milli politika372

52
1 OCAK 2011

Upload: m-edip-erdogan

Post on 07-Mar-2016

265 views

Category:

Documents


10 download

DESCRIPTION

politika, ekonomi, spor, turizm, tarım, hayvancılık, gündem, kültür-san

TRANSCRIPT

Page 1: Milli politika372

1OCAK 2011

Page 2: Milli politika372

2 OCAK 2011

Page 3: Milli politika372

3OCAK 2011

BAŞYAZ I

[email protected]

20. YILIMIZ VE SEÇİMEÇEYREK KALA…Derginizin 20. yılına girdiğimiz bu

ay sizlere yaklaşan seçim gözlemlerimi aktaracağım… Seçim günü olan 12 hazi-ran hızla yaklaşıyor… Bu, seçime çeyrek kaldı demektir… Liderler parti programla-rını açıklıyorlar, millet ise dikkatle izliyor… CHP kendi açısından yeni projeler açıklarken zaman zaman da komik durumlara düşüyor, bunların başında Ankara - Konya arasına hızlı tren yapacağız vaadi espri konusu oldu, çünkü, AK Parti hükümeti Ankara-Konya arası hızlı tren yapımını bi-tirdi, bir-iki aya kadarda seferlerine başlayacak, yani AK Parti hükümeti bu projeyi tamamladı ancak ana muhalefetin haberi bile yok…

MHP ise hilal kart projesini anlatıyor fakat herkesin mi, yoksa sadece MHP lilerin mi bu karttan yararlanacağını söylemiyor, eğer millet yararlanacaksa neden adı parti amblemiyle özdeş-leştirildiği soruluyor? Buna da pek sıcak bakan görünmüyor…

AK Partinin vaatleri pek yok, huzur, kardeşlik ve yaptıkla-rının yapacaklarının teminatı olduğunu ve bu büyük ülkemize ve insanımıza yakışır projeler ve vizyon ortaya koyduğunu vurguluyor… Meydanlar hareketlenmeye başlıyor, ana muha-lefet beklediği ilgiyi bulamıyor, MHP ise aynı söylemleri tekrar etmekte ısrarlı görünüyor… İktidar partisi olan AK Parti ise mil-letin yine yüksek teveccühünü alarak yolauna devam edeceği görünüyor…

Görünen o ki, yapılan anketlere ve meydanlara bakıldığında milletin birleştiği birinci ve diğerlerinden açık ara önde olan parti AK Parti, ikinci parti ise CHP, üçüncüsü de barajı geçebi-lirse MHP görünüyor… Milletin görüş ve düşünceleri şimdilik böyle… Bizde 12 haziranı bekleyip göreceğiz… Seçimin ba-rış, kardeşlik ve huzur içinde geçmesini temenni ediyorum ve milli politika dergisi olarak nice yirmi yıllar daha beraber olmamızı diliyorum…

Nurettin [email protected]

20

Page 4: Milli politika372

4 OCAK 2011

10

4

6

10

16

22

28

36

Martı Yay. Ltd. Şti. Adına Sahibi ve Sorumlu Yazı

İşleri MüdürüNurettin AYDIN

Haber Merkeziİrfan BİŞİREN

Gökhan AYDINSoner ABACIPınar BİRSEN

TasarımM. Edip ERDOĞAN

Page 5: Milli politika372

5OCAK 2011

BAHÇELİ SEÇİM BEYANNAMESİ’Nİ AÇIKLADI

13

KILIÇDAROĞLU’NUN YOLSUZLUK DİYETİ!12

TÜRKİYE’NİN YARDIMIMANŞETLERDE19

34 HIZLI TREN 3. KÖPRÜDENGEÇECEK

38 VAKIFLAR’DAN 8 YILDA 3500 RESTORASYON

39 ORTAKÖY CAMİİYENİLENİYOR

40 KENTSEL DÖNÜŞÜM 200 MİLYAR DOLARLIK İŞ HACMİ DOĞURACAK

43 İZMİR, EXPO 2020’YE BAŞVURUSUNU YAPTI

24

52

56İdare Yeri

Martı YayıncılıkCemal Nadir Sk. 17/4

Çankaya-ANKARATel: 0312 439 92 99

Fax: 439 88 [email protected]

www.millipoltika.com

Baskı:Atalay Matbaacılık

İskitler-AnkaraTel: 0312 384 41 82

Kaynak gösterilmeden iktibas edilemez. Üç ayda bir yayınlanan MİLLİ POLİTİKA

Dergisi basın meslek ilkelrineuymaya söz vermiştir.

Basım Tarihi: 05.04.2011Abone Fiyatı: 100 TL

ISSN 1307-0339Yayın Türü : Yaygın

Page 6: Milli politika372

6 OCAK 2011

61. Hükümet kuruldu:Ustalık kabinesi

Başbakan Erdoğan, ‘ustalık dönemi ekibi’ olarak adlandırdığı yeni kabineyi dün açıkladı. İki dönemdir kabinede görev yapan tecrübeli

bakanlara 6 yeni isim katıldı. 4 bakan koltuğunu kaybederken, Bülent Arınç, Ali Babacan, Beşir Atalay ve Bekir Bozdağ başbakan yardımcısı oldu.

Yapısı değiştirilen ve bakanlık sayısı azaltılarak 25’e indirilen yeni kabine belli oldu. Başba-kan Tayyip Erdoğan’ın, ‘ustalık dönemi ekibi’ dediği Bakanlar Kurulu, genel olarak tecrübeli isimlerden oluştu. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı koltuğuna oturan Fatma Şahin ile birlik-te kabineye 6 yeni isim girdi. Başbakan Yardımcılığı’na Bekir Bozdağ, İçişleri Bakanlığı’na İd-ris Naim Şahin, Gençlik ve Spor Bakanlığı’na Suat Kılıç, Mil-li Savunma’ya İsmet Yılmaz, yeni kurulan Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na Erdoğan Bayraktar getirildi. Bülent Arınç ve Ali Ba-

bacan Başbakan Yardımcılığı’nda kalırken, Beşir Atalay da bu gö-reve kaydırıldı. Vecdi Gönül, Ni-met Çubukçu, Mustafa Demir ve Faruk Özak ise kabine dışı kaldı. Çankaya Köşkü’nden onay al-dıktan sonra 61. hükümeti açık-layan Başbakan Erdoğan, yeni kabineyi şöyle değerlendirdi: “Geçen dönem bu kalfalık döne-mini, çıraklık dönemini başarıyla sürdürmüş olan arkadaşlarımızı tekrar değiştirmemin anlamı ol-mazdı.’’ Bülent Arınç ve Ali Bab-acan başbakan yardımcılıklarına devam edecek. Bunun yanı sıra Sadullah Ergin Adalet bakanı, Egemen Bağış AB bakanı, Nihat

Ergün Bilim Sanayi ve Teknolo-ji bakanı, Ahmet Davutoğlu dışişleri bakanı, Zafer Çağlayan Ekonomi bakanı, Taner Yıldız Enerji ve Tabii Kaynaklar bakanı, Mehdi Eker Gıda, Tarım ve Hayvancılık bakanı, Hayati Yazıcı Gümrük ve Ticaret bakanı, Cev-det Yılmaz Kalkınma bakanı, Ertuğrul Günay Kültür ve Turizm bakanı, Mehmet Şimşek Maliye bakanı, Veysel Eroğlu Orman ve Su İşleri bakanı, Recep Akdağ Sağlık bakanı, Binali Yıldırım Ulaştırma bakanı olarak görev-lerini sürdürecek.

Page 7: Milli politika372

7OCAK 2011

BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇBülent Arınç 25 Mayıs 1948’de Bursa’da doğdu. Avukat; Ankara Üniver-sitesi Hukuk Fakültesi’ni bitirdi. Serbest avukatlık yaptı. Adalet ve Kalkın-ma Partisi Kurucu Üyesi oldu. 20, 21, 22. ve 23. Dönem Manisa Millet-vekili. 22. Dönem’de Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı olarak görev yaptı. 23. Dönem’de Karadeniz Ekonomik İşbirliği Parlamenter Asamble-si (KEİPA) Türk Grubu Başkanı oldu. Bu görevi esnasında, 60. Hükümet’te Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcılığı görevine atandı.

BAŞBAKAN YARDIMCISI ALİ BABACAN 4 Nisan 1967’de Ankara’da doğdu. ODTÜ Endüstri Mühendisliği Bölümü’nü bitirdi. Yüksek lisansını Northwestern Üniversitesi Kellogg School of Management’da işletme dalında tamamladı. ABD’de finans sektörünün üst düzey yöneticilerine danışmanlık yapan özel bir şirket-te çalıştı. Ankara’da ticaretle uğraştı. Adalet ve Kalkınma Partisi kurucu üyesi oldu. 22. ve 23. Dönem Ankara Milletvekili. 58 ve 59. Hükümet-lerde Devlet Bakanlığı görevini yürüttü. Avrupa Birliği ile müzakereleri yürütmek üzere Başmüzakereci olarak atandı. 60. Hükümet’te Dışişleri Bakanı olarak görev yaptı. Hükümette yapılan değişiklikte, Devlet Baka-nı ve Başbakan Yardımcılığı görevine getirildi.

BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY 1 Nisan 1947’de Kırıkkale Keskin’de doğdu. Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ni bitirdi. Yüksek lisans ve doktorasını Erzurum Atatürk Üniver-sitesi İşletme Fakültesi’nde tamamladı. ABD Michigan Üniversitesi’nde ziyaretçi öğretim üyesi olarak bulundu. Erzurum Atatürk Üniversitesi’nde öğretim üyesi olarak ders verdi. 22. ve 23. Dönem Ankara Milletvekili. 58 ve 59. Hükümetlerde Devlet Bakanlığı yaptı. 60. Hükümet’te İçişleri Bakanlığı görevine getirildi.

BAŞBAKAN YARDIMCISI BEKİR BOZDAĞ 1 Nisan 1965’te Yozgat Akdağmadeni’nde doğdu. Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’ni bitirdi. Yüksek lisansını Uludağ Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dinler Tarihi Anabilim Dalı’nda tamamladı. Selçuk Üni-versitesi Hukuk Fakültesi’nden mezun oldu. Serbest avukat olarak çalıştı. 22. ve 23. Dönem Yozgat Milletvekili.

DIŞİŞLERİ BAKANI AHMET DAVUTOĞLU 1959 yılında Konya’nın Taşkent ilçesinde doğdu. İstanbul Erkek Lisesi’ni bi-tirdikten sonra, 1983–84 eğitim öğretim yılında Boğaziçi Üniversitesi’nin

“Ekonomi” ve “Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler” bölümlerini çift ana dal programıyla(ÇAP) bitirdi. 1 Mayıs 2009’da, Türkiye Cumhuriyeti Dı-şişleri Bakanı olarak TBMM dışından atandı. Davutoğlu, 24. Dönem Kon-ya Milletvekili olarak TBMM’ye girdi.

Page 8: Milli politika372

8 OCAK 2011

ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM 20 Aralık 1955’te Erzincan Refahiye’de doğdu. İstanbul Teknik Üniversi-tesi Gemi İnşa ve Deniz Bilimleri Fakültesi’ni bitirdi. Yüksek lisansını aynı fakültede tamamladı. Dünya Denizcilik Üniversitesi (World Maritime University)’de ihtisas eğitimi aldı. Adalet ve Kalkınma Partisi Kurucular Kurulu Üyesi oldu. Dünya Denizcilik Üniversitesi (WMU) Yönetim Kurulu Üyeliğine seçildi. 22. Dönem İstanbul, 23. Dönem Erzincan Milletvekili. 58 ve 59. Hükümetlerde Ulaştırma Bakanlığı yaptı. 60. Hükümet’te ye-niden Ulaştırma Bakanı oldu.

KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ 1 Nisan 1967’de Bingöl’de doğdu. Orta Doğu Teknik Üniversitesi Kamu Yönetimi Bölümü’nü birincilikle bitirdi. Yüksek lisansını ABD Denver Üni-versitesi uluslararası ilişkilerde; doktorasını Bilkent Üniversitesi siyaset bilimi ve kamu yönetiminde tamamladı. 23. Dönem Bingöl Milletvekili. 23. Dönem’de Türkiye-AB Karma Parlamento Komisyonu Üyesi ve Parla-mentolar arası Birlik (PAB) Türk Grubu Başkanı oldu. Bu görevi esnasın-da, 60. Hükümet’te Devlet Bakanlığı görevine atandı.

AVRUBA BİRLİĞİ BAKANI EGEMEN BAĞIŞ 23 Nisan 1970’te Bingöl’de doğdu. Üst Düzey Yönetici; The Baruch Colle-ge of The City University of New York İşletme Fakültesi İnsan Kaynakları Bölümü’nü bitirdi. Yüksek lisansını aynı üniversitede kamu yönetimi ala-nında yaptı. ABD New York’ta Turkish Link Danışmanlık, Emlak ve Tercü-me Bürosunu kurduAK Parti Genel Başkanı Dış İlişkiler Danışmanlığı’nda bulundu. 22. ve 23. Dönem İstanbul Milletvekili. 22. Dönem’de Türkiye-ABD Parlamentolar Arası Dostluk Grubu Başkanı, NATO Parlamenter Asamblesi Türk Grubu Başkan Yardımcısı ve Transatlantik Komitesi Baş-kanı oldu.

ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI ERDOĞAN BAYRAKTAR Trabzon’un Of İlçesi’nde doğdu. İstanbul Devlet Mimarlık ve Mühendis-lik Akademisi İnşaat Mühendisliği Bölümü’nü bitirdikten sonra İstanbul Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü İnşaat Anabilim Dalı’nda ‘Metropol Şehirlerde Alternatif Yerleşim Bilimleri’ konusunda Yüksek Lisans dere-cesi aldı. 1973-1994 yılları arasında özel sektörde 21 yıl müteahhit ve konut yapı kooperatifi yöneticisi olarak çalıştı. Aralık 2002-Mart 2011 tarihleri arasında Başbakanlık Toplu Konut İdaresi (TOKİ) Başkanlığı ve Emlak Konut Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı Yönetim Kurulu Başkanlığı yaptı.

KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI ERTUĞRUL GÜNAY 1 Mart 1947’de Ordu’da doğdu. İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ni bitirdi. Serbest avukatlık yaptı. Bosna Savaşı sırasında Bosna’ya giden Türk aydınlarına öncülük etti. Çeşitli gazete ve dergilerde yer alan çok sayıda makale ve söyleşisinin yanında iki kitabı yayınlandı. 16.(V) Dö-nem Ordu, 23. Dönem İstanbul Milletvekili. 60. Hükümet’te Kültür ve Turizm Bakanı oldu.

Page 9: Milli politika372

9OCAK 2011

FARUK ÇELİK 17 Ocak 1956’da Artvin Yusufeli’nde doğdu. Bursa Yüksek İslam Enstitüsü’nü bitirdi. Yıldız Üniversitesine bağlı Kocaeli İşletme Enstitüsü’nde iki yıl işlet-me eğitimi gördü. Lise öğretmenliği yaptı. Serbest ticaretle uğraştı. Yerel bir gazetenin sahipliğini ve köşe yazarlığını yaptı. Adalet ve Kalkınma Par-tisi Kurucular Kurulu Üyesi oldu. 21, 22. ve 23. Dönem Bursa Milletvekili. 60. Hükümet’te Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı olarak atandı. Hükü-mette yapılan değişiklikte, Devlet Bakanlığı görevine getirildi.

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜV. BAKANI

FATMA ŞAHİN 20 Haziran 1966’da Gaziantep’te doğdu. İstanbul Teknik Üniversitesi Kim-ya Mühendisliği Bölümü’nü bitirdi. SANKO Holding’de İşletme Mühendisi ve İşletme Müdürü olarak çalıştı. 22. ve 23. Dönem Gaziantep Milletvekili. 22. Dönem’de Türkiye-AB Karma Parlamento Komisyonu Üyeliği görevin-de bulundu.

AİLE VE SOSYAL POL. BAKANI

HAYATİ YAZICI 23 Mayıs 1952’de Rize Çayeli’nde doğdu. İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ni bitirdi. Kamu hukuku alanında seminer çalışmalarına katıldı. İstanbul Barosu’na kayıtlı avukat olarak serbest çalışmaya başladı. Çeşitli dernek, vakıf ve siyasi partilerde üye ve yönetici olarak toplumsal çalış-malar içinde yer aldı. Adalet ve Kalkınma Partisi Kurucu Üyesi oldu. Genel Başkan Avukatı ve Hukuk Müşaviri olarak görev yaptı. 22. ve 23. Dönem İstanbul Milletvekili. 60. Hükümette Devlet Bakanı ve Başbakan Yardım-cısı oldu.

GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI

MEHMET ŞİMŞEK 1 Ocak 1967’de Batman Arıca’da doğdu. Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgi-ler Fakültesi’ni bitirdi. Yüksek lisansını İngiltere’de University of Exeter’de tamamladı. ABD Büyükelçiliği’nde ve Deutsche Menkul Kıymetlerde kıdemli ekonomist olarak çalıştı. 23. Dönem Gaziantep Milletvekili. 60. Hükümet’te Devlet Bakanlığı görevine atandı. Hükümette yapılan deği-şiklikte, Maliye Bakanlığı görevine getirildi.

MALİYE BAKANI

SADULLAH ERGİN 6 Temmuz 1964’te Hatay Antakya’da doğdu. Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ni bitirdi. Hatay Vakıflar Bölge Müdürlüğü’nde kurum avukatı olarak çalıştı. Serbest avukatlık yaptı. Çeşitli dernek ve cemiyetlerde yö-neticilik görevlerinde bulundu. Adalet ve Kalkınma Partisi Kurucu Üyesi oldu. 22. ve 23. Dönem Hatay Milletvekili. 60. Hükümet’te Adalet Bakan-lığı görevine atandı.

ADALET BAKANI

Page 10: Milli politika372

10 OCAK 2011

GENÇLİK VE SPOR BAKANI SUAT KILIÇ 23 Temmuz 1972’de Samsun’da doğdu. Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ni bitirdi. Dünya Radyo, Kanal 7, NTV ve Kanal D’de program yapımcısı, sunucusu, haber müdürü ve haber editörü olarak görev yaptı. 22. Dönem Samsun Milletvekili. 22. Dönem’de TBMM Başkanlık Diva-nı Kâtip Üyeliği görevinde bulundu. 23. Dönem’de Karadeniz Ekonomik İşbirliği Parlamenter Asamblesi (KEİPA) Türk Grubu Üyesi oldu. 22 Tem-muz 2007 Genel seçimlerinde AKP’den Samsun milletvekili seçildi.

ENERJİ BAKANI TANER YILDIZ 3 Nisan 1962’de Yozgat Devecipınar’da doğdu. İstanbul Teknik Üniversi-tesi Elektrik-Elektronik Fakültesi Elektrik Mühendisliği Bölümü’nü bitirdi. Kayseri Elektrik Üretim Şirketi’nin Yönetim Kurulu Üyesi, Kayseri ve Ci-varı Elektrik TAŞ’nin Yönetim Kurulu Üyesi ve Genel Müdürü olarak görev yaptı. 22. ve 23. Dönem Kayseri Milletvekili. 60. Hükümet’te Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı görevine atandı.

BİLİM SANAYİ VE TEK. BAKANI NİHAT ERGÜN 14 Eylül 1962’de İzmit Çınarlı’da doğdu. Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi’ni bitirdi. Derince Belediye Başkanlığına seçilerek bu görevi yürüttü. 22. ve 23. Dönem Kocaeli Milletvekili. 60. Hükümet’te Sanayi ve Ticaret Bakanlığı görevine atandı.

SAĞLIK BAKANI RECEP AKDAĞ 8 Mayıs 1960’ta Erzurum’da doğdu. Erzurum Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi’ni bitirdi. Aynı fakültede Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları alanın-da uzman oldu. Bir yıl süreyle Londra’da kan hastalıkları üzerine çalıştı. 1999’da profesör oldu. Özellikle çocuk sağlığı ve hastalıkları alanında olmak üzere 100’ün üzerinde makalesi ve tebliği yayımlandı. 1996’da İstanbul Tabip Odası’ndan “Yılın Makalesi” ödülünü aldı. 22. ve 23. Dö-nem Erzurum Milletvekili. 58 ve 59. Hükümetlerde Sağlık Bakanlığı yap-tı. 60. Hükümet’te yeniden Sağlık Bakanlığı görevine atandı.

EKONOMİ BAKANI M. ZAFER ÇAĞLAYAN 15 Kasım 1957’de Muş’ta doğdu. Makine Mühendisi ve Sanayici; Gazi Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Makine Mühendisliği Bölümü’nü bi-tirdi. Sanayici olarak çalıştı. 1987’de Ankara Sanayi Odası’na Oda Meclisi Üyesi oldu. 1989’da Ankara Sanayi Odası Yönetim Kurulu Üyesi, 1991’de Başkanvekili ve 1995’de Yönetim Kurulu Başkanı olarak, 2007’ye kadar bu görevini sürdürdü. Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’nde üç dönem Başkan Yardımcılığı görevinde bulundu. 23. Dönem Ankara Milletvekili. 60. Hükümet’te Sanayi ve Ticaret Bakanı olarak atandı. Hükümette yapı-lan değişiklikte, Devlet Bakanlığı görevine getirildi.

Page 11: Milli politika372

11OCAK 2011

VEYSEL EROĞLU 18 Ağustos 1948’de Afyonkarahisar Şuhut’ta doğdu. İstanbul Teknik Üni-versitesi İnşaat Fakültesi ve İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü’nü bitirdi. Su Vakfı kurucusu ve mütevelli heyet üyesi olup, Dünya Su Konseyi guvernörüdür. 60. Hükümet’te Çevre ve Orman Bakanlığı gö-revini üstlendi. İyi düzeyde İngilizce bilen Eroğlu, evli ve 4 çocuk babasıdır.

ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI

İSMET YILMAZ 1961 yılında Sivas’ın Gürün ilçesinde doğdu. İstanbul Teknik Üniversitesi Denizcilik Fakültesi Denizcilik Yüksek Okulu Makine Bölümü’nden 1982 yı-lında; İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’den 1987 yılında mezun oldu. Kamuda ve özel sektörde yaklaşık 20 yıl mühendis ve müşavir avukat ola-rak hizmet verdikten sonra 2002 yılında Denizcilik Müsteşarı olarak atandı. Evli ve üç çocuk babası olan İsmet Yılmaz, iyi erecede İngilizce bilmektedir.

MİLLİ SAVUNMA BAKANI

ÖMER DİNÇER 10 Eylül 1956’da Karaman’da doğdu. Erzurum Atatürk Üniversitesi İşletme Fakültesi İşletme Yönetimi ve Politikası Bölümü’nü bitirdi. Başbakanlık Başmüşavirliği ve Başbakanlık Müsteşarlığı görevini yürüttü. İyi düzeyde İngilizce bilen Dinçer, evli ve 3 çocuk babasıdır.

MİLLİ EĞİTİM BAKANI

İDRİS NAİM ŞAHİN 1956 yılında Ordu’da doğdu. 1976 yılında İstanbul Üniversitesi HukukFakültesi’ni bitirdi.1994 yılında İstanbul Büyükşehir Belediyesi Ge-nel Sekreter Yardımcılığı görevineatandı. AK Parti’nin kurucuları arasında yer alan İdris Naim Şahin, evli ve altı çocuk babasıdır.

İÇİŞLERİ BAKANI

MEHDİ EKER 1956 yılında Diyarbakır’ın Bismil ilçesinde doğmuştur.Diyarbakır Ziya Gö-kalp Lisesi ve Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesi’nden mezun olmuş, İngiltere’de Aberdeen Üniversitesi’nde Tarım Ekonomisi alanında master, Ankara Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü’nde doktora yapmıştır. La-lahan Hayvancılık Merkez Araştırma Enstitüsü’nde müdür yardımcılığı, İs-tanbul Büyükşehir Belediyesi Veteriner İşleri Müdürlüğü, Tarım Bakanlığı Tarımsal Üretim ve Geliştirme Genel Müdür Yardımcılığı, Koruma ve Kont-rol Genel Müdürlüğü ve Bakanlık Müşavirliği yapmıştır. İngilizce bilmekte olup evli ve 3 çocukludur.

GIDA, TARIM VE HAYV. BAKANI

Page 12: Milli politika372

12 OCAK 2011

AK Parti hükümetinin ustalık dö-neminin yol haritası belli oldu. Hükümetin öncelikli hedefi yeni Anayasa olacak. Başbakan Erdoğan’ın “Denizi geçtik, dere-de boğulmayacağız” diye tarif ettiği Türkiye’nin öncelikle so-runlarından Kürt sorununun çö-zümü için başlatılan Milli Birlik ve Beraberlik Projesi kararlılık-la sürecek. İsrail ile Türkiye’nin ilişkilerinin normalleşmesinin ön koşulu ise özür olacak.

AK Parti hükümetinin önümüz-deki 4 yıllık programını Başba-kan Erdoğan açıkladı. 128 sayfa-lık hükümet programını 2 saatte okuyan Erdoğan’ın sözleri sık sık alkışlarla kesildi. Erdoğan’ın hü-kümet programını dinleyen tek muhalefet partisi lideri ise MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli oldu.

AK Parti’nin seçim beyanna-mesindeki vaatlerin neredeyse tamamının hükümet taahhüdü haline getirildiği hükümet prog-ramında şunlar var:

AB SÜRECİNDEN GERİ ADIM YOK

AB Katılım sürecini kararlılıkla yürüttük yürüteceğiz. Önümüz-deki dönem de sürdüreceğimiz reformlar aktif dış politikaların AB ile Türkiye ilişkilerini olması gereken noktaya taşıyacağına inanıyoruz. AB Bakanlığı buna gösterilen önemin göstergesi.

YENİ ANAYASA İÇİN KARARLIYIZ:

Bu dönemde milletimizin TBMM’den en önemli beklen-tisi yeni Anayasa yapılması. AK Parti grubu olarak tam kararlılık içindeyiz. Yeni Anayasa’nın en geniş katılımla tam bir toplum sözleşmesi olmasını hedefliyo-ruz. Yeni Anayasa ertelenemez. 30 yıl önce müdahale ürünü bu Anayasayı hak etmiyoruz. Mu-halefet partileri de bu vaatte bulundu. Yeni dönem Anayasa dönemi olacak. Bu Meclis yeni

Anayasa yapacak güce sahiptir. Kucaklayıcı, bütünleştirici özgür-leştirici bir Anayasa olmalı. Milli birlik ve ortak değerleri koruyan, demokratik hukuk devletinin tüm unsurlarını içeren bir me-tin olmasını savunuyoruz. Yeni Anayasa yapılırken uluslararası sözleşmeler de esas alınmalı.

Başbakan Erdoğan hükümet programını açıkladı. Kürt açılımı sürecek, yeni Anayasa yapılacak. İsrail ile ilişkilerin düzelmesi için ilk şart da özür...

Page 13: Milli politika372

13OCAK 2011

HEDEF İLERİ DEMOKRASİ:

Bu dönemdeki demokratik-leşme hedefi ileri demokrasi. Demokratikleşmede örnek bir ülkeyi tesis etmek için çalışaca-ğız. AK Parti olarak kurulduğu-muz günden bu yana sorunların daha çok demokrasi ve özgürlük ile çözüleceğine inanıyoruz. Yıl-

lardır demokrasi eksikliği ile bü-yüyen dil, din, etnik köken gibi konularda soruların çözümü için çabalar da sürecek.

DENİZİ GECTİK DEREDE BOĞULMAYACAĞIZ

Türkiye bir dönüm noktasında, büyük bir imtihanla karşı karşı-yayız. Ya daha büyük daha güç-lü müreffef bir ülke olarak küre-sel düzende yerimizi alacağız ya da köklü sorunları çözemeyen bir ülke olacağız. AK Parti olarak bizim kararımız nettir. Her açı-dan hepimize kaybettiren Bü-yük Türkiye önündeki en ciddi engel olan sorunlar konusunda adımları ilave adımlarla sonuca götürmeye kararlıyız. Çok şeyler yaptık, denizi geçtik derede bo-ğulmayacağız.

KÜRT AÇILIMI SÜRECEK

Çoğulcu ve özgürlükçü demok-rasiyi daha köklü bir şekilde yerleştirmek ve kardeşliğimizi

yüceltmek için Milli birlik bera-berlik ve kardeşlik projemizin takipçisi olmaya devam ede-ceğiz. Geçmişte tüm insanlığa örnek olacak birlikte yaşamayı göstermiş bir ecdadın çocukla-rıyız. Ayrıştırıcı kimlik siyaseti yapmadan herkese saygı duyan bir anlayışı inşa ettik bunları devam ettirme çabası içindeyiz. Kimseyi dışlamayan bir evren-sellik anlayışı içinde birlik be-raberliği güçlendireceğiz. Uzun yıllardır yürekleri yakan sorunla-rın çözüme kavuşacağı yer Yüce Meclis’tir. Diyalog ve uzlaşma sürecine destek olacağımızdan kimsenin şüphesi olmasın.

HERKES İÇİN DEMOKRATİKLEŞME

Kürt meselesinin çözümü için önemli adımlar attık. OHAL’in kalkması, Kürtçe’nin öğrenimi, sosyal kültürel alanlarda tari-hi reformlar yaptık. Kardeşliği pekiştirecek reformlara devam edeceğiz. Ayrılıkçılığın bu top-

61.HükümetinYol Haritası

Page 14: Milli politika372

14 OCAK 2011

raklarda zemini yoktur. Çözüm politikamız odağında insan var. Demokratikleşme adına atılan adımlar toplumun bir kesimine değil herkes için. Herkes için daha fazla demokrasi hak ve öz-gürlük. Bu nedenle hep birlikte Türkiye’yiz diyoruz.

GECİKMİŞ ADALET ADALET DEĞİL

Gecikmiş adalet adalet değil diyerek yargı süreçlerini hızlan-dıracağız. İstinaf mahkemeleri kuruldu, en kısa sürede faaliye-te geçecek. Adli Tıp Kurumu ka-pasitesi arttırılıp ülke geneline yayılacak. 100 bin kişiye 10 ha-kim düşüyor. AB ortalaması 20 seviyesine çıkartacağız. İnsan hakları merkezli güvenlik anla-yışını sürdürecek çetelerle mü-cadeleden taviz vermeyeceğiz.

NÜFUSU 750 BİNİN ÜSTÜNDEKİ İLLER BÜYÜKŞEHİR OLACAK

Büyükşehir belediyeleri konu-sunda köklü değişiklikler yapa-cağız. Nüfusu 750 binden fazla olan illerde büyükşehir beledi-yesi kurulacaktır. İl bazında üst ölçekli plan bütünlüğü sağlana-cak.

EKONOMİDE HEDEF İLK 10

2023 yılında dünyanın en iyi 10 ekonomisi arasına girmek is-tiyoruz. Fakirlik ve yoksullukla mücadeleye devam edeceğiz. Enflasyon hedefleri 3 yıllık vaa-dede belirlenecek ve halka du-yurulacak. İstanbul Uluslararası Finas Projesini hayata geçire-ceğiz. İstanbul’un 2023 yılında

dünyadaki en önemli 10 finans merkezi içinde olmasını sağla-yacağız.

İŞSİZLİKLE MÜCADELE

2011 Mart ayı itibariyle işsizlik 10.8’e indi, mevsimsel etkiler-den arındırılarak 9.9 seviyesine indi. Böylece kriz öncesi döne-me gelindi. Aktif iş gücü prog-ramları için her yıl 1.5 milyar lira kaynak ayırmaya başladık. 2013 yılından itibaren her yıl 400 bin işsizimizi bu program-lardan yararlandıracağız. Her yıl 200 bin kişiyi toplam 1 milyon işsizi eğitimden geçireceğiz. Her işsize bir iş ve meslek danışma-nı vereceğiz.

KREŞLERE ÖZEL TEŞVİK

Kadınların çalışma hayatına ka-tılımını arttırmak için kreşler için teşvik programı uygulayacağız. Kamuda ve özel sektördeki en-gelli kontenjanının doldurulma-

sı için tedbirleri alacağız.

UYDU YAPAN BİR TÜRKİYE OLACAK

2023’te kendi milli tüfeğini, topunu tankını, helikopter ve uçağını üreten, uydularını ta-sarlayan üreten, ihraç eden bir Türkiye hedefliyoruz.

350 MİLYON KİŞİ UÇURULACAK

Hedefimiz bölünmüş yol uzun-luğunu 2015 yılında 26 bin km’ye ulaştırmak. 2023 yılında 750 uçaklık dev bir filo ile yıl-

Page 15: Milli politika372

15OCAK 2011

da 350 milyon yolcu taşımak. Genişbant erişimin arttırılması amacıyla fiber altyapı yatırımla-rı yapılacak 2015 yılında 15 mil-yon genişbant abonesine erişim sağlanacak.

MİLLİ DEĞERLERE UYGUN

YENİ MÜFREDAT

Okul öncesinden üniversiteye uzanan eğitim basamaklarında milli değerlerimiz ve ve ulusla-rarası standartlar esas alınarak eğitim sistemimiz tamamen gözden geçirilecek ve kalite-yi merkeze alan bir dönüşüm programı uygulanacak. Çocukla-

rımıza e-kitap ücretsiz dağıtıla-cak.Sınıf mevcutlarını 30 kişiye indirmek için derslik yapımına devam edeceğiz.

ÖZEL ÜNİVERSİTELER GELECEK

Yükseköğretim tüm yönleri ile reforme edilecek. YÖK sadece koordinasyon akreditasyon ve kalite standartları belirleyen ku-rum olacak. Özel üniversite ku-rulmasının önünü açacağız.

TARİHİ OLAYLAR BELGESELÇİZGİ FİLM OLACAK

Tarihimizin önemli şahsiyetleri, olayları, masal kahramanları ve

kültürel zenginlik unsurlarımız belgesel dizi ve çizgi filmlere dönüştürülecek.

4 YILDA 10 BİN YENİ DOKTOR

Evde bakımda 60 bin kişiye ulaştık 2012 yılında evde bakı-ma ihtiyacı olanların tamamı-na hizmet etmeyi hedefliyoruz. 2011 yılında 3 uçağı daha hava ambulans sistemine kataca-ğız. 120 bin olan doktor sayısı 2015’te 130 bine çıkacak. Ebe hemşire sayısı ise 163 binden 238 bine çıkacak.

TİRYAKİ VE OBEZ SAYISI SAYISI DÜŞECEK

15 yaş üstü her 100 kişiden 27’si sigara içiyor 2015’te 23’ün altına indireceğiz. Yüzde 32 olan obez oranını 2015’te 30’un altına indireceğiz.

65 DOLARIN ALTINDA YAŞAYAN KALMAYACAK

Emeklilerimiz için adil bir inti-bak sistemini kademeli olarak hayata geçireceğiz. 2015 yılına kadar aylık 65 doların altında bir gelirle yaşamak zorunda olan vatandaşımız kalmayacak. 2023’te hedefimiz mutlak yok-sulluğu ortadan kaldırmak.

YENİ EVLENECEK YOKSUL ÇİFTLERE KONUT

Sosyal konut projesi kapsamın-da iki aşamada 100 bin konut yapılacak. Bu konutlar ayda 100TL taksitle verilecek. Yeni evlenecek yoksul çiftlerimizin 20 yıl geri ödemeli çeyizi içinde konut edinmelerini sağlayaca-

ğız.

KANAL İSTANBUL DA HÜKÜMET PROGRAMINDA

Şehirlerimize yönelik projele-ri hükümet programına alarak taahhüdümüze resmiyet kazan-dırıyoruz. Kanal İstanbul projesi ile Karadeniz Marmara arasında kanal yapacağız. İstanbul’un iki yakasına iki şehir yapacağız. İstanbul’a 3. havalanı ve köprü yapacağız. Marmaray tamamla-nacak. Taksim trafiği yer altına alınacak. Yassıda bir demokrasi müzesine dönüşecek. İzkaray ile İzmir’in iki yakası buluşturu-lacak. Aynı şekilde Ankara, Di-yarbakır gibi illerdeki projelerde hayata geçecek.

ABD MODEL ORTAKLIK SÜRECEK

Türkiye ile ABD arasında mevcut ilişkiler model ortaklık çerçeve-sinde sürecek. Kıbrıs’ta iki top-lumlu iki kesimli tarafların siyasi eşitliğine dayanan çözüm için çalışacağız. Afrika açılımı süre-cek. Büyükelçilik sayısı 12’den 26’ya çıktı, yakın zamanda 32’ye çıkartacağız.

İSRAİL’LE İLİŞKİLERİN NORMALLEŞME ŞARTLARI

Gazze’ye insani yardım götüren gemiye yapılan saldırının ulus-lararası platformlarda takipçisi olacağız. İsrail uluslararası hu-kuka ve her türlü insani değer-lere aykırı bu yasadışı eylemden dolayı resmen özür dilemedikçe Gazze’ye yönelik ambargo kal-dırılmadıkça hayatlarını kaybe-denlere tazminat ödenmedik-çe iki ülke arasındaki ilişkilerin normalleşmesi düşünülemez.

Page 16: Milli politika372

16 OCAK 2011

Başbakan Recep Tayyip Erdo-ğan tarafından açıklanan 61. Hükümet’in programına, ‘işsiz-likle mücadele’, ‘ustalık eserleri’ ve ‘yoksullara yönelik’ proje-ler damgasını vurdu. Programa göre İşsizlikle mücadeleye her yıl ortalama 1.5 milyar lira har-canacak. 5 yılda 1 milyon işsiz eğitimden geçirilerek, işe yer-leştirilecek. Programda, dört yıllık dönemde 750 km yeni otoyol yapılması öngörülürken, Kanalİstanbul gibi çılgın proje-lerin de başlatılması öngörüldü. Yoksullara ve emeklilere yöne-lik de dev projelerin yer aldığı programda, dar gelirliler için aylık 100 lira taksitle 100 bin konut inşa edilmesi, yeni ev-

lenen yoksul çiftlere de çeyizi içinde olmak üzere 20 yıl geri ödemeli konut verilmesi öngö-rüldü. Programda ayrıca kamuo-yunun gündeminden düşmeyen şiddet gören kadınlara da stüd-yo tipi konut verilmesi yer aldı.

Krizi IMF parası olmadan yö-nettik

Başbakan Erdoğan, tarafından TBMM Genel Kurulu’nda açıkla-nan toplam 128 sayfalık progra-mın yaklaşık 83 sayfası ekono-miye ayrıldı. Başbakan Erdoğan, AK Parti hükümeti döneminde ekonomide gerçekleştirilen ya-pısal reformların, ekonomiyi iç ve dış şoklara karşı dayanıklı

hale getirdiğini belirterek, “Kü-resel kriz bu açıdan bir test sü-reci olmuş ve ekonomimiz bu sınavdan başarıyla çıkmıştır” dedi. Türk ekonomisinin geliş-miş birçok ülke tarafından örnek alındığına dikkat çeken Erdoğan, Türkiye’nin küresel krizi IMF’den tek kuruş almadan yönettiğini vurguladı. Başbakan Erdoğan “Tek bir bankamız batmadı. Borç faiz sarmalına girmedik, finan-sal piyasalarda çalkantılar yaşa-madık” diye konuştu.

Cari açığı dikkatle takip edi-yoruz

Ekonomi politikalarının et-kili bir şekilde uygulamaya,

Türkiyeekonomisinesınıf atlatacakustalık programı

Başbakan Erdoğan, Türkiye ekonomisini dünyada ilk 10’a taşıyacak ustalık programını açıkladı. Programa göre 1 milyon işsiz iş bulacak, dev

projeler yapılacak, yoksullara ucuz konut fırsatı sağlanacak.

Page 17: Milli politika372

17OCAK 2011

dalgalı kur rejimine devam edileceğini,belirten Başbakan Erdoğan, ekonominin yumuşak karnı olarak nitelendirilen cari işlemler açığındaki gelişmele-rin ise yakından takip edildiğini kaydetti. Erdoğan, cari işlemler açığının 2011 yılı sonunda 130 milyar dolara ulaşacağını belir-terek, cari işlemler açığını dü-şürmek için yenilenebilir enerji kaynaklarının artırılması ve ileri teknoloji içeren ürünlerin teşvik edilmesini amaçladıklarını vur-guladı.

1 MİLYON KİŞİYEİŞ SAĞLANACAK

-Her yıl 200 bin kişi olmak üzere beş yılda toplam 1 milyon kişi eğitimden geçirilerek işe yer-leştirilecek.

-2013 yılından itibaren mesleki eğitim ve staj programlarından her yıl 400 bin işsiz yararlana-cak.

-Programlar için bütçeden ayrı-lan kaynak üç kat artırılarak yıl-lık 1.5 milyar liraya çıkarılacak.

-İŞKUR’a kayıtlı her işsiz için bir

iş ve meslek danışmanı olacak.

-İŞKUR’a 2011 yılında 2 bin

2012’de 2 bin olmak üzere top-

lam 4 bin yeni uzman alınacak.

-Kayıtdışı işçi çalıştırmayan, si-

gorta primlerini düzenli ödeyen

işverenlere ödül verilecek.

YERLİ OTOMOBİLE SÜPER

TEŞVİKLER

-Teşvik sistemi değiştirilerek

markalı ürün ve hizmetlere

daha fazla teşvik sağlanacak.

-Türk malı otomobillerin üretil-mesi için özel teşvikler getirile-cek.

-Milli top, tüfek, tank, helikop-ter, uçak, insansız hava araçları, uyduların üretilmesi için gerekli düzenlemeler yapılacak.

-Türkiye, orta ve yüksek teknolo-jili ürünlerde Avrasya’nın üretim üssü haline gelecek.

ET VE SÜT FİYATLARINDAİSTİKRAR

-5.8 milyon kişinin geçimini sağ-ladığı tarım sektöründeki des-tekler artırılarak devam edecek.

-Et ve süt ürünleri başta olmak üzere gıda fiyatlarındaki dalga-lanmaları önleyecek düzenle-meler yapılacak.

-Hallerde büyük düzenleme ge-tirecek Hal Yasası uygulamaya konulacak.

TUZ GÖLÜ’NE DEPO MÜJDESİ

-Türkiye’nin kurulu elektrik üre-tim kapasitesi 50 bin megavat-

Page 18: Milli politika372

18 OCAK 2011

tan 62 bin megavata çıkarılacak.

-Tuz Gölü yer altı gaz deposu 2015 yılında tamamlanacak.

-Yüzyılın projesi olarak bilinen Nabucco’nun çalışmalarına baş-lanacak.

-Dört yıllık dönemde doğalgaz gitmeyen 11 ile de doğalgaz götürülecek. Doğalgazsız il kal-mayacak.

-Nükleer santralin yapımına başlanacak. Yeni santraller için de hazırlıklar yapılacak.

750 KİLOMETRE OTOYOLYAPILACAK

-9 yılda 6 bin 101 kilometre olan çok şeritli karayolu ağı, ağustos ayı itibariyle 21 bin 101 km’ye çıkacak. Dört yıllık dönemde he-def 26 bin kilometreye ulaşmak.

-Yine aynı dönemde 750 kilo-metre yeni otoyol yapılarak top-lam otoyol uzunluğu 2 bin 975 kilometreye ulaşacak.

-Ankara-Konya hızlı tren hattına ilave olarak, Ankara-Sivas hızlı tren hattı yapılacak.

-Eskişehir-İstanbul, İstanbul Bo-ğaz demiryolu tüp geçişi ta-mamlanacak.

-Ankara’ya modern hızlı tren garı yapılacak.

KATSAYI ADALETSİZLİĞİNE SON

-Dört yıllık dönemde, çocuklara ücretsiz olarak e-kitap dağıtıla-cak.

-Türkiye genelindeki tüm okul-larda akıllı derslikler oluşturu-lacak.

-Dersliklerin sayısı arttırılarak, 30 kişinin üzerinde sınıf olma-yacak.

-Yüksek öğretim sistemi tüm yönleriyle reforme edilecek.

-Üniversite sınavındaki katsayı adaletsizliği bu dönemde kaldı-rılacak.

Page 19: Milli politika372

19OCAK 2011

HAVA AMBULANSGELİŞTİRİLECEK

-Bugün 120 bin olan doktor sa-yısı 2015’te 130 bine, 163 bin olan ebe hemşire sayısı da 238 bine çıkarılacak.

-Hava ambulans sistemi güçlen-dirilecek. Halen 19 ambulans helitopter ve 2 ambulans uçak bulunuyor. 2011 yılı içinde 3 yeni ambulans uçak alınacak.

-Aile hekimi sayısı artırılacak, banyolu iki yataklı nitelikli yatak

oranı ise yüzde 30’dan yüzde 45’e çıkarılacak.

İNTİBAK YASASI ÇIKARILACAK

-Emekli Sandığı, SSK ve Bağ-Kur emeklileri arasındaki ücret ada-letsizliklerinin giderilmesini ön-gören intibak yasası kademeli olarak bu dönemde çıkarılacak. Eşitlik sağlanacak.

-Tüm vatandaşlar sosyal gü-venlik ve genel sağlık sigortası kapsamına alınarak güvenceye kavuşacak.

-Sosyal güvencesiz vatandaş-ların sağlık giderleri devlet ta-rafından karşılanmaya devam edilecek.

YOKSUL ÇİFTLERE ÇEYİZİ İÇİNDE KONUT

-2015 yılına kadar 65 doların al-tında bir gelirle yaşamak zorun-da kalan vatandaş kalmayacak.

-Mutlak yoksulluk ortadan kal-kacak.

-Aile sosyal destek uzmanları hayata geçirilecek. Uzmanlar, yoksul ailelere kişiye özel yar-dımlar yapacaklar.

-Yoksul hanelere teslim edilmek üzere, aylık 100’er liralık taksit-ler halinde 100 bin konut yapı-lacak.

-Yeni evlenecek yoksul çiftlere 20 yıl geri ödemeli konut verile-cek. Konutların içinde de eşya-ları olacak.

-Çocukları ile birlikte yalnız ya-şayan annelere, stüdyo evler verilecek.

Page 20: Milli politika372

20 OCAK 2011

4 Temmuz 2011 tarih ve 27984 (Mükerrer) sayılı Resmî Gazetede, 644 Sayılı "Çevre ve Şehircilik Ba-kanlığının Teşkilat ve Görevleri Hak-kında Kanun Hükmünde Kararname" ile 645 Sayılı "Orman ve Su İşleri Ba-kanlığının Teşkilat ve Görevleri Hak-kında Kanun Hükmünde Kararname

" yayımlandı.

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Görev-leri:

a) Yerleşmeye, çevreye ve yapı-laşmaya dair imar, çevre, yapı ve yapım mevzuatını hazırlamak, uy-gulamaları izlemek ve denetlemek, Bakanlığın görev alanı ile ilgili mes-leki hizmetlerin norm ve standart-larını hazırlamak, geliştirmek, uy-gulanmasını sağlamak ve ilgililerin kayıtlarını tutmak.

b) Çevrenin korunması ve iyileştiril-mesi ile çevre kirliliğinin önlenme-si için prensip ve politikalar tespit

etmek, standart ve ölçütler geliş-tirmek, programlar hazırlamak; bu çerçevede eğitim, araştırma, proje-lendirme, eylem planları ve havza koruma planları ile kirlilik haritala-rını oluşturmak, bunların uygulama esaslarını tespit etmek ve izlemek, iklim değişikliği ile ilgili iş ve işlem-leri yürütmek.

c) Faaliyetleri sonucu alıcı ortamlara katı, sıvı ve gaz halde atık bırakarak kirlilik oluşturan veya oluşturması muhtemel her türlü tesis ve faaliye-tin, çevresel etkilerini değerlendir-mek; alıcı ortamlar ile ilgili ölçüm ve izleme çalışmalarını yapmak; bahse konu tesis ve faaliyetleri izlemek, izin vermek, denetlemek ve gürül-tünün kontrol edilmesini sağlamak.

ç) Her tür ve ölçekteki fiziki planlara ve bunların uygulanmasına yönelik temel ilke, strateji ve standartları belirlemek ve bunların uygulanma-sını sağlamak, Bakanlar Kurulunca yetkilendirilen alanlar ile merkezi

idarenin yetkisi içindeki kamu ya-tırımları, mülkiyeti kamuya ait olan arsa ve araziler üzerinde yapılacak olan yapılarda, milli güvenliğe dair tesisler, askeri yasak bölgeler, ge-nel sığınak alanları, özel güvenlik bölgeleri, enerji ve telekomünikas-yon tesislerine ilişkin etütleri, hari-ta, plan, parselasyon planlarını ve değişikliklerini resen yapmak, yap-tırmak, onaylamak ve başvuru tari-hinden itibaren iki ay içinde yetkili idarelerce ruhsatlandırma yapılma-ması halinde resen ruhsat ve yapı kullanma izni vermek.

d) Mekânsal strateji planlarını il-gili kurum ve kuruluşlarla işbirliği yapmak suretiyle hazırlamak ve mahalli idarelerin plan kararlarının bu stratejilere uygunluğunu denet-lemek.

e) Milli Savunma Bakanlığının inşa-at milli ve NATO alt yapı hizmetleri ile Ulaştırma Bakanlığına bağlı ge-nel müdürlüklere kanunlarla yapım

TÜRKİYE’NİN İHTİYACIÇEVRE VE ŞEHİRCİLİKBAKANLIĞI

Page 21: Milli politika372

21OCAK 2011

yetkisi verilmiş olan özel ihtisas iş-leri hariç kamu kurum ve kuruluş-larına ait bina ve tesislerin ihtiyaç programlarını hazırlamak, her türlü etüt, proje ve maliyet hesaplarını yapmak veya yaptırmak, onayla-mak veya onaylanmasını sağlamak, inşa, güçlendirme, tadil ve esaslı onarımlarını yapmak, yaptırmak ve denetlemek veya denetlenmesini sağlamak.

f) Yapı denetimi sistemini oluştur-mak ve yapılarda enerji verimlili-ğini artıran düzenlemeleri yapmak, yönetmek, izlemek; yapı malze-melerinin denetimine ve uygunluk değerlendirmesine ilişkin iş ve iş-lemleri yapmak.

g) Konut sektörüne ilişkin strateji geliştirme ve programlama iş ve işlemlerini yürütmek, yapı koope-ratifçiliğinin gelişmesini sağlayacak tedbirleri almak ve 5543 sayılı İskân Kanunu uyarınca Bakanlığa verilen görevleri yapmak.

ğ) Gecekondu, kıyı alanları ve tesis-

leri ile niteliğinin bozulması nede-

niyle orman ve mera dışına çıkarılan

alanlar dâhil kentsel ve kırsal alan

ve yerleşmelerde yapılacak iyileştir-

me, yenileme ve dönüşüm uygula-

malarında idarelerce uyulacak usul

ve esasları belirlemek, Bakanlar Ku-

rulunca belirlenen bu nitelikteki uy-

gulamalar ile finans merkezleri ve

benzeri özel proje alanları ve özel

yapım gerektiren yapılaşmalar ile

2985 sayılı Toplu Konut Kanunu ve

775 sayılı Gecekondu Kanunu uya-

rınca Toplu Konut İdaresi Başkanlığı

tarafından yapılan uygulamalara

ilişkin her tür ve ölçekte etüt, hari-

ta, plan, parselasyon planı ve yapı

projelerini yapmak, yaptırmak,

onaylamak, kamulaştırma, ruhsat

ve yapım işlerini gerçekleştirmek,

yapı kullanma izinlerini vermek ve

bu alanlarda kat mülkiyetinin kurul-

masını sağlamak.

h) 657 sayılı Harita Genel Komutan-

lığı Kanunu hükümleri saklı kalmak

kaydıyla, Ulusal Coğrafi Bilgi Siste-

minin kurulmasına, kullanılmasına

ve geliştirilmesine dair iş ve işlem-

leri yapmak, yaptırmak, mahalli

idarelerin planlama, harita, altyapı

ve üstyapıya ilişkin faaliyetleri ile

ilgili kent bilgi sistemlerinin kurul-

ması, kullanılması ve Ulusal Coğrafi

Bilgi Sistemi ile entegre olmasını

desteklemek.

ı) Bakanlığın görev alanına giren ko-

nularda mahalli idarelerin idari ve

teknik kapasitesinin geliştirilmesi

için çalışmalarda bulunmak ve bun-

lara teknik destek sağlamak.

i) Bayındırlık ve iskân işleri ile ilgili

şartname, tip sözleşme, yıllık rayiç,

birim fiyat, birim fiyatlara ait analiz

ve tarifleri hazırlamak ve yayımla-

mak.

j) Küresel iklim değişikliği ve bu-nunla ilgili gerekli tedbirlerin alın-ması için plan ve politikaları belir-lemek.

k) Bakanlığın görev alanına giren konularda uluslararası çalışmaların izlenmesi ve bunlara katkıda bulu-nulması maksadıyla ulusal düzeyde yapılan hazırlıkları ilgili kuruluşlarla işbirliği halinde yürütmek.

l) Mevzuatla Bakanlığa verilen di-ğer görev ve hizmetleri yapmak.

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Hizmet Birimleri:

Mekansal Planlama Genel Müdür-lüğü, Çevre Yönetimi Genel Müdür-lüğü, Çevresel Etki Değerlendirmesi İzin ve Denetim Genel Müdürlüğü, Yapı İşleri Genel Müdürlüğü, İmar ve Kentsel Altyapı Genel Müdürlüğü, Mesleki Hizmetler Genel Müdürlüğü, Coğrafi Bilgi Sistemleri Genel Mü-dürlüğü, Rehberlik ve Teftiş Başkan-lığı, Strateji Geliştirme Başkanlığı, Yüksek Fen Kurulu Başkanlığı, Hu-kuk Müşavirliği, Dış İlişkiler Dairesi Başkanlığı, Avrupa Birliği Yatırımları Dairesi Başkanlığı, Eğitim ve Yayın Dairesi Başkanlığı, Personel Dairesi Başkanlığı, Destek Hizmetleri Daire-si Başkanlığı, Basın ve Halkla İlişkiler Müşavirliği, Özel Kalem Müdürlüğü.

ERDOĞAN BAYRAKTARÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI

Page 22: Milli politika372

22 OCAK 2011

FUTBOL SADECE

FUTBOL DEĞİLDİR

YENİ YASAYA GÖRE NELER OLACAK

Futbolda şike iddialarına yönelik başlatılan operasyon, böyle bir durumun kanıtlanması halinde cezaların ne olacağını akıllara getirdi.

14 Nisan 2011 tarihinde yü-rürlüğe giren Sporda Şiddet ve Düzensizliğin Önlenmesine Dair Yasa’ya göre; belirli bir spor müsabakasının sonucunu etki-lemek amacıyla bir başkasına kazanç veya sair menfaat temin eden kişiye 5 yıldan 12 yıla ka-dar hapis ve 20 bin güne kadar adli para cezası verilecek.

Yasanın 3. bölümünde yer alan ‘’Şike ve Teşvik Primi’’ başlığın-daki 11. madde şöyle:

Madde 11 - (1) Belirli bir spor müsabakasının sonucunu etki-lemek amacıyla bir başkasına

kazanç veya sair menfaat te-min eden kişi, beş yıldan oni-ki yıla kadar hapis ve yirmibin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır. Kendisine menfa-at temin edilen kişi de bu suç-tan dolayı müşterek fail olarak

cezalandırılır. Kazanç veya sair menfaat temini hususunda an-laşmaya varılmış olması halinde dahi, suç tamamlanmış gibi ce-zaya hükmolunur.

(2) Şike anlaşmasının varlığını bilerek spor müsabakasının an-laşma doğrultusunda sonuçlan-masına katkıda bulunan kişiler de birinci fıkra hükmüne göre cezalandırılır.

(3) Kazanç veya sair menfaat vaat veya teklifinde bulunulma-sı halinde, anlaşmaya varılama-dığı takdirde, suçun teşebbüs aşamasında kalmış olması dola-yısıyla cezaya hükmolunur.

Page 23: Milli politika372

23OCAK 2011

(4) Suçun;

a) Kamu görevinin sağladığı gü-ven veya nüfuzun kötüye kulla-nılması suretiyle,

b) Spor kulübünün yönetim ku-rulu başkan veya üyeleri tara-fından,

c) Suç işlemek amacıyla kurul-muş bir örgütün faaliyeti çerçe-vesinde,

ç) Bahis oyunlarının sonuçlarını etkilemek amacıyla,

işlenmesi halinde verilecek ceza yarı oranında artırılır.

(5) Suçun bir müsabakada bir takımın başarılı olmasını sağ-lamak amacıyla teşvik primi verilmesi veya vaat edilmesi suretiyle işlenmesi halinde bu madde hükümlerine göre veri-lecek ceza yarı oranında indirilir.

(6) Bu madde hükümleri;

a) Milli takımlara veya milli sporculara başarılı olmalarını sağlamak amacıyla,

b) Spor kulüpleri tarafından kendi takım oyuncularına veya teknik heyetine müsabakada başarılı olabilmelerini sağlamak amacıyla,

prim verilmesi veya vaadinde bulunulması halinde uygulan-maz.

(7) Suçun spor kulüplerinin veya sair bir tüzel kişinin yara-

rına işlenmesi halinde, ayrıca bunlara, şike veya teşvik primi miktarı kadar idari para ceza-sı verilir. Ancak, verilecek idari para cezasının miktarı yüzbin Türk Lirasından az olamaz.

(8) Müsabaka yapılmadan önce suçun ortaya çıkmasını sağlayan kişiye ceza verilmez.

TAKIMLARA KÜME DÜŞME CEZASI

Ayrıca, şike ve teşvik primine karıştığı kanıtlanan kulüplere de Türkiye Futbol Federasyonu Futbol Disiplin Talimatı’nın 55. maddesi gereğince küme düş-me cezası veriliyor.

Futbol Disiplin Talimatı’nın ‘’Müsabaka Sonucunu Etkileme’’

başlığında yer alan 55. maddesi şöyle:

(1) Müsabakanın sonucunu hu-kuka veya spor ahlakına aykırı şekilde etkilemek veya buna teşebbüs etmek yasaktır. Bir futbolcuya veya kulübe teşvik primi verilmesi de bu kapsam-dadır.

(2) Bu hükmü ihlal eden kişiler, bir yıldan üç yıla kadar müsaba-kalardan men veya hak mah-rumiyeti cezasıyla; kulüpler ise küme düşürme cezasıyla ceza-landırılır. İhlalin ağırlığına göre küme düşürme cezasına ek ola-rak puan indirme cezası da ve-rilebilir.

(3) İhlalde sorumluluğu bulu-nan kişi veya kulüplere ayrıca para cezası verilir.

Page 24: Milli politika372

24 OCAK 2011

Türkiye’nin 2010 yılı turizm ge-lirinin 22 milyar 500 milyon do-lara ulaşması beklenirken, 2011 yılı toplam turizm geliri de 23,8 milyar dolar olarak programdı.

Devlet Planlama Teşkilatı’nın (DPT) 2011 yılı programındaki verilerden yapılan derlemeye göre, Türkiye dünya turizm pa-zarında turist giderleri açısından yüzde 3,1, turizm gelirleri açı-sından ise yüzde 2,6 paya sahip.

Avrupa turizm pazarında ise turist girişlerinde yüzde 5,6, tu-rizm gelirlerinde de yüzde 5,3 paya sahip olan Türkiye, dün-yadaki en büyük 20 turizm va-rış noktası içinde, turist girişleri

açısından 7’inci, turizm gelirleri açısından da 9’uncu sırada bu-lunuyor.

Dünya Turizm Örgütü verileri-ne göre, doğrudan ve dolaylı olarak 32 faaliyet dalında istih-dam yaratan turizm sektöründe, Türkiye’de doğrudan yaratılan istihdam 2009 yılında yaklaşık 3,6 milyon kişi olarak hesaplan-dı. 2009 yılında Türkiye’ye ge-len turist sayısı 27,1 milyon kişi, turizm gelirleri ise 21,2 milyar dolar olarak gerçekleşirken, Kültür ve Turizm Bakanlığından belgeli yatak sayısı 570 bine, belediye belgeli yatak sayısı ise 7 bin 115 tesiste 402 bine ulaştı.

EN ÇOK OECD ÜLKELERİ GELİYOR

Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı (OECD) ülkelerinden ve Doğu Avrupa ülkelerinden ge-len ziyaretçi sayısında son yıl-larda önemli artışlar kaydedildi.

TURİZMDE HEDEFBÜYÜTTÜK

Türkiye’nin 2010 yılı turizm gelirinin 22 milyar 500 milyon dolara ulaşması beklenirken 2011 yılı için hedef yükseltti.

Page 25: Milli politika372

25OCAK 2011

Bu çerçevede Türkiye’ye gelen yabancı ziyaretçilerin yüzde 56,5’i OECD, yüzde 20,2’si Rusya Federasyonu’nun dahil olduğu BDT ülkelerinden oluştu.

Geçen yıl 2009 yıl Türkiye’ye en çok ziyaretçi gönderen ülke sıra-lamasında Almanya yüzde 16,6 ile birinci, Rusya Federasyonu yüzde 10 ile ikinci, İngiltere ise yüzde 8,9 ile üçüncü sırada yer aldı.

BU YIL TURİZM GELİRİ 22,5 MİLYAR DOLAR OLARAK TAHMİN EDİLİYOR

Bu yıl Türkiye’ye gelen turist sayısının 28 milyon 500 bin kişi, turizm gelirinin ise 22,5 milyar doları bulacağı tahmin ediliyor.

Öte yandan Kültür ve Turizm Bakanlığı’ndan belgeli yatak sa-yısının 610 bine, belediye bel-geli yatak sayısının ise 410 bine ulaşacağı, yatırım aşamasındaki 232 bin yatakla birlikte toplam yatak kapasitesinin 1,3 milyo-nun üzerine çıkacağı bekleniyor.

Sektörde 2010 yılı Haziran sonu itibarıyla 5 bin 957 seya-hat acentesi faaliyet gösteriyor. Programda 2011 yılında Kültür

ve Turizm Bakanlığından belgeli yatak sayısının 600 bine, bele-diye belgeli yatak sayısının ise 425 bine ulaşacağı, Türkiye’ye gelen turist sayısının bu yıla göre yüzde 6 artarak 30,2 mil-yon kişiye ulaşacağı, turizm ge-lirinin ise yüzde 5,8 artışla 23,8 milyar dolar olacağı öngörüldü.

DÜNYADA TURİZMEAVRUPA’NIN PAYI AZALACAK

Verilere göre, uluslararası turizm talebi 1999-2009 döneminde yüzde 33,8 oranında artış gös-terirken, aynı dönemde turizm gelirleri de yüzde 88,8 oranında yükseldi.

ZİYARETÇİ SAYISI %20 ARTTI

Türkiye’nin en önemli turizm merkezlerinden biri olan Kapadokya’yı yılın ilk 6 ayında ziyaret edenlerin sayısı yüz-de 20 oranında arttı. Bölgeye gelen turist sayısının 2 milyo-nu geçeceği tahmin ediliyor.

Ülkemizin peribacaları ve balon turları ile ünlü turizm mer-kezlerinden Kapadokya’ya bu yılın başından haziran ayına kadar toplam 1 milyon 153 bin 522 yerli ve yabancı turist geldi.

Geçtiğimiz yılın ilk 6 ayında bölgeyi toplam 961 bin 281 tu-rist ziyaret etmişti. Ortaya çıkan bu rakamlar Kapadokya’ya gerçekleşen ziyaretin yüzde 20 oranında artış gösterdiğinin belgesi oldu.

Bu yıl 2 milyon ziyaretçinin gelmesi beklenen bölgede, tu-ristler en çok Göreme Açık Hava Müzesi’ni geziyor.

Page 26: Milli politika372

26 OCAK 2011

TURİSTLERİN İSTANBUL AŞKI BÜYÜYOR

Turistlerin İstanbul’a duyduğu ilgi her geçen gün artıyor. İstanbul’un ulaşım merkezlerinden alınan verilere göre, ge-çen yılın aynı dönemine oranla İstanbul’a gelen ziyaretçi sayısı yüzde 15 artış gösterdi.

İstanbul Kültür ve Turizm Müdürlüğü’nün, Atatürk ve Sabi-ha Gökçen havalimanları ile Haydarpaşa, Pendik ve Karaköy limanlarından aldığı verilere göre İstanbul’a gelen turist sa-yısı yılın ilk altı ayınd 3 milyon 563 bine çıktı.

Türkiye’ye gelen turistler İstanbul’a uğramadan ülkelerine dönmüyor. Geçen yılın aynı döneminde 3 milyon 93 bin 488 olan turist sayısı bu yıl aynı dönemde 3 milyon 563 bine çıktı. Gelen turistelerin yaklaşık 150 bini ise İstanbul’un Ka-raköy Limanı’na gelen günübirlik ziyaretçilerden oluşturu-yor. Yapılan araştırmaya göre İstanbul’u en fazla Almanlar, Ruslar ve Amerikalılar ziyaret ediyor. İstanbul’a gelen tu-ristlerin büyük çoğunluğu kente havayoluyla geliyor.

Küresel krizi izleyen ekonomik gerilemenin etkisiyle, geçen yıl uluslararası turist sayısı bir ön-ceki yıla göre yüzde 4,2 azala-rak 880 milyon kişi, turizm ge-lirleri ise yüzde 9,5 azalarak 852 dolar olarak gerçekleşti.

Alınan vergi, kredi ve pazarlama destekleriyle 2009 yılının son üç aylık döneminde yeniden büyü-me eğilimine giren uluslararası turizm hareketinin 2010 yılında yüzde 4 oranında artarak, dün-yadaki turist sayısının 915 mil-yon kişi, turizm harcamalarının ise reel olarak yüzde 3 artarak 891 milyar dolar olarak gerçek-leşmesi bekleniyor.

Dünya Turizm Örgütü tarafın-dan hazırlanan Turizm 2020 Yılı Vizyonu çalışmasına göre de 2020 yılında, dünyadaki turist sayısının 1,6 milyar kişi, toplam turizm gelirlerinin ise 2 trilyon dolar olacağı, 717 milyon kişi ile Avrupa’nın en çok turist çe-ken bölge olmayı sürdüreceği, ancak dünya turizminden 1995 yılında ortalama yüzde 60 pay alan Avrupa turizminin 2010 yı-lında yüzde 54, 2020 yılında ise yüzde 46 pay alacağı tahmin ediliyor.

TÜRK LEZZETLERİ AMERİKAN BASININDA

Ülkemizin tarihi ve turistik yerlerinin yabancı basında yer bul-masının ardından yöresel yemeklerimiz ve Türk lezzetleri de dünyanın ilgisini çekmeye başladı. Amerika’nın en önemli gazetelerinden Washington Post, pazar eki manşetinde Türk lezzetlerine yer verdi. Washington Post’da yer alan Tom Siet-sema imzalı yazıda yazar, İstanbul’da rehber eşliğinde geze-rek edindiği izlenimlerini okurlarına duyurdu. Haberin ilk say-fasında pide, Türk kahvesi, döner ve hamur işi tatlılar olmak üzere 4 fotoğraf kullanıldı. İç sayfada ise kahvehanede Türk çayının yazara ikram edildiği fotoğraflara yer verildi.

Page 27: Milli politika372

27OCAK 2011

TÜRK KADINININ SANATINA TURİST HAYRANLIĞI

İnsanımızın hoşgörü ve sev-giyle ilmek ilmek dokudu-ğu kilim ve halılar turistleri hayran bırakıyor. Ülkemize gelen turistler bu kilim ve halılardan satın alarak ev-lerini donatıyorlar. Özellikle İç Anadolu Bölgesi’nde Kon-

ya, Aksaray, Niğde, Nevşehir, Kayseri ve doğu illerimizde ev hanımlarının dokuduğu kilim ve halılar, ülke ekono-misine önemli oranda döviz girdisi sağlıyor. El emeği göz nuru dokunan kilim ve ha-lılar, Alman, İngiliz, Fransız, Belçikalı, İtalyan ve ülkemize gelen bütün turistlerin yoğun ilgisini çekiyor.

Turistler genellikle kök boyası

ile dokunan halıları ve tarihi

kilimleri tercih ediyor. Tercih

ettikleri bu halı ve kilimleri

ev ve işyerlerine seren tu-

ristler bu vesileyle Anadolu

kadınımızın kilim üzerindeki

sanatını ülkelerinde tanıtmış

oluyorlar.

VAN TURİST SAYISINI İKİYE KATLADI

Türkiye, turizm sektöründe, sadece kıyı kesimlerindeki belli merkezlerde büyümüyor. Doğu Anadolu Bölgesi’nin önemli merkezlerinden biri olan Van’da, bu yılın ilk altı ayında gelen turist sayısı ön-ceki yıla göre yüzde 100 arttı.

Yurt içinde ve yurt dışında ya-pılan Van tanıtımları, kentin tarihi ve ören yerlerine ya-pılan ziyaretlere yansıdı. Van Kalesi, Urartu Müzesi ve Ak-damar Adası’na gelen turist sayısında büyük artış göz-lemlendi. Kente bu konuda yapılan tanıtım çalışmalarının yanı sıra, büyük otellerin in-

şaasının sona ermesinin ar-dından turist sayısının daha da artması bekleniyor.

2009 yılında Van’ı 40 binin üzerinde kişi ziyaret eder-ken; 2010 yılında bu sayı, 70 bini geçti. 2011 yılının ilk altı ayında ise geçen yıla oranla Van’ı ziyaret eden turist sayısı yüzde yüz artış gösterdi.

Page 28: Milli politika372

28 OCAK 2011

DEV YATIRIM İÇİNDÜĞMEYE BASILDI

Türkiye’de yıllardır hedeflenen

güneş enerjisi yatırımlarında

önemli adım atıldı. Güneşten

elektrik üretmek için lisans baş-

vurularının nasıl yapılacağına

yönelik düzenleme gerçekleş-

tirildi. 2 milyar avroluk yatırım

tutarının olacağı dev projenin

2013 yılına kadar sisteme bağ-

lanması planlanıyor.

Yerli ve yabancı yatırımcılar ta-

rafından merakla beklenen

düzenleme, Enerji Piyasası Dü-

zenleme Kurulu (EPDK) tarafın-

dan sonuçlandırıldı. Buna göre

güneş enerjisine dayalı her bir

üretim tesisi için yapılacak yatı-

rım başvurusunun kurulu gücü

50 mw'yi geçemeyecek ve baş-vurular en yakın trafo merkezi-ne yapılacak.

Bundan sonraki süreç ise şöyle işleyecek:

TEİAŞ ve Enerji Bakanlığı güneş enerjisi santrallarının bağlana-cağı trafo merkezleri ile kapasi-teleri ilan edecek.

EPDK tarafından yayımlanacak Ölçüm Tebliği çerçevesinde, ya-tırım yapmayı planlayan özel şirketler, açıklanan trafo mer-kezlerinin kapasitelerini de dik-kate alarak ilgilendikleri bölge-lere yönelik belli bir süre güneş ölçümleri yaparak sonuçları ile birlikte EPDK'ya başvuracak.

EPDK rüzgar başvurularında ol-duğu gibi lisans başvurular için belli bir gün ilan edecek.

Aynı bölgeye birden fazla şir-ketin başvurması halinde TEİAŞ tarafından yarışma yapılacak. Yarışmada ise 5346 sayılı Ye-nilenebilir Enerji Kaynaklarının Elektrik Enerjisi Üretimi Amaçlı Kullanımına İlişkin Kanunda be-lirlenen alım fiyatı üzerinden en fazla indirim vermeyi taahhüt eden bağlantı hakkını kazana-cak.

Önümüzdeki günlerde yürürlü-ğe girecek yeni düzenlemeler, ülkemizde yenilenebilir enerji kaynaklarının geliştirilmesi açı-

Yerli ve yabancı yatırımcılar tarafından merakla beklenen düzenleme, Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu (EPDK) tarafından sonuçlandırıldı. Buna göre güneş enerjisine dayalı her bir üretim tesisi için yapılacak yatırım başvurusunun kurulu gücü 50 mw'yi geçemeyecek ve başvurular en yakın trafo merkezine yapılacak.

Page 29: Milli politika372

29OCAK 2011

sından büyük önem taşıyor. Bu bağlamda EPDK, bir yandan kampüslerinde kendi elektrikle-rini üretirken, bir yandan araş-tırma geliştirme faaliyeti gös-termek isteyen kurumlara da büyük bir kolaylık sağlıyor.

Öte yandan, yapılan düzenle-melerle rüzgar santralleri ku-rulması için üniversitelere de kolaylık sağlandı. Buna göre, Kanunla kurulmuş araştırma ile yüksek öğretim kurumları, bi-limsel araştırma geliştirme ve eğitim faaliyetleri kapsamında aynı dağıtım bölgesinde olmak, kendi ihtiyaçlarını karşılamak ve azami 10 mw kurulu gücü geçmemek kaydıyla lisans baş-vurularında bulunabilecekler.

AR-GE’CİLERE RÜZGARKOLAYLIĞI

Kurul aynı düzenleme kapsa-mında özellikle bir yandan kam-püslerinde kendi elektriklerini üretirken, bir yandan araştırma geliştirme faaliyeti göstermek isteyen kurumlara yönelik ko-laylık sağladı.

Buna göre, ‘’Kanunla kurulmuş araştırma ile yüksek öğretim kurumlarının, bilimsel araştırma geliştirme ve eğitim faaliyetleri kapsamında aynı dağıtım böl-gesinde olmak, kendi ihtiyaçla-rını karşılamak ve azami 10 mw kurulu gücü geçmemek kaydıy-la yerleşkelerinde nükleer, yerli ve yenilenebilir enerji kaynak-larına dayalı elektrik üretim tesisi kurmak amacıyla uhde-lerindeki anonim ya da limited şirketleri vasıtasıyla yapacakları lisans başvurularında’’ kolaylık sağlandı.

EPDK Başkanı Hasan Kök-taş, Elektrik Piyasası Lisans Yönetmeliği;nde yaptıkları ve önümüzdeki günlerde yürürlü-ğe girecek yeni düzenlemelerin ülkemizde yenilenebilir enerji kaynaklarının geliştirilmesi açı-sından büyük önem taşıdığını söyledi.

’’GÖZLERİ KAMAŞMAYACAK’’

Türkiye’de güneş ve rüzgar gibi yenilenebilir enerji kaynaklarını

milyarlarca dolarlık yatırımlarla elektriğe dönüştürmeye yönelik hem yerli hem de yabancı özel sektörün çok büyük bir ilgisi ve beklentisi bulunduğunu belir-ten Köktaş, şöyle konuştu:

‘’Bugün 1.600 megavatlara ula-şan rüzgar santralı kurulu gü-cünü uzun vadede 20 bin me-gavatlara, güneşte de sıfırdan başlayıp önce 600 megavata, sonra da çok daha büyük güçle-re çıkarmak üzere sistem dizay-nı yapıyoruz. Ayrıca araştırma kuruluşları ve üniversitelerde bu konularla yakından ilgileni-yor. Bu düzenlemelerimiz saye-sinde sistemin düzenini bozma-dan, tamamen öngörülebilir bir şekilde yatırımların yapılmasını sağladık. Şirketlerin ellerinde ölçüm sonuçları olacağından yatırımın fizibıl olup olmayaca-ğını bilecek, finansman kolayla-şacak. Böylece güneş yatırımcı-ları gözleri kamaşmadan, neyi, nasıl hangi sıra ile yapacaklarını, nasıl yarışacaklarını ve hangi kriterlere uymak zorunda ol-duklarını görerek yol alacaklar.’’

Page 30: Milli politika372

30 OCAK 2011

Farklı modelleri birçok Batılı ülkede uygulanan aile hekim-liği, 2010 sonu itibariyle tüm Türkiye’de yaşama geçirildi. Ha-len 6 bin 367 aile sağlığı mer-kezinde, 20 bin 182 aile hekimi görev yapıyor. Hastalar yeni sis-teme ve aile hekimlerine kolay alıştı. Hem aile hekimleri, hem aile dostları, hatta nikah şahit-leri, arabulucuları bile oldu.

Sağlık Bakanlığı’nın bu yeni modelde yaptığı şimdiye ka-dar kendi mekanlarında, kendi doktorlarıyla sürdürdüğü birin-ci basamak sağlık hizmetleri-ni özelleştirmekti. Doktor ve hemşireleri kadrodan çıkardı, sözleşmeyle çalıştırmaya başla-dı. Sağlık ocaklarını aile sağlığı merkezine dönüştürmeleri için onlara kiraladı. İhtiyaç duyulan bölgelere yeni aile sağlığı mer-kezleri açmalarını istedi.

Aile hekimliğiyle hedeflenen sadece hastaların rahat etmesi değil. Aynı zamanda, hastala-rın en basit sağlık sorunlarında hastanelere başvurmalarının önüne geçmek. Dolasıyla sağlık giderlerinden tasarruf etmek. Ancak şimdilik hastaların yüzü-nü güldüren uygulama pek gül-lük gülistanlık değil. Hala gide-rilemeyen sorunlar var, üstelik üzerine yenileri de çıkıyor.

Sistemse asıl sınavı sevk zinci-rine geçildiği zaman verecek. Çünkü aile hekimliğinin mantığı tam da buna dayanıyor. Herkes kafasına göre hastaneye gi-demeyecek. Önce aile hekimi görecek, o uygun görürse kişi hastanenin yolunu tutabile-cek. Şimdi merak edilen, seçim öncesi risk almak istemeyen bakanlığın, sevk zincirini önü-müzdeki aylarda hayata geçirip geçirmeyeceği...

İNGİLTERE’DE BAŞLADI

Modern anlamda ilk aile hekim-liği 1947’de İngiltere’de başladı. Bunu takiben dünyanın birçok gelişmiş ülkesi de aile hekim-liği uygulamasına geçti. Ancak her ülke kendi gerçeklerine göre aile hekimliğinin evrensel ilkelerinden taviz vermeden

AileHekimliği Nedir?

Page 31: Milli politika372

31OCAK 2011

düzenlemelerle aile hekimliğini geliştirmeye çalışıyor. Bir ülke-de tüm sağlık sistemini başarılı uygulayabilmenin yolu birinci basamak sağlık hizmetlerinin iyi yapılandırılmasından geçiyor. Ancak bizde bundan bahsetmek çok zor. Çünkü Türkiye’de sağlık politikaları süreklilik arz etmiyor. Bugünün doğrusu yarın yan-lış olarak devre dışı kalabiliyor. İngiltere, İrlanda, Almanya ve diğer ülkelerde sevk zinciri var-ken bizde yok. Bu ülkelerde aile hekimine randevu sistemiyle başvurular kabul ediliyor. Bizde bu işin hala nasıl yapılacağı belli değil.

ALTI AYDIR ÜLKENİN TÜMÜNDE UYGULANIYOR

Aile hekimliğiyle ilgili kanun 2004’te çıkarıldı. İlk olarak da 15 Eylül 2005’te Düzce ilinde uygu-lanmaya başlandı. 2006’da 7, 2007’de 14, 2008’de 31, 2009’de ise 35 ile ulaşıldı. 13 Aralık 2010’da tüm ülkede aile hekim-liğine geçiş işlemi tamamlandı.

6 bin 367 aile sağlığı merkezin-de 20 bin 182 aile hekimi görev yapıyor. Ayrıca 961 toplum sağ-lığı merkezi kuruldu.

Planlama 3 bin 500 kişiye bir aile hekimi düşecek şekilde ya-pıldı. Ancak 2023 yılı hedefi, 2 bin kişiye bir aile hekimi düş-mesi.

Ülke genelinde 6 bin 519 aile sağlığı merkezinde 20 bin 244 aile hekimliği pozisyonu mev-cut. Pozisyonun yüzde 99.2’si dolu. Sözleşmeli aile hekimi olmayan yerlere il sağlık mü-dürlüklerince görevlendirme yapılıyor.

Hastaların birinci basamak (aile hekimi) tercihi yüzde 37’den yüzde 51’e çıktı. Bu hastaneye başvuruların azaldığı anlamına geliyor.

İNTERNET ÜZERİNDEN VE TELE-FONLA ÖĞRENEBİLİRSİNİZ

Kendinize en yakın aile sağlığı merkezlerine veya bulunduğu-nuz ilin il sağlık müdürlükleri-ne başvurarak aile hekiminizin kim olduğunu sorabilirsiniz. Ayrıca www.ailehekimliği.gov.tr ve www.saglik.gov.tr ve Alo 184 hattından T.C. kimlik nu-marasıyla öğrenmek mümkün. Eğer bir aile hekimine kayıtlı değilseniz, dilediğiniz bir aile hekimine veya bulunduğunuz yerdeki toplum sağlığı merke-zine giderek bir aile hekimine kaydolabilirsiniz. Aile hekimini değiştirmek isteyenler, hangi aile hekimine kaydolmak isti-yorlarsa o hekime başvurarak hekimini değiştirebilir veya bu-

lundukları yerdeki toplum sağlı-ğı merkezine dilekçeyle başvu-rabilir. Aile hekiminden hizmet alırken herhangi bir belge sun-mak gerekmiyor. Katılım payı ödenmiyor. Herhangi bir sosyal güvenlik kurumuna bağlı olma koşulu aranmıyor. Aile hekimi-nin yılda 30 gün izin hakkı var. Aile hekimi izne çıkacağı zaman kendi yerine bakacak başka bir aile hekimiyle anlaşıyor. Eğer anlaşacak bir hekim bulamazsa Sağlık Bakanlığı izinde olduğu süre için yerine görevlendir-meyle bir hekim veriyor.

SÜPERMEN OLMASI LAZIM

Sağlık Bakanlığı’nın aile hekim-lerine yüklediği görevleri alt alta yazınca, tüm bunları yapa-bilmesi için sihirli bir değneğe ihtiyaç duyduğunu düşünme-mek mümkün değil. İşte yeni sistemin getirdikleri ve aile he-kimlerinden beklenenler:

Koruyucu sağlık hizmetinin kapsamı genişletildi. Aşılama, gebe ve bebek takipleri, sağlık taramaları gibi koruyucu sağ-lık hizmetine sağlıklı hayatın teşviki programları da eklen-di. Aşılamalar, bebek ve gebe izlemleri, 15-49 yaş kadın iz-lemleri, tarama programları, D vitamini ve demir desteği, belli yaş gruplarına yönelik periyodik sağlık kontrolleri, ulusal hastalık kontrol programları gibi birçok koruyucu sağlık hizmeti aile he-kimlerinin sorumluluğunda yü-rütülmeye başlandı.

Tütünle mücadele, obezitenin önlenmesi, diyabet, kalp ve da-

Page 32: Milli politika372

32 OCAK 2011

mar hastalığı başta olmak üzere kronik hastalıkların önlenmesi ve erken tespiti uygulamaları gibi programlar koruyucu sağlık hizmeti kapsamına alındı. Artık aile hekimleri bu alanlarda far-kındalık oluşturulması, tutum ve davranış değişikliği geliştiril-mesi için çalışmalara katılıyor.

İşe giriş, evlilik, okul, sürücü belgesi vb. için gerekli raporlar yine aile hekimleri tarafından veriliyor.

Aşılama, gebe ve bebek izlem sorumluluğu doğrudan aile he-kimlerine verildi. Bu hizmetler daha çok ebeler üzerinden yü-rütülüyordu.

Ebe, hemşire, toplum sağlığı teknisyeni yanında acil tıp tek-nisyenlerinin de aile hekimli-ğinde görev yapmalarına ola-nak sağlandı.

Hekime ulaşmakta sıkıntı çeki-len kırsal bölgelere periyodik aralıklarla gezici sağlık hizmeti veriliyor.

Yatalak olup evde bakım alması gereken kişilere verilecek sağlık hizmeti aile hekimleri tarafın-dan koordine ediliyor.

SAĞLIK OCAĞI COĞRAFİ AİLE HEKİMLİĞİ NÜFUS TABANLI

Her ikisi de birinci basamak sağ-lık hizmeti sunuyor. Sosyalizas-yon uygulaması olarak bilinen sağlık ocağı uygulamasında, coğrafi bölgeler sağlık ocakla-rına paylaştırılıp bölge tabanlı hizmet veriliyor. Aile hekimli-ğindeyse nüfus tabanlı uygula-ma söz konusu. Bireye yönelik koruyucu sağlık hizmetleri, teş-

his, tedavi, bakım ve rehabili-tasyon hizmetleri aile sağlığı merkezlerinde sunuluyor. İçme suyu kontrolleri, çevresel olum-suzlukların takibi, salgın araştır-ması ve önlenmesi gibi toplu-ma yönelik bazı koruyucu sağlık hizmetleriyse toplum sağlığı merkezlerinde veriliyor.

HEKİM AÇIĞI OLAN YERLER

Ağrı: 2, Balıkesir: 2, Bilecik: 1, Bursa: 2, Çorum: 5, Diyarbakır: 6, Eskişehir: 9, Gaziantep: 5, Gü-müşhane: 1, Hakkari: 2, İstan-bul: 144, İzmir: 5, Kastamonu: 3, Kocaeli: 7, Ordu: 4, Rize: 1, Sakarya: 4, Sivas: 1, Şanlıurfa: 2, Van: 3, Zonguldak: 3, Aksaray: 2, Ardahan: 1

En memnun Konya en şika-yetçi Tekirdağ

Doğan Haber Ajansı muhabir-lerinin yurt genelinde yaptığı tespitlere göre, hekimlerin, ‘iş yoğunluğunu artırması’, ‘ekip çalışmasını ortadan kaldırması’ gibi sakıncalarına dikkat çektiği Aile Hekimliği sistemi, ‘pilot’ uy-gulama yapılan yerlerde büyük oranda oturdu. Bugüne kadar uygulamada özellikle küçük il-lerde halk memnun. Buralarda hem aile hekimine gidenlerin sayısı hayli yüksek, hem de memnuniyet oranı fazla. Büyük kentlerde sağlık hizmetlerinin üst düzeyde olduğu ve gelir dü-zeyinin yüksek olduğu yerlerde ise aile hekimine gidenlerin sayısı ve memnuniyet oranı da düşüyor.

Page 33: Milli politika372

33OCAK 2011

DHA’nın raporuna göre Osmaniye’de hasta memnuni-yeti yüzde 98 çıkıyor. İzmirliler klimalı bekleme odalarını sevi-yor. Muğla’da ciddi bir yığılma var, hastalar aile hekimliğindeki yoğunluktan kaçmak için ge-ceden hastanelerin acil servis-lerine başvuruyor. Tekirdağ’da bugüne kadar tam 12 bin kişi hekimini değiştirmek için baş-vuruda bulundu. Aile hekimliği uygulamasında il il son duru-mun detaylı dökümünü www.hurriyet.com.tr’den takip ede-bilirsiniz.

SİSTEMİ DESTEKLEYENLER

Önce sorunlar yaşandı ama kısa sürede giderildi

TURAN BUZGAN (SAĞLIK BA-KANLIĞI MÜŞTEŞAR YARDIMCI-SI)

HER İL KENDİNE ÖZGÜ: Bir il aile hekimliğine geçmeden önce yapılan çalışmalar, olduk-ça fazla zaman ve yoğun emek gerektirdi. İlin aile, nüfus ve coğrafi şartları, kırsal kesimde yaşayanların hizmet alma alış-kanlıkları gözden geçirildi. Aile hekimliği bölgeleri, ek personel ihtiyacı belirlendi, eksiklikler gi-derildi, aile sağlığı merkezi ola-rak kullanılacak olan binaların fiziki şartları düzenlendi, perso-nel eğitimi, kamuoyu hazırlandı. Uygulamaya ilk geçilen illerde tecrübe eksikliği, yeni problem-ler, sağlık personelinin konuyu o dönemde henüz sahiplenme-miş olması gibi sebeplerle bazı sorunlar yaşandı. Süreç içerisin-de tecrübe kazanılması, uygula-

manın görülmesi ve sağlık per-soneli arasında yaşanan kısmi muhalefetin de ortadan kalk-masıyla sorunlar giderek azaldı.

TASARRUF MALİYETİ DENGELE-Dİ: Her sistem iyileştirmesinin kendine ait bir maliyeti söz ko-nusudur. Hekimler ve aile sağlığı elemanlarına önceki durumları-na göre daha iyi mali haklar ve-rildi. Motive edici ve verimliliği arttırıcı olan bu uygulama, ikinci basamak sağlık hizmeti ihtiya-cının tüm sağlık hizmetleri içe-risindeki oranının azalmasına, yatırımların daha verimli ve ge-rekli alanlara yönlendirilmesine imkân tanıdı. Ortaya çıkan ek maliyetle elde edilen tasarruf birbirini dengeliyor.

AİLE HEKİMİ YETERLİ Mİ: Eski sistemde 5 bin sağlık ocağında yaklaşık 17 bin hekim görev ya-pıyordu. Yeni sistemde 20 bin 244’ü aile hekimi, 2 bin 246 toplum sağlığı hekimi yani top-lam 22 bin 490 hekim işbaşında. 6 bin 367 aile sağlığı, 961 de toplum sağlığı merkezi oluştu-

ruldu. Ülkemizde nüfusa oranla hekim sayımız gelişmiş ülkelere göre oldukça düşük. Hekimlerin ancak üçte biri pratisyen hekim veya aile hekimliği uzmanı. Bu kısıtlılıktan dolayı 3 bin 500 ki-şiye 1 aile hekimi verilebiliyor. Genç ve sağlıklı nüfusumuzun hala fazla olması ve sevk zin-cirinin zorunlu olmaması aile hekimlerimizin iş yükünü azal-tıyor. Hekim sayımız arttıkça aile hekimlerine bağlı nüfusu da azaltma imkânına kavuşacağız. Vatandaşın yaşadığı yere yakın, kolay ulaşılabilir sağlık kuruluş-ları oluşturuldu. Aile hekimliği öncesinde yaklaşık 5 bin sağlık ocağı hizmet verirken uygula-madan sonra birinci basamak sağlık kuruluşu sayısı 7 bin 480’e çıktı.

EN ÇOK RANDEVU ŞİKAYETİ GELİ-YOR: Başlangıç ilimiz Düzce’den itibaren Avrupa Birliği’nin EU-ROPEP standart ölçeğiyle va-tandaş memnuniyetinin seyrini takip ediyoruz. Aile hekimliğine geçişle birlikte memnuniyetler-de belirgin artış oldu. 2009’da yüzde 83, 2010’da ise yüzde

Page 34: Milli politika372

34 OCAK 2011

85’lik memnuniyet oranına ulaşıldı. 25 soruluk bu ölçekle yapılan araştırma sonuçlarına göre, sağlık ocağı uygulamasına göre aile hekimliğinden mem-nuniyet daha fazla. En çok aile hekimlerine telefonla ulaşıla-maması ve zamanında randevu alınamaması şikayet ediliyor. Bu zayıf alanların geliştirilmesi-ne çalışılıyor.

İLAÇ TÜKETİMİNİ AZALTACAK: Aile hekimliği uygulamasına geçilen illerde, vatandaşları-mızın birinci basamak tercihi yüzde 37’den yüzde 51’e çıktı. Başvurular içinde hastane payı azalıyor. Birinci basamakta mu-ayene sayısındaki artışla birlikte doğal olarak birinci basamakta ilaç tüketiminde de bir artış olu-yor. Bununla birlikte hastanele-re başvuru oranının azalmasıyla birlikte hastanelerdeki ilaç tü-ketimi azalıyor. Kişi başı yıllık sağlık kuruluşu başvurusundaki artışın az da olsa devam etmesi, ortalama yaşam süresinin artışı, kronik hastalık yükünün artma-sı gibi sebepler ilaç tüketimini arttıran önemli faktörler. Aile

hekimliği uygulamasının ilaç tü-ketimini azaltıcı etkisi özellikle orta vadede ortaya çıkacaktır.

Kirvelik yapan var

DR. HASAN ERAYDIN (AİLE HE-KİMLERİ DERNEKLERİ FEDERAS-YONU-AHEF BAŞKANI)

Aile hekimliğinden önce sağ-lık ocağı uygulamasında bu hizmetler kalabalık bir ekiple sunulurken şimdi bir aile heki-mi ve bir aile sağlığı elemanı bu hizmeti büyük bir özveriyle veriyor. Bu sağlık çalışanı açısın-dan düşünüldüğünde ek yükler getiriyor ve avantaj sağlamıyor. Ancak vatandaş açısından büyük avantajları var. Öncelikle her bi-reyin bir aile hekimi var ve al-dığı hizmet kıyaslanmayacak kadar kaliteli. Her zaman aynı hekimle karşılaşması vatanda-şımız tarafından memnuniyetle karşılanıyor. Ancak hastaların uygulamaya tam manasıyla uyum sağladığını söylemek zor. Henüz bir aile hekimi olduğunu bilmeyenler çok fazla. Herhangi bir aile hekimine kaydı olma-yan bireyler var. Eski alışkanlık-

larında ısrar edenler çok fazla. “Eczaneden şu ilacı aldım, bu ilacı yazar mısın” talepleri hala devam ediyor. Aile hekimlerine düşen en önemli görev, koru-yucu hizmetlere daha fazla za-man ayırmak olsa da yüklenen görevler nedeniyle bu hizmet-lere ayıracak zamanı maalesef kısıtlı. Hizmet önceliği poliklinik hizmetleri olmamasına rağmen uygulamada en çok zamanı ve iş gücünü poliklinik hizmetleri alıyor. Aile hekimliği sadece si-gara ve alkol değil her alanda koruyucu hekimlik yapılabilir. Obezite, diyabet, bulaşıcı hasta-lıklar ve daha birçok konuda.

Sorunların yanında oldukça gü-zel anekdotlar da var. Çok sıcak ilişkiler kuruluyor. Örneğin bazı illerde kız istemeye aile hekim-leri gidiyor. Kirveler aile hekim-lerinden seçiliyor. Düğünlerde aile hekimlerine özel ilgi gös-teriliyor. Hiçkimseyle paylaşıla-mayan özel konular aile hekim-leriyle paylaşılıyor.

BİREYİN SAĞLIK AVUKATI

Aile Hekimliği sorunları olan daha taze bir uygulama. Bunu ileriki yıllara taşımak ve daha verimli hizmet alabilmek için hepimiz geçmişten gelen alış-kanlıklarımızı bir kenara bıra-kıp aile hekimliğinin evrensel ilkeleri doğrultusunda işe ko-yulmamız lazım. Ayrıca birinci basamakla, 2 ve 3’üncü basa-mak sağlık hizmetlerini entegre etmek gerekiyor. Aile hekimli-ğini klasik hekimlik uygulama-sı olarak görmemek gerekiyor.

Page 35: Milli politika372

35OCAK 2011

Aile hekimi bireye doğumundan ölümüne kadar bakar ve ailenin sağlık avukatıdır.

KARŞI ÇIKANLAR

Sistem dökülüyor, aşılamada sorunlar başladı

PROF. MUZAFFER ESKİOCAK (HALK SAĞLIĞI UZMANI)

Aile hekimliği sistemi Dünya Bankası’nın dayatmasıyla kurul-du. Halk sağlığı uzmanları ola-rak biz bu uygulamanın doğru olmadığını kongre kararı olarak Sağlık Bakanlığı’na bildirdik. Aile hekimliğine geçilen ilk 10 il, sağlık ve insani gelişme endeksi açısından sorunsuz illerdi. Uygu-lamanın toplum sağlığına etkisi-ni değerlendiren bilimsel çalış-ma yapılmadan tüm Türkiye’ye yayıldı. Yasada 2 bin 500-3 bin kişiye bir aile hekimi verilecek deniyor. Hiçbir ilde bu rakam tutturulamadı. Rakamlar ortala-ma 3 bin 653 kişiye bir aile he-kimi verildiğini gösteriyor. Hala aile hekimliği kadroları boş. Do-lasıyla yüzbinlerce insanın aile hekimi henüz yok. Sağlıkta eşit-sizlikte bir derinleşme var. Ge-nel olarak durumu iyi olanların (orta ve üst düzeydekiler) sağlık hizmetlerini etkin kullanmakla ilgili pek sorunları yok gibi. Ama sağlık hizmetleriyle ilgili sorunu olanlar, yoksullar, eğitim düzeyi düşük olanlar. Bir grup insan var ki sağlık gereksinimleri olduğu halde ya farkında değiller, ya da gereksinimi olduğu halde parasızlıktan alamıyorlar, hiz-met alacakları yeri/aile hekim-lerini bilmiyorlar ya da sağlık

algısı farklı. Bunlara birilerinin bilinçle ellerini uzatması gerek. Şu anki sistem sağlık hizmetini sunulan bir hizmet olmaktan çıkardı, başvuruya dayalı hale getirdi. Mesela aşılamada so-runlar başladı. Aile hekimlikleri reçete üretim merkezlerine dö-nüştü. Toplum sağlığı merkezle-rinin durumu çok daha vahim. Dolayısıyla halk sağlığı hizmet-lerinde büyük aksamalar var. Sistemin neresinden tutarsanız dökülüyor.

Sevk zinciri denendi başarısız oldu

PROF. DR. ÖZDEMİR AKTAN (TTB İKİNCİ BAŞKANI)

Sağlık ocağından farklı bir düze-ne geçmedik. Tabelaları değişti aile sağlığı merkezleri oldu. İş-leyiş açısından da fark olmadı. Sağlık ocağı sisteminde ev ziya-retleri, koruyucu sağlık hizmet-leri mükemmel yapılmıyordu. Şimdi de aynı kötülükte devam ediyor. Ev ziyaretleri yapılmıyor, koruyucu sağlık hizmetlerine yeterli önem verilmiyor. Aile hekimliğinin mantığı sevk zin-cirine dayanır. Bu konuda hiçbir adım atılmadı. Çünkü hastane-lerde performans sistemi uy-gulanıyor. Hastaneler poliklinik-lerine gelen hastalarla ayakta duruyor. Hastanelere gidenlerin yüzde 70-80’inin aile hekimleri-ne gittiğini düşünsenize... Diğer taraftan sevk zinciri kurulduğun-da hastalar, sevk etme gereği duymayan hekimleri döver! Aile hekimi sevk ederse de parasını alamaz. Hekim-hasta kavgası

çıkar. Aile hekimliğinin ilk uy-gulandığı il olan Düzce’de sevk zinciri denendi ilk feryat eden tıp fakültesi oldu. Aile hekimliği maalesef tedavi edici hekimliği ön plana çıkarıyor. Koruyucu he-kimliği geride bırakıyor. Biz te-melde bunun için sisteme itiraz ettik. İkincisi de aile hekimliği yani birinci basamak sağlık hiz-meti kamu hizmeti olması ge-rekirken, özelleştirildi. Şu anda aile hekimlerinin tek yaptığı günde 100-150 poliklinik.

Canı isteyen gel bana evde bak diyor

ADINI VERMEK İSTEMEYEN AİLE HEKİMİ

22 yıllık hekimim. Aile hekim-lerinden beklenti çok yüksek. Reklamı çok fazla yapılıyor, va-tandaş da gördüğü, duyduğun-dan etkilenip aile hekiminden talep ediyor. Geçenlerde 40 yaşında bir kadın hasta “Buraya gelmek istemiyorum. Bir ran-devu alacağım, evime gelinsin” dedi. Kayıtsız şartsız hastanın isteğini yerine getirmemiz bek-leniyor. Aile hekimleri olarak kamu personeli değil, sözleş-meliyiz artık. Son çıkarılan ceza yönetmeliğinden tedirgin ol-mamak mümkün değil. Günde ortalama 60 hasta görüyorum. Kayıt için ev ziyaretlerimiz var ama evde sağlık hizmeti ver-mek görevlerimiz arasında de-ğil. Ama bu konuda vatandaşın beklentisi üst düzeye çıkarıldı. Canı isteyen, “Hastayım, gel evde bak” diyebiliyor.

Page 36: Milli politika372

36 OCAK 2011

Ucuzluk marketlerinde bile en

ucuz sütün litresi 1,5-2 lira ara-

sında satılırken üretici fiyat-ları-

nın 40-60 kuruşa düşmesi kafa-

ları karıştırdı. Fiyatlardaki düşüş

karşısında zor günler yaşayan

üreticiler ineklerini elden çıkar-

maya başladı. Tarım Başkanlığı

ise piyasaya müdahale etme

kararı aldı. İzmir, Manisa ve

Aydın’dan başlamak üzere gün-

lük 500 tona kadar süt alımı

gerçekleştirilecek.

Büyükbaş hayvancılıkta et ve süt üretimindeki dengenin bir türlü sağlanamaması üreticiyi mağdur ediyor. Önceki yıllarda da süt fiyatları düştüğü için süt inekleri kesime gitmiş, hayvan varlığı azalınca da et fiyatları yükselmişti. Et fiyatlarını denge-lemek amacıyla ithalat kapısı açılmış etin kilosu 35-45 liradan 20-25 TL’ye kadar gerilemişti. Benzer bir durum bugün yine yaşanıyor. Et fiyatları gerilediği için et üreticisinin sütçülük yap-maya başlaması sebebiyle sü-tün litresi 50 kuruşa kadar geri-

ledi. Süt fiyatlarındaki düşüş sebebiyle 2007,2008 ve 2009 yıllarında 1 milyona yakın süt ineğinin kesim için mezbahaya gittiğini aktaran sektör temsilci-leri benzer riskin 2011 için de geçerli olduğu görüşünde birle-şiyor. Üreticinin bir kilo süt kar-şılığı bir kilo yem alamadığını belirten Türkiye Kasaplar Fede-rasyonu Başkanı Fazlı Yalçındağ, çözüm bulunmaması halinde üç yıl önce yaşananların tekrar edeceğini söyledi. Yalçındağ üretici zarar ederken marketler-de sütün litresinin 1,5-2,5 lira-

Süttefiyatkrizi

Page 37: Milli politika372

37OCAK 2011

dan satılmasını anlayamadığını

belirtti.

Yeni bir süt krizinin kapıda oldu-

ğunu dile getiren Türkiye Ziraat-

çılar Derneği Genel Başkanı İb-

rahim Yetkin de hayvancılıkta

yaşanan et krizini atlatabilmek

için ithalata ağırlık verilmesi se-

bebiyle süt besiciliğinin alarm

verdiğini söyledi. Et besiciliğin-

den süt besiciliğine kaçış sebe-

biyle Türkiye’nin süt üretiminde

artış görüldüğünü belirten Yet-

kin, 2011 yılı başı itibarıyla süt

üretiminin geçen yılın aynı dö-

nemine göre yüzde 13,6 oranın-

da artarak, 12,6 milyon tona yükseldiğini bildirdi. Yetkin’in verdiği bilgilere göre üretimde-ki artışa rağmen tüketim mikta-rı artmayarak 8,6 milyon tonda kaldı. Yetkin, 2011 yılının ilk 3 ayı için süt üreticileriyle süt sa-nayicileri arasında yapılan pro-tokol gereği kilogramı 71,5 ku-ruştan alınması gereken sütün nisan ayı başlarında 50 kuruşa kadar düştüğünü kaydetti.

Süt fiyatlarına müdahale

Yaşanan gelişmeler üzerine Ta-rım Bakanlığı da fiyat düşüşünü önlemek içinpiyasaya müdahale

etme kararı aldı. İzmir, Manisa ve Aydın’dan başlamak üzere litresi 50 kuruşun altına düşen sütten, günlük 500 tona kadar alınacak. Türkiye geneline yayılacak proje kapsamında alımlar süt tozu tesisi bulunan 17 firma aracılığıyla yapılacak. Süt alımı için hükümetten, üreticilere günlük 300 bin lira kaynak aktarılacak. Alınacak sütler, süt tozuna dönüştürüldük-ten sonra iç pazarda kullanılacak. Tire Süt Kooperatifi Başkanı Mahmut Eskiyörük, fazla sütün piyasadan çekilmesinin, üretici-yi rahatlatacağını belirtti. Uygu-lamanın duyulmasıyla fiyatların 5 kuruş arttığı belirtildi.

Süt tüketimini ‘siyasiler’ teş-vik etmeli

Türkiye’de süt üretiminin artırıl-masının gerekli olduğunu dile getiren Türkiye Kasaplar Fede-rasyonu Başkanı Yalçındağ, si-yasilerden süt tüketimini teşvik etmelerini istedi. Yalçındağ’a göre kamunun yemek listesine süt ve süt ürünleri girebilir, açılışlarda gazlı içeceklerin yerine süt de konulabilir. Üretimdeki artışa paralel tüketim olmadığının altını çizen Yalçındağ, «İnsanımız süt ve süt ürünlerini tüketmekte fazlaca istekli değil. Kamu kurumlarımız süt tüketimini teşvik etmeliler. Siyasilerimiz toplantılarda süt içmeliler. Bu tür manzaraları görmek istiyoruz. Bu sayede va-tandaşın süt ve süt ürünleri tü-ketme alışkanlığı artabilir.» tav-siyesinde bulundu.

Page 38: Milli politika372

38 OCAK 2011

Dünya’nın ilk yüzenelektrik santrali

Karadeniz Holding’in hayata ge-

çirdiği Dosluk Enerjisi projesi

tüm dünyanın imdadına koşacak.

Dostluk Enerjisi projesinin baş-

langıcında imal etmiş olduğu

elektrik üretim gemileri şuan

Basra limanında Irak’a elekt-

rik temin ediyor. Projenin ikinci

ayağını hayata geçirmeyi plan-

layan Karadeniz Holding, Doğan

Bey, Rauf Bey, İrem Sultan, ve

Fatmagül Sultan gemilerinin ya-

pımına başladı.

Bu yüzen dev elektrik santralle-

ri Asya ve Afrika’da elektrikten

yoksun olan bölgelere enerji te-

min edecek. Aynı zamanda dün-

yanın her neresinde olursa ol-

sun ani enerji ihtiyacı olduğunda

bu gemilerin derhal müdahale

etme şansı da var. Tamamen

yerli sermaye ile üretilen yeni

yüzen enerji filoları çok yakın

zamanda denizlere açılacak.

Tamamı türk üretimi olan, Türk tersanelerinde Türk mühendisleri tarafın-dan imal edilen Dünya’nın ilk elektrik üreten gemileri, filoya dönüşüyor.

Page 39: Milli politika372

39OCAK 2011

Bakan Yıldız, Akkuyu’da kurula-cak nükleer santral için proje şirketinin, 9 şiddetindeki depre-me göre, Türkiye’nin en daya-nıklı, en sağlam binasını, yapısı-nı inşa edeceğini bildirdi. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, Keçiören Belediye Baş-kanlığının Kalaba Kent Meyda-nında, enerji verimliliğine iliş-kin düzenlediği basın toplantısı-nın ardından gazetecilerin soru-larını yanıtladı.

Bir gazetecinin, Akkuyu’da ku-rulacak nükleer santral için ilk kazmanın ne zaman vurulacağı-nı sorması üzerine, Japonya’da-ki depremin ve ve deprem son-rası oluşan tsunaminin etkileri-nin ve bunların sebeplerinin, nükleer güç santrallerinde oluş-turduğu hasarların izlendiğini, bunların henüz raporlanmadığı-nı, Uluslararası Atom Enerji Ku-rumu ve TAEK ile beraber bunla-rı an be an takip ettiklerini söy-ledi.

Güvenlik sistemlerinin tartışıl-masını doğru bulduklarını ve bunu Akkuya’da Ruslarla bera-ber yapılacak teknolojide bera-ber enine boyuna irdeleyecek-lerini ve uygulamasına geçe-ceklerini ifade eden Bakan Yıl-dız, şöyle devam etti: ‘’Biliyor-sunuz proje şirketi bir açıklama yaptı. Şu ana kadar Türkiye’de 9 şiddetinde deprem olmadı ama 9 şiddetindeki depreme göre, Türkiye’nin en dayanıklı, en muhkem binasını, yapısını ger-çekleştirmiş olacak proje firma-sı. Biz de bu konuda lisanslama-lar izinler ve denetimle alakalı görevimizi kamu kuruluşları olarak otorite olarak devam et-tireceğiz. Şu anda güvenlik ön-lemlerinin tekrar irdelenmesi, depremle alakalı analizlerin tekrar teyit edilmesi, tekrar göz-den geçirilmesi gerekiyor. Bun-ların hepsini tek tek, adım adım yaklaşık 11 başlıkta 88 tane ka-

lemi elden geçireceğiz, hem proje firması hem bizler olarak”.

“Türkiye’nin en sağlam binası olacak”

Türkiye’de 9 şiddetinde dep-rem olmadı ama 9 şiddetin-deki depreme göre, Türki-ye’nin en dayanıklı, en muh-kem binasını, yapısını gerçek-leştirmiş olacak proje firması. Biz de bu konuda lisanslama-lar izinler ve denetimle ala-kalı görevimizi kamu kuruluş-ları olarak otorite olarak de-vam ettireceğiz.

Page 40: Milli politika372

40 OCAK 2011

16-17 Mayıs 2011 tarihinde Kamerun’da 33 İslam ülkesinin katılımıyla yapılan toplantıda ‘helal gıda’ ile ilgili standartlar kabul edildi. Aynı zamanda bu 33 İslam ülkesi Türk Standart-ları Enstitüsü’nün (TSE) ‘helal gıda’ sertifikası vermesine onay verdi. 930 milyar helal gıda pa-zarının bulunduğu dünyada, bu

sertifikayı veren yalnızca 3 ülke bulunuyor. Bu ülkeler Malezya, Amerika ve İsrail. Bu 3 ülke yıllık 1 milyar dolarlık helal gıda bel-gesi veriyor. Türkiye’nin de bu belgeyi verir konuma ulaşması ile yılda 300 milyon dolarlık bir belge geliri olacak. TSE’nin bu belgeyi verebilmesinin kabul aşamasında İslam ülkelerine

yakın ilişkiler kurmamız adına ‘İslam Konferansı Teşkilatı ve Metroloji Enstitüsü’nün (SMI-IC) 3 yıllık giderini karşılayarak destek olduklarını söyleyen TSE Başkanı Hulusi Şentürk, bu kuru-mun yıllık 100 bin dolar civarın-da bir masrafı olduğu ve bunu karşılamanın bu belgeyi alma-larında büyük etkisi olduğunu

TSE HELAL GIDA BELGESİ VERECEK

TSE, ‘helal gıda’ belgesi vererek, Türk şirketlerinin ABD ve İsrail’e ödediği 100 milyon doların yurtta kalmasını sağlayacak. Kurum, ayrıca yabancılara

verdiği belgeyle yılda 200 milyon dolar gelir bekliyor.

Page 41: Milli politika372

41OCAK 2011

söyledi. Şentürk şöyle devam etti: “Bu kurumun yıllık maliyeti bize 100 bin dolar kadar. 3 odalı ofisler tutacağız. Bunun yanında çalışacak personelin maaşları-nı ödeyeceğiz. 3 yılda 300 bin dolar harcama yapacağız fakat bunun karşılığında 300 milyon dolar belge denetimi geliri elde edeceğiz. Bunun yanında İslam ülkelerine helal gıda ihracatı için belge alımı yapan Türk şirketle-rin belge için ABD ve İsrail’e öde-dikleri 100 milyonlarca dolarlık bir belge pazarı mevcut. Bizim bu belgeyi vermemizle Türk şir-ketlerinin İsrail ve ABD’ye öde-mek zorunda olduğu helal gıda denetim belgesi ücretinin de önüne geçmiş olacağız.” Şen-türk altyapı çalışmalarının hızla devam ettiğini hatırlatarak eylül ayından itibaren belge vermeye başlayacaklarını sözlerine ekledi.

İhracatımıza olumlu yansıyacak

Helal gıda pazarının 930 milyar dolarlık çok büyük bir pazar ol-

duğunu hatırlatan Şentürk, Türk ihracatçılarının bu sayede sa-haya 3-0 önde başlayacaklarını ifade etti. Şentürk “Bu aynı za-manda ambalaj ve nakliye sek-törünü etkiliyor. Dolayısıyla hem gıda hem ambalaj hem nakliye sektöründe yeni döneme adap-tasyonu diğer ülkelerden daha önce yapmak mecburiyetinde-yiz. Bu yönden biz her türlü iş-birliğine hazırız. İhracatımız bel-genin TSE tarafından verilmesi ile birlikte yükselecektir. Ame-rika ve İsrail’in uyguladığı gibi bürok-ratik engellerin karşımıza çıkmasını önleyecektir” diye ko-nuştu.

Katma değeri yüksek bir alan

Şentürk, standart ve kalitenin, Türkiye küresel rekabet gücünü artıracağını vurgulayarak, helal gıda ile dünya pazarında söz sa-hibi olmak, hatta bu pazarın en büyüğü olabilmek istediklerini söyleyerek, “Bununla ilgili de sanayicilerimize özellikle odala-

rımızla işbirliğimizi geliştirmek istiyoruz. Fiyat rekabeti sayesin-de dünya helal belgelendirme pazarında çok ciddi bir pay ala-biliriz. Bu alanda da Türkiye için ciddi bir dış gelir kapısı olabilir. Maliyeti düşük, geliri yüksek, katma değeri yüksek bir alan” diye konuştu.

AVRUPA’DA BU BİR REKOR

AB standartları Türklerle aynı

TSE’nin 57 yıldır standardizasyon konusunda çalışmalar yaptığını vurgulayan Şentürk, 35 bin ci-varında standartla dünyanın 10. ve Avrupa’nın 5. büyük kuruluşu arasında yer aldıklarını ve 68-69 bin ürün belgelendirmesi yap-tıklarını ifade etti. 70 ülke ve 96 kuruluşla protokol yaptıklarına da işaret eden Şentürk, AB stan-dartlarının yüzde 99.5’ini Türk standardı olarak kabul ettikleri-ni, bunun AB genelinde de rekor olduğunun altını çizdi.

Page 42: Milli politika372

42 OCAK 2011

Yıl sonuna kadar 2-B arazileri ile ilgili teknik çalışmanın bitiril-mesi planlanıyor. Sürecin 2012 yılında tamamlanması hedefle-niyor. Maliye’den edinilen bilgi-lere göre peşinat miktarının 500 lira olmasında geri adım atıl-madı. Rakam arazinin değerine göre değişecek. Hangi bedel üzerinden satış yapılacağı ko-nusunun ise 2011 sonuna kadar tamamlanacağı ifade edildi. Dü-zenlemeye son şeklini vermek için Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ile Orman ve Su İşleri Bakanlığı

tekrar bir araya gelecek. Maliye kaynakları, satış sürecinin yılba-şından itibaren başlayabileceği-ni kaydetti. 2-B’lerin satışından ilk aşamada 10-15 milyar lira gelir bekleniyor.

Teknik ve saha çalışmasının hazır olduğunu aktaran üst düzey bir ekonomi yetkilisi ise “Elimizde-ki çalışmada peşin rakamında herhangi bir değişiklik yapma-dık. Peşinat 500 lira ile başlayıp 2 bin liraya kadar çıkıyor. Ancak çalışma hükümete sunulduktan

sonra yeniden gözden geçirile-cek. Değişiklik yapılması istenir-se peşinat miktarları konusunda rakamlar farklılaşabilir.” diye konuştu.

Altyapı çalışmaları geçen yıl so-nunda hızlanan 2-B’lerin satışı seçimler sonrasına bırakılmıştı. 2012 yılı sonuna kadar tamam-lanması öngörülen 2-B’lerin sa-tışından ilk aşamada 10-15 mil-yar lira gelir elde edilebileceği hesaplanıyor. Milli Emlak Genel Müdürlüğü tarafından teknik alt-

Orman vasfını kaybetmiş arazilerin satışı, hükümet programına girerken, Maliye Bakanlığı konuya ilişkin çalışmalarını sürdürüyor.

2-B, HÜKÜMETPROGRAMINA

GİRDİ

Page 43: Milli politika372

43OCAK 2011

yapısı hazırlanan çalışmada satış miktarının hangi bedel üzerin-den yapılması konusunda son sözü Başbakanlık söyleyecek. Maliye’den üst düzey bir yetkili de “Rayiç bedel mi esas alınacak, yoksa Emlak Vergisi mi? Tarım arazisi olarak belirlenen bir arazi ile şehir merkezindeki bir mi ka-bul edilecek, biz şimdi bu konu-da tartışıyoruz.” değerlendirme-sinde bulundu. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ise önceki gün açıkladığı hükümet programın-da konuya ilişkin şunları söyle-mişti: “Orman vasfını kaybetmiş, ihmalle yıllardır fiilî kullanıma açılmış ve kazanılması mümkün

olmayan alanları kamu yararı ve kişisel fayda dengesi içerisinde tekrar düzenleyeceğiz.”

Arazilerin Satışı 36 ildenbaşlıyor

2-B olarak bilinen bu yerlerin satışının kadastro işlemleri ta-mamlanan 36 ilden başlama-sı planlanıyor. Müracaat parası için kademeli olarak artan cüz’î bir miktar talep edilecek. Kırsal kesimde tarımsal arazi için baş-vuru bedeli 500 lira olarak be-lirlenirken, aynı rakam belediye mücavir alan sınırının dışındaki yerleşim yerlerinde bin TL ön-görülüyor. Şehir merkezlerinde yer alan gecekondular için ise 2 bin lira başvuru bedeli üzerinde duruluyor. Taslağın ilk halinde hak sahiplerinden başvuru be-deli olarak 10 bin lira alınması maddesi yer alıyordu. Bu arazi-lerle ilgili müracaata ilişkin son rakam ise Başbakanlık tarafın-dan belirlenecek. Hazine’ye ait alanlar, Türkiye’nin yüzde 23’lük bölümünü oluşturuyor. Orman vasfını kaybetmiş arazilerin en fazla bulunduğu şehirlerin ba-şında Antalya geliyor. Antalya’yı Mersin, Balıkesir, Ankara, Sakar-ya, Muğla ve İstanbul gibi şehir-ler izliyor.

En fazla arazi Antalya’da

Yapılan ilk tespitlere göre Antalya’da 46 bin hektara yakın 2-B arazisi bulunuyor. Antalya Defterdarı Hidayet Mat, 2-B ara-zilerinin büyük çoğunluğunu be-lirlediklerini söyledi. Çalışmaları, Tapu Kadastro ve Orman Bölge müdürlükleri ile ortak yürüttük-lerini belirten Mat, “2-B’lerin tescil ve kullanım kadastro ça-lışmaları son bir senedir devam ediyordu. 2-B ile ilgili çalışmaları tamamlamak üzereyiz.” dedi. İlk belirlemelere göre Antalya’da 31 bin 481 hektar orman vasfını kaybetmiş arazi tespit ettiklerini belirten Mat, imarlı 2-B ile ilgili çalışmaların da devam ettiğini kaydetti. Antalya’da 2-B alan-larının yoğun olduğu Çalkaya ve Göçerler’e henüz girmediklerini aktaran Mat, şu bilgileri verdi: “Yaklaşık 15 bin hektar imarlı arazi ile birlikte Antalya’da top-lam 46 bin civarında 2-B alanı var. İmarlı 2-B’lere henüz gir-medik. Buralara yönelik tespit çalışmaları da devam ediyor.” Mat’ın verdiği bilgilere göre Antalya’da bilinenin aksine en fazla 2-B arazisi Kepez’de değil, Kaş’ta bulunuyor. Kaş’ta 6 bin 120, Manavgat’ta 5 bin 242 ve Aksu’da ise 4 bin 225 hektar or-man vasfını kaybetmiş arazi tes-pit edildi.

Page 44: Milli politika372

44 OCAK 2011

Son yıllarda çoğu kadın hami-le kalmakta zorlanıyor ve tıbbî destek alarak hamile kalma-ya çalışıyor. Bunun sebepleri arasında stresli hayat tarzı öne çıksa da uzmanlar en büyük etkenin dengeli beslenmemek olduğunu kaydediyor. Kadın hastalıkları ve doğum uzmanı Dr. Suat Erşahin, “Ya tek tip bes-leniyorlar ya da ilaç kullanarak zayıflamaya çalışıyorlar. Bu sağ-lıksız beslenme, kadınlık hor-monlarına zarar veriyor.” diyor.

Kadınlar, hem estetik hem de psikolojik yönden kendilerini daha iyi hissetmek için sürekli bir zayıflama derdi içinde. Sık sık diyet yapıyor veya tek tip beslenerek formunu korumaya çalışıyor. Özellikle de havaların ısındığı şu günlerde daha form-da görünebilmek adına çeşitli yöntemler denenmeye başlan-dı bile. Ancak kadınları saran bu zayıflık tutkusu birçok sağ-lık sorununa zemin hazırlarken, hamile kalmayı da engelliyor. Kadın Hastalıkları ve Doğum Uz-manı Dr. Suat Süphan Erşahin sık sık yapılan veya tek besin

içeren diyetlerin hormonal den-geyi bozarak, yumurtlamayı en-gellediğini söylüyor.

Dr. Erşahin, sık sık diyet yapma ve tek beslenme biçimi sebe-biyle hamile kalamayan birçok hastasının olduğunu ifade edi-yor. Erşahin şöyle konuşuyor: “Hastanın kilo dengesinin hızlı değişmesi, gebeliği etkiliyor, gebe kalması daha da güçleşiyor. Böyle durumda hastayı bekleti-yoruz. Belli bir kalori besleme veriyoruz. İnsülin mekanizması düzeldikten sonra hasta ancak hamile kalabiliyor.”

Uzmanlar, sık sık diyet yap-mayı önermedikleri gibi tek tip beslenmeyi de öngörmü-yor. Yeterli vitamin, mineral ve kaliteli protein alamamak, hormonların düzenli ve yeterli çalışmasını engelliyor. Kişinin gerekli protein, karbonhidrat ve yağları alması gerektiği-ni belirten Erşahin›e göre kişi zayıflayacağım derken, kendini daha çok hasta ediyor, vücuduna geri dönülmez hasarlar veriyor. Sağlığıyla uyuşmayan zayıflama

ilacı kullanmak yumurtaya zarar veriyor. Eğer mutlaka kilo verilecekse, uzman kişilerden yardım alınması, kulaktan dolma bilgilere göre hareket edilmemesi gerekiyor.

Doğurganlığın artması için sağ-lıklı beslenin

Doğurganlığın artması ve döl-lenmenin sağlıklı gerçekleşmesi için anne adayı, sağlıklı beslen-meli.

Ceviz, fındık, muz, greyfurt, portakal, mandalina, tahıllı ek-mek, yoğurt, süt, kivi, soya, bulgur, kereviz, brokoli, bezelye gibi besinler tüketin.

Hamile kalınmadan önce ideal kiloya ulaşın. Ancak ideal kiloya ulaşırken asla tek tip beslenme-yin.

Hamilelik sırasında herhangi bir hastalık dışında diyet yapmayın. Hamilelik sırasında şeker has-taları uygun bir diyet programı uygulamalı.

Doğurganlık yaşını geçirmeden önce (35 yaşına kadar) çocuk sahibi olun.

Sık sık diyet yapmak doğurganlığı etkiliyor

Page 45: Milli politika372

45OCAK 2011

Avrupa’da erkeklerde görü-len kanser vakalarının yüzde 10’unun, bayanlarda ise yüzde 3’ünün aşırı alkol tüketimin-den kaynaklandığı belirtildi. Tıp dergisi British Medical Journal (BMJ)’de yayınlanan araştır-ma raporuna göre, İngiltere’de 2008’de görülen 300 bin kanser vakasından 13 bininin aşırı alkol tüketimi ile ilgili olduğu vurgu-landı.

Bu konuda en kapsamlı çalış-malardan biri olarak gösterilen araştırma, İngiltere, Fransa, İtal-ya, İspanya, Yunanistan, Alman-ya, Hollanda ve Danimarka’da yaşayan; yaşları 37 ila 70 ara-sında değişen, 100 bin erkek ve 250 bin bayandan 1992-2005 yılları arasında alınan test so-nuçlarına dayanılarak yapıldı.

Araştırmada ayrıca, erkeklerin yüzde 45’i, bayanların ise yüzde

25’inde ağız, boğaz ve gırtlak kanserlerinin sebebinin alkol tüketimi olduğu kaydediliyor. Daha önceki bir araştırmada da aşırı alkol tüketimi sebebiyle dünyada her yıl 400 bin insanın kansere yakalandığı saptan-mıştı. Amerika Kanser Derneği ise, ABD’de kanserden hayatını kaybedenlerin yüzde 3’ünün al-kolden kaynaklandığını ortaya koymuştu.

Bilim adamları bunun başlıca sebebini, alkolün vücutta oluş-turduğu kimyasalın DNA’ya za-rar vererek kanser riskini arttır-ması olarak gösteriyor.

İngiltere Kanser Araştırma Merkezi’nde çalışan Epidemiyo-lojist Naomi Allen, gelecek yıl-larda alkolden kaynaklı kanser vakalarında artış olacağı yönün-de uyarıda bulunuyor. Son yıllar-da alkol tüketiminin büyük bir

oranda arttığına dikkat çeken

Allen, alkol kaynaklı kanser va-

kalarının çoğalmasından endişe

ettiğini belirtiyor. Allen, «Eğer

alkol kullanıyorsanız, bilin ki

sağlık güvenliğinizin sınırlarını

zorluyorsunuz. Alkol tüketimini

azaltarak kansere yakalanma

riskinizi azaltabilirsiniz.” şeklin-

de uyarılarda bulunuyor.

Potsdam-Rehbruecke Sağlıklı

Beslenme Merkezi’nde araştır-

macı Manuela Bergmann ise en

çok yaygın ve öldürücü kansere

yakalanmanın sebebi olarak al-

kol tüketimine işaret ediyor.

Aşırı alkol tüketimi ile gırtlak,

karaciğer, bağırsak ve meme

kanserleri arasında ilişki oldu-

ğunu ortaya koyan birçok araş-

tırma sonucu daha önce de ya-

yınlanmıştı.

“Alkol tüketimi kanser riskini artırıyor”

Page 46: Milli politika372

46 OCAK 2011

Kentsel dönüşüm 200 milyar dolarlık iş hacmi doğuracak

Fatih Sultan Mehmet’in,

İstanbul’u fethettikten sonra ilk

işi, harap olan bu kutlu kenti

imar etmek olur. Kurduğu vakıf-

lar sayesinde şehrin hem mima-

risi hem de çevre düzeni büyük

bir dönüşümün içine girer. Her-

kes İstanbul’u temiz bir payitaht

haline getirmek için seferber

olur.

O zamanlar Dersaadet yani

mutluluk kapısı denir İstanbul’a.

Fermanlarda, temizliğe dik-

kat edilmesine, yolda, sokakta,

meydanda halkı rahatsız edecek

çöplerin kaldırılmasına yöne-

lik emirler verilir. Fatih Sultan

Mehmed’in hassasiyeti, kendi-

sinden sonra gelen hükümdar-

lara örnek olur, onlar da şehrin

imarına ve temizliğine azami

gayret gösterir. Osmanlı’nın te-

mizlik anlayışı tüm dünyaya ör-

nek olur, dillerde dolaşır.

Araştırmacı Yazar Mehmet Ma-zak ve Fatih Güldal’ın hazırla-dığı ‘Tanzifat-ı İstanbul’ kitabı, Osmanlı’dan günümüze temizlik tarihi hakkında bilgi veren özen-li bir çalışma. Geçtiğimiz mayıs ayında Yeditepe Yayınevi’nden çıkan kitap, İstanbul’un Türkle-rin eline geçmesinden bugüne kadar olan süreçte tanzîfî yani temizliğiyle ilgili ilginç detay-lara yer veriyor. Billurlaşmış şehir kültürünü ve bu şehrin Avrupa’ya ve dünyaya örnek ol-muş temizlik kültürünü anlatıyor.

Çöpçüler, devlete para öder-miş

Osmanlı İstanbul’unda, sokak-ların ve konaklarda birikmiş çöplerin temizliğinden kadıya bağlı subaşının emrinde çalı-şan “Çöpçü subaşı” sorumludur. Çöpçü subaşı, sokakları acemi

oğlanlarına temizletir. Sayısı

bin kadar olan acemi oğlanla-

rı, garip kıyafetleri, matruş ve

keçe külahlarıyla dikkat çekerler

hemen. Sokaklardan geçerken

“çöp çıkaran, çöp çıkaran!” diye

bağırıp halkın çöplerini çıkarma-

larını beklerler. Arkalarında küfe

vardır ve küfeleri dolunca çöple-

ri denize atarlar.

Çöp çıkaranlara eskiden ‘Arayıcı

Esnafı’ da denirmiş. Bakın, ara-

yıcı esnafının nasıl bir hikâyesi

var: Arayıcı esnafı, kadıdan şeh-

rin süprüntülerini ve konaklar-

dan atık çöpleri toplamak üze-

re yıllık ihale alır, çöp topladığı

mahallenin gelir düzeyine göre

kadıya ücret öder. Çöpleri topla-

dığı için devletten ücret almadı-

ğı gibi devlete her yıl para verir.

Günümüzde durum tam tersi:

Belediyeler temizlik işçilerine

çalıştığı alana göre ücret ödüyor.

Osmanlı,sokaklarınasılsüpürdü?

Page 47: Milli politika372

47OCAK 2011

Arayıcı esnafın, sepet ve küfe-

lerle topladığı çöplerin sonraki

durağı Haliç ve Boğaz kenarla-

rındaki ‘tanzifat iskeleleri’ olur.

Çöpler, deniz kenarlarındaki

çamur teknelerinde ve tanzifat

kayıklarında ayrılır, içinde akçe,

mangır veya işe yarar başka

şeyler varsa çıkarılır, bunlar ge-

nelde çöpçülerin olur. Arta kalan

atıklar ise kayıklarla Adalar’ın

ilerisinde Marmara denizine dö-

külür. O devirde kimyasal atıklar

olmadığı için çöpler suda erir gi-

der, deniz kirlenmezmiş. 1850’li

yıllara, yani Şehremaneti’nin ku-

rulduğu döneme kadar temizliği

arayıcı esnaflar üstlenmiş.

Soğuk bir kış günü temizlik işçi-

leri görev başında.

Çöp arabaları ilk kez 1854’te

yapılır

1854’te kurulan Şehremaneti

(Belediye), şehrin çöp ve te-

mizlik işleriyle yakından ilgi-

lenmeye başlar. Çöp ve çöpçü

kavramları Şehremaneti’nin ku-

rulmasıyla birlikte telaffuz edilir.

Şehremaneti, 1868 yılında ilk

kez çöp arabaları yaptırır. Bu dö-

nemde İstanbul’un caddelerin-

de ve sokak aralarında dolaşan

‘arazöz’ denilen tahta el arabalı

çöpçüler, düşük bir ücret karşılı-

ğında evlerden çöpleri alır. Çöpü

fazla biriken ev kadınları, küçük

bir bahşişle birlikte çöplerini

belediyede kadrolu olan, resmi

kasketli, kahverengi elbiseli bu

temizlik görevlisine verir.

Dersaadet sokaklarına kadın

çöpçülerin eli değdi

Birinci Dünya Savaşı’nda erkek-

lerin neredeyse tamamı cep-

heye gidince Şehremaneti, ka-

dın çöpçüler almaya karar verir.

Osmanlı’nın nazik yaradılışlı,

vefakâr kadınları; kocaları, ba-

baları, amcaları, dayıları, oğulla-

rı orduya yazılınca Dersaadet’in

her türlü temizlik hizmetini gör-

me gayretine girer. Kimi zaman

fırıncılık, kimi zaman sütçülük

yapan kadınlar, bu kez şehir te-

mizliği için sıvar kolları.

Temizliğe kadın elinin değme-

siyle birlikte yeni bir dönem

başlar. Şehrin ana caddelerinin

her gün süpürüldüğü, temizlik

arabalarının muntazaman va-

zife yaptığı temizlik işinde ça-

lışan 1100 amelenin büyük bir

kısmının kadınlardan oluştuğu

tarihi belgelerde ifade ediliyor.

Savaş bittikten sonra, beledi-

yeler temizlik işlerinde yeni bir

düzenlemeye gider. Günümüz-

de belediyeler ihaleyle temizlik

firmalarıyla anlaşıyor, maaş kar-

şılığında İstanbul sokaklarının

temizliğini işçiler yapıyor.

‘Kaşıkçı Elması’nı çöpçüler bul-muş

Topkapı Sarayı’nda bulunan değeri paha biçilmez ‘Kaşıkçı Elması’nı da çöpçülerden birinin bulduğunu anlatıyor Mehmet Mazak. Hikâye şöyle: 1690’lı yıllarda İstanbul’da Eğrikapı çöplüğünde dolaşan arayıcı es-naftan biri, yuvarlak bir taş bu-lur. Yaymacı kaşıkçıya giderek üç tahta kaşığa değişir. Kaşıkçı götürür, bu taşı bir kuyumcuya 10 akçeye satar. Kuyumcu, taşı arkadaşlarından birine göste-rir; kıymetli bir elmas olduğu anlaşılınca diğeri sus payı ister. Aralarında kavga çıkar. Mesele Kuyumcubaşı’ya akseder. Ku-yumcubaşı, kavgacıların eline birer kese akçe vererek taşı alır. Fakat bu sefer de olayı Sadra-zam Köprülüzade Fazıl Ahmet Paşa duyar, taşı kendisi için sa-tın almaya hazırlanırken, me-sele padişaha gider. 4. Mehmet bir Hatt-ı Hümayun ile elması Saray-ı Hümayun’a getirtir ve sa-ray elmastraşına verilir. Eğrikapı çöplüğünde bulunan taş işlenin-ce meydana 48 kratlık nadide bir elmas çıkar. Kuyumcubaşı’ya bir kese bahşiş ihsan olunur.

Page 48: Milli politika372

48 OCAK 2011

Son yıllarda başarılı yapımların ardı ardına gelmesiyle Türk sine-masına yönelen seyirci, yapım-cıların da yüzünü güldürdü.

Geçen yılı 22 milyonu aşkın se-yirci ve 190 milyon 402 bin lira hasılatla kapatan, bu yılın ilk 6 ayında 13 milyon 582 bin seyirci ve 119 milyon 704 bin 680 lira hasılat elde eden Türk sinema sektöründe yıl sonuna kadar vizyona girecek 25 filmle gişe ve hasılat rekorlarının kırılması bekleniyor.

Box Office Türkiye’den derlenen bilgiye göre, bir dönem özellikle Hollywood yapımlarının yoğun şekilde izleyici çektiği Türkiye’de, son yıllarda yerli filme yapılan yatırımlar, yapımcıların umutla-rını boşa çıkarmadı.

Her geçen yıl başarılı yerli ya-pımların ardı ardına vizyona gir-mesi, uluslararası yarışmalardan ödülle dönen filmlerin sayısının artması, Türk seyircisinin rotasını da yerli yapımlara çevirdi.

Türkiye’de 2005 yılında vizyona giren 29 yerli filmi 11 milyon 457 bin 34 kişi izlerken, bu yı-lın ilk 6 ayında vizyona giren 45 Türk filmini seyretmek için 13 milyon 582 bin 764 kişi sinema-ya gitti.

İzleyici ve vizyona giren film sa-yısının artmasına paralel olarak elde edilen hasılat da her geçen yıl artış gösterdi. 2005 yılında 72 milyon 790 bin lira olan hasılat, bu yıl 119 milyon 704 bin 680 liraya yükseldi.

Türkiye’de 2006 yılında 34, 2007 yılında 43, 2008 yılında 51, eko-nomik krizin yaşandığı 2009 yılında 70, 2010 yılında 66 ve 2011 yılının ilk 6 ayında 45 Türk filmi vizyona girdi.

Geçen yıl Türkiye’de toplam seyirci sayısı son 20 yılın en yüksek seviyesine ulaşarak, 41 milyon 534 bin 79 olarak kayde-dilirken, bunların yarıdan fazla-sı Türk filmlerine gitmeyi tercih etti. Geçen yıl 22 milyon 185 bin 739 kişi sinemaya yerli yapımları izlemek için gitti.

Bu yıl ise 22 milyon 946 bin 735 sinema seyircisinden 13 milyon 582 bini 764’ü Türk filmlerini izlemeyi tercih etti. Yıl sonuna kadar vizyona girmesi beklenen

Yerli sinema sektörü rekora koşuyor

Page 49: Milli politika372

49OCAK 2011

25 yeni filmle gişe ve hasılat ra-kamlarında rekor kırılması bek-leniyor.

Gişe hasılatı açısından da altın yıllarını yaşayan Türk sineması-nın hasılatı 2005 yılında 72 mil-yon 790 bin 20 lira, 2006 yılın-da 119 milyon 266 bin 916 lira, 2007 yılında 88 milyon 206 bin 505 lira, 2008 yılında 171 mil-yon 186 bin 425 lira, 2009’da 147 milyon 755 bin 564 lira, 2010 yılında 190 milyon 402 bin 346 lira oldu.

-YIL İÇİNDE EN ÇOK İZLENEN YİNE BİR TÜRK FİLMİ OLDU-

Bu yıl içinde vizyona giren yer-li ve yabancı toplam 282 filmi toplam 22 milyon 946 bin 735 kişi izlerken, yıl içinde en çok izlenen yapım da yine bir Türk filmi oldu.

Sinemalarda 7 Ocakta gösteri-me giren, başrollerini Demet Akbağ ve Ata Demirer’in pay-laştığı yönetmen Hakan Algül’ün

devam filmi ‘’Eyyvah Eyvah 2’’yi vizyonda kaldığı 25 hafta 3 gün-de toplam 3 milyon 931 bin 443 kişi izlerken, film 36 milyon 572 bin 22 lira hasılat elde etti.

Hasılat ve izleyici sayısı açısın-dan ‘’Eyyvah Eyvah 2’’ adlı fil-mi 21 milyon 844 bin 318 TL ile ‘’Aşk Tesadüfleri Sever, ‘’17 mil-yon 272 bin 73 lira ile ‘’Kurtlar Vadisi: Filistin’’ izledi.

-’’RECEP İVEDİK’’ SERİSİ HASILAT ŞAMPİYONU-

Şahan Gökbakar’ın ‘’Recep İve-dik’’ karakterinin maceralarını anlattığı 3 filmden oluşan seri ise tüm zamanların en çok izle-nen ve en çok hasılat yapan Türk filmi olarak tarihteki yerini aldı.

Vizyonda kaldığı süre boyunca ‘’Recep İvedik 1’’i 3 milyon 325 bin 842 kişi, ‘’Recep İvedik 2’’yi 4 milyon 333 bin 116 kişi ve ‘’Recep İvedik 3’’ü 4 milyon 301 bin 641 kişi olmak üzere top-lamda 11 milyon 960 bin 599 kişi izledi.

‘’Recep İvedik 1’’ 28 milyon 710 bin 632 lira, ‘’Recep İvedik 2’’ 33 milyon 493 bin 187 lira ve ‘’Re-

cep İvedik 3’’ 30 milyon 172 bin

270 lira olmak üzere toplam 92

milyon 376 bin 89 lira hasılat

elde etti.

‘’Recep İvedik’’ serisini Mahsun

Kırmızıgül’ün yönetmen kol-

tuğuna oturduğu 3 film izledi.

‘’New York’ta Beş Minare’’ adlı

filmi 3 milyon 474 bin 459 kişi,

‘’Güneşi Gördüm’’ adlı filmi 2

milyon 491 bin 313 kişi ve ‘’Be-

yaz Melek’’ adlı filmi 2 milyon

32 bin 410 kişi olmak üzere top-

lamda 7 milyon 988 bin 182 kişi

izlerken, toplam hasılat 65 mil-

yon 342 bin 984 oldu.

Mahsun Kırmızıgül’ün filmleri-

nin ardından sinemaya en fazla

izleyici çeken filmler ise televiz-

yon dizisinin devamı niteliğinde

çekilen ‘’Kurtlar Vadisi’’ serisi

oldu.

‘’Kurtlar Vadisi: Filistin’’ adlı filmi

2 milyon 24 bin 383 kişi, ‘’Kurtlar

Vadisi: Gladio’’ adlı filmi 876 bin

810 ve ‘’Kurtlar Vadisi: Irak’’ adlı

filmi 4 milyon 256 bin 567 kişi

olmak üzere toplam 7 milyon

157 bin 760 kişi izledi. 3 filmden

toplam 51 milyon 619 bin 819

lira hasılat elde edildi.

Page 50: Milli politika372

50 OCAK 2011

Bursa valiliğinin, Arap turistle-rin, Bursayı ziyaret etmelerini sağlamak için gerçekleştirdiği çalışmalar meyvesini vermeye başladı. Yirmi iki Arap ülkesinin üye olduğu Arap Birliği Turizm Teşkilatı, Bursa’yı 2013 Turizm Başkenti ilan edeceğini açıkladı.

Arap halkının tatillerini geçirmek için en fazla tercih ettikleri ülke-ler arasında olan Türkiye, iller bazında da zenginliklerine göre turizm potansiyellerini kullana-rak turist çekmeye çalışıyor. Bu

amaçla Bursa valiliğinin, 80’li yıllardaki gibi fazla sayıda Arap turistin Bursa’yı tekrar ziyaret etmesini sağlamak için, yaptı-ğı çalışmaları örnek verebiliriz. Bursa Valiliği’nin Arap Birliği Turizm Teşkilatı ile birlikte yü-rüttüğü ‘Ramazan’da Bursa’ya’ projesiyle ilerleyen ilişkiler so-nucunda Bursa, Arap dünyasının turizm başkenti oluyor.

Yirmi iki Arap ülkesinin üye ol-duğu Arap Birliği Turizm Teşkila-tı, 2013 Turizm Başkenti olarak

Bursa’yı ilan edeceğini açıkladı.

Arap halkı Türkiye’yi özellikle

tarihi için tercih ediyor. Uzun yıl-

lar Osmanlı Devleti’nin Başkenti

olan Bursa’da dönemin önemli

bir çok eserine ev sahipliği yapı-

yor. Osmanlı Devleti’nin tarihini

yansıtan Bursa’yı, Arap halkının

tekrar eskisi gibi ziyaret etmesi

amaçlanıyor. Turizm başkenti

ilanının ardından, Bursa’nın tu-

rizmde eski parlak zamanına

dönmesi bekleniyor.

BURSA ARAPLARIN TURİZM BAŞKENTİ

Page 51: Milli politika372

51OCAK 2011

Page 52: Milli politika372

52 OCAK 2011