islam - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/d074282/2000/2000_tamimia.pdfÇaÖdaŞ arap dÜnyasinda...

17
TOPLANTlLAR 31 isLAM ve DEMOKRASi Prof. Dr. MehmetAYDIN Prof. Dr. Hans KÖCHLER Doç. Dr. Ahmet DAVUDOGLU Prof. Dr. Prof. Dr. Richard FALK Prof. Dr. Es'ad Dr. AZzam Prof. Dr. AHMAD Prof. Dr. AtillaYAYLA Prof. Dr. Hüseyin Doç. Dr. Cezmi ERARSLAN Prof. Dr. Ali SARIBAY - 2000

Upload: lamnga

Post on 07-May-2019

222 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: isLAM - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D074282/2000/2000_TAMIMIA.pdfÇAÖDAŞ ARAP DÜNYASINDA DEMOKRASiYE GEÇİŞİN ÖNÜNDEKi ENGELLER* GİRİŞ Dr. Azzam TAMİMİ Direktor of

TARTlŞMALI İLMİ TOPLANTlLAR DİZİSİ: 31

isLAM ve

DEMOKRASi

Prof. Dr. MehmetAYDIN Prof. Dr. Hans KÖCHLER

Doç. Dr. Ahmet DAVUDOGLU Prof. Dr. Taık el-BİŞRİ

Prof. Dr. Richard FALK Prof. Dr. Es'ad es-SAHMERANİ

Dr. AZzam TAMİMİ Prof. Dr. Munıtaz AHMAD

Prof. Dr. AtillaYAYLA Prof. Dr. Hüseyin HATEMİ

Doç. Dr. Cezmi ERARSLAN Prof. Dr. Ali Yaşar SARIBAY

İstanbul - 2000

Page 2: isLAM - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D074282/2000/2000_TAMIMIA.pdfÇAÖDAŞ ARAP DÜNYASINDA DEMOKRASiYE GEÇİŞİN ÖNÜNDEKi ENGELLER* GİRİŞ Dr. Azzam TAMİMİ Direktor of

ENSAR NEŞRİY AT : 64

İSLAMi İLİMLER ARAŞTIRMA V AKFI

Tartışmalı ilmi T~plantılar Dizisi: 31

Milletlerarası ilmi Toplantılar Dizisi : 5

Tebliğlerin,

bilim ve dil bakımından sorumluluğu

tebliğ sahiplerine aittir.

Y ayına Hazırlayanlar:

Prof. Dr. Ali BARDAKOGLU

Dr. İsmail KURT

Seyid Ali TÜZ

Kapak Resmi : Yunuslann Dansı

iSBN 975-6794-06-2

Dizgi: Selahaddin Uslucan

Baskı: Umut Maf!?&isı

İstanbul - 2000 ·

ENSAR NEŞRİY AT ·

Süleymaniye Cd. 13 Beyazıt 1 İSTANBUL

Tel- Fax: (0 212) 513 ~3 41

Page 3: isLAM - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D074282/2000/2000_TAMIMIA.pdfÇAÖDAŞ ARAP DÜNYASINDA DEMOKRASiYE GEÇİŞİN ÖNÜNDEKi ENGELLER* GİRİŞ Dr. Azzam TAMİMİ Direktor of

ÇAÖDAŞ ARAP DÜNYASINDA DEMOKRASiYE GEÇİŞİN ÖNÜNDEKi ENGELLER*

GİRİŞ

Dr. Azzam TAMİMİ Direktor of Liberty for the Muslim World

Müslüman ülkelerde insan haklan ve demokratikleşmeyi izle­meyi kendine mesele edinen Londra merkezli bir kuruluş olan Müslüman Dünya İçin Özgürlük (Liberty for Muslim World) hare­ketine katılınam sayesinde, İslam ve demokrasi konusunu akade­mik olarak takip etmeğe ilgi duymaya başladım. Pekçok Müslü­man gibi ben de Cezayir'deki demokratikleşme sürecinin zorla so­na erdirilmesi sebebiyle çok büyük hayal kınklığına uğramış ve demokrasiyi düşman,lanndan yani İslamcılardan korumak için kaçımlmaz olduğu gerekçesiyle Ocak-1992 askeri darbesinin bazı çevrelerce haklı gösterilme çabalanyla da dehşete düşmüştüm.

Ben bu çalışmaya demokrasinin İslam ile uygunluk içinde ol­duğuna inanarak ve bu uygunluğu akademik araştırma yoluyla is­patlamayı ümit ederek giriştim. Düşünce, demokrasinin İslam ile uygunluğunu savunmak ve bazı .Müslüman siyasi yazarların İslam ve demokrasinin bağdaşmadığı yolunda çıkardıklan sonuç­lan çürütmeye çalışmaktı. Ürdün'deki en son demokratik deneme­ler sonucu bu araştırma dizisini takip etmeye sevk olunmuştum. Ürdün'deki siyasi sürece tam bir İslamcı katılım olmasına rağmen hala İslami hareket halkalan içerisinde demokrasinin İslam çatı­şıp çatışmadığı konusunda tartışma vardı.

* İngilizce'den tercüme: Recep Şentürk

Page 4: isLAM - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D074282/2000/2000_TAMIMIA.pdfÇAÖDAŞ ARAP DÜNYASINDA DEMOKRASiYE GEÇİŞİN ÖNÜNDEKi ENGELLER* GİRİŞ Dr. Azzam TAMİMİ Direktor of

216 İslam ve Demokrasi

Bu tartışma aslında Arap dünyasında, bölgede baştan başa bir demokratikleşme rüzgannın esiyor görünmeye başladığı seksenie­rin ortalarından beri devam ediyordu. Bu akımın getirdiği en önemli gelişme, politik İslam'ın içinden demokratik sürecin içinde yer almayı isteyen, seçim sonuçlanna saygı göstereceğine, oyunu kurallanna göre oynayacağına söz veren gruplann ortaya çıkması olmuştur. Bu konunun araştınıması Batı literatüründe demokrasi kavramımn tetkik edilmesini takiben, konu üzerinde çeşitli mez­heplerin (İslami düşünce ekollerinin) konumunun incelenmesini gerektirdi.

Müslüman dünyamn büyük çoğunluğundaki Batı sömürgecili­ğine bir tepki ve modernleşmenin çekici altında kimlik kaybı endi­şesi sonucu olarak Batı'da ortaya çıkan fikirlere karşı İslami diri­liş hareketlerinin bir antipatİ sergilediği bir sır değildir. Seyyid Kutup, Muhammed Kutup ve belli bir dönemde Said Havva gibi 1960'lann ortalanndan yetmişler boyunca ve seksenierin ortalan­na kadar Arap-İslami hareketlerinin üzerinde en çok tesir eden yazarlar, demokrasinin İslam'a ters düşen yabancı bir ideoloji ol­duğu konusunda ısrar etmişlerdir.

Seksenierin ortalarında bu düşünce ekolü, yerini demokrasi­nin bir ideoloji değil, onlara göre bey'at ve şfıra gibi İslami kav­ramlarla gayet uyumlu olan hükümeti kontrol etmek için bir ta­kım alet ve mekanizmalar grubu olduğunu savunan bir düşünce ekolüne terketmeye başladı. Doğrusunu söylemek gerekirse, bu fi~ kirlerin tamamı yeni değildi; daha önce Afgani, Abduh, Kevakibi, Reşid Rıza ve Malik b. Nebi tarafından "uyumsuzluk" ekolünün hakim olmasından çok önce benimsenmişti. 20 Şubat 1933'te Londra'da Demokrasi Çalışmaları Merkezi ve Müslüman Dünya İçin Özgürlük grubu tarafından Westminster Üniversitesi'nde dü­zenlenen "Güç Paylaşan İslam" konulu uluslar arası sempozyu­mun ardından benim ilgi odağım hafifçe kaydı. Bu sempozyum pek çok entellektüeli ve İslami hareket temsilcisini ağırladı. İslam ve demokrasi, güç paylaşımı ve çoğulculuk kavramları ile Mısır, Ürdün, Cezayir, Malezya, Yemen ve Kuveyt'teki İslami hareketle­rin tecrübeleri konulannda tebliğler sunuldu1.

1 Ben tebliğleri derledim ve İngilizce "Power-Sharing Islam?" ve Arapça "Muşaraketü'l-İslamiyyin fi's-Sulta" başlıklarıyla yayınladım.

Page 5: isLAM - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D074282/2000/2000_TAMIMIA.pdfÇAÖDAŞ ARAP DÜNYASINDA DEMOKRASiYE GEÇİŞİN ÖNÜNDEKi ENGELLER* GİRİŞ Dr. Azzam TAMİMİ Direktor of

Çağdaş Arap Dünyasında Demolırasiye Geçişin Önünde/ı i Engeller 217

Sempozyuma dayanarak, demokratikleşme sürecine katılımla­n sırasında İslami hareketlerin karşı karşıya kaldıkları problem­leri inceleme konusuna ilgi duymaya başladım. İslamcılann bu tip problemler karşısındaki tutumlarını incelemenin daha -ilginç ve aynı zamanda daha zor bir araştırma konusu olacağını ·düşün­düm. Maksat, Ürdün, Mısır, Tunus, Cezayir ve Yemen gibi ülke­lerdeki son demokratikleşme çabalarını bu ülkelerde bir takım ciddi engellerin beklediğini göstermekti. Benim görebildiğim ka­darıyla bu engellerin çoğu İslami çevrenin dışından kaynaklanı­yordu; bölgesel otoriter hükümetlerden ve mevcut düzeni koruma­yı amaçlayan global güçlerden. Bununla beraber, demokrasiyi red­deden ve onu Batı'dan ithal edilmiş bir sapkınlık olarakgören si­yasal İslam olayının içinde bir takım radikal eğilimlerin ortaya çıkması sonucu oluşan İslaınl çevrenin kendi içinden kaynaklanan engeller de vardır.

Bu arada ben, çağdaş İslam düşünce dünyasının en önemli mütefekkirlerinden biri olan ve Tunus İslaınl hareketin lideri en­N ahda'nın sürgündeki lideri Raşid Gannuşi ile temas halindey­dim. Şubat-1992'de Londra'da kendisiyle ilk karşılaştiğımdan beri Gannuşl'ye ilgi duymaya başladım. O zamandan bu yana demok­rasi, Hiiklik, sivil toplum, insan haklan, milll devlet, sivil özgür­lükler, İslam ve Batı, İslaınl hareketlerin rolü ve geleceği, Müslü­man azınlıklar ve Tunus ve Kuzey Afrika'daki siyası durum gibi konulan kapsayan, .onun tarafından yapılmış konuşma ve yazıl­mış metinleri Arapça'da İngilizce'ye tercüme ettim.

Gannuş!, demokrasinin milletin egemenliğini garanti eden, yolsuzluklara ve üstünlük taslayarak gücü tekelinde tutanlara karşı emniyet valflan oluşturan bir mekanizmalar manzumesi ol­duğunu savunur. D~mokı·asinin İslam'a uygunluğu üzerinde ısrar ederken, laik temelleri sebebiyle günümüzün liberal demokrasi şekillerinin Müslüman toplurnlara uymayabileceğine inanır. Onun en son ve en önemli kitabı olan el-Hürriye el-Amme fi'd­Devlet'il-İslamiyye (İslam Devletinde İnsan HaklarıY, İslaınl hal­kalar içinde, İslam'da hükümetin doğası, vazifeleri ve sınırlan ko-

2 R. Gannuşi, el-Hürriyyat el- 'Amme fi 'd-Devleti 'l-İslfimiyye (İslam Dev­letinde Kamusal Haklar), Merkezu Dirasat el-Vahde el-'Arabiyye, Beyrut 1993.

Page 6: isLAM - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D074282/2000/2000_TAMIMIA.pdfÇAÖDAŞ ARAP DÜNYASINDA DEMOKRASiYE GEÇİŞİN ÖNÜNDEKi ENGELLER* GİRİŞ Dr. Azzam TAMİMİ Direktor of

218 İslam ve Demokrag_i

nusundaki tartışmalara önemli bir katkı olmuştur. Londra'ya yer­leştiğinden beri İngilizce konuşan dinleyicileri için yaptığı bir çok konuşmayı veya yazdığı pek çok tebliği tercüme etmiş olarak, onun düşünceleri üzerinde kendimi bir otorite hissetmeye başla­dım. Onun siyasi düşünce zincirini ve Arap dünyasında, özellikle de Kuzey Afrika bölgesindeki demokratikleşme sürecine ve bunun karşısındaki engellere bakış açısım araştırma hususunda kendimi oldukça uygun bir konumda görüyordum.

Gannuşi'nin en büyük önemi, çağdaş İslam. düşüncesinde yeni boyutlar getirmek ve yaratıcılık, cesur girişimlerle temayüz eden üstün, kaliteli siyasi söyleı;ninden kaynaklanmaktadır. Onun ideo­lojik ve entellektüel alandaki tutumunun tesiri Tunus sımdarının çok ötesine geçmiştir. Onun modern İslam düşüncesine katkısı klasik İslam literatürünü ve modern Batı kavramlanın çok iyi kavramasına ve hükümet sistemi, insan hakları ve sivil özgürlük­lerle alakah meselelerde İslam ve Batı düşüncelerinin uyum için­de olduğu teorisine kuvvetle inanmasına dayanmaktadır.

Müslüman entellektüel çevreler içerisinde Gannuşi ilk defa si­vil toplumun İslami bir kavram olduğunu, dinin sivil toplumu des­teklediğini, ancak sekülarizmin, özellikle İslam dünyasına moder­nizm kılıfı altında sokulan modelin, sivil toplumu zayıfl.attığım or­taya atımştır.

Bilebildiğim kadanyla Arap dünyasında demokrasiye geçişin önündeki engelleri ele alan ilk Müslüman düşünürdür. O bu ko­nudaki teorisini kendi ülkesi olan Tunus'ta demokrasi tecrübesi­nin başansızlığa uğramadan iki sene önce, 1992'de Cezayir'de de­mokrasiye karşı askeri darbeden sonra başladı. Arap dünyasında demokrasiye geçişin önündeki engelleri inceleyen bu makale, Londra'da Westminister Üniversitesi Demokrasi Çalışmalan Mer­kezi'nde doktoraım yaptığım Raşid Gannuşi'ııin hayatı ve düşün­celeri hakkında yaptığım araştırınama dayanmaktadır.

Demokrasi anlayışında, demokrasi ve İslam arasındaki uyum teorisinde Gannuşi, Malik b. Nebi'ye medyundur; Malik b. Nebi'nin Demokrasi ve İslam hakkındaki denemesi Gannuşi'nin kalkış noktası ve onun muazzam eseri el-Hürriyye el-'Amme'ye vucut veren tohumdur. Fakat, Gannuşi sadece son zamanlarda ve

Page 7: isLAM - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D074282/2000/2000_TAMIMIA.pdfÇAÖDAŞ ARAP DÜNYASINDA DEMOKRASiYE GEÇİŞİN ÖNÜNDEKi ENGELLER* GİRİŞ Dr. Azzam TAMİMİ Direktor of

Çağdaş Arap Dünyası.nda Demokrasiye Geçişin Önündeki Engeller 219

özellikle de benim kendi araştırınarn için yaptığım röportajlar ve­ailesiyle demokrasiye geçiş hakkındaki teorisini geliştirmiştir. Ona göre, Arap dünyasındaki demokratikleşmeyi yavaşlatan en önemli engeller sekülarizm, modern bölgesel devlet, Yeni Dünya Düzeni ve Müslümanlar arasındaki köktenci akımlardır.

Gannuşi'nin teorisini daha ayrıntılı bir şekilde tartışmadan önce onun demokrasiyi nasıl algıladığım ortaya koymak istiyorum.

Demokrasi hakkında konuşmalannda Gannuşl'nin hedefi ilk olarak demokrasinin bazı insaniann zannettiği kadar basit olma­dığı ve hürriyet hakkında bir takım kavramlar ve bunlan uygula­mak ve modern ınilli devlette mutabakata ulaşmak için bir takım mekanizmalar önermesine ve "kötü-değil" diye tammlanabilmesi­ne rağmen bir çok ihtimalden biri olmaktan öteye geçemez. İkinci olarak, İslam demokrasiyle çelişmez, tam tersine içinde menfaat­lerin mübadele yapıldığı, karşılıklı çıkariann gerçekleştirildiği ve birlikte var olma hakkında bir formüle vaniabilen sağlam bir te- · mel oluşturmaya yönelik ortak bir zemin yaratma konusunda onunla birçok ortak özelliği paylaşır3 •

Bu ikinci ifade demokrasi ve İslam arasında bir evlilik düşün­cesini kabul edemeyen bazıliberaller arasında hala tartışılmakta­dır. Bununla beraber, bu hiçbir şekilde herkesin kabul ettiği bir tutum değildir. Sayıları giderek artan düşünürler, İslam'ın haki­katen XVI. Yüzyıl Hıristiyan Reformu, XVIII. Yüzyıl Amerikan ve Fransız Devrimlen, hatta XX. Yüzyıl Özgürlükçü Teoloji Hareketi gibi çok çeşitli gelişmelerde önemli rol oynayan eşitlik, adalet, in­sana saygı gibi idealleri tamtıp savunduğunu fark etmektedirler. İslam'ın demokrasi ve çoğulculukla uyum içinde olan ilke ve uygu­lamalardan yoksun olmadığı gözlenmektedir. Bunlar arasında ic­tihad, icma ve şura vardıı-4.

Gannuşi demokrasiyi tarihi evrimin bir neticesi olarak gör­mektedir. Demokrasi hiçbir şekilde siyasi düşünürlerin, hukukçu­ların ve teoristlerin inşa ettiği sun'i bir yapı değildir. Onun kural­larımn çoğu Orta Çağ Avrupa'sında hakim kurallardan ve yeni bir

3 R. Gannuşi, Araştırmacı ile mülılkat, Londra-Haziran 1995. 4 R. Wright, "Islam and Liberal Demokrasi: Two Visions of Reformation",

Journal of Demokrasi, Cilt 7, Sayı 2, Nisan 1996.

Page 8: isLAM - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D074282/2000/2000_TAMIMIA.pdfÇAÖDAŞ ARAP DÜNYASINDA DEMOKRASiYE GEÇİŞİN ÖNÜNDEKi ENGELLER* GİRİŞ Dr. Azzam TAMİMİ Direktor of

220 İslam ve Demo/ırasi

·sisteme temel·sağlayıncaya kadar tedricen tarim gelişmeye uğra­mış olan insanlık medeniyet mirasından beslenmiştir. A vrupalıla­nn ürünü liberal demokrasinin ortaya çıkışı olan derinden aydın­lanmış sosyal değederin ·kavramlarını yaratmada İslam medeni­yetİnden istifade ettikleri farzedilmektedir.

Demokrasinin İslami kökleri olduğu, birtakım İslam düşünürü tarafından .paylaşılmaktadır. Dr. Tevfik eş-Şavi'nin Fıkhu 'ş-Şura ve'l-İstişare adlı kitabı, demokrasinin İslam şurasının Avrupa versiyonu olduğu iddiası ile başlar. O, Hillefa-yı Raşidin dönemin­den sonra şfrra dışı yollarla iktidarı ele geçiren bazı eski Müslü­man yöneticilerin, lider seçiminde şfrra uygulamasını askıya al­dıklannı açıklar. Bu askıya alma, diğer milletierin ifade hürriyeti­ne saygı gösterme ve siyasi ö~gürlülderi garanti altına alma konu­suna geçmelerine kadar sürdü. Avrupalı milletler demokrasi diye adlandırdıkları .şüra temelli bir hükümet sistemi kurmayı başar­dılar. Başka'bir ifadeyle "İslam dünyasında şura ağacı, bakımsız­lıktan kuruyunca, onun tohumları Rönesans döneminde demokra­sinin büyüyüp tomurcuklandığı Avrupa topraklarına düştü"5 .

Bu düşünce çizgisi, modern demokratik düşüncenin İslami kö­kenini vurgulayan ve onu bey' at andlaşmasına bağlayan b!r başka tanınmış İslam düşünürü olan Dr. Hasan Türabi tarafından da .desteklenmiştir. Türabi, modern demokratik düşüncenin İslami kökenini vurgular ve onun kökünün bey'at andiaşmasında olduğu­nu ileri sürer. Turabi, ibtidai, doğrudan demokrasi döneminde ba­zı siyasi uygulamaların bilindiğini savunur. Bunlar sadece Orta Çağ'ın sonuna doğru Avrupa düşüncesi, demokrasinin teorik te­melini ifade edecek bir anayasal ilke keşfedince anayasal düşün­ceyi etkilerneye başladı.

Avrupalılar bu demokratik teorinin kökenini, demokrasinin esasını veya halk yönetimini ilk baştan beri Müslümaniann Allah Teala'yı kendilerinin Rabb'ı olarak kabul edip O'nun kanunu olan Şeriat'ın üstünlüğünü tanımasıyla kurmuş olan İslam siyasi fık­lnndan (hukukundan) almışlardır. Müslümanlar kendilerinin eşit olduklarını ve yeryüzünde Allah'ın halifesi olduklarını bildiler.

----~~ ~ \. . 1 5 Tevfik eş-ŞiM', Fjqhu'ş-Şura ue'l-Istişare, s. ll, el-Vefa Yayınevi, Kahire

f 1992. ~-' i ------~~--

'--

Page 9: isLAM - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D074282/2000/2000_TAMIMIA.pdfÇAÖDAŞ ARAP DÜNYASINDA DEMOKRASiYE GEÇİŞİN ÖNÜNDEKi ENGELLER* GİRİŞ Dr. Azzam TAMİMİ Direktor of

Çağdaş Arap Dünyasında Demokrasiye Geçişin Önündeki Engeller 221

Ümmetin çoğunluğunun şeriatın üstünlüğü inancına dayalı ola­rak karar verdikleri bir şeye inanan bir ferdin veya küçük bir gru­bun tercihinden farklı olamaz. Dünyevi iktidarın meşru kaynağı mutabakattı ve bu, halkın inançlan gereği şeriata uygun olurdu. Siyasi ilişkiler ümmet ile yöneticiler (vulat) arasındaki bir anlaş­ma üzerine kurulurdu. İktidann vulatu'l-emr (yöneticiler)e devre­dilmesi siyasi bey'at andlaşmasına dayanırdı. Bunun ismi Kur'an'da, Sünnet'de ve Fıkıh'ta böyledir. Toplumda birçok anlaş­ma, anlaşmaların en aşinası olan alış-veriş (bey') anlaşmasına benzerdi. Belki de diyor Turabi, bu kavrarnda tıpkı ilahiyat, siya­set, tabiat ilimleri ve sosyal bilimlerdeki birçok kavram gibi Ba­tı'ya ulaşmıştır6 •

Gannuşi'ye göre, demokratik sistem "şekil" ve "muhteva"dan oluşmaktadır. "Şekil" onun "halk hakimiyeti" dediği şeyin kabul edilmesiyle temsil edilir. Bu da aynntılan muhtelif sistemlere gö­re değişen fakat eşitlik, seçim, güçlerin aynmı, siyasi çoğulculuk, ifade özgürlüğü, toplanma özgürlüğü, çoğunluğun yönetme ve azınlığın muhalefet etme hakkı ilkeleri üzerinde birleşen bazı anayasal teknikler yoluyla ifade edilir. Diğer yandan, demokratik sistemin "muhtevası" insanın şerefini kabul etmektir. Bu onu, saygınlığını koruyan ve kamu yönetimine katılınnın garanti altı­na alan, bir yandan yöneticilere baskı yapma ve onlan etkileme gücünü muhafaza ederken diğer yandan baskı ve despotizme kar­şı güvence sağlayan, birtakım haklara sahip kılar7 • Ancak demok­ratik bir sistemin, despotizmi gemleme ve Gannuşi'nin "modern kölelik" dediği şeyi önlemede başanlı olabilmesi, onun, eğer insa­niyeti ve şerefi muhafaza edilecekse insanın ruhi ve ahlaki yönle­rini, onun Yaratıcı'sına olan daimi ihtiY,acım veya onsuz yapama­yacağını kabul eden "sağlam bir felsefe"ye ve "asil insani değer­ler"e dayanması gerekir. Böylesi sağlam bir felsefe ve asil değerler sadece İslam'da bulunabilir8.

Tam olarak gelişmiş İslami modelin mevcut olmadığı bir za­manda ve böylesi bir model tatbikata konuluncaya kadar, Gannu­şi başlangıç noktası olarak Batı demokratik modelini tavsiye et-

6 A.g.e., s. 77. 7 A.g.e., Aynı yer. 8 A.g.e., s. 88.

Page 10: isLAM - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D074282/2000/2000_TAMIMIA.pdfÇAÖDAŞ ARAP DÜNYASINDA DEMOKRASiYE GEÇİŞİN ÖNÜNDEKi ENGELLER* GİRİŞ Dr. Azzam TAMİMİ Direktor of

222 İslam ve Demollrasi

mekte hiç tereddüt göstermiyor. Gannuşl'nin kendi ülkesi olan Tunus da dahil olmak üzere, İslam dünyasının muhtelif yerlerin­de otoriteryenizme karşı halen yürütülen mücadeleyi göz önüne aldığımızda, Batılı bir liberal demokrasi modeli daha güzel bir se­çenek olur. Çünkü "tutulmamış vaadler"ine rağmen, liberal de­mokı·asi hala "makul" bir yönetim biçimidir; halkın demokratik devlette kendi kaderini belirleme hakkı kabul edilir ve saygı du­yulur. Gannuşi'nin İslam ve demokrasinin uyumu hakkındaki teo­risi İslam'da hükümetin siyasi hareketleri hakkında kamuya kar­şı hesap vermek mecburiyetinde olan bir sivil otoriteden oluştuğu varsayımına dayanmaktadır. Bunun tabii sonucu, İslam'da teok­rasiye yer olmayacağıdır; çünkü, eğer kararlarında yanlış yönlen­dirildikleri veya kendilerine yanlış tavsiyelerde bulunulduğu dü­şünülüyorsa o takdirde karar verenlere karşı muhalafet edilebilir veya edilmelidir. İslam'da en önemli vazifelerden biri de, emr-i bi'l-maruf ve nehy-i ani'l-münker (iyiliği emretmek ve kötülüğü nehyetmek) kavramından kaynaklanan, yöneticiler yanlış yaptık­lannda onlara karşı durmak veya onları düzeltmek için çalışmak­tır.

Dinleri siyasi otorite ve halk arasındaki idad ilişkilerde · şftraya başvurmayı bir ilke olarak emreden çağdaş Müslümanlara

demokraside uygun vasıtaları (seçimler, parlamenter sistem, güç­lerin ayırımı vs.) bulabilecekleri tavsiye olunmaktadır; bunların devlet düzeyinde uygunlanması asırlardır askıya alınmış veya en azından sınırlanmıştır.

Gannuşi, demokrasi fikrini, bazı dönemlerde aşırı bir tarzda düşman olan bir ortamda yaymak için, pragmatik bir bakış açısı bile olsa, İslami hareket kendi çıkarlarına hizmet için demokrasi­yi mudafaa etmelidir; çünkü, geriye kalan tek alternatif diktatör­lük olacaktır. Gannuşi, İslami bir demokrasi modelinin İslami de­ğerler ve demokratik aletlerin evliliği sonucu ortaya çıkacağını ummaktadır. O bunun imkansız olmadığını savunmaktadır. De­mokratik sistemin Hıristiyan değerler içerisinde faaliyet göster­mesinden Hıristiyan demokrasiler, sosyalist değerler içinde faali­yet göstermesinden sosyalist demokrasiler ortaya çıkmıştır. Öy-

Page 11: isLAM - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D074282/2000/2000_TAMIMIA.pdfÇAÖDAŞ ARAP DÜNYASINDA DEMOKRASiYE GEÇİŞİN ÖNÜNDEKi ENGELLER* GİRİŞ Dr. Azzam TAMİMİ Direktor of

Çağdaş Arap Dünyasında Demohrasiye Geçişin Önündelıi Engeller 223

leyse, neden demokrasi İslami değerler içerisinde işlev görerek İslam1 bir demokrasi üretmesin ?9

Demokratikleşme Önündeki Engeller '

Demokrasinin içeride ve dışanda düşmanlan vardır. Demok­rasİnin Arap dünyasında gelişmesini müteaddit engeller yavaşlat­maktadır. Arap dünyasında demokrasiye geçiş konusunda ya hiç bir inceleme yapılmamış veya çok az çalışma yapılmıştır10• Son dö­nemlerde demokrasiye geçiş ve demokrasinin tatbiki konusundaki çalışmalar başlıca üç bölge üzerinde odaklanmıştır: Güney Avru­pa, Güney Amerika'mn Güney köşesi ve Avrupa'nın eskiden ko­münist olan bölgeleri. Linz ve Stepfan tarafından tespit edilen kri­teriere göre Kuzey Afrika ve Orta Doğu'da demokrasiye hakiki bir geçiş meydana gelmemiştir. Belki de bu sebepten, bölge bu alan­daki çalışmalar dışında kalmıştır. "Seçilmiş bir hükümet kurmak için siyasi süreçler hakkında yeterli mutabakat sağlandığında, hür ve doğrudan bir seçim sonunda bir hükümet iktidara geldi~n­de, bu hükümet yeni politikalar üretmek gücüne bilfiil sahip oldu­ğu zaman, yeni demokrasi tarafından üretilen yürütme, yasama ve yargı organlan, o anda mevcut başka organlada iktidarlanın paylaşma zorunda olmazlarsa"11 bir demokratik dönüşüm tamam­lanmış demektir.

Bazı Arap ülkelerinde seksenierin sonu ve doksanlann başın­da görülen bazı ümit verici reform işaretleri bu kriterlerle değer­lendiriliğinde eksik kalır; en iyimser bir değerlendirme ile onlara liberalleşmenin isaretleri denebilir. Linz ve Stephan' a göre libe­ralleşmeden mak;at, basımn daha az s~nsür edilmesi, işci sınıfı­nın faaliyetlerine daha fazla serbestlik tanınması, fertlerin korun­masına yönelik bazı hukuki güveneelerin ortaya konması, siyası

9 P.C. Schmitter, "Is it Safe for Transitologists & Consolidologists to Travel to the Middle East and North Africa?", Conference on Legitimacy and Go­vernance: Transformatian of Societies and Political Systems in the Midd­le East and North Africa, Paris 11-13 Temmuz 1995.

10 Linz, J. & Stephan, A., Problems of Democratic Transition and Consoli­dation, John Hopkins University Press, Baitimore, 1996, s. 3.

ll A.g.e., s. 88.

Page 12: isLAM - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D074282/2000/2000_TAMIMIA.pdfÇAÖDAŞ ARAP DÜNYASINDA DEMOKRASiYE GEÇİŞİN ÖNÜNDEKi ENGELLER* GİRİŞ Dr. Azzam TAMİMİ Direktor of

224 İslam ve Demokrasi

malıkumiann -serbest bırakılması, sürgünlerin geri dönmesi, muh­temelen· gelir dağılımının düzeltilmesi için tedbirler alınması ve en önemlisi, muhalefete musamaha gibi karmaşık sosyal politika­lar ve değişiinlerdir. Demokratikleşme onlara göre liberalleşmeyi gerektirir, ancak o daha geniş bir alanı kuşatan ve özel manası iti­barıyla siyasi bir kavramdır. Demokratikleşme, hükümetin kont­rolünü ele geçirmek için sonuçları yöneticilerin kim olacağını be­lirleyecek olan açık rekabeti gerektirir12•

Linz ve Stephan çalışmalarında öncelikle otoriteryen rejimleri çöküşe götüren şartları ve uygulamaları, otoriteryen rejimlerden demokratik rejimiere geçiş sürecini ve özellikle de otoriteryen re­jim sonrası demokrasilerin yerleşmesini incelemektedirler. Onlar demokrasinin yerieşebilmesi için karşılıklı etkileşim içinde olan beş alana ihtiyaç olduğu sonucuna ulaşmışlardır: Canlı bir sivil toplum, nisbeten bağımsız siyasi toplum, hukukun üstünlüğüne dayalı yönetim, kullanışlı bir devlet ve ekonomik toplum13

• Bu alanlardan en az bir-iki tanesi bütün Arap ülkelerinde mevcut de­ğildir. Neredeyse hiçbirisinde hukukun üstünlüğüne dayalı yöne­tim yoktur.

Gannuşi'ye göre Arap dünyasında sekülerleşme demokrasiye geçişi yavaşlatan en ciddi engeldir, Kuzey Afrika'da ise özellikle sivil toplumun yokluğudur. Burada demokratikleşmeden maksat, otoriteryen hükümet sistemlerinden insan haklarına saygılı, ko­nuşma ve toplanma özgürlüğü sahip bir ortamda serbest seçimler yoluyla hükümetin kontrolünü ele geçirme hakkı üzerinde açık rekabetin gerçekleştiği demokratik sisteme geçiştir. Bu süreç her şeyden önce hükümet tarafından empoze edilen ve sivil toplumun temelini ortadan kaldıran "modernleşme" de denilen sekülerleşme siyaseti tarafından yavaşlatılmaktadır. Batı'da demokrasiye geçiş sekülerleş~e tarafından yavaşlatılmadığı halde Arap dünyasında aynı süreç tam tersi bir sonuç doğurdu. Arap örneğinde diktatör­lükler ortaya çıktı, adalet yerine zulüm, hürriyet yerine baskı, ge­lişme yerine iflas hakim oldu14•

12 A.g.e., Aynı yer. 13 A.g.e., s. 7. 14 A.g.e., Aynı yer.

Page 13: isLAM - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D074282/2000/2000_TAMIMIA.pdfÇAÖDAŞ ARAP DÜNYASINDA DEMOKRASiYE GEÇİŞİN ÖNÜNDEKi ENGELLER* GİRİŞ Dr. Azzam TAMİMİ Direktor of

Çağdaş Arap Dünyasında Demokrasiye Geçişin Önündeki Engeller 225

Sekülarizrnin Batı'da doğuşunun, özellikle Rönesans dönemin­de reformİstler tarafından toplumlarını kilisenin empoze ettiği sı­nırlardan kurtarma ihtiyacı ile aynı zamanda olduğu görülmekte­dir. Başka bir deyişle, Orta Çağ Hıristiyanlığı Batı'da sekülariz­rnin doğuşu ve yükselişinden mesuldür. Hıristiyanlık, hayatın Al­lah'a ve Sezar'a ait alanlara aynimasını kabul etmiş, dünyevi işle­rin düzenlenmesini sağlayacak bir yasama ve düzenleme sisterni­ne sahip olmamış ve yüzyıllardır baskı rejimleri ve müstebit teok­rasilerle özdeşleşmişti. Bundan da öte, Orta Çağ Hıristiyanlığı yeryüzünde Tanrı'nın vekilieri olduklannı iddia eden, kendi iddia­lanna göre Tann'nın sözlerini yorumlayan ve din! güçlerini kulla­narak toplumu temel haklarından mahrum bırakan din adamla­nndan oluşan özel bir sınıfa sahipti. Bu nedenle Hıristiyan teok­ratik sistem ilerlemeyi, gelişmeyi ve sonuçta demokrasiyi yavaşla­tan önemli bir engel haline geldi15• Bunun aksine, İslam dünyasın­da sekülarizrnin doğuşu tamamen farklı bir ortamda gerçekleştP6 •

19. Yüzyılın başına, özel olarak N apoiyon 1 798'de Mısır'ı işgal edinceye kadar bütün Arap dünyası normlan, kanunları, değer ve adetleriyle İslam! idi. Diğer emperyalist güçlerin önünü açan Fransız hücümu ile başlayan Batı kolonyalizmi döneminde Arap coğrafyası bölgeye Batılı kolonyalistler tarafından getirilen davra­nış ve düşünce biçimlerinden etkilenme sonucu tedrici entellektü­el, sosyal ve siyası değişime uğradı 17 •

Sekülarizm, en azından teoride, siyası olanı din! olanın otori­tesinden kurtarmak demektir. Arap bölgesindeki uygulamada ise toplumun kültürel köklerini kesmeyi getirmektedir; onun hedefi geçmiş ile toptan alakayı kesrnek olmuştur18 •

Modernite ve modernleşme adına laik Arap devletleri sivil top­lumu tamamen kontrolleri altına almışlardır. Carniler, vakıflar, mahkemeler, dindar kurumlar, sendikalar, partiler, hayır müesse­seleri ve basın tamamen teslim alınmıştır. Polis ve ordunun vazi­feleri genişletilmiş ve onlara aşırı güç verilmiştir. Ekonomik ku­rumlar yönetici seçkinler tarafından ele geçirilmiş, devlet mafya-

15 A.g.e., s. 15 16 A.g.e., Aynı yer. 17 R. S. Ahmed, ed-Din ve'd-Devle ve's-Sevre (Din, Devlet ve Devrim), ed­

Dar eş-Şarkiyye, 1989, s. 31. 18 A.g.e., Aynı yer.

Page 14: isLAM - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D074282/2000/2000_TAMIMIA.pdfÇAÖDAŞ ARAP DÜNYASINDA DEMOKRASiYE GEÇİŞİN ÖNÜNDEKi ENGELLER* GİRİŞ Dr. Azzam TAMİMİ Direktor of

226 İslam ve Demokrasi

ya benzer bir şekilde aile çıkarlan haline dönüşmüştür. Toplumun uygun bir şekilde idaresinin mekanizmalan ve bir güç paylaşımı mekanizması olarak demokrasi reddedilmiş ve sadece ve çoğun­lukla malıcup bir duruma düşen Batı'dan gelen baskılarla dekora­tifbir "demokrasi" biçimi kurulmuştur. Baskı halkası giderek bü­yümüştür. Siyası malıkumiann sayısı giderek artmıştır19 • Arap laiklerinin sivil toplum kavramım laiklikle özleştirdiklerini belirt­mek gerekir. Basit ifadesiyle, laikler, demokrasinin ön şartı olan bir sivil toplumu, sadece ve sadece din özel alana haps edildiği za­man gerçekleşebilir görmektedirler.

Gannuşı şunda ısrar etmektedir: Eğer sivil toplum, gücün dev­let tarafından tekele alınmadığı, aksine siyası otorite olan hükü­met ve toplum tarafından, denge ikincisinin lehine olmak şartıyla, paylaşıldığı bir toplumsa; eğer sivil toplumda özel mülkiyetİn ga­ranti altına alınabilmesi, ferdl ve kollektif girişimlerin serbest ola­bilmesi için devlet, halkın geçimi üzerinde tekele sahip değilse; devlet ne eğitimi ne de sosyal ve kültürel hizmet sunan diğer mü­esseseleri tamamen kontrol altına almıyorsa, bu İslam toplumu-: nun aynlmaz özelliklerinden biridir.

Sivillik ve inanç bir İslam toplumunu diğerlerinden ayıran şeylerdir. Gannuşı'ye göre, İslam inancı inananlar üzerinde kuv­vetli bir medenlleştirici etkiye sahiptir ve bunun sonucu olarak si­vil toplum iyice yerleşmiştir. İslam inancı bütün insanların Hz. A.dem'in soyundan gelmeleri, sadece bir ve tek yaratıcımn eseri ol­malan hasebiyle eşit olduklanm ilan eder. Yaratan'ın önünde in­sanlar renk, ırk ve cinsiyetlerine bakmaksızın arnellerine göre he­saba çekilecektir. İlahl şeref herkese verilmiştir ve hiç kimse akıl ve hürriyet sahibi olmadıkça mesül kabul edilmemiştir.

İslam inancı mü'minlerde bir hürriyet aşkı meydana getirir. Malik b. Nebl'nin demokrasi hakkındaki çalışmasına atıfta bulu­narak, Gannuşı onun İslam inancımn iki hedefi gerçekleştirdiğini söylediğini nakleder: İlk olarak o insam kölelikten kurtarır ve bir daha hiçbir zaman köle haline getirilemez hale getirir; ikinci ola­rak, İslam, onun başkalanın köleleştirmesini yasaklar. Ona göre cihad kavramımn kökeni buradadır. Cihad ekonomik ve siyası ti­raniye karşı daimi bir mücadeledir; çünkü, baskımn gölgesinde hayatın hiçbir manası yoktur. Bundan da öte, İslam inancı bir Müslümana, despotizme karşı gelme ve ona karşı direnme müsaa-

Page 15: isLAM - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D074282/2000/2000_TAMIMIA.pdfÇAÖDAŞ ARAP DÜNYASINDA DEMOKRASiYE GEÇİŞİN ÖNÜNDEKi ENGELLER* GİRİŞ Dr. Azzam TAMİMİ Direktor of

Çağdaş Arap Dünyasında Demokrasiye Geçişin Önündeili Engeller 227

desi vermekle kalmaz; fakat sahip olduğu bütün vasıtalarla böyle yapmasım zorunlu kılar.

Bir Müslümamn baskıya karşı mücadele ederken hayatını kaybedebileceği anlaşılabilir, bundan dolayı akide onlara ahirette büyük mükafat vaat etmiştir. Bundan dolayı İslami açıdan şehit­lik başarısızlık değildir ve şehit, kaybeden biri değil, aksine haya­tım daha değerli ve aynı zamanda ebedi olana feda eden bir ümit­vardır. İslami sivil toplumda inanç, katılımın ana kaynağı olduğu halde, Batılı bir toplumda sivil toplum kurallarımn idame ettiril­mesi, dini caydırıcıların tesirinin aşınmasından dolayı, akıl almaz maddi kaynakların bu yolda harcanmasım gerektirir. Dini değer­ler giderek da.ha önemsiz ve bunun sonucu olarak da daha az mü­essir hale geldiği için, insanların pasifleştirilmesi "terhib" (Arapça rehebe kökündendir, korkutmak ve terörize etmek manasma kul­lamlır) ve "terğib" (Arapça reğabe kökündendir ve istetmek, arzu ettirmek manasma gelir) yani bir elde havuç bir elde sopa yöntemi ile gerçekleştirilir.. İslam toplumunda ise inanç, ferdi üyelerin şu­urları üzerinde bir tesire sahiptir. Başka bir deyişle, o bir caydırı­cı, fertleri kanuna karşı gelmekten alıkoyucu bir güce sahiptir. İnananlara göre, hukuka saygı o anda ve ilerde faydalar getirir. Bir yandan hukuka saygılı bir vatandaş emniyet ve koruma altın­da yaşayıp birçok sosyal hizmetlerden yararlamrken öte yandan ölümden sonra kıyamet gününde dürüst bir vatandaşı büyük bir mükafat beklemektetlir. Bundan dolayı, bir Müslümana göre hu­kuka riayet sadece vicdan! bir rahatlık getirmekle kalmaz; fakat, her şeyden önce Allah Teala'mn rızasım kazanmaya vesile olan bir ibadettir. Hasılı İslam devletinde dünyevi cezalar tek başları­na şuçu önleyici, caydırıcılar olmakla kalmaz; hukuka saygı, iyilik yapmak, kötülükten·· sakınmak veya Gannuşi'nin sivil bir yakla­şımla öze tl ediği gibi takva tarafindan desteklenir20

Diğer Engeller

Modern bölgesel Arap devlet yapısı ve Yeni Dünya Düzeni, de­mokratikleşme önünde birbirine bağlı iki engeldir. Bölgesel Arap

19 R. Gannuşi, Secularism in the Arab Maghreb& What Secularism? 20 R. Gannuşi, "Taqwa is the Best Remedy for Fear", The Fear and Politics

Seminerine sunulmuş bir tebliğ, Londra 7 Temmuz 1995.

Page 16: isLAM - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D074282/2000/2000_TAMIMIA.pdfÇAÖDAŞ ARAP DÜNYASINDA DEMOKRASiYE GEÇİŞİN ÖNÜNDEKi ENGELLER* GİRİŞ Dr. Azzam TAMİMİ Direktor of

228 İslam ve Demokrasi

devleti yapay ve keyfi bir eser olarak görünmektedir. Onun böyle dizayn ediliş sebebi, Arap dünyasında Batı kontrölünü devam et­tirmektir. Bu devletin hayatını devam ettirmesi, toplumun ve onun kaynaklannın tamamımn kontrolünü tekelinde tutan baskı­cı ve otoriteryen bir devleti gerekli kılar. Modern Arap devletinin iktidardaki azınlık seçkinlerin çıkarlarına hizmet dışında tama­men bir başansızlık olduğu ortadadır.

Milliyetçiliğe gelince -ki, modern bölgeeilikle bağlantılıdır-, Gannuşi onun koloniyal güçler tarafından Ümmet'i bölmek mak­sadıyla ithal edilip empoze edildiğini ifade eder. Arap bölgesel devleti ile Arap sivil toplumu arasındaki ilişki, baştan beri tezat ve düşmanlık olagelmiştir. Yüzyılın başından bu yana, bölgesel devleti yerleştirme çabalan sivil toplum aleyhine olmuş ve onu za­yıflatma sonucunu doğurmuştur. Bölgesel Arap devleti yabancı güçler tarafından yaratıldığından ve bir "dünya düzeni" yani bu güçlerin tümünün dengesi tarafından idame ettirildiğinden dola­yı, bu "düzen" Arap dünyasında demokratikleşme önünde önemli bir engel oluşturur.

Yeni Dünya Düzeni demokrasinin, modernitenin, insan hakla­nnın ve uluslar arası hukukun değerleri üzerine inşa edilmiş de­ğildir. Bugün ABD önderliğinde Batılı güçlerin sadece, İslam dün­yasında savunma zorunda olduklan çıkarlan yok, fakat, ayın za­manda onlar İslam gücünün canlanmasından da korkmaktadırlar. Bu onlar için gerçek alınasım önlemeye çalıştıklan bir korkulu rü­yadır. Etkili "bencil güçler"in İslam ve Batı arasındaki husumeti devam etttirmek için çalıştıklan suçlaması yapılmaktadır. İslam fobisi bu güçler tarafından beslenen yeni bir fenomendir. Bunlar arasında İslam'a en düşman olan ise İsrail ve onun siyonist lobisi­dir.

Batı dünyasındaki imtiyazlı konumunu kaybetmemek için İs­rail, İslam'ı yeni tehdit olarak aday gösterdi. Benzer şekilde, so­ğuk savaşın sona ermesinden sonra işlerinin bozulınasındari endi­şe duyan silah tüccarlannın, İslam'ın yeni düşman olarak tasvir edilmesinde çıkan var. Her iki grup da çıkarianın ters etkileyebi­lecek sonuçlan doğurabileceği ihtimalinden dolayı İslami bir yöne­tim ortaya koyma ihtimali yüksek olan demokratikleşmeden kor­maktadırlar.

Page 17: isLAM - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D074282/2000/2000_TAMIMIA.pdfÇAÖDAŞ ARAP DÜNYASINDA DEMOKRASiYE GEÇİŞİN ÖNÜNDEKi ENGELLER* GİRİŞ Dr. Azzam TAMİMİ Direktor of

Çağdaş Arap Dünyasında Demolırasiye Geçişin Önündeki Engeller 229

Nihayet demokratikleşme önünde bir de İslami engel var. İslam siyası düşünüş ve faaliyetlerinde demokrasiyi İslam'a zıt olarak görmekten, onun Müslümanlara karşı Batılılar tarafından ortaya atılmış bir düzen olarak görmeye kadar muhtelif sebepler­den dolayı demokrasiye karşı bir muhalefet vardır .. Gannuş1 bazı İslamcıları sadece demokratikleşmeye değil, ilerleme ve kalkın-· maya da toptan engel olduklarım söylemektedir. Onların proble­minin iki ayağı var: Bir yandan onlar insan bilimlerinde yeterli bilgiye sahip değildirler; diğer yandan onlar İslam'ı, içinde hakimiyet ve cahiliyye gibi tartışmalı kavramların çokça geçtiği basit bir söyleme indirgeyen bir literatüre sahiptirler. Ben Gannuşl'nin ferağ kavranıımn, demokrasiyi İslam'a yabancı oldu­ğu gerekçesiyle reddeden bu İslamcıların aslında İslam'ın tabiatı­m anlamaktan yoksun olduklarını göstermekte nasıl kullamlabi­leceğini gösterdim. İslam'ın insanların içinde yaşadıkları zaman ve mekamn icaplarına göre doldurmaları gereken "ferağat" kavra­mım (Arapça ferağ kelimesinin çoğuludur ve mekan manasma ge­lir) içerdiği söylenir. Bu ictihat olarak bilinen süreçtir. Bu alanlar birlikte içinde ictihada geniş yer bulunan ve Gannuş1'nin es-siyası (politik) dediği alam oluşturur. Buna mukabil onun ed-dilli (dini) 'dediği küçük bir alan İslam'ın özünü içerir ve ona dakunulamaz veya orada ictihada hiç bir yer yoktur.

İslamcılık içindeki engellerin İslam'ın bizzat kendisinden kay-· naklanmadığı; fakat, baskı ortamın ürünü olduğu vurgulanmalı­dır. İnsan örnek ~larak, Kuveyt'te Selefiler ve Mısır'da Cemaat gi­bi bir çok radikal İslamcı grubun serbest olarak faaliyet gösterme­lerine ve demokratik sürece katılmalarına müsaade edildiği za­man nasıl bir dönüşüm yaşadıklarına bakabilir. Her iki örnekte de kendilerinin meşhur aşırı görüşlerine rağmen, radikal İslamcılar kendi ideolojik ve siyası kanaatleri uğrunda sistemin içinde mücadele etme yolunu tuttular. Onlar kendi muhalifleri ta­rafından belidendiği şekilde "oyun"u kuralları içinde ayrıarnayı kabul ettiler21

21 R Gannuşi, "Our View of Modernity and Democracy", The Syrnposium of Islam and Democracy in North Africa, London School of Economics, 29 Şubat 1992 (Azzam Tamimi tarafından tercüme edilmiştir.)