İmam gazali - mişkatül envar_text.pdf
TRANSCRIPT
-
8/18/2019 İmam Gazali - Mişkatül Envar_text.pdf
1/73
-
8/18/2019 İmam Gazali - Mişkatül Envar_text.pdf
2/73
MKÂTÜL-ENVÂR
«Nurlar
Feneri»
-
8/18/2019 İmam Gazali - Mişkatül Envar_text.pdf
3/73
BEDR
YAYINEV
Ankara
Cad.
No:
7
(Vilâyet
Karsnda)
Caalolu
-
stanbul
Tel:
(0.212)
519
36
18
Sögut Ofset
stanbul
-
1994
-
8/18/2019 İmam Gazali - Mişkatül Envar_text.pdf
4/73
Pembe
Kitaplar
No:
11
MKÂTÜ'L-ENVÂR
«Nurlar
Feneri»
mam
Gazalî
Çeviren:
Süleyman
Ate<
bedir
stanbul
-
8/18/2019 İmam Gazali - Mişkatül Envar_text.pdf
5/73
PEMBE
KTAPLAR
1.
Sevâd-i
Âzam. Ehlisünnet inancnn
doru yolu.
mam Se-
merkandî'nin
eseri.
2.
Müridül-Müteehhilîn. Kutbüddin îznikî. Tesettür,
slâm'da
âile bahisleri.
3.
Evrim,
flâs
Eden Teori.
Prof.
Dr. Âdem
Tatl.
Marksizmle
birlikte
çan en büyük sapkl
olan
Darvinizm'i çürütüyor.
4. Aile Saâdeti. Mehmed Faik
bey.
5.
Ey Oul
mam
Gazali. Ehlisünnet
ve
tasavvuf
dümanlar-
n
reddeden
geni
bir önsözle.
6.
Hristiyanla
Reddiye.
Tuhfetül-Erib
tercümesi.
Abdullah
Tercüman.
Çev.: Hac M. Zihni Ef.
7.
slâm'da
Edeb. Tahir Büyükkörükçü.
8.
Hicab.
brahim
Midhat.
Üç
kitaptan
ve
iki ekten müteekkil
bu eser, slâmî
örtünmenin medeniyet,
çplakln
ise
vahet
olduunu
isbat
ediyor.
9.
Namaz
Dinin
Direidir.
Ahmed
Zeyni Dahlan. Arapças ile
birlikte.
10. slâm'da
Kavmiyetçilik Yoktur Babanzâde Ahmed Naim
bey.
12. Tasavvufun
On
Esas.
Necmüddin
Kübra
-
Bursal smail
Hakk.
13. slâm'da Haklar
ve
Vazifeler
14.
slâm
Ahlâknn
Esaslar
(Pembe
kitaplar,
pembe
kâda
itina ile
baslm,
iplik
dikili,
selefon
kapl
be
renk
ebru
kapakl,
kaliteli
muhtevaya
sahip,
ehlisünnet
prensiplerine
ve
eriat'a
uygun,
titizlikle
ha-
zrlanm
seçkin
ve
zarif
kitaplardr.
Güvenerek
okuyabilir
gençlere
ve
dostlarnza
hediye
edebilirsiniz.
Seri
devam
ede-
cektir.)
Bedir
Yaynevi.
Ankara
cad.
7
Caalolu-stanbul
(Tel.
519
36
18)
-
8/18/2019 İmam Gazali - Mişkatül Envar_text.pdf
6/73
ÖN SÖZ
MAM-I GAZAL'NN
HAYATI, FKRLER VE
ESERLER HAKKINDA
BRKAÇ
SÖZ
mam-
Gazali, slâm
ilim tarihinin en mümtaz sîma-
larndandr.
Ölümünden sekiz asr
geçmi
olmasna
ra-
men
eserleri ve düünceleri
müslümanlarn
her
snf
ara-
snda
bütün
tazelii ve
canll
ile
hâlâ
yaamaktadr
(1).
mam-
GazalFnin
künyesi
Ebû-Hâmîd
Muhammed
bin
Muhammed'dir.
Lâkab ise Hüccetü'l-slâm
ve
Zey
nü'd-Dîn'dir.
mam-
Gazali,
milâdî 1058
senesinde
Tûs ehrinde
dünyaya
geldi.
Babas
fakir bir kimse olmakla
beraber,
Gazalî'nin
ve
kardeinin
iyi
yetimeleri
için,
ilim
ören-
melerine
ihtimam etmiti
Gazali, evvelâ
Tûs'ta daha
son-
(1)
bn'el Subkî «Tabakat»
nda Gazali için u sa-
trlar
yazmaktadr: «Hz.
Muhammed'den
(S.
A.)
sonra bir
peygamber gelecek olsayd bu,
mu-
hakkak
Gazali
olurdu.»
Subkî'nin
bu hükmü
el-
bette
mübalâaldr. Fakat
mam- Gazali
hak-
kndaki
hissiyata
tercüman
olmak
cihetinden
calib
i
dikkattir.
-
8/18/2019 İmam Gazali - Mişkatül Envar_text.pdf
7/73
6
MKÂTÜ'L-ENVÂR
ra
Gürcan'da
okudu.
Cürcan'da
okuduu dersleri
not
et-
tii
defterlerin,
vatanna
dönüünde içinde
bulunduu
kervan
soyan
haydutlar
tarafndan
gasbedilmesi hâdise-
si
tarihte
öhret
bulmu
olduundan
naklediyoruz:
mam-
Gazali,
kervan basan
haydutlarn
reisinden,
defterlerini
geri
vermesini,
zira bunlarn hiçbir ilerine
yaramyacan
söylemiti.
Haydutlarn
reisi o
defterler-
de
ne
olduunu
sorduunda: «Onlara yazl
bilgileri
edin-
mek için
yurdumu
terkettim ve uzun müddet süren tah-
silimin
semeresini
onlara
yazdm» dedi. Haydutlarn
reisi
güldü
ve:
«Nasl
olur
da
ilim
tahsil
etmi
olduunu
ileri
sürebilirsin? Baksana
defterlerin elinden alnnca hiç il-
min
kalmyor» dedi. Defterleri
de
geri
verdirtti. Bu
hâdi-
se
mam-
Gazali üzerinde
büyük
bir tesir brakt
ve
memleketine
dönüünde
ilk ii
defterlerdeki
notlar ha-
fzasna naketmek
oldü.
mam-
Gazali'nin
hayatn
ve
fikri
mücadelelerini
iyice
kavryabilmek
için yaad
devri
iyi bilmek gerek-
tir.
Bu
bakmdan
slâm
âleminin
ve
dünyann,
Gazali'nin
yaad asrdaki durumunu
ksaca
tasvir
ediyoruz:
O zamanda slâm
âleminde
siyasi ve
fikrî
bakmdan
büyük
bir
kargaalk
hüküm
sürüyordu. Badat
-
Abba-
sî
halifelerinin
hâkimiyetleri
zayflamaya
yüz
tutmutu.
Buna
mukabil Büyük Selçuklu Devletinin snrlar geni-
liyor ve nüfuzu artyordu. Gazali,
bu
devletin
büyük hü-
kümdarlar
olan
Turul
Beyin,
Alparslan'n
ve
Melik-
ah'm
devirlerini
idrâk
etmitir. Melikah'm
kymetli
ve-
ziri Nizamü'i-Mülk
hem
sava
meydanlarnda
zaferler ka-
zanyor, hem
de o
zaman
dünyada
mevcut
en
parlak ilim
ocaklar
olan slâm
Üniversitelerini
açyordu. Gazali 23
yanda iken arkta
esrarengiz
bir
adam belirmiti.
Bu
adam ismi etrafnda
hâlâ
bir
esra
hâlesi
bulunan
Ha-
hain
mezhebinin reisi eyhü'l-Cebel
Hasan
bn
Sabbah
idi.
Gabllarca
daha
ziyade
rubâîleri
ile
tannan,
slâm
âleminde ise
bir
matematikçi olarak
bilinen
mehur
Ömer
Havyam dahi
mam- Gazali'nin
muasrlarndandr.
-
8/18/2019 İmam Gazali - Mişkatül Envar_text.pdf
8/73
-
8/18/2019 İmam Gazali - Mişkatül Envar_text.pdf
9/73
8
MKÂTÜ'L-ENVÂR
tmam-
Gazali'nin
hayatnda bir dönüm noktas te-
kil
eden
bu
deiiklik,
içinde
gittikçe
büyüyen ve
manevi
huzurunu
kaçran
bir
übheden
ileri
geliyordu.
Dili tu-
tulmu,
belâgat
ve
fesahati yok
olmutu. Üstelik
bedeni
bakmdan
da
rahatsizlanmt.
Bunun üzerine
etrafnda-
kilerin bütün
rica
ve
srarlarna ramen
medresedeki
derslerini
brakt ve
Badat'dan ayrld. Bundan sonra
ömrünün
10 yln
uzlette
geçirdi.
Seyahatler
yapyor
ve
sofiyâne
bir hayat
sürüyordu.
Evvelâ am'a
gitti.
2 sene
riyazet
ve nefs
mücadelesi
ile vakit geçirdi. Sonra Ku-
düs'e
gitti.
Bu
esnada
halkla
temas
etmekten
çekiniyor
ve daimi
bir iç
murakabesi
halinde
bulunuyordu. «Kaal»
âleminden
«hâl» âlemine
geçmenin
ne'esi içindeydi.
Nihayet Cenab-
Hakkn
hidayet
günei kalbine
do-
du.
lâhi
bir lütuf eseri
olarak
bütün übhelerden
ârî,
.
tahkiki bir iman sahibi oldu. Badat'a tekrar
döndü. En
büyük
eseri
olan
«îhya'»
y
okutmaya
balad.
Etrafna
yine
kalabalk bir dinleyici
kitlesi
toplanmt.
Fakat
yalnzla alan ruhu
bu
halden
skld. Tûs'a
çekildi.
Orada on sene müddetle
her
türlü
âlây
iten
uzak
bir
ha-
yat
geçirdi.
Bu
esnada
slâm
âleminde
fitne
artmt.
Ni-
hayet
Selçuk
Veziri
Fahrü'l-Mülk'ün
ricas
ve ulemâ
ile
yapt
istiare
sonunda
tekrar
irad
ve
mücadele
sahne-
sine
çkt. (M. 1105).
Ömrünün
sonuna
doru
tekrar
va-
tan
Tûs'a
döndü.
Evinin
civarna
bir
tekke, bir
de
med-
rese
ina
ettirdi.
Günleri irad ve
ibadetle
geçiyordu.
Ken-
disini
çekemeyenler
Sultan
Sencer'e
onu,
Ebû
Hanife
hakknda
kötü sözler
söyledii
iftiras
ile
jurnal
ettiler.
Padiah'n
srarl
daveti
üzerine
Sencer'in
huzuruna
gö-
türüldü.
Padiah
Gazali'ye büyük hürmet
gösterdi,
tahtn-
dan
kalkp
yerine onu oturttu.
Hakikati
bizzat
o büyük
âlimin
azndan
iittikten
sonra,
izzet
ü
ikram
ile
memle-
ketine yollad.
Gazali
burada 1111
(505)
tarihinde
vefat
etti.
Allah'n
rahmeti üzerine olsun.
-
8/18/2019 İmam Gazali - Mişkatül Envar_text.pdf
10/73
MAM GAZAL
9
tmam-
Gazali'nin
Ban
Eserleri
1
—
hya'ulûm
cI-Dîn:
Gazali'nin
en mehur
ve
en
biîyük
eseridir.
Bu
kitapta
fkh
ile
tasavvuf
meze
edilmi-
tir.
Dört
ksmdr:
Rub el-ibadât,
Rub el-âdât,
Rub
el-
mühlikât
ve
Rub
el-münciyât.
Her
ksm
da 10
kitaba
bö-
lündüüne
göre
eserin tamam
40 kitap
tutmaktadr.
h-
ya',
yazlndan
bu
yana slâm, âleminde
en çok
okunan
bir
kitaptr.
Muhtelif
erhleri,
açklamalar,
ksaltmalar
yaplmtr.
Seyyid Muhammed el-Murtaza
el-Zebidl'nin
yazd
10 ciltlik
erh
en
tannm
olandr.
2
—
Ei-iktisad
fi'l-i'tikad: tikada
dairdir.
3
—
Tehafüt
el-Felâsife: Aristo
felsefesinin
tenkidi-
dir.
4
—
El-Munkiz
min
el-dalâl
ve'l-rausil
ilâ
i'1-ioe
ve'l-celâl:
mam-
Gazali,
bu
kitabnda
hakikate ve
hida-
yete nasl
eritiini
anlatmakta
ve
çeitli frkalar inceli-
yerek tenkid etmektedir.
5
—
Makasid el-Felâsife:
Felsefeyi
tenkid
etmeden
önce onun bütün mes'elelerini
açk bir
ekilde
bu
kitap-
ta yazmtr.
6
—
El-Mustasfa:
Usûl-i
fkha
dair
olup
bir mukad-
dime
ile 4 fasldan ibarettir.
7
—
Kimya-i
Saadet: man,
amel
ve tasavvuftan
(
»
ahlâk)
bahseder. hya'nn farisî
Usanma
yaplm k-
sa
bir
tercümesi
mahiyetindedir.
8
—
El
Kstas
el-Mustakîm:
Batmilere reddiye ola-
rak
yazlmtr.
9
—
Bidayet
el-hidaye:
Din ve ahlâk bilgilerini
ö-
reten ve halka hitap
eden
bir kitaptr.
Birinci
ksmnda
zahiri
ibadet
ve ahlâktan, ikinci ksmnda
kalbin itaat
ve isyanndan bahseder. Sonra göz, kulak, dil, vücut, cin-
siyet
uzuvlar,
eller
ve
ayaklarn
güzel
kullanlndan
söz eder. Son faslnda
da
kalbin hased, iki yüzlülük ve
kibir
gibi kötülüklerden
temizlenmesini
anlatr. Çok
fay-
-
8/18/2019 İmam Gazali - Mişkatül Envar_text.pdf
11/73
10 MKÂTÜ'L-ENVÂR
dal
ve herkesin
anlayabilecei seviyede yazlm
bir
din
kitabdr.
10
—
Eyyühe'I-veled.
îmam-
Gazalî'nin
bilinen
bütün
eserlerinin
says
takriben
75
i
bulmaktadr. Bunlarn listesi
müsterik
Brockelmann'm
(Geschichte
der
Arabischen
Literatür)
adl eserinde
yazldr.
(Supplementband
1,744).
mam-
Gazalî'nin
Fikir Hayat
.
-
Kelâm'da
Gazali:
mam-
Gazalî'nin
kelâm
sahasn-
daki
fikirleri
slâm
düünce tarihinde
bir
dönüm noktas
tekil eder. Kelâm'n daha
ziyade
akaid
ksmna
ehemmi-
yet
vermi olan Gazali
akl
ön plânda
tutmutur.
Mantk
ve
münazara prensiplerini
muvaffakiyetle
kullanmtr.
Kelâm ilmi
kendisini tatmin
etmemitir.
Zira bu ilim mu-
arzlarnn kabulüne
bal
birtakm mukaddimelere
da-
yanmaktadr.
Gazali
böylece
akln yerine
mükâefeyi
koymutur.
Gazali
ehl-i sünnete
muhalif
frkalarla
da
mücadele
etmitir.
Bilhassa
mûtezile
ve bâtnîye
ile
çatmtr.
O
devirde bâtnîler
ortala
fesat
saçyorlard.
Gazali
bun-
lara kar
be,
alt
eser yazm
ve onlarn
bütün fikirle-
rini
çürütmütür.
Kendisi
bizzat
Halife tarafndan
bu
mez-
hebi
redd ve ibtâl
etmee
me'mur
edilmiti.
Felsefecilerle
mücadelesine
gelince:
mam-
Gazali
evvelâ
felsefeyi
iyice
tedkik
etti. Bütün
esaslarn
ören-
di.
Sonra onu tenkid etti.
Bilhassa
Aristo'ya ve
onun
mu-
akkibi
olan
bni Sina'
ile Fârâb'ye
hücum
etti.
Bunlar
20
mes'elede
ehl-i
sünnetten
ayrlyorlard ki,
üçü
küfrü
mûcipti.
Gazali
ve Fkh:
Mezheb
itibariyle
afiî
olan
îmam-
Gazali,
bu
sahada
da
büyük
eserler
vermitir.
'
Bata
mam-
A'
zam
ve
Hocas mam-
Haremeyn
olmak
üzere
bâz
noktalarda
Hanefîlere
muhalefet
etmitir.
Bu
yüzden
.
-
8/18/2019 İmam Gazali - Mişkatül Envar_text.pdf
12/73
MAM GAZAL
11
uzun
münakaalar
olmu ve
birçok reddiyeler
kaleme
alnmtr.
Gazali
ve
Tasavvuf:
Gazali'nin
memleketi
olan Tûs
o
asrda büyük
bir
tasavvuf
merkezi
idi. Gazali
küçüklü-
ünde
ve
talebelii
esnasnda
sofî muhitlerinde
yaad.
Tedris
hayatnda
ise
tasavvuf
ikinci
plânda kald. Niha-
yet
geçirdii
ruh
sarsntsndan
sonra
tekrar tasavvufa
döndü.
Yalnz
akln
insan hidayet
ve
saadete götüremi-
yeceini anlad.
Gazalî'ye
göre
gerçek
bilginin kayna
ancak
ilâhi
âlemden
parlayan bir
nurdur.
mam-
Gazali
hakknda
yazlan
en.
mufassal
Türkçe
eserler unlardr:
MEHMED AL AYNÎ,
Hüccetü'l-slâm
mam
Gazali,
stanbul
Matbaa-y
Âmire, 1327,
367
sayfa.
Eserin
ba-
nda
Manastrl
smail
Hakk'nn bir
takrizi
vardr.
Müellif, eserin
mukaddimesinde Baron
Carra de
Vaux'nun
mam-
Gazali
hakknda te'lif ettii kitab
örnek
tuttuunu
ifade
etmektedir.
Carra de
Vaux'-
nun
eseri
1902
de
Paris'de baslmtr.
RIZAEDDN
BN
FAHREDDN,
mam-
Gazali,
Oren-
burg
(Rusya),
Vakit
gazetesinin
matbaas, 1910,
96
sayfa.
(Mehur
îrîer
serisinin 3
cü
kitab).
Tabii
ve
nairi:
Ahmed
shaki
-
ark
Kitabhanesi.
Mehmed
evket
EYG
-
8/18/2019 İmam Gazali - Mişkatül Envar_text.pdf
13/73
MKÂTÜ'L-ENVÂR
TERCÜMES
Feyizler
saçan,
gözleri
açan,
srlar
kefeden,
«ütüleri
kaldran
Allah'a
hamdolsm.
Nurlarn
nûru,
iyilerin
efendisi.
Allah'n
sevgilisi,
Gaffar'n müj-
decisi,
Kahhar'n
uyarcs,
küffar
söküp
atan, fâ-
cirleri
ayplayan
Muhammed'e
ve
O'nun
temiz,
ha-
yrl
âline
ve
ashabna
salât
ve
selâm
olsun.
Bundan
sonra
muhterem
kardeim,
— Allah
se-
ni
büyük
saadeti
aramaya
evketsin,
yükseklere
çk-
mak
için
kalbini
açsn,
gözünü
hakikat
nuruyla
sür-
-
8/18/2019 İmam Gazali - Mişkatül Envar_text.pdf
14/73
14
MKÂTÜ'L-ENVÂR
melesin,
ruhunu Haklan baka eyden
ansn
—
Sana ilâhî nurlarn
esrarn
açklamam, «Allah
gök-
lerin
ve
yerin
nurudur» (Nûr
Sûresi:
35),
«Allah'n
nur
ve
zulmetten
yetmi
bin
perdesi
vardr;
eer
onlar kaldrsa yüzünün nûr ve
azameti
onu
idrâk
edenin gözünü
yakar.»
gibi
âyet
ve
hadîslerin
za-
hirlerinin
iaret
ettii gerçekleri,
o
nurun, mikâta
(fanusa),
zücaeeye
(cama),
misbaha
(lâmbaya), zey-
te (yaa), ve
ecere
(aaca)
tebihinin mânasn
sordun.
Ama
bu
sualinle
öyle
güç
bir
noktaya do-
kundun
ki
insanlarn
gözleri
onun
yüksekliklerine
eriemez,
öyle
kapal
bir kapy
çaldn
ki
râsih
âlim-
lerden
bakasna
açlmaz.
Soma
her sr keif
ve
if-
a
edilmez
ve
her
gerçek
söylenip
açklanmaz. Ger-
çekte
hürlerin göüsleri, srlarn
kabirleridir.
Baz
arifler:
«Rububiyyet
srlarn
ifa
etmek
küfürdür»,
evvellerin ve
âhirlerin
efendisi
de
«Öyle
ilim
vardr
ki gizlenmi inci gibidir. Onu ancak
Allah
4
hilen
âlimler bilir.»
buyurmutur.
Ama
o âlimler
bu ger-
çei
söylerlerse,
Allah'a
kar marur
dunlardan
bakas onlar
yalanlamaz.
Allah'a
kar
marur
kimseler
çoaldkça
da.
srlan
erlilerden
saklamak
ViYeih
olur.
Ama
ben
seni
a
kalbi
açk:
srr,
gurur
ka-
ranlklarndan
tenzili
eder
bulduum
için sana bâz
parltlar
ve
birtakm gerçekler hakknda bâz
ia-
retler
\
ermekte bir beis görmüyorum. Zira
ilmi
ehlinden
saklamak, ehli
olmayana
açmaktan daha
az
zulüm
deildir.
Nitekim
öyle
denilmitir:
«Kim
ilmi
cahillere
verirse
onu zâyi
etmitir.
Kim
ilmi
-
8/18/2019 İmam Gazali - Mişkatül Envar_text.pdf
15/73
MAM
GAZAL
15
»
isleyene
vermekten
geri
durursa
zulmetmitir.»
Ama
bu
hususta
bâz ksa
iaretler
yapmakla
yeti-
neceim.
Zira
bu
mevzuda
sözü
derinletirmek,
ge-
ni
metinlere
ve
erhlere
ihtiyaç
gösterir.
Halbuki
benim
de
buna ne
vaktim,
ne de
gücüm
müsaittir.
Kalblc;
in
anahtarlar
ise
Allah'n
elindedir.
Onu
di-
lediine,
diledii
gibi,
diledii eyle
açar.
Bu
mev-
zu&j
üt
fasl
(bölüm)
açlacaktr.
BRNC
FASIL
Nurun,
Allah-ü
Teâlâ'dan
ibaret
olduu,
ba-
kasna
nur
denilmesinin
hakikat
deil,
srf
mecaz
yoluyla
olduu
beyanndadr.
Bum
anlaman
için,
senin,
önce
nûrun
avam
arasndaki
mânasn,
saniyen
havas
arasndaki
mâ-
nasn. ,
.salisen
havassü'l-havas
arasndaki
mânasn
bilmen:
mm
havassa
ait
olan
nûrun
derecelerini
örenmen
lâzmdr
ki,
bu
derecelerin
anlalmasy-
la,
Allah'n
en
yüksek
nûr
olduu
ve O'nun
haki-
katlerinin
inkiafiyle
Allah'n,
ei
olmayan
tek
ger-
çek
nûr
olduu
bilinir.
Avama göre
nûr,
zuhûra
iarettir.
Zuhur
ise
izafi
bir
eydir.
Bir ey
bakasna
zâhir
olur
ve
ba-
kasndan
gizlenir. O
halde
izafî
olarak
zâhir
ve
iza-
fî olarak
bâtn
olur.
ey'in
zuhurunun
idrâklere
ba-
llnda
übhe
yoktur.
Avama
göre
idrâklerin
en
-
8/18/2019 İmam Gazali - Mişkatül Envar_text.pdf
16/73
16
MKÂTÜV
kuvvetlisi de
duyulardr.
Göz duyusu
da
bunlardan
biridir.
Göz
duyusuna
izafetle
eya
üç
ksma
ayrlr:
1)
Kendisi
görülemeyenler:
Karanlk
cisimler
gibi.
2)
Kendisi
görülen,
fakat
kendisi
aracl
ile
bakas
görülemeyenler:
Yldzlar,
ate
közü
gibi
parlak
cisimler.
3)
Hem
Kendisi
görülen, hem
de
kendisi
ara-
cl
ile
bakas
görülenler:
Güne,
Ay,
u'le
veren
ate,
çra
gibi.
te
nûr,
bu
üçüncü
ksmn
addr.
Fakat
son-
radan bu
nûr
veren
cisimlerden
çkp,
kesif
cisim-
lerin
yüzlerine
akseden
ey'e
de
nûr
denmitir:
Me-
selâ:
«Yer
nurland,
günein
nûru
yere
dütü,
lâm-
bann
nûru
duvara,
elbiseye
dütü.»
denir.
Bâzan
da
bu
aydnlanan
cisimlerin
kendilerine
nûr
denir:
nûr:
kendisi
görülen
ve
kendisi
vastasyla
bakas
görülen
eyden
ibarettir.
Güne
gibi.
te
birinci
mâ-
naya
göre
nûrun
tarifi ve
hakikati
budur.
(Dakika
=
incelik):
Mademki
nûrun
srr
ve
rûhu,
idrâklere
görünmesi
oldu
ve
idrâk
de
ancak
nûrun ve
gören
gözün
bulunmasna
bal
kald, o
halde nûr,
zâhir
(görünen) ve
muzhir
(gösteren)
dir.
Fakat
hiçbir
nûr
göklerin
gözüne
zâhir
ve
gösterici
olmaz.
Binaenaleyh
idrâkin
meydana
gelmesinde
esas
olmas
bakmndan
görücü ruh,
zâhir
(görü-
nen)
nûra
denktir.
Hattâ ondan
ileridir.
Çünkü
id-
râk eden
ruh,
bâsra
(görücü)
dr;
idrâk
onunla
kaa-
imdir.
Fakat
nûr,
ne
idrâk
edendir; ne
de
idrâk
kendileri de
aydnlanmtr.
Hulâsa
-
8/18/2019 İmam Gazali - Mişkatül Envar_text.pdf
17/73
MAM
GAZAL
17
kendisiyle
olmaktadr.
Sadece
idrâk onun
yannda-
dr. Ve
göz
nûruna
nur ad verilmesi, nûra
nur
ad
verilmesinden daha
uygun
olduu için,
nur
adn,
gören göz
nûruna da verdiler
ve
yarasa hakknda
da
öyle dediler:
«Onun
gözünün
nuru zayiftr»,
gö-
zünden
su
akan
(gözü sulanan) kimse için
de:
«Onda
göz
nûru
zafiyeti
var.»,
Kör hakknda
da:
«Gözünün
nurunu
yitirdi»,
göz siyah
için
de: «Gözün
nûrunu
toplar
ve
onu
kuvvetlendirir.»
demiler. Allah kir-
piklere
siyah
rengi
vermi
ve
gözü
onunla
sarl
yapm ki
göz
nûrunu
toplasn.
Fakat
beyaz,
nûru
datr
ve
zayflatr. Hattâ
devaml
olarak parlak
beyaza,
Güne nûruna
bakmak,
göz nûrunu mahv
eder.
Nasl
zayf kuvvetlinin
yannda
mahvolursa...
Böylece ruh-u bâsraya
niçin
nur
denildiini
ve ha-
vassa
(seçkinlere)
ait
olan
ikinci
mânaya
göre
ruh-u
bâsranm
bu isme
neden daha lâyk olduunu
ö-
renmi oldun.
(Hakikat): imdi bil ki
göz nûrunun birtakm
kusurlar
var.
Çünkü o
bakasn
görüyor ama
ken-
disini göremiygr. Kendinden
çok uzak
olan ve
ken-
dine çok
yakn
olan göremiyor. Eyann
dn
gö-
rüyor, içini göremiyor.
Varlklarn
hepsini
deii,
ancak
bir
ksmn
görüyor. Sonlu eyleri görüyor,
sonsuz
eyay
göremiyor.
Çok
defa
görülerinde al-
da
nyor.
Bâzan büyüü küçük
görüyor;
uza ya-
kn,
sakini müteharrik,
müteharriki sakin görüyor
ki
bu
yedi kusur
d
gözden
ayrlmayan
kusurlar-
dr.
Eer
gözler
içinde
bu
eksikliklerden
tamamen
uzak
bir göz
bulunursa,
elbette
o, nûr
ismine daha
lâyk olmaz
m?
-
8/18/2019 İmam Gazali - Mişkatül Envar_text.pdf
18/73
18
MKÂTÛ'L-FNVÂR
nsan
kalbinde
bu
olgunluu
haiz
olan
bir
gö-
zün mevcut olduu bilinmektedir. Bâzan
ondan
akl,
bâzan
ruh,
bâzan
da
nefs-i
insan
diye
bahsedilir.
imdi
sen
bu
çeitli
tâbirleri
brak;
zira
tâbirlerin
çokluundan
basireti
zayf oîan
kimse,
mânann çok-
luunu
zanneder.
Biz
bununla;
aklly,
emzikteki
çocuktan,
hayvandan,
deliden,
ayran eyi
kastedi-
yoruz.
Haydi cumhurun tarifine
bal
kalarak
bu-
na
akl
ismini verelim.
O
zaman
öyle
deriz:
an
bu
yedi
kusurdan
uzak
olduu
için akl, nur ismi-
ne
zahir gözünden
daha
lâyktr.
•
Evvelâ:
Göz kendini
görmez,
akl
hem
bakala-
rn, hem
de
kendini
idrâk ettii
gibi
kendi
gibi ken-
di vasflarn
da
idrâk eder.
Zira
kendinin âlim
ve
kaadir
olduunu
bilir.
Nefsini
bilmek
suretiyle
il-
mini
bilir.
Nefsini bildiini
de
bilir ve
bu
sonsuzca
gider. Bu
özellik,
cisimler
âletiyle idrâk
eden d
göz için düünülemeyen
bir
özelliktir.
Bunun öte-
sinde bir
sr
vardr ki erhi uzun sürer.
kincisi:
Göz
kendine
çok
yakn
ve
çok
uzak
olan
göremez.
Halbuki
akl
için
uzak
ve
yakn
bir-
dr.
O
bir
anda
göklerin
en yükseine yükselir
ve
bir
anda
yerin derinliklerine nüfuz
eder. Daha
do-
rusu gerçekler tahakkuk
edince
o kudsî varln
ya-
nnda
cisimler
arasnda hüküm süren
.yakn
ve
uza-
n
kanat
çrpmas
mümkin
deildir.
Gerçi
örnek
asln
yerini
tutamazsa
da
ona benzemekten
de geri
kalmaz.
Bu,
belki
Peygamber
(S.A.)
in: «Allah
Âdem'i
kendi
suretinde
yaratt.» sözünün
srrn
an-
-
8/18/2019 İmam Gazali - Mişkatül Envar_text.pdf
19/73
MAM GAZALÎ
19
lamana
yardm
eder. imdi
bunun
açklamasna
dal-
mak istemiyorum.
•
Üçüncüsü:
Göz
perde
arkasn
görmez;
akl
ise
kendi
özel
âleminde,
kendine
yakn,
yani ötesinde,
mele-i
âlâda
melekût
âleminde
tasarruf
eder.
Hiç-
bir
hakikat akldan
gizlenmez.
Akln
perdesi,
göz
nasl
kapaklarn
yumunca
kendi
kendine
perde
olursa
akim
da buna
benzer
bâz
sfatlar
sebebiy-
le
kendi
kendine
perde
olmasndan
ileri
gelmekte-
dir
ki bunu.
bu kitabn
üçüncü
faslnda
göreceksin.
Dördüncüsü:
Göz eyann
dn,
üst
yüzünü
görür;
çini
görmez;
kalplarn,
resimlerini
görür,
hakikatlerini
görmez.
Akl
ise
eyann içinde
ve es-
rarnda
dolar.
Hakikatlerini
ve
ruhlarn
idrâk
eder:
sebeplerini ve
illetlerini
ve
hükümlerini
bulur,
onlarn
nereden
meydana
geldiini,
nasl
yaratld-
n
ve bir
eyin
ne
kadar
unsurdan
toplanp
terkib
edildiini,
varlk mertebelerinden
hangi
mertebeye
indiini,
dier
yaratlmlarla
olan
münasebetinin
ne olduunu ve
daha
baka
bahisleri
anlar
ki onla-
r
burada izah
etmek sözü
uzatacaktr.
Biz
sözün
ksasn
daha
uygun
buluyoruz.
Beincisi: Göz
varlklarn bâzsn.
.görür. Mâ-
kulâtm
hiçbirini
ve
mahsusatn
birçounu
göremez.
Sesleri,
kokular,
tadlar,
scakl,
soukluu,
idrâk
e
len
kuvvetleri
yâni
iitme,
koklama,
tatma duyu-
larn
göremez.
Yalnz
bunlar
deil,
ferah, sevinç,
gam,
hüzün,
ac,
lezzet,
ak, ehvet,
kudret, irâde,
ilim
ve
bunun
gibi
daha
baka
saylamayacak
kadar
derunî,
ruhî sfatlar
göremez.
Onun
gücü
az.
saha-
-
8/18/2019 İmam Gazali - Mişkatül Envar_text.pdf
20/73
20
MKÂTÜ'L-ENVÂR
s
dardr. Renkler ve
ekiller âlemini aamaz. Bun-
lar ise
varlklarn
en
bayasdr. Çünkü
cisimler
haddi
zatnda varlk
âleminin en
baya
ksmlar-
dr.
Renkler ve
ekiller
ise
cisimlerin
ârazlarnm
en
bayalardr.
Oysa
ki varlklarn
hepsi, akln
do-
lama
alandr.
Akl
bu
saydmz
ve saymadmz
—
ki say-
madklarmz
daha
çoktur
—
bütün
varlklar
idrâk
ile
hepsinde
tasarruf
eder;
bunlar
hakknda,
doru,
yakmî
bir hükme varr. Ona
iç
srlar,
meydanda,
gizli mânalar açktr.
Artk nûr ismine lâyk
olmak-
ta gören göz,
nasl
akla müsavi
olabilir?
Hayr göz
bakasna nisbetle
nûrdur,
fakat
kendine
nisbetle
karanlktr.
Daha
dorusu
göz, akim
casuslarndan
bir
casustur.
Onu
hazinelerinin
en
düüü
—
ki
renkler ve
ekillerdir
—
ne
memur
etmitir ki
bun-
lara
ait haberleri
kendisine iletsin de kendisi de
par-
lak görüü,
nüfuzlu
hükmü gereince o
haberler
hakknda
hükmünü
versin.
Gözden ayr
olarak
ha-
yal,
vehim,
fikir,
zikir,
hfz
gibi
duygular
da
akln
casuslardr.
Bunlarn
arkasnda
da
kendi hazr
âle-
minde
akla
boyun
emi
hizmetçiler,
askerler
vardr
ki akl
bunlar,
kral
kölelerini nasl ermine boyun
edirerek
kullanrsa öyle
kullanr, hattâ daha
da
iddetli... Bunun erhi uzun
sürer. Bunu îhya'nn
ksmlarndan
olan
Kitab'u
Acaib'il-Kalb'de
izah
et-
mitik.
Altncs:
Göz
sonsuz eyleri görmez.
Çünkü
malûm
cisimlerin sfatlarn
görmektedir.
Cisimler
-
8/18/2019 İmam Gazali - Mişkatül Envar_text.pdf
21/73
MAM
GAZAL
sonludur. Akl
mâkulât idrâk
eder.
Mâkulâtu son-
lu olmas
düünülemez. Evet
tahsil ettii ilimler
gerçi
mahduttur
ama
aklda
sonsuzu
idrâk
etme
gü-
cü
vardr.
Bunun
izah
uzundur.
Fakat
bir misal
is-
tersen hesab ele al. Meselâ: Akl
saylar
idrâk
eder, saylarn sonu
yoktur.
kinin,
üçün
ve
dier
saylarn
katlarn
idrâk
eder
ki
bunlarn sonu
yok-
tur. Yine saylar
arasndaki çeitli
oranlan idrâk
eder.
Bunun
da
sonu
yoktur
Bir
eyi
bilir, bildii-
ni
de
bilir,
bi'diiyîe
bildiini bilir.
(Böylece
bilgi-
ler
birbirine
temel
olarak)
akim bilme
gücü
bir
s-
nrda
durmadan sonsuza
uzanr.
Yedincisi:
Göz büyüü küçük
görür.
Meselâ
Gü-
neri
mecer (baaktaki tane) kadar,
görür; yldzlar
mavi bir
sergi üzerine
serpilmi
küçük
paralar
zan-
neder.
Halbuki akl yldzlarn
ve
Günein
dünya-
dan
kat
kat
büyük
olduunu
anlar.
Göz yldzlar,
önündeki
gölgeyi ve çocuu kendi
bulunduu
ölçü-
de sakin görür. Halbuki akl,
çocuun büyüyüp
ge-
limekte
harekette olduunu, yldzlarn
her anda
birkaç
mil
hareket ettiklerini
bilir. Nitekim
Cibril'e
Resûlûlkm
(S.
A.)
sormu:
«Güne
gitti
mi?»
Cibril:
«Hayr,
evet.» demi.
«Nasl?» diye
tekrar
sorunca
Cibril: «Hayr dediim
zamandan evet dediim
za-
mana
kadar
be yüz
yllk
yol gitti.»
demi.
Göz yanlmasnn çeitleri
çoktur. Ama akl
bundan
münezzehtir.
Aklllarn
da
görülerinde ya-
nldklarn
görüyoruz
dersen; bil ki onlar kendi ev-
ham
ve
hayalleriyle
saplandklar
birtakm
inanç-
-
8/18/2019 İmam Gazali - Mişkatül Envar_text.pdf
22/73
22 MKÂTÜ'L-ENVÂR
I
lan,
akln
hükümleri sanmaktadrlar.
te
yanlma
buradan
ileri geliyor. Bu
meselelerin
tamamn
Mi-
yarül-ilm ve
Mihakk'ün-nazar
adl
kitaplarda
açk-
ladk. Fakat
akl,
vehim
ve hayal perdesinden
sy-
rld
zaman yanlmaz.
Eyay
olduu
gibi görür.
Ama
akln
vehim ve
hayalden
syrlmas
da
güçtür.
Bunlardan
tam
kurtulmak ancak
ölümle
mümkün
olur.
te o zaman perde
kalkar,
srlar açlr
ve
her-
kes
gönderdii
hayr ve erri hazr
bulur.
Yapt
küçük ve büyük
eylerin
hepsini tamamen
sayp dö-
ken
kitabn
görür. O
zaman
kendisine
öyle
denilir:
«Senden
perdeni
kaldrdk, bugün artk
gözün
kes-
kindir.»
(Kaf
sûresi:
22)
Perdeden
maksat
hayal
ve
vehim perdesidir. Ve o
zaman
vehimlerine,
bozuk
inançlarna aklanm
olan
kimse
der
ki:
«Rabbimiz,
gördük,
iittik,
bizi
tekrar
dünyaya döndür
ki
iyi
amel
yapalm;
artk
biz
yakînen
inandk.»
(Secde
sûresi:
32).'
Böylece
sen
gözün, duyularla
bilinen
nur
ismi-
ne
lâyk-
olduunu, sonra da
akln
nur
ismini
al-
makta gözden daha lâyk
bulunduunu, hattâ
iki^i
arasnda
bu
ad,
ancak
akln
hakkdr
denebilecek
kadar farklar bulunduunu
da
gördün.
(Dakika
=
incelik):
imdi
bil
ki akl gerçi
idi
âk
edicidir ama bütün
idrâk edilenler
onun
için bir
de-
ildir. Bâz
bilgiler
aklda
hazr
olan
bilgilerdir.
Bir
eyin
hem kadîm, hem hadis
olamayaca,
hem
var,
hem
yok
olamayaca,
bir sözün
hem
doru,
hem
yalan olamayaca,
bir ey için sabit
olan hükmim
-
8/18/2019 İmam Gazali - Mişkatül Envar_text.pdf
23/73
MAM GAZAÜ
23
o
eyin
benzeri
için
de
sabit
olaca, özel
mevcut
olunca
genelin
de
zarurî
olarak
mevcut
olaca
—
meselâ
siyah
var
olunca
renk
de var
olur;
insan
var
olunca
hayvan
da var
olur
—
ama
aksinin lâ-
zm
gelmeyecei
—
zira
rengin
mevcut
olmasyla
siyahn da
mevcut olmas,
hayvann
mevcut
olma-
syla
insann da
mevcut
olmas
gerekmez.
—
gibi
zarurî
ilimleri
bilmen
gibi. Bu
hükümler
zorunlu,
caiz
ve müstahii olan
eyler
hakkndaki
zarurî
hü-
kümlerdir.
Bâz
bilgiler
de
her
zaman
aklda
hazr
deildir.
Bunlar
kendine
arz
edilince
hemen
idrâk
edemez.
Biraz
bunlar
etrafnda
dolamas,
aratr-
mas
ve
kendisinin bunlar
hakknda
uyarlmas
icabeder.
Nazarî
bilgiler
gibi. Akl,
filozoflarn
söz-
leri tenbih
eder
(uyarr).
nsan
bilkuvve idrâk
edi-
ci
iken,
hikmet
nûru
çknca
bilfiil
idrâk
edici
olur.
Hikmetin
en
büyüü,
Allah Teâlâ'nm
sözüdür.
Ve
sözleri
arasnda
da
bilhassa
Kur'an-
Kerîm'dir.
Bi-
naenaleyh
zahir
göze
göre
Güne
ne
derece
bir
nûr
ise,
akl gözüne
göre de
Kur'an
ayn
derecede
bir
nurdur.
Zira
görüler
ancak
onunla
tamamlanr. O
halde
nasl
Güne
nuruna
nur
deniyorsa
Kuran'a
da
nûr
denir
ve
ona
nûr
demek
daha
uygundur.
Kur an
n
misâli, Günein
nurudur;
akln
misâli de
gözün
nurudur. Bu
suretle
Allah'n u
sözlerinin
mânas daha
iyi
anlalr:
«Allah'a,
Resûlirne
ve
in-
dirdiimiz
bir nûr
(Kur'an)
a
inann.»
(Teabun
sû-
resi:
84),
«Size
Rabbinizden
bir
bürhan
(delil)
gel-
di, size
apaçk
bir
nûr
indirdik.»
(Nisa
sûresi:
174).
Hülâsa:
Sen
zâhif
ve
bâtn
diye
iki
göz
olduu-
-
8/18/2019 İmam Gazali - Mişkatül Envar_text.pdf
24/73
24
MKÂTÜ'L-ENVÂR
nu,
zahirin
his
ve müahede
âleminden, bâtnm
ise
melekût
âlemi
denen
baka
bir âlemden
olduunu,
iki
gözden
her
birinin
de
kendine
göre
kemâle
ere-
cei Günei ve
nûru
bulunduunu, birinin
zâhir,
di-
erinin
bâtn olduunu, zâhirin
ehadet
âleminden
olan
görünen Güne
olduu, bâtnn ise melekût
âleminden
olan Kur'an- Kerim ve
Allah'n
indir-
mi
bulunduu
dier
kitaplar olduunu
anladn
ve
bunlar
sana
ne
derece inkiaf etti ise
o
zaman
sa-
na
melekût âleminden bir kap
açlm
olur.
Bu
âlemde öyle acaip eyler vardr
ki
ona
nisbetîe
e-
hadet âlemi hor kalr. Kim ki
bu
âleme sefer etme-
yip
ehadet
âleminin
düük
seviyesinde
kaasr
ka
lrsa
o,
hayvandr,
insanlk
özelliinden yoksundu
hattâ
hayvandan
da
sapkndr.
Çünkü
hayvana,
bu
melekût
âlemine
uçma
kanatlar
verilmemitir.
Bunun içindir
ki
Yüce
Tanr
buyurmutur:
«Onlar
hayvanlar
gibidirler, belki daha aa.»
(Enam sû-
resi:
77).
mdi
bil
ki
melekût. âlemine nisbetîe
ehadet
âlemi, öze
nisbetîe
kabuk
gibidir.
Yahut
ruha
göre
suret
ve
ekil
gibidir
veya
yüksek
karsnda
aa
gibidir. Bunun içindir
ki
melekût
alemine
ulvî
âlem,
ruhanî
âlem,
miran
âlem
denilmitir.
Bunun
kar-
snda
süflî,
cismanî
ve
zulmanî âlem
vardr.
Ama
ulvî
âlemle
gökleri kaydettiimizi zannetme. Çün-
kü
gökler
sadece
bu ehadet
ve
duyu
âlemine göre
bir üst ve
yükseklie
sahiptir. Bunu
hayvanlar
da
idrâk eder. Fakat yer,
bir baka arza; gökler
baka
göklere
deimedikçe kula melekût kaplar açl-
-
8/18/2019 İmam Gazali - Mişkatül Envar_text.pdf
25/73
MAM
GAZAL
25
maz
ve kul
melekûtî
olamaz.
Bu
da ancak
gök
de da-
hil his
ve
hayal altnda
olanlarn hepsi
o âlemin
ar-
z, hissin
üstünde
olanlarn
da
o
âlemin
semas
ol-
makla
gerçekleir.
te
bu
durum,
Rabbine doru
sefere
balayan sâlikin
ilk
mi'racdr.
nsan aa-
larn
aasna
atlmtr.
Bu aa
seviyeden
en
yüksek
âleme
çkar.
Fakat melekler
melekût âle-
minde
olduklar
için
mukaddes
Tanr'nn
huzurun-
da
dr
lar. Oradan
aa âlemi
seyreder
ve
âleme
mut-
tali
olurlar.
Bunun
içindir
ki
Allah'n Resûlü buyur-
mutur: «Allah
yaratlmlar
karanlkta yaratt,
sonra
onlara kendi nurundan
saçt.»,
«Allah'n öy-
le melekleri
vardr
ki
onlar
insanlarn
amellerini
kendilerinden iyi bilirler.»
Peygamberlere gelince
onlarn mi'rac melekût
âlemine eriince
en
yüksek
noktaya
ular.
Ve
onlar
âîem-i
gaybm
tamamna
vakf olurlar.
Binaenaleyh
melekût
âleminde
olan
kimse
Allah'n
huzurundadr.
Gaybm anahtarlar
da
Onun elindedir.
Yani ehadet
âlemindeki varlkla-
rn
sebepleri
O'nun
(Allah'n)
indinden iner.
Zira
ehadet
âlemi,
o
âlemin
eserlerindendir. Bu âlem,
o
âleme
göre
bir
ahsn
gölgesi
veya
meyva veren bir
•acm
meyvasi,
sebebin müsebbibi
deildir. Müseb-
bipleri
bilmenin
anahtarlar, sebeplerden
alnr.
Ni-
tekim mikât
(fanüs-kandil),
misbah
(lâmba) ve
e-
<
er
(aaç) in
izahnda bu
hususa
temas
edilecei
•
i/;ere
ehadet,
melekût
âleminin bir Örneidir.
Çün-
kü
benzetilen,
uzaktan yakndan kendisine
benzeti-
lene
benzer;
onunla
ilgilidir.
Bu
mesele
derindir.
Hunun
künhüne
vakf
olan kimseye
Kuran
misal-
lerinin
hakikatleri
kolaylkla anlatlr.
-
8/18/2019 İmam Gazali - Mişkatül Envar_text.pdf
26/73
?G
MKÂTÜ'L-ENVÂR
(Nurun
hakikatine
ait
bir
incelik): Biz deriz
ki, kendini
ve
bakasn
gören
her
ey
nûr
ismine
lâyktr.
Eer
kendini
ve
bakasn
görmekle
bera-
ber,
bakas
da
kendisi
vastasyla
görülen
bir
ey
olursa,
o
zaman
bu ey
nûr
ismine
bakasna
tesir et-
meyenden
daha
lâyk
olur.
Hattâ ona,
bakasna nur
saçt
için sirac
(çra)
demek
daha
dorudur.
Bu
hususiyet ancak
KUDSÎ
PEYGAMBERLK
RUHU-
n;
mahsustur.
Zira
bilgi
nurlar onun
vastasyla
mahlûkata
yaylr. Bu
suretle
Allah'n
Muhammed
Sall.llahü
Aleyhi ve
Sellenre
Sirâc-i
Münîr
(aydn-
latc
lâmba)
adn
vermesinin
sebebi
anlalr.
Bü-
tün
peygamberler
de
lâmbadr,
âlimler
de
öyle. Lâ-
kn
aralarndaki
fark
saylamyacak
kadar
çoktur.
(Dakika
=
incelik):
Gözlerin
nurunun
doduu
kaynaa,
aydnlatc
çra
denmek
uygun
olunca,
ç-
rann
da
kaynana
nar
(ate)
denmesi
uygun
olur.
Bu
yer
çralar
aslnda
ulvî
nurlardan,
kudsî
pey-
gamberlik
ruhundan k
alrlar.
O
kudsî
ruhun
ya-
k
demese
de
yanar.
Fakat ate deere
o
za-
man nûr
üzerine
nûr
olur.
O
halde
arzdaki
ruhlarn
kayna
ilâhî
ve
yüksek
ruhlardr
ki
Ali
ve
bni
Ab-
bas (R.A.)
onlar
öyle
tavsif
etmilerdir:
«Allah'n
yetmi, bin
yüzü
olan bir
melei
vardr.
Her
yüzün-
de
yetmi bin
az vardr.
Her
aznda
yetmi
bin
dili
vardr.
Bunlarn
hepsi
ile
Allah'
tebih
eder.
Bu,
bütün,
meleklerce
istikbal edildii
için:
«O
gün
rl
ve
bütün melekler
saf
saf dizilir,
dururlar.»
(Ne-
bc Sûresi:
38).
denilmitir. Bu,
dünya
çralarnn
nurlarn
aldklar
kaynak
bakmndan
nazar
itiba-
-
8/18/2019 İmam Gazali - Mişkatül Envar_text.pdf
27/73
MAM
GAZAL
*'
ra
alnrsa
buna
ancak ate
misal
olabilir.
Ve
bu
ate
de
ancak
Tur
tarafndan
görülür.
(Dakika
=
incelik):
Eer
semavî
nurlar
biri
di-
erinden
k
alacak
ekilde
derecelendirilecek
olur-
sa,
übhesiz
ilk
kaynaa
en
yakn
olan,
nûr
ismine
daha
lâyk
olur.
Çünkü
en
yüksek
derecededir.
nsan
ehâdet
âleminde
bunun
misalini
ancak
u
suretle
anlayabilir.
Evin
havuzunda
Ay'n
ziyasn
görür.
Ik
'oradan
duvarda
asl
aynaya
vurur.
Aynadan
kardaki
duvara
akseder.
Oradan
yere
yansa
ve
ver
kla
aydnlanr.
imdi
sen
bilirsin
ki
yerdeki
k
düvardakine,
duvardaki
aynadakine,
aynadaki
Aydakine.
Aydaki
Günetekine
tâbi'dir.
Ik
Güne-
ten
Ay'a
akseder.
Bu
dört
mertebe,
biri
dieri
üze-
rinde
olmak
üzere
sralanmtr.
Ve
biri
dierinden
üstündür.
Her
birinin
belirli
bir
makam
ve
kendi-
ne
has
bir
derecesi
vardr
ki onu
geçemez.
Bil ki
ba-
siret
sahiplerine
melekût
nurlarndan
da
tpk
bu-
nun
gibi
dereceli
bulunduu,
en
ilerinin,
en
yük-
sek
nûra
en
yakn
bulunan
olduu
açklanmtr.
s-
rafil'in
derecesinin.
Cibril
rütbesinden
daha
üstün
olmas
uzak
görülecek
bir
ey
deildir.
En
ileri
olan
nûr,
derecesi
bütün
nurlarn
kayna
olan
Cenab-
Rabbül-zzete
eh
yakn
olandr.
Dereceleri
en
aa-
olan
da
vardr.
En
aa
ile
en
yüksek
nur
dere-
celeri
arasnda
öyle
bir
takm
dereceler
vardr
ki
hepsini
saymak
mümkün
deildir.
Edinen
ey,
on-
larn
çokluu,
sralara
göre
terettübüdür.
Onlar,
kendi
kendilerini
vasf
ettikleri
gibidirler:
«Bizden
olup
da
belirli
bir
makam
olmayan
yoktur.
Biz
el-
-
8/18/2019 İmam Gazali - Mişkatül Envar_text.pdf
28/73
28
MKÂTÜ'L-ENVÂR
bette
diziler
halindeyiz
ve
biz
tebih
edicileriz.»
(Sâffât
Sûresi:
164).
(ncelik):
imdi
sen
nurlann
bir
tertip
üzere
olduklarn
bildinse,
unu
da
bil
ki
bu
tertip
sonsuz-
ca
devam
etmez.
Bir
ilk
kaynakta
durur.
Bu
kaynak
zât
için
ve
zâtiyle
nurdur.
Nur
kendisine
bakasn-
dan
gelmez.
Aksine
derece
derece
bütün
nurlar bu
kaynaktan
doarlar.
imdi
düün
bakalm,
nur
is-
mine,
nûrunu
bakasndan
alan
m
daha
lâyktr,
yoksa
zâtnda
aydnlatc
olup
bütün
masivay
(ba-
kalarn)
da
aydnlatan
ilk
kaynak
m?
Bu
gerçein
sana
gizli
kalacan
zannetmem.
Böylece
nur
is-
minin,
kendisinin
üstünde
hiçbir
nur
olmayan,
bü-
tün
nurlann
kendisinden
çkt
en
yüksek
nûra
da-
ha
lâyk
olduunu
iyice
anlam
olursun.
(Hakikat)
:
Ben
daha
ileri
giderek
diyeceim
ki
nur
ismi,
ilk
nurdan
bakasna
srf
mecâzen
ve-
rilmitir.
Çünkü
ondan
baka
hiçbir
ey
zât
itiba-
riyle
nûra
sahip
deildir.
Onun
nûru
bakasndan
emanettir.
O
âriyet
nurluluu
zâtiyle
kaaim
deil-
dir.
Gayriyle
kaaimdir.
Binaenaleyh
müstear
(ema-
net
alnm)
n
nisbeti
srf
mecazdr.
Meselâ
bir
kimse
birinden
bir
elbise,
bir
at,
bir
merkep,
bir
eer
emanet
alsa,
emanet
verenin
müsaade
ettii
kadar
ve
sahibinin
tarifi
veçhile
o
hayvana
binse
bu
adam
gerçekten
mi
zengindir,
mecâzen
mi,
yok-
sa
asl
zengin
âriyet
veren
kimse
midir?
Hayr,
do-
rusu
âriyet
alan
kimse
gefçekte
evvelki
gibi
yine
fa-
kirdir;
asl
zengin
âriyet
veren
ve
âriyetin
tekrar
-
8/18/2019 İmam Gazali - Mişkatül Envar_text.pdf
29/73
MAM
GAZAL
29
kendisine
iade
edilecei
ahstr.
O
halde
gerçek
nur,
yaratma
ve
emir
elinde
olan,
evvelâ
aydnlat-
ma,
saniyen
bunu
devam
ettirme
kendisinden
gelen
zattr.
.
Bu
ismin
hakikatinde
ve bu
isme
hak
kazan-
makta
hiçbir
ey
O'na
ortak
deildir.
Sadece
eklen
bu
ad
almakta
O'nunla
müterek
olanlar
vardr
ama
yine
0,
bu
tesmiyede
de
dierlerinden
—kölesine
mal
verip ona
malik
adn
veren
efendinin
kölesin-
den
üstünlüü
gibi
—
üstündür.
O
köle bu
duruma
vakf
olursa
bilir
ki
kendisi
de,
kendisinin
mal
da
sadece
efendisinin
maldr.
Malik
olmakta
kendisi-
nin,
efendisiyle
asla
ortakl
yoktur.
(Hakikat)
:
Nûrun
zuhur
(görünme)
ve
izhar
(gösterme) a
râci
olduunu
ve
nûrun
mertebeleri-
ni
örendikten
sonra
bil
ki:
adem
(yokluk)
zulmetin-
den
(karanlndan)
daha
keskin
bir
karanlk
yok-
tur.
Çünkü
muzlim
(karartc)
dir.
Buna
muzlim
de-
nilmitir;
çünkü
gözlere
görünmez;
zira
karanlk gö-
ze
mevcut
deildir.
Ama
kendi
nefsinde
mevcuttur.
0
halde
hem
gayra
göre,
hem
de
kendi
nefsinde
mevcut
olmayan
ey,
mukabilinde de
vücut
—
ki
nurdur
—
varken
nasl,
zulmetin
en
koyusu
olma-
sn?
Vücut da
ikiye
ayrlr:
1
)
Varl
kendi
zâtn-
dan
olan;
2)
Varl
bakasndan
olan.
Varl ba-
kasndan
olann,
varl
kendi
nef
siyle
kaaim de-
il,
emanettir,
ariyettir.
Bu
varlk zât
yönünden
ele
... alnnca
srf
ademden
baka
bir
ey
deildir.
Bunun
vücûdu
ancak
bakasna
izafetle
vardr;
fakat
ger-
-
8/18/2019 İmam Gazali - Mişkatül Envar_text.pdf
30/73
30
MKÂTÜ'L-ENVÂR
çek
bir
varl
yoktur. Nasl
ki
bunun
misalini
el-
bise,
zengin meselesinde
gördün.
Demek
ki gerçek
varlk
Allah
Teâlâ'dr.
Nasl
ki
gerçek
nur
da
«GER-
ÇEKLERN
GERÇE»
Allah Teâlâ'dr. te ârif-
ler,
buradan mecaz çukurundan
hakikatin zirvesine
yükselir,
miraçlarn tamamlar,
açk
bir müahede
ile
görürler ki
varlkta
Allah'tan
baka
bir
ey yok-
tur. Ve O'nun
vechinden
baka her ey helak
olu-
cudur.
Zira
her
hangi
bir vakitte
helâk olmaktadr.
Baka
türlü düünmek mümkün
deildir.
Çünkü
Ondan
baka
her
ey zât yönünden
srf
ademdir. lk gerçek varlktan
kendisine
hayat
gel-
mesi
bakmndan
ise zâtiyle var deil, mucidine
tâ-
bi', O'ndan sonra
gelen bir varlktr.
O
halde
mtn-
cut olan
yalnz Allah'n vechidir.
Her
eyin
iki
yüzü
vardr.
Bir
yüzü
nefsine, bi-
ri
Rabbine
aittir.
ey, kendi
vechi
itibariyle
adem
(yokluk) dir.
Allah'n vechi olmas itibariyle de
var-
lktr.
O
takdirde Allah'tan
ve
O'nun vechinden
ba-
ka
mevcut
yoktur. Ve bu
takdirde
de
ezelî ve ebedî
olarak O'nun
vechinden baka
her
ey helâk
olucu-
dur.
Bunlarn
Allah'n
«Bugün
mülk
kimindir?
Tek
ve
kahredici (mahvedici) olan
Allah'n.»
(Gaf
ir
Sû-
resi: 16)
hitabn
iitmeleri için kyametin
kopmas-
na
lüzum yoktur.
Belki
bu
nida onlarn
kulaklarn-
dan
asla ayrlmaz.
«Allahü
ekber
= Allah
en büyüktür»
sözü-
nün
mânasn
da
anlamamlar, O'nu
bakasndan
büyük
zannetmilerdir.
Hââ
lillâh,
Allah'tan
baka
varlk
yoktur
ki O,
ondan büyük
olsun.
Hattâ
Al-
-
8/18/2019 İmam Gazali - Mişkatül Envar_text.pdf
31/73
MAM
GAZAL
31
lah'tan
bakasnn maiyyet (beraberlik)
rütbesi
yok,
sadece
tebaiyyet
(tâbi*
olma) rütbesi vardr.
Daha
dorusu
O'ndan
bakasnn
varl
yoktur.
Bakas-
nn
varl,
tâbi'
olduu
zâtn
vechinden
gelmekte-
dir.
O
halde
mevcut
olan
yalnz
O'nun
vechidir.
Al-
lah'n,
kendi vechinden büyük olmas
da muhaldir.
Fakat
bu sözde
(ekber
=
en
büyük)
denmesinin
mânas
udur:
«Allah, kendisine
izafet ve
mukaye-
se manasyla ekber
(en büyük) denmekten
daha
büyüktür.»
Gerek
nebi,
gerek melek
olsun,
O'ndan
bakasnn Onun büyüklüünün
künhünü
anla-
maktan
Allah
daha
büyüktür. Allah' tam mânasyla
ancak
kendisi
bilir.
Çünkü her
bilinen ey,
bilenin
kudret ve
tasarrufu altndadr.
Bu ise Cenab- Kib-
riyaya
aykrdr. El-Maksud'ül-esna
fî
maânî esma-
iliâ
hrl-hüsnâ
adl
kitapta
bu
mevzua
dair
derin
bir
tedkik
yapmzdr.
(aret
):
Arifler gerçeklik semasna
çktktan
sonra Tek Gerçekten
baka
bir varlk
görmedikle-
rinde
ittifak etmilerdir.
u
var
ki bunlardan
bâz-
lar
bu
hakikati
ilmî bir
irfanla
bulmu,
kimi
bunu
bir
zevk
ve
hâl
olarak
yaam;
çokluk
tamamen
on-
lardan
gitmi ve
srf
teklie
dalarak mest olmular,
o halde
akllar
zail
olmu,
o zevk içerisinde
sanki
baylmlar, artk kendileri
de
dâhil
Allah'tan
ba-
ka hiçbir
eyi hatrlamaa
güçleri
kalmam,
her
eyi
unutmular,
kendilerinde Allah'tan
baka
bir
ey
kalmam.
Öyle
sarho
olmular
ki
akllarnn
otoritesi,
hükmü
aa
dümü
de
bâzlar «Ene.l-
Hak
=
Ben
Hakkm» demi, bâzlar
da:
«Sübhanî
-
8/18/2019 İmam Gazali - Mişkatül Envar_text.pdf
32/73
32
MKÂTÜ'L-ENVÂR
mâ
a'zama
ânî
==*
Kendimi
tebih ederim,
ânm
ne
kadar
yücedir» demi,
dieri: «Mâ fi'l-cübbeti si-
val-lah
=
Gübbemin
içinde
Allah'tan
bakas
yok-
tur»
demi.
Âklarn
sekir
hallerindeki
sözleri
sak-
lanr,
söylenmez.
Ama sekir
halleri gidip
de
Allah'-
n
yer
yüzündeki
mizan (kriteryumu)
olan akl
hükmüne
döndükleri zaman, bunun
hakikî
birle-
me
olmadn, fakat
ittihada
benzediini
anlarlar.
Bu,
âkm
fart-
ak
halinde
söyledii
u
söze
ben-
zer:
«Ben
sevdiim,
sevdiim
de ben.
Biz
bir bede-
ne
girmi iki ruhuz.»
nsan birden bire
bir
ayna
ile
karlar,
kendi-
ni aynada görür, fakat
aynann
farknda
olmazsa
ay-
nada gördüü
görüntüyü
aynann
resmi,
aynaya
bi-
tiik
sanabilir.
ie
içinde
arab
gören
kimse,
a-
rap
renginin,
ienin
kendi rengi olduunu zanne-
der. Bu
hal. kendisinde alkanlk haline
gelmi,
aya
bu
noktada
taklp kalmsa
o
hale
müstarak
olur, mest
olur
da
öyle
der:
«ie inceldi, arap
süzüldü.
Birbirine
benzedi-
ler,
i?
güçleti.
Sanki
arap
var,
kadeh
yok;
yahut
sanki
kadeh var,
arap
yok.»
«Ama
arap
kadehtir»
demekle «arap sanki kadehtir» demek
arasnda
bir
fark
vardr.
Bu hal galebe çalnca
hal
sahibine
iza-
fetle
FENA
adn
alr.
Hattâ
fenaü'l-fena
(yok
olma-
nn
yok olmas)
denilir.
Çünkü o adam hem
ken-
dinden
geçmi,
hem de
kendinden
geçmekten
geç-
mitir.
Zira
o
halde
olan
kimse
kendini
bilmedii
gibi,
kendini
bilmediini
de bilmez.
Eer kendini
-
8/18/2019 İmam Gazali - Mişkatül Envar_text.pdf
33/73
MAM
GAZAL
00
bilmediini
bilseydi,'
kendini
bilmi
olurdu.
Bu
hale
dalan
kimseye
izafetle
mecaz
diliyle
ittihad
(birle-
me),
hakikat
diliyle
tevhîd
(birleme)
denilir.
Bu
hakikatlerin
ötesinde
de
öyle
srlar
vardr
ki
onla-
ra
dalmak
caiz
deildir.
(Sonuç)
:
Belki
sen
O'nun
nûrunun
göklere
ve
vere
izafetini,
hattâ
O'nun
bizzat
göklerin
ve
yerin
nûru
olmas
cihetini
bilmek
arzu
edersin.
Esasen
u
mes'eleleri
bildikten
sonra
bu
noktann
sana
giz-
li
kalmas
doru
deildir:
O'nun
nûr
olduunu,
O'r-
dan
baka
bir
nûr
olmadn,
O'nun
bütün
nurlar
olduunu,
O'nun
küllî
nûr
olduunu
bildin.
Çünkü
nur,
eyann
kendisi
vastasyla
göründüü
eyden
ibarettir.
Bundan
daha
üstünü
de
eya
onunla
ve
onun
için
görünen
eydir.
Bundan
da
üstünü
eya
onunla,
onun
için
ve
ondan
görünen
eydir.
Bun-
lar
içerisinde
en
hakikîsi
de
sonuncusu,
yani
eya-
nn
kendisi ile,
kendisi
için
ve
kendisinden
görün-
düü
nurdur.
Bu
nûrun
üstünde
faydalanaca
bir
nur
yoktur.
Bu
nur
kendisi
içindir,
zâtmdadr,
zâ-
tmdandr,
zât
içindir;
baka
hiçbir
nurdan
kendi-
sine
k
gelmi
deildir.
Sonra
yine
anladn
ki
gök-
lerle
yer, o
nûrun
iki
tabiatndan
yani
basara
(d
güze)
ve
basirete
(iç
göze)
ait,
yahut
his ve
akla
ait
iki
tabiatndan
çkan
bir
nurla
doludurlar.
Basar
(d
göze
ait
plan)
nûru,
göklerdeki
yldzlar,
Güne
ve
Ayda
olan;
yer
yüzündeki
eyaya
yaylp
bilhas-
sa
ilk
baharda
çeitli
renklerin
tezahürüne
imkân
veren, bütün
hayvanlara,
nebatlara,
madenlere,
her
çeit
varlklara
dalan
ualardr
ki
bunlar
olmasa
-
8/18/2019 İmam Gazali - Mişkatül Envar_text.pdf
34/73
-
8/18/2019 İmam Gazali - Mişkatül Envar_text.pdf
35/73
MAM GAZALÎ
,
35
«Nereye
dönerseniz,
Allah'n vechi
oradadr.»
(Bakara
Sûresi: 115). O
halde O'ndan
baka
ilâh
yoktur.
Çünkü
ilâh,
vecihlerin
(yüzlerin) ibadetle
yöneldii
zâttan
ibarettir.
Yani
kalb
yüzlerini
de-
mek
istiyorum.
Çünkü
onlar nurlar
ve ruhlardr.
O'ndan
baka
ilâh
olmad
gibi O'ndan baka O
da
yoktur.
Çünkü
nüve
(O)
iaret edilen eyden
ibaret-
tir.
aret ancak O'na
olduuna göre
artk
baka
O,
nasl
olabilir?
Ne
zaman
bir iaret
etsek,
hakikatte
bu
iaret O'nadr.
Sen
bunun
farknda
deil
isen,
bu
bahsettiimiz
hakikatlerin
hakikatinden
gaflet
ettiinden
dolaydr.
Günein
nûruna
iaret,
Ijaki-
katte
Günee
iarettir.
Varlkta
olan
her
eyin O'na
nisbeti
görünütedir.
Gerçekte
kendisinden
ibaret-
tir.
Xûrun
günee
nisbeti
gibi
ki hakikatte nur Gü-
neten
ibarettir.
O
halde
«Lâ
ilahe
illallah
=
Allah'-
tan
baka
tanr
yoktur.»
kelimesi avamn
tevhidi-
dir. «O'ndan
baka o
yok.»
sözü
seçkinlerin tevhi-
didir. Çünkü
öteki umumî,
bu
daha
hususî, daha
ümullü,
daha
gerçek, daha
ince
bir
sözdür ve
sa-
hihini
tek
birlie,
srf
birlie götürür.
Mahlûkatn
mi'racnn
son
noktas
ferdaniyyet
(teklik)
memle-
ketidir.
Çünkü
bunun
ötesinde
daha bir
merdiven
yoktur.
Zira
yüksek
ancak çoklukta
düünülebilir.
Çokluk öyle
bir
izafettir
ki
yükselmenin
kendisin-
den
balad
ve
kendisine
yöneldii
eylerin
varl-
n gerektirir.
Kesret
kalknca
birlik
gerçekleir,
izafet
(görelik)
bâtl
olur,
iaret
kalkar. Artk yük-
sek, alçak, inen,
çkan
kalmaz; terakki muhal
olur,
uruc
muhal
olur. A'lânn
ötesinde
ulüvv
(yüksek-
-
8/18/2019 İmam Gazali - Mişkatül Envar_text.pdf
36/73
36
MKÂTÜ'L-ENVÂR
lik) yoktur. Vahdetle beraber kesret yoktur.
Kesre-
tin kalkrnasyla uruc
(yükselme) da kalkar.
Eer
sonra
bir
halden
dier
hale
deime
olursa
bu,
uruc
ile
deil, dünya
semasna
inmekle,
yani yüksekten
alçaa
domak
suretiyle
olur.
Çünkü
en
yüksein
daha
yüksei
yok
ise de
daha
aas vardr. te
bu
makam gayelerin
gayesi,
arzularn
sonudur. Bu-
nu
bilen
bilir,
bilmeyen inkâr eder.
Bu
ilim, ancak
Allah'
bilenlere verilmi
olan
hususî
mahiyetteki
gizli
bir
ilimdir.
Onlar
bunu
söyledikleri
zaman Al-
la
h'akar
marur
olanlardan
bakas inkâra kalk-
maz. Âlimlerin:
«Dünya
semasna
inmek,
bir melein
inmesidir.» demeleri
uzak
görülmez. Ariflerin
baz-
lar bundan daha
garibini
sanmlar
da öyle demi-
ler:
«Ferdaniyyete
(birlie)
müstarak olan,
en
ya-
kn
semaya
iner,
bu
ini,
onun
duyulan
kullanma-
a, veya uzuvlar
hareket
ettirmee
iniidir.»
Salât
ve selâm
O'na
olsun,
Peygamber
de
u
sözleriyle
buna iaret etmilerdir:
«Ben O'nun iittii
kula,
gördüü gözü,
konutuu dili oldum.»
Eh,
kula,
gözü,
lisan Allah
olduktan
sonra
artk
iiten,
gö-
ren
ve
konuan
da
O'dur.
Çünkü
O'ndan
bakas
yoktur
ki...
O'nun
(Allah'n) Mûsa
Aleyhisselâm'a
söyledii
u
sözüyle
de
buna iaret
edilmektedir:
«Hasta oldum,
beni
sormadn.»
(Hadîsin
sonuna
ka-
da.,.)
Demek
ki bu
muvahhidin
hareketleri dünya
semasmdandr; duyarlar,
alglar
bunun
üstünde
olan
bir
semâdandr.
Bu kimse
akl
semâsndan
mahlûkatn
mi'racmm
sonuna,
ferdaniyyet memle-
ketinden
ta
yedi tabakaya kadar
yükselir.
Sonra
-
8/18/2019 İmam Gazali - Mişkatül Envar_text.pdf
37/73
MAM
GAZAÜ
3/
vahdaniyyet
tahtnda
oturur
ve
oradan
göklerinin
tabakalarna
emri tedbir
eder.
Artk
bakan,
bu
hale
baktkça
dilini
salverir:
«Allah
Âdem'i
Rahman
su-
retinde
yaratt.»
der. Fakat
bilinmelidir ki
bu
söz
tevile
muhtaçtr.
Tpk
«Ben
Hakkm.»,
«Kendimi
tebih
ederim.»
sözleri
gibi.
Hattâ
Hz.
Peygamber
(S.A.V.)
in:
«Hasta
oldum,
beni
sormadn.»,
«Ben
O'nun,
kula,
gözü,
dili
oldum.»
sözlerinin de
tevi-
le
ihtiyac
vardr.
Artk
burada
beyan
durdurmak
istiyorum.
Çünkü
senin
bundan
fazlasna
tahammül
edeceini
sanmyorum.
(Müsaade):
Belki
himmetin,
bu
sözün
zirvesine
yükselmekte
kusur
edecek,
aasnda
kalacaksn;
o
takdirde
anlayna
ve
zaafna
daha
yakn
bir
söz
söyleyelim:
Bil
ki
Allah'n,
yerin
göün
nuru
olma-
s
meselesini
göze
ait
olan
zâhir
nur
ile
mukayese
ederek
anlayabiliyorum.
Meselâ
gündüz
nda
ba-
harn
renklerini
ve
yeilliini
gördüün
zaman
her
ne
kadar
renklerle
beraber
baka
bir
ey
görmüyo-
rum
diyerek
renklerden
baka
bir ey
görmediini
iddia etsen
bile
renkleri
gördüünden
übhen
yok-
tur.
Birçok
insanlar
nûrun
mânas
olmadnda,
renklerle
beraber
renklerden
baka
bir ey
olmad-
nda
srar
ederek,
eyann
en
zâhiri
olan
nûrun
varln inkâr
etmilerdir.
Oysa
nur
nasl
olmaz?
Eya ancak nur
yardmyla
görünmekte, o
hem
ken-
dini görmekte,
hem
de
kendisi
yardmyla
bakas
görülmektedir.
Nitekim
bu
mesele
geçmiti.
Fakat
Güne
batt,
çrann
gittii
(ortadan
kaldrld),
gölgenin
dütüü
zaman
gölgelik
yer ile
güneli
yer
-
8/18/2019 İmam Gazali - Mişkatül Envar_text.pdf
38/73
38
MKÂTÜ'L-ENVÂR
arasnda
zarurî
bir
fark
gördüler de
itiraf ettiler
ki
nur,
renklerin ötesinde
olan
bir
eydir.
Renklerle
beraber
idrâk
edilir.
Renklerle
çok
iddetli
birle-
tiinden dolay
kendisi
idrâk
edilmez;
zuhurunun
iddetinden dolay
gizli kalr.
Bâzan zuhurun
id-
deti
gizli
kalmasna sebeb
olur. Bir ey
zddm teca-
vüz
ederse,
zddna
döner.
Bunu
anladnsa
bil
ki
ba-
siret
sahipleri
gördükleri
her
eyde
Allah'
beraber
gördüler.
Bir ksm
bundan
da
ileri giderek:
«Hiç
bir ey
görmedim
ki ondan
önce
Allah'
görmü
ol-
mayaym.»
dedi.
Çünkü
a)
Ehlüllahtan
kimi eyay
O'nunla
görür,
b)
kimi de
eyay
görür, ü'nu
da
eya
ile
beraber
görür.
Birincisine
Allah'n
u
sö-
züyle
iaret
edilmektedir:
«Kendisinin
her
eyi gö-
rür
olmas
Rabbine
yetmez
mi?»
(Fusslet
Sûresi:
53).
kincisine
de
u
sözüyle:
«Onlara
âyetlerimizi
ufuklarda
ve
kendi
nefislerinde
göstereceiz.»
(Fus-
slet
Sûresi:
40).
Birincisi
müahede
sahibidir ikin-
cisi
Allah'n
âyetleriyle
istidlal
sahibidir.
Birincisi
sddîklarn,
ikincisi
râsih
ulemann
derecesidir.
Bunlardan
sonra
perdelenmi
gaafilîerin
derecele-
ri
vardr.
Bunu
örendikten
sonra
bil
ki
nasl
d
göze
her ey
zahir nur
ile
görünürse,
iç
göze
de
her ey
Allah
ile
görünür.
O
her
eyle
beraberdir,
ondan
ayrlmaz.
Her
ey
O'nunla
zahir olur.
Fakat
bura-
da
bir
fark
var, o
da
udur:
Zahir nûrun,
Günein
batyla
kaybolmas,
gölge
meydana
çkncaya
ka-
dar
gizli
kalmas
düünülür.
Ama
her eyin
kendi-
siyle
meydana
çkt
ilâhî
nûrun
kaybolmas
düü-
-
8/18/2019 İmam Gazali - Mişkatül Envar_text.pdf
39/73
MAM GAZ
ALÎ
39
nülemez.
Hattâ
batmas
mümkün
deildir.
O
daima
bütün
eya ile
beraberdir.
Böyle olduundan
dola-
ydr
ki tefrika
(fark)
ile
istidlâl
yolu
kapanmtr.
O'nun
bir
an
kaybolmas düünülecek
olursa
gök-
ler
ve
yer
yklr.
Binaenaleyh
o nûru, eyay
gös-
teren
d
nur
gibi
farktan anlaman
mümkün
deil-
dir. Fakat
eyann
tamam
yaratcsnn
birliine
ayn
ekilde ehadet
etmekte
olduundan
dolay
—
zira bir ksm
deil, bütün eya,
bir
vakit deil
her zaman
Onu
övgüsüyle
tebih etmekte
olduu
için fark
kalkm,
yol
gizlenmitir.
Çünkü
zahir
yol,
eyay
ztlaryla
bilmektir. Fakat zdd
ve
çeliii
olmayan
eye
ehadette
bütün haller
birbirine ben-
zer—
yaratcnn
gizli
kalmas,
açklnn
iddetin-
den
dolay halktan
gizlenen,
nûrunun
parlakln-
ileri
gelmesi
uzak
görülmez.
Zuhurunun
iddetin-
den dolay
halktan
gizlenen,
nûrunun
parlakln-
dan dolay
onlardan perdelenen
Allah'
tebih ve
tenzih
ederim.
Belki de
bu
sözü
de bâz
ksa akll-
lar
anlayamazlar da
sözümüzden
O'nun
mekânda
olduu
vehmine
kaplabilirler.
O,
mekâna nisbet
edilmekten
yüce
ve
mukaddestir.
Halbuki
bizim
sa-
na: «O,
her
eyden
öncedir, O,
her eyin
üstünde-
dir,
O,
her
eyin kaynadr,
göstericisidir»
deme-
miz
bu
hayali
uyandrmaktan çok
uzaktr. Basiret
sahibinin
bilgisinde
O,
kendisinden çkan
hiçbir
ey-
den ayrlmaz.
te
«O,
eyle
beraberdir.»
sözümüzle
anlatmak istediimiz
budur.
Sonra
yine sana
gizli
deildir
ki
muzhir
(gösteren)
ondan çkan
muzhar
(gösterilen,
aydnlatlan)
dan
önce, onun
üstünde
ve
-
8/18/2019 İmam Gazali - Mişkatül Envar_text.pdf
40/73
40
MKÂTÜ'L-ENVÂR
onunla
beraberdir.
(Yani
n
kayna
u'leden
ön-
cedir) Fakat
bir yönden
onunla
beraber
ve
bir yön-
den
de
ondan
öncedir.
Bu
sözün
çeliik
olduunu
zannetme.
Ve
senin bulunduun
derecenin
bilgi
ölçüsü
olan
duyulan
nazar
itibara al.
Elin
hareke-
tinin, nasl
elin
gölgesinin
hareketi
ile beraber
ve
ondan önce
olduunu düün. Kimin
bunu
bilmee
gücü
yetmez,
havsalas
kâfi
gelmezse
o,
bilginin bu
dalndan
kaçnsn.
Çünkü
her
ilmin
kendine
mah-
sus
adamlar
vardr
ve
herkes
kabiliyeti
olan
eyde
baarya
ulaabilir.
KNC
FASIL
Mikât (fanus,
kandil),
misbah
(lâmba),
zücace
(cam),
ecer
(aaç),
zeyt (ya)
ve
nar (ate) beya-
nmdadr
(1).
Bunu
açklamak
için
önce
iki hususu
belirtmek
lâzmdr.
Bu
hususta
hudutsuz
konuulabilir.
Lâkin
ben
bunlara
ksaca
iaret
etmekle
yetineceim.
A
—
-
Hususlardan
biri
temsilm
srr,
metodu,
mâna
ruhlarnn
misal
kalplaryla
nasl
ifade
edi-
lecei,
örnekle
asl
arasndaki
münasebet
yönü,
mi-
(1)
Bu
kelimeler
nur
âyetinde
geçen
tebihlerdir.
mam
Gazali
bu
kelimeleri
izah
ile
âyeti
ta-
savvuf
yönden
tefsire
çalmaktadr.
Mütercim
-
8/18/2019 İmam Gazali - Mişkatül Envar_text.pdf
41/73
MAM GAZAL
41
•
alterin
mayasnn
alnd ehadet alemiyle mâna
ruhlarnn
indii
melekût
âlemi arasndaki muva-
zenenin
mahiyeti
beyanmdadr.
B
—
kinci husus
beer
ruhlar,
bu ruhlarn
mertebeleri
beyanmdadr.
Çünkü
bu
misal
bu
husu-
su
açklamak
için
getirilmitir.
îbni
Mes'ud
(R.
A.)
«O
nun nurunun misâli,
içinde
lâmba olan
bir
kan-
dil
gibidir.»
(Nur
Sûresi:
35)
âyetindeki
«fîha
(on-
da)
«yerine»
fî
kalb'ilmü'mini
(mü'minin
kalbinde)»
eklinde okumutur. Ubeyy ibni Kâ'b
de «(îman
eden
kimsenin kalbinin nurunun misali,
içinde lânv
olan bir kandil
gibidir)» diye okumutur.
A
—
(Birinci
kutup
temsilin srr
ve
metodu
beyanmdadr): Bil
ki
âlem
ikidir:
Ruhanî ve
cisma-
nî.
stersen
sen
bunlara
hissî
ve
aklî
dersin,
istersen
ulvî
ve
süfli dersin.
Hepsi birbirine
yakn
mânalar-
dr.
Sadece
ifadeler
bakadr. Onlar kendi
nefisleri
bakmndan
ele
alrsan
cismanî
ve ruhanî âlemler
dersin;
onlar idrâk eden
göz
bakmndan ele
alr-
san hissî ve aklî
âlemler
dersin; birinin
dierine
ball
bakmndan
ele
alrsan
ulvî
ve
süflî
âlemler
dersin.
Ben
bunlarn birine
mülk
ve
ehadet âlemi,
dierine
gayb
ve melekût
âlemi
dedikçe
hakikatleri
lâfzlarda arayan
kimse
ekseriya
bunlarn çoklu-
undan hayrete düer de
mânalarn çokluunu zan-
neder. Fakat kendisine
hakikatler açlan kimse
mâ-
nalar asl.
lâfzlar
tâbi
olarak alr.
Ama
zayf ola-
nn
ii
bunun
tersinedir. Çünkü o,
hakikatleri
keli-
melerde aramaktadr.