hhalkçı ve sosyal alkçı ve sosyal bbelediye!elediye!

12
Seyirci mi olacağız, yontucu mu? Önümüzde yerel seçimler var; seçimlerde kentlerimizi beş sene yönetecek belediye başkanlarını, belediye meclis üyelerini seçeceğiz. Kentlerde yaşayan büyük çoğunluk olarak yöneticilerimizi belirleyeceğiz. Şimdi- ye kadar yaptığımız gibi; sandık başına gidip oyumuz kullanacağız ve sonra çekileceğiz evimize; sessizliğe bürüneceğiz. Bir sonraki seçime kadar kâh eleştireceğiz belediye yönetimlerini kâh olumlu bulacağız. Ama hep seyirci kalacağız, izleyeceğiz; parti yönetimlerince belirlenen ve bizleri oy vermeye zorunlu bıraktıkları adaylardan en çok oyu alıp koltuğa oturanın icraatla- rını. Hani seçim döneminde kapı kapı dolaşıp hal hatır soran, hediyeler dağıtan, ellerimizden hararetle sıkan adayların seçildikten sonra yanına bile yaklaşamayaca- ğız. Yüzlerini kırk yılda bir göreceğiz; görmek bile is- temeyeceğiz belki. Bizim için bir önemleri olmayacak. Çünkü biz artık devre dışıyız. Seçtiklerimiz de böyle kalmamızı istiyor zaten. Kent yönetimleri, bizlerin seyirci, onların yönetici olması üzerine kurgulanmış; ne bunun dışında bir tercih var ne yasalar buna uygun. En temel belediye hizmetlerini bile yerine getirirken beceriksizlik yapacaklar; yapabildiklerini lütuf gibi sunacaklar. Biz izleyeceğiz. Mahallemize, sokağımıza dönük tasarruflarda bulunacaklar, bizim haberimiz bile olmayacak; ancak meraklı komşularımızdan öğrenece- ğiz, çalışmaların ne için olduğunu. Bir gün suyumuzu kesecekler, bir gün evimizi yıkmaya gelecekler, bir gün ulaşım hatlarında değişiklik yapacaklar; otobüs sayısını bize hiç danışmadan azaltacaklar, bir gün sokağımızın ismini değiştirecekler, bir gün kaldırım taşlarımızı söküp bir başkasını yerleştirecekler; biz ancak sokağa çıktıktan sonra fark edeceğiz. Bir gün ulaşımdan ısınmaya, ekmekten elektriğe zam yapa- caklar; akşam haberlerinde öğreneceğiz yaşam stan- dardımızın bir parça daha düşeceğini. Bir gün içtiğimiz suyun sağlığımıza zararlı olduğunu öğreneceğiz. Bir gün damacanalara, su faturalarından daha fazla para ödediğimizi anlayacağız. Bir gün ekmeğe, ulaşıma, benzine, ısınmaya en fazla parayı harcayan ülkeler arasında başa güreştiğimizi okuyacağız gazetelerden; bu kadarı da olmaz deyip söyleneceğiz. Ama o kadar; dizlerimize vurup, elim kırılsaydı da oy vermeseydim diyeceğiz. Kente dair, aslında bizim olan kentle ilgili en küçük kararı bile alırken bile sözümüzün olmadığını göreceğiz görmesine ama sonucu değiştirmek ihtimali bile hayal gibi görünecek; kaderimize razı olacağız. Oysa bir başka hayatın yaşanması mümkündür. Oysa bir başka kent yönetimi mümkündür. Oysa sözün, yetkinin, kararın halkın elinde olduğu; belediye başkanlarının demokratik mekanizmanın vitrininde bulunmakla sınırlı sorumluluğu bulunduğu yerel yöne- tim örnekleri yaşanmıştır. Oysa “bizimdir bu kentler, bu meydanlar, bu sokaklar” diyebilen, cesur girişimlere tanık olmuştur bu topraklar. Yaşanmış örnekler vardır var olmasına ama yazımızı Cengiz Bektaş “Kimin Bu Sokaklar, Alanlar, Kentler” kitabında anlatıyor Londralı yontucunun öyküsüyle sonlayalım: “Londra’da bir sokakta, bir adamı elektrik direğine bağlı bulurlar. Kurtarırlar, durumu saptamak için karakola buyur ederler. Orada der ki adam: ‘Yon- tucuyum ben, sanatçıyım. Bu sokakta oturuyorum. Benim sokağıma şu çirkin elektrik direklerini dikmeye kimin hakkı var? Davranışım bu çirkinliğe karşı çık- mak için..’ Olayın sonucunu da söyleyeyim: Elektrik direkleri değiştirilmiş. Gülüyorsunuz, biliyorum. Bizde böyle bir olayın sonucunda karakolda olacakları düşünüyorsunuz da gülüyorsunuz değil mi? Ama gene biliyorsunuz ki, biz de böyle bir şey olmaz. Polisten ötürü değil; sokağına benim sokağım diyebilen, onun için savaşan yontucu olmadığı için…” Yerel seçimler arifesinde bir karar vermeliyiz. Oyu- muzu kullanıp, seyretmeye mi koyulacağız, yoksa yontucu mu olacağız. Teknik Güç AKP iktidarı küresel kapitalizme Türkiye’nin kapılarını açma görevi üstlenmiştir Yerel seçimler salt AKP karşıtlığının değil, antiemperyalizmin test edildiği sonuçlar doğuracaktır Yerel yönetimleri seçme- seçilme sıkışıklığından kurtaracak bir irade gerekiyor TMMOB: Özerk-demokratik- etkin yerel yönetim. Kentin sakini değil, sahibi olalım • Şubelerden.......................... 2’de • Kentleşme ve Yerel Yönetimler Sempozyumu yapıldı ................................... 5’te • İMO Şubeleri ..................... 10’da • Krizin genç inşaat mühendisleri üzerinde etkilerine dair Sabri İnce .......................... 11’de • Basında İMO ..................... 12’de TMMOB İNŞAAT MÜHENDİSLERİ ODASI YAYIN ORGANIDIR sayı 191 / 1 mart 2009 6’da ISSN: 1307-2412 Yaşanabilir bir kent; Yaşanabilir bir kent; halkçı ve sosyal halkçı ve sosyal belediye! belediye!

Upload: others

Post on 16-Oct-2021

20 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: hhalkçı ve sosyal alkçı ve sosyal bbelediye!elediye!

Seyirci mi olacağız, yontucu mu? Önümüzde yerel seçimler var; seçimlerde kentlerimizi beş sene yönetecek belediye başkanlarını, belediye meclis üyelerini seçeceğiz. Kentlerde yaşayan büyük çoğunluk olarak yöneticilerimizi belirleyeceğiz. Şimdi-ye kadar yaptığımız gibi; sandık başına gidip oyumuz kullanacağız ve sonra çekileceğiz evimize; sessizliğe bürüneceğiz. Bir sonraki seçime kadar kâh eleştireceğiz belediye yönetimlerini kâh olumlu bulacağız. Ama hep seyirci kalacağız, izleyeceğiz; parti yönetimlerince belirlenen ve bizleri oy vermeye zorunlu bıraktıkları adaylardan en çok oyu alıp koltuğa oturanın icraatla-rını. Hani seçim döneminde kapı kapı dolaşıp hal hatır soran, hediyeler dağıtan, ellerimizden hararetle sıkan adayların seçildikten sonra yanına bile yaklaşamayaca-ğız. Yüzlerini kırk yılda bir göreceğiz; görmek bile is-temeyeceğiz belki. Bizim için bir önemleri olmayacak. Çünkü biz artık devre dışıyız. Seçtiklerimiz de böyle kalmamızı istiyor zaten. Kent yönetimleri, bizlerin seyirci, onların yönetici olması üzerine kurgulanmış; ne bunun dışında bir tercih var ne yasalar buna uygun.

En temel belediye hizmetlerini bile yerine getirirken beceriksizlik yapacaklar; yapabildiklerini lütuf gibi sunacaklar. Biz izleyeceğiz. Mahallemize, sokağımıza dönük tasarruflarda bulunacaklar, bizim haberimiz bile

olmayacak; ancak meraklı komşularımızdan öğrenece-ğiz, çalışmaların ne için olduğunu. Bir gün suyumuzu kesecekler, bir gün evimizi yıkmaya gelecekler, bir gün ulaşım hatlarında değişiklik yapacaklar; otobüs sayısını bize hiç danışmadan azaltacaklar, bir gün sokağımızın ismini değiştirecekler, bir gün kaldırım taşlarımızı söküp bir başkasını yerleştirecekler; biz ancak sokağa çıktıktan sonra fark edeceğiz. Bir gün ulaşımdan ısınmaya, ekmekten elektriğe zam yapa-caklar; akşam haberlerinde öğreneceğiz yaşam stan-dardımızın bir parça daha düşeceğini. Bir gün içtiğimiz suyun sağlığımıza zararlı olduğunu öğreneceğiz. Bir gün damacanalara, su faturalarından daha fazla para ödediğimizi anlayacağız. Bir gün ekmeğe, ulaşıma, benzine, ısınmaya en fazla parayı harcayan ülkeler arasında başa güreştiğimizi okuyacağız gazetelerden; bu kadarı da olmaz deyip söyleneceğiz. Ama o kadar; dizlerimize vurup, elim kırılsaydı da oy vermeseydim diyeceğiz. Kente dair, aslında bizim olan kentle ilgili en küçük kararı bile alırken bile sözümüzün olmadığını göreceğiz görmesine ama sonucu değiştirmek ihtimali bile hayal gibi görünecek; kaderimize razı olacağız.

Oysa bir başka hayatın yaşanması mümkündür. Oysa bir başka kent yönetimi mümkündür. Oysa sözün, yetkinin, kararın halkın elinde olduğu; belediye

başkanlarının demokratik mekanizmanın vitrininde bulunmakla sınırlı sorumluluğu bulunduğu yerel yöne-tim örnekleri yaşanmıştır. Oysa “bizimdir bu kentler, bu meydanlar, bu sokaklar” diyebilen, cesur girişimlere tanık olmuştur bu topraklar.

Yaşanmış örnekler vardır var olmasına ama yazımızı Cengiz Bektaş “Kimin Bu Sokaklar, Alanlar, Kentler” kitabında anlatıyor Londralı yontucunun öyküsüyle sonlayalım: “Londra’da bir sokakta, bir adamı elektrik direğine bağlı bulurlar. Kurtarırlar, durumu saptamak için karakola buyur ederler. Orada der ki adam: ‘Yon-tucuyum ben, sanatçıyım. Bu sokakta oturuyorum. Benim sokağıma şu çirkin elektrik direklerini dikmeye kimin hakkı var? Davranışım bu çirkinliğe karşı çık-mak için..’ Olayın sonucunu da söyleyeyim: Elektrik direkleri değiştirilmiş. Gülüyorsunuz, biliyorum. Bizde böyle bir olayın sonucunda karakolda olacakları düşünüyorsunuz da gülüyorsunuz değil mi? Ama gene biliyorsunuz ki, biz de böyle bir şey olmaz. Polisten ötürü değil; sokağına benim sokağım diyebilen, onun için savaşan yontucu olmadığı için…”

Yerel seçimler arifesinde bir karar vermeliyiz. Oyu-muzu kullanıp, seyretmeye mi koyulacağız, yoksa yontucu mu olacağız.

Teknik Güç

AKP iktidarı küresel kapitalizme Türkiye’nin kapılarını açma görevi üstlenmiştir

Yerel seçimler salt AKP karşıtlığının değil, antiemperyalizmin test edildiği sonuçlar doğuracaktır

Yerel yönetimleri seçme-seçilme sıkışıklığından kurtaracak bir irade gerekiyor

TMMOB: Özerk-demokratik-etkin yerel yönetim. Kentin sakini değil, sahibi olalım

• Şubelerden . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 2’de

• Kentleşme ve Yerel Yönetimler Sempozyumu yapıldı . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 5’te

• İMO Şubeleri . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 10’da

• Krizin genç inşaat mühendisleri üzerinde etkilerine dair Sabri İnce . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 11’de

• Basında İMO . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 12’de

TMMOB İNŞAAT MÜHENDİSLERİ ODASI YAYIN ORGANIDIR

sayı 191 / 1 mart 2009

6’da

ISSN: 1307-2412

Yaşanabilir bir kent;Yaşanabilir bir kent; halkçı ve sosyal halkçı ve sosyal belediye!belediye!

Page 2: hhalkçı ve sosyal alkçı ve sosyal bbelediye!elediye!

2 1 Mart 2009

Şubelerden • Şubelerden • Şubelerden • Şubelerden

Ankara ŞubeKayseri Temsilciliği’nin geleneksel dayanışma gecesi

Ankara Şubesi Kayseri Temsilciliği’nin her yıl düzen-lediği “Dayanışma Gecesi” 23 Ocak 2009 Cuma günü Kayseri’de yapıldı. Gecede, meslekte 25. yılını dolduran inşaat mühendislerine onur plaketleri verildi.

İMO Ankara Şube Başkanı Nevzat Ersan, İMO Eski Yönetim Kurulu Sekreter Üyesi Ahmet Göksoy, Kara-bük Temsilciliği, Kırşehir Temsilciliği, Bolu Temsilciliği, Çorum Temsilciliği, Kayseri Temsilciliği’nden üyeler, Erciyes Üniversitesi Öğretim Elemanları ve Kayseri genç-İMO üyeleri etkinliğe katılanlar arasındaydı.Gecede açılış konuşmalarını İMO Kayseri Temsilciliği Başkanı İsmail Eser, Erciyes Üniversitesi İnşaat Mü-hendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Tefaruk Haktanır ve İMO Ankara Şube Başkanı Nevzat Ersan yaptılar.

Kayseri Temsilciliği’nin yeni hizmet binası açıldı

İMO Ankara Şubesi Kayseri Temsilciliği yeni binasını 24 Ocak 2009 Cumartesi günü hizmete açtı. Yeni bina-nın açılışına İMO Ankara Şube Başkanı Nevzat Ersan ve İMO Eski Yönetim Kurulu Sekreter Üyesi Ahmet Göksoy katıldı.

“Gökçek Kızılırmak suyu konusundaki iddiaları-mızı doğruluyor”

Ankara Büyükşehir Belediyesi Başkanı Melih Gökçek’in, Kızılırmak suyunu 17 Şubat 2009 tarihinden itibaren şehre vermeyeceğini duyurması üzerine, İMO Anka-ra Şube Başkanı Nevzat Ersan Ankaram Platformu adına bir basın açıklaması yaptı. Ersan, açıklamasında Kızılırmak suyuyla ilgili olarak iki yıldır itirazlarını sürdürdüklerini ancak Melik Gökçek’in gerekli tedbirleri almadığına dikkat çekerek, Gökçek’in kendilerini haklı çıkardığını söyledi.

Kurslar

İMO Ankara Şubesi, şubat ayında meslekiçi eğitim kapsamında bazı kurslar düzenledi. İMO Kongre ve Kültür Merkezi’nde düzenlenen kurslarla ilgili ayrıntılı bilgiler şöyle:

Makro Programlama Kursu

Üçüncüsü 10 Şubat 2009 Salı günü başlayan kursun dersleri İnşaat Mühendisi Kazım Karaağaç tarafından veriliyor. Kurs süresince, makrolarla çalışmak, VBA programlamaya giriş, prosedür ve fonksiyonlar, excel’de VBA programlama, AutoCAD’de VBA programlama, AutoCAD ve office uygulamalarının birlikte kullanılma-sı başlıkları altında bilgiler sunulacak.

Toplam 24 saat (3 hafta) devam edecek olan kursa katı-lanlara, kurs sonunda katılım belgesi verilecek.

Yatırım projelerine iİş programlarının bilgisayar destekli düzenlenmesi kursu

15 Şubat 2009 Pazar günü başlayan ve dersleri İnşaat Mühendisi Emeldar Ortaylı tarafından verilen kurs-ta; kritik patika metodu (CPM), proje faaliyetlerinin oluşturulması, faaliyetler arası ilişkilerin kurulması, kod sisteminin oluşturulması, faaliyetlerin ayrımı ve sıra-lanması, zaman analizi (programlama), iş programının güncelleştirilmesi ve değerleme, iş programının reviz-yonu, çubuk diyagram ve kutu diyagramlar, kaynak maliyeti tanımlanması ve yüklenmesi, kaynak analizi, süre-maliyet analizi, çeşitli çıktı tiplerinin düzenlenme-si başlıklarında bilgiler verilecek.

Toplam 42 saatten oluşan kursa katılanlara, kurs sonun-da katılım belgesi verilecek.

Bilgisayar Destekli Yapı Tasarımı Mühendislik Yapıla-

rının Sonlu Elemanlarla Analizi-1 (Başlangıç Seviye) Kursu

11 Şubat 2009 Çarşamba günü başlayan, dersleri İnşaat Mühendisi Özhan Kale tarafından verilen kursta, genel kavramlar, yapısal çözümlemede sonlu elemanlar yöntemi, temel kavramlar ve malzeme özellikleri, bil-gisayar destekli yapı tasarımı mühendislik yapılarının sonlu elemanlarla analizi yapısal çözümleme programı, bilgisayar destekli yapı tasarımı mühendislik yapıları-nın sonlu elemanlarla analizi kullanıcı ara yüzü, yapısal çözümleme ve tasarım için SAP2000’de işlem aşama-ları başlıkları altında bilgiler verilip çözümlü örnekler yapılacak.

30 saatlik kursun sonunda kursiyerlere, katılım belgesi verilecek.

Bilgisayar Destekli Yapı Tasarımı Mühendislik Yapıları-nın Sonlu Elemanlarla Analizi-2 (İleri Seviye) Kursu

20 Şubat 2009 Cuma günü başlayan, dersleri İnşaat Yüksek Mühendisi Koray Kadaş tarafından verilen kurs süresince, başlangıç seviyesi konularının kısa bir tekrarı yapılıp, yapıların dinamik analizi, deprem bölgelerinde yapılacak binalar hakkında yönetmelik başlıkları altın-da bilgiler verilip çözümlü örnekler yapılacak.

Toplam 30 saat devam edecek olan kursa katılanlara, kurs sonunda katılım belgesi verilecek.

Seminerler

İMO Ankara Şubesi, meslekiçi eğitim seminerleri kapsa-mında İMO Kongre ve Kültür Merkezi’nde bir dizi se-miner gerçekleştirdi. Seminerlerle ilgili ayrıntılar şöyle:

İdeCAD Statik Versiyon 6 Yazılımı, Detaylı Bilgilen-dirme ve 2007 Deprem Yönetmeliğinin Yazılımdaki Uygulamaları

29 Ocak 2009 Perşembe günü gerçekleşen semine-ri İnşaat Mühendisi Levent Özpak sundu. Özpak, seminere katılanlara programın tanıtımını yapıp, yeni proje açma, arayüz, veri girişi, veri kontrolleri, proje ve 2007 TDY bilgilerinin düzenlenmesi ve analiz hakkında bilgiler verdi.

TSE EN 206-1 Kapsamında Beton Üretimi ve Kalite Kontrolü

Selim Yücel ve Engin Demir’in sunduğu seminer 5 Şubat 2009 Perşembe günü gerçekleştirildi. Seminere katılanlara TSE EN 206-1 kapsamında beton üretimi ve kalite kontrolü hakkında bilgiler verildi.

Neden Kirişsiz Döşeme ve Hangi Deprem Bölgelerinde Kullanılmalıdır?

12 Şubat 2009 Perşembe günü gerçekleşen semineri İnşaat Yüksek Mühendisi A. Rıza Özuygur ve İnşaat Yüksek Mühendisi Çetin Gelekçi sundu. Özuygur ve Gelekçi, seminere katılanlara kirişsiz döşeme ve kulla-nıldıkları deprem bölgeleri hakkında bilgiler verdi.

Tarihi Eserlerin Geoteknik Sorunları

Dr. Gökhan Tunç ve İnşaat Yüksek Mühendisi A. Rıza Özuygur’un sunduğu seminer 19 Şubat 2009 Perşembe gerçekleşti. Tunç ve Özuy-gur, seminere katılanlara tarihi eserlerin geoteknik sorunları hakkında bilgiler verdi.

Düzce Temsilciliği’nde seminer

İMO Düzce Temsilciliği 7 Şubat 2009 Cumartesi günü Düzce Ticaret ve Sanayi Odası Meclis Salonu’nda se-miner düzenledi. İki oturum

şeklinde düzenlenen seminerin ilk oturumunda YPS ortaklarından İnşaat Mühendisi Adnan Tanfener ve YPS’de Yönetici Mühendis Dr. Gökhan Tunç “Mü-hendislik Hizmetlerinde Karşılaşılan Genel Sorunlar” başlığında sunumlar yaptı.

Seminerin ikinci oturumunda ise YPS’de Yönetici Proje Mühendisi İnşaat Yüksek Mühendisi Macit Yurtsever ve yine Dr. Gökhan Tunç “2007 Deprem Yönetmeli-ği’nin Uygulanmasında Karşılaşılan Teknik Sorunlar” başlığında sunumlar yaptı. Tüm gün süren seminere çok sayıda inşaat mühendisi katıldı.

Antalya ŞubeGezi

İMO Antalya Şubesi, 1 Şubat 2009 Pazar günü 2365m yükseklikteki Tahtalı Dağı’na gezi düzenledi. Geziye 135 kişi katıldı.

22 Şubat 2009 Pazar günü ise Çakırlar ve Saklıkent Kayak Merkezi’ne gezi düzenlendi. Gezi 95 kişinin katılımıyla gerçekleştirildi.

Seminerler

İMO Antalya Şubesi Serik Temsilciliği, 12 Şubat 2009 Perşembe günü tek katlı duvar çözümleri konusun-da seminer düzenledi. Özel bir şirketin ürünlerini de tanıttığı seminere konuşmacı olarak İnşaat Mühendisi Ahmet Evci katıldı.

İMO Antalya Şubesi, 13 Şubat 2009 Cuma günü İMO Antalya Şube Toplantı Salonu’nda “Esnek Üstyapılar ve Karşılaşılan Bozulma Problemleri Karayolu Esnek Üst Yapıların Yapısal Analizi” konulu semineri gerçek-leştirdi. Doç. Dr. Mehmet Saltan’nın konuşmacı olarak katıldığı semineri 95 kişi izledi.

genç-İMO toplantısı

İMO Antalya Şubesi Öğrenci Üye Kurulu, 18 Şubat 2009 Çarşamba günü 26 öğrenci üyenin katılımı ile Isparta Temsilciliği’nde bir toplantı düzenledi.

Toplantı, genç-İMO Sorumlusu Yönetim Kurulu Üyesi Bahaettin Sarı’nın açılış konuşmasıyla başladı. Sarı’nın ardından Yönetim Kurulu Üyesi Emrah Hesapçıoğlu ve Isparta Temsilcisi Filiz Atabay’ın birer konuşma yaptı. Konuşmaların ardından genç-İMO Öğrenci Konseyi Üyesi Savaş Yayla Konsey çalışmalarıyla ilgili bir sunum yaptı.

Toplantıda, 14 Mart 2009 tarihinde Ankara’da düzen-lenecek olan II. İMO Öğrenci Kurultayı’nda sunulacak “Staj ve İş Güvenliği” konusu da ele alındı.

Üye toplantısı

İMO Antalya Şube Yönetim Kurulu, 20 Şubat 2009 Cuma günü şube üyeleri ile bir toplantı düzenledi. Top-lantıda, 11. Dönem Yönetim Kurulu’nun göreve geldiği tarihten bugüne yaptığı çalışmalar slayt gösterimiyle sunuldu. Ayrıca bir önceki üye toplantısında alınan notlar değerlendirilip, üyelerle paylaşıldı. Toplantının ardından kokteyle geçildi.

Page 3: hhalkçı ve sosyal alkçı ve sosyal bbelediye!elediye!

1 Mart 2009 3

Şubelerden • Şubelerden • Şubelerden • Şubelerden

Bursa ŞubeKent İçi Ulaşıma Teknik Bakış Paneli

İMO Bursa Şubesi, 13 Şubat 2009 Cuma günü ‘Kent İçi Ulaşıma Teknik Bakış’ konulu paneli düzenledi. Tayyare Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilen ve Bursa Büyükşe-hir Belediyesi eski Başkanı Erdem Saker’in başkanlığın-da yürütülen panele konuşmacı olarak Prof. Dr. Güngör Evren, Dr. İsmail Hakkı Acar, Oktay Ekinci, Tacettin Kınay ve Müjgan Elmas katıldı. Kent içi ulaşımın aka-demik pencereden tüm yönleriyle konuşulduğu panele birçok partinin Büyükşehir ve İlçe Belediye Başkan Adayları da katıldı. Panelin açılış konuşmasını İMO Bursa Şubesi Başkanı Necati Şahin yaptı.

Denizli ŞubeSeminerler

İMO Denizli Şubesi meslekiçi eğitim kapsamında, bazı seminerler düzenlendi, 3 Şubat 2009 tarihinde “Deprem Nedir? Yapıya Etkisi, Depreme Hazırlıksız Yapılar” konulu semineri Pamukkale Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Ali Haydar Kayhan’ın sunumuyla gerçekleşti.

5 Şubat 2009 tarihinde “2007 Deprem Yönetmeliği ye-niliklerinin Yazılımlar Üzerinde Uygulamaları” konulu semineri İnşaat Mühendisi Levent Özpak’ın sunumuyla düzenlendi.

10 Şubat 2009 tarihinde Deprem ve Yapısal Güçlendir-me konulu semineri özel bir firmanın ürün müdürü olan Gökhan Gülhan’ın sunumuyla gerçekleşti.

17 Şubat 2009 tarihinde ise “Kanalizasyon Şebekesi Tasarımı” konulu semineri PAÜ Müh. Fak. İnşaat Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Halil Karahan’ın sunumuyla düzenlendi.

Kurs

Meslekiçi eğitim kapsamında İMO Denizli Şubesi, 26-31 Ocak 2009 tarihleri arasında “Çelik Yapıların Tasarımı Kursu” düzenledi. Kursun dersleri Pamukkale Üniversitesi Mühendislik Fakültesi İnşaat Mühendis-liği Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Yavuz Selim Tama tarafından verildi.

Kurs kapsamında, “Çelik yapının tanımı, tarihçesi, avantaj ve dezavantajları, malzeme olarak çelik, yapısal çeliklerin mukavemet özellikleri, genel yapı çelikleri ve boyutlandırmanın temel ilkeleri; Çelik Birleşim Elemanları; Çekme çubukları ve çekme çubuklarının ekleri; Basınç Çubukları; Basınç Çubuklarında Enleme Bağlantılarının Teşkili; Eğilme elemanları-Profil Kirişler; Kirişlerin eklenmesi; Takviyeli Profil kirişler; Eğilmeli Basınç Çubukları; Kolon Ayakları” konuları ele alındı.

Eskişehir Şube50. Yılda 50 Eser Eskişehir’de

İMO Eskişehir Şubesi, “50. Yılda, 50 Eser” fotoğraf ser-gisinin açılışını 24 Ocak 2009 Cumartesi günü Espark Alışveriş Merkezi Gösteri Alanı’nda gerçekleştirdi. Ser-

ginin açılışında konuşan İMO Eskişehir Şube Başkanı Erman Gölet, sergide Cumhuriyet döneminin en önemli inşaat mühendisliği eserleri olarak kabul edilen; prog-ramlı kalkınma projeleri, binalar, ulaştırma yapıları, su yapıları, enerji ve sanayi tesislerinden toplam 50 eserin fotoğrafının yer aldığını söyledi.

Serginin açılışına, Eskişehir Milletvekili F. Murat Sön-mez, ESOGÜ İnşaat Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Eşref Ünlüoğlu, ETO Meclis Başkanı Alaattin Çam, TMMOB İKK Sekreteri Derya Özkar, MMO Şube Sek-reteri Simavi Bakır, CHP İl Başkanı Abdülkadir Adar, Eğit-Der Şube Başkanı İbrahim Gerede ve çok sayıda davetli katıldı.

Gaziantep ŞubeSeminerler

İMO Gaziantep Şubesi, 31 Ocak ile1 Şubat 2009 tarih-leri arasında “Depreme Dayanıklı Yapı Tasarımı İlkeleri ve Performansa Dayalı Tasarım”, “Doğrusal Olmayan Eleman Davranışı ve Modellenmesi” , “Dış Perde Du-varlar ile Betonarme Binaların Güçlendirilmesi” konulu seminerleri düzenledi. Seminerler, Dr. Ali Haydar Kay-han, İnşaat Yüksek Mühendisi Hayri Baytan Özmen ve Yrd. Doç. Dr. Salih Yılmaz tarafından İMO Gaziantep Şube Konferans Salonu’nda gerçekleştirildi.

13 Şubat 2009 tarihinde ise İMO Gaziantep Yönetim Kurulu Üyesi Ahmet Ayhan Esen’in sunumuyla, İMO Gaziantep Şubesi Konferans Salonu’nda, “T.D.Y 2007 (Deprem Yönetmeliği)”, “Statik- Betonarme Projelerin-de TS 500’ün Uygulanması”, “Taşıyıcı Sistem Davra-nış Katsayısı (R)” konulu meslekiçi eğitim semineri düzenlendi.

Fuar

İMO Gaziantep Şubesi, Adana’da gerçekleştirilen 3. Yapı Malzemeleri, İnşaat Teknolojileri, İş ve İnşaat Makineleri Fuarı’na gezi düzenledi. İMO üyelerinin 12-15 Şubat 2009 tarihleri arasında gezdiği fuar TÜYAP Adana Uluslararası Fuar ve Kongre Merkezi’nde gerçek-leştirildi.

Hatay ŞubeKurs

İMO Hatay Şubesi, 6-8 Şubat 2009 tarihleri arasında “Bölgesel Meslekiçi Eğitim Kursu” düzenledi. Yapı alanında düzenlenen kursların eğitimleri, Prof. Dr. Ayfer Erken, Prof. Dr. Abdurrahman Güner, Yrd. Doç. Dr. Erdem Canbay, Prof. Dr. Cavidan Yorgun, Prof. Dr. Polat Gülkan ve Doç. Dr. Ahmet Yakut tarafından verildi.

Panel

İMO Hatay Şubesi, 22 Ocak 2009 Perşembe günü Prof. Tuğrul Tankut’un konuşmacı olarak katıldığı “Deprem ve Aydınlanma” konulu paneli düzenledi.

İstanbul ŞubeSeminerler

İMO İstanbul Şubesi, ocak ve şubat aylarında Bakırköy ve Kadıköy temcilikleri ile şube merkezinde bazı semi-nerler gerçekleştirdi. Seminerlerle ilgili ayrıntılar şöyle:

“Deprem Yönetmeliği’ndeki Statik İtme Kavramı” konulu seminer 27 Ocak 2009 tarihinde Bakırköy’de, 4 Şubat 2009 tarihinde Kadıköy’de 12 Şubat 2009 tarihin-de ise Harbiye’de düzenlendi. Prof. Dr. Zekai Celep’in konuşmacı olarak katıldığı seminerde, deprem yükü azaltma katsayısı, eğilme momenti etkisi, eğilme mo-menti ve normal kuvvet etkisi, plastik mafsal kabulü, zaman tanım alanında doğrusal elastik çözüm, zaman tanım alanında doğrusal elastik olmayan çözüm, statik itme çözümü, mevcut binaların deprem güvenliğinin belirlenmesi üzerine bilgiler aktarılırken örneklere de yer verildi.

“Betonda Dayanım ve Dayanıklık” konulu seminer 29 Ocak 2009 tarihinde şube merkezinde, 3 Şubat 2009 tarihinde Bakırköy Temsilciliği’nde, 11 Şubat 2009 ta-rihinde ise Kadıköy Temsilciği’nde düzenlendi. Konuş-macı olarak Dr. Tümer Akakın’nın katıldığı seminerde betonun bileşenleri, sertleşmiş beton, hazır beton tesisi, agrega- agrega deneyleri, hidratasyon kimyasal katkı-lar, mineral katkılara yer verilirken, basınç dayanımı, su/çimento oranı ilişkisi su miktarının azaltılmasının avantajları,betonda boşluğun dayanım, elastisite modü-lü ve çekme dayanımı üzerine etkisi, donma çözülme ve su çimento oranı ilişkisi, çevresel etki sınıfları konu-sunda bilgiler aktarıldı.

“Yapının Deprem Etkisindeki Davranışı ve Spektrum Kavramı” konulu seminer 5 Şubat 2009 tarihinde şube merkezinde, 28 Ocak 2009 tarihinde Kadıköy Temsilci-ği’nde, 10 Şubat 2009 tarihinde ise Bakırköy Temsilci-ği’nde gerçekleştirildi.

Konuşmacı olarak Doç. Dr. Kemal Beyen’in katıldığı seminerde, deprem dalgalarının kaynak ve yapı arası yayılım ortamı ve yapıda depremin yayılışı, yapısal anlamda depremin karakteristiği ve öğrettikleri, temel (yapı-deprem) mühendisliği değerleri, inşaat mühendis-liği açısından spektrumlar (yapı karakteristiği, süneklik (düktilite), yapı doğal titreşim modları, yapısal dinamik davranışın ayrıklaştırılması, deprem ivme parametrele-riyle yapısal davranış arasındaki karşılıklı bağımlılık), yönetmelik kapsamında yapısal dinamik davranış, ya-pısal dinamik davranış konularına yer verilirken, TDY-2007’ye Göre Deprem Hesabıüzerinde bilgiler aktarıldı.

“Kent Politikaları Üzerine Düşünceler” toplantısı

İMO İstanbul Şubesi, üyelerle 10 Şubat 2009 tarihinde “Kent Politikaları Üzerine Düşünceler” konulu toplan-tıyı düzenledi. Konuşmacı olarak, Pelin Pınar Özden katıldığı toplantıda son yıllarda “kentsel yenileme, kentsel dönüşüm” konularında yaşanan gelişmeler ve aksaklıklar ele alındı.

Kurslar

İMO İstanbul Şubesi, 2009 İlkbahar-Yaz Dönemi Mes-lekiçi Eğitim Kursları kapsamında şubat ayında bazı kurslar başlattı. Kurslarla ilgili ayrıntılar şöyle:

AutoCAD Kursu

AutoCAD alanında düzenlenen kursların ilki 7 Şubat 2009 ile 25 Nisan 2009 tarihleri arasında, ikincisi 17 Şubat 2009 ile 27 Mart 2009 tarihleri arasında gerçek-leştiriliyor. Dersleri Dr. Filiz Sevük tarafından verilen kurslar, İMO İstanbul Şubesi Bilgisayar Laboratuarı’nda düzenleniyor.

SAP2000 ile Yapı Sistemlerinin Analizi

19 Şubat 2009 ile 19 Mart 2009 tarihleri arasında

Page 4: hhalkçı ve sosyal alkçı ve sosyal bbelediye!elediye!

4 1 Mart 2009

Şubelerden • Şubelerden • Şubelerden • Şubelerden

düzenlenecek olan kursun eğitimi 15 saatten oluşuyor. Dersleri Doç. Dr. Kutlu Darılmaz tarafından verilen kurs, İMO İstanbul Şubesi Bilgisayar Laboratuarı’nda düzenleniyor.

On binler 15 Şubat’ta emek demokrasi mitingin-deydi

DİSK, KESK ve TÜRK-İŞ tarafından düzenlenen, TMMOB ve diğer meslek örgütlerinin destek verdiği ‘’Krizin Bedelini Ödemeyeceğiz: İşsizliğe ve Yoksulluğa Karşı Birleşik Mücadele, Emek ve Demokrasi Mitingi” 15 Şubat 2009 Pazar günü Kadıköy İskele Meydanı’nda gerçekleştirildi. Mitinge katılan yaklaşık 100 bin kişi krizin faturasını halka çıkartan AKP hükümetini pan-kart, slogan ve dövizlerle protesto etti.

Yerel Yönetim Seçimlerine Doğru

İMO İstanbul Şubesi, 21 Şubat 2009 Cumartesi günü İTÜ Sosyal Tesisleri’nde “29 Mart 2009 Yerel Yönetim Seçimlerine Doğru” konulu paneli düzenledi. İMO İs-tanbul Şube Başkanı Cemal Gökçe’nin başkanlık ettiği panele konuşmacı olarak, Prof. Dr. Ruşen Keleş, Prof. Dr. Erol Köktürk, Doç. Dr. Adalet Bayramoğlu Alada ve Prof. Dr. Murat Güvenç katıldı.

“İstanbul Büyükşehir Belediyesi yangından mal kaçırıyor”

İMO İstanbul Şubesi ve TMMOB’ye bağlı diğer Oda-ların hakkında iptal davası açtıkları 1/100 000 ölçekli İstanbul İl Çevre Düzeni Planı, İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisi’nce, yargıdan gelen iptal kararına rağmen oy çokluğuyla yeniden onaylandı. TMMOB’ye bağlı Odaların İstanbul Şubeleri, karara tepki göste-rerek konu hakkında ortak basın açıklaması yaptılar. Açıklamada, “Planın, yerel seçimlere bir buçuk ay kala, dönemin son belediye meclis toplantısında, yangından mal kaçırırcasına uygulamaya sokulmaya çalışılması ciddi biçimde sorgulanması gereken etik bir sorundur. Normal koşullarda İstanbul’un geleceğini belirleyecek plan kararlarının yeni seçilecek belediye meclisi’nin yetkisine bırakılması gerekirken, planı son anda alel acele uygulamaya sokmaktaki telaşı anlamanın en iyi yolu planın içeriğinde bulunmaktadır.” denildi.

İzmir Şubeİzmir’in sorunları İzmir Kent Sempozyumu’nda masaya yatırıldı

İMO İzmir Şubesi sekreterliğinde yürütülen TMMOB İzmir Kent Sempozyumu, Tepekule Kongre ve Sergi Merkezi’nde 8-10 Ocak 2009 tarihleri arasında gerçek-leştirildi.

Sempozyumda İMO İzmir Şubesi adına, “Doğal Gaz ve Altyapı” konusunda Sibel Börekçioğlu, “İMO Afet Hazırlık, Müdahale Kurulu’nun Amaçları ve Çalışmala-rı Konusunda” Abdullah İncir, “İzmir İli Kıyı Yapıları ve Günümüzdeki Durumları Hakkında Görüşler” konu-sunda Veli Akçaoğlu, “Afet Sonrasına Yönelik Planla-ma Çalışmaları: İzmir Örneği” konusunda İzmir Vali Yardımcısı Mustafa Aydın, “Kuraklığın Etkileri ve Su Kaynakları Yatırımlarının İzmir Ölçeğinde İrdelenmesi” konusunda Aslı Erdenir Sılay, “İzmir’in Gelecekteki Su Kaynakları” konusunda Dr. İlker Atış, “Kentimizde Su Taşkınlarının Meydana Geliş Sebepleri ve Çözümleri” konusunda Ayşe Yarıcı, “İzmir Kenti Kanalizasyon Tesisinin İrdelenmesi” konusunda Mehmet Zafer Zihni-oğlu, “Gediz Nehri Su Kalitesi Parametrelerinin Eğilim Analizi” konusunda Hasan Cenk Çetin, İzmir’in Su Kaynakları, Kapasite ve Kapasite Artırma Önerileri” konusunda Hüsamettin Altaş, “Tamamlanma Aşama-sına gelen İzmir Çevre Yolu Açılımında Yeni Bir Ulaşım Konsepti” konusunda TCK 2. Bölge Müdürü Erol Altun, “İzmir Kentiçi Trafiğinde Demiryollarının Beklenen

Rolü” konusunda TCDD 2. Bölge Müdürü Sabahattin Eriş, “İzmir Ulaşımının Önümüzdeki 20 Yılı Hakkında Düşünceler” konusunda İMO İzmir Şube Yönetim Kurulu Üyesi Aydın Nogay, “İzmir Tramvay Projelerini Ortaya Koyarak Kent Ulaşımını Tekrar Değerlendir-mek” konusunda Ilgaz Candemir birer sunum yaptı.

Ayrıca İzmir’de Mühendislik Fakültelerinde öğrenci olan, 2100 öğrenciyle yapılan anketin sonuçları Celal Bayar Üniversitesi genç-İMO üyesi Erkay Kılıç tarafın-dan sunuldu.

Seminerler

İMO İzmir Şubesi, 15 Ocak 2009 tarihinde İnşaat Mühendisi Vedat Yorulmazel’in sunumuyla “Soğuk Havada Beton Dökümü” seminerini , 22 Ocak 2009 tarihinde İnşaat Yüksek Mühendisi Necati Atıcı’nın sunumuyla “Kıyı, Liman ve Destek Yapıları” seminerini, 29 Ocak 2009 tarihinde Emekli Hakim Sim Tunca’nın sunumuyla “İnşaat Yapım Sözleşmeleri” seminerini, 12 Şubat 2009 tarihinde ise Prof. Dr. Hikmet Hüseyin Çatal’ın sunumuyla “Baca Dinamiği” konulu seminerle-ri gerçekleştirdi.

Genç Mühendisler Forumu

Mühendislerin sorunlarına dair periyodik olarak Genç Mühendisler Forumu düzenleyen İMO İzmir Şubesi, 23 Ocak 2009 tarihinde “Kriz ve İşsizlik” konusunu tartışmaya açtı.

Üyelerle SİM Belgesi toplantısı

İMO İzmir Şubesi, 21 Şubat 2009 Cumartesi günü SİM Belgesi sahibi üyelerle bir toplantı düzenledi. Toplan-tıda “Proje kalitesinin yükseltilmesi için yapılması gerekenler”, “Mesleki denetim bedellerinin değerlendi-rilmesi”, “SİM, İTB onay bedelleri ile sicil durum belge ücret artışının değerlendirilmesi”, “Proje bedelleri ile vergisel yükümlülükler arasındaki çelişkilerin aşılması için yapılması gerekenler”, “Meslekiçi eğitimin değer-lendirilmesi ve önerilerin alınması” ve “Ortak sorunların belirlenmesi” konuları ele alındı.

Konya Şube“Tekrar yıkılmayalım”

İMO Konya Şube Başkanı Uğur İbrahim Altay, 2 Şubat 2004 tarihinde Konya’da meydana gelen ve 92 kişi-nin ölümü 30 kişinin de yaralanmasıyla sonuçlanan Zümrüt Apartmanı faciasının 5. yılında bir açıklama yaptı. Altay, olayı hüzünle andıklarını belirterek bir daha yaşanmaması için yoğun çalışmalar yürüttüklerini

söyledi. Yıkımın kötü malzeme ve işçilikten kaynak-landığını hatırlatan Altay, benzer acıların yaşanmaması için Oda olarak denetimlerini sıklaştırdıklarını kaydetti.

Klasik Türk müziği konseri

İMO Konya Şubesi, sanat etkinlikleri çerçevesinde, 6 Ocak 2009 Salı günü Isfahan Faslı Klâsik Türk Müziği Konseri düzenledi. Konya Mûsikî Derneği’nin Prof. Dr. M. Yaşar Kaltakcı yönetiminde sunduğu konser Mevla-na Kültür Merkezi Sultan Velet Salonu’nda gerçekleşti-rildi. Çok sayıda dinleyicinin katıldığı konser beğeniyle takip edildi.

Ortak Çalışma Gurubu toplantısı

Konya Forum Ortak Çalışma Grubu, Konya’da ki 3. Toplantısını İMO Konya Şubesi’nin ev sahipliğinde 17 Ocak 2009 Cumartesi günü gerçekleştirdi. Ülke ve şehir sorunlarına çözüm yolları bulmayı hedefleyen OÇG, si-vil toplum kuruluşları ve milletvekillerinin “Ön Yargılar Giremez” sloganıyla birlikte düzenledikleri bir program.

Manisa ŞubeSeminerler

“Yapısal Güçlendirmede Kullanılan Kimyasal Dubeller ve Uygulamaları” konulu seminer, 11 Şubat 2009 Çar-şamba günü İMO Manisa Şubesi Seminer Salonu’nda gerçekleştirildi. 47 kişinin katıldığı seminere konuşmacı olarak İnşaat Mühendisi Gökhan Gülhan ve İnşaat Mühendisi Ahmet Aydoğan katıldı. Seminerde yapısal güçlendirmede kullanılan kimyasal dubeller hakkında bilgi verilip kullanış şekilleri uygulamalı olarak gösteril-di.

İdeCAD V.6 Semineri

İMO Manisa Şubesi, 18 Şubat 2009 Çarşamba günü “İde CAD Ver.6’ ve 2007 Deprem Yönetmeliğinin Yazılımlarımızdaki Uygulamaları” konulu semineri düzenledi. İMO Manisa Şubesi Seminer Salonu’nda gerçekleştirilen seminere 48 kişi katıldı. Seminere ko-nuşmacı olarak İnşaat Mühendisi Levent Özpak katıldı. İde CAD 6 sürümüne getirilen yenilikler ve programda yapılan değişiklik ile düzenlemelerin anlatıldığı semine-rin ardından kokteyl düzenlendi.

Trabzon ŞubeSöyleşi

İMO Trabzon Şubesi, 13 Şubat 2009 Cuma günü kentsel dönüşüm sorunlarının ele alındığı bir söyleşi düzenledi.

İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kentsel Dönüşüm Müdür’ü Mimar Lütfi Altun’nun konuşmacı olarak katıldığı söyleşide kentsel dönüşümün dünü, bugünü ve geleceği değerlendirildi. Söyleşiye üyeler yoğun ilgi gösterdi.

Kurs

İMO Trabzon Şubesi, 24 Ocak 2009 Cumartesi günü meslekiçi eğitim kapsamında “Deprem Bölgelerinde Yapılacak Binalar Hakkında Yönetmelik (2007) ve Depreme Dayanıklı Betonarme Yapıların Örneklerle Boyutlandırılması” konulu kursu düzenledi. Prof Dr. Adem Doğangün’nün sunduğu kurs, İMO Trabzon Şube Konferans Salonu’nda gerçekleşti.

Seminer

İMO Giresun Temsilciliği, 14 Şubat 2009 Cumartesi günü “Örnekleri İle Şev Stabilitesi ve İstinat Yapıları Problemleri” semineri düzenledi. Yrd. Doç. Dr. Zekai Angın’nın sunduğu seminer, üyelerin yoğun ilgisiyle Giresun Ticaret ve Sanayi Odası Konferans Salonu’nda gerçekleştirildi.

Page 5: hhalkçı ve sosyal alkçı ve sosyal bbelediye!elediye!

İMO Yönetim Kurulu Bursa’daİnşaat Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu, 24 no’lu toplantısını 6 Şubat 2009 Cuma günü İMO Bursa Şubesi’nde düzenledi. Oda gündeminde yer alan çeşit-li konuların değerlendirildiği toplantının ertesi günü 7 Şubat 2009 sabahı, Oda Yönetim Kurulu, aynı tarihlerde Bursa’da denetleme görevini yapan Denetleme Kurulu ile, öğleden sonra ise İMO Bursa Şube Yönetim Kurulu Üyeleri’yle ortak birer toplantı gerçekleştirdi. Görüşmede, Bursa Şubesi’nin çalışmaları ve yaşadıkları sorunlar değerlendirildi ayrıca karşılıklı görüş alış-verişinde bulunuldu. Görüşme-nin ardından, TMMOB’ye bağlı Odaların Bursa şubelerini aynı hizmet binasında bir araya getirme amacıyla inşa edilen Bursa Akademik Odalar Yerleşkesi’ne teknik gezi düzenlendi.

Çalıştığı inşaat firması adına Afganistan’da görevdeyken 7 Şubat 2006’da aracına konan bombanın patlaması sonucu hayatını kaybeden İMO üyesi Ufuk Aydın 7 Şubat 2009 Cumartesi günü Cebeci Asri Mezarlığı’nda bulunan kabri başında sevenleri tarafından anıldı.

Ailesi, ODTÜ Mezunları Derneği ve İMO’dan arkadaşlarının katıldığı anmada söz alan ODTÜ Öğretim Görevlisi Dr. Erhan Karaesmen, Ufuk Aydın’ın ne kadar sevildiğini, tüm sohbet ve konuşmalarda adının geçtiğini ve unutulmayacak bir insan olduğunu söyledi. Yakın arkadaşı olan Tezcan Öztürk de, Ufuk’un çok iyi bir insan olduğu kadar çok iyi bir mühendis olduğunu ve yerini doldurmanın zor olduğunu, her zaman saygı ve sevgiyle anacaklarını belitti.

İMO Ankara Şubesi adına konuşan Sekreter Yardımcısı Murat Karacaoğlu ise Ufuk Aydın’ın sadece Türkiye için değil aynı zamanda çalıştığı ülkeler için de önemli bir kayıp olduğunu, mühendislik camiasının üzüntülerini paylaştıklarını söyledi. Son olarak eşi Ergül Aydın tüm katılanlara teşekkür ederek Ufuk Aydın’ın her zaman yanlarında olduğunu ve daima içlerinde yaşatacaklarını belirtti.

Sevenleri Afganistan şehidi Ufuk Aydın’ı unutmadı

1 Mart 2009 5

Kentleşme ve Yerel Yönetimler Sempozyumu yapıldı

TMMOB, Kentleşme ve Yerel Yönetimler Sempozyumu 20-21 Şubat 2009 ta-rihlerinde Ankara’da İMO Teoman Öztürk Toplantı Salonu’nda gerçekleştirildi. TMMOB adına sekreteryası Şehir Plancıları Odası tarafından yürütülen sempoz-yum iki gün sürdü. TMMOB’nin yerel yönetimler ve kentleşme politikaları üzerine yaklaşımlarının, son iki yıldır yürütülen kent sempozyumları ile birlikte değerlendirilmesi ve yerel yönetim seçimleri öncesi kamuoyu ile paylaşılması amacıyla düzenlenen sempoz-yum, 5 oturum ile “Kentleşme ve Yerel Yönetimler Forumu” şeklinde organize edildi. Sempozyumun açılışında bir konuşma yapan Düzenleme Kurulu Başkanı ve ŞPO Genel Sekreteri Serdar M. A. Nizamoğlu, kırdan kente göçle artık neredeyse her-kesin kentlerde yaşadığını belirterek; bilimi, doğayı, kültürü ve insanı temel alan bir kentleşme politikasının hayata geçirilmesi gerektiğini ve sempozyumun da bu amaçla düzenlendiğini vurguladı.Çerçeve sunumlar kapsamında konuşma yapan TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Soğancı ise TMMOB’nin kent ve yerel yönetimlere yaklaşımı, düzenle-nen kent sempozyumları, TMMOB’nin yanlış politikalara karşı yürüttüğü yargı mücadelesiyle ilgili bilgi verdi.Çerçeve sunumlar kapsamında, Prof. Dr. Ruşen Keleş “Yerel Yönetimlerde De-ğişim”, ŞPO Yönetim Kurulu Başkanı H. Tarık Şengül de “Kentlerde Değişim” konularını işledi.Sempozyum, İMO Yönetim Kurulu Başkanı Serdar Harp tarafından yönetilen “Kurumsal Yapılarda Aşınma” oturumunun ardından sırasıyla “Kentsel Politika-lar”, “Kültürel Miras, Doğal Kaynaklar ve Riskler”, “Planlama ve Kentsel Rantlar, Kent Örnekleri I”, “Planlama ve Kentsel Rantlar, Kent Örnekleri II”, “Eleştirel/Top-lumcu Yaklaşım” oturumları gerçekleştirildi.

Ankara sevdalıları Ankara sevdalıları “Belediyelerde Saltanata “Belediyelerde Saltanata Son” dedi Son” dedi

Çeşitli sivil toplum örgütü ve demokratik kitle örgütünün bir araya gelerek oluş-turduğu “Belediye Yönetimlerinde Saltanata Son” inisiyatifi, 14 Şubat Sevgililer Günü’nde, “Sevgilim Ankara” adlı bir etkinlik düzenledi.

14 Şubat 2009 Cumartesi günü Güvenpark’ta,saat 13:40’ta bir araya gelen grup önce bir basın açıklaması yaptı. Açıklamada, “Ankara’yı karşılıksız seviyoruz. Pes etmek yok. Yorgunluk yok. Çiçekler yeşerecek, konserler verilecek meydanlarında, temiz sular akacak musluklarında, çocuklar koşacak sokaklarında... Uykularımız bölünmeyecek açlıkla, işsizlikle. Çocuklarımız daralmayacak alışveriş merkezle-rinde. Ankara, sana en güzel hediyeyi 29 Mart’ta vereceğiz, oylarımızla. Belediye yönetimlerinde saltanata son” denildi.

Açıklamanın ardından grup Kumrular Caddesi’nden İMO Hizmet Binasına kadar alkış ve sloganlarla yürüdü. İMO Teoman Öztürk Salonu’nda devam eden etkin-liğe, CHP Ankara Anakent Belediye Başkan Adayı Murat Karayalçın da ziyaret etti. Mumlarla ışıklandırılan sahneye önce Dikmen Barınma Hakkı Çocuk Korosu ile Günyüzü Müzik Topluluğu çıktı. Ardından tiyatro oyuncuları Altan Erkekli ve Altan Gördüm ile yazar Işık Kansu Ankara’yı anlatan birer konuşma yaptı.

Konuşmaların ardından şair Ahmet Telli, Ankara üzerine şiirler okudu. Etkinlik, Moğollar grubunun coşkulu konseriyle sona erdi.

“İnşaat Mühendisleri Odası Yetkinlik Belgelendirme Yönetmeliği” Resmi Gazete’de yayımlandıUzunca bir süredir üzerinde çalışılmakta olan “TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası Yetkinlik Belgelendirme Yönetmeliği” 15 Şubat 2009 günlü Resmi Gaze-te’de yayımlanmıştır.

Yönetmelik, Odamızın 7-9 Mart 2008 tarihlerinde yapılan 40. Olağan Genel Kurul toplantısında belirlenen ilkeler doğrultusunda hazırlanmış ve 12 Eylül 2008 günü yapılan 40. Dönem İkinci Danışma Kurulu’nda değerlendirildikten sonra son biçimine kavuşturulmuştur.

Yayımı tarihinde yürürlüğe giren Yönetmelik uyarınca yapılan başvuruların kabulüne başlanmıştır.

Page 6: hhalkçı ve sosyal alkçı ve sosyal bbelediye!elediye!

Yaşanabilir bir kent; halkçı ve sosyal belediye!

6 1 Mart 2009

Günümüzde, yönetimler, siyasi partiler, seçim yasaları ve kamu yönetimi sisteminden kaynaklanan ve seçilmiş yerel yöneticiler aracılığıyla artırılan kentsel sorunlar ile karşı karşıyayız. Mevcut temsili demokrasinin yetersiz-liği, kentli örgütlenmelerin artmasını ve katılımcılığın bir ilke olarak geliştirilmesini gerekli kılmaktadır.

Yerel yönetimlerin; kendi kendini yöneten, katılımcılığı benimseyen, temel kentsel sorunların olabildiğince top-lumun tüm katmanlarının mutabakatı ile çözüleceğine inanan, şeffaf, hesap vermeye ve demokratik dene-time açık, gücünü halktan alan yönetimler olmaları gerekmektedir. Sosyal ve kültürel değerlerin üretildiği, bilimin geliştirildiği, tüm yaşamsal faaliyetlerin payla-şıldığı demokratik örgütlenmelerin en temel biçimlerine sahne olan kentlerin ve yerel yönetimlerin üzerindeki her türlü merkezi vesayet kaldırılmalı daha özerk yapı-lar haline getirilmelidir.

Afetler ve yerel yönetimlerYerel yönetimler, ülkenin büyük sorunlarından olan deprem tehlikesini göz ardı etmemeli; bu konu yerel yö-netim programlarının öncelikler listesinde üst sıralarda yerini almalıdır. Kaçak yapılaşma ve güvenli olmaktan uzak binaların güçlendirilmesi çalışması için kaynak yaratılması, afete hazırlık gibi konu ve sorunlar yerel yönetimlerin programlarına girmelidir.

Ülkemiz, sahip olduğu jeolojik, topografik ve meteoro-lojik koşulları nedeniyle büyük can ve mal kayıplarına yol açan afet olayları ile sıkça karşılaşmaktadır. Ül-kemizin yüzde 96’sı deprem bölgesinde bulunmakta,

nüfusumuzun yüzde 98’i değişik derecelerde deprem tehlikesi altında yaşamaktadır. Son 58 yıl içerisinde depremlerde 58 bin 202 vatandaşımız hayatını kaybet-miş, 122 bin 96 kişi yaralanmış ve yaklaşık olarak 411 bin 465 bina yıkılmış veya ağır hasar görmüştür. Dep-remlerde her yıl ortalama bin üç vatandaşımız ölmekte ve 7 bin 94 bina yıkılmaktadır. Bunun yanı sıra kentsel ve kırsal yerleşim alanları sadece deprem değil aynı zamanda heyelan, su baskını, kaya düşmesi vb tehli-kelerin yarattığı zararlarla mücadele etmek zorunda kalmaktadır.

Özellikle 1999 depremleri Türkiye’ye bu gerçeği ha-tırlatmakla kalmamış, yapı denetim yasasından imar yasasına, mühendislik mimarlıkla ilgili yasalardan yerel yönetimleri düzenleyen yasalara kadar geniş bir yelpazede mevzuatın yeniden ele alınması, toplumsal hayatın depreme karşı düzenlenmesi zorunluluğunu açığa çıkartmıştır. Ertelenmeyecek bir başka konu da, her il için bina envanterinin çıkarılması ve deprem mas-ter planı hazırlanmasıdır.

Yapı üretim sürecinin önemli ayaklarından biri de yerel yönetimlerdir. Özellikle denetim mekanizmasının işletilmesinde yerel yönetimlere büyük sorumluluk düşmektedir. Düzenleyici yasanın ve donanımının bu ihtiyaca göre şekillenmesi şarttır.

Sağlıklı, güvenli ve yaşanabilir kentsel çevreler oluştu-rulması için, afet tehlike ve risklerini dikkate alan afete duyarlı planlama yaklaşımının geliştirilmesi ve yerbi-limsel verilerin planlamaya entegrasyonu sağlanmalıdır.

Afet riskinin, afet olmadan önce önlenmesi veya azaltıl-

ması, afet sonrası ise mağduriyetin en aza indirilmesini esas alan çağdaş bir afet yönetim sistemi kurulmalıdır.

Afet risklerinin azaltılması sürecinin önemli bir aktörü olan yerel yönetimler tarafından toplumun afet bilinci ve afetlere karşı mücadele kültürünün geliştirilmesine katkı sağlayacak eğitim çalışmaları organize edilmelidir.

UlaşımKentlerimizde yaşanan ulaşım sorunları, bütüncül yaklaşımdan yoksun noktasal, plansız ve parçacı kent-sel gelişmeler ile kentin kontrolsüz büyümesinden ve bunlara paralel yanlış ulaşım politikalarından kaynak-lanmaktadır. Kent içi ulaşımla ilgili temel yanlışlık, var olan sorunların çözümüne “erişilebilirlik” amacı ile yaklaşmayan, bunun yerine özel araç odaklı, günübirlik geçici çözümler üreten, bunlarla var olan sorunlara ye-nilerini ekleyen yönetim anlayışındadır. Oysa; ulaşımda esas olan erişilebilirliği kolaylaştırmaktır. İnsanların yaşam alanlarına konforlu, hızlı, ucuz ve daha kolay erişmelerini sağlamak temel amaç olmalıdır.

Ulaşım denince akla sadece karayolu ve karayolunda alınacak önlemler gelmektedir. Hâlbuki yük ve yolcu ta-şımacılığındaki talepleri, tüm ulaşım türlerini kapsayan toplu taşımacılığı birincil kılan yatırım politikalarıyla çözmek gerekmektedir.

Her kent için “Ulaşım Master Planı” hazırlanmalı, toplu taşımadan bisiklet yollarına kadar kent-insan-ulaşım ilişkisi bu kapsamda düzenlemelidir. Bir kentin ulaşım ana planı o kentin mekânsal gelişimini hedefleyen

Yerel seçimlere az bir zaman kaldı. 29 Mart’ta yapılacak seçimler, sıradan bir seçme-seçilme ilişkisi dışında önem arz ediyor. İkinci iktidar dönemini yaşayan AKP politikalarının halk tarafından ne derecede onaylandığı açığa çıkacak; kentleri yaşanılır olmaktan çıkaran belediye yönetimlerinin bir dönem daha iş başında kalıp kalamayacağı anlaşılacak. Bunlar bir tarafa yerel yönetimlerin, politik anlayışların doğruluğu ve inandırıcılığının sınandığı bir alan olma özelliği belki de her zaman-kinden daha çok öne çıkacak.

AKP merkezi yönetimde ve yerel yönetimlerin ağırlığında iktidara geldiği günden bu yana sistemli bir biçimde, kamu hizmetlerini özelleştiren, belediyeleri bir şirket gibi yöneten, istihdam sağlamak yerine halkı dilencileştirmeye çalışan, kamu hizmet-lerinde taşeronlaştırmaya giden, çalışanları güvencesizleştiren, kamu kaynaklarını yandaşlara peşkeş çeken bir anlayışı hakim kılmaya çalıştı.

Bu hedefe ulaşmada başarılı olduğunu görmek durumdayız. AKP iktidarı dönemin-de yerel yönetimler, neoliberalizmin ve gericiliğin odaklandığı birer kurum olarak konuşlandırıldı ve açıkçası hayli mesafe alındı. Yerel yönetim bazında yaratılan politik-kültürel atmosfer, AKP iktidarının elini güçlendirdi; siyaset-cemaat-ticaret kıskacındaki belediye yönetimleri neoliberal politikaların yaygınlaşıp meşrulaşma-sında, toplum tarafından kabul görmesinde hayli etkili oldu.

Son yıllarda merkezi ve yerel yönetimlerde emperyalizmin yeni yönelimine uyum-lu bir anlayışın işbaşında olmasını tesadüf olarak görmemek gerekmektedir. AKP iktidarı, uluslararası yeni işbölümü çerçevesinde küresel kapitalizme Türkiye’nin kapılarını tamamen açmış, emperyalist sisteme entegrasyonu sağlama rolünü üstlenmiştir. AKP’nin emperyalistler tarafından tercih edilme nedeni budur; AKP uluslar üstü sermaye grupları için biçilmiş kaftandır. Bu nedenle AKP’ye karşı mü-cadelenin, aynı zamanda emperyalizme karşı mücadele etmek olduğu anlaşılmalıdır ki, bu gerçek, yerel seçimleri sıradan seçme-seçilme işi gibi algılanmasının önüne geçmeyi zorunlu kılmaktadır.

AKP iktidarı, kentsel dönüşüm adı altında evsiz, yurtsuz bıraktığı kent yoksulların-dan, ekonomik krizin vurduğu kesimlerden, susuz bırakılan, damacanalara mahkûm edilen insanlardan, sağlıksız suyu içmeye, kirli havayı solumaya mecbur bırakı-lanlardan, ısınmak için bütçesinin büyük bir bölümünü ayıranlardan, ucuz ekmek kuyruklarında dakikalarca sıra bekleyenlerden, kilitlenmiş trafikte ömür tüketenler-den yeniden oy isteyecek.

AKP’nin yerel seçimlerde oy kaybına uğraması, halkın hakim kılınmak istenen anlayışa onay vermediği anlamı taşıyacak ki bu, emperyalizmin ekonomik-politik hegemonyasının zayıflamaya başladığının göstergesi yerine geçecek.

Neoliberalizm haklarımızı gasp ediyorNeoliberal politikalar hak gasplarıyla ete kemiğe bürünmektedir. Barınma, ulaşım, ısınma, sağlıklı çevre, içilebilir ve kullanılabilir su hakkı ya çok zayıflatılmış ya da ortadan kaldırılmıştır. Yerel yönetimler kalkınma ajansları aracılığıyla ticarethaneye dönmüş, vatandaş değil müşteri muamelesi çoktan başlamıştır.

Yerel yönetim seçimleri bu ideolojik çatışmanın belirleyiciliğinde geçecektir. Yerel seçimler, bir başka yerel yönetim olabileceğine inananlar için, çatışmanın halkın lehine sonuçlar doğurması doğrultusunda adımların atıldığı, mücadelenin yükseltil-diği bir hattın yaratılma potansiyelini açığa çıkartacaktır. Bu potansiyel, yerel yöne-timleri seçme seçilme ilişkisi dışında bir tanıma kavuşturacak, neoliberal politikalara karşı yerelden başlayan direnişin ülke sathına yayılmasının emareleri açığa çıkacak, sistemin yol açtığı yıkım ve mağduriyetten alternatif bir yerel yönetim anlayışı doğacaktır. Böyle anlayışın ete kemiğe bürünmesi, bugün varlığını sürdüren pek çok sorunun kendiliğinden ortadan kalkmasını sağlayacak; kamusallık, sosyal belediye, demokratik işleyiş yeniden tanımlanıp, uygulamaya alınacaktır. Nasıl ki bugüne ka-dar emperyalizmle uyumlu politikalar iktidar taşındıysa, gelecekte, halkçı ve sosyal belediyeciliği savunan politik anlayışların önü açılacaktır.

TMMOB özerk-demokratik-etkin yerel yönetim istiyor*

Page 7: hhalkçı ve sosyal alkçı ve sosyal bbelediye!elediye!

nazım planına uyumlu olmak ve paralellik göstermek durumundadır. Bu uyum ve paralellik sağlanmadığı du-rumlarda kentsel gelişimin getirdiği sıkıntılar çoğu kez alt yapı eksikliği olarak tanımlanmakta, bunun aşılması için yeni yol bağlantılarının açılması, yol genişletmeleri gibi fiziki önlemler ve salt trafik idaresi yöntemlerine başvurulmaktadır.

Bazı kentlerde bir taraftan metro inşaatlarına başlan-mış, diğer yandan katlı kavşaklar, alt-üst geçitler, çevre yolları ve viyadükler yapılarak “trafiğin akması” için projeler uygulanmaya konulmuştur. Ancak, yapılan tüm bu projelere ve harcamalara rağmen, ulaşım ve trafik sorunlarında azalma olmamış, artan nüfus, gelir düzeyleri, kentsel yayılma, otomobil sahipliği ve kul-lanımındaki artışlar daha da kronikleşen sorunlara yol açmıştır.

Özellikle son yıllarda yaygın bir şekilde kent mer-kezlerinde katlı kavşakların inşaatına hız verilmesi gibi olumsuz ve geri dönülmez uygulamaların ağırlık kazandığı görülmektedir. Kent merkezlerine otomobil-lerin girişini kolaylaştıran katlı kavşaklar ve köprülerin inşası ön plana çıkarken, toplu taşımın geliştirilmesi yönündeki raylı sistem projeleri ise çok zayıf bir şekilde gündeme gelmektedir. Oldukça ucuza ek kapasiteler sağlayacak otobüs yolları, otobüs şeritleri gibi toplu taşım öncelikleri yaratılması seçenekleri ise göz ardı edilmektedir.

Otomobillerin ve diğer motorlu taşıtların hareketlerine öncelik veren köprü ve kavşak inşaatlarıyla kaynaklar tüketilirken; yayaların yürüme ve erişim koşulları kötü-leşmiş, kentsel mekanlar ve değerler geri dönülmez bir şekilde yollara ve kavşaklara bırakılmıştır.

Kent içi ulaşımda küçük taşıma kapasiteli (minibüs, taksi vb.) araçların ve özel otomobillerin kullanılması, var olan ulaşım alt yapısının verimsiz kullanılmasına, daha fazla enerji tüketilmesine, daha yüksek yatırım ve işletme giderlerine, daha fazla kamu alanı kullanılma-sına neden olmakta, artan araç sayısı ile birlikte egzoz gazı emisyonu sonucu kükürt dioksit, azot oksitler, hidrokarbonlar, karbonmonoksit, gazlar ve partikül maddeler önemli ölçüde hava kirliliği yaratarak kent yaşamını olumsuz etkilemektedir.

Günümüz ulaşım planlamasında “araçların erişebilirliği-nin sağlanması yerine, insanların daha kısa sürede, daha güvenli, daha konforlu, daha ekonomik ve çok sayıda taşınmasının sağlanması” ve bunun da ancak toplu taşım araçları ile gerçekleşebileceği temel ilke olarak kabul edilmelidir. Kentsel raylı sistemler yüksek yolcu kapasiteli, buna karşın arazi kullanımı ve çevre kirliliği en düşük boyutlarda olan toplu taşıma araçlarıdır. Kıyı kentlerimizde deniz ulaşımından yararlanılması önce-likli hedefler arasında yer almalıdır.

Bu noktada ulaşımda benimsenmesi gereken çağdaş yaklaşımlar en genel anlamıyla taşıtlara değil insanlara öncelik veren yaklaşımlar olmalıdır. Yatırım ve işlet-mecilikte mevcut alt yapı-tesis ve kaynakların verimli ve etkin kullanılmasına odaklanan; yatırım ve işletme giderlerini en azda tutan, çevresel, kentsel, insani, sosyal ve tarihi değerleri bozmayan, tersine koruyan ve destekleyen; toplumun ilgili kesimlerinin her aşamada karar süreçlerine katılımını sağlayan; modern teknoloji-lerin kullanımında maliyet etkinliğini ön planda tutan ulaşım türlerinin projelerinin yöntem ve tekniklerin öncelikle kullanılması gereklidir.

Kamu ihale sistemi, yolsuzluklar ve yerel yönetimlerSıkıntılı ve sorunlu bir alanı işaret eden kamu ihale sistemi, 4734 Sayılı Kamu İhale Kanunu ve 4735 Sayılı Kamu İhale Sözleşmeleri Kanunu’nda yapılan değişik-liklerle içinden çıkılamaz bir hal almış, daha da önemli-si; kamu alanına sirayet eden kayırmacılık ve partizan-lık ile yolsuzluk “güvenceye” kavuşturulmuştur. Yasa değişikliğinin yarattığı olumsuz pek çok sonuç bulun-maktadır. Kamu ihalelerinde eşitlik ve adalet ilkesinin ortadan kalkmasının kamu hayatında derin bir yaraya yol açacağı tartışılmaz bir gerçeklik olarak karşımızda durmaktadır.

Bölge Kalkınma Ajanslarının kurulması, kamu hiz-metlerinin yerellere devri ve benzeri girişimler, yerel hizmetler başta olmak üzere tüm kamu hizmetlerinin ticarileşmesinin önünü açacak, özelleştirilmeyen kurum kalmayacaktır. Yerel yönetimlerin sorumluluk alanında-

ki işlerde taşeronlaştırma uygulaması yaygınlaşacaktır.

Denetimden uzak, kayırmacılığı ve yolsuzluğu körük-leyecek mevcut ihale sistemi yerine hukuk ve kamu yararını temel alan şeffaf, denetime açık, eşitlikçi bir sistemin kurulması gereklidir.

Başta büyükşehirler olmak üzere belediyelerin ve bağlı iktisadi teşebbüsler olarak faaliyet gösteren anonim şirket statüsündeki yapılanmaların, kuruluş faaliyetleri ve kamusal yarar dışına çıkan her türlü etkinliklerinin önüne geçilmelidir. Yerel yönetimlerin her türlü mal ve hizmet alımını gerçekleştirirken kullandıkları, seçim dö-nemleri yaklaştıkça artan birçok yolsuzluk, vurgun ve talan olayının odak noktası haline gelen bu ve benzeri şirketler üzerinde gerek Sayıştay, gerekse diğer kamusal denetim yollarının önünü kapayan yasal düzenlemeler ortadan kaldırılmalıdır.

Mühendis, mimar ve şehir plancılarının istihdamıÜlkemizde eğitimli işsizlik oranı %20’lere varmaktadır. Bu oran TMMOB ortamında yeni mezun mühendis, mimar, şehir plancıları arasında %30’ları geçmektedir. Ayrıca başka iş kollarında çalışmak zorunda olan mes-lektaşlarımız, bu oranlara dâhil değildir. Öte yandan: yerel yönetimlerde mühendis, mimar, şehir plancısı istihdamı, gelişmiş ülkelerin çok altındadır. Birçok belediyede teknik eleman hizmetleri tekniker-teknisyen kadrolarıyla yürütülmektedir. Oysa; planlama, projelen-dirme, tasarım, uygulama, denetim ve değerlendirme aşamalarında, doğal ve kültürel varlıkların korunmasın-da, mühendislik, mimarlık ve şehir planlama disiplin-lerinin önemi ortadadır. Yerel yönetimlerde, mühendis, mimar ve şehir plancısı istihdamı bu değerlendirmeyle ele alınmalı ve kadroları arttırılmalıdır.

Sosyal-toplumcu bir yerel yönetim ve yaşanabilir kentler içinYerel yönetimler, siyasal katılımın ve doğrudan demok-rasinin geliştirildiği toplumsal süreçlerin alanı olarak ele alınmalıdır. Böylesi bir yerel yönetim alanının yaratıl-ması öncelikle halkın örgütlü katılım ve denetiminden geçmektedir. TMMOB; halkın siyasal temsiline değil, siyasetten dışlanmasına dayanan ve örgütsüzleşmesini dayatan mevcut sürece karşı, halkın demokratik katılım ve denetim kanallarının açıldığı yeni bir siyasal ortamın yaratılmasının önemine inanmaktadır.

Bu doğrultuda; toplumsal çıkarların korunmasında, kente karşı sorumluluk duyulmasında, kentli bilincinin sağlanmasında, doğaya karşı sorumlulukların yerine getirilmesinde, bilginin paylaşılmasında, kent yönetici-lerinin denetlenmesinde, kentsel hizmetlerin ihtiyaçlar ve haklar ekseninde ele alınmasında etkin ve üretken bir politikanın hayata geçirilmesi gerekmektedir.

Demokratik katılım ve denetimi gerçekleştirmek için;• Siyasi Partiler Yasası değiştirilerek, toplumun tüm ke-

simlerinin temsiline, tüm halkın demokratik adaylı-ğına ve onayladığı adaylara engel teşkil eden düzen-lemeler kaldırılmalıdır. Her bireyin eşit ve özgür bir şekilde katılabildiği veya temsil edildiği, seçimlere ilişkin tüm barajların kaldırıldığı, demokratik bir seçim sistemi kurulmalıdır.

• Yerel yönetim karar alma süreçlerine halkın demok-ratik ve doğrudan katılımını sağlayacak ölçek ve büyüklükte mekanizmalar kurularak halkın katılımı kurumsallaştırılmalıdır.

• Yerel yönetimler, katılım ve denetimde demokra-tikleşmeyi içselleştirmelidir. Halkın kamu bilgisine erişimi, kararlara ve alınan kararların uygulamalarını denetleme süreçlerine katılımı kolaylaştırılmalıdır.

• Kentleşme ve planlama alanında “kent ve çevre suçu” kavramı geliştirilmeli, yerel yönetimlerin görev ve sorumluluklarını belirleyen yasal düzenlemelerde bu kavram ve ilkeler belirlenmelidir.

İnsanlık onuruna yaraşır, sağlıklı bir çevrede yaşam için; • Yerel yönetimler, eğitim, sağlık, sosyal hizmetler ve

yardım gibi temel ‘kamu hizmetlerine’, kamusal alan sorumluluğu ile yaklaşmalıdır. Bugün kentlerimiz-de ve yerel yönetimlerinde, yapısal bir programın dayanağı olarak uygulanan yeni liberal politikalar ve özelleştirme sürecinin karşısında, temel kamu hiz-metlerinde kamucu bir yaklaşım tesis edilmelidir.

Yerel yönetimlerin; kendi kendini yöneten,

katılımcılığı benimseyen, temel kentsel sorunların

olabildiğince toplumun tüm katmanlarının mutabakatı

ile çözüleceğine inanan, şeffaf, hesap vermeye

ve demokratik denetime açık, gücünü halktan

alan yönetimler olmaları gerekmektedir.

1 Mart 2009 7

Page 8: hhalkçı ve sosyal alkçı ve sosyal bbelediye!elediye!

8 1 Mart 2009

• Kentsel kamu hizmetlerinin, girişimcilerin kar amacıyla yerine getirdiği bir faaliyet olarak ticarileş-tirilmesini dayatan özelleştirme anlayışı reddedil-meli, kentlerde yaşayanlar “müşteri” değil, kentsel hizmetlere eşit ulaşma hakkına sahip insan olarak görülmelidir.

• Elektrik, su, doğalgaz, temiz hava, ulaşım, haberleşme gibi temel insan ihtiyaçlarının karşılanmasında, kar amacı gütmeyen, arz güvenliğini temel alan, ucuz, kesintisiz, temiz hizmet üretme anlayışı geliştirilme-lidir.

• Kentlerimizin su havzalarında yaşanan yoğun yapı-laşmanın önüne geçilmelidir. Uluslararası düzeyde stratejik önemi önümüzdeki yıllarda giderek artacak ve temel bir insan ihtiyacı olan suyun temin edil-diği kaynaklar ve havzalar “koşulsuz ve istisnasız” korunmalıdır.

• Topluma ait bu kaynaklardan elde edilen suyun ticari bir meta haline getirilmesi kabul edilemez. Suyun her türlü kirlenmeden arındırılarak en ekonomik tercihler dahilinde halka ulaştırılması sağlanmalıdır.

• Sağlıklı, kaliteli yaşam ve çalışma alanlarının oluş-turulmasında toplumun kolektif aklını ve irade etkinliğini temsil etmeyi amaçlayan planlamayı, toplumsal yaşamın tüm alanlarına sokacak bir süreç başlatılmalıdır.

• Kentte yaşayan farklı sosyal kesimleri bölen, parçala-yan değil, ortak yaşam ve dayanışma bilincinin geliş-tirildiği yeni kamusal mekan ve yapılar üretilmelidir.

• Kentlerimizde ve yakın çevrelerinde bulunan kamuya ait arazi ve yapıların satışı ya da özelleştirilmesi yön-temleri ile elden çıkarılmasına son verilmelidir. Geçen beş yıllık dönemde günü kotarmak amacıyla hızla el-den çıkarılan kamu arazi ve yapılarının yerine, sosyal donatı ve teknik altyapı hizmetlerinin görülebileceği alanlar için yeni kamulaştırmalar yapılmalıdır.

• Halkın gıda güvencesi ve güvenli gıda tüketimi temel bir haktır. Gerek bu hakkın temini, gerekse bilinçli gıda tüketimi ve üretimi için gıda denetimlerine yö-nelik politikalar saptanmalı ve uygulanmalıdır.

• Koruyucu sağlık hizmetlerini temel alan, parasız sağlık ve sosyal hizmet uygulamaları hayata geçirme-lidir.

• Yaşlılar için özel programlar geliştirmeli, sağlıklı yaş-lanmanın koşulları yaratılmalı, ihtiyaç sahiplerinin koruma altına alınması sağlanmalıdır.

Başka türlü bir kentsel dönüşüm ve barınma hakkı için;• Kentsel dönüşüm projeleri bugüne kadar görülen rant

odaklı uygulamaların aksine, demokratik ve katılım-cı bir anlayışla yaşama geçirilmeli, halkın barınma ihtiyacı temelinde, ödeme gücü düşünülerek düzen-lemeler yapılmalıdır. Kentsel dönüşümün, kentin gecekondu mahallerinde yaşayan emekçi sınıfların sosyal, kültürel, siyasal ve ekonomik gelişmelerine olanak sağlayacak yeni bir politika olarak tasarlan-ması gündeme alınmalıdır.

• Kentsel dönüşüm projeleri, kültürel, tarihi, yerel ve özgün dokuyu koruma ve halkın çıkarları temelinde kurgulanmalı, rant politikalarına dayalı kentsel dönü-şüm projeleri reddedilmelidir.

• Kentlerde yerel yönetim veya merkezi idare, konut üretimi konusunda kar amacı güden müteahhit bir ticari kuruluş gibi çalışmamalı, gerçekten ihtiyacı olan kesimler için sosyal amaçlı konut üretme ve edinme süreçleri egemen kılınmalıdır.

• Özellikle kent yoksullarının yaşadığı bölgelerde, kent-sel dönüşümün mekansal değişimi öngördüğü kadar, kültürel ve sosyal bir dönüşümü, iyileşmeyi hedefle-mesi de gerekmektedir. Dönüşüme; kültürel, sosyal ve sağlık tesisleri gibi donatı alanlarındaki eksiklikle-rin giderilmesi ile başlanmalıdır.

• Dönüşüm projelerinin geliştirildiği alanlarda yaşayan halk, bu yaşam alanlarından uzak, sağlıksız başka bir ortamda yeniden iskan edilmemelidir.

• Dönüşüm bölgelerinde ev sahibi olmayan, kiracı sakinlerin de barınma hakkı göz ardı edilmemeli, onların da barınma haklarını gözeten düzenlemeler yapılmalıdır.

• Ülkemiz taşınmazlarının, arsa ve arazilerinin, “Dönü-şüm Alanları Yasa Tasarısı” ile ulusal ve uluslararası piyasalarda satılabilir mal haline getirilmesi ve Mort-gage Yasası kanalıyla da satılmasına yönelik girişim ve düzenlemeler iptal edilmelidir.

Her türlü afet olasılığına hazır olabilmek için;• Depremin yanı sıra, çevreye uyumsuz, kontrolsüz,

plansız büyüyen yerleşim alanlarımızda sıkça yaşa-nan sel olayları ile büyük orman yangınları da afetler arasında sayılmalıdır.

• Afet tehlike ve risklerini dikkate alan afete duyarlı planlama yaklaşımının geliştirilmesi ve yerbilimsel verilerin planlamaya entegrasyonu sağlanmalıdır.

• Kentlerde afetlerden korunmak ve zararlarından en az etkilenmek amacıyla “Afet Risk Yönetimi” anlayışı benimsenmeli, öncelikle afet riski olan bölgeler tespit edilmeli ve başta deprem olmak üzere, her türlü afet riski olan bölgede, söz konusu riskleri azaltacak önlemler gecikmeksizin alınmalıdır. Tüm kentleri-mizde kapsamlı afet yönetim planları hazırlanmalı ve gecikmeksizin uygulama olanakları yaratılmalıdır.

Kentsel ulaşımda etkin çözümlerin sağlanması için;• Kentsel ulaşım, özelleştirilme ve ticari bir işletme

anlayışıyla değil, kamusal bir hizmet olarak ele alınmalı, çevremizi olumsuz etkileyen otoyol ve kara taşımacılığının yerine toplu ulaşım olanak ve araçları ile değişik ulaşım türlerinin geliştirilmesi ve toplu-mun özendirilmesi sağlanmalıdır.

• “Lastik tekerlekli araç” değil, “insan” odaklı politika ve projeler ile sorunlara çözüm yolları aranmalıdır. Halen kentsel ulaşımda hakim sistem olan özel araç odaklı çözümler yerine toplu taşımacılığa önem ve-ren ulaşım sistemleri planlanmalı, raylı ve denizyolu ulaşım sistemlerinin geliştirilmesine öncelik veril-melidir. Özel araçlarla seyahat hacminin azaltılması amaçlanmalı, lastik tekerlekli sistemler, zaman içinde raylı ve denizyolu toplu taşıma olanaklarını bütünle-yen sistemler haline getirilmelidir.

• Kent nazım planı ile bütünleşik olarak hazırlanma-mış, kentsel ulaşım planı olmadan, herhangi bir ulaşım türünü seçmek, kalıcı bir ulaşım yatırımına girişmek ve ona öncelik vermek, kente ve kentliye karşı işlenmiş bir suç olarak tanımlanmalıdır.

• Hazırlanan ulaşım etütleri bilimsel temele dayalı araş-tırmaları içermelidir.

• Kentin kaderini etkileyecek büyük projeler halkın, kentlinin tartışmasına açılmalıdır. Meslek odalarının, uzman kişilerin ve üniversitelerin görüşleri mutlaka alınmalıdır.

• Ulaşım sistemi, yolcuların yolculuk ihtiyaçlarına en uygun şekilde aktarma yapmalarına imkan verecek bütünleşik bir sistem olarak tasarlanmalıdır.

• Ulaşım araçlarının yarattığı gürültü, hava kirliliği ve çevre sorunlarından kaynaklanan olumsuzluklar en aza indirilmelidir.

• Kent içi ulaşımda, emekçi sınıfların yaşadığı semtler için “pozitif ayrımcılık” olarak tanımlanabilecek düzenlemeler yapılmalı, bu bölgelerde yaşayan insanlar ulaşım hizmetle-rinden ücretsiz ya da sem-bolik ücretlerle yararlan-malıdır. Benzer uygulama ve politikalar, öğrenciler için de hayata geçirilmeli, yaşlılar ve engelliler de ulaşım planlamasının da-yandığı temel politikanın başat unsurları olmalıdır.

• Yollar, meydanlar ve tüm kentsel açık alanlar sosyal mekanlar olarak algılan-malı ve bu anlayış çerçe-vesinde düzenlenmelidir.

Çevresel, doğal, kültürel ve tarihi mirası korumak ve geliştirmek için, • Kentlerin tarihi ve kültürel değerlerinin korunması,

geliştirilmesi, gelecek nesillere aktarılması sağlanma-lıdır.

• Tarihsel ve kültürel geçmişimizin kentlerdeki varlık-larına yönelik her türlü olumsuz eylemin zeminini sağlayan, tahrip ve yok edilmelerinin önünü açan, bu tarz kamusal değerlerimizin rantsal dönüşümünü hedefleyen yasal düzenlemeler kaldırılmalıdır.

• Bu değerlerin korunmasında öncelikli toplumsal bilin-cin geliştirilmesi yönünde politikalar tesis edilmelidir.

• Kente dair ortak değerlere, kentsel tarihi dokuya ve çevreye yönelik zararlar, kente karşı suç olarak görül-meli ve gereği yapılmalıdır.

• Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu hükümle-ri doğrultusunda verimli tarım arazileri korunmalı ve yapılaşmaya açılmamalıdır. Mera, yaylak, orman ve 2B alanlarından belediye sınırları içinde kalanlar yerel yönetimlerce korunmalıdır.

• Yapılan imar planları ve plan değişikliklerinde, gerek kamu yararı gerekçelerini öne sürerek ve gerekse ge-rekçeleri açıklanmadan rant amaçlı olduğu rahatlıkla anlaşılan mutlak tarım arazilerinin kolaylıkla ortadan kaldırılmasına yönelik uygulamalara son verilmelidir.

• Geri dönülemez bir noktaya gelmeden, kent eko-sistemlerine, kent ormanlarına ve diğer tüm doğal kaynakların tahrip edilmesine son verilmelidir.

Kadınların, çocukların, engellilerin, yaşlı ve yoksunla-rın toplumsal yaşama tam ve eşit yurttaşlar olarak katılımı için;

• Kent ortamında örneğin; kentsel ulaşım hizmetleri-nin, yolların, kaldırımların, kamuya açık yapıların ve kullanım alanlarının düzenlenmesinde engelli bireylerin hak ve ihtiyaçlarına uygun standartlarda tasarımlar yapılmalıdır. Bu noktada, engellilerle ilgili yasal düzenlemelerde öngörülen koşulların yerine getirilmesi yerel yönetimler için öncelikli bir görev olmalıdır. Örnek nitelikli, sürekliliği olmayan ve sınırlı alanlarda yapılan uygulamalarla yetinilmemeli, kentin bütününde, tüm yaşam alanlarında bu stan-dart uygulamaların hayata geçirilmesi için gerçekçi programlar oluşturulmalıdır.

• Engelli yurttaşlarımızın tüm kamusal alanlarda eşit olarak var olabilmeleri için mekânsal tasarım ilkeleri geliştirilmeli ve uygulanmalıdır.

• Toplumcu bir bakış açısıyla, engelli kentlilere yönelik sosyal hizmet uygulamaları geliştirilmelidir. Beledi-yelerce hazırlanan proje, uygulama ve hizmetlerde engelliler için pozitif ayrımcılık yapılmalıdır.

• Çalışamayan engellilerin kamu hizmetlerinden ücret-siz yararlanmaları sağlanmalıdır.

• Kadınların kendilerini daha iyi ifade edebilecekleri, güvenli ve özgür hissedecekleri,

• Çocukların ve gençlerin sportif, kültürel ve sanatsal gelişimlerini sağlayabilecekleri ortamlar ve mekânlar üretilmelidir.

* Bu metin, TMMOB tarafından hazırlanan “Na-sıl Bir Kent? Nasıl Bir Yerel Yönetim” broşürünün özetidir.

Page 9: hhalkçı ve sosyal alkçı ve sosyal bbelediye!elediye!

Amaç

Tarihi kültür mirasının korunması, toplumlara benimsetilmesi son yüz-yılın önemli sosyo-kültürel arayışları arasında yer almaktadır.

Tarihi kültür zenginliğine ve özellikle yapı ürünlerinin bolluğuna karşın ül-kemizde tarihi kültür mirasına sahiplik duygusunun gelişmesi, başka ülkelere oranla epeyce gecikmeyle henüz filiz-lenmektedir.

Tarihi eserlerin onarımında ve sağlam-laştırılmasında inşaat mühendisliğinin merkezi bir rolü bulunmaktadır. Söz konusu mirasların değerlerinin ortaya çıkarılması ve korunması açısından da inşaat mühendisliği belirleyici ve geliş-tirici katkılar sunmaktadır. Bu hususun hem teknik meslek çevrelerinde hem de genel kamuoyunda daha kuvvetli algılanması hususunda sempozyumun yardımcı olması beklenmektedir. İnşaat mühendisliği camiasında bu konuya gösterilmeye başlanmış olan duyarlı-lığın, İnşaat Mühendisleri Odasınca düzenlenen ikinci Sempozyuma da kuvvetle yansıması arzu edilmektedir.

Bu anlayışla, tarihi birikimi çok olan Diyarbakır ilinde 2009 Ekim ayı içeri-sinde ikincisi yapılacak olan sempoz-yum, hem bölgenin bu zenginliğini gözler önüne serecek hem de bölge halkının söz konusu eserlere karşı korumacı ve kollamacı anlayışlarının gelişmesinde teşvik edici bir görev üstlenecektir.

Sempozyum Temaları

1. Korumacılığın felsefesi

2. İnşaat mühendisliği bakış açısından restorasyon planlaması ve uygulaması

a. Restorasyon tekniklerine genel bakış

b. Uygulama sorunları ve hatalı uygulamalar

c. Kamu kurumlarının idari ve teknik problemlere bakışı

d. Yapısal davranış belirlemesi, modelleme ve ana-lizlerde rastlanılan sorunlar

3. Geleceğin büyük boyutlu koruma projeleri

4. Yapı malzemeleri ve onarım, bakım ve yeniden yapım teknikleri

a. Geleneksel yapım teknikleri

b. Uygulamada geleneksel ve çağdaş malzemelerin ve tekniklerin bir arada kullanılması

c. Malzeme konusunda özel çalışmalar

Sempozyum Dili

Sempozyum dili Türkçe ve İngilizcedir.

Genişletilmiş Bildiri Özeti

• Genişletilmiş bildiri özeti 800 sözcükle sınırlıdır.

• Özet metni Word dosyası olarak 1,5 satır aralıkla, Times New Roman fontu ve 12 punto ile yazılma-lıdır.

• Bildiri başlığı ilk sayfanın üst orta kısmına yazıl-malı, başlığın altında yazarların isimleri, ünvanları, bağlı oldukları kuruluşlar, gerekli iletişim bilgileri (adres, telefon, faks, e-posta) yer almalıdır.

• Giriş bölümünde çalışmanın amacı ve kapsamı açıkça belirtilmelidir.

• Araştırmanın yöntemi bölümünde kullanılan yön-tem tanıtılmalı, önemli detaylar açıklanmalıdır.

• Bulgular bölümünde, elde edilen önemli bulgular açıklanmalı, varsa benzer araştırma bulgularıyla karşılaştırılmalıdır.

• Sonuç bölümünde, elde edilen bulgular ışığında varılan sonuç açıklanmalı ve öneriler sunulmalıdır.

• Kaynaklar bölümünde, yararlanılan başlıca kaynak-lar yazılmalıdır.

Son Başvuru Tarihleri

Bildiri Özeti Teslimi . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 31 Mart 2009

Özet Kabul Duyurusu . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 30 Mayıs 2009

Tam Bildiri Metni Teslimi . . . . . . . . . . . . . . . . 15 Ağustos 2009

Sempozyum Sekreteryası

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası Ankara ŞubesiMurat KaracaoğluNecatibey Caddesi No: 57 Kızılay / Ankara Tel: 0 312 294 30 61 • Faks: 0 312 294 30 77Gsm: 0 532 481 38 70e-posta: [email protected] [email protected]

TMMOB İnşaat Mühendisleri OdasıDiyarbakır ŞubesiBarış ÇetinkayaAli Emri 5. Sokak No: 5 Yenişehir / DiyarbakırTel: 0 412 223 97 82 • Faks: 0 412 223 96 43Gsm: 0 535 380 75 11e-posta: [email protected]

1 Mart 2009 9Uluslararası Katılımlı

Tarihi Eserlerin Güçlendirilmesi ve Geleceğe Güvenle Devredilmesi Sempozyumu-2

15-16-17 Ekim 2009 / Diyarbakır

İkizdere kurtulacak mı?Rize’nin İkizdere Vadisi’ne su veren derenin üzerine Sanko firmasının kurmak istediği Cevizlik Hid-roelektrik Santralı kararı, Rize İdare Mahkemesi tarafından 27 Ocak 2009 tarihinde iptal edildi. Mahkeme, “Buraya bu nitelikte bir santral kurulur-sa, dereye çok az su bırakılacak. Dere de, ona bağlı canlılar da ölecek” diyerek Cevizlik Hidroelektrik Santralı’na verilen Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) Raporu’nu iptal etti.

Azar işitme sırası Şimon Peres’indi(!) 29 Ocak 2009 tarihinde Davos’ta düzenlenen Dünya Ekonomik Forumu’na katılan Başbakan Recep Tayip Erdoğan, İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Peres’e, “Benden yaşlısın. Sesin çok yüksek çıkıyor. Suçluluk psikolojisi. Siz öldürmeyi iyi bilirsiniz. Da-vos benim için bitmiştir” diyerek salonu terk etti.

Kömürden, beyaz eşyaya sosyal devlet man-zaralarıKömür ve makarna yardımlarıyla gündemde olan AKP Hükümeti, yerel seçimlere sayılı günler kala Tunceli’de “Her Eve Bir Beyaz Eşya” kampanyası başlattı. Valilik tarafından belirlenen 3 bin 300 aile-ye beyaz eşya dağıtılacak. “Sosyal devlet mi, sadaka devleti mi” tartışmalarına neden olan kampanyada, şebeke suyu olmayan ailelere de çamaşır makinesi verildi.

CHP’nin yeni açılımı: Her mahalleye Kuran kursuCHP Kocaeli Belediye Başkan Adayı Sefa Sirmen yaptığı açıklamada “Her mahalleye bir Kuran kursu” projesi gerçekleştireceklerini söyledi. 4 Şubat 2009 tarihinde açıklama yapan Sirmen, projesini “Müslüman ailelerin çocuklarına Kuran’ı doğru şekilde aktarma fırsatı tanınması çok yerinde olur” sözleriyle açıkladı.

Orgeneral Hurşit Tolon tahliye edildiErgenekon soruşturması kapsamında yedi aydır tutuklu olan emekli Orgeneral Hurşit Tolon, “delil yetersizliği” nedeniyle 7 Şubat 2009 tarihinde tahliye edildi.

Madımak Oteli’ndeki lokanta nihayet taşındıSivas’ta 2 Temmuz 1993’te 37 kişinin ölümüne sahne olan Madımak Oteli’nin altındaki et lokanta-sı nihayet taşındı. 12 Şubat 2009 tarihinde taşın-maya başlayan lokantanın yerine Kültür ve Turizm Bakanlığı mağazası açılacak, bir bölümü de kitapevi haline getirilecek.

15 Şubat mitingine on binler katıldıDİSK, KESK ve TÜRK-İŞ, ekonomik kriz nedeniy-le yaşanan işsizlik ve yoksulluğu protesto etmek amacıyla 15 Şubat 2009 tarihinde İstanbul Kadı-köy’de miting düzenledi. Mitinge yaklaşık 100 bin kişi katıldı.

Gazanfer Özcan yaşamını kaybettiTürkiye tiyatrosunun ustalarından Gzanfer Özcan bir süredir tedavi gördüğü hastanede 17 Şubat 2009 Salı günü hayatını kaybetti.

Mehmet Sevigen CHP’deki görevinden istifa ettiBir arsa satışında 1 milyon 125 bin dolarlık pro-tokol imzalayarak aracı olduğu ortaya çıkan CHP Genel Sekreter Yardımcısı Sevigen, yoğun eletiriler nedeniyle 20 Şubat 2009 Cuma günü görevinden istifa etti

Mecliste ikinci Kürtçe kriziDTP Genel Başkanı Ahmet Türk 21 Şubat ‘Dünya Anadil Günü’ nedeniyle, partisinin Meclis Grup toplantısındaki konuşmasını Kürtçe yaptı. Türk’ün konuşması sırasında Meclis TV canlı yayınını kesti.

THY uçak kazasında 9 kişi hayatını kaybettiİstanbul’dan Amsterdam’a giden Türk Hava Yolları’na ait yolcu uçağı 25 Şubat 2009 tarihinde Schipol Havalanı yakınlarında düştü. Kazada üçü pilot dokuz kişi hayatını kaybetti.

Geçen ayın panoramasıGeçen ayın panoraması

Page 10: hhalkçı ve sosyal alkçı ve sosyal bbelediye!elediye!

10 1 Mart 2009

Antalya Şube Başkanı Durmuş Nar Teknik Güç’ün sorularını yanıtladı

Antalya’nın alt yapı sorunları nelerdir, özetleye-bilir misiniz?

Antalya’nın sorunları ülke sorunlarından çok farklı değil. Ulaşım, çarpık kentleşme, altyapı eksikleri, kırdan kente hızlı göç ve yeni yönetmeliklere uyma-yan mevcut eski yapı stoku gibi sorunlar var. Türkiye Deprem Haritası’nda Antalya, 1996 yılına kadar 4. derece deprem bölgesinde yer almaktaydı, ancak 1997 yılında yayınlanan yeni haritada Antalya’nın önemli bir bölümünün 2’inci derecede yer aldığı görüldü.

Deprem tehlikesinin yanı sıra kentin yaklaşık yüzde 50’si hala kanalizasyon şebekesine bağlı değil. Pis sular binaların yanında bulunan toplama depolarında biriktirilip, zer zemin diye adlandırılan zemin boşluk-larına bırakılıyor. Bu toplama ünitelerinin yalıtımları düzenli yapılmadığı için konutlarda büyük koroz-yonlar oluşuyor ve bu durum kentte sakıncalı yapı stokunun oluşmasına neden oluyor. Öte yandan pis suyun zemin boşluklarında yaptığı tahribatlar ve gaz

birikmeleri potansiyel bir tehlike oluşturuyor.

İçme suyumuzun tamamı yeraltı sularından temin ediliyor. Bu kaynaklar çok büyük bir hızla kirleniyor. Antalya’nın iklimi gereği, yoğun yağışlardan dolayı yıllarca uğraşılan Yağmur Suyu Deşarj Projesi’nin son yağışlarda yeterli olmadığı bir kez daha ortaya çıktı.

Belediyenin ulaşım politika-sını nasıl değerlendiriyorsu-nuz?

Antalya’nın ulaşım master planı yapılmadan, alt geçit projeleri hazırlandı, ihale edildi ve inşasına geçildi. Sonra ulaşım master planı yaptırılıp, mevcut alt geçitler işlenmek zorun-da kalındı. En nihayetinde bu alt geçit projelerinin Antalya’nın ulaşımına çözüm olmadığı açıkça görüldü ve hafif raylı sistem projesine başlandı. Bu projenin de bütünün bir parçası olarak değil, kısım kısım projelen-dirildiğini tahmin ediyoruz. Yerel yönetimler ulaşım projelerini kamuoyuyla paylaşmadıkları için güzer-gahları sadece kendileri biliyor. Antalya’nın ulaşım problemi “kervan yolda düzelir” mantığı ile çözülmeye çalışılıyor. Yapılan her alt geçit yenisine ihtiyaç doğu-racağından, öngörülen 30’un üzerinde alt geçidin ne zaman bitirileceği merak konusu.

Ayrıca Antalya, en uzun kıyı şeridine (700 km) sahip şehirlerimizden olmasına rağmen Türkiye demiryolu ağına bağlı değil ve deniz ulaşımından yararlanmamakta. Bu durum hem Antalya için, hem de ülkemiz için ciddi ekonomik kayıplara neden oluyor.

Ulaşım politikaları, hala kent içi araç trafiğini özendirilecek şekilde yanlış planlanıyor.

Hafif raylı sistemin hizmete açılış tarihi 4 Ocak 2009 olmasına rağmen ne hikmetse hala inşaatı devam ediyor ve henüz hiç yolcu taşınmadı.

Kentleşme politikalarını nasıl bulu-yorsunuz?

Geçmişten gelen ve hala süren yanlış imar politikaları, yüksek kat ve emsal yoğunluğundan dolayı kent bir beton yığını haline getiriliyor. Sık sık yapılan imar değişiklikleri ile altyapı ve yollar kapasite olarak yetersiz kalıyor.

Su koruma alanlarında yapılaşmaya göz yumulduğu için yeraltı su kaynakları kirletiliyor. Kent için çok önemli olan tarım arazileri tarım dışı kaynaklara tahsis

edilip, konut ve sanayi yatırımlarına dönüştürü-lüyor.

Ayrıca Antalya’da uy-gulanmakta olan imar lejantı tüm Türkiye’den farklılıklar göstermekte. Bu uygulamanın diğer illere paralel hale getiril-mesi gerekmektedir.

Halen yüksek yapılarla falez bandında inşaatlara devam ediliyor. Taşıma kapasitesi belli olan traverten oluşumlar zarar görüyor ve üzerindeki yapıları tehdit ediyor.

Şehirdeki denize paralel yüksek katlı binaların hızla artması, ana ulaşım arterlerinin denize dik değil de paralel açılması

hava kirliliği ve ulaşımı olumsuz etkiliyor. Ayrıca, oy ve rant için bataklık zeminler ve yerleşime uygun olmayan bölgeler imara açılıyor.

Antalya şube üyeleri Antalya yerelinde ne tür sorunlarla karşılaşıyorlar?

Antalya, dört ayrı deprem kuşağında yer alıyor. Bu da ilçelerin proje kabul standartlarında ve isteklerinde farklılıklar gösteriyor. İmar lejantından dolayı proje standartları ve hesap kabulleri sonucu güvensiz ve gayri ekonomik çözümler ortaya çıkıyor. Öte yandan geoteknik raporların mevcut uygulaması üyelerimizi sıkıntıya sokuyor.

Temsilciliklerde ne tür sorunlar yaşanıyor?

Temsilciliklerimizin kurumsallaşma süreci halen devam etmekte. Şubede yaptığımız tüm etkinliklerin temsilciliklerde de yapılmasını teşvik etmemize rağ-men yeterli seviyeye ulaştığımızı söyleyemeyiz.

Önümüzdeki dönem için ne tür plan ve projeleri-niz bulunuyor?

İMO Genel Merkezi’nin vermiş olduğu İnşaat Mühen-disliği Eğitimi Sempozyumu ile ilki 2007 yılında ger-çekleştirilen Köprü ve Viyadükler Sempozyumu’nun çalışmalarına devam ediyoruz. Ayrıca diğer meslek odaları ve yerel yönetimlerle işbirliği yaparak, ortak çalışmaları arttırmayı planlıyoruz.

Yerel seçimlerden, yerel yöneticilerden beklenti-leriniz nelerdir?

Kentin kaderini etkileyecek büyük projelerde halkın ve meslek Odalarının katılımını sağlayan bir yerel yöne-tim bekliyoruz. Ayıca, şehrimizin taşınmazlarının, arsa ve arazilerinin ‘Dönüşüm Alanları’ adı altında ulusal ve uluslararası sermaye gruplarına satılmasına engel olabilecek bir yönetime ihtiyaç vardır.

Bunların dışında, toplumun tüm kesimlerinin olanak ve kaynaklarını harekete geçirebilen; seçim bildirgesi-ni namusu sayan; proje ve programları akıl, bilim ve insan odaklı; meslek Odaları, üniversite ve sivil toplum kuruluşları tarafından benimsenmiş yerel yönetimler arzuluyoruz.

İMO Şubeleri

Antalya ŞubesiŞubenin Kuruluş Tarihi : 1988

Şube üye sayısı : 2722

Dönemi : 11

Şubeye Bağlı Temsilcilikler: Isparta, Burdur, Alanya, Manavgat, Serik, Finike

Page 11: hhalkçı ve sosyal alkçı ve sosyal bbelediye!elediye!

Tüm çevre-bağımlı ülkeler gibi, küresel kriz dalgalarının sert darbelerini, finanstan çok, reel sektörün, sanayinin yumuşak karnından yiyen Türkiye kapitalizmi, her geçen gün biraz daha dibe vurmaktadır.

Krizin ufukta görülmesiyle “bizi teğet geçecek” veya “biz önlemimizi aldık” şeklinde konuşan Başbakan Erdoğan’ı yine kendisi “en az etkilenen ülke biz olduk” sözüyle yalanlamıştır.

Ülkemiz 2001 yılından sonra sömürgeci ülkeler için çok “özel” bir konuma gelmiştir. Tüm kamusal varlık-larımızı yabancılara devir ederek kazandığımız özel-leşme, devletin kendi geleceği için gerekli yatırımlarını yapamaz hale gelmesine sebep olmuştur. TMMOB’un amacı olan mühendislik hizmetlerinin ve ilgili yatırım-ların kamusal fayda için yapılması, devlet tarafından aksi yönde uygulanmıştır. Özelleştirmeler ile yaratılan “dandik büyüme” istihdamı arttırmamış, kriz ile dışarı kaçan sıcak para ekonomik büyümeyi durdurmuş, işsizliği arttırmıştır. Özellikle genç meslektaşlarımız tarafından kriz çok ağır hissedilmiştir.

Krizin etkilerini belirlemek için şubemize son üç yıl içinde kayıt olmuş 540 üyemizden 257’si ile 2009 Ocak ayı içerisinde birebir görüşmeler yaptık. Kriz öncesinde üyelerimiz ile ilgili herhangi bir veriye sahip olmasak da, üyelerimizin mevcut durumu ve ekonomik gelişme-ler gelinen noktayı oldukça iyi yansıtmaktadır.

2008 Kasım ayında 2.5 milyon olan işsiz sayısının, 2009 yılı içerisinde yarım milyon daha artması beklenmekte-dir. Kasım ayında İşsizlik oranı 10,3 seviyesindedir. Bu oran Kentte 12.3, kırsalda 7.1 olarak belirlenmiştir. An-keti uyguladığımız meslektaşlarımızın %26’sı işsizdir. Bu oran 1 yıllık mühendisten 3 yıllık mühendise doğru küçük bir değişiklik göstermektedir. Ülkemizdeki resmi işsizlik oranlarını ikiye katlayan mesleğimiz, her yıl ar-tan üniversite kontenjanlarıyla çözülemez hale gelecek bir sorunun içine sürüklenmektedir.

Anketimize katılan, inşaat mühendisliği eğitimini almış her dört gençten biri işsizdir. Türkiye’nin en büyük firmaları-nın yurt dışı şanti-yelerinden ülkemize yüzlerce mühendis geri dönmektedir. İşsizlik oranı, yurt dışında çalışırken işsiz kalan mühen-disleri de kapsadığında daha da artmaktadır.

İşsizlik ülkemizin en temel sorunlarından biri olmuştur. İşsizliğin bu oranlara yükselmesi de doğal olarak çalışan meslektaşlarımızın iş şartlarına yansımaktadır. Çalışan meslektaşlarımızın bazıları yeni yıla girmelerine rağ-men maaşlarında iyileştirme alamamış, bazıları yemek ve sosyal yardım gibi hak kayıplarına uğramıştır.

Mesleki nitelik kaybı ve çalışma şartlarındaki zorluk mesleğimizin dikkat çeken sorunlarıdır ve ne ilginçtir

ki bu, örgütsüzlükten kaynaklanmakta-dır. Örgütsüzlük piyasanın acımasızlığını artırmaktadır.

Yapılması gereken ise meslektaşlarımız arasındaki rekabetin önüne geçmek ve da-yanışmayı yaratmaktır. Odamız tarafından hayata geçirilen Asgari Ücret uygulaması olumlu bir adım olmasına rağmen, süreçte bazı sıkıntılarla karşılaşmaktadır. Odamı-zın bu çerçevede denetim faaliyetini artır-ması ve üyelerin uygulamaya sahip çıkması gerekmektedir. Asgari Ücret uygulaması, kapitalist piyasa koşullarının değil, Odala-rımızın mesleki ölçütleri belirlemesi anlamı taşımaktadır ki, bunun sadece ücretle ilgili

olmadığı bilinmelidir. Mühendislik ile kamusal fayda arasında bu açıdan kopmaz bir ilişki vardır ve bu ilişki piyasanın kar hırsına bırakılmamalıdır. Söz konusu olan hem bilgi, hem de çalışma şartları ölçütleridir. Firmalar rekabet edebilmek için etik değerleri çiğnemekte ise, mühendislerin rekabet şartlarından etkilenmesine engel olunması gerekmektedir. Siz üniversiteden, mesleki uygulama süreçlerinde kadar ne tür bir eğitim alırsanız alın, 500-600 TL ücretle çalışmaya mecbur kalıyorsanız, mesleki niteliğin düzeyini piyasa belirliyor demektir.

Meslektaşımızı örgütlemekte çektiğimiz en önemli zorluk, onları takip edemememizden kaynaklanmak-tadır. İşyerlerimiz dağınık ve yaygındır; işler genellikle sınırlı sürelidir. Bu iletişim için dezavantaj yaratmakta, iletişimin güçlü olmaması örgütlenme çabasının da güçsüzleşmesine yol açmaktadır. Bu gerçekliği piyasa

kendi lehine kullanmaktadır. Piyasada genç mühendis-ler kuzu, iş sahipleri de kurt konumundadır. Mühen-disliğini keşfedememiş gençler, korumasız ve yalnız kaldıkları piyasada barınmakta zorluk çekmektedir. Şantiye işlerinin bir aylık olması veya yıllarca sürmesi mümkündür. Bu durumda firma o iş için aldığı mühen-disi, iş bitiminde çıkartarak yarattığı eleman sirkülasyo-nunu kendisine uygun olarak kullanmaktadır. Sürekli iş değiştirmek durumunda kalan mühendis özgeçmişini ne kadar geliştirse de her seferinde alacağı ücretin pa-zarlığını yapmak zorunda bırakılmaktadır.

Sonuçta, genç mühendisler bu örgütün ve mesleğin ge-leceğini oluşturmaktadır. Büyüklerimizin her soruna çö-züm olarak gösterdiği ve bugün için sahip olmadığımız örgütsel güce ulaşmak istiyorsak, genç mühendislerin sıkıntılarını Odaların da çözebilmelerini sağlamalıyız. Gençler Odalarına geldiklerinde haklarına ve mühendis-liklerine sahip çıkmak için doğru adreste bulunduklarını ve mücadele etmek zorunda olduklarını anlamalıdırlar. Mesleki eğitim, siyasi ve hukuki bilinç, bu mücadelede gençlerin en büyük yardımcısı olacaktır.

1 Mart 2009 11

Anketin uygulandığı mühendislerin ilk işe başladıklarında ve şu anda aldıkları maaşlar

0-1300 1300-2000 2000≤

3 Yıllık Mühendisin

şu anki maaşı 29% 47% 24%

ilk maaşı 89% 11%

2 Yıllık Mühendisin

şu anki maaşı 46% 38% 16%

ilk maaşı 93% 7%

1 Yıllık Mühendisin

şu anki maaşı 54% 27% 19%

ilk maaşı 75% 25%

Anketin uygulandığı mühendislerin yıllara göre iş değiştirme durumu

Yıl Aynı işte devam eden

1 iş değiştiren

2 iş değiştiren

3 iş değiştiren

4 iş değiştiren

5 iş değiştiren

6 iş değiştiren

3 15% 25% 29% 26% 3% - 2%

2 38% 49% 8% 6% - - -

1 55% 25% 14% 3% 1% - 1%

Anket uygulanan mühendislerinin kayıt yılına göre iş durumları

Krizin genç inşaat mühendisleri üzerinde etkilerine dairSabri İnceİMO İzmir Şubesi

Page 12: hhalkçı ve sosyal alkçı ve sosyal bbelediye!elediye!

12 1 Mart 2009

Yönetim Yeri: TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası

Necatibey Cad. No: 57 06440 Kızılay / Ankara

Tel: 0.312.294 30 00 Faks: 0.312.294 30 88 E-Posta: [email protected] Web: www.imo.org.tr

Mart 2009, Sayı:191, ayda bir yayınlanır, yerel süreli yayın. ISSN: 1307-2412Baskı: Mattek Matbaacılık Basın, Yayın Tanıtım Tic.San.Ltd.Şti. / GMK Bulvarı No: 83/23 Maltepe-Ankara / 312.229 15 02

Baskı Tarihi: 01 Mart 2009 / 10.000 adet basılmıştır. Üyelerine parasız dağıtılır.

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası Adına Sahibi

H. Serdar HARP

Yazı İşleri MüdürüZeki ERGİNBAY

Levent DARIZeki ERGİNBAY (1976-1977)

Basında İMO • Basında İMO • Basında İMO

KİK’in CHP tarafından Anayasa Mahkemesi’ne götürülmesi ile ilgili olarak İnşaat Mühendisleri Odası tarafından yapılan açıkla-ma. 5 Şubat 2009

KİK Anayasa Mahkemesi’nde

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), Kamu İhale Kanu-nu’ndaki (KİK) değişikliklerin iptali için Anayasa Mahkeme-si’ne başvurdu. CHP başvu-rusunu, İnşaat Mühendisleri Odası’nın değişikliklerle ilgili hazırladığı dosyaya dayanarak yaptı. CHP başvurusunda ay-rıca, doğacak zararların önüne geçilmesi amacıyla iptal davası sonuçlanıncaya kadar yürürlüğün durdurulmasını istendi.

KİK’te yapılan değişiklikle-rin Anayasa’ya aykırı hü-kümler içerdiği gerekçesiyle Mahkemeye başvuran CHP, Kanunun 10 yerinde Anayasamızla çelişen hükümler ve ibareler buldu. CHP, başvurusunda Anayasa’nın 2., 7., 8., 10. , 11. , 13. , 125. ve 167. maddelerine aykırılık olduğuna dikkat çekti.

CHP Grup Başkanvekilleri Hakkı Suha Okay ve Kemal Anadol imzasıyla hazırlanan dava dilekçesinde, “Kamu kaynaklarının verimli ve etkin kullanılmasına, alımla-rın saydam ve güvenilir ve her türlü şaibeden uzak bir ortamda yapılabilmesine yönelik kamusal denetime sınırlamalar getiren, kamu ihalelerinde rekabet ve eşitlik ilkelerini zedeleyen düzenlemelerin uygulanması halin-de sonradan giderilmesi olanaksız durum ve zararların doğabileceği açıktır.” ifadelerine yer verildi.

Başvuru dilekçesinde, Anayasa’ya aykırı uygulamaların sürdürülmesinin mümkün olmadığı belirtilerek, “Hu-kukun üstünlüğü ilkesinin sağlanamadığı bir düzende, kişi hak ve özgürlükleri güvence altında sayılamaya-cağından, bu ilkenin zedelenmesinin hukuk devleti yönünden giderilmesi olanaksız durum ve zararlara yol açacağında duraksama bulunmamaktadır.” denildi.

Bilindiği gibi, KİK’e değişik-likler getiren paket, başta İnşaat Mühendisleri Olmak üzere meslek odalarının itirazlarına rağmen, iktidar partisi milletvekillerinin oy-larıyla Meclis’ten geçmişti. İMO, değişikliklerin inşaat mühendisleri açısından hak kaybına neden olacağı, haksız ve eşitsiz rekabet yaratacağı, yolsuzluk ve su-iistimallerin önünü açacağı gerekçeleriyle muhalefet yü-rütmüş, kamuoyu oluştur-maya çalışmıştı. İMO son olarak CHP Grup Başkanve-kili Hakkı Süha Okay’ı zi-yaret ederek kanunun iptali için Anayasa Mahkemesi’ne iptal davası açılması istemiş ve kanunun Anayasa’ya aykırı hükümlerini içeren bir dosya sunmuştu.

Koza Altın İşletmeleri’nin TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet So-ğancı’ya ve TMMOB’ye dönük suçlama-larıyla ilgili olarak İnşaat Mühendisleri Odası tarafından yapılan açıklama. 26 Şubat 2009

Neoliberal şiddetle karşı karşıyayız

Koza Altın İşletmeleri Genel Müdür Yar-dımcısı Hayri Öğüt, TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Soğancı’ı ve tüm TMMOB örgütlülüğünü hedef alan yakışık-sız yaklaşımını İnşaat Mühendisleri Odası olarak kınıyor, Birlik Başkanımız ve şahsında TMMOB’ye sahip çıkıyoruz. Ayrıca, soru-nun kişisel ya da iki kurum arasında cereyan eden polemikle sınırlı olmadığına dikkat çekmek istiyoruz.

Bir tarafta ülkesinin değerlerinin talan edil-mesine, hukuksuzluğa, mahkeme kararlarını hiçe sayan aymazlığa karşı çıkan bir anlayış bulunmaktadır. Diğer tarafta ise kar hırsıyla gözü dönmüş, hukuk tanımaz bir şirket yer almaktadır. Kaldı ki bu şirket, mahkeme kararına rağmen kendisine tanınan ayrıca-lığa dikkat çeken TMMOB’ye ve başkanına

saldırmakta beis görmemektedir. Mevcudiyetleri tar-tışmalı olan bu şirket, Birlik Başkanımızın dayanaksız iddialarla hedef gösterilmesine karşı sessiz kalacağımızı düşünüyorsa tarihsel bir yanılgı içinde olduğunu belirt-mek istiyoruz.

TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Soğan-cı’nın 24 Şubat 2009 tarihinde yaptığı “Bergama-Ovacık Altın Madeni İşletmesinin Ayrıcalığına Son Verilmeli-dir” başlıklı basın açıklaması, TMMOB geleneklerine ve hukuka duyulan saygının bir başka ifadesidir ki, TMMOB, toplum ve kamu yararını herkesin ve her şeyin üstünde tutmakta olduğunu bir kez daha göster-miştir.

Altın şirketi bilmelidir ki, TMMOB kimseden icazet almamaktadır; TMMOB için icazetin adresi mühen-disler, mimarlar, şehir plancılarıdır; halktır. TMMOB bu icazeti kurulduğu ilk gün almış, o günden bu güne toplum yararını gözetme ilkesine halel getirmemiştir. Bundan sonra da getirmeyecektir.

Biliyoruz ki, altından suya kadar hemen her doğal, top-lumsal ve kamusal değerin talan edilmesinin önünü açan neolibe-ral politikalardır; neoliberal poli-tikalara direnmek TMMOB’nin asli işidir, varlık nedenidir. Çünkü neoliberalizm ülkenin tüm değer-lerini ulusal ve uluslararası büyük sermaye gruplarına peşkeş çek-mek istemekte, tüm kamusal hiz-metleri özelleştirerek paralı hale getirmekte, bu politikaya direnen güçleri ise bertaraf etmeye çalış-maktadır ki, Koza Altın İşletmesi adına yapılan açıklama neoliberal tahakkümün, şiddetin çarpıcı bir örneğini oluşturmaktadır.

TMMOB ve bağlı Odaların bünyesinde bulunan teknik elemanlar, doğayı, hukuku ve ulusal değerleri korumaya devam edecek, altın arama faaliyeti nede-niyle mağdur olan yöre halkının yanında olacaktır.

II. Öğrenci Üye Kurultayı

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası Öğrenci Üyeleri olarak ikincisini düzenleyeceğimiz Öğrenci Üye Kurultayı’nda “Bilimsel, Demokratik ve Parasız Eğitim“ başlığı altında üniversitelerimizde yaşadı-ğımız eğitsel, sosyal ve ekonomik sorunları tartışıp, yeni çözüm yolları aramaya çalışacağız.

Kurultay Konu Başlıkları:

• Üniversite ve Üniversite Eğitimi

• Demokratik Üniversite ve YÖK

• Eğitimin Piyasalaştırılması

• Üniversite - Sanayi İş birliği

• Kariyer Günleri

• Özel Üniversiteler

• Bilimsel Eğitim

• Türkiye’de eğitim felsefesi ve poli-teknik eğitim

• Köy Enstitüleri Deneyimi

• Mühendislik Eğitimi

• DTÖ-GATTS (ABET-Akreditasyon )

• Yabancı dilde eğitim

• Stajlar

• Mesleki Düzenleme ve Mesleki Belgelendirme

“Gücümüz örgütlülüğümüzdür” ilkesiyle hareket eden İnşaat Mühendisleri Odası ve genç-İMO bütün öğrenci üyelerini 14 Mart 2009 tarihinde Ankara’da düzenlenecek olan II. Öğrenci Üye Ku-rultayı’nda eşit, bilimsel, demokratik ve parasız eğitim taleplerini dile getirmeye ve davet etmektedir.

Tarih: 14 Mart 2009 Cumartesi

Yer: İnşaat Mühendisleri Odası Kongre ve Kültür Merkezi / Ankara

[email protected] www.imo.org.tr/gencimo