kamu emekçileri bülteni-2011 nisan

24
Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber, ya hiçbirimiz! Aylık bülten * Sayı 39 Nisan 2011 k k amu e e mekçileri b b ülteni M K 2011 1 Mayıs’ı yaklaşıyor. Bu 1 Mayıs’a, ülkemizin yeni bir seçim sürecine girdiği, işçi ve emekçilerin sosyal kazanımlarına dönük saldırıların boyutlandığı, diktatörlüklere karşı başkaldıran Ortadoğu haklarına karşı yeni bir emperyalist saldırının başladığı bir süreçte giriyoruz. Sermayenin saldırıları sandıkta değil, sokakta parçalanabilir! Sermaye düzeni, bir kez daha işçi ve emekçileri sandığa çağırıyor. Onlar sermaye adına saldırı yasalarını ve www.sosyalistkamu.com [email protected]

Upload: sosyalist-kamu-emekcileri

Post on 30-Mar-2016

233 views

Category:

Documents


6 download

DESCRIPTION

Kamu Emekçileri Bülteni-2011 Nisan

TRANSCRIPT

Page 1: Kamu Emekçileri Bülteni-2011 Nisan

Mart 2008 H Sayı 25 He-mail: [email protected]

Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber, ya hiçbirimiz!

Aylık bülten * Sayı 39 Nisan 2011

kkamu eemekçileri bbülteni

M K

2011 1 Mayıs’ı yaklaşıyor. Bu 1 Mayıs’a, ülkemizin yeni bir seçim sürecine girdiği, işçi ve emekçilerinsosyal kazanımlarına dönük saldırıların boyutlandığı, diktatörlüklere karşı başkaldıran Ortadoğu haklarına karşıyeni bir emperyalist saldırının başladığı bir süreçte giriyoruz.

Sermayenin saldırıları sandıkta değil, sokakta parçalanabilir!

Sermaye düzeni, bir kez daha işçi ve emekçileri sandığa çağırıyor. Onlar sermaye adına saldırı yasalarını ve

[email protected]

Page 2: Kamu Emekçileri Bülteni-2011 Nisan

2 - www.sosyalistkamu.com

emperyalist metropollerde hazırlanan liberal saldırılarıhayata geçirecek, emperyalizmin Ortadoğu projesiçerçevesinde ülkemizin ABD emperyalizmine veNATO’ya taşeronluğunu sürdürecek yeni bir parlamentooluşturmak için bizleri sandığa çağırıyorlar. Burjuvameclisi, gerçek iktidar ilişkilerini gizleyen vemilyonlarca emekçiyi aldatmayı sağlayan bir kurumdanbaşka bir şey değildir. Hangi burjuva partisi hükümetolursa olsun, gerçek iktidar ülkenin her türlüzenginliğine sahip olan sermaye sınıfının elindedir.Polisi ve ordusuyla, parlamentosu ve hükümetleriyle tümdevlet kurumları sermayenin hizmetindedir. Seçimsonuçları ne olursa olsun, biz işçi ve emekçilerinyaşamında olumlu hiçbir değişiklik olmayacaktır.Bugüne kadar gelmiş geçmiş tüm hükümetler dönemiişçi ve emekçilerin sosyal haklarının bir bir tırpanlandığı,işsizlik ve yoksulluğun büyüdüğü, liberal saldırıprogramlarının aksamaksızın uygulandığı dönemlerolmuştur. İşçi sınıfı ve emekçilerin mücadele birliğininsağlanmadığı koşullarda, bundan sonra da bu böyleolacaktır.

Biz kamu emekçilerini ise seçim sonrasında yoğunbir saldırı dönemi beklemektedir. Eğitim ve sağlık baştaolmak üzere kamu hizmet kurumlarının tasfiyesi veözelleştirilmesine dönük adımlar devam etmektedir.Kamu emekçilerinin iş güvencesini ortadan kaldırmayadönük hazırlanan 657 değişiklik tasarısı seçimsonrasında bizleri beklemektedir. Kamu kurumlarındataşeron ve sözleşmeli çalışma yaygınlaşmakta, kamuemekçilerine 4/C köleliği ve esnek çalışmadayatılmaktadır. İşçilerin kıdem tazminatı, bizlerin ise işgüvencesi hedefe konurken, milyonlarca işsiz yoksullukbatağında çırpınmaktadır. Sermayenin liberal saldırıprogramları sosyal sorunlara çözüm üretmek şöyledursun, onları daha da büyütmekten başka bir sonuçvermemiştir ve veremez. İşçi ve emekçiler olarak bizlerise şu veya bu düzen partisine oy vererek bu saldırılarıdurduramayız. Çünkü seçtiklerimiz bizzat bu saldırıprogramlarını uygulamak üzere bizden oyistemektedirler. İşçi sınıfı ve emekçiler, bu saldırıprogramlarını ancak ve ancak, örgütlü ve birleşik birmücadele ile püskürtebilir, ancak bu mücadele ile yenikazanımlar elde edebilir. İşte bu nedenledir ki bizlerintercihleri seçim sandıkları değil, sokaklar, grevler ve 1Mayıs alanları olmalıdır.

Ortadoğu halkları ile dayanışmayı büyütmek,emperyalist haydutluğa ve işbirlikçilerine

dur demek için 1 Mayıs alanlarına!

Ortadoğu halklarının diktatörlere ve diktatörlüklerekarşı giriştikleri ayaklanmalar, emperyalist haydutlarınve onların işbirlikçilerinin müdahaleleri ile bastırılmakisteniyor. Daha dün Irak’a “demokrasi getirme” adınagirip yüzbinlerce Iraklıyı katledenler, şimdi aynı oyunuLibya üzerinde sergiliyorlar. Ortadoğu’da yaşananayaklanmalar kapitalist dünya düzenini kaygılandırıyor.Ortadoğu’daki diktatörlerin gerisindeki gerçek güç olanemperyalistler, yağdırdıkları bombaları bu diktatörlerekarşı bir müdahale gibi göstererek gerçek amaçlarınıperdelemek istiyorlar. Gerçekte ise onlar, diktatörlerdeğişse bile, diktatörlükleri ve Ortadoğu kaynaklarıüzerindeki denetimlerini korumayı amaç ediniyorlar.İşbirlikçi sermaye iktidarı ise ülkemizi emperyalizminhizmetinde Libya’ya dönük müdahaleye ortak etmişbulunuyor.

Biz işçi ve emekçiler ise, emperyalist haydutluğa veişbirlikçilerinin ülkemizi bu haydutluğun taşeronu olarakkullanılmasına dur demek, Ortadoğu halkları iledayanışmayı yükseltmek için tepkimizi 1 Mayısalanlarına taşımalıyız. Özgürlükleri için direnenOrtadoğu halklarıyla, hakları için direnen işçilerlegücümüzü birleştirmeli, haklarımız ve geleceğimiz içinonbinler halinde 1 Mayıs alanındaki yerimizi almalıyız.

Sosyalist Kamu Emekçileri

Page 3: Kamu Emekçileri Bülteni-2011 Nisan

www.sosyalistkamu.com - 3

Halkları köleleştirme projesi olan Büyük OrtadoğuProjesi (BOP), yeni sürece uyarlanarak bu kez deLibya’da kirli yüzünü gösterdi. Emperyalist-kapitalistefendiler ve uşakları, Ortadoğu halklarının açlığına,sefaletine ve uğradıkları barbarca zulme seyircikalırken, Libya için bir anda “Barış Gönüllüsü” olarakkolları sıvadılar. Emperyalistlerin kirli savaş gücüNATO, insani yardım ve barış adı altında halklarınbaşına bomba yağdırmaya, Libya topraklarınıyağmalamaya başladı. Libya’dan sivil ölüm haberleribir bir gelmeye başladığından bu yana emperyalistler dekasalarını kan ve gözyaşı üzerinden sağlanan rantladoldurdular. ABD borsası 12 puan birden yükseldi.Silah tekelleri yağmadan paylarını milyon dolarlarolarak aldılar.

Diktatörler ve çeteleri, emekçilerin iradesine teslim oldu

Tunus’ta Aralık ayında başlayan halk isyanısonucunda, 23 yıldır Tunus halkının kanını emen BinAli ve ailesi, emekçilerin haklı öfkesi ve kararlılığı ile14 Ocak’ta ülkeden kaçmak zorunda kaldı. Bin Ali’ninülkeden kaçması halk isyanını bitirmek bir yana daha daalevlendirdi. Tunus meydanları gece gündüz demedengösterilere ev sahipliği yaptı. Devletin kurumlarınıhedef alan eylemler gerçekleştirildi. İsyan son

günlerinde işçi grevleri ile de destek gördü. Kitleler“Bin Ali’nin gitmesi yetmez, geçici hükümet istifaedinceye kadar buradayız” diye haykırdılar. Emperyalistdevletler ve Ortadoğu-Kuzey Afrika’daki diktatörlerTunus isyanını korku ile izlerlerken isyan ateşi başkaülke topraklarını da sardı. Cezayir, Mısır, Libya,Suriye... Emekçiler uğradıkları zulümlerin, acıların,katliamların hesabını sormak için meydanlara sel olupaktılar. Bu ülkelerdeki eylemler de, tıpkı Tunus gibikitleselleşerek devam etti. İsyan dalgasının hızlayayılmanın ardında her ülkede farklı boyutlarda ortayaçıksa da hep aynı sorunlar yatıyor. İşsizlik, yoksulluk,neoliberal saldırılar, krizler, ağır vergiler...

İşçi ve emekçilerde emperyalist-kapitalist sisteminyarattığı bozgun ve talana karşı bıçağın kemiğedayandığı gün gelmişti artık. Sıra emperyalistlerinbölgedeki en sadık uşaklarından olan Mübarek’egelmişti. Diktatörlüğün tüm baskı ve terörüne direnenMısır halkı, Mübarek’e hızla geri adım attırmayabaşladı. Emekçilerin ücretlerinde yapılan iyileştirmelerekarşın, Mübarek’in Eylül ayına kadar yönetimde kalmahesabı ve bir dizi çabası sonuçsuz kaldı. 18 günde Mısırhalkı Mübarek’in ipini çekti. Yönetimde kaldığı süreçtehizmette kusur etmediği emperyalist efendiler bile, birsüre sonra isyana müdahalede yetersiz kaldı.Mübarek’in devrilmesine engel olamadı.

Özellikle de Suriye’deki halkın Baas Rejimine karşı

Emperyalistlerin “barış” aldatmacasıve ardında yatan gerçekler

Page 4: Kamu Emekçileri Bülteni-2011 Nisan

4 - www.sosyalistkamu.com

başlattıkları ayaklanmada işçi ve emekçilerin taleplerive eylemlilikleri gün yüzüne çıktı. İş, ekmek, insancayaşam, basın özgürlüğü, olağanüstü hal uygulamalarınınkaldırılması; en çok talep edilen haklar oldu. Ancakdiğer Kuzey Afrika ve Ortadoğu ülkelerinde olduğu gibidevrimci niteliklerden yoksun, samimiyetsiz örgütlerinisyana yön vermesi kitleleri mezhepsel-dinsel gerici birtutumdan tam anlamı ile kurtaramadı. Henüz sınıf vedevrim bilincinden yoksun olsa da ezilen halklar, işçi veemekçiler, ancak birlikte mücadele edilerekkazanılacağını insanlık tarihine silinmemek üzere birkez daha yazdılar.

Libya’da yaşanan süreç ve emperyalist saldırganlık

Çürümüş krallıklara ve diktatörlüklere başkaldırınınbir adresi de Libya oldu. Libya’daki halk ayaklanması,Tunus ve Mısır’dakilerden farklı yönlere sahipti. BinAli ve Mübarek ABD’nin bölgedeki gönüllü taşeronlarıiken; Kaddafi sözde anti-emperyalist tutumlarsergileyip, yer yer ABD’ye kafa tutabiliyordu. Ayrıcapetrol ve doğalgaz yatakları bakımından KuzeyAfrika’nın en zengin ülkesi olması nedeniyleemperyalistlerin uzun süredir gözdesi haline gelmişti.Libya’nın özgül koşulları, isyanın gelişimi veemperyalistlerin sürece müdahalesine yön veriyordu.İsyanın filizlenmeye başlamasından itibaren Mısır veTunus’tan dersler çıkaran Kaddafi rejimi yoğungüvenlik önlemleri aldı. Göstericiler 40 yıldır süregelensosyal adaletsizlik, gelir dağılımındaki uçurum, anti-demokratik uygulamalara karşı meydanları inletirken,Libya yönetimi füze ve silahlarıyla tüm baskı aygıtlarınıkullandı. Libya’nın diğer ülkelerle olan iletişimini kesti,habercileri rehin aldı. “Libya, Mısır ve Tunus’abenzemez, sonuna kadar mücadele edeceğiz. Gerekirsetüm ülkeyi yakar yıkarız” diyen Kaddafi,ülkeyi savaş alanına çevirdi. Kaddafi’nintüm çabası kısa sürede alaşağıedildi. Ülkenin doğusu vebatısındaki kentlerin büyük bir kısmıgerilla güçlerinin eline geçti. “Askeribirlikler” kuran isyancı halk,Kaddafi’nin hava saldırılarınakarşı da direndi. İçerde bugelişmeler yaşanırkenemperyalistler de Libya isyanı

üzerinden kirli tezgahlarını uygulamak için hareketegeçtiler. İsyancı güçlerin Mısır ve Tunus’takikazanımları ve Kaddafi’nin süreç ilerledikçe zayıflayaniktidarı, emperyalistlerin kartlarını Kaddafiyönetiminden yana oynamalarına engel oldu. Libyahalkını Kaddafi’nin saldırganlığından kurtarmakboyunlarının borcu olduğu açıklamaları ardı ardınageldi. İlk harekete geçen, petrol kralı Kaddafi’ninmilyon dolarlık serveti ve bölgede başka teşeron ülkeleryaratmak hayali ile iştahları kabaran ABD ve İngiltereoldu. Akdeniz’den harekete geçen iki emperyalisthayduta karşın Fransa daha temkinli davranarakBirleşmiş Milletlerin kararının gerekli olduğunuaçıkladı.

Nihayet kirli savaş için sabırsızlanan haydutlarABD’nin başını çektiği bir komisyonla füze saldırısına19 Mart’ta başladılar. 112 füze ile 20 hedef vuruldu.Emperyalist kudurganlık ilk birkaç gün içinde yüzlercekişinin yaralanmasına ve onlarca masumun ölmesineyol açtı. İlk günden itibaren Libya üzerinden yapılanemperyalist planların ne denli ciddi boyutlarda olduğu,saldırının emekçi halkın ödediği bedellerle ortayaserildi. Libya’ya sözde “insani yardım” için masayaoturan emperyalistler, saldırının komutasını NATO’yadevrederek daha örgütlü bir güçle savaşı sürdürmekararına vardılar. Libya halkına uygulanacak yıkım vevahşet, Türkiye ve gerici Arap rejimlerini de içine

alarak genişletildi.

Türkiye’nin ne işi varLibya’da!

Libya halkınınuğradığı işkence vezulmün karşısında yeraldıkları yönünde

pervasızca açıklamalaryapan AKP hükümetinin

kısa zamanda maskesidüştü ve

Page 5: Kamu Emekçileri Bülteni-2011 Nisan

www.sosyalistkamu.com - 5

safını belli etti. Tezkereyi beklemeden savaş gemilerinisaldırganlarının hizmetine sunan AKP, saldırıplanlarının yapılmaya başladığı günlerden beri gizligörüşmelerle emperyalistlerden yana taraf olabilmekiçin canla başla çalıştı. Daha NATO’nun komutasıtartışılırken, efendilerinin buyruklarına sadık kalarakmeclisten jet hızıyla maşalık tezkeresini geçirdi.Sadece AKP değil, CHP’de maşalığa evet diyerekdemokrat-solcu olma konusundaki ikiyüzlülüğünükanıtlamış oldu. İzmir’in saldırının karargah üssüolması ile AKP hükümetinin emperyalizme uşaklıktazaferi taçlandırıldı. İzmir 25 Mart’tan bu yanaemperyalistler ve savaşın destekçileri tarafındankarargah olarak kullanılıyor. Yalancılıkta sınırtanımayan AKP hükümeti ve Türk burjuvazisi,NATO’nun üslerinden birine sahip olmanın ülkeyebüyük kazançlar getireceğini döne döne ifadeediyorlar. Libya halkının kanından elde edilecekrantları öve öve bitiremiyorlar. AKP’nin seçim öncesiböyle bir suç şebekesine ortaklık yapması, kaygılarınıbir kat daha arttırmış görünüyor. Bu yüzden günübirlik“müslüman kardeş” Libya halkının Kaddafi’ninzulmünden kurtarılması için savaşa destek verildiğikonusunda açıklamalar yapılıyor. Son olarakRasmussen ile AKP’nin şefleri arasında yapılangörüşmede, “Libya’ya yönelik kara harekatınınAnkara’da yapılması, muhalif güçlere silah yardımıyapılıp yapılmayacağı, sözde insani yardımın bölgeyeulaştırılması” tartışıldı. Görüşmenin ertesi günü (5

Mart) Türk devletinin maşalıkta ne kadar yol aldığıbasınla paylaşıldı. İzmir’den sonra Türkiye’deki diğerüslerin de emperyalist saldırı için açılacağı,Davutoğlu’nun önümüzdeki günlerde bölgeyi ziyaretedeceği, tüm yetkilerin NATO’ya devredilmesi ileTürkiye’ye düşen acil görevler duyuruldu.

Emperyalistler ve uşaklarının kanlıplanlarını direnen halklar bozacak!

İsyanın gelişmeye başladığı ilk günlerde “LibyaDireniş Komiteleri” dışarıdan gelecek müdahalelerekarşı olduklarını açıkladı. Denetim altına alınankentlerin sayısı arttıkça ayaklanmanın seyri, eskiKaddafi yönetimi karşıtları tarafından belirlenmeyebaşladı. İsyancılar yavaş yavaş çekilmeye başlayıncaemperyalizme göbekten bağlı bu güçler kontrolü elealdı. Bu durum emperyalist haydutlara muazzam birolanak sundu. Devrimci önderlik boşluğu bir kez dahadirenen halkları, işçi ve emekçileri, dinci-gericigüçlerin ve emperyalistlerin çıkarlarına boyun eğmeyezorladı.

Irak, Filistin, Afganistan ve emperyalizmin talanettiği diğer ülkeler... Emperyalizmin ayak bastığıülkelerdeki halkların gördüğü zulüm ve işkence,yaşadıkları açlık ve yoksulluk, Libya halkına nasıl birkader çizildiğinin daha şimdiden göstergesidir.Emperyalist-kapitalist sistem, ezilen halklara barış vedemokrasi getirmek bir yana, barbarlığın, katliamlarıngerçek kaynağıdır. Bu haksız savaşta faturayıödeyenler Libyalı işçi ve emekçiler; kasalarınıdolduran ve kazanç sağlayanlar ise emperyalist-kapitalist efendiler olacaktır.

Libyalı emekçiler de bugün barış safsataları ile‘yanlarında!’ yer alan barbarların gerçek yüzünügörecektir. Ortadoğu’da yıllardır direnen kardeşhalkların mücadelesine soluk vermeye başlayacaktır.Ama emperyalizme karşı direniş, aynı zamanda gericigüçlere karşı birleşik bir mücadele ile birleştirildiğindeişçi ve emekçiler lehine sonuçlar yaratabilir. Hayatlarıköleleştirilen, sefalete mahkum edilen Ortadoğuhalklarının özgürleşmesi ancak sınıf savaşımı ilemümkündür. Türkiye işçi ve emekçilerinin önünde iseLibya’ya karşı girişilen emperyalist saldırganlığa veülkemizi bu saldırıların üssü haline getirenişbirlikçilere karşı mücadeleyi büyütme göreviduruyor.

Page 6: Kamu Emekçileri Bülteni-2011 Nisan

Sendikalarda aşağıdan yukarıya yeniden yapılanmanınayaklarından biri merkezi karar süreçlerinin geniş tabanadayalı olarak yeniden inşası iken, bir diğeri de şubelerinişyerlerinden başlayarak yeniden yapılandırılmasıdır.Yalnızca merkezi yapıda gerçekleştirilecek dönüşümler,sendikal harekette yaşanan tıkanmanın aşılmasındayeterli olmayacaktır. İşyeri ve şube örgütlenmelerininsendikaların hayat damarları olduğu düşünüldüğündebunun önemi daha iyi anlaşılır olmaktadır.

Sendikalarımızda işyeri temsilcilikleri ve ŞubeTemsilciler Kurulu gibi organlar yer almaktadır. Ne var kibu organlar yeterince işletilememektedir. Temsilcikurulları birer karar organı olarak değil, danışmaorganı olarak işletilmekte, sendika üyelerinindoğrudan içerisinde yer aldıkları ve kararsüreçlerine katılmalarını sağlayacakİşyeri Üye Meclisi gibi organlar yabulunmamakta, ya da tüzükte butürden organlara yer verilse bilepratikte herhangi bir işleviolmamaktadır. Tüm bunlarsendikaların duyarlı üyelerinin vekadrolarının süreçlerin dışınaitilmesini beraberinde getirmekte,sendikaların “yöneticilerin yönettiği”bürokratik yapılara dönüşmesine yolaçmaktadır. Sınıfın kitlesel örgütleriolarak sendikaların geniş emekçiyığınlarla buluşabilmesi ve emekçilerinmücadele potansiyelini açığaçıkartabilmesi için, herşeyden önce üye vekadrolarının tartışma vekarar süreçlerine katılımınınsağlanabilmesi gerekir. Bu ise bilinçlibir yönelim, irade ve buna uygun birişleyiş gerektirir.

Sosyalist Kamu Emekçileri olarak,sendikaların “yöneticilerin yönettiği”bürokratik yapılar olmaktançıkartılmasını, sendikal örgütlenmeninher aşamasında “meclis ve kurulların”yönettiği bir yapının oluşturulmasını

temel önemde görüyor ve sendikal harekette yaşanantıkanmanın aşılmasında bu dönüşümün önemli bir roloynayacağına inanıyoruz. Merkezi düzeyde MerkezTemsilciler Kurulu (MTK), şube düzeyinde ŞubeTemsilciler Kurulu (ŞTK) ve işyeri nezdinde ise İşyeriÜye Meclisi gibi yapılanmaların karar organları olarakişletilmesi ve yönetim kurullarının yürütmeyedönüştürülmesi gerektiğini düşünüyoruz. İşyeri üyemeclisleri en fazla aylık periyotlarla toplanmalı, işyerinezdinde yaşanan sorunları tartışarak kararlaralabilmelidir. ŞTK’nın toplantı gündemleri öncelikleişyeri üye meclislerinde tartışılmalı, bu toplantılardaçıkan karar ve öneriler ŞTK toplantılarında tartışılarak

karara bağlanmalıdır. Sendika şubelerinin gerek çalışmave mücadele programı, gerekse de sendika genelmerkezlerinin ve konfederasyonumuz

6 - www.sosyalistkamu.com

Sendikalarda Yeniden Yapılanma Sorunları Üzerine 2

Sendika Şubeleri ve Karar Süreçleri

Page 7: Kamu Emekçileri Bülteni-2011 Nisan

www.sosyalistkamu.com - 7

KESK’in merkezi eylem ve mücadele programlarınınoluşturulması, işyerlerinden başlayan canlı tartışmalarüzerinden şekillenmelidir. Kuşkusuz böyle bir işleyişinsüreklileştirilmesi yalnızca sendika tüzüklerindeyapılacak değişikliklerle olanaklı değildir. Ancak toplambir irade yaratılması açısından sendika tüzüklerinin buyönde dönüştürülmesi de önem taşımaktadır.

Sendikaların karar süreçlerinin tabana dayalı olarakyapılandırılmasının yeterli olmayacağı açıktır. Bunlarınyanı sıra bölgesel veya kurumsal komisyonlar, yayın veörgütlenme komisyonları, kadın komisyonları vb. araçlaryaratılarak kadroların sendikal mücadelede aktif rolalması sağlanmalıdır. Bu türden komisyonlarınoluşturulduğu şubelerde daha dinamik ve etkin birçalışmanın yapılabildiği bilinmektedir.

Üyelerin dışlanması sonucunu doğuran olgulardan biride delegelik sistemidir. 4688 sayılı sahte yasada dahişube genel kurullarının üyelerle yapılması temelalınmaktadır. Yasada, 500 üyeyi aşan şubelerde istenirsedelegelerle genel kurulların yapılabileceğiöngörülmektedir. Sendikalarımızda ise şube genelkurullarının delegelerle yapılması temel esasdurumundadır. Delegelik sistemi, hem üyelerin seçme-seçilme süreçlerine katılımını sınırlandırmakta, hemişyerlerinde delegelik rekabetini körüklemekte ve hem degenel kurullarda sayısal pazarlıkların dolgusu halinegelmektedir. Delege gücü ve sayıları üzerinden yürüyenpazarlıklar, genel kurulları sendikaların en yetkin kararorganları olmaktan çıkarmakta, programların vehedeflerin tartışıldığı değil yönetim koltuklarınınpaylaşıldığı bir süreç olarak işlemesi sonucunudoğurmaktadır. Elbette bu durum yalnızca delegeliksistemi ile ilgili bir sorun değildir. Her şeyden önce biranlayış sorunudur ve delegelik sistemi olsa olsa buanlayışın elini güçlendiren bir olgu durumundadır.Şubelerde delegelik sisteminin kaldırılması talebi,gerçekleşen genel kurullarda en çok dile getirilentaleplerin başında gelmiştir.

Genel kurullar sendikaların en üst karar organlarıolarak bilinir. Fakat genel kurulların fiili uygulamada buyönü değil, organların seçimine dayalı yönü ağırlıkkazanmaktadır. Bunda sendikal grupların yönetimkoltuklarına indirgenmiş algılayış biçiminin yanı sıra,genel kurulların örgütleniş biçiminin de rolü vardır. Şubegenel kurullarında delegelik sisteminin kaldırılması buyönüyle anlamlı bir adım olacaktır. Delegelik olmadangenel kurulların nasıl yapılacağı ise tümüyle pratik birsorundur ve işyerlerine dayalı bir yapılanma üzerinden

şekillenmesi temel hedef olmalıdır. Genel kurullarınörgütlenişine ilişkin atılması gereken adımlardan birdiğeri de genel kurul sürelerinin iki yıla indirilmesidir. Enüst karar organı olan bir kurulun üç yıl gibi uzun birzamanda toplanması düşünülemez. Bu talebe karşıçıkanlar genel kurulları özünde yönetimlerin belirlendiğikurullar olarak görmekte ve savunmalarını da bunoktadan yapmaktadırlar. “Daha yeni yönetim henüzalışmışken yeniden seçime gidilmesi doğru değildir” gibisöylemler dile gelmektedir. Oysa buradan bile bakılsa,mevcut pratikte şube yöneticilerinin önemli bir kısmınınüç yılı taşıyamadıkları, birkaç yıllık süre içerisindeönemli bir irade kaybı yaşandığı bilinmektedir. Öteyandan sendikalarda genel kurul sürelerinin iki yıladüşürülmesi; şubelerde delegelik sisteminin kaldırılması,sendikalarda organsal işleyişin tabana doğrugenişletilmesi ve yönetim kurullarının yürütmeorganlarına dönüştürülmesi ile bir arada ele alınmalıdır.

Sendikalarımızda bürokratik iç işleyişin sonuçlarından-ve de nedenlerinden- biri de “sendika bürokratları”dır.MYK’ların genel kurullar sonrası en yetkin karar organolarak işletilmesi, tabanın karar süreçlerinin dışındatutulması ve tüm bunlarla birlikte gelişen profesyonelsendikacılık, beraberinde merkezi bir bürokrasininoluşmasını getirmiştir. Bunun aşılması bir yandankurullara dayalı bir yapılanmanın yaratılmasınıgerektirirken, öte yandan da profesyonelliğinsınırlandırılmasını da zorunlu kılmaktadır. Profesyonellik,mali olanakları zayıf sendikalarda sınırlı olmakla birlikte,bu olanakları daha iyi olan sendikalarda yaygınlıktaşımaktadır.

Son söz yerine

Sendikaların yeniden yapılanması ihtiyacı çok sayıdakişi, grup ve oluşum tarafından dile getirilmektedir. Şubegenel kurullarında yaygın bir biçimde bu ihtiyaç çeşitliyönleri ile dile getirilmiş, birçok şube genel kurulunda isetavsiye kararları alınmıştır. Sendikaların gerek mücadeleanlayışında ve gerekse de yapısında köklü bir dönüşümeihtiyaç olduğu açıktır. Bu ihtiyacın karşılanması isetabandan başlayan tartışmalar üzerinden şekillenmelidir.Sendika merkez genel kurullarında Program ve TüzükKurultayları yapılması yönünde kararlar alınmalı, işyerive şubelerden başlayan tartışmalar ışığında bu kurultaylarörgütlenerek sendika tüzüklerinde yapılacakdeğişikliklerle sendikalar aşağıdan yukarıya yenidenyapılandırılmalı, kurullara dayalı bir yapı yaratılmalıdır.

Page 8: Kamu Emekçileri Bülteni-2011 Nisan

8 - www.sosyalistkamu.com

13 Mart’ta “Çok Ses Tek Yürek” şiarı ile sağlıkalanında örgütlü sendika ve kitle örgütlerinin Ankara’dadüzenledikleri mitingin ardından, Türk Tabipleri Birliği(TTB), Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası(SES) ve Devrimci Sağlık İşçileri Sendikası (DevSağlık-İş) başta olmak üzere birçok sağlık örgütü "işgüvencesi, performans sisteminin kaldırılması,emekliliğe yansıyacak güvenceli temel ücret, güvenlikliiş ve çalışma ortamı, tedavide katkı, katılım ve her türlüilave ücretin kaldırılması" gibi taleplerle 19-20 Nisan’daiki günlük greve hazırlanıyorlar.

Sağlık hakkının ticarileştirmesi-özelleştirilmesi vesağlık kurumlarının tasfiyesi, “Sağlıkta DönüşümProgramı” adı altında yıllardır sürdürülen liberalsaldırıların baş hedeflerinden biri olmuştur. Sermayeiktidarının yürüttüğü sözde dönüşüm programı ile sağlıkhakkı milyonlarca emekçi açısından giderek pahalı veulaşılması güç bir hak haline getirilmekle kalmamış,sağlık kurumları taşeron ve sözleşmeli çalışmanınyaygınlaştığı alanlardan biri haline getirilmiştir. Sağlık,toplumun zorunlu ihtiyacı olması bakımındansermayenin iştahını kabartan sektörlerden biriolagelmiştir. Koruyucu sağlık hizmetlerinin ve kamuhastanelerinin tasfiyesine dönük adımlarla, sermaye içingeniş bir piyasa açılmak istenmektedir. Aile hekimliğiuygulaması, özelleştirmeler, katkı payları, taşeronluksistemi vb. bir bütün olarak bu amaca hizmet edenadımlar olmuştur.

Sağlık emekçilerinin 19-20 Nisan’da yapacakları ikigünlük grev, milyonlarca işçi ve emekçi açısından dabüyük önem taşımaktadır. Grevin önüne koyduğutalepler biz kamu emekçilerini ise çok yakındanilgilendirmektedir. Sağlık hizmetlerinin ortadankaldırılmasına dönük saldırıların önüne geçmekemekçilerin bütününü ilgilendiren bir olgu durumundaiken, kamu hizmet kurumlarının tasfiyesi ve işgüvencesinin ortadan kaldırılmasına dönük adımların,sözleşmeli ve taşeron çalışma biçimlerinin ortadankaldırılması da biz kamu emekçileri açısından bir okadar yakıcıdır.

Sağlık emekçileri kamu hastanelerinin tasfiyesi vesağlık hizmetinin paralı ve pahalı hale getirilmesine

karşı çıkarak herkes için ulaşılabilir, ücretsiz ve niteliklisağlık hakkı istiyorlar. Her türlü taşeron, sözleşmeli vb.çalışmanın ortadan kaldırılarak herkese iş, gelirgüvencesi ve güvenceli bir çalışma yaşamı istiyorlar.Katkı ve katılım payı uygulamalarının kaldırılmasınıistiyorlar.

Sermayenin sağlık ve eğitim başta olmak üzere kamuhizmetlerinin tasfiyesine dönük saldırılarını ancaktopyekun bir mücadele ile püskürtebiliriz. Sağlıkemekçilerini, 19-20 Nisan’da yapacakları iki günlükgrevde yalnız bırakmamalı, onlarla “Çok Ses TekYürek” olmalı ve greve sahip çıkmalıyız. KESK’in vebağlı sendikaların önünde ise sağlık emekçileriningrevini tüm kamu emekçilerinin mücadelesine büyütmegörevi durmaktadır.

Sağlık emekçileri 19-20 Nisan’da

iki günlük greve çıkıyor!

'GREV' sözünü de canlı tutacağız!

KESK Manisa Şubeler Platformu üyeleri "İş

güvenceli kadrolu çalışma" talebiyle Manisa Merkez

Efendi Hastanesi önünde basın açıklaması yaparak

imza standı açtı.

KESK Şubeler Platformu dönem sözcüsü Serpil

Deniz'in okuduğu basın açıklamasında güvencesiz-

esnek çalıştırma, taşeronlaştırma, sendikasızlaştırma

politikalarını eleştirdi. Basın açıklamasında talepler de

sıralanarak 4-B, 4-C, 50-D, 4924 ve her türlü vekil-

ücretli çalıştırmanın da kaldırılması istendi.

1 Mayıs'a kadar mücadeleyi büyüteceğiz!

Serpil Deniz, "Emeğimize, geleceğimize, iş

güvencemize yönelik saldırılar sürerken bu saldırılara

karşı emek cephesi olarak birleşik bir mücadele

örgütlememiz gerekir. Bu mücadeleyi yaratmak adına

1 Mayıs'a kadar, 13 Mart'ta 'Çok Ses Tek Yürek' olarak

Ankara'da verdiğimiz 'GREV' sözünü de canlı tutacağız"

diyerek basın açıklamasını bitirdi.

Eyleme yaklaşık 60 kişi katıldı. Basın açıklaması

sırasında Kamu Emekçileri Bülteni dağıtımı da yapıldı.

Sosyalist Kamu Emekçileri / Manisa

Page 9: Kamu Emekçileri Bülteni-2011 Nisan

www.sosyalistkamu.com - 9

Sağlık emekçileri “Çok Ses Tek Yürek” oldu

Türk Tabipleri Birliği’nin (TTB) çağrısıyla binlercesağlık emekçisi 13 Mart’ta Ankara’da gerçekleştirilen“Çok Ses Tek Yürek” mitinginde buluştu. Üniversite,eğitim ve araştırma, özel ve devlet hastanelerinden,Toplum Sağlığı Merkezi, Aile Sağlığı Merkezi,muayenehane ve özel kliniklerden gelen hekimlerinağırlıklı katılımıyla gerçekleştirilen miting, 14 Mart TıpBayramı’nın hemen öncesinde gerçekleştirilmesinedeniyle ayrı bir anlam taşıyordu.

Mitinge binler katıldı

Ana teması “sağlık haktır, herkese sağlık, güvenligelecek” olan mitinge TTB’ye bağlı tabip odalarınınyanı sıra Dev Sağlık-İş, SES, Diş Hekimleri Birliği veTürk Eczacıları Birliği’nin (TEB) aralarında bulunduğuçok sayıda sağlık örgütü katıldı. Tıp fakültesiöğrencilerinin de yer aldığı miting son yılların enkitlesel ‘sağlıkçı buluşması’ oldu.

Hükümetin sağlık alanındaki yıkım politikalarınında protesto edildiği mitingde hekimler, mesleki alandayaşadıkları özgün sorunları dile getiren pankart vedövizler taşıdılar. Sağlık örgütlerinin yanısıra sol-devrimci örgüt ve kurumlar da mitinge katılarak destek

verdiler.İstanbul Yenibosna’daki Ontex fabrikası önünde

direnişlerini sürdüren Selüloz-İş üyesi işçiler de sağlıkemekçilerini yalnız bırakmayarak mitingdeki yerlerinialdılar. Adana Numune Hastanesi’nde işten atmasaldırısına karşı direnişlerini sürdüren sağlık işçileri desağlık emekçileriyle kol kola yürüdüler.

Yürüyüş kolunun en önünde sağlık örgütleri yeralırken ilk sıradakiler TTB’ye bağlı odalardı. TTBkortejlerinde sağlıkta dönüşüm, performans sistemi vb.saldırıların ele alındığı pankart ve dövizler taşındı.İstanbul Tabip Odası’nın yanı sıra çevre illerin katılımıda dikkat çekti.

TTB pankartının ardında mitingin örgütleyicisidernekler yer alırken onun hemen ardından SağlıkEmekçileri Sendikası(SES) korteji kitlesel katılımıyladikkat çekti. Birçok ilden katım sağlayan SESkortejlerinde kadrolu çalışma talebi dile getirildi, dönersermaye üzerinden yaşanan sorunlara değinildi.

SES’in ardından mitinge katılan Dev Sağlık-İşSendikası kortejinde ise “İnsan ihale ile çalıştırılmaz,sağlıkta taşeron olmaz!” ve “İnsanca yaşanacak asgariücret istiyoruz!” sloganları sıklıkla atıldı. Direnişçiişçilerin de yer aldığı kortejde yürüyüş boyunca coşku

Page 10: Kamu Emekçileri Bülteni-2011 Nisan

10 - www.sosyalistkamu.com

hakimdi.

Türk Diş Hekimleri Birliği’nin ardından TürkEczacılar Birliği yürüyüş kolunda yerini alırken,eczacılar “Hastanın cebinden, eczacının rafından eliniçek!”, “Markette ilaç satışına hayır!” pankartıtaşıdılar.

Sağlıkçılardan grev uyarısı

Tüm kitlenin miting alanına girmesiyle birlikte“Yalanlar ve gerçekler” başlıklı sunum yapıldı. Bununardından tüm sağlık örgütlerinin başkanları kürsüyeçağrıldı. Perküsyon ekibi eşliğinde kitle sesli“performans” gerçekleştirdi.

15 sağlık örgütü adına konuşan TTB Merkez

Konsey Başkanı Eriş Bilalioğlu konuşmasına“Memleket istedim” şiiri ile başladı. Sağlıkçalışanlarının sağlıklı, onurlu bir yaşam istediklerinivurgulayan Eriş Binalioğlu, AKP’nin sağlıkpolitikalarını eleştirdi. Sağlık çalışanlarının işgüvencesi, gelir güvencesi, can güvencesi ve meslekibağımsızlık istediklerini söyledi.

Kazanmanın ısrarlı, kararlı bir mücadeledengeçtiğini söyleyen Bilaloğlu, grev çağrısını yükseltti.Taleplerinin yerine getirilmemesi halinde yarındanitibaren grev için hazırlıkların başlatılacağını ifade etti.

SES ve Dev Sağlık İş sendikaları adına dakonuşmalar yapıldı. Ontex işçilerinin direnişi dekürsüden selamlandı. Hacettepe Bent grubu ve EzgininGünlüğü’nün dinletisinin ardından miting sona erdi.

Sağlıkçılar grevle kazandıİzmir’de Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi

Hastanesi’nde asistan hekimler öncülüğünde

“performans sistemine” karşı başlatılan grev

sonuç verdi. İzmir Tabip Odası’nın, Sağlık ve

Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası hastanedeki

diğer sağlık emekçileriyle beraber 1 Nisan’da

başlattığı grev 5 Nisan Salı günü akşam

saatlerinde yapılan toplantının ardından sona

erdi.

Sağlık emekçilerinin mücadelesi, sağlık

örgütlerinin yürüttüğü mücadeleyi her fırsatta

karalamaya çalışan Sağlık Bakanı’nı da dize

getirdi. DEÜ Rektörü Prof. Dr. Mehmet Füzün’ün

çağrısıyla; Sağlık Bakanı Recep Akdağ bu eylemi

gerçekleştiren Asistan Hekim Temsilcilerini

dinledi. Bu toplantıya, İzmir Tabip Odası Başkanı

Prof. Dr. Erdener Özer ve İzmir Tabip Odası Asistan Hekim Komisyonu’ndan Dr. Gülen Gül Niflioğlu, Dr. Anıl

Tanburoğlu ve Dr. Özgür Niflioğlu katıldı.

Toplantıya İzmir Valisi, İzmir Emniyet Müdürü, İzmir İl Sağlık Müdürü’nün yanısıra, DEÜTF Hastanesi

Başhekimi Prof. Dr. Eyüp Hazan ve Başhekim Yardımcıları da katıldı.

Bu toplantıda asistan hekimlerin talepleri değerlendirildi. Toplantı sonunda tüm taleplerin haklı olduğu

kabul edilirken bu taleplerin karşılanması kararlaştırıldı. Taleplerin, hastanedeki tüm sağlık emekçileri için

geçerli olacağı belirtildi.

Toplantıda varılan anlaşmaya göre; sağlık emekçilerinin ücretleri, performans sistemi öncesine göre

ödenecek. Çalışanlar hakkında üniversite yönetimi soruşturma açmayacak. İçinde çalışanların da olduğu bir

komisyon kurularak, çalışma şartlarının iyileştirilmesi için adımlar atılacak.

Page 11: Kamu Emekçileri Bülteni-2011 Nisan

www.sosyalistkamu.com - 11

“İzlediğimiz ve katıldığımız şube genelkurullarında mevcut mücadele çizgisi ve bürokratik

yapıdan önemli oranda rahatsızlık duyulduğunu,hemen her şube genel kurulunda kürsülerde yapılan

konuşmalar veya verilen önergelerle burahatsızlıkların dile getirildiğini gözlemliyoruz. Ne var

ki, genel kurul kürsülerini kullanan, çoğunluğu farklısendikal gruplar içerisinde yer alan ve eleştirilerini

kürsüden yüksek sesle dile getiren kadrolarınöngörüleri örgütlü bir hedef durumuna yükselemiyor.Bunun gerisinde ise sendikal grupların büyük oranda

yönetimlerin belirlenmesine indirgenmiş bakışaçılarının şube genel kurulları üzerinde oluşturduğu

atmosfer bulunuyor. Yönetim koltukları üzerindenşekillenen ittifak ilişkileri ve ayrışmalar, sendikalarıngerçek ihtiyaç ve sorunlarının tartışılma zeminlerini

tahrip ediyor.Genel Kurul süreçlerine ilişkin olarak kimi sendikal

gruplarca “aşırı merkezileşme-bürokratikleşme”,“fiili-meşru mücadele çizgisinden kopma” eleştirileri

getirilmesine karşın, halihazırda bu eleştirilerin -ajitatif söylemleri bir yana bırakırsak- somut

öngörüler biçimine ulaşmadığını, mevcutöngörülerin ise sınırlı bir hedefi aşmadığını

görüyoruz.” (Kamu Emekçileri Bülteni Sayı38 * Mart 2011)

KESK’e bağlı sendikaların şube genelkurulları tamamlandı. Şube genelkurullarının öne çıkan yanlarını ve SosyalistKamu Emekçileri’nin genel kurullara dönük

müdahalesini eksiklikleri ile birliktedeğerlendirmek, buradan çıkaracağımız

sonuçlar üzerinden Merkez Genel Kurulları’nailişkin hedef ve öngörülerimizi ortaya koymak

önem taşımaktadır.Geçmiş genel kurul süreçlerinde olduğu gibi,

yaşanan şube genel kurullarına da damgasını vuranağırlıklı olarak yönetim ve üst kurul pazarlığına dayalıişleyiş oldu. Gerçekleşen ittifak ilişkileri, herhangi birsendikal program ve mücadele hedefleri üzerindebütünleşmiş ilişkiler biçiminde değil, yönetim ve üstkurul delegeliği sayılarında varılan uzlaşılar üzerindeşekillendi. Bir “büyük grupla” uzlaşamayanlarkendilerini öteki grupla ittifak içerisinde buldular.Uzlaşı çabalarının ana eksenini yönetim ve delegelikhesapları oluşturdu. Çeşitli devrimci çevrelerin sürecekatılımları ise bağımsız ve merkezi bir tutumgeliştirebilecek müdahalelerden uzaktı.

Fakat tüm bu olumsuz yanlarına karşın, yaşananşube genel kurullarının öne çıkan olumlu yönleri debulunmaktadır. Şube genel kurullarının önemli birbölümünde, gerek sunulan önergeler ve gerekse dekürsülerden dile getirilen görüşler, ağırlıklı olaraksendikaların hak alıcı bir mücadele perspektifindenyoksunluğundan ve bürokratik yapılanmalardanduyulan rahatsızlıkları dile getirmekteydi. Bu türdengörüşler şube genel kurulları öncesinde yapılan

Şube Genel Kurulları deneyimleriışığında Merkez Genel Kurulları

Page 12: Kamu Emekçileri Bülteni-2011 Nisan

12 - www.sosyalistkamu.com

toplantı ve değerlendirmelerde de sendikalarınkadroları tarafından belli bir yaygınlıkla dile getirildi.Tüm bu görüş ve beklentiler reformist sendikalgrupların yönetsel hesaplarının ağırlığı altında somutbir örgütlü yönelime dönüştürülememiş olsa da,sendikaların eskisi gibi yönetilemeyeceğinin göstergesiolmaları bakımından büyük önem taşımaktadırlar.

Şube genel kurullarında yönelimlerimiz veçalışmaların sonuçları üzerine

Sosyalist Kamu Emekçileri olarak erken bir tarihteKasım 2010’da çıkardığımız bir broşürle KESK vebağlı sendikaların genel kurullarına ilişkinyönelimlerimizi ortaya koyduk. Tüm programsız-biçimsiz ittifak ilişkilerinden uzak duracağımızıbelirterek iki temel nokta üzerinde hedeflerimiziaçıkladık ve bu hedefler üzerinde buluşabildiğimiz tümgüçlerle yürümeye hazır olduğumuzu ilan ettik. Bu ikitemel hedeften birincisi, uzlaşmacı-diyalogcu sendikalçizginin aşılarak grev eksenine oturmuş ve fiili-meşrumücadele çizgisine dayalı bir mücadele programıetrafında kenetlenmeyi, ikincisi ise sendikaların4688’e dayalı organsal işleyişe son verilerek“yöneticilerin değil, kurulların-meclislerin yönettiğibir sendika” hedefiyle aşağıdan yukarıya yenidenyapılandırılmasını öngörüyordu. Bu hedeflerimiziKasım 2010 tarihli broşür sonrasında, bildiriler, SESve Eğitim Sen’e dönük çıkardığımız broşürler, şubegenel kurullarına taşınan önergeler vb. yoluyla hayatageçirmeye çalıştık.

Merkezi müdahale bakımından çalışmalarımızı çokyaygın araçlarla beslememize karşın, ortayakoyduğumuz hedeflerin şubelerde -birkaçı dışında-örgütlü biçimler kazanmasını sağlayacak bir enerji veyönelimi açığa çıkaramadık. Bunun gerisinde biryandan önemli oranda alanda yeni ve deneyimsizgüçlere dayanıyor olmamız gerçeği bulunurken, öteyandan ise bulunduğumuz şubelerde, şube genelkurulları öncesinde sendikal grup veya oluşumlarlailişki kurulmasında gösterilen tutukluk bulunmaktadır.Kimi yerlerde ise deneyimli ve uzun yıllardırmücadele içerisinde yer alan kadrolarımızbulunmasına karşın, genel kurul öncesi dönemdemüdahalede önemli zayıflıklar gösterdik. Tüm buzayıflıklarımıza karşın, ortaya koyduğumuz hedeflerinçeşitli sendikal grup veya oluşum içerisinde yer alan

sendika kadroları tarafından da yaygın bir biçimde dilegetirildiğini gördük. Çok sayıda şube genel kurulundasunduğumuz önergeler ise büyük oranda kabul gördü.Güçlerimizin zayıflığı ve büyük oranda alanda yeniunsurlardan oluşmasına karşılık, şube genel kurullarınailişkin politikalarımızı asgari bir başarı ile hayatageçirebildiğimizi söyleyebiliriz.

Merkez Genel Kurulları ve tutumumuz

Sendikaların merkez genel kurulları, Mayıs ayısonunda tamamlanmış olacak. Sosyalist KamuEmekçileri olarak açıklamış olduğumuz iki temelhedef doğrultusunda merkez genel kurullarınahazırlanacak ve bu hedefler ekseninde şekillenenönergelerimizin merkezi bir iradeye dönüşmesiyönünde çaba harcayacağız. Sendikalarımızın mevcutmücadele çizgi ve anlayışı ile yürüyemeyeceği, tabanadayalı olarak yeniden yapılandırılmasının hayati birönem taşıdığı bugün çok sayıda kadro ve oluşumtarafından dile getirilen olgular durumundadır. Merkezgenel kurullarında sermayenin saldırılarını püskürtecekve hak almaya odaklanmış uzun vadeli bir mücadeleprogramı üzerinde irade birliğinin oluşturulması büyükönem taşımaktadır. Sendikaların bürokratik ilişkilerdenarındırılarak aşağıdan yukarıya yenidenyapılandırılması ise bir o kadar önemlidir. Bu iki noktaüzerinde ilerleme göstermeyen bir sendikal hareketinkamu emekçilerini kucaklaması ve mücadeleyeseferber edebilmesi olanaklı olmayacaktır.

Şube genel kurullarında “yönetimlere gelme”üzerine kurulmuş algılayışların yarattığı atmosferaltında sendikal hareketin sorunlarının yeterincetartışılamadığını, bu yönde yapılan müdahalelerin isebu atmosferi dağıtabilecek bir yaygınlıkkazanamadığını belirtmiştik. Bu ise sendikalarda gerekmücadele çizgisinin ve gerekse de işleyiş sorunlarınıntartışılması, bu tartışmalar ışığında dönemsel eylemprogramlarının hazırlanması, sendika tüzüklerinin veişleyişinin bürokratik işleyişi aşacak şekilde tabanadayalı olarak dönüştürülmesi ihtiyacının yakıcılığınıkoruduğu anlamına gelmektedir. Bu ihtiyaçlardoğrultusunda merkez genel kurullarında Program veTüzük Kurultayı kararları alınmalı, bu kurultaylarşubelerden başlayan tartışmalar üzerindenörgütlenmelidir.

Page 13: Kamu Emekçileri Bülteni-2011 Nisan

Eğitim Sen İstanbul 2 NoluŞube Genel Kurulu

Eğitim Sen İstanbul 2 No’lu Şube 8. Olağan GenelKurulu 13 Mart 2011 tarihinde Petrol İş GenelMerkezi’nde yapıldı. Genel Kurul, iki saat gecikmeliolarak sinevizyon gösterimi ile başladı.

Sinevizyon gösteriminin ardından yapılan açılışkonuşması sonrasında divan seçimine geçildi ve EnerjiSen Genel Başkanı Kamil Kartal başkanlığında divanoluşturuldu. Saygı duruşu sonrasında genel kurulun geçbaşlaması, uzun olması ve önceden delegelere iletilmişolması gerekçeleri ile faaliyet raporu okunmazken, diğerşube raporları okundu.

Raporlar üzerine konuşmalar bölümünde kürsüyeçıkan bir delegenin kürsüye çıkması ile kadındelegelerden alkışlı protestolar yükseldi. Alkışlı protestoyapan kadınlar, konuşmacının kadına şiddet uyguladığıgerekçesi ile üyelikten çıkarıldığını, yargı kararı ile geridöndüğünü belirterek özeleştiri vermeden konuşmamasıgerektiğini dile getirdiler. Bir süre salonda devam edenprotestolar, divanın yaptığı konuşmalar sonrasında salondışında sürdürüldü. Söz konusu delegenin konuşmasısırasında salon büyük oranda boşaldı ve kadın delegelertarafından salon önünde açıklama yapılarak protestolaradevam edildi. Delegenin konuşmasının bitmesisonrasında tekrar salona dönüldü.

Sonraki konuşmacı olarak kürsüye çıkan Alaattin

Dinçer, neo-liberal politikalara değinerek, geçmişingeleneksel örgütlenme modellerinin aşılaraksendikaların yeniden yapılandırılması gerektiğinivurguladı. Delege sisteminin yanlışlığına değinenDinçer, üyelerin özne olduğu ve işyerlerinin seçimlerekatıldığı doğrudan seçim sistemi oluşturmak gerektiğini,sendikalarda yapısal değişimlere gidilerek meclis tarzıyapıların oluşturulması ve yönetimlerin yürütmeorganları olması gerektiğini söyledi.

Hasan Erzincan ise sendikanın yenidenyapılandırılmasının gerekliliğine vurgu yaparak,güvencesiz çalışanları da kapsayan bir örgütlenme ağıoluşturulması gerektiğini söyledi. Tüzükdeğişikliklerinin emekçinin gündemi haline getirilerektabanda tartıştırarak yeniden yapılanmaya gidilmesigerektiğini belirten Erzincan, KESK’in referandumsürecinde tutum almamasını eleştirdi.

Kadının çifte sömürüye maruz kaldığını söyleyen birkadın delege, kadın sorununun bugün daha güncel halegeldiğini, burjuva kadınlar ve yöneticilerin kadınlaradına söz söylediğini, sendikaların kadınlarınkendilerini ifade edebileceği yerler olması gerektiğini,erkek egemen sistemin ancak kapitalist sisteme karşıkadın-erkek birlikte mücadele edereksonlandırılabileceğini ve kadının özgürleşebileceğinisöyledi.

“Türk-İş’in geleneği KESK’e de yansımıştır” diyenRıza Emek, genel kurulda neo-liberal saldırılara karşıKESK’i ve emekçileri nasıl ayağa kaldırılabileceğinin

www.sosyalistkamu.com - 13

Eğitim Sen

şube genel

kurullarından

haberler...

Page 14: Kamu Emekçileri Bülteni-2011 Nisan

14 - www.sosyalistkamu.com

tartışılması gerektiğini söyledi. Delegelik sistemininkaldırılması, tüzüğün değiştirilerek yenidenyapılanmaya gidilmesi gerektiğini söyleyen Ali EkberFırat, anadilinde eğitim ve zorunlu din derslerininkaldırılması ile ilgili sendikanın tutum geliştirmesigerektiğini söyledi. Profesyonelliğin mümkünolduğunca reddi gerektiğini söyleyen Serpil RüstemÖngel, kapsayıcı ve adil bir temsil sisteminingeliştirilmesi, nispi temsil ve doğrudan demokrasiuygulanması gerektiğini söyledi. Nimet Çelebi genelkurullar öncesi konferans yapılması yönündekitaleplerinin kabul edilmediğini dile getirirken, MustafaKovanlı ise neo-liberal saldırılara değinerek, temsiliyetaçısından doğrudan demokrasi uygulanması gerektiğiniifade etti. Hasan Toprak tüzük kurultayına gidilmesigerektiğini dile getirirken, Boran Kutlu ise seçimsistemini eleştirdi. Zülfikar Erocak ise TEKELişçilerinin 1 Mayıs’ta Mustafa Kumlu’yukonuşturmamalarının geçen yılın en şık hareketiolduğunu söyleyerek, TEKEL işçilerinin tutumunukınayanlara set çekilmesi gerektiğini söyledi.

Çok sayıda delegenin konuşma yaptığı genelkurulda, sendikaların yeniden yapılandırılmasına dönükvurgular temel bir yer tutuyordu. Delegelik sistemininkaldırılması istemi yaygın bir şekilde dile getirilirken,tüzük kurultayına gidilmesi, güvencesizleri kapsayacakbir örgütlenme modelinin geliştirilmesi yönünde taleplerde ileri sürüldü. Konuşma yapan kadınlarınkonuşmalarının önemli bir kısmında ise kadına dönükşiddet ve tacize değinilerek, kadın kotası getirilmesi,kadın sekreterlerinin kadınlar tarafından seçilmesi,bağımsız kurullar oluşturulması gibi talepler yaygınolarak ifade edildi. Üye İnisiyatifi adına söz alankonuşmacılar, genel kurul öncesinde konferansyapılması yönünde talepte bulundukları ancakyönetimin bu talebi karşılamadığını dile getirerek, tekbir liste oluşturulması yönünde çaba harcadıklarını ifadeettiler ve delegasyonu oy kullanırken bu yönde birtutum geliştirmeye çağırdılar.

Konuşmaların ardından divana sunulan önergelerokunarak oylandı. Kadın kotası, bağımsız kurullaroluşturulması, kadın sekreterini kadınların seçmesi gibikadına dönük çok sayıda önergenin yanı sıra, şubedeavukat istihdam edilmesi, HES’ler ve çevre sorunlarıkarşısında çalışma yürütülmesi vb. önergeler de kabuledildi. Sendikanın tüzük kurultayına gitmesi yönündesunulan önerge de kabul gördü. Sosyalist KamuEmekçileri’nin imzaya açarak sundukları “sendika

çalışanlarının ücretlerinin profesyonel yöneticilerinortalama ücretlerine yükseltilmesi, temel taleplerdoğrultusunda bahar aylarından başlayan ve greveksenine dayalı merkezi bir mücadele programınınoluşturulması, genel kurul sürelerinin iki yıladüşürülmesi, şube genel kurullarında delegeliksisteminin kaldırılması, geniş tabanlı organların kararorganı yönetimlerin ise yürütme organı olaraktanımlanması, tüzükte profesyonelliğe ilişkin sınırlamagetirilmesi” içerikli bu önergelerden profesyonelliğinsınırlandırılması yönündeki önerge oy çokluğu ilediğerleri ise oybirliği ile kabul edildi.

Dört ayrı listenin çıktığı genel kurulda bağımsızolarak aday olanlar da oldu. Seçimlere DemokratikEmek Platformu(DEMEP-Yurtsever Emekçiler),Devrimci Sendikal Dayanışma(DSD), KatılımcıSendikal İnisiyatif(KSİ) ve Devrimci Öğretmen ortakbir liste ile katılırken, Emek Hareketi(EH) veDemokratik Emek Meclisi(DEM-EDP’li memurlar)birlikte bir liste oluşturdular. Bu listeler dışında Üyeİnisiyatifi ve Devrimci Eğitim Şurasıİnisiyatifi(TKP’liler) ayrı iki listeyle seçime katıldılar.Yapılan seçimler sonucunda ilk listeden 4, ikincilisteden ise 2 aday yönetime seçildiler. Çok sayıdagrubun destek verdiği bağımsız aday Hülya AkpınarFırıncılar da yönetime seçildi.

Sendika çalışanlarının ücretlerinin yükseltilmesiyönündeki kampanya doğrultusunda imza toplayanSosyalist Kamu Emekçileri, Eğitim Sen genelkurullarına ilişkin çıkarılmış olan broşür ile “KESK’teGenel Kurullar Süreci ve Sosyalist KamuEmekçileri’nin Temel Mücadele İlkeleri” başlıklıbroşürün dağıtımını yaptılar.

Sosyalist Kamu Emekçileri / İstanbul

Page 15: Kamu Emekçileri Bülteni-2011 Nisan

www.sosyalistkamu.com - 15

Eğitim Sen İzmir 1 Nolu ŞubeGenel Kurulu

Eğitim Sen İzmir 1 No’lu Şube Genel Kurulu 12Mart 2011 tarihinde Alsancak Gazi İlköğretim Okulukonferans salonunda saat 11.30’da toplandı.

Sinevizyon gösterimi, divanın oluşturulması ve saygıduruşu ile başlayan genel kurulda açılış konuşmasıŞube Başkanı Ali Rıza Özer tarafından gerçekleştirildi.Özer konuşmasına, genel kurulun 12 Mart askeri faşistdarbenin yıl dönümüne denk gelmesi nedeni ile“Darbeler örgütlerimizi kapattı; ama mücadelemiziasla bitiremedi. Biz bugün 12 Mart’ta genel kurulumuzuyapıyoruz.” diyerek başladı. Devrimci önderleri, buyiğit insanları saygı ile andığını söyleyen Özer,konuşmasına dünyada ve Türkiye’deki neo-liberalsaldıra değinerek devam etti. Bu saldırılar karşısındaYunanistan, Fransa gibi ülkelerde halkların mücadelealanlarında olduğunu belirterek sıranın ülkemizdeolduğunu söyledi. Yönetimde oldukları dönemdeyaptıkları faaliyetlere değinen Özer, bürokratizme karşımücadele ettiklerini, üyelerine sahip çıktıklarınısöyleyerek, yapamadıkları işleri ise “işyerleri ileyeterince bağ kuramamak ve işyerlerini gerektiği gibitoparlayamamak” olarak değerlendirdi. Parçalı değiltüm kamu çalışanlarının örgütlenmesinin yapılması,doğrudan seçimin hayat bulması, şube temsilcilerininkarar organı, yönetimlerin yürütme organı olması,kongrelerde üç senden iki benden pazarlıklarınınbitirilmesi gerekliliğine vurgu yaptı. Kendisinin adayolmadığını ifade eden Özer, gelecek yönetime deşimdiden başarılar dileyerek konuşmasını bitirdi.

Şube raporlarının okunmasının ardından delegeleresöz hakkı verildi. İlk sözü Erol İbiş aldı. İbiş, “yönetimkurulunu raporlar aklanıncaya kadar salondabulunmaya çağırıyorum” diyerek konuşmasına başladı.Eski yönetimin yaptığı promosyon anlaşmasını ve buanlaşmaya imza atılmasını eleştirdi. Şube yönetimininanadilinde eğitim talebini yeterince dile getiremediğinibelirten İbiş, 19 Aralık 2000’deki cezaevi katliamlarınada değinerek KESK’in bu süreçte sessiz kaldığınıbelirtti. F Tipi hücre saldırısının aslında dışarıdakiinsanlara yönelik olduğunu söyleyen İbiş, “19 Aralıkkatliamından sonra asıl hücrelere biz dışarıdakilergirdik” dedi. İbiş, “sendikal mücadeleyi ilerletmekistiyorsak başta anadil hakkı olmak üzere bu talebisonuna kadar savunmalı ve tüzüğe geri koymalıyız.”diyerek sözlerini bitirdi.

Sınıf ve kitle sendikacılığına vurgu yapan AydınGüngörmez, anti-kapitalist, düzen karşıtı, sınıfsalmücadelenin örülme zamanın geldiğini söyledi.Sendikaların yeniden yapılanma sürecine girmesigerektiğine değinen Güngörmez, birleşik bir mücadeleönerdi. Demokratik, toplumcu sendikal yapılanmanınçözüm olduğunu söyleyen Güngörmez, yerellerinözerkliğini korumasının gerekliliğine, tabaninisiyatifinin meclisler yoluyla oluşturulmasına, kadroeğitimin yapılması gerektiğine değindi. Kadınlara %50temsil hakkının verilmesi ile sendikal mücadeledekitıkanıklığın aşılabileceğini söyleyerek konuşmasınıbitirdi.

Devrimci Memur Hareketi (Kamu EmekçileriCephesi-KEC) adına konuşan Eyüp Aksoy, KESK’inmücadele tarihine değinerek, fiili ve meşru mücadeleninönemine vurgu yaptı. DMH olarak sınıf ve kitlesendikacılığını savunduklarını, demokratikmerkeziyetçiliği benimsediklerini, bürokratizme karşımücadele verdiklerini, işçi sınıfı ideolojisine sahipçıktıklarını söyledi ve işyeri meclisleri üzerindenemekçilerin politikleşmesi gerektiğine vurgu yaptı.

Sakine Esen adlı delege ise sendikal mücadeleninkazanımlarının son dönemde çok sınırlı olduğunusöyleyerek, “kendi içimize dönük yeniden yapılanmayıyaratmalıyız” dedi. Gündüz Özden adlı delege iseçalışma raporunun eline bir gün öncesinde geçmesinieleştirerek konuşmasına başladı. Özden, raporu ağlamaduvarına benzetti. Şube yönetiminin destekvermedikleri eylemlere katıldık diyerek bazı eylemleriçalışma raporuna aldıklarını söyledi ve Türk İş’in deötesinde bir sarılaşma yaşadıklarını belirtti. Şubeyönetiminin İzmir yerelindeki Kent AŞ işçilerine hiçbirdestek sunmadığını söyleyen Özden, “genel kurullarprogramların, ilkelerin tartışıldığı yerler değil hazırlistelerin, belirli isimlerin önümüze konulduğu ve bizimde bu listeleri onayladığımız yerler haline geldi”diyerek eleştirdi. Sınıf sendikacılığına vurgu yapanÖzden, konuşmasına bağımsız adaylığını açıklayarakson verdi. Sevgi Akıncı Özer ise delege sisteminieleştirerek doğrudan seçimi savundu. Sendikalardakikadın katılımının önemine vurgu yaptı. Hanifi Dumanise Latin Amerika ve Arap ülkelerindeki devrimcidalgadan bahsetti. KESK’in mirasına sahipçıkamadığını belirti ve gerici kontra sendikaların bilegerisine düşülmenin kabul edilemeyeceğini söyleyerekkonuşmasını bitirdi. Muammer Özyer adlı delege ise,ülkedeki neo-liberal saldırılara değindiği konuşmasında,

Page 16: Kamu Emekçileri Bülteni-2011 Nisan

16 - www.sosyalistkamu.com

tarihsel bir sorumlulukla karşı karşıya olunduğunusöyleyerek sosyal diyalogcu-uzlaşmacı bir sendikalyaklaşımın reddedilmesi ve sendikal taleplerletoplumsal taleplerin birleştirilmesi gerektiğine vurguyaptı. Müjdat Çalış adlı delege İzmir genelindeki üyekayıplarının istatistiğini vererek konuşmasına başladı.Üç yıllık dönemde yaşanan daralmayı eleştiren Çalış,işyeri temsilci kurullarının aktifleştirilmesine vurguyaptı. Nazım Külah, şube yönetiminin İzmir’dekiSendikalar Birliği’ne neden katılmadığını sorarakmücadelenin sokakta yapılması gerektiğine vurgu yaptı.

Yönetim Kurulu üyesi Abdullah Tunalı iseeleştirilere yanıt vererek bir dönem daha destekistediğini söyledi. Yusuf Altun, Çilem Yolcu, KamilDoğan, İbrahim Özdemir, Barış Çam, Hatayi Alkan veEyüp Doğru adlı delegeler de kısa konuşmalar yaparakadaylıklarını duyurdular.

Ardından Şube Başkanı Ali Rıza Özer eleştirilerecevap vermek için kürsüye geldi. Yapılan eleştirilerinhaksız olduğunu ve her alanda mücadele vermeyeçalıştıklarını belirterek konuşmasını bitirdi.Konuşmalar bittikten sonra şube raporları okunarakaklandı. Ardından önergelerin okunmasına geçildi.Sunulan tüm önergeler kabul edildi.

Önergelerden sonra adayların konuşmalarınageçildi. İlk olarak adaylardan Tuncay Öcalan konuşmayaptı. Tire temsilcilik yönetiminde olduğunu belirtenÖcalan, şube başkanının kendilerine yönelik söylediğisözleri yalanladı. TEKEL işçilerine destek amaçlıyapılan grevden dolayı alınan cezanın iptaline yönelikdavada haklılıklarından kaynaklı beraat ettiklerinivurgulayan Öcalan, kimsenin kendilerini beraatettirmediğini söyledi. Hiçbir listenin içerisinde yeralmadığını belirten Öcalan bağımsız aday olduğunusöyleyerek konuşmasını bitirdi.

Ardından söz alan Gündüz Önen, programsız veilkesiz birlikteliklerin hiçbir anlam ifade etmediğinisöyledi. Önen, sendikadaki tıkanıklığı aşabilmek içinaday olduğunu söyleyerek konuşmasını bitirdi. Erol İbişve İsmail Okçu da adaylıklarını açıkladı.

Adayların konuşmalarından sonra seçimlere geçildi.Seçimlere iki liste ve birçok bağımsız aday katıldı. İlklisteyi Devrimci Sendikal Dayanışma, Emek Hareketive Sendikal Değişim Platformu oluştururken, ikincilisteyi ise Sendikal Birlik, Devrimci Memur Hareketi,Demokratik Emek Platformu ve Demokratik EmekMeclisi oluşturdu.

Seçim sonucunda Devrimci Sendikal Dayanışma,Emek Hareketi ve Sendikal Değişim Platformu’nunoluşturduğu liste yönetim, disiplin, denetleme kurulu veüst kurul delegeliklerinin tamamını aldı.

Genel kurulda Sosyalist Kamu Emekçileri, EğitimSen genel kurullarına dönük çıkarılan broşür ile“KESK’te Genel Kurullar Süreci ve Sosyalist KamuEmekçileri’nin Temel Mücadele İlkeleri” başlıklıbroşürün dağıtımını yaptılar.

Sosyalist Kamu Emekçileri / İzmir

Eğitim-Sen İzmir 3 No’lu ŞubeGenel Kurulu

Eğitim-Sen İzmir 3 No’lu Şube 4. Olağan GenelKurulu 12 Mart Cumartesi günü Alsancak HanTiyatrosu salonunda yapıldı. Yaklaşık bir saat gecikmelive az sayıda delegenin katılımıyla, kısa açılışkonuşması, divanın oluşturulması ve mücadelede şehitdüşenlerin anısına yapılan saygı duruşu ile başlayankurul, şube başkanının konuşması ile devam etti.

Şube Başkanı Ali Kılıç yaptığı açılış konuşmasındakamu emekçilerine dönük saldırılara, üniversitelerdekianti demokratik uygulamalara değinerek sendikalhareketin yaşadığı sorunlara dikkat çekmeye çalıştı.Referandum sürecinden torba yasaya, işyerlerindeyaşanan sorunlardan üretim sürecinde yaşanandeğişikliklere, 3 yıllık süreçte yaptıkları çalışmalardanörgütlenme sorunlarına, hareketin yaşadığı yapısalsorunlardan sendikal anlayışlara kadar birçok konubaşlığını içeren konuşmanın sonunda yerel ile merkezarasında bir takım sorunların yaşandığını, TEKEL

Page 17: Kamu Emekçileri Bülteni-2011 Nisan

www.sosyalistkamu.com - 17

direnişi sürecinde yerelin üzerine düşen görev vesorumluluğu yerine getirmeye çalıştığını ancak birbütün olarak KESK’in sınıfta kaldığını vurguladı.

Ardından şube raporları okunarak delegelere sözhakkı verildi. Sosyalist Kamu Emekçileri adınayapılan konuşmada, sermayenin çok yönlü saldırılarınavurgu yapılarak“sendikalarımızda yaşanan güçkaybının en önemli nedenlerinin başında özellikle 4688sayılı yasa sonrası sendikalarımızı kuşatan, sarıpsarmalayan diyalogcu protestocu çizgi ve mücadeleanlayışıdır. Sendikalarımız bugün merkezi bir mücadeleprogramından ve hedeflerden yoksundur” denildi.“Talepler üzerinden emekçileri örgütleyip mücadeleyeseferber eden bir çizgi değil, yasa tasarılarının mecliskoridorlarında dolaşmasına endekslenmiş günübirlik veprotestocu bir mücadele çizgisi izleniyor” denilenkonuşmada, bürokratizmin uzlaşmacı sendikal çizgiylekol kola gittiği söylendi. Sendikal harekette yaşanantıkanmanın aşılabilmesi için uzlaşmacı-yasalcı çizgininaşılarak fiili-meşru mücadele çizgisinin hakim kılınmasıve kapsamlı bir mücadele programının oluşturulması,sendikaların bürokratik yönetsel ilişkilerden çıkartılaraktabana dayalı demokratik bir yapıya kavuşturulmasıgerektiği vurgulandı.

Bu konuşmanın ardından Kredi Yurtlar Kurumu’ndaçalışan bir delege söz aldı. Konuşmasında sendikalarınsınıf örgütleri olduğunu söyledi ve her saldırıya, içteyaşanan çürümeye dahil olmak üzere sınıfın değerleri vesınıfın ideolojisiyle yanıt verilmesi gerektiğinin altınıçizdi. 80 sonrası işçi ve emekçilerin yaşadığı saldırılarakarşı gereken yanıtın doğru temellerde verilemediğinibelirtirken referandum sürecinde de Eğitim Sen vetoplamda KESK’in doğru tutum koymadığını, ikirciklidavrandığını ifade etti.

Bu konuşma sonrasında Sosyalist Kamu Emekçileritarafından divana verilen önergeler kurulun onayıylaMerkez Genel Kuruluna götürülmek üzere tutanaklarageçirildi.

Daha sonra seçime geçildi. Oy kullanma hakkı olan250 delegenin 107’si ile gerçekleşen kurulda 107 kişi oykullandı. Tek liste ve bir bağımsız adayla seçime girildi.Seçimi blok listede yer alan adaylar kazandı.

Seçim sonucu Şube Yönetim Kurulu şu kişilerdenoluştu: Kıyasettin Yasa, Haşim Karaman, Nazmi Yavuz,Meltem Yıldırım, Nurşen Korkmaz, Ergin Deniz veBülent Ergüldü.

Kurulda Sosyalist Kamu Emekçileri olarak Eğitim

Sen genel kurullarına ilişkin hazırlanan “SendikalardaDönüşüm İhtiyacı Ve Genel Kurullar Süreci, MücadeleProgramı Taslağı Ve Önergeler” başlıklı broşüründağıtımını gerçekleştirdik.

Sosyalist Kamu Emekçileri / İzmir

Eğitim-Sen Manisa Şubesi GenelKurulu

Eğitim Sen Manisa Şubesi Genel Kurulu 13 Mart2011 Pazar günü saat 11’de Manisa Öğretmenevi’ndetoplandı.

Saygı duruşu ve divan oluşumu sonrasında ŞubeBaşkanı Fatih Yoğurtçu tarafından açılış konuşmasıyapıldı. Yoğurtçu konuşmasına, kamu emekçilerimücadelesinin tarihinden kesitler sunarak başladı. Genelkurulların mücadele açısından önemli zamanlarolduğunu vurgulayan Yoğurtçu, kurulların son üç yılındeğerlendirilmesi üzerinden gelecek üç yılın planlandığıyerler olduğunu söyledi. Genel kurulların sadeceyönetimlerin belirlendiği yerler olmadığının altını çizenYoğurtçu, şube seçimlerinin delege usulü ileyapılmasının sıkıntılarına değinerek, delege sistemininişyerlerinde rekabetçi bir anlayışın gelişmesine nedenolduğuna vurgu yaptı. Okullara kurulacak sandıklarla,doğrudan seçim yapılmasının daha demokratik olacağınıbelirten Yoğurtçu, bunun rekabetçiliği ortadankaldırabilecek bir çözüm olabileceğini söyledi.Sendikanın günübirlik eylem tarzını da eleştirerek rutineylemlerin dışına çıkılması gerekliliğinin altını çizdi.

Page 18: Kamu Emekçileri Bülteni-2011 Nisan

18 - www.sosyalistkamu.com

İşyerleri ile bağları olmayan bir örgütünbüyüyemeyeceğine değinerek, Türkiye’de çalışankesimin sadece % 6’sının örgütlü olduğunu, bu örgütlükesimlerin de büyük oranda sarı sendikalara üyeolduğunu söyleyen Yoğurtçu, sendikaların günden günegüç kaybettiğini belirtti. Çıkış noktası olarak dakapsamlı bir mücadele programının olması gerekliliğinibelirterek, değişimim şart olduğunu söyledi. 29 Kasım,15 Şubat, 1 Mayıs, 26 Mayıs gibi eylemlerin arttırılmasıgerekliliğine vurgu yaptı. Ardından piramidintepesindeki kavgalardan vazgeçilmesini önerdi vekadrolu, sözleşmeli, taşeron ayrımı yapmadan tümçalışanların ortak örgütlenmesi gerektiğini söyledi.Mevcut yasaların fiili olarak delinmesinin zamanınıngeldiğini vurgulayan Yoğurtçu, örnek olarak da Araphalklarının mücadelesini gösterdi. Ülkedeki neo-liberalsaldırılara da değindi ve bu saldırılara dur demeninzamanının geldiğini söyledi. Yoğurtçu konuşmasını“artık bayrağı başkalarına devretme vakti geldi”diyerek sonlandırdı.

Şube başkanının konuşmasından sonra konuklarınisimleri okundu ve konuklara söz hakkı verildi.Konukların konuşmalarının ardından kurula ara verildi.

Aradan sonra çalışma, disiplin ve denetleme kuruluraporları okundu. Raporlar üzerine llk sözü Alaşehirtemsilciliğinden bir delege aldı. Tek liste ile seçimegidilmesi için uğraş verdiklerini belirten delege bunubaşaramadıklarını söyledi. Ayrıca bir önceki yönetiminilçe temsilciliklerini gezmediğini, özellikle Alaşehir’ehiç gelmediklerini belirtti. Şube yönetim üyesi birarkadaşın dershanede yöneticilik yapmasını da eleştirendelege bu konuda merkez yönetim kurulunu suçladı.

Raporlarla ilgili ikinci konuşmayı DSD temsilcisiRemzi Şirin yaptı. Kamu hareketinin sınıfmücadelesinden koptuğuna değinen Şirin, sermayeye

karşı bütünlüklü bir mücadelenin eksikliğine değindi.Birleşik bir emek hareketinin, sınıfın parçalarınıbirleştirebileceğine değinen Şirin, “KESK’in de böylebir dönüşüme ihtiyacı var” dedi. Yönetim organlarınınsınıfa yabancılaşmasına değinen Şirin, üretenin yönetenolabileceği bir sendika yaratmanın asıl hedefleriolduğunu söyleyerek konuşmasını bitirdi.

Üçüncü konuşmayı Emek Hareketi’nden TarıkÖzkan yaptı. Şube seçimlerinde birliktelik için oldukçafazla çalıştıklarını ama bunu başaramadıklarını söyleyenÖzkan, “iki senden üç benden pazarlıklarına girmedenbu işi başarmak isterdik” dedi. Anayasareferandumunda “yetmez ama evet” tutumunueleştirerek, KESK’in bu süreçte doğru bir tavıralamadığını söyledi. Arap ülkelerindeki ayaklanmalarada değinen Özkan, içine girdiğimiz süreçte emekörgütlerine büyük görev düştüğünü bu yüzden deseçime katılan delegelerin doğru tercih yapmak zorundaolduklarını söyledi. Ankara’da yapılan Torba Yasaeylemine şube yönetiminden dört kişinin katılmamasınıeleştiren Özkan, “biz gaz yerken bu arkadaşlarneredeydi?” diye sordu. Son olarak tek liste ile seçimegirme noktasında “kimse kimseyi kandırmayakalkmasın” diyerek sözlerini bitirdi.

Bu eleştirilere ilk olarak yönetim kurulu üyesi veDemokratik Emek Platformu(DEMEP)’ndanHamdullah Müftüoğlu cevap verdi. Eleştirilerekatılmadığını söyleyen Müftüoğlu, “seçimlerden çokönce sendikalardaki tüm gruplara çağrı yaptık. Ortakbir liste ile seçime girmek istedik. Ama EmekHareketi’nin temsilcisi toplantıda ideolojik bir tartışmayerine sayısal paylaşım üzerinden yaklaştı. Delegeüstünlüğünün elinde olduğunu belirterek bir öncekiseçimin intikamını alacağını söyledi. Diğer arkadaşınsuçladığı dershanede çalışan şube yöneticisi benim. Ben

Page 19: Kamu Emekçileri Bülteni-2011 Nisan

www.sosyalistkamu.com - 19

namusumla çalıştım, namussuzluk yapmadım. Bunda nevar. Karşı liste Kürtleri dışarıda bırakmak için elindengeleni yaptı. Bu durumda halkların kardeşliğinisavunmanızın bir anlamı yoktur.” diyerek sözlerinibitirdi.

Daha sonra sözü Demokratik Emek Meclisi (DEM)temsilcisi Fatih Yoğurtçu aldı. Yoğurtçu, “biz de buörgütün tek liste ile girmesini canı gönülden istedik.Hem de Demokratik Emek Meclisi’nin dışarıdakalmasını kabul ederek yardımcı olmak da istedik.Ancak tüm görüşmelerde ‘yetmez ama evet’ söyleminikarşımıza çıkardılar. Partinin aldığı tavırla bizimtavrımızı birleştirerek, referandumda ‘hayır’ dediğimizibilerek birleşmenin önünü tıkadılar. Yıllar boyuncayaptığım mücadeleyi görmezden gelen karşı grup banada kişisel saldırılarda bulundu. Benim eylemlere katılıpkatılmadığımın çetelesini tutanlar zor günlerimdeneredeydiler? Tüm bu eleştirilere rağmen bu seçiminbirlik ve beraberliğimizi güçlendirmesi gerektiğinidileyerek sözlerime son veriyorum.” dedi.

Konuşmaların ardından raporlar oylandı ve aklandı.Ardından 10’a yakın önerge okunarak kabul edildi.Önergelerin oylanması sonrasında seçim gündeminegeçildi. İki ayrı listenin yarıştığı seçimde, içindebağımsız adayların da yer aldığı Sendikal Birlik,Demokratik Emek Meclisi ve Demokratik EmekPlatformu ortak liste oluştururken, ikinci liste iseDevrimci Sendikal Dayanışma ve Emek Hareketitarafından oluşturuldu.

Adayların belirlenmesi sonrasında adaykonuşmalarına geçildi. İlk olarak Nazif Uzun konuştu.Konuşmasında KESK’i çatıya benzetti. “Bu çatıdelinmemeli” diyerek birlik ve beraberlik vurgusu yaptı.Sendikal bağımsızlığı ve sınıf sendikacılığınısavunduğunu söyleyerek sözlerini bitirdi.

İkinci konuşmayı İsmail Şener gerçekleştirdi. Genel

kurulların siyasi hesaplaşmaya çevrilmemesi gerektiğinivurgulayan Şener, sendika ile siyaset ilişkisine değindi.Sendikaların partilerin güdümünde olmamasıgerektiğini söyleyerek delege sistemini eleştirdi.

Üçüncü olarak Mehmet Ramazan konuştu. 2001yılından itibaren KESK’in fiili ve meşru mücadeleyiterk ettiğini belirtti. Sendikanın yapısal sorunlarınınolduğunu söyleyen Ramazan, sahte sendika yasasınınbizi yasaların içerisine hapsettiğini vurguladı. Yeni birsendikal yapılanmaya ve mücadeleye ihtiyaç olduğunubelirten Ramazan, Eğitim Sen’in de yenidenyapılandırılması gerektiğini söyledi. Bürokratizminpanzehirinin de fiili-mücadele olduğunu söyledi vekendisinin bu hedefe ulaşmak için aday olduğunubelirtti.

Daha sonra sözü Melek Varol aldı. Varol, “gerçisalonda kimse kalmadı ama ben yine konuşmamıyapmak istiyorum” diye konuşmasına başladı. Birönceki yönetim kurulunda Kadın Sekreteri olarakoldukça yoğun çalıştığını belirtti ve seçilirse de yineaynı tempo ile çalışmaya devam edeceğini söyledi.

Cansız bir havanın hakim olduğu kurulda,delegelerin salonda yapılan konuşmalara ilgisizoldukları ve yoğunluklu olarak salon dışında durduklarıgözlendi.

Yapılan seçim sonucunda birinci listeden İsmailŞener, Melek Varol, Nazif Uzun; ikinci listeden iseRemzi Şirin, M. Tarık Özkan, İ. Tolga Bilgin ve NazifKılınç yönetim kuruluna seçildi.

Genel kurulda Sosyalist Kamu Emekçileri, EğitimSen genel kurullarına dönük olarak çıkartılan broşür ile“KESK’te Genel Kurullar Süreci ve Sosyalist KamuEmekçileri’nin Temel Mücadele İlkeleri” başlıklıbroşürün dağıtımını yaptılar.

Sosyalist Kamu Emekçileri / Manisa

Page 20: Kamu Emekçileri Bülteni-2011 Nisan

20 - www.sosyalistkamu.com

Eğitim Sen İstanbul 5 NoluŞube Temsilciler Kurulutoplantısı yapıldı

Eğitim Sen İstanbul 5 No’lu şubeninkuruluşundan bugüne 8., 4688 cenderesinegirildikten sonra ise 4. Olağan Genel Kurulu’ndansonra yapılan ilk Temsilciler Kurulu toplantısı16.03.2011 Çarşamba günü “tanışma, bilgilendirme,genel kurul sürecinin değerlendirilmesi veönümüzdeki döneme ilişkin öneriler” gündemiylegerçekleştirildi.

Temsilciler Kurulu toplantısına başlangıçtayaklaşık 60 kişi katıldı. Toplantının sonlarına doğrubu sayı yarıya düştü. Toplantının 45 dakikasıtanışma, bilgilendirme ve duyuruların yapılmasıylatüketildi. Daha sonra genel kurul sürecinindeğerlendirilmesi ve önümüzdeki döneme ilişkinöneriler sunulması için temsilcilere söz verildi. Yaklaşık25 temsilci söz aldı.

Toplantıya katılan ve Emek Hareketi adına konuşanbir temsilci, genel kurul sürecinde yaşanan pazarlıklaradeğinerek Emek Hareketi’nin tasfiye edildiği bir süreçyaşandığını söyledi. Buna bağlı olarak da bundansonraki süreçte bu türden toplantılara Emek Hareketiolarak gözlemci sıfatıyla katılacaklarını deklare ederektoplantıyı terk etti. Bu durum karşısında eski şubesekreteri, “toplantının önünü açmak adına arkadaştoplantıyı terk etti. Keşke kalsaydı ama terk etti. Onuniçin onun bu konuşması üzerine takılıp kalmadanönümüze bakalım. Toplantının kilitlenmesine izinvermeyelim. Öte yandan bu arkadaşlarla bu tutumlarıüzerine bir görüşme talep ederek onları kazanmayaçalışalım” yönlü bir konuşma yaptı. Ayrıca KESK veEğitim Sen’de bugün yaşanan sıkıntıların temelindefiili, meşru ve militan mücadele hattından vazgeçilmişolmasının yattığını belirtti. Bu bağlamda da hemKESK’in hem de Eğitim-Sen’in yeniden yapılanmayave bir devrimci dönüşüme ihtiyacı olduğunu, bunun içinde öncelikle bir tüzük kurultayının yapılması gerektiğinidile getirdi.

Toplantı sırasında Örgütlenme Sekreteri BakiGÖKCE, “yeniden yapılanma ve dönüşüm” konulu birkonferans planladıklarını dile getirdi. Söz alan diğerkonuşmacıların yaptığı bazı öneriler ise şunlardır:Temsilciler Kurulu karar organı Yönetim Kurulu iseyürütme organı olsun. İlçe temsilcilikleri kurulsun. 4B,

4C ve atanamayan öğretmenleri kapsayan bir komisyonkurulsun v.b.

Temsilcilerden son konuşmacı Aydın AĞLAMAZ,eski dönemin yürütmesine teşekkür ederek ve yenidönemin yürütmesine başarılar dileyerek konuşmasınabaşladı. Konuşmasının devamında KESK’te, Eğitim-Sen’de ve bağlı şubelerinde yaşanan sıkıntıların yeniolmadığını ve bu sıkıntıların tek başına yönetselsorunlardan kaynaklanmadığını -öyle olsa 3 yılda biryöneticilerin değiştiğini, bir düzelme ve gelişmesağlanmadığını- yani aslında tıkanıklığın bir bütünolarak yapısal sorunlardan kaynaklandığını, bu yapısalsorunların da ancak öncelikle tüzük kurultayınagidilerek ve tüzüğün değiştirilmesiyle mümkünolabileceğini dile getirdi. Ağlamaz konuşmasını,“kongremizde sunduğumuz ve oybirliği ile kabul edilenönergelerimiz, sendikamıza bağlı diğer şubelerinkongrelerinde de kabul edilmiştir. Bu bağlamdayapılması gereken diğer şubelerin genel kurul üstdelegeleriyle diyaloğa geçip Eğitim Sen kongresindeönergelerin hayata geçmesi ve tüzük kurultayınagidilmesi yönünde şubelerden doğru bir basınçuygulanması gerektiğini söyledi ve toplantı salonundakiüst kurul delegelerine seslenerek kongrede sunduğumuzönergelerimizin arkasındayız ve takipçisiyiz” diyereksonlandırdı.

Eğitim Sen 5 No’lu Şube üyesi bir işyeri temsilcisi

Page 21: Kamu Emekçileri Bülteni-2011 Nisan

www.sosyalistkamu.com - 21

M K

Eğitim Sen Kayseri Şubesi’ndeTemsilciler Kurulu toplantısı

Eğitim Sen Kayseri Şubesi, 09.04.2011 Cumartesigünü, “geçmiş siyasal ve sendikal sürecindeğerlendirilmesi, önümüzdeki siyasal ve sendikalsürecin değerlendirilmesi ve 1 Mayıs” gündemleriylegenel kurul sonrası ilk Şube Temsilciler Kurulutoplantısını gerçekleştirdi.

Toplantı Şube Başkanı Sedat ÜNSAL’ın konuşmasıile başladı. Ünsal konuşmasında geride bırakılan genelkurul sürecinin değerlendirmesini yaptı.Daha sonra AKP-Fethullah GÜLENişbirliğine değinen Ünsal,Ergenekon davası, Ahmet ŞIKve Nedim ŞENERtutuklamalarının AKP’yeyapılan her türlümuhalefetin tasfiyesineyönelik uygulamalarolduğunu söyledi.

Sonrasında 19 Aralık“hayata dönüş!”operasyonununTürkiye’nin yüzkarasıolduğunu söyleyerek “hesapsorulmalıdır” dedi. Dincigerici parti AKP’nin, FethullahGÜLEN’in “altın nesil“yetiştirilmesi projesini hayatageçirmeye çalıştığını, yaşanan sınavrezaletinin (KPSS-YGS) AKP-cemaatişbirliğinin göstergesi olduğunu söyledi ve buna karşıPazar saat 13.00’da gençlerin de katılacağı bir basınaçıklaması gerçekleştirileceği duyurusunu yaptı.

Diğer bir gündem maddesi olan 1 Mayıs’la ilgiliolarak organize sanayide işyerleri önünde, işçilerin 1Mayıs’a katılımını sağlamak amacıyla, üyelerle birliktebildiri dağıtımının gerçekleştirileceğini söyledi.

Yine konuşmasına “En büyük sorunlardan biri işyeriayaklarının, sendika temsiliyetinin yetersiz olduğu veburada işyeri temsilcilerinin sendikal faaliyetlerinişyerlerinde gündemleştirilmesinin önemini vurguladı.Önümüzdeki hafta yapılacak olan işyeri gezilerindenbahsetti.

Önümüzdeki süreçte 17 Nisan Köy Enstitüleri ileilgili yemek düzenleneceği ve Kayseri Pazarören Köy

Enstitüsü’nün onarımı ve müze olmasıyla ilgilikampanya düzenleneceği bilgisini verdi.

4688 sayılı yasa tasarısında yapılmak istenendeğişikliklerin yine işyerlerine konu edilmesi,değiştirilen 53 ve 93’üncü maddelerin birbiriyle çelişkiliolduğunu, grev hakkı gaspı ve Eğitim Sen’e üye olmakonusunda çekinceleri olan emekçilere herhangi birsendikaya üye olmamaları durumda yetkili olan diğergerici sendikalara dayanışma aidatı ödettirileceğianlatılmalı ve insanların Eğitim Sen’i tercih etmelerisağlanmalı dedi. Yine güvencesiz çalışmayla ilgili imza

kampanyası düzenleneceği ve toplananimzaların 10 Mayıs günü postaneden

yollanacağı duyurusunu yaparaksözü işyeri temsilcilerine

bıraktı. Yaklaşık 15 temsilci

söz hakkı aldı.Konuşmalardagenellikle genel kuruladönük değerlendirmeve eleştiriler yer aldı.Konuşmalarda“geçtiğimiz genelkurul sürecinin Kayseritarihinde yaşanan en

anti-demokratik kurulsüreci olduğu, delegelik

seçimlerinin bunun örneğiolduğu”, “konuşmacılara

ayrılan 3 dakikalık sürenin yetersizolduğu”, “sendikalardaki bürokratik

yapılanmanın iyice yerleştiği”, “genel kurulsürecinin programların üyelere anlatılması yerine koltukpaylaşımlarına ve delege pazarlıklarına sahne olduğu”,“direnişçi ruhun giderek kaybedildiği” eleştirilerigetirilerek, verilen önergelerin genel merkezeulaştırılması ve bundan üyelerin haberdar edilmesiistendi. Emperyalist işgallere karşı protestolarınyapılmasının dile getirildiği toplantıda, Memur Sen veKamu Sen’e 1 Mayıs kürsüsünde konuşma hakkıverilmemesi yaygın istekler arasında yer aldı.

Son olarak Sedat ÜNSAL yapılan eleştirilere yanıtvererek, “oluşturulan komisyonlara herkes katılmalı,birlikte çalışmalıyız” dedi.

Toplantıya yaklaşık 45 kişi katılım gösterdi. Sosyalist Kamu Emekçileri / Kayseri

Page 22: Kamu Emekçileri Bülteni-2011 Nisan

22 - www.sosyalistkamu.com

KESK’e bağlı Birleşik Taşımacılık ÇalışanlarıSendikası (BTS) üyeleri, Ankara’da TCDD GenelMüdürlüğü, diğer illerde de bölge müdürlükleri önündegerçekleştirdikleri oturma eylemleriyle, kurumda sondönemde yapılan hukuksuz atamaları ve siyasikadrolaşmayı protesto etti.

Ankara’da oturma eylemi

Ankara’da KESK Genel Başkanı Döndü TakaÇınar’ın da katıldığı eylemde basın açıklamasını okuyanBTS Genel Başkanı Yavuz Demirkol, TCDDyönetiminin demiryolu güvenliğini hiçe sayan haksız veadaletsiz atamalara devam ettiğini söyledi.

Kamu yönetimindeki atamaların kariyer ve liyakatdikkate alınarak yapılması gerektiğini vurgulayanDemirkol, ‘’Son dönemde atamalarda aranan özellik isesiyasal yandaşlık ve AKP’ye yakın sendika üyeliği gibikamu yönetiminde olmaması gereken özellikler’’ diyekonuştu.

TCDD’nin bir şirket olmadığını, kurumbürokratlarının ise şirket yöneticisi olmadığını dilegetiren Demirkol, ‘’Sendikasının genel kurulunda seçimkaybeden bir sendika başkanının önceki ünvanı olanbüro şefliğinden, Eğitim ve Öğretim Dairesi BaşkanYardımcılığına atamada sakınca görmeyen TCDDyönetimi yeni kurulan Trafik Dairesininyapılanmasındaki uygulamaları keyfiliğin ve hukuktanımazlığın somut göstergesidir’’ dedi.

Haksız olduğuna inandığı bazı atamalara yönelikde örnekler veren Demirkol, bu atamaların sonaermesi talebini dile getirdi.

KESK Genel Başkanı Döndü Taka Çınar isehükümetin adalete sığmayan uygulamalarının devamettiğini söyledi.

Atamalarda liyakat ve kariyere önem verilmesigerektiğini belirten Çınar, ‘’TCDD yönetiminiçalışanlara mobbing yapmaktan vazgeçmeye davetediyoruz’’ diye konuştu.

Konuşmaların ardından genel müdürlük binasıönünde oturma eylemi gerçekleştirildi.

İzmir’de oturma eylemi

BTS İzmir Şube üyeleri TCDD 3. BölgeMüdürlüğü önünde oturma eylemi gerçekleştirdi.

“Direne direne kazanacağız / BTS İzmir Şube”pankartının yanısıra KESK ve BTS flamalarının açıldığıeylemde “Dikkat kaza geliyorum diyor”, “Atamalarhukuki, kazalar takdiri ilahi değildir”, “TCDDbabanızın çiftliği değildir”, “Siyasi kadrolaşmaya son”yazılı dövizler taşındı. Basın metnini BTS ŞubeSekreteri Tufan Ergüneş okudu. Açıklamada, AKP’nin 9yıllık iktidarı boyunca siyasal kadrolaşma çalışmalarıhız kesmeden sürdürdüğü bunun son örneğinin dedemiryollarında yaptığı atamalarla olduğu söylendi.

Açıklamada hukuksuz atamalara ve siyasikadrolaşma şu sözlerle ifade edildi: “Sendikasının genelkurulunda seçim kaybeden bir sendika başkanını öncekiÜnvanı olan büro şefliğinden eğitim ve öğretim dairesibaşkan yardımcılığına atamada sakınca görmeyenTCDD yönetiminin yeni kurulan trafik dairesininyapılanmasındaki uygulamaları keyfiliğin ve hukuktanımazlığın somut göstergeleridir. Trafik dairesibaşkanlığına, Ulaştırma Memur-Sen Genel Başkanınıatayan TCDD yönetimi tarafından bu dairenin taşrateşkilatının da aynı mantıkla oluşturulması demiryolugüvenliği açısından kaygılarımızı kamuoyu ile paylaşmazorunluluğunu ortaya çıkarmıştır”

Eylemde “İş, ekmek yoksa barışta yok!”, “Direnedirene kazanacağız!”, “Hukuksuz terfiler geri alınsın!”,“Genel müdür şaşırma, sabrımızı taşırma!”, “Yandaşsendika olmayacağız!”, “Yaşasın sendikalmücadelemiz!” sloganları atıldı.

BTS’den oturma eylemi

Page 23: Kamu Emekçileri Bülteni-2011 Nisan

Güvencesiz çalışmaya karşı DİSK, Türk-İş veKESK’e bağlı çeşitli sendikalarla TTB’nin ortak olarak 3Nisan günü Ankara Kolej Meydanı’ndagerçekleştirdikleri mitinge 3 bin kişi katıldı.

Mitinge katılan işçi ve emekçiler, saat 11.00’deDikimevi’nde toplanmaya başladı. En önde, “Sözleşmeli,4/B, 4/C, ücretli, taşeron, 50/D’ye hayır” dövizlerininarkasında mitingi örgütleyen sendikaların imzalarınınyer aldığı “Güvenli gelecek, birleşik mücadele” ortakpankartı açıldı.

Ortak pankartın arkasında Birleşik Metal-İş Sendikasıyer aldı. İşten atılan Casper işçileri, Schineder işçileripankartlarıyla mitingde yer alırken ayrıca Ankara’daörgütlü 2 fabrikanın işçileri ve Mahle Mopisan işçileri demitinge katıldılar.

Birleşik Metal’in arkasında Dev Sağlık-İş üyesiişçiler, “İnsan haleyle çalıştırılmaz, sağlıkta taşeronolmaz” pankartıyla yürüdüler. Mitingin en kitleselkortejini oluşturan Dev Sağlık-İş, coşkusuyla da dikkatçekti.

DİSK’e bağlı Sosyal iş Sendikası’nda ise “Taşeronuezeceğiz” şiarı öne çıktı. Selçuk Üniversitesiçalışanlarının yanısıra Çankaya Belediyesi Belde AŞçalışanları “Sendika hakkımız engellenemez”pankartıyla mitingde yerlerini aldılar.

Nakliyat-İş Konya Şubesi, Genç-Sen, ATO, Enerji-Sen, Emekli-Sen de mitinge katıldı.

Türk-İş’e bağlı sendikalardan Belediye-İş Sendikası,“Güvenceli iş, insanca yaşam” pankartıyla mitingekatıldı. TÜMTİS Ankara Şubesi, kitlesel ve coşkulukortejiyle dikkat çekti. Hava-İş Sendikası ise mitingeAnkara Şube pankartıyla katıldı. İşten atılan Hava-İşüyesi Sabiha Gökçen işçileri de pankartlarıyla alanda

yerini aldı. Tez Koop-İş ve Tek Gıda-İş de mitingekatılım sağladı.

KESK’e bağlı sendikaların mitinge katılımı iseoldukça sınırlıydı. SES Bolu, Düzce, Niğde ve Ankaraşubelerinin yanısıra, KESK Ankara Şubeler Platformumitinge katıldı.

Direnişte olan DESA ve Kampana Deri işçilerinin deiçinde yer aldığı Deri iş Sendikası korteji, kitleselliği vecanlılığıyla göze çarptı.

Direnişlerini sürdüren Ontex ve PTT işçileri demitinge katılım sağladılar.

TMMOB üyesi teknik elemanlar ise mitinge AnkaraİKK pankartı arkasında katıldılar. Yerel kurultayahazırlanan işsiz ve ücretli teknik elemanlar kenditaleplerini içeren dövizler taşıdılar.

Güvencesizliğe karşı mücadele çağrısı

Miting alanına gelinmesiyle birlikte yapılan açılışkonuşmasının ardından ilk sözü Dev Sağlık-İş GenelBaşkanı Arzu Çerkezoğlu aldı. Çerkezoğlu, güvencesizçalışmaya karşı mücadelenin yükseltilmesinin önenimeilişkin bir konuşma yaptı. İşçilerin AKP’ye güveniolmadığını belirtti.

Hava-İş Genel Başkanı Atilay Ayçin ise sınıfa yönelikkapsamlı saldırıları sıraladı. Ülkenin AKP cumhuriyetinedöndüğünü söyledi. İşçilere 12 Haziran’da AKP’denhesap sorma çağrısında bulundu.

SES Genel Başkanı Bedriye Yorgun da sağlıkemekçilerinin greve hazırlandığını belirtti. Konuşmalarınardından Dev Sağlık-İş ve Birleşik Metal üyesi işçilermitingi örgütleyen bileşenler adına ortak metni okudular.

Müzik dinletisinin ardından miting sona erdi.

www.sosyalistkamu.com - 23

Güvencesizlige karşı 3 Nisan mitingi

Page 24: Kamu Emekçileri Bülteni-2011 Nisan

Kamu Emekçileri Bülteni 39 * Fiyatı: 25 YKr * Nisan 2011 * Sahibi ve S. Yazı İşleri Md.: Ayten Özdoğan * Yayın türü: Yerel, süreli, ayda bir Türkçe * EKSEN Basım Yayın Ltd. Şti. *Mollaşeref Mah. Simsar Sk No:5/3 Fatih/İstanbul * Tel/Fax: 0 (212) 621 74 52 * * Baskı: Özdemir Mat Davutpaşa Cad Güven Sanayi sit C Blok No: 242 Topkapı İstanbul * 577 54 92

KESK’e bağlı sendikalar, TBMM Genel Kurulu’ndakabul edilen ve hükümete Kanun Hükmünde Kararname(KHK) çıkarma yetkisi veren düzenlemeyi 6 Nisan’dagerçekleştirilen eylemlerle protesto etti.

İzmir’de yürüyüş

KESK İzmir Şubeler Platformu saat 18.30’da KonakYKM önünde toplanan kamu emekçileri “KESKİzmir Şubeler Platformu” yazılı pankartı açarakyürüyüşe geçtiler. Eylem süresince, “Sözleşmeli köleolmayacağız!”, “AKP yasanı al başına çal!”, “Güngelecek devran dönecek AKP halka hesap verecek!”,“AKP şifreni biz çözeceğiz!”, “Hak verilmez alınırzafer sokakta kazanılır!” sloganları atıldı.

Yürüyüş İzmir Büyükşehir Belediyesi önüne deksürdü. Burada basın açıklamasını Eğitim Sen 1 NoluŞube Başkanı ve KESK Şubeler Platformu DönemSözcüsü Abdullah Tunalı okudu. AKP hükümetininsermayenin çıkarları için kamu emekçilerine süreklisaldırdığını vurgulayan Tunalı, AKP hükümetininistediği KHK’yi çıkarmasına imkan tanıyan yasayıçıkardığı belirtti.

Tunalı basın açıklamasını KHK’ye karşı mücadeleçağrısında bulunarak bitirdi.

Ankara’da açıklama

TBMM Dikmen kapısı önünde gerçekleştirilen basınaçıklamasında KESK Ankara Şubeler Platformu adınasöz alan Dönem Sözcüsü İbrahim Kara, hükümetinamacının kamu yönetimi temel kanunu tamamlamakolduğunu vurgulayarak; “2003 yılında ilan ettiği ‘AcilEylem Planında’ Kamu Yönetimi Temel Kanununu veKamu Personel Rejimi ile temel aldığı; kamuhizmetlerini özelleştirme, emekçilerin istihdamkoşullarının esnekleştirilmesi ve güvencesizleştirilmesipolitikalarından bugüne kadar kanunlaştıramadıklarını

tamamlamayı planlayan AKP iktidarı, seçim öncesi anibir atakla kendini ‘süper yetkili’ kılmak istemektedir”dedi.

KESK Genel Başkanı Döndü Taka Çınar ise, “torbayasa” düzenlemelerinin iş güvencesini ortadankaldırdığını, istihdamın yapısını daha esnek, kuralsız vegüvencesiz hale getirdiğini hatırlatarak; “Bunlaryetmezmiş gibi, hükümet şimdi de kamu personelsisteminde değişiklikler yapabilmesinin önünü açanuygulamaların da içinde yer aldığı kimi yasaldüzenlemeler için yasama organını, sendikaları, meslekörgütlerini devre dışı bırakılarak kanun hükmündekararname (KHK) çıkarma yetkisi almıştır” dedi.

Çınar, emek ve demokrasi güçlerinin hükümetin busaldırılarına 1 Mayıs alanlarında yanıt vereceğinibelirtti.

KESK’ten ‘kararname’ protestoları

Eğitim-Sen Gebze Şubesi’nde

Hüseyin Cebe anıldı

Eğitim-Sen Gebze Şubesi, Gebze Süreyya Yalçın

İlköğretim Okulu’nda sınıf öğretmenliği yaparkan 2

Nisan 2007’de provokasyon sonucu öldürülen

sendika üyesi Hüseyin CEBE için, 2 Nisan Cumartesi

saat 18.00’da bir anma gerçekleştirdi.

Anma Hüseyin CEBE ve demokrasi

mücadelesinde yaşamını yitirenler için saygı duruşu

ve sinevizyon gösterimi ile başladı. Ardından

Hüseyin CEBE’nin yaşamı özetlenerek mücadeleci

kimliğinden bahsedildi. Saldırı, olaya tanık olan bir

eğitim emekçisi tarafından aktarıldı. “CEBE’yi

katleden öğretmenin psikolojik tedavi görmesine

rağmen okul ideresi tarafından ısrarla görevde

tutulduğu, CEBE’nin oruç tutmaması, Kürt ve

yursever olması ve Eğitim-Sen üyesi olmasına kadar

bir dizi sebepten tehditlere maruz kaldığı ve okul

idaresinin bu yaşananlara göz yummasının planlı bir

saldırının işareti olduğu” söylendi. Ayrıca “CEBE’yi

katleden 37 yıllık öğretmenin adli tıp raporu ile akıl

sağlığının yerinde olmaması nedeniyle serbest

bırakılmasının, hem yaşanan saldırı hem de eğitim

açısından bir skandal olduğu” dile getirildi.

Anma CEBE’nin bir öğrencisi tarafından okunan

şiir ve müzik dinletisinin ardından sona erdi.

Etkinliğe yakalşık 30 eğitim emekçisi katıldı.

Sosyalist Kamu Emekçileri / Gebze