gida endÜstrİsİnde dİjİtalleŞme devrİmİ...yüzde 8,5.2 tarım ve gıda ürünleri ihracatı...
TRANSCRIPT
GIDA
ENDÜSTRİSİNDE
DİJİTALLEŞME
DEVRİMİ GE Türkiye
GE’nin “Sanayide Dijital Gelecek” etkinlik
dizisinin ikincisi 30 Mart 2017’de
gerçekleşti. TOBB Gıda Meclisi, Türkiye Gıda
İşverenleri Sendikası (TÜGİS), Türkiye Gıda
ve İçecek Sanayii Dernekleri Federasyonu
ve General Electric Türkiye işbirliğinde
Teknopark İstanbul’daki GE İnovasyon
Merkezi’nde gerçekleşen etkinlikte
sektörün aktörleri “Gıda, İçecek ve
Ambalajlı Tüketici Ürünleri Sanayiinde
Dijitalleşme ve Fırsatları” konusunu tartıştı.
Mayıs, 2017
http://geturkiyeblog.com
www.twitter.com/GE_Turkiye
https://www.linkedin.com/company/ge-türkiye
www.instagram.com/geturkiye
2
GÜNÜN ÖZETİ VE BİR SONRAKİ ADIM
Tüm dünyada imalat sektöründe yaşanan zorluklar gıda endüstrisinde de hissediliyor.
Araştırmalar, 1980’li ve 1990’lı yıllarda her yıl yüzde 4 oranında artan üretim verimliliğinin
son yıllarda sadece yüzde 1’de kaldığını gösteriyor. Bu durum; mevcut araçlar, yöntemler
ve süreçlerle verimlilik artışının artırılmasının artık son derece güç olduğunu gösteriyor.
Gıda ve içecek sektörü yöneticileri, hızla değişen tüketici tercihleri, küresel emtia pazarları,
düşük kâr marjları ve yüksek talep değişkenliklerinin merhametine kalmış durumda. Sektör
yöneticileri bu çok sayıda belirsizlik ortamı ile başa çıkmaya çalışırken operasyonel
verimliliği artırma, maliyetleri düşürme ve ürünlerini rakiplerinden ayrıştırma baskılarını da
yaşamakta.
Gıda, içecek ve ambalajlı tüketici ürünleri sektörü, tüketicilerle benzersiz bir doğrudan
ilişkiye sahip, tüketicilerin sağlığı ve güvenliği ile doğrudan ilgili önemli bir sektör. Bitkisel ve
hayvansal üretim ile bağlantısı düşünüldüğünde Türkiye ekonomisinin önde gelen,
vazgeçilmez sektörlerinden.
Türkiye’de gıda, içecek ve ambalajlı tüketici ürünleri üreticileri henüz dijitalleşme ile tanışma
safhasında. Sektörün büyük şirketlerinde bile dijitalleşme oranı, Türkiye’deki diğer
sektörlerin ortalamasının altında.
Ne Yapmamız Lazım?
Dijitalleşme, bu zorluklar ve baskılar altında yaşayan gıda, içecek ve ambalajlı
tüketici ürünleri sektörü yöneticileri açısından kaçınılmaz. Dijitalleşme, şirketlere
içinde bulundukları değer zincirini görünür hale getirerek maliyet ve rekabet avantajı
yaratıyor.
Dijitalleşme, gıda, içecek ve ambalajlı tüketici ürünleri üreticilerinin, tüketicilerle
daha fazla temas kurmasını sağlıyor, değişen tüketici davranışları ve taleplerine
karşı daha çevik yanıt verebilmesini sağlıyor.
Sektör yöneticileri, dijitalleşme süreçlerine, belirli bir amaç doğrultusunda
belirlenmiş stratejik hedefleri ortaya koyarak başlamalı, dijitalleşmeden önce
süreçlerini net bir biçimde belirlemeli.
Dijitalleşmede üst yönetimin kararlılığı kadar, şirket çalışanlarının dijital kültüre
adapte olmasının da önemi büyük. Şirketler dijitalleşme sürecinde dijital yetenekleri
bünyelerine katarken mevcut personeli, dijitalleşme stratejisi ve metodolojisi
hakkında bilgilendirmeli.
Dijitalleşmede, bilgileri elde etmek kadar analiz etmek ve sonuçları karar
süreçlerinde kullanmak da önemli. Dijitalleşme sürecinde gıda sektörü profesyonel
yardım almayı değerlendirmeli.
3
Kamu, pilot projeleri ve yol haritalarını finanse ederek, gıda sektörünün dijital
dönüşümünün önünü açmalı.
Türkiye’de tarım, gıda ve ambalajlı ürünler sektörü ülke ekonomisinin en önemli bileşenleri
arasında bulunuyor. 2015 yılı sonu itibarıyla, işlenmemiş, az veya çok işlenmiş gıda
ürünlerinin toplam büyüklüğünü ifade eden “tarımsal katma değer” 73,2 milyar dolara
ulaştı.1 Tarımsal katma değerin Türkiye’nin gayrisafi yurtiçi hâsılasındaki (GSYİH) payı ise
yüzde 8,5. 2 Tarım ve gıda ürünleri ihracatı 2016 yılı sonunda 20,2 milyar dolar olarak
gerçekleşti. Tarım ürünlerinin Türkiye’nin 2016 yılının toplam ihracatındaki payı ise yüzde
14,2.3 Türkiye’de gıda, tarım ve hayvancılık sektörünün 150 milyar dolara yükseltilmesinin
hedeflendiği çeşitli vesilelerle dile getiriliyor4. Peki, Türkiye bu hedefe nasıl ulaşacak?
GE, TOBB ve TÜGİS işbirliğinde gerçekleştirilen “Gıda Sanayiinde Dijitalleşme ve Fırsatlar”
toplantısında akademisyenler, sanayiciler ve araştırmacılar bu sorunun cevabını aradı.
Gıda, içecek ve ambalajlı tüketici ürünleri sektöründe verimin artırılmasının altın anahtarının
“dijitalleşme” olduğu, sektör aktörlerinin değer zincirlerini dijitalleştirirken dikkatli adım
atması gerektiğinin altı çizildi.
ÖNE ÇIKANLAR
1 Kaynak: Dünya Bankası, http://data.worldbank.org/indicator/NV.AGR.TOTL.ZS?end=2015&locations=TR&start=1960&view=chart 2 Kaynak: Dünya Bankası, http://data.worldbank.org/indicator/NV.AGR.TOTL.ZS?end=2015&locations=TR&start=1960&view=chart 3 Kaynak: Türkiye İhracatçılar Meclisi 4 2013 yılında Gıda, Tarım ve Havancılık Bakanlığı’nın ajanslara geçtiği açıklama metni için bkz. http://www.iha.com.tr/haber-tarimda-2023-hedefleri-320306/
TÜRKİYE’DE GIDA ENDÜSTRİSİNİN DİJİTAL YOL HARİTASI
Türkiye’de otomotivin cari açığa faydası
5-6 milyar dolarken, tarımın faydası 60-
65 milyar dolar. Teknoloji ile 60 milyar
dolarlık sektörü 150 milyar dolara
yükseltmek mümkün.
“Gittiğimiz yer bitkinin büyük verisini oluşturmak. Her çiftçinin yaptıklarını rekolte verileri ile eşleştirip yüksek verimin matematiksel modeli çıkarmaya çalışıyoruz. Bunu yapabilmeniz için sahaya sensörler koymanız, o sensörlerin de hesaplı olması lazım. Türkiye’de 6 milyon tarla var. Bunlardan 300-400 bini üzerinden veri toplayabilirseniz, teoride bir ‘süper çiftçi’ modeli oluşturabilirsiniz”
Türkiye’nin dörtte birinde tarım yapılıyor; 200 bin km2 veya 20 milyon hektar. Bunun yüzde 60’ında tahıl (buğday, arpa, mısır) yetiştiriyoruz. Bunlar yetiştirilmesi kolay ürünler ve dolayısıyla getirdiği gelir de düşük. Örneğin 1 dekar elmadan elde ettiğiniz gelir 20 dekar buğdaya eşit. Dolayısıyla üretimde yüksek değerli ürünleri seçmemiz gerekiyor. Türkiye’nin rekoltesini artırması gerekiyor. Teknoloji burada devriye giriyor.”
4
Dünyada bugün imalat sektörü açısından belirsizliklerin hayli arttığı bir dönemden geçiliyor.
IMF’nin Mart 2017’de yayınladığı “Gone with the Headwinds: Global Productivity” başlıklı
raporda belirtildiği gibi 2008 krizinin ardından dünya ekonomisi yavaşladığı gibi toplam
faktör verimliliği de yerinde sayıyor. Gelişmiş ülkelerde 2000’li yılların başında yüzde 1’in
altına düşen yıllık verimlilik artışı, büyük mali krizin ardından yüzde sıfıra yakın seyretmeye
başladı. Gelişmekte olan ekonomiler 2008’e kadar özellikle işgücü verimliliğindeki artışla her
yıl yüzde 2-3 civarında toplam faktör verimliliği artışı yakaladılar. Ancak bu ekonomiler de
2008 krizinin ardından verimlilik artışında yüzde 1 bandının altına düştü. Verimliliğin
dünyada yaşam standartlarını belirleyen en önemli faktörlerden biri olduğu kaydedilen
raporda, “Yüksek verimlilik var olan ürünlerden daha fazla üretilmesini sağladığı gibi, yeni
ürün ve hizmetlerin geliştirilmesi için kaynakları serbest bırakmaktaydı ve yeni istihdama
olanak veriyordu. Bu durum hiç değilse eski sanayi devrimlerinde geçerliydi” deniliyor5.
İmalat sektöründe verimliliğin yanı sıra yüksek talep değişkenliği ve yeni rekabet koşulları
da işletmeleri değişime zorluyor. Teknoloji alanındaki gelişmeler, tüketicileri kişiselleştirmiş
ürün ve hizmetlere yönlendirirken, önceki sanayi devrimlerinin yarattığı işbölümü ve
uzmanlaşma alanlarını buharlaştırıyor, rekabetin doğasını değiştiriyor6.
Bu belirsizlik ortamında gereken yapısal değişim ihtiyacı, “Gıda Sanayiinde Dijitalleşme ve
Fırsatlar” etkinliğinde en sık değinilen noktalar arasındaydı. Açılış konuşmalarından birini
yapan GE Dijital Ortadoğu, Kuzey Afrika ve Türkiye Bölgesi Genel Müdürü Ali Saleh,
“Günümüzde bütün sektörler maliyet, kalite ve erişim baskısı altında. Artık çıkan sonuçları
düşünmeli ve sunduğumuz şeyleri değiştirmeliyiz. Ticari eşyanın satılma şekli artık aynı değil.
Ürün, süreç ve çalışan verimliliğini, varlık ve tedarik zinciri performansını dikkate almadan
maliyetleri düşüremez ve ayakta kalamayız” uyarısında bulunuyor.
TOBB Gıda Sanayi Meclis Başkanı Necdet Buzbaş ise, “İkinci Dünya Savaşı’ndan
küreselleşmeye kadar sektörler tüm imkânlardan yararlanarak büyük çıkışlar sergilediler,
altın yıllarını yaşadılar. Günümüzde ise bambaşka bir değişimin içindeyiz. Bugün sosyo-
ekonomik açıdan yaşanan değişimlerin teknolojik değişimi tetiklemesi ile teknolojik
değişimlerin çok büyük sosyoekonomik değişimleri biçimlendirmesi arasında bir ikilem
içindeyiz” diyor.
5 IMF, “Gone with the Headwinds: Global Productivity”, Mart 2017, http://www.imf.org/~/media/Files/Publications/SDN/2017/sdn1704.ashx 6 Bu konuda Bkz. Deloitte Consumer Review, “Made to Order: The Rize of Mass Personalisation” https://www2.deloitte.com/content/dam/Deloitte/ch/Documents/consumer-business/ch-en-consumer-business-made-to-order-consumer-review.pdf ve
A- DÜNYADA GIDA ENDÜSTRİSİNİN GENEL GÖRÜNÜMÜ
1- İMALAT ÇALKANTILI SULARDA
5
Yıldız Holding Genel Müdür Yardımcısı Bahattin
Aydın ise, rekabet koşullarının değiştiğine dikkat
çekerken, “Ne iş yapıyor olursanız olun artık
rakibin nereden geleceğini kestiremiyorsunuz. Hiç
tahmin etmediğiniz kişi sizin alanınıza girip
ekmeğinize ortak olabilir. Bir sabah uyandığınızda
teknolojik imkânlarla işinizin elinizden alındığını
görebilirsiniz. Öngörülemez bir dünyaya doğru
gittik. Kurumlar için bu durum çok büyük bir stres
oluşturuyor” diyor.
Dünyada imalat sektöründe dengeler hızla değişirken gıda, içecek ve ambalajlı tüketici
ürünleri sektörü de kendi yapısına özgün zorlu koşullarla baş etmek durumda kalıyor. GE
Dijital Yiyecek İçecek Endüstri Çözümleri Direktörü Reid Paquin, “Yiyecek, İçecek ve Ambalajlı
Tüketici Ürünleri 2016 Değerlendirmesi ve 2017 Öngörüleri” başlıklı sunumunda sektörün
durumunu şöyle özetliyor: “Gıda, içecek ve ambalajlı tüketici ürünleri sektörü düşük fiyat
seviyesi ve tüketiciyle bire bir ilişki itibarıyla benzersizdir. Bu nedenle tüketici davranışları ve
beklentilerindeki hızlı değişimlerden çok daha fazla etkilenir. Bu durum pazarda hızlı tepki
verme gereksinimini daha da önemli hale getirir. Bu sektördeki yöneticiler küresel emtia
piyasalarının insafına kalmış durumda ve hem düşük kâr marjlarıyla hem de talepteki yüksek
dalgalanmayla karşı karşıya. Bunların yanı sıra geleneksel üreticilerin karşı karşıya olduğu,
operasyonel verimliliği artırma, maliyetleri düşürme ve ürünlerini rakiplerinden farklılaştırma
gibi baskılarla da baş etmek durumunda.”
2- GIDA İMALATÇISI ÇOK YÖNLÜ BASKI ALTINDA
6
Reid Paquin tüm bu baskıların yanı sıra gıda sektörünün tüketici sağlığı ve güvenliği ile
doğrudan ilişkide olması nedeniyle yasal düzenlemelerin yarattığı kısıtlamaların da
unutulmaması gerektiğini vurguluyor.
Bütün bu baskılar birbiriyle bağlantılı ve bir araya geldiklerinde sektör açısından karmaşık
bir operasyon ortamı yaratıyor. TOBB Gıda Sanayi Meclis Başkanı Necdet Buzbaş, gıda
sanayiinin temel girdileri bakımından bitkisel, hayvansal ve su ürünlerine bağımlı olduğuna
da dikkat çekerek, küresel tarım ve gıda üretimini etkileyen genel trendlerin gözden
kaçırılmaması gerektiğini vurguluyor.
Buzbaş, gıda sanayini yönlendirecek ana etmenleri dört başlıkta sıralıyor:
1- Artan dünya nüfusu ve kentleşme
2- İklim değişikliği
3- İvmelenen teknoloji
4- Küresel bağlantının artması
Dünya nüfusunun bugün 7,5 milyar7
olduğu tahmin ediliyor. 2050 yılına
gelindiğinde ise dünya nüfusunun 9,5
milyara ulaşacağı öngörülüyor8. Artan
nüfusun beslenme ihtiyacını
karşılamak için bugünkü gıda
üretimini yüzde 50-70 artırmak
gerektiği çeşitli uluslararası kuruluşlar
tarafından ifade ediliyor9. Artan nüfus
içinde demografik yapıya
baktığımızda, insan ömrünün
uzaması nedeniyle yaşlı nüfusun ve bunun yanında refahın artışına bağlı olarak, beslenme
şeklindeki değişiklikler ve gelişmekte olan ülkelerdeki genç nüfusun artan talebi, üretimi
artırmanın yeterli olmayacağını, üretimde çeşitlendirmenin de zorunlu olacağı gerçeğini
ortaya koyuyor.
Sanayileşmenin hızlandırdığı kentleşme, gıda sanayi ürünlerine talebi artırıyor. Son 50 yılda
sanayileşmenin 10 kat artması kent nüfusunu dünyada yüzde 54, ülkemizde yüzde 77
7 Birleşmiş Milletler Nüfus Bölümü, 2015 sonu itibarıyla Dünya nüfusunun 7 milyar 349 milyona ulaştığını belirtmektedir. https://esa.un.org/unpd/wpp/DVD/Files/1_Indicators%20(Standard)/EXCEL_FILES/1_Population/WPP2015_POP_F01_1_TOTAL_POPULATION_BOTH_SEXES.XLS 8 Bu konuda BM Nüfus Bölümü’nün tahmini için bkz. https://esa.un.org/unpd/wpp/Graphs/Probabilistic/POP/TOT/ 9 FAO, 2009 tarihli öngörülerinde 2050’ye kadar gıda üretiminin %70 artması gerektiğini belirtmiştir. http://www.fao.org/3/a-I5703E.pdf Dünya Bankası ise 2012 tarihli öngörülerinde ihtiyaç duyulan artış oranını %50 olarak belirtmiştir. http://pubdocs.worldbank.org/en/862271433768092396/Holger-Kray-RO-SustainableAg-hkray-ENG.pdf
3- GIDA ENDÜSTRİSİNİ YÖNLENDİREN ETMENLER
7
oranlarına taşıdı. 2050 yılında dünya nüfusunun yüzde 66’sının ülkemiz nüfusunun ise
yüzde 88’inin kentli olacağı tahmin ediliyor10.
Buzbaş, nüfus artışı, sanayileşme ve kentleşmenin gıda sektörü için yeni fırsatlar yarattığını
ancak “Küresel ısınma, su kıtlığı, tarıma elverişli toprakların kaybı, kırsalda işgücü kaybı
risklerinin” arttığına da dikkat çekiyor.
“Gıda Sanayiinde Dijitalleşme ve Fırsatlar” toplantısında, sektörün dijitalleşme ihtiyacının
nedenleri geniş biçimde tartışıldı. GE Dijital Yiyecek İçecek Endüstri Çözümleri Direktörü Reid
Paquin’e göre, yiyecek, içecek ve ambalajlı tüketici ürünleri sanayii şirketlerinin operasyon
ortamını tanımlayan ve onları dijitalleşmeye yönelten beş tema bulunuyor:
1- Güçlenen tüketiciler: Piyasada seçeneklerin artmasıyla tüketici beğeni ve beklentileri
sürekli değişiyor. Müşterilerin ihtiyaçlarına çok daha rahat cevap verebilmelerini sağlayan
yeni teknolojiler sayesinde yeni oyuncular, sektördeki geleneksel dengeleri sarstı. Bir başka
deyişle artık güç tüketicilerde. Müşterilerin daha talepkâr olduğu ortamda geleneksel
markaların etkisi de azalmaya başladı. Şirketlerin marka değerlerini kaybetmesini önlemek
için tüketicilerin online ortamda ve sosyal ağlarda neler konuştuğunu yakından takip eden
ve onların beğenilerinin ne yönde ilerlediğini öngörebilmesini sağlayan teknolojilere yatırım
yapması gerekiyor. Dijitalleşme yatırımları, operasyonel verimliliği artırıp giderlerin kontrol
altına alınması, pazarlama çalışmalarında etkinliğin artırılması, müşteri beklenti ve
davranışlarındaki ani değişikliklere yanıt verebilecek esnek ve çevik bir yapı oluşturulmasına
yardımcı olacak.
2- Tüketiciyle güçlü temas: Endüstriyel internet sayesinde mümkün olan en çok sayıda
müşteri ile temas sağlanabiliyor. E-ticaret, mobil teknolojiler ve konum bazlı hizmetler,
birçok şirketin pazarlama modellerini sarsacak bir etkileşim kurma olanağı sağladı. Gıda,
içecek ve ambalajlı tüketici ürünleri üreticileri bu teknolojiler sayesinde kampanyalar,
teşhirler ve promosyonlar konusunda artık perakendecinin verdiği bilgilere bağımlı
kalmayacak. Üretici, tüketicilerin kendi markasıyla ne zaman ve ne şekilde temas
kurduğunu, bu temasın nasıl olduğunu görebilecek.
3- Sürdürülebilirlik ve sürdürülebilir operasyonlar: Maliyet tüm üreticiler açısından
önemli. Özellikle de kâr marjının düşük olduğu yiyecek ve içecek sektörü için maliyet baskısı
daha da fazla. Operasyonel giderlerin büyük bir kısmı sürdürülebilirlikle ilgili alanlardan
(enerji, su, atık su, vb.) kaynaklanıyor. Ayrıca çevre dostu operasyon baskısı sektörün her
alanında hissediliyor. Yönetici ve yatırımcıların beklentisi de enerji ve su kullanımının
kısıtlanarak maliyetlerin azaltılması yönünde. Sürdürülebilirlik operasyonlarının en büyük
kazancı ise tasarruf. Enerji ve su tüketiminde küçük oranlardaki bir düşüş bile zaman
içerisinde milyonlarca dolar tasarruf sağlayabilir. Sürdürülebilirlik önlemleri ve çevre
konusundaki kurumsal sosyal sorumluluk uygulamaları aynı zamanda itibarı ve marka
sadakatini artırıyor, dolayısıyla rekabet avantajı yaratıyor.
10 BM rakamları ve projeksiyonları için bkz. https://esa.un.org/unpd/wup/Country-Profiles/
4- GIDA SEKTÖRÜNÜN DİJİTALLEŞME İHTİYACI
8
4- Tedarik zinciri optimizasyonu: Tedarik zinciri kalitesi ve takibi, yiyecek, içecek ve
ambalajlı tüketici ürünleri üreticisinin tedarik zinciri optimizasyonunun önemli bileşenlerini
oluşturuyor. Üreticiler raf ömrü, üretim kapasitesi, maliyet ve envanter gibi kısıtlamalar
çerçevesinde, tedarik zincirlerinin optimizasyonu konusunda büyük çaba harcıyor. Bu
optimizasyon, şirketlerin arz ve talepteki dalgalanmalara etkin ve düşük maliyetli bir şekilde
cevap vermesini sağlayacak çevikliği kazandırıyor. Sektördeki şirketlerin tüketicilerle
yakınlaşmak amacıyla kullandığı teknolojiler tedarik zincirlerinin optimizasyonu açısından
da büyük önem taşıyor. Akıllı sensörler ve üretilen büyük veri günümüzde büyük önem
kazanmış durumda. Şirketlerin ürettiği ve analiz ettiği veri miktarı arttıkça, verimsiz alanları,
tekrarlanan çalışmaları, isabetsiz tahminleri ve diğer sorunları ortaya çıkarması
kolaylaşıyor.
5- Operasyonel mükemmellik: Operasyonel mükemmellik tüm şirketlerin temel taşını
oluşturuyor. Yiyecek, içecek ve ambalajlı tüketici ürünleri sektöründeki en başarılı şirketler
asla “yeterince iyi” olmakla yetinmeyen, kendisini geliştirme konusunda en ufak fırsatı bile
kaçırmayan şirketlerdir. Endüstriyel internet, geçmişte dikkate alınmayan veriler ile zaman
içerisinde büyük fırsatlar sağlayarak, sektördeki şirketlerin üretim ve operasyonları
hakkında yeni bilgiler edinme fırsatı sunuyor. Üretim alanında doğru teknolojilerin
kullanılması ve bu bilgileri analiz ederek hayata geçirilebilecek nitelikte insanlara yatırım
yapması şirketlerin daha az kaynak kullanarak daha fazla üretim gerçekleştirmesini
sağlayabiliyor.
9
Endüstriyel İnternet devriminin (Dördüncü Sanayi Devrimi) ekonomilere kazançları konusu
son yıllarda pek çok araştırmaya konu oluyor. TÜSİAD’ın 2016 yılında yayınladığı “Türkiye’nin
Küresel Rekabetçiliği için Bir Gereklilik Olarak Sanayi 4.0” başlıklı raporuna göre dijitalleşme
uygulamalarının Türkiye ekonomisine katkıları şöyle olacak:
Verimlilik: Dijital Sanayi’nin başarılı bir şekilde uygulanması durumunda, günümüz
ekonomi büyüklüğünde, Türkiye’deki üretim sektörlerinin verimliliğinde 50 milyar
liraya varabilecek bir fayda kaydedilmesi potansiyeli mevcut. Bu analizin temeli,
toplam üretim maliyeti göz önüne alındığında, verimlilikteki artışın yüzde 4-7
arasında olacağı beklentisine dayanıyor. Sadece dönüşüm maliyeti (malzeme
maliyetleri hariç üretim maliyeti) değerlendirildiğinde, verimlilik artışının yüzde 5-15
arasında olması bekleniyor.
Büyüme: Küresel değer zincirlerine entegrasyon ve Dijital Sanayi çevresinde
oluşacak ekonomi yoluyla kazanılacak rekabet avantajının, sanayi üretiminde yıllık
yaklaşık yüzde 3’e kadar ulaşabilecek bir artışı tetiklemesi bekleniyor. Bu büyüme
Türkiye GSYİH’sinde yüzde 1 ve üzeri bir ek büyüme ve 150-200 milyar lira düzeyinde
ek gelir anlamına geliyor.
Yatırım: Dijital Sanayi teknolojilerinin üretim sürecine dahil edilmesi için önümüzdeki
10 yıllık süreçte -günümüz fiyatları ve ekonomik büyüklüğü baz alındığında- yılda
yaklaşık 10-15 milyar lira (üreticilerin gelirlerinin yaklaşık yüzde 1-1,5’i) yatırım
yapılması gerektiği tahmin ediliyor.
İstihdam: Büyüme hedeflerinin de gerçekleşeceği varsayımıyla, toplam sanayide
istihdam edilen işgücü ihtiyacının artacağı ve daha da önemlisi çok daha nitelikli,
eğitim ve gelir düzeyi yüksek bir işgücü yapısının oluşacağı öngörülüyor. Bu
bağlamda önümüzdeki 10 yılda, istihdamda yetkinlik düzeyi düşük işlerde
işgücünün azalması olası olmakla birlikte, sanayi üretiminin artmasıyla toplamda
mutlak bir artış yaşanması bekleniyor. Aynı zamanda, yüksek nitelikli işgücü yapısı
ile gelir piramidinin ve Türkiye “know-how” altyapısının gelişeceği değerlendiriliyor.11
Dijitalleşme, şirketlerin verimlik ve üretkenlik kazanmasının ve aynı zamanda daha düşük
maliyetle çalışmasının ve daha yüksek cirolara ulaşmasının önünü açıyor. Accenture
11 TÜSİAD raporu için bkz. http://www.tusiad.org/indir/2016/sanayi-40.pdf
B- SEKTÖRDE DİJİTALLEŞMENİN ENGELLERİ VE FIRSATLARI
1- DİJİTALLEŞME TÜRKİYE EKONOMİSİNE NELER KAZANDIRACAK?
2-DİJİTALLEŞME ŞİRKETLERİN FİNANSAL PERFORMANSINI NASIL ETKİLEYECEK?
10
Dijitalleşme Endeksi’ne göre “Endeksteki 10 puanlık bir artış, şirketlere ortalama olarak ilave
yüzde 1 faiz ve vergi öncesi kâr (FVÖK) getiriyor.” Bu bulgu, dijitalleşmenin finansal açıdan
da işletmeler için önem taşıdığına işaret ediyor. Örneğin, yıllık geliri 1 milyar lira olan bir
şirketin, Accenture Dijitalleşme Endeksi puanı kendisinden 10 puan aşağıda olan rakiplerine
göre yılda ortalama olarak 10 milyon lira ek FVÖK elde etmesi beklenebilir.
TÜSİAD’ın sektörler bazında yaptığı tahminlere göre, Türkiye’de dijital sanayi ile
endüstrilerde beklenen verimlilik artışı;
Gıda %8-12
Otomotiv %10-15
Tekstil %10-16
Kimyasallar %8-12
Makine %9-12
olacak.12
Gıda, içecek ve ambalajlı tüketici ürünleri sektörü özelinde bakıldığında, GE Dijital Yiyecek
İçecek Endüstri Çözümleri Direktörü Reid Paquin, dijital çözümlerle gıda endüstrisinde yüzde
15’e kadar verimlilik artışı, ürün geri çağırmalarında yüzde 50’ye kadar düşüş ve enerji
tüketiminde yüzde 12’ye kadar azalma potansiyeli bulunduğunu belirtiyor.
Konya Selçuk Üniversitesi’nden Yrd. Doç. Dr. Esra Kabaklarlı’nın vurguladığı gibi “Dünya
dijitalleşmenin yön verdiği yeni bir sanayi devriminin eşiğinde ve orta gelir tuzağında13
bulunan Türkiye, gerçek bir sıçrama için Dördüncü Sanayi Devrimi’nde14 atılım yapabilir ve
teknoloji üreten ülkeler arasında yerini alabilir.”
Son 30 yılda Bilişim Teknolojilerinde (BT) yaşanan hızlı gelişmenin tetiklediği dijitalleşme,
“Şirketin kaynaklarını, dijital teknolojilerin getirdiği fırsatları kullanarak, yeni gelir, büyüme
ve şirkete değer katacak operasyonel sonuçlara dönüştürme süreci” olarak tanımlanıyor15.
Başka bir ifadeyle dijitalleşme, “Şirketin bilgi, insan ve teknoloji kaynaklarını yeni
kombinasyonlarla birleştirerek, yeni iş modelleri geliştirmek, benzersiz müşteri deneyimleri
oluşturmak, yeni ürün ve hizmetleri mümkün kılmak ve şirket kaynaklarını çok daha etkin
kullanmak için teknolojiyi bu kaynaklara uygulamak” anlamına geliyor. Dijitalleşme
süreçlerini başlatan ve olgunlaştıran kurumlar, dijitalleşme kavramını şirketlerin merkezine
oturtuyor ve hem şirket içi hem de şirket dışı strateji hamlelerinde gerçekleştirdikleri
dijitalleşme uygulamalarıyla fark yaratıyor.
12 Tüsiad, “Türkiye’nin Küresel Rekabetçiliği için Bir Gerekliliik olarak sanayi 4.0”, 2016 13 Bu kavram üzerine bir inceleme için bkz. The Middle-Income Trap: More Politics than Economics, Doner and Schineder, http://web.mit.edu/polisci/people/faculty/documents/SchneiderandDoner2016.pdf 14 Bu kavramın tanımı ve ayrıntıları hakkında bkz. Dünya Ekonomi Forumu (WEF) https://www.weforum.org/agenda/2016/01/the-fourth-industrial-revolution-what-it-means-and-how-to-respond/ 15 Accenture Türkiye Dijital Endeksi, 2016, https://www.accenture.com/t20170202T045842__w__/tr-en/_acnmedia/PDF-42/Accenture-HBR-Rapor-Vodafone.pdf
3- TÜRKİYE GIDA SEKTÖRÜNDE DİJİTALLEŞMENİN NERESİNDE?
11
Dijitalleşme, Türk şirketlerine sadece verimlilik ve büyüme değil, aynı zamanda rekabet
güçlerini artırma konusunda da fırsatlar sunacak ve dolayısıyla Türkiye ekonomisine önemli
bir katkıda bulunacak. Peki, Türk şirketleri bu dönüşümü yakalamaya hazır mı? Accenture’ın
Vodafone Türkiye, Türkiye Bilişim Vakfı, Boğaziçi Üniversitesi ve ODTÜ işbirliği ile geçen yıl
ikincisini yayınladığı “Türkiye Dijitalleşme Endeksi, bu konuda ayrıntılı bir tabloyu ortaya
çıkarıyor. Türkiye’nin alanlarında en büyük kuruluşlarının incelendiği 16 iki yıl süren
araştırmayı GE’nin “Gıda Sanayiinde Dijitalleşme ve Fırsatlar” etkinliğinde sunan Accenture
Dijital Türkiye Lideri Erdal Güner’in verdiği bilgiye göre, Türkiye’de şirketlerin dijitalleşme
oranı ortalaması yüzde 61. Gıda ve içecek sektöründe dijitalleşme ise yüzde 56 ile
ortalamanın altında kalıyor.
Türkiye gıda sektörünün Accenture’ın tanımıyla “Dijital öncüler” 17 arasında
bulunmamasının, hatta Türkiye ortalamasının altında kalmasının nedenlerini anlamak için
Accenture’ın Dijitalleşme Endeksi’nin kriterlerine göz atmakta fayda var. Accenture,
dijitalleşmenin ölçülmesinde üç ana konuda 10 kriter üzerinden 119 göstergeyi dikkate
alıyor. Üç ana konu şöyle:
16 Araştırmada, yıllık cirosu en az 500 milyon TL olan şirketler, konsolide aktif büyüklüğü en az 30 milyar TL olan
kamu ve özel bankalar, yılda en az 500 milyon TL prim üreten hayat dışı sigorta şirketleri, yılda en az 100 milyon
TL prim üreten hayat sigortası şirketleri ve hisse piyasası işlem hacimleri en az 70 milyar TL olan yatırım
kuruluşlarının dijitalleşme çalışmaları incelenmiştir. 2016 yılı endeksi için 106 şirketin yöneticileri ile yüz yüze
görüşme yapılmıştır.
17 Accenture Türkiye Dijital Endeksinde “Dijital Öncü”, dijitalleşmede yüzde 80’in üzerinde başarı sağlayan şirketler olarak tanımlanıyor.
4. TÜKETİCİYE YAKINLAŞTIKÇA DİJİTALLEŞME ARTIYOR
12
1- Dijital Strateji: Şirketlerin amaç ve hedeflerine ulaşmak için dijitalleşmeyi kurum
stratejilerine ne ölçüde entegre ettiklerini gösteriyor.
2- Dijital Hizmetler: Şirketin ürün, çözüm ve hizmetlerinin yanı sıra bunlarla bağlantılı
fonksiyonların dijitalleşmesini değerlendiriyor. Şirketlerin satış öncesi, esnası ve sonrasında
müşterileriyle etkileşimlerini ne ölçüde dijitalleştirdikleri de bu değerlendirmeye katkıda
bulunuyor.
3- Dijital Operasyonel Yetkinlikler: Şirketlerin dijital teknoloji ve uygulamalardan
faydalanarak ve yönetişim yapılarını dijitalleşmeden maksimum faydayı sağlayacak şekilde
kurgulayarak; organizasyonel iş akışı, iç süreçleri ve operasyonlarını ne ölçüde
desteklediğini inceliyor.
Bu kriterler ışığında yapılan incelemeyi özetleyen Güner, finansal hizmetler ve hizmetler
sektörlerinin Türkiye’de ‘dijital öncüler’ olmasında tüketici ile doğrudan temasın etkili
olduğuna inandıklarını söylüyor. Güner, “Tüketiciye ne kadar yakınsa o sektör dijitalleşmede
ön sıralarda. Tüketici olarak elde ettiğimiz alışkanlıkları dokunduğumuz her şirketten
beklemekten kaynaklanıyor. Listenin sonunda ise enerji, metal ana sanayi ve inşaat
sektörlerini görüyoruz. Bu sektörlerdeki firmalar genelde kurumlar arası (B2B) çalışıyorlar.
Dolayısıyla dijitalleşmede arka sıradalar” yorumunda bulunuyor.
Accenture Türkiye Dijitalleşme Endeksi’nin bir diğer önemli sonucu, şirketlerin dijitalleşmede
operasyonel süreçlerine öncelik vermesi. Güner bu durumu şöyle açıklıyor: “Endekse
baktığımızda şirketler genelde içe dönük görünüyor. Operasyonel süreçlere ilişkin
5. DİJİTALLEŞME İÇE DÖNÜK
13
çalışmalar yapıyor. Müşteriye yönelik dijitalleşme çalışmaları daha sınırlı kalıyor. Bu
Türkiye’ye özel bir durum değil. Yurtdışında yapılan çalışmalarda da benzer sonuçları
görmekteyiz. Sadece üretim yapılıyor ve ‘B2B’ çalışıyorsa, içe dönük dijitalleşme çalışması
yapılıyor, müşteri tarafı eksik kalıyor”. Accenture Dijitalleşme Endeksi raporunda da
“Türkiye’deki şirketler dünyadaki eğilime paralel olarak, operasyonel yetkinliklerinin
dijitalleştirilmesi alanında dijital hizmetler alanına göre daha iyi bir performans ortaya
koyuyor” bilgisi paylaşılıyor. Nitekim rapora göre “Dijital Hizmetler” boyutunda şirketlerin
ortalama puanı yüzde 52 iken “Dijital Operasyonel Yetkinlikler” alanında ortalama puan
yüzde 69’a çıkıyor.
Dijitalleşme kaçınılmaz olmakla birlikte kolay bir süreç değil. Türk şirketleri dijital dönüşüm
sürecinde çeşitli zorluklarla karşılaşıyor. Accenture Dijitalleşme Endeksi araştırmasına
katılan şirketler en çok yaşanan sıkıntıları şöyle sıralıyor:
Çeviklik ve Karar Alma Süreçleri: %26
Regülâsyonlar: %21
Şirket Kültürü: %21
Finansal Kaynak Tahsisi: %21
Finansal Katkısına İnanç: %20
Departmanlar Arası Koordinasyon: %19
Yetenek ve Kaynaklar: %16
Organizasyonel Hedefler: %15
Bilgi Güvenliği: %14
Geçmiş Proje Deneyimi: %12
Üst Yönetim Desteği: %6
Gıda, içecek ve ambalajlı tüketici ürünleri sektör temsilcilerinin dijitalleşme sürecine
başlarken nasıl bir yol haritası izlenmesi gerektiği konusundaki önerilerinin özeti şöyle:
Dijitalleşme sürecine öncelikle bilinç düzeyinde başlanması gerektiğinde taraflar hemfikir.
TOBB Gıda Sanayi Meclis Başkanı Necdet Buzbaş, bu konudaki önerileri şöyle dile getiriyor:
“Değişimi görmezden gelmemeli ve yeni teknolojileri kabullenme iradesini göstermeliyiz.
Aksi halde sürdürülebilir olamayız. Zihinsel dönüşüm ve zihinsel dönüşümle başlayan bu
süreç çok önem taşıyor. Birikimlerimiz günü kurtarmaya, artık uzun dönemli varlığımızı
sürdürmeye yetmiyor. Bilincimizi hızla değişen dünyadaki geleceğimize yönelik olarak inşa
edecek olgunluğa ulaşmalıyız.”
Accenture Dijital Türkiye Lideri Erdal Güner de şirketlerin işe dijitalleşmeyi öncelikleri arasına
alarak başlaması gerektiğini, “Şirketler dijitalleşmeyi öncelikli hedeflerden biri olarak kabul
C- DİJİTALLEŞME SÜRECİNE İLİŞKİN ÇÖZÜM ÖNERİLERİ
1- Dijitalleşme Öncelikler Arasına Alınmalı
14
edip üst yönetimlerinin bu alanda kararlılığını ve desteğini temin etmeli” sözleriyle ifade
ediyor.
Şirketler dijital stratejilerini oluşturmadan önce sektörün genel durumu ve eğilimleri
hakkında net bilgi sahibi olmalı, dijitalleşmeyi şirket stratejisine eklemlemeli. GE Dijital
Ortadoğu ve Türkiye Bölgesi Genel Müdürü Ali Saleh bunun önemini şöyle özetliyor: “Biz GE
olarak öncelikle şirketlerin süreçlerini izleriz. Bu süreçler iyi tanımlanmış mı, yeterince akıllı
mı ve verimliliği nerelerde artırabiliriz sorularına yanıt ararız. Çünkü yeterince
tanımlanmamış bir süreci dijitalleşmeye gittiğinizde arzu edilen sonuçlar elde edilmeyebilir.
Firmanın sektör içindeki konumunu, maliyet dalgalanmalarına karşı neler yaptığını da
bilmeliyiz. Bunları öğrendiğimiz takdirde dijitalleşme maliyetleri aşağı çekerken, atıkları ve
kayıpları azaltabilir, daha fazla fayda için tahminler yapmanızı sağlayabilir.”
Dijitalleşme stratejisine başlamadan önce şirketin süreçlerinin net biçimde belirlenmiş
olması dijitalleşme çabalarının başarıya ulaşmasında kilit önemde. Buzbaş, “Net bilgi, etkili
koordinasyon ve öncelikleri iyi belirlenmiş planlar ile belirli alanlara odaklanmalıyız. Fırsat
ve riskleri olanak ve kısıtlamalarımızla net bilgiye dayalı olarak dengelemeli, aşırı ve
duygusal değerlendirmenin tuzağına düşmemeliyiz. Aşırı ve noksan değerlendirmeye açık,
tutarlılığını yitirmiş verilerle, tarım, hayvancılık ve gıda sektöründeki rekabet ortamında
hayatta kalamayız” uyarısında bulunuyor.
Dijitalleşme stratejisinin başarısı, dijitalleşmenin bir şirket kültürü haline gelmesine bağlı.
Buzbaş’a göre, “Sadece analog bir sistemi dijital bir platform üzerine taşımak büyük hata
olur. Esas konu, dijitalin iş modellerini ortaya koymak, operasyon modellerini güçlendirmek.”
Benzer bir uyarı Yıldız Holding Dijital Pazarlama Müdürü Murat Hatip’ten de geliyor. Hatip,
dijitalleşmenin belli bir amaç güdülerek yapılmaması halinde yakın tarihte sık görüldüğü
gibi bir “moda” olarak kalmasından endişeli. Hatip, “Dijitalleşme olgusunun bir trend olup
birkaç yıl sonra yok olmasından endişe ediyorum. Çünkü sektör olarak bunu maalesef
yapıyoruz. Beş yıl önce sosyal medyayı tartışıyorduk. Dört yıl önce “QR Code” hayatımıza
girmişti. Biz bu işlere teknoloji odaklı baktığımızda işlerimizin verimliliğini artırdığını
göremiyoruz. ‘Hadi QR Code ile bir şeyler yapalım’ noktasına geliyor. Sebep nedir ona
bakmak lazım. Dijital teknolojiler bir amaç doğrultusunda kullanıldığında doğru sonuçlar
ortaya çıkıyor. Dolayısıyla olaya ‘amaç nedir?’ sorusuyla başlanması gerektiği
düşüncesindeyim.”
2- Dijitalleşme Öncesi Durum Tespiti Yapılmalı, Süreçler Netleştirilmeli
3- Dijitalleşme Şirket Kültürü Haline Getirilmeli
15
Accenture Dijital Türkiye Lideri Erdal
Güner ise dijitalleşmenin şirket
kültürünün bir parçası haline gelmesi
için “İyi bir yönetişim yapısı” kurgulamak
gerektiğini vurguluyor. Accenture
Türkiye Dijitalleşme Endeksi’nde de bu
duruma dikkat çekiliyor: “Yönetişim,
kurumsal stratejinin ayrılmaz bir parçası
olan dijital stratejinin hayata geçirilmesi
ve uygulanması sürecinin planlanmasını
ifade eder. Bu süreçte alınacak
inisiyatifler, atılacak adımlar, ayrılacak bütçeler ve yapılacak değişiklikler detaylı bir şekilde
planlanmalı ve her bir projenin zamanlaması ve süresi netleştirilmeli.” Raporda ayrıca,
“Projelerin plan doğrultusunda ilerleyip ilerlemediği, belirlenen periyotta tamamlanıp
tamamlanmadığı ve hedeflenen sonuçlara ulaşıp ulaşmadığı tespit edilerek departman ve
çalışanlar bazında performans hedefleri belirlenmelidir” tavsiyesinde bulunuluyor.
Dijitalleşme, bütün endüstrilerdeki üretim şekillerini değiştiriyor. Büyük veri, analitik
yazılımlar ve nesnelerin interneti uygulamalarını bir araya getiren Endüstriyel İnternet, karar
süreçlerini etkiliyor, bütün iş kollarına üretimde optimizasyon olanağı sağlıyor.
Dijitalleşme sürecinde, şirketlerde dijital kültürün yerleşmesi için şirket bünyesinde büyük
veri elde edip bunları karar mekanizmalarına yardımcı olacak şekilde analiz edebilecek
dijital yeteneklerin istihdamı da büyük önem taşıyor. Zira etkili kararların spekülasyonlara
ve varsayımlara değil, veri analizine ve bilgiye dayanması gerekiyor.
Dijitalleşmenin şirketlerde “yukarıdan aşağıya” mı yoksa “aşağıdan yukarıya” mı
yürütülmesi gerektiği konusunda farklı görüşler bulunuyor. Yıldız Holding Genel Müdür
Yardımcısı Bahattin Aydın, sürecin her iki yönde yürütülmesi gerektiğini savunanlardan:
“Şirketlerin mutlaka bir dijital stratejisi olmalı ancak bunun uygulaması için şirketler dijital
yetenekleri bünyesine katmalı. Dijital yetenekten kastımız ‘sosyal medya canavarları’ değil.
Dijital yetenek, dijital dönüşümü ve felsefiyi anlayan ve bunu işine, iş yapış biçimlerine
uyarlayabilen insanlar demektir. Dijital yetenekler risk almaktan, yeni yollar denemekten
çekinmiyor. ‘Bilmiyorum’ demiyorlar, ‘henüz öğrenmedim’ veya ‘henüz araştırmadım’
diyorlar. Dijital yetenekler işin sahibi gibi düşünüyorlar. Şirketlerin bu dijital yetenekleri
bünyelerine katmaları dönüşümü hızlandırır.”
Gerek Accenture, gerekse GE’nin yaptığı araştırmalar, imalat sektöründe şirketlerin büyük
bölümünün dijitalleşmeyi öncelikleri arasına aldığını, şirket stratejilerinde dijitalleşmeye yer
verdiklerini ve bu yönde çabalara giriştiğini gösteriyor. Accenture Türkiye Dijitalleşme
4- Dijital Yetenekler İstihdam Edilmeli
5- Dijitalleşmede Farklılaşmalı Ve Müşteri Odaklı İş Modelleri Geliştirilmeli
16
Endeksi 2016 raporuna göre, “Şirketiniz dijitalleşme trendiyle ortaya çıkan yeni fırsatlar ve
risklere karşı hazırlıklıdır” cümlesine ankete katılan şirketlerin yüzde 80’i “Katılıyorum” ve
“Kesinlikle Katılıyorum” yanıtlarını verdi. GE Dijital Türkiye Genel Müdürü Uygar Doyuran,
yapılan araştırmaların şirket yöneticilerinin yüzde 80-90’ının artık ‘veri analitiğini’ en önemli
üç önceliği arasında saydığına dikkat çekiyor. Şirket yöneticilerinin yüzde 84’ü veri biliminin
gelecekte işlerini dönüştüreceğine inanıyor. Ayrıca Türk yöneticilerin yüzde 66’sı karar alma
süreçlerinde büyük veri ve analiz sistemlerinden faydalanıyor. Türkiye bu konuda yüzde 5’lik
bir farkla dünya ortalamasının üzerinde18.
Ne var ki Accenture Türkiye Dijitalleşme Endeksi verileri, Türkiye’de şirketlerin dijitalleşmede
operasyonel süreçlerine yoğunlaştığını, tüketici ile temas noktalarını artıracak çözümlere
uzak kaldığını gösteriyor. Oysa geleneksel müşteri ilişkilerinin aksine, dijital dünyada
müşteri ilişkileri yalnızca mal ya da hizmetlerin alındığı anla sınırlı kalmıyor; çok daha geniş
bir kapsamla varlığını sürdürüyor. Sürekli ve karşılıklı bir yapıya bürünen bu ilişkide müşteri
ihtiyaçlarına etkin cevap vermenin yolu şirketlerin satış öncesi ve sonrasında dijital
hizmetler de sunmasından geçiyor19. Accenture’ın incelediği 106 şirketten “dijital öncü”
olarak adlandırılan 23’ü hariç, bu dijital hizmetlerde yüzde 50’nin üzerinde dijital olgunluk
gösteren bulunmuyor.
18 GE’nin ‘Global Innovation Barometer (2014, 2015 ve 2016) araştırmalarından derlenmiştir. 19 Dijital hizmetler; Acccenture tarafından “Şirketin sunduğu dijitalleşmiş ürün ve çözümlerin yanı sıra, bu ürün
ve çözümlerle elde edilen verilerin kullanılarak müşteri davranışlarının takip ve analiz edilebilmesi, şirketin
müşterileriyle olan etkileşiminde dijitalleşmeyi kullanma kabiliyeti ve şirketin sunduğu satış sonrası hizmetlere
özgü dijital fonksiyonlar” olarak tanımlanıyor.
17
Yukarıda değinildiği gibi gıda, içecek ve ambalajlı tüketici ürünleri sektörü, müşterileri ile
ilişkisi bakımından eşsiz bir sektör. Ancak sektördeki pek çok şirket, B2B iş yapıyor ve
tüketicilerle teması kısıtlı. GE’nin “Gıda Sanayiinde Dijitalleşme ve Fırsatlar” toplantısını takip
eden Nestlé Türkiye IT Direktörü Bülent Kaçmaz, şirketinin dijitalleşme stratejilerini
uygulamaya koyduğunu, ancak “ağırlıklı olarak B2B çalışan şirketin tüketici ile bire bir
teması konusunda ‘açlık’ çektiğini” belirtiyor: “Ürünlerimizi sonunda tüketici kullanıyor. Biz
onlara daha fazla dokunabilmeliyiz. Hâlihazırda bunun bulunmuş ilacı da dijitalleşme.
Operasyonumu hem operasyonel verimlilik odağı yapmalıyım hem de dijitalleşme ile yeni
kanallar açmalıyım ki tüketiciye daha fazla ulaşabileyim. Şu anda bunun arayışındayız.”
GE Dijital Yiyecek İçecek Endüstri Çözümleri Direktörü Reid Paquin’in altını çizdiği gibi,
endüstriyel internet sayesinde mümkün olan en çok sayıda müşteri ile temas
sağlanabiliyor. Yeni teknolojiler, üreticilere tüketicilerin alışkanlık ve davranışlarındaki
değişimler hakkında süratle bilgi sahibi olma ve çevik tepkiler verme imkânı sağlıyor. TOBB
Gıda Sanayi Meclis Başkanı Necdet Buzbaş’ın belirttiği gibi “artık gıda sektörünün temel
hareket noktası müşterinin tecrübesi ve talepleri çerçevesinde bir gelecek düşünmek”
olmalı.
Dijitalleşme bir takım oyunu. Değişim şirketlerin ekosistemlerini ciddi biçimde etkiliyor. Dijital
dönüşüm için yapılması gerekenlerse, belli noktalarda şirketlerin tek başlarına
yapabileceklerinin sınırlarını aşıyor. Bu bakış açısını hayata geçirmek için gerekli olan servis
tasarımı, kullanıcı deneyimi, dijital pazarlama, dijital kanalların yönetimi, analitik, yenilikçilik
gibi yetkinliklerin tümü şirketlerde mevcut olmayabilir. Bu noktada şirketlere düşen, dijital
dönüşümü destekleyecek yetkinliklere sahip ve yeni iş yapış şekillerine yatkın insan
kaynağını yetiştirmek ve şirket içinde çözümlenemeyecek ya da çözümlenmesi zaman
alacak yetkinlikleri elde edebilmek için şirket dışından çeşitli araştırma kurumları, start-
up’lar ve bu konuda uzmanlaşmış şirketlerle işbirliğine gitmek. Ayrıca şirket dışında
işbirliklerine gitmek ve bir ekosistem oluşturmak, şirketlerin dijital dönüşüm için ihtiyaç
duyduğu yeni fikirleri geliştirmeleri, açık inovasyon ortamı yaratmaları ve bu konuda hızlı
yol alabilmeleri için önemli bir katkı sağlıyor.
Dijitalleşme alanında köklü bir deneyime sahip olan GE’nin şirketlere sunduğu çözümlere
gelince… GE Dijital Ortadoğu ve Türkiye Bölge Genel Müdürü Ali Saleh, General Electric’in
“Dijital”i şirketin geleceği için odak noktası olarak gördüğünü aktarıyor. Saleh, “GE Dijital
bizim için yeni bir şey değil. GE için dijital, gelecektir. ‘Dijital’ bizim kim olduğumuzu ve ne
yaptığımızı belirlemektedir” diyor.20 General Electric Digital Global CEO’su Bill Ruh, şirketin
2016 yılı sonu gelirinin 7 milyar dolara ulaştığını, 2020 hedefinin ise 15 milyar dolar
20 GE CEO’su Jeff Immelt 2016 yılı raporunda GE’nin stratejisinin ‘dünyanın en büyük dijital endüstriyel şirketi’ olma amacıyla yönlendirildiğini açıkladı. http://www.gereports.com/2017-immelt-annual-letter/
6- Dijitalleşme Sürecinde Uzman Bir Partner İle Çalışılmalı
D - GE’NİN DİJİTAL SANAYİ YAKLAŞIMI
18
olduğunu açıklamıştı.21 GE Dijital, her gün dünyada 1 trilyon dolar değerindeki varlıkların
üzerinde bulunan 10 milyon sensörden yaklaşık 50 milyon veri bileşenini analiz ediyor.22
GE Dijital’in gelirinin önemli bir bölümünü yazılım satışları oluşturuyor. Ancak Ali Saleh’in
altını çizdiği gibi GE Dijital, “Kendini bir yazılım şirketi olarak tanımlamıyor.” Saleh şöyle diyor:
“GE’nin uygulama açısından zengin bir mirası var. Ancak biz kendimizi bir yazılım şirketi
olarak tanımlamıyoruz. GE, sadece bir yazılım önerip buna ihtiyacınız olduğunu söylemek
istemiyor. GE, ‘dijitalleşmenin size nasıl yardımcı olabileceğini’ ve ‘sizinle nasıl bir işbirliği
geliştirilebileceğini’ sorguluyor. Bu sizin, sorununuzu, nereye ulaşmak istediğinizi ve mevcut
durumdan arzu edilen duruma giden yolu belirlemenizden geçiyor.”
GE Dijital Yiyecek İçecek Endüstri Çözümleri Direktörü Reid Paquin ise gıda, içecek ve
ambalajlı tüketici ürünleri sektörü özelinde GE’nin “Karar alma süreçlerinde değişim
yaratmayı hedeflediğini” ifade ediyor: “Rekabetçi kalmak için verilere dayanan daha iyi
kararlar vermelisiniz. Bu kararlara tahmin veya önsezilerle varamazsınız. Tüm sektörlerde
olduğu gibi gıda ve içecek sektöründe de iş süreçlerinde veri elde etmek kolay değil. Bir
yazılım yazdırarak bu verileri elde edebilirsiniz ancak bu da yeterli değildir. Süreç liderlerine
analiz edebileceği verileri sunmanız gerekir. GE olarak biz, şirketlerin daha fazla tüketiciye
odaklanmasını sağlıyoruz. Bunu yapmak için sonuçlara odaklanıyoruz. Biz ürüne
odaklanmıyoruz. Biz daha çok neyi başarmak istediğimize odaklanıyoruz.”
GE Dijital Türkiye Genel Müdürü
Uygar Doyuran ise, “GE, gıda ve
içecek sektöründe dünyada
uzun zamandır çalışıyor. Şu
anda sektörün en büyük 10
firmasından 7’si GE yazılımı
kullanıyor. Bu sayede
üretimlerini iyileştiriyor. Sektörel
bazda bakıldığında, plansız
harcamalarda yüzde 10.5
azalma, verimliliği etkileyen
ürün değişim sürelerinde yüzde
8’lik iyileşme, kalitede ise yüzde 12’lik iyileşme sağlıyoruz. GE’nin bu sektörde temel amacı
şirketlerin Endüstriyel İnternet ile rekabet güçlerini korumalarını sağlamak.”
Predix
GE’nin dijital çözümlerinin başında dünyanın ilk endüstriyel internet platformu Predix
geliyor. Paquin, Predix’in, “Dijital sanayi dönemine geçişte en önemli adımlardan biri”
olduğunu belirtiyor. Bu platform, üreticilere üretim araçlarının her türlü verisini toplama,
bulutta bu verileri depolama, analiz etme ve verilerle inovatif çözümler geliştirme imkânı
21 http://www.investors.com/news/ge-courts-silicon-valley-investors-for-digital-industrial-push/ 22 https://geturkiyeblog.com/dijital-sanayinin-yolculugu/
GE’NİN DİJİTAL ÇÖZÜMLERİ
19
sunuyor. Platformda şimdiye kadar yüzlerce yazılım geliştirildi ve geliştirilmeye devam
ediyor.
GE’nin “Sanayinin Zamanı” raporuna göre, endüstriyel internet uygulama pazarının 2025’te
tüketici internetinin iki misline ulaşması bekleniyor. Sadece önümüzdeki yıl 20 bin
yazılımcının Predix üzerinde uygulama geliştirmesi öngörülüyor.
Dijital İkiz
Predix platformu sayesinde örneğin bir gıda fabrikası, bir perakende satış noktası veya gıda
tedarik zincirinin herhangi bir noktasının “Dijital İkizi” çıkartılabiliyor, tüm süreçlerin gerçek
zamanlı olarak takip edilmesi sağlanıyor. Bu sayede üretim süreçlerindeki muhtemel
arızalar, henüz oluşmadan tahmin edilip müdahale edilebiliyor. Üretim süreçleri
tedarikçilerden, çevreden ve müşterilerden gelen veriye dayanarak gerçek zamanlı olarak
optimize edilebiliyor. Reid Paquin dijital ikize sahip olmanın önemini şöyle açıklıyor:
“Endüstrideki sorunlara yanıt vermek için çok akıllı olmak gerekir. Çok akıllı olmak içinse
makineleri, iş gücünü, varlıkları ve üretim süreçlerine ilişkin bütün her şeyi gerçek zamanlı
olarak ‘görünür’ kılmak gerekiyor. Dijital ikiz konsepti ile bu dönüşüm sağlanıyor. Dijital ikizler
fizikle analitik olanı birleştiriyor. Varlıklarla süreçlerin sanal bir sunumu yapılabiliyor. Dijital
ikiz uygulaması ile gıda ve içecek sektöründe dijitalleşmeye öncelikle, dijital değer zincirinin
geliştirilmesi ile başlanabilir.”
Varlık Performans Yönetimi
GE ayrıca şirketlere varlık performans yönetimi ve siber güvenlik alanında da hizmet veriyor.
Bu sistem ile plansız arızaları azaltmayı, güvenilirliği ve sürekli erişilebilirliği artırmayı,
maliyetleri azaltmayı ve operasyonel riskleri en aza indirmeyi amaçlar. GE güncel olarak 1
trilyon değerinde 300.000’den fazla varlıkları Predix işletim sistemi ve teşhis&izleme
merkezleri aracılığıyla varlık performans yönetim araçlarıyla yönetiyor.
Akıllı Fabrika
Daha iyi çıktılar elde etmek için, yalın üretimin ve optimal verimliliğin ileri yazılım analitiği ile
birleştirildiği fabrikalardır. GE, yalın operasyonları, işine bağlı çalışanları ve dijital olanakları
aracılığıyla hızı ve verimliliği arttırmak için Akıllı Fabrika’nın ilk fazını GE ile hayata geçirilmesi
ve veri analitiğine başlanma süresini 6 ile 8 hafta arasında planlıyor. Bu sistem sayesinde
Türkiye’de gıda sanayinden bir firma, kalite verimliliğini yüzde 5, plansız arıza sürelerini
yüzde 10, ürün değişim sürelerini ise yüzde 5 iyileştirdi.
GE ayrıca Gebze’de yer alan Güç Transformatörleri fabrikasını akıllı fabrika haline getirmek
üzere çalışmalarına devam ediyor. Daha iyi çıktılar elde etmek için yalın üretim ve optimal
verimliliğin ileri yazılım analitiği ile birleştirildiği bu fabrikada,
Üretim süresinde %25
Stok seviyesi maliyetlerinde %20 tasarruf sağlanması
Üretim verimliliğinde %3
Tam zamanında teslimatta ise %5 artış hedefleniyor.
20
1-Giresun Fındık Borsası Lisanslı Deposu
Giresun Fındık Borsası Lisanslı
Deposu’nun ihale süreci 2009’da
başladı ve 2016’da teslimle sonuçlandı.
Giresun Ticaret Borsası Ar-Ge Proje
Koordinatörü Suat Başkan, 11,5 milyon
avroya mal olan tesisin özelliklerini ve
yapılan işlemleri şöyle anlatıyor: “30
dönüm arazi üzerine, 17 bin ton 24 adet
çelik silo azot gazı altında depolama
tesisinde laboratuvar ve spot borsa
binası bulunuyor. Kabuklu fındığın önce araç üzerinde bütün bilgilerini alıyor ve kayıtlarını
yapıyoruz. Burada üreticiye bir barkot veriliyor. Bütün diğer işlemler barkot numarası
üzerinden yapılıyor. Hepsi birbirine entegre çalışıyor. Bütün süreçler devam ediyor. Ürün
partisine barkot veriliyor, kalite kontrol laboratuvarında barkot üzerinden işlem yapılıyor.
Güvenlik için laboratuvar ürünün kime ait olduğunu bilmiyor. Teslim alınan ürün burada
temizleniyor, tartılıyor ve tartım esas kabul edilerek pnömatik tüp sistemi ile numuneler
laboratuvara gidiyor. Laboratuvar yetkili sınıflandırma lisansına sahip. Kalite kontrol sonucu
ekspere ve üreticiye deklare ediyor. Üretici kabul ederse, ürün senedi oluşuyor. Tankta
bekleyen ürün hangi randımandaysa, hangi siloya gidecekse oraya seçiliyor. Paketlemeye
kadar işlemler insan eli değmeden yapılıyor.”
Suat Başkan, bu lisanslı depo sayesinde, ürün kayıplarının önlendiği gibi üreticilerin
ürünlerini en iyi fiyata değerlendirmesinin sağlandığını belirtiyor.
2- Tarımın Doktoru DOCTAR23
Türkiye’de tarımda bir diğer dijitalleşme örneği, tarımdaki nadir dijital dönüşüm
firmalarından DokTar oldu. Şirketin CEO’su Tanzer Bilgen, Türkiye’de tarımın çok önemli
bir ekonomik faaliyet olduğunun altını çizdikten sonra şöyle diyor: “Türkiye’de otomotivin
cari açığa faydası 5-6 milyar dolarken, tarımın faydası 60-65 milyar dolar. Teknoloji ile 60
milyar dolarlık sektörü 150 milyar dolara yükseltmek mümkün. Çünkü Türkiye’nin iyi bir iklimi
ve suyu var. Peki, nasıl yükselteceğiz? Ürün kompozisyonunu ve bazı üretim şekillerini
değiştirmemiz lazım. Türkiye’nin 800 bin km2 olan yüzölçümünün dörtte birinde tarım
yapılıyor; 200 bin km2 veya 20 milyon hektar. Bunun yüzde 60’ında tahıl (buğday, arpa, mısır)
yetiştiriyoruz. Bunlar yetiştirilmesi kolay ürünler ve dolayısıyla getirdiği gelir de düşük.
Örneğin 1 dekar elmadan elde ettiğiniz gelir 20 dekar buğdaya eşit. Dolayısıyla üretimde
yüksek değerli ürünleri seçmemiz gerekiyor. Türkiye’nin rekoltesini artırması gerekiyor.
Teknoloji burada devriye giriyor.”
23 DOKTAR, web sitesinde “Tarımın Doktoru” sloganını kullanıyor. www.doktar.com
E - TARIM VE GIDADA DİJİTAL İYİ UYGULAMA ÖRNEKLERİ
21
Tahıl ve meyvecilikte uydu ve GPS teknolojisi ile verim haritalamasının yapılmaya
başlandığını anlatan Tanzer Bilgen, DokTar olarak kendilerinin uyguladığı teknolojileri ise
şöyle özetliyor: “Şirketimiz son beş yıldır tarım alanında çalışıyor. Tarım ile teknik bilgiyi
birleştirip çiftçilere ve diğer paydaşlara ulaştırmaya çalışıyor. Bunun için bitki ve bitkinin
matematiğini çözmeye çalışıyoruz. Domatesin metabolizmasını çalıştırmak için ısı ve ışığa
ihtiyacı vardır. Hava sıcaklığının 10 derecenin üzerine çıkması lazım. Biz bir ısı birikim modeli
oluşturduk. Şirketimiz 80 bin çiftçiye hasata dek, bitkiye ne kadar, gübreye ne kadar sulama
yapacağı bilgilerini veriyor. Dolayısıyla bitkinin simülasyonunu yapıyorsunuz. Gittiğimiz yer
bitkinin büyük verisini oluşturmak. O da her çiftçinin yaptıklarını rekolte verileri ile eşleştirip
yüksek verimin matematiksel modelini çıkarmaya çalışıyoruz. Bunu yapabilmeniz için
sahaya sensörler koymanız, o sensörlerin de hesaplı olması lazım. Türkiye’de 6 milyon tarla
var. Bunlardan 300-400 bini üzerinden veri toplayabilirseniz, teoride bir ‘süper çiftçi’ modeli
oluşturabilirsiniz. Bir sonraki sene çiftçiye ‘Üç gün erken ekmen mümkün’ diyebileceksiniz.
Biz çiftçiye sadece ürününü izleme hizmeti değil, üründen alacağı verimi artıracak kaliteye
ulaşmasına da yardım ediyoruz. Bütünsel bakıldığında müşteriden geriye dönük üretim
yapmak gerekiyor. ‘Ben bu patatesi nasıl üretirim’ diye düşünmesi gerekiyor. Bitkilerin ekim
aralarını açmanız gerekiyor. Doğru düzgün gübreleme yapmanız gerekiyor. Zamanında
gübre ve ilaç atsanız maliyeti düşürebiliyorsunuz.”
3- Yıldız Holding’in Dijitalleşme Tecrübesi
Toplantıda Yıldız Holding Genel Müdür Yardımcısı Bahattin Aydın ile Dijital Pazarlama
Müdürü Murat Hatip, holdingin dijitalleşme sürecine ilişkin deneyimlerini de paylaştılar.
Yıldız Holding Yönetim Kurulu Başbakanı Murat Ülker’in 2017’yi dijitalleşme yılı ilan ettiğini
ve “Dijitalleşmezsek ölürüz” dediğini aktaran Bahattin Aydın, “Değişim bizi de dönüştürüyor.
22
Anlaşılması gereken değişimin kendisi değil, değişim hızına nasıl uyum sağlanacağıdır. Ancak
takipçi olmak da yetmiyor. Üreten ülke olmak gerekiyor. Bunu kaçırırsak bizi büyük tehditler
bekliyor” uyarısında bulundu.
Murat Hatip ise holdingin dijitalleşme süreçlerindeki stratejilerini şöyle aktarıyor:
“Dijitalleşmeyi operasyonel, sistemsel ve yeni iş modelleri olarak üçe ayırdık. Operasyonel
alanda manuel veya internet bağlantısı olmadan bilgisayarla yapılan üretim süreçlerinin
tamamını online ve mobil hale getirdik. İş akış süreçleri, insan kaynakları süreçleri, seyahat
süreçleri dahil pek çok işlem artık ıslak imza yerine e-imza ile hallediliyor. Sistemsel
dönüşümlerde ise satış ve saha ekiplerinin modernizasyonunu sağladık. Yeni iş modelleri
geliştirilmesi için ise öncelikle dijital kültürün yerleştirilmesi için çalışmalarla başladık. 56 bin
çalışanımızın tamamını bir oryantasyon programına dahil ettik.”
Şirketlerin dijitalleşme sürecine mutlaka bir amaç güderek başlaması gerektiğini ve işin
şovundan kaçınması gerektiğini belirten Murat Hatip, “Biz hem dijitali hem teknolojiyi hem
gelişmeyi cihazlarda ve teknolojik yeteneklerde değil kendi zihniyetimizde aramalı ve her
adımımızı bir amaç, vizyon ve strateji doğrultusunda atmalıyız. Aksi takdirde bu işin
şovundan etkilenirsek, birkaç yıl bunu konuşur, üçüncü yıl hiçbir şey yapmadan hayatımıza
devam ederiz. Ama bunu bir düşünme şekline dönüştürdüğünüz anda attığımız her
kurşunun fazla fazla karşılığını alırız ve hem kendi şirketimiz hem de müşterilerimiz için
muhteşem sonuçlar elde ederiz” diyor.
BEREKET ÜRETEN SEKTÖRE SON TAVSİYELER
Son olarak TOBB Gıda Sanayi Meclis Başkanı Necdet Buzbaş’ın, sektör aktörlerinin tümünü
ilgilendiren bazı tavsiyelerini hatırlatmakta fayda var:
Tarım, hayvancılık ve gıda alanında dünyadaki gelişmeleri takip etmek gerekiyor.
Kendi olanak ve kıstaslarımızın envanterini elimizin altında tutmalıyız.
Tarım, hayvancılık ve gıda alanlarında kendi ayaklarımız üzerinde durmalıyız.
Sektörde son dönemlerde aldığımız lisans ve patent haklarını başka ülkelerinkiyle
karşılaştırmadan tartışma yaparsak eskileri tekrarlamanın verimsizliğine düşeriz.
Bereket üreterek insanımızın yaşamını kolaylaştırma ve sağlıklı beslenmesini
sağlamak için dünyanın herhangi bir yerinde yapılan en iyi üretim ve uygulamayı
ülkemizde yapabilmeyi tartışan bir gündemimiz her zaman olmalı.
Küreselleşme olgusunda olduğu gibi, dijitalleşme aşaması da bilim ve teknolojideki
hızlı gelişmelerin ortaya koyduğu bir olgudur. İnsansız fabrikalar artık hayal değil.
Bize düşen görev teknolojik gelişmelerde taklitten yaratıcılığa geçiş yaparak tarım,
hayvancılık ve gıda sektöründe standartları belirleyen toplumlar arasında yerimizi
almaktır. Yeni nesil teknolojiler ve dijitalleşme sektörde kısıtlı sayıda firmanın ilgi
alanında ancak sektörde bu etkinlik yol gösterici olacaktır.
23
TOBB Gıda Sanayiinde Dijitalleşme ve Fırsatlar Günü
(TÜGİS, TGDF ve GE tarafından desteklenmiştir)
GE Türkiye İnovasyon Merkezi
30 Mart 2017
09:30 - 10:00 Kayıt
10:00 – 10:30 Açılış Konuşmaları
Ali Saleh, GE Dijital Ortadoğu ve Türkiye Bölgesi Genel Müdürü
Necdet Buzbaş, TOBB Gıda Sanayi Meclisi Başkanı
10:30 - 11:00 Ana Konuşmacı- Gıda Sanayiinde Dijital Çözümler
Reid Paquin, GE Dijital Global Gıda Sektörü Başkanı
11:00 - 12:00 Panel: Dijital Sanayi
Uygar Doyuran, GE Digital Türkiye Genel Müdürü
Yrd.Doc.Dr. Esra Kabaklarlı, Selçuk Üniversitesi
Bahattin Aydın, Yıldız Holding Genel Müdür Yardımcısı
Erdal Güner, Accenture Dijital Türkiye Lideri
12:00 - 13:15 Öğle Yemeği
Workshop: Gıda Sanayiinin Geleceğinde 3D Yazıcılar
13:15 - 14:45 Panel: Tarım ve Gıda Sanayiinde Dijitalleşme
Prof. Dr. Sabri Burak ARZOVA Marmara Üniversitesi İşletme Fakültesi
Tanzer Bilgen, CEO, Doktar
Murat Hatip, Dijital Pazarlama Müdürü Yıldız Holding
Suat Başkan, Giresun Ticaret Borsası, AR-GE ve Proje Uygulama Ofis Müd.
Detaylı bilgi için:
GE Dijital Ülke Müdürü – Uygar Doyuran
T: +90 530 376 5818
GE Dijital Satış Müdürü – Onur Aruz
T: +90 530 835 0034
GE Dijital Satış & Pazarlama Görevlisi – Ali Gür Güvenilir
T: +90 530 972 1274
GE Türkiye İnovasyon Lideri
T: +90 533 695 5128