri olan ABD temsilcileri ile ve her iki tarafın yetkilileri ile bir araya gelerek diyalog hakkında görüş alışverişinde bulunmaya devam ediyor.

Uluslararası temsilcilerin yaptığı açıklamalarda kuzey Sırp Belediyeler Birliği lehinde açıklamalar gelirken taraflara da varılacak anlaşmanın kendilerine neler vaat ettiğini de hatırlatmayı ihmal etmedi.

Sırbistan’ın en fazla zorlayan ülke olan Almanya, Sırp yetkililere “açıkça ‘hayır’ demedi ama şansın küçük olduğunu belirtti. Blic gazetesi, varılan anlaşmalara ve şartlara uyulduğunu denetlemek için Almanya’dan bir heyetin

yine Mart ayında Sırbistan’a göndereceğini yazdı.

Almanya, Avrupa entegrasyonunda bir sonraki adımdan Berlin, Sırbistan’dan ortak sınır yönetimine ilişkin anlaşmanın tam uygulanması, aynı zamanda diyalogun bir sonraki aşamasında görüşülecek olan kuzey Kosova’daki paralel kurumların sorununun çözümünde, özellikle de Mitroviça mahkemesi konusunda ve Kosova’da bulunan Sırp güvenlik güçlerinin çekilmesi konusunda ciddi adımların atılması konusunda talepte bulunuyor.

Fransa Parlamentosunun Avrupa İşleri Konseyi Başkanı Danielle Auroi “Veçernje Novosti” gazetesine verdiği bir demecinde, Sırbistan ile Müzakere tarihinin başlaması için Sırbistan’ın Kosova’yı tanıması gerektiğini, ancak bu şartın yazılı değil, sözlü söylendiğini ifade etti ve “Bu bizim için “sine qua non” (temel) şart olacaktır” dedi.

Almanya’nın Priştine Büyükelçisi Peter Blomeyer “ Radio Dukagjini” ye verdiği demecinde, “Almanya’nın tutumunu biliyorsunuz. Almanya Kosova’yı bağımsız ülke olarak tanımıştır ve doğal olarak Kosova’nın Birleşmiş Milletler’e üyeliğini memnuniyetle

karşılardı. Buna karşın, daha fazla sabır gösterilmesini tavsiye ederim” dedi.

Avrupa Parlamentosu Kosova Raportörü Ulrike Lunacek, diyaloğun ilerleme ile sonuçlanacağını, çünkü Slovakya gibi Kosova’yı tanımayan ülkelerin parlamento kararında, Kosova ve Sırbistan’ın uzlaşması halinde onlar da uzlaşacaklar” dedi.

Kosova bağımsızlığının beşinci yılında Ahtisari Planın ortak hazırlayıcılarından biri olan Albert Rohan, müzakereler çerçevesinde kuzey konusunda taviz verilmemesi gerektiğini, Sırp belediyelerin bölgesel özerkliğine de tamamen ihtimal verilmemesi gerektiğini vurguladı.

Şubat ayının sonunda ve Mart ayının başında yapılan görüşmelerde Kosova’nın kuzey konusu üzerinde ağırlıkla durulurken, Sırp Belediyeler Birliği’nin tam olarak nasıl bir statüye sahip olacağı konusunda taraflar anlaşmış görünmüyor.

Priştine Sırp Belediyeler Birliği’nin hangi yetkilere sahip olacağı üzerinde dururken, Belgrat kuzeye belirli seviyede özerklik öneriyor. Sırbistan’ın Blic gazetesi kuzey için Avrupa özerk bölgesi konusunda tarafların bir tasarı belgesi konusunda anlaştığını iddia eden haberini yayınlarken Kosova Hükümeti tasarı belgesinin varlığını yalanlarken Priştine’deki uluslararası kaynaklar buna benzer tasarı-belgesinin siyasi diyalogun başlamasından önce, geçtiğimiz yılın Haziran veya Temmuz ayında mevcut olduğunu ancak Brüksel tarafından onaylanmadığı yönünde açıklamalarda bulunuyor.

Page 7: Paradigma Mart 2013

Haber Analiz paradigma/mart 2013 7

Çözüm Olmasa Dahi Anlaşma Yakın

Kosova uluslar arası toplumun telkinleri ile fiilen kabul ettiği kuzey sorununu 12 yıl sonra gene uluslar arası arabuluculuk yoluyla çözmeye çalışıyor. 1999 yılında Eski Yugoslavya’ya yapılan NATO müdahalesi Kosova’da Birleşmiş Milletlerin 1244 sayılı kararı ile bir yönetim oluşturmuştu ama İbar nehrinin ayırdığı kuzey bölge adeta Sırbistan’ın bir parçasıymış gibi hareket etmeye devam etti. İç bölgelerde çoğunlukla Sırpların yaşadığı yerlerde fiilen Sırp bölgelerinin oluşturulmasına ve bu bölgelerde paralel Sırp kurumlarının çalışıyor olmasına rağmen Mitroviça’nın kuzeyindeki 3 belediyedeki kadar hakim olmadı.

Kosova bağımsızlığına doğru adım adım ilerlerken iç bölgelerde entegre politikaları yürütüldü ve kısmen entegrasyonlar sağlandı. Bağımsızlığın ardından da ülkenin toprak bütünlüğündeki egemenliği gündeme geldi. Bir yandan Kosova içinde yaşayan Sırpların hakları ve hareket serbestliği üzerinde duran Priştine yönetimi öte yandan tüm bölgede egemenliğini de tesis etmek istiyor. Ancak Mitroviça’nın kuzey bölgesinde Kosova kurumları hiçbir zaman egemenliğini kuramadı. Uluslar arası toplumdan miras alınan bu sorun bugün Avrupa Birliği’nin arabuluculuğunda çözümlenmeye çalışılıyor.

Avrupa Birliği meseleyi taraflara havuç ve sopa vaatlerinde bulunarak çözmeyi hedefliyor. Taraflar

da havucu seçmesine rağmen tutumlarından çok fazla bir şey kaybetmek istemiyor. İşin ilginç tarafı da 1998/99 yıllarındaki çatışmaların başat aktörleri bugün aynı masaya oturup meseleleri halletmek zorunda. Belgrat yönetimi Haziran ayında Avrupa Birliğinden müzakere tarihi almayı hedefliyor. AB ise müzakere tarihini adeta Kosova ile yapılacak anlaşmaya bağlamış durumda. Kosova tarafı da AB’den İstikrar ve Ortaklık Anlaşmasını imzalamayı hedefliyor akabinde de vize serbestliğini bekliyor. Bu durumda siyasi zirvenin Mart ayı içinde yapacağı görüşmeler oldukça önem arz ediyor.

Bu durumda Avrupa Birliği’nin de önemli bir acelesi var: Mart ayı içinde kuzey konusu, enerji ve Telekom konularını halletmek istiyor; böylece de Haziran ayında Sırbistan’a müzakere tarihi, Kosova’ya da ortaklık ve istikrar anlaşması tarihi vermeyi hedefliyor. Zamanın çok daraldığını dikkate alır isek çok yoğun bir baskının eşikte olduğunu söyleyebiliriz.

Sırbistan, Kosova’nın kuzeyinde yapılanan paralel yapılarını kaldırmak için bölgedeki belediyelerden oluşan Sırp Belediyeler Birliğini kurmayı teklif ediyor. Kosova ise Sırp Belediyeler Birliği tarzında bir yapının oluşturulmasının Kosova meselesine çözüm üreten ve bağımsızlığı ona göre şekillenen Ahtisari Planında da öngörüldüğü için bir sorun teşkil etmediğini dile

Paradigma

Kosova ile Sırbistan arasında özellikle Mitroviça’nın kuzey bölgesi için yoğunlaşan müzakereler anlaşma umutlarını gündeme taşıyor. Nihai çözüme olmasa bile anlaşma yakın gözüküyor.“ ”

Page 8: Paradigma Mart 2013

8 paradigma/mart 2013 Haber Analiz

getiriyor. Ancak asıl mesele söz konusu Sırp Belediyeler Birliğinin nasıl bir yapı oluşturacağı ve yetkilerinin neler olacağı yönünde… Sırbistan bunun icracı bir yönetim organı olmasını hedeflerken, Kosova adeta bir sivil kuruluş gibi nitelemeye çalışıyor. Her iki ülkede de icracı makamlar ile muhalif saflar farklı tezler ileri sürüyor.

Sırp Belediyeler Birliğine Kosova’nın Bakışı

Priştine’nin tutumu bunun icra yetkisi olmayan bir koordinasyon birimi olması yönündedir. Kosova Başbakanı Hashim Thaçi, müzakerelerin kilitlendiği kuzey meselesine ilişkin olarak konunun zaten Ahtisari Planında öngörüldüğünü söyledi. Sırp Belediyeler Birliğinin Ahtisari belgesi ile garanti altına alınmış bir mekanizma olduğunu söyleyen Thaçi, bu mekanizmayla herhangi bir Sırp Cumhuriyeti (Republika Sırpska) kurulmasına müsaade edilmeyeceği gibi, özel bir statünün de söz konusu olmayacağını, kuzey için özerkliğin de verilmeyeceğini dile getirdi. Thaçi, bazılarının dile getirdiği gibi toprak değişikliğinin de olamayacağını ifade etti.

Başbakan Thaçi, bu mekanizmanın çoğunlukta Sırp olan belediyelerin entegrasyonunu öngörmekte olup, demokratik bir yapının kurulacağını, ancak bu yapının bölgesel değil, entegre edici olmasına izin verileceğini

bildirdi. Bunun bir nevi sivil toplum kuruluşu olacağını söyleyen Thaçi, Sırpların hayal kurmalarını engelleyemeyeceğini dile getirdi. Thaçi, NATO ve EULEX’in de desteklediği güvenli ortam, serbest hareket, düzen, hukuk ve daha sonra da serbest seçimler ve meşru yönetim, akabinde de sosyal - ekonomik yatırımların olacağını ifade etti.

Öte yandan düşünce kuruluşları Sırpların oluşturacağı bu birliğin çok da sivil toplum görünümü içermediği üzerinde hemfikir. KİPRED (Kosovar Institute for Policy Research and Development) Başkanı İlir Deda, Başbakan Hashim Thaçi’nin aksine kuzeyde kurulacak Sırp belediyeler birliğinin bir sivil toplum kuruluşu mahiyetinde olmayacağını söyledi. Deda’ya göre bu Sırp Birliği ile Kosova’da üçüncü bir iktidar kademesi oluşacak. Böylece egemenliğin yerel ve merkezi otoritelerinin yanı sıra bölgesel bir egemenlik kademesi de ortaya çıkacak. Müzakerelerde bu yapının yetkileri görüşülürken, altyapı, güvenlik, kültür ve bütçe yönetimi olduğuna göre bu bölgesel bir iktidarın oluşmasına

dolayısıyla da bölgesel bir yönetime işaret eder.

Deda kuzeyde oluşacak Sırp Belediyeler Birliğinin bir STK olmayacağının çok aşikar olduğuna dikkat çekerek şu soruları öne sürüyor: Eğer STK olsaydı; Belgrat yönetimi ile neden Brüksel’de görüşme ihtiyacı hissediliyor; Bir STK’nın icracı erke sahip olmaması için neden ABD desteğine ihtiyaç duyuluyor? Bir STK için neden belediyeler yönetimi yasası uygulanmaya çalışılıyor da STK yasası geçerli olmuyor?

Öte yandan kuzey bölgeye çözüm formülasyonlarıyla ilgili Forum 2015’ın ve bunun kapsamında Kosova Barış Enstitüsünün hazırladığı çalışmalar da kamuoyuyla paylaşıldı. Çalışmanın mimarlarından Adem Beha, Kosova’nın kuzey bölgesinde bir çatışmaya dikkat çekerek bununla Kosova barışının tehdit edildiğini ileri sürdü. Çözüm adlı çalışmayı sunan Shkëlzen Gashi ise Ahtisari Planının Sırp belediyeler arasında bir ortaklığın kurulmasını öngördüğünü ama bu ortaklığın nasıl olacağının

Avrupa Birliği’nin önemli bir acelesi var: Mart ayı içinde kuzey konusu, enerji ve Telekom konularını halletmek istiyor; böylece de Haziran ayında Sırbistan’a müzakere tarihi, Kosova’ya da ortaklık ve istikrar anlaşması tarihi vermeyi hedefliyor.

Page 9: Paradigma Mart 2013

Haber Analiz paradigma/mart 2013 9

bir ikilem oluşturduğunu söyledi. Gashi’ye göre, Başbakanın Thaçi’nin ‘bu bir STK gibi olacak’ demesine rağmen, Ahtisari’nin Planı dikkatle okunduğunda bunun bir STK olmadığı, çünkü belediye temsilcilerinin katılımı ile karar alıcı bir organının oluşturulması suretiyle bir yasama erkinin teşekküllü mümkün olabilecek.

Yayıncı Veton Suroi’ye göre ise, Kosova ile Sırbistan’ın çatışmaları ve uluslar arası toplumun arabuluculuk rolü Ahtisari Belgesi ile sona ermedi. Kosova tarafı BM genel Sekreteri Ban ki Moon’un 6 maddelik planını kabul etmesi ile Sırbistan’la tekrar masaya oturma ve kuzey meselesini müzakere etmeyi de kabul etmiş oldu.

Priştine tarafı da hemfikir ancak henüz uzlaşılamayan konu bu Birliğin yetkilerinin ne olacağı… Dacic’e göre mesele kimin kontrol edeceği değil, bu oluşumun bir bölgesel yönetim mi yoksa Sırpların öz yönetimi mi olacağı; temsilcilerinin nasıl seçileceği, sorumluluklarının neler olacağı ve Priştine ile Belgrat bağlarının nasıl olacağı konusudur.

Belgrat yönetimi stratejisini 12 yıldır sürdürdükleri paralel kurumlardan vazgeçerken belli imtiyazlar elde etmek ve bu kurumların uzantılarını Kosova içine yerleştirmek üzerine kuruyor. Bunu yaparken her ne kadar statü konusunu dillendirmeseler bile Kosova’yı kendi içlerinde tanımlayan BM 1244 sayılı kararı tekrar diriltmek istiyorlar. Bu yüzden Sırp Başbakan Dacic, Kosova’daki Sırp kurumlarını dönüştürmeye hazır olduklarını ancak bunu 1244 sayılı karara göre yapmak istediklerini dile getiriyor.

Sırp muhalefeti ise Belgrat yönetiminin Kosova’dan vazgeçtiği sinyalleri vermeye başladığını değerlendirdi. Sırbistan Demokratik Partisi (DSS) Başkan Yardımcısı Slobodan Samardzic,her şeyin Avrupa birliği tarafından kurgulandığını öne sürerek Sırbistan’a AB üyeliği için müzakere tarihinin verilmesiyle Kosova’dan el çekmesinin istendiğini öne sürdü.

Kuzey için her çözüm önemsenmelidir!

Kosova ile Sırbistan arasında ilişkilerin normalleşmesini sağlayan ve adeta kangrenleşen kuzey meselesine neşter vuran her inisiyatif ve çözüm süreci önemsenmelidir. Sırbistan, Kosova ile anlaşmaya varmadan AB müzakereleri için tarih alamayacağının farkında. Kosova da başta İstikrar ve

Ortaklık Anlaşması olmak üzere AB yolundaki sürecin sekteye uğrayacağını biliyor. Bu yüzden AB kapsamında yürütülen müzakereler bazen umut verici ve istekli turlar olarak bazen de geriye dönüşler olarak sürse de kopmuyor. AB Yüksek Temsilcisi Catherine Ashton, Thaçi ve Dacic’in yedi defa bir araya gelme iradesi göstermelerini önemsediklerini belirterek, er geç uzlaşmaya varılacağını ancak asıl meselenin önemli bazı konular üzerine çözüm yollarının bulunup bulunamayacağı olduğunu söyledi. Ashton, tarafların ortak potada buluşması için elinden gelen gayreti de göstereceğini ifade etti. Netice itibariyle prensipte bir çözüm yolu bulunacak ancak bunun tüm meseleleri çözmek için yeterli olup olmayacağı hala muğlak.

Diğer taraftan Avrupa Parlamentosunun Sırbistan Raportörü Jelko Kacin, önümüzdeki turların Sırbiatan’ın Kosova ile yapılacak anlaşmanın tarihi olacağını ve Haziran ayında Sırbistan’ın AB müzakereleri için tarih almayı başaracağını söyledi. Bu anlaşma neticesinde Kosova da kendi payına düşeni alacak.

Her iki taraf Kosova’nın statü konusunun müzakere konusu olmayacağında hemfikir… Sırbistan Kosova’nın bağımsızlığını hiçbir zaman tanımayacağına dair tutumunu sürdürürken, Kosova bağımsızlığın 2008’de bitmiş bir mesele olduğuna dikkat çekiyor.

Ana muhalefet partisi Kosova Demokratik Birliği LDK, Sırpların vaatlerine kanılmaması gerektiği konusunda uyarılarda bulunuyor. LDK Başkan Yardımcısı Sabri Hamiti, “Thaçi, Dacic’ten kuzeyde paralel Sırp kurumlarının kapatılacağı vaadini sözlü olarak aldığını ifade ediyor. Bize sözlü vaat değil, yazılı lazım” diye konuştu. Müzakerelere baştan beri karşı çıkan Vetevendosje ise karşıtlıktaki tutumunu sürdürmekte ve Başbakan Thaçi’yi ülkenin değil, müzakerelerin başbakanı olarak nitelemektedir.

Meseleye Belgrat’ın yaklaşımı

Sırbistan Başbakanı İvica Dacic, Sırbistan’ın paralel kurumlarının kaldırılması ancak Sırp Belediyeler Birliğinin kurulması ile mümkün olacağını ifade ediyor. Bunun için

Öte yandan düşünce kuruluşları, Başbakan Hashim Thaçi’nin aksine kuzeyde kurulacak Sırp belediyeler birliğinin bir sivil toplum kuruluşu mahiyetinde olmayacağını belirtmekteler.

Belgrat yönetimi stratejisini 12 yıldır sürdürdükleri paralel kurumlardan vazgeçerken belli imtiyazlar elde etmek ve bu kurumların uzantılarını Kosova içine yerleştirmek üzerine kuruyor.

Page 10: Paradigma Mart 2013

10 paradigma/mart 2013 Haber Analiz

Telekom Satılacak Mı?

Kosova hükümeti 3 yıldan bu yana Kosova Posta ve Telekomünikasyonunu (PTK) özelleştiremiyor. 2010 yılının başında gündeme gelen özeleştirme süreci, kısa listeye kalan bazı yatırımcı firmaların ihaleden çekilmesiyle iptal oldu. Akabinde 2012 yılında ihale tekrarlandı. 2013 Mart ayında sonuçların açıklanması beklenirken son teklif verme tarihleri iki defa ertelendi. 2 Nisan 2013’te PTK’nın kaderinin belli olması bekleniyor. Liberal ekonomi ve serbest piyasa ilkelerini benimseyen Kosova hükümeti, posta kısmını ayırıp Telekom hisselerinin %75’ini özelleştirmeye kararlı… Ancak hükümetin kararlı olmasına rağmen ‘kamu varlıkları değerinin altında satılıyor’ eleştirilerinin gelmesini önleyemiyor. Vetevendosje Hareketinin başını çektiği özelleştirme karşıtlığına, sivil toplum kuruluşları ve PTK içindeki sendikalar da destek veriyor. Tehditlere varan açıklamalar, yabancı yatırımcının da çekingen davranmasına neden oluyor.

Hükümet için PTK’nın özelleştirilmesi neden önemli?

Hükümet PTK’nın özelleştirilmesine büyük bir önem atfediyor. Bunun başlıca nedenleri arasında

altyapı projelerinin uygulanabilmesi için kaynak yaratmak. Devam etmekte olan Vermica – Merdare otoyolunun dışında, Kosova Demokratik Partisinin (PDK) iktidarda olduğu Thaçi hükümeti, Priştine – Elez Han otoyolunun da yapılacağı vaadini veriyor. 2014’te planlanan genel seçimler öncesi hükümet bu yolun inşaatına başlamak istiyor. Uluslararası Para Fonu (IMF) ve Dünya Bankasından (WB) gelen mesajlar ise bütçenin uygun olmadığı yönünde… Dolayısıyla hükümet her ne kadar aksini söylese de Priştine – Elez Han otoyolu PTK özelleştirilmesinden gelen gelirlere endekslenmiş durumda. Böylece PTK’dan gelen gelirler, otoyolu finanse ederken PDK’nın siyasi vaatlerini de desteklemiş olacak.

PTK’nin gerçek değeri ne?

Kosova Posta ve Telekomünikasyonu diğer tüm kamu varlıkları gibi eski Yugoslavya döneminden kalan bir şirketti ve 1999 sonrası Kosova’da UNMIK (Birleşmiş Milletler Kosova Yönetimi) kararı ile kurulan dönemin özelleştirme ajansı Kosovo Trust Agency (KTA) tarafından idare ediliyordu. Ajans 9 Mayıs 2005 yılında PTK’yı

Esin Muzbeg

Kosova’nın en büyük özelleştirmelerinden biri olan Telekom satışı bir kez daha kritik bir noktaya geldi. Teklif vermek için son tarih olan 21 Mart için teklifler iletilmeyince süre 2 Nisana ertelendi. “ ”

Page 11: Paradigma Mart 2013

Haber Analiz paradigma/mart 2013 11

Anonim Şirkete dönüştürerek bir kamu şirketi olarak yeniden yapılanmasına imkan tanıdı. Varlıkları KTA tarafından idare edilen PTK holdingin sermayesi 260 Milyon € olarak belirlendi. Kosova’nın bağımsızlığını ilan etmesinin ardından bu varlıkların doğrudan devlete geçmesi için bazı düzenlemeler yapıldı ve Kosova Parlamentosu 13 Haziran 2008 tarihli Kamu

ve Finans Bakanı PTK hisselerinin %75’inin 300 ila 600 Milyon € arasında olduğunu açıklamıştı. Daha sonra bazı bağımsız kuruluşlar marka değeri hariç böyle bir şirketin 80 ila 100 Milyon €’ya kurulabileceği değerlendirmelerini ortaya attı. Böylece PTK’nın değeri 100 Milyon € ile 1 Milyar € arasında gidip geldi. Tabi serbest piyasa şartlarında değer, alıcının vereceği en yüksek rakamla belli olacak.

PTK’nın Piyasa Durumu ve Talipleri

PTK bugün 1 Milyon kadar cep telefonu abonesi ve 250 binin üzerinde sabit hat kullanıcısı olan Kosova’nın dominant Telekom şirketini teşkil ediyor. Yeni yatırımlar ile hem internet ağını geliştirip güçlendiriyor hem de kablolu yayıncılık piyasasına dahil oluyor. Bu hizmetlerle rekabet gücünü daha da artırarak kârlılık oranını da büyütmeyi hedefliyor. Bağımsız oditörler tarafından yayınlanan yıllık bilanço raporlarına göre son yıllarda kârlılık rakamı biraz düşse de PTK aslında oldukça kârlı bir şirket görünümünü sergiliyor. Telaffuz edilen özelleştirme rakamları dikkate alındığında, yeni yatırımlarla ve özel sektörün çevikliğiyle 5 yıl gibi kısa bir sürede yatırımı amorti etmesi mümkün gözüküyor. Bağımsız oditörlerin raporlarına göre PTK’nın 5 yıldaki ortalama net kârı 46 Milyon 870 bin €. İşte yıllara göre PTK’nın cirosu, net kârı ve devlete ödediği gelir vergisi rakamları:

Yıl Ciro Net kâr Gelir Vergisi(000. €) 2007: 182.463 50.337 47.3682008: 161.481 60.125 20.7062009: 145.030 44.377 5.1882010: 151.503 33.396 4.2602011: 162.268 46.116 5.518

Kosova Posta ve Telekomünikasyonu PTK’nın özelleştirileme süreci 2010 yılında başladı. 24 Mart 2010’da PTK’ya Özel Sektörün

Şirketleri Yasasını kabul etti. Böylece PTK dahil bazı kamu şirketleri Kosova devletinin varlığı / zenginliği olarak düzenlendi ve dönemin Ekonomi ve Finans Bakanlığı kamu şirketlerin icracı mercii oldu. PTK özelleştirme sürecine girince özellikle ilgili yatırımcıların da danışmanlık firmanın da tavsiyelerine uyularak Posta kısmının Telekom’dan ayrılmasına karar verildi. Hükümetin 31 Aralık 2011 tarihli kararı ile Posta Birimi, Telekom’dan ayrıldı. Telekom’un hisselerinin %75’inin özelleştirilmesi süreci ise devam ediyor. PTK’nın gerçek değerinin ne olduğu konusunda ise ciddi spekülasyonlar yapıldı. 2008 yılında şirkette yeniden yapılanma gerçekleşirken PTK’nın değerinin 1 Milyar € olduğunu ileri sürünler var. Özelleştirme sürecine girildiği zaman dönemin Ekonomi

Hükümet her ne kadar aksini söylese de Priştine – Elez Han otoyolu PTK özelleştirilmesinden gelen gelirlere endekslenmiş durumda. Böylece PTK’dan gelen gelirler, otoyolu finanse ederken PDK’nın siyasi vaatlerini de desteklemiş olacak.

Page 12: Paradigma Mart 2013

12 paradigma/mart 2013 Haber Analiz

Katılımı konulu Yatırımcılar Konferansı düzenlendi. Akabinde de ihale süreci başladı.

İhale Süreçleri!

Kosova’nın en büyük özelleştirmelerinden biri olan Kosova Posta ve Telekomünikasyonunun (PTK) ilk ihale süreci için kısa listeye 5 firma veya konsorsiyum kaldı:

1. Hırvatistan’daki Hırvatski Telekom partneri aracılığıyla Deutsche Telekom DTGN.De,2. Arnavutluk’taki Albtelekom Sh.A partneri aracılığıyla Türk Telekomu ve Çalık Group, 3. Mısır’ın Orascom Telekomu,

değer biçiliyordu. 2012 yılında ihale süreci tekrarlandı. 2012 yılı sonuna kadar PTK hisselerinin %75’inin özelleştirilme sürecinin tamamlanması bekleniyordu. Ekonomik Kalkınma Bakanlığının başkanlık yaptığı bakanlıklar arası komite ön yeterlilik için müracaat eden 8 firmadan 5’ini yetkin gördü. PTK için yarışan 5 firma/konsorsiyumlar şöyle belirlendi:

1. Albright Capital Management LLC, Portekiz Telekomu işbirliğinde 2. Columbia Capital - ACP Axos Capital Gmbh konsorsiyumu, British Telecom işbirliğinde 3. M1 International Limited 4. Turkcell 5. Twelve HORNBEAMS - Avicenna Capital LLC konsorsiyumu, Sofrecom işbirliğinde (France Telecom’un bir parçası olarak)

Amerika Birleşik Devletleri eski Dışişleri Bakanı Madeleine Albright’ın hem İPKO’da hissedarlığının bulunması hem de Kosova’ya yapılan NATO müdahalesi sırasında önemli bir rol oynaması nedeniyle haksız bir rekabete yol açacağı yönünde eleştirilerinin yayılması üzerine Albright Capital Management LLC, ihaleden çekildi. 21 Martta son tekliflerin verilmesi beklenirken son süre 2 Nisan olarak bir kez daha ertelendi. İddiaya göre teklifi bir tek Turkcell hazırladı. Ancak süreçte bir karmaşaya ve olası iptale yol açmamak amacıyla teklifin alınmadığı, diğer firmalarla birlikte tekliflerin 2 Nisanda alınmasına karar verildiği öne sürüldü. İhale tekliflerinin verilme aşamasına gelindiğinde PTK hisselerinin

%75’i için 200 Milyon €’nun altında bir değer biçiliyor.

Neden Az Fiyat Veriliyor?

PTK’nın mali bilançoları aslında kârlı bir şirket olduğunu ortaya koyuyor. Ancak kârlılığına rağmen özeleştirme fiyatının 200 Milyon € civarında ve hatta daha az olabilme ihtimalleri yatırımcıların başka çekincelerinin de olduğunu da akla getiriyor.

GAP Enstitüsü, hükümetin ek süre vermek yerine ihale sürecini iptal etmesinin daha uygun olacağını ileri sürdü. GAP enstitüsünden Agron Demi, hükümetin toplamda 4 defa erteleme yaptığı ve ciddi yatırımcıların süreçten uzaklaştıklarını iddia etti. Öte yandan ekonomi profesörü Muhamet Sadiku, oldukça kârlı ve stratejik bir şirket olan Telekom’un özelleştirilmesi için yabancı yatırımcıyı çekemeyecek durumda isek, yabancı yatırımcı için Kosova’da uygun bir iş ortamı yaratamadığımız anlamına geldiğini söyledi. Sadiku’ya göre özelleştirme sürecinin iptali yapılıp, bu süreçten ders çıkartılması ve acil reformlarının yapılması gerekir. Kosova için Ekonomik İnisiyatifler kurumundan Kujtim Dobruna ise PTK’nın özelleştirilmesi için fiyat tekliflerin eksikliğini Kosova için kötü bir sinyal olarak değerlendirdi. Dobruna’ya göre 2008 yılında PTK için biçilen değer 1 Milyar € iken, bugün 200 Milyon € veya altı bir rakamın telaffuz edilmesi oldukça düşündürücüdür.

4. Avusturya Telekom ve 5. Yemen’den SabaFon operatörü.Kosova Ekonomik Kalkınma Bakanlığı koordinasyonundaki Bakanlar Arası Komite şartları yerine getiren en iyi iki operatörü seçti. Bunların arasında hisse sahibi Deutche Telecom olan Hrvatski Telekom d.d. ve Telekom Austria AG yer aldı. Ancak yolsuzluk ithamları dava konusu olan Deutche Telecom ihaleden çekilince, rekabet ortamı kalmadı gerekçesiyle tüm süreç iptal oldu. Bu ihale aşamasında PTK’nın hisselerinin %75’i için 300 Milyon € civarında bir

Ekonomi profesörü Muhamet Sadiku, oldukça kârlı ve stratejik bir şirket olan Telekom’un özelleştirilmesi için yabancı yatırımcıyı çekemeyecek durumda isek, yabancı yatırımcı için Kosova’da uygun bir iş ortamı yaratamadığımız anlamına geldiğini söyledi.

Page 13: Paradigma Mart 2013

Röportaj paradigma/mart 2013 13

Kemer Sıkmaktan Esnafta Bel Kalmadı

Kosova, özellikle bağımsızlığını ilan ettiği 2008 yılından sonra ciddi ekonomik atılımlar yapmayı hedefledi. Bağımsızlıktan birkaç yıl önce başlayan özelleştirme süreçleri, bağımsızlıkla birlikte doğrudan yabancı yatırımların artması ile hızlı bir ekonomik kalkınmayı öngörüyordu. Ancak belki de global krizin etkisiyle öngörülen yatırım miktarı gelmedi.

Öte yandan Kosova, savaştan sonra liberal ekonomi politikalarını uygulayarak dünyaya açık bir Pazar haline geldi. Bu global bir trend olmasına ve prensipte doğru kabul edilmesine rağmen yerli ekonomisi son derece zayıf olan bu ülke için ağır sonuçlar da doğurdu. Zaten az olan yerli üretim, küresel devlerin rekabeti karşısında ezildi. Ezilen sadece üretim değil, küçük tüccarlar ve esnaflar da oldu. Açık Pazar haline gelen Kosova’ya ya gümrüksüz ya da az bir gümrükle büyük pazarların mallarını aktı. Tamirat bedelleri karşılığında kalitesiz dahi olsa ucuz mallar girdi. Böylece küçük esnaf ve küçük tüccarlar eski günleri aramaya başladı.

Bugün ekonomiye kenardan bakarak küçük esnaf ve küçük tüccarların gözünden ekonominin gidişatını ele almaya çalıştık.

Büyük Alışveriş Merkezleri Küçük Esnafı Zora Soktu!

Blerim Şişko: “25 yıldır ticaretle uğraşıyorum. Savaş öncesi durumla şimdiki durumu kıyaslamamı istiyorsanız, şu an ki durumu açıkça ifade etmek gerekirse berbat bir durumdayız. 25 yıldan bu yana Türkiye’den otel malzemeleri ve diğer tekstil ürünlerini getirip burada satıyorum. Ancak maalesef eski satışlar çok az. Eskiden çok az sayıda dükkan vardı ve bizim gibi küçük esnaf bir şekilde ayakta duruyordu. Ancak şu an AVM’ler yanı sıra köylerde de dükkanlar açıldı ve rekabet her geçen gün artı. Dolayısıyla piyasayı oluşturan pasta, parsellendi ve küçük esnaf sadece ayakta durmak için iş yapar hale geldi.

Özellikle savaş sonrası büyük alışveriş merkezlerin açılması bizleri maalesef çok zor durumda bıraktı. 5 kişilik bir aileyiz; 1990 yılında 10 Alman Markı ile ailem günlük alışveriş ihtiyacını karşılardı. Şimdi 10 Alman Markı 5 Euro para oldu ve bu parayla sadece en küçük oğlumun günlük harcamasını ancak karşılayabiliyorum. Yani ticaretle uğraşan bir küçük esnaf olarak kıyasladığım zaman hayat şartları her geçen gün daha da ağırlaşıyor. Özellikle savaş sonrası hayat şartları iyice

Enis Tabak

Page 14: Paradigma Mart 2013

14 paradigma/mart 2013 Röportaj

ağırlaştı. Kazandığın parayla önce aile geçimi yiyecek falan yani günlük ihtiyaçlar, bunu dışında herkesin cep telefonu, internet yanı sıra değişik harcamalar derken

durumu savaş öncesi ve savaş sonrası döneme ayırıyorum. Eskiden çok iş vardı ve az bir parayla da olsa geçimimizi sağlardık. Şu an baktığımız zaman hem iş hem de para yok; yani anlayacağınız şu an her ikisi de yok. Mesela savaş öncesi saat tamiri yapardık, kol saati olsun, duvar saati olsun ama şu an onarım işleri tamamen durmuş durumda zira onarım parasına piyasada saat var.

En büyük sıkıntımız büyük alışveriş merkezlerinin açılmasıyla başladı. Eskiden piyasaya az mal girerdi ve iş çarkı dönerdi, şu an büyük alışveriş merkezlerinin açılmasıyla çok mal giriyor, tercih çok ve maalesef biz küçük esnafın durumunu zorlaştırır hale getirdi. Savaş öncesi yıllık 15 ila 20 Bin Alman Markı para elde ederken şu an 5 Bin Euro’yu bulmuyor. Yani anlayacağınız iş yapmak isteyen çok ancak maalesef iş imkanları çok az. Küçük esnafın işi duaya kaldı. En son geçtiğimiz yıl fiskal kasa diye bir şey çıkardılar, baktığın zaman kasa avuç

içi kadar ancak 700 Euro para ödemek zorunda kaldık birde yıllık 150 Euro bakım masrafı var. İster çalışsın ister çalışmasın o parayı ödemek zorundayız. Yani zor şartlar altında ayakta durmayan esnafa bir darbede bu olmuş oldu.”

Fiskal Kasalar Esnafı Bunalttı!

Uzun yıllar tekstil işiyle uğraşan İbrahim Refeya, “Bağımsızlığını yeni ilan etmiş her ülke gibi biz Kosova’nın da kalkınmasının zaman alacağının farkındayız. Biz küçük esnaflar da en büyük suç bir araya gelemememizden kaynaklanıyor. Prizren’de 3 esnaf derneği olmasına rağmen ancak maalesef bir araya gelemiyoruz. Halbuki dernekler esnafların problemlerini dinler ve devlete esnafın var olan sorunlarını ulaştırır. Devlet de esnafın var olan sorunlarını gidermek için çalışmalarını gerçekleştirir.

Şimdi baktığımızda derneklerin üye sayısı az olduğundan ve bir araya gelmediğinden devlete sıkıntısını bildiremiyor, devlet de esnafın sorunlarını bilmediğinden bir şey yapamıyor. Olan yine biz esnaflara oluyor. Bu bunalım 30 seneden bu yana sürmekte ve her geçen gün kötüye gitmekte. Tek kişiyle güç olmaz bu nedenle küçük esnaf olarak sözümüzü duyurmak istiyorsak birlik ve beraberlik içerisinde olmamız lazım. Yani maalesef işsizlikten ayakta duramadığımız gibi adeta yatmaktayız.

Piyasayı oluşturan pasta, parsellendi ve küçük esnaf sadece ayakta durmak için iş yapar hale geldi. Özellikle savaş sonrası büyük alışveriş merkezlerin açılması bizleri maalesef çok zor durumda bıraktı.

“bu aylık Bin Euro gibi bir tutar oluyor. Eskiden ayda bir – iki defa Türkiye’ye mal almaya giderdim şimdi bu daha sıklaştı ve aldığın mallar çoğu zaman elinde kalıyor.”

Küçük Esnaf İyice Sıkıştı…

Adil Kılıç: “Babadan kalma saatçi dükkanımız var ve 40 yıldır baba mesleği olan bu işi yapmaktayım. Eskiye nazaran işler hiç iyi değil. Her geçen günde zorlaşıyor. Ben küçük bir esnaf olarak ekonomik

Page 15: Paradigma Mart 2013

Röportaj paradigma/mart 2013 15

Atölyem vardı şimdi maalesef 15 makine atölyede duruyor. 10 yıl önce getirdiğimiz kumaşlar bugün halen duruyor. Bunun nedenini sorguladığımız zaman, gümrükte de büyük yanlışlıklar var. Metreküp olarak mal getiriyorsun ister malın 10 Bin Euro değerinde olsun isterse Bin Euro değerinde olsun aynı gümrüğü ödemek zorunda kalıyorsun. Kumaş getirmek istiyorum ancak büyük gümrük ödemeleri nedeniyle getiremiyorum. Burada devletin bir eksikliği var. Bu işi

düşünüyorlar mı diye merak ediyorum. Anlayacağınız küçük esnaf günden güne sabun gibi erimekte. Benim önerim küçük esnaf bir araya gelerek elindeki sermayeyi ortaya atsın ve büyük işlere girmeleri lazım, yoksa yok oluyoruz.”

Yazar Kasalar Esnafa Yapılmış Bir Haksızlıktır!

Yazar kasalarla ilgili esnafın sıkıntısını Meclis’te gündeme getiren KDTP Milletvekili Fikrim Damka, şunları söyledi: Ekonomi Bakanlığının almış olduğu karar doğrultusunda iş yapan esnaflar yazar kasa almak durumunda oldu. Bu çok aşırı bir fiyata esnafa mal. Ancak esnafımız yine de boyun eğerek yazar kasaları aldılar. Ancak her yıl bu kasaların bakımı bir monopol şirketi tarafından yapılacak ve ödenen para 150 Euro, bu bence bir hava parasıdır. Bu da esnafın bugünkü durumuna baktığımızda çok büyük bir para. Çünkü kasalarda yeni bir yenilik söz konusu değil sadece bir bakım parası. Bu da çok büyük bir

para karşılığı. Bu esnafa karşı yapılan büyük bir haksızlık. Ben de esnafın bu sıkıntısını Ekonomi Bakanlığına ilettim fakat halen alınmış her hangi bir önlem yok.

Umuyoruz ki esnaf derneklerinin ve ticaret odalarının bu sıkıntılarını bir kez daha ileterek bu fiyatın minimum seviyeye getirilmesini tekrar isteyeceğiz. Umarız bu konu da bakanlığımız bir adım atar. Yani yazar kasa işi başından hatalı olarak yapıldı. Yani bu kasaları 2 şirket esnafa satmaktadır. Bu da bir monopolü teşkil etmektedir. Bu da monopol olunca otomatik olarak fiyatlar çok yüksek. Yani Balkanlar da 700 Euro bir rakam hiçbir ülke de ödenmiş değil. Her ülke bu kasalara sahip fakat diğer ülkelerde 100 – 200 Euro iken biz de 700 Euro olması çok yüksek bir rakam. Bu da tabiî ki esnafa yapılmış büyük bir haksızlıktır.

kontrol edemiyor ve maalesef imalat durmuş durumda.

Bir devlette imalat yoksa o devletin işi zor durumda demektir. Biraz önce de ifade ettiğim gibi 15 makine duruyor ve iş yapamıyoruz. Son olarak yazar kasa şartı getirdiler. Kasaların fiyatı da çok para. Esnaf o kasayı ödeyecek kadar para kazanıyor mu, bunu hiç düşünüyorlar mı? Ben o kasayı getirenlere sormak istiyorum, bana fatura göstersinler o kasa o para eder mi? Hadi o parayı verdik bir de her sene 150 Euro bakım ücreti var. Esnaf nerde o parayı alsın, kazanıyor mu esnaf o parayı bunu

Derneklerin üye sayısı az olduğundan ve bir araya gelmediğinden devlete sıkıntısını bildiremiyor, devlet de esnafın sorunlarını bilmediğinden bir şey yapamıyor. Olan yine biz esnafa oluyor.

Page 16: Paradigma Mart 2013

16 paradigma/mart 2013 Haber Analiz

Dış Gündemde Kosova

Her ne kadar Kosova işlevsel bir devlet olabilmek açısından birçok alan ve bu alanlardaki konularla da eşzamanlı olarak çalışmak zorunda kalsa ve bu zorlu bir süreç olsa da, fedakar davranmak zorundadır. Belki de halen süregelen bir geçiş dönemi yaşamakta, fakat olgun bir devlet tesis etme uğraşı, özellikle küreselleşen dünyada çok yönlü yaklaşımları bir gereklilik haline getirmektedir. Kosova Dışişleri Bakanlığı dış politika öncelikleri arasında belirtildiği gibi, “Kosova’nın yeni olan gerçek ve çağdaş imajını tanıtmak” konusu da mevcuttur. Bunun öncelikler arasında en son sırada belirtilmesi, doğru bir konumlandırma olup olmadığını düşündürmektedir. Zira, halihazırda pek de olumlu sayılmayacak bir imajın varoluşu, belki de bu önceliğin üst sıralarda yer alması gerektiğine işaret etmektedir.

Yukarıda da ima edildiği gibi, hem ülke içi reform ve istikrarlı politikalar üretmekle yükümlü hem de ülke dışında kendini savunma ve tanıtma çalışmalarını sürdürmek zorunda kalan Kosova kurumlarının başarılı olma oranı düşük kalacağına

benziyor. Bu nedenle, ilk bakışta her ne kadar siyasi konular olduğu yönünde değerlendirilse de, aslında çok-disiplinli bir yapıya sahip olduğu barizdir. Dolayısıyla, konuları değerlendirirken ve onlar üzerinde dururken, siyaset gömleği dışına çıkmanın faydalı olabileceğine benziyor. Bunu desteklercesine son zamanlarda Kosova’da yaşanan memnuniyetsizliklerden biri, özellikle bazı sanatçı ve spor kesimlerinin Kültür Bakanlığına karşı yapmış oldukları suçlamalardır. İddialara göre, devlet kurumları hem sanat ve spor dallarında gelişimlere neden olabilecek hem de Kosova’nın daha şekilde tanıtılabilmesi açısından, başarı sahibi birey veya ekiplere yeteri kadar destek sağlamadığıdır.

Diğer taraftan, çeşitli sivil yapılanmaların yürüttüğü çalışmalar sonucunda Kosova resmi kurumların üzerinde durması gerektiği kamu diplomasinin istenen seviyelerde olmadığı yönündedir. Kamu diplomasisinden uygun bir şekilde faydalanılması takdirde, dış ülkelerdeki kamuoyunun dikkati çekilebilecek ve dolaylı olarak ilgili hükümetlerin yaklaşım ve kararları etkilenecektir. Bu nedenle,

Taner Boynik

Kosova’nın son yıllarda dış politikada yaptığı çalışmalar, uluslararası kurum ve kuruluşlara üye olmak ve bir devlet olarak kendini tanıtması ve yer edinmesinden ibaretti. Bunun farklı alanlar üzerinden yapılmış olmasına rağmen, dış gündem ve ülkelerdeki Kosova ve Kosovalı algısı araştırmaya değer bir konuyu oluşturmaktadır. Kısacası, Kosova’nın kendi içinde yapması gerekenlere ek olarak, dışa yönelik bir imaj geliştirme uğraşı da mevcuttu. Paralel gelişmek zorunda kalan bu süreçler, öncelik tercihine göre dönem dönem farklı olumlu veya olumsuz intibalara neden olmuştur.

Page 17: Paradigma Mart 2013

Haber Analiz paradigma/mart 2013 17

Kosova’nın tanıtım ve uluslararası alanda yer edinmesi açısından, kamu diplomasisi ve kapsadığı tüm unsurlar üzerinde kapsamlı stratejik planlama yapması şart olmaktadır.

Tüm bu zorluk ve gereklilikler dikkate alındığında, farklı yaklaşımlar benimsenebilecektir. Yeni dünya düzeniyle birlikte gelişen küreselleşme, medya ve iletişimde etkisini hayli göstermiştir. Dolayısıyla, her geçen gün, gelişmiş ülkelerde medyanın kamu diplomasisindeki önemli rolü üzerinde çalışmalar sürmektedir. Bu nedenle medya üzerinden yapılan diplomasi, eskiden olduğu gibi sadece devlete değil, fakat toplumun kendisine doğrudan ulaşılmayı mümkün kılmaktadır. Toplumların kendi devlet ve yönetimleri üzerinde büyük etkisi olduğunu varsayarsak, bu yönde atılabilecek adımlar çok fazla önem kazanmaktadır. Son zamanlarda hakim olan bir görüş, alınan kararlar eğer toplum katında itibar görmezse kararların hayata geçirilmesinin zor olacağıdır. Buradan çıkan sonuç, medya üzerinden iç ve dış gündemde yer edinmenin, toplumlara ve dolayısıyla devletlere etki etmenin yolarından birini oluşturduğudur.

Ancak, Kosova’nın bu yönde hiçbir çalışma yapmadığını da söylemek hatalı olur. Zira, 2008 Aralık ayında Kosova Hükümeti bir tanıtım kampanyası ihalesini başlatmış ve nihayetinde “Kosova – Genç Avrupalılar” logosuyla bir video ve fotoğraf tanıtımı gerçekleştirmiş ve belirli kesim ve hedeflere ulaşmıştır. Kampanya, 2010 M&M (Media and Merketing) Ödüllerinde de ilgili kategoride ödül kazanmıştır. Ancak, Ödül Töreni organizatörlerin de ifade ettiği gibi, kampanya çerçevesinde Kosova’nın genç nüfusunu

öne çıkarttığı ve bunun olumlu olduğudur. Ancak, hedefine ulaşma açısından yapılan bazı değerlendirmelerde, seçilen hedefin zaten Kosova bağımsızlığını tanıyan ülkeler olduğudur ve kampanya başarısının tartışmaya açık olduğudur. Dolayısıyla, tercih edilmesi gereken yöntemin, olumlu görüş ve adımlara yönelik olmayan fakat istenmeyen Kosova ve Kosovalı algılarının yıkılmasına neden olacak çalışmaların seçilmesidir.

Dış Basında Kosova Algısı

Kosova’nın ve Kosovalının son zamanlarda dış gündemde nasıl algılanıldığına veya nasıl tanıtıldığına bakmak, Kosova’nın dış dünyada kendine ne kadar hakim olduğunun da bir göstergesidir. Bu bölümde, sadece rastgele seçilen birkaç medya kuruluşunun öne çıkardığı Kosova ile ilgili haber, değerlendirme, tanıtımlarının bir özeti sunulmuştur. Günlük haberleri esas almayan bu değerlendirme, Kosova ile ilgili çizilen genel profile bakmaktadır. Bu şekilde, Kosova kurumlarının kamu diplomasisi ve dış politikada ne kadar etkili olduğuna az da olsa ışık tutacaktır. Ayriyeten, üzerinde durulan kuruluşlar, Kosova’nın tarihi, kültürel bağlarının bulunduğu ülkeleri içermemektedir. Çünkü bu ülkelerde sadece medya kuruluşları değil, aynı zamanda devlet ve sivil yapılanmalar da karşılıksız olarak Kosova destekli çalışmalarını sürdürdüğü açıkça bilinen bir gerçektir.

BBC haber portalında Kosova’ya göz atıldığında, ülke hakkındaki profil çiziminde Kosova’nın fakir topraklarda halkın yarısından fazlasının yoksulluk içerisinde yaşadığını belirtmektedir. İlaveten, genel değerlendirme

açısından Kosova, son zamanlarda öne çıkan Sırbistan ile diyalog konusu ve Arnavut ve Sırp meselesi çerçevesinde Kosova’nın Kuzeyindeki gelişmeler, ayrı bölüm olarak değerlendirilmektedir. Bir diğer bakış açısı olan fotoğraflar da belli durumlarda bazı dini unsurları öne çıkarmaktadır.

Guardian’a atılan ilk bakışta öne çıkan, Yugoslavya’nın çöküşünden Kosova’nın bağımsızlığını işleyen bölümde, Kosova’nın bağımsızlık ilanı döneminde Sırp kadınının yaşadığı köyü terk edip Sırbistan’a kaçtığını belirten fotoğraflı tanımlama mevcuttur. Öne çıkartılan olaylardan biri, Ramush Haradinaj’in Lahey’deki mahkemeden savaş suçlarından serbest bırakılmasının değerlendirmesi yer almaktadır.

Xinhuanet haber ajansı tamamen Sırbistan yanlı bir tutum sergilerken, Kosova’daki gelişmeleri Çin’in çözüme yönelik olarak çabaları ve yine en son zamanlarda öne çıkan Sırbistan-Kosova müzakereleri açısından değerlendirmektedir. Kosova’daki genel bazı gelişmelerin de gündeme taşındığı ajansta, özellikle Kosova’da Sırp topluluğu bazı mensuplarının karşı karşıya kaldığı durumlar da öne çıkmaktadır.

Swissinfo’nun son günlerde belirttiği haberlerden biri İsviçre Göçmenlik Dairesinin aldığı Kosova ve Gürcistan vatandaşlarına yönelik karardır. Buna göre, dikkate alınmayan vakalar hakkında 48 saat içerisinde karar alınabilecek ve kısa zamanda sınır dışı etme durumunun gerçekleşeceğidir. Her ne kadar bu haber doğrudan Kosova algılamasını ifade etmezse de, aynı kararın 2012’de Sırbistan, Makedonya ve Bosna-Hersek için de

Page 18: Paradigma Mart 2013

18 paradigma/mart 2013 Haber Analiz

alınmasıyla, göç başvurularının oldukça azaltıldığını ifade etmektedir. Bununla ilişkili olarak sunulan bir başka değerlendirmede, Kosova’nın İsviçre’yle yaptığı anlaşmanın aksine iade edilen azınlıklara gerekli dikkati göstermediği olarak yansıtılmaktadır.

Economist’in analizi Kosova ve Kosovalıların algılanmasından ziyade, daha çok işleyen kalkınma, Sırbistan’la olan diyalog süreçleri olmuştur. İlaveten, özellikle süreçler çerçevesinde AB’nin yeri ve rolü belirtilmektedir. Ortaya atılan görüşler çerçevesinde ise Kosova ve Sırbistan arasındaki çözüm sürecinde finansal unsurların önemli bir yer aldığı ve tarafların AB entegrasyon süreçlerinde olumlu tavır takındıklarını belirtmekte ve AB’nin etkin rol üstlenmesi gerektiğine işaret etmektedir.

Le Monde’un Kosova hakkındaki bir değerlendirmesinde aslında Kosova’nın bir Avrupa çıkmazı olduğunu belirtmektedir. Özellikle yabancı kuruluşlar olmak üzere, AB üyelerinin tamamının Kosova’yı tanımamasından dolayı siyasi olarak yetersiz kalmaktadır. Bu durumun en fazla hukuk üstünlüğünü tesis etme alanında belirgin olduğunu ifade edilmektedir. Kosova kurum ve yetkililerinin ise bu durum içerisinde siyasi baskıya maruz kaldığını ya da hakim ve savcıların ya eski sistemde eğitim gördüğü ya da genç nesillerin deneyimsiz olduğu belirtilmektedir.

New York Times, olağan haber ve işleyen özelleştirme ve siyasi gelişme süreç değerlendirmeleri haricinde Kosova’nın tam olgunlaşmış bir devlet olmasının büyük ölçüde ekonomik belirsizliklere bağlı olduğunu belirtmektedir. Kosova’nın

başarılı bir ekonomi tesis edip edememe durumunun, aslında çalışır bir ülke olduğunu ve Balkanlarda istikrara etki edip etmeyeceğini belirleyeceği ifade edilmektedir. Aksi takdirde, batını evlatlık edindiği güçsüz bir yetim olarak kalacağına işaret etmektedir.

Deutsche Welle’nin Kosova’yla olan değerlendirmelerinin birinde, sanat ve sanatçının karşılaştığı zorluklar üzerinden Kosova’nın içinde bulunduğu durumu izah etmektedir. Bu değerlendirme çerçevesinde, aslında Kosova’nın dışarıdaki algılamasının nasıl Kosova içine yansıtıldığını ifade etmektedir. Böylece, mevcut siyasi zorluklar çerçevesindeki oluşan serbest hareket zorluğunun, Kosova değerlerinin dış dünyada gerektiği seviyede tanıtılamadığını, Kosovalıların dolayısıyla kendilerini “genç bir Avrupalı” olarak görmediği ve benzer bir şekilde de, Avrupa’nın Kosova’yı kendinin bir parçası olarak kabul etmediği ifade edilmektedir.

Kısır döngü mü, çıkılabilir yol mu?

Yukarıda ifade edilenler dikkate alındığında, öne çıkan konular hakkında Kosova yetkili kurumlarının daha sistematik bir şekilde üzerinde durması gerektiğine işaret etmektedir. Bu konuların en başında, Kosova’nın

geçmiş ve şimdiki dönemlerde yürüttüğü dış politikadaki, eğer varsa, farkları veya benzerlikleri ortaya çıkaracak bir durum tespiti gerçekleştirmesidir. Kendini dış kamuoyu ve toplumlara tanıtma ve onları etkileme çalışmalarını devlet şemsiyesi altında gerçekleştirirken, sivil yapılanmalarla yakın ilişkiler içerisinde bulunmalıdır ve gerekli kolaylık ve destekler sunulmalıdır. Bunların verimli bir şekilde hayata geçirilebilmesi açısından stratejik yaklaşımlar tercih edilip, kısa vadeli etkiye sahip çalışmaların mümkünse uygulanmaması ve daha somut ve sağlam bir kamu diplomasisi belirlemesi gereklidir.

Mevcut durumda, Kosova’nın dış kamuoyundaki konumunu tespit etmesi, atacağı adımları belirlemesi için önem arz etmektedir. Bunu yaparken, olumlu gösterecek yanlış örneklemlerin seçilmesinden kaçınılmalı, gerçekçi bir yaklaşım sergilenmeli ve üzerinde durulmaları açısından istenmeyen yaklaşımlar tespit edilmelidir. Bunun bu şekilde yapılmaması takdirde, Avrupa’nın muhtelif yerlerinde zaten Kosovalılar için mevcut olan önyargıların yerini alacak farklı değerlerin hayata geçirilmesi zor olacağı gibi, Kosova’nın uluslararası yapılanmalarda daha sağlam bir yer edinmesini kolaylaştırmayacaktır.

Page 19: Paradigma Mart 2013

Makale paradigma/mart 2013 19

Kosova’da Doğrudan Yabancı Yatırımlar (DYY)

Son yıllarda ülke piyasalarında görülen küreselleşme olgusu ile uluslararası ticaret ve sermaye hareketleri hızla artmaya başlamıştır. Özellikle gelişmekte olan ülkelerin ekonomik kalkınması açısından sermaye hareketleri oldukça önemlidir. Gelişmekte olan ülkelerde yabancı sermaye hareketi ile gelen yatırımlar ekonomik büyümeyi de olumlu bir şekilde etkilemektedir. Ekonomik büyümeyi etkileyen çok sayıda etken olmakla birlikte yatırımlar eşliğinde üretim faktörleri verimliliğinin ve miktarının artması en önemli unsurlardan biri olduğu söylenebilir.

Kürselleşen dünya ekonomisinde gelişmekte olan ülkeler doğrudan yabancı yatırımları kendilerine çekmek için yatırımcılara çeşitli fırsatlar sunmaktadırlar. Çünkü ekonomik büyüme için yatırım yapılması şarttır. Yeterli düzeyde yatırım yapılmaması üretimi artırmadığı gibi ekonomik büyüme de sağlanamaz. Bu nedenle yatırımlar özellikle gelişmekte olan ülkeler için çok önemlidir.

Yabancı yatırımları; Doğrudan Yabancı Yatırımlar (sermaye yatırımları), Portföy Yatırımları (tahvil-

senetler-finansal varlıklar) ve Diğer Yatırımlar (krediler-borçlar) olarak ayırmak mümkündür. En basit tanımlama ile DYY sermaye transferinin bir ülkeden diğerine taşınmasıdır. DYY, bir ülkede bir işletmeyi satın almak, yeni kurulan bir işletmeye sermaye sağlamak veya işletmelerin sermayesini artırarak yapılabilmektedir. DYY ile birlikte ülkeye sadece sermaye transferi yapılmamakta bununla birlikte yeni teknoloji ve işletmecilik bilgileri de aktarılmaktadır.

Biz bu araştırmamızda, Doğrudan Yabancı Yatırımların Kosova ekonomisinde yıllara ve ülkelere göre dağılımını, Kosova’nın bağımsızlığını ilan ettiği 2008 yılından önceye 2007 yılından itibaren ele alarak özetlemeye çalışacağız. DYY’ların 2007 – 2012 (Ocak – Eylül) dönemi arasında sektörlere göre dağılımına baktığımızda en fazla yatırım yapılan sektör, yaklaşık 437 milyon Euro ile banka, sigorta ve mikro finansal kuruluşları içine alan finansal hizmetler olmuştur. İkinci en önemli yatırım alanı 6 yılda yaklaşık 317,8 milyon Euro ile inşaat sektörüne aittir. Özellikle 2009 yılından itibaren

Paradigma

Gelişmekte olan ülkeler en büyük ekonomik çabalarından birini Doğrudan yabancı yatırımların çekilmesine göstermektedir. Ülkeler bunu çeşitli teşvik politikaları ve cazip ekonomik ortam yaratmakla sağlamaya çalışmaktadır. Kosova da başta diasporası olmak üzere diğer doğrudan yabancı yatırımları da ülkeye çekmek gayreti içindedir. Doğrudan Yabancı Yatırımlar, potansiyelin altında olarak değerlendirilmesine rağmen istikrarlı bir şekilde devam etmektedir. İşte rakamlarla ve ülkeler bazında Kosova’ya gelen doğrudan yabancı yatırımlar…

Page 20: Paradigma Mart 2013

20 paradigma/mart 2013 Makale

başlayan büyük inşaat projeleri 2011 yılında zirve yaparak toplam 129,4 milyon Euro yatırım yapılmıştır.

Bunların dışında diğer önemli yatırım alanları özellikle Kosova diasporası tarafından çok fazla ilgi gören gayrimenkul sektörüdür. 2007 yılından itibaren yaklaşık 307 milyon Euro ile en büyük 3. yatırım alanıdır. Ülke ekonomisinin kalkınmasında DYY’ların asıl önemi, üretim, sanayi ve tarım alanlarında daha fazla yatırım yapılması gerektiği dikkate alındığından ortaya çıkmaktadır. Bu alanlarda yapılan yatırımlar üretim ve beraberinde ihracat artışı ile birlikte ekonomik büyümeyi artıracağı gibi ekonomik istikrarın sağlanmasına da katkı sağlayacaktır. Kosova’da 6 yıllık süre zarfında üretim 252 milyon Euro ile 4. sırada yer alırken sanayi ve tarım alanlarında yapılan yatırımlar oldukça azdır.

Doğrudan Yabancı Yatırımların Kosova ekonomisi içerisinde ülkelere göre dağılımına baktığımızda, 2007 yılından bugüne kadar yaklaşık 366 milyon Euro ile Almanya en fazla yatırım yapan ülkedir. Almanya’dan sonra 303 milyon Euro ile Büyük Britanya ve 212 milyon Euro ile Slovenya gelmektedir. İlk 10 ülkenin yatırım toplamı 1 milyar 571 milyon Euro, 2007 yılından itibaren toplam yatırım miktarı da 2 milyar Euro’nun üzerindedir. Merkez Bankasının verilerine göre 2012 yılının ilk 3 çeyreğinde en fazla yatırım yapan ülke 41 milyon Euro ile Türkiye’dir.

Sektörlere Göre Doğrudan Yabancı Yatırımlar (Milyon € )

SEKTÖRLER 2007 2008 2009 2010 2011 2012 ilk 9 ay

Finansal Hizmetler 101,9 127,9 73,2 71,2 46,1 16,8

Üretim 39,7 22,1 49,2 72,3 49,5 19,8

Gayrimenkul 30,8 61,6 42,7 48,8 62,7 60,3

Ulaştırma & Telekomüni-kasyon 129,2 50,4 21,3 14,6 23,2 11,9

Elektrik 2,5 16,5 8,5 0,4 0 2,4

Madencilik 41,5 17,2 6,8 10,1 0,9 0

İnşaat 5,2 13,4 34,6 91 129,4 44,2

İşleme Sanayi 35,1 31,2 6,8 25,1 1,9 1

Tarım 7,9 8,4 12,7 2,4 0,2 0,1

Ticaret Hizmetleri, Te-mizlik 12,7 10,2 15,7 11,9 7,9 5,5

Danışmanlık Faaliyetleri ve Araştırma 4,6 2,1 2,6 8,5 5,2 3,3

Sağlık 12,7 2,1 2,3 2,6 0 0,8

Diğer 16,9 3,4 11 6,9 66,9 12,3

TOPLAM YATIRIM TUTARI440,7 366,5 287,4 365,8 393,9 178,4

Kaynak: Kosova Merkez Bankası

Page 21: Paradigma Mart 2013

Makale paradigma/mart 2013 21

Kosova Merkez Bankası’nın ülkelere göre DYY miktarları, çok uluslu şirketlerin kurumsal yapılanma ve yatırımlarını dikkate aldığımızda tam olarak gerçeği yansıtmadığı ileri sürülebilir. Özellikle Türk şirketlerinin Kosova’daki yatırımlarını göz önünde bulundurduğumuzda Türk yatırımlarının Kosova Merkez Bankasına tarafından açıklanan 6 yıllık 125 milyon Euro değerinde olmadığı, son yıllarda Türk firmalarının yatırım yaptığı büyük önemli projeler dikkate alınırsa Türkiye’nin yatırımının yaklaşık 270 milyon Euro değerinde olduğu tahmin edilmektedir.

Doğrudan Yabancı Yatırımlarda İlk 10 Ülke (Milyon € )

ÜLKELER 2007 2008 2009 2010 2011 2012 ilk 9 ayAlmanya 48,1 44 75,2 91,5 66,6 41,1Büyük Britanya 116,2 36,6 6,2 38,9 80,1 25,1Slovenya 56,2 44,3 50,8 34 16,2 10,7İsviçre 9,7 32,1 22,7 35,1 30,9 30Avusturya 35,4 51,3 15,5 21,1 19,6 -2,9Türkiye 5,4 23,8 14,5 4,9 34,7 41,4Hollanda 41,2 22,5 15,1 14,5 14,2 -13,5Arnavutluk 3,4 21,9 23,3 20,3 11,2 1,6Amerika Birleşik Devlet-leri

8,8 4,8 11,8 12,6 14,3 8

Lüksemburg 13,1 6 8,3 0,4 0,5 0,4

İLK 10 ÜLKE TOPLAMI

337,5 287,3 243,4 273,3 288,3 141,9

GENEL TOPLAM440,7 366,5 287,4 365,8 393,9 178,4

Kaynak: Kosova Merkez Bankası

Sonuç olarak ülkeler gerek kamu gerekse özel sektör olarak ekonomik büyümeyi sağlayacak yeterli tasarrufa ve dolayısıyla yatırım yapma gücüne sahip değil ise DYY bu tür ülkelerin kalkınmasında en önemli etkendir. Yabancı yatırımcının yatırım yapmasını etkileyen çok sayıda etken vardır. Ülkenin ekonomik açıdan istikrarlı, hammadde ve doğal kaynaklarının zengin, altyapısının düzgün, ulaşımın ve nakit transferlerinin kolay ve açık piyasa ekonomisine sahip olması ilk akla gelen etkenlerdir. Bu bağlamda ülkeler, değişik DYY politikaları üreterek daha çok yatırımcı çekmek isterler. Bu politikalar arasında yatırım teşvikleri, uygun vergilendirme olanakları, ülkenin coğrafi açıdan stratejik konumu, ülkedeki bürokratik işlemelerin saydamlığı, siyasi istikrar, döviz kuru ve diğer uygulamalardır.

Kosova, içinde bulunduğu coğrafi konum bakımından yabancı sermayeyi çekebilecek bir bölge ülkesidir. Jeopolitik konumu bakımından, Balkanların merkezinde olması yatırımcı açısından önem arz etmektedir. Kosova’da önümüzdeki dönemde daha fazla yatırım yapılması özelleştirmelerin devam etmesi, ulusal ve uluslararası tahkim kurullarının aktif faaliyete geçmesi ve büyük altyapı yatırım projelerinin devam etmesi ile artacağı tahmin edilmektedir. Kosova’nın yabancı yatırımcılara sunduğu teşvik, avantajlar ve bölge ülkeleri karşılaştırılması ayrıca bir çalışma konusudur.

Page 22: Paradigma Mart 2013

22 paradigma/mart 2013 Haber Analiz

Paradigma

www.paradigmarc.org