kamu emekçileri bülteni-2011 haziran

12
Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber, ya hiçbirimiz! Aylık bülten * Sayı 41 Haziran 2011 k k amu e e mekçileri b b ülteni M K Eğitim-Sen, KESK’e bağlı sendikalar içerisinde nitel ve nicel açıdan en önemli dinamiklerden birisidir. 13- 15 Mayıs tarihleri arasında gerçekleşen Eğitim-Sen 8. Olağan Genel Kurulu, bugüne kadar gerçekleşen sendika genel kurulları ve Temmuz ayı içerisinde gerçekleşecek olan KESK Genel Kurulu hakkında da fikir vermektedir. Dünyada, bölgede ve Türkiye’de son dönem yaşanan siyasal ve toplumsal gelişmeler düşünüldüğünde Eğitim-Sen Genel Kurulu’ndan işçi sınıfı ve emekçiler lehine bir sonuç çıktığı söylenemez. Eğitim-Sen Genel Kurulu’ndan yansıyanlar sendikal bürokrasi ve çürümenin vardığı boyutu en yalın ve çarpıcı bir biçimde gözler önüne serdi. Genel kurulun ilk gününe parlamentarizm, ikinci gününe ise koltuk kavgası damgasını vurdu. www.sosyalistkamu.com [email protected] Eğitim-Sen 8. Olağan Genel Kurulu’nun ardından... Sendikal bürokrasiye, çürümeye ve yozlaşmaya karşı mücadelenin önemi!

Upload: sosyalist-kamu-emekcileri

Post on 28-Mar-2016

229 views

Category:

Documents


0 download

DESCRIPTION

Kamu Emekçileri Bülteni-2011 Haziran

TRANSCRIPT

Page 1: Kamu Emekçileri Bülteni-2011 Haziran

Mart 2008 H Sayı 25e-mail: [email protected]

Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber, ya hiçbirimiz!

Aylık bülten * Sayı 41 Haziran 2011

kkamu eemekçileri bbülteni

M K

Eğitim-Sen, KESK’e bağlı sendikalar içerisinde nitel ve nicel açıdan en önemli dinamiklerden birisidir. 13-15 Mayıs tarihleri arasında gerçekleşen Eğitim-Sen 8. Olağan Genel Kurulu, bugüne kadar gerçekleşen sendikagenel kurulları ve Temmuz ayı içerisinde gerçekleşecek olan KESK Genel Kurulu hakkında da fikirvermektedir.

Dünyada, bölgede ve Türkiye’de son dönem yaşanan siyasal ve toplumsal gelişmeler düşünüldüğündeEğitim-Sen Genel Kurulu’ndan işçi sınıfı ve emekçiler lehine bir sonuç çıktığı söylenemez. Eğitim-Sen GenelKurulu’ndan yansıyanlar sendikal bürokrasi ve çürümenin vardığı boyutu en yalın ve çarpıcı bir biçimde gözlerönüne serdi. Genel kurulun ilk gününe parlamentarizm, ikinci gününe ise koltuk kavgası damgasını vurdu.

[email protected]

Eğitim-Sen 8. Olağan Genel Kurulu’nun ardından...

Sendikal bürokrasiye, çürümeye veyozlaşmaya karşı mücadelenin önemi!

Page 2: Kamu Emekçileri Bülteni-2011 Haziran

Sendikal bürokrasinin ve çürümenin vardığı boyut!

Genel kurulda siyasal/sendikal gruplar yaptıklarıkonuşmalarda kapitalizmin giderek daha fazlavahşileştiği ve saldırganlaştığı tespitini yaptı,emperyalist-kapitalist sistemin saldırılarına karşıişçilerin, emekçilerin, kadınların, gençliğin ve ezilenhalkların mücadelesinin ortaklaştırılması gerektiğininaltını kalınca çizdiler. Emek, özgürlük, eşitlik,demokrasi vb. kavramların sıkça kullanımı kuruladamgasını vurdu. Ancak tüm bu sorunlara karşıemekçilerin bilinçlendirilmesi, birleşik mücadeleninörgütlenmesi, fiili-meşru mücadelenin hangi taleplerleve nasıl bir mücadele programı etrafındasomutlaştırılması gerektiğine dair herhangi bir somuttartışma yapılmadı, bu ihtiyaca yanıt verebilecek birkarar ortaya çıkmadı.

Demokrasi söylemini ağızlarından düşürmeyensendikal gruplar, genel kurul sürecini öncesi, kurulgünü ve sonrasıyla birlikte ele almayan tutumlarıylakoltuk kavgası yürüttüler. Oysa genel kurul süreçleribir bütün olarak tabanın mücadelenin sorunlarını ve

ihtiyaçlarını tartıştığı bir zemine çevrilmeli, genelkurul kararları sendikal demokrasiyikurumsallaştırmaya hizmet etmeli, tüzükseldeğişikliklerle de sendikal demokrasi güvence altınaalınmalıydı. Hak alıcı ve uzun soluklu bir mücadeleprogramının somut biçimler kazanması da genelkurul iradesi tarafından güvence altına alınmasıgereken bir diğer önemli gündem başlığıydı.

Ancak sendikal gruplar kamu emekçilerimücadelesi ve KESK açısından hayati önem taşıyantüm bu başlıklarla ilgili somut kararlar alınmasındanözenle uzak durdular. Öncesinde kapalı kapılarardında ve kulislerde yürütülen, mücadeleninihtiyaçlarından daha çok grupların dar çıkarlarınahizmet eden “yönetimin kaçı senden, kaçı benden”kirli pazarlıklarını kurul kürsüsünde açıkça dilegetirmekten çekinmediler. Bu kirli hesaplarıdoğrultusunda birbirlerini tehdit etmeye kadar işivardırdılar.

Delege konuşmalarına sıkça yansıyan bu tablo,mücadeleden ve tabandan uzaklaştıkça kendi içinedönen, sendikal grupların “arka bahçesi”neçevrilmeye çalışılan ve küçülen KESK gerçeğine

rağmen sınıf mücadelesinin ihtiyaçlarından ve sendikaldemokrasi ilkelerinden uzak sendikal grupların,sendikal bürokrasiyi büyütme ve koltuklarını garantiyealma konusunda nasıl da kıyasıya kavga ettiklerineişaret etmektedir.

Tüzük değişiklikleri ve sendikaldemokrasinin ayaklar altına alınması!

Genel kurul öncesinde ve kurul gününde hemenhemen her sendikal grup KESK’teki daralmanın,mücadeleden uzaklaşmanın, tabandan kopmanınsorunlarına değinerek tüzük kurultayına duyulanihtiyaçtan bahsetmesine rağmen Devrimci SendikalDayanışma (DSD) ve Demokratik Emek Platformu’nun(DEMEP) başını çektiği ittifakın genel kurulda,işyerlerinden başlayarak sendika şubelerine kadarüyelerin katılımıyla yürütülmesi gereken tartışmaları,parmak hesabı yaparak apar topar tüzüğe yerleştirmesisendikal bürokrasinin vardığı boyutu göstermektedir.

Genel kurulda yapılan tüzük değişikliklerininiçeriğinden bağımsız olarak bu böyledir. Zira tüzükdeğişikliğinin gündeme getiriliş biçimi ve örgütlenişitabanın iradesini yok saymakta, sendikal gruplarıniradesini esas almaktadır. Sendikal demokrasinin ilke

2 - www.sosyalistkamu.com

Page 3: Kamu Emekçileri Bülteni-2011 Haziran

www.sosyalistkamu.com - 3

ve kuralları değil, grupların ihtiyaçları öne çıkmaktadır.Oysa sendikal mücadelenin sorunları, çözüm önerilerive bunun somut biçimler kazanması tabanla birlikteyürütülecek tartışma sürecinin ürünü olarakgündeme getirilmeliydi. Genel kurul sonrası hızlagerçekleştirilecek seçimsiz bir program vetüzük kurultayı ile sendikal mücadeleninihtiyacı olan bir yeniden yapılanma hayatageçirilebilirdi. Bu haliyle “Eğitim-Sen’inyeniden yapılanması”, “demokrasi”, “söz,yetki, karar, iktidar çalışanlara” gibiargümanları öne süren DSD ve DEMEP’insamimiyeti tartışmalıdır.

Sendikal demokrasi işletilmedengündeme getirilen tüzük değişiklikleri,içeriğinden bağımsız olarak, meşru değildir.Keza Eğitim-Sen’in yapısal değişimine nedenolan tüzük değişiklikleri için gerekli olandelegelerin salt çoğunluğunun salonda olmadığıbir ortamda oylatılması ve “parmakdemokrasi”sinin kurula hakim kılınması DSD veDEMEP’in demokrasiden ne anladığını göstermektedir.Salt çoğunluğun salonda olmamasından dolayı kurulaönerge vererek oyların sayılmasını talep edendelegelere yönelik sözlü ve fiziki saldırılar iseKESK’teki bürokratikleşme, çürüme ve yozlaşmanınvardığı boyutları gözler önüne sermektedir. Buzeminde ilk iki önerge dışında (anadilde eğitim veadres değişikliği önergeleri) delege tam sayısının saltçoğunluğu olan 261 lehte oyla geçirilmesi gerekenönergeler, göz göre göre divanın toplam lehtekullanılan oy sayısına kafadan en az 100 eklemeyapması ile geçirilmiştir.

Bu tutum, KESK’in kuruluşundan bu yanasavunduğu eşitlik, özgürlük, demokrasi kavramlarınınkoltuk kavgası ve grupsal çıkarlar söz konusuolduğunda nasıl ayaklar altına alındığının ibretlik birbelgesi olmuştur.

Yönetim pazarlıklarının taraflarından birisi olanEmek Hareketi (EH) ise tüm kurul boyunca kürsükonuşmalarında tabanın iradesi, sendikal demokrasi,mücadelenin sokaklarda ve işyerlerinde yürütülmesivb. konularda yüksek perdeden konuşmuş, ancak, busöylemleri, yönetimde “bir yerine iki kişilik”kontenjanla temsil edilmek için kullandığı genelkuruldaki tutumlarıyla iyice açığa çıkmış, üstelik bunugenel kurul kürsüsünden yüksek sesle dile getirmektende kaçınmamıştır. Kurul boyunca “ana renkleri dışarda

tutarsanız olacaklardan siz sorumlu olursunuz”mantığıyla hareket eden ve kürsü konuşmalarında bututumunu tehdit ve şantaja kadar vardıran EH,pazarlıklar sürerken kürsüyü etkin biçimde kullanırkenve hatta konuşma hakkının kısıtlanması çabasıkarşısında salonda gerilimler yaşanmasını göze alırken,tüzük değişikliği bölümünde (oybirliği ile geçen ilk ikiönerge sonrasında) salonu terkederek, anti-demokratikdayatmalara karşı sesini yükseltmeye çalışan sınırlısayıdaki ilerici delegenin susturulmasının önünüdüzlemiş ve DSD-DEMEP ittifakının elinikolaylaştırmıştır. Bu tutumuyla da asıl derdininyönetimde bir yerine iki koltukla temsil edilmekolduğu açık bir biçimde gün ışığına çıkmış, kurulboyunca savunduğunu iddia ettiği ilkelerde, tüzükdeğişikliklerinin anti-demokratik bir şekilde gündemegetirilişine dair yönelttiği eleştirilerde ise samimiyettenve ciddiyetten yoksun olduğunu göstermiştir.

Genel kurulda yaşananlar KESK geleneği adınakabul edilemezdir. Eğitim-Sen MYK’sı bu yanlıştanhızla geri dönmeli, önümüzdeki 6 ay içerisindeişyerlerinden üyelerin doğrudan temsil edildiğizeminlerde sendikal mücadelenin sorunları veihtiyaçları tartışılmalı, sendikaya dair öngörülen

Page 4: Kamu Emekçileri Bülteni-2011 Haziran

4 - www.sosyalistkamu.com

yapısal değişiklikler böylesi bir sürecin ardındangerçekleştirilmelidir.

Anti-demokratik uygulamaların tüzüktençıkarılması ve tabanın esas alındığı, sendikaldemokrasinin kurumsallaştırıldığı bir Eğitim-Sen’inyeniden inşası acil bir ihtiyaçtır. Ancak en az bununkadar önemli olan bir diğer ihtiyaç da hak alıcı birmücadele programıdır. Gerçekleştirilecek kurultaysadece tüzüksel değişiklikleri esas almamalı aynızamanda önümüzdeki dönemi kucaklayacak hak alıcıbir mücadele programının oluşturulmasına ve kararaltına alınmasına da hizmet etmelidir. Sendikalmücadelenin ihtiyaçlarına yanıt verebilecek birprogram ve tüzük kurultayının demokratik bir süreçolarak örgütlenmesi Eğitim-Sen ve KESK MYK’sınınöncelikli görevleri arasında yeralmalıdır.

KESK’in dar grupsal ihtiyaçlarçerçevesinde yeniden

yapılandırılması ve ikamecilik

Son dönemde gerçekleşen sendika genel kurullarınadamgasını vuran bir diğer husus da “ana renk-ararenk”, “asli-tali unsur”, “esas-yapay doku” vb.tartışmalarıdır. Yönetimlerde koltuk sayısı azalan ya dasendika yönetimlerinde yer alamayan siyasal/sendikalgruplar kendi varlığını KESK’in varlığınaindirgemekte ya da sendikal demokrasinin teminatıolarak görmekte, kendisini KESK’in yerine ikameetmektedir.

Oysa bir emek ve sınıf örgütü olan sendikaların veKESK’in varlık yokluk sorunu sınıflar mücadelesindeoynadığı role bağlıdır. Sendikal demokrasi ya dasendikal mücadele sendikal grupların varlığına ya dayokluğuna indirgenemez. Emek örgütü olarak KESK’inve bağlı sendikaların mücadele örgütü olması, onunortaya koyduğu taleplere ve bu uğurda yürüteceğimilitan mücadeleye ve programına, sendikaldemokrasinin kurumsallaşması ise tabanın iradesiniesas alan işleyişine ve tüzüğüne bağlıdır.

Sendikal demokrasinin kurumsallaşması bir bütünolarak KESK’e bu kural, ilke ve işleyişinyerleştirilmesiyle mümkündür. Sendikal grup ya daanlayışlar bu kurumsal işleyişe tabi olmakla, sendikaldemokrasiyi kararlılıkla uygulamakla yükümlüdürler.Ancak 2008’de gerçekleşen KESK Genel Kurulu’ndadaha fazla öne çıkan vurgu sendikal gruplarınkendilerini KESK’e indirgediklerinin resmi olmuştur.Öyle ki MYK’da yeralan sendikal gruplar KESK’eyönelik eleştirilere MYK adına değil, siyasal gruplarıadına yanıt vermişlerdi. Kendisini KESK’e vesendikalara dayatan bu anlayış Eğitim-Sen GenelKurulu’nda kendilerini “ana renk” olarak görenanlayışlar şahsında bir kez daha açığa çıkmıştır.

Genel kurul kürsüsünde “biz yoksak mücadeleyok”, “biz olmazsak KESK olmaz” türü tehdit veşantajlarda ifadesini bulan argümanlar, Eğitim-Sen veKESK’in nitel ve nicel olarak küçüldükçe, kamuemekçileri hareketinin değil KESK’in grupların darçıkarları etrafında siyallaştırılmaya çalışıldığının somut

Page 5: Kamu Emekçileri Bülteni-2011 Haziran

www.sosyalistkamu.com - 5

ifadesi oldu. KESK’te bir siyasallaşma sorunu yaşandığı açıktır.

Ancak bunun çözümü sendikal grupların ihtiyaçlarıdoğrultusunda KESK’i darlaştırmak vesiyasallaştırmak değildir. KESK’i bu darlıktançıkarmanın ve kamu emekçilerinin sahiplendiğigerçek bir sınıf ve mücadele örgütü yapmanın yolukamu emekçileri hareketini siyasallaştırmaktangeçmektedir. KESK’in siyasallaşmasından anlaşılmasıgereken siyasal ve toplumsal sorunlar karşısında işçisınıfı ve emekçilerin sınıfsal çözümlerini dilegetirmesi ve bu uğurda mücadele etmesi olmalıdır.

KESK’i sendikal grupların ihtiyaçlarıdoğrultusunda yeniden “dizayn” etmek, sınıfmücadelesine ve kamu emekçileri hareketine ağır birdarbe vurmakla, KESK’i yoketmekle aynı anlamagelmektedir. Bu sorumluluğun vebali ise ağırdır.

Parlamentarist hayaller ve “çok renk”,“çok ses” iddiasının boşluğu!

Genel kurulun ilk günü kürsüden konuşan hemenher anlayış yaklaşan genel seçimlere vurgu yaptı.Emekçilerin sorunlarının çözümü için Emek, Barış veDemokrasi Bloğu’nun bağımsız adaylarınındesteklenmesi gerektiğini dile getirdi. Yenidemokratik bir anayasa için KESK’in ve Eğitim-Sen’in oynaması gereken role vurgu yaptı. Yapılankonuşma ve çağrılarla milyonlarca kamu emekçisineçözüm ve umut yolu olarak mücadele, sokaklar,direnişler ve grevler değil burjuva parlamentosugösterildi.

Seçimlerin hemen ardından işçi sınıfı ve emekçikitleleri doğrudan ilgilendiren saldırılar düzen cephesitarafından hızla uygulanmaya çalışılacak. Sermayeninsözkonusu saldırıları uygulayabilme gücü bulupbulamayacağı başta KESK ve Eğitim-Sen olmaküzere tüm emek örgütlerinin oynayacağı role bağlıdır.Önümüzdeki dönem için nasıl bir mücadele programıve anlayışı ile hareket edileceği konusunda net, açıkve somut bir karar ve iradeyle çıkamayan Eğitim-SenGenel Kurulu’ndan yansıyanlar, KESK’in bir kezdaha sınıfta kaldığını göstermiştir.

Toplumsal sorunlar karşısında “çok renk”, “çokses” söylemini öne çıkaran Emek, Barış ve DemokrasiBloğu bileşenlerinin Eğitim-Sen kurulunda “az olsunbizim olsun” mantığıyla hareket etmesi, ittifak

politikalarına sınıf mücadelesinin çıkarlarının değilkoltuk hesabının yön vermesi, kurul kürsüsündenyapılan devrimci ve muhalif eleştirilere gösterilentahammülsüzlük, blok içinde yeralan EMEP veBDP’nin bu birlikteliği sendikal alana ve genel kurulataşımaması vb. iddia edilen “çok renk”, “çok ses”söyleminin altının boş olduğunu göstermektedir.

Siyasal alanda işçi ve emekçilerin mücadelesinibirleştirmenin önemini vurgulayan, barış vedemokrasi savunuculuğu yapan siyasal anlayışlarınsendikal alanda koltuk kavgası yüzünden karşı karşıyagelmesi ve birbirlerini dışlaması, savunduklarıdeğerlerin ne kadar temsilcisi olduklarını göstermiştir.

Sendikaların yenidenyapılandırılmasından anlaşılması

gerekenler...

EH’sinden DSD’ye, DEMEP’ten DMH’ye(Devrimci Memur Hareketi) kadar birçoksiyasal/sendikal grup bu genel kurulda ve öncesinde“sendikaların yeniden yapılanması” sorununu dilegetirdi. Ancak hem öncesindeki hem de kurul günüyaşananlar bu söylemin ciddiyetten ve samimiyettenyoksun olduğunu gösterdi.

Tabandan kopukluk, mücadelenin işyerlerindendoğru örgütlenmesi gerektiği, mücadele programınaduyulan ihtiyaç, sendikal demokrasinin işletilmesi,tabanın karar alma MYK’ların ise yürütme organlarıolması gerektiği vb. birçok başlık altındatoparlanabilecek ve tartışılabilecek sendikalarınyeniden yapılandırılması sorunu sendikal gruplarındeğil sınıf hareketinin ve mücadelesininihtiyaçlarından yola çıkılarak ve işyerlerindenbaşlayarak tartışmaya açılmalıydı. Genel kurul sürecive sonrası bu amaca hizmet etmeliydi.

Ancak sendikal gruplar, öncesinde geniş katılımlıüye toplantılarında bu sorunları tartışmayaaçmadıkları gibi genel kurul günü de sendikalmücadelenin sorunlarını tartışmadılar. İddia ettikleridüşüncelere somut biçimler kazandırmak yerine altıboş birer söz kalıbı olarak dile getirip durdular.

Sendikaların sınıf hareketinin ihtiyaçları vesendikal demokrasi ilkeleri temel alınarak yenidenyapılandırılması temel bir ihtiyaç olarak halenönümüzde durmaktadır. Ancak genel kurulda yapılan

Page 6: Kamu Emekçileri Bülteni-2011 Haziran

tartışmalar ve alınan kimi kararlar, ideolojik zemininiHalkevleri ve ÖDP’de bulan ve sendikal alanda‘toplumsal hareket sendikacılığı’ olarak kendisinigösteren anlayışların KESK’i bir sınıf örgütü olarakdeğil toplumsal bir muhalefet merkezi olarak yenidenyapılandırmaya çalıştığını göstermektedir. Bu çaba,KESK’in sivil toplum örgütü haline gelmesine ve sınıfuzlaştırıcı bir rol oynamasına zemin hazırlamakanlamına gelmektedir.

KESK kamu emekçilerinin sendikasıdır ve kamuemekçileri hizmet üretimindeki konumu ve oynadığırolle işçi sınıfının bir parçasıdır. KESK bir sınıförgütüdür. Sınıfsal yapısını koruyarak toplumsalmuhalefetin etkin ve etkili bir parçası olarak roloynamalıdır. Ancak KESK’e biçilmek istenen rol işsiz,işçi, kadın, gençlik vb. tüm kesimlerin içinde yeraldığıbir kitle örgütlenmesidir. Siyasi bir yapının üstlenmesigereken rol KESK’e biçilmektedir.

KESK’in sınıf sendikacılığından toplumsal hareketsendikacılığına evriltilmek istenmesi ve bununnüvelerinin KESK’te inşa edilmeye çalışılması kamuemekçileri hareketini ilerletmeyecek aksine daha dageriletecektir.

Sınıf mücadelesine ve sendikacılığına inanan tümunsurlar bu sorun karşısında KESK’e sahip çıkmaklayükümlüdürler.

Sosyalist Kamu Emekçileri genel kurulsüreçlerini tartışma platformlarına

çevirmeye çalıştı…

Sosyalist Kamu Emekçileri olarak bizler, şube genelkurullarından başlayarak sendikal mücadeleninihtiyaçları ve sendikal demokrasinin ilkeleridoğrultusunda bulunduğumuz her alanda ve gücümüz

oranında genel kurulları bir süreç olarak ele aldık.Mücadelenin ihtiyaçlarını ve görevlerini tüm üyelerinkatılımıyla tartışma platformuna çevirme çabasıiçerisinde olduk. Sendikal mücadele ve anlayışlarıntartışıldığı zeminlerde ilkelere dayalı programlarınaçıklanması, savunulan ilkelerin önerge olarak genelkurullara sunulması, geniş katılımlı üye toplantılarındaaçığa çıkan ortak iradelerin kendini ifade etmesi vb.şekillerde savunduğumuz ilke ve değerlere somutbiçimler kazandırmaya çalıştık.

Binlerce broşür, bildiri ve bültenle tabana ve genelkurullara seslendik. Her imkanı bir tartışmaplatformuna çevirmek için çaba harcadık. Şube genelkurullarından başlayarak mücadele programıoluşturulması ve sendikal demokrasinin işletilmesi içintüzük değişikliklerini de kapsayan önergeleri genelkurul öncesi tartışmaya ve imzaya açtık. Genel kurulsalonlarında bu önergelerin kurula sunulması çabasıiçerisinde olduk.

Sosyalist Kamu Emekçileri olarak, savunduğumuzilkeleri hayata geçirmek için azami bir çaba sergiledik.Ancak tüm bu çabalara rağmen kimi eksiklikler deyaşandı. Güç ve imkanların daha fazla olduğu yerlerdegerek sergilenen çabanın yetersizliği, gerekse de politikhattın yeterince kavranamaması ve pratikte başarıylauygulanamaması vb. nedenlerle istenilen sonuçlarüretilemedi.

KESK’in en önemli sendikalarından biri olanEğitim-Sen Genel Kurulu’ndan yansıyanlar KESKGenel Kurulu’nun da nasıl gerçekleşeceği hakkında birfikir vermektedir. Bu haliyle tablo hiç de iç açıcıdeğildir. Kamu emekçileri mücadelesini ilerletmekisteyen her öncü, ilerici, devrimci kamu emekçisi ile“kutsal ittifaklar”dan ve “parmak demokrasisi”ndenrahatsız olan tüm iyi niyetli ve samimi emekçilerKESK’teki bürokratlaşmaya, çürümeye ve yozlaşmayakarşı mücadele etme görevi ile karşı karşıyadırlar.İlerici kamu emekçileri sadece toplumsal muhalefeti vesınıf mücadelesini örgütlemekle değil aynı zamanda biremek örgütü olarak KESK’i baştan aşağıya sınıfmücadelesinin ihtiyaçları doğrultusunda, sendikaldemokrasi ilkeleri çerçevesinde yeniden inşa etmekleyükümlüdürler. Yaklaşmakta olan KESK GenelKurulu’nu da bu mücadelenin bir kürsüsüneçevirmelidirler.

Sosyalist Kamu Emekçileri

(sosyalistkamu.com)

6 - www.sosyalistkamu.com

Page 7: Kamu Emekçileri Bülteni-2011 Haziran

Eğitim-Sen 8. Olağan Genel Kurulu 13-15 Mayıstarihleri arasında Anatolia Kültür Merkezi’ndegerçekleşti. Genel kurulun ilk günü sinevizyongösterimi, divanın oluşumu ve açılış konuşmasıylabaşladı.

Mücadelede yitirilenler anısına gerçekleştirilensaygı duruşunun ardından ilk sözü Eğitim-Sen Genel

Başkanı Zübeyde Kılıç aldı. Bölgede ve dünyada yaşanan gelişmelere, vahşi

kapitalizmin saldırılarına değinen Kılıç, referandumdanseçim sürecine kadar yaşananları özetledi. Irkçı,milliyetçi, statükocu anlayışlara prim vermemekgerektiğini ifade etti. Demokratik, eşit, adil, barışiçinde bir yolun tercih edilmesi gerektiğini söyledi.Blok adaylarının vetosuna karşı Kürt halkınındirenişine değinen Kılıç, seçim öncesi ve sonrasıylabirlikte anayasa tartışmalarının önemini vurguladı.Özgür, demokratik anayasa istediklerini, bunu isteyenve net duruşu olanların bir araya gelmesini

düşündüklerini ifade etti. Eğitim-Sen’in de bunun aktifbir bileşeni olması gerektiğini dile getirdi.

Kültür ve kimlik mücadelesi ile emek mücadelesininbirleşme arayışının sürmesi gerektiğini söyledi.Güvencesiz, esnek, taşeron biçimlerde istihdamedilenlerin büyük çoğunluğunun Kürt ve Aleviolmasının tesadüf olmadığını sözlerine ekledi. Zorunlugöç edilenlerin ücretlerinin düşük tutulduğunu ifadeetti. İşsizlik sorununun da yine büyük oranda aynınedenlerden ötürü yaşandığını dile getirdi.

25 Kasım grevinin grev hakkının grev yapılarakelde edileceğini pratikte kanıtladığını dile getiren Kılıç,1 Mayıs’ın resmi tatil ilan edilmesinin de mücadeleninkazanımı olduğunu söyledi.

KESK Genel Başkanı Döndü Taka Çınar, işçisınıfına reva görülen saldırılara, kamunun tasfiyesine,kamu emekçilerine yönelik esnek ve güvencesizçalışmaya karşı nasıl bir mücadele hattında birleşmekgerekiyorsa onun tartışılması gerektiğini söyledi. Sivil

www.sosyalistkamu.com - 7

Eğitim-Sen 8. Olağan GenelKurulu gerçekleşti

Page 8: Kamu Emekçileri Bülteni-2011 Haziran

8 - www.sosyalistkamu.com

toplumcu, uzlaşmacı sendikal akımların saflara nüfuzetmemesi için kararlılıkla mücadele eden bir yapıyakavuşulması gerektiğini söyledi. Bu konuda eksiklerolduğunu ve bu eksiklerin kabul edilmesi gerektiğinidile getiren Çınar, “bu kürsüden eleştirel ve özeleştirelyaklaşamazsak hayat başka deneyimler koyacaktır”dedi.

Genel Kurul’da siyaset temsilcileri ile KESK’ebağlı sendikaların temsilcileri de katılarak destek verdi.Kurula yurtdışından çok sayıda temsilci de katıldı.

Konuk konuşmacıların ardından çalışma raporlarıokundu ve delege konuşmalarına geçildi. Bu bölümdebirçok delege söz aldı. Konuşmalarda ağırlıklı olaraksendikal harekette yaşanan tıkanma ve sendikanınyapısal sorunları dile getirildi. Delege konuşmalarıdevam ederken KESK’teki taciz olayını protesto edenbir grup kadın emekçi slogan atarak yapacakları basınaçıklamasına katılım çağrısı yaptı.

Delege konuşmalarının uzaması ve sürenin azalmasıüzerine Mehmet Bozgeyik’in konuşmalarınsınırlandırılmasıyla ilgili divana önerge vermesiylekurulda gerilim yaşandı. Önerge verilmesinin ardındansöz alan Emek Hareketi’nden birçok delege “konuşmahakkının kısıtlanması”na ilişkin eleştirilerde bulundu.Emek Hareketi delegeleri “Konuşma hakkımızengellenemez!”, “Kahrolsun sendikal bürokrasisi!”sloganlarını attı.

Yaşanan gerginlik üzerine divan on dakika kurulaara verdi. Bu arada Emek Hareketi ile MehmetBozgeyik, Gülçin İsbert, Ünsal Çetin diyaloga girerekanlaşma yaptılar. Emek Hareketi’nden beş kişinin dahakonuşma yapması konusunda uzlaşmaya varıldı. Buanlaşmanın ardından gerginlik sona erdi.

Delege konuşmalarının ardından eleştirilere yanıtvermek üzere Zübeyde Kılıç tekrar söz aldı. Ardındançalışma raporlarının oylamasına geçildi. Çalışmaraporu, disiplin kurulu raporu ve denetleme kuruluraporu, oy çokluğu ile kabul edildi. Mali raporaçıklanarak oy çokluğu ile kabul edildi. Raporlarınkabul edilmesinin ardından önergelere geçildi.

Kurula sunulan adres değişikliği ve anadilde eğitimhakkının yeniden tüzüğe girmesi yönündeki önergeleroy birliği ile kabul edildi. Anadil önergesiyle ilgilileyhte söz alan Emek Hareketi, tüzükte zorunludeğişikliklerin yapılması, yapısal değişikliklerin tüzükkurultayında gerçekleşmesi gerektiğini ifade ederek vekurula bu öneriyi sunarak ilk iki önerge (adresdeğişikliği ve anadilde eğitim) salonu terk etti.

Kurula sunulan ve tabanın bilgi sahibi olmadığı çoksayıda tüzük değişikliği önergesi, birçok delegenineleştirisine rağmen, üzerinde tartışma yapılamadanonaylandı. Tüzük değişikliği bölümünde salonunyarısından fazlası boşalınca sınırlı sayıda ilerici delegedivanı ve genel kurulu tüzük değişiklikleri için sendikatüzüğünün öngördüğü delege tam sayısının saltçoğunluğunu şart koşan 61. maddeyi uygulamaya davetetti. Divan sözlü yapılan uyarıyı ciddiye almayınca busefer yazılı önerge verildi. Divanın sayım yapması içinyapılan ısrarın ardından sayım yapılabildi. Delegelerinyarıdan fazlası salonda olmamasına rağmen divansayıyı çarpıtarak sayının 269 olduğunu ilan etti. ilericidelege ve üyelerin aynı anda yaptığı sayım sonucusalonda 150-160 delege olduğunun anlaşılması üzerinedivana yeniden itiraz edildi. İtiraz eden delegelerefiziki saldırı uygulandı. Bir süre devam eden gerginlikmuhalif delegelerin salonu terk etmesiyle son buldu.

Genel kurulda tüzük değişikliği de dahil olmaküzere birçok önerge kabul edildi.

3. gün yapılan seçimlerde 3 liste yönetime adayoldu. Emek Hareketi ve Kamu Emekçileri Cephesi’niniki ayrı liste halinde yönetime aday olduğu genelkurulda seçimi DSD ve DEMEP’in başını çektiği veSendikal Birlik ile Devrimci Kamu Çalışanları’nınbirer kişi ile temsil edildiği ittifak kazandı.

Seçim sonuçlarına göre yeni yönetim kurulu şuisimlerden oluştu: Ünsal Yıldız, Tuğrul Culfa, MehmetBozgeyik, Abdullah Karahan, Sakine Esen Yılmaz,Betül Korkut ve Mustafa Ecevit.

(Genel Kurul’da yapılan delege konuşmalarının

ayrıntılı bir özetine

www.sosyalistkamu.com sitesinden ulaşılabilir…)

Page 9: Kamu Emekçileri Bülteni-2011 Haziran

www.sosyalistkamu.com - 9

Oy çokluğu ile kabul edilen çalışma raporunun büyük bir

bölümünü sendikaya gelen-giden yazılar, fakslar, açılan ve

kazanılan davalar, yapılan eylem-etkinler oluşturuyordu. Çalışma

raporundan yansıyanlarla, uzlaşmacı sendikal anlayışların kamu

emekçilerinin hak ve taleplerini hak alıcı bir mücadele programı

etrafında bir süreç olarak örgütlemek yerine basın açıklaması vb.

türü eylemlerle “an”ı örgütlediği bir kez daha görüldü.

* Sahte yasa sonrası uzlaşmacı-reformist anlayışların, devrimci

muhalefete rağmen, apar topar tüzükten çıkardığı anadilde eğitim

hakkının herhangi bir özeleştiri yapılmadan yeniden tüzüğe

konulması her şeye rağmen bir olumluluk olmuştur. Ancak bu

maddenin kabul edilmesinin ardından olası devlet saldırılarına

karşı anadilde eğitim talebinin nasıl savunulacağına dair yürütülen

tartışmalar yanıtsız kalmıştır.

* Genel Kurul’da yaşanan bir diğer olumlu gelişme de,

toplusözleşmede uyuşmazlık durumunda grev uygulamasına

gidilmesinin tüzüğe girmesi olmuştur. Ancak grevi tüzüğe girdiren

aynı Genel Kurul, divanın içeriklerini okumadığı karar

önergelerinden biri olan ve grev eksenine dayalı hak alıcı bir

mücadele programının oluşturulması yönündeki önergeyi

reddetmiştir.

* Cansız geçen genel kurulda divan taraflı davranmıştır.

Kuruldan gözlemler…

Page 10: Kamu Emekçileri Bülteni-2011 Haziran

10 - www.sosyalistkamu.com

KESK’e bağlı sendikaların genel kurulsüreçleri Eğitim Sen Genel Kuruluile tamamlandı. Çeşitli sendikaldinamiklerin genel kurullardaortaya koydukları pratiktutum, genel kurullar süreciboyunca sendikalharekette yaşanantıkanma üzerine ilerisürmüş olduklarısöylemlerin nereye denkdüştüğünü çıplak bir biçimde ortayaserdi. Bugün artık, yaşanan genel kuruldeneyimleri ışığında bu sendikal/siyasal gruplarınsınıfsal konumlarının değerlendirilmesi önemli birihtiyaç olarak durmaktadır.

Toplamı üzerinden genel kurullar sürecinin vebu süreçte sendikal grupların almış olduklarıtutumların kapsamlı olarak değerlendirilmesiniKESK genel kurulu sonrasına bırakarak, buyazımızda Sağlık ve Sosyal HizmetEmekçileri Sendikası (SES) genel kurulundatüzüğe geçirilen nispi temsil sisteminin anlamıüzerine duracağız. Ne var ki, nispi temsilsistemini hareketin gündemine taşıyanolgulara kısaca değinmeden, nispi temsilsistemi tartışmalarının özünü kavramak daolanaklı olmayacaktır.

Sendikal harekette ve kamu emekçilerihareketinde yaşanan tıkanma üzerine dönemdönem çeşitli kesimler tarafındandeğerlendirmeleryapılmaktadır. KESK’tegenel kurullar sürecininbaşlaması ve özellikle deKESK’i olağanüstü genelkurula taşıyan “taciz”iddiası ile birlikte bu

Nispi temsil sistemi ve tutumumuz

Page 11: Kamu Emekçileri Bülteni-2011 Haziran

www.sosyalistkamu.com - 11

tartışmalar daha da alevlendi. Sendikal hareketintıkanıklık yaşadığı genel kabul görmekteydi vehemen her sendikal grup kendi sınıfsal konumu vesiyasal perspektifi üzerinden yanıtlar üretmeyeçalışıyordu. Sorunun kaynaklarına ilişkin ortayakonulan tespitlere, bu tespitler doğrultusundayapılan çözüm önerileri eşlik etti.

Tüm yapılan tartışmalara karşılık, genelkurullar süreci bir kez daha “yönetimleribelirleme”, “bir senden iki benden” pazarlıklarınaindirgenmiş süreçler olarak yaşandı. DemokratikEmek Platformu(DEMEP), sendikal hareketinihtiyaçlarına dönük derli toplu öngörüler ortayakoymazken, Devrimci Sendikal Dayanışma(DSD)ise yaşanan tıkanmayı “temsil krizi” ve bu bakışınbir ürünü olarak da kendilerinin KESKyönetiminde yer almadıkları dönemi “eksenkayması” olarak tanımladı. Emek Hareketi(EH) iseKasım 2010 tarihli Parti Gündemi adlı yayındasorunun çözümü olarak “DEMEP, DSD ve EH”ittifakının oluşturulmasını öngörüyordu. Kısacasıkendilerini “ana unsur” olarak nitelendirensendikal gruplar tarafından sorun, sınıf dışı birbakışla “temsil krizi”ne indirgeniyor ve bu bakışınürünü olarak da “yönetimlerde yeterli temsiliyetin”sağlanmasına indirgenmiş bir ittifak algılayışıdayatılıyordu. Genel hatları ile mücadele çizgisi vebürokratik yapısal özelliklerden ileri gelensorunlara dönük ortaya konulan pratik tutumlar,“temsil krizi” olarak damgalandı ve ortaya konulançözümler de bu bakış üzerinden şekillendi. Tüm bubakışlara eşlik eden ise doğal bir biçimde “ittifakilişkilerindeki duruma” göre tutum belirleme, yani“nabza göre şerbet” olmuştur. Nihayetinde EH,“yeterli temsiliyet verilmemesi” nedeniyle EğitimSen merkez yönetiminde ve çok sayıda şubede,kurguladığı üçlü ittifakın dışında kalırken, benzerbir darbeyi de Kamu Emekçileri Cephesi(KEC-DMH) almıştır. Halkevleri çizgisindeki DevrimciKamu Çalışanları(DKÇ) ise SES ve Eğitim Senyönetiminde yer almış, Eğitim Sen genel kurulunu

suskunlukla ve ‘sendika.org’ sitesinde yapılandeğerlendirmelerle olumlamıştır.

“Temsil krizi” nitelendirmesinin yol açtığıtartışmalardan biri ise “nispi temsil sistemi”olmuştur ve bunun önümüzdeki dönemde daha çokdile geleceği anlaşılmaktadır. “Herkesin gücüoranında temsili” söylemine dayalı olarak ilerisürülen nispi temsil sistemi ise sınıf dışı birbakışın ürünüdür ve özünde sendika üyelerininseçme ve seçilme haklarının kısıtlanmasındanbaşka bir şey değildir.

Seçme ve seçilme hakkınınkısıtlanması olarak nispi temsil sistemi

Nispi temsil sistemi, listelerin yarıştığı, kişileredeğil listelere oy verildiği ve her listenin aldığı oyoranına göre temsil edildiği, burjuva seçimsisteminden kaynağını alan bir seçim sistemidir.Çeşitli mesleki birlik ve odalarda uygulanan busistemde, her liste aldığı oy oranında temsilyetkisine sahip olmakta ve bir listede yer alanlarlistedeki sıralanmalarına göre dağıtılmaktadır.Örneğin 7 kişilik yönetim için üç liste çıktığını, oyoranlarına göre ilk listenin 3 kişi ile temsil yetkisikazandığını düşünürsek, listedeki sıralamaya göreilk üç kişi seçilmiş olmaktadır.

Nispi temsil sistemi, öncelikle üyenin (veyadelegenin) çeşitli listeler arasında farklı kişilere oykullanma hakkını ortadan kaldırarak, blok oykullanmayı zorunlu kılmaktadır. Böylece seçmeniradesini bağlamaktadır. Örneğin 7 kişilik biryönetim belirlemek için mevcut uygulamadadelegenin 7 ayrı kişiye oy kullanma hakkıbulunurken, bu sistem ile “tek oy” kullanmakzorunda bırakılmaktadır.

Seçme hakkının kısıtlanmasını doğuran nispitemsil sistemi, aynı zamanda seçilme hakkını dakısıtlamaktadır. Bu sistem, bağımsız aday olmayıya da eksik liste ile çıkmayı ortadankaldırmamakla birlikte, fiilen bir ‘tam’ liste

Page 12: Kamu Emekçileri Bülteni-2011 Haziran

içerisinde yer almayı dayatmaktadır. Şöyle ki,seçmene yalnızca bir oy hakkı tanındığından,örneğin bağımsız adaya (ya da eksik listeye) oyvermesi durumunda, başka hiçbir adaya oyveremeyeceğinden “7 kişi” seçmek yerine “1kişiye” oy vermeyi tercih edemeyeceği açıktır. Oyverecek delege, bir listede üç kişiyi ve bağımsızadayı destekliyorsa, doğal bir biçimde üç kişininbulunduğu listeye oy vermeye yönelecektir. Bu daseçilme hakkının kısıtlanmasından başka bir anlamtaşımamaktadır.

“Gücü oranında temsiliyet” söylemi,anlaşılacağı üzere “grupların gücü oranındatemsili” anlamına gelmektedir. Bu ise kendilerini“ana grup” olarak nitelendiren gruplar dışındakalan ve bulunduğu şubede üyeler tarafındansevilen adayların seçilmesini zorlaştırmakta, onları

reformist gruplar arkasında konumlanmayazorlamaktadır. Nispi temsil sistemi, bugün yaşanankoltuk pazarlıklarına ve ayrışmalarına sonvermeyeceği gibi, aksine bunu “her listenin kendiiçinde sıralama tartışmaları” yönündederinleştirecektir.

Nispi temsil sisteminin özü itibariyle “temsilkrizi” söyleminden feyiz aldığını söylemiştik.Bugün sendikal hareketin yaşadığı tıkanma “temsilkrizi”ne indirgenemeyeceği gibi, seçme ve seçilmehaklarının kısıtlanmasını doğuracak olan bir sistemise mevcut seçim sisteminin gerisine düşmekanlamına gelecektir. Yapılması gereken ise mevcutseçim sistemini geliştirmek ve şubelerdenbaşlamak üzere delegelik sistemini kaldırarakdoğrudan seçim sistemine geçiş yapmaktır.

Sosyalist Kamu Emekçileri

Kamu Emekçileri Bülteni 41 * Fiyatı: 25 YKr * Haziran 2011 * Sahibi ve S. Yazı İşleri Md.: Ayten Özdoğan * Yayın türü: Yerel, süreli, ayda bir Türkçe * EKSEN Basım Yayın Ltd. Şti. *Mollaşeref Mah. Simsar Sk No:5/3 Fatih/İstanbul * Tel/Fax: 0 (212) 621 74 52 * * Baskı: Özdemir Mat Davutpaşa Cad Güven Sanayi sit C Blok No: 242 Topkapı İstanbul * 577 54 92