14.doc · web viewproje, ülkemizde demokrasiye, çoğulculuğa ve katılımcılığa önemli...

16
Duyarsızlık Kutup Yıldızı Çocuk Derneği Bilgi Edinme ve Hak Arama John Keane İstanbul’a geliyor Sivil Toplum Endeks Projesi Kamu Yararı Statüsü, Kamu–STK İşbirliği AB Proje Finansmanında STK’lara Tanınan Vergi Muafiyetleri Bilgi Edinme Hakkı Kanunu Dernek Mevzuatı Eğitimleri Vakıflar Kanun Tasarısı Okul Aile Birliği Yönetmeliği Yurt Dışına Çıkışlarda Harç Alınmasına İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Kararda Değişiklik Yapılmasına Dair Karar Mütevelli Heyeti Toplantımız İzin almadan yardım toplayabile kuruluşlardan sayılması uygun görülen kuruluşlar Uluslararası Sivil Toplum Hukuku Zirvesi DUYARSIZLIK Namık Ceylanoğlu Genel Sekreter Bilindiği üzere Kamu Vakıfları ile kamu kuruluşları bünyesinde kurulu dernek ve yardımlaşma sandıkları konusunun kanayan ve toplumu rahatsız eden bir yara olarak kamuoyunu meşgul etmesi sonucu Ocak 2004’te 5072 sayılı Dernek ve Vakıfların Kamu Kurum ve Kuruluşları ile İlişkilerine Dair Kanun kabul edilmiş, bilahare konuyu araştırmak üzere TBMM bünyesinde bir Araştırma Komisyonu kurulmuştu. Bu komisyon yaptığı çalışmayı bitirerek raporunu TBMM Başkanlığı’na sunmuş ve İçtüzük gereğince de görevini tamamlamıştır. Bu rapor; sorunun belirlenmesi, elde ettiği bulgular ve vardığı sonuçlar itibarıyla mükemmel bir rapor olup, çok olumlu bir iz bırakmıştır. Ancak bu önemli çalışma bir Araştırma Komisyonu ürünü olup, bu konu TBMM İçtüzüğünün 104 üncü maddesi gereğince milletvekillerinin bilgilendirilmesi aşamasından bir adım öteye gitmemektedir. Burada tanımlanması son derece güç ve vahim bir durum vardır. Buna ister duyarsızlık, ister ihmal deyin bu önemli rapor, her zaman olduğu gibi duyarsızlığımızın ve bananeciliğimizin kurbanı olmuş, üzerine gidilmemiş, rafa kaldırılmış ve arkası getirilmemiştir. Yani kamu vicdanı tatmin edilmemiştir. Bu kadar mesai sonucu ortaya çıkan bu kıymetli rapor sonuçta, kamu kaynaklarını kullanan ve tamamen kamu kuruluşları bünyesinde kurulu bu kurum ve kuruluşları ne hizaya getirmiş, ne de kamu hizmetlerinin standardını geliştirmiştir. En basitinden ne sabıka kaydı, ne de nüfus cüzdanı çıkarılmasında haksız bir şekilde vatandaştan alınmakta olan bağışlar engellenmiş, ne de otopark mafyasının eline geçmiş olan kamusal alanların geri alınması mümkün olmuştur. 5072 Sayılı Kanun sadece hiçbiri kamunun malı olmayan, kendi kaynakları ile vakıf ve dernek şeklinde örgütlenen tüzel kişiliklerin faaliyetlerine engel olmuştur. Bu yasa özellikle eğitim ve sağlık alanlarında büyük tahribat yapmış, kamu yükünü hafifleten bu kurum ve kuruluşlar zarar görmüştür. Çalışanlar işlerini kaybetmiş, vakıf ve dernekler kamusal alan diye bulundukları yerlerden birer birer çıkarılmış, Vakıf ve dernekler yıllardır kullandıkları isimlerini değiştirmeye mecbur edilmiştir. Ancak hatasını

Upload: others

Post on 16-Feb-2020

4 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: 14.doc · Web viewProje, ülkemizde demokrasiye, çoğulculuğa ve katılımcılığa önemli katkılar sağlayacak, bundan da STK’ların ciddi kazanımları olacaktır. STEP projesi

Duyarsızlık Kutup Yıldızı Çocuk Derneği Bilgi Edinme ve Hak Arama John Keane İstanbul’a geliyor Sivil Toplum Endeks Projesi Kamu Yararı Statüsü, Kamu–STK İşbirliği AB Proje

Finansmanında STK’lara Tanınan Vergi Muafiyetleri Bilgi Edinme Hakkı Kanunu Dernek Mevzuatı Eğitimleri Vakıflar Kanun Tasarısı Okul Aile Birliği Yönetmeliği Yurt Dışına Çıkışlarda Harç

Alınmasına İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Kararda Değişiklik Yapılmasına Dair Karar Mütevelli Heyeti Toplantımız İzin almadan yardım toplayabile kuruluşlardan sayılması uygun görülen

kuruluşlar Uluslararası Sivil Toplum Hukuku Zirvesi

DUYARSIZLIKNamık Ceylanoğlu

Genel Sekreter

Bilindiği üzere Kamu Vakıfları ile kamu kuruluşları bünyesinde kurulu dernek ve yardımlaşma sandıkları konusunun kanayan ve toplumu rahatsız eden bir yara olarak kamuoyunu meşgul etmesi sonucu Ocak 2004’te 5072 sayılı Dernek ve Vakıfların Kamu Kurum ve Kuruluşları ile İlişkilerine Dair Kanun kabul edilmiş, bilahare konuyu araştırmak üzere TBMM bünyesinde bir Araştırma Komisyonu kurulmuştu.

Bu komisyon yaptığı çalışmayı bitirerek raporunu TBMM Başkanlığı’na sunmuş ve İçtüzük gereğince de görevini tamamlamıştır. Bu rapor; sorunun belirlenmesi, elde ettiği bulgular ve vardığı sonuçlar itibarıyla mükemmel bir rapor olup, çok olumlu bir iz bırakmıştır. Ancak bu önemli çalışma bir Araştırma Komisyonu ürünü olup, bu konu TBMM İçtüzüğünün 104 üncü maddesi gereğince milletvekillerinin bilgilendirilmesi aşamasından bir adım öteye gitmemektedir. Burada tanımlanması son derece güç ve vahim bir durum vardır. Buna ister duyarsızlık, ister ihmal deyin bu önemli rapor, her zaman olduğu gibi duyarsızlığımızın ve bananeciliğimizin kurbanı olmuş, üzerine gidilmemiş, rafa kaldırılmış ve arkası getirilmemiştir. Yani kamu vicdanı tatmin edilmemiştir.

Bu kadar mesai sonucu ortaya çıkan bu kıymetli rapor sonuçta, kamu kaynaklarını kullanan ve tamamen kamu kuruluşları bünyesinde kurulu bu kurum ve kuruluşları ne hizaya getirmiş, ne de kamu hizmetlerinin standardını geliştirmiştir. En basitinden ne sabıka kaydı, ne de nüfus cüzdanı çıkarılmasında haksız bir şekilde vatandaştan alınmakta olan bağışlar engellenmiş, ne de otopark mafyasının eline geçmiş olan kamusal alanların geri alınması mümkün olmuştur.

5072 Sayılı Kanun sadece hiçbiri kamunun malı olmayan, kendi kaynakları ile vakıf ve dernek şeklinde örgütlenen tüzel kişiliklerin faaliyetlerine engel olmuştur. Bu yasa özellikle eğitim ve sağlık alanlarında büyük tahribat yapmış, kamu yükünü hafifleten bu kurum ve kuruluşlar zarar görmüştür. Çalışanlar işlerini kaybetmiş, vakıf ve dernekler kamusal alan diye bulundukları yerlerden birer birer çıkarılmış, Vakıf ve dernekler yıllardır kullandıkları isimlerini değiştirmeye mecbur edilmiştir. Ancak hatasını anlayan kamu erki yeniden yaptığı bir düzenleme ile dernek ve vakıfların eski isimlerini yeniden kullanmalarına izin vermiştir. Diğer taraftan kamu yönetimleri işin doğası gereği orada bulunmaları gereken vakıf ve dernekler için bir ecrimisil belirleyememiş, vakıf ve dernekler bulundukları mekanlardan ayrılmaları nedeniyle misyonları ile organik bağları kopmuştur. Kanunun esas muhatabı olan kamu vakıf ve dernekleri ise bütün bu olanlardan hemen hemen hiç etkilenmemiş, yollarına alınları açık bir şekilde devam etmişlerdir.

Devlet ise verdiği bazı kamusal hizmetler nedeniyle vatandaşını tekrar tekrar vergilendirerek adeta cezalandırmaya devam ederken kamu vakıf ve derneklerini kurtarmanın da yolunu bulmuştur. Son günlerde sık sık yürürlüğe konulan kanun ve

Page 2: 14.doc · Web viewProje, ülkemizde demokrasiye, çoğulculuğa ve katılımcılığa önemli katkılar sağlayacak, bundan da STK’ların ciddi kazanımları olacaktır. STEP projesi

yönetmelik değişiklikleri ile kendi vakıf ve derneklerini bir dokunulmazlık zırhına büründürmüş ve korumuştur. Devlet babanın müşfik ve sihirli eli burada da birilerine değmiştir.

Bir örnek vereyim; 5352 Sayılı Adli Sicil Kanununun 17 inci maddesi gereğince sabıka kaydı için Savcılık’lara müracaat eden vatandaşlar Adalet Bakanlığı’nın ihtiyaçlarında kullanılmak üzere Ceza İnfaz Kurumları ve Tutukevleri İşyurtları Kurumuna üç YTL ödemeye zorlanmaktadır. Yetkililere sorulduğunda ise bu ödemenin gönüllü bir bağış olduğu vatandaşın hiçbir şekilde zorlanmadığı ifade edilmektedir.

Bu basit örnek, AB’ne üyelik için mücadele eden bir devletin, kendi yasalarını nasıl deldiğini ve gerçek bir hukuk devleti olamadığımızı göstermek açısından düşündürücüdür. TBMM, ne yazık ki anayasal denetim yetkisini kullanmayarak sadece yasaları çıkaran bir üretim tesisine dönüşmüş, kamu vakıfları dediğimiz bu yanlış yapılanmaya son noktayı koyamamıştır.

Önemli Not : Dernek ve vakıfların tüzük ve resmi senetlerinde gerekli değişiklikleri yapmaları için tanınan süre 21 Eylül 2004 tarih ve 25590 Sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 5234 Sayılı “Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik yapılmasına Dair Kanunun” 24. üncü maddesinde belirtildiği üzere 31.12.2005 tarihine kadar uzatılmıştır.

Kutup Yıldızı Çocuk Derneği

Türkiye’de ilk kez gerek gençlerin gerek çocukların örgütlenme ve demokrasi alanında ciddi anlamda sahiplenildiği bir değişim yaşanmıştır.Bilindiği üzere yeni Dernekler Kanunu (Kanun No:5253) AB uyum yasaları çerçevesinde, özellikle de insan hakları, örgütlenme özgürlüğü ve demokratikleşme beklentileri çerçevesinde hazırlanmış ve yürürlüğe girmiştir.

Kanunun dikkat çeken çok önemli reform nitelikli yenilikler içermesinin yanısıra en dikkat çekici iki maddesi vardır. Birincisi bugüne kadar Üniversite kampüsüne sıkışıp kalmış, ancak belirli alanlarda faaliyet gösterebilen yükseköğretim kurumlarına kayıtlı öğrencilerin üyesi olabildiği öğrenci derneklerinin kaldırılması ve dolayısıyla üniversite gençliğini yıllardan beri normal derneklerden adeta uzak tutan uygulamalara son verilmesi, diğeri ise çocuk derneklerinin kurulmasına imkan tanınmasıdır.

Yaşları 15-17 arasında değişen çocukların bir dernek çatısı altında toplanması geçmişte hep düşünülmüş, ancak özellikle aile çevrelerinin çeşitli nedenlerle yıllarca kabul etmedikleri, şüphe ve endişe ile baktıkları bu durum artık ortadan kalkmış aramıza bir çocuk derneği katılmıştır.

Kutup Yıldızı Çocuk Derneği adı verilen bu dernek önemli işlere imza atacak bir dernektir. Ülkemizde bir ilk gerçekleşmiştir. 1 Nisan 2005 tarihinde kurulan dernek temel hedeflerini; kendi yaşadıkları çocukluk sıkıntılarının başka çocuklarca da yaşanmaması, eğitim kalitesinin artırılması, okulların fiziksel imkanlarının geliştirilmesi, yönetişimin bir parçası olabilmeleri ve üyelerinin toplumsal, ruhsal, ahlaki bedensel ve zihinsel yetenekleri ile spor, eğitim ve öğretim haklarını, sosyal ve kültürel varlıklarını aile yapısını ve özel yaşantılarını düzenlemek için çalışmalar yapmak olarak tanımlamıştır.

Derneğin misyon ve vizyonu çocukların hayal gücünü zorlayacak şekilde hep yaşanmış sorunların çözümüne ve geleceğin aydınlığını yakalamaya yönelik olup bu yapılanma çocuklarımızın ileride faydalı çağdaş bireyler olacaklarının ciddi bir adımıdır.

Bizlere düşen; gençlerimize çocukluk çağındaki engin görüşlerini hayata geçirecek desteği vermek, bu tür derneklerin ülke genelinde sayısını arttırmak ve geleceğin sivil toplum liderlerinin yetişeceği bu derneklere yardımcı olmaktır.

Bilgi Edinme Ve Hak AramaAv.Nur Gerçel

Page 3: 14.doc · Web viewProje, ülkemizde demokrasiye, çoğulculuğa ve katılımcılığa önemli katkılar sağlayacak, bundan da STK’ların ciddi kazanımları olacaktır. STEP projesi

ÇYDD Genel Sekreteri

Anayasa ile güvence altına alınmış bulunan temel hak ve özgürlüklerden olan düşünce ve ifade hürriyetinin kurumsallaşmış şekillerinden olan dernekler, vakıflar v.b. sivil toplum örgütleri tüzel kişilikleri altında kendini ve bu bağlamda toplumda sesini duyurma olanağına kavuşur.

Böyle bir örgütte faaliyette bulunan üyeler, örgüt faaliyetlerine devam ettiği sürece ister istemez sistemin ve de temsil ettikleri örgütün kendilerine getirdiği sorumluluk ve bilinçle hareket etmekle yükümlü oldukları gibi bireysel bilinçlenmede de daha yarar sağlarlar. Sorumluluklar, kendilerine, örgütün tüzel kişiliğine, topluma ve yasaların kendilerine tanıdığı uygulamaları gereken zorunluluklar ve hesap sormalarla bir demet yumağı halinde ortaya çıkar. Yaşadığı toplumu, çevresini, kendisini yerine göre bilinçlendirerek , yerine göre işleyen mekanizmaya buna İdare de diyebiliriz, hesap sorarak, topluma ivme kazandırması gerekir kişinin ve örgütün. Bilinçlenme, bilinçlendirme, hesap sorma, hak arama ne olabilir?

Bilgi Edinme Hakkı Kanunu demokratik ve şeffaf yönetimin gereği olan eşitlik, tarafsızlık ve açıklık ilkelerine uygun olarak kişilerin bilgi edinme hakkını kullanmalarına ilişkin esas ve usulleri düzenlemek amacıyla çıkarılmıştır. Bu yasaya göre öncelikli olan kişilerin bilgi edinmesi hakkı olup idarenin bilgi verme yükümlülüğü bu hakkın bir sonucudur. Bu hak kanuni güvencelere sahip olduğu gibi pozitif dayanağını düşünce ve kanaat hürriyeti, hak arama hürriyeti, dilekçe hakkı, kişilerin maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkı gibi anayasada düzenlenmiş hak ve özgürlüklerden almaktadır. Dilekçe hakkı da bilgi edinme hakkının doğum noktasıdır.

Bilgi edinme hakkı istenen bilgi veya belgenin bulunduğu kurum veya kuruluşa verilen ve belli unsurları kapsayan bir dilekçe ile kullanılmaktadır. Başvurunun elektronik ortamda veya diğer iletişim araçlarıyla da yapılması mümkündür.

Bireylerin bilgi edinme başvurularını idarenin onbeş gün ve bazı durumlarda 30 gün içinde cevaplandırması gerekir. Bu süreler içinde idarenin suskun kalması veya çeşitli gerekçelerle reddedilmesi İdari Yargılama Usulü Kanunun'un (İYUK) 10.maddesi anlamında "idari eylem başvurusunun reddi" biçimindedir.

Başvurucunun hakkını arama açısından doğrudan idari yargılamaya gidebileceği gibi ayrıca iki seçeneği daha bulunmaktadır. Bu seçeneklerden biri dava açma süresi olan altmış gün içinde işlemi yapan makamın bir üst makamına, üst makam yoksa işlemi yapan makama ihtiyari başvuru imkanıdır.

Bu başvurudan başka bilgi ve belge taleplerinin idarece, devlet sırrına ve ülkenin ekonomik çıkarlarına ilişkinlik sebebiyle reddedilmesi halinde başvuru sahibi kararın kendisine tebliğinden itibaren onbeş gün içinde "Bilgi Edinme Değenlendirme Kurulu"'na itiraz edebilir. Kurul bu konudaki kararını otuz iş günü içinde verir. Kurum ve kuruluşlar, Kurulun istediği her türlü bilgi veya belgeyi onbeş işgünü içinde vermekle yükümlüdürler.Bu tür itiraz ve başvurular dava açma süresi içinde yapılması şartıyla dava açma süresini durdurur. Bireyler bilgi ve belge taleplerinin reddi üzerine bu kararın kendilerine tebliğinden itibaren altmış gün içinde idare mahkemelerinde doğrudan dava açma olanağına da sahiptirler. Bu dava süreci içinde kişinin açtığı davalarda ilgili idarece istenilen bilgi ve belgeleri mahkemeye sunulması neticesi olarak davacının bu bilgi ve belgeleri öğrenme ve görme olanağı olacaktır.

İdarenin faaliyetlerine, kuruluşlarına ve bunların sunduğu hizmetlerden faydalananlara uygulanan hukuk kuralları idare hukukudur. Bu hukuk dalı ile kamu yararı özel yarara üstün durumda bulunmaktadır. Bu nedenle idarenin her türlü eylem ve işlemine karşı yargı yolunun açık olduğu Anayasa tarafından güvence altına alınmıştır.

İdari Yargı ancak birey tarafından verilen dava dilekçeleri ile harekete geçer. İdari yargının görev alanında yer alan davalar iptal ve tam yargı (tazminat) davalarıdır.. Yasalarda yetkili idari yargı yerinin belirlenmemiş olması durumunda yetkili idari yargı

Page 4: 14.doc · Web viewProje, ülkemizde demokrasiye, çoğulculuğa ve katılımcılığa önemli katkılar sağlayacak, bundan da STK’ların ciddi kazanımları olacaktır. STEP projesi

yeri dava konusu işlemi yapan idari kuruluşun bulunduğu yer idare mahkemesidir. Erzurum İdare Mahkemesi Başkanlığına gibi.

Gerçek kişilerin olduğu gibi tüzel kişiliklerin de idari dava açma ehliyetleri vardır. Tüzel kişiliğe sahip dernek ve vakıflar ancak kuruluş amaçlarıyla sınırlı olan konularda dava açabilirler. İdari mahkemelerde açılacak davalarda davalının gösterilmesi gerekmektedir. Davalı idari eylem ve işlemleri kesin surette yapan makam ve mercidir.

İptal davalarında dava açma sürelerinin başlangıcı ilgililerin idareye bir işlem uygulanması için başvurması veya uygulanmış bir işlemden sonra idareye başvurması halleri olarak değişiklik gösterir.1. Doğrudan iptal davası açılmasında hakkında kesin ve yürütülmesi zorunlu bir idari işlem uygulanan ilgili doğrudan idari yargı yerinde dava açabilecektir. Bu dava altmış günlük süre içinde açılmalıdır.2. Henüz bir idari işlem bulunmadığı hallerde idareye başvurulması.

Vatandaşların kendileriyle ilgili veya kamuyu ilgilendiren konulardaki dilek ve şikayetleri hakkında yetkili organlara yazılı olarak başvurma ve dilekçe hakkı anayasal güvence altına alınmış bir haktır. Yasanın 10.maddesi anlamında yapılan başvuruyu idare altmış gün içinde reddederse ilgili bu kararın kendisine tebliğinden itibaren altmış gün içinde idari yargıda dava açacaktır. İdareye yapılan başvuru üzerine, idare altmış gün içinde cevap vermezse, idarenin başvuruyu zımnen reddettiği kabul edilir ve bu sürenin dolduğu tarihten itibaren altmış gün içinde davanın açılması gerekir.

Demokrasi Araştırmaları Merkezi'nin Kurucusu John Keane İstanbul'a Geliyor

İngiltere'deki Demokrasi Araştırmaları Merkezi'nin kurucusu ve yöneticisi olan Prof. Dr. John Keane, 23-25 Eylül 2005 tarihlerinde İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve Sivil Toplum Dergisi'nin davetlisi olarak İstanbul'a geliyor.

John Keane İstanbul'da "Medya, Demokrasi ve Sivil Toplum" adlı bir konferans* verecek ve Türk Akademisyenlerle birlikte TÜSEV ve Sabancı Üniversitesi İstanbul Politikalar Merkezinin ev sahipliğinde "Sivil Toplum ve Demokrasi" konulu bir atölye çalışması gerçekleştirecektir. Prof. John Keane'in konferansı,  24 Eylül 2005 Cumartesi saat 14:00'da Altunizade Kültür ve Sanat Merkezinde gerçekleştirilecektir. Atölye çalışması ise 23 Eylül 2005 Cuma saat 14:00'da Sabancı Üniversitesi Karaköy Binasında yapılacaktır. Prof. Dr. John Keane, medya, sivil toplum ve demokrasi alanında yaptığı önemli çalışmalarla tanınmaktadır. "Medya ve Demokrasi" adlı kitabı bugüne değin Türkçe dahil 25 dile çevrilen Keane'in, konuyla ilgili çok sayıda araştırması, kitabı, makalesi bulunuyor. Türkçe'ye Sivil Toplum ve Devlet, Demokrasi ve Sivil Toplum, Şiddetin Uzun Yüzyılı adlı eserleri çevrilen Keane, 1989 yılında Londra'da Demokrasi Araştırmaları Merkezini kurmuştur. Prof. Dr. Keane aynı zamanda Avrupa Sivil Toplum Ağının koordinatörlüğünü yapmaktadır.

London Times’ın yüzyılın en önemli düşünürleri arasında sıraladığı Keane, popülaritesi gittikçe artan Sivil Toplum kavramının günümüz güç, mülkiyet, şiddet, siyaset ve demokrasi kavramlarını kökten değiştirme potansiyeline dikkat çeker ve Sivil Toplumun yükselişinin dünya çapındaki mevcut milliyetçilik kökenli sorunların çözümünde anahtar olduğunu savunur. Bu bağlamda Keane, literatürde nispeten yeni bir kavram olan Sivil Toplumun siyasetçilerin, akademisyenlerin, gazetecilerin, işadamlarının, yardım teşkilatlarının ve devletin dikkatini çekmesini sağlamakla kalmamış, ayrıca Sivil Toplum kavramının tanımlanması ve dünya çapında potansiyel gücünün anlaşılmasında önemli rol oynamıştır.

Her yıl Avrupa, Amerika ve Uzak Doğu'da demokrasi ve sivil toplum konularında konferanslar veren Keane, bugünlerde kapsamlı bir "Demokrasi Tarihi" hazırlamakta ve yeni araştırma konuları olan İslami Felsefe ve Siyaset ile Avrupa’da vatandaşlık ve Sivil Toplum üzerinde çalışmaktadır.

Page 5: 14.doc · Web viewProje, ülkemizde demokrasiye, çoğulculuğa ve katılımcılığa önemli katkılar sağlayacak, bundan da STK’ların ciddi kazanımları olacaktır. STEP projesi

Bilgi için: www.tusev.org.tr

Sivil Toplum Endeks Projesi

Dünyadaki hızlı gelişmelere karşın, insana ve yaşama dair değerleri korumak adına vatandaşlık haklarından doğadaki canlı türlerini korumaya dek oldukça geniş alanlarda faaliyet gösteren sivil toplum mercek altına alınmakta. Aynı anda 60 ülkede uygulanan Sivil Toplum Endeks Projesi (STEP), ülkemizde sektörün gelişimine büyük önem veren Türkiye Üçüncü Sektör Vakfı (TÜSEV) tarafından yürütülmekte. Projenin, dünya genelinde uygulanmasına olanak tanıyan ve 110 ülkede faaliyet gösteren CIVICUS (Vatandaş Katılımı İçin Dünya İşbirliği), dünyada demokrasiye katılımı artırmaya yönelik çalışmalarıyla bilinmektedir.

Metodolojisini CIVICUS’un sağladığı Sivil Toplum Endeks Projesi (STEP), sivil toplumun değerlendirilmesini amaçlayan bir ‘aktif-araştırma’ projesidir. Endeksin hedefi; kalkınma ve yönetimde sivil toplum rollerinin kabul gördüğü, saygıyla karşılandığı ve tam anlamıyla yerine getirildiği bir toplum; amacı ise sivil toplumu, yönetim ve kalkınmadaki rolünü gerçekleştirebilecek düzeyde güçlendirmektir.

STEP, kapsamında ülkemizdeki sivil toplumun yapı, ortam, değerler ve etki boyutlarına yönelik derinlemesine bir araştırma gerçekleştirilmektedir. En önemli sorunlarımız arasında yer alan Düşünce ve İfade Özgürlüğü, İşsizlik ve Ulusal Bütçe, STEP çerçevesinde ayrıca ele alınmakta, sivil toplumun bu üç konuda kamu politikalarını etkileme boyutu değerlendirilmektedir.

Yapı boyutu; vatandaş katılımının boyutu ve derinliği, STK’ların çeşitliliği ile iç işleyişleri ve kaynaklarıOrtam boyutu; temel hak ve özgürlükler, hukukun üstünlüğü, sosyo-ekonomik ve sosyo-kültürel ortam, devlet-STK ve özel sektör-STK ilişki ve işbirliğiDeğerler boyutu; STK’ların şeffaflığı ve hesap verebilirliği, toplumda cinsiyet eşitliği ve hoşgörüyü yayma, şiddetin önlenmesi ve barışı teşvik etme, yoksullukla mücadele ve çevresel sürdürülebilirlikEtki boyutu; kamu politikalarını etkileme, şeffaflık ve hesap verebilirlik alanlarında devlet ve özel sektöre yönelik baskı unsuru oluşturabilme, toplumsal meselelere cevap verebilme, toplumsal acil ihtiyaçları karşılayabilme, kendi hakları ve kamu politikaları hakkında toplumu bilgilendirme ile vatandaşları güçlendirme (özellikle dezavantajlı gruplar arasında sayılabilen kadınlar, çocuklar, eşcinseller, yoksullar) göstergelerinden oluşmaktadır. STEP uygulama, araştırma ve analiz süreçlerinde, bu göstergelerin her biri göz önüne alınmaktadır. Tüm araştırmalar bu çerçevede yürütülmekte bir ülke raporu oluşturulmaya çalışılmaktadır. Bu araştırma ve analizin gerçekleştirilme süreci başlı başına büyük önem taşımakla birlikte, STEP, sivil toplum ağı oluşturma, bilincin artırılması, toplumun kendini yansıtması ve kapasite oluşturmak için de bir fırsat yaratmaktadır. Sivil Toplum KarosuYukarıda bahsi geçen göstergeler baz alınarak çerçevelenen 4 boyut, projenin uygulandığı diğer ülkelerde olduğu gibi, puanlanarak ülkemizdeki sivil toplum profili ortaya çıkarılacaktır. Nicel ve nitel araştırma ve bulguların, dört boyutu oluşturan 74 göstergeye entegre edilmesi ve metodolojiye büyük özen gösterilerek oluşturulan ülke raporunun puanlanması, ülkemizde, sivil topluma yönelik daha önce yapılmamış bir çalışma metodu ve zengin bir veri kaynağı oluşturacaktır. Elde edilecek Sivil Toplum Karosu, 60 ülke raporunun biraraya getirilmesiyle oluşturulacak uluslararası yayında, sivil toplumun kendisini uluslararası arenada karşılaştırabilmesine olanak tanıyacaktır. Bu araştırma ile ilgili güncel bilgiler ve raporlara Ekim ayından itibaren www.step.org.tr veya www.siviltoplumendeksi.org.tr adreslerinden ulaşılabilecektir.

Sivil Toplum Karosu Ekseni

Page 6: 14.doc · Web viewProje, ülkemizde demokrasiye, çoğulculuğa ve katılımcılığa önemli katkılar sağlayacak, bundan da STK’ların ciddi kazanımları olacaktır. STEP projesi

Sivil Toplum Ulusal Forumu

Yalnızca bir araştırma projesi olarak kalmayacak olan STEP aşamaları halen devam etmektedir. Sivil Toplum Ulusal Forumu, çoğunluğunu aktif STK temsilcileri olmak üzere, devlet, özel sektör temsilcileri, akademisyenler, fon sağlayan kuruluşlar ve medya temsilcilerinin katılımı ile 3-4 Aralık 2005 tarihlerinde İstanbul’da gerçekleştirilecektir.

Forumda, ilk gün, araştırma bulguları katılımcılara sunulacaktır. İkinci gün ise, katılımcılardan, ülke raporu ışığında sivil toplumun yapı, ortam, değerler ve etki boyutlarına ilişkin güçlü ve zayıf yönler ile tehdit ve fırsatlardan oluşan bir SWOT analizi yapmaları ve sivil toplumu geliştirmeye yönelik ‘ortak’ katılımlı bir hareket planı oluşturmaları istenecektir. Bu noktada, kamu, sivil toplum, iş dünyası, akademi ve medyanın önde gelen temsilcileri aynı amaç etrafında buluşacak ve güçlü bir etkileşim meydana gelecektir. Forumun oluşturacağı etkilerden bir tanesi de, proje ve forumun sonuçlanmasının ardından, sivil toplumu geliştirmeye yönelik çalışmalar yürüten değerli paydaşların ülke genelinde bir iletişim ağına sahip olmaları ve araştırma sonuçları ve sivil toplum karosu bulguları çerçevesinde ilerleyebilmeleri olacaktır.

Forumda, sivil toplumun bugünkü durumu ve gelecekte ulaşmak istedikleri noktaya ilişkin önemli verilere kavuşacak olan STK temsilcileri, sektörün üzerine düşen sorumluluğu görebilecek ve etki alanını genişletebilme noktasında önemli ipuçlarına ulaşacaktır. Kamu sektörü temsilcileri, demokrasinin gelişimi ve global düzeyde soluk almaksızın devam eden rekabette STK’ları yanlarına almanın önemini görecekler ve bu konuda daha cesur adımlar atacaklardır. Özel sektör, üretim noktasında ulaşmaya çalıştığı verim ve yeteneğe, toplumsal düzeydeki sorumluğu da ekleyecek ve standartlarını artırma yoluna gidecektir. Medya, bugüne kadar görmediği STK alanları ve faaliyetlerindeki çeşitliliği ve zenginliği görebilecek ve ilgi alanını genişletebilecektir. Vatandaşlar ise, böyle bir etkiye sahip platformun gerçekleştirilmesinden etkilenecek ve STK’lar ile diğer sivil toplum aktörleri arasındaki diyalogu daha yakından takip edecektir.

Sonuç olarak; yakın tarihe kadar ciddi kısıtlamalarla karşı karşıya kalan sivil toplum, hızlı bir ivme kazanmış olan Avrupa Birliği süreci ve akabinde peş peşe çıkarılan yeni yasalar ışığında ‘yeniden’ yeni bir yapılanmanın eşiğindeyken, STEP ile birlikte, güçlü ve zayıf yanlarını görebileceği bir fırsatla tanışacaktır. Proje, ülkemizde demokrasiye, çoğulculuğa ve katılımcılığa önemli katkılar sağlayacak, bundan da STK’ların ciddi kazanımları olacaktır.

STEP projesi ile ilgili bilgi için CIVICUS’un web sitesini www.civicus.org, projenin Türkiye uygulamaları ile ilgili haberler için www.tusev.org.tr sitesini ziyaret edebilir.

0,00

1,00

2,00

3,00Yapı

Etki Ortam

Değerler

Page 7: 14.doc · Web viewProje, ülkemizde demokrasiye, çoğulculuğa ve katılımcılığa önemli katkılar sağlayacak, bundan da STK’ların ciddi kazanımları olacaktır. STEP projesi

Kamu Yararı Statüsü ve Kamu-STK İşbirliği Yuvarlak Masa Toplantıları

Türkiye Üçüncü Sektör Vakfı tarafından 14-15 Temmuz 2005 günlerinde Kamu Yararı Statüsü ile Kamu-STK İşbirliği konularının tartışıldığı tam günlük birer yuvarlak masa toplantısı düzenlenmiştir. Toplantının kolaylaştırıcılığını uluslararası bir STK hukuk merkezi olan ABD merkezli International Center For Not-for-Profit Law’den (ICNL) David Moore üstlenmiştir.

Bu iki önemli konu, Avrupa Birliği yolunda emin adımlarla ilerleyen ülkemizde, yürürlükteki mevzuat çerçevesinde düzenlenmiş, ancak sivil toplum tarafından yeteri kadar tartışılmamış ve kamu otoriteleri tarafından henüz gerekli ilgiyi görmeyen konuların başında gelmekte olup, sivil toplum kuruluşlarımızı yakından ilgilendirmektedir.

Kamu Yararı Statüsü özellikle AB ülkelerinde STK’lara önemli ayrıcalıklar sağlayan, iş ve işlemlerinde açılımlar kazandıran önemli bir statü niteliğindedir. Ülkemizde ise bu konunun yasal çerçevesi hazır olmakla birlikte, uygulamada arzu edilenin oldukça gerisinde kalındığı gözlenmektedir. Toplantı sivil toplum ve kamu sektörü temsilcilerini ilk kez aynı masa etrafında buluşturması sebebiyle de Kamu-STK işbirliği konusunda önemli bir gelişmeye işaret etmektedir.

Ülkemizde sadece 472 derneğin kamu yararı, 222 vakfın ise vergi muafiyeti statüleri bulunmaktadır. Bu sayının AB ülkeleri ile kıyaslandığında son derece yetersiz kaldığı görülmektedir. Türkiye’de bu statünün Bakanlar Kurulu kararı ile verilmesi, sürecin siyasi olmasını ve az sayıda kuruluşun bu statüye sahip olabilmeleri sonucunu doğurmaktadır. Denetimin yetersizliği sebebiyle de statüyü hak etmeyen kuruluşların statüleri geri alınmamakta, bu da kuruluşların hesapverebilirlik ilkesini dikkate almamaları sonucunu doğurmaktadır. Bu önemli statüye ait şartların düzeltilmesi ve geliştirilmesi ise ancak varılacak ortak prensiplerin uygulamaya geçirilmesi ile mümkün olacaktır.

Kamu-STK İşbirliği konusu ise sivil toplum kuruluşlarının finansmanı ve faaliyetlerini daha rahat sürdürebilmeleri için hayati öneme sahip çok önemli bir konudur. Bu başlıkla ilgili Dernekler Kanunu, Büyükşehir Belediyeleri Kanunu, Belediyeler Kanunu gibi temel kanunlarla bir takım açılımlar getirilmekle birlikte konu ile ilgili pek çok bilinmez bulunmakta özellikle uygulama alanında büyük belirsizlikler görülmektedir.

AB’ine üyelik sürecinde ülkemizde pek çok yasal düzenleme yapılmış ve birçok mevzuatta STK-Kamu işbirliğinin temelleri atılmıştır. Ancak uygulamaya ilişkin ayrıntılar üzerinde yeteri kadar düşünülmemiş, gerekli tartışmalar yapılmamıştır. Asıl amaç STK ve Kamu işbirliğinde, temel prensipler göz önüne alınarak genel bir çerçeve oluşturulmasıdır. Günümüzde sürekli yasal mevzuat üzerine odaklanılması, konunun temel prensiplerinin ihmal edilmesine yol açmıştır. Oysa ortaklaşa varılacak uzlaşmalar sonucunda oluşturulacak prensipler, gelecekte mevzuat oluşumunda da yol gösterici olacaktır. Bu toplantıda sözü edilen işbirliği kavramı ile genel olarak, STK’lara mali kaynak açısından destek sağlanması kastedilmektedir.

AB ülkelerinde STK’ların devletten aldıkları yardımlar büyük bir gelir kalemini oluştururken, bugüne kadar bu oran ülkemizde hem yanlış anlaşılmalar hem de yasal mevzuatın izin vermemesi sebebiyle arzu edilen seviyelere ulaşamamış ve kurumsallaşamamıştır. Yeni Dernekler Kanunumuzun 10uncu maddesi, derneklerin yapacağı ortak projelere kamu kurum ve kuruluşlarının destek sağlayabileceğini belirtmekle birlikte, uygulamanın nasıl olacağı yeteri kadar tanımlanmamış, dolayısıyla bu konu ortada kalmıştır. Ayrıca 5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanununun 7inci maddesi Belediyelerimizin gerçekleştireceği her türlü sosyal ve kültürel hizmetlerde STK’larla işbirliği yapılmasını hükme bağlamıştır. STK’larımızın kamu hizmeti ortak nitelikli projelerle kamu kaynaklarından yararlanmaları ve buna ilişkin şartların iyileştirilmesi, ancak uluslararası normları dikkate alan uygulamaların hayata geçirilmesi ile mümkündür.

Toplantı çıktıları tüm katılımcıların katkıları ile birer rapor haline getirilecek ve ileride yapılacak çalışmalar için gerekli yol haritası oluşturularak, paydaşlarla paylaşılacaktır.

Page 8: 14.doc · Web viewProje, ülkemizde demokrasiye, çoğulculuğa ve katılımcılığa önemli katkılar sağlayacak, bundan da STK’ların ciddi kazanımları olacaktır. STEP projesi

D.K. MADDE 10. — Dernekler, tüzüklerinde gösterilen amaçları gerçekleştirmek üzere, benzer amaçlı derneklerden, siyasi partilerden, işçi ve işveren sendikalarından ve meslekî kuruluşlardan maddî yardım alabilir ve adı geçen kurumlara maddî yardımda bulunabilirler.

5072 sayılı Dernek ve Vakıfların Kamu Kurum ve Kuruluşları ile İlişkilerine Dair Kanun hükümleri saklı kalmak üzere, dernekler kamu kurum ve kuruluşları ile görev alanlarına giren konularda ortak projeler yürütebilirler. Bu projelerde kamu kurum ve kuruluşları, proje maliyetlerinin en fazla yüzde ellisi oranında aynî veya nakdî katkı sağlayabilirler.

AB Proje Finansmanında STK’lara Tanınan Vergi Muafiyetleri

Avrupa Birliği ve Ülkemiz arasında, AB’nin finanse ettiği ya da Türkiye-AB ortak finansmanı ile yürütülen projeler, faaliyetler ve eylemler çerçevesinde yapılan mal ve hizmet alımları, işler ve işlemlere ilişkin Türkiye ile AB arasındaki idari işbirliğine dair kuralların ortaya konulması amacıyla imzalanan Türkiye Cumhuriyeti ile Avrupa Birliği arasındaki mali işbirliği çerçevesinde temin edilecek mali yardımların uygulanmasına ilişkin Çerçeve Anlaşma, 15.4.2005 tarih ve 25787 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.

Çerçeve Anlaşma ile STK’ların yürütmekte oldukları AB Projelerine önemli vergi istisna ve muafiyetleri getirilmektedir. İlgili vergi muafiyetlerinin uygulama usul ve esaslarına ilişkin yayımlanmış bulunan Tebliğ’den yapılan bir alıntı aşağıdadır;

Vergilendirmeye İlişkin Hususlar

AB veya Türkiye AB tarafından ortaklaşa finanse edilen projeler, faaliyetler ve işler kapsamında Türkiye’ye yapılacak yardımlar;

-Gümrük vergileri veya benzeri vergiler, ÖTV, KDV , Damga Vergisi, Tescil Harcı ve benzeri vergiler ile bu vergilere müteallık olarak konan veya bu vergilerin yerine getirilecek yeni vergilerden istisnadır.

Yardımlardan yararlananlar da karşılıksız olarak kendilerine transfer edilen mallardan kaynaklanan Veraset ve İntikal Vergisinden muaftırlar.Not:Türk Vatandaşı olmayan ve Türkiye ‘de ikamet etmeyen gerçek kişilerin Türkiye’nin de finansman katkısıyla Topluluk tarafında finanse edilen hizmet/iş/hibe veya eşleştirme sözleşmelerinin ifasından elde edilen gelirler Türkiye’de gelir vergisine tabi tutulmaz.Tüzel kişiler’in Türkiye’de işyeri ve sabit yerleri olmaması olmaması kaydıyla bu faaliyetlerle ilgili elde ettiği gelirler aynı hükme tabidir(Türkiye’de vergilendirilmez).

Türkiye’de faaliyette bulunan gerçek veya tüzel kişi mükelleflerin mali yardım çerçevesinde elde ettiği gelirler Türkiye ’de vergilendirilir.(Çifte vergilendirmeyi önleme anlaşmaları varsa bu anlaşma hükümleri uyarınca Türkiye’de işyeri veya sabit yerleri varsa Türkiye’nin vergi sistemine göre vergiye tabi tutulabilir.

Not:Mali yardımlar için düzenlenen sözleşmeler ve ihaleler EURO cinsinden veya Türk Parası cinsinden düzenlenir (Yararlanıcı Türkiye Türk Parası olabilir).Faturalar ve ödemeler sözleşmenin para birimi üzerinden düzenlenir ve ödenir.

Not : Uygulamayla ilgili olarak Maliye Bakanlığınca yayımlanan Türkiye – AB Çerçeve Anlaşması Gelir Tebliği’ne (Sıra No.1) bakınız.

Resmi Gazete: Tarih 20.05.2005 Sayı 25820

Page 9: 14.doc · Web viewProje, ülkemizde demokrasiye, çoğulculuğa ve katılımcılığa önemli katkılar sağlayacak, bundan da STK’ların ciddi kazanımları olacaktır. STEP projesi

Bilgi Edinme Hakkı Kanunu

4982 sayılı Bilgi Edinme Hakkı Kanununun yürürlüğe girmesinin üzerinden hemen hemen iki yıla yakın bir süre geçti. Hangi gerekçe veya zorlama ile kabul edilmiş olursa olsun bu kanun, AB’ne üye olmaya çalışan bir ülkenin, vatandaş-devlet ilişkilerinde yeni bir güven köprüsünün kurulmasına neden olmuştur.

Diğer taraftan bundan yaklaşık 239 yıl önce 1766’da İsveç’te Anayasal nitelikte bir hak olarak uygulanan benzer bir kanun, demokrasinin beşiği dediğimiz ABD’de 1946 tarihli İdari Usül Kanunu, 1966 Bilgi Edinme Özgürlüğü Yasası, 1974 Mahremiyet Yasası, 1977 Şeffaf Hükümet Yasası ile önemli değişiklik süreçlerinden geçerek daha çağdaş hale getirilmiş ve son olarak yapılan bir değişiklikle de Gün Işığında Yönetim Sistemi doğmuştur. İngiltere’de ise benzer bir yasanın bu yıl içinde yürürlüğe girmesi beklenmektedir. Dünyada 55 ülkede değişik ad ve kapsamda yürürlükte olan bu yasanın ülkemizde de uygulanmakta olması bizim için geç de olsa önemli bir değişimdir.

Kanun ile, birey-devlet arasında bir güven ortamı yaratılmış, şeffaf ve hesap verebilen devletin sanal olmaktan çıkıp gerçeğe dönüştürülmesinin yolu aralanmıştır. En önemlisi de vatandaşın devlet erkinin yapısını ve faaliyetlerini, belirli sınırlamalar dışında sorgulayabilmesine imkan tanınmış, merak hukuksal bir ihtiyaca dönüşmüştür. Kamu erkini kullananlar ile yani kamu ile vatandaş arasında bir iletişim hattı kurulmuş, vatandaşın denetim hakkına ilişkin olumlu bir adım atılmıştır. Kısacası yeni bir kültürün tohumları serpilmiştir. Uygulamada ise birey açısından amacın meraktan öte denetim, sorumluluk, katılımcılık ve paylaşımcılık olarak algılandığı görülmektedir.

Ancak bu yasanın verimli ve yararlı olabilmesi için devletin alt yapısını oluşturan kurum ve kuruluşların yasa gereği bünyelerinde oluşturmaları gereken Bilgi Edinme Hakkı Birimlerini o kurumun en bilgili, en deneyimli ve en analitik düşünen kişilerinden teşkil etmeleri; yasak savarcasına, tutarsız ve yersiz cevapların verilmesini önleyecek ve kanuna daha bir anlam, kuruluşlara ise saygınlık kazandıracaktır. Bu durum yasaya, batı demokrasilerindeki ölçütlerde ve derinlemesine araştırılarak verilecek cevaplara ve dolayısıyla da devlete duyulan güveni pekiştirecektir. Her şeyi devlet sırrına büründürmek yerine açık devlet, açık toplum ve en önemlisi de devletin tüm kurumları ile yeniden yapılanmasına doğru giden bir süreç başlayacaktır.

Bugüne kadar ki deneyimlerimizle şunu samimiyetle söyleyebiliriz ki, yasada belirtilen başvuru, cevap ve itiraz sürelerine devletçe sıkı sıkıya bağlı kalındığı görülmektedir. Yani sürelerin aşılmamasına özel önem verilmektedir. Buna mukabil verilen cevapların içerik olarak doyurucu ve samimi olduğunda ise şüphemiz vardır. Burada verdiğimiz örnek bu endişemizi güçlendirmektedir.

Özellikle bölgesel olarak kamu kurum ve kuruluşlarının vatandaşların başvurularına verdikleri cevapların o bölgenin ekonomik, sosyal, kültürel ve siyasal yapısı çerçevesinde, hesap verebilen demokratik devlet yapısı yerine hala alışılmış, yerleşik geleneksel dinamikler içinde verildiğini, konuya, insan haklarına saygı ve bir yasal hakkın kullanılması açısından bakılmadığını görmekteyiz. Kamu erkinin bu şekilde yanlış kullanılması sonucunda da, bilgi edinmek isteyen vatandaşın yeni bir mağduriyetle karşı karşıya kaldığına, hatta sorunun mahkemelere intikal ettiğine zaman zaman şahit olmaktayız. Dileğimiz hukuk devleti ilkelerinin yerleşmesi ve bizzat yürütme ve yasamanın kendi eseri olan yasalarına sahip çıkmasıdır.

Dernek Mevzuatı Eğitimleri

Yeni Dernekler Kanununun 23.11.2004 ve Dernekler Yönetmeliğinin 31.03.2005 tarihlerinde yürürlüğe girmesiyle derneklerimizi ilgilendiren yasal mevzuatta köklü değişiklikler yapılmış böylece yıllardır alışık olduğumuz pek çok uygulama son bulmuş veya değiştirilmiştir.

Kısa bir sürede ve hızlı bir şekilde gerçekleştirilmiş bulunan yasal değişiklikler, dernek mensupları tarafından genel olarak olumlu olarak bulunmakla birlikte, uygulamada

Page 10: 14.doc · Web viewProje, ülkemizde demokrasiye, çoğulculuğa ve katılımcılığa önemli katkılar sağlayacak, bundan da STK’ların ciddi kazanımları olacaktır. STEP projesi

özellikle yeni mevzuatın bilinmemesinden kaynaklanan sorunların yaşandığı gözlenmekte ve bu sorunlar her türlü platformda dile getirilmektedir. 2004 yılında kurulan ve teşkilatlanma çalışmaları sürmekte olan İl Dernekler Müdürlüklerinde çalışan memurların da uygulamada mevzuatı farklı yorumlarından kaynaklanan hatalar olduğu gerçeği dikkate alındığında, mevzuatı bilmenin önemi daha iyi anlaşılmaktadır.

Bu sorundan hareketle kuruluş misyonuna uygun olarak TÜSEV tarafından dernek temsilcilerine bir dizi Dernek Mevzuatı Eğitimi verilmesi kararlaştırılmıştır. İlk eğitimler 17 Mayıs, 16 Haziran ve 28 Haziran tarihlerinde TÜSEV merkezinde gerçekleştirilmiştir. Mümkün olan en fazla sayıda dernek mensubunun yararlanması için her ay en az bir eğitim verilmesi planlanmaktadır. Gerekli fonların temini halinde ise İstanbul dışındaki illerde de eğitimler düzenlenmesi düşünülmektedir.

Vakıflar Kanun Tasarısı

2004 yılı Ekim ayı içerisinde Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından hazırlanarak bir anlamda sivil toplumun ve ilgililerin yorumlarına açılan Vakıflar Kanun Tasarısı Taslağı, gelen eleştiri ve yapılan katkılar doğrultusunda değiştirilerek kanunlaşmak üzere Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne gönderilmiştir.

Tasarı, özellikle Yeni Vakıflar açısından önemli yenilikleri içeren, vakıflarımızın uzun süredir çektiği birçok sıkıntıyı sona erdirerek iş ve işlemlerinde yaşadıkları sorunlara ciddi açılımlar getirecek bir yapıda hazırlanmıştır. TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda tartışılan tasarı’nın önümüzdeki yasama döneminde Meclis gündemine gelmesi ve kanunlaşması beklenmektedir.

Okul-Aile Birliği Yönetmeliği

Okul-aile birliklerinin kuruluş, işleyiş, görev, yetki ve sorumluluklarına ilişkin usul ve esasları düzenleyen Yönetmelik, yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Böylece 5072 sayılı Dernek ve Vakıfların Kamu Kurum ve Kuruluşlarına Dair Kanun’un yürürlüğe girmesinden sonra derin yara alan ve okullarımız bünyesinde önemli faaliyetler yürüterek, eğitim ve öğretim faaliyetlerine kolaylıklar sağlayan bu kuruluşlar için gerekli olan hukuki düzenlemeler yapılarak önemli bir boşluk doldurulmuş bulunmaktadır.Yönetmelik ile okul-aile birliklerine; okulların ihtiyaçlarını karşılamak için mal ve hizmet satın alınması ve okula yapılan aynî ve nakdî bağışların kabul edilmesi ile sosyal, kültürel etkinlikler ve kampanyalar düzenlemek; kantin, açık alan, salon ve benzeri yerleri işlettirmek veya işletmek gibi çok önemli sorumluluklar getiren bir takım gelir getirici haklar tanınmaktadır. Bunlara ek olarak her türlü ayni ve nakdi bağışlar ile sosyal, kültürel, sportif, kurslar, proje, kampanya ve benzeri etkinliklerden sağlanacak gelirler de birliklerin gelir kalemleri arasında sayılmaktadırlar. Gelir getirici faaliyetlerde öğrenci velilerinin hiçbir surette bağış yapmaya zorlanamayacağı da Yönetmeliğin önemli hükümlerinden birisini oluşturmaktadır.Resmi Gazete : Tarih 31.5.2005 25831 Sayılı

Yurt Dışına Çıkışlarda Harç Alınmasına İlişkin Usul ve EsaslarHakkında Kararda Değişiklik Yapılmasına Dair Karar

Bakanlar Kurulu Kararı: Tarih 31.1.2005 Sayı 2005/8443

Madde 1 — 24/7/2001 tarihli ve 2001/2762 sayılı Kararnamenin eki "Yurt Dışına Çıkışlarda Harç Alınmasına İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Karar"ın 4 üncü maddesinin (y) bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"y) Uluslararası tarih, kültür ve güzel sanatlar şenlikleri ve festivalleri, kongreler, konferanslar ve panayırlar nedeniyle yurt dışına çıkacak topluluklar, folklor grupları ile yurt dışı afetlerde görev alacak arama-kurtarma ve insani yardım hizmeti veren Türk sivil toplum kuruluşları mensupları,"

Madde 2 — Aynı Kararın 5 inci maddesinin (16) numaralı bendi aşağıdaki şe-kilde değiştirilmiştir.

Page 11: 14.doc · Web viewProje, ülkemizde demokrasiye, çoğulculuğa ve katılımcılığa önemli katkılar sağlayacak, bundan da STK’ların ciddi kazanımları olacaktır. STEP projesi

"16- (y) bendine göre arama-kurtarma ve insani yardım amacıyla yurt dışına çıkışlarda Başbakanlık Türkiye Acil Durum Yönetimi Genel Müdürlüğünden, diğerlerinde ise Kültür ve Turizm Bakanlığından alınacak yazıyı,"

Madde 3 — Bu Karar yayımını izleyen günde yürürlüğe girer.

Madde 4 — Bu Karar hükümlerini Maliye Bakanı yürütür.

Resmi Gazete: Tarih 5.2.2005 Sayı 25718

Mütevelliler Heyeti Toplantımız

Mütevelliler Heyeti toplantımız 30 Mayıs Pazartesi günü Ceylan Intercontinental Otelinde yapılmıştır. Toplantıda TÜSEV’in 2004 yılı faaliyetleri ve mali tabloları ile 2005 yılı bütçe tasarısı ve çalışma programı görüşülerek kabul edilmiştir.

Ayrıca TÜSEV’in vakıf ve dernekleri ilgilendiren mali, hukuki ve idari mevzuatın reforme edilmesinde yaptığı başarılı çalışmalardan ve yürüttüğü projelerden övgü ile söz edilerek duyulan memnuniyet ifade edilmiştir. TÜSEV’in kamu yararlı hizmetler nedeniyle yaptığı harcamaların, yasal sınırların da ötesinde gerçekleşmesi ayrıca memnuniyet yaratmıştır.

AB üyesi ülkelerin vakıf ve dernekleri ile yürütülen iyi ilişkilerin, özel sektörün sosyal sorumluluğuna ilişkin bilgilendirici toplantıların ve yasal mevzuatın uygulanmasının izlenmesi konusunda gösterilen gayretin ve vakıf ve derneklerin günlük sorunlarının çözümüne ilişkin yardımcı faaliyetlerin önemi ve verilen hizmetlerin takdirle karşılandığı ayrıca ifade edilmiştir.

Uluslararası Sivil Toplum Hukuku Zirvesi

ABD merkezli bir sivil toplum hukuk merkezi olan International Center For –Not-for-Profit Law (ICNL) 17-19 Kasım 2005 tarihlerinde İstanbul’da TÜSEV evsahipliğinde Uluslararası Sivil Toplum Hukuku konulu bir zirve düzenleyecektir. Bu zirvede 60’ın üzerinde ülkeden katılımcı biraraya gelecektir.

Uluslararası uzmanların katılımı ile yapılacak olan bu zirvede uluslararası hukuk çerçevesinde STK hukukunda yapılabilecek reformlar, iyi uygulama örnekleri ve deneyimler paylaşılacak ve özellikle de ülkemiz STK’ları için çok önem arz eden; savunuculuk, sürdürülebilirlik, STK-Kamu ilişkileri ve yönetişim konuları farklı ülke deneyimleri çerçevesinde değerlendirilecektir. Zirvede tartışılacak konular beş ana başlık altında toplanmaktadır;

Reform ve Savunuculuk Sivil Toplum Yasal Çerçevesini değerlendiren araçlar Reform amaçlı işbirliği kurma Sivil Toplum Yasa Reformu için siyasi irade oluşturma STK mevzuatının izlenmesine ilişkin mekanizmalar STK'ların karar mekanizmalarına katkılarının geliştirilmesi STK faaliyetlerinin ve örgütlenme özgürlüğünün korunmasına ilişkin uluslararası

kanun

Güncel Sorunlar ve STK Hukuku Terörle mücadele ve Sivil Toplum Hukuku Çatışma sonrası toplumlar: Sivil Toplum Yasal Reformunun sıraya konulması Acil yardımda yasal müdahale araçları İnsan Hakları savunuculuğu: Örgütlenme özgürlüğünün siyaseten karmaşık

ortamlarda teşviki Sivil toplum hukuku ve yerli halklar

Page 12: 14.doc · Web viewProje, ülkemizde demokrasiye, çoğulculuğa ve katılımcılığa önemli katkılar sağlayacak, bundan da STK’ların ciddi kazanımları olacaktır. STEP projesi

STKlarda Sürdürülebilirlik ve Hukuk STKlarda Sürdürülebilirlik STKlar için sürdürülebilirlik alternatifleri: Bir değerlendirme Hukuk ve Hayırseverlik Devlet desteğine yenilikçi yaklaşımlar Sosyal kurumlar ve STK ekonomik faaliyetlerine ilişkin yasal çerçeve "Hayırseverlik" ve "kamu yararı"nın tanımlanmasındaki zorluklar

STK'larda Hesapverebilirlik, Şeffaflık ve Düzenleme Devlet düzenlemeleri ve desteği için hayır komisyonları, diğer yapılar ve destekler Mevzuat uygunluğunun araçları: Risk yönetimi, raporlama mekanizmaları, gizlilik

konuları… Siyaseten engelleyici çevrelerde hesapverebilirlik STKların yasallığı ve meşruiyeti: Katılımcı Demokrasinin Tanımlanması Yönetim kuralları ve iç denetim Paydaşlara ve bağışçılara karşı hesapverebilirlik

STK-Devlet İlişkileri STK-Devlet ilişkileri STK-Devlet ilişkilerinin gözden geçirilmesi: Bir değerlendirme STK-Devlet ilişkilerinde sözleşmeler ve diğer stratejiler STK/Hükümet irtibat büroları STK temsilindeki zorluklar STKlar için devlet finansmanı: Çerçevenin geliştirilmesi Sosyal hizmetlerin sağlanması: İşbirliği modelleri

Forum çerçevesinde ayrıca katılımcıların tecrübelerini paylaşmaları ve sivil toplum hukuku reformuna yönelik yöresel ağ oluşturmaları amacı ile yöresel çalıştaylar yapılacaktır.

Bu önemli zirvenin ülkemizde yapılması, AB’ne üyeliğimiz sürecinde gerek kurumsal gerek düşünsel zenginliğimizin bir sonucu ve göstergesi olup, ülkemiz kalkınmasının, çağdaşlaşmasının ve demokrasisinin gelişmesi için teşvik edici bir uluslararası tercih ve işbirliğidir. TÜSEV olarak bundan büyük gurur duymaktayız.

Bilgi için : www.icnl.org