İmam gazali - mişkatül envar_text.pdf

Upload: aydemir-aydemir

Post on 07-Jul-2018

308 views

Category:

Documents


3 download

TRANSCRIPT

  • 8/18/2019 İmam Gazali - Mişkatül Envar_text.pdf

    1/73

  • 8/18/2019 İmam Gazali - Mişkatül Envar_text.pdf

    2/73

    MKÂTÜL-ENVÂR

    «Nurlar

    Feneri»

  • 8/18/2019 İmam Gazali - Mişkatül Envar_text.pdf

    3/73

    BEDR

    YAYINEV

    Ankara

    Cad.

    No:

    7

    (Vilâyet

    Karsnda)

    Caalolu

    -

    stanbul

    Tel:

    (0.212)

    519

    36

    18

    Sögut Ofset

    stanbul

    -

    1994

  • 8/18/2019 İmam Gazali - Mişkatül Envar_text.pdf

    4/73

    Pembe

    Kitaplar

    No:

    11

    MKÂTÜ'L-ENVÂR

    «Nurlar

    Feneri»

    mam

    Gazalî

    Çeviren:

    Süleyman

    Ate<

    bedir

    stanbul

  • 8/18/2019 İmam Gazali - Mişkatül Envar_text.pdf

    5/73

    PEMBE

    KTAPLAR

    1.

    Sevâd-i

    Âzam. Ehlisünnet inancnn

    doru yolu.

    mam Se-

    merkandî'nin

    eseri.

    2.

    Müridül-Müteehhilîn. Kutbüddin îznikî. Tesettür,

    slâm'da

    âile bahisleri.

    3.

    Evrim,

    flâs

    Eden Teori.

    Prof.

    Dr. Âdem

    Tatl.

    Marksizmle

    birlikte

    çan en büyük sapkl

    olan

    Darvinizm'i çürütüyor.

    4. Aile Saâdeti. Mehmed Faik

    bey.

    5.

    Ey Oul

    mam

    Gazali. Ehlisünnet

    ve

    tasavvuf

    dümanlar-

    n

    reddeden

    geni

    bir önsözle.

    6.

    Hristiyanla

    Reddiye.

    Tuhfetül-Erib

    tercümesi.

    Abdullah

    Tercüman.

    Çev.: Hac M. Zihni Ef.

    7.

    slâm'da

    Edeb. Tahir Büyükkörükçü.

    8.

    Hicab.

    brahim

    Midhat.

    Üç

    kitaptan

    ve

    iki ekten müteekkil

    bu eser, slâmî

    örtünmenin medeniyet,

    çplakln

    ise

    vahet

    olduunu

    isbat

    ediyor.

    9.

    Namaz

    Dinin

    Direidir.

    Ahmed

    Zeyni Dahlan. Arapças ile

    birlikte.

    10. slâm'da

    Kavmiyetçilik Yoktur Babanzâde Ahmed Naim

    bey.

    12. Tasavvufun

    On

    Esas.

    Necmüddin

    Kübra

    -

    Bursal smail

    Hakk.

    13. slâm'da Haklar

    ve

    Vazifeler

    14.

    slâm

    Ahlâknn

    Esaslar

    (Pembe

    kitaplar,

    pembe

    kâda

    itina ile

    baslm,

    iplik

    dikili,

    selefon

    kapl

    be

    renk

    ebru

    kapakl,

    kaliteli

    muhtevaya

    sahip,

    ehlisünnet

    prensiplerine

    ve

    eriat'a

    uygun,

    titizlikle

    ha-

    zrlanm

    seçkin

    ve

    zarif

    kitaplardr.

    Güvenerek

    okuyabilir

    gençlere

    ve

    dostlarnza

    hediye

    edebilirsiniz.

    Seri

    devam

    ede-

    cektir.)

    Bedir

    Yaynevi.

    Ankara

    cad.

    7

    Caalolu-stanbul

    (Tel.

    519

    36

    18)

  • 8/18/2019 İmam Gazali - Mişkatül Envar_text.pdf

    6/73

    ÖN SÖZ

    MAM-I GAZAL'NN

    HAYATI, FKRLER VE

    ESERLER HAKKINDA

    BRKAÇ

    SÖZ

    mam-

    Gazali, slâm

    ilim tarihinin en mümtaz sîma-

    larndandr.

    Ölümünden sekiz asr

    geçmi

    olmasna

    ra-

    men

    eserleri ve düünceleri

    müslümanlarn

    her

    snf

    ara-

    snda

    bütün

    tazelii ve

    canll

    ile

    hâlâ

    yaamaktadr

    (1).

    mam-

    GazalFnin

    künyesi

    Ebû-Hâmîd

    Muhammed

    bin

    Muhammed'dir.

    Lâkab ise Hüccetü'l-slâm

    ve

    Zey

    nü'd-Dîn'dir.

    mam-

    Gazali,

    milâdî 1058

    senesinde

    Tûs ehrinde

    dünyaya

    geldi.

    Babas

    fakir bir kimse olmakla

    beraber,

    Gazalî'nin

    ve

    kardeinin

    iyi

    yetimeleri

    için,

    ilim

    ören-

    melerine

    ihtimam etmiti

    Gazali, evvelâ

    Tûs'ta daha

    son-

    (1)

    bn'el Subkî «Tabakat»

    nda Gazali için u sa-

    trlar

    yazmaktadr: «Hz.

    Muhammed'den

    (S.

    A.)

    sonra bir

    peygamber gelecek olsayd bu,

    mu-

    hakkak

    Gazali

    olurdu.»

    Subkî'nin

    bu hükmü

    el-

    bette

    mübalâaldr. Fakat

    mam- Gazali

    hak-

    kndaki

    hissiyata

    tercüman

    olmak

    cihetinden

    calib

    i

    dikkattir.

  • 8/18/2019 İmam Gazali - Mişkatül Envar_text.pdf

    7/73

    6

    MKÂTÜ'L-ENVÂR

    ra

    Gürcan'da

    okudu.

    Cürcan'da

    okuduu dersleri

    not

    et-

    tii

    defterlerin,

    vatanna

    dönüünde içinde

    bulunduu

    kervan

    soyan

    haydutlar

    tarafndan

    gasbedilmesi hâdise-

    si

    tarihte

    öhret

    bulmu

    olduundan

    naklediyoruz:

    mam-

    Gazali,

    kervan basan

    haydutlarn

    reisinden,

    defterlerini

    geri

    vermesini,

    zira bunlarn hiçbir ilerine

    yaramyacan

    söylemiti.

    Haydutlarn

    reisi o

    defterler-

    de

    ne

    olduunu

    sorduunda: «Onlara yazl

    bilgileri

    edin-

    mek için

    yurdumu

    terkettim ve uzun müddet süren tah-

    silimin

    semeresini

    onlara

    yazdm» dedi. Haydutlarn

    reisi

    güldü

    ve:

    «Nasl

    olur

    da

    ilim

    tahsil

    etmi

    olduunu

    ileri

    sürebilirsin? Baksana

    defterlerin elinden alnnca hiç il-

    min

    kalmyor» dedi. Defterleri

    de

    geri

    verdirtti. Bu

    hâdi-

    se

    mam-

    Gazali üzerinde

    büyük

    bir tesir brakt

    ve

    memleketine

    dönüünde

    ilk ii

    defterlerdeki

    notlar ha-

    fzasna naketmek

    oldü.

    mam-

    Gazali'nin

    hayatn

    ve

    fikri

    mücadelelerini

    iyice

    kavryabilmek

    için yaad

    devri

    iyi bilmek gerek-

    tir.

    Bu

    bakmdan

    slâm

    âleminin

    ve

    dünyann,

    Gazali'nin

    yaad asrdaki durumunu

    ksaca

    tasvir

    ediyoruz:

    O zamanda slâm

    âleminde

    siyasi ve

    fikrî

    bakmdan

    büyük

    bir

    kargaalk

    hüküm

    sürüyordu. Badat

    -

    Abba-

    halifelerinin

    hâkimiyetleri

    zayflamaya

    yüz

    tutmutu.

    Buna

    mukabil Büyük Selçuklu Devletinin snrlar geni-

    liyor ve nüfuzu artyordu. Gazali,

    bu

    devletin

    büyük hü-

    kümdarlar

    olan

    Turul

    Beyin,

    Alparslan'n

    ve

    Melik-

    ah'm

    devirlerini

    idrâk

    etmitir. Melikah'm

    kymetli

    ve-

    ziri Nizamü'i-Mülk

    hem

    sava

    meydanlarnda

    zaferler ka-

    zanyor, hem

    de o

    zaman

    dünyada

    mevcut

    en

    parlak ilim

    ocaklar

    olan slâm

    Üniversitelerini

    açyordu. Gazali 23

    yanda iken arkta

    esrarengiz

    bir

    adam belirmiti.

    Bu

    adam ismi etrafnda

    hâlâ

    bir

    esra

    hâlesi

    bulunan

    Ha-

    hain

    mezhebinin reisi eyhü'l-Cebel

    Hasan

    bn

    Sabbah

    idi.

    Gabllarca

    daha

    ziyade

    rubâîleri

    ile

    tannan,

    slâm

    âleminde ise

    bir

    matematikçi olarak

    bilinen

    mehur

    Ömer

    Havyam dahi

    mam- Gazali'nin

    muasrlarndandr.

  • 8/18/2019 İmam Gazali - Mişkatül Envar_text.pdf

    8/73

  • 8/18/2019 İmam Gazali - Mişkatül Envar_text.pdf

    9/73

    8

    MKÂTÜ'L-ENVÂR

    tmam-

    Gazali'nin

    hayatnda bir dönüm noktas te-

    kil

    eden

    bu

    deiiklik,

    içinde

    gittikçe

    büyüyen ve

    manevi

    huzurunu

    kaçran

    bir

    übheden

    ileri

    geliyordu.

    Dili tu-

    tulmu,

    belâgat

    ve

    fesahati yok

    olmutu. Üstelik

    bedeni

    bakmdan

    da

    rahatsizlanmt.

    Bunun üzerine

    etrafnda-

    kilerin bütün

    rica

    ve

    srarlarna ramen

    medresedeki

    derslerini

    brakt ve

    Badat'dan ayrld. Bundan sonra

    ömrünün

    10 yln

    uzlette

    geçirdi.

    Seyahatler

    yapyor

    ve

    sofiyâne

    bir hayat

    sürüyordu.

    Evvelâ am'a

    gitti.

    2 sene

    riyazet

    ve nefs

    mücadelesi

    ile vakit geçirdi. Sonra Ku-

    düs'e

    gitti.

    Bu

    esnada

    halkla

    temas

    etmekten

    çekiniyor

    ve daimi

    bir iç

    murakabesi

    halinde

    bulunuyordu. «Kaal»

    âleminden

    «hâl» âlemine

    geçmenin

    ne'esi içindeydi.

    Nihayet Cenab-

    Hakkn

    hidayet

    günei kalbine

    do-

    du.

    lâhi

    bir lütuf eseri

    olarak

    bütün übhelerden

    ârî,

    .

    tahkiki bir iman sahibi oldu. Badat'a tekrar

    döndü. En

    büyük

    eseri

    olan

    «îhya'»

    y

    okutmaya

    balad.

    Etrafna

    yine

    kalabalk bir dinleyici

    kitlesi

    toplanmt.

    Fakat

    yalnzla alan ruhu

    bu

    halden

    skld. Tûs'a

    çekildi.

    Orada on sene müddetle

    her

    türlü

    âlây

    iten

    uzak

    bir

    ha-

    yat

    geçirdi.

    Bu

    esnada

    slâm

    âleminde

    fitne

    artmt.

    Ni-

    hayet

    Selçuk

    Veziri

    Fahrü'l-Mülk'ün

    ricas

    ve ulemâ

    ile

    yapt

    istiare

    sonunda

    tekrar

    irad

    ve

    mücadele

    sahne-

    sine

    çkt. (M. 1105).

    Ömrünün

    sonuna

    doru

    tekrar

    va-

    tan

    Tûs'a

    döndü.

    Evinin

    civarna

    bir

    tekke, bir

    de

    med-

    rese

    ina

    ettirdi.

    Günleri irad ve

    ibadetle

    geçiyordu.

    Ken-

    disini

    çekemeyenler

    Sultan

    Sencer'e

    onu,

    Ebû

    Hanife

    hakknda

    kötü sözler

    söyledii

    iftiras

    ile

    jurnal

    ettiler.

    Padiah'n

    srarl

    daveti

    üzerine

    Sencer'in

    huzuruna

    gö-

    türüldü.

    Padiah

    Gazali'ye büyük hürmet

    gösterdi,

    tahtn-

    dan

    kalkp

    yerine onu oturttu.

    Hakikati

    bizzat

    o büyük

    âlimin

    azndan

    iittikten

    sonra,

    izzet

    ü

    ikram

    ile

    memle-

    ketine yollad.

    Gazali

    burada 1111

    (505)

    tarihinde

    vefat

    etti.

    Allah'n

    rahmeti üzerine olsun.

  • 8/18/2019 İmam Gazali - Mişkatül Envar_text.pdf

    10/73

    MAM GAZAL

    9

    tmam-

    Gazali'nin

    Ban

    Eserleri

    1

    hya'ulûm

    cI-Dîn:

    Gazali'nin

    en mehur

    ve

    en

    biîyük

    eseridir.

    Bu

    kitapta

    fkh

    ile

    tasavvuf

    meze

    edilmi-

    tir.

    Dört

    ksmdr:

    Rub el-ibadât,

    Rub el-âdât,

    Rub

    el-

    mühlikât

    ve

    Rub

    el-münciyât.

    Her

    ksm

    da 10

    kitaba

    bö-

    lündüüne

    göre

    eserin tamam

    40 kitap

    tutmaktadr.

    h-

    ya',

    yazlndan

    bu

    yana slâm, âleminde

    en çok

    okunan

    bir

    kitaptr.

    Muhtelif

    erhleri,

    açklamalar,

    ksaltmalar

    yaplmtr.

    Seyyid Muhammed el-Murtaza

    el-Zebidl'nin

    yazd

    10 ciltlik

    erh

    en

    tannm

    olandr.

    2

    Ei-iktisad

    fi'l-i'tikad: tikada

    dairdir.

    3

    Tehafüt

    el-Felâsife: Aristo

    felsefesinin

    tenkidi-

    dir.

    4

    El-Munkiz

    min

    el-dalâl

    ve'l-rausil

    ilâ

    i'1-ioe

    ve'l-celâl:

    mam-

    Gazali,

    bu

    kitabnda

    hakikate ve

    hida-

    yete nasl

    eritiini

    anlatmakta

    ve

    çeitli frkalar inceli-

    yerek tenkid etmektedir.

    5

    Makasid el-Felâsife:

    Felsefeyi

    tenkid

    etmeden

    önce onun bütün mes'elelerini

    açk bir

    ekilde

    bu

    kitap-

    ta yazmtr.

    6

    El-Mustasfa:

    Usûl-i

    fkha

    dair

    olup

    bir mukad-

    dime

    ile 4 fasldan ibarettir.

    7

    Kimya-i

    Saadet: man,

    amel

    ve tasavvuftan

    (

    »

    ahlâk)

    bahseder. hya'nn farisî

    Usanma

    yaplm k-

    sa

    bir

    tercümesi

    mahiyetindedir.

    8

    El

    Kstas

    el-Mustakîm:

    Batmilere reddiye ola-

    rak

    yazlmtr.

    9

    Bidayet

    el-hidaye:

    Din ve ahlâk bilgilerini

    ö-

    reten ve halka hitap

    eden

    bir kitaptr.

    Birinci

    ksmnda

    zahiri

    ibadet

    ve ahlâktan, ikinci ksmnda

    kalbin itaat

    ve isyanndan bahseder. Sonra göz, kulak, dil, vücut, cin-

    siyet

    uzuvlar,

    eller

    ve

    ayaklarn

    güzel

    kullanlndan

    söz eder. Son faslnda

    da

    kalbin hased, iki yüzlülük ve

    kibir

    gibi kötülüklerden

    temizlenmesini

    anlatr. Çok

    fay-

  • 8/18/2019 İmam Gazali - Mişkatül Envar_text.pdf

    11/73

    10 MKÂTÜ'L-ENVÂR

    dal

    ve herkesin

    anlayabilecei seviyede yazlm

    bir

    din

    kitabdr.

    10

    Eyyühe'I-veled.

    îmam-

    Gazalî'nin

    bilinen

    bütün

    eserlerinin

    says

    takriben

    75

    i

    bulmaktadr. Bunlarn listesi

    müsterik

    Brockelmann'm

    (Geschichte

    der

    Arabischen

    Literatür)

    adl eserinde

    yazldr.

    (Supplementband

    1,744).

    mam-

    Gazalî'nin

    Fikir Hayat

    .

    -

    Kelâm'da

    Gazali:

    mam-

    Gazalî'nin

    kelâm

    sahasn-

    daki

    fikirleri

    slâm

    düünce tarihinde

    bir

    dönüm noktas

    tekil eder. Kelâm'n daha

    ziyade

    akaid

    ksmna

    ehemmi-

    yet

    vermi olan Gazali

    akl

    ön plânda

    tutmutur.

    Mantk

    ve

    münazara prensiplerini

    muvaffakiyetle

    kullanmtr.

    Kelâm ilmi

    kendisini tatmin

    etmemitir.

    Zira bu ilim mu-

    arzlarnn kabulüne

    bal

    birtakm mukaddimelere

    da-

    yanmaktadr.

    Gazali

    böylece

    akln yerine

    mükâefeyi

    koymutur.

    Gazali

    ehl-i sünnete

    muhalif

    frkalarla

    da

    mücadele

    etmitir.

    Bilhassa

    mûtezile

    ve bâtnîye

    ile

    çatmtr.

    O

    devirde bâtnîler

    ortala

    fesat

    saçyorlard.

    Gazali

    bun-

    lara kar

    be,

    alt

    eser yazm

    ve onlarn

    bütün fikirle-

    rini

    çürütmütür.

    Kendisi

    bizzat

    Halife tarafndan

    bu

    mez-

    hebi

    redd ve ibtâl

    etmee

    me'mur

    edilmiti.

    Felsefecilerle

    mücadelesine

    gelince:

    mam-

    Gazali

    evvelâ

    felsefeyi

    iyice

    tedkik

    etti. Bütün

    esaslarn

    ören-

    di.

    Sonra onu tenkid etti.

    Bilhassa

    Aristo'ya ve

    onun

    mu-

    akkibi

    olan

    bni Sina'

    ile Fârâb'ye

    hücum

    etti.

    Bunlar

    20

    mes'elede

    ehl-i

    sünnetten

    ayrlyorlard ki,

    üçü

    küfrü

    mûcipti.

    Gazali

    ve Fkh:

    Mezheb

    itibariyle

    afiî

    olan

    îmam-

    Gazali,

    bu

    sahada

    da

    büyük

    eserler

    vermitir.

    '

    Bata

    mam-

    A'

    zam

    ve

    Hocas mam-

    Haremeyn

    olmak

    üzere

    bâz

    noktalarda

    Hanefîlere

    muhalefet

    etmitir.

    Bu

    yüzden

    .

  • 8/18/2019 İmam Gazali - Mişkatül Envar_text.pdf

    12/73

    MAM GAZAL

    11

    uzun

    münakaalar

    olmu ve

    birçok reddiyeler

    kaleme

    alnmtr.

    Gazali

    ve

    Tasavvuf:

    Gazali'nin

    memleketi

    olan Tûs

    o

    asrda büyük

    bir

    tasavvuf

    merkezi

    idi. Gazali

    küçüklü-

    ünde

    ve

    talebelii

    esnasnda

    sofî muhitlerinde

    yaad.

    Tedris

    hayatnda

    ise

    tasavvuf

    ikinci

    plânda kald. Niha-

    yet

    geçirdii

    ruh

    sarsntsndan

    sonra

    tekrar tasavvufa

    döndü.

    Yalnz

    akln

    insan hidayet

    ve

    saadete götüremi-

    yeceini anlad.

    Gazalî'ye

    göre

    gerçek

    bilginin kayna

    ancak

    ilâhi

    âlemden

    parlayan bir

    nurdur.

    mam-

    Gazali

    hakknda

    yazlan

    en.

    mufassal

    Türkçe

    eserler unlardr:

    MEHMED AL AYNÎ,

    Hüccetü'l-slâm

    mam

    Gazali,

    stanbul

    Matbaa-y

    Âmire, 1327,

    367

    sayfa.

    Eserin

    ba-

    nda

    Manastrl

    smail

    Hakk'nn bir

    takrizi

    vardr.

    Müellif, eserin

    mukaddimesinde Baron

    Carra de

    Vaux'nun

    mam-

    Gazali

    hakknda te'lif ettii kitab

    örnek

    tuttuunu

    ifade

    etmektedir.

    Carra de

    Vaux'-

    nun

    eseri

    1902

    de

    Paris'de baslmtr.

    RIZAEDDN

    BN

    FAHREDDN,

    mam-

    Gazali,

    Oren-

    burg

    (Rusya),

    Vakit

    gazetesinin

    matbaas, 1910,

    96

    sayfa.

    (Mehur

    îrîer

    serisinin 3

    kitab).

    Tabii

    ve

    nairi:

    Ahmed

    shaki

    -

    ark

    Kitabhanesi.

    Mehmed

    evket

    EYG

  • 8/18/2019 İmam Gazali - Mişkatül Envar_text.pdf

    13/73

    MKÂTÜ'L-ENVÂR

    TERCÜMES

    Feyizler

    saçan,

    gözleri

    açan,

    srlar

    kefeden,

    «ütüleri

    kaldran

    Allah'a

    hamdolsm.

    Nurlarn

    nûru,

    iyilerin

    efendisi.

    Allah'n

    sevgilisi,

    Gaffar'n müj-

    decisi,

    Kahhar'n

    uyarcs,

    küffar

    söküp

    atan, fâ-

    cirleri

    ayplayan

    Muhammed'e

    ve

    O'nun

    temiz,

    ha-

    yrl

    âline

    ve

    ashabna

    salât

    ve

    selâm

    olsun.

    Bundan

    sonra

    muhterem

    kardeim,

    — Allah

    se-

    ni

    büyük

    saadeti

    aramaya

    evketsin,

    yükseklere

    çk-

    mak

    için

    kalbini

    açsn,

    gözünü

    hakikat

    nuruyla

    sür-

  • 8/18/2019 İmam Gazali - Mişkatül Envar_text.pdf

    14/73

    14

    MKÂTÜ'L-ENVÂR

    melesin,

    ruhunu Haklan baka eyden

    ansn

    Sana ilâhî nurlarn

    esrarn

    açklamam, «Allah

    gök-

    lerin

    ve

    yerin

    nurudur» (Nûr

    Sûresi:

    35),

    «Allah'n

    nur

    ve

    zulmetten

    yetmi

    bin

    perdesi

    vardr;

    eer

    onlar kaldrsa yüzünün nûr ve

    azameti

    onu

    idrâk

    edenin gözünü

    yakar.»

    gibi

    âyet

    ve

    hadîslerin

    za-

    hirlerinin

    iaret

    ettii gerçekleri,

    o

    nurun, mikâta

    (fanusa),

    zücaeeye

    (cama),

    misbaha

    (lâmbaya), zey-

    te (yaa), ve

    ecere

    (aaca)

    tebihinin mânasn

    sordun.

    Ama

    bu

    sualinle

    öyle

    güç

    bir

    noktaya do-

    kundun

    ki

    insanlarn

    gözleri

    onun

    yüksekliklerine

    eriemez,

    öyle

    kapal

    bir kapy

    çaldn

    ki

    râsih

    âlim-

    lerden

    bakasna

    açlmaz.

    Soma

    her sr keif

    ve

    if-

    a

    edilmez

    ve

    her

    gerçek

    söylenip

    açklanmaz. Ger-

    çekte

    hürlerin göüsleri, srlarn

    kabirleridir.

    Baz

    arifler:

    «Rububiyyet

    srlarn

    ifa

    etmek

    küfürdür»,

    evvellerin ve

    âhirlerin

    efendisi

    de

    «Öyle

    ilim

    vardr

    ki gizlenmi inci gibidir. Onu ancak

    Allah

    4

     

    hilen

    âlimler bilir.»

    buyurmutur.

    Ama

    o âlimler

    bu ger-

    çei

    söylerlerse,

    Allah'a

    kar marur

    dunlardan

    bakas onlar

    yalanlamaz.

    Allah'a

    kar

    marur

    kimseler

    çoaldkça

    da.

    srlan

    erlilerden

    saklamak

    ViYeih

    olur.

    Ama

    ben

    seni

    a

    kalbi

    açk:

    srr,

    gurur

    ka-

    ranlklarndan

    tenzili

    eder

    bulduum

    için sana bâz

    parltlar

    ve

    birtakm gerçekler hakknda bâz

    ia-

    retler

    \

    ermekte bir beis görmüyorum. Zira

    ilmi

    ehlinden

    saklamak, ehli

    olmayana

    açmaktan daha

    az

    zulüm

    deildir.

    Nitekim

    öyle

    denilmitir:

    «Kim

    ilmi

    cahillere

    verirse

    onu zâyi

    etmitir.

    Kim

    ilmi

  • 8/18/2019 İmam Gazali - Mişkatül Envar_text.pdf

    15/73

    MAM

    GAZAL

    15

    »

    isleyene

    vermekten

    geri

    durursa

    zulmetmitir.»

    Ama

    bu

    hususta

    bâz ksa

    iaretler

    yapmakla

    yeti-

    neceim.

    Zira

    bu

    mevzuda

    sözü

    derinletirmek,

    ge-

    ni

    metinlere

    ve

    erhlere

    ihtiyaç

    gösterir.

    Halbuki

    benim

    de

    buna ne

    vaktim,

    ne de

    gücüm

    müsaittir.

    Kalblc;

    in

    anahtarlar

    ise

    Allah'n

    elindedir.

    Onu

    di-

    lediine,

    diledii

    gibi,

    diledii eyle

    açar.

    Bu

    mev-

    zu&j

    üt

    fasl

    (bölüm)

    açlacaktr.

    BRNC

    FASIL

    Nurun,

    Allah-ü

    Teâlâ'dan

    ibaret

    olduu,

    ba-

    kasna

    nur

    denilmesinin

    hakikat

    deil,

    srf

    mecaz

    yoluyla

    olduu

    beyanndadr.

    Bum

    anlaman

    için,

    senin,

    önce

    nûrun

    avam

    arasndaki

    mânasn,

    saniyen

    havas

    arasndaki

    mâ-

    nasn. ,

    .salisen

    havassü'l-havas

    arasndaki

    mânasn

    bilmen:

    mm

    havassa

    ait

    olan

    nûrun

    derecelerini

    örenmen

    lâzmdr

    ki,

    bu

    derecelerin

    anlalmasy-

    la,

    Allah'n

    en

    yüksek

    nûr

    olduu

    ve O'nun

    haki-

    katlerinin

    inkiafiyle

    Allah'n,

    ei

    olmayan

    tek

    ger-

    çek

    nûr

    olduu

    bilinir.

    Avama göre

    nûr,

    zuhûra

    iarettir.

    Zuhur

    ise

    izafi

    bir

    eydir.

    Bir ey

    bakasna

    zâhir

    olur

    ve

    ba-

    kasndan

    gizlenir. O

    halde

    izafî

    olarak

    zâhir

    ve

    iza-

    fî olarak

    bâtn

    olur.

    ey'in

    zuhurunun

    idrâklere

    ba-

    llnda

    übhe

    yoktur.

    Avama

    göre

    idrâklerin

    en

  • 8/18/2019 İmam Gazali - Mişkatül Envar_text.pdf

    16/73

    16

    MKÂTÜV

    kuvvetlisi de

    duyulardr.

    Göz duyusu

    da

    bunlardan

    biridir.

    Göz

    duyusuna

    izafetle

    eya

    üç

    ksma

    ayrlr:

    1)

    Kendisi

    görülemeyenler:

    Karanlk

    cisimler

    gibi.

    2)

    Kendisi

    görülen,

    fakat

    kendisi

    aracl

    ile

    bakas

    görülemeyenler:

    Yldzlar,

    ate

    közü

    gibi

    parlak

    cisimler.

    3)

    Hem

    Kendisi

    görülen, hem

    de

    kendisi

    ara-

    cl

    ile

    bakas

    görülenler:

    Güne,

    Ay,

    u'le

    veren

    ate,

    çra

    gibi.

    te

    nûr,

    bu

    üçüncü

    ksmn

    addr.

    Fakat

    son-

    radan bu

    nûr

    veren

    cisimlerden

    çkp,

    kesif

    cisim-

    lerin

    yüzlerine

    akseden

    ey'e

    de

    nûr

    denmitir:

    Me-

    selâ:

    «Yer

    nurland,

    günein

    nûru

    yere

    dütü,

    lâm-

    bann

    nûru

    duvara,

    elbiseye

    dütü.»

    denir.

    Bâzan

    da

    bu

    aydnlanan

    cisimlerin

    kendilerine

    nûr

    denir:

    nûr:

    kendisi

    görülen

    ve

    kendisi

    vastasyla

    bakas

    görülen

    eyden

    ibarettir.

    Güne

    gibi.

    te

    birinci

    mâ-

    naya

    göre

    nûrun

    tarifi ve

    hakikati

    budur.

    (Dakika

    =

    incelik):

    Mademki

    nûrun

    srr

    ve

    rûhu,

    idrâklere

    görünmesi

    oldu

    ve

    idrâk

    de

    ancak

    nûrun ve

    gören

    gözün

    bulunmasna

    bal

    kald, o

    halde nûr,

    zâhir

    (görünen) ve

    muzhir

    (gösteren)

    dir.

    Fakat

    hiçbir

    nûr

    göklerin

    gözüne

    zâhir

    ve

    gösterici

    olmaz.

    Binaenaleyh

    idrâkin

    meydana

    gelmesinde

    esas

    olmas

    bakmndan

    görücü ruh,

    zâhir

    (görü-

    nen)

    nûra

    denktir.

    Hattâ ondan

    ileridir.

    Çünkü

    id-

    râk eden

    ruh,

    bâsra

    (görücü)

    dr;

    idrâk

    onunla

    kaa-

    imdir.

    Fakat

    nûr,

    ne

    idrâk

    edendir; ne

    de

    idrâk

    kendileri de

    aydnlanmtr.

    Hulâsa

  • 8/18/2019 İmam Gazali - Mişkatül Envar_text.pdf

    17/73

    MAM

    GAZAL

    17

    kendisiyle

    olmaktadr.

    Sadece

    idrâk onun

    yannda-

    dr. Ve

    göz

    nûruna

    nur ad verilmesi, nûra

    nur

    ad

    verilmesinden daha

    uygun

    olduu için,

    nur

    adn,

    gören göz

    nûruna da verdiler

    ve

    yarasa hakknda

    da

    öyle dediler:

    «Onun

    gözünün

    nuru zayiftr»,

    gö-

    zünden

    su

    akan

    (gözü sulanan) kimse için

    de:

    «Onda

    göz

    nûru

    zafiyeti

    var.»,

    Kör hakknda

    da:

    «Gözünün

    nurunu

    yitirdi»,

    göz siyah

    için

    de: «Gözün

    nûrunu

    toplar

    ve

    onu

    kuvvetlendirir.»

    demiler. Allah kir-

    piklere

    siyah

    rengi

    vermi

    ve

    gözü

    onunla

    sarl

    yapm ki

    göz

    nûrunu

    toplasn.

    Fakat

    beyaz,

    nûru

    datr

    ve

    zayflatr. Hattâ

    devaml

    olarak parlak

    beyaza,

    Güne nûruna

    bakmak,

    göz nûrunu mahv

    eder.

    Nasl

    zayf kuvvetlinin

    yannda

    mahvolursa...

    Böylece ruh-u bâsraya

    niçin

    nur

    denildiini

    ve ha-

    vassa

    (seçkinlere)

    ait

    olan

    ikinci

    mânaya

    göre

    ruh-u

    bâsranm

    bu isme

    neden daha lâyk olduunu

    ö-

    renmi oldun.

    (Hakikat): imdi bil ki

    göz nûrunun birtakm

    kusurlar

    var.

    Çünkü o

    bakasn

    görüyor ama

    ken-

    disini göremiygr. Kendinden

    çok uzak

    olan ve

    ken-

    dine çok

    yakn

    olan göremiyor. Eyann

    dn

    gö-

    rüyor, içini göremiyor.

    Varlklarn

    hepsini

    deii,

    ancak

    bir

    ksmn

    görüyor. Sonlu eyleri görüyor,

    sonsuz

    eyay

    göremiyor.

    Çok

    defa

    görülerinde al-

    da

    nyor.

    Bâzan büyüü küçük

    görüyor;

    uza ya-

    kn,

    sakini müteharrik,

    müteharriki sakin görüyor

    ki

    bu

    yedi kusur

    d

    gözden

    ayrlmayan

    kusurlar-

    dr.

    Eer

    gözler

    içinde

    bu

    eksikliklerden

    tamamen

    uzak

    bir göz

    bulunursa,

    elbette

    o, nûr

    ismine daha

    lâyk olmaz

    m?

  • 8/18/2019 İmam Gazali - Mişkatül Envar_text.pdf

    18/73

    18

    MKÂTÛ'L-FNVÂR

    nsan

    kalbinde

    bu

    olgunluu

    haiz

    olan

    bir

    gö-

    zün mevcut olduu bilinmektedir. Bâzan

    ondan

    akl,

    bâzan

    ruh,

    bâzan

    da

    nefs-i

    insan

    diye

    bahsedilir.

    imdi

    sen

    bu

    çeitli

    tâbirleri

    brak;

    zira

    tâbirlerin

    çokluundan

    basireti

    zayf oîan

    kimse,

    mânann çok-

    luunu

    zanneder.

    Biz

    bununla;

     aklly,

    emzikteki

    çocuktan,

    hayvandan,

    deliden,

    ayran eyi

    kastedi-

    yoruz.

    Haydi cumhurun tarifine

    bal

    kalarak

    bu-

    na

    akl

    ismini verelim.

    O

    zaman

    öyle

    deriz:

    an

    bu

    yedi

    kusurdan

    uzak

    olduu

    için akl, nur ismi-

    ne

    zahir gözünden

    daha

    lâyktr.

    Evvelâ:

    Göz kendini

    görmez,

    akl

    hem

    bakala-

    rn, hem

    de

    kendini

    idrâk ettii

    gibi

    kendi

    gibi ken-

    di vasflarn

    da

    idrâk eder.

    Zira

    kendinin âlim

    ve

    kaadir

    olduunu

    bilir.

    Nefsini

    bilmek

    suretiyle

    il-

    mini

    bilir.

    Nefsini bildiini

    de

    bilir ve

    bu

    sonsuzca

    gider. Bu

    özellik,

    cisimler

    âletiyle idrâk

    eden d

    göz için düünülemeyen

    bir

    özelliktir.

    Bunun öte-

    sinde bir

    sr

    vardr ki erhi uzun sürer.

    kincisi:

    Göz

    kendine

    çok

    yakn

    ve

    çok

    uzak

    olan

    göremez.

    Halbuki

    akl

    için

    uzak

    ve

    yakn

    bir-

    dr.

    O

    bir

    anda

    göklerin

    en yükseine yükselir

    ve

    bir

    anda

    yerin derinliklerine nüfuz

    eder. Daha

    do-

    rusu gerçekler tahakkuk

    edince

    o kudsî varln

    ya-

    nnda

    cisimler

    arasnda hüküm süren

    .yakn

    ve

    uza-

    n

    kanat

    çrpmas

    mümkin

    deildir.

    Gerçi

    örnek

    asln

    yerini

    tutamazsa

    da

    ona benzemekten

    de geri

    kalmaz.

    Bu,

    belki

    Peygamber

    (S.A.)

    in: «Allah

    Âdem'i

    kendi

    suretinde

    yaratt.» sözünün

    srrn

    an-

  • 8/18/2019 İmam Gazali - Mişkatül Envar_text.pdf

    19/73

    MAM GAZALÎ

    19

    lamana

    yardm

    eder. imdi

    bunun

    açklamasna

    dal-

    mak istemiyorum.

    Üçüncüsü:

    Göz

    perde

    arkasn

    görmez;

    akl

    ise

    kendi

    özel

    âleminde,

    kendine

    yakn,

    yani ötesinde,

    mele-i

    âlâda

    melekût

    âleminde

    tasarruf

    eder.

    Hiç-

    bir

    hakikat akldan

    gizlenmez.

    Akln

    perdesi,

    göz

    nasl

    kapaklarn

    yumunca

    kendi

    kendine

    perde

    olursa

    akim

    da buna

    benzer

    bâz

    sfatlar

    sebebiy-

    le

    kendi

    kendine

    perde

    olmasndan

    ileri

    gelmekte-

    dir

    ki bunu.

    bu kitabn

    üçüncü

    faslnda

    göreceksin.

    Dördüncüsü:

    Göz eyann

    dn,

    üst

    yüzünü

    görür;

    çini

    görmez;

    kalplarn,

    resimlerini

    görür,

    hakikatlerini

    görmez.

    Akl

    ise

    eyann içinde

    ve es-

    rarnda

    dolar.

    Hakikatlerini

    ve

    ruhlarn

    idrâk

    eder:

    sebeplerini ve

    illetlerini

    ve

    hükümlerini

    bulur,

    onlarn

    nereden

    meydana

    geldiini,

    nasl

    yaratld-

    n

    ve bir

    eyin

    ne

    kadar

    unsurdan

    toplanp

    terkib

    edildiini,

    varlk mertebelerinden

    hangi

    mertebeye

    indiini,

    dier

    yaratlmlarla

    olan

    münasebetinin

    ne olduunu ve

    daha

    baka

    bahisleri

    anlar

    ki onla-

    r

    burada izah

    etmek sözü

    uzatacaktr.

    Biz

    sözün

    ksasn

    daha

    uygun

    buluyoruz.

    Beincisi: Göz

    varlklarn bâzsn.

    .görür. Mâ-

    kulâtm

    hiçbirini

    ve

    mahsusatn

    birçounu

    göremez.

    Sesleri,

    kokular,

    tadlar,

    scakl,

    soukluu,

    idrâk

    e

    len

    kuvvetleri

    yâni

    iitme,

    koklama,

    tatma duyu-

    larn

    göremez.

    Yalnz

    bunlar

    deil,

    ferah, sevinç,

    gam,

    hüzün,

    ac,

    lezzet,

    ak, ehvet,

    kudret, irâde,

    ilim

    ve

    bunun

    gibi

    daha

    baka

    saylamayacak

    kadar

    derunî,

    ruhî sfatlar

    göremez.

    Onun

    gücü

    az.

    saha-

  • 8/18/2019 İmam Gazali - Mişkatül Envar_text.pdf

    20/73

    20

    MKÂTÜ'L-ENVÂR

    s

    dardr. Renkler ve

    ekiller âlemini aamaz. Bun-

    lar ise

    varlklarn

    en

    bayasdr. Çünkü

    cisimler

    haddi

    zatnda varlk

    âleminin en

    baya

    ksmlar-

    dr.

    Renkler ve

    ekiller

    ise

    cisimlerin

    ârazlarnm

    en

    bayalardr.

    Oysa

    ki varlklarn

    hepsi, akln

    do-

    lama

    alandr.

    Akl

    bu

    saydmz

    ve saymadmz

    ki say-

    madklarmz

    daha

    çoktur

    bütün

    varlklar

    idrâk

    ile

    hepsinde

    tasarruf

    eder;

    bunlar

    hakknda,

    doru,

    yakmî

    bir hükme varr. Ona

    srlar,

    meydanda,

    gizli mânalar açktr.

    Artk nûr ismine lâyk

    olmak-

    ta gören göz,

    nasl

    akla müsavi

    olabilir?

    Hayr göz

    bakasna nisbetle

    nûrdur,

    fakat

    kendine

    nisbetle

    karanlktr.

    Daha

    dorusu

    göz, akim

    casuslarndan

    bir

    casustur.

    Onu

    hazinelerinin

    en

    düüü

    ki

    renkler ve

    ekillerdir

    ne

    memur

    etmitir ki

    bun-

    lara

    ait haberleri

    kendisine iletsin de kendisi de

    par-

    lak görüü,

    nüfuzlu

    hükmü gereince o

    haberler

    hakknda

    hükmünü

    versin.

    Gözden ayr

    olarak

    ha-

    yal,

    vehim,

    fikir,

    zikir,

    hfz

    gibi

    duygular

    da

    akln

    casuslardr.

    Bunlarn

    arkasnda

    da

    kendi hazr

    âle-

    minde

    akla

    boyun

    emi

    hizmetçiler,

    askerler

    vardr

    ki akl

    bunlar,

    kral

    kölelerini nasl ermine boyun

    edirerek

    kullanrsa öyle

    kullanr, hattâ daha

    da

    iddetli... Bunun erhi uzun

    sürer. Bunu îhya'nn

    ksmlarndan

    olan

    Kitab'u

    Acaib'il-Kalb'de

    izah

    et-

    mitik.

    Altncs:

    Göz

    sonsuz eyleri görmez.

    Çünkü

    malûm

    cisimlerin sfatlarn

    görmektedir.

    Cisimler

  • 8/18/2019 İmam Gazali - Mişkatül Envar_text.pdf

    21/73

    MAM

    GAZAL

    sonludur. Akl

    mâkulât idrâk

    eder.

    Mâkulâtu son-

    lu olmas

    düünülemez. Evet

    tahsil ettii ilimler

    gerçi

    mahduttur

    ama

    aklda

    sonsuzu

    idrâk

    etme

    gü-

    vardr.

    Bunun

    izah

    uzundur.

    Fakat

    bir misal

    is-

    tersen hesab ele al. Meselâ: Akl

    saylar

    idrâk

    eder, saylarn sonu

    yoktur.

    kinin,

    üçün

    ve

    dier

    saylarn

    katlarn

    idrâk

    eder

    ki

    bunlarn sonu

    yok-

    tur. Yine saylar

    arasndaki çeitli

    oranlan idrâk

    eder.

    Bunun

    da

    sonu

    yoktur

    Bir

    eyi

    bilir, bildii-

    ni

    de

    bilir,

    bi'diiyîe

    bildiini bilir.

    (Böylece

    bilgi-

    ler

    birbirine

    temel

    olarak)

    akim bilme

    gücü

    bir

    s-

    nrda

    durmadan sonsuza

    uzanr.

    Yedincisi:

    Göz büyüü küçük

    görür.

    Meselâ

    Gü-

    neri

    mecer (baaktaki tane) kadar,

    görür; yldzlar

    mavi bir

    sergi üzerine

    serpilmi

    küçük

    paralar

    zan-

    neder.

    Halbuki akl yldzlarn

    ve

    Günein

    dünya-

    dan

    kat

    kat

    büyük

    olduunu

    anlar.

    Göz yldzlar,

    önündeki

    gölgeyi ve çocuu kendi

    bulunduu

    ölçü-

    de sakin görür. Halbuki akl,

    çocuun büyüyüp

    ge-

    limekte

    harekette olduunu, yldzlarn

    her anda

    birkaç

    mil

    hareket ettiklerini

    bilir. Nitekim

    Cibril'e

    Resûlûlkm

    (S.

    A.)

    sormu:

    «Güne

    gitti

    mi?»

    Cibril:

    «Hayr,

    evet.» demi.

    «Nasl?» diye

    tekrar

    sorunca

    Cibril: «Hayr dediim

    zamandan evet dediim

    za-

    mana

    kadar

    be yüz

    yllk

    yol gitti.»

    demi.

    Göz yanlmasnn çeitleri

    çoktur. Ama akl

    bundan

    münezzehtir.

    Aklllarn

    da

    görülerinde ya-

    nldklarn

    görüyoruz

    dersen; bil ki onlar kendi ev-

    ham

    ve

    hayalleriyle

    saplandklar

    birtakm

    inanç-

  • 8/18/2019 İmam Gazali - Mişkatül Envar_text.pdf

    22/73

    22 MKÂTÜ'L-ENVÂR

    I

    lan,

    akln

    hükümleri sanmaktadrlar.

    te

    yanlma

    buradan

    ileri geliyor. Bu

    meselelerin

    tamamn

    Mi-

    yarül-ilm ve

    Mihakk'ün-nazar

    adl

    kitaplarda

    açk-

    ladk. Fakat

    akl,

    vehim

    ve hayal perdesinden

    sy-

    rld

    zaman yanlmaz.

    Eyay

    olduu

    gibi görür.

    Ama

    akln

    vehim ve

    hayalden

    syrlmas

    da

    güçtür.

    Bunlardan

    tam

    kurtulmak ancak

    ölümle

    mümkün

    olur.

    te o zaman perde

    kalkar,

    srlar açlr

    ve

    her-

    kes

    gönderdii

    hayr ve erri hazr

    bulur.

    Yapt

    küçük ve büyük

    eylerin

    hepsini tamamen

    sayp dö-

    ken

    kitabn

    görür. O

    zaman

    kendisine

    öyle

    denilir:

    «Senden

    perdeni

    kaldrdk, bugün artk

    gözün

    kes-

    kindir.»

    (Kaf

    sûresi:

    22)

    Perdeden

    maksat

    hayal

    ve

    vehim perdesidir. Ve o

    zaman

    vehimlerine,

    bozuk

    inançlarna aklanm

    olan

    kimse

    der

    ki:

    «Rabbimiz,

    gördük,

    iittik,

    bizi

    tekrar

    dünyaya döndür

    ki

    iyi

    amel

    yapalm;

    artk

    biz

    yakînen

    inandk.»

    (Secde

    sûresi:

    32).'

    Böylece

    sen

    gözün, duyularla

    bilinen

    nur

    ismi-

    ne

    lâyk-

    olduunu, sonra da

    akln

    nur

    ismini

    al-

    makta gözden daha lâyk

    bulunduunu, hattâ

    iki^i

    arasnda

    bu

    ad,

    ancak

    akln

    hakkdr

    denebilecek

    kadar farklar bulunduunu

    da

    gördün.

    (Dakika

    =

    incelik):

    imdi

    bil

    ki akl gerçi

    idi

    âk

    edicidir ama bütün

    idrâk edilenler

    onun

    için bir

    de-

    ildir. Bâz

    bilgiler

    aklda

    hazr

    olan

    bilgilerdir.

    Bir

    eyin

    hem kadîm, hem hadis

    olamayaca,

    hem

    var,

    hem

    yok

    olamayaca,

    bir sözün

    hem

    doru,

    hem

    yalan olamayaca,

    bir ey için sabit

    olan hükmim

  • 8/18/2019 İmam Gazali - Mişkatül Envar_text.pdf

    23/73

    MAM GAZAÜ

    23

    o

    eyin

    benzeri

    için

    de

    sabit

    olaca, özel

    mevcut

    olunca

    genelin

    de

    zarurî

    olarak

    mevcut

    olaca

    meselâ

    siyah

    var

    olunca

    renk

    de var

    olur;

    insan

    var

    olunca

    hayvan

    da var

    olur

    ama

    aksinin lâ-

    zm

    gelmeyecei

    zira

    rengin

    mevcut

    olmasyla

    siyahn da

    mevcut olmas,

    hayvann

    mevcut

    olma-

    syla

    insann da

    mevcut

    olmas

    gerekmez.

    gibi

    zarurî

    ilimleri

    bilmen

    gibi. Bu

    hükümler

    zorunlu,

    caiz

    ve müstahii olan

    eyler

    hakkndaki

    zarurî

    hü-

    kümlerdir.

    Bâz

    bilgiler

    de

    her

    zaman

    aklda

    hazr

    deildir.

    Bunlar

    kendine

    arz

    edilince

    hemen

    idrâk

    edemez.

    Biraz

    bunlar

    etrafnda

    dolamas,

    aratr-

    mas

    ve

    kendisinin bunlar

    hakknda

    uyarlmas

    icabeder.

    Nazarî

    bilgiler

    gibi. Akl,

    filozoflarn

    söz-

    leri tenbih

    eder

    (uyarr).

    nsan

    bilkuvve idrâk

    edi-

    ci

    iken,

    hikmet

    nûru

    çknca

    bilfiil

    idrâk

    edici

    olur.

    Hikmetin

    en

    büyüü,

    Allah Teâlâ'nm

    sözüdür.

    Ve

    sözleri

    arasnda

    da

    bilhassa

    Kur'an-

    Kerîm'dir.

    Bi-

    naenaleyh

    zahir

    göze

    göre

    Güne

    ne

    derece

    bir

    nûr

    ise,

    akl gözüne

    göre de

    Kur'an

    ayn

    derecede

    bir

    nurdur.

    Zira

    görüler

    ancak

    onunla

    tamamlanr. O

    halde

    nasl

    Güne

    nuruna

    nur

    deniyorsa

    Kuran'a

    da

    nûr

    denir

    ve

    ona

    nûr

    demek

    daha

    uygundur.

    Kur an

    n

    misâli, Günein

    nurudur;

    akln

    misâli de

    gözün

    nurudur. Bu

    suretle

    Allah'n u

    sözlerinin

    mânas daha

    iyi

    anlalr:

    «Allah'a,

    Resûlirne

    ve

    in-

    dirdiimiz

    bir nûr

    (Kur'an)

    a

    inann.»

    (Teabun

    sû-

    resi:

    84),

    «Size

    Rabbinizden

    bir

    bürhan

    (delil)

    gel-

    di, size

    apaçk

    bir

    nûr

    indirdik.»

    (Nisa

    sûresi:

    174).

    Hülâsa:

    Sen

    zâhif

    ve

    bâtn

    diye

    iki

    göz

    olduu-

  • 8/18/2019 İmam Gazali - Mişkatül Envar_text.pdf

    24/73

    24

    MKÂTÜ'L-ENVÂR

    nu,

    zahirin

    his

    ve müahede

    âleminden, bâtnm

    ise

    melekût

    âlemi

    denen

    baka

    bir âlemden

    olduunu,

    iki

    gözden

    her

    birinin

    de

    kendine

    göre

    kemâle

    ere-

    cei Günei ve

    nûru

    bulunduunu, birinin

    zâhir,

    di-

    erinin

    bâtn olduunu, zâhirin

    ehadet

    âleminden

    olan

    görünen Güne

    olduu, bâtnn ise melekût

    âleminden

    olan Kur'an- Kerim ve

    Allah'n

    indir-

    mi

    bulunduu

    dier

    kitaplar olduunu

    anladn

    ve

    bunlar

    sana

    ne

    derece inkiaf etti ise

    o

    zaman

    sa-

    na

    melekût âleminden bir kap

    açlm

    olur.

    Bu

    âlemde öyle acaip eyler vardr

    ki

    ona

    nisbetîe

    e-

    hadet âlemi hor kalr. Kim ki

    bu

    âleme sefer etme-

    yip

    ehadet

    âleminin

    düük

    seviyesinde

    kaasr

    ka

    lrsa

    o,

    hayvandr,

    insanlk

    özelliinden yoksundu

    hattâ

    hayvandan

    da

    sapkndr.

    Çünkü

    hayvana,

    bu

    melekût

    âlemine

    uçma

    kanatlar

    verilmemitir.

    Bunun içindir

    ki

    Yüce

    Tanr

    buyurmutur:

    «Onlar

    hayvanlar

    gibidirler, belki daha aa.»

    (Enam sû-

    resi:

    77).

    mdi

    bil

    ki

    melekût. âlemine nisbetîe

    ehadet

    âlemi, öze

    nisbetîe

    kabuk

    gibidir.

    Yahut

    ruha

    göre

    suret

    ve

    ekil

    gibidir

    veya

    yüksek

    karsnda

    aa

    gibidir. Bunun içindir

    ki

    melekût

    alemine

    ulvî

    âlem,

    ruhanî

    âlem,

    miran

    âlem

    denilmitir.

    Bunun

    kar-

    snda

    süflî,

    cismanî

    ve

    zulmanî âlem

    vardr.

    Ama

    ulvî

    âlemle

    gökleri kaydettiimizi zannetme. Çün-

    gökler

    sadece

    bu ehadet

    ve

    duyu

    âlemine göre

    bir üst ve

    yükseklie

    sahiptir. Bunu

    hayvanlar

    da

    idrâk eder. Fakat yer,

    bir baka arza; gökler

    baka

    göklere

    deimedikçe kula melekût kaplar açl-

  • 8/18/2019 İmam Gazali - Mişkatül Envar_text.pdf

    25/73

    MAM

    GAZAL

    25

    maz

    ve kul

    melekûtî

    olamaz.

    Bu

    da ancak

    gök

    de da-

    hil his

    ve

    hayal altnda

    olanlarn hepsi

    o âlemin

    ar-

    z, hissin

    üstünde

    olanlarn

    da

    o

    âlemin

    semas

    ol-

    makla

    gerçekleir.

    te

    bu

    durum,

    Rabbine doru

    sefere

    balayan sâlikin

    ilk

    mi'racdr.

    nsan aa-

    larn

    aasna

    atlmtr.

    Bu aa

    seviyeden

    en

    yüksek

    âleme

    çkar.

    Fakat melekler

    melekût âle-

    minde

    olduklar

    için

    mukaddes

    Tanr'nn

    huzurun-

    da

    dr

    lar. Oradan

    aa âlemi

    seyreder

    ve

    âleme

    mut-

    tali

    olurlar.

    Bunun

    içindir

    ki

    Allah'n Resûlü buyur-

    mutur: «Allah

    yaratlmlar

    karanlkta yaratt,

    sonra

    onlara kendi nurundan

    saçt.»,

    «Allah'n öy-

    le melekleri

    vardr

    ki

    onlar

    insanlarn

    amellerini

    kendilerinden iyi bilirler.»

    Peygamberlere gelince

    onlarn mi'rac melekût

    âlemine eriince

    en

    yüksek

    noktaya

    ular.

    Ve

    onlar

    âîem-i

    gaybm

    tamamna

    vakf olurlar.

    Binaenaleyh

    melekût

    âleminde

    olan

    kimse

    Allah'n

    huzurundadr.

    Gaybm anahtarlar

    da

    Onun elindedir.

    Yani ehadet

    âlemindeki varlkla-

    rn

    sebepleri

    O'nun

    (Allah'n)

    indinden iner.

    Zira

    ehadet

    âlemi,

    o

    âlemin

    eserlerindendir. Bu âlem,

    o

    âleme

    göre

    bir

    ahsn

    gölgesi

    veya

    meyva veren bir

    •acm

    meyvasi,

    sebebin müsebbibi

    deildir. Müseb-

    bipleri

    bilmenin

    anahtarlar, sebeplerden

    alnr.

    Ni-

    tekim mikât

    (fanüs-kandil),

    misbah

    (lâmba) ve

    e-

    <

    er

    (aaç) in

    izahnda bu

    hususa

    temas

    edilecei

    i/;ere

    ehadet,

    melekût

    âleminin bir Örneidir.

    Çün-

    benzetilen,

    uzaktan yakndan kendisine

    benzeti-

    lene

    benzer;

    onunla

    ilgilidir.

    Bu

    mesele

    derindir.

    Hunun

    künhüne

    vakf

    olan kimseye

    Kuran

    misal-

    lerinin

    hakikatleri

    kolaylkla anlatlr.

  • 8/18/2019 İmam Gazali - Mişkatül Envar_text.pdf

    26/73

    ?G

    MKÂTÜ'L-ENVÂR

    (Nurun

    hakikatine

    ait

    bir

    incelik): Biz deriz

    ki, kendini

    ve

    bakasn

    gören

    her

    ey

    nûr

    ismine

    lâyktr.

    Eer

    kendini

    ve

    bakasn

    görmekle

    bera-

    ber,

    bakas

    da

    kendisi

    vastasyla

    görülen

    bir

    ey

    olursa,

    o

    zaman

    bu ey

    nûr

    ismine

    bakasna

    tesir et-

    meyenden

    daha

    lâyk

    olur.

    Hattâ ona,

    bakasna nur

    saçt

    için sirac

    (çra)

    demek

    daha

    dorudur.

    Bu

    hususiyet ancak

    KUDSÎ

    PEYGAMBERLK

    RUHU-

    n;

    mahsustur.

    Zira

    bilgi

    nurlar onun

    vastasyla

    mahlûkata

    yaylr. Bu

    suretle

    Allah'n

    Muhammed

    Sall.llahü

    Aleyhi ve

    Sellenre

    Sirâc-i

    Münîr

    (aydn-

    latc

    lâmba)

    adn

    vermesinin

    sebebi

    anlalr.

    Bü-

    tün

    peygamberler

    de

    lâmbadr,

    âlimler

    de

    öyle. Lâ-

    kn

    aralarndaki

    fark

    saylamyacak

    kadar

    çoktur.

    (Dakika

    =

    incelik):

    Gözlerin

    nurunun

    doduu

    kaynaa,

    aydnlatc

    çra

    denmek

    uygun

    olunca,

    ç-

    rann

    da

    kaynana

    nar

    (ate)

    denmesi

    uygun

    olur.

    Bu

    yer

    çralar

    aslnda

    ulvî

    nurlardan,

    kudsî

    pey-

    gamberlik

    ruhundan k

    alrlar.

    O

    kudsî

    ruhun

    ya-

    k

    demese

    de

    yanar.

    Fakat ate deere

    o

    za-

    man nûr

    üzerine

    nûr

    olur.

    O

    halde

    arzdaki

    ruhlarn

    kayna

    ilâhî

    ve

    yüksek

    ruhlardr

    ki

    Ali

    ve

    bni

    Ab-

    bas (R.A.)

    onlar

    öyle

    tavsif

    etmilerdir:

    «Allah'n

    yetmi, bin

    yüzü

    olan bir

    melei

    vardr.

    Her

    yüzün-

    de

    yetmi bin

    az vardr.

    Her

    aznda

    yetmi

    bin

    dili

    vardr.

    Bunlarn

    hepsi

    ile

    Allah'

    tebih

    eder.

    Bu,

    bütün,

    meleklerce

    istikbal edildii

    için:

    «O

    gün

    rl

    ve

    bütün melekler

    saf

    saf dizilir,

    dururlar.»

    (Ne-

    bc Sûresi:

    38).

    denilmitir. Bu,

    dünya

    çralarnn

    nurlarn

    aldklar

    kaynak

    bakmndan

    nazar

    itiba-

  • 8/18/2019 İmam Gazali - Mişkatül Envar_text.pdf

    27/73

    MAM

    GAZAL

    *'

    ra

    alnrsa

    buna

    ancak ate

    misal

    olabilir.

    Ve

    bu

    ate

    de

    ancak

    Tur

    tarafndan

    görülür.

    (Dakika

    =

    incelik):

    Eer

    semavî

    nurlar

    biri

    di-

    erinden

    k

    alacak

    ekilde

    derecelendirilecek

    olur-

    sa,

    übhesiz

    ilk

    kaynaa

    en

    yakn

    olan,

    nûr

    ismine

    daha

    lâyk

    olur.

    Çünkü

    en

    yüksek

    derecededir.

    nsan

    ehâdet

    âleminde

    bunun

    misalini

    ancak

    u

    suretle

    anlayabilir.

    Evin

    havuzunda

    Ay'n

    ziyasn

    görür.

    Ik

    'oradan

    duvarda

    asl

    aynaya

    vurur.

    Aynadan

    kardaki

    duvara

    akseder.

    Oradan

    yere

    yansa

    ve

    ver

    kla

    aydnlanr.

    imdi

    sen

    bilirsin

    ki

    yerdeki

    k

    düvardakine,

    duvardaki

    aynadakine,

    aynadaki

    Aydakine.

    Aydaki

    Günetekine

    tâbi'dir.

    Ik

    Güne-

    ten

    Ay'a

    akseder.

    Bu

    dört

    mertebe,

    biri

    dieri

    üze-

    rinde

    olmak

    üzere

    sralanmtr.

    Ve

    biri

    dierinden

    üstündür.

    Her

    birinin

    belirli

    bir

    makam

    ve

    kendi-

    ne

    has

    bir

    derecesi

    vardr

    ki onu

    geçemez.

    Bil ki

    ba-

    siret

    sahiplerine

    melekût

    nurlarndan

    da

    tpk

    bu-

    nun

    gibi

    dereceli

    bulunduu,

    en

    ilerinin,

    en

    yük-

    sek

    nûra

    en

    yakn

    bulunan

    olduu

    açklanmtr.

    s-

    rafil'in

    derecesinin.

    Cibril

    rütbesinden

    daha

    üstün

    olmas

    uzak

    görülecek

    bir

    ey

    deildir.

    En

    ileri

    olan

    nûr,

    derecesi

    bütün

    nurlarn

    kayna

    olan

    Cenab-

    Rabbül-zzete

    eh

    yakn

    olandr.

    Dereceleri

    en

    aa-

    olan

    da

    vardr.

    En

    aa

    ile

    en

    yüksek

    nur

    dere-

    celeri

    arasnda

    öyle

    bir

    takm

    dereceler

    vardr

    ki

    hepsini

    saymak

    mümkün

    deildir.

    Edinen

    ey,

    on-

    larn

    çokluu,

    sralara

    göre

    terettübüdür.

    Onlar,

    kendi

    kendilerini

    vasf

    ettikleri

    gibidirler:

    «Bizden

    olup

    da

    belirli

    bir

    makam

    olmayan

    yoktur.

    Biz

    el-

  • 8/18/2019 İmam Gazali - Mişkatül Envar_text.pdf

    28/73

    28

    MKÂTÜ'L-ENVÂR

    bette

    diziler

    halindeyiz

    ve

    biz

    tebih

    edicileriz.»

    (Sâffât

    Sûresi:

    164).

    (ncelik):

    imdi

    sen

    nurlann

    bir

    tertip

    üzere

    olduklarn

    bildinse,

    unu

    da

    bil

    ki

    bu

    tertip

    sonsuz-

    ca

    devam

    etmez.

    Bir

    ilk

    kaynakta

    durur.

    Bu

    kaynak

    zât

    için

    ve

    zâtiyle

    nurdur.

    Nur

    kendisine

    bakasn-

    dan

    gelmez.

    Aksine

    derece

    derece

    bütün

    nurlar bu

    kaynaktan

    doarlar.

    imdi

    düün

    bakalm,

    nur

    is-

    mine,

    nûrunu

    bakasndan

    alan

    m

    daha

    lâyktr,

    yoksa

    zâtnda

    aydnlatc

    olup

    bütün

    masivay

    (ba-

    kalarn)

    da

    aydnlatan

    ilk

    kaynak

    m?

    Bu

    gerçein

    sana

    gizli

    kalacan

    zannetmem.

    Böylece

    nur

    is-

    minin,

    kendisinin

    üstünde

    hiçbir

    nur

    olmayan,

    bü-

    tün

    nurlann

    kendisinden

    çkt

    en

    yüksek

    nûra

    da-

    ha

    lâyk

    olduunu

    iyice

    anlam

    olursun.

    (Hakikat)

    :

    Ben

    daha

    ileri

    giderek

    diyeceim

    ki

    nur

    ismi,

    ilk

    nurdan

    bakasna

    srf

    mecâzen

    ve-

    rilmitir.

    Çünkü

    ondan

    baka

    hiçbir

    ey

    zât

    itiba-

    riyle

    nûra

    sahip

    deildir.

    Onun

    nûru

    bakasndan

    emanettir.

    O

    âriyet

    nurluluu

    zâtiyle

    kaaim

    deil-

    dir.

    Gayriyle

    kaaimdir.

    Binaenaleyh

    müstear

    (ema-

    net

    alnm)

    n

    nisbeti

    srf

    mecazdr.

    Meselâ

    bir

    kimse

    birinden

    bir

    elbise,

    bir

    at,

    bir

    merkep,

    bir

    eer

    emanet

    alsa,

    emanet

    verenin

    müsaade

    ettii

    kadar

    ve

    sahibinin

    tarifi

    veçhile

    o

    hayvana

    binse

    bu

    adam

    gerçekten

    mi

    zengindir,

    mecâzen

    mi,

    yok-

    sa

    asl

    zengin

    âriyet

    veren

    kimse

    midir?

    Hayr,

    do-

    rusu

    âriyet

    alan

    kimse

    gefçekte

    evvelki

    gibi

    yine

    fa-

    kirdir;

    asl

    zengin

    âriyet

    veren

    ve

    âriyetin

    tekrar

  • 8/18/2019 İmam Gazali - Mişkatül Envar_text.pdf

    29/73

    MAM

    GAZAL

    29

    kendisine

    iade

    edilecei

    ahstr.

    O

    halde

    gerçek

    nur,

    yaratma

    ve

    emir

    elinde

    olan,

    evvelâ

    aydnlat-

    ma,

    saniyen

    bunu

    devam

    ettirme

    kendisinden

    gelen

    zattr.

    .

    Bu

    ismin

    hakikatinde

    ve bu

    isme

    hak

    kazan-

    makta

    hiçbir

    ey

    O'na

    ortak

    deildir.

    Sadece

    eklen

    bu

    ad

    almakta

    O'nunla

    müterek

    olanlar

    vardr

    ama

    yine

    0,

    bu

    tesmiyede

    de

    dierlerinden

    —kölesine

    mal

    verip ona

    malik

    adn

    veren

    efendinin

    kölesin-

    den

    üstünlüü

    gibi

    üstündür.

    O

    köle bu

    duruma

    vakf

    olursa

    bilir

    ki

    kendisi

    de,

    kendisinin

    mal

    da

    sadece

    efendisinin

    maldr.

    Malik

    olmakta

    kendisi-

    nin,

    efendisiyle

    asla

    ortakl

    yoktur.

    (Hakikat)

    :

    Nûrun

    zuhur

    (görünme)

    ve

    izhar

    (gösterme) a

    râci

    olduunu

    ve

    nûrun

    mertebeleri-

    ni

    örendikten

    sonra

    bil

    ki:

    adem

    (yokluk)

    zulmetin-

    den

    (karanlndan)

    daha

    keskin

    bir

    karanlk

    yok-

    tur.

    Çünkü

    muzlim

    (karartc)

    dir.

    Buna

    muzlim

    de-

    nilmitir;

    çünkü

    gözlere

    görünmez;

    zira

    karanlk gö-

    ze

    mevcut

    deildir.

    Ama

    kendi

    nefsinde

    mevcuttur.

    0

    halde

    hem

    gayra

    göre,

    hem

    de

    kendi

    nefsinde

    mevcut

    olmayan

    ey,

    mukabilinde de

    vücut

    ki

    nurdur

    varken

    nasl,

    zulmetin

    en

    koyusu

    olma-

    sn?

    Vücut da

    ikiye

    ayrlr:

    1

    )

    Varl

    kendi

    zâtn-

    dan

    olan;

    2)

    Varl

    bakasndan

    olan.

    Varl ba-

    kasndan

    olann,

    varl

    kendi

    nef

    siyle

    kaaim de-

    il,

    emanettir,

    ariyettir.

    Bu

    varlk zât

    yönünden

    ele

    ... alnnca

    srf

    ademden

    baka

    bir

    ey

    deildir.

    Bunun

    vücûdu

    ancak

    bakasna

    izafetle

    vardr;

    fakat

    ger-

  • 8/18/2019 İmam Gazali - Mişkatül Envar_text.pdf

    30/73

    30

    MKÂTÜ'L-ENVÂR

    çek

    bir

    varl

    yoktur. Nasl

    ki

    bunun

    misalini

    el-

    bise,

    zengin meselesinde

    gördün.

    Demek

    ki gerçek

    varlk

    Allah

    Teâlâ'dr.

    Nasl

    ki

    gerçek

    nur

    da

    «GER-

    ÇEKLERN

    GERÇE»

    Allah Teâlâ'dr. te ârif-

    ler,

    buradan mecaz çukurundan

    hakikatin zirvesine

    yükselir,

    miraçlarn tamamlar,

    açk

    bir müahede

    ile

    görürler ki

    varlkta

    Allah'tan

    baka

    bir

    ey yok-

    tur. Ve O'nun

    vechinden

    baka her ey helak

    olu-

    cudur.

    Zira

    her

    hangi

    bir vakitte

    helâk olmaktadr.

    Baka

    türlü düünmek mümkün

    deildir.

    Çünkü

    Ondan

    baka

    her

    ey zât yönünden

    srf

    ademdir. lk gerçek varlktan

    kendisine

    hayat

    gel-

    mesi

    bakmndan

    ise zâtiyle var deil, mucidine

    tâ-

    bi', O'ndan sonra

    gelen bir varlktr.

    O

    halde

    mtn-

    cut olan

    yalnz Allah'n vechidir.

    Her

    eyin

    iki

    yüzü

    vardr.

    Bir

    yüzü

    nefsine, bi-

    ri

    Rabbine

    aittir.

    ey, kendi

    vechi

    itibariyle

    adem

    (yokluk) dir.

    Allah'n vechi olmas itibariyle de

    var-

    lktr.

    O

    takdirde Allah'tan

    ve

    O'nun vechinden

    ba-

    ka

    mevcut

    yoktur. Ve bu

    takdirde

    de

    ezelî ve ebedî

    olarak O'nun

    vechinden baka

    her

    ey helâk

    olucu-

    dur.

    Bunlarn

    Allah'n

    «Bugün

    mülk

    kimindir?

    Tek

    ve

    kahredici (mahvedici) olan

    Allah'n.»

    (Gaf

    ir

    Sû-

    resi: 16)

    hitabn

    iitmeleri için kyametin

    kopmas-

    na

    lüzum yoktur.

    Belki

    bu

    nida onlarn

    kulaklarn-

    dan

    asla ayrlmaz.

    «Allahü

    ekber

    = Allah

    en büyüktür»

    sözü-

    nün

    mânasn

    da

    anlamamlar, O'nu

    bakasndan

    büyük

    zannetmilerdir.

    Hââ

    lillâh,

    Allah'tan

    baka

    varlk

    yoktur

    ki O,

    ondan büyük

    olsun.

    Hattâ

    Al-

  • 8/18/2019 İmam Gazali - Mişkatül Envar_text.pdf

    31/73

    MAM

    GAZAL

    31

    lah'tan

    bakasnn maiyyet (beraberlik)

    rütbesi

    yok,

    sadece

    tebaiyyet

    (tâbi*

    olma) rütbesi vardr.

    Daha

    dorusu

    O'ndan

    bakasnn

    varl

    yoktur.

    Bakas-

    nn

    varl,

    tâbi'

    olduu

    zâtn

    vechinden

    gelmekte-

    dir.

    O

    halde

    mevcut

    olan

    yalnz

    O'nun

    vechidir.

    Al-

    lah'n,

    kendi vechinden büyük olmas

    da muhaldir.

    Fakat

    bu sözde

    (ekber

    =

    en

    büyük)

    denmesinin

    mânas

    udur:

    «Allah, kendisine

    izafet ve

    mukaye-

    se manasyla ekber

    (en büyük) denmekten

    daha

    büyüktür.»

    Gerek

    nebi,

    gerek melek

    olsun,

    O'ndan

    bakasnn Onun büyüklüünün

    künhünü

    anla-

    maktan

    Allah

    daha

    büyüktür. Allah' tam mânasyla

    ancak

    kendisi

    bilir.

    Çünkü her

    bilinen ey,

    bilenin

    kudret ve

    tasarrufu altndadr.

    Bu ise Cenab- Kib-

    riyaya

    aykrdr. El-Maksud'ül-esna

    maânî esma-

    iliâ

    hrl-hüsnâ

    adl

    kitapta

    bu

    mevzua

    dair

    derin

    bir

    tedkik

    yapmzdr.

    (aret

    ):

    Arifler gerçeklik semasna

    çktktan

    sonra Tek Gerçekten

    baka

    bir varlk

    görmedikle-

    rinde

    ittifak etmilerdir.

    u

    var

    ki bunlardan

    bâz-

    lar

    bu

    hakikati

    ilmî bir

    irfanla

    bulmu,

    kimi

    bunu

    bir

    zevk

    ve

    hâl

    olarak

    yaam;

    çokluk

    tamamen

    on-

    lardan

    gitmi ve

    srf

    teklie

    dalarak mest olmular,

    o halde

    akllar

    zail

    olmu,

    o zevk içerisinde

    sanki

    baylmlar, artk kendileri

    de

    dâhil

    Allah'tan

    ba-

    ka hiçbir

    eyi hatrlamaa

    güçleri

    kalmam,

    her

    eyi

    unutmular,

    kendilerinde Allah'tan

    baka

    bir

    ey

    kalmam.

    Öyle

    sarho

    olmular

    ki

    akllarnn

    otoritesi,

    hükmü

    aa

    dümü

    de

    bâzlar «Ene.l-

    Hak

    =

    Ben

    Hakkm» demi, bâzlar

    da:

    «Sübhanî

  • 8/18/2019 İmam Gazali - Mişkatül Envar_text.pdf

    32/73

    32

    MKÂTÜ'L-ENVÂR

    a'zama

    ânî

    ==*

    Kendimi

    tebih ederim,

    ânm

    ne

    kadar

    yücedir» demi,

    dieri: «Mâ fi'l-cübbeti si-

    val-lah

    =

    Gübbemin

    içinde

    Allah'tan

    bakas

    yok-

    tur»

    demi.

    Âklarn

    sekir

    hallerindeki

    sözleri

    sak-

    lanr,

    söylenmez.

    Ama sekir

    halleri gidip

    de

    Allah'-

    n

    yer

    yüzündeki

    mizan (kriteryumu)

    olan akl

    hükmüne

    döndükleri zaman, bunun

    hakikî

    birle-

    me

    olmadn, fakat

    ittihada

    benzediini

    anlarlar.

    Bu,

    âkm

    fart-

    ak

    halinde

    söyledii

    u

    söze

    ben-

    zer:

    «Ben

    sevdiim,

    sevdiim

    de ben.

    Biz

    bir bede-

    ne

    girmi iki ruhuz.»

    nsan birden bire

    bir

    ayna

    ile

    karlar,

    kendi-

    ni aynada görür, fakat

    aynann

    farknda

    olmazsa

    ay-

    nada gördüü

    görüntüyü

    aynann

    resmi,

    aynaya

    bi-

    tiik

    sanabilir.

    ie

    içinde

    arab

    gören

    kimse,

    a-

    rap

    renginin,

    ienin

    kendi rengi olduunu zanne-

    der. Bu

    hal. kendisinde alkanlk haline

    gelmi,

    aya

    bu

    noktada

    taklp kalmsa

    o

    hale

    müstarak

    olur, mest

    olur

    da

    öyle

    der:

    «ie inceldi, arap

    süzüldü.

    Birbirine

    benzedi-

    ler,

    i?

    güçleti.

    Sanki

    arap

    var,

    kadeh

    yok;

    yahut

    sanki

    kadeh var,

    arap

    yok.»

    «Ama

    arap

    kadehtir»

    demekle «arap sanki kadehtir» demek

    arasnda

    bir

    fark

    vardr.

    Bu hal galebe çalnca

    hal

    sahibine

    iza-

    fetle

    FENA

    adn

    alr.

    Hattâ

    fenaü'l-fena

    (yok

    olma-

    nn

    yok olmas)

    denilir.

    Çünkü o adam hem

    ken-

    dinden

    geçmi,

    hem de

    kendinden

    geçmekten

    geç-

    mitir.

    Zira

    o

    halde

    olan

    kimse

    kendini

    bilmedii

    gibi,

    kendini

    bilmediini

    de bilmez.

    Eer kendini

  • 8/18/2019 İmam Gazali - Mişkatül Envar_text.pdf

    33/73

    MAM

    GAZAL

    00

    bilmediini

    bilseydi,'

    kendini

    bilmi

    olurdu.

    Bu

    hale

    dalan

    kimseye

    izafetle

    mecaz

    diliyle

    ittihad

    (birle-

    me),

    hakikat

    diliyle

    tevhîd

    (birleme)

    denilir.

    Bu

    hakikatlerin

    ötesinde

    de

    öyle

    srlar

    vardr

    ki

    onla-

    ra

    dalmak

    caiz

    deildir.

    (Sonuç)

    :

    Belki

    sen

    O'nun

    nûrunun

    göklere

    ve

    vere

    izafetini,

    hattâ

    O'nun

    bizzat

    göklerin

    ve

    yerin

    nûru

    olmas

    cihetini

    bilmek

    arzu

    edersin.

    Esasen

    u

    mes'eleleri

    bildikten

    sonra

    bu

    noktann

    sana

    giz-

    li

    kalmas

    doru

    deildir:

    O'nun

    nûr

    olduunu,

    O'r-

    dan

    baka

    bir

    nûr

    olmadn,

    O'nun

    bütün

    nurlar

    olduunu,

    O'nun

    küllî

    nûr

    olduunu

    bildin.

    Çünkü

    nur,

    eyann

    kendisi

    vastasyla

    göründüü

    eyden

    ibarettir.

    Bundan

    daha

    üstünü

    de

    eya

    onunla

    ve

    onun

    için

    görünen

    eydir.

    Bundan

    da

    üstünü

    eya

    onunla,

    onun

    için

    ve

    ondan

    görünen

    eydir.

    Bun-

    lar

    içerisinde

    en

    hakikîsi

    de

    sonuncusu,

    yani

    eya-

    nn

    kendisi ile,

    kendisi

    için

    ve

    kendisinden

    görün-

    düü

    nurdur.

    Bu

    nûrun

    üstünde

    faydalanaca

    bir

    nur

    yoktur.

    Bu

    nur

    kendisi

    içindir,

    zâtmdadr,

    zâ-

    tmdandr,

    zât

    içindir;

    baka

    hiçbir

    nurdan

    kendi-

    sine

    k

    gelmi

    deildir.

    Sonra

    yine

    anladn

    ki

    gök-

    lerle

    yer, o

    nûrun

    iki

    tabiatndan

    yani

    basara

    (d

    güze)

    ve

    basirete

    (iç

    göze)

    ait,

    yahut

    his ve

    akla

    ait

    iki

    tabiatndan

    çkan

    bir

    nurla

    doludurlar.

    Basar

    (d

    göze

    ait

    plan)

    nûru,

    göklerdeki

    yldzlar,

    Güne

    ve

    Ayda

    olan;

    yer

    yüzündeki

    eyaya

    yaylp

    bilhas-

    sa

    ilk

    baharda

    çeitli

    renklerin

    tezahürüne

    imkân

    veren, bütün

    hayvanlara,

    nebatlara,

    madenlere,

    her

    çeit

    varlklara

    dalan

    ualardr

    ki

    bunlar

    olmasa

  • 8/18/2019 İmam Gazali - Mişkatül Envar_text.pdf

    34/73

  • 8/18/2019 İmam Gazali - Mişkatül Envar_text.pdf

    35/73

    MAM GAZALÎ

    ,

    35

    «Nereye

    dönerseniz,

    Allah'n vechi

    oradadr.»

    (Bakara

    Sûresi: 115). O

    halde O'ndan

    baka

    ilâh

    yoktur.

    Çünkü

    ilâh,

    vecihlerin

    (yüzlerin) ibadetle

    yöneldii

    zâttan

    ibarettir.

    Yani

    kalb

    yüzlerini

    de-

    mek

    istiyorum.

    Çünkü

    onlar nurlar

    ve ruhlardr.

    O'ndan

    baka

    ilâh

    olmad

    gibi O'ndan baka O

    da

    yoktur.

    Çünkü

    nüve

    (O)

    iaret edilen eyden

    ibaret-

    tir.

    aret ancak O'na

    olduuna göre

    artk

    baka

    O,

    nasl

    olabilir?

    Ne

    zaman

    bir iaret

    etsek,

    hakikatte

    bu

    iaret O'nadr.

    Sen

    bunun

    farknda

    deil

    isen,

    bu

    bahsettiimiz

    hakikatlerin

    hakikatinden

    gaflet

    ettiinden

    dolaydr.

    Günein

    nûruna

    iaret,

    Ijaki-

    katte

    Günee

    iarettir.

    Varlkta

    olan

    her

    eyin O'na

    nisbeti

    görünütedir.

    Gerçekte

    kendisinden

    ibaret-

    tir.

    Xûrun

    günee

    nisbeti

    gibi

    ki hakikatte nur Gü-

    neten

    ibarettir.

    O

    halde

    «Lâ

    ilahe

    illallah

    =

    Allah'-

    tan

    baka

    tanr

    yoktur.»

    kelimesi avamn

    tevhidi-

    dir. «O'ndan

    baka o

    yok.»

    sözü

    seçkinlerin tevhi-

    didir. Çünkü

    öteki umumî,

    bu

    daha

    hususî, daha

    ümullü,

    daha

    gerçek, daha

    ince

    bir

    sözdür ve

    sa-

    hihini

    tek

    birlie,

    srf

    birlie götürür.

    Mahlûkatn

    mi'racnn

    son

    noktas

    ferdaniyyet

    (teklik)

    memle-

    ketidir.

    Çünkü

    bunun

    ötesinde

    daha bir

    merdiven

    yoktur.

    Zira

    yüksek

    ancak çoklukta

    düünülebilir.

    Çokluk öyle

    bir

    izafettir

    ki

    yükselmenin

    kendisin-

    den

    balad

    ve

    kendisine

    yöneldii

    eylerin

    varl-

    n gerektirir.

    Kesret

    kalknca

    birlik

    gerçekleir,

    izafet

    (görelik)

    bâtl

    olur,

    iaret

    kalkar. Artk yük-

    sek, alçak, inen,

    çkan

    kalmaz; terakki muhal

    olur,

    uruc

    muhal

    olur. A'lânn

    ötesinde

    ulüvv

    (yüksek-

  • 8/18/2019 İmam Gazali - Mişkatül Envar_text.pdf

    36/73

    36

    MKÂTÜ'L-ENVÂR

    lik) yoktur. Vahdetle beraber kesret yoktur.

    Kesre-

    tin kalkrnasyla uruc

    (yükselme) da kalkar.

    Eer

    sonra

    bir

    halden

    dier

    hale

    deime

    olursa

    bu,

    uruc

    ile

    deil, dünya

    semasna

    inmekle,

    yani yüksekten

    alçaa

    domak

    suretiyle

    olur.

    Çünkü

    en

    yüksein

    daha

    yüksei

    yok

    ise de

    daha

    aas vardr. te

    bu

    makam gayelerin

    gayesi,

    arzularn

    sonudur. Bu-

    nu

    bilen

    bilir,

    bilmeyen inkâr eder.

    Bu

    ilim, ancak

    Allah'

    bilenlere verilmi

    olan

    hususî

    mahiyetteki

    gizli

    bir

    ilimdir.

    Onlar

    bunu

    söyledikleri

    zaman Al-

    la

    h'akar

    marur

    olanlardan

    bakas inkâra kalk-

    maz. Âlimlerin:

    «Dünya

    semasna

    inmek,

    bir melein

    inmesidir.» demeleri

    uzak

    görülmez. Ariflerin

    baz-

    lar bundan daha

    garibini

    sanmlar

    da öyle demi-

    ler:

    «Ferdaniyyete

    (birlie)

    müstarak olan,

    en

    ya-

    kn

    semaya

    iner,

    bu

    ini,

    onun

    duyulan

    kullanma-

    a, veya uzuvlar

    hareket

    ettirmee

    iniidir.»

    Salât

    ve selâm

    O'na

    olsun,

    Peygamber

    de

    u

    sözleriyle

    buna iaret etmilerdir:

    «Ben O'nun iittii

    kula,

    gördüü gözü,

    konutuu dili oldum.»

    Eh,

    kula,

    gözü,

    lisan Allah

    olduktan

    sonra

    artk

    iiten,

    gö-

    ren

    ve

    konuan

    da

    O'dur.

    Çünkü

    O'ndan

    bakas

    yoktur

    ki...

    O'nun

    (Allah'n) Mûsa

    Aleyhisselâm'a

    söyledii

    u

    sözüyle

    de

    buna iaret

    edilmektedir:

    «Hasta oldum,

    beni

    sormadn.»

    (Hadîsin

    sonuna

    ka-

    da.,.)

    Demek

    ki bu

    muvahhidin

    hareketleri dünya

    semasmdandr; duyarlar,

    alglar

    bunun

    üstünde

    olan

    bir

    semâdandr.

    Bu kimse

    akl

    semâsndan

    mahlûkatn

    mi'racmm

    sonuna,

    ferdaniyyet memle-

    ketinden

    ta

    yedi tabakaya kadar

    yükselir.

    Sonra

  • 8/18/2019 İmam Gazali - Mişkatül Envar_text.pdf

    37/73

    MAM

    GAZAÜ

    3/

    vahdaniyyet

    tahtnda

    oturur

    ve

    oradan

    göklerinin

    tabakalarna

    emri tedbir

    eder.

    Artk

    bakan,

    bu

    hale

    baktkça

    dilini

    salverir:

    «Allah

    Âdem'i

    Rahman

    su-

    retinde

    yaratt.»

    der. Fakat

    bilinmelidir ki

    bu

    söz

    tevile

    muhtaçtr.

    Tpk

    «Ben

    Hakkm.»,

    «Kendimi

    tebih

    ederim.»

    sözleri

    gibi.

    Hattâ

    Hz.

    Peygamber

    (S.A.V.)

    in:

    «Hasta

    oldum,

    beni

    sormadn.»,

    «Ben

    O'nun,

    kula,

    gözü,

    dili

    oldum.»

    sözlerinin de

    tevi-

    le

    ihtiyac

    vardr.

    Artk

    burada

    beyan

    durdurmak

    istiyorum.

    Çünkü

    senin

    bundan

    fazlasna

    tahammül

    edeceini

    sanmyorum.

    (Müsaade):

    Belki

    himmetin,

    bu

    sözün

    zirvesine

    yükselmekte

    kusur

    edecek,

    aasnda

    kalacaksn;

    o

    takdirde

    anlayna

    ve

    zaafna

    daha

    yakn

    bir

    söz

    söyleyelim:

    Bil

    ki

    Allah'n,

    yerin

    göün

    nuru

    olma-

    s

    meselesini

    göze

    ait

    olan

    zâhir

    nur

    ile

    mukayese

    ederek

    anlayabiliyorum.

    Meselâ

    gündüz

    nda

    ba-

    harn

    renklerini

    ve

    yeilliini

    gördüün

    zaman

    her

    ne

    kadar

    renklerle

    beraber

    baka

    bir

    ey

    görmüyo-

    rum

    diyerek

    renklerden

    baka

    bir ey

    görmediini

    iddia etsen

    bile

    renkleri

    gördüünden

    übhen

    yok-

    tur.

    Birçok

    insanlar

    nûrun

    mânas

    olmadnda,

    renklerle

    beraber

    renklerden

    baka

    bir ey

    olmad-

    nda

    srar

    ederek,

    eyann

    en

    zâhiri

    olan

    nûrun

    varln inkâr

    etmilerdir.

    Oysa

    nur

    nasl

    olmaz?

    Eya ancak nur

    yardmyla

    görünmekte, o

    hem

    ken-

    dini görmekte,

    hem

    de

    kendisi

    yardmyla

    bakas

    görülmektedir.

    Nitekim

    bu

    mesele

    geçmiti.

    Fakat

    Güne

    batt,

    çrann

    gittii

    (ortadan

    kaldrld),

    gölgenin

    dütüü

    zaman

    gölgelik

    yer ile

    güneli

    yer

  • 8/18/2019 İmam Gazali - Mişkatül Envar_text.pdf

    38/73

    38

    MKÂTÜ'L-ENVÂR

    arasnda

    zarurî

    bir

    fark

    gördüler de

    itiraf ettiler

    ki

    nur,

    renklerin ötesinde

    olan

    bir

    eydir.

    Renklerle

    beraber

    idrâk

    edilir.

    Renklerle

    çok

    iddetli

    birle-

    tiinden dolay

    kendisi

    idrâk

    edilmez;

    zuhurunun

    iddetinden dolay

    gizli kalr.

    Bâzan zuhurun

    id-

    deti

    gizli

    kalmasna sebeb

    olur. Bir ey

    zddm teca-

    vüz

    ederse,

    zddna

    döner.

    Bunu

    anladnsa

    bil

    ki

    ba-

    siret

    sahipleri

    gördükleri

    her

    eyde

    Allah'

    beraber

    gördüler.

    Bir ksm

    bundan

    da

    ileri giderek:

    «Hiç

    bir ey

    görmedim

    ki ondan

    önce

    Allah'

    görmü

    ol-

    mayaym.»

    dedi.

    Çünkü

    a)

    Ehlüllahtan

    kimi eyay

    O'nunla

    görür,

    b)

    kimi de

    eyay

    görür, ü'nu

    da

    eya

    ile

    beraber

    görür.

    Birincisine

    Allah'n

    u

    sö-

    züyle

    iaret

    edilmektedir:

    «Kendisinin

    her

    eyi gö-

    rür

    olmas

    Rabbine

    yetmez

    mi?»

    (Fusslet

    Sûresi:

    53).

    kincisine

    de

    u

    sözüyle:

    «Onlara

    âyetlerimizi

    ufuklarda

    ve

    kendi

    nefislerinde

    göstereceiz.»

    (Fus-

    slet

    Sûresi:

    40).

    Birincisi

    müahede

    sahibidir ikin-

    cisi

    Allah'n

    âyetleriyle

    istidlal

    sahibidir.

    Birincisi

    sddîklarn,

    ikincisi

    râsih

    ulemann

    derecesidir.

    Bunlardan

    sonra

    perdelenmi

    gaafilîerin

    derecele-

    ri

    vardr.

    Bunu

    örendikten

    sonra

    bil

    ki

    nasl

    d

    göze

    her ey

    zahir nur

    ile

    görünürse,

    göze

    de

    her ey

    Allah

    ile

    görünür.

    O

    her

    eyle

    beraberdir,

    ondan

    ayrlmaz.

    Her

    ey

    O'nunla

    zahir olur.

    Fakat

    bura-

    da

    bir

    fark

    var, o

    da

    udur:

    Zahir nûrun,

    Günein

    batyla

    kaybolmas,

    gölge

    meydana

    çkncaya

    ka-

    dar

    gizli

    kalmas

    düünülür.

    Ama

    her eyin

    kendi-

    siyle

    meydana

    çkt

    ilâhî

    nûrun

    kaybolmas

    düü-

  • 8/18/2019 İmam Gazali - Mişkatül Envar_text.pdf

    39/73

    MAM GAZ

    ALÎ

    39

    nülemez.

    Hattâ

    batmas

    mümkün

    deildir.

    O

    daima

    bütün

    eya ile

    beraberdir.

    Böyle olduundan

    dola-

    ydr

    ki tefrika

    (fark)

    ile

    istidlâl

    yolu

    kapanmtr.

    O'nun

    bir

    an

    kaybolmas düünülecek

    olursa

    gök-

    ler

    ve

    yer

    yklr.

    Binaenaleyh

    o nûru, eyay

    gös-

    teren

    d

    nur

    gibi

    farktan anlaman

    mümkün

    deil-

    dir. Fakat

    eyann

    tamam

    yaratcsnn

    birliine

    ayn

    ekilde ehadet

    etmekte

    olduundan

    dolay

    zira bir ksm

    deil, bütün eya,

    bir

    vakit deil

    her zaman

    Onu

    övgüsüyle

    tebih etmekte

    olduu

    için fark

    kalkm,

    yol

    gizlenmitir.

    Çünkü

    zahir

    yol,

    eyay

    ztlaryla

    bilmektir. Fakat zdd

    ve

    çeliii

    olmayan

    eye

    ehadette

    bütün haller

    birbirine ben-

    zer—

    yaratcnn

    gizli

    kalmas,

    açklnn

    iddetin-

    den

    dolay halktan

    gizlenen,

    nûrunun

    parlakln-

    ileri

    gelmesi

    uzak

    görülmez.

    Zuhurunun

    iddetin-

    den dolay

    halktan

    gizlenen,

    nûrunun

    parlakln-

    dan dolay

    onlardan perdelenen

    Allah'

    tebih ve

    tenzih

    ederim.

    Belki de

    bu

    sözü

    de bâz

    ksa akll-

    lar

    anlayamazlar da

    sözümüzden

    O'nun

    mekânda

    olduu

    vehmine

    kaplabilirler.

    O,

    mekâna nisbet

    edilmekten

    yüce

    ve

    mukaddestir.

    Halbuki

    bizim

    sa-

    na: «O,

    her

    eyden

    öncedir, O,

    her eyin

    üstünde-

    dir,

    O,

    her

    eyin kaynadr,

    göstericisidir»

    deme-

    miz

    bu

    hayali

    uyandrmaktan çok

    uzaktr. Basiret

    sahibinin

    bilgisinde

    O,

    kendisinden çkan

    hiçbir

    ey-

    den ayrlmaz.

    te

    «O,

    eyle

    beraberdir.»

    sözümüzle

    anlatmak istediimiz

    budur.

    Sonra

    yine sana

    gizli

    deildir

    ki

    muzhir

    (gösteren)

    ondan çkan

    muzhar

    (gösterilen,

    aydnlatlan)

    dan

    önce, onun

    üstünde

    ve

  • 8/18/2019 İmam Gazali - Mişkatül Envar_text.pdf

    40/73

    40

    MKÂTÜ'L-ENVÂR

    onunla

    beraberdir.

    (Yani

    n

    kayna

    u'leden

    ön-

    cedir) Fakat

    bir yönden

    onunla

    beraber

    ve

    bir yön-

    den

    de

    ondan

    öncedir.

    Bu

    sözün

    çeliik

    olduunu

    zannetme.

    Ve

    senin bulunduun

    derecenin

    bilgi

    ölçüsü

    olan

    duyulan

    nazar

    itibara al.

    Elin

    hareke-

    tinin, nasl

    elin

    gölgesinin

    hareketi

    ile beraber

    ve

    ondan önce

    olduunu düün. Kimin

    bunu

    bilmee

    gücü

    yetmez,

    havsalas

    kâfi

    gelmezse

    o,

    bilginin bu

    dalndan

    kaçnsn.

    Çünkü

    her

    ilmin

    kendine

    mah-

    sus

    adamlar

    vardr

    ve

    herkes

    kabiliyeti

    olan

    eyde

    baarya

    ulaabilir.

    KNC

    FASIL

    Mikât (fanus,

    kandil),

    misbah

    (lâmba),

    zücace

    (cam),

    ecer

    (aaç),

    zeyt (ya)

    ve

    nar (ate) beya-

    nmdadr

    (1).

    Bunu

    açklamak

    için

    önce

    iki hususu

    belirtmek

    lâzmdr.

    Bu

    hususta

    hudutsuz

    konuulabilir.

    Lâkin

    ben

    bunlara

    ksaca

    iaret

    etmekle

    yetineceim.

    A

    -

    Hususlardan

    biri

    temsilm

    srr,

    metodu,

    mâna

    ruhlarnn

    misal

    kalplaryla

    nasl

    ifade

    edi-

    lecei,

    örnekle

    asl

    arasndaki

    münasebet

    yönü,

    mi-

    (1)

    Bu

    kelimeler

    nur

    âyetinde

    geçen

    tebihlerdir.

    mam

    Gazali

    bu

    kelimeleri

    izah

    ile

    âyeti

    ta-

    savvuf

    yönden

    tefsire

    çalmaktadr.

    Mütercim

  • 8/18/2019 İmam Gazali - Mişkatül Envar_text.pdf

    41/73

    MAM GAZAL

    41

    alterin

    mayasnn

    alnd ehadet alemiyle mâna

    ruhlarnn

    indii

    melekût

    âlemi arasndaki muva-

    zenenin

    mahiyeti

    beyanmdadr.

    B

    kinci husus

    beer

    ruhlar,

    bu ruhlarn

    mertebeleri

    beyanmdadr.

    Çünkü

    bu

    misal

    bu

    husu-

    su

    açklamak

    için

    getirilmitir.

    îbni

    Mes'ud

    (R.

    A.)

    «O

    nun nurunun misâli,

    içinde

    lâmba olan

    bir

    kan-

    dil

    gibidir.»

    (Nur

    Sûresi:

    35)

    âyetindeki

    «fîha

    (on-

    da)

    «yerine»

    kalb'ilmü'mini

    (mü'minin

    kalbinde)»

    eklinde okumutur. Ubeyy ibni Kâ'b

    de «(îman

    eden

    kimsenin kalbinin nurunun misali,

    içinde lânv

    olan bir kandil

    gibidir)» diye okumutur.

    A

    (Birinci

    kutup

    temsilin srr

    ve

    metodu

    beyanmdadr): Bil

    ki

    âlem

    ikidir:

    Ruhanî ve

    cisma-

    nî.

    stersen

    sen

    bunlara

    hissî

    ve

    aklî

    dersin,

    istersen

    ulvî

    ve

    süfli dersin.

    Hepsi birbirine

    yakn

    mânalar-

    dr.

    Sadece

    ifadeler

    bakadr. Onlar kendi

    nefisleri

    bakmndan

    ele

    alrsan

    cismanî

    ve ruhanî âlemler

    dersin;

    onlar idrâk eden

    göz

    bakmndan ele

    alr-

    san hissî ve aklî

    âlemler

    dersin; birinin

    dierine

    ball

    bakmndan

    ele

    alrsan

    ulvî

    ve

    süflî

    âlemler

    dersin.

    Ben

    bunlarn birine

    mülk

    ve

    ehadet âlemi,

    dierine

    gayb

    ve melekût

    âlemi

    dedikçe

    hakikatleri

    lâfzlarda arayan

    kimse

    ekseriya

    bunlarn çoklu-

    undan hayrete düer de

    mânalarn çokluunu zan-

    neder. Fakat kendisine

    hakikatler açlan kimse

    mâ-

    nalar asl.

    lâfzlar

    tâbi

    olarak alr.

    Ama

    zayf ola-

    nn

    ii

    bunun

    tersinedir. Çünkü o,

    hakikatleri

    keli-

    melerde aramaktadr.