imam gazali - el munkızu min ad dalal_text.pdf

95

Click here to load reader

Upload: aydemir-aydemir

Post on 13-Jul-2016

158 views

Category:

Documents


53 download

TRANSCRIPT

Page 1: Imam Gazali - El Munkızu Min Ad  Dalal_text.pdf

M I

li L-Ml \ K i Z l

:

MN-AD-DAL \L

Hâml CONGOR

Page 2: Imam Gazali - El Munkızu Min Ad  Dalal_text.pdf

DE VL ET KTAPLARI

ARK SLÂM KLÂSKLERNDEN BAZILARI

Fiat

Fahrüddin-i haki : Parlt.lar Snfvet Yet-

kin 100

Gazali '. El-Munkzu-Mçn-ad-Da-

lâl Hilmi Güngör 100

Süherverdi : Nur Heykelleri Safvet-

Yetkin 60

Firdevsî : ehname 111 Necati Lw' gal 340

Atâullah Iskenderant El - Hkem - ül Atâiye

Safvet Yetkin 250

: Makamat Sabri Sevse-

vil 635

: Füsûs - ül - Hikem Nuri

GencOsman 310

: Maarif Meliha Tarh

kâhya 275

: Ariflerin Menkbeleri I

Tahsin Yazc 690

: Fihi Mâfih M. O. Ta-

rkâhya 400

Harirî

Muhuddin-i Arabi

Sultan Veled

Ahmed Eflâkî

Mevlâna

Maarif Vekâleti yaymevleriyle bütün

kitapçlarda satlmaktadr.

D EVLE: T K i T"A P L. A R I

255 1 F. 150 Kuru

Page 3: Imam Gazali - El Munkızu Min Ad  Dalal_text.pdf

GAZAL

EL-MUNKIZUMN -AD -DALÂL

Çeviren

:

Hilmi GÜNGÖR

(kinci bask)

Page 4: Imam Gazali - El Munkızu Min Ad  Dalal_text.pdf

•Bu tercümenin her t*rl* basm ve yaym haklarMaarif Vekâletine aittir. Vekâletin müsaadesi aln-madkça bu tercümenin metni tamamen veya ksmendeitirilerek alnamaz.

Maarif Vekâleti Tercüme Bürosu Bakanlnna6/XI/i958 tarih ve 198 sayl yazlar ile ikinci defa

baslmas uygun görülmü ve Yaym Müdürlüünün14 Austos 1959 tarih, 11507 sayl emirleri ile 4000

nüsha bastrlmtr.

Page 5: Imam Gazali - El Munkızu Min Ad  Dalal_text.pdf

GAZAL

EL-MUNKIZUMN - AD*-DALÂL

Su eser Hilmi GÜNGÖR tarafndan

etilimize çevrilmitir.

(kinci bask)

ANKARA, 1960 — MAARF BASIMEV

Page 6: Imam Gazali - El Munkızu Min Ad  Dalal_text.pdf

{ HARVARDUNIVERSITY

1 LIBRARY

Page 7: Imam Gazali - El Munkızu Min Ad  Dalal_text.pdf

ÖNSÖZ

Hicrî beinci yüzylda îslâm memleketlerinde bir

taknlk hüküm sürüyordu. Bir taraftan türlü dinî fr-

kalara mensup olanlar halkn zihnini kartryor, diertaraftan felsefe ile uraanlar îslâm akidesine aykrbaz fikirler yayyorlard. Ehli sünnet mezhebindenolan. âlimler bununla mücadele ettiler. Bu mücadelenin.

Sn safnda bulunanlardan biri de "El-munkz-ü-min-ad-

dalâl" yazan büyük îslâm âlimi "Gazali" olmutur.

Gazali'nin asl ad Muhammed'dir. îslâm dinine

yapt büyük hizmetlerden dolay îslâm âleminde

"îmam, Zeyn-üd-din, Hüccet-ül-îslâm" gibi annalâyk büyük unvanlarla anlr. 450 (1058) tarihinde

Horasan'da, bugün ad Mehed olan, Tus ehri civarn-

da "Gazale" köyünde domu ve bilâhare doduu kö-

ye nisbetle Gazali adn almtr. Bu hususta öyle bir

Tivayet daha vardr: Babas fakir ve okumam bir

adamd. Yün eirip dükânmda satard. Arapçada san'-

at eirmek: olan kimseye "Gazzal" sfat verilir. Büyükâlim, babasnn san'at dolaysiyle "Gazzalî" adn aldu

Her iki rivayet de muteber kitaplarda kaydedil-

mitir. Ancak amcas da ulemadan olup "Büyük Gaza-

li" adiyle tarihe geçmitir. Bu zatn, kardeinin yüneirme sanatiyle bir ilgisi yoktur. Bu cihetle birinci

rivayete göre Gazali adn ald anlalr. Memleketi-

mizde büyük âlimin ad hep "Gazali" tarznda söylen-

dii için biz de bu ekli kabul ettik.

Gazali, tahsilini Tus'da yapt. Sonra Gürcan'a

gitti, orada afiî fkhn tahsil etti. Memleketine dö-

nerken yolda bandan öyle bir vak'a geçti:

Page 8: Imam Gazali - El Munkızu Min Ad  Dalal_text.pdf

EL-MUNKZU MlN-AD-DALÂL

Beraber yolculuk yapt kervann yolunu ekiya

kesti. Bütün yolcular soydular. Gazali'nin, içinde not-

lan bulunan torbasn da aldlar. Gazali bakanlarna

müracaat etti. Senelerce ömür sarfedip elde ettii bil-

gilere ait notlarnn torbada olduunu ve bu notlarn

kendilerine hiç bir faydas olmyacan anlatarak geri

verilmesini istedi. Bakan gülümsedi: "Elinden kâ-

t parçalan alnnca cahil kalyorsun. Bilgi böyle mi

olur?" dedi, adamlanna torbann geri verilmesini söy-

ledi. Gazalî bu sözden ders alarak Tus'da üç sene bu.

notlan ezberlemekle megul oldu. Sonra Niabur'a

gitti "îmam-ül-baremeyn" adn tayan büyük âlim-

den ders almaya balad. Hocas onu çok beenirdi.

Hattâ son zamanlarda zekâsna gpta ederdi. Gazali

bu sralarda daha genç yanda iken eser telifine ba-lad ve öhret kazand. Hocas vefat edince Badadabal bulunan ve bugünkü ad Samra olan "erre menrea" ehrine gidip deerli âlimleri himaye etmekle ta-

nnm mehur vezir "Nzam-ül-mülk" ün ikram ve

tazimine mazhar oldu. 484 tarihinde Badaddaki

**Medrese-i-Nizamiye"nin müderrisliine tayin olundu.

Dört sene sonra — sebebi tercüme olunan bu risalede

tafsilâtiyle görülecei üzere — tedrisi brakt, Samavard. îki seneye yakn orada kald. Sonra ziyaret için

Kudüs'e ve Hicaza gitti. Nihayet vatanna döndü. Onsene kadar inzivada yaad. Sonra — kendi tabiriy-

le — vaktin padiah (i) onu Niabura gitmee davet

etti. Orada yeniden tedrise balad. Fakat bilâhara bu

vazifeyi de brakarak Tus'a döndü. Yaptrd bir tek-

ke ile bir medresede tedris ve irat ile megul oldu-

4 cemaziyelâhir 505 (11 11) tarihinde 55 (53) yanda

(1) Bu davet 499 (1105) tarihinde vuku bulmu-

tur, Gazali'nin halife unvann kullanmayp padiah

dediine göre bu zatn Selçukilerden Melikahn oluMehmet Gyaseddin olmas gerektir.

'

Page 9: Imam Gazali - El Munkızu Min Ad  Dalal_text.pdf

EL-MUNKZU MN-AD-DALÂL7

vefat etti. Mezar Tus'da mehur air Firdevsî'nin

mezar karsndadr.

Gazali çok eser brakm verimli bir müelliftir.

Eserlerinden birkaç unlardr: Ihyâu Uiûm-id-dîn,

Tehâfüt-ül-felâsife, Minhâc-ül-âbidîn, Mikât-ül-en-

vâr, El-munkzu-min-ad-Dalâl, El-Kstâs-ül-müstakîm,

îlcâm-ül-avâm an jkn-il-&elâm, El-madnunu bihi

alâ-gayri ehlili, Faysal-üt-tefrika beynel-îslâmi ve-'z-

Zendaka, Eyyüh-*l-veled, Kimyâ-y Saâdet, Nasihat-

Ül-Mülûk v.s.

Son iki kitap Farisî diliyle yazlm, sonralar

Arapçaya ve dier lisanlara tercüme edilmitir. Bu

eserlerin en mehuru "îhyâu Ulûm-id-dîn" ile "Tehâ-

füt-ül felâsife" dir.

Gazali daha çocukken babas öldü. Öleceine ya-

kn oullanMuhammed ile Ahmedi (Gazali ile küçük

biraderini) bir sofinin eline teslim etti. Pek az olan

maln da onlara brakt. Babadan kalan mal bitince

sofî, geçimlerini salamak maksadiyle onlar bir med-

reseye yerletirdi. Sonralar Gazali bu hâdiseye iaret

ederek: "Biz Allah rzas için ilim tahsiline balama-

dk. Fakat ilim Allah rzas için olmaktan baka bir

gayeyi kabul etmedi." tarznda çok büyük bir söz

söylemitir. Gazalinin bir müddet o sofinin yannda

bulunmas onun ruhu üzerinde mühim bir tesir brak-

m, bilâhare o da tasavvuf tarikna girmitir.

Gazali felsefecilere çok muarzdr. Yukarda ad

geçen ve felsefeyi tenkid eden "tehafüt-ül-felâsife"

adndaki kitabn îbni Sina'ya kar yazmtr. Buna

mehur tslâm filozofu Endülüslü Îbni Rüd "Teha-

füt-ü-tehafüt-il-felâsife" adl kitabiyle cevap vermitir.

Fatih Sultan Mehmet, devrinin âlimlerinden Hocaza-

de Mustafa ile Tus'lu Alâeddin'e bu iki kitabn muha*

kemesi hakknda birer kitap yazmalarn emretmi,

Hocazadenin Gazaliyi müdafaa eden kitabi çok öhret

kazanmtr. Rumî 1303 tarihinde Gazalinin, îbni Rü-

Page 10: Imam Gazali - El Munkızu Min Ad  Dalal_text.pdf

8EL-MUNKIZU MN-AD-DALAl/

dün ve Hocazadenin eserleri bir arada Kahire'de ba-kmtr.

Gazali, "El-munkz" risalesini de felsefecilerle tâ-

ümiyecilere kar yazmtr. Kitabn sonunda bu ci-

heti açkça anlatyor. Gerçi baka bahislere de temasetmitir, fakat en çok bunlar hakknda mütalâa yü-

rütmütür. Felsefecilere dair herkesin az çok fikri

vardr. ^Fakat talimiyeciler kimlerdir? Bunlara îs-

mailiye, Bâtniye de denir. Birtakm adlar daha var-

dr. Horasan taraflarnda "Ehl-i talim" adiyle tann-,mlardr. Mezhepleri hakknda bilgisi olmyan kim-selerin aydnlanmaa ihtiyaçlar olaca üphesizdir.Tercümede bunlara dair not eklinde biraz malûmatverilmekte ise de burada birkaç satrla biraz açkla-mak faydadan hâli olamaz. Mezhebin adndan mahi-

yeti hakknda fikir edinmek mümkündür. Fakat bir

«tz derinletirildii zaman içinden pek çklamyacakbir hal ald görülür. Gazali de böyle diyor. Bumezhep erbab, hakikatlerin akl ile ispat olunabile-

ceini kabul etmezler. Her eyi; masum, yani günah-tan saknmak melekesine sabipbir muallimden ören-mekiktiza ettiini iddia ederler.Bu muallim, onlarn iti-

kadnca, Hazreti Ali evlâdndandr. Kendini belli et-

miyerek memleketleri dolar. Onun adna, "Daî"denilen birtakm kimseler mezhebi yaymaa gayret

ederler. Bu daîlerden bîri olan mehur "Hasan Sab-

bah" tarihte büyük bir öhret brakmtr.Müellif bu risalede SÖZ aralarnda kendi hal ter-

cümesine ve ilmî hüviyetine dair de çok kymetli ma-lûmat vermitir. Okuyanlar bu hususta çok eylerevâkf olurlar. Hattâ bu risale okunduktan sonra ona

dair yazlm baz yazlarn düzeltilmee muhtaç oldu-

u görülür.

Gazalinin bu risalede temas ettii birçok mesele-

ler içinde en çok dikkati çeken ve insan düündürenbir nokta vardr ki onu anlatmadan geçmek doru

Page 11: Imam Gazali - El Munkızu Min Ad  Dalal_text.pdf

F.L-MUNKZU MN-AD-DALÂL9

olamaz: Mehur Fransz filozofu Dekart (Descartes)

tan (1596- 1650) be buçuk asr kadar eVvel dünyaya

gelmi olan bu büyük adam, Dekart gibi, (îhsasat) ve

{akliyat) a dayanan bilgilere tamamiyle itimad edile-

miyeceini daha o zaman ortaya atm, fikrini misal-

lerle tesbit etmitir. Kitapta "Safsataya kaplarak

ilimleri inkâr ettiime dair" balkl ksm dikkatle

okuyanlar göreceklerdir ki Gazali de Dekart gibi bir

müddet temelli bilgi cdininciye kadar bütün bilgiler-

den üphe etmitir. Nihayet "zarurî" yani delile muh-

taç olmyan bedihî bilgileri temelli bilgi olarak kabul

edip üphecilikten kurtulmu, kendisini üphecilikten

kurtard için de mutasavvf bir müslümana yakrtarzda Cenab Hakka hamdetmitir.

«

Gazali, çada olan büyük âlimler kadar mesele-

leri aklî ve mantkî usullerle ispat için delil tertibinde

mahir olduu halde kalbî duygular, baka tâbir ile

nakli aklî delillerden üstün tutar. O, Talimiyecilerin

•"Talime ve muallime iifciyaç vardr" fikrini kabul et-

mitir. Ancak muallim meselesinde onlardan ayrl-

mtr. "Bizim muallimimiz Hazreti Muhammeddir"diyor. O, nübüvvete, yani peygamberlie baldr. Herhakikatin onun ile aydnlanacana kanidir. Aklî mu-

hakeme ile hakikatlere erileceini imkânsz sayar.

Hülâsa hakikati dinde arar. îte bu sebeple, bir mese-

leyi çözmek için aklî delilleri tertip etmekte insan

hayrete düüren îbniSinay tenkid etmi ve ona karTehafüt kitabm yazmtr. Bununla beraber bni Sina

ile Farabi'nin felsefedeki kudretlerini hiçbir müslü-

man âlimde bulamadn itiraf etmitir.

Mehmet Ali Ayni, Gazali'nin üslûbu hakknda

öyle der:

"Hem bu kaadr rengîn ve rakik ve hem pürmaâni

bir üslûp hiçbir edebiyatta hemen maruf deildir. îtebundan dolaydr ki Gazali'nin harfiyyen tercüme-i

asârndaki usret fevklâde olup bu ise ayan eseftir."

Page 12: Imam Gazali - El Munkızu Min Ad  Dalal_text.pdf

j0 EI^MUNKtZU MN-AD-DALÂL

Bu söz dorudur, u küçük risaleyi tercüme eder-

den baz yerlerde epeyce yoruldum. O gibi yerlerde

manâya tamamiyle sadk kalmakla beraber ifadenin.

Türkçemize uygun olmas ve mânann iyice anlala-bilmesi için ufak tefek üslûp tasarruflarnda bulun-

may muvafk buldum. Böyle yerler pek azdr.Risalede birçok eski terimler bulunmaktadr. Bu

terimlerden birçounun bugün kabul edilmi Türkçekarlklar vardr. Ancak bu karlklardan bir ksm-nn yaz diline girmedii ve bu sebeple birçok okuryazar kimselerce bilinmedii de bir hakikattir.

Klâsikleri tercüme ettirmekten maksat bunlarnokunmasn salamaktr. Bir insan okuduu bir kitap-

ta sk sk kendince "allm" olmayan kelimelerle kar-

larsa mütalaadan zevk almaz. Bu da okuyucularnsaysn azaltr. Bu düünce ile yaz diline henüz gir-

memi olan bir ksm yeni terimleri kullanmadm. Lâ-zm gelen yerlerde kullandm eski terimlerin mâna-larn not eklinde açkladm^ (*)

Hilmi Güngör

' '\ (*) Müellifin biyografisi için Bkz. îslâm ansiklo-

pedisi, Cz. 37, s. 748-760.

El-munkzu Min-ad-DalâPin Rahmi Balaban tara-

fndan, Sapklktan Kurtulu adiyle yaymlanm bir

tercümesi varsa da maâlen denecek ekilde sathî vemuhtasardr. Eserin Garp dillerinden birine olan ter-

cümesinden dilimize çevrildii, asl metne uymamasdolaysiyle, söylenebilir. Bkz. Hakikat Yollarnda se-

risi, No 1, Gazali, Sapklktan Kurtulu, M. Rahmi Ba-laban, Gayret Kitabevi, stanbul 1947, 16 sahife, -

Page 13: Imam Gazali - El Munkızu Min Ad  Dalal_text.pdf

EL - MUNKIZU MN - AD -DALÂL

Page 14: Imam Gazali - El Munkızu Min Ad  Dalal_text.pdf
Page 15: Imam Gazali - El Munkızu Min Ad  Dalal_text.pdf

RAHMAN VE RAHM OLAN TANRININ'ADYLE BALARIM

Her kitabn ve her makalenin banda ken-

disine hamdolunan Allaha hamdederim. Hakkhaber yeren Allah elçisi Muhammed Mutafaya,

insanlar dalâletden kurtarp doru yola götü-

ren âline ve eshabna saiât ve selâm okurum. Buvecibeyi eda ettikten sonra maksada balyorum

:

Ey dîn kardeim, [l] ilimlerin gayesi ile

srlarn; mezheplerin, aknlk douran halle-

riyle derinliklerini (mahiyetlerini) sana anlat-

mam istedin. Türlü dinî meslek ye yollar içinde-

hakk bulup meydana çkarmak için çektiim

zahmetleri, taklit sureciyle olan itikattan (2} kur-

tulup tahkik derecesine nasl yükseldiimi, il-

kin ilmi Kelâmdan faydalandm cihetleri,,

sonra Hakka ermeyi mam tandklar bir kim-

seyi taklit etmeye hasreden «Ehl . i Tâlim» in [33gittikleri yollar, daha sonra, beenmeyîp tenkid

[1] Eski âlimlerden bazlar kendilerinden bir eysoranlara bir risale ile cevap verirlerdi. Gazalide de bu

âdet var. «lcam-ül avam An-ilm-il kelâm», «Eyyüh-el-ve-

led» kitaplarn bu suretle yazd gibi bu risaleyi de

Syle yazm. Sorular sorann kim olduuna iaret yok.

[2] tikatta taklit, bakasnn sözünü delilsiz kabul

etmektir. Aksi «tahkik» tir.

[3] «Ehl-i talim» îilerden bir taifedir. Bunlar ha-*

kikatleri mam tandklar bir zattan örenmek icap et—

Page 16: Imam Gazali - El Munkızu Min Ad  Dalal_text.pdf

0

14

I

EL-MUNKZU MÎN-AD-DALÂL

ettiim felsefe mesleklerini, nihayet doru bul-

duum ve kabul ettiim tasavvuf tarikim, hal-

kn sözlerini ve düüncelerini tetkik ettiim ua-

larda bana malûm olan hakikat özlerini, Ba-

datta birçok talebeye ders vermekte iken ne se-

beple bundan feragat ettiimi, uzun müddet son-

ra niçin Nialmra dönüp tekrar ilim yaymya

baladm açklamam arzu ettin. Bu istekte sa-

mimî olduuna kanaat getirdiim için arzunu

yerine getiriyorum. Tanrdan yardm isteyip ona

tevekkül ederek, tevfikn benden esirgememesini

dileyip ona snarak size söylüyorum: Biliniz ki

- Allah sizi doru yolda yürümee muvaffak et-

sin, ve hakikata boyun emenizi kölaylatrsn -

insanlarn muhtelif din ve milletlere ayrlmas;

bir ümmetin, yollar ayr olan türlü frkalara

ayrlarak birçok mezhepler meydana getirmesi

derin bir denizdir ki çoklar içinde boulmu,pek az kimseler ondan kurtulmutur. Her frkaya

mensup olan kimse, kurtulan kendi frkas oldu-

unu zanneder ve «Her zümre kendi gidiinden

memnudur. ayet» Bütün sözleri hakikat olan

Peygamberlerin ulusu - Allann salâvat ona ol-

sun - kendi ümmetinin de böyle olacan : «O n-

metim yetmi üç frkaya ayrlacaktr. çlerinde

necat bulan yalnz bir tanedir » mânasndaki ha-

dis -i erifinde bize haber vermitir. O büyük Pey-

gamberin, olacan haber verdii ey tahakkuk

tigini iddia ederler. Bunlara «tsmailiye» ve «Bâtniye*

dahi denir. Kitnpta kendilerinden uzun nzadya bahse-

dilecektir.

Page 17: Imam Gazali - El Munkızu Min Ad  Dalal_text.pdf

EL-MUNKZU MÎN-AD-DALÂL 15

«ti. Gençliimin ilk devresinden itibaren, yirmi

yana girmeden evvel, bülûça yaklatm zaman-

dan bugüne kadar, kî imdi yam elliyi geçmitir,

bu 'derin denizin dalgalariyle mücadele ediyo-

rum. Cesaretle derinliklerine dalyorum. Korkak

ve çekingen deilim Bütün karanlk durumlarda

da urayorum. Her güçlüü yenmee çalyo-

rum. Her uçurumu atlatmaa gayret ediyorum.

Her frkann itikadn aratryorum. Her taifenin

mezhebine ait srlar meydana koymaa çabalyo-

rum. Hangisi hak, hangisi bâtl; hangisi Pey-

gamberin sünnetine uvgun, hangisi bid'at £l}

üzerine kurulmu? anlamak istiyorum. Bir bat-

nînin £2} içiudekini örenmek dilerim. Bir za-

hirinin gittii yolun neden ibaret olduunu

örenirim. Bir felsefecinin felsefesinin mahiye-

tini anlamay arzu ederim. Bir mütekellimin

(îlm-i Kelam âliminin) fikrinin ne olduunu,

ae için mücadele ettiini tetkik ederim. Bir mü-

-tasavvfn iç temizliine nasl eritiinin srrna

vakf olmav çok sterim. Bir âbidin ibadetinin

ona ne saladn incelerim. AUah inkâr eden

bir zndkn bu inkâra cüret etmesinin sebeple-

rini aratrrm. Gençliimin iptidasndan beri

hakikatleri kavramaa susam olmak ftrî bir

âdetimdir. Allah tarafndan yaradlmda yer

etmitir, Bunda benim ihtiyar ve arzumun tesiri

yoktur. Bu sayede taklit bandan kurtuldum.

[1] Ashabn ve tabiînin gittikleri yola aykr yol,

ve gidi.

[2] Bâtinîler Kur'anm zahir manasna bakmazlar.

«Maksat bâtndr» derler.

Page 18: Imam Gazali - El Munkızu Min Ad  Dalal_text.pdf

16EL-MUNKZU MN-AD-DALAl

Çocukluk devrine yakn bir zamanda, görenee

dayanan akidelerden azade kaldm. Çünkü gör.

düm ki daima hristiyan çscuklar hrîstiyan

olarak, fahudi çocuklar yahudi olarak, müslü-

man çocuklar da müslüman olarak yetiiyorlar.

Tanr elçisinden • Allah ona salât ve selâm etsin-

rivayet olunan u manâda bir hadîs iittim. «Her

doan çocuk müslüman yaradl üzere dünyaya

gelir. Sonra ana ve babas onu yahudi yaparr

hristiyan yapar, mecusi yapar». Asl yaradlnhakikati ile ana ve babay, öretmenleri taklit

etmek dolaysiyle ârz olan akidelerin hakikatini

aratrmay arzu ettim. Telkin ile balyan; han-

gisi hak, hangisi bâtl olduunda birçok ihtilâf-

lar vuku bulan bu taklitleri ayrdetmek istedim,

îlkin kendi kendime dedim ki benim maksadm

ilerin hakikatlerini anlamak ve bilmektir. O hal-

de evvelâ (bilgi) nedir? Bunun hakikatini ara-

trmak icap eder. Nihayet anladm ki (yakn)

reddesine varan bilgilerde bilinen eyin asla ekgötürmüyecek derecede anlalm olmas gerektir.

Bunda yanlm olmak, vehme kaplmak ihtimali

vârit olmaz. Kalp böyle bir ihtimale imkân ve-

remez. Hatadan emin olmak için (bilgi) o su-

retle kuvvetli olmaldr ki mesela birisi o bilgi-

nin bâtl olduunu iddia etse ve ta altna

çevirmek, deynei ejderha yapmak suretiyle

de dâvasnn doruluuna delil gösterse bu key-

fiyet o bilgi sahibine ek vermez. Ben (on)

saysnn (üç) ten büyük olduunu bildiim hal-

de birisi «hayr üç on'dan daha büyüktür. Sözü-

Page 19: Imam Gazali - El Munkızu Min Ad  Dalal_text.pdf

• EL-MUNKIZU MN-AD-DALÂL '

j ?

r-

me inanmanz için de u denei ejderhaya

çevireceim.» dese ve dediini yapsa, ben de

görsemy bu yüzden bilgimde bana bir ek ftts

olmaz. Ancak o adamn bunu nasl yaptnaaarm. Yoksa bildiim eyde üphe etmem.

Sonra anladm ki bu tarzda bilmediim, bu su-

retle (yakîn) hasl etmediim her bilgi itimada

ayan deildir, hatadan emin olamaz. Hatadan

emin plmyan bilgi de yakîn ifade etmez.'

***

SAFSATAYA [1] KAPILARAK LMLERNKAR ETTME DAR

Sonra bilgilerimi kontrol ettim. Gördüm kt

bende (hissiyat) ve (zaruriyat) £2] tan bakaböyle bilgi yok. Dedim ki imdi bende hâsl

olan yeisten sonra hissiyat ve zaruriyattan iba-

ret olan bedihî bilgilerden baka mükülleriçözecek bir vasta kalmad. Öyle ise ilkin bubilgileri inceliyerek kuvvet derecelerini anlama-

lym. Tâ ki mahsusata olan güvenim, zaruriyatta

yanlmaktan emin olmaklm; taklide dayanan

eski bilgilerimle birçok kimselerin ispata daya-

nan bilgilerindeki emniyet cinsinden midir? (ya-•

.

[1] Vehim ifade eden mukaddimelerden tertip edil-

mi delil. Kardaki muarz artmak ve susturmakiçin kullanlr.

[2] Hissiyat. Be hasse ile kazanlan bilgiler.

Zaruriyat : Delil aramaca muhtaç olmyan be-

dihî bilgiler. Bir ikinin vardr, gibi.

2

Page 20: Imam Gazali - El Munkızu Min Ad  Dalal_text.pdf

lgEL-MUNKZU MÎN-AD-DALÂL

ni ek götürür). Yoksa bu emniyet hakikate

uygua, yanlmak ihtimalinden uzak bir ey mi-

dir? Anlalsn. Çok ciddî bir gayretle mahsûsat

ve zaruriyat üzerinde düünmee, bunlarda nef-

simi üpheye düürmek mümkün olup olmad-n aramaa baladm. Uzun müddet üpheden

ileri gelen aratrmalardan sonra mahsûsatta hata

olmyacana emin olmay nefsim kabul etmedi.

Bu hususta dütüü ek kuvvet buldu. îçim

diyordu ki «Mahsûsata nasil güvenilebilir.? Bunla-

rn en kuvvetlisi göz hassesidir. Bu hasse gölgeye

bakar, onu sabit, hareketsiz görür. Onda hare-

ket olmadna hükmeder. Bir müddet sonra

tecrübe ve müahede ile anlar ki o, hareket

ediyor. Ancak o hareket birdenbire olmayp ted-

riç ile, zerre zerre oluyor, onda sabit olmak du-

rumu görülmüyor. Kezaltk göz yldza bakyor.

Onu bir altn lira büyüklüünde görüyor. Hal-

buki hendesî deliller, onun, üzerinde bulunduu-

muz küreden daha büyük olduunu gösteriyor.

Mahsûsatta bu gibi hallerde his hâkimi hükme-

diyor. Fakat akl hâkimi müdafaasna imkân

olmyacak ekilde tecrübe ile yalanlyor.»

Dedim ki «mahsûsata olan güven bâtl ol-

du. O halde zarurî olan aklî bilgilerden baka

itimada deer bir ey kalmad.» «On, üçten bü-

yüktür; bir eyde nefiy ve ispat bir araya gel-

mez; bir ey hem hâdis* hem kadîm; hem var,

hem yok; hem vacip (bulunmas zaruri), hem

muhal olamaz,» sözleri gibi.

Page 21: Imam Gazali - El Munkızu Min Ad  Dalal_text.pdf

EL-MUNKZU MN-AD-DALÂL .

-

Bunun üzerine mahsûsat ie kart. Dedi ki:

— «Bu gibi aklî bilgilere olan itimadnn

smahsûsata olan itimadna benzemiyeceine nasl

*min olabilirsin? Bana güvenin vardi. Akl hâ-

kimi geldi, beni tekzip etti. O olmasayd beni

tasdikte devam edecektin, ihtimal ki akl anla.

ynn ötesinde dier bir hâkim vardr. Ortaya

«çkt vakit akl verdii hükümden dolay tek-.

zp eder. Nasl ki akl hâkimi ortaya çktndalissi verdii hükümden dolay yalanlad.. Akimötesinde dier bir idrakin ortaya çkmamasonun muhal olmasna delâlet etmez.»

Nefis bunun cevabnda biraz duraklad ve

Tüya hadisesiyle içindeki üpheyi kuvvetlendirdi

ve dedi ki:

— Görmüyor musnn? uykuda birtakm ey-

lerin varlna inanyorsun, birtakm halleri

tehayyül ediyorsun, onlarda sebat ve istikrar bu-

lunduunu kabul ediyorsun. O durumda onlar

hakknda hiçbir ekke dümüyorsun. Sonra uya-

nyorsun, görüyorsun ki bütün tahayyül ettiin,

inandn eylerin asl yok. O halde uyank iken

lisin, yahut akln delâletiyle edindiin itikadn

hak olduuna nasl emin olabilirsin? Vaka aitikat, içinde bulunduun hale nazaran haktr.

Lâkin mümkündür ki sana dier bir hal anz

ola ki onun uyanklna nisbeti senin uyankl-nn uykuya nisbeti gibi olsun, uyankln ohale izafetle uyku saylsn. O hal sana arz ol-

•duu zaman aklnla tevefehüm ettiin her eyin

Page 22: Imam Gazali - El Munkızu Min Ad  Dalal_text.pdf

20 EL-MUNKZU MN-AD-DALÂL•

hayal olduunu, aslsa bulunduunu kesin ola-

rak anlarsn. Belki bu bal sofilerin kendilerit de

bulunduunu iddia ettikleri haldir. OnJar ken~

dilerinden geçip hasselerini kaybettikleri îemaDkendilerinde mâkulata ujm^an baz halleri mü-

ahede ettikleini söylerler. htimal ki bu bal

ölümdür. Çünkü Hazreti Peygamber - Allah' onasalât ve selâm etsin - «nsanlar uykudadrlar*

Öldükleri zaman uyanrla» buyumutvr. Dünyahayat ahirete nisbetle uyku saylabilir, lnsao

öldüü zaman her ey ona imdi gördüünde»baka türlü göünür. O zaman kendisine de-

nk ki:

— Üzerinden örtünü (Perdeni) kaldrdk.

Bugün gözlerin daha keskindir

Bu vesveseler içime dounca kalbimde yer

etti. Buna bir iliç aradm, fakat bulamadm*Çünkü bu vesveseleri ancak delil ile giderebilir-

dim. Delil de ancak (bedihî) dediimiz bilgiler-

den meydana gelebilirdi. Bu bilgiler müsel-

lem^} olmaynca onlardan delil tetip etmek

de mümkün olmad. Bu hal güç iyileen bir dert

gibi iki ay kadar içimi kemirdi. Duum itibariyle

safsata mezhebine saplanmtm. Fakat kimseye

bundan bahsetmiyordum. Nihayet Cenab Hakbeni o hastalktan kurtard* Nefsim shhat ve

itidale döndü. (Zauriyat) dediimiz bilgilerin*

[1] Ayet.

[2] Müsellem, kabul edilmi demektir.

Page 23: Imam Gazali - El Munkızu Min Ad  Dalal_text.pdf

EL-MUNKIZU MN-AD-DALÂLN 21

icabule ayan, güvenilir olduuna emin oldum.

Bu emniyet, delil tertip ve tanzim etmek sure-

tiyle hâsl olmu deildi. Ancak Cenab Hakkn

kalbime att bir nur sayesinde olmutu. Bu

*ur, birçok bilgilerin anahtardr. Hkikatlere

sermek daima delil ile olur zannedenler Ailahn

geni ve sonsuz rahmetini daraltmt olurlar.

«Tanr bir kimseyi hidayete eritirmek istedii

marnn, islâm dinini kabul etmesi için gösünü

erh eder.» manasndaki ayeti kerimede «erh»

*en maksat ne olduunu Hazret Peygambere

vsormular,

— erh tanrnn kalbe att bir nurdur,

buyurmular— Bunun alâmeti nedir? demiler.

— Gurur yeri olan dünyadan uzaklamak,

ebediyet diyar olan ahirete balanmak, sn-maktr, cevabn vermilerdir.

Hazreti Peygamber bir hadis -i erifinde:

«Allah halk karanlk içinde (nefsin hükmü it

tnda) yaratt. Sonra onlarn üzerine kendi nur-

undan serpti (hidayet etti) buyurmular. te yu-

karda bahsi geçen nur, ^u nurdur. Kefi, yani

hakikatlere vakf olmay bu nurdan beklemek

gerektir. Bu nur zamn zaman Tanrnn keremin-

den fkrr. Ona ermek için frsat kollamaldr.

Nitekim Hazreti Peygamber; «Dünyadaki haya-

tnzda zaman zaman Rabbinizin ilhamkâr lûtuf-

lar zuhur eder Onlar kaçrmamya çaln» bu-j

jurmutur.

Page 24: Imam Gazali - El Munkızu Min Ad  Dalal_text.pdf

ELMUNKZU MN-AD-DALÂL

Bu hikâyeyi anlatmaktan maksat, hakikati

aramakta çok ciddi hareket ettiimi göstermektir.

O derecede ki aramak lâzm olmyan ,eyi bile

aradm. Çünkü bedihîyat aramak iktiza etmez.

Onlar hazrdr (herkesçe malûmdur) Hazr olan?

ey aranrsa kaybolur, gizlenir. Aranmas lâzmolmyan bir eyi ariyan kimse aranmas iktiza

eden eyi aramakta kusur etmekle itham oluna-

maz.

***

HAKKAT ARATIRANLARA DARCenab Hak lûtfu ve keremi ile beni bu has-

talktan iyi edince hakikati aratranlarn dört

snftan ibaret olduuna dikkat ettim. Birinci

snf ilmi Kelâm âlimleridir. Bunlar ley ve

istidlal sahibi olduklarn iddia ederler.

ikinci snf Bâtniye frkasdr. Bunlar, ta-

lim ashabndan olduklarn, hakikatleri «imam • £

masum £ 1 ]» dan örendiklerini söylerler.

Üçüncü snf felsefecilerdir. Bunlar da man-

tk, ve Bürhan {2] erbab olduklarn iddia,

ederler.

Dördüncü snf mutasavvflardr. Bunlar

Tanrnn huzurunda bulunduklarn, müahedeve keif ashabndan olduklarn iddia ederler.

m[1] Masum, günahtan saknma melekesine sahip, de-

mektir.

[2] Yakîn ifade eden bilgilerden tertibedilmi delil.

Page 25: Imam Gazali - El Munkızu Min Ad  Dalal_text.pdf

EL-MUNKZU MN-AD-DALÂL '

23

I

Ben de kendi kendime dedim ki hakikat bu

dort meslein dnda kalamaz. Bu meslekler

erbab hakikati aramak yolunda yürüyorlar. Ha-

kikat bu meslekler dnda kalrsa o zaman ona

ulamak ümidi kalmaz. Çünkü taklitten ayrl-

dktan sonra tekrar ona dönmek imkân yoktur.

Mukallidin mukallit olduunu bilmemesi arttr.

Mukallit olduunu bildii anda taklide dayanan

bilgisi bir ie gibi parçalanr, hiçe iner. Bu

parçalar biribirine 'eklenmekle düzelmi olmaz.

Meer ki dimada eritilerek yeni bir kalba dö-

külmü olsun. Bu yola girmeye, bu frkalarn

düüncelerinin mahiyetini aratrmaya koyuldum,

önce ilmi kelâm, sonra felsefe yolunu, daha

sonra bâtnîlerin talimatn, dördüncü olarak

tasavvuf mezhebini inceledim.

ILM- KELÂMDAN MAKSAT VE GAYE NEOLDUUNA DAR

Evvelâ ilmi kelâma baladm. Onu iâykyle

örendim, özüne vâkf oldum. Bu ilimde

cMuhakkik» [1} saylan kimselerin kitaplarn

mütalâa ettim. Arzu ettiim konulara dair kitap

tasnif ettim. Gördüm ki bu ilim kendi gayesini

temine kâfi geliyor. Fakat benim maksadm te-

min edemiyor. lmi kelâmn gayesi Ehli Sünnetin

akidesini muhafaza etmek, onu bid'at erbabnn ka-

nrmasndan korumaktr. Tanr, elçisinin diliyle

[] Meseleleri delil ile ispat ederek kabul eden âlim.X

Page 26: Imam Gazali - El Munkızu Min Ad  Dalal_text.pdf

24 EL-MUNKZU MN-AD-DALAL

kendi kullarna dîn ve dünyalarnn iyiliini sa-

lyan hak bir itikad telkin etti. Kur'an Kerim,

Peygamberin sözleri (hadisler) bunu bize haber

veriyor. Sonra eytan, bid'at ashabnn vesvese-

lerine, sünnete muhalif bir takm kanaatler ka-

rtrd. Onu yaydlar, müslümanlarn doru iti-

katlarn tevi edeyazdlar. Cenab Hak lmiKelâm âlimlerini yaratt- Gelenee bal Ehli

sünnete muhalif olan türemi bîd'at ashabnnkötü gidilerini meydana koyacak sözlerle sünnete

yardm etmek arzusunu onlarda uyandrd.

ite (lmi Kelâm) ve (Mütekellimîn) bun-

dan dodu. Bunlardan bir taife Cenab Hakknkendilerine verdii vazifeyi yerine getirdi. Sün-

neti iyi müdafaa, Peygamberin telkin ettii aki-

deyi muhafaza ettiler. Uydurma bid'atlere karkoydular. Lâkin bu müdafaalarda, hasmlar ta- .

rafndan ileri sürülmü, kendileri tarafndan ya

taklit, ya icma . ümmet, yahut da Kur'an ve

hadise uygunluk dolaysiyle kabul ve teslim edil-

mi baz mukaddimelere £l} dayandlar. En çok

hasmlarnn sözlerindeki tenakuzlar meydana

koymak, onlarn kabul ettikleri esaslarn dour-duu batl fikirleri muaheze etmek gibi eylerle

uratrlar. (Bedihî) sözlerden baka sözleri asla

kabul etmiyen bir kimse için bu çeit sözlerin

faydas pek az olur. Binaenaleyh ilmi kelâm kâ-

fi derecede beni tatmin etmedi. Yukarda ikâ-

fi] Mukaddime: Mantkta bir kyasta bulunan iki

cümleden her biri. Burada prensip diyebiliriz.

Page 27: Imam Gazali - El Munkızu Min Ad  Dalal_text.pdf

EL-MUNKZU MN-AD-DALÂL j59

yet ettiim derdime ifa olmad. Evet (Kelâm)

sanat meydana geldikten sonra onunla itigal

çoalp zaman geçince (Mütekellimîn) sünneti

müdafaa ederken eyann hakikatlerini anlatma-

a özendiler. Cevherden, arazdan ve bunlarn

ahkâmndan bahsetmee baladlar. Fakat ilmî

kelâmdan maksat bu deildi. Bunun için sözleri

asl gayeyi temin edemedi. Halkn akide ihtilâ-

fndan doan aknlk karanln tamamiyle

gideremedi. Benden bakas için böyle bir gaye

tahakkuk etmi olabilir. Hattâ bir ksm insan-

larda böyle bir gayenin tahakkuk etmi olduu- ,

na üphe etmem. Fakat bunun (evveliyat) tan {1}

olmyan baz noktalarda taklit ile kark oldu-

u da üpesizdir. Ben imdi kendi halimi anla-

myorum. Yoksa ilmi kelâmden ifa bekliyenlere

4iyeceim yok. ifa veren ilâçlar derdin baka-

lna göre deiir. Ne kadar ilâç vardr ki bir

hastaya menfaat, dier birine mazarrat verir

FELSEFENN GAYEStNE DAR

(Felsefenin gayesi nedir? Kötü olan ve ol-

myan ksmlar hangileridir? felsefeciler hangi

sözlerinde tekfir olunurlar, hangilerinde olun-

mazlar? Hangi sözlerinde ehli bid'attan saylr-

lar, hangilerinde saylmazlar? Ehli hakkn sözle-

rinden çalp bâtl maksatlarn kabul ettirmek

[1] spata muhtaç olmyan bedihî bilgiler.

Page 28: Imam Gazali - El Munkızu Min Ad  Dalal_text.pdf

26EL-MUNK1ZÜ MN-AD-DALÂL

için kendi sözlerine kartrdklar sözler neler-

dir? Hak dedikleri bu sözlerden halk nasl nef-

ret etmitir? Hakikat sarraf olan kimseler felse-

fecilerin sözlerindeki halis hakk kalp vemauhaktan nasl ayrdetmiierdir? Bu cihetleri izah

edeceim.)f V

lmi kelâm bitirdikten sonta felsefeye ba-

ladm. unu kesin olarak anladm ki bir ilme

son haddine kadar vâkf olmyan kimse o ilim

deki bozuklua vâkf olamaz. O derece vâkf

olmal ki o ilinlde en büyük âlim saylan kimse

ye eit olmakla kalmayp onun derecesini geçme-

li ve onun kavryamad derin noktalar, gaile,

leri kavramaldr. Ancak o zaman o ilmin fasit

olduuna dair iddias doru olabilir. slâm âlim.

leri içinde himmetini bu noktaya sarfetmi bir

kimseyi göremedim. Mütekellimînin, kitaplarnda-

felsefecileri reddettikleri yerlerde onlardan al-

dklar sözlerin hep vuzuhsuz, perian, tenakuz

ve fesatla dolu olduunu gördüm limlerin in-

celiklerine nüfuz ettiini iddia edenler öyle dur-

sun, cahil halktan bir kimse bile o sözlere ka-

çamaz. Anladm ki bir mezhebi iyice anlardadanr

özüne vâkf olmadan reddetmek karanla kubur

skmak gibidir. Bu sebeple felsefe tahsiline cid-

diyetle sarldm. Bu bapta yazlm kitaplar bir

üstattan yardm görmee muhtaç olmadan müta-

leaya koyuldum. er'î ilimlerin tedris ve tasni-

finden bo kaldm saatlerde buna çaltm. Osralarda Badatta üç yüz talebeye ders veriyor-

Page 29: Imam Gazali - El Munkızu Min Ad  Dalal_text.pdf

EL-MUNKZU MN-AD-DALÂL - '

2 7

dum. Cenab Hak, bo zamanlamadaki bu müta-

lâalarla iki seneden az bir vakitte beni bu ilmin

en son haddine muttali kld. lmi tamamiyle

anladktan sonra bir sene kadar da daimî surette

onu düündüm, tekrarladm, derinliklerine dal-

dm. Nihayet oradaki aldatmalara, tezvirlere, ha-

kikat ve hayallere ek ve üpheye mahal kaimi;

yacak surette vâkf oldum. imdi felsefecilerin

ve ilimlerinin hikâyesini benden dinle. «Bunlarn

birkaç snf olduunu, ilimlerinin de birkaç ksm-dan ibaret bulunduunu gördüm. Bütün bu snf-

lar; eskilerle daha öncekiler, sonrakilerle evvel-

kiler arasnda» hakikatten uzak ve yakn olmak

hususunda büyük fark bulunmakla beraber hepsi

küfür ve ilhat £l} damgasn tarlar.

.***

FELSEFECLERN SINIFLARINA VE HER.

SNDE KÜFÜR DAMGASININ BULUNDU-UNA DAR

Felsefeciler; frkalar çok, mezhepleri muh-

telif olmakla beraber üç ksma ayrlrlar: Dehrî-

ler, tabiîler, ilâhîler.

Birinci snf delililerdir. Bunlar en eski fel-

sefecilerden bir taifedir. Kâinatn tedbirli, âlim,,

ve muktedir bir yaratcs bulunduunu inkâr

ettiler, âlem ötedenberi kendiliinden böylece

mevcuttur, bir yaratcs yoktur. Hayvan meniden

[1] Bâtl mezhebe sülük etmek.

Page 30: Imam Gazali - El Munkızu Min Ad  Dalal_text.pdf

--28 EL-MUNKZU MÎN-AD-DALAL

vücude gelir. Meni de hayvandan hasl olur.

Ötedenberi böyledir ve böyle gidecektir ; dediler.

Bu ksm felsefeciler zndktrlar.

kinci snf tabiîlerdir. Bunlar bir zümredir

ki en çok tabiat âleminden, hayvanlarn ve ne-

batlarn acaibinden bahsettiler. «Hayvanlarn aza-

sn terih» ilmi ile çok megul oldular ve builimde Cenab Hakkn çok hayret verici sanatla-

rn ve yüksek hikmetlerini gördüler. leringayelerine vâkf, kadir ve hakîm bir halikn var-

ln itirafa mecbur kaldlar. Terihi ve mena-

fiül'aza iliminin acayip cihetlerini mütalâa eden

her insanda hayvan yapsn, bahusus insan yap-sn bina eden Ailahn tedbirlerindeki kemale

dair böyle zaruri bir ilim hasl olur. Fakat, ta-

biîler tabiattan çok bahsettikleri için hayvani

kuvvetlerin kvam ve kemal üzere bulunmasndamizacn itidal üzere bulunmasnn büyük tesiri

olduuna vâkf Oldular. nsandaki «Kuvvei

âkile £l}* oifl de mizaca tâbi olduunu zannet-

tiler ve mizacn bozulmasiyle o da bozulur ve

yok olmu bir ey tekrar var olamaz, dediler. Busebeple bunlar «Nefs ölür, bir daha dönmez»

fikrine zahip oldular ve ahiret yoktur, dediler.

Cenneti, cehennemi, kyameti ve hesab inkâr

ettiler. badet için sevap, günah için azap ola-

can kabul etmediler. Gemsiz, ba bo kaldlar

Hayvanlar gibi, ehvetlere daldlar. Bunlar da—;\

v

[1] Hayat ve idfak kuvveti.

Page 31: Imam Gazali - El Munkızu Min Ad  Dalal_text.pdf

EL-MUNKZU MN-AD-DALÂLS

zndktrlar. Çünkü imann esas Allaha ve ahi-

rete inanmaktr. Bunlar Allaha ve sfatlarna

inandlarsa da ahireti inkâr ettiler.

Üçüncü snf ilâhilerdir. Bunlar daha sonra

yetien felsefecilerdir. Bunlardan biri Eflâtunun

hocas olan Sokrattr. Eflâtun da Aristo'nun ho-

casdr. Mantk ilmini tertip eden, felsefî ilim-

leri telhis edip kolayca istifade edilir bale ge-

tiren Aristo olmutur. Bu suretle bu ilimlerin,

anlalmas güc ksmlar daha kolay anlalr bir

hale geldi. Bunlarn hepsi, yukardaki iki snf,

yani dehrilerle tabiîleri reddettiler. Onlarn bü-

yük hatalarn bakalarna söz brakmyacak su-

rette açkladlar. Onlarn bu suretle birbiriyle

çarpmalar «Allah müminleri çarpmadan kur-

tard» mânasndaki ayeti kerime fehvasnca mü-

minlerin onlar reddetmek için uramasna ha-

cet brakmad. Sonra Aristo, Eflâtunun, Sokratn *

ve daha önce yaam ilâhîlerin felsefesini id-

detle reddetti, hepsinden uzaklat, ayr kald. .

Bununla beraber onlarn küfür ve bid'at saylan

baz fikirlerini kabul etti, kendini o gibi fikir-

lerden kurtaramad. Bu. sebeple gerek bunlar,

gerek bni Sina, Farabi ve bakalar gibi onlara

uyan islâm felsefecilerini tekfir etmek vacip oldu.

unu da ilâve edelim ki hiçbir müslüman filozof

bni Sina ve Farabî kadar Aristonun ilmini bize

lâykyle nakletmee muvaffak olamamtr. Ba.

kalarnn naklettikleri hep hatal ve karktr.

Okuyanlarn zihni karr, anlayamaz. Anlalm

Page 32: Imam Gazali - El Munkızu Min Ad  Dalal_text.pdf

a0 EL-MUNKZU MlN-AD-DALÂL

yan bir ey oasl red veya kabul edilebilir? îb~

ni Sina ve Farabîain nakillerine göre Aristonun

bizce malûm olan bütün felsefesi üç ksma ay-

rlr. Bir ksm küfre gider, bir ksm bid'at sa-

ylr, bir ksmnn da asla inkâr icap etmez.

Bunlar tafsil edelim. 8

***t _

*

i

FELSEFENN KISIMLARINA DAÎR

Felsefî ilimler, elde etmek istediimiz inak-*

ada göre, alt ksmdr: Riyaziye, mantk, ta-

bîye, ilâhiye, siyasiye, ahlâk.I

1— riyaziye

Riyaziye; hesap, hendese ve heyet ilimlerin-

den ibarettir. Bunlarn hiçbirinde ne müsbet, ne

de menfi cihetten dine taallûk eden bir cihet

yoktur. Bunlar aklî delillerle ispat olunan ey-

lerdir. Anlalp örenildikten sonra inkâra ma-

Jbal kalmaz. Fakat bunlardan iki fenalk do-mutur. Birisi u<Jfcr: Bu ilimleri mütalâa eden

kimse oradaki incelikleri ve(

delilleri hayret ve

taaccüp ile karlar. Bu yüzden felsefecilere kariçinde takdir hissi uyanr. Zanneder ki felsefeci-

lerin bütün ilimleri açk olmak ve kuvvetli

delile dayanmak hususunda bu ilim gibidir. Son

ra felsefecilerin küfrünü, Aüah inkâr ettiklerini,

maneviyata kymet vermediklerini undan bun-

Page 33: Imam Gazali - El Munkızu Min Ad  Dalal_text.pdf

31

<ian iitir, srf onlar taklit etmek sebebiyle kâ-

fir olur. Keadi kendine «Din hak bir ey olsay-

d riyaziyeyi bu kadar incelemi olan bu büyük

adamlarca malûm olurdu, gizli kalmazd.» der,/

onlarn küfrünü, inkârn iitince dîni inkâr et-

menin doru olduuna kanaat getirir. Bakahiçbir dayana olmad halde yalnz böyle bir

düünce ile doru yoldan çkan ne kadar adam

gördüm ! Taklit ile doru yoldan çkan bu ada-

ma: tBir ilimde mahareti, olan kimsenin dier

ilimlerde de mahir olmas lâzm gelmez. «F-

kh, Kelâm» ilimlerini iyi bilen bir insann «tp»ilminde de hâzk olmas icap etmez. Sonra aklî

ilimleri bilmiyen bir kimsenin cNahiv» ilmini

de bilmemesi iddia edilemez. Her ilmin erbab

vardr. O ilimde ilerlemiler, bakalarn geç-

milerdir. Bazan bunlar baka ilimlerde cahil ve

ahmak mevkiine düerler. Eskilerin riyaziyata ait

«özleri delile dayanr. Fakat ilahiyatta tahmini-

dir. Bunu ancak tercübe eden, onunla megulolan anlar.» dense kulana girmez, kabul et-

mez. Nefsinin galebesi, tembellik arzular, ken-

dini akll göstermekten holanmas gibi haller

onu bütün ilimlerde felsefecilere iyi gözle bak-

makta srar etmee sevk eder. Bu, büyük bir

âfettir. Bu sebeple bu ilimlerle . fazla megulolanlar menetmek vacip olur. Çünkü bu ilimler

gerçi dine taallûk etmezler. Ancak fesefecilerc

ait ilimlerin balangc olduu için felsefecilerin

fenal ve uursuzluu okuyana sirayet eder.

Page 34: Imam Gazali - El Munkızu Min Ad  Dalal_text.pdf

32EL-MUNKZU MN-AD-DALÂL

Bununla fazla uraanlar içinde dinden çkmyan,

takva gemini bandan atmyan pek az kimse

vardr.

kinci fenalk, islâm dininin cahil taraflarn-

dan gelmitir. Bunlar felsefecilere ait bütün*

ilimleri inkâr etmeyi dine hizmet ve yardm say-

dlar. Bu suretle onlarn bütün ilimlerini red,

cahil olduklarn iddia ettiler. Hattâ onlarn ay

ve günein tutulmas hakkndaki sözlerini kabul

etmediler. Bu iddialarn er'a muhalif olduum*

söylediler. Cahillere yakan bu iddialar, ay ve

günein tutulmasn kat'î burhan (aklî delil) ile

bilen bir kimsenin kulana yard zaman ken-

di delilinde üpheye dümez, ancak islâm dininir*

cehil üzerine kurulduuna, kat'î bürhanlar ta-

nmadna hükmeder, felsefeye kar sevgisi ar-

tar, islâm dininden yüz çevirir. Bu ilimleri in-

kâr etmekle islâm dinine hizmet ettiklerini zan-

nedenlerin din aleyhinde iledikleri cinayet çok

büyüktür. eriat, bn ilimler hakknda ne müsbet,

ne menfi bir ey söylemi deildir. Bu ilimlerde

de din ilerine dokunacak cihetler yoktur. Haz-

reti Peygamberin u mânada bir sözü vardr;

«Güne ile ay Allann ayetlerinden (alâmetlerin-

den) iki ayettirler. Bir kimsenin ne ölümü [lj

ne de yaamas için tutulmazlar. Böyle bir ey

[1] Hazret i Peygamberin olu brahim vefat ettir

gün güne tutulmutu. Halk, Peygamberin olu öldüü

için güne tutuldu, demee balad. Ha2reti Peygamber

onlar irad etti.

Page 35: Imam Gazali - El Munkızu Min Ad  Dalal_text.pdf

33

gördüünüz vakit Allab açmaya ve namaza ko-

unuz.» Bu hadîste güne ile ayn seyrini, onla-

rn belli durumlarda içtima ettiklerini, yahut

karlatklarn tarif eden hesap ilmini inkâra

sebep olacak bir ey yoktur. Bu hadis-i erifin

sonu olarak gösterilen: «Ancak Allah bit eye

tecelli ettii zaman o ey hudua (ba emekdemek) varr.» cümlesi «sahih» denilen muteber

hadis kitaplarnda yoktur. îte riyaziyatn hik-

meti ve afeti budur.

2 — MANTIK

Mantkta da ne müsbet, ne de menfi cihet-

ten dine taallûk eden bir §ey yoktur. Mantk

delillerin, kyaslarn usulünü, bürhann mukad-

dimelerinin artlarn bu mukaddimelerin nasl

tertip edileceini, (haddi sahih) denilen tarifle-

rin artlarn, bunun nasl takip edileceini* il-

min ya tasavvurdan - ki tarif yoliyle örenilir,

ya tasdiktan-ki bürhan yoliyle örenilir - ibaret

olduunu tetkik eder. Bunlarda inkâr edilmesi

gereken bir cihet yoktur. Bunlar «Mütekellimi-

nin» ve ilim erbabnn dejiie ait zikrettikleri

eyler cinsindendirler. Aralarndaki faik ifade

ekillerinde, terimlerde görülür. Bir de mantk

âlimleri tariflere, taksimlere fazla ehemmiyet

verirler, bunlar etrafl olarak anlatrlar. Mantk,

çlarn sözlerine dair misal verelim. Derler ki;

Her ta) o*° (°) olduu sabit olursa, baz (b) nin

Page 36: Imam Gazali - El Munkızu Min Ad  Dalal_text.pdf

34 EL-MUNKZU MN-AD-DALÂL

(a) olmas lâzm gelir. Yani (her insan hayvan-

dr) sözü sabit oluaca bundan (baz hayvann

insan olduu) mânas çkar. Bunu öyle bir ka-

ide ile ifade ederler: «Mucibe, i külliyenin aksi,

mucibei cüziyedir.» Bu sözlerin, dinîn esaslarna

ne taallûku vardr ki inkâr olunsun, inkâr edi-l

lirse mantkçlar inkâr edenin aklnda, hattâ

dininde kusur olduu zannna düerler. Çünkü

o adam dinin bu gibi inkârlar üzerine kuruldu-

u kanaatinde olduunu göstermitir.

Evet, mantkçlarn da bu ilimde baz fena-

lklar görülmektedir. Bunlar «Burhan» için bir

takm artlar ortaya koymulardr. Bu artlarla

(bürhan) üphesiz (yakîn) ifade eder. Fakat dinî

meseleleri tetkik srasnda bu artlara tamamiyle

riayet edememiler, çok müsamahakâr davranm-

lardr. Çok kere mant tetkik eden bir kimse

onu beenir, çok zçk ve kat'i bulur. -Sanr ki

mantkçlar kendilerinden rivayet olunan ve

küfre varan meseleleri bu gibi bü hanlarla ispat

etmilerdir. Dinî ilimlerde o meseleler hakknda

yaplan tahkikata iyice va^f olmadan o yanl

fikirleri kabul ederek küfre düer. 3u âfet de

manta arz olmaktadr.

3 — TAB IAMLER

Bu ilim, âlemdeki cisimlerden; yani gökler-

den, yldzlardan, yerdeki su. hava, toprak, ate

gibi basit cisimlerden; hayvan, nebat, madenler

gibi mürekkep cisimlerden; bunlarn deimeleri,

Page 37: Imam Gazali - El Munkızu Min Ad  Dalal_text.pdf

EL-MUNKZU MN-AD-DALAL . ^istihale geçirmeleri, imtizaç etmeleri sebeplerin-

den bahseder. Bu, bir tabibin insan cisminden,

mühim ve tâli âzasndan ve mizacma istihalesi

«sebeplerinden bahsetmesine benzer. Din tp ilmi-

ni inkâr etmedii gibi tabiî ilimleri de inkâr

»etmez. Ancak belli ve sayl baz meseleleri red-

deder ki onlar (Tehafüt - ül- felâsife) £l] adn-daki kitabmzda zikrettik. O kitapta zikrettii-

mizden baka dine uymad görülen meselelerin,

iyi düünüldüü takdirde, anlattm meselelerde

dâhil olduu anlalr. Hepsinde esas olan nokta

•sudur: Tabiat Allann emri altndadr. Kendili-

inden bir ey yapmaz. Hâlik ona yaptrr. Gü-ne, ay, yldzlar ve dier eya Ailahn emrine

Sâbidirler. Hiçbiri kendiliinden bir i yapacak

durumda deildir.

4 — ÎLAHÎ ilimler

Felsefecilerin en çok yanldklar meseleler

hu ksmdadr. Mantkta (burhan) için kabul

ettikleri artlara lâykyie riayet edemediler. Buyüzden aralarnda çok ihtilâf oidu. Ibni Sina ve

Farabinin anlattklarna nazaran Aristo ilâhryatta

mezhebini islamlarn mezheplerine yaklatrm-tr. Fakat felsefecilerin ilahiyat bahsinde yaptk-

lar hatalar yirmi esasa dayanr. Üçü küfre

[1] Tehafüt, arka arkaya bir eyin üzerine dümek,çarpmak manasnadr. Pervanenin lâmbaya çarpmas gi-

bi. «Tehafüt - ül - feiâsife» filozoflarn hatalara dümesi,»dökülmesi demek olur.

Page 38: Imam Gazali - El Munkızu Min Ad  Dalal_text.pdf

36EL-MUNKZU MN-AD-DALÂL

varr, on yedisi islâm dinice nazaran bid'at sa»

ylr. Bu yirmi meseledeki kanaatlerini ylmakiçin (Tthafüt) kitabn tasnif ettik. Küfre varan

üç meselede bütün müslümanlara muhalefet et-

içilerdir. Birinci mesele udur: nsan öldük ters

sonra cesedi tekrar dirilmez. Sevap ve azap gö-

ren ruhlardr. Azaplar, ruhanîdir, cismarî deil-

dir. «Ruhun azap duyacan kabul etmelerinde

isabet etmilerdir. Ruh azab duyacaktr. Ancak

cesedin dirilmesini inkâr etmelerinde hatâ etmi-

lerdir. Ve bu iddia ile eriat nazarnda küfür

irtikâp etmi saylrlar.

kinci mesele: tCenab Hak külliyat bilir,,

cüziyatfl} bilmez » Bu söz de eriat nazarnd*

açk bir küfürdür Kur'an Kerimde öyle denil-

mitir: «Yerde ve gökte bir zerre miktar dahi

Allann ilminden hariç kalmaz.» Hakikat budur.

Üçüncü mesele: Felsefeciler âlemin kadim

ve ezelî olduuna inanmlardr. Müslümanlar*

dan hiçbir kimse bu meseleleri bu tarzda fcabul

etmemitir Bu meselelerden baka meselelerde»

meselâ, Allann sfatlarn nefiy eylemekte, «Al-

lah zat ile bilir, ayrca bir ilim sfat yoktur.fr

tarzndaki iddialarda mezhepleri mutezile mez-

hebine yakn görülmektedir. Bu gibi sözlerle

mutezilenin tekfiri lâzm gelmez. «Feysal-üt*uniTrr ~ '

1

[1] Bir cinsten olan birçok varlklar gösteren mef-

humlara «kullî» denir, Aksi «cüzî» dir. Meselâ deniz:

küllidir, bütün denizleri gösterir. Fakat Marmara cüzî»

dir, yalnz bir denizi gösterir.

Page 39: Imam Gazali - El Munkızu Min Ad  Dalal_text.pdf

» -

, EL-MUNKZU MÎN-AD-DALÂL a7

tefrika beynel- islfttni v' • ez-zendaka» adndaki

kitabmzda, keadi mezhebine muhalif olanlar

hemen tekfir edenlerin doru düünmediklerini

gösterecek izahat verdik.

5 — SYASYATFelsefecilerin bu husustaki bütün sözleri

«dünya ilerine ait saltanat tarafndan maslahata

binaen kabul olunan tedbirler» diye hulâsa edi-

lebilir. Bu baptaki bilgileri Allah tarafndan

Peygamberlere gönderilen kitaplardan ve geç-

mite yaam velilerden naklolunan hikmetler-

den almlardr.

6 — AHLAK

Felsefecilerin bu husustaki bütün sözleri -

<de «aefsin sfatlarm saymak, ahlâkn beyan et-

mek, bunlarn cins ve nevilerini anlatmak, fena

olaalarn düzeltilmesi için lâzm gelen tedbirleri

*lmak ve mucahedede bulunmak» tarznda hulâsa

edilebilir. Bu bilgileri mutasavvflarn sözlerin-

den almlardr. Mutasavvflar A ilaha inanan

bir zümredir. Allann zikrine devam, nefsin ar-

zularna muhalefet ederler. Dünyadan yüz çevire-

cek Allaha giden yolda yürürler. Bu suretle

/vuku bulan mücahedelerinde nefsin ahlâk, ayp-

lar, hareketlerinin kötü taraflar kendilerine

malûm olur. Bunlar açk olarak anlatmlar, fel-

sefeciler de alp kendi sözlerine kartrmlardr.Maksatlar sözlerini hoa gidecek bir ekle so-

Page 40: Imam Gazali - El Munkızu Min Ad  Dalal_text.pdf

3gBL-MUNKZU MN-AD-DALÂL

karak bâtl fikirlerioi kabul ettirmektir. Felsefe-

etler asrnda, daha dorusu bütün asrlarda?

bu gibi Allah adamlarndan bir cemaat bulun,

mutur. Cenab Hak dünyay onlarsz brakmaz,.

Onlar yer yüzünün manevî büyükleri, temel ta.

lan saylr Onlarn bereketiyle yer yüzün,

deki halka rahmet yaar. Hazreti Peygamber bir

hadîste : «Bunlarn yüzü suyu hürmetine insanlara

yamur yaar, rzk ihsan olunur. Ashab kehif

bunlardan bir cemaat idi.» buyurmutur. Sofiler^

kur'an kerimin beyan veçhile eski zamanlarda da

yaamlardr. Felsefecilerin, peygamberlerle ta-

savvuf erbabnn sözlerini kendi kitaplarna der

cetmeleri yüzünden iki fenalk meydana geldi.

Biri o sözleri kabul edenler, dieri de reddeden-

ler hakkndadr. O sözleri reddedenler hakkn-

daki fenalk bü>üktür. Çünkü bilgisi zayf olar*

bir zümre zannetti ki o sözler onlarn kitapla-

rnda yazl ve onlarn bâtl fikirleriyle karmolduu için terk edilmek, okunmamak icap eder-

Hattâ onlar anlatanlara itiraz etmelidir, dediler.

O sözleri ilk önce felsefecilerden iittikleri için

bâtrl olduu zayf akllarna yerleti. Çünkü söy~

üyen, sözleri bâtl bir insandr. Bir misal verelim

;

birisi bir hrstiyandan «Taundan baka tapacak

yoktur. Isa tanrnn elçisidir» sözünü iitiyor,

[1] Metinde ba zatlar «hakknda (evtad) kelimesi

kullanlmtr. Tasavvuf dilinde (evtad) ark, garp, i-

mal, cenup olmak üzere dünyann dort köesinde», otura*

dört büyük zate denir.

Page 41: Imam Gazali - El Munkızu Min Ad  Dalal_text.pdf

EL-MUNKZU MtN-AD-DALÂL 39

kabul etmiyor. Diyor ki bu, bristiyan sözüdür.

Düünmüyor ki hristiyan bu sözle mi kâfir olu-

yor? Yoksa Hazret Muhamm edin peygamberliini

inkâr etmekle mi? Eer Hazreti Muhammedin

peygamberliini inkâr dolaysiyle kâfir olu-

yorsa küfrünü icap eden eylerden baka, haddi

zatnda hak olan eylerde isterse o eyin hak ol-

duunu o hristiyan da kabul etsin . ona muhale-

fet etmek doru olmaz. Çünkü bu, akl zayf

olanlarn âdetidir. Hakk adam ile tanrlar, ada-

m hak ile deil. Akl sahibi olan kimse akll

insanlarn en büyüü olan Hazreti Aliye uyar.

Buyurmu ki: .«Hakk adamla bilemezsin, önce

hakk tan, o münasebetle ehlini de tanrsn»

Akll adam esasen hakk tanr. Bir söz iittii

vakit ona bakar. Hak ise kabul eder. Söyliyen,

ister bozuk fikirli bir kimse olsun, ister dorudüünceli. Hattâ çok kere sapk kimselerin söz-

lerinden hakikati çkarmaa çalr. Bilir ki al-

tnn çkt yer topraktr. Bir sarrafn kendi

anlayna güveni oldukça elini kalpazann kese-

sine sokup halis altn kalpndan ayrarak çkar-

masnda bir zarar tasavvur olunmaz. Kalpazanla

muamelede ancak köylü zarar görür, sarraf deil.

Yüzme bilmiyenler deniz kysnda dolamaktan

menolunür, mahir yüzgeçler deil. Ylana dokun-

maktan çocuk menolunür, efsunlu [l] olup bu

[1] Efsun esasen büyü demektir. Eskiden baz der-

vi geçinenler ylann kendilerine zarar vermemesi için

.eyhlerinin elinden erbet içerlerdi. Bunlar ylanlar tu-

Page 42: Imam Gazali - El Munkızu Min Ad  Dalal_text.pdf

40EL-MUNKZU MN-AD-DALAL

- •

hususta mahareti olan bir kimse menolunmaz.

Hayatma yemin ederim ki 'insanlarn çou hak-

k bâtldan, doru yolu iri yoldan ayrd etmek

hususunda kendilerini maharetli ve çok akll

sanrlar. Bu sebeple mümkün olduu kadar hep-

sini saptm olanlarn kitaplarn okumaktan

menetmek, kapy kapamak vacip olmutur. Çün-

kü bunlar anlattm bu âfetten kendilerini ko-

rusalar bile ileride anlatacam ikinci âfetten

salim kalamazlar. Kültür itibariyle ilimlerin

mahiyetini kavryacak derecede kuvvet bulma-

m, kalb gözleri mezheplerin yüksek gayelerine

doru açlmam bir zümre din ilimlerinin sr-

larna ait yazdmz eserlerde kaydettiimiz baz

noktalara itiraz ettiler ve iddia ettiler ki onlar

eski felsefecilerin sözlerinden alnmtr. Halbuki

onlarn bazs bizim kendi fikirlerimizdir. «Ba-

zan bir at evvelce geçen bir atn izine basar.»

atasözünde anlatld veçhile bizim hatrmzagelmi olan bir ey önce bakasnn da hatrna

gelmi olabilir, itiraz olunan sözlerin bazs da

er'î kitaplarda, birçoklarnn mânas da tasavvuf

kitaplarnda mevcuttur. Farz edelim ki o sözle-

rin hepsi ancak felsefecilerin kitaplarnda vardr,

Bundan ne çkar? O sözler haddi zatnda mâkul

ve burhan ile sabit ise, Kur'ana ve hadîse

tarlar, çoluk çocua tehir ederlerdi. Halk onlara ef-

sunlu, erbetli derdi. Yaptklar i bir nevi maharetten

ibarettir.

Page 43: Imam Gazali - El Munkızu Min Ad  Dalal_text.pdf

* EI^MUNKZU MN-AD-DALÂL 41

muhalif deilse niçin terk ve inkâr edilmek icap

etsin? Bu kapy açarsak, bir hakikati evvelce

h't ehli bâtln hatrna gelmi diye reddetmee

kalkrsak birçok hakikatleri reddetmemiz lâzm

gelir. Hattâ Kur'aon ayetlerinden, Peygamberin

îadîslerinden, geçmiteki büyüklerin hikâyelerin-

den, hükema ve mutasavvflarn sözlerinden ba-

clarn reddetmek iktiza eder. Çünkü «Ihvanus-

•safa» adndaki kitabn sahibi bu saydklarmz

kitabnda zikretmitir. Bunlar kendi dâvasna

delil göstermi ve bu vasta ile ahmaklarn kain-

lerini kendi bâtl fikrine ceibetmee çalmtr.

Böyle bir kanaat, ehli bâtln hakikatleri, kitap-

larnda kendi sözlerine kartrmak suretiyle eli-

mizden almalarna sebep olur. Bir âlimin enaaderecesi koyu cahil halktan farkl olmaktr. Bal-

dan, • hacamet iesinde görse bile, - tiksinmez.

Düünür ki ie baln kendisini bozmaz/Nefsin on-

dan irenmesi cehilden ileri geliyor. Esasen ie pis

kan için yaplmtr. Cahil zanneder ki kan iede

olduu için pis olmutur. Bilmiyor ki kan ken-

dinde mevcut bir sfattan dolay pistir, Balda

bu sfat olmaynca mücerret o iede olmas ona

o hali vermez ve pis olmasna sebep olmaz. Bu,

bâtl bir vehimdir, halkn bir çouna galip gel-

mitir. Bir sözü onlarn büyük tand bir ada-

ma isnat etsen bâtl dahi olsa hemen kabul eder-

ler. Fena, deersiz bildikleri bir kimseye isnat

«tsea daru da oisa reddederler. Daima hakk

Page 44: Imam Gazali - El Munkızu Min Ad  Dalal_text.pdf

42' EL-MUNKZU MN-AD-DALÂL

adamla ölçerler. Adam haktan tanmazlar. Bu,

çok büyük bir dalâlettir.

zah ettiim bu afet, felsefe kitaplarn mü-

talea etmeyi reddedenlere aittir, kinci âfet o

kitaplar mütalea etmeyi kabul edenlere taallûk

eder. Felsefeye ait «Ihvanussafa» ve saire gibi

kitaplar okuyan kimse, içinde Peygamberin söz- ,

ferinden alnm hikmetleri, mutasavvflarn fi-

kirlerini görür, ekseriya o kitaplar beenir ve

kabul eder. Onlara kar sevgi besler. Okuduave beendii sözlerin verdii iyi zan sebebiyle

ona kartrlm olan bâtl fikirleri de hemen

kabul eder. ite bu, bir nevi bâtl fikirleri telkia

demektir. Bu âfetten dolay o kitaplar okumay

menetmek lâzmdr. Çünkü onlar okumakta bü-

yük mahzur vardr, iyi yüzmeyi bilmiyen kim-

seleri nehir kenarlarnda dolamaktan korumak

iktiza ettii gibi halk bu kitaplar okumaktan,

korumak ta iktiza eder. Çocuklar ylanlara ili-

mekten menetmek lâzm olduu gibi halk, bâtl

fikirlerle dolu bu sözleri dinlemekten de mer

netmek lâzm gelir. Efsunlu kimse, küçük ço-

cuunun kendisini taklit edeceini, «Ben de ba-

bam gibi yapabilirim» diyeceini anlarsa onua

yannda ylana el sürmemelidir. Bu suretle, ço-

cuu böyle bir harekette bulunmaktan sakndr-

mak lâzm gelir. Hakikî bir âlime de böyle yap-

mak düer. Bir mahir efsunlu ylan tutup pan~

zehir ile zehiri ayrd, panzehiri çkararak ze-

hiri yok ettii vakit panzehiri muhtaç olanda»

Page 45: Imam Gazali - El Munkızu Min Ad  Dalal_text.pdf

EL-MUNKZU MN-AD-DALÂL ^•

esirgemesi yerinde deildir. Salam para ile kalp

paray iyi ayrt eden bir sarraf kalpazann kese-

sine elini sokup halis altn alarak kalp iade

ettii zaman iyi ve salam paray muhtaç olan

kimseden esirgemesi doru olamaz. Âlim de böy-

ledir, f 1} Panzehire muhtaç olan kimse zehir

merkezi olan ylandan çkarlm olmasndan do-

lay ona kar yüzünü ekitirse, paraya muhtaç

olan fakir, kalpazann kesesinden çkarlm alt-

n kabulden nefret ederse kendilerine hatrlatmak

lâzm gelir ki bu nefret onlar arzu ettikleri

faideden mahrum brakacak tam bir cehilden ba.

ka bir ey deildir. unu da anlatmal ki iyi

para ile kalp para arasnda, bir kese içinde bu.

lunmak suretiyle, yaknlk bulunmas iyi paray

kalpa çevirmez Nasl ki kalp paray da iyi yap-

maz. Bunun gibi hak ile bâtl arasnda yaknlkolmas, yani bir ilim içinde kark olarak zik-

redilmi olmas bâtl hak yapamaz. te felsefe-

nin âfeti ve, zarar hakknda anlatmak istedii-

miz bu kadardr.

*** ,

TALM MEZHEB LE GALESNE DARFelsefe ilminden, onu örenip anlatmaktan,,

tenkid edilmesi lâzm gelen yerleri tenkidetmek-

[1] Yani bilgisi, halkn zihnini kartrmadan on.

lara felsefenin iyi taraflarn anlatmaa kâfi ise bunu?

esirgememelidir.

Page 46: Imam Gazali - El Munkızu Min Ad  Dalal_text.pdf

>

O-

S

°2

C gd- fi*

«so-r-

O «p sr

p>° S»D- oa. o

«

s. S-

s .B

re* D | 2. F S i

ts d « -o » h « tt2 s: ; S* s* g s £l:

• f S | r I i."0

nPcr

o-

pDP3S)

P

P>

BM CAo

y> ^ Sp

Cu(t

a*

N

5 S rt M ?r 2

- 1 î i

o- 2-

V-o

ccB1=

s

D

S ! •& i*t S B & 8 * 19 D

| § 6B W

Z B

e: »p> M

o »D DI

' t£P >T)H

«fi O

p S ** B s

e S- 5 5' s g

i

Da*

' «S. 5 S t h

6!S" g C: «

S E. « ^ s * s

i . I s; s.1 | t» ? t

p

2 <• mB pî »-a

n O:

CT5<— •

a*oCJOt

c

p n

5. &

Q Br

C/S

2 ° sr 3

fi « e*O- ^

P p

2. 3.

„. ° 2.

|> S c §g C: PP r» ^rt QD S D

s 5 e

I >

c gR N Mî

s: r s

5- =P

P N)

e- S-

rt fD P -D- 7T g

» 0 ^ -^ - 1 ?O- P

P HP *

OO* CTQ«

I

1 1 fi*

S» 1 B* t*P O- M H ûy S H fVt

N 00c » ^ p" O

cr ot W i

_ p> c 5L

Page 47: Imam Gazali - El Munkızu Min Ad  Dalal_text.pdf

EL-MUNKIZU MtN-AD-DALÂL 45.,.

'/

gibi karklklar, üpheler dolaysiyie mezhep-

lerini müdafaadan âciz kalrlard, dedi. Bu söz

bir cihetten dorudur. Ahmet lbni Hambel [l},

mutezileyi red hakknda bir kitap yazan «Hâris-i

Muhasibi» {2} ye iyi yapmadn söyledi. Haris;

— Bid'ati reddetmek farzdr.

dedi. Ahmet:— Evet, fakat sen ilkin üphelerini anlattn,

sonra cevap verdin. Mütalea edenlerin bu üphe-

lere zihni taklp verdiin cevaba iltifat etme-

mesi, yahut verdiin cevabn hakikî mânasn

anlamamas varittir.

Cevabn verdi. Ahmedin dedii dorudur,,

eer bahsedilen üphe yaylmam ve öhret bul-

mamsa. Fakat üphe yaylmsa ona cevap ver-

mek vaciptir. Cevap vermek için de evvelâ üp-

heyi anlatmak lâzmdr. Evet oolarn ehemmiyet

vermedikleri üphelere fazla ehemmiyet verme-

meli. Ben de böyle hareket ettim. Ben, üpheleri,

evvelce «taiimiye» çilere katlp onlarn mezhebini^

benimsemi olan, sonra bana gelip gitmiye ba-

hyan birisinden iittim. «Onlar mezheplerini red-

deden musanniflere gülüyorlar, çünkü bu mu-

sannifler hâlâ onlarn delillerini anlyamamlar.»

dedi, bana o delilleri zikretti ve onlardan hikâye

etti. Asl delillerinden gafil olduumu zannet-

fl] Hambelî mezhebinin imam.

[2] Basrah mehur bir mutasavvftr. Cüneydi Ba£

dadînin amcasdir. Vefat: 243

Page 48: Imam Gazali - El Munkızu Min Ad  Dalal_text.pdf

.,â4L EL-MUNKIZU MN-AD-DALÂL -"46

melerine nefsim raz olmad. Bunun için onu

zikrettim. Delilleri iitip de anlamadim san-

malarna da gönlüm raz olmad. Bunun için de

üpheyi anlattm. Demek istiyorum ki evvelâ

üphelerini imkânn son haddine kadar açkladm.

Sonra fesadn gösterdim. Hulâsa: mezheplerinin

esas, sözlerinin kymeti yoktur. Eer cahil dostun

kötü yardm olmasayd o bid'at zayfl ile be-

raber bu dereceye kadar öhret bulmazd Fakat

taassubun iddeti, hakk müddafaa edenleri yap-

lan münakaalarn balangcnda niza' uzatmaa,

onlarn her dediini red ve inkâr etmee sevk

etti «Talim ve muallime ihtiyaç vardr», tHer

muallim ie yaramaz. Belki masum muallim lâ-

zmdr.» yolundaki dâvalarn reddettiler. Fakat

«Talime ve muallime ihtiyaç vardr» dâvasnda

talmiyeciler hakl çktlar. Bu davay reddeden-

lern sözü hükümsüz kald. Baz kimseler buna

aldandlar. Sandlar ki bu c,ht«t onlarn mezhep-

lerinin kuvvetinden ve muhaliflerin mezhepleri- -

nin zayflndan ileri geliyor. Halbuki bu,

hakka yardm edenin zayflndan ve yardmyoHyle yapmayi bilmediinden ileri gelmitir.

Bunu anlyamadlar. Dorusu udur ki bir mual-

lime ihtiyaç vardr ve bu muallimin masum ol-

mas gerektir. Bunu itiraf etmek lâzmdr. Fakat

bizim masum muallimimiz Hazreti Muhammeddir.

-(Allann selâm ona olsun) Onlar:

— Hazreti Muhammed vefat etmitir.

Derlerse biz de:

Page 49: Imam Gazali - El Munkızu Min Ad  Dalal_text.pdf

EL-MUNKIZU MN-AD-DALÂL 47

— Sizin mualliminiz de gaiptir £l).

Deriz. Onlar:— Muallimimiz insanlar doru yola davet

<edecek rehberler yetitirdi ve her tarafa gönderdi.

Rehberler ihtilâfa düerlerse, yahut bir mükül

karsnda kairlarsa kendisine müracaat etmele-

rini beklemektedir.

Derlerse biz de:

— Bizim muallimimiz de rehberler yetitirdi

<vti her tarafa gönderdi, öretmedik bir ey b-

rakmad. Cenab Hk Kur'an Kerimde: «Bugün

size dininizi ikmal ettim» buyurmutur. Her ey

öretildikten sor ra muallimin vefat etmesi zarar

vermez. Nasl ki ortadan kaybolmas zarar ver-

miyor, deriz.

Çözülmesi gereken bir mesele kald. Bu reh-

berler iitmedikleri hususlarda nasl hükmederler?

Nas ile £2] mi? Bu, olamaz. Çünkü o husus içm

[1] iiler, Hazreti Peygamberden sonra imam (yani

Halife) olmak Hazreti Alinin hakkdr; ondan sonra bu

hak onun evlâdna geçer, derler. Bu suretle imam tanlan

on iki zat vardr On ikinci imam Muhammed Mehdi,

babas Hasan- Askerî öldüü zaman ortadan kayboldo.

Ahir zamanda meydana çkacan bekliyorlar. Fakat

yukarda bahsedilen imamlar hakknda !îi zümreleri

arasnda ihtilâf var. Burada (talimiye) dediimiz zümre,

altnc imam Cafer i Sadk'tan sonra dier îiler gibi

onun ikinci olu Musa Kâzm deil, kendinden evvel

31mü olan büyük olu smaili imam tandlar Bu su-

retle onlara tsmailiye ad verilmitir. Kendilerini îi

telâkki etmezler. mamlarnn ne suretle meydanda ol-

anadma dair vazh malûmat elde edilemedi.

[2] Ayet. hadîs.*

Page 50: Imam Gazali - El Munkızu Min Ad  Dalal_text.pdf

EL-MUNKZU MN-AD-DALÂL

nas yoktur, içtihat ve rey ile mi? Aradaki ihtilâf

da buradadr. Deriz ki:

Hazreti Peygamber tarafndan Yemene gön-

derilen Muazn yapt gibi yaparlar. Mesele

hakknda nas varsa onunla, yoksa içtihat ile

hükmederler.

Daha dorusu onlarn (daî) lerinin £l}

imamdan uzaklaarak dounun en uzak yerine

gittikleri zaman yaptklarn yaparlar. Onlar (dai-

ler) daima nas ile hükmedemezler. Çünkü naslar

mahduttur. Tükenmiyen vak'alar tamamiyle gös-

termez, icap eden/her vak'ada uzun mesafeleri

yürüyerek imamn bulunduu ehre gidip sormak

da mümkün deildir. O vakte kadar, meseleyi

sormu olan kimse vefat etmi olabilir. Bu tak-

dirde oraya kadar gidip gelmek bir fayda temi»

etmi olmaz. Birisi kblenin hangi tarafta oldu-

undan üpheye düse kendi içtihad ile (ara-

trarak) hangi tarafta olduuna hükmeder ve o*

tarafa doru namaz klar. Baka yol yoktur. Çün-

kü kbleyi örenmek için imamn bulunduu mem-

lekete gitse namaz vakti geçer. O halde içtihada

binaen kbleden baka bir tarafa doru namaz kl

mak caiz olur. öyle bir esas kabul olunmu-

tur: içtihadnda hatâ etmi olan bir kimseye bir

sevap, isabet edene iki sevap vardr, içtihada

bal bütün meselelerde hüküm böyledir. Fakire

zekât vermek ii de böyledir. Çok kere insan,

zengin olduu halde maln saklyarak kendini

[1] Daî: Talimiye mezhebinde balk bu mezhebe

davet etmiye vazifeli kimse.(

.

Page 51: Imam Gazali - El Munkızu Min Ad  Dalal_text.pdf

.EL-MUNKZU MN-AD-DALÂL 49

fakir gösteren bir kimseyi fakir zanneder, ona

2ekât verir. Bundan dolay muaheze olunmaz.

Hatâ etmi olsa bile... Çünkü insan ancak kendi

zannna göre muaheze olunur.

Burada talimiyeci dese ki:

— O adamn muhalifinin zann da kendi

zann gibidir.

Deriz ki:

- — nsan kendi zannna uymakla memurdur.

Kblenin hangi tarafta olduunda üpheye düenbir kimse kendi zannna uyar. isterse bakas ken-

disine muhalefet etsin.

Buna kar da dese ki:

— Amelde £l} mukallit olan kimseler EbuHanife'ye, afiî'ye ve dier müçtehidlere uyarlar.

Derim ki:

— Kblede üpheye düen kimse, reyleri bir-

birine uymayan birkaç içtihat sahibi arasnda

kalsa ne yapar? O reylerin sahiplerinden hangi-

sinin daha faziletli, kble hakkndaki delillere

daha âlim olduuna kendi içtibadiyle hükmeder

ve onun içtihadna uyar. Mezhepler hakknda da

böyle yapmak zarurî olur ki yine kendi içtihad-

na uymu olur demektir.

Peygamberler, imamlar ilimleri olduu halde

bazan hatâ ederler. Peygamberimiz • Allahn

selâm ona olsun . buyurmu ki «Ben zâhire göre

[1] Amel, itikat karldr. Bedenle yaplan iler

ve ibadetler demektir.

4

Page 52: Imam Gazali - El Munkızu Min Ad  Dalal_text.pdf

50EL-MUNKZU MN-AD-DALÂL

hükmederim. Kaiblerde sakl cihetleri Allah bi-

lir.» Yaai ben ahitlerin sözlerinden hâsl olan

galip zanna göre hükmederim. Bazan ahitler

hatâ ederler.

Böyle içtihada tâbi meselelerde peypamber-

ler dahi yanlmaktan kurtulamazlar. O halde

yanlmamak bizden nasl beklenebilir?

Burada (ehl i talim) in iki sorusu vardr:

Birisi udur:— tçtihad meselesi, içtihada tâbi meseleler-

de doru olabilir. Fakat itikada ait esaslarda

doru olamaz. Çünkü bunda yanlan mazur sa-

ylmaz. O halde böyle meselelerde ne yaplr?

Derim ki:

— Akaid esaslar Kur'ant Kerimde ve hadîs-

lerde zikredilmitir. Geriye kalan tafsillerde

ve niza'l meselelerde hakikat, «ksças- müstakim»

yani doru mizan ile tartlarak anlalr. Kstas

müstakim dediim ey, Cenab Hakkn kendi

kitabnda zikrettii be esastr ki onlar «Kstas-

1

Müstakim» adndaki kitabmda anlattm.

Talimiyeci dese ki:

— Hasmlarn bu mizanda sana muhalefet

ediyorlar.

Derim ki:

— Bu mizan anlaldktan sonra ona muha-

lefet edilemez. îzah edeyim: Ehli talim muhale-

fet edemez; çünkü onu Kur'andan aldm, Kuk-

andan örendim. Mantkçlar muhalefet edemez;

çünkü mantkta gösterilen artlara uygundur,

Page 53: Imam Gazali - El Munkızu Min Ad  Dalal_text.pdf

EL-MUNKZU MN-AD-DALÂL gl

snuhalif deildir, timi kelâm âlimleri muhalefet

«demez; çünkü nazarî meseleleri ispat eden de-

iiller hakknda anlattklar cihetlere uygundur,

ilmi kelâm meselelerinde hak bu veçhile mey-

dana çkar.

Buna kar da:

— Elinde böyle bir mizan varsa niçin halk

arasndaki ihtiâf kaldrmyorsun? dese.

Derim ki:

— Beni dinleseler aralarndaki ihtilâf kal-

drrm. htilâf kaldrmak yolunu «Kstas Müs-

takim» kitabnda bildirdim. Dikkatle oku ki hak

olduunu bilesin. Halk onu dinledii takdirde

aralarndaki ihtilâf kesin surette kaldracam.anlarsn. Fakat onlarn hepsi dinlemiyor. Ancak

bir zümre dinledi, aralarndaki ihtilâf kaldrdm

Senin imamn (talimiyecilerin imam), halk ken-

disini dinlemedii halde, aralarndaki ihtilâf zorla

kaldrmak istiyor. Peki, imdiye kadar niçin kald-

aramad? imamlarn ba olanHazreti Ali bile -Al-

lah ondan raz olsun-ihtilâf kaldramad. Niçin?...

Bir de senin imamn bütün halk zorla kendini

dinlemeye mecbur edebileceini iddia ediyor. Ohalde bugüne kadar niçin zorlamad. Hangi gü-

ne brakt? Onun halk kendi tarafna davet

«tmesi, ihtilâf ve muhalifleri çoaltmaktan baka

bit netice vermedi. Halk arasndaki ihtilâf; kan

dökmee, ehirleri ykmaa, çocuklar öksüz b-

rakmaa, yol kesmee, mallar yama etmee

sebebolmasn diye korkuluyordu, ite sizin ihtilâf

Page 54: Imam Gazali - El Munkızu Min Ad  Dalal_text.pdf

52EI^MUNKZU MN-AD-DALÂL

-

kaldrmanzn iyi neticesi olarak ( !) dünyada öyle

haller zuhur etti ki misli görülmemitir fi}»

Yine dese ki:

— Halk .^arasndaki ihtilâf kaldracaniddia ediyorsun. Birbirine uymyan mezhepler,,

karlkl ihtilâflar arasnda aran bir kimseye

seni dinleyip hasmna kulak vermemesi lâzmgelmez. Sana muhalefet eden birçok hasmlarn

vardr. Seninle onlar arasnda ne fark var?

îte bu onlarn ikinci sorusudur. öyle cevap

verilir:

— Bu, soru evvelâ senin aleyhine döner;

çünkü o arm adam kendi tarafna davet

etmek istersen cSenin, muhalifinden daha iyi

olduun ne ile sabittir? Halbuki ilim ehlinin

çou sana muhaliftir» diyecek. Buqa nasl cevap

vereceini merak ediyorum. «Benim imammhakknda (nas) vardr. ££}» mi diyeceksin? Nasdâvasnda seni ne zaman tasdik eder. Çünkü,

o, nass Peygamberden iitmemitir. Bunu ancak

senin iddia ettiini iitiyor. Halbuki ilim eshab

bu hususta senin yalan söylediini kabulde mu»

tabk kalmlardr. Haydi o adam nassa ait dâ-

van kabul etti diyelim. Eer asl nübüvvette

(peygamberlikte) yani «nübüvvtt var m, yok

mu?» meselesinde arp:

[1] Talimiyeciler tarafndan yaplan zulümlere ia-

rettir. Tafsilât tarih kitaplarnda yazldr.

[2] Talimiyeciler, Hazreti Alinin ve evlâdnn imam»l hakknda baz hadîsler bulunduunu rivayet ederler»

Page 55: Imam Gazali - El Munkızu Min Ad  Dalal_text.pdf

EL-MUNKZU MN-AD-DALÂL 53

«Farzedelim ki seoin imamn bana kar

Hazreti Isann mucizesi ile sözünü teyide kalk-

sn, hakk söylediine delil olarak «Ben baban

diriltirim» desin ve hakikaten baban diriltsin,

bunun üzerine bana hakl olduunu söylesin.

Oaun doru söylediini ne ile kabul ederim?

Halkn hepsi bu mucize ile Hazreti îsann do-

tu söylediini kabul etmedi. Bu mesele üzerine

<>yle güç sualler sorulabilir ki aklî delilden ba-

ka bir ey ile cevap verilemez. Aklî delillere de

sence itimat olunmaz.

Sihrin mahiyeti ve"mucizeden fark anlal-

«ndkça ve Cenab Hakkn kullarn dalâlete

düürmiyece£[l} bilinmeditcçe mucizinin do-

rulua delâlet edecei anlalamaz. Allah kulla-

rn dalâlete sevk eder mi? suali ve buna cevap

•vermenin güçlüü mehurdur.»

E>ese, bütün bu itirazlara ne suretle cevap*

serilir? Hlbuki senin iddia ettiin imam ken-

disine uymak hususunda muhalifinden daha uy-

gun deildir. Bu itirazlar karsnda ister istemez

inkâr etmekte olduu aklî delillere müracaat

«der. Bu takdirde hasm onunkinden daha açk

delillerle dâvasna kuvvet verir.

Görülüyor ki bu , ikinci sualleri öyle bir

tarzda aleyhlerine döndü ki (talimiye) taifesinin

[1] Kur'an Kerimde «Tanr istedii kulunu doru

yoldan ayrr, istediini doru yola götürür.» mânasnda

bir âyet vardr. Tanrnn kullarn doru yoldan ayrma-

s, tartma konusudur. Burada bu cihete iaret edilmitir.

Page 56: Imam Gazali - El Munkızu Min Ad  Dalal_text.pdf

-

54 EL-MUNKZU MN-AD-DALÂL

eskileri ve yenileri hep bir araya gelseler, bunacevap vermee .urasalar baaramazlar.

Onlarn bu ikinci 'suallerinin ortala yay-d fesada, ilmî ehliyetleri zayf birtakm kim-

selerin onlarla tartmaya tutumalar, anlatt-mz bu sualin aleyhlerine çevirme cihetini brakpcevap vermee kalkmalar sebebolmutur. Ce-

vap vermiye kalkmak, sözü uzatmak demektir.

Maksat arzu edildii veçhile çabuk anlatlamaz.

Bu sebeple hasm cevaptan aciz brakmaya yara-

maz.

-Birisi dese ki:.— Suali aleyhlerine çevirmek suretiyle on-

lar susturmak ciheti anlald. Fakat bu sual-

lerine cevap da verebilir mi?

— Evet derim, eer bahsolunan aknadam «Ben hayrette kaldm», derse ve hayrette

kald m esri ey i tâyin etmezse ona denir ki «Sen

bir hasta gibisin ki ben hastaym, diyor, fakat

hastalnn ne olduunu söylemiyor. Yalnz ba-

na ilâç veriniz, diyor. O hastaya denir ki dün-

yada mutlak hastala ilâç yoktur, ilâçlar mu-ayyen hastalklar için verilir. Baars, ishal ve

saire gibi...» Hayrette kalm olan kimse deböyledir. Hangi meselede hayrette kaldn tayin

etmelidir. Tâyin ederse yukarda bahsettiim bemizan ile tartarak hakikati kendisine anlatrm,,

O mizanlar ki kim onlar lâykiyle anlarsa do-ru olduklarn kabul eder. Onlarla tartlan he*

meselede kendisice kanaat gelir. Htm mizan»

Page 57: Imam Gazali - El Munkızu Min Ad  Dalal_text.pdf

• EL-MUNKZU MlN-AD-DAlAL .

gg

hem de tartnn doru olduunu anlat. Nasl ki

bîr hesap ilmi örencisi hem hesab, hem de ö-retmenin hesap bildiini ve doru yaprn an-

lar. Bu ciheti «El - kstas» kitabnda yirmi yaprak

kadar tutan sözlerle açkladm. Dikkat olunsun!

imdi maksadm onlarn (talimiyecilerin) mez-

heplerinin fasit olduunu anlatmak deildir. Buciheti ilkin «Eimüstazhiri» kitabnda, sonra on-

larn Badatta bara anlatlan bir sözüne cevap

olarak yazdm «Hüccet . ül - bak» kitabnda,

üçüncü defa Hemedan'da bana anlatlan bir' söz-

lerine cevap olarak yazdm on iki fasladan

ibaret cMufassal.ül hilaf» adndaki kitapta, dör-

düncü defa olarak Tus'ta bana söylenen birta-

kim çürük fikirlerine cevap olarak yazdm cet

el eklindeki «Kitap - üd . derec» adl eserimde,

beinci defa olarak da bal bana bir kitap

olan, gayesi bilgilerin mizann göstermekten ve

bu mizanlar iyi anhyan bir kimsenin ayrca bir

imama uymas lâzm gelmiyeceini anlatmaktan

ibaret olan «El kstas» kitabnda zikrettim. Bura-

da maksadm unu anlatmaktr ki bu adamlardan,

insan kark ve karanlk fikirlerden kurtaracak

bir ifa beklenemez. Bunlar imam tâyini husu-

sumda delil göstermekten âcizdirler. Uzun müd-

det onlar denedik. Talime ve masum muallime ih-

tiyaç bulunduu hakkndaki iddialarn tasdik et-

tik. mam, onlarn tâyin ettii zat olduunu kabul

eder göründük Sonra «Bu masum imamdan ne ö-rendiniz?» diye sorduk. Bu hususta aklmza ge-

Page 58: Imam Gazali - El Munkızu Min Ad  Dalal_text.pdf

g6EL-MUNKZU MN-AD-DALÂL

*

len bazuraükülleri onlara anlattk. Mükülleri-

jnizi çözmek öyle dursun anhyamadlar bile-

Kendi acizlerini görünce ii gaip imama havale

ettiler. «Gidip ondan sormak lâzm» dediler.

Gariptir M bunlar muallimi aramak ve onu bu*

larak kurtulua kavumak fikriyle ömürlerini

boa harcadlar. Ve ondan hiçbir ey örenme-

diler. Pislie bulam bir insan gibi ki su arya-

rak yorulur. Suyu bulunca da kullanmaz, yine pisli-

e bulam olarak kalr. Bunlardan bazlar imam-

dan örenilmi baz bilgileri olduunu iddia eder.

Anlattnn hulâsas Fisagorun bozuk felsefesin-

den ibarettir. Fisaor en eski felsefecilerden biri-

dir. Mezhebi felsefe mezheplerinin en kötüsüdür.

Aristo reddetmitir. Hatta çok zayf bulmu ve

rezil etmitir. (Ihvan us safa) adndaki kitapta

anlatlan felsefe budur. Hakikatte bu, felsefenin

en mânâsz ksmidir. Taaccüp olunur ki baz.

kimseler ömürleri boyunca' ilim tahsili yolunda

yorulurlar. Sonra böyle çürük ve bozuk ilimlerle

kanaat ederler. Ve zannederler ki ilimlerden

maksat ne ise onun. en yüksek derecesine nail

olmulardr. Bunlar da tecrübe ettik, zahir ve

bâtnlarna dikkat ettik. Gayeleri cahil halk,.,

akl zayf olanlar muallime ihtiyaç bulunduuna

inandrmak, «Muallime ihtiyaç yoktur» diyenlere

kar kuvvetli ve susturucu sözlerle mücadele

etmektir. Birisi cmuallime iltiyaç vardr» diye

onlardan birine uyar gibi görünse ve «Muallim-

den örendiini anlat, onun taliminden bizi

Page 59: Imam Gazali - El Munkızu Min Ad  Dalal_text.pdf

EL-MUNKZU MÎN-AD-DALÂL 5T

de faydalandr.», dese» duraklar. «imdi mademki sözümü kabul ettin, muallimi ara. Benim mak-

adm yalnz bu idi.» Tarznda cevap verir. Çün-

kü bilir ki baka eyler söylemeye kalksa rüs*

•vay* olacak, en ufak bir kark meseleyi çözmek-

ten âciz kalacak. Hattâ çözmek öyle dursun onuanlamaktan bile âciz kalacak. îte onlarn hakiki

halleri budur. Tecrübe et, kendilerinden nefret

«dersin. Biz tecrübe ettik ve onlardan el çektik.

MUTASAVVIFLARIN TARÎKINA DAR

Bu ilimlerin tetkikini bitirdikten sonra bü-

tün himmetimle tasavvuf tarikim tetkike bala-

dm. unu anladm ki bu tarik ancak ilim ve

amelin ikisiyle tamamlanyor. Mutasavvuflarn

ilmi, netice itibariyle nefse ait geçitleri atlatmak,

tan, onun kötü ahlâkiyle fena vasflarndan ken-

dilerini uzaklatrmaktan ibarettir. Bu suretle in-

san, kalbini AUahn gayri eylerden boaltr, onu

Tanrnn zijpyie bezer. Tasavvufun bu ilim ci-

heti bana amelden daha kolay geldi. Bu sebeple

evvelâ mutasavvflardan Ebu Talip-il-Mekki'nin

(Kut-üi.kulûb/adndaki kitabn, Hâris-i Muhasi-

bi'on kitaplarn, Cüneyd, ibiî ve Ebu Yezid-i

Bistamî ve saire gibi büyük mutasavvflardan

nakölunan sözleri ihtiva eden kitaplar mütalaa

etmek suretiyle bu ilmi tahsile baladm- Bu zat-

larn ilmî maksatlarnn özüne vakf oldum. Ta-

savvuf tarikinin örenmek ve iitmekle tahsili

Page 60: Imam Gazali - El Munkızu Min Ad  Dalal_text.pdf

58EI^MUNKZU MÎN-AD-DALAL

mümkün olan ciherini tahsil ettim. Anladm ki bü-

yük mutasavvflarn elde etmek istedikleri gaye

örenmekle deil; tatmak, yaamak, hal ve sfat

lan deitirmek suretiyle elde edilir. Shhatin ve

tokluun tariflerini, sebeplerini, artlarn ören-

mekle salam olmak, tok olmak, arasnda ne

kadar büyük fark var! Kezalik sarholuun «mi-

deden yükselen buharn dima istilâ etmesinden?

hasl olan bir haldr » tarzndaki tarifini bilmek-

le sarho olmak arasnda da büyük fark vardr.

Hakikatte sarho sarholuu tarif edemez. Fakat

sarho olmutur. Ona dair hiçbir bilgiye sahip

deildir. Ayk, sarholuu tarif eder, levazmn

bilir. Halbuki kendisinde sarholuk yoktur. Bir

tabip hasta iken shhatin tarifini, sebepleriir

ilâçlarn bilir; halbuki o anda shhatini kaybet-

mitir, ite bunun gibi zühdün (dünyadan yüz

çevirmenin) hakikatini, artlarn, sebeplerini,

bilmenle zahid hayat yaaman; nefsi dünyadan

vazgeçirmen arasnda da fark vardr, iyice anla-

dm ki mutasavvflar iyi hallere sahiptirler, kuru-

sözlerden uzaktrlar. Bu meslekte ilim yoluyla

örenilmesi mümkün olan tahsil ettim. Benim

için iitmek ve örenmekle elde edilemeyip ancak

tatmakla, o yolun adam olmakla elde edilebi-

lenden baka bir ey kalmamt. er'î ve akil

ilimleri iyice kavramak için lâykyle örendiim

ilim branlar ve sülük ettiim meslekler bana

Allaha, nübüvvete (peygamberlie) ve kyamet

gününe üphe götürmez bir iman vermiti. ma-

Page 61: Imam Gazali - El Munkızu Min Ad  Dalal_text.pdf

EI^MUNKZU MÎN-AD-DALÂL

om bu üç esas, muayyen ve mücerret bir

delil ile deil, belki sayraya gelmiyen sebepler,

karineler ve tecrübelerle kalbimde salam yer-

lemiti. Bende u kanaat hasl olmutu ki ahi-

rette saadete kavumak için tek yol takva (gü-

nahlardan saknmak) ile yaamak, nefsi hava ve-

hevesinden menetmek yoludur. Bu hareketin bada bu gurur diyarndan (dünyadan) uzaklamak,

ahrete balanmak, bütün varlmla Allaha

yönelmek suretiyle dünyadan kalbin ilgisini kes-

mekti. Bu da ancak makamdan, maldan yüz

çevirmek, insan yüksek gayelerden,alkoyan

meselelerden, alâkalardan kaçmak ile tamam ola-

bilirdi. Sonra kendi durumumu gözönüne getir-

dim. Baktm ki dünya alâkalarna dalmm. Bu.

alâkalar her taraftan beni çevrelemiler. Yapt-

m ileri düündüm. En güzeli tedris ve talim

idi. Bunda da ahirete pek menfaati olmyan

ehemmiyetsiz bir takm ilimlerle megul oldu-

umu gördüm. Tedristeki niyetimi yokladm.

Onun da Allah rzas için olmadn; mevki

sahibi olmak, an ve eref kazanmak arzusundan

ileri geldiini anladm. Uçurumun kenarnda

bulunduuma, vaziyetimi düzeltmee uramaz-

sam atee yuvarlanacama kanaat getirdim. Bir

müddet hep bunu düündüm. Henüz ihtiyarma

sahiptim. Bir gün Badatdan çkmaa, o haller-

den kurtulmaa kat'î karar verirdim ; ertesi gün

bu karardan vazgeçerdim. Kararszlk içinde idim.

Bir sabah ahiret isteine meyi ve arzum kuvvet

Page 62: Imam Gazali - El Munkızu Min Ad  Dalal_text.pdf

60EL-MUNKZU MN-AD-DALÂL

bulsa akam üzeri muhakkak dünya arzulan bir

ordu gibi üzerime saldrarak o arzuyu datrd.Dünya arzulan zincir gibi beni makam ve mevkie

doru sürüklüyordu. îman münadisi de £l} söyle

seslenirdi:

— Göç zaman gelmitir, ömrün sona ermek

üzeredir. Önünde uzun ahiret seferi vardr. im-

diye kadar edindiin amel ve ilim hep riya ve

gösteriten ibarettir. imdi ahirete hazrlanmazsan

ne zaman hazrlanrsn? Dünya alâkalarn imdi

kesmezsen ne zaman kesersin?9 S • «

'

Bu srada içimde evvelki arzu yeniden uya-

nr. Badattan firar etmek karar kuvvet bulur-

du. Bu sefer eytan gelerek öyle derdi:

— Bu sana arz olmu bir hastalktr. Sa-

kn itaat edeyim, deme. Çünkü çabuk zail olacak

bir haldir. Eer ona uyarak bugün içinde bulun-

duun yüksek mevkii, kimsenin bozmaya imkân

bulamyaca muntazam hayat, hasmlar tarafn-

dan ihlâl edilmek tehlikesinden uzak maieti

terkedersen ihtimal birgün nefsin onu arzu eder»

fakat ona bir daha kavumak müyesser olmaz.

48 8 Senesi Recep ayndan itibaren alt ay

kadar dünya arzulan ile ahiret düünceleri ara-

snda kararsz kaldm. Bu Recep aynda i ihti-

yarî olmaktan çkt. îztirar mevkiine dütüm.

Çünkü Cenab Hak dilime bir kilit vurdu, ted-

[J] Münadi: Halk herhangi bir eyden haberdar

<©tmek için yüksek ses ile baran kimse.

Page 63: Imam Gazali - El Munkızu Min Ad  Dalal_text.pdf

EL-MUNKIZU MN-AD-DALÂL. 6y

tisi yapamyacak surette baland. Talebemi

memnun etmek için bîr gün olsua ders vermiye

nefsimi zorladm, fakat dilim bir kelime dahi

söyleyemezdi, Buna muktedir olamyordum. Sonra

dilimdeki bu tutukluk kalbime bir hüzün' verdi.

Bu hüznün tesiri ile midemde hazm kuvveti

kalmad. Yemekten, içmekten kesildim. Kandra-

cak kadar su boazmdan geçmiyordu. Bir lok-

may hazmedemiyordum. Bu yüzden bütün bede-

ni kuvvetlerim zayf dütü- Doktorlar, ilâcn

bana fayda vereceinden ümit kestiler. Dediler

ki; «Bu, kalbe arz olmu bir haldir; oradan

mizaca sirayet etmitir. Kalbe arz olan büyük

elem zail olmadkça ilâçla iyiletirmeye imkân

yoktur.» Aciz içinde kaldm, irademin tama-

miyle elden gittiini görünce çaresiz kalm bir

kimsenin ilticas suretinde Allaha iltica ettim.

Çaresiz kullarnn duasn karlksz brakmyanAllah beni kurtard. Mevki, mal, aile, evlât ah-

bap gibi eylerden yüz çevirmeyi bana kolayla-

trd. Mekke'ye gitmek kararnda olduumu söy-

ledim. Halbuki içimde am'a gitmek arzusu var-

d. Halife ve bütün beni sevenler amada ikamet

etmek arzusunda olduumu örenmesinler diye

hakikati sakladm. Bir daha dönmemek üzere

Badadan çkacam «Lâtif hileler» denilen

kapal sözlerle belli etmemeye çaltm. Bütün

Irak âlimlerinin tenkidine hedef oldum. Onlarn

içinde bütün bu eylerden yüz çevirmemin dinî-,

bir sebepten ileri geldiini kabul edecek bir.

Page 64: Imam Gazali - El Munkızu Min Ad  Dalal_text.pdf

EL-MUNKZU MIN-AD-DALÂL

kimse yoktu. Zannediyorlard kî içinde bulundu-

um mevki dinin en yüksek mevkiidir. Bilgileri

ancak bu anlaya müsaitti. Sonra halk birtakm

tahminler içinde ard kald. raktan uzak olan

kimseler bunun memleketi idare eden büyüklerin

arzularndan ileri geldiini zannediyorlard. Bu

büyüklere yakn olanlar da onlarn beni brak-

mamak için nekadar uratklarn, yaptm be-

enmediklerini, benim de onlardan yüz çevirdi-

imi, sözlerine kulak vermediimi görüyorlard.

«Bu, Allahtan gelmi bir itir. Ehli Islama ve

ulema zümresine göz dedi. Bunun baka türlü

sebebi olamaz.» diyorlard.

Badaddan ayrldm. Yanmdaki mal dat-

tm. Benim ve çocuklarmn nafakasna yetecek

kadarn braktm. Irak mal, müslümanlara vakf

olduundan böyle ilere ayrlmas caizdir. Dün-

yada bir âlimin kendi çocuklar için ayrabile-

cei bundan daha iyi mal görmedim. Sonr am'a

vardm, iki seneye yakn bir zaman orada otur-

dum. Tasavvuf kitaplarndan örendiim veçhile

nefsimi fena hallerden temizlemek, ahlâkm dü-

zeltmek, Allah anmak için kalbimi tasfiye et-

mek gayesiyle vaktimi hep insanlardan ayr yaa

mak, riyazet çekmek, ibadetle megul olmak su-

retiyle geçirdim. Bir müddet am'daki Emevî Ca-

miinde itikâfa girmitim. Bütün gün Camiin mi-

naresine çkar, kapsn üzerime kilitlerdim. Soo-

zia Kudüse gittim. «Beyti Mukaddeste girdim.

Page 65: Imam Gazali - El Munkızu Min Ad  Dalal_text.pdf

EL-MUNKZU MN-AD-DAUU6g

Her gün «Sahratullah {i}» mevkiine girer veüzerime kapsn kilitlerdim.

brahim Halilullahn ziyaretinden fari ol-

duktan sonra hac farzn yerine getirmek, MekkeVe Medinenin bereketlerinden faydalanmak, Haz-reti Peygamberin kabrini ziyaret etmek arzusu

içimde uyand. Hicaza gittim. Daha sonra içim-

deki arzu ve çocuklarmn daveti beni vatanmaçekti. Herkesten ziyade dönmek fikrinden uzakiken oraya döndüm. Yine insanlardan ayr ya-

amay ihtiyar ettim. Yalnz kalmaa ve Allahanmak için mâsivay (Allahtan gayr varlklar)

kalbimden çkarmaa çok haris idim. Zamannolaylar, çoluk çocuk derdi, geçim zorluu hu-

turumu kaçryor, yalnzlktan duyduum zevki

dozu) ordu. Ancak arasra yalnz yaamaktakitevki duyuyordum. Bununla beraber ondan ümi-dimi kesmiyordum. On sene kadar böyle devam•ettim. O yalnzlklar esnasnda bana o kadar çokeyler malûm oldu ki onlar tamamyle saymakmümkün deildir. Faydalanmak için u kadarnzikredeyim:

üphe götürmiyecek surette anladm ki mu-tasavvflar Allah yolunu tutan kimselerdir. On-larn gidii, gidilerin en iyisidir. Yollar yolla-

tn en dorusudur. Ahlâklar, ahlâklarn en te-

mizidir. Dünyadaki bütün akll insanlarn akl,

hakimlerin hikmeti, eriatn esrarna vakf olan

[1] Beyt-i Mukaddes'te birçok Peygamberlerin veAllah adamlarnn ibadet yeri olan bir kaya.

Page 66: Imam Gazali - El Munkızu Min Ad  Dalal_text.pdf

64' EL-MUNKZU MN-AD-DALÂL

âlimlerin ilmi, onlarn gidilerinden, ahlâklarn-

dan bir ksmn deitirmek, daha iyi bir hale

geçirmek itin bir araya gelse buna imkân bula-

mazlar. Onlarn dlarmdaki ve içlerindeki bü-

tün hareketleri ve durgunluklar hep nübüvvet

kandilinin ndan alnmtr. Yeryüzünde nü-

büvvet ndan baka aydnlanacak bir nur

yoktur. Elhasl: Bir tarikat ki ilk art olan te-

mizlii, kalbi tamamiyle mâsivadan temizlemek-

ten, namazdaki iftitah tekbiri mesabesinde olan

anahtar kalbin tamamiyle Tanry anmakla me-gul olmasndan, sonu tamamiyle nefsi Allann

varlnda yok etmekten ibarettir, bunun hakkn,

da baka ne denebilir?

Allahn varlnda yok olmann son mertebe

saylmas balangçta ihtiyar ve irade ile yapla-

bilen hallere nazarandr. Yoksa hakikatte bu„

tarikatn balangcdr. Bundan evvelki haller bu

yolun yolcular için sokak kaps ile evin asl

kaps arasndaki dehliz mesabesindedir. Tarika-

tta balangcndan itibaren keifler, müahedeler,

balar. Hattâ sâlikler uyanrken melekleri, pey-

gamberlerin ruhlarn görürler, sözlerini duyar-

lar. Onlardan birçok faydalar iktibas ederler.

Sonra bu tarzda ekilleri ve hayalleri görmekten

birtakm yüksek derecelere terakki etmek hali

gelir ki bunu sözle anlatmak imkân yoktur.

Kim o hali ifade etmek isterse sözünde, sakn

mak mümkün olmyan, açk hatâlar olur. Hulâ-

sa i Allaha o kadar yaklamak derecesine varr

Page 67: Imam Gazali - El Munkızu Min Ad  Dalal_text.pdf

EL-MUNKZU MN-AD-DALÂL ^

ki bir zümre Allaha hulul ettiini, bir zümre

Allah ile birletiini, bir zümre Allaha vâsl

olduunu tahayyül eder. Bunun hepsi de hatâ-

dr. Neden hatâ olduunu da cEl.maksad ül-aksa»

adndaki kitabmzda açkladk. Kendisinde bu

hal görülen kimse: «Hatrma getirmediim eyvuku buldu, iyi zanda bulun, iin hakikatim sor-

ma.» mânasndaki beyte uyarak fazla bir ey söy-

lememelidir.

Elhasl zevk ile vâkf olmayan kimse nübüv-

vetin hakikatini anlyamaz, sade ismini söyler.

Evliyadan sadr olan kerametler üphesiz ki pey-

gamberlerden ilk zamanlanda sâdr olan haller

dir. Hazreti Muhammedin .ona selâm olsun, kendi-

sine peygamberlik gelmeden evvel Hira danaçekilip Tanrs ile yalnz kalarak ibadet etmesi

de bu halin neticesidir. Hattâ Araplar «Muham-

med Rabbine âk oldu.» dediler. Bu bir haldi»

ki yolunu tutan onu zevk ile anlar. Zevkten na-

sibi olmyanlar onlarla (Sofilerle) musahabede

bulunursa tercübe ve iitme ile iman hasl eder.

Hallerin delâleti, ile bunu kesin olarak anlar.

Onlarla kalkp oturan kimse kendilerinden bu

iman istifade etmi olur. Onlar bir cemaattr ki

sohbetlerinde bulunan kimse dalâlette kalmaz.

Kendileri ile musahabede bulunmak erefinden

mahum kalan kimse «hya- ü-ulûm-id din»adnda

ki eserimizin cAcaib ül kalb» ksmnda zikretii

miz veçhile aklî delillerle bunun mümkün/oldu-

5

Page 68: Imam Gazali - El Munkızu Min Ad  Dalal_text.pdf

66EL-MUNKZU MÎN-AD-DALÂL

unu anlar. Bir hali, aklî delillerle tahkik et-

mek, ilimdir. O halin kendisi ile hallenmek zevk-

tir, iyi zannn tesiri altnda iitmek ve tercübe

etmekle kabul etmek imandr. Bunlar üç dere-

cedir. «Cenabi Hak iman edenlerinizi, ilme nail

olanlarnz daha vüksek derecelere yükseltir, {l}»

Bu zümrelerin ötesinde birtakm cahil kimseler

vardr ki bu halleri tamamca inkâr ederler. Böy-

le sözlere aarlar, iitirler ve alay ederler. «a-

lacak ey, bunlar ne hezeyanlar yapyorlar!»

derler. Cenab Hak bunlar hakknda Hazreti

Peygembere Kur'an Kerimde övle buyurmutur;

«Onlardan bazlar seni dinlerler, yanndan çk-

tklar zaman ilim sahibi olanlara, demin ne

söyledi? diye sorarlar, ite bunlar, kalbleri Al-

lah tarafndan mühürlenen, nefislerinin havasna

tâbi olan kimselerdir.»

Mutasavvflarn yolunda devam üzere yürü-

düümden doiav bana zarurî ilim ile nübüvvetin

hakikati ve hassas zâhir oldu. Bunun esasna

dair biraz malûmat vermek lâzmdr. Çünkü ba-

na çok ihtiyaç vardr.

nübüvvetin hakikatine ve bütüninsanlarn ondam faydalanmaa

muhtaç olduuna daîk.\

unu bilmelidir ki insan asl yaradlta bil-

gisiz, Allaho yaratt bütün âlemlerden habersiz

(1] Trnak iareti içine alman bu cümle ayeti ke-

rime tercümesidir.

Page 69: Imam Gazali - El Munkızu Min Ad  Dalal_text.pdf

EL-MUNKIZU MN-AD-DALÂL 67

alarak yaratlmtr. Bu âlemler çoktur. Saylar-

n Allabtan baka kimse bilmez. Nitekim Cenab

Hak Kur'an Kerimde «Rabbinin ordularn on-

dan baka kimse bilmez.» buyurmutur, insann

âlemden haberdar olmas idrak vastasiyle olur.

idraklerden her biri, insan onunla bir âleme

vâkf olsun diye yaratlmtr. ÂUmierden mak-

sadmz vatlklarn çeitleridir. losanda en evvel

lalk olunan dokunma hassesidir (duyu). Bunun,

la scaklk, soukluk, rutubet, kuraklk, yumu-

aklk, sertlik vesaire gibi varlklarn birçok

îcsmiarn idrak eder. Bu hasse renkleri, sesleri,

kat'iyen idrak edemez. Bunlar (dokunma) has-

sesine göre yok demektir. Sonra insanda görme

ihassesi yaratlr. Bununla da renkleri, ekilleri

idrak eder. Bu görme hassesine ait âlem, mah-

sûsat âlemlerinin en geniidir. Daha sonra in-

sanda iitme hassesi geliir. Bununla sesleri,

nameleri iitir. Nihayet ooda zevk yaratlr.

Mahsûsat âleminden daha ileriye geçecek çaa

gelince kendisinde temyiz Jcudreti halk olunur.

Bu yedi yana yaklat çadr. Bu çada var-

lnn baka bir durumuna girmitir. Bu zaman-

«la m hsûsat âleminden gayri eyleri de idrak eder.

Ba idrâk ettii eyler his âleminde bulunmazlar.

Daha sonra da baka duruma yükselir. Kendisinde

akl halk olunur. Onunla vacipleri, caizleri, muhal-

leri ve evvelki durumlarda kendisinde bulunm-

yan halleri idrak eder. Akln ötesinde bir durum

<daha vardr. O durumda insanda baka bir göz

Page 70: Imam Gazali - El Munkızu Min Ad  Dalal_text.pdf

<gEL-MUNKZU MN-AD-DALÂL

açlr. Onunla gayb, gelecekte olacak hâdiseleri

ve akln emedii baz eyleri göür. Temyifc

kuvveti mâkulât; his kuvveti temyiz kuvvetinir*

idrak edecei eyleri idrakten mahrum olduu

gibi akl da yukarda iaet edilen noktalan id-

rakten mahrumdur. Temyiz kuvvetine sahip bir

kimseye akln idak edebilecei bir ey söylense

kabul etmez. Olmaz bir ey telâkki eder. Bunun

gibi baz akl sahipleri nübüvvetin idrak ettii

eyleri kabul etmediler, olmaz bir ey telâkki

ettiler. Bu, cehlin kendisidir. Çünkü bu iddialara

için bir dayanak göstercme2er. Bu onJann va-

ramad, kendileri için yok olan bir durumdur»

Zannederler ki o durum esasen mevcut deildir»

Anadan doma kör tevatür ile iitmekle renkle-

rin ve ekillerin varlm öermemi olsa ilk

defa olarak kendisine, bunlardan bahsedilse bir

ey anlamaz ve kabule yanamaz. Tanr kullarn»

lütfederek onlara nübüvvet bassasjndan bir ör-

nek vermitir. Bu da uykudur. Uykuda olan»

kimse gaypten haberdar olur. Gelecekte olacak

bir eyi ya açk olarak yahut tâbir ile an] ala,

cak bir ekilde idrak eder. Bunu bir insan nef-

sinde tecrübe etmese ve kendisine «Baz insanlar

baygn bir surette ölü gibi düerler. Duygular»

iitmeleri, görmeleri zail olur ve bu halde gayb*

idrak ederler.» dense inkâr eder, bunun mümkün>

olmadn delil ile ispata kalkr: «idrakin se~

hepleri his kuvvetleridir. His kuvvetlen mey-

danda varken herhangi bir eyi idrak etmiyer*

Page 71: Imam Gazali - El Munkızu Min Ad  Dalal_text.pdf

. EL-MÛNKZU MN-AD-DALÂL 69

kimsenin o hislerin uyuuk olduu bir anda o

eyi idrak etmemesi elbette akla daha uygundur.»

-der. Bu bir kyastr ki hakikat ve müahede onu

yalanlyor.

Akl insanlarn hallerinden bir haldir. Bu

tal içinde kendisinde manevî bir göz açlr.

Onunla his kuvvetlerinin idrakten uzak kaldanâkulât çeitlerini görür. Bunun gibi nübüvvet

de bir haldir ki«o hal içinde insanda yine ma-

nevî bir göz hasl olur. Bu gözde bir nur var-

dr ki o nur ile gayb ve akln idrak edemiye-

«cei eyleri görür. Nübüvvet' hakknda ek ve

üpheve dümek ya imkânnda, ya vücut ve vu-

kuunda, yahut da muayyen bir ahsta husulünde

•olur. Mümkün olmasna delil, var olmasdr.

Yar olmas ise dünyada akl ile elde edilmesi

tasavvur edilmiyen birtakm bilgilerin varlile sabitttir. Tp ilmi, nücum ilmi gibi... Bun-

lardan bhseden kimse bilir ki bunlar ancak

Allahn ilham ve tevfik ile idrak olunur. Tec-

rübe yolu ile elde edilemez. Nücum ilmine ait

<>yle hâdiseler vardr ki ancak bin senede bit

kere vaki olur. Bunun hakknda nasl tecrübe

yaplabilir ? ilâçlarn hassalar da böyledir. Bu

delil ile anlald ki bu gibi akl ile idrak olu-

namyan eylerin idraki için de bir yolun bulun-

mas mümkündür. Nübüvvetten maksat da budur.

Çünkü nübüvvet ancak bundan ibarettir. Daha

dorusu akln idrak edecei eyler haricinde

kalan bu gibi eylerin idraki nübüvvetin hassa-

Page 72: Imam Gazali - El Munkızu Min Ad  Dalal_text.pdf

70EMHUNKZU MN-AD-DALÂL

I

1arndan ancak birisidir. Nübüvvetin bunda»

baka daha birçok bassalat vardr. Anlattmzcihet nübüvvet denizinden bir damladr. Onut

zikrettik; çünkü sende ondan bir örnek vardr.

O da uykuda idrak ettiin eylerdir. Sende tp*

ve nücum ilimlerine ait bu cinsten bilgiler der

vardr. Bu bilgiler peygamberlerin mucizesi ola-

rak meydana gelmitir. Akl sahipleri yalnz.'

ilim sermayesi ile buna asla yol bulamazlar. Nübüv-

vetin bundan baka hassalar tasavvuf tarikine

sülük etmekten hasl zevk ile idrak olunur»

Çünkü yukardaki nübüvvet hassasn ancak sen-

de mevcut olan örnek ile anladn. Bu da uyku*

dur. Bu örnek olmasayd onu tasdik etmezdin.

Peygamberde, sende örnei olmyan bir hassa,

varsa onu asla anlyamazsn. O halde nasl tas*

dik edebilirsin? Bir eyi tasdik etmek, onu an-

ladktan sonra olur. Bu örnek tasavvuf tarikinin*

balangcnda hasl olur. Sende bu örnekten ha-

sl olan miktar nisbetinde bir nevi zevk ve buna

kyas ile örnei hasl olmam hallere ait bir

nevi tasdik vücut bulur. Bu tek hassa asl nü-

büvvete iman etmek için sana kâfidir.•

Muayyen bir ahsn peygamber olup olmad-

nda ek edersen onun hallerini ya müahedeile, ya tevatür eklinde iitmekle örenmedikçe

sende yakn hasl olmaz..Sen tbb, fkh bilirsen

fakihleri, tabipleri; hallerini görmek, kendilerini

görmeden sözlerini iitmek suretiyle anlyabilir-

sin. Kezalik fkhtan ve tpdan bir miktar öre~

Page 73: Imam Gazali - El Munkızu Min Ad  Dalal_text.pdf

I - •

EL-MUNKZU MÎN-AD-DALÂL ?j

nip afiîoin ve Calinos'un kitaplarn mütalâa

ederek birinin fakib, dierinin tabip olduunu,

bakasn taklit ile deil, tahkik suretiyle anla-

makta güçlük çekmezsin. Onlarn haline dair

sende zarurî bir ilim hâsl olur. Bunun gibi nü-

büvvetin mânasn anladn takdirde Kur'an

Kerimi, hadîsleri çok oku, Hazreti Muhammedin

nübüvvet derecelerinin en yükseinde bulundu,

una dair de sende zarurî bir ilim hâsl olur.

îbadet ve onun kalbi tasfiye etmekteki tesiri

hakknda söyledii sözleri tecrübe ederek kana-

atini kuyvetlendir. Onun; «Bir kimse bilgisi ile

amel ederse Cenab Allah ona bilmedii eyler

hakknda bilgi ihsan eder.», «Bir kimse bir za.

lime yardm ederse Cenab Hak o zalimi ona

musallat eder.», '«Bir kimse sabahleyin kalkt

vakit endieleri yalnz bir nokta etrafnda top-

lanyorsa (yani yalnz Ailah düünüyorsa) Ce-

nab Hak onu dünya ve ahiret endielerinden

kurtarr.» mâoalarndaki hadîslerde nasl sadk

olduunu anlamak için bin defa, iki bin defa hattâ

binlerce defa tecrübe edersen sende zarurî bir ilim

hasl olur. Artk hiç üpheye dümezsin Nübüvvet

hakknda yakn hasl etmek için bu yolda yürü-

mee gayret et. Yoksa sade denei ejderha

yapmak [l}, ay ikiye bölmek [2} gibi mucize.

[1] Hazreti Musann Kur'an Kerimde anlatlan bir

mucizesine iarettir. Firavunun huzurunda sihirbazlar»

kar Allahm emri üzerine deneini yere brakt, bü-

yük bir ejderha olduunu gördü.

[2] Peygamberimizin bir mucizesine iarettir: Mek-

Page 74: Imam Gazali - El Munkızu Min Ad  Dalal_text.pdf

72 EI^MUNKZU MN-AD-DALÂL

Jere bakmak kâfi gelme2. Çünkü yalnz bu mu-

cizelere bakp saylamyacak derecede çok olan

meydandaki karineleri göz önünde tutmazsan ek-

seriya o mucizeleri sihir ve hayal sayar, Allah'n

onunla baz kimseleri dalâlete düürmek istedi,

ini telâkki edersin. Çünkü «Cenab Hak istedii

adam dalâlete düürür, istediini hidayete eriti-

rir » Bu takdirde mucizeler hakknda sana soru-

lacak sual karsnda arrsn. Nübüvvete olan

imannn dayana (Kur'an Kerim olduu gibi)

yalnz çok düzgün ve tesirli kelâmdan ibaret

olduu takdirde ooa benziyen dier muntazam

bir kelâm ile sende üphe uyanr, imann yklr.

Böyle harikalar sence bu husustaki delillerin,

karinelerin bir tanesi olsun. Bu suretle sende belli

bir dayana zikredilemiyen zarm bir ilim basl

olur. Meselâ: bir kimse bir cemaattan tevatür su-

retiyle bir haber duymu, ona inanm. Kendisinde

hasl olan yakîni belli bir ahsn sözünden isti-

fade ettiini zikredemez, yakîninin ne suretle hasl

olduunu bilemez. Gerçi yakn o cemaatin ayr

ayr verdii haberden hariç kalmaz. Fakat ahshelü olmaz. î$te kuvvetli ve ilmî iman budur.

*

Zevk; gözle görmek, elle tutmak gibidir.

Ancak tasavvuf tariknda bulunur. Nübüvvetin

hakikatine dair bu kadar malûmat, burada anlat-

,

mak istediimiz derecede maksadmz anlatmaa

ke ahalisi kendisinden bîr mucize göstermesini istemi

ay ikiye bölünmü. Buna (inikak- Kamer) denir.

Page 75: Imam Gazali - El Munkızu Min Ad  Dalal_text.pdf

EI^MUNKZU MN-AD-DALÂL73

kâfidir. Bu açklamalara neden ihtiyaç görüldü-

Jünün sebebini ileride anlatrm.

TEDRS TERKETTÎKTEN SONRATEKRAR BALAMAMIN

SEBEBNE DAR

On seneye yakn bir zaman içinde halk ara-

sna karmadm» yalnz yaamaa devam ettim.

Bu müddet esnasnda sayamyacam birçok se-

beplerden dolay hem zevkle, hem aklî delil ile,

hem imandan ileri gelen kabul ile zarurî olarak

bana zahir oldu ki insan bedenden ve kain-

den halkolunmutur. Kalbden maksadm AUahtanmaa mahsus bir yer olan ruhun hakikatidir.

Yoksa ölülerle, hayvanlarla müterek olduu et

ve kan deildir. Bedenin shhat hali vardr ki

saadeti ona baldr. Hastalk hali vardr ki helâ-

kine sebep olur. Kalbin de böylece shhat ve

selâmeti vardr, insanlar içinde «ancak selim bir

kalb ile Allann huzuruna gelen» necat bulur.

Kalbin hastal da vardr ki insann uhrevî ve

ebedî helakine sehep olur. Nitekim Cenab HakKur'an Kerimde böylelerinden bahsederken ckalb-

lerinde hastalk vardr» buyurmulardr. Allahbilmemek kalbin öldürücü zehirdir. Nefsin arzu-

larna uyarak Allaha âsi olmak onu hasta eden

illetidir. Allah tanmak, diriltici panzehiridir.

Nefsin arzularna muhalefet ederek tâatte bulun-

mak ifa veren ilâcdr. Kalbin hastaln gi-

Page 76: Imam Gazali - El Munkızu Min Ad  Dalal_text.pdf

74'

.EI^MUNKZU MN-AD-DALÂL

dermek, onu shhate kavuturmak ancak ilâçlar-

la olur. Nasl ki bedeni tedavi etmek de böyle-

dir. Bedeni tedavi etmek için kullanlan ilâçlar

kendilerindeki hassa ile shhati yerine getirirler.

Bu hassalar akll kimselerin akl sermayeleriyle

idrak olunmaz. Nübüvvet hassas ile eyann has-

salarna vâkf olan peygamberlerden örenmiolan tabipleri taklit etmek lâzm gelir. Buuur*

gibi zarurî ilim ile bana malûm oldu ki pey-

gamberler tarafndan miktarlar belli edilen iba-

det ilâçlarnn de tesirleri, akll kimselerin aklsermayesiyle idrak olunmaz. Bu hususta ibadet-

lerin hassalarn akl sermayesiyle deil, nü-

büvvet nuru ile idrak eden peygamberleri

taklid etmek lâzm gelir. lâçlar, çeitleri ve

miktarlar baka baka olan birtakm maddelerden yaplr. Bir ksm maddeler tartda di-

erlerinin iki misli olur. Miktarlarn ayr ay»olmas sebepsiz deildir. Hassalarna göre böyle

olmas icab etmitir. Kalb hastalklarnn ilâc

olan ibadetler de döyle çeitli ve miktar bakabaka olan birtakm hareketlerden ibarettir. Sec-

de, rükû'un iki mislidir. Sabah namaz, ikindi na-

maznn yarsdr. Böyle olmasnda ilâhî bir srvardr. Bu sr ancak mübüvvet nuriyîe sezilebilen

hassalar kabilindedir. badetlerin bu durumlariçin akl yoliyle hikmet ve sebep ariyan Jar, ya-

hut bu hallerin baz hassalardan ileri gelen ilâ-

hî bir srra müstenid olmayp tesadüfi bir eyolduunu zannedenler hamakat ye cahillerini

Page 77: Imam Gazali - El Munkızu Min Ad  Dalal_text.pdf

EI^MUNKIZU MN-AD-DALÂL ?5 ,

belirtmilerdir, ilâçlarda birtakm esasî maddeler

vardr ki onu meydana getirmitir. Bunlar «er-

kân» saylr. Bir de o ilâçlar hazrlarken tesiri-

ni salamak maksadiyle baz hususlar gözönünde

tutulur. Bunlar da tamamlayc cihetlerdir. Bu-

nun gibi nafileler, sünnetler de ibadetlerin asl

rükünlerini tamamlayc saylr. Hulâsa peygam-

berler kalb hastalklarnn tabipleridir. Akim-faydas ve ii bu noktay bize bildirmekle bera-

ber nübüvveti tasdika delâlet, nübüvvet göziyle

idrak olunan eyi anlamaktan âciz olduunu ka-

bul etmektir. O, körleri, elinden tutacak adama;

arm hastalar, efkatli tabiplere teslim eder

gibi elimizden tutarak bizi nübüvvete teslim

eder. Akln yapaca i bu kadardr. Bundan

ötesine karamaz. Ancak tabibin kendisine söy-

lediini bize haber verir. Bunlar birtakm mese-

lelerdir ki halk arasna karmyarak yalnzlk

içinde yaadm müddet esnasnda âdeta müa-hade eder gibi zarurî bir tarzda anladm. Sonra

mübüvvetin var olup olmadnda, nübüvvetin

mahiyetinde, nübüvvetin kabul ettii eylerle

amel etmekte halkn itikadnn zâfa uradn,bu halin halk arasnda yayldn gördüm. Bu

iman zayflnn sebeplerini aratrdm ve bul-

dum: Biri felsefe ile megul olan, dieri tasavvuf

tarikna giren, üçüncüsü talim davasna balanan,

dördüncüsü halk arasnda ulemadan saylan kim-

selerin tuttuu yollardr. Bir müddet de halk

gözden geçirdim. eriatn emirlerini yerine ge-

Page 78: Imam Gazali - El Munkızu Min Ad  Dalal_text.pdf

76 EL-MUNKZU MN-AD-DALÂL

tirmekte kusur edenden sebep sordum. üphesini

açklamasn istedim, itikadndan ve içindekin-

den bahsettim.

— Niçin kusur ediyorsun ? Eer ahirete ima-

nn varsa oras için hazrlkta bulunmayp onu

dünya mukabilinde satyorsan bu, hamakattir.

Çünkü sen ikiyi bire deimezsin. Nasl oluyor

da ebedî bir dünyay geçici bir dünya mukabi-

linde satyorsun !.. Eer ahirete inanmyorsan kâ-

firsin demektir. îman talep etmek hususunda

nefsine hâkimol. çinde sakl olup batini mezhe-

bin saylan ve zahirdeki cür'etine sebep olan

gizli küfrün sebebini aratr. Kendini iman sahi-

bi ve eriate bal göstererek küfrünü açavurmamak faydaszdr.

Diyordum. Birisi öyle cevap veriyordu:

— Bu, muhafazas lâzm oian bir ey olsay-

d âlim geçinenlerin böyle hareket etmeleri daha

çok yerinde olurdu. lmiyle tannm kimseler

arasnda öhreti olan filân namaz klmyor, filân

arap içiyor, filân evkafn ve yetimlerin malnyiyor, filân padiahn ihsanlariyle geçiniyor, ha-

tamdan saknmyor, filân hâkimlikte, ahitlikte

rüvet alyor. Bunu daha uzatabiliriz.

Dier birisi de tasavvuf ilmine vâkf oldu-

unu söylüyor. Ve zannediyordu ki kendisi ar-

tk ibadet etmee hacet brakmyan yüksek bir

mertebeye ermitir.

Üçüncü bir kimse (ehli ibaha) fi} denilen

[1] baha mezhebi: nsan istedii .hereyi yapmak-

ta serbest brakan mezheptir.

Page 79: Imam Gazali - El Munkızu Min Ad  Dalal_text.pdf

EL-MUNKZU MN-AD-DALÂL ?7•

zümrenin üphelerinden bir üpheye saplanmt..

Bunlar tasavvuf tankndan saptan kimselerdir.

Dördüncü bir adam ehl-i talim ile görü-

mü. Diyordu ki:

— Hakk bulmak güçtür. Ona varan yol

kapaldr. Bu hususta çok ihtilâf vardr. Mezhep-

lerden biri dierinden daha doru görünmüyor.

Aklî deliller biribirini çürütüyor. Bu delilleri

ileri sürenlerin reyine güvenilmez. Talim mezhe-

bine davet eden de mütehakkimdir. Elinde bir

hüccet yoktur. O halde bir ek uruna yakîni

nasl brakabilirim?

Beinci bir kimse de diyordu ki:

— Bunu taklid suretiyle yapmyorum. Ben

felsefe ilmini okudum. Nübüvvetin hakikatini

örendim. Hulâsas hikmet \e maslahata varr,

ibadetlerden maksat, halkn cahil ksmn zap-

tetmek, onlar birbirini öldürmekten, niza et-

mekten, nefsin ehvetlerine dalmaktan uzakla-

trmaktr. Ben cahil kimselerden deilim ki er'

t

tekliflerin altna gireyim. Ben hakimlerdenim,

hikmete balym, onunla hakikati görürüm.

Taklitten müsrantyim-

Ite ilâhî felsefecilerin mezhebini kendilerin-

den okuyanlarn hakikî iman bundan ibarettir.

Ve bunu îbni Sina ve Ebu Nasr il - Farab'nin

kitaplarndan örenmitir. Bunlar islâm dinini

kendilerine gösteri vastas yapan felsefecilerdir. ..

Çok kere bunlardan birini görürsün ki Kur'an

okuyor, namaz klmak için camiye gidip camaa-

Page 80: Imam Gazali - El Munkızu Min Ad  Dalal_text.pdf

EL-MUNKIZU, MN-AD-DALÂL

te hazr oluyor, diliyle eriat tebcil ediyor. Bu-

ounla beraber arap içmeyi, müslümanln n me-

nettii çeit çeit,fenalklar ilemeyi terk etmi-

yor. Kendisine:

— Nübüvvet sahih deilse niçin namaz k-lyorsun ?

Denildii vakit:

— Beden için bir idmandr, memleket hal-

knn âdetidir, malmz, çoluk çocuumuzu mu-hafazaya vesiledir.

Cevabn verir. Bazan:

— eriat sahihtir, nübüvvet haktr, der.

— O halde niçin arap içiyorsun ? diye so-

rulunca: t

— arap insanlar arasna dümanl/ kini

brakt için mene d imi tir. Ben hakimim, bun-

dan saknrm. Maksadm zihnimdeki durgunlu-

u gidermektir. \

Cevabn verir. Hattâ îbni Sina yazd bir

ahitnamede Aliaha kar u ve u ahitlerde

bulunduunu, er'a uygun hareketlere kar ta-

zimde bulunacan, dinî ve bedenî ibadette ku-

sur etmiyeceini, arab zevk için deil, ancak

tedavi için içeceini anlatm; imannn kuvvetli

olduunu, ibadetleri ihmal etmediini anlatrken

srf tedavi maksad yle arap içmeyi istisna etmi-

tir. Bu, felsefecilerden iman sahibi olduunuiddia edenin' imandr. Br ksm insanlar onla-

ra aldanmtr. Hendese, mandk ve emsali gibi

kendilerine pek lâzm olan ilimleri inkâr eden

Page 81: Imam Gazali - El Munkızu Min Ad  Dalal_text.pdf

EL-MUNKZU MN-AD-DALAL

kimselerin itirazlarma çürüklüü de halkn bu

aldanmalarn artrmtr. Yukarda da bu nokta-

ya iaret etmitik.

Bu gibi sebeplerle her çeit halkn bu de-

receye kadar imanlarnn zayf dütüünü görün-

ce bu üpheyi gidermek için kendi nefsimi

hazrlanm buldum. Bu adamlar rüsvay etmek

benim için bir yudum su içmekten daha kolay

oldu. Çünkü onlarn; yani mutasavvflarn, fel-

sefecilerin, talimiyecilerin ve âlim geçinen kim-.

«elerin ilimlerini lâykiyle örenmitim. Kalbime

dodu ki bu zamanda bunu yapmak benim için

kaçnlmaz ve zaruî bir itir. Kendi kendime

«Yalnz yaamak, halk arasna karmamak ne

ie yarar? Halbuki hastalk salgn halini al-

m, tabipler hastala yakalanm, halk helâk

olmak üzeredir» diyodum. Sonra içimden, bu

belây gidermek, bu karanlk ile çarpmak için

oe zaman imkân bulabilirsin? Zaman fetret [1}

zamandr; devir bâtl devridir. Halk gittikleri

yoldan doru yola davet etsen bütün zamane

adamler sana düman kesilir. Onlara nasl mu.

jkavemet edebilrsio, onlarla nasl geçinirsin ? Bu,

ancak elverili bir zamanda ve mütedeyyin, kud-

retli bir padiahn yardmiyle olabilir. Delil ile

hakk izhar etmekten âciz olduumu bahane ede-

jrek halktan ayr yaamakta devan etmei benîm-

[1] Fetret: îki peygamber arasnda vahiysiz geçen

zaman. Burada dinî ilerin ihmal edildii zaman de-

mektir.

Page 82: Imam Gazali - El Munkızu Min Ad  Dalal_text.pdf

80 EI^MUNKIZU MN-AD-DALÂL

le Allah arasnda ruhsata iktiran etmi telâkki

ettim. Cenab Hakkn takdiriyle zamann padi-

ah {1} dardan bir tesir olmakszn içinde

bir arzu duydu. Bu fetreti kaldrmak için Nia-

bura hareket etmemi itizar kabul etmiyecek su-

rette emretti. Bu emir o kadar kesin idi ki mu-

halefette srar etseydim, onun kalbini krm ola-

caktm. Düündüm ki köede oturmak ruhsat

artk zâfa urad. Tembellik, istirahat, nefsimi

aziz tutmak, onu halkn ezasndan muhafaza et-

mek gibi eyleri halktan ayr yaamakta devam

etmee sebep göstermek lâyk deildir. Halkncefasna katlanmann güçlüü, nefse ruhsat vesi-

lesi olmaz. Cenab Hak buyuruyor: «Elif-lâm-

mim. însanlar iman ettik demekle bulunduklar

hal üzre terkolunacaklarn, türlü cefalara ura-

myacaklarn m zannettiler? Kendilerinden ev-

vel gelmi olanlar da cefalara müptelâ ettik *

Yine aziz ve celil olan Allah, yarattklar-

sn en azizi olan- peygamberine buyurur: «Sen-

den evvel de peygamberler halk tarafndan tek-

zip olundular. Yaplan tekzibe kar sabrettiler

ve cefalara katlandlar. Nihayet onlara yardm-mz yetiti. Allahn vaitlerini bozacak bir eyyofctur. Sana peygamberlere ait haberler gelmi-

tir.» Yine Tanr «Yasin. Hikmetlerle dolu Kur'~

ana yemin edeim ki sen peygamberlerdensin.

[1] Bu zat Selçukilerden Melikahm olu Mehmet

Gyaseddin olsa gerektir, önsözde de iaret oluumutu..

Page 83: Imam Gazali - El Munkızu Min Ad  Dalal_text.pdf

.. EL-MUNKZU MN-AD-DALÂL ^

-

Doru yolda yürüyorsun. Kur'an aziz vc rahim

olan Tanr tarafndan gönderilmitir. Onunla,

atalar korkutulmam, gafil bulunan bir kavmi

korkutursun. Onlarn birçoklar bizim azabmza

müstahak olmulardr, iman etmiyorlar, boyun-

larna, çene kemiklerinin birletii yere dayan-

m birer demir halka taktk. Balan kalkk du- .

ruyor, aa bakamyorlar. Önlerinde bir set,

arkalarnda bir set yarattk. Onlar her taraftan

çevirdik, önlerini, arkalarn göremiyorlar. On-

lar korkutsan da, korkutmasan da kendileri için

birdir, iman etmezler. Sen aocak Kur'ana uyan,

Allah görmedii halde ondan korkan bir kim-

seyi korkutabilirsin. Onu mafiretle, cennetle

müjdele.» buyurmutur.

Bu mesele hakknda kalb ve müahede er-

babndan, yani mutasavvflardan bir cemaatle

istiarede bulundum. Hepsi artk halk içine ka-

rmak, köeyi terketmek lâzm geldiini ittifak-

la söylediler. Allah yolunda yürüyen baz iyi

kimseler tarafndan görülüp tevatür derecelerine

varan birçok rüyalar da bu fikre kuvvet verdi.

Bu rüyalar bu hareketin Cenab Hakkn bu as-

rn banda takdir ettii bir hayrn, doruluadönmenin balangc olduunu gösteriyordu.

Tanr her yüzyl banda dini yeniden diriltece-

ini vait buyurmutur. Bu ehadetlerden dolay

içimde ümidim kuvvet buldu. yi zannm galip

geldi. 49$ senesinin Zilkadesinde bu mühim

Page 84: Imam Gazali - El Munkızu Min Ad  Dalal_text.pdf

£2 BL-MUNKZU MN-AD-DALÂL•

vazifeyi yerine getirmek için Niabura hareket

etmemi Tanr müyesser kld. Badattan çkm,488 senesinin Zilkadesinde vuku bulmutu. De-

mek ki halktan ayr yaama müddetim on bir

seneyi bulmutur. imdiki hareket Allahn takdir*

ettii bir harekettir. Allah'n öyle acayip takdir-

lerindendir ki halktan ayr yaadm esnada

kalbimden hiç geçmemiti. Nasl ki Badattan,

çkm, içinde bulunduum halleri terk ediim

de asla hatrma gelm iyen eylerdi. Kalbierde,

hallerde deitklik yapan Allahtr. «Mü'minin

kalbi Allahn parmaklarndan ikisinin arasnda

dr. u kanaatteyim ki ben gerçi ilim ne-

rine döndüm. Fakat bende hakikî manisiyle bir

dönme yoktur. Eski halime dönmedim. Çünkü«dönmek» yeniden eski hale girmek demektir.

Ben eskiden insana mevki kazandran ilmi yay.

yordum. Sözümle, amelimle o ilme davet edi-

yorum. Maksadm, niyetim; mevki, eref ka-

zanmakt. Fakat imdi insana mevkii terkettirea,

rütbeden uzaklamay öreten ilme davet ediyo-

rum. Niyetim, maksadm, arzum budur. Bu halim

Allahn malûmudur. Ben kendi nefsimi ve ba-

kasn slah etmeyi istiyorum. Muradma erecek

miyim, yoksa stediime kavumaktan mahrummu kalacam, bilmiyorum. Lâkin yakin ve mü-

adeye varan bir imanla inanyorum ki «Bir.

halin deimesi, bir ii yapmak kuvveti ancak

[1] Allahn parmaklar olmaz. Mecazî mama kasdo-

;lnnmns.tur. Yani Allah istedii dakikada insann kalbin-

de deiiklik yapar.

Page 85: Imam Gazali - El Munkızu Min Ad  Dalal_text.pdf

. EL-MUNKZU MN-AD-DALÂL ^ '

yüksek ve ulu Tanrdan gelir [l}» Ben hareket

etmedim, Allah beni harekete getirdi. Ben birey

yapmadm, o bana yaptrd. Ondan umarm ki

ilkin beni slâh etsin, sonra benim vastamla

bakasn slâh etsin. Beni doru yola kavutur,

sun. Sonra benim vastamla bakasn doru yola

götürsün. Hak olan eyin hak olduunu bana

göstersin ve ona uymay bana nasip etsin. Bâtl

olan eyin bâtl olduunu bana göstersin ve on-

dan saknmay bana nasib etsin.

imdi yukarda ziktettiimiz imann zâfna

sebep olan eylere geliyorum. Saadete götüren,

helake sebep olan hallerden kurtaran tariki

göstereceim. «Ehl i talim» den iittikleri sözler

doJaysiyle ne yapacaklarn aranlarn ilâcn

«Kstas» adndaki kitabmzda anlattk. Burada

tekrar ederek sözü uzatmya lüzum yok. «Ehl i

ibaha»nn tevehhüm ettii eylere gelince, on-

larn üphelerini yedi ksma ayrdk ve onlar

«Kimya - y - saadet» adndaki kitabmzda açkla-

dk. Felsefe tariki ile itikad bozulup bu yüzden

asl nübüvveti inkâr edenler için nübüvvetin ma-

hiyetini, varlnn zarurî olduunu anlattk.

lâçlarn, yldzlarn vesairenin hassalarn bil-

diren ilimlerin varl dolaysiyle nübüvvetin sa-

bit olduunu zikrettik. Bu bahis yukarda

geçmiti.

Bu bapta tbbn ve yldzlarn hassalarndan

[J Bu cümle, «Lâ havle velâ kuvvete...» sözünün

tercümesidir.

Page 86: Imam Gazali - El Munkızu Min Ad  Dalal_text.pdf

EL-MUNKZU MN-AD-DALÂL

delil getirdim. Çünkü buaiar felsefecilerin me.gul olduu ilimlerdendir. Biz; yldzlar ilmi,

tp, tabiat, sihir, tlsmlar gibi ferilerden birine

vâkf olan her âlime kar nübüvveti ispat için

kendi ilmine taalûk eden deliller gösteririz. Fa-

kat nübüvveti delil ile ispat edip eriatn göster,

dii vaziyetleri hikmet esaslarna göre açkla-

maa çalan kimse muhakkak surette nübüvvete

iman olmyan bir kâfirdir. O ancak talihi do*

laysiyle baka kimselerin önünde, yürümekte

olan bir hakfme iman etmi olur. Bu, hiçbir su-

retle nübüvvet saylmaz. Nübüvvete inanmak

akln ötesinde bir âlemin varln kabul etmek,

tir ki orada akln idrak edemiyecei baz ey-

leri idrak edecek bir göz açlr. Kulak renkleri;

göz, sesleri ve bütün hassalar mâkulât idrak

edemedii gibi o göz ile idrak olunanlar da

akl ile idrak olunamaz. Felsefeci böyle bir eyi

caiz görmüyorya biz bunun mümkün olduunu,

hattâ var olduunu burhan ile ispat ettik. Yok

caiz görüyorsa burada etrafnda akln kabul

etmek ihtimali asla dolamyan, belki akl tara.

fndan yalanlanan ve muhal olduuna hükmo-

lunan bir takm hassalarn bulunduunu ispat

etmi olur. Meselâ bir denk [1} afyon öldürücü

bir zehirdir. Çünkü tabiat çok souk olduuiçin damarda kan dondurur. Bir tabiat âlimi

zanneder ki mürekkep cisimler su ve toprak

[1] Denk: Dirhemin dörtte biri, bir rivayete göre

de altda biridir.

Page 87: Imam Gazali - El Munkızu Min Ad  Dalal_text.pdf

_ EL-MUNKZU MÎN-AD-DALÂL35

* *

unsurlar ile souk vasfn alr. Zira tabiatte

souk saylan unsurlar bu ikisidir. Herkes bilir

ki yüzlerce denk su ve topran insann içinde

yapaca souma bu dereceye vamaz. Bir

tabiat âlimine bu cihet haber verilse tercübe

etmeden hemen «muhaldir» der. Muhal olmas,

na sebep: afyonda ate ve hava unsurlar da

vardr. Bu unsurlar soukluu artrmazlar. Cis-

min hepsi su ve toprak farzolunsa bu miktar su

ve toprak soutmay icap etmez. Ona iki scak

umur ilâve edilirce soutmyaca daha kuv-

vetle sabit olur. Bu, aklî bir delildir.. Felsefecile-

rin tabiiyat ve ilahiyat ilimlerindeki birçok bur-

hanlar bu gibi eylerdir. Onlar eyay gördükleri

ve düündükleri ölçüye göre tasavvur ederler.

Gördükleri ve düündükleri ile telif edemedik-

leri zaman onun muhal olduuna hükmederler.

Sadk rüyalar herkesçe kabui edilmi olmasayd

birisi «Hasselerim durgun olduu zamanda gayp-

ten haberdar olurum.» deyince yalnz akliariyle

hakikatleri ispata alm olan kimseler inkâr

ederlerdi. Felsefecilerden birine öyle dense:

— Olabilir mi ki dünyada bir habbe (tane)

kadar olan bir ey bir ehrin içine braklnca

bütün ehri yok etsin, sonra kendi kendini de

yesin. Ne ehirden, ne içindeki eyadan, ne de

o habbeden eser kalmasn.

Felsefeci

:

— Bu, muhaldir, hurafat nevindendir, der.

Halbuki bu, atein halidir. Atei görmemi

Page 88: Imam Gazali - El Munkızu Min Ad  Dalal_text.pdf

86EL-MUNKZU MN-AD-DALAL

olan bir kimse bunu iitse inkâr eder. Ahirete

ait acayip eylerin çou buna benzer. Tabiat âli-

mine deriz ki: «Sen, afyonda soutmak huu-

sunda bir hassa vardr ki tabiattaki akla uygun

hallere kyas olunamyor.» demee mecbur kaldn.

O halde er'î amellerin kalbleri tedavi ve tasfiye

etmek hususunda aklî hikmetlerle idrak oluna-

myan, ancak nübüvvet gözîyle görülebilen bir

takm hassalar bulunaca neden caiz görülmesin?

Felsefecilerin bundan daha acayip bir takm

hassalar kabul ettikleri kitaplarnda zikredilmi-

tir. O hassalardan biri, çocuk doururken çok

zahmet çeken bir gebe kadnn kolayca dour-

mas için kullanlan aadaki ekildir. Bu ekil

su dememi iki kiremit parças üzerine çizilir.

Gebe kadn gözleriyle onlara bakar ze ayaklar

altna kor. Derhal çocuk çkmaa çabalar ve

çkar. Felsefeciler bunun mümkün olduunu kabul

etmiler ve «acaib-ül-havas» adl kitapta göster-

milerdir. Bu, dokuz haneli bir ekildir. O hane

lere belli rakamlar yazlr. Üç haneden ibaret

her cetveldeki rakamlarn yekûnu (toplam) yu-

kardan aa, sadan sola ve karlkl köeler

istikametinde hesap edilince hep on be çkar.

4 9 2

3 5 7

8 1 6

Page 89: Imam Gazali - El Munkızu Min Ad  Dalal_text.pdf

EI^MUNKZU MtN-AD-DALÂL 87

Anlyamadm bir nokta vardr ki bunu

kabul ve tasdik edenin akl; sabah namaznniki, öle namaznn dört, akam namaznn üç

rekât olmasnn felsefe göziyie anialamyacak

birtakm hassalardan dolay olduunu neden

kabul etmiyor? Bunun hism e ti bu vakitlerin ayr

ayr olmasndadr. Bu hassalar ancak nübüvvet

gözüyle idrak olunur. Gariptir ki bu husustaki

ifademizi müneccimlerin £l} ifadesine çevirdii-

miz zaman bu vakitlerin arasndaki ayrl an.

iarlar. Deriz ki günein göün ortasnda, do-makta, batmakta olmasna göre talih hakknda

verilen hüküm deiik olmuyor mu? Hattâ mü-

neccimler heylâç{2} 'ihtilâfn, ömürlerin ve

ecellerin ayrldn bu noktaya göre tesbit et-

miyorlar m? (Günein göün ortasnda bulun-

mas) ile (zeval vakti) kezalik (Günein bat-

makta olmas) ile (marip vakti) tabirleri ara-

snda fark yoktur. Bunu tasdik etmesi, imdiye

kadar belki yüz kere yalancln tecrübe ettii

müneccimin ifadesiyle fikri dinlemi olmasndan

ileri geliyor Daima da o müneccimi tasdikten

geri durmaz. Hattâ müneccim dese ki:

— Güne göün ortasnda iken filân yldz

ona baksa, talih de filân burçta olsa o srada

[1] Müneccim: Yldzlarn yerlerine ve hareket

hallerine bakarak baz hükümler çkaran kimse.

[2] Heylaç: Müneccimlre £Öre durumu doan bir

çocuun ömrü ile ilgili yldz.

Page 90: Imam Gazali - El Munkızu Min Ad  Dalal_text.pdf

gg EL-MUNKZU MN-AD-DALÂL

yeni bir elbise giysen o elbise içinde öldürü-

ursun.

iddetli souktan zahmet çekse, müneccimi»

yalann da birçok defalar görmü olsa bile odenilen zamanda yeni elbise giymez. Akl böyle

garip halleri kabul eden, bunlarn haz peygam-

berlerin mucizesi olarak örenmi hassalar oldu-

unu itirafa mecbur kalan bir kimse nasl olur

da mucizeleri zahir, yalan söyledii asla iitil-

memi sadk bir peygamberin sözlerinden ören-dii bu gibi eyleri inkâr edebiliyor? Buna hay-

ret ediyorum. Bir felsefeci namaz rekâleinin

saysnda, hacda çakl talarn atmakta (Minadaeytan talamak), hac rükünlerinin saysnda ve

ser'in emrettii ibadetlerde bu gibi hassalarn

bulunabileceini inkâr ediyorsa biz bu hassalarla

ilâçlarn ve yldzlarn hassalar arasnda aslâ

fark göremiyoruz. Felsefeci dese ki:

— Ben yldzlara ve tbba ait söylenen has-

salardan bir ksmn tecrübe ettim. Bazlarn*

hakikate uygun buldum tasdik ettim. O hassalara-

olmyacak bir ey gözüyle bakmak, onlarda»

nefret etmek hissi içimden zail oldu. Fakat seni»

dediklerini tecrübe etmedim. Mümkün olduunukabul etsem bile var olduunu ne ile bileyim?

Derim ki:

— Yalnz ahsan tecrübe ettiklerinle kalma.

Tecrübe edenlerin hikâyelerini iittin, Onlartaklid et. Evliyann sözlerini dinle. Onlar dene-

diler, er'in bildirdii bütün eylerde hakk mü-

Page 91: Imam Gazali - El Munkızu Min Ad  Dalal_text.pdf

EL-MUNKIZU MN-AD-DALÂL89

ahede ettiler.. Onlana yolunda yürü, Sen de

onlarn gördüklerinin bazsn müahede ile id-

rak edersin. unu da ilâve edeyim ki her nekadar

bu hususta tecrüben yoksa da tasdik etmek ye

uymak lâzm olduunu akln kabul etmelidir.

Bir adam farzedelim ki erginlik çana ermi,

akl banda, fakat henüz tecrübe sahibi deil.

Bu adam hastaland. Kendisinin çok efkatli, tpilminde mahir bir babas var. Akl erdiinden-

beri onun tpdaki öhretini iitiyor. Babas ona

bir ilâç tertip etmi. «Bu senin hastalna iyi

gelir, seni bu dertten kurtarr.» demi. Onunakl neye hükmetmelidir? ilâç ac ve fena koku-

lu olsa bile içmeli. mi, yoksa babasn yalanlayp

«Tecrübe etmediim bu ilâcn hastalm iyi

edeceini aklm kabul etmiyor.» mu demeli?..

Böyle yaparsa onu ahmak telâkki edeceine üp-hem yok. te bunun gibi ibadetlerin hassalarn

kabulde tereddüt gösterirsen basiret sahipleri

seni de ahmak sayarlar. Eer:— Peygamberin efkatini ve manevî tp sa-

ylan ibadetlerin hassalarna vâkf olduunu ne

iie bileyim?

Dersen, derim ki:

— Babann efkatini nasl bildin? Bu mad-

-dî ve mahsûs bir ey deildir. Fakat babann

halleri karinesiyle, sana kar olan hareketlerinin

ahadetiyle böyle bildin. Bu haller ve hareketler

sende zarurî bir ilim husule getirdi. Bunda asla

üphen yok. Bir kimse Tanr elçisinin - ona selâm

Page 92: Imam Gazali - El Munkızu Min Ad  Dalal_text.pdf

90 EL-MUNKZU MÎN-AD-DALÂL

- • *

olsun . sözlerine, kitaplarda haber verildii üzere

insanlara doru yolu nasl gösterdiine, halk

gayet yumuaklk ve iyilikle ahlâklarn güzel-

letirmee, kavgal ve dargn kimseleri barmaa:tevik ettiine, elhasl din ve dünyalarn düzen»

liyecek tylere davet etmek husususundaki ihti-

marnna bakarsa o büyük zatn ümmetine kartefkatinin bir babann çocuuna kar olan ef-

katinden daha büyük olduuna dair kendisinde

zarurî bir ilim hasl olur.

Yine o kimse Hazreti Peygamberin dikkati

çeken ilerine, Kuran Kerimde zikredilmi olup*

onun lisan ile haber verilen ve hadîslerde ahir

zamanda zuhur edecei bildirilen gaybe ait ey-

lerin/dedii gibi çktna bakarsa zarurî ilim.

ile anlar ki o, akln ötesinde bulunan bir duru-

ma ermitir. Kendisinde manevî bir göz açlm-tr ki onunla ancak Allaha ermi kimselerin

idrak edebilecei gayb ve akln eremiyecet

eyleri, görüyor, ite peygamberin doruluunazarurî ilim tahsil etmenin yolu budur. Dene,

Kur'ann mânasn iyi anlamaa çal, hadîsleri

mütalâa et, bunu çok açk olarak anlarsn. Bu

kadar söz felsefeci geçinenleri yola getirmek için

kâfidir. Bu zamanda buna çok ihtiyaç görüldü-

ü için anlattm.

Dördüncü sebebe gelince bu, âlimlerin kötü

gidileri yüzünden halkn imanna zaf gelmi,

olmasdr. Bu hastalk üç türlü tedavi olunur:

Birinci tedavi ekli : Haüta demelisin ki ha-s *

Page 93: Imam Gazali - El Munkızu Min Ad  Dalal_text.pdf

«atn yediini zannettiin âtimin o haram bilme-

! si ; senin arap ve faizin, hattâ çekitirmenin, yala-

- on ve kovaculuun haram olduunu bilmen

gibidir. Sen bildiin halde bu haramlar ilersin.

Bu hareketin, bunlarn haram olduuna iman

etmediinden deildir. Ancak kuvvetli -arzuna

jkar gelememisin, oau ilemisin. Alimin arzusu

<Ia senin arzun gibidir, onu yenmitir, pano«enden fark baka birçok meselelere vâkf olma-

sdr. Bu, ilediini gördüün günahtan dolay

onu fazla muaheze etmee sebep olamaz. Tbbainanan birçok kimseler vardr ki tabip kendisini

menettii halde meyva yemekten, souk su iç-

örnekten kendisini alamaz. Onun bu hareketi,

*ney vann, suyun zararn kabul etmediine, yahut

esasen tp ilmine inanmadna delâlet etmez.

te âlimlerden, sâdr olan yolsuz hareketler deböyle telâkki edilmelidir:

kinci tedavi ekli:

Cahil halka öyle denmelidir.

: — Aümjiminin ahirette kead isi için bir

efaatçi olacan kabul ediyor. Zinnediyor ki

tüm onu kurtaracak, ona afaat edecektir. Busebeple ilminin üstünlüüne güvenerek amel hu.

«usunda müsamahal davranyor, ihtimal ki ilmi

aleyhine bir delil olarak kullanlacaktr. Fakat

kendisi lehine olacan caiz görüyor. Bu da

mümkündür. O, ameli terkediyor, ilmine güveni-

yor. Fakat sen, ey. cahil, ona bakp ameli terle,

«dersen, ilmin de olmad için, kötü amelin

Page 94: Imam Gazali - El Munkızu Min Ad  Dalal_text.pdf

92 EI^MUNKIZU MN-AD-DALAL

I

sebebiyle helak olursun, sana afaat edecek bir

eyin de yoktur.

Üçüncü tedavi ekli:

En doru tedavi ekli budur. Hakikî âlin%

günah ancak yanlaak yapar. Günah ilemekte

asla srar etmez. Hakiki ilim, günahn öldürücü

bir zehir olduunu, ahire tin dünyasndan iyi oldu.

unu bildirir. Bunu bilen bir kimse iyiyi kötü

ile deimez. lmin bu meziyeti, birçok kimse-

lerin megul olduklar çeit çeit ilimlerle hâslolmaz. Bunun için o gibi ilimler, sahiplerinin

günah ilemek hususundaki cüretlerini artrr.

Fakat hakikî ilim, sahibinde Allah korkusunu

uyandrr. Ve artrr. Bu korku kendisiyle günah

arasna girer. Ancak yanlarak günah saylan-

baz hareketlerde bulunabilir. nsanlar bu gibi

hatalardan kurtulamazlar. Bu, imann zayflnadelâlet etmez. Mü'min böyle hatalara düebilir.

Sonra tövbe eder. Günah ilemekte srar etmez.

te felsefe ve talim mesleklerinin kötülü-

ünü, zararlarn ve bu meslekleri insana kanaat

vermiyecek usulsüz bir tarzda reddeden kimsele-

rin yapm olduu fenalklar bildirmek için?

söylemek istediim bundan ibarettir.

Ulu Tanrdan dileriz ki bizi kendi kulluu-

na lâyk gördüü, eri yoldan kurtarp doruyola götürdüü, kendisini asla unutmamas için

sevgisini ilin m ettii, halitasn ona tecih et-

memesi maksad ile nefsinin errinden koudu-u, yalnz ona ibadet eden kerdi has kullar*

arasna katt kimselerden elesin.

Page 95: Imam Gazali - El Munkızu Min Ad  Dalal_text.pdf

The borrovver must retum this item on or before

the last date stamped below. If another user

places a recall for this item, the borrower will

be notified of the need for an earlier returii.

Non-receipt ofoverdue notices does not exemptthe borrovverfrom overdue fines,

Harvard College Widener Library

Cambridge, MA 02138 617-495-2413

Please handle with care.

Thank you for helping to preserve

library collections at Harvard.