· hekim hamit demirtaş; 5996 sayılı kanun kapsamında ab müktesabatı doğrultusunda...

78

Upload: others

Post on 06-Nov-2019

12 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

İZMİR VETERİNER HEKİMLER ODASI

İZMİR VETERİNER HEKİMLER ODASI E-DERGİ NİSAN 20134

EDİTÖRDEN

EditördenEbru TONG 

Merhaba

Veteriner hekimlik mesleğinin halk sağlığı temelinde önemli bir yeri vardır. Bu yıl Dünya Veteriner He-kimler Günü teması da bu gerçek-ten yola çıkarak Aşı/ Aşılama olarak belirlenmiştir.

Bu sayımızda 27 Nisan Cumartesi günü kutlanacak olan Dünya Veteri-ner Hekimler Gününe koruyucu he-kimliğin ve halk sağlığının önemine vurgu yapan makalelerle yer verdik.

Mart ayı içinde tüm milletçe İstik-lal Marşının kabulü günü ile birlikte andığımız meslektaşımız Mehmet Akif ERSOY’a ilişkin beğeneceğini-zi umduğumuz bir makalenin yanı sıra, havaların ısınması ile doğal güzelliklerimizi yeniden anımsama-

ya başladığımız günler için Gediz Deltasına ilişkin bir makaleye yer vermeyi tercih ettik.

Yaptığımız çalışmalar hakkında bil-gi alabileceğiniz, mesleki etkinlikler-den haberdar olabileceğiniz köşele-rimizle yine birlikteyiz.

[email protected] adre-sine bu sayıya ilişkin görüşlerinizin yanı sıra bir sonraki sayıda yer al-masını istedikleriniz hakkında yaza-bilirsiniz.

Gülüp eğlenirken ya da bir yasa değişikliğini tartışırken bir arada ol-duğumuz gibi e-dergi aracılığı ile de bizlerle olmanız dileğiyle, keyifli okumalar dilerim.

E-posta: [email protected] yayınlanmasını istediğiniz reklam, haber ve yazılarınızı, e dergi hakkındaki görüşlerinizi gönderebilirsiniz.

www. www.izmir-vho.org

İZMİR VETERİNER HEKİMLER ODASI

5

EDİTÖRDEN

İZMİR VETERİNER HEKİMLER ODASI

İZMİR VETERİNER HEKİMLER ODASI E-DERGİ NİSAN 20136

Başkanın MesajıH. Gökhan ÖZDEMİR

Değerli Meslektaşlarım;

E dergimizin Ocak sayısından son-raki süre içerisinde mesleğimizle il-gili yoğun bir gündem süreci yaşa-dık. İkinci sayımızda sizlerle birlikte olduğumuz için mutluyuz. 5996 sa-yılı Veteriner Hizmetleri Bitki Sağlığı ve Yem Kanunu ve bu kanun kapsa-mında çıkan yönetmelikler mesleği-mize, odalarımıza ve birçok kurulu-şa yeni sorumluklar yüklemektedir. Bizler oda yönetimi olarak bunları takip etmeye çalışıyor ve sizlerin bilgisine sunuyoruz.

Her zaman olduğu gibi mesleğimi-ze ve kazanılmış haklarımıza sahip çıkmak önemlidir ancak bu yeni uy-gulamaların yaşandığı süreçte bu konu daha da önemli bir boyut ka-

zanmıştır. Bu kapsamda hepimiz so-runlarımızın çözümü için elimizden geleni yapmak durumdayız. Daha katılımcı bir anlayışla bunun üste-sinden hep birlikte gelebileceğimize inanıyorum. Bu sayının hazırlanma-sında katkı koyan meslektaşlarıma teşekkürlerimi sunuyorum. Ayrıca her yıl Nisan ayının son cumartesi günü kutlanan Dünya Veteriner He-kimler Gününde bu yıl 27 Nisan’da yapacağımız etkinliklerimizde tüm meslektaşlarımızı aramızda gör-mek istiyoruz.

Bundan sonraki yıllarda mesleğimi-zin görmek istediğimiz yerde olma-sı dileklerimle Dünya Veteriner He-kimler Gününüzü kutluyor mesleki saygılarımı sunuyorum.

www. www.izmir-vho.org

İZMİR VETERİNER HEKİMLER ODASI

7

Yönetim Kurulunu TanıyalımMustafa YALÇIN1969 Balıkesir Sındırgı doğumludur. 1995 yılında Kafkas Üni-versitesi Veteriner Fakültesinden mezun oldu. 1997 yılında ye-dek subay olarak yaptığı askerlik görevini tamamladıktan sonra Efes Hayvan Hastanesinde klinisyen Veteriner Hekim olarak ça-lışmaya başladı. 2000-2006 yılları arasında Sorumlu Yöneticilik görevini yürüttü. 2006 yılında Migros Kalite Yönetim Departma-nında Veteriner Hekim ve 2007 yılında İnterhas firmasında satış bölümünde çalıştı. 2008 yılından beri bir süre müdürlüğünü yü-rüttüğü Çiğli Belediyesi Veteriner İşleri Müdürlüğünde çalışmak-tadır. Evli olup 2 yaşında kız ve 8 yaşında erkek çocuk babasıdır.

Doğa ERDİNÇ1981 Uşak doğumludur. 2004 yılında Uludağ Üniversitesi Vete-riner Fakültesinden mezun olmuştur. Meslek hayatına özel bir hayvan hastanesinde başlamıştır. 2007 yılında ortağı ile bera-ber Rönesans Veteriner Polikliniğini kurmuştur. Doğa Erdinç evli ve klinisyen olarak mesleki hayatına devam etmektedir.

Canan L. TÜRKER1961 Ankara doğumludur. 1987 yılında İzmir de açtığı Göztepe Veteriner Kliniğinde 2001 yılına kadar çalıştı. İzmir Hayvanla-rı Koruma Derneğinin kurucu üyelerinden olup İzmir Petshow Dergisi yayınında görev aldı. 2012 yılında yurtdışından döndü. Halen Avichem de Sorumlu Müdür olarak görev yapmaktadır. Evli ve bir kız çocuk annesidir.

İZMİR VETERİNER HEKİMLER ODASI

İZMİR VETERİNER HEKİMLER ODASI E-DERGİ NİSAN 20138

Mehmet ARSLAN1968 Kırşehir doğumludur. 1990 yılında Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesi’nden mezun olmuştur. Askerlik görevini yerine getirdikten sonra 1992 - 1994 yılları arasında Den-Vet Kanatlı Sağlığı Kliniği’nde klinisyen olarak çalışmıştır. 1994 – 1999 yılları arasında Abalıoğlu Yem San. A.Ş.’de kanatlı yemleri teknik ve satış sorumlusu olarak çalıştıktan sonra, 1999 – 2004 yılları arasında Ege Ecza Deposu’nda kanatlı aşı ve ilaçları satış ve teknik sorumlusu olarak çalış-mıştır. 2004 yılında Deniz Veterinerlik adıyla kendi kanatlı kliniğini kuran ve halen bu klinikte klinisyen Veteriner Hekim olarak çalışmakta olan Mehmet Arslan, evli ve bir kız çocuk babasıdır.

FUNDA ÖZATA1983 Ankara doğumludur. 2007 yılında Adnan Menderes Üniversitesi Veteriner Fakültesinden mezun olduktan sonra 4 yıl boyunca özel bir hayvan hastanesinde veteriner hekim olarak görev yapmış daha sonrasında ortakları ile birlikte 2011 yılında Bluepetcity veteriner kliniğini kurmuştur.

www. www.izmir-vho.org

İZMİR VETERİNER HEKİMLER ODASI

9

ÇALIŞMALARIMIZ

Asgari Ücret Tarifeleri Toplantısı Yapıldı

İlçe Temsilciliği Seçimleri Devam Ediyor

2013 yılı asgari ücret tarifnamesini belirlemek için web sayfamız ve cep telefonu mesajı ile yapılan duyuru sonrası katılım sağlayan Meslektaş-larımızla toplantı yapılarak ücret tari-fesinde yer alan her madde için gö-rüşme yapılmıştır. Toplantıda verilen kararlar doğrultusunda belirlenen üc-retler Yönetim Kurulu üyelerimizden Mustafa Yalçın tarafından düzenle-nerek son şekli verilmiştir. İlgili mev-zuatlar uyarınca TVHB Merkez Kon-seyi tarafından onaylandıktan sonra bastırılarak dağıtımı yapılmıştır.

Bayındır İlçe temsilciliğine Metin LAF-ÇI, Kemalpaşa İlçe temsilciliğine Sü-leyman YÜKSEL, Bergama- Dikili- Kı-nık Bölgesi İlçe Temsilciliğine Bülent GENSOY, Menemen -Aliağa-Foça Bölgesi İlçe temsilciliğine Fevzi TOP-RAK seçilmiştir. Toplantılarda yeni yönetmelikler kapsamında klinik ruh-satları sorunları, reçete uygulama-

ları, TVHB Merkez Konseyince tüm odalalara gönderilen yeni İşyeri Ve-teriner Hekimliği Yönergesi, ilaç satı-şı sorunları ve çözüm için yapılması gerekenler, şap aşısı uygulamaları ile ilgili yaşanan sorunlar, Tarsim ve-teriner hekimlerinin uygulamaları gibi konularda yapılması gerekenler görü-şülmüştür.

İZMİR VETERİNER HEKİMLER ODASI

İZMİR VETERİNER HEKİMLER ODASI E-DERGİ NİSAN 201310

ÇALIŞMALARIMIZ

Türk Veteriner Hekimleri Birliği tarafın-dan 05-06 Ocak 2013 tarihinde Anka-ra’da Oda Başkanları istişare toplantı-sı düzenlendi. Toplantıda Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, Hayvancılık Genel Müdürü Yardımcısı Dr. İbrahim Özcan, Gıda ve Kontrol Genel Müdür-lüğü Hayvan Sağlığı ve Karantina Da-ire Başkanı Dr. Nahit Yazıcıoğlu, Islah ve Geliştirme Daire Başkanlığı Dr. Ali Ayar, Veteriner Sağlık Ürünleri ve Halk Sağlığı Daire Başkanlığı Semra Yılmaz, Gıda İşletmeleri ve Kodeksi Daire Başkanlığı Et ve Yumurta Ça-lışma Grubu Sorumlusu Veteriner Hekim Hamit Demirtaş; 5996 sayılı kanun kapsamında AB müktesabatı doğrultusunda hazırlanan yönetme-liklerle ilgili uygulama ve yapılacaklar

konusunda bilgilendirmeler yapıldı. Ayrıca Oda Başkanlarınca sunulan öneriler ve sahada karşılaşılan prob-lemler ile ilgili yapılması gerekenler konusunda bilgi alışverişinde bulu-nuldu. Daha sonra Oda Başkanları ve Merkez Konseyi yöneticileri ile yapı-lan toplantıda tüm odalarla yapılacak uygulamaların bir örnek olması ge-rektiği, mesleki sorunlar ve yapılacak çalışmalar vb. konularda görüş alış-verişinde bulunuldu. İzmir Veteriner Hekimler Odamızın içinde bulundu-ğu bir komisyon kurularak yapılacak çalışmalar sonrasında özellikle işyeri Veteriner Hekimliği sistemi kurulması için bir yönetmelik çalışmasının yapıl-ması kararlaştırılmıştır.

TVHB Oda Başkanları ToplantısınaKatılım Sağlandı

www. www.izmir-vho.org

İZMİR VETERİNER HEKİMLER ODASI

11

ÇALIŞMALARIMIZ

20.01.2013 tarihinde İzmir Veteriner Hekimler Odası ve Klivet İzmir Şu-besi ile birlikte “Küçük Hayvanlarda Klinik Hematoloji, Transfüzyon Tıbbı ve Hemostazis” konulu seminer düzenlendi. Hayvanlarda kan bankacılığı, Pratik transfüzyon, Kanın depolanması, Donör seçimi, Kan Toplanması, Kan gruplarının saptanması, Çapraz karşılaştırma, Transfüzyon reaksiyon-ları konularında, İstanbul Üniversitesi Veteriner Fakültesi Fizyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Murat ARSLAN tarafından detaylı bir sunum sonrası uygulama yapılmıştır. Seminerimize Klivet Başkanı Prof. Dr. Nilüfer AYTUĞ da katılmıştır.

Hematoloji Kursu Düzenlendi

İZMİR VETERİNER HEKİMLER ODASI

İZMİR VETERİNER HEKİMLER ODASI E-DERGİ NİSAN 201312

HABER

İzmir Büyükşehir Belediyesi’nde Veteriner İşleri Müdürü olarak görev yapan Ve-teriner Hekim Hakan ÖZTÜRK, Zabıta Daire Başkanlığına atandı. Meslektaşı-mıza yeni görevinde başarılar diliyoruz.

Bu görev değişikliği sonrasında Büyükşehir Belediye Başkanlığı Veteriner İşleri Müdürlüğü görevine meslektaşımız Ş. Ahmet UYSAL getirilirken Ziraat Mühen-disi Şahin AFŞİN Sasalı Doğal Yaşam Parkı Müdürü oldu.

Büyükşehir Belediyesinde Görev Değişiklikleri

www. www.izmir-vho.org

İZMİR VETERİNER HEKİMLER ODASI

13

ÇALIŞMALARIMIZ

12.02.2013 tarihinde İzmir Veteriner Hekimler Odası Yönetim Kurulu ola-rak İzmir Valisi Sayın M. Cahit KI-RAÇ’ ı ziyaret ettik. Ziyaret sırasında mesleki çalışmalarımız ve etkinlikleri-miz konusunda bilgilendirme yaparak planladığımız çalışmalardan söz ettik. Sayın Kıraç tarafından Valilik ve ilgili kuruluşların çalışmalarımıza destek vereceği, bölgemizin hayvancılık po-tansiyelinin önemli olduğu vurgulandı. Expo için yapılacak çalışmalar, Dünya Süt Zirvesi, Dünya Veteriner Hekimler Günü, Kurban hizmetlerine ilişkin ko-nularda görüş alışverişinde bulunuldu.

Türk Veteriner Hekimleri Birliği Merkez Konseyi Başkanı Odamızı ziyaret etti. TVHB Merkez Konseyi Başkanı Sayın Talat GÖZET ve 2. Başkan Sayın Ali KOÇ yönetim kurulumuz toplantısına katılım sağladılar. Toplantıda; Mesleği-mizin sorunları, odalarımız ve konsey tarafından yapılması gereken çalışma-lar, 27 Nisan 2013 tarihinde kutlanacak Dünya Veteriner Hekimler Gününde planlanan çalışmalar, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı dışındaki kurum-larda istihdam edilen kamuda hizmet veren veteriner hekimlerinin sorunları ve yapılan girişimler, yeni yönergeyle odalarımıza gönderilen İşyeri Veteriner Hekimliği uygulamaları, serbest çalışan meslektaşlarımızla ilgili uygulamalar, Yetkilendirilmiş Veteriner Hekimlikle ilgili Bakanlığın planladıkları çalışmalar hak-kında görüş alışverişinde bulunuldu.

ZİYARETLERİMİZ, ZİYARETÇİLERİMİZ

İZMİR VETERİNER HEKİMLER ODASI

İZMİR VETERİNER HEKİMLER ODASI E-DERGİ NİSAN 201314

Orman ve Su İşleri IV. Bölge Müdürlüğü-nü ziyaret ettik. Ziyaret sırasında; İzmir, Manisa, Aydın ve Muğla illerini kapsayan IV. Bölge Müdürlüğü çalışmaları ve uy-gulamaları ile ilgili Bölge Müdürü Sayın Rahmi BAYRAK ve Av ve Yaban Haya-tı Şube Müdürü Veteriner Hekim Sayın Hasan PAŞALI ile görüşüldü. 5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanununa ilişkin ça-lışmalar, yeni hazırlanacak yasa taslağı ile ilgili odamızın önerileri dile getirildi.

Ayrıca mesleğimiz açısından da önem taşıyan yaban hayvanlarının rehabilitas-yonu konusunda İzmir ilinde ve bölge-de yapılan çalışmalara Oda olarak katkı sağlayacağımızı belirterek ortak bir proje yapılmasının yanı sıra, sahipli ve sahip-siz hayvan kayıt sistemi, hayvan nüfusu kontrolü için Bakanlık tarafından kuru-lacak bir sisteme odamızın nasıl destek olabileceği konusunda fikir alışverişinde bulunuldu.

ZİYARETLERİMİZ, ZİYARETÇİLERİMİZ

www. www.izmir-vho.org

İZMİR VETERİNER HEKİMLER ODASI

15

TVHB Merkez Konseyi Eski Başkanı, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Müşaviri ve TVHB Yüksek Haysiyet Divanı Üyesi Sayın Ali EROĞLU, Ba-kanlık İzmir İl Müdür Yardımcısı Sayın Selami TURAN`la birlikte odamızı zi-yaret ederek yeni yönetim kurulumu-za başarı dileklerinde bulundular.

Bayraklı Belediyesinde çalışan mes-lektaşlarımız odamızı ziyaret ettiler. Ziyaret sırasında Belediye veteriner hizmetleri uygulamaları, Hayvanları Koruma Kanunu kapsamında yapılan çalışmalar konusunda görüş alışveri-şinde bulunuldu.

Odamıza gelerek yönetim kurulumuzu tebrik eden Çiğli Belediyesi Veteriner İşleri Müdürü Sayın Nadide KOLDAŞ ve meslektaşlarımıza iadei ziyarette bulunduk. Çiğli Veteriner İşleri Mü-dürlüğünün çalışmaları, İlköğretim öğ-rencilerine verdikleri eğitimler, sokak hayvanları ile ilgili uygulayacakları ka-yıt sistemi konusunda yapılacak çalış-malar hakkında görüşme yapıldı.

ZİYARETLERİMİZ, ZİYARETÇİLERİMİZ

İZMİR VETERİNER HEKİMLER ODASI

İZMİR VETERİNER HEKİMLER ODASI E-DERGİ NİSAN 201316

İzmir Veteriner Hekimler Odası Yöne-tim Kurulumuzu oda seçimleri sonrası ziyaret ederek tebrik eden her türlü çalışmaya katkı koyacaklarını ifade eden meslektaşımız Veteriner Hekim Sayın Selçuk Karakülçe’ nin Başkan-lığını yürüttüğü DSP İl Yönetimine iadei ziyarette bulunduk. Ülkenin hay-vancılık sorunları DSP İl Yönetiminin bu konudaki çalışmaları ve planları ile odamızın faaliyetleri hakkında görüş alışverişinde bulunuldu.

İnternet gazeteciliğinde hızla başarı-ya ulaşan haberhurriyeti.com Genel Yayın Yönetmeni Gazeteci ve Yazar İbrahim IRMAK Odamızı ziyaret etti. Çevreci Gazeteci olarak da bilinen İb-rahim IRMAK ile mesleki çalışmaları-mız, hayvan hakları, hayvanseverler ve veteriner hekimler hakkında konuş-tuk. Hayvan haklarının ve hayvanlara dair konuların çevre başlığı altında de-ğerlendirilmesi gerektiğini belirten IR-MAK bundan sonraki çalışmalarımız-da başarılar diledi. 2013 yılı sonunda medya mensupları ile birlikte organize etmeyi planladığımız çalışma hakkın-da fikir alışverişinde bulunduğumuz samimi görüşme keyifli geçti.

ZİYARETLERİMİZ, ZİYARETÇİLERİMİZ

www. www.izmir-vho.org

İZMİR VETERİNER HEKİMLER ODASI

17

ÇALIŞMALARIMIZ

26 Ocak Cumartesi günü İzmir Ve-teriner Hekimler Odamızda; Antal-ya, Muğla, Burdur, Isparta ve Aydın Oda Başkanları ve katılan yönetim kurulu üyeleri ile birlikte toplantı yapılmıştır. Veteriner Hekim asgari ücretleri, sözleşme tasdik ücretleri, eğitim sertifikaları, sözleşme örnek-

lerinin standardizasyonu, iktisadi işletmeler, damızlık birlikleri, hay-vanların kimliklendirilmesi, işyeri veteriner hekimliği, aidat ödemele-ri, Tarsim, Tarım danışmanlığı vb. konularda yapılması gerekenler ve sorunların çözümü için ortak karar-lar alınmıştır.

Bölgesel Oda Başkanları Toplantısı Düzenlendi

İZMİR VETERİNER HEKİMLER ODASI

İZMİR VETERİNER HEKİMLER ODASI E-DERGİ NİSAN 201318

Antalya, Aydın, Burdur, Isparta ve Muğla odaları ile daha önce İzmir`-de yaptığımız toplantı sonrasında aldığımız karar ve önerileri İzmir Veteriner Hekimler Odası olarak 2-3 Şubat 2013 tarihinde Ankara`-da Merkez Konseyimiz tarafından

düzenlenen toplantıda dile getirdik. Özellikle işyeri Veteriner Hekimli-ği, sözleşmelerin tüm odalarca bir örnek uygulanması, fiyat tarifeleri uygulamaları, yeni kayıt sistemleri, Tarsim, Tarım Danışmanlığı vb. ko-nular için çözüm önerileri tartışıldı.

TVHB Toplantısına Katılım Sağlandı

ÇALIŞMALARIMIZ

www. www.izmir-vho.org

İZMİR VETERİNER HEKİMLER ODASI

19

Kanatlı Sektörü Çalışma Grubu top-lantılarında sektörün sorunları, uy-gulamada meslektaşların yaşamış oldukları sorunlar yönetmeliklerle ilgili eksiklikler bu konuda çalışan meslektaşların haklarının korun-ması, yeni kanun ve yönetmelikler doğrultusunda neler yapılması ge-

rektiği konularını gündemlerine ala-rak çözüm önerileri planlamışlardır. Az sayıda meslektaşımızın katıldığı ilk toplantı sonrasında katkı koymak isteyen daha fazla meslektaşlarımı-zı çalışma grubuna katılmaya davet ediyoruz.

Kanatlı Sektörü Çalışma Grubu Toplandı

ÇALIŞMALARIMIZ

İZMİR VETERİNER HEKİMLER ODASI

İZMİR VETERİNER HEKİMLER ODASI E-DERGİ NİSAN 201320

İl Hayvanları Koruma Kurulu kararı doğrultusunda Karşıyaka Belediyesi Veteriner İşleri Müdürlüğünde Orman ve Su işleri Şube Müdürlüğü, İzmir Veteriner Hekimler Odası ve Kurul üyesi Sivil Toplum Kuruluşlarının kat-kıları ile düzenlenen Yerel Hayvan Koruma Görevlisi eğitimine Odamız Yönetim Kurulu üyesi Mustafa YAL-ÇIN katılarak “Hayvan Davranışları” konusunda eğitim vermiş, 21 kursi-yerin katıldığı eğitimde 17 kişi belge almaya hak kazanmıştır.

Milli Eğitim Bakanlığı tarafından 1921’de İstiklal Marşı olması ama-cıyla bir güfte yarışması düzenle-miştir. Kazanan güfteye para ödülü konduğu için önce yarışmaya katıl-mak istemeyen Burdur Milletveki-li Mehmet Âkif Ersoy, Maarif Vekili Hamdullah Suphi’nin ısrarı üzerine yarışmaya katılmıştır. Yapılan ele-meler sonucu Türkiye Büyük Mil-let Meclisi’nin 12 Mart 1921 tarihli oturumunda, Mehmet Âkif Ersoy’un yazdığı İstiklal Marşı coşkulu alkış-

larla[2] kabul edilmiştir. Mecliste İs-tiklâl Marşı’nı okuyan ilk kişi döne-min Milli Eğitim Bakanı Hamdullah Suphi Tanrıöver olmuştur.

Mehmet Âkif Ersoy İstiklâl Marşı’nı, şiirlerini topladığı Safahat’ına dahil etmemiş ve İstiklâl Marşı’nın Türk Milleti’nin eseri olduğunu beyan et-miştir.

İstiklal Marşımızın şairi meslektaşı-mız Mehmet Akif ERSOY’ u saygı ve rahmetle anıyoruz.

Yerel Hayvan Koruma Görevlisi Eğitimi Yapıldı

12 Mart İstiklal Marşının Kabulü ve Mehmet Akif Ersoy’u Anma Günü:

ÇALIŞMALARIMIZ

İZMİR VETERİNER HEKİMLER ODASI

İZMİR VETERİNER HEKİMLER ODASI E-DERGİ NİSAN 201322

MEHMET AKİF ERSOY

E. Sedat ArslanAdnan Menderes Üniversitesi Veteriner Fakültesi Veteriner Hekimliği Tarihi ve Deontoloji Anabilim Dalı, Aydın

Mehmet Âkif Ersoy; 1873-1936 yıl-ları arasında 63 yıl yaşamış; gerek mesleki ve gerekse özel yaşamı İle onurlu ve deontolojik bir çizgiye sa-hip olan; İstiklal Marşımızı ülkemi-ze kazandırmış bir veteriner hekim-dir. Âkif, inançlı bir Türk ailesinden gelmektedir. Her ne kadar Mülkiye Mektebi’nde okumak istese de, ya-şadığı olaylar ve bazı tesadüfler O’nu sonradan şiirlerinde söz edece-ği baytarlık mesleğine götürecektir. Mesleğini yaparken sergilemiş oldu-ğu tutumlar ve meslektaşlarıyla iliş-kilerinde yaşamının diğer anların-da da olduğu gibi örnek davranışlar sergilemiştir. İyi bir hekim profili çizen Akif, aynı zamanda iyi bir ar-kadaş ve dost olduğunu da göster-miştir. Bu çalışmada, Âkif ’i veteri-ner hekim olmaya götüren nedenler, tesadüfler ve mesleğimizi yaparken göstermiş olduğu etik tutumlar ile örnek veteriner hekim ve insan yön-leriyle ele alınacak ve değerlendiri-lecektir.

Mücadeleli ve Mücadeleci Yaşamı

Mehmet Âkif Ersoy’un kişisel özel-liklerini anlamak ve karakterini doğru değerlendirebilmek için O’nun mü-cadelelerle dolu yaşamının ana hatları-na bakmak gerekir.

Akif, Hicri 1290’da doğdu (Bknz. Şekil 1) Babası, ebced hesabıyla tarih düşerek O’na «Ragıyf» ismini vermiştir. Evde ve mahallede halk bu ismi anlayamamış ve Âkif ’e çevirmişlerdir. Yalnızca babası O’nu «Ragıyf» diye çağırmaya devam etmiştir (Tüzdil,1955; Berkman, 1961; Din- çer, 1965; Dinçer, 1987; Dinçer, 2011; Göze, 2009).

Eğitimine 4,5 yaşında,Fatih civarında-ki «Emîr Buhâri mahalle mektebi’nde» başlamış ve iki sene sonra Fatih’teki İptidaîsi’nde ilk eğitimine devam et-

www. www.izmir-vho.org

İZMİR VETERİNER HEKİMLER ODASI

23

miştir. Bu okul, Maarif Nezareti’ne bağlı resmi bir okul olup, burada üç yıl öğrenim görmüştür. Aynı süreç içinde babasından da Arapça öğrenmiştir. Fa-tih’te Otlakçı yokuşunda bulunan ve yaşadığı dönemin en modern binası-na sahip Fatih Rüştiyesi’nde ortaokul öğrenimini görmüştür (Tüzdil, 1955; Berkman, 1961; Dinçer, 1987; Dinçer, 2011; Göze, 2009).

Bu mezuniyet, aile içinde görüş ay-rılığına yol açmıştı. Annesi Emine Şer-ife Hanım, Âkifin medrese tahsiline devam ederek, sarıklı olmasını istemiş-ti. Babası Tahir Efendi ise medresede okuyacağı şeyleri, oğluna kendisinin de

öğretebileceğini düşünüp, yeni açılan ve revaçta olan mekteplerden birine gitmesini tercih etmiştir (Tüz- dil,1955; Berkman, 1961; Dinçer, 1987; 2011; Göze, 2009;Hilmi, 2009).

Âkif ’in anne ve babası arasındaki bu görüş ayrılığı dönemin toplumsal ter-cihlerindeki farklılaşmayı da ortaya koyuyordu. Bir tarafta geleneğin bütün çizgileriyle yaşandığı Fatih’te evladını bir inanç ve ilim adamının, bir müder-risin saygınlığı içinde görmek isteyen anne, diğer yanda değişen dünyanın gereklerini fark eden, kendisi de bir inanç ve ilim adamı olan baba (Göze, 2009; Hilmi, 2009).

Bu açıdan bakıldığında Âkif annesi-yle babasının özlemini kendi şahsın-da bütünlemiş ve uygun bir senteze kavuşmuş gibidir. Bu kişilik sente-zi daha sonra Âkif ’in mesleki ve özel yaşamındaki etik yönü ortaya koyacak-tır.

Tahir Efendi mektep ve meslek terci-hini oğluna bırakır. Âkif, dönemin en gözde okullarından birisi olan Mülkiye Mektebi’ni tercih eder ve babası ile kay-dını yaptırmaya gider.

Kayıt sırasında istenen harcı ödeyecek miktarın yanlarında bulunmaması ve ancak ertesi gün ödeyebilecek olmaları Âkif için bir dönüm noktası olmuştur.

İZMİR VETERİNER HEKİMLER ODASI

İZMİR VETERİNER HEKİMLER ODASI E-DERGİ NİSAN 201324

Belki de ilmi eğitiminden vazgeçmek zorunda kalabilecek ve annesinin iste-diği gibi dini eğitim almak zorunda kalacaktır. Bu durum daha sonra bir veteriner hekim olmasını da önleyecek bir andır (Göze, 2009; Hilmi, 2009).

Âkif, Mülkiye’nin İ’dâdî bölümünde üç sene okuduktan sonra şehadet-nâme (diploma) almış ve yüksek kısmına kaydolmuştur.

Bir süre sonra, 14 yaşında iken (H. 1305/1887-88) ilk tahsilini aldığı ba-basını kaybetmiş ve ardından, aynı yıl ailesi bir yangın sonucu evlerini kaybed-ince, babasının talebelerinden Prizen-li Hoca Mustafa Efendi tarafından, küçük bir yardım etkinliği ile evlerinin yanmasını telafi edebilmiştir. Bu sadık ve vefalı öğrenci, yanan evin yerine üç-dört odalı bir ev yaptırarak, hocasının ailesini bu zor durumdan kurtarmıştır. Böylelikle, Âkif de 1893’de öğrenimini tamamlayacağı baytar mektebine gide-bilecekti. Bu Âkif ’in veteriner hekim olma yolundaki ikinci önemli dönüm noktası olacaktı (Göze, 2009; Hilmi, 2009).

Veteriner Hekimliği Yolunda

Evlerinin yanmasının ardından, Mül-kiye’ye nehari (gündüzlü öğrenci) olar-ak devam etmesi imkânsız hale gelmiş ve mezunlarına hemen iş verileceği için o yıl açılan ilk sivil veteriner yük-sekokulu olan Mülkiye’nin Baytar Me-ktebi’ne (Halkalı Baytar ve Ziraat Mek-tebi, Bknz. Şekil 2) leyl-i (yatılı) öğrenci olarak geçmişti (Tüzdil,1955; Berkman, 1961; Dinçer, 1987; Dinçer, 2011; Göze, 2009; Hilmi, 2009).

O zaman Halkalı Baytar ve Ziraat Mek-tebi iki sene gündüzlü, iki sene de yatılı (veya akşamcı) olmak üzere 4 yıl eğit-im veriyordu. Âkif gündüzlü kısmını bitirince Halka- lı’daki yatılı kısmına geçmiştir (Bknz. Şekil 3) (Erk ve Din çer, 1970; Dinçer, 1987; Dinçer, 2011).

Çoğu kendisi gibi babasız ve yoksul öğrencilerden oluşan bu okul, Akif ’e sağlam ve ömür boyu sürecek dostluk-lar kazandırdı. Yine bu okulda, Âkif ’in sağlam bir dini bilgi ile müspet bilimin uyumunu sağlayan zihin yapısı gelişti (Göze, 2009).

Şiire ilgisi de bu yıllarda, okulun son iki yılında başlar. Bu yıllardaki şiirleri,

MEHMET AKİF ERSOY

www. www.izmir-vho.org

İZMİR VETERİNER HEKİMLER ODASI

25

döneminin yaygın kanaatlerinin izler-ini yansıtır ve divan şiirine nazireler şeklindedir (Yarar, 1960).

Âkif Halkalı Baytar ve Ziraat Mekte-bi’nde, kendisini etkileyecek bir öğret-menle karşılaşır. Bu kişi, Türk Hek-imi olan, Türkiye’ye mikrobiyolojiyi getiren Rıfat Hüsamettin’ten başkası değildir. Pasteur’un öğrencisi olan bu hocasından, Pasteur sevgisini de almıştır. Pasteur’un fotoğrafına bakıp, hayranlıkla: «Bu ne ilâhi yüzdür.» ded-iği, fotoğrafını öptüğünü ve ardından «Mu’tekid de!» (inançlı da) diye ekle-diği aktarılmıştır (Göze, 2009; Hilmi, 2009).

Halkalı Baytar ve Ziraat Mektebi’ nin ilk müdürü Mehmet Âli Bey, Türkiye’de ilk hayvancılık ve tarım dergisini 1880 yılında çıkarmış ve memleketin hay-van zenginliği ile halk elindeki hayvan-ların hastalıklardan korunması gerek-tiğini bu dergide işlemeye başlamıştı. Daha ilk ve orta öğreniminde okumayı çok seven Mehmet Âkif, bu dergideki yazılardan çok etkilenmiştir. Özel-likle Mehmet Âli Bey’i tanıdıktan son-ra hayvan sevgisi daha da gelişmiş ve veteriner hekimliği hizmetini ülkenin en önemli konularından biri olarak görmüştür. Hatta bir şiirinde; «Lak-in bize lazım, hekimden çok baytar» mısrasıyla bu görüşünü dile getirmiştir

(Berkman, 1961).

Bugün dünyanın ileri ülkelerinde hay-van sağılığı yanında insan sağlığı ve koruyucu hekimliğe de çok önemli kat-kıları veteriner hekimlerin sağladığını düşünürsek, Âkif ’in meslek sevgisini ve memleketin veteriner hekime olan ihtiyacına bakış açısını anlayabiliriz.

Âkif bu inançla daha okulda başlattığı çalışkanlığını, ilk sivil veteriner okulu mezunları arasında birinci olarak ispat-lamıştır (Tüzdil,1955; Berkman, 1961; Dinçer, 1987; 2011; Erk ve Dinçer, 1970; Göze, 2009; Hilmi, 2009).

Veteriner Hekim Mehmet Âkif

Dönemdeki adı ile Mülkiye Baytar me-ktebinden 22 Aralık 1893’te birincilikle mezun olmuş ve kısa bir süre İstanbul Şehremaneti’nde (İstanbul Belediyesi - kuruluş 1857) çalışmış, ardından «Or-man ve Ma’âdin ve Ziraat Nezareti’nde (XIX. Yy’da kurulan Orman ve Ziraat Bakanlığı) Baytar Müfettiş Muavini olarak tayin edilmiştir (Din- çer, 1985).

Âkif, daha sonra bir yandan Halkalı Baytar ve Ziraat Mektebi’nde kitabet dersleri, diğer yandan Dârülfünûn’da (üniversitede) edebiyat dersleri vermiş, ancak aldığı diğer görevlere rağmen veteriner hekimlikle ilişkisini kes-

İZMİR VETERİNER HEKİMLER ODASI

İZMİR VETERİNER HEKİMLER ODASI E-DERGİ NİSAN 201326

memiştir (Berkman, 1961; Dinçer, 1987; 2011).

II. Meşrutiyet’in ilanından sonra da 2 yıl süre ile Veteriner İşleri Genel Müdürlüğü’nde Genel Müdür yardım-cılığı yapmıştır (Tüzdil,1955; Berk-man, 1961; Dinçer, 1987; 2011; Göze, 2009;Hilmi, 2009).

Âkif, 1908’de, bilimsel çalışmalar yürüten ilk veteriner hekimliği derneği olan «Osmanlı Cemiyet-i İlmiye-i Bay-tariyesi’nin (Osmanlı Veteriner Bilim Derneği) kurucu üyelerinden olup, yönetim kurulunda Başkan Yardımcısı olarak görev almıştır (Dinçer, 1965).

Derneğin kuruluşundan bir ay sonra yayımlanmaya başlanan «Mecmua-i Fünun-u Baytariye» adlı derginin yayın kurulu üyeleri arasında Mehmet Âkif de vardır. İstanbul’da 25 Şubat 1910’da “Baytar Mekteb-i Alisi Mezunin Ce-miyeti” (Yüksek Veteriner Okulu Me-zunları Derneği) kurulur. Bu cemiyet Osmanlı Cemiyet-i İlmiye-i Baytari-yesi’nin yerini alır. Cemiyetin başkanı Mehmet Akif ’tir. Cemiyet, 16 Haziran 1914 ‘e kadar çalışmalarını sürdürür. Cemiyetin “Risale-i Fenn-i Baytari” adlı yayın organı Mehmet Akif, Cafer Fahri ve Civani Bey tarafından yönetilmiştir (Dinçer, 1965).

Akif, Orman, Meadin ve Ziraat Neza-

reti’ndeki 20 yıllık hizmetleri süresince sık sık Bakanlık adına yolculuklara çıkmış, zaman zaman da ek görev-ler yüklenmiştir. Görevi İstanbul’daki Bakanlık merkezi olmakla beraber, dört yıl kadar Rumeli’de, Anadolu’da, Ara-bistan’da bulaşıcı hayvan hastalıklarıyla mücadele çalışmaları yapmıştır. Yine bu süre içinde “Dar’ül Edeb” adını taşıyan bir özel okulda fahri olarak dört-beş sene ders verdiğini bizzat kendisi bildirmektedir. Bilgegil’in yayınladığı Sicil-i Ahval kayıtlarına (1971) göre, bu hizmetlerin bir kısmını 18931896 yılları arasında Edirne’de icra etmiştir (Dinçer, 1987; Göze, 2009; Hilmi, 2009; Dinçer, 2011).

Mehmet Akif Edirne’den sonra, or-duya alınacak atları seçmek için kuru-lan ekiple, görevli olarak Şam, Halep ve Adana illerine gitmiştir. Böylece memuriyetinin ilk dört yılını sürekli olarak halkın arasında geçirerek, mem-leketin sosyal durumunu, vatan ve mil-letin çeşitli sorunlarını yerinde görme imkânı bulmuştur. 17 Ekim 1906’da Halkalı Ziraat Mekteb-i Alisi Kitabet-i Resmiye (Halkalı Yüksek Ziraat Oku-lu Resmi Yazışmalar) hocalığı ek görev olarak sorumluluğuna verilmiştir (Dinçer, 1987; Göze, 2009; Hilmi, 2009; Dinçer, 2011).

Aynı yıl Mülkiye Baytar Mekteb-i Alisi

MEHMET AKİF ERSOY

www. www.izmir-vho.org

İZMİR VETERİNER HEKİMLER ODASI

27

(Yüksek Sivil Veteriner Fakültesi)’nin Zabıta-i Sıhhiye (sağlık zabıtası), Kitabet-i Baytariye (veteriner yazışma-ları, resmi raporlar),Hukuk-u Ticariye (ticaret hukuku) ve Kanun-u Tıb (hek-imlik mevzuatı) hocalığı sorumluluğu da verilmiştir. Ancak Akif, yüklendiği diğer görevlerle birlikte bu görevi de kabullenmesinin mümkün olamaya-cağını beyan ederek görevi almamıştır (Dinçer, 1987; Göze, 2009; Hilmi, 2009; Dinçer, 2011).

Âkif ’in memuriyet hayatı 1893’de başlamış ve 1913 tarihine kadar devam etmiştir. 1913 yılında memuriyetin-den istifa ettiğinde «Umur-u Baytari-ye Müdür Muavini» idi. Bir taraftan da Halkalı Baytar ve Ziraat Mektebi ve Dârülfünûn’da ders vermeye devam et-miştir. Balkan Harbi’nden sonra Ziraat Nezareti’ndeki memuriyetinden ve Dârülfünûn’dan istifa etmiş, yeni vet-eriner hekimlerin iyi yetişmesine olan inancı ile Halkalı Baytar ve Ziraat Me-ktebi’ndeki görevine devam etmiştir (Dinçer, 1987; Göze, 2009; Hilmi, 2009; Dinçer, 2011).

Umur-u Baytariye Müdür Muavinliği görevinden istifa etmesinin neden-ini Mithat Cemal Kuntay Âkif ’in sınıf ve kader arkadaşı Hasan Efendi’nin ağzından şöyle aktarır (Hilmi, 2009):

“Âkif ’in Umur-u Baytariye Müdür Muavinliği döneminde, Ziraat Nazırı, Baytar Müdüri Umumîsi Abdullah’ı derecesini indirerek başka yere kay-dırır. Âkif, bu duruma öfkelenecek; kendisine ait olmayan bu haksızlıktan kendi aleyhine bir netice çıkartacak ve ertesi günü istifa edecekti.”

Hasan Efendi: - “Âkif ’in mektepte verdiği arkadaşlık ve sadakat sözler-ine içimden gülüyordum. Çünkü okul arkadaşlığı geçicidir, herkes okul ark-adaşının kendisini koruyup, kollaya-cağını sanır. Ancak zaman geçip, çoluk çocuğa karışınca Akif ’in arkadaşlığa bakışını ve çalışma arkadaşlarını ko-ruyacağını anladım”.

Mehmet Âkif ’in en karakteristik özel-liklerinden biri de haksızlığa tahammül edememesi ve meslektaş sevgisi- dir. Şu hatıra, onun bu konuda ne kadar has-sas olduğunu göstermesi bakımından anlamlıdır (Hilmi, 2009):

“1911 yılı başlarında Baytarlık Dairesi, kâtiplik için imtihan açar ve kazanan bir genç işe alınır. Mehmet Âkif daha önce tanımadığı, fakat zeki ve kabili-yetli bulduğu bu gençle ilgilenir, ona yardım eder. Mülkiye’ye devam etm-esi için yarım gün izin verir. Âkif ’in bu alâkasından, onun genci daha önce tanıdığı ve ona imtihanda yardım ettiği

İZMİR VETERİNER HEKİMLER ODASI

İZMİR VETERİNER HEKİMLER ODASI E-DERGİ NİSAN 201328

neticesini çıkaranlar, çocuğun işine son verirler. Olayı ve nedenini birkaç gün sonra öğrenen Âkif, derhal istifa ederek, daireden ayrılır. Genç geri alınır ve ri-calar sonucu Âkif de görevine döner.”

Akif, dostlarına karşı da çok vefalıydı. Birisini dost edindi mi, ömür boyu bu dostluğu devam ederdi. Cemal Kuntay, bu konudaki bir hatırasını şöyle nak-leder (Hilmi, 2009):

“Mehmet Akif ile Baytar Mektebi’nde birlikte okudukları ve sevdiği arkadaşı İslimyeli Hasan Tahsin Bey karşılıklı sözleşmişler ve hayatta kalanın, daha önce ölenin ailesine bakacağına dair söz vermişlerdi. Hasan Bey, Edirne Baytar Müfettişi bulunduğu sırada 1910 yılın-da vefat edince, Akif Bey -daima olduğu gibi- sözünde durarak, merhumun üç çocuğunun bakımını üzerine almıştı.”

Akif ’in Veteriner Hekimliği ve Mesl-ek Sevgisine Örnekler

Mehmet Akif ’in düşüncesinin bir ucunda bilim ve teknik, diğer ucun-da memleket gerçekleri vardı. Bu iki noktayı birleştiren kuvvet ise Akif ’in mesleği, yani veteriner hekimliğiydi. Mehmet Akif “acı memleket gerçekleri” ile mesleğini icra ederken karşılaştı. Memleketin en ücra köşelerini, sosyal yaraların en onulmazlarını bu vesile ile

tanıdı. Mehmet Akif halkın yaralarını sarmak için harekete geçmek gereğine inanırdı ve bu yolda mesleğine de büyük güven duyardı (Bekman, 1961; Dinçer, 1987).

Mehmet Akif ’in meslek aşkını ve özlemini, kendi kaleminden en güzel biçimde dile getirdiği Köse İmam ile konuşmasında buluyoruz (Bekman, 1961):

-”Kimi bid’atçı diyor... Duyduğum en çok bunlar.

-Daha var mıydı, İmam?

-Hayır. Var var unuttum: Baytar!

-Keşke baytarlık edeydim...

-Yine et mümkünse.

-Yapamam.

-Belki yapardık be... -Unuttum be köse.

-Keşke zihninde kalaymış, ne kadar lazımmış:

Beni dinler misin evlad, yine kabilse çalış: Çünkü bir tecrübe etsen senin aklın da yatar, bize insan hekiminden daha lazım baytar”.

Bu satırlardan Mehmet Akif ’in hekim-lik ve ilminin şairliğine etkisini buluy-oruz. Adnan Adıvar, “Ben Akif ’i yalnız şair diye değil, daha çok büyük bir in-san ve büyük bir fen adamı diye sever-

MEHMET AKİF ERSOY

www. www.izmir-vho.org

İZMİR VETERİNER HEKİMLER ODASI

29

im. Onun Fatih kürsüsü eşsiz bir abide-i fendir, o eserin her kelimesi ilm-ü fen deryasından seçilmiş inciler, meyvel-erdir” demiştir (Yarar, 1960; Bekman, 1961). Bu, ifade tümüyle müspet bilime dayanan veteriner hekimliğin Mehmet Akif ’in dehasını aydınlatan bir ışık old-uğuna delil olarak gösterilebilir.

Mehmet Akif ’in gördüğü öğrenim ve edindiği mesleğin şairliğine ve kişiliğine etkilerini meslektaşlarının kaleminden aktarmakta yarar vardır:

Göze (2009) ve Hilmi’ye (2009) göre;”Akif, her biri uzun bir ömre kâfi gelmeyen müspet ilimleri heyecanla takip etmemiş olsaydı ruhu yükselmez, kafası inkişaf etmezdi. Mehmet Akif, irfanının temelini Baytar Mektebinde kurmuştur. Onun tetkik ve tafahhus kabiliyeti o mektepte açılmıştır. Eğer Mehmet Akif baytarlığın yüklediği va-zifeleri görmek için Türk köylerinde at dolaştırmamış olsaydı, Türk’ün yük-sek cevherini, asil özünü yerinde ve içinde tetkik etmeseydi ne bir İstiklal Marşı yazabilir, ne de Çanakkale şiir-ini doğurabilirdi. O, Türk’ü özünden gördü, candan sevdi, duydu ve yazdı. Bu itibarla Baytar Mehmet Akif, Şair Mehmet Akif ’e yükseklik vasfını ka-zandıran bir varlık oldu”. Süleyman Na-zif de Akif ’in yüksek tahsilinde aldığı fizik, kimya, biyoloji, zooloji, anatomi

ve fizyoloji gibi ilimlerin genç şairin iman ve inancını güçlendirdiğini ileri sürmüştür.”

Mehmet Akif, 1935 yılında Şefik Kolaylı’ya “Bakteriyolojihane”nin du-rumunu sorduğu mektupta, okuldan mezun olan öğrencilerin beş altı ay kadar okula devam etmelerini, bunun yararlı olacağını belirtmiştir. Mehmet Akif ’in meslekten uzak kaldığı zaman-larda bile mesleki eğitimle ilgilendiği, günümüzde uygulanan mezuniyet sonrası eğitim ve mesleki oryantasyon konularının önemini daha o yıllarda farkettiği görülmektedir (Dinçer, 1987; Göze, 2009; Hilmi, 2009; Dinçer, 2011).

Mehmet Akif ’in veteriner hekim yönüyle uluslararası alana tanıtılması ölümünün 20.yılına rastlar. PTT Genel Müdürlüğü 1956’da Akif ’in fotoğrafı üzerinde İstiklal Marşından birer mıs-ra bulunan üç seri pul çıkarmıştır. Bu pullar, Alman Hoechst İlaç Firmasının dünyaca ünlü ve üç dilde (İngilizce, Al-manca, Fransızca) çıkarılan yayın or-ganının 1971 yılı sayılarında yer almış ve Mehmet Akif Ersoy’un biyografis-ine de yer verilmiştir. Bu yayında bah-sedilen Pasteur, Koch, E.V. Behring, Erlich, Roux, Marex, Cruz, Calmette, Henle, Ramon gibi dünyaca ünlü âlim-lerin arasında Akif ’in de yer alması gerçekten büyük bir önem taşır. Dene-

İZMİR VETERİNER HEKİMLER ODASI

İZMİR VETERİNER HEKİMLER ODASI E-DERGİ NİSAN 201330

bilir ki Akif memleketine ve mesleğine ölümünden 20 yıl sonra da uluslara-rası anlamda bir şeref kazandırmıştır (Dinçer, 1987; Göze, 2009; Hilmi, 2009; Dinçer, 2011).

Açıkça görülmektedir ki Mehmet Akif ’in görev aldığı cemiyetler ve onların yayın organları tamamen mesleki ve ilmi bir yapıya sahiptir ve zamanının önemli kurumları arasın-dadır. Mehmet Akif ’e bu görevlerin verilişi O’nun mesleki ve ilmi kişiliğine duyulan güvenin göstergesidir.

Diğer yandan, Âkif; ülkenin sorun-larına duyarlı bir tutumun yanı sıra meslektaşları ve dostlarına karşı da sorumlu bir kişilik de ortaya koymuş-tur. Nedeni ne olursa olsun, çalışma arkadaşının arkasında durmuş, bu davranışıyla herkese ve özellikle de arkadaşlarına sadakat ve dostluk der-si vermiştir.

Bu ve diğer sözü edilen tüm çabaları dikkate alındığında, bilimsel bir kişi-lik sergilerken, deontolojik ve etik bir tavra da imza atmıştır denebilir.

Kaynaklar

Bekman, M (1961). Veteriner Mesleğinde Fikir ve Sanat Adamları. Hüsnü Tabiat Matbaası. S. 8-21. İstanbul.

Dinçer, F (1965). Türkiye’de Kurulan Veteriner Derneklerile Bugüne Kadar Olan Gelişmeler. Türk Veteriner Hekimleri Derneği Dergisi. Yeni Desen Matbaası. S. 487-502. Ankara

Dinçer, F (1985). Mehmet Âkif. Yeni Kalem Aylık Kültür Edebiyat ve Sanat Dergisi.S. 7-8.

Dinçer, F (1987). Mehmet Âkif Ersoy’un Veteriner Hekim Olarak Meslekî ve İlmî Kişiliği. Ölümünün 50. Yılında Mehmet Âkif Ersoy’u Anma Kitabı-Ayrı Basım- Ankara Üniversitesi Rektörlüğü Yayınları. Ankara. S. 37-66.

Dinçer, F (2011). 2011 Mehmet Âkif Ersoy Yılı Anısına Veteriner Hekim Gözüyle Veteriner Hek-im Mehmet Âkif Ersoy Dosyası. Türk Veterin-er Hekimleri Birliği Yayını (Hazırlayan: Prof. Dr. Ferruh Dinçer). ISBN 978-605-62046-0-9. Atalay Matbaacılık.

Erk, N ve Dinçer, F. (1970). Türkiye’de Veteriner Hekimlik Öğretimi ve Ankara Üniversitesi Veterin-er Fakültesi Tarihi. A.Ü. Vet. Fak. Yayınları: 259. Ankara Üniversitesi Basımevi. S. 19-29.

Göze, H (2009). Mehmed Âkif Hüzünlü Bir Yolcu-luk. Kubbealtı Neşriyatı no: 150. 2. Baskı. ISBN: 978-975-6444-65-8. Özal Matbaası. 152 s.. İstan-bul.

Hilmi, T (2009). Mehmet Akif Ersoy. Anonim Yayıncılık. 1. Baskı, Kasım 2009. ISBN: 978-605-100-283-5. 170. S. İstanbul.

Tüzdil, AN (1955). Türk Veteriner Hekimliği Tarihi. Türkiye’de Veteriner Fakültesi’nin Tarihi ve Lâbo-ratuvar Hayatının Başlangıcı. Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesi Yayınları: 73. Ders Kitabı: 30. A.Ü. Basımevi. S. 3-17.

Yarar, MT (1960). Veteriner Şairler: Mehmet Âkif-Halkalı Ziraat Mektebi Muallimi. Gürsoy Basımevi. S. 9-15. Ankara.

MEHMET AKİF ERSOY

www. www.izmir-vho.org

İZMİR VETERİNER HEKİMLER ODASI

31

Çiğdem ÇETİNVeteriner Hekim

HABER

04-05.03.2013 tarihinde Best Wes-tern Konak Hotel İzmir’de Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, İzmir İl Mü-dürlüğü ile Avrupa Komisyonu Geniş-leme Müdürlüğü eğitim uzmanları ta-rafından ‘’Gıda Güvenliği’ ’alanındaki AB müktesebatına uyum sağlamak maksadıyla çıkarılan ulusal mevzua-tın uygulanmasına ilişkin bilgilendir-me semineri düzenlenmiştir. Gıda Ta-rım ve Hayvancılık Bakanlığı, İzmir İl Müdürlüğü ve Alman, İngiliz, Belçikalı, Hollandalı ve İspanyol katılımcılar ta-

rafından gıda zehirlenme-leri ve salgınlar hakkında bilgiler aktarılmıştır.

Gıda Tarım ve Hayvancı-lık Bakanlığı İzmir İl Mü-dürü Ahmet Güldal açılış konuşmasında bu orga-nizasyonun Türkiye ve dünyadaki gıda mevzu-atlarının karşılaştırılması açısından önemli olduğu-nu vurgulamıştır.

Seminerin ilk günü; Tür-kiye’deki gıda mevzuatı-nın mevcut durumu, gıda

işletmelerinin güvenli gıda üretmeleri için AB Mevzuatında iç kontrol sistemi uygulama zorunlulukları, gıdalardaki mikrobiyolojik kriterler, hazır yemek sektörü, oteller ve restoranlar için Te-mel HACCP Uygulamaları ve bu iş-lemler için kritik kontrol noktalarının belirlenmesi, hazır yemek sektöründe izlenebilirliğin sağlanması konularına değinilmiştir.

Seminerin ikinci günü ise; hazır ye-

“Gıda Zehirlenmeleri ve Salgınlar” hakkında seminer düzenlendi

İZMİR VETERİNER HEKİMLER ODASI

İZMİR VETERİNER HEKİMLER ODASI E-DERGİ NİSAN 201332

mek sektörü, oteller ve restoranlarda gıda kaynaklı zehirlenme ve salgın vakaları öncesi ve sonrasında alın-ması gereken önlemler, ticari olmayan festival, fuar, kermes gibi etkinliklerde gıda kaynaklı zehirlenme vakaları, Türkiye’de gıda kaynaklı enfeksiyon ve zehirlenmelere ilişkin resmi kontrol prosedürü, gıda kaynaklı zehirlenme salgın vakalarında AB ülkelerindeki düzenlemeler ve gıda kaynaklı zehir-lenme vakalarında tüketici şikayetle-rinin değerlendirilmesi konuları işlen-miştir.

Katılımcılar 5179 sayılı ‘’Gıdaların Üretimi, Tüketimi ve Denetlenmesine Dair Kanun Hükmünde Kararnamenin Değişikliğinin Kabulü Hakkında Ka-nun’’, 5996 Sayılı Veteriner Hizmet-leri Bitki Sağlığı ve Gıda ve Yem Ka-nunu, Gıda Hijyeni Yönetmeliği, Gıda İşletmelerinin Kayıt ve Onay İşlemle-rine Dair Yönetmelik, Gıda ve Yemin Resmi Kontrollerine Dair Yönetmelik, Hayvansal Gıdalar İçin Özel Hijyen Kuralları Yönetmeliği, Gıda İle Temas Eden Madde ve Malzeme Üreten İş-letmelerin Kayıt İşlemleri ile İyi Üretim İyi Üretim Uygulamalarına Dair Yö-netmelik ,Ulusal Gıda Referans Labo-ratuvar Müdürlüğü Kuruluş ve Görev Esaslarına Dair Yönetmelik hakkında bilgilendirmeler yapmıştır.

Gıda kaynaklı enfeksiyonlar ve ze-hirlenmeler açıklanarak, Salmonella, Campylobacter, E.coli O157, Bacil-lus cereus, Staphylococcus aureus, Clostridium botulinum hakkında bilgi-ler verilmiştir.

Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlı-ğı uzmanları kanun ve yönetmelikler

çerçevesinde çiftlikten sofraya izlene-bilirlik, işletme kayıtları vs. tüm temel HACCP ilkelerinin takibi açısından sık denetimlerin yapıldığını, İzmir’de 80 gıda mühendisi, 40 ziraat mühendisi, 20 veteriner hekim ve 2 kimya mühen-disinin olduğu, 3942 üretim yerinin,

HABER

www. www.izmir-vho.org

İZMİR VETERİNER HEKİMLER ODASI

33

11945 satış yerinin ve 9275 toplu tü-ketim yerinin denetlendiği belirtilmiştir.

Katılımcılar tarafından; Gıda zehirlen-melerinin tespitinin 36 saatte tamam-landığı, sonucun olumsuz çıkması durumunda Cumhuriyet Başsavcılığı-na bildirimde bulunulduğu, 5996 sa-yılı yasaya ve Türk Gıda Kodeksine

uygunsuzluktan yasal işlem yapıldığı belirtilmiştir.

2009 yılında Alo 174 ‘’Gıda Şikayet Hattı’’nın kurulduğu ve tüketici şika-yetlerinin titizlikle takip edildiği açık-lanmıştır.

Yabancı katılımcılar gıda işletmelerin-de HACCP in tüm ilkelerinin uygulan-ması, kritik kontrol noktalarının belir-lenmesi, tüm tehlikelerin liste edilmesi ve gerekli tedbirlerin alınması, düzelt-me ve doğrulama sisteminin zorunlu-luğunu belirterek, gıda işletmelerin-deki ilk sorumlunun işletme sahipleri olduğunu, iyi hijyen uygulamalarına uyulması gerektiğini, kişisel hijyen ku-rallarına uyulması gerektiğini, perso-nel eğitimi, hammadde ve tüm ürün gruplarının izlenebilirliğinin sağlan-ması gerekliliğini, su kalitesinin kont-rolü, haşerelerle mücadele edilmesi, tüm işletme kayıtlarının tutulması zo-runluluğunu (sıcaklık, izlenebilirlik vb.)belirtmiştir.

Ayrıca gıda işletmelerinin numune alma zorunluluğu belirtilerek, Salmo-nella, L.monostogenes, E.coli, Stafi-lococ ve Coliform bakteriler hakkında bilgi verilerek, gıda zehirlenmelerinin %10 unun sonuçlandırılabildiği belir-tilmiştir.

Sonuç olarak gıda güvenilirliğinin sağ-lanabilmesi için Gıda Tarım ve Hay-vancılık Bakanlığı, gıda işletmesi ve tüketicinin birlikte hareket ederek ge-rekli tüm koşulların oluşturulmasının önemi vurgulanmıştır.

HABER

İZMİR VETERİNER HEKİMLER ODASI

İZMİR VETERİNER HEKİMLER ODASI E-DERGİ NİSAN 201334

AŞI veKORUYUCU HEKİMLİK

DOSYA

Bu yıl Dünya Veteriner Hekimler Günü teması; Koruyucu hekimlik hizmetlerinin temelinde yer alan “Aşı/ Aşılama” olarak belirlendi. Biz de bu sayımızda 27 Nisan’da kutlayacağımız Dünya Veteriner Hekimler Günü’nün temasına yer vermek istedik.

www. www.izmir-vho.org

İZMİR VETERİNER HEKİMLER ODASI

35

İZMİR VETERİNER HEKİMLER ODASI

İZMİR VETERİNER HEKİMLER ODASI E-DERGİ NİSAN 201336

DOSYA: AŞI ve KORUYUCU HEKİMLİK

Halk sağlığının temelinde de önemli bir yeri olan ko-ruyucu hekimlik hizmetle-ri kapsamında hem insan-larda hem de hayvanlarda aşılama konusunda bilinç düzeyinin artırılması ge-rekmektedir.

Hastalıkların oluşmasına engel ol-mak için aşılama, hem hayvanlarımı-zın korunmasında hem de zoonozlar

dolayısı ile insanların sağlığının ko-runmasında önemlidir. Veteriner halk sağlığına ilişkin çalışmaların destek-lenmesi ve düzenli olarak hayvan sağlığının kontrol altında tutulması gerektiğinin kamuoyu tarafından bilin-mesini sağlamak biz veteriner hekim-lerin öncelikli görevlerindendir.

Dünya Veteriner Hekimler Günü etkin-likleri kapsamında Koruyucu Hekimlik konusuna dair makalelerin yer aldığı bu sayımızın kamuoyu ile paylaşılma-sı ile halkımızın bilgilendirilmesine de katkı koymamız mümkün olacaktır.

Araş. Gör. Dr. Oğuzhan AVCI Selçuk Üniversitesi Veteriner Fakültesi

Doç. Dr. Oya BULUTSelçuk Üniversitesi Veteriner Fakültesi

www. www.izmir-vho.org

İZMİR VETERİNER HEKİMLER ODASI

37

DOSYA: AŞI ve KORUYUCU HEKİMLİK

KORUYUCU VETERİNER HEKİMLİK VE VİRAL AŞILARYeryüzünde insanın ilk zenginliği hay-vanlar olmuştur. Hayvanlar, insanların hayatlarında birer faydalı varlık olarak yer almaya başlayınca insanlar bu hayvanların yaşayışı, sağlığı ve ızdı-rapları ile ilgilenmeye başlamışlardır. Hastalıkların tedavisinde kendileri için ne düşünüyorlarsa hayvanlara da onu uygulamayı uygun bulmuşlardır. Ta-rihin ilk yazılı belgelerinde insan he-kimliği yanında hayvan hekimliğinin de yer aldığı görülmektedir.

Veteriner Hekimler; kedi, köpek, kuş gibi evcilleştirilmiş hayvanlar, keklik, yaban hayvanları, vahşi hayvanlar, koyun, keçi, sığır gibi küçükbaş-bü-yükbaş hayvanlar ve tavuk, hindi, ör-dek gibi kümes hayvanlarının üretimi ve tedavileri, hayvan ırklarının ıslahı ve yetiştirilmesi, verimliliklerinin art-ması, sağlıklarının korunması, has-talıkların tedavisi, salgın hastalıkların önlenmesi, iguana, bukalemun, şem-panze gibi egzotik hayvan yetiştiriciliği ve tedavileri, et, süt, bal gibi hayvan-sal ürünlerin insan sağlığına uygunlu-ğunun denetimi, gıda hijyeni ve kont-rolü, hayvansal ürünlerde kirlenme ve çevre kirliliği konularıyla ilgilenen kişi-lerdir.

Hipokrat’a atfedilen dört sıvı (muhat, kan, sarı safra, kara safra) teorisi-

ne göre sağlam vücutta çeşitli sıvılar denge halindedirler; buna ‘crasis du-rumu’ denir. Herhangi bir sebepten dolayı sıvılardan birinin eksilmesi ya da çok fazla oluşması veya lokal ola-rak anormal bir şekilde yoğunlaşma-sından dolayı bu denge bozulur ve sıvıların hatalı oranda olması durumu yani ‘dyscrasia’ doğarsa hastalık or-taya çıkmaktadır. Organizmada birta-kım değişikliklerin ortaya çıkmasıyla sağlığın bozulması ‘Hastalık’ olarak ifade edilmektedir. ‘Tedavi (sağaltım)’ ise sağlığı bozulmuş olan bireyi sağ-lıklı duruma kavuşturma amacıyla ya-pılan tıbbi işlemler bütünüdür.

Koruyucu hekimlik, bireysel ya da sürü bazında hastalıkların ortaya çık-masını ya da ağırlaşmasını engelle-yici önlemler üzerinde çalışmaktadır. Hastalık oluşmadan önüne set çek-mek olarak da özetlenebilir. Koruyucu hekimlik hizmetleri; bireyi veya işlet-meleri tedavi masraflarından, ölümler-den ve verim düşüklüğünden kısaca-sı zarardan kurtarmaktadır. Bulaşma potansiyeli yüksek olan hastalıkların oluşma ve yayılma mekanizmalarını önceden bilerek daha ortaya çıkmala-rına fırsat vermeden engel olmak ko-ruyucu hekimliğin başlıca amacıdır.

Evlerimizde beslediğimiz evcil dostla-rımızı, yetiştiriciliğini yaptığımız çiftlik hayvanlarımızı; çeşitli bakterilere, pa-razitlere, viral enfeksiyonlara ve has-

İZMİR VETERİNER HEKİMLER ODASI

İZMİR VETERİNER HEKİMLER ODASI E-DERGİ NİSAN 201338

talıklara karşı korumanın en iyi yolu koruyucu hekimlik uygulamalarıdır. Bunlar viral enfeksiyonlara karşı spe-sifik aşı uygulamaları, iç ve dış parazi-ter enfestasyonlara karşı antiparaziter uygulamalar ve bakteriyel hastalıklara karşı yapılan korunma yöntemleridir.

İnsan ve hayvanlarda hastalık yapma yeteneğinde olan virus, bakteri v.s. mikroorganizmaların hastalık yapma karakterlerinden arındırılarak ya da bazı mikroorganizmaların salgıladığı zehirlerin etkisinin ortadan kaldırıla-rak sağlam bireylere hastalıklara karşı bağışıklık sağlama amacı ile hayvan vücuduna verilmesi için geliştirilen bi-yolojik maddelere ‘aşı’ denilmektedir.

Bir ülkede koruyucu hekimlik ve teda-vi hizmetlerinin geliştirilmesi ülkedeki laboratuvar hizmetlerinin gelişmesi ile orantılıdır. Laboratuvar hizmetleri ko-ruyucu ve tedavi edici hizmetlerle çok yakından ilişkilidir. Veteriner Hekimle-rin bu uygulamaları başarı ile yapma-ları için öncelikle siz değerli hayvan sahiplerini bu konular hakkında bilgi-lendirmek, düzenli olarak aşı takiple-rinin yapılması, bu uygulamaların net ve anlaşılır şekilde anlatılması gerek-mektedir. Koruyucu hekimliği düzenli olarak uygulamak evcil dostlarımızın, çiftlik hayvanlarımızın daha kaliteli bir hayat sürmelerine yardımcı olacaktır.

Bireysel bazda koruyucu hekimlik hizmetleri kapsamında; duyarlı hay-

vanların aşılanmaları, hayvanların bakım besleme şartlarının uygunlu-ğu, hasta olmasalar dahi sürüde bu-lunan hayvanların, erken teşhis ama-cıyla periyodik muayeneleri, işletme sahiplerinin enfeksiyonlar hakkında bilgilendirilmeleri gibi başlıklar altında toplanabilir.

İşletme bazında değerlendirildiğinde koruyucu hekimlik kapsamında;

1- Viral ve bakteriyel enfeksiyonlara karşı zamanında aşılama yapılmalıdır (brusella, şap, mavidil, agalaksi, kü-çükbaş vebası, çiçek, ektima, entere-toksemi).

2- Sinekler tarafından bulaştırılan ve ciddi ekonomik kayıplara neden olan viral hastalıkların önlenmesi için ge-rek hayvanların gerekse ağıl ve güb-reliklerin Culicoides türü sineklere etkili ilaçlarla düzenli aralıklarla ilaç-lanmalıdır.

3- İç ve dış parazit mücadelesi ya-pılması gerekmektedir. Canlı ağırlık kaybı, yemden yararlanmada azalma, hayvanlar üzerinde stres faktörü oluş-turması ve kısaca her türlü hayvansal üretimin düşmesine neden olan ve çoğu zaman göz ardı ettiğimiz veya farkına bile varamadığımız her türlü paraziter enfestasyonlardan sürümü-zü korumalıyız. Bunun için ilaçlamayı zamanında yapmalıyız.

4- Maksimum verim almak ve hayvan-

DOSYA: AŞI ve KORUYUCU HEKİMLİK

www. www.izmir-vho.org

İZMİR VETERİNER HEKİMLER ODASI

39

larımızın direncini yerinde tutmak için doğru bir rasyon programı kullanmalı-yız. Her şeyin başlangıcı kabul edebi-leceğimiz doğru bir beslenme progra-mıyla hayvanlarımızın her dönemde (özellikle geç gebelik, erken laktasyon ve çiftleşme) vitaminler ve mineraller dahil olmak her türlü ihtiyacını karşıla-yabilmeliyiz.

5- Stres faktörlerini ortadan kaldırabil-mek için doğru bir barınak ve konforlu bir ortam sağlamalıyız.

6- Kritik dönemlerde çiftlik ve ekip-manlarını çiftlik dezenfeksiyon ürünleriyle dezenfekte etmeliyiz.

Aşılama, genellikle insan ve hayvan-ları tehlikeli enfeksiyonlardan spesifik bağışıklık sağlayarak korumak, has-talık ajanlarını kontrol altına almak, saçılmasını ve yayılmasını önlemek, bulaşma ve ölüm oranını minimal dü-zeye indirmek, sağaltım ve hastane masraflarını azaltmak ve sağlıklı bi-reyler elde etmek için başvurulan çok önemli, pratik ve koruyucu bir uygu-lamadır. Çünkü aşılama ile korumak enfekte bireyleri sağaltmaktan daha kolay, ucuz ve etkilidir.

Unutmamalıdır ki bir enfeksiyo-nu tedavi etmek, çıkmasını engelle-mekten her zaman daha pahalıya mal olacaktır. Tedavi; korumanın başarı-

sızlığını düzeltme çabasıdır.

VİRAL AŞILARMikropların vücuda girip çoğalmaları-na ‘enfeksiyon’, vücuda yabancı olup da vücutta karşı reaksiyon uyandıran maddelere de ‘antijen’ denir. Vücutta yabancı maddeye karşı çıkan savun-ma maddelerine ise ‘antikor’ adı veril-ir. Başta çeperleri olmak üzere mikro-pların maddeleri vücut için iyi birer antijendirler. Birçok hastalıkta hast-alığı geçirdikten sonra kişide o hast-alıklara karşı bir dayanıklılık durumu yani ‘bağışıklık’ ortaya çıkar. Canlı ilk antijenle karşılaşınca ve/veya ver-ilince, birkaç gün veya hafta süren gizli dönem geçer ve kanda antikor bulunmaz (latent dönem). Takip eden sürede, kanda antikor düzeyi yavaş yavaş artarak belli bir seviyeye ul-aşır. Bu düzeyde kısa bir süre kalan antikor seviyesi kısa süre içerisinde düşer. Bu antijene karşı oluşan yanı-ta ‘ilk yanıt’ denir. Bu süreçten son-ra homolog (aynı) antijen ikinci defa verilirse, antikor düzeyi kısa zaman-da ve daha yüksek seviyeye erişir, bu düzeyde uzun süre kalır. Buna da antijene gösterilen ‘ikinci yanıt’ denir. Birinci yanıtta sentezlenen antikor-lar genellikle IgM’ler, ikinci yanıtta ise çoğunlukla IgG’lerdir.

Canlılar özellikle doğduktan sonra çeşitli mikroorganizmalar, bunların

DOSYA: AŞI ve KORUYUCU HEKİMLİK

İZMİR VETERİNER HEKİMLER ODASI

İZMİR VETERİNER HEKİMLER ODASI E-DERGİ NİSAN 201340

toksinleri veya diğer substanslarla karşı karşıya gelirler. Bunlardan ba-zıları hiç, kimi çok az uyarıma/yanı-ta neden olmasına karşın, bir kısmı da yüksek düzeyde ve etkin bir yanıt oluşmasını sağlarlar. Spesifik özelliği olan kazanılmış bağışıklık 2 ana başlık altında toplanabilir.

Aktif bağışıklık: Antijen verilir. Vücut kendi gayretiyle antijene karşı savun-ma maddelerini, yani antikorlarını hazırlar.

Pasif bağışıklık: Başka organ-izmada o mikroba karşı meydana gelmiş antikorlar (gamma globulinli serum) verilir. Tesiri çok çabuk başlar ama bir kaç hafta gibi çok kısa bir zam-an devam eder. Aktif bağışıklıkta ise (aşılama ile) bağışıklık süresi yıllarla ölçülür.

Aşılama genellikle insan ve hayvan-ları tehlikeli enfeksiyonlardan spesifik bağışıklık sağlayarak korumak, hast-alık ajanlarını kontrol altına almak, saçılmasını ve yayılmasını önlemek, morbidite ve mortaliteyi minimal düz-eye indirmek, sağaltım ve hastane masraflarını azaltmak ve sağlıklı bi-reyler elde etmek için başvurulan çok önemli pratik ve koruyucu bir uygu-lamadır. Çünkü aşılama ile korumak enfekte bireyleri sağaltmaktan daha kolay, ucuz ve etkilidir.

Viral hastalıkların eradikasyon metotlarından biri olarak kabul edilen

aşılama çok güç olduğu gibi koruma ve kontrole yönelik olarak çok çaba sarf edilmesini de gerektirir. Yine dünyanın bazı bölgelerinde şap, kuduz ve çiçek gibi bazı viral enfeksiyonlar aşılama ile eradike edilmiş durumdadır. Ancak hudutları iyi kontrol edilememesi, in-san ve hayvan hareketlerinin disipline edilememesi ve koruma-kontrol ön-lemlerinin tam olarak alınamaması gelişmekte olan ülkeler için enfek-siyonların kontrol altına alınmasını güçleştirmektedir.

Aşılar aktif (canlı, attenue) ve inaktif (cansız, ölü) mikroorganizma aşıları olmak üzere iki temel grupta incelenir. Canlı aşılar hastalık etkeni olan ‘vahşi’ mikroorganizmanın lab-oratuvar da değişikliğe uğratılması yoluyla oluşturulur. Aşı doğal hast-alığa ne kadar benzerse o aşıya karşı bağışıklık yanıtı o kadar iyi olur. Zayı-flatılmış virus çoğalma ve bağışıklık oluşturma yeteneğine sahiptir an-cak genellikle hastalığa yol açmaz. Cansız aşılar virusun tamamından veya parçalarından (fraksiyonel aşılar) oluşmaktadır.

Canlı aşılar hastalık etkeni olan virusun laboratuvarda tekrarla-nan kültürleri sonucunda virulansının hastalık yapıcı etkisinin zayıflatıl-ması sonucu elde edilir. Canlı virus aşısının bağışıklık yanıtı oluşturabil-mesi için mikroorganizmanın vücut-ta çoğalması gerekir. Aşıyla çok az

DOSYA: AŞI ve KORUYUCU HEKİMLİK

www. www.izmir-vho.org

İZMİR VETERİNER HEKİMLER ODASI

41

sayıda vücuda verilen virus yeterince sayıya ulaştığında bağışıklık yanıtını uyandırır. Canlı aşılar, tek dozda (oral yolla uygulananlar hariç) etkilidirler. Buna karşılık bu aşılar aşı virusunun kontrolsüz çoğalması sonucu ağır veya ölümcül komplikasyonlara ned-en olabilirler. Bu komplikasyonlar sa-dece bağışıklık yetmezliği olan hasta-larda görülür.

Cansız aşılar; uygun ortamlar-da üretilen virusun daha sonra çeşit-li fiziksel yöntemlere (ısı, UV ışınları vs) veya kimyasal maddelere (formol, fenol, betapropiolakton, binarietilen imin vs) maruz bırakılarak inaktive edilmesi sonucu elde edilirler. Fraksi-yonel aşıları elde etmek için, aşı içinde bulunması istenilen parça saflaştırma işlemine tabi tutulur. Cansız aşılarda aşı mikroorganizması çoğalamaz. Bu aşılar bağışıklık yetmezliği olan kişil-erde bile enfeksiyona bağlı hastalık oluşturamaz. Canlı aşılardan farklı olarak cansız aşılar genellikle dolaşım-daki antikorlardan etkilenmezler; kan dolaşımında antikor varken bile uy-gulanabilirler. Buna karşılık cansız aşıların etkili olabilmesi için birden fazla dozda uygulanması gerekir. İlk doz genellikle koruyucu bağışıklık sağlamaz, bağışıklık sistemini hazır-lar. Koruyucu bağışıklık aşının ikinci veya üçüncü dozundan sonra gelişir. Canlı aşılarda bağışıklık yanıtının doğal enfeksiyona çok benzemesine

karşılık cansız aşılarda benzemez. Cansız aşılara karşı gelişen koruyucu bağışıklık yanıtı zamanla azalır. Bu nedenle bazı cansız aşıların rapel (tekrar) dozlarının uygulanması gere-kir.

Cansız aşıların vücutta immun sistemi uyarma etkinliği, canlı aşılara göre daha az olduğu için bu deza-vantajı gidermek adına uygun adju-vantlara (nonspesifik immunstimulatif maddeler) adsorbe edilerek kullanılır. Adjuvantlar, antijenik olmamalarına karşın, mikroorganizmaların antijen-itelerini artırmada ve canlıların immun sistemini uyarmada önemli destekley-ici etkileri vardır. Bu amaçla en fazla, aluminyum hidroksit, saponin, yağlı adjuvantlar vs. kullanılmaktadır.

Aşılarda aranacak başlıca hususlar

1) Aşılar etkili olmalı, uzun süre bağışıklık vermeli

2) Uzun süre dayanmalı, muhafaza edilebilmeli

3) Tek bir dozun oluşturduğu bağışıklık yeterli olmalı

4) Yan ve toksik etkileri olmamalı

5) Ucuz olmalı, kolay bulunmalı

6) Güvenilir olmalı

7) Enfeksiyon oluşturmamalı

DOSYA: AŞI ve KORUYUCU HEKİMLİK

İZMİR VETERİNER HEKİMLER ODASI

İZMİR VETERİNER HEKİMLER ODASI E-DERGİ NİSAN 201342

Aşıların Yan EtkileriAşıların yan etkileri bölgesel, siste-mik veya allerjik olmak üzere üç ana gruba ayrılır. Bölgesel reaksiyonlar en sık rastlanan fakat en hafif olanlarıdır. Allerjik reaksiyonlar ise en az görülen ancak en şiddetli olan reaksiyonlardır.

Günümüzde canlı ve cansız mikroor-ganizma aşılarının yanı sıra teknolo-jinin ilerlemesine paralel olarak farklı aşı hazırlama teknikleri geliştirilmiştir. Toksoid aşılar, subünit aşılar, mark-er aşılar, klon aşıları, sentetik peptid aşılar, antiidiyotip aşılar bunlardan bazılarıdır.

Virus suşlarının yapısal kompo-nentlerini kodlayan genlerin metab-olik yollarla kısmen ya da tamamen çıkarılması (deletion mutant) sonucu hazırlanan ‘marker aşılar’ son yıllar-da oldukça popülerdir. Çıkarılan bu genler, virus replikasyonu için gerekli olmayan genlerdir. Virusların gene-tik materyali bilindiği gibi virusların değişik özellikleri ile ilgili bilgi içerir. Saha virusuyla enfeksiyondan son-ra sığırların kan serumunda serolojik testlerle tespit edilebilen glikoprotein-lere karşı antikorlar şekillenir. Deletion mutantında gE geninin çıkarılması söz konusudur. Bu durumda aşılama son-rasında gE dışında tüm glikoprotein-lere karşı antikor tespit edilebilmekte-dir. Marker aşı olarak en çok kullanılan tip gE negatif (-) marker aşılardır. Bu

tip aşıların en önemli avantajı, canlı ve cansız aşıların üretilmesine ola-nak sağlamasıdır. Ayrıca gE’ye karşı antikorlar, aşılanmamış hayvanlarda saha virusuyla enfeksiyondan son-ra 3 yıl kadar tespit edilebilmektedir. Yapılan birçok denemeler sonrasında gE (-) marker aşıların üretilen diğer aşılara göre daha avantajlı olduğu bildirilmiştir.

Sizlere ve değerli dostlarımıza sağlıklı günler dileriz.

Kaynaklar:

Arda M., Sareyyüpoğlu B., (2004). Aşılar, hazır-lama teknikleri, avantaj ve dezavantajları. İnka-sa Matbaacılık, Ankara.

Burgu İ., Dağalp SB., (1996). IBR-IPV virus en-feksiyonunun kontrol ve eradikasyonu. Ankara Üniv. Vet. Fak. Derg. 46, 263-267.

Diamond J., (2002). Tüfek, mikrop ve çelik. İn-san topluluklarının yazgıları. TUBİTAK popüler bilim kitapları, 174, 2.baskı, Semih ofset, Anka-ra.

Erk N., (1966). Veteriner Tarihi. Ankara Üniver-sitesi Veteriner Fakültesi Yayınları:195, Ankara Üniversitesi Basımevi, Ankara.

DOSYA: AŞI ve KORUYUCU HEKİMLİK

www. www.izmir-vho.org

İZMİR VETERİNER HEKİMLER ODASI

43

BRUCELLA KONJUKTİVAL AŞILARI VE KULLANIMINDA DİKKAT EDİLECEK KONULAR

İZMİR VETERİNER HEKİMLER ODASI

İZMİR VETERİNER HEKİMLER ODASI E-DERGİ NİSAN 201344

Dr. Mestan ÖzyerUzman Veteriner HekimTeknik Müdür / Atafen

DOSYA: BRUCELLA

Brusellosis neden önemlidir?

Brucellozis hastalığı tüm Dünya-da insan ve hayvan sağlığı yanı sıra ekonomik açıdan da önemli bir hast-alıktır. Abortlar nedeniyle yavru kaybı-na, süt veriminde azalmaya, damızlık değerinin düşmesine, infertiliteye seb-ep olarak büyük ekonomik kayıplara neden olur. Hastalığın kontrol ve mü-cadelesi güçtür, eradikasyonu uzun süre alır, yorucu ve masraflı bir süreç gerektir. En önemlisi insanlara da bulaşan, ciddi rahatsızlıklara neden olan, halk sağlığı için önemli zoo-noz bir hastalıktır. Brucellozis İhbarı mecburi bir hastalıktır ve son düzen-lemeler ile sığırlar yanı sıra, koyun ve keçiler de tazminatlı hastalıklar listes-ine alınmıştır.

Brucellozis dünyada geniş bir yayılım gösteren bir hastalıktır. Ancak bazı ülkeler uyguladıkları eradikasyon projeleri ile Brucellozis hastalığını eradike etmişlerdir. Eradikasyon pro-jelerinin dizaynında ülkede hastalığın prevalansı ve ülkenin ekonomik du-rumu belirleyici olmaktadır. Bir diğer önemli faktör ise ülkede Veteriner

teşkilatı ve Veteriner hizmetlerinin yapısıdır. Hastalığı eradike etmeyi başaran ülkeler Veteriner teşkilatları güçlü ve etkin olan ülkelerdir. Hast-alığın eradikasyonu için temel alınan yöntemler hastalığın yaygınlığına ve ülkenin şartlarına göre değişmekte-dir. Ancak genel bir yaklaşım olarak hastalığın prevalansı %1’in altında ise test ve kesim yöntemi uygulan-maktadır. Brucellozis yaygınlığının yüksek olduğu bizim gibi ülkelerde ise yaygın kitle aşılamasına dayalı bir yöntem uygulanmaktadır. Daha sonra prevalans %1’in altına düşünce test ve kesim yöntemleri ile mücadeleye devam edilmektedir.

Türkiye’de Brucellozis

Türkiye’de Brucellozis konusunda-ki çalışmalar çok eski tarihlere day-anmaktadır. Hastalıkla mücadele için aşı üretim faaliyetleri ise 1969 yılında başlamıştır. 1984 yılında başlatılan “Ulusal Brusella Kontrol ve Eradikasyon Projesi” 26 yıl devam et-miştir. Önceleri sadece 4-8 aylık genç sığır, koyun ve keçilerin aşılanması

www. www.izmir-vho.org

İZMİR VETERİNER HEKİMLER ODASI

45

DOSYA: BRUCELLA

ile mücadele edilmiş, sonraki yıllar-da ise ergin aşıları ile aşılama kap-samı genişletilmiştir. Ancak projenin ileriki aşamalarında yapılan prevalans araştırma sonuçlarına göre hastalığın yaygınlığının azalmadığı görülmüştür. Tarama sonuçlarına göre sadece sığırlarda sürü bazında gerileme tespit edilmiştir, birey bazında ise prevalans artmıştır. Bu gerilemenin daha çok ülkede sığır sürü yapısının değişmesi ile ilgili olduğu söylenebilir. Koyun ve keçilerde ise Brucellozis sürü ve bi-rey bazında artmaya devam etmiştir. 1998 ve 2011 yıllarında yapılan re-smi taramalara göre Brucellozis Pre-valansının oranları aşağıdaki tabloda gösterilmiştir.

Tablodaki oranlar incelendiğinde Brucellozisin ülkede sürü bazında yaygınlığının fazla olduğu, ancak bi-rey bazında oranların sınırlı olduğu görülmektedir. Ancak 30 yıla yakın sürede uygulanan projenin başarılı olamadığı açık olarak görülmekte-dir. Bunun nedenleri tartışılabilir. İlk bakışta ülkede Veteriner hizmetlerinin layıkıyla yürütülememesi, buna bağlı

olarak hayvan hareketlerinin, hastalık ihbarı, yaptırımlar ve tazminat sistem-inin gereğince uygulanamaması, aşı ve aşılama çalışmalarındaki sorunlar ilk akla gelenlerdir.

Brucella Kontrol ve Eradikasyon Projesi

2011 yılında yapılan Brucella serosur-vey tarama sonuçları incelendiğinde uygulanan aşılama yöntemiyle başarı sağlanamadığı anlaşılmıştır. Türki-ye’de hastalığın yaygınlık derecesine göre en uygun olan aşılama yöntem-inin yaygın olarak uygulanacak kitle-sel aşılama olduğuna karar verilmiştir. Kitle aşılamalarında ülkede bulunan hedef hayvan populasyonunun tama-

mına yakınının aşılanarak enfeksiyon yaygınlığının azaltılması amaçlanmak-tadır. Böyle bir aşılama kampanyası için deri altı yolla uygulanan enjektabl Brucella aşılarının uygun olmaması nedeniyle konjuktival aşıların kullanıl-masına karar verilmiştir. Bu amaçla 2012 yılı başından başlamak üzere sığırlarda 10 yıl, koyun ve keçilerde 6

Yıllar Sığır Prevalansı Koyun PrevalansıFert Sürü Fert Sürü

1998 %1.43 %11.4 %1.97 %152011 %2.7 %7.8 %3.4 %22.5

%30 (Her köy bir sürü kabul edilirse)

(Kaynak: Brusellanın Konjuktival Aşı İle Kontrol ve Eradikasyonu Projesi, 2012/03)

İZMİR VETERİNER HEKİMLER ODASI

İZMİR VETERİNER HEKİMLER ODASI E-DERGİ NİSAN 201346

DOSYA: BRUCELLA

yıl sürecek olan “Brusellanın Konjuk-tival Aşı İle Kontrol ve Eradikasyonu Projesi” yürürlüğe girmiştir. Bu tariht-en itibaren sığır, koyun ve keçilerde yaklaşık 40 yıldır uygulanan derialtı Brucella aşı uygulamalarına son ver-ilmiş ve konjuktival aşılar kullanılma-ya başlanılmıştır. Bu sürelerin sonun-da serosurvey yoluyla tekrar tarama yapılarak sağlanan başarı ölçülecek ve proje hakkında devam yada yön-tem değişikliğine karar verilecektir. Bu projenin ilk aşamasında, aşılama yoluyla hastalık prevalansının %1 or-anının altına çekilerek test ve kesim yöntemine geçilmesi amaçlanmak-tadır. Sığırlar yanısıra koyun ve keçil-erde de kayıt sisteminin oluşturul-muş olması aşılamaların izlenmesi açısından avantaj sağlayacaktır.

Bakanlık Eradikasyon projesi kap-samında, ihtiyaç duyulan aşıları Pendik VKE ile özel üretim laboratu-varından ihale yoluyla temin etmekte-dir.

Brucella Eradikasyon Projesi nasıl uygulanacakProje gereğince sığırlarda B.abortus S-19 konjuktival aşısı, koyunlarda ise B.melitensis Rev konjuktival aşısı kitlesel aşı uygulama stratejisine uy-gun olarak kullanılacaktır. Bu amaçla 2012 yılında 3 aydan büyük tüm dişi sığırlar aşılanacaktır. 2013 yılında ise,

2012 yılında aşılanamayan ergin dişi sığırların ilk aşılaması, 1. aşılaması yapılan hayvanların ikinci aşılaması ve 3-6 aylık yaştaki dişi sığırların 1. aşılaması yapılacaktır. 2014 yılı ve sonraki yıllarda, daha önce ilk aşıları yapılan hayvanların ikinci aşısı ve 3-6 aylık yaştaki buzağıların 1. aşısı yapılacak ve bu şekilde 10 yıllık bir aşılama programı uygulanacaktır. Ye-terli bağışıklığın oluşması için sığır-ların bir yıl arayla 2 kez aşılanması planlanmıştır.

Proje kapsamında koyun ve keçiler B.melitensis Rev.l konjuktival aşısı ile 2012 yılında 3 aydan büyük tüm dişi koyun ve keçiler ile damızlık erkek koyun ve keçiler aşılanacaktır. 2013 yılında ise sadece 3-6 aylık yaşlarda-ki dişi kuzu ve oğlaklar ile bir önceki seneden aşılanmamış olarak kalan ergin dişi hayvanlar ile damızlık erkek hayvanlar aşılanacaktır. Bu şekilde 6 yıllık bir aşılama programı uygula-nacaktır. Koyun ve keçilerde yeterli bağışıklığın oluşması için her hay-vanın bir kez aşılanması yeterli kabul edilmiştir.

Enjektabl olarak deri altı yolla uygula-nan Brucella aşılarının bir çok deza-vantajları vardır;

Deri altı yolla uygulanan aşılar sa-dece belli yaş (kuzu ve oğlaklarda 3-6

www. www.izmir-vho.org

İZMİR VETERİNER HEKİMLER ODASI

47

DOSYA: BRUCELLA

ay, buzağılarda 4-8 ay) grubundaki genç hayvanlara uygulanırlar. Ergin-ler için (gebeler hariç) azaltılmış doz-da ayrı bir aşı olan Ergin aşılarının uy-gulanması gereklidir. Bu açıdan kitle aşılamaları için uygun değildir.

Enjektabl aşılar uzun süreli serolojik yanıt oluşumuna neden olur ve bu du-rum aşılı ve enfekte hayvanların ay-rımında problemlere neden olur.

Gebelik periyodunda uygulandığında gebe koyun ve keçilerde yavru atma riski çok yüksektir. Bu nedenle gebel-erde kullanılması kontrendikedir.

Saçılım yaygındır ve saçılan bakteri sayısı yüksektir.

Uygulama zorluğu vardır ve uygu-lamalarda risk fazladır.

Konjuktival aşıların avantajları; Koyunlarda 3 aydan büyük her yaş ve cinsteki hayvanlara uygulanabildiği için kitle aşılamalarına uygundur. Sığırlarda 3 aydan büyük her yaştaki dişi sığırlara aşı uygulanabilmektedir.

Kısa süreli ve düşük seviyede se-rolojik yanıt oluşumuna neden olur. Böylece aşılı ve enfekte hayvanların ayrımını kolaylaştırır.

Gebelik periyodunda uygulandığında gebe koyun ve keçilerde derialtı yol-

la uygulamalara kıyasla yavru atma riski daha düşüktür. Bu nedenle riskin düşük olduğu gebeliğin son aylarında kullanılabilmektedir.

Uygulaması kolaydır ve güvenlidir.

KONJUKTİVAL AŞILARIN ÖZELLİKLERİ: Brucella konjuktival aşıları, deri altı yolla uygulanan enjektabl Brucella aşılarında kullanılan aynı suşlar kul-lanılarak hazırlanmaktadır. Liyofilize Konjuktival aşılar renkli bir sulandırıcı ile çözdürülerek hayvanların gözlerine damlatma yoluyla uygulanmaktadır. Rev.1 Konjuktival aşısı, koyun ve keçilerde Brucella melitensis etken-inin neden olduğu Brucellosis hast-alığına karşı aktif bağışıklık sağlam-ak amacıyla kullanılmaktadır. Canlı, attenue ve liyofilize bir aşıdır. Rev.1 aşısı 3 aylıktan büyük her yaştaki sağlıklı erkek/dişi koyun ve keçilere

İZMİR VETERİNER HEKİMLER ODASI

İZMİR VETERİNER HEKİMLER ODASI E-DERGİ NİSAN 201348

uygulanabilmektedir.

Her bir doz aşı 0.5-2 x109 (0.5-2 mi-lyar) miktarında Brucella melitensis Rev.1 suşu içerir. Enjektabl aşılar-da bir dozdaki bakteri sayısı 1-3 mi-lyar idi. S19 aşılarında ise bir dozda 5-10 milyar bakteri (Enjektabl aşılar-da 40-120 milyar/doz) bulunmaktadır. Konjuktival aşılarda göze damlatma

yöntemiyle uygulanan aşı ile ver-ilen bakteriler, baş ve boyunda bulu-nan lenf organ ve dokularına gelerek lokalize olurlar. Bu nedenle tüm vucu-da generalizasyonları sınırlı kalır ve daha düşük seviyeli bir enfeksiyon, daha az saçılım gösterirler. Aynı za-manda konjuktival aşılamalarda daha kısa süreli ve daha düşük seviyede bir antikor yanıtı meydana gelmektedir.

Brucella aşılarındaki Liyofilize pellet belli oranda (1/10.000) Patent Blue V içeren enjeksiyonluk suda çözdürülür. Zararsız bir boya olan patent blue

göze damlatılan aşının fark edilmesi amacıyla sulandırma sıvısına eklen-miştir.

Uygulama için hayvanın başı hareket etmeyecek şekilde tutulur ve göz kapağı hafifçe kaldırılarak oluşan kon-juktival boşluğa bir damla aşı dam-latılır. Damlanın tam olarak konjuk-tival boşluğa uygulandığından emin olunmalıdır. Şüpheli durumlarda diğer göze tekrar aşı uygulanır. Uygulama aşamasında damlanın uygulayıcı ve hayvanı tutan kişiye bulaşmaması için gereken tedbirler alınmalıdır. Bir doz (bir damla) aşıdaki bakteri sayısının insanlarda enfeksiyon oluşturmak için yeterli olduğu unutulmamalıdır. Bu nedenle aşılama esnasında gerekli tedbirler titiz bir şekilde uygulanma-lıdır.

Aşılamadan sonra göze damlatılan aşıda bulunan bakteriler belli bir süre (1-2 hafta) canlılığını koruyabilmekte-dir. Ayrıca doğum yapan hayvanlarda genital yolla, laktasyondaki hayvan-larda süt yoluyla aşı suşunun saçılım gösterebileceği tüm referans kay-naklarda belirtilmektedir. Konjuktival aşılarda enfeksiyon ve saçılım riski daha düşük olmasına rağmen Tür-kiye’de tüm Brucella aşılarının yasal arınma süresi 3 ay olarak kabul edilm-iştir. Aşılanan hayvanlar 3 ay sürey-le kesime sevk edilmemeli, sütleri ise gerekli işlemlerden sonra (pastöri-

DOSYA: BRUCELLA

www. www.izmir-vho.org

İZMİR VETERİNER HEKİMLER ODASI

49

zasyon, UHT, kaynatma gibi) işlem-lerden sonra tüketilmelidir.

Aşı uygulayan kişilerin ko-runması gerekirBrucella aşılamalarında uygulayıcının korunmasına yönelik uyarılar ve alın-ması gereken tedbirler aşağıdaki gibi sıralanabilir.

Brucella aşı suşları, insanlar için pa-tojendir. Aşı suşu düşük virulense sa-hip olmasına rağmen, özellikle mu-koz membranlar, hasarlı deri yoluyla insanları enfekte edebilir. Bu neden-le uygulama sırasında asepsi ve an-tisepsi kurallarına uyulmalı, eldiven, maske ve gözlük gibi koruyucu ekip-manlar kullanılmalıdır. Aşı sulandır-ma ve uygulaması işlemlerinde aşının göz ve deriye temasından özellikle kaçınılmalıdır. Uygulama sonrasında eller, su ve sabunla yıkanmalıdır.

Aşı ile kazara temas halinde temas

edilen bölge su ve sabun veya uygun bir dezenfektanla iyice yıkanmalıdır. Dezenfektan olarak Fenolik, İodofor, Aldehit formulasyonlu dezenfektanlar veya alkol kullanılabilir. Ciddi bulaşma tehlikesinde gecikmeden tıbbi yardım alınmalıdır.

Aşılama sonrası aşı şişeleri, enjektörl-er ve aşılama ekipmanı çevreye atıl-mamalı, 30 dakika kaynatılarak veya uygun ile dezenfektanla muamele edilerek imha edilmelidir. Son kullan-ma tarihi geçen veya imhası gereken aşılar için de aynı yöntemle veya 121 °C’de 20 dakika süreyle otoklav işlem-iyle imha işlemi uygulanmalıdır.

Hayvan sahibi olası saçılımlar konu-sunda uyarılmalıdır.

Aşılanan hayvanlar:Aşılamadan sonra hayvanlarda aşırı reaksiyonlar görülmemektedir. Bazen görülen geçici beden ısısı yükselm-esi ve normal aşı reaksiyonu olarak değerlendirilmelidir. Ayrıca uygula-nan aşı, erken dönemde infeksiyon ile karışabilen serolojik yanıta neden olabilir. Ancak belli bir süre sonra (4-5 ay) antikor seviyeleri sıfır noktasına düşmektedir. Bu nedenle aşılamadan belli bir süre sonra yapılacak testler-le hasta ve enfekte hayvanları ayırt etmek mümkün olacaktır. Aşılamanı yoğun olarak uygulandığı bu dönem-

DOSYA: BRUCELLA

İZMİR VETERİNER HEKİMLER ODASI

İZMİR VETERİNER HEKİMLER ODASI E-DERGİ NİSAN 201350

de serolojik test sonuçlarının hastalık teşhisi açısından önemi olmayacağı için resmi laboratuvarlarda Brucella serolojik testlerinin uygulanması yas-aklanmıştır. Konjuktival aşılamalarda kalıcı antikor yanıtı oluşmadığı için, projenin daha sonraki aşamalarında serolojik testler hastalık teşhisi için kullanılabilecektir. Bu aşamaya ge-lindiğinde test ve kesim yöntemiyle eradikasyonun ileri aşamasının uygu-lanmasına geçilecektir.

Brucellozis hastalığına karşı bağışık koruma esas olarak hücresel bağışıklık özelliğindedir. Brucella aşılamaların-da antikor yanıtı bağışıklığın kriteri değildir, ancak immun sistemin uyarıl-ma derecesinin bir göstergesi olarak değerlendirilebilir. Hastalığın etkeni hücre içine yerleşen bir bakteri olduğu için kandaki antikorların etkisi sınırlı kalmaktadır.

Konjuktival aşıların gebelerde kullanımıRev.1 aşısı 3 aylıktan küçük hayvan-lara, ayrıca zayıf ve hasta hayvan-lara uygulanmamalıdır. Tüm Brucella aşıları genel kural olarak abortlara neden olabilecekleri için gebelerde kullanılmamalıdır. Ancak konjuktival aşılar ile yapılan kitle aşılamalarında, daha fazla hayvanın aşılanması için abort riskinin düşük olduğu gebeliğin

son ayındaki hayvanlar aşılanması tercih edilebilmektedir. Gebeliğin erk-en döneminde yapılan aşılamalarda aşı suşu, yavru ve yavru zarlarına zarar vererek abortlara neden olabilir. Gebeliğin ileri döneminde ise (koyun-larda son ay) yavru ve yavru zarları gelişimini büyük oranda tamamladığı için abort riski düşüktür. Ancak koç ve teke katımının kontrol edilmediği sürülerde, yani koç ve tekelerin de-vamlı sürüde bulunduğu durumlarda, koyun ve keçilerde gebeliğin son ayını tespit etmenin güçlüğü nedeniyle bu kurala uymak pratikte mümkün ola-mamaktadır. Nitekim Türkiye’de uy-gulanan eradikasyon projesinin ilk yıl aşılamalarında gebeliğin erken döne-minde aşılanan sürülerde düşük oran-larda da olsa abort vakaları görülebil-mektedir.

2013 yılı Mart ayında yayınlanan Hayvan Hastalıklarında Tazminat Yö-netmeliğine göre (06.03.2013, Sayı : 28579) resmî veteriner hekim veya sorumluluğundaki yardımcı sağlık personeli ile yetkilendirilmiş veteriner hekim tarafından yapılan aşı ve serum uygulaması nedeniyle öldüğü veya ölüm öncesi kesime tabi tutulduğu resmî veteriner hekim raporu ile tespit edilen hayvanların bedellerinin tama-mının ödenmesi kararlaştırılmıştır. Böylece eradikasyon projesi nedeni-yle yapılan aşılamadan zarar gören hayvan sahiplerinin mağduriyetinin

DOSYA: BRUCELLA

www. www.izmir-vho.org

İZMİR VETERİNER HEKİMLER ODASI

51

giderilmesi sağlanmıştır.

Konjuktival aşıların hasta sürülerde kullanımıBrucellozis görülen sürülerde aşı kul-lanımı çok sorulan sorulardan birisidir. Bir sürüde abort görülmesi Brucello-zis’ten şüphelendirir ancak Laboratu-var teşhisi olmadan kesin tanı konu-lamaz. Hayvan Hastalıkları ile Mücadele ve Hayvan Hareketleri Kon-trolü (2013/04) Genelgesine göre “.. Bakteriyolojik olarak hastalığın tespit edildiği yerlerde henüz konjuktival aşı uygulanmamışsa mihrak aşılaması yapılacak, mihrak aşılamalarında özellikle aynı merayı kullanan birkaç köy varsa sirayete maruz sınıfına bu köylerde alınacaktır.” Buna göre Bru-cellozis pozitif olan sürülerde aşı uy-gulanması gerektiği anlaşılmaktadır. Bu yolla sürüde veya mihrakta bulu-nan özellikle negatif olan hayvanların bağışıklanması hedeflenmektedir.

Hastalık çıkışı ve TazminatBrucellozis eradikasyon projesi gereğince Brusellozis hastalık çıkışı ve tazminat ödenebilmesi için bak-teriyolojik teşhis yapılması zorunlu tutulmuştur. Serolojik test sonuçlarına göre hastalık çıkışı ve takibi yapılması uygulaması kaldırılmıştır. Damızlık erkek hayvanlarda ise serolojik test

kullanımına devam edilerek, pozi-tif olanlar damızlıktan çıkarılacaktır. Serum pozitif damızlık erkekler taz-minatsız kesime sevk edilecek veya kastre edilerek serbest bırakılacaktır.

Abort vakalarında atık yapan sığır, ko-yun ya da keçilerde atık yavruda bak-teriyolojik yöntemle Brucellozis tespit edildiğinde, halk sağlığını korumak amacıyla şartlı kesim yapılmaması ve atık yapan hayvan mahallinde it-laf ve imha edilmesi öngörülmekte-dir. Aynı şekilde aşı uygulamasından sonra görülen abort vakalarında, atık yavruda bakteriyolojik olarak Bru-cellozis tespit edildiğinde atık yapan hayvan için itlaf ve imha uygulanması yapılacaktır.

Sonuç olarak;Brucellozis hastalığı artık ülkelerin gelişmişlik kriterlerinden birisi olar-ak kabul edilmektedir. 2012 yılında başlatılan Brusellanın Konjuktival Aşı İle Kontrol ve Eradikasyonu Projesi, Türkiye’nin bu hastalıktan kurtulması için büyük bir fırsattır. Bu şansımızı iyi kullanarak gerek hayvan sağlığı, gerek insan sağlığını tehdit eden bu hastalığı eradike etmeliyiz.

DOSYA: BRUCELLA

İZMİR VETERİNER HEKİMLER ODASI

İZMİR VETERİNER HEKİMLER ODASI E-DERGİ NİSAN 201352

www. www.izmir-vho.org

İZMİR VETERİNER HEKİMLER ODASI

53

VETERİNER HALK SAĞLIĞI, VETERİNER HEKİMLİĞİ

MESLEĞİNİNEVRENSELLİĞİNİN

BİR GEREĞİ MİDİR?

Adnan SERPENVeteriner Hekim

İzmir Veteriner Hekimler Odası Veteriner Halk Sağlığı Çalışma Grubu Üyesi

Evrensellik, anlayış düzleminde, hem bilgi hem de siyasal alanlarda genel geçer ilkelerin var olduğunu öne süren ve bu ilkelerin her yerde mutlak geçerliliğini savunan anlayış biçimidir. Bu yaklaşım, gerçekliğin bir bütün olduğunu ve onun bilgisinin de bir bütün olarak varolması gerekti-ğini öne sürer. Yani bir şeyin insanlar tarafından kabul görüldüğü anlamına gelir (1). Evrensellik düşüncesi, tarihi süreç içerisinde birçok düşünür tarafından savunulmuş ve gündeme getirilmiştir. Daha Milattan altı yüzyıl önce, Konfiçyus, Evren-sel İnsanlık düşüncesinin sonucu olarak, uluslar arası bir örgütün kurulması gerektiğini belirterek bu örgüte, yurttaşların en güçlü ve erdemli olan-ları arasından seçilecek delegeler gönderilerek ortak iş ve çıkarların yönetilmesini önerir(2). Tarihsel süreç içerisinde evrensellik düşüncesi konusunda çok farklı düşünür tarafından bugü-ne kadar bir takım fikir ve düşünce ortaya atıl-mıştır. Fakat dünyanın bugün geldiği noktada yaşadığı sorunların giderilmesinde Milattan altı yüzyıl önce, Konfiçyus’un ortaya attığı evrensel-

İZMİR VETERİNER HEKİMLER ODASI

İZMİR VETERİNER HEKİMLER ODASI E-DERGİ NİSAN 201354

lik düşüncesinin uluslar arası alanda hayata geçtiğini ve kabul gördüğünü görüyoruz. Dünyanın bugüne kadar geçirdiği süreçte önemli bir noktaya gelen evrensellik Veteriner Hekimli-ği mesleğini de yakından ilgilendir-mektedir. Bir ihtiyaçtan ve zaruretten doğan Veteriner Hekimliği mesleği aradan geçen 250 yıl zarfında gerek aldığı eğitim, gerek mesleki uygula-maları açısından evrensellik kazan-mış bir meslektir. Bunda, dünyanın 250 yıllık sürecinde ortaya çıkan şart-ların rolü hiçbir zaman yadsınamaz.

Bundan 250 yıl önce bir ihtiyaç ve zaruretten doğan Veteriner Hekimli-ği mesleği o tarihlerde hüküm süren ve tüm dünya ekonomilerini alt üst eden, büyük kıtlık ve açlıklara neden olan hayvan hastalıklarına çare bu-labilmek içindi. Bu doğuş zamanın Fransa Kralı XV Louis’nin, Fransa’nın Lyon şehrinde Claude Bourgelat (1712-1799) tarafından açılacak ve-teriner okulunun eğitime başlaması için ikna edilmesi, ve bunun üzerine zamanın Fransa Danıştay’ının 1761 yılında pratisyen veteriner ve hayvan hastalıkları konusunda usta bir yazar olan Claude Bourgelat (1712-1799) ’ın Lyon’da “Sığır,At ve diğer evcil hayvanların anatomi ve hastalıkları-nı öğretmesi ” amacıyla bir veteriner okulu açması için yetki vermesiyle mümkün olur. Bu yetkinin verilme-

si ile 1762 yılında Fransa’nın Lyon şehrinde ilk Veteriner Okulu eğitime başlar (3,4,5). Dünyada ilk defa böyle bir eğitimin başlatılması ile bugünün profesyonel veteriner hekimliği anla-yışının hayata geçirilmesi ve eğitimi-nin yapılması için bir dönüm noktası olmuştur.

İlk önceleri hayvanların hastalıklarını tedavi etmekle işe başlayan Veteriner Hekimliği mesleği daha o tarihlerde hayvanların etleriyle insanlara bula-şan hastalıkların önüne geçilebilmesi amacıyla et muayenesi için görev alır, daha sonra A.B.D’nin Boston şehrinde bulunan, Bostonlu Frank S. Billings, isimli bir veteriner hekim, 1884 yılında New York’ta “D.Appleton and Company” tarafından, Veteriner Hekim Frank S.Billings’ın < Hayvan Hastalıklarının Halk Sağlığıyla İlişkisi ve Halk Sağlığının Korunması ( The Relation of Animal Diseases to The Public Health and Their Preven tion ) > adlı kitabını yayınlayarak “Hayvan Hastalıklarının Halk Sağlığı İlişkisi,” nin sosyal boyutunun olduğunu orta-ya koyarak bunun bilimsel gelişmele-re bağlı olduğunu işaret ederek dik-kat çeker. Söz konusu kitabın açılış cümlesinde yer alan hayvan hasta-lıklarının HS ile olan ilgisini açıklayan ifadesi o yıllar itibariyle HS kavramı-nın yeni yeni ortaya çıktığı bir sırada gündeme gelmesi veteriner biliminin

www. www.izmir-vho.org

İZMİR VETERİNER HEKİMLER ODASI

55

HS ile ilişkisini somut olarak ortaya koymasından dolayı çok önemliydi. Daha o yıllarda Frank S. Billings, hastalıklı inek kadar ineğin sütünün de çok önemli bir hastalık kaynağı olduğuna dikkat çeker. Bu gelişmeler, hem kamu , hem özel hayvan sağlığı, hem de koruyucu hekimlik uygula-maları için önemli bir temel oluşturur. (6,7,8,9). Bunların sonucunda 20. yüzyılın başında, koruyucu veteriner hekimlik ulusal programları birçok ül-kede kurulur (6,7). 1946 Yılında New York’ta yapılan BM [ Birleşmiş Mil-letler ( United Nations < UN >)] ‘nin, Ekonomik ve Sosyal Konseyi toplan-tısında, BM ‘e bağlı WHO [World He-alth Organization ( Dünya Sağlık Ör-gütü < DSÖ>)]’ tü kurulması ile ilgili BM ‘nin, Ekonomik ve Sosyal Konse-yi toplantısında, BM’e bağlı DSÖ’nün kurulmasına yönelik yapılan tar-tışmalar sırasında insan sağlığının korunması ve iyileştirilmesi yönünde veteriner hekimliğin bilgi, uzmanlık ve kaynakların insan sağlığının koruna-bilmesi amacıyla kullanılmasına yö-nelik veteriner hekimliğin halk sağlığı faaliyetleri için kavramsal bir çerçeve ve programatik bir yapıya kavuşturul-ması amacıyla ilk defa resmi düzey-de tartışılır (10). 1946 Yılında New York’ta yapılan BM ‘nin, Ekonomik ve Sosyal Konseyi toplantısında, BM’e bağlı DSÖ’ tünün kurulmasına karar verilir ve 1948 yılında resmen kurulur

(11,12). 1948 Yılında DSÖ’nün ku-rulmasıyla birlikte DSÖ bünyesinde VHS departmanının oluşturulması için Amerikalı Veteriner Hekim, ve ayni zamanda Virolog olan Martin M. Kaplan ( 1915 - 2004 ) görevlendirilir ve Veteriner Halk Sağlığı (VHS) biri-mini,1955 Yılında da VHS’nın Avrupa bölümünü kurar (6,9,13).

1950 Yılının Aralık ayında İsviçre’nin Geneva kentinde DSÖ ve UN/FAO [ United Nations / Food and Agricultu-re Organization ( Birleşmiş Milletler Gıda Tarım Teşkilatı)]’nın konu uz-manı eksperler ile ortaklaşa düzenle-nen ilk Zoonoz ( Hayvandan İnsana Geçen Hastalıklar ) toplantısında, A.B.D’de oluşturulan Amerikan Ve-teriner Halk Sağlığı Kurulu ( AVHSK ) tarafından ilk defa kullanılan VHS tanımı olan: ”hastalıkların önlenme-si, yaşamın korunması ve insanlığın verimliliği ile refahı adına veteriner tıp bilimin den etkilenen ve onu etkileyen tüm toplumsal olayları kapsamakta-dır.” tanımı kabul edilir (9). Bu tanım yıllar sonra 1999 yılında İtalya‘nın Teramo kentinde düzenlenen “VHS‘ nın gelecekteki Trendleri “konulu bir seminerde ve ayrıca WHO‘de düzen-lenen toplantılarda;”VHS konsept’i [Concept ( Kavram )]en son şekliyle: veteriner tıp biliminin insanın mantık-sal, fiziksel ve sosyal yapısına olan katkıların tümü” olarak tanımlanır

İZMİR VETERİNER HEKİMLER ODASI

İZMİR VETERİNER HEKİMLER ODASI E-DERGİ NİSAN 201356

(14).

1948 Yılında DSÖ bünyesinde VHS biriminin kurulmasıyla birlikte VHS ile ilgili değişik tarihlerde önemli karar-lar alınarak rapor halinde yayınlanır. D.S.Ö ve FAO’nun VHS’na ilişkin aldığı belli başlı önemli kararlar ve bu kararlara ilişkin yayınlanan rapor-lar sırasıyla şöyle; 11-16 December 1950, tarihleri arasında Geneva’ da düzenlenen JOINT WHO/FAO EXPERT GROUP ON ZOONOSES, isimli toplantıya ait 1951 yılında DSÖ tarafından yayınlanan Joint WHO/ FAO Expert Group on Zoonoses, Report on the First Session, 11-16 December 1950, World Health Or-ganization Technical Report Series No:40.’ raporu, 6-10 June 1955, tarihleri arasında Geneva ‘da düzen-lenen Advisory Group on Veterinary Public Health , isimli toplantıya ait 1956 yılında DSÖ tarafından yayın-lanan WHO Technical Report Series No:111, Advisory Group on Veteri-nary Public Health Report ‘u, 11-16 August 1958, tarihleri arasında Sto-ckholm ‘da düzenlenen Joint WHO/ FAO Expert Committee on Zoono-ses, Second Report, World Health Organization Technical Report Series No:169. ‘ no’lu rapor, 25 November- 2 December 1974 tarihleri arasın-da Geneva’da düzenlenen “ JOINT FAO/WHO EXPERT COMMITTEE

ON VETERINARY PUBLIC HEALTH” isimli toplantıya ait DSÖ tarafından 1975 yılında yayınlanan“ The Ve-terinary Contribution Public Health Practice, Report of a Joint FAO/WHO Expert Committee on Veterinary Pub-lic Health Report, TRS No:573, FAO AS No:96 no’lu, 4-8 December 1989, tarihleri arasında Geneva ‘da dü-zenlenen ve DSÖ’ü konsültanlarının katıldığı Health Systems Research and Intersectoral Collaboration in Veterinary Public Health , isimli top-lantıya ait DSÖ tarafından 1990 yılın-da yayınlanan WHO/CDS/VPH/90.88 no’lu ve 01-05 March 1999, tarihleri arasında İtalya’nın Teramo, kentin-de toplanan WHO Study Group on Future Trends in Veterinary Public Health,’nun 2002 yılında yayınlanan Future Trends in Veterinary Public Health,WHO Technical Report Se-ries: 907 no’lu raporlardır. Alınan bu kararlar ve yayınlanan raporlar sonucunda VHS evrensel bir boyut kazanması nedeniyle gereklerini yerine getirmekte evrenselliğin gereği zorunluluktur. Bu evrensel gereklilik karşısında kimse kendisini bunun dışında tutamaz ve yok sayamaz. VHS’nın evrensel boyut kazanması ayni zamanda Veteriner Hekimliği mesleğini de gerek aldığı eğitim ve yaptığı uygulamaları ile evrensel hale getirmiştir. Çünkü bu evrensel-lik kaynağını, 1999 yılında İtalya’nın

www. www.izmir-vho.org

İZMİR VETERİNER HEKİMLER ODASI

57

Teramo kentinde düzenlenen “VHS” nın gelecekteki Trendleri” konulu toplantıda VHS’na ; “veteriner tıp biliminin insanın mantıksal, fiziksel ve sosyal yapısına olan katkıların tümü” şeklinde ki tanımdan almaktadır. VHS, bütüncül veterinerlik hizmetle-rini içeren, daima insan tıbbı ile iç içe ortak çalışan ve HS içinde Veteriner Biliminin katkılarının farkındalığını ortaya koyabilmek için kullanılan ter-minolojik bir kavramdır. Çünkü VHS faaliyetleri, doğrudan bireye yönelik hizmet götüren diğer HS faaliyetleriy-le birlikte çalışmak zorundadır. VHS’ nın faaliyet alanı oldukça bilimsel olup sadece veteriner hekimleri kap-samaz, aynı zamanda insan hekim-lerini, hemşireleri, mikrobiyologları, hayvan kaynaklı hastalıkların tedavi ve korunmasına katkıda bulunan her-kesi içine alır. VHS, HS’ nın analiz ve tasarımını içine alan, ayni zamanda hayvanlarla ilgili olmayan alanlara da katkıda bulunur (15).

VHS’nın diğer faaliyet alanlarına bak-tığımızda Biyomedikal bilimler klinik bilimlerini, tıpkı bir ağacın kökleri gibi;nasıl ki ağacın gövdesinin yaprak ve meyve oluşumunu gerçekleştirme-si için kökleri beslerse biyomedikal bilimlerde ayni şekilde Klinik Bilimle-rini besler ve destekler (17). Bu ne-denle İnsan Tıbbının Klinik Bilimleri şekil-3’de görüldüğü üzere VHS Bi-

yomedikal bilimlere verdiği katkı ve destek sayesinde bi-yomedikal bilimler beslenir, gelişir ve insanlığa hizmet eder.

Veteriner Halk Sağlıkçılar:• Gıda Güvenliği ve Korunması• Hayvansal Gıda Kontrolü• Yeni Hastalıklardan/zoonozlardan

koruma ve kontrol• İnsan Sağlığı programları• Çevre, Yaban Hayat Sağlığı, Evcil

Hayvan Sağlığı, insan ilişkisi• Immunizasyon programları• Çevre/Ekosistem Sağlığı• Toksikolojik kontaminantlar, Yaban

hayatı sağlığı• Acil durumlarda ilk yardım (insan

ve hayvan)• Biyolojik ve Tarımsal Terörizm• Salgın hastalıkların araştırmaları• Sağlığın geliştirilmesi• Zarar, hasar tespiti ve önlenmesi• Meslek sağlığı programları• İlaç etkileşimi ve güvenliği• Araştırma ve hayvan araştırmaları• Ulusal ve global sağlık Ve diğer alanlara yönelik görevler (19) olmak üzere bu görevlerini dün-yanın neresinde olursa olsunlar yerine getirmek mecburiyetinde ve zorunda oldukları için VHS, Veteri-ner Hekimliği mesleğinin evrensel bir gerekliliğidir. Bu gereklilik veteriner hizmetlerinin sadece hayvan tedavi etmekten ibaret olmadığını ortaya

İZMİR VETERİNER HEKİMLER ODASI

İZMİR VETERİNER HEKİMLER ODASI E-DERGİ NİSAN 201358

koymaktadır. Bunun sonucunda ve-teriner hekimliği mesleği 1762 yılında Fransa’nın Lyon şehrinde doğuşun-dan bugüne kadar yüksek derecede gelişme göstererek bugün Dünya Veteriner Hekimler Birliği [World Ve-terinary Association (WVA ) ] Başkanı Sayın Dr.Tj.JORNA’nın belirttiği gibi ve şekil-3’de görüldüğü üzere Hay-van Sağlığı, Halk Sağlığı yani VHS ve Hayvan Refahı olmak üzere üç ana sütun üzerine oturan çağdaş bir meslek haline gelmiştir.

Halk Sağlığı ( HS ) açısından tüm insanlığı ve ekonomik değeri olan çiftlik hayvanlarını tehdit eden bula-şıcı hastalıkların önlenmesinde tüm dünya ülkelerini ortak kararlar alma-ğa sevk etmesi kısa zamanda Vete-riner Hekimliği mesleğinin eğitim ve uygulamada evrenselliğini gündeme getirmesi sonucunda Veteriner He-kimliği mesleğine evrensel bir boyut kazandırmıştır. Çünkü her ülke ken-di sınırları içinde alacağı bir takım kararlar kendisinin dışında ki tüm dünya ülkelerinin güvenli olmasını sağlamayabilir. Bunu önleyebilmek için Veteriner Hekimliği mesleğine eğitimden başlayarak mesleki uygu-lamalara kadar tüm dünyanın ortak-laşa aldığı kararlar doğrultusunda birliktelik sağlanmıştır. Bu konuda ilk uygulama, İngiltere’nin yeni Edin-burg Veteriner Koleji Profesör’ü John

Gamgee’nin Avrupa’yı Sığır Veba-sı’ndan koruyabilmek için uluslarara-sı bir kongrenin yapılmasını önerir. 1863 yılında Almanya’ nın Hamburg kentinde ilk “ Uluslararası Veteriner-ler Kongresi ”nin toplanmasına da neden olmuştur. Bu kongrede, John Gamgee kongrede; hayvan nakli ve trafiğinin hayvan hastalıklarının yayıl-masında oynadığı rolü ve tehlikeye dikkat çekmesi sonucunda ilk defa evrensel boyutta “Hayvan Hastalık-larıyla Savaşımda Kurallar ” saptanır ve uygulamaya konur (21). Veteriner Hekimliği mesleği yüksek derecede gelişmiş bir meslek olup 1762 yılın-dan bugüne kadar bir takım aşamalar geçirerek günümüzde hayvan hasta-lıklarının teşhis ve tedavisinin dışında şekil-1’de görüldüğü üzere özel uz-manlık gerektiren çok farklı alanları içeren Veteriner Halk Sağlığı hizmet vermesi nedeniyle her yönüyle ev-rensel bir meslektir. Veteriner Hekim-liği mesleğinin evrensel boyut kazan-masında Veteriner Halk Sağlığının rolü hiçbir zaman yadsınamaz.

Veteriner Hekimliği mesleği dünyada ilk ortaya çıktığı yıllarda sadece hay-van hastalıklarının tanı ve tedavisi ile uğraşmaya başlamış fakat dünyanın her geçen gün değişen şartlarına bağlı olarak faaliyet alanı gittikçe genişleyerek bugün hayvan hastalık-larının yanı sıra halk sağlığı ve insan

www. www.izmir-vho.org

İZMİR VETERİNER HEKİMLER ODASI

59

sağlığının sağlık sorunlarının çözü-münde insan hekimiyle birlikte “ TEK SAĞLIK ( ONE HEALTH ) “konsepti çatısı altında bir takım faaliyetlerde bulunan tıbbın önemli bir disiplini haline gelmesinde evrensel Veteriner Halk Sağlığı anlayışının önemi bü-yüktür.Uluslararası alanda Veteriner He-kimliği eğitimi ve öğretiminin stan-dardizasyonu konusunda çalışmalar yapan W.V.A,CVE [Committee on Veterinary Education (Eğitim - Öğre-tim Komitesi )], EU-ACVT [ Advisory Committee on Veterinary Training < of the European Union > ( AB Vete-riner Hekimliği Eğitim – Öğretim Da-nışma Komitesi)] ve EAEVE [Euro-pean Association of Establishments for Veterinary Education ( Avrupa Veteriner Eğitim Kurumları Birliği < A.V.E.K.B )] adlı kuruluşlar (23) Ve-teriner Hekimliği mesleğinin evrensel boyutta hizmet verecek Veteriner Hekimlerin yetiştirilebilmesi amacıyla evrensel eğitim programlarını belir-lerler. Belirledikleri evrensel eğitim programları içinde evrensel Veteriner Halk Sağlığı eğitim programı da yer alır. Bu üç uluslararası kuruluş, eği-tim - öğretim çalışmalarında iletişim ağı oluşturarak eğitim öğretime temel oluşturacak evrensel temel standart-ları saptar. Veteriner Halk Sağlığı, Veteriner Hekimliği mesleğinin ev-rensel olmanın gereğidir. Bu neden-

ledir ki TEK SAĞLIK KONSEPTİ’ nin temelini oluşturur. Çünkü TEK SAĞ-LIK KONSEPTİ insan hekimliği ile veteriner hekimliği mesleklerinin dün-ya sağlığının korunması için birlikte ortak hareket etme ilkesine dayanan evrensel bir kavramdır.

Kaynaklar:1. Wikipedia (2013) Evrensellik . http://tr.wikipedia.org/wiki/Evrensellik2. KORKMAZ,Ö.(2002) Tarihsel Süreç İçerisinde Evrensellik Düşüncesi.D.E.Ü.Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi,Cilt:4, Sayı:3,Yıl:2002 – İZMİR3. CHARY,J.F.(2009) İnvitation for the next World Conference on Veterinary Education. 12-14 October 2009 Evol-ving Veterinary Education for a Safer World, Paris – FRANCE4. Vet2011(2011) Vet2011 why, with whom and how ?. www.vet2011.org 5. ERK,N.(1963) Tarihte Önemli Sığır Vebası ve 1920’ye kadar memleketi-mizde ki duru mu. A.Ü.Vet.Fak.Dergisi,-Cilt.10,Sayı.3-4,Yıl:1963 – ANKARA6. SCHUMAN,L.M.(1959) The First Na-tional Institute on Veterinary Public He-alth Practice. A.J.P.H , February 1959, Vol:49, No:2 – USA7. STEELE,J,H.,(1964) The Socioe-conomic Responsibilities of Veterinary Medicine,USA8. STEELE,J,H.(2008) Veterinary Public Health; Past success,new opportuni-ties.Preventive Veterinary Medicine,86 (2008) 224-2439. TEMİZYÜREK,A.(2007) Çeviri:Vete-

İZMİR VETERİNER HEKİMLER ODASI

İZMİR VETERİNER HEKİMLER ODASI E-DERGİ NİSAN 201360

riner Halk Sağlığı Kitaplığı (A Bookshelf on Vete rinary Public Health). www.izmir-vho.org 10. ARÀMBULO III, P,V.,(1991) Veteri-nary public health: perspectives at the threshold of the 21th Century.Rev.sci.tech.Off.Epiz., 1991,11(1),255-262,Pa-ris-FRANCE11. DİRİCAN,R ve BİLGEL,N.(1993) Halk Sağlığı, II. Baskı.U.Ü.Güçlendirme Vakfı Yayın No:70,U.Ü.İ.İ.B. F.İşletme İktisadi ve Muhasebe Araştırma ve Uy-gulama Merkezi No:71-BURSA12. WAIBEL,R.World Health Organizati-on. http://www.faqs.org/nutrition/Smi-Z/World-He alth-Organization-WHO.html 13. ROSENTSTOCK,L. ve ark.(2011) Public Health Education in the United States: Then and Now, Public Health Reviews.2011:33:39-65,USA. 14. Report of a WHO Study Group ( 2002 ), Future Trends in Veterinary Public Health,WHO Technical Report Series - 2002, WHO Geneva , SWIT-ZERLAND15. SERPEN,A.(2005) 21.Yüzyılda Veteriner Halk Sağlığı,gelecekteki yeni akımlar.İZMİR -Bölgesi veteriner Hekim-ler Odası, www.izmir-vho.org16. The Role Veterinary Public Health (2007) CDC - USA 17. Biomedical Sciences: http://www.vet.utk.edu/departments/comparative/biomed.php 30.01.2011 , 22:0818. Comparative Medicine. http://www.vet.utk.edu/departments/comparative/index.php 30.01.2011 , 22:0819. PAPPAIOANOU,M.(2008) Roles and Educational Opportunities for Vete-

rinarians Working in Public Health. June 10, 2008 USPHS Scientific and Trainin-g,Tucson. – USA20. JORNA,Tj.(2009) The general role of the veterinary profession in public health.12th World Congress on Public Health,İstanbul – TÜRKİYE21. ERK,N.(1978) Veteriner Tarihi-İkinci Baskı.A.Ü.Veteriner Fakültesi Yayınla-rı:352, Ders Kitabı:251 – ANKARA22. WANNER,M.(2010) Profound edu-cation –pre-condution for free move-ment of veteri narians within Europe.2-3 November 2010-FVE TAIEX Workshop on Strengthening livestock health and Veterinary Services in Kiev – UKRAINE23. BURGU, İ., GÜLCÜ, H, B., UĞUR, M., BATMAZ, H., DURGUN, Z. (2008) Türkiye’de Veteriner Hekimlik Eğitimi ve İnsan Gücü Planlaması Mevcut Durum ve 2013 Vizyo nu.Tıp-Sağlık Bilimleri Eğitim Konseyi Türkiye’de Tıp-Sağlık Bilimleri Alanında Eğitim ve İnsan Gücü Planlaması Veteriner Hekim Çalışma Grubu-Türkiye’de Tıp-Sağlık Bilimleri Alanında Eğitim ve İnsan Gücü Planla-ması-Mevcut Durum ve 2013 Vizyonu,-Şubat 2008

www. www.izmir-vho.org

İZMİR VETERİNER HEKİMLER ODASI

61

Atafen, Türkiye’nin ilk 7li ve 9lu aşılarını üretti. Dünya Ve-teriner Hekimler Günü 2013 ana temasının aşı olması do-layısıyla da İzmir için önem taşıyan bu başarıdan dolayı kendilerini kutluyoruz.

İzmir’de faaliyet gösteren Atafen Firması 7li ve 9lu kombine aşıları üreterek Veteriner Hekimlerin ve hay-vancılık sektörünün kullanımına sun-du. Daha önce Türkiye’de 5’li ve 6’lı kombine aşılar üretilebiliyordu. Daha büyük kombine aşılar ise ithalat yo-luyla sağlanıyordu. Önce 7li aşı Ata Fen, Aralık 2012 tarihinde Co-limix 7 aşısını meslektaşlarının ve hayvancılık sektörünün hizmetine sundu. Kutlama için bir araya gelen gruba teknik açıklamada bulunan Aşı Üre-tim Bölümü Direktörü Dr. Mestan Özyer Clostridium perfringens B,C,D, Novyi, Septicum, Chauvoei ve E.coli komponentlerinden oluşan 7’li karma aşının Veteriner Hekimlerin ve hay-van sahiplerinin yüzünü güldürece-ğini, Avrupa Farmakopesine uygun bir aşı üretmiş olmakla ve Türkiye’de üretilen ilk 7’li karma aşıyı piyasaya vermekle büyük gurur duyduklarını ifade etti. Türkiye’de en çok görülen hastalıkla-

ra karşı 7’li aşıDr. Mestan Özyer, tek aşıyla Tür-kiye’de en çok görülen Clostridial haslalıklar olan Yanıkara, Malignant ödem, Bradzot, Enfeksiyöz Nekrotik Hepatitis, Enterotoksemi hastalığının 3 ayrı tipi olan Kuzu Dizanterisi, Stru-ck ve Yumuşak Böbrek Hastalığı ve E.coli enfeksiyonlarına karşı bağışık-lık sağlamanın Colimix 7 ile mümkün olacağını söyledi. Avrupa Farmako-pesine göre aşı üretiminin zorlukları olduğunu, ancak titiz bir çalışmayla bu zorlukların üstesinden gelindiğini söyleyen Dr. Özyer’i ve ekibini tüm merkez personeli içtenlikle kutladılar.Genel Müdür Tahir S.Yavuz önce Dr. Mestan Özyer’i ve sonra da aşıyı üreten ekibi kutladı ve başarılarının artarak devam edeceğine inandığını belirtti.

7’Lİ DEN SONRA 9’LU AŞI Ata Fen yakında piyasaya verdiği 7’li Karma Clostridium + E.coli aşısı-nın ardından 2013 Ocak ayında 9’lu

İZMİR VETERİNER HEKİMLER ODASI

İZMİR VETERİNER HEKİMLER ODASI E-DERGİ NİSAN 201362

Karma aşısı olan Colimix-9 aşısının da üretimini gerçekleştirerek satışa sundu. Şirket merkezinde çalışanlar-la yapılan bir kutlama töreninde 9’lu pastayı kesen Ata Fen yetkilileri Tür-kiye’nin ilk 9’lu Karma aşısını üretmiş olmaktan dolayı mutluluklarını dile getirdiler.

Her iki aşı da Avrupa Farmakope kriterlerinde Dr. Özyer asıl başarı-nın Avrupa Birliği Standartlarında bir aşının üretilmiş olması olduğunu söyleyerek “biz baştan beri kalite çıtasını yukarıya koymuştuk ve GMP şartlarında üretimi hedeflemiştik, bu zorlu koşullarda bile böyle kaliteli aşı-lar yapabilmek güvenimizi pekiştirdi, 9’lu karma yaptık, E.coli ile kombine ettik, üstelik AB standartlarında bir ürün ortaya çıkardık, bu yaptıklarımız yapacaklarımızın işaretidir.” diyerek

duyduğu gururu diğer çalışanlarla paylaştı.

Bölüm Direktörü Dr. Özyer “7’li ve 9’lu aşıları üretebilmek bu ülkenin bir başarısıdır, ‘Türkiye artık üretebiliyor’ diyebilmenin gururunu yaşıyoruz” dedi. Colimix-9 aşısında Yanıkara, Malignant ödem, Bradzot, Enfeksiyöz Nekrotik Hepatitis, Enterotoksemi hastalığının 3 ayrı tipi (Kuzu Dizante-risi, Struck ve Yumuşak Böbrek Has-talığı) ve E.coli yanı sıra Basiller İkter ve Cl.sordellii enfeksiyonlarına karşı bağışıklık sağlıyor.Tahir S.Yavuz, Aşı Üretim Bölümü çalışanlarını ve Bölüm Direktörü Dr. Mestan Özyer’i kutladı. Dr. Özyer “Türkiye’nin ilk 9’lu Karmasını ve dünyada E.coli ile kombine ilk Clost-ridium Karmasını yapmak bize nasip oldu. Ben ve ekibim çok mutluyuz, meslektaşlarımıza ve sektöre daha nice birbirinden değerli aşılar suna-cağız” dedi.

Ayrıntılı bilgi için :http://www.atafen.com.tr/

www. www.izmir-vho.org

İZMİR VETERİNER HEKİMLER ODASI

63

27 NİSAN 2013 DÜNYA

VETERİNER HEKİMLER GÜNÜ

KUTLU OLSUN

Etkinliklerimiz:Veteriner Hekimler Ormanı İçin Fidan Dikme Töreni

(27 Nisan Cumartesi- Çeşme /Ildırı Mevkii)Liselerde Meslek Tanıtımı (22- 26 Nisan Haftası)

İlk kez İzmir Veteriner Hekimler Odası olarak bu yıl İlimizde meslektaşlarımızın görev yaptığı tüm kamu kurumlarına yazışma yapılarak, Dünya Veteriner

Hekimler Günü ve mesleğimizin önemi hakkında bilgilendirme yapılmış, afişimiz

gönderilmiş ve etkinliklerimiz duyurulmuştur.

İZMİR VETERİNER HEKİMLER ODASI

İZMİR VETERİNER HEKİMLER ODASI E-DERGİ NİSAN 201364

İKİ TOPLANTI BİR HABER

İki Toplantı Bir Haber

İl Sağlık Müdürlüğü Halk Sağlığı Şube Müdürlüğü tarafından Leishmania ko-nusuna ilişkin Ocak ve Şubat ayların-da iki ayrı toplantı düzenlendi.

İlk toplantıda İl Sağlık Müdürlüğü Halk Sağlığı Şube Müdürlüğü tarafından Leishmania hakkında bilgilendirme amaçlı bir sunum yapıldı. İlimizdeki özellikle köpek popülasyonuna ilişkin durum konuşuldu. Sahipsiz hayvanla-ra ilişkin mevcut yasalar kapsamında Orman ve Su İşleri İzmir Şube Müdür-lüğü tarafından bilgilendirme yapıldı.

İkinci toplantıda Visseral Leishma-niasis’in en önemli rezervuarı olarak kabul edilen köpeklerde hastalığın tanısının nasıl konulacağı ve hangi bölgelerde hastalığın araştırılmasına başlanılacağı ele alındı. Sahipli kö-peklerde ve sokak köpeklerinde has-talığın kontrol altına alınmasının öne-mi vurgulandı. Bu konunun da ancak hastalığın yaygınlığının İzmir’de orta-ya konulabilmesiyle başarılabileceği dile getirildi.

Bu amaçla Ege Üniversitesi Parazito-loji Anabilim Dalı Öğretim Üyeleri Prof. Dr. Yusuf ÖZBEL ve Prof. Dr. Seray ÖZENSOY hastalığın tanısının konu-labilmesi için gerekli laboratuvar des-teğini verebileceklerini ifade ettiler.

Belediyelerin Veteriner İşleri Müdür-lüğü yetkililerinin de katılım sağladığı toplantıda sokak köpekleri için pilot bölge olarak Bornova ilçesi düşünü-lerek bir sonraki toplantıya kadar ge-rekli fizibilite çalışmasının yapılması gerekliliğinde hem fikir olundu.

Sahipli köpeklerde hastalığın tespiti amacıyla odamız tarafından gerekli bilgilendirmelerin yapılabileceği dile getirildi. Bununla birlikte hazırlanacak olan posterlerin ve broşürlerin klinis-yen Veteriner Hekimlere dağıtılması konusunda odamızın üzerine düşen sorumluluğu yerine getireceği ifade edildi.

Dr. Abidin ATASOYVeteriner Hekim

www. www.izmir-vho.org

İZMİR VETERİNER HEKİMLER ODASI

65

GEDİZ DELTASI; İZMİR’İN DOĞAL CENNETİ

Ömer DÖNDÜRENBiyologİzmir Kuşcennetini Koruma ve Geliştirme Birliği

İZMİR VETERİNER HEKİMLER ODASI

İZMİR VETERİNER HEKİMLER ODASI E-DERGİ NİSAN 201366

Gediz Havzası ve Deltası’nın Genel Özellikleri

Antik çağdaki adı Hermos olan Gediz Nehri, Ege Bölgesi’nin Büyük Mende-res’ten sonra ikinci büyük akarsuyudur ve oluşturduğu Gediz Havzası yakla-şık 1,7 milyon hektarlık (17.000 km2) alanıyla Türkiye yüz ölçümünün % 2,2‘sini kaplar. Kaynağını Kütahya ili sınırları içinde bulunan Murat ve Şap-hane dağlarından alan Gediz Nehri, toplam 401 km’lik bir yol kat ederek İzmir Körfezi’nin kuzeyindeki deltasın-da denizle buluşur. Nehir tarih boyun-ca 7 defa yatak değiştirerek 40.000 hektarlık Gediz Deltası’nı oluşturmuş-tur. Günümüzde deltanın sınırları en doğuda Mavişehir’den başlayarak, kuzeybatıda Foça Tepeleri’ne, kuzey-de ise Menemen’e kadar uzanmakta-dır. Deltanın yaklaşık 20.000 hektarlık kısmı sulak alan özelliğindedir.

İzmir Kuş Cenneti ile Gediz Deltası bazı durumlarda aynı anlamda, bazı durumlarda ise tamamen farklı an-lamlarda kullanılabilmektedir. İzmir Kuş Cenneti adıyla tanımlanan bölge, daha çok Gediz Deltası’nın içinde bu-lunan yaklaşık 8000 hektarlık Homa Dalyanı Yaban Hayatını Koruma Sa-hası’nı ifade etmektedir. Gediz Delta-sı Sulak Alanı’nın büyüklüğü ise bu-nun iki katından fazladır. Bu duruma benzer şekilde bazı durumlarda Gediz Deltası ifadesi deltanın tümünü ifade

etmek için kullanılırken, daha yaygın olarak sadece sulak alan ve koruma bölgesi içinde kalan 20.000 hektarlık kısmı tanımlamak için kullanılmak-tadır. Bu yazı içinde Gediz Deltası, 20.000 hektarlık Gediz Deltası Sulak Alanı’nı temsilen kullanılmıştır.

Flora ve Vejetasyon

Gediz Deltası Akdeniz iklim kuşağı içerisinde bulunması nedeniyle, veje-tasyonu Akdeniz bitki örtüsü özellikleri taşır. Deltada bu zamana kadar yapı-lan bilimsel çalışmalarda 61 familya-ya ait 314 bitki türü belirlenmiştir. Bu bitki türlerinden ikisi (Campanula ly-rata subsp. lyrata ve Stachys cretica subsp. smyrnaea) endemiktir. Gediz Deltası’nın özellikle güney kısımların-da önemli bir alan kaplayan Süpürge otu (Limonium sieberi) bitkisinin oluş-turduğu habitatlar, Avrupa Birliği Ha-bitat Yönetmeliği altında öncelikli ko-runması gereken bir habitat tipidir.

Deltada yer alan tatlı ve tuzlu su

www. www.izmir-vho.org

İZMİR VETERİNER HEKİMLER ODASI

67

bataklıkları, lagünler, sazlıklar, tepe-ler, tuz tavaları, geçici sulak çayırlar, tuzcul bozkırlar gibi birbirinden farklı habitatlar, farklı özellikteki bitki birlik-lerinin alanda görülmesini sağlamak-tadır.

Deltada tuzlu suyun etkili oldu-ğu alanlarda tuzcul bitkiler hâkimdir. Mavişehir’den başlayarak, Foça Te-peleri’ne kadar denizle karanın bu-luştuğu tüm kıyı şeridinde, lagünlerin iç kesimlerinde ve deltanın kıyıdan iç kesimlere doğru olan alanlarında bu tuzcul bitkiler egemen konumdadır. Tuz oranının denize yakın kesimlere oranla daha düşük olduğu ve tatlı su-yun alana girmeye başladığı bölgeler-de Ilgın (Tamarix smyrnensis) çalıları da kendini göstermeye başlar. Ilgın özellikle deltanın kuzey ve güney ke-simlerindeki bazı bölgelerde oldukça sık çalılık kümeleri oluşturur.

Gediz Deltası’nın güney kesimlerinde-ki eski nehir yatakları, sulama, tahliye ve drenaj kanallarının içinde ve yağ-mur sularıyla beslenen orta ve kuzey bölgelerde özellikle Kamış (Phragm-ytes australis) ve Hasır Sazı (Typha sp.) bol olarak bulunur. Bu bitkilerin bulunduğu tatlı su habitatları pek çok kuşun üreme, gizlenme ve beslenme alanı olmaları, tatlı-tuzlu su dengesinin sağlanmasındaki rolleri, ağır metal ve diğer bazı zararlı kimyasalları belli öl-çülerde arıtmaları nedeniyle deltadaki

doğal yaşam açısından çok önemlidir. Deltada yer alan tatlı su habitatların-daki yukarıda belirtilenlerin dışında en yaygın türler Sandalye Sazı (Scirpus sp.), Kofa (Juncus sp.), Sumercimeği (Lemna sp.) ve Ilgın (Tamarix smyr-nensis)’dır.

Üçtepeler ve Taşlıtepeler’de ise maki ve frigana vejetasyonları ile plantasyon olan Fıstık Çamı (Pinus pinea) ve Okaliptüs (Eucalyptus ca-maludensis) ağaçları görülebilir. Maki vejetasyonu bitkilerinden Sakız (Pis-tacia lentiscus), Menengiç (Pistacia terebinthus), Kokar Çalı (Anagyris fo-etida), Kermes Meşesi (Quercus coc-cifera) ve Kuşburnu (Rosa canina) en yaygın olan türlerdir. Frigana vejetas-yonunda ise Abdestbozan (Sarcopo-terium spinosum), İzmir Kekiği (Origa-num onites), Kuşkonmaz (Asparagus acutifolius) ve Çiriş Otu (Asphodelus aestivus) en yaygın görülen türlerdir.

Fauna

Deltalar yapıları gereği çok farklı tipte habitatlar içermelerinden dolayı, bura-lardaki yaban hayatı da buna göre şe-killenmekte ve çeşitlenmektedir. Ge-diz Deltası da içerdiği farklı habitatlar nedeniyle, başta kuşlar olmak üzere çok sayıda hayvan türüne ev sahipliği yapmaktadır. Ne yazık ki kuşlar, sü-rüngenler ve balıklar dışındaki fauna

İZMİR VETERİNER HEKİMLER ODASI

İZMİR VETERİNER HEKİMLER ODASI E-DERGİ NİSAN 201368

üyeleri hakkında deltada yapılmış ça-lışma bulunmamaktadır.

Deltada yaşayan memeli türleriyle il-gili bilgilerimiz kısıtlıdır. Var olan bil-giler de daha çok büyük memeliler ile ilgilidir. Kemirgen ve yarasa türleri gibi görülmesi ve tanımlanması daha zor olan gruplar hakkında neredeyse hiç veri bulunmamaktadır. Ancak alanda özellikle kuş araştırmaları ya da ama-tör kuş gözlem gezileri sırasında rast-lanan memeli hayvanlar da kaydedil-mektedir. Memeli hayvan türlerinden Çakal (Canis aureus), Tilki (Vulpes vulpes) Yaban Domuzu (Sus scrofa), Yaban Tavşanı (Lepus europaeus), Yaban Kedisi (Felis sylvestris), Saz Kedisi (Felis chaus), Gelincik (Mustela nivalis), Porsuk (Meles meles) gibi türler deltada görül-mektedir. Alanda en fazla göz-lenen yırtıcı memeliler ise Ça-kal, Tilki ve Yaban Kedisi’dir. Çakallar genellikle Üçtepe-ler’deki kaya inlerini din-lenmek ve üremek için kullanmaktadır. Üçtepe-ler’in dışında tuz tavaları arasında, sazlıklar civarın-da ve hatta tuzla ile Mavi-şehir arasındaki alanlarda dahi görülebilmektedir. Tilki ise insana Çakal’dan daha fazla yaklaşabilmekte, bazen köylerin içlerinde ve Kuş Cenneti Ziyaret-

çi Merkezi civarında gözlenmektedir. Genellikle Üçtepeler’deki ve sazlıkla-rın arka kesimlerindeki kum tepelerin-deki inlerde yavrulamaktadır. Yaban Kedisi de alanda görülebilen yırtıcı türlerindendir. Daha çok sazlıkların yakınlarında, çalılık alanlarda ve Üç-tepeler civarında görülen tür, Ziya-retçi Merkezi etrafında da birkaç kez gözlenmiştir. Bunların dışında Por-suk, Gelincik ve çok nadir de olsa Saz Kedisi alanda yaşayan önemli yırtıcı memeli türlerindendir. Porsuk çok sık olmasa da Üçtepeler ve tuz tavaları-nın aralarında gözlenmiştir. Saz Kedi-si çok nadir bir kedi türü olup alandan birkaç kaydı bulunmaktadır. Yaban

Domuzu ise özellikle sazlık-ba-taklık alanlar ve buralara yakın

tarım alanlarında sıkça göz-lenmektedir. Kemirgen tür-lerinden de deltada yaygın bir tür olan Yaban Tavşa-nı sıkça görülen türler-dendir. Bunlarla beraber civardaki köylülerin bı-raktıkları yılkı atları da kuzey tuz tavaları ara-sında, Üçtepeler’de ve sazlıklar civarında ya-şamlarını devam ettir-

mektedir.

Sürüngen faunası açısın-dan da delta oldukça zen-

gindir. Deltada yapılan araştırmalarda 9 tür

www. www.izmir-vho.org

İZMİR VETERİNER HEKİMLER ODASI

69

yılan, 10 tür kertenkele, 2 tür su kap-lumbağası, 2 tür deniz kaplumbağası, 1 tür kara kaplumbağası ve 4 tür de kurbağaya rastlanmıştır. Yılan türleri arasında en çok karşılaşılan tür, 180 cm boya ulaşabilen ancak zehirsiz bir tür olan Hazer (Bozyörük) Yılanı (Co-luber caspius)’dır. Deltada bulunan zehirli yılan türü Şeritli Engerek (Vipe-ra xanthina)’tir ve taşlık-kayalık alan-larda nadiren görülmektedir. Kerten-kele türlerinden ise Tarla Kertenkelesi (Ophisops elegans) düzlük otluk alan-larda, Dikenli Keler (Laudakia stellio) ise Üçtepeler’deki taşlık-kayalık böl-gelerde görülen türlerdir. Geniş Par-maklı Keler (Hemidactilus turcicus) de alanda sıkça görülür ve binalarda insanlarla beraber yaşar.

Kurbağalardan ise Ova Kurbağası (Pelophylax ridibundus) en sık görü-len türdür. Gece Kurbağası (Pseude-pidalea viridis), Ağaç Kurbağası (Hyla orientalis) ve Siğilli Kurbağa (Bufo bufo) deltada görülebilen diğer kurba-ğa türleridir.

Türkiye’de Akdeniz ve Ege bölgelerin-de bazı kumsallara yumurtlayan Adi Deniz Kaplumbağası (Caretta caretta) ve Yeşil Deniz Kaplumbağası (Chelo-nia mydas) da deltaya yakın deniz ke-simlerinde ve İzmir Körfezi içerisinde gözlenmektedir.

Delta boyunca uzanan kıyılarda ve dalyanlarda toplam 60 tür deniz ba-

lığı, Gediz Nehri ağzında ve Sazlı-göl’de de toplam 14 tür tatlı su balı-ğı tespit edilmiştir. Deltadaki ekolojik döngüdeki önemlerinin yanı sıra balık türlerinin birçoğu ekonomik değere de sahiptir ve yöre insanına gelir sağla-maktadır. Çamaltı Tuz İşletmesi’nin pompalarından yavru iken giren Ke-fal, Lidaki, Levrek, Dilbalığı ve Gümüş Balığı, buralarda avlanan Tepeli Peli-kan, karabatak, sumru, martı, balıkçıl ve batağan türleri gibi kuş grupları için besin kaynağı oluşturmaktadır.

Canlı türleri arasında kuşlar önemli bir grubu oluşturur. Deltada bugüne ka-dar kaydedilen kuş türü sayısı 289’dur ve bu türlerden 235 kadarı yılda en az bir kez alanda gözlenmektedir. Tüm Türkiye’de görülen kuş türü sayısının 470 civarında olduğu düşünülürse, ülkemizdeki kuş türlerinin yarısından fazlasının deltada da görülmesi, ala-nın kuşlar açısından ne denli değerli olduğunu ortaya koymaktadır. Delta-da görülen türler arasında nesli Dün-ya, Avrupa ya da Türkiye ölçeğinde tehlike altında olan pek çok tür bu-lunmaktadır. Tepeli Pelikan (Peleca-nus crispus), Küçük Kerkenez (Falco naumanni), Bozkır Delicesi (Circus macrourus), Akça Cılıbıt (Charadri-us alexandrinus), Mahmuzlu Kızkuşu (Vanellus spinosus), Bataklıkkırlangı-cı (Glareola pratincola) gibi pek çok türün nesli ülke, kıta ya da Dünya öl-çeğinde tehlike altındadır.

İZMİR VETERİNER HEKİMLER ODASI

İZMİR VETERİNER HEKİMLER ODASI E-DERGİ NİSAN 201370

Gediz Deltası, Flamingo’nun Türki-ye’de Tuz Gölü ile birlikte ürediği iki alandan biridir. Deltada son yıllarda yapılan koruma ve restorasyon çalış-maları ile üreyen Flamingo çifti sayı-sında önemli bir artış olmuş ve delta 5000 ile 8000 çift arasında Flamin-go’nun ürediği bir alan haline gelmiş-tir. Kış Ortası Su Kuşu Sayımları’nda, 17.000 kadar Flamingo’nun kışı del-tada geçirdiği tespit edilmiştir. 2003 yılında bu yana yapılan halkalama ça-lışmaları ile Gediz Deltası’nda doğan Flamingo yavrularının bir kısmı halka-lanmaktadır. Bu çalışmaların sonuçla-rına göre deltada doğan yavrulardan Fransa, İtalya, Yunanistan, İspanya, Tunus gibi ülkelerde gözlenmiştir. Yine aynı şekilde bu ülkelerde doğup hal-kalanan Flamingo’lar da Gediz Delta-sı’nda zaman zaman gözlenmektedir.

Gediz Deltası, nesli Dünya ölçeğinde tehlike altında olan ve tüm Dünya po-pülasyonu 15.000 kadar olan Tepeli Pelikan (Pelecanus crispus) ın Man-yas Gölü (Balıkesir), Büyük Menderes Deltası (Aydın), Aktaş Gölü (Ardahan), Işıklı Gölü (Denizli) ve Kızılırmak Del-tası (Samsun) ile birlikte Türkiye’de ürediği 6 alandan biridir. Homa Dal-yanı’nın içindeki küçük adacıklarda her yıl 70 çift kadar Tepeli Pelikan ku-luçkaya yatmaktadır. Ayrıca delta bu türün kışlaması açısından da büyük önem taşımaktadır. Bazı yıllarda 700 kadar Tepeli Pelikan kışı Gediz Delta-sı’nda geçirebilmektedir.

Gediz Deltası Kara Gagalı Sum-ru (Sterna sandvicensis) nun Türki-ye’de bilinen tek üreme alanıdır. Sum-ru (Sterna hirundo)’nun da Türkiye’de en yüksek sayıda ürediği alan yine

Tablo 1. Gediz Deltası’nda görülen nesli küresel ölçekte tehlike altında olan kuş türleri.

Türkçe isim Latince isim Statüsü Deltadaki durumuDikkuyruk Oxyura leucocephala EN NadirTepeli Pelikan Pelecanus crispus VU ÜrüyorSibirya Kazı Branta ruficollis EN Çok soğuk kışlarda

görülüyorŞah Kartal Aquila heliaca VU NadirPasbaş Patka Aythya nyroca NT Az sayıda düzenli

görülüyorToy Otis tarda VU Nesli tükenmişMezgeldek Tetrax tetrax NT NadirBoz Kirazkuşu Emberiza cineracea NT NadirBozkır Delicesi Circus macrourus NT Nadir

www. www.izmir-vho.org

İZMİR VETERİNER HEKİMLER ODASI

71

Gediz Deltası’dır.

Gediz Deltası Kara Leylek (Cico-nia nigra)’in Türkiye’de düzenli olarak kışladığı tek alandır. Deltada yıl boyu Kara Leylek görmek mümkündür.

Gediz Deltası’nda 2006 baharın-da yapılan “Üreyen Kuşlar Atlas Ça-lışması” nda, 61’i kesin, 25’i yüksek ihtimalle ve 17’si de muhtemel olmak üzere toplam 103 kuş türüne üreme kaydı verilmiştir.

Gediz Deltası, kışlayan su kuşları açı-sından da ülkemizin en önemli sulak alanlarından biri konumundadır. Del-tada her yıl gerçekleştirilen Kış Ortası Su Kuşu Sayımı’nda, yıllara göre de-ğişmekle birlikte genelde 30.000 ile 130.000 arasında sukuşu sayılmakta-dır. 2004 yılından bu yana İzmir Kuş Cennetini Koruma ve Geliştirme Birliği ve Menemen Sol Sahil Sulama Birliği arasında imzalanan sözleşme ile saz-lıklara düzenli olarak sağlanan tatlı su sayesinde, bu alanlarda iyileşme mey-dana gelmiştir. Bu sayede, özellikle bu bölgeleri tercih eden, başta ördek türleri olmak üzere, kuş türlerinde son yıllarda önemli artışlar gözlenmekte-dir. Bunların yanı sıra Gediz Deltası yırtıcı kuş türleri açısından adeta başlı başına bir cennet durumundadır. Del-tada bu zamana kadar 35 yırtıcı kuş türü kaydedilmiştir. Ekosistemlerin en önemli unsurlarından biri olan av-avcı ilişkisi açısından, bu denli yüksek yır-

tıcı türü varlığı sistemin sağlıklı işle-mesi ve deltadaki besin potansiyelini göstermesi yönünden önemli bir para-metredir.

Koruma Statüleri

Gediz Deltası’nın 8000 hektarlık kıs-mı Orman Bakanlığı tarafından 1982 yılında Yaban Hayatı Koruma Sahası ilan edilmiştir. Bu tarihten önce delta-nın herhangi bir koruma statüsü yok-tur. Daha sonra Kültür ve Turizm Ba-kanlığı’nca 1985 yılında Leukai antik kentinin bulunduğu Üçtepeler mevkii 1. Derece Arkeolojik Sit Alanı, Saz-lıklar kısmı 1. Derece Doğal Sit Alanı, Yaban Hayatı Koruma Sahası’nın geri kalan kısmı da 2. Derece Doğal Sit Alanı olarak tescil edilmiştir.

Çevre Bakanlığı 1998 yılında Gediz Deltası’nı Ramsar Alanı ilan etmiş-tir. Ramsar Alanı’nın sınırları Çamaltı Tuzlası ile Mavişehir arasındaki “De-

İZMİR VETERİNER HEKİMLER ODASI

İZMİR VETERİNER HEKİMLER ODASI E-DERGİ NİSAN 201372

gaj” mevkii’nden başlayarak Foça Tepeleri’ne kadar olan alanı içine al-maktadır. Gediz Deltası Türkiye’de bu statüye sahip 13 sulak alandan biridir ve bu statü alanın uluslararası ölçekte önemli bir sulak alan olduğunu gös-termektedir.

İzmir Kültür ve Tabiat Varlıklarını Ko-ruma Kurulu, 1999 yılında deltadaki 2. Derece Doğal Sit alanlarını geniş-leterek 1. Derece Doğal Sit Alanı’na dönüştürmüştür.

2005 yılında Çevre ve Orman Bakan-lığı Sulak Alanların Korunması Yönet-meliği gereği Gediz Deltası Sulak Alan Yönetim Planı çalışmalarını başlatmış ve kapsamda Gediz Deltası’nda ko-ruma bölge sınırları oluşturulmuştur. Beş yıllık hazırlanan Gediz Deltası Sulak Alan Yönetim Planı, 13 Haziran 2007’de toplanan Ulusal Sulak Alan Komisyonu (USAK) tarafından kabul edilerek yürürlüğe girmiştir. Yönetim

planı sürecinde “Mutlak Koruma Böl-gesi”, “Sulakalan Bölgesi”, “Ekolojik Etkilenme Bölgesi” ve “Tampon Böl-ge” olmak üzere koruma kuşakları be-lirlenerek “Sulak Alanları Koruma Yö-netmeliği” kapsamında koruma altına alınmıştır. Gediz Deltası Sulak Ala-nı’nın koruma bölge sınırları, tampon bölge hariç yaklaşık 30.000 hektardır. Bu sınırlar içten dışa doğru şöyledir:

Mutlak Koruma Bölgesi,

Sulak Alan Koruma Bölgesi,

Ekolojik Etkilenme Koruma Bölgesi,

Tampon Bölge (Ekolojik Etkilenme Koruma Sınırı’ndan 2,5 km mesafe-de)

İnsan Faaliyetleri

Gediz Deltası’nın geniş sınırları içeri-sinde pek çok yerleşim alanı yer al-maktadır. Bölgede yaşayan insanların temel geçim kaynağı tarımdır. Alüvyal topraktan oluşan bu verimli arazilerde Türkiye’nin en kaliteli pamukları ye-tişmektedir. Özellikle Seyrek, Sasalı, Gerenköy ve Maltepe beldelerinin te-mel geçim kaynağı pamuk tarımıdır. Pamuğun dışında buğday, mısır, ka-vun, karpuz ve ıspanak gibi ürünler de bölgede yetiştirilmektedir. Daha çok deltanın kuzey kesimlerinde kalan Bağarası ve Menemen’e yakın bölge-lerde bağ-bahçecilik de önemli bir ta-

www. www.izmir-vho.org

İZMİR VETERİNER HEKİMLER ODASI

73

rım faaliyetidir.

Deltanın verimli kıyılarında yapı-lan balıkçılık da önemli bir geçim kay-nağıdır. Mevsimine göre başta Kefal ve Lidaki olmak üzere pek çok balık türünün yanı sıra, Ahtapot, Sübye ve Karides gibi pek çok deniz canlısı bu bereketli sulardan avlanmaktadır. Homa Dalyanı’nda ise klasik dalayan balıkçılığı yapılmaktadır. Ocak ayı ba-şında açılan girişlerden giren balıklar, haziranın ortalarında girişlerin kapatıl-masıyla dalyan içerisinde kalmaktadır. Daha sonra diğer ocak ayına kadar dalyandan balık tutulmaktadır. Dalyan içerisinden özellikle Kefal ve Lidaki yakalanmaktadır. Homa Dalyanı’nın işletimi Ege Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi tarafından yapılmaktadır.

Gediz Deltası’ndaki en önem-li ekonomik faaliyetlerden biri de tuz üretimidir. Bu bölgede yaklaşık 1000 senedir tuz üretildiği bilinmektedir. Bu-günkü Çamaltı Tuzlası ise 150 sene kadar önce İtalyan’lar tarafından ku-rulmuştur. Daha sonra alanını kuzeye doğru genişleten tuzla, bugün yakla-şık 6000 hektarlık bir alanı kaplamak-tadır. Her yıl 500–600 bin ton arası tuz üretilen Çamaltı Tuzlası, 2009 yılına kadar Tekel tarafından işletilmektey-ken 2009 yılında özelleştirilmiştir.

Bunların dışında özellikle tuzla ile Mavişehir arasındaki bölgede Deniz börülcesi ve balık yemi toplayarak ge-

çimini sağlayan ya da bütçesine kat-kıda bulunan pek insan bulunmakta-dır. Deltadan bunların dışında Şevketi Bostan, Arapsaçı, Kapari gibi pek çok yabani bitki de toplanmaktadır.

Kaynaklar

Durmuşkahya, C., 2004, İzmir Kuş Cenneti Florası, Ya-yımlanmamış Rapor, İzmir, 9s.

Durmuşkahya, C., 2003, Aşağı Gediz Havzası Vejetas-yon Ekolojisi, Celal Bayar Üniversitesi Fen Bilimleri Ens-titüsü Biyoloji Anabilim Dalı, Yayımlanmamış Doktora Tezi, Manisa, 166 s.

Erinç, S., 1955, Gediz ve Küçük Menderes Deltalarının Morfolojisi, 9. Coğrafya Meslek Haftası, 22-29 Aralık 1954, İstanbul, Tebliğler ve Konferanslar Kitabı, Türk Coğrafya Kurumu Yayınları: 2, Coğrafya Meslek Haftaları Serisi: 1, İstanbul, s.33-66

IUCN 2006, 2006 IUCN Red List of Threatened Species. <www.iucnredlist.org>. Downloaded on 09 December 2012

Kocataş, A., 1997, Ekoloji ve Çevre Biyolojisi (4. Bas-kı), Ege Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi Yayın No:51, ISBN 945-483-177-7, İzmir, 564 s.

Onmuş, O., 2007, Türkiye Kış Ortası Su Kuşu Sayımları 2007, Doğa Derneği, Ankara.

Öztürk, M., Seçmen, Ö., Gemici, Y. ve Görk, G., 1990, Ege Bölgesi Bitki Örtüsü, İzmir.

Sıkı., M., 1985, Çamaltı Tuzlası-Homa Dalyanı Kuş Tür-leri ve Bazı Türlerin Biyolojileri Üzerinde Araştırmalar, Ege Üniversitesi Fen Fakültesi Tabiat Tarihi Müzesi, Ya-yımlanmamış Doktora Tezi, İzmir, 50 s.

Sıkı., M., 2002, Gediz Deltası (İzmir Kuş Cenneti) Kuşla-rı, Ekoloji Çevre Dergisi, 44, ISBN 1300-1361, s. 11-16.

Sıkı., M., Tok, C., V., Mermer, A., ve Tosunoğlu, M., 1998, “İzmir Kuş Cenneti’nin Avifaunası ve Herpetofaunası”, XIV. Ulusal Biyoloji Kongresi, 7-10 Eylül 1998, Samsun, Bildiriler Kitabı Cilt III, Samsun, s. 181-193.

Tırıl, A., 2005, Akılcı Kullanım Işığında Sulak Alanların Yönetimi Gediz Deltası Örneği, Ankara Üniversitesi Sos-yal Bilimler Enstitüsü Sosyal Çevre Bilimleri Anabilim Dalı, Yayınlanmamış Doktora Tezi, Ankara, 430 s.

Foto: Gediz1, Gediz2, Gediz3, Gediz4, Gediz5

İZMİR VETERİNER HEKİMLER ODASI

İZMİR VETERİNER HEKİMLER ODASI E-DERGİ NİSAN 201374

Çocuklarımızın Gözüyle Mesleğimiz

Deniz ArslanNedret İlhan Keten Ortaokulu6-B

www. www.izmir-vho.org

İZMİR VETERİNER HEKİMLER ODASI

75

Mesleki çalışmalarımızı bir kamu kurumu ciddiyetinde ve özenle yürütmenin yanı sıra, birlik ve beraberliğimizi pekiştirecek etkinliklerle de bir arada olmanın meslek odalarının faal olması açısından önemli olduğunu düşünüyoruz. Bu doğ-rultuda sizlerden de gelen talepleri dikkate alarak etkinlikler yapmaya devam ediyoruz.

170. yıl Balosu, Meslek Büyüklerini Anma Günü ve Fasıl Akşamları bunlardan bazıları…

Bundan sonraki etkinliklerde de birlikte olmayı diliyoruz.

Bu yıl Veteriner Hekimliği eği-tim ve öğretiminin 170. yılı ne-deniyle Kuşadası Pamucak Sürmeli Efes otelde düzenle-diğimiz gecede meslektaşla-rımızla bir aradaydık. Coşkun SABAH’ın da katılımıyla keyifli ve mutlu geçen gecemize des-tek veren herkese teşekkürle-rimizi sunuyoruz.

Birlik ve Beraberlikle

170. yıl Balosu

İZMİR VETERİNER HEKİMLER ODASI

İZMİR VETERİNER HEKİMLER ODASI E-DERGİ NİSAN 201376

Öğretmenevi buluşmalarında dile getirilen meslektaşlar olarak bir araya gelip ailecek eğlenelim öne-rileri üzerine Oda Başkanımız H. Gökhan Özdemir tarafından orga-nize edilen gece Karşıyaka Nikâh Salonu üzeri Kent Restoran’da dü-zenlendi. Geceye eşleri ile birlikte katılan yaklaşık 65 kişilik grup can-lı müzik eşliğinde keyifli bir akşam geçirdi.

Türk Sanat ve Halk müziğinden oluşan repertuar Başkan Özde-mir’in yanı sıra meslektaşlarımız Orhan Bedez, Zeynep Arslan, Nilgün Gül, Yıldız Ay Yiğit’in katı-lımlarıyla seslendirildi. Konuk sa-natçılarımız Erol Malkoç ve Hülya Malkoç’a da bizlerle birlikte olduk-ları için teşekkür ediyoruz.

Birlikte daha fazla zaman geçirme-mize aracı olacak her türlü etkinliği gerçekleştirmenin bir arada olma bilincini ve mesleki çalışmalara da-hil olma hevesini uyandıracağına olan inancımızla sizlerden gelen öneriler doğrultusunda farklı orga-nizasyonlarda yeniden bir arada olabilmeyi umuyoruz.

Karşıyaka Kent Restoranda Fasıl Gecesi

www. www.izmir-vho.org

İZMİR VETERİNER HEKİMLER ODASI

77

İZMİR VETERİNER HEKİMLER ODASI

Bu sayının içeriğinde emeği geçen ve katkı koyan meslektaşlarımıza

teşekkür ediyoruz.